– — ˜ ™ - İslam Ansiklopedisi

advertisement
ZÂHÝR b. TÂHÝR
hizi için Sayda’ya giden sadrazam çuhadarý Mehmed Aða’nýn Akkâ’da Zâhir elÖmer ile yaptýðý görüþmeden bahsedilmektedir. Bu görüþme sýrasýnda Zâhir elÖmer, kendisinin affedilmesi durumunda birkaç senedir zimmetinde kalan vergi borçlarýný ödeyeceðini dile getirdi, ayrýca bir de mektup yolladý. I. Abdülhamid
bunun üzerine sadrazamdan meselenin
devletin menfaatine uygun þekilde halledilmesini istedi (BA, HH, nr. 20/950). Bunun üzerine Zâhir el-Ömer’e yazýlan 23 Zilkade 1188 (25 Ocak 1775) tarihli bir mektupla af talebinin kabul edildiði bildirildi
(BA, HH, nr. 20/950 A). Zâhir el-Ömer’in
Arapça olarak devlet merkezine yolladýðý
mektupta Vanî Hüseyin Efendi vasýtasýyla Þam valisiyle irtibat kurduðu, kendisinin affý için devletle görüþeceklerine dair
kendisine vaadde bulunulduðu, kalyon teçhizatý için para almaya gelen çuhadarýn
kendisine gösterdiði, iki yýllýk olmak üzere 50.000 kuruþ talebiyle ilgili fermanýn
ona hitap etmediði, bu sebeple emrin icrasýný yerine getirmediði, ortalýðýn o sýralarda iyice karýþýk olduðu ve Þam valisinin
dedikodularýna aldanýlmamasý gerektiði
gibi hususlar yer alýyordu (BA, HH, nr. 16/
716 B). Ayrýca bir baþka af mektubunu
þeyhülislâma göndermiþti. Fakat mektubunda maktû vergiyi yollama hususu pek
açýk deðildi ve bu konuda bazý bahaneler
ileri sürülüyordu. Sonunda devlete baðlanma hususundaki tereddütleri samimiyetsizliðine yorularak derhal ortadan kaldýrýlmasý için yeni tedbirler alýndý. Konuyla
ilgili Þam valisine gönderilen bir emirde,
Zâhir el-Ömer’in Ebü’z-Zeheb Muhammed
Bey’in kendisine karþý harekete geçeceði
endiþesiyle devlete affý için baþvurduðu,
bu sebeple Seyyid Hâþim Ahmed Efendi
ile afnâme yollandýðý, fakat devleti kandýrýp oyalamak için böyle bir harekete giriþtiðinin anlaþýldýðý açýk þekilde belirtilmektedir (BA, Cevdet-Dahiliye, nr. 10116).
Zâhir el-Ömer’in bulunduðu bölgedeki
iskele ve limanlarýn gümrük gelirlerine el
koymasý hem Þam vilâyeti hazinesi hem
de devlet hazinesi için ciddi bir kayýptý. Savaþ dönemine son veren Osmanlý hükümeti öncelikle Zâhir el-Ömer meselesine
artýk kesin bir çözüm bulmaya karar vermiþti. Bu hususta Ebü’z-Zeheb Muhammed Bey’in gönderdiði haberler de etkili
olmuþtu. Zâhir el-Ömer’in eski düþmaný
Ebü’z-Zeheb Muhammed Bey, hükümet
merkezinden aldýðý emirle 18 Muharrem
1189’da (21 Mart 1775) harekete geçip
Gazze’ye geldiðinde Zâhir el-Ömer’i destekleyen kuvvetlerin Yafa’ya çekildiðini ha-
ber aldý. Yafa’yý kuþatýp ele geçirdi (9 Rebîülevvel / 10 Mayýs). Oradan Akkâ’ya yürüdü. Zâhir el-Ömer Emîr Yûsuf ile Aneze urbanýndan yardým talep ettiyse de beklediði desteði göremedi. Ebü’z-Zeheb’in,
Akkâ’ya geliþinden birkaç gün sonra ansýzýn ölümü üzerine (12 Rebîülâhir / 12 Haziran) Mýsýr kuvvetleri geri çekildi (BA, HH,
nr. 16/716), Zâhir el-Ömer de Akkâ’ya döndü. Durumdan haberdar olan Osmanlý hükümeti bu defa Þam Valisi Mehmed Paþa’ya emir yollayarak Osmanlý donanmasýnýn Cezayirli Gazi Hasan Paþa idaresinde Akkâ’ya hareket ettiðini, Adana Valisi
Vezir Mehmed Paþa’ya Sayda, Safed ve
Beyrut’un verildiðini, Karahisar mutasarrýfý Cezzâr Ahmed Paþa’ya Rumeli beylerbeyiliði pâyesiyle Akkâ ve civarýndaki kalelerin muhafýzlýðýnýn tevdi edildiðini, Gazze ve Remle sancaklarýnýn Kudüs mutasarrýfý Ýbrâhim’in gözetimine býrakýldýðýný
bildirdi. Bunlar Zâhir el-Ömer ile oðullarýnýn hâkimiyetine son vermek için birlikte
hareket edeceklerdi (1-10 Temmuz 1775:
BA, Cevdet-Dahiliye, nr. 10116). Cezayirli
Hasan Paþa önce Hayfa’yý aldý (10 Aðustos), oradan Akkâ’ya geldi, Zâhir el-Ömer’e
mektup gönderip itaatini istedi; üç yýllýk
vergi borcunu, ayrýca oðullarýndan birini
rehin olarak göndermesini talep etti. Fakat Zâhir el-Ömer çeþitli bahaneler ileri
sürüp buna yanaþmadý. Akkâ 17 Aðustos
1775’te karadan ve denizden kuþatýldý ve
top ateþine tutuldu. Kale içindeki Denizlili Mehmed Aða, maðribli askerleri de yanýna alarak padiþahýn kuvvetlerine karþý
savaþmayacaðýný Zâhir el-Ömer’e bildirdi.
Kalede çýkan karýþýklýklar sýrasýnda Zâhir
el-Ömer kaçmak istedi, fakat bir maðribî
askerin kurþunuyla vuruldu ve baþý kesilerek Ýstanbul’a yollandý (23 Aðustos 1775).
6 Ekim tarihli bir belgede Zâhir el-Ömer’in
kesik baþýný getiren Tatar Uzun Ahmed’e
20 akçeyle sipahilik görevi tevdi edilmiþti
(BA, Cevdet-Dahiliye, nr. 6182). Devlet tarafýndan Zâhir el-Ömer’in nakit paralarýna el kondu. Para iþlerini idare ettiði anlaþýlan kapý kethüdâsý Abraham Sabbâð
ele geçirilip sorgulandý ve iki oðlunun da
yakalanmasý için emir gönderildi (BA, Cevdet-Maliye, nr. 28516). Zâhir el-Ömer’in elde edilip darphâneye teslim edilen nakit
varlýðý 21.511.565 “para” tutarýnda 137.915
adet çeþitli cins altýn olarak tesbit edilmiþtir (BA, Cevdet-Maliye, nr. 31432). Ayrýca bir baþka kayýtta “zer-i mütenevvia ve
beyaz” olarak 551.066 kuruþ deðerinde
altýn ve gümüþ nakdinin hazineye teslim
edildiði belirtilmiþtir (BA, Cevdet-Maliye,
nr. 31932). Bazý tarihçilerin Filistin kesi-
minde baðýmsýzlýk hareketinin öncüsü diye takdim ettiði Zâhir el-Ömer’in yedi sekiz kadar çocuðu olduðu, bunlardan Þeyh
Osman, Ali Zâhir ve Þeyh Ahmed’in Sayda civarýndaki bazý yerlere hükmettikleri
anlaþýlmaktadýr. Oðlu Ali daha sonra takibata uðramýþ, diðerleri Cezayirli Gazi Hasan Paþa tarafýndan Ýstanbul’a götürülmüþtür. Þeyh Osman’a kardeþi Ahmed ile
birlikte geçinecekleri kadar tahsisat ayrýlmýþ, ayrýca geçimleri için Þeyh Osman’a Hudâvendigâr sancaðý verilmiþtir (BA, CevdetMaliye, nr. 29080). Zâhir el-Ömer’in bölgedeki nüfuzu ve gücü Akkâ’ya yerleþen Cezzâr Ahmed Paþa’ya intikal edecektir.
BÝBLÝYOGRAFYA :
Þem‘dânîzâde, Müri’t-tevârîh (Aktepe), III, 33;
Ahmed Vâsýf, Mehâsinü’l-âsâr, TSMK, Hazine, nr.
1406, vr. 16b; Saîd Efendi, Târîh-i Vasf-ý Cezzâr
Ahmed Paþa, ÝÜ Ktp., TY, nr. 6206, vr. 5a-12a;
Abd es-Sabbâð, er-Rav²ü’¾-æâhir fî târîÅi æâhir,
Bibliothèque Nationale, Ms.Arab, nr. 4610; Mîhâîl es-Sabbâð, TârîÅu’þ-ÞeyÅ æâhirü’l-£Ömer ezZeydânî: Histoire du Schekh Deher el-Omar ezZeidani, Harisa 1933; Tannûn eþ-Þidyâk, el-AÅbârü’l-a£yân fî Cebeli Lübnân, Beyrut 1859, s. 360
vd.; Cebertî, £Acâßibü’l-â¦âr (Bulak), I, 371, 413;
J. W. Zinkeisen, Osmanlý Ýmparatorluðu Tarihi
(trc. Nilüfer Epçeli), Ýstanbul 2011, VI, 29-37; Haydar eþ-Þihâbî, Æý½½atü A¼med Bâþâ el-Cezzâr,
Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2393, vr. 6b,
11b; a.mlf., Nüzhetü’z-zamân fî târîÅi Cebeli Lübnân, Kahire 1900, I, 800 vd.; Mehmed Tâhir, Menâkýb ve Gazavât-ý Gazi Hasan Paþa, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2419, vr. 78a; Cevdet,
Târih, I, 334-338; II, 33, 36-40; C.-F. Volney, Voyage en Syrie et en Egypte, Paris 1787, II, 84
vd.; H. Lammens, La Syrie, précis historique,
Beyrouth 1921, II, 103-112; U. Heyd, ™åhir alUmar, shalit ha-Galil, Jerusalem 1942; A. Hasan
Joudah, A History of the Movement of Shaykh
Zahir Al-Umar Al-Zeydanî: 1690-1775 (doktora
tezi, 1971), The University of Michigan; Tevfîk Muammer, æâhir el-£Ömer, Nâsira 1990; Þehabettin
Tekindað, “XVIII. ve XIX. Asýrlarda Cebel Lübnan, Þihaboðullarý”, TD, sy. 13 (1958), s. 31-44;
a.mlf., “XVIII. Yüzyýlda Akdeniz’de Rus Donanmasý ve Cezzâr Ahmed Bey’in Beyrut Savunmasý”, BTTD, sy. 5 (1968), s. 37-45; Feridun Emecen, “Zâhir Ömer”, ÝA, XIII, 455-456; T. Philipp,
“Zahir al-.Umar al-Zaydaný”, EI 2 (Ýng.), XI, 393.
ÿFeridun Emecen
–
—
ZÂHÝR b. TÂHÝR
( ‫) א‬
Ebü’l-Kåsým Zâhir b. Tâhir b. Muhammed
en-Nîsâbûrî eþ-Þehhâmî
(ö. 533/1138)
˜
Muhaddis.
™
14 Zilkade 446’da (14 Þubat 1055) Nîþâbur’da doðdu. Muhaddis olan babasý tarafýndan küçük yaþta ilim meclislerine götürüldü. Küçük yaþta hadis dinlemeye baþ-
91
ZÂHÝR b. TÂHÝR
ladý ve âlî isnad sahibi oldu. Kardeþi Vecîh
de kendisiyle birlikte hadis tahsil etti. Abdülgafir el-Fârisî, Ebû Hafs b. Mesrûr ve
Müsnidü Baðdâd lakaplý Ebû Muhammed
el-Cevherî’den icâzet aldý. Babasýndan ve
Ebû Osman Saîd b. Muhammed el-Bahîrî, Ebû Sa‘d el-Gencerûzî, Muhammed b.
Muhammed b. Hamdûn, Saîd b. Mansûr
el-Kuþeyrî, Ahmed b. Mansûr el-Maðribî,
Ali b. Muhammed el-Behhâsî, Ebü’l-Velîd
Hasan b. Muhammed ed-Derbendî, Muhammed b. Ali el-Haþþâb gibi isimlerden
hadis dinledi. Ayrýca Ahmed b. Hüseyin
el-Beyhaký’den onun es-Sünenü’l-kübrâ, Þu£abü’l-îmân, ez-Zühdü’l-kebîr, elMedÅal ile’s-Sünen gibi eserlerini ve Hâkim en-Nîsâbûrî’nin TârîÅu Nîsâbûr’unun
bir kýsmýný okudu. Ebü’l-Kasým Ýbn Asâkir, Abdülkerîm es-Sem‘ânî, Ebü’l-Ferec
Ýbnü’l-Cevzî, Ebü’n-Necîb es-Sühreverdî,
Mansûr b. Ebü’l-Hasan et-Taberî, Sâid b.
Recâ el-Hemezânî, Ali b. Kasým es-Sekafî,
Zâhid b. Ahmed es-Sekafî, Sâbit b. Muhammed el-Medînî Zâhir’in öðrencileri arasýnda yer aldý. Mahkemelerde görev yaptýðýndan “Þürûtî” ve “Þâhid” olarak da anýlan Zâhir’in esas meþguliyeti hadis rivayet
etmekti. Nîþâbur Camii’nde 1000 civarýnda, ailesine nisbet edilen hazîrede ise yirmi yýl süreyle imlâ meclisi akdetti. Uzun
süre hadis dinlemekten sýkýlmaz, dikkati
daðýlmadan talebelerini dinlerdi. Talebeler ondan hadis öðrenmek için yanýna gelmiþ, o da hadis rivayet etmek için Baðdat, Herat, Hemedan, Merv, Ýsfahan, Rey
ve Hicaz’a gitmiþtir. Zâhir b. Tâhir 14 Rebîülâhir 533’te (19 Aralýk 1138) Nîþâbur’da vefat etti ve Yahyâ b. Yahyâ el-Minkarî’nin kabrinin bulunduðu mezarlýða defnedildi.
Nîþâbur’a gelen muhtaç öðrencilere yardým eden ve onlara kitaplarýný ödünç verdiði söylenen Zâhir, zabt açýsýndan güvenilir sayýldýðý ve semâlarý sahih kabul edildiði halde namazlarýný vaktinde kýlmamasý adâlet yönünden cerhedilmesine yol açmýþtýr. Kendisi özür sahibi olduðu için namazlarý cemettiðini söylemiþ, bu mazeretini dikkate alan Ýbnü’l-Cevzî onu eleþtirenlere karþý çýkmýþtýr. Zehebî, Zâhir’in
hadiste sadûk kabul edildiðini, ancak namazlarýný ihmal eden bir kiþiden hadis rivayet edilemeyeceðini söylemiþse de (TârîÅu’l-Ýslâm, s. 319) merakýndan dolayý onun
rivayetlerini aldýðýný itiraf etmiþtir (A£lâmü’n-nübelâß, XX, 12). Dindarlýðýyla tanýnan kardeþi Vecîh bu durumdan rahatsýz
olmuþ, hadis rivayet etmek amacýyla baþ92
ka þehirlere gitmek isteyen Zâhir’e namaz
hakkýndaki tutumu yüzünden zor duruma düþeceði gerekçesiyle engel olmak istemiþtir.
Eserleri. 1. ¥adî¦ü’s-Serrâc. Zâhir’in
Muhammed b. Ýshak es-Serrâc’ýn rivayetlerinden seçtiði 2746 hadisi ihtiva eden
bir derleme olup bizzat Serrâc’ýn telif ettiði Müsnedü’s-Serrâc’dan farklýdýr. Eserin son cildi, nâþir tarafýndan sahâbe isimlerine göre hazýrlanan “etrâf” tertibinde
bir fihrist olup el-Ýbtihâc bi-e¹râfi e¼âdî¦i’s-Serrâc adýný taþýmaktadýr (nþr. Ebû
Abdullah Hüseyin b. Ukkâþe b. Ramazan,
I-IV, Kahire 1425/2005). Eser üzerine Ekrem es-Sindî’nin bir doktora tezi (1406,
Medine, el-Câmiatü’l-Ýslâmiyye) hazýrladýðý belirtilir (¥adî¦ü’s-Serrâc, neþredenin
giriþi, I, 212, 266), fakat diðer bir kayýtta
söz konusu tezin 805’te (1402) vefat eden
Yahyâ b. Ahmed es-Serrâc’a ait el-Fevâßid üzerine yapýldýðý belirtilmektedir
(Ammâr Telâvî, s. 66). 2. Kitâbü’l-E¼âdî¦i’l-ilâhiyye (el-Æudsiyye). Kutsî hadislerle ilgili ilk derleme sayýlan eserin Berlin
Kütüphanesi’nde (nr. 1297) bir nüshasý bulunmaktadýr (Brockelmann, III, 616). 3. Ziyâdâtü £Avâlî Mâlik li-Ebî A¼med el¥âkim. Kitap bazý kaynaklarda £Avâlî
Mâlik adýyla Zâhir’in kendisine nisbet edilmiþse de aslýnda onun Hâkim el-Kebîr’in
£Avâli’l-Ýmâm Mâlik’ine hadis eklemek
suretiyle oluþturduðu bir eserdir (Ýbn Hacer el-Askalânî, el-Mecma£u’l-müßesses, II,
240). Elli bir hadisi ihtiva eden bu cüz Hâkim el-Kebîr’in eseri ve diðer bazý âlimlerin ayný tür rivayetleriyle birlikte yayýmlanmýþtýr (£An Mâlik b. Enes el-Ýmâm: el-£Avâlî, nþr. Muhammed el-Hâc en-Nâsýr, Beyrut 1998, I, 227-270). 4. es-Sübâ£iyyât.
1000 hadis ihtiva ettiði belirtilmektedir
(Zâhiriyye Ktp., Mecmua, nr. 19, vr. 78-96;
Mecmua, nr. 89, vr. 260-275). Zâhir b. Tâhir’in diðer eserleri arasýnda þunlar zikredilmektedir: Tu¼fetü £îdi’l-eŠ¼â, Tu¼fetü £îdi’l-fý¹r (bir önceki eserle birlikte Tu¼fetü’l-£îdeyn veya Tu¼feteyü’l-£îdeyn olarak da anýlýr; Tu¼fetü’l-£îd adýyla, Zâhiriyye Ktp., Mecmua, nr. 70, vr. 190-198), elƒumâsiyyât, es-Südâsiyyât (Zâhiriyye
Ktp., Mecmua, nr. 107, vr. 284-288; es-Südâsiyyât ve’l-Åumâsiyyât adýyla, Mecmua,
nr. 82, vr. 119-129), £Avâlî Ýbn ƒuzeyme, £Avâlî Süfyân b. £Uyeyne, ¥adî¦ü
£Abdillâh b. Hâþim, E¼âdî¦ü £Abdirra¼mân b. Biþr (Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 506, vr. 31-51), el-Emâlî, Fevâßid,
MeþyeÅa, MünteÅab min ¼adî¦i Zâhir.
BÝBLÝYOGRAFYA :
Zâhir b. Tâhir, ¥adî¦ü’s-Serrâc (nþr. Ebû Abdullah Hüseyin b. Ukkâþe b. Ramazan), Kahire
1425/2005, neþredenin giriþi, s. 212, 231-301;
Ziyâeddin el-Makdisî, ¡ebetü mesmû£ât (nþr. M.
Mutî‘ el-Hâfýz), Beyrut 1420/1999, s. 61, 73, 144,
157-158, 176; Zehebî, A£lâmü’n-nübelâß, XX, 913; a.mlf., TârîÅu’l-Ýslâm: sene 521-540, s. 316319; Ýbn Hacer el-Askalânî, el-Mecma£u’l-müßesses li’l-mu£cemi’l-müfehres (nþr. Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aþlî), Beyrut 1415/1994, II, 68-69,
143, 162, 240, 551; a.mlf., Lisânü’l-Mîzân (nþr.
M. Abdurrahman el-Mar‘aþlî), Beyrut 1416/1996,
III, 121-122; Keþfü’¾-¾unûn, I, 370; Hediyyetü’l£ârifîn, I, 372; Brockelmann, GAL (Ar.), III, 616;
Elbânî, MaŹû¹ât, s. 317-318; Ammâr Telâvî, Delîlü’r-resâßili’l-câmi £iyye fî £ulûmi’l-¼adî¦i’n-nebevî fî mu£a¾¾ami’l-câmi £âti’l-Ýslâmiyye ¼attâ
£âm 2002: el-Münâšaþa ve’l-müseccele, [baský
yeri ve tarihi yok] (Dârü’l-Belhî-Dârü’l-Beyrûtî), s.
66.
ÿHalit Özkan
–
—
ZÂHÝR-BÝEMRÝLLÂH
( !"
‫) א‬
Ebû Nasr Muhammed
b. en-Nâsýr-Lidînillâh Ahmed
b. el-Müstazî-Biemrillâh
el-Hasen el-Abbâsî
(ö. 623/1226)
˜
Abbâsî halifesi
(1225-1226).
™
Muharrem 570’te (Aðustos 1174) doðdu; 571’de (1175) doðduðu da rivayet edilir. Babasý Halife Nâsýr-Lidînillâh tarafýndan
Safer 585’te (Mart-Nisan 1189) veliaht tayin edildi ve adý hutbelerde anýlmaya baþlandý. Ancak Cemâziyelâhir 601’de (OcakÞubat 1205) halife fikrini deðiþtirerek daha çok sevdiði ve aðabeyinin aksine Þiîliðe karþý daha hoþgörülü olan küçük oðlu
Ali’yi veliaht ilân etti. Yeni veliaht 612’de
(1215-16) ölünce baþka oðlu bulunmayan
Halife Nâsýr Ebû Nasr Muhammed’i yeniden veliahtlýða getirdi. Yeni veliaht, babasýnýn ölümü üzerine Ebû Nasr Muhammed Zâhir-Biemrillâh lakabýyla hilâfet makamýna geçti (1 Þevval 622 / 6 Ekim 1225).
Ramazan bayramýnýn birinci günü Zâhir’e
önce ailesi, hânedan mensuplarý, sonra
sýrasýyla nâibü’l-vezâre Müeyyidüddin elKummî, üstâdüddâr Adudüddevle b. Dahhâk, Kadýlkudât Muhyiddin b. Fadlân, Nakýbüleþrâf Kývâm el-Mûsevî biat etti.
Zâhir-Biemrillâh 622’de (1225) Necmeddîn-i Dâye’yi Tebriz’e, Celâleddin Hârizmþah’a elçi gönderdi. Onun döneminde Hanbelîler’in Baðdat’taki nüfuzu arttý. Dýþ politikada Zâhir-Biemrillâh, Suriye ve Mýsýr’daki Eyyûbî melikleri arasýnda çýkan kardeþ kavgalarýný sona erdirmeye çalýþtý; zi-
Download