MEVLEVI AHMEDULLAH ŞAH şehir halkını. sQfilere karşı ulemayı desteklemiştir. Birbirine düşen Arap ve Serberiler'in arasını bulabilmek için din kardeşliğini kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Vehhablliği benimsernemesine rağmen Vehhabller'in etkisinde kalarak 1227'den (ı 8 ı 2) itibaren veliler için yapılan merasiıniere ve türbe ziyaretlerine karşı tavır Endülüs (Gırnata) Beni Ahmer Devleti ve Kuzey Afrika İslam Devletleri, ista nbul 1995, s. 467-470; Muhammed ei-Fas1. "el-Kiltibü'l-vez!r Mul)ammed b. 'Oşman el-Miknas!" . Mecelletü Tıtvan,sy. 5, Rabat 1960, s. 27-31; Georges S. Colin, "Süleyman" , İA , Xl, 97-98; H. Terrasse, "'Aiawis", Ef2{Fr). 1, 366-369; Ch. de la Veronne. "Sulayman", a.e., IX, 855; Muhammed Razük, "Filalller". DİA, XIII, 72. ~ İSMAİL CERAN almıştır. Mevlay Süleyman arkası kesilmeyen isyanlara, birkaç defa meydana gelen kıt­ lık ve salgın hastalıklara rağmen babası Mevlay Muhammed'in kurmaya çalıştığı ekonomik yapıyı geliştirmiştir. Ülkenin imarına büyük önem vermiş. çok sayıda cami, medrese, köprü, resmi bina. kale ve sur inşa ettirmiştir. Onun döneminin dikkat çeken özelliklerinden biri de Fas'ın içine kapanık bir ülke haline gelmesidir. Dini sebeplere dayandırarak ihracatı yasaklaması ve ithalatta o/o SO vergi arttırı­ rnma gitmesi dolayısıyla Avrupa ile ticari ilişkileri zayıftatan sultan. Avrupa ülkeleriyle ihtilaftan kaçınma siyaseti yüzünden dış ilişkilerini asgariye indirmiştir. 1214'te (ı 799) ispanya ile bir barış antlaşma­ sı imzalayan Mevlay Süleyman. 1223'te (ı 808) ingiltere'nin Mağrib üzerindeki nüfuzundan rahatsız olan Fransa'nın ittifak teklifini karşılıksız bırakmayı tercih etmiştir. 181 S yılında düzenlenen Viyana Kongresi'nde alınan korsanlığın kaldırıl­ ması kararına uymuş ve ülkesinde bununla ilgili gerekli tedbirleri almıştır. Bununla birlikte IV. Mustafa döneminde çıkan Osmanlı- Rus savaşı esnasında Osmanlı tarafını tutarak Cebelitarık Bağa­ zı'nı Rus gemilerine kapatma sözü vermekten çekinmemiştir. Muhammed eiMansQr, Mevlay Süleyman dönemi hakkında bir doktora tezi hazırlamıştır (Morocca in the Reign of Ma w lay Su/ay man, Wisbech 1990). BİBLİYOGRAFYA : Zeyyanı. et-Tercümanetü '1-kübra {i ai]bari'lberren ve baf:ıran (nşr. Abdü lkerlm elFllall). Rabat 1412/ 1991 , bk. indeks; Selav1, elİstikşa, VIII, 86-174; A. Cour. L'etablissement des dynasties des cheri{s au Maroc et leur rivali te av ec les tu res de laregence d'Alger : 1509-1830, Paris 1904, s. 219-248; Aziz Samih iıter. Şimali Afrikada Türkler, istanbul 1937, ll, 42-46; Muhammed Davüd, Tarii]u Tıtvan, Tıt­ van 1957, lll , 191-196,203-204, 222-231; D. Eustache. Corpus des monnaies 'alawites, Rabat 1984, Vl,217-240; ibrahim Harekat. el-Magrib 'abre't-tarii], Darülbeyza 1985, lll, 120-172, 411, 500, 556 -557, 564-566; Jamil M. AbunNasr. A History of the Maghrib in the lslamic Period, Cambridge 1987, s. 24 -25, 241-247; Hüseyin Münis, Tarii]u'l-Magrib ve J:ıaçlaretü h , Beyrut 1412/1992, 11/3, s. 310-318; ismail Yiğit. Siyasi-Dini-Kültürel-Sosyal İslam Tarihi: ma'mfır r MEVLE'l-MÜVALA.T (öYf~f ~,.-) Vela sözleşmesinde teklifi kabul eden taraf anlamında fıkıh terimi L r (bk. VELA). MEVLEvi AHMEDULI.AH ŞAH (ol,;, <Ulf ~i _j ı .s,.ı,.-) (ö. 1858) L Büyük Hint ayaklanmasının en önemli lideri. _j rekete geçirmeye çalıştı. Bu sırada tasavvufa da ilgi d uyarak Ecmlr yakınların­ daki Sambhar kasabasında Şeyh Seyyid Furkan Ali ile tanışıp ona intisap etti ve derviş hayatı yaşamaya başladı. Bu tarihten itibaren müslümanlar arasında şey­ hinin kendisine verdiği Seyyid Ahmedullah Şah ismiyletanındı; ingilizler ise ondan Mevievi Ahmedullah veya kısaca Mevlevi diye bahsetmişlerdir. Sambhar'dan Gevaliyar'a giden Ahmedullah Şah burada karşılaştığı Kadirl şey­ hi Mihrab Şah Kalemdar'ın özel ilgisine mazhar oldu . O sıralarda Bengal, MeysQr, Rohilhand ve Eved bölgelerinin tamamen ingiliz hakimiyetine geçmesinin müslümanlar üzerindeki yıkıcı etkisini göz önüne alan Şeyh Mihrab Şah ona hilafet verdi ve kendisini dindaşlarını ingiliz sultasından kurtarınakla görevlendirdi. Kalküta'dan Leknev'e ve Agra'ya kadar bütün bölgeyi dolaşan Ahmedullah Şah. bir taraftan cihad için halkı gayrete getirmeye çabalarken bir taraftan da ingilizler'in ordusunda bulunan Hintli askerleri harekete geçirmeye çalıştı . Özellikle hıristiyan misyonerierin ingilizler'in himayesinde kendi inançlarını kötüleyen faaliyetlerinden rahatsız olan Hin du ve müslüman askerler Ahmedullah Şah'a büyük ilgi gösterdiler ve başlatılacak bir ayaklanmaya katıla­ cakları işaretini verdiler. ingilizler durumu farkedince Ahmedullah Şah'ın faaliyetlerine sınırlama getirilerek denetim altına alındı ; ardından Feyzabad'da yakalanıp hapse atıldı. Kişiliğinden etkilenen hapishane doktorunun ona mürid olması sebebiyle tutukluluğu sırasında iyi muamele gördü. Asıl adı Ahmed Ali iıyas Ziyaeddin'dir. 181 7'de Madras yakınındaki Chinapatan'da doğdu; varlıklı bir seyyid ailesine mensuptur. On altı yaşına kadar dini ilimler ağırlıklı bir öğrenim gördükten sonra Haydarabad Nizamlığı'nın ordusuna girdi. Katıld ığı savaşlardaki cesaretinden dolayı nizarn ona Dilaver Ceng unvanını verdi ve kendisine yaver yaptı. Seyyid Ahmed'in bu hızlı yükselişi bazı devlet adamlarının onu kiskanmasına sebep olurken nizamın sarayında bulunan ingilizler'de takdir duyguları doğurdu. Politikalarında kendisinden yararlanmak isteyen ingilizler. Seyyid Ahmed'i bir süre için ingiltere'ye 9 Haziran 18S7 günü ayaklanmanın başlaması üzerine serbest kalan Ahmegitmeye ve geri geldiğinde ingiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin hizmetinde çalış­ dullah Şah müridleriyle birlikte Leknev'e maya ikna ettiler. ingiltere'ye giden Seygitti. Çok geçmeden Chinnat denilen yid Ahmed hac mevsimine rastlattığı dömevkide ingiliz birliklerinin saldırısı ile nüşünü Hicaz ve i ran üzerinden yaptı. Bu karşılaştı ve onları ağır bir yenilgiye uğra­ arada yolculuğu sırasında gördüğü müstarak geri çekilmek zorunda bıraktı. Bu lümanların büyük bir çöküntü ve kültürel durum kendisine olan güvenin artmasına yozlaşma içinde bulunduğuna şahit oldu. yol açtı; ingilizler'in bir yıl önce Eved'i ele Böylece zihninde islam toplumlarının yegeçirdiklerinde dağıttıkları ordunun eski ni bir canlılık ve reforma ihtiyaç duydukaskerleri ona katıldı. Ancak Leknev'de bulunan Şiiler Ahmedullah Şah'ın başlattığı ları yönünde fikir gelişmeye başladı ve sonuçta ingiliz politikalarının ülkede meyisyanı onaylamadıkları gibi Eved Şilieri de dana getirdiği sosyal, siyasal ve ekonomik son sultan Vacid Ali'nin on bir yaşındaki yıkımdan kurtulmak için cihadın gereklilioğlu Bircis Kadr'i tahta geçirerek Ahmeğine karar verdi. Onun bu kararı almasın- · dullah Şah'tan uzak durdular. Bunların da, islamiyet'i kötüleyerek kendisini renyanı sıra Ahmedullah Şah'ın tayin ettiği cide eden hıristiyan misyonerlik faaliyetyerel görevlilerden bir kısmının ehil olmaması ve soygun. yolsuzluk, rüşvet alma lerinin gittikçe yoğunlaşması da etkili oldu. Seyyid Ahmed önce Kuzey Hindistan'a gibi davranışlarının görülmesi onu sıkın­ yöneldi ve ulaşabildiği her yerde halkı hatıya soktu. Bu esnada Eved geri alınırken 463 MEVLEVT AHMEDULLAH $AH İngiliz askerlerinden sağ kalanlar kendilerini savunmak için idari merkezlerine çekildiler. Bircis Kadr'in askerleri burayı kuşatınca aralarının açık olmasına rağ­ men Ahmedullah Şah ona ya rdım etti. İngilizler 1857 sonuna kadar direndiler. Diğer taraftan KanpOr'daki Hintliler yenildiğinden buradaki İngiliz ordusu Leknev'e yöneldi. Ahmedullah Şah . kuwetlerine katılan yeni mücahidlerle birlikte onlara karşı bir sald ı rı hazırlığı içerisinde iken durumu öğrenen İngilizler gerekli tedbirleri aldılar ve 12 Ocak 18S8'de vuku bulan taarruzu sonuçsuz bıraktılar. Dön üşte başka bir İngiliz konvoyuna karşı giriştiği harekatta da başarı kazanamayan Ahmedullah Şah bunun üzerine gerilla savaşına başladı ve bu sıralarda ayaklanmanın en büyük lideri olarak tanındı. İngilizler'in Nepal'den getirdikleri Gurka~ lar' ı saldırılarıyla püskürten Ahmedullah Şah , bunun arkasından ağır silahlarla donatılmış İngiliz birlikleriyle karşı karşıya kaldı ve önce Dergah Şah Abbas mevkiine, a r dından Lalkot'a çekilmek zorunda bırakıldı. Ancak o günlerde Bircis Kadr ve Leknev'deki kuwetlerin kumandanı Hazret Mahal'in de kendisine katılmasıyla tekrar güçlendi ve 21 Mart'ta İngilizler' e karşı genel bir saldırı başlattı. İngiliz ordusuna ağır kayıplar verdirmesine rağ­ men sonuç alamadı ve Leknev'in 4S km. kuzeybatı sında bulunan Bari kasabasına çekildi; bunun üzerine Hazret Mahal ve Bircis Kadr ondan ayrıldılar. Ahmedullah Şah 'tan kurtulmak isteyen İngili zler 13 Nisan'da Bari'ye saldırdılar. Ahmedullah Şah orayı terkederek Muhammedl'ye geçti; hemen arkasından da 1SOO askeriyle Rohilhand'daki ŞahcihanpOr şehrini ele geçirip bir süre oradaki İngiliz askerlerinin sığındığı kaleyi kuşatma altında tuttuktan sonra Muhammedl'ye döndü. 2S Mayıs'ta burayı kuşatan İngilizler. Ah- medullah Şah ' ın Şahcihanpur'a gitmesini engelleyemediler ve son çare olarak onu ölü veya diri getirene SO.OOO rupi ödül verileceğini açıkladılar. Bunun üzerine Hindu liderlerinden Jagan Nath yardım vaadiyle Ahmedullah Şah ' ı malikanesine davet etti ve onu öldürtüp başını İngiliz­ ler'e gönderdi. Mevlevl Ahmedullah Şah, müslümanlar arasında moral çöküntünün ve yılgınlığın had safhada bulunduğu bir sırada ümidini hiç kaybetmeden bağım­ sızlık mücadelesi veren bir lider olarak düşmanları tarafından dahi takdirle anıl­ mıştır ; asker, alim , tebliğc i ve mutasawıf kişiliğiyle Hint-İslam tarihinin en önemli simalarından biridir. B İ BLİYOG RAFYA : M . R. Gubbins, An A ccount of Mu ti nies in Qudh a nd the Siege of Lu cknow, Lond o n 1858, s. 188- 189; J. Kaye - G. B. Malleson. H istory of the lndian M u tiny : 1857-58, Lo ndon 1878-80, 111, 284-286; IV, 379- 38 1; V, 292; G. B. Malleson . The lnd ia n Mutiny of 1857, London 1891 , s. 17 · 18; Kemaleddin Haydar Hüseyni. Kay şa rü 't-Teva rf/J, Lekn ev 1906, ll, 227, 301 ; Freedam Struggle in Uttar Prad esh, Lucknow 1958-59, 1, 38 1-383; ll , 77, 84, 102, 139, 198; V, 148, 41 3, 417 , 537-539; S. Moinul Haque, Th e Great Revolution of 1857, Karachi 1968, s. 46· 79 ; Feth Muhammed Taib , Tevaril]-i AJ:ımedi, Lekn ev, ts. , s. 9, 28-29, 33 -35, 49-53, 59- 65, 104 - 105, 11 2, 120; Salahuddin Malik, "Ahmad U!lah Sh ah 's Narionalist Struggl e A gainst B ritish Col onialism in India " , IS, XXVI/1 ( 1987). s . 43-62. l QTIDAR H u sAIN ~ MEVLEvi L Srnmouı AYiNi Mevleviler'in zikir törenlerine verilen ad. M evievi ayini yahut kısa adıyla sema. tasawuftaki devran anlayışına uygun biçimde Mevlana Celaleddin-i Ruml'nin, bulunduğu dini toplantılarda duyduğu vecd ve zevk eseri olarak herhangi bir Günümüzde Ga lata Mevlevihanesi'nde düzenlenen Mevlevi avininden bir g örünü ş 464 _j usul ve kaideye bağlı kalmaksızın zaman zaman yaptığı semalardan (d ö nü ş ) alınan ilhamla, kendisinden sonra düzenlenip geliştirilerek şekillenmiş. diğer tarikatların zikir ve mu kabele meclislerine benzer bir zikir toplantısıdır. Mevlana ' nın düşün­ celerinin bir tarikat kimliğine bürünüp teşkilatlanması oğlu Sultan Veled'in zamanında başlamıştır. Ancak Mevlevl ayininin belli bir adab ve erkana tabi olarak yapılması XV. yüzyılda Sultan Veled'in torunu Emir Alim Çelebi 'nin oğlu Pir Adil Çelebi dönemine rastlar. Bu konudaki son düzenlemeler ise Konya'daki asitanenin şeyhlerinden Pir Hüseyin Çelebi tarafın­ dan XVII. yüzyılda gerçekleştirilmiştir. "Mukabele-i şerif" adıyla da anılan Mevlevl ayini haftada bir defa istanbul dışın­ daki dergahlarda cuma namazından sonra, İstanbul mevlevlhanelerinde ise haftanın belirli bir gününde öğle veya yatsı namazının ardından mevlevlhanelerin "semahane" denilen bölümünde yapılır­ dı. Ayrıca "ihya geceleri" adı verilen kandil ve bayram geceleriyle hilafet merasimlerinde de ayin icra edilirdi. Ayine iştirak edecekler meydan cı dedenin, "Buyurun ya hO!" daveti üzerine semahi!ıneye yönelirler. Dedeler, ayin mOsikisini icra edecek olan mutrip heyeti, tennOre. destegül, sikke ve hırkadan meydana gelen özel kıyafetlerini giymiş semazen dervişler, " baş kesip" selam vermek suretiyle eşiğe basmadan sağ ayakla sem ahaneye girer. görev ve derecelerine göre yerlerini alırlar. Bu sırada sağ ayak baş parmağı sol ayak baş parmağının üzerinde yani "mühürlü" olarak ve sol elle sağ omuzu . sağ elle sol omuzu tutup niyaz vaziyetinde ayakta şeyh in gelişini beklerneye başlarlar. Şeyh . arkasında meydancı olduğu halde semahaneye girip ayak mühürleyerek sessizce başıyla selam verir ve orada bulunanlar da aynı şe­ kilde selamı alır. Şeyhin postuna geçmesiyle vakit narnazına başlanır. Namaz tamamlandıktan sonra şeyh veya mesnevlhan tarafından Meşn evi'den bir ders yapılır, ardından mutripten birinin Kur'an-ı Kerim kıraatini şeyhin post duası takip eder. Bütün tarikat ayinlerinde salatile (salavat) başlama geleneği olduğundan Mevlevl ayini de sözler i Mevlana'ya, bestesi Buhurizilde Mustafa ltrl'ye ait. "Ya hablballah, resGl-i halik-ı yekta tüyl" mısraı ile başlayan Farsça na'tın ayakta rast makamında okunmasıyla başlar (ltrl' den önceki döneml erde muhtemelen Mev l a na ' nın bu konudaki baş ka gaze ll e ri okunmuştur) .