TÜRKTED Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği turkted@turkted.org.tr | www.turkted.org.tr Sayı 12 | Kasım 2014 SEKTÖRÜN ÜNİVERSİTELERDEN BEKLENTİSİ YÜKSEK HABER ETKİ ANALİZİ İLE SEKTÖR YENİ UFUKLARA RÖPORTAJ AHDE VEFA AMACIMIZ YENİ PROJE OLUŞUMLARINA KATKI SAĞLAMAK DR. POLAT ŞÖLEN: “10 YIL ÖNCESİNE GÖRE ÇOK İLERDEYİZ” Sunuş Değerli Tohum okurları; Tohumculuk sektörü geçtiğimiz yıllarda oldukça hızlı büyüme göstermiştir. Sektör olarak baktığımızda bu gelişme birçok grubun bir araya gelmesi ve zamanında doğru kararları alması ile olmuştur. Tarlada üretimi yapan üreticiler, tohumun yetiştirilmesini ve işlenmesini sağlayan tohum firmaları, tohumların son tüketiciye ulaşmasını sağlayan bayi, distribütör ve resmi kurumlar; kısacası hepimizin bu gelişime önemli katkıları olmuştur. Tohumluk ile ilgili tüm süreçlerin yasal zeminde, kuralların konulmasından bu tohumların kullanımının desteklenmesine ve ürün kalite kontrollerinin yapılmasına kadar katkısı olan tüm kurum ve kuruluşlar başarıların gerçek mimarlarıdır. Sertifikalı tohumluk kullanımının artması aynı zamanda verim, kalite ve çeşitlerin artışı ile birlikte rekabetçi olan dünya pazarlarında üreticimizin daha rekabetçi olmasını da sağlamıştır. Ve bugünlerde dünyanın yedinci büyük tarım ekonomisi olmaktan da daha iddialı hedefler koyabiliyor isek burada tohumculuk sektörünün rolünü küçümseyemeyiz. Ancak tüm bu güzel gelişmelerle birlikte tohumculuk sektörümüz öngörülemeyen bir büyüme trendi içine girmiş ve kabına sığmamaya başlamıştır. Durmanın düşmek olduğu dünya rekabet ortamında ivmemizi düşürmeden büyümeye devam etme zorunluluğumuz vardır. Burada, tohumculuk sektörünü sınırlayan faktör olarak karşımıza 3 ana başlık altında toplanabilecek konular çıkmaktadır; 1. Mevcut yasal düzenlemeler ve bunların pazar gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uydurulması ki bu konuda öncelikli olan 5553 Sayılı Tohumculuk Kanununda yapılması zorunlu hale gelen düzenlemeler ve mevcut yönetmeliklerin günün koşullarına adapte edilebilmesidir. Bakanlığımızın bu bağlamda çok yoğun bir çalışma içinde olduğunu Sayın Müsteşarımızdan ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanımızdan büyük memnuniyetle öğrendik! Ancak bu çalışmalar sırasında sektör paydaşlarının görüşlerinin de olabildiğince geniş katılımcı bir yaklaşımla, açıklıkla ve şeffaflıkla alınıp değerlendirileceğine ilişkin şüphemiz bulunmamaktadır. 2. Diğer önemli bir konu da tohum firmalarının yeni çeşitler geliştirilmesinin ve Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesidir. Ancak bu yolla firmalarımızı rekabetçi koşullara uygun hale getirebiliriz. Bunun dışında tohum firmalarımızın çok sayıda oluşu ve büyüklükleri de sınırlayıcı bir faktör olarak göze çarpmaktadır. Bu amaçla yapılabilecek çalışmalarda güçlerin birleşmesini sağlayabilmek hayati önem taşımaktadır. 3. Son olarak, ama belki de en önemlisi, beklenen büyümenin en iyi koşullarda gerçekleşebilmesi ancak işgücünün doğru beceri, bilgi ve yeteneklere sahip olmasını sağlamakla mümkün olabilecektir. Bu amaçla bu ayki dergimizin temasını da oluşturan eğitim konusunu ön plana çıkartmaya çalıştık. Ayrıca, önemli bir gündem maddesi olarak Kasım 2014’ün ilk haftasında TÜRKTED Yönetimi olarak planladığımız Çekirdek Kadro Çalışma Grubu ile Ankara’da bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıda ele aldığımız, çözüm bekleyen konuların sektör faaliyetleri üzerindeki etkilerini analiz etmeyi amaçlayan girişimimizi de ilgiyle takip edeceğinizi ümit ediyorum. Herkese iyi okumalar dilerim. Durmanın düşmek olduğu dünya rekabet ortamında, ivmemizi düşürmeden büyümeye devam etme zorunluluğumuz vardır. Ayhan KULLEP TÜRKTED Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Saygılarımla. Tohum Kasım 2014 3 İçindekiler 6 GÜNDEM SEKTÖRÜN ÜNİVERSİTELERDEN BEKLENTİSİ YÜKSEK Ziraat mühendisliği tohumculuk sektörünün yaptığı yeni atılımlar ile yeniden ilgileri üzerine çekiyor. Sektör, farklı durumlara karşın çözümler üretebilen ve İngilizceye hâkim çalışanlara ihtiyaç duyuyor. 10 HABER 14 MAKALE 20 MAKALE 22 R Ö P O RTA J 26 28 30 4 TÜRKTED ÇEKİRDEK KADROSU TOPLANDI TÜRKTED Yönetim Kurulu tarafından yapılan toplantıda tohumculuk sektörünün gündem maddeleri ele alındı. Yönetim Kurulu tarafından oluşturulan ve sektördeki sorunlara çözüm önerileri getirmesi amaçlanan Çekirdek Kadro toplantısıyla da gelecek planları belirlendi. 6 MEVZUAT DİLİ Hukukta kullanılan dilin açık ve anlaşılır olması gerekir. Mevzuatlar hukuk diline hakim kişiler tarafından yazılmalı, ardından mevzuatı yayınlayan ve yürürlüğe koyan kamu kurumu tarafından resmi tercümesi yapılmalıdır. GENETİK ŞİFREYE DOĞRU Bugün hayatımızı kolaylaştıran tüm teknolojiler gibi modern biyoteknoloji de tarımsal üretimde ve insan sağlığında büyük faydalar sağlıyor. Bugünlere ise binlerce bilim insanının onlarca yıl süren sabırlı ve fedakâr çalışmaları sonucu geldi. AMACIMIZ YENİ PROJE OLUŞUMLARINA KATKI SAĞLAMAK Son dönemde Türkiye tohumculuk sektörünün Ar-Ge destekli projeler yürütmesinde TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı’nın (TEYDEB) katkıları önem bir yer tutuyor. Tohumculuk sektörüne sağlanan destekler ve geliştirilen vizyonda TEYDEB’in üstlendiği görevleri ve hedeflerini TÜBİTAK TEYDEB Biyoteknoloji, Tarım, Çevre Ve Gıda Teknolojileri Grubu Yürütme Komitesi Sekreteri Vekili Dr. Naci Sağlam ile konuştuk. 10 22 26 A H D E V E FA DR. POLAT ŞÖLEN: “10 YIL ÖNCESİNE GÖRE ÇOK İLERDEYİZ” Türkiye tohumculuk sektörünün bugün geldiği konumu değerlendiren Poltar Tarım’ın kurucusu ve TÜRKTED eski Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Polat Şölen, sektörün geçmişten günümüze zor koşullar altında kat ettiği mesafeyi ve tohumculuk sektörünün gelişimi adına yapılması gerekenleri değerlendirdi. VİZYONER BAKIŞ FAO TÜRKİYE: KURAKLIK VE ÇÖLLEŞMENİN ÇARESİ TOHUMCULUK Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye’deki tohum sanayisi ile bölgedeki ticaret ve kalkınmayı teşvik ederek, ulusal tohum dernekleri ve tohum şirketleri arasında işbirliğini sağlamayı amaçlıyor. FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Akın, tohumculuğu küresel boyutta gıda güvenliğini tehlikeye sokan çölleşme ve tarım arazilerinin giderek azalması gibi zorlukların önlenmesine yönelik en büyük çare olarak gördüklerini belirtiyor. İmtiyaz Sahibi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği Sahibi Dr. Mete Kömeağaç / TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı Yazı İşleri Müdürü Dr. A. Müfit Engiz / TÜRKTED Genel Sekreteri Editör İpek Neşe Arslan Yayına Hazırlayan Tematik Medya Yayıncılık ve Ajans Hz.Ltd.Şti. info@tematik.com.tr - www.tematik.com.tr Baskı Tarihi Kasım 2014 İletişim Güvenlik Cad. Güvenlik Apt. No:7/1 06540 Aşağı Ayrancı / ANKARA turkted@turkted.org.tr Tel (0 312) 419 00 32 Fax (0 312) 419 00 32 Baskı Biltur Basım Yayın ve Hizmet A.Ş. Adres Dudullu Org. San. Bölg. Birinci Cad. No:16 Ümraniye / İSTANBUL Tel (0 216) 444 44 03 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın ÜYE HABERLERİ TÜRKTED ÜYESİ FİRMALARIN GÜNCEL HABERLERİ Kasım 2014 Tohum Tohum dergisi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği tarafından T.C. yasalarına uygun olarak 3 ayda bir yayınlanmaktadır. Dergide yer alan yazı, fotoğraf, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzin almaksızın, kaynak göstererek dahi yayınlanamaz, basılamaz, çoğaltılamaz. Ü Y E H A B ERLER İ Ata Tohumculuk A.Ş. Premier Tech Chronos İle Anlaştı Bayer Türk’ün 60. Kuruluş Yıldönümü Kutlandı ATA Tohumculuk A.Ş. Kanadalı Premier Tech Chronos ile tam otomatik paketleme, paletleme ve streçleme makinesi ihalesinde anlaştı. Firmadan yapılan açıklamada, bu yeni makine ile tohum hazırlama tesislerinin müşterilerine daha hızlı ve kaliteli hizmet sunma imkânını yakaladığı belirtildi Bayer’in Türkiye’deki faaliyetlerinin 60. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında Ankara’da 03 Haziran’da Cer Modern’de “İnovasyon ve İş Dünyası-Hükümet Etkileşimi ile Rekabetçilik” konulu bir konferans düzenlendi. Konferansta konuşan Bayer Türk’ün CEO’su Dr. Axel Hamann, Bayer’in 60 yıldır Türkiye’ye katkı sağladığını ifade ederek, “İstanbul’da üretime başladığımız 1954’ten bugüne Türkiye’de yaptığımız yatırımların toplam değeri 300 milyon lirayı buluyor. Ülkede ekonomik darboğazın olduğu 2002’de biz, yeni genel merkez binamızı inşa ettik ve taşındık. Marmara bölgesinde iki modern üretim tesisimiz bulunuyor. Bugün bin 300’den fazla çalışanımızla Türkiye’nin en büyük 150 şirketinden biriyiz. Yıllık ciromuz 1,23 milyar lira ve Türkiye sağlık sektöründeki en büyük beşinci şirketiz” dedi. Konya Şeker’den Üreticiye 29,2 Milyon Liralık Nakit Avans 2014/15 Kampanya döneminde ilk avansı pancar tohumu tarlaya düşmeden Mayıs ayında dağıtan Beta Ziraat ve Ticaret A.Ş.’nin en büyük ortağı olan Konya Şeker, geçen bu kısa sürede ekim avansıyla birlikte 4 kez ayni ve nakdi avans dağıtımı gerçekleştirdi. Ramazan ayı öncesi bugün dağıtımını gerçekleştirdiği 29,2 Milyon Liralık nakdi avans ile birlikte üreticisine toplamda 145 Milyon Liralık avans verdi. Bu avansla birlikte Konya Şeker 2014/15 Kampanya döneminde üreticiye 58.8 milyon lira ayni, 86.1 milyon lira nakdi avans dağıtımı gerçekleştirmiş oldu. Tohum Kasım 2014 5 G Ü NDE M SEKTÖRÜN ÜNİVERSİTELERDEN BEKLENTİSİ YÜKSEK Ziraat mühendisliği tohumculuk sektörünün yaptığı yeni atılımlar ile yeniden ilgileri üzerine çekiyor. Sektör, farklı durumlara karşın çözümler üretebilen ve İngilizceye hâkim çalışanlara ihtiyaç duyuyor. Tohumculuk sektöründe Türkiye’de son derece başarılı işler yürütülüyor. 107 bin çeşit tohum barındıran dünyanın en büyük 3. tohum gen fabrikasının Ankara’da kurulması, 20-30 sene önce kullanımı yüzde 3 olan hibrit tohumlukların şu an neredeyse tüm tarımsal üretim süreçlerinde kullanılması, özel şirketlerin tarım sektöründe giderek güç kazanması ve 6 Kasım 2014 Tohum özellikle ıslah alanında cesaretli yatırımlar yapılması sektörün geleceğine inanıldığının bir göstergesi. Ancak tarım sektöründeki bu teknolojik devrimin nitelikli işgücü ile desteklenmesi gerekliliği önemini koruyor. Ar-Ge çalışmaları hız kazandı 2013 yılı için toplam sertifikalı tohum üretimi 742 bin tona ulaşan Türkiye, 2012 yılına göre yüzde 15’lik bir artış elde etti. Son 12 yılda ülkedeki tohumluk üretimi yüzde 411 artış gösterdi. Tohumculuk alanında dünyada ilk 10 ülke arasında yer alan Türkiye’nin hedefi ise ilk üçe girmek. Öyle ki 2014 yılı başı itibariyle 497’ye ulaşan tohumculuk kuruluşu sayısı Mayıs ayında 600’ü aştı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın sunduğu teşvikler ile birlikte önümüzdeki 10-15 yılda tohumculuk sektörünün ArGe çalışmaları daha da hız kazanacağa benziyor. Yürütülen çalışmalar sektörün ihracat pazarında yerini daha da sağlamlaştırarak, gelişim ivmesini sürdüreceği sinyalini veriyor. Ancak sektördeki ilerlemenin devamlılığı için nitelikli işgücüne ihtiyaç var. Bu konuda en büyük görev ise ziraat fakültelerine sahip üniversitelere düşüyor. İnternet siteleri işçi ve işvereni buluşturuyor Türkiye’nin tarımda inovasyondan maksimum düzeyde yararlanması ve gelişmiş bir tarım ülkesi konumuna ulaşabilmesi için nitelikli işgücüne sahip olması şart. Türkiye’deki 27 ziraat fakültesinden yılda yaklaşık 4 bin genç ziraat mühendisi mezun oluyor. Bu yönüyle tohumculuk sektörü, ziraat fakültesi mezunu gençlerin iş hayatlarına adım atabilecekleri önemli bir potansiyel içeriyor. Gençler de dahil olmak üzere iş arayan herkesi farklı alanlardaki firmalarla buluşturan, eleman arayan kurumları da çeşitli meslek gruplarından insanlarla bir araya getiren internet siteleri, son yıllarda popülerliği ve işlevi giderek artan bir grafiğe sahip. Adeta Türkiye’nin işveren ve iş arayan kitlesinin istatistiğini ortaya Özbuğday, iyi eğitim almış ve donanımlı iş gücüne oldukça yoğun bir ihtiyaç olduğunun, iş ilanlarında net olarak gözlendiğini ifade ediyor. koyabilecek düzeyde bir veri tabanına sahip olan bu sitelerden bir tanesi de Kariyer.net. Sitenin veri tabanında 20 milyonu aşkın özgeçmiş bulunurken, iş ilanı sayısı 53 binlerde kalıyor. Bu da yalnızca 45 bin kişi için yeni iş fırsatı demek. Ziraat mühendisliği 8. sırada 2014 yılı Ekim ayında Kariyer.net’te en çok istihdam sağlayan sektörler tekstil, yapı ve üretim sektörleri. Ziraat mühendislerini konu alan sektörlerse henüz ilk 3’e girebilmiş değil. Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz, ziraat mühendisi istihdam etmek üzere yayınlanan ilan- Ali Özbuğday Progen Tohum Yönetim Kurulu Başkanı ların sayısının her yıl yüzde 300’lere varan artışlar sergilediğini belirtiyor. Her yıl en fazla talep edilen pozisyonların içinde mühendislik dallarının yer aldığına değinen Azoz: “En çok iş ilanı verilen mühendislik dalları sıralamasında elektrikelektronik, gıda, tekstil, endüstri, ziraat, kimya ve harita mühendisliği geliyor. Ziraat mühendisi pozisyonu, ilk 10 içinde 8. sırada yer alıyor.” diyor. İşverenlerin ziraat mühendislerinde aradığı kriterler de Kariyet.net’te açıkça gözler önüne seriliyor. Azoz bu kriterler hakkında şu bilgileri paylaşıyor: “Ziraat mühendisleri için verilen ilanlarda; İngilizce bilmek, erkek adaylar için askerliğini yapmış olmak, deneyimli olmak ve MS Office bilgisine hakim olmak gibi genel kriterler öne çıkıyor. Ayrıca yaşanılan şe- TÜRKİYE’NİN TOHUMLUK ÜRETİMİ (ton) 2013 743.000 2012 647.000 2011 637.000 2010 498.000 Tohum Kasım 2014 7 G Ü NDE M eleman yetiştirmesine yönelik yapılması gereken çalışmalar var. Ziraat mühendisliği eğitiminde kullanılan ders kitapları, kaynaklar ve müfredatı yeterince güncel olmadığı için eleştiren Özbuğday, “Derslerde kullanılan materyaller günümüz koşullarından oldukça uzak. Bazı fakültelerde teknolojiden bağımsız yetiştirilen öğrencilerin günümüz tarım teknolojilerinden yeterince haberdar olmamaları, mesleki gelişimlerini baltalıyor” diyor. hir yani ikamet de işverenlerin önem verdikleri bir konu.” Ziraat mühendisliğinde cinsiyet de işe alınma kriterleri arasında yer alıyor. Azoz tarım sektöründe erkek adayların daha fazla tercih edildiğini söylerken, “Her iş ilanında cinsiyet belirtilmiyor ancak belirtilenler içinde erkek personel arayanların sayısı daha yüksek“ diyor. Nitelikli işgücü gerek Sektörde her geçen yıl ziraat mühendisi talebi artıyor. Ancak bu artışla orantılı şekilde üniversitelerin ziraat fakültelerinden mezun olan gençlerin sayısı da yükseliyor. Ziraat fakültelerinde son dönemde fakülteler kapasite artırımlarına giderken, eğitim kalitesinin de buna paralel olarak muhafaza edilmesi gerekliliği gündeme geldi. Geçmişte tıp fakülteleri ile eşdeğer puanlarla öğrenci kabul edilen ziraat fakülteleri şu anda en düşük puanlı mühendislik bölümleri arasında yer alıyor. Buna rağmen ziraat fakültelerinde kapasite artırımlarının yapılmasının, eğitimin kalitesini düşürdüğü iddia ediliyor. Ziraat fakültelerinde ilk 2 yılın ardından branşlaşma yoluna gidilirken, bu uygulama öğrencilerin temel ziraat bilgisini tam olarak edinmeden branşlaşmaya yönlendirildiği eleştirisini ortaya çıkarıyor. Ziraat mühendisliği eğitiminde kullanılan ders kitapları, kaynaklar ve müfredatın da yeterince güncel olmaması ve günümüz koşullarından uzak olması eleştirilen başlıca konulardan. 8 Kasım 2014 Tohum Yusuf Azoz Kariyer.net Genel Müdürü Donanımlı gençlere ihtiyaç var Hızla büyüyen tohumculuk sektörünün yeni bitki ıslahçılarına ihtiyaç duyduğu çok açık. Progen Tohum Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özbuğday, ziraat ve tohumculuk sektöründe iş bulma konusunda yaşanan sıkıntıların diğer mesleklerde olduğundan fazla olmadığını söylüyor. İyi eğitim almış ve donanımlı iş gücüne oldukça yoğun bir ihtiyaç olduğunun, iş ilanlarında net olarak gözlendiğini ifade ediyor. Özbuğday’a göre, tüm iyileştirmelere rağmen sektörün daha nitelikli Üniversiteler sektörün gerisinde Özbuğday, alınan eğitim kalitesi konusunda üniversitelerin günümüz sektör ve iş hayatının ihtiyaçlarına yönelik düzenlemelerde geri kaldığını ifade ediyor ve ekliyor: “Eğitim sistemleri, sektörün uluslararası rekabete dayalı çalışmalarına kaynak yaratacak, kaliteli ve pratik bilgilerle donanımlı insan kaynakları oluşturmada yetersiz. Sektör, artık klişe ve ezbere dayalı, geçerliliğini uzun süre öncesinde yitirmiş bilgilerle doldurulan yeni mezunları, kendi ihtiyaçları doğrultusunda yeniden eğitmek zorunda kalıyor.” Ezberci değil yorumlayıcı eğitim Ezberlediği şekilde sorunlara çözüm arayan değil, farklı ve yeni durumlarla karşılaştığında çözüm üretebilecek kabiliyette insan kaynakları yetiştirmeyi esas alan bir vizyona sahip olduğunu belirten Özbuğday, günümüz iş dünyasının hızla yenilikler ve farklı sorunlar ürettiğini belirtiyor: “Klasik ezbere dayalı eğitimle %411 %90 sorunlara çözüm üreten bir neslin artık iş hayatımızda yerini bulması mümkün değil. Açık fikirli ve yeni şartlara karşı yorum yapma kabiliyeti gelişmiş bir nesil ancak bizleri geleceğe taşıyabilir. Maalesef İngilizce diline hâkim olmayan ve böylece dünyayı geniş perspektiften inceleyip yorumlayamayan iş gücünü artık kalifiye olarak değerlendirmek mümkün olamaz. Tüm ziraat fakültelerinin mutlaka İngilizce hazırlık sınıflarını eğitim programlarına dahil etmeleri ve mezun ettikleri her gencin İngilizceye mükemmel hakimiyetlerinin olması elzemdir.” Sahada pratik eğitim yapılmalı Özbuğday’a göre, öğrencilerin pratik bilgilerinin gelişimini sağlamak üzere en az iki staj dönemlerini özel şirketlerde yapmaları, hem iş bulmalarını hem de kariyer basamaklarını daha hızlı çıkmalarını sağlayacak unsurların başında. Erasmus gibi öğrenci değişim programları ile yurt dışı staj ve eğitim imkânlarının artırılması gerekliliğinden bahseden Özbuğday, bunun hem kişisel yaşamlarında ihtiyaç duyacakları dünya görüşlerinin gelişmesi hem de sektörün daha donanımlı insan kaynaklarının karşılanması anlamında Türkiye’de 27 adet ziraat fakültesi bulunuyor. Türkiye’de yetkilendirilmiş 506 adet tohumculuk 27 4 bin Her sene ziraat fakültelerinden 4 bin ziraat mühendisi mezun oluyor. 506 126 bin ton kuruluşu var. Türkiye 2013 yılında 126 bin ton tohumluk ihraç etti. Türkiye tohumluk üretimi son 12 yılda yüzde 411 arttı. Türkiye tohumculuk sektörü ürünlerinde özel sektör payı yüzde 90. son derece önemli olduğunu belirtiyor. Ziraat mühendisliği eğitiminin hakkıyla verilebilmesi bazı akademik revizyonların da yapılmasını gerektiriyor. Özbuğday’a göre bu revizyonları yapmak için öncelikli olarak Türkiye’deki akademisyenler sahadaki üreticilerin sorunlarına daha çok eğilmeli. Bunun devamı olarak da fakültelerin öğrencilere zirai eğitimin daha büyük bir kısmını sahada vermesi, öğrencilerin iş sahalarına alışması için önem arz eden durumlardan biri. Özbuğday, öğrenim sürecinde sahaya uzak kalan öğrencilerin önemli bir çoğunluğunun, mezun olduktan sonra sıfırdan saha deneyimi edinmek için çabaladığını ifade ediyor. Sektördeki ilerleme gençlerle sağlanacak Türkiye tohumculuk sektörü açısından dünyanın önde gelen ülkelerinden biri. Sektör, sürekli artış gösteren bir grafiğe sahip. Bu artışın sürdürülebilir olması için gereken nitelikli işgücü, akademik anlamdaki eğitimin iyileştirilmesinden geçiyor. Üniversitelerin kendilerine gelen eleştirileri dikkate alarak eğitim süreçlerinde inovasyona gitmesi, kalitenin artmasını da beraberinde getirecek. Bununla birlikte, gençlerin de kişisel olarak çaba göstermeleri ve kendi gelişimleri için staj ve yurt dışı imkanlarını değerlendirmeleri gerekiyor. Yeni mezun ziraat mühendislerinin vizyonlarının genişlemesi, tohumculuk sektöründeki ilerlemeyi de beraberinde getirecek. Tohum Kasım 2014 9 H A B ER TÜRKTED ÇEKİRDEK KADROSU TOPLANDI TÜRKTED Yönetim Kurulu tarafından yapılan toplantıda tohumculuk sektörünün gündem maddeleri ele alındı. Yönetim Kurulu tarafından oluşturulan ve sektördeki sorunlara çözüm önerileri getirmesi amaçlanan Çekirdek Kadro toplantısıyla da gelecek planları belirlendi. Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği (TÜRKTED) Yönetim Kurulu (YK) toplantısı 3 Kasım tarihinde Ankara’da gerçekleşti. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mete Kömeağaç başkanlığında yapılan toplantıya, başkan yardımcıları Burak Gönen, İ. Hamit Esin ile üyeler Ayhan Kullep, Dr. Ahmet Engin, Ersin Arısoy ve Mete Murat Şölen katıldı. Toplantıda, 4 Kasım’da gerçekleştirilecek olan Çekirdek Kadro toplantısının son hazırlıkları birinci gündem maddesiydi. Bunun yanı sıra, geçtiğimiz Ekim ayında gerçekleştirilen ve Kömeağaç ile TÜRKTED Genel Sekreteri Dr. Müfit Engiz’in katıldığı Avrupa Tohumculuk Derneği (ESA) 2014 yılı toplantısı ve Uluslararası Tohumculuk Federasyonu (ISF) güz dönemi toplantılarında ortaya konan konular diğer gündem maddesi olarak ele alındı. 10 Kasım 2014 Tohum Toplantıda, 2015 yılının ilk aylarında toplanacak olan TÜRKTED 21. Olağan Genel Kurulu ile ilgili yapılması gereken hazırlıklar gözden geçirildi. 19-23 Ekim tarihlerinde Diyarbakır’da düzenlenen ve dernek temsilcilerinin de katıldığı Türkiye 5. Tohumculuk Kongresi ve 10 Eylül’de Edirne’de yapılan Balkan Tohum Çalıştayı da Yönetim Kurulu gündeminde yer aldı. Üyeler akşam yemeğinde buluştu TÜRKTED Yönetim Kurulu’nun 3 Kasım’daki toplantısının ardından, Göksu Lokantası Nene Hatun şubesinde, Yönetim Kurulu Başkanı ve üyeleri ile TÜRKTED Çekirdek Kadro Çalışma Grubu üyelerinin de katıldığı bir akşam yemeği düzenlendi. Kömeağaç’ın daveti üzerine TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı İbrahim Yiğit, Bitkisel Üretim Genel Müdür Yardımcısı Ümit B. Kutlu ile Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürü Mehmet Şahin’in de katıldığı yemek oldukça samimi bir havada gerçekleşti. Agromar Genel Müdürü Dr. Sabahattin Bodur, Genta Ar-Ge Müdür Yardımcısı Altay Batur, May Tohum Yönetim Kurulu Yardımcısı Hamdi Çiftçiler ve Yüksel Tohum’dan ziraat mühendisi Ziya Yıldız’ın da katıldığı yemekte, davetliler tohum sektörünü yakından ilgilendiren pek çok konuda görüşlerini Tarım Komisyonu Başkanı Yiğit ve Bakanlık Bürokratları ile paylaştı. Yaklaşık dört saat süren yemek boyunca, tohumculukla ilgili muhtelif mevzuatın yanı sıra, uygulamalarda karşılaşılan sorunlar kapsamlı bir şekilde konuşuldu. Tüm katı- lımcıların en önemli temennisi ise, bu tarz görüşmelere devam edilmesi oldu. Ancak sorunları sadece tartışarak değil, onlara somut çözümler üreterek sonuca ulaşılması da diğer bir temenni olarak belirtildi. Çekirdek Kadro Ankara’da toplandı Önümüzdeki dönemde tohum sektörünü yakından ilgilendiren muhtelif konularda daha etkin ve sürdürülebilir çalışmalar yapmak amacıyla bir “Çekirdek Kadro” kurulması, neredeyse son bir yıldan beri TÜRKTED Yönetimi tarafından adeta bir zorunluluk olarak görülüyordu. Yönetim Kurulu’nun geçtiğimiz aylarda planladığı üzere, “Çekirdek Kadro Çalışma Grubu”, 4 Kasım tarihinde Kömeağaç başkanlığında Ankara’da gerçekleştirdiği ilk toplantısı ile çalışmalarına başladı. Söz konusu grubun en önemli hedeflerinin başında ülkemiz tohumculuk sanayisini yakından ilgilendiren konularda sonuç almaya yönelik süreçleri hızlandırabilmek ve bu Çekirdek Kadro adı altında oluşturulan yapı, ‘Hububat ve Baklagiller’, ‘Endüstri Bitkileri’, ‘Yem Bitkileri ve Çim’ ile ‘Sebze’ türleri bazında tohumculuk ile ilgili sorunlara yönelik dört ayrı çalışma grubu ile, tohum sanayicilerini ilgilendiren mevzuatın tüm başlıklarına odaklanacak ‘Mevzuat Çalışma Grubu’ olmak üzere 5 ayrı gruptan oluşacak. Tohum Kasım 2014 11 H A B ER tarafından yapılacağını söyleyen Kömeağaç, Çekirdek Kadro’nun sekretaryasının da Dernek sekretaryası tarafından gerçekleştirileceğini belirtti. Çekirdek Kadro çalışmalarının her safhasında tecrübelerinden yararlanmak üzere sadece TÜRKTED üyelerinin değil, sektördeki diğer paydaşların da grup çalışmasına davet edileceğini vurgulayan Kömeağaç, bu kadrodan beklentilerinin oldukça yüksek olduğunu belirterek grup üyelerine teşekkür etti ve başarılar diledi. bağlamda sektörün performansına katkıda bulunmak geliyor. Gerek üyeler arasında ve gerekse sektör paydaşları ile arzu edilen sinerjiyi oluşturmak, uzunca bir süreden beri bir türlü çözüme kavuşturulamayan sorunların sektördeki firmaların icra ettiği iş ve işlemler üzerindeki olumsuz etkilerini ve yine bu sorunların birbirleriyle etkileşimlerini analiz etmek gibi bir takım işler de bu kadronun görevleri arasında olacak. Kömeağaç’ın sektördeki gelişmeleri ele aldığı açılış konuşması ile başlayan toplantıya TÜRKTED Yönetim Kurulu üyelerinin yanı sıra, Agromar Marmara Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., Genta Genel Tarım Ürünleri Pazarlama A.Ş., May Agro Tohumculuk Sanayi ve Ticaret A.Ş., Progen Tohum A.Ş., Tareks Tarım Ürünleri Araç Gereç İth. İhr. ve Tic. A.Ş. ve Yüksel Tohumculuk Tarım Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’den temsilciler katıldı. Çekirdek Kadro 5 gruptan oluşacak Kömeağaç konuşmasının başında, geçtiğimiz yıllarda TÜRKTED öncülüğünde kurulan ve daha sonraları Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) ile de ortaklaşa yürütülen çalışma gruplarının önemine değindi. Bu çalışma sisteminin sektörümüze önemli katkılar yaptığını hatırlatarak, “Belli bir disiplin içerisinde, günümüzde de sektörün ihtiyaçlarını ve sıkıntılarını rasyonel bir biçimde masaya yatırmak ve kalıcı çözümler üretmek en önde gelen görevlerimizden biri olmalıdır” dedi. Bu nedenle, çalışma gruplarının sürdürülebilirlik ilkesinden ödün vermeden istikrarlı bir şekilde çalışmalarına devam etmesi gerektiğinin altını çizdi. Kömeağaç, ‘Çekirdek Kadro’ adı altında oluşturulan bu yapının, ‘Hububat ve Baklagiller’, ‘Endüstri Bitkileri’, ‘Yem Bitkileri ve Çim’ ile ‘Sebze’ türleri bazında tohumculuk ile ilgili sorunlara yönelik dört ayrı çalışma grubu ile tohum sanayicilerini ilgilendiren mevzuatın tüm başlıklarına odaklanacak ‘Mevzuat Çalışma Grubu’ olmak üzere 5 ayrı gruptan oluşacağını belirtti. Çalışmalarına hemen başlayacağını ifade ettiği bu grupların koordinasyonunun ise her bir grup içerisinde görev alan TÜRKTED Yönetim Kurulu üyesi veya grubun kendi belirleyeceği bir temsilci TÜRKTED Çekirdek Kadro Çalışma Grubu tarafından gerçekleştirilmesi planlanan çalışma Türkiye tohumculuk sektöründeki sorunlar, darboğazlar ve kısıtların iş ve işlemler üzerindeki olumsuz etkilerini analiz etmeyi amaçlıyor. 12 Kasım 2014 Tohum Ele alınacak konular belirlendi Daha sonra sırayla söz alan Yönetim Kurulu üyeleri ve sektör temsilcileri, gerek mensubu oldukları firma, gerekse sektörün geneli hakkında güncel bir değerlendirme yaptı. Ardından öngörülen çalışma gruplarına ilişkin yorum ve önerilerini paylaştılar. Oldukça önemli tespit ve değerlendirmelerin yapıldığı bu konuşma turu boyunca ortaya konan görüşler, aynı zamanda Çekirdek Kadro’nun ivedilikle ele alacağı konuların belirlenmesine de yardımcı oldu. Çekirdek Kadro toplantısının ilerleyen bölümünde, sektörel önceliklerin tespiti amacıyla TÜRKTED sekretaryası tarafından hazırlanan küçük bir anket çalışmasına katılmaları istendi. Çalışma grubu üyelerine Türkiye tohumculuk endüstrisinin bir anlamda önceliklerini tespit edebilmek amacıyla, yetkili otorite olan bir kuruluşta ‘karar verici’ düzeyde bir yönetici olmaları halinde, 17 başlık altında toplanan sektör faaliyetlerini oluşturan iş ve işlemlerin(1) her biri için ivedilikle ele alacakları üç konu başlığı soruldu. Firma bazlı olmaktan ziyade sektörün genelini ilgilendiren bir anlayışla yapılması istenen ve önümüzdeki günlerde tamamlanacağı öngörülen bu çalışmanın sonuçlarının, çekirdek kadronun gündemine alacağı başlıkların belirlenmesine yardımcı olacağı tahmin ediliyor. TÜRKTED bir ilke imza atacak Çekirdek Kadro toplantısında yapılan konuşmaların ardından, Dernek Sekretaryasınca ön hazırlıkları yapılan ve çalışma gruplarının gündemine alması öngörülen bir tür ‘etki analizi’ çalışması Çekirdek Kadro üyelerine sunuldu. Ancak, yapılması planlanan bu çalışmanın, ‘düzenleyici etki analizi’ ile karıştırılmaması gerektiği vurgulandı. Zira ülkemizin gündemine 2004 yılında giren ‘düzenleyici etki analizi’ kavramı, yürürlüğe konması planlanan herhangi bir yasal mevzuat (özellikle kanun, KHK vb.) taslağının bütçeye, mevzuata, sosyal, ekonomik ve ticari hayata, çevreye ve ilgili kesimlere etkilerinin ne olacağını göstermek üzere ilgili kamu kuruluşunca hazırlanan ön değerlendirmeyi tanımlıyor(2). Ancak, tohumculuğu ilgilendiren mevzuatla ilgili olarak şimdiye kadar yapılmış ve TÜRKTED’e ulaşan bir ‘düzenleyici etki analizi’ çalışması bulunmuyor. Öte yandan, TÜRKTED Çekirdek Kadro Çalışma Grubu tarafından gerçekleştirilmesi planlanan çalışma ise Türkiye tohumculuk sektöründeki sorunlar, darboğazlar ve kısıtların sektörün ana bileşeni konumunda olan firmalarca icra edilen faaliyetlere ilişkin olarak dipnotta belirtilen 17 başlık altında toplanan iş ve işlemler üzerindeki olumsuz etkilerini ve etkileşimlerini analiz etmeyi amaçlıyor. Bu bağlamda, TÜRKTED tarafından sunulması planlanan çalışmanın ‘düzenleyici etki analizi’ olarak değerlendirilmemesi gerekiyor. Etki Analizi ile sektör yeni ufuklara Bu çalışma vasıtasıyla olumsuz etkileri ve etkileşimleri analiz edilecek olan sorunlar ve darboğazlar, başta TÜRKTED olmak üzere sektörün diğer paydaşlarınca son beş yıldır gerçekleştirilen çalıştaylar ve diğer muhtelif toplantılarda ortaya konan konulardan oluşuyor. Özellikle, TÜRKTED ve TSÜAB’ın Ocak 2010’da ortaklaşa düzenlediği Çalıştay’ın Çalışma Grubu Raporu ile TSÜAB’ın Aralık 2012’de gerçekleştirdiği Çalıştay’ın Çalışma Grubu Raporu’nun ilgili bölümleri sorunların derlendiği en önemli kaynağı oluşturuyor. Öte yandan TÜRKTED’in Ekim 2013’de düzenlediği Genişletilmiş Yönetim Kurulu Toplantısı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve TSÜAB’ın Kasım 2013’de düzenlediği Ortak İstişare Toplantısı sonuçları ile sektör mensuplarının katılımıyla gerçekleştirilen daha küçük ölçekli toplantılarda ortaya konan ve ivedi çözüm bekleyen sorunlar da etki analizi çalışmasına esas teşkil edecek ‘sorun havuzunu’ oluşturacak. Sektör paydaşları tarafından bugüne kadar yapılan birçok çalışmanın sonuç raporunda sadece sorunlar sıralanmış ve bunların bazılarına ilişkin çözüm önerileri de ilave edilerek çalışmalar sonlandırılmıştı. TÜRKTED bu noktadan hareketle, çözüm bekleyen sorunlara çözüm üretilemeyişinin sektördeki etkilerinin ortaya konmasının amaçlandığı bir tür etki analizi çalışması için yola çıkıyor. Yukarıda değinilen muhtelif etkinliklerde yıllardır tartışılan sorunların derinlemesine ve analitik bir yaklaşımla çözümüne yardımcı olmayı planlıyor. Kısaca TÜRKTED, tohumculuk sektörü için acilen çözüme kavuşturulması gereken konuların, çözümlenmemesi halinde sürmekte olan olumsuz etkileri ve etkileşimleri derecelendirmeye tabi tutarak, ortaya koymayı amaçlıyor. Bu analiz çalışması sonunda oluşturulacak olan “Çözüm Bekleyen Sorunların Tohumculuk Sektörü Faaliyetleri Üzerindeki Olumsuz Etkilerinin Analizi” başlıklı raporun ise, hem yetkili otoriteye hem de sektörün diğer paydaşlarına karar verme ve uygulama süreçlerinin hızlandırılmasında yardımcı olması öngörülüyor. Sektörün faaliyetlerini oluşturan iş ve işlemler: 1- Ar-Ge (ıslah ve çeşit geliştirme); 2-Tescil; 3- Sertifikasyon; 4- Çeşit koruma, ıslahçı hakları ve fikri-sınai mülkiyet hakları; 5- Üretim-tedarik ve sözleşmeli üretim; 6- Tohum işleme ve ilaçlama; 7- Bitki sağlığı ve zirai karantina; 8- İthalat; 9- İhracat; 10- Paketleme-etiketleme; 11- Dağıtım ve pazarlama; 12- Piyasa denetimi; 13- Firma ölçeğinde insan kaynakları, kapasite ve yatırımın geliştirilmesi; 14- Mesleki örgütlenme ve yönetişim (kamu+özel sektör+STK işbirliği); 15- Destekleme politikaları; 16- Uluslararası tohumculuk kuruluşlarıyla ilişkiler; 17- Veri tabanı ve istatistik oluşturulması (2) Daha fazla bilgi için bkz. “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (2005/9986)”, Resmi Gazete 17 Şubat 2006, No: 26083. (1) Tohum Kasım 2014 13 M A K A LE MEVZUAT DİLİ Hukukta kullanılan dilin açık ve anlaşılır olması gerekir. Mevzuatlar hukuk diline hakim kişiler tarafından yazılmalı, ardından mevzuatı yayınlayan ve yürürlüğe koyan kamu kurumu tarafından resmi tercümesi yapılmalıdır. Dr. Müfit Engiz TÜRKTED Genel Sekreteri Dil insanlığın belki de en önemli buluşudur ve iki önemli unsura dayanır. Aynı zamanda, dayandığı bu iki unsur da biraz sonra ifade edeceğimiz hali ile daima dış dünyaya yansıtır. Bu unsurlardan ilki; kavram (concept), ikincisi ise bu kavramın ifade ediliş şekilleri olan sözlerdir. Bu sözler karşımıza a) kelimeler, b) terimler şeklinde çıkarlar. Bu nedenle dili, kavramların sözlere dönüşmüş halleri olarak tanımlamak yanlış olmaz. Bu tanım göstermektedir ki dil, çıkış noktası olan kavramların çeşitliliği/zenginliği nedeniyle hem kültürler arasındaki farklılığı ve zenginliği, hem de dayandığı kavramların ait olduğu disiplinin kendine özgü terminolojisini (terim ve kelimele- 14 Kasım 2014 Tohum rini) yansıtır. Bu nedenledir ki tarım terminolojisinden, hukuk terminolojisinden vs. bahsederiz. Disiplinler açısından bu şekilde gruplandırılan dil aynı zamanda, konuşma dili ve yazma dili olarak da sınıflandırılabilir. Temel olan konuşma dilidir. İnsanlık tarihinde yazı dili daha sonra gelişmiştir. Ancak yazı dilinin daha sonra gelişmesine karşın, malzemesi daha boldur. Dil bir anlam, düşünce, muhakeme ve -mecazi anlamda- yaratıcılık ortamıdır. Dil kültürün temel unsuru, nesiller arası köprüdür. İnsanı diğer varlıklardan farklılaştırır. Çünkü dil olmadan bilinç ve akıldan söz edilemez. Hukuk varlığını dil içinde bulur. Müphem ve kesin olmama dilin en şikâyet edilen konusudur. Kelimeler şeffaf, kristal ve değişmez içerikte değildirler. Yaşayan bir düşüncenin kabuğudurlar. Kullanıldıkları zaman ve koşula göre renkleri değişir. Aynı kelime birçok farklı durumda kullanılabilmektedir. Bilgileri depolayan, nakleden ve değiş tokuşa tabi tutan bir müessese olarak dil hukukun yol göstericisi, efendisidir. Çünkü dil olmasaydı bugünkü anlamda bir düzen, yani hukuk olmayacaktı. Hukukun oluşumu lisana bağlı olduğu gibi, devamı ve uygulaması da onunla mümkündür. Önce söz metne aktarılacak, böylece metinde saklanan anlam adalet dağıtımına hizmet edecektir. Hukuk bir dil kurumudur. Gerek yasal ve gerekse idari mevzuata ancak dil vasıtasıyla ulaşabildikleri için hukukçuların şifresi dildir. Hukuk dile kodlanmıştır. Çünkü tüm kanunlar, tüzükler, yönetmelikler vs. dile ilişkin belgelerdir. Genelge, talimat ve yönerge gibi idari mevzuatı da dilin önemi bağlamında yasal mevzuattan ayrı tutmamak gerekir. Toplumsal ilişkileri düzenleyen, devletin yaptırım gücü ile donatılmış kurallar bütünü olan hukuk, yazılı ve yazısız kurallardan oluşur. Bu kurallar bütününün yazılı kısmını ifade eden mevzuat ise kanun, tüzük ve yönetmelik gibi kurallardan oluşur. Toplumsal ilişkileri düzenlemeyi amaçlayan bu kuralların iyi olması, toplumsal düzenin de iyi olması anlamına gelecektir. Ünlü filozof Aristo’nun da ifade ettiği gibi; “Kanun düzendir, iyi kanun iyi düzendir”. İyi hazırlanmamış mevzuat hem toplum hayatında düzeni sağlama amacından uzaklaşacak, hem de toplum üyelerinin hukuka olan inancını zayıflatacaktır. Bir hukuk kuralının dilinin açık olduğu ve üzerinde durulmadan hemen anlaşılabildiği durum nadirdir. Metin açık dahi olsa, çözümü gereken olay açısından değerlendirilmesi zaman alacaktır. Kaldı ki mevzuat metinlerindeki dil karmaşası normal durum olarak kabul görmektedir. Bunun nedeni, günümüze değin uzanan yanlış gelenek ve bir olayı tek bir cümle içinde açıklama gayretidir. Cümlelerde en fazla 20 kelime kullanılması tavsiye edilmesine karşın, Almancada bazıları 70 kelimeye kadar ulaşabilmektedir. Konu Türkçe açısından ele alındığında; örneğin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun bazı maddelerinde tek cümlenin yüzlerce kelimeden oluştuğu görülür. Ayrıca belirtmek gerekir ki, fuzuli ve çok sayıda yan cümle içinde ana cümlenin ifadesi sona kalmakta, bu yüzden de anlamı bulabilmek güçleşebilmektedir. Pasif cümleler aktiflere nazaran anlaşılması zor ve öznesi boşlukta kalabilen cümlelerdir. Ancak yine de hukuk metinleri içinde kullanılmaktadırlar. Bu olumsuz durumun muhtelif örneklerine tohumculukla ilgili mevzuatta da rastlamak mümkündür. Ülkemizde, mevzuat genellikle kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili teknik birimlerince hazırlanmaktadır. Bu çalışmalar genelde hukukçu olmayan teknik personel veya hukukçu olsa dahi mevzuat tekniğine hâkim olmayan kişiler tarafından yapıldığından, hazırlanan metinler şekli ve hukukî yönden eksiklikler barındırabilmekte, bu durumda mevzuatın yürürlüğe girmesi süreci yavaşlatabilmektedir. Yine yürürlüğe giren kanun, tüzük ve yönetmeliklerde zaman zaman yazım hatalarına, gerek aynı düzenleme içerisinde gerekse farklı metinlerde mükerrer veya çelişkili hükümlere aynı düzeydeki düzenlemelerde farklı üslup ve şekillere rastlanabilmektedir. Bu durum yalnızca mevzuatın sıklıkla değiştirilmesine neden olmakla kalmamakta, aynı zamanda mevzuatı hazırlayan kamu kurum ve kuruluşlarının saygınlığını ve güvenilirliğini de zedelemektedir. Mevzuatı yazan bir “yazar” olduğuna ve belli biçime uyarak yazacağına göre, şimdi gelelim ‘nasıl yazılacağı’na: Bir formül olarak, İngilizler «A, B, C» formülünü, Fransızlar «3 C» formülünü genellikle benimsemektedirler. Şöyle ki; İngilizlerin «A, B, C» formülüne göre: mevzuatta, A (accuracy), doğruluk/tamlık; B (brevity), kısalık/vecizlik; C (clarity), açıklık/anlaşılırlık/berraklık gerekir. Fransızların «3 C» formülüne göre ise: yazılar, complet (yani, tam); clair (yani, açık/anlaşılır/berrak); concis (yani, veciz) olmalıdır. Görüldüğü gibi, her iki dilde kullanılan formül, birbirine tamamen eşittir ve paraleldir. Bu durumda, bir mevzuat metni en azın- dan (minimum) şu ögeleri içerir biçimde kaleme alınarak düzenlenmelidir: Mevzuat metninde yazılanlar, tam olmalı, kısa/açık/doğru olmalı ve uygun bir dille/ ifadeyle kaleme alınmalıdır. Mevzuatın bu ögeleri içerecek biçimde düzenlenmesi için, yazılanların şu beş aşamadan geçmesi gerektiğini vurgulamak gerekir; 1. Yazılacak olan konunun (ilgili hü kümlerin) tam ve doğru anlaşılma sı; 2. Konularla ilgili araştırma yapılma sı; 3. Araştırma sonucunda elde edilen bilgilerin düzenlenerek mevzuata derç edilmesi; 4. Yazılanların düzeltilmesi (deyiş ye rinde ise mevzuatın cilalanması) 5. Mevzuat hükmü olarak yazılanla rın doğruluğunun kontrol edilmesi (yani varsa çelişkilerin giderilmesi, diğer ilgili mevzuata tezat teşkil edip etmeyeceğinin ciddi biçimde incelenmesi, uygulamada telafisi güç zorluklar çıkartıp çıkartmaya cağının test edilmesi vb.). Bir başka deyişle, mevzuata neler yazılacağına karar verilmeli, daha sonra da olabildiğince etkin bir mevzuat hazırlanmalıdır. Öte yandan mevzuat dili denince önümüze çıkan bir diğer önemli konu da ilgili mevzuatın ‘resmi tercümesi’ meselesidir. Mevzuatı yayımlayıp yürürlüğe koyan kamu kurumu tarafından bu mevzuatın resmi tercümesinin (en azından İngilizce olarak) mutlaka yapılması ve elektronik ortamda rahatça erişime açılması günümüz rekabet ortamında adeta bir zorunluluktur. Sonuç olarak, mevzuatın kalitesi dilinin kalitesine bağlıdır. Mevzuattaki dil kalitesinin yüksekliği de sadece hukukçuların ona hâkimiyetini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda o mevzuattan yararlanan, onu uygulayan, uygulatan gerçek ve tüzel kişileri de rahatlatarak, onu yürürlüğe koyan otoriteye güven duymalarını sağlar. Mevzuat yapımı incelik ve dikkat isteyen bir husustur ve mevzuatın kalitesi ülke yönetimini derinden etkilemektedir. Bu nedenle, mevzuat hazırlama aşamasından uygulama aşamalarına kadar sürecin irdelenmesi ve görülen aksaklıkların düzeltilerek iyi ve kaliteli mevzuat üretilmesi sağlanmalıdır. KAYNAKÇA 1. Hukukta Yöntembilim (4. Baskı), Prof. Dr. Ali Nazım Sözer, 2013. 2. Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları, Doğan Durna, 2009. 3. Yasaların ve İdari Düzenleyici Tasarrufların Yapım Tekniği (4. Baskı), Ali Em, 2003. 4. Adlî Yazı Dili, Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Ankara Barosu Dergisi, 1991/5 Tohum Kasım 2014 15 16 Kasım 2014 Tohum Tohum Kasım 2014 17 vefat Haşim Öğüt’ün ardından… Geçtiğimiz Ağustos ayında aramızdan ayrılan eski Tarım Bakanlığı Müsteşarı Haşim Öğüt sektöre katkıları ile hatırlanacak. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bir önceki Müsteşarı Haşim Öğüt’ün 28 Ağustos günü aramızdan ayrılışını TÜRKTED olarak üzüntüyle karşıladık. Ziraat Mühendisi olan ve başarılı bir çalışma hayatı geçiren Öğüt, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın hemen her kademesinde görev yaptı. 2004 yılında başladığı Bakanlık Müsteşarlığı görevini, sağlık problemleri nedeniyle 2006 yılında bırakan Öğüt, daha önceki yıllarda Müsteşar Yardımcılığı ile Washington ve Roma Bakanlık Müsteşarlığı görevinde bulundu. Türkiye’nin ABD Büyükelçiliği’nde tarım ataşesi olarak çalıştı. Aynı zamanda Dünya Gıda Örgütü (FAO) ve Dünya Bankası’na da danışmanlık yaptı. Vefatından dolayı TÜRKTED olarak derin üzüntü içinde olduğumuz Haşim Öğüt’e Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm tarım camiasına baş sağlığı diliyoruz. Tohumculuk Sektörüne Adanmış Bir Ömür: Dr. Necati Çelik Tüm hayatını tarım sektörüne adayan Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Necati Çelik geçtiğimiz Ağustos ayında hayatını kaybetti. Tohumculuk sektörünün yakından tanıdığı Dr. Necati Çelik 1993-1995 yılları arasında Derneğimiz yönetim kurulu üyeliği de yapmış idi. Sektörümüze verdiği emekler ve yarattığı değerler ile hiç unutulmayacak. Ziraat Yüksek Mühendisi Necati Çelik 1938 yılında Burdur’un Tefenni ilçesi Sazak köyünde doğdu.1959 yılında girdiği Ankara üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri bölümünü 1963 yılında bitiren Çelik, askerlik görevinden sonra 1965 yılı Ekim ayında Diyarbakır Zirai Araştırma Enstitüsü’nde göreve başladı. Daha sonra 1967 yılında Ankara Gölge Zirai Araştırma Enstitüsü’nde çalışma hayatına devam eden Çelik, Meksika 18 Kasım 2014 Tohum Buğday Projesi kapsamında ABD’ye gönderildi ve 1972-75 yılları arasında Oklahoma State Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimini tamamlayarak Türkiye’ye döndü. ABD’de başladığı doktora çalışmalarını yurda dönünce tamamlayan Çelik 1981 yılında Tarım Bakanlığı Ziraat İşleri Genel Müdür Yardımcılığı görevine getirildi. Çelik’in başarılı çalışma hayatında bir sonraki durak Adana oldu. Adana Bölge Zirai Araştırma Enstitüsü’ne Müdür olarak atanan Dr. Çelik bu görevden 1986 yılında istifa ederek kamudaki çalışma hayatına son verdi. Sabancı Holding’e bağlı SapekSa’da Genel Müdür olarak çalışmaya başlayan Çelik bu görevi yaş haddinden emekli olduğu 2002 yılına kadar sürdürdü. Daha sonra Antalya’ya yerleşen Ziraat Yüksek Mühendisi Necati Çelik 28 Ağustos 2014 tarihinde vefat etti. Teşekkür: Merhum Necati Bey’in yaşamıyla ilgili yukarıdaki bilgileri bize aktaran, Merhum’un kadim dostu, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü emekli müdürlerinden Ziraat Yüksek Mühendisi Sayın Hikmet Oruçoğlu’na çok teşekkür ederiz. Tohum Kasım 2014 19 M A K A LE Genetik Şifreye Doğru Bugün hayatımızı kolaylaştıran tüm teknolojiler gibi modern biyoteknoloji de tarımsal üretimde ve insan sağlığında büyük faydalar sağlıyor. Bugünlere ise binlerce bilim insanının onlarca yıl süren sabırlı ve fedakâr çalışmaları sonucu geldi. Prof. Dr. Selim ÇETİNER Sabancı Üniversitesi Hayatımızı kolaylaştıran tüm teknolojiler gibi tarımsal üretimde ve insan sağlığında büyük faydalar sağlamakta olan modern biyoteknoloji, binlerce bilim insanının onlarca yıl süren sabırlı ve fedakar çalışmaları sonucu bugünlere geldi. “İşi gücü olmayan” bilimcilerin büyük bir sabır, disiplin ve ısrarla yürüttükleri çalışmalar olmasa bugünkü moleküler biyoloji diye bir bilim alanı da olmazdı. Canlılardaki kalıtımı kontrol eden kurallar keşiş Mendel tarafından ortaya konulduktan 30-40 yıl sonra tekrar keşfedildi. Ancak o zamanlar gen ve genetik deyimleri pek bilinmiyordu. 1953’te DNA‘nın ikili sarmal yapısı belirlenene kadar da bilimciler genetik çalışmalarının önemli bir kısmını kromozom düzeyinde yürütmek zorunda kaldı. Genetik deyimi kalıtımı açıklamak için ilk kez 1906’da Bateson tarafından kullanıldı. 1953’te çift sarmallı DNA yapısı James Watson ve Francis Crick tarafından ortaya konulduğunda genetik alanındaki devrimsel buluşlardan birisi gerçekleşti. Bu buluşun öncesinde işi gücü olmayan bilimcilerin büyük bir sabır, disiplin ve ısrarla yürüttükleri çalışmalar olmazsa bugünkü moleküler biyoloji diye bir bilim alanı da olmazdı. Tabii burada fizik, kimya ve biyoloji gibi doğa olaylarını anlamamızda çığır açan bilimcileri de unutmamamız gerek. Bu temel bilim dallarında çalışanların gözlemleri ve bilimsel yönteme dayalı araştırmaları daha yirminci yüzyıla girilmeden hücre yapısını, hücreyi oluşturan protein, karbohidrat, yağ ve nükleik asitler gibi moleküllerin yapılarını ortaya koymuştu. Örneğin, 1869’da İsviçreli doktor Fri- 20 Kasım 2014 Tohum edrich Miescher hasta bandajlarından topladığı cerahatleri mikroskop altında incelerken hücre çekirdeğinde yerleşik bir madde tespit edip adını “nüklein” koyuyor. Bundan on yıl kadar sonra Albrecht Kossel bunların asidik yapısını ve 5 farklı baz yapısını ortaya koyarak “nükleik asit” ismine temel oluşturuyor. DNA’nın 5 karbonlu riboz şekeri, fosfat ve azot bazlardan oluştuğu ve bunların fosfat gruplarının birbirlerine bağlanarak bir zincir oluşturduğu ise ancak 1919’da Phoebus Levene tarafından açıklığa kavuşturuluyor. Henüz kalıtımın DNA tarafından kontrol edildiği bilinmiyor. Ama bir dizi meraklı kişi örneğin yaralardaki cerahatin ne olduğunu, nelerden oluştuğunu vs. çözmeye çalışıyor! Bu buluşlar devam ederken, kalıtımın proteinler tarafından yeni nesillere aktarıldığını öne süren bir grup bilimcinin olduğunu ve bunun yaygın bir kabul görse de kanıtlanamadığını belirtelim. Bu safhada önemli buluşlardan biri de hücre çekirdeğindeki kromozomları spesifik olarak boyama tekniğinin geliştirilmesi oldu. Böylece, farklı türlerin hücre çekirdeklerinin kırmızıya boyanarak mikroskop altında gözlemlenmesi mümkün olmuştu. Öyle ki diploid vücut hücrelerindeki çekirdeklerin haploid eşey hücrelerinin iki misli kadar boyandığı yani eşey hücrelerinin (yumurta ve sperm) vücut hücrelerinin yarısı kadar kromozoma sahip olduğu dahi saptanabiliyordu. Bu bulguların devamında, zatürre hastalığına neden olan bakteriler üzerinde araştırmalar yapan İngiliz doktor Frederick Griffith, Streptococcus pneumoniae bakterisinin pürüzlü (r) ve düzgün (s) olmak üzere iki tipinin olduğunu ve bunlardan düzgün (s) olanın zatürreye yol açtığını ve farelere injekte ettiğinde kobayları hastalandırarak öldürdüğünü gözlemliyor. Kendinden önceki işi gücü olmayan diğer bilimciler gibi o da bunun nedenini merak ediyor ve çalışmalarına şöyle devam ediyor: Önce, birinci grup farelere canlı düzgün (s) bakteri hücreleri injekte ediyor; beklendiği üzere fareler hastalanarak ölüyor ve farelerin kalbinden canlı bakteriler izole edilebiliyor. İkinci grup farelere ise canlı pürüzlü (r) bakteri hücreleri injekte ediyor; fareler ölmüyor ve kalplerinde bakteri bulunamıyor. Griffith daha sonra, düzgün (s) yani zatürreye yol açtığını bildiği bakteri hücrelerini ısıtarak öldürüyor ve ondan sonra bunları üçüncü grup farelere injekte ettiğinde bu farelerin hastalanmadığını görüyor; bu farelerin kalbinde de bakteri hücreleri bulunamıyor. Yani ısıl işleme tabii tutularak öldürülmüş bakteriler hastalık yapma yeteneklerini de yitiriyorlar. Ancak, hani dedim ya adamların işi gücü yok; bu defa Griffith, ısıl işlemle öldürülüp etkisiz hale getirilmiş düzgün (s) bakte- Bilim insanlarının büyük bir sabır, disiplin ve ısrarla yürüttükleri çalışmalar moleküler biyolojinin gelişmesini sağladı. rileri ile zaten hastalığa neden olmayan canlı pürüzlü (r) bakteri hücrelerini karıştırdıktan sonra dördüncü grup farelere injekte ettiğinde bu farelerin de hastalanarak öldüğünü ve bunların kalbinden de canlı düzgün (s) bakterilerin izole edilebildiğini buluyor (Şekil 1). Yani ısıl işlemle öldürülmüş de olsa zatürreye neden olan düzgün (s) hücrelerde bulunan bir madde, zararsız pürüzlü (r) hücreleri genetik olarak değiştirerek zararlı hale dönüşmesine neden oluyor. Buna o zamanlar dönüştürme unsuru diye bir isim veriliyor ama bu unsurun ne olduğu bilinemiyor. DNA’nın işlevi tanımlanıyor Şimdi sıra bu dönüştürme unsuru üzerinde Atlantiğin öbür kıyısında Oswald Avery ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmaları kısaca özetleyelim. Avery, ısıl işleme tutarak öldürdüğü düzgün (s) Streptococcus pneumoniae hücrelerini süzerek elde ettiği sıvıyı üç ayrı test tüpüne koyuyor ve bunların birincisinin içine proteinleri parçalayan proteaz enziminden ekliyor. İkinci tüpe DNA moleküllerini parçalayan Dnaz enziminden ve üçüncü tüpe de RNA moleküllerini parçalayan Rnaz enziminden koyuyor. Daha sonra, bu enzimleri eklediği üç ayrı tüpe de daha önce Griffith’in hastalığa neden olmadığını saptadığı canlı pürüzlü (r) bakteri hücrelerinden koyuyor. Ve bunlar arasından sadece Dnaz eklenmiş tüpteki bakterilerin dönüştürülmediği, yani proteini ya da RNA molekülleri enzimlerle parçalanmış ama DNA molekülleri bozulmamış tüplerin zararsız bakterileri zararlı düzgün (s) hale dönüştürdüğünü saptayarak, dönüştürme unsurunun DNA olması gerektiğini ortaya koyuyor. İşin en ilginç tarafı bu çalışma 1944 yılında yayımlandığında bilim insanlarının pek ilgisini çekmedi. Zira, bilimciler DNA’nın kalıtımı kontrol edebilecek kadar kompleks olduğunu düşünmüyorlardı. Tabii bir de bunlar ne de olsa bakteriler üzerinde yapılmış çalışmalardı ve bakterilerin yüksek canlılar yani bitki ve hayvanlar gibi bir genetik yapıya sahip olabileceği hayal bile edilemiyordu! Yine de bakteriler ve bakterileri enfekte ederek ölümlerine neden olan bakteri virüsleri yani bakteryofajlar üzerindeki çalışmalar büyük bir titizlikle devam ediyordu. Bu arada, fizik ve kimya araştırmalarındaki hızlı gelişmeler, artık biyolojik araştırmacıların kimyasal elementlerin farklı izotoplarını yani radioizotoplarını kullanarak bunları daha kolay izleyebilme- ŞEKİL 1 HİPOTEZ Ölü bakteri hücrelerindeki madde genetik olarak canlı bakteri hücrelerine dönüşür. YÖNTEM Canlı S hücreleri (zehirli) Canlı R hücreleri (zehirsiz) Enjeksiyon SONUÇLAR SONUÇ 1 Fare ölür Kalpte canlı S hücreleri bulunur 1 Fare sağlıklıdır Kalpte bakteriyel hücre bulunmaz 1 Fare sağlıklıdır Kalpte bakteriyel hücre bulunmaz 1 Fare ölür Kalpte canlı S hücreleri bulunur Bir hücredeki kimyasal madde genetik olarak başka bir hücreye dönüşme yetisine sahiptir. lerine imkan sağlamıştı. Nitekim, 1952 yılında Alfred Hershey ve Martha Chase tarafından yayımlanan bir araştırma bakteri ve bunları enfekte eden T2 virüsü ile yapılan çalışmalarda kalıtsal materyalin DNA olduğunu biraz daha pekiştiriyordu. Bir uzay gemisine benzeyen T2 virüsü E. coli bakterisi üzerinde etkili olur ve onu parçalar. Özetle, protein bir kılıf ile paketlenmiş olan DN içeren virüs, önce bakteri yüzeyine bağlanarak açtığı delikten bakteri içerisine genetik materyali yani DNA injekte eder. Bundan sonra, virüse ait DNA ev sahibi bakterinin hücre mekanizmasını kullanarak bakteri içerisinde 200 kadar yeni virüs oluşmasını sağlar ve bakteriyi patlatır; sonra her bir virüs yeni bakterilere bağlanarak yaşamlarını devam ettirir. Gerek T2 gerekse diğer virüsler yaşamlarını devam ettirebilmek için mutlaka konuk hücreye gereksinim duyarlar. Hershey ve Chase ikilisi işte virüslerin bu özelliğinden yararlanarak, önce 32P izotopu kullanılarak işaretlenmiş DNA içeren ancak protein kılıfı doğal olan bir virüs ile enfekte ettikleri bakteri hücrelerini, bunun yanında da kılıf proteini kükürtün 35S izotopu ile işaretledikleri ama DNA’sı doğal olan virüsü oluşturdular. Ardından bu iki farklı işaret taşıyan virüs ile aşıladıkları bakterileri kültür ortamında çoğaltıp homojenize ettikten sonra santrifüj ile ayrıştırdıklarında, her iki tüpte gelişen bakterilerin protein ve DNA yapılarını incelediler. Sonuçta, birinci tüpün dibinde biriken DNA radyoaktif (32P) iken, ikinci tüpün üst kısmında toplanan yani virüsü içeren sıvı radyoaktif (35S) ancak dipteki kısım radyoaktif değildi. Bu son kısım biraz anlaşılması zor ise de sonuçta, virüsten bakteriye geçen kısmın yani DNA’nın kalıtsal materyal olduğu, protein kılıfın ise bakteri dışında kaldığı ortaya konmuştu. Bu çalışma, Avery’nin çalışmasından çok daha fazla ses getirmiş, artık DNA’nın kalıtsal materyal olduğu neredeyse tam olarak kabul edilmeye başlamıştı. Ardından, bu genetik materyalin ökaryot hücrelere aktarılması ve bunun ne şekilde olduğu ya da olabileceği konusunda çalışmalar başladı. Tabii burada, DNA’nın uzun ve büyük bir molekül olduğu bilindiği için bunun ne şekilde çoğaldığı ve kalıtımı nasıl yönlendirdiği sorusu hala büyük bir bilinmez olarak cevaplanmayı bekliyordu. Tekrar tekrar vurguladığım üzere, bugün hayatımızı kolaylaştıran tüm teknolojiler gibi tarımsal üretimde ve insan sağlığında büyük faydalar sağlamakta olan modern biyoteknoloji binlerce bilim insanının onlarca yıl süren sabırlı ve fedakâr çalışmaları sonucu, hem de nesiller sonunda bugünlere geldi. Umuyorum ki sizler de bu kişilerden en azından bazılarını burada anmamı sabırla okursunuz. Tohum Kasım 2014 21 R Ö P O RT A J AMACIMIZ YENİ PROJE OLUŞUMLARINA KATKI SAĞLAMAK Son dönemde Türkiye tohumculuk sektörünün Ar-Ge destekli projeler yürütmesinde TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı’nın (TEYDEB) katkıları önem bir yer tutuyor. Tohumculuk sektörüne sağlanan destekler ve geliştirilen vizyonda TEYDEB’in üstlendiği görevleri ve hedeflerini TÜBİTAK TEYDEB Biyoteknoloji, Tarım, Çevre Ve Gıda Teknolojileri Grubu Yürütme Komitesi Sekreteri Vekili Dr. Naci Sağlam ile konuştuk. Son yıllarda TÜBİTAK’ın Ar-Ge çalışmalarına sağladığı destekler sıkça konu oluyor. Tarım sektörü bu desteklerden ne şekliyle faydalanabiliyor? TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı’nın hibe ettiği finansal destekler Ar-Ge ve yenilik projeleri için veriliyor. Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejileri ve Politikaları doğrultusunda oluşturulmuş 22 Kasım 2014 Tohum destek programları aracılığıyla, başta özel sektör olmak üzere, üniversiteler ve girişimcilere de sağlanıyor. TÜBİTAK TEYDEB; ülkemiz Ar-Ge yeteneğinin, yenilikçilik kültürünün, rekabet gücünün artırılmasına ve ulusal yenilik-girişimcilik ekosisteminin gelişmesine ve sürdürülebilirliğine, yürüttüğü destek programları ile katkı sağılyor. Bu ana hedef doğrultusunda; • Özel sektör kuruluşlarının proje • • esaslı araştırma-teknoloji geliştirme ve yenilikçilik faaliyetlerini desteklemek, İşbirlikleri tasarlamak; özel sektör kuruluşlarının kendi aralarında, üniversitelerle ve araştırma kurumlarıyla ulusal/uluslararası işbirliği geliştirmesine ve teknoloji transfer mekanizmaları oluşturmalarına katkıda bulunmak, Fikirden ürüne, üründen pazara kadar olan girişimcilik süreçleriy le girişimciye destek olurken sadece maddi olarak değil; eğitim, iş rehberliği, iş planı hazırlama desteği ve finans kaynaklarına erişim gibi maddi olmayan desteklerle de girişimcinin yanında olmak, • Başlangıç aşamasındaki teknoloji tabanlı KOBİ’lere girişim sermayesi sağlamaya yönelik fonların oluşma sına katkı sağlamak, • Başta KOBİ’ler olmak üzere özel sektörün girişimcilik ve yenilikçilik kapasitesinin geliştirilmesine katkı sağlamak amaçları ile destek programları yürütülüyor. Tarım sektörünün TEYDEB desteklerinden yararlanmak üzere sunduğu tohum ve tohum ıslahı projelerine ilişkin, Tablo 1`de 2000 yılı başından 2013 yılı sonuna kadar sunulan birikimli verilerden de görüldüğü gibi, sektörün bu desteklerden faydanlanması henüz yeterli seviyeye erişmedi. Aynı yıllar arasında, tarım sektöründen 64 firma toplam 92 proje başvurusunda bulundu ve cari fiyatlarla, firmalara toplam 12 milyon TL hibe desteği verildi. Bunun yanında proje başvurularında özellikle 2004 yılından itibaren önemli bir artış oldu ve bu artış sürekli büyüTohum ve Tohum Islahı Toplam İçindeki Payı (%) Proje Başvuru Sayısı 92 %0.5 Başvuran Firma Sayısı 64 %0.8 Destek Kararı Verilen Proje Sayısı 71 %0.7 Desteklenen Firma Sayısı 47 %0.98 Destekleme Oranı (%) (Destek Kararı Verilen Proje Sayısı/ Proje Başvuru Sayısı) %77 Sunulan Harcama Tutarı* 23,6 %0.38 Destek Kapsamına Alınan Harcama Tutarı (Gerçekleşen Ar-Ge Hacmi) * 18.99 %0.42 Toplam Hibe Destek Tutarı* 12,08 Destek Oranı (%) (Hibe Destek Tutarı/Destek Kapsamına Alınan Harcama Tutarı) *cari fiyatlardır (Milyon TL). (64 %0.47 dü (Grafik 1). 2004 yılı ve önceki yıllarda yılda 1 proje başvurusu olurken, sadece 2012 yılında 22 proje başvurusu yapıldı. Benzer şekilde, yine aynı yıllarda destek kararı verilen proje sayısı da giderek artış gösterdi (Grafik 2). 2008 yılından itibaren de hibe desteğinde önemli artış yaşandı. 2007 yılında 300 bin TL hibe desteği verilirken, 2013 yılında bu destek 2.3 milyon TL’ye ulaştı (Grafik 3). Destek programları içinde, Ulusal Bilim Teknoloji Yenilik Stratejisi 2011-2016 (UBTYS 2011-2016) dokümanında belirlenmiş öncelikli alanlara yönelik TÜBİTAK 1511 Öncelikli Alanlar Ar-Ge Destek Programı önemli bir yer tutuyor. Bu Program kapsamında Gıda Öncelikli Alanı çerçevesinde tarımda Ar-Ge çalışmaları da destekleniyor. Çağrılı bir program olan 1511 kapsamında bugüne kadar tarıma yönelik çıkılmış çağrılar bulunuyor. Bunlar: 2012 Tarım Çağrıları: 1511-GIDA-2012-THI-01 Endüstriyel bitkilerden buğday, mısır, pamuk ve soya çeşitlerinin ıslahı 2014 Tarım Çağrıları: 1511-GIDA-2014-TBI-01 Nişasta ve şeker bitkileri ıslahı Tohum Kasım 2014 23 R Ö P O RT A J 2000 yılı başından 2013 yılı sonuna kadar sunulan birikimli verilerden de görüldüğü gibi sektörün bu desteklerden faydanlanması henüz yeterli seviyeye erişmedi. Yağ ve lif 20 Tahıl islahı 15 TÜBİTAK, ıslah çalışmalarında özel sektörle işbirliği içerisinde. Bu çalışmalardan tatmin edici sonuçlar alınabiliyor mu? Öncelikle özel sektör-TÜBİTAK işbirliğinden ne anladığımızı açmakta yarar var. Birincisi; firmaların hibe olarak harcamalarının önemli bir kısmının TÜBİTAK tarafından destek programları yoluyla hibe şeklinde karşılanması, Kasım 2014 Tohum 22 Yem bitkileri 2012 yılındaki çağrıya gelen toplam 14 başvurunun 9’u desteklendi. 2014 yılında açılan 5 çağrıya ise toplam 11 başvuru alınmış olup, bu projelerin değerlendirmeleri devam ediyor. 24 25 Yemeklik 13 12 Sayı 1511-GIDA-2014-TBI-02 bitkileri islahı 1511-GIDA-2014-TBI-03 tane baklagiller islahı 1511-GIDA-2014-TBI-04 islahı 1511-GIDA-2014-TBI-05 9 10 7 0 5 10 6 3 1 1 1 1 1 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 Tohum ve Tohum Islahı Proje Başvurusu başarısı kesin olmayan Ar-Ge’ye kaynak ayırmada firmaların üstlendiği riski paylaşmak anlamına geliyor. Dolayısıyla TÜBİTAK bir kamu destek fonunu yöneten bir kurum olarak, projeyi fonlarken, projenin başarıyla sonuçlanarak çıktılarının ekonomik ve toplumsal kazanıma dönüşmesi açısından firma ile aynı amaçları paylaşıyor. Bu amaçların gerçekleştirilmesinde de TÜBİTAK’ın katkısı, genellikle akademisyenler arasından belirlediği izleyicileri ve projenin değerlendirilip izlendiği teknoloji grubu komitesi ile uzmanları aracılığıyla yön gösterme, ortaya çıkan problemleri aşmaya yönelik öneriler oluşturma şeklinde oluyor. Böylece finansal destek, bu izleme süreci sayesinde kılavuzluk desteğini de beraberinde getiriyor. İşbirliğinin ikinci boyutunu ise, yukarıda değinilen 1511 Programında belirlenen çağrı konuları öncesinde teknoloji yol haritaları oluşturulurken yapılan çalıştaylara sektörden temsilcilerin katılımının sağlanması oluşturuyor. Yol haritaları önemli ölçüde sektörün deneyimli yönetici ve uzmanlarının bilgi ve öngörülerine dayalı olarak belirleniyor. Sonuç olarak, riski yüksek olan Ar-Ge projelerinin çok büyük kısmının TÜBİTAK TEYDEB destekleriyle başarıyla tamamlanıyor olması; daha önemlisi, ıslah alanında faaliyet gösteren firmalarımızın yurtdışı pazarlara satış yapabilecek düzeyde rekabetçi yetenekler kazanmaları, bu işbirliklerinin etkin olduğunun birer göstergesi olarak değerlendiriliyor. Tohumculuk sektörüyle ilgili TÜBİTAK tarafından öncelikli desteklenen projeler neler? Birinci soruda da belirtildiği gibi, UBTYS 2011-2016’da gıda, öncelikli alan olarak belirlendi. Yapılan ortak çalıştaylarda bu alan kapsamında tarla ve bahçe bitkileri ıslahı da öncelikle desteklenmesi gereken konular arasında yer aldı. Bu başlığın alt alanlarını belirlemek için oluşturulan danışma kurulları pamuk, buğday, mısır, ayçiçeği ve soya ıslahı için çağrı açılmasına karar verdi. 2012 yılındaki buğday, mısır, pamuk ve soya çeşitlerinin ıslahı ile ilgili çağrı konularından 9 proje hali hazırda destekleniyor. Bu projelerin tahmini bütçe büyüklüğü 11 Milyon TL mertebesinde. 3 Milyon TL 2,5 0,03 0,1 0,05 0,1 0,1 ıslah geliştirme çalışmaları projelerin ana konusunu oluşturuyor. Öncelik verdiğimiz ürünleri kamu-özel sektörüniversite işbirliğinde oluşturulan çalıştaylar sonucunda belirlenerek, 1511 kapsamında çağrı yapılan ürünler oluşturuyor. Tohumculuk firmalarına proje ve ıslah konusundaki çalışmaları için tavsiyeleriniz var mı? En çok üstünde durulması ve geliştirilmesi gereken konular hangileri? Islah çalışmalarında klasik ıslah yöntemleri yerine moleküler marker gibi biyoteknolojik yöntemleri kullanarak ıslah süresini kısaltan, kaliteyi ve verimi artıran çalışmalara yönelmek bugünün rekabetçi ortamında bir zorunluluk haline geldi. Firmalarımız da artık bu vizyon doğrultusunda yatırımlarını yönlendirmeli. Böyle bir hedefin başarıya ulaşması için, söz konusu ileri teknolojik yöntemlerde öğrenim görmüş nitelikli personelin istihdamı ve istihdam edilen personelin lisans üstü 7 5 2 2 0 0,3 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 19 0 0,1 Hibe Destek En çok hangi tarım ürünleri için proje başvurusu geliyor? Sizin öncelik verdiğiniz ürünler var mı/varsa neler? En çok proje başvurusu aldığımız tarım ürünleri arasında domates, biber, patates, mısır, buğday, pamuk, ayçiçeği başta olmak üzere diğer tarla ve bahçe bitkileri var. Bu ürünlere yönelik Sayı 1,1 0 1511 Programında, bu kriteler yanında “proje konusunun çağrıya uygunluğu” da ayrı bir değerlendirme boyutu olarak ilave edildi. 1 1,6 1 0 Desteklenecek projeleri seçerken hangi kriterlere dikkat ediyorsunuz? TEYDEB destek programlarında projeler şu üç boyuta göre değerlendiriliyor: 1. Endüstriyel Ar-Ge içeriği, teknoloji düzeyi, yenilikçi yönü 2. Proje planının ve kuruluş altyapısı nın proje için uygunluğu 3. Proje çıktılarının ekonomik yarara ve ulusal kazanıma dönüşebilirliği 20 18 16 14 12 10 8 6 4 2 0 1,9 1,9 2 2,3 4 8 9 8 5 1 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 Tohum ve Tohum Islahı Destek Kararı Verilen Proje Başvurusu eğitim imkanları dahil sürekli eğitiminin sağlanması birincil önemde. İkinci olarak, bu ileri teknoloji alanlarında üniversitelerimizde mevcut bilgi birikiminden daha çok yararlanılmasına yönelik işbirliğinin sürekli ve etkin biçimde oluşturulması, yatay teknoloji transferini sağlayarak şirketlerimizin ürün geliştirme ve üretim bilgi ve becerisini (know-how) artıracaktır. Bunun yanı sıra, ivmeli bir gelişme için, özellikle orta ve büyük ölçekteki şirketler dikey teknoloji transferine de önem vermelidir. Bu alanda yetkin uluslararası firmalarla, varolan ileri yöntemlerin özümsenebileceği, araştırma-teknolojik geliştirme kabiliyeti kazandıracak şekilde sürekli bir işbirliği kurulması, biyoteknolojik ıslah uygulamaları alanında ileri ülkelerle aramızda varolan bilgi açığının kapatılmasında en uygun yöntemlerden biri. Gelecekte TÜBİTAK’ın tohum ve ıslah çalışmalarıyla ilgili farklı projeleri ve desteklemeleri olacak mı? TÜBİTAK’ın hedefi, Türkiye’nin öncelikli alanlarından biri olan tarımda ıslah çalışmalarıyla ilgili çok daha fazla çağrıya çıkmak ve yeni proje oluşumlarına katkı sağlamak. Tarımda ıslah alanında desteklenecek ürünlerin belirlenmesinde sadece bilim insanlarından değil, hem diğer ilgili kurumlardan hem de tohumculuk sektöründen alınan görüşlerden yararlanılıyor. Bundan dolayı TÜBİTAK bu çalışmalarda tohumculuk sektöründen gelecek görüş ve tavsiyelere her zaman açık. Önemli olan sektörün bu katkıyı sağlayacak şekilde organize olup çalışmalar yapması ve Türkiye’nin tarımsal geleceğine yön verecek fikirler geliştirmesi. Tohum Kasım 2014 25 A H DE VEF A “10 YIL ÖNCESİNE GÖRE ÇOK İLERDEYİZ” Dr. Polat Şölen Türkiye tohumculuk sektörünün bugün geldiği konumu değerlendiren Poltar Tarım’ın kurucusu ve TÜRKTED eski Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Polat Şölen, sektörün geçmişten günümüze zor koşullar altında kat ettiği mesafeyi ve tohumculuk sektörünün gelişimi adına yapılması gerekenleri değerlendirdi. International Maize and Wheat Imprevement Center’da (CIMMYT) yazlık buğday ıslahıyla ilgili eğitime katıldım. Aynı yılın sonunda Oregon State Üniversitesi’nde Yüksek Lisans programına başladım. 1973 yılında programımı tamamlayıp yurda döndüm. Son olarak 1976 yılında doktoramı tamamladım. Evliyim ve 2 çocuk babasıyım. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Eğitiminiz, aile ve iş hayatınızla ilgili kısaca bilgi verebilir misiniz? Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden 1964 yılında mezun oldum. 1967 yılında Ege Bölgesi Zirai Araştırma Enstitüsü’nde meslek hayatıma başladım. 1970 yılında Tohumculuk sektörüne nasıl giriş yaptınız? Eskiden beri aklınızda olan ve uğraştığınız bir sektör müydü? Yabancı şirketlerin yurdumuza ilgi göstermeleri sonucu 1985 yılında kurulan şirketlerden Cargill–Pınar Tohumculuk’ta 1987 yılında Araştırma Müdürü olarak göreve başladım. 1989 yılında Ar Tarım’a ortak oldum ve araştırma faaliyetlerinden sorumlu olarak 1997 yılına kadar görevime devam ettim. Aynı yıl Poltar Tarım Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti’yi kurdum. Hala aynı şirkette danışman olarak görev yapıyorum. Meslek hayatınızın başından günümüze kadarki süreci düşündüğünüzde, ülkedeki tarım sektörünün dönüm noktası olarak hangi olayı işaret edersiniz? Türk tohumculuğunun özel sektöre açılmasıyla ülkemize gelen yabancı şirketler ve onlara katılan yerel tohumcu kuruluşlar ile tarım sektörü ivme kazandı. Meslek hayatınıza ilk başladığınız yıllarla bugünü kıyasladığınızda, tohum/ tarım sektörüyle ilgili ne gibi farklılıklar görüyorsunuz? Olumlu ve olumsuz yanlarını karşılaştırabilir misiniz? Geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanan yurt dışı özel sektör tohumculuğu ile henüz çok yeni olan ülkemizin tohumculuğu aynı kefeye kondu. Bu durum bence yanlış. Özel sektör olarak; özellikle iyi yetişmiş personel alt yapısı olmayan, sermaye birikimi yetersiz fakat bir şeyler yapma hevesi ve aynı zamanda para kazanma isteği de olan ve risk alan bir grup oluştu. Bu grup, Tarım Bakanlığı’nın bütün yasaklayıcı tutumuna rağmen ilerleme kaydetti ve üzerine düşen görevi yapmaya gayret gösterdi. Böylece Türkiye’nin geleceğe ümitle bakmasına vesile oldu. Tohumculuk sektörünün güncel durumunu değerlendirdiğinizde; kamu politikaları, özel sektör girişimleri ve sivil toplum kuruluşlarının yaptığı Hemen hemen hiçbir sebze türünde yerli hibridimiz yokken, bugün özel sektörde birçok firmanın tohumlukları piyasada yer alıyor. 26 Kasım 2014 Tohum çalışmaları yeterli buluyor musunuz? Sizce sektörün gelişimi için en acil yapılması gereken çalışmalar neler? Hâlâ ithalatı yasaklamaya dönük çalışmaları anlamak benim için mümkün değil. Çünkü bizlerin doğrudan tüketim malı ithalatçısı değil, ebeveyn veya anaç ithal edip üretime katkı sağlayan ve aracı olan kuruluşlar olduğumuz unutulmamalı. İthalat, talep varsa yapılır. Firmalar, 25 gr. bir paket tohum için savcılığa veriliyor ve 15.000 TL ödemek zorunda kalıyor. Şirketler, kapatma gibi cezalarla karşılaşıyor. Halbuki yasakçı ve cezacı olmak yerine, özel sektör ve kamu kuruluşları olarak beraberce bunları tartışmak gerek. “Ben yaptım oldu” alışkanlığından vazgeçilmeli. Bütün günahı ve sevabıyla ülkemiz tohumculuğu elindeki olanaklar dahilinde bir ilerleme kaydetti. Daha fazlası için araştırma yapmak ve teknolojik gelişmeleri takip edebilmek gerek. Bunun için de sermaye birikimi yeterli olmayan özel sektöre Bakanlık tarafından hazırlanan müşterek projelere destek olunması gerekiyor. Sizin için tarımdan önemli konulardan biri de sebze üretimi olmalı. Sebze tohumu konusunda yapılan ıslah çalışmalarını yeterli buluyor musunuz? Yerli sebze tohumu konusunda bugün Türkiye hangi konumda yer alıyor? On yıl geriye baktığımızda, bugünü daha iyi anlarız. Hemen hemen hiçbir sebze türünde yerli hibridimiz yokken, bugün birçok özel sektör tohumlukları piyasada yer alıyor. Hatta sektör içinde milyonlarca dolar ihracat yapan firmalar bile var. Bir dönem yönetim kurulu üyeliğinde bulunduğunuz TÜRKTED’in tohumculuk sektöründeki yerini ve yaptığı çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? TÜRKTED, başlangıçtan bugüne dek önemli görevler yaptı ve çok ciddi öneriler getirdi. Öneriler bizzat zorlukları yaşayanlar tarafından dile getirildi. Tohumculukla ilgili sonradan kurulan Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) gibi kurumların derneğimizin etkinliğine yararı olmadı. Devlet gelirlerini toplayan Maliye bile vergiyi sadece kazanandan ve net kazançtan alırken, bizler ciro üzerinden yüzde 0,3 kesinti ödüyoruz. Akılda Kalanlar Bakanlık ceza ve şirket kapatma yönetmeliğini acilen ele almalı, TÜRKTED ile birlikte yeni yönetmelik hazırlamalı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın tüketime dayalı ürünlere verdiği ithalat izninin, üretime dönük yapılan tohumluk ithalatı söz konusu olduğunda pek önemli olmadığı görülüyor. TSÜAB ciro üzerinden yüzde 0,3 kesinti ödemeleriyle ilgili bölümü en kısa sürede ele almalı ve adil olan bir formülle yeniden düzenlenmeli. Tohum Kasım 2014 27 V İ Z Y O NER B A K I Ş FAO TÜRKİYE: KURAKLIK VE ÇÖLLEŞMENİN ÇARESİ TOHUMCULUK Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye’deki tohum sanayisi ile bölgedeki ticaret ve kalkınmayı teşvik ederek, ulusal tohum dernekleri ve tohum şirketleri arasında işbirliğini sağlamayı amaçlıyor. FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Akın, tohumculuğu küresel boyutta gıda güvenliğini tehlikeye sokan çölleşme ve tarım arazilerinin giderek azalması gibi zorlukların önlenmesine yönelik en büyük çare olarak gördüklerini belirtiyor. Ayşegül Akın FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı FAO’nun çabalarının merkezinde; insanların aktif ve sağlıklı hayatlar sürebilmeleri için düzenli olarak yüksek kalitede gıdaya erişim şartlarının oluşturulması, herkes için gıda güvenliğinin sağlanması yatıyor. FAO. açlıkla mücadele etmek ve gıda güvenliğini sağlamak için; 28 Kasım 2014 Tohum • Bilgilerin erişilebilir kılınması ve sürdürülebilir tarıma geçişin desteklenmesi, • Siyasi iradenin güçlendirilmesi ve politikalar konusundaki uzmanlığın paylaşılması, • Küçük çiftçilerin tarımını geliştirmek için kamu–özel sektör işbirliğinin desteklenmesi, • Bilginin sahaya taşınması, • Ülkelerin riskleri önlemesi ve azaltmasına destek olması gibi faaliyetleri görevi kapsamına alıyor. FAO’nun belirlediği üç temel hedef; açlığın, gıda güvencesizliğinin ve yetersiz beslenmenin ortadan kaldırılması, yoksulluğun sona erdirilmesi ve herkes için ekonomik ve sosyal ilerlemenin öne çıkarılması. Bu hedeflerin içinde sürdürülebilir yönetimle birlikte toprak, su, hava, iklim ve genetik kaynaklar da dahil olmak üzere doğal kaynakların şimdiki ve gelecek nesillerin yararına kullanılması da mevcut. 1982’de faaliyete geçen FAO Türkiye Temsilciliği kurulduğu günden beri Türkiye’nin öncelikleri ve talepleri doğrultusunda tarım ve gıda alanında çok sayıda proje yürüttü. Projeler temel olarak gıda ve tarım konularında hükümetlere ve ilgili kurumlara politika belirleme sürecinde yardımcı olma ve onların kapasitelerini geliştirme üzerine kuruldu. Projelerin ana başlıkları arasında; doğal kaynakların korunması, kırsal kalkınma, tohum üretiminin geliştirilmesi, hayvancılığın geliştirilmesi, bitkisel üretim ve bitki sağlığı, hayvan sağlığı, balıkçılık, ormancılığın geliştirilmesi ve kurumsal yapılanmayı sayabiliriz. Bakanlıklarla ortak çalışmalar yürütüyor FAO ve Türkiye ilişkileri söz konusu olduğunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB) ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı’yla (OSİB) birlikte yürüttüğümüz iki ayrı programdan söz etmek yerinde olur. Aynı derecede önemli bu iki program tarımsal faaliyetlerde teknik destek sağlamak ve Türkiye’nin ilgili konulardaki deneyimini bölge ülkeleriyle paylaşmak amacıyla FAO sektörün gelişmesi için önerilerde bulunuyor ve sürece katılan paydaşların tümüne dair genel bir bakış sunuyor. bir tohum ticaretini sağlamak ve gıda krizinin etkilerini hafifletmek için gıda üretimini teşvik etmeye katkıda bulunmak da derneğin amaçları arasında. Bu kapsamda, FAO-Türkiye Ortaklık Programı çerçevesinde ECO ülkelerinde tohumculuk sektörünün geliştirilmesi için iki yıllık bir proje başlatıldı. Bu proje kapsamında ECO üye ülkelerinde tohumculuk alanında teknik kapasitenin arttırılmasının yanı sıra tohumculuk master planları da hazırlanacak. Haziran 2014’te imzalandı. Bu anlaşmalar aynı zamanda uluslararası işbirliği çerçevesinde iki bakanlığın kapasitelerini güçlendirmeye de hizmet edecek. Programlardan kısaca bahsetmek gerekirse; FAO’nun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile birlikte başarıyla yürüttüğü FAO-Türkiye Ortaklık Programı, 29 projesi ve 10 milyon dolar bütçesi ile Türkiye’nin yanında Azerbaycan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ı da içine alan bir coğrafyayı kapsıyor. Haziran ayında imzalanan anlaşmanın ikinci etabı ise yine beş yıllık bir zamana yayılacak ve çok daha geniş bir kapsam ve bölgede projelerini yürütecek. Programın başlıca amacı; yararlanıcı ülkelerde gıda güvencesinin sağlanması ve kırsal yoksulluğun azaltılması alanlarında aktif işbirliğine yönelik maddi, finansal ve operasyonel çerçeveyi sağlamak olarak belirlendi. FAO ve Türkiye Hükümeti ile imzalanan diğer anlaşma ise orman ve ağaçların sürdürülebilir yönetimi konularında Orman ve Su İşleri Bakanlğı ile yeni bir işbirliğine işaret ediyor. Orman yönetimi ve korunması, ormancılık politikaları ve kurumsal gelişme gibi konuları içeren anlaşma yine 10 milyon dolarlık bir bütçeyi ve beş yıllık bir zamanı kapsıyor. Bu iki ortaklık programı da hem bölgedeki hem de diğer ülkelerde gıda güvenliğini sağlama ve yetersiz beslenmeyi ortadan kaldırmayı amaçlıyor. ECOSA bölgede koordinasyonu sağılıyor FAO, tohumculuk sektörünün ön plana çıkarılmasını ve bu konuda politika geliştirilmesini, küresel boyutta gıda güvenliğini tehlikeye sokan çölleşme ve tarımsal arazilerin giderek azalması gibi baş gösteren zorlukları göz önüne alarak destekliyor. Bu alanda, tohum kalitesini korumak amacıyla FAO’nun desteği ile Orta Asya ve Kafkasya Bölgesel Tohum Derneği (ECOSA) kuruldu. 10 ülkenin kamu ve özel sektörden tohum üreticileri Orta Asya ve Kafkasya Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) şemsiyesi altında yer alıyor. Afganistan, Azerbaycan, İran İslam Cumhuriyeti, Kazakistan, Kırgızistan, Pakistan, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan ve Özbekistan’dan oluşan ECO ülkelerinin yıllık yerli tohum pazarının en az 1 milyar dolar seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor. FAO bölgedeki ülkelere tohum mevzuatlarını oluşturmalarında teknik destek verirken, sektörün gelişmesi için önerilerde bulunuyor ve sürece katılan paydaşların tümüne dair genel bir bakış sunuyor. Derneğin misyonunu; hem tohum sanayisini hem de bölgedeki ticaret ve kalkınmayı teşvik etmek ve ulusal tohum dernekleri ile tohum şirketleri arasında işbirliği ve bilgi alışverişi için bir buluşma platformu yaratmak oluşturuyor. Bunun yanında çiftçilerin agro-ekolojik koşullara uygun çeşitlere ve kaliteli tohuma erişimini kolaylaştırmak, dinamik Kamu, üniversite ve tohumculuk birlikleri ortak hareket etmeli Türkiye tohumculuk sektörü dikkat çekici bir gelişme gösterdi. Var olan tohumculuk mevzuatı ve uygulamalarıyla tescil ve sertifikasyon sistemleri de dahil olmak üzere bölge ülkeleriyle rekabet edebilen bir özelliğe sahip oldu. Tohumluk üretimi 2013 yılında 743 bin ton civarına ulaşırken, tohumluk ihracatı 33 bin tonu aştı. Tohum üretimi, tohum ihracatının önemli derecede artması ve özel tohumculuk kuruluşlarının öne çıkmasının yanında mevzuat, altyapı ve uluslararası kuruluşlarla olan işbirliği Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini daha da güçlendiriyor. Yakalanan bu başarı grafiğinin daha da geliştirilmesi için gerek kamu gerekse özel sektördeki personel altyapısının yetiştirilmesi ve kurumların bilgiyle donatılmasının önemini vurgulamak gerekiyor. Bunun yanında, personel eğitiminin tam anlamıyla gerçekleşebilmesi için kamu kurumları, üniversiteler ve tohumculuk birlikleri arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi gerekiyor. 743 bin ton 33 2013 yılı tohumluk üretimi 743 bin ton 2013 yılı tohum ihracatı 33 bin ton bin ton Tohum Kasım 2014 29 Ü Y E H A B ERLER İ “Bitkisel Kopyalama”yla Yerli Patates Tohumu Üretimi Kayseri Şeker’e Kws Türk Tohum Firmasından Ziyaret Türkiye’nin patates tohumunda dışa bağımlılığını sona erdirmek amacıyla TİGEM’le ortak çalışma yürüten DOĞA Tohumculuk firmasının Nevşehir’deki laboratuvarında kopyalanan bir tohumdan 4 yılda sera ve tarladaki faaliyetler sonucunda 25 ton tohum elde edildi. Doğa Tohumculuk Genel Müdürü Kamil Aşkın; “Tüpteki bir bitkiden bir nevi bitkisel kopyalama işlemi yaparak işe başlıyoruz. Yaptığımız yöntemle bir tüpteki patates bitkisi, dört yıl sonra bir tır patates tohumu haline geliyor” dedi. Şeker pancarı tohumunda verim ve kalitesi yüksek aynı zamanda ekim bölgesine uygun yeni çeşitlerin geliştirilmesinde klasik ıslah hedefleri gözetilerek çalışmalar yapan KWS SAAT AG Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Lars Wrede ve teknik ekip Kayseri Şeker’i ziyaret ettiler. Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay ziyarette yaptığı konuşmada, KWS Türk’ün dünya çapında bilimsel araştırma ve geliştirme ile verimi yakaladığını, KWS Türk’ün ürettiği tohumların bölge toprakları için en uygun özellikler ile kaliteyi taşıdığını ve birlikte çalışmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. May Tohum İlk 500 Arasında ve En Başarılı İhracatçı Ödülünün Sahibi “Eurostars-2” Proje Değerlendirmesinde Progen Başarısı MAY Tohum, 2013 yılı ihracat kayıt rakamlarına göre İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından En Başarılı İhracatçılar ödülüne layık görüldü. Öte yandan, MAY Tohum, Anadolu’nun İlk 500 şirketi arasında yer aldı. Ekonomist dergisinin Türkiye Ekonomi Bankası işbirliği ile yürüttüğü “Anadolu’nun En Büyük İlk 500 Şirketi” arasında 5 yıl art arda yer alan ilk ve tek tohumculuk firması MAY Tohum oldu. 2013 yılı verilerine göre Anadolu Kaplanları sıralamasına bu yıl da yer alan MAY Tohum, önceki yıl sıralamasına göre 9 basamak yükseldi. Daha önce yürütmüş olduğu EUROSTARS projelerinde gösterdiği başarı nedeniyle “Başarı Hikâyesi” olarak gösterilen Progen, Ar&Ge alanında yeni bir başarıya imza attı. Azot kullanım etkinliği yüksek, üstün kalite ve verim özelliklerine sahip kışlık ekmeklik buğday çeşitlerini geliştirmeyi ve genomik seleksiyon modeli oluşturmayı amaçlayan “Genomic selection for improved nitrogen use efficiency in winter wheat varieties” isimli projesi Eurostars-2 kapsamında desteklenmeye değer bulundu. Eurostars-2 kapsamında Türkiye’den desteklenen tek proje olan çalışma, Almanya, Fransa, Avusturya ve Romanya ile işbirliği halinde yürütülecek. Syngenta Türkiye İhracatta İlk 1000 Firma Arasında “SEÇ Ayın Çalışanı” Uygulaması Güvenli Üretimi Teşvik Ediyor Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından her yıl yayınlanan “Türkiye’nin ilk 1000 İhracatçısı” listesine, 2013 yılında Syngenta Tarım San. ve Tic. A.Ş. de dahil oldu. Genel sıralamada 613ncü olan Syngenta, “Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri” başlıklı sektör sıralamasında da 34 Milyon Dolarlık ihracat değeriyle 82 şirket arasında 54ncü olmayı başardı. Syngenta’nın ihracatının önemli bir bölümü ayçiçeği tohumluğu ihracatından oluşurken az miktarda çiçek, mısır ve sebze tohumu ihracı da söz konusu. Toros Tarım SEÇ Koordinatörlüğü’nün Eylül 2014 tarihi itibariyle hayata geçirdiği “SEÇ Ayın Çalışanı” uygulaması, mavi yaka personelin SEÇ kurallarına uygun çalışma disiplini kazanmasını ve bu güvenli çalışmanın sürdürülebilirliğini sağlamayı teşvik etmeyi amaçlıyor. Sanayi kuruluşlarında iş kazalarının daha çok üretim süreçlerinde görülmesi, uygulamanın mavi yakalı çalışanlara yönelik olmasının temel sebebini oluşturuyor. 30 Kasım 2014 Tohum T Ü RKTED Ü Y E F İ R M A L A R FİRMA ADI WEB ADRESİ FİRMA ADI WEB ADRESİ AGROMAR MARMARA TAR. ÜRN. SAN. VE TİC. A.Ş. www.agromar.com.tr İLCİ İNŞAAT SANAYİİ VE TİCARET A.Ş. www.ilci.com.tr AGROVA TARIMSAL ÜRETİM VE PAZ. SANAYİ LTD. ŞTİ. www.agrovatohum.com İSTANBUL TARIM SAN. VE TİCARET A.Ş. www.istanbultarim.com.tr ALANYA TOHUMCULUK LTD. ŞTİ. www.alanyatohum.com İSTANBUL TOHUM TARIM SAN VE TİC. LTD. ŞTİ. www.istanbultohumculuk.com.tr ALTIN TOHUMCULUK TİC. VE SAN. A.Ş. www.altintohumculuk.com.tr KWS TÜRK TARIM TİCARET A.Ş. www.kwsturk.com.tr AKDENİZ TOHUM SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ. www.akdeniztohum.com MAY AGRO TOHUMCULUK A.Ş. www.may.com.tr AG TOHUM SANAYİ TİCARET A.Ş. www.agtohum.com MONSANTO GIDA VE TARIM TİCARET LTD. ŞTİ. www.monsanto.com ANADOLU EFES BİRACILIK VE MALT SAN. A.Ş. www.anadolugroup.com MULTİ TARIM TİC. LTD. ŞTİ. www.multitarim.com.tr ANADOLU ETAP TARIM VE GIDA ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş www.anadoluetap.com NUNHEMS TOHUMCULUK A.Ş. www.nunhems.com ANADOLU TOHUM ÜRETİM VE PAZ. A.Ş. www.anadolutohum.com PROGEN TOHUM A.Ş. www.progenseed.com ANKA TOHUMCULUK TAR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. www.ankatohumculuk.com PIONEER TOHUMCULUK DAĞITIM VE PAZARLAMA LTD. ŞTİ. www.pioneer.com/turkey AR TARIM TOHUMCULUK SAN. VE TİC. A.Ş. www.artarim.com POLEN TOHUMCULUK VE TAR. ÜRN. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. www.polenseed.com ATA TOHUMCULUK İŞLET. SAN. VE TİC. A.Ş. www.atatohum.com.tr POLTAR TARIM ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET LTD. www.poltar.com.tr AYER TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş. www.ayer.com.tr RIJKZWAAN TARIM TİCARET LTD. ŞTİ. www.rijkzwaan.nl BAYER TÜRK KİMYA SANAYİ LTD. ŞTİ. www.bayer.com.tr RİTO TOHUMCULUK A.Ş. www.rito.com.tr BETA ZİRAAT VE TİCARET A.Ş. www.betaziraat.com.tr SETO SEBZE GÜBRE ÜRT. İNŞ.TUR. ve SAN. TİC. A.Ş. www.seto.com.tr BİAR TOHUMCULUK BİTKİSEL ARŞ.ÜRET.VE PAZ.LTD.ŞTİ. - S.S.TARİŞ PAMUK SATIŞ KOOP. BİRLİĞİ AR-GE www.taris.com.tr BİRCAN TARIM TUR.TİC.İTH.İHR VE SAN. LTD. ŞTİ www.bircantarim.com.tr SMYRNA TOH.FİDE FİDAN ZİRAİ DAN.İT.İH.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ. www.smyrnatohumculuk.com BURSA TOHUMCULUK ZİRAAT VE TİC. A.Ş. www.bursaseed.com SYNGENTA TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş. www.syngenta.com BOLPAT BOLU PATATES SAN.VE TİC. A.Ş. - TAREKS TRM. ÜRN. ARÇ. GRÇ. İT.İ. VE TİC. A.Ş. www.tareks.com.tr ÇAĞDAŞ TOHUMCULUK TAR.SAN VE TİC. LTD. ŞTİ. www.cagdastohum.com.tr TARIM İŞLETMELERİ GEN. MÜD. (TİGEM) www.tigem.gov.tr DAKO TOHUMCULUK TİC.VE SAN. A.Ş. www.dakotohumculuk.com TASACO TARIM SAN. VE TİC. A.Ş. www.tasaco.com DOĞA TOHUMCULUK GIDA SAN. VE TİC. A.Ş. www.dogaseed.com UNITED GENETICS TURKEY TOHUM FİDE A.Ş. www.unitedgenetics.com FİTO TOHUMCULUK TİC. LTD. ŞTİ. www.fito.com.tr TOROS TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş. www.toros.com.tr FRİTOLAY GIDA SAN. VE TİC. A.Ş. www.fritolay.com.tr ULUSOY TOHUMCULUK ZİR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. www.ulusoyseed.com.tr GENTA GENEL TARIM ÜRÜNLERİ PAZ. A.Ş. www.gentatarim.com VERİM ZİRAAT LTD. ŞTİ. www.verimziraat.com GOLDEN WEST TOH. VE TİC. LTD. ŞTİ www.goldenwest.com.tr YALTIR TARIM ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş. www.yaltir.com.tr HAZERA TOHUMCULUK VE TİCARET A.Ş. www.hazera.com YÜKSEL TOHUMCULUK TARIM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. www.yukseltohum.com HM CLAUSE TOHUMCULUK TARIM SAN. VE TİC. A.Ş. www.hmclause.com.tr Tohum Kasım 2014 31