> DÜBAM NİL’İN SAHİBİ KİM? Andrew Carlson > 2013 HAZİRAN DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI www.dunyabulteni.net DÜBAM NİL’İN SAHİBİ KİM? Andrew CARLSON Çeviren Emin ARVAS Genel Yayın Yönetmeni Akif EMRE Yayın Koordinatörü Aynur ERDOĞAN DÜBAM Yayınları Küresel İletişim Merkezi Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22 www.dunyabulteni.net > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 4 NİL’İN SAHİBİ KİM? < Nil’in Sahibi Kim? 2012 sonbaharında dünyanın çeşitli yerlerinde gazeteler, Texas güvenlik firması Stratfor’dan gizlice elde edilen ve Mısır ve Sudan’ın Etiyopya’da Mavi Nil Nehir Boğazı’nda bir barajın bombalanması için uçak pisti inşa etme planlarını açıklayan bir Wikileaks belgesini yayımladı. Mısır ve Sudan hükümetleri haberleri yalanladılar. 2012’de böyle planlar vardır veya yoktur ama Nil Nehri Havzası’nda ihtilaflar ve tehditlerle ilgili uzun bir tarih mevcuttur. Nehrin aşağı bölümlerindeki Mısır ve Sudan, tamamen bağımlı oldukları su üzerinde tarihi hakları olduğunu iddia ediyorlar. 1979’da Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat, kendisine göre ülkesinin Nil suları üzerindeki haklarını ihlal edeceklere karşı savaş tehdidinde bulunmuştu. Nehrin yukarısındaki Etiyopya, Kenya, Uganda, Ruanda, Burundi ve Tanzanya, topraklarından doğan suya kendilerinin de ihtiyaçlarının olduğunu savunuyorlar. 12. asırdan beri Hristiyan Etiyopyalı krallar, çoğunlukla dini ihtilaflara tepki olarak, Nil sularının yönünü değiştirmeye güçlerinin olduğuna dair Müslüman Mısırlı sultanları ikaz etmişlerdi. Ama bunlar hep farazi tehditlerdi. Bununla birlikte Etiyopya bugün Büyük Rönesans Barajı’nı inşa ediyor. Etiyopya bununla Nil sularının baş kaynağı Mavi Nil Boğazı’nı fiziki olarak kontrol edecektir. Mısır ve Etiyopya’nın yeni liderleri, Devlet Başkanı Muhammed Mursi ve Başbakan Hailemariam Desalegn ile Sudan’ın uzun zamandır Devlet Başkanı Ömer El Beşir için risk hiç bundan daha yüksek olamazdı. Risk belki de hayatlarını ve mevcudiyetlerini Nil sularına borçlu olan milyonlarca kişi için daha da yüksektir. Nil, Mısır ve Sudan’da medeniyetin temeli oldu. O su olmasa gıda, insan, devlet ve eserler olmazdı. Herodot’un Milattan Önce 5. asırda yazdığı meşhur ifadesindeki gibi, “Mısır, Nil’in hediyesidir.” Binlerce yıl insanlar Nil ve kollarının kıyılarında seyahat etti. Mısır, Etiyopya ve Sudan’da çok sayıda etnik grup, mimari ve mühendislik, dini ve siyasi kurumlarla ilgili fikir ve gelenekler, diller, alfabeler, gıda ve zirai uygulamaları paylaştı. 5 > 2013 HAZİRAN Mısır ve Nil Milattan Önce 3000’de, ilk Mısır hanedanı Nil Nehri’nin aşağı ve yukarı kısımlarını birleştirdiği zaman, Doğu ve Orta Afrika’da Mısır’ın Nil sularına erişimine engel olabilecek devlet yoktu. Nil esrarengiz bir güçtü, bazen faydalı, bazen de öfke dolu. Akışın en fazla olduğu haziran ve eylül ayları arasında seller köyleri tamamen silip süpürebilir, binlerce insanı boğabilirdi. Seller aynı zamanda topraklar da getirirdi ki bu da dünyanın en verimli tarım bölgelerinden olan deltanın serpilip büyümesini sağlar, sadece Mısır’ı değil, komşularını da beslerdi. Nil’in Mısırlıların hayatındaki önemi papirüslerdeki bazı ilahilerde de görülür. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Nil’deki mevsimsel sel olayları, Mısır tarihinde merkez temalardandır. Nehir akışı düzenli bir şekilde seyreder, 17 Mayıs ve 6 Haziran arasında artar, eylül ayında zirveye çıkar ve sonra gelecek seneye kadar azalır. Ama nilometrelerin (Nil nehrinde suyun yüksekliğini ölçmek için inşa edilen çok katlı yapılar) de belgelediği üzere nehrin hacmi tahmin edilebilir değildir. Firavunlar, Yunanlılar, Romalılar, Hristiyan Kıptiler ve Müslümanlar gibi birbirlerini takip eden imparatorluklar, Nil’de su seviyesinin yükselmesini kutladılar, sel ya da kuraklıklardan korktular. Nil’in beş bin senelik tarihi, su seviyesinin yüksek olduğu yılların nasıl bol miktarda mahsule, nüfusta büyümeye, MÖ 3050’den 2480’e kadar ilk beş hanedan sırasında olduğu üzere muhteşem abidelere yol açtığını gösterir. Su seviyesinin düşük olduğu dönemler de açlık ve karışıklıklar getirmiştir. Yaratılış Kitabı, yedi senelik açlığı tasvir eder ki tarihçiler bunu MÖ 1740’taki kuraklıkla ilişkilendirir. Firavunlardan 1800’e kadar Mısır nüfusu gıda durumu ve salgınlar sebebiyle 2 ila 5 milyon arasında yükselip alçaldı. 19. asırda Osmanlı idarecisi Muhammed Ali’nin sulama projeleri yıl boyunca mahsul alınmasına imkan sağladı, bu da nüfusun 4’ten 10 milyona çıkmasına yol açtı. 1971’de Asvan Barajı’nın açılmasından bu yana Mısır nüfusu 30 milyondan 83 milyona çıktı. Nil’in kaynakları Nehrin aşağısındaki insanlar için olağanüstü önemine rağmen büyük nehrin kaynağı, 20. asrın ortalarına kadar sırdı. Herodot, Nil’in ilk çağlayanın güneyinde, Crophi ve Mophi zirveleri arasında doğduğunu 6 NİL’İN SAHİBİ KİM? < tahmin ediyordu. 140 senesinde Ptolemy, kaynağın şimdi Uganda’da Ruwenzori dağları olarak adlandırılan Ay Dağları olduğunu iddia etti. 11. asır Arap coğrafyacı El Bekri, Atlas Okyanusu’na dökülen Nijer Nehri’ni Nil’le karıştırarak kökenin Batı Afrika olduğu faraziyesinde bulundu. 1770’te İskoç kâşif James Bruce, kaynağın Etiyopya’da olduğunu iddia ederken John Hanning Speke de 1862’de kaynağı Victoria Gölü ve ekvatoral göllerde bulduğunu düşündü. Deniz araçlarının seyahati için sınırlı elverişliliği de nehrin gizemini arttırdı. Mavi Nil Nehri, Etiyopya yaylalarında Tana Gölü’nden timsahlar, suaygırıları ve haydutlarla dolu derin bir vadi üzerinden 560 mil uzakta ve 4501 feetten Sudan sınırı ve savanlarına düşer. Gözü kara maceraperestlerin çok sayıda çabalarına rağmen Etiyopya’da Mavi Nil, Kraliyet Askeri Bilim Koleji’nce techiz edilen İngiliz ve Etiyopyalı asker ve sivillerden bir ekip tarafından 1968’e kadar başarılı bir şekilde gezilemedi. Nil Nehri tarihçisi Daha güneyde, Burundi, Ruanda, Kenya, Tanzanya ve Uganda’nın nehir ve göllerindeki Beyaz Nil’de, ekvatoral göllerin kollarındaki suları yutan, dev ve geçilmez bataklık Sudd’dan dolayı Mısır’ın kültürel etkisi daha sığdır. Nil Nehri tarihçisi Robert O. Collins, 1841’e kadar “kimsenin bu esaslı bataklığı geçemediğini” bildirir. Robert O. Collins, 1841’e kadar “kimsenin bu esaslı bataklığı geçemedi- Nil’in, Akdeniz’den tropikal orta Afrika’da Burundi’nin ğini” bildirir. ücra dağlarına, Afrika Boynuzu’nda Etiyopya dağlarına kadar onlarca nehir kolu, dere ve gölden oluşan geniş bir nehir sisteminin bir parçası olduğu, 20. asra kadar belli olmadı. Nil, 4.200 mili geçen uzunluğuyla dünyanın en uzun nehridir. Nil’de akan su miktarı ise nispeten küçüktür -Amazon’da akan suyun yüzde ikisi, Mississippi’dekinin yüzde 15’i kadar. Etiyopya ve Mısır’ın, hem uyum hem de anlaşmazlıklarla dolu uzun bir ilişkileri var. Anlaşmazlıklar, diğer faktörlerin arasında, dini ve Nil suyuna erişimle ilgili meselelerin bir sonucudur. 7 > 2013 HAZİRAN Etiyopya, Mısır ve Nil suyu için tarihi mücadele Etiyopya’nın iyi belgelenmiş ilk hükümeti, dağlık Etiyopya topraklarından Kızıldeniz boyunca Yemen’e kadar geniş bir imparatorluğu kontrol eden bir şehir devleti olan Aksum’daydı. M.S. 100’den 800’e kadar Aksumlular, Akdeniz ve Hint Okyanusu’ndaki ticarete iştirak ettiler. Mısır ve Etiyopya arasında kültürel ilişikler, Aksum Kralı Ezana 330’da Hristiyanlığa geçince kurumsallaştı. 16 asır boyunca (1959’a kadar) Mısır’da Etiyopya Ortodoks Kilisesi’nin piskoposu, genelde Mısır hükümetinin etkisi altında Mısır’ın İskenderiye’deki patrikliği tarafından tayin edildi. Mısır’ın Müslümanlar tarafından M.S. 640’ta fethi, Hristiyan Etiyopya’yı savunma pozisyonuna itti. Etiyopya Ortodoks Kilisesi İskenderiye’deki Ortodoks Kilisesi’ne bağlı olduğu ve Mısır da Müslüman bir ülke olduğu için Etiyopyalılar, Hristiyan piskopos atanmasında Mısır’ın kontrolünden kuşkulu oldular ve bundan hoşnut olmadılar. Müslüman Mısırlılar aynı zamanda Kudüs’ü de kontrol ettiler ve Etiyopyalıları en kutsal şehirlerini ziyaretlerinden tard etme gücüne sahip oldular. Böylece Etiyopyalılar, Nil’in kontrolü üzerinden Mısır’a karşı güç iddia etmeye başladılar. Haçlı Savaşları sırasında -Müslüman işgalinden emin vaziyette, yeraltında yontma taşlardan görkemli kiliseleriyle Etiyopya’da yeni bir Kudüs inşa eden- Etiyopya imparatoru Lalibela (1190-1225), Sudan’a giden Tekeze Nehri’nin güzergahını değiştirerek cezalandırma tehdidinde bulundu. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Etiyopyalıların Nil’in yönünü değiştirme potansiyelini ilk yazan, 13. asırdaki Kıpti bilim adamı Jurjis al-Makin’di (ölümü 1273). Etiyopya’nın Nil üzerindeki gücüyle ilgili hikayeler 14. asır Avrupalı efsane, zengin Hristiyan Etiyopyalı papaz kral Prester John’a ilham verdi. Efsane 1510’da, Nil’in yönünü Kızıldeniz’e çevirerek Mısır’ın imha edilebileceğini düşünen Portekizli kâşif Alfonso d’ Albuquerque’yle Etiyopya’ya döndü. D’Albuquerque, 1513’te Portekiz kralından tünel kazmakta mahir işçiler bile istedi. Daha sonra planla ilgili bir şey yapılmadı. Ama Mısır ve Etiyopya arasındaki ihtilaf, Etiyopya’nın kuzey ve güney sınır bölgelerindeki Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında sık sık başkaları adına yapılmış savaşlar şeklinde devam etti. 16. asırda Adal Sultanlığı’ndan Müslüman imam Ahmed Gragn tarafından Etiyopya’nın istilası, Mısırlı bir ihtilaf olarak görüldü. 8 NİL’İN SAHİBİ KİM? < 19. asırda Mısır ve Etiyopya, Kızıldeniz ve yukarı Nil Havzası’nın kontrolü için mücadele etti. Bu mücadele, 1876’da Etiyopyalıların Mısır ordusuna karşı küçük düşürücü bir mağlubiyet yaşadıkları bugünün Eritresi’ndeki Gura Savaşı’nda zirveye çıktı. 1880’lerde Avrupa’nın Afrika’daki taksimi de ihtilafa muazzam bir karışıklık kattı. Mısır, İngiltere tarafından 1882’de sömürgeleştirildi. Etiyopya, 1896’da Adva Savaşı’nda İtalyanları mağlup etti ve “Afrika mücadelesi” sırasında bağımsızlığını kazanan tek Afrika ülkesi oldu. Ama sömürgecilik, Nil Havzası’nda çok sayıda mini devlet meydana getirdi (Eritre, Uganda, Ruanda, Burundi, Kenya ve Tanganika) ve kaynaklar ve topraklar için yeni bir rekabet başlattı. Mısır, zirai verimlilik açısından eşsiz bir bölge olan Nil Deltası ile ödüllendirildi. 1869’da Süveyş Kanalı’nın tamamlanması Mısır’a Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’na da ulaşım 19. asrın sonlarında, imkanı sundu. Mısır’daki İngiliz kontrolü için kanal, en Mısır’ı kontrol etmek zengin kolonisi Hindistan’la daha kârlı ticaret yapma Asya’nın zenginliklerine manasına geliyordu. Fransızlar için ise kanal, en kazançlı kolonisi Hindiçin’e daha hızlı ulaşım imkanı sunuyordu. ulaşmak için çok önemli 19. asrın sonlarında, Mısır’ı kontrol etmek Asya’nın olduğu ve Mısır da Nil’e zenginliklerine ulaşmak için çok önemli olduğu ve bağımlı olduğu için, Mısır da Nil’e bağımlı olduğu için, Nil’in kaynağını Nil’in kaynağını kontrol kontrol etmek büyük bir sömürgecilik hedefi oldu. Nil Havzası’nın kontrolü için İngiliz-Fransız etmek büyük bir sömürrekabeti, 1898’de Fashoda’da zirveye çıktı. gecilik hedefi oldu. Fransızlar Beyaz Nil’e bir baraj inşa etme ve böylece nehrin daha aşağısında İngiliz nüfuzunu baltalama ve kıtayı doğudan batıya kadar kontrol etme fikrine kapıldılar. Onlar bir grup askerin Doğu Afrika’dan Etiyopya boyunca, diğer grubun da Batı Afrika’dan Kongo boyunca ilerleyeceği dehşetengiz bir kıskaç harekatı organize ettiler. İngilizler, Fransızların bu seferberliğini duydular ve Hartum’u henüz ele geçirmişken General Horatio Herbert Kitchener liderliğinde, askerlerle birlikte 9 > 2013 HAZİRAN Nil üzerinde sömürge dönemi ihtilafları hücum botları ve buharlı gemilerden bir filonun nehrin yukarısında, baraj yapılması planlanan Fashoda’ya gönderilmesini emrettiler. 200’den az adamla Fransızlar bozguna uğradı. 1899’da iki sömürgeci güç, Fransa için Kongo Nehri’ni, İngiltere’ye de Beyaz Nil’i sınır olarak belirleyen bir anlaşmaya vardı. Fashoda olayı Avrupalıların Nil Nehri’nden ne kadar az anladıklarını gösterdi. Nil sularının çoğunun ekvatoral göllerden (Victoria, Albert, Kyoga ve Edward) geldiğini düşünen İngilizler, Beyaz Nil’de su akışını arttırma planları için muazzam enerji sarf ettiler. İngilizler, ilk olarak Garstin Cut, sonra da Jonglei Kanalı olarak adlandırılan, büyük bataklıktan (burada suyun yarısı buharlaşır) geçen su miktarını azamiye çıkaracak bir kanal oluşturmaya niyetlendiler. Afrika’da en pahalı mühendislik projelerinden biri olan bu plan, yukarı Nil’deki yerli halkın hayatına verdiği şiddetli sıkıntı sebebiyle 1984’de Sudan Halk Kurtuluş Ordusu tarafından sona erdirildi. 300 mil uzunluğundaki Jonglei Kanalı tamamlansaydı Beyaz Nil’e giden su miktarı yaklaşık 4 milyar metreküp artacaktı. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Nil’i müzakere etmek: Nil sularıyla ilgili antlaşmalar ve anlaşmalar Nil sularıyla ilgili antlaşma için müzakereler, İngiltere deltada zirai verimliliği azamiye çıkarmaya çalışırken sömürge döneminde başladı. 1902’de İngilizler Etiyopya İmparatoru Menelik II’den, Mavi Nil’de özellikle de Tana Gölü üzerinde su projeleriyle ilgili olarak kendileriyle istişare etmesine yönelik bir anlaşma sağladılar. Doğu Afrika’yı kontrol eden emperyal güç olarak, Kenya, Tanganika, Sudan ve Uganda’yla anlaşmalar, formalite icabıydı ve sömürge içi meselelerdi. 1922’de bağımsızlığı kazanmasından sonra Mısır, Doğu Afrika’daki İngiliz sömürgeleriyle 1929’daki Nil Suları Anlaşması’nı müzakere etti. Bu anlaşma, Mısır’a kurak sezonlarda da su akışında 48 milyar metreküp hak ve nehrin yukarı bölgelerindeki su idare projeleri üzerinde veto yetkisi verdi. Yeni bağımsızlığına kavuşan Sudan’a (1956) da anlaşmayla 4 milyar metreküp su hakkı verildi. Etiyopya monarşisine -en azından kısmen gerçekte Nil sularının ne kadarının Etiyopya’dan geldiğini kimse bilmediği için- hiç danışılmadı. 10 NİL’İN SAHİBİ KİM? < 1959’da Mısır ve Sudan arasında, tüm yukarı nehir ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından önce, Nil Suları Anlaşması yapıldı: Tanganika (1961), Uganda (1962), Ruanda (1962), Burundi (1962) ve Kenya (1963). 1959 anlaşmasını imzalayanlar Mısır’a her sene 55,5 milyar metreküp su tahsis ederken Sudan’ın 18,5 milyar metreküp kullanmasına müsaade edildi. Bu 79 milyar metreküp, nehirde hesaplanan yıllık ortalama akışın yüzde 99’unu temsil ediyordu. Antlaşma ayrıca Asvan Barajı (1971’de tamamlandı), Roseires Barajı (Sudan’da Mavi Nil üzerinde 1966’da tamamlandı) ve Haşm El Girba Barajı (Sudan’da Atbara Nehri üzerinde 1964’te tamamlandı) inşaına da izin verdi. Antlaşma nehrin yukarısındaki ülkeleri o kadar olumsuz etkiledi ki bu, eski sömürgelerin, onlar için Büyük Britanya Antlaşma nehrin yukarıtarafından imzalanan antlaşmalara uymakla mükellef sındaki ülkeleri o kadar olmadıklarını savunan bağımsız Tanzanya’nın ilk devlet başkanının ismi verilen Nyerere Doktrini’ne ilham verdi. olumsuz etkiledi ki bu, İmparator Haile Selassie, Mısır Devlet Başkanı Nasır’ın Etiyopya’da Nil Suları Anlaşması’ndan hariç tutulması ve Asvan Barajı inşa edilmesi planlarından rahatsız oldu. O, 1959’da 1600 yıllık kurumsal evliliğe son vererek Etiyopya Ortodoks Kilisesi’nin İskenderiye’deki Ortodoks Kilisesi’nden ayrılmasını müzakere etti. eski sömürgelerin, onlar O ayrıca, ABD Arazi Islah Departmanı tarafından yapılan ve 1964’te Mavi Nil Havzası Arazi ve Su Kaynakları: Etiyopya başlıklı 17 ciltlik bir rapor hazırlanmasıyla sonuçlanan araştırma için Etiyopya hazinesinden 10 milyon dolar katkı yaptı, Mavi Nil ve kollarında birkaç baraj inşa etmeyi planlamaya başladı. bağımsız Tanzanya’nın için Büyük Britanya tarafından imzalanan antlaşmalara uymakla mükellef olmadıklarını savunan ilk devlet başkanının ismi verilen Nyerere Doktrini’ne ilham verdi. Etiyopya, Somali’yle 1977-78 savaşını kazandı ve Ogaden’i geri aldı. Onun Mısır’ın müttefiki Eritre’yle 30 senelik savaşı korkunç bir maliyete yol açtı. Haile Selassie 11 > 2013 HAZİRAN Nasır da buna (2. Dünya savaşı sonrasında Etiyopya’yla yeniden birleşen) Eritre’deki Müslümanları Etiyopya’dan ayrılmaya teşvik ederek karşılık verdi. O ayrıca, Somalili Müslümanları da Etiyopya’nın Ogaden bölgesinin kurtuluşu için savaşmaya teşvik etti. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 1974’te devrildi ve 1993’ten sonra Eritre bağımsızlık kazandı, Etiyopya da halen Mavi Nil’i besleyen kaynaklara sahip olsa da karaya sıkışmış bir ülke haline geldi. 1980’lerin ortalarında Etiyopya dağlık bölgelerine yeterince yağış düşmedi, bu da nehrin yukarı ve aşağı bölgelerinde ciddi su krizlerine yol açtı. Kuraklık ve açlık sonucu bir milyon Etiyopyalı öldü –Eritre’yle iç savaş durumu daha da kötüleştirdi. Mısır felaketi atlattı ama neredeyse Asvan’ın türbinleri kapanıyordu, elektrik enerjisinde kâbus oluştu; deltada mahsuller az oldu, gerçek bir açlık ihtimali belirdi. Bunun sonucunda Mısırlılar, büyük Asvan Barajı’nın yukarı Nil suyuna olan tarihi bağımlılıklarını çözmediğini anlamaya başladılar. Yıllar süren düşmanca ifadelerden sonra 1987’de, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ve Etiyopya Devlet Başkanı Haile Mariam Mengistu, tehdit ve cepheleşme dili yerine uzlaşma ve iş birliği kelimelerini yerleştirdiler. Sonra 1990’larda Etiyopya’ya yağışlar geri geldi ve Hüsnü Mübarek, dikkat çekecek derecede, Sedat döneminde başlanan, dünyada en pahalı ve iddialı sulama projelerinden biri olan Toşka Kanalı inşa etme çabalarını iki katına çıkardı. Nasır Gölü’ndeki suların yüzde 10’unun alınıp Mısır’ın Batı Çölü’nün sulanmasını öngören bu plan, Mısır’ın Nil suyuna olan ihtiyacını 1959 antlaşmasındaki payı 55 milyar metreküpten de arttırıyordu. Etiyopya Başbakanı Meles Zenawi, bunu öfke ve kuşku içinde protesto etti: “Mısır, Nil suyunu bir şekilde Sahra Çölü’nü yeşertmek için kullanırken, suyun yüzde 85’inin kaynağının bulunduğu Etiyopya’da biz onu beslenmemiz için bile kullanma ihtimalinden mahrum bırakılıyoruz.” Daha sonra o da Büyük Rönesans Barajı planlarına başladı. Uluslararası su hukuku Nil sularının mülkiyetiyle ilgili ayrılıkları çözmedi. 1966’daki Helsinki Anlaşması “adil paylar” fikrini teklif etti. Bu teklif, 1997 Uluslararası Su Yollarının Ulaşım Dışı Kullanımına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde yeniden kabul edildi. “Adil paylar” teklifi, etkilenen tüm tarafları içeren 1999 Nil Havzası İnisiyatifi’nde de ortaya konuldu. Maalesef inisiyatif Mısır ve Sudan’ın tarihi hak, nehrin yukarısındaki ülkelerin ise adil pay iddiaları arasındaki anlaşmazlığı çözmedi. 2010’da nehrin yukarısındaki altı ülke (Etiyopya, Kenya, Uganda, Ruanda, Burundi ve Tanzanya), sudan daha fazla pay almak için İşbirliği Çerçeve Anlaşması imzaladı. Mısır ve Sudan, tarihi su haklarına karşı olduğu için anlaşmayı reddetti. 12 NİL’İN SAHİBİ KİM? < Etiyopya ve baraj inşa etme dersleri Geçen asırda mega baraj inşa edilmesinden alınan derslerden biri, nehrin yukarısındaki ülkelerin, su haklarının müzakere edilmesinde en büyük güce sahip olduklarıdır. Mega barajların ilki, Amerika Birleşik Devletleri’nde Colorado Nehri’ne inşa edilen Hoover Barajı, Meksika’nın sularına mal oldu. Türkiye’de Atatürk Barajı’nın, nehrin aşağısındaki Suriye ve Irak üzerinde yıkıcı etkileri oldu. Çin ve Tibet, aşağıya doğru Hindistan, Pakistan, Myanmar, Bangladeş ve Vietnam’a akan çok sayıda nehirde suyu kontrol ederler. Bir diğer ders de, mega barajların çevre üzerindeki muazzam ve beklenmedik etkileridir. Asvan Barajı, nehir, delta ve Akdeniz’in ekosistemini bozdu, bu da zirai verimlilik ve balık stoklarının azalmasıyla sonuçlandı. Baraj ayrıca, dünyanın en büyük su haznelerinden Nasır Gölü’nde suyun verdiği aşırı ağırlık dolayısıyla bir dizi sismik olaya sebep oldu. Mega baraj inşaında geç kalan Etiyopya şimdi zaman kaybını gidermeye çalışıyor. Dünyada en uzun barajlardan biri, kuzey Etiyopya’da Tekeze Nehri üzerinde 2009’da tamamlandı. Güney Etiyopya’da da Omo ve Gibe nehirleri üzerinde üç büyük baraj ya tamamlandı ya da tamamlanmak üzeredir. Etiyopya’nın en büyük su projesi Büyük Rönesans Barajı, 67 milyar metreküp su tutabilecek bir hazneye sahip olacak. Bu da Etiyopya’nın en büyük gölü Tana Gölü’ndeki suyun iki katıdır. Barajın 6.000 megawatt elektrik üretmesi planlanıyor. Etiyopyalılar, Nil’in kolları ve nehir sistemi içindeki diğer projeleriyle birlikte bu su projelerinin ülkeyi fakirlikten çıkaracağını ümit ediyor. Benzer büyük barajlar, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Çin, Türkiye, Hindistan, Brezilya ve elbette Mısır’da iktisadi harikalara yol açtı. Etiyopya’nın sorunlarının bir kısmı, iş gücünün yüzde 85’inin düşük kâr 13 > 2013 HAZİRAN İktisadi kalkınma için Etiyopya’nın seçenekleri sınırlıdır. Yaklaşık 90 milyon nüfusuyla o, dünyada denize kıyısı olmayan en kalabalık ülkedir. O aynı zamanda dünyanın en fakir ülkelerinden de biridir -Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Endeksi 2012’de 187 ülke arasında 174. sıradadır (Sudan 169. ve Mısır 113. sırada). Bu endeks, ülkeleri diğer kriterler arasında hayat beklentisi, eğitim ve gelir üzerine sınıflandırır. getiren tarım sektöründe olmasıdır. Etiyopya halen, kuzey bölgelerindeki şiddetli arazi kıtlığına rağmen, güney bölgelerindeki arazilerini, büyük sulama projeleri için Suudi Arabistan, Hindistan ve Çin’e kiralıyor. Çünkü bu arazileri kendisinin işletmesi için gerekli fona sahip değil. Etiyopya yüksekliği ve mevsimlik yağışları hidroelektrik enerjisi ve sulamada kullanamıyorsa başka ne yapabilir? Büyük Rönesans Barajı > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Devlete ait Etiyopya Elektrik Enerjisi Şirketi iyimser bir şekilde Büyük Rönesans Barajı’nın yaklaşık 5 milyar dolar maliyetle 2015’te tamamlanacağını bildiriyor. 2013 itibariyle projenin yüzde 13’ü tamamlanmıştır ki bu da barajın bitmesinin uzun yıllar alacağını ve milyarlarca dolara mal olacağını gösteriyor. Tekeze barajı, tahmini bütçeyi oldukça aştı ve programdan yıllarca geride kaldı. Tamamlanması için en büyük engel, finanstır. Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Çin İthalat-İhracat Bankası ve Afrika Kalkınma Bankası diğer barajlardan bazıları için finansman sağladılar ama son barajın çevresel ve siyasi etkilerine yönelik endişeler borç verecek kuruluşların hevesini kırdı. Uluslararası Para Fonu, projenin Etiyopya Gayrisafi Yurt içi Hasılası’nın yüzde 10’unu kaplayacağını, böylece diğer gerekli altyapı yatırımlarından mahrum bırakacağını savunarak Etiyopya’nın baraj konusunda yavaş ilerlemesini önerdi. Etiyopya hükümeti ise yine de projede programa sıkı sıkıya bağlı kalacağı, finansmanı da yurt içi kaynaklardan yapacağında diretti. Muhtemelen en sadık müttefiki ve dünyanın en büyük hidroelektrik enerji üreticisi olan Çin’den daha fazla yardım alacak. Etiyopyalılar Büyük Rönesans Barajı’nın herkes için iyi olacağını savunuyorlar. Onlar, derin Mavi Nil Boğazı’nda suyu depolamanın buharlaşmayı azaltacağını ve aşağıya yönelik su akışını arttıracağını ileri sürüyorlar. Etiyopyalılar ayrıca, yeni barajın tüm bölge için bir hidroelektrik enerjisi kaynağı olacağını ve Nil Boğazı Etiyopya’nın dağlık bölgelerinden Sahel’e döküldüğü kritik bir kavşakta sel kontrolü sağlayarak sel riskini 14 NİL’İN SAHİBİ KİM? < azaltacağını, aşağıdaki barajların ömrünü de uzatacağını iddia ediyorlar. Mısır ve Sudan ise anlaşılır bir şekilde Etiyopya’nın Nil suları üzerindeki gücünden endişeliler. Su akışı üç sene ya da daha uzun süre yüzde 25 azalabilirken, Büyük Rönesans Barajı arkasındaki hazne dolarsa ne olacak? Hazne dolduğu zaman Etiyopya dağlarına yağmur yağdığı zaman ne olur? Su ilk önce kime ulaşır? 1900’den önce hem Mısır hem Etiyopya’nın nüfuslarının 10 milyon ya da daha az olduğu zaman Nil suları meselesi asırlarca hassas iken, her ikisinin de nüfusunun 100 milyonu, Nil Nehri Havzası’ndaki ülkelerin toplam nüfusu da 600 milyonu geçeceği önümüzdeki 20 yılda ne olur? Büyük Rönesans Barajı, suyun kendisi kadar temel bir soru doğurur: Nil’in sahibi kimdir? Büyük Rönesans Barajı Mavi Nil Nehri’nde kapılarını kapattığında, bu ister 2015 isterse 2025’te meydana gelsin, artık nihai hesaplaşma zamanı gelmiştir. 15 > 2013 HAZİRAN O zaman Etiyopya, nehrin yukarısındaki tüm ülkelerin de desteğiyle, su paylarını talep etme gücüne sahip olacaktır. Mısır ve Sudan’ın su üzerinde tarihi hakları olduğuna dair iddiaları tamamen farazi olacaktır. Zor bir tarih göz önüne alındığında şiddet muhtemeldir ama diplomasi ve liderlikle herkes için iyi çözümler başarılabilir. > DÜBAM NİL’İN SAHİBİ KİM? Andrew Carlson > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI > 2013 HAZİRAN DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 16 DÜBAM Yayınları Küresel İletişim Merkezi Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22 www.dunyabulteni.net