nil`in sahibi kim? - Dunyabulteni

advertisement
> DÜBAM
NİL’İN SAHİBİ KİM?
Andrew Carlson
> 2013 HAZİRAN
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
www.dunyabulteni.net
DÜBAM
NİL’İN SAHİBİ KİM?
Andrew CARLSON
Çeviren
Emin ARVAS
Genel Yayın Yönetmeni
Akif EMRE
Yayın Koordinatörü
Aynur ERDOĞAN
DÜBAM Yayınları
Küresel İletişim Merkezi
Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş
Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22
www.dunyabulteni.net
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
4
NİL’İN SAHİBİ KİM?
<
Nil’in Sahibi Kim?
2012 sonbaharında dünyanın çeşitli yerlerinde gazeteler, Texas
güvenlik firması Stratfor’dan gizlice elde edilen ve Mısır ve Sudan’ın
Etiyopya’da Mavi Nil Nehir Boğazı’nda bir barajın bombalanması
için uçak pisti inşa etme planlarını açıklayan bir Wikileaks belgesini
yayımladı. Mısır ve Sudan hükümetleri haberleri yalanladılar.
2012’de böyle planlar vardır veya yoktur ama Nil Nehri Havzası’nda ihtilaflar
ve tehditlerle ilgili uzun bir tarih mevcuttur. Nehrin aşağı bölümlerindeki Mısır
ve Sudan, tamamen bağımlı oldukları su üzerinde tarihi hakları olduğunu iddia
ediyorlar. 1979’da Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat, kendisine göre ülkesinin
Nil suları üzerindeki haklarını ihlal edeceklere karşı savaş tehdidinde bulunmuştu.
Nehrin yukarısındaki Etiyopya, Kenya, Uganda, Ruanda, Burundi ve Tanzanya,
topraklarından doğan suya kendilerinin de ihtiyaçlarının olduğunu savunuyorlar.
12. asırdan beri Hristiyan Etiyopyalı krallar, çoğunlukla dini ihtilaflara
tepki olarak, Nil sularının yönünü değiştirmeye güçlerinin olduğuna dair
Müslüman Mısırlı sultanları ikaz etmişlerdi. Ama bunlar hep farazi tehditlerdi.
Bununla birlikte Etiyopya bugün Büyük Rönesans Barajı’nı inşa ediyor. Etiyopya
bununla Nil sularının baş kaynağı Mavi Nil Boğazı’nı fiziki olarak kontrol edecektir.
Mısır ve Etiyopya’nın yeni liderleri, Devlet Başkanı Muhammed Mursi ve
Başbakan Hailemariam Desalegn ile Sudan’ın uzun zamandır Devlet Başkanı Ömer
El Beşir için risk hiç bundan daha yüksek olamazdı. Risk belki de hayatlarını ve
mevcudiyetlerini Nil sularına borçlu olan milyonlarca kişi için daha da yüksektir.
Nil, Mısır ve Sudan’da medeniyetin temeli oldu. O su olmasa gıda,
insan, devlet ve eserler olmazdı. Herodot’un Milattan Önce 5.
asırda yazdığı meşhur ifadesindeki gibi, “Mısır, Nil’in hediyesidir.”
Binlerce yıl insanlar Nil ve kollarının kıyılarında seyahat etti. Mısır, Etiyopya ve
Sudan’da çok sayıda etnik grup, mimari ve mühendislik, dini ve siyasi kurumlarla
ilgili fikir ve gelenekler, diller, alfabeler, gıda ve zirai uygulamaları paylaştı.
5
> 2013 HAZİRAN
Mısır ve Nil
Milattan Önce 3000’de, ilk Mısır hanedanı Nil Nehri’nin aşağı
ve yukarı kısımlarını birleştirdiği zaman, Doğu ve Orta Afrika’da
Mısır’ın Nil sularına erişimine engel olabilecek devlet yoktu.
Nil esrarengiz bir güçtü, bazen faydalı, bazen de öfke dolu. Akışın en
fazla olduğu haziran ve eylül ayları arasında seller köyleri tamamen silip
süpürebilir, binlerce insanı boğabilirdi. Seller aynı zamanda topraklar da
getirirdi ki bu da dünyanın en verimli tarım bölgelerinden olan deltanın
serpilip büyümesini sağlar, sadece Mısır’ı değil, komşularını da beslerdi.
Nil’in Mısırlıların hayatındaki önemi papirüslerdeki bazı ilahilerde de görülür.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Nil’deki mevsimsel sel olayları, Mısır tarihinde merkez temalardandır. Nehir akışı düzenli bir şekilde seyreder, 17 Mayıs ve 6 Haziran arasında artar, eylül ayında
zirveye çıkar ve sonra gelecek seneye kadar azalır. Ama nilometrelerin (Nil nehrinde suyun yüksekliğini ölçmek için inşa edilen çok katlı yapılar) de belgelediği
üzere nehrin hacmi tahmin edilebilir değildir. Firavunlar, Yunanlılar, Romalılar,
Hristiyan Kıptiler ve Müslümanlar gibi birbirlerini takip eden imparatorluklar,
Nil’de su seviyesinin yükselmesini kutladılar, sel ya da kuraklıklardan korktular.
Nil’in beş bin senelik tarihi, su seviyesinin yüksek olduğu yılların nasıl bol
miktarda mahsule, nüfusta büyümeye, MÖ 3050’den 2480’e kadar ilk beş hanedan
sırasında olduğu üzere muhteşem abidelere yol açtığını gösterir. Su seviyesinin
düşük olduğu dönemler de açlık ve karışıklıklar getirmiştir. Yaratılış Kitabı, yedi
senelik açlığı tasvir eder ki tarihçiler bunu MÖ 1740’taki kuraklıkla ilişkilendirir.
Firavunlardan 1800’e kadar Mısır nüfusu gıda durumu ve salgınlar sebebiyle
2 ila 5 milyon arasında yükselip alçaldı. 19. asırda Osmanlı idarecisi
Muhammed Ali’nin sulama projeleri yıl boyunca mahsul alınmasına imkan
sağladı, bu da nüfusun 4’ten 10 milyona çıkmasına yol açtı. 1971’de Asvan
Barajı’nın açılmasından bu yana Mısır nüfusu 30 milyondan 83 milyona çıktı.
Nil’in kaynakları
Nehrin aşağısındaki insanlar için olağanüstü önemine rağmen büyük
nehrin kaynağı, 20. asrın ortalarına kadar sırdı. Herodot, Nil’in ilk
çağlayanın güneyinde, Crophi ve Mophi zirveleri arasında doğduğunu
6
NİL’İN SAHİBİ KİM?
<
tahmin ediyordu. 140 senesinde Ptolemy, kaynağın şimdi Uganda’da
Ruwenzori dağları olarak adlandırılan Ay Dağları olduğunu iddia etti.
11. asır Arap coğrafyacı El Bekri, Atlas Okyanusu’na dökülen Nijer Nehri’ni Nil’le
karıştırarak kökenin Batı Afrika olduğu faraziyesinde bulundu. 1770’te İskoç
kâşif James Bruce, kaynağın Etiyopya’da olduğunu iddia ederken John Hanning
Speke de 1862’de kaynağı Victoria Gölü ve ekvatoral göllerde bulduğunu düşündü.
Deniz araçlarının seyahati için sınırlı elverişliliği de nehrin gizemini
arttırdı. Mavi Nil Nehri, Etiyopya yaylalarında Tana Gölü’nden timsahlar,
suaygırıları ve haydutlarla dolu derin bir vadi üzerinden 560 mil uzakta ve
4501 feetten Sudan sınırı ve savanlarına düşer. Gözü kara maceraperestlerin
çok sayıda çabalarına rağmen Etiyopya’da Mavi Nil, Kraliyet Askeri Bilim
Koleji’nce techiz edilen İngiliz ve Etiyopyalı asker ve sivillerden bir ekip
tarafından 1968’e kadar başarılı bir şekilde gezilemedi.
Nil Nehri tarihçisi
Daha güneyde, Burundi, Ruanda, Kenya, Tanzanya ve Uganda’nın
nehir ve göllerindeki Beyaz Nil’de, ekvatoral göllerin kollarındaki suları yutan, dev ve geçilmez bataklık Sudd’dan dolayı Mısır’ın
kültürel etkisi daha sığdır. Nil Nehri tarihçisi Robert O. Collins,
1841’e kadar “kimsenin bu esaslı bataklığı geçemediğini” bildirir.
Robert O. Collins,
1841’e kadar “kimsenin bu esaslı
bataklığı geçemedi-
Nil’in, Akdeniz’den tropikal orta Afrika’da Burundi’nin ğini” bildirir.
ücra
dağlarına,
Afrika
Boynuzu’nda
Etiyopya
dağlarına kadar onlarca nehir kolu, dere ve gölden oluşan geniş bir
nehir sisteminin bir parçası olduğu,
20. asra kadar belli olmadı.
Nil, 4.200 mili geçen uzunluğuyla dünyanın en uzun nehridir. Nil’de akan su miktarı ise nispeten küçüktür -Amazon’da
akan suyun yüzde ikisi, Mississippi’dekinin yüzde 15’i kadar.
Etiyopya ve Mısır’ın, hem uyum hem de anlaşmazlıklarla dolu
uzun bir ilişkileri var. Anlaşmazlıklar, diğer faktörlerin arasında,
dini ve Nil suyuna erişimle ilgili meselelerin bir sonucudur.
7
> 2013 HAZİRAN
Etiyopya, Mısır ve Nil suyu için tarihi mücadele
Etiyopya’nın iyi belgelenmiş ilk hükümeti, dağlık Etiyopya topraklarından
Kızıldeniz boyunca Yemen’e kadar geniş bir imparatorluğu kontrol
eden bir şehir devleti olan Aksum’daydı. M.S. 100’den 800’e kadar
Aksumlular, Akdeniz ve Hint Okyanusu’ndaki ticarete iştirak ettiler.
Mısır ve Etiyopya arasında kültürel ilişikler, Aksum Kralı Ezana 330’da
Hristiyanlığa geçince kurumsallaştı. 16 asır boyunca (1959’a kadar) Mısır’da
Etiyopya Ortodoks Kilisesi’nin piskoposu, genelde Mısır hükümetinin
etkisi altında Mısır’ın İskenderiye’deki patrikliği tarafından tayin edildi.
Mısır’ın Müslümanlar tarafından M.S. 640’ta fethi, Hristiyan Etiyopya’yı savunma pozisyonuna itti. Etiyopya Ortodoks Kilisesi İskenderiye’deki Ortodoks
Kilisesi’ne bağlı olduğu ve Mısır da Müslüman bir ülke olduğu için Etiyopyalılar,
Hristiyan piskopos atanmasında Mısır’ın kontrolünden kuşkulu oldular ve bundan
hoşnut olmadılar. Müslüman Mısırlılar aynı zamanda Kudüs’ü de kontrol ettiler ve
Etiyopyalıları en kutsal şehirlerini ziyaretlerinden tard etme gücüne sahip oldular.
Böylece Etiyopyalılar, Nil’in kontrolü üzerinden Mısır’a karşı güç iddia etmeye
başladılar. Haçlı Savaşları sırasında -Müslüman işgalinden emin vaziyette,
yeraltında yontma taşlardan görkemli kiliseleriyle Etiyopya’da yeni bir
Kudüs inşa eden- Etiyopya imparatoru Lalibela (1190-1225), Sudan’a giden
Tekeze Nehri’nin güzergahını değiştirerek cezalandırma tehdidinde bulundu.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Etiyopyalıların Nil’in yönünü değiştirme potansiyelini ilk yazan, 13. asırdaki Kıpti bilim adamı Jurjis al-Makin’di (ölümü 1273).
Etiyopya’nın Nil üzerindeki gücüyle ilgili hikayeler 14. asır Avrupalı
efsane, zengin Hristiyan Etiyopyalı papaz kral Prester John’a ilham
verdi. Efsane 1510’da, Nil’in yönünü Kızıldeniz’e çevirerek Mısır’ın
imha edilebileceğini düşünen Portekizli kâşif Alfonso d’ Albuquerque’yle
Etiyopya’ya döndü. D’Albuquerque, 1513’te Portekiz kralından tünel
kazmakta mahir işçiler bile istedi. Daha sonra planla ilgili bir şey yapılmadı.
Ama Mısır ve Etiyopya arasındaki ihtilaf, Etiyopya’nın kuzey ve
güney sınır bölgelerindeki Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında
sık sık başkaları adına yapılmış savaşlar şeklinde devam etti.
16. asırda Adal Sultanlığı’ndan Müslüman imam Ahmed Gragn
tarafından Etiyopya’nın istilası, Mısırlı bir ihtilaf olarak görüldü.
8
NİL’İN SAHİBİ KİM?
<
19. asırda Mısır ve Etiyopya, Kızıldeniz ve yukarı Nil Havzası’nın
kontrolü için mücadele etti. Bu mücadele, 1876’da Etiyopyalıların
Mısır ordusuna karşı küçük düşürücü bir mağlubiyet yaşadıkları
bugünün
Eritresi’ndeki
Gura
Savaşı’nda
zirveye
çıktı.
1880’lerde Avrupa’nın Afrika’daki taksimi de ihtilafa muazzam bir karışıklık kattı.
Mısır, İngiltere tarafından 1882’de sömürgeleştirildi. Etiyopya, 1896’da
Adva Savaşı’nda İtalyanları mağlup etti ve “Afrika mücadelesi” sırasında
bağımsızlığını kazanan tek Afrika ülkesi oldu. Ama sömürgecilik, Nil Havzası’nda
çok sayıda mini devlet meydana getirdi (Eritre, Uganda, Ruanda, Burundi,
Kenya ve Tanganika) ve kaynaklar ve topraklar için yeni bir rekabet başlattı.
Mısır, zirai verimlilik açısından eşsiz bir bölge olan Nil Deltası ile
ödüllendirildi. 1869’da Süveyş Kanalı’nın tamamlanması
Mısır’a Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’na da ulaşım 19. asrın sonlarında,
imkanı sundu. Mısır’daki İngiliz kontrolü için kanal, en Mısır’ı kontrol etmek
zengin kolonisi Hindistan’la daha kârlı ticaret yapma Asya’nın zenginliklerine
manasına geliyordu. Fransızlar için ise kanal, en kazançlı
kolonisi Hindiçin’e daha hızlı ulaşım imkanı sunuyordu. ulaşmak için çok önemli
19. asrın sonlarında, Mısır’ı kontrol etmek Asya’nın olduğu ve Mısır da Nil’e
zenginliklerine ulaşmak için çok önemli olduğu ve bağımlı olduğu için,
Mısır da Nil’e bağımlı olduğu için, Nil’in kaynağını
Nil’in kaynağını kontrol
kontrol etmek büyük bir sömürgecilik hedefi oldu.
Nil
Havzası’nın
kontrolü
için
İngiliz-Fransız etmek büyük bir sömürrekabeti,
1898’de
Fashoda’da
zirveye
çıktı. gecilik hedefi oldu.
Fransızlar Beyaz Nil’e bir baraj inşa etme ve böylece
nehrin daha aşağısında İngiliz nüfuzunu baltalama ve kıtayı doğudan
batıya kadar kontrol etme fikrine kapıldılar. Onlar bir grup askerin Doğu
Afrika’dan Etiyopya boyunca, diğer grubun da Batı Afrika’dan Kongo
boyunca ilerleyeceği dehşetengiz bir kıskaç harekatı organize ettiler.
İngilizler, Fransızların bu seferberliğini duydular ve Hartum’u henüz ele
geçirmişken General Horatio Herbert Kitchener liderliğinde, askerlerle birlikte
9
> 2013 HAZİRAN
Nil üzerinde sömürge dönemi ihtilafları
hücum botları ve buharlı gemilerden bir filonun nehrin yukarısında, baraj
yapılması planlanan Fashoda’ya gönderilmesini emrettiler. 200’den az adamla
Fransızlar bozguna uğradı. 1899’da iki sömürgeci güç, Fransa için Kongo
Nehri’ni, İngiltere’ye de Beyaz Nil’i sınır olarak belirleyen bir anlaşmaya vardı.
Fashoda olayı Avrupalıların Nil Nehri’nden ne kadar az anladıklarını
gösterdi. Nil sularının çoğunun ekvatoral göllerden (Victoria,
Albert, Kyoga ve Edward) geldiğini düşünen İngilizler, Beyaz
Nil’de su akışını arttırma planları için muazzam enerji sarf ettiler.
İngilizler, ilk olarak Garstin Cut, sonra da Jonglei Kanalı olarak
adlandırılan, büyük bataklıktan (burada suyun yarısı buharlaşır) geçen
su miktarını azamiye çıkaracak bir kanal oluşturmaya niyetlendiler.
Afrika’da en pahalı mühendislik projelerinden biri olan bu plan, yukarı Nil’deki
yerli halkın hayatına verdiği şiddetli sıkıntı sebebiyle 1984’de Sudan Halk
Kurtuluş Ordusu tarafından sona erdirildi. 300 mil uzunluğundaki Jonglei Kanalı
tamamlansaydı Beyaz Nil’e giden su miktarı yaklaşık 4 milyar metreküp artacaktı.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Nil’i müzakere etmek: Nil sularıyla ilgili antlaşmalar
ve anlaşmalar
Nil sularıyla ilgili antlaşma için müzakereler, İngiltere deltada zirai
verimliliği azamiye çıkarmaya çalışırken sömürge döneminde başladı.
1902’de İngilizler Etiyopya İmparatoru Menelik II’den, Mavi Nil’de
özellikle de Tana Gölü üzerinde su projeleriyle ilgili olarak kendileriyle
istişare etmesine yönelik bir anlaşma sağladılar. Doğu Afrika’yı
kontrol eden emperyal güç olarak, Kenya, Tanganika, Sudan ve
Uganda’yla anlaşmalar, formalite icabıydı ve sömürge içi meselelerdi.
1922’de bağımsızlığı kazanmasından sonra Mısır, Doğu Afrika’daki İngiliz
sömürgeleriyle 1929’daki Nil Suları Anlaşması’nı müzakere etti. Bu anlaşma,
Mısır’a kurak sezonlarda da su akışında 48 milyar metreküp hak ve nehrin
yukarı bölgelerindeki su idare projeleri üzerinde veto yetkisi verdi. Yeni
bağımsızlığına kavuşan Sudan’a (1956) da anlaşmayla 4 milyar metreküp su
hakkı verildi. Etiyopya monarşisine -en azından kısmen gerçekte Nil sularının
ne kadarının Etiyopya’dan geldiğini kimse bilmediği için- hiç danışılmadı.
10
NİL’İN SAHİBİ KİM?
<
1959’da Mısır ve Sudan arasında, tüm yukarı nehir ülkelerinin bağımsızlıklarını
kazanmalarından önce, Nil Suları Anlaşması yapıldı: Tanganika (1961),
Uganda (1962), Ruanda (1962), Burundi (1962) ve Kenya (1963).
1959 anlaşmasını imzalayanlar Mısır’a her sene 55,5 milyar metreküp su tahsis
ederken Sudan’ın 18,5 milyar metreküp kullanmasına müsaade edildi. Bu 79 milyar
metreküp, nehirde hesaplanan yıllık ortalama akışın yüzde 99’unu temsil ediyordu.
Antlaşma ayrıca Asvan Barajı (1971’de tamamlandı), Roseires Barajı
(Sudan’da Mavi Nil üzerinde 1966’da tamamlandı) ve Haşm El Girba Barajı
(Sudan’da Atbara Nehri üzerinde 1964’te tamamlandı) inşaına da izin verdi.
Antlaşma nehrin yukarısındaki ülkeleri o kadar olumsuz etkiledi ki
bu, eski sömürgelerin, onlar için Büyük Britanya Antlaşma nehrin yukarıtarafından imzalanan antlaşmalara uymakla mükellef
sındaki ülkeleri o kadar
olmadıklarını savunan bağımsız Tanzanya’nın ilk devlet
başkanının ismi verilen Nyerere Doktrini’ne ilham verdi. olumsuz etkiledi ki bu,
İmparator Haile Selassie, Mısır Devlet Başkanı Nasır’ın
Etiyopya’da Nil Suları Anlaşması’ndan hariç tutulması
ve Asvan Barajı inşa edilmesi planlarından rahatsız
oldu. O, 1959’da 1600 yıllık kurumsal evliliğe son
vererek Etiyopya Ortodoks Kilisesi’nin İskenderiye’deki
Ortodoks Kilisesi’nden ayrılmasını müzakere etti.
eski sömürgelerin, onlar
O ayrıca, ABD Arazi Islah Departmanı tarafından yapılan ve
1964’te Mavi Nil Havzası Arazi ve Su Kaynakları: Etiyopya başlıklı 17 ciltlik bir rapor hazırlanmasıyla sonuçlanan araştırma
için Etiyopya hazinesinden 10 milyon dolar katkı yaptı, Mavi
Nil ve kollarında birkaç baraj inşa etmeyi planlamaya başladı.
bağımsız Tanzanya’nın
için Büyük Britanya tarafından imzalanan antlaşmalara uymakla mükellef olmadıklarını savunan
ilk devlet başkanının
ismi verilen Nyerere
Doktrini’ne ilham verdi.
Etiyopya, Somali’yle 1977-78 savaşını kazandı ve Ogaden’i geri aldı. Onun Mısır’ın
müttefiki Eritre’yle 30 senelik savaşı korkunç bir maliyete yol açtı. Haile Selassie
11
> 2013 HAZİRAN
Nasır da buna (2. Dünya savaşı sonrasında Etiyopya’yla
yeniden birleşen) Eritre’deki Müslümanları Etiyopya’dan ayrılmaya teşvik ederek karşılık verdi. O ayrıca, Somalili Müslümanları da
Etiyopya’nın Ogaden bölgesinin kurtuluşu için savaşmaya teşvik etti.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
1974’te devrildi ve 1993’ten sonra Eritre bağımsızlık kazandı, Etiyopya da halen
Mavi Nil’i besleyen kaynaklara sahip olsa da karaya sıkışmış bir ülke haline geldi.
1980’lerin ortalarında Etiyopya dağlık bölgelerine yeterince yağış düşmedi, bu da
nehrin yukarı ve aşağı bölgelerinde ciddi su krizlerine yol açtı. Kuraklık ve açlık
sonucu bir milyon Etiyopyalı öldü –Eritre’yle iç savaş durumu daha da kötüleştirdi.
Mısır felaketi atlattı ama neredeyse Asvan’ın türbinleri kapanıyordu, elektrik
enerjisinde kâbus oluştu; deltada mahsuller az oldu, gerçek bir açlık ihtimali belirdi.
Bunun sonucunda Mısırlılar, büyük Asvan Barajı’nın yukarı Nil suyuna
olan tarihi bağımlılıklarını çözmediğini anlamaya başladılar. Yıllar
süren düşmanca ifadelerden sonra 1987’de, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü
Mübarek ve Etiyopya Devlet Başkanı Haile Mariam Mengistu, tehdit ve
cepheleşme dili yerine uzlaşma ve iş birliği kelimelerini yerleştirdiler.
Sonra 1990’larda Etiyopya’ya yağışlar geri geldi ve Hüsnü Mübarek,
dikkat çekecek derecede, Sedat döneminde başlanan, dünyada en pahalı
ve iddialı sulama projelerinden biri olan Toşka Kanalı inşa etme çabalarını
iki katına çıkardı. Nasır Gölü’ndeki suların yüzde 10’unun alınıp Mısır’ın
Batı Çölü’nün sulanmasını öngören bu plan, Mısır’ın Nil suyuna olan
ihtiyacını 1959 antlaşmasındaki payı 55 milyar metreküpten de arttırıyordu.
Etiyopya Başbakanı Meles Zenawi, bunu öfke ve kuşku içinde protesto
etti: “Mısır, Nil suyunu bir şekilde Sahra Çölü’nü yeşertmek için
kullanırken, suyun yüzde 85’inin kaynağının bulunduğu Etiyopya’da biz
onu beslenmemiz için bile kullanma ihtimalinden mahrum bırakılıyoruz.”
Daha sonra o da Büyük Rönesans Barajı planlarına başladı.
Uluslararası su hukuku Nil sularının mülkiyetiyle ilgili ayrılıkları
çözmedi. 1966’daki Helsinki Anlaşması “adil paylar” fikrini teklif etti.
Bu teklif, 1997 Uluslararası Su Yollarının Ulaşım Dışı Kullanımına
İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde yeniden kabul edildi.
“Adil paylar” teklifi, etkilenen tüm tarafları içeren 1999 Nil Havzası İnisiyatifi’nde
de ortaya konuldu. Maalesef inisiyatif Mısır ve Sudan’ın tarihi hak, nehrin
yukarısındaki ülkelerin ise adil pay iddiaları arasındaki anlaşmazlığı çözmedi.
2010’da nehrin yukarısındaki altı ülke (Etiyopya, Kenya, Uganda, Ruanda,
Burundi ve Tanzanya), sudan daha fazla pay almak için İşbirliği Çerçeve Anlaşması
imzaladı. Mısır ve Sudan, tarihi su haklarına karşı olduğu için anlaşmayı reddetti.
12
NİL’İN SAHİBİ KİM?
<
Etiyopya ve baraj inşa etme dersleri
Geçen asırda mega baraj inşa edilmesinden alınan derslerden biri, nehrin
yukarısındaki ülkelerin, su haklarının müzakere edilmesinde en büyük güce
sahip olduklarıdır. Mega barajların ilki, Amerika Birleşik Devletleri’nde
Colorado Nehri’ne inşa edilen Hoover Barajı, Meksika’nın sularına mal oldu.
Türkiye’de Atatürk Barajı’nın, nehrin aşağısındaki Suriye ve Irak üzerinde
yıkıcı etkileri oldu. Çin ve Tibet, aşağıya doğru Hindistan, Pakistan, Myanmar,
Bangladeş ve Vietnam’a akan çok sayıda nehirde suyu kontrol ederler.
Bir diğer ders de, mega barajların çevre üzerindeki muazzam ve beklenmedik
etkileridir. Asvan Barajı, nehir, delta ve Akdeniz’in ekosistemini bozdu,
bu da zirai verimlilik ve balık stoklarının azalmasıyla sonuçlandı.
Baraj ayrıca, dünyanın en büyük su haznelerinden Nasır Gölü’nde
suyun verdiği aşırı ağırlık dolayısıyla bir dizi sismik olaya sebep oldu.
Mega baraj inşaında geç kalan Etiyopya şimdi zaman kaybını gidermeye çalışıyor. Dünyada en uzun barajlardan biri, kuzey Etiyopya’da Tekeze Nehri üzerinde 2009’da tamamlandı. Güney Etiyopya’da da Omo ve Gibe nehirleri üzerinde üç büyük baraj ya tamamlandı ya da tamamlanmak üzeredir.
Etiyopya’nın en büyük su projesi Büyük Rönesans Barajı, 67 milyar metreküp su
tutabilecek bir hazneye sahip olacak. Bu da Etiyopya’nın en büyük gölü Tana Gölü’ndeki suyun iki katıdır. Barajın 6.000 megawatt elektrik üretmesi planlanıyor.
Etiyopyalılar, Nil’in kolları ve nehir sistemi içindeki diğer projeleriyle
birlikte bu su projelerinin ülkeyi fakirlikten çıkaracağını ümit ediyor.
Benzer büyük barajlar, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Çin, Türkiye,
Hindistan, Brezilya ve elbette Mısır’da iktisadi harikalara yol açtı.
Etiyopya’nın sorunlarının bir kısmı, iş gücünün yüzde 85’inin düşük kâr
13
> 2013 HAZİRAN
İktisadi kalkınma için Etiyopya’nın seçenekleri sınırlıdır. Yaklaşık 90
milyon nüfusuyla o, dünyada denize kıyısı olmayan en kalabalık ülkedir.
O aynı zamanda dünyanın en fakir ülkelerinden de biridir -Birleşmiş
Milletler İnsani Gelişme Endeksi 2012’de 187 ülke arasında 174.
sıradadır (Sudan 169. ve Mısır 113. sırada). Bu endeks, ülkeleri diğer
kriterler arasında hayat beklentisi, eğitim ve gelir üzerine sınıflandırır.
getiren tarım sektöründe olmasıdır. Etiyopya halen, kuzey bölgelerindeki
şiddetli arazi kıtlığına rağmen, güney bölgelerindeki arazilerini, büyük
sulama projeleri için Suudi Arabistan, Hindistan ve Çin’e kiralıyor.
Çünkü bu arazileri kendisinin işletmesi için gerekli fona sahip değil.
Etiyopya
yüksekliği
ve
mevsimlik
yağışları
hidroelektrik
enerjisi
ve
sulamada
kullanamıyorsa
başka
ne
yapabilir?
Büyük Rönesans Barajı
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Devlete ait Etiyopya Elektrik Enerjisi Şirketi iyimser bir şekilde Büyük
Rönesans Barajı’nın yaklaşık 5 milyar dolar maliyetle 2015’te tamamlanacağını
bildiriyor. 2013 itibariyle projenin yüzde 13’ü tamamlanmıştır ki bu da barajın
bitmesinin uzun yıllar alacağını ve milyarlarca dolara mal olacağını gösteriyor.
Tekeze barajı, tahmini bütçeyi oldukça aştı ve programdan yıllarca geride kaldı.
Tamamlanması
için
en
büyük
engel,
finanstır.
Dünya
Bankası, Avrupa Yatırım
Bankası,
Çin
İthalat-İhracat
Bankası ve Afrika Kalkınma Bankası diğer barajlardan bazıları
için finansman sağladılar ama son barajın çevresel ve siyasi
etkilerine yönelik endişeler borç verecek kuruluşların hevesini kırdı.
Uluslararası Para Fonu, projenin Etiyopya Gayrisafi Yurt içi Hasılası’nın yüzde
10’unu kaplayacağını, böylece diğer gerekli altyapı yatırımlarından mahrum
bırakacağını savunarak Etiyopya’nın baraj konusunda yavaş ilerlemesini önerdi.
Etiyopya hükümeti ise yine de projede programa sıkı sıkıya
bağlı kalacağı, finansmanı da yurt içi kaynaklardan yapacağında
diretti. Muhtemelen en sadık müttefiki ve dünyanın en büyük
hidroelektrik enerji üreticisi olan Çin’den daha fazla yardım alacak.
Etiyopyalılar Büyük Rönesans Barajı’nın herkes için iyi olacağını savunuyorlar.
Onlar, derin Mavi Nil Boğazı’nda suyu depolamanın buharlaşmayı
azaltacağını ve aşağıya yönelik su akışını arttıracağını ileri sürüyorlar.
Etiyopyalılar ayrıca, yeni barajın tüm bölge için bir hidroelektrik enerjisi
kaynağı olacağını ve Nil Boğazı Etiyopya’nın dağlık bölgelerinden
Sahel’e döküldüğü kritik bir kavşakta sel kontrolü sağlayarak sel riskini
14
NİL’İN SAHİBİ KİM?
<
azaltacağını, aşağıdaki barajların ömrünü de uzatacağını iddia ediyorlar.
Mısır ve Sudan ise anlaşılır bir şekilde Etiyopya’nın Nil suları üzerindeki gücünden
endişeliler. Su akışı üç sene ya da daha uzun süre yüzde 25 azalabilirken, Büyük
Rönesans Barajı arkasındaki hazne dolarsa ne olacak? Hazne dolduğu zaman
Etiyopya dağlarına yağmur yağdığı zaman ne olur? Su ilk önce kime ulaşır?
1900’den önce hem Mısır hem Etiyopya’nın nüfuslarının 10 milyon ya
da daha az olduğu zaman Nil suları meselesi asırlarca hassas iken, her
ikisinin de nüfusunun 100 milyonu, Nil Nehri Havzası’ndaki ülkelerin
toplam nüfusu da 600 milyonu geçeceği önümüzdeki 20 yılda ne olur?
Büyük Rönesans Barajı, suyun kendisi kadar temel bir soru doğurur: Nil’in sahibi
kimdir? Büyük Rönesans Barajı Mavi Nil Nehri’nde kapılarını kapattığında, bu
ister 2015 isterse 2025’te meydana gelsin, artık nihai hesaplaşma zamanı gelmiştir.
15
> 2013 HAZİRAN
O zaman Etiyopya, nehrin yukarısındaki tüm ülkelerin de desteğiyle, su paylarını
talep etme gücüne sahip olacaktır. Mısır ve Sudan’ın su üzerinde tarihi hakları
olduğuna dair iddiaları tamamen farazi olacaktır. Zor bir tarih göz önüne alındığında
şiddet muhtemeldir ama diplomasi ve liderlikle herkes için iyi çözümler başarılabilir.
> DÜBAM
NİL’İN SAHİBİ KİM?
Andrew Carlson
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
> 2013 HAZİRAN
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
16
DÜBAM Yayınları
Küresel İletişim Merkezi
Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş
Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22
www.dunyabulteni.net
Download