KEPESESE TARİH ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ DERS NOTLARI İlker AKBAŞ Silifke Ceyhun Akademi ve Mersin İhtiyaç Akademi öğrenci ders notları ve liselerde okutulan Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi ders kitabından derlenerek oluşturulmuştur. ÇARLIK RUSYA'NIN YIKIŞI VE SOVYET RUSYA'NIN KURULUŞU 1. Rusya'da bolşevik faaliyetleri başlatılmıştır. "Vladimir İlyiç Lenin" tarafından 1905 yılından itibaren 2. I. Dünya Savaşı esnasında kötüye giden ekonomi ve itilaf devletlerinden yardım alınamaması bolşeviklerin gücünü artırmıştır. 3. Çar II. Nikola'nın yönetimden çekilmesi sonrasında Bolşevikler işçi ve köylü ayaklanmaları ile "Trotsky" önderliğinde Ekim - Kasım 1917’de iktidarı ele geçirmiştir. Sonrasında Lenin başkanlığındaki "Bolşevik Partisi" iktidara getirilmiştir. 4. Bolşevikler iktidarlarını güçlendirmek amacıyla I. Dünya Savaşından çekilmiş ve ekonominin güçlendirilmesine yönelik NEP (Novaya Ekonomiçeskaya Politika) uygulanmaya başlanmıştır. 5. Ayrıca çarlık rejimini tamamen ortadan kaldırmak amacıyla "ÇEKA Örgütü" kurularak bütün çarlık hanedanı süikastlerle ortadan kaldırılmıştır. 6. Kuruluşundan sonra Kafkaslar, Orta Asya, Baltık Ülkeri ve İskandinavya'da yayılmacı politika izlemiştir. 7. Genişleme sürecine bağlı olarak federasyona dönüştürülen devletin ismi SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) olarak değiştirilmiştir. 8. 1924 yılında Lenin'in ölümü sonrasında "Joseph Stalin" iktidara gelmiştir. Bu dönemde "Kollektifleşme Politikası" uygulanarak sanayi ve teknolojimin gelişmesi sağlanmıştır. Uyarı: Sovyetler Kurtuluş Savaşı döneminde Ankara Hükümeti ile Moskova Antlaşmasını yapmış ve yardımlaşma politikaları oluşturulmuştur. Cumhuriyet döneminde ise dostluk süreci 1945 yılına kadar devam etmiş. Özellikle "I. 5 Yıllık Kalkınma Planı" Sovyet Rusya'nın desteği ile başarıya ulaşmıştır. (2012 yılında soruldu) SOVYET RUSYA'NIN ORTA ASYA POLİTİKASI 1. Rusların Orta Asya'daki yayılmacı siyaseti özellikle "1878 Berlin Antlaşması" sonrasında başlamıştır. 2. Rusya'nın Orta Asya'daki yayılmacı siyasetine karşı İsmail Gaspralı, Mehmet Emin Resulzade ve Mahmut Celalettin Paşa tarafından "dilde, işte ve fikirde birlik" anlayışı oluşturularak "Ceditçilik Hareketi" doğrultusunda mücadeleler başlatılmıştır. (2015 yılında soruldu.) 3. Rusya hakimiyetindeki Türkler ve diğer toplumlar 1905 İhtilalini gerçekleştirmiştir. Ayrıca yine aynı tarihte "Rusya Müslümanları Kongresi" toplanarak "Müslüman Birliği Partisi" kurulmuştur. 4. 1917'de “Rusya Müslüman Türk Kavimlerinin Haklarını Koruma Cemiyeti” kurularak "Türkistan Millî İstiklâl Ayaklanması" gerçekleştirilmiştir. Yine aynı tarihte “Bütün Rusya Müslümanlarının I. Kurultayı” gerçekleştirilmiştir. 5. Bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde önemli rol oynayan isimler ise "Yusuf Akçura" ve "İsmail Gaspıralı" olmuştur. 6. Ayrıca 1917 yılından itibaren "Kiriçkine Korbaşı Ergeş", "Zeki Velidi Togan" ve "Enver Paşa" tarafından Basmacı Hareketi başlatılmış ancak başarı sağlanamamıştır. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYA (1923 – 1939) Sürrealizm (Gerçeküstücülük) İkinci Dünya Savaşın Sebepleri 1. Birinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan antlaşmalarla kurulan yeni devletlerde milliyet esasının gözetilmemesi (sınırların etnik tabana göre çizilmemesi) 2. Birinci Dünya Savaşı sonrasında “Versay”, “Nöyyi”, “Saint Germain” ve “Triannon” anlaşmalarının imzalayan devletler için ağır şartlar içermesi ve imzalayan devletlerin bu duruma karşı çıkması. 3. Almanya ve İtalya’da totaliter rejimlerin ortaya çıkması Almanya’da “Nazizm” (Hayat Sahası), İtalya’da "Faşizm” (Kara Gömlekliler) 4. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımının devletlerin siyasi gelişmeleri etkilemesi 5. “Almanya”, “İtalya” ve “Japonya”nın yayılmacı siyaset izlemeye başlaması 6. İtalya’nın I. Dünya Savaşındaki hedeflerine (Akdeniz havzasına hakim olma düşüncesi) ulaşamaması 7. İtalya ve Almanya’nın İspanya’da Faşist "General Francisco Franco" yönetimine destek vermesi 8. Birinci Dünya Savaşı sonrasında dünya barışını sağlamaya yönelik gerçekleştirilen, XX. yüzyılın başlarında Avrupa’da ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Şair ve ressamlar, I. Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkım karşısında dehşete kapılmış, akılcı tutuma karşı tavır alarak bilinç dışının düşsel dünyasına yönelmeye başlamışlardır. Sürrealistler “düşüncenin aklın denetimi olmadan ve ahlak gibi engelleri hiçe sayarak ortaya konmasını” savunurlar. En önemli temsilcisi Salvador Dali’dir. ↘Milletler Cemiyetinin kurulması, ↘Küçük Antantın imzalanması, ↘Locarno Sözleşmesinin imzalanması, ↘Birant – Kellog Paktının oluşturulması, ↘Litvinov Paktının oluşturulması gelişmelerin başarı sağlayamaması. gibi Faşizm ve Nazizm’in Doğuşu …“Siyasi Düşünceler Tarihi” yazarı, faşizim ve nazizm ideolojilerinin doğuş sebeplerini şöyle izah ediyor: Her iki ideoloji de savaşın ve bozgunun çocuğudurlar. Yani bir öfke, bir hınç, bir isyan belirtirler. Ayrıca bu ideolojiler, sefalet ve buhrandan, işsizlikten ve açlıktan doğdular... Bir isyan ve bir ümitsizlik hamlesi olarak ortaya çıktılar… Cemil MERİÇ, Ümrandan Uygarlığa, s. 112 İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE YAYILMACI POLİTİKALAR Almanya İtalya ↘Gerçekleştirmeyi amaçladığı “Hayat Sahası Politikası” savaşın en önemli sebebini oluşturur. ↘İtalya’da Faşistlerin iktidara gelmesinde “Kara Gömleklilerin” yürüttüğü çalışmalar etkili olmuştur. ↘1933’te Nazi Partisi iktidara geldi. ↘1922’de “Benito Musolini"nin iktidara gelmesiyle Faşist politikalar uygulamaya başladı. ↘1935’te Fransa’ya ait Saar Bölgesini plebisitle (halkoylaması) ve 1936’da Fransa’ya ait Rennes Bölgesini işgal etti ↘1938’de Avusturya birleşti. (Anschluss) ile ↘1938’de Çekoslovakya’ya ait Südet Bölgesini işgal etti. (Münih Antlaşması ile) ↘Polonya ve Sovyet Rusya ile Danzig Sorunu ortaya çıkmıştır. ↘1938’de SSCB ile birlikte Polonya’yı işgal etmiştir. ↘“Bizim deniz” (Mare Nostrum) olarak ifade ettikleri Akdeniz havzasına hâkim olarak Roma İmparatorluğunu yeniden canlandırma politikası güttü. Bu amaçla AntiKomintern Paktı’na katılmıştır. ↘1936’da Habeşistan’ı işgal etti. ↘1939’da Arnavutluk’u işgal etti. Japonya ↘“Asya Asyalılarındır” düşüncesi doğrultusunda sömürgeci batılı devletlere karşı politikalar yürüttü. ↘1931’den itibaren “Yeni düzeni” ilan ederek Çin ve Kore topraklarında yayılmacı bir siyaset izledi. ↘Sovyet Rusya’ya karşı Antikomintern Paktı’na katılmıştır. ↘1936’da Çin’e ait Mançurya’yı tamamen işgal etti. Kara Gömlekliler (Camicie nere ya da Squadristi) İtalya’da Musolini’nin kurduğu Faşist Partinin yarı askeri silahlı gençlik kollarıdır. II. Dünya Savaşı sonrasında varlığına son verilmiştir. Hayat Sahası I. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın üzerinde bulunduğu toprakların Alman ırkına yeterli gelmeyeceğine ilişkin mevcut olan fikrin, Hitler tarafından Almanya’nın Avrupa’da yayılma politikasının bir gerekçesi olarak kabul edilmesi sonucunda ortaya çıkan kavramdır. Yatıştırma Politikası İngiltere Başbakanı Chamberlain’la özdeşleşen ve Almanya’nın yayılmacı politikalarına sınır koyarak göz yumma politikasıdır. Hitler’in esas ilgi alanının doğuda olduğuna inanan Chamberlain, SSCB’ye karşı Almanya’nın kendileriyle iş birliğine gireceğini düşünüyordu. Bu nedenle de Almanya’nın isteklerine karşı çıkmıyordu. Chamberlain, Münih Antlaşması ile Südet’i alan Hitler’in artık durarak kazandıklarını elinde tutmaya çalışacağını tahmin etti. Fakat 15 Martta Almanya, az sayıda Alman’ın yaşadığı Çekoslovakya’yı işgale başlayınca ve ardından Polonya’yı da işgal etmesiyle yatıştırma politikası sona erdi. Monroe Doktrini İkinci Dünya Savaşında Bloklaşma Müttefik Bloğu Mihver Bloğu İngiltere → Neville Chamberlain Almanya → Adolf Hitler Fransa → Henry Philippe Petain (Vichy Hükümeti) İtalya → Benito Mussolini (Duçe) SSCB → Joseph Stalin Japonya → İmparator Hirohito ABD → Franklin Roosevelt İkinci Dünya Savaşını Başlatan Gelişme ↘Monroe Doktrini ABD’nin 1827’de Avrupa ve Dünya siyasetinden çekildiğini tüm Dünya’ya açıkladığı bildiridir. Amacı Avrupalı devletlerinde Amerika kıtasındaki Amerikan politikalarına müdahale etmesini engellemekti. ↘ABD’nin Wilson İlkeleri ve I. Dünya Savaşı’na katılışı ve Avrupa’ya asker sevkiyatı Amerika’nın Monroe Doktrininden ilk ayrılışıdır. Savaştan sonra ABD, Paris Barış Konferansı sonrasında Avrupa ile ilgisini keserek Monroe Doktrini’ne geri dönmüştür. ↘Ancak ABD İkinci Dünya Savaşı esnasında (1941) Atlantik bildirini yayınlayarak dünya siyasetinde yeniden rol oynamaya başlamıştır. ↘II. Dünya Savaşı sonrasında yeniden bu siyasetine dönen ABD, SSCB tehdidine karşı Truman Doktrini yayınlayarak Soğuk Savaş Dönemini başlatmıştır. ↘Savaş 1 Eylül 1939’da “Almanya’nın Polonya’yı tamamen işgal etmesi” ve sonrasında SSCB’ye savaş ilan etmesi ve sonrasında İngiltere’nin “Yumuşama Politikasını” terk etmesi ile başlamıştır. Atlantik Bildirisi 1. Savaştan sonra toprak kazanılmayacak. 2. İlgili halkın onayı alınmadan toprak değişikliği yapılmayacak. 3. Uluslar kendi geleceklerini kendileri saptayacaklar (self-determinasyon). 4. Uluslararası iş birliği gerçekleştirilip geliştirilecek. 5. Temel ham maddelerden eşit biçimde faydalanılacak. 6. İnsanlar korku ve açlıktan kurtarılacak. 7. Açık denizlerde ticaret serbestliği gerçekleştirilecek. 8. Mihver Devletler silahtan arındırılacak ve savaştan sonra topyekûn silahsızlanmaya gidilecek. Maginot Hattı Fransız generalleri, 1930’larda dünyanın en güçlü savunma hattını kurmaya karar vererek Maginot Hattı’nı oluşturdular. II. Dünya Savaşı’na kadar hiç test edilmeyen bu hat, birbirinden bir top atımı uzaklıkta 50 savunma kulesi ve bunlara bağlantılı yer altı sığınaklarından oluşuyordu. Fransız’lar savaş başladığında Almanların kuzeyden savunmasız Belçika sınırından saldıracaklarını hesaplamışlar ve güçlerinin büyük bir kısmını bu bölgeye kaydırmışlardır. Almanlar ise Ardennes’de Fransız hatlarını yararak “aşılmaz” Maginot Hattı’nı geçtiler ve Belçika sınırına yığılmış Fransız ordularını arkadan sararak teslim aldılar. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA CEPHELER Avrupa Cephesi Kuzey Afrika Cephesi Asya Pasifik Cephesi 1. Bu cephede Almanya Hayat Sahasını gerçekleştirmek amacıyla SSCB, İngiltere ve Fransa’ya karşı mücadele etmiştir. 1. Bu cephede İtalya Akdeniz’e ve Süveyş Kanalına hâkim olmak amacıyla İngiltere’ye karşı mücadele etmiştir. 1. Atlantik Bildirisi: 14 Ağustos 1941'de ABD ve İngiltere tarafından yayılanlanan ve ABD'nin Monroe Doktrininden vazgeçtiği gelişmedir. 2. Bu cephe Almanya’nın Polonya’yı işgali ile başlamıştır. 2. İtalya İngiltere karşı “Süveyş Kanalı Harekâtını” başlatmış ancak başarısız olmuştur. 3. Almanya “Maginot Hattını” aşarak Fransa’yı işgal etmiştir. 3. ABD'nin Kuzey Afrika'ya (Fas) asker çıkarması sonrasında İtalya savaştan çekilmiştir. 4. Almanya, İngiltere’yi zor durumda bırakmak ve Fransa’ya yardım etmesini engellemek amacıyla Belçika, Hollanda ve Danimarka’yı işgal etmiştir. Ayrıca İngiltere’ye karşı “Kartal Hücumu”nu başlatmıştır. 4. İtalya bu cephede aldığı yenilgiler sonrasında Kuzey Afrikadaki bütün sömürgelerini kaybetmiştir. 3. Pearl Harlbour (İnci Limanı) Baskını: Roosevelt, Japonya’ya petrol ambargosu koyarak Japon ekonomisini yıprattı. Bu meseleyi diplomatik yollarla çözemeyen Japonya, 7 Aralık 1941’de ABD’nin Pasifik üstünlüğünü simgeleyen Hawaii takımadalarından Honolulu’daki deniz ve hava üssü Pearl Harlbour’a saldırdı. Kısa sürede ABD’nin Pasifik Donanması’yla hava filosunun büyük bölümü etkisiz hâle getirildi. Bu saldırı üzerine ABD savaşa girmiş oldu. Ancak Japonya’nın ABD’nin Hawai’deki petrol depolarını vurmaması ve askerî açıdan önemli bu üssü işgal etmemesi, harekâtın stratejik açıdan başarılı olmasını engelledi. 5. Almanya doğuya doğru Hayat Sahasını gerçekleştirmek amacıyla 1941’de SSCB’ye karşı “Barbarossa Harekâtını” başlatmıştır. ↘Almanya bu harekât esnasında SSCB’ye karşı “Stalingrat Savaşını” kaybederek geri çekilmek zorunda kalmıştır. 6. Sonrasında ABD’nin Fransa’yı Alman işgalinden kurtarmak amacıyla başlattığı “Normandiya Çıkarmasında” da başarısız oldu ve kayıtsız şartsız teslim antlaşması olan “San Fransisco Antlaşmasını” imzalamıştır. 4. Japonya, ABD’ye karşı Mercan Denizi ve Midway Savaşlarını kaybetmiştir. 5. Leyte Savaşında aldığı yenilgi ve ABD’nin “Hiroşima ve Nagazakiye attığı atom bombası” sonrasında Japonya teslim olmak zorunda kalmıştır. SAVAŞ ESNASINDA ve SONRASINDA YAPILAN KONFERANS ve ANTLAŞMALAR Savaş Devam Ederken Barışı Sağlamaya Yönelik Müttefikler Tarafından Gerçekleştirilen Konferans ve Antlaşmalar Casablanca Konferansı (14-24 Ocak 1943) Washington (Trident) Konferansı (12-26 Mayıs 1943) San Francisco Konferansı (7 Mayıs 1945) 1. Almanya’nın kayıtsız şartsız teslim olması ve Avrupa Cephesinin kapanmasına zemin hazırlayan antlaşma bu konferansta imzalanmıştır. 2. “Birleşmiş Miletler” kurulmuştur. Quebec Konferansı (14-24 Ağustos 1943) I. Moskova Konferansı (19-30 Ekim 1943) Kahire Konferansı (22-26 Kasım 1943) Tahran Konferansı (28 Kasım-1 Aralık 1943) II. Moskova Konferansı (9-20 Ekim 1944) Potsdam Konferansı (17 Temmuz – 2 Ağustos 1945) 1. Almanya’nın paylaşımına ilişkin antlaşma bu konferansta imzalanmıştır. 2. Bu doğrultuda Almanya (Berlin) ve Avusturya (Viyana) dört işgal bölgesine ayrılarak İngiltere, ABD, Fransa ve SSCB arasında paylaştırılmıştır. Polonya devletinin sınırları belirlenmiştir. Yalta Konferansı 1. Katılan Devletler: ABD, İngiltere ve SSCB 2. Toplanma Amacı: Savaş sonrasında Avrupa’nın siyasi yapısını şekillendirmek. Paris Barış Konferansı (10 Şubat 1947) 3. Konferansın Sonuçları 1. Almanya ve İtalya ile SSCB, Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Yunanistan ve Finlandiya arasında gerçekleştirilmiştir. ↘Birleşmiş Milletler Teşkilatının kurulması kararlaştırılmış ve üye olacak devletlerin statüsü belirlenmiştir. 2. İtalya, "Meis ve Oniki Adayı" Yunanistan’a bırakmıştır. ↘Avrupa’da savaş sonrasında demokratik yönetimlerin kurulması kararlaştırılmıştır. 3. Doğu Avrupa ülkeleri SSCB rejimine bağlı birer uydu devlet haline getirilmiştir. 4. II. Dünya Savaşını tamamen bitiren olay olarak kabul edilmektedir. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE TÜRK DIŞ POLİTİKASI 1923 - 1939 1923 ve 1932 Yılları Arası Türk Dış Politikası 1932 ve 1939 Yılları Arası Türk Dış Politikası 1. Irak (Musul) Sınırı Sorunu (1923 - 1926) 1. Milletler Cemiyetine Üyelik (1932) 2. Yabancı Okullar Sorunu (1924) 2. Vagon Lits Olayı (1933) 3. Bozkurt - Lotus Sorunu (1926) 3. Razgrat Olayı (1933) 4. Fener Rum Patrikanesi Sorunu (1926 / 1928) 4. Balkan Antantı (1934) 5. Etabli (Yerleşik) Sorunu (1926 - 1930) 5. Montreux Boğazlar Sözleşmesi (1936) 6. Adana-Mersin Demiryolu Anlaşmazlığı (1929) 6. Akdeniz Paktı (1936) 7. Borçlar Sorunu (1929 - 1932) 7. Sadabat Paktı (1937) Atatürk Dönemi Başbakanları İsmet İnönü (1923 – 1924) Ali Fethi Okyar (1924 – 1925) İsmet İnönü (1925 – 1937) Celal Bayar (1937 – 1938) Atatürk Dönemi Dışişleri Bakanları İsmet İnönü (1922 – 1924) Şükrü Kaya (1924 – 1925) Tevfik Rüştü Aras (1925 – 1938) Gazap Üzümleri “The Grapes of Wrath” 8. Nyon (Akdeniz) Konferansı (1937) 9. Hatay Sorunu (1936 - 1939) ↘1923-1930 yılları arasında Türk dış politikasının başlıca faaliyet alanını Lozan Antlaşması’ndan kalan sorunları gidermek olmuştur. ↘1932-1939 yılları arasında Türk dış politikasının başlıca faaliyet alanını II. Dünya Savaşı öncesinde Almanya ve İtalya'nın yayılmacı siyasetine karşı alınan önlemler oluşturmuştur. John Steinbeck'in yazdığı bu roman 1939 yılında yayınlanmış ve eser Pulitzer Ödülü kazanmıştır. Yazar, bu romanında Amerika'daki 1930'lu yıllarda ortaya çıkan ekonomik kriz dönemini ve insanlığın dramını ele almıştır. YABANCI OKULLAR SORUNU (Fransa) 1. Lozan sonrasında sorunun yeniden gündeme gelmesinde 1924’te çıkarılan “Tevhidi Tedrisat Kanunu” ile 1926 yılında çıkarılan “Maarif Teşkilatı Kanununa” Türkiye de okulu bulanan yabancı devletler ve Vatikan’ın tepki göstermesi etkili olmuştur. 2. Bu iki kanuna Fransa, İngiltere, Almanya, Sovyet Rusya, ABD, İtalya ve Avusturya tepki gösterirken Fransa ise konun görüşülmesi amacıyla Türkiye’ye başvurmuştur. ↘Ancak Türkiye konunun bir iç sorunu olduğunu ve konun görüşülmek istenmesinin “bağımsızlığımıza ve egemenliğimize” aykırı olduğunu ileri sürerek taviz vermemiştir. Atatürk Döneminde Yapılan Dostluk Antlaşmaları 1928’de İtalya Tarafsızlık ve Uzlaşma Antlaşması 1925’te SSCB ile Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması 1926’da Türk-İran Güvenlik ve Dostluk Antlaşması 1928’de Afganistan ile Türk-Afgan Dostluk ve İşbirliği Antlaşması MUSUL (IRAK SINIRI) SORUNU (İngiltere) 1. Lozan Konferansında görüşme konusu olmasına rağmen çözüme kavuşturulamamış ve konferans sonrasında Türkiye ile İngiltere arasında yapılacak görüşmelere bırakılmıştır. 2. Türkiye ve İngiltere arasında 1924 yılında sorunun çözümü için “Haliç Konferansı” toplanmış ancak anlaşmaya varılamamıştır. 3. Aynı yıl içerisinde konu Milletler Cemiyetine taşınmış ve cemiyet tarafından konuya ilişkin İngiltere yanlısı “Brüksel Hattı” belirlenmiştir. 4. Milletler Cemiyetindeki görüşmeler devam ederken 1924 yılında Hakkâri’de “Nasturi Ayaklanması” ve 1925-26 yılında Diyarbakır’da “Şeyh Sait Ayaklanması” meydana gelmiştir. 5. Bu iki olay nedeniyle içişlerinde sıkıntı yaşayan Türkiye taviz vermek zorunda kalmış ve Irak Hükümeti ile Ankara Antlaşmasını imzalamıştır. ANKARA ANTLAŞMASI (1926) ↘Brüksel Hattında öngörüldüğü gibi "Musul" ve "Kerkük" Irak’a; "Hakkâri" ise Türkiye’ye bırakılmıştır. ↘Musul petrollerinin % 10’luk vergi geliri 25 yıl süre ile Türkiye’ye bırakılmıştır. Uluslararası Adalet Divanı “La Haye” Uluslararası Adalet Divanı, Birleşmiş Milletler'in başlıca yargı organıdır. Uluslararası Adalet Divanı'nın merkezi Hollanda'nın Lahey kentindedir. Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi'nden seçilen 15 yargıçtan oluşur. Yargıçlar değişik ülkelerden seçilir, böylece dünyadaki değişik hukuk sistemlerinin temsil edilmesi amaçlanır. Divanın yetki alanı, bir uluslararası uyuşmazlıkta taraf olan ülkelerin kendisine getirdikleri davalar ile BM Antlaşması'nda ya da yürürlükteki uluslararası antlaşmalarda özellikle öngörülmüş konuları içine alır. Uluslararası Adalet Divanı Statüsü, BM Antlaşması'nın (BM Şartı) ayrılmaz bir parçasıdır ve Adalet Divanı'nın çalışma esaslarını belirler. BOZKURT – LOTUS SORUNU (Fransa) 1. Türkiye bandıralı Bozkurt gemisi ile Fransa bandıralı Lotus gemisinin Ege Denizinde çarpışması sonrasında Bozkurt gemisinin batması ortaya çıkan sorundur. 2. Milletler Cemiyetine bağlı “La Haye Adalet Divanında” görüşülen dava Türkiye lehine sonuçlanmıştır. 3. Bu davaya Türkiye’yi temsilen dönemin Adalet Bakanı “Mahmut Esat” (Bozkurt) katılmıştır. FENER RUM PATRİĞİ SORUNU (Yunanistan) 1. 1924 patrik olarak atanan kişiye Türkiye’nin tepki göstermesi ve patriğinde mübadeleye tabi olacağını belirtmesi ile ortaya çıkan sorundur. Mahmut Esat Bozkurt Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşlarından ve Türkiye'de hukuki temellerinin atılmasında katkılarda bulunmuş bir devlet adamıdır. Cumhuriyet döneminde maliye ve adalet bakanlığı görevlerinde bulunmuştur. Adalet Bakanlığı esnasında “Ankara Hukuk Mektebinin” açılmasını sağlamıştır.(1925) Bozkurt – Lotus Davasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni Lahey Uluslararası Adalet Divanı'nda temsil etmiştir. "Dost, düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler; bu memleketin efendisi Türklerdir. Saf Türk ırkından olmayanların Türk vatanında tek bir hakları vardır: Türklere hizmetçi olma, köle olma hakkı." sözü ve fikirleri doğrultusunda 1935 yılında Mason Locaları'nı kapatmıştır. 2. Yunanistan’ın konuyu La Haye Adalet Divanında görüşülmesi talebi Türkiye tarafından kabul edilmemiştir. 3. Sorun Patrik IV Konstantin’in istifası ile çözüme kavuşturulmuştur. ADANA – MERSİN DEMİRYOLU ANLAŞMAZLIĞI (Fransa) 1. Fransız şirketi tarafından işletilen bu hattın Türkiye tarafından millileştirilmek istenmesi sonucunda sorun olarak gündeme gelmiştir. 2. Türkiye 1929 yılında Adana – Mersin Demiryolu hattını devletleştirerek milli hale getirmiş ve sorunu sonlandırmıştır. Atatürk Döneminde Üye Olunan Uluslararası Kuruluşlar ve Konferanslar Briand-Kellog Paktı Litvinov Protokolü Cenevre Silahsızlanma Konferansı Milletler Cemiyeti Balkan Antantı Akdeniz Paktı Sadâbad Paktı Nyon Konferansı ETABLİ (YERLEŞİK) SORUNU (Yunanistan) 1. Lozan Konferansında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan “Nüfus Mübadelesi Antlaşması” ile, 2. Türkiye de yaşayan Rumlar ile Yunanistan da yaşayan Türklerin değiştirilmesi kararlaştırılmıştır. ↘Ancak İstanbul, Bozcaada ve Gökçeada Rumları ile Batı Trakya Türkleri bu değişimin dışında tutulmuştur. (2014 yılında soruldu) 3. 1926 yılında uygulanmaya başlanan bu antlaşma her iki devlet arasında anlaşmazlıkları beraberinde getirmiştir. 4. Etabli sorunu “La Haye Adalet Divanında” görüşülmüş ancak çözüme kavuşturulamamıştır. 5. Sorun 1930’da imzalanan “Türk – Yunan Dostluk Antlaşması” ile Lozan hükümleri doğrultusunda çözülmüştür. 6. Sorunun çözümünde Avrupa’da ortaya çıkan Alman ve İtalyan tehdidi etkili olmuştur. 7. Ayrıca bu antlaşma “Balkan Antantı’nın” yapılmasına zemin hazırlamış ve 1954 yılına kadar devam eden Türk – Yunan dostluğunu başlatmıştır. (1930’da başlayan Türk – Yunan dostluk sürecinin bozulmasında “Kıbrıs Sorunu” etkili olmuştur. Venizelos Mustafa Kemal ve Nobel Venizelos, Türk-Yunan ilişkilerinde ve Yakın Doğu’da barışın sağlanmasındaki büyük katkılarından dolayı Atatürk’ü 12 Ocak 1934’te Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Nobel Ödülü (İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi Ödülü) Nobel Ödülü, 27 Kasım 1895 tarihli ve 30 Aralık 1896 tarihinde Stockholm'de açıklanan vasiyetnamesiyle Alfred Nobel tarafından kurulan derneğin verdiği, insanlığa hizmet edenleri ödüllendirmek amacını taşıyan prestijli bir ödüldür. İlk Nobel Ödülleri 1901 tarihinde verilmeye başlanmıştır. Fizik, kimya, edebiyat, barış ve Fizyoloji veya Tıp ile ekonomi alanında başarılı kişilere verilmektedir. Nobel edebiyat ödülünü kazanan ilk Türk yazar ise "Kentinin melankolik ruhunun izlerini sürerken, kültürlerin birbirleriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulduğu için" Orhan Pamuk olmuştur. OSMANLI BORÇLAR SORUNU (Fransa) 1. Lozan Konferansında Osmanlı Borçları, Osmanlı Devletinden ayrılan ve toprak elde eden devletler arasında paylaştırılmış ve borçların “Frank ve Lira” üzerinden ödenmesi kararlaştırılmıştır. 2. Ancak 1929 yılında meydana gelen Dünya Ekonomik Bunalımı esnasında Türkiye’nin Lozan hükümlerini uygulayamaması nedeniyle sorun olmuştur. 3. Sorun ABD tarafından yayınlanan “Hoover Moratoryumu” ve Fransa ile imzalanan 1933 “Paris Antlaşması” doğrultusunda ek taksitlere bağlanarak ve bir süreliğine ertelenerek çözülmüştür. 1954 Osmanlı borçları Demokrat Parti döneminde (1954) tamamen ödenmiştir. Başvurma Zorunluluğu MİLLETLER CEMİYETİNE ÜYELİK ↘Türkiye “İspanya”nın daveti ve “Yunanistan”ın bu konudaki desteği sonrasında “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” anlayışı doğrultusunda 1932’de bu kuruluşa üye olmuştur. Millet Cemiyetinde Görüşülen Konularımız Milletler Cemiyetine Türkiyenin katılması içim yapılan öneri karşısında Mustafa Kemal şöyle dedi; “Başvurmayı düşünmüyoruz ama davet ederlerse katılırız.” Cemiyet “başvurma zorunluluğunu” uygulamaktan il kez vazgeçti ve 43 üyenin oy birliği ile Türkiyenin topluluğa davet edilmesine karar verdi. Musul (Irak Sınırı) Sorunu Bozkurt - Lotus Sorunu Etabli (Yerleşik) Sorunu Boğazlar Sorunu Hatay (Sancak) Sorunu VAGON LİTS OLAYI (Fransa) - RAZGRAD OLAYI (Bulgaristan) Milletler Cemiyetinde Görüşülen Konularımız VAGON LİTS OLAYI 1. İstanbul’da bulunan Vagon Lits şirketinin şirket çalışanlarının “Türkçe konuşmasını yasaklaması” ve yasağa uymayanları işten çıkarması ile ortaya çıkan sorundur. 2. Sorun protestoların artması sonrasında işçilerin işlerine geri dönmesi ile sona ermiştir. RAZGRAD OLAYI 1. Bulgaristan’daki Türk mezarlıklarının Bulgarlar tarafından tahrip edilmesi sonucunda ortaya çıkan sorundur. 2. Buna karşılık olarak İstanbul’da protestolar gerçekleştirilmiş ve Bulgar mezarlığına çiçek bırakılmıştır. Üye Olmadan Önce Musul Sorunu (-) Bozkurt - Lotus Sorunu (+) Etabli Sorunu Üye Olduktan Sonra Boğazlar Sorunu (+) Hatay Sorunu (+) BALKAN ANTANTI 1. Almaya ve İtalya’nın Avrupa’daki yayılmacı siyasetine karşı Balkan uluslarının oluşturduğu ittifaktır. 2. Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalanan ikili anlaşmalar ile kurulmuştur. 3. Yapılan antlaşmaların içeriğini sınırların korunması, gizli antlaşma yapılmaması ve birbirlerinin bağımsızlığına saygı oluşturmaktadır. 4. Balkanlarda yer almalarına rağmen “Bulgaristan” ve “Arnavutluk” bu ittifaka katılmamıştır. MONTREUX BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ ↘Bulgaristan’ın katılmamasında Yunanistan ile yaşadığı Batı Trakya ve Ege Denizi sorunu etkili olurken; Arnavutluk ise İtalya yanlısı politikası nedeniyle katılmamıştır. 1. Boğazlardaki uluslararası komisyon kaldırılarak boğazların yönetimi Türkiye’ye bırakılmıştır. BOĞAZLAR SORUNU 1. Lozan Konferansında Boğazlara ilişkin Türkiye’nin egemenliğini sınırlayan kararlara yer verilmiştir. Bu duruma son vermek isteyen Türkiye 1936 yılında değişen dünya şartlarını öne sürerek Milletler Cemiyetine başvurmuştur. 2. Milletler Cemiyetinde yapılan görüşmeler sonrasında Montreux Antlaşması yapılarak Türkiye boğazlar üzerindeki egemenliğini yeniden kazanmıştır. 3. Boğazlar konusunda Türkiye’nin haklı görülmesinde, ↘Almanya’nın Rennes bölgesini işgali ve Locarno Antlaşmasına son vermesi, ↘İtalya’nın Habeşistan’ı işgali, ↘Japonya’nın Mançurya’yı işgali etkili olmuştur. 4. Toplanan konferansa Türkiye, Avustralya, İngiltere, Bulgaristan, Fransa, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya katılmıştır. 2. Türkiye boğazlarda bulundurabilecektir. asker ve silah 3. Barış durumunda ticaret gemilerinin geçişi serbest olacak, savaş gemileri ise geçiş için önceden bilgi verecektir. savaş durumunda ise geçişlerin tamamı Türkiye’nin inisiyatifinde olacaktır. UYARI: Bu antlaşmayı hazırlandığı dönemde İtalya imzalamamıştır. Ayrıca bu antlaşma Türk – Sovyet ilişkilerini olumsuz yönde etkilemiştir. SADABAT PAKTI 1. İtalya’nın Habeşistan’ı işgali sonrasında Orta Doğu uluslarının oluşturduğu ittifaktır. 2. İran’ın Sadabat Sarayında Türkiye, Irak, İran ve Afganistan’ın katılımı ile yapılan “Orta Doğu Antlaşması” ile kurulmuştur. 3. Yapılan antlaşmanın içeriğini Milletler Cemiyetine bağlılık, birbirlerinin içişlerine saygı ve birbirlerine karşı saldırmazlık oluşturmaktadır. ↘Orta Doğu’da yer almasına rağmen Suriye Türkiye ile yaşadığı “Hatay sınırı sorunu” nedeniyle bu pakta katılmamıştır. Time Dergisine Kapak Olan Türkler Mustafa Kemal İsmet İnönü Şükrü Saraçoğlu Adnan Menderes Kenan Evren Mehmet Ali Ağca Naim Süleymanoğlu Mine Karakaş Dr. Mehmet Öz Recep Tayyip Erdoğan 4. Sadabat Paktı 1980 yılında başlayan “İran – Irak Savaşı” nedeniyle dağılmıştır. “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz” Mustafa Kemal ATATÜRK HATAY (İSKENDERUN SANCAĞI) SORUNU (Fransa) 1. Hatay, Misakı Milli sınırları içerisinde yer alsa da “1921 Ankara” ve “Lozan Antlaşması” ile Fransa mandaterliği altındaki Suriye bırakılmıştır. 2. Ancak 1936 yılında “Fransa’nın Suriye ve Lübnan üzerindeki mandaterliğini kaldırması” ile sorun Türkiye tarafından yeniden gündeme getirilmiştir. 3. Milletler Cemiyetinde görüşülen konu ile ilgili olarak “Sandler Raporu” hazırlanmış ve rapor doğrultusunda 1938 yılında “Hatay Türk Cumhuriyeti” kurulmuştur. ↘İlk Devlet Başkanı: Tayfur Sökmen ↘İlk Başbakanı: Abdurrahman Melek 4. 1939 yılında Hatay Türk Cumhuriyetinin aldığı Türkiye’ye katılım kararı ve yapılan halkoylaması sonucunda (Katılım için ayrıca Fransa ile Ankara Antlaşması yapılmıştır.) Hatay Türkiye topraklarına katılmıştır. Mustafa Kemal’in Kullandığı Takma İsimleri Şerif Bey Trablusgarp Savaşı sırasında gizlice Libya’ya geçmiştir. Enver Paşa birlikte Arap kıyafeti giyerek Mısır’dan geçmişlerdir. Bu sırada İstanbul’daki arkadaşlarına yazdığı mektuplarda “Şerif Bey” adını kullanmıştır. Asım Us Mustafa Kemal Atatürk, Ocak 1937’de, Hatay meselesi ile ilgili olarak, başında İsmet İnönü’nün bulunduğu hükümeti, bir makale yazarak eleştirir ve metni “Asım Us” adıyla 5 gün boyunca Baş Makale olarak gazetede yayınlar. ATATÜRK DÖNEMİNİN DİĞER DIŞ GELİŞMELERİ Küçük Antant (1921) ↘Alman tehdidine karşı Fransa, Belçika, Polonya, Çekoslovakya ve Balkan ulusları arasında gerçekleştirilen ittifaktır. Litvinov Protokolü (1929) ↘Sovyet Rusya’nın dünyadaki hızlı silahlanması engellemek ve savaşın siyaset aracı olarak kullanılmasını engellemek amacıyla hazırladığı protokoldür. ↘Türkiye bu protokolü hazırlandığı yıl imzalamıştır. Locarno Antlaşması (1925) ↘Avrupa’daki sorunların Milletler Cemiyetinde çözülmesi ve savaşa yer verilmemesi amacıyla yapılan antlaşmadır. (Asıl amacı Fransa’nın Alman saldırılarına karşı korunmasıdır.) ↘İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Polonya ve Çekoslovakya arasında imzalanmıştır. Briand-Kellog Paktı (1928) ↘ABD ve Fransa’nın dünyadaki hızlı silahlanması engellemek ve savaşın siyaset aracı olarak kullanılmasını engellemek amacıyla kurduğu ittifaktır. ↘Türkiye bu pakta 1928 yılında katılmıştır. Bu paktın imzalanması ile Türkiye’nin Musul sorunu ile kopan batı ile olan ilişkileri yeniden başlamıştır. Cenevre Konferansı (1932) ↘II. Dünya Savaşı öncesinde artan hızlı silahlanmayı engellemek amacıyla gerçekleştirilen konferanstır. Bu konferansa Türkiye’de katılmıştır. Akdeniz Paktı ↘İtalya’nın Akdeniz’deki yayılmacı siyasetine karşı İngiltere, Türkiye, Fransa, Yunanistan ve Yugoslavya arasında gerçekleştirilen ittifaktır. Nyon (Akdeniz) Konferansı ↘İngiltere, Bulgaristan, Mısır, Fransa, Yunanistan, Romanya, Türkiye, SSCB ve Yugoslavya’nın katılımı ile “Akdeniz’in güvenliği” konusunun görüşülmesi amacıyla toplanan konferanstır. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA TÜRKİYE Cumhurbaşkanı: İsmet İnönü Başbakanlar: Refik Saydam ve Şükrü Saraçoğlu İkinci Dünya Savaşında Türk Dış Politikası İkinci Dünya Savaşında Türkiye’de İç Siyaset ve Ekonomi 1. Savaşın başlaması ile birlikte Türkiye her iki blok arasında dengeli ve uzlaşmacı bir politika izlemiştir. 1. İkinci Dünya Savaşı Türkiye’yi daha çok ekonomik alanda olumsuz yönde etkilemiştir. 1938’da yürürlüğe giren “II. Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planı” uygulanamamıştır. 2. 1939’da İngiltere, Fransa ve Türkiye arasında "Yardımlaşma ve Barış (ittifak) Paktı" imzalanmıştır. 3. Almanya’nın Yunanistan’ı işgali sonrasında Almanya ile de “Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması” imzalanmıştır. 4. Özellikle Müttefik Devletler Türkiye’yi savaşa dâhil ederek Ortadoğu ve Balkanlara hâkim olmayı amaçlamışlardır. ↘Bu amaçla, Tahran Konferansı / Adana Görüşmesi (TC) / Moskova Konferansı / Quebec Konferansı / I - II Kahire Konferansını (TC) gerçekleştirmişlerdir. 5. Türkiye “San Francisco Konferansına” katılabilmek ve “Birleşmiş Milletlere” kurucu üye olarak katılabilmek amacıyla Kahire Konferansı sonrasında Almanya’ya savaş ilan etmiştir (23 Şubat 1945). 2. 18 Ocak 1940’ta bir dizi ekonomik ve askeri tedbirleri içeren “Milli Korunma Kanunu” çıkarılmıştır. Dünyada Komünizmin Yayılması Kore Devrimi ve Savaşı: Süreç 1946 yılında Kore İşçi Partisinin kurulması ile başlamıştır. 1948 seçimlerini sosyalistlerin kazanması 1950 ve 1953 yılları arasında yaşanan Kore İç Savaşını başlatmıştır. Savaş sonrasında 32. Enlemin Kuzeyi ve Güneyi olmak üzere iki farklı rejimle yönetilen devletler kurulmuştur. Küba Devrimi: 1953 – 1959 yılları arasında Fidel Castro, Che Guevara ve Raul Castro tarafından Kapitalist Batista Hükümetinin devrilmesini ifade eder. Çin Devrimi: “Mao Tse-Dung” önderliğindeki İşçi Partisinin iç sava sonrasında 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyetini kurması ile sonuçlanan süreci ifade eder. Bu Kanun Doğrultusunda Yapılan Çalışmalar ↘Yersiz fiyat artışlarını engellemek amacıyla "narh koyma" kararı alınmıştır. ↘"Petrol Ofisi" ile "Et ve Balık Kurumu" kurulmuştur. ↘"Ticaret Ofisi" ve "İaşe Müsteşarlığı" kurulmuştur. ↘Yüksek enflasyon nedeniyle “Varlık Vergisi” ve “Toprak Mahsulleri Vergisi” çıkarılmıştır. ↘1940’da “Köy Enstitüleri” kurulmuştur. 3. Edebiyatta sosyal gerçekçiliği ön plana alan “Garip Akımı” ve "Fütürizm Akımı" ortaya çıkmıştır. İstanbul Radyosu ve Türk Sanat Müziği İstanbul Radyosu sürekli yayına geçmiştir. İstanbul Konservatuarı ve Sanat Müziği 1940’ta İstanbul Konservatuvarının “kuramsal bir eğitim vermek” üzere açılması da Türk musikisi açısından önemli bir gelişme oldu. Sanat müziği ile ilgilenenler geniş kitlelere ulaşmak için halk müziğinden yararlandı. Sadettin Kaynak başta olmak üzere bazı bestekârlar ise halk türküsü tarzında şarkılar bestelediler. Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Hamiyet Yüceses, Perihan Altındağ Sözeri gibi dönemin önemli sanatçıları radyo programları ve taş plaklarla kendilerini halka tanıttılar İkili Yönetimler “Kore ve Almanya” SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ “müttefik olmayan sadece düşman olabilir” Georges Langlois GİRİŞ 1. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD ve SSCB’nin siyasi, ekonomik ve askeri strateji ve doktrinler ile birbirleriyle çatışmasını ifade eden dönemdir. Bu dönemde devletler sıcak bir çatışma ve savaşa girmeden anlaşmazlık ve çatışmalarını sürdürdüler. 2. Soğuk Savaşın “müttefik olmayan sadece düşman olabilir” mantığı blokların oluşmasında etkili olmuştur. 3. Bu dönemde ortaya çıkan Doğu Bloğu SSCB önderliğinde Sosyalizm ve Komünizmi yaymayı amaçlarken; Batı Bloğu ise ABD önderliğinde Kapitalist ve liberal politikaları yaymayı amaçlamıştır. 4. Soğuk Savaş sürecini başlatan olaylar “Yalta ve Potsdam Konferansı” kararları olmuştur. Ayrıca “Yüzdeler Antlaşması” ile Avrupa İngiltere ve SSCB arasında paylaşılmıştır. 5. Soğuk Savaş dönemini başlatan olay ise “Truman Doktrini” olmuştur. 6. Dönemin çatışması ise “Berlin Buhranı” ve “Kore Savaşı” olmuştur. 7. Doğu Bloğu: SSCB’nin başını çektiği bu blokta, Bulgaristan, Romanya, Çekoslakya, Polonya, Macaristan ve Demokratik Almanya yer almıştır. Ayrıca rejimleri doğrultusunda, Çin, Küba, Kuzey Kore, Kuzey Vietnam, Moğolistan, Venezüella ve zaman zaman Yugoslavya ile Arnavutluk bu bloğun önemli müttefiki olmuşlardır. Batı Bloğuna karşı Varşova Paktı bünyesinde bir araya gelmişlerdir. 8. Batı Bloğu: ABD’nin başını çektiği bu bloktaki devletler kapitalizmin temsilcisi olmuştur. Doğu Bloğuna karşı NATO bünyesinde bir araya gelmişlerdir. 9. “Soğuk Savaş” deyimini ilk kez 1947’de ABD’li “Bernard Baruch” kullanmıştır. 10. Soğuk Savaş Döneminin önemli sorunlarından biri Nükleer Silahlanma olmuştur. Nükleer silahların denetlenmesi amacıyla ABD tarafından “Baruch Planı” oluşturulmuş ve bu doğrultuda çalışmalar yürütülmüştür. İkinci Dünya savaşı sonrasında Kore’deki Japon faaliyetlerinin durdurulması görevi ABD ve SSCB’ye verilmiştir. Her iki devlet 38. Enlemi sınır kabul edip SSCB güdümünde Kuzey Kore’yi ve ABD güdümündeki Güney Kore’yi kurmuşlardır. İkinci Dünya Savaşı sondasında Almanya SSCB ve Batılı devletler arasında işgal bölgelerine ayrılmıştır. Bu durum Batı güdümündeki Federal Almanya ve SSCB güdümündeki Demokratik Almanya’nın kurulmasına zemin hazırlamıştır. İnsancıl Komünizm Çekoslovakya’da 1967’de Aleksander Dubcek liderliğinde “insancıl komünizm” hareketi başladı. Bu hareketin amacı, Çekoslovakya’da insan hürriyetini esas alan bir komünist sistemini uygulamaktı. Ancak “Varşova Paktı Ordusu” 21 Ağustos 1968’de Çekoslovakya’yı işgale başladı. Çeklerin “insancıl komünizm” hareketi başarısızlıkla sonuçlandı. Marshall Planı ve Çekoslovak Darbesi Marshall Planı’na karşılık SSCB de uyduları arasındaki ekonomik iş birliğini geliştirmek için, “Molotof Planı” ile ikili ticaret düzenini kurdu. Çekoslovakya başta olmak üzere bazı uydu ülkeler “Marshall Planı”na katılmak için büyük istek göstermiştir. SSCB’nin Çekoslovakya’da tam egemenlik kurabilmek amacıyla Şubat 1948’de gerçekleştirdiği “Çekoslovak Darbesi”nde bunun büyük bir etkisi vardır. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNİN ÇATIŞMALARI BATI BLOĞU DOĞU BLOĞU (Demir Perde Ülkeleri) 1. ABD’nin başını çektiği bu blok SSCB’nin yayılmasına karşı “çevreleme politikasını” uygulamıştır. 1. Batı Bloğunun kendisine karşı başlattığı çevreleme siyasetine karşı kendi rejimini yayma ve koruma faaliyetlerine girişmiştir. 2. Çevreleme politikası doğrultusunda “Truman Doktrinini” ve “Marshall Planını” yürürlüğe koymuştur. 2. Çevreleme siyasetine karşı Orta Doğu, Doğu Avrupa ve Uzak Asya da kendi rejimini korumaya yönelik faaliyetlerde bulunmuştur. 3. 1948’de Çekoslovakya (Prag) Darbesi sonrasında Sovyet tehdidine karşı “Batı Avrupa Birliğini” kurmuşlardır. 3. Batı Bloğunun Federal Almanya’yı kurması sonrasında Demokratik Almanya Devletini kurmuştur. Bu gelişmenin meydana gelmesinde Berlin Buhranı etkili olmuştur. Sonrasında Demokratik Almanya’dan Federal Almanya’ya kaçışların artmasıyla SSCB Berlin şehrinin tarafsız bölgeye çevrilmesini istemiş anacak bunun ABD ve İngiltere tarafından kabul görmemesi nedeniyle “Berlin Duvarını” örmüştür. 4. Kuzey Atlantik Paktını (NATO) Kurulması: SSCB’nin askeri tehditlerine karşılık 4 Nisan 1949’da 12 Batılı ülke (İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya, İzlanda, Danimarka, Lüksemburg, Norveç, Portekiz, ABD, Kanada) arasında kısa adı ile NATO (North Atlantik Treaty Organization) olan Kuzey Atlantik İttifakını kurdu. 5. Avrupa Konseyi’nin Kurulması: İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya, İrlanda, Danimarka, Lüksemburg, Norveç ve İsveç 5 Mayıs 1949’da Londra’da Avrupa Konseyini kurdular. Konseyin çalışma alanları, insan hakları, medya, hukuki iş birliği, sosyal dayanışma, sağlık, eğitim, kültür, spor, gençlik vb. olarak belirlenmiştir. 6. SEATO (Güney Doğu Asya Anlaşma Teşkilatı: SSCB ve Çin'in Asya da yayılmasını engellemek amacıyla ABD öncülüğünde gerçekleştirilmiştir. Bu teşkilat ABD, İngiltere, Fransa, Yeni Zelanda, Avustralya, Filipinler, Tayland, Pakistan’dan oluşmuştur. 7. Fransa tarafından “Schuman Bildirisi” yayınlanarak "Avrupa Birliği" fikri oluşturulmuştur. 4. ABD’nin kendisine karşı Truman Doktrini ve Marshall Planını uygulamaya koymasına karşılık olarak Doğu Bloğu ülkelerini de yanına alarak COMİNFORM’u kurmuş ve bu ülkeleri kapsayan “Molotof Planını” yürürlüğe koymuştur. 5. Ayrıca 1949’da kendi aralarında ekonomik işbirliğini sağlamayı amaçlayan COMECON’u kurmuşlardır. 6. 1949’da Batı Bloğunun askeri güç NATO’yu kurması üzerine 1955’te SSCB ve diğer Doğu Avrupa ülkeleri "Varşova Paktını" kurmuşlardır. Balkan Paktı (1953) SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİN DE TÜRKİYE Soğuk Savaş Döneminde Türk Dış Politikası Türkiye’nin NATO’ya üye olması Sovyetler Birliği ve onun nüfuzu altındaki Bulgaristan tarafından tepki ile karşılanmıştı. NATO’nun yanında Balkanlarda aktif politika izlemenin gerektiğine inanan Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan arasında 28 Şubat 1953’te “Dostluk ve İş Birliği Anlaşması” imzalanmıştır. 9 Ağustos 1954’te üç ülke arasında Bled Antlaşmasının imzalanmasıyla pakt kurulmuştur. ↘Soğuk Savaş Döneminde, ABD SSCB’nin yayılmacı politikalarına karşı jeostratejik konumundan dolayı Türkiye’yi kendi yanına çekmeyi amaçlamıştır. Türkiye ise SSCB’nin Boğazlar ve Doğu Anadolu’daki toprak ve askeri üs talebi ve baskıları ile Monreux Sözleşmesinin değiştirilmesini istemesi nedeniyle Batı Bloğu ile yakınlaşma içerisine girmiştir. Bu amaçla, 1. Truman Doktrini ve Marshall Planına dâhil oldu (1948) 2. Avrupa Konseyine kurulduğu yıl üye oldu (1949). 3. NATO’ya üye olmamasına rağmen NATO bünyesinde Kore’ye asker gönderdi (1951). 4. NATO’ya üye oldu (1952). 5. İngiltere'nin Kıbrıs'tan çekilmesi ile "Kıbrıs Sorunu" ortaya çıkmış ve 1930'da başlayan Türk Yunan dostluğu bozulmuştur. 6. 1955 yılında “Atatürk'ün Selanik'te doğduğu eve bomba atıldı” şeklindeki yalan haberle başlayan olaydır. Olay esnasında İstanbul'da gayri müslimlere karşı linç girişimi gerçekleştirilmiştir. 7. SSCB’nin Balkanlardaki yayılmacı politikalarına karşı "Balkan Paktını"; Ortadoğudaki yayılmacı politikalarına karşı “Bağdat Paktı’nın” (CENTO) kurulmasında önemli rol oynadı. 8. SURİYE BUNALIMI (1957): Suiye'nin SSCB yanlısı politikalar izlemesi nedeyle ortaya çıkan kısa süreli sınır tatbikatı sorunudur. Bağdat Paktı (1955) Bağdat Paktının temeli Türkiye-Irak arasında atılmış (24 Şubat 1955), daha sonra Pakta İngiltere, İran, Pakistan da katılmıştır. Arap Birliğini kurmak isteyen Arap ülkeleri ile bu ülkeleri yanına çekmek isteyen SSCB de bu Pakta tepki göstermiştir. 1958 Temmuzunda Irak’ta krallık rejiminin yıkılması sonucu yeni yönetim 24 Mart 1959’da, Bağdat Paktından çekildiğini resmen açıkladı. ABD bu gelişmelere rağmen Paktın devamından yana tavır sergiledi. Irak’ın ayrılmasından sonra Paktın merkezi Ankara oldu. Paktın adı 18 Ağustos 1959’da Merkezî Antlaşma Örgütü (CENTO) olarak değiştirildi. Bu şekliyle yirmi yıl devam eden örgüt, Pakistan ve İran’ın ayrılmasıyla hukuken olmasa bile fiilen sona ermiş oldu. • İç Hilal SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİN DE TÜRKİYE Soğuk Savaş Döneminde Türkiye’de İç Siyasi ve Ekonomik Gelişmeler Bizim tek eksiğimiz, hükûmet partisinin karşısında bir parti bulunmamasıdır. İsmet İnönü 1. II. Dünya Savaşı devam ederken 1945’te Nuri Demirağ tarafından "Milli Kalkınma Partisi" kurulmuş ancak uzun süreli olamamıştır. Soğuk Savaş Döneminde Amerikalı Spykman tarafından geliştirilen kuram ABD politikalarını önemli ölçüde etkilemiştir. Spykman, dünya egemenliği için İç Hilal iddia ediyordu. Spykman kuramını Şu iki cümleyle formüle etmişti; “İç Hilal, Avrasya’yı; Avrasya ise Dünya’yı denetler.” Başta ABD olmak üzere pek çok Batılı devlet, Soğuk Savaş Dönemi stratejilerini Spykman’ın bu görüşü üzerine inşa ettiler. Bu görüş SSCB’nin ABD’ye meydan okumaya başladığı 1950’lerde birçok uluslararası örgütlenmenin kurulmasında etkili oldu. Prof. Dr. B. ORAN, Türk Dış Politikası, c. I, s. 562 2. Bu demokratikleşme sürecinin başlamasında dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün 19 Mayıs 1945 yılında yaptığı konuşması etkili olmuş ve böylece demokrasiye yeşil ışık yakılmış oldu. 3. 1945 yılında CHP’li bazı milletvekilleri (Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü) “Dörtlü Takriri” hazırlayarak parti programı ve bazı kanunlarda (Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu vb) değişiklik yapılmasını önermiştir. 4. Bu önerinin reddedilmesi sonrasında bu dört milletvekili partiden ayrılarak “Demokrat Partiyi” kurmuşlardır (7 Ocak 1946). Bu partinin kurulması ile Türkiye de çok partili hayata geçilmiştir. 5. 1946'da "Tek Dereceli Seçim İlkesi" benimsenmiştir. 6. İlk çok partili seçimler bu partinin de katılımı ile 1947 yılında gerçekleştirilmiş ve CHP 397, DP 69, Bağımsızlar da 7 milletvekilliği kazandı. 7. 1948 yılında Demokrat Parti tarafından CHP politikalarını eleştiren "Hürriyet Misakı" yayınlanmıştır. Buna karşılık İsmet İnönü tarafından "12 Temmuz Beyannamesi" yayınlanmıştır. Bu beyanname sonrasında Fevzi Çakmak, Yusuf Hikmet Bayur, Kenan Öner, Osman Bölükbaşı, Sadık Aldoğan ve Yusuf Kemal Tengirşenk 20 Temmuz 1948 tarihinde Millet Partisi’ni kurulmuştur. 8. 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerden Demokrat Parti aldığı % 55,2 oy oranı ile birinci parti olarak çıkmıştır. Böylece CHP’den sonra iktidara gelen ilk parti olmuştur. (Beyaz Devrim) 9. 1950'de "Gizli Oy Açık Sayım İlkesi" benimsenmiştir. Bretton Woods Sistemi II. Dünya Savaşı sırasında Temmuz 1944'te ABD'nin küçük bir kasabası olan Bretton Woods'da toplanan Birleşmiş Milletler Para ve Finans konferansında ortaya çıkan iktisadi sistemdir. Bretton Woods uluslararası para idare sistemi, dünyanın önde gelen devletleri arasındaki ticari ve finansal işlemlerde uyulması gereken kuralları belirler. Bu sistem, dünya tarihinde ilk kez, bağımsız ulusdevletlerin kendi aralarında ortak bir parasal düzen üzerinde anlaşmaları sonucunda uygulamaya konulmuştur. Uluslararası para sisteminin kurallarını belirleyen bu anlaşma, “Dünya Bankası” ve “Uluslararası Para Fonu'nun” (IMF) kurulmasına karar vermiştir. (2013 yılında soruldu) Demokrat Parti (Adnan Menderes) Dönemi İç ve Dış Gelişmeleri (1950 – 1960) Ekonomik ve Sosyal Gelişmeler Siyasal Gelişmeler 1. Bu dönemin ekonomi politikası liberal ağırılıklı olmuştur. 1. Atatürk aleyhine işlenen suçlara ilişkin “Atatürk’ü Koruma Kanunu” çıkarılmıştır. 2. Marshall Planı dâhilinde alınan kredilerle tarımda makineleşme artmış ve tarımsal büyüme % 13’e kadar artmıştır. 2. Anıtkabir’in yapımı tamamlanarak Müzesinden buraya taşınmıştır. 3. 1954’te “Yabancı Semayeyi Teşvik Kanunu” çıkarılalar. Yabancı sermayeye petrol arama izni verilmiştir. 3. Devlet dairelerine, yalnızca Atatürk’ün resminin asılmasını sağlayacak bir genelge yayımlanmıştır. 4. Demiryolu yapımı artan ithal otomobil ve kamyon sayısına bağlı olarak durdurularak karayolu yapımına önem verilmiştir. 4. Atatürk’ün öngördüğü üniversite, Erzurum’da “Atatürk Üniversitesi” adıyla kurulmuştur. 5. Ekonomide her ne kadar liberal politikalara ağırlık verilse de bu dönemde 17 adet “Kamu İktisadi Teşekkülü” oluşturulmuştur. 5. Ayrıca “Orta Doğu Teknik Üniversitesi” de bu dönemde kurulmuştur. 6. 1955’ten itibaren bütçenin açık vermesine bağlı olarak 1958’de IMF’den ilk kez dış borç alınmıştır. 7. Köy Enstitüleri ve Halkevleri kapatılmıştır. 8. Din dersinin ilkokul programlarına girmesi; İmam-hatip okulları ve ilahiyat fakültelerinin açılması; ezanın tekrar Arapça okunması; devlet radyosunda Kur’an ve dini programlarına yer verilmesi gibi gelişmelerde yine bu dönemde gerçekleştirilmiştir. Atatürk’ün naaşı Etnografya 6. 1960’da meydana gelen İsmet İnönü’nün de içinde bulunduğu “Kayseri Olayı” sonrasında muhalefetin faaliyetlerini araştırmak ve muhalefeti sindirmek amacıyla "Vatan Cephesi" ve “Tahkikat Komisyonu” kurulmuştur. 7. 27 Mayıs 1960’ta gerçekleştirilen bir askeri darbe sonucu Demokrat Parti iktidarına son verilmiştir. 8. Bu dönemin dış politik gelişmeleri ise, Kore'ye asker gönderilmesi, NATO'ya üye olunması, Balkan Paktı ve Bağdat Paktının kurulması, Kıbrıs Sorunun ortaya çıkması, "6-7 Eylül Olaylarının" yaşanması, Kıbrıs Cumhuriyetinin kurulmasıdır. (2013 yılında soruldu) Helsinki Nihai Senedi YUMUŞAMA (DETANT) DÖNEMİ (Görüşmeler Çağı) Devletlerin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü, birbirlerinin içişlerine saygı, uluslararası ilişkilerde savaşın yasaklanması ve insan haklarının korunması bu senedin ana başlıklarını oluşturur. GİRİŞ 1. Uluslararası ilişkilerde, blokların gerginliğini azaltmak amacıyla görüşmelerin tercih edildiği dönemdir. 2. Doğu ve Batı Bloku arasındaki ilk ilişkiler, “1958 Berlin Krizi” sonrasında Cenevre’de Einsenhower ve Kruşçev arasında yapılan toplantılarla başladı. 3. Nükleer (Konvansiyonel) silahlanmanın artması sonrasında ABD Başkanı “John F. Kennedy” ve SSCB Başkanı “Nikita Kruşçev” 1961 yılında bir araya gelerek yumuşama sürecini başlattılar. Doğu Bloğunda Çözülme ↘Doğu Bloku içinde SSCB ile Çin arasında başlangıçtan beri devam eden güven bunalımı, ÇinABD yakınlaşmasında ve Bloklar arasındaki ilişkilerin başlamasında etkili oldu. ↘Yugoslavya, Çekoslovakya ve Romanya’nın SSCB güdümünden kurtulmak istemesi ve Batı ile diplomatik ilişkilere girmesi Doğu Blokunda SSCB’nin gücünün kırılması anlamını taşımaktaydı. ↘1968’de SSCB’nin Varşova Paktına bağlı güçleri kullanarak Çekoslovakya’yı işgali, Doğu Blokunda tepkilere yol açtı. Batı Bloğunda Çözülme ↘ABD’nin dünyadaki siyasi gelişmeler karşısında müttefiklerine Batı Bloku içinde de görüş ayrılıklarına neden oldu. Ardından Süveyş Krizi sonrasında Fransa’nın ABD’ye tepki olarak NATO’nun askerî kanadından çekilmesi ve aynı olay nedeniyle İngiltere’nin de ABD’ye cephe alması Batı Bloğunda sarsıntılar meydana getirdi. Baas Hareketi Baas Partisi, 1940’ta Şam’da kuruldu. “Yeniden doğuş” anlamına gelen Baas, Arap sosyalizminin yöntemleriyle Arap dünyasından bir yeniden doğuş gerçekleştirmeye çalışan siyasi anlayış ve partilere verilen isimdir. “Baas hareketinin amacı sosyalist bir sistemle yönetilen, birleşik, laik bir Arap toplumu kurmaktı.” Özel mülkiyeti güvence altına alan Baas sosyalizmi gelir adaleti, iç ve dış ticaretin denetimi, toprak mülkiyetinin kamu yararına sınırlandırılması, madenlerin ve doğal Kaynakların millîleştirilmesi, planlı kalkınma, işçilerin işletmelerin yönetimlerine katılması gibi ilkelere dayanıyordu. 1963’te Irak’ta, iktidara gelen Baas Partisi 1968’de yapılan darbeyle yönetime tam hâkim oldu. 1979’da ise yeni bir darbeyle Saddam Hüseyin tek başına yönetime geldi. Baas Partisinin iktidara geldiği iki ülke Irak ve Suriye’dir. YUMUŞAMA DÖNEMİ ETKİNLİKLERİ Ping – Pong Diplomasisi 1. Yumuşama Döneminin başlamasında etkili olan diğer bir olayda Çin ile ABD arasında gerçekleşen “Ping – Pong Diplomasisi”dir. 2. Nükleer Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri ↘SALT I (Stratejik Silahları Azaltma) (1972) Sadece savunma füzelerinin sınırlandırılmasının kararlaştırıldığı SALT-I Antlaşması, 26 Mayıs 1972’de Moskova’da imzalandı. Bu Antlaşma ile sorunların barışçı yollarla çözülmesi süreci başlatıldı. ABDSSCB ilişkilerinin temel esasları belirlendi. Görüşmelerin başladığı 1969 yılı “Yumuşama Dönemi’nin başlangıcı sayılmıştır. ↘SALT II (Stratejik Silahları Azaltma) (1979) 1979’da ABD ve SSCB arasından Viyana’da imzalanan SALT-II Antlaşması ile uzun menzilli nükleer silahlar sınırlandırıldı. Ancak SSCB’nin 1979’da Afganistan’ı işgali nedeniyle ABD kongresi bu antlaşmayı onaylamadı. 3. Helsinki Konferansı ve Helsinki Nihai Senedi (1975) ↘Arnavutluk dışında bütün Avrupa devletleriyle ABD ve Kanada’nın katıldığı Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Konferansı (AGIK) Helsinki’de toplandı. ↘Uzun görüşmeler neticesinde hazırlanan uluslararası ilişkilerde temel barış ve iş birliğini kapsayan “Sonuç Belgesi” (Helsinki Nihai Senedi) 1 Ağustos 1975’te imzalandı. 4. "Üçüncü Dünya Hareketi" olarakta bilinen "Bağlantısızlar Hareketi" başlatılmıştır. Amerika’nın Çin’e karşı yaklaşma siyasetini Çinliler cevapsız bırakmadı. Japonya’da dünya şampiyonası için bulunan Amerikan masa tenisi (ping-pong) takımı, 6 Nisan 1971 günü Çin’e davet edildi. Çoğunluğu Amerikalı olan yedi Batılı gazeteciye de giriş vizesi verildi. Amerikan masa tenisi takımı 14 Nisan 1971’de Çin Başbakanı tarafından kabul edildi. Ayný gün, ABD Başkanı Nixon da, yirmi yıldan beri Çin’e karşı uygulanmakta olan ticari ambargoyu kaldırdı. Amerika’ya gelmek isteyen Çinlilere vize verileceği bildirildi. Amerikan pingpong takımının yapmış olduğu bu ziyaretle Çin ile ABD arasında ilk temaslar başlamış oldu. Bu temaslardan sonra ABD Başkanı Nixon Şubat 1972’de Çin Halk Cumhuriyeti’ni ziyaret etti. Prof. Dr. Fahir ARMAOĞLU, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, U2 KRİZİ ve KÜBA BUHRANI U2 Krizi ↘ABD’ye ait U2 casus uçağının SSCB’nin sınırlarını ihlal etmesi ve düşürülmesi sonucunda ortaya çıkan olaydır. Bu kriz Küba krizi nedeniyle daha da derinleşerek devam etmiştir. Küba Krizi 1. Batista diktatörlüğünü yıkıp başa geçen “Fidel Castro’nun ekonomiyi millileştirme politikası ABD’nin ekonomisini olumsuz yönde etkilemiştir. (1959) 2. Bu duruma tepki gösteren ABD’nin Küba’da muhalifleri desteklemesi Küba’nın SSCB ile yakınlaşmasında etkili olmuştur. 3. Bu yakınlaşma SSCB’nin ABD’ye karşı Küba’ya uzun menzilli füze yerleştirmesiyle sonuçlanmıştır. 4. Bu füzelerin sökülmesi çağrısına SSCB’nin olumsuz yanıt vermesi üzerine ABD, Küba kıyılarını kuşatmış ve “Domuzlar Körfezi Çıkarması” ile Küba’ya saldırmıştır. 5. Her iki olay nükleer savaş olasılığını ortaya çıkarmış ve bu durum dünya da tepkiyle karşılanmıştır. Bu tepki nedeniyle ABD Küba’dan çekilmek zorunda kalmıştır. 6. Sonrasında SSCB Türkiye’deki “Jüpiter Füzelerinin” sökülmesi karşılığında “Küba Füzelerini” sökeceğini bildirmesi ve füzelerin karşılıklı sökülmesi ile kriz aşılmıştır. ↘Sovyet Rusya ile ABD arasında, özellikle buhran dönemlerinde yanlış anlaşılmaları önlemek için “Kırmızı Telefon Hattı” kurulmuştur. VİETNAM SAVAŞI 1. 1954 yılına kadar Fransa sömürgesi olan Vietnam Cenevre Antlaşma ile 17. paralel sınır kabul edilerek Kuzey Vietnam ve Güney Vietnam olarak kurulmuştur. 2. Ancak sosyalist olan Kuzey Vietnam’ın birleşmeyi kabul etmeyen Güney Vietnam’ı 1957’de işgal etmesiyle savaş başlamıştır. 3. 1964’te Kuzey Vietnam’ın “Tokin Körfezinde” ABD ait donanmayı bombalaması ile ABD, Fransa ve İngiltere de Güney Vietnam’ın yanında bu savaşa dâhil olmuştur. 4. Ancak ABD hem kamuoyundan destek alamaması hem de verdiği kayıplar nedeniyle mağlup olarak bu savaştan çekilmek zorunda kalmıştır. 5. Vietnam Barışı 27 Ocak 1973’te imzalanarak sonrasında Kuzey ve Güney birleşerek “Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti” kurulmuştur (1976). HİNDİSTAN ve PAKİSTAN’IN BAĞIMSIZLIĞI İLE KEŞMİR MESELESİ 1. 1763’ten itibaren İngiliz sömürgesi olan Hindistan’da bağımsızlık faaliyetleri “Mahatma Gandhi’nin çabaları ile 1917’de başlatılmıştır. 2. Bunun sonucunda 1935’te yeni bir anayasa hazırlayan İngilizler eyaletlerin yönetimini Hintli yöneticilere bırakmışlardır. Ayrıca Hint halkına yöneticilerini seçme hakkını tanımışlardır. 3. Bu sırada Hint egemenliğindeki Hintli Müslümanlar da “Muhammed Ali Cinnah” önderliğinde toplanarak Pakistan Devletini kurma kararını almışlardır. 4. Hindistan bağımsızlığını 15 Ağustos 1947’de İngiliz askerlerinin Hindistan’dan çekilmesi ile kazanmıştır. Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelerde ise Hindistan’a bağlı “Pakistan” adı ile özerk yapıda devlet kurulmuştur. (Pakistan’ın bu durumu 1971 yılına kadar sürmüştür.) 5. Keşmir Meselesi ↘1947’de Hindistan ve Pakistan’ın bağımsız olması ile “Pakistan, Hindistan ve Çin” arasında kalan Keşmir bölgesi verimli toprakları ve yeraltı zenginlikleri nedeniyle bu devletler arasında sorun olmuştur. ↘İlk çatışmalar 1948’de meydana gelirken bu çatışmaların savaşa dönüşmesi ise 1965’te olmuştur. Bu savaş esnasında Pakistan Batı Bloğu ve Çin ile yakınlaşırken Hindistan ise SSCB ile yakınlaşma sürecine girmiştir. ↘Savaş 1966’da Birleşmiş Milletler ve SSCB’nin araya girmesi ile imzalanan “Taşkent Deklarasyonu” ile sona erdirilmiştir. ↘Fakat anlaşmaya rağmen Keşmir meselesi Pakistan-Hindistan ilişkilerinde çözümlenemeyen bir sorun olarak günümüze kadar gelmiştir. SSCB’NİN AFGANİSTAN’I İŞGALİ 1. 1978’de SSCB ile “Dostluk, İyi Komşuluk ve İş Birliği Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Afgan hükümeti SSCB yanlısı bir politika izlemeye başlamıştır. 2. Halkın SSCB yanlısı yönetime karşı isyan başlatması sonrasında SSCB 27 Aralık 1979’da Afganistan’ı işgal etmiştir. 3. SSCB’nin Ortadoğu’ya doğru başlattığı yayılmacı siyaset nedeniyle Çin, Pakistan ve ABD bu sorunu Birleşmiş Milletlere taşımıştır. 4. Ülke içerisinde ise Afgan Mücahitleri hem SSCB’ye hem de Afgan Hükümetine karşı mücadele başlatmıştır. 5. 1982’de Afganistan sorununu çözmek üzere BM gözetiminde Afganistan, Pakistan, ABD ve SSCB’nin katılımıyla yapılan görüşmelerden sonra 14 Nisan 1988’de Afganistan sorununa son veren “Cenevre Anlaşması” imzalanmış ve 1989’da itibaren SSCB bölgeden bütün askerlerini çekmiştir. Mahatma Gandhi (1869-1948) BAĞLANTISIZLAR HAREKETİ (Üçüncü Dünya) (Barış İçin Birarada Yaşama) Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin siyasi ve ruhani lideri Hindistan’da resmî olarak “Ulus’un Babası” ilan edilmiştir ve doğum günü olan 2 Ekim “Gandhi Jayanti” adıyla millî tatil olarak kutlanır. Birleşmiş Milletler de 2007’de 2 Ekim gününü “Dünya Şiddete Hayır Günü” ilan etmiştir. Gandhi, 30 Ocak 1948’de bir Brahman tarafından öldürüldü. Ed: Neil KAGAN, Resimli Dünya Tarihi, s. 343 1. İkinci Dünya Savaşı sonrasında batılıların sömürgesi altında bulunan toplumlarda ortaya çıkan görüştür. 2. Doğu ve Batı Blokların dışında bağlantısız olarak kendini ifade eden bu gücün önde gelen devletleri Hindistan, Yugoslavya ve Mısır olmuştur. 3. Bu görüşü savunan devletler ilk toplantısını 1955’te Endonezya’nın Bandung şehrinde gerçekleştirmiştir. Konferansın amacı, bağımsızlığına yeni kavuşan Afrika ve Asya ülkelerinin ABD ve SSCB gibi iki büyük nükleer güç karşısında varlıklarını korumak için birlik ve dayanışmalarını sağlamaktı. 4. Bandung Konferansında belirlenen Barış içinde bir arada yaşama’nın beş ilkesi: ↘. Siyasi bağımsızlık, / ↘. Askerî ittifaklara katılmama, / ↘. Kendi topraklarında başka devletlere askerî üsse izin vermeme, / ↘. İkili ittifaklara girmeme, millî kurtuluş savalarını desteklemedir. 5. Bağlantısızlık hareketinin ilk teşkilatlı toplantısı Yugoslavya lideri Tito ile Mısır lideri Nâsır’ın öncüllüğünde 1961’de Belgrat’ta 25 bağlantısız ülkenin katılımıyla yapıldı. 6. Bandung Konferansı ve Belgrat Konferansı kararları üye ülkelerin farklı siyasi yapıları nedeniyle başarıyla uygulanamamış ancak milletler arası politikada Bağlantısızlık (Bağlantısızlar) akımını ortaya çıkarmıştır. 7. Bağlantısızlar son toplantısını 2014’da Cezayir'de gerçekleştirmiştir. 8. “Bağlantısızlık Hareketi”, 1960 yılında Birlemiş Milletlerin “Sömürge Altındaki Ülke ve Halklara Bağımsızlık Verilmesine İlişkin Bildiri”yi kabul etmesinde ve Doğu ve Batı Blokları dışında kalan çeşitli oluşum ve teşkilatların doğmasına imkân sağlamıştır. Barış İçin Bir Arada Yaşama (Bağlantısızlar Hareketi – Üçüncü Dünya) Dünya barışının sağlanabilmesi için uluslararası işbirliğine ve yeni politikalara ihtiyaç vardır. Sömürgecilik, emperyalizm ve bloklaşmanın olmadığı yeni bir dünya düzeni kurulmalıdır. Yeni siyasi anlayış, barış içinde bir arada yaşama ilkesi esasına dayandırılmalıdır. Jawaharlal NEHRU (Hindistan’ın ilk devlet başkanı) Süveyş Krizi 1956 yılında İsrail, İngiltere ve Fransa’nın oluşturduğu ittifak ile Mısır arasında yapılan savaştır. Mısır lideri Nâsır’ın Batılıların kontrolündeki Süveyş Kanalı’nı millîleştirdiğini açıklamasından sonra çıkan savaş, SSCB ve ABD’nin baskısı nedeniyle İngiltere ile Fransa’nın geri adım atmasıyla sona ermiştir. ARAP - İSRAİL SAVAŞLARI 1948 Arap – İsrail Savaşı (Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan, Irak / İsrail) 1. Sebebi: İsrail Devletinin kurulmasına Arap devletlerinin tepki göstermesi 2. İsrail’in üstünlüğü ile sonuçlanmıştır. İsrail Kudüs şehrinin bir bölümünü kendi topraklarına katmıştır. 3. Filistinli mülteci sorunu ortaya çıkmıştır. Arap milliyetçiliğinin güçlenmesine ve diğer savaşlara zemin hazırlamıştır. 1956 Mısır – İsrail Savaşı 1. Sebebi: Mısır’ın Süveyş Kanalını millileştirmesi ve İsrail’in buna tepki göstermesi. 2. Savaşın Gelişimi ↘Bu savaşta İngiltere ve Fransa Ortadoğu’daki çıkarları doğrultusunda İsrail ile birlikte hareket etmişlerdir. ↘İngiltere ve Fransa’nın aksine ABD ise “Eisenhower Doktrinini” yayınlayarak Arap ülkelerini kapsayan yardım paketini oluşturmuştur. ABD’nin böyle bir politika izlemesinde SSCB’nin Ortadoğu ülkeleri üzerinde hâkimiyet kurmak amacıyla başlattığı “Baas Hareketini” engellemek istemesi etkili olmuştur. ↘Eisenhower Doktrini sonrasında meydana gelen “Süveyş Krizi” ABD ve İngiltere’yi ilk kez karşı karşıya getirmiştir. YAHUDİ SORUNU 1. Orta Doğuda Yahudi yurdunun kurulması fikri ve çalışmaları 19. yüzyılda başlatılmıştır. 2. Bu amaçla 1896 yılında İsviçre’nin Basel şehrinde bir kongre toplanmış ve sonrasında “Teodor Herzl” tarafından dış borçların ödenmesi önerisi ile İkinci Abdülhamit’ten toprak talebinde bulunulmuş ancak kabul görmemiştir. 3. Birinci Dünya Savaşı esnasında İngiliz Dışişleri Bakanlı tarafından “Balfaour Deklarasyonu” yayınlanarak Filistin’de Yahudi devletinin kuruluşunun ilk aşaması oluşturulmuştur. 4. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Birleşmiş Milletlerin aldığı karar sonrasında “İsrail Devleti” kurulmuştur (1948). 5. Bu durum Arap – İsrail savaşlarının başlamasına ve günümüzde de devam eden Filistin Sorununa neden olmuştur. ARAP - İSRAİL SAVAŞLARI Mekik Diplomasisi ve Camp David Antlaşmaları (1978) 1. Sebebi: Mısır’ın Akabe Körfezini İsrail’e kapatması ve Ürdün’de İsrail’e karşı “Filistin Kurtuluş Örgütünün” (FKÖ) kurulması savaşın iki önemli sebebini oluşturur. 1. ABD Dışişleri “Henry Kissinger” tarafından başlatılan diplomatik görüşmeler (Mekik Diplomasisi) sonucunda taraflar arasında “Camp David Antlaşması” imzalanmıştır. 2. Savaşın Gelişimi Bu antlaşmaya göre, ↘Bu savaş esnasında ABD’nin İsrail’e silah yardımında bulunması SSCB yürüttüğü politikalarla Ortadoğu’da “Baas Hareketini” daha da güçlendirmiş ve böylece etkinliğini arttırmıştır. Ayrıca Baas Hareketinin Irak ve Suriye’de iktidara gelmesinde etkili olmuştur. ↘Filistin’e özerklik tanınacak, 1967 Altı Gün Savaşı (Mısır, Suriye, Ürdün / İsrail) ↘Savaş sonrasında İsrail Suriye’ye ait Golan Tepelerini ve Mısır’a ait Sina Yarımadasını ele geçrmiştir. 1973 – 1978 Yom Kippur Savaşı (Mısır, Suriye / İsrail) 1. Sebebi: Mısır ve Suriye’nin Altı Gün Savaşları ve öncesinde kaybettiği toprakları geri almak istemesi e temel sebebi oluşturur. 2. Savaşın Gelişimi ↘Mısır 1974 Sina Antlaşması ile Sina yarım adasındaki topraklarını geri almıştır. ↘Savaş esnasında Arap ülkelerinin batıya uyguladığı petrol ambargosu petrol krizine neden olmuştur. ↘ABD’nin savaş esnasında barışı sağlamaya yönelik faaliyetleri Ortadoğu’daki etkinliğini arttırmış ve İsrail ABD’ye bağımlı bir devlet haline gelmiştir. ↘İsrail, Suriye, Ürdün ve Mısır arasında barış görüşmeleri başlatılacaktı. 2. Bu antlaşmaya diğer Arap ülkelerinin tepki göstermesi nedeniyle planlanan bu barış görüşmeleri planlanan sürede imzalanamadı. 3. 26 Mart 1979’da bugünkü İsrail – Mısır sınırını belirleyen antlaşma Washington’da imzalandı. Ancak bu antlaşma Mısır’ın Arap dünyası tarafından dışlanmasına neden olmuştur. Bu süreçte Mısır Arap Birliğinden çıkarılmıştır. Uyarı: Mısır İsrail'i tanıyan ilk müslüman devlettir. FİLİSTİN SORUNU TÜRKİYE - İSRAİL İLİŞKİLERİ Adolf Hitler belgeselini ve Yahudilere yaptığı vahşeti tiksinti içerisinde izliyorum. Yahudilerin başta Filistin olmak üzere dünya üzerinde yaptığı ve yaptırdıkları zulmü anlatan belgeseli olan var mı? Osman Çalışır “Tarihçi” Filistin Sorunu 1. Mısır’ın Camp David Anlaşmasıyla İsrail ile barış yapması sonrasında 1980’lerden itibaren İsrail’e karşı mücadeleyi Filistin Kurtuluş Örgütü gerçekleştirmiştir. 2. 14 Kasım 1988’de toplanan “Filistin Ulusal Konseyi” tarafından Bağımsız “Filistin Devleti” ilan edilerek devlet başkanlığına “Yaser Arafat” seçilmiştir. 3. İsrail FKÖ’yü 1993 “Oslo Görüşmeleri” sonrasında Filistin halkının temsilcisi olarak tanımıştır. 4. Günümüzde İsrail’in Ürdün’e ait Golan Tepelerindeki işgalini sürdürmesi, Kudüs’ü başkent yaptığını açıklaması, 2002’de FKÖ’nün merkezi Ramallah’ı kuşatması, 2004’te Gazze üzerine “Refah Operasyonu’nu” gerçekleştirmesi, Gazze’de ve Batı Şeria’da yeni Yahudi yerleşim merkezleri oluşturması ve yine İsrail’in başladığı “Utanç Duvarı” inşası gibi olaylar sorunların çözülememesinin en önemli nedenleri olmuştur. 5. 2007’de İsrail ve Filistin arasında iki devletli çözüm esasına dayanan “Annapolis Toplantısı” yapıldıysa da sonuç alınamamıştır. İsrail – Türkiye İlişkileri 1. Türkiye İsrail’i tanıyan nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ilk devlettir. 2. Siyasi, askeri ve ticari alanda iki devlet arasında önemli işbirliği gerçekleştirilse de bu durum 2009’dan itibaren yerini gergin bir döneme bırakmıştır. Bunda, “Davos Zirvesi Krizi”, “Alçak Sandalye Krizi” ve “Mavi Marmara Olayı” etkili olmuştur. Mavi Marmara 90’larda zalimler biraz racon bilirdi. karıları çocukları köpekleri olurdu. yalnız kalan bir zalim allah’ı düşünürdü dur gevşeme. zulüm, allah’tan hariç! “ah o gemide ben de olsaydım eğer" mızrağı sallardım aştot’a kadar belki gider çirkin bir faşiste değer belki de bir masumun tam kafasına. ama savaş böyleymiş bazen siviller ölebilirlermiş devlet uğruna. 90’lar bitti artık onlar var ve hey siz devlete inanan bütün reziller cehennemde karşıma çıktığınızda öyle bir yumruk patlatacağım ki tam burnunuza hayatınız “gazze şeridi” gibi geçerken gözünüzden anlayacaksınız allah ne demek ahlak ne demek ve rüya… bu sözlerimi cennet ehline aynen ilet sevgilim: devletin bekasının da allah belasını versin malboranın da! ENOSİS (İlhak) TÜRK - YUNAN İLİŞKİLERİ Enosis, Megola İdea hedefi çerçevesinde Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını ifade etmektedir. Bu fikir ilk kez 1878 yılında Yunanistan tarafından gündeme getirilmiştir. Ana Britannica, c. VIII, s. 201 EOKA (Kıbrıs Mücadelesi Rum Örgütü) 1. Yunanistan “1829 Edirne Antlaşması” ile Osmanlı Devletinden ayrılarak bağımsız olmuştur. 2. Sonrasında Yunanistan, Batı Trakya, Doğu Trakya ve Batı Anadolu’da yayılmacı bir siyaset izlemiştir. 3. Birinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan “Paris Barı Konferansı” (18 Ocak 1919) ile Yunanistan’ın Anadolu’da (İzmir ve çevresi) gerçekleştireceği işgallerin hukuki zemini İtilaf Devletleri tarafından oluşturulmuştur. 4. Kurtuluş Savaşı esnasında Yunanistan ile Gediz, İnönü, Eskişehir – Kütahya, Sakarya ve Başkomutan Savaşları yapılmıştır. 5. Bu savaşların ardından yapılan “Mudanya Ateşkesi” ve “Lozan Antlaşması” ile Yunanistan’ın Anadolu’daki işgali sona erdirilmiştir. 6. Ancak Lozan sonrasında Türkiye ile Yunanistan arasında 1926 – 30 yıları arasında “Etabli (Yerleşik) Sorunu” yaşanmıştır. Ancak bu sorun 1930’da “Yunan Başbakanı Venizelos’un Türkiye’yi ziyareti” esnasında yapılan “Dostluk Antlaşması” ile sorun aşılmış ve 1954 yılına kadar devam edecek olan Türk – Yunan dostluğu başlamıştır. 7. Ortaya çıkan bu dostluk süreci Alman ve İtalyan tehdidine karşı 1934’te “Balkan Antantının” yapılmasına zemin hazırlamıştır. 8. Türk – Yunan Dostluğu 1954’te “Kıbrıs Sorununun” ortaya çıkması ile yeniden bozulmuştur. 9. Günümüzde “Kıbrıs Sorunu”, “Kıta Sahanlığı Sorunu”, “Kara Suları Sorunu” ve “Ege Adalarının Silahsızlandırılması Sorunu” gibi meseleler Türk – Yunan ilişkilerinin gerginliğini devam ettirmektedir. EOKA örgütü Kıbrıs Rumlarının Enosis amacını gerçekleştirmeyi hızlandırmak için İngiliz sömürge idaresine karşı olarak kurulmuştur. EOKA 1950’li yılların başlarında Kıbrıs Adası’nın Yunanistan’a bağlanması hedefine ulaşmak amacı ile Yorgo Grivas liderliğinde “gerilla savaşı” yapmak amacı ile kurulmuş bir gizli örgüttür. Grivas, 1951 yılında Kıbrıs’a gönüllüler toplayarak Yunanistan’a eğitime götürmüştür. 1954 yılında Yunanistan’dan getirdiği silahlar ve terör eğitimi alan savaşçıları ile Kıbrıs’a geri dönen Grivas, İngiliz askerî ve sivil hedeflerine terör saldırıları yaptı. Grivas 1958 yılından sonra ise Kıbrıslı Türkleri hedef seçmiştir. (2013 yılında soruldu) Akritas Planı 21 Nisan 1966 tarihli “Patris Gazetesi”nde yayınlanan bu plana göre Türk halkı ani bir saldırı ile yok edilecek ve Ada Yunanistan’a bağlanacaktı. Bu planın hazırlayıcıları arasında AKRİTAS kod adlı İçişleri Bakanı Yorgacis, Cumhurbaşkanı Makarios, Meclis Başkanı Klerides gibi isimler de bulunmaktaydı. Halil Gürdal GÜRAK, Kıbrıs, s. 141 Kıbrıs Sorunu 1. Kıbrıs, “Sokullu Mehmet Paşa” döneminde Osmanlı hâkimiyetine girmiştir (1571). 2. Kıbrıs, 1878 “Berlin Antlaşması” ile İngiltere’ye kiralanmıştır. 3. Birinci Dünya Savaşı esnasında Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın yanında yer almasına tepki gösteren İngiltere Kıbrıs’ı tamamen ilhak etmiştir. 4. “Lozan Antlaşması” ile Kıbrıs tamamen İngiltere’ye bırakılmıştır. 5. Ancak 1931’den itibaren Kıbrıslı Rumlar adayı Yunanistan’a bağlama fikri olan ENOSİS’i gerçekleştirmeye yönelik çalışmalar başlatmışlardır. Ayrıca ENOSİS’i gerçekleştirmek amacıyla 1950’de EOKA terör örgütünü kurmuşlardır. 6. 1954 yılında İngiltere’nin Kıbrıs’tan çekilmesi ile sorun “Birleşmiş Milletlere” taşınmıştır. 7. Birleşmiş Milletlerde yapılan görüşmeler sonrasında Türkiye ve Yunanistan arasında 1959'da “Zürih Antlaşması” imzalanmıştır. ↘Yapılan bu antlaşma doğrultusunda Türkiye, Yunanistan ve İngiltere arasında 1959'da Londra da yapılan görüşmeler sonrasında 1960 yılında “Kıbrıs Cumhuriyeti” kurulmuştur. ↘Ayrıca “Garantör Antlaşması” imzalanarak Türkiye ve Yunanistan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne garantör devlet olmuşlardır. (1960) ↘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devlet başkanlığına “Makaryos” (Mihail Hristodulu Muskos) başkan yardımcılığına ise “Fazıl Küçük” getirilmiştir. 8. EOKA tarafından 1960 - 63’lü yıllarda Türklere karşı tedhiş (yıldırma) hareketi başlatılmıştır. Buna karşılık Türkler tarafından “Türk Mukavemet Birliği” kurulmuştur. 9. 1963’te devlet başkanı Makaryos tarafından Anayasa değişikliği önerisinin getirilmesi Rumlar ve Türkler arasındaki gerginliği arttırmıştır. Bu gerginliğin sonucunda 24 Türk’ün şehit edilmesi ile sonuçlanan “Kanlı Noel Olayı” yaşanmıştır (24 Aralık 1963). 10. Bu olay sonrasında Türkiye adaya askeri müdahale kararı almıştır. Ancak bu karar sonrasında Türkiye ABD tarafından ikna edilmeye çalışılmıştır. Türkiye’nin bu duruma tepki göstermesi Türk – Amerikan ilişkilerinin bozulmasına neden olmuştur. 11. Rum saldırılarının davam etmesi ve “Akritas Planı” doğrultusunda EOKA’nın faaliyetlerini yoğunlaştırması nedeniyle Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş tarafından “Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi” kurulmuştur. (1967) 12. 1974’te EOKA’yı gerçekleştirmek amacıyla “Nicos Sampson” tarafından “Makaryos’a karşı darbe gerçekleştirilerek “Kıbrıs Elen Cumhuriyeti’nin” kurulduğu ilan edilmiştir. 13. Buna tepki gösteren Türkiye “1960 Garantörlük Antlaşmasına” dayanarak “Kıbrıs Barış Harekâtını” başlatmıştır (1974) Harekât sonrasında Türkiye’nin de desteği ile “Rauf Denktaş” tarafından “Kıbrıs Federe Türk Devleti” kurulmuştur. 14. 1983’te Birleşmiş Milletler tarafından Kıbrıs Rumlarının Kıbrıs Hükümeti olarak kabul edilmesi sonrasında Türk toplumu tarafından 15 Kasım 1983’te “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” kurulmuştur. EGE ADALARI SORUNU - KITA SAHANLIĞI SORUNU - KARASULARI SORUNU Ege Adaları Sorunu 1. Ege Adaları “İkinci Mehmet” Döneminde Osmanlı topraklarına katılmıştır. 2. Bu adalardan “Rodos ve Oniki Ada” “Uşi Antlaşması” ile geçici olarak İtalya’ya bırakılırken diğer “Ege Adaları” ise Balkan Savaşları sonrasında yapılan “Atina Antlaşması” ile Yunanistan’a bırakılmıştır. 3. Her iki kararda 1923 tarihli Lozan Antlaşmasında yeniden onaylanmıştır. UYARI: Sonuç olarak Lozan sonrasında Rodos ve Oniki ada tamamen İtalya’ya bırakılmış; Tavşan Adası, Bozcaada ve Gökçeada dışındaki bütün adalar Yunanistan’a bırakılmıştır. Kıta Sahanlığı Sorunu 1. Yunanistan’ın 1961’den itibaren özel şirketlere Ege Denizinde petrol arama lisansı vermesi sorunu ortaya çıkarmıştır. 2. Buna tepki gösteren Türkiye ise misilleme olarak “Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına” 1973’te Ege Denizinde petrol arama lisansı vermiştir. 3. 1975’te sorun her iki ülke tarafından “La Haye Uluslararası Adalet Divanına” götürülmüştür. 4. Adalet Divanında hazırlanan “Bern Deklarasyonu” ile her iki tarafında Egede petrol araması yasaklanarak sorun çözülmüştür. 4. Lozan’da alınan kararlardan biride “Ege Adalarının silahsızlandırılması” olmuştur. 5. 1964 – 1974 yılları arasında Yunanistan Ege Adalarını gizli ve açık bir şekilde farklı zamanlarda silahlandırma girişiminde bulunmuştur. Bu duruma Lozan Antlaşması gereği Türkiye ve NATO tepki göstermiştir. 6. Buna tepki gösteren Yunanistan ise NATO’nun askeri kanadından çekilmiştir. 7. 1997’den sonra Yunanistan’ın Kıbrıs’a yerleştirilmesi planlanan S-300 Füzelerini Girit Adasına yerleştirmek istemesi günümüzde de devam eden füze krizini beraberinde getirmiştir. Türkiye Ege Adalarının silahlandırılması durumunda KKTC'deki Türk askeri gücü kolordudan, ordu seviyesine çıkarılabileceği notasını vermiştir. Kara Sularının 12 Mile Çıkarılması Sorunu 1. 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile Türkiye ve Yunanistan’ın Ege Denizindeki karasuları "3 mil" olarak belirlenmiştir. Bu durum 1936’da Yunanistan ve 1964’te de Türkiye tarafından "6 mile" çıkarılmıştır. 2. 1974’te Yunanistan Egedeki karasularını "12 mile" çıkardığını Türkiye’ye bildirmiş ancak Yunanistan’ın bu kararı Türkiye tarafından kabul edilmemiştir. Bu nedenle sorun günümüz Türk – Yunan ilişkilerinin çözüm bekleyen meselelerinden biri olarak devam etmektedir.a 60’dan 80’e Müzik GÜNÜMÜZ TÜRK – YUNAN İLİŞKİLERİ Yakın tarihimizde, 1. Kıbrıs Meselesi (Adanın bölünmüşlüğü ve Rum kesiminin Avrupa Birliğine kabul edilmesi), 2. Kıta Sahanlığı Sorunu, 3. Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarma isteği, 4. Ege Adalarının Yunanistan tarafından silahlandırılmak istenmesi, 5. Akdeniz de petrol ve doğal gaz arama ve işletme meselesi, 6. Batı Trakya Türkleri ve Müslümanları sorunu, 7. Ege’de Fır Hattı Sorunu, 8. Makedonya’nın isminin tanınması gibi sorunlar Türkiye ile Yunanistan arasında çözüm bekleyen meseleler arasındadır. 9. Ayrıca Türkiye ile Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi arasında meydana gelen bu sorunlar Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan müzakerelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle Türkiye Rum Kesiminin 2012 Temmuz ve Aralık ayları arasındaki Avrupa Birliği dönem başkanlığı esnasında Avrupa Birliği ile olan bütün müzakereleri dondurma kararı almıştır. Uyarı: Kesilen bu müzakereler 25 Haziran 2013’te "Bölgesel Politikalar ve Yapısal Araçların Koordinasyonu" başlıklı 22. faslın açılmasıyla yeniden başlamıştır. 10. 2013 yılından itibaren Yunanistan'da başlayan ekonomik kriz ve sosyalist SRİZA partisinin iktidara gelmesi ile sorunların bir çoğu askıya alınmıştır. 1960’lı yıllarda bu müzik, Arap müziğinden alınan ezgilere sözler yazılması şeklinde farklılık gösterdi. Özellikle Orhan Gencebay ile tanınan arabesk müzik, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Hakkı Bulut ve İbrahim Tatlıses ile toplumun büyük kesiminde yaygınlaştı. 1960’lı yıllarda Fecri Ebcioğlu’nun öncülüğünde aranjman (düzenleme) tarzı müzik ortaya çıktı. 1965 yılında Türk müziğine yeni sesler kazandıran Altın Mikrofon Yarışması düzenlenmeye başlandı. Bu ilk yarışmada birinciliği kendi bestesi “Gençliğe Veda” ile Yıldırım Gürses aldı. Bu yarışmanın kazandırdığı müzisyenlerden Cem Karaca ve Erkin Koray, 60’larýn sonunda yaptıkları çalışmalarla Popüler Batı Müziği’ne yeni bir yön verdiler. Moğollar isimli grupla 1970’te “ileri teknikle zengin folklor ögelerini birleştirmek” amacıyla “Anadolurock” adı altında yeni bir müzik tarzından ilk kez bahsedildi. Bu tarzın önemli isimlerinden biri de Barış Manço oldu. On İki Ada 1913 Uşi Antlaşması ile İtalya’nın eline geçen On İki Ada, Musollini’nin devrilmesi ve İtalya’nın savaştan çekilmesi üzerine Almanlar tarafından işgal edildi. Almanya’nın teslim olmasından sonra da On İki Ada, Müttefiklerin eline geçti ve aynı yıl Yunanistan’a bırakıldı. İngiliz askerî yönetimi altında Paris’te, 27 Haziran 1946’da yapılan Dışileri Bakanları Konferansı’nda On İki Ada’nın Yunan hâkimiyetine geçmesi kabul edildi. Faruk SÖNMEZOĞLU, Türk Dış Politikası, s. 134 ERMENİSTAN – TÜRKİYE İLİŞKİLERİ 1. Ermeni Sorunu ilk kez “1878 Berlin Antlaşması” ile Osmanlı Devleti’nden Ermeniler üzerinde ıslahat yapmasının istemesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Günümüz Ermenistan – Türkiye İlişkileri ↘1990’lı yıllara kadar yıllarda SSCB’den ayrılarak bağımsız olan Ermenistan ile Türkiye arasında, 2. Bu süreçte Ermeniler bağımsızlıklarını elde etmek ve “Megali Armenia’yı” gerçekleştirmek amacıyla “Hınçak ve Taşnak Cemiyetlerini” kurmuşlardır. 1. Dağlı Karabağ’ın Ermenistan tarafından işgali, (Geniş bilgi için Bkz. “Küreselleşen Dünya Ünitesi”) 3. Günümüz “Sözde Ermeni Soykırımı Sorunu” ise Birinci Dünya Savaşı esnasında Hınçak - Taşnak Cemiyetlerinin kapatılması ve yöneticilerinin idam edilmesi ile 1915 yılında çıkarılan “Tehcir Kanununa” dayanmaktadır. 2. Bu işgal esnasında yaşanan “Hocalı Katliamı”, (Geniş bilgi için Bkz. “Küreselleşen Dünya Ünitesi”) 4. Kurtuluş Savaşı esnasında yine Hınçak ve Taşnak Cemiyet’i tarafından “Self Determinasyon” ilkesi doğrultusunda ve Mondros’un 24. Maddesi hükmünce Doğu Anadolu’da bir Ermenistan Devletinin kurulmasına yönelik faaliyetler yürütülmüştür. Ancak bu faaliyetler “Gümrü Antlaşması” ve “Lozan Konferansı” ile sona erdirilmiştir. 3. 1915 “Tehcir Kanunun” bir soykırım olduğunu başta “Fransa ve ABD” olmak üzere birçok devlet meclisine Ermenistan’ın onaylatmaya yönelik faaliyetleri günümüzde de çözülemeyen sorunlar olarak devam etmektedir. 5. 1970’li yıllarda Ermeni diasporası tarafından ASALA (Ermenistan Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu) terör örgütü kurulmuştur. 6. İlk eylemi 1973’te Los Angeles’te Başkonsolos Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir’in suikast sonucu katledilmesi olmuştur. Bu olaydan sonra Ermeni teröristler, genellikle yurt dışındaki Türk temsilcilerini ve diplomatlarını hedef alan terör faaliyetlerine giriştiler. ASALA 1973’ten 1994 yılına kadar 35 Türk diplomat ve görevliyi gerçekleştirdiği eylemelerle şehit etmiştir. 4. Türkiye Ermenistan’ın bu faaliyetlerine tepki olarak Ermenistan ile olan bütün diplomatik ilişkilerini kesmiş, hava sakasını Ermenistan’a kapatmış ve ayrıca “Akkaya ve Alican Gümrük Kapılarını” Ermenistan’a kapatmıştır. TÜRKİYE’DE BUNALIMLI YILLAR (1960 – 1983) 1. 27 Mayıs 1960’da askerî müdahalesi gerçekleştirilerek, a. DP iktidarına son verildi. b. Demokrasinin gelişimini kesintiye uğratan bu müdahale sonucunda anayasa yürürlükten kaldırılarak meclis kapatıldı. c. Cumhurbaşkanı, başbakan, pek çok bakan ve milletvekili yargılandı. Bu yargılama sonucunda Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi (1961). 7. Nisan 1973’te AP ve CHP’nin desteklediği emekli Oramiral “Fahri Korutürk” cumhurbaşkanı seçilirken 14 Ekim 1973’te genel seçimler yapılmıştır. 8. Oluşturulan bu hükümetler ülkede siyasi istikrarı sağlayamamıştır. Bu istikrarsızlık zamanla, iç huzursuzluk, siyasi anlaşmazlık ve ekonomik sıkıntıların artmasına yol açmıştır. 2. Bu süreç içerisinde Siyasi partiler, barolar, basın, ticaret odaları temsilcileri, sendikalar ve gençlik kuruluşlarından seçilerek oluşturulan Kurucu Meclis 1961 Anayasasını hazırlamıştır. Yeni anayasa 9 Temmuz 1961’de yapılan halk oylaması sonucunda kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Ayrıca siyasi parti faaliyetlerine izin verilerek “Milli Birlik Komitesi” tarafında seçim çalışmaları da başlatılmıştır. 9. Bunları ve meydana gelen terör ve şiddet olaylarını gerekçe göstererek Türk Silahlı Kuvvetleri 12 Eylül 1980’de var olan hükümeti ve meclisi feshederek yönetime el koymuştur. 1983 yılına kadar devam eden bu sürece Türk siyasal hayatında "12 Eylül Dönemi" adı verilmiştir. 4. 15 Ekim 1961’de yapılan seçimlere, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Adalet Partisi (AP), Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP), Yeni Türkiye Partisi (YTP) katılmıştır. Seçimler sonrasında yeni oluşturulan meclis “Cemal Gürsel’i” Cumhurbaşkanı seçmiştir. 11. Bu üç yıllık geçiş sürecinde, “Genelkurmay Başkanı Org. Kenan Evren” başkanlığında Milli Güvenlik Konseyi oluşturulmuştur. Aynı zamanda Kenan Evren devlet başkanlığı görevini; “Bülent Ulusu” ise başbakanlık görevini üstlenmiştir. 5. 1965 yılına kadar koalisyon hükümeti ile yönetilen Türkiye de 1965’te yapılan seçim sonrasında “Adalet Partisi” iktidara gelmiş ve “Süleyman Demirel Hükümeti” kurulmuştur. Bu parti 1969 seçimlerinde de birinci gelerek iktidarını sürdürmüştür. 12. Prof. Orhan Aldıkaçtı başkanlığında kurulan komisyonun hazırladığı anayasa 7 Kasım 1982’de halkoyuna sunularak kabul edilerek yürürlüğe konuşmuştur. Anayasanın kabulünden bir yıl sonra 6 Kasım 1983’te seçimler yapılmıştır. Bu seçimlere, Anavatan Partisi (ANAP), Halkçı Parti (HP) ve Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) katılmıştır. Bu seçimler sonucunda birinci parti olarak çıkan ANAP, “Turgut Özal” başkanlığında tek başına iktidar olmuştur. 6. Ordu tarafından 12 Mart 1971 muhtırasının yayımlanması sonrasında “Süleyman Demirel Hükümeti” istifa ederek “Nihat Erim Hükümeti” kurulmuştur. 10. 12 Eylül Dönemi boyunca bütün siyasi parti faaliyetleri durdurulmuş, parlamento, sendika ve dernekler kapatılmıştır. 60’dan 80’e Edebiyat 1960 - 1983 YILLARI ARASI TÜRKİYE EKONOMİSİ 1. 1960’tan itibaren planlı ve hızlı kalkınmayı hedefleyen yeni bir ekonomi anlayışı benimsenmiştir. Devletin ekonomik, sosyal, kültürel amaçlarının belirlenmesinde hükûmete danışmanlık yapmak ve belirlenen amaçlar için kalkınma planları hazırlamak amacıyla “Devlet Planlama Teşkilatı” (DPT) kurulmuştur (1960). Bu doğrultuda beş yıllık kalkınma planları yapılarak uygulamaya konulmuştur. 2. 1960-1970 yılları arasından uygulanan “ithal ikameci sanayileşme” ile daha önce ithal edilen tüketim mallarının ülkede üretimi amaçlanmıştır. 1970’li yıllardan itibaren “ileri ithal ikameci sanayileşme” benimsenerek dayanıklı tüketim mallarının yanında otomobilde üretilmeye başlanmıştır. 3. Ekonomide ithalata bağımlılık ve ihracatta durgunluk yaşanmasına rağmen 1960’lı yıllarda Avrupa’ya giden isçilerin ülkeye döviz transferleri ekonomiye önemli katkılar sağlamıştır. 4. Türkiye ekonomisi 1970’lerde ve özellikle bu dönemin ikinci yarısından enflasyon ve dış ödeme güçlükleri nedeniyle zor günler geçirmiştir. 5. Bu dönemde ↘. İstikrarsız koalisyon hükûmetleri, / ↘. 1973 petrol krizi, / ↘. Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle 1974 Amerikan ambargosu ve işçi dövizlerindeki azalma ekonomik gerilemeye neden oldu. 6. Türkiye’de 1977 yılında dış ticaret dengeleri bozulmaya başladı. 7. Ülkede birçok temel malda kuyruklar, karaborsa ve aşırı fiyat artışı görüldü. 8. Türk lirasının yabancı paralar karşısında değeri hızla düştü. 9. Ekonomideki bu kötü gidişi önlemek için çeşitli ekonomik programlar hazırlandı. Bu programlar içerisinde karma ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçişi sağlayan “24 Ocak Kararları” önemli bir yer almaktadır (1980). Edebiyatta 1950 sonrasında görülen edebî akımlar etkilerini 1960’lara kadar sürdürdü. Garipçilere karşı ortaya çıkan “İkinci Yeni Akımı” 1960’ların ortalarına kadar etkisini devam ettirdi. Bu akımın temsilcileri arasında Edip Cansever, İlhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Sezai Karakoç gibi isimler yer alır. Daha önceki dönemlerde başlayan “köy romancılığı” Fakir Baykurt’un “Yılanların Öcü”, Şevket Süreyya Aydemir’in “Toprak Uyanınca” eserleriyle ön plana çıkmıştır. Şiir alanında bu tarzın temsilcilerinden Nazım Hikmet ve Ahmet Arif gibi isimler sayılabilir. Dönemin diğer bir önemli ismi, şiirlerinde mistik anlayışı kullanan Necip Fazıl Kısakürek’tir. Şair, şiirlerini “Çile” adlı kitabında toplamıştır. Şairler yalnızca dünya görüşleriyle değil şiirleriyle de kendilerinden sonrakileri etkilemişlerdir. 1970’lerden itibaren toplumdaki politikleşmenin hızlanması, çarpık kentleşmenin meydana çıkardığı sorunlar ve işsizliğe bağlı dış göç, edebiyatın başlıca konularını oluşturdu. Attila İlhan, Adalet Ağaoğlu ve Vedat Türkali bu dönem romancıları içerisinde önemli bir yer tutar. Konularını genellikle halk hayatından ve Kurtuluş Savaşı’ndan alan Kemal Tahir bu döneme damgasını vuran yazarlarımızdandır. Haldun Taner konularını şehir hayatından seçerken hikâyelerinde ince gülmece ve hiciv anlayışını ustalıkla kullanmıştır. Tarık Buğra ise kişisel yaşantıların yanı sıra toplumsal ve tarihî meseleleri konu olarak seçmiştir. 60’dan 80’e Sinema KÜRESELLEŞEN DÜNYA SSCB’NİN DAĞILMASI “Görevimi kaygı içinde ama umutla bırakıyorum. Herkese iyi şanslar diliyorum.” Mihail GORBAÇOV 1. 1980’den itibaren SSCB’de değişiklikleri başlamıştır. Bunda, ↘Mevcut gelmesi, sosyalist düzenin politika işlemez hale ↘Bütün kaynaklarını nükleer silahlanmaya aktarmasının ekonomiyi olumsuz yönde etkilemesi önemli etkenlerdir. 2. Bu değişiklik dönemin devlet başkanı Mihail Gorbaçov’un “Glasnost” (açıklık) ve “Perestroyka”(yeniden yapılanma)’yı açıklaması ile başlamıştır. Amacı mevcut Sovyet Komünizmin yapısını değiştirerek daha demokratik bir yönetimi gerçekleştirmek ve ABD ile rekabet edebilecek bir ekonomik dinamizmi oluşturmak olmuştur. 3. Daha demokratik bir yönetimi oluşturmak ve değişim sürecinde halkın desteğini almak amacıyla Gorbaçov tarafından “Halk Temsilcileri Meclisi”ni kurulmuştur. 4. 1988’de “Sosyalist Teşebbüs Kanunu” çıkarılarak kapitalist sistemin üretimde başarıyı sağlayan yöntemleri sosyalist sistemin içinde kullanmaya çalışılmıştır. 5. Bu olaylar yaşanırken SSCB aldığı ani bir kararla Afganistan’dan çekilmiş ve bu durum hem içteki federal yapıda hem de Doğu Bloğunda saygınlık ve itibarının sarsılmasına neden olmuştur. 6. Bu olay sonrasında Baltık Ülkeleri’nde (Litvanya, Letonya ve Estonya) bağımsızlık faaliyetleri başlamıştır. Bu durumu engellemek ve çözüm bulmak isteyen SSCB yönetimi “Egemen Devletler Birliği Antlaşması” fikrini ortaya atmıştır. Antlaşma 10 cumhuriyet tarafından kabul edilerek imzalanmıştır. Yine de bu durum sorunları çözmemiş bu sefer de ordu bu duruma tepki göstererek “Mihail Gorbaçov’u” ev hapsine alıp “Rusya Federasyonu Meclisi Duma’yı” kuşatma altına alarak darbe girişiminde bulunmuştur. 7. Ancak hem halkın hem de Batılı devletlerin tepkisi nedeniyle bu girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 8. Bu karışıklıktan faydalanan diğer cumhuriyetlerin bağımsızlığını ilan etmesi, Kremlin Sarayına Rusya bayrağının çekilmesi, Gorbaçov’un istifa ederek Komünist Partiyi feshetmesi SSCB’nin sonunu getirmiştir. 1960’lı ve 1970’li yıllarda Türk Sineması toplumsal sorunlara ağırlık vererek gelişme göstermiştir. Metin Akpınar, Zeki Alaysa, Münir Özkul, Adile Naşit, Şener Şen ve Kemal Sunal sosyal içerikli konuları güldürü yoluyla işleyen filmlerde rol almışlardır. Orhan Gencebay’ın başrolünü oynadığı “Bir Teselli Ver” ile birlikte başlayan arabesk tarzı filmlerin yanında Amerikan kovboy filmlerinin örnek alındığı Türk filmleri de seyircinin beğenisine sunulmuştur. Bu dönemin önemli erkek oyuncuları arasında Cüneyt Arkın, Kartal Tibet, Ediz Hun, Tarık Akan, Tanju Gürsu, Tanju Korel; kadın oyunculardan ise Filiz Akın, Türkan Şoray, Fatma Girik ve Hülya Koçyiğit sayılabilir. 1963’te Metin Erksan’ın “Susuz Yaz” filmi, Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı” ödülünü kazanarak uluslararası alanda önemli bir ödülün sahibi oldu. Türk sinemasının gelişme göstermesiyle ilk kez 1964’te Antalya Film Festivali düzenlenmeye başlandı. Ömer Lütfi Akad, Metin Erksan ve Halit Refiğ dönemin önemli yönetmenlerindendir. SSCB'den Ayrılan Devletler Gürcistan Estonya Letonya Bağımsızlık Hareketleri Bağımsız Olan Türk Devletleri İlk Bağımsızlık Hareketlerinin Başladığı Devletler Azerbaycan Estonya, Letonya, Litvanya BERLİN DUVARININ YIKILMASI (İki Almanya’nın Birleşmesi) SSCB’nin uydusu olarak “Demokratik Almanya”nın kurulması, ardından Batı Bloğuna bağlı “Federal Almanya’nın kurulması ve ardında iki ülke arasında Berlin Duvarı’nın örülmesi Soğuk Savaş sürecinin en önemli sorunlarından biri olmuştur. İki kutuplu dünyanın sembollerinden biri olan Berlin Duvarı 14 Ocak 1990’dan sonra yıkılmaya başlandı. “Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl”ün iki Almanya’nın birleşmesiyle ilgili olarak, aşamalı şekilde birliği öngören planını SSCB’nin de kabul etmesiyle 3 Ekim 1990’da iki Almanya resmen birleşti. Litvanya Ukrayna Belarus Moldova İlk Bağımsızlık Bildirisini Yayınlayan Devlet Özbekistan Utanç Duvarı Rusya Federasyonu Azerbaycan Kırgızistan Kırgızistan Türkmenistan İlk Bağımsız Olan Devlet Gürcisatan Tacikistan Özbekistan Türkmenistan Kazakistan Ermenistan Rusya Federasyonu İlk Bağımsız Olan Türk Devleti Azerbaycan Kazakistan Orta Doğuda yeni utanç duvarı Güvenliğini sağlamak gerekçesi ile İsrail’in 2002’de inşasına başladığı duvarın uzunluğu 730 km olarak planlanmıştır. Her 200 metrede bir gözlem kulesi bulunan duvar, ortalama 8 metre yüksekliğindedir. Elektrikli tel örgülerle, derin ve dört metre genişlikte hendekler ile çevrilidir. Duvarın inşası BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile garanti altına alınan Filistinlilerin serbest dolaşım, çalışma, mülkiyet, sağlık ve eğitim hizmetlerine ulaşma haklarını engellemektedir. Bu nedenle BM Genel Kurulu 21 Ekim 2003’te duvarın inşasının durdurulmasını ve yıkılması kararlaştırmasına rağmen İsrail bu karara uymamıştır. SSCB'NİN DAĞILMASININ AVRUPA VE DÜNYA ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ SSCB’NİN DAĞILMASININ DOĞU AVRUPA’YA ETKİLERİ 1. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyet hegemonyasına karşı ilk başkaldırıyı gerçekleştiren Çekoslovakya, Macaristan ve Polonya başta olmak üzere Doğu Avrupa’daki tüm Sovyet uydusu ülkelerindeki aydınlar ve milliyetçiler harekete geçmiştir. 2. Süreç içerisinde Doğu Bloğu ülkeleri kendi ülkelerindeki Komünist rejimlerin tasfiyesi yoluna gitmişlerdir. 3. Romanya’da “Komünist Parti Lideri Çavuşesku Yönetimi” Aralık 1989'da yaygın halk gösterilerinin ardından gerçekleşen askeri müdahale ile devrilerek, kendisi ve karısı askeri bir mahkemenin, televizyonda iki saat boyunca yayınlanan yargılaması sonucu kurşuna dizilerek idam edilmiştir. 4. Bu devletlerden “Çekoslovakya” hiçbir çatışma olmadan “Çek Cumhuriyeti” ve “Slovakya” olarak ikiye ayrılmıştır. (Kadife Devrim – 1989)a SSCB’NİN DAĞILMASININ DÜNYA GÜÇLER DENGESİ ÜZERİNE ETKİLERİ (DEHŞET DENGESİ) 1. SSCB dağıldıktan sonra bağımsız olan bazı devletler Rusya Federasyonu önderliğinde ekonomik ve siyasi işbirliğini amaçlayan “Bağımsız Devletler Topluluğunu” kurmuştur. Ancak bu kuruluş hiçbir zaman SSCB’nin ulaştığı güce ulaşamamıştır. 2. SSCB’nin dağılmasıyla tek süper güç olarak kalan ABD petrol bölgelerine hâkim olmak amacıyla Ortadoğu’ya yönelmiştir. Bu süreçte özellikle 11 Eylül 2001’den itibaren ülkesinde artan terör olaylarının sebebi olduğu Afganistan’a, Nükleer silahlanmayı önlemek iddiasıyla Mart 2003’te de Irak’a askerî müdahalede bulundu. Afganistan’a yaptığı müdahale ile Orta Asya enerji kaynaklarına yakın olmayı amaçlarken, Irak’a yaptığı müdahale ve gerçekleştirdiği işgalle Basra petrolüne hâkim olmuştur. 3. Bu süreçte Avrupa Birliği, ABD’ye karşı dengeleyici güç unsuru olmaya çalıştıysa da birlik üyesi olan İngiltere’nin ABD’nin yanında yer alması bu durumu engellemiştir. SSCB ve Varşova Paktının Dağılması Sonrasında NATO Varşova Paktının dağılmasıyla kuruluş görev ve amaçlarını kaybeden NATO kendisini feshetmeyerek “dünya barışını sağlamayı” görev edinmiştir. Avrupa’nın bölünmüşlüğünü ortadan kaldırmayı amaçlamış ve bunu gerçekleştirmek amacıyla 1999’dan itibaren “Barış İçin Ortaklık” programını uygulamaya başlamıştır. 1999’daki genişleme süreciyle Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti NATO’ya katılmışlardır. 2004’te Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya birliğe üye olmuşlardır. 2009’da ise Arnavutluk ve Hırvatistan birliğe üye olmuşlardır. Genişleme sürecinde Makedonya’nın üyeliğini Yunanistan veto ederken, Kıbrıs Rum Kesimi’nin üyeliğini ise Türkiye veto etmiştir. 68 Hareketi 1968, dünya gençliğinin demokrasi adına başkaldırı yılıydı. Gençlik hareketleri, Batı Avrupa’yı, Kuzey Amerika’yı, Orta Doğu’yu, bazı Asya ülkelerini ve hatta Doğu Bloku ülkesi olan Çekoslovakya’yı etkiledi. Dünya ölçeğindeki bu hareketlilik Türkiye’de daha önceki yıllarda başlamış olan gençlik hareketlerine ivme kazandırdı. Özellikle üniversite gençliğinin eylemleri hızla tırmanışa geçti. Katma Değer Vergisi (KDV) ORTA ASYA TÜRK CUMHURİYETLERİ Biz bir millet, iki devletiz. Haydar Aliyev AZERBAYCAN ↘Azerbaycan Türkleri ilk kez 1918 yılında "Mehmet Emin Resulzâde" öncülüğünde bağımsız bir devlet kurmuşlardır. Ancak 1920 yılında SSCB hâkimiyetine girmiştir. SSCB’nin dağılma sürecinde "Ebulfeyz Elçibey" tarafından 1991 yılında yeniden bağımsız olmuştur. Türkiye’de Turgut Özel Hükümeti döneminde Katma Değer vergisi uygulamasına geçilmiştir. KIRGIZİSTAN ↘SSCB’nin dağılma sürecinde "Asker Akayev" tarafından 1991 yılında bağımsız olmuştur. Dişi Kurdun Rüyaları, Toprak Ana, Selvi Boylum Al Yazmalım, Cemile, Gün Olur Asra Bedel ve Dağlar Devrildiğinde eserleri ile bilinen Cengiz Aytmatov Kırgız edebiyatının en önemli temsilcisidir. Naim SÜLEYMANOĞLU “Cep Herkülü” ÖZBEKİSTAN ↘SSCB’nin dağılma sürecinde "İslam Kerimov" tarafından 1991 yılında bağımsız olmuştur. TÜRKMENİSTAN ↘SSCB’nin dağılma sürecinde "Saparmurad Niyazov" tarafından 1991 yılında bağımsız olmuştur. Kiril Alfabesinden Latin Alfabesine geçen ilk Orta Asya Türk devletidir. Ayrıca Türkmenistan yeraltı kaynakları (özellikle doğalgaz) bakımından önemli bir güçtür. KAZAKİSTAN ↘SSCB’nin dağılma sürecinde "Nursultan Nazarbayev" tarafından 1991 yılında bağımsız olmuştur. Kariyeri boyunca halter dalında üç olimpiyat altın madalyası, yedi Dünya Şampiyonluğu ve altı Avrupa Şampiyonluğu vardır. Tam 46 kez dünya rekoru kırmış Türk sporcudur. Ayrıca 1992 yılında “Dünyanın En İyi Sporcusu” seçilmiştir. SSCB DAĞILDIKTAN SONRA KURULAN ULUŞLARARASI KURULUŞLAR SSCB DAĞILDIKTAN SONRA KURULAN TÜRKİYE'DE KURULUŞLAR Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) 1. 1991’de “Almatı Zirvesi” sonucu SSCB’den ayrılan 11 ülke tarafından kurulmuştur. ↘Bu Birliğin Üyeleri: Azerbaycan, Ermenistan, Belarus (Beyaz Rusya), Kazakistan, Moldova, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, Ukrayna 2. Topluluğa Aralık 1993’te katılan Gürcistan, Rusya ile yaşadığı “2008 Güney Osetya Savaşı” sonrasında Meclis kararı ile 15 Ağustos 2008’de BDT’den ayrılmıştır. Türkmenistan ise 2005’te üyelikten ayrılmıştır. Şangay Beşlisi ve Şangay İş Birliği Örgütü 1. Enerjinin Dünya ekonomisindeki öneminin artmasıyla önemli enerji kaynaklarına sahip “Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan” 2006 “Şangay Beşlisini” kurmuşlardır. 2. Örgüt 2011’de “Özbekistan”ın da katılımı ile “Şangay İş Birliği Örgütü” adını almıştır. ↘Bu Birliğin Üyeleri: Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan Türk İş Birliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) ↘TİKA, 24 Ocak 1992’de başta Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ve Türkiye’ye komşu ülkeler olmak üzere; gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak, bu ülkelerle ekonomik, teknik, sosyokültürel ve eğitim alanlarında iş birliğini geliştirmek amacıyla kurulan bir teşkilattır. Karadeniz Ekonomik İş Birliği Teşkilatı ↘Türkiye’nin girişimi ile 19 Aralık 1990’da Ankara’da yapılan toplantıyla temelleri atılan "Karadeniz Ekonomik İş Birliği Teşkilatı (KEİ) Anlaşması", 25 Haziran 1992 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Zirve Toplantısı’nda imzalanarak resmen işlerlik kazanmıştır ↘Üye Ülkeler: Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Romanya, Rusya, Türkiye, Ukrayna, Yunanistan, Sırbistana Sihirli Kutu – Vizontele YUGOSLAVYANIN DAĞILMASI VE BOSNA SAVAŞI 1. Birinci Dünya Savaşı sonrasında toplanan 1919 Paris Antlaşması’yla Sırp-Hırvat ve Slovenlerden oluşan, krallıkla yönetilen Yugoslavya (Güney Slavları) devleti kurulmuştur. 2. İkinci Dünya Savaşı esnasında Yugoslavya Almanya’nın işgali altına girmiştir. Bu esnada Hırvatların oluşturduğu “Ustaşa Örgütü” ile Sırp milliyetçilerin oluşturduğu “Çetnik Örgütü” çatışma içinde olmuştur. 3. İkici Dünya Savaşı sonrasında “Tito” önderliğinde “Sosyalist Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti” kurulmuştur. 4. Tito’nun 1980’de ölümünden sonra Yugoslavya’yı oluşturan 6 federe cumhuriyetin cumhurbaşkanlarının devleti dönüşümlü olarak yönetmesiyle istikrar korunmuştur. 5. Ancak 1980’li yıllarda meydana gelen ekonomik bunalım Yugoslavya’daki istikrarı bozmuş ve aşırı milliyetçilerin başa geçmesine zemin hazırlamıştır. Bu durum Yugoslavya’nın parçalanma sürecini başlatmıştır (1987) 6. Birlik içinde yer alan Slovenya ve Hırvatistan Sırp Kökenli "Slobodan Miloşeviç"in başa geçmesine ve Yugoslavya Federal Ordusunun Sırpların kontrolüne geçmesine tepki göstererek 2 Ağustos 1990’da bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. 7. 1 Mart 1991’de Sırp-Hırvat çatışmaları başlaması 1995 yılına kadar devam eden iç savaşı beraberinde getirmiş ve dağılma süreci hızlanmıştır. Yugoslavya’dan Ayrılan Devletler Hırvatistan (1991) Slovenya (1991) Makedonya (1991) Bosna – Hersek (1992) Sırbistan (2006) Karadağ (2006) Kosova (2008) 8. 1992’de Bosna – Hersek’in bağımsızlığına tepki gösteren Sırbistan Büyük Sırbistan’ın kurulması amacıyla bu devlete savaş ilan etmiştir. Böylece 3 yıl boyunca devam eden “Bosna Savaşı” başlamıştır. 31 Ocak 1968’de gerçekleşen ilk yayın akışı şöyleydi: 18.30 - Test diası 19.15 - TRT yazısı ve sinyal müziği 19.25 - Anons ve sinyal müziği 19.30 - Posta açılışı anonsu 19.35 - Başlarken 19.55 - Devrim tarihi 20.00 - Haberler 20.10 - Hava durumu 20.15 - Çizgi film 20.21 - Belgesel 20.50 - Kapanış anonsu ve İstiklal Marşı Türkiye’de ilk renkli televizyon yayını 1984’te başladı. 1990’da ilk özel televizyon kanalının açılması ve 1994 yılında Özel Radyo ve Televizyon Yasası’nın çıkması ile çok sayıda özel radyo ve televizyon, yayın hayatına başladı. Türkiye’de yayına başlayan ilk televizyon kanalı ise Magic Box (Star TV)’dır. BOSNA SAVAŞI 1. Hırvat, Sırp ve Boşnak çatışması olarak başlayan savaş zamanla Sırpların Bosnalı Müslümanlara karşı soykırımına dönüşmüştür. Mülteci sorunuyla uğraşmak istemeyen Batılı devletlerin de etkisiyle Saraybosna, Gorajde, Serebrenika, Tuzla, Zepa ve Bihac 1993’te BM Güvenlik Konseyi tarafından güvenli bölge ilan edilmiştir. Bu güvenli bölgelere yerleştirilen BM Barış Gücü askerlerine savaştan kaçarak kendilerine sığınan çoğunluğu Boşnak sivil, kadın ve çocukları koruma görevi verilmiştir. 2. Ancak, Temmuz 1995’te General Ratko Mladiç komutasındaki Sırp güçleri, daha önce BM Güvenlik Konseyi tarafından “güvenli bölge” ilan edilmiş olan Doğu Bosna’daki Serebrenika’yı (BM bünyesindeki Hollandalı askerlerin şehri teslim etmesiyle) işgal etmiş; Bosnalı Müslümanlardan binlerce sivili topluca katletmiştir. 3. Bu katliam, NATO’yu da harekete geçirmiş ve 30 Ağustos 1995’te Sırp hedeflerine yönelik kapsamlı hava operasyonları başlatılmıştır. Üç hafta süren bu harekât sonucunda Sırplar ateşkes yapmayı kabul etmiştir. 4. 14 Aralık 1995’te Yugoslavya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviç ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franyo Tucman ve Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya Izzetbegoviç tarafından “Dayton Antlaşması” imzalanarak Bosna Savaşı sona erdi. Mavi Kelebeğin İzinde İnsanlık ve savaş suçlarının işlendiği bu savaş sırasında katliamları saklamak isteyen savaş suçluları, onlarca kilometre uzaklarda yeşillendirilerek gizlemek istedikleri toplu mezarlar oluşturdular. Bu mezarlar, normalden derin kazılarak mezar içine bırakılan metal parçalar ile manyetik değişkenlik taraması yapılması (uydu resimleri vs.) engellenmek suretiyle gizlenmek istendi. Bölgede inceleme yapan uzmanların toplu mezarların üzerinde yetişen yaban çiçeği Artemis ve bu çiçekten beslenen mavi kelebeklerin nüfusunda bir artış gözlemlemeleriyle bu güne kadar 370’ten fazla toplu mezar tespit edildi. Bosna Hersek’te mavi kelebeğin izinde her geçen gün yeni toplu mezarlar açığa çıkmaktadır. İran Devrimi İran – Irak Savaşı (1980 – 1988) Savaşın Sebebi ve Sonuçları Savaş Öncesinde İran 1. 1925’ten 1979 yılına kadar monarşinin hâkim olduğu İran da “Pehlevi Hanedan”ı yönetimi elinde bulundurmuştur. 2. 1978’de halk tarafından başlatılan isyan sürgünde bulunan “Ayetullah Humeyni’nin ülkeye dönmesiyle had safhaya ulaşmış ve şah hanedanı devrilerek "İran İslam Cumhuriyeti" kurulmuştur. 3. Bu tarihten itibaren İran dış politikada Bağlantısızlık İlkesini benimsemiştir. Savaş Öncesinde Irak 1. 1921’de bağımsız olan Irak’ta 1958 yılına kadar meşruti monarşi yönetimi uygulanmıştır. 2.1958’de gerçekleştirilen devrimle Cumhuriyet ilan edilmiştir. 3. 1968’den itibaren ise Irak yönetiminde SSCB yanlısı “Baas Partisi” (Saddam Hüseyin) etkili olmaya başlamıştır. →Her iki devletinde “Şattülarap Su Yolu” üzerinde etkili olmak istemesi en önemli etken olurken, Irak’ın "Camp David" sonrasında Mısır’dan boşalan Arap liderliğini üstlenmek istemesi ile İran’ın Basra Körfezine tamamen hâkim olmak istemesi de etkili olmuştur. Sekiz yıl süren savaş sonrasında, ↘İki devletin birbirlerinin petrol bölgelerini bombalaması sonucunda 150 milyar dolar civarında bir ekonomik kaynak yok oldu. ↘Savaştan sonra iki ülkede de ekonomik sıkıntılar yaşandı. ↘İran-Irak Savaşı ile Arap ülkelerinin taraf olması Arap birliğinin bozulmasına ve İsrail’in Orta Doğu’da daha serbest hareket etmesine zemin hazırladı. ↘Batılı devletler tarafsız olmalarına rağmen bu iki devlete silah satarak önemli bir gelir elde etmiş oldu. ↘Savaş esnasında ABD’nin yürüttüğü gizli politikalar savaş sonrasında ortaya çıkarılmış ve bu durum “İrangate Skandalına” neden olmuştur. Pehlevi Hanedanlığının 54 yıllık (1925-1979) iktidar dönemi, rejime sadık dostlar yetiştirdiği gibi karşıtlar da oluşturmuştur. Bu nedenle İran devrimi siyasi bakımdan dışlanmışların, dinî bakımdan rahatsız olanların ve gelir dağılımından yeterince pay alamayanların ortak paydada buluşmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. İran Devrimi, çarşı esnafı ile köylüyü, üniversite öğrencisi ile radikal Şii grupları aynı platformda buluşturan bir sürecin adıdır. İrangate Olayı İran İslam inkılabı ve bu sırada Tahran’daki ABD büyükelçiliğinin işgal edilmesi nedeniyle ABD-İran ilişkileri gerginleşmiş, ardından Eylül 1980’de İran’la Irak arasında savaş başlamıştı. Şah döneminde ordusunu Amerikan silahlarıyla donatmış olan İran, savaş nedeniyle hem yeni silah hem de yedek parça arayışı içindeydi. Humeyni rejiminin sıkışınca ABD’den İsrail aracılığıyla gizlice silah satın aldığı ve bu olayda Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi Yarbay Oliver North’un önemli bir rol oynadığı ortaya çıktı. 1986’da açılan soruşturmada North suçlu bulunurken Başkan Reagan’ın sorumluluğu bulunmadığı sonucuna varıldı. İrangate olayı ABD’nin çıkarlarını koruyabilmek için İran’a bile silah satabileceğini, İran’ın ise siyasi ilişkide bulunmadığı ABD’den silah alabileceğini gösterdi. Reel politika her zaman ve her zeminde faaliyetteydi. IRAK VE KÖRFEZ SAVAŞLARI Savaşın Sebepleri 1. Irak’ın, Kuveyt’in Osmanlı Devleti döneminde Basra vilayetine bağlı bir kaza olduğunu ve bu nedenle Irak’ın bir parçası olduğunu öne sürmesi. 2. Irak’ın, İran ile sekiz yıl süren savaş sebebiyle büyük ölçüde borçlanması. Borçlarını ödemek için kredi imkânı bulamaması ve yeni arayışlara girmesi. 3. Irak’ın, Kuveyt’in günlük limitten fazla petrol ürettiğini ve kendisini zarara sürüklediği iddiasıyla tazminat istemesi ve bunun Kuveyt tarafından kabul edilmemesi. Savaşın Başlaması ve Gelişimi 1. Bu isteklerinin kabul edilmemesi üzerine Irak 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’i işgal etmiştir. 2. BM Güvenlik Konseyi aldığı kararlarla bu işgali kınayarak Irak’tan, işgal ettiği topraklardan hemen ve şartsız olarak geri çekilmesini istedi. Verilen olumsuz cevap üzerine BM Güvenlik Konseyi 6 Ağustosta, Irak’a geniş kapsamlı ekonomik ambargo uygulanmasını kabul etti. 3. Yine BM tarafından Irak’a karşı askeri güç kullanılması kararı alınarak başını ABD ve İngiltere’nin çektiği koalisyon gücü oluşturulmuştur. 4. 17 Ocakta koalisyon güçlerinin hava saldırısını başlatması üzerine 28 Ocakta Irak ateşkes istemek zorunda kalmıştır. 5. BM’de yapılan görüşmeler sonrasında Irak’ın nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlardan arındırılması koşulu ile ekonomik ambargonun kalkacağı belirtilmiştir. 6. BM, 19 Nisan 1991’de aldığı 688 sayılı kararıyla, Irak hükûmetine 36. paralelin kuzeyi ile 32. paralelin güneyine uçak ve ağır silah geçirmeme yükümlülüğünü kabul ettirdi. 7. 36. Paralelin kuzeyindeki güvenliği sağlamak amacıyla Türkiye’nin “İncirlik Hava Üssünde” “Çevik Güç” kurulmuştur. 8. 1992 yılından 2002 yılına kadar Irak’ta BM ve “Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın” 400’ü aşkın inceleme sonrasında nükleer kitle imha silahına rastlanmamıştır. 9. Buna rağmen ABD ve İngiltere tarafından BM Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın Irak’a hava saldırısı başlatılmıştır. 10. Ardından başlatılan kara harekâtı sonrasında ABD ve İngiltere tarafından Bağdat’ın da ele geçirilmesi ile “Saddam Hüseyin” yönetimi devrilmiştir. 11. Tikrit’te yakalanan Devlet Başkanı Saddam Hüseyin 30 Şubat 2006’da idam edilmiştir. 12. Saddam sonrasında 13 Temmuz 2003’te “Geçici Irak Yönetim Konseyi” oluşturuldu ve BM nezdinde tanındı. 13. 30 Ocak 2005’te yapılan seçimler sonrasında “Celal Talabani” devlet başkanlığına seçilmiştir. 60’dan 80’e Tiyatro ORTADOĞU SU SORUNU 1. Orta Doğu’nun başlıca su kaynakları: Dicle, Fırat, Asi, Şeria ve Nil nehirleridir. Bu nehirlerin kaynaklarının ve denizlere döküldükleri yerlerin farklı ülkelerin topraklarında bulunmasından dolayı devletler arasında suyun paylaşılması ile ilgili gittikçe büyüyen sorunlara sebep olmuştur. 2. Nil Nehri, Mısır, Sudan ve Etiyopya; Şeria Nehri ise Ürdün, Suriye ile İsrail arasında suyun kullanımı konusunda ciddi sorunlara yol açmaktadır. 3. Asi Nehri, Lübnan’dan doğmakta, Suriye’den geçip Türkiye’den Akdeniz’e dökülmektedir. Bu nehir üzerinde Lübnan ve Suriye barajlar inşa etmiştir. Özellikle yaz aylarında Lübnan ve Suriye’nin yoğun sulama faaliyetlerinde bulunması Türkiye’nin, nehrin sularından yeteri kadar istifade etmesini engellerken Türkiye ve Suriye arasında da sorun oluşturmaktadır. 4. 1970’li yılların başlarından itibaren Türkiye’nin GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi)’ni uygulamak üzere çalışmalara başlaması, Dicle ve Fırat nehirlerinden yararlanan Suriye ve Irak tarafından tepkiyle karşılandı. Bu iki devlet, diğer Arap devletlerinden bazılarını da yanına alarak Türkiye’nin bu projesini engellemek için çalışmalar yaptı. 5. Türkiye, Atatürk Barajı’nda 13 Ocak 1990’dan itibaren su tutmaya başlayacağını ve bir ay süreyle Fırat Nehri’nin sularının akışını durduracağını açıkladı. Bu gelişme Suriye ve Irak’la Türkiye arasında Dicle ve Fırat’ın sularının kullanımı ve paylaşılmasından doğan “su sorunu” açıkça ortaya çıktı. 6. Sorunun çözümü için Türkiye tarafından Barış Suyu Projesi geliştirilse de yine Türkiye tarafından “Dicle üzerinde Ilısu Barajı” ve “Fırat üzerinde Bilecik Barajının” inşasının başlatılması sorunu derinleştirmiştir. 1960’lı yıllarda politik hayattaki canlılık tiyatroya yansımış, köy, gecekondu ve göç sorunları oyunlara konu olmuştur. Keşanlı Ali Destanı, Yedi Kocalı Hürmüz, Kanlı Nigar, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Üç Karagöz, Kurban, Sultan Gelin, dönemin farklı özelliklerini yansıtan eserlerdir. Haldun Taner, Turgut Özakman, Orhan Asena, Cahit Atay, Turan Oflazoğlu, Necati Cumali, Recep Bilginer dönemin önemli tiyatro yazarlarıdır. Geçmişte başlayan millîleşme ve anti-emperyalist düşüncenin etkisiyle 1970-1980’li yıllar artık yabancı oyunlardan ziyade yerli oyunların sahnelendiği yıllar olmuştur. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) 17 Temmuz 1962’de kabul edilen bir yasayla kuruldu. Kuruluşun amacı ise “Kalkınma planları doğrultusunda bilimsel araştırmalar yapmak ve yaptırmak, bu araştırmalar arasında eş güdüm sağlamak.” olarak belirlendi. İşçi Dövizleri Bu yılların bir özelliği de Türkiye’nin Avrupa’ya işçi göndermesi ile bu işçilerin ülkeye yüksek miktarlarda döviz yollamış olmasıydı. 1963’te sıfıra yakın olan işçi döviz transferleri, 1970’te 273 milyon dolara, 1972’de ise 740 milyon dolara, yani ülkenin toplam mal ihracat gelirine eşit düzeye gelmişti. 1980’LERDEN İTİBAREN TÜRKİYE Siyasi Gelişmeler Ekonomik Gelişmeler 1. 12 Eylül Dönemi sonrasında yapılan ilk seçim sonrasında “Turgut Özal” liderliğindeki “Anavatan Partisi” (ANAP) iktidara gelmiştir. (1983) 1. 24 Ocak 1980’de alınan kararlar Türk ekonomi anlayışında bir dönüm noktası olmuştur. Bu kararlara göre ödemeler dengesini düzeltmek, enflasyonu düşürmek, serbest piyasa ekonomisine geçmek ve ihracata yönelik üretimi teşvik etmek temel önceliklerdi. İhracatı artırmak için özel sektöre düşük faizli kredi verilmesi, vergi iadesi ve ucuz döviz bulmada yardım gibi kolaylıklar sağlandı. 3. 1987’de yapılan referandum ile 12 Eylül askerî müdahalesi sonucunda siyaset yasağı konan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş’in siyasi yasakları kalkmıştır. Ayrıca o dönemde kapatılan partilerin yeniden kurulmasına izin verilmiştir. 4. 31 Ekim 1989’da TBMM kararıyla cumhurbaşkanı olan “Turgut Özal”ın yerine “Yıldırım Akbulut” başbakan olmuştur. 5. 1991 seçimleri sonucunda “Süleyman Demirel” başbakanlığında “DYPSHP Koalisyon hükûmeti” kuruldu. 6. Turgut Özal’ın 1993 yılında ölümü ile Süleyman Demirel cumhurbaşkanı oldu. Süleyman Demirel’in yerine “Tansu Çiller DYP genel başkanı ve Türkiye’nin ilk kadın başbakanı oldu”. 7. 1995 ile 2001 yılları arasından Türkiye’yi Necmettin Erbakan, Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit başbakanlığındaki koalisyon hükûmetleri yönetti. 8. Mayıs 2000’de “Ahmet Necdet Sezer” cumhurbaşkanı seçildi. 9. 2002, 2007 ve 2011’de yapılan seçimlerde tek başına iktidara gelen “Adalet ve Kalkınma Partisi” (AKP)’nin kurduğu hükûmet ülkeyi yönetmektedir. Görev süresi dolan Ahmet Necdet Sezer’in yerine 2007’de “Abdullah Gül” cumhurbaşkanı seçilmiştir. 2. 1997, 1998, 2001 ve 2008 yıllarında yaşanan ekonomik krizler Türk ekonomisini olumsuz etkilemiştir. Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve dış ticaret açığını kapatabilmek için IMF (Uluslararası Para Fonu) ile anlaşmalar imzalanmıştır. 3. Ocak 2005’ten itibaren Türk lirasından altı sıfır silinmiştir. 4. Serbest piyasa ekonomisinin temel şartlarından biri olan devletin ekonomi üzerindeki kontrolünü ortadan kaldırmak için “Özelleştirme Yüksek Kurulu” gibi kurumlar kuruldu. Merkez Bankası, hazırlanan kanunlarla hükûmetlerin bankalar üzerindeki etkisini ortadan kaldıracak bağımsız bir yapıya kavuşturuldu. ENERJİ VE TÜRKİYE Rakamlarla GAP 1. SSCB’nin dağılması ve iki kutuplu dünya düzeninin yıkılmasıyla Türkiye’nin temel dış politika dinamiklerinde büyük bir değişim olmuştur. Bu çerçevede Türk dış politikasının esasları yeniden belirlenmeye çalışılmıştır. Bu dönemde Türkiye, ↘Türk topluluklarının da bulunduğu Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya’da siyasi ve ekonomik iş birliği olanakları yakalarken etnik-dinî çatışmaların ortaya çıkardığı güvenlik sorunlarından olumsuz etkilenmiştir. ↘Körfez Savaşlarından sonra Orta Doğu Bölgesi, Türkiye için güvenlik tehlikesi oluşturan bir alan hâline gelmiştir. 2. Rusya’nın Hazar petrolleri ve Orta Asya’nın zengin enerji kaynakları üzerindeki etkisini azaltmak isteyen Batılı Devletler, Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üzerinden bir enerji koridoru oluşturma politikası izlemiştir. Böylece Türkiye’nin bölgedeki önemi daha da artmıştır. Ayrıca “Mavi Akım Projesi” Türk – Rus ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur. 3. Hazar enerji kaynaklarının Batı’ya nakledilmesi konusunda alınan mesafeler Türk-Azeri ilişkilerini daha da geliştirmiştir. 4. “Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı”, boru hattı projeleri içinde ilk defa gündeme gelmiş ve yapımına 2002’de başlanmıştır. 2005’te tamamlanan hat, faaliyete geçerek Azeri petrolünü taşımaktadır. BTC ile paralel olarak geliştirilen “Güney Kafkasya Boru Hattı” (GKB) ile Azerbaycan doğal gazının “Şah Deniz Projesiyle” Gürcistan ve Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanması hedeflenmektedir. 5. Türkmenistan doğal gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan “Trans-Hazar Boru Hattı” (THB) projesi ile Rusya ve İran doğal gazına Azerbaycan ve Türkmenistan doğal gazının da eklenmesiyle Türkiye, Avrasya’da enerji dağıtımında kilit ülke konumuna gelmiştir. Projenin başlangıç tarihi 1980 Projenin kapsadığı iller Adıyaman, Batman, Diyarbakır, G. Antep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak Proje yüzölçümü 75.378 km2 İstihdam kapasitesi 3.800.000 kişi Sulamaya açılacak arazi 1.800.000 hektar Yıllık elektrik üretim hedefi 27 milyar kWh Proje detayları 22 baraj ve 19 elektrik santrali Gerçekleşen yatırım miktarı 23.300.000.000 dolar Yapılacak yatırım 27.700.000.000 dolar Proje gerçekleme oranı Tarım (% 26), enerji (% 83), ulaşım (% 45), turizm (% 32) BANKER SKANDALI TÜRK ORDUSU VE DÜNYA BARIŞI ↘Somali 1993-1994 BM’nin oluşturduğu insani yardım amaçlı barış gücüne katkı sağlamak. ↘Bosna-Hersek 1993-1995 BM’nin insani yardım için emniyetli bölgeler oluşturulması amacıyla kurduğu Koruma Kuvvetine katkı sağlamak. ↘Bosna-Hersek 1995-1996 NATO’nun oluşturduğu Uygulama/İstikrar Kuvvetine katkı sağlamaya devam etmektedir. ↘Bosna-Hersek (Adriyatik Denizi) 1992-1996 Bosna Savaşı’nda NATO’nun oluşturduğu görev kuvvetine katkı sağlamak için görev yapmıştır. ↘Bosna-Hersek 2004 BM’nin oluşturduğu Koruma Kuvveti, NATO’nun oluşturduğu Uygulama ve İstikrar Kuvvetleri ile AB liderliğinde oluşturulan İstikrar Harekâtına Saraybosna’da katkı sağlamaktadır. ↘Arnavutluk 1997 Arnavutluk’ta insani yardımın güvenle dağıtılabilmesi için BM kararı ile oluşturulan çok uluslu birliğe katılmıştır. ↘Arnavutluk 1999 Makedonya ve Arnavutluk’taki mültecilere yardım etmek için oluşturulan İnsani Yardım Kuvveti’ne katılmıştır. ↘Kosova 1999 Kosova krizi sırasında NATO’nun başlattığı hava harekâtına katılmıştır. ↘Kosova 1999- NATO’nun oluşturduğu Çok Uluslu Güney Görev Kuvvetine katkısını sürdürmektedir. ↘Afganistan 2002- BM Güvenlik Konseyi tarafından oluşturulan Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvvetine katkıda bulunmaya devam etmektedir. ↘Lübnan 2006- BM Lübnan Geçici Güvenlik Gücüne destek sağlamaya devam etmektedir. 24 Ocak kararlarıyla mevduat faiz oranlarının serbest bırakılması sonucu halka çok yüksek faiz vermeyi taahhüt eden çok sayıda bankerlik şirketi kurulmaya başlandı. O dönemde ülkemizde faaliyet gösteren 38 bankanın 31’i bankerler adına para topluyordu. Birikimlerinden yüksek oranda gelir elde etme hayaline kapılan on binlerce kişi paralarını bu bankerlere teslim etti. Maliye Bakanı’nın “Vatandaş üçbeş kuruş fazla kazanmak için kumar oynamıştır.” demesi üzerine on binlerce kişi bankerlerden paralarını almak için müracaat etti. Bunun üzerine bankerlerin bir kısmı yurt dışına kaçarken kalanlar da iflas ettiklerini açıkladılar. Böylece yüksek faiz geliri hayali kuran on binlerce kişi ellerindeki bütün birikimlerini kaybetmiş oldu. İslam Konferansı Örgütü TURGUT ÖZAL VE YENİ TÜRKİYE POLİTİKASI 1. 8-10 Mart 1993’te Ankara’da T.C. Dış İşleri Bakanlığı ve TİKA’nın davetiyle toplanan Alfabe-İmla Konferansı prensip olarak Türk cumhuriyetlerin tek bir alfabede birleşmeleri gerektiği ve bu alfabenin “hem Türk dilinin yapısına uygunluğu hem de modern dünyayı daha yakından ve kolay olarak takip edip yararlanmak ve modern dünyada hak edilen yeri almak için Latin esasında” oluşturulmasını kararlaştırdı. İsrail işgali altındaki Kudüs’te, 21 Ağustos 1969’da Müslümanların kutsal yerlerinden olan El-Aksa Camii’nin kundaklaması ve camide maddi hasar oluşması İslam dünyasında büyük tepkilere yol açtı. Ürdün Kralı Hüseyin’in önerisi ile Arap devletlerinin dışişleri bakanları 25 Ağustos 1969’da Kahire’de toplanarak bir “İslam Zirvesi” oluşturulması kararı verildi. 2014’te İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreterliğine seçilen “İyad Madani” hâlen aynı görevini sürdürmektedir. Ebulfeyz Elçibey (1938-2000) 2. Turgut Özal “Bundan böyle bütün dünya Türklüğün tarih sarkacında yükselişini seyredecektir.” derken Başbakan Süleyman Demirel, kurultayın iki yüz yıl geciktiğini, Adriyatik’ten Orta Asya’ya kadar uzanan Avrasya’nın yeni Türk dünyasını oluşturduğunu belirtiyordu. 3. Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlığını kazanmasının ardından Türkiye, bu ülkelerle ikili ilişkileri ve iş birliğini daha da güçlendirmeyi amaçlayan bir politika izlemektedir. 1992’den itibaren düzenlenen Türkiye ile Türk cumhuriyetlerinin katılımı ile gerçekleştirilen “Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi” bu ülkeler arasındaki iş birliği ve dayanışmayı geliştirmede önemli bir adım olmuştur. Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) 1. Örgüt, kökenini Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye ve Türkmenistan kültür bakanlarının ortak bir kültür çerçevesinde işbirliği bağlılıklarını ilan ettikleri Bakü ve İstanbul'da 1992 yılı boyunca gerçekleşen toplantılardan almaktadır. Daha sonra 12 Temmuz 1993 tarihinde Almatı'da imzalanan anlaşma ile TÜRKSOY kurulmuştur. 2. Mevcut genel sekreteri, eski Kazakistan Kültür Bakanı olan "Düysen Kaseyinov"dur. TÜRKSOY'un genel merkeziAnkara, Türkiye'de bulunmaktadır. Nahcivan’da doğdu. Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 1970’li yıllarda Azerbaycan’ın bağımsızlığı için mücadeleye başlayan Elçibey, bu yüzden 1976’da tutuklandı ve 1978 yılında şartlı olarak serbest bırakıldı. 1989 yılında, Azerbaycan Halk Cephesi Partisinin (AHCP) başına geçerek Azerbaycan halkına bağımsızlık mücadelesinde öncülük etti. 7 Haziran 1992’de Azerbaycan’ın ikinci cumhurbaşkanı oldu. Elçibey, daha önce “Millî Kahramanlık Ödülü”nü verdiği Suret Hüseyinov’un Haziran 1993’te ayaklanmasından sonra cumhurbaşkanlığı görevini terk ederek doğum yeri olan Keleki’ye döndü. 31 Ekim 1997’de Bakü’ye gelerek AHCP’nin başında aktif siyasi hayatına devam etti. Hayatı boyunca Türk dünyasının birleşmesi ve kardeşliği için mücadele eden Elçibey, “Bütün Azerbaycan Yolunda” isimli bir de kitap yazdı. 62 yaşında Türkiye’de vefat etti. KÜRESEL SORUNLAR 1. Küresel Isınma ↘Fosil yakıtlar olarak adlandırılan “kömür, petrol ve doğal gaz” dünyanın bugünkü enerji ihtiyacının % 75’ini karşılamaktadır. Yapılarında karbon (C) ve hidrojen (H) bulunan bu yakıtlar kullanıldıklarında atmosfere bol miktarda karbondioksit (CO ) salmaktadır. Bu durum beraberinde sera etkisini ortaya çıkarmakta ve dünyanın giderek ısınmasına buzulların erimesine kısaca iklim değişikliklerine neden olmaktadır. ↘Karbondioksit başta olmak üzere havayı kirletin gazların yağışlarla yeryüzüne inmesi su ve toprak kirliliğinin önemli nedenlerinden olmuştur. Küresel ısınmada etkili olan gazlardan “kloroflour karbonlar” ise günümüzde buzdolabı, klima, sprey, yangın söndürücü ve plastik sanayinde kullanılmakta olup bu ürünlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. ↘Kyoto Protokolü: Küresel ısınma bir veya birkaç devletin çabası ile çözülebilecek bir sorun olmaktan çok bütün devletlerin iş birliği ile çözülebilecek bir sorundur. Bunun için “BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne ↘(BMIDÇS) bir ek niteliğindeki “Kyoto Protokolü” hazırlanmıştır. Aralık 1997’de Japonya’nın Kyoto şehrinde görüşülmeye başlayan Protokol, Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye 30 Mayıs 2008’de Protokolü imzalayacağını açıklamış ve 13.05.2009’da imzalamıştır. ↘ABD Kyoto Protoklünü başlangıçta imzalamasına rağmen 2001 yılında ekonomisini olumsuz yönde etkilemesini gelekçe göstererek imzasını geri çekmiştir. 2. Çevre Kirliliği: Günümüzde çevre kirliliğini tetikleyen en önemli etken nükleer atıklar ve kazalar olmuştur. Bunların en önemlisi 1986 yılında SSCB'de (Ukrayna) yaşanan "Çernobil nükleer kazası" ve 2011 yılında Japonya'da yaşanan "Fukuşima-I nükleer kazası" olmuştur. 3. Nüfus Artışı ve İşsizlik: Küresel ısınma ve kuraklığa bağlı olarak artan sorunlardan biridir. Bu soruna karşı mücadele WHO, WFP ve IFAD tatarfından çalışmalar yürütülmektedir. Ayrıca 2008 ekonomik krizinden itibaren artarak devam eden sorunlardan biridir. 4. Yetersiz Beslenme ve Açlık 5. Uluslararası Terör: 20. yüzyıl devlet adamlarına karşı gerçekleştirilen terör eylemleri ön plana çıkarken 21. yüzyıldan itibaren ise 11 Eylül saldırıları sonrasında, uluslararası terör, eylemlerini kişiler yerine sembol hedeflere yöneltmiştir. 6. Salgın Hastalıklar: Dünyada son 25 yıl içinde etkili olan salgın hastalıklardan bazıları: AIDS, Kuş Gribi, Ebola, SARS (Akut Solunum Yolu Yetmezliği Sendromu), Hepatit, Sıtma, A(H1N1) Virüsü (Domuz Gribi)’dir. 7. Mülteci Sorunu: Özellikle 2011 yılından itibaren Arap ülkelerinde yaşanan iç savaş nedeniyle gündeme gelen ve günümüzde artarak devam eden bir sorundur. ↘Bu sorundan olumsuz yönde etkilenen devletler Türkiye, Avustralya ve AB ülkeleri olmuştur. 80’lerden Günümüze Spor BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (1945) BİRLEŞMİŞ MİLLETLER 1. "Atlantik Bildirisi" ile ilk kez fikirleri oluşturulmuştur. 2. "Moskova Konferansı" ile ABD, İngiltere, SSCB ve Çin daimî bir barış teşkilatının kurulması üzerinde anlaşmaya vardı. 3. "Yalta Konferansı" ile Mihver Devletlere savaş ilan eden devletlerin üye olarak kabul edileceği belirtildi. 4. "San Francisco Konferansı" ile 1945’te kuruldu BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN TEMEL ORGANLARI ↘Genel Kurul ↘Güvenlik Konseyi: Yürütme organıdır. ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Sovyetler Birliği daimî üyedir. 5. II. Dünya Savaşı’nda yaşananlardan dolayı “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme” 9 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edildi. Savaş sırasında işlenen insanlık suçları “soykırım” olarak adlandırıldı. Bu kapsama giren suçlar ve suçluların cezalandırılması ile ilgili kararlar alındı. 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Teşkilatı, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”ni kabul etti. BİRLEŞMİŞ MİLLETLERE BAĞLI BAZI ÖRGÜTLER ↘UNICEF BM Çocuk Fonu ↘ILO Uluslararası Çalışma Örgütü ↘FAO Gıda ve Tarım Örgütü ↘UNESCO BM Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı ↘WHO Dünya Sağlık Örgütü ↘Vesayet Konseyi ↘IMF Uluslararası Para Fonu ↘Uluslararası Adalet Divanı: Yargı organıdır. ↘HABITAT BM İnsan Yerleşimleri Merkezi ↘Sekreterlik ↘UNEP BM Çevre Sorunları Programı ↘Ekonomik oluşmaktadır ve Sosyal Konsey'den ↘IAEA Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Naim Süleymanoğlu’nun 1988 Seul Olimpiyatları’nda altın madalya kazanmasıyla başlayan süreç, birçok branşta olimpiyat madalyaları kazanılmasıyla devam etmiştir. En çok altın madalya Naim Süleymanoğlu, Hafız Süleymanoğlu ve Halil Mutlu başta olmak üzere halterci sporcular tarafından kazanılmıştır. 1992 Barcelona Olimpiyat Oyunlarında Mehmet Akif Pirim grekoromen güreşte 24 yıl aradan sonra şampiyon olmuştur. Judoda da Hülya Şenyurt ise üçüncü olarak Türkiye’ye bayanlarda ilk madalyayı kazandıran sporcu oldu. 1994 Dünya Serbest Güreş Şampiyonası’nda Türkiye 28 yıl aradan sonra takım halinde Dünya Şampiyonu olmuştur. Galatasaray Spor Klübü 2000 yılında UEFA Kupasını kazanan ilk Türk takımı olmuştur. Türk Millî Futbol Takımının 2002 Dünya Şampiyonası’nda ve 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda 3. olması millî takım düzeyinde en önemli başarılardır. NATO (1949) Tarihi Süreci ve Stratejileri 1. SSCB’ye bağlı Kızıl Ordu’nun gerçekleştirdiği 1948 "Prag Darbesi" sonrasında 4 Nisan 1949'da 12 ülke tarafından imzalanan Kuzey Atlantik Antlaşması'na dayanarak kurulan ve farklı dönemlerde 12 ülkenin daha katıldığı uluslararası askerî ittifaktır. 2. SSCB bu ittifaka karşı 1955 yılında Varşova Paktı’nı kurmuştur. Aliya İzzetbegoviç “Bilge Lider” NATO Stratejileri ↘Sınırlı Savaş: Kuruluş organizasyon sürecidir. aşamasındaki ↘Kitlesel Karşılık (gerginlik ve çatışma): Saldırılara nükleer silahlarla karşılık verilmesidir. 3. Kurucu üyeleri İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya, İzlanda, Danimarka, Lüksemburg, Norveç, Portekiz, ABD, Kanada’dır ↘Esnek Karşılık: Saldırılara aynı nitelikte karşılık vermesi ve giderek nükleer silahların sonuna kadar kullanılmasıdır. 4. Kurulduğu yıllarda NATO'nun "sorumluluk bölgesi" Atlas Okyanusu'ndaki Yengeç Dönencesi'ne kadardır ↘İleri Savunma: Çatışmaların yerleşim merkezlerinden uzak tutulması ve hava üslerinin oluşturulmasına ağırlık verilmesidir. 5. Merkezi Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunmaktadır. 6. Türkiye'nin NATO'ya üyelik süreci Kore Savaşı ile birlikte başlamış ve 1952 yılında üye olmuştur. ↘Barış İçin Ortaklık: SSCB’nin dağılması ile birlikte ortaya çıkan genişleme sürecidir. Bu süreçte Ukrayna, Gürcistan, Arnavutluk ve Hırvatistan üye olmuştur. Aliya İzzetbegoviç 1925’te Bosna Hersek’in Şamaç (Aziziye) kasabasında doğdu. Ortaöğrenimini Saraybosna’da tamamlayan Aliya, II. Dünya Savaşı sırasında Hırvat ve Sırp çetelerine karşı Boşnakların varlığını korumasında önemli rol oynayan, “Genç Müslümanlar Teşkilatı”na üye oldu. Savaş sırasında kurulan Bağımsız Hırvat Devleti’nin işgali altındaki Saraybosna’da liseyi bitirdi. Savaş sonunda “Genç Müslümanlar Teşkilatı”na üye ve Tito’ya muhalif olmaktan 1946’da tutuklanarak uzun süre çeşitli cezaevlerinde hapsedildi. İzzetbegoviç’in, Yugoslavya ve İslam dünyasında birçok dergi ve gazetede yazıları yayınlandı. Yazdığı kitapları yüzünden hapse mahkûm edildi. 1989’da ilan edilen genel af sonucunda özgürlüğüne kavuştu. Mart 1990’da kurduğu “Demokratik Hareket Partisi”nin ilk başkanı seçilen Begoviç, 1990 seçimlerinde Bosna-Hersek’in ilk devlet başkanı seçildi ve bu görevi 2000 yılındaki üçlü devlet başkanlığı dönemine kadar sürdürdü. Izzetbegoviç, 1992-1995 Bosna Savaşı ve sonrasında Bosna-Hersek’in bağımsızlığını kazanmasında büyük bir rol üstlendi. 19 Ekim 2003’te Saraybosna’da vefat etti. AVRUPA BİRLİĞİ (1993) AVRUPA EKONOMİK TOPLULUĞUNDAN AVRUPA BİRLİĞİNE 1. Birliğin temelleri Fransız dışişleri bakanı tarafından yayınlanan “Schuman Bildirisi” ile atılmıştır. 2. Bu bildiri sonrasında Fransa, Federal Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Luxemburg’un katılımı ile “Avrupa Kömür ve Çelik Birliği” kurulmuştur. (1951) 3. “1957 Roma Antlaşması” ile örgütün ismi “Avrupa Ekonomik Topluluğuna” dönüştürülmüştür. 4. 7 Şubat 1992’de imzalanan ve 1993’te yürürlüğe giren “Maastricht Antlaşması” ile örgüt “Avrupa Birliğine” dönüştürülmüştür. Ayrıca Maastricht Antlaşması ile Maastricht Kriterleri oluşturularak üye ülkelerin ekonomi politikaları ve kriterleri belirlenmiştir. 5. “Kopenhag Zirvesinde” (1993) “Kopenhag Kriterleri” belirlenerek aday ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılamaları gereken tüm kriterler belirlenmiştir.a 6. 1985 Schengen Antlaşması ile AB’ye üye ülkeler arasında gümrük ve pasaport kontrolününm kaldırılmıştır. 7. Avrupa Birliği 2002’de ortak para birimi olarak EURO’nun kullanılmasını kararlaştırmıştır. (Ancak İngiltere, Danimarka ve İsveç Euro'yu kullanmamaktadır.) Avrupa Birliğinin Genişleme Süreci Avrupa Birliğinin genişleme süreci, temel olarak 5 döneme ayrılabilir. 1. Genişleme: (İngiltere, İrlanda, Danimarka 1973) 2. Genişleme: (Yunanistan - 1981) 3. Genişleme: (İspanya, Portekiz - 1986) 4. Genişleme: (Avusturya, Finlandiya, İsveç 1995) 5. Genişleme: (Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Letonya, Litvanya, Estonya, Malta, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi - 2004) (Romanya, Bulgaristan - 2007) (Hırvatistan – 2013) 80’lerden Günümüze Eğitim 1980-85 yılları arasındaki dönemde okur-yazar oranındaki artışın diğer yıllardan daha fazla olduğunu görürüz. Bu artışta yetişkinler için zorunlu okuma yazma kurslarının açılması, okul ve öğretmen ihtiyacının karşılanması vb. sebepler etkili olmuştur. Dikkat çeken bir başka oran ise kadınlardaki okuryazar artışının erkeklerden çok daha fazla olduğudur. Gerek Millî Eğitim Bakanlığının başlattığı “Haydi kızlar okula”, “Ana-kız okuldayız” gerekse sivil toplum kuruluşlarının başlattığı kampanyalar sayesinde kız çocukların ve kadınların eğitime daha fazla katılmaları sağlanmıştır. 1997-98 eğitim-öğretim döneminde “8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi” toplumu en çok etkileyen gelişmelerdendir. 1981’de çıkarılan Yükseköğretim Kanunu ile ülkemizdeki tüm yükseköğretim kurumları Yükseköğretim Kurulu (YÖK) çatısı altında toplanmıştır. YAYKUR’un işlevleri Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesine devredilerek uzaktan öğretimin ülkemizde yaygınlaşması hızlandırılmıştır. Türkiye’de ODTÜ’den ilk İnternet bağlantısının kurulması ve bilgisayar kullanıcılarının sayısının hızla artması, özellikle genç nüfus üzerinde çok etkili oldu. Okullarımızda bilgisayar laboratuvarları oluşturularak İnternet kullanımı yaygınlaştırıldı. (2014 yılında soruldu.) AVRUPA BİRLİĞİ TÜRKİYE İLİŞKİLERİ 80’lerden Günümüze Müzik 1. Türkiye, AET’nin kurulmasından kısa bir süre sonra Temmuz 1959’da Topluluğa tam üyelik için başvurmuştur. (Ancak bu başvuru kalkınma düzeyinin üyelik için yeterli olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.) 2. Birlik ülkeleri tarafından 1963’te tam üyelik şartları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık anlaşması imzalanması önerilmiştir. Bu gelişmeler sonucunda 12 Eylül 1963’te “Ankara Anlaşması” imzalanmıştır. 3. Hem 1963’te imzalanan “Ankara Antlaşması” hem de 1973’te imzalanan “Katma Protokol” dönemin hükümetleri tarafından uygulanamamıştır. 4. 1980’de Yunanistan’ın veto hakkını kullanması ile Türkiye ve AET arasındaki bütün mali ilişkiler durdurulmuş ve süreç siyasi bir boyut kazanmıştır. 5. 1 Ocak 1996 yılında Türkiye yapılan görüşmeler sonucunda “Gümrük Birliğine” girmiştir. 6. 1997 "Lüxemburg Zirvesi" ile Türkiye'den tam üyelik sürecinde Yunanistan ile ilişkilerin geliştirilmesi ve Kıbrıs sorununda ilerleme kaydetmesi istenmiştir. 7. 1998 "Cardiff Zirvesi" ile Türkiye gözden geçirme sürecine dahil edilmiştir. 8. 1999 "Katılma Ortaklığı Stratejisi" benimsenerek Türkiye tam üyeliğe aday gösterilmiştir. 6. 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki’de yapılan “AB Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi”nde Türkiye, oy birliği ile Avrupa Birliği’ne aday ülke olarak kabul edilmiştir. 7. 17 Aralık 2004 tarihli “Brüksel Zirvesi” ile AB ve Türkiye arasında üyelik müzakerelerinin başlatılması kararı alınmıştır. Alınan bu karar doğrultusunda müzakereler 3 Ekim 2005’ten itibaren müzakereler başlatılmıştır. Özellikle Orhan Gencebay’la geniş kitlelere ulaşan arabesk tarzı sinema ve müzik alanlarındaki etkisini 1990’larýn yarısına kadar sürdürdü. 1980’li yıllarda arabesk müziğin de etkisiyle nispeten durgun bir dönem geçiren Türk Pop Müziği, Sezen Aksu, Erol Evgin ve Barış Manço gibi isimlerle birlikte 1990’dan sonra özellikle gençler tarafından ilgiyle takip edilmiştir. Tarkan ile daha geniş kitlelere ulaşan Türk Pop Müziği, Sertab Erener’in 2003 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’nı kazanmasıyla uluslararası alanda da önemli bir başarı kazanmıştır. Mazhar-Fuat-Özkan (MFÖ) müzik grubu da halkın yoğun ilgisini çekmiştir. 80’lerden Günümüze Sinema PETROL VE OPEC VE OECD 1. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Ortadoğu’daki etkinliklerini yitiren Avrupalı devletler petrol şirketleri aracılığı ile etkinliklerini devam ettirmeye çalışmışlardır. 2. Bu durum başta İran olmak üzere birçok petrol ülkesi bu duruma tepki göstererek petrol işletmelerini millileştirme yoluna gitmişlerdir. 3. Bu süreçte SSCB ve bazı petrol üreten devletlerin düşük ücretle petrol satmaya başlaması sonrasında bu durumdan olumsuz etkilenen diğer petrol üreticisi devletler Ağustos 1960’da OPEC’i kurmuşlardır. Amaçları petrol fiyatlarını yüksek seviyeye çıkarmak ve üretici ülkeler arasında teknik konularda iş birliğini sağlamaktı. ↘Kurucu Üyeleri: Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Irak ve Venezüella’dır. Kuruluşa sonradan Katar, Libya, Endonezya, Ekvador, Birleşik Arap Emirlikleri katılmıştır 4. “1967 (Altı Gün Savaşı) Arap-İsrail Savaşı’ndan” sonra petrol İsrail başta olmak üzere batılı devletlere karşı siyasi bir silah olarak kullanılmaya başlanmıştır. Buna karşılık olarak Batılı ülkeler Ortadoğu ülkelerine silah ambargosu uygulayarak misillemede bulunmuşlardır. 5. Ancak batılı ülkeler zamanla OPEC’in uyguladığı politikaları sanayilerinin zarar görmesinden çekinmeleri nedeniyle kabullenmişlerdir. Ancak OPEC’in petrol fiyatlarına her 6 ayda bir zaman yapmasına karşılık olarak artan petrol fiyatlarını ürettikleri sanayi ve teknoloji ürünlerine yansıtarak açığı kapatmaya çalışmışlar ve bunda başarılı olmuşlardır. Ayrıca Avrupalı devletler OPEC'e karşı OECD (Ekonomik İşbirliği Ve Kalkınma Teşkilatı)'nı kurmuşlardır. 6. OPEC ve Batılı ülkeler arasında ki bu çatışmalar Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeleri olumsuz yönde etkilemiştir. 1980’lerden itibaren Türk sineması bir durgunluk içerisine girmiştir. 1990’lı yıllarla birlikte Türk Sineması tekrar canlanma sürecine girdi. Bu dönemde çekilen birçok yerli film, beğeni ile izlendi ve uluslararası film festivallerinde ödüller aldı. Nuri Bilge Ceylan Üç Maymun adlı filmiyle Cannes Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülünü aldığı gibi film Oscar ödüllerine de aday gösterilmiştir. Bu dönemde toplumsal sorunları konu alan filmler de çekilmeye başlandı. Kırsaldan büyük şehirlere göç eden insanların yaşadığı sorunları mizahi bir şekilde anlatan Kemal Sunal filmlerine halkımızın ilgisi bu dönemde de devam etmiştir. 80’lerden Günümüze Edebiyat Bu dönem hikâye ve romanında da yeni bazı özellikler kendisini gösterir. Bireysellik, toplumcu gerçekçilik, postmodern anlayış, sosyal tenkit vb. hemen her okuyucuya hitap eden bir çeşitlilikle sunulmuştur. Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü’nü alması edebiyat alanında en önemli uluslararası başarı olmuştur. Orhan Pamuk ödül töreninde yaptığı ünlü konuşmasına “Babamın Bavulu” adını vermiştir. Bu dönemde Türkiye’de uluslararası düzeyde birçok kültürel faaliyet gerçekleştirilmektedir. Bu alanda İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) etkinlikleri önemli bir yer teşkil etmektedir.