KADİM DİLLERİ ÖĞRENMEK Gelecek sene itibariyle okullarımızda

advertisement
KADİM DİLLERİ ÖĞRENMEK
Gelecek sene itibariyle okullarımızda gösterilecek olan Osmanlıca dersi hakkında tarihsel süreç içinde
incelemeye tabi tutmak gerekirse eski yazının önemi hakkında birtakım değerlendirmelerde bulunabiliriz.
Her şeyden önce Türk tarihinin ilk yazılı eserleri olan Orhun abidelerini yani bizim eski yazımızı bir
Danimarkalı bilginin tercüme etmesiyle ortaya çıktığını ve Orta Asya Türk tarihi ile ilgili daha pek çok bilginin antik
Çin döneminin eski yazı ile yazılmış Çin yıllıklarında olduğunu söyleyebiliriz. İslamiyet’in kabulü ile birlikte
Karahanlılar’dan Osmanlılara uzanan uzun bir dönemin de eski yazının bilinmesi ile aydınlanabileceğini,
günümüzde okunmayı bekleyen yüzbinlerce Osmanlı arşivlerinin bile çeviri çalışmalarının sürdüğünü ve hatta
Misak- Millinin asıl metninin yakın zamanda arşivlerden çıkartılarak yayınlandığını söyleyebiliriz.
Osmanlının Rus işgali, Balkan Savaşları ve 1. Dünya Savaşı süreçleri yaşadığı bir dönemde İngilizler, antik
Mısır döneminin arşivlerini yağmalamış ve onların eski yazısını tercüme ederek elektriğin varlığını öğrenmişlerdir.
Bu tercümeleri inceleyen Nicola Tesla elektriği aydınlatmada kullanmış ama son noktayı Thomas Edison koymuştur.
.
Gerek Sümer çivi yazısı ile yazılmış Ebla tabletleri olsun, gerek yine bir eski yazı olan Mısır hiyeroglifleri ile
yazılmış İpuwer papirüsü olsun, bütün bu eserlerin tercümeleri kutsal metinlerde geçen yaratılış, tufan, Hz. Musa,
Hz İbrahim döneminde geçen olayların tarihi vesikalarının da gün yüzüne çıkartılmasını sağlamıştır.
Eski yazının bilinmesinin önemi modern zamanlara ait bir olgu değildir, İslam dünyasının ilk Rönesansı
denebilecek bir dönem olan Abbasiler ve Endülüs Emevileri devrinde Antik çağların eski yazı(yunanca, Latince,
İbranice, Aramice) ile yazılmış klasikleri tercüme ederek ortaçağın karanlığında Bağdat, Kurtuba, Gırnata gibi
aydınlık şehirler var etmişlerdir. Öyleki Haçlı Seferleri ile Doğu’nun kadim uygarlığını ve Endülüslerin İspanya’da
bıraktıkları kültür mirasını Avrupa’da 13.yy’da kurmuş oldukları üniversitelerde eski yazıyı daha iyi anlayacak çeviri
akademileri kurmuşlar ve böylelikle Antik çağlardaki ilimleri ve Müslümanların meydana getirdikleri bilgi birikimini
kendi ülkelerine taşımışlardır. Öyle ki İspanya’nın Toleda şehrine Avrupa’nın dört bir tarafından gelen bilim insanları
bu eserleri tercüme etmişler ve bunun sonucunda kendi rakamlarını bırakıp Arap rakamlarını kullanmaya
başlamışlardır. Günümüzün en önemli üniversitelerden biri olan Oxford da bu eserlerin tercümeleri sayesinde
akademik dünyada başlangıç yapmıştır. Çağımızın gelişmiş Batılı devletleri sadece bu ilimleri alıp, geliştirmekle
kalmamışlar, üniversitelerinde kurmuş oldukları şarkiyat enstitülerinde çalışan oryantalistler Doğu ve Orta Doğu
halklarının yönetilmesini sağlayacak bilgiler üretmişlerdir.
İbn-i Sina'nın Arapça şerhi ve Latince çevirisi.
Son iki asırda ve çağımızda İngilizcenin bilim dili olduğu ve uluslararası ilişkilerdeki önemi düşünüldüğünde
“eski yazı gereksiz, önemsiz ve hatta geriye götürebilir” gibi görüşler olabilir. Ancak Japonya’nın, Çin’in kendi dil ve
yazılarından taviz vermeden teknolojide ve ekonomide önemli bir yere ulaştıkları bir gerçektir.
Bunlar gibi daha birçok örnek vermek mümkündür. Yeni nesilden beklentimiz eski yazıyı öğrenmeleri ve
kendi tarihimizi her hangi bir yanılgıya düşmeden, başkasının yorumlamasına ihtiyaç duymaksızın kendi
perpektiflerinden değerlendirebilmeleridir.
Download