CAHİLİYE DÖNEMİ İSLAM TARİHİ KAYNAKLARI İSLAM ÖNCESİ DÜNYA ASR-I SAADET MEKKE DÖNEMİ MEDİNE DÖNEMİ PEYGAMBERLİK DÖNEMİ MÜŞRİKLERLE İLİŞKİLER AVRUPA AFRİKA BİZANS SASANİLER KÖK TÜRKLER HİNDİSTAN ÇİN ARABİSTAN YARIMADASI’NIN DURUMU ABDULMUTTALİP VE FİL OLAYI PEYGAMBERLİK ÖNCESİ HAYATI HİRA GÜNLER BEDİR SAVAŞI İLK VAHİY UHUD SAVAŞI TEBLİĞ EMRİ HENDEK SAVAŞI AÇIK DAVET DÖNEMİ HUDEYBİYE ANTLAŞMASI HABEŞİSTAN’A HİCRET HAYBER’İN FETHİ BOYKOT YILLARI MUTE SAVAŞI HÜZÜN SENESİ MEKKE’NİN FETHİ İSRA - MİRAÇ OLAYI HUNEYN SAVAŞI AKABE BİATLARI TAİF SAVAŞI MEKKE ‘YE HİCRET TEBÜK SAVAŞI HİCRETİN SONUÇLARI VEDA HACCI VEDA HUTBESİ HASTALANMASI VE VEFATI İSLAM TARİHİ’NİN KAYNAKLARI 1-Kuran-ı Kerim: İslam tarihinin ana kaynağıdır. 2-Hadisler: Peygamberimizin sözleridir. En önemli hadis âlimleri; Buhari, Müslim, Ebu Davut, İbn Mace, Nesai, Tirmizi’dir. 3-Belgeler: Resmi her türlü yazışmaları içerir. 4-Kitabeler, Abideler, Sikkeler 5-Biyografiler: SİYER: Peygamberimizin hayatını konu alan eserlere verilen isimdir. MEGAZİ: Peygamberimizin savaşlarını konu alan eserlere verilen isimdir. TABAKAT: Sahabelerin hayatlarını anlatan eserler AVRUPA * Avrupa Kavimler Göçü'nün etkisiyle karışıklık içindeydi. Feodal sistem etkisini sürdürmekteydi. İspanya'da taht kavgaları yaşanırken, Anglo Saksonlar İngiltere'yi istila etmişlerdi. * Feodal düzende halk arasında sınıf farklılığı da vardı. Bu sınıflar: soylular, rahipler, burjuvalar, ve köylülerdi. * Bu dönemde Avrupa’da Hıristiyanlık en yaygın dindir. Dini açıdan en yetkili kişi papa idi. Papalar, aforoz, enterdi ve endüljans gibi yetkilerini kullanarak önemli bir güç olmuşlardı. * Papa ve kilisenin güçlü konumu skolastik düşüncenin (İnanç ve bilgiyi kiliseye birleştirmeye çalışan görüş) doğmasına sebep olmuştur. AFRİKA Kuzey Afrika'nın büyük bir bölümü Roma İmparatorluğu'nun egemenliği altındaydı. Ayrıca Habeşiştan Krallığı bulunmaktaydı. Hıristiyanlık yaygın din olarak benimsenmişti. DİKKAT Etiyopya'nın tarihteki eski adının Habeşiştan olduğunu ve "Köleler ülkesi" anlamına geldiğini... ASYA 1) DOĞU ROMA (BİZANS) İMPARATORLUĞU * Roma İmparatorluğu'nun "Kavimler Göçü" ile başlayan barbar akınlarına dayanamayıp ikiye ayrılmasından sonra (395) başkenti İstanbul olan Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu kurulmuştu. * Balkanlar, Anadolu, Suriye, Filistin ve Mısır Doğu Roma'nın egemenliği altındaydı. İslamiyetin doğuşu sırasında en güçlü devlet konumundaydı tahtta, Hz. Muhammed'in İslam’a davet ettiği Herakliyus bulunmaktaydı. * Hristiyanlığın Ortodoks mezhebi hakimdi. 2) SASANİLER (İRAN) * İran'da kurulmuştu. *Bizans'tan sonra en güçlü devlet konumundaydı. *İslamiyet'in doğuşu sırasında taht kavgaları ve Bizanslılarla olan savaşları yüzünden güçlerini kaybetmeye başlamışlardı. *Zerdüştlük dinine inanıyorlardı. *Hz Muhammed'in Sasani hükümdarını da mektup göndererek İslam’a davet etmiştir. 3) KÖKTÜRKLER İslamiyet’in doğuşu sırasında Doğu ve Batı Kök Türk Devleti olarak ikiye ayrılmıştı. Kök Türkler arasında Gök-Tanrı inancından başka Doğa güçlerine inanma (dağ, deniz, demir...vb.), Atalar Kültü ve Kut anlayışı hakimdi. 4) HİNDİSTAN *Hindistan; birbirinden farklı dil, din ve soydan oluşan toplulukların yaşadığı bir bölge konumundaydı. Kast Sistemi siyasi birliğin oluşumunu engellediğinden Hindistan'da güçlü bir devlet yapısı ortaya çıkmamıştı. * Brahmanizm, Hinduizm ve Budizm dinleri yayılmıştı. 5) ÇİN * Hanedanlıklar halinde yaşadılar merkezi bir birlik kuramamışlardır. * Asya'nın en eski ve en büyük uygarlıklarındandır. * İpek Yolu egemenliği için Türklerle sürekli çatışma yaşamışlardı. * O dönemde de kalabalık bir nüfusa sahipti. * Taoizm, Konfiçyüscülük ve Budizm dinleri yaygındı. 6) ARABİSTAN YARIMADASI İslamiyet'in kabulünden önce Arabistan'da siyasi birlik yoktu. Arabistan'da; - Main - Sebe - Himyeri - Nebatlılar - Tedmürler - Gassaniler gibi devletler kuruldu. ARABİSTAN YARIMADASI * Hicaz bölgesi (Mekke, Medine ve Taif) bölgenin en önemli merkezidir. * Mekke, “Allahın evi” (Beytu’llah) olarak nitelendirilen Kabe’nin bulunduğu kutsal bir şehirdir. Medine ise Hz. Muhammed’in hicretinden sonra Peygamber şehri anlamına gelen “Medinetü’n-Nebi” adı ile anılan şehirdir. * İslamiyet’in kabulünden önceki dönemlerine "Cahiliye Devri" adı verilmiştir. * Kabileler halinde yaşarlardı. Aralarında sıkça kan davaları yaşanırdı. Şehirlerde oturanlara "Medeni", hayvancılıkla uğraştıklarından göçebe biçimde yaşanlara " Bedevi" denirdi. DİNİ YAPI * İslamiyet'ten önce ,Arapların büyük çoğunluğu puta tapıcıydı. Her kabilenin kendine özgü putu bulunurdu. * Kabe, Araplarca kutsal sayılırdı. Burada Arap kabilelerinin putları bulunurdu. En önemli putları "Hübel-Lat-Menat-Uzza"dır. * Araplar putları ziyaret için Kabe'ye gelirler ve kurban keserlerdi. Ziyaret zamanlarında kabileler arası çatışmalar yapılmazdı. Bunlardan başka; Yahudilik Hıristiyanlık Mecusilik Sabiilik Putperestlik Haniflik AHLAKİ YAPI Hz. ÖMER der ki: Cahiliye Dönemi’nde yaptığımız iki iş vardı ki onları hatırladıkça birine ağlarım diğerine ise gülerim. Beni ağlatan o acı hatıra şudur: - Bizler Cahiliye Dönemi’nde kız çocuklarını bir utanç sebebi sayardık. Onlardan kurtulmak için her yolu denerdik. Birinin kızı olduğu zaman o, insanların içine çıkamazdı. Çünkü onunla alay ederlerdi. Biz o dönem kızlarımızı toprağa diri diri gömerdik. Hiçbir şeyden haberi olmayan o masum yavrulara hangi yürekle bu feci cinayeti işlerdik, bilmem. Onu hatırladıkça yüreğim sızlar, ciğerim parçalanır ve ağlarım. Beni güldüren komik şey ise şudur: - Cahiliye Dönemi’nde evlerimizde putlarımız bulunurdu. Bir yolculuğa çıkacağımız zaman yanımızda bulundurmak üzere undan, helvadan putların bir suretini yapardık. Yolculuğumuz sırasında onlara tapınırdık. Sonra acıktığımızda o taptığımız putları yerdik. İşte bu olay aklıma geldiğinde ne kadar akılsızca işler yaptığımıza gülmekten kendimi alamam. EDEBİYAT- ŞİİR * Araplarda dil ve edebiyat gelişmiştir. Şairlere değer verilirdi. Şiir yarışmalarında birincilik alan şairin eserinin altın sayfaya yazılarak Kabe’nin duvarına asılırdı. * Temeli Nebatlıların yazısına dayanan Arap alfabesini kullanmışlardır. EKONOMİ * Göçebeler hayvancılıkla uğraşırdı. * Şehirlerde yaşayanlar tarım ve ticaretle uğraşırdı. * Kervan ticareti önemliydi. Hindistan, Suriye ve Mısır arasında yapılan Kervan ticareti sayesinde, Mekke, Medine (Yesrip) ve Taif şehirleri ön plana çıkmıştı. * En büyüğü “Ukaz” olan kurulan panayırlarda bir yandan ticaret yapılırken diğer yandan da başta şiir olmak üzere çeşitli yarışmalar düzenlenirdi. ABDÜLMUTTALİB Mekke’nin ileri gelenlerinden olup peygamberimizin dedesidir. Asıl adı Şeybe’dir. Abdülmuttalip, üstün karakterli, iyi kalpli bir insan adil bir reisti. Ömrünün sonuna doğru puta tapmayı terk etmiş, içkiyi ve kumarı bırakmış, Kâbe’nin çıplak olarak tavaf edilmesini yasaklamıştı. Onun zamanında 4 önemli olay meydana gelmişti. 1- Zemzem kuyusunun yeniden açılması, 2- Oğlu Abdullah’ı Allah’a kurban adaması, 3- Fil Olayı, 4- Hz. Muhammed’in doğumu. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle doldurunuz. 571 1. Peygamber Efendimiz …………….. yılında Mekke’de doğdu. 2. Cahiliye devrinde tek bir yaratıcının varlığına inanan ve Mekke’deki kötülüklerden Hanif denirdi. uzak duran kimselere ……………. Müşrik 3. Putlara tapan kimselere “Allah’a ortak koşan” anlamında……....……denirdi. 4. Hz. Muhammed’in yirmi yaşlarında iken katıldığı ve Mekke’de zulüm ve haksızlığa Hılf’u-l füdul denir. son vermek amacıyla kurulan birliğe ............................ Fatıma Hz Ali nin çocukları 5. Peygamberimizin nesli, kızı Hz. ….................ve damadı ................... Hasan Hüseyin isimli torunlarıyla devam etmiştir. olan ..................ve…............... Ukaz 6. Ticaret merkezi olan Mekke’de …………....Panayırı düzenlenirdi. Kan 7. Mekkeliler arasında kavmiyetçilik yüzenden ……......davaları yaşanmaktaydı. Kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü. 8. Cahiliye Dönemi’nde ………. Muhammedül-Emin lakabı verilmiştir. 9. Hz Muhammed güvenilir bir insan olduğu için ……….…………….. Ficar Savaşları denir. 10. Haram aylarda savaşlara …………………. 11. Kâbe’nin tamiri sırasında yerine konması tartışmalara sebep olan, Hz. Peygamberin hakemliğiyle yerleştirilen taş……………………….’dir. Hacerü’l-esved Ebu Talip üstlenmiştir. 12. Abdulmuttalip vefat ettiğinde peygamberimizin bakımını …………… Bahira 13. Hz. Muhammed amcasıyla beraber ticaret için Şam’a gittiğinde ……………… isimli rahibin uyarısı ile geri dönmüştür. Hicaz 14. Mekke, Medine ve Taif şehirlerinin bulunduğu bölgeye ……………… ismi verilmiştir. Aşağıda verilen cümleler doğruysa başlarına ‘D’, yanlışsa ‘Y’ yazınız. 1. Peygamberimiz doğduğu sırada putlara tapmanın yaygın olduğu ve türlü kötülüklerin yaşandığı döneme “Cahiliye Devri” denir. D Y 2. Dedesinin vefatından sonra Peygamber Efendimizin sorumluluğunu amcası Ebu Lehep üstlendi. 3. Peygamberimizin hayatını anlatan kitaplara fıkıh denir. D Y D Y 4. Cahiliye Dönemi’nde en yaygın inanç biçimi putperestlikti. D Y D Y D Y D Y D Y D Y D Y D Y 5. Annesinin vefatından sonra Peygamberimizin sorumluluğunu amcası Abbas üstlendi. 6. İslam öncesi Arap edebiyatında şiir ve hitabet çok gelişmiştir. 7. Peygamberimizin altı tane çocuğu olmuştur. 8. Hz. Muhammed’in sütannesinin adı Halime’dir. 9. Peygamberimiz vahiy gelmeden önce Ramazan aylarında Hira Dağı’ndaki bir mağaraya çekilerek tefekkür ile meşgul olmuştur. 10. Peygamberimizi en çok koruyan amcası Ebu Lehep’tir. 11. Arap Yarımadası, Asya, Afrika ve Avrupa’nın kesiştiği bir noktada bulunur. HİRA GÜNLERİ Hz. Muhammed (S.A.V.) kırk yaşlarına doğru, yaşadığı toplumun kötülüklerinden uzak kalmak için Nur Dağı’ndaki bir mağaraya gidip orada inzivaya çekilir tefekkür ederdi. Bu süreçte bazı rüyalar görüyordu. Bu rüyalar aynen çıkıyordu. Bu durum, peygamberliğe bir hazırlıktı. Vahyin gelişine kadar bu tür rüyalar devam etti. Hz. Muhammed (S.A.V.), Şirk, zulüm, putlara tapmak ve her türlü kötülükten uzak durmuş yaşadığı toplumda sadakati, dürüstlüğü ve güzel ahlakı ile tanınmıştı. Önemli: Cenab-ı Allah, son peygamber olarak Hz. Muhammed’i seçilmişti. Bu konuda şöyle buyurmuştur: “… Allah, peygamberliği kime vereceğini daha iyi bilir…” İLK VAHİY 610- Hira Mağarası’nda ilk vahiy geldi. Ramazan ayının Kadir Gecesi’nde Hz. Muhammed (s.a.v.) Hira Mağarası’nda iken vahiy meleği Cebrail gelerek: -Oku, dedi. -Efendimiz: -Ben okuma bilmem, dedi. -Cebrail ikinci kez: -Oku, dedi. Peygamberimiz yine: -Ben okuma bilmem, diye cevap verdi. -Cebrail üçüncü kez aynı istekte bulununca Hz. Muhammed (S.A.V.): -Ne okuyayım, diye sordu. Bunun üzerine Cebrail, Kur ’an-ı Kerim’in Alak suresinin ilk beş ayetini okudu. Cebrail’in arkasından da Hz. Peygamber (S.A.V.) ayetleri tekrarladı. * Peygamberimiz (S.A.V.), ilk vahiy geldikten sonra heyecan içinde evine döndü. Bir müddet dinlenip heyecanı geçtikten sonra yaşadıklarını eşine anlattı. Hz. Hatice, Efendimizi teselli etti. * Hz. Hatice, daha sonra eşi Hz. Muhammed’le birlikte Haniflerden biri olan amcasının oğlu Varaka’ya gitti. Hz. Muhammed’i dinleyen Varaka, onun gönderilen son peygamber olduğunu anladı ve şöyle dedi: “Bu gördüğün melek, Yüce Allah’ın Musa Peygambere gönderdiği Cebrail’dir. Sen ise bu ümmetin peygamberi olacaksın...” TEBLİĞ EMRİ * İlk vahiyden sonra bir süre vahiy gelmedi. Vahyin gelmediği bu zamana “Fetretü’l-vahiy” denir. * Daha sonra Cebrail, Peygamberimize yeniden göründü. Peygamberimiz onu ilk gördüğü zamanki gibi endişe ve telaş içinde evine geldi yatağa yatıp örtüsünü örttü. Gelen Cebrail ile Müddessir Suresi’nin ilk 5 ayetini bildirdi. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. 1. Ey bürünüp sarınan (Resûlüm)! 2. Kalk, ve (insanları) uyar. 3. Sadece Rabbini büyük tanı. 4. Elbiseni tertemiz tut. 5. Kötü şeyleri terket. Müddessir Suresi (1-5) * Peygamber Efendimiz tebliğ emrinden sonra yakın çevresi ve arkadaşlarına İslam’ı anlatmaya başladı, onları İslam’a davet etti. Bu dönem üç yıllık “Gizli Davet” dönemidir. İslam’ı kabul edenlerin sayısının otuza yaklaştığı bu dönemde Müslüman olanlar dinlerini gizli öğreniyorlar ve ibadetlerini de gizli yapıyorlardı. * Ancak Peygamberimiz, öğle vakitlerinde Kâbe’de namaz kılabiliyordu. Bu süreçte Mekkeli müşrikler Hz. Peygamber ve Müslümanlarla alay ediyorlar, onları küçümsüyorlardı. İlk Müslümanlar; Sadık ve fedakâr eşi Hz. Hatice Çocuklardan Hz. Ali Azatlı köle Zeyd b. Harise En yakın arkadaşı Hz. Ebu Bekir Kızları; Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm Ayrıca; Zübeyr b. Avvam, Sa’d b. Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Avf, Musab b. Umeyr, Talha b. Ubeydullah ve Hz. Osman, Bilal Habeşi, Yasir ailesi gibi kişilerdi. AÇIK DAVET DÖNEMİ * 614- Üç yıl gizli davetten sonra açıktan davete başladı. * Peygamber Efendimiz; “Yakın akrabanı uyar. Sana uyan müminlere kol kanat ger.” ayeti gereğince açıktan tebliğe önce akrabalarından başladı. * Haşimoğullarına bir yemek verdi ve onları İslam’a girmeye davet etti. Bazı akrabaları Peygamberimizin çağrısını kabul edip imanla şereflendi. * Ancak amcası Ebu Leheb gibi kişiler her seferinde itiraz ederek şiddetli bir şekilde İslam’a karşı çıktı. Amcası Ebu Talip ise İslam’a girmemesine rağmen ömrünün sonuna kadar Peygamberimizi korudu. EBU LEHEP Ebu Lehep, her fırsatta Resul’ün İslam’ı tebliğine engel olmaya çalışmıştı. O, eşi Ümmü Cemil ile birlikte Resulün geçtiği yollara dikenler, pislikler atıyordu. Peygamberimize karşı bu amansız düşmanlıkları sebebiyle onlar hakkında Leheb suresi nazil olmuştur: “Ebu Lehep’in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu hâlde karısı da (ateşe girecek).” Leheb Suresi, 1-5. Ayetler * Efendimiz yakın akrabalarını İslam’a davetten sonra artık herkese İslam’ı tebliğe başladı. Kâbe’ye gidip kendisine inen ayetleri açıktan okudu ve insanları Allah’a iman etmeye çağırdı. * Bunu gören Mekkeliler, Peygamberimize ve arkadaşlarına yönelik baskıları arttırmaya başladı. * İslam herkesi eşit sayıyor; insanlar arasında soy, asillik, zenginlik, fakirlik farkı gözetmiyordu. Bu sebeple Mekke’nin ileri gelenleri İslam’ı kendi çıkarları için tehlikeli gördü ve İslam’ın yayılmasını önlemek için her yola başvurdular. * Müşrikler Peygamberimizi ikna edemeyince Müslümanlara yönelik eziyet ve işkenceler artmaya başladı. İslam’ın yayılışını engellemek amacıyla özellikle köle, fakir ve kimsesiz Müslümanlara karşı acımasız eziyet ve işkencelere baş vurdular. * Peygamberimiz putlar hakkında inen, “Siz ve Allah’tan başka taptıklarınız cehennemin yakıtısınız; oraya gireceksiniz. Eğer onlar ilah olsalardı, oraya girmeyeceklerdi. Hepsi orada temelli kalacaktır.” ayetini müşriklere okuduğu zaman müşriklerin tepkisi daha da arttı. Onlar, Peygamberimize hakaret ederek onun geçeceği yollara dikenler ve çöpler atmaya başladılar. İBRET Bir gün Peygamberimiz Kâbe’de namaz kılarken Ukbe bin Ebi Muayt adında bir müşrik, Ebu Cehil’in kışkırtmasıyla bulup getirdiği bir deve işkembesini Peygamberimizin üzerine attı. Bunu duyan Hz. Fatıma koşarak babasının imdadına yetişti. O, babasının üzerini temizlerken orada bulunan müşrikler, bu manzara karşısında gülüyorlardı. Müşriklerin baskı ve işkenceleri başta fakir ve güçsüz Müslümanlar olmak üzere hepsine yönelerek devam etti. 615 HABEŞİSTAN’A HİCRET * Müşriklerin ağır baskıları üzerine Hz. Osman liderliğinde (4 kadın, 11 erkek) on beş Müslüman Habeşistan’a hicret etti. * Müşriklerin yaptığı zulüm artık dayanılmaz bir hâl almıştı. Bunun üzerine Peygamberimiz, Habeşistan’da adaletli bir hükümdar olduğunu söyleyerek bazı Müslümanların oraya hicret etmesine izin verdi. Bu, İslam’da ilk hicretti. * Habeşistan hükümdarı Necaşi, Müslümanlara çok iyi davrandı. * 616- Habeşistan’a ikinci hicret yaklaşık yüz kişilik bir grupla gerçekleştirildi. Necaşi, muhacirlerin kendi ülkesinde güven içinde yaşayabileceklerini bildirdi. Böylece Müslümanlar burada güvenli bir ortama kavuştular. (616-619) BOYKOT YILLARI * Habeşistan’a giden Müslümanları Necaşi’nin koruması ve 616’da Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in Müslüman olması inanlar için büyük moral kaynağı oldu. Müslümanlar ilk defa Kâbe’de açıktan namaz kıldılar. *Müşrikler bu gelişmelerden sonra işi kökten bitirmek istediler ve Müslümanlara karşı üç yıl sürecek olan boykot uyguladılar. * Müslümanlar boykot sebebiyle dinlerinden dönmediler, aksine dinlerine daha sıkı sarıldılar. Müşriklerin içinde bazı vicdan sahibi insanlar da vardı. Onlar bir araya gelerek boykotu kaldırma kararı aldılar. * 619’da Müslümanlara uygulanan boykot kaldırdı. KABE’YE ASILAN BOYKOT METNİ - Müslümanlar ve onlara destek verenlerle kimse konuşmayacak, - Onlarla bir arada oturulmayacak ve onlara hiçbir konuda yardım edilmeyecek, - Onlara kız verilmeyecek ve onlardan kız alınmayacak, - Onlarla ticaret yapılmayacak, başkalarıyla da alışveriş yapmalarına müsaade edilmeyecek, - Müslümanlar, Ebu Talip Mahallesi dışına çıkarılmayacak ve onların evlerine gidilmeyecek, - Hz. Muhammed (s.a.v), öldürülmek üzere kendilerine teslim edilinceye kadar barış anlaşması yapılmayacaktır. Mekkeliler, Ebu Cehil’in önderliğinde boykot anlaşmasını Kâbe’nin duvarına astılar. Bu sözleşme metni indirilince sadece “Senin isminle Allah’ım!” ibaresi dışındaki bölümlerin kurtçuk tarafından yenilmiştir. 619- HÜZÜN SENESİ * Boykotun bitmesine sevinirken Peygamberimizi iki büyük keder bekliyordu. “Ebu Talip ölünceye kadar Kureyş bana pek dokunamazdı.” dediği amcası Ebu Talip’i kaybetmişti. Onun üzüntüsü henüz dinmeden eşi Hz. Hatice’yi de kaybetti. Bu iki acıdan dolayı bu yıla “Hüzün Senesi” denildi. * Ebu Talip’in vefatı üzerine Peygamberimizi müşrikler ona karşı saldırganlıklarını arttırdılar. Bunun üzerine Hz. Muhammed (S.A.V), İslam’ı Mekke dışına da yaymak ve destek bulmak amacıyla Taif’e gitti. 620- İsra ve Miraç Olayı gerçekleşti. Arka arkaya gelen boykot, amcasının ve eşinin kaybı, bir de Taif’e yaptığı yolculuktan eli boş dönmesi, Hz. Peygamber’i son derece üzmüştü. Tam bu sırada Yüce Allah’ın emriyle Peygamberimiz, vahiy meleği Cebrail tarafından Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’deki Mescid-i Aksa’ya götürülmüştür. Bu yolculuğa “İsrâ” denir. Daha sonra semaya yükselen Hz. Peygamber, Allah’ın huzuruna çıkmış ve onunla konuşmuştur. Bu olaya ise “Miraç” denir. * Beş vakit namaz Miraç’ta farz kılınmıştır. İBRET Hz. Peygamberin Mekke’ye gidiş ve geliş iki ay mesafede olan Kudüs’e bir gecede gidip gelişi haberi Mekkeliler arasında tartışma konusu oldu. Bu habere inanmayan müşrikler, böyle bir haberi duymakla Hz. Peygamberin deli ve sihirbaz olduğu hakkında güçlü bir delil bulduklarını zannettiler. Bu sevinçle Hz. Ebu Bekir’in yanına gelen Mekkeliler ona, “Arkadaşın Muhammed bu gece Kudüs’e gidip geldiğini, göklere çıktığını söylüyor. Ne dersin?” diye sordular. Hz. Ebu Bekir hiç tereddüt etmeden, “Bunu o söylüyorsa doğrudur.” diye cevap verdi. Bu sebeple Peygamberimiz Hz. Ebu Bekir’e,“Sıddık” unvanını vermiştir. Hz. Peygamberin Kudüs’e gittiği haberine inanmayan Mekkeliler, ona Mescid-i Aksa ve o bölgeye giden kervanları hakkında sorular sordular. O ise müşriklerin tüm sorularını doğru cevapladı. Hz. Peygamberin dediklerinin doğru çıkması üzerine Mekkeliler ona, “sihirbaz” diyerek inkârlarını sürdürdüler. M. 621- I. AKABE BİATI Peygamberimiz 620 yılında Akabe mevkiinde Medine’den Hazreç kabilesine mensup altı kişiyle görüşerek onlara İslam’ı anlattı. Onlar ertesi sene on iki kişilik bir grupla tekrar gelerek Peygamberimizle aynı yerde yine gizlice buluştular. Bu grup, Peygamberimize biat ederek bağlılık sözü verdi. Bu olay, İslam tarihinde “I. Akabe Biatı” olarak anılır. *Peygamberimiz, Medinelilere İslam’ı öğretmek üzere Musab bin Umeyr’i görevlendirdi. M. 622- II. AKABE BİATI 622 yılının hac mevsiminde Musab bin Umeyr’in öncülüğünde Medine’den Mekke’ye gelen yetmiş beş Medineli, Akabe’de Peygamberimizle buluşarak ona bağlılık sözü verdiler. Ardından da Peygamber Efendimizi Medine’ye davet ettiler. Bu mutabakata “II. Akabe Biatı” denildi. Önemli: Söz konusu biattan üç ay sonra Peygamberimiz Medine’ye hicret etti. Peygamberimiz Muhammed Mustafa etrafındaki kafir, müşrik ve münafıklardan birçok zulüm gördü. - Hor ve küçük görüldü, - Alay edildi, - Hakaret edildi, - İftira edildi, - Küfredildi, - Tehdit edildi, - Boykot edildi, - Aç bırakıldı, - Taşlandı, - Şiddete maruz kaldı, - Vaatlerde bulunuldu, - Ailesiyle uğraşıldı, - Vatanından çıkmaya zorlandı, - Öldürülmeye çalışıldı. O merhamet ve heybet sahibiydi. Tüm yapılanlara sebatla sabretti, şükretti. Ama bir an olsun imanından vazgeçmedi. Ve mübarek davasından bir kıl kadar bile taviz vermedi. “İnsanlar yalnız “ iman ettik” demekle, hiç imtihan edilmeden başı boş bırakılacaklarını mı zannediyorlar.” Ankebut Suresi: 2. Ayet 632 MEKKE'DEN MEDİNE’YE HİCRET * Müşriklerin baskı ve saldırıları gün geçtikçe daha da artıyordu. Nihayet Allah tarafından Medine’ye hicrete izin verilmesiyle Müslümanlar bütün varlıklarını Mekke’de bırakarak inançları uğruna göç ettiler. İslam tarihinde buna “hicret” denir. Hicretten başladıktan sonra Mekke’de Peygamber Efendimiz, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ali gibi bazı sahabeler dışında hiç Müslüman kalmamıştı. * Müşrikler, Darü’n-Nedve’de toplanıp Peygamberimizi öldürme kararı almışlardı. Bu durum Peygamberimize Cebrail tarafından haber verildi ve hicrete hazırlanması emredildi. * Hazırlıkları tamamlayan Resulullah eve gelir Hz. Ali’ye hicret haberini verir ve ona, “Bu gece gidiyorum. Sen benim yatağımda yat. Üzerini ört ki müşrikler yatakta benim yattığımı zannetsinler. Bu emanetleri sahiplerine teslim et ve birkaç gün sonra sen de gel.” der. * Peygamberimiz evinden dışarıya çıkar ve evin etrafını kuşatan müşriklerin arasından Kur’an okuyarak avucuna aldığı toprağı üzerlerine serperek uzaklaşır. * Hz. Muhammed’in (S.A.V) gittiğini anlayan müşrikler, Medine’ye giden bütün yolları tutmaya ve her yerde onu aramaya başladılar. * Hz. Ebu Bekir ile buluşan Peygamberimiz ise gizlice Mekke’nin güneyinde ve şehre 5 km uzaklıkta bulunan Sevr Dağı’na gittiler. * Müşrikler Sevr mağarasının önüne kadar geldiler. Ancak mağaranın ağzının örümcek ağıyla örülmüş ve içersinde de kuluçkaya yatmış bir güvercin görüp burayı aramaktan vazgeçtiler ve geri döndüler. * Peygamberimiz ve Hz. Ebu Bekir, Sevr Dağı’nda üç gün üç gece kaldılar. Bu süre içinde o bölgede koyunları otlatan Hz. Ebu Bekir’in kölesi onlara süt getiriyor ve oğlu Abdullah da Mekke’den haberler veriyordu. Bir hafta sonra Medine’ye bir saatlik mesafede bulunan Kuba denen yere ulaştılar. Hz. Ali de onlara yetişti. Bir süre orada kalıp Kuba Mescidi’ni inşa ettiler. Sonra Beni Salim yurduna (Ranuna Vadisi) geldiklerinde öğle vakti olmuştu. Peygamberimiz cuma namazının farz kılındığını bildirdi ve burada cuma namazını kıldılar. DİKKAT Kuba Mescidi, Resulullah’ın inşa ettiği ilk mescittir. Ranuna Vadisi’nde ise ilk cuma namazını kılınmıştır. SEVR MAĞARASI 622 MEDİNE’YE VARIŞ Medine’ye vardığında büyük bir coşkuyla karşılandı. Böylece on yıllık Medine Dönemi başlamış oldu. Peygamber Efendimiz Medine’de Ebu Eyyub el Ensari’nin evinde yedi ay misafir kaldı. Peygamber Efendimizin Medine’de ilk işi, Müslümanların ibadet edeceği ve bir araya gelebileceği bir mescit inşa etmek oldu. Şehre girerken Peygamberimizin devesinin çöktüğü arsa satın alındı. Peygamberimiz başta olmak üzere bütün sahabeler birlikte çalışarak bir mescit inşa ettiler. Bu mescide, “Peygamber Mescidi” anlamına gelen “Mescid-i Nebi” adı verildi. Mescidin bitişiğine de Peygamberimizin ve ailesinin kalacağı küçük odalardan oluşan bir ev yapıldı. DİPNOT Muhacir: Mekke’den Medine’ye göç eden Müslümanlara denir. Ensar: Muhacirlere sahip çıkıp, onlara yardım eden Medineli Müslümanlara denir. Medine’nin eski adı Yesrib’dir. Peygamberimizin 622 yılında Medine’ye hicretiyle Yesrib’in ismi, Peygamber’in şehri anlamına gelen Medinetü’n-Nebi olarak değiştirildi. Bu şehre Medine-i Münevvere’de denilir. Hicret, ikinci halife Hz. Ömer zamanında takvim başlangıcı olarak kabul edildi. Bu takvim de “Hicri Takvim”olarak adlandırıldı. Hicretten sonra Peygamberimiz, Sa’d bin Rabia ve Abdurrahman İbn Avf’ı kardeş yapmıştı. Sa’d, malının yarısını teklif ettiyse de Abdurrahman, “Allah malına bereket versin, sen bana çarşı pazarın yolunu göster.” dedi. Abdurrahman ticaret yaptı ve bir süre sonra zengin oldu. Öyle ki yedi yüz develik kervana sahip oldu. Bu zenginliğini de İslam yolunda harcadı. * Mescid-i Nebi’nin inşası bittikten sonra Müslümanlara namaz vakitlerinin nasıl bildirileceği meselesi ortaya çıktı. Birkaç sahabenin rüyasında görüp Hz. Peygambere anlattığı ezan, vahiyle de onaylanınca bu sorun çözüldü. Peygamberimiz Bilal-i Habeşi’yi ilk müezzin olarak görevlendirdi. 623 Müslümanlar arasında kardeşlik (muahat) oluşturuldu. Mekkeli Müslümanlar hicret sırasında yerini, yurdunu, malını, mülkünü bırakıp dinleri uğruna Medine’ye gelmişlerdi. Hz. Peygamber (S.A.V.), muhacirlerin barınma, yeme-içme ve iş gibi ihtiyaçlarını karşılamak için önce Ensar ile Muhacirleri kardeş ilan etti. Ardından muhacir aileleri, Ensar ailelerinin yanına, bekâr Müslümanları da suffa yapılıncaya kadar müsait olan ailelere misafir olarak yerleştirdi. * Hz. Peygamber, ihtiyaç üzerine mescidin başka bir yanına da “Suffe” denilen bir yer yaptırdı. Evi olmayan fakir ve kimsesiz Müslümanlar burada kalır, günlerini ilim öğrenmekle geçirirdi. “Ashab-ı Suffe” denilen bu sahabelerin ihtiyaçları Peygamberimiz ve zengin Müslümanlar tarafından karşılanırdı. * O dönemdeki ilk yatılı eğitim kurumu şeklinde ifade edebileceğimiz bu okulda kalanlar bizzat Peygamberimizden ilim öğrenirlerdi. Burada yetişen sahabeler yeni Müslüman olmuş bölgelerdeki insanlara İslam’ı anlatması için öğretmen olarak gönderilirdi. 623’te Yahudilerle Medine Sözleşmesi imzalandı. Medine’de iki Arap kabilesi Evs ve Hazrec dışında üç Yahudi kabilesi de yaşamaktaydı. Peygamberimiz burada yaşayan Yahudilerle onların hak ve sorumluluklarını belirleyen bir sözleşme imzaladı. Buna “Medine Sözleşmesi” denir. Maddelerden bazıları şunlardır; •Müslüman ve Yahudi topluluklar barış içerisinde yaşayacaklar, •Şehrin dışından gelen saldırılarda, hep birlik olunacak ve şehir savunması birlikte yapılacak, •Yahudiler dinlerinde serbest olacak, •İki taraftan birinin, üçüncü bir tarafla olan anlaşmazlığında diğer taraf yanında yer alacak, •Yahudiler ve Müslümanlar arasında olacak anlaşmazlıklarda, Hz Muhammed hakem olarak kabul edilecek, •Her topluluk kendine ait bölgeden sorumlu olacak, •Çıkacak bütün anlaşmazlıklar Allah’a ve Resul’üne sunulacaktır. Medine Sözleşmesi ÖNEMLİ Dünyada bir ilk olan bu sözleşme Resul’ün toplumsal barışa ve insan haklarına verdiği değeri göstermesi bakımından önemlidir. BİLGİ Medine Sözleşmesi 47 maddeden ibarettir. Maddelerin 1–23 arası Müslümanlarla, 24–47 arası ise Medine'de yerleşik olan Musevi kabileleriyle ilgilidir. HİCRETİN SONUÇLARI * 23 yıllık peygamberliğin “Mekke Devri” bitmiş ve “Medine Devri” başlamıştır. * İslami esaslara dayalı yeni bir devletin temellerini atmıştır. * Peygamberimiz kurulan İslam devletinin ilk başkanı olmuştur. * Hicret sayesinde Müslümanlar, Mekkelilerin baskı ve zulümlerinden kurtulmuşlardır. * Hicretten sonra, İslam hızlı bir yayılma dönemine girmiş ve birçok kabile Müslüman olmuştur. * Medine halkı; Muhacir, Ensar ve Yahudiler olarak üç gruba ayrıldı. * Hicri Takvim’in başlangıcı kabul edildi. ÖNEMLİ Mekke Dönemi’nde Müslümanlar, müşriklerin eziyet ve işkencelerine karşılık vermedi. Hz. Peygamberimiz ve arkadaşları uğradıkları hakaret ve kötü davranışlara sabırla karşı koydular. Çünkü müşriklere karşı koyacak bir güce sahip değildiler. Ancak Medine’de devlet kuran Müslümanlar, bir güç hâline geldiler böylece Allah, Medine Dönemi’nde savaşa izin verdi. SAVAŞA İZİN AYETİ “Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir.” Hac Suresi 39. Ayet 624 BEDİR SAVAŞI * Hz. Peygamber düşmanlarla savaşa izin verilmesi üzerine müşrikleri saldırgan tutumlarından vazgeçirmek için ticaret yolları üzerinde sıkıştırmaya karar verdi. Bu maksatla çeşitli stratejik noktalara dört gazve ve dört seriyye düzenlendi. Bu seriyyelerden birisi hariç diğerlerinde çarpışma meydana gelmedi. * Mekkeli müşrikler ise büyük bir ordu hazırlamak için bin deveden oluşan bir ticaret kervanı hazırladılar. Bu büyük kervanı Ebu Süfyan’ın idaresinde Şam’a gönderdiler. Hz. Peygamber bu haberi alınca onları takibe çıktı. Peygamberimizin kendilerini takip ettiğini öğrenen Ebu Süfyan, Mekke’ye haber göndererek yardım istedi. * Bunun üzerine müşrikler büyük bir orduyla kervanın güvenliğini sağlamak amacıyla Bedir kuyuları yakınlarına geldi. Riski göze alamayan Ebu Süfyan güzergâhını değiştirerek Müslümanların baskınından kurtuldu. * Fakat buna rağmen müşrikler yaklaşık bin kişiden oluşan ordularına güvenip Müslümanlarla savaşmaya karar verdiler. * Müslümanların sayısı ise toplam üç yüz beş kişiydi. * Savaş stratejisi gereği Müslümanlar Bedir kuyularını kapattılar. Müşrikler su ihtiyaçlarını karşılayamayınca büyük bir sıkıntıya düştüler. * Savaş, Arap geleneklerine göre mübareze (teke tek vuruşma) ile başladı. Bu mübarezede Hz. Ali, Hz. Hamza ve Hz. Übeyde bin el-Haris, Mekke’nin en önemli üç adamı olan Utbe bin Rebia, kardeşi Şeybe ve Velit bin Utbe’yi öldürdüler. * Sonra iki ordu karşılıklı saldırıya geçti. Sayısal olarak müşriklerin Müslümanlardan kat kat üstün olmasına rağmen Müslümanlar savaşı kazanmışlardır. SONUÇLARI * Bedir savaşı Müslümanların yaptığı ve kazandığı ilk savaştır. * Müslümanların itibarı ve kendilerine güveni arttı. * Savaş sonunda elde edilen ganimetlerin paylaşımı, bundan sonraki ganimet paylaşımlarına örnek olmuştur. (1/5 Hazineye, 4/5 savaşa katılanlara verilirdi.) * Savaşta ele geçirilen Mekkeli esirler, Müslümanlara okuma-yazma öğretme koşuluyla serbest bırakıldı. * Bedir Zaferi ile birlikte Bedir Kuyuları ve Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçti. * Medine Sözleşmesine uymayan Yahudi Kaynuka grubu Medine’den çıkarılmışlardır. * Savaşta İslam’ın azılı düşmanlarından ve Mekke’nin ileri gelenlerinden Ebu Cehil, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rebia ve Şeybe b. Rebia öldürüldü. * Müşriklerden yetmiş kişi öldürüldü bir o kadar da asker esir alındı. Müslümanlardan ise on dört şehit vardı. 625 UHUT SAVAŞI * Bedir’in intikamını almak istemeleri ve Medine’den çıkarılan Yahudilerin kışkırtmaları üzerine müşrikler; Ebu Süfyan komutasındaki üç bin kişilik bir orduyu Müslümanlara karşı gönderdiler. * Bunu haber alan Allah’ın Elçisi, sahabeleri toplayarak onlarla istişarede bulundu. Hz. Peygamber’in fikri, savunma savaşı yapmak yönündeydi. Fakat genç Müslümanlar ve Hz. Hamza hücum savaşı istediler. Bu görüşe uyan Peygamberimiz (S.A.V) Uhut Dağı’na doğru yaklaşık bin kişilik kuvvetle hareket etti. Fakat münafıkların lideri Abdullah bin Ubey, bir bahaneyle kendisine bağlı birliklerle ayrılmasıyla Müslüman ordusunun sayısı yedi yüze düştü. * Hz. Peygamber Uhud Dağı’na ulaştığında düşman ordusu savaş vaziyeti almıştı. Müslümanlar da sırtlarını Uhud Dağı’na vererek savaş düzeni aldılar. * Peygamberimiz, Mekke atlılarının kendilerine arkadan saldırmasını önlemek için Abdullah bin Cübeyr’i elli kişilik okçu birliğinin başında Ayneyn Tepesi’ne yerleştirdi. Ve okçulara; “Kuşların cesetlerimizi didikleyip parçalamaya başladığını görseniz bile, görev yerlerinizi terk etmeyin.” diyerek kesin bir emir verdi. * Savaş başladıktan bir süre sonra müşrik ordusu bozuldu ve panik içinde kaçmaya başladı. Ayneyn Geçidi’ni tutan okçuların çoğu da savaş kazanıldı diye yerlerini terk ettiler. Bu durumu gören Halit bin Velit emrindeki atlılarla arkadan dolaşarak ani bir baskın yaptı. İki saldırı arasında kalan Müslüman birlikleri dağılmaya başladı. * Şehit edilen Mus’ab bin Umeyr’in müşriklerce Hz. Peygamber zannedilip “Muhammed’i öldürdük” nidaları inananları çaresizliğe itti. * Bu sırada Atılan bir taşla Peygamber Efendimizin dudağı yarıldı, dişi kırıldı. Kılıç darbesiyle zırhından kopan halka yanağına batarak onu yüzünden yaraladı. Fakat aralarında birkaç kadının da yer aldığı az sayıdaki sahabe, savaşı terk etmeyip Hz. Peygamberi savunmaya devam etti. Hz. Peygamberin emriyle Müslümanlar çarpışarak Uhud Dağı’na çekildi. * Müslümanlardan pek çok şehit ve yaralı olmasına rağmen hiç kimse teslim olmadı. * Ayrıca müşrikler esir ve ganimet de elde edemediler. Dolayısıyla tam bir zafer de elde edemediler. Savaş sonunda Ebu Süfyan, Uhut önüne gelerek Peygamberin ve yakın arkadaşlarının sağ olup olmadığını sordu. Bir cevap alamayınca, “Tabi hepsi öldüler” deyince Hz. Ömer “hayır” dedi. Ebu Süfyan, Hz. Ömer’e “Bugün bir başka güne bedeldir. Ödeşmiş olduk.” dedi ve ekledi: “isterseniz gelecek yıl Bedir’e yine geliniz.” Hz. Ömer, Ebu Süfyan’a Peygamberimizin şu sözleriyle cevap verdi: “Nasıl istersen öyle olsun. Fakat eşit sayılmayız. Çünkü bizim şehitlerimiz cennete gitti, sizin ölüleriniz ise cehennemi boyladı.” SONUÇLARI *Müslümanlar komutana itaatin önemini anladılar. *Peygamberimiz yaralandı. * Müslümanlar Uhut Savaşı'nda yenilmesine rağmen İslamiyet yayılmaya devam etti. * Uhud Savaşı’nda müşriklerden 22 kişi ölürken Müslümanlardan Hz. Hamza’da dahil 70 kişi şehit oldu. * Hz. Muhammed, Mekke ve Medine arasındaki kabilelerle iyi geçinerek Mekke'yi siyasi açıdan yalnız bırakma politikası izledi. * Mekkelilerle anlaşma yaptığı öğrenilen bir Yahudi grubu (Beni Nadir) daha Medine'den çıkarıldı Allah-u Teâlâ Uhut Savaşı esnasında bir çok ayet indirmiştir ve bu ayetler Müslümanlar için birçok ibret ve dersler içermektedir. Özellikle Al-i İmran Suresi’nde Bedir ve Uhut savaşlarıyla ilgili ayetler vardır. "Gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer iman etmişseniz, üstün gelecek olan izsiniz." (Al-i İmran: 139) "Muhammed ancak bir Resuldür. Ondan önce de Rasuller gelip geçmiştir. şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (küfre) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır." (Al-i İmran: 144) 627 HENDEK (AHZAB) SAVAŞI * Mekkeli müşrikler, Yahudilerin de kışkırtmasıyla birçok Arap kabilesinden oluşan 10 bin kişilik bir orduyla Medine’ye doğru hareket geçtiler. * Olayı öğrenen Hz. Peygamber (S.A.V), ashabıyla istişare etti. İstişare sonucu, Selman-ı Farisî’nin önerisiyle Medine’nin savunmasız kısımlarına geniş ve derin hendekler kazıldı. 3 bin kişilik Müslüman ordusu hendeğin önünde yerini aldı. * Medine’yi yok etmek için gelen müşrikler alışık olmadıkları bu savunma tekniği karşısında şehri kuşattılar Kuşatma yaklaşık 25 gün sürdü. Bir sonuç alamayan müşriklerin intizamı bozulmaya başladı. başladı. Kendi aralarındaki güvensizliğe bir gece çıkan fırtına da eklenince Ebu Süfyan, çekilme kararı aldı. SİYASİ İBRET Savaş esnasında düşman saflarında bulunan Eşca kabilesi reisi Nuaym bin Mesut İslamiyet’i kabul ederek gizlice Hz. Muhammed’in yanına geldi. Peygamber Efendimiz ona; "Kavmine git ve düşmanımızın gayret ve gücünü zayıflat. Çünkü harp hiledir." buyurdu. Nuaym bu amaçla önce Benî Kureyza'ya gitti ve onlara : " Burası sizin memleketiniz. Mallarınız, çoluk çocuğunuz ve kadınlarınız var. Başka bir yere gidecek haliniz yok. Ama Kureyş ve Gatafan öyle değil. Harbi kazanırsa ganimet bilirler. Kazanamazlarsa güven içinde memleketlerine dönerler..." diyerek onları vazgeçirmeğe çalıştı. Teminat için müşriklerden bazı adamları rehin istemelerini söyledi. Oradan çıktı Kureyş ve Gatafan'a geldi. Onlara da: " Beni Kureyza'nın Muhammed'le anlaştığını ve Kureyş ile Gatafan bir çok adamı rehin isteyip sonra Muhammed’e teslim,edeceğini" söyledi. Kureyşliler bunu denemek için İkrime’yi gönderdiler. İkrime onlara vardığında: " Yarın çarpışmağa karar verdik." dedi. Onlar: " Yarın Cumartesidir. Biz o gün hiçbir iş tutmayız. Ayrıca rehin olarak yetmiş kişiyi bize vermedikçe sizinle birlikte harb etmeyiz. " cevabını verdiler. İkrime kavmine döndü ve durumu anlattı. Onlar da hep bir ağızdan: "Vay aşağılık maymunlar!.. Vallahi bizden rehine olarak bir koyun bile isteseler yine vermeyiz." dediler. Nuaym (r.a.) bu şekilde düşmanları birbirine düşürdü. Gece yarısı bir de şiddetli rüzgâr çıktı. Fırtına çadırlarını başlarına yıktı. Kazanlarını devirdi. Ateşlerini söndürdü. Perişan bir vaziyette karanlıkta çekip gitmek zorunda kaldılar. Sabah olunca, Müslümanlar, düşmanların kaçıp gittiğini gördü ve: "Kuluna yardım eden Allah'a... Askerini aziz kılan... Kabileleri tek başına yenen Allah'a hamd olsun..." dediler. başardı. SONUÇLARI “Hem Allah kâfirleri herhangi bir hayra ulaşmadan hınçlarıyla defetti. Bu şekilde Allah, müminlere savaşta kâfi geldi. Allah çok güçlüdür, çok üstündür.” Ahzab 25 Ayet * Bu savaş Müslümanların son savunma savaşıdır. * Bundan sonra Mekkeliler ÖNEMLİ savunmaya, Müslümanlar taarruza Resulullah Efendimiz Mescid-i Nebevi’nin geçti. inşasında olduğu gibi hendek kazma işinde de * İslam Devleti’nin güçlenmesi çalışmıştır. Araplar arasında İslamiyet’in yayılmasını hızlandırdı. * Medine’de yaşayan Yahudi kabilesi Beni Kurayza savaşın en zor anında düşmanla işbirliği yaparak Müslümanlara karşı savaşması üzerine Medine’den sürgün edildi. * Bu savaşta Müslümanlardan altı kişi şehit oldu. Müşriklerden ise üç kişi öldü. 628 HUDEYBİYE ANLAŞMASI HUDEYBİYE BARIŞ ANLAŞMASI Hz. Peygamber (S.A.V.) ashabıyla birlikte 628 yılında Kâbe’yi ziyaret etmek niyetiyle yaklaşık 1400 sahabeyle yola çıktı. Hudeybiye denen yere vardıklarında Mekkeli müşriklerle Peygamberimiz arasında elçiler vasıtasıyla görüşmeler başladı. Peygamberimiz, Müslümanların maksadını bildirmek üzere Hz. Osman’ı müşriklere elçi olarak gönderdi. Müşrikler Hz. Osman’ı alıkoyarak geri göndermediler. Arkasında Hz. Osman’ın öldürüldüğü şeklinde haberler gelmesi üzerine Peygamberimiz, Müslümanlardan Allah ve Resulü yolunda canlarını feda edinceye kadar savaşacaklarına dair biat aldı. Buna Rıdvan Biatı denildi. Biat haberi müşrikler tarafından duyulunca üç gün yanlarında alıkoydukları Hz. Osman’ı serbest bıraktılar. Ardından Mekkeli müşriklerle Müslümanlar arasında Hudeybiye Antlaşması yapıldı. 1) Taraflar 10 yıl süreyle savaşmayacak, 2) Mekkelilerden biri Müslümanlara sığınırsa geri verilecek, Müslümanlardan biri Mekkelilere sığınırsa geri verilmeyecek, 3) Arap kabileleri istedikleri tarafa geçebilecekler ancak iki taraf da kendisine bağlı olan kabileye askeri yardımda bulunmayacak 4) Müslümanlar hac ziyaretini ertesi yıl yapacak * Müslümanlar 629 yılında umrelerini gerçekleştirildi. ÖNEMİ * Mekkeliler, Müslümanların bir devlet kurduğunu hukuken (resmen) kabul etti. * İslamiyet’in yayılışı hızlandı. * Antlaşmanın 2. maddesinin olumsuz gibi gözükse de zaman içinde Müslümanların lehine olduğu anlaşılmıştır. FETİH SURESİ Hudeybiye'de 19 gün kalındıktan sonra Medine'ye doğru yola çıkıldı. Yolda Fetih Sûresi’nin ilk ayetleri nazil oldu. "Biz sana apaçık bir fetih verdik. Bununla Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlayacak ve sana olan nimetini tamamlayacak ve seni doğru bir yola iletecek. Allah sana şanlı bir zafer verecek“ İslam’a Davet İçin Gönderilen Elçilerden Bazıları Şunlardır • Bizans imparatoruna Dıhyet’ül-Kelbi • Habeş necaşisine Amr bin Ümeyye • Gassani melikine Haris bin Ümeyye • İran kisrasına Abdullah bin Huzafe • Mısır mukavkısına Hatip bin Ebi Belta 628 HAYBER SAVAŞI Medine’nin kuzeydoğusunda bulunan Hayber büyük bir Yahudi şehriydi. Medine’den çıkarılmış Yahudilerde buraya yerleşmişlerdi. Yahudiler, komşuları Gatafan kabilesiyle birlikte Medine’ye saldırmak için hazırlanıyorlardı. Savaşın zorluğunu anlayan Hz. Peygamber “Cihadı isteyenler bizimle gelsin.” diyerek Hayber’e hareket etti. 3600 kişilik bir orduyla üç günlük bir yolculuktan sonra Hayber’e vardı ve Hayber kalesi kuşatıldı. Yirmi gün süren kuşatmadan sonra kale düştü ve Hayber fethedildi. Sonucunda; Şam ticaret yolunun güvenliği sağlandı. Yahudilerden haraç alınmaya başlandı. Önemi: Hayber, Müslümanların fethettiği ilk yerdir. Böylece İslam Devleti'nde fetih politikası başlamıştır. HZ. ALİ’NİN MERHAB’I YENMESİ Yahudilerin, “Merhab” adında yenilmez bir pehlivanları vardı. Nara atarak, mücahitlere şöyle seslendi: ”Hayber halkı iyi bilir ki ben cesaret ve kahramanlığı denenmiş Merhab’ım. Ben, kükreyerek geldikleri zaman aslanları bile kâh mızrakla, kâh kılıçla vurup yere sermişimdir!..” deyip karşına teke tek çarpışmak için bir er diledi. Bunun üzerine Hazreti Ali karşısına gelerek “Ben oyum ki; anam bana Haydar (aslan) adını takmıştır! Ben, ormanların heybetli görünüşlü arslanı gibiyimdir. Sizi, geniş ölçüde ve çarçabuk tepeleyici bir er kişiyimdir, diye söyleyerek Merhab’ın karşısına korkusuzca dikildi. Hazreti Ali ile Merhab karşı karşıya geldiler. Hazreti Ali öbir kılıçla darbesiyle Merhab’ı yere serdi. Hazreti Ali, o gün Yahudilerin en namlı kişilerinden sekizini saf dışı bırakmıştır... İkili çarpışmalardan sonra Hayber’e hücum edilmiş ve Hazreti Ali, kale kapısını koparıp, kalkan olarak kullanmıştır. İBRET Hayber önüne gelinince Şâir Âmir bin Ekva' o andaki heyecanını şu şiiriyle dile getirir; "Allah'ım! Sen hidâyet etmeseydin, biz doğru yolu bulamazdık. "Zekât veremezdik. "Namaz kılamazdık. "Üzerimize yürüyen bir kavim olunca, bizi dinimizden döndürmek için fitne çıkarmaya çalışınca. "Sen, kalblerimize sekînet indir! "Çarpıştığımızda da ayaklarımıza sebât ver!“ 629 MUTE SAVAŞI * Gassaniler, Peygamberimizin kendilerine gönderdiği elçiyi öldürdüler. Bunun üzerine Peygamberimiz, Zeyd bin Harise’nin komutasında üç bin kişilik bir kuvvet hazırladı. * Mute’de yapılan savaşta İslam ordusunun komutanlarından Zeyd bin Harise, Ebu Talip’in oğlu Cafer ve Abdullah bin Revaha şehit oldu. Halid bin Velid komutayı ele alarak orduyu toparladı. Fazla kayıp verilmeden geri döndü. * Halid’in askeri mahareti sayesinde İslam ordusu fazla kayıp vermeden geri döndü. Hz. Peygamber, bu başarısından dolayı Halid b. Velid’e “Seyfullah” (Allah’ın Kılıcı) lakabını verdi. Önemli: Mute Savaşı, Bizanslı Hıristiyanlarla yapılan ilk savaş olarak tarihe geçti. 630 MEKKE’NİN FETHİ * Mekke müşriklerinin Hudeybiye Antlaşması’na uymaması üzerine Hz. Peygamber on bin kişilik büyük bir orduyla Mekke yakınlarına geldiklerinde bir vadide konakladılar. Gece olduğunda Hz. Peygamber herkesin ayrı ayrı ateş yakmasını emrederek daha kalabalık izlenimi uyandırdı * Sabah olunca Müslüman ordusu dört koldan Mekke’ye girdi. Peygamberimiz (S.A.V), zorunlu olmadıkça kan dökülmemesini emretti. Hz. Muhammed (s.a.v), Kâbe’ye ve Ebu Süfyan’ın evine sığınanlar ile evlerinden dışarı çıkmayanların güvende olduğunu duyurarak Mekke’de genel af ilan etti. Birkaç küçük çarpışma dışında Mekke savaş yapılmadan fethedildi. Sonuçları: Peygamberimiz Kâbe’yi putlardan temizledi. Kendisine ve Müslümanlara dayanılmaz eziyet ve işkencelerde bulunan Mekkelileri serbest bıraktı. Onun affediciliği karşısında Mekkelilerin çoğu Müslüman oldu. 630 HUNEYN SAVAŞI * Mekke’nin fethi, diğer Arap kabileleri üzerinde bir endişe oluşturdu. Onlardan biri olan Hevazin kabilesi büyük bir ordu hazırlıyordu. Bu haberi alan Peygamberimiz hemen Huneyn’e doğru hareket etti. Ordunun kalabalık olması bazı Müslümanlarda gurur ve üstünlük duygusuna neden oldu. Bu kadar kalabalık orduyu kimsenin yenemeyeceğini düşündüler. * Huneyn’e vardıklarında düşmanın kurduğu pusu nedeniyle orduda büyük bir panik yaşandı. Daha sonra toparlanan ordu, Hevazinlileri mağlup etti. * Kaçan düşman askerleri Taif Kalesi’ne sığındılar. Peygamberimiz, kaleyi kuşattı ancak kuşatmanın uzun sürmesi üzerine bir müddet sonra geri döndüler. 630 TAİF SEFERİ Sebepleri: Huneyn Savaşı'nda Taiflilerin putperestlere yardım etmesi üzerine, Hz. Muhammed Taif’e sefer düzenledi. Yapılan kuşatmada Hz. Muhammed’e (S.A.V) karşı koyan Taifliler, bir sene sonra Peygamberimize bir heyet göndererek İslam’ı kabul ettiklerini bildirdiler. Önemi: Hicaz tamamen Müslümanların eline geçti. 630 TEBÜK SEFERİ * Rumların Müslümanlara saldırmak için bir ordu hazırladığı haberini alan Hz. Peygamber otuz bin kişilik bir ordu hazırladı. Kıtlık ve imkânsızlıktan dolayı zor şartlar altında hazırlanan ordu, Peygamberimizin komutasında Suriye’ye doğru yola çıktı. * Tebük denilen yere varan Müslümanlar burada karargâh kurarak yaklaşık yirmi gün bekledi. Müslümanlara karşı herhangi bir ordunun hazırlanmadığı ve Medine’ye ulaşan haberlerin doğru olmadığı anlaşılınca geri dönüldü. * Bunun üzerine çevredeki Hıristiyan ve Yahudiler itaat altına alındı. Bazı Arap kabileleri İslamiyet'i kabul etti. Böylece Arap yarımadasında siyasi ve dini birlik sağlandı. Önemi - Peygamberimizin yaptığı son seferdir. -Suriye’nin fethi için ortam hazırlamıştır. 632 VEDA HACCI Mekke fethedildikten sonra İslam dini hızla yayıldı. 632 yılında Peygamberimiz binlerce sahabeyle birlikte hacca gitti. Hac sırasında Arafat’ta yaklaşık yüz bin Müslüman’a bir konuşma yaptı. Arafat'ta iken Nazil olan bir ayetle vefatının yaklaştığını ve bir daha haccedemeyeceğini anladığı için burada Müslümanlara veda etti. Bu nedenle Peygamberimizin bu haccına “Veda Haccı”, burada yaptığı konuşmaya da “Veda Hutbesi” denir. Haccını tamamlayan Efendimiz Medine’ye döndü. Peygamberimiz Arafat'tayken “…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim…” Maide suresi, 3. ayeti nazil oldu. Hz. Ebu Bekir inen bu ayeti duyunca Hz. Peygamber’in vefatının yakın olduğunu hissetmiş ve ağlamıştı. VEDA HUTBESİ “Hamd Allah’a mahsustur. Ona hamdeder, ondan yardım isteriz. Allah kime hidayet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki; Allah’tan başka ilah yoktur. Allah tektir, eşi ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed onun kulu ve Resulüdür.” “Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü saldırıdan korunmuştur. Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapkınlıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur. Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa onu hemen sahibine versin. Biliniz ki faizin her çeşidi kaldırılmıştır… Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün âdetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır… Ey insanlar! Muhakkak ki şeytan şu toprağınızda kendisine tapılmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız. Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır… Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamber’in sünnetidir. Müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman'a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır. Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur… Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız ondan en çok korkanınızdır… Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız: - Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız. - Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz. - Zina etmeyeceksiniz. - Hırsızlık yapmayacaksınız. İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? “ Sahabe-i Kiram birden şöyle dediler: “Allah’ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!” Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.) şehadet parmağını kaldırdı, sonra da orada bulunan topluluğu gösterek: “Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab!” dedi. 632 Hz. Peygamber Ateşli Bir Hastalığa Yakalanması Peygamberimiz hac ibadetini yerine getirdikten sonra Medine’ye dönmüştü. Altmış üç yaşına gelen Sevgili Peygamberimiz, o günlerde ölüm vaktinin geldiğini hisseder gibiydi. Nesi varsa hepsini sadaka olarak dağıtıyordu. Mayıs ayının son günlerindeyken hastalanmıştı. Ashabının üzüntü ve telaşını hisseden Allah Resulü (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Çok üzüldüğünüzü ve endişelendiğinizi görüyorum. Şunu unutmayınız ki ben de bir insanım ve her insan gibi bir gün Rabb’ime kavuşacağım. Ama bir gün gelecek sizinle cennette Kevser havuzunun başında buluşacağız.” Peygamberimiz (S.A.V.) ashabını teselli ettikten sonra onlardan helallik isteyerek şöyle buyurdu: “Ashabım! Sizden kimin bende hakkı varsa gelsin alsın…” Peygamberimizin hastalığı ağırlaşmıştı, mescide gidemiyordu. Namazları kıldırması için Hz. Ebu Bekir’i görevlendirmişti. Hz. Muhammed’in (S.A.V) Vefatı Hz.Muhammed, (S.A.V.) son seferi olan Tebük seferinden dönüşte hastalandı. İmamlığı Hz.Ebu Bekir’e bıraktı ve 8 Haziran 632 tarihinde pazartesi günü bir süre hareketsiz kaldıktan sonra sağ elinin işaret parmağını kaldırarak “Yüce Rabb’ime kavuşmayı istiyorum.” dedi. kısa bir zaman sonra da yüzünde tatlı bir tebessümle ruhunu teslim etti. * Hz. Muhammed (S.A.V.) vefat ettiği odaya defnedildi. * Peygamberimizin Ravza-i Mutahhara olarak adlandırılan kabri, bugün Medine’de Mescid-i Nebi’nin içindedir. Size İki Şey Bırakıyorum: Kur’an ve Sünnetim Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle doldurunuz. Alak 1. Hira Mağarası’nda Peygamberimize inen ilk vahiy …………..sûresinin ilk beş ayetidir. Hicret 2. Müslümanların 622 yılında Medine’ye göç etmesine……….…denir. 3. Peygamberimizin Medine’de bulunan kabrine “Temiz Bahçe” anlamına gelen “Ravza-i Mutahhara denir. …….………. Hudeybiye Antlaşması’dır. 4. Mekkeli müşriklerle 628 yılında yapılan ilk antlaşmaya ……………… Kuba 5. İslam tarihinde inşa edilen ilk mescit …………..Mescidi’dir. Akabe denilen yerde 6. Hz. Muhammed Medineli Müslümanlarla hicretten önce ................. görüşmüştür. Uhud Savaşı’nın 7. Peygamberimizin emirlerini dinlemeyen Müslüman okçular ………… olumsuz sonuçlanmasına sebep oldu. Habeşiştan Müslümanların ilk hicret ettiği yerdir. 8. ......................... Hamza 9. Hz. Peygamberin hem amcası hem de süt kardeşi olan Hz. …………’nın İslam’ı kabul edişi tüm Müslümanları büyük bir sevince boğmuştu. Hz. Ebu Bekir 10. Peygamberimiz, rahatsızlığı artınca namaz kıldırması için………………….’i görevlendirmiştir. Muhacir ,onlara kucak açan 11. Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslümanlara…………… Ensar denir. Medineli Müslümanlara ise………… Mute 12. Bizans'la yapılan ilk savaş ………….Savaşı’dır. 13. Hendek Savaşı sırasında Arapların bilmediği hendek kazma fikrini ortaya atan Selman Farisi sahabe……………….…dir. Veda Hutbesi denir. 14. Peygamberimizin 632 yılında Arafat’ta yaptığı konuşmaya ……………… Aşağıdaki bilgilerin doğrularını (D), yanlışlarını (Y) ile işaretleyiniz. 1. Peygamber Efendimiz kendisine ve Müslümanlara dayanılmaz eziyet ve işkencelerde bulunan Mekkelileri Mekke’yi fethettiği zaman affetti. 2. Peygamberimizin eşi Hz. Hatice ve amcası Ebu Talip’in vefat ettiği yıla Senetü’l-hüzün (hüzün yılı) denmiştir. 3. Peygamberimizin Medine’de yaptığı ilk mescitte sadece ibadet edilirdi. D Y D Y D Y 4. Hz. Muhammed’in kurduğu Medine Şehir Devleti, çok kültürlü bir yapıya sahipti. 5. Hz. Muhammed, İslam’ın yayılması için savaş dışında bir seçenek görmüyordu. 6. Bedir Savaşı Mekkeli müşriklerle yapılan ilk savaştır. D Y D Y D Y 7. Müslümanların yaptığı ilk hicret Medine’ye olmuştur. D Y 8. İlk vahiy 610 yılında Mekke’de gelmiştir. D Y 9. Hz. Hamza Uhut Savaşı’nda şehit düşmüştür. D Y 10. Halit bin Velit Mekke’nin fethi sırasında Müslüman olmuştur. D Y D Y D Y D Y 11. Hendek Savaşı müşriklerin zaferiyle sonuçlandı. 12. Peygamberimiz İslam’ı Mekke’de üç yıl gizli bir şekilde anlattı. 13. Hz. Ömer ve Hz. Hamza’nın İslam’ı kabul etmesi Müslümanlara büyük moral ve güç vermiştir.