Şefik Ergönül sefik@utided.org 24.11.2007 Dünya Gazetesi için Nitelikli Dış Ticaret Elemanı! İşimizin doğası gereği, KOBİ ölçeğindeki firmalarla oldukça sık bir araya geliyoruz ve konular ister istemez ihracata yöneliyor. Her işte olduğu gibi ihracat konusunda da yetişmiş eleman sıkıntısı gerçek bir sorun olarak karşımıza tüm heybetiyle çıkıyor. Meslek liselerinden mezun olan çoğu genç insanımız, üzülerek söylüyorum ama iş hayatında gereksinim duyacakları birçok nitelikten yoksun olarak ortaya çıkıyorlar. Bunu sakın, okullarının yetersizliği olarak ifade ettiğim şeklinde algılamayınız lütfen. Ancak açık olan bir gerçek de şu ki bu genç insanlarımız, teorik olarak yetişmeye yönlendirilip, işin pratiğinden uzak kaldıkları için, mezuniyetlerinde gerekli yeterliliklere sahip olamıyorlar. Bu, talaşlı imalat öğrenenlerde de, ayakkabı mesleğini elde etmeye çalışanlarda da, dış ticarette yer almayı düşünenlerde de ve dahi ahşap işlemeyi düşleyenlerde de hep aynı. Hangi alanda eğitim almış olurlarsa olsunlar, işletmeye geldiklerinde ciddi zorluklar çektiklerini hepimiz görüyoruz, duyuyoruz ve biliyoruz. İşe yarayacak bir seviyeye gelmeleri de vakit alıyor. Bu durum işletme yetkililerini yorduğu kadar, iş hayatına büyük ümitlerle atılan bu genç insanlarımızı üzüyor, yoruyor ve bazen ümitlerini de kırıyor. İş hayatına baktığımızda, çok tuhaf bir manzara ile karşılaşıyoruz. Bir yanda bir işsiz ordusu, diğer yanda da nitelikli eleman bulamayan işveren ordusu! Eleman arama ilanlarına bakıyorsunuz, tecrübesiz eleman arayan neredeyse yok gibi. Tecrübe nereden gelir? Meşhur deyimi hepimiz biliriz “ Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar?” Aynı soruyu hep tecrübeli eleman arayanlara sormuşumdur. Tecrübeli eleman nereden çıkar? Eğer bizler tecrübeli eleman arıyorsak spor kulüplerini örnek alsak iyi olur diye düşünüyorum. Hemen, hemen hepsinin alt yapı sistemleri var. Genç ve yetenekli insanlarımızı bulup onları yetiştiriyorlar ve gerekli tecrübeyi elde ettiklerine inandıklarında da onları spor sahalarına sürüyorlar. Bu sohbetimizi okuma fırsatı bulabilen iş insanlarımıza açık bir soru yöneltmek istiyorum. Hangileriniz spor kulüplerinin yaptığı gibi alt yapıdan eleman yetiştirdiniz? Hangileriniz başka yerlerde yetişmiş elemanları transfer etmeyi tercih ettiniz? Diyeceksiniz ki, “ bizim eleman yetiştirmeye imkânımız yok, onun için hazır adam arıyoruz!” İyi de o eleman tecrübesini nerede kazandı acaba? Ona bu olanağı kim veya kimler sağladı? Mutlaka işini iyi yaparak kendi piyasasında sivrilenler dikkati çekecek ve “ transfer” olanağı bulacaklardır. Nasıl iyi sporcular transfer ediliyorsa, iyi profesyoneller de öyle transfer ediliyor. İyi de, transfer edilen bu profesyoneller, iş hayatlarının başında hangi seviyedeydiler. İnsan, ne kadar kaynak? İşletmenin insanları ile ilgilenen bölümler, “ Ahvali şahsiye “ kısmından “personel” bölümüne ve şimdi de “ insan kaynaklarına “ dönüştü. İşe giriş çıkış, ücret tahakkuku, sigorta primleri gibi işlerden sıyrılıp, kaynak yaratma, başka bir deyişle en önemli kaynağı bulma ve yetiştirme işine soyundular. Ancak hala birçok işletmede adı insan kaynakları da olsa, bu bölümler işe adam bulma ve alma dışında pek etkinlik göstermiyorlar. Öte yandan bu en önemli kaynak olan “ insan kaynağının” farkına varmış olan birçok işletme, gerek duyduğu kalitede insanı, işe alıp yetiştirme yolunu seçiyor. Ayrıca kadrosundaki insanları gerekli görülen eğitimlere alarak veya göndererek istenilen yeterliliklere sahip olmalarını sağlıyor. 1 Şefik Ergönül sefik@utided.org 24.11.2007 Dünya Gazetesi için Bankalarımız bu konuda öncü ve örnek çalışmalara sahipler. Ancak bu işletmelerimizin sayısının pek de tatmin edici seviyelerde olmadığını görmek üzücü. Sevindirici olan ise, insan kaynaklarına önem veren işletmelerin elde ettikleri sonuçları görenlerin de bu konuya yönelmeleri. İhracat Elemanı İhtiyacı! Kuşkusuz ihracata yönelmek isteyen her işletme, bu konuya hâkim bir kişi çalıştırmak isteyecektir. Bu kişinin masraflarını rahatlıkla karşılayabilecek olanlar, hemen bir eleman transferi arayışına girecektir. Finansman yükünü ağır bulanlar da kendi içlerinden birini bu işe memur edeceklerdir. Dış ticaret piyasasında gereksinim duyulan sayıda ve nitelikte eleman mevcut mudur? Bu soruya rahatlıkla kocaman bir “ hayır “ cevabı verebiliriz. Gerek nitelik ve özellikle de sayı açısından, piyasanın eleman ihtiyacı bugün dış ticaret piyasasında mevcut insan kaynakları ile kesinlikle karşılanamaz. Çözüm nedir? Dış ticaret piyasasına insan kaynağı sunmak üzere oluşturulmuş ve bu konuda çalışan okul ve benzeri eğitim kurumlarına, dış ticaret yapan şirketlerin yardımcı olmaları gerek şarttır. Bu şirketlerin salt dış ticaret yapan işletmeler olması gerekmez. Yeter ki üretimlerini dış piyasalara satabilen işletmeler olsunlar ve bu konuda yeterli organizasyonları olsun. Çıraklıktan gelmeyenin kalfa olamayacağı gibi, ustalığa varamayacağı da açık bir gerçektir. Bunu sağlamanın yolu da bu kurumlarda eğitilen insanlarımızın” kaynak “ olabilmelerini sağlamak için onlara bu piyasaya eğitimleri sırasında girme olanağı vermekten geçer. Güzel bir örnek! Geçtiğimiz yıllarda, Kocaeli Abigem, UTİDED ile işbirliği yaparak bir dış ticaret elemanı yetiştirme programı düzenlemiş ve adına da “ Dış Ticaret Kariyer Merkezi “ demişti. Bu programa alınan kişiler çevre işletmelerde işe yerleştirilmişti. Uzun soluklu bu eğitim programı süresince, işletmelerde çalışmaları ve ihracat işine, işin mutfağında ve teorisiyle birlikte hâkim olmaları sağlanmıştı. Sevindirici olan şu ki, bugün o eğitimi alan insanlarımızın büyük bir kısmı hâlâ ihracat işinde çalışmaktadırlar. Turizm meslek liseleri ve yüksek okulları turizmcilerimizin insan kaynağı olmuştur. Tekstil ve hazır giyim sanayicilerimiz de bu yolda ciddi ve başarılı adımlar atmışlardır. İhracat piyasamız bu tür çalışmalardan yoksun değildir ancak mevcut organizasyonların etkinlikleri ne kadar yeterli seviyededir, bu tartışmaya açıktır. Eğitim şarttır ancak yeterli değildir. Neden en başarılı meslek grupları arasında yer alan doktorlarımızı sadece okullarda yetiştirerek “ hadi siz doktor oldunuz “ diyerek sağlık piyasasına sokmuyoruz. Aksine eğitim sıralarının, hastanelerin yanı sıra olmasını şart koşuyor ve onları gerçek ortamda yetiştiriyoruz. Devlet okulları kurmuş insanlarımızı eğitiyor ancak, bu eğitim alanların istenilen düzeyde olabilmeleri, eğitim ve sektör işbirliğine göbekten bağlıdır. 2