AK SİYASET SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER HAFTALIK BÜLTENİ 04.07.2014 Sayı:7 Yıl:1 TARİHİ ANONS MEHMET ALİ ŞAHİN'DEN Başbakan'ımızın Cumhurbaşkanlığı adaylığını anons eden isim, Siyasi ve Hukuki İşler Başkanımız sayın Mehmet Ali Şahin oldu. Hemen her kesimle istişare ederek bu kararı aldıklarını anlatan Şahin, "Cumhurbaşkanı adayı gösterebilmek için 20 milletvekilinin imzası gerekiyor. Biz, grubumuzdaki tüm milletvekili arkadaşlarımızın imzalarını topladık. Tüm milletvekillerimizin ittifakıyla, imzasıyla cumhurbaşkanı adayımızı belirledik. Türkiye'nin 12'nci Cumhurbaşkanı adayı, Genel Başkanımız, Başbakanımız, İstanbul Milletvekilimiz Recep Tayyip Erdoğan" diyerek sayın başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı anons etti. Başbakanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı sonrası ATO kongre salonunda partililere seslendi. Siyaseti hiçbir zaman makam ve mevki için yapmadığını söyleyen sayın Başbakan, büyük Türkiye için çalışmaya devam edeceklerini ve Çankaya'ya asla dinlenmek için çıkmayacağını ifade etti: 1 AK SİYASET İşte sayın Başbakanımızın tarihi konuşmasından öne çıkanlar: O ÇOCUĞUN BAKIŞLARINI UNUTAMADIM Birileri günlerce önceden zafer naraları atıyordu ama biz Allah'ın izniyle yolumuza devam verdiriyorduk. İstanbul'un fakir bir semtinde dolaşıyorduk.7-8 yaşlarında bir kız çocuğu geldi. Elinde bir şey vardı geldi verdi. Annem dedi ki bizi unutmasın. Bir baktım iki bilezik. Kendisi de kolundaki bilezikleri verdi. O çocuğun bakışlarını hiç unutamadım. Pınarhisar'da o çocuğun bakışlarını unutamadım. Başbakan olduğumda yine o masum bakışlarını unutmadım. Allah'a hamdolsun. Mülkün sahibi, zaferin sahibi Allah'tır. Bu davayı, bu mücadeleyi bugünlere ulaştıran Allah'a hamdolsun. Bu davanın sancaktarlığını yapmış her bir kardeşimden Allah razı olsun. Ayaklarımızı doğruluk üzerine sabit kıl. Yarabbi senin iznin olmadığı sürece hiçbir şey kıpırdamaz. Hayır işlerimizi kolaylaştır. Bizi kibirden, hasetten muhafaza eyle. Bizi adaletsizlikten muhafaza eyle. Bizi ailemizi, yol arkadaşlarımızı muhafaza eyle. Yatağa gecenin bir vakti girdiğimde o gözleri hiç unutamadım. Biz siyaseti bu masumlar için yaptık. İstanbul'un işgal edildiğini duyunca yiyecek ekmeği olmamasına rağmen kolundaki bileziği gönderen Pakistanlı kadını unutmadık. Biz siyaseti tüm kenar mahalledeki yoksullar için yaptık. Dicle'nin kenarındaki kaybolan koyunlar için yaptık. BİZ TARIK BİN ZİYAD GİBİ GEMİLERİ YAKTIK Tarık Bin Ziyad gibi arkamızda gemileri yakarak geldik. Bu milleti bir kez daha zaferle müjdele ya rab. Bugün çıktığımız kutlu yolculuğu hayırlara vesile eyle ya Rab. amin amin amin. Bu anlamlı günde heyecanımızı bizlerle paylaşan siz değerli yol arkadaşlarımı, tüm vatandaşlarımı, yeryüzündeki tüm dost ülke ve vatandaşlarımı selamlıyorum. Tüm milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüz gece. Kardeşlerim 1994 yılıydı İstanbul'da yerel seçimler için gece gündüz çalışıyorduk. Manşetlerin diline aldırmıyorduk. BİZ SİYASETİ MAZLUMLAR İÇİN YAPTIK Diyarbakır cezaevindeki işkenceyi, Mamak'taki zulme son vermek için siyaseti yaptık. Ana dilini konuşması yasak olan anneler için siyaset yaptık. Yoksul olduğu için insan yerine koyulmayan adam gibi adamlar için siyaset yaptık. Ortadoğu için. Filistin için, Somali için, Irak için siyaset yaptık. Biz siyaseti Allah için yaptık. Biz siyaseti ikbal için yapmadık. Biz siyaseti tüm terk edilmişler için yaptık. 2 AK SİYASET herkesin birbirine saygı duyduğu bir Türkiye inşaa ettik. Bizi anlamayanlar, anlamak istemeyenler bizi denklemin dışında tutmak istediler. İmam-Hatip'te okuyoruz diye bize ölü yıkayıcısı dediler. Namaz kılıyor diye mürteci dediler. Bu toprakların değerlerini savunuyoruz diye bize başka baktılar. Eşlerimize, kızlarımıza başka baktılar. "SİZ KİMSİNİZ Kİ BİZE TEPEDEN BAKACAKSINIZ" DEDİK Bize yapılanı başkasına yapmadık. 30 Mart'ta Türkiye'nin tercihi ortadadır. Kimisi kumsalların, diğerleri de etnik kimlik üzerinden siyaset yaptılar. Biz başı dik bir Türkiye hayal ettik. 200 yıldır özgüveni hırpalanan, yağmalanan Türkiye'den kendi bölgesinde ve dünyada ben de varım diyen bir ülkeye dönüştürdük. İddialarımızdan vazgeçmemizi istediler. Herkesin önünde el pençe divan durmamızı istediler. Türkiye'ye kibirle parmak sallamak istediler. Korkmadan, çekinmeden bu soruyu sorduk. Siz kimsiniz? Bize tepeden bakmayı hakkı size kim veriyor? MUHTAR BİLE OLAMAZSIN DEDİLER Kimi zaman partimizi kapattılar. Muhtar bile olamaz diye manşet attılar. Başbakan olamaz dediler. Bugün nasıl Mısır'da, Suriye'de, Irak'ta nasıl demokrasiyi hak olarak görmüyorlarsa 10 yıllarca bize de görmediler. Biz başkalarının kaplarında olmadık. Diklenmedik dik durduk. Sabrettik. Allah'ın yardımı yakındır diyenlerden olduk. Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer olduğuna inandık. Onlar dışladılar biz daha da güçlendik. Manşetlere göğüs gererek bugünlere geldik. Hakkın ne dediğine, milletin ne söylediğine baktık. Yunus'un şu dizesini siyasetin en müstesna yerine astık. BİZ FATİH'İN, YAVUZ'UN TORUNLARIYIZ Biz Sultan Alpaslan'ın, Fatih Sultan Mehmet'in Yavuz Sultan Selim'in torunlarıyız. Mustafa Kemal'in, Adnan Menderes'in, Necmettin Erbakan'ın mirasçılarıyız.200 yıl boyunca yerde süründürülmek istenen medeniyeti yeniden ayağa kaldırdık. Bu milletin çocuklarına özgüven aşıladık. Biz bir kapı açtık. Bizden sonra gelecek nesiller bu kadim medeniyeti daha da ileri götürecekler. “Yaradılanı sevdik yaradandan ötürü.” "77 MİLYONA HİZMET VERDİK" Herkes hizmet götürdük. Türk demedik, Kürt demedik, Alevi demedik, Hristiyan demedik.Biz tüm kazanımları 77 milyon için götürdük. Her şeyi Türkiye için yaptık. Müslümanların sorunlarını çözerken gayri müslimlerin de sorunlarını çözdük. Siyasete başlarken Büyük Türkiye'nin hayalini kurduk. 77 milyonun kazandığı bir Türkiye hayale ettik. Belli bir kesimin değil, herkesin yaşam tarzıyla, VESAYET TARİHE GÖMÜLDÜ 2007 yılında 11. Cumhurbaşkanı seçiminde bize Cumhurbaşkanı seçtirmek istemediler. 3 AK SİYASET Ali Fuat Başgil 4. Cuhmurbaşkanı olmak ister. Başbakanlığa çağırırlar Başgil'i. İki asker ona şunu söyler "Aday olursan meclis dağıtılır" derler. Kendisi için kazılan mezarı bile kendisine gösterirler. Sonrasında Cemal Gürsel aday olur ve kazanır. Cumhurbaşkanlığı adaylığını halkın karşısına ceberrut devlet olarak koydular. Bunlar kendi geçmişlerini bilmiyorlar. Halkın seçtiği parti ve milletvekili olacak ama Çankaya'da onların dediği aday köşke çıkacak. ÇATI SİYASETE HAKARET EDİYOR Cumhurbaşkanlığı seçiminde vesayet ve siyaset karşı karşıya gelmiştir. 2007 yılında 367 garabetini yaşadık. Biz dik durmasaydık milletimiz de yüzde 47 oy vermeseydi vesayet yine kazanacaktı.10 Ağustos'ta vesayetler dönemi de kapanacak. Çatı ne diyor? Cumhurbaşkanı siyaset dışı olsun diyorlar. Bu siyasete en büyük hakeret. Cemal Gürsel ve İsmet İnönü gibi vesayeti savunuyorlar. Cumhurbaşkanı tarafsız olsun derken milletin karşısında olan Cuhmurbaşkanı istiyorlar. İnsanını yaşatmayan devlet adil olamaz. 1960 darbesinin bir izi daha siliniyor. Türkiye vesayet zincirini kırıyor. KULLANACAĞIM MİLLET İÇİN Hemen bu işi halka götürdük. 12. ve bundan sonraki Cumhurbaşkanı adaylarını halkın seçmesini sağladık. Bu siyasetimiz için büyük bir olaydır. Bu sadece yöntemin değişmesi değildir. Vesayetler tarihinin kapatılması demektir.11 Kasım 1938'de Gazi Mustafa Kemal'in ölümünden bir gün sonra askerler TBMM kuşatıldı. İsmet İnönü böyle cumhurbaşkanı seçildi. Demokrat Parti iktidarında Celal Bayar köşke çıktı ama darbe sonra görevden alındı. TÜM YETKİLERİMİ Bu işi kaosa çevirmeye gayret ettiler. 4 12. Cuhmurbaşkanı olarak bu kardeşinizi bu millet seçerse milletle devlet bir olacak.Halkın seçtiği Cuhmurbaşkanı yetkilerini millet için kullanır. Cuhmurbaşkanı Cumhur'u temsil eder.Devletin birliği milletin bütünlüğünü Cumhurbaşkanı temsil eder.Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı ve halkın seçtiği Başbakan Allah'ın izniyle Türkiye'yi uçuracaktır. İstanbul'a belediye başkanı olduğumda bütün İstanbulluların başkanı oldum. Milletim bana oy verdiğinde sadece AK Parti'nin değil tüm Türkiye'nin Başbakanı oldum.10 Ağustos'ta tüm Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olacağım. Tüm partilerin oylarını alacağımı biliyorum. Görev süresi boyunca sadece 77 milyona hizmet edeceğim. Çok farklı bir Cumhurbaşkanı olacağım. Bizim için Cumhurbaşkanlığı makamı bizim için dinlenme mekanı olmayacak. Çözüm sürecine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Paralel Yapı'yla mücadele Cumhurbaşkanlığımız döneminde çok daha fazla koordineli oalrak devam edeceğiz. Buna asla müsaade göstermeyeceğiz. Bundan zerre kadar geri adım atmayacağız.2023 hedeflerine hız kesmeden devam edeceğiz. Yargıya ilişkin sorunlar çözüelcek. Türkiye'nin yeni anayasa yapması olmazsa olmazdır. Mazlumların elinden tutan bir Türkiye halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanıyla daha da güçlü olacak. El ele vereceğiz büyük bir geleceğe doğru ilerleyeceğiz. Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıl dönümünde hep beraber olacağız. Siyasette ortaya koyduğumuz mücadeleyle gençlere örnek olmaya çalıştık. Biz bu mücadeleye 60'ında gelmedik. 18 yaşından beri bu mücadelenin içindeyim.Gençler boyun eğmemeyi size öğretmeye çalıştık. İnanıyorsanız güçlüsünüzdür. Siyasi hayatımız boyunca elimize silah alanlardan olmadık. Gençlik dönemimizde arkadaşlarımız vuruldu. Partilerimiz kapatıldı. 94'te tehditler aldık. Vazgeçmedik.Darbe, çete, mafya tehditlerine maruz kaldık geri adım atmadık.En alçakça ihanetlere maruz kaldık vazgeçmedik. Makam için siyaset yapmadık. Böyle siyaset yapanlardan da olmadık. AK SİYASET 77 MİLYON'A HİZMET EDECEĞİM Halkın seçtiği Cuhmurbaşkanı yetkilerini millet için kullanır. Cuhmurbaşkanı Cumhur'u temsil eder. Devletin birliği milletin bütünlüğünü Cumhurbaşkanı temsil eder. Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı ve halkın seçtiği Başbakan Allah'ın izniyle Türkiye'yi uçuracaktır. İstanbul'a belediye başkanı olduğumda bütün İstanbulluların başkanı oldum. Milletim bana oy verdiğinde sadece AK Parti'nin değil tüm Türkiye'nin Başbakanı oldum. 10 Ağustos'ta tüm Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olacağım. Tüm partilerin oylarını alacağımı biliyorum.Görev süresi boyunca sadece 77 milyona hizmet edeceğim. Çok farklı bir Cumhurbaşkanı olacağım. Bizim için Cumhurbaşkanlığı makamı bizim için dinlenme mekanı olmayacak. Çözüm sürecine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 5 AK SİYASET DAHA EN BAŞINDA BEN YOKTUM, BİZ VARDIK Daha en başında ben yoktum biz vardık. Bugün de ben yokum, biz varız. Recep Tayyip Erdoğan da fanidir. Bizim büyük davamız fani kişilerin üzerinden değildir. Tayyip Erdoğan olmasa bu dava gitmez diyenler bu davayı anlayamamışlardır. AK Parti şahıs değil dava partisidir. Vazife verilenlerden oldum. Gözümüz arkada değil. Benlik kavgasına düşmeden AK Parti'yi daha ileri seviyeye götürecek kadrolarımız var.3 dönem kuralını getirdik. Gayemiz genç ve dinamik bir yapıyla geleceğe yürümek. 10 Ağustos'a kadar beraber çalışacağız. Yeni bir Türkiye inşaa ediyoruz. Muazzam bir Türkiye'ye yürüyoruz. Rabbim izin verir milletim arzu ederse hizmet yolunda varız. Bir kez daha karar da söz de milletindir. Bu dava uğruna canlarını feda etmiş herkese Allah'tan rahmet diliyorum. Beni bu kutlu vazifeye layık gören arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu bir veda değildir. Bu bir bitiş değil Fatiha'dır. Gayemiz koltuktan nasıl vazgeçildiğini göstermektir. Seçilme yaşını 25'e indirdiğimizde biri yanına 2 genç alıyor. Diyor ki "Meclis'i çocuklara mı teslim edeceğiz?" Avusturya'nın dış işleri bakanı ile görüştüm 27 yaşında. Almanya'da, Hollanda'da 18 yaşında meclise giriliyor. Biz 21 yaşında bir çağı açıp bir çağı kapatan Fatih'in torunlarıyız. 1. Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah'ın adıyla. 2. Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. 3. O, rahmândır ve rahîmdir. 4. Ceza gününün mâlikidir. 3 dönem kuralının AK Parti'de geçerli olacağını biliyorum. Millete hizmet yolunda eşimi, çocuklarımı ihmal ettim. Onlar bana vatan, bayrak yolunda hizmet ettiğim için yanımda oldular destek oldular. Çocuklarıma teşekkür ediyorum. Seçilirsek grup kürsülerinde bir araya gelemeyeceğiz. Biz ezelden kardeşiz. Her zaman muhabbet edeceğiz. 5. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. 6. Bize doğru yolu göster. 7. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil! Türkiye için mücadele ederken hep birlikte olacağız. Ne ben sizlerden ayrılıyorum ne siz benden ayrılıyorsunuz. 6 AK SİYASET Mehmet Ali ŞAHİN Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Karabük Milletvekili 12. Cumhurbaşkanlığı Seçiminin Farkı Ne (4) 1960 askeri darbesinden sonra 26 Ekim 1961 günü, başka bir adayın çıkmasının hukuk dışı yollarla engellenmesi sonucu orgeneral Cemal Gürsel, Türkiye Cumhuriyetinin dördüncü Cumhurbaşkanı seçilmişti.. Bir askeri darbe sonucu Cumhurbaşkanı seçilen Kenan Evren’in görev süresi Eylül 1989’da dolmuştu.. Kenan Evren, 12 Eylül 1980’de darbeyle başladığı köşk yaşamına Anayasa gereği ikinci kez seçilme imkanı olmadığı için nokta koymak zorundaydı. Geride çok büyük acılar bırakmıştı. İdamı bekleyen gençler için söylediği “Asmayalım da besleyelim mi?” sözleri, bir darbecinin halet-i ruhiyesini göstermesi açısından zihinlere çakılıp kaldı. Ve şu soru hep soruldu, hala da soruluyor: 11 Eylül’de sokaklarda adeta oluk oluk kan akarken 12 Eylül’de tüm olaylar, cinayetler nasıl oldu da bir anda kesildi? *** Kenan Evren’in görev süresinin dolduğu Eylül 1989’da Anavatan partisi tek başına iktidardı.. 29 Ekim 1987 tarihinde yapılan seçimlerde 450 Milletvekilinden oluşan parlamento da 292 Milletvekili çıkarmıştı.. SHP’nin 99, DYP’nin ise 59 Milletvekili vardı. Turgut Özal’ın liderliğindeki ANAP, Genel Milletvekili seçimlerinden 1,5 yıl sonra 26 Mart 1989’da yapılan yerel seçimlerde büyük bir oy kaybına uğradı.. Aldığı %21.75 oy oranı ile yerel seçimlerden 3. Parti olarak çıkabilmiştir… İşte tam böyle bir siyasi tablo karşısında Meclisin yeni Cumhurbaşkanı’nı seçmesi gerekiyordu. ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Turgut Özal, Cumhurbaşkanlığına aday oldu.. Muhalefet, Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına şiddetle karşı çıktı… Halk desteğini son seçimle önemli ölçüde kaybetmiş bir siyasi ekibin, Cumhurbaşkanı seçemeyeceğini ileri sürüyor, derhal erken seçime gidilerek, seçim sonucu oluşacak yeni Meclisin Cumhurbaşkanı seçmesini istiyordu. Turgut Özal’da hızlı bir oy kaybı yaşandığının ve olası bir erken seçimin Meclis aritmetiğini bütünüyle değiştireceğinin farkındaydı. Bu nedenle bir erken seçime gitmektense elinde tuttuğu Meclis gücüyle Çankaya’ya çıkmanın en akılcı yol olduğuna karar verdi. Türkiye Cumhuriyetinin 8. Cumhurbaşkanlığı seçimi 31 Ekim 1989 günü yapıldı ve Turgut Özal, muhalefetin boykotuna rağmen, 3. Turda 263 oyla Cumhurbaşkanı seçildi. Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı, asker kökenli Cumhurbaşkanlığı sürecinin de sonu oldu.. Turgut Özal’ın 17 Nisan 1993 tarihinde ani bir şekilde hayatını kaybetmesiyle Türkiye bir kez daha Cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlendi. *** 7 AK SİYASET Bu açıklamaya rağmen hükümet dik durdu.. Genelkurmaya gerekli cevabı verdi. 27 Nisan 2007 günü Mecliste yapılan ilk tur oylamada Abdullah Gül, 357 oy almıştı. CHP, oylamaya katılmamıştı ama Anayasa Mahkemesine giderek toplantı yeter sayısı olan 367 sayısının bulunmadığını ileri sürerek birinci tur oylamanın iptalini istemişti. Anayasa Mahkemesi de birkaç gün içinde oylamanın iptaline karar verdi. Bu bir uydurma hukuk kriziydi.. Ne Anayasa’da, ne yasalarda ne de iç tüzük de yeri vardı. Tam bu noktada Ak Parti, iki önemli karar aldı. 1. Cumhurbaşkanını halkın seçeceği Anayasa değişikliği 2. Seçimin erkene alınması.. Anayasa değişikliği gerçekleşti ve Milletvekili seçimleri de 22 Temmuz 2007’de yapıldı. Ak Parti büyük bir seçim başarısına daha imza atmış, oylarını %34 den %47 ye çıkarmıştı. Anayasa değişikliğinin referanduma gitmesi gerekiyordu.. Seçim de yapılmış, yeni parlamento da oluşmuştu.. Henüz Anayasa değişikliği yürürlüğe girmediği için Meclis son kez Cumhurbaşkanını seçmek için toplandı ve Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçti. Böylece dayatmalara, millet çok anlamlı bir cevap vermiş, taşı gediğine koymuştu. Merhum Özal vefat ettiğinde siyasi iktidar, DYP ve SHP ortak hükümetiydi.. Başbakan DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel’di. Süleyman Demirel, koalisyon ortağı SHP Genel Başkanı Erdal İnönü’nün de desteğini alarak 9. Cumhurbaşkanlığına aday oldu ve 16 Mayıs 1993 tarihinde Cumhurbaşkanı seçildi. Darbelerden çok çekmiş olan Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı, doğrusu, darbe dönemlerini maalesef aratmadı.. O, çokça insan hakları ve siyasi sıkıntıların yaşandığı 28 Şubat sürecinin mimarı olarak tarihteki yerini aldı. Kötü bir final yaptı. *** Süleyman Demirel’in görev süresinin dolduğu 16 Mayıs 2000 tarihinde iş başında DSP-MHP-ANAP üçlü koalisyon hükümeti vardı. Başta iktidar partileri olmak üzere Meclis çatısı altında yer alan 5 parti liderinin ve 130 Milletvekilinin imzasıyla Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanı adayı gösterildi ve 3. Turda 330 oyla seçildi. Meclisteki tüm partiler aday gösterdikleri halde ancak 3. Turda Ahmet Necdet Sezer’in seçilmiş olması, o günün şartlarında bir krize yol açmamak için siyasi partilerin zoraki bir birlikteliğinin olduğunu gösteriyor. AK Parti iktidarları, Ahmet Necdet Sezer’le çalıştı.. Ben o yıllarda hükümetlerde bakan olarak bulunuyordum. A. Necdet Sezer, adeta, muhalefet boşluğunu doldurur bir Cumhurbaşkanlığı yaptı. Hemen hemen Ak Parti iktidarının her tasarrufuna karşı duruş sergiledi. 19 Mayıs 2007 tarihinde görev süresi dolmasına rağmen Ahmet Necdet Sezer, 28 Ağustos 2007 tarihine kadar köşkte kaldı. Yani 100 gün fazla görev yaptı… Bunun sebebi, vesayet rejiminin, Türkiye’de hala etkinliğini sürdürüyor olmasıydı.. Cumhurbaşkanının görev süresi dolduğunda, yerine Meclis Başkanının vekalet etmesi gerekiyordu. Ak Parti, Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı gösterdi.. Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi, başını CHP’nin çektiği başörtüsü ve laiklik tartışmalarına yol açtı.. Genelkurmay’ın internet sitesinden yapılan yazılı bir açıklamanın (muhtıra) Abdullah Gül’ü askerlerin istemedikleri şekilde yorumlandı. *** Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle ilgili Anayasa değişikliği 21 Ekim 2007 de yapılan referandumla, halkımızca kabul edilmiş, böylece Türkiye’de yeni bir dönemin yolunu açmıştı. İşte şimdi 10 Ağustos 2014 de bu yeni dönem başlıyor. Halkımız, yani Cumhur, yeni Başkanını seçecek… Artık dayatmaların, tehditlerin, aba altından sopa göstermelerin bir önemi kalmayacak.. Türkiye’de Egemenlik gerçekten artık Milletin olacak. 8 AK SİYASET MECLİS GÜNDEMİ Yılmaz TUNÇ Siyasi Hukuki İşler Başkan Yardımcısı Bartın Milletvekili TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR KANUN TASARISI İÇİŞLERİ KOMİSYONUNDA GÖRÜŞÜLMEYE BAŞLANDI ➢ Tasarı ile, terörün sona erdirilmesi ile toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi için başlatılan çözüm sürecine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir. Demokratik, özgür, daha güçlü, güvenli ve huzurlu bir Türkiye için bir devlet politikası olarak nihai amacı terörü tamamen sona erdirmek ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi ile milli birlik ve beraberliğin pekiştirilmesi olan Çözüm Süreci, çok boyutlu ve değişik aşamalar içeren dinamik bir süreçtir. Dolayısıyla sürecin farklı aşamalarında atılması gereken yeni adımlar söz konusu olabileceğinden devlet kurumlarının etkin koordinasyonun yanı sıra halkın ve sivil toplumun sürece aktif katılımlarını sağlayacak düzenlemelerin oluşturmasını gerektirmektedir. yon görevleri düzenlenmekte, çözüm sürecine ilişkin hususlarda Bakanlar Kuruluna gerekli kararları alma yetkisi verilmektedir. Çözüm süreci kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin koordinasyonun ve sekreterya hizmetlerinin Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yürütüleceği hüküm altına alınmaktadır. Kanun kapsamında verilen görevlerin ilgili Kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirileceği, bu süreçte görev alanların ve çalışmalara katılanların gerçekleştirdikleri faaliyetler nedeniyle gelecekte herhangibir yaptırım tehdidi ile karşılaşmamaları amacıyla bu görevleri yerine getiren kişilerin hukuki idari veya cezai sorumluluğunun doğmayacağı yönünde düzenleme yapılmaktadır. Tasarıyla, Hükümetin çözüm süreci kapsamında alacağı tedbirler ile ilgili uygulama izleme ve koordinas- İŞ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK PAKETİNİN GÖRÜŞMELERİNE PLAN BÜTÇE KOMİSYONUNDA DEVAM EDİLİYOR ➢ Maden işçilerinin çalışma ve sosyal güvenlik şartlarına yönelik önemli düzenlemeler getiriliyor ➢ Bazı kamu alacakları ve prim borçları yeniden yapılandırılıyor ➢ 40 bin öğretmen ataması için kadro ihdas ediliyor i Yeraltı işçilerinin emeklilik yaşı 55’ten 50’ye düşürülüyor, çalışma süreleri de günlük 8 saatten 6 saate indiriliyor. Yeraltı işçilerinin izinde ve tatilde geçen çalışılmayan günleri de çalışılmış gibi yıpranmaya dâhil ediliyor. i Yer Altı İşlerinde Çalışan İşçilerde haklı nedenle fesihte 6 aylık Kıdem Şartının Aranmaması düzenlenerek, işveren tarafından yapılan fesihler için işçiler lehine düzenleme yapılıyor. i Yer altı işlerinde çalışan işçilerle ilgili fazla mesai şartlarının ıslahına ilişkin düzenleme yapılıyor, işçilerin yıllık ücretli izin sürelerinin artırılması öngörülüyor. i Alt işveren, asıl işveren ve bunların çalıştırdıkları işçilerin haklarına ilişkin çeşitli durumlar taşeron işçileri lehine düzenleniyor. i İşveren Sendikalarının Karşılıksız Yardıma Dayalı Dayanışma Ve Yardım Fonu Oluşturması imkânı getiriliyor. i Esnaf ve ziraat odaları kayıtlarındaki geçersizlikler sebebiyle esnaf ve çiftçilerimizin hizmetleri silinmeyecek, İşyeri kapanmış işverenlerin 100 TL’nin altında olan borçları siliniyor. Odalara verilen idari para cezaları bir defaya mahsus olmak üzere siliniyor. Disiplin affından yararlanan memurların çalışamadığı süreler için prim borçlandırması yapılıyor. i Prim Borcuna Mahsuben Alınan Taşınmazların Satışında KDV Muafiyeti, Vatandaşlıktan İzinle Çıkanlara (Mavi Kartlılar) Borçlanma Hakkı getiriliyor. i İkili Sözleşme Yapılan Ülkelerdeki İlk İşe Giriş Tarihi Emeklilik İşlemlerinde Kabul Edilip, Türk Vatandaşlığından İzinle Çıkanlar Ve İlk İşe Giriş Tarihi İle İlgili 3201 Sayılı Kanunda Yapılan Değişikliklerin Davasından Feragat Edenlere De Uygulanması Sağlanıyor. 9 AK SİYASET i Doğum borçlanması 2’den 3’e çıkarılıyor, bağkurlular ve memurlara da bu uygulamadan yararlanma imkanı getiriliyor. Tüp bebek deneme sayısı da ikiden üçe çıkarılıyor. i Kamu alacakları yeniden yapılandırılıyor. 30 Nisan 2014 tarihi itibarıyla kesinleştiği halde ödenmemiş olan bazı kamu alacaklarının taksitler halinde ödenmesi imkanı getiriliyor. Kapsama giren alacak asıllarının ödenmemiş kısmının tamamı ile bunlara bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın maddede belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla alacak asıllarına bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilmesi öngörülmektedir. Ödenmemiş olan kısmın yalnızca faiz gibi fer’i alacak olması halinde bu fer’i alacak yerine TEFE/ÜFE tutarı alınacaktır. i 40 Bin Öğretmen Ataması yapılıyor. BM KADIN BÖLGE OFİSİ İSTANBUL’DA AÇILIYOR Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi (BM Kadın) Arasında BM Kadın Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisinin İstanbul’da Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı kabul edildi. VATANSIZ KİŞİLERİN STATÜSÜNE İLİŞKİN SÖZLEŞMEYE KATILMAMIZ UYGUN BULUNDU yanan ve Türk vatandaşlığını kaybetme nedenlerini sınırlandıran 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ile aynı zemini paylaştığı anlaşılan Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşmeye katılmamızın uygun bulunduğuna dair tasarı kabul edildi. Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı kabul edildi. Vatansızların hukuki durumunu düzenlemek amacıyla 28/9/1954 tarihinde kabul edilip 1960 senesinde yürürlüğe giren, vatansız kişiyi yabancının hukuki durumunda kabul eden, herkesin bir vatandaşlığı olması esasına da- TSK’NIN LÜBNAN’DAKİ DESTEĞİ 1 YIL DAHA UZATILDI Türkiye'nin, Lübnan'da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarıyla verdiği desteğin süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi. ARAŞTIRMA ALTYAPILARININ DESTEKLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI KABUL EDİLDİ Tasarı ile; araştırma altyapılarına yönelik strateji ve öncelikleri belirlemek, izleme ve değerlendirme sürecini yönetmek, altyapılara ilişkin yeterlik kararını ve diğer stratejik kararları vermek, malî destek kararlarını onaylamak, altyapıların işleyişine yönelik genel çerçeveyi belirlemek üzere ilgili kurumların Bakanlarından oluşan Araştırma Altyapıları Kurulu oluşturulmakta, araştırma altyapılarının tüzel kişilik kazanmaları, tabi olacakları hükümler, görev, yetki ve sorumlulukları, organlarının görev ve yetkileri, gelir kaynakları düzenlenmekte, araştırma altyapılarına özel sektörle iş birliği yapabilme ve/veya ortaklıklar kurabilme ve fikrî sınaî haklara ilişkin tedbirler alabilme yetkileri tanınmakta, araştırma altyapılarının teknoloji geliştirme bölgelerinde, organize sanayi bölgelerinde veya endüstri bölgelerinde de kurulabilmeleri düzenlenmekte, yeterlik kararı verilen araştırma altyapılarının sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla performansa dayalı yatırım, perso- nel ve diğer cari harcamaları için merkezî yönetim bütçesinden kaynak aktarılması öngörülmekte, araştırma altyapılarının katılımcı bir anlayışla yönetilebilmesi için ilgili tüm tarafların temsil edildiği bir yönetim yapısı öngörülmekte, araştırma altyapılarında istihdam edilen insan kaynağının yapısı, statüsü, unvanları ve malî hakları düzenlenmekte, personelin İş Kanununa tabi olarak sözleşmelerle istihdam edilmesinin yolu açılmakta, araştırma altyapılarına 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile paralellik teşkil edecek şekilde bazı vergi muafiyet ve istisnaları sağlanarak araştırma altyapılarına bu Kanunda belirtilen faaliyetlerini daha düşük maliyetlerle yerine getirme olanağı tanınmakta, araştırma altyapılarının mal ve hizmet alım süreçleri sadeleştirilerek ArGe faaliyetlerinin doğasına uygun olarak esneklik sağlanması öngörülmektedir. SOMA MADEN KAZASI ARAŞTIRMA KOMİSYONU ÇALIŞMALARINA DEVAM EDİYOR ➢ Komisyon; Zonguldak’ta TTK’ya ait maden ocakları ve tesislerde incelemelerde bulunan Komisyon Üyeleri konunun uzmanlarını dinlemeye devam ediyor. Soma’daki maden faciasını araştırmak için kurulan araştırma komisyonu Zonguldak’ta TTK’ya ait maden ocakları ve tesislerde incelemelerde bulundu. Soma’daki kazada kurtarma çalışmalarına katılan tahlisiye ekipleri ile de görüşen Komisyon üyeleri Ankara’da konunun uzmanlarını ve ilgili kurum temsilcilerini dinlemeye devam etti. 10 AK SİYASET Cuma İÇTEN Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı Diyarbakır Milletvekili ÜLKEYE İHANET EDENLERİN GÖREMEDİKLERİ Mavi Marmara, Oslo görüşmeleri süreci, Gezi Parkı, Dershaneler, 17 ve 25 Aralık darbesiyle beraber, yerli ve yabancı birçok aktörü de bünyesine katarak yurdun dört bir yanına yayılan eylemler ile ilgili pek çok şey söylendi, yazıldı. Bu olayların tam anlamıyla “Ne” olduğu, eylemcilerin “Kim” olduğu, eylemlerin arkasında ne tür sosyal, ekonomik ve politik dinamikler olduğu, eylemcilerin sürdürdükleri bu eylemlerle neyi amaçladıkları sorusunun tek bir yanıtı var. O da Asrın lideri sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve AK Partimizin hedeflediği “Yeni ve Büyük Türkiye”. Lakin cevap bu kadar kısa ve öz olsa da işin derinine inildiğinde bu iç ve dış mihrakların neden böyle bir yıkım, iftira ve ülkemizin aleyhine çalıştıklarıyla ilgili akla takılan bazı sorulara açıklık getirmekte yarar var. İşte sorular eşliğinde ülkemize ihanet içinde olanların göremedikleri… getirdik. Bu köhne zihniyeti, ikna odalarından, kamusal alan yalanlarından çıkardık. Halka ait olanı verdik. Bununla çok gururlandık, kötü mü ettik? 7- TBMM’de 411 el başörtüsü için tek yürek olurken millet iradesini hiçe sayıp, meclis itibarını ayaklar altına almaya çalışanlara en güzel cevabı; Yüce meclisimize itibarını geri vererek şükranlarımızı sunduk. Fena mı oldu? 1- Yeni bir ortak dil, yeni bir medeniyet ve YENİ TÜRKİYE VİZYONUMUZ birilerini fena halde rahatsız etti. 8- Kadınlar, dullar, şehit yakınları, yetimler, çocuklar, engelliler, bakıma ihtiyacı olan kardeşlerimize pozitif ayrımcılık getirdik. Kalbimizi açtık, onlara yeniden vatandaş olduklarını hatırlatarak yaşamlarına dokunduk. Aldığımız dualar mı sizi rahatsız etti? 2- Din, dil, ırk, mezhep, etnik köken ayrımı yapmaksızın herkese eşit vatandaş olma özgürlüğü imkanını tanıdığımız için birilerini rahatsız ettik… 3- Türkiye’yi demokratikleşme ve normalleşme sürecine getirdiğimiz için evet, biz çok olduk… 9- Kuran-Kerim’i duvarlardan, camilerden, mezarlardan çıkartıp devlet okullarında tüm insanlarımızın okumasın sağladık. Fena mı oldu? 4- Ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda devrimler yaptık. Birilerinin canını fena yaktık… 10- IMF’den para alırken, IMF’ye kredi açar hale geldik. Faiz lobilerini alt-üst ettik. 5- 100 yıldır devam eden ve son 30 yıldır akan kardeş kanını durdurduk. Kürt sorununu bitirdik. Kötü mü ettik?.. 11- Sağlık, eğitim ve barınma alanlarında en ücra köşelere kadar sosyal devlet anlayışını hakim kıldık. 6- Herkesin istediği dini yaşayabileceği ortamı sağladık. Başörtülü kızlarımıza, memurlara, eşitlik 11 AK SİYASET 12- Dünyanın en büyük havaalanını cebimizden tek bir kuruş çıkarmadan aksine üstüne para alarak yaptık. Kimin tekerine çomak soktuk? 19- Cumhuriyet tarihinin toplamının iki katı kadar üniversite açtık. Fatih projesiyle yavrularımız teknolojiye dokundu. 13- Nükleer Santrallerle ilgili uluslar arası büyük ölçekli anlaşmalar imzaladık. Hangi dengeleri bozduk? 20- Uzaya yolladığımız uydular, savunma sanayindeki dev adımlar, yerli helikopterlerden silaha kadar ürettiğimiz ve tasarladığımız birçok yeni teknoloji acaba kimlerin gözünü korkuttu? 14- Irak petrol anlaşması, enerji hatlarının Türkiye üzerinden geçişleri, dünyadaki hangi para babalarının keyfini kaçırdı? 21- Savaş uçağından helikoptere, savaş gemimizden kendi silah sanayimize kadar, savunma sanayinde dünyada artık söz söyleyecek noktaya gelmemiz kimleri kahretti?.. 15- Marmaray ve 3.Köprü projeleriyle, İstanbul’u adeta yeniden feth ettik. 16- Kanal İstanbul projesiyle kimlerin uykularını kaçırdık, iştahlarını kapattık ve hayallerini o kanala şimdiden attık? Sorular daha da arttırılabilir ama cevaplar: Açık, kesin ve net bir şekilde ülkemize ihanet içinde olanların böyle bir Türkiye’yi istememeleri için ne kadar canla başla çalıştıklarını anlamak için yeterli olacaktır. 17- Dünya, global ölçekte bir ekonomik kriz yaşarken Türkiye, herşeye rağmen ekonomik büyümeyi gerçekleştirdi. 18- Otobanlar, duble yollar, hızlı trenler, her ilde açılan hava alanları, bilişim teknolojilerinin, dünya devlerine kafa tutacak hale gelmesi hangi cüce zihniyetleri bulandırdı?.. Elbette ki dünya var olalı beri birileri, iyilik ve güzellik, birileri de kötülük ve çirkinlik için mücadele edeceklerdir. Hamd olsun ki biz iyiliğin kazanması, insanlarımızın refahı ve mutluluğu için çalışmaya, her ne olursa olsun özgürlük mücadelemizi vermeye devam edeceğiz. 12 AK SİYASET HAFTANIN SEÇİLEN MAKALESİ Sizi kim topladı oraya! İbrahim KARAGÜL / Yenişafak 2007'de Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesi sürecini hatırlıyor musunuz? Müthiş bir kampanya vardı. Öfke ile nefret ile Türkiye ve Avrupa/Amerika'da bütün muhalefet cephesi harekete geçmiş 'Çankaya'ya İslamcı Cumhurbaşkanı çıkacak' söylemi üzerinden ortalığı kasıp kavuruyordu. Herkes Tayyip Erdoğan'ın nasıl bir Cumhurbaşkanı olacağını biliyor. İşte bu yüzden onun seçilmesi 2007'deki seçimden çok daha kalıcı, iz bırakıcı nitelikte olacaktır. Bambaşka bir Türkiye çizgisi önümüze gelecek bu da yerleşik hesapları büyük oranda sarsacak demektir. Kavga bu yüzden çok büyük. O malum irade bu korkudan memleketin bütün muhalefetini tek çatı altında birleştiriyor. Erdoğan'ı durdurmak için her şeyi yapacak gibi görünüyorlar. Üstelik iç ve dış ortaklık 2007'den çok daha sağlam biçimde kurulmuş, daha organize çalışıyor. AK Parti'ye destek veren entelektüel çevre bile mesele Cumhurbaşkanı olunca 'durun orada, asla olmaz' diyordu. On yıllardır Türkiye'yi dizayn eden o odaklar servis yapıyor, servisi kapan Türkiye'de fırtınalar koparıyordu. İttihatçı gelenek ile neocon Amerika ve muhafazakar/aşırı sağ Avrupa 'Türkiye kontrolden çıkıyor' endişesini 'Türkiye elden gidiyor' söylemi ile pazarlıyor, Çankaya'ya çıkacak bir kişinin eşinin başörtülü olması cumhuriyet rejiminin sonu olarak sunuyordu. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı, bu uzun yürüyüşte, büyük değişimde atılacak son adım olacak, biliyorlar. Geleneksel Türkiye'nin yerine başka bir güç ortaya çıkacak, Anadolu'nun kapıları ardına kadar açılacak, bunu biliyorlar. Türk Baasçılığı'nın da sonu olacak, biliyorlar. ABD basınında yayınlanan çirkin yazıları hatırlıyorum. Türkiye'ye müdahale çağrıları bile vardı. Taksim'de bombaların patlamasından iç çatışmaya, darbelere kadar her şey telaffuz ediliyordu. 'Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi' diyorlardı. O dönemlerde ABD medyasında bir anda ortaya çıkan isimler Türkiye'de meşhur oluyordu. Bugün bir tanesi bile hatırlanmıyor. Batı medyasında aşağılamalar, tehditler çoktan başladı. Ama eskisi kadar etkili olamıyor. Türkiye kamuoyu, öyle şeyler yaşadı ki, bunlara pek de prim vermiyor. EKMELEDDİN PROJE, O RESİM DE PROJE.. TÜRK BAASÇILIĞI'NIN SONU Gezi ile geleneksel muhalefetin dışında kalanları toplamaya ve hükümeti devirmeye çalıştılar, olmadı. 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları ile sistem içindeki bir cemaat yapılanması kullanıp hükümeti devirmeye çalıştılar, bu da olmadı. Oldu işte. Güzel de oldu. Ve bitti. Şimdi yeniden bir mücadele başladı. Türkiye'nin son on iki yılına damgasını vuran, dengini değiştiren, özgüvenini artıran, güçlendiren, cesaretlendiren, dik yürümeyi gösteren bir adam haklı olarak Cumhurbaşkanı adayı oldu. Bu iki darbe planı da dışarıdan tezgahlanmıştı ve Erdoğan'ı durdurmayı amaçlıyordu. İslam coğrafyasında yönelik 21. Yüzyıl istila projelerinden Türkiye'ye düşen pay buydu. Türkiye'yi değiştirmeye devam edecekti. Cumhurbaşkanı olarak, halkın seçtiği bir lider olarak çok daha güçlü biçimde yürüyüşüne devam edecek. On iki yıl boyunca bileğini bükemeyenler yeni ittifaklar, koalisyonlar oluşturarak, ön almaya, yolunu kesmeye çalışıyorlar şimdi. Şimdi yeniden geleneksel muhalefete döndüler. 13 AK SİYASET ortaya çıkacak. Bambaşka yapılara dönüşecekler. Belki de aralarındaki siyasi geçişgenlik yüzünden bazıları silinip gidecek. Belki de tek bir siyasi yapıya dönüşecekler. Cumhurbaşkanlığı seçimi demokrasinin gereği olarak müthiş bir rekabete sahne olacak. İttifaklar da yapılacak. Bunlar olmalı. Ama bunun daha da ötesinde bir cephe inşa ediliyor. Eklemeddin İhsanoğlu'nu hiç tanımayanlar bir anda kucaklarında bir cumhurbaşkanı adayı buldular. Adını bile bilmedikleri bir adamın arkasında hizalanmaya başladılar. Birileri hem onlara bir aday tayin etti hem de onları o adayın etrafında birleştiriyor. Ekmeleddin İhsanoğlu nasıl bir proje olarak Türkiye'nin önüne konuşmuşsa dünkü resim karesi de o projenin parçasıdır. Aynı irade Türkiye'nin milliyetçi-ulusalcı unsurlarından bir cephe inşa ediyor. Ekmeleddin'i kim proje yapmışsa, kim Türkiye'ye sunmuşsa, siyasi partileri de onun arkasına sıralayan da o iradedir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DSP Genel Başkanı Masum Türker, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal'ı İhsanoğlu portresi önünde hizaya sokan irade işte o iradedir. NASYONALİST CEPHE... İçlerinde saygı duyduğum, değer verdiğim isimler var ancak o görüntü kendi siyasi gelecekleri için bir hezimet tablosuna dönüşebilir. Yakın gelecekte bu partilerin siyasi kimliklerinde çok ciddi aşınmalar, silinmeler Bu irade yerli değildir. Bu irade gayri milli ve Türkiye'de karşı darbe hazırlıkları yapan iradedir. Gezi olaylarını projelendiren de, 17 Aralık'tan bir darbe olmazsa muhafazakar bir muhalefet üretmeye çalışan da aynı iradedir. Türkiye'de sadece Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmıyor. Yeni Türkiye ile eski statüko arasında büyük bir kavga yaşanıyor. Cepheleşme bu kavgaya göre şekil alıyor. Eskiyi korumak, statükoyu korumak isteyenler, bütün muhalif yapıları garip bir acelecilikle topluyor ve çok kolay sevk ve idare ediyor. Bunların karşısında Türk muhalefeti iradesini ve siyasi idrakini kaybetmiş gibi ordan oraya sürükleniyor.. Dünkü verilen resim yeni Nasyonalist Cephe'nin resmidir. Aynı zamanda gelecekte önümüze konacak derin iç çatışma senaryosunun resmidir. Ahmet DEMİRCAN Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı 21. Dönem Milletvekili ● Siyaset, Millete hizmet için kurulmuş olan devletin yönetilmesi ile ilgili meşru faaliyetlerin tümüdür. Devletin baş yöneticisi o devletin sahipleri olan millet tarafından belirleniyorsa rejimin adı cumhuriyettir. Yönetimin nasıl olacağı millet tarafından belirleniyorsa o rejimin adı demokrasidir. Devletin nasıl ve kim tarafından yönetileceği millet tarafından belirleniyorsa ve bu işler evrensel tabii hukukun egemenliği altında yapılıyorsa o ülkenin rejimi Demokratik Hukuk Cumhuriyetidir. Türkiye bunu başarma yolunda ilerlemektedir. ● Siyaseti millete rağmen, sadece devleti değil milleti de şekillendirme yönetme olarak algılayan, millete yabancı ve tepeden bakmaya alışmış olanlar iç ve dış müttefikleri ile birlikte karşı hamlelerini yapıyorlar. ● Bu Cumhurbaşkanlığı seçiminde milletin değerlerine sahip çıkanlarla, millete tepeden bakanlar karşı karşıya. Dün “cumhurbaşkanını halk seçemez” diye 2007 referandumunda karşı çıkanlar, bu gün bu makamı siyasetten uzak tutma gayretleri ile aslında milletten uzaklaştırmaya çalışmaktadırlar. Milletimiz her şeyin farkında, resmi ibretle izliyor. Kimlerin nasıl bir araya geldiğinin farkında. 14 AK SİYASET Filiz KOZAN Genel Merkez Kadın Kolları Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Soru 6. Eşi vefat eden kadınlara düzenli nakdi yardım programından aylık ne kadar bir destek sağlanır? Soru 1. Maddi durumum çok kötü. Genel Sağlık Sigortası ödemelerim için devletten yardım alabilir miyim? Cevap : Yapılacak değerlendirmeler sonucunda bu yardım programı kapsamına giren kadınlara aylık 250 TL düzenli nakdi destek sağlanmaktadır. Cevap : Hane içinde gelir seviyesi brüt asgari ücretin 1/3’ünden az olan kişilerin Genel Sağlık Sigorta primleri devlet tarafından ödenmektedir. Soru 7. Eşi vefat etmiş olan başka arkadaşlarımda başvuru yapabilirler mi? Hangi koşulları taşımak gerekiyor? Soru 2. Bunun için nereye başvurmam gerekir? Cevap: Tabi başvurabilirler. Gerekli koşullar; Cevap: İkamet ettiğiniz il ve ilçenin bağlı bulunduğu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfına başvurmanız gerekmektedir. Hanede yaşayan bütün bireylerin sosyal güvencesinin olmaması ve muhtaçlık durum tespitine göre muhtaç olduğunun tespit edilmesi halinde, uzmanların inceleme sonuçlarına göre bu yardımı alabilirler. Soru 3. Genel Sağlık Sigorta primimin devlet tarafından ödenmesi için Vakıfa başvuru sırasında hangi belgeleri götürmem gerekiyor? Soru 8. Kimler muhtaç sayılmaktadır? Cevap: Kişi başı aylık geliri 250 TL ve altında olan ve sosyal güvencesi olmayan kişiler. Cevap: Kimlik belgeniz ile gitmeniz gerekir. Soru 4. Soru 9. Eşim vefat etti. Zor durumdayım. Maddi desteğe ihtiyacım var. Nereden yardım alabilirim? Sosyal Güvenlik kapsamında çalışıyorum. Ancak düşük bir gelir ile hayatımı idame ettirmeye çalışıyorum. Ben de devletten yardım alabilir miyim? Cevap: Eşi vefat eden kadınlara düzenli nakdi yardım programı bulunmaktadır. Cevap: Evet alabilirsiniz. Çalışanlar Sosyal Güvenlik kapsamında olsalar bile düşük bir düzenli gelir ile hayatını idame ettirmek zorunda olan çalışan yoksullar ve başta dul-yetim aylığı alanlar, Tarım Bağkurlular ile şehit yakınları ve gazilerin bulunduğu kesim ile afetten zarar görenlere de Fon Kurulunun belirlediği esaslar dâhilinde sosyal yardımlar yapılmaktadır. Soru 5. Bu yardım programından faydalanmak için nereye başvurabilirim? Cevap: İkamet ettiğiniz il ve ilçenin bağlı bulunduğu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına başvuru yapmanız gerekir. 15 AK SİYASET Emre ÇALIŞKAN AK Parti Gençlik Kolları Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Erdoğan Gönüllüleri Genel Başkanımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklandıktan sonra gerçekleştirilecek kampanya için başta partililer olmak üzere vatandaşlarımız heyecanlı bir bekleyişteler. Bu bekleyişte yer alan ve yeniden seçim sürecine dâhil olarak heyecanını,motivasyonunu, şevkini üst düzeyde tutan gençlerimiz bir an önce kampanyanın başlamasına kulak vermiş durumda. olacaktır. Çünkü bugünün gençleri kendi çocuklarına hazırlayacakları yarının Türkiye’si için ilk defa halkın oyu ile seçilecek cumhurbaşkanına oy vermenin ötesinde bir sosyo-psikolojik erdeme ulaşacaktır. Kendi oyu ile seçeceği cumhurbaşkanı için ayrıca “Erdoğan Gönüllüleri” içinde yer alarak harekete geçmiş olacak ve milli iradenin Köşk’te temsili için, kendi geleceği ve çocuklarının geleceği için sivil siyasetin iktidara tam olarak yansımasınınmücadelesinde yer alacaktır. Bu bakımdan gençliğimiz için önemli bir dönüm noktası olan cumhurbaşkanlığı seçimi, devletin gerçek manada millet tarafından yönetilmesine sağlayacak; karanlık odakların devleti işgal edip vesayet oluşturarak milletin iradesine ipotek koymasını ortadan kaldıracaktır. Başbakanımızın yurt içinde yaklaşık kırk beş il mitingi olacak. AK Gençlik daha önceki seçim ve miting tecrübelerini taçlandıracak bir seçim arifesinde olmanın mutluluğundadır. Siyaseti millete hizmet etmenin yolu olarak Genel Başkanı ve Başbakanından ve onun ekibinden öğrenen AK Gençlik,Gençlik Kolları altında işlediği siyasal davranışlarını da hem kendi sosyal ve siyasal gelişimi için bir okul hem de toplumsal gelişim için vicdani bir yapı olarak görmüştür. Bundan dolayıdır ki gençliğimiz seçim takvimleri arasındaki dönemlerde eğitim, sosyal ve kültürel programlarla gelişiminekatkı sağlamıştır. Seçim takvimleri başladığında ise yüklendiği bilgi ve heyecanını sahaya yansıtarak, milli iradenin yeniden ayağa kalkmasına hizmet sunarak,milletimize hayırlı evlatlar olmanın sorumluluğunu yerine getirmenin haklı gururunu yaşamıştır. Sivil siyasetin iktidara tam olarak sahip olması ve liderimiz, Genel Başkanımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Köşk’e çıkarak bu dönüşümü taçlandırması Anadolu’nun sahip olduğu bin yıllık ortak aklını ve iradesini yeniden dünyaya sunmasının fırsatı olacaktır. Cumhurbaşkanlığı köşk manifestosu 10 Temmuz’da Başbakanımız tarafından halka ve sivil toplum kuruluşlarına açıklanacak. Böylece cumhurbaşkanlığı seçimlerine gönüllü olarak tüm halkımızın katılımının önü açılacaktır. Seçim süresi boyunca oluşturulacak “Erdoğan Gönüllüleri” seçimde aktif olarak yer alacak. Kırk beş il mitinginin yanı sıra diğer il organizasyonları ile seçim heyecanı gönüllülerin de çalışmalarıyla tüm illerimizde coşkuyla yaşanacak. Böylesine önemli bir gelişmenin gönüllüleri olmak, gençliği olmak ve 2002 yılından günümüze bu tarihi dönüşümlere tanık olmak AK Gençliği ve ülkemiz gençliğini heyecanlandırmaktadır. Bu yüzden de “Erdoğan Gönüllüleri”arasında yer alarak, partili veya parti üyesi olmaksızın şahitliğimizi ortaya koyacağız ve ülkemiz gençliği olarak her zaman milletin iradesine sahip çıkmanın her türlü çabası, mücadelesi ve ahlaki temsilcisi olma yolunda olacağız. Gençliğimiz için “Erdoğan Gönüllüsü” olmak, ister AK Gençlik üyesi olsun ister parti dışından destekte bulunsun oldukça önemli bir çalışma alanı 16 AK SİYASET TAVSİYE EDİLEN KİTAP Lale ERSOY AK Parti MKYK Üyesi Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı KELİME ve DİMNE YAZAR: BEYDEBA-İBNÜ’L-MÜKAFFA sokan ve kuyruğunu sıkıştıran maymunu Kelile ve Dimne tarih düşün!” der. Ancak Dimne “her makamın bir boyunca en çok okunan, çevrilen ve makali vardır” ilkesini ustaca uygulayarak her uyarlaması yapılan birkaç kitaptan duruma müsait bir söz bulduysa da neticede biridir. Temel konusu ahlak ve hilekar davrandığı, ikiyüzlülük ettiği için siyasettir. Eserin özü, hükümdar ile cezasını çeker. Aslında Dimne’yi öldüren de aristokrat bir aydın arasında vuku “dostunun intikamı peşindeki aslan” değildir. bulması temenni edilen istişare sohAsıl ölüm fermanı, didaktik bir hedefle betidir. Otorite kaynağına yakınlıkyazılan hikayenin ta kendisidir. uzaklık, halk-hükümdar ilişkisi, hükümdar-vüzera ilişkisi, siyasi ihtiKelile ve Dimne, siyasi edebiyatta raslar, ehliyet, beceriklilik, ihanet, hile meselin ne kadar sık işlendiğini gösterdiği ve bunlara benzeyen siyasi içerikli gibi okumuşlar tayfasına mensup birinin hemen hemen bütün konular kitap hükümdar=iktidar karşısında nerede kuboyunca uzayan sohbetin temel dretli, nerede aciz olduğunu da anlatır. mevzularıdır. Ayrıca bu eser, sadece edebiyat ve yazının ne umum halkın ne de otorite Binbir gece masallarını ve Kelile sahiplerinin hayat tarzlarını ve Dimne’yi “siyasi muhteva” bakımından değiştirebileceğini de vurgular. inceleyen Cebbur ed-Düveyhi’nin de belirttiği gibi Kelile ve Dimne’nin hikayeleri Sonuç olarak, edebiyat ve makalat döktürme görünürde vahşi hayvanların, kuşların ve işinin, uygulama iradesi olmadığı müddetçe, tamamen boş haşerelerin ağzıyla anlatılmıştır. “Mesel” tabir edilen nasihat bir kuruntu ve tatmin aracı haline geldiği gerçekliğini kabul içerikli hikayelerde hayvanları kullanmak, onların dilinden bir etmeye hazır bütün takipçilerimizi siyasi edebiyatın bu şeyler vermek kadim bir edebi gelenektir. Ancak bu, kadim eserinin okumaya davet ediyoruz. meselin olmazsa olmaz şartı değildir. Yani aslında hayvanların kullanılması özel bir sebebe binaendir. Bir hikayenin mesele dönüşebilmesi için HAFTANIN KARİKATÜRÜ dinleyenlerin kahramanlarla özdeşlik kurması, Cilalı Taş Devri / Emre ULAŞ içeriğinin doğru yorumlanması ve “mucibince amel edilmesi” gerekmektedir. Bu itibarla Kelile ve Dimne CHP VE MHP’DE SEÇİM SONRASI LİDER KALMA HESAPLARI!... kitabı niçin hayvanlar alemine müracaat edildiğini mukaddimede özlü bir şekilde izah eder:“Sözün dış yüzü halka ve ileri gelelere eğlence olsun, iç yüzü ise seçkinlerin zekasına hitabetsin, onlara bir tür deneyim kazandırsın diye kitabı yırtıcı hayvanların, kuşların dilinden verdi!” Kelile kimdir, durumu nedir diye sorarsanız, Kelile temkinlidir, ihtirassızdır, akıllıdır ve olgundur. Ya Dimne? Dimne siyasi ihtirasları sebebiyle gözleri perdelenmiş bir zavallıdır. Kaçınılmaz bir şekilde kendi kuyusunu kendi kazar ve o çok sevdiği mesellerdeki söz dinlemez kahramanlar gibi davranır. Daha ilk anda Dimne, Kelile’ye gelerek “krala yakınlaşmak istediğini” belirtince hemen itiraz eder Kelile ve “marangozu taklit sevdasıyla başını belaya 17 AK SİYASET HAFTANIN SÖZÜ Haydar Kemal KURT Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlık Danışmanı 23. Dönem Isparta Milletvekili Dostlar ,köşemiz hatırlatma,hatırlatarak ders ve hisse çıkarma için cılız ışığı ile sizlere hizmet vermeye çalışıyor. Bu hafta da hepimizin bildiği Edebi Şark Klasiklerinden Gülistandan sizler için birkaç kıssa sunuyoruz. Hayırlı Ramazanlar dileklerimizle … SADİ’DEN (GÜLİSTAN’DAN) ALINTILAR “Hazine askerden esirgenince oda kılıç tutmaktan elini esirger.” Hürmüze sordular : Babanın vezirlerinde ne kusur gördün de hepsini hapse attırdın ? Bu hükümdara hıyanet edenlerden biri ile dostluğum vardı. Kendisini kınadım: Cevap verdi : <Durum azıcık değişmesiyle eski efendisini terk eden ve bunca yıllık nimetin hakkını unutan kimse aşağılıktır,nankördür,adidir,hakkı inkar etmektedir!> dedim. Bir kusurlarını bilmiyorum. Lakin gördüm ki benden için için çok korkuyorlar ve sözümede asla güvenmiyorlar,kendi zararları endişesi ile beni mahva kalkışmalarından korktum. Netice itibariyle bilgelerin sözüne göre hareket ettim. Zira demişler ki: < Eğer, dedi, anlatırsam beni mazur görürsün : Acaba atımın arpasız kalması,eyer keçesinin rehinde bulunması yakışık alır mı? Askere karşı paraca hasis davranan bir sultan için can pahasına cömertlik etmek mümkün değildir.> <Savaşta önun gibi yüz tanesini haklasan bile , ey bilge, biri senden korktu mu, sende ondan kork. Görmez misin? Kedi aciz kalınca pençesi ile kaplanın gözünü çıkarır. Yılanda başını taşla ezeceğinden korkarak çobanın ayağını sokar. < Askere para ver ki o da baş versin. Ona para vermezsen alır başını gider.> *** Düşe kalka kaçarken gördükleri tilkiye sorarlar bu kadar korkuya sebeb olan afet ne ? Tilki, deveyi angaryaya tuttuklarını duydum demiş. Devenin seninle ne münasebeti , seninde onunla ne benzerliğin var ? Tilki,Susun,eğer hasetçiler garez ederek,bu devedir ! derler de yakalanırsam beni kurtarmak için kim kaygılanır? Kim benim halimi araştırır ? Irak’tan tiryak gelinceye kadar, yılanın soktuğu ölmüş bulunur. Karakulağa : <Aslanla düşüp kalkmayı neden tercih ediyorsun?> dediler. Cevap verdi : < Avının artığını yiyeyim,düşmanların şerrinden onun kuvvetine sığınarak güvenle yaşayayım, diye.> Sordular : *** < Himayesinin gölgesine giriyor,nimetine teşekkür ediyorsun da neden kendisine daha yakın olmuyorsun? Seni gözdeleri arasına alsın,samimi kullarından saysın?> Eski padişahlardan biri memleket idaresinde gevşeklik gösteriyor, askere sıkıntı çektiriyor du. Günün birinde çetin bir düşman yüz gösterince bütün ordu sırtını çeviriverdi. 18 AK SİYASET < Abit, dalgadan kendi kilimini kurtarır.Bilginsw batanı kurtarmağa çalışır. Karakulak : <Bununla beraber, dedi,şiddetinden emin değilim.> *** < Mecusi yüz yıl ateş yaksa da , bir an içine düştü mü , kendisi yanar.> Gönül erlerinden biri öfkeli bir pehlivanı gördü: Padişah yanındaki nedimin,altına kavuşması da olağandır,başını vermesi de. Hiddetlenmiş,şiddetlenmiş,ağzı köpürmüştü. Bilgeler , < Padişah mizaçlarındaki değişiklikten çekinmelidir,demişler. Çünkü bakarsın, bir selam ile incinir; bakarsın bir küfürle hil’at veririler.> <Buna ne olmuş?> diye sordu Gene demişler ki : < Fazla zerafet nedimler için hüner, bilgeler için kusurdur.> Gönül eri : Birisi : <Filanca küfretmiş.> cevabını verdi < Bu soysuz bin batman taşı kaldırıyor da bir sözün ağırlığına dayanamıyor mu ? > <Sen kendi kadrini,kendi vekarını kolla; oyunu,zarafeti nedimlere bırak.> < Bırak şu zorbalık lafını,erkeklik davasını! Alçak nefsin zebunu olmuş kişi, kadın olmuş,erkek olmuş ne çıkar? Elinden geliyor ise bir ağız tadlandır. Ağza yumruk atman erlik sayılmaz.> *** Bir gönül eri tekkeden medreseye geldi,tarikat ehlinin arkadşlık ahdini bozmuş oldu. Ona : <Kendisinde insanlık olmayan kimse, filin başını yarsa da, mert değildir. Adem oğlu topraktan yaratılmıştır. Toprakçasına alçak gönüllü değilse insan sayılmaz.> <Bilgin ile abit arasında ne fark gördün de bilginleri tercih ettin?> dedim. Cevap verdi : 19 AK SİYASET