haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası

advertisement
MAYIS 2008 / YIL: 25 SAYI: 288
SAHİBİ
Ege Bölgesi Sanayi Odası Adına
Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer TAŞKIN
SORUMLU MÜDÜR
Mustafa KALYONCU
(Genel Sekreter)
YAYIN İCRA KOMİTESİ
Tamer TAŞKIN
Nedim KALPAKLIOĞLU
Ufuk AKGÜN
İrfan ACAR
Mustafa KALYONCU
Nedim ATİLLA
Mustafa SÖNMEZ
Özlem BALCI
YAYIN SORUMLUSU
Mehmet Ali SÜTLÜ
GRAFİK & TASARIM
Kerem AKSOY
kaksoy35@gmail.com
YAYIN DANIŞMA KOMİTESİ
İrfan ACAR, Şener AKGÜN,
Sayıl DİNÇSOY, Cihangir HÜR,
Semih SEVAL, Halit ŞAHİN,
Vedat ÖZYAVRU,
Hüseyin VATANSEVER,
Cengiz ÜNERDEM, Nadir ERDİR,
Gani GÜMÜŞ, Gürbüz SALGAR,
Halit KAZMA, Ejder AZMAK,
Ali ŞEMSİOĞLU,
İbrahim AHTIKALMAZ, Metin AKDAŞ,
Murat KURTALAN, Tuncer VARDARCI,
Asuman MEMEN, Yavuz ÖZMAKAS,
Doç. Sevil YEŞİLPINAR, Hüseyin ÇORLU,
Fatih TUNA, Mustafa UÇAR
YÖNETİM YERİ
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Cumhuriyet Bulvarı No: 63 İZMİR
Tel.
: 0232 441 09 09
Faks
: 0232 425 36 35
e-posta : ebsohaber@ebso.org.tr
BASKI
TÜKELMAT A.Ş.
1571 Sokak No: 16 Çınarlı / İZMİR
Tel.
: 0232 461 96 42
Faks
: 0232 461 96 46
Ebsohaber, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın
Aylık Yayın Organıdır. Ebsohaber’de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek alıntı
yapılabilir. Ebsohaber’de yeralan yazılar
aksi belirtilmedikçe EBSO’nun
resmi görüşünü yansıtmaz.
İmzalı yazılarda belirtilen görüşler
sadece yazarlarına aittir.
5000 adet basılmıştır.
Baskı Tarihi: 26 Mayıs 2008
mayısgündemi
BAŞYAZI............................................................................................... 3
İZMİR’E YATIRIM ZAMANI..................................................................... 4
KÖLN-İZMİR YATIRIM HATTI................................................................... 8
ALMAN YATIRIMCILARIN İZMİR İLGİSİ.................................................. 10
ALMAN OTOMOTİVCİLERE İZMİR’DE YATIRIM ÇAĞRISI........................ 14
AB TÜRKİYE İÇİN KENDİNİ HAZIRLAMALI............................................. 18
ÇİNLİLER İZMİR’DE YATIRIMA SICAK.................................................... 20
GÜNEY AFRİKA İLE YENİ DÖNEM....................................................... 22
GARC TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ KÖPRÜSÜ...................................................... 26
EGELİ KOBİLERİN GÜÇBİRLİĞİ.............................................................. 28
İHRACAT İÇİN LİMAN LAZIM............................................................... 30
İZMİR’E OTOMOTİV AR-GE MERKEZİ................................................... 32
PLASTİK VE AMBALAJDA GÜÇ GÖSTERİSİ........................................... 34
TOKİ SEKTÖRE FİNANSMAN SAĞLASIN............................................. 36
TAŞKIN; MORTGAGE KRİZİ BÜTÜN SEKTÖRLERİ ETKİLİYOR.................. 38
YORGANCILAR; PİYASALAR KRİZDE.................................................... 41
SANAYİCİNİN GÜNDEMİ EKONOMİ................................................... 42
EKONOMİYE YENİ ÇIPA...................................................................... 46
İZMİR’DE KAPASİTE KULLANIMI DÜŞÜYOR........................................... 48
DÜNYA KRİZİ VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ TEHDİTLER..................... 50
İRC EGE AVRUPA BİRİNCİSİ................................................................. 59
GENÇLERE “GLOBAL ÇALIŞAN OLUN” ÖĞÜDÜ.................................. 60
YENİ OSB’LERE ENERJİ TEŞEKKÜRÜ..................................................... 63
KADIN POLİTİKADA AKTİF OLMALI...................................................... 64
ZENGİNLİKLERİMİZİ ORGANİZE EDEMEZSEK KULLANAMAYIZ............. 67
BAYANLAR BİRLİĞİ ÖĞRENCİLER İÇİN YİNE SAHNEDE........................ 70
BAŞYAZI
BAŞYAZI
Yatırım kenti İzmir
Kuruluşu İ.Ö. 3000 yıllarına kadar dayanan, İpekyolu’nun batıdaki son noktası
İzmir, 17. yy’dan itibaren Doğu Akdeniz’in
en önemli liman kentlerinden biri haline
gelmiştir. O günden bugüne İzmir, doğal ve
kültürel zenginliği, jeopolitik avantajları ile
her zaman önemini korumuş ve Türkiye’nin
üçüncü büyük kenti vasfını kazanmıştır.
Büyük bir kıtanın batıya açılan kapısı
olan İzmir, coğrafi konumu, gerek havayolu
gerekse denizyolu imkanları, tamamlanmış
altyapısı ve nitelikli işgücü ile büyük bir ekonomik yapıya sahiptir.
Bir Avrupa kenti görünümünde olan
İzmir, Türkiye’nin çağdaş yüzünü yansıtmaktadır. Ekonomide en büyük 100 dünya şehri
içinde de İzmir 99’ncu sırada yerini almıştır.
Ülke sanayi üretiminin yüzde 9’una,
GSYİH’nın yüzde 7.5’ine sahip olmasına
rağmen rakamlar ne yazık ki İzmir’in gerçek
gücünü yansıtmamaktadır. 2007 yılı itibariyle 3 milyon 739 bin kişinin yaşadığı İzmir’de
nüfus yoğunluğu 25-29 yaş grubundadır.
İzmir’de; tekstil, otomotiv, tütün, makine
imalat, madencilik, mermer, demir-çelik,
petrokimya, elektrik-elektronik, toprak, plastik ve gıda sektörleri öne çıkmaktadır. Ekolojik tarım, bilişim-yazılım, kültür balıkçılığı,
seracılık, termal, güneş ve rüzgar enerjisi,
gemi inşası ve gemi sökümü yatırımları için
de İzmir önemli bir potansiyel barındırmaktadır.
Türkiye konteyner ihracatının yüzde 55’i
İzmir Limanı’ndan gerçekleşmektedir. İzmir
ülke toplam ihracatından yüzde 6, toplam
ithalatından yüzde 4 pay almaktadır.
Yer seçimi aşamasındakiler dahil 20 organize sanayi bölgesi, dolu olan İAOSB hariç
yatırımcılarını beklemektedir. 5 üniversitesi
ile İzmir bilgi çağında, üniversite-sanayici
buluşmasına tanıklık etmektedir. Uluslararası teknoloji yatırımları çeken Ege Serbest
Bölgesi ile deri sektörünün ağırlıkta olduğu
Menemen Serbest Bölgesi de özellikle yatırımcılar için cazip bölgelerdendir.
İstanbul’a göre yüzde 30 maliyet avantajları ile İzmir’in yatırım için en uygun il olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Konu İzmir
olunca gerek yerli, gerekse yabancı yatırımcılar için haklı ısrarımız devam etmektedir.
Bu avantajların farkına varan dış ticaret
hacmi 1,5 trilyon dolar olan küresel dev Çin;
Dünyada yatırım yapılabilecek en iyi 70 şehirden biri olarak İzmir’i ve en iyi 40 yatırım
bölgesi arasında da Ege Serbest Bölgesi’ni
rastgele seçmemiştir.
İzmir’in yapısını tek bir alanda özetlersek
İzmir’e haksızlık yaparız. Sanayiden, turizme, ticaretten tarıma ve eğitime kadar İzmir
bölgenin çekim merkezidir.
Fuarlar ve kongreler şehri olma yolunda
İzmir; Enternasyonal Fuarı ve ihtisas fuarcılığının başında gelen Mermer Fuarı gibi ciddi
sınavları başarıyla geçmiştir. EXPO 2015
yarışında da İzmir dünyaya kendini en iyi
şekilde tanıtmıştır.
Hugo Boss, Delphi, Akzo Nobel, Philsa,
Tesco Kipa, Schneider, JTI gibi; 1169 adet
yabancı sermayeli kuruluşa ev sahipliği
yapan İzmir yerli ve yabancı yatırımcılara
kapılarını sonuna kadar açmıştır.
Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak,
yatırımları teşvik etmekte, dünyayla
rekabet edebilir hale gelmek amacıyla firmalarımıza her türlü desteği
sağlamaktayız. İzmir’in ve İzmirlinin yaşam standartını yükselten her
türlü yatırımın takipçisiyiz.
Bir yatırımcı ne ister?
Bulunduğu bölgede ulaşım
sorunu yaşanmasın. Maliyetler çok yüksek olmasın.
Bölge iyi referanslara
sahip olsun. Gelişmişlik düzeyi yüksek ve
çalışabilir genç nüfusu
yoğun olsun. Fabrikayı kuracağı alternatif
alanlar mevcut olsun.
İşte bu ve benzer
taleplerin cevabı tabii
ki İzmir’dir.
Bu yüzden de
yerli ve yabancı
yatırımcıları bizlerle
birlikte çok yakın
bir zamanda kalıp
değiştireceğine
inandığımız
İzmir’de,
yatırıma davet
ediyorum.
ebsohaber 3 mayıs 2008
Tamer TAŞKIN
Ege Bölgesi
Sanayi Odası
Yönetim Kurulu
Başkanı
KAPAK
İzmir’e yatırım zamanı
Ege Bölgesi Sanayi Odası, sanayici üyelerinin ulaştığı gücü
ve bölgedeki yatırım avantajlarını dünyanın dört bir yanına
tanıtıyor. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Türkiye’de yatırım yapmayı planlayanların mutlaka
İzmir’i görüp sunduğu imkanları değerlendirmesi gerektiğini
belirtirken, “İşinizi geliştirmek istiyorsanız, yatırım, iklim, iş fırsatları, fuar ve sergi imkanlarına bakıyorsanız sorularınızın bütün
cevaplarını EBSO’nun Ege Dünyaya Bağlanıyor programında
bulabilirsiniz” dedi.
İzmir’e yeni ve yan sanayisini de beraberinde getirecek
yatırımları çekmek için çaba gösteren, hatta 10 dilde tanıtım
kataloğu hazırlatan Ege Bölgesi Sanayi Odası, üyesi olan firmaların gıdadan tekstile, otomotivden demir çelik hatta makine ve
elektroniğe, petrokimyadan madencilik, kağıt ve ambalaja kadar
uluslararası pazarlarda rekabet gücüne erişmiş sektörlerinin
ürünlerini, her türlü altyapı hizmetiyle yatırıma hazır organize
sanayi bölgelerini de gözler önüne seriyor.
Türkiye’nin ilk ve tek bölge Odası olan EBSO, 45 sektörde
5 bine yakın üyesiyle güçlü konumunu ortaya koyuyor. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca,
İspanyolca, Rusça, Japonca, Çince, Arapça, İbranice dillerinde
ebsohaber 4
hazırladığı ve kentin yatırım avantajlarını anlatan “İzmir’e Yatırım Zamanı” adlı kataloglarla da yeni yatırımcıları çağırıyor.
Yatırımın parlayan yıldızı İzmir
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın,
Türkiye’nin stratejik olarak son derece kilit öneme sahip bir bölgede yeraldığını vurgularken, “İzmir de bu coğrafyanın önemli
merkezi olma yönünde hızla ilerliyor” dedi.
Tamer Taşkın, Türkiye’ye 1995 yılında 885 milyon dolarlık
yatırım geldiğini hatırlatırken 2006 yılında bunun 17.8 milyar
dolara çıktığını, 2007 yılında da sevindirici rakamlara ulaşıldığını aktardı. Tamer Taşkın, Türkiye’nin kıtaların kesişme noktasında bulunduğunu ve jeostratejik konumunun ekonomik alanda da
her geçen gün güçlendiğini anlatırken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İzmir de Türkiye’nin bu performansına eşdeğer bir performans gösteriyor. Kentimizde özel sektör ve sanayi yatırımları her
geçen gün artıyor. Türkiye’nin en batısında yeralan İzmir, sahip
olduğu deniz, hava ve karayolu ulaşım imkanlarıyla da ülkemizin bulunduğu coğrafyanın önemli merkezi olma yolunda hızla
ilerliyor.”
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Doğrudan Yabancı
mayıs 2008
KAPAK
Yatırım Kanunu ile yabancı yatırımcılara kolaylıklar sağlandığını
ve uluslararası çizgisini tanımladığını belirtirken, ünlü filozof
Heredot’un “Ege dünyada gökyüzünün ve iklimin en güzel olduğu yer” sözlerine de atıfta bulunarak şu bilgileri verdi:
“İzmir ve Ege yatırım için son derece uygun koşullar sunuyor. Organize sanayi bölgelerimiz ve serbest bölgelerimizde
sanayi için her türlü altyapı hazırdır. Girişimciler yatırım kararı
verdikleri andan itibaren fabrikalarını kurmaya başlayabilirler.
Bürokratik işlemlerde yatırımcılarımıza her türlü yardımı yapmaya hazırız. Ege ve İzmir’de yatırım yapacak girişimciler gıda,
otomotv ve yan sanayi, madencilik, tekstil, makine, çimento,
demir çelik, petrokimya, çimento, plastik, kağıt, deri, ayakkabı,
mobilya, enerji ve rüzgar, güneş, jeotermal gibi yenilenebilir
enerji, jeotermal enerji ile ısıtılan seracılık, balıkçılık, hayvancılık ile turizm sektörlerinde dünyaya üretim yapan iş ortakları ile
birarada bulunmanın avantajlarını yaşayacak.”
Tamer Taşkın otomotiv, tekstil, bilgi teknolojileri, savunma
sanayi ve uzay teknolojilerinde kümeleme (cluster) çalışmalarının da yatırım cazibesini artırıcı etkenler olarak nitelendiriken
Kalkınma Ajansı ile İzmir’in EXPO 2015 adaylığı sürecinde
dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdiği tanıtım çalışmalarının
da etkin rol oynadığını dile getirdi.
Nitelikli üretimin merkezi
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı yıl başından beri ziyaret eden
heyetler, İzmir’e yönelik değerlendirmelerinde nitelikli üretim
yapılabilecek merkez olarak görüyor. Hollanda, Fransa, Şili,
ebsohaber 6
Pakistan, Japonya, Romanya, Almanya, Küba ve Çin’den gelen
heyetler, İzmir’in nitelikli sanayi üretimi gerçekleştirdiğini,
otomotiv ve yan sanayi, elektrik, elektronik, kimya, bilişim gibi
yabancı sermaye yatırımlarının tercih edeceği merkez olduğunu
dile getirdi. Son olarak Çin’in Tianjin bölgesinden gelen heyete
başkanlık eden Tian Gang, “Mısır’a da yatırım için giden var
ama İzmir yüksek kalitede nitelikli ürünlerin üretilebileceği bir
yer. Sanayinin durumu ve üretim altyapısı buna uygun” diye
konuştu.
İzmir bunun için gözde
• Çiğli, Kemalpaşa, Tire, Aliağa, Torbalı, Pancar başta
olmak üzere hemen yatırıma başlanabilecek organize
sanayi bölgeleri var.
• İşletmelerin kurumsal altyapısı gelişmiş.
• KOBİ’ler sayesinde hızlı, değişime uygun üretim modeliyle esnek bir sanayi yapısına sahibiz.
• Türkiye hatta dünya çapında isim yapmış 5 üniversitesi
ve nitelikli işgücü imkanları bulunuyor.
• Avrupa ile coğrafi ve kültürel yakınlık sözkonusu.
• İzmir gerçek bir lojistik üs. Türkiye’deki konteyner
taşımacılığının yüzde 55’i İzmir Limanı’ndan gerçekleştiriliyor. Adnan Menderes Havalimanı yılda 10 milyon
yolcuya hizmet verebilecek kapasiteye sahip.
• En fazla 4 saatlik uçak yolculuğu ile Avrupa, Kuzey
Afrika, Ortadoğu, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri’ne
ulaşılabiliyor.
• İklim ve sosyal yaşam kalitesi güzel.
• Uluslararası fuar ve kongre imkanları eşsiz tanıtım fırsatı
sunuyor.
mayıs 2008
KAPAK
Köln-İzmir yatırım hattı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, İzmir’i ziyaret eden Alman heyetine, kentin avantajlarını
anlatarak yatırım çağrısı yaptı.
EBSO Meclis Salonu’nda yapılan ve Türkiye-Almanya
arasındaki yatırım avantajlarının masaya yatırıldığı konferansa
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Köln Fahri Elçisi
ve Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyesi
Hayati Önel, Almanya İzmir Başkonsolosu Dr. Peter Kolb, Köln
Belediyesi Ekonomi Bölümü Encümen Üyesi Dr. Norbert WalterBorjans ve Türk Alman İşadamları ve Akademisyenleri Derneği
Başkanı Sayıl Dinçsoy katıldı.
Avrupa’da üs kurmalıyız
Konferansın açılış konuşması yapan Tamer Taşkın, Türk
sanayicisinin yurtdışında üsler açma aşamasına geldiğini söyledi. Türkiye’de ihracatın düzenli olarak yüzde 25-29 arttığını
kaydeden Taşkın, “Bu başarılar Türk şirketlerinin yeni stratejiler
geliştirmesini de gerektiriyor. İhracatımızın yüzde 65’ini gerçekleştirdiğimiz Avrupa’da üs kurmak bunlardan biri olmalı” dedi.
Almanları İzmir’e davet etti
Alman heyetinin Türkiye’yi il il gezdiklerini hatırlatan Taşkın,
İzmir’in de kolkola tanıtımı EXPO adaylığı sürecinde öğrendiğini
ifade etti. İzmir’in yatırım avantajlarını anlatmak için sürekli konferans düzenlediklerini de belirten Taşkın şöyle konuştu: “Günün gereği olan hamleleri yapmadığınız sürece ticarete devam
etme şansınız yoktur. Fabrikanızı alın, Köln’e gidin demiyoruz.
Üretici ve ihracatçıların son etiketlerinde ‘Made in Germany’
yazması ürünün fiyatını yüzde 15-20 oranında arttırıyor. Çünkü
‘Made in Germany’ marka ve güven olmuş. Köln, Avrupa’nın ve
ebsohaber 8
Almanya’nın otomotiv üssü. Biz de yan sanayimizle buna çok
yakınız. Türkiye’de üretim üssü açmayı düşünen firmaları da
İzmir’e davet ediyoruz. Ayrıca, Türkiye 2020 yılına kadar enerjiye 120 milyar dolarlık yatırım yapacak. Almanya’daki enerji
firmalarının da dikkatini bu konuya çekmek istiyorum.”
Köln bir kapı olabilir
Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi
ve Köln şehri ekonomi elçisi Hayati Önel ise, “Türkiye’deki
orta ölçekli firmalar Köln’de şube açabilirler, burada yapacakları işbirlikleri sayesinde güven ortamı yaratabilirler. Bu güven
ortamı da Türkiye’de ortak yatırım yapmanın yolunu açacaktır.
Köln, yabancılara karşı açık zihniyetli bir şehir. Türklere karşı
bir önyargı yok. Türkiye’nin AB’ye girmesini istiyorsanız, gelin
Köln’de yatırım yapın. Böylece Köln’ü AB’ye açılış kapısı olarak
değerlendirin” dedi.
Köln’ün yatırım açısından büyük avantajları olduğunu anlatan Önel, yatırımcılara her türlü desteğe hazır olduklarının altını
çizdi.
Almanya’nın İzmir Başkonsolosu Dr. Peter Kolb da, TürkiyeAlmanya arasındaki ikili görüşmeler sayesinde ticari ilişkilerin
de güçlendiğine dikkat çekerken, bunun hem Türkiye hem de
Avrupa için çok önemli olduğunu dile getirdi.
Türk-Alman İşadamları ve Akademisyenleri Derneği Başkanı Sayıl Dinçsoy ise, üretim açısından İzmir ve Türkiye’nin bir
“kuluçkahane” olduğunu söyleyerek madenleri ve genç nüfusu
ile Türkiye’nin ciddi avantajlar taşıdığını aktardı.
Türk Alman İşverenler Derneği Başkanı Derman Kanal,
Avrupa’nın merkezindeki Köln’ün liman, lojistik avantaj ve endüstri bölgeleriyle yatırımcılar için cazip olduğunu anlattı.
mayıs 2008
KAPAK
Alman yatırımcıların İzmir ilgisi
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın, Alman yatırımcıları bir çok avantaja sahip olan İzmir ve Ege Bölgesi’nde yatırıma davet etti. Alman – Türk Ticaret
ve Sanayi Odası Başkanı Marc Landau ile görüşen Taşkın, Bosch
ve Mercedes gibi dünya markası Alman firmalarının Türkiye’de
yatırımlarını sürekli artırdığına dikkat çekerek, yeni yatırımcıları
beklediklerini söyledi.
Haziran’da biraraya gelecekler
Alman – Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nın Alman firmaların
Türkiye’ye gelişlerinde bilgi merkezi ve yardımcı olma misyonunu taşıdığını dile getiren Taşkın, Türk –Alman işadamları
arasındaki ilişkileri geliştirmek için Haziran ayında ortak bir toplantı düzenlemeyi planladıklarını vurguladı. Almanya ve İzmir
arasındaki ilişkileri daha da güçlendirmek istediklerini anlatan
Taşkın, şöyle konuştu:
“Yabancı yatırımcılar öncelikle İstanbul’a geliyor. Bu işadamlarını İzmir’e getirmek için çalışacağız. Ne kadar yakın
ilişki içinde olursak kende o kadar yatırımcı çekebiliriz. İzmir’in
yatırımcılar için birçok avantajı var. İstanbul ve çevresinde yer
yok ya da çok pahalı. O nedenle Türkiye’de yatırıma karar veren
Alman firmaları için bölgemiz çok uygun. Biz de kendilerine her
türlü desteği sağlıyoruz.”
Almanlar arayışta
Alman – Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Marc Landau
da, Ege Bölgesi’nde Türk ve Alman işadamları ve yatırımcıları
arasındaki ilişkileri güçlendirmek istediklerini kaydetti. İşadamları arasındaki ikili ilişkilerde tanışıklık sağlamanın önemine
dikkat çeken Landau, ilişkilerin ancak ziyaret ve toplantılarla
gelişebileceğini söyledi. Marc Landau, Alman küçük ve orta boy
işletmelerin Türkiye’de yeni yatırımlar için arayışta olduğunu belirtirken, sayının çokluğundan yatırım yapan firmaları tam olarak
bilemediklerini söyledi. Türkiye’ye yatırım yapan firmalardan
örnek veren Landau, “Türkiye’ye geçmişten günümüze Bosch
ve Mercedes gibi büyük yatırımları geldi. Bunlar kendi içlerinde yatırımların sürdürüyor ancak bunlar gözükmüyor. Bunun
dışında küçük ve orta boy binlerce firma Türkiye’ye gelip yatırım
yapıyor. Bazen biz bile bazen bunları tanıyamıyoruz” dedi.
Perakende sektörü gözde
Alman şirketlerin Türkiye perakende sektörüne ilgi duyduğunu söyleyen Marc Landau, Türkiye’nin perakende sektöründe
çok iyi durumda olduğunu kaydetti. Landau, “Bauhaus ve Metro
sektöre daha önce girdi. İlgi sürüyor, bunlardan daha küçük
boy olan perakende zincirleri Türkiye’ye geliyor. Perakendecilik
Türkiye’nin parlayan yıldızı” dedi.
ebsohaber 10 mayıs 2008
İzmir’in şerefine
KAPAK
İzmir Valisi Cahit Kıraç, kenti dünyanın en önemli
metropollerinden biri haline getirmek için çalıştıklarını
söyledi.
İzmir Valisi Kıraç, Almanya’nın Bavyera Eyaleti
Başbakanı Günther Beckstein onuruna bir yemek verdi. Davette Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Tamer Taşkın da katıldı. Ulu Önder Atatürk’ün
cumhuriyeti kurarken Türk halkına en gelişmiş uygarlıkların üstüne çıkmayı hedef gösterdiğini hatırlatan
Vali Kıraç, bu hedefin iyiyi, doğruyu ve güzeli bulmak
olduğunu belirtirken, “Medeniyet ortamında ilişkilerimizi geliştirmek modern Türkiye Cumhuriyeti’nin asli
görevidir. Bilgiyi üreten, üretime dönüştüren ve bunu
tabana yayan, halkıyla paylaşan ülkeler ileri gidiyor.
Bu konuda Avrupa’yı örnek alıyoruz” dedi.
Türkiye’nin coğrafyasından aldığı güçle 8 bin 500
yılı aşan tarihi ve medeniyet merkezi olarak İzmir’in
dünyaya kucak açtığını vurgulayan Vali Kıraç, “Türkiye ve İzmir olarak uygarlığın merkezi olan önemli bir
şehir haline gelmek için çalışıyoruz. Bir deniz şehri,
liman şehri olarak dışarıya açılmadan bu hedefi hayata
geçiremez. İzmir, Türkiye’nin dünyaya açılan penceresidir” diye konuştu.
İzmir Valisi Kıraç, Türkiye’nin Almanya ile tarihten
gelen köklü bağlara sahip olduğuna da işaret ederken,
Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 65’ini AB ülkeleriyle
yaptığını, bunun yarısını da Almanya ile gerçekleştirdiğini söyledi. Cahit Kıraç, “Uluslararası ilişkilerde önem
verdiğimiz ülkelerin başında gelen Almanya’da çok
sayıda vatandaşımız da yaşıyor. Bu ziyaret, ilişkilerimizin daha ileri noktalara ulaşmasına vesile olacak” dedi.
Konuk Başbakan Günther Beckstein de, İzmir’de
Alman ile iyi ilişkiler kurulmasından, Almanca eğitim yapan kurumların seviyesinden ve tıp alanında
Almanya’dan alınan tekniğin daha ileri boyutlara
götürülmesiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Türkiye’de daha önce 30 defa geldiğini ve her defasında hayran kaldığını anlatan Beckstein, “Ülkelerimiz ve
kentlerimiz arasındaki ilişkilerin güçlenmesi için çaba
göstermeye devam edeceğim” dedi.
İzmir Valisi Kıraç ile EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın’a Bavyera’nın simgesi haline gelen bira
bardaklarından armağan eden Başbakan Beckstein,
daha sonra şerefe kadeh kaldırdı. İzmir Valisi Kıraç da,
konuk başbakana ziyaret anısı olarak üzerinde İzmir’in
simgesi saat kulesi resmi olan plaket verdi.
ebsohaber 12 mayıs 2008
KAPAK
Alman o
t
o
İzmir’de motivcilere
yatırım
çağrısı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Stuttgart’ta Alman
otomotiv ve yan sanayicileri İzmir’e yatırım yapmaya çağırdı.
Alman otomotiv ve yan sanayicilerin İzmir’e ilgisini artırabilmek amacıyla EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın,
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Deniz
Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Geza Dologh, Almanya’nın
gelişmiş sanayi bölgelerinden Stuttgart’a bir iş ve inceleme gezisi
gerçekleştirdi.
Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası Otomotiv Çalışma
Grubu tarafından düzenlenen panelde İzmir’deki sanayi yapısını
anlatan Tamer Taşkın, otomotiv ve yan sanayinin yıldız sektör
haline geldiğini bildirdi. Otomotiv ve yan sanayiinde İzmirli
şirketlerin Mercedes, Ford, Fiat, Chreysler başta olmak üzere
dünya devi firmalara motor bloklarından yürüyüş takımlarına
kadar pekçok parça ürettiğini, Krone’un bile kentteki tedarikçi
potansiyelini görüp Tire’de fabrika kurmaya başladığını vurgulayan Taşkın, kuruluş çalışmaları devam eden Bağyurdu Otomotiv
İhtisas OSB’nin sektörün gücünü artıracağına işaret etti.
Tamer Taşkın, Türkiye’nin dünyadaki 17’nci büyük ekonomi
olduğunu anlattığı ekonomik sunumunda “Toplam 300 milyar
dolar civarındaki dış ticaretimizin yüzde 65’ini AB ülkeleriyle
gerçekleştiriyoruz. AB ile olan ticaretimizin yarısını da Almanya
ile yapıyoruz. Almanya’da artık girişimci olan, yarattığı ekonomik değerle göz dolduran vatandaşlarımız var. Türkiye’de,
İzmir’de doğrudan Alman yatırımı veya Alman ortaklı şirketlerimiz var. Bugün kimsenin girmeye cesaret edemediği coğrafyada
Türkler iş yapıyor. Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle lojistik
üs olarak avantajını değerlendirebilir, ucuz arsa, nitelikli işgücü,
iklimi ve
sosyal yaşamıyla, dünyanın
pekçok merkezine yakın hava, deniz ve
karayolu ulaşımıyla Türkiye’nin yatırıma en uygun kenti
İzmir’de doğrudan yatırım veya ortaklıklarla kuracağınız fabrikalar sayesinde Kuzey Afrika, Ortadoğu, Uzakdoğu, Rusya ve
Türk Cumhuriyetleri’ne ulaşabiliriz. İzmir’deki yatırım ve üretim
ortamını değerlendirelim” dedi.
Tasarımda da iddialıyız
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Alman Sanayi Bakanlığı yöneticisi Dr. Hans Dieter Frey ve Bakanlık Müşaviri Adelheid Zieman başta olmak üzere, çok sayıda yatırımcı ile bir araya
geldiği yemekte ise endüstriyel ürünlerin tasarımı, üretimi, nitelik
ve işlevlerinin geliştirilmesine yönelik işbirliği çağrısı yaptı.
Gelişen teknoloji ve değişen pazar koşulları nedeniyle daha
ekonomik, kaliteli ve çok işlevli ürün beklentilerine işaret eden
Tamer Taşkın, çetin koşullar karşısında alışılmış tasarım ve imalat teknolojileri yetersiz kalınca bu eksikliği gidermek için ürün
ile tasarımda makine, elektrik, elektronik ve bilgisayar mühendisliklerinin kaynaşmasını ifade eden mekatronik kavramının
ortaya çıktığını anlattı.
Türkiye gündemine 1993 yılında giren mekatroniğin
2000’lerin başından itibaren akademik ve endüstriyel çevrelerde
yaygınlık kazandığını belirten Taşkın, bu tarihten sonra liseden
lisansüstü düzeye kadar her kademede eğitiminin yapıldığını
ebsohaber 14 mayıs 2008
KAPAK
bildirdi. Taşkın, İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu ile Mazhar Zorlu Plastik Anadolu Teknik ve Meslek
Lisesi’nde mekatronik bölümleri bulunduğuna işaret ederken,
“Oda olarak biz de, sanayi kesiminin yetişmiş eleman ihtiyacının karşılanması amacıyla bu bölümlerin yaygınlaşmasına
katkıda bulunmayı istiyoruz. Mekatronik bölümü olan bir okulun
kurulması konusunda girişimler yapıyoruz. Vakfımız bünyesinde
bunun için gerekli arazi ve imkanlara sahibiz. Ulusal düzeye
taşıdığımız robot yarışması ile bu konunun ülkemizde gelişmeye ne kadar açık olduğunu da gördük. Bu okulda uygulamalı
eğitim modeli ile öğrencilere teorik bilgileri pratiğe dönüştürme
fırsatı verilebilecek. Almanya’daki staj sisteminin örnek alınması
faydalı olacak. Sanayi kesimi olarak ülkemizde başarılı ve etkin
bir mekatronik eğitiminin yaygınlaştırılması için her türlü katkıyı
sunmaya hazırız” diye konuştu.
Kente gelen yabancı yatırım miktarının artırılması amacıyla
yoğun çaba gösteren Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu da,
Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Otomotiv Çalışma Grubu
tarafından düzenlenen panelde, İzmir’in yatırım olanaklarını
içeren bir konuşma yaptı. Aziz Kocaoğlu, Gaziemir’de kurulacak
yeni fuar alanı için Almanya’daki temasları kapsamında Stuttgart
fuar alanında incelemeler yapıp Genel Müdür Roland Bleinroth
ile görüştü.
İzmir heyeti, yoğun bir program içeren iki günlük Almanya
seyahatinde ayrıca Esslingen Üniversitesi’ne geçerek Rektör Prof.
Dr. Bernhard Schwarz ile de bir araya geldi.
EBSO kümelenme projesinin paydaşı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın EBSO’nun Türkiye’de kümelenme politikasının geliştirilmesi projesinin paydaşlarından biri olduğunu söyledi.
Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yürütülen projenin genel amacının; Türkiye’nin rekabet edebilirliğini geliştirmek ve
AB Lizbon stratejisinde öngörülen hedeflere katkı sağlamak
üzere Türkiye ve AB iş Kümeleri arasında işbirliği kurmak
olduğunu ifade eden Taşkın, “Proje sonucunda özellikle
kümelenme çalışmalarında kilit bir rolü olan Odalara önemli
görevler düşecek. Odamız projede aktif olarak yer almakta
ve bu konuda bir alt yapı oluşturmak için eğitim ve planlama
çalışmalarına katılmaktadır” diye konuştu.
İki yıl sürecek proje süresince Türkiye’nin ekonomik, çevresel ve sosyal gelişimine katkı sağlamak üzere kapsamlı bir
küme politikasının hazırlanması, Ulusal Kümeleme Politikasının Oluşturulması ve Uygulanması için Kapasite Geliştirilmesi, Küme Haritası ve Analizinin Yapılması için çalışmalar
yapılacak. Projenin seçilmiş kamu ve özel sektör paydaşları
ise şöyle: Kamu Kurumları; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, DPT,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Hazine Müsteşarlığı, KOSGEB, TÜBİTAK, GAP İdaresi Özel
Sektör; TOBB, TÜSİAD/Sabancı Üniv., MÜSİAD, İSO, İTO,
EBSO, EİB.
Kümelenme nedir?
Kümelenme; aynı bölgede ve aynı iş kolunda, aynı değer
zincirinde faaliyet gösteren, birbiriyle işbirliğinde bulunan ve
aynı zamanda birbirine rakip olan, birbiriyle ilişkili işletmelerin ve onları destekleyici kurumların (üniversiteler, kamu
kuruluşları, araştırma kuruluşları, mesleki dernekler, teknoloji
ve yenilikçilik merkezleri, bankalar, sigorta şirketleri, lojistik
firmaları vb) bir araya geldikleri örgütlenme modelleridir. Kümelenme; yenilik (inovasyon) faaliyetini destekler ve yeniliğin
ticarileşmesini kolaylaştırır. Verimlilik ve istihdamı arttırır.
Rekabet ve işbirliği olanağı sağlar.
ebsohaber 15 mayıs 2008
KAPAK
Egeli sanayici otomotiv devleri
için karış karış arsa arıyor
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın 'Dev bir otomotiv
firması yatırımda istekli' açıklamasından sonra harekete geçen
Egeli sanayiciler, yatırımı İzmir'e çekmek için ilçe ilçe dolaşarak
uygun arsa aramaya başladı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın dünyanın dev
otomotiv firmalarından birinin Türkiye'ye yatırım konusunda
istekli olduğu şeklindeki açıklaması, yatırımı başka illere kaptırmak istemeyen Egeli sanayicileri harekete geçirdi. Ege Bölgesi
Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ve
otomotiv yan sanayicileri, yatırımın İzmir'de gerçekleşmesi için
ilçe ilçe arsa aramaya başladı.
Şu ana kadar Aliağa, Bergama, Ödemiş, Kemalpaşa, Tire, Bayındır gibi ilçelerde 5 bin dönüm büyüklükte ve yatırıma uygun
arsa bulduklarını açıklayan Taşkın, "Bakanımızın bahsettiği dev
otomotiv firmasını İzmir'e getirmek istiyoruz. Bu nedenle bulduğumuz her uygun arsayı anında Ankara'ya bildiriyoruz" dedi.
Anında haber veriliyor
İzmir ve Ege Bölgesi'nde doğal ve tarihi SİT alanları ile tarım
arazileri nedeniyle büyük yatırımların istediği büyüklükte arsa
üretmenin zor olduğunu kaydeden Taşkın, "2 bin, 3 bin, 5 bin
dönümlük arsayı bulmak kolay değil. Bunun için sıkı bir araştırma yapıyoruz. EBSO ve tüm sanayicilerimiz ilçeleri karış karış
dolaşıyor. Bu konuda valilik, büyükşehir belediyesi ve kalkınma ajansı da bize destek veriyor. Bulduğumuz arsayı anında
Ankara'daki Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'na bildiriyoruz"
diye konuştu.
Ege'nin en büyük şansının yetişmiş iş gücü ve 300'ün üzerindeki saygın otomotiv yan sanayicisi olduğunu kaydeden Taşkın,
bu firmaların çok farklı alanlarda otomotiv ana sanayiye tedarik
hizmeti verdiğini, bu açıdan yeni yatırımların İzmir'i tercih edeceğine inandıklarını söyledi.
Bakan Çağlayan, 30 Nisan'da Katar'da yapılan Türk-Katar İş
Konseyi toplantısında yaptığı açıklamada "Dünya otomotiv sektörünün 'dev yatırımcılarından' biriyle belli bir noktaya geldik.
5 bin kişilik istihdam yaratacak 800 milyon euroluk bir otomotiv
yatırımı Türkiye'de gerçekleştirilecek" demişti.
Krone temeli atıyor
Bu arada Doğuş Otomotiv ile beraber İzmir'de 35 milyon
euroluk üretim tesisi kurma kararı alan Krone firması da yatırıma
başlıyor. Firma, Tire Organize Sanayi Bölgesi'ndeki arsasında
kuracağı fabrikanın temelini haziran başında atacak. 2009'da
faaliyete geçmesi planlanan tesis, 200 bin metrekare açık, 30 bin
metrekare kapalı alana sahip olacak.
Tesiste Profi Liner ve Mega Liner tenteli treyler modelleri
üretilecek. İlk başta 8 bin adetlik üretim kapasitesi daha sonra
artırılacak. Üretimin yüzde 80'i ihraç edilecek. Yatırım 200 kişiye iş imkanı sağlayacak.
Krone'nin dünyaca tanınan bir marka olduğunu vurgulayan
Tamer Taşkın, "Onların İzmir'de yatırım yapması bizim için hem
büyük şans hem de iyi bir tanıtım fırsatı. Diğer büyük yatırımcılara da Krone'yi ve BMC'yi örnek gösterip, onları yatırıma davet
ediyoruz" dedi.
ebsohaber 16 mayıs 2008
KAPAK
Kazakistan, TOBB ile
VOB’u model alacak
Kazakistan’ın en güçlü iş dünyası öraynı tarihi köklere sahip olmanın önemli
gütü olan ATAMEKEN Birliği Kazakistan
bir faktör olduğunu dile getirdi. SergeyevTürk Cumhuriyetleri içinde ekoUlusal Ekonomi Odası Başkan Yardımna, şunları söyledi: “Kazakistan Cumnomik atılımlarıyla dikkat çeken
cısı Nikitinskaya Ekaterina Sergeyevna,
hurbaşkanı özel özel sektörü Türkiye’ye
Kazakistan, Türkiye’deki iş dünTürkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile
yönlendiriyor, ekonominin entegre
yasının örgütlenmesi, finansal ve
VOB (Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borolması için teşvikte bulunuyor. Geçen
ürün borsalarının yapısını istiyor.
sası) modelini Kazakistan’da uygulamak
yıl Kazakistan’da gerçekleştirdiğimiz
istediklerini söyledi.
Türk-Kazak İşadamları Forumu oldukça
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği organizasyonu ile
başarılı geçti. Her iki taraftan binden fazla işadamının katıldıTürkiye’ye gelen Kazakistan heyeti, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı
ğı forumda 300 milyon dolarlık bir iş bağlantısına imza atıldı.
ziyaret etti. ATAMEKEN Birliği Başkan Yardımcısı Sergeyevna,
Forum sonunda ortak şirketler kurulmaya başlandı. Türkiye’nin
TOBB’un çok güçlü ve etkin bir kuruluş olduğunu, TOBB’un
Oda ve Borsa sistemini ülkemizde uygulayarak ilişkilerimizin
sistemini Kazakistan’da uygulamak istediklerini, bu yüzden
daha da gelişmesini sağlayacağız.”
Türkiye’ye geldiklerini bildirdi.
Sergeyevna, Türkiye'nin Kazakistan için çok önemli bir ülke
Taşkın: Sistemimiz örnek oluyor
olduğunu, Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in özel sektör
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, ATAMEKEN
temsilcilerini Türkiye'ye göndererek işbirliği yapılmasını istediBirliği Başkan Yardımcısı Nikitinskaya Ekaterina Sergeyevna ile
ğini anlattı. Kendi ülkelerinde olmayan borsaların Kazakistan’da
iki danışmanının İzmir’i ziyaret etmesinin anlamlı olduğunu söyuygulanmasıyla iki ülke arasında ekonomik ilişkilere katkı
ledi. Gerek EBSO gerekse İzmir Ticaret Borsası ile Vadeli İşlemsağlamak istediklerini dile getiren Sergeyevna, “Kazakistan’da
ler ve Opsiyon Borsası’nın (VOB) kuruluşları, işleyişleri, ticaretin
İstanbul’daki İMKB gibi borsamız var. Ancak vadeli işlemler ve
şekillenmesinde yıllara dayalı tecrübeleriyle Kazakistan’ın ekoopsiyon borsası, emtiaya dayalı borsalar yok. Ülkemizde olmanomik yapılanmasında örnek alınmalarından mutluluk duydukyan bu borsaları Kazakistan’da uygulamak için İzmir’e ziyarete
larını ifade eden Taşkın, “Kazakistan’ın iş dünyasını temsil eden
geldik. Kuracağımız bu borsaların iki ülkenin ekonomik ilişkileri- konuklarımız, sadece kurumlarımızın yapısını ve işleyişini değil,
nin gelişmesine ciddi katkılar sunacağına inanıyoruz” dedi.
ülkemizin kalkınmasında en önemli unsuru teşkil eden sanayiTürkiye ile Kazakistan'ın geçmişten gelen bir yakınlığının
mizin üretim yaptığı organize sanayi bölgelerimizi de inceleyip
olduğunu, aynı soydan ve kökten geldiklerini vurgulayan Nikibu modeli sanayisiyle kurumlarıyla bir bütün olarak uygulamatinskaya Ekaterina Sergeyevna, sadece ekonomik yönden değil,
nın gayreti içinde olacak” diye konuştu.
Taşkın:
Türkiye
model ülke
EBSO Yönetim
Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın
da, ATAMEKEN
Birliği Başkan
Yardımcısı Nikitinskaya Ekaterina Sergeyevna
ile iki danışmanının İzmir’i ziyaret etmesinin
anlamlı olduğunu söyledi.
ebsohaber 17 mayıs 2008
ULUSLARARASI
AB de Türkiye için
kendini hazırlamalı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
partneri olduğunu ve iki ülke arasınTOBB Başkanı Hisarcıklıoğ(TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,
daki ticaret hacminin 2007 yılında 21
lu, AB’deki tüm partnerlerden
Türkiye'nin AB müktesebat uyum süremilyar euronun üzerine çıktığını söylecini 2013 sonu itibariyle tamamlamaya
di. Türkiye'de 3 binin üzerinde Alman
Türkiye’nin ekonomisi ve stratejik
karar verdiğini belirterek, "Avrupa Birliği
firmasının faaliyet gösterdiğini anlatan
konumuyla Avrupa’ya katacağı
de Türkiye'nin üyeliği için kendini hazırHisarcıklıoğlu, Almanya'da da 3 milyogücün farkında olmalarını istedi.
lamak durumundadır" dedi.
na yakın Türk veya Türk kökenli Alman
Türk-Alman İşbirliği Konseyi (TAİK)
vatandaşı bulunduğunu ve 70 bine yakın
14. Toplantısı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB)
Türk girişimcisinin de yıllık 30 milyar euro üstünde ciroya sahip
evsahipliğinde, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi sosyal
bulunduğunu kaydetti.
tesislerinde yapıldı. Çok sayıda Türk ve Alman yatırımcının katılımıyla sanayi ve yatırım, tarım, ticaret, turizm, bilim, ulaştırma,
Güler’den enerjide işbirlği çağrısı
enerji, araştırma ve teknoloji ile eğitim konularının ele alındığı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, bazı elektrik
iki günlük toplantının açılışında konuşan TOBB Başkanı Hisardağıtım bölgelerinin özelleştirilmesi konusunda Özelleştirme
cıklıoğlu, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine değinirken, başta
İdaresi Başkanlığının tüm hazırlıklarını yaptığını ve kısa sürede
Almanya olmak üzere AB'deki tüm partnerlerden, Türkiye'nin
dağıtım ihalelerine çıkılacağını bildirdi.
güçlü ekonomisinin yanı sıra stratejik konumuyla da Avrupa'ya
Türkiye ve Almanya arasında tarihi dostluk ilişkileri olduğuna
katacağı gücün farkında olmalarını beklediklerini kaydetti. Rifat
işaret eden Güler, hükümetin de bunun bilincinde olarak ilişkileHisarcıklıoğlu, "Türkiye'nin son yıllarda başarıyla sürdürdüğü
ri sürdürdüğünü söyledi. Türkiye'nin doğusunda dünya petrol ve
reform sürecini devam ettirmek ve AB vizyonumuzu korumak
doğal gaz kaynaklarının yüzde 70'inin bulunduğunu, batısında
için, Avrupa'dan ve öncelikle Alman dostlarımızdan, Türkiye'nin ise önemli tüketici ülkeler olduğuna dikkat çeken Bakan Güler,
üyeliğine destek vermesini bekliyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin bir geçiş ülkesi olarak Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC)
Hisarcıklıoğlu, Almanya'nın Türkiye'nin en önemli ticaret
Ham Petrol Hattı ve Şahdeniz gazı gibi önemli boru hattı proje-
ebsohaber 18 mayıs 2008
ULUSLARARASI
lerine imza attığını, atmaya da devam edeceğini kaydetti.
Enerji tüketimi oranının Avrupa'da yıllık ortalama yüzde 1,5
artarken, Türkiye'de yıllık yüzde 8,5 arttığını ve Türkiye'de 2020
yılına kadar yaklaşık 130 milyar dolarlık enerji yatırımına ihtiyaç
duyulduğunu anlatan Güler, Türkiye'de baraj, türbin yapımı,
maden arama, santral yapımı, jeotermal, hidrojen, yenilenebilir
enerji ve enerji tasarrufu konusundaki yatırımlarda Alman şirketlerini görmek istediklerini bildirdi. Bakan Güler, “Tarih tekerrür
etsin, tarihte olduğu gibi enerji konusunda da ittifak yapalım”
dedi.
Enerji alanında en büyük iki yatırımın Afşin-Elbistan C ve D
termik santralleri ile nükleer santral ihaleleri olduğunu söyleyen
Güler, Afşin-Elbistan bölgesinde önemli linyit yatakları olduğunu ve temiz kömür teknolojileri ile kömürden elektrik üretmek
istediklerini kaydetti.
Türkiye'nin rüzgar enerjisi potansiyeli bakımından dünyanın
önemli ülkeleri arasında olduğunu belirten Güler, rüzgar türbini
ve rüzgar enerjisinin elektrik üretimi konusunda Alman şirketleriyle birlikte çalışabileceklerini bildirdi.
Bakan Güler, “Türkiye'de türbin yapımı konusunda 15 milyar
dolarlık bir piyasa var. Ayrıca küçük derelerden elektrik üretimi
için bir proje başlattık. Burada da 20 milyar dolarlık bir türbin
piyasası var. Bunu size garanti ediyorum. Gelin türbin ve elektriği birlikte üretelim. Biz hazırız, başbakanımız da bizzat takip
ediyor. Ayrıca yenilenebilir enerjiden üretilen elektriğin 10 yıl
alım garantisi var” diye konuştu.
Enerji verimliliği sağlayacak cihazların üretilmesi konusunda
da önemli bir piyasa olduğuna işaret eden Enerji Bakanı, sadece
70-80 bin civarında verimli ampule ihtiyaç olduğunu, bu işin de
Alman şirketleriyle birlikte yapılabileceğini söyledi.
Türkiye'deki binaların yalnızca yüzde 10'unun yalıtılmış olduğunu ifade eden Güler, bu alanda da yapılacak çok iş olduğunu, yeni ve büyük bir sektörün daha açılabileceğini kaydetti.
Kamunun elinde olan elektrik dağıtımı özel sektöre vermeyi
hedeflediklerini ve bazı elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesi konusunda Özelleştirme İdaresi Başkanlığının tüm hazırlıkları tamamladığını ve 1-2 hafta içinde ihaleye çıkılacağını
belirten Güler, söz konusu ihalede Alman şirketlerini de görmek
istediklerini bildirdi.
Alman yatırımcılara seslenen Enerji Bakanı, “Ülkemizdeki
siyasi hareketlilik sizi etkilemesin, biz güçlü bir ülkeyiz. Enerji
yatırımları bir devlet politikası olarak kesintisiz sürecektir” dedi.
Avrupa'ya doğal gaz arzı sağlayacak önemli bir projesinin
Nabucco hattı olacağını anlatan Güler, Nabucco Projesinin
gerçekleştirilmesinde kararlı olduklarını vurguladı. Nabucco Projesinde anlamlı bir tercih yaparak Alman RWE şirketini 6. ortak
olarak seçtiklerini ifade eden Bakan Güler, “Türkiye bu tercihte
kilit rol oynadı” diye konuştu.
Taşkın başkanlığındaki oturumda gelecek tartışıldı
Türk-Alman İşbirliği Konseyi (TAİK) 14. Toplantısı’nın TOBB
Yönetim Kurulu Üyesi ve EBSO Yönetim Kurluu Başkanı Tamer
Taşkın’ın yönettiği oturumunda ise Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı
Ertuğrul Apakan ile Almanya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Reinhard Silberberg, iki ülke arasında geleceğe yönelik projeksiyonu
ortaya koymaya çalıştı.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ertuğrul Apakan, Türk-Alman
İşbirliği Konseyinin iki ülke arasındaki ilişkilerde geleceğe dönük
perspektif koyan önemli bir forum olduğunu söyledi.
Türkiye ile Almanya arasında güçlü ilişkiler ve ortaklıklar bulunduğuna işaret eden Apakan, iki ülke arasındaki iyi ilişkilerin
bölge barışına ve istikrarına da katkı sağlayacağını kaydetti.
Almanya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Reinhard Silberberg
de, Türkiye'de olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek,
“Dostlar arasındayız ve çok mutluyuz” dedi.
İki ülke arasında önemli tarihi ve kültürel bağlar bulunduğunu kaydeden Silberberg, ünlü müzisyen ve bestekar Mozart'ın
ezgilerinde, Goethe'nin eserlerinde ve Fatih Akın'ın filmlerinde
bu izlerin görüldüğünü söyledi.
Türkiye'nin AB alanında ve ekonomik alanda attığı adımları
yakından takip ettiklerini belirten Silberberg, Türkiye ile AB'nin
birbirine giderek daha da yakınlaştığını, bundan da memnuniyet
duyduklarını bildirdi. Silberberg, Türk Anayasası'nda yapılması
planlanan değişiklikleri de izlediklerini, söz konusu değişikliklerin uzlaşma ile yapılmasını umut ettiklerini kaydetti.
Türkiye ile Almanya'nın terör, çevre, sosyal vb. konularda
birlikte hareket ettiği sürece daha başarılı olacağını kaydeden
Silberberg, “Arkadaş, dost olmak her zaman aynı fikirde olmak
anlamına gelmez. Fakat güven duymak her zaman önemlidir”
dedi.
ebsohaber 19 mayıs 2008
ULUSLARARASI
Çinliler İzmir’e
yatırıma sıcak
Ağustos’ta yer
bakacaklar
Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma yolunda
hızla ilerleyen Çin, daha önce İzmir’i dünyada en iyi yatırım yapılacak 70 şehir arasına alırken, Çinli firmalarda İzmir’e yatırım
için araştırmalarını sürdürüyor. İzmir’de incelemelerde bulunan
Çinli işadamlarından oluşan Tianjin Ticaret Heyeti, İzmir’de
yatırımlar için uygun yer arayışına başladı. Ege Bölgesi Sanayi
Odası’nda (EBSO) kentteki yatırım olanakları hakkında bilgi alan
ve işadamları ile ikili görüşmeler yapan Çinli işadamları Ağustos
ayında İzmir’e tekrar gelerek yatırımları için yer arayacaklarını
ifade ettiler.
Yer arıyorlar
EBSO’daki bilgilendirme toplantısında konuşan Tianjin
Eyaleti Ticaret ve Sanayi Federasyonu Başkan Yardımcısı Tian
Gang, daha önce de geldikleri İzmir’in yatırım için uygun bir
yer olduğuna dikkat çekerek, Ağustos ayında yeniden gelerek
yer arayacaklarını söyledi. Çin Dış Ticaret Bakanı yetkililerinden
oluşan heyetle İzmir’e geleceklerini ifade eden Gang, “Otomotiv başta olmak üzere bir çok alanda yatırım yapmak istiyoruz.
Yatırımlar için 2 milyon metrekareye yakın arazilere ihtiyaç var.
Ağustos ayının sonunda yine İzmir’e geleceğiz. Uygun yer ve
imkanlar sağlanırsa İzmir’de yatırım yapacağız” dedi.
İzmir’de kararlılar
EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün de
Çinli işadamalrının İzmir’e yatırım konusunda çok istekli olduğunu vurgulayarak, uygun yer bulmaları halide birçok Çinli
yatırımcıyı İzmir’e çekebileceklerini söyledi. Çinlilerin İzmir ile
birlikte Mısır’da da incelemelerde bulunduğuna dikkat çeken
Akgün şöyle konuştu: “Çin’in 1.5 trilyon dolar dış ticaret fazlası
var. Çin artık ürün ihracından, sermaye ihracı aşamasına geçti.
Türkiye ile birlikte dünyada belirledikleri bir kaç ülke ve bölgeye
yatırım yapacaklar. Bu bölgeler arasında İzmir’de var. Avrupa’ya
yakın bir yer olmamız ve limanımızın bulunması bizim şansımızı artırıyor. Çinliler yatırımda kararlı. Bizim onları uygun arsalar
bulmamız gerekiyor. ESBAŞ ile de yakından ilgileniyorlar. Bir
kaç firmanın da bu bölgeye yatırım yapacağını düşünüyorum.”
ESBAŞ Pazarlama Koordinatörü Ertuğrul Işıksoy da Çinlilerin bölgelerini de gezdiğine dikkat çekerek, yatırım konusun-
da görüştükleri birkaç Çinli firmanın olduğunu kaydetti. Çin
Hükümeti’nin yurtdışında yatırım yapacak firmalara finansal
destek de verdiğini açıklayan Işıksoy, “Çinli yatırımcılar İzmir’e
büyük ilgi gösteriyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, EBSO yatırımcılara yardımcı oluyor. Uygun koşulları sağlamamız halinde
İzmir Çin’den otomotiv, ilaç, lojistik ve ağaç ürünleri sektöründe
önemli yatırımlara ev sahipliği yapabilir” diye konuştu.
EBSO Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün, Tianjin Eyaleti Ticaret
ve Sanayi Federasyonu Başkan Yardımcısı Tian Gang’a EBSO
ziyaretleri anısına plaket verdi.
Çinliler “ilaç ve otomotiv” için gelecek
Yatırım olanaklarını incelemek için kente gelen “öncü”
Çinliler, özellikle ilaç ve otomotiv sektöründe yoğunlaştı. İzmir’i
“Kalifiye elemanları ile Avrupa standartlarında bir kent” olarak
nitelendiren Çinli yatırımcılar, “Amerika ve Avrupa’ya ürün satmak istiyorsak, İzmir bizim için avantaj olacak” görüşünde.
ebsohaber 20 mayıs 2008
ULUSLARARASI
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kardeş kenti Tianjin’den yatırım olanaklarını incelemek için İzmir’e gelen yatırımcıları ağırladı. Tianjin
Sanayi ve Ticaret Federasyonu Başkanı Tian Gang, yatırım
konusunda öncü bir grupla birlikte İzmir’de olduklarını ve kenti
ilk kez ziyaret ettiklerini belirterek, İzmir’in bazı sektörlerde yatırım için çok cazip olduğunu söyledi. İşçiliği, kalifiye elemanı ile
İzmir’in Avrupa standartlarında bir kent olduğunu belirten Gang,
“Bu bize avantaj sağlayacaktır. Ben kendi heyetime de aynı şeyi
söylüyorum. İlaç ve otomotiv sektöründe yatırım yapacaksanız İzmir avantajlı diyorum” diye konuştu. Mısır’da da yatırım
olanaklarını incelediklerini belirten Gang, “Türkiye ile Mısır
arasında karşılaştırma yapıyoruz. İki ülke arasında farklar var.
Mesela orada işçilik daha ucuz. Ancak Mısır, ilaç ve otomotiv
sektörüne yatırım yapabilmek için uygun değil. Biz bu sektörler
için İzmir’de yatırım yapmayı düşünürüz” diye konuştu.
Çinli bakan ve milletvekilleri de gelecek
Çin’den Bakan ve milletvekillerinden oluşan bir heyetin de
bir süre sonra İzmir’e geleceğini belirten Gang, “Biz ülkemize
döndüğümüzde Türkiye’nin yatırım olanakları ile ilgili ayrıntılı
bir rapor sunacağız. Aralarında Bakan ve milletvekillerinin de
bulunduğu önemli bir grubun da bir süre sonra İzmir’e geleceğini size bildirmek isterim” dedi. Gang, sıcak insanı ile İzmir’i çok
beğendiklerini sözlerine ekledi.
Kocaoğlu, “İzmir’in potansiyelini tanıtıyoruz”
Çin halkına deprem nedeniyle taziyelerini ve geçmiş olsun
dileklerini ileten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, heyeti İzmir’de ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğunu
kaydetti. Yerelde kalkınmayı sağlamak, İzmir’e daha çok yatırımcı çekebilmek ve istihdam yaratmak için her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Aziz Kocaoğlu, “İzmir’i belli bir düzeye getirmek için sanayide,
turizmde ve hizmet sektöründeki potansiyelini tanıtmaya çalışıyoruz. Tianjin’den gelen işadamlarımız burada yatırım yapmaya
karar verirse, hem bizim hem onlar için kazançlı çıkacak bir
çalışmaya imza atmış olacağız. Birlikte yapacağımız işler hem
Türkiye hem de Çin halkı için yararlı olur” diye konuştu.
Yatırım kenti İzmir
Çin ekonomisinin yakaladığı yüzde 10 büyüme performansının yurt dışında yapılacak yatırımlarla büyüyeceğinin altını
çizen Başkan Kocaoğlu, İzmir’in 2007 yılı Kasım ayında Çinli
yatırımcılar tarafından “dünyada yatırım yapılabilir en uygun 70
kent” arasına seçilmesinin altını çizdi. Tianjin ile 1990 yılından
bu yana kardeş şehir olduklarını, Aralık ayında kente yaptıkları
ziyarette çok sıcak karşılandıklarını söyleyen Kocaoğlu, son
dönemde artarak gelişen ilişkilerin iki kent için yararlı olacağını vurguladı. EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk
Akgün ile ESBAŞ Dış İlişkiler Koordinatörü Ertuğrul Işıksoy’un da
katıldığı ziyarette Başkan Kocaoğlu, Tianjin Sanayi ve Ticaret Federasyonu Başkanı Tian Gang’a İzmir’in sembolü Saat Kulesi’nin
rölyefini armağan etti.
Kardeş kentler
dayanışması
Çin ekonomisinin “parlayan yıldızı” Tianjin’den gelen
16 önemli yatırımcı, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz
Kocaoğlu ile EBSO ve ESBAŞ’ı ziyaret etti. Başkan Kocaoğlu,
yurt dışında yatırım yapabilmek için yeni bir fon oluşturan
Tianjinli işadamlarını “kardeş kent” İzmir’e çekmeye çalışıyor. EXPO 2015 adaylığı sürecinde iki kez Çin’e giderek
tanıtım ve lobi çalışmaları yapan İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Aziz Kocaoğlu ile İzmirli sanayici ve işadamları,
İzmir’in “kardeş kenti” Tianjin’deki yatırımcılardan oluşan
16 kişilik heyetin, iki kent arasındaki işbirliği olanaklarını artırması ve yeni ortaklıklar konusunda ciddi adımlar atmasını
bekliyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu,
geçtiğimiz yıl sonunda Pekin, Şangay ve Tianjin’e yaptığı
ziyaretlerde sık sık dile getirdiği “işbirliği” konusunun, Çinli
yatırımcılar tarafından da ciddi olarak değerlendirilmesinden büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Çin net mesaj vermişti
İzmir’in EXPO adaylığı çerçevesinde yapılan ziyaretlerin
ve tanıtımların sonuca ulaştığını görmekten mutlu olduklarını belirten Başkan Kocaoğlu, “Tianjin Belediye Başkanı
Dai Xianglong’u ziyaretimiz sırasında, İzmir’deki yatırım
olanaklarını tüm detaylarıyla anlatıp işbirliği çağrısı yapmıştık. Sayın Başkan da bize net mesajlar vermişti. Tianjin’i
dünyanın lojistik merkezi haline getirmeye başladıklarını ve
İzmir’in ticari partnerleri olabileceğini söylemişti. Hatta yurt
dışına daha fazla yatırım yapmak isteyen Tianjinli işadamları
için bir yatırım fonu kurduklarının da altını çizmişti. Şimdi
bu temennileri uygulamaya geçirmek üzereyiz” dedi.
2007 Kasım ve Aralık aylarında Çin’i iki kez ziyaret eden
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Çinli yatırımcılar tarafından verilen “dünyada yatırım yapılabilir en
iyi kentler” ödüllerinden birini de İzmir adına almıştı.
16 yıldan bu yana İzmir’in kardeş kenti olan Tianjin’de
Sanayi ve Ticaret Federasyonu Başkan vekili Zhao Jianzhang
ile de bir araya gelen Başkan Kocaoğlu, “Yeni yatırım olanakları için İzmir’e ziyaret” sözünü de burada almıştı.
ebsohaber 21 mayıs 2008
ULUSLARARASI
Güney Afrika ile
yeni dönem
Güney Afrika Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Tebogo
Seokolo’nun Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaretinde, iki ülke
arasında halen 2.5 milyar dolar düzeyinde bulunan ticari ilişkilerin potansiyelin çok altında kaldığı ve arttırılması gerektiği
vurgulandı. İki ülkenin hükümetleri düzeyinde başlayan diyaloğun işadamları tarafından geliştirileceği ifade edildi.
Egeli sanaycilerin ürünleri Güney Afrika’da
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Güney Afrika
Cumhuriyeti Büyükelçisi Seokolo’nun ziyareti nedeniyle Sanayiciler Kulübü’nde otomotiv, tekstil gibi sektörlerin temsilcileri ve
medya üst düzey yöneticilerinin de katıldığı yemekli toplantıda,
iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine çok önem verdiklerini
kaydederek, Enerji Bakanlarının karşılıklı ziyaretlerinin iş dünyasının önünü açıcı etki yaptığına dikkat çekti. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in geçtiğimiz ay Güney Afrika
Cumhuriyeti’ni ziyaret ettiğini, Güney Afrika Ticaret ve Sanayi
Bakanı’nın da Türkiye’ye geleceğini hatırlatan Tamer Taşkın,
“Bakanlarımız karşılıklı olarak çalışmalara başladı. BMC otobüsleri Güney Afrika’da yollarda. Mopak, selülozik ağaç getiriyor.
Gemi taşımacılığı yapan Arkas, Güney Afrika’ya mal götürüyor.
Ancak ticaret hacmimizin gelişmesinde İzmir’in Arkas gibi güçlü
armatörlere ihtiyacı var” diye konuştu.
2,5 milyar dolarlık ticaret artırılmalı
Üç aydır Türkiye’de bulunan Büyükelçi Seokolo ise, Türkiye
ile Güney Afrika arasındaki ilişkilerin uzun bir yol katettiğini
belirterek sanayi, ekonomi gibi konularda çok benzer yanları
olduğuna dikkat çekti. Seokolo, şöyle konuştu: “Teknolojinin
ilerlemesiyle uzaklıklar yakınlaştı. Bu, endüstride de önemli dönüşümler sağladı. Aynı doğrultuda hareket edersek ekonomide
gelişme sağlayabiliriz. 1992’den beri iki ülke arasında bir işbirliği var fakat tıkanıklık sürüyor. Bu tıkanıklığı aşmak için Bakanlar
karşılıklı görüşmelere başladı. İki ülke olarak 2,5 milyar dolarlık
iş hacmimiz var. Bu rakam potansiyelin çok altında. Hükümetlerimiz bu rakamı arttırmak için ciddiyetle bir çalışma başlattı.
Bakanlarımız karşılıklı gidip geliyorlar. Özellikle otomotiv,
kağıt ve kömür sektörlerinde işbirliğimiz çok gelişmiş durumda.
Ayrıca iki ülke halkı ve kültürünün de birbiriyle yakınlaşması
için çalışmalıyız. Halklarımızın birbirini tanıması için biraraya
getirilmesi gerekiyor. Bu, sadece Güney Afrika için değil, bütün
Afrika kıtası için geçerli.”
Güney Afrika’nın otomotiv, kağıt, kömür sektörlerinde Türkiye ile işbirliği içinde olduğunu da aktaran Büyükelçi Seokolo,
4 yıllık görev süreci içinde bunu geliştirmek için çalışacağını
ifade ederek 2010 Dünya Kupası’nda İzmirli işadamlarını Güney
Afrika’da görmek istediğini dile getirdi.
Türkiye’de çok yakın ve sıcak bir misafirperverlik gördüğünü
vurgulayan Seokolo, İzmir ile Cape-Town kentinin birbirine çok
benzediğini, bu nedenle buraya gelen Güney Afrikalıların İzmir'i
çok sevdiğini de anlatırken, “İzmir bizim için çok önemli ve çok
güzel bir kent. Bundan sonra da bu güzel kenti defalarca ziyaret
etmekten mutluluk duyacağım” diye konuştu.
Türkiye ile Güney Afrika Cumhuriyeti ilişkileri, Büyükelçi
Tebogo Seokolo’nun göreve başlamasıyla yeni bir döneme de
girmiş oldu. Genç büyükelçi, ilk görev yerinde iki ülke arasındaki ilişkilerin daha ileri noktalara taşınması için heyecanla
işe başlarken, dış ticarete konu olan malların çeşitlendirilmesi,
kültürel ve sosyal ilişkilerin de güçlendirilmesi konularında çaba
sarfedeceği dikkat çekti.
ebsohaber 22 mayıs 2008
ULUSLARARASI
G. Afrika’dan İzmir’e sıcak teklif
Güney Afrika Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi
Tebogo Seokolo, İzmir Valisi Cahit Kıraç ile Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ziyaret ederek
ülkesi ile İzmir arasında kardeş şehir ilişkisi kurmak
istediklerini bildirdi.
Güney Afrika Cumhuriyeti Büyükelçisi Seokolo,
İzmir Fahri Başkonsolosu ve Ege Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ile birlikte İzmir
Valisi Kıraç ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ülkü Bayındır’ı
makamlarında ayrı ayrı ziyaret etti.
Türkiye’de üç ay önce göreve başlayan Seokolo, ilk
ziyareti yaptığı İzmir’de Vali Kıraç ile biraraya gelirken, Valilik Anı Defteri’ni de imzaladı. İzmir Valisi Cahit Kıraç, Büyükelçi Seokolo’ya kent hakkında bilgiler
verdiğini belirterek, ülkeler arasında ticari, sosyal ve
kültürel ilişkilerin geliştirilmesi konusunda konuştuklarını kaydetti. Cahit Kıraç, “Sayın büyükelçiye ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerimizin gelişmesi için
özellikle işadamlarımızın çeşitli zamanlarda toplantılar
yapmasını önerdim” dedi. Güney Afrika Cumhuriyeti
Büyükelçisi Seokolo da, İzmir’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken ilişkilerin gelişmesi için
Vali Kıraç’ın desteğine teşekkür etti.
İzmir Valisi Cahit Kıraç,
Güney Afrika Büyükelçisi Seokolo’ya ziyaret
anısına plaket verdi.
Kentlerimiz benziyor
Tebogo Seokolo, Büyükşehir Belediye Başkanı
Kocaoğlu’nu ziyaretinde ise, İzmir’in, Güney Afrika
Cumhuriyeti’nin birçok kentiyle benzer özellikler taşıdığına dikkat çekti. İzmir ile Güney Afrika’da bir şehrin
kardeş şehir yapılmasının iki ülke arasındaki ilişkileri
geliştireceğini belirten Seokolo “İzmir ile Güney Afrika
arasında her zaman sıcak ilişkiler kurulmuştur. Bunda
Güney Afrika İzmir Fahri Konsolosu Tamer Taşkın’ın
da büyük rolü vardır. Görev sürem 4 yıl boyunca, iki
ülke arasındaki sıcak ilişkilerin devamı konusunda
çalışacağım. Bu ilişkileri, daha üst düzeye taşımanın
en önemli yollarından biri de, güzel kentiniz İzmir ile
Güney Afrika Cumhuriyeti kentleri arasında kardeş
şehir ilişkileri kurmak olabilir” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu da,
Güney Afrika Büyükelçisi’nin ziyaretinden duyduğu
memnuniyeti dile getirerek, “İzmir ile Güney Afrika
arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin gelişmesi için gereken tüm desteği vereceğiz” diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu,
Güney Afrika Büyükelçisi Tebogo Seokolo’ya İzmir’in
sembolü saat kulesinin gümüş maketini armağan etti.
Güney Afrika Büyükelçisi Seokolo, Ege Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Bayındır’dan da üniversite hakkında
bilgi aldı.
Güney Afrika Büyükelçisi Seokolo, İzmir
Büyükşehir Belediye
Başkanı Kocaoğlu’na
kardeş kent teklifi yaptı.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ülkü
Bayındır, Büyükelçi
Seokolo’ya eğitim sisteminden örnekler verdi.
ebsohaber 23 mayıs 2008
ULUSLARARASI
Taşkın: Afrika ülkeleri ile
vize problemi çözülmeli
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye
Odalar Borsalar Birliği Yönetim
Kurulu üyesi ve Güney Afrika
İzmir Fahri Başkonsolosu Tamer
Taşkın, Afrika Diplomatik Grubu
toplantısında yaptığı konuşmada,
hem Afrika hem de Türkiye ile
iş yapmak isteyen işadamları ve
Afrika’da iş yapmak isteyen Türk
vatandaşlarının en büyük sorunun
vize olduğunu, vize işlemlerinin kolaylaştırılması gerektiğini söyledi.
TOBB Dış Ekonomik İlişkiler Daire
Başkanlığı tarafından organize edilen Afrika
Diplomatik Grubu Toplantısı Ankara’da TOBB
Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Toplantıda bir konuşma yapan yapan Taşkın, Afrika ülkeleri
ile yaşanan vize problemlerine değinerek “Biz Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak bu konuya ilişkin elçiliklerle görüşmeler gerçekleştiriyoruz. İşadamlarının bağlı bulundukları Oda’dan bir belge
ile vize almalarının kolaylaştırılması konusunda girişimlerde
bulunduk ve bunu sizlerin de desteklemesini bekliyoruz” dedi.
2010 yılında Dünya Futbol Şampiyonası’nın Güney Afrika
Cumhuriyeti’nde yapılacağını da hatırlatan Taşkın, bu tür uluslararası organizasyonların Afrika ülkelerinde düzenlenmesinin büyük önem taşıdığını söyledi. Tamer Taşkın, bu organizasyonların
ülkelerin tanıtımı açsından öneminin göz
ardı edilemeyeceğini ve yapılan seçim
oylamalarında Afrika ve Türkiye’nin
birbirini desteklemesinin büyük önem
taşıdığını vurguladı.
Konuşmasında bankacılık sektörüne
de değinen Taşkın, Senegal, Kamerun gibi ülkelerin bugün Fransa gibi
ülkelere hiç komisyon uygulamazken
Türkiye’ye yüzde 5 oranında komisyon
uyguladığını belirterek, “Türkiye’ye yönelik
komisyon uygulaması Afrika ülkeleriyle
ticaret yapmak isteyen Türk işadamları için
caydırıcı bir etkendir” dedi.
İyi ilişkiler zenginlik getirecek
Afrika ülkelerinin sahip oldukları zenginlikleri katma değeri yüksek ürünlere çevirmesinin önemine dikkat
çeken Taşkın, şöyle konuştu:
“Afrika’nın hammaddeleri, tarımı ve madenleri çok zengindir. Afrika ürünlerinin ileriye dönük katma değere ihtiyacı vardır.
Türk firmalar bu konuda sizlere yardımcı olabilirler. Son olarak
Güney Afrika Cumhuriyeti İzmir Fahri Başkonsolosu olarak, fahri
konsoloslukların çoğaltılmasının, şehirlerin birbirlerini daha iyi
tanımasını sağlayarak, fahri konsolosluk bulunan şehirlerdeki
yatırım fırsatlarından yararlanma imkanlarını artıracağına inanıyorum.”
ebsohaber 24 mayıs 2008
ULUSLARARASI
Afrika ile ticaret zamanı
Afrika ile ticaret hacmini 5 yılda yüzde 200 artırmayı
hedefleyen Türkiye, üç koldan harekete geçti. Öncelikle
bir yıl içinde aralarında Gana, Tanzanya ve Kamerun’un
bulunduğu 10 Afrika ülkesinde büyükelçilik açılacak.
Ağustos’ta İstanbul’da Afrika Zirvesi düzenleyecek olan
Türkiye Afrika Kalkınma Bankası’na da üye olmak için
çalışmalarını sürdürüyor.
Türkiye, “Komşu ülke” stratejisiyle dış ticaret hacmini
277 milyar dolara kadar çıkarırken, şimdi de Hindistan
ve Çin’in büyük ilgi gösterdiği Afrika pazarına yöneldi.
İlk olarak 2005 yılını Afrika yılı ilan eden Türkiye, bir yıl
içinde Afrika’da 10 ülkede büyükelçilik açarak bu ülkelerle olan ticari ilişkilerini geliştirmeye hazırlanıyor. Bu
çerçevede; Tanzanya, Gana, Kamerun, Nijer, Çad, Mali,
Angola, Madagaskar, Fildişi Kıyısı ve Mozambik’te büyükelçilik açılacak. Halen siyasi karışıklık içinde olan Zimbabwe ve Somali’de ise ortamın durulması beklenecek.
Türkiye’nin Afrika’ya yönelik siyasi ve ekonomik hedefleri
çerçevesinde kalkınma yardımlarının artırılması için TİKA
da devreye girdi. Afrika’daki ilk bölgesel ofisini 2005’te
Etiyopya’da açan TİKA, 2006’da Sudan ve Senegal’de
birer temsilcilik açmıştı.
İstanbul’da zirve
2007’de yapılan Afrika Birliği Zircesi’nde Afrika’nın
stratejik ortakları arasına giren Türkiye, birçok Afrika
ülkesinin liderini Ağustos ayında Türkiye-Afrika Zirvesi
başlığı altında İstanbul’da ağırlamaya hazırlanıyor. 18-21
Ağustos günleri arasında gerçekleştirilecek zirveye çok
sayıda Afrika ülkesinin devlet başkanı düzeyinde katılım
göstermesi bekleniyor.
Türkiye, 2010 yılında yapılacak BM Güvenlik Konseyi üyeliği oylamasında bu ülkelerden destek almayı da
umuyor. Türkiye’nin Afrika Kalkınma Bankası’na üyelik
başvurusunun da Ağustos ayındaki zirvede sonuçlandırılması bekleniyor.
Hedef: 5 yılda 30 milyar dolar
Türkiye’nin Afrika Yılı ilan ettiği 2005’te Kuzey ve
Orta Afrika ülkeleriyle 9 milyar 678 milyon dolar olan ticaret hacmi 2006’da 11 milyar 970 milyon dolara, geçen
yıl ad 12 milyar 760 milyon dolara çıktı. 2008 yılı Ocak
ve Şubat aylarında Afrika ülkeleriyle 3 milyar 61 milyon
dolarlık ticaret gerçekleştirildi. Yeni hedef, önümüzdeki 5
yılda 30 milyar dolar ticaret hacmine ulaşmak.
Yeni büyükelçilik açılacak ülkelerle ticaret hacmi ise
sadece 486 milyon dolar düzeyinde bulunuyor. 2006’da
bu ülkelere 187 milyon dolarlık ihracat yapan Türkiye,
183 milyon dolarlık da ithalat yaptı. 2007 yılında ise 215
milyon dolarlık ithalata karşılık ihracat rakamı 270 milyon
dolara ulaştı. 2008’in ilk iki ayındaki dış ticaret rakamları da, ihracatta 57 milyon dolar, ithalatta ise 18 milyon
dolar oldu.
Ege’nin ihracatı
15 milyar $ dayandı
Ege İhracatçı Birlikleri’nin ihracat rakamları Nisan ayında,
2007 yılının Nisan ayına göre yüzde 35 artış göstererek 642 milyon 962 bin 165 dolara ulaştı. 2008 yılının ilk dört aylık döneminde 2 milyar 583 milyon 305 bin 518 dolarlık ihracat rakamına
ulaşan EİB üyeleri, son bir yılda ise 7 milyar 417 milyon 992 bin
289 dolarlık ihracata imza attılar. Ege Bölgesi’nin son bir yıllık
ihracatı ise 14 milyar 868 milyon 598 bin 380 dolar oldu.
Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 12 birlikten sadece Ege
Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği geçen yıl yaptığı ihracat
rakamının gerisinde kalırken diğer birlikler geçen yılki ihracat rakamlarının üzerine çıkma başarısını gösterdiler. Ege Bölgesi 2008
yılının Ocak – Nisan döneminde 2007 yılının aynı dönemine göre
yüzde 27’lik artışla 5 milyar 52 milyon 261 bin dolarlık ihracata
ulaştı. İller bazında İzmir 2 milyar 681 milyon 65 bin dolarlık ihracat ile birinci olurken, Manisa 1 milyar 53 milyon 24 bin dolarlık
ihracat ile ikinci, Denizli 762 milyon 706 bin dolarlık ihracat ile
üçüncü sırada yer aldı.
Dünyada ekonomik krizlerin üst üste geldiği, içeride ise siyasi
ortamın arzu edilmeyen bir noktaya geldiği bir ortamda ihracatçıların başarısının daha da anlamlı olduğunu belirten Ege İhracatçı
Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, bu başarıların kalıcı olabilmesi için hükümetin uzun süredir gündeminde
olan istihdamı ve üretimi destekleyici paketin bir an önce hayata
geçirilmesini beklediklerini söyledi. İçsel ve dışsal etkiler nedeniyle yıllık enflasyon hedefinin yakalanamayacağını Merkez Bankası
Başkanı, Maliye Bakanı ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı
tarafından kamuoyu ile paylaşıldığına dikkati çeken Türkmenoğlu,
“Bizler bu hedeflerin tutmayacağını uzun zamandır dillendiriyorduk ve gerçekleşmeyecek bir hedef peşinde koşarken ihracat camiasının göz ardı edilmemesini istiyorduk. Anlaşılıyor ki, ekonomi
kurmayları da bizimle aynı noktaya geldiler. Son yıllarda düşük
döviz kurları ile verimliliğini arttıran ve krizlere karşı dayanıklı
hale gelen Türk ihracatçısı dünya genelinde yeni başlayan ekonomik krize karşı hazırlıksız yakalanmaktan kurtulmuştur” dedi.
ebsohaber 25 mayıs 2008
ULUSLARARASI
GAC – Türkiye işbirliği köprüsü
Güney Afrika Cumhuriyeti Ticaret ve
büyüme potansiyeli bulunan dinamik bir
Sanayi Bakanı Mandisi Mpahlwa, ülkepazar olduğunu, komşularından farklı
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı ve
siyle Türkiye arasındaki ilişkileri güçlenolarak istikrarlı bir büyüme gesterdiğini
Türk-Güney Afrika İş Konseyi Başdirerek, çeşitli pazar ve bölgelere erişim
belirtirken, liberal bir ekonomiye sahip
kanı Taşkın, karşılıklı imzalanan
imkanı bulunduğunu bildirdi.
olduğuna da dikkat çekti. Güney Afrika
anlaşmaların ekonomik alandaki
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu TürkCumhuriyeti’nin Orta Afrika ülkelerine
önemli rolüne dikkat çekti.
Güney Afrika İş Konseyi’nin düzenlediği
ulaşma açısından bir geçiş kapısı olma
çalışma yemeğinde konuşan Mpahlözelliği taşıdığını vurgulayan Taşkın,
wa, iki ülkenin birlikte yapacağı çok şey bulunduğunu, Güney
“Güney Afrika aynı zamanda doğal kaynakları ve hammaddeler
Afrika'nın alt yapı, sanayi ve hizmetler sektöründe önemli fırsataçısından önemli bir arz kaynağı. Yüzde yüz yabancı sermayeye
lar sunduğunu söyledi.
izin verilen ülkeden kar transferi de serbest bir şekilde yapılıyor.
Mpahlwa, “Türkiye'nin lokasyonu çok önemli. Güney Afrika
Ucuz maliyet ve teşvikler ise yatırımı cazip kılan unsurlar araile Türkiye arasındaki ilişkileri güçlendirerek, çeşitli pazar ve
sında sayılabilir. Dünyanın en ucuz 4’ncü elektrik üreticisi olan
bölgelere erişim imkanımız var” diye konuştu.
Güney Afrika'da işçi ücretleri aylık 40 dolara kadar inebiliyor.
Daha önce sorunlar yaşanan Güney Afrika ekonominin son
Kiralar da aynı derecede düşük. Güney Afrika ile Türkiye arasındört yılda istikrara kavuştuğunu, alt yapı ve insan kaynaklarına
da savunma sanayii arasında da ciddi etkileşim var” dedi.
yatırım yapıldığını anlatan Mpahlwa, iki ülke arasındaki ticareTürkiye ile Güney Afrika arasındaki dış ticaret yelpazesinin
tin arttığını, daha da artması gerektiğini, bunun için de iki ülke
çeşitlendirilmesi gerektiğini bildiren Taşkın, DEİK’in üstlendiği
iş adamlarının bir araya getirilmesinin ve yapılacak işbirliği ile
role işaret ederken, “Johannesburg Ticaret ve Sanayi Odası ile
üçüncü ülkelere açılmanın büyük önem taşıdığını kaydetti.
imzaladığımız anlaşma her iki taraf arasında bu potansiyelin
DEİK Türk-Güney Afrika İş Konseyi Başkanı ve Güney Afrika
daha verimli bir şekilde değerlendirilmesi açısından büyük önem
Cumhuriyeti İzmir Fahri Başkonsolosu Tamer Taşkın da, 10 yılarz etmektedir.
dır Türkiye ile Afrika arasında süre gelen ticari ilişkiler sonucunGüney Afrikalılar bize sahranın güneyinde yer alan Afrika ülda 2007 yılı itibarıyla Türkiye'nin Güney Afrika'ya ihracatının
kelerine Johannesburg üzerinden açılmamızı istiyor. Onlarda bu
yaklaşık 653 milyon dolar, ithalatının ise 2,1 milyar dolar olarak konuda engin bir know-how var, iletişim ağları oldukça iyi. Bir
gerçekleştiğini bildirdi.
başka husus da serbest ticaret anlaşması; Avrupa Birliği, Güney
Tamer Taşkın, Güney Afrika'nın 44,8 milyonluk nüfusu ile
Afrika ile STA imzaladı. Güney Afrikalı yetkililere Türkiye ile de
ebsohaber 26 mayıs 2008
ULUSLARARASI
STA imzalamaları isteğini bir kez daha
ileteceğiz" diye konuştu.
DEİK Güney Afrika İş Konseyi Çalışma yemeğine, Güney Afrika Cumhuriyeti
İstanbul Fahri Başkonsolosu İshak Alaton
ile İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Tanıl Küçük de katıldı.
Kara Kıta’nın anahtar ülkesi
doğması ve buna paralel olarak iki ülke
arasındaki ekonomik ilişkilerle turizm
ilişkilerinin artması bekleniyor.
Zengin doğal kaynaklar, gelişmiş
altyapı ve modern bankacılık sistemine
sahip Güney Afrika Cumhuriyeti, Afrika
Kıtası'nın GSYIH'sinin yüzde 18'ini, mineral üretiminin yüzde 45'ini ve elektrik
üretiminin yüzde 50'sini gerçekleştiriyor. 2006 yılında yüzde
5.4, 2007 yılının ilk yarısında ise yüzde 4.5 oranında ekonomik
büyüme kaydeden Güney Afrika, altın, krom, platin, magnezyum mikası, alüminosilikat ve vanadyum üretiminde dünyada
1., manganez üretiminde 2., elmas ve kömür üretiminde 5.,
demir cevheri üretiminde ise 7. sırada olup dünyada en büyük
uranyum rezervine sahip ülkeler arasında 5. sırada yer alıyor.
Afrika kıtasında trafikteki araba sayısının en fazla olduğu, 3
uluslararası havaalanı ve 40 milyon GSM abonesine sahip ülke
olan Güney Afrika Cumhuriyeti, diğer yandan, sunduğu gelişmiş liman hizmetleri ve stratejik konumu ile Sahra Altı Afrika
Ülkeleri'ne erişimde kilit ülke konumunda.
Güney Afrika Cumhuriyeti, güçlü
ekonomisinin yanısıra stratejik konumu ve liman hizmetleri ile sahra
altı Afrika ülkelerine erişimde kilit
ülke konumunda..
Türkiye'nin Afrika'da en çok ticaret yaptığı ülkelerden biri
olan ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun da (DEİK) 2007 yılında yeni bir “İş Konseyi” kurmuş olduğu Güney Afrika Cumhuriyeti, Afrika ülkeleri arasında Türkiye'nin ihracatında beşinci,
ithalatında ise üçüncü sırada.
10 yıldır Türkiye ile Afrika arasında süregelen ticari ilişkiler sonucunda 2007 yılı itibariyle Türkiye'nin Güney Afrika'ya
ihracatı yaklaşık 653 milyon dolar, ithalatı ise 2.17 milyar dolar
olarak gerçekleşti.
THY'nin İstanbul-Johannesburg-Cape Town arasında doğrudan uçuşları Eylül 2007'de başlatması ile yeni açılımların
Afrika ile ekonomik
ilişkilerin geliştirilmesi
stratejisi hedefleri
ebsohaber 27 mayıs 2008
Türkiye’nin Afrika ülkelerinin toplam
ticareti içindeki payının üç yıllık bir
dönem sonunda yüzde 1.7 düzeyinden yüzde 4’e çıkması.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin bölge
ülkelerine açılımlarının sağlanması.
Türk sanayi için hammadde ve yarı mamullerin doğrudan ve uygun fiyatlarla Afrika ülkelerinden temin edilmesi.
Türkiye’nin bazı sektörlerdeki rekabet
gücünü artırmak amacıyla bazı yatırımların Afrika’ya kaydırılması.
Bölge ülkelerine Türkiye’den teknoloji
transferinin gerçekleştirilmesi. Müteahhitlik, müşavirlik ve mühendislik
firmalarının Afrika ülkelerindeki
pazar paylarının artırılması.
Afrika ülkeleri ile Karma Ekonomik Komisyon (KEK) veya üst düzey ekonomik istişare ve karar mekanizmaları
oluşturularak düzenli diyalogların
başlatılması.
Bu ülkelerle ilişkilerin yasal altyapısını
düzenleyecek temel anlaşmaların
imzalanması ve onaylanması.
Türkiye’nin Avrupa Birliği ve diğer uluslararası yükümlülüklerinin el verdiği
ölçüde bu ülkelerle tercihli ticaret
düzenlemeleri ve serbest ticaret
anlaşmalarının yapılması.
Ticarete ilişkin yasal düzenlemelerinde
teknik destek sağlanması.
HABER
Egeli KOBİ’lerin güçbirliği
Türkiye’de üretimin yüzde 99’unu
gerçekleştiren, istihdamın yüzde 63’ünü sağlayan Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ)
sorunlarını çözmek ve kredi pastasından
daha çok pay almak için Ege Bölgesi’nde
güçbirliği yaptı.
Ege Bölgesi Sanayi Odası ile İzmir Esnaf
ve Sanatkârlar Odaları Birliği ortak girişimi
ve KOBİ’lere hizmet veren dernek ve kurumların katılımı ile kurulan “KOBİEGE Platformu” KOBİ’leri geleceğe taşımayı hedefliyor
AB destekliyor
Hangi sorunları
ÇÖZECEKLER
• Kredi pastasının
küçüklüğü
• İş ortamının iyi
olmaması
• Yurt içi talebin azlığı
• Yurdışı talep azlığı
• Enerji maliyetlerini
yüksekliği
• İstihdam üzerindeki
ağır yükler
• Teknoloji yetersizliği
• Üretimde verimsizlik
• Finansal kaynaklara
ulaşmada sıkıntı
EBSO Sanayiciler Kulübü’nde düzenlenen “KOBİEGE Platformu” tanıtım toplantısına İzmir Vali Yardımcısı Halis Peker, EBSO
Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın,
İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu ve çok sayıda
ilgili kurum temsilcisi katıldı.
Toplantıda konuşma yapan EBSO
Başkanı Tamer Taşkın, Türkiye’de ekonomik büyüme ve istihdam artışının kaynağının özel sektörün
gelişimi olduğunu belirterek rekabet gücü yüksek bir ekonomi
ve sürdürülebilir bir kalkınma modeli için ekonominin lokomotifi olan KOBİ’lerin gelişme ve büyümelerinin sağlanabilmesi,
rekabet güçlerinin arttırılması gerektiğini söyledi. Taşkın, AB üye
ülkelerinde tüm devlet yardımlarının yaklaşık yüzde 10’unun
KOBİ’lere verilerek sanayi politikası kapsamında genel bir destekleme mekanizması uygulandığına dikkat çekti.
Kümeleme modeline geçilmeli
Dünyanın hızla global bir pazara dönüşme yolunda olduğunu belirten Taşkın, uluslararası eğilimlerin dışında kalmanın
mümkün olmadığını ve KOBİ’lerin gelişiminde çalışmanın
kaçınılmaz olduğunu söyledi. KOBİ’lerin tek başına rekabetçi
bir noktaya ulaşmalarının zor olduğunu kaydeden Taşkın, “Bu
zorluğu aşabilmek amacıyla geliştirilen önemli bir yaklaşım
kümelenmedir. Kümelenme de ancak bu gibi
oluşumlarla filizlenmekte ve gelişebilmektedir. KOBİ’lerin rekabet gücünün arttırılabilmesi amacıyla etkin bir geliştirme ve destekleme politikasının tesisi için ilgili kurum ve
kuruluşlar arasındaki işbirliği arttırılmalı ve
etkin bir kamu-özel sektör diyalog mekanizması oluşturulmalıdır” dedi.
Taşkın, platform çalışmaları çerçevesinde
katılımcı kuruluşlarla biraraya gelerek strateji
alanlarını, konu önceliklerini ve çalışma yapısını tespit edecekleri bir çalışma toplantısı
yapacaklarını söyledi.
Platform herkese açık
İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu ise,
KOBİ’lerin birçok sorunla mücadele ettiğine
dikkat çekerek platformu güçbirliği içinde
sorunlarını çözmek için kurdukların söyledi.
KOBİ’lerin esneklik, mobilite ve yenilikçilik
özelliği ile son dönemde önplana çıktığına
işaret eden Mutlu, AB’nin bile stratejisinde KOBİ’lerin öncelikli
olduğunu vurguladı. KOBİ’lerin imalat sanayindeki payının yüzde 99 olduğunu belirten Mutlu şöyle konuştu: “İstihdamın yüzde
63’ünü gerçekleştiriyoruz. Ülkenin katma değerine katkımız
ise yüzde 30’ların üzerinde. Bunlara rağmen kredi pastasından
ancak yüzde 4 pay alabiliyoruz. Bu, büyük bir dengesizlik.
KOBİ’nin tanımından başlamak üzere kaynaklardan alınan çok
az paya kadar birçok sorunumuz var. Bu sorunların çözülmesi gerekiyor. Biz de bu amaçla platformu kurduk. Biz kurucu
üyeyiz, bundan sonra da platformumuz herkese açık olacak.
KOBİ’lerin sorunlarını sinerji yaratarak çözmek isteyen bütün
kurumları platformumuza bekliyoruz.”
İzmir Vali Yardımcısı Halis Peker de, KOBİ’lerin toplumun
belkemiği olan esnaf ve sanatkarlardan oluştuğunu söyledi. Esnaf
ve sanatkarları toplumun üreten kesimini oluşturduğunu, bunun
için desteklenmesi gerektiğini ifade etti.
ebsohaber 28 mayıs 2008
HABER
KOSGEB ve KGF’den
KOBİ’lere can suyu
Bankalara teminat yaratamayan girişimcilere Kredi Garanti
Fonu’nun (KGF) kefil olduğunu
belirten KGF Genel Müdürü Hikmet Kurnaz, kurumun
toplam 75.2 milyon YTL’lik
kaynağını KOBİ’lerin hizmetine
sunduklarını söyledi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası,
ekonominin dinamik yüzü
olarak nitelendirilen küçük ve
orta ölçekli işletmelere Kredi
Garanti Fonu ile KOSGEB’in
sağladığı destekler konusundaki
bilgilendirme toplantısına ev
sahipliği yaptı.
Toplantıda, Kredi Garanti
Fonu’nun üstlendiği görevi ve
KOBİ’lerin desteklenmesindeki
Ufuk Akgün
rolünü anlatan KGF Genel Müdürü Hikmet Kurnaz, Türkiye’nin bütün yörelerindeki KOBİ’lerin
KGF kefaleti için başvurabileceğini, bankaların bile gitmediği
yörelerde şube açarak işletmeleri desteklemeyi hedeflediklerini
bildirdi. Bankacıların bu sistemi benimseyerek KOBİ’leri KGF’ye
yönlendirmesinin sektörlere de fayda sağlayacağına dikkat çeken
Kurnaz, “KGF 1994 yılından itibaren toplam 216 milyon YTL’lik
kefalet verdi. 426 milyon YTL kredi kullandırdı. İzmir’den 216
firma kefaletten faydalandı. 2008 Mayıs ayı itibariyle Türk bankacılık sektörüne kefalet edebileceği miktar 75.2 milyon YTL.
KGF bankaların aradığı muteber kefildir. Sistem çok bilinmiyor.
Bankalar bu sistemi benimsemeli. Bu bir bakıma bankaların riski
satmasıdır” dedi.
Ar-Ge ve kadın girişimcilere yönelik olarak da kredi kefaleti
kullandırdıklarını belirten Kurnaz, ev hanımı olan kadın girişimcinin bu desteklerden faydalanabileceğini, ancak öncelikle
girişimcinin ticari sicile kayıtlı bir şahıs şirketi kurmuş olması
gerektiğini söyledi.
İşletme ihtiyacına yönelik her türlü kredi için kefalet verildiğini ve kredinin türü konusunda bir sınırlama bulunmadığını kaydeden Kurnaz, özellikle yeni iş kurma, mevcut tesisin
geliştirilmesi, hammadde temini, yeni teknoloji kullanımı, yeni
işyerine taşınma, nakit sıkıntısını giderme, ithalatın ve ihracatın
finansmanı, finansal kiralama gibi nakdi ve gayri nakdi kredilere
kefil olduklarını söyledi.KGF’nin riskin paylaşımı ilkesine göre
kredinin en çok yüzde 80’ine kadar kefalet verdiğini ifade eden
Kurnaz, KGF’nin KOBİ’ye kullandıracağı kefaletin toplamının
400 bin avroyu aşmadığını da
sözlerine ekledi.
Akgün: KOBİ’ler
kredilere ulaşamıyor
KOBİ’lerin ülke ekonomisi
içindeki öneminin üretim ve yarattıkları istihdam açısından giderek arttığına dikkat çeken Ege
Bölgesi Sanayi Odası (EBSO)
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün, KOBİ’lerin
en büyük sorununun finansal
araçlara ulaşamama olduğunu
söyledi.
Kredi Garanti Fonu’nun
KOBİ’lerin
kredilere ulaşma koHikmet Kurnaz
nusunda yaşadığı sıkıntıları azaltan bir mekanizma olduğunu hatırlatan Akgün, dünyada bir çok
ülkede böyle programların uygulandığını belirtirken, “Bankalar
KOBİ’lerin yanında olmadı. KOBİ’lere kredi veren bankalara
da 2001 krizinden sonra IMF’nin talimatı ile el konuldu. Bizler
KOBİ’lerin desteklenmesi için KOSGEB’in yaktığı kıvılcımın
yangına dönüşmesini istiyoruz” dedi.
İşletmelerden özelikle banka kredilere ulaşabilmeleri için
güçlü teminatlar istenmesinin yeni girişimlerin başlamasını ya da
mevcut girişimlerin büyümesini güçleştirdiğini belirten Akgün,
“Türkiye gibi henüz alternatif finansal araçların yaratılmasında
köklü bir altyapı oluşturamamış ülkelerde genç girişimcilerin ve
teknoloji ağırlıklı şirketlerin ekonomiye katılımı sınırlı kalıyor. Bu
nedenle KGF, KOBİ’lerin finansman sorununun çözülmesinde
büyük önem taşıyor. Bunun yanında KOSGEB’in de hem istihdamı desteklemek hem de nakit sıkıntılarını gidermek için sağladığı
desteklerin önemini hepimiz biliyoruz” diye konuştu.
En yüksek kredi kullanımı İzmir’de
KOSGEB KOBİ Uzmanı Sibel Timisi ise, sıfır faizli en yüksek
kredi kullanımının İzmir’de olduğunu söyledi. Bu durumun gerçekleşmesinde KOSGEB’in çalışmalarının etkili olduğu belirten
Timisi, “Düşük teknolojili KOBİ’lere 245 bin YTL’den, 400 bin
YTL’ye kadar kredi veriliyor. İleri teknolojiye sahip olan KOBİ’ler
600 bin YTL’ye kadar krediye ulaşabiliyor. Kredi kullanım şartı
için en az 2-3 kişilik ilave istihdam yaratması gerekiyor” dedi.
ebsohaber 29 mayıs 2008
HABER
Büyüme için ihracat
ihracat için liman lazım
Ege Bölgesi Sanayi Odası YöneNormal olan budur. İzmir’in kıyıları da
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
tim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın,
ihtiyaca göre yeniden değerlendirilmeli,
Taşkın, İzmir Limanı’ndaki özelleşTürkiye’nin 2023 yılındaki 500 milyar
tüm alanları en verimli şekilde kullanmatirme sürecinin tamamlanmasını
dolarlık dış ticaret hedefine ulaşabilmesi
lıyız.”
isterken yeni limanlar yapılması
için şimdiden liman yatırımlarına hız
Tamer Taşkın limanların altyapı
gerektiğini söyledi.
vermesi gerektiğini bildirdi.
yatırımlarının biran önce tamamlanması
Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi ve
gerektiğini belirterek, “Liman yatırımlarınGöztepe Rotaract Kulübü’nün ortaklaşa düzenlediği ‘Gelecek
da İzmir’in kuzey ve güney aksı tümüyle değerlendirilmeli” diye
İçin Denizcilik, Denizcilik için İzmir’ konulu seminer, Atatürk
konuştu.
Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Seminerin; Liman ÖzelDenizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması Genel Müdür
leştirmenin Türkiye’deki Liman İşletmeciliğine Etkileri ve İzmir
Yardımcısı Ekrem Özcan ise TCDD’ye bağlı liman özelliştirme
Limanı’nın Geleceği başlıklı oturumunu yöneten EBSO Yönetim
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, “Türkiye’nin büyümesini sürdürmesi için ihracata, ihracatın artması için limanlara ihtiyacı var.
Ancak bu alandaki gecikmeler büyük sıkıntı yaratıyor” dedi.
İşi bilmeyenlerin İzmir Limanı gemi ile dolduğunda gurur
duyduğunu oysa işi bilenlerin içinin cız ettiğini kaydeden Taşkın, şöyle konuştu:
“İhracat ve ithalatta hedeflenen rakamlara daha önceden ulaşılıyor. Körfezde gemileri görenler gururlanıyor. Ancak, sıkışıklık
varsa limanda bekleyen gemi sayısı artıyor. Bu durum, sıkışıklık
zammının yanı sıra zamanında gönderilemeyen mallar nedeniyle sanayici ve ihracatçımızın pazar kaybetme riskine neden
oluyor. Türk sanayicisinin, işadamının yurt dışındaki imajı da
olumsuz etkileniyor. İhraç ettiğimiz malların zamanında dünyanın başka ülkelerindeki müşterilerimize ulaşamaması, oralardaki
üretimin aksamasına veya mallarımızın zamanında vitrinlere
konulmamasına neden oluyor. Aynı şekilde ithal ettiğimiz
malları da zamanında alamadığımız için buna bağlı üretim veya
ticaret nedeniyle iç ve dış müşterilerimize karşı mahçup oluyoruz. Bizim körfezde gemi görmememiz lazım. Gemiler yükleme
ve boşaltma işlemlerini hemen yapıp yollarına devam etmeliler.
ebsohaber 30 mayıs 2008
HABER
sürecinin uzamasının getirdiği bir performans düşüşü yaşandığını söyledi. İzmir Alsancak Limanı’nın hitap ettiği bölge dikkate
alındığında Türkiye’nin en geniş alana hizmet veren limanı olduğunu kaydeden Özcan, bölge limanlarına yatırıma hazırlanan
program ışığında devam ettiklerini belirtti.
1980’lere geri dönüldü
Türkiye Liman İşletmecileri (TÜRKLİM) Derneği Genel
Sekreteri İrfan Bilgin, İzmir Limanı’ndaki sıkışıklık nedeniyle son
4 yılda 350 milyon dolar sıkışıklık zammı ödendiğini söyledi.
Devletin limanlara gerekli yatırımı yapmaması ve özelleştirmeler tamamlanmadığı için liman işletmecilğinde 1980’li yıllara
geri dönüldüğünü ifade eden Bilgin, “TCDD limanlarında 2003
yılında 949 bin konteyner yüklemesi yapılırken, 2007’de bu
rakam 1 milyon 295 bine çıktı. TÜRKLİM’e bağlı limanlarda ise
2003’te 1 milyon 544 bin olan konteyner elleçme sayısı 2007 de
yüzde 221 artışla 3 milyon 412 bin 206’ya ulaştı. Türk limanlarındaki işlem hacminin artışında özel sektörün etkisi büyük oldu.
Özel limanlar uyguladıkları çağdaş liman işletmeciliği ile devlet
limanlarının açığını kapattı” dedi.
Ege Bölgesi’nde özel sekötrün gerekli kapasite artışını tamamlayamadığını belirten Bilgin, “İzmir limanı özelleştirmesi
tamamlandığında özel sektörün gerçekleştireceği teknolojik
yatırımlar, kalifiye eleman desteği ile senede 100 milyon dolar
sıkışıklık zammından tasarruf edilecek. İhracatçı ve sanayici bu
miktar parayı tasarruf edebilecek” diye konuştu.
Konteynerden pay alamadık
Bilgin’in ardından konuşan Ege Gübre Genel müdürü Bülent
Çakın da Ege Bölgesi’nde Güllük’ten itibaren ticareti artıracak
liman olmadığını vurguladı. Çakın şöyle devam etti: “İzmir
Limanı’nın özelleşmesi ve bekleyen yatırımların tamamlanması çok önemli. Zira, Bundan 10 yıl önce Türkiye’nin konteyner limanları arasında birinci sırada yer alan İzmir, liderliğini
Marmara’da Ambarlı Limanı’na kaptırdı. İzmir’in toplam liman
işlerindeki payı 10 yıl önce yüzde 20 iken, Marmara’nın payı
yüzde 10’du. Bugün ise İzmir hala yüzde 20 paya sahip ama
Marmara’nın payı yüzde 60’ı geçti. İzmir, katlanarak artan konteyner taşımacılığı pazarından nasibini alamadı.”
Seminerin Konteyner Taşımacılığının İzmir’deki ve
Türkiye’deki Yeriyle, Dünyadaki Gelişimi konulu oturumunda
konuşan Arkas Holding Acentelerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Cenk Değer de limandaki sıkışıklık nedeniyle firmaların
İzmir’e uğramak istemediğine dikkat çekti. Değer, “İki temsilcilik
İzmir’e gelmemeyi düşünüyor. Ya özelleştirme tamamlansın ya
da devlet yatırım yapsın. Yatırım yapılmazsa ters köye geleceğiz.
Temsilcilikler buraya uğramazsa maalarımızı gönderemiyiz. Bu
da ekonomi açısından sıkıntı yaratır” dedi.
Batı’nın baharatı, Doğu’nun altını bu limanda buluştu
İzmir, 17. yüzyılda uluslararası
ihtiyaçlara cevap veremez duruma
ticaretin şekillenişi ve Batı’nın ipek ve
geldi ve 1973 yılında hazırlanan İzmir
Günümüzde İzmir artık sadebaharat gereksinimine Doğu’nun kuLimanı Master Planı çalışması doğce Anadolu’nun değil Uzak ve
maş altın ve gümüş ihtiyacının karşılık
rultusunda genişletme çalışmalarına
Ortadoğu’nun da batıya açılan
gelmesi nedeni ile, bütün bu malların
başlanıldı. Bu çalışmalar günümüzde
penceresi konumunda. Limanın
buluştuğu bir liman oldu.
de halen devam ediyor.
rolü de geçmişten daha önemli.
Limanın hızla büyümesi ile İzmir’in
1989 yılına kadar Türkiye Deniznüfusu 17.yüzyılın sonlarına doğru
cilik İşletmeleri tarafından işletilen
100 bin kişiye ulaşırken, aynı zamanda Anadolu’nun en
liman, bu tarihten sonra TCDD’ye devredildi.
önemli dış ticaret merkezi haline geldi. 20.yüzyılın başlarında
ise dünya limanları sıralamasında ilk 50’ye girdi. Bu hareketLimandan 100 bin kişi geçimini sağlıyor
lilik 1912 yılında çıkan Balkan Savaşı, 1914 – 1918 yılları araÜretime ve ihracata dayalı ekonomik yapısı ile ülkeye
sındaki 1. Dünya Savaşı ve İzmir’in işgali ile sona erdi. Ancak, önemli girdi ve katkı sağlayan Ege Bölgesi, Türkiye GSMH’nın
cumhuriyetin ilanı ile İzmir yeniden ülkenin en önemli ihracat yüzde 17 sini oluşturuyor. Ülke ihracatının yüzde 22 si ithalakenti haline geldi.
tının yüzde 15’i Ege Bölgesinden yapılıyor. Ege Bölgesi’nden
Günümüzde İzmir artık sadece Anadolu’nun değil Uzak
yapılan ihracatın yüzde 93.2’si, ithalatın ise yüzde 91.1’i
ve Ortadoğu’nun batıya açılan penceresi konumunda.
İzmir üzerinden yapılıyor.
1934 yılına kadar çeşitli Türk firmaları tarafından işletilen
Liman Adnan Menderes Havaalanına 20, Ege Serbest
liman, bu tarihte devlet tarafından satın alındı. 1954 yılında
Bölgesi’ne 15, Bornova’ya 10, Torbalı’ya 30, Kemalpaşa
bugünkü Alsancak Limanı inşaatına başlandı ve tesis küçük
havzasına 30, İAOSB’ye 20, Manisa OSB’ye 30, Aliağa’ya 50
bir ünite ile 1959 yılında hizmete girdi. 1967 yılında liman fa- dakika mesafede bulunuyor. Şu ana kadar 4 milyar dolaraliyetlerinin büyük bir bölümü yeni limana aktarılırken, 1968
dan fazla para harcanan liman tesisinden 100 bin civarında
– 1969 yıllarında yolcu gemisi rıhtım sahası ve yolcu salonu
kişinin geçimini sağladığı tahmin ediliyor. Türkiye ve Doğu
bitirilerek liman yolcu gemilerine de hizmet vermeye başladı.
Akdeniz’in en büyük konteyner ihracat limanı olan Alsancak
1970’li yıllara gelindiğinde İzmir Alsancak Limanı artık
Limanı yüzde 90 kapasite ile çalışıyor.
ebsohaber 31 mayıs 2008
v
i
t
o
m
o
t
o
e
’
r
i
i
m
z
İz
e
k
r
e
m
e
G
r
A
SEKTÖRLERİMİZ
Taşıt Araçları Yan Sanayicileri
olan yerlilik oranının yüzde 75-80’lere
TAYSAD, Otomotiv İhtisas OrgaDerneği (TAYSAD), Otomotiv İhtisas
çıkarmalı ve ürünün katma değerini ülkenize Sanayi Bölgesi kurulması
Organize Sanayi Bölgesi kurulması çamizde tutmalıyız” dedi.
çalışmaları
süren
İzmir’e
otomotiv
lışmaları devam eden İzmir’e otomotiv
Ar-Ge merkezi kurulmasını da
Ar-Ge merkezi kurulması önerisi getirdi.
Devler Rusya’da kuyruk oldu
İzmir’de otomotiv sektörü için Ar-Ge
gündeme getirdi.
Otomotiv yan sanayinin yıl sonunmerkezi kurulması gerektiğini ifade eden
da 8.5 milyar dolarlık ihracat rakamını
TAYSAD Başkanı Ömer Burhanoğlu, bu
yakalayabileceğini belirten Burhanoğlu,
konuda her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. Ege
firmaların kendilerini geliştirmeleri için ana sanayinin tasarım ve
Bölgesi Sanayi Odası’nda yapılan TAYSAD genişletilmiş üye
testlerinin de Türkiye’de yapılması gerektiğini söyledi.
toplantısında konuşan Burhanoğlu, ana sanayiden uzak olan
Yabancı yatırımın beklerken, iç pazar satış rakamlarının da
İzmir’in bilgi üretimi için uygun altyapıya sahip olduğunu vurgu- artırılmasının zorunlu hale geldiğini ifade eden Burhanoğlu, “1
ladı. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’da Türkiye’ye
milyon 100 bin araç üretiyoruz ama 640 bin araç satılıyor. Oysa
yatırım yapmak isteyen Peugeot’u İzmir’e getirmek için çalışmaRusya’da 2.5 milyon araç satışı var. Otomotiv sanayi kuyruk
ya başladıklarını belirtti.
olmuş, bu ülkede yatırım yapmak istiyor” diye konuştu.
Burhanoğlu, otomotiv yan sanayi firmalarının küresel firma
Avrupalı firmaya kanca
olmak ya da yabancılarla ortaklık yapmak veya onlar tarafından
Otomotiv sektörüne kalıp üreten Avrupalı büyük bir firmayı
satın alınmak seçenekleriyle karşı karşıya kaldığını belirterek,
Türkiye’ye getirmeye yönelik bir proje üzerinde çalıştıklarını
“Bunun için yurtdışı yatırımlarımız da teşvik edilmeli” dedi.
ifade eden Burhanoğlu, Renault, Fiat, Ford ve Toyota’nın bu
çalışmanın içinde olduğunu kaydetti. Burhanoğlu, Avrupalı kalıp
Doğu için özel otomobil üretimi
üreticisini Türkiye’ye getirmeye yönelik çalışmaya TAYSAD’ın
Türkiye’nin doğu illeri için ucuz araç da üretebileceğini dile
öncülük ettiğini de belirtti. Türkiye’de üretilen otomobillerin digetiren Burhanoğlu,
zayn, proje, prototip, test ve tasarımlarının da iç pazarda olmaTürk otomotiv sektörünün batıdan gelen küresel baskılar ve
sını isteyen Burhanoğlu, bu durumun sanayiyi güçlendireceğini
doğudan gelen rekabetçi baskılarla baş etmek için özel projeler
söyledi. Burhanoğlu, “Bu hem sanayimizi güçlendirecek ve yan
üretmesi gerektiğini söyledi. Burhanoğlu, bu nedenle kişi başına
sanayi kalkındıracak. Hem de diğer ülkelerde söz sahibi olmadüşen otomobil sayısı ortalamasının Türkiye’nin altında kalan
sını sağlayacak. Ar-Ge teşvik edilmesinin nedenlerinden biri de
doğu bölgeleri için ucuz araç üretebileceğini kaydetti.
bu. Bunu başardıktan sonra katma değeri yüksek doğru aracı
Fiat ve Renault gibi firmaların bu iş için öncü olabileceğini
üretip üretmediğimize bakmak gerekiyor. Bugün yüzde 55’lerde
ifade eden Burhanoğlu, “Hindistan düşük gelir grubu için 2 bin
ebsohaber 32 mayıs 2008
SEKTÖRLERİMİZ
500 dolarlık araç üretti, sonra da bunu
rı, İran, Güney Afrika, Hindistan takip
Peugeot-Citroen Group Türkiye
global ekonomiye yönelik bir proje haetti. Bu alanlarda açılan ofislerden satın
Satınalma
Müdürü
Ufuk
Bendeş,
line getirdi. Türkiye’de 100 kişiden 13’ü
almaların payını arttırmayı hedefliyor.
2010 yılına kadar Türk tedarikaraç sahibi. Doğu ile Batı arasında uçuPSA’nın vizyonunda, 2010 yılına kadar
çilerden 1 milyar euroluk alım
rum var. Türkiye piyasasını ikiye bölerek
Türkiye içinde üretim yapan tüm tedadüşünmek lazım. Neden Doğu’da Çin
rikçilerinden toplamda 1 milyar euro’luk
yapacaklarını bildirdi.
yaratmayalım? Oranın şartlarına uygun
satın alma gerçekleştirilmesi var” diye
bir araç yapılabilir. Böyle bir çalışmamız
konuştu.
var. Fiat ve Renault bu işte öncü olabilir. Hem iş imkanı yaratılabilir hem de Doğu’da kişi başına düşen araç sayısı arttırılaFabrika Doğu Avrupa’ya
bilir. Çin’de yaratılan rekabet gücü Doğu’da da yapılabilir diye
Peugeot – Citroen Group’un (PSA) Doğu Avrupa’da yatırım
düşünüyorum.”
yapma kararı aldığını ve Ağustos ayından önce bu ülkenin ismiEBSO Başkanı Tamer Taşkın da otomotiv yan sanayicileri
nin açıklanacağını söyleyen Bendeş, “Doğu Avrupa denilince
olarak ana üreticilerin gelen fiyat baskısının karlılıklarını erittiiçine Türkiye de, Ukrayna da giriyor. Ülke ismini önceden açıkğini vurgulayarak, “Ana sanayiden öyle fiyat baskısı geliyor ki
lamak strateji eksikliğidir. Türkiye’ye yatırım yapmayı düşünen
yurtdışından tsunami gibi yansıyor. Full çalışıyoruz ama ortada
iki firma vardı. Biri magna, diğerinin ismi açıklanmamıştı. Bu
kar erimesi var” diye konuştu. Taşkın, Peugeot-Citroen Group
isim açıklanmadığına göre diğeri kaçtı herhalde. Böyle söylenti(PSA)’yı İzmir’de yatırıma davet etti.
ler yeni yatırımları olumsuz etkiliyor. Bunun bir strateji eksikliği
olduğunu düşünüyorum. Böyle işlerin gizli kalması gerekiyor”
Peugeot’tan 1 milyar euroluk alım
dedi. Türkiye’de global otomotiv firmalarının satınalma ofisPeugeot – Citroen Group (PSA) Türkiye Satınalma Müdürü
lerinin açılmaya başladığını söyleyen Bendeş, “Önemli olan
Ufuk Bendeş, 2010 yılına kadar Türkiye içinde üretim yapan
fabrika kurması değil. Türkiye’de fabrika kurulması, devlet için
tüm tedarikçilerinden toplamda 1 milyar euro’luk satın alma
yani istihdamın arttırılması açısından iyidir. Türkiye’de fabrika
gerçekleştirilmesini hedeflediklerini bildirdi.
kurulmasına bel bağlamamak lazım. Fabrika kurulmasa da sizin
PSA’nın 2005 yılından itibaren Türkiye’de satınalma ofisi
için önemli olan bizimle çalışmak olmalı. Türkiye otomotiv
kurduğunu söyleyen Bendeş, “PSA 56 milyar euro cirosunun 30
sektörünün geçmişte yaptığı gelecekte yapacakların teminatıdır.
milyar euro’sunu satın alıyor. PSA bu satın almaların tamamını
Ülkenin yüksek potansiyeline inandığımız için buradayız. PSA
Batı Avrupa’dan gerçekleştiriyordu. Bu 3-4 yıldır kırılıyor şu
olarak yüksek potansiyel gördüğümüz üreticilerin elinden tutan satın almalarının yüzde 5’ini Batı Avrupa dışından yapıyor.
maya hazırız. Bu ay sonunda bu amaçla Türkiye’ye PSA’dan iki
İlk satın alma ofisini Çin’de ikincisini Türkiye’de açtı. Bunlamühendis gelip burada çalışmaya başlayacak” diye konuştu.
ebsohaber 33 mayıs 2008
SEKTÖRLERİMİZ
Plastik ve ambalajda güç gösterisi
Türk ambalaj sektörü İzmir’de görücüye çıktı. Türikye’de kişi
başına tüketimi yılda 15 kilograma ulaşan sektör, önümüzdeki
süreçte gelişimi hızlandıracağının işaretlerini verdi.
11. Uluslararası Plastik ve Ambalaj Teknolojileri ve Ürünleri
Fuarı, İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Tamer Taşkın’ın da katıldığı törenle açıldı. Kültürpark
Uluslararası Fuar Merkezi'nde 1-4 Mayıs günleri arasında açık
kalan fuara 225'i Türkiye'den toplam 503 firma ürünlerini
sergiledi. EBSO üyesi firmaların standları kaliteli ürünleriyle göz
doldurdu. İzmir Valisi Cahit Kıraç, plastik ve kimya sektörünün Türkiye'nin en önemli iki sektörü olduğunu söyledi. Bu iki
sektörde Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi gerektiğini belirten
Vali Kıraç, Türkiye'de özellikle ambalaj sektöründe bir gelişme
olduğunu söyledi. Dünyadaki nüfus gelişime paralel olarak
ambalaj üretiminin arttığını belirten Vali Kıraç, “Bir kişi ortalama
yılda 15 kilogram ambalaj tüketiyor. Ambalaj sektöründe dünya
ihracatının yüzde 13'ini Türkiye karşılıyor. Ambalaj sektörünün
ihracatı iki yıl önce 1.5 milyar dolar iken bugün 2 milyar dolar
civarına yükseldi” dedi.
Vali Cahit Kıraç, bu tür fuarların sektörün gelişimine de katkı
sağlayacağını ifade etti.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da,
Türkiye'nin petrol ve doğal gazın çıkarıldığı coğrafyayla ağırlıklı
olarak kullanılan coğrafya arasında bir köprü olduğunu, köprü
olmanın avantajının kullanılması gerektiğini söyledi. Türkiye'de
petrol ve doğal gaz sektörüne bağlı olarak çok sayıda sektörün
gelişebileceğini, PETKİM gibi kuruluşların sayılarının artırılması
gerektiğini belirten Başkan Kocaoğlu, bu yıl fuara katılan firmaların çoğunluğunun yabancı firmalar olduğunu, fuara 30 ülkeden
firmaların katılmasını büyük bir başarı olduğunu vurguladı.
Kocaoğlu, İzmir'de sektörel fuarcılığın son 15 yılda geliştiğini, fuarların yaşının 13-15 olduğunu, yeni fuar alanıyla İzmir'in
fuarlar ve kongreler şehri olma hedefine hızla ulaşacağını sözlerine ekledi.
Taşkın: Kapasite ve ürün
yelpazesini artıracak yatırım şart
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın, plastik ve kimya sektörünün bir çok sektörü tetikleyen yapısına dikkat çekti. EBSO'ya kayıtlı bu sektöre çalışan
332 fabrika olduğunu ve çoğunun küçük ve orta ölçekli firmalar
olduğunu belirten Taşkın, Türkiye'nin ithalat yaptığı her sektörde
üretim yapması gerektiğini bildirdi.
Türkiye’nin plastikte yıllık 4.9 milyon tonluk kapasitesi ile AB
ülkeleri arasında İngiltere ile 5’nci sırayı paylaştığını hatırlatan
SEKTÖRLERİMİZ
Taşkın, yıl sonunda Fransa’dan sonra 4’ncü en büyük işleme kapasitesine sahip olma tahminlerinin sektörün geleceği açısından
önemine dikkat çekti. Tamer Taşkın, “Yarattığı 20 bin civarında
istihdam ve 6 milyar doları aşan katma değeri ile plastik sektörünün ülke ekonomisine katkısı büyük. Sektörün ilk sıradaki
sorunu yerli hammadde yetersizliğinin çözümü ise üretim
kapasitesi ve ürün yelpazesini artıracak yeni petrokimya yatırımlarının artmasından geçiyor. En büyük hammadde üreticisi
PETKİM’in özelleştirilmesi zaman kaybedilmeden tamamlanmalı. PETKİM’in kimya kümeleme projesini de gönülden destekliyoruz. Ceyhan’da kurulması konuşulan rafineri ve petrokimya
tesisleri, ülkemizin geleceğinde önemli rol oynayacak” diye
konuştu.
Ambalajda yüzde 40, inşaatta yüzde 22, elektrikli cihazlar
ve otomotivde yüzde 10 plastik kullanıldığı düşünüldüğünde
plastiğin sanayi ile sıkı bağlantısının bir kez daha ortaya çıktığını
vurgulayan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, “Ambalaj
sektörü üretiminin yüzde 21’ini 108 ülkeye, plastik sektörü de
üretiminin yüzde 50’sinini 140 ülkeye ihraç ediyor. İhracattaki
başarılarıyla gruru duyduğumuz sektörlerimizin Ar-Ge ve inovasyona önem vererek nanoteknolojiye yönelmesi çok önemli.
Ayrıca Türikye’de en çok patent başvurusunun makine, plastik
ve ambalaj sektörlerinde yapılması firmalarımızın bilinçlendiğini
göstermesi açısından da sevindirici” dedi.
Plastik sektörünün sadece ihracatta değil iç dinamiklerde de
Türiye için önemli olduğunun altını çizen Tamer Taşkın, EBSO
öncülüğünde kurulan Menemen Plastik OSB’nin hizmete girmesiyle yaratacağı istihdam ve kapasitenin yeni bir hamle olacağını
vurguladı. Taşkın, hızla büyüyen sektörün eğitimli ara eleman
ihtiycının karşılanması amacıyla plastik meslek liselerinin kurulması gerekitğini de bildirdi.
Akıl teri de öne çıkmalı
PETKİM Genel Müdürü Kenan Yavuz ise sektörde alın teri
yanında akıl terinin de ön plana çıkması gerektiğini söyledi.
Taşeron firmalarla Türkiye'de katma değerin yükselemeyeceğini
belirten Yavuz, kimya sektörünün tüm sektörlerin merkezinde
olduğunu, bu sektöre ağırlık verilmesi gerektiğini vurguladı.
Kimya sektöründe PETKİM'in öneminin bilincinde olduklarını
belirten Yavuz, Türkiye'nin 2015 ihtiyacı nı planladıklarını,
plastik sektörünün büyüklüğünün Türkiye'de 6 milyar dolardan
12-13 milyar dolara çıkacağını sözlerine ekledi.
Türk ve Hintli plastikçilere işbirliği yolu açılıyor
Türk ve Hintli plastikçiler, global pazarda daha çok söz
sahibi olmak için hem eğitim hem de yatırımda işbirliği yapmaya hazırlanıyor. Hindistan, 2009 yılı Şubat ayında yapılacak
uluslararası plastik fuarına İzmirli plastikçileri davet ederken,
Türkiye’nin Rusya ve Avrupa’ya yakınlığının da ortak yatırımlar
konusunda avantaj teşkil ettiği bildirildi.
Hindistan Plastikçiler Federasyonu Başkanı Arvind M.
Mehta ile Başkan Yardımcısı Amar Seth, Hindistan İzmir Fahri
Başkonsolosu Turgut Koyuncuoğlu ile birlikte Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı ziyaret etti.
EBSO Yönetim Kurulu Üyesi Şener Gencer ile Plastik Sanayi
Meslek Komitesi Başkanı Erol Paksu’nun da hazır bulunduğu
ziyarette, iki ülkedeki sektör temsilcilerinin işbirliği imkanları
gündeme geldi.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, gerek Oda bünyesinde toplanan gerekse Ege Plastik Sanayicileri Dayanışma Derneği çatısı altındaki plastik sanayicilerinin makine parkı ve kaliteli
üretimleriyle dikkat çektiklerini bildirdi. İzmirli plastikçilerin
sadece plastik eşya üretmekle kalmayıp, elektronik, otomotiv
yan sanayii ile tekstil sektörlerine yönelik üretim de yaptığını
anlatan Taşkın, “Sanayicilerimizin 2 milyon tonluk üretim
kapasitesi var. Türkiye’nin en büyük plastik
hammadde üretici ve ithalatçısı Petkim, kent
merkezine yarım saat uzaklıkta. Türkiye Avrupa’ya, kuzeydeki
yeni zengin ülkeler Rusya ve Ukrayna ile Türk Cumhuriyetlerine yakınlığıyla üretimin yanısıra lojistik olarak da avantajlı
konumda. Türk ve Hindistan firmaları bu avantajları ortak
yatırımlarla değerlendirebilirler” dedi.
Hindistan Plastikçiler Federasyonu Başkanı Arvind Mehta,
üreticiler ve dernekleri bir çatı altında buluşturan federasyonun
55 bin üyesinin bulunduğunu anlatırken, en çok plastik film ve
boru imalatı yapıldığını, ambalaj sanayinin geliştiğini vurguladı. Hindistan’da plastik malzeme üretiminde kullanılan makine
sektörünün de güçlü olduğunu
söyleyen Mehta, sanayicileri
fuara davet etti.
SEKTÖRLERİMİZ
TOKİ rekabeti bıraksın
sektöre finansman
sağlasın...
Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) lüks inşaatlara yönelip müteahhitlerle rekabet etmek yerine sektördeki finansman ihtiyacını
karşılayacak şekilde yapılandırılması gerektiği, ABD kaynaklı
mortgage krizinin etkileri hafifleyinceye kadar henüz başlanmamış konut projelerinin yeniden değerlendirilerek bir süreliğine
ertelenmesi istendi.
Uzun vadeli taksitlerle insanların ev sahibi olmalarını sağlayan sistem olmasına rağmen ABD’de başlayıp diğer sektörlere
yönelik kredileri de etkileyerek dünyayı etkisi altına alan mortgage
krizi gündemdeki yerini korurken, “Konut Sektöründe Finansman
Sorunları ve Mortgage Sistemi” Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen
sempozyumla mercek altına alındı. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay Ermiş, Türkiye mortgage sistemini
uygulamaya başlayıncaya kadar krizin geldiğini hatırlattı. Türkiye’de
kredilerde titiz davranılırken ABD’de 2 bin 500 banka, finans ve
mortgage kurumunun 1.5 trilyon dolarlık kredi verdiğini anlatan
Ermiş, “İnsanlar günün birinde konutlarını satarak aldıkları kredileri
ödeyebileceklerini zannettiler” dedi.
Krizin ABD’yi aşıp tüm dünyayı sardığını, fon miktarlarında ciddi
eksilmeler olduğunu söyleyen Osman Atalay Ermiş, gayrimenkul
piyasasındaki durgunluk nedeniyle fiyatların da düştüğünü bildirdi. Ermiş, “ABD’deki 160 milyar dolarlık kurtarma planı bile krizin
etkilerini hafifletmeye yetmeyecek. Eski “saadet zinciri” günlerine
dönülmeyecek. İnşaat ve konut sektörü geriye sayıyor. Konut fiyatları
yüzde 30 düştü, sektör yüzde 26 küçüldü. Biz de aynı etkileri yaşıyoruz. İzmir’de çok lüks konutlar biter bitmez balkonlarında satılık veya
kiralık levhalarını gördük. Mortgage krizinin Türkiye için en büyük
etkisi sıcak paranın tekrar NewYork veya Londra borsalarına dönüşü
oldu. Şahsi fikrim olarak Türkiye’de de mortgage sistemi başlamadan bitti demek istemiyorum ama bir süre dolaba kaldırılmalı” diye
konuştu.
Devlet müteahhitlik yapmasın
Türkiye’de inşaat sektörünün 1993 – 2003 yılları arasında yüzde
22.4’lük gerileme yaşadığını, 1999 yılındaki Marmara Depremi ve
2001 yılındaki ağır ekonomik krizin etkilerinin büyük olduğunu hatırlatan Osman Atalay Ermiş, 2005 ve 2006 yıllarında ise yüzde 21,5’lik
büyüme oranıyla ekonominin lokomotifi niteliği taşıdığını anlattı. Ermiş, kredi şartlarının iyileştirilip TOKİ inşaatlarının artmasının da sektördeki ivmeyi hızlandırdığını vurgularken sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak daha çok alt gelir gruplarına konut üretmek amacıyla kurulan
ebsohaber 36 mayıs 2008
SEKTÖRLERİMİZ
TOKİ lüks konut yapmaya başladı. TOKİ’nin lüks konut yapması,
devletin müteahhitlik yapmasıdır. Bu durum arz talep dengesini
de bozdu. Zaten inşaat şirketleri konuta dönmüştü. Konuttaki arz
fazlası büyümeyi yavaşlattı, mortgage krizi Türkiye’deki depremi
ikiye katladı.”
Osman Atalay Ermiş, krizin etkilerini en aza indirmek
için risklerden uzak durulmasını önerirken, “Gerekirse henüz
başlanmamış konut projeleri ertelenmeli, sektörün vergi ve
prim borçlarına
erteleme ve taksitlendirme imkanı
sağlanmalı. Ekonominin
lokomotif sektörü kredilerle desteklenmeli”
diye konuştu.
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkan Yardımcısı
Ender Çolak, Avrupa’nın en
büyük başkentlerinde bile inşaat
maliyetlerinin yüzde 20’sini oluşturan arsa bedellerinin Türkiye’de konut
maliyetinin yüzde 50’sini ulaştığını, bu
alanda maliyet avantajı bulunan TOKİ’nin
konut üretmek yerine sektördeki finansman
ihtiyacını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade etti. Çolak, TOKİ’nin
farklı bir misyon yüklenmesi gerektiğini
belirterek, “Artık sektörün önünde değişim ihtiyacı var. TOKİ konut üretmek
yerine sektörün ihtiyaç duyduğu
finansmanı sağlayacak şekilde
bir değişim sağlamalı”
diye konuştu.
Türkiye’de bankaların verdiği konut kredilerinin 34 milyar
dolar büyüklüğe ulaştığı bilgisini veren Çolak, bu miktarın toplam büyüklüğü 300 milyar dolar olan banka kredilerinin yüzde
10’unu aştığını söyledi. Çolak, Türkiye’de konut kredilerinin
büyük bölümünü ilk 10 bankanın verdiğini belirterek, şunları
söyledi:
“Emeklilik fonlarında oluşan büyük birikimler konut projelerindeki finansman ihtiyacına kanalize edilebilir. Bu alanı
şimdiye kadar yabancılar fonluyordu. Kredilendirmede standardizasyon getirilmeli. Vergisel bazı avantajları da kapsayan yeni
düzenlemeler yapılmalı. Konut ihtiyacının koordineli tespit edilmesine ihtiyaç var. Belli bölgelerde ihtiyaç olmamasına rağmen
yoğun konut ve iş merkezleri yapılırken, ihtiyaç olan bölgelerde
hiç yatırım yapılmıyor. Bunu planlayacak kamu özelliği de olan
koordinasyon kurulu oluşturulması gerekiyor.”
Haksız rekabet
Türkiye’de hangi tür konuta ihtiyaç duyulduğunun iyi tespit
edilmemesinin sektör için büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat
çeken İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Genel Müdürü
Turgay Tanes, asıl ihtiyaç duyulan orta gelir grubuna yönelik konutlara ağırlık verilmemesinin sektörü tehdit ettiğini ileri sürdü.
Tanes, son yıllarda Türkiye’de arsa fiyatlarında gerçekleşen yüksek oranlı artışın inşaat yatırımlarında büyük bir sorun
yarattığını vurguladı. Osmanlı’dan bu yana Anadolu’da arsaların
devlete ait olduğunu söyleyen Tanes, günümüzde de Hazine’nin
elindeki arsaları TOKİ aracılığıyla konut yatırımlarına açtığını
ifade etti. Tanes, şöyle konuştu: “Arsa fiyatlarında inanılmaz
şekilde balon oluştu. Eskiden inşaat maliyetlerinde yüzde 1520 payı olan arsalar artık maliyetin yüzde 55’ini oluşturuyor.
İstanbul’da metrekaresi 10-12 bin YTL’ye arsa satılıyor. Buna
inşaat maliyetini de eklediğinizde konutun metrekaresini 15-16
bin YTL’den aşağı satmamak gerekiyor. İnşaatın ana girdilerine
de son 1.5 yılda yüzde 200’leri bulan zamlar geldi. Hazine’nin
arsalarını değerlendiren TOKİ ile özel firmaların inşaat maliyetleri arasında büyük fark var. Bu durum önemli şekilde haksız
rekabet yaratıyor. Yıllık 600 bin konut ihtiyacı olan bir ülkede
konut talebini tek bir kurum aracılığıyla karşılamak mümkün
değil. Hazine arazilerinin uygun koşullarda orta ve alt gelir
grubuna yönelik konut üretimi amacıyla özel sektöre de açılması
gerekiyor.”
ebsohaber 37 mayıs 2008
MECLİS
Taşkın: Mortgage krizi
bütün sektörleri etkiliyor
ekonominin öncelikli gündem maddesi
Ege Bölgesi Sanayi OdasıYönetim KuEBSO Yönetim Kurulu Başkanı
olması konusunda hemfikir iken, siyarulu Başkanı Tamer Taşkın, ABD kaynaklı
silerimizin iç politika odaklı söylemler
Mortgage krizinin piyasalarda 4-5 senedir
Taşkın, ABD kaynaklı mortgage
ve eylemlerde bulunduğunu, bunun
devam eden nakit bolluğunu bir anda
krizinin bütün sektörlerdeki kredi
sonucu olarak da yılın sadece ilk çeyrekıstığını, Mortgage ile alakası olmayan
kaynaklarını kestiğini, dünyanın
ğini geride bırakmamıza rağmen, yıllık
Amerika’nın da artık işletmelerinde kredi
olumsuz etkilendiğini söyledi.
makro ekonomik hedeflerimizde olası bir
kullanamadığı için bu krizden etkilenrevizyonun göze çarptığını, yani geçen
diğini söyleyerek, ülkemizin de krizden
seneden bu seneye girerken verilen hedeflerin çoğunun ne yazık
etkilenmemesinin mümkün olmadığını, çünkü büyüme durduğu
ki tutturulamayacağının açıkça ortada olduğunu söyledi.
zaman bütün çarkın tetikleyicisi olan hareketlerin durduğunu
Taşkın, Türkiye’nin dünyanın rüzgarı, IMF ve AB çıpasıifade etti. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme orannın belli istikrarları ile bugüne kadar geldiğini herkesin kabul
ları arasındaki makasın da gün geçtikçe açıldığını, yavaşlama
ettiğini, ama artık bu dönemin sona erdiğini, ancak bizi pozitif
ABD’de de yoğun olarak yaşanırken, Avrupa ülkelerinde de
etkileyen konu ihracatımızın artması olsa da dövizin gerilemebüyüme hızlarında yavaşlamalar yaşandığını, hatta İtalya gibi
bir ülkenin bu seneyi sıfır büyüme ile geçireceğini düşündüğünü sinin ihracat yapanların belli bir kıstasta sıkılmalarına neden
olduğunu, diğer iyi gelişmenin ise turizminde yaşanan olumlu
vurguladı.
gelişmeler olduğunu, 2008’in ilk üç ayında turizmde yüzde 15
artış yaşandığını, bu artışın devam etmesini ümit ettiklerini dile
Gündem ekonomi olmalı
getirdi. Türkiye’nin işsizlik sorununu çözecek tek çözüm yatırım,
2007 seçim yılı olarak kaybedilen bir yıl olduğunu ancak seçimlerden sonra herkesin beklenen reformların gerçekleştirilece- üretim iken SSK rakamlarına bakıldığında, 2006 ile 2007 seneleğini düşündüğünü, oysa ne yazık ki somut bir adım atılmadığını, rinin rakamlarının aynı olduğunu, yani, piyasalara göz atıldığında herkesin tasarruf periyoduna girdiğinin ne yazık ki görüldüğüaksine yaşanan tartışmalar ile Türkiye’nin siyasi gidişatının çok
gerildiğini, bunun da direk olarak ekonomimize, sanayimize, pi- nü, ülkemizde tasarruf da eleman konusunda yapıldığı için SSK
yasalarımıza yansıdığını ifade etti. Taşkın, istisnasız tüm kesimler rakamlarının nedeninin ortada olduğunu ifade etti.
ebsohaber 38 mayıs 2008
MECLİS
İthalatımızdaki 11 milyar dolarlık
global ortamdaki bozulmayı ve politik
artışa karşın, ihracatımızda 8 milyar dolar
belirsizlikleri başarıyla yönetmesi halinde
Türkiye’de iç politika gelişmeleri
artış olduğunu, Türkiye’nin ithalatının
mümkün olabileceğini belirttiğini ifade
nedeniyle ekonominin ikinci planartmasıyla yan sanayinin çöküş yaşadığıetti.
da kaldığını vurgulayan Tamer
nı ve ülkemizin bundan büyük zarar görÜlkemizin önceki yıllara bakıldığınTaşkın, gerekli önlemlerin alınmadüğünü söyleyen Taşkın, hammadde ve
da çok sıkıntılı günler geride bıraktığını,
sında geç kalındığını ifade etti.
ara mamülde dışarıya bağımlı ekonomibugün yaşanan olaylarında elbet son
mizde bir maliyet enflasyonu oluştuğunu,
bulacağını ve Türkiye‘nin yine dünyadaki
bunun ülkede enflasyon yaşanmasının yanında piyasalarda durekonomik güce sahip ilk 10 ülke arasına gireceğini söyledi.
gunluk yaşanmasını da beraberinde getirdiğini, artık iç piyasanın
Taşkın, KOBİ kredileriyle ilgili yapılacak uygulamalar hakkınkilitlendiğini, tahsilatların 120 güne dayandığını, bunu aşmak
da kesin olmayan sonuçlara göre gazetelerde yer alan beyanatta,
için kredi alınması konusunun önlerine sunulduğunu, ancak
2 devlet bankası ve 5 özel banka aracılığıyla 24 aydan 48 aya
kredideki faizlerin yüksekliğinin buna engel olduğunu belirtti.
kadar, kalkınmakta olan yörelerdeki KOBİ’lere sıfır faizli olmak
Taşkın, ileriye dönük kredilerin yeniden gözden geçirilerek,
üzere 1 milyar YTL civarında kredi hacmi yaratıldığı, piyasalara
yapılandırılması gerektiğini, önümüzdeki dönem bankalarıda 1 katrilyon Lira para çıkacağı yönünde haberlerin yer aldığını
mızın ve reel sektör firmalarımızın yurt dışı kredileri bulmakta
belirterek, sadece 4500 EBSO üyesinin yüzde 99’unun KOBİ
zorlanacaklarını ve kredi maliyetlerinin artacağını, bunun da
olduğu düşünüldüğünde ve bu rakam ülke genelinde ele alındıcari açığımızın daha büyük tehdit olması anlamına geldiğini
ğında, 1000 ya da 2000 KOBİ’ye verilecek desteğin az olduğunu
ifade etti. Cari açıkla birlikte borçlarımızdaki artışın da dikkat
ama buna da şükrettiklerini dile getirdi.
çekici olduğunu, özel sektörün 158 milyar dolarlık dış borcunun
küresel kriz tehdidi altındaki ekonominin, cari açıktan sonra en
Sanayinin rotası belirleniyor
çok risk barındıran rakam olduğunu, zaten özel sektörün dış
Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın daveti ile 11-13 Nisan 2008
borcunun giderek artan oranlardaki yükselişinin ve toplam borç
tarihlerinde Antalya’da Türkiye Sanayi Stratejisi Arama Konfeiçindeki payının yüzde 33’den yüzde 64’e yükseltmesinin, riskin ransı gerçekleştirdiklerini, TOBB Başkanı ve çok büyük holdingboyutunu gösterdiğini söyledi.
lerin CEO’larının da katıldığı toplantıda, Türkiye’nin nasıl bir
sanayi stratejisi ile kendine rota çizmesi, bu anlamda nelerin
İstihdam üzerindeki yükler azaltılmalı
yapılması gerektiği, güçlü ve zayıf noktalar, fırsatlar, tehditler,
Hammaddeye gelen zamların tüm sanayicileri derinden
küresel rekabette nasıl rekabetimizin sürdürülebilineceği, katma
etkilediğini, özellikle demirdeki zammın yüzde 70’i geçtiğini,
değeri yüksek ürünlere nasıl geçilebilineceği, bürokrasiden
bir kişiyi istihdam etmenin maliyetinin imalat sanayinde yüzde
beklentilerin nasıl elde edilebileceği, doğal kaynaklara erişim60 artarken, tüm sektörlerin toplamında yüzde 104 oranında
deki zorluk, artan enerji fiyatları ve dışa bağımlılık, eğitim, insan
arttığını, zaten yatırım olmayan bir dönemde bu istihdam artışıkaynakları, işgücü piyasasında arz-talep uyuşmazlığı, çevreye
nın nasıl sağlanacağının soru işareti olduğunu ifade etti. Taşkın,
yönelik yüksek standartlara uyum gereği, artan küresel rekabet,
hükümetin yıl sonuna kadar yapma sözünü verdiği, işveren
tasarım-kapasite eksikliği ve finans kaynaklarına erişimde iç ve
üzerindeki SSK prim yükünün 5 puan indirilmesine ilişkin düdış zorluklar gibi A’dan Z’ye tüm konuların değerlendirilerek
zenlemenin, istihdam paketinin içerisinde yer almasından büyük fikir alış verişinde bulunulduğunu belirtti.
mutluluk duysalar da, gerçekleştirilmesinin yılın sonuna bırakıldığını, 1 Ekim 2008’de yürürlüğe girecek istihdam paketinin
Hizmete teşekkür
ve Sosyal Güvenlik Yasası’nın beklentilerini karşılamasının en
İki meclis toplantısı aradan sonra tekrar kürsüden hitap etmebüyük temennileri olduğunu, aksi takdirde reel kesimin dayananin mutluluğunu yaşadığını söyleyen Taşkın, bu süreç içerisinde
cak gücünün, tutunacak dalının kalmadığını vurguladı.
Odamız’ı temsil eden Tezcan’a teşekkür etti. Ayrıca üç senedir
Yönetim Kurulu’nda beraber çalıştıktan sonra ayrılma kararı alan
Yatırıma, üretime destek
Tezcan ve Şairoğlu’na Odamız adına yapmış oldukları çalışmaTaşkın, faizlerin hala yüksek seviyesini koruduğunu, hatta
lar ve vermiş oldukları emek için teşekkür etti.
indirilmesini beklerken aksine, İzlanda, Güney Afrika ve
Taşkın, sanayicilerin tasarruf edip, yatırımlarını ertelediği
Brezilya’nın ardından Türkiye’de de Merkez Bankası’nın faiz
bir dönemde Kemalpaşa OSB’de fabrika açan Eren’i kutlayarak,
artırımı mesajını verdiğini söyleyerek, Merkez Bankası’nın faiz
başarılarının devamını diledi.Ayrıca Amerikan Baharatçılar Deroranının, yüzde 15.25 ile İzlanda’dan sonra ikinci sırada yer
neği Başkanlığı’na seçilen Odamız Muhtelif Yiyecek Maddeleri
aldığını ifade etti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu
Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Kazım Gürel’i tebrik etti.
Standard&Poor’un iç siyasetteki gelişmeleri gerekçe göstereDaha çok çocuk okutabilmemiz için Odamız’daki resim serrek, Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife
gisinin satışından elde edilen geliri Vakfımıza bağışlayan Sevim
çevirdiğini, bozulan makro ekonomik ortamın Türkiye’nin dış
Perçin’e teşekkür eden Taşkın, resim sergisini organize eden
kırılganlığını artırabileceğini, mali ve ekonomik riskleri aşağı
Yorgancılar’a da ayrıca teşekkür etti.
yöne çevirebileceğini, durağana geri dönüşün ise; hükümetin
16.04.2008 Çarşamba günü organize sanayi bölgelerini İzmir
ebsohaber 39 mayıs 2008
MECLİS
Valisi Sayın Cahit Kıraç’a tanıtmak amacıyla bir toplantı gerçekleştirildiğini söyleyen Taşkın, ayrıca Kıraç’ın organizeleri tek tek
gezerek yerinde incelemelerde bulunacağını belirtti.
Adnan Alak’ın bahsettiği sıkıntıların diğer sektörlerce de
yaşandığını, Ankara’ya her gittiklerinde sanayicilerin yaşadığı
sorunları ifade ettiklerini ancak, her ne kadar kendilerine “haklısınız” dense de gerekli çözümün sağlanamadığını belirtti.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının bir kez
daha törenlerle kutlandığını, tutsaklık zincirini kırdığımız, yeni
Türk devletinin kurulduğu gün olan bu bayramı maalesef son
zamanlarda aynı coşku ve güçle kutlanamadığını söyledi.
Taşkın, EXPO 2015 organizasyonu için yapılan çalışmaların
her ne kadar sonuç vermese de aslında İzmirlileri bir araya getirdiğini, şehrimizi dünyaya tanıtan bir proje olarak etkisinin mutlaka görüleceğini, zira Türkiye denilince İstanbul’u, Antalya’yı
bildiklerini söyleyen yabancıların artık İzmir’i tanıdıklarını
söyledi. Yorgancılar’ın ifade ettiği arama konferansının amacının
da öncelikli olarak hangi projelerin devam ettirilmesi konusunda
fikir paylaşmak olduğunu ifade etti.
2007 yılı İzmir ili vergi gelirleri rekortmenlerinin açıklandığını, listede EBSO üyele-rinden Lucien Arkas, Feyhan Kalpaklıoğlu, Bülent Selen Sarper, Selçuk Yaşar, Mahmut Özgener, Kemal
Zorlu, Saime Filiz Sarper, Sabahattin Vatansever ve Mehmet
Tiryaki’nin yer aldığını belirterek, kendilerini tebrik etti. Taşkın
İzmir ile ilgili diğer bir gelişmenin ise mahkeme kararı ile durdurulan Kalkınma Ajansı’nın tekrar yoluna devam etmesi olduğunu
söyleyerek, yol gösterici konumda olan Kalkınma Ajansı’nın
işleyişine devam etmesinin, ileriye dönük projelerin gerçekleştirilmesi anlamında mutluluk verdiğini belirtti.
Taşkın üyeleri cevaplandırdı
Tamer Taşkın, iki ay değil, 22 gün Oda’da bulunmadığını öncelikle düzeltmek istediğini söyledi. Taşkın, tekrar görev yapma
konusunda gazetelerde yer alan beyanatının, sadece kendisini
bağladığını, ne Akkan’a ne de geçmiş dönem başkanlarına karşı
yapılmış bir saygısızlık olarak algılanmaması gerektiğini, bilakis
kendisinin her seferinde EBSO’nun ne kadar saygın bir kuruluş
olduğunu ifade ettiğini belirtti.
Bu beyanatındaki amacının, 1992 yılında genç bir sanayici
olarak, EBSO çatısı altında görev alarak, büyüklerinden fikir
ve güç alarak kendisini yetiştirip, EBSO Meclisi’nde, Yönetim
Kurulu’nda, sonunda da Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan ve
görev süresi bitiminde gönül rahatlığı ile gitmesi şeklinde yorumlanması gerektiğini, yanlış anlaşıldığı için özür dilediğini, zira
hiçbir şekilde diğer başkanları rencide etmenin aklından bile
geçmediğini ifade etti.
ASAD’ın yeni yönetimi EBSO’yu ziyaret etti
Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları
Derneği’nin (ASAD) yeni seçilen Yönetim ve Denetim Kurulu,
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaret etti. EBSO Yönetim Kurulu
Başkanı Tamer Taşkın, ASAD’ın Yeni Yönetimine başarılar
dilerken, kendisinin de aynı zamanda ASAD’ın bir üyesi olduğunu, İAOSB’de üretim yapan sanayicilerin de EBSO üyesi
olduğunu hatırlattı. Tamer Taşkın, ASAD’ın yeni yönetiminin
geçmiş yönetimden aldıkları bayrağı daha da ileri taşıyacaklarına inandıklarını belirterek, “Çalışmalarınızla daha başarılı
olma yolunda emin adımlarla ilerleyeceğinize inanıyorum”
dedi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, sanayiciyi çatısı
altında toplayan kuruluşların birbirine yakın ve uyumlu çalışmalarla üretecekleri projelerin üyelerine yararlı olacağını,
İzmir’in yatırım ve üretim potansiyelinin değerlendirilerek
ekonomik refah düzeyinin artmasına katkı sağlayacağını
söyledi. ASAD Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Talay ise, her
iki yönetimin de birbirine destek vermesini arzuladıklarını,
bu anlayış doğrultusunda da birçok projeyi hayata geçirmek
istediklerini söyledi. “Biz birlikte daha güçlüyüz” sloganı ile
yola çıktıklarının altını çizen Talay, İAOSB’nin ve İzmir’in
tanıtımına yönelik çalışmalara ağırlık vereceklerini kaydetti.
Talay, yeni dönem çalışmaları hakkında şunları söyledi:
“Bölgemizin tanıtımında sadece ülkemizde değil tüm dünyada duyurabilecek organizasyonlar düzenleyeceğiz. Geçen
yıl ilkini düzenlediğimiz Çiğli’nin Geleceği Platformu’nun bu
yıl da 2’ncisini yaparak yerel yönetimlerle görüş alışverişinde
bulunacağız. Ayrıca bazı medya kuruluşlarıyla ortak çalışmalar gerçekleştirerek birçok organize sanayi bölgesinin gözbebeği haline gelmiş Bölgemizin tanıtımını daha fazla kesime
duyurmak için çalışacağız”
ebsohaber 40 mayıs 2008
MECLİS
Yorgancılar: Piyasalar krizde
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar,
değişik sektörleri kapsayan yapmış olduğu bir çalışmada, ne
yazık ki piyasaların bir krizin içinde olduğunu açıkça ortaya
koyduğunu, bankaların henüz Basel II kriterlerini uygulamaya
başlamamış olmasına rağmen, bir çok işverenin banka kredisi
kullanmakta zorlandığını, mevduat faizleri yüzde 17 civarında
seyrederken bugün bankaların mevduata yüzde 18, hatta yüzde
25’lere kadar değişen oranlarda kredi verir hale geldiğini belirtti.
Nisan ayı Meclis Toplantısı’nı açış konuşmasında çeklerin, senetlerin ödenemediğini, satışların yok denecek kadar az
olduğunu, maliyetine bakarak değil, sadece para tahsilatını
yapabilme düşüncesi ile malı satan bir sanayi ile karşı karşıya
kalındığını ifade eden Yorgancılar, ülkenin nereye gittiğinin belli
olduğunu ama maalesef bununla ilgili herhangi bir tedbir, önlem
alınamadığını, çünkü ülke gündeminde yine ekonomi yerine,
parti kapatılması, 301. Maddenin değiştirilmesi gibi konuların
yer aldığını vurguladı.
Ender Yorgancılar, bugün dünyada 17. büyük ülke konumunda olan Türkiye’nin, ilk 10’da yer almak istiyorsa, kesintisiz
yüzde 8, yüzde 9’luk büyümeyi her yıl üst üste gerçekleştirmek
mecburiyetinde olduğunu söyleyerek, en büyük temennilerinin ekonomideki bu belirsizliğin biran önce sonuçlanabilmesi
açısından gerekli tedbirlerin alınması olduğunu ifade etti. Her
ne kadar hükümetin istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması ile
ilgili bir takım açıklamalar yapsa da işveren üzerindeki yüzde
5 payın, 5 puan düşürülmesinin bile Ekim ayına ertelendiğini,
oysaki bu uygulamanın 5-6 ay bekletilmeden acilen hayata geçirilmesinin en faydalı yöntem olduğunu dile getirdi.
Kutlamalar, planlamalar
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını bir kez daha
en içten dilekleriyle kutladığını söyleyen Ender Yorgancılar,
dünyada “çocuk bayramı” olarak kutlanan bu değerli günün artık Türkiye’nin dışındaki ülkelere de örnek olduğunun dışarıdan
gelen katılımcılar ile bir kez daha anlaşıldığını ifadeyle, Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nin kurulduğu bu günün, ne kadar önemli
olduğunun, çocuklarımıza en iyi şekilde anlatılması için bir fırsat
olduğunu dile getirdi.
Ender Yorgancılar, uzun bir süredir EXPO 2015 organizasyonu için yapılan çalışmaların ne yazık ki oylamada Milano
şehrinin seçilmesiyle kaybedildiğini, ancak bu organizasyon için
planlanan ve İzmirimize büyük katkı sağlayacağı düşünülen yatırımların hayata geçirilmesi için çalışmaların devam ettirilmesi
gerektiğini düşündüğünü belirterek, İzmir’deki Başkanlar Kurulu
toplantısında haziran ayının ilk haftasında bir arama konferansı düzenlenmesi konusunda mutabık kalındığını ve İzmir’deki
Sivil toplum örgütlerinin başkanları, üniversiteden, basından
değerli yöneticilerin katılacağı yaklaşık 55 –60 kişilik bir grup ile
İzmir’in kimlik tespitini, bundan sonra hangi konularda başarılı
faaliyetlerin ve çalışmaların içinde bulunabileceği konularını
belirlemek açısından bu konferansın son derece faydalı olacağı
kanısını taşıdığını söyledi.
EBSO Yönetiminde değişim
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan ile Yönetim
Kurulu Üyesi Hüseyin Şairoğlu’nun, Yönetim Kurulu görevlerinden ayrılmaları nedeniyle boşalan üyeliklere Yönetim Kurulu
yedek üyeleri Şener Gençer ile Eyüp Sevimli’nin getirildiğini
belirten Yorgancılar, Gencer ile Sevimli’ye başarılar diliyerek,
Tezcan ile Şairoğlu’na EBSO Yönetim Kurulu’nda bugüne kadar
yapmış oldukları başarılı çalışmalarından dolayı teşekkür etti.
Yorgancılar, ayrıca Yönetim Kurulu’ndaki görev değişiklikleri
nedeniyle Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine Ufuk
Akgün’ün seçildiğini belirterek, kendisini tebrik etti.
Ender Yorgancılar, Yönetim Kurulu Üyesi Müjdat Şahan’ın
kızının 19.04.2008 Cumartesi günü evlendiğini söyleyerek, genç
çifte bir kez daha mutluluklar diledi.
Meclis Üyesi Hüseyin Eren’in 5 Nisan 2008 Cumartesi günü
Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde balata fabrikasının
açılışının yapıldığını belirten Yorgancılar, ekonomimizdeki belirsizliklere rağmen özveriyle yeni bir fabrika açarak, sanayimize
katkı sağladığı için Eren’i bir kez daha tebrik ederek, başarılı
çalışmalarının devamını diledi.
Yorgancılar, 10 Nisan 2008 Perşembe günü gerçekleştirilen
ASAD 7. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda Meclis Üyemiz Ali
Aktaş’ın 2008-2010 dönemi Denetleme Kurulu Başkanlığı’na
seçildiğini ifadeyle, kendilerini bir kez daha tebrik etti ve yeni
görevinde başarılar diledi.
Yönetim Kurulu üyemiz Cengiz Kocagil’in annesinin
rahatsızlığı nedeniyle kendisine bir kez daha geçmiş olsun
dileğinde bulunan Yorgancılar, Meclis Üyesi Reşat Akçakır’ın
babasının gerçirdiği ameliyat dolayısıyla da geçmiş olsun dileklerini iletti.
ebsohaber 41 mayıs 2008
MECLİS
Sanayicinin gündemi
Ege Bölgesi
Sanayi Odası
Meclis Üyesi
sanayiciler, iç
politik gelişmelerin etkili olduğu gündemde
yine ekonomiyi
ön plana çıkarmaya çalıştı.
Türkiye’nin
doğal kaynaklarını zenginliğe
dönüştüren madencilik, döküm
gibi sektörlerde
organize üretimi
savunan sanayiciler, küresel
ısınmanın başta tahıl olmak
üzere tüm gıda
ürünlerinde
getirdği etkilere
karşı önlemler alınmasını
istedi. Sanayi
yatırımlarının
desteklenmesi
için konut sektöründeki mortgage kredileriyle
desteklenmesini
öneren sanayiciler, çalışma
hayatında büyük
fedakarlıklarla
kurulan iş barışının korunması gerektiğini
söyledi.
sektörler ve ekonomi
Halit Şahin
Çevre kararları alınırken
işletmeler de görülmeli
EBSO Meclis Üyesi
Halit Şahin, iki ay aradan
sonra tekrar kürsüden
kendilerine hitap eden
Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’a “hoş
geldiniz” derken, kendisinin olmadığı meclis
toplantılarında konuşma
yapan Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Haluk
Tezcan’ın, Yönetim Kurulu görevinden ayrılmasına
anlam veremediğini, eğer
özel değilse sebebini öğrenmek istediğini söyledi.
Halit Şahin, nazım imar planı konusunda pek
çok itiraz olmasına rağmen kabul edilen şekliyle bile hukukçuların ikiye ayrıldığını, bir grup
hukukçunun; “yalnız İnciraltı ile ilgili değişiklik
gündeme gelecek” derken, diğer grubun “nazım
imar planı tekrar görüşülecek” dediğini, eğer bu
konu tekrar gündeme gelecekse sanayicilerimizin
de konuyla ilgili görüş bildirmesi gerektiğini belirterek, onun için bir komisyon kurularak, çalışmalara başlanılmasını istedi.
2008 yılı Odamız Çevre Ödül yarışması için
müracaatların 15 Mayıs 2008 Perşembe gününe
kadar kabul edileceğini, tüm meclis üyelerinden çevrelerindeki sanayicileri bu yarışmaya
katılmaları için yönlendirmelerini isteyen Şahin, Maden İstihraç Sanayi Meslek Komitesi’nin
organizasyonu ile altının nasıl elde edildiğinin
görülmesi amacıyla Uşak altın madenine gezi
düzenlendiğini, yaptıkları incelemeler sonucunda
madenler konusunda gazetelerde çıkan haberlerle
yapılan uygulamanın çok farklı olduğuna şahit
olduklarını, dolayısıyla çevrenin zarar görmemesi
konusunda kararlar alınırken birebir işyerlerinin
incelenmesi gerektiğini belirtti. Şahin ayrıca, 2008
yılı EBSO Çevre Ödül Töreni’ne Çevre Bakanı ile
Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın katılımının sağlanması hususunda Yönetim Kurulu’ndan destekte
bulunmalarını rica etti.
Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, Haluk
Tezcan ve Hüseyin Şairoğlu’na Yönetim Kurulu
Üyeliği görevlerinden istifa etme nedenlerini
açıklamak isteyip istemediklerini sordu. Açıklama
yapmak istemedikleri yönünde yanıt aldı.
Atıl Akkan, Meclis üyeleri olarak Yönetim
Kurulu’nu seçtikleri için istifaların nedenini bilmeleri gerektiğini, en azından centilmenlik gereği bir
açıklama yapılmasını istediğini dile getirdi.
Meclis Başkanı Yorgancılar, Akkan’ın Yönetim
Kurulu’nu Meclis seçtiği ve tüm üyelerin meclise
karşı sorumlu oldukları için doğru düşündüğünü,
ancak hem Tezcan’ın, hem de Şairoğlu’nun açıklama yapmak istemediklerini belirtti.
Metin Deyirmenci
Dökümcüler İhtisas OSB’ye
uygun yer bulunmalı
EBSO Meclis Üyesi
Metin Deyirmenci, döküm sektörünün bir çok
sanayi kuruluşunun ana
maddesi olduğunu, ancak
son iki ay içinde döküm
ham maddesi olan pik
ve hurdaya yüzde 80’in
üzerinde zam yapıldığını,
bu zammı iç piyasaya
yansıttıklarında zaten
geç yapılan tahsilatların
süresinin 6-7 aya çıktığını, aldıkları çekleri tahsil
edemediklerinde de mecburen banka kredisi
kullandıklarını söyledi.
Deyirmenci, döküm sektörünün emek yoğun,
zor bir sektör olsa da şu anda ihracatın yıldızı
olma durumunda bulunduğunu, her ne kadar hiç
kar elde etmeden ihracat yaptıkları günler olsa da
artık Çin’in maliyetlerini arttırmaya başlamasıyla
ihracat kapılarının açılmaya başladığını ve dört
ayda hemen hemen 300 milyon euro’ya yakın
ihracat yaptıklarını dile getirdi.
Ekonomimizde yaşanan tüm olumsuzluklara
rağmen, sanayiciler olarak bir birlerine yeterince destek olamadıklarını, zira üç yıldır kurmaya
çalıştıkları ihtisas organize sanayi bölgesi için bir
ebsohaber 42 mayıs 2008
MECLİS
türlü uygun yer bulamadıklarını, en son Akkan’ın kendisine yardımcı olacağı düşüncesiyle Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’ne
gittiklerini Aliağa Organize Sanayi Bölgesi yönetimini kesinlikle
suçlamadığını, Aliağa’nın her anlamda dört dörtlük bir organize
sanayi bölgesi olduğunu ancak metrekaresi 40 euro olan arsaların sanayici tarafından alınmasının mümkün olmadığını belirtti.
Planladıkları ihtisas organize sanayi bölgesinin kurulması için
kendilerine ücretsiz yer verilmesi gerektiğini, çünkü dökümcülerin hiçbir çevresel atığının bulunmadığını, tek atık olan kumun,
kurulacak tesis ile yıkanıp tanelere ayrılarak tekrar kullanılabilineceğini, geriye kalan curuhun ise zaten çimento fabrikaları
tarafından alındığını vurgulayan Deyirmenci, böylece kendi
ülkemizde olan kaybın önleneceğini sözlerine ekledi.
Erdoğan Çiçekçi
Çalışma hayatı bir düzene oturtulmalı
EBSO Meclis Üyesi Erdoğan Çiçekçi, ülkemizdeki bir televizyon kanalını
ve gazeteyi almak adına 375 milyon
dolarlık kredi veren Halkbankası’nın
bugünkü durumu ile eski durumunun
mukayese edilmesi açısından değerlendirilmesi gerektiğine inandığını dile
getirdi. Çiçekçi, Adana Sanayi Odası’nın
teşvik yasası ile ilgili açmış olduğu
davayı enerji ve sigorta muafiyeti açısından kazanmış olmasını, odaların gücünün ortaya konması açısından önemli
bulduğunu, işsizlik sigortası fonundan
istihdam arttıracağım diye hükümetin
almak istediği parayı haksız bulduğunu, bu uygulama nedeniyle mahkeme açılmasını arzu ettiğini, eğer Adana Sanayi Odası
kazanıyorsa Odamız’ın da kazanabileceğini ifade etti.
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun
değişmesi ile ilgili tasarıda; önceden noter kanalı ile ayrılamayan
işçinin artık, kendi imzası ile ayrılabileceğini belirten Çiçekçi,
yeni çıkan Sosyal Güvenlik Yasası’nın insanların ahlaksızlıkla
nasıl devleti kandırmaya mecbur edildiğinin göstergesi olduğunu, zira insanların küçücük çocuklarını çalışıyormuş gibi göstererek sigorta yaptırmaya çalıştığını ve sigorta müdürlüklerinin
önünde uzun kuyrukların oluştuğunu söyledi.
Erdoğan Çiçekçi, iktidarın hiçbir zaman kendilerinin yanında
olmadığını, uygulanan ekonomik modelinin çok kötü sonuçlar
vereceğini, üç yıldır bu felaketi adım adım yaşadıklarını, tüm
bunların sebebinin yaşananların iktidara tam olarak aktarılmaması olduğunu, oysaki uygulanması gereken politikanın; “ilk
günden itibaren ne yapacaksan göreceğiz, ondan sonra senin
yanında yer alacağız” olması gerektiğini, dolayısıyla EBSO kürsüsünün daima ekonominin, sanayinin birinci plana getirilmesi
gereken yer olduğunu, susarak nazik olunamayacağını, gereğinin yapılarak, ses getirecek tavrımızın ortaya konması gerektiğini
söyledi.
Hükümetin Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’nı hazırlarken
emeklilik için 9000 gün çalışılması zorunluluğunu getireceğini
öğrenen sendikaların, hiçbir ciddi örgütlenme olmadan mil-
yonlarca kişiyle sokaklara döküldüğü, bunu gören hükümetin
ise çalışma gününü bir anda 9000’den 7200 güne indirdiğini,
madem böyle bir uygulama yapılabili-niyordu da, neden bu
millet sokaklara dökülmeden yapılmadığını anlayamadığını ifade
etti. Çiçekçi, İşçinin 1 Mayıs’ın tatil yapılması ile ilgili talebi için;
“mademki istiyorsunuz ücretsiz olarak bu izni size verelim, maaşınızı keselim, istediğiniz gibi bayram yapın” demeyi aklından
geçirdiğini ifade etti.
Çiçekçi, kıdem tazminatının şirketler için ödenmesi gereken
en yüksek rakam olduğunu, ekonomik krizle karşı karşıya kalındığında bile kıdem tazminatını ödemekle yükümlü olduklarını,
bu konu çözüme ulaşana kadar TOBB’un, TİSK’in, TÜSİAD’ın
usanmadan bu sıkıntıyı dile getirmesi gerektiğini belirtti. Çalışma hayatı bir düzene oturtulmadığı sürece ülkemize yabancı
yatırımcının gelmeyeceğini, organizelerimiz istediği kadar güzel
olsun bunun yalnız başına yeterli olmayacağını, şayet bir yatırım
yapılacaksa ekonomik boyutu kadar çalışma hayatını düzenleyen sistemin de o denli önemli olduğunu vurgulayan Çiçekçi,
çalışma hayatıyla ilgili meseleleri daima ciddiyetle takip etmeleri
gerektiğini söyledi.
Atıl Akkan
Fabrikaların arsaları da
mortgage gibi kredilendirilmeli
EBSO Meclis Üyesi Atıl Akkan,
Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün üç
ay önce Aliağa’daki arsalarını ihaleye
çıkardığında metrekaresinin 190 milyon
liradan aşağı satılmadığını, üstelik bu
arsaların imar planı, alt yapısı, elektrik,
su, telefon, internet, doğalgaz gibi çalışmaları bulunmadığını belirterek, Aliağa
OSB’deki metrekaresi 40 Euro’nun
sanayici için pahalı olduğunu bildiğini,
onun için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na
giderek, OSB’lerin gayrimenkul yatırım
ortaklığı kurabilmesi ve borsaya açılabilmesi yönünde öneride bulunduğunu
söyledi.
Akkan, Ödemiş OSB’de 1500 dönüm, Bergama OSB’de
1500 dönüm, Kınık OSB’de 1000 dönüm, Aliağa OSB’de
10.000 dönüm, Torbalı OSB’de 1700 dönümlük bedelleri ödenerek, tapuları alınmış arazi bulunduğunu, bugün gayrimenkul
yatırım ortaklıklarına bakıldığında, borsada bu kadar arsası olan
gayrimenkul yatırım ortaklığı olmadığını, dolayısıyla OSB’lerin
borsadan toplayacağı paralar ile bu arsalarda değişik ölçülerde
kapalı alanlar yaparak, bunları sanayicilere 20, 30, 40 yıl vadeler ve cüzi taksitlerle, aynı mortgage yasası gibi faizsiz verebileceğini, buradan sağlanan gelirin de borsadaki yatırımcılara
dağıtılabilineceğini, nihayetinde de fabrika kuracak yatırımcının
bina yerine makinaya para harcayabileceklerini düşündüğü için
bu öneriyi yaptığını dile getirdi.
Akkan, Dökümcülere yer bulmak amacıyla kendisine gelen
Metin Deyirmenci ve Nuri Atik’e bölgeyi gezdirdiğini, metrekaresi 40 euro’dan 1000 dönüm yer verebileceklerini, kumu aynı
ebsohaber 43 mayıs 2008
MECLİS
gün yıkayıp, kurutup geriye alabilecekleri bir arıtma tesisini de
kurabileceklerini ifade ettiğini, akabinde de bir yazı yazarak,
Aliağa OSB’de yer alanlara bir leasing firmasından 5 yıl vadeli,
sıfır faizle, YTL ya da döviz farketmeksizin kredi bulduklarını
belirttiğini söyledi. Konuyla ilgili olarak, bir formül geliştirerek,
leasing firmasına sunduklarını, firmanın kabul etmesiyle de 5 yıl
vadeli, sıfır faizle, YTL ya da döviz fark etmeksizin, arsa ve bina
kredisi almak şartıyla para kullandırabildiklerini, bundan yararlanan sanayicilerin de bulunduğunu belirtti.
Erdoğan Çiçekçi’nin bahsettiği kıdem tazminatı konusunu bu
hükümetin uygulamaya koymadığını, bunu yapan siyasetçinin
yıllarca omuzlarda taşındığını, dolayısıyla konunun sıfırdan ele
alınması gerektiğini ifade eden Akkan, Hükümetin 4.75 olarak
hedef koyduğu enflasyon oranının 9.5’i bulduğunu, neredeyse
yüzde 100’lük bir artış yaşandığını, çok büyük bir yanılgı olan
enflasyon oranının düşürülmesiyle ise sadece Dış Ticaretten
Sorumlu Devlet Bakanı ile Merkez Bankası’nın mücadele ettiğini
belirtti.
Akkan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Meclisi bulunmadığını, her yıl mali genel kurul toplantısının yapıldığını, 4
yılda bir seçimlerin gerçekleştirildiğini ifade ederek, TOBB’un
meclisinin Türkiye genelindeki oda ve borsalar olduğunu, dolayısıyla odalar seslerini yükseltmediği sürece TOBB’dan beklenen
hareketi göremeyeceklerini söyledi.
Teknopark EBSO’nun projesiydi
2000 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesinde, OSB
yönetimlerinin, İzmir Valisi ile Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın
katılımıyla, teknoparkları incelemek amacıyla Fransa‘ya seyahat
düzenlendiğini, Nice‘deki Fransa‘nın en büyük teknoparkı olan
Sofia teknoparkına gittiklerinde gördükleri karşısında çok etkilendiklerini, çünkü 23 bin dönümlük bir ormanın içinde kurulan
yerde, gerekli her şeyin yapılmış olduğunu gördüklerini söyleyen
Akkan, üç gün birlikte yaptıkları çalışmalardan sonra, İzmir’e
dönünce Seferihisar’da 5000 dönümlük arazide 28 kurumun
onayının alınarak teknopark kurulması yönünde çalışmaların
başlatıldığını, yapılan tüm çalışmaların dosyalarının Odamız’da
bulunduğunu, sonra her nedense tamamlanamayan çalışmayı
şimdi EGİAD’ın sahiplenerek İzmir Yüksek Teknoloji enstitüsü
ile 2000 dönümlük bir alana teknopark kurulmasının planlandığı, gazetelerde de bu haberlerin çıktığını, ancak projenin esas
sahibinin EBSO olduğunu dile getirdi.
OSB’lerimizi tanıtmak amacıyla İzmir Valisi’nin katılımı ile
Odamız’da yapılan toplantıda, bürokrasinin işlerini çok aksattığından, bir evrak için 45-50 gün sanayicinin bekletildiğinden
bahsettiğini dile getiren Akkan, bunun üzerine İzmir Valisi
Kıraç’ın Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’ne bütün bürokratları ile
geldiğini, yaptıkları toplantıda yaşanan sıkıntıların dile getirildiğini söyleyerek, Vali’nin konulara çok hakim olduğunu ve zaten
zor koşullarda üretim yapan sanayicilerin daha fazla zorlanmamaları için bürokratlarına işlerin en geç üç gün içerisinde
halledilmesi yönünde talimat verdiğini belirtti.
Akkan, EXPO için can siparene çalışan ve bunu göstererek, bağıra bağıra değil de elinden geldiğince, müspet olması
için emek sarf ederek yapan Taşkın’a teşekkür etti. Yönetim
Kurulu’nda yaşanan istifalar için gazetelerde çıkan haberlerde;
“Başkan fahri konsoloslara yemek vermek istedi, Şairoğlu ile
Tezcan karşı çıktı” yönünde haberlerin yer aldığını ancak kendisinin bunlara inanmadığını, çünkü bu tür konularla ilgili yetkinin
Yönetim Kurulu Başkanı’nda olduğunu, yaşananları Başkan’ın
değil istifa eden üyelerin açıklaması gerektiğini, meclise karşı
sorumlulukları olduğunu ifade etti.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın’ın “Yeni dönemde
aday olmayacağım. Meclis Üyesi de olmayacağım. Ben Başkanlık yaptığım bir yerde daha alt konumda görev yapmam”
şeklinde gazetelerde talihsiz bir beyanatının çıktığını, oysa
kendisinin ve kendisinden önceki başkanların Odamızda meclis
üyeliği yaptıklarını, çünkü Meclisin en vakarlı yer olduğunu,
İsmet İnönü’nün bile Cumhurbaşkanı, Başbakan olduktan sonra
milletvekilliği yaptığını ve ölünceye kadar TBMM sıralarında
oturduğunu, zira Meclisin milli idarenin tecelli ettiği yer olduğunu, dolayısıyla Taşkın’ın da tekrar meclis üyesi olmasında
bir sakınca görmemesi gerektiğine inandığını söyleyen Akkan,
yanlış beyanatın düzeltilerek, geçmiş dönem başkanlarının da
rencide edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Faik Dalgıç
Küresel ısınma gıda üretimini düşürdü
EBSO Meclis Üyesi Faik Dalgıç,
küresel ısınmadan dolayı Türkiye’de ve
dünyada tahıl ürünlerinde ciddi şekilde
azalmalar olduğunu, ülkemizde 2007
yılında hububat başta olmak üzere bitkisel üretimde ciddi düşüşler yaşandığını,
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı
verilere göre geçen yıl tahıl ürünleri
üretiminin önceki yıla göre yüzde 15.5;
sebze üretiminin yüzde 0.7 ve meyve
üretiminin yüzde 4,3 oranında azaldığını söyledi. Türkiye’nin 13,5 milyon hektar alan ile dünya hububat ekim alanının
yüzde 2’sini, 20 milyon ton üretimi
ile de dünya hububat üretiminin yüzde 3’ünü karşıladığını,
2007 dünya buğday üretimi 603 milyon ton iken 2007 buğday
tüketiminin 616 milyon ton olduğunu, aradaki farkın stoklardan
karşılandığını, dolayısıyla bu veriler ışığında stokların eridiğini
belirtti. Dünyanın en büyük buğday üreticisi Çin’in bile kuraklık
nedeniyle buğday ithalatına gideceğini açıklamasının piyasaları
sıkıştırdığını, özellikle Türkiye gibi hububat ağırlıklı beslenen
az gelişmiş ülkelerde finansal alanda dalga dalga yayılan kriz
belirtilerine yol açtığını, buğday ve un fiyatlarındaki artışlardan sonra durumun en canlı örneğinin pirince yapılan zam ile
yaşandığını ifade etti. Dalgıç, dünya çapında, küresel ısınmaya
karşı önlemler alınmazsa, tarımsal politikalarda etkin çözümler
üretilmezse, mevcut su kaynakları tasarruflu kullanılmazsa ve bu
karışıklıklardan faydalanmak isteyen spekülatörlere prim verilirse
geleceğimizin ciddi tehdit altında olacağını, bu nedenle, herkesin üzerine düşen önlemleri alması gerektiğini dile getirdi.
ebsohaber 44 mayıs 2008
MECLİS
Deri konfeksiyonda hedefler
yeniden belirleniyor
Ege Bölgesi Sanayi Odası Deri ve Kürk
Giyim Eşyası Sanayi Meslek Komitesi Başkan
Yardımcısı Adnan Alak, sektörlerinde yaşanan
sorunların, diğer sektörlerin yaşadığı sorunlarla
örtüştüğünü, en temel problemlerinin birçok
ihracata dayalı sektörde olduğu gibi değerli TL
olduğunu, dolayısıyla da emek yoğun olarak faaliyetini devam ettiren konfeksiyon imalatının,
çok ucuz rakamlara iş yapan Uzak Doğu ülkelerine kaptırıldığını, ancak hala Uzak Doğu’nun
yakalayamadığı bazı avantajlar sayesinde az da
olsa çalışmaya devam ettiklerini söyledi.
Alak, bu avantajların başında katma değeri
yüksek ürünler, moda tasarımı konularının
bulunduğunu, ama maalesef sürdürülebilir bir
gelişme içerisinde olmadıklarını, bununda deri
sektöründe çalışan bir çok kişinin sektörün
geleceğini tehlikede görmesi nedeniyle başka
işlere kaymasına neden olduğunu, 4-5 yıl önce
“makinacı, ayakçı” tabir edilen bir çalışanı
bulmak için yüzlerce insan arasından seçim
yaparken, şimdi hizmet üretecek eleman yetiştirmekte sıkıntı yaşandığını ifade etti.
Çevre için en büyük bedeli ödedik
la yapılamayan ihracat nedeniyle ülkemizin ve
devletimizin çok ciddi gelir kayıpları olduğunu
ifade etti.
Moda ve tasarıma yöneliyoruz
Deri sektörü çevreyi kirleten bir sektör olarak tanındığı
için şu anda en büyük çevre bedellerini dericilerin ödediğini,
geçmişte çevre bedellerini öderken cüzi de olsa elektrik yardımı
alırken bugün o yardımı da alamadıklarını ve inanılmaz arıtma
masrafları bulunduğunu dile getiren Alak, Çevre Bakanlığı’nın,
Avrupa Birliği normlarına getirmelerini istedikleri bir çok konuda
duyarsız davranması, yapılması gerekenlerde geç kalması nedeniyle büyük bedeller ödediklerini belirtti.
Alak, 2008 yılı sonu itibariyle serbest bölgelerde uygulanan
istihdam üzerindeki bazı teşviklerin kaldırılacağını, ancak AB’ye
üye oluncaya kadar bu teşviklerin devam etmesini istediklerini
söyleyerek, konuyla ilgili olarak hazırlanan yasa tasarısı hakkında görüşlerini ilgili merciilere bildirdiklerini, ayrıca İzmirli
milletvekillerinin de konudan haberdar olduğunu dile getirdi.
KDV ve ÖTV‘deki çok basit uygulama hataları yüzünden
zaman, para ve pazar kaybına uğradıklarını, oysa deri işlemeyi en iyi yapan ülkelerin başında yer aldıklarını, işlenen dana
derisinden kürkü bütün dünyaya satabilme kabiliyetine ve teknolojiye sahip olduklarını belirtti. Alak, kürk üzerinde bulunan
ÖTV ve KDV yükünün sanayiciye aşırı derecede yük getirdiğini,
düzeltme anlamında gerekli çalışmanın yapılmadığını, dolayısıy-
Adnan Alak, kendilerine yeni bir vizyon
belirleyerek, temel rakipleri olan Hindistan,
Pakistan, Çin’i bir kenara bırakıp, yeni rakip
olarak İspanya, İtalya, Fransa gibi moda üreten
ülkelerini seçtiklerini, moda tasarım üzerine
daha fazla önem vermeye, imalat bantlarını
modernize etmeye çalıştıklarını, fakat değerli
TL’nin, maliyet enflasyonunun, rakipleri karşısında kendilerini güçsüz bıraktığını söyledi.
Buna rağmen geçen yıl yüzde 16 civarında
ihracat artışı ile 1 milyar 300 milyon dolar
civarında ihracat gerçekleştir-diklerini, bu yıl
da yerinde saymasa bile paritenin euro lehine
gelişmesi sayesinde yüzde 10-15 daha büyümeyi öngördüklerini ve 1.5 milyar dolara yakın
ihracat rakamı hedeflediklerini ifade etti.
Yakın gelecekte Türkiye’nin genel ekonomik tablolarının daha iyiye gitmesini ümit ettiğini söyleyen Alak,
bu sayede Dış Ticaret ve Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı
Kürşad Tüzmen’in koymuş olduğu 5 milyar dolarlık hedefe de
ulaşılabilineceğini söyledi. Yöneltilen sorulara yanıt veren Alak,
kürk giysisinin coğrafyaların kuzey bandındaki soğuk ülkeler tarafından moda giyimden ziyade temel ihtiyaç olarak tüketildiğini
ifadeyle, uzun yıllardır Türkiye’de özellikle Çorlu ve Menemen
bölgelerinde kürk deri işleme kapasitesinin ve teknolojinin çok
ilerlediğini, bunun yanında moda tasarımında da ciddi gelişmeler sağlayınca şu anda soğuk ülkelerde yüzde 50’ye yakın pazar
payımızın bulunduğunu belirtti. Alak, fiyat konusunda da her ne
kadar Çin’den pahalı olsak da Çin’le mukayese edildiğinde hem
yaratılan katma değer, hem moda tasarımı, hem de ürün kalitesi
anlamında çok üst düzeylerde olduğumuz için müşterilerin iyi
olanı almak adına gerekli bedeli ödediğini dile getirdi.
Adnan Alak, Türkiye’nin pazarlama kanalında biraz daha
agresif, biraz daha destek alır sürece girmesi durumunda üretilen
ürünün daha kıymetli olacağını ve daha büyük pazarlara satış
yapabilme imkanları olacağını ifade etti.
EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar da, KDV konusunda
yaşanan sıkıntının daha önce Akdede tarafından dile getirildiğini
ve konuyu çözmek üzere Ankara’da ilgili bakanlığa gidilerek
gerekli açıklamaların yapıl-dığını söyleyen Yorgancılar, en kısa
sürede sorunların aşılmasını ümit ettiklerini belirtti.
ebsohaber 45 mayıs 2008
HABER
Orta vadeli mali çerçevenin önümüzdeki dönemde Türkiye’nin rekabet gücünü,
istihdamını artıracak, altyapı yatırımlarını hızlandıracak bir perspektif sunacağı ifade
edilirken “harcama dönemi” olacağının ipuçları verildi.
a
çıp
ni
ye
iye
om
on
Ek
Hükümet önümüzdeki 5 yıllık dönemde uygulamak üzere yeni bir ekonomik
programa geçiyor.
Hükümet, IMF ile yeni program öncesinde, iç ve dış piyasalara yön vermek için
55 aylık yol haritası hazırladı. Milli gelir hesaplarındaki revizyon, orta vadeli küresel
ekonomik ve finansal görünümdeki değişim, yeni istihdam paketi, GAP yatırımları
dikkate alınarak oluşturulan ve 2008-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli
Mali Çerçeve’nin en önemli bölümünü faiz dışı fazla hedefindeki değişiklik
oluşturdu. Bu yıl Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) yüzde 4.2 olarak
öngörülen faiz dışı fazla hedefini yüzde 3.5’a çekildi. Bu revizyon
ekonomi çevrelerinde ‘mali gevşeme’ olarak yorumlandı.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Ekonomiden Sorumlu
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in beraber açıkladığı
Orta Vadeli Mali Çerçeve, ekonominin kritik rakamlarının revize edildiğini ve ekonominin yeni
çıpasının “faiz dışı fazla” yerine “bütçe açığı” olacağını ortaya koydu. Öte yandan
2008- 2012 yıllarını kapsayacak 5
yıllık dönemin “harcama” dönemi olacağı anlaşıldı. Hükümet
bu yıllarda kamu harcamalarını belirgin bir şekilde artıracak, GAP başta
olmak üzere altyapı yatırımlarına önemli oranda kaynak
aktaracak. Bakan Unakıtan, mali
programdaki bu değişikliğin ve 2008
yılına ilişkin yapılan revizyonların, esas
itibarıyla makro ekonomik hedeflerde
meydana gelen değişim ile merkezi yönetim bütçesinin gelir ve giderlerini etkileyen
politika kararlarındaki değişiklikler nedeniyle
yapıldığını söyledi.
Şimşek ve Unakıtan’ın ortak basın toplantısında
“Orta vadeli mali çerçevenin önümüzdeki dönemde
Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak, Türkiye’de istihdamı artıracak, Türkiye’de altyapı yatırımlarını hızlandıracak
bir perspektif sunacağı, bu perspektifin kamu borç stokundaki
azalmanın sürmesini, bir yandan da cari açığın daha da kötüleşmemesi için yapılması gerekenleri içerdiği” ifade edildi.
Yeni çıpa bütçe açığı
Maliye Bakanı Unakıtan da konuşmasında faiz dışı fazla (FDF) konusunun, 2002’den itibaren Türk kamuoyunda fazlaca işlenen bir konu olduğunu
belirterek, “Bu da çok iyi bir şey. Yani kamuoyu da bununla ilgilenmeye başladı. Ancak her zaman buradan sizlere hitap ederken şunu söyledim; faiz dışı fazla
bir sihirli rakam değildir, yani illa şu kadar olacak, illa bu kadar olacak diye onun
üzerinde sihirli bir şekilde durmamız, yani ’eskiden neyse aynen devam edecek’
gibi düşünmemek icap ediyor” dedi. Unakıtan, “Çünkü bizim gerek AB kriterlerine
göre hesaplanan kamu brüt borç stoğumuz, gerekse kamu net borç stoğu oranımız
devamlı suretle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) göre düşüş gösteriyor. Şimdi
ebsohaber 46 mayıs 2008
HABER
düşüş gösteren kamu borçlarına karşılık faiz dışı fazla ve diğer
bazı kriterler de nazarı itibara alındığında faiz dışı fazla patikası
sürekli olarak değişim gösterir. İşte bu da bunun bir yansıması”
diye konuştu.
FDF 1.7’ye inecek
Açıklanan yeni program ve revize edilen rakamlara göre,
toplam kamu kesimi faiz dışı fazla oranı 2009 yılında yüzde 3,
2010 yılında yüzde 2.7, 2011 yılında yüzde 2.5 ve 2012 yılında
yüzde 2.4 olarak öngörüldü. Aynı dönemde merkezi yönetim
bütçesi tanımlı faiz dışı fazla ise sırasıyla yüzde 2.3, yüzde 2,
yüzde 1.7 ve yüzde 1.7 olarak öngörüldü. Öte yandan yeni
programda, 2007 sonu itibariyle yüzde 38.8 olan AB tanımlı
brüt kamu borç stokunun GSYH’ya oranının sonraki yıllarda da
sırasıyla yüzde 37, yüzde 35, yüzde 33, yüzde 31 ve 2012 yılı
sonunda da yüzde 30 olarak gerçekleşmesi hedefleniyor.
Özelleştirme gelirleri azalacak
Bu yıl GSYH’nin yüzde 1.2’i düzeyinde özelleştirme geliri beklenirken, bu oranın 2009’da yüzde 1’e, 2010’da yüzde
0.7’ye, 2011’de yüzde 0.5’e ve 2012 yılında yüzde 0.2’ye kadar
düşeceği öngörülüyor. Geçen yıl yüzde 38.8 düzeyinde gerçekleşen AB tanımlı kamu borç stokunun GSYH’ye oranı, orta
vadeli mali çerçevede 2008 için yüzde 37 öngörüldü. Bu oranın
2009’da yüzde 35’e, 2010’da yüzde 33’e, 2011’de yüzde 31’e
ve 2012’de yüzde 30’a kadar düşürülmesi hedeflendi.
Bu program uygulanacak
Kemal Unakıtan, IMF ile uygulanan stand-by programları
ile ilgili bir soru üzerine şöyle konuştu: “Bizden önce yapılan
programı devir aldık ve başarı ile sonuçlandırdık. Bir tane de
biz program yaptık. O da başarılı oldu. Biz ekonomi programını
öyle ele aldık ki, IMF olsa da olmasa da uygulayacaktık ve başarılı olduk. Artık 3 yıllık bütçe yapıp açıklıyoruz. Mali disiplin
devam ediyor, yapısal reformlar yapılıyor. IMF olsa da olmasa
da biz bu programı bütün ciddiyeti ile uygulayacağız. Asıl olan
siyasi iradedir.”
Yeni ekonomik programda neler var
• Kamu borç stokunun GSYH oranını yüzde 30’a indirmek.
• Mali disiplinde herhangi bir gevşeme sözkonusu olmayacak
• Bütçe açığının milli gelire oranı 2012’de yüzde 1.6 olacak.
• Özelleştirme gelirinin GSYH’ya katkısı 2012’de yüzde 0.2 olacak.
• 2008’de faiz dışı fazla 3.5 olacak.
• 2009-2012 döneminde faiz dışı fazla elde edilmesi
politikası sürecek.
• Bütçe açığının GSYH’ya oranı yüzde 1.9’dan yüzde
1.4’e düşürüldü.
• Kamu net borç stoğu yüzde 61’den yüzde 29’a düşürüldü.
• Bütçe açığının milli gelire oranı 2012’de yüzde 1.6 olacak.
• Özelleştirme gelirlerinin GSYH’ya katkısı 2012’de
yüzde 0.2 olacak
• Yatırımların önündeki engeller kaldırılacak.
• İstihdam, GAP ve mahalli idarelere pay aktarılacak.
• Enerjide özelleştirmeler önümüzdeki dönemde hızlanacak.
İzmir’in bütçeye
net katkısı 3 milyar
352.8 milyon YTL
Üç ayda sağladığı 4 milyar 326 milyon YTL’lik
bütçe gelirine karşılık, 973.2 milyon YTL bütçe
harcaması alan İzmir’in bütçeye net katkısı 3 milyar
352.8 milyon YTL oldu. Ocak-Mart döneminde bütçeye aldığından çok
veren 17 il toplam 31 milyar 413.1 milyon YTL fazla sağlarken, sağladığı gelir bütçeden aldığı harcamayı bile karşılamayan 64 il ise toplamda 4 milyar
372.2 milyon YTL açık yarattı. Merkezden yapılan
bütçe gelir tahsilat ve harcamaları da 31 milyar
414.4 milyon YTL açıkla sonuçlandı. Böylece ilk
üç ayda merkezi yönetim bütçesi 4 milyar 373.6
milyon YTL açık verdi.
Yılın ilk çeyreğinde bütçeye 47 milyar 188 milyon YTL olan toplam bütçe gelirlerinin 18 milyar
536 milyonla yüzde 39.3’ü İstanbul’dan elde edildi. Aynı dönemde 51 milyar 561.9 milyon YTL olan
toplam bütçe harcamalarından İstanbul’un aldığı
pay ise yüzde 3.7 oranında 1 milyar 920.4 milyon
YTL’de kaldı. Böylece İstanbul üç aylık dönemde
bütçeye net olarak 16 milyar 615.6 milyon YTL
aktarmış oldu.
Kocaeli üç ayda aldığı 430.9 milyar YTL’lik
harcamaya karşılık bütçeye 5 milyar 707.4 milyon YTL aktararak net 5 milyar 276.6 milyon YTL
fazla verdi. Aynı dönemde 6 milyar 529.3 milyon
YTL bütçe geliri sağlayan Ankara, 2 milyar 483.1
milyon YTL bütçe harcaması alarak net bazda 4
milyar 46.2 milyon YTL’lik katkı yaptı. Üç ayda
sağladığı 4 milyar 326 milyon YTL’lik bütçe gelirine
karşılık, 973.2 milyon YTL bütçe harcaması alan
İzmir’in bütçeye net katkısı 3 milyar 352.8 milyon
YTL oldu. Net katkı tutarında bu illeri 650.4 milyon
YTL ile Bursa, 451.6 milyon YTL ile Mersin, 289.2
milyon YTL ile Tekirdağ, 239.5 milyon YTL ile
Antalya, 169.1 milyon YTL ile Hatay, 113.3 milyon
YTL ile Zonguldak, 73.5 milyon YTL ile Muğla
izledi. Ayrıca, Eskişehir, Kırklareli, Manisa, Yalova,
Kırıkkale ve Rize’nin de aldığı bütçe harcamasından daha fazla bütçe geliri sağlayarak, net katkı
yapan iller arasında yer aldığı belirlendi.
17 il toplam bütçe gelirlerinin yüzde 84.4’ünü
yaratırken, toplam bütçe harcamalarından yüzde
16.3 pay aldı.
ebsohaber 47 mayıs 2008
HABER
Beklentilerde aşırı temkinlilik
İzmir’de
kapasite
kullanımı
düşüyor
Bu dönem firmaların istihdam gerçekleşmeleri ve 2008’in ikinci dönemine
ilişkin beklentileri de olumlu değil. Firmaların yüzde 55’i istihdamlarının aynı
kaldığını, yüzde 25’i ise istihdamlarının
azaldığını belirtti. Önümüzdeki dönem
ise istihdamın aynı kalacağını bekleyenlerin oranı yüzde 61 iken, yüzde 18’i
istihdamlarının azalacağını bekliyor.
Firmaların yüzde 72’si Ocak-Mart
2008 döneminde hiç yatırım gerçekleştirmediklerini bildirirken yine yüzde
67’si ise önümüzdeki üç aylık dönemde
yatırım yapmayı düşünmediklerini ifade
ediyor. Kredi faiz oranlarının yüksekliğinin yanısıra miktarının yetersizliği
şirketlerin yatırım yapmasını engelleyen
sebepler arasında ilk sıralarda yeralıyor.
Ayrıca küresel dalgalanmalardan kaynaklanan ve iç siyasi belirsizliklerle birleşen
olumsuzluklar da şirketlerin gelecek dönemlerde yatırım yapmasının önündeki
en büyük engellerden birini oluşturuyor.
Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu koşullardan Türkiye’nin
üçüncü büyük kentindeki özel kesim imalat sanayii de olumsuz yönde
etkileniyor. Gerçekçi olmayan döviz kurlarının artırdığı ithalat, talep
yetersizliği ve mali sorunlar nedeniyle 2008 yılının ilk çeyreğindeki
kapasite kullanım oranı geçen yılın aynı dönemine göre 4 puan azaldı.
Olumsuzlukların en çok KOBİ’leri etkilediği belirlendi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası, her üç ayda bir İzmir özel kesim imalat
sanayinin kapasite kullanımına ve İzmir’in sanayisindeki eğilimleri belirlemeye yönelik bir anket çalışması gerçekleştiriyor.
2008 Ocak-Mart döneminde Sanayi Eğilim Anketi çalışmasına 222
firmadan kullanılabilir nitelikte cevap geldi. Firmaların 10’u 5 ve daha
az işçi çalıştıran, 106’sı 6-50 işçi çalıştıran, 74’ü 51-250 işçi çalıştıran
ve 32’si 250 üzeri işçi çalıştıran şirketlerden oluşuyor. Çalışmanın örneklem yapısı, bölge sanayisi ile paralel olarak daha çok küçük ve orta
ölçekli firmaların sanayideki eğilimlerini ortaya koyuyor.
2008 Ocak-Mart dönemi Sanayi Eğilim Anketi sonuçlarına göre; ortalama kapasite kullanım oranı yüzde 58 olarak gerçekleşti. Firmaların
yüzde 55’i, yüzde 60 ve üzeri bir kapasite kullanımına sahipken, yüzde
45’i, yüzde 60’dan daha az bir kapasite kullanım oranı ile faaliyetlerini
sürdürüyor.
Ocak-Mart 2008 döneminde kapasite kullanımı Ekim-Aralık 2007
dönemine göre 2 puan ve 2007 yılının aynı dönemine göre 4 puan
azaldı.
Tüm firmaların ortalama kapasite kullanım oranı yüzde 58 olarak
hesaplandı. 50’den az işçi çalıştıran 116 firmanın kapasite kullanım
oranları ortalaması yüzde 49,5 iken, 50 ve üzeri işçi çalıştıran 106 firmanın kapasite kullanım oranı ortalaması yüzde 67,6 olarak gerçekleşti.
ebsohaber 48 mayıs 2008
HABER
Bu oranlar küçük işletmelerimizin karşı karşıya kaldığı zorlukların çok önemli bir göstergesi olarak nitelendirildi.
En yüksek kapasite kullanım oranı ile çalışan sektör; yüzde
85 ile kağıt ve kağıt mamulleri olurken, en düşük kapasite
kullanım oranı, yüzde 16 ile tütün sektöründe gözlemlendi.
Tütün sektöründeki kapasite kullanım oranının düşüklüğü ise
dönemsel etkiden kaynaklanıyor. 2007 yılı 1. döneminde de
kağıt ve kağıt mamulleri (yüzde 82) ve tütün (yüzde 32) en
yüksek ve en düşük kapasite kullanım oranına sahip sektörler
olarak karşımıza çıkıyordu.
2008’in birinci üç aylık döneminde tam kapasite ile çalışamama nedeni olarak firmaların; yüzde 37’si talep yetersizliğini, yüzde 28’i ise mali sorunları bildirdi. 2007 yılının birinci
döneminde ise bu oranlar sırasıyla yüzde 39 ve yüzde 20
olarak belirtilmişti. Talep yetersizliği bu dönem de sanayimizin
eksik kapasite ile çalışmasındaki birinci sebep olarak ortaya
çıkıyor. Bunun yanında mali sorunlar yaşayan firmaların oranlarının da geçen seneye göre oldukça fazla arttığı görülüyor.
Ocak-Mart 2008 döneminde talep yetersizliği sorununu en
büyük sorun olarak nitelendiren firmaların oranı bir önceki
döneme göre 2 puan arttı. Bu firmaların arasında iç talep yetersizliğini en büyük sorun olarak nitelendiren firmaların oranı
da geçen döneme göre 3 puan azalarak yüzde 61 oldu. Talep
yetersizliği en fazla diğer imalat sanayi, deri-kürk giyim, ağaç
mamulleri ve kauçuk sektörlerinde görüldü.
Pazar payını koruma pahasına zarar
Firmaların yüzde 28’i ise eksik kapasite ile çalışmalarının
sebebinin mali konulardaki sıkıntılar olduğunu belirtirken, sorunlarının kaynağı olarak, yüksek kredi faiz oranlarını (yüzde
29), vergi düzenlemelerini (yüzde 22), işletme sermayelerinin
yetersizliğini (yüzde 21) ve kredi yetersizliğini (yüzde 18)
gösterdi.
Tam kapasite ile çalışamama sebepleri arasında talep yetersizliğini ve mali sorunları, yüzde 12 ile hammadde yetersizliği,
yüzde 10 ile kalifiye eleman eksikliği, yüzde 7 ile enerji ve
yüzde 6 ile diğer sorunlar izliyor.
EBSO anketine katılan firmalar diğer sorunlar başlığı
altında; rekabet ve maliyetler sebebiyle kar marjlarını düşük
tutmak ve müşterilerini kaybetmemek için satış vadelerini
uzatmak zorunda kaldıklarını belirtiyorlar. Çeklerin ve senetlerin tahsilatı her gün daha da zorlaşırken, piyasadaki nakit
sıkıntısından ve nakit döngüsünün bulunmamasından dolayı
ödemeler yapılamıyor. Bunun yanında, başta Çin olmak üzere
büyük maliyet avantajına sahip ülkelerden yapılan ithalatın,
özellikle KOBİ’lerimizin üretim kapasite kullanım oranlarını azalttığı dile getiriliyor. İthalatın ucuzlaması ve malların
herhangi bir engelle karşılaşmadan kontrolsüzce ülkemize
giriş yapması kısa dönemde firmalarımızın kapasite kullanım
oranlarını etkilerken, orta ve uzun vadede özellikle ithal ikame
malları üreten firmaların piyasadan silinmelerine yol açacak
bir tehlike olarak ortaya çıkıyor.
Üretimde tablo iç açıcı değil
Ocak-Mart 2008 döneminde firmaların yüzde 30’u üretimlerinin arttığını, yüzde 45’i azaldığını ve yüzde 25’i ise aynı
kaldığını bildirdi. Bir önceki üç aylık döneme göre üretimlerinin arttığını belirten firmaların oranı 4 puan azalırken, üretimlerinin azaldığını belirten firmaların oranı 4 puan arttı. 2008’in
ilk 3 aylık döneminin firmaların üretimleri açısından olumlu
geçmediği görülüyor. Buna karşın 2008 Nisan-Haziran dönemi
için daha olumlu bir tablo çizildi. Firmaların yüzde 52’si üretimlerinin artacağını, yüzde 17’si azalacağını ve yüzde 31’i ise
aynı kalacağını bekliyor.
2008’in ilk 3 aylık döneminde 2007’nin son çeyreğine göre
satışlarının arttığını belirten firmaların oranı 5 puan azalarak yüzde 33, azaldığını belirten firmaların oranı ise 1 puan
artarak yüzde 44 oldu. Geçen senenin aynı dönemine göre ise
arttığını belirten firmaların oranı 9 puan azalırken azaldığını
belirten firmaların oranı 6 puan arttı. 2007’nin ilk döneminden
itibaren firmaların satışları açısından oldukça olumsuz yönde
bir eğilim olduğu dikkatleri çekti.
Firmaların yüzde 62’si hammadde fiyatlarının, yüzde 81’i
ise birim maliyetlerin arttığını belirtirken, sadece yüzde 36’sı
satış fiyatlarının arttığını bildirdi. Hammadde fiyatlarındaki ve
birim maliyetlerdeki artışların bu dönemde de durgun iç talep
ve rekabet nedeniyle satış fiyatlarına yansıtılamadığı ortaya
çıkıyor. Firmaların kar marjlarının 2008 yılının ilk çeyreğinde
önemli ölçüde azaldığı görülüyor.
ebsohaber 49 mayıs 2008
ANALİZ
Dünya krizi ve Türkiye
ekonomisinde tehditler
ABD’de baş gösteren, tüm dünyaya yayılan ve depresyona
doğru evrilen çalkantıdan önce, Türkiye ekonomisi 2002-2006
döneminin hormonal, çarpık büyümesinin ardından 2007’de inişe
geçmişti bile. 1998’den itibaren önce gevşek sonra sıkılaşan bir
biçimde IMF ile birlikte dizayn edilen ekonomi rotası, Türkiye’yi
2001’de tarihinin en derin krizine sürüklemişti. Krizden çıkış için
Kemal Derviş yönetiminde IMF’nin kredileri ve reçeteleriyle şekillendirdiği yol haritası, AKP iktidarınca da kullanılmıştı. Ama bu
sürede yaşanmış görünen büyüme süreci, sorunları aşılmış göstermiş, oysa sadece ertelemiş ve kırılganlığını artırarak 2007’de yeni
bir tıkanmaya taşımıştı.
2001 krizi sonrası girilen büyümenin omurgası, ucuz tutulan
dolar kuru ile artan ölçüde Asya’dan ithal girdi sağlayıp bunu
ucuzlatılmış işgücü ile Türkiye’de son ürün haline getirip AB’ye
ihraç etme ekseni üstüne kurulmuştu. “Asyalaşma”da denilen bu
yoksullaştırıcı süreç, kar marjı düşük ve tek kozu düşük reel ücret
olduğu için Türkiye ekonomisiine sermaye birikimi sağlayamamaktadır. Bu dönemdeki şans faktörü de, büyüme için gerekli dış
kaynağın, likidite bolluğu yaşayan bir dünya konjonktüründen
sağlanabilmesidir.
Ancak bu yoksullaştırıcı büyüme, bir süre sonra hem emeğin
dirnmeye başlaması hem de Asya rekabetinin ezici baskısı altında
tükenme noktasına gelmiştir. Bu noktaya gelinceye kadar da çok
ciddi bir cari açık, çok ciddi bir özel sektör borç yükü, yabancı
sermayeye çok ciddi bir varlık devri gibi maliyetler ödemiştir. Dahası, çok ciddi bir anti-sosyal devlet uygulamasına yol açan mali
disiplinlere rağmen enflasyon canavarını da yeniden uyandırmış,
işsizliği azdırmış, tarımı çökertmiştir.
Bütün bu müflis politika mirasının üstüne bir de dünya krizinin
sert rüzgarları ve siyasetteki gerilimin negatif etkileri eklenmiş ve
endişe verici bir döneme girilmiştir.
Bu müflis dönemin çıktılarını göstergelerle özetleyelim.
Tarım
Sanayi
Hizmetler
GSYİH
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
100
94,3
101,2
93
101,7
99,5
102,1
108,9
110,2
102,2
100
95,4
101,4
92,1
96,3
103,8
116,1
126,2
139,1
146,6
100
97,9
104,7
101,3
107,8
113,7
124,3
134,9
143,1
151,5
100
96,6
103,2
97,3
103,3
108,7
118,9
128,9
137,8
143,9
4,9
5,2
4,7
Ort. Büy. % 1,2
ebsohaber 50 mayıs 2008
ANALİZ
Yeni milli gelir serisi dikkate alındığınnin büyümeyi artırmadığı anlaşılmaktadır.
da, 1998’den 2007’ye ekonominin yıllık
Gelen yabancı sermayenin büyümeyi
Dünya ekonomisindeki iniş önceortalama 4,7 oranında büyüdüğü, ortalama
sinde göstergeleri bozulmaya baş- hızlandırmak yerine banka-şirket, emlak
en yüksek büyümenin yüzde 5,2 ile hizlayan Türkiye ekonomisinin global alarak varlık ele geçirdiği anlaşılmaktadır.
metlerde yaşandığı görülüyor. Sanayideki
Ayrıca artan ölçüde faiz ve kar transferleri
kriz ile bunalımı artacak. Dünya
büyüme yıllık yüzde 4,9 oranında kalırken
ile kaynak çıkışı yaşanmaktadır. Nitekim,
ekonomisi 30 yıldır tekliyor.
tarımın en kötü durumda olmduğu ve üç
yıllık çıkışların ortalaması 10 milyar doları
negatif yıl yaşadığı yıllık büyümesinin de
bulmuştur.
yüzde 1,2’de kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu yapı sermaye birikimini artıramaz olmuştur. Gayri Safi
Sanayide tıkanma 2007’de başlamıştır. 2007 yılının ilk çeyreSabit Sermaye birikiminin GSMH'ye oranı yüzde 19’lardadır ve
ğinde, sanayi sektörü katma değeri yüzde 10,2 büyümüştü. An1990'lardaki düzeyinin gerisine düşmüştür. 2001 krizi sonrasında
cak, ilk çeyrek sonrasında sanayi sektörü üretiminin yavaşlamaya
Türkiye’deki sermayedarlar, dışarıya karşı bütün rekabet güçleribaşladığı görüldü. İkinci çeyrekte yüzde 4 artan sanayi sektörü
ni, işsiz ve örgütsüz düşmüş emeğin kaba sömürüsünden almış,
üretimi, üçüncü çeyrekte yüzde 4,3 olarak belirlendi, son çeyrekteknolojik bir dönüşüm gerçekleştirilememiş ve bu kaba emek
teki büyümesi ise yüzde 3,6’ya gerilemiş görünüyor
sömürüsü ile artık ileriye gidilemeyeceği görülmeye başlanmıştır.
Tıkanmanın bir başka göstergesi hanehalkı borçlanmalarındaki
2006’da sanayi kesimi yüzde 5.8 büyürken, milli gelir, inşaat
yavaşlama, batık kredilerde artış ve beklenti anketlerindeki negatif
kesiminin katkısıyla yüzde 6 büyümüştü. 2007’de sanayi kesimi
eğilimlerde görülmektedir.
büyümesi yılın tamamında yüzde 5.4'e düştü.
Tüketici kredisi ve kredi kartı harcaması kışkırtmalarıyla özel
2007 yılının ilk çeyreğini takiben ihracat miktar artışının yavaşlatüketim
artışlarına dayalı talep genişletilmiş, ancak burada da
maya başlamasıyla, sanayi sektöründe de üretim hız kesti.
deniz kısa sürede tükenmenin eşiğine gelmiş ve ihracattaki tekleTarım sektörü 2006’da yüzde 1.3 büyüme gösterirken
2007’nin tamamında yüzde 7,3 küçüldü. Kuraklığın yanısıra tarım melerle birlikte kronik durgunlaşma belirtileri ortaya çıkmıştır. Tüketici kredisi talepleri ve bankaların arzları düşmeye başlamıştır.
girdilerindeki fiyat artışları ile baş edemeyen tarımdaki çözülme,
Bankaların takipteki alacakları düzenli olarak artıyor. 2008
küçülmede önemli bir etken oldu. Bunun 2008’de de sürmesi
Ocak sonunda bu rakam 10,5 milyar YTL’ye çıktı. Batık kredilerin
bekleniyor.
2006’nın ana motoru olmayı üstlenmiş olan inşaat da 2007’de yaklaşık yüzde 30’u ailelerin kullandığı tüketici kredisi ve kredi
kartı borçlarından oluşuyor.
yavaşladı. İnşaat 2006’da yüzde 18,5 büyümüştü, 2007’nin
Merkez Bankası’nın aylık beklentileri ölçtüğü beklenti anketlebüyümesi yüzde 5’e düştü. İnşaattaki tempo düşüşünün 2008’de
ri
iyi
sinyaller vermiyor, beklentilerin kötüleştiğini ortaya koyude sürmesi çok muhtemel. Özellikle dünya krizinin getireceği
yor.
Buna
göre, reel kesim güven endeksi 2007 ortalarında aşağı
daralmanın öncelikle bu sektörü vurması bekleniyor.
seyrettikten sonra yeniden iyileşmedi. Tüketicilerin geleceğe dair
güvenleri ise azalıyor.
Dış kaynak girişi yetmiyor
Reel kesimin güveni 2007 nisan ayında 100 üzerinden
Türkiye, son yıllardaki büyümesini ağırlıkla dış kaynak girişi
119.5
idi. 2008 mart ayında 105.4 olmuştu. Bir ayda 2.2 puan
ile gerçekleştirdi. İlk yıllarda sıcak para lokomotif güçtü. Dış
daha
eksildi.
Nisan ayında 103.2’ye düştü.Merkez Bankası her
kaynak girişinde son yıllarda sıcak paranın ağırlığı azaldı, doğruay
imalat
sanayiinde
durum tespiti yapıyor. Sanayicilerin geçen
dan yabancı sermaye girişleri önem kazandı. Türk bankalarının,
3
aylık
dönemdeki
üretim
konusunda bekleyişleri geçen yıla
sigorta şirketlerinin yabancılarca alınması, Telekom’un özelleştirgöre
kötü
durumda.
Toplam
siparişlerin azalacağını söylüyorlar.
mesi, başka Türk firmalarına yabancı ortak gelmesi, varlık satışları
Yatırım
konusunda
geçen
nisan
ayında 121.1 olan güven endeksi
ile dış kaynak girişi 2005’te 44 milyar dolara, 2006’da 46 milyar
bu
nisan
ayında
100.7’ye
gerilemiş.2007
temmuz ayında 98.25
dolara yaklaştı, 2007’de ise 50 milyar dolara yaklaştı.
olan
Tüketici
Güven
Endeksi,
yıl
sonunda
93.89’a inmişti. 2008
Ancak, kaynak girişi artık büyümeye yeterli bir tempo kazanyılı
başından
itibaren
devamlı
gerileme
gösterdi
ve Mart ayında
dıramıyor.
81.96 oldu.
2007 yılındda 50 milyar dolara yaklaşsa da dış kaynak girişi-
BÜYÜME, SERMAYE GİRİŞİ VE KAYNAK KAYBI
GSMH
2000
7,4
FAİZ VE KAR TRANS.
Sermaye Girisi
(Net Milyon $)
Faiz
6.923
6.299
(Büyüme,%)
Kar Transferi
TOPLAM
539
6.838
7.753
(Milyon $)
(Milyon $)
2001
-7,5
-16.684
7.134
619
2002
7,9
414
6.402
638
7.040
2003
5,8
11.612
6.987
816
7.803
2004
8,9
18.773
7.148
1.138
8.286
2005
7,4
45.336
8.033
1.451
9.484
2006
6,1
42.518
9.346
1.716
11.062
2007
4,5
49.449
10.808
2.459
13.267
2008 dünya ekonomisinde “iniş” ve Türkiye
Dünya ekonomisindeki iniş öncesinde göstergeleri bozulmaya
başlayan Türkiye ekonomisinin, global kriz ile birlikte bunalımı
artacak. Dünya ekonomisi son 30 yıldır tekliyor. 1974-75 daralmasını, 1979-80’deki daralma izlemişti. 1984’teki Latin Amerika
borç krizinin arkasından 1987’deki New York borsasının çöküşü
gelmişti. Ardından, 1990-91’de yeniden bir ekonomik daralma
yaşanmış, bunu 1994 Meksika “tekila krizi” izlemişti. 1997 Asya
ve 1998 Rusya krizlerinden sonra depremin etkisiyle 1999’da
Türkiye ekonomisi negatif büyüme yaşamış, ardından da 2000
sonu ile 2001’de tarihinin en derin krizlerini yaşamıştı. Aynı yıl
ebsohaber 51 mayıs 2008
ANALİZ
Arjantin’de de mali çöküş ve kriz yaşanZayıf halka: Cari açık
mış, ABD’de de“yeni ekonomi” çökmüşTürkiye ihracatının yarısından
Dünya krizi karşısında Türkiye ekonotü. Şimdi, daha büyük ve global bir kriz
fazlasını Euro bölgesine yapıyor.
misinin olası hasarının büyüklüğünü beyaşanmaya başlandı.
Buna karşılık ithalatın yüzde 36’sı lirleyecek en önemli unsur, en zayıf halka
Dünya ekonomisinin bütün derin
Euro ile.. Dış borçlanın da yüzde
durumuna gelen cari açık. Hızla büyüyen
krizleri bir depresyonu getirir. Sermaye
dış ticaret açığının, diğer döviz kazandırıcı
35’i Euro üstünden..
büyük ölçüde atıl kalır, üretim ve yenifaaliyet gelirleri ile kapatılamayan kısmı
den üretim daralır, birkaç çeyrek üst üste
cari açığı 2007 sonunda 39 milyar dolara
negatif büyümeler yaşanır. Haliyle işsizlik artar ve reel gelirler
çıkardı. Yeni milli gelir serisi ile makyajlansa da Türkiye, cari
düşer. Eldeğiştirmeler, satınalmalar, büyükbalığın küçüğü yutması açık/milli gelir oranı yüksek birkaç ülkeden biri. 2006’da büyüme
böyle dönemlerde hızlanır. Devlet, krize müdahaleye çağrılır,
yüzde 6,1, cari açık/milli gelir oranı yüzde 6,1 olarak açıklandı.
maliye politikaları ile krizin etkisini hafifletmeye çalışır, kamusal
2007’de büyüme oranı yüzde 4,5 dolayına düşmesine karşın cari
kaynaklar sosyal harcamalardan kriz giderici alanlara kaydırıldığı
açığın milli gelire oranının yüzde 5,7’de kalması dikkat çekiiçin toplum ikinci bir yoksullaşmaya maruz kalır.
ci. Bu, daha düşük büyümeye karşın döviz ihtiyacı azalmamış
Şimdi dünya bütün bunları yaşamanın eşiğinde: ABD ekonoanlamına gelmektedir. Cari açığın finansmanının kriz koşullarında
misi 2007 yılının ilk üç çeyreğinde sırasıyla yüzde 1,5, yüzde 1,9
nasıl mümkün olacağı ve maliyeti ise endişe verici bir durumdur.
ve yüzde 2,8 oranlarında büyümüştü. Son çeyrek büyümesi, yıllık
bazda yüzde 2,5 olarak açıklandı. Enflasyon yükselişte, 2007 için
Dış borçlanmada tehlike
yüzde 4’ü geçti.İşsizlik yüzde 5’i geçti.
2001’de 110 milyar dolar dolayında olan dış borçlarda ağırlıkCari açık ve bütçe açığı önemli boyutta: ABD ekonomisindeki lı borçlanan da kamu kesimi idi. 2002 sonunda kamu, toplam dış
durgunluk ihtimali ve buna ek olarak ham petrol, gıda ve ana me- borç stokunda yüzde 50 pay sahibiydi ve Merkez Bankası ile birtal fiyatlarına ilişkin belirsizlikler Avro bölgesi büyümesi üzerinde
likte dış borçların yüzde 67’si “resmi” nitelikteydi, özel sektörün
bölge dışı etkenlerin yarattığı risk algılamasını artırmış bulunuyor.
dış borç yükü ise yüzde 33 idi. Devlete yatırım yaptırılmayarak
Enflasyon AB de de çıkışta. Durgunluk belirtileri arttı: Japonya,
dış borç ihtiyacı da azaltıldı ama dünyadaki likidite bolluğunun
ABD’de olanları biraz ihtiyatlı yaşayarak karşılamaya çalışıyor,
kışkırtmasıyla özel sektör hızla borçlandı. Döviz kurunda yukarı
tedbiri elden bırakmıyor. Japonya ekonomisi üçüncü çeyrekte
doğru bir ani sıçrama olmayacağ ına güvenen ve dış piyasalardaki
yüzde 2 oranında büyüdükten sonra son çeyreği 1,8 ile biraz
faizlerin içeriye göre düşüklüğünü fırsat sayan bankacılık dışı özel
geride kapadı. enerji fiyatları artışının süreceğine yönelik beklenkesim, çoğu büyük sanayi firması dışarıdan hızla borçlandı. 2007
tiler, tüketici enflasyonunun artmaya devam edeceği beklentisini
sonunda 247 milyar doları bulan dış borç stokunda banka ve özel
güçlendiriyor.
firmaların payının yüzde 64’e yaklaştı. Borçlu firmaların, artan
IMF, üçüncü kezdir büyüme tahminlerini değiştiriyor: IMF,
kurla birlikte yaşayabilecekleri ödeme güçlükleri, hızla banka
krizin ABD’ye özgü değil, küresel olduğunu vurguluyor.. Dolayısistemini de etkisine alabilecek.
sıyla sadece ABD’ye özgü önlemler yetersiz kalacaktır. Batı’daki
kredi krizi, düşük faiz ortamından yararlanıp dış açığını finanse
Yabancı hakimiyetinde artış
etmiş Türkiye gibi ülkeleri bir hayli sarsacak. IMF, Batılı banYabancıların Türkiye içindeki kontrol güçleri pekişti. Üç
kalara tüm aktiflerini (gelişmekte olan ülkeler dahil) toparlayıp
kanaldan kurulan yabancı hakimiyetinin Türkiye üstünde yarattığı
öz-kaynaklarını güçlendirmesini öğütlüyor. IMF’nin kısa vade için “dış yükümlülük” tutarı Merkez Bankası verilerine göre, 2002
ikinci bir önerisi de bilgi aktarımın şeffaflaşması ve kolaylaşması.
yılında 148 milyar dolar iken 2007’nin 9 ayı itibariyle 447,5 mil-
Dıştan etkilenme
Türkiye’nin dış krizden etkilenme riski, son yıllarda artan ekonomik entegrasyon nedeniyle daha da arttı. Dünya ekonomisiyle
bütünleşme dış ticaret, dış yatırım yoluyla katlandı. 2000-2007
arası ihracatın milli gelire oranı yüzde 10’dan yüzde 16’ya çıkarken ithalatın payı da yüzde 20’den yüzde 25’e çıktı. İhracatın
ithalatı karşılama oranı da yüzde 51’den yüzde 63’e çıktı.
Enflasyon
Global krizle birlikte Türkiye’deki göstergeler biraz daha kötüleşmeye başladı. Bu arada Türkiye’nin yaşadığı AKP’yi kapatma
davası da ek bir siyasi risk ortaya çıkardı. Enflasyon yeniden iki
haneye doğru hareketlendi. Gıdadaki yıllık artışlar yüzde 13’ü
geçmiş durumda. Dünya gıda ve enerji fiyatlarındaki artış, ek
maliyet enflasyonları taşıyacak
yar dolara ulaştı. Böylece, 2004’te Türkiye milli gelirinin yüzde
71,5’i tutarında görünen yabancılara ait yatırım ve kredilerin tutarı
2007’ye gelindiğinde yüzde 98’e kadar çıkmış görünüyor. Global
krizde bu hakimiyet artabilir ve el değiştirmeler hızlanabilir.
AB’de tıkanma
Türkiye ekonomisinin daha çok AB ile bütünleşmiş olması,
global krizden AB’nin nasıl etkileneceğini daha önemli kılıyor.
Türkiye’nin ihracatının yarısından fazlası Avro bölgesine yapılıyor, buna karşılık ithalatın yüzde 36’sı ile Avro ile. Dış borçlanmanın da yüzde 35’i Avro üstünden. AB, ihracat talebini azaltır
ve turist girişi düşerse Türkiye çok olumsuz etkilenir. IMF’ye göre
Avrupa’nın “Yükselen Pazar” niteliğindeki ülkeleri krize rağmen
yüzde 5 dolayında büyümeye devam edebilecek ama Almanya,
Fransa, İtalya ve İspanya gibi Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde
2008’den itibaren ciddi bir ekonomik yavaşlama yaşanacak.
ebsohaber 52 mayıs 2008
HABER
Küresel ısınmaya dikkat
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
geçen senenin çok gerisindeyiz” dedi.
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, küresel
İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
ısınmanın riskleri yanında fırsatları da
küresel ısınma ve kuraklık konusunda çok
Taşkın, küresel ısınmanın risklerle
ortaya çıkardığını belirterek bunların
önceden tedbir alarak çalışma başlattıklabirlikte fırsatları da beraberinde
değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
getireceğini belirtirken, sektörlerin rını belirten Başkan Kocaoğlu, 2006 yılınEge Üniversitesi İktisadi ve İdari
da yağışların az olmasından sonra İZSU’da
yeniden yapılanmasını önerdi.
Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda
da suyla ve küresel ısınmayla ilgili bir kriz
düzenlenen “Küresel Isınma: Ekonomik,
birimi kurduklarını ve projeler ürettiklerini
Politik ve Sosyal Etkiler” konulu 11. Uluslararası İktisat Öğrenci- bildirdi. İzmirlileri su tasarrufu yapmaya çağırdıklarını hatırlatan
leri Kongresi’nin açılışına katılan Taşkın, küresel ısınmaya karşı
Kocaoğlu, halkın da üzerine düşeni yaparak yaklaşık yüzde 10
akıllı ülkelerin tedbirler aldığını belirterek, küresel ısınmadan
oranında tasarruf sağlayarak Türkiye’ye örnek olduğunu açıkladı.
tekstil, tarım, hayvancılık, turizm dahil birçok sektörün etkilenKenti zor bir yaz mevsiminin beklediğini ifade eden Başkan
diğini kaydetti. “Bize birşey olmaz” mantığının terkedilmesini
Kocaoğlu, tasarruf yaparak bu süreci başarıyla atlatabilecekleisteyen Taşkın, küresel ısınmanın ileri vadede getireceği değişim- rini kaydetti. Aziz Kocaoğlu, “Baraj kapasiteleri mevsimlerden
lere uygun olarak sektörlerin de üretim planlamalarını yeniden
dolayı yetersiz durumda. Bu durumu yeraltı sularıyla, dinlendirgözden geçirmeleri, ulusal ve uluslararası pazarlardaki trendleri
diğimiz kuyuları devreye alarak yeni kaynaklarla ve hep birlikte
değerlendirmeleri gerektiğini anlattı.
tasarruf yaparak atlatabiliriz. Bu sayede bu yazı başarılı bir şekilDünyanın gelişmiş ülkelerinin kutuplarda bile yıllardır araşde geçirebiliriz. İşimizin zor olduğunun farkında olmamız lazım.
tırmalar yaptığını hatırlatan Tamer Taşkın, “Buzullar eridikten
Eyleme geçmek ve tasarruf yapmak zorundayız” diye konuştu.
sonra dünyanın bazı bölgelerinin sular altında kalacağı konuşuluyor. Ancak eriyen buzulların altından da yeni toprak parçaları
“Yağmur suyu tutulmalı”
ortaya çıkacak. Dünyanın yeni oluşacak haritasındaki zenginlikYağmur sularının da kontrol altına alınması ve israf edilmeler değerlendirilebilecek” dedi.
mesi gerektiğini vurgulayan Başkan Kocaoğlu, “Yapmamız gereken şey, kente yağan yağmuru denize bırakmamak. Bu konuda
Suyumuz az tasarrufa devam
ne gerekiyorsa yapılmalı. Küçük göletlerle bu yağmur suları
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, küresel
tutulabilir. Gölet yapmak, belediyenin sorumluluk alanında olan
ısınmanın tehlikelerine dikkat çekerek, herkesi duyarlı olmaya
bir iş değil. Ama belediyelerin işi yerelde kalkınmayı sağlamak
ve üzerine düşen görevi yapmaya çağırdı. Beklenen yağmurların olduğu için biz bu çalışmayı yaptık. Doğançay’daki göletin
olmaması nedeniyle baraj kapasitelerinin düştüğünü söyleyen
çevresini ağaçlandırarak burayı mesire alanı haline getireceğiz.
Kocaoğlu, “Tahtalı Barajı’nın kapasitesi 320 milyon metreküp.
Susuzlukla bu şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Tüm
Geçen sene bu zamanlar, yaklaşık 126 milyon metreküp su varhemşehrilerimizden her zaman olduğu gibi tasarruf yapmaya
dı. Şu anda ise barajda yaklaşık 75 milyon metreküp su var. Yani devam etmelerini istiyorum” dedi.
ebsohaber 53 mayıs 2008
GÖRÜŞ
Vergi nedir?
“Bir angaryadır kuşkusuz”. Bunu ben
gibi transfer harcamalarının, piyasa ekonomisi
söylemiyorum, Henry Laufenburger “Vergiler
koşulları içerisinde faaliyet göstermesi gereken
Tarihi” adlı eserinde bu teşhisi yapıyor. “Yaiktisadi kuruluşların zararlarını kapatmak,
şasın Vergi” adlı bir yayında ise “Vergi nahoş
geniş anlamda kamusal faaliyetin gerektirdiği
bir şeydir. Zira yükümlü tarafından her şeyden
harcamalar içerisinde düşünülmeli midir?
önce bir zorlama olarak hissedilir” tespitinde
Siyasi iradenin bu soruya cevabı “evet”tir.
bulunuluyor.
Hal böyle olunca, kendisini rahmetle andıRoma döneminde, arazi ve kelle esasına
ğım Prof. Halil Nadaroğlu’nun vergi tanımındayalı olanların yanı sıra her türlü alım satım
daki “geniş anlamdaki kamusal faaliyetlerin
üzerinden %1 oranında alınan “centesimum
gerektirdiği harcamalar” ibaresinin yerine
rerum venalium” modern anlamda devletin
“yönetenlerin uygun gördüğü harcamalar”
Şaban Erdikler
www.erdikler.com
hükümranlık hakkına dayalı ve zorunlu olarak
ibaresini kullanmak daha doğru olacak gibi
alınan vergilerin ilk örneklerinden birisidir.
geliyor.
Zamanla vergi, cebri niteliğini kaybederek
Oran ve tutar olarak kabul edilemez, ödetebanın krala ve özellikle derebeyine kendi
nemez boyutlara ulaşan vergiler de elbette
rızasıyla yaptığı bir yardım niteliğini kazanYönetenlerin kamu gideri tanımı
kayıp ve kaçakları beraberinde getiriyor. Acı
maya başlıyordu. Bu durum XIV’üncü Louis’e
yoldan en yüksek oranlı verginin, en çok hasıiçinde görmeyi tercih ettiği harkadar böyle devam etti. XVII’nci yüzyıl, vergilatı sağlayan vergi olmadığı öğreniliyor. Ülkecamaların bir sınırı olmayınca,
lerin yeniden devlet otoritesine dayalı zorunlu
nin uzun vadeli çıkarları, stratejik öncelikleri,
verginin de sınırsız olarak alınmaödeme niteliği tekrar ortaya çıktığı bir dönem
bir veya birkaç yılın bütçe açığının kapatılsı gereği doğuyor.
olmuştur.
ması veya makul düzeylerde tutulması adına
Bugün artık, verginin devletin hükümfeda ediliyor. Yüksek vergilerin uyuşturucu
ranlık hakkının bir gereği ve sonucu olduğu,
etkisi, önce veri idaresinde kendini gösteriyor.
devletlerin uluslarüstü kuruluşların göstermiş olduğu bunca gelişmeye
Orta ve uzun vadeli çıkarlara aykırı olduğu, bilinen ülkemizin geleceği
rağmen vergi alma haklarını kıskançlıkla koruduklarını görüyoruz.
bakımından geliştirilmesi gereken sektörleri güdük, kısır bırakılırken, bu
Böyle bakınca, aslında vergiden değil algıdan bahsetmek daha
sektörlerin gelişmesine yardım edecek vergi indirimleri yol açacağı bütdoğru olur.
çe açıkları nedeniyle gerçekleştirilemiyor. Bu durumun bariz bir örneği
Verginin tanımı Prof. Halil Nadaroğlu’nun eserinde “vergi, devletin
olarak fosil yakıtların yerine daha temiz bir çevre yaratacak, yenilebilir
veya devletten aldığı yetkiye dayanan kamu tüzel kişilerinin geniş anenerji kaynakları olarak nitelendirilen biodizel, biyoetanol gibi sektörlelamdaki kamusal faaliyetlerinin gerektirdiği harcamaları karşılamak ya
rin vergi yoluyla cezalandırmasını gösterebiliriz.
da kamusal görevlerinin gereklerini yerine getirmek amacıyla ve yasal
Öte yandan yüksek vergilerin yol açtığı vergi kayıp ve kaçakları,
esaslara uymak kaydıyla hukuki cebir altında, özel bir karşılık vaadi
vergi ödeyenler bakımından da uyuşturucu etkisi yapıyor. Bir kere verolmaksızın geri vermemek üzere gerçek olmayan kişilerden aldıkları
gisiz kazancın keyfine varılınca, bu sahte cennet algılamasının sürmesi
para tutarlarıdır” şeklinde yapılmıştır.
aşkına, irrasyonel kararlar ve uygulamalar atalet ve basiretsizlik, homo
Anayasamızın 73’üncü maddesinde ise “Herkes kamu giderlerini
economicus tanımına aykırı davranışlar birbirini izliyor.
karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür” hükBütün bunların ülkenin geleceğini kararttığını artık anlamak lazım.
mü yer almaktadır.
Bu kısır döngüyü nasıl kıracağız? Gönüllü uyumu nasıl sağlayacaAnayasa hükmünde de, hocaların hocası Prof. Halil Nadaroğlu’nun
ğız? Elbette daha güçlü bir idare, daha sıkı bir denetim, herkesin mali
tanımında da üzerinde durulması gereken ilk kavram kamu gideri;
gücüne göre vergi ödemesini sağlamakta kullanılabilir tekniklerle, ama
kamusal faaliyetlerin gerektirdiği harcamalardır.
bundan önce bir ruh ve anlayış birliğine, yeni bir sözleşmeye gerek yok
Yönetenlerin kamu gideri tanımı içerisinde görmeyi tercih ettiği
mu?
harcamaların bir sınırı olmayınca, verginin de sınırsız olarak alınmaBurada da ilk adımı devlet atmalıdır. Devlet, tartışmalı kamusal
sı gereği doğuyor. Ayağını yorganına göre uzatmak yerine, yorganı
faaliyetin sınırlarını mümkün olduğunca tanımlamak ve bu harcamalaorasından burasından çekiştirerek uzatmak tercih ediliyor. Bu durumda
rın hesabını şeffaflıkla verebilecek konuma kendisini getirebilmelidir.
da telefon görüşmelerinden, benzinden, elektrikten, içeceklerden alınan Bundan sonra vergi verenlerden tanımlanmış, sınırları açık bir şekilde
vergilerde dünya rekorları kırıyoruz.
çizilmiş kamusal faaliyetleri için vergi istemelidir. Böyle bir analiz yapılKamu giderlerinin tanımı içerisine nelerin girdiği hususunun elbette
dığında Türkiye’de yıldan yıla artan vergi yükünün önemli bir kısmına
yasalarla belirlenmesi gerekir. Ancak diğer birçok konuda olduğu gibi,
gerek olmadığı ortaya çıkacak ve vergi oranlarında önemli indirimler
bu konuda da yasaların gereken netlik ve açıklığa sahip olmaması,
yapılması imkânı doğacaktır kanısındayız. Ekonomik ve sosyal marjinal
popülist yaklaşımlar, siyasi iradenin oy deposu olarak gördüğü kitle ve/
yararı tartışmalı girişimler, projeler, popülist tutum ve yaklaşımlarla
veya sektörlere yapılan transferler geniş anlamda kamusal faaliyetin
kaynak israfına yol açınca, insanların bir şeyler üreterek geçinmelerini
gereği içinde kalabilmekte ve vergi bu tür faaliyetlerin finansmanı için
sağlayacak önlemler yerine, sadaka ve ianelerle yaşamaya alıştırılınca
de kullanılabilmektedir. Belediyelerin futbol kulübü kurması, kimin
bu sadaka ve ianelerin finansmanını temin etmek zorunda bırakılantarafından hangi kriterlere göre belirlendiği belli olmayan kişi ya da
lar da ister istemez niye ben, niye bu kadar çok sorusunu kendilerine
kurumlara kömür dağıtması, burs vermesi, devlet yardımında bulunması soracaklardır.
ebsohaber 54 mayıs 2008
GÖRÜŞ
Veraset ve İntikal Vergisi kaldırılıyor (mu?)
metlerin değerine göre kademelendirme
Hazırlanan bir kanun tasarısı ile 1959
yapılmaktadır.
yılından beri uygulanmakta olan 7338
Veraset yoluyla intikallerin vergi
sayılı “Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu”
dışına çıkarıldığından Veraset ve İntikal
yürürlükten kaldırılarak tarihe karışıyor.
Vergisi Kanununda yer alan istisnalar da
Bilindiği üzere Veraset ve İntikal
güncellenerek Gelir Vergisi Kanunu’na
Vergisi’nin iki ana konusu bulunmaktadır.
aktarılmaktadır.
Bunlardan birincisi miras yoluyla miPara ve mal üzerine yarışma ve çekiliş
rasçılara intikal eden servet unsurlarının
düzenleyenler ile spor müsabakaları ve at
vergilendirilmesi,
yarışlarına dayalı müşterek bahis düzenDiğeri ise karşılıksız olarak (bağış,
Tayfun Şenol
leyen gerçek ve tüzel kişilerin, ödedikleri
hibe, ikramiye vb) yollarla el değiştiren
tayfun@alternatifymm.com
ikramiyelerin Gelir Vergisi Kanunu’nun
servet unsurlarının vergilendirilmesidir.
103 üncü ve 104 üncü maddelerine göre
Günlük hayatta çok sık karşılaşılmayan bu verginin toplam vergi gelirleri
Veraset vergisinin kanunla birlikte stopaj suretiyle artan oranlı olarak vergilendirilmesine ve bu gelirler için şahıslar
içerisindeki payı da son derce düşüktür.
kaldırıldığını fakat ivazsız intikal2006 yılı toplam vergi gelirleri
lerin Gelir Vergisi içinde yapılacak tarafından ayrıca beyanname verilmemesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
151.271.701.000 YTL iken Veraset ve
düzenlemelerle vergilendirilmeye
Böylece, uygulama son derece basit
İntikal Vergisi tahsilatı 121.964.000 YTL
devam edileceğini söyleyebiliriz.
hale getirilmiş olmaktadır.
olarak gerçekleşmiştir.
Miras suretiyle intikal eden servet un2007 yılında ise toplam vergi gelirleri
171.094.564.000 YTL olurken Veraset ve İntikal Vergisi tahsila- surları vergi kapsamı dışına çıkarılırken yaygın olarak ödenen
ikramiyelerde eskiden olduğu gibi stopaj zorunluluğu devam
tı 136.442.000 YTL olmuştur.
ettirilmektedir.
Gerçekleşen vergi gelirleri içindeki Veraset ve İntikal
Gelir Vergisi Kanununa eklenmesi düşünülen Mükerrer 82.
Vergisi’nin toplam payı % 0,008 (onbinde sekiz) seviyesindemaddeye göre Veraset yoluyla vaki olanlar hariç olmak üzere,
dir.
herhangi bir suretle karşılıksız olarak intikal eden iktisadi kıyBu verginin kendi içindeki dağılımına baktığımızda ise
metlerin;
ağırlığının verasetten (mirastan) alınan vergiler değil, ivasız
1.000.000 YTL’ye kadar olan kısmının yüzde 50’si,
intikallerden (hibe ve ikramiyeler) alınan vergiler olduğunu
1.000.001 YTL ile 5.000.000 YTL arasındaki kısmın
görmekteyiz.
Tasarı ile mali açıdan getirisi son derece az olan veraset yo- yüzde 60’ı,
5.000.001 YTL ve üzerindeki kısmın yüzde 70’i,
luyla intikallerden alınan verginin kaldırılması, ivazsız suretle
intikalin gerçekleştiği takvim yılında hak sahibinin geliri
vaki intikallerin ise Gelir Vergisi Kanunu kapsamına alınarak
sayılacaktır.
gelir vergisine tabi tutulması amaçlanmaktadır.
Aynî intikallerde, intikal eden iktisadi kıymetlerin değeri
Aslında yapılan, vergi yükünü azaltan bir yenilikten ziyaVergi Usul Kanunu’nun değerleme hükümlerine göre tespit
de, vergileme tekniğiyle ilgili bir düzenlemeden ibarettir. Bu
edilecektir.
durumda veraset vergisinin kanunla birlikte kaldırıldığını fakat
Vergiye tabi olmayacak intikaller ise şunlardır:
ivasız intikallerin Gelir Vergisi içerisinde yapılacak düzenlemeElde edilen hibe veya ikramiyenin 2.500 YTL’yi aşmayan
lerle vergilendirilemeye devam edileceğini söyleyebiliriz.
kısmı.
Buna göre, “karşılıksız intikallerin gelir sayılan tutarı” gelir
Kamu kurum ve kuruluşları, sosyal güvenlik kurumları,
vergisine tabi yedi gelir unsurundan “sair kazanç ve iratlar”
mahallî idareler, siyasi partiler, Bakanlar Kurulunca vergi
altında vergiye tabi tutulmaktadır.
muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler
Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen madde ile bu gelir unsuru
ile kamunun istifadesi için ilim, araştırma, eğitim, kültür, sanat,
tanımlanmaktadır.
sağlık, hayır, imar ve spor gibi maksatlarla kurulan tüzel kişiliği
Kaldırılan Veraset ve İntikal Vergisi Kanununa göre hesaplanan vergi yükü ile bu gelirlerin gelir vergisi tarifesine göre he- haiz kuruluşlarca gerçekleştirilen intikaller.
Yargı kararına istinaden alınan her türlü tazminatlar.
saplanan vergi yükünün dengelenmesi amacıyla ivazsız intikal
Bilumum sadakalar ile örf ve adete göre verilmesi mutat bueden iktisadi kıymetlerin değerinin bir kısmı gelir sayılmakta,
lunan hediye, çeyiz, yüzgörümlüğü ve drahomalar (gayrimenbir kısmı ise gelir tanımı dışında bırakılmaktadır.
kuller hariç). Borçlar Kanununun 242’nci maddesine göre rücu
Gelir vergisi tarifesinin artan oranlı yapısına paralellik sağlanabilmesi amacıyla karşılıksız gerçekleşen intikallerin vergiye şartı ile yapılan hibelerde bağışlananın bağışlayandan önce
vefatı halinde bağışlayana rücü eden hibe edilmiş mallar.
tabi gelir sayılmasına ilişkin olarak intikal eden iktisadi kıy-
ebsohaber 55 mayıs 2008
KOMİTELERİMİZ
Maden Komitesi altın madenini inceledi
Ege Bölgesi Sanayi Odası Maden İstihraç Komitesi, Nisan
ayı toplantısını TÜPRAG’ın Uşak – Eşme’deki, Kışladağ Altın
Madeni’nde gerçekleştirdi. Kışladağ altın madeni sahasında
incelemelerde bulunan sanayiciler, bürokratlar ve üniversitelerin
öğretim üyeleri, altının çıkarılışından eritilip metal hale gelinceye kadar geçirdiği aşamaları yerinde görürken, Komite Başkanı
Tuncay Andiç ile komite üyeleri Orhan Boran, Hakan Ürün,
Hasan Sadun Oğan, EBSO Çevre Danışma Konseyi Başkanı Halit
Şahin, tesisin mükemmelliği için firma yetkililerine teşekkür etti.
Merkezi Kanada’da bulunan Eldorado Gold Madencilik’in
Türkiye’deki şirketi Tüprag, 1986 yılından bu yana geçen 20 yılı
aşkın sürede muhtelif altın yatakları buldu. Doğrudan yabancı
sermaye yatırımı olarak bugüne kadar Uşak’ta gerçekleştirilen
en büyük proje niteliği taşıyan ve toplam yatırım tutarı yaklaşık
167 milyon dolar olan Kışladağ altın madeninde 2006 yılından
itibaren deneme üretimi başladı. Yılda 105 ton altın üretilen
madende 350 kişi istihdam ediliyor.
Altın madeninin işletilmesi sürecinde uygulanacak çevre
politikasının esasını, çevre ile dost olarak, maden üretimininin
sürdürülmesi oluşturuyor.
sini sağlıyor. Bu işlemden sonra siyanürle çözülerek sıvı fazda
toplanan altın yüklü çözelti, karbon adsorpsiyon kolonlarından
geçirilerek altın, karbon tanecikleri üzerinde soğuruluyor. Daha
sonraki aşamada, yüksek basınç altında karbondan sıyrılıp elektroliz hücrelerinden geçirilerek, katotlar üzerinde altın çamuru
halinde toplanıyor. Katotlarda toplanan bu altın çamuru, kurutulduktan sonra fırında ergitilip kalıplara dökülerek dore külçe
elde ediliyor. Elde edilen dore külçeler İstanbul Altın Borsası’nda
satışa sunuluyor.
Zorlu ve zahmetli üretim
Kışladağ Altın Madeni’nde işlenecek cevherin ortalama tenörü 1.2 gr/ton altın ve 0.9 gr/ton gümüş olarak tespit edildi. Liç
işlemi (çözeltiye alma) ile altının zenginleştirilmesini sağlamak
için cevher uygun tane boyutuna kırıldıktan sonra cevhere kireç
eklenerek pH kontrolü sağlanıyor. Kırılmış cevher daha sonra
havai taşıyıcı sistem aracılığı ile tabanı kil ve jeomembran astarla
kaplı olan yığın liçi alanına taşınıyor. Seyreltik siyanür çözeltisi,
yığının üzerine damlatmalı bir sistem ile dağıtılıyor. Seyreltik
siyanür çözeltisi cevherin arasından süzülürken siyanür, cevherdeki altın ve gümüşü çözerek altın ve gümüşün sıvı faza geçme-
ebsohaber 56 mayıs 2008
KOMİTELERİMİZ
Meslek dalımız Matbaa Basım Yayın ve Bunlara Bağlı Sanayi olan 18. Grup meslektaşlarımız
dikkat!
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz nedeniyle işler reel olarak yok olmuşlardır. Sanayiciler karsız çalışmaktadır. Hatta bazı
firmalar zararına iş yapmaktadır. Günümüzde
rekabet ortamı işletmelerin adeta birbirlerini yok
edecek şekilde acımasızdır.
Ekonomide böyle bir ortam hüküm sürerken, İ5 Mart 2005 tarihinde yayımlanan Tehlikeli Atık Yönetmeliği’ne atıfta bulunan İzmir
Valiliği’nin 21 Nisan 2008
tarihinde genelgesinde
matbaacılara “Atık Beyan
Formu’nu doldurarak İl Çevre
ve Orman Müdürlüklerine
göndermekle yükümlüdür”
demektedir.
Meslek dalımız temsilcileri,
Odamız üyelerinin azınlıkta
olan bir grubudur. Matbaacılar, sanayicilik vasfı olan
veya olmayan, Ticaret Odası
ve İzmir Matbaacılar Odası
üyeleri ile çok kalabalık bir
gruptur.
Şehir içinde GSM’si
İrfan Acar
Matbaacılar dikkat!
olmayan matbaalar da mevcuttur. Matbaacılar KOBİ
durumunda.
Yönetmelik, “Atığı oluşturanlar sorumlu” demektedir. Matbaacılar, dikkat! Bu konu her geçen gün önem
kazanmaktadır. Bazı meslektaşlar binalarının müsait
bölümlerinde arıtma önlemi aldılar. Ne var ki hiç
önlem almayanlar çoğunlukta.
Ayrıca etiket üreticileri zor durumda. Etiketlerin
kesildikten sonra kalan bobin vs. kısmını belediye
yakın zamana kadar alıyormuş. Ancak bu yıl bu hizmeti kesmiş. Kağıt toplayıcılar dahi almıyormuş. Etiket
imalatçıları “Bize yol gösteren yok” diyor.
Meslek Komitemiz bu iki
konuyu inceliyor.
Yeri gelmişken değinmeden
geçemeyeceğim. 20 yıl önce kurduğumuz Matbaacılar Kooperatifimiz, bu konularda site içinde toplu olarak en ekonomik ve kalıcı
çözümü üretebilir. Ayrıca kırıcı
rekabet de önlenebilir. Makina
parkı konusunda birbirlerine yardımcı olur. Atıl kapasite oluşumu
engellenir. Anormal borçlanmalar
olmaz. Yani aynı ebat ve nitelikte
makinalar yerine eksik makina ne
ise o yatırım yapılır. Reel, kalıcı,
kaliteli yatırım ve üretim yapılır.
ebsohaber 57 mayıs 2008
GÖRÜŞ
Ar-Ge faaliyetlerinin teşviki
ve çeşitli teşvik ve destek unsurlarını
Türkiye, içinde bulunduğu ortam
içeren, çağımıza uygun modern bir yasa
ve koşulların bir sonucu olarak, ileri
görünümündedir. 2023 yılına kadar yakteknoloji üretemeyen ve bu bakımdan
laşık on beş yıl süre ile uygulanacaktır.
çağın gerisinde kalmış bir ül­ke görünü5746 sayılı Yasa’nın 4/6. maddesi
mündedir. Üye olmak için can attığımız
gereğince, araştırma-geliştirme faaliAB ülkelerini Ar-Ge harcamalarının
yetleri ile ilgili faaliyetlerin uygulama
GSMH’ye oranı yönünden inceleyecek
ve denetimine ilişkin usul ve esaslaolursak 2006 yılında AB ülkeleri arasında
rın belirlenmesinin bir Yönetmelik ile
bu harcamalar yönünden pek çoğundan
Tuncay Gülçur
düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu
geride olduğumuzu görürüz.
tuncay@alternatifymm.com
Yönetmelik TÜBİTAK’ın görüşü alınmak
Türkiye’de şu anda Ar-Ge harcasuretiyle Maliye Bakanlığı ile Sanayi ve
malarının GSMH’ye oranının, yüzde
Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanması
0,2 - yüzde 0,3 civarında olduğu ifade
öngörülmüştür.
edilmektedir. Bu oranın 2010 yılında
KOBİ’lerin diğer işletmeler ve
yüzde 2’ye çıkarılması hedeflenmektedir
kurumlarla ortaklaşa veya kendi
Ancak bu tutturulması zor bir hedeftir.
Bütün sorunlar çözülmez
başlarına proje geliştirmelerini
Bu hedefi gerçekleştirmek için Ar-Ge
Söz konusu yasayı çok kısa olarak
kolaylaştıracak ve özendirecek
değerlendirecek
olursak,Yasa’nın amaharcamalarının teşviki gündeme gelmiş
uygulama çerçevesi yaratılmalı.
cının çok geniş tutulduğunu görüyoruz
ve bu amaçla 16.07.2004 tarih ve 5228
Türkiye’nin sayılan bütün sorunlarının
sayılı Yasa ile 193 sayılı Gelir Vergisi
bu Yasa ile çözümlenece­ğini ummak, fazla iyimser bir düşünceKanunu’nun 89. maddesine eklenen 9 no.lu bent ile Türk Vergi
dir diye düşünüyoruz.
Sistemine “Ar-Ge İndirimi” başlıklı yeni bir kavram girmiştir.
Diğer bir husus ise Yönetmelikle yapılacak düzenlemeleGeçen zaman içerisinde Ar-Ge harcamalarının arttırılması
rin içeriğinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Yapılacak
sorununun vergi kanunları içine konulmuş olan indirim hükümdüzenlemelerle son derece etkin bir sistem kurulabileceği gibi,
leri ile çözümlenmeyeceği görülmüştür.
bürokratik işlemlere boğulmuş, etkinliği son derece azaltılmış
Çünkü bu, araştırma ve geliştirme konusunda sadece gelir
ve kurumlar vergisi mükelleflerine sınırlı olanaklar sağlayan bir
bir yapı da ortaya çıkabilir. Bizim düşüncemiz, bu ikinci olasılıyasal düzenleme idi.
ğın gerçekleşmesinin daha fazla olduğu yönünde.
Bu alanda geniş kapsamlı, çağın gereklerine uygun, bağımYönetmelik taslağı bir süre önce Maliye Bakanlığı Gelir
sız bir Ar-Ge teşvik yasası ile sorunun daha kalıcı bir çözüme
Politikaları Genel Müdürlüğü’nün web sayfasında yayımlandı ve
kavuşturulması için hemen çalışmalara başlamıştır.
ilgilenenlerin görüşüne açıldı.
Yapılan hazırlıklar kısa zamanda tamamlanmış ve Türkiye’ye
Yönetmelik taslağını incelediğimizde taslağın; kanunun
milletlerarası piyasalarda teknolojik rekabet gücü kazandıracak,
ruhundan uzak, bürokratik işlemlere boğulmuş, zaman zaman
Ar-Ge çalışmalarını destekleyen, yeni tasarım ve yeni ürün,
usul ve esas belirleme yetkisinin çok ötesinde adeta yeni kanun
yüksek kalite ve standartta üretim yapacak bir sanayi devrimi
düzenlemesi niteliğinde koşullar getiren, zaman zaman da
gerçekleştirmek amacı ile hazırlanan “Araştırma ve Geliştirme
kanun maddelerini yorumlayan bir metin görüntüsünde olduğu
Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun” TBMM’de
görülmektedir.
kabul edilerek 1 Nisan 2008 günü yürürlüğe girmiş bulunmakYönetmelikle kanunda olmayan koşul ve uygulamaların
tadır.
öngörülmesi hukuken olmaması gerekirken, taslakta tam da bu
Sektör ayırımı yapmaksızın Ar-Ge faaliyetlerinin desteklennitelikte çok sayıda düzenleme olduğunu görüyoruz.
mesini öngören 5746 sayılı Ar-Ge Teşvik Yasası ile araştırmaKanımızca uygulamada kendi başına Ar-Ge merkezi oluşgeliştirme harcamalarında yüzde 40 olan matrah indirimi gerek
turamayacak işletmelerin, yaygın deyimle KOBİ'lerin, diğer
gelir ve gerekse kurumlar vergisinde yüzde 100’e yükseltilmiş,
işletmeler ve kurumlar ile ortaklaşa veya kendi başlarına proje
teknoloji alanında orijinal bir fikri olan ancak bu fikri hayata ge- geliştirmelerini kolaylaştıracak ve özendirecek bir uygulama
çirmek için sermayesi bulunmayan teknik eğitim görmüş kişilere çerçevesi yaratılması, tanımlara uygunluğun gözetilmesi ve fakat
yönelik parasal destek bile sağlanmıştır.
bürokratik prosedürlerin sade ve basit olmasının çok önemli
1 Nisan 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş olan 5746 olduğunu düşünüyoruz.
sayılı yeni Ar-Ge Teşvik ve Destek Yasası, geniş vizyon ve misAksi takdirde söz konusu kanundan beklenen sonuçların
yonu, belirlenmiş amacı olan, genişletilmiş kapsamı ile zengin
hiçbirisi sağlanamayacaktır.
ebsohaber 58 mayıs 2008
HABER
Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Atatürk Organize Sanayi ve
Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı (KOSGEB) tarafından uluslararası teknoloji transferi
amacıyla kurulan IRC-Ege (Yenilik Aktarım Merkezi), 71 merkez
arasından Avrupa Konseyi tarafından 2008 teknoloji transferi
performans sıralamasında en iyi IRC seçildi.
42 milyon Euro kazandırdı
Ege Üniversitesi Kampüs Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen
törende konuşan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ülkü Bayındır, IRC-Ege’nin geride kalan 4 yılda 30’ü Türkiye’den yurtdışına teknoloji satımı şeklinde toplam 67 uluslararası teknoloji
transferine aracılık ettiğini belirtirken, “Teknoloji transferleriyle
bölge ekonomisine 42 milyon Euro değerinde katma değer
yaratılırken 260 kişiye de yeni istihdam olanağı yaratıldı. Başarı
ile ülkemiz hem maddi hem manevi kazanç sağladı. Emeği
geçen herkesi kutluyorum” dedi. IRC-Ege’de EBSO’yu temsil
eden Meclis Üyesi Kamil Porsuk ise, "AB'ye teknoloji transferi
yapacağımız aklıma gelmezdi. Birinci olduk. Çok mutluyum"
diye konuştu.
Uluslararası teknoloji transferi amacıyla kurulan IRC-Ege,
1 Nisan 2004’ten bu yana bölgedeki firmaların Ar-Ge ve inovasyona teşvik edilmesi, ulusal ve uluslar arası fonların tanıtılması ve Tük KOBİ’leri ile AB KOBİ’leri arasında teknik ve ticari
işbirliklerini geliştirmek amacı ile çalıştı. IRC-Ege, 4 yıl aktif
bir şekilde Çanakkale’den Mersin’e kadar 14 ayrı ilde faaliyet
gösterirken, KOBİ’leri bilgilendirmek amacı ile toplam 105 farklı
bilgilendirme günü düzenledi, 706 firmayı yerinde ziyaret etti
ve 124 firmanın ise teknolojik açıdan rekabet gücünün analizini
yaptı. Bu teknik değerlendirmeler sonucunda Türk firmalarının
ürettiği 83 farklı teknolojiyi içeren proje, IRC Ağı yardımı ile
Avrupalı firmalara duyurarak işbirliği fırsatları aradı.
IRC
Ege
Avrupa
birincisi
IRC-Ege bunlara ek olarak, farklı sektörlerdeki bilimsel gelişmeleri sektör temsilcilerine aktarmak ve bilim adamları ile sektör
temsilcilerini buluşturmak amacıyla farklı sektörlerde 29 adet
sektörel çalıştaylar gerçekleştirdi, birçok yerli firmanın Avrupalı
firmaları yerinde ziyaret etmesine ve yabancı firmaların da ülkemize gelmesine ve Türk firmaları ile temaslarda bulunmalarına
aracı oldu. Ayrıca, KOBİ’lerin Avrupalı firmalarla işbirliktelikleri
oluşturmaları ve uluslararası tanınırlıklarını artırmaları amacı ile
111 adet uluslar arası teknoloji transfer etkinliği, 5 adet uluslar
arası proje pazarı organize etti. Birçok Türk firması ile Avrupalı
firmalar arasında ticari ve teknolojik işbirliğine dönük 2084 adet
yüz yüze görüşmeler düzenledi.
Ege Yenilik Aktarım Merkezi (IRC-Ege) 2008’den itibaren
yeni bir konsorsiyum ile AB Rekabetçilik ve Yenilikçilik Programı kapsamında, faaliyetlerinin kapsamının da genişleterek, Ege
Bilgi ve Yenilik Merkezi (EBIC-Ege) olarak 2013 yılına kadar
çalışmalarına devam edecek.
ebsohaber 59 mayıs 2008
EĞİTİM
Gençlere
“global çalışan
olun” öğüdü
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, üniversiteli gençlere mutlaka yurtdışında staj yapmalarını
ve dil öğrenmelerini öğütledi.
Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği
Bölümü’nün gerçekleştirdiği Kariyer Platformu’nda öğrencilere
hitap eden Taşkın, gençlerin İngilizce’nin yanısıra Çince veya
Rusça gibi bugün ekstrem olarak nitelendirilen lisanlardan birini
daha öğrenmleri gerektiğini söyledi. Çin’in dünyada üretim
dengelerini alt-üst eden bir yapıya sahip olduğunu, Rusya’nın da
petrol zenginliği sayesinde kuzeyde yeni bir zengin ülke olarak
dikkat çektiğini vurgulayan Tamer Taşkın, çalışma alanı olarak
Afrika ülkelerinin bile değerlendirilebileceğini söyledi.
Diploma ve notların bir yere kadar önemli olduğunu ancak
kişinin başarısında karar verme yeteneğinin, kişisel gelişimlerinin ve hayata farklı bakmasının etkili rol oynadığını vurgulayan
Tamer Taşkın, kendi özel ve çalışma yaşamından da örnekler
verdiği konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Tatillerinizi mutlaka işyerlerinde staj yaparak değerlendirin,
çok çalışın, kendinizi sevdirin. Sosyal ortamlarda bulunun, akılda kalın ve mutlaka ulaşılabilir olun. Bizim zamanımızda telefon
bile sayılıydı ancak şimdi herkesin cep telefonu, elektronik posta
adresi var. Çalışan uyuyanı geçer. Fırsatları değerlendirin. Bir işyerinde eleman alımı için akla siz gelmelisiniz. Özgeçmişinizde
sadece okul hayatı varsa içinizi ateş bassın. Okulu, yabancı dili
herkes biliyor. Siz yaptıklarınızla, hobilerinizle herkesten farklı
olduğunuzu ortaya koymalısınız.”
Üniversitelerden her yıl yüzlerce kişinin mezun olduğunu ve
Türkiye piyasasında iş aradığını hatırlatan Taşkın, ancak mevcut
çalışma ortamının üniversite mezunlarının hepsine iş bulmaya
yeterli olmadığını bildirdi. Tamer Taşkın, “Global düşünün.
Kendi sahanızda Türkiye’de iş bulamıyorsanız kalkınmakta olan
başka ülkelerdeki potansiyeli değerlendirin. Çünkü pekçok ülke
yetişmiş elemanı mumla arıyor. Türkiye’de sadece profesyonel
olarak çalışmayı değil girişimci olmayı aklınıza koyun. Kendinize bir marka yaratın, yabancılarla ortaklık kurmayı deneyin. “Ama benim param yok ki” sorusunu aklınızdan çıkarın,
cebinizle hayalleriniz arasındaki bağı koparın. Projesini inanarak
anlatana, o işi bilene para var. Zaten ortaklıklar fikirleri olan insanlarla parası olan insanlar arasında kuruluyor. Fırtına var ama
denizdeki tekne sayısı da artıyor.” diye konuştu.
Aynı zamanda Güney Afrika Cumhuriyeti İzmir Fahri Başkonsolosu da olan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın’ın Ege
Üniversitesi Gıda Mühendisliği’ndeki konferansını Güney Afrika
Cumhuriyeti Büyükelçisi Tebogo Seokolo da izledi.
ebsohaber 60 mayıs 2008
EĞİTİM
Küçük dahilerin projeleri
Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TUBİTAK) işbirliğinde ilköğretim öğrencilerine
yöneilk düzenlenen Matematik ve Fen Bilimleri Proje Yarışması
kapsamındaki “Bu Benim Eserim” İzmir Bölge Sergisi açıldı.
Kültürpark fuar alanı Atlas Pavyonu’ndaki serginin açılşına
Vali Yardımcısı Zahit Topoğlu, İzmir Milli Eğitim Müdür Vekili
Seyfettin Yılmaz, Ar-Ge ve Projeler Şube Müdürü Zahide Mutlukan ile öğretmen ve öğrenciler katıldı.
Zahide Mutlukan, açılışta yaptığı konuşmada Aydın, Manisa,
Uşak, Muğla ve İzmir’den 1306 projenin Bölge Çalışma Grubu
tarafından değerlendirildiğini, 552’sinin Bölge Bilim Kurulu’na
sunulduğunu, yapılan değerlendirme sonucunda da 57 Matematik 93 fen bilimleri olmak üzere toplam 150 projenin sergilenmeye değer görüldüğünü söyledi. Mutlukan, bu yıl Ankara’ya
finalist olarak 13 proje gönderileceğini bildirdi.
EBSO okulunun başarısı
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın 8 yıllık zorunlu eğitime destek
olmak amacıyla İzmir’in fakir ve uzak yörelerinden Kiraz’ın
Cevizli köyündeki EBSO Cevizli İlköğretim Okulu 7. Sınıf öğrencileri Sinem Küçük ile Hüseyin Uslu da, danışman öğretmenleri
Özlem Yelaldı Gündüz ile birlikte gerçekleştirdikleri “Kelebekte
Simetri Oyunu” projesiyle bilim şenliğinde yeraldı. Koordinat
sistemini ve simetri kavramını pekiştirmek amacıyla tasarlaran
oyunda, koordinatlara göre yerleştirilen bütün parçalar yerine
oturduğunda ortaya kusursuz bir düzen ve simetrinin hakim
olduğu bir sanat harikası ortaya çıkıyor.
Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden turizm, özellikle yemek ve içki kültürü konusunda deneyimli elemanlar
kazanıyor. Türkiye’de ilk kez Avrupa Birliği’nin desteklediği
Leonardo da Vinci Mesleki Eğitim Projesi kapsamında Ege
Bölgesi Sanayi Odası’nın desteğinde Çiğli’deki İMKB Meslek
Lisesi tarafından gerçekleştirilen Sommelier kursunu başarıyla tamamlayan 10 genç sertifikalarını törenle aldı. 1000 kişi
arasından seçilen gençler, üç hafta boyunca degüstasyon teknikleri, şarapta tat, koku, aroma, üzüm çeşitleri ve yetiştikleri
Turizm
ordusuna
nitelikli
eleman
bölgeler, şarap yapımı, şarap kültürü, yemeklerle uyumu ve
doğru sunumu konusunda eğitim alırken, bu yılın Ekim ayında
Prag, Salzburg ve Regensburg kentlerinde ileri aşamadaki
kurslara katılmaya da hak kazandı. Projenin destekçilerinden
Ege Palas Oteli’nde gerçekleştirilen sertifika töreninde konuşan
İMKB Meslek Lisesi Müdürü Asuman Şen, “Tarihi güzelliklerimiz, doğamız ve eşsiz mutfağımızla dünyada hakettiğimiz yeri
alacağımız turizm sektörüne yönelik olarak Türkiye’de bir ilki
gerçekleştiriyoruz. Öğrencilerimiz örnek olacak” dedi.
ebsohaber 61 mayıs 2008
EĞİTİM
Profesyonel yaşamda iletişim becerileri
Ege Bölgesi Sanayi Odası, geleceğe
amacıyla yürütülen Dumansız Nefes
yatırım yaparak gençlere eğitim vermeye
Projesi’nin sorumlusu Halil Karakaya,
Gençleri geleceğe hazırlamak için
devam ediyor. Üniversite öğrencilerini
sigaranın insan vücuduna, ekonomiye ve
eğitim programlarına ağırlık veren
profesyonel yaşama hazırlamayı hedefçevreye verdiği zararları görsel malzeEge Bölgesi Sanayi Odası, teorik
leyen bir tam günlük eğitim programı,
melerle aktardı. Sigarayı bıraktırmayı da
bilgileri sanayicilerin deneyimle“Profesyonel Yaşamda İletişim Becerileri”
amaçlayan projenin asıl hedefinin, gençriyle birleştirerek ufuk açıyor.
adı altında 112 üniversite öğrencisinin
lerin sigaraya başlamasının önlenmesi
katılımıyla gerçekleştirildi.
olduğu üzerinde durdu.
Program, gençlerin EBSO hakkında fikir sahibi olmaları, kısa
Dördüncü bölümde ise; deneyimli sanayiciler ve iş adamsüre sonra içinde yer alacakları iş çevresinin deneyimli simalarıyla karşılıklı konuşup fikir alışverişinde bulunan gençlerin
larıyla tanışıp fikir alış verişinde bulunmaları, geleceğe yönelik
yoğun ilgisi programın, planlanandan bir saat geç bitmesine yol
cesaretlendirilmeleri ve kendileri için bilinçli hedefler koymaları açtı. EBSO Yönetim Kurulu üyeleri, Cengiz Kocagil ve Şener
amacıyla oluşturuldu.
Gencer; EBSO Meclis üyeleri Halit Şahin ve İbrahim GökçüoğEBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, öğrencileri
lu, EBSO Deri Sanayi Meslek Komitesi üyesi Halim Sarıtoprak,
kendi geleceklerini hazırlama konusunda yüreklendiren konuşSanayici Moiz Eskinazi, EBSO Genel Sekreteri Mustafa Kalyoncu
masında, kendi yaşamından örnekler vererek, imkansız diye bir
ve işyerinde Dumansız Nefes Projesi geliştiren Halil Karakaya
şey olmadığını; büyük düşünerek ve çok çalışarak hedeflerine
kendi kariyerleri hakkında kısa bilgi verdikten sonra gençlerin
ulaşabileceklerini söyledi. Önemli olanın yaşamda karşılaşılan
sorularını cevaplandırıp profesyonel yaşama ilişkin tavsiyelerde
güçlükler değil; bu güçlüklerle başa çıkmayı sağlayan donanımı
bulundular.
edinmek olduğunu vurgulayan Tamer Taşkın, dil öğrenmeyi,
Programın sonunda öğrenciler programı değerlendiren kısa
güncel olaylardan haberdar olmayı, derslerin dışında, yaşama
yazılar yazdılar. Bunlardan birkaç örnek:
hazırlayan anlamlı aktivitelerde yer almayı, farklı ülkelerde staj
Çok değerli vasıflara sahip kişilerle aynı ortamda olduğum
yapmak için girişimde bulunmayı profesyonel yaşama hazırlaniçin çok mutluyum. Başarıya ulaşmış kişilerin hayat hikayelerini
mak olarak tanımladı.
dinlemek biz gençlere örnek teşkil etmesi açısından çok önemli.
Eğitim Programı’nın sorumlusu Gül Kırçıl ise “Profesyonel
Bu nedenle bu gibi uygulamaların daha sık olmasını bekliyorum.
Yaşamda İşin Yeri” ve “Profesyonel Çalışanın İletişim AnlayıEBSO’nun üyelerini daha yakından tanıma fırsatı buldum.
şı” konularında sunum yaptı. Yaşam kalitesinin ön koşulunun
Çok yapıcı ve olumlu öneriler sundular. Duyarlı ve bilinçli
yeteneklerimize uygun bir işin seçilmesi olduğu ve bireyin kendi gençlerin iş hayatına atılması için fedakar çalışmalar yaptıklayeteneklerinin farkına vararak mutlu olacağı bir işte başarıyı ya- rına daha çok emin oldum. Bu tür seminerlerin artırılmasını ve
kalayabileceğini anlatan Gül Kırçıl, ikinci sunumunda çevreyle
yaygınlaştırılmasını umuyorum.
kurulan iletişim biçiminin iş yaşamındaki kaliteyi nasıl etkileyeDeğerli insanları bizimle buluşturduğunuz için teşekkürler.
bileceği üzerinde durdu.
Bu sunum, bize kendine güven ve mezuniyet sonrası iş görüşmeProgramın üçüncü bölümünde sigaraya karşı mücadele
lerinde yeni bir bakış açısı kazandırdı.
ebsohaber 62 mayıs 2008
HABER
Yeni OSB’lere enerji teşekkürü
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, yatırımcı bekleyen Bergama ve Ödemiş OSB’lere ilk
etapta ihtiyaç duyulacak enerjiyi getirmek için harcadığı çabalardan dolayı Gediz Müesseleler Müdürü Metin Demirdağ’a
teşekkür etti.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Organize Sanayi
Bölgeleri Koordinatörü Metin Ersan ile birlikte Gediz Elektrik
Müesseseler Müdürü Demirdağ’ı ziyaret etti.
Enerji olmadan üretim yapılamayacağına dikkat çeken Tamer
Taşkın, “Fabrika inşaatları için gün saymaya başlayan organize
sanayi bölgelerinde ilk yatırımlar diğerlerine de örnek oluyor.
Bu nedenle öncelikle enerjinin OSB’lerimize ulaşması gerekiyor.
Gediz Elektrik A.Ş., sanayimizin hassasiyetini bildiği için yatırımlarını planlıyor. Bu duyarlılığa teşekkür ediyoruz” dedi.
Taşkın, bir organize sanayi bölgesinin uzun uğraşlar sonucunda büyük bedeller ödenerek gerçekleştirilebilen kamulaştırmalar, pekçok bakanlık ve kamu kurumunun imzası alınan
raporlardan sonra kurulabildiğini, yatırımların da kolay olmadığını ifade etti. Bergama ve Ödemiş organize sanayi bölgelerinde
belli bir aşamaya gelindiğini, bölgelere enerji girişi yapılacak
noktaların belirlendiğini söyleyen Tamer Taşkın, “Bergama
OSB’ye Dikili, Ödemiş OSB’ye de Kaymakçı üzerinden Kiraz’a
giden hatlardan elektrik enerjisi verileceğini öğrendik. Bu hatlar,
OSB’lerimize çok yakın. Bölgelerin içindeki hatların projesi de
hazır” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in Türkiye’nin
2020 yılına kadar 120 milyar dolarlık enerji yatırımı yapılması
gerektiğini açıkladığını hatırlatan Taşkın, bu rakamların ülke-
mizin sanayileşme ve gelişme yolunda katettiği mesafeyi ortaya
koyduğunu sözlerine ekledi.
Gediz Elektrik Müesseseler Müdürü Metin Demirdağ ise,
İzmir’deki yeni sanayi yatırımları ve kapasite artırımlarına bağlı
olarak elektrik enerjisi kullanımında da artışlar görüldüğünü
bildirdi. İzmirliler’e kesintisiz ve kaliteli enerji sunabilmek
için kent içinde bile 154 kilovattlık trafo merkezleri yatırımları
planladıklarını söyleyen Demirdağ, “2006 yılından sonra enerji
talebi büyük oldu. 2007 ve 2008 yıllarına girilirken toplamda
yüzde 40’lık talep artışı yaşandı. Hem sanayi kesiminde hem de
konut ve diğer alanlardaki enerji ihtiyacına cevap verebilmek
için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.
Taşkın: Kente hizmet sunan sanayiciye yer bulunmalı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, kente hizmet sunan fırın, hazır yemek, matbaa gibi
sanayilerin üretimlerini organize bir düzen içinde sürdürebilmelerine imkan sağlanması gerektiğini bildirdi. Taşkın,
Hazine ve yerel yönetimlerin ortaklaşa çalışamalarıyla bu
sanayi kuruluşlarının biraraya geleceği arazi bulunması gerektiğini söyledi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Unlu
Mamüller Sanayi Meslek Komitesi üyeleriyle birlikte Bornova
Belediye Başkanı Sırrı Aydoğan’ı ziyaret etti.
İzmir’de büyük sanayi kuruluşlarının yatırım yapmasını
beklerken üretimleriyle kent yaşamını yakından ilgilendiren
sektörlerin de gözardı edilmemesini isteyen Tamer Taşkın,
matbaa, fırın, hazır yemek gibi sektörlerin üretim yeri bulmakta zorlandıklarını da gündeme getirdi. Bu kuruluşların
kent içinde halen üretim yaptıkları yerlerde talebe paralel
olarak kapasitelerini artıramadıklarını, ayrıca küçük esnaf
veya konutların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde üretimlerini sürdürmelerinin kent yaşamı açısından bazı zorluklara da
neden olduğunu ifade eden Tamer Taşkın, “Pekçok sanayi kuruluşunun kente 50 kilometre mesafede üretim yapması fazla
sorun teşkil etmeyebilir. Ancak fırın, hazır yemek, matbaa
gibi kente hizmet sunan sektörlerimizin artık belli bir düzen
içinde üretimlerini sürdürebilmeleri için kente yakın araziler
bulunmalı. Bu sektörlerimiz aslında fazla büyük alanlara da
ihtiyaç duymuyor. Ancak 100 – 200 dönümlük arsalar bularak kente hizmet sunan sektörlerimizin sorunlarına da çözüm
üretmeyi istiyoruz. Aynı sektördeki kuruluşların birarada
olması, altyapı yatırımlarıdan hammadde tedarikine kadar
pekçok avantajı da beraberinde getirecektir” dedi.
63 mayıs 2008
HABER
Kadın politikada aktif olmalı
MHP İzmir Milletvekili Şenol Bal,
Atatürk’ün kadına verdiği hakların
politikada kadınların da en az erkekler
kadını ve erkeğiyle toplum tarafından iyi
İzmir’in Lider Kadınları projesi
kadar aktif rol üstlenmesi gerektiğini söydeğerlendirilemediğini ifade eden Bal,
kapsamında kadınlara hitap eden
ledi. Bal, siyasi partilerde kadın kotasını
“Bu hakları geliştirip, ilerletemedik. Bu
MHP İzmir Milletvekili Şenol Bal,
savunanları eleştirmediğini ancak ayrımülkenin geleceğine pranga vurduk. Keşke
Atatürk’ün verdiği hakların iyi decılığı incitici bulduğunu belirtti.
iyi değerlendirebilseydik. Hepimiz lider,
ğerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir
önder olmaya azmetmek zorundayız.
Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, ve
Ülkede özellikle son iktidar döneminde
Yerel Gündem 21'in ortaklığında yürütülen İzmir'in Lider Kadın- milli ve manevi duygularımız istismar edilmiştir ” dedi.
ları Projesi'nin 4. etkileşim toplantısına MHP İzmir Milletvekili
Şenol Bal katıldı. Şenol Bal, iş dünyasından 52, muhtarlardan 20
MHP’den yerel seçimlerde kadın aday atağı
ve sivil toplum kuruluşlarından 55 kadının başvurduğu, siyasal
Şenol Bal, kadınlarda öz güven eksikliği olduğunu, bunu
karar alma mekanizmalarına kadınların katılımlarını özendirmek yenmek için kadınlara yaklaşan yerel seçimlerde ağırlık verecekamacıyla oluşturulan projeye katkı sağlamaktan büyük mutluluk
lerini belirterek, “MHP, il genel meclisi, belediye meclis üyelikduyduğunu ifade etti.
leri ve belediye başkanlıkları için yüzde 30 oranında kadınlar
Kadınların siyasette yeteri derece temsil edilemediğini belistelerde yer alacak” diye konuştu.
lirten Bal, uzun bir aradan sonra kadınların TBMM'nde temsiKonuşmasında hükümeti de eleştiren Bal, Türkiye'de siyalinin yüzde 9'lara ulaştığını belirtti. Kadınların siyasi partilerde
sal, ekonomik ve sosyal krizin birlikte yaşandığını, 22 milyon
daha aktif görev alması gerektiğini belirten Bal, son seçimlerde
insanın yoksulluk sınırında yaşadığını, milli, manevi değerlerin
MHP'ye 250 kadının ve 4 bin 500 erkek adayın milletvekili
yozlaştırıldığını savundu.
adaylığı için başvurduğunu ifade etti. Siyasete yeni yeni ısındığıBal kadınların siyasette yeterince yer alamama nedenlerini
nı, sadece kadın sorunlarının çözümü için değil, ülke sorunlarıise şöyle sıraladı:
nın çözümüne katkı sağlamak için siyasete atıldığını belirten Bal,
“Kadınlar ve erkekler farklı fizyolojik ve biyolojik yapıdadır.
şunları söyledi:
Kadının evdeki anne ve eş rolü siyasete atılmasını geciktiriyor.
“Ben siyasete daha çok kadının katılmasını ve aktif görevler
Kadınlarda özgüven eksikliği var. Eğitim seviyesinin düşük
almasını istiyorum. Ancak siyasi partilerde kadın kotasını incitici olması da siyasette daha az yer alma nedenlerinden biri. Eğitim
buluyorum, öte yandan kotayı savunanları da tenkit etmiyorum.
seviyesi yüksek olsa bile elini taşın altına koyabilecek ve memPartim de kadınlara pozitif ayrımcılığı incitici buluyor. Kadın
leket meseleleriyle ilgili kadın sayısı yetersiz. Kadınlar siyasette
da erkekler kadar yarışmak zorunda. Sembolik, vitrin, kotanın
birbirini desteklemiyor. Siyaset için gereken paraya sahip değilgereği olarak kadınların siyasi partilerde bulunması siyasete ve
ler. Kadınlar risk alıp, çaba göstermiyorlar. Erkekler kadınların
ülkemize bir katkı sağlamaz. Kadın da risk alacak, çaba göstesiyasete girmelerini engelliyor. Barajı geçebilecek partilerde karecek ki o zaman daha çok faydalı olur. Ancak siyasi partilerde
dınlar arka sıralarda, geçemeyecek partilerde ise ön sıralarda yer
kadınların belli oranlarda temsil edilinceye kadar belki bazı
alıyorlar. Bunun için kadınların kendilerini isbat etmeleri gerekir.
partilerde kota olabilir.”
Kolay değil ama başarırsanız çok mutluluk verici birşey.”
ebsohaber 64 mayıs 2008
HABER
Doğu-Batı buluşması
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO),
ziyaret ederek, bölge ve çalışmalar
İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Beledihakkında bilgi aldı.
İzmir’in Lider Kadınları, Batman,
yesi ve İzmir Yerel Gündem 21 işbirliği
Gezinin son ayağı olan Diyarbakır’a
Mardin ve Diyarbakır’ı ziyaret
ile yürütülen İzmir’in Lider Kadınları
geçen
İzmir’in Lider kadınları burada
ederek bölgedeki girişimci kaProjesi kapsamında 20 kişilik bir heyet
Diyarbakır
Ticaret ve Sanayi Odası’nı
dınlarla biraraya geldi, işbirliği
Batman, Mardin ve Diyarbakır’ı ziyaret
ziyaret
ederek,
Yönetim Kurulu Başkanı
imkanlarını değerlendirdi.
etti. Heyet, başta bölgedeki girişimci
Mehmet Kaya ve Diyarbakırlı girişimci
kadınlar olmak üzere önemli temaslarda
kadınlar ile bir toplantı gerçekleştirdiler.
bulundu.
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu üyesi Nilüfer Baran tarafından
Batman’da Vali Recep Kızılcık tarafından kabul edilen
kurulan Diyarbakır İş Geliştirme Merkezi’ni gezen heyet, Diİzmir’in Lider Kadınları; Batman Ticaret ve Sanayi Odası heye- yarbakırlı Kadın Girişimciler Derneği tarafından düzenlenen ve
ti ve Girişimci Kadınlar ile de bir araya geldi. Heyet daha sonra Diyarbakır Valisi’nin eşi Gül Ala’nın da katıldığı sıra gecesinde
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş tarafınağırlandılar. Gezi kapsamında ziyaret edilen bölgedeki kadından kurulan ve çalışanların yüzde 85’ini kadınların oluşturduğu ların girişimciliklerinden ve aktifliklerinden çok etkilendiklerini
Hey Tekstil Firmasını ziyaret etti.
belirtilen heyet, farklı bir bakış açısı ile bölgeyi ve iş imkanBatman’ın ardından Mardin’e geçen heyet, Mardinli kadın
larını tanıma imkanı bulduklarını; etkileşimlerini arttırarak,
girişimciler ve Mardin Ticaret ve Sanayi Odası ile yaptığı göortak çalışma ve işbirliği olanaklarını değerlendirmeye devam
rüşmenin ardından; Mardin Vali Yardımcısı Mehmet Kılıçlar’ı
edeceklerini ifade ettiler.
ebsohaber 65 mayıs 2008
HABER
Altı Sigma – Yalın Konferansları
büyük ilgi ve başarıyla gerçekleştirildi
Üretim sürecindeki israfı önleme,
lardan biri olduğunu söyledi. Koramaz,
verimliliği artırma ve zamanı daha iyi
Stratejik Planlama ile Yatırım Yönetimi
Yalın üretimin babası sayılan Bob
kullanmayı amaçlayan yeni modellere
alanında iki yönetmeliğin hazırlanarak 21
Bennett, toplumun aynı anda hem
Türkiye'deki şirketlerin ilgisinin gideŞubat 2008 tarihinde Resmi Gazete’de
müşteri hem çalışan hem de iş
rek artıyor. Bu modeller içinde ilk kez
yayımlanmasının sağlandığını bildirdi.
ortakları olduğunun unutulmaması
Toyota tarafından kullanılmaya başlanan
gerektiğini söyledi.
yalın üretim ve Motorola tarafından
İşin sırrı sürekli iyileştirme
kullanılan Altı Sigma uygulamaları başı
Konferansların açılışında Amerika’dan
çekerken, Türkiye'de faaliyet gösteren çok uluslu
yalın üretimin babası sayılan; Toyota’da Grup
şirketler ve yurt dışındaki büyük gruplara tedarikBaşkan Yardımcılığı ve Kuzey Amerika Lojistik
çilik yapan Türk şirketlerinin ilgisiyle bu modeller
Bölümü Genel Müdürlüğü yapmış Bob Bennett da
hızla yayılıyor.
bir sunum yaptı.
Bob Bennett, 24 yıla yayılan Toyota kariyeMakina Mühendisleri Odası adına İzmir Şuberindeki deneyimlerine dayanarak Yalın Üretim
si yürütücülüğünde 9- 11 Mayıs 2008 tarihlerinhakkında konuştu. Yalın üretimin kaynağı olarak
de İzmir’de Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinbilinen Toyota'nın, bu konudaki başarısının
de düzenlenen Altı Sigma Yalın Konferansları’na
"sırlarını" açıkladı ve Türk Sanayicilerin yalın üre1042’si kayıtlı delege olmak üzere 1500’e yakın
timle nasıl başarılı olabileceklerine dair görüşleriyönetici ve mühendis katıldı. Konferanslar 5
ni dile getirdi. Bob Bennett konuşmasında özetle
paralel salonda 22 kuruluşun altı sigma ve yalın
şunları söyledi:
deneyimlerini aktardığı, sergi bölümüne 17 ku“Toplumun aynı anda hem müşterimiz, hem
ruluşun katıldığı ve uygulamalı çalıştayların yer
iş ortaklarımız, hem de çalışanlarımız olduğunu
aldığı yoğun bir programla gerçekleşti.
unutmamalıyız. Müşterinin memnuniyeti önemMakina Mühendisleri Odası İzmir Şube
li olduğu kadar toplumun diğer kesimlerine de
başkanı Mehmet Özsakarya, Altı Sigma – Yalın
önem vermek gerekir. Yalın yönetimde de sonuçKonferanslarını, gelişen ve değişen üretim ve
lar önemlidir. Ama klasik olarak geçmişteki süyönetim yaklaşımlarını sanayiye ve üyelerine
reçlerin finansal sonuçlarına bakıp değerlendirme
tanıtmak amacıyla düzenlediklerini belirtti.
yapmanın yerine şimdi kontrol edilebilir süreçler
Büyük firmalarda kullanılan yöntem ve teknikleryaratmak daha iyidir. Yaptığımız her işi “sürekli iyileştirme”yi
den KOBİ’lerin de yararlanabileceğine dikkat çeken Özsakarya,
aklımızın bir köşesinde tutarak yapmalıyız. Bunun için atölyeşunları söyledi:
deki en basit formdan yönetici raporlarına kadar her şey buna
“Yalın düşüncenin temel amacı; değerin hammaddeden başlayarak, tüm süreçlerde hiç kesintisiz akıtılıp hızla son kullanıcı- uygun düzenlenirse çok iyi sonuçlar alınacaktır. Yalın sistemler,
insanların süreçleri kontrol etmelerinden çok, insanların süreçleya ulaşmasıdır. Yalın yaklaşım, tüm değer zincirindeki israfı yok
ri desteklediği bir yapıyı öne çıkarır. Çalışanların sürekli iyileştiretmeyi, tüm faaliyetleri son kullanıcı için değer oluşturacak şekilde gerçekleştirmeyi hedefleyen bir yönetim tarzıdır. Altı Sigma meye bağlılığı insan kaynakları sisteminde de yer almalıdır.”
22 büyük firmanın katıldığı konferanslarda firmalardan gelen
ise; mükemmele ne kadar yaklaştığımızı, çıktıların ne kadarının
ekipler
yalın üretim konusunda gerçekleştirdikleri başarılı uygukullanıcının beklentilerini karşıladığını gösteren değişkenlik
lamalarını
“bütünsel deneyim paylaşım oturumları” adı verilen
ölçütüdür. Kuruluşların geleneksel karar alma süreçlerini değişsunumlarda ayrıntılarıyla katılımcılara anlattılar.
tirerek problemlerin kök sebeplerini tespit eden, verilere dayalı
Konuşmacıların salonda hitap ettikleri topluluk hakkında
çözümler üreten, ilk seferde doğru karar vermemizi sağlayan
bilgilenmelerini
sağlayan RFID radyo dalgalı yaka kartları ile
iş yapma felsefesi, bir yöntem ve yönetim tarzıdır. Altı sigmada
dinleyicilerin
meslek
alanlarına göre dağılımları anında perdeye
amaç sürekli iyileştirme, projeleriyle son kullanıcı memnuniyeyansıtıldı.
tini artıracak ve değer katacak çözümler bularak sürekli gelişimi
Bütünsel deneyim paylaşım oturumlarına, Ford, Yeşim Tekssağlamaktır.”
til,
Rexam,
Dyo, Tofaş, Arçelik, Üçge, TEİ, Hugo Boss, Delphi,
Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin
Bosch,
Borusan,
Ege Endüstri, Hayes- Lemmerz, Diyarbakır EğiKoramaz ise endüstri ve işletme mühendislerinin yetki ve sorumtim
ve
Araştırma
Hastanesi, Sabancı Holding, Kütahya Porselen,
luluklarının belirsizliği ve serbest meslek uygulamaları düzenleEti,
Kent
Hastanesi
ve Vodafone’dan uzman ekipler katıldılar.
yen mevzuatın bulunmamasının bu alandaki en büyük sorun-
ebsohaber 66 mayıs 2008
HABER
Zenginliklerimizi organize
edemezsek kullanamayız
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, Türkiye’nin aslında zenginliklerin üzerinde oturduğunu
ancak bunları organize edemediği sürece yararlanma imkanı
bulunmadığını söyledi.
İzmir ili oda ve borsalarının ortak yönetim kurulları toplantısı
Bayındır’da gerçekleştirildi. Toplantıda, Bayındır’da kurulması
planlanan çiçekçilik organize sanayi bölgesinin ilçe ve ülkeye
kazandıracakları, Ezine peyniri için alınan coğrafi işaret tescilinin İzmirli üreticiler için yarattığı sorunlar ve İzmir Alsancak
Limanı’nda bekletilen gemilerin yaşadığı sorunlar ve çözüm
önerileri gündeme getirildi.
Bayındır Kaymakamı Alaattin Aktaş ve Belediye Başkanı Alaattin Çapuk, çiçekçiliğin ilçe için önemine dikkat çekerken, ilçenin kalkınmasını hızlandıracak, bölge halkının refah düzeyini
artıracak Bayındır Çiçekçilik Organize Sanayi Bölgesi projesinin
hayata geçirilmesi konusunda talepte bulundu. Bayındır Ticaret
Odası Başkanı Adnan İnanır da, çiçekçilik OSB’nin kuruluşu ve
ilçenin ulaşım ağının genişletilmesi halinde kalkınmanın hızlanacağını söyledi.
Çiçekcilik OSB projesi canlandırılmalı
Toplantıyı yöneten İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Bayındır’da Çiçekçilik OSB içi 150 hektarlık alanın belirlendiğini hatırlatırken, seracılıkta kullanılacak
jeotermal kaynakların yetersizliği sebebiyle projenin Bergama
ve Dikili’ye doğru kaydırıldığını söyledi. Bergama ve Dikili’de
kurulacak OSB için İzmir’den yeterli katılımcı bulunamaması
üzerine projenin beklemeye alındığını da kaydeden Demirtaş,
“Bayındır’daki Çiçekçilik OSB planlamasını tekrar destekleyebiliriz. Sanayi ve Ticaret Bakanımızdan bu konuda destek isteyelim. Bayındır’da Çiçekçilik OSB olmak zorunda” diye konuştu.
Taşkın: Hedef dünyaya üretim olmalı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, Bayındır’ın marka ilçe olma yolunda hızla ilerlediğini
belirtti. Taşkın, “Aslında zenginliklerin üzerinde oturuyoruz.
Ancak bu zenginliği organize edemediğimiz sürece yararlanamayacağız. Buradaki 550 çiçekçi firmanın 1000 kişiyle çalışarak
dünya ile rekabet etmesi zor. Bu nedenle bölgenin eksikliklerini
gidererek dünya ile rekabete hazırlamamız gerekiyor” dedi.
İsrail, hatta Güney Afrika Cumhuriyeti’nin çiçekçilik konusunda yaptığı çalışmalardan örnekler veren Tamer Taşkın, gece
kesilen çiçeklerin uçaklarla sabaha karşı Hollanda’daki çiçek
borsasına gönderildiğini anlattı.
İhraç mallarını taşıyacak gemi bulamayacağız
Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Geza Dologh ise, 3
aydır Alsancak Limanı’nda sıkışıklık yaşandığını belirterek, konteyner gemilerinin yüzde 53’ünün 24 saatten fazla beklediğini
söyledi. Dologh, “Sonuçta gemiler Alsancak Limanı’na gelmemeye başladı. İhraç mallarımızı taşıyacak gemi bulamayacağız”
dedi.
Bayındır Ticaret
Odası’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen
toplantıda, bölgedeki
çiçek potansiyelinin
değerlendirilmesi ağırlıklı olarak ele alındı.
ebsohaber 67 mayıs 2008
HABER
EBSO’da Evren’li sergi açılışı
Gülperin Sertdemir Atölyesi Resim Sergisi’nin açılışını 7’nci
Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Ege Bölgesi Sanayi Odası
(EBSO) Başkanı Tamer Taşkın yaptı. EBSO Sanat Galerisi’nde
gerçekleşen “Dünya Sanat Akımlarına Yolculuk” adlı sergi kokteyli çok sayıda İzmirli sanatçı ve sanatseveri biraraya getirdi.
Kadın ve çiçek
Dünya sanat akılara yolculuk konseptiyle gerçekleştirilen
sergide, konusu kadın, çiçekler, deniz, peyzaj, natürmort ve pitoresk sahneler olan eserler kokteyle katılanlardan tam not aldı.
Sergide eseri yer alan Emel Altuğ, İtlen Özcan, Saliha Soydan,
Hülya Musoğlu, Şerife Yakalı, Gülay Vural, Fatoş Kutay, Zeynep
Pamukçu, Engin Örün ve Nuran Karabece sanatseverlerin tebriklerini kabul etti.
Hatıra fotoğrafı
Kenan Evren ve Tamer Taşkın, Gülperin Sertdemir atölyesi
öğrencileriyle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi. İlten Özcan, lavi
tekniği ile yaptığı bir tablosunu çok beğenen 7’nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e armağan etti.
ebsohaber 68 mayıs 2008
HABER
İzmirli genç
sanayici
Atatürk rolünde
Antonio Banderas, Brad Pitt, Kevin Costner, Daniel
Craig gibi birçok Hollywood yıldızının adı Atatürk rolü
için konuşulurken sinemacılar Atatürk rolü için aradıkları
kişiyi İzmir’de buldu. Geçen yıl İpek Çalışlar’ın ‘Latife
Hanım’ kitabından uyarlanan belgeselde ‘Mustafa Kemal
Atatürk’ karakterini canlandıran İzmirli genç sanayici Yavuz Hekim, bu kez ‘Emret Komutanım’ dizisinde Atatürk
rolünde oynadı. Hekim, yapımcılığını Mustafa Altıoklar’ın
yaptığı dizinin 19 Mayıs nedeniyle özel olarak çekilen ve
16 Mayıs Cuma günü yayınlanan bölümünde rol aldı.
Atatürk rolü için yıllardır Hollywood’tan, Yeşilçam’a
kadar birçok aktörün ismi geçerken, İzmirli işadamı
benzerliği sayesinde Atatürk rollerinin aranan ismi haline
geldi. İlk olarak İpek Çalışlar’ın ‘Latife Hanım’ kitabından
uyarlanan belgeselde Atatürk’ü canlandıran Hekim, son
olarak ‘Emret Komutanım’ dizisinde Atatürk’ü canlandırması için teklif aldı. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı
nedeniyle özel olarak çekilen bölümde oynadığını belirten
Hekim, “Mustafa Kemal Atatürk’ü oynamaktan onur ve
şeref duydum. Ulu önderimize benzemek övünç kaynağım. İlk belgesel teklifi de, gazetede çıkan haberlerimden
resmimi gören yapımcı Rıdvan Akar’dan gelmişti. İlk
rolümü beğendiğini ileten izleyiciler bir hayli fazla idi. Bu
filmlerde beklentim olmaksızın rol aldım” dedi.
Prefabrik yapılar üreten Egekons ve Motoryat ile hücumbot üretmek üzere kurulan Hekim Gemi İnşa A.Ş.’nin
sahibi Hekim, bundan sonra da Atatürk rollerinde oynamaya devam edeceğini ve gelecek tekliflere olumlu
baktığını belirtti. Son oynadığı dizideki Atatürk rolü
5 sahneden oluşan Yavuz Hekim, Ulu Önder’i
ekranlarda canlandırırken en çok Padişah
Vahdettin’e söylediği, “Memleketimin ve vatanımın selameti için bu buhranlı günlerde Harbiye
Nazırlığı’nı bizzat üstlenmek isterim” repliğinden
etkinlendiğini söyledi.
Mustafa Altıoklar’ın yapımcılığını ve genel yayın
yönetmenliğini üstlendiği ve yönetmenliğini Sarp
Levendoğlu’nun yaptığı dizinin çekimleri Bosphorus
Otel, Beylerbeyi Sarayı ve İstanbul Boğazı’nda Bandırma Vapuru’nda çekildi. Faruk Saraç’ın imzasını taşıyan
Atatürk kostümünü giyen Hekim, Kanal 1’de yayınlanan
dizinin Mustafa Kemal ile ilgili sahnelerinin son derece
titiz bir çalışma ile çekildiğini anlattı.
Prefabrike yapılar üreten Egekons ve Motoryat,
hücumbot üretmek üzere faaliyete
geçen
Hekim Gemi İnşa A.Ş.’nin kurucusu olan Hekim, denize 40
kilometre mesafede kurduğu
tersane, bomba etkisizleştirme kutusu ve yüzer eğlence
merkezi ‘Egecem Beach Club’ gibi
ilginç projeleri ile de dikkat çekmişti.
ebsohaber 69 mayıs 2008
EBSOVAKFI
Bayanlar Birliği öğrenciler için yine sahnede
EBSO Vakfı Bayanlar
Birliği, dönem başından
bu yana çalışmalarını
sürdürdükleri 2 önemli
faaliyetini Haziran ayında
bizlerle paylaşacaklar.
05 Haziran 2008 günü
koromuzun aşk şarkılarını seslendireceği “Bir
Sevdadır Şarkılar” isimli
konserini keyifle dinleyebilir, 10 Haziran 2008’de
tiyatro grubumuzun
“Ateşle Barut Yan yana
Durursa?” adlı oyununu
seyredebilirsiniz.
Büyük bir özveri ile
aylardır çalışmalarını
sürdüren Bayanlar Birliğimizi, öğrenci burslarına
katkı amacıyla gerçekleştirilen bu iki organizasyonda EBSO camiasının
yalnız bırakmayacağına
inanıyoruz. Sizleri aramızda görmekten onur
duyacağız. Davetiyeleri
Vakıf merkezinden temin
edebilirsiniz. Davetiye
ücreti 15 YTL’dir.
Telefon: 455 29 69
Kent Orkestrası büyüledi
7’den 70’e tüm müzikseverlerin beğenisini
kazanan İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın sponsorluğunda unutulmayacak bir konserle İzmirli
müzikseverlerle buluştu.
Kültürpark’taki İsmet İnönü Kültür ve Sanat
Merkezi’nde Hüseyin Çebi’nin yönettiği ve
orkestra düzenlemelerini Zafer Çebi’nin yaptığı
konsere solist olarak İzmir Devlet Opera ve Balesi solist sanatçılarından tenor Aydın Uştuk’un
yanısıra, Sedat Yüce, Evrim Özkaynak, Ceren
Niron, Desen Yıldız ve Burçin Aydın katıldı.
konuk sanatçı olarak udi Serhat Şaşman da yer
aldı. Dillerden düşmeyen şarkıların hep bir
ağızdan söylendiği konserde sanatçılar performanslarıyla göz doldurdu.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Tamer Taşkın, gecenin anısına İzmir
Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Yusuf Ali
Karaman’a plaket verirken, sanatçılara da tek
tek buket armağan etti. EBSO’nun ve sanayicilerin sosyal sorumluluk projelerine önem
verdiğini belirten Taşkın, “İçinde bulunduğumuz çevrenin sadece üretimde değil sosyal ve
kültürel olarak da gelişmesine katkı yapmak
durumundayız. Toplumun her yönüyle yükselmesi için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz”
diye konuştu.
ebsohaber 70 mayıs 2008
EBSOVAKFI
Brunch&Tavla Turnuvası
27 Nisan 2008 Pazar günü, Naci Usta Restaurant’ta yapılan Brunch
ve Tavla turnuvasında katılımcılarımız stres atıp keyifli vakit geçirirken turnuvada tatlı rekabet yaşandı. Turnuvanın galibi olan Osman
Nükteci’yi tebrik ediyor, turnuva hediyesi olan tavlanın uğur getirmesini diliyoruz.
Tekstil Komitesine
teşekkürlerimizle
EBSO VAKFI SAKIZ ADASI TURU
14-15 HAZİRAN 2008
KİŞİ BAŞI 160 euro
VİZE-PUL ücreti hariç.
Ayrıntılı Bilgi ve Program için
Telefon: 0232 455 29 69
Odamız tarafından 8 yıllık zorunlu eğitime destek
olmak amacıyla İzmir’in fakir ve uzak yörelerinde
yaptırılan okullarımıza imkanlar dahilinde her türlü
konuda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ancak, kaynaklarımız doğrultusunda her türlü ihtiyaca cevap vermemiz mümkün olamıyor. Öğrencilerimizin hem okurken hem de gelecekteki yaşamlarına etki edebilecek
konulardaki ihtiyaçlarına cevap verebilmek Vakfımız
için önemli bir konudur. İşte bu noktada, üylerimizin
verdiği desteğin ne kadar önemli olduğunu bir kez
daha vurgulamak istiyoruz. Taşımalı öğretim yapılan
Cevizli EBSO İlköğretim Okulumuzda, spor alanında
başarılı olan öğrencilerimizin forma, eşofman ve spor
ayakkabı ihtiyaçlarını karşılayan EBSO Tekstil Komitesi üyelerimiz onları başarı için yüreklendirdi.
ebsohaber 71 mayıs 2008
Sanayiciler Kulübü’nde
EBSOVAKFI
Şen ola düğün
Sevdiğimiz insanla yeni bir dünya kurmak, çocukların
ilk mürüvveti, yeni yaşımız, mutlu günlerimiz..
Bu çok özel anları İzmir’de seçkin bir atmosferde
yaşayacağınız bir yer var.. Sanayiciler Kulübü.
İzmir’in adıyla anılan Kordon’un dillere destan güzelliğine, körfezin doyumsuz manzarasına, gün batımının
eşsiz güzelliğine hakim konumda, Ege Bölgesi Sanayi
Odası’nın çatı katındaki Sanayiciler Kulübü, şık dizaynı, ferah atmosferi, profesyonel ekibi, kusursuz hizmet
anlayışı, hijyen standartlarına uygun mutfağı ve birbirinden nefis yemekleriyle kentin sosyal ortamlarına yeni bir
standart getiriyor. Düğün, nişan, sünnet, doğumgünü ve
bütün mutlu günleriniz için her türlü organizasyonu gönül ferahlığı ile yapabileceğiniz, dostlarınızı evinizin rahatlığında ağırlayabileceğiniz Sanayiciler Kulübü, gelirini
de Türkiye için çok önemli bir projeye, eğitime harcıyor.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı aracılığıyla dar gelirli
ailelerin lise ve üniversitede öğrenim gören çocuklarına
burs veriliyor. Bu yıl itibariyle 500 öğrenci burs alırken,
önümüzdeki yıl bu sayının daha da artırılması amaçlanıyor. Sanayiciler Kulübü’nde hem mutluluğu yaşayın hem
de mutluluğa ışık olun. Bu eşsiz ortam size sadece bir
telefon kadar yakın.
Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için
Tel: (0232) 483 20 51 – 455 29 00 / 581
ebsohaber 72 mayıs 2008
Download