iSLAM MEDENiYETiNDE (MEDİNETÜ'S-SELAM) ULUSLARARASI SEMPOZ\'UM 7-8-9 KASIM 2008 iLAtıiYA'J: FAK:ULTESI _ı ~ ' ~ S:~T:.ı:o. ARAŞTIRMAMERKEZI Ümraniye Belediyesi Marmara Üniversitesi, İlah!)'at Fakültesi, islam Tarihi ve Sanatlan Bölümü Marmara University, Faculty of Theology. Department of Islami c History and Arts & islam Konferansı T~kilatı, İslam Tarih, Sanat ve Kültür Ara§tırma Merkezi (IRCICA) - Organisation of lslamic Conference, Research Centre for Islamic History. Art aı'ıd Culture İSLAM MEDENIYETINDE BAGDAT 1\ •• A (MEDINETU'S-SELAM) ULUSLARARASI SEMPOZVUM INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON BAGHDAD (MADINAT ai-sAIAM) 7-9 IN THE ISLAMIC CIVILIZATION Kasım 1 November 2008 Kültür Merkezi Üsküdar- İSTANBUL Bağlarba~ı TÜRKİYE PROGRAM Ümran!}'e Beled!}'esi'nin katkılar!Yia Sponsored by Umran!}'e Municipalio/ ORTAÇAG YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNİ VE iDARİ MERKEZiOLARAKBAGDAT Dr. Nuh ARSLANTAŞ" Bağdat'ta yahudi varlığı, şehir olarak kurulmasından çok daha öncesine dayanmaktadır. Gerek İslam gerekse diğer kaynaklarda şehrin kurulmasından çok önceleri, Sasaniler'in başkenti Ctesiphon'a yakın olan bu bölgede yahudilerle meskun eski yerleşim birimlerinin bulunduğu, bunlardan en önemlilerinden birinin de Sarat'ın kuzeyinde Dicle'nin batı yakasında bulunan Bağdat köyü olduğu belirtilir. 1 Bu köyün, Sasanilerin idaresinde küçük bir yerleşim birimi olup her yıl düzenli olarak bir pa~ayırın kurulduğu ve değişik yerlerden pek çok tüccarın alışveriş yapmak üzere buraya geldiği rivayet edilir.2 Talmud'un değişik pasajlarında bu köye nisbetle Rav Hana isimli Bağdatlı bir yahudi alimden bahsedilir. 3 Ortaçağ Talmud şarihleri Raşi (Şlomo ben 1 2 3 Marmara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi. Bk. Abdiliaziz ed-Duri, "Bağdat I. Genel Bakış", DİA (Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi), IV, 426; Abraham Schalit, "Ctesiphon", E]d (Encyclopedia ]udaica), V, 451; Lewis, Tarihte Araplar, tre. Hakkı Dursun Yıldız, İstanbul2003, s. 113. Hatib el-Bağdadi, Tarihu Bağdad, Mısır 1349/1931, I, 25: " ... r--l' :i.SJ..... it;i..; ~~~ ..:..as, ~ JJ._.. ..r.Jll ~i~_, ;l:,:JI 4;...... JS ..ri;'+-:! ~ ~)" - '·'· , ~ Talmud'taki pasajlardan birinde Bagdatlı Rav Hana'nın dul kadına "Almana" d'enmesinin sebebinin, Talmud'ta dul kadına verilecek mehir miktarından, yani maneden [100 zuz (dirhem)] kaynaklandığını ifade etmiştir. Bk. Babil Talmudu, Ketubot lOb. Talmud'ta Rav Hana'nın Neharde'a Yeşivası~nın kurucusu Rav Samuel'le (m. IL asrın yarısı ile III. asrın yarısı) diyaloglarına da yer verilmiştir. Bunlardan biri Kohenle evlilik yapan ve hamile iken dul kalan bir kadının kölelerinin terumadan yiyip yiyemeyeceklerine dair, diğeri ise Şabat (Sebt) günü kırık bir kolun sarıya alı­ nıp alınınayacağı meselesi ile ilgilidir. Talmud'taki bir başka pasajda da bu Bağdatlı yahudi alimin Pumbedita Yeşivası'nın kurucusu Yahuda bar Hezekiel (ö. 299) has- • 320 ULUSlARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOzyUMU Yitshak: 1040-1105) ve Raşbam (Şlomo ben Meir: 1080-1174), Rav Hana'nın .mensup olduğU Bağdat ile Abbasiler tarafından kurulan Bağdat'ın yerleşim itibariyle aynı köy olduklarını belirtirler.4 Aynı bilgi XII. asırda İslam dünyası­ nı gezen bir yahudi seyyah tarafından da ifade edilmiştir. 5 Talmud'ta yer alan bu bilgilerden, Abbasiler döneminde henüz bir şehir olarak kurulmadan önce bu küçük köy ya da kasahada milattan önceki asırlarından itibaren bir yahudi cemaatirıirı var olduğu anlaşılmaktadır. Cemaatin buraya ne zaman yerleştiği bilirırnemekle beraber, kökenlerirıirı Babil sürgününe dayandığını söylemek mümkündür. Zira, yahudi tarihi kaynaklarında sonraki döneınlerde Bağ-· dat'tan, şehrin adı yerine daha çok Babil ifadesi kullanılmıştır. 6 Bağdat köyüne ilk İslam fetihleri miliıasebetiyle de değinilmiştir. Hz. EbU bölgede Hiilid b. Velid zamanında gerçekleştirilen fetihler sırasında Müsenna b. Harise komutasındaki bir birliğin Sarat nehrinin ucundaki Bağdat pazarıru (SCık-u Bağdad) fethettik1eri kaydedilmiştir (634). 7 Ancak bu fetih sırasında Bağdat köyünde herhangi bir yahudi varlığından bahsedilmemektedir. Zaten kaynaklarda Bağdat köyünün, şehrin kuruluşuna kadar ki dönemi ile ilgili başka bilgi de yoktur. Bekir zamanında Yahudi kaynaklarda ise, bölgenin İslam hakinıiyetine girmesinden sonraki dönemlerdeki Bağdat köyüne, Pumbedita Yeşivası'na yapılan bir tayin münasebetiyle değinilrniştir. Şerira Gaon'un İgeret'inde yer alan bilgiye göre, Gaon Mar Şmuel'in (Roş Kele bar Rav Mar) ölümünden sonra yeşivaya gaon olarak Bağdatlı Rav Natronay Kahana ben Rav Bınuna'nın tayin edildiği belirtilir (748). 8 Şerira'nın mektubunda Rav Natronay'ın Bağdat'ın Ararnice'de "Köprü" 4 5 6 talandığında onu ziyarete gittiği belirtilir. Bk. Babil Talmudu, Yevamot 67a; Baba Batra 142b, Ketubot7b; Şabat 147b-148a. A. Kohut, 'Aruh Completum, Viyana 1926, s. 10'dan naklen, David S. Sassoon, A History of the Jews in Baghdad, Letchworth 1949, s. 5. Seyyah Petachia'nın bu ifadesi için bk. Tudelalı Benjamin & Ratisbonlıı Petachia Ortaçağ'da İki Yahudi Seyyahın Avrupa, Asya ve Afrika Göz/emleri, tre. Nuh Arslantaş, İstanbul2001, s. 121. Mesela Eldad ha-Dani veya Bağdat'ta öğrenim görmesi nedeniyle Abbasi dönemi yahudi tarihçilerinden Natan da yahudi tarihinde ha-Bavli şeklinde meşhur olmuş­ tur. 7 8 Belazuri, Fütuhu'l-büldim, nşr. Abdullah Enis et-Tabba- Ömer Enis et-Tabba, Beyrut 1987, s. 343-344; Hatib el-Bağdadi, Tiırfhu Bağdad, I, 25. Şerira Gaon (IOOO'ler), ııın Tl1'1l!l ::ıı Inll\ (İgeret Rav Şerira Gaon-Metıırgam le-Laşan ha-Kodeş) [Rav Şerira Gaon'un Me~'tubu], nşr. ve İbraniceye tre. R. Nosson Dovid Rabinowich, Jerusalem 1991, s. 142; İng. tre. The Iggeres of Rav Sherira Gaon, tre. R. Nosson Dovid Rabinowich, Jerusalem 1988, s. 127; Aslında yeşivaya gaon olarak Sebhalı Ahay'ın tayin edilmesi gerekirdi. Rav Natronay, Ahay'ın öğrencisi idi. Gaonluğa kendisinin değil de yetiştirdiği bir öğrencisinin atanmasını kabullenmeyen ORTAÇACi YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNi VE iDARI MERKEZi OU\RAK BAGDAT j 321 anlamına beldesinden olduğu da tasrili edilmiştir ki, 9 burasının İslam kaynaklarında zikri geçen Kantaratü'l-Yehud (yahudi köprüsü) olduğU ifade edilmektedir. 10 Bu ifadeden, şehir olarak kuruluşundan önce Bağdat çevresinde değişik yerleşim birimlerinin olduğu da anlaşılmaktadır. gelen Tutira (Nı'nın ]?.) ••• ) Bağdat'a kuruluşundan on iki yıl öncesi (750) ile ilgili de bir atıf yapılmış­ tır. Bir dokümanda Fustat'taki Babil geleneğine bağlı cemaate (Kenisetü'lIrakıyyin) reis olarak Bağdatlı din adamı Ebu Ali Hasan'ın (el-Bağdadi) cemaat başkanı (roş ha-kahal) tayin edildiği belirtilir.U Şehrin Abbasiler tarafından kurulduğu esnada eski Bağdat ve çevresindeki birimlerindeki yahudiler, eskiden olduğu gibi yaşamaya devam etmiş olmalıdırlar. Ancak ne yahudilerin kendi kaynaklarında ne de diğer kaynaklarda, konuyla ilgili herhangi bir bilgi yer almamaktadır. yerleşim 'Bağdat'ın Halife Mansur tarafından kun.ılmasından önce o yörede yer alan eski yerleşim yerlerinden hiçbiri ne siyasi ne de ekonomik bir öneme sahipti. Bu sebeple müslümanlar tarafından kurulan Bağdat, yepyeni bir şehir olarak kabul edilmektedirY Yalındilerin Şehre Yerleşmesi Bilindiği üzere Bağdat 762 yılında kurulmuştur. Yerleşme tarihleri kesin olarak bilinmese de, yahudilerin şehre kuruluşuyla beraber yerleşmeye başla- 9 10 11 12 Ahay, Irak'ı terk ederek Filistin' e yerleşmiş ve orada ölmüştür. Ahay, meşhur yahudi hukuk telifatı Şeiltot'un (mn7'ı\l!l) müellifidir. Bk. Şerira Gaon, a.g.e., aynı yer; Avraham İbn Daud, Seferha-Kabala ıı?;ı 11N1 PN z:ı;ıı:ıı\ 'ı? ;ı?:ıp;ı ı:ıo [The Book ofTradition] [Rivayetler Kitabı], nşr. ve notlada İng. tre. Gerson D. Cohen, Philadelphia 1967/5728, s. 37; İng. tre. 47; Poznanski, "z:ı'J1ı\l;ı n:ııpn? l:l'!ll'J;ı l:l'J1l!l ZJ'J'J!I" "'Inyanim Şonim ha-Noga'im li'Tkufat ha-Geonim" [Gaonluk Dönemine Dair Değişik Konular], ha-Kedem no.l-4 (1907), s. 144; Simha Assaf, Tekufat ha-Geonim ve Sifruteha, Hartzaot ve Şiurim ?J'11!1'l!l1 mı\::ıı;ı ;ımı:ıoı ?J'Jııu;ı n:ııpn [Gaonluk Dönemi ve Edebiyatı], nşr. Mordehay Margoliot, Yeruşalayim 1955, s. 154. Bk. Şerira Gaon, İgeret, s. 142; İng. tre. 127. Bk. Sassoon, A History of the Jews in Baghdad, s. 7. Jaeob Mann, The Jews in Egypt and in Palestine ımder the Fatimid Caliphs, Oxford,; 1969, I, 258; Tevfik Rizkullah Ganime, Nüzhetü'l-Müştak fi Tarihi Yahudi'l;:,'Ira~ Bağdat 1924, s. 108. ·• ' Abdiliaziz ed-Duri, "Bağdat I. Genel Bakış", DİA, IV, 426. Yahudi kaynaklarda şeh­ rin kurulmasından sonraki tarihlerde eski Bağdat'a yine yeşivalardan birine yapılan bir gaon tayini münasebetiyle atıfta bulunulmuştur. Şerira'da yer alan bilgiye göre 796 yılında Pumbedita Yeşivası gaonluğuna Bağdat'ın bir köyü olan Halvedili ('1!\ı?:ı) Mar Rav Yeşa'yahu ha-Levi'nin getirildiği kaydedilmiştir (Şerira Gaon, İge­ ret, s. 151, İng. tre. s. 136). Burası Dicle'nin doğusunda, Bağdat'ın başkent olarak kurulmasından sonra kıyı mahallerinden biri halirıe gelmişti. Bk. Sassoon, A History of the Jews in Baghdad, s. 8. 322 ULUSLARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOZVUMU dıkları söylenebilir. Zira, İslam hukukuna göre seyahat, taşınma, İslam şehirle­ rine yerleşme ve bu şehirlerde gayr-ı menkul edirune konusunda müslümanlarla gayr-ı müşlimler arasında herhangi bir fark söz konusu değildir.U İslam kaynaklarında sosyo-kültürel ve ticari açıdan cazip bir şehir olarak kurulan Bağdat'a değişik yerlerden yoğun bir göç hareketirıin başladığı belirtilir. Ya'kubi, Bağdat' ı tanınılarken, uzak yakın diğer pek çok şehir ve kasabadan halkın Bağdat'a gelerek yerleştiğini ve bunların müstakil mahallelerde yaşadık­ larını belirtir. 14 Tarihi kayıtlarda bu göç hareketine iştirak eden yahudilerin, Bağdat'a yerleşmesine herhangi bir engel çıkarılmadığına dair pek çok örnek yer almaktadır. 15 Değişik köy ve yerleşim birimlerinden Bağdat'a gelen yahudilerin, şehre entegre sürecinde iş ve zanaatın bedensel güç gerektiren değişik dallarına yöneldikleri anlaşılmaktadır. Müslüman müellif Ciliiz (ö. 255/869) kendi zamanında yahudilerin genelde boyacılık, debbağlık, kasaplık ve hacamatçılık gibi mesleklerde yoğunlaştıklarını belirtir. 16 Bir diğer deyişle şehre yerleşmelerinin ilk asrında yahudiler daha çok emekçi sınıfı temsil ediyorlardı. Şehirleşmenin tamamlandığı süreçte sosyal tabakalar yerine oturmuş, önceki dönemlerin küçük sermayeli bakkal ve emekçi zanaatkarların torunları, geniş sermayeli büyük iş adamları sınıfına tahvil olmuş; şehre ilk yerleşenlerin iki üç nesil sonraki torunları, belli mesleklerin patronları haline gelmişlerdi. X. asrın zengin profesyonel yahudi tüccarları ya da yanında onlarca hatta yüzlerce işçi çalıştıran yahudiler, bu emekçilerin torunları arasından çıkmıştır. 17 13 14 15 Ebu Yusuf, Kitabü'l-Harac, Beyrut (t.y.], s. 127. Detaylar için bk. Karaman, Mukayeseli İsli'un Hukuku, İstanbul1991, III, 261-262. Ya'kubi, el-Büldan, nşr. M.J. de Goeje, Brill1896, s. 233-234. Mesela, 850 yılında İspanya'dan gelen bir din adamının (aluf) Bağdat'a yerleştiği belirtilir. Benzer şekilde Feyyılm'dan (Mısır) çıkan Sa'diya, birkaç yıl Taberiye ve Suriye'de kaldıktan sonra Bağdat'a gelerek Sura'ya gaon olmuştu (Louis Ginzberg, New York 1968, I, 2; Saadia Gaon: HisLife and Works, Philadelphia 1921, s. 76). 998 (Marheşvan 1309 yahudi yılı) tarihli Puınbedita Yeşivası mahkemesine ait bir belgede Şerira Gaon muhalifleri hakkında bilgi verirken Ali b. Davud eş-Şami, Nahum b. Harun el-Ba~lebeki gibi bazı kimselerden bahsedilir ki (bk. Mann, "The Responsa of the Babylonian Geonim asa Source ofJewish History", JQR (Jewish Quarterly Review, New Series) n.s. 8 (1917-1918), s. 359), bu nisbelerden Filistirı, Ba'lebek ya da bir başka şehirden gelip Bağdat'a yerleşen yahudilere herhangi bir engeliri çıkarıl­ madığı anlaşılmaktadır. 16 17 Bk. Cahiz, el-Muhtar fi'r-reddi ale'n-Nasara, nşr. Muhammed Abdullah Şerkavi, Beyrut 1991/1411, s. 63. Ashtor, "Prolegomena to the Medieval History of Oriental Jewry", JQR n.s. SO (1959-1960), s. 148-149; Goitein, "The Rise of the Near-Eastern Bourgeoisie irı Early Islamic Times", JWH 3 (1956-57), s. 603; a. rnlf, Yahudiler ve Araplar Çağlar Boyu ORTAÇAG YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNi VE iDARi MERKEZi OLARAK BAGDAT 1 323 Yahudilerin şehrin hangi bölgesine yerleştiiderine dair kaynaklarda doğ­ rudan atıf yok~. Halife Me'mfın'un yahudi müneccimi Sind b. Ali'ye Babü'ş­ Şeınmasiye meydanında bir sinagog inşa ettirdiği belirtilir. 18 Babü'ş­ Şeınmasiye Bağdat'ta Rusafe çarşılarının da bulunduğu, şehrin doğu tarafına düşerdi. Samard'ya gidecek yolcu ve kervanlar bu kapıdan çıkardı. 19 Ya'kfıbi'nin ifadelerinden bu mahallenin Halife Me'mfın zamanında kurulduğu/0 yahudilerin mahalleye kuruluşuyla beraber yerleştiideri ve nüfuzlu bir yahudinin tavassutuyla halife tarafından da kendilerine bir sinagog inşa edildiği anlaşılmaktadır. yahudi tabip Ebü'l-Berekat Hi~etııllah el-Bağdadi (ö. 547/1152?) müslüman oluncaya kadar Bağdat'ta kendi dindaşlarıyla beraber yahudi mahallesinde yaşamıştı.zı Kuruluşu ile birlikte pek çok yahudi tüccar ve zanaat erbabının şehre akın etınesip.e rağmen, cemaatin-devlet nezdindeki siyasi temsilcisi re'sü'l-calut ile cemaatin dini hayatını yönlendiren tarihi yeşivalar Sura ve Pumbedita'nın Bağdat'a intikali, daha geç tarihlerde vuku bulmuştur. Bu taşınma ile birlikte artık sadece şehir cemaati değil, o dönem dünyasında yaşayan yahudilerin tamamına yakını, Bağdat'taki yahudi liderler tarafından yönetilmeye başlayacak­ tır. Re'sü'l-chlut'luk ve yeşivaların, Bağdat'a taşınması ve döneminin en güçlü devleti olan Abbasilerin himayesine mazhar olması, bu kurumların otorite ve nüfUzunu da artırmıştı. Öte yandan Bağdat'ın önemli bir ticaret merkezi olması dolayısıyla değişik yerlerden gelen pek çok yahudi tüccarın bu kurumlarla bağlantı kurmasını da sağlamıştı. Bağdat'ın inşasına hudi cemaatinin idari 18 19 20 21 22 kadar re'sü'l-chlut4ır Sına'da kurumları içerisinde ikamet ediyorlardı. 22 Bağdat'a taşınanların Yailki re'sü'l- İlişkileri, tre. Nuh Arslantaş-Emine Buket Sağlam, İstanbul2004, s. 141, 149. Hasan Zaza ve Muhammed Aşur yahudilerin eskiden beri ticaret ehli olmadıklarını, yahudi düşüncesinde ziraatın hep ticaretten üstün turulduğunu örnekleriyle açıklar. Bk. Zaza-Aşur, el-Yehud leysu tücciiran bi'n-neşeti, Kahire 1975, s. 53 vd. Yahudilerin İslam ticaret medeniyetinin doğuşundan önce de kendilerine ait bir ticaret tecrübesi vardı. Ancak ticaret, yahudi tarihinde X. ve özellikle de XI. asır ve sonrasında olduğu kadar yahudi nüfUsun bu kadar geniş bir kısmını etkileyip içine almamıştır. İbnü'n-Nedim, Kitabü'l-fıhrist, Kahire-Beyrut 1398/1978, s. 383. Ya'kılbi, el-Büldan, s. 254. Bk. Ya'kılbi, el-Büldan, s. 256. Bk. İbn Ebu Usaybia, 'Uyunü'l-enba fi tabakati'l-etıbba, nşr. Rıza Nizar, Beyrut (t.y], s. 376. Abbasiler döneminde Bağdat'ı gezen yahudi seyyah Benjamin, re'sü'l-calutların eskiden Sura' da ikfunet ettiklerini belirtir (Benjamin, Tudelalı Benjamin & Ratisbonlu Petachia Ortaçağ'da İki Yahudi Seyyahın Avrupa, Asya ve Afrika Gözlemleri, tre. Nuh Arslantaş, İstanbul 2001, s. 70). Yahudi kaynaklarda yer alan rivayetlere göre gaonlar Çardaklar bayramının üçüncü Sebtinde re'sü'l-calut sinagogunda kutlanan 324 ULUSLARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOZVUMU cruutluk olmuştur. Yeşivalar ise merkezlerini başkente daha sonra taşıyacak­ tarihi kesin olarak bilinmese de, şehrin kukadar, yani SOO'lerden sonra Bağdat'ta olduğu kabul l~dır. Re'sü'l-cruutluğun taşınma rulmasından yarım asır edilınektedir. 23 Abbasi dönemi yahudi tarihçilerinden Natan ha-Bavli'de yer alan bilgiye göre re'sü'l-cruutun Bağdat'ta iki ayrı ikametgahı vardı: Biri Bağdat'ın içinde, diğeri ise o dönemlerde Bağdat'ın banliyösü kabul edilen Kasr'da (ıııp). Şehir merkezindeki ikametgah, SUku'l-'Atika adı verilen semtte idi. 25 Kasradı verilen ikametgah ise, Kasr-ı İbn Hübeyre olarak isimlendirilen semt idi. haBavli'nin Yahudice-Arapça metninde Kasr'ın, Bağdat'ın güneyinde Sura'ya 6 mil uzaklıkta güzel bir yer olduğu belirtilir. 26 Mukaddesi, İbn Hübeyre Kasrı'nın büyük bir yerleşim birimi olduğunu ve burada pek çok yahudinin yaşa­ dığını belirtmektirY Kasr'ın re'sü'l-cruut tarafından ikametgah olarak seçilme" sinin iki önemli sebebi olmalıdır: Biri, Sura'ya yakınlığı, 28 diğeri ise müslüman bürokratların da burada ikamet etmesi. Zira Ya'kılbi, sakinlerini değişik mil24 23 24 25 26 27 28 bir tören için Sına'ya giderlerdi (Şerira Gaon, İgeret, s. 124-125, İng. tre. llO; Heinrich Graetz, History of the Jews, Philadelphia 1891, III, 95). Sassoon, bu törenin, Talmudik dönemde kutlanan "Şabat de-rigla" olduğunu belirtir. Bk. Jews in Baghdad, s. 9. Şerira Gaon'un rivayetine göre, Pumbedita Yeşivası'nda Mar Yosefle Mar Avraham arasında yaşanan gaonluk mücadelesinde (814-816) rakip gaonlar, Çardaklar bayramının üçüncü sebtinde kutlanan tören (Şabat de-rigla) için re'sü'l-ca/Utun Bağ­ dat'taki Bar Neşla sinagoguna gitmişlerdi (816 yılı) [Şerira Gaon, İgeret, s. 154, İng. tre. 140 (;ı?l!lJ ı:ıı l:\nlll'J:ı ;ı':ı.... )]. Re'sü'l-cillfıtun Bağdat'a taşındığı yıllardan itibaren bu toplantı artık hep burada tertip edilmeye başlamıştı (Mann, Texts and Studies in Jewish History and Literature, Cincinnati, Ohio, USA, 1931, I, 196-197). Şeri­ ra Gaon, 825 yılında tertip edilen Rigla de-reş galuta'nın Bağdat'ta Bar Neşla sinagogunda yapıldığını kesin bir ifade ile kaydeder. Bk. İgeret, s. 154, İng. tre. s. 140. Yeşi­ va gaonlarının bu kutlama için re'sü'l-cillfıt sinagoguna gitmesi mecburi idi (Şerira Gaon, İgeret, s. 125, İng. tre. lll) . . ha-Bavli, s. 86; Friedlander, "The Arabic Original of the Report ofNathan ha-Babli", JQR n.s. 17 (1905), s. 755, İng. tre. s. 760. ha-Bavli, s. 80. Natan, başka bir yerde ise buradan Erets 'Atika şeklinde bahsetınek­ tedir. Bk. s. 78. Friedlander, "The Arabic Original of the Report of Nathan ha-Babli", JQR n.s. 17 (1905), s. 755, İng. tre. s. 760. İbranice metinde Kasr'dan, re'sü'l-cillfıta bağlı kurumlardan önemli bir gelir geldiği belirtilmektedir. Bk. ha-Bavli, s. 79. Mukaddesi, Ahsenü't-tekasfm fı ma'rifeti'l-ekalim, nşr. M.J.de Goeje, E.J.Brill: Leiden 1906, s. 121. İbnü'l-Cevzi'nin verdiği bilgiye göre Kadı Muhassin b. Ali, meslek hayatına 349/960-961 tarihinde Kasr ve Sura'da başlamıştı. Bk. İbnü'l-Cevzi, el-Muntazam fi tarihi'l-ümem, Beyrut 1358, VII, ı 78. ORTAÇAG YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNi VE iDARi MERKEZi OLARAK BAGDAT 1 325 letlerin oluşturduğu Kasr-ı İbn Hübeyre'de vali ve fu:nillerin, de konaklarının 29 bulunduğum: kaydeder. Yahudilerin devlet nezdindeki resmi temsilcileri olan re'sü'l-cruutlar,30 Davud peygamberin soyundan gelen kimseler olup31 kendi cemaati içerisinde kısmi bir seçimle seçilir, Bağdat'taki halife tarafından tensip edilirdi. 32 Re'sü'lcaiU.tlar genelde Davud ailesinin Bağdat'ta yaşayan üyelerinden seçilirdi.33 Re'sü'l-cruutu (İslam) dünya(sın)daki yahudilerin başı olarak tarif eden yahudilerin onun emrinde olduğunu ve re'sü'l-cruutun pek çok meselede aralarında hüküm verdiğini belirtir.34 Re'sü'l-cruut kendisine bağlı cemaaderin dini, ahlaki, idari ve siyasi bütün meselelerinden sorumlu idi. 35 Birılni, XII. asra ait bir kaynakta yer alan bilgiye göre halife ile görüşmeye giden re'sü'l-cruut Bağdat sokaklarından geçtiği esnada öndeki teşrifatçı: "Davud oğlu •Efendimize yol açın! Ona gerektiği şekilde hürmet edin!" şeklinde etrafa 29 30 31 32 33 34 35 Bk. Ya'kılbi, el-Büldan, nşr. M.J. de Goeje, Brill1896, s. 308-309. Birılnl, el-Asarü'l-bakiye 'ani'l-kuruni'l-hiiliye [Chronologie Orientalischer Völker von Alberııni], nşr. C. Eduard Sachau, Leipzig 1923, s. 12; Azriel Şohat, "Sugiyot bi'Tkufat ha-Geonim" "tı'mu;ı n:ııpn:ı n1'lıo" [Gaonluk Dönemine Dair Bazı Meseleler], Mahkarim be-Toldot 'am Yisrael ve Erets-Yisrael, eds. B. Oded-U. Rappaport-A. Shochat-J. Shatzmiller, Haifa 1972, II, 63. Harizmi, Mefatihu'l-'ulUm, Kahire 1342/1923, s. 24; Ebü'l-Meill, "Kitabü Beyaru'lEdyan", tre. Yahya Haşşab, Mecelletil külliyyeti'l-adab, XIX/1, Kahire 1957, s. 23. Zeydi alim Kasım b. İbrahlm'in tarifi de bu şekildedir. Bk. S. Pines,-"Une Notice sur les Rech Galuta chezun ecrivain arabe dı_; IXe Siecle", RE! 100 (1936), s. 71; Avraham Grossman, Raşot ha-Gola be-Bavel bi-Tkufat ha-Geonim n:ııpn:ı ?:ı:ı:ı ;ı?ıl;ı mw~; tı'J1~l;ı [Gaonluk Döneminde Irak'ta Re'sü'l-calutluk] Yeruşalayim 1984, s. 101; Hayyim Z'iv Hirschberg, "ha-Yahudim be-Aratsot ha-İslam" "tı~?o~;ı m:;ı;~:ı tı'ıı;ı';ı" r [İslam idaresinde yahudiler], Perekim be-Toldot ha-Aravim ve ha-İslam, ed. Hava Lazarus Yafe, Tel Aviv 1967, s. 294. Şohat, "Sugiyot bi'Tkufat ha-Geonim", s. 64. ha-Bavli, s. 82-83. Bağdat dışından birini r'le'sü-calıltluğa getirme teşebbüsüne dair tek bir örnek vardır. ha-Bavli'nin rivayetine göre Davud b. Zakkay'ın oğlu Yahuda öldüğü sırada, oğlu Hezekia küçük olduğu için kurumun başına Nusaybin'de yaşa­ yan ve Davud soyuna mensup Heyınanoğulları'ndan (Bene Heyınan/ıı.m 'J:ı) birinin getirildiği; ancak kaynaklarda ismi verilmeyen bu re'sü'l-caJ.ıltun bir müslü- 1 manlayaptığı kavgacia Hz. Peygamber' e küfrettiği için idam edildiği belirtilir '241)."' Bk. a.g.e., s. 83. ' Birılni, el-Asarii'l-bakiye, s. 12. Mesela, Natronay ya da Sar Şalom Gaon,a gelen sorulardan birinde fırıncılarla ilgili bir konu sorulmuş, gaon da bu tür konularla re'sü'l-calıltun bizzat ilgilenmesi, ekmeklerin dine uygun (kaşer) yapılması için gerekli kontrolleri yapması ve bu konuları takip için görevliler tayin etmesini söyler. Bk. Tışuvot ha-Geonim mi-Tah haGniza (;ıpJl;ı ıın1.l tı'J1~l;ı m:ııwn), nşr. Simha Assaf, Yeruşalayim 1929, s. 44 (101. responsa). 326 ULUSlARARASI İSLAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOZVUMU ilan ederdi. Hatt(). kaynağın ifadesine göre re'sü'l-cruut için ayağa kalkmayan ve selfunlamayanlar kırbaçla cezalandırılmakta idi. 36 Re'sü'l-cruut herhangi bir iş için makarnından ayrılırken vezirlerinkine benzer bir tahtırevana biner; güzel elbiseler içinde, pek çok insan da ona eşlik ederdi. Bağdat sokaklannda karşılaştığı yahudiler ellerini uzatarak ona dokunınaya çalışır ve onu sitayişkar ifadelerle selfunlardı. 37 Müslüman idare nezdinde yahudilerin siyasi temsilcisi kabul edildiği için akdedilen ilim meclislerine de cemaati temsilen re'sü'l-calutlar davet Bağdat'ta edilmiştir. 38 X. asırda re'sü'l-ca.lutlar cemaatle ilgili bir meseleyi görüşeceğinde ya da halifeyi ziyareti edeceğinde bunu, vezirlerden birinin vasıtasıyla aldığı randevu ile gerçekleştiriyordu. 39 Ancak XII. asırda (randevu işlemi yerine) re'sü'lcruutların halifelerle haftalık olarak mutat görüşme yaptıkları belirtilir. Benjamin'in (XII. asır) anlatırnma göre sonraki asırlarda re'sü'l-cruutlar cemaatle ilgili meseleleri her Perşembe halifenin huzuruna çıktıkları mutat görüşmeler­ de halletınekte idiler. 40 Re'sü'l-calutun halife nezdindeki saygın konumunun bir başka göstergesi de, tensibinden sonra saraydan hilafetin ikinci' (makam) _, arabasıyla gönderilmesiydi. O gün re'sü'l-calut saraydan tef ve borazarılar eş­ liğinde evine dönerdi. 41 Abbasiler döneminde re'sü'l-calut ailesinin kendi içindeki liderlik mücadelesi, gaorıluğun kurumla olan rekabeti ve İslam dünyasındaki siyasi gelişme­ ler, zamanla re'sü'l-calutluğun zayıflamasına sebep olmuşturY Benjamin, Ortaçağ'da İki Yahudi Seyyahın Avrupa, Asya ve Afrika Göz/emleri, s. 65. ha-Bavli, s. 83, 85. 38 Han1nürreşid zamanında tertip edilen ilim meclislerine Zakkay b. Ahunay'ın, Me'mıln zamanında tertip edilen toplantılara ise Yitshak'ın re'sü'l-calılt sıfatıyla katıldığı belirtilir. Bk. Walter J. Fischel, "Reş Galuta (Re'sü'l-calut) be-Sifrut ha'Aravit" "nı::ıııı;ı mıııo::ı (v)~Jı ""') ;ını'n-ırrı" [Arapça Kaynaklarda Re'sü'l-calılt], Magnes Aııniversary Volume, Jerusalem· 1938, s. 186-187; Grossman, Raşot ha-Gola be-Bavel bi-Tkufat ha-Geonim, s. 49; Goode, "The Exilarchate in the Eastern Caliphate", JQR, n.s. 31 (1940- 1941), s. 157-158. 39 ha-Bavli'nin re'sü'l-calıltun halifeyi ziyareti ile ilgili anlatımı için bk. s. 85. Bu anlatırnın İbranice'den Türkçe'ye tercümesi için bk. Nuh Arslantaş, Abbasiler ve Fatımiler Döneminde Yahudiler, Basılmamış Doktora Tezi, MÜSBE: İstanbul 2007, s. 77. 40 • Seyyah Benjamin'in, Re'sü'kalılt Daniel'in (1150-1174) halifeyle yaptığı bir görüşme ile ilgili anlatımı için bk. a.g.e., s. 65. 41 Benjamin, a.g.e., s. 66. 42 Gil, Erets-Yisrael bi'Tkufat ha-Müslimit ha-Rişona (634-1099) m:npn::ı 'nnlll'-f1l\ ;ıJ1l!lı\ı;ı n'l.l'':ıoıı.ı;ı - [İslami Dönemde Filistin], Yeruşalayim 1983, I, 406. 36 37 ORTAÇAG YAHUDi CEMMnERiNiN DiNI VE iDARi MERKEZi OLARAK BAGDAT 1 327 Abbasiler döneminde Bağdat'taki son re'sü'l-calut, Samuel b. David (1240-1258~ idi. Bu re'sü'l-calut zamanında Bağdat düşmüştürY Bağdat'ı ele geçiren Hulagfı, başta Abbas! hanedam olmak üzere pek çok kişiyi öldürmesine ve şehri yağmalayıp yaktırmasına rağmen44 yahudilere ve re'sü'lcaluta dokunınamıştı.45 Cemaate din adamı yetiştiren Yeşivalar ise Bağdat'ın kurulmasından bir kadar adlarını aldıkları şehirlerde (Sura ve Pumbedita) faaliyetlerine devam etmişlerdir. asır sonrasına Yahudi kaynaklara göre Bağdat'ta ikamet eden ilk gaon ise, Pumbedita gaonu Hayy b. David'tir (890-896). Gaonluğundan önce kırk sene gibi uzun bir süre yeşivanın Bağdat dayanlığını yapan Hayy, 889 yılında gaonluğa getirilmesinden sonra yeni görevine de Bağdat'ta devam etmeyi tercih etmiştir. Bağdat'ta bulunduğu sürede şehirdeki cemaat ileri gelenleri ve hilafet sarayı ile yakın ilişkiler içerisinde olan gaon, görevi üstlenmesinden sonra bu bağlantı­ larını koparınamak ve bunu cemaat lehine kullanmak için yeşiva idaresini Pumbedita'dan Bağdat'a nakletmişti. 46 Sura Yeşivası'nın Bağdat'a taşınması ile ilgili olarak kaynaklarda doğru­ dan bir atıf yoktur. Marın, Sura'nın hiçbir zaman Bağdat'a taşınmadığını iddia etse de, 47 ha-Bavli'nin Yahudice-Arapça nüshasındaki ifadelerden, Sura Yeşi­ vası'nın Re'sü'l-cruut Ukba ile Pumbedita gaonu Kohen Tısadek'le mücadelesi esnasında henüz Sına'da olduğu anlaşılmaktadır. Bu rivayete binaen Pumbedita Yeşivası'nın o sırada Bağdat'ta olduğu söylenebilir. Rivayete göre Re'sü'lcruut Ukba'nın azli ve yerine David b. Zakkay'ın getirilmesinden sonra Bağ­ dat'tan Sına'ya mektup yazan Sura gaonu, yeşivadaki üye ve öğrencilere yeni re'sü'l-cruutu tanırnalarını bildirmiş, ayrıca bir heyet hazırlayarak Bağdat'a 43 Goode, "The Exilarchate in the Eastern Caliphate", JQR, n.s. 31 (1940-1941), s. 167. bk. Hitti, Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi, tre Salih 44 Bağdat'ın düşüşü ve yağması için Tuğ, İstanbull995, III, 767-771. 45 Goode, "The Exilarchate in the Eastern Caliphate", JQR, n.s. 31 (1940-1941), s. 167. Yahudi cemaati 1401 yılında Timur'un görevlerine son vermesine kadar Davud ailesinden gelen kimseler tarafından yönetilmeye devam etmiştir. 1341 yılında Yoşiya-: hu b. Zakkay soyundan Sar Şalom Finhas isminde bir nasiden bahsedilir. 1136 Y}'lında da Merv'de yapılan münazaraya iştiraki sebebiyle bir yahudi lider~Ç!R söz edilmektedir. 1376'da David b. Hudaya'nın nasi payesiyle bir herem belgesi imzaladığı belirtilmektedir. Bk. Goode, a. mak., s. 168. Gaonluğıından sonra Hayy b. Davj.d'in yedi buçuk yıl Bağdat'ta görev yaptığı belirtilir. Bk S. Abramson, ba-Merkazim ve bi-Tfutsot bi-Tkufot ha-Geonim oır:ııı.ı::ı O'Jlı\l;ı nı;ııpn::ı nı::.ı;ın::ıı [Gaonluk Döneminde Merkezlerde ve Sürgünde (Yahudi Cemaatleri)], Yeruşalayim 1965, s. 9, ll. Bk. Mann, '"Inyanim·Şoninı le-Heker Tekufat ha-Geoninı" "nmpn ıpn7 O'JWJ O'J"Jll O'Jlı\l;ı" [Gaonluk Dönemine Dair Çeşitli Meseleler], Tarbits 5 (1933-34), s. 162. 46 47 • 328 ULUSlARARASI islAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOZVUMU gelmelerini ve onu tebrik etmelerini emretrnişti. 48 Gaonun o sırada bir iş için Bağdat'ta bulunduğu anlaşılan bu rivayette kesin olan husus, yeşivanın o tarilıfe henüz Bağdat'a taşınmadığıdır. Brody, Sına'nın Sa'diya Gaon'un yeşiva­ nın başına getirilmesiyle Bağdat'a taşındığı kanaatindedir. 49 Skiare ise, Sura'nın geçici olarak kapanıp Tısameh Gaon tarafından tekrar faaliyete geçirilmesinden sonra (987) Bağdat'a taşındığını iddia etmektedir. 50 Bütün bu bilgilerden Sına'nın X. asrın son çeyreğinde Bağdat'a taşındığını söylemek mümkündür. Bağdat'taki eğitim kurumlarının o dönem İslam dünyası için cazibe mer- kezi olması gibi, Bağdat'ta faaliyet gösteren yahudi yeşivaları da o dönem dünya yahudileri için bir cazibe merkezi idi. Sadece İslam dünyasından değil Fransa, İtalya ve Bizans gibi, değişik yerlerden pek çok yahudi öğrenim görmek üzere Bağdat'taki yeşivalara gelirdi. 51 Bağdat'taki yeşivalar sözlü geleneğin (Talmudik bilgi) kendilerine verildibu geleneğin detaylı yorumunun burada yetişen alimler tarafından geliş­ tirilip korunduğuna inanırdı. 52 ğine, Yeşivalar değişik cemaatlere zaman zaman temsilciler de gönderirdi. (elçi/gezici vaiz) adı verilen bu görevliler hem yardım toplar hem de yeşivanın benimsediği Talmud yorumunu (ıninhag) halka anlatırdı. Bağ­ dat'taki yahudi geleneğinin (Minhag Bavli) dünyanın değişik yerlerine yayıl­ masının sebeplerinden biri de bu uygulamadır. "Meşulah" 53 Yeşivaların başkanlarına "gaon" adı verilirdi. Gaonlar, gaon ailelerine mensup kişiler (Bene Rabanan) arasından seçilmek suretiyle iş başına gelirlerdi. Gaonun seçiminde yeşiva üyeleri etkin olup 54 bunlar tarafından seçilen 48 Friedlander, "The Arabic Original of the Report of Nathan ha-Babli", JQR n.s. 17 (1905), s. 755, İng. tre. 760. 49 Robert Brody, The Geonim of Babylonia and the Shaping oj Medieval ]ewish Culture, New Haven and London 1998, s. 36. 50 Skiare'ye göre Samuel b. Hofni, gaonlugu sırasında Bağdat'ta idi. Bk. Samuel ben Hofni Gaon and his Culturel World, Texts and Studies, E.J. Brill: Leiden-New YorkKöln 1996, s. 72. . 51 Goitein, A Mediterranean Society, Berkeley: University of California 1967-1988, II, 202. 52 Gil, Erets Yisrael, I, 407. 53 Solomon Grayzel, A History of the ]ews, Philadelphia 1952, s. 259; Sklare, Sameul - ben Hofni Gaon, s. 86. Ahima'ets ben Paltiel, kroniğinde İtalya'ya Bağdat'tan gönderilen Harun (Aharon) el- Bağdaeli isimli bir din adamından bahsediiir. Bk. Sefer Yuhasin ronı' ı!lo [The Chronicle of Ahimaaz] [Şeeere Kitabı], nşr. ve notlarla İng. tre. Mareus Salzman, New York 1966, s. 3, İng. tre. s. 62. 54 Brody, The Geonim of Babylonia, s. 52. ORTAÇAG YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNi VE iDARi MERKEZi OLARAK BAGDAT 1 329 gaonlar, re'sü'l-calutun tensibiyle göreve başlardı. 55 Göreve gelen gaonlar kayd-ı hayat_ (ölünceye kadar) şartıyla vazife yapardı. Gaonların maaşı cemaat tarafından·karşılanırdı. Gaonların gayr-ı menkullerden gelen gelirleri de vardı. Gaonun bir başka geliri de cemaatlerden gelen gönüllü bağışlardı. Yeşivaya gönderilen soruya iliştirilen paranın yarısı56 veya dörtte biri gaona, kalanlar ise yeşiva bütçesine aktarılırdı. 57 Tarihi yeşivalar hem kendi aralarında hem de re'sü'l-chlutluk kurumuyla rekabet ve mücadeleler sebebiyle gittikçe kan kaybetmişlerdir. Bunun yanında rx. asırdan itibaren Irak'ın ekonomik açıdan zayıf}aınasına paralel olarak ziraat ehli yahudilerin ticarete yönelmesi, Irak bölgesindeki ekonomik sıkıntılar da yahudi tüccarların faaliyet alanlarını doğudan batıya, yani önce Filistin'e oradan da Mısır ve Kuzey Afrika'ya kaydırmalarına sebep olmuştu. 58 Bu arada batı,da bağımsız olarak ortaya çıkan yeni cemaatlerin kendi kurumlarını ilidas etıneleri dolayısıyla bu tarihi kurumlara gönderilen yardımların kesilmesi de bu kurumları yıkılışın eşiğine getirmişti. Bu dönemlerde artık cemaatin zenginleri çocuklarını yeşiva yerine, bol paralı işlere, fakirler ise kısa yoldan karınlarını doyurabilecekleri bir zanaata yönlendiriyorlardı. Yeşivalara gelenler 59 55 56 57 58 59 Hirschberg, "ha-Yahudim be-Aratsot ha-İslam", s. 294; Goode, "The Exilarchate in the Eastern Caliphate", JQR, n.s. 31 (194Q-1941), s. 156. Ginzberg, Geonica, I, 14. Arnram Gaon zamanında İspanya (Sıfarad) Yahudileri Seder (Dua) kitabının yazılmasına vesile olan sorularını gönderdiklerinde 20 dinar yollamışlar; bunun 5 dinanm gaon almış, kalanlar ise yeşivaya aktarılmıştı. Bk. Arnram ben Şeşna, Seder , 11ın tıımı'ı ıııo [Amram Gaon'un Dua Kitabı], Part I, Hebrew text with Critical apparatus translation with notes and Introduction by David Hedegard, Matala 1951, I, 2, İng. tre. s. 3-4. Yeşivada gaondan sonraki en yetkili kişi, "av" dı (Aramice dayana de-hava). Av, aynı zamanda gaonluk mahkemesinin başkanlığını da yapmaktaydı (av bet din). Yeşiva adına gönderilen mektuplarda avın ismi gaondan hemen sonra zikredilirdi. Gaonun ölmesi durumunda av, yeşiva başkam olurdu (S. Fawzi, "The, }ewish Academy in Abbasid Iraq: Jewish Cultural and Spiritual Life", Studies iıı Muslim-Jewish Relations 1 (1993), s. 197; Brody, The Geonim of Babylonia,;_<.sAcf). Yeşivaların yazışmaları ise, sofer ha-yeşiva adı verilen lci.tipler tarafından yapılırdı. Kiltipler dini ilimlerde yetkin ve yazışma kurallarını bilen kimselerden seçilirdi. Bk. ha-Bavll, s. 88; Goitein, Mediterranean Society, II, 230; Assaf, Tekufat ha-Geonim ve Sifruteha, s. 214. Konuyla ilgili detaylı bilgi için bk. Kallek, İslam İktisat Düşüncesi Tarihi, İstanbul 2004, s. 34-62; Demirci, İslam'ın İlk Oç asnnda Toprak Sistemi, İstanbul2003, s. 301 vd. · Sklaie, Sameul ben Hofni Gaon, s. 79-80. • 332 1 ULUSLARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOZVUMU vayet edilir/0 Sehl'in Abbasi sarayı ile ilişkileri de oldukça kuvvetli idi. Hı)~~ gün, Bağdat'ın er-Rebi semtindeki evinden saraya at üzerinde giden Sehl~iii, "' sarayda bazı hizmetler de verdiği rivayet edilmiştir. Onun bu hizmetler karşılı'­ ğında kendisine takdir edilen beş yüz miskali (parayı) almadığı, tamamen ve~ zirlere dağıttığı belirtilir.71 Netiraoğulları'nın düşüşüne gelince; Halife Muktedir ve Kalıir dönemleri siyasi ve ekonomik bakımdan Abbasi halifeliğinin en karışık ve bunalımlı dönemi idi.72 Bu dönemdeki karışıklıklar sebebiyle Netiraoğlları'nın devlette altmış yıldır devam eden etkinliği de sona ermişti. Netira ailesinin Halife Razi ile beraber nüfUzunu kaybettiği belirtilir.73 Kaynaklarda Netiraoğullarının çağdaşı olan74 ve cemaat içerisinde saygın bir konumda bulunan iki yahudiden daha bahsedilir. İslam kaynaklarında hep "İki Yahudi Cehbez" (el-Cehbezan el-Yahudan) şeklinde zikredilen75 bu kimseler, Yusuf b. Pinhas ile Harlin b. İmran'dı. Cemaat içerisinde oldukça etkin olan bu yahudiler, Abbasi halifesi Muktedir döneminin de (295-320/908-932) en faal tüccar ve cehbezleri idi. 76 307/919 yılından 324/935 yılına kadar sarayın işleriyle ilgilenen bu yahudilerden77 Yusuf b. Pinhas'ın 308/920 yılında öldüğü kabul edilmektedir. 78 Harlin b. İrnran hakkında da çok fazla bilgi yoktur. Goanik bir aileye (bene rabanan) mensup olan Harlin, Pumbedita Yeşivası'nda üye (haver) idi. Cehbezlik yanında tüccarlık da yapan Harun'un büyük bir ticaret firması vardı. Purnbedita yeşivasına gelen yardımlar kendisine emanet 70 Harkavy, "Netira ve Banav: Mişpaha Kavoda ...", s. 37 (Yahudice-Arapça), 40 Mişpaha Kavoda ... ", s. 37 (Yahudice-Arapça), 40 (İbnlnice). 71 Harkavy, "Netira ve Banav: (İbnlnice). 72 73 74 75 76 77 78 Bk. Hasan İbrahim Hasan, Siyasi-Dini-Kültürel-Sosyal islam Tarihi, tre. İsmail Yiğit ve dğr., İstanbul1992, III, 365-372. Mann, '"Inyanim Şonirn le-Heker T.ekufat ha-Geonirn", Tarbits 5 (1933-34), s. 164. Sehl b. Netira, Yusuf b. Pinhas öldüğü sırada çalışma hayatına yeni atılmış çiçeği burnunda bir delikanlı idi. Bk. Gil, be-Melhut Yişmael, I, 655. Örnekler için bk. Tenılhi, Nişvaru'l-muhadara ve ahbaru'l-müzakere, nşr. Abbud esSalid, Daru Sadır: Beyrut 1971-1973, VIII, 38-39, 41; İbn Miskeveyh, Tecaribü'lümem ve te'akıbü'l-himem, nşr. ve İng. tre. H.F. Arnedroz, Oxford 1920-1921, I, 44, 66, 129. Tenılhi, Nişvaru'l-muhadara, VIII, 38; Sabi, el-Vüzera (Tııhfetü'l-iimera fi tarfhi'lvüzera), Beyrut 1990, s. 48; Mann, '"Inyanim Şonim le-Heker Tekufat ha-Geonim", Tarbits 5 (1933-34), s. 157. Gil, be-Melhut Yişmael, I, 654. Mann, "'Inyanim Şonirn le-Heker Tekufat ha-Geonirn", Tarbits 5 (1933-34), s. 157; Gil, be-Melhut Yişmael, I, 653. 330 ULUSLARARASI islAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOZVUMU ise daha çok fakir ailelerin çocukları lqırumlardan karşilanıyordu. idi ki, bunların masrafları da tamamen 60 Yeşivaların ve re'sü'l-calutluğun zayıflamasında İslam dünyasındaki siyası gelişmelerin de etkisi olmuştur. İslam dünyasında Abbas! hilafetinden bağım­ sız ve güÇlü idarelerin kurulduğu Mısır (Fat:ırnl) ve Endülüs'te yeni halifeliklerm ortaya çıkması, yahudi dünyasını da parçalarnıştır. Yeni idarelerdeki yahudilerin kendi kurumlarını kurması, eskiden beri yaptıkları yardırnların kesilmesine yol açmış ve yeşivaların zayıflamasına sebep olmuştur. 61 Yukarıda, şehrin kurulmasıyla beraber, özellikle taşradan gelen yahudilerin daha çok el emeği gerektiren işlerde çalıştıklarını, ancak bunların bir kaç nesil sonraki torunlarının geniş sermayeli büyük iş adamları sınıfına tahvil olduklarını söylemiştik. Bu zengin yahudi iş adamları X. asırdan itibaren ekonomik alanlardaki etkinlikleri yanında cemaat içerisinde de aktif bir konuma yükselmiş, resm! olmasa da fiili olarak cemaat reisieri gibi işlev görmüşlerdir. Abbas! sarayıyla cemaat arasında köprü vazifesi gören bu zenginler, cemaatle devlet arasındaki her türlü mesele için de devreye girerlerdi. 62 Yahudi kaynaklarda X. asırda Bağdat'taki etkin kında kıymetli bilgiler yer almaktadır. bazı yahudi aileler hak- Abbasi halifesi Mu'tazıd zamanında (892-902) yaşayan Netira hem zengin bir tüccar hem de cemaatin en etkin üyelerinden biri idi. Abbas! sarayında da etkin olan Netira, Halife Mu'tazıd'tan sonra Muktefi (902-908) ve Muktedir 60 61 62 Seyyah Petachia Hazarlar'ın yahudiliğe girişinden sonra bir elçi göndererek kendilerine dinlerini öğretecek zeki ve bilgili bazı öğrenciler göndermesini rica ettiklerinde Tevrat ve (Babil) Talmud(u) öğretmek için seferber olan gençlerin fakir öğrenciler olduğunu haber verir. Bk. Petachia, Ortaçağ'da İki Yahudi Seyyahm Avrupa, Asya ve Afrika Gözlemleri, s. 113. Menahem Ben-Sassoon, "Varieties of inter-Communal Relations in the Geonic Period", The Jews of Medieval Islam, Commımity, Society and Identity, ed. Daniel Frank, E.J.Brill: Leiden-NewYork-Köln 1995, s. 27. Goitein, Mediterranean Society, II, 60; Gil, be-Melhut Yişmael bi'Tkufat ha-Geonim ?j'Jm;:ı n;,ıpn:ı ?~ıımv' nın??j:ı [Gaonluk Döneminde İslam Hakimiyetinde (Yahudiler)], Yeruşalayim 1997, I, 653. Sa'diya Gaon Mısır yahudi cemaatine yazdığı bir mektupta Bağdat'taki bu zengin tüccarların cemaat içerisindeki ve başkentteki konumları ile ilgili olarak şunları söyler: "Hükümetle her ne zaman bir işiniz olursa onu bilmek isterim. İşinizin halli için Bağdat'ın önde gelenlerinden yardım isteyebiliriz. Bu kimseler R. Netiraoğulları (~ı'm 'J:ı) veR. Aharonoğulları'dır (ııı:ı~ 'J:ı). Bunların tavassutuyla sultan (ha-Meleh/Halife) bütün işleri halledecektir." Bk. Şeelot u'Tşıvot haGeonim min ha-Gniza aşar be-Mıstrayim (Geonica), ( :ıt'J);ı J?j !J'J1~; ?l!l nı:ııl!lnı nı?~l!l !J'ı:ım:ı ıl!l~) [Mısır'daki Geniza'da Keşfedilen Gaoıılara ait Responsalar], nşr. Louis Ginzberg, New York 1968, II, 87; Gil, be-Melhut Yişmael, II, 29-30. ORTAÇAG YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNI VE iDARi MERKEZi OLARAK BAGDAT j 331 dönemlerinde de (908-932) saraydaki saygın konumunu muhafaza etmişti. 63 Ticaret hayatına zengin kayınpederi Yosef b. Pinhas'ın yanında başlamış; vezir Ubeydullah b. Süleyman'ın cehbezliğiyle devam etmişti. 892'de Mu'tazıd'ın halife olmasıyla da64 sarayla ilişkilerini güçlendirmiş ve önemli bir mevkiye yükselmişti. 65 Netira, re'sü'l-chliıt Ukba ile Pumbedita gaonu Kohen Tısa­ dek'in cemaat içi iktidar mücadelesindı= Kohen Tısadek'in yanında yer almış; 66 kayınpederi Yosefben Pinhas'la beraber re'sü'l-chliıtu Bağdat'a beş gün uzaklıktaki Kirmanşah'a (Karmisin) sürdürmüştü. 67 Netira'nın 916 yılında öldüğü kabul edilmektedir.68 Netira'nın bu konumu oğulları Sehl ve Yitshak tarafından da devam ettiRivayetlere göre Sehl, Bağdat yahudilerinin yardımına koşar, sıkın­ tılarını giderirdi. Her Sebt (Şabat) günü yahudiler onun köşküne gelir, özel sinagogunda ibadet ederdi. ibadetten sonra Sehl misafirlerine yemek ikram ederdi. O ayrıca Bağdat'ta her hafta Perşembe ve Cuma günleri üç fırın kiralar, fakirler gelir ve burada yapılan etli ekmekleri alır giderlerdi. Kalanlar ise Sebt günü fakiriere dağıtılırdı. Zengin-fakir gözetmeksizin herkesle bizzat ilgilenen Sehl'in, sadece yahudilere değil, yahudi olmayanlara da yardım eli uzattığı ririlmiştir.69 63 Mann, '"Inyanim Şonim le-Heker Tekufat ha-Geonim", Tarbits 5 (1933-34), s. 156. 64 Harkavy tarafından neşredilen Netira oğulları kroniğinde göre Netira'nın Mu'tazıd zamanındaki yükselişi, İslami dönemin ilk re'sü'l-calutu Bostani'nin Sasani sarayındaki yükselişine benzer bir şekilde anlatılmıştır. Bk. Avraham Eliyahu Harkavy, Kavoda be-Yisrael be-Yeme Rav Sa'diya Gaon" " ı\1'UJ ]1ı\l ;ıııııo :rı '?.l':l ?ı\ıiV':l ;ııı:.:ı ;ın::ıiV?.l 1'J:lı" ~Netira ve Oğulları: Sa'diya Gaon Zamanın­ da Yahudiler Arasında Saygın Bir Aile], Bırahat Avraham Beriiner [Festschrift zum Siebzigsten Geburtstage A. Berliner's: Gewidmet von Freunden und Schülenı], eds. A. Freimann-M. Hildesheimer, Frankfurt A.M. J. Kaufmann 1903, (Hebrew Section), s. 35-36 (Yahudice-Arapça), 38-39 (İbranice). Bu kısmın Türkçe tercümesi için bk. Arslantaş, Abbasiler ve Fdtımiler Döneminde Yahudiler, s. 238, 365. dipnot. Gil, be-Melhut Yişmael, I, 652. ha-Bavli, s. 79. ha-Bavli, s. 78; Friedlander, "The Arabic Original of the Report ofNathan ha-Babli", JQR n.s. 17 (1905), s. 753-754, İng. tre. s. 756. Re'sü'l-calutun, sürgünde bulunduğu sırada halife için yazdığı methiyeleri sayesinde Bağdat'a geri dönmesi, Netira'yı çile-' den çıkarmış, Onun saray nezdinde yaptığı yoğun kulis faaliyeti ile bu sefer bir da.lta dönmernek üzere re'sü'l-calut Mağrib'e gönderilmişti. Netira, cemaat içeriSiade o kadar etkili idi ki, zavallı re'sü'l-calut, Netira'nın korkusundan dolayı doğudald yahudi cemaatlerinin hiç biri tarafından kabul edilmemişti. Bk. ha-Bavli, s. 79; Friedlander, a.g.e. Mann, '"Inyanim Şonim le-Heker Tekufat ha-Geonim", Tarbits 5 (1933-34), s. 156. Netira'nın Yitshak isimli oğlu ile ilgili kaynaklara herhangi bir bilgi yansırnamıştır. Kronikte halen 27 yaşında olduğu ve Sehl ile ortaklık yaptığı kaydedilir. Netira'nın Yosef isminde bir oğlunun daha olduğu ve Fustat cemaatirıin başkanlığını yaptığı rivayet edilir. Bk. Abraham David, "Netira", EJd, XII, 1000. "Netira ve Banav: 65 66 67 68 69 Mişpaha • ORTA(;AG YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNi VE iDARi MERKEZi OLARAK BAGDAT 1 333 edilirdi.79 Yeşivanın yazışmaları bu firmanın eliyle gerçekleşmekte; suftece şek­ Iinde yeşivaya gönderilen yardımlar nakite yine bu firma tarafından çevrilmekte idi.so İbn Miskeveyh'in ifadelerinden, onun meşhur sfrfi Hallac'ı hapiste iken birkaç kez ziyaret ettiği anlaşılmaktadır .sı Harun'un faaliyetleri de oğulları tarafından devam ettirilmiştir. İslam ile birlikte ["Hanln ve oğulları" şeklinde] bahsedilen82 bu oğullar hakkında kaynaklara çok fazla bilgi yansımamıştır. Harunoğulları da babaları gibi Pumbedita Yeşivası'ndaki mutemetlik görevirıe (iş neeman) devam etmişlerdi. 83 Harıln'un oğullarından birinin adı da Bişr'di. 84 Bişr'in damadı Balefben Sarcado da, cemaat arasında oldukça etkindi.85 kaynaklarında babaları X. asırda artık tüccarlar yahudi cemaatirıin İslam idaresi nezdinde fiili temsilcileri konumuna yükselmişlerdi. Sadece ticari konularda değil, cemaati ilgilendiren siyasi konularda da söz sahibi idiler. 86 Bağdat'taYahudi Sinagoglan İslam hukukçuları gayr-ı müslim mabetierini bulundukları yerleşim birimine veya eski ya da yeni oluşuna göre farklı kategoride değerlendirınişlerdir. Fetihler sırasındaki mevcut mabetler, eskiden olduğu gibi, faaliyetine devam ederken, fetihlerden sonra inşa edilen mabetlerle ilgili farklı görüşler benimsenmiştir. Ancak Kı1fe, Basra ve Bağdat gibi müslümanlar tarafından kurulan Mann, "'Inyanim Şonim le-Beker Tekufat ha-Geonim", Tarbits 5 (1933-34), s. 173. ha-Bavli, Bağdat'taki yeşivalara gönderilen yardımların cemaat içerisinde güvenilir insanlara (iş neeman) emanet edildiğini ~e bu bağışların senelik iki defa yapılan toplantılardan (Bodşey kele) sonra yeşiva üyelerine ve öğrencilere dağıtıldığını belirtir. Bk. s. 87-88. 8° Fischel, "Aaron ben Amram", EJd, I, 9; Mann, "'Inyanim Şonim le-Beker Tekufat ha-Geonim", Taı·bits 5 (1933-34), s. 174. 81 Bu ziyareti sırasında Barıln'urı Darü'l-'amme' de görevli olduğıı belirtilir. Bk. İbn Miskeveyh, Tedıribü'l-ümem, I, 79-80; Gil, be-Melhut Yişmael, I, 655. 82 Bk. İbn Miskeveyh, Tecaribü'l-ümem, I, 112, 128. 83 962 tarihli bir mektupta yeşivayı desteklemeleri için İspanya yahudi cemaatine mektup yazan Pumbedita Gaonu Nehemya (961-968), yeşiva mıltemetliğini Barılnoğulları'nın (Bene Aharon) yaptığını belirtir. Bk. Cowley, "Bodleian Geniza Fragments", JQR, o.s. XIX (1907), s. 106; Mann, "Responsa ... ", JQR n.s. 8 (19)/79 1918), s. 341. 84 85 86 ~!• ., Mann, "'Inyanim Şonim le-Beker Tekufat ha-Geonim", Tarbits 5 (1933-34), s. l63. İbranice adı Ah aron olan Balef, zengin bir tüccar ve ilim adamıydı. Sa' diya Gaon ile re'sü'l-calılt Davud ben Zakkay arasındaki mücadelede (930-933) re'sü'l-ca.Iılt tarafını tutınuştu (Malter, Saadia Gaon, s. 113). Natan ha~Bavli, o dönem Bağdat yahudileri arasında oldukça etkin olan Balefin zeki ve güçlü bir hitabete sahip olduğıınu belirtir (ha-Bavli, s. 80). Daha fazla bilgi için bk. Arslantaş, Abbasller ve Fatımfler Döneminde Yahudiler, s. 236-242. 334 1 ULUSLARARASI islAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOZVUMU şehirlerde nüfus artışı, yeni malıailelerin kurulması ve mahalle sakinle · gayr-ı müslim ağırlıklı olması gibi durunılarda İslam şehirlerinde de yeni kilis ve havraların inşa edilebileceği kabul edilmiş, uygulama da bu şekilde gelişmi tirY kurulan Bağdat'ta da pek çok yahudi sinagogu' Halife Me'mun'un kendi zamanında inşa edileri Babü'ş-Şemmasiye'de· yahudi müneccimi Sind b. Ali'ye mahalle meyd~da bir sinagog inşa ettirdiği belirtilir. 88 Yahudilerin mahalleye kuruluşuyla bera,. her yerleştiği ve nüffızlu dindaşlarının vasıtasıyla halifeye bir sinagog inşa etti-: Müslümanlar tarafından inşa edilmişti. Bağdat'ta rildiği anlaşılmaktadır. 89 YakUt, Bağdat'ta Derbü'l-yahud (yahudi caddesi) isimli yahudilerle meskun yerde de bir sinagogtan (el-Biye' el-yahudi) bahsetmektedir. 9° Kuruluşunu anlatırken şehrin sokak ve caddelerini tek tek sayan Ya'kubi, Derbü'l~ yahud' dan hiç bahsetmez. Ancak Halife Mehdi zamanından itibaren başta ticaret olmak üzere değişik gayelerle şehre bir akın başladığı bilinmektedir. Sinagog muhtemelen Mehdi zamanında (158/775) veya sonraki tarihlerde inşa • edilmişti. · Şerira Gaon, 825 yılındaki çardaklar bayramının 3. Sebtinde re'sü'lcalutun sinagogunda tertip edilen senelik toplantıların kurumun Bağdat'a taşınmasından sonra Bar Neşla sinagogunda yapıldığını belirtir. 91 Bu bilgiden, müslüman idarecilerin re'sü'l-caluta sinagog yapma izni verdiği, onun da bu sinagogu Bar Neşla'da inşa ettiği anlaşılmaktadır. Seyyah Benjamin, XII. asırda nagog olduğunu kaydeder. 92 Bağdat'ın sadece Kerh semtinde 28 adet si- Bağdat'ta bu sinagoglardan başka, şahıslara ait sinagoglar da mevcuttu. X. asır Bağdat'ının zengin yahudisi Sehl b. Netira'nın köşkünde, kendine ait bir sinagogu olduğu rivayet edilir. Her Sebt günü bazı yahudiler bu sinagoga ge87 88 - 89 90 91 92 Konuyla ilgili tartışmalar ve değerle'udirme için bk. İbn Kayyım, Ahkamu ehli'zzimme, nşr. Subhi Salih, Beyrut 1983, II, 685 vd.; Abdilikerim Zeydan, Ahkamü'zzimmiyyfn ve'l-müste'menin fı dari'l-İslam, Beyrut 1988, s. 82-84; Karaman, Mukayeseli İslam Hukuku, III, 263-264. İbnü'n-Nedim, el-Fihrist, s. 383. Babü'ş-Şemmasiye Bağdat'ta RusMe çarşılarının bulunduğu doğu tarafinda Samard'ya gidecek yolcu ve kervanların çıkış yaptığı bir kapıydı. Bk. Ya'kılbi, el-Büldan, s. 254. Bk. Said b. Batrik, et-Tarfhü'l-mecnıu' ale't-tahkik ve't-tasdfk, nşr. L. Cheikho, Beyrut 1909, s. 58. Bk. Yakut el-Hamevi, Mu'cemü'l-büldan, Beyrut (t.y.J, V, 454. Bk. Şerira Gaon, İgeret, s. 154, İng. tre. s. 140. Benjamin, Ortaçağ'da iki Yahudi Seyyahııı Avrupa, Asya ve Afrika Göz/emleri, s. 66. ORTAÇAG YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNi VE iDARi MERKEZi OLARAK BAGDAT 335 Netira'nın torunu Avraham'ın da özel bir sinagogundan bahsedilir. X. meşhur-hazanı Nahum el-Baradani bu sinagogda görev yapmakta idi. 94 Bağdat'ın zengin yahudi ailelerinden Aharonoğulları'ndan Avraham'ın köşkünde özel bir sinagogu ve hazanı vardı. 95 XII. asırda Bağdat yahudileri sinagoga, müslümanların camiye girdiği gibi 'ıtvaı.u"w·-·- girerlerdi. 96 Sinagoglarda halılar veya hasırlar üzerinde ibadet edive tezyinatı da cami tefrişat ve tezyinatı­ nın etkisinde kalmıştır. Seyyah Benjamin, Bağdat'ta "r'e'sü'l-cal:ôt sinagogunda altın ve gümüşle kaplanmış çeşitli renklerde mermer sütunlar bulunduğunu ve Mezmurlar kitabından bazı pasajların altın harflerle levhalar halinde yazılarak bu sütunlara asıldığını haber verir. 98 Bağdat'taki sinagogların tefrişat Ziyaretgahlar Bağdat'a yakın şehir Bağdat'ın ve kasabalarda pek çok yahudi ziyaretgahı merkezinde ise iki önemli yahudi ziyaretgahından bahsedilir. vardı. Kerh semtindeki Yfışa Kohen ziyaretgahı idi. İbranice adı Yehoşu'a olan Yfışa, Zerubavel zamanındaPers kralı Koreş (Cyrus/II. Artaxerxes: m.ö. 404-358) döneminde yaşamış, Mabed'te başkahinlik (kohen gadol) yapmıştı. 99 Mezar, müslüman mutasavvıflardan Maruf elKerhi'nin kabrine<·ı yakındı. Yfışa'nın, Kitab-ı Mukaddes zamanında yaşamış Bunlardan biri, 93 Bağdat'ın Bk. Harkavy, "Netira ve Banav: Mişpaha.Kavoda ... ", s. 37 (Yahudice-Arapça), 40 (İbranice). Bk. Sklare, Samuel ben Hofni Gaon, s. 7. Bk. Mann, "'Inyanirn Şonirn le-Beker Tekufat ha-Geonirn", Tarbits 5 (1933-34), s. 177. 96 Seyyah Petachia'nın bu gözleınİ için bk. Petachia, Ortaçağ'da İki Yahudi Seyyahın Avrupa, Asya ve Afrika Göz/emleri, s. ll2. 97 Sinagogların halı ile tefriş edilmesi, Paltay Gaon'a ait (842-848) bir responsada dile getirilmiştir. Gaon, San'a yahudi cemaatine yazdığı bir responsada, Bağdat'ta olduğu gibi, yakını ölen birinin yedi günlük yas boyunca (şiv'a) sinagogda yerde, halı üzerinde oturması (minderde değil) gerektiğini belirtmiştir. Responsa için bk Şeelot u'Tşıvot, nşr. Ginzberg, II, 37 (31. responsa). 98 Benjamin, Ortaçağ'da İki Yahudi Seyyahın Avrupa, Asya ve Afrika Göz/emleri, sf-'61,. 99 ha-Bavli, s. 70-7 ı. ı·ı Yakut, Ma'rılf el-Kerhi'nin kalırinin Bağdat'ın batısındaki Katufta semtinde olduğu­ nu belirtir. Bk. Mu'cemü'l-büldan, IV, 374. Yukarıda da belirtildiği üzere, Bağ­ dat'taki yahudi nüfusun önemli bir kısmı Kerh'te otıırmaktaydı. Seyyah Benjamin Kerh'te 28 sinagogun olduğunu belirtir. Bk. Benjamin, Ortaçağ'da İki Yahudi Seyyahın Avrupa, Asya ve Afrika Gözlem leri, s. 66. Ancak sonraki dönemlerde yahudiler Kerh'ten tamamen ayrılmışlardır. A. Ben-Ya'kov 1940'larda Kerh'te hiçbir yahudinin meskıln olmadığını belirtir. Bk. '"id al-Ziyara be-Bagdad" "ıım.::ı::ı ;ıı!\'i-7!\ 1'll" 94 95 336 ULUSLARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOZVUMU Yuşa b. Nun'un (Yeşu) soyundan geldiğine inarulmaktaydı. Mezar, Abbasiler dön~minde yahudilerin Bağdat civarında en fazla ziyaret ettiği mekanlardan biri olup 100 Şavu,ot (Haftalar) bayramında Bağdat dışından gelen ziyaretçilerle dolar taşardı. Bağdat yahudileri ise Hanuka Bayramı içine tesadüf eden aybaşının (roş hodeş) arefesinde ziyaret ederdi. 101 Bağdat'ın Rusafe semtindeki yahudi sinagogunda ise Şeyh İshak elisimli bir yahudi din adamının mezarı bulunmakta idi. 102 Hz. Ali'nin sayrafisi olduğu kabul edilen Şeyh İshak'ın mezarı, yahudiler tarafından sıkça ziyaret edilirdi. Ganime, yahudilerin sahiplendiği, ancak onlara aidiyeti konusunda kesin tarihi delillerin bulunmadığını belirttiği bu türbenin, Abbasiler döneminde yaşamış bir yahudi sayrafiye ait olabileceği kanaatindedir. 103 Gavfıni Cemaat İçi Yaşam, Diğeri İle İlişkiler ve Kültürel Etkileşim Bağdat yahudileri Babil döneminden beri oluşturdukları kurum ve geliş­ tirdikleri gelenekle hayatlarını devam ettirmişlerdir. Bağdat yahudilerinin genel olarak Babil geleneğini takip ettikleri söylenebilir. Ya'kubi, değişik şehir­ lerden Bağdat'a yerleşen insanların, geldikleri yerlerdeki örf-adet ve kültürlerini de beraberinde getirdiklerine özellikle dikkat çeker. 104 Kaynaklara Bağdat yahudilerinin birtakım uygulamalarına doğrudan atıf X. asırda Bağdat'ta bir Sebt günü sinagogda re,sü,l-calut ve yeşiva gaonlarının da iştirakiyle icra edilen sabah ibadetiyle ilgili, ha-Bavli'nin naklettiği kıymetli bir anlatırnma sahibiz. 105 yapılmıştır. X. asır Bağdatı'nın zengin yahudisi Sehl b. Netira'nın evi Sebt günü yahudilerin uğrak yeriydi. Her Sebt, günün girişiyle beraber ibadet amacıyla Sehl'in [Bağdat yahudilerinin İdü'z-ziyare Kutlamaları], 'Edot-Riv'oıı le-Falklor ve Etnologya (1945-46), s. 39. Ganime, Nüzhetü'l-Müştak, s. 204-205; Ben-Ya'kov, " 'id al-Ziyara be-Bagdad", s. 39. Ben-Ya'kov, " 'İd al-Ziyara be-Bagdad", s. 39. Hanuka bayramı Kislev ayının 25. gününde kutlanır. Bu durumda ziyaret, Tevet ayına tekabül etmektedir. 1889 yılında türbenin aidiyeti konusunda müslümanlada yahudiler arasında tartışmalar yaşan­ mış, Osmanlı hükümeti türbenin idaresini yahudilere vermişti. Bk. Ganime, Nüzhetü'l-Müştak, s. 207. Ben-Ya'kov," 'İd al-Ziyara be-Bagdad", s. 40. Ganime, YakUt'tan naklettiği bir bilgiden hareketle türbenin Şeyh Ebfı İshak İbrahim b. Ali b. Yusufeş-Şirazi el-Firfızabadi (m. 1003-1083) isimli bir müslümana ait olabileceğini de belirtir. Türbe 1900'lerde yahudiler tarafından tamir edilmişti. Bk. Nüzhetü'l-müştak, s. 207-208. Bk. Ya'kfıbi, el-Büldaıı, s. 233-234. Bk. ha-Bavli, s. 83-84. ha-Bavli'nin Sebt ibadeti ile ilgili anlatımının Türkçe tercümesi için bk. Arslantaş, Abbasiler ve Fatımfler Döneminde Yahudiler, s. 368 vd. ı 100 101 102 103 104 105 ORTAÇACi YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNi VE iDARi MERKEZi OLARAK BAGDAT 1 337 köşkünde bir araya gelinirdi. ibadetten sonra sofralar kurulur, Sehl'in sofrası­ yeni sofralar açılırdı. Sebt günlerinde Sehl'in yüz ila dört yüz kadar yahudi yemek yerdi. Her sofraya onar kişi otururdu. Sehl fakirlede beraber sofraya oturur, içecekleri bizzat dağıtır ve yemek duasını da (birkat ha-mazon) kendisi yapardı. Cuma gecesi Sehl'in evinde kalan davetliler sabah ki ibadete iştirak ederdi. 106 na sığılınazsa köşkün odalarına sofrasındaiki Hayy Gaon'un bir responsasında Bağdat bayramında çardaklarını yahudilerinin Çardaklar (Sukot) sinagoglarda kurdukları belirtilir. 107 Mağrib cemaatlerinden birine gönderilen bir responsada Bağdat ve çevresindeki yahudilerin Purim bayramından dört-beş gün önce Harnan kuklaları (tısoro ke-Haman) hazırladıkları, bayram günlerinde ise büyük ateşler yakarak bu kuklaları ateşe attıkları, bu arada gençlerin danslar ve şarkılar eşliğinde ateşin üzerinden bir o yana bir bu yana atıadıkiarı belirtilir. 108 Responsalara yansıyan bir başka bilgi de mezarlıklada ilgilidir. Yine Hayy Gaon'a ait bir responsada Hayy Gaon kendi zamanında Bağdat yahudilerinin ölüleri için geçici bir kabir yaptıklarını, bir müddet sonra İran'ın batısında uzak bir yere götürerek defnettiklerini belirtir. 109 H. VIII. asırda yaşamış meçhul bir müslüman müellife ait Kitabü'lyılında Bağdat yahudilerinin üç günpeşpeşe çıkarak dua ve niyaziada Tanrı' dan yağmur iste- Havadis isimli eserde 690 (1291) oruç tuttuktan sonra salıraya dikleri rivayet edilir. no Bağdat gibi, o dönem İslam dünyasının en önde gelen dini, siyasi ve kül• türel başkentliğine taşınmak, yahudi geleneğinde de birtakım etkilere neden olmuştur. Müellifi meçhul bir responsada, Bağdat'a yerleşildikten sonra Sura ve Pumbedita'daki pek çok dini tutum ve uygulamanın değiştiği belirtilir. 1n Bağ­ dat'ın yahudiler üzerindeki responsada bahsedilen etkilerinin bütün detayları bilinmemekle beraber, kaynaklara konuyla ilgili bazı bilgiler yansımıştır. Mesela Bağdat yahudileri, diğer yahudilerden farklı olarak 'Avoda herahasını sa- Mişpaha • ·~•• J Kavoda ... ", s. 37 (Yahudice-Arapça), 40 106 Harkavy, "Netira ve Banav: 107 Sassoon, "Varieties of inter-Cornrnunal Relations in the Geonic Period", s. 13. Bk. Şeelot u'Tşıvot, nşr. Ginzberg, II, 1-2. Sassoon, "Varieti es of inter-Cornrnunal Relations in the Geonic Period", s. 13. Bk. Kitabü'l-Haw1dis: el-Havadisü'l-camia ve't-tecaribü'n-nafia fi'l-mieti's-sabia, Beşşar Avvad Ma'ruf-İrnad Abdüsselarn RaUf, Beyrut 1997, s. 505. Bk. Sassoon, a.g.e., s. 14. ,1 (İbranice). 108 109 ııo 111 nşr. • ULUSlARARASI isıJ..M MEDENiYEliNDE BAGDAT SEMPQzyUMU 338 dece Kefaret günündeki (Yom Kipur) Musaf ibadetinde ibadetinde de okurlardı. 112 değil, o günün sabah · Abbasiler döneminde Bağdat'ta Hayy Gaon tarafından "Kal Nidre" duasından önce okunmak üzere bir münacaat (piyut) ilidas edilmişti. "Şem'a koli aşar Yişma' be-kolot ... " [Yakarıları işten Tanrı! Benim yakarılanını da işit!...) şeklinde başlayan bu münacaat, sadece Bağdat sinagoglarında değil, Bağdat (Babil) geleneğinin etkisinde kalan İspanya, Kuzey Afrika ve Yemen sinagoglarında da okunınaya başlamıştı. Bu beraha günümüzde dalıi doğu yahudi geleneğine bağlı cemaatler tarafından hala okunmaktadır. 113 Bağdatlı yahudiler müslüman komşularının bazı uygulamalarından da etSosyo-kültürel etkilenrnelerden biri, adeili kadına karşı yumuşa­ yan tavırdı. Şerira Gaon bir responsasında Sura, Neharde'a ve Pumbedita gibi eski yahudi merkezlerinde yaşayan yahudilerin adeili kadına karşı tavırlarında çok dikkatli davrandıklarını; ancak Bağdat gibi (müslümanlarla yakın temasta bulunulan) şehirlerdeki yahudilerin bunu fazla önemsemediklerini belirtir. Gaon, dini hukukta (Halaha) kadının ev içinde dalıi olsa, adet döneminde erkekten uzak durması, yemek pişirmemesi ve ekmek yapmamasının emtedildiğini özellikle belirtir.U 4 kilenmişlerdi. İslam malıkernelerinin Bağdat gibi tam anlamıyla kurumlaştığı şehirlerde müslimlerin davalarındaki olumlu yaklaşımları, yahudilerin Talmudik dönemdeki yabancı malıkernelere karşı sert tavrının yumuşamasına da sebep olınuştur. Bu yumuşamada İslam'ın yahudilere bakışı, müslümanların adaletli yönetim ve hoşgörüsünün de payı büyüktür. Mesela yahudilerin henüz İslam toplumuyla entegre olmadıkları dönemde yaşayan Rav Şeşna, İslam malıkeme­ lerinde yaptırılan yeminierin geçersiz olduğuna hükmederken; sonraki gaonlar bu tür yeminierin geçerliliğini kabul etmiştir. Hirschberg, ilk İslami dönemde yaşayan R. Şeşna'nın yahudilerin İslam mahkemelerine müracaatını önlemek amacıyla böyle bir fetva verdiğini belirtir. 115 Oysa sonraki dönemlerde bu sert tutum tamamen değişmiştir. X. asra ait müellifi meçhul bir responsada Bağ­ dat'taki İslam malıkerneleri şöyle tarif edilir: "Bu şehirde akıllı, ergen, hırsızlık vb. herhangi bir suça ya da şaibeye bulaşmamış, yalancı şahitlik yapmamış, gayr-ı 112 Sassoon, a.g.e., s. 176. Bk. Sassoon, "Varieties of inter-Communal Relations in the Geonic Period", s. 52. 114 Şerira Gaon'un bu fetvası için bk. Şeelot u'Tşıvot, nşr. Ginzberg, II, 206-207. 11 ? Hirschberg, '"Arkaot şel Goyim be-Yeme ha-Beynayim" "z:ıııJı:ı;ı '?j':ı ZJ"U ?w nıK:rw" [Ortaçağ'da yahudilerin yabancı mahkemelere müracaatı], Mazkeret Kovets Tarani le-zaher Rabenu Gaon Yisrael Rav Yitshak ha-Levi Herzog, eds. S.J. ZevinZ.Warhaftig, Yeruşalayim 1962, s. 502; Shohet, The Jewish Court in the Middle Ages, New York 1974, s. 84. 113 ORTAÇAG YAHUDi CEMAAnERiNiN DiNi VE iDARi MERKEZi OLARAK BAGDAT 1 339 dini açıdan "adil" (el-mu'addilıln) olarak bilinen mütedeyyin insanlardan ka kimsenin şahittiği kabul edilmez." 116 baş­ Hayy Gaon, kendi zamanında Bağdat ve diğer büyük şehirlerde İslam mahkemelerinin yargı sürecinde titiz davranması sebebiyle, mal devir-teslimi, emlak satımı gibi belgelerin yahudi mahkemesince onaylanmasa dahi, aynen gaonluk tarafından tanzim ve tasdik edilmiş belgeler gibi olduğunu belirterek bu tür işlemleri geçerli saymıştır. 117 Yalındiliğin Yeniden Şekillendiği Bir Merkez Olarak Bağdat İslam öncesi dönemde yahudilerin etkilendiği yabancı kültür ve medeniyetlerden en önemlisi, kökeni eski Yunan'a dayanan Helenizm olmuştur. Ancak yahudilik Helen bilim ve düşüncesine kapılarını kapatmayı tercih etmiştir. Çünkü putperest olan bir topluluğun mahsulü olan bu faaliyetlere karşı gelişti­ rilen tavır "Bozulmamak ve kaybolmamak için mümkün olduğunca uzak durmak" şeklinde olmuştur. 118 Yahudilerin tarihlerinde temasa geçip etkilendiği en önemli medeniyet ise, Ortaçağ dünyasına her yönüyle hakim olan İslam medeniyeti olmuştur. Helenizm'in tersine yahudilik İslam medeniyeti ile isteğe dayalı verimli bir birliktelik yaşamıştır. Yahudiler tarihleri boyunca İslam medeniyetiyle olduğu kadar başka hiçbir medeniyerle bu şekilde yakın ve verimli bir birliktelik yaşaınamıştır.119 Yahudilerin İslam medeniyeti ile bu teması ise büyük oranda Bağdat'ta gerçekleşmişti. Müslümanlar, yaratılışlarındaki keskin ve canlı merak ve araştırma duy• gusu ile fethedilen bölgelerdeki milletierin ilimlerine erken dönemlerden itibaren ilgi duymaya başlamışlardı. Eski Yunan, İran ve Hind gibi kadim medeniyetlerin tıp, felsefe, tabiat ilimleri ve astronomi alanlarındaki birikimleri, tercümeler yoluyla Arapça'ya kazandırıldı. Bir asırdan fazla süren bu faaliyetler, • 116 117 118 119 Hirschberg," 'Arkaot şel Goyim ... ", s. 500. / Ancak gaon başkente uzak bazı yerleşim birimlerindeki mahkemelerin, balıst geçen mahkemeler kadar titiz davranamayacakları endişesiyle söz konusu mahkeıti:ef.erin işlemlerinin her zaman geçerli olmayabileceğini de ifade eder. Bk. Mann, "Responsa ... ", JQR n.s.10 (1920-1921), s. 142. Bağdat'taki İslam mahkemelerinin adaleti iki asır sonra İslam dünyasını gezen bir başka yahudi din adamı tarafından da dile getirilmiştir. Seyyah Petachia Bağdat'taki müslümanların çok dürüst olduğunu ve asla doğruluktan ayrılmadıklarını belirtir. Bk. Petachia, Ortaçağ'da İki Yahudi Seyyahın Avrupa, Asya ve Afrika Gözlemleri, s. 112 Malter, Saadia Gaon: His Life and Works, s. 175. Tespit için bk. Goitein, Yahudiler ve Araplar, s. 169. 340 ULUSLARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOZVUMU Arapçayı önemli bir bilim dili haline getirmesi yanında, İslfuni ilirnlerin geliş­ mesj için de sağlam bir temel teşkil etmiştir. 120 Müslümanlar değişik medeniyetlerle İskenderiye, Urfa ve Cündişapılr gibi eski bilim şehirlerinde karşılaşmalarına rağmen, özgün ilmi çalışmalarını ise daha çok Bağdat gibi, kendilerinin kurduğu şehirlerde gerçekleştirmişlerdir. 121 Emeviler devrinde fetih ve genişleme siyaseti belli bir noktaya ulaşlıktan sonra İslam ilim, kültür ve medeniyet hamlesi Abbasiler döneminde ilerlemeye ve şekillenmeye başlamıştır. Miladi sekizinci asırdan on birinci asra kadar devam eden bu hamleler dönemi, İslam tarihinde özgün bilimsel çalışmaların yapıldığı dönem olarak kabul edilmektedir. İslam medeniyeti havzasına dahil olan yahudiler bu medeniyetten özgürce ve verinıli bir şekilde kazanç sağlarken, bağımsızlık ve bütünlüğünü İskenderi­ ye'nin Helenleşmiş toplumunda ve modern dünyada yapabildiğinden daha iyi koruyabilmiştir. 122 Abbasiler dönemi yahudi literatürünün en zirvede ve en üretken olduğu dönemdir. Daha çok Bağdat merkezli şiir, dil ve edebi çalışmalar İslam kültür -- ve medeniyetinin etkisinde gelişmiştir. VIII. ve XI. asırlar arasında Arapça yazan yahudi tabip, matematikçi, astronom ve filozoflarla kelimenin tam anlamıyla "bilim", tarilılerinde ilk kez yahudi bilim ve düşüncesine nüfılz etmiştir. Bu döneme gelinceye kadar yahudi bilim ve düşüncesi tamamen basit, pratik gözlenıler ve sonuçlarla deririliği pek de önenıli olmayan mitolojik düşünce­ lerden ibaretti. 123 Bütün bu ilmi faaliyetler,· belli ekonomik standardı ve özgürlüğü yakalamış bir toplum tarafından gerçekleştirilmiştir ki, bunların ortaya çıkmasındaki en önemli etken de Bağdat'ta temerküz eden İslam medeniyetinin yahudilere sağladığı özgür ortamdır. Bu dönüşümün tamamlandığı asır, X. asırdır ve bu asır, İslam tarihi gibi, yahudi tarihi açısından da "Altın Çağ" kabul edilmektedir.ıı4 Seyyid Hüseyin Nasr, İslam ve İlim, tre. İlhan Kutluer, İstanbul 1989, s. 12; Hitti, Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi, II, 471; Ramazan Şeşen, "Tercüme Faaliyetleri", Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul 1992, III, 455. 121 T.J. De Boer, İslam'da Felsefe Tarihi, tre. Yaşar Kutluay, Ankara 1960, s. 7. !22 Goitein, Yahudiler ve Araplar, s. 169. 123 Goitein, a.g.e., s. 180; Bemard R. Goldstein, "İslam Bilinıinin İbrani Dilindeki Mirası", İslam Bilim Tarihi, ed. Rüşdi Raşid, tre. Habip Türker-Cemile İpar, İstanbul 2006, s. 334. 124 Ashtor, "Prolegomena to the Medieval History of Oriental Jewry", JQR n.s. SO (1959-1960), s. 149. 120 ORTAÇAG YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNI VE iDARİ MERKEZi OLARAK BAGDAT j 341 Abbasiler döneminde sosyo-ekonomik açıdan dönüşüm yaşayan yahudiler, tıp, eczacılık, astronomi ve felsefe gibi beşeri bilimlerde de rol almışlardır. özellikle Bağdat'ta yahudiler İslam düşünce ve ifade tarzını bu dönemde benimsemiş, İslam dünyasındaki fikri ve kültürel ortamdan bu dönemde ve burada (Bağdat) etkilenmiş, bu ortama da belli oranda katkı sağlamışlardır. Özetle, Bağdat gibi İslam şehirlerinin ekonomik ve kültürel merkezler haline gelmesiyle beraber bu şehirlere akın eden yahudiler, İslam medeniyetine dahil olmakla kalmamış, bu yenimedeniyetinde etkisiyle yeni bir yahudi kültürü ortaya koymuşlardır. 125 İşte Bağdat, bu yeni kilitürün ortaya çıkış merkezi olmuştur. Abbasiler döneminde daha önce yapılan tercümelerden de faydalanılarak astronomi alanında özgün eserler ortaya konmaya başlamış, gök bilimciler için her•türlü imkan da sağlanmıştı. Bağdat'ta yahudi astronoınlardan Yak'fıb b. Tarık, Halife Me'mfın tarafından astronomi ilmine dair Hindçe bir kitabın tercümesi ile görevlendirilmişti. 126 Abbasiler dönemi Bağdat'ının bir başka astronomu da Abbasi halifeleri Mansur ve Me'mfın döneminde yaşamış, yahudiler arasında Mişa (Menase) b. İbri olarak bilinen Maşallah el-Yahfıdi'dir (754813).127 Halife Me'mfın döneminde Bağdat'ta yetişen bir diğer yahudi astronom da Sind b. Ali'dir (829'dan sonra). Sind b. Ali'nin babası da Halife Me'mfın'un desteğinde astronomi araştırmalan yapan bir ilimdi. 128 Me'mfın, Bağdat'ın Şemmasiye semtinde ona bir rasathane kurmuş ve onun yıldızlar konusunda yaptığı araştırmalan teşvik edip desteklemişti. 129 Ünlü bilim tarihçisi Fuat Sezgin, rasathanenin daha önc;e yahudi sinagogu olarak işlev gÖrdüğünü belirtir.U 0 Bağdat'ta yetişen bu astronomi alimleri İslam dünyasının bilimsel birikiminden istifade ile kıymetli eserler de telif etmişlerdir. 131 125 Stillman, "The Jew in the Medieval Islarnic City", The ]ews of Medieval Islam, Community, Society, and Idendity, ed. Daniel Frank, E.J.Brill: Leiden 1995, s. 4. 126 Moritz Steinschneider, ]ewish Literature from the Eight to Eighteenth Century, New York 1970, s. 181. 127 İbnü'n-Nediın, el-Fihrist, s. 382. 128 Bk. İbnü'd-Daye, Kitabü'l-mükafee ve hüsnü'l-ukba, nşr. Ali Muhammed Öme:ıö,' Kahire 2001, s. 109-110. ;;. ', 129 İbnü'n-Nedim, el-Fihrist, s. 383; İbnü'l-Kıfti, İhbaru'l-'ulema bi-ahbtıri'l-hukema (Tarfhu'l-hükema), nşr. Julius Lippert, Leipzig 1903, s. 206. 13 ° Fuat Sezgin, İslam'da Bilim ve Teknik, tre. Abdurrahman Aliy, Ankara 2007, II, 1920. 131 Maşallah'ın Kitabü matrahı'ş-şüa [Işınların Düşme Noktası] isimli bir eserinden bahsedilir (İbnü'n-Nediın, el-Fihrist, s. 382; İbnü'l-Kıfti, a.g.e., s. 327). Bu eser 1148 yılında Abraham ben Ezra tarafından Arapçadan İbraniceye çevrilmişti [Goldstein, "The Medieval Hebrew Tradition in Astronomy", JAOS (Journal of the American • 342 ULUSLARARASI iSLAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOZVUMU Müslümanlar tıbbın değişik dallarında Yunan, Roma, İran ve Hintlilerden b_ol miktarda malzeme miras almış, ancak İslam dünyasında yetişen müslim ya da gayr-ı müslim pek çok hekim de bu literatüre büyük katkıda bulunmuş­ tur.132 O dönem dünyasının en önemli tıp merkezlerinden biri olan Bağdat'ta da Ebü'l-Berekat el-Bağdad1 (ö. 547/1152?) gibi bazı yahudi hekimler yetişmiş ve İslam tıp literatürüne önemli katkıları olınuştur. 133 Eski Yunan literatürü, bilim ve felsefesine Helenizm döneminde şiddetle karşı çıkan yahudiler, bu bilimlerin yeni vechesi, yani Arap- İslam yorumu ile Bağdat'ta yeniden karşılaşmalarında daha farklı bir tavır geliştirrnişlerdir. 134 Grek felsefesinin başyapıtları ile yeniden, ancak bu sefer Arapça tercümeleri ile karşılaşan yahudiler, bilim ve felsefeye ilgi duymaya başlamıştır. 135 X. asrın sonu ile XI. asrın başlarında Bağdat'ta yaşayan Said b. Babşad 136 ve Ebü'l-Berekat el-Bağdad1 (ö. 547/1152?) 137 gibi felsefeciler, bir yandan İslam dünyasındaki Oriental Society) 85 (1965), s. 146]. Sind b. Ali'nin ise astronomi dalında Kitabü'lve'l-Mütevessidat, Kitabü'l-Kavatı', Kitabü'l-hisabi'l-hindi, Kitabü'l-cem' ve't-tefrik, Kitabü'l-cebir ve'l-mukabele isimli eserleri vardı. Bk. İbnü'n-Nedim, elFihrist, s. 383-384. 132 Colin A. Ronan, Bilim Tarihi: Dünya Kültürlerinde Bilimin Tarihi ve Gelişmesi, tre. Ekmeleddin İhsanoğlu-Feza Günergun, Ankara 2005, s. 261-262. 133 Ebü'l-Berekat Hibetullah el-Bağdadi'nin (ö. 547/1152?) Kitabü siyasi'I-beden ve jazileti'ş-şarab ve menaji'ihi ve madarrihi (Çağmcı, "Ebü'l-Berekat el-Bağdadi", DİA, X, 308) isimli bir risalesinden bahsedilir. Günümüze ulaşmayan eserde, adından anlaşıldığı kadarıyla, genel sağlık kuralları üzerinde durulmuş olmalıdır. Bağdatlı yahudi tabipler tıbbın değişik branşları yanında tıp bilimine giriş veya o dönem dünyasında klasik sayılan eserlerin şerhine yönelik de çalışmalar yapmışlardı. Ebü'lBerekat'ın İhtisaru kitabi't-teşrfh adlı eserinde Galen'in (Cilirıus) teşrihle (anatomi ve fizyoloji) ilgili kitabını ihtisar ettiği belirtilir (İbn Ebıl Usaybia, UyCmü'l-enba fi tabakati'l-etıbbfl, s. 376). Onun ayrıca el-KanCm'un birinci kısmı üzerine yaptığı haşiyeleri Havaşf adlı bir risalede topladığı belirtilir ("Hibat Allah, Abu al-Barakat", E]d, VIII, 461). Ebü'l-Berekat'ın eczacılık alanında ise Kitabü'l-akrabazin adında üç makaleden oluşan bir kitap telif ettiği kayıtlara geçmiştir (İbn Ebu Usaybia, a.g.e., s. 374). 134 Merlin Swartz, "İslam'ın Doğuşunu izleyen Yıllarda Arap Topraklanndaki Yahudilerin Durumu", tre. Levent Öztürk, SAÜİFD (Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi) 2 (2001), s. 485. 135 Goitein, Yahudiler ve Araplar, s. 183; Ashtor, "Prolegomena to the Medieval History of Oriental Jewry", JQR n.s. 50 (1959-1960), s. 148. 136 İbn Babşad'ın felsefi görüşleri için bk. Sklare, Samuel ben Hofni Gaon, s. 123-125. 137 İbn Hallikan, Vefeyatü'l-a'yan, nşr. İhsan Abbas, Beyrut 1968, VI, 74. İbnü'l-Kıfti, Ebü'l-Berekat'ın el-Mu'teber isimli felsefe kitabını "döneminde yazılmış en iyi felsefe kitabı" olarak tanımlar (İbnü'l-Kıfti, İhbaru'l-'ulema bi-ahbılri'l-hukema, s. 343). İbn Ebıl Usaybia el-Mu'teber'i "müellifin en meşhur ve en kıymetli eseri" olarak tarif eder (İbn Eb ıl Usaybia, UyCmü'l-enba fi tabakati'l-etıbba, s. 376). Kendinden önceki müslüman felsefecilerin etkisinde kalan ve eserini bu çizgide yazan müellif, kendinMünfasılat _ ORTAÇAG YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNi VE iDARi MERKEZi OLARAK BAGDAT 1 343 biliınsel mirasın en gelişmiş verilerini özürnserken diğer yandan din ve hayatın temel meselelerine karşı bu mirastan faydalanmak suretiyle yahudi yaklaşım tarzı geliştfrmişlerdir. 138 İslam medeniyetinin zirvesi olarak kabul edilen IX. ve X. asırlar, dini iliın­ ler açısından yahudiliğin de tekamülü anlamına geliyordu. Yahudi hukuku, ibadeti, dini şiir ve yahudi dini edebiyatı bu asırlarda sistematik hale getirilmiş ve bu gün dahi elden düşmeyen ve kaynak vazifesi gören klasik metinler bu asırlarda telif edilmiştir .139 İslam hakimiyetine girilmeden önce Mişna ve-Talmud yazılı hale getiril- mişti. Bu sebeple İslami dönemde bu kitapların şerhleri ağırlık kazanmıştır. Fetihlerle yahudi cemaatlerinin çoğu İslam idaresine, yani geniş toprakların tek bir hakimiyet altına alınması ile yahudi cemaatleri de Talmud yahudiliği­ nin •hakimiyetine girmiş oldu. Artık Talmud bütün yahudi dünyasına Bağ­ dat'tan dağılmaya başlarnıştır. 140 Talmud üzerine yapılan şerhler de Bağdat'taki yeşivalarda görev yapan gaonlar tarafından yapılmıştır.l41 Ycihudiler Bağdat'taki İslam hukuku üzerine yapılan yoğun hukuk faaliyetlerinin de etkisiyle kendi hukuklarını sistematik hale getirmeye çalışmışlar­ dır. Yahudilerde Halakat adı verilen çalışmalar 142 Abbasiler'in ilk dönemine tekabül eden VIII. asırda başlamıştır. Bu dönem, İslam hukuk faaliyetlerinin de çok yoğun olduğu bir dönem olarak öne çıkar. Bağdat'ta yoğunlaşan yahudi din adamları o dönem yahudilerinin en faal halahacıları olarak kabul edilmektedir.143 den sonraki kuşakları da etkilemiştir. Konuyla ilgili olarak daha fazla bilgi için bk. "Hibat Allah, Abu al-Barakat", EJd, VIII, 462; Çağırıcı, "Ebü'l-Berekat el-Bağdadi", DİA, X, 307. 138 139 140 141 142 143 Arthur Hyman, "Philosophy, Jewish", EJd, XIII, 427. Goitein, "Jewish Society ... ", s. 172. Poznanski, '"Inyanim şonirn ha-nogeim li'Tkufat ha-Geonim", ha-Kedem no.l-4 (1907), s. 133. İslami dönemde Mişna ve Talmudlara şerh yazmak gaonların tekelindeydi. Bk. Av-: raham Grossman, "ha-Zika beyn ha-Mivne ha-Hevrati le-Yetsira ha-Ruhanit b~t Kehilot Yisrael bi'Tkufat ha-Geonim" " m7,;ıp::ı n':ınn;ı ;'11':!!'7 'nı::ın;ı ;ı:ı::ıı:ı;ı ı•:ı 11j?'t;ı !J'mn;ı mııpn::ı 7!\11!1'" [Gaonluk Dönemi Yahudi Cemaatlerinin Sosyal Yapısı ve'Ruhani Faaliyetler Arasındaki İlişki], Tsiyon 53 (1988), s. 270 Talmud'un değişik bölümlerine dağılmış hükümlerin derlenerek tek bir başlık altında toplanması,. önceki dönemlerde yaşamış gaonların konuyla ilgili görüşlerinin serdedilrnesi ve pratik değeri kalmayan kurban ve Mabed hizmetleri gibi konulara yer verilmeyen hukuk literatürüne "Halakot" adı verilmektedir. Bk. Ginzberg, Geonica, I, 112 vd. Brody, The Geonim of Babylonia, s. 218. 344 1 ULUSLARARASI isLAM MEDENiYETiNDE BAGDAT SEMPOZVUMU Yahudi hukuk tarihinde monografik çalışmalar da İslam fıkıh literatürü., nün etkisiyle ortaya çıkan ve gelişen bir hukuk faaliyetidir. İslam hukuku bu Idtapların sadece ortaya çıkmasında değil, üslup ve metodunda da etkili ol~ muştur. 144 İslam öncesi İbraru şiirinde ka:fiyeye yer verilmişti. Ancak farklı vezin kullanımı, kıtaların ince ve sanatkarane tertibi gibi pek çok biçimsel unsur, doğ-, rudan Arapçadan İslfun.i dönemde ödünç alınmıştır. Arapça'nın İbranice üzerindeki etkisi gibi, İbrani şiiri de şekil, vezin ve motiflerini Arap şiirine borçlu- ~ dur. 145 Diğer yandan Arapçanın İbrani belagatı (retorik) üzerinde de büyük· etkisi olmuştur. Çarpıcı mecaz ve teşbihler, cüretkar mukayese ve tezatlar, şa­ şırtıcı başlangıç ve son gibi sanatın pek çok ustalığı, yahudiler tarafından Araplar'dan ödünç alınmıştır. 146 Arap veznini yahudi şiirine uygulayan yahudi şililerin ilki olan Dunaş b. Lahrat (920-970) Bağdat'ta yetişmişti. 147 İlk iki asrında İslam dünyasında ortaya çıkan çeşitli fikri tartışmalar yahudi cemaatlerini de derinden etkilemişti. Bu tartışmaların etkisiyle yahudilerde de pek çok yeni mezhep ve fikir hareketi ortaya çıkmıştır. Geleneksel yahudilik (Rabbanilik) bu felsefi ve kelami tartışmalara uzun süre kapılarını kapasa da, İslam dünyasında çeşitli fırkalar tarafından savunulan kelami argümanların yahudiliğe uygulanması ve netice olarak Rabhani cemaatlerin içinden çıkan fırkaların bazı yahudi cemaatleri de etkisi altına almaya başla­ ması, geleneksel yahudiliği bir arayışa sürüklemiştir. Neticede yahudiler özellikle Bağdat'ta yahudiliğin geleneksel dini görüşlerini yorumlayarak akli delillerle temellendirmeye çalışmış; bunu yaparken de aynı çizgide düşünen müslüman meslektaşlarının felsefi ve kelami argümanlarından faydalanmışlardır. Bu faaliyetler de neredeyse tamamen Bağdat'ta, Sa'diya, Tısameh, Samuel ben Hofni ve Aharon ben Sarcado gibi gaonlar tarafından yapılmıştır. 148 Özellikle Bağdat'ta yetişen Sa'diya Gaon, Alıd-i Atik'e yaptığı ilk Arapça tercüme ve tefsir, yahudi hukukunun (Halaka) değişik konularında kaleme aldığı monografi- Mesela bu literatürde yapılmış çalışmalar, İslam fıkıh literatüründe olduğu gibi, kısa bir giriş (dibace) ve Allah'a hamd ile başlamış, eserin yazılış gayesi izah edildikten sonra konuya girilerek detaylıca anlatılmıştır. Konuyla ilgili daha geniş bilgi için bk. Ginzberg, Geonica, I, 165; Sklare, Sameul ben Hoftıi Gaon, s. 52; Brody, The Geonim ofBabylonia, s. 251. 145 Graetz, History of the fews, III, 113; Steinschneider, fewish Literature, s. 149-150. 146 Goitein, Yahudiler ve Araplar, s. 198. 147 Chairn Rabin, "Dunash ben Labrat", EJd, VI, 271. 148 Sklare, Samuel ben Hoftıi Gaon, s. 105, 110. 144 ORTAçi..G YAHUDi CEMAATLERiNiN DiNi VE iDARi MERKEZi OLARAK BAGDAT J 345 amer, şür, cedel ve kelam gibi, ilmin her alanıyla ilgilenmiş, yaptıklaIer, dil, gr 149 rıyla bir ek?I.oluşturmayı başarmıştır. . Bağdat aynı zamanda yalıudiliğin tarihinde büyük bölünmelerden birini daha yaşadığİ bir şehirdir. Karailiğin kurucusu sayılan 'Anan ben David hareketi burada başlamıştır. Onun hapiste iken İmam-ı Azam EbU Hanife ile karşı­ laştığı, ondan halifenin huzuruna çıkması ve kendisinin diğer yalıudilerden farklı bir yolda olduğunu söylemesi şeklinde bir tavsiye aldığı rivayet edilir. Neticede hapisten çıkan 'Anan, sonradan Karailik adını alacak, sadece Yazılı Kanun'u kabul eden yeni bir hareketin kurucusu olmuştur. 150 Sonuç Yahudi tarihi açısından Bağdat'ı şöyle özetlemek mümkündür: , Bağdat, yalıudilerin tarım toplumundan ticaret ve sanat sınıfına dönüşüm geçirdikleri bir merkez olmuştur. Bağdat aynı zamanda yalıudiliğin, İslam dünyasındaki ilmi faaliyetlerin örnek alınarak yeniden şekillendirildiği bir merkez konumundadır. Bağdat, İslam şehirlerine gayr-i müslirnlerin kabul edildiğinin, bir arada hiç de yadsınmadığının, ihtiyaçlarına göre mabet, eğitim­ öğretim ve diğer dini kurumlarını kurabildiklerinin en somut ve en meşhur örneklerinden biridir. yaşama açısından Bağdat, müslümanların adalet, hoşgörü ve "diğeri"ne saygıyı ve bir arada tecrübesini içselleştirmelerinin tarihsel mekil.nıdır. Bu anlamda bu tecrübeye henüz başlayan ya da yabancı ~lan diğer din mensupları için de takip edilmesi gereken güzel bir örnek özelliği taşımaktadır. yaşama Yalıudilerin yabancıya bakışlarındaki değişiklik, başta Bağdat olmak üzere, İslam şehirlerinde müslümarılada girdikleri yakın ilişkiler sayesinde geliş­ miştir. Bu yönüyle Bağdat, yahudilerin ötekileştirilmediği, merkeze çekildiği bir şehir olarak öne çıkar. Yalıudilerin "diğeri"ne bakışındaki keskinlik Bağ­ dat'ta törpülenmiştir. Kısaca söylemek gerekirse, günümüz yalıudi ne ise, ortaçağ yahudileri için Bağdat da odur. için New York<·> said el-Endelılsi, Tabakıitü'l-ümem, nşr. Louis Cheikho, Beyrut 1912, s. 90. Daud, Sefer ha-Kabala, s. 37-38, İng. tre. s. 49. <·> ABD'li bir yahudi arkadaşını (Joseph S. Kaufmann) New York'ta şöyle bir deyirnin yaygın olduğunu belirtir: "New York, yahudilerin sahip olduğu, siyahların keyif yaptığı, İrlandalılar'ın ise yönettiği bir şehirdir." 149 Bk. 150 İbn İbn diasporası •