Dünya ve Ahiret Yolculuğunda

advertisement
İslam Peygamberi
Hazreti Muhammed
(s.a.v)
Gençlik Çalışmalarının
Geleceği -İmkanlar ve
Sorumluluklar-
Dr. Yusuf IŞIK 05
Gurbet
Mektupları-27
A.Engin KARAHAN 07
M. Salih AYDIN 22
Türkiye’de Emeklilik
İle İlgili Sorularınıza
Cevaplar
Öncülere
Selam Olsun!
Murat KUBAT 11
Hayat
Yaşar CİMŞİT 09
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung
Sayı/Nr.: 114 • Yıl/Jahre: 13 • Mart / März 2016 / Cemaziye’l-Evvel 1437
HASENE Acil Kış Yardımıyla Hırvatistan’da
Binlerce Mülteciye Yardım Etti 10
Leverkusen Arena’da
Kutlu Doğum Coşkusu 13
Rheinland-Pfalz Eyaleti Başbakanı
Dreyer Wittlich DİTİB Eyüp Sultan
Camii’ni Ziyaret Etti 17
SunExpress, 2015’te
Rekor Gelir Elde Etti 04
İLMİX Eğitim Merkezi Dualarla
Hizmete Girdi 18
Dünya ve Ahiret Yolculuğunda
Önden Gidenler
Almanya İslam Konseyi
Başkanı Burhan Kesici
Çarpık
08
Tablolarla
Yanlış
İfadeler
Kullanılıyor
)X%
_.
$OWÝQNÕSH
+HODO(WYH(WhUQOHUL
XXXBMUJOL·QFEF
Mannheim’da “Güllerin Efendisi
Hz. Muhammed” Proğramı 14
Prof. Dr. Necmettin Erbakan Vefatının
5. Yıldönümünde Berlin’de Anıldı 15
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği
(UETD)’nin Yeni Başkanı Zafer Sırakaya 19
T.C. Köln Başkonsolosu Başarılı
Öğrencileri Ödüllendirdi 20
Dünya ve Ahiret Yolculuğunda
Önden Gidenler
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
editörden ][ 3
info@hayatonline.eu
Şubat ayı vesilesi ile hatırladığımız veya hatırlayamadığımız tüm şehidlerimize Cenab-ı Allah`tan rahmet diliyoruz. Allah şehadetlerini makbul
eylesin. Bizlere de onların şehadeti ile şuurlanmayı nasip eylesin.
Sevgili dostlar
Artık bir nevi geleneksel hale
geldi Şubat ayında yapılan “Önden
Gidenler” etkinlikleri. Niye Şubat
ayı özellikle diye düşünürken, yapılan etkinliklerin içeriklerine bakma
ihtiyacı hissediyorsunuz. Belki son
5 sene içerisinde biraz daha gündemde olduğu içindir diye düşünüyoruz. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca`nın vefatı malum olduğu üzere 27 Şubat 2011. Daha
önceki yıllarda İslami hareket içerisinde değişik isimlerin şehadeti
vesilesi ile Şubat ayı Şehadet ayı
olarak isimlendiriliyordu. Erbakan
Hoca`nın vefatı bu aya verilen önemi
bir kat daha arttırdı. Türkiyemiz
dahil pek çok yerde değişik zamanlarda değişik etkinlikler düzenleniyor bu ayda. Özellikle Almanya`da bu seneki etkinlikler biraz
daha yoğun şekilde yapıldı. Bu aya
diğer aylardan daha fazla önem
vermemizin tabiki özel nedenleri
vardır. Bir kere Şehadet kavramı
bizim için ne ifade ediyor onu bir
sorgulamamız gerekir diye düşünüyoruz. Malumunuz olduğu üzere
günümüzde şehadet denince akla
çok daha farklı çağrışımlar gelmektedir.
Şehadet (şahitlik) ıstılah olarak;
“Birinin bizzat müşahede ettiği başkasına dair bir haberi aslına sadık
olarak haber vermesi” anlamına
gelir. Haber verene şâhid, haber
verilene meşhûd denir. Şahitlik,
kişinin kendisi hakkında da geçerlidir.
İnsan şâhit olan bir varlıktır.
Zira kendi kendinin farkında olan
ve kendi kendini gözetleyen, kendi
üzerine düşünebilen, soru sorabilen
ve cevap verebilen bir varlıktır.
(Kur`an: 5:14). Bu da insanın şâhit
olarak yaratılışındandır. Allah’ın
Şehîd isminin en büyük tecellisi insandır.
Şehitlik meselesinde iş o kadar
çığırından çıktı ki, bu gidişin nerede
duracağını kimse kestiremedi. Bu
Kur’anî kavramı Kur’an’a inananlar
istismar edince, onlara bakıp
Kur’an’a inanmayanlar da istismar
etti: Devrim şehidi, sendika şehidi,
örgüt şehidi, ideoloji şehidi vs. bu
istismarın eseriydi. Neticede, vahyin
açtığı çığırdan çıkalı çok olan şehitlik
kavramı, vahyin kastettiği dışında,
herkes ve her şey için kullanılır
hale geldi.
Vahyin inşa ettiği bir tasavvurda,
“şehîd olmak” ile ölmek arasında
zorunlu bir bağlantı yoktur. Vahye
göre, “şehîd olmak” ile “yaşamak”
arasında zorunlu bir bağlantı vardır.
Allah yolunda yaşayanlar Allah
yolunda ölürler. Elbette böyleleri
de vahyin şehadetiyle şehittirler.
Onlar canını ve kanını imanına şahit
kılanlardır. Fakat onları şehit kılan
sırf “ölmeleri” değil, Allah yolunda
“olmaları”dır.
Rabbim! Bizi de şahitlerle birlikte
yaz!
Rabbim! Bizi de örnek bir hayatı
yaşayarak şehitliği hak etmiş bahtiyarlar arasına kat!
Yukarıda kısaca değinmeye çalıştığımız şehadet kavramını, Şubat
ayı içerisinde anma ve anlamaya
çalıştığımız şehid olanların ortak
özelliği inandıkları davaya şehadet
etmeleri ve hayatlarını bu doğrultuda yönlendirmeleridir.
Malkolm X`ten tutun Metin Yüksel`e, Cennet Mekan Sultan II. Abdülhamid`den tutun, Mehmet Akif
Ersoy`a, Necip Fazıl`dan tutun Said
Nursi`ye, Prof. Dr. Necmettin Erbakan`dan tutun Muhsin Yazıcıoğlu`na kadar pek çok önden giden
hayatlarını inandıkları değerler uğruna şehadet ederek yaşadılar.
Daha pek çok isim sayabileceğimiz örnek insanlar tabiri caiz ise
gök kubbede hoş bir sada bırakarak
bu dünyadan ayrıldılar. Pekçoğu
maddi imkansızlıklar çekerek yaşadılar. Geride maddi olarak bir
miras bırakmadılar ama manevi
olarak çok bereketli servetler bıraktılar. Çünkü onların inandıkları
değerler bereketli idi. İnandıkları
değerler onları ulvi derecelere çıkarıyordu. Bu tür kişilerin hayatlarını incelediğinizde hep inandıkları
değerler için mücadele ettiklerini
görürsünüz.
Bulunduğumuz zaman dilimi içerisinde bizlere düşen de nesillerimize
maddi servetler bırakmak değildir.
Yaşadıkları çağa şahitlik etmelerini
sağlamak için nesillerimizi şehadet
kültürü ile donatmalıyız. Öyle televizyonlarda gördüğümüz veya
gösterilen şehadet sahneleri ile
değil. Hayatın bizzat kendisinin bir
şahitlik olduğunu anlayan ve kavrayan bir nesil yetiştirmeliyiz. Tabi
bunun olması için her zaman dediğimiz gibi temel İslami kaynakları
bilen ve bunları hayatına uyarlayan
bir nesil yetiştirmemiz gerekmektedir. Bu nesil hem kendine ve
hem de tüm insanlığa faydalı bir
nesil olacaktır.
Şubat ayı vesilesi ile hatırladığımız veya hatırlayamadığımız tüm
şehidlerimize Cenab-ı Allah`tan rahmet diliyoruz. Allah şehadetlerini
makbul eylesin. Bizlere de onların
şehadeti ile şuurlanmayı nasip eylesin.
Amin.
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
Not: Kıymetli Kardeşim Nevzat
Bölge ile Ceylan İpek Hanımefendi
dünyaevine giriyorlar. Her iki kardeşime de iki cihan saadeti dilerim.
Kıymetli Hikmet Atak ve Muharrem Pountso Beylerin evlatları
Zehra ve Veysel dünyaevine giriyorlar. Her iki aileyi de tebrik ederim. Her iki kardeşime de iki cihan
saadeti dilerim.
has
bi
hal
Sinan AKTÜRK
Impressum / Künye
Hayat
Aylık Ücretsiz Gazete
Şubat- Februar 2016
Rebiü`l-Ahir 1437
Sahibi ve
Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayın Kurulu
Dr. Yusuf Işık, Oğuz Üçüncü,
Mehmet Ateş, Fikret Ekin,
Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit,
Cengiz Şahbaz,
A.Engin Karahan
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı,
Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,
İskender Güngör, Ali Atik,
Halit Erdemir, Murat Kubat
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: info@hayatonline.eu
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
04 ][ haber
IGMG Kadınlar Teşkilatı
Başkanı Hatice Şahin
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
SunExpress, 2015’te Rekor Gelir Elde Etti
“8 Mart Dünya Kadınlar
Günü Daha Sıkı Bir
Dayanışmaya Vesile Olmalı”
T
İ
slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Kadınlar
Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin 8 Mart Dünya
Kadınlar Günü münasebetiyle bir açıklama
yaptı. “Kadınların dış görünüşleri, giyim tarzları
ve kamudaki görünürlükleri dolayısıyla maruz
kaldıkları baskı çok büyük. Bu baskının yanında
kadınların kendi kararlarını kendileri vermeleri
yönünde devam eden mücadele de hâlâ sürüyor.”
diyen Hatice Şahin sözlerine şöyle devam etti:
“Kadınların kendi bedenleri ile ilgili konularda
söz sahibi olabilme hakkı için mücadele eden
kadın hareketinin Avrupa’daki tarihi çok eskiye
dayanır. Ama bu hak Müslüman kadınlar söz
konusu olduğunda umursanmamaktadır. Bu durum ana akım feminizmde yalnızca tek tip bir
kadın profilinin hâkim olduğunu ortaya koymaktadır. Bu profile uymayanların böyle bir
haklarının bulunmadığı düşünülmekte, Müslüman
kadın da bu profile ‘ihanet eden’ ya da baskı
altında mecburiyetten başını örten kurban olarak
yaftalanmaktadır.
Burada tartışılması gereken, toplumun her
kesiminde olduğu gibi Müslüman cemaat içinde
de kadınlara uygulanan baskı değil, bu baskının
bir giysi çeşidi olan başörtüsüne indirgenmesiyle
kadınların asıl problemlerinin gözden kaçırılmasıdır.
Müslüman kadınlar başörtüsünü bilinçli bir
şekilde ve hür iradeleriyle takmaktadırlar. Bu
bilinçli tercihleri neticesinde örneğin iş hayatında
ve boş zamanlarında yaptıkları aktivitelerde dışlanmakta, hatta sokak ortasında saldırıya uğramaktadırlar. Üstelik Müslüman kadınlar bu sıkıntıların yanında bir de bütün kadınların muzdarip
olduğu iş hayatında gelir adaletsizliği ve aile ile
kariyeri aynı anda kusursuz götürme baskısı ile
başa çıkmaya çalışmaktadırlar. Ben bugün bütün
kadınları birbirine destek olmaya çağırıyorum.
Her kadının nasıl yaşaması gerektiğine dair bir
tasavvuru ve kendine özgü bir kadın profili
vardır. Buna saygı gösterilmelidir. Ancak bu
saygıyı elde ettiğimizde toplumumuzdaki bütün
kadınların problemleri ile başa çıkabiliriz. Bu konuların yalnızca 8 Mart’ta değil, bütün bir sene
hatırlanmasını umut ederek dayanışmamızı artırma
çağrısında bulunuyorum.”
ürk Hava Yolları ile Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress, 2015’te 1 milyar
106 milyon Euro ile tarihinin en
yüksek gelirini elde ederek kendi
rekorunu kırdı. Opsiyonlu olan 10
adet 737 MAX’ı kesin siparişe çeviren SunExpress, buna ek olarak
10 adet yeni 737-800 MAX için
de opsiyonlu sipariş verdi.
“Son dört yıldır başarılı ve sağlıklı bir şekilde yürütülen büyüme
stratejimiz sayesinde, SunExpress
tarihinin en yüksek gelirini elde
ederek, 2015 hedeflerimizi geçtik”
diyen SunExpress Genel Müdürü
Jaan Albrecht 2015 sonuçları hakkında bilgi verdi:
“2015’te rekor bir iş hacmine
ulaştık: Satışlarımızı önceki yıla
göre yüzde 9 arttırarak 1 milyar
106 milyon Euro gelir elde ettik.
Taşıdığımız yolcu sayısı ise, önceki
yıla göre yüzde 19.2 artarak 8.7
milyon oldu. Uçaklarımızdaki doluluk oranı ise yüzde 85 olarak
gerçekleşti. Bu güçlü büyümenin
arkasından yatan temel etken ise
25 ülkeden 3500 çalışanımız ve
tabi ki ana ortaklarımız Türk Hava
Yolları ve Lufthansa’nın SunExpress’e aktardığı bilgi ve birikimdir”
dedi.
Yeni pazar arayışları
SunExpress’in, alt kuruluşu
Frankfurt merkezli SunExpress De-
Opsiyonlu 10 Boeing 737-800 MAX uçağını
kesin siparişe çeviren SunExpress, 2015’te elde
ettiği gelirle yeni bir rekora imza attı. 2016 için
hedef yeni pazarlar.
utschland ile beraber, Türkiye ve
Avrupa başta olmak üzere, Kızıl
Deniz, Kanarya Adaları (İspanya),
Yunanistan, Tunus, Bulgaristan,
Umman’da 110 şehre uçtuğunu
belirten Albrecht, yeni pazarlar
aradıklarını belirtti: “Avrupa’dan
Türkiye’ye olan rezervasyonlar geçen yılın gerisine düştü, ama biz
turizmin yaz sezonunda toparlanacağı konusunda iyimseriz. Ancak,
bu tabi ki bizi yeni pazar arayışlarından alıkoymuyor. Şu anda İran
ve Kuveyt gibi doğu ülkelerindeki
gelişen pazarlarda görüşmeler halindeyiz.”
“Geçtiğimiz haftalarda İran uçuşları için anlaşmalarımızı yaptık. Bu
yaz, Nevruz ile beraber, Tahran’dan
İzmir’e, Antalya’ya ve İstanbul’a
turist taşımaya başlayacağız. Başlangıçta bu uçuşlarımız full charter
olacak, ama bu uçuşların başarısına
bağlı olarak tarifeli uçuşlara da
başlayacağız.
Opsiyonlu 10 737 MAX
kesin siparişe çevrildi
2014’te liste fiyatı üzerinden
yaklaşık 4 milyar 750 milyon dolar
değerinde, 10’u opsiyonlu olmak
üzere, 50 adet Boeing 737-800NG
ve MAX uçak siparişi verdiklerini
hatırlatan Albrecht, “Opsiyonlu olan
10 adet 737 MAX’ı kesin siparişe
çevirdik. 10 uçağı kesin siparişe
çevirmenin yanı sıra Yönetim Kurulu
onayıyla 10 yeni 737-800 MAX
için de opsiyonlu olarak satın alma
kararı aldık” dedi.
“2015’te beş adet yepyeni Boeing 737-800NG’i filomuza katılmıştı, 2016’da da 7 adet uçak
daha filomuza katılacak” diyen Albrecht, “Daha düşük yakıt tüketimi,
daha düşük bakım maliyeti, daha
uzun menzil, daha az emisyon ve
daha az gürültü gibi avantajları
sunan Boeing 737-800 NG ve 7378 MAX’ın teslimatı 2021’de tamamlanacak. Ayrıca, Sky Interior
ve SunExpress renklerine sahip
yeni iç dizaynıyla, uçaklarda kullanılan Z85 Dragonfly koltuklar da,
ince ve hafif yapısıyla, daha fazla
diz boşluğu yarattığı için yolcu
konforunu artıracak” dedi.
Mannheim’daki Gençlik Teşkilatları Devletin Organize Ettiği
Gençlik Gruplarının Buluştuğu Dernekte Biraraya Geldiler
M
annheim`de uzun zamandır var olup devletin desteklediği bir proje olan
gençlik gruplarının buluştuğu dernek şu cemiyetlerin gençlik teşkilatlarından oluşuyor; -IGMG Mannheim Fatih Jugend -Muslimische
Jugend DİTİB Mannheim -Mannheim Hand in Hand e.V. -Jugend
von Plus e.V. -Ahmadiyya Jugend
-THW-Jugend Mannheim.
Bu konuda IGMG RNS Bölgesi
Mannheim Fatih Camii Gençlik Başkanı Sefa Kaya yaptığı açıklamada
şunları söyledi: “Böyle bir çatı derneğinde bulunmaktan büyük sevinç
duyuyorum. Çalışmalarımıza son
derece ciddi bir şekilde özen gös-
terip gençler olarak daha iyi yerlere
gelmemiz gerekir. Belediyenin de
desteklemiş olduğu bu gençlik grubuna girmemiz yaklaşık iki sene
sürdü. Çalışmalarda çok büyük
emeği geçen Mehmet Taşdemir`e
de çok teşekkür eder hayatında
başarılar dilerim” dedi.
Ayrıca burada gençlik teşkilatında Yahudi, Hristiyan ve kilise
gençleri de bulunuyor.
Programın sonunda hatıra fotografı çekilinerek vedalaşıldı.
İslam Peygamberi
Hazreti Muhammed (s.a.v)
Peygambersiz ve Sünnet-i Seniyyesiz bir Ýslâm düþünülemez. Kur’an
ve Sünnet birbirinden ayrýlmaz. Bir bakýma Kur’an; Ýslâm’ýn ana Kitabý,
Sünnet ise, O’nun canlý yorumu ve yaþam biçimidir.
“
Peygamber size neyi getirmiþse
(emretmiþse) onu alýn (ve yerine
getirin), sizi neden nehyetmiþse
( y as ak l am ý þ s a )
o nu
t e r k ed in
(yapmayýn).” (Haþr Sûresi, Ayet: 7)
Ýslâm Peygamberi Hz. Muhammed
(s.a.v), Allah’ýn insanlara gönderdiði
son Peygamberdir. Allah’ýn kýymet
verdiði insana, kýymet verdiði Ýslâm
Dîni’ni ulaþtýrmadaki elçisidir.
Hz. Peygamber, Kur’an’ýn
mücmelini sözleriyle ve fiilleriyle beyan
eden, hakkýnda hüküm olmayan
konularda Allah’ýn izni, göstermesi
ve öðretmesiyle hüküm koyan
kimsedir.
O’nun hedefi; insanlarý, insanlara
ve baþka þeylere kul ve köle olmaktan
kurtarýp, sadece Allah’a kul, diðer
mahlûkâta
sultan
olmalarýný
saðlamaktý.
Allah’ýn Resûlü Kur’an için çok
önemlidir. Zira; Kur’an O’na
indirilmiþtir. O’nun yazdýrmasý,
okumasý, okutmasý, tebliði, tebliðini
bilfiil kendisinin yaþamasý ve onun
yaþatýlmasýna çalýþýlmasý son derece
önemliydi. Çünki Kur’an’ýn baþka
kaynaktan elde edilmesi ve bilinmesi
mümkün deðildir.
Zaten bütün Peygamberler de bu
minval
üzere
seçilerek
görevlendirilmiþtir. Çünki Onlar
olmadan ilâhî tebliði anlamak,
kavramak, bilmek ve yaþamak
mümkün deðildir. Bu konuda Allah
(c.c) þöyle buyurmaktadýr;
-“Andolsun ki, Biz her ümmet
a r a s ý n d a ‘ A l la h ’a k u l lu k e d i n v e
tâðuttan kaçýnýn’ diyen bir Peygamber
gönderdik.” (Nahl: 36)
Peygamberler, Allah’tan baþka
helâl -haram kýlan, O’ndan baþka
hüküm koyanýn olmadýðýný, ancak
Allah’a ibadet edileceðini, yaratanýn
ancak O olduðunu, dünyanýn ahireti
kazanmak
için
verildiðini,
yaptýklarýmýzdan hesaba çekileceðimizi,
kazandýðýmýz hayýr ve þerrin zerre
kadarýnýn bile kaydedilip karþýmýza
çýkarýlacaðý gerçeðini bilmeye, tasdik
etmeye ve bu tasdikin gereðini
uygulamaya çaðýrýyordu.
Burada
genel
olarak
Peygamberlerin hangi konularda
dosya ][ 05
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
insanlarý inzar, irþad ve tebþir
ettiklerini bu þekilde ortaya koyduktan
sonra, özelde son Peygamber
H z. M u h a m m ed (s.a.v)’in kýsaca
görevlerinin neler olduðunu bilmemiz
önemlidir ve gerekmektedir.
Allah (c.c) Kur’an-ý Kerîm’de þöyle
buyurmaktadýr;
-“Biz o Peygamberleri mûcizelerle
ve Kitaplarla gönderdik. Ey Resûlüm!
Sana da Kur’an’ý indirdik ki, kendilerine
indirileni insanlara anlatasýn. Olur ki,
iyice düþünürler.” (Nahl: 44)
Bu âyet, Hz. Peygamberin Kur’an’ý
teblið etmekten baþka, bir de O’nu
açýklama görevinin bulunduðunu
bildiriyor. Buna karþýlýk, bizim de
O’nun açýkladýðý þey üzerinde
düþünmek ve öðüt almak gibi bir
yükümlülüðümüzün bulunduðunu
hatýrlatýyor.
Peygamberimizin bu görevi aslýnda,
Kur’an’ýn iþlevini tamamlayan bir
görevdir. Ve O’nsuz
Kur’an’ý
düþünmek, hele O’nu hayata geçirmek
mümkün deðildir.
Gerçi bazý âyetlerde “Sana düþen
tebliðden ibarettir.” buyrulur. Ayetin
öncesini ve sonrasýný dikkate almadan,
Kur’an-Sünnet iliþkisini hesaba
katmadan bu ifadelere bakýlacak
olursa, Peygamberin iþi, sadece
Kur’an’ý getirip bize ulaþtýrmaktan
ibaretmiþ gibi görünebilir. Ancak o
âyetler, Peygamberimizin insanlarý
doðru yola eriþtirmek gibi bir
sorumluluðunun bulunmadýðýný
bildiren âyetlerdir; “ Sen teb lið in i
yaptýktan sonra insanlar bunu kabul
etmiyecek olursa, bundan sen mes’ul
tutulmazsýn.” anlamýný dile getirmektir.
Yoksa bu âyetlerin; Peygamberi, evrak
teblið eden bir postacý durumuna
düþürmesi elbetteki düþünülemez.
Peygamberimizin Kur’an-ý Kerîm’i
açýklama görevi öylesine geniþ ve
kapsamlý bir görevdir ki, bizim bu
Dr. Yusuf IŞIK
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
yusufisik.yi@gmail.com
dîni yaþayabilmemiz tamamen buna
baðlýdýr denilebilir. O’nsuz Kur’an
anlaþýlamaz. Zaten þu anda öteden
beri elimizde bulunan tefsirler ve
muhtelif yorumlar ihtiva eden eserler
hep Peygamberimizin fiilî, kavlî ve
takrîrî sünnetlerinin bir neticesidir.
Allah Kur’an’daki âyetlerle
Hz.Peygamberi þöyle dile getirir;
-“Ey insanlar! Size Rabbinizden
mucizelerle Peygamber geldi; ve size
a p a ç ý k b i r n û r ( K u r ’a n ) i n d i r d i k . ”
(Nisa: 174)
- “ S iz e Ý s l â m D î n i n i aç ýk la y a n
Pe y g a m b e r i m i z (H z . M u h a mm e d )
gelmiþtir. Tâ ki, ‘bize, müjdeleyici ve
k o r k u t u c u b i r e l ç i g e l me d i’
demiyesiniz.” (Mâide: 19)
-“Biz seni âlemler için yalnýzca bir
rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ:
107)
-“...ancak O, Allah’ýn Resûlü ve
Pe y g a m b e r l e r i n s o n u n c u s u d u r . ”
(Ahzâb: 40)
- “ B i z s e n i s ýr f K u r ’ a n i le
müjdelemen ve uyarman için gerçeðin
ta kendisi olarak gönderdik.” (Bakara:
119)
- “ N it e k i m s i z e â y e tl e r i m i zi
okumasý, sizi tertemiz hâle getirmesi,
size kitap ve hikmeti ve bilmediðiniz
nice þeyleri öðretmesi için sizden
birini Resûl/Elçi olarak gönderdik.”
(Bakara: 151)
-“Ey Resûlüm! Seni bütün insanlara
elçi gönderdik. Allah’ýn buna þahit
olmasý yeter de artar.” (Nisa: 79)
-“O’dur ki, Resûlünü, bütün dinlere
üstün kýlmak için hidâyet (Kur’an-ý
Kerîm) ve hak dîni (Ýslâm) ile gönderdi.
Müþrikler isterse ho þlanmasýnlar.”
(Tevbe: 33)
-“Kim Resûle itaat ederse, þüphesiz
Allah’a itaat etmiþ olur.” (Nisa: 80)
-“(Resûlüm) þöyle de; Eðer siz
Allah’ý seviyorsanýz, hemen bana uyun
k i , A ll a h d a s i z l e r i s e vs in ve
günahlarýnýzý baðýþlasýn...” (Âli Ýmrân:
31)
Kur’ân-ý Kerîm’de buna benzer
sayýsýz âyetler ve iþaretler
bulunmaktadýr.
Öyleyse;
06 ][ dosya
Peygambersiz ve Sünnet-i
Seniyyesiz bir Ýslâm düþünülemez.
Kur’an ve Sünnet bir birinden
ayrýlmaz. Bir bakýma Kur’an; Ýslâm’ýn
ana Kitabý, Sünnet ise, O’nun canlý
yorumu ve yaþam biçimidir.
Ýslâm Peygamberi Hz. Muhammed
(s.a.v)’in en önemli görevlerinden biri
de insanlarý hakka dâvet ve bu uðurda
mücadele etmektir.
Allah (c.c) þöyle buyurmuþtur;
-“Allah’ýn yoluna hikmet ve güzel
öðütle dâvet et ve onlarla en güzel
biçimde mücadele et.” (Nahl: 125)
Daha önceki Peygamberler gibi
Muhammed (a.s)’da halký Allah’ýn
yoluna dâvet etmiþ, bu uðurda çeþitli
sýkýntýlara ve baskýlara mâruz kalmýþ,
türlü türlü zorluklarla karþýlaþmýþtýr.
Þu halde Kur’an’ý açýklama ve bu
yolda çetin bir mücadele yürütme de,
irþad ve tebliðin bir parçasýdýr.
Bir anlamda Kur’an (vahiy) ile
Peygamberin görevi, amacý ve iþlevi
birebir aynýdýr. Vahyi Peygambersiz,
P e yg a mb er i v ah iy s i z d ü þ ü n m ek
m üm kü n
de ði l di r.
V a hy i
Peygamberden ayýrma ve soyutlama
gayr atleri abesle iþtigaldir . Vahiy,
E f en d i m iz l e
P e yg a mb er
bütünleþmiþtir.
Nasýl Kur’an bir mübîn ise, Hz.
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Peygamber de bir mübîn (açýklayýcý),
bir ýþýk, bir rehber, bir uyarýcý, bir
müjdeleyici ve bir rahmettir. Hz.
Muhammed (s.a.v) ve O’nun mübarek
hâl, hareket ve sözlerini Kur’andan
soyutlamak mümkün olmadýðýndan
Ýslâm bilginleri Kur’an’a “ Va h y - i
Metlûv”, Hadîs-i Þeriflere ve Sünnete
de “Vahy-i Gayri Metlûv” adýný vermiþ,
Resûlü Ekrem’in hâl, hareket ve
sözlerini bir tür vahiy saymýþ;
h e v âd a n
-“ O ,
k o n u þ m az ,
söyledikleri; kendisine vahyolunandan
ibarettir.” (Necm: 4) mealindeki âyetle
de bu görüþlerini müdellel kýlmýþtýr.
Hz. Peygamberin görevlerinden
bir diðeri ise, teþrî görevidir. Teþrî;
kanun ve hüküm koymak anlamýna
gelir.
Allah (c.c) þöyle buyurmuþtur;
-“ O ( P e y g a m b e r ) ; o n l a r a i y i l i k
emreder, kötülükten alýkor. Onlara
iyi ve temiz þeyleri helâl, kötü ve pis
þeyleri haram kýlar. Üzerlerindeki aðýr
yü k l er i ve zi n c i r l e r i k a l d ý r ý r . O ’ n a
iman edenler, O’na saygý gösterenler,
O’na yardým edenler ve O’na indirilen
nûr (Kur’an)’a uyanlar var ya, iþte
onlar kurtuluþa erenlerdir.” (A’râf:
157).
Bütün bunlardan sonra þöyle bir
soruya muhatap olabiliriz; biz nasýl
olmalýyýz ve ne yapmalýyýz ki, Hz.
Peygamberi kendimize örnek almýþ
olabilelim. Bunu anlayabilmek için
önce Sünnetin ne demek olduðunu
bilmemiz gerekir.
Þöyleki;
Sünnet; Peygamberimizin fiilleri,
sözleri ve takrirleri þeklinde kýsaca
tarif edilir. Bu tarifi biraz açacak
olursak;
Sünnet; Hz. Peygamberin kendi
döneminde Ýslâm toplumunu akîde,
ibâdet, teblið, eðitim, ahlâk, hukuk,
s i y âs et v e e k o n o m i g i b i ç e þ i t l i
alanlarda, kýsacasý bireysel, toplumsal
ve evrensel olmak üzere hayatýn her
al a n ý n d a , y ö n l en d ir ip y ö n et m ed e
Kur’an baþta olmak üzere, asas aldýðý
il k e v e p r e n s i p l e r b ü tü n ü n ü n
oluþturduðu bir zihniyet ya da dünya
görüþüdür.
Hz. Peygamberi örnek almak için,
yukardaki tarife uygun olarak
bireylerin ve toplumlarýn kendilerini
yeniden Sünnete uygun dizayn etmeleri
ve ona uygun yaþamalarý kaçýnýlmazdýr.
Ýþte o zaman, Peygamber gerçekten
örnek alýnmýþ olur.
Bunun için; Hz.Peygamberi anmak
ön e m l i di r , a nl a m a k i s e ço k d a h a
önemlidir. Alemlere rahmet olarak
gönderilmiþ olan, son hidayet rehberi
Allah Resûlü Hz. Muhammed (s.a.v)’in
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
insanlýða yol göstericiliðinin devamý
ise, O’nun en doðru þekilde tanýnmasý,
tüm insanlara tanýtýlmasý, daha sonra
da bütün bu hayat için örnek
alýnmasýyla mümkün olacaktýr.
Resûlüllah’ýn hayatýný anlama ve
O’nu örnek alma ihtiyacý hiç bir zaman
sona ermiyecek ve kýyamete kadar
devam edecektir.
K ur ’an Ý slâm ’ý adý altýnda Hz.
Peygambersiz bir Ýslâm meydana
getirmek gibi bir ütopyanýn peþinde
olanlar bunu böyle bile... Hadisleri
ihya çalýþmasý yapýyoruz diyerek sinsice
imhâ çalýþmasýna yeltenenler de bunu
böyle bile...
Hz. Peygamberi anma ve anlama
konusunda insanlarýn salt duygularýna
hitabeden övgü edebiyatýndan ziyade;
akletmeye, tefekküre, tezekküre ve
tedebbüre yönelten, yol gösterici
bilgilere baþvurmak, bu konularý
gündemine alan etkinliklerin sayýsýný
ve niteliðini artýrmak gerekir.
Kýsaca söylemek gerekirse, bu
konuda asýl hedef; çadýrlar dolusu
aðlayan insan yerine, salonlar dolusu
anlayan ve düþünen insana ulaþmak
olmalýdýr.
Ne mutlu! Allah’a gerçekten kul
ve O’nun Resûlü H z. Mu h a mm e d
(s.a.v)’e Ümmet olanlara...
Gençlik Çalışmalarının Geleceği
-İmkanlar ve Sorumluluklar-
Gençlerimiz sorumluluk almak istiyor, mevcut kurumlarda bu
imkanı oluşturmazsak, başka imkanlar arıyorlar hatta kendileri
dahi yeni oluşumlar oluşturuyor.
G
ençlik çalışmalarının geleceğine
göz atabilmek için ilk etapta
gençlik çalışmalarının hangi amaçla faaliyet yürütmeleri gerektiği ele
alınması gerekir. Gençlik çalışmalarını
yürütecek olan kurumlarımızı sadece
tek amaç ile sınırlandırmayı denemek
doğru olmayacaktır. Tam tersi bu tür
oluşumların genelde çok amaçlı, katılım
sağlayacak olan gençlerin ihtiyaç ve
taleplerini gözetebilecek genişlikte bir
hizmet yelpazesini sunmaları gerekir.
Bu yazı serisinde ele aldığımız gençlik
yapılarının genelde dini hassasiyetleri
gözeterek faaliyet üreten kurumları
ele aldığımızı düşünürsek Din konusu
doğal olarak temel amaçlardan birini
oluşturacaktır.
Şüphesiz dini hassasiyet konusu
ele aldığımız yapılarda olmazsa olmaz
konular arasında, bunda şüphe yok.
Ama genelde din konusu bir şekilde
göç konusuna bağlantılı olarak ele
alınmakta. Halbuki her şeyden önce
dini gençlik yapılanmaları günümüz
gençleri
için
müslümanca
yaşayabilmeleri için gerekli altyapıyı
sağlamak, cemaat içinde dini hayatı
yaşanabilir kılmak, gençlere yaşadıkları
zaman ve mekanda karşı karşıya
kaldıkları çevre ile müslüman genç
olarak ilişkiye geçebilecek altyapıyı sunabilmek ve gençlere kendi imkan ve
yeteneklerine göre bu çalışmaları
katılım imkanı sunmak zorundalar.
Tüm bunları gerçekleştirebilmek
için hangi koşullarda bu çalışmaları
yürüteceğimizi dikkate almak
zorundayız. Bunun için gençlerin
yaşadığı ortamların ve ihtiyaçlarının
doğru tespiti gerekmekte, gençlerin
farklı biyografi ve imkânlarından dolayı
ortaya çıkan farklılıkların göz önünde
tutulması gerekmektedir.
Aslında
meselenin
özüne
yöneldiğimizde ilk etapta günümüzde
ve bulunduğumuz ortamlarda müslümanca yaşamanın kelamının ve fıkhının
ortaya konulması noktasında bir temel
ihtiyacın olduğunu göreceğiz. Bu
çalışmanın şubelerde ve cemiyetlerimizde
gençlik
çalışmalarını
gerçekleştiren fahri görevlilerin tek
başına altından kalkması beklenemez.
Bu konudaki sorumluluk daha çok
STK üst yönetimleri ve özellikle dini
cemaatlerin sorumlularına düşmekte.
dosya ][ 07
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Faaliyet ve yapıları geliştirmek için bu
çalışmaların sonuçlanmasını beklemek
ise şu anki gençliği bu tür konularda
tamamen yalnız bırakma anlamına
geleceği için her ne kadar bazı temel
soruların cevapları daha açıkta kalmış
olsalar da, pratik çözüm arayışlarına
gidilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Özellikle cemiyet ve şube seviyesindeki
çalışmaları yürüten fahri elemanların
bu konularda gerekli olan konseptleri
tek başlarına ortaya koymaları zor
olacaktır. Ama yine de pratik
çalışmalarda kazandıkları tecrübeleri
ve gözlemleri ile ortak dini hassasiyetleri de dikkate alarak en önemli
adımları atabileceklerdir.
Konsept bağlamındaki eksiklikler
aşılana kadar bazı aktüel aksaklıkların
en azından çözüm endeksli yapılanma
ve çalışmalarla aşılabilecektir. Şöyle
ki gençlik çalışmalarının başlıca amacı
sadece bir araya gelmek olmamalı ya
da sadece var olan, başka alternatif
bulunamadığı için dahil olunan ortamlar
olunmamalı. Sadece bir araya gelme
amacıyla toplanan en idealist gençler
dahi isteseler dahi zamanla bu amaçtan
sıkılacak ve farklı mecralara
kayacaklardır. Özellikle potansiyel
sahibi gençler söz konusu çalışmalara
katılırken var olan sorunlar için çözüm
üretmek istemekteler. Geleneksel gençlik yapılarında ise bu sadece çok sınırlı
bir alanda mümkün olmakta. Özellikle
de mevcut yapıların kemikleşmesi ile
birlikte gençlerimizin yeni yeni muhatap
oldukları Sosyal Hizmetler alanı gibi
alanlarda bekledikleri imkan ve esneklik
sağlanamamakta.
İlk yazılarımızda bahsettiğimiz paradigma değişikliği özellikle göz önünde
tutulması gerekmekte. Göç tecrübesi
her ne kadar tamamen ortadan
kaybolmamış olsa dahi artık öncelikli
konunun bu olmadığının farkına
varmamız gerekiyor. Özellikle gençlerimizin hayatında göç paradigmasının
olmazsa olmazı olan koruma dürtüsünün çok fazla bir karşılığı
kalmamıştır. Tamamıyla yaşadıkları
ülkede sosyalleşmiş bir genç çok da
fazla geçmişteki göç tecrübesi ile fazla
bir bağlantı kuramayacaktır. Onun yerine burada sosyalleşmiş olması ile
birlikte doğan yeni imkanları
değerlendirmek ve gencin yaşadığı
hayat ile birebir irtibat kurabilen bir
yaklaşım ortaya konulması gerekecektir.
Tabii ki ana dil öğrenimi ve ana
dilin muhafazası gibi konular önemli
ve mutlaka gelecekte de gündemimizde
kalması gereken konular arasında.
Ama ana dil de eğitim ile din eğitimini
sadece birlikte tartışıp konuşmanın şu
an itibari ile bile din eğitiminde büyük
aksaklıkları kabullenmek anlamına gelecektir. Gençlerimizin İslam ile haşır
neşir olmaları İslam'ın temellerinin
öğrenmeleri İslamî bir yaşam biçimine
ulaşmaları ana dillerine olan aşinalığına
bağlı kalamayacak kadar önemlidir.
Ana dilde eğitim ve gençlik
çalışmaları bağlamındaki din eğitimi
birbirinden bağımsız iki süreç olarak
değerlendirilmesi gerekir. Gençlerin
ne yazık ki ana dillerinde de var olan
eksiklikleri dinlerini öğrenmeye engel
olmaması gerekir. Mevcut durumda
A. Engin KARAHAN
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
karahan@religion-recht.de
gençlerin yerel dile vukufiyetleri bu
dili okulda ve sosyal çevrelerinde yoğun
bir şekilde kullanmalarından dolayı
çok daha ileri seviyede bulunmakta.
Din eğitimini ve genel gençlik
çalışmalarını bu dilde sürdürmek var
olan bu imkanın aslında doğal sonucu
olması gerekir. Ama dil konusunda
hala göç paradigmasını muhafaza konusuna takıldığımız için, var olan bu
imkanı dahi değerlendirememekteyiz.
Ama asıl üzerinde durmamız gereken konu, gençlere hem kendi kapasitelerini geliştirebilecek hem de var
olan becerilerini kullanabilecek bir sosyal ortamın oluşturulması olacaktır.
Gençlerimiz sorumluluk almak istiyor,
mevcut kurumlarda bu imkanı
oluşturmazsak, başka imkanlar
arıyorlar hatta kendileri dahi yeni
oluşumlar oluşturuyor. Gençlerimizin
mevcut yapılardan uzak durmaları bu
açıdan bakıldığında ilgisizlikten değil,
var olan yetenekleri ile katkı
sağlayabilecek imkanların oluşturulmamasından kaynaklanmakta.
Özellikle toplumsal sorumluluklarının farkında olan gençler, bu sorumluluklar gençlik çalışmalarında da yerine
getirmek istiyorlar. Bulundukları çevrede islami hizmetler de bulunmak istedikleri gibi genelde bilindik gençlik
çalışmalarının dışında da faaliyetlerde
bulunmak istiyorlar. Özellikle gitgide
daha da fazla önem kazanan müslüman-ların kurumsallaşmış sosyal hizmet
alanına açılmaları özellikle gençlik
yapılarına yeni çalışma alanları açmakta.
Bu gelişmeler ve talepler dikkate
alındığı sürece gençlik çalışmaları zinde
kalacağı gibi halen ulaşılamayan gençlere de ulaşma imkanı sağlayacaktır.
Bahsettiğimiz bu çalışmalar mevcut
geleneksel gençlik yapılarının gündemlerinde halen yer alabilmiş değil. Bu
ilgisizlik aşılamaz ise, gençlik yapıları
özellikle en kapasiteli ve en iyi eğitilmiş
gençlerini kaybetmeyi sürdüreceklerdir.
İlk etapta belki bunun etkisi nicelikte
olmayacaktır, ama nitelikteki olumsuzluklar daha şimdiden kendini göstermeye başladı. Ve gerekli gelişmeleri
el atmak için çok da fazla bir vakit
kalmadı.
08 ][ röportaj
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici
Çarpık Tablolarla Yanlış İfadeler Kullanılıyor
A
vrupa’daki Müslüman cemaatlerin cinsiyet tartışmalarıyla ilgili
mesafe katedemediğine dair
ithamları Almanya İslam Konseyi
Başkanı Burhan Kesici ile konuştuk.
“Müslüman erkek” tartışmaları yeni
değil. Namus cinayetleri, yüzme derslerine çocuklarını göndermeyen babalar, eşini zorla peçeye sokan erkek
prototipi… Bütün bu tartışmalarda
kamu-oyu neyi gözden kaçırıyor sizce?
Müslüman erkek profiline çok eskiden beri olumsuz bakılıyor ve bu
olumsuz tablo hâlâ geçerliliğini koruyor. Bütün bu tartışmalarda dikkat
çeken nokta gerçeklikten çok uzak
bir Müslüman erkek profilinin
yansıtılıyor olması. Evlilik ilişkisinde
bazı anlaşmazlıkların ve şiddetin
yaşandığı maalesef bir vakıa, fakat
buradaki asıl soru Müslüman erkeklerin
sebep olduğu spesifik sorunların dinî
kökenli mi yoksa kültürel kökenli mi
olduğu. Dinî açıdan bakıldığında
şiddetin asla dine dayandırılamayacağı
söylenebilir. Bu bağlamda erkeğin dinsel kimliğini odak noktasına koymak
yanlış olacaktır.
Aynı durum namus cinayetleri için
de geçerli. Birçok Müslüman erkeğin
namus cinayetlerini kınadığı, böyle
eylemlerin insanlık dışı olduğunu ve
hiçbir gerekçeye dayandırılamayacağını
söyledikleri maalesef göz ardı ediliyor.
Kızını yüzme dersine göndermeyen
ve eşini başörtüsü takmaya zorlayan
bir Müslüman erkek profilinin olduğuna
dair inanış da Müslüman kızların ve
kadınların kendi inançları doğrultusunda hareket edebileceklerine inanılmadığını gösteriyor. Özellikle başörtüsü
takma hususunda, şahsen ben erkeğin
eşini başörtüsü takmaya zorladığı bir
vakıaya şahit olmadım. Bilakis
başörtüsü takmak isteyen, fakat
eşlerinin buna karşı çıktığı birçok
kadın var. Bizler bu tür sorunlara da
eğilmeliyiz.
Mü s l ü man er k e k le r in k ad ı n
dü şm a nı ol d uğ u, a t a e rk i l ol du ğu ,
çünkü bu tarz bir yaklaşımın yaygın
o l d u ğ u ( Mü s l ü man ) to p l u ml ar d a
sosyalleştikleri öne sürülüyor. Müslüman cemaatte ise, “Bunlar ırkçı ve
genelleyici yaklaşımlar.” algısı hâkim.
Müslüman erkeklere yönelik ithamların
genelleyici olduğu malum, fakat Müslüman erkeğin zihnindeki kadın resminde de tartışılması gereken bazı
noktalar var. Müslüman cemaat bu
ko nud a k e ndi i çi n de bi r t a rt ı şm a
başlatabildi mi peki?
Müslüman cemaatler yıllar önce
bu konuyu ele aldılar. Çok sayıda vaaz
ve seminerde, birçok kişinin kendi
vatanından da tanıdığı geleneksel kadın
rolünün İslam’la örtüşmediği anlatıldı
ve kadının toplumdaki yeri İslami bir
bakış açısıyla açıklandı. Kadınlara yönelik dinî eğitim olanakları sağlandı
ve kadınların toplumsal çalışmalarda
bulunması desteklendi.
İslami cemaatlerin, çalışma
alanlarının ve yöntemlerinin yapısı çok
farklı ve Müslüman olmayan birçok
kişi için yabancı. Bu sebeple Müslüman
kadınların cemaatlerden dışlandığını
sıkça duyuyoruz. Oysa cemaatlerimizde
özgüveni oldukça yüksek kadınlar ve
çok güçlü kadın birimlerimiz var. Bu
kadınlar ve idare ettikleri birimler gerek toplumsal gerekse siyasal katılım
çalışmalarında en ön sıralarda yer alıp
olağanüstü işler ortaya koyuyorlar.
Müslüman erkeklere yönelik
eleştiriler Müslümanların dinî ve kültürel kimliğine ilişkin bilgisizlikten ve
aynı zamanda ırkçı ve kültüralist pozisyonlardan kaynaklanıyor. Tabii ki
Müslüman erkeklere karşı yapılan
suçlamaların haklı olup olmadığını ve
eğer haklıysa bunlara karşı nasıl önlemler alabileceğimizi tartışıyoruz. Ancak “eleştirmenlerin” birçoğunun ön
yargılı olduğunu, çarpık tablolar ve
kısmen bilinçli bir şekilde yanlış ifadeler
kullandığını ve bu şüpheli durum
karşısında hareket etmenin bizim açımızdan hayli zor olduğunu da belirtmek gerek.
Peki, Müslümanlar olarak zihnimizdeki kadın tasavvuruna dair bir
tartışma gerçekleştirebilmemiz için
ne gerekiyor?
Eleştirileri ciddiye almalı ve bu
sorunların toplumumuzda ne derece
mevcut olduğuna ve bunlarla nasıl
mücadele edebileceğimize bakmalıyız.
Daha çok kendi dinimiz ve kültürümüz
doğrultusunda kadın erkek ilişkisini
nasıl şekillendireceğimizle ve kadının
konumunu nasıl güçlendirebileceğimizle
ilgilenmeliyiz. Ama bence bu süreç
zaten uzun zaman önce başladı.
Feminizmin yükselişiyle birlikte
Batı’da “maskulinite”nin genel bir krizde olduğu biliniyor. Müslüman erkekler, kadın rollerinin ve aile mefhumunun değiştiği bu krizden nasıl etkilen i y o r la r ? V e b u k r iz l e n a s ı l b a ş a
çıkabilirler?
Toplum çok hızlı bir şekilde
değişiyor ve tabii ki biz Müslümanlar
da bu değişimden etkileniyoruz. Ben
burada sadece Müslüman cemaatin
bir
üyesi
olarak
bazı
değerlendirmelerde bulunabilirim.
Müslümanlar 90’lı yıllardan beri
kızların eğitimine daha fazla önem
veriyor ve bu durum kendisini ra-
kamlarda da gösteriyor. Müslüman
toplumda yüksek eğitim seviyesine
sahip genç kadınların sayısı artıyor.
Müslüman genç kadınlar akranları
olan erkeklerden kısmen daha iyi bir
eğitime sahipler. Geleneksel aile yapısı
artık geçerli değil. Kadınlar uzun
zamandır hem toplumda hem de aile
içinde daha fazla sorumluluk üstleniyorlar. Toplumumuz uzun zamandan
beri artık erkek egemenliğinde değil.
“Erkek egemenliğinin” kırılması da
bu anlamda doğal bir süreç. Erkeğin
sözünün geçtiğine ilişkin geleneksel
düşünce özellikle aile yaşamında artık
geçerliliğini yitirdi. Dışarıdan fark edilmese de kadınlar eşit haklara sahip,
hatta daha baskınlar.
Müslüman toplumda kadın-erkek
ilişkisi çok hassastır, her ikisi de
diğerinin özelliklerinin zedelenmemesine dikkat eder. Tartışmalar genellikle
kamuoyuna açık bir şekilde gerçekleştirilmediği için de sanki Müslüman ailelerde hâlâ erkek egemenliğinin hâkim
olduğu izlenimi uyanabiliyor.
Avrupa’da azınlık konumunda olan
Müslüman cemaat ırkçılık, ayrımcılık,
kimliğin korunması gibi temel konularla
uğraşırken cinsiyet tartışmaları, Müslüman cemaat için ikinci planda mı
kalıyor sizce?
Esas itibarı ile böyle bir tartışma
kadınlar tarafından başlatılmalı. “İslami
feminizm” konusunda hararetli bir
tartışma yürütüyoruz. Yine Müslüman
cemaatin bir üyesi olarak yorum yapacak olursam, “İslami feminizm”
tartışmasının her zaman gerçekten
feminist bir konumdan hareketle
yürütülemediğini görüyoruz. Tartışma genellikle bir noktada İslam
eleştirisiyle ilişkili hâle geliyor. Ben
şahsen Müslüman cemaat içerisinde
daha fazla kadının bu tartışmaları izlemesini ve bu konudaki fikirlerini
ifade etmesini isterim.
Geçtiğimiz günlerde “İslami feminizm” konulu bir etkinliğe dinleyici
olarak katıldım ve tartışmanın daha
çok akademik düzeyde gerçekleştiğini
tespit ettim. Bu durum bir konuşmacı
tarafından da dile getirildi. Kendisi
özellikle cemaatlerde bu gibi konular
üzerinde her gün tartışan özgüveni
yüksek kadınların oluşturduğu bir
grubun var olduğunu, ancak bu
kadınların kamuda temsil edilmediklerini ifade etti. Umarım bu sayı artar.
Perspektif Dergisi Sayı 249, Mart
2016 Sayısından alınmıştır.
Türkiye’de Emeklilik İle
İlgili Sorularınıza Cevaplar
-
dosya ][ 09
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Yaşar CİMŞİT
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
ycimsit@hotmail.com
Türkiye’de 3 yıl Öğretmen olarak
Emeklilik Sandığına Prim ödedim.
SGK’dan Nasıl Emekli Olabilirim?
-SGK tarafından Gönderilen “Borçlanma Tahakkuku”nu Taksitle Ödeyebilir miyim?
Değerli okuyucular bir çok vatandaşımızın yöneltmiş olduğu soruların
başında gelen bir konuyu cevaplandırıyorum. Almanya’ya gelmeden önce
memur olarak değişik kurumlarda çalışmış olanlar, herhangi bir sebepten
(Evlilik, Eğitim gibi vs) dolayı Türkiye’deki görevinden istifa ederek Almanya’ya gelenleri ilgilendiren bilgilerdir. Bu durumda olan kişilerin muhatab oldukları kurum SGK içinde
“EMEKLİLİK SANDIĞI”ndan borçlanarak emekli olabilirler.
Bildiğiniz gibi Dövizle Borçlanmadan
daha çok işçi olarak çalışanlar yararlanmaktadır. Bu durumda olan vatandaşların izinli olduğu bir dönemde
Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı bir
işyerinde çalışıp daha sonra Sosyal
Güvenlik Kurumu’ndan borçlanma talep
edilmesi tavsiye edilmektedir.
Türkiye’de bulunduğunuz süreler
içinde bir işyerinde çalışıyor olacaksınız.
Sakın hayali bir işte çalışıyor gözükmeyeceksiniz. Aksi halde sorun yaşarsınız. Bundan sonraki müracaatınız
SGK üzerinden yapılarak emekli olabilirsiniz.
Yurtdışı borçlanmadan sonra müracaat sahibine Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından gönderilen “Borçlanma Tahakkuh Cetveli” ve bir üst yazı ile size
bilgi verilmektedir, dikkat edilmesi
gereken hususlar vardır. Bu ödeme
yıllara ve uzun zamanlara bölünerek
TAKSİT yapılmamaktadır. Tebliğatın
size ulaştığı tarihten itibaren en geç 3
ay içinde ödenmesi gerekmektedir.
Aksi halde müracaatınız geçerliliğini
kaybeder.
1. Soru: Ayşe Ö. Doğum tarihi
12.03.1960. 1996 yılında Almanya’ya
geldim ve 1998 yılında çalışmaya başladım ve Türk vatandışıyım ne zaman
emekli olabilirim?
1. Cevap: Ayşe Ö. hanım eğer
Türkiye’de SSK’lı olarak çalışmışsanız,
çocuğunuz olup olmadığını bildirmemişsiniz şayet çocuklarınızın varsa doğum kaydını “Deutsche Renten
Kasse”sına mutlaka kayıtlarını yapınız.
Emeklilik yaşınızın dolduğunu 63.288
TL ödediğinizde burada çalışmıyor ve
yardım almıyorsanız maaş alabilirsiniz.
2. Soru: Ali İnceci, Doğum tarihi
14.03.1964. Almanya’da mesleki eğitime başlama tarihi 01.09.1980. Alman
vatandaşlığına geçiş 04.06.2001 ve
Türkiye’de 2008 yılında 20 gün SSK’lı
olarak çalıştım. Nasıl emekli olabilirim
ve ne kadar ödemem gerekir?
2. Cevap: Ali bey, Alman vatandaşlığınız emekli olmanıza engel değil,
Türkiye’de SSK’lı olarak çalışmışsınız.
Bundan dolayı 5075 günden borçlanarak ödediğinizde hemen emekli olabilirsiniz.
Yanlız dikkat etmeniz gereken husus eğer burada çalışıyorsanız veya
herhangi bir kurumdan yardım alıyorsanız Türkiye’den emekli maaşı
alamazsınız.
3. Soru: Fevziye Elmacı, Eşim Ahmet Elmacı’yı 2009 yılında Almanya
da trafik kazasında kaybettim. Eşim
ile ilgili SGK’ya müracaat ettiğimde
sağlıklı bir cevap alamadım. Bana yardımcı olurmusunuz.
3. Cevap: Fevziye hanım, eşiniz ile
ilgili “Hak Sahipliği” adı altında Türkiye’den 1800 günden borçlanarak eşiniz
adına emekli maaşı alabilirsiniz. Eğer
Ahmet bey Türkiye’de SSK’lı olarak
çalışmışlığı mevcutsa o günler ödenecek
günlerden düşülür ve geri kalan günlerden borçlanabilirsiniz.
Yaşar Cimşit
Sosyal Danışman ve
Sosyal Güvenlik Uzmanı:
Emeklilik Danışma Merkezi :
Gräfenau str.20, 67063 Ludwigshafen.
Tel: 0621-629 029 55
Fax: 0621-685 675 72
GSM: 0172 7063816
E-Mail: ycimsit@hotmail.com
.C. Karlsruhe Başkonsolosluğu
Eğitim Ataşeliğinin “ H a y d i ,
Türkçe Konuş Benimle!” kampanya programı kapsamında “Ailede
Din Eğitimi” konulu konferans vatandaşlarımızla buluşmaya devam ediyor. Donaueschingen Türk Okul Aile
Birliği tarafından organize edilen, eğitimci Atilla Kutlu’nun verdiği konferans, zengin içeriğiyle dikkat çekti ve
katılımcılar tarafından büyük beğeni
topladı.
Kutlu, Donaueschingen Eichendorfschule salonunda yapılan konferansta din eğitiminde olmazsa olmaz
prensipleri belirttikten sonra, anne
karnındaki süreçten-bebeklik dönemine, okul öncesi-okul sonrası dönemi
ve son olarak da ergenlik çağındaki
çocuklarımıza kadar nasıl din eğitimini
vermemiz gerektiği konusunda çarpıcı
ve orijinal tespitlerle katılımcıları bilgilendirdi. “Allah inancı, Allah sevgisi,
şeytan kavramı, cennet-cehennem,
namaz, Kur’an-ı Kerim, Ramazanoruç, kurban, hayata dair sünnetler,
mahremiyet eğitimi, ahlak ve bize ait
değerler günümüz nesline nasıl ve ne
zaman öğretilmeli? Çocuklarımızın
bu konulardaki sorularına yaşlarını
da dikkate alarak nasıl cevap verilmeli?” bebeklikten-ergenliğe kadar
yapılması gerekli özgün yöntem ve
teknikler sundu.
Katılımcılar, din eğitimini sağlam
bir gelecek için çocuklarımıza vermenin
önemini belirtirken, bugünün çocuklarına bugünün diliyle hitap etmek
gerekliliğini vurguladılar. 7 yaşına kadar yüzlerce çizgi film seyreden, internette parmaklarıyla konuşan günümüz nesli, bizim soramadığımız
soruları soruyorlar, bu sorulara cevap
vermek lazım. Hocamızın verdiği bu
konferans çok faydalı oldu, bizlere
yeni bir din dili kullanmamız gerekliliğini öğretti, bu sebeple bu gibi etkinliklerin Eğitim ve Din Ataşeliğimiz
öncülüğünde devamını temenni ediyoruz dediler. Özelde de bu konferans
için Eğitim Ataşeliğine böyle bir konferansı “Haydi, Türkçe Konuş Benimle!” kampanya programı kapsamına
aldıkları için teşekkür ettiler.
Kutlu, Almanya’da kendi kültür ve
değerlerimizi korumak ve gelecek nesillere aktarmak bizlerin öncelikli görevi. Çocuklarımızın ruhen de sağlıklı
yetişmesi ve manevi açlıklarını gidermek için bu gibi konferansların çoğalması gerektiğine inanıyorum. Bu
sebeple, zamanlarını anlamlı ve faydalı
bir etkinlikle değerlendiren, konferansımıza duyarlı ve kaliteli tavırlarıyla
destek veren dernekleri özverili katılımcıları kutluyor, bu ve benzeri programların devamının yanında örnek
teşkil etmesini diliyorum” dedi.
T
Aile’de Din Eğitimi Konferansı
10 ][ haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
HASENE Acil Kış Yardımıyla Hırvatistan’da
Binlerce Mülteciye Yardım Etti
H
ırvatistan’ın Slavonski Brod şehrinde kurulan mülteci kampında
acil kış yardımında bulunduk. Hasene Derneği’nin başlattığı acil kış yardımı
gerek Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde
gerekse de Avrupa’ya ulaşan mültecilere
ulaştırıldı. Önümüzdeki haftalarda Makedonya’daki mültecilere de acil yardımlar
ulaştırılacak.
Slavonski Brod Mülteci Kampına izin
alarak girdik ve çekimlerimizi aldığımız
izin çerçevesinde kayıta aldık. Tren istasyonlarından birinin yanına kurulan mülteci
kampına trenle günlük binlerce mülteci
geliyor. Trenden inen mülteciler ilk önce
kayıt altına alınıyor, daha sonra ihtiyaçlarının giderilmesi için Hırvatistan devleti
ve Hırvatistan Kızıl Haç’ın organizesi ile
sağlık ve diğer bir takım ihtiyaçların giderilmesi için yönlendiriliyor. Biz de bu ihtiyaçların giderilmesi noktasında getirdiğimiz
yardımların dağıtımını yaptık. Buraya günlük üç dört bin mültecinin geldiğini, burada
kayıt altına alındıklarını ve birkaç saat ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra yollarına
devam ettiklerini öğrendik. Trenden inen
mültecilere nereden geldiklerini sorduğumuzda Suriye, Irak ve Afganistan dışında
başka bir ülke ismi duymadık.
Gelen mülteciler arasında o kadar
çok çocuk vardı ki!
Türkiye’den botlarla Yunanistan’a, oradan da Makedonya, Sırbistan ve Hırvatistan
üzerinden Almanya’ya ulaşmak isteyen
mülteciler arasında çok sayıda çocuk da
vardı. Kimi eşini kaybetmiş, kardeşi ve
çocukları ile yollara koyulmuş. Kimi yaşlı
annesi ile, kimi engelli çocuğu ile. Mülteciler,
denizi botlarla geçtiklerini ve çok büyük
tehlikeler atlattıklarını söylediler.
Ayakkabılarını ve çoraplarını kendi ellerimizle giydirdik. Kendi ellerimizle verdik
yemeklerini ve sularını. Mülteciler arasında
çok sayıda iki üç aylık bebekler de vardı,
yaşlı insanlar da. Bebeklere özel mama
yardımı yaptık. Acil kış yardımı Balkanlar’da
Hasene Derneği’nin Balkanlar şubesi tarafından organize edildi. Slavonski Brod
mülteci kampına trenle gelen binlerce
mülteci yaptığımız yardımların akabinde
tekrar trene binerek Slovenya’ya doğru
yola koyuldular.
Yıl boyunca, yol boyunca
mültecilerin hep yanında olduk
Hasene Derneği’nin Balkanlar şubesi
güzel bir organizenin altına imza attı. Hasene Balkanlar temsilcisi Enver Eminoviç
yoğun bir mülteci akınını karşıladıklarını
söyledi ve çalışmalara dair şunları aktardı:
“Suriye’de ve diğer ülkelerde süren
savaşın bir neticesi olarak Avrupa’ya gelen
mültecilerin sayısı her geçen gün artıyor.
Uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmış bu
mağdur ve mazlum insanlara yardım
elimizi uzatabilmek için tüm hazırlıklarımızı
önceden yapmıştık. Bebekler için en kaliteli
mamaları aldık. Onların bünyesini güçlü
tutacak erzak tedarik ettik. Çocukları düşündük. İki yüz, üç yüz battaniye, mont,
çorap, kışlık ayakkabı, kışlık şapka gibi
eşyaları hazırladık. Montları yolculukları
esnasında üşümemeleri için bilhassa şapkalı
olanını tercih ettik.
Hanımlar için, her bedene uyabilecek,
lastikli elbiseler satın aldık. Mülteciler bedenlerine göre eşya bulmakta zorlanıyorlardı. Bunu diğer dağıtımlardan biliyorum.
Bu noktada bizim getirdiğimiz eşyalar
mülteciler için çok uygun oldu. Gıda poşetlerinde ekmeklerine sürebilecekleri,
pratik ve yolculuk esnasında kolaylık sağlayan erik, armut, elma pekmesi gibi gıda
malzemeleri tedarik ettik. Gıda poşetlerinin
içerisine balık konserveleri koyduk.
Yoğunluk olarak bu kadar bir yoğunluk
beklemiyordum. Trenden yüz ya da iki
yüz kişi inecek diye endişe ederken, bine
yakın kişi indi. Kampta da bir o kadar
sayıda treni bekleyen mülteci vardı. Açıkçası
bu kadar çocuk beklemiyordum. Çocuklara
ayakkabıları kendi ellerimizle giydirdik.
Kampa getirdiğimiz her yardım malzemesi
yerindeydi ve büyük ihtiyaçtı. Önümüzdeki
günlerde Makedonya’da bulunan mültecilere de acil yardım kapsamında bir dağıtımımız olacak. Yıl boyunca ve yol boyunca
mültecilerin yanında olduk ve olmaya da
devam edeceğiz.”
Ey ayaklarına çorap giydirdiğim çocuk!
Şimdi hangi ülkenin
sınırında bekleyiştesin?
Dağıtıma katılan Hasene Schwaben
Bölge Temsilcimiz Yusuf Akbaba’nın eşi
Nagehan Akbaba gözlemlerini, duygu ve
düşüncelerini şu cümleler ile anlattı:
“İnsan evinden ayrılmak zorunda kalsa
ve yanına sadece küçük bir çanta alacak
olsa içerisine ne kadar eşya koyabilirdi?
Çocuklarının eşyasını mı, kendi özel eşyasını
mı, yiyecek mi, içecek mi? Beraberinize
aldığınız küçük bir çanta, binlerce km sürecek bir yol ve son durağı belli olmayan
bir yolculuk. Diline ve kültürüne yabancı
olunan ülkelere doğru bir yolculuk. Ellerini
tuttuğumuz çocukların üşüyen elleri ve
bedenleri ama yüzlerinden düşürmedikleri
çocukça tebessüm. Çoğunluğu çocuklardan
oluşan bir ‘umut yolculuğu’. Hayat her
şeye rağmen devam ediyor. Geride kimbilir
neler bırakıldı; evleri, eşyaları, belki de
canları, ciğerleri, evlatları, eşleri...
Ve bizim beklediğimiz tren geldi işte.
Görev yerlerimize geçiyoruz ve bekliyoruz.
İlk etapta nasıl davranacağımızın bilinmezliği
karşısında bir kafa karışıklığı. Umut yolcularına umut olmak, onlara tebessüm
etmek ve yardım edebilmek için buradayız.
Müslüman kimliğim ve görünümümle gelen
mültecilere selam verip ‘Hoş geldiniz’ demenin ardından bizim orada oluşumuzdan
duyulan memnuniyet. Bitkin ve yorgun
bedenler, perişan haller ve aklımdan gitmeyen görüntüler. Umutlarını kırmamak
için içime akıttım göz yaşlarımı, üzüntümü
belli etmedim ve güler yüzle karşılamaya
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
gayret ettim. Birkaç ay önce hayata gözlerini açmış çocuğun kokusu hala burnumda. Vücudunun çoğu yeri tutmayan,
tekerlekli sandalyede gelen çocuk babasını
kaybetmiş, annesi ve kardeşleri ile bu
yolculuğun içerisinde. Buz gibi ayaklarına
çorap giydirdiğim çocuk; sana dokunduğumdaki utangaç halin ama güzel yüzün
gözümün önünden gitmiyor. Şimdi hangi
ülkenin sınırlarında tutmayan bedeninle
bekleyiştesin?
Öyle durumlara şahitlik ettik ki! Elinde
çantası, kucağında bebeği, yanında çocukları
ve bitmiş bir hal ile yolculuğa devam eden
anneler... Başka kayıplar yaşamamak için
çocuklarından gözünü ayırmayan aileler...
Nerede ve ne zaman biteceğini bilmeden,
her an geri gönderilme korkusu ile meşakkatli bir yolculuğu sürdürüyor olmak.
Her birinin farklı tonlarda acı hikayeleri,
geride bıraktıkları acı hatıraları var.
Ülkelerinde kalsalardı, Türkiye’de kalsalardı, Avrupa’ya gelmeleri şart mıydı
gibi uzayıp giden soruları bir kenara bırakıyorum. Bu kadar tehlikeli süreci, ölümle
noktalanacak bir yolculuğu, hangimiz çocuklarımızla göze alabilirdik?! Şartları el
verseydi böyle bir yolculuğa çıkarlar mıydı?
Bu onların imtihanı. Buradan sonraki kısım
ise bizim imtihanımız. Hiçbirimizin aynı
duruma düşmeyeceğinin garantisi yok.
Böyle bir çalışmada bulunduğum için
Rabbime şükrediyorum. Bir şeyi yaşamadan
anlamak zor. Onları karşılayıp, yardımlarımızı yapıp, tekrar trenlerine yolculuk
ettik ve arkasından el salladık. Adeta bir
parçamızı da onlarla birlikte gönderdik.
Hırvatistan Slavonski Brod mülteci kampındaki görevlilere teşekkür ediyorum;
kardeşlerimizi güler yüzle karşıladıkları
için. Hasene Derneği’nin yetkililerine, gönüllülerine ve bağışçılarına teşekkür ediyorum; umut yolcularına umut olduğu
için.”
Öncülere Selam Olsun!
Söylem gücünü eylemden alır. Eylem ise güçlü bir inançtan.
Arkasında mücadele ile yaşanmış bir hayat olmadan hiçbir düşünce
öne çıkamaz. İnançla desteklenmeyen hiçbir yaşam iz bırakamaz.
Ş
ubat ayı hüzün ayıdır; bu cihetiyle
soğuktur ve üşütür içimizi. Kaybettiğimiz iyi insanları arar ve
yerlerinin doldurulamayışına hayıflanırız. Onların iyilikleri sadece kendilerine
iyi olmaktan değil, bilakis toplumun
iyiliği için verdikleri mücadeleden kaynaklanmaktadır. Onlar iyiliğin toplumsallaşmasında öncülük etmiş şahsiyetlerdir.
İnsan sosyal bir varlıktır. Bir toplumun içerisine doğar; toplum tarafından şekillenir ve kimi zaman da
toplumu şekillendirir ve topluma yön
verir. Topluma yön veren kişilere öncü
diyoruz. Onlar düşünceleri, söylemleri
ve yaşamları ile önde olan örnek şahsiyetlerdir. Yaşantıları ile iz bırakırlar
ve izlenirler.
Onların belirgin vasıfları vardır.
Onları belirgin kılan ne isimlerinin
önündeki ünvanlar, ne söyledikleri
sözlerin güzelliği ne de başka bir şey.
İnandıkları değerler uğruna verdikleri
mücadeleden yılmamaları, doğru bildikleri hakikati dillendirmeden geri
durmamalarıdır onları öne çıkaran;
gönüllerde taht kurduran ve unutulmalarına mani olan.
Tarih söylemleriyle değil eylemleriyle
inançlarını hayata geçirenlerin ve bu
uğurda karşılaştıkları zorbalıklara
göğüs gerenleri unutmaz. Bu isimlerin
yaşadıkları coğrafyalar, yaşadıkları zamanlar, karşılaştıkları zorluk ve zor-
dosya ][ 11
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
MUrat KUBAT
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
muratkubat4@gmail.com
balıklar değişse de değişmeyen en belirgin vasıfları zulme boyun eğmemeleridir. Gerekirse bedel ödeler ama
mücadelelerinden geri durmazlar.
Onlar yaşatmak için yaşarlar. Kendileri için istediğini tüm insanlık için
isterler; bu uğurda karşılaştıkları zorluklar karşısında yılmazlar. Zulme uğrasalar da zulmetmezler. Zalim olmaktansa mazlum olmayı tercih ederler. Onlar için insan biriciktir ve değerlidir. O yüzden insanın mutluluğu
ve toplumsal huzuru sağlamak için
didinir ve mücade ederler.
Söylem gücünü eylemden alır. Eylem ise güçlü bir inançtan. Arkasında
mücadele ile yaşanmış bir hayat olmadan hiçbir düşünce öne çıkamaz.
İnançla desteklenmeyen hiçbir yaşam
iz bırakamaz. Herkes kendisine iyi
olabilir. Kendisine iyi olanlar unutulur
da, toplumun önünü açan, topluma
yaşantı ve mücadelesiyle öncülük eden
öncüler unutulmaz.
Onlar toplumun refahı için zamanlarını, imkanlarını, servetlerini ve dahi
ömürlerini feda ederler. Onlar sadece
kendilerini düşünmezler. Onlar rahatlarına düşkün değildirler. Rahatlarına
düşkün olan insanlar büyük yüklerin
altına girmezler. Hem rahatlarına düşkün olsalar ‘rahat’ bir yaşam yerine
neden sıkıntılarla dolu bir hayatı tercih
etsinlerdi ki?! Onlar mazlumların hakkını savunurlar. Onlar savunan adamlardır.
Bir ömür boyu insanlığın selameti
için çaba sarfeden; yaptıklarını Allah’ın
rızası için yaptığını söyleyen; açan, yeşeren bir çiçekten baharların geleceğini
gören ve kokusunu alan; Hz. Nuh a.s.
misali karada gemi yapan ve bunu yaparken de kınayıcının kınamasına aldırış
etmeden yürüyüşünü sürdüren; imanı
kalpte bir yük değil, bir burak bilen
ve imkan olduğunu farkeden, farkettiren; zenginlerin ve güçlülerin yanında
değil, mazlum, mağdur, ezilen ve horlananların yanında, safında yer alan;
ahlak ve maneviyat olmadan hiçbir
şeyin anlamının olmayacağını ifade
eden; adil bir düzenin tüm insanlığın
selameti için şart olduğunu vurgulayan
öncülere ve güzel adamlara o kadar
çok ihtiyacımız var ki!
Onlar davalarının hak olduğuna
iman ettiler. Haksız davada zirve olmaktansa haklı davada zerre olmayı
tercih ettiler. Onlar tribünden seyretmediler; sadece oturdukları yerden
söz etmediler. Ter döktüler, koştular
ve mücadele ettiler.
Şubat ayında hayatlarını yitirmiş
öncüler anlamak ve örnek almak maksadı ile anılıyor. Merhum Necmettin
Erbakan da o öncülerden bir tanesi.
İbadetlerin bireysel alana hapsedilmiş
ritüeller değil; toplumsal boyutuna
dikkat çekti. ‘Namaz kılan köleler olmayacağız’ dedi ve hakları gasbedilen
kitlenin sesi oldu. Mücadele yürüttüğü
siyasi arenada sürekli engellemelerle
karşılaştı, önü kesildi. Ama o yılmadı;
her defasında, her engellenmesinde
yürüyüşünü sürdürmesini bildi. Azmi
ve gayreti ile ön plana çıktı. Ve vefatı,
yürüttüğü siyasi mücadelenin engellendiği 28 Şubat günlerine denk geldi.
28 Şubat zulmünün bin yıl süreceğini söylediler. Zulüm ilelebet sürmez.
Zalimler zulümlerinin uzun süre süreceğini sanır. Zulüm bin yıl sürmez
ama zulme göğüs germiş, ezilenlerin
hakkını savunmuş, gönüllerde taht
kurmuş isimler bin yıl geçse de unutulmaz...
Aile Danışmanı-Eğitimci Halit Pişmek'in katıldığı proğrama, Singen ve
çevresinde Lugat derneğinde eğitim
gören 60 çocuk ve aileleri katıldılar.
Ayrıca bölgeden de katılanlar oldu.
Proğram da çocuklar ilahiler, skeç,
semazen gösterisi yaparak, tüm hünerlerini gösterdiler. Aileler de çocuklarına destek vererek, onları çokça
alkışladılar.
Halit Pişmek "Aile`de iletişim" konusunu ele alırken, proğrama katılan
IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı
Özcan Kuri de katılanları selamladı,
aileleri ve proğramın gerçekleşmesinde
emeği bulunan Singen Ana Teşkilatını,
Kadınlar Teşkilatını ve Lugat Derneğini
tebrik etti.
Singen’de Aile Eğitim Semineri
I
GMG Freiburg Donau Bölgesine
bağlı hizmet veren Singen Lugat
Derneği ve IGMG Freiburg Donau
Bölgesi Kadınlar Teşkilatının düzenlediği "Aile Eğitim Semineri"ne ilgi
büyük oldu.
12 ][ haber
D
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
DİTİB’de “Ortak Akıl Buluşması” Toplantısı
iyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB)
Kuzey Ren Vestfalya (NRW)‘da faaliyet gösteren Düsseldorf, Essen,
Köln ve Münster bölgelerinin Din Hizmetleri
Ataşeleri, din görevlileri, eyalet birlikleri
ve dernek yöneticileri 20-21 Şubat 2016
tarihlerinde Köln DİTİB Genel Merkezi’nde
bir araya geldi.
Birliği, bütünlüğü, ortak anlayış ve
duygu birliğini sağlamak, işbirliği ve koordinasyonu geliştirmek, ortak akıl hareketini
geliştirip hızlandırmak maksadıyla “Ortak
Akıl Buluşması” başlığı altında düzenlenen
istişare toplantısı eyalet birlikleri, dernek
yöneticileri ve din görevlilerinin katılımıyla
gerçekleşti.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle açılışı yapılan
istişare toplantısında gündemi beli olan
konular üzerinde sunum yapıldı.
“Ortak Akıl Buluşması” başlığı altında
düzenlenen istişare toplantısının açılış konuşmasını DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr.
Nevzat Yaşar Aşıkoğlu yaptı. Ankara’de
hain terör saldırısı sonucu hayatını kaybedenlere rahmetle dileyerek konuşmasına
başlayan Aşıkoğlu, “Dünyanın neresinde
olursa olsun, terör saldırısını lanetliyoruz
ve şiddetle kınıyoruz” dedi.
Toplantılardaki asıl amacın birliği ve
bütünlüğü pekiştirmek olduğunun altını
çizen Aşıkoğlu, ortak akıl hareketini geliştirip
hızlandırmak amacıyla bir araya gelindiğini
belirtti. Aşıkoğlu konuşmasına şöyle devam
etti: “2015 yılında "Geleceğe Giden Yol”
istişare toplanıtısında planlanan hizmetlerin
bir kısmı gerçekleştirildi ve bir kısmının
IGMG Hessen KGT Kuzey Hilal Gençlik
Çalışmasının Misafir Hatibi Oğuz Üçüncü İdi
I
GMG Hessen Bölgesi
yaşanan süreci kısaca dile
Kadınlar Gençlik Teşgetirdi. Özellikle Almankilatı Kuzey Bölümüya`da medya tarafından
nün düzenlediği Hilal
oluşturulmaya çalışılan
Gençlik Çalışmasının mimüslüman ve İslam algısafir Hatibi IGMG Eski
sına örnekler vererek bir
Genel Sekreteri Oğuz
tablo çizdi.
Üçüncü idi.
Oğuz Üçüncü‘nün Almanca olarak yaptığı koWetzlar Cemiyetinde
nuşmasını, katılım sağlagerçekleşen Hilal Gençlik
yan IGMG Hessen KGT
çalışmasının bu seferki
Kuzey Hilal Gençlik elekonusu “Avrupa‘da Müsmanları pür dikkat dinlelüman Algısı” idi.
diler. Yaklaşık 2 saat süOğuz Üçüncü Avrupa‘da müslüman Algısı‘nı özellikle 11 Eylül ren çalışmanın sonunda soru cevap bölü2001‘den itibaren alarak günümüze kadar müne de yer verildi.
da alt yapısı oluşturuldu. Yapacak çok
işimiz var. Ama önemli olan bunun farkına
varmak ve hedefler belirlemek, stratejiler
oluşturmak ve bu doğrultuda bir bütünün
ahenkli çalışanları olarak hep birlikte hareket
etmektir.”
Gelişmeler doğrultusunda DİTİB Genel
Merkezi’nde yeni birimlerin oluşturulduğunu
söyleyen Aşıkoğlu, “Genel Merkez‘de var
olan on ayrı birimimizde yapısal değişiklikler
yaparak Stratejik Planlama Bürosu, Eyalet
Birlikleri ve Eyalet Bölge Birlikleri Koordinasyon Bürosu, Din Hizmetleri ve İrşad
Bürosu, Cami Rehberliği Bürosu, İslam
Din Eğitimi Koordinasyon Bürosu, (Kompetenzzentrum), Eğitim Programları Geliştirme Bürosu ilave ederek hizmet ağımızı
genişlettik” dedi.
İstişare toplantısında; DİB Dış İlişkiler
Genel Müdürlüğü Eğitim ve Rehberlik Daire
Başkanı Abdullah Gümüşsoy “Değişen dünyada Diyanet İşleri Başkanlığı’nın faaliyetleri
ve hedefleri”, başlıklı sunumuyla; Diyanet
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
İşleri Başkanlığımızca gerçekleştirilen uluslararası toplantılar ve sempozyumlar, Avrasya İslam Şurası toplantıları, Afrika Dini
Liderler Zirvesi toplantıları, Yurtdışı Din
Hizmetleri Konferansı, yurtdışında inşaatı
tamamlanan ve devam eden camiler hakkında bilgi verdi.
DİTİB Genel Sekreteri Dr. Bekir Alboğa,
“Alman kamuoyunda ayrımcılık ve radikalizm: aktüel gelişmeler ve tartışmalar”,
DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Suat Okuyan
ve Genel Muhasibi Ramazan Ilıkkkan “DİTİB’in sürdürdüğü dini ve sosyal hizmet
örnekleri” NRW DİTİB Eyalet Birliği Başkanı
Ersin Özcan, “Eyalet Birliği çalışmaları”,
Köln Emniyet Müdürlüğü Başkomiseri Emine Tayfur “Almanya’da radikalleşen Müslüman gençlerin profilleri ve radikalleşmenin
sonuçlarıπ, DİTİB–ZSU Başkanı Ali Özdemir
“ZSU, D&B TRADE GmbH ve sigorta hizmetlerinin tanıtılması” konularında katılımcılarla bilgilerini paylaştılar.
Leverkusen Arena’da
Kutlu Doğum Coşkusu
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
İ
slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları
Köln Bölgesi "EFENDİMİZİN İZİNDE"
adlı salon proğramı düzenledi. Bölgeye bağlı yaklaşık 30 şubeden yaklaşık
3000 kişi Leverkusendeki Schmitt Arena
Stadyumunda Kur`an ziyafetiyle coştu.
Aachen Siegen, Eıtorf , Düren, Neuwıed,
Basweiler, Stolberg Gumersbach gibi
camiler otobüs ve özel araçlarla cemaatını
salona taşıdılar.
Proğram Avrupa tilavet yarışması birincisi Köln`den Abdülkerim İleri`nin
okuduğu açılış Kur`an-ı Kerim tilavetiyle
başladı. Gecede sevilen sanatçı Umut
Mürare eski ve yeni albümünden okuduğu ezgileriyle salonda ilgiyle takip
edildi.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Beştepe Külliyesi Millet Cami İmam Hatibi Hafız
Mehmet Bilir, Mısır Devlet Karisi Ahmet
Naina ve Milli Görüş Teşkilatlarında Avrupa`da yetişen Karilerden Bekir Tanrıkulu Kur`an ziyafeti sundular.
Türk televizyonlarında ilgiyle takip
edilen ilahiyatcı Yazar Nihat Hatipoğlu
gecenin sahneye çıkan son misafiri oldu.
Hatipoğlu Efendimizin İzinde proğra-
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
mında Asr-ı Saadet`ten yaptığı sunum
salonu zaman zaman göz yaşlarına boğdu.
THY, SELAM FOD, AYTAÇ, MANGAL
RESTAURANT`TAN BÜYÜK DESTEK
Efendimizin İzinde proğramı başında
İslam Toplumu Milli Görüş Köln Bölgesinin yıl boyu yaptığı faaliyetlerden
oluşan tanıtım kılibi ve THY`nin yeni
tanıtım klibi salonda gösterime sunuldu.
Proğram sonunda IGMG Köln Bölge
cami ve ev sohbetlerinde toplamda okunan milyonlarca Salavat, Fatiha, Yasin,
hatimlerin duası Nihat Hatipoğlu tarafından yapıldı. 4`ü büyük olmak üzere
yaklaşık 30 işletmeci proğrama gönüllü
destek sağladı.
"UÇAKLARLA SİVİLLERİ, OKULLARI
BOMBALAYANLAR TERÖRİST DEGİL
Mİ"
Proğramın açılış konuşmasında ev
sahibi IGMG Köln Bölge Başkanı Hasan
Batır şunları ifade etti: "Arap Baharı'yla
birlikte sivil direniş gösteren halkı, diktatörler kurşun sıkarak bastırdı. Mısır'da
halkın iradesine karşı yapılanlar, tüm
dünyanın gözleri önünde yaşandı. Her
ülkeye demokrasi diyen emperyalist ülkeler, bu cinayet ve katliamlara karşı
sadece susmakla kalmamış onlara maddi
ve manevi destek de sunmuşlardır."
Suriye'de okulları, hastaneleri bombalayanlara söz yok
"Mevlana'nın ifadesiyle tersine çakılmış
nallar" diyen Batır, "Son olarak, Suriye'de
tüm dünyanın gözleri önünde en vahşi
canavarları dahi şaşırtan katliamlar yaşanıyor. Çoluk çocuk, kadın-erkek, gençyaşlının göç etmelerine seyirci kalınmış,
hatta bu cürüm sahiplerine destek bile
verilmiştir. Medeni dünya şunu konuşuyor; bıçakla boğazlayan, ateşle yakan,
terörist çok kötü ve vahşi; ama uçakla
sivilleri, hastaneleri, okulları bombalayanlar, sivil insanların evlerini, ocaklarını
başlarına yıkanlara söz yok." diye belirtti.
IGMG GENEL BAŞKANI ERGÜN: "İslam şiddeti değil imarı, yapıcılığı emreder"
Daha sonra kürsüye gelen IGMG
Genel Başkanı Kemal Ergün ise şunları
haber ][ 13
söyledi: "Efendimiz Aleyhissalatu vesselam; şiddetin, dışlamanın ve her türlü
aşırılıkların karşısındaydı. Yeryüzünde
ıslahçı olmayı ve yeryüzünü imar etmeyi
bize tarif ederdi. Müfsid olmayı, bozguncu olmayı değil, yapıcı olmayı tarif
ederdi. Aleyhissalatu vesselam insanları
düzeltmek, dönüştürmek, Allah'a nasıl
kul olması gerektiğini tarif ederdi. İşte
bu bağlamda bir hadis-i şeriflerinde
şöyle buyurmuştur: ben size nafile sadakadan, nafile oruçtan, nafile namazdan
daha faziletli bir işi haber vereyim mi?
İki kişi arasını düzeltmek nafile oruç,
namaz ve sadakadan daha üstündür.
Şimdi O'nun izinde buraya gelen bizler,
O'nun ayak izlerini takip eden, O'nun
yoluna baş koymuş olan bizler, eğer
kendi aramızdaki basit meseleleri; kardeşin başka kardeşiyle aynı camide,
dernekte, okulda, cemiyette bir birlerimizi basit hatalar yüzünden af edemiyorsak, mesafe koyuyorsak, O'nun izinden mi gidiyoruz."
Proğram sonunda katılımcı ve sponsorlara hediyeler takdim edildi.
1 ][ haber
I
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Mart
M · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
Mannheim’da “Güllerin Efendisi
Hz. Muhammed” Proğramı
GMG Rhein Neckar Saar Bölgesi
Kadınlar Teşkilatı İrşad başkanlığı
tarafından Peygamber Efendimiz
(s.a.v)i anlatan, tanıtan muhtesem
Güllerin Efendisi Programı Mannheim`in
en büyük salonlarından biri olan Rheingoldhalle`de gerçekleştirildi.
IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi
Kadınlar Teşkilatı`nın uzun zamandır
üzerinde durup hazırlıklarını yaptığı
programa ilgi ve alaka oldukça fazlaydı.
Yaklaşık binin üzerinde bir katılım
gerçekleşti. Programın sunumunu
IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Kadınlar Teşkilatı Eğitim Başkan Yardımcısı Feyza Özkan`ın yaptığı program
12. Avrupa Kur`an-ı Kerim Okuma
Birincisi Nesibe Zümra Ergün`ün okuduğu muhteşem açılış Kur`an-ı Kerim
ile başladı.
İçeriği bol ve zengin olan programın
ilk selamlama konuşmasını IGMG Rhein
Neckar Saar Bölgesi Kadınlar Teşkilatı
İrşad Başkanı Nezahat Topal yaptı.
Ardından IGMG Rhein Neckar Saar
Bölge Başkanı Şerif Aslan mikrofona
gelerek oraya gelen misafirleri selamlayarak katılımlarından dolayı teşekkür
etti. Aslan Peygamber Efendimiz
(s.a.v)in hayatından yaşantısından davası uğruna çektiği zahmetlerden bahsederek, O`nu her yönüyle örnek almamız gerektiğine vurgu yaptı. Kadınlar teşkilatının yaptığı çalışmaları
da dikkatle takip ettiklerini ve başarılarının devamını diledi.
Daha sonra IGMG Rhein Neckar
Saar Bölgesi Kadınlar Teşkilatı Başkanı
Selime Ökten kürsüye gelerek Efendimiz, Önderimiz Peygamberimiz H.
Muhammedi (s.a.v)´i anmaya, anlamaya
gelen siz değerli misafirlerimize teşekkür eder ve ahirette Rabbim sizi
Peygamberimize komşu eylesin diye
dua ederek selamlama konuşmasına
başladı. Ökten konuşmasına şöyle devam etti: “İnsanlık her geçen gün
onun sevgisine onun merhametine
muhtaç, elhamdülillah insanlar bunu
görüyor ve ona koşuyor, O`nu örnek
alıyor. Bugün burada, bu salonda
bunun en güzel örneğini siz değerli
hanım efendiler göstermiş oluyorsunuz"
dedi.
İlerleyen dakikalarda şubelerden sunumlar oldu. Saarbrücken Ulu Camiinden ilahi, Viernheim Sultan Ahmet
Camiinden şiir, Mannheim Çarşı Camiinden piyes, Alemi İslam Camiinden
sema gösterileri ve Germersheim Selimiye Camiinden çocuklarla röportajlar
yapıldı.
Daha sonra Türkiye`den gelen İlâhiyatçı hatibe Rabia Özdemir kendi
güzel üslubu ile dinleyenleri sanki Rasulullah`ın dönemine götürdü. Etkili
anlatımı ile dinleyenleri duygulandırdı.
İkindi namazı ve ihtiyaç molasının
hemen ardından Germersheim Mehter
Takımı güzel gösterilerini sundu,orada
olanları coşturdu. Merve Yücel de anlamlı ve bir o kadar güzel ilahileri ile
misafirleri etkiledi.
Programın sonunda IGMG Genel
Merkez Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin de bu güzel ve büyük
katılımlı Güllerin Efendisi programına
katılmaktan dolayı mutlu olduğunu
davet edenlere ve katılanlara çok teşkkür etti. Şahin Peygamber Efendimiz
(s.a.v)in hep Ümmetini düşündüğünü,
ümmetinin yanlışlara düşmesinden
korktuğunu ama kendilerinin Kur`an`a
ve sünnete sımsıkı sarilirlarsa kendilerini
kurtarabileceklerini söylediğini ifade
etti. Dünya hayatının geçici, ayetlerde
de bildirildiği gibi oyun ve eğlenceden
ibaret olduğunu ama buna aldanılmaması gerektiğini söyledi.
Hediyeleşmelerin ardından İslami
İlimler Bölge Sorumlusu Rabia Neziroglu`nun Selavatlarla Sakal-ı Şerifi
ziyarete sunmasından sonra program
kapanış Kur`an-ı Kerimi ile son buldu.
haber ][ 15
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
Prof. Dr. Necmettin Erbakan Vefatının 5. Yılı Dolayısıyla
Berlin Erbakan Vakfı Tarafından Berlin’de Anıldı
“
Yeni Bir Dünya Erbakan-Vefatının
5. Yılında Anma ve Anlama Programı”, Kur'an-ı Kerim tilaveti ve
İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Fatih Erbakan, burada yaptığı konuşmada, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı
rahmetle anmanın boyunlarının borcu
olduğunu belirterek, “Cenabı Allah, hayatı
boyunca peygamberlerin yolunu kendisine
rehber edinmiş ve bütün hayatını cihada
adamış, milletimizin ve İslam aleminin
kurtuluşuna vakfetmiş olan merhum liderimiz, büyük mücahit ve dava adamı
Necmettin Erbakan'a gani gani rahmet
etsin” dedi.
Bu anma programıyla sadece geçmiş
bir dönemi hatırlayıp anıların tazelenmediğini ve nostalji yapılmadığını anlatan
Erbakan, bu programlarla, merhum Erbakan’ın kendilerine bıraktığı davası ve
manevi emaneti Milli Görüş hareketinin
dimdik ve sapasağlam ayakta olduğunun
gösterildiğini kaydetti.
Prof. Dr. Erbakan’ın hayatından örnekleri, gerçekleştirdiği projeleri ve çalışmalarını anlatan Erbakan, ismini taşıyan
vakfın da Erbakan’ın vasiyeti olarak kurulduğunu anımsattı.
- “Yeni bir dünyanın, İslam Birliğinin
kurulması Türkiye’nin yeniden büyük
Türkiye olmasına bağlıdır”
“Erbakan Hocamız Milli Görüş hareketiyle insanlarımızın zihinlerinde bir
çağı kapattı ve yeni bir çağı açtı” diyen
Fatih Erbakan, Necmettin Erbakan’ın
hidayeti ve ilmi birleştiren takva ve feraset sahibi bir lider olduğunu söyledi.
Erbakan’ın fikirlerini, projelerini ve
çözüm önerilerini yaşatılması, canlı tutulması ve gelecek nesillere aktarılması
gerektiğini ifade eden Erbakan, “Yeni
bir dünyanın, İslam Birliğinin kurulması
Türkiye’nin yeniden büyük Türkiye olmasına bağlıdır” dedi.
Sema gösterisinin yapıldığı, ilahilerin
okunduğu ve Necmettin Erbakan’ın hayatından bölümlerinin yer aldığı filmin
gösterildiği programa bazı Türk sivil
toplum kuruluşlarının temsilcileriyle çok
sayıda kişi katıldı.
BİZ, EN ACILI
GÜNÜMÜZDE 300.000 KİȘİYİZ
IN SCHWEREN STUNDEN SIND WIR 300.000
HERKES ÖLECEK YAȘTADIR
DER TOD KENNT KEIN ALTER
BELGE
URKUNDE
5(60†Š§/(0/(5
'Š1†9(&Š%(/(5
1$.Š/
7(6/Š0
BEHÖRDENGÄNGE
RELIGIÖSE VORSCHRIFTEN
ÜBERFÜHRUNG
ÜBERGABE
IGMG Cenaze Yardımlașma Derneği | Cenaze Hizmetleri
IGMG Bestattungshilfeverein e. V. | Bestattungskostenunterstützungsgemeinschaft (BKUG)
Boschstraße 61-65 | D-50171 Kerpen | T 0049 2237 97930-11 | F 0049 2237 97930-30 | cenaze@igmgukba.org | www.igmgukba.org
Amtsgericht Köln VR 17651 | Kreissparkasse Köln | IBAN: DE37 3705 0299 0149 2829 41 | BIC / SWIFT: COKSDE33
Gelin Birbirimize Emanet Olalım!
16 ][ haber
A
llah-ü Teala çok önem vermiştir
emanete, onun için denilmiştir o
alemler sultanına ‘Muhammedü`lEmin’ diye, emanete layıkıyla sahip
çıktığı için.
Yüce Rabbimiz tohumu toprağa,
yağmuru buluta emanet etmiş,
Yavruyu yuvaya, yuvayı anaya emanet
etmiş,
Nuh (a.s)’ı tufana, gemisini azgın
dalgalara emanet etmiştir.
Mevlamız Yunus (a.s)’ı balık karnında
deryalara emanet etmiş,
Allah (c.c) İbrahim (a.s)’ı ateşe, oğlu
İsmail (a.s)’ı bıçağa emanet etmiştir.
Mağfiret sahibi Rabbimiz Musa (a.s)’ı
Kızıldeniz`e emanet etmiş.
Yusuf (a.s)’u kuyuya, Mısır’ı Yusuf’a
emanet etmiştir.
Resul-i Ekrem Efendimiz müslümanları Neccaşi’ye emanet etmiş.
Rabbimiz o gönüller sultanı Muhammed Mustafa (s.a.v)’yı Sevr mağarasına
ve Yesrib’i o Muhammedü`l-Emin’e emanet etmiştir.
Dikkat buyrun lütfen, işte o Rahman
ve Rahim olan Allah Ümmeti Ümmete
emanet etmiştir. Yani demem o ki bizi
bize emanet etmiştir değerli okuyucular.
Şimdi gelin hep birlikte biraz tefekkür
edelim;
Sorarım şimdi sizlere biz o toprağa
küçücük tohum emanet ettik de o minicik
tohum kocaman çınar olmadı mı?
Aklı başında her ana yavrusuna yuvasına sahip çıkmadı mı?
I
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
O azgın dalgalar tufanlar Nuh (a.s)’ı
selamete çıkarmadı mı?
Haydi düşünün ne olur balık karnındaki Yunus’u bir anne misali şefkatle
taşımadı mı?
O ateş İbrahim (a.s)’e serinlik ve gül
bahçesi olmadı mı? Rabbimin izni ile
peki o bıçak küçük İsmail (a.s)’i bağışlamadı mı babasına?
Kızıldeniz Musa (a.s)’ı ve inananları
selamete çıkarıp Firavunları cezalandırmadı mı?
Kuyu Yusuf (a.s)’a sahip çıkmadı mı
sanki, Yusuf Mısır’ı ihya etmedi mi?
Neccaşi kol kanat germedi mi Cafer
bin Ebi Taliplere, Rasulün kızı Rukiyelere,
Zübeyr bin Avvamlara, Abdurrahman
bin Avflara?
O Alemler Sultanına kucak açmadı
mı Sevr mağarası, küçücük örümcekler
sadık güvercinler.
Müjdeler olsun sizlere Avrupa müslümanları, müjdeler olsun sizlere bu camileri, cemiyetleri kurup yaşatıp ve bize
teslim edenlere, müjdeler olsun bayrağı
teslim alıp biraz daha yüksek bir burca
ulaştırmak için yola çıkanlara, müjdeler
olsun bu sancıyla uykuları kaçanlara,
müjdeler olsun işinden, eşinden, çocuklarından çaldığı zamanı Allah yolunda
kurban edenlere.
Sizde size emanet olunan ümmeti
unutmadınız kumanyalarınızla 4 kıta ve
45 ülkede, İsmail (a.s)’a diyet olan kurbanlık koçunuz tam 100 ülkede karşıladı
mübarek Kurban bayramını.
Sahip çıktınız mazluma Gana’da, En-
donezya’da, Afganistan’da Balkanlar’da
Başını okşadınız yetimin Cibuti’de,
Kamerun’da, Fas’ta, Etopya’da
İftar oldunuz Eritre’de, Giene Bissau’da, Kenya’da, Hindistan’da
Sahur oldunuz Sudan’da, Irak’ta, Pakistan’da, cennet vatanımız Türkiye’de
Hasene derneği aracılığıyla Albayrağı
dalgalandırdınız yine gururla dünyanın
dört bir yanında.
Dualarına talip oldunuz Ömer dedelerin, yetim Fatımaların, gözüyaşlı annelerin.
Dua demişken eğer size edilen şu
duayı sizinle paylaşmadan geçersem büyük haksızlık etmiş olurum.
Siz Avrupa müslümanlarının açtırmış
olduğu bir kuyuyu ziyaret etmek nasib
oldu ve kuyunun o köye açılma sebebi
anlatıldı bizlere;
Hiç bir su kaynağı bulunmayan köye
en yakın su kaynağı takriben 8 km
uzaklıktadır. Su kaynağı dediysem yağmur sularından birikmiş bir gölet. Köy
halkı her sabah günün ilk ışıklarıyla yola
koyulur bir kaç gün kullanmak üzere
bidonlarını doldurur ve ancak kuşluk
vaktinde dönebilir evine. İşte o köyden
eşini kaybetmiş ve iki çocuğuyla yaşayan
bir annemiz de yola koyulur bir sabah
erkenden yavrusuna yuvasına su getirmek
için. Ancak kuşluk vakti geri dönebilir
tekrar köyüne. Ama ne acıdır ki evinde
yangın çıkmış ve bu acılı anneyi bir evladının ölmüş bedeni ve bir diğerinin
yanmış yaralı bedeni karşılar.
İşte böyle acı dolu bir tecrübe Hasene
derneğine ulaşır ulaşmaz karar verilir o
köye kuyu açılmasına. Çok dualar etti o
anne yerel diliyle belki dualarını anlamadık
ama böyle yüreği yaralı bir annenin
duasında olmak ne büyük lütuf siz
değerli kardeşlerimin takdirine bırakıyorum...
Peki görevimiz bitti mi dersiniz ne
dersiniz şimdi çekilelim mi köşemize.
Asla bitmedi ama asla...
Bizler söz verdik Rabbimize Kalu
Belada ucu cennete çıkan bu yolda hiç
durmadan koşmak için.
Söz verdik biz yorgunluğumuzu Tuba
ağacının altında Havz-ı Kevser şarabını
yudumlarken atmak için.
Söz verdik o Alemler Sultanıyla
Rivaü`l Hamd sancağı altında buluşmak
için.
Hani demem oki gelin bu mübarek
üç aylarda heybemiz dolsun taşsın ecirle
sevapla. Onbir ayın sultanında nefis ve
şeytan kahrolsun cömertliğimiz karşısında.
Yine koşalım hep birlikte dünyanın
dört bir yanına eşimizden çocuklarımızdan kısa da olsa ayrılık pahasına.
Gelin kurbanımız Kamboçya’da kesilsin bu yıl, Eritre’de sahur edip Irak’ta
iftar edelim birlikte.
Başı okşanmayan yetim kalmasın ne
olur yeryüzünde...
Hayırlı bereketli mutlu ve umutlu
bir üç aylar yaşayıp bayram gibi bir
bayrama erişmeniz dileğiyle...
Hasene Hessen Bölgesi Temsilcisi
Beytullah Gelgeç
Başkanlarından
Rasim
Gül
ise
konuşmasında emeği geçenlere teşekkür
ederken, cemiyet yönetimini güzel
proğramdan dolayı kutladı. Konuşmasının
devamında vefanın ve dostluğun önemine
vurgu yaptı.
IGMG Freiburg-Donau Bölge Başkanı
Özcan Kuri ise konuşmasında eğitimin
önemine dikkat çekerken, cemiyet yönetimini yapılan proğramdan dolayı ve aileleri
duyarlılıklarından dolayı kutladı.
Program kapanış Kuran-ı Kerim ve
dua ile sona erdi.
Villingen’de Karne Töreni
GMG Freiburg-Donau Bölgesine bağlı
Villingen ve çevresine hizmet veren
Villingen Cemiyeti, geçtiğimiz günlerde
öğrencilere karne töreni düzenledi.
Proğram, IGMG Freiburg-Donau Bölge yaptığı konuşmasında, birlik ve beraberliğin
merkezi salonunda yapılırken, IGMG Frei- önemine vurgu yaptı ve camiye üyeliğin
burg-Donau Eski Bölge Başkanı Rasim önemine dikkat çekti.
Gül ve şu an ki Bölge başkanı Özcan Kuri
IGMG Freiburg-Donau Eski Bölge
de katılarak birer konuşma yaptılar.
Ayrıca öğrencilerin aileleri ve yakınları
da proğramı takip edenlerin arasındaydılar.
Proğram da ilahiler okundu, Kur`an-ı
Kerim ziyafeti verildi. Kur`an`a geçenlere
belge verilirken, daha önce Gençlik
Başkanlığı yapan Taner Arıseven ve Murat
Ayyıldız'a teşekkür belgesi verildi.
Villingen Cemiyet Başkanı Haşim Günlü
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
haber ][ 17
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Rheinland-Pfalz Eyaleti Başbakanı Dreyer
Wittlich DİTİB Eyüp Sultan Camii’ni Ziyaret Etti
B
aşbakan Dreyer’in ziyaretinde Rheinland-Pfalz Vatandaşlar Sorumlusu
Dieter Burgard, Wittlich Belediye
Başkanı Joachim Rodenkirch, Wittlich Emniyet Müdürü Anke Zimmermann, DİTİB
Eyalet Birliği Başkanı Yılmaz Yıldız, Wittlich
Eyüp Sultan Camii Başkanı Sebahattin
Topal ve Din Görevlileri Mesut Sancaktar
ve Hacer Sancaktar, DİTİB Eyalet Birliği
Yönetim Kurulu Üyeleri, Eyalet Gençlik
Birliği Başkanı İbrahim Alboğa’nın yanı
sıra çok sayıda cami cemaati hazır bulundu.
Çok sayıda basın mensubunun takip
ettiği Rheinland-Pfalz Eyaleti Başbakanı
Malu Dreyer’in ziyaretinde ilk önce Wittlich
DİTİB Eyüp Sultan Camii gezdirildi ve
müştemilat hakkında bilgi verildi.
Rheinland-Pfalz DİTİB Eyalet Gençlik
Birliği Başkanı İbrahim Alboğa’nın sunu-
muyla gerçekleşen programda Wittlich
DİTİB Eyüp Sultan Camii Başkan Sebahattin Topal ve Rheinland-Pfalz DİTİB
Eyalet Birliği Başkanı Yılmaz Yıldız birer
selamlama konuşması yaptı. Başbakan
Dreyer’in DİTİB teşkilatına bağlı eyaletlerindeki ikinci ziyaretten ötürü duyduğu
memnuniyeti dile getiren Başkan Yıldız,
“Eyaletimizin Başbakanının Wittlich DİTİB
Eyüp Sultan Camii’ne yaptıkları ziyaret
bizleri onurlandırmıştır. Bir hafta içinde
Başbakanımızın ikinci kez DİTİB camisini
ziyaret etmesi bizler için ayrı onurdur.
Başbakanımızın da malumlarıdır büyük
projeleri birlikte yürütüyoruz. Eyalet bazında ve Almanya genelinde DİTİB olarak
bu toplum içinde insanlarımızın birlikte
yaşaması ve kardeşlik şuuru içerisinde
birlikte hareket etmeleri konusunda elimizden geleni yapamaya çalışıyoruz. Mültecilere yönelik çalışmalar yapıyoruz ve
bu çalışmalarımız da halihazırda devam
ediyor” dedi.
DİTİB vazgeçilmez bir ortaktır
Rheinland-Pfalz Başbakanı Malu Dreyer’de Diyanet İşleri Türk İslam Birliği
(DİTİB)‘in mülteci konusundaki çalışmalarını
yineleyerek övdü. Dreyer “Rheinland-Pfalz
Eyalet Hükümeti için mülteci akımı ile
mücadelede DİTİB’in azimli ve gayretli
çalışmalarını takdirle karşılıyor ve teşekkür
ediyorum. Mevcut durumda DİTİB‘in vazgeçilmez bir ortaktır” dedi.
DİTİB’in yaptığı işler ile önyargıların
azalmasına ve Almanya’da kalmak isteyen
insanların uyum sağlamasına katkıda bulunduğunu söyleyen Dreyer, DİTİB gibi
teşkilatların girişimleri olmadan mültecilerin
bakım ve yerleşimi mümkün olmadığını
ifade etti. “İslam ve sizler Rheinland-Pfalz
bir parçasısınız” diyen Dreyer, katılımcı-
lardan büyük alkış aldı. Dreyer konuşmasında şöyle devam etti: “Ayrıca DİTİB’in
eyalette İslam Din Dersi, uyum, mülteciler
ve Müslümanları temsil konusunda büyük
mesafeler katettiğini” söyledi.
Wittlich DİTİB Eyüp Sultan Camii‘nin
şehirlerinde mültecilere yönelik, uyuma
katkı ve diğer sosyal ve kültürel çalışmalarından övgüyle bahseden Wittlich Belediye Başkanı Joachim Rodenkirch, yeni
cami projesine destek sözü verdi. Rodenkirch konuşmasını “Biz Wittlich'de hep
birlikte bir aileyiz” diyerek konuşmasını
tamamladı.
Program sonrası Rheinland-Pfalz Eyaleti Başbakanı Malu Dreyer ve beraberindeki
heyete Türk çayı ikram edildi. Başbakan
Dreyer katılımcılarla bir süre sohbet
ettikten sonra Eyüp Sultan Camii’nden
ayrıldı.
Friedberg Türkgücü’nden Salon Turnuvası
F
riedberg Türkgücü Yaşlılar Takımının düzenlediği Salon Turnuvasına ilgi çok yoğun olmasına rağmen
akcak 16 takımın katılması mümkün
oldu.
1 günlük olarak düzenlenen turnuva
Pazar Şenliği gibi algılanınca katılımcılar
ailecek iştirak ettiler.
16 takımın iştirak ettiği turnuvada
karşılaşmalar oldukça çekişmeli geçti.
\HQL
%.
Karşılaşmalar sonucunda dereceye giren takımlara ödülleri verildi.
Turnuva düzenleme komisyonundan
Salih Altunçiçek şunlarÀ söyledi: “Dostluk
ve kardeşlik içerisinde geçen turnuvamızı
geleneksel hale getirip her sene düzenlemeyi düşünüyoruz. İnsanlarımızın daha
çok ilgi göstermeleri bu tür organizasyonların birlik ve beraberliğimizi pekiştirmesi bizlerin arzusudur” dedi.
$OWÝQNÕSH
+HODO(WYH(WhUQOHUL
XXXBMUJOL·QFEF
18 ][ haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
İLMİX Eğitim Merkezi Dualarla Hizmete Girdi
I
GMG Hessen Bölgesi bağlı olarak
faaliyetlerini sürdüren Stadtallendorf Cemiyeti müştemilatında
eğitim faaliyeti yürütecek olan İLMİX Eğitim Kurumu yapılan tören
ile dualarla açıldı.
Açılış merasimine IGMG Hessen
Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz başta
olmak üzere BYK Üyelerinin
çoğunluğu, çevre cemiyetlerin idareci ve imam hatipleri ve çok
sayıda vatandaş iştirak ettiler.
Açılış Kur`an-ı Keriminden sonra
program sunucusu ve İLMİX Müdürü Habib Yazıcı proğram
hakkında kısa bilgiler verdi.
Açılış ve selamlama konuşması
için IGMG Hessen Bölge Başkanı
Bilal Kaçmaz davet edildi. Bilal
Kaçmaz yaklaşık 1 saat süren
konuşmasında; “bu müessesenin
kazandırılmasındaki katkılarından
dolayı, tüm idareci kardeşlerime,
tüm hayırsever kardeşlerime ve
katkı sağlayan herkese teşekkür
etmek istiyorum.” Eğitimin önemini
İslam Tarihinden de örneklerle
ifade eden Kaçmaz eğitim merkezinin hayırlı olmasını diledi.
İLMİX Eğitim Merkezi Müdürü
Habib Yazıcı da sinevizyon sunumu
ile eğitim merkezleri hakkında ve
yapılacak eğitimler hakkında bil-
gilendirmelerde bulundu.
Yine IGMG Stadtallendorf Cemiyeti Başkanı Osman Cin kısa
bir selamlama konuşmasından sonra eğitim merkezinin inşaatına
katkıda bulunan hayırseverler başta
olmak üzere Bölge Başkanı Bilal
Kaçmaz ve Bölge KT Kuzey
Başkanı Naile Atsız’a da birer tablo
hediye edildi.
Hediyelerin verilmesinden sonra
Eğitim
Merkezinin
açılış
kurdelasının kesimine geçildi. Kurdela kesimi öncesi IGMG Hessen
Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz kısa
bir dua yaptı. Dua sonrası Eğitim
Merkezinin açılış kurdelası Bölge
Başkanı Bilal Kaçmaz ve Cemiyet
Başkanı Osman Cin tarafından
besmele ile kesildi.
Kurdela kesiminden sonra eğitim
merkezinin müştemilatı gezildi.
Sınıfları tek tek gezen Bilal Kaçmaz;
hazırlanan sınıfları çok beğendiğini
ve adeta öğrencilik yıllarına yeniden
döndüğünü söyledi. Özellikle yeni
oluşturulmaya başlanan kütüphaneyi çok beğendiğini belirten
Kaçmaz, kitapları da inceledi.
Yine IGMG İrşad Başkanı Celil
Yalınkılıç da eğitim merkezini açılış
günü ziyaret ederek idarecilerden
bilgiler aldı.
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
A
haber ][ 19
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD)’nin Yeni Başkanı Zafer Sırakaya
vrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (UETD) Köln'de gerçekleşen 5. Genel Kurulu'nda Zafer
Sırakaya Genel Başkanlığa getirildi.
Zafer Sırakaya yaptığı konuşmada,
terör saldırılarında şehit olanlara rahmet, yaralanlara da acil şifalar diledi.
UETD Genel Başkanı Sarıkaya,
"UETD kuruluşundan bugüne kadar
gelmiş olduğu süreçte insanla uğraşan,
insanla ilgilenen, insana hizmet götüren, Avrupa`lı Türklere yaşam biçiminde kolaylık sağlayan bir perspektifle
yola çıktı. Önümüzdeki süreçte hem
insanlığa hizmet eden hem Avrupa'daki
Türk toplumuna hizmet eden aynı
zamanda Avrupa'daki Müslüman toplumunun sıkıntılarıyla ilgilenen ve
bunlara siyasal, kültürel, sosyal anlamda çözüm bulan bir dernek olarak
göreceğiz" dedi.
Suriye'den ve Irak'tan 2,5 milyona
yakın göçmen ile ilgilenen ve onlara
bir şekilde ortam ve barınak hazırlayan
bir Türkiye'nin Avrupa'da yaşayan 5
milyona yakın Türk toplumuyla ilgilenememe imkanı olamayacağını gördüklerini vurgulayan Sırakaya, "Dolayısıyla Türkiye bu anlamda hem
civar ülkelerdeki mağdurlarla ilgileniyor
ama aynı zamanda Avrupa'da yaşamakta olan Türk nüfusuyla da yakından ilgilenerek bu toplumun yaşamış
olduğu ülkelerde bir katma değer
oluşturma noktasında da bir katalizör
görevi görüyor" ifadelerini kullandı.
Sırakaya, görevi 2013 yılından
beri genel başkanlık yapan Süleyman
Çelik'ten devraldı. UETD'nin önceki
yönetimlerinde de görev alan Zafer
Sırakaya, AK Parti Brüksel temsilciliği
görevini yürütüyordu.
Köln'de yapılan genel kurula T.C.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci
Volkan Bozkır, T.C. Gençlik ve Spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç, TBMM
İnsan Hakları İnceleme Komisyonu
Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, AK Parti
Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan
Yardımcısı Fatma Betül Sayan, AK
Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı
Metin Külünk, delegeler ve çok sayıda
davetli katıldı.
Köln'de 2005 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan ve lobi çalışmaları
yapmak üzere kurulan UETD, Avrupa'nın 15 ülkesinde 250 şubesi bulunan bir yapıya dönüştü.
Genel kurulda 25 kişilik Merkez
Karar ve Yönetim Kurulu tek liste
halinde seçildi. MKYK ilk toplantısında
yedi kişilik yönetim kurulunu seçecek.
14:46
20 ][ haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
T.C. Köln Başkonsolosu Başarılı Öğrencileri Ödüllendirdi
T
.C. Berlin Büyükelçiliğince yürürlüğe konan başarılı öğrencilerin
ödüllendirilmesi, Almanya`daki
T.C. Dış temsilciliklerde önceki yıllarda
olduğu gibi bu yılda uygulanmaya devam
ediyor. Bu çerçevede T.C. Köln Başkonsolosu H. Emre Engin görev bölge
sınırları içerisinde en başarılı olan ikisi
kız üç ögrenciyi tablet bilgisayarla ödüllendirdi. Köln Konsolosluğunda yapılan
ödül törenine başarılı öğrencilerin aileleri
de iştirak ederek toplu hatıra fotoğrafı
çektirdiler.
T.C. Köln Başkonsolosu Emre Engin
burada veliler ve öğrencilere yaptığı konuşmada Büyük Elçiliğin gelecek nesilleri
de cesaretlendirecek ödül proğramı başlattığını belirtti. Emre Engin normalde
ödüllendirilecek öğrenci sayısının iki kişi
olmasına rağmen bu yıl üç öğrenciyi
ödüllendireceklerini zira üçünün de karne
ortalamasının 1.0 olduğunu ifade etti.
Engin ödül törenindeki selamlama koBurada
nuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “B
özellikle bu başarılı evlatları yetiştiren
siz aileleri tebrik etmek istiyorum. 1.0`la
okulu bitirmek çok kolay yapılacak bir
şey değil” dedi.
Öğrencilerden Fatma Tuğçe Halen
10. sınıfta okuduğunu ileride Moleküler
Tıp tahsili yapmak istediğini hastalıkların
nereden kaynaklandığını araştırmak için
T.C. Mainz Başkonsolosu Mainz
İlahiyat Meslek Okulunu Ziyaret Etti
moleküler üzerine çalışacağını ifade etti.
Esra Kara Köln Üniversitesinde Tıp
Devamlı çabölümünde okuyor. Kara; “D
lışmak kendine güvenmek, buradaki Biz
Türklerin başardığını onlara göstermek
disiplinli çalışmaya devam etmek zorundayız. Benim okuduğum okulda yabancı
çocuklar çoktu onun için bazı zorluklar
çektim. Başarılı olmak zorundaydım. Bir
Türk öğrencinin çok güzel Almanca ko-
nuşabileceğini çok da güzel notlar alabileceğini hep hedefliyerek çalıştım. Yine
hep Tıp okumayı istiyordum, şimdi de
başardım memnunum. Sosyal çalışmalar
içerisinde de bulundum. İnsanlara yardım
etmek çok önemli” dedi.
Esra Kara hem kendisi hem de annesi
Sosyal faaliyet gösteren dernekde gönüllü
olarak hizmet ettiklerinin altını çizdiler.
Ödüllü öğrencilerden tek erkek olan
İbrahim Efe Tıp fakültesinde okuduğunu
ailesinin hep yardımda yanında olduğunu,
başarının birlikte olmakla geldiğini ifade
etti.
Ödül töreninde öğrencilerin anne ve
babalarıda buraya nasıl gelindiği noktasındaki nasıl çalışma yürüttüklerini ayrı
ayrı anlatma imkanı buldular. Proğram
sonunda Vestel tarafından hediye edilen
tablet ve sertifikaların teslimiyle günün
anısına hatıra fotoğrafı çekildi.
İBADETE DAHA FAZLA
ZAMAN AYIRIN DİYE...
HACI ADAYLARININ DİKKATİNE
HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ
HİZMETİNİZE SUNUYORUZ
yerinde ziyaret ettiler. Misafirleri sıcak
bir şekilde IGMG Rhein Neckar Saar
Bölge Başkanı Şerif Aslan ve okul müdürü
Abdülhalim Öner karşıladılar. Önce okulu
gezen heyet ayrıntılı bir şekilde bilgilendirildikten sonra karşılıklı bilgi alış
verişinde bulunuldu.
Daha sonra Başkonsolos Arif Eser
Torun da duygu ve düşüncelerini şu şekilde aktardı: “İslam Toplumu Milli
Görüş Teşkilatlarının yapmış olduğu çalışmalar gerçekten gurur verici ve son
dönemlerde eğitim alanında yapılan çalışmaları da takdirle izlediklerini bu çalışmaların hep Abelli fedakarlıklarla yapıldığını ve kıymeti bilinmesi gerektiğini
ifade etti.
www.hacdunyasi.de
- HAC'DA YÜK
PROBLEMİNE SON
11.90
- KALİTE GARANTİSİ
- İADE GARANTİSİ
- LÜX HEDİYELİK PAKET
- 20 SET VE ÜZERİ
SİPARİŞLERDE POSTA
ÜCRETİ BİZDEN
HED
HAC S İYELİK
ETLER
İMİZ
HEDİYELİK SETİMİZDE
BULUNAN MALZEMELER
seccade - takke - kina - tesbih - esans
- misvak - sürme - namaz başörtüsü
iTiBAR
EN
euro'dan
T
.C. Mainz Başkonsolosu Arif Eser
Torun Mainz`daki İlahiyat Meslek
Okulunu BEMUF-(Berufsfachschule Muslimischer Führungskräfte) ziyaret etti.
IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi
Eğitim Başkanlığı bünyesinde eğitim
faaliyetlerini sürdüren Mainz İlahiyat
Meslek Okulu açılışından bu yana bir
sene geçmemesine rağmen veliler ve
öğrenciler tarafından beğeni ve ilgi ile
takip ediliyor. Yaklaşık altmış öğrencinin
eğitim gördüğü okulda her türlü imkan,
eğitim alan öğrencilere sunuluyor.
Türkiye Cumhuriyeti Mainz Başkonsolosu Arif Eser Torun, Konsolos Sedat
Turan ve Din Ataşesi Ahat Taşçı okulu
Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz
Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224
Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: info@hacdunyasi.de
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
bulmaca ][ 21
G
urbet dedik de, gurbet birçoklarına artık vatan oldu, yurt
oldu.
Ağıtların içine Almanca, İngilizce,
Fransızca, Hollandaca vesair diller
de katıldı.
Çünkü bu yeni yaşam diyarlarımızda anadilimizi unutur olduk. Birdik, bin parçaya bölündük.
Bin parçada binlerce yeni kültürlerle kendi kültürümüzü harmanlayarak yeni kültürler oluşturduk. Bu
durumlar müslümanların hayatında
hep olmuştur, muhacir, göçmen,
yeni yurtlar edinme. Mekke’den göç,
Medine’den göç, Ortaasya’dan göç,
Balkanlara ve diğer kıtalara göç durulmaz denizler gibi med-cezir uygulayarak adeta her birimiz Evliya
Çelebi olduk.
Belki de yüce Allah (c.c.) bizlere
yeni bir misyonla adeta dünya barışı
için, bir gelecek hazırladı ve bu süreç
devam ediyor. Sırtımızda adeta kutsal
bir görevin olduğu bilinci ile gayret
ve uğraşa devam etmemiz bizim ve
insanlığın faydasına olacaktır. Barış
içinde art niyetsiz insani duyguların
pekiştiği, birbirine saygılı insanların
yaşadığı bir dünya.
Fakat birçok dalda ve kurumlarda
meydanı boş bıraktığımız için şöyle
bir iç geçiriyorum.
Heyhat!
Gönlümüzdeki güzelliklerin virane
olduğu, sağlıklı yaşamın bırakılıp,
naylon ve şişirme besinlerle insanların
hastalıklara peşkeş çekildiği, ilaç sanayi kazanacak diye kimyasal ilaçlarla
insanların denendiği, dostlukların,
kardeşliklerin, akrabalıkların yerde
süründüğü, ve senli-benli yaşamın
sizli- bizli senaryoyla tekele çevrildiği
bir dünyada yaşadığımızı idrak edelim.
Ve!
Kendimize dönmek için gayret
ve derin bir çaba sarfedelim, isteyelim, uğraşalım.
Lakin, asla banane demeyelim!
Herşeyi unutmaya çalışan, günümü
gün edeyim havasında yaşayan cesetlere dönmeyelim. Kendimize şu
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
yanlışları telkin etmeyelim. Hayata,
geleceğe verebilecek hiçbir şeyimizin
olmadığı izlemini vererek, sıfırı tüketmeyelim. Dünyadan haberimiz
yokmuş görüntüsü ile ruhen çökmeyelim. Sırtımızı Allah’a (c.c.) dayayarak, kendimize Allah (c.c.) var
keder yok telkinini verelim.
Allah’ın (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de
bizlere bildirdiği şu ayetlere kulak
verelim. Ve bizi neyin beklediğini
anlayarak idrak edelim, inşaallah!
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir
topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa
erenler onlardır.” (Âl-i İmrân: 104)
“Sizi sadece boş yere yarattığımızı
ve sizin hakikaten huzurumuza geri
get irilme ye ce ğinizi mi sandınız ?”
(Mü’minûn: 23/115)
“Yedi gök, yeryüzü ve bunlarda
bulunan her şey O’nu (n şanını yüceltir) tesbih eder. O’nu övgü ile
tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur…
” (İsrâ: 17/44)
İşte o topluluklardan olmak ve
kurtuluşa erişmek istemiyor musunuz? Boşu boşuna yaratılmadığımızı
ve bizleri yaradanı övmek ve yüceltmek bizim görevimiz olduğu gibi
kul olmakta, istemez misin? Biraz
kendimizi toparlayarak şu üç günlük
dünyanın karşılığında yaradanın sevdiği kul olmak. Yolumuzun Allah
(c.c.) yolu olmasını ve hakikatin cevheri olmamızın bizlere artı getireceğini bilerek inşaallah. Yeniden dirilişe ve yeniden insanlığa, çevremize
faydalı bireyler olarak hayatımızı
idame ettirmemiz bizim için en hayırlı
olanıdır.
Vatanımızı, yaşadığımız dünyayı
ve Rabbimin bizlere ikram ettiği bütün herşeyi O’nun rızası için seviyorum. Din kardeşlerimi ve yüreğinde
merhamet olanı seviyorum. Merhamet herkese nasip olmayan büyük
bir nimet. Dün, bugün ve yarın
dünya sevgisiyle yoğrulmuş ama
merhameti olmayan bizden sandığımız insanlar tarafından ezildik, büzüldük, elendik, imha edildik. Dünya
genelinde, hep bizden diye boşa za-
man kaybettik. Bize haramı helal,
helali haram gösterdiler, lakin devletler anlamında uzun zamandır, bir
topluluk çıkıp iyiliði tavsiye ederek
ve kötülükten men etmedi. Bazı kuruluşlar haricinde, hep yalnızlığı yaşadık, sadece Allah’a (c.c.) dayanarak.
Sonra kendimize göre İslam icad
ettik, yaptıklarımızı dinden saydık.
Üretemedik, ürettirmedik, ürettirmediler. Üretmek ve katkı sağlamak
isteyenlere ayakbağı olduk ve oldular.
Vatan, din diyenlerin önüne set çektik, daha olmadı atalarımıza, dedelerimize olmadık iftiralar attık, attırdılar. Sonra da kalktık Vatan Millet
Sakarya lafları ile kendimize ninni
çektik. Okullarda, Ali topu tut, Mine
ip atla, yat yat uyu, uyu uyu yat öğrettik, başka memleketlerin süt tozları ve aşıları ile sağlıksız nesiller
yetiştirdik. Oh ne alâ memleket ve
yöneticileri sayesinde cahil bırakıldık.
Memleketin ipini üç kuruşa peşkeş
çekerek, milletin elindeki mahsulü
alıp ve aç bıraktılar. Açılan fabrikaların
hepsini dalga geçerek kapanmasına
vesile oldular. Montajcılar haricinde.
Sonunda sapsağlam memleketin saf
yiğitlerini yurtdışına gönderdiler.
Ama bütün planları bugün boşa çıktı,
geleceğimizin karanlık değil ümitvar
olduğunu bilerek bazı zorluklara
daha sabretmemiz gerekir. Bu millet
genelde dinini memleketini seven
insanlardan oluşuyor ve kimliğimize
doğru adım, adım ilerleyeceğiz inşaallah. Bu işlerin olgunlaşması için
birbirimize laf atıf iman ölçer olmayacağız.
Ve !
Kimse kimsenin imanını ölçmeye
kalkmasın, çünkü kalplerde olanı bir
tek Allah (c.c.) bilir. Size ne oluyor
da iman ölçer duruma düştünüz.
Müslümanların ve insanlığın o kadar
sorunları var ki insanın şöyle haykırası
geliyor:
Ama sizlere diyorum ki kardeşlerim hem ahireti hem dünyayı dengeli terazide tutun. Geleceğe iyi ve
güzel ad bırarak gidin. Zalimlerden
Mart · März 2016 · Cemaziye’l-Evvel 1437
M. Salih AYDIN
Gurbet Mektupları-27
22 ][ özel köşe
muhtazaf@gmail.com
Allah‘tan (c.c.) fazla korkuyorsanız.
İmanınızı bir yoklayın. Zengine
Allah‘tan (c.c.) fazla zaman ve ilgi
ayırıyorsanız imanını yoklayın. Bir
kadına, çocuğa, mala, Allah‘tan (c.c)
fazla sevgi besliyorsanız imanınızı
bir yoklayın. Hayat ebedi değil, ahiret
kolay değil. Bunu yazın bir kenara.
Ve zulmün zalimlerine:
Ey zalimler!
Kimsenin yurdu kimseye yurt olmaz. Geriye! Yıktıklarınız kırdıklarınız
zalimlikleriniz kalır. Siz küçücük hayatları karartıyorsunuz, nice umutları
yıkıyorsunuz. Ve barıştan kardeşlikten edebiyat yapıyorsunuz. Bırakın
gölge etmeyin yeter. Hayatı süsleyip
paketleyip bizlere sunuyorsunuz. Siz
hem bizim hayatlarımızı hem ahiret
hayatlarımızı karartma peşindesiniz.
Lakin!
“Zulmedenlere en küçük meyil
dahi göstermeyin. Yoksa size ateş
dokunur”(Hud Sûresi: 113)
Diyor Rabbimiz.
Bizim!
Okumamamızı ve dinlemememizi
istemeyen insan hayatına, davasına
ve hayatındaki kişilere önem vermeyen kişilikler olmamızı istediler.
Birileri evimizi ateşe verdi. Biz halâ,
sen haklıydın ben haklıydım
kavgasıyla uğraşıyoruz. Onların
oyunlarına gelip, hepimiz birlikte
yanıyoruz, haberimiz yok...
Aslında!
Mutlu olmak ve dünya ve ahiret
saadeti arıyorsak şöyle bir pencereden bakabiliriz. Mutluluk, sorunsuz
kavgasız rahat bir yaşam kaygısı
değildir. Mutluluk sorunlarımızla
başa çıkabilme, mücadeleci ve dirençli
kalma yeteneği demektir. Yoksa hayatı kazanmak, ahireti kazanmak
bedava değildir. Emek ve samimiyet
ister. Allah (c.c.) insan oğluna çok
özel bir yetenek vermiştir ama bu
gerçeği anlamak ve bu uğurda emek
sarfetmektir asıl mesele.
En güzel dileklerimle Allah’a emanet olun.
IGMG Hadsch-Umra Reisen GmbH
Boschstr. 61-65 | D-50171 Kerpen
T: 02237 9746-0 | F: 02237 9746-19
E-Mail: info@igmgreisen.de | Web: www.igmghacumre.com
Download