Deprem Bilimi - Volkan Atabey

advertisement
Volkan Atabey
Deprem Bilimi
İnşaat Blogu
https://volkanatabey.com.tr/deprem-bilimi/
DEPREM BILIMI
Posted on Kasım 23, 2016 by Volkan Atabey
Category: Deprem
Tag: asismik, cisim dalgaları, deprem frekansı, deprem süresi, izmit depremi, Love Dalgası, presismik, Rayleigh Dalgası,
sismik bölgeler, yüzey dalgaları
Page: 1
Volkan Atabey
Deprem Bilimi
İnşaat Blogu
https://volkanatabey.com.tr/deprem-bilimi/
Yer içerisinde meydana gelen bir deprem anında çok büyük bir miktarda enerji açığa çıkar. Deprem
bilimi ise bu enerji kaynağını araştırır. Bu enerjinin bir kısmı faylanma ile kayaçların deformasyonu için
kullanırken kalan kısmı ise ortamın özelliğine bağlı olarak yer içerisinde elastik dalgalar şeklinde
yayılır. Sismik dalgalar olarak bilinen bu elastik dalgalar depremi oluşturan kırılma ve faylanma
nedeni ile kaynaktan uzaklaşacak şekilde tüm yönlere doğru farklı türlerde yayılırlar. Deprem
esnasında başlıca iki dalga türü açığa çıkar.
Deprem Bilimi
-Cisim Dalgaları
-Yüzey Dalgaları
Cisim dalgaları kaynaktan bütün yönlere doğru yayılarak yer içerisinde seyahat eder. Yüzey dalgaları
ise hemen hemen yer kürenin yüzeyine paralel bir şekilde yayılırlar. Her ne kadar yüzey dalgaları
yerin belirli bir derinliğine kadar insede bu tip dalgalar doğrudan yer içerisine doğru yayılamazlar.
Cisim dalgaları: İki temel cisim dalgası vardır. Bunlar yer içerisinde farklı hızlarda yayılırlar. Kayıtlarda
ilk görülen dalgalardır. Cisim dalgaları yerin derinliklerinde yüzeyine oranla daha hızlı yayılırlar. Bunlar
sıkışma ve kesme dalgası olarak adlandırılan:
P Dalgası
S Dalgası
1. A) P Dalgası:Yer içerisinde en hızlı yayılan ve sismometreler tarafından ilk algılanan dalgalardır.
Birincil, Sıkışma veya Boyuna dalga olarakta tanımlanırlar. Bunun anlamı dalganın yayılma
doğrultusu üzerinde bulunan tanecikleri geri hareketinden dolayı yerin sıkışma ve genleşmeye
maruz kalmasıdır. Bundan dolayı geçtikleri ortam hacimsel değişmeye uğrar.Ortam üzerinde
herhangi bir şekil değişikliği meydana gelmez. P dalgaları hem katılar hem sıvılar hemde gazlar
içersinde kolaylıkla yayılabilir. Yayılma hızları S dalgalarının 1.8 katıdır. Havadaki hızları 330 m/sn
sudaki hızları 1450 m/sn granit içerisindeki hızları ise yaklaşık 5000 m/sn'dir. Depremin merkez
üssüne yakın bölgelerde bu dalgalar hayvanlar tarafından işitilebilmektedir.
2. B) S Dalgası:P dalgasından hemen sonra istasyona gelen ikincil dalgalardır. İkincil kesme yada
enine olarak tanımlanır. S dalgaları yayılırken tanecikler yayılma doğrultusuna dik aşağı yukarı
veya sağdan sola doğru titrerler. Yayılım özelliğinden dolayı kesme dalgaları bir çeşit burulma
Page: 2
Volkan Atabey
Deprem Bilimi
İnşaat Blogu
https://volkanatabey.com.tr/deprem-bilimi/
hareketi yaptığından geçtikleri ortamda şekil şekil bozukluğuna neden olurlar. S dalgaları
kesme kuvvetine karşı direnci olmayan yani katılık katsayısı 0 (sıfır) olan sıvılar ve gazlar
içerisinde yayılamaz. S dalgalarının yatay ve düşey düzlemde olmak üzere iki bileşeni vardır.
Yayılma doğrultusuna dik düşey düzlemdeki birleşenine SV yayılma düzlemindeki bileşenine
ise SH denmektedir. SV bileşeni sismogramların düşey bileşeninde SH bileşeni ise diğer iki
yatay bileşeninde (kuzey, güney, doğu, batı) rahatlıkla gözlenebilir.
Yüzey Dalgaları: Bir cisim kaynaktan çıkarak yer kürenin serbest yüzeyi boyunca cisim dalgalarından
daha yavaş olarak yayılan dalgalardır. Bu dalgaların yayılabilmesi için cisim dalgalarının tersine sınırlı
yani yarı sonsuz bir ortam gereklidir. Yer kürenin kabuğu bu dalgaların oluşumunda yarı sonsuz
ortamı oluşturur. Deprem sırasında sismik enerjinin bir kısmı bu yarı sonsuz ortam içerisinde hapsolur
ve bu ortam içerisinde yayılır. Yüzey dalgaları cisim dalgalarından daha düşük frekans içeriğine
sahiptir. Düşük frekansa ve büyük genliklere sahip olmalarından dolayı yüzey dalgaları birçok
depremde yapılara zarar veren dalga türüdür. Başlıca iki tip yüzey dalgası vardır. Bunlar Rayleigh ve
Love dalgalarıdır.
1. A) Rayleigh Dalgası:Tıpkı su birikintisinde yayılan dalgalar gibi yerin yüzeyi boyunca
yuvarlanarak ilerleyen dalgalardır. Rayleigh dalgaları yer kürenin yüzeyi boyunca yayılırken bir
çeşit yuvarlanma hareketi yaptığından dolayı geçtikleri ortam içerisinde bulunan tanecikler
yayılma doğrultusu boyunca ters bir elips hareketi çizerler. Taneciklerin yapmış olduğu bu elips
hareketi derinlere doğru küçülür ve yok olur. Rayleigh dalgalarının oluşabilmesi için serbest
yüzeye yakın bir yerde P ve SV dalgalarının var olması gerekir.
2. B) Love Dalgası:Love dalgası Rayleigh dalgalarından daha hızlıdır. Bu iki dalga arasındaki hız
farkı sismogramlarda görülemeyecek kadar küçüktür. Love dalgalarının oluşabilmesi için
elastik, tekdüze ve yarı sonsuz bir yüzey katmanının bulunması gerekir. Yerin serbest yüzeyi ile
kabuğun alt sınırı arasında ardışık yansımalara uğrayan SH dalgalarının yapıcı girişimi sonucu
oluşur. Bu nedenle love dalgalarının geçtiği ortamda tanecikler tamamen yayılma doğrultusuna
dik, yatay düzlemde yani x ve y düzleminde titreşirler. Rayleigh dalgalarının tersine bu
dalgaların oluşabilmesi için SH dalgasının serbest yüzeye herhangi bir kritik açıyla gelip
kırılması söz konusu değildir.
İlginizi çekebilecek yazı: Deprem Anında Yapılacaklar
Page: 3
Volkan Atabey
Deprem Bilimi
İnşaat Blogu
https://volkanatabey.com.tr/deprem-bilimi/
DEPREM FREKANSI
Dünyada yılda 2 veya daha yüksek yani duyulabilecek şiddette bir milyondan fazla deprem
olmaktadır. Sığ odaklı ve etkili deprem sayısı ise yüz bün ile yüz elli bin civarındadır. Bunlardan beş
bin kadarı insanlar tarafından hissedilmekte yüz kadarı yıkıcı olmaktadır. Herhangi bir bölgede
geçmişte olmuş depremlerin kayıtları tutularak istatistiksel bilgilerle o bölgede beklenen depremler
ve şiddetli depremlerin tekrarlanma süreci frekansı bilinebilmektedir.
Yapılan çalışmalar çeşitli bölgelerde tekrarlanma sürelerinin değişik olduğunu göstermektedir.
Örneğin tokyoda dört günde bir Yunanistanın karent kanalında ise günde dört deprem olmaktadır.
Türkiye nin doğu anadolu bölgesinde 13 günde 1 batı anadolu bölgesinde 16 günde 1 deprem
olmaktadır.
Türkiye'de 1990 yılından günümüze kadar magnetütü 6.5 ile 7.5 arasında olan 65,70 deprem olduğu
görülmüştür. İstatistiksel çalışma gösteriyor ki Türkiye'de her 1.5 yılda bir şiddetli deprem 2.5-3 yılda
bir ise çok şiddetli deprem gerçekleşmektedir.
İlginizi çekebilecek yazı: Deprem Çantası
DEPREMİN SÜRESİ
Panik ve korkuya kapılan insanlara çok uzun gibi görünen deprem anı aslında son derece kısadır.
Örneğin 92 Erzurum depremi 32 saniye 95 dinar depremi 10 saniye 98 Adana ceyhan depremi 20
saniye 99 izmit depremi 45 saniye sürmüştür. Depremler genellikle tek bir sarsıntı olarak kalmaz.
Büyük şokun peşi sıra gelen depremler bir kaç gün hatta aylarca o bölgeyi etkileyebilir. Ancak bunlar
genellikle ana şoktan çok daha hafif olup hasar yapıcı etki göstermezler. Bunlara artçi depremler
yada replik denir. 92 Erzurum depreminde bir ay içerisinde 120 artçı deprem meydana gelmiş.
Bunların en küçüğünün magnetütü 3 en büyüğünün ise 5.1 dir.
98 Adana Ceyhan depreminde en küçüğü 2.2 en büyüğü 5 olan 215 artçı deprem 17 gün içerisinde
gerçekleşmiştir. 99 İzmit Gölcük depreminde ise 42 gün içinde en küçüğü 2.5 en büyüğü 5.8 olan 427
artçı deprem olmuştur.
Deprem dalgalarının aktif faylardan bir veya bir kaçını harekete geçirmesi sonucu ikinci bir deprem
daha başlayabilir. Ve bu iki depremin süresi birbirine karışarak daha uzunca olabilir. 99 İzmit Gölcük
depreminde bu şekilde birbiriyle çakışan en az iki deprem kaydedilmiş buna bağlı olarak da hem
süre hem de hasar yapıcı etkisi artmıştır.
Page: 4
Volkan Atabey
Deprem Bilimi
İnşaat Blogu
https://volkanatabey.com.tr/deprem-bilimi/
Deprem anında çok büyük felaketler yaşanabilir. Deprem Bilimi çok önemlidir.
Depremlerin Yeryüzünde Dağılışı ve Sismisite:
Herhangi bir bölgede meydana gelen depremlerin frekansı ve şiddeti o bölgenin sismisitesidir.
Dünya meydana gelen depremlerin frekansı ve şiddetine göre üç ana bölgeye ayrılmıştır. Bunlar
Asismik
Presismik
Sismik bölgelerdir.
Asismik bölgeler: Buralarda hemen hemen hiç deprem olmamaktadır. Kanada kalkanı, Brezilya, Orta
Afrika, Orta Avustralya, Kuzay Almanya, Kuzay Rusya, Sibirya Düzlükleri belli başlılarıdır. Buralar plaka
sınırlarından kısmen uzak yaşlı misafirler olmalarıyla bilinmektedir.
Presismik bölgeler: Bu bölgelerde çok seyrek ve hafif şiddette depremlerin olduğu gözlenir.
Avrupada Harts, Bohemya, Doğu Afrika bunlara örnektir.
Sismik bölgeler: Dünyanın şiddetli ve sık deprem olan bölgeleridir. Belirgin olarak iki kuşak boyunca
dağılan bu bölgeler aynı zamanda genç sıra dap ve volkan zincirlerinin sıralandığı plaka sınırlarına
Page: 5
Volkan Atabey
Deprem Bilimi
İnşaat Blogu
https://volkanatabey.com.tr/deprem-bilimi/
paralel olarak uzanan kuşaklardır. Bunlar Akdeniz çevresi yada Alp-Himalaya deprem kuşağı ve
Pasifik çevresi deprem kuşağıdır. Bir yılda Dünya'da ortalama çıkan enerjinin ( deprem sonrası ortaya
çıkan enerji) %80'i fasifik çevresi deprem kuşağında %15 i Akdeniz bölgesi deprem kuşağında %5 i ise
dünyanın diğer bölgelerinde meydana gelen depremlerde ortaya çıkmaktadır. Açığa çıkan bu
enerjinin %85 den fazlası sığ odaklı %12 si orta %3 de derin odaklı depremlerde ortaya çıkar.
1. Akdeniz Çevresi Deprem Kuşağı:
İspanyadan başlayıp, Güney Fransa, İtalya, Yunanistan, Cezair, Türkiye, İran, Kafkasya, Hazar Denizi,
Himalayalar, Pamir Baykal Çizgisi, Burma'ya kadar uzanan bölge burada pasifik çevresi deprem
kuşağıyla birleşir. Bu hat boyunca özellikle Türkiye ve Yunanistanda çok şiddetli depremler meydana
gelir.
2. Pasifik Çevresi Deprem Kuşağı:
Şili, Peru, Orta Amerika, California, Çin, ..., Japonya, Malezya, Yeni Zelenda'yı içine alan büyük bir
bölgedir. Özellikle Japonya ve Amerika depremlerin çok sık ve şiddetli olduğu bölgedir. Bu kuşak
dört ayrı bölgeye ayrılmıştır.
1. a) Orta Amerika ve Meksika
2. b) Peru , Ekvator, Şili
c)Japonya ve Yeni Zelenda
d)Kuzey Amerika
İlginizi çekebilecek yazı: Deprem için yeni çözüm (Deprem Yatağı)
Depremin Şiddetini Etkileyen Nedenler:
1) Deprem dalgalarının geçtiği zemin ve kaya tabakalarının özellikleri
2) Deprem dalgalarının geçtiği bölgenin tektonik özellikleri
3) Deprem bölgesinde bulunan yapıların özellikleri
Deprem dalgalarının geçtiği zemin ve kaya tabakalarının özellikleri: Genellikle sağlam son kaya
tabakaları depremi aynen iletirken yumuşak, gevşek, iyi tutturulmamış ve ıslak zeminler depremin
şiddetini 2-3 derece arttırabilir. Bu durumson derece karmaşık özel problemlerinde ortaya çıkmasına
Page: 6
Volkan Atabey
Deprem Bilimi
İnşaat Blogu
https://volkanatabey.com.tr/deprem-bilimi/
neden olmaktadır. Sağlam ve gevşek zeminler üzerinde inşa edilmiş yapıların depremlerde değişik
hasar gösterdiği her zaman görülmüş ve bu ilişkiye yer altı katsayısı adı verilmiştir. Rihter ve
gutenberg bu konuyu bir formülle ifade etmiş aynı zamanda ivmeyle deprem şiddeti arasındaki
ilişkiyide göstermişlerdir. İvmenin kaya ile alüvyon bir zemin üzerinde ¼ oranında değişmesi şiddeti
1,8 oranında artmasına sebep olmaktadır. Şekilde görüldüğü gibi granit için iç bükey alüvyon için dış
bükey bir eğri ortaya çıkmaktadır.
Deprem merkez üssünden uzaklaştıkça granit zeminlerde şiddet azalırken alüvyon zeminlerde bu
durum çok daha az görülmektedir. Ağır dep hasarlarının başlıca sorumlusu olarak alüvyon zeminler
gösterilmektedir. Kabaca bir yaklaşımla gevşek ve yumuşak kayaçların yoğun ve sert kayaçlardan
deprem şiddetini 1-2 derece arttırdığı söylenebilir. Yapay yada doğal olsun dolgu zeminlerin deprem
şiddetini 2-3 derece arttırdığını biliyoruz. Deniz kenarlarında ıslak dolgu zeminler, bataklıklar,
turbalıklar, kurumuş göl yatakları deprem şiddetini 2-3 derece arttıran bölgelerdir. Depremlerde
ortaya çıkan yapısal hasarlarda zemin şartlarının etkisi hakkında göçme oturma olmadığı halde
zeminin deprem şiddetini arttırmasıdır.
1-) Zemin Şartlarının Deprem Hasarına Etkisi:
1. a) Ani ve büyük değerli zemin oturmaları
b)Zemin sıvılaşması
c)Zeminin şiddetlendirme etkisi
d)Yamaç ve şevlerde stabilite bozulmaları
e)Sarsma şiddeti
a)Zemin Oturmaları:
Kohezyonsuz zeminlerde titreşim etkisi taneleri birbirine yaklaştırır. Bu durumda önemli derecede
sıkışmalar meydana gelmekte ve zemin yüzeyinde oturmalar gözlenmektedir. Bazı büyük
depremlerde 1-2 metreye varan oturmalar görülmüştür.
b)Zemin Sıvılaşması: Özellikle suya doygun gevşek kum tabakalarında deprem etkisiyle meydana
gelen sıvılaşma önemli bir hasar sebebidir. Deprem sırasında daneler birbirine yaklaşmak istemekte
ancak daneler arasında bulunan su ortamı terk etmemekte dolayısıyla hacim azalması istediği boşluk
suyu basıncının artmasına neden olmakta ve düşey yönde etkili olan jeolojik basınca eşit mertebeye
ulaştığında efektif gerilmeleri sıfırlamakta kum direncini kaybederek sıvı gibi davranmaya
Page: 7
Volkan Atabey
Deprem Bilimi
İnşaat Blogu
https://volkanatabey.com.tr/deprem-bilimi/
başlamaktadır. Sıvılaşma eylemindeki kumların gronülometrisi incelendiğinde %10 dane çapının (D10)
0,01-0,25 cm arasında olduğu ve uniformluk katsayısının (Cu) 2-10 arasında değişmektedir. Cu=
D60/D10
Karışımda tüm danelerin aynı çapta olması durumunda Cu yaklaşık 1 olur. Bu tür zeminler uniform
dağılımlı zeminler olarak adlandırılır. P ile gösterilir. Uniformluk katsayısının kumlarda 6 çakıllarda 4
ten büyük olması halinde zemine düzgün dane dağılımlı yada iyi derecelendirilmiş denir. Ve W ile
gösterilir. Sıvılaşma potansiyeli gösteren kumlar üzerinde yapılan SPT deneyinde darbe sayısının 25
in altında kaldığı, sıvılaşmanın ayrıca titreşim sayısına, kumun başlangıç boşluk oranına ve çevre
basıncına bağlı olduğu görülmüştür.
c)Zeminin şiddetlendirme etkisi: Zeminlerde hiçbir göçme olmadığı halde zeminin yapıya etkiyen
deprem ivmesini büyütmesi sık karşılaşılan ve açık olarak bilinmeyen bir olaydır. İki ayrı sahada
ölçülen ve max. ivme değeri aynı olan iki hareketin davranış spektrrumlaı birbirinden çok farklı
spektral max. ivme ve periyot değerleri vermekte dolayısıyla o sahada inşaa edilmiş yapılara
etkiyecek yatay kuvvetler çok değeşik olabilmektedir. Genel olarak perde ile rijitleştirilmiş olan
yapıların depreme dayanıklılığının yüksek olduğu düşünülmektedir. Halbuki farklı periyoda sahip
zeminler üzerinde yer alan farklı rijitlikteki yapılar farklı dayanmakta ve aynı şiddetteki bir depremde
farklı hasarlar oluşabilmektedir.
d)Yamaç ve Şevlerde Stabilite Bozulmaları:
Bilindiği gibi her türden kille hareketlerinde şev ve yamaçların stabilitesine etkin olan faktörlerden
biride dinamit kuvvetlerdir. Bunlarında en güçlüsü deprem dalgalarının etkisidir. Pek çok büyük
depremden sonra önemli miktarda kitle hareketi ve bunlardanda pek çoğunda önemli hasarlar
meydana gelmektedir.
e)Zemin Özelliklerinin Sarsıntı Şiddetine Etkisi:
Herhangi bir bölgede oluşacak yer ivmeleri çok büyük olmakla birlikte özellikle titreşimin süresi ve
frekans özellikleride önemlidir. Bazen frekansı yüksek ve süreside kısa olan bir depremde yer ivmesi
0,5 g değerine kadar yükseldiği halde önemli bir hasar oluşmazken başka bir durumda max. yer
ivmesi 0,1 g olduğu halde yer hareketinin frekans ve süre özelliği çok daha önemli yapısal hasarların
oluşmasına neden olabilmektedir. Davranış spektrumları bir taban hareketinin yapılarda meydana
getirebileceği yatay yüklerin hesaplanmasında çok faydalı olmaktadır. Depremde yapıyı etkileyecek
max. atalet kuvvetleri doğrudan doğruya ivme davranış spektrumu ve yapının hakim periyodundan
hesaplanabilmektedir.
Page: 8
Volkan Atabey
Deprem Bilimi
İnşaat Blogu
https://volkanatabey.com.tr/deprem-bilimi/
2-) Türkiye Deprem Yönetmeliğine Göre Zeminin Sınıflandrılması:
Halem geçerli Türkiye deprem yönetmeliğinde zeminler A,B,C ve D grubu zeminler olarak 4'e
ayrılmış bulunmaktadır. Güvenilir varsayımlar ve arazi gözlemleriyle desteklenen deneysel veya
ampirik yöntemler kullanılmadığı taktirde adı geçen bilgilerden yararlanılmaktadır. Ancak bu değerler
taban katsayısı yada eşdeğer özellikteki taban formasyonu üzerinde yer alan zemin tabakalarının 50
metre mertebesinden farklı kalınlıklara sahip olması halinde kayma dalgası hızı Vs (m/sn) ve tabaka
kalınlığı Hz(m) deneysel amprik yada teorik olarak daha duyarlı bir şekilde belirlenmeli zemin hakim
periyodu To= 4Hz/Vs formülünden hesaplanmalıdır. Bu hesaplama için gerekli olan Vs değerlerinin
deneysel amprik yada teorik olarak belirlenememesi durumunda yönetmelik değerleri kullanılır.
Zeminin birbirinden farklı Vs değerlerinin olması durumunda her bir tabaka için To değerlerinin ayrı
ayrı hesaplanması gerekir. Kayma dalga hızının 700 m/sn değerinden büyük olduğu zeminler çok
sağlam sayılabileceği için bu hızın aşıldığı derinliklerden başlayarak daha derinlerdeki zeminlerin
incelenmesine veya periyod hesaplarınında incelenmesinde gerek olamadığı belirtilmelidir.
3-) Yapı Zemin Etkileşimi:
Depremlerde yer hareketleri yapıyı da etkilemekte yapı da kendine özgü bir salınım kazanmaktadır.
Zemin yada yapı olsun bu kendilerine has salınım her bir devrinin zaman süresine salınım periyodu
denir. Yani yapının veya zeminin bir gidip gelmesi belli bir süre içerisinde olmaktadır. Bu süre yapının
ve zeminin cinsine ve yapının yüksekliğine bağlıdır. Kolay kolay da değişmez. Yapının salınım
periyodu ile zeminin salınım periyodu birbirine yakın olduğu durumlarda deprem hasarı beklenenin
çok üzerinde gerçekleşmektedir. Bunun nedeni olarakta rezonans olayı gösterilir. Bu durum basit
olarak yapıya gelen kuvvetin her seferinde yapının hızını arttıracak şekilde etkilemesi olarak ifade
edilebilir.
Depremde rezonans olayının sonucunda çok şaşırtıcı hasarlar ortaya çıkmaktadır. Örn: Salınım
periyodu 0,7 sn olan dolgu bir zemin üzerinde periyodu 0,6-0,8 sn olan 10 katlı bir apartman ile
periyodu 0,1 sn olan tek katlı bir gecekondu yapılmış olsun, depremde apartman depreme dayanıklı
bir yapı olarak projelendirilip inşaa edilmiş olsa bile tek katlı gecekondudan daha fazla hasar
görebilmektedir. Bunun nedeni ise apartman salınım periyodu ile zemin salınımı periyodunun
birbirine çok yakın olmasından dolayı ortaya çıkan rezonans durumudur.
@volkanatabey
Page: 9
Volkan Atabey
Deprem Bilimi
İnşaat Blogu
https://volkanatabey.com.tr/deprem-bilimi/
There are no comments yet.
Page: 10
Download