Havayolu Hastalığının Ötesinde, Değişen Fenotipiyle KOAH Dr. Mehmet Polatlı KOAH Çalışma Grubu Başkanı mpolatli@adu.edu.tr Gelişmiş ülkelerde son otuz yılda, koroner arter hastalığı, inme ve diğer kalp damar hastalıklarından ölümler azalmasına karşın, aynı dönemde KOAH'dan ölümler %163 artmıştır. Ne yazık ki KOAH dünyada en önemli ölüm nedenleri arasında dördüncü, Türkiye'de üçüncü sıraya yerleşmiştir. Türkiye'de toplumda 40 yaş üstü her 5 kişiden birisinde KOAH olduğu, ancak 10 KOAH hastasının sadece birisinin tanı aldığı tahmin edilmektedir. Bu durumda, ülkemizde bulunan 5 milyona yakın KOAH'lı hastanın sadece 300-500 bini kendisinde hastalık olduğunu bilmektedir. Oysa hastalık erken dönemde saptanabilse, risk faktörlerinden kaçınmak ve böylece hastalığın ilerlemesini durdurmak mümkün olabilecektir. Dünyada da, KOAH yeterince bilinmemekte, ancak %25-40’ı doğru tanı almakta ve sonuç olarak yeterince tedavi edilmemektedir. Hastaneye yatan hastalarda da durum benzerdir. Danimarka'da koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye yatan her 3 hastadan birisinde KOAH saptanmasına rağmen, yalnızca %43'ünün önceden KOAH tanılı olduğu, bunların da üçte birisinin solunum fonksiyon testi yapılmadan tanı aldığı bildirilmiştir. Mevcut bulgular solunum fonksiyon testinin yalnızca ülkemizde değil, diğer ülkelerde de yeterince kullanılmadığını göstermektedir. KOAH'a bağlı morbidite ve mortalitenin başlıca ön göstergeleri arasında solunum fonksiyon parametreleri, kan gazları, solunum semptomları, egzersiz kapasitesi, vücut kitle indeksi, alevlenmeler ve bunların kombinasyonları bulunmaktadır. Toplumda 65 yaş üstündeki kişilerin yaklaşık yarısında en az üç kronik medikal durum ve beşte birisinde ise beş ya da daha fazlası bulunmaktadır. Doğal olarak bu durum her hastada farklı bir hastalık seyrine neden olmaktadır. Hafif ve orta KOAH'lı hastaların uzun dönem takiplerinde en önemli ölüm nedenlerinin kardiyovasküler hastalıklar ve kanser olduğu bildirilmiştir. KOAH'da kardiyovasküler hastalıklar, diyabet gibi ek hastalıkların olması KOAH'ın ağırlığını, KOAH'ın varlığı da bu hastalıkların prognozunu olumsuz yönde etkilemektedir. Türk Toraks Derneğinin de katıldığı ve 13 Avrupa ülkesinde yapılan, hastanelere yatan yaklaşık 15.000 KOAH hastasının değerlendirildiği COPD Audit (KOAH Denetim) çalışmasında, KOAH'lı hastalarda kalp damar hastalığı birlikteliği %20-30'larda bulunmuştur. Stabil KOAH hastalarının takip edildiği ve Türkiye'de 41 merkezin katıldığı kronik obstrüktif akciğer hastalığının günlük yaşam aktivitelerine etkilerini araştırmaya yönelik kesitsel gözlem çalışması olan “KOAH’la Yaşam” çalışmasında, KOAH ile birlikte %33 oranında en sık görülen ek hastalığın kalp damar hastalıkları olduğu bulunmuş ve hastaların önemli bir oranının hayatın içinde aktif olarak yaşamlarını sürdürme çabası sergiledikleri gözlenmiştir. Tüm bu bulgular, iç hastalıkları veya kardiyoloji polikliniklerine başvuran veya bu servislerde yatan hastaların risk faktörü varsa solunum fonksiyon testi ölçümü ile KOAH olup olmadığının araştırılması gerektiğini düşündürmektedir. Dünyada giderek artan KOAH'a dikkat çekmek ve KOAH bilincinin oluşturulması amacıyla Türkiye’nin de üyesi bulunduğu uluslar arası bir organizasyon olan GOLD (Global Initiative For Obstructive Lung Disease) tarafından bu yıl 16 Kasımda, her yıl yapılmakta olan Dünya KOAH Günü’nün onuncusu gerçekleştirilecektir. Yalnızca sağlıklı bir nefes için değil, daha iyi bir yaşam kalitesi ve daha uzun bir yaşam süresi için sağlıklı akciğerlerin olması gerekmektedir. Çünkü akciğerlerin hasta olması yalnızca nefes alıp vermeyi değil, aynı zamanda vücudun birçok organında fonksiyon bozukluğuna neden olmaktadır.