CUMHURİYET SAYFA 14 9 MART 2011 ÇARŞAMBA EKONOMİ Aynur Bektaş: Kad;nlar art;k erkeklerden çok daha başar;l; işler yap;yorlar “M art ayı, vergi ayı” ifadesi birçoğumuzun diline atasözü gibi yerleşti. Artık biliniyor ki; şahsi ticari işletmelerin, serbest meslek erbabının, yıllık kazançları üzerinden izleyen yılın mart ayı içerisinde gelir vergisi alınıyor. Ayrıca konutlarımızı ya da işyerlerimizi kiraya vermemiz neticesinde elde ettiğimiz kira gelirlerinin vergilendirilmesi de mart ayı içerisinde yapılmaktadır. Yani geliri elde eden gerçek kişi kim olursa olsun, elde ettiği kira gelirleri için 25 Mart’a kadar gelir vergisi beyannamesi verilecektir. Bu çerçevede emekli Osman Amca’nın elde ettiği işyeri kira geliri üzerinden de çiftçi Muzaffer Efendi’nin elde ettiği konut kira geliri üzerinden de gelir vergisi ödenecektir. Ancak oldukça karmaşık bir yapıya sahip olan vergi sistemimizde kira gelirlerinin vergilendirilme esasları da oldukça karmaşık olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, kira gelirlerinin vergilendirilmesinde mart ayı sona ermeden 3 başlıkta bazı hatırlatmalar yapmakta fayda vardır. 1. Konut kira gelirleri yıllık 2.600 TL’yi aşıyorsa beyana tabidir Sahibi oldukları konutları kiraya verenlerin 2010 yılında elde ettikleri kira gelirleri toplamının 2.600 TL’nin altında olması halinde bunların beyanname vermelerine veya vergi dairesine herhangi bir bildirimde bulunmalarına gerek yoktur. Kira gelirinin yanında ticari, zirai veya mesleki kazancını beyan etmek zorunda olanlar, 2.600 Türk Lirası istisnasından yararlanamazlar. 2.600 TL’lik istisna kazancın üzerinde bir konut kira geliri elde edilmesi halinde ise bu gelirden giderlerin düşülmesi ve kalan tutarın gelir vergisi beyannamesine dahil edilmesi gerekmektedir. Bu aşamada kira geliri elde edenler ister götürü gider yöntemini, isterlerse gerçek gider yöntemini seçebilecekleridir. Götürü gider yönteminin seçilmesi durumunda istisnayı aşan kira geliri toplamının yüzde 25’i düşülecek, kalan yüzde 75 ise beyan edilecektir. Örneğin, 2010 yılında 12.000.-TL. kira geliri elde eden bir kişi, öncelikle istisna tutarını düşecek (12.0002.600=9.400) kalan tutarın yüzde 25’ini de (9.400x0.25=2.350) götürü gider olarak indirebilecektir. Bu durumda beyan edilmesi gereken tutar (9.4002.350=) 7.050 TL olarak bulunacaktır. Ancak, götürü gider yönteminin seçilmesi halinde iki yıl üst üste bu yöntemin uygulanması gerekmektedir. Yani bir yıl götürü gider yöntemini uygulayıp ertesi yıl gerçek giderlerin yüksek çıkması halinde götürü gider yönteminden vazgeçilemeyecektir. Gerçek gider yönteminin seçilmesi halinde ise elde edilen brüt kira gelirinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 74. maddesinde yazılı giderlerin indirilmesi gerekmektedir. Bu noktada bazı gider türleri şunlardır: Ev sahibi tarafından kiraya verilen konut için ödenen aydınlatma, ısıtma, su ve asansör giderleri, Konutun önemi ile orantılı olan idare giderleri, Kiraya verilen konutun sigorta giderleri, Kiraya verilen konutun alımında veya bakımında kullanılan kredilerin faizleri, Konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün satın alma yılından itibaren 5 yıl süre ile iktisap bedelinin yüzde 5’i (Sadece ilgili gayrimenkule ait hasılata uygulanır ve indirilmeyen kısım gider fazlalığı sayılmaz. 2006 yılından önce iktisap edilen konutlar için indirimden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır). 2. İşyeri kira gelirleri yıllık 22.000 TL’yi aşıyorsa beyana tabidir Gayrimenkulleri işyeri olarak kiralayan kişi ve kuruluşlar, kira ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapacaklardır. Yani işyerinin kiracıları, ödeyecekleri kira üzerinden vergi keseceklerdir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişi ve kuruluşlar kiracı sıfatıyla yapmış oldukları işyeri kira ödemelerinin brüt tutarı üzerinden yüzde 20 oranında stopaj (tevkifat) yapmak zorundadırlar. Ancak gayrimenkulü kiralayan mükellef basit usulde vergiye tabi ise; kira ödemesi üzerinden herhangi bir vergi kesintisi yapılmaz. Öte yandan Gelir Vergisi Kanunu’nun 86. maddesinde 2010 yılında elde edilen ve vergi kesintisine tabi tutulan işyeri kira gelirinin 22.000 TL’nin altında kalması halinde beyan edilmeyeceği belirtilmiştir. Bu tutarı aşan işyeri kira gelirleri ise beyan edilecektir. Bu beyan sırasında ise yukarıda belirttiğimiz gider indirimleri aynen uygulanır. 3. İşyeri kira gelirinde yıllık 95.680 TL’ye kadar vergi ödemesi çıkmıyor 22.000 TL’yi aşan işyeri kira geliri beyan edilecek. Beyannamede hesaplanan gelir vergisinden yıl içinde yapılan vergi kesintilerinin düşülmesi (mahsup edilmesi) gerekiyor. Vergi kesintisinde oranın yüzde 20, gelir vergisi tarifesinde de ilk dilimin yüzde 15 olması nedeniyle, bu mahsup nedeniyle 95.680 TL’ye kadar işyeri kira gelirleri ilave vergi doğurmuyor. 100.000 TL işyeri kira geliri ise yalnızca 270 TL gelir vergisi doğuruyor. (Bu hesaplama götürü gider yöntemi uygulandığı varsayımı üzerinedir.) Değerli okurlarım, yukarıda sadece kira geliri elde eden mükelleflerin vergilendirilmesine ilişkin kısa hatırlatmalar yaptım. Aslında görüleceği üzere, oldukça karmaşık bir sistemden bahsettik. Bu kira gelirlerinin yanında başka gelir unsurlarının elde edilmesi durumunda ise olay daha karmaşık bir hal alıyor. Yazımı daha basit, daha anlaşılır ve herkesin kolaylıkla uygulayabileceği bir vergi sistemi dileğiyle sonlandırıyorum. SGK borçları kredi kartıyla ödenebilecek “Prim borçlarımızı kredi kartı ile ödeyebilir miyiz” şeklinde okurlarımızdan çok sayıda soru geliyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı tahsil dairelerine 6111 sayılı kanun kapsamında ödenecek olan alacakların kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi mümkün. Bu takdirde, ödemeye aracılık yapan bankalarca, kart kullanıcılarına kredi kartı işlemine konu borç tutarının, taksitler halinde yansıtılması ve taksit ödeme aylarında hesaplarına borç kaydedilmesi koşuluyla, bu ödemeler için ödeme tarihi olarak kredi kartının kullanıldığı gün esas alınır ve borçluya tahsilatın yapıldığını gösterir makbuz verilir. Bu şekilde tahsil edilen tutarların bankalarca Hazine/Sosyal Güvenlik Kurumu hesaplarına aktarılmasına ilişkin 6183 sayılı kanunun 41’inci maddesinde belirlenen süre, taksit aylarının son gününü izleyen günden itibaren hesaplanır. Taksitlerin kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi ise katsayı uygulanmasına engel teşkil etmez. OĞLUMA YETİM AYLIĞI BAĞLANIR MI? 11 yaşından itibaren velayeti üzerimde olan oğlum üniversiteyi bitirdi ve askerlik hizmetini tamamladı. Ben Emekli Sandığı emeklisiyim. Vefatımda oğluma maaş bağlanır mı? Asuman Su Erkek çocuklar üniversite öğrencisi olmak koşuluyla en fazla 25 yaşına kadar yetim aylığı alabilir. Üniversiteyi bitirmiş ise yetim aylığı alamaz. Sorularınız için ism malicozum mmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek cevaplanacaktır. Türkiye’de işgücüne katılan 2-3 milyon kadının sadece binde 7’si girişimci konumunda bulunurken, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu, Türkiye Odalar ve Borsalar kadınların kurduğu işletmeleri borsaya açmaya hazırlanıyor. Birliği (TOBB) Kad;n Giri- ŞEHRİBAN KIRAÇ Aynur Bektaş şimciler Kurulu Başkan; Aynur Bektaş, bankalar;n özellikle kad;nlara kredi verirken ya ‘kocanı getir’ dediklerini ya da olmayan ipotekler istediklerini belirterek, “Ben de düşündüm, bir finans kuruluşu daha var, o da İMKB. Kadınlara ‘İMKB’nin sadece erkeklerin olmad;ğ;n;, kad;nlar;n da halka aç;labileceğini, borsaya girebileceğini anlatal;m, İMKB’de gong çald;ral;m, yar;m gün de eğitim verdirelim’ dedik. 10 kadın şirketini en azından gelecek yıl içinde halka açabilelim. Ben inanıyorum ki arkası çorap söküğü gibi gelecek” dedi. TOBB Kad;n Girişimciler Kurulu’nun 8 Mart Dünya Emekçi Kad;nlar Günü dolay;s;yla düzenlediği yemekte konuşan Bektaş, 2007’de kurulan kurulun 81 ilde 1550 iş kad;n;- n; bir araya getirdiğini kaydederek, bu kad;nlar;n hepsinin kad;nlar;n girişimciliği için çal;şt;klar;n; ve rol model olduklar;n; söyledi. Bektaş, “Kadınlar yol aldılar. Şimdi bizim bir görevimiz mevcut. Kadınlarımızı hem nitelik hem nicelik olarak arttırmak. Kadın güzellik demek, barış demek. Kadınlar artık erkeklerden çok daha başarılı işler yapıyorlar” diye konuştu. İstanbul Kad;n Girişimciler Kurulu Başkan; Hatice Dinçbal Kal da BM taraf;ndan yap;lan bir araşt;rmaya göre, dünyada işlerin yüzde 66’s;n;n kad;nlar taraf;ndan görülmesine karş;n kad;nlar;n dünyadaki toplam gelirin ancak yüzde 10’una, dünyadaki mal varl;ğ;n;n ise yüzde 1’ine sahip olduklar;n; söyledi. Toplant; s;ras;nda kürsüye ç;kan kad;nlar, illerindeki başar; öykülerini anlatarak, önümüzdeki genel seçimlerde milletvekili aday aday; olacak kad;nlar da adayl;klar;n; aç;klayarak destek istediler. Hükümet engelleri kaldırsın Kadın girişimciler daha heyecanlı Dünya Bankası, Türkiye’de hükümetin kadınların istihdamı konusunda işletmelerin önündeki engelleri kaldırması gerektiğini açıkladı. Ekonomi Servisi - 8 Mart Dünya Emekçi Kad;nlar Günü’nde İMKB’de dün seans, Cumhurbaşkan; Abdullah Gül, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan; Rifat Hisarcıklıoğlu ve TOBB Kad;n Girişimciler Kurulu üyelerinin kat;l;m;yla düzenlenen gong töreniyle aç;ld;. Hisarc;kl;oğlu burada yapt;ğ; konuşmada “Bizim erkek girişimcilerden kadın girişimciler daha heyecanlı ve daha ateşli. İnşallah bu ateşi yaktık. Bu ateş bizi hem dünyanın en zengin ilk 10 ekonomisi arasına sokacak hem de ferden, fert olarak hepimizi zengin edecek” dedi. Türkiye’de de kad;nlar;n hayat;n her safhas;nda rol ald;klar;n; görmekten mutluluk duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkan; Gül de, her alanda kad;nlar;n giderek daha fazla temsil edildiğini gördüklerini söyledi. Siyasette ise kad;n temsilinin biraz noksan olduğuna dikkati çeken Gül, “Ümit ediyorum ki giderek daha da çoğalacaktır” diye konuştu. Ekonomi Servisi - Dünya Bankas; Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Türkiye’de kad;nlar;n işgücüne kat;l;m;n;n yüzde 6-7 oran;nda artt;r;lmas; ile yoksulluğun yüzde 15 azalt;lacağ;n; söyledi. Zachau, kad;nlar;n işgücüne kat;l;m;n;n, ayn; zamanda aileleri için de daha yüksek gelir ve daha iyi yaşam, çocuklar için daha yüksek eğitim ve sağl;k hizmeti anlam;na geldiğini vurgulad;. Dünya Bankas; Türkiye Ofisi’nin 8 Mart Dünya Kad;nlar Günü için Devlet Planlama Teşkilat; ile yay;mlanan raporda, Türkiye’de kad;nlar;n potansiyelinin kullan;lmad;ğ;na dikkat çekildi. Raporda, hükümetin kad;nlar;n istihdam; konusunda işletmelerin önündeki engelleri kald;rmas;, kad;nlar;n eğitim düzeyini yükselterek, kad;nlar; çal;şmaya teşvik etmesi gerektiği ifade ediliyor. Ev işlerinde ve çocuk bak;m;nda yard;mc; olmak üzere bir başkas;n; çal;şt;rman;n yüksek maliyetinin Türkiye’de kad;nlar;n iş arama faaliyetini engellediği belirtilen raporda, İstanbul’daki kad;nlar;n çal;şmaya karar vermesi durumunda çocuk bak;c;s;na ayda 500-600 lira ödemek durumunda kald;ğ; belirtildi. “Demokratım diyen erkekler bile demokrat kimliklerini eve girince, ayakkabıları ile kapının dışında bırakıp içeri öyle giriyorlar...” Bu sözleri söyleyen kişi Diyarbakırlı bir kadın, Hayriye Aşcıoğlu. Mardinʼde yaşıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadoluʼnun 23 ilinde kadının insan hakları konusunda çalışmalar yapan Kamer (Kadın Merkezi) adlı sivil toplum kuruluşunun çalışanlarından biri. Biz de Mardinʼdeyiz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günüʼnü Suriyeʼden gelen toz bulutlarının bakır rengine büründürdüğü bu gizemli kentte kutluyoruz. Tabii kadına yönelik şiddetin 7 yılda yüzde 1400 arttığı bir ülkede 8 Mart etkinliklerine kutlama denebilirse... Bu yüzden Atatürk Spor Salonuʼnda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve konuşma yapan kadınların da söyleminde ilk sırayı kadına şiddet ve dayak almış durumda. Bu konuşmalar yapılırken izleyen erkeklerin yüzlerine bakıyorum. Sadece Mardinʼden değil, Urfa, Diyarbakır, Adıyaman, Elazığʼdan da gelenler var. Acaba kaçı karısını dövüyor? Kaçı oradan çıktıktan sonra gittiği kahvede bu konuyu diğer erkeklere anlatır? Konuşmaları dinleyen kaç kadın koca dayağını normal bir davranış olarak görmekten vazgeçer? Her gün en az 3 kadının yakını erkekler tarafından öldürmesine karşın hâlâ kadına şiddetin abartıldığını söyleyebilen bir İŞGÜCÜNE KATILIM ÇOK DÜŞÜK Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), kadınların işgücüne katılma oranı açısından Türkiye’nin 139 ülke arasında ancak 131. sırada yer bulabildiğine dikkat çekerek “Veriler, Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünün en zayıf halkasının işgücü piyasası ve yetersiz kadın istihdamı olduğunu belirlediğinden, reformlar ‘Hayatım boyunca kocam ne derse yaptım ama her zaman da dayak yedim’ diyen kadına ‘Peki boyun eğmezsen, hayır dersen, ne değişir’ diye soruyoruz. Bir şey değişmez yanıtını alınca ‘O zaman hayır demeye başla’ diyoruz, diye anlatıyor. Erkek, kadının ağzından hayırların çıktığını görünce irkiliyormuş... Hayriye, ‘Meslek sahibi kadınlar bile aslında ekonomik şiddet yaşadıklarının farkında değil’ diyerek aldığı maaşı bile bilmeyen doktor, avukat kadınların olduğunu söylüyor. Maaşının yattığı banka kartı kocada. Kadın bunu öyle normal karşılıyor ki, bugüne kadar sorgulamamış bile... Kadına şiddeti önleyebilmenin en somut yolu, dayak yiyen ya da tehdit edilen kadının bundan kurtulmak için yola çıkarken koşulsuz güvenebileceği bir sistemin olduğunu bilmesi. Bunun için sığınma evleri son derece önemli. Bunun için polisin kadına sahip çıkması, bunun için sosyal hizmetler kurumunun kadının arkasında olması yaşamsal önem taşıyor. Şiddet uygulayan erkeğe verilen cezaların da arttırılması işin bir başka ayağı. Kadına yönelik şiddet ve her alanda kadın-erkek eşitsizliği bu ülkenin temel sorunu bence. Öncelikle ve ivedilikle ele alınmadıkça “kadınsız demokrasi” asla var olmayacaktır. 8 Mart ve Kadınsız Demokrasi... başbakana sahip bir ülkeyiz. ‘Kadınsız demokrasi’ye demokrasi denmeyeceğini nasıl öğreneceğiz acaba? Mardinʼde Kamerʼin sevimli mekânında soba başında oturup Hayriye, Havin, Remziye ve Müzeyyen’le sohbet ediyoruz. Hayriye bir proje kapsamında bir grup kadınla birlikte 4 aydan beri mahalle mahalle dolaşarak kadınlarla konuştuklarını söylüyor. “İlk başta kadınlar şiddete maruz kaldıklarını söylemiyor. Utanıyorlar durumdan, ama öyle alışmışlar ki dayak yemeyi bir yandan da olağan karşılıyorlar” diyor. Aslında tek neden kadın olmaları. O kadar... Tuzluğun yerinin değişmesi, yemeğin istediği ısıda olmaması, perdenin aralık kalması bile erkeğe dayak atması için bir neden olabiliyor. Hayriye Aşcıoğlu, kadınlarla yürüttükleri farkındalık çalışmaları sonucunda gözlediklerini de anlatıyor. KAGİDERʼin eski başkanı ve CHPʼnin yeni Parti Meclisi kadın üyelerinden Gülseren Onanç Mardinli. 8 Martʼı birlikte kutluyoruz. Uzun yıllardan beri kadın sorunları üzerinde kafa yorup çalışmalar yapan Onanç bu kez bir ‘8 Mart Manifestosu’ hazırlamış. Seçimlere milletvekili adayı olarak hazırlanan Onanç bakın ne diyor: Aktif bir vatandaş, ebedi bir kadın hakları savunucusu, yeni bir politikacı olarak; Kadınerkek eşitliğinin yaşama geçmesi ve devletin bu eşitliği sağlaması için, kadınlarımıza yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların siyasette ve karar mekanizmalarında hak ettikleri gibi temsil edilmeleri, kız kardeşlerimin eğitim haklarına sahip olmaları, kadınlarımızın çalışma haklarını kullanmalarının önündeki engellerin kalkması, memleketimde her bireyin eşit bir vatandaş olarak, düşünce, yazma, ifade özgürlüğünü korumak, yargının gerçek adaleti yaşama geçirmesi, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini genişletmek, telefonların dinlenmediği, gazetecilerin tutuklanmadığı bir memleket, barış dilinin hâkim olduğu bir siyaset dili, birbirimize güveni sağlamak için umutla ve cesaretle çalışacağım. Gülseren Onanç’ın manifestosu C MY B öncelikle bu alanlara yönlendirilmelidir. Bu bağlamda, çalışma mevzuatındaki esneklik imkânlarının geliştirilmesi ve kadınların çalışma hayatına aktif katılımını sağlayacak önlemlerin alınması gereklidir” açıklamasında bulundu. TEPAV da Türkiye’de kentleşme arttıkça kadınların işgücüne katılım oranının gerilediğini açıkladı. KA.DER ‘275 KADIN MİLLETVEKİLİ’ DİYOR AMA... KA.DER (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği), 12 Haziran seçimlerinden önce yine anlamlı bir kampanya ile karşımızda. Geçen seçimlerde yürüttüğü “bıyıklı kampanya” ile “Meclis’e girmek için bıyıklı olmak şart mı” mesajını veren KA.DER geçen hafta karşımıza yine anlamlı bir kampanya ile çıkmıştı. Bu kez slogan “Meclis’e 275 kadın milletvekili”. Bu mevcut Meclisʼin yarısı demek. 2 ay kaldı 12 Haziran seçimlerine ve partilerin hiçbiri bu sloganı tınmıyor bile. KA.DER, 8 Martʼta “Türkiye’nin Temsilde KadınErkek Eşitsizliği Karnesi”nin 4ʼüncüsünü açıkladı. Tahmin edeceğiniz gibi 2011ʼde de durum değişmedi, “sürdürülebilir eşitsizlik” sağlandı! Türkiyeʼnin notu, 2011ʼde de “sıfır”ın üstüne çıkamadı. Meclisʼi bir kenara bıraksak bile gelinen tablo ortada: - 81 ilde bir tane kadın vali yok! Yargıtay ve Sayıştayʼda kadın üye yok, Danıştayʼda “1” tane var! TBMMʼde temsil edilen partiler arasında AKP ve MHPʼde hiç kadın il başkanı yok, BDPʼde 22, CHPʼde 2 tane var! DİSK, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ, KAMU-SEN, MEMUR-SENʼde yönetim kurullarında kadın yok! MÜSİAD, TOBB, TZOB ve TESKʼin yönetim kurullarında kadın yok! C MY B Kira Geliri İçin Vergi Kılavuzu Kadınlar her yerde