Anksiyete Tedavisinde Kullanılan İlaçların

advertisement
Anksiyete Tedavisinde Kullanýlan Ýlaçlarýn
Farmakolojisi ve Kullaným Güvenliði
Ý. Tayfun UZBAY*, Nevzat YÜKSEL**
XIX. yüzyýlýn sonlarýna doðru barbitüratlarýn
sentez-lenmesine kadar anksiyete tedavisinde kullanýlabilen herhangi bir ilaç yoktu. Ýnsanlar kaygý ve
gerginliklerini gidermek için eski çaðlardan beri rahatlatýcý etkilerini keþfetmiþ olduklarý alkol (etil alkol) ve
benzeri keyif vericileri kullanmýþlardýr (Brick ve
Carlton 1998). Almanya'da Adolf von Baeyer isimli
araþtýrýcý, 1864 yýlýnda, malonik asid ve ürenin kondensasyonu ile barbitürik asid (malonil üre) isimli
yeni bir kimyasal madde sentezledi. Barbitürik asid
davranýþ üzerine etkisiz bir bileþik olmakla beraber,
molekülde yapýlan küçük deðiþikliklerle elde edilen
barbitüratlar etkili bileþiklerdi (Dundee ve McIlroy
1982). Ýlk sentezlenen barbitürat türevleri 1900'lü yýllarýn baþlarýnda tedavide kullanýlmaya baþlanan barbital ve fenobarbital oldu. Her iki ilaç ta sedatif ve
antikonvülzan etkileri ile o zamana kadar kloralhidrat
ve bromidlerden baþka seçeneði olmayan hekimler
tarafýndan sýk olarak kullanýlmaya baþladý (McKim
2000). Bu iki bileþiði izleyerek binlerce farklý barbitürat türevi sentezlenmekle beraber bunlarýn ancak 50
kadarý tedavide kullaným olanaðý bulabil-miþtir.
Barbitürat bileþikleri XX. yüzyýlýn ikinci yarýsýna
kadar anksiyetenin yanýsýra artritten yatak ýslatmaya
* Doç. Dr., Gülhane Askeri Týp Akademisi, Týbbi Farmakoloji
Anabilim Dalý, Deneysel Psikofarmokoloji Araþtýrma
Ünitesi, ANKARA
**Prof. Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri
Anabilim Dalý, ANKARA
14
kadar 77 çeþit rahatsýzlýðýn tedavisinde kullanýlmýþ
veya denenmiþtir (Reinisch ve Sanders 1982).
Barbitürat türevlerine kronik kullanýmda hýzla fi-ziksel baðýmlýlýk geliþmesi ve tedavi aralýklarýnýn (etkin
ve toksik dozlarý arasýndaki aralýk) dar oluþu
bunla-rýn anksiyete tedavisinde kullanýmýný oldukça
kýsýtlamýþtýr. Günümüzde anksiyete tedavisinde barbitürat türevleri kullanýlmamaktadýr (McKim 2000).
ÝDEAL BÝR ANKSÝYETE GÝDERÝCÝ ÝLAÇTA BULUNMASI GEREKEN ÖZELLÝKLER
Günümüzde psikoaktif ilaçlar oldukça yaygýn olarak
yazýlmaktadýr. Yurt dýþýnda yakýn tarihlerde gerçekleþtirilen bir çalýþmanýn sonuçlarý anksiyete gi-derici
ve antidepresanlarýn tüm reçetelenen ilaçlarýn
%20'sini oluþturduðunu göstermektedir (Linden ve
ark. 1999). Anksiyete gidericilerin bu kadar sýk reçetelenmesi, anksiyete sýklýðýnýn giderek artmasý ve yeni
anksiyete giderici ilaçlarýn tedaviye girmesi
anksiyetenin farmakolojik tedavisinde rasyonel ilaç
kullanýmýný gündeme getirmektedir. Anksiyete tedavisinde rasyonel ilaç kullanýmý için en önemli koþul ise
anksiyete gi-derici amaçla kullanýlan ilacýn bazý kriterlere uyma-sýnýn gerekli görülmesidir. Anksiyete giderici amaçla kullanýlan bir ilaç aþaðýda sýralan dört
ölçüte uyduðu ve/veya yaklaþtýðý ölçüde ideal bir anksiyete giderici olarak kabul edilir (Oglesby 1999):
1. Ýlaç anksiyeteyi etkili bir þekilde hafifletmelidir.
Ýlacýn etkinliði anksiyetenin kaynaðý ve þiddetine
baðlý olmamalýdýr.
UZBAY T, YÜKSEL N.
Nakane ve ark. 1994) ve adenozin gerialýmýný inhibe
ederek adenozinerjik aktiviteyi arttýrýcý (Stone 1999)
etkilerinin de anksiyete giderici etkilerine katký
saðla-yabileceðine iþaret etmektedir.
Benzodiazepinler genellikle yaygýn anksiyete bozukluðu üzerine etkili ilaçlardýr (Carvey 1998, Davidson
2001). Alprazolam ve lorazepam panik ataklarýn kontrolünde de etkili bulunmuþtur. Benzodiazepinlerin
fobilerin kontrolü veya tedavisindeki etkinliði ise
tartýþmalýdýr (Carvey 1998).
Benzodiazepinler anksiyete giderici etkilerini genellikle belirgin bir sedatif etki göstermeyen dozlarýnda
oluþtururlar. Ancak doza ve kiþinin yatkýnlýðýna baðlý
olarak belirgin sedatif etkileri de vardýr. Yüksek
dozlarda hipnotik etkileri belirginleþir, motor koordinasyonu bozarlar ve psikomotor reaksiyon hýzýný
azaltýrlar. Anksiyete giderici etkili benzodiazepinlerin
sedatif ve motor koordinasyonu bozucu etkilerine
zaman içinde tolerans geliþebilir (Haefley 1985).
Anksiyete giderici etkilerine tolerans geliþip
geliþmediði konusu ise tartýþmalýdýr (Rang ve ark.
1998). Anksiyete tedavisinde kullanýlan benzodiazepinlerin baþlangýç oral anksiyete giderici dozlarý
Tablo 1'de özetlenmiþtir.
Anksiyete giderici etkili benzodiazepinlerin farmakokinetik özellikleri
Oral yoldan kullanýlan benzodiazepinler yaðda çözünme özelliklerine göre deðiþen absorpsiyon hýzlarýna
sahiptir. Anksiyete giderici benzodiazepinler içinde
yaðda çözünürlüðü en yüksek olan diazepamdýr.
Yaðda çözünürlüðü yüksek olan diazepam daha
düþük olan alprazolam, lorazepam ve oksazepama
göre gastrointestinal kanaldan daha hýzlý absorbe
Tablo 1. Anksiyete giderici benzodiazepinlerin
baþlangýç oral dozlarý*
Ýlaç
Diazepam
Baþlangýç oral doz
5-10 mg
Klordiazepoksid
10-20 mg
Oksazepam
15-30 mg
Lorazepam
1-2 mg
Alprazolam
0.25-05 mg
Prazepam
10-20 mg
Halazepam
20-40 mg
Klorazepat
7.5-30 mg
*Smith 1992
16
edilir ve etkisi daha süratli baþlar (Grenblatt ve Shader
1985).
Anksiyete giderici etkili benzodiazepinler karaciðer
mikrozomal enzimleri aracýlýðý ile metabolize edi-lirler.
Diazepamýn karaciðerde oluþan metaboliti nordazepam (desmetildiazepam) da diazepama benzer
etkilere sahiptir ve diazepamýn etkilerinin diðer
ilaç-lara göre daha uzun sürmesinden de sorumludur.
Gerek aktif metabolitler gerekse aktif olmayan
meta-bolitler glukuronidasyonla glukuronat formuna
çev-rilerek idrarla vücuttan atýlýr (Grenblatt ve Shader
1985). Anksiyete giderici amaçla kullanýlan benzodiazepinlerin kendilerinin ve aktif metabolitlerinin
yarýlanma ömürleri, etki süreleri ve anksiyete giderici
etkileri dýþýndaki farmakolojik etkileri Tablo 2'de
özetlenmiþtir.
Yan etkileri
Benzodiazepinlerle tedavinin baþlangýcýnda en sýk
karþýlaþýlan yan etki sedasyon, uyuþukluk ve uykuya
eðilim gibi belirtilerdir ve bu yan etkilere zaman içinde
hýzla tolerans geliþir (Smith 1992, Rickels ve
Schweizer 1998). Özellikle diazepam gibi uzun etki
süreli benzodiazepinlerde sedatif yan etki çok daha
belirgindir ve ilaç alýmýný izleyen ertesi günde de
devam edebilir. Buna "artýk etki" (hangover) adý verilir
ve nordazepam gibi aktif metabolitlerin organizmadan atýlmasýnýn uzun sürmesi ile iliþkilidir (McKim
2000). Gerek akut gerekse kronik kullanýmda doza ve
kiþinin duyarlýlýðýna baðlý olarak, özellikle nispeten
yüksek dozlarda anterograd amnezi, motor koordinasyonda bozulma, nistagmus ve ataksi gibi yan
et-kiler oluþturabilirler (Smith 1992, Rang 1998,
Davidson 2001).
Benzodiazepinlerin tedaviyi kýsýtlayan en önemli yan
etkileri kronik kullanýldýklarýnda doza ve kullaným
süresine baðlý kiþiye göre deðiþen süre ve þiddette
fiziksel baðýmlýlýk oluþturmalarý ve kesilmeleri
halinde yoksunluk sendromuna neden olmalarýdýr
(Smith 1992). Benzodiazepin yoksunluk sendromu
þiddeti ve görülme sýklýðý kiþiye göre deðiþen anksiyete, tremor (özellikle ellerde ve göz kapaklarýnda),
uykunun REM döneminde uzamaya baðlý olarak belirgin uykusuzluk, görsel ve iþitsel halusinasyonlar,
epileptik nöbetler, taþikardi, terleme, kusma, karýn
kramplarý ve deliryum gibi semptomlarla
karakte-rizedir ve benzodiazepin kullanan kiþide fiziksel baðýmlýlýk geliþtiðinin en somut göstergesidir
(Petturson ve Lader 1981, Rang ve ark. 1998).
Benzodiazepinlere baðýmlýlýk geliþmesi riski yüksek
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;Ek 1:14-26
UZBAY T, YÜKSEL N.
Tablo 3. Benzodiazepinlerle gözlenen klinik olarak önemli ilaç etkileþmeleri*
Etkileþtiði ilaç
Ortaya çýkan etki
Alkol
Birbirlerinin özellikle sedatif, kas gevþetici ve motor koordinasyonu bozucu
etkilerini arttýrýrlar. Yüksek dozlarda birlikte alýnmalarý solunum depresyonu ve ölüme
neden olabilir.
Anestezik
Anesteziklerin yaptýðý sedasyon BZ'ler tarafýndan arttýrýlýr.
Antiasid
Diazepamýn absorpsiyonu antiasidler tarafýndan bir miktar geciktirilir.
Antikolinerjik
BZ'lerin absorpsiyonu antikolinerjikler tarafýndan geciktirilir.
Antihistaminik
Sedatif etkide artýþ.
Antihipertansif
Antihipertansif etkide artýþ ve hipotansiyon.
Baklofen
Sedasyonda artýþ.
Barbitürat
Birbirlerinin özellikle sedatif, kas gevþetici ve motor koordinasyonu bozucu etkilerini arttýrýlar.Yüksek dozlarda birlikte alýnmalarý solunum depresyonu ve ölüme neden olabilir.
β-blokör
Siklofosfamid
Propranolol ve metoprolol diazepamýn vücuttan atýlýmýný anlamlý ölçüde yavaþlatýr ve
etkinliðini arttýrýr. Ayrýca hipotansif etkide artýþ.
Siklofosfamid toksisitesinde artýþ.
Alprazolam +
Dekstropropoksifen
Alprazolamýn sedatif etkisinde artýþ.
Digoksin
BZ düzeylerinde ve etkinliðinde artýþ.
Simetidin
Simetidin diazepam ve klordiazaepoksidin metabolizmasýný inhibe eder. Lorazepam ve
oksazepam ile etkileþmez.
Heparin
Kan BZ düzeylerinde geçici yükselme.
Ýzoniazid
Ýzoniazid diazepamýn vücuttan atýlýþýný geciktirirken oksazepam ile etkileþmez.
Ketokonazol
Oral ketokonazol alýnmasý klordiazaepoksidin etkinliðinde orta derecede bir artýþa
neden olur.
L-Dopa
Diazepam levodopanýn etkinliðini antagonize ederek parkinson belirtilerinin þiddetlenmesine neden olurlar.
Lityum
Hipotermi geliþebilir.
T. Antidepresan
Sedatif etkide artýþ.
Narkotik analjezik
Karþýlýklý olarak birbirlerinin etkilerini arttýrýrlar.
Nöroleptik
Sedatif ve motor koordinasyonu bozucu etkilerde artýþ. Hipotansiyon ve solunum
depresyonu görülebilir. Eðer BZ iv verilmiþse ani ölüm riski.
Omeprazol
Omeprazol diazepamýn klerensini (vücuttan atýlýmýný) %50 oranýnda yavaþlatabilir.
Ksantinler
Kafein ve teofilin BZ'lerin sedatif etkilerini antagonize eder. Bu ilaçlar doz aþýmýnda
yararlý olabilir.
Mirtazepin
Sedatif etkide artýþ.
Tütün
Sigara içme BZ'lerin klerensini arttýrarak etkinliklerini azaltýr.
Rifampisin
Rifampisin özellikle diazepamýn klerensini oldukça yavaþlatarak vücutta birikmesine
neden olabilir.
* Bazire 1995'den özetlenmiþtir. BZ= Benzodiazepin
Baðýmlýlýk riskini arttýran uzun süreli tedavide zaman
3. Benzodiazepinlerin eliminasyon yarýlanma ömür-
zaman tedaviye ara vererek benzodiazepin yerine
le-ri bireyler arasýnda geniþ ölçüde deðiþkenlik gös-
plasebo vermek ve tekrar benzodiazepin tedavisine
terir. Bir hasta için etkili olan doz baþka biri için etki-
dönmek baðýmlýlýk riskini azaltýr.
siz veya belirgin yan etki potansiyeline sahip olabilir.
18
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;Ek 1:14-26
UZBAY T, YÜKSEL N.
5 saat). Ýdrarla deðiþmeden atýlan buspiron miktarý ise
oldukça düþüktür (Gammans ve ark. 1986).
Buspironun vücuttan atýlýmý karaciðer fonksiyon
bozukluðu olanlarda ve yaþlýlarda yavaþlayabilir. Bu
nedenle karaciðer hastalarýnda ve yaþlýlarda dozun
ayarlanmasý gerekebilir (Dalhoff ve ark. 1987, Trevor
ve Way 1995, Yüksel 2001).
Yan etkiler
Baþaðrýsý, baþ dönmesi, bulantý, sinirlilik,
uykusuz-luk, göðüs aðrýsý, miyoklonik çekilmeler,
kulak çýnlamasý ve yorgunluk buspiron tedavisi
esnasýnda ortaya çýkan belli baþlý yan etkiler olarak
belirtilmek-tedir (Newton ve ark. 1986, Smith 1992,
Rang 1998, Carvey 1998). Ýlacýn etkin ve toksik
dozlarý arasýndaki mesafe geniþtir (Smith 1992) bu
nedenle doz aþýmýndan ölüm nadirdir.
Buspiron gebelikte benzodiazepinlere göre daha
güvenli bir ilaç olarak kabul edilmekle beraber, gebelikte güvenli olduðunu kanýtlayacak ölçüde yeterli veri
yoktur. Bu nedenle gebelerde özellikle gebeliðin ilk
döneminde buspiron kullanýlmasý tavsiye edilmez
(Bazire 1995). Buspironun insanlarda anne sütüne
geçip geçmediði ile iliþkili literatürde her hangi bir
bilgi bulunmamakla beraber, deney hayvaný çalýþmalarýnýn sonuçlarý süte geçtiðine iþaret etmektedir.
Bu nedenle emzirenlerde de buspiron kullanýlmasý
tavsiye edilmemektedir (Bazire 1995).
Ýlaç Etkileþmeleri
Buspironun fluoksetin ile birlikte kullanýmý anksiyete
giderici etkinliði azaltýr. Trazodon ile birlikte kullanýmýnda serum SGPT/ALT düzeylerinde yükselmeler
ortaya çýkabilir. MAO inhibitörleri ile birlikte buspiron
kullanýmý kontrendikedir (Bazire 1995).
ANKSÝYOLÝTÝK ETKÝLÝ ANTÝDEPRESANLAR
Trisiklik antidepresanlar
Amitriptilin, imipramin ve desipramin gibi trisiklik
antidepresanlarýn antidepresan etkilerinin yanýsýra
yaygýn anksiyete bozukluðu, panik ataklar, obsesif
kompulsif bozukluk, sosyal fobi ve posttravmatik
stres bozukluðu gibi anksiyete tiplerinde yararlý etkileri saptanmýþtýr (Lydiard ve ark. 1996, Ninan 1999,
Feighner 1999, Davidson 2001). Bununla beraber,
bazý çalýþmalarýn sonuçlarý imipramin gibi bazý trisiklik antidepresanlarýn sosyal fobi tedavisinde etkili
olmadýðýna iþaret etmektedir (Simpson ve ark. 1998,
Zohar ve Westenberg 2000). Bazý yazarlar trisiklik
antidepresanlarýn özellikle yaygýn anksiyete bozuk20
luðunun tedavisinde en az benzodiazepinler kadar
etkili olduðunu ileri sürmektedirler (Johnstone ve ark.
1980, Davidson 2001). Bununla beraber, benzodiazepinlerin aksine, trisiklik antidepresanlar
anksiyetenin önlenmesinde etkisizdir (Muskin ve Fyer
1981, Davidson 2001) ve anksiyete giderici etkinlikleri ancak uzun süreli kullanýmda ortaya çýkar
(Hohen-Saric 1982).
Trisiklik antidepresanlarýn anksiyete giderici etki
düzeneði net olarak belirlenebilmiþ deðildir. Bununla
beraber anksiyete giderici etkiden sorumlu olabilecek
bazý görüþler ileri sürülmüþtür. Birçok trisiklik antidep-resan presinaptik noradrenerjik otoreseptörleri
uyararak lokus seruleusta noradrejerjik aktiviteyi
azaltmaktadýr (Nybäck ve ark. 1975). Lokus
seruleusun uyarýlmasý ve noradrenalin düzeyinin artmasýnýn korku duyumsama, taþikardi, tremor, aðýz
kuruluðu, kan basýncýnda artýþ, gastrointestinal sistemde peris-taltik hareketlerde artýþ, terleme ve pupillalarda geniþleme gibi otonomik ve emosyonel anksiyete semptomlarýna neden olduðu (Redmond ve
Huang 1979, Hohen-Saric 1982, Ninan 1999) göz
önüne alýndýðýnda lokus seruleus üzerindeki inhibitör
etkilerin trisiklik antidepresanlarýn özellikle somatik
anksiyete belirtilerinin giderilmesindeki etkilerinden
sorumlu olduðu düþünülebilir. Uzun süreli antidepresan tedavisinin beynin hippokampus gibi bazý
bölge-lerinde adrenerjik b reseptörlerin yoðunluðunda
ve uyarýlabilme yeteneklerinde deðiþiklikler oluþturabildiði ve bunun anksiyete giderici etkinlikte rolü olabileceði de ileri sürülmüþtür (Hohen-Saric 1982). Bu
görüþ henüz net bir þekilde kanýtlanamamýþtýr ve
spekülatif olma özelliðini sürdürmektedir. Bununla
beraber, trisiklik antidepresanlarýn anksiyete giderici
etkilerinden onlarýn lokus seruleus, santral no-radrenalin ve adrenerjik b reseptörler ile etkileþme-lerinin
sorumlu olduðunu ancak bu etkileþmenin ayrýntýlarýnýn henüz net olarak bilinmediðini ileri sürebiliriz.
Amitriptilin, imipramin ve desipramin oral yoldan
alýndýklarýnda gastrointestinal kanaldan iyi absorbe
olurlar. Her üç ilaç karaciðerde ilk geçiþ metabolizmasýna uðrar ve aktif metabolitleri olan nortriptilin,
desipramin ve desmetilimipramine dönüþür. En yüksek plazma konsantrasyonuna sýrasýyla 6, 2 ve 4-5
saatte ulaþýrlar. Amitriptilinin eliminasyon yarýlanma
ömrü 8-24 saat, despraminin eliminasyon yarýlanma
ömrü 12-24 saat, imipraminin eliminasyon yarýlanma
ömrü ise 4-18 saat arasýnda deðiþir (Bazire 1995).
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;Ek 1:14-26
UZBAY T, YÜKSEL N.
Tablo 4. Trisiklik antidepresanlarla gözlenen klinik olarak önemli ilaç etkileþmeleri*
Etkileþtiði ilaç
Ortaya çýkan etki
Alkol
Sedatif ve motor koordinasyonu bozucu etkilerde ve prokonvülzan etkide artýþ.
Antikolinerjikler
Özellikle yaþlýlarda antikolinerjik yan etkilerde belirgin artýþ.
Antihistaminikler
Sedasyonda ve antikolinerjik etkilerde artýþ.
Baklofen
Multiple sklerozisli hastlarda kas tonusunda kaybolma.
Barbitüratlar
Barbitüratlar enzim indüksiyonu ile özellikle amitriptilin ve desipraminin plazma
düzeylerini azaltýrlar.
Klonidin
Klonidinin antihipertansif etkinliði azalýr.
Diltiazem
TCA'larýn vücuttan atýlýmlarý yavaþlar. Özellikle kardiyotoksik yan etkiler belirginleþir.
Disülfiram
Amitriptilin disülfiramýn etkisini arttýrýr.
Fenfluramin
Plazma TCA düzeylerinde ciddi artýþlar. TCA intoksikasyonu olabilir.
Guanetidin
Guanetidinin antihipertansif etkisi ortadan kalkar.
H2 Blokörler
Artmýþ TCA plazma düzeyleri ve etkileri.
Lityum
Myoklonus, nörotoksisite ve epileptik nöbetler görülebilir.
Morfin
Amitriptilin morfinin analjezik etkisini potansiyelize eder.
Nöroleptikler
Birbirlerinin kan düzeylerinde ciddi artýþa neden olurlar. Özellikle antikolinerjik yan etkiler
belirginleþir ve tardif diskinezi riski artar.
Oral kontraseptif
Oral kontraseptifler trisiklik antidepresanlarýn yan etkilerini þiddetlendirebilir.
Fenindion
Kanama riskinde artýþ.
Fenilbutazon
TCA'larýn absorpsiyonunda yavaþlama.
Sukralfat
Amitriptilin absorpsiyonunda azalma.
Sempatomimetikler
Hipertansiyon ve aritmiler ortaya çýkar.
Verapamil
TCA'larýn vücuttan atýlýmý yavaþlar ve yan etkileri þiddetlenir.
* Bazire 1995'ten özetlenmiþtir. TCA= Trisiklik antidepresan
sanlar ve benzodiazepinler kadar ayrýntýlý bilgi yoktur.
Sitalopram, fluoksetin, fluvoksamin, paroksetin ve
sertralin vücuttan atýlmadan önce karaciðerde
meta-bolize edilirler. Sitalopramýn metaboliti olan
demetilsitalopram, fluoksetinin metaboliti olan norfluoksetin ve sertralinin metaboliti olan norsertralin
SSRI özelliði gösteren aktif metabolitlerdir. Sertralin
ve paroksetinin eliminasyon yarýlanma ömrü bir gün,
sertralinin aktif metaboliti olan desmetilsertralinin
eliminasyon yarýlanma ömrü 2-3 gün kadardýr.
Fluoksetinin eliminasyon yarýlanma ömrü 2-4 gün
arasýnda, aktif metaboliti norfluoksetinin eliminasyon
yarýlanma ömrü ise 7-15 gün arasýnda deðiþir
(Preskorn 1994, Caccia 1998).
anksiyetede artýþ (tedavinin baþlangýcýnda), baþaðrýsý,
tremor, epileptik nöbetler, hipomani ve mani, terleme
ve cinsel iþlev bozukluklarý SSRI'lar ile tedavide
karþýlaþýlan belli baþlý sorunlardýr. Epileptiklerde ve
manik evreye giren hastalarda SSRI'lar kullanýlmamalýdýr. Gebelik ve emzirmede güvenli olduklarýný
kanýtlayabilecek yeterli veri yoktur. Bu nedenle
gebe-lerde ve emzirenlerde mümkün olduðunca kullanýlmamasý önerilmektedir (Bazire 1995, Kayaalp
2001).
SSRI'lar trisiklik antidepresanlara göre daha düþük
þiddette kardiyotoksik ve antimuskarinik yan etkilere
sahiptir. Sedatif etkileri düþüktür. Bulantý, kusma,
karýn aðrýsý, dispepsi gibi gastrointestinal sorunlar,
Bu grubun en önemli üyesi olan venlafaksin ile
iliþ-kili tüm bilgiler ayrýntýlý olarak bu ek sayýnýn son
maka-lesinde ele alýnacaðýndan burada anlatýlmamýþtýr.
22
SSRI'lar ile belli baþlý ilaç etkileþmeleri Tablo 5'te verilmiþtir:
Serotonin noradrenalin gerialým inhibitörleri
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;Ek 1:14-26
UZBAY T, YÜKSEL N.
Doksilamin
gece
sedasyonu
saðlama
ve
uykusuz-luðun tedavisinde kýsa süreli olarak kullanýlabilir (Kayaalp 2001). Hidroksizin H1 reseptörlerin yanýsýra muskarinik kolinerjik reseptörleri de
bloke eder ve antimuskarinik etkileri de vardýr
(Davidson 2001). Lader ve Scotto (1998) gerçekleþtirdikleri çok merkezli ve plasebo kontrollü bir çalýþmada hidroksizinin buspirona yakýn oranda yaygýn
anksiyete bozukluðunu tedavi ettiðini gözlemlemiþlerdir. Ancak hidroksizinin rutin olarak yaygýn
anksiyete bozukluðunun tedavisinde kullanýmý söz
konusu deðildir ve Lader ve Scotto'nun bulgularýnýn
daha fazla sayýda çalýþma ile desteklenmesi gerekmektedir.
Doksilaminin oral 25 mg dozunda yatmadan yarým
saat önce kullanýlmasý tavsiye edilir. Hidroksizinin
anksiyete giderici dozu oral günde 4 kez 50-100 mg
arasýndadýr (DiGregorio ve Barbieri 1997).
Uyuþukluk ve aðýz kuruluðu, görme bozukluðu, idrar
retansiyonu ve gastrointestinal bozukluk gibi
anti-muskarinik etkiden kaynaklanan sorunlar ile
taþikardi ve aritmiler doksilamin ve hidroksizinle
karþýlaþýlabilen baþlýca yan etkilerdir. Gebelikte
güvenli olduklarý kanýtlanmamýþtýr. Emzirenlerde süte
geçebilir. Eðer alýnan doz fazla ise bebekte sedasyon
ve antikolinerjik yan etkiler ortaya çýkarabilir
(Kayaalp 2001).
Gerek doksilamin gerekse hidroksizin alkol, benzodiazepinler ve antikolinerjik etkili baþka ilaçlar ile birlikte additif yönde etkileþir ve birlikte kullanýlmamalýdýr (Bazire 1995). Bu ilaçlarýn glokom ve prostat
hi-pertrofisi olanlarda ve aritmi problemi olanlarda
kul-lanýlmasý kontrendikedir (Bazire 1995, Kayaalp
2001).
DÝÐER ANKSÝYOLÝTÝK ÝLAÇLAR
Zopiklon ve zolpidem
Zopiklon ve zolpidem benzodiazepin yapýsýnda
olmayan ancak GABA-benzodiazepin reseptörü
komp-leksinde benzodiazepin baðlanma noktasýna
baðlanarak etkili olan ilaçlardýr (Bazire 1995). Her iki
ilaç uykusuzluk tedavisinde kullanýlýr ve kýsa süre
içinde baþlayarak 6-8 saat kadar süren bir uyku temin
ederler (Bazire 1995, Kayaalp 2001). Uyku bozukluðu
dýþýnda anksiyete bozukluklarýnýn ve anksiyete semptomlarýnýn
tedavisinde
pek
kullanýlmazlar.
Rodent-lerde gerçekleþtirilen bir çalýþmada (Griebel ve
ark. 1998) anksiyete giderici etkinlikleri oldukça
düþük bulunmuþtur.
24
Zopiklon ve zolpidem oral yoldan 7.5 ve 10 mg
dozlarýnda yatmadan önce kullanýlmalýdýr. Yaþlýlarda
bu dozlar yarý yarýya azaltýlmýþ olarak uygulanýr
(Kayaalp 2001).
Yan etkileri benzodiazepinlere göre daha hafiftir.
Benzodiazepinlerin aksine artýk etkileri yoktur.
Uyuþukluk, sersemlik, baþ dönmesi, aðýz kuruluðu,
bulantý, kusma, aðýzda metalik tat ve saldýrganlýk gibi
bazý davranýþ bozukluklarýna neden olabilirler. Her iki
ilacýn da baðýmlýlýk yapma potansiyeli vardýr ve alkol
ve madde kötüye kullanýmý öyküsü veya riski olanlarda kullanýmlarý sakýncalýdýr. Ayrýca miyastenia gravis,
solunum yetmezliði, uyku apnesi, aðýr karaciðer
hastalýðý, gebelik ve emzirmede kullanýlmalarý kontrendikedir (Kayaalp 2001). Bununla beraber, baðýmlýlýk yapma riskleri benzodiazepinlere göre düþük
kabul edilir ve uzun süreli tedavi sonrasý kesilme
semptomlarý oluþturmazlar (Holm ve Goa 2000).
Her iki ilaç ta benzodiazepinler, barbitüratlar, alkol ve
nöroleptikler ile additif yönde etkileþirler ve birlikte
kullanýlmalarý sakýncalýdýr. Kan zopiklon düzeyinin
metoklopramid ile anlamlý ölçüde arttýrýlýrken, atropin
ile anlamlý ölçüde azaltýldýðý bildirilmiþtir (Bazire
1995).
Abecarnil
Abecarnil beta-karbolin yapýsýnda ve GABA reseptöründe yer alan benzodiazepin baðlanma noktasý ile
doðrudan etkileþen bir ilaçtýr. Beta-karbolinlerin benzodiazepin reseptörleri üzerinden etkileri genellikle bu
reseptörlerin antagonizmasý ve benzodiazepinlerin
zýddý etkilerin ortaya çýkmasý ve anksiyetenin þiddetlenmesi þeklinde olmakla beraber, abecarnil ilginç
olarak anksiyete giderici etkilere sahiptir (Oglesby
1999). Yapýlan plasebo-kontrollü klinik çalýþmalar
abecarnilin özellikle yaygýn anksiyete bozukluðu
(Pollack ve ark. 1997, Lydiard ve ark. 1997) ve yaþlýlýk
anksiyetesinin (Small ve Bystritsky 1997) tedavisinde
etkili olduðuna iþaret etmektedir.
Ýki ayrý klinik araþtýrmada abecarnilin uzun süreli kullanýmýnýn ani olarak kesilmesinin yoksunluk semptomlarýna neden olmadýðý gözlenmiþtir (Lydiard ve
ark. 1997, Aufdembrinke 1998). Alprozalam ile
abecarnilin baðýmlýlýk yapma riskini karþýlaþtýran bir
baþka klinik çalýþmada da abecarnilin alprozalama
göre daha düþük bir kötüye kullaným potansiyeline
sahip olduðu ileri sürülmüþtür (Mumford ve ark.
1995). Bununla beraber, Small ve Bystrisky (1997)
kronik abecarnil kullanýmýnýn kesilmesi sonrasý
rebound olarak anksiyete semptomlarýnýn daha da
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;Ek 1:14-26
UZBAY T, YÜKSEL N.
Kayaalp SO (2001) BNF/TÝK Türkiye Ýlaç Klavuzu - 2001
Formüleri. Ýstanbul, Turgut Yayýncýlýk ve Ticaret A.Þ.
Preston GC, Ward CE, Brooks P ve ark. (1989) Effects of
lorazepam on memory, attention and sedation in man: Antagonism by Ro 15-1788. Psychopharmacology, 97:222-227.
Kozak W, Valzelli L, Garattini S (1984) Anxiolytic activity on
locus coeruleus-mediated suppression of muricidal aggression. Eur J Pharmacol, 105:323-326.
Rang HP, Dale MM, Ritter JM (1999) Pharmacology, 4th
Edition, Edinburgh, Churchill Livingstone, s.528-538.
Laakmann G, Schüle C, Lorkowski G ve ark. (1998) Buspirone
and lorazepam in the treatment of generalized anxiety disorder in outpatients. Psychopharmacology, 136:357-366.
Redmond DE, Huang YH (1979) New evidence for a locus
ceruleus-norepinephrine connection with anxiety. Life Sci,
25:2149-2162.
Lader M, Scotto J-C (1998) A multicentre, double-blind comparison of hydoxyzine, buspirone and placebo in patients with
generalized anxiety disorder. Psychopharmacology, 139:402406.
Reinisch JM, Sanders SA (1982) Early barbiturate exposure:
The brain, sexually dimorphic behavior and learning. Neurosci
Biobehav Rev, 6:311-319.
Linden M, Lecrubier Y, Bellantuono C ve ark. (1999) The prescribing of psychotropic drugs by primary care physicians: An
international collaborative study. J Clin Psychopharmacol, 19:
132-140.
Lydiard RB, Brawman-Mintzer O, Ballenger JC (1996) Recent
developments in the psychopharmacology of anxiety disorders. J Consult Clin Psychol, 64:660-668.
Lydiard RB, Ballenger JC, Rickels K (1997) A double-blind evaluation of the safety and efficacy of abecarnil, alprozalam, and
placebo in outpatients with generalized anxiety disorder.
Abecarnil Work Group. J Clin Psychiatry, 58(Suppl 11):11-18.
McKim WA (2000) Drugs and Behavior - An Introduction to
Behavioral Pharmacology. 4. Baský, New Jersey, Upper Saadle
River, s.154-178.
Mumford GK, Rush CR, Griffiths RR (1995) Abecarnil and
alprazolam in humans: Behavioral, subjective and reinforcing
effects. J Pharmacol Exp Ther, 272:570-580.
Nakane H, Shimizu N, Hori T (1994) Stress-induced norepinephrine release in the rat prefrontal cortex measured by
microdialysis. Am J Physiol, 267(6 pt 2):R1559-R1560.
Newton RE, Marunycz JD, Alderdice MT (1986) Review of the
side-effect profile of buspirone. Am J Med, 80(Suppl 3B):17-21.
Ninan PT (1999) The functional anatomy, neurochemistry, and
pharmacology of anxiety. J Clin Psychiatry, 60(Suppl 22):1217.
Nutt D (2001) Neurobiological mechanisms in generalized
anxiety disorder. J Clin Psychiatry, 62(Suppl 11):22-27.
Nybäck H, Walters JR, Aghajanian GK ve ark. (1975) Tricyclic
antidepressants: Effects on the firing rate of brain noradrenergic neurons. Eur J Pharmacol, 32:302-312.
Oglesby MW (1999) Predicting anxiolytic and anxiogenic drug
phenomena. In: Gülhane Psychopharmacology Symposium. H
Aydýn, ÝT Uzbay (Ed), Ankara, Gülhane Military Medical
Academy Printing Office, s.81-96.
Petturson H, Lader MH (1981) Benzodiazepine dependence. Br
J Addict, 76:133-145.
Pollack MH, Worthington JJ, Manfro GG ve ark. (1997)
Abecarnil for the treatment of generalized anxiety disorder: A
placebo-controlled comparison of two dosage ranges of
abecarnil and buspirone. J Clin Psychiatry, 58(Suppl 11):1923.
Preskorn SH (1994) Antidepressant drug selection: Criteria
and options. J Clin Psychiatry, 55(Suppl 9A):6-22.
26
Rickels K (1990) Buspirone in clinical practice. J Clin
Psychiatry, 5(Suppl):51-54.
Rickels K, Schweizer E (1998) The spectrum of generalized
anxiety in clinical practice: The role of short-term, intermittent
treatment. Br J Psychiatry, 173(Suppl 34):49-54.
Rocca P, Fonzo V, Scotta M ve ark. (1997) Paroxetine efficacy in
the treatment of generalized anxiety disorder. Acta Psychiatr
Scand, 95:444-450.
Rodgers RJ (1998) Animal models of "anxiety": Where next?
Behav Pharmacol, 8:477-496.
Shader RI, Greeblatt DJ (1993) Use of benzodiazepines in anxiety disorders. N Engl J Med, 328:1398-1405.
Sheehan G, Dunbar DC, Fuell DL (1992) The effect of paroxetine on anxiety and agitationassociated with depression.
Psychopharmacol Bull, 28:139-143.
Simpson HB, Schneier FR, Campeas RB ve ark. (1998)
Imipramine in the treatment of social phobia. J Clin
Psychopharmacol, 18:132-135.
Smith CM (1992) Antianxiety drugs, Textbook of
Pharmacology. CM Smith, AM Reynard (Ed), Philadelphia, W.B.
Sounders Company, s.271-297.
Small GW, Bystritsky A (1997) Double-blind, placebo-controlled trial of two doses of abecarnil for geriatric anxiety. J
Clin Psychiatry, 58(Suppl 11):24-29.
Stone TW (1999) Actions of benzodiazepines and the benzodiazepine antagonist flumazenil may involve adenosine. J
Neurol Sci, 163:199-201.
Taylor DP (1990) Serotonin agents in anxiety. Ann NY Acad
Sci, 600:545-557.
Trevor AJ, Way WL (1995) Sedative-hypnotic drugs. Basic and
Clinical Pharmacology, BG Katzung (Ed), 6th Edition,
Connecticut, Appleton & Lange, s.333-349.
Uzbay ÝT, Üstel Ý (1987) Gebelik ve Sigara Alkol Ýlaçlar
(Broþür). TEB Ankara Eczacý Odasý Yayýnlarý.
Uzbay ÝT (1994) Flumazenil: Spesifik benzodiazepin reseptör
antagonisti. Psikiyatri, Psikoloji ve Psikofarmakoloji Dergisi,
2:252-260.
Yüksel N (2001) Ruhsal Hastalýklar, 2. Baský, Ankara, Çizgi
Týp Yayýnevi San. ve Tic. Ltd. Þti., s.668-689.
Zohar J, Westenberg HG (2000) Anxiety disorders: A review of
trycyclic antidepressants and selective serotonin reuptake
inhibitors. Acta Psychiatr Scand, (Suppl);403:39-49.
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;Ek 1:14-26
Download