Minik Kalpler Sağlık Taraması Programı

advertisement
Minik Kalpler
Sağlık Taraması Programı
ÖNSÖZ
Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi’nin 21. Yüzyılda Herkes İçin Sağlık hedeflerinden
biri “ Gençlerin 2020 yılına kadar daha sağlıklı olmalarını ve toplum içindeki rollerini sağlıklı
bir biçimde yerine getirebilmelerini sağlamak” tır. Bu hedef çocuk ve gençlerin sağlığını
koruyan ve geliştiren okul sağlığı hizmetlerinin önemine ve gereğine işaret etmektedir.
Okul çağı büyüme ve gelişmenin önceki dönemlere göre yavaşladığı ancak sürekli
devam ettiği bir dönemdir ve bu dönemde yaşanan sorunların yaşam boyu devam eden
etkisinin olduğu bilinmektedir. Bu dönemin sağlıklı geçirilmesi ve öğrenme engellerine yol açan
sağlık problemlerinin ortadan kaldırılması, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi bakımından
önemlidir. Beş yaş üstü çocuklar aktif spor faaliyetleri içinde yer almaya başlayacaklarından
sağlık taramalarının yapılması daha çok önem arz etmektedir. Ayrıca çocuklarımızın bilgisayar
ve televizyon karşısında geçirdikleri zaman giderek artmakta ve bu durum vücudu hareketsiz
bırakarak vücut yağ oranının artmasına ve dolayısıyla kalp hastalıklarının daha fazla
görülmesine sebep olmaktadır. Bu etkenlere sınav stresi, çevresel ve genetik faktörler ile hazır
gıdalarla beslenme alışkanlıklarının artması da eklendiğinde çocuk yaşta kalp hastalıklarının
görülmesini sıklaştırmaktadır.
Misyonu koruyucu sağlık hizmetleri olan Eskişehir Halk Sağlığı Müdürlüğü olarak
2014 yılında Minik Kalpler Sağlık Taraması adı altında ilkokul 2. sınıf öğrencilerine sağlık
taraması programı başlatılmıştır. Tarama programı içinde yer alan Kalp Ritim Taramasının
(EKG ile), yürütülen sağlık taramasının ana bileşeni olması sağlanarak öğrencilerin kalp
sağlığı yönünden değerlendirilmesi ve ilkokul öğrencilerinde erken yaşta tespit edilememekten
kaynaklanan kalp hastalıklarının tespit edilerek erken dönemde tedavisinin yapılabilmesi
hedeflenmiştir. Ayrıca okul ortamında yapılabilecek anamnez ve genel fiziksel muayene
değerlendirmeleri sonucunda erken saptanacak bazı hastalıkların da tedavi imkânları
artmıştır. Bunların yanı sıra öğrencilere sağlıklı beslenme, sağlıklı yaşam ve fiziksel aktiviteler
konusunda eğitim çalışmaları yapılmıştır.
Bu sağlık taramaları sonucunda elde edilen veriler, bilimsel olarak ele alınıp akademik
çevrelerle de paylaşılarak, gelecekte karşılaşılması muhtemel sağlık sorunları ile ilgili
koruyucu tedbirlerin alınması açısından önemlidir.
Bu bağlamda çalışmalarımız sırasında bize destek veren tüm kurumlara ve kişilere
teşekkür eder, yeni çalışmalarda buluşmayı temenni ederim.
Dr.Kadir DEMİREL
İl Halk Sağlığı Müdürü
MİNİK KALPLER SAĞLIK TARAMASI PROGRAMI
ÇALIŞMA GRUBU
Dr. Kadir DEMİREL, Halk Sağlığı Müdürü
Yavuz Selim KÜÇÜK, Halk Sağlığı Müdür Yardımcısı
Dr.Biyo.Kazım KARTKAYA, Halk Sağlığı Toplum Sağlığı Hizmetleri ŞubeMüdürü
Dr.Mesut HARMANCI, Halk Sağlığı Müdürlüğü
Dr.Ferhan TÜRKSEVEN, Halk Sağlığı Müdürlüğü
Uzm.Dr. Pelin KÖŞGER, Eskişehir Devlet Hastanesi Pediatrik Kardiyoloji
Hemşire Gülcan KIYMAZ, Halk Sağlığı Müdürlüğü
Hemşire Gülşen TÜMER, Halk Sağlığı Müdürlüğü
Ebe Meral ALTINTAŞ, Halk Sağlığı Müdürlüğü
Ebe Gonca MERGEN, Halk Sağlığı Müdürlüğü
Ebe Ummuhan GÜVEN, Halk Sağlığı Müdürlüğü
Ebe Hanife YÜKSEL, Halk Sağlığı Müdürlüğü
Sekreter Emel TUNCER, Halk Sağlığı Müdürlüğü
Sekreter Gülşah Karcı AKPINAR, Halk Sağlığı Müdürlüğü
Uzm.Dr. Kazım TIRPAN, KNM ASM Aile Hekimi
Uzm.Dr. Abdullah ÇULHACI,Yeni ASM Aile Hekimi
Uzm.Dr. Fatih TORLAK, Halk Sağlığı Müdürlüğü
SEMPOZYUM İÇİN KATKIDA BULUNANLAR
Prof.Dr.İlhami ÜNLÜOĞLU, ESOGÜ Rektör Yardımcısı
Prof. Dr.H.Hikmet BAŞMAK, ESOGÜ Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof.Dr.Didem ARSLANTAŞ, ESOGÜ Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Doç.Dr.Veysel Nijat BAŞ, Esk.Devlet Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi
Doç.Dr.Aslı KAVAZ TUFAN, Esk.Devlet Hastanesi Çocuk Nefrolojisi
GİRİŞ
Hastalık oluşmadan erken bulgularının tespit edildiği büyük nüfusların incelendiği
hizmetler “taramalar” olarak isimledirilir.Taramalar koruyucu sağlık hizmetlerinin sekonder
koruma altında sınıflandırılır.
Tarama, henüz belirti ya da bulguları olmayan bireylerde belirli hastalıkların varlığını
belirlemek için kullanılan bir yöntemdir.
Tarama yöntemleri bir yandan topluluktaki hastalığı erken belirleyerek daha erken müdahale
ve tedavi edilmesini sağlayarak hastalığın mortalite ve morbiditesinde azalma sağlarken öte
yandan aşırı teşhis, yanlış teşhis ve yanlış bir güvenlik duygusuna neden olarak potansiyel
olumsuz etkilere de sahip olabilir. Bu nedenle bir tarama programında kullanılan testin kabul
edilebilir özgünlüğün yanı sıra iyi bir duyarlılığa sahip olması gerekir.
Belirli bir kategorideki tüm bireylerin tarandığı (örn. Belirli yaş grubundaki tüm çocukların
taranması) evrensel tarama ya da risk faktörlerinin varlığına bakarak daha küçük grupların
tarandığı (örn. Kalıtsal hastalık tanısı olan bir aile üyelerinin taraması) vaka bulma taraması
şeklinde olabilir.
DSÖ tarafından sıklıkla Wilson Kriterleri olarak bilinen hastalıkları tarama prensipleri ve
uygulamalarına dayalı kılavuzlar yayınlanmıştır. Bu ilkelere göre tarama yapılan hastalık
belirli test ve muayenelerle tanı konabilen, tedavi imkanı bulunan ve sağlık açısından önemli
bir sağlık sorunu olmalıdır. Tarama testleri popülasyon tarafından kabul edilebilir olmalıdır.
Bir vaka tespitinin maliyeti tıbbi harcamalara göre dengeli olmalıdır. Vaka tespiti herkese
sadece bir kere uygulanan bir proje değil sürekli bir süreç olmalıdır. Hedef popülasyon
tanımlanmış olmalıdır. Hastalığın doğal öyküsü yeteri kadar anlaşılmış olmalı ve kimlerin
tedavi edileceği yönünde üzerinde fikir birliği olan bir politika olmalıdır.
2008 yılında DSÖ bu kriterleri yeni bir anlayışla tekrar değiştirdi. Buna göre tarama programı
belirli bir ihtiyaca cevap vermeli, belirli bir hedef doğrultusunda, belirli bir hedef nüfusa,
etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış bir programla uygulanmalıdır. Tarama programı eğitim,
test, klinik hizmetler ve program yönetimini bütünleştirmeli ve olası tarama risklerini en aza
indirecek mekanizmalarla kalite güvencesi olmalıdır. Hedef kitlenin tamamına
ulaşılabilmelidir. Taramanın genel faydaları zararından fazla olmalıdır.
Taramalara örnek olarak kanser taraması amaçlı pap-smear, mamografi ve GGK yapılması,
diyabetik hastalarda retinopati taraması, yenidoğanlarda potansiyel işitme kaybı taraması,
maruziyet öyküsü nedeniyle tüberküloz taraması verilebilir.
Okul taramalarında periyodik olarak işitme, görme ve diş sorunları araştırılmaktadır.
Tarama amaçlı kullanılan medikal ekipmanlar sadece bulgu vermeyen kişilerde hastalığın
varlığını tespit etmek için kullanıldıkları için tanısal medikal ekipmanlara göre birçok vakayı
hızlı değerlendirebilmelidir ama onlar kadar kesin olmalarına ihtiyaç yoktur. Bu nedenle
yalancı pozitif ve yalancı negatif sonuçlar elde edilebilir. Taramaların sınırlamaları 1)
çoğunlukla tedaviye ihtiyacı olmayan kişilere medikal kaynakların kullanılması ve
harcamaların yapılması, 2) tarama sürecinde kimyasal ya da radyasyona maruziyet, 3) yalancı
pozitif sonuçlar nedeniyle stres ve kaygıya neden olma, gereksiz tetkik ve tedaviler, 4) yalancı
negatif sonuçlar nedeniyle tanı konmasında gecikme ve sahte güvenlik duygusudur.
Taramalarda bazı yan tutmalar (bias) olabilir; bunların en önemlileri
1) Başlama zamanı yan tutması; erken teşhisin ömrü uzatmadığı ancak daha uzun
ölçüldüğü durumlar (tedavisi olmayan genetik hastalıkların erken teşhisi)
2) Hastalık Süresi yan tutması;erken teşhisin hastalık seyrinin değiştirmediği
durumlarda daha iyi sağkalım algılaması ( düşük öldürme oranı olan yavaş gelişen
tümörler)
3) Seçim yan tutması ; farklı risklere sahip grupların taramalara diğerlerine göre daha
fazla ilgi göstermesi (yakınları meme kanseri olanların daha fazla taramalara
katılması)
4) Aşırı teşhis (Overdiagnosis); taramalar ile hastanın ömrü boyunca hiçbir soruna sebep
olmayacak bir sorun da tespit edilebilir. (prostat kanseri taraması ; hastaların çoğunun
başka nedenlerle öldüğü söylenmektedir)
MİNİK KALPLER SAĞLIK TARAMASI
Okul çağı, büyüme ve gelişmenin önceki dönemlere göre yavaşladığı ancak sürekli
devam ettiği bir dönemdir ve bu dönemde yaşanan sağlık sorunlarının yaşam boyu devam eden
etkisinin olduğu bilinmektedir. Bu dönemin sağlıklı geçirilmesi ve öğrenme engellerine yol açan
sağlık problemlerinin ortadan kaldırılması, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi açısından
önemlidir.
Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi’nin 21. Yüzyılda Herkes İçin Sağlık hedeflerinden
biri “Gençlerin 2020 yılına kadar daha sağlıklı olmalarını ve toplum içindeki rollerini sağlıklı
bir biçimde yerine getirebilmelerini sağlamak”tır. Bu hedef çocuk ve gençlerin sağlığını
koruyan ve geliştiren okul sağlığı hizmetlerinin önemine ve gereğine işaret etmektedir.
5 yaş üstü çocuklar aktif spor faaliyetleri içinde yer almaya başlayacaklarından sağlık
taramalarının yapılması daha çok önem arz etmektedir. Ayrıca çocuklarımızın bilgisayar ve
televizyon karşısında geçirdikleri zaman giderek artmakta ve bu durum vücudu hareketsiz
bırakarak vücut yağ oranının artmasına ve dolayısıyla kalp hastalıklarının daha fazla
görülmesine sebep olmaktadır. Bu etkenlere sınav stresi, çevresel ve genetik faktörler ile hazır
gıdalarla beslenme alışkanlıklarının artması da eklendiğinde çocuk yaşta kalp hastalıklarının
görülme sıklığı giderek artmaktadır.
Bu bağlamda Misyonu koruyucu sağlık hizmetleri olan Eskişehir Halk Sağlığı
Müdürlüğü olarak, 2014 yılında Minik Kalpler Sağlık Taraması adı altında, ilkokul 2. Sınıf
öğrencilerine sağlık taraması programı başlatılmıştır. Son zamanlarda basında yer alan
çocuklarda kalp krizi haberlerinin artması nedeni ile Kalp Ritim Taramasının (EKG) yürütülen
sağlık taramasının ana bileşeni olması sağlanarak öğrencilerin kalp sağlığı yönünden
değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca EKG çekimlerinin yanısıra, okul ortamında
yapılabilecek 22 parametrelik sağlık taraması da yürütülmektedir.
Yapılan EKG Taraması ile erken yaşta tespit edilememekten kaynaklanan kalp
hastalıklarının tespit edilerek erken dönemde tedavisinin yapılabilmesi hedeflenmiştir. Ayrıca
bu tarama sonucunda elde edilen veriler, bilimsel olarak ele alınıp akademik çevrelerle de
paylaşılarak, gelecekte karşılaşılması muhtemel sağlık sorunları ile ilgili koruyucu tedbirlerin
alınması açısından da önem arz etmektedir.
ESKİŞEHİR HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ MİNİK KALPLER SAĞLIK TARAMASI
PARAMETRELERİ
1-Kalp Muayenesi
 EKG çekimi
 Doktor muayenesi
2-Fiziksel Muayenesi




Kulak, burun, boğaz
Kas-iskelet
Boy, kilo, bel ve kalça çevresi ölçümü
Akciğer, göğüs, boyun, karın ve deri muayenesi
3-Göz Muayenesi




Görme Keskinliği
Renk Körlüğü
Şaşılık
Gözde Kayma
4-Vital Bulgular
 Ateş
 Nabız
 Tansiyon ölçümü
YÖNTEM
Aktif tarama halen devam etmekte olup bu çalışmaya 08.04.2014 – 19.08.2016 tarihleri
arasındaki veriler alınmıştır. Çalışmalarda 142 okul ve 26 Çadır bölgesi taranmıştır.
Çalışmaya alınan kişilerin doğum tarihleri ile çalışmanın yapıldığı tarih dikkate alınanarak
yaşları yıl ve ay olarak hesaplanmıştır. Boy ve Ağırlık ölçümleri yapıldıktan sonra kilo
cinsinden ağırlıklar metre cinsinden Boyun karesine bölünerek Vücut Kitle İndeksleri
bulunmuş (VKI) bu ölçümler ay ve cinsiyet verileri ile birleştirilerek Dünya Sağlık Örgütü
(DSÖ) VKI ölçeklendirmesinde Standart sapma ( SD) düzeylerine göre değerlendirilmiştir. 2
SD üzeri ve altı anormal kabul edilmiştir.
Kalça ölçümleri çalışmanın 2015-2016 öğretim yılında eklenmiştir.
Gelir Durumu için ilgili yıl ocak ayı net ele geçen asgari ücret ve yoksulluk sınırları referans
alınmış, gelir değerlendirilmesi bu referanslara göre düzeltilmiştir.
BULGULAR
Çalışmada 21154 kişi taranmıştır.
Çalışmada taranan kişilerin temel demografik verileri tablo.1 de gösterilmiştir.
Tablo 1. Taramaya alınan kişilerin temel demografik verileri
Demografik Bilgiler
Sayı
%
Yaş
7 Yaştan küçük
2850
13.5
7-8 Yaş
16196
76.6
8 Yaştan Büyük
2108
9.9
Erkek
10756
50.8
Cinsiyet
Kadın
10398
48.2
1509
7.1
2014
sonu
Tarama
Pilot dönem
Dönemi
2014-2015 ders
8595
40.6
yılı
9632
45.5
2015-2016 ders
yılı
Okul dönemi Dışı
506
2.4
okul taraması
912
4.3
Okul Dönemi Dışı
Çadır taraması
Çalışmada 384 özel okula giden öğrenci taranmış olup (% 1.8) geri kalan öğrenciler devlet
okuluna devam etmektedir.
Sosyodemografik değişkenler 2015-2016 eğitim döneminde toplanmıştır.
Tablo 2. Ebeveyinlerin Sosyo-ekonomik verileri
Değişken
Anne
%
Baba
Öğrenim Durumu
İlkokul altı
1678
17.3
1546
İlkokul
3603
37.2
2372
Orta okul
1863
19.2
2235
Lise
1281
13.2
1943
Lisans ve üzeri
1261
13.0
1585
Toplam
9686
100.0
9681
İşçi
972
10.0
4820
Çalışma Durumu
Memur
630
6.5
1104
Diğer
760
7.9
2008
Çalışmıyor
7319
75.6
1751
Toplam
9681
100.0
9683
Var
5053
52.2
7167
Sosyal Güvence
Durumu
Yok
4633
47.8
2515
Toplam
9686
100.0
9682
Yok
8050
83.1
4660
Gelir Durumu
636
6.6
1416
Asgari Ücret
Altında
988
10.2
3566
Asgari ücretYoksulluk
9
.1
40
Yoksulluk ve
Üzeri
Toplam
9683
100.0
9682
%
16.0
24.5
23.1
20.1
16.4
100.0
49.8
11.4
20.7
18.1
100.0
74.0
26.0
100.0
48.1
14.6
36.8
.4
100.0
Gelir durumu ve çalışma durumu kıyaslandığında bazı ailelerin gelirlerini bildirmedikleri
tespit edilmiştir.
Bu yüzden analizlerde çalışma durumu esas alınmıştır.
Çalışmaya alınan tüm kişilerin temel sağlık bulguları tablo 3 te sunulmuştur
Tablo 3. Taramaya alınan kişilerin vital bulguları
Temel Bulgular
N
Ortalama
SD
Vücut Isısı
2113
36.698
.35
2114
127.13
8.49
Boy
5
7
2114
27.260
6.78
Kilo
7
1044
56.76
7.23
Bel
1
7146*
66.10
7.58
Kalça
2114
101.42
11.71
Kan basıncı Sistolik
0
2113
61.49
7.21
Kan basıncı Diastolik
*Tarama programına 2015-2016 3öğrenim yılında eklenmiştir.
VKI yaş ve cinsiyete göre hesaplanmış 2SD üzeri ve altı normal dışı değerlendirilmiştir. Grafik
1 VKI Dağılımını göstermektedir
Grafik 1. Vücut Kitle İndeksinin dağılımı
VKI ortalaması 16.6 dır (SD=2.88). 559 kişi (% 2.6) 2 SD nin altında 2700 kişide (%12.8) 2 SD
nin
üzerinde
bulunmuştur.Çalışma
grubumuzda
Obezite
sıklığı
%12.8
olarak
değerlendirilebilir.
Çalışma grubunda 142 kişide (%0.7) şaşılık tespit edilmiştir. 7 kişide gözde geçici kayma
gözlenmiştir. 83 kişide renk körlüğü mevcut olup (%0.4) Bu kişilerin 73 tanesi erkektir (%87) ve
fark anlamlıdır (Ki-Kare , p=0.000)
Taranan kişilerin 1580 ‘ninde (%7.4) görme kusuru vardır.
Tablo 4 incelendiğinde Görme kusurlarının dağılımı görülecektir.
Tablo 4. Görme kusurlarının dağılımı
Görme Kusuru
Sayı
%
Her iki gözde görme zayıf
Gözlükle görme zayıf
Sağ gözde görme zayıf
Sol gözde görme zayıf
Gözlükle görme normal
Toplam
669
276
218
204
213
1580
42.3
17.5
13.8
12.9
13.5
100.0
Tablo irdelendiğinde 489 kişinin gözlük kullandığı (%30.9) ancak gözlük kullananlardan
276’sının (%56.4) gözlükle de görmesinin zayıf olduğu anlaşılmıştır.Büyük çoğunluğun her iki
gözde de görmenin zayıf olduğu (n=669, %42.3) , 422 kişininse ( %26.7) gözlerinden birinin
görmesinin zayıf olduğu tespit edilmiştir.
Göz değerlendirmesinde 26 olguda konjonktivit semptomları bulunmuştur.
Çalışmada bir çok sistem taranmıştır öne çıkan bulgular Tablo 5 te gösterilmiştir.
Tablo 5. Sistem muayenesinde öne çıkan bulgular
Sistem
Bulgu
Sayı
%
Deri-Saçlı Deri
Kulak
Burun
Boğaz
Boyun
AC
Kalp
Kas İskelet
Göğüs
Dermatit
Baş Biti
Buşon
Perfore Zar
Otit
Opere
Yarık
Damak
Septum
Deviasyonu
Tonsillit
LAP
Anormal Dinleme
Bulgusu
Üfürüm
Aritmi
Büyüme geriliği
Skolyoz
Deformite
40
308
248
32
14
35
0.2
1.5
1.2
0.2
0.1
0.2
7
0.0
51
487
69
0.2
2.3
0.3
129
10
31
19
23
0.6
0.0
0.1
0.1
0.1
Tarama öncesi ailelere gönderilen formlarla özgeçmiş ve aile öyküsü bilgileri tablo 6 da
gösterilmiştir.
Tablo 6. Taranan kişilerin özgeçmiş ve soygeçmiş özelliklerinin dağılımı
Durum
Sayı
%
Özgeçmiş
Bayılma Öyküsü
İşitme Engeli
Epilepsi
Üfürüm
Yüksek Kan Basıncı
Mitral
Kapak
Yetmezliği
Uzun
QT Sendromu
Diyabet
18
33
50
32
3
5
0.1
0.2
0.2
0.2
.0
.0
1
7
.0
.0
Aile Öyküsü
Pulmoner Stenoz
Ritm Bozukluğu
Triküspit Kapak
Yetmezliği
VSD
Ailede Ani Ölüm
Kalp Hastalığı
Kalp pili yada
Elektroşok
uygulanma
2
6
1
.0
.0
.0
3
83
367
130
.0
0.4
1.7
0.6
Özgeçmişler değerlendirildiğinde 25 kişide önemli kalp hastalığı olduğu, 32 kişide üfürüm
öyküsü olduğu görülmektedir.
Çalışma boyunca çeşitli bulgular tespit edilen 3920 kişi ailelerine bilgi verilmiş ve Aile
hekimleri ile yazışılarak kişilerin bulguları aile hekimlerine iletilmiştir.
Bu iletilerin büyük kısmı sonuçlandırılmamıştır. Aşağıda grafik süreçler hakkında bilgi
vermektedir.
Grafik 2. Sevk sonuçlarının dağılımı
Okul dönemleri açısından sevk durumları karşılaştırılması Tablo 7 de sunulmuştur (diğer
dönem seçenekleri dikkate alınmamıştır)
Tablo 7. Sevk sonuçlarının tarama dönemine göre kıyaslanması
Sevk gitme durumu
2014-2015
2015-2016
Hekime iletildi
Hekim değerlendirme
Gereken Yapılmış
Takipte
Ulaşılamamış
Tarama Normal
Aile İlgilenmemiş
Toplam
60 (%4.2)
125
504
(%35.6)
122
99
436
71
1417
1322 (%65.3)
27
310 (%15.3)
70
49
226
19
2023
Tablo incelendiğinde 2014-2015 döneminde gönderilen sevklerin %4.2 sine yanıt dönmediği
2015-2016 döneminde gönderilen sevklerin %65.3 üne yanıt dönmediği görülmektedir. Bu
süreçlerin devam ettiğini düşündürmektedir.
Obezite değerlendirmesinde özellikle 6-7-8 yaş dilimini içeren 18773 kişi değerlendirilmeye
alınmış, 2397 kişi (%12.7) 2 SD nin üzerinde bulunmuştur. İlk öğretim düzeyinde obezite
oranımız %12.7 olarak değerlendirilmiştir.
Tablo 8.DSÖ yaşa ve cinsiyete göre düzeltilmiş VKI SD değerleri
SD
Sayı
%
-5
-4
-3
-2
-1
1
2
3
4
5
Total
50
68
319
1932
5386
5579
3042
1658
538
201
18773
.3
.4
1.7
10.3
28.7
29.7
16.2
8.8
2.9
1.1
100.0
201 çocuk (%1.1) 5 SD üzerindedir. Bu değerlendirme 6-8 yaş grubunda obezitenin önemli bir
problem olduğunu göstermektedir.
Özel okullarla devlet okulları arasında yapılan kıyaslamalarda özellikle öğrencilerin boylarında
anlamlı farklar olduğu görülmüştür
Tablo 9. Yaşa ve Cinsiyete göre Standardize boy ölçümlerinin Özel ve Devlet okulları açısından
kıyaslanması
Değerler
P değeri*
Okul türü
Özel Okul
Devlet Okulu
Toplam
Özel Okul
Devlet Okulu
Toplam
Özel Okul
Devlet Okulu
Toplam
Uzun Boy*
39
27
2230
165
2269
192
289
55
7 yaş
11991
991
12280
1046
139
11
8 yaş
2192
141
2331
152
16880
1390
Toplam
*2SD den uzunlar, **Pearson Ki-kare *** 6-7-8 yaş için toplam
6 Yaş
Normal Boy
0.000
0.000
0.523
0.000**
Tablodan anlaşıldığı kadarıyla özel okullarda 6 yaşta fark büyükken 8 yaşta fark ortadan
kalkmaktadır. Babanın eğitim durumu, annenin eğitim durumu ve babanın gelir durumu ile
kıyaslandığında anlamlı ilişki bulunamamıştır.
Çadırda kalanlarda aynı yaşlarda uzun boyluluk çok düşükken kısa boyluluk okul
gruplarından daha fazladır.
Aynı yaş grubu için Kan basıncı değerlendirilmiş Sistolik 110 mmHg Diastolik 70 mmHg sınır
kabul edilmiştir.
Değer
Tablo 10. Sistolik ve Diyastolik kan basıncının normal ve yüksek dağılımları
Sistolik Kan basıncı
Diastolik Kan Basıncı
Yüksek
Normal
Toplam
Sayı
1975
16798
18773
%
10.5
89.5
100
sayı
167
18606
18773
%
0.9
99.1
100
Kan basınçları yüksek ve normal olarak alındığında gruplar arası VKI ortalamaları tablo 11 de
kıyaslanmıştır.
VKI x Sistolik Kan
Basıncı
Tablo 11. VKI ile Sistolik Kan basıncının kıyaslanması
N
Ortalama
SD
Yüksek
1974
19.23
3.82
16784
16.33
2.46
Normal
T testi p=0.000
Tabloya göre Sistolik Kan basıncı yüksek grubun VKI ortalamaları normal gruba göre anlamlı
şekilde yüksektir.
Tablo 12. VKI ile Diyastolik Kan basıncının kıyaslanması
N
Ortalama
SD
VKI x Diastolik Kan
Basıncı
Yüksek
Normal
T testi p=0.000
167
18591
21.18
16.59
4.71
2.73
Diastolik kan basıncında da VKI ortalamaları normal gruba göre anlamlı şekilde yüksektir.
Tespit edilen kalp hastalıkları ile kan basıncı düzeyleri arasında bir ilişki bulunamamıştır.
VKI 2 SD üzeri obez ve -2 SD ve 2 SD arası normal kabul edildiğinde Annenin Çalışma durumu
( Ki-kare, p=0.000) , Babanın Çalışma durumu ( Ki-kare, p=0.001), Babanın Öğrenim durumu (
Ki-kare, p=0.000) ile obez olma arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. En güçlü ilişki Annenin
Öğrenim durumu ile Obez olma arasındadır.
Tablo 13.Annenin öğrenim durumu ile çocukların Obez olma durumunun kıyaslanması
VKI Değerlendirme
Annenin Öğrenim
Durumu
İlkokul altı
İlkokul
Orta okul
Lise
Lisans ve üzeri
Toplam
Ki-kare p=0.000
Obez
Normal
Toplam
108 (%9.3)
331 (%10.5)
248 (%14.2)
180 (%14.8)
188 (%15.4)
1055
(%12.4)
1049
2830
1499
1033
1036
7447
1157
3161
1747
1213
1224
8502
Tablo değerlendirildiğinde Annenin öğrenim düzeyi arttıkça obezite oranı artmaktadır.
Düşük VKI (-2 SD altında) ile sosyodemografik değişkenler arasında bir ilişki bulunamamıştır.
Tablo 14.Tarama süreçlerinin Kalp hastalıkları açısından değerlendirilmesi
Süreç
Sayı
%
Taranan Kişi
EKG Çekilen kişi
Klinik bulgularla sevk edilen kişi
EKG sonucu sevk edilen kişi
Kalp hastalığı tanısı konulan kişi
Anatomik
Ritim bozukluğu
ToplamTanı konulan kişi
21154
21154
3920
290
3
1
2
0
5
1
100
100
18.5
1.3
0.24
Tüm taranan kişilere EKG çekilmiş olup EKG de şüpheli görülen bireyler pediatrik kardiyoloğa
gönderilmiştir. Pediatrik Kardiyoloğun değerlendirmesi sonucu 57 çocukta kalp hastalığı teşhis
edilmiş süreci tamamlanan 51 olgu değerlendirmeye alınmıştır. Bu 51 olgu teşhisleri
tamamlanarak tedavi ve takip süreçlerine alınmışlardır. 51 kişinin daha önce kalp hastalığı
öyküsüne sahip olmadıkları ve muayeneleri sırasında 42 tanesinde hiç bir kalp muayene
bulgusu olmadığı sadece 7 tanesinde üfürüm duyulduğu tespit edilmiştir. Olguların hiçbirinde
ailede kalp hastalığı, ani ölüm yada kalp pili/elektroşok öyküsü bulunmamıştır.
Çalışmamız başında taradığımız literatür konjenital veya edinsel kalp hastalığı olan bazı
çocukların, hala tanı almadan okul çağına kadar gelebildiğini göstermiştir. Bizde çalışmamızda
yapılan çalışmalara benzer sıklıkta kalp hastalığı tespit ettik.
Minik Kalpler Sağlık Tarama Programı
Sempozyumu
Prof. Dr. İlhami ÜNLÜOĞLU
İlhami ÜNLÜOĞLU; 1958 Sivrihisar doğumludur. 1976’da
Eskişehir Anadolu Lisesi’nden, 1982 yılında Hacettepe Tıp
Fakültesi’nden mezun olmuştur. Başçiftlik/Tokat, Çifteler ve
Eskişehir il merkezinde çalışmayı takiben, 1988-1991 yıllarında SB
Ankara Hastanesi’nde aile hekimliği uzmanlık eğitimini yapmıştır.
1987 ve 1991 yıllarında Eskişehir Sağlık Müdür yardımcılığı
görevinde bulunan Dr. Ünlüoğlu; Eskişehir AÇSAP Merkezi’nde
çalışmasını takiben 1994’de Osmangazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi’nde yardımcı doçent olarak göreve başlamıştır. (Aile
hekimliğinin ülkemizde ilk akademisyenidir). 1998’de doçent olan
Dr. Ünlüoğlu, 2004 yılında profesörlüğe atanmıştır.
Aile Hekimliği Anabilim Dalı (kurucu) başkanlığının yanı sıra;
Türkiye Aile Hekimliği Yeterlilik Kurulu (TAHYK) kurucu başkanlığı, 2006 yılında Aile
Hekimliği Uyum Eğitimleri Eskişehir İl Eğitim Koordinatörlüğü görevlerini yürütmüştür.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde; başhekim yardımcılığı/başhekimlik, Eskişehir Sağlık
Yüksekokulu Müdürlüğü, Turizm ve Sağlık Bilimleri Fakültesi dekan vekillikleri görevlerinde
bulunmuştur. 09.092011 tarihinden bu yana ESOGÜ rektör yardımcılığını yürütmekte olan Dr.
Ünlüoğlu ayrıca; Diş Hekimliği Fakültesi Dekan vekilliğini ve SHMYO Ambulans ve Acil
Bakım Teknikerliği Programı (kurucu) Başkanlığını yapmaktadır. Dr. Ünlüoğlu halen
kurucularından olduğu Aile Hekimliği Eğitim Araştırma Derneği (AHEAD) başkanlığını ve
Türkiye Aile Hekimliği Vakfı (TAHEV) Mütevelli Heyet Başkanlığını, Türkiye Aile Hekimleri
Uzmanlık Derneği (TAHUD) Onur Kurulu ve Üniversite Hastaneleri Birliği yönetim kurulu
üyeliklerini sürdürmektedir.
Dr. Ünlüoğlu, 5’i uluslararası olmak üzere 14 bilimsel kuruluşun üyesi ve Paramedik
Derneği’nin “Onur” üyesidir. Otuz iki derginin editörler kurulu üyeliği veya hakemliğini
yapmış/yapmakta olan Dr. Ünlüoğlu’nun dördü uluslararası olmak üzere 12 bilimsel ödülü, biri
yurt dışı olmak üzere 8 kitap editörlüğü, ulusal ve uluslararası toplam 170 makalesi ve 278
bildirisi mevcuttur.
İlhami Ünlüoğlu evli ve iki çocuk babasıdır.
Prof. Dr. Didem ARSLANTAŞ
13.10.1968 yılında Kahramanmaraşta doğdu, ilk
orta lise öğrenimini İzmirde gerçekleştiren
Arslantaş 1991 yılında Ege üniversitesi Tıp
Fakültesinden mezun oldu. 1991-1994 yılları
arasında Eskişehir Devlet Hastanesi Acil
Servisde mecburi hizmetini tamamladı ve 1995
yılında Osmangazi Üniversitesi Halk Sağlığı
Anabilim Dalında uzmanlık eğitimine başladı.
2000 yılında uzman, 2009 yılında doçent ve 2014
yılında profesör olan Arslantaş halen Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk
sağlığı anabilim Dalında öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Üç kitap editörlüğü 8 kitap
bölümü, bir uluslarası kitap bölümü yazarlığı, 30 uluslarası ,20 ulusal makalesi olan Dr.
Arslantaş epidemiyoloji, yaşlılık ve sağlık eğitimi konularıyla ilgilenmektedir. Evli ve iki çocuk
sahibidir.
ERKEN TANI VE TARAMALAR
Mortalite ve morbidite verilerinin ülkelerde zaman içerisinde sürekli değişme eğilimi
göstermesi hastalıkların ana nedenlerinin önlenebilir olduğunu göstermektedir. Epidemiyoloji
bir hastalığın değiştirilebilir nedenlerini belirleyerek korunmada çok merkezli bir rol
almaktadır.
Peki kaç tip koruma vardır?
1-Temel
2- Primer
3- Sekonder
4- Tersiyer
Bunlar birbirinin tamamlayıcısıdır. Hepsi önemli olup temel ve primer koruma tüm toplumun
sağlıklı olması ve iyilik halinin devamı için en etkili olanlarıdır.
Temel korumanın amacı hastalık riskini arttırıcı sosyal ekonomik ve kültürel yaşam
özelliklerinin oluşmasını önlemektir.
Primer koruma
Bunun amacı nedenleri ve risk faktörlerini kontrol altına alarak hastalık insidansını
sınırlamaktır.
Sekonder koruma
Erken tanı ve tedavi
Hastalığın daha ciddi boyuta gelmesine engel olur.
Hastalığın prevalansını azaltmayı hedefler.
Tersiyer koruma
rehabilitasyon
Önceden oluşan bir hastalığın ilerlemesinin ve komplikasyonlarının önlenmesi için yapılan
koruma yöntemi.
Erken Tanı:
 Herhangi bir hastalığın, o hastalığa ait belirtilerin henüz tam olarak ortaya çıkmadığı,
kişiye acı ve sıkıntı vermediği ve onu çalışmaktan alıkoymadığı dönemde tanınmasıdır.
 Tedavi şansını artırır.
 Tedaviyi kolaylaştırır.
 Tedavi giderlerini azaltır.
 Doku ve organ kaybını önler.
 İş gücü kaybını önler.
HAYAT KURTARIR
Erken tanıda kullanılacak yöntemler:
*Sağlık eğitimi
*Periyodik muayene
*Taramalar
Tarama
Tarama, tanı konulmamış hastalık veya defektlerin, kısa sürede çok sayıda kişi üzerinde
uygulanan testler yolu ile tanınmasını sağlayan bir işlemdir.
Taramaların amaçları
Kronik hastalığı başlangıç döneminde saptamak
Hastalıkların toplumda yayılışını önlemek
Sağlıkla ilgili hatalı davranışları ortaya çıkarmak ve düzeltilmesini sağlamak
Sağlık açısından kişiyi bilinçlendirmek
Hastalığın gidişini izlemek
Hekim-hasta ilişkilerini olumlu hale getirmek
Tarama programları her hastalık için uygun bir yöntem değildir. Bir hastalığın taranabilmesi
için bazı kriterlere uygun olması gerekmektedir ve tarama programlarının başarılı olması için
bazı faktörlerin bulunması gerekmektedir. Bu faktörler incelendiğinde;
Yüksek kapsayıcılık, taramalar riskli popülasyonun %80’ini kapsanmalıdır
Ülkemizde kanser taramaları Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM)
tarafından yapılmaktadır ve meme, serviks ve kolorektal kanserler ile ilgili
tarama
programları yürütmektedir.
Taramaların başarılı olabilmesi için toplum kabulü ve biz hekimlerin konunun ciddiyetini
kavramış olmamız şarttır.
Uzm.Dr.Pelin KÖŞGER
01.10.1979 Giresun doğumlu. İlk ve orta öğrenimini
Zonguldak’ta, lise öğrenimini Ankara’da tamamladı. 2003
yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden
mezun oldu. 2004-2009 yılları arasında İzmir Tepecik Eğitim
Araştırma Hastanesi’nde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları dalında
ihtisas, 2010-2014 yılları arasında Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Çocuk Kardiyolojisi dalında üst
ihtisas yaptı. Halen Eskişehir Devlet Hastanesinde
çalışmaktadır.
Çocuklarda görülen kalp hastalıkları; doğuştan kardiyak defektler, edinsel kalp
hastalıkları ve aritmiler olarak sınıflandırılabilir. Doğuştan kalp hastalığı sıklığı %0.5-0.8 olup
sol-sağ şantlı lezyonlar, obstrüktif lezyonlar ve siyanotik kardiyak defektler bu grupta
bulunmaktadır. Bazı siyanotik kalp hastalıkları ile kritik düzeydeki darlıklar erken neonatal
dönemde tanınmadığında duktus arteriyozusun kapanmasını takiben ani dolaşım bozukluğu ve
ölümle sonuçlanabilmektedir. Bu bebeklerin fetal kardiyak değerlendirme ile intrauterin
dönemde tanı alması doğum sonrası müdehale ve yaşam şansını büyük oranda artırmaktadır.
Ayrıca duktus bağımlı kalp hastalıklarının erken tanınması amacıyla pulseoksimetri takibi
son dönemde artan sıklıkta kullanılmaktadır.
Edinsel kalp hastalıkları grubunda ise ülkemizde ve dünyada romatizmal kalp
hastalıkları öncelikle yer almaktadır. Kronik mitral yetersizlik romatizmal kalp hastalığının
çocuklar ve genç erişkilerdeki en sık görülen formudur. Ülkemizde olduğu gibi akut romatizmal
ateş insidansının yüksek olduğu bölgelerde; tanı akut dönemde tanı almamış birçok çocuk
sekonder proflaksi uygulanmaması sebebiyle tekrarlayan enfeksiyonlara maruz kalmakta,
oluşan ağır geri dönüşümsüz kapak hasarının neden olduğu kalp yetersizliği sonrası geç
dönemde tanı alabilmektedir.
Uzun QT sendromu, Brugada sendromu, Wolf Parkinson White sendromu, hasta sinüs
sendromu, katekolaminerjik polimorfik ventriküler taşikardi ve tam atriyoventriküler blok
uzun süre aseptomatik seyir gösterebilen ancak ilk bulgusu ani kardiyak ölüm olabilen, büyük
oranda kalıtımsal, erken tanı alması hayati öneme sahip ritim hastalıklarıdır. Oniki kanallı
elektrokardiyografik değerlendirme ise bu hastalıkların tanınmasını ve ileri tetkik gereken
olguların belirlenmesini sağlayan temel yöntemdir.
Konjenital veya edinsel, yapısal veya ritim ile ilişkili çocukluk dönemi kalp
hastalıklarına ait morbidite ve mortalitenin azaltılması için ülkemizde ve dünyada, perinatal
döneminde dahil olduğu farklı çocukluk dönemlerini içeren tarama programlarına ihtiyaç
duyulmaktadır.
Doç.Dr.Veysel Nijat BAŞ
29.05.1979 Amasya Doğumludur. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesini
2003 yılında bitirdi. 2003-2008 yılları arasında Gazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi Pediatri İhtisasını yaptı. 2008-2009 yılları arasında Ankara
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Kliniğinde çalıştı. 2009-2012 yılları arasında Dr. Sami Ulus Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesinde Pediatrik
Endokronoloji Yan Dal Eğitimini tamamladı. 2012-2014 yılları
arasında Kayseri Eğitim-Araştırma Hastanesinde çalıştı. 2014
yılından itibaren Eskişehir Devlet Hastanesinde görev yapmaktadır.
OBEZİTE
En büyük halk sağlığı sorunlarından birisi olan obezite, çocukluk çağının en sık görülen kronik
hastalıklarından birisidir. Genetik, çevresel, biyolojik, sosyokültürel ve davranışsal birçok
faktörlere bağlı gelişir. Vücutta aşırı yağ depolanması ile ortaya çıkan fiziksel ve ruhsal
sorunlara neden olabilen bir metabolizma bozukluğudur. Günümüzde çocuk ve adolesan
sağlığını tehdit eden en önemli sağlık sorunlarından biri olup her geçen gün sıklığı gittikçe
artmaktadır. Bu durum özellikle gelişmiş ülkelerde olmakla beraber bütün dünyada artan bir
prevalansa sahiptir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü obezite pandemisinden söz etmektedir.
Dünya çapında son 10 yılda obezite hızla artmış ve 2030'a kadar 1.12 milyar erişkinin obez ve 2
milyardan fazla erişkinin kilolu olması beklenmektedir. Aynı şekilde obezite insidansı çocuklar
arasında da dramatik şekilde artmaktadır.
Birçok tanımı olmakla birlikte genel anlamda sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya
aşırı yağ birikmesi durumudur. Ancak aşırı yağlanma tanımını yapabilmek için önce normalin
tanımlanması gerekir. Bu amaçla vücuttaki yağ miktarlarını ölçebilecek çeşitli yöntemler
geliştirilmiştir. Bu yöntemler vücut yağ miktarını doğru ve güvenilir olarak ölçebilseler bile
kullanımları kolay değildir. Vücut kitle indeksi (VKİ) erişkin yaş grubu için sık kullanılan
güvenilir bir yöntemdir. Çocukluk çağı obezite sıklığı değerlendirilmesinde en önemli sorun
erişkinler için mevcut olan ve uluslararası kabul gören VKİ eşik değerlerinin çocuklar için
olmamasındandır. Bu nedenle çocuklarda ülkeden ülkeye değişen yaş ve cinsiyete göre
belirlenmiş VKİ kullanılmalı, >%85 fazla tartılı, >%95 obez kabul edilmelidir. Vücut kitle
indeksi total vücut yağını tam olarak yansıtmayabilir. Bel çevresi, sol orta kol çevresi ve boyun
çevresinin ölçülmesi santral obezite hakkında fikir verebilir. Bu değerlendirmeler içinde o
ülkenin verileri kullanılmalıdır. Obezitenin tip 2 diyabetes mellitus, hipertansiyon,
kardiyovasküler hastalıklar ve kanser gibi birçok hastalığın nedeni olduğunun anlaşılmasından
sonra bu konuda önleyici tedavi yöntemleri artmıştır.
Sonuç olarak obezite sıklığının artması morbidite ve mortaliteyi etkileyen önemli bir halk
sağlığı sorunudur. Obezitenin erken dönemde önlenmesi erişkin yaşlardaki komplikasyonların
azalması ve yaşam kalitesinin artmasının yanında bu duruma bağlı gelişen komplikasyonların
tedavisi için sağlık harcamalarını azaltacaktır. Obezitenin önlenmesinde aile ve toplumun tüm
bireylerinin katılımı sağlandığında ancak başarı elde edilebilir.
Dr.Mesut HARMANCI
1965 Emirdağ/Ağılcık Köyünde doğdu.İlkokulu Eskişehir Hamidiye
Köyü İlkokulunda,orta ve lise öğrenimini Maarif Kolejinde
tamamladıktan sonra Hacettepe üniversitesi Tıp Fakültesinden
mezun oldu.
Giresun Devlet Hastanesi, Eskişehir 70.yıl Cumhuriyet 7 nolu
sağlık ocağı ve İnegöl Toplum Sağlığı Merkezinde çalıştı. Halen
Eskişehir Halk Sağlığı bünyesinde Minik Kalpler Sağlık Taraması
Ekibinde doktor olarak çalışmaktadır.
Yavuz Selim KÜÇÜK
1981 yılında Konya’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini memleketi Konya’da
bitirdi. Seydişehir Sağlık Meslek Lisesinden (1999), Hacettepe
Üniversitesi İ.İ.B.F. Sağlık İdaresi bölümünden (2004), Hacettepe
Üniversitesi Sağlık Kurumları Yönetimi ABD Tezli Yüksek Lisans
programından (2012) mezun oldu. Halen Hacettepe Üniversitesi Sağlık
Kurumları Yönetimi ABD Doktora programına devam etmektedir.
08.04.2002 tarihinde Karabük Sağlık Müdürlüğü 112 Acil Servis Komuta
Kontrol Merkezinde Sağlık Memuru olarak göreve başladı.
2002 - 2004
tarihleri arasında Ankara İl Sağlık Müdürlüğü 112 Acil Servisinde Sağlık Memuru olarak
çalıştı. 2004 - 2007 tarihleri arasında Ankara İl Sağlık Müdürlüğü İdari Mali İşler Şube
Müdürlüğü, İhale - Satınalma Biriminde çalıştı. 2007 - 2012 tarihleri arasında Ankara Gazi
Mustafa Kemal Devlet Hastanesi’nde Satınalma ve Mali İşlerden sorumlu Hastane Müdür
Yardımcısı olarak çalıştı. 2012 - 2013 tarihleri arasında Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü’nde
İdari Mali İşler Şube Müdürü olarak çalıştı. 07.02.2013 tarihinden itibaren Eskişehir Halk
Sağlığı Müdürlüğü’nde Halk Sağlığı Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Orta
derecede İngilizce (KPDS/ÜDS:60) bilmekte, evli ve iki çocuk babasıdır.
Doç.Dr.Aslı Kavaz TUFAN
06.07.1978 Rize doğumlu,ilk ve orta öğrenimini Trabzon’da
tamamladı.1996-2002 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun
oldu.Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlığını Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesinden 2002-2007 yılında aldı.2008-2009 yılları arasında
Ardahan devlet hastanesinde çocuk uzmanı olarak görev yaptı.20092012 yıllarında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden çocuk nefroloji
yan dal uzmanlığını aldı.2012 yılında Harvard Üniversitesi Boston
Çocuk Hastanesi Çocuk Nefrolojisi Transplantasyon Bölümünde
Araştırma Görevlisi olarak görev yapmıştır. 2013 yılından itibaren Eskişehir Devlet
Hastanesinde Çocuk Nefroloji Uzmanı olarak görev yapmaktadır.
Çocukluk Çağında Hipertansiyon
Çocukluk çağında hipertansiyon (HT) günümüzde ciddi bir sağlık sorunu haline gelmiştir.
Erişkin çağda hipertansiyon toplumun büyük bir kısmını etkilemekle birlikte çocukluk
çağındaki sıklığı %0.3-4.5 oranında bildirilmektedir. Ancak özellikle gelişmiş toplumlarda
obezitenin giderek artması nedeni ile büyük çocuk ve ergenlik döneminde sıklığı daha
yüksektir. Bu nedenle son yıllarda yeni kan basıncı tanımları ve ölçüm tekniklerinin
geliştirilmesi ile hafif ve bulgusuz olguların erken tanısına ve hastalığın önlenmesine yönelik
çalışmalar ağırlık kazanmıştır. Çocukluk çağında HT sekonder HT (renal parankimal,
renovasküler, endokrin, kardiyak nedenler) veya esansiyel HT olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çocukluk çağında kan basıncı ölçümü boy ve tartıda olduğu gibi persantil eğrileri ile
değerlendirilmektedir. Hipertansiyon Çocuk ve Adolesanlarda Yüksek Kan Basıncı Çalışma
Grubunun yayınladığı verilere göre 3 ayrı ölçümde sistolik veya diyastolik kan basıncı
değerinin yaş, cins ve boya göre 95. persantil değerinin üstünde olması şeklinde
tanımlanmıştır. Kan basıncının doğru ölçümü uygun donanım, deneyim ve sabır
gerektirmektedir. Kan basıncı en uygun şekilde standart civalı sfigmomanometre, stetoskop ve
yaşa uygun manşon ile ölçülür. Kan basıncının gün içerisinde değişiklik göstermesi nedeniyle
günümüzde tek bir kan basıncı ölçümü yerine ayaktan kan basıncı moniterizasyonu ile tanı
kesinleştirilmektedir. Tanı konulduktan sonra HT’nun nedenlerinin araştırılması
gerekmektedir. Hastanın yaşı, HT’un şiddeti, risk faktörlerinin veya hedef organ hasarının
varlığı, eşlik eden başka hastalıkların varlığına göre tedavi kararı verilir. Tedavide terapötik
yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi uygulanır. Tedavinin amacı öncelikle kan basıncını
90 persentilin altına indirmek ve hedef organ hasarını engelleyerek HT’un yaratacağı
morbidite ve mortaliteyi azaltmaktır.
Prof. Dr.H.Hikmet BAŞMAK
Eskişehir doğumlu, İlkokul, Ortaokul ve Lise eğitimini
Eskişehir’de tamamladı. Hacettepe Tıp Fakültesini 1987 yılında
bitirdi. Göz Hastalıkları Uzmanlığını (Oftalmoloji) Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1991 yılında aldı . 1992
- 1998 yılları arasında uzman olduğu fakültede Yardımcı Doçent
olarak çalıştı. 1998 yılında Doçent Unvanını, 2005 yılında Profesör
Unvanını aldı.
Oxford Eye Hospital’de 1996 yılında şaşılık üzerine eğitim aldı.
1994-1996 yılları arasında Eskişehir - Bilecik Tabip Odası
Başkanlığını yaptı.
1994- 2013 yılları arasında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığını yaptı.
Hikmet Başmak’ın yurtiçi ve yurtdışı Bilimsel derneklerde üyelikleri ve yurtiçi ve yurtdışı
bilimsel dergilerde göz hastalıkları üzerine çok sayıda bilimsel yayını mevcuttur.
Halen Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalında ve
özel muayenehanesinde hizmet vermektedir.
Çocuklarda Göz Taraması
Çocuğun sağlıklı fiziksel gelişmesini sağlayabilmesi ve iyi bir eğitim alabilmesi için iyi bir
görme kapasitesine sahip olması elzemdir. Görme gözden başlayarak beyinde görme yolları ve
görme merkezinin ortak çalışması ile elde edilen bir kavramdır. Çocuklarda görme sistemleri
yürüme, konuşma, altını tutma gibi gelişmemiştir, sonradan öğrenilir.
Görme sisteminin sağlıklı gelişmesi için, her iki gözden gelen net imajların beyindeki görme
merkezine ulaşması ve burada her iki gözden gelen görüntülerin birleştirilmesi gerekir. Aksi
takdirde çocuk görmeyi öğrenemez. Bu durum, ormanda yalnız başına büyüyen bir çocuğun
yeterli uyaranı alamamasına bağlı olarak konuşmayı öğrenememesi olayı ile benzerlik gösterir.
Büyüyen bir çocuk, elde ettiği net imajları gelişmekte olan beyine gönderemezse, bir gözde
veya iki gözde kalıcı görme azlığına, (tembelliği-ambliyopi) yol açabilir.
Erken teşhis bu çocuklarda en iyi ve etkili tedavi yöntemidir.
Kalıcı görme bozukluğu yapabilecek nedenler arasında olan şaşılık, refraksiyon kusurları
(sıklıkla hipermetropik izoametropi ve anizometropi şeklindeki) veya katarakt yada korneal
yara gibi göz tembelliği (ampliyopi) yapan nedenler muayene ile kalıcı hasar yapmadan
saptanabilir. Bazı nadir durumlarda retinoblastom gibi hayatı tehdit eden göz tümürleri bile
erken dönemde saptanabilir. Bu amaçla göz muayeneleri 1yaş, 3 yaş ve okul öncesi dönemde ve
okula başladıktan sonra yapılmalıdır.
Sonuç olarak Çocukluk çağı, önleyici/koruyucu göz sağlığı hizmet ve araştırmaları açısından en
önemli dönemdir. Bu dönemdeki görme kayıpları, uzun bir hayatın görme hissi olmadan
yaşanmasına yol açabildiğinden, kişi ve toplum açısından önemli maddi ve manevi kayıplara
neden olabilir. erken tanı için toplumun bilgilendirilmesinin yanı sıra alışılmış pediatrik
muayeneye ek olarak göz muayenesinin de yapılması sağlanmalı ve bu muayene belli
aralıklarla tekrarlanmalıdır.
Uzm.Dr.Kazım TIRPAN
1971 yılında Kayseri’de doğdu. 1988 yılında Endüstri Meslek lisesi
Elektronik bölümünü bitirdi. 1995 yılında Erciyes Üniversitesi Tıp
fakültesinden mezun oldu. Mecburi hizmet görevini Tokat-Zile de
yaptı. 2001 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk
Sağlığı AD’dan Halk Sağlığı Uzmanı unvanı aldı. 2002 yılında
Eskişehir Sağlık Müdürlüğüne atandı. Bir yıl kadar Sağlık projesi
bünyesinde il eğiticiliği yaptı. 2003-2006 yılları arasında Sağlık
Müdür yardımcılığı görevini yürüttü. Aile Hekimliği Eğiticisi
olarak Düzce ve Eskişehir illerinde eğitimler verdi. 2006 yılında
Eskişehir Aile Hekimleri derneği kuruluşunda
çalıştı
ve
başkanlık, onur kurulu ve yönetim kurulu üyelikleri yaptı. Aile
Hekimleri Dernekler Federasyonu yönetim kurulunda 2 kez görev
aldı. 2006 yılından beri Aile hekimi olarak çalışmaktadır.
Yerli ve yabancı dergilerde yayınlanmış bilimsel çalışmaları vardır.
Sağlıklı Kalpler
Sağlıklı Eskişehir
Download