T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ ĠġLETME ANABĠLĠM DALI MUHASEBE VE FĠNANSMAN BĠLĠM DALI KAMUNUN AYDINLATILMASI ĠLKESĠ KAPSAMINDA KAZANÇ YÖNETĠMĠ UYGULAMALARININ FĠNANSAL RAPORLAMA KALĠTESĠ VE ġĠRKET PERFORMANSI ÜZERĠNE ETKĠSĠ: ĠMKB’ DE BĠR UYGULAMA Haluk DUMAN DOKTORA TEZĠ DanıĢman Prof. Dr. Fehmi KARASĠOĞLU Konya- 2010 Haluk DUMAN KAZANÇ YÖNETĠMĠ Doktora Tezi 2010 T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm. Haluk DUMAN II III ÖNSÖZ Günümüzde toplumsal refahın artması, ekonomik geliĢmenin sürekliliği ve kıt kaynakların etkin ve verimli alanlara yatırılmasında temel dinamik “Ģirketler” dir. ġirketler toplumun ihtiyacı olan mal ve hizmetleri üretmek, istihdamı artırmak, küçük kaynakları bir araya getirerek büyük yatırımları gerçekleĢtirmek vb birçok fonksiyona icra etmektir. Son 20 yılda yaĢanan Ģirket skandalları toplumun, özellikle yatırımcıların, akademisyenlerin ve düzenleyicilerin dikkatini çekmektedir. YaĢanan skandallar sonucunda tüm taraflar; genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri ve politikaları, bağımsız denetim ilkeleri ve yürürlükteki mevzuatın Ģirket ve çevresinin “ kazanç yönetim” uygulamalarını tespit etme ve ortaya çıkarma konusunda yetersiz olduğunu düĢünmektedir. Bu bağlamda Türkiye‟de “kazanç yönetimi” (Earnings Management)‟ nin , finansal raporlama (Financial Reporting) ve Ģirket performansı (Corporate Performance) konusunun seçim aĢamasında ve akademik hayata baĢladığım ilk günden bugüne kadar hiçbir desteği esirgemeyen danıĢman hocam Prof. Dr. Fehmi Karasioğlu‟ na teĢekkür ederim. Ayrıca her türlü özveri ve sabrı gösteren biricik anneme ve eĢime de teĢekkür ederim. Son olarak tezin uygulama bölümünde desteklerini esirgemeyen Doç. Dr. AĢır Genç ve AraĢ. Gör. Yunus Akbudak hocalarıma teĢekkür ederim. IV T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Öğrencinin Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı Ana Bilim / Bilim Dalı DanıĢmanı Tezin Adı Haluk DUMAN Numarası 044127001002 ĠĢletme Ana Bilim Dalı/ Muhasebe Finansman Bilim Dalı Prof. Dr. Fehmi KARASĠOĞLU Kamunun Aydınlatılması Ġlkesi Kapsamında Kazanç Yönetimi Uygulamalarının Finansal Raporlama Kalitesi Ve ġirket Performansı Üzerine Etkisi: ĠMKB‟ de Bir Uygulama ÖZET Son yıllarda yaĢanan muhasebe skandalları Ģirketlerin uyguladıkları muhasebe politikaları sonucu elde edilen mali raporlara olan güveni ortadan kaldırmıĢtır. Muhasebe hilelerinin ortaya çıkarılmasında asgari güven sağlayan bağımsız denetim Ģirketleri de muhasebe hilelerini tespit edememesi veya tespit etse bile olumlu görüĢ belirtmesi yeni yasal düzenlemeleri zorunlu hale getirmiĢtir. Mali tablolarda yer alan yanıltıcı bilgiler Ģirket ve çevresinde iflasa kadar götüren bir sürece yol açmaktadır. Bu bağlamda, kazanç yönetim uygulamalarının engellenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması ve tespit edilmesi büyük önem arz etmektedir. ÇalıĢmanın birinci bölümünde Ģirket ve çevresi arasında sağlıklı ve güvenilir bir bilgi akıĢının sağlanması amacıyla kamuyu aydınlatmanın tanımı, kamuyu aydınlatma araçları ile Ģirket ve çevresi üzerindeki etkisi ortaya konulacaktır. Ġkinci bölümde ise kazanç yönetimi tanımı, kazanç yönetim araçları, kazanç yönetiminde amaç ve yöneticilerin motivasyonları ortaya konulacaktır. Son olarak kazanç yönetiminin tespiti için uygulanan modeller açıklanacaktır. V ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde ise, Ģirket ve çevresi arasında en önemli iletiĢim ve bilgi kaynağı olan finansal raporlama türleri, finansal raporlarda yer alan bilginin taĢıması gereken özellikler ve finansal raporlama kalitesini belirleyen faktörler ortaya konulacaktır. Yine bu bölümde performans göstergeleri ortaya konarak finansal açıdan performans değerlemesine ait faktörler anlatılacaktır. ÇalıĢmanın dördüncü bölümünde ise Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası‟ na kayıtlı Ģirketler üzerinde Jones (1991)‟ un tahakkuk modeli kullanılarak kazanç yönetim teknikleri tespit edilmeye çalıĢılacaktır. Yine bu bölümde Ģirketlerin kamuyu aydınlatma ilkesini de içerisine alan kurumsal yönetim indeksine bağlı olarak Ģirketlerin kamuyu finansal ve finansal olmayan bilgileri aydınlatma seviyelerinde etkili olan faktörler ortaya konacaktır. ÇalıĢmanın son bölümünde ise Ģirketin performans göstergeleri üzerinde kamuyu aydınlatma iliĢkisi bağlamında etkili olan faktörler ortaya konacaktır. VI T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Öğrencinin Adı Soyadı Ana Bilim / Bilim Dalı DanıĢmanı Haluk DUMAN Numarası 044127001002 ĠĢletme Ana Bilim Dalı/ Muhasebe Finansman Bilim Dalı Prof. Dr. Fehmi KARASĠOĞLU Tezin Adı The Practices Of Earnings Management Effect Over The Quality Of Financial Reporting And Company's Performance In The Principal Of Disclosure: An Application In IMKB SUMMARY Accounting scandals in recent years cut out the confidence on the financial reports gained as a result of accounting policies which companies applied. Independent auditing companies which provide the minimum trust in finding accounting tricks can not identify accounting tricks or even if they identify they give positive opinions that have made the new legal arrangements compulsory. Deceptive information in the financial statements causes a process that ends with bankrupt in the company and its environment. In this perspective, it is very important to determine needed adjustments and to do them in order to restrain earminngs management applications. In the first part of the study, it will be shown the description of the disclosure in order to provide a dependable information flow between the company and its environment and disclosure means and their effects on the company and its environment. In the second part of the study the definition of earnings management, the means of earnings management, goals in earnings management and the managers‟ VII motivation will be given. Lastly; the models applied to detect the earnings management will be explained. In the third part of the study; the financial report types which are the important resources of information and communication between the company and its environment, the features that the information has to have in financial reports, the factors that determine the quality of the financial reporting will be presented. Again in this part, by showing the performances the factors dealing with the performance evaluation will be explained. And in the fourth part of the study, earnings management techniques will be tried to determine by using Jones‟ (1991) accrual model on the companies registered in Ġstanbul Stock Exchange Market (ĠMKB). In this part, the factors affecting the companies‟ disclosure on financial and non-financial information will also be shown depending on corporate governance principles which also includes disclosure principle. In the last part of the study, the factors effective in the perspective of disclosure relation on a company‟s performance indicators will be shown. VIII ĠÇĠNDEKĠLER BİLİMSEL ETİK SAYFASI............................................................................................... I ÖNSÖZ ............................................................................................................................ III ÖZET ............................................................................................................................... IV SUMMARY ..................................................................................................................... VI İÇİNDEKİLER ..............................................................................................................VIII ŞEKİLLER ..................................................................................................................... XII TABLOLAR ..................................................................................................................XIII KISALTMALAR LİSTESİ ........................................................................................... XIV GİRİŞ................................................................................................................................. 1 BİRİNCİ BÖLÜM ............................................................................................................. 7 SERMAYE PİYASASININ ETKİNLİĞİ AÇISINDAN KAMUNUN AYDINLATILMASI ......................................................................................................... 7 1.1.Kamunun Aydınlatılması İlkesinin Tanımı ................................................................................... 8 1.2. Kamunun Aydınlatılmasında Amaç .......................................................................................... 13 1.3. Kamunun Aydınlatılmasında Taraflar....................................................................................... 14 1.3.1 Şirket İçi Çevre ................................................................................................................... 16 1.3.1.1. Şirket Sahipleri .......................................................................................................... 16 1.3.1.2. Şirket Yöneticileri....................................................................................................... 16 1.3.1.3. Şirket Personeli.......................................................................................................... 19 1.3.2. Şirket Dışı Çevre ................................................................................................................ 20 1.3.2.1. Potansiyel Yatırımcılar ............................................................................................... 20 1.3.2.2. Devlet........................................................................................................................ 22 1.3.2.3. Kredi ve Yatırım Kuruluşları ........................................................................................ 23 1.3.2.4. Alıcı ve Satıcılar.......................................................................................................... 24 1.3.2.5. Sendikalar ................................................................................................................. 24 1.3.2.6. Uluslararası Şirketleri ................................................................................................. 24 1.3.2.7. Finansal Analistler ..................................................................................................... 25 1.4. Kamunun Aydınlatılması İlkesi Kapsamında Kullanılacak Bilginin Özellikleri ............................ 26 1.4.1. Bağımsız Denetimden Geçmiş Olma (Güvenilirlilik ) ........................................................... 28 1.4.2. Objektiflik ......................................................................................................................... 30 IX 1.4.3. Tam Açıklama ................................................................................................................... 30 1.4.4. Karşılaştırılabilme Kavramı (mukayese edilebilirlik) ............................................................ 31 1.4.5. Diğer Faktörler .................................................................................................................. 32 1.5. Kamunun Aydınlatılması Türleri............................................................................................... 32 1.5.1 Bilginin Niteliği Açısından Kamuyu Aydınlatma ................................................................... 33 1.5.2. Bilginin Sunulma Zamanı Açısından Kamuyu Aydınlatma .................................................... 34 1.5.2.1. Birincil Piyasada Kamuyu Aydınlatma ......................................................................... 35 1.5.2.1.1. İzahname ........................................................................................................... 35 1.5.2.1.2. Sirküler .............................................................................................................. 36 1.5.2.1.3. İlan ve Reklamlar ................................................................................................ 38 1.5.2.2. İkincil Piyasalarda Kamuyu Aydınlatma....................................................................... 39 1.5.2.2.1. Mali Tablolar ...................................................................................................... 40 1.5.2.2.2. Yıllık Faaliyet Raporları ....................................................................................... 42 1.5.2.2.3. Bağımsız Denetçi Raporları ................................................................................. 46 1.5.2.3.Anında Kamuyu Aydınlatma ........................................................................................ 49 1.5.3. Kamuyu Zorunlu ve Gönüllü Olarak Aydınlatma ................................................................. 51 1.5.4. Kamuyu Aydınlatmanın Şirket ve Çevresi Üzerindeki Etkileri .............................................. 57 İKİNCİ BÖLÜM .............................................................................................................62 KAMUNUN AYDINLATILMASI SÜRECİNDE KAZANÇ YÖNETİMİNİN ROLÜ ...62 2.1. Kazanç Yönetimi Kavramsal Çerçevesi ..................................................................................... 63 2.2. Kazanç Yönetimi Amaç ve Nedenleri........................................................................................ 65 2.3.Kazanç Yönetimi Motivasyonları............................................................................................... 72 2.3.1. Bonus Elde Etme ............................................................................................................... 72 2.3.2. Politik Motivasyonlar ........................................................................................................ 74 2.3.3. Vergisel Motivasyonlar ...................................................................................................... 75 2.3.4. CEO Değişimleri ................................................................................................................ 76 2.3.5. Diğer Faktörler .................................................................................................................. 77 2.4. Kazanç Yönetim Teknikleri ....................................................................................................... 78 2.4.1. Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri Çerçevesinde Kazanç Yönetim Teknikleri .............. 80 2.4.2. Özel Amaçlı Şirketler (ÖAŞ)................................................................................................ 86 2.5. Kazanç Yönetiminde Kullanılan İstatistiki Modeller ................................................................. 90 2.5.1. Healy Modeli (1985) .......................................................................................................... 90 2.5.1.1 Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin Oluşturulması ................................................... 93 2.5.1.2. Finansal Verinin Toplanması ve Analizi ....................................................................... 93 2.5.2. Beneish Modeli (1997) ...................................................................................................... 96 2.5.2.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin Oluşturulması .................................................. 97 2.5.3. Jones Modeli (1991) ........................................................................................................ 100 2.5.3.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin Oluşturulması ................................................ 102 2.5.4. DeAngelo Modeli (1986)................................................................................................. 104 2.5.5.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin Oluşturulması ................................................ 104 2.6. Kazanç Yönetiminin Etkileri ................................................................................................... 106 2.6.1. Genel Ekonomi Üzerindeki Etkileri ................................................................................... 106 2.6.2. Şirketler ve Çevresi Üzerindeki Etkileri ............................................................................. 107 X 2.7. Kazanç Yönetiminin Engellenmesi Üzerine Düzenlemeler ...................................................... 109 2.7.1. Bağımsız Denetim ve Kalitesi ........................................................................................... 110 2.7.2. Kurumsal Yönetim İlkeleri ............................................................................................... 115 2.8. Kazanç Yönetimi Uygulamalarının Tespiti .............................................................................. 120 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ....................................................................................................... 125 FİNANSAL RAPORLAMA KALİTESİ VE ŞİRKET PERFORMANSI.................... 125 3.1.Finansal Raporlamanın Amaçları ve Fonksiyonları .................................................................. 128 3.2. Finansal Raporlamanın Zayıf Yönleri ...................................................................................... 131 3.3. Finansal Raporlama Araçları .................................................................................................. 133 3.3.1. Finansal Tablolar ............................................................................................................. 133 3.3.1.1. Finansal Tablo Çeşitleri ............................................................................................ 135 3.3.1.1.1. Temel Finansal Tablolar .................................................................................... 136 3.3.1.1.2. Ek Finansal Tablolar.......................................................................................... 138 3.3.2. Ek Bilgiler ........................................................................................................................ 143 3.3.2.1. Bağımsız Denetçi Raporu ......................................................................................... 143 3.3.2.2. Dipnot ve Açıklamalar .............................................................................................. 144 3.3.2.3. Yönetim Raporu....................................................................................................... 145 3.4. Finansal Raporlama Kalitesinin Karakteristikleri .................................................................... 145 3.4.1. Anlaşılabilirlik.................................................................................................................. 145 3.4.2. İhtiyaca Uygunluk............................................................................................................ 146 3.4.3. Güvenilirlilik .................................................................................................................... 147 3.4.4. Karşılaştırılabilir Olma ..................................................................................................... 149 3.5. Finansal Raporlama Kalitesini Belirleyen Faktörler ................................................................ 150 3.5.1. Tepe Yönetimi ile Yönetim Kurulunun Teşvik ve Tutumları ............................................... 150 3.5.2. İç Denetçiler ve Bağımsız Denetim ................................................................................... 152 3.5.3. Denetim Komitesi ........................................................................................................... 158 3.5.4. GKGMİ ve Standartları ve Yasal Düzenleyiciler ................................................................. 161 3.6. Şirket Performansı ................................................................................................................. 165 3.6.1. Şirket Performansının Ölçülmesinin Önemi ...................................................................... 165 3.6.2. Performans Boyutları ...................................................................................................... 168 3.6.3. Şirket Performansı Kazanç Yönetimi İlişkisi ...................................................................... 170 3.6.4. Şirket Performansı Kamuyu Aydınlatma İlişkisi................................................................. 172 3.6.5. Şirket Performansı ve Finansal Raporlama İlişkisi ............................................................. 173 IV. BÖLÜM .................................................................................................................. 175 KAMUNUN AYDINLATILMAS KAPSAMINDA KAZANÇ YÖNETİMİNİN TESPİTİ VE ŞİRKET FİNANSAL RAPORLARI VE PERFORMANSI ÜZERİNE ETKİSİ: İMKB UYGULAMASI ................................................................................................. 175 4.1.Kazanç Yönetiminin Tespiti ve Finansal Raporlama Kalitesi .................................................... 175 4.1.1.Araştırmanın Amacı ......................................................................................................... 177 XI 4.1.2. Araştırmanın Önemi ........................................................................................................ 177 4.1.3. Araştırmanın Kapsamı ..................................................................................................... 178 4.1.4.Araştırma Değişkenlerinin Belirlenmesi ve Model Kurulması ............................................. 180 4.1.4.1. Kazanç Yönetim Uygulamalarına İlişkin Değişkenlerin Belirlenmesi ........................... 180 4.1.4.2. Araştırmanın Hipotezleri .......................................................................................... 181 4.1.4.3. Tanımlayıcı İstatistikler ............................................................................................ 181 4.1.4.4. Hipotezlerin Test Edilmesi........................................................................................ 184 4.1.4.4.1. Tahakkuk Modeli .............................................................................................. 184 4.2. Kamunun Aydınlatılması Uygulaması..................................................................................... 193 4.2.1. Araştırmanın Amacı......................................................................................................... 194 4.2.2. Araştırmanın Önemi ........................................................................................................ 194 4.2.3. Araştırmanın Kapsamı ve Örneklemi ................................................................................ 195 4.2.4. Araştırma Değişkenlerinin Belirlenmesi ve Model Kurulması ............................................ 195 4.2.4.1. Kamuyu Aydınlatma Değişkenlerinin Belirlenmesi ve Modelin Kurulması .................. 196 4.2.4.2. Verilerin Analiz Edilmesi........................................................................................... 198 4.3. Şirket Performansına Ait Modelin Kurulması ve Değişkenlerin Belirlenmesi .......................... 200 4.3.1. Aktif Karlılığı (ROA) Modeli ve Uygulaması ....................................................................... 201 4.3.2. Özsermaye Karlılığı (ROE) Modeli ve Uygulaması ............................................................. 203 4.3.3. Fiyat / Kazanç Oranı Modeli ve Uygulaması ..................................................................... 205 4.3.4. Piyasa Değeri / Defter Değeri Oranı Modeli ve Uygulaması ............................................. 207 4.3.5. Fiyat / Satış Oranı Modeli ve Uygulaması ......................................................................... 209 4.3.6. Net Kar Marjı Modeli ve Uygulaması................................................................................ 210 SONUÇ VE ÖNERİLER .............................................................................................. 213 EK -1. ........................................................................................................................... 221 EK - 2. .......................................................................................................................... 223 EK - 3. .......................................................................................................................... 226 KAYNAKÇA ................................................................................................................ 227 KİTAPLAR...................................................................................................................................... 227 TEZLER .......................................................................................................................................... 235 MAKALELER .................................................................................................................................. 237 SEMPOZYUM ................................................................................................................................ 253 KANUN VE TEBLİĞLER ................................................................................................................... 255 İNTERNET ADRESLERİ ................................................................................................................... 256 FİLM ............................................................................................................................................. 259 ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................................... 260 XII ġEKĠLLER ġekil 1.1. ġirket Ġlgi Grupları ................................................................................. 15 ġekil 2.1. Tipik Bonus Planı ................................................................................... 73 ġekil 2.2. Özel Amaçlı ġirket Yapısı ve ĠĢleyiĢi...................................................... 88 ġekil 2.3. Muhasebe Manipülasyonunun Prensipleri ............................................. 121 ġekil 3.1. Finansal Raporlama Değer Zinciri ........................................................ 129 ġekil 3.2. ĠĢ Aktivitelerinden Finansal Tablolara .................................................. 134 ġekil 3.3. Ġç Konrol Sistemi.................................................................................. 154 ġekil 3.4. Organizasyonel Performans Ölçüm ve Değerlendirmesinde Kullanılan Kriterler ve Performans Yönetiminin Çerçevesi ................................. 167 XIII TABLOLAR Tablo 1.1: Sapma Dereceleri ve Denetçi GörüĢü .................................................... 48 Tablo 2.1. Kazanç Yönetim Uygulama Nedenleri .................................................. 66 Tablo 2.2. Kazanç Yönetimi: KoĢullar ve TeĢvikler ............................................... 69 Tablo 2.3. Kazanç Yönetiminde Farklı Durumlar ................................................... 79 Tablo 2.4. Potansiyel Kazanç Yönetim Teknikleri ................................................. 83 Tablo 2.5. AR- GE Giderlerine ĠliĢkin Muhasebe Uygulamaları............................. 86 Tablo 2.6. GKMĠ Ġhlal Tipleri ................................................................................ 98 Tablo.2.7. Kazanç Yönetim Teknikleri, Muhasebe Üzerindeki Etkisi ve Nasıl Tespit Edilmesi ............................................................................................. 123 Tablo 3.1. Finansal Bilginin Kategorileri ............................................................. 127 Tablo 3.2. ġirket Hilelerinin Tespit Edilme ġekilleri ............................................ 156 Tablo 3.3. Bağımsız Denetçilerin Eksiklik Gösterdikleri Alanlar ......................... 157 Tablo 4.1. AraĢtırma Katılan ġirketlerin Endüstriyel Dağılımı ............................. 179 Tablo 4.2. Tahakkuk DeğiĢimi, Kazanç DeğiĢimi, Nakit AkıĢ DeğiĢimi Ve Karlardaki DeğiĢim Skalası ................................................................ 183 Tablo 4.3. Tahmini Standart Hataları ................................................................... 190 Tablo 5.1 Çoklu Regresyon Modeli Uygulama Sonuçları ..................................... 218 XIV KISALTMALAR LĠSTESĠ ABD : Amerika BirleĢik Devletleri AKTOP : Aktif Toplam AR-GE : AraĢtırma ve GeliĢtirme BDDK : Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu BYKL : Büyüklük BYM : Büyüme CEO : Chief Executive Officer CFO : Chief Financial Officer CGQ : Kurumsal Yönetim Analitik COSO : The Committee of Sponsoring Organisations DENFR : Denetim Firması DURVAR : Duran vartık FASB : Financial Accaunting Standart Board FAVK : Faiz Vergi Öncesi Kar FĠFO : Firs in First out FĠYKAZ : Fiyat Kazanç Oranı FĠYSAT : Fiyat SatıĢ Oranı GAAP : General Accepted Accounting Principles GK : Gösterge Kodlar GKGDS : Genel Kabul GörmüĢ Denetim Standartları GKGMĠ : Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlkeleri GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla IAS : International Accounting Standarts XV IFRS: : International Financial Reporting Standarts IOSCO : International Organization of Securities Commissions ISS : Instituonal Shareholder Services ITC : BirleĢik Devletler Uluslararası Ticaret Komisyonu ĠMKB : Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası ĠHTOLMTAH : Ġhtiyari olmayan Tahakkuk ĠHTTAH : ihtiyari Tahakkuk KAP : Kamuyu Aydınlatma Platformu KONT : Kontrol KYĠ : Kurumsal Yönetim Ġlkeleri KYĠn : Kurumsal Yönetim Ġndeksi LĠFO : Last in Last out NASDAQ :Ncitional Associcition of securities Dealers Automated NTKAR : Dönem Net Karı OECD : Organisation for Economic Co-operation and Development ÖAġ : Özel Amaçlı ġirketler PĠYDEF : Piyasa Değeri Defter Değeri ROA : Aktif karlılığı ROE : Öz sermaye Karlığı SOX : Sarbanes Oxley Acts SEC : Security Exchange of Commission Ser.PK : Sermaye Piyasası Kanunu SPK : Sermaye Piyasası Kurulu SRMYP : Sermaye Yazısı TFRS : Türkiye Finansal Raporlama Standartları TĠCAL : Ticari Alacak XVI TMS : Türkiye Muhasebe Standartları TT : Toplam Tahakkuk TTK : Türk Ticaret Kanunu Uip : Tahmin Hatası VDMK : Varlığa Dayalı Menkul Kıymet Vip : Standardize EdilmiĢ Tahmin Hatası GĠRĠġ Son 20 yılda yaĢanan muhasebe skandalları toplum üzerinde Ģirketlere olan güvenin sorgulanmasına yol açmıĢtır. Toplumun ve özellikle ticari hayatın sağlıklı ve etkin iĢleyebilmesi “ güven” unsuruna bağlıdır. Güven ise ticari faaliyetlere iliĢkin iĢlem ve kayıtların uygulayıcılar tarafından yürürlükteki mevzuata uygun yerine getirilmesi, ekonomi ve teknolojide meydana gelen değiĢmelere bağlı olarak yürürlükteki mevzuatı düzenleyicilerin güncellemesi ve bağımsız denetimin etkin olarak yürütülmesi ile inĢaa edilecektir. Son aĢama ise Ģirket ve çevresi arasında sağlıklı bir iletiĢimin kurulabilmesi için Ģirket bünyesinde üretilen önemli bilginin anında ve sürekli paylaĢılmasıdır. SPK 1992 yılında “izin sistemini” terk ederek “kurul kaydına alma sistemini” benimsemiĢtir. Yatırımcıların risk - getiri beklentilerindeki farklılıkların karĢılanması (piyasanın farklı beklentilerine ve ihtiyaçlarına etkin bir Ģekilde cevap verebilecek araç ve kuruluĢların oluĢturulması) ve Ģirketlerin kaynak ihtiyaçlarının karĢılanması için “kurul kaydına alma” baĢka bir ifade ile “kamunun aydınlatılması ilkesi” benimsenmiĢtir (Günal, 1997: 5). Kurul kaydına alma sistemi ile kurul izin sisteminden doğan eksiklerin ortadan kaldırılması, yatırımcının tam, zamanında, doğru ve dürüst bir Ģekilde bilgilendirilmesini benimsemiĢtir. Kurul sadece yatırımcıların karar aĢamasında ihtiyaç duydukları “bilgiye” ulaĢmalarını sağlayarak risk-getiri arasında ki tercihlerini kendilerine bırakmıĢtır. (Sayar, 2003: 71-72) Bilginin sunulma zamanı açısından kamuyu aydınlatma birincil piyasada izahname, sirküler, ilan ve reklamlar yoluyla yapılır. Ġkincil piyasada kamuyu aydınlatma ise mali tablolar, yıllık faaliyet raporları ve bağımsız denetçi raporları vasıtasıyla yapılmaktadır. Bu bilgileri kamuyu aydınlatma kapsamında gerek zorunlu gerekse gönüllü olarak sunmaktadır. Örneğin Ģirketin her 3 aylık döneme ait mali tabloları ile 6 ve 12 aylık dönemlere ait bağımsız denetimden geçmiĢ mali tablolarını kamuya zorunlu olarak açıklamaktadır. Ayrıca Ģirket içerisinde ortaya çıkan önemli bilgilerinde en hızlı iletiĢim araçları ile duyurulması gereklidir. Gönüllü aydınlatma ise yasalar gereği olmamakla birlikte Ģirketin yıllar itibari ile performansı, yöneticilerin 2 faaliyetleri, satıĢların bölgesel dağılımı, ürünler, AR-GE faaliyetleri vb alanlarda bilgi sunulmasıdır. 19 yy‟ ın ortalarına kadar Ģirketler mali ve mali olmayan bilgilerini ”ticari sır” kapsamında değerlendirerek çevresi ile paylaĢmamayı tercih etmiĢlerdir. Bugün geldiğimiz noktada ise Ģirket “ticari sır” ları dıĢında mali ve mali nitelikte olmayan bütün bilgileri çevresi ile paylaĢmaktadır. ġirketin çevresi ile sağlıklı iletiĢimin kurulması ve karĢılıklı güvenin oluĢması için ortaya çıkan bilginin güvenilir, objektif, olayı ya da iĢlemi tam açıklaması, karĢılaĢtırılabilir olması ve zamanında paylaĢılması gerekir. Bilginin objektifliği bağımsız denetimden geçmesi olarak ifade edilebilir. Denetçi, denetim faaliyeti ile sadece raporları denetlemez aynı zamanda sunulan bilginin seviyesini, doğruluğunu, kalitesini ve içeriğini de etkiler. Teorik olarak bağımsız denetimden geçmiĢ bilgi güvenilir olarak kabul edilmektedir. Bugün geldiğimiz noktada ise Ģirketlerde ki muhasebe hile ve yolsuzlukların bağımsız denetçilerle birlikte yapıldığı görülmektedir. Örneğin Arthur Andersen bağımsız denetim Ģirketinin çalıĢanları Enron‟ a denetim hizmeti yanında danıĢmanlık hizmeti sunmakta ve Ģirket gelirinin büyük bir kısmını da danıĢmanlık hizmetinden elde etmekteydi. Sonuç olarak Enron içerisindeki hile ve yolsuzluklar Arthur Andersen denetim Ģirketi elemanları eli ile yürütülmekte olduğu, hile ve yolsuzluklar tespit edilse bile bağımsız denetim raporlarında önemsiz görüldüğü ve olumlu görüĢ açıkladıkları görülmüĢtür. Enron iflas ettiğinde piyasa değeri 75 milyar $, dünyanın 7. büyük ve Arthur Andersen ise 5. büyük Ģirketidir. Ġflas ile birlikte çalıĢanlar ve hissedarlar bütün ikramiye ve primlerini kaybetmiĢtir. Ġflas süreci sadece 20 gün sürmüĢtür (Gibney,2005). Ġflasın temelinde ise Enron bünyesinde zarar eden Ģirketlerin muhasebe hileleri ve özel amaçlı Ģirketler sayesinde fiktif kar açıklamaları ve yanlıĢ yatırım kararları yer almaktadır. Kamu özellikle yatırım bankaları Enron faaliyetleri hakkında yanlıĢ bilgilendirilmiĢ ve baĢarılı bir Ģirket profili ortaya konarak yatırım için cazip kılınmıĢtır. 3 Kamuya sunulan bilgiler menfaat gruplarından bir kısmının lehine bir kısmının aleyhine ise bu bilgi objektif değil taraflıdır. ġirket bünyesinde hazırlanan bilgiler, ticari ve finansal faaliyetlere iliĢkin objektif belgelere dayanması ve muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde tarafsız ve ön yargısız olması gerekir. Örneğin karı yüksek göstermek amacıyla fiktif satıĢ kaydı. ġirket ve çevresine sunulan bilginin ekonomik karar vermelerine yardımcı olması için yeterli, açık ve anlaĢılır olması yani tam olması gerekir. Bilginin tam olması bilgi ile temsil ettiği olgu arasındaki uyumdur. Örneğin Ģirketin ticari alacakları içerisinde vadesi geçmiĢ ticari alacaklarını Ģüpheli olarak göstermemesi, bilginin eksik sunumunu ifade eder. Bilginin karĢılaĢtırılabilir olması; bilgi kullanıcıları, geçmiĢ ile mevcut durumu karĢılaĢtırabilme imkânı elde etmektedir. Bu sayede canlı bir varlık olan Ģirkette değiĢimin yönü tespit edilmekte ve rasyonel bir karar olma süreci iĢletilebilmektedir. Günümüzde muhasebe, kamunun bilgiyi sağlıklı ve güvenilir bir Ģekilde elde edilmesinde en büyük rolü üstlenmiĢtir. Bilginin sağlıklı olarak elde edilmesinde geleneksel muhasebenin iki önemli boyutu bulunmaktadır. Birincisi yatırımcılar Ģirketlerin gelecekteki nakit akıĢını ve sahip oldukları varlıkların taĢıdığı riski tahmin edebilmek için bilgi talep etmektedir. Ġkinci boyutu ise muhasebenin yönetim rolüdür. ġirketlerin yönetimleri ile hissedarları arasındaki ayrılık; yöneticilerin davranıĢları kendi hedefleri üzerinde yoğunlaĢtığı için yöneticiler ve hissedarlar arasında arzulanan hedef birliği bulunmamaktadır. Muhasebe bu iki grup arasında sağlıklı bir iliĢkinin kurulmasını temin etmektedir. Bilginin güven boyutu; muhasebenin sunduğu bilgilerin yürürlükte bulunan genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine uygun olarak düzenlenmesi, finansal tablolara yansıtılması ve bağımsız denetim kuruluĢları tarafından denetlenmesi ve kamuya sunulmasıdır. ġirket yönetimi tarafından yürürlükteki kural ve ilkelere göre hazırlanıp sunulan bilgiler kamu için “sağlıklı” ve “güvenilir” bilgi midir? Bugün geldiğimiz noktada yaĢanan olaylar göstermiĢtir ki bu soruya verilecek cevap hayırdır. 4 O zaman bir dönem boyunca üretilen mevcut ve geleceğe iliĢkin karar alma sürecinde gerek Ģirket yönetimine gerekse diğer ilgililere sunulan bilgileri anlamsız kılan nedir? Bu sorunun temelinde yönetimin; hissedarlar, potansiyel yatırımcılar ile devletin, sendikaların vb. kurumların beklentilerini karĢılama, borç ve kredi sözleĢmelerinde yer alan hükümleri yerine getirme, Ģirketin piyasa değerini artırma, aĢırı hırs ( bonus ve ikramiye kazanma), vergi yükü ve sermaye piyasası koĢulları yatmaktadır (Jacop ve Jorensen,2007). Son yıllarda yapılan çalıĢmalarda yönetimin zararlardan kaçınma, dönemsel raporlama sürecinde açıklanan raporlama kazancını (3‟ er aylık açıklanan ara mali tablolar) ayarlama ve çeyrek dönemlerde finansal analistlerin kazanç beklentilerini karĢılama üzerinde motive oldukları tespit edilmiĢtir (Dechow ve Skinner, 2000). Son yıllarda dünyanın sayılı Ģirketlerinde yaĢanan yasal ve yasal olmayan muhasebe skandallarına muhasebe literatüründe “kazanç yönetimi” adı verilmektedir. Kazanç yönetimine iliĢkin tanımlamalar içerisinde genel itibarı ile iki yaklaĢım bulunmaktadır. Birinci yaklaĢımda kazancın yatırımcının zararına olacak Ģekilde yasal olmayan Ģekilde hileler ile manipüle edilmesi; diğer yaklaĢım ise kazancın yasal olan yollarla manipüle edilerek yatırımcıya Ģirketin geleceği hakkında sinyal verilmesidir (Salma, 2005: 4). Kazanç yönetiminin temelinde Ģirketin hisse senetlerinin fiyatını ve riskini etkileme, borç sözleĢmelerinde yer alan oran ve göstergeleri sağlama, yöneticilerin prim ve ücretlerini artırma, Ģirkete kolayca yeni fon giriĢi sağlama, vergi avantajı sağlama vb amaçlar yatmaktadır. Kazanç yönetiminde ticari ve yatırım faaliyetleri ile finansal iĢlemlere iliĢkin araçlar kullanılarak tahakkukların ve manipülatif iĢlemler muhasebe seçeneklerinin yapılmaktadır. Örneğin değiĢtirilmesi, hedge ihtiyari iĢlemlerin muhasebeleĢtirilmemesi, özel amaçlı Ģirketler vasıtasıyla riskli varlıkların transfer edilmesi ve bilanço dıĢı bırakılması buna karĢılık özel amaçlı Ģirketlerin konsolide edilmemesi sayılabilir. 5 Kazanç yönetimi Ģirketin finansal raporlama kalitesi ve performansı üzerinde önemli etkiler meydana getirmektedir. Finansal tablolar Ģirketin gerçek durumunu yansıtmamakta ve bu tablolarda sunulan bilgilere göre karar alındığı takdirde yanlıĢ olacağı muhakkaktır. Bu durum kıt olan kaynakların verimsiz alanlara yatırılmasına, ortaya çıktığında ise Ģirket ve çevresi arasında güven ortamının kalkmasına ve ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinin yükselmesine, bu durum tespit edildiğinde ise Ģirketin el değiĢtirmesine ve / veya iflasa kadar geçen bir sürece yol açacaktır. Kazanç yönetimi ile Ģirketlerin dönemsel açıkladığı mali tablolar sayesinde gelirin dengelenmesi, sabit varlık yatırımları ile bozulan finansal durumun olumsuz etkilerinin giderilmesi ve tedarikçilerle ve kredi kuruluĢları ile yapılan sözleĢmeden doğan koĢulların yerine getirilmesi imkanı elde edilir. Geçici olarak Ģirketin piyasa değeri, yöneticilerin ve hissedarların menfaati korunmaktadır. ÇalıĢmanın birinci bölümünde Ģirket ve çevresi arasında sağlıklı ve güvenilir bir bilgi akıĢının sağlanması amacıyla kamuyu aydınlatmanın tanımı, kamuyu aydınlatma araçları ile Ģirket ve çevresi üzerindeki etkisi ortaya konulacaktır. ÇalıĢmanın ikinci bölümünde ise kazanç yönetimi tanımı, kazanç yönetim araçları, kazanç yönetiminde amaç ve yöneticilerin motivasyonları ortaya konulacaktır. Son olarak kazanç yönetiminin tespiti için uygulanan modeller, genel ekonomi ve Ģirket çevresi üzerindeki etkileri ile günümüzde kazanç yönetiminin engellenmesi üzerine yapılan düzenlemeler açıklanacaktır. ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde ise Ģirket ve çevresi arasında en önemli iletiĢim ve bilgi kaynağı olan finansal raporlama türleri, finansal raporlarda yer alan bilginin taĢıması gereken özellikler ve finansal raporlama kalitesini belirleyen faktörler ortaya konulacaktır. Yine bu bölümde performans göstergeleri ortaya konarak finansal açıdan performans değerlemesine ait faktörler anlatılacaktır. ÇalıĢmanın dördüncü bölümünde ise Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası‟ na kayıtlı Ģirketler üzerinde Jones (1991)‟ un tahakkuk modeli kullanılarak kazanç yönetim teknikleri tespit edilmeye çalıĢılacaktır. Ayrıca kamuyu aydınlatma ilkesini de içine alan kurumsal yönetim indeksi ne bağlı olarak Ģirketlerin kamuyu finansal ve finansal olmayan bilgilerle aydınlatma seviyelerinde etkili olan faktörler ortaya 6 konacaktır. ÇalıĢmanın son bölümünde ise Ģirketin performans göstergeleri ile kamuyu aydınlatma iliĢkisi bağlamında etkili olan faktörler ortaya konacaktır. BĠRĠNCĠ BÖLÜM SERMAYE PĠYASASININ ETKĠNLĠĞĠ AÇISINDAN KAMUNUN AYDINLATILMASI Günümüz ekonomi dünyasında kısa süreli fon arz ve talebi para piyasasında uzun vadeli fon arz ve talebi ise sermaye piyasasında buluĢmaktadır. Bu iki piyasanın bileĢimi ile idari ve hukuki kurallardan meydana gelen yapı ise mali piyasadır (Civan, 2007: 4, Karan,2001:3). Kısa ve uzun vadeli fon arz ve talep edenlerin buluĢması bu piyasaların etkin ve güvenli çalıĢmasına bağlıdır. Kısa süreli fon talebi geçici olarak ortaya çıkan likit sıkıntısının giderilmesi için baĢvurulan borçlanma kaynaklarıdır. Uzun vadeli fon talebi ise sabit varlık yatırımı ve net iĢletme sermayesi ihtiyacını karĢılamak amacıyla baĢvurulan özkaynak ve borçlanma niteliğindeki kaynaklardır. Kısa süreli fon talebinde vade kısa olduğu için risk ve borçlanma maliyeti düĢüktür. Buna karĢılık uzun süreli fon talebinde vade sonsuz veya bir yıldan daha fazla bir süreyi kapsadığı için risk yüksek ve dolayısıyla maliyeti yüksek olacaktır (CanbaĢ ve Doğukanlı, 2001: 8). Mali piyasaların etkin ve güvenilir çalıĢmasının ülke ekonomisi açısından iki önemli boyutu bulunmaktadır. Birincisi bu piyasaların çalıĢmasına ve denetimine iliĢkin yapılan yasal düzenleme ve uygulamalardır. Bu durum, kamunun elindeki fonlara iliĢkin karar alma sürecinde doğru, hızlı ve güvenilir bilgiye kolayca sahip olmasını ve kendisi için en yararlı sonuçlar sağlayacak rasyonel davranıĢlar göstermesini temin etmektedir (SavaĢ, 2000: 13). Özellikle geliĢmekte olan ülkelerde yetersiz olan tasarrufun verimli alanlara yatırılmasına, yatırımcının korunmasına (Sümer,2002:6) ve dolayısıyla kalkınmanın hızlanmasına yol açacaktır. Ġkincisi ise mali piyasalara olan güven bu piyasaların derinleĢmesini ve geliĢmesini sağlayacaktır. Piyasaların derinleĢmesi ile birlikte yasal düzenleme ve denetlemeler kamunun simetrik bilgiye sahip olmasını sağlayarak piyasada oluĢacak fırsat ve risklerden haberdar olmasını ve yanlıĢ bilgilerle yönlendirilmesinden korunmasını sağlamaktadır (Talu, 2001; Çapanoğlu, 1993: 61). Bu durum piyasada oluĢan her türlü haber ve yorumun eĢzamanlı dağılımı kaynakların etkin dağılımını ve finansal varlıkların fiyatlarının doğru tespit edilmesini sağlayacaktır (Brigham ve 8 Gapenski, 1988: 56-57). Organize mali piyasalar; finansal varlıkların halka arz edildiği, alım- satım sonucunda fiyatların tespit ve ilan edildiği ve yatırımcıların korunması amacıyla Ģirketlerin gözetim ve denetim altında tutarak güvence iĢlevini yerine getirmektedir (ĠMKB, 1997: 11). Günümüz bilgisayar ve iletiĢim teknolojilerinde meydana gelen geliĢmeler sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiĢi ile birlikte üretilen bilginin depolanması, iĢlenmesi, kamuya dağıtım ve eriĢim imkânını sağlamıĢtır (Güven,2001). Bilgi ve iletiĢim teknolojilerinin en önemli aracı olan internetin kullanımı ile kamunun sürekli ve anında aydınlatılması imkânı elde edilmiĢtir. Bu veri tabanı sayesinde Ģirketler tarafından üretilen bilgiler faaliyette bulundukları borsanın ve kendi web sayfalarında düĢük maliyetle anında eriĢim ile tüm ilgili taraflara sunulabilmektedir (Deprency ve Rahman, 2005). Bu durum Ģeffaflığı yüksek olan Ģirketlere kamunun yatırım yapma konusunda istekli olmasını sağlamaktadır (Marc, 2007: 15). Nitekim Sermaye Piyasası Kurulu, halka açık Ģirketlerin kamuyu sürekli ve anında bilgilendirmesi için “Kamunun Aydınlatılması Platformu (KAP) “ çalıĢmasını baĢlatmıĢtır. SPK, kamuyu aydınlatma platformu kapsamında kamuya açıklanması gerekli bilgiler yasal süreler dahilinde ulaĢtırılmadığı takdirde yatırımcıların yanlıĢ karar vermelerinin önüne geçmek amacıyla ilgili bilgi sunuluncaya kadar hisse senetlerinin iĢlemlerini geçici olarak kapatmaktadır. 1.1.Kamunun Aydınlatılması Ġlkesinin Tanımı Bu ilke Türkiye‟ de yeni tanınmaya baĢlamıĢ olmakla birlikte batı da 1800‟ lü yıllarda Ġngiltere‟ de ortaya çıkmıĢtır. Amerika‟ da 1933 yılında çıkarılan Menkul Kıymetler Kanunu (Securities Act) ve Türkiye‟ de ise Sermaye Piyasası Kanunu ile yasal zemini hazırlanmıĢtır (Fertekligil, 2000: 278). ABD‟ de Securities Act ‟in uygulamaya geçinceye kadar olan zaman içerisinde hakim olan “Mavi Gök Kanunları” nda kamuya açıklama yapmama ilkesi hakim olmuĢtur. Bu kanun ile önemli boyutlarda kamunun aldatılması sonucunda baĢkan Roosvelt tarafından yürürlükten kaldırılmıĢtır (Çelen,2001). Securities Act ile halka arz edilecek menkul kıymetlere ait mali ve diğer maddi bilgilerin kamunun aydınlanması için açıklanması ve menkul kıymet ihraçlarında hile ve sahtekârlık yapılmasının önlenmesi amaçlanmıĢtır (Koç, 1998: 51). 9 Kamuyu aydınlatma ilkesinin sözlük anlamı açığa vurma, ifĢa etme (Redhause, 2002: 51; New Student‟s Dictionary, 1997: 176; Longman Dictionary of Contemporary, 1995: 387) anlamına gelen Ġngilizcede “disclosure” kelimesinin karĢılığı olarak kullanılmaktadır. Kavramın Ġngilizce‟ de sözlük karĢılığı yeni veya sır olan bir Ģeyin kamuya açıklanması, ortaya çıkarılması ve ifĢa edilmesi olarak yer almaktadır. Türkiye‟de kamunun aydınlatılmasına iliĢkin ilk düzenlemeler Türk Ticaret Kanunu‟nda yapılmıĢtır. Örneğin anonim kuruluĢların tedrici kuruluĢta izahname yayınlama zorunluluğu (TTK. m.281), bilgi alma hakkı (T.T.K. m.362 ve 363) gösterilebilir. TTK‟ nda ve Sermaye Piyasası Kanunu‟nda kamunun aydınlatılması ilkesine iliĢkin bir tanım yapılmamıĢtır. Sermaye Piyasası Kanunu (SerPK)‟ nda 6, 16, 16a ve 22e maddelerinde düzenlemeler yer almaktadır. Örneğin kanunun 6. maddesinde “Halka yapılacak ilanlar ve açıklamalar, gerçeğe uymayan abartılmıĢ veya yanıltıcı bilgileri içeremeyeceği gibi verilen reklamlar halka arz izninin resmi bir teminat olarak yorumlanmasına yol açacak açık veya dolaylı bir ifade taĢıyamaz. Kurul bu konuda yanıltıcı nitelikte gördüğü reklamları yasaklar.” Ģeklinde bir düzenleme yapmıĢtır. Kanun koyucunun ilkeyi tanımlamayı tercih etmemesi iki boyutlu olarak değerlendirilebilir. Birincisi ilkenin bugün gelinen noktada çok geniĢ bir anlam yüklenmesidir. Yapılacak tanımlama kamuya açıklanacak bilgilere iliĢkin bir sınırlama getireceği endiĢesidir. Çünkü ekonomik koĢulların, rekabetin boyutlarının değiĢmesi ile birlikte göreceli olarak önemsiz ifade edilen bilginin bu süreç içerisinde yine göreceli olarak önemli bir etkiye sahip olabilecektir. Ġhtiyaç duyulan bilgi geniĢ bir alana dağılmaktadır. Ġkinci durum ise; günümüz bilgi ekonomisinde, kamu, mevcut ve geleceğe iliĢkin karar alma sürecinde çok farklı bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bu durum bilginin boyutunun sürekli değiĢmesine yol açmaktadır. Örneğin yılsonunda kamu, iĢletmelerin zorunlu ve ek mali tabloları, kâr dağıtım ve faaliyet raporlarında yer alan bilgiler üzerinde yoğunlaĢırken, dönem içerisinde ise Ģirket yöneticileri ve kamu Ģirketlerin özel durumlarına ait bilgiler üzerinde yoğunlaĢmaktadır. Bu durum ihtiyaç duyulan bilginin boyutlarının zamanla değiĢkenliğini ortaya koymakta. 10 Kamunun aydınlatılması kavramı üzerine herhangi bir tanımlama yapılmayarak bu sayede kamuya açıklanacak bilgilere iliĢkin herhangi bir sınırlamanın önüne geçilmesi temin edilmiĢtir. Fakat öğretide kamunun aydınlatılmasına iliĢkin birçok tanımlama yapılmıĢtır. Tekinalp (1979)‟ e göre “Kamuyu Aydınlatma: Ortaklık pay sahipleri ve alacaklıların menfaatlerini korumaya ve haklarını bilinçli ve etkili bir Ģekilde kullanmaya yardım eden; gelecekteki pay ve tahvil sahiplerinin ve sermaye piyasasının diğer ilgililerin aldatılmalarını önleyip, ortaklık yararına kazanılmalarını sağlayan özel ekonomik gücün, milli iktisadın gereklerine ve faydasına uygun çalıĢmasını gerçekleĢtiren gerek iç, gerek dıĢ denetimi kapsamı içine alan ilkelerin tümüdür” Ģeklinde tanımlamaktadır (Karslı, 1989: 544). Erem‟e göre “Kamuyu Aydınlatma: Pay sahiplerine iĢletmenin durumu ve iktisadi gücü hakkında bilgi vermek, birbiri ile çatıĢan ekonomik menfaatleri göstermek ve bu doğrultuda pay sahiplerinin haklarını bilinçli olarak kullanmalarını sağlamak amacını taĢıyan bir ilke” olarak tanımlamaktadır. Poroy‟ a göre “Kamuyu Aydınlatma; Ġç ve dıĢ denetime rağmen ve onunla birlikte, gerek hisse senedi sahiplerinin, gerek katılmayı düĢünenlerin –kamu- en iyi korunmalarının yolu ortaklığın faaliyeti hakkında gerçek, açık ve yeterli bilgi sahibi olmalarıdır. Anonim ortaklık ticari sırlar istisna edilirse, camdan bir evde oturmalıdır. Mali tablolar, rapor, izahname ve sirküler gibi belgeler gerçekler hakkında tam bilgi verecek usul ile yeterli ayrıntıları gösterecek modellere göre düzenlenmelidir, açıklanmalıdır. Poroy‟ un tanımlamasında halka açık anonim Ģirketlerin kamuyu aydınlatma ilkesi kapsamında ortaya koyduğu ilkeler: Denetim = iç ve dıĢ denetim, Kamu menfaatinin korunması, ġeffaflık (Transpareancy) : Camdan bir ev Kamuya açıklanan bilgilerle gerçek, açık ve yeterli bilgi sunumu Ģeklinde ifade edilebilir. 11 Tekinalp ve Erem tarafından yapılan tanımlamalar kamuyu aydınlatma ilkesinin kapsamını daraltmaktadır. Bu tanımlamalarda pay sahipleri ve alacaklıların ilgili olarak kabul edilmesi kamu kavramının kapsamını ve iĢlevini sınırlandırmaktadır. Kamu kavramının kapsamı; halka açık anonim Ģirketlerle ilgili olarak Ģirketin idari ve mali yapısını bilmesi ile menfaati olan Ģirket içi ve dıĢı tüm taraflar ifade edilmektedir. Pay sahiplerinin ve alacaklıların menfaatleri gereği duyduğu bilgi sınırlı olduğu için ilkenin kamunun aydınlatması için sunacağı bilgiler sınırlanmıĢ ve iĢlevini yerine getiremeyeceği için kamusal yarar tam olarak sağlanamayacaktır. Kamu içerisinde yer alan mevcut ve potansiyel yatırımcılar, alacaklılar, çalıĢanlar, devlet, müĢteriler vd. olarak ifade edeceğimiz herkesin ayrıntılı biçimde aydınlatılması gerekmektedir. Bu çalıĢmada Poroy‟ un tanımlamasını benimsemekle birlikte ticari sırlar dıĢında kamuya sunulacak bilgilerin ilan zamanı önem arz etmektedir. Tanımlamada gerçek, açık ve yeterli bilgiye zamanında sahip olmak bilginin değerini / değersizliğini belirleyen en önemli etken olacaktır. Kamu olarak ifade edilen taraflar çıkarları gereği Ģirketler hakkında çok farklı kapsamda bilgiye ihtiyaç duymaktadırlar. Örneğin mevcut yatırımcılar yatırımlarını sürdürme/vazgeçme veya ek yatırım yapma, potansiyel yatırımcılar yeni yatırım yapma/yapmama, sendikalar toplu iĢ görüĢmelerinde, devlet para ve maliye politikalarının oluĢturulmasında, teĢvik, yatırım indirimi, kredi kuruluĢları ve ticari alacaklılar vb. ise alacaklarının geri dönmeme riskini ve ödeme yeteneği ve borçlanma kapasitesine iliĢkin bilgilere ihtiyaç duymaktadır. Kamuyu aydınlatma ilkesi sınırsız olmamakla birlikte bir Ģirkete ait aĢağıdaki bilgileri içerir (OECD,2004: 22): ġirketin faaliyet sonuçları ve finansal durumu, ġirketin amacı, Ana hissedarlar ve oy kullanma hakları, 12 Yönetim kurulu üyeleri ve icracı yöneticilere ait teĢvik sistemi, yönetim kurulu üyeleri hakkında mesleki yeterlilikleri, seçilme süreci, yönetim kurulundan bağımsız diğer yöneticiler hakkında bilgi, Ticari iliĢkiler, Geleceğe iliĢkin öngörülen risk faktörleri, ÇalıĢanlar ve diğer hissedarların ihtiyaç duyduğu özel bilgi, Kurumsal yapı ve politikalar, kurumsal yapı kodları ve sürece ait uygulamalar. Günümüz ekonomisinde bir Ģirket pek çok farklı sektörlerde faaliyet göstermeye baĢlamıĢtır. Bu durum Ģirketlerin faaliyetlerinin bölünmesi ve ayrı ayrı raporlama ve takip edilmesini zorunlu hale getirmiĢtir. Bu durum kamuya açıklanacak bilgilerin sadece ana Ģirketin faaliyetine iliĢkin değil aynı zamanda bağlı ortak veya iĢtirak olunan Ģirketler hakkında da finansal ve finansal olmayan bilgilerin kamuya açıklanmasını zorunlu hale getirmiĢtir. Örneğin Almanya „da Bayer Ģirketi, sağlık, tarım, polymers, kimyasallar gibi farklı sektörde faaliyet göstermektedir. Türkiye‟de Koç Holding otomotiv, bankacılık, gıda, elektronik, petrol ve petrol ürünleri, sektörlerinde faaliyet göstermektedir. Bu durum ana Ģirketin kamuya açıklanacak finansal ve finansal olmayan bilgilerin sınırlarını geniĢletmektedir. UMS-14 ve TMS 11 finansal bilgilerin bölümlere göre raporlanması Ģirketin bir bütün olarak değerlendirilebilmesi geçmiĢ performansının daha iyi anlaĢılabilmesi, risk ve getiri arasında daha iyi bir analiz yapılabilmesi için bu konuda düzenleme yapmaktadır. Bu standarlara göre kamuya açıklanacak bilgiler içerisinde aynı Ģirketin diğer bölümleriyle yapılan iĢlemlere iliĢkin gelirler, kar tutarları ve büyüme eğlimleri (Gücenme ve Arsoy, 2004 ) amortisman ve tükenme payları, nakit dıĢı giderler, bölümler arası fiyatlandırma esası, coğrafi bölümlerin bileĢimi, muhasebe politikalarında meydana gelen değiĢiklikler gösterilebilir (Ersoy, 2004). Bu bilgilerin özünde Ģirketin yönetim anlayıĢı, mali yapısı, geleceğe iliĢkin strateji ve yatırımlarına iliĢkin bilgiler ile mevcut yönetim yapısı içerisinde süre gelen geliĢmelerden “kamunun” haberdar edilmesi gerekir. 13 1.2. Kamunun Aydınlatılmasında Amaç Kamunun aydınlatılması ilkesinin amacı, sermaye piyasasının etkin çalıĢması ve tam rekabet koĢullarının geçerliliğinin sağlanmasıdır (Akgüç, 1998: 497). BaĢka bir ifade ile kamu olarak ifade edilen menfaat gruplarına sermaye piyasası içerisinde yer alan birincil ve ikincil piyasalarda kolay, gerçek, açık, karĢılaĢtırılabilir, hiçbir masraf ve zaman kaybı olmaksızın bütün bilgileri ulaĢtırmak ve rasyonel bir karar alma sürecinde yol göstermek (Eroğlu, 2003: 7). Buradaki temel hedef; yatırımcıyı, sermaye piyasasında yer alan menkul kıymetlere yatırım ile doğacak risklerden korumak değildir. Hedef, yatırımcıya elindeki fonları özgür bir irade ve rasyonel bir davranıĢ ile herhangi bir menkul kıymete yatırım yapma / yapmama sürecinde doğacak riskler ile beklentilerini analiz etme sürecine iliĢkin tam, doğru ve zamanında bilgi sunarak risklere karĢı bilinçlendirilmesini sağlamaktadır. Bu durumda yatırımcı risk ve getiri arasında sorumluluk sahibi olarak etkin bir rol oynamaktadır (Pirgaip, 2004: 4). Bu ilke sayesinde pay sahipleri ve diğer taraflar, Ģirketlerin içinde bulunduğu ekonomik durumu ve faaliyetleri hakkında sahip oldukları bilgi ile varlıklarını ya da konumlarını daha iyi yönetmekte ve koruyabilmektedirler (Kaya, 2001: 18). Bu durumda sermaye piyasasında yer alan düzenleme ve denetleme yetkilileri kamunun doğru ve dürüst bir Ģekilde aydınlatılması için yasal ve yapısal düzenlemeleri yaparak, uygulamaya aktarmaları gerekmektedir. Aksi takdirde kamunun aydınlatılmasında ki bir diğer amaç olan sermaye piyasasında “güven” tahsisi mümkün olmayacaktır. Bu durum küçük yatırımcıların mali piyasalardan özellikle sermaye piyasasından uzak kalmasına tasarrufların atıl kalmasına yol açacaktır. Güven tahsisi ile küçük yatırımcılar, piyasada asılsız, manipülasyon vb. haberler yayarak menfaat elde etmek isteyen kiĢilere karĢı korunacaktır. Kamunun aydınlatılmasındaki bir diğer temel amaç ise kamunun özellikle küçük yatırım gruplarının Ģirket yönetimine hakim gruplar ile simetrik bilgiye sahip olmalarının sağlanmasıdır. Buradaki amacı iki boyutlu ele almak gerekir. Birincisi kamuya Ģirket hakkında iyi haberlerin yanında kötü haberlerinde sunulması; ikincisi 14 ise ortaya çıkan bilginin hakim ortak veya bilgiye ilk ulaĢan Ģirket yönetiminin bilginin kamuya duyurulmasından önce kendisine ve çevresine menfaat sağlayacak Ģekilde kullanmasının engellenmesi (insider traiding). ġirketlerin kamuya bilgi açıklamaları üzerine yapılan bir araĢtırmada eğer; Kamuya bilgi sunumu maliyetsiz ise, Yatırımcılara, ticari sır dıĢında istedikleri takdirde açıklanan bilgi güvenilir ise, Tüm yatırımcılar, Ģirketin kamuyu aydınlatmasına karĢılık aynı yönde karar vereceklerse, ġirketler, kamuya açıklanan özel bilgiye yatırımcıların nasıl karĢılık vereceklerini biliyorsa, aydınlatma istekleri artmaktadır (Suijs, 2007). Aksi takdirde kamuyu aydınlatmaktan kaçınmaktadırlar. 1.3. Kamunun Aydınlatılmasında Taraflar Kamunun aydınlatılmasında genel bir tanımının yapılmadığı gibi sunulacak bilgilerin menfaat grupları da belirlenmemiĢtir. Bu durumda menfaat gruplarını “kamu” olarak ifade etmek çok doğru olacaktır. ġirket tarafından sunulan bilgi kullanıcıları; Ģirket içi ve Ģirket dıĢı çevre olarak ikiye ayrılmaktadır. 15 ġekil 1.1. ġirket Ġlgi Grupları ġ i r k e t Ġ ç i Ç e v r e Sendikalar ġirket Yönetimi ġirket Sahipleri ġirket Personeli ġ Ġ R K E T Kredi ve Yatırım KuruluĢları Alıcılar ve Satıcılar Devlet Potansiyel Ortaklar Finansal Analistler Yabancı Ģirketler ġ i r k e t D ı Ģ ı Ç e v r e Kaynakça: Cukacı,2006 ġirket bünyesinde ortaya çıkan finansal veya finansal olmayan bir bilgi ilk olarak Ģirket çevresinde yayılmakta ve daha sonra Ģirketin dıĢ çevresine ilan edilmektedir. Burada en önemli nokta Ģirketin sunacağı bilgilerin hiçbir menfaat grubunun çıkarını gözetmeksizin kamu yararına sunulmasıdır. Özellikle muhasebe departmanı tarafından üretilen finansal ve finansal olmayan bilgilerin muhasebe kayıt ve ilgili raporlarda doğru, eksiksiz ve bütünlük esasına dayalı bir sisteme göre düzenlenmediği takdirde bu bilgiyi kullanacak olanlara doğru ve güvenilir olmayan bilgi sunulmuĢtur. Bu bilgilere dayalı olarak alınan kararlar da yanlıĢ olacaktır (Ay, 2003: 86). Kamunun aydınlatılması ilkesi, Ģirketin piyasa değerini, ticari menfaatlerini, sermaye yapısını vb. değiĢtirecek bir bilgi ortaya çıktığında bu bilgiye ilk elden ulaĢan Ģirket içi çevrenin kendi menfaatine kullanmasını engelleyerek kamunun bilgilendirilmesini ve korunmasını amaçlamaktadır. 16 1.3.1 ġirket Ġçi Çevre ġirket içi çevresinde Ģirket sahipleri, Ģirket yönetimi ve Ģirket personeli olarak üç taraf bulunmaktadır. ġirket faaliyetlerinin sonuçlarına ait finansal ve finansal olmayan bilgi hiyerarĢik olarak Ģirket personeli tarafından üretilmekte, Ģirket yönetimi özet olarak kendisine sunulan bu bilgileri, mevcut durumun kontrolü ve gelecek dönemlere iliĢkin stratejilerin belirlenmesi ve planlanmanın yapılmasında kullanmaktadır. ġirket sahipleri ise Ģirkete koymuĢ oldukları sermayenin durumu, Ģirketin geleceği, yatırıma devam ve vazgeçme konusunda bu bilgileri kullanmaktadır (Ararat, 2003). 1.3.1.1. ġirket Sahipleri Hisse senetlerini sermaye piyasasında halka arz eden Ģirketlere iĢtirak eden Ģirket sahipleri; yatırımlarını artırma, yatırımdan kısmen veya tamamen vazgeçme ya da durumunu koruma aĢamasında karar verebilmek için çok yönlü finansal ve finansal olmayan bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Mevcut yatırımcılar, iĢtirak ettikleri Ģirketin faaliyette bulunduğu sektör ve genel ekonomi ( yurt içi ve yurt dıĢı) de ki geliĢmeleri göz önünde bulundurarak, faaliyet dönemleri boyunca nasıl bir trend gösterdiğini, finansal durumu, yönetiminin nasıl bir performans gösterdiğini, kar/zarar durumunu bilmek istemektedir. Ayrıca mevcut yatırımcılar Ģirket tarafından sunulan bu bilgilerin sektörde faaliyet gösteren diğer Ģirketler ile karĢılaĢtırılabilir olmasını istemektedir. BaĢka bir ifade ile yatırımcılar kamuya sunulan finansal ve finansal olmayan bilginin belli bir format olarak, zamanında sunulması sonucu diğer Ģirketlerle iktisadi ve idari açıdan performans, verimlilik ve karlılık analizi yapmak istemektedir. Bu ilke sayesinde Ģirketin mevcut ortaklık yapısı ve çıkar iliĢkileri hakkında bilgi edinilebilmektedir. 1.3.1.2. ġirket Yöneticileri ġirket içinden ve dıĢından üretilen ve elde edilen bilgilerin tamamı kamu ile paylaĢılmamakla birlikte yöneticilerin ve örgütsel kararların temelini oluĢturmaktadır (Karacabey ve diğerleri, 2004: 148). Bir iĢin yönetimi iyi bir planlama sürecinde Ģirketin hedeflerinin belirlenmesi, hedeflere ulaĢabilmek için çalıĢanların faaliyetlerinin koordinasyonu, yetki ve sorumluluk devri, yürütülmesi, kontrolü, 17 sonucun ve performansın değerlendirilmesi ve düzeltici kararların alınması olarak ifade edilebilir. Yöneticinin sorumluluğu ise iĢin gereklerine sahip personel istihdamı, iç kontrol sisteminin kurulması, kıt kaynakların verimli faaliyetlere etkin bir Ģekilde dağılımı ve yönetimi ile bütün bu çabaların yasaların gerektirdiği sınırlar içerisinde yerine getirmektir. Yöneticiler Ģirkete iliĢkin bütün kararlarını sahip olduğu tecrübe ve elde ettiği bilgiler çerçevesinde alternatifleri değerlendirerek alacaktır. Bilgilerin çoğu Ģirket içinde, muhasebe departmanı tarafından üretilmektedir (Selda,2003.125). Kamuyu aydınlatma ilkesi ile Ģirket yöneticileri; bir döneme ait yönetim faaliyetleri sonucunda kurumun genel performansı ve Ģahsi performanslarının değerlendirilmesine iliĢkin bilgi sunmaktadır. Bu sayede Ģirket yönetimi gerek kurumun gerekse kendi performansları değerlendirilirken ortaya çıkacak asılsız iddia ve spekülasyonlardan korunmaktadır. Özellikle finansal yöneticilerin davranıĢları Ģirket faaliyetleri ile mali piyasalar arasında bulunmaktadır (Brealey ve Myers, 1991: 3). Çünkü Ģirket politikalarına uygun finansal kaldıraç kullanımı, sermaye maliyetinin minimize edilmesi ve hissedarların servetlerinin maksimize edilmesi bu yöneticilerin kararları ile Ģekillenmektedir. Günümüzde CEO‟ ların ücretlerinde ve ilave olarak alınan prim, bonus, kâr paylarında meydana gelen aĢırı yükselme, geniĢ yetkilerle donatılmaları ve geleceğe iliĢkin politikaları belirlemeleri, Ģirketlerin kurtarıcısı veya batırıcısı olarak gözükmesine yol açmıĢtır. Bu tip yöneticilerin gelirleri ile yardımcısının geliri arasında 2- 15 kat, ortalama çalıĢan ücreti arasında ise 362 kat fark olduğu tespit edilmiĢtir. ġirketin piyasa değeri neredeyse baĢındaki CEO‟ lara göre belirlenmesi aĢamasına kadar gelmiĢtir. Kamunun aydınlatılması ilkesi gereği Ģirket üst yönetiminin aldıkları ücret ve ekleri ile birlikte performansının değerlendirilmesini sağlayacak bilgi sunmaları zorunludur. Bu durum aynı zamanda CEO ve üst yönetim üzerinde strese yol açabilirmektedir (Aksakal, 2007). ġirket yöneticilerinin kamuyu aydınlatma sürecinde dıĢarıya bilgi sunumunda taraflı tutum sergiledikleri genel bir tezdir. Örneğin saldırgan kazanç politikalarının kullanımı ve açıklamaları finansal bilgi kullanıcılarına kolayca yapılamaz. Bu tür pratik uygulamalar Ģirketin kârlılığını artırırken finansal riskini artıracaktır. ġirket 18 içerisinde meydana gelen pozitif geliĢmeleri ise açıklamakta gönüllüdürler (Fischer ve Verrecchia, 2004). Hunton ve ark. (2006) CEO ve CFO‟ lar üzerinde yapmıĢ oldukları araĢtırmada yöneticilerin kazanç yönetim uygulamaları ile kamunun daha az aydınlatılması benimsenmesi sonucu Ģirketin hisse senetlerinin fiyatlarını artırabileceklerini ve itibarlarını koruyabileceklerini aynı zamanda kamunun tam olarak aydınlatılması halinde Ģirketin hisse senetlerinin fiyatlarının ve itibarlarının zarar göreceğine inandıklarını tespit etmiĢtir. Bu durum Ģirket yönetiminin kamunun aydınlatılmasından daha çok Ģirketin piyasa değeri ve kendi menfaatleri üzerinde odaklandıkları ve Ģirket bünyesinde üretilen bilgiyi kendi amaçları çerçevesinde kullandıklarını ortaya koymaktadır. ġirket yönetiminin bilgi sunumu gerek Ģirket içi gerekse Ģirket dıĢı tüm tarafların mevcut ve geleceğe iliĢkin kararlarında ve davranıĢlarında etkili olacaktır. Örneğin Ģirket hissedarları ve yöneticileri arasında “asil - vekil” iliĢkisi bulunmaktadır. Hissedarlar, sermayelerini yöneticilere emanet etmiĢ; bunun karĢılığında ise yönetimden makul bir kâr beklemektedir. Yönetim sermayeyi koruyarak, riske atmadan faaliyetlerini düzenlemek ve kontrol mekanizmasının çalıĢmasını sağlamakla yükümlüdür. Örneğin Fransa‟ da Societe Generale Bank‟ asında alım satım uzmanı olarak çalıĢan Jeromi Kerveil, asil – vekil iliĢkisine kötü bir örnektir. Kerveil, piyasanın gidiĢatını tahmin ederek hisse senedi alım satımı yapmaktır. Bu iĢlemler çok riskli olduğundan hemen ters bir pozisyon alarak pozisyonunu koruması görevleri arasındadır. Kerveil, 2005 yılında Londra‟ da metroların bombalanması terör olayından önce bir Alman sigorta Ģirketine ait hisse senetlerini satarak 750.000 $ kâr elde eder. Amerika‟ da ortaya çıkan mortgage krizini tahmin ederek elindeki menkul kıymetleri satma iĢlemi yaparak bankaya 500 milyon $‟ lık bir kâr sağlamıĢtır. 2007 yılına gelindiğinde Kerveil‟ in bankaya sağladığı kâr 2,1 milyar $‟ dır ve bu bankanın tüm kârının yarısından fazladır. Bu yönetim olayında Kerveil sınırlı bir yetkiye sahip ve yaptığı her iĢlemden sonra ters bir pozisyon alarak riski yönetmesi sorumluğundadır. Fakat yaptığı tahmin ve baĢarılı iĢlemler ile hissedarların paralarıyla yetki sınırlarını aĢarak iĢlemler 19 yapması ve yönetimin ve iç denetçilerin bunu görmezlikten gelmesi en önemli noktadır. Kerveil, sonunda hırsı ile 2008 yılı baĢlarında banka adına 75 milyar $‟ lık bir iĢlem yapması ve bu riski yönetecek ters pozisyon almaması sonucunda bankayı 7,2 milyar $ bir zarara sokmuĢ ve Ģirket yönetiminin kötü yönetimi ve uluslar arası mali piyasaların kötü gidiĢatı net zararın 9,2 miyar $ olmasına yol açmıĢtır. Bu tür olaylar Ġngiltere, Japonya ve birçok ülkede yaĢanmıĢtır (http://en.wikipedia.org). Türkiye‟ de 2001 yılında ortaya çıkan bankacılık krizi buna iyi bir örnek olarak gösterilebilir. Diğer taraftan bu ilke ile baĢarılı Ģirket yöneticileri kendilerini piyasaya tanıtma ve kariyerlerini geliĢtirme imkânı elde etmektedirler. BaĢarısız Ģirket yöneticilerinin ise bu durumda kamuya bilgi sunmaktan imtina edecek veya yanlıĢ bilgi sunmayı tercih edecektir. Bu boyutu ile iĢletme yönetimi ve çevresi tarafından üretilen bilginin Ģirket içi ve dıĢı sıkı bir denetime tabi tutulması gerekir. 1.3.1.3. ġirket Personeli Kamuyu aydınlatma ilkesi ile Ģirketin bir parçası olan Ģirket personelinin performanslarının sonuçları ile menfaatlerinin değerlendirilmesi sağlanmaktadır. ġirket personeli çalıĢmaları sonucu Ģirketin piyasa değeri, kârlılığı ve geliĢmesi hakkında bilgi sahibi olmaları motivasyonlarını artıracaktır. Aynı zamanda özellikle toplu iĢ sözleĢmelerinde geliĢen ve büyüyen Ģirkete bağlı olarak haklarını isteme, elde etme ve gerçekçi olmayan taleplerden vazgeçmelerini sağlayacaktır. Sahip oldukları bilgi sayesinde örneğin yeteneklerine bağlı olarak geliĢtirdikleri varlıklara iliĢkin ücret ve prim ödemeleri, emeklilik vb. diğer faydalarının artırılmasını talep edebilirler (Financial Accounting Standarts Board, 2006). Bu ilke ile aynı zamanda Ģirketin insan kaynakları politikası ortaya konmaktadır. Örneğin Ģirketin eĢit çalıĢanlar arasında ki ücret politikası, özlük hakları, kariyer imkânları, güvenli çalıĢma ortamı ve koĢulları hakkında çalıĢanlara ve özellikle kamuya bilgi sunulmaktadır. 20 1.3.2. ġirket DıĢı Çevre Kamunu aydınlatılması ilkesi kapsamında, Ģirket dıĢı çevre potansiyel yatırımcılar, kredi ve yatırım kuruluĢları, alıcılar ve satıcılar, devlet, sendikalar ve Türkiye‟de yatırım yapmak isteyen yabancı Ģirketler yer almaktadır. ġirket dıĢı çevre, sahip oldukları finansal ve finansal olmayan bütün bilgileri, yasalar gereği Ģirketlerin açıklamak zorunda oldukları 3, 6, 9 ve 12 aylık zorunlu ve ek mali tablolar ile Ģirket yönetiminin faaliyet raporlarından, bağımsız denetim raporlarından ve kamuya açıklanan haberlerden elde etmektedirler. ġirket dıĢı çevresi elde ettikleri bu bilgiler ıĢığında geleceğe iliĢkin kararlarını almakta, vergi boyutu ortaya çıkmakta, toplu sözleĢmeler yapılmakta, kredi analizleri ile kredili satıĢların durumu vb. birçok iĢlev yerine getirilmektedir. 1.3.2.1. Potansiyel Yatırımcılar Sermaye piyasası riski seven ve kendisine yüksek getiri elde etmek isteyen potansiyel pay sahipleri ve riskten korunmak, aynı zamanda gelirini maksimum yaparak sabit getiri isteyen alacaklılık hakkı elde eden yatırımcı ile fon ihtiyacı duyan Ģirketlerin karĢılaĢtığı piyasalardır. BaĢka bir ifade ile fon fazlasını yatırıma dönüĢtürmek isteyen yatırımcı beklentilerine ve risk algısına göre; yatırımını yüksek kar/zarar sağlayan hisse senedine, düĢük kâr fakat sabit getiri sağlayan tahvil v.b. menkul kıymetlere yönlendirmektedir. Rasyonel bir davranıĢ içerisinde bulunan potansiyel yatırımcı, fon fazlasını yönlendirmede çok farklı sorular ile karĢı karĢıya kalmaktadır (Konuralp, 2001: 3-4). Bu sorular; Ne tür menkul kıymete yatırım yapılacaktır? Hisse senedi, Katılma intifa senedi, Tahvil, hazine bonosu vb. Uluslararası ve genel ekonomik durum nedir? Uluslararası ve yurtiçi mali piyasaların durumu nedir? Hangi sektör/sektörlere yatırım yapılacaktır? TaĢ, tuğla, 21 Turizm, Sağlık, Bankacılık, finans vb. Hangi Ģirket / Ģirketlere yatırım yapılacaktır? Yatırımın miktarı ne olacaktır? Yatırımdan çıkıĢ zamanı nedir? Mevcut ekonomik ve mali koĢulları olumlu algılayan yatırımcının, yatırımının yönünü; beklentileri, risk algısı ve en önemlisi ise kamudan elde ettiği bilgiler belirleyecektir. Bu yönü ile potansiyel yatırımcılar, kamunun aydınlatılması ilkesinin kapsamında menfaat çevresi içinde bulunmaktadır. Menkul kıymetlere yatırım kararı aĢamasında, yatırımcı kendisine en yüksek getiri sağlayacak menkul kıymeti aramaktadır. Örneğin hisse senedi yatırımcısı gelecekte Ģirketin düzenli ve artan temettü ile bedelsiz hisse senedi dağıtmasını, Ģirketin piyasa değerinin yükselmesi beklentisi içerisindedir. Tahvil vb. sabit getirili yatırımcı ise her yıl düzenli kupon ödemesi ve vade bitiminde anapara ve faiz ödenmesi beklentisi içerisindedir. Yatırımcı aynı zamanda, yatırım yaptığı Ģirketin iktisadi ve mali yapısını güçlü olmasını ister. Çünkü aĢırı finansal kaldıraç kullanımı Ģirketin risk seviyesini artıracağı gibi aynı zamanda borçlanma ve sermaye maliyetinin yükselmesine, yeni hisse senetlerinin halka arz edilmesi ise ortak sayısının artmasına yönetimin paylaĢılması ve kar paylarının (temettü) hisse baĢına getirilerini azalmasına yol açacaktır. BaĢka bir ifade ile yatırımcı beklentilerinin karĢılanması ve yatırımının korunması için Ģirkete güvenmek istemektedir. Yatırımcılar, sermaye piyasası tarafından yapılan düzenlemeler ile Ģirketler tarafından kamuya açıklanan tüm bilgilerin tarafsız ve gerçek zamanlı piyasaya sunulduğunu teorik olarak kabul etmektedir. Piyasa düzenleyicilerinin bu duruma iliĢkin yasal düzenlemeleri ile objektif ve eĢ zamanlı uygulamaya iliĢkin tedbirleri almak zorundadır (Anwer ve Schneible, 2007). 22 Bu amaçla yatırımın miktarı ne olursa olsun bütün yatırımcılar aynı risklerle farklı seviyelerde karĢı karĢıyadır. Bu riskin minimize edilmesi ile yatırımcının yatırımını yönlendirebilmesi ve menkul kıymetlerin getirilerini mukayese edebilmesi için bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Yatırımcı ve diğer dıĢ kullanıcılar kurumsal yönetim sisteminin önemli bir unsuru olan finansal raporlama ve kamuyu aydınlatma çerçevesinde sunulan bilgilere göre analizler yapabilmekte ve kararlar alabilmektedir (Sevic, 2005). Yatırımcı dıĢ çevreden elde ettiği bilgilere güvenebilmelidir. Bu nedenle sermaye piyasasının sağlıklı ve iyi iĢleyebilmelerinin ön Ģart olarak kamunu aydınlatılmasının ilkesinin önemi ortaya çıkmaktadır. 1.3.2.2. Devlet Kamunu aydınlatılması ilkesi kapsamında, sosyal devlet anlayıĢı gereği devlet toplumun her kesiminde düzenleyici fonksiyonuna bağlı olarak adalet, eğitim, güvenlik, sağlık vb. fonksiyonları icra etmektedir. Bunun yanında vatandaĢlarına karĢılıksız transfer harcamaları, ekonominin büyümesi, istihdamı artırıcı, yatırımı teĢvik vb. ekonomik iĢlevleri de yerine getirmektedir. Günümüzde bütün bu fonksiyonlarını yerine getirirken kaynak ihtiyacını vergi ya da borçlanma yoluyla karĢılamakta ve ekonomik büyüme iĢlevini Ģirketler eliyle yerine getirmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde devletler Ģirketlerin uygun koĢullarda kaynak elde edebilmeleri, faaliyetlerine yön verme, teĢvik etme, etkin ve verimli alanlara yatırım yapabilmeleri için altyapı ve yasal düzenlemeler yapma, fon tedarik eden yatırımcıların haklarının güvence altına alınması konusunda düzenleyici, denetleyici ve güveni tahsis eden taraftır. Devlet ayrıca milli gelir hesaplamaları vb. istatistikler içinde Ģirketler hakkında bilgiye ihtiyaç duymaktadır (Sermaye Piyasası Muhasebe Stanadarları hakkında tebliğ, seri:X1, no:25, tebliğ m 10f). Devlet güven tahsisini mali piyasalarda SPK, ĠMKB, BDDK, vb. özerk kuruluĢlar eliyle yürütür. 23 1.3.2.3. Kredi ve Yatırım KuruluĢları Kamunun aydınlatılması ilkesi kapsamında kredi ve yatırım kuruluĢları için en önemli nokta fon sağlayacakları Ģirketlerin yükümlülüklerini karĢılama yeteneklerini tespit edebilmek, fon talebinin kabul veya reddi konusunda karar verebilmek, borçlanma kapasitesini görebilmek, Ģirketin geçmiĢ ve geleceğe iliĢkin büyüme, eğilimini öngörümleyebilmek, benzer Ģirketler ile karĢılaĢtırmalar yapabilmek, varlıklarının büyüklüğünü ve serbestliğini (ipotekli, hacizli vb.) görebilmek, Ģirket sahiplerinin mali gücünü, itibarını görebilmek, teminat olarak alınabilecek varlıkları tespit ve değerleyebilmek vb. durumlar için bilgiye ihtiyaç duymaktadır. BaĢka bir ifade ile borçlanma araçlarıyla Ģirketlere finansal kaynak aktaran kreditörler, kaynak aktardıklar Ģirketin belirsizlik altında gelecekteki nakit akıĢlarının miktarını ve zamanlamasını tahmin etmesini sağlayacak bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bu bilgi sayesinde kreditörler borçlanma araçlarının fiyatlarının artıĢını, borcunu ödeme yeteneğini ve kaynak sağladıkları yatırımdan elde edecekleri varlığı hesap edebilmektedirler (Financial Accounting Standarts Board, 2006: 16). Bu açıdan değerlendirildiğinde kredi ve yatırım kuruluĢlarınca kullandırılacak kredinin vadesi uzadıkça risk artar, çünkü gelecek belirsizdir. Bu durum kredinin zaman boyutunu ortaya koymaktadır. Nakit, kefalet, menkul kıymet, kıymetli evrak vb. teminat karĢılığında verilen kredi, belirli bir süre sonunda geri alınmak koĢulunu taĢıdığı için Ģirketin, kredi ve yatırım kuruluĢları karĢısında saygınlığını ifade eder. Bu durum kredinin güven boyutunu ortaya koymaktadır. Kredi ve yatırım kuruluĢlarınca verilen kredinin tahsili yerine getirilinceye kadar geçen süre içerisinde ortaya çıkması muhtemel tehlikeler bulunmaktadır. Bu durum kredinin risk boyutunu ortaya koymaktadır (Altan, 2001: 139). Kredi ve yatırım kuruluĢları, kullandırılan ve kullandırılacak kredilerin etkin yönetiminde güvenilir, eksiksiz, tam ve zamanında bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bu kuruluĢların doğru Ģirketlere kaynak kullandırma, kaynak israfını önlemede kamuyu aydınlatma ilkesinin önemini ortaya çıkarmaktadır. 24 1.3.2.4. Alıcı ve Satıcılar Kamunu aydınlatılması ilkesi kapsamında Ģirketle mal ve hizmet alıĢveriĢinde bulunan alıcı ve satıcıların da menfaatleri bulunmaktadır. Alıcılar, finansal yapısından ziyade Ģirketle, yaptıkları / yapacakları anlaĢmalardan doğan yükümlülüklerin karĢılanma yeteneğini, aynı zamanda kalite, üretim, satıĢ vb. politikaları hakkında bilgi sahibi olmak isterler. BaĢka bir ifade ile alıcılar, Ģirketin mal ve hizmetlerin pazarlama ve satıĢ politikalarındaki müĢteri memnuniyeti anlayıĢına önem vermektedir. Örneğin satın alınan mal ve hizmetlerin zamanında teslimi, kalite standartlarına uyum, sunulan mal ve hizmetlere iliĢkin garantilerin verilmesi, standarda uymayan mal ve hizmetlerden doğan zararın telafi edilmesi, satıĢ sonrası hizmetler vb. sayılabilir. Satıcılar ise mal ve hizmet tedarikinden doğan kredili (senetli veya senetsiz) satıĢlarına iliĢkin alacakların zamanında tahsili, kredili satıĢ miktarının belirlenmesinde bu ilke yol gösterici olmaktadır. Satıcılar, zamanında ödenmeyen alacakların tahsili aĢamasında Ģirketlerin sahip olduğu varlıkların kalitesi ve miktarı ile ilgilenirler (Financial Accounting Standarts Board, 2006: 2). 1.3.2.5. Sendikalar Sendikalar bu ilke sayesinde toplu sözleĢmelerde iĢçilerin, Ģirketin baĢarısından doğan paydan haklarının alınması konusunda ihtiyaç duyulan bilgiye ulaĢmaktadırlar. 1.3.2.6. Uluslararası ġirketleri Ülkelerin kalkınmasında ve büyümenin sürekliliğinin sağlanmasında ki en büyük engel sermaye ve teknoloji yetersizliğidir. GeliĢmiĢ ülkelerde ortaya çıkan fazla sermayenin ve teknolojinin transfer edilmesi ile ülkelerin ihtiyacı olan yatırımlar uluslararası Ģirketler vasıtasıyla yapılmaktadır. Dolayısıyla Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) ve istihdam artmaktadır. Ülke içerisinde giriĢimciler eliyle hayata geçirilemeyecek olan yatırımların yapılması sağlanmaktadır. Ayrıca çok uluslu Ģirket yatırımları ile ülkenin ihtiyaç duyduğu teknoloji kolayca transfer edilmekte, rekabet artmakta, müĢteri memnuniyeti, hizmet kalitesi vb unsurlar ön plan çıkmaktadır. Bugün Çin‟ in dünyanın en büyük ikinci ekonomisi 25 olmasında en önemli unsur çok uluslu Ģirketlerin yatırımları ve teknoloji transferleridir. Dünyanın küresel bir köy haline gelmesi ile birlikte üretim faktörlerinin önündeki sınırlar kalkmıĢtır. Çok uluslu Ģirketler dünyada var olan karlı alanları tespit ederek yatırım yapmaktadır. Yatırım alanlarının tespitinde bu ilke yol gösterici olmaktadır. Bu ilke ile sadece kamu olarak ifade edilen taraflara sadece gerekli bilgilerin tam, doğru ve zamanında sunulması amaçlanmamıĢtır. Aynı zamanda kamu ile doğru bir iletiĢimin kurulması ve güvenin tahsis edilmesi de önemli bir boyutudur. Tabi ki uluslararası yatırım Ģirketleri piyasaya güven veren ve Ģeffaf olan Ģirketlere yatırım yapmayı tercih etmektedir. 1.3.2.7. Finansal Analistler Hisse senedinin piyasa fiyatının belirlenmesinde en etkili gruplardan biri finansal analistlerdir. Çünkü analistlerin aldığı finans eğitimi ve piyasaya iliĢkin önemli tecrübesi ve finansal tabloların analizi yoluyla elde ettiği önemli bilgi ve açıklamaları Ģirket yönetimi ve kamu tarafından dikkate alınmaktadır (Yu, 2008). Günümüzde finansal analistler, yatırımcıların ve Ģirketlerin ekonomik kararları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Artan rekabet, yeni iĢ olanakları, teknolojik geliĢmeler ve globalleĢme ile analistler finansal bilginin yanında Ģirketlerin kamuya gönüllü olarak açıkladıkları finansal olmayan bilgi üzerinde de odaklaĢmaktadırlar. Çünkü bu bilgiler, Ģirketin geleceğe iliĢkin kazanç elde etme yeteneğinin tahmin edilmesinde kullanılmaktadır. Bu tür bilgiler ilgililer tarafından beklenmekte ve Ģirketin değeri üzerinde pozitif bir etki meydana getirmektedir (Orens ve Lybaert, 2007). Libby, Tan ve Hunton (2006) çalıĢmasında bağımsız denetimden geçmiĢ mali tablolar yayınlandıktan sonra finansal analistlerin tahmin hataları ve açıklamaları arasında ki iliĢkiyi incelemiĢtir. Doğru ve tam olarak hazırlanan mali tablo üzerinden yapılan analizler sonucunda yıllar itibarı ile analistlerin hatalarının sınırlı olduğunu tespit etmiĢtir. Ayrıca çalıĢma sonucunda açıklamaların içerdekiler için yukarıya 26 doğru buna karĢılık dıĢarıdaki yatırımcılar vb için aĢağıya doğru kötü etkisinin olduğunu tespit etmiĢlerdir. ÇalıĢmanın ikinci bölümünde ise taraflı açıklamaların etkileri üzerinde odaklanılmıĢtır. Sonuçta analistlerin gerçek kazancın yılsonunda beklenen kazancı geçtiği tespit edilse bile iyi sonuçların etkisini daralttığı buna karĢlık ise kötü sonuçların etkisini ise abarttığını tespit etmiĢlerdir. Bu durum yönetimi, hissedarların, analistlerin ve piyasanın aĢırı baskısı karĢısında yasal ve yasal olamayan yollara baĢvurarak beklentileri karĢılamayı yöneltmektedir. 1.4. Kamunun Aydınlatılması Ġlkesi Kapsamında Kullanılacak Bilginin Özellikleri Piyasaların kusursuz ve bilginin tam olduğu ekonomide fonların akıĢı konusunda hiçbir problem olmamakta aynı zamanda kıt olan kaynaklar en etkin kullanıcılara sunulabilmektedir. Böyle bir ekonomik yapı içerisinde Ģirketlerin öz kaynak ve borçlanma yoluyla sağlayacağı fonlar arasında aĢırı bir fark olmayacağı için gerek Ģirket içi gerekse Ģirket dıĢından sağlanan fonların kullanımı ile Ģirketin performansı ve piyasa değeri etkilenmeyecektir. Fakat günümüz ekonomisinde tam rekabet koĢulları iĢlememekte; yapılan her finansal faaliyetin iĢlem maliyeti ve sözleĢme yapan tarafların bilgi seviyeleri de farklıdır. Finansal piyasalarda; finansal aracılar, satacakları finansal varlıkların kalitesini bilmekte, buna karĢılık alıcılar bu konuda yeterli bilgiye sahip olamamaktadırlar. Bu durumda alıcının ortalama olarak bir finansal varlığın kalitesi hakkında tahminde bulunmak ve ödeyeceği fiyatı belirlemek durumundadır. Tarafların varlık hakkında aynı bilgiye sahip olmaması sonucunda; varlığın niteliğinin belirlenmesinde maliyeti ve kalitesi belirsizlikle iliĢkilendirilmesine yol açmaktadır. BaĢka bir ifade ile asimetrik bilgi esasına dayalı Akerlof‟ un Limonlar Piyasası modelinde satıcıların arabalarının kalitesini bildikleri bu yüzden belirledikleri fiyat ile kaliteli araba satıcılarını (plums) piyasa dıĢına itecekleri ve böylece piyasa kötü kaliteli araba satıcılarının (lemons) olacaktır. Bu durum bilginin eksikliğinden kaynaklanan bir problemdir. Taraflardan birinin, diğerine göre daha fazla bilgiye sahip olması 27 piyasada ters seçim ve ahlaki bir probleme yol açacaktır (Akerlof, 1970; Özbay, 2004:5). Potansiyel yatırımcıların eksik bilgiye sahip olması nedeniyle menkul kıymetlerin aĢırı değerlendiği kararı ile düĢük fiyat teklif etmelerine, mevcut yatırımcılar ise gerçek değerinin altında değerlendiği için düĢük fiyat teklifini ret etmelerine yol açacaktır. Sonuç olarak kârlı yatırımların hayata geçirilememesine ve güvensizlik ortamının oluĢmasına yol açacaktır (Yılgör, 2005). Kamu, Ģirketler hakkındaki bilgi ihtiyacını piyasalardan dört kanal üzerinden karĢılamaktadır. Bunlar: ġirketlerin zorunlu bilgi açıklamalarına ilaveten gönüllü açıklamaları, Örneğin SPK aracılığıyla ve kendi internet sayfaları üzerinden en kısa yoldan açıklamalarda bulunabilirler, ġirketler bilgi açıklamalarında seçici olabilirler. Örneğin telefon veya birebir görüĢme yoluyla bilgi aktarımı yapabilirler, Yatırım Ģirketleri, aracı kurumlar ve analistler tarafından yapılan analiz sonuçlarının kamuya açıklanması yoluyla elde edilebilir. Örneğin borsada al-sat yapan broker ve dealerlerin analizlerine ait bilgiler. ġirket içerisinde üretilen özel bilgiler dıĢ kaynak kullanıcılarına sunulabilir. Örneğin içerden öğrenenler ticareti (Ġnsider Traiding). Bilgi kaynağı olan dört kanaldan 1. ve 3. kaynak günümüzde kamu üzerinde etkilidir. Dördüncü kaynak ise yasalar gereği yasaklı bir faaliyettir. Özel bilgiye ulaĢan taraflar üzerinde etkilidir (Gomes ve arkadaĢları, 2007). Kamuya açılanmamıĢ, kesin, kaynağı güvenilir ve bir finansal varlığın fiyatını etkiliyorsa; bu bilgi Ģirket içerisinden üretilen bilgidir. Ġçerideki bir bilgi bir tarafa menfaat sağlamak amacıyla gizlice sunulması ve kullanılması yasal olmayan “Ġçerden Öğrenenler Ticareti (Ġnsider Traiding)” olarak ifade edilmektedir. Eğer bilginin gizlice açıklanması ve kullanımı sonucunda finansal varlığın değerinde mutlak bir değiĢme söz konusu değilse böyle bir ticaretten söz edilemez (Tezcanlı,1996: 13). 28 1.4.1. Bağımsız Denetimden GeçmiĢ Olma (Güvenilirlilik ) ġirketler, hukuki yapıları, halka açıklık, bağımsız denetime tabi olma vb. birçok faktörün, etkisinde kamuya farklı seviyelerde bilgi sunmaktadırlar. ġirketler tarafından açıklanan bilgiler, kamunun rasyonel bir karar alma sürecinde ve etkin bir sermaye piyasasının oluĢumunda önemli rol oynamaktadır (Çevik,2002: 1173). Burada önemli olan nokta ise kamuya açıklanan bilgilerin güvenirliliğidir. Bu noktada halka açık Ģirketlerin kamuya açıkladıkları bilgilerin bağımsız denetimden geçmiĢ olması güven problemini teorik olarak çözmektedir (Yeğinboy, 2001). Temsilciler teorisine (Agency Theory) göre bağımsız denetim ile Ģirketlerin açıkladıkları bilgi seviyesinde pozitif bir iliĢki bulunmaktadır. ġirket raporlarını denetleyen bağımsız denetçi sadece raporları denetlemez, aynı zamanda bu raporlarda sunulan bilginin seviyesini, doğruluğunu, kalitesini, içeriğini de etkiler. Çünkü bağımsız denetçinin performansı, denetlediği Ģirketlerin kamuya sunduğu raporların kalitesi ve doğruluğuna göre değerlendirilmektedir. Bu açıdan Ģirketleri doğru, kaliteli ve ayrıntılı bilgi vermeleri yönünde etkilemektedirler (Çürük, 2003: 28). Bağımsız denetimden geçen bilgilerin doğruluğu ve kalitesi kamu açısından bir doktrin olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda Ģirket sahipleri ile yöneticiler arasında yönetimin paylaĢımı konusunda bir problem ortaya çıkmaktadır. Diğer bir problem ise Ģirketi kontrol eden hissedarlar ile kontrol edemeyen hissedarlar arasında da temsilci seçimidir (Ashiq ve diğerleri, 2007). Bağımsız denetim, yatırımcının (özellikle Ģirketi kontrol edemeyen), Ģirkete devrettiği fonların nerede kullanıldığı, Ģirketin yönetimi ve iĢleyiĢi konusunda güvenilir bilgi sunmaktadır. Aynı zamanda genel kurul tarafından seçilen ve hiçbir mesleki ehliyet aranmaksızın oluĢturulan iç denetimin güvensizliğini ortadan kaldırmaktadır. Bütün bu olumlu açıklamalara rağmen bağımsız denetimin zayıf noktaları da bulunmaktadır. Birincisi iç denetimin etkin olmadığı bir Ģirkette kullanılacak bilgilerin eksik ve yanlıĢ olma durumunu ortaya çıkaracaktır. 29 Son düzenlemeler ile birlikte özellikle Sarbanes Oxley Kanunu‟nda Ģirketleri hedeflerine ulaĢtırmada, finansal raporların gerçeği ve doğruyu yansıtması, iç kontrol sistemlerinin oluĢturulması ve etkinliğinin sağlanmasında Ģirket üst yönetimine doğrudan tasdik yükümlülüğü getirilmiĢtir. Bu düzenlemelerin temelinde Ģirketin hedeflerine ulaĢmasında yapılan faaliyetlerin denetimi, etkinliği ile bağımsız denetimin baĢarısında iç kontrol sisteminin etkinliği ve önemi üzerinde yoğunlaĢmaktadır (Aksoy, 2005). Diğer bir nokta ise bağımsız denetim Ģirketlerinin denetim ücretlerini Ģirketlerden almalarıdır. Bu durum ücret ile denetim kalitesi arasında ters bir iliĢkiyi doğurabilecektir. Son nokta ise denetim Ģirketlerinin danıĢmanlık, insan kaynakları vb. konularda hizmet vermeleridir (Ġhtiyar, 2006: 63-71). Örnek olarak Arthur Andersen (Durukan ve Ġkiz, 2007) ve Enron iliĢkisi gösterilebilir. Arthur Andersen gibi kaliteli bir hizmet verdiği düĢünülen Ģirketin son bulması bağımsız denetimin ve kalitesinin sorgulanmasına yol açmıĢtır. Bağımsız denetim ilkesi üzerine yoğunlaĢan eleĢtirileri ortadan kaldırmak amacıyla SEC ( Securities and Exchange Commission) tarafından bir bağımsızlık kuralları çalıĢması baĢlatılmıĢtır. SEC tarafından 5 Aralık 2000 tarihinde yapılan çalıĢma ile Ģirket ve denetçi arasındaki iliĢkiler bağlamında bağımsızlık kurallarını yayınlamıĢtır. Bir denetçinin (SEC,2000): Denetçi ile müĢterisi arasında ortak veya çatıĢan bir iliĢkinin ortaya çıkması, Denetçinin kendi iĢini denetleme pozisyonuna yerleĢmesi, Denetim sürecinde müĢterinin bir çalıĢanı veya yöneticisi gibi davranıĢ içerisinde olması, Denetçinin, müĢterinin avukatı pozisyonunda yerleĢmesi, halinde denetçinin bağımsızlığı bozulmuĢ demektir. Bu durum bağımsız denetim Ģirketinin, denetim hizmeti sayesinde müĢterisine farklı hizmetler sunma imkânını sunmaktadır. Özellikle Türkiye‟ de denetim Ģirketlerinin denetim hizmetinin yanında diğer hizmetleri sunmalarına iliĢkin herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır (Önder, 2001: 183-186). 30 1.4.2. Objektiflik Kamuyu aydınlatma ilkesi kapsamında kamuya sunulan bilgileri kullanacak taraflar arasında sübjektif bir ayrım yapılmamasıdır. Sunulan bilgilerin menfaat gruplarından bir grubun lehine diğer grubun aleyhine olacak Ģekilde raporlarda ve diğer belgelerde düzenlenmemesi ve sunulmamasıdır. Bu ilke aynı zamanda muhasebenin temel kavramı olan “tarafsızlık ve belgelendirme” kavramı ile aynı paraleldedir. Bu kavram gereği, muhasebe kayıtlarının Ģirketin gerçek durumunu yansıtan ve hiçbir menfaat grubunun çıkarını gözetmeksizin usulüne uygun olarak düzenlenen objektif belgelere dayandırılması ve muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde tarafsız ve ön yargısız davranılması gerektiğini ifade eder. Örneğin kar / zararın yüksek veya düĢük gösterilmesi, hasılat veya giderin gerçekleĢtiği dönemlerden farklı dönemlere aktarılmasına yönelik iç yapıların ve bu tip gerçek olmayan durumların ortadan kaldırılması için nitelikli elemanlar tarafından uygulanan bir iç kontrol mekanizmasının kurulmasını gerektirir (Cemalcılar ve Önce, 1999: 58). Bu ilke çoğunlukla Ģirket yöneticileri ve muhasebe finans departmanı çalıĢanları, büyük ortaklar ile bağımsız denetim Ģirketleri tarafından çiğnenmektedir. 1.4.3. Tam Açıklama Kamuya açıklanacak bilgilerin, bu bilgilerden yararlanacak kiĢi ve kuruluĢların doğru karar vermelerine yardımcı olacak Ģekilde, yeterli, açık ve anlaĢılır olmasını ifade eder. Tam açıklama, baĢka bir ifade ile açıklama ile bu açıklamanın temsil ettiği olgu arasındaki uyumdur. Fakat bu uyum her zaman sağlanamamaktadır. Finansal tablolar Ģirketlerin varlıklarını, kaynaklarını ve yükümlülüklerini göstermektedir. ġirketin mali yapısında meydana gelen değiĢiklikler yanlıĢlıkla veya kasten belirtilmeyebilir. Örneğin ticari alacaklar içerisinde yer alan kötü alacakları üzerinde yasal iĢlem ve kayıtların yapılmaması ve sonuç olarak Ģirketin iyi bir alacak yönetim politikasına sahip olduğu gösterilmektedir. BaĢka bir örnek Ģirketin maddi duran varlıklarını satması ve kiralama yoluyla tekrar mali tablolarında göstermesi ve bunu dipnotlarında belirtmemesi iĢlemi vb sayılabilir. Bu durumlar sonucunda açıklanan 31 bilgiler olguyu tam olarak temsil etmediği için finansal tablolarda kamuya yanlıĢ, eksik ve kapalı bir bilgi sunulmaktadır (Akdoğan ve Aydın,1987: 279). Bu aĢamada Ģirketin baĢarısı ve baĢarısızlığının parasal olarak doğru, tam, hızlı, tutarlı, tarafsız, dürüst ve güvenilir olarak tespit ve analiz edilmesinde ve bu elde edilen bilgilerin sunumunda muhasebeciye çok büyük sorumluluk düĢmektedir (Civelek ve Durukan,2001,187). Mali nitelikte ki bilginin yanında Ģirketin gelecekte kamunun kararlarını etkileyebilecek özel durumlarını da dipnotlarda belirtmesi gerekir. Örneğin alıcı ve satıcılar ile düĢülen ihtilaflara iliĢkin sonuçlanmayan mahkemelerden ileride oluĢabilecek risklerin açıklanması (Sevilengül, 2000: 26). Mali tablolarda finansal bilgilerin, Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri, SPK mevzuatı, ulusal ve uluslar arası muhasebe standartları vb. mevzuata uygunluğunun sağlanmıĢ olması gerekir. 1.4.4. KarĢılaĢtırılabilme Kavramı (mukayese edilebilirlik) Mevcut ve potansiyel yatırımcıların Ģirketler hakkında elde ettikleri geçmiĢ ve güncel bilgilerin yararı, o Ģirketlerin benzer Ģirketler ile aynı Ģirkete ait (5 yıllık mali tablo ve raporlar) geçmiĢ dönemlerin karĢılaĢtırılabildiği sürece olacaktır. KarĢılaĢtırmalı olarak kullanılan bilgiler sayesinde benzer ve aynı Ģirketin geçmiĢ dönem faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan değerler arasında ki benzerlikler ve farklılıklar ortaya çıkarılmaktadır. Bu sayede canlı bir varlık olan Ģirkette değiĢimin yönü tespit edilebilmekte ve rasyonel karar alabilme süreci iĢletilebilmektedir. Kamuya açıklanan idari ve mali bilgilerin sonuçlarının karĢılaĢtırılabilir olması Ģirkette uygulanan muhasebe politikalarının değerleme ölçülerinin vb. uygulamaların istikrarlı ve muhasebe standartlarına uygun olmasına bağlıdır. Aynı zamanda sahip olunan bilgilerin birbiri ile karĢılaĢtırılabilir olması için zaman boyutunun dikkate alınması gerekir. Örneğin yüksek enflasyon dönemlerinde fiyatlar genel düzeyi sürekli artmakta buna karĢılık düĢük olduğu dönemlerde fiyatlar genel düzeyi değiĢmemektedir. Bir diğer boyutu ise benzer Ģirketlerin farklı muhasebe politikalarını uygulamaları veya dönemler itibarı ile kullanılan muhasebe politikalarının 32 değiĢtirilmesi sonucu elde edilen bilgilerin karĢılaĢtırma imkanı gerçekçi olmayan veya yanlıĢ analiz ve sonuçlara yol açacaktır. Bu durum yatırımcıların doğru karĢılaĢtırmalar yapma ve karar alma sürecini etkileyeceği için riskini artıracak ve zarar etme ile karĢı karĢıya kalacaktır (Akdoğan ve Aydın,1987: 290-293). 1.4.5. Diğer Faktörler ġirketler, yatırımcıların kararlarını etkileyebilecek önemli olay ve geliĢmeler meydana geldiğinde kamuya açıklamak zorundadırlar. Bu bilginin esaslılık özelliğidir (Paslı, 2004: 169). Bir bilginin esaslı olup olmadığının tespiti konusu bilgiyi üreten yetkili organlar ile denetçilere düĢmektedir. Bir bilginin atlanması veya yanlıĢ beyanı finansal bilgi kullanıcılarının kararını etkiliyorsa esaslıdır (Erdoğan, 2006; Abidoğlu, 2006). ġirketler birincil halka arz aĢamasında mevcut durumlarına iliĢkin statik bilgiler sunmaktadır. Fakat Ģirketin sürekli faaliyette bulunması sonucu ortaya çıkan olumlu veya olumsuz sonuçların kamuya anında duyurulması gerekir. Örneğin yönetim kurulunun değiĢtirilmesi, büyük montanlı kredi ve sipariĢ anlaĢmalarının imzalanması vb. durumlar gösterilebilir. Kamuya sürekli olarak sunulan bilginin tazeliğini baĢka bir ifade ile değerinin kaybetmemiĢ olması gerekir. Burada ki temel mantık yatırımcının kararını etkileyebilecek bilginin ortaya çıktığında mümkün olan en kısa zamanda ve kolayca yatırımcıya ulaĢtırılmasıdır. Bu bilginin bir diğer boyutu ise ortaya çıktığında bir grup veya zümrenin kendi lehine ya da baĢka tarafın aleyhine kullanılmaması gerekir. Buna bilginin eĢ zamanlılığı denir. Bu konuda Türkiye‟de halka açık Ģirketler mali tabloları, faaliyet raporları, özel durumlarına ait vb. bilgileri elektronik ortamda “Kamunun Aydınlatılması Projesi (KAP)” kapsamında güvenli bir Ģekilde yatırımcılara ulaĢtırmaktadır. 1.5. Kamunun Aydınlatılması Türleri ġirketler tarafından sunulan bilgiler dar anlamda sadece mevcut ortakların menfaatlerini korunması amacına yönelik değildir. Bu açıdan kamuya sunulan bilgiler Ģirket içi ve dıĢı olmak üzere tüm grupları etkisi altına almaktadır. BaĢka bir ifade ile kamuya açıklanan bilgiler sermaye piyasasının etkinliğini, verimliliğini ve 33 güvenirliliğini ve doğrudan ülke ekonomisini etkilemektedir. Çünkü sermaye piyasaları ekonomilerin barometreleri konumundadır. Bir Ģirketin hisse senetlerinin borsada değer kazanması ya da kaybetmesi Ģirketin baĢarısının ve güvenilirliliğinin ve ekonominin gidiĢatının göstergesi durumundadır (Bolak, 2001: 53) . Sermaye Piyasası Kurulu ve diğer yetkiler bu ilkenin iĢlevini yerine getirecek kamuyu aydınlatmaya yönelik esaslı, zamanında, eksiksiz, doğru, karar alma açısından yeterli ve açık olmasını sağlayacak düzenlemeleri yaparak piyasayı bu araçlarla donatmalıdır. Bu araçlar sermaye piyasasında izahname, sirküler, mali tablolar, faaliyet raporları, ilan ve reklamlar, bağımsız denetim raporları sayılabilir. 1.5.1 Bilginin Niteliği Açısından Kamuyu Aydınlatma Bilginin niteliği açısından kamuyu aydınlatma Ģekli ve maddi kamuyu aydınlatma olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. ġekli açıdan kamuyu aydınlatma, Ģirketler tarafından kamuya yapılan açıklamaların ve sunulan bilgilerin yayınlanması ve ilan edilmesini kapsamaktadır. Bu durum Ģirketlerin kamuya yapacakları açıklama ve bilgi sunumların da izlemeleri gereken prosedürü ortaya koymaktadır. ġekli anlamda kamuyu aydınlatma; açıklama ve bilgilerin yayınlanması (kamuya), bildirme (SPK ve ĠMKB‟ye), tescil (Ticaret Siciline) ve ilan (Ticaret Sicil ve diğer gazeteler) etme aĢamalarından oluĢur. ġekli anlamda kamuyu aydınlatma Ģirketler tarafından hazırlanan bilgiler ne kadar eksiksiz, dikkatli ve doğru hazırlanırsa hazırlansın muhataplara ulaĢtırılmadığı takdirde bir anlam taĢımayacaktır. ġekli anlamda kamuyu aydınlatma; muhataplar ile bilginin buluĢmasını sağlamaktadır. ġekli anlamda kamuyu aydınlatmayı tamamlar nitelikte olan maddi anlamda kamuyu aydınlatma; kamuya açıklanan ve sunulan bilgilerin niceliğine ait Ģartları yerine getirilirken içeriğinin, yeterliliğinin, doğruluğunun, açıklığının, karĢılaĢtırılabilirliğinin ve zamanlamasının sağlanması ile Ģekli anlamda kamuyu aydınlatma ile istenen amacın gerçekleĢmesine hizmet eder. Bu yönü ile maddi anlamda kamuyu aydınlatma Ģekli anlamda kamuyu aydınlatmayı tamamlar niteliktedir. 34 ġekli anlamda kamuyu aydınlatma, açıklanan ve sunulan bilgilerin yayınlama, bildirme, tescil ve ilana iliĢkin nicelik bakımından, maddi anlamda kamuyu aydınlatma ise açıklanan ve sunulan bilgilerin özü ile ilgilidir. 1.5.2. Bilginin Sunulma Zamanı Açısından Kamuyu Aydınlatma Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 1992 yılında 3794 sayılı kanunda yapılan değiĢiklik ile koruyucu özelliği olan “izin sistemi” terk edilerek “kurul kaydına alma sistemi” benimsenmiĢtir. Ġzin sistemi ile kurul, yatırımcıların zarara uğramasına yol açabilecek riskli araçların piyasaya çıkmasına izin vermeyerek, söz konusu araçlara yatırım yapılmasını engelleme amacını benimsemiĢtir. Sistemin en büyük sakıncası kurulun halka arzına izin verdiği araçlar yatırımcı için güvenilir bir yatırım aracı olarak kabul edilmesidir. Diğer taraftan baĢlangıçta halka açılmasına izin verilmeyen spekülatif bulunan ve zaman içerisinde mali, iktisadi ve ticari faaliyetlerinde baĢarılı performans gösteren Ģirketler sistem gereği halka açılamamaktadır. Yatırımcıların risk - getiri beklentilerindeki farklılıkların karĢılanması (piyasanın farklı beklentilerine ve ihtiyaçlarına etkin bir Ģekilde cevap verebilecek araç ve kuruluĢların oluĢturulması), ve Ģirketlerin kaynak ihtiyaçlarının karĢılanması için “kurul kaydına alma” baĢka bir ifade ile “kamunun aydınlatılması ilkesi” benimsenmiĢtir (Günal, 1997: 5). Kurul kaydına alma sistemi ile kurul izin sisteminden doğan eksiklerin ortadan kaldırılması, yatırımcının tam, zamanında, doğru ve dürüst bir Ģekilde bilgilendirilmesini benimsemiĢtir. Kurul sadece yatırımcıların karar aĢamasında ihtiyaç duydukları “bilgiye” ulaĢmalarını sağlayarak risk-getiri arasında ki tercihlerini kendilerine bırakmıĢtır. (Sayar, 2003: 71-72) Sermaye Piyasası‟nda bilginin sunulma zamanı açısından aydınlatma: Birincil Piyasalarda Kamuyu Aydınlatma, Ġkincil Piyasalarda Kamuyu Sürekli Aydınlatma, Anında Kamuyu Aydınlatma olmak üzere bölümlenebilir. 35 1.5.2.1. Birincil Piyasada Kamuyu Aydınlatma Ġzin sisteminin terk edilerek kurul kaydına alma sistemini benimsemesi ile birlikte menkul kıymetleri ilk defa ve yeni halka arz yapacak Ģirketlerin bu araçları kurula kayıt ettirmesi zorunlu hale gelmiĢtir. Birincil piyasa menkul kıymetleri ilk defa halka arz eden Ģirketler ile bu araçlara yatırım yapmayı düĢünen yatırımcıların ilk defa ve doğrudan doğruya karĢılaĢtığı dönemdir. Birincil piyasada halka arz ile kamuya açıklanan bilgiler bu özel duruma hastır ve sürekliliği bulunmamaktadır. Bu yüzden yatırımcı risk-getiri hakkında tercih yapma ve karar aĢamasında bilgiye ihtiyaç duymaktadır. ġirketlerin iktisadi, hukuki, yönetim, ortaklık vb. durumlarına ait bilgiyi doğru ve dürüst olarak yatırımcıya sundukları araçlar bulunmaktadır. Bu araçlar; Ġzahname, Sirküler, Ġlan ve Reklamlar. 1.5.2.1.1. Ġzahname Sermaye piyasa araçlarının halka arzında veya Ģirketlerce halkı bilgilendirmek amacıyla hazırlanan belgedir. Ġzahname yönetim kurulu adına ortaklığı temsile yetkili kiĢinin izahnameyi imzalaması ile halka davet yapılır (TTK. M.393). Kurul, Ģirketler için izahname ve sirküler örnekleri yayınlamaktadır. Örneklere bağlı olarak hazırlanan izahname ile kurulca istenen ek bilgiler öncelikle kurula sunulur (izahnamede denetlenen dönemlere ait mali yapı ve faaliyet sonuçlarına ait bilgilerin bağımsız denetleme kuruluĢlarınca verilen raporlara göre düzenlemesi zorunludur). Kamuyu Aydınlatma kapsamında, kurul tarafından yapılan incelemeye bağlı olarak sunulan bilgilerin yeterli ve gerçeği doğru biçimde yansıttığı kanaatine ulaĢtığı takdirde Ģirketlerin sermaye piyasası araçları kurul kaydına alınmaktadır. Bir izahnamede asgari olarak yer alması gereken bilgiler aĢağıdaki gibidir. Kurul kayıt tarihi ve sayısı, Ortaklığı tanıtıcı bilgiler, Halka arzda amaç, 36 Mevcut sermaye payları ile ilgili bilgiler, Mevcut ve artırılan payların halka arz yoluyla satıĢı hakkında bilgiler, Halka arzla ilgili bilgiler, SatıĢ yöntemi ve baĢvuru Ģekli hakkında bilgiler, Mali durum ile ilgili bilgiler, Yönetime iliĢkin bilgiler, Faaliyet hakkında bilgiler, Grup hakkında bilgiler, Hisse senetleri ile ilgili vergilendirme esasları, Diğer hususlar: Hukuki uyuĢmazlıklara iliĢkin bilgiler, Ġzahnamenin sorumluluğunu yüklenen kiĢiler, Konsorsiyum lideri aracı kuruluĢ, Konsorsiyum lideri eĢ aracı kuruluĢ, Konsorsiyum üyesi aracı kuruluĢlar, Denetim raporu (www.spk.gov.tr). SPK tarafından onaylanan izahname Ticaret Sicili‟ne tescil edilir ve Ticaret Sicil Gazetesi‟nde ilan edilerek kamu bilgilendirilir. Ġhraççılar, izahnamenin kamuya açıklanması ve ilgili menkul kıymetlerin satılıncaya kadar geçen süre içerisinde kamuya açıklanan bilgilerde bir değiĢiklik meydana geldiği takdirde değiĢikliği en geç 10 gün içerisinde kurula bildirmeleri zorunludur (Ser. P.K m.10/1) 1.5.2.1.2. Sirküler Kamuya, sermaye piyasası araçlarını satın alma daveti sirküler vasıtası ile yapılır. Sirküler olmaksızın, halka arzın yapılması kanun gereği yasaklanmıĢtır. Ġzahnamede yer alan bilgiler kısa ve özet olarak sirküler vasıtasıyla kamuya 37 duyurulmaktadır. Ġzahname; kamuyu “bilgilendirme” vasıtası, sirküler ise satıĢın baĢladığını bildiren “duyuru” vasıtasıdır. Sirkülerin içeriği kurul tarafından belirlenmektedir. Sirküler içerisinde esas sözleĢme ve izahnamenin kurulca yayınlanmasını gerekli gördüğü maddelerin dıĢında aĢağıdaki bilgiler yer almalıdır. Bu bilgiler: Payların halka arzına iliĢkin bilgiler, BaĢvuru Ģekli, BaĢvuru yerleri, Payların teslim Ģekli, Payların yatırımcılara tahsis ve dağıtım esasları, Yatırımcılardan halka arz nedeniyle toplanacak bedellerin nemalandırılıp nemalandırılmayacağı, nemalandırılması halinde bunlara iliĢkin esaslar, Yatırımcılardan talep edilecek komisyon vb. giderler, Aracı kuruluĢ / kuruluĢlara ve giĢe hizmeti veren kuruluĢlara ödenen toplam ücret tutarı ve bunun toplam halka arz maliyeti içindeki payı, Ortaklığın sağlayacağı tahmini net nakit giriĢi ve kullanım yerleri, Fiyat istikrarına iliĢkin iĢlemler, Halka arz edilen Ģirketin içinde bulunduğu sektörün dünyada ve Türkiye‟deki durumu, Mali duruma iliĢkin bilgiler, Bilançoları (son 3 yıla ait), Gelir tabloları (son 2 yıla ilgili ara döneme ait ), Nakit akım tabloları (son 2 yıla ilgili ait ), Özkaynak değiĢim tabloları (son 2 yıla ilgili ait ), Diğer hususlardır (www.spk.gov.tr). 38 1.5.2.1.3. Ġlan ve Reklamlar Halka arz aĢamasında kamuya sunulan bilgilerin içeriği kadar hangi araçlarla ilan edilip, duyurulduğu da önemlidir. Bilgiyi yaymak için kullanılan vasıtalar sayesinde yatırımcılar arasında fırsat eĢitliği sağlanarak adil, zamanında ve düĢük maliyetle bilgiye eriĢim sağlanacaktır. Menkul kıymetlerin, halka arz ve satıĢ sürecinin baĢarıyla yürütülmesi amacıyla verilen ilan ve reklamların izahname ve sirkülerde yer alan bilgilere ters düĢmemesi gerekmektedir. Çünkü verilen ilan ve reklamlar vasıtası ile sunulan bilgiler “kamuyu aydınlatma” amacından uzaklaĢarak “kamuyu yanıltma” amacına hizmet etmeye yönelmektedir. Ayrıca yatırımcıların sadece görsel ve yazılı basında sunulan bilgiler doğrultusunda kararlarını vermemeleri gerekir. Çünkü görsel ve yazılı basında halka arz sürecinde Ģirketin sadece olumlu yönleri sunulurken, izahname ve sirkülerde olumsuz ve zayıf yönleri de ortaya konmaktadır. Ser.P.K mad. 6‟da ilan ve reklamlara iliĢkin hususlar aĢağıdaki gibi tespit edilmiĢtir. Kamuya verilen ilan ve reklamlar: AbartılmıĢ, Gerçeğe uymayan, Yanıltıcı bilgiler içeremeyeceği gibi, Kurul kaydına alınmanın resmi bir teminat olarak yorumlanmasına yol açacak açık ve dolaylı bir ifade taĢıyamaz. Objektif esaslara dayanmayan, gerçeğe aykırı bilgi verilmesi, sağlıklı karar almasını sağlayacak bilgilerin gizlenmesi, Ģirketin verimliliği, kârlılığı, mali durumu veya menkul kıymetin değerini etkileyebilecek hususlar hakkında gerçekle bağdaĢmayan ifadeler kullanılması, bu tür bir havayı oluĢturacak her türlü ilan ve reklamların verilmesi yasaklanmıĢtır ( SPK seri: VIII, no:11 no‟ lu Tebliği). Bu tür durumların önüne geçmek amacıyla kurul, ilan ve reklamı yapılacak metinleri en az 2 gün önceden incelemekte ve gerekli gördüğü noktaları düzelterek izin vermektedir. Ġlan ve reklamlarda, izahname ve sirkülerde yer almayan bilgilere yer verilemez. Kurul, bu tür yanıltıcı nitelikte gördüğü reklamları yasaklar. 39 1.5.2.2. Ġkincil Piyasalarda Kamuyu Aydınlatma Menkul kıymetlerin ilk defa halka arzında kamuyu aydınlatma ilkesi gereği sunulan bilgiler, halka arza ait ve sürekliliği olan bir bilgi özelliği taĢımamaktadır. Ġlk halka arzda sağlanan bilgi statik olma özelliğine sahiptir. Fakat kamunun bilgi gereksinimi halka arzla baĢlamakta (birincil piyasalar) ve borsalarda (ikincil piyasalar) iĢlem görmeye baĢlamasıyla sürekli hale gelmektedir. Ġkincil piyasalarda sürekli müzayede yöntemi ile menkul kıymetlerin değerlerinde sürekli olarak bir değiĢim söz konusudur. Ayrıca menkul kıymetlerini halka arz eden Ģirketlerde sürekli değiĢim ve geliĢim içerisindedir. ġirketlerin bir kısmı mali ve mali olmayan yönlerden geliĢmekte olduğu bir kısmının ise mevcut durumunun kötüye gitmekte olduğu görülmektedir. ġirketler açısında ortaya çıkan olumlu veya olumsuz değiĢmeleri sürekli ve anında yatırımcılara sunması gerekmektedir. Çünkü yatırımcının sağlıklı karar verebilmesi için zamanında, esaslı, eksiksiz ve tam bilgiye gereksinim duymaktadır. Kamunun ikincil piyasalarda sürekli aydınlatılmasında iki temel yaklaĢım benimsenmiĢtir. Birinci yaklaĢımda; “kamuya açıklanacak bilgilerin tek tek belirlenmesi ( a precription approach)” dir. Bu yaklaĢımda otorite kamuya açıklanacak bilgilerin listesini ve açıklama zamanını vb. prosedürü tespit etmektedir. Bu yönteme örnek Japonya ve Amerika‟dır. Ġkinci yaklaĢım ise “Genel Yükümlülük YaklaĢımı (a general approach)” dır.” Bu yaklaĢımda ise otorite; yatırımcıların kararlarını, ilgili menkul kıymetin fiyatını, Ģirketin yönetim, ortaklık, mali vb. yapısını etkileyebilecek bilginin ortaya çıktığı anda kamuya ilan edilmesini benimsemiĢtir. Bu yaklaĢım daha çok Avrupa Birliği üyesi ülkeler tarafından uygulanmaktadır (IOSCO, 2008; Atasoy ve Arıkan, 2004: Eroğlu, 2003: 35 ). YaklaĢımlarda ki farklılık ülkelerin sermaye piyasaları ve ona ait yasal düzenlemelerinden ortaya çıkmaktadır. YaklaĢımlar, farlılıklar taĢımakla beraber doğalarında kamuya açıklanacak olan bilginin üretilmesi ve sunulması amacı ile benzerlik arz etmektedirler. BaĢka bir ifade ile Ģirket bünyesinde üretilen veya ortaya çıkan esaslı bilginin kamuya duyurulması her iki yaklaĢım içinde söz konusudur. 40 Ġkincil piyasalarda kamuyu aydınlatma mali tablolar, bağımsız denetim raporları, faaliyet raporları vb raporlar aracılığı ile anında ve periyodik olarak yapılmaktadır 1.5.2.2.1. Mali Tablolar Mali tablolar, Ģirketin yönetimi altındaki ilgili birimler tarafından hazırlanmakta, yönetim kurulu tarafından onaylamakta ve genel kurulca ibra edilmektedir. Bağımsız denetimden geçmiĢ / geçmemiĢ mali tablolar medya ve diğer yayın araçları ile kamuya ilan edilmektedir. Uzman kiĢi ve kuruluĢlarca analiz edilir, derecelendirme yapılır. Mali tabloların hazırlanması ve sunumu ile gerçekleĢen her bir süreçte güvenirliliği önemli bir noktadır. Çünkü baĢarısız Ģirket yönetimleri, baĢarısızlıkların kamuya açıklamak yerine mali tabloları göründüğünden farklı göstermeye meyletmektedirler. Bu sayede baĢarısız yönetim, baĢarısız mali raporlama, yanlıĢ analiz, derecelendirme ve beklentileri karĢılanmayan ilgi grubu ortaya çıkmaktadır. Bu durumun engellenebilmesi mali tablo hazırlama sürecinin her aĢamasının iyi tanımlanması, yasal düzenlenmenin ve Ģirket iç ile dıĢ denetimin etkin yapılması gerekmektedir (ĠbiĢ, 2006: 126-128). Kamunun zamanında, yeterli, doğru ve sürekli olarak aydınlatılmasını sağlamak ve bu sayede doğru, etkili ve rasyonel kararlar verebilmesi için 3‟ er aylık ara dönemler (26.7.1989 tarihli ve 20233 sayılı Resmi Gazete seri: XI Tebliğ, no:3, mad. 3/A-a fıkrası ) ve özel durumların gerçekleĢmesi halinde zorunlu ve ek mali tabloların düzenlenmesi ve ilan edilmesi kurul tarafından zorunlu kılınmıĢtır. Kurul bu düzenleme ile Ģirketlerin düzenleyeceği mali tabloların belirlenen ilke ve standartlara uygun olarak hazırlanmasını aksi takdirde kamuya duyurulmasını yasaklamıĢtır. Aynı zamanda kurul zorunlu mali tabloların yanında kimlerin ek mali tablo düzenleyeceğine iliĢkin kriterleri de belirlemiĢtir. Bilanço aktif toplamı 100 milyar TL‟ yi, brüt satıĢ hasılatı 200 milyar TL‟ yi ve çalıĢan sayısı 50 kiĢiyi aĢan hisse senetleri borsada iĢlem gören Ģirketlerin, bu kriterlerden en az ikisine birlikte sahip olanlar bilanço ve gelir tabloları yanı sıra kurul tarafından belirlenen ek mali tabloları 41 ( fon akım, nakit akım, satıĢların maliyeti ve kâr dağıtım tablosu ) kurula göndermeleri Ģarttır (29.01.1989 tarihili Resmi Gazete seri: XI Tebliğ, no:1,mad. 48). Kamuya açıklanmak üzere hazırlanan mali tablolar bir önceki yılla; ara mali tablolar bir önceki yılın aynı ara dönemi ile karĢılaĢtırmalı olarak hazırlanır ve ilan edilir (26.7.1989 tarihli ve 20233 sayılı Resmi Gazete, seri: XI Tebliğ,no:3,mad. 3/Ab fıkrası ). Maliye Bakanlığı Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği (1992)‟ ne göre finansal tabloların düzenlenme amacı: Yatırımcılar, kredi verenler ve diğer ilgililer için karar almada yararlı bilgiler sunmak, Gelecekteki nakit akımlarını değerlendirmede yararlı bilgiler sunmak, Varlıklar, kaynaklar ve bunlardaki değiĢiklikler ile Ģirket faaliyetlerinin sonuçları hakkında bilgi sağlamak olarak ifade etmiĢtir. Ekonomik hayatın geliĢmesine bağlı olarak risklerin artması ve çeĢitlenmesi bu risklerin yönetimini zorunlu hale getirmiĢtir. ġirketlerin özellikle dıĢ ticaret iĢlemlerinden doğan döviz kurlarında ve kredi faiz oranlarında ki dalgalanmalardan, menkul kıymetler, ticari mallar, hammadde vb varlıkların fiyatlarında meydana gelen değiĢmelerden korunmak amacıyla hedge iĢlemleri yapmalarına imkân sağlayan finansal türev araçlar ve piyasası oluĢturulmuĢtur. ġirket faaliyetlerinden doğan riskin yönetilmesi esasına dayalı bu iĢlemlere kurumsal risk yönetimi adı verilmektedir. Çünkü bu riskler öngörümlenip yönetilmediği takdirde rantabl olarak hesaplanan bir iĢlem zararla sonuçlanabilecektir. Risk yönetiminin en önemli özelliği gelecekte doğması muhtemel bir zarardan korunmak amacı taĢıması ve sonucunun o zamanda meydana gelmesidir. ġirketler risk yönetimine iliĢkin iĢlemlerden doğan kâr veya zararların gelecekte ortaya çıkacağı için mali tablolarda gösterilmesi söz konusu değildir. Bu tür iĢlemlere ait bilgilendirme de kamuyu aydınlatma ilkesinin önemini ortaya çıkarmaktadır. Risk yönetimi ile hedefler ve politikalar, ortaya çıkan finansal türev ürünlerin gerçek değerinin tespit edilmesinde kullanılan yöntemler, varsayımlar, iĢlem tarihi, 42 muhasebeleĢtirilmesi ve önemli gelir ve kazanç ya da kayıplara iliĢkin vb bilgilerin kamuya sunulması gerekmektedir (Akalın, 1999: 12). Sonuç olarak kamuya sunulan bilgilerin Ģirketin geçmiĢ performansının değerlendirilmesi ve geleceğe ait belirsizliklerin minimize edilmesi amacı ile kullanılmaktadır. Bu bilgilerin periyodik olarak sunumunda mali tablolar en büyük öneme sahiptir. Çünkü mali tablolar ile gerçek, doğru ve zamanlı sunulan bilgiler Ģirketin piyasa değerinin belirlenmesinin bir aracı olacaktır. Bu bilginin hisse senetleri üzerindeki yansıması, piyasaların etkinliğinin ve derinliğinin göstergesi olacaktır (Altay ve Anıl, 2004). Kamunun aydınlatılmasının etkinliği sunulan bilgilere yatırımcının verdiği değer ile hisse senetlerinin piyasa fiyatı ile ilgilidir. Mali tablolar ile ilgili geniĢ açıklamalar üçüncü bölümde yapılacaktır. 1.5.2.2.2. Yıllık Faaliyet Raporları Kamuyu aydınlatma araçlarından biri olan yıllık faaliyet raporlarında, mali tablolarını da içine alan ve Ģirketin özgeçmiĢi, yatırımlardaki değiĢim ve varsa teĢviklerin durumu, üretim politikası, fiyat ve satıĢlarda ki değiĢim ve trendler, yönetim yapısı ve kâr dağıtım politikası vb durumlar hakkında bilgiler yer almaktadır. Yıllık faaliyet raporlarında, kamuya sunulan bilgilerin Ģirketin gerçek durumunu uygun ve doğru biçimde yansıtması Ģarttır (29.01.1989 tarihli ve 20064 sayılı Resmi Gazete, seri: XI Tebliğ, no:1,m.53 ). Yıllık faaliyet raporları, Ģirket yönetiminin geçmiĢ ve gelecek döneme iliĢkin performansları hakkında bilgi sunmaktadır. ġirket yönetimi hakkında sunulan ayrıntılı bilgiler kamunun analizleri ve beklentilerini rasyonel olarak değerlendirmelerinde yardımcı olacaktır. ġirket yönetiminde ki değiĢiklikler ( geliĢmeler) ilgililere Ģirket hakkında pozitif veya negatif bilgi sunmaktadır (Khan ve Zuberi, 1999: 295). Ortaklıkların ve aracı kurumların yıllık faaliyet raporlarında bulunması zorunlu bilgiler: 43 GiriĢ Bu bölümde aĢağıdaki bilgiler yer alır: Raporun dönemi, Ortaklığın unvanı, Dönem içinde yönetim ve denetleme kurullarında görev alan baĢkan ve üyelerin, murahhas üyelerin ad ve soyadları, yetki sınırları, bu görevlerinin süreleri (baĢlangıç ve bitiĢ tarihleriyle), Dönem içinde esas sözleĢmede değiĢiklik yapılmıĢsa bunun nedenleri ve yapılan değiĢikliklerin neler olduğu, Ortaklığın sermayesinde dönem içinde meydana gelen değiĢiklikler, sermaye artırımı yapılmıĢsa, hisse senedi dağıtıp dağıtmadığı, dağıtmamıĢsa nedenleri, ortak sayısı, hisse senetleri fiyatlarının yıl içinde gösterdiği geliĢme, son üç yılda dağıtılan temettü oranları, ortaklık sermayesinin % 10' undan fazlasına sahip olan ortakların adları, paylarının miktar ve sermayedeki oranları, Varsa, çıkarılmıĢ bulunan menkul kıymetlerin (tahvil, kâr ve zarar ortaklığı belgesi, finansman bonosu, kâra iĢtirakli tahvil, hisse senetleri ile değiĢtirilebilir tahvil, intifa senedi ve benzeri) tutarı, bunların ortaklığa getirdiği yük ve ödeme imkânları, Ortaklığın faaliyet gösterdiği sektör ve bu sektör içerisindeki yeri hakkında bilgi. Faaliyetler Yatırımlar: o Yatırımlardaki geliĢmeler, o TeĢvik tedbirlerinden yararlanma durumu, yararlanılmıĢsa ne ölçüde gerçekleĢtirildiği, 44 Mal ve Hizmet Üretimine ĠliĢkin Faaliyetler: o ĠĢletmenin üretim birimlerinin nitelikleri, kapasite kullanım oranları ve bunlardaki geliĢmeler, genel kapasite kullanım oranı, o Faaliyet konusu mal ve hizmet üretimindeki geliĢmeler, miktar, kalite, sürüm ve fiyatların geçmiĢ dönem rakamlarıyla karĢılaĢtırmalarını içeren açıklamalar, o Faaliyet konusu mal ve hizmetlerin fiyatları, satıĢ hasılatları, satıĢ koĢulları ve bunlarda yıl içinde görülen geliĢmeler, o Randıman ve prodüktivite katsayılarındaki geliĢmeler, geçmiĢ yıllara göre bunlardaki önemli değiĢikliklerin nedenleri. Finansal Yapıya ĠliĢkin Bilgiler: o En az bir önceki dönem verileriyle karĢılaĢtırmalı olarak kurula gönderilen ayrıntılı bilânço ve bu tablonun kalemlerine iliĢkin açıklamalar, o En az bir önceki dönem verileriyle karĢılaĢtırmalı olarak kurula gönderilen ayrıntılı gelir tablosu ve bu tablonun kalemlerine iliĢkin açıklamalar, o Fon ve nakit hareketlerine iliĢkin açıklamalar, o Yukarıdaki tablolar ve bilgiler esas alınarak hesaplanan, mali durum, kârlılık ve borç ödeme durumlarına iliĢkin temel rasyolar, o Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda, ortaklığın mali yapısını iyileĢtirmek için alınması düĢünülen önlemler. Ġdari Faaliyetler: o Üst yönetimde yıl içinde yapılan değiĢiklikler ve halen görev baĢında bulunanların adı, soyadı ve mesleki tecrübesi, o Personel ve iĢçi hareketleri, o Toplu sözleĢme uygulamaları, o Kıdem tazminatları yükümlülük durumu, o Personel ve iĢçiye sağlanan hak ve menfaatler. 45 Kâr Dağıtım Önerisi ve Sonuç Bu bölümde, kurulca belirlenen kâr dağıtım tablosu standartlarına uygun olarak vergiden sonraki kârın tahsis yerleri, imtiyazlı ve intifa pay gruplarına dağıtım miktarı ve kâr payının ödenme zamanları hakkında genel kurula yapılacak öneri yer alır. Bu bilgilerin yanında yıllık faaliyet raporlarında; Hesap döneminin kapanmasından ilgili raporların görüĢüleceği genel kurul toplantı tarihine kadar geçen sürede meydana gelen önemli olaylara, Ortaklığın geliĢimi hakkında yapılan öngörülere, Yapılan araĢtırma ve geliĢtirme faaliyetlerine, Türk Ticaret Kanunu'nun 329' uncu maddesi hükümleri çerçevesinde ortaklığın kendi hisse senetlerini elde etmesi durumunda bu hususa iliĢkin bilgilere, yer verilmesi zorunludur. ġirket yönetim kurulu tarafından hazırlanan yıllık mali raporlar, genel kurul toplantısından en az 15 gün önce hissedarların incelemesine sunulur. Yıllık faaliyet raporlarının yeterli sayıda bastırılarak Ģirket merkez ve Ģubelerinde hazır bulundurulması ve isteyen hissedarlara gönderilmesi zorunludur. Yönetim kurulu, yıllık faaliyet raporu ile yıllık veya ara mali tablolarını ve varsa buna iliĢkin bağımsız denetim görüĢünü, mali tablo kullanıcıları tarafından kolaylıkla ulaĢılabilecek Ģekilde, borsada kamuya açıklandıktan sonra ilgili web sitesinde yayımlamak zorundadırlar. Bu bilgilerin, ilgili internet sitesinde en az 5 yıl süreyle saklanması zorunludur. ĠĢletmeye ait birden fazla internet sitesinin bulunması durumunda, açıklama için kamuoyunda en fazla bilinen site kullanılır (21.12.2004 ve 25677 sayılı Resmi Gazete, Seri: XI, No: 25), SPK, mad.711 ). Ġnternet üzerinden kamuya bilgi sunumu ile ilgili bilgilerin sürekli güncellenmesi, ilgili / ilgisiz herkesin ulaĢılabilmesi, geçmiĢ 5 yıl ile karĢılaĢtırılabilmesi ve bilgiye ulaĢım maliyetinin olmaması diğer yöntemlere göre avantajlı noktalarıdır. Türkiye‟ de 2005 yılında yapılan araĢtırmada yatırımcıların internet üzerinden yararlanma oranı % 24 olarak tespit edilmiĢtir (Karasioğlu, 2005). 46 1.5.2.2.3. Bağımsız Denetçi Raporları Bağımsız denetim raporu, denetimi yapılan Ģirketin bir dönem içerisinde yaptığı tüm faaliyetlerin sonuçlarının, finansal yapısının ve nakit akımının mali tablolarda ki yansımasını genel kabul görmüĢ muhasebe ilke ve standartlarına uygunluğuna iliĢkin görüĢü ifade etmektedir (Kepekçi, 2004: 45). Rapor ile birlikte denetçi yapmıĢ olduğu çalıĢmalar ve denetlediği mali tabloların gerçeği doğru, dürüst ve güvenilir olarak yansıtıp yansıtmadığına iliĢkin görüĢ bildirmektedir. Denetimin içeriği ve denetçinin görüĢünün yer aldığı rapor biçimine “kısa Ģekilli denetim raporu” ; tüm denetim çalıĢmaları, bulgular ve varılan sonuçların yer aldığı rapor biçimine ise “ uzun Ģekilli denetim raporu” denilmektedir. Kısa Ģekilli denetim raporu; finansal tablolarla ilgili olarak yapılan incelemenin genel kabul görmüĢ denetim standartlarına uygun olarak yürütüldüğünü ve finansal tabloların Ģirketin durumunu doğru, dürüst ve tam olarak gösterdiğini açıklayan rapordur (Güredin, 2000: 45). Denetçiler; genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine uygunluk, geçmiĢ muhasebe politikalarında devamlılık, yeterli açıklama yapılması ve ilgili görüĢün açıklanması standartlarına göre denetim raporunu hazırlamaktadır. Denetçi yapmıĢ olduğu denetim sonucunda varmıĢ olduğu görüĢünü ve gerekçesini açıklamaktadır. Bu görüĢler; Olumlu GörüĢ Bildirme: Denetlenen mali tablolarda denetçinin olumlu görüĢe ulaĢması halinde düzenlediği rapordur. Olumlu görüĢ raporunun düzenlenebilmesi için gerekli Ģartlar (Bozkurt, 1998: 367); Genel standartlara, denetim çalıĢmalarına uyulmuĢtur. Denetim çalıĢmaları, çalıĢma alanı standartlarına uygun olarak yürütülmüĢtür. Ġncelenen mali tablolar, genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine uygun olarak düzenlenmiĢtir. Önceki yıl mali tabloları ile incelenen yılın mali tablolarında uygulanan muhasebe politikaları uyum içerisindedir. 47 Mali tablolarda yer alan bilgiler yeterli açıklıktadır. ġirketle ilgili olarak mali tabloları etkileyecek belirsizlik bulunmamaktadır. Denetçi çalıĢmalarında herhangi bir kısıtlama ile karĢılaĢmamıĢtır. ġartlı GörüĢ Bildirme: Denetlenen mali tablolarda denetçinin genel itibarı ile olumlu görüĢ taĢımakla birlikte bu görüĢüne bir takım Ģartlar, istisnalar getirmesi ve açıklaması yoluyla düzenlediği rapordur. Denetçi Ģartlı görüĢe yol açacak durumu mali tablolar üzerinde açıkça saptayabiliyorsa bu görüĢe baĢvurabilir. Bu durumun denetim raporu açıklama metni ve ilgili mali tablonun dipnotunda yer almasını sağlayarak kullanıcıların yanlıĢ karar almalarının önüne geçmesi sağlanır. Olumsuz GörüĢ Bildirme: Denetlenen mali tablolar Ģirketin faaliyetlerinin sonuçları finansal yapısı ve finansal yapıdaki değiĢmeleri temel genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine göre doğru, dürüst ve güvenilir olarak yansıtmadığına iliĢkin tespit durumunda, denetçi tarafından verilen rapordur. Genel olarak bağımsız denetçiyi olumsuz görüĢe zorlayan Ģartlar: Genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerinden mali tabloların bütünlüğünü bozacak biçimde önemli sapmaların varlığı, Muhasebe politikalarının devamlılığında çok önemli sapmalar, Tam açıklama kuralından sapmalar, GörüĢ Bildirmekten Kaçınma: Denetçi olumsuz görüĢten farklı olarak görüĢ bildirmekten kaçınabilir. Denetçinin yapması gerekli çalıĢmalardan Ģirket tarafından alıkonması veya engellenmesi sonucu görüĢ bildirmekten kaçınabilir. Örneğin kasa ve stok sayımı yapılamaması, bilgi ve belgelere ulaĢamaması sayılabilir. Denetçiyi görüĢ bildirmekten alıkoyan nedenler; Denetçinin çalıĢmalarının önemli ölçüde engellenmesi, ġirketin önünde önemli belirsizliklerin bulunması (Bozkurt, 1998: 371. Finansal tablolarda yer alan önemli bir kaleme iliĢkin yeterli kanıt toplanamaması(Güredin, 2000: 54). 48 Denetçinin görüĢlerinin temelinde incelediği mali tablonun her bir kaleminin veya toplam olarak tutarını önem derecesine göre elde ettiği kanıtlarda ki tutarlara göre değerlendirmekte ve görüĢünü Ģekillendirmektedir. Denetçinin incelemesi sonucunda elde ettiği tutarlar ve mali tablolarda yer alan ilgili kalemin tutarları arasındaki sapmaları önemlilik boyutuna göre derecelendirmekte ve görüĢünü Ģekillendirmektedir. Burada en önemli nokta mali tablo kullanıcılarının görüĢlerini etkileyip etkilemeyeceğidir (Ataman, Hacırüstemoğlu ve Bozkurt, 2001: 99). Çünkü bir hata veya göz ardı etme sonucunda bu bilgiye güvenen kiĢinin yanlıĢ karar vermesine yol açabilir (Aslan, 2003). Sapma dereceleri ve denetçi görüĢü iliĢkisi tablo 1.1.‟ de gösterilmiĢtir. Tablo 1.1: Sapma Dereceleri ve Denetçi GörüĢü Sapma Derecesi Sapma Türü Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlkelerinden Sapma Devamlılık Temelinden Sapma Yeterli Açıklama ilkesinden Sapma ÇalıĢma Kapsamından Sınırlama Önemsiz Önemli Çok Önemli Olumlu ġartlı Olumsuz Olumlu Olumlu ġartlı ġartlı Olumsuz Olumsuz Olumlu ġartlı ġirkenin Önündeki Belirsizlikler Olumlu ġartlı GörüĢ bildirmekten kaçınma GörüĢ bildirmekten kaçınma Kaynak: Bozkurt, a.g.e.,s.374, Kepekçi, a.g.e., s.242 Sürekli denetlemeye tabi Ģirketler Türk Ticaret Kanunu uyarınca seçilmiĢ bulunan denetçilerin mali tablolarla ilgili raporları da, yıllık mali tablolar ile birlikte kurula ve ilgili borsaya gönderilir ve ilan edilir. Kamuyu aydınlatma ilkesi gereği sunulan mali tablolar, yıllık faaliyet raporları ve bağımsız denetim raporlarında yer alan bilgiler Ģirketin geçmiĢ dönemine ait ve aynı zamanda bu bilgilerin doğru, tam ve dürüst bir görünüme sahip olduğunu göstermektedir. Fakat menkul kıymet yatırımcıları Ģirketlerde meydana gelen değiĢim ve geliĢimleri sürekli izleyebilmelerine imkan veren güncel bilgilere ihtiyaç duymaktadır. Raporlar vasıtasıyla sunulan bilgiler, kamunun güncel bilgi ihtiyacını karĢılama yeteneğinden yoksundur. 49 1.5.2.3.Anında Kamuyu Aydınlatma Kamuyu sürekli (dönemsel) aydınlatma Ģirketin belli bir dönem itibariyle yapmıĢ olduğu faaliyetler sonucunda elde ettiği finansal ve finansal olmayan bilgileri içermektedir. Bu bilgiler; faaliyetlerin sonuçlarını o an itibariyle gösterdiği için statik bir özellik taĢımaktadır. Örneğin 3 aylık hazırlanan ara mali tablolar 01 Ocak-31 Mart‟a ait ara hesap dönemini (veya özel hesap dönemi) kapsamaktadır. Mali tablolar ara dönemi kapsayan 4 hafta içerisinde kurula ve borsa bültenine yayınlanmak üzere hisse senetlerinin iĢlem gördüğü borsalara gönderilir. Bağımsız denetimden geçmiĢ ara mali tablolar ise 6 hafta içinde gönderilir (20.07.2003 tarih ve 25174 sayılı Resmi Gazete, seri: VIII, No:39). ġirketlerin sürekli bir faaliyet içerisinde olmaları sebebiyle değiĢim ve geliĢim içerisindedirler. Kamuyu sürekli aydınlatma yöntemi sonucu sunulan bilgiler bu durumu ortaya koymaktan uzak durumdadır. Aynı zamanda bilgilerin geçmiĢe ait olması geleceğe ait etkilerinin de sınırlı olması doğası gereğidir. Kamu içerisinde yer alan ilgililerin zamanında bilgilendirilmesi ve sermaye piyasasının açıklık ve dürüstlük içerisinde iĢleyiĢinin sağlaması amacıyla yatırım kararlarını ve sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek her türlü bilginin ortaya çıktığı anda açıklanması zorunludur. Bu bilgiler (26.07.1989 tarihli ve 20233 sayılı Resmi Gazete, Seri: XI, No: 3); Ortaklığın sermaye yapısına ve yönetim kontrolüne iliĢkin değiĢiklikler, Maddi duran varlık alımı, satımı, kiralanması, kiraya verilmesi, aynı sermaye olarak konulması, Ortaklığın faaliyetlerine iliĢkin değiĢiklikler, Ortaklığın yatırımlarına iliĢkin değiĢiklikler, Ortaklığın mali yapısına iliĢkin değiĢiklikler, Finansal duran varlıklara iliĢkin değiĢiklikler, Ġdari konulara iliĢkin değiĢiklikler, Diğer değiĢiklikler hakkında bilgi sunulmaktadır. 50 ġirketin, sermaye piyasasında iĢlem gören menkul kıymetlerinin fiyatlarında ve iĢlem miktarlarında olağan piyasa koĢullarından farklı ve önemli değiĢiklikler meydana geldiği anlarda, kamuya açıklanması gerekli bir özel durumun olmadığı açıklanır (SerPK, mad.7). ġirket hakkında, görsel ve yazılı basında çıkan ve yatırımcıların kararları ile menkul kıymetlerin fiyatlarını etkileyecek Ģirketi temsile yetkili kiĢiler kaynaklı olmayan haber ve söylentilerin varlığı durumunda, bu bilgilerin doğruluğu ve yeterliliği konusunda Ģirket yetkilileri tarafından açıklama yapılması zorunludur ( SerPK, mad. 8). Kamuyu anında aydınlatma kapsamında sunulan bilgilerin, kamunun karar vermesine yardımcı olacak ölçüde, zamanında, doğru, tam, dolaysız, anlaĢılabilir ve yeterli olmalıdır. Anında bilgilendirme kapsamında sunulan bilgilere iliĢkin durumlarda meydana gelen değiĢim ve geliĢmeler kamuya duyurulur. (SerPK, mad. 10) Açıklanması zorunlu aĢamaya gelmiĢ olmakla birlikte miktar, tutar veya iĢlem vb. durumlara iliĢkin belirsizlikleri içeren özel durumlar; belirsizlikler ve belirsizliklere ait tüm koĢullar kamuya açıklanır. Özel ve önemli bilgi ortaya çıktığı anda en seri haberleĢme araçları ile borsa ve kurula bildirilir. (SerPK, mad. 12) Kamunun gerek sürekli gerekse anında aydınlatılması süreci ile piyasada meydana gelmesi muhtemel olağanüstü, beklenmeyen ve istenmeyen olaylara iliĢkin erken uyarı sisteminin hayata geçirilmesi amaçlanmıĢtır. Daima bilgilendirme, denetim ve gözetim mekanizması sayesinde sermaye piyasasının güvenli ve açık çalıĢması ile kamunun tümünün korunması imkanı elde edilecektir (Yanlı, 2005: 136). Ayrıca kamunun anında bilgilendirilmesi süreci (zamanında) ile bu bilgileri önceden öğrenerek kendilerine menfaat sağlayacak kiĢi ve kuruluĢların davranıĢlarının önüne geçilme imkanı elde edilecektir. Bu durum kamunun sermaye piyasasına olan güveni artıracaktır. 51 1.5.3. Kamuyu Zorunlu ve Gönüllü Olarak Aydınlatma Zorunlu kamuyu aydınlatma; yasalar çerçevesinde kamuya açıklanması zorunlu bilgilerin yine yasalar çerçevesinde belirtilen Ģirketin mali, yönetim, ortaklık vb. durumlarının belirtilen yer ve zaman içerisinde ilan edilmesidir. ġirketler tarafından kamuya yapılan zorunlu açıklamalar (mandatory disclosure) kanuni bir zorunluluktan doğmaktadır. Türkiye‟de zorunlu kamuyu aydınlatma uygulamalarına iliĢkin düzenlemeler SPK tarafından yapılmaktadır. ġirketlerin birincil halka arz aĢamasında izahname ve sirküler hazırlama ve ilan etme yükümlülüğü iyi bir örnektir. Kurul bu düzenleme ile menkul kıymetlere ilgi duyan yatırımcıların risk ve getiri aĢamasında karar vermelerine teĢkil edecek bilgiye ulaĢmalarını amaçlamaktadır. Ġkincil piyasada ise Ģirketler dönem içerisinde bağımsız denetimden geçmiĢ 6 aylık ve yıllık mali tabloları ile bağımsız denetimden geçmemiĢ, 3 ve 9 aylık mali tabloları ile yıllık faaliyet raporlarının yayınlanması yükümlülüğünü getirmiĢtir. Ayrıca kurul, özel durumların ortaya çıktığı andan itibaren en kısa zamanda kurula bildirilmesi ve ilanın yükümlülüğünü de getirmiĢtir. Bu düzenlemeler ile mevcut yatırımcılar, yatırımlarının geliĢme seyrini, potansiyel yatırımcılar ise Ģirket hakkında değerlendirme ve benzer Ģirketlerin performansları ile kıyaslama imkânını temin etmeye çalıĢmaktadır. ġirket çevresi, değerlendirme ve analizlerinde finansal bilgilerin yanında finansal olmayan bilgiye de ihtiyaç duymaktadır. Muhasebe sistemi finansal bilgilerin üretildiği merkez olarak kabul edilmektedir. Bir finansal bilginin üretilebilmesi için para ile ölçülebilir olması gerekmektedir. Bu ölçü itibarı ile finansal olmayan bir bilginin mali tablolarda yer alması söz konusu olmayacaktır. Bu durum muhasebe sisteminin önemli bir eksikliği olarak gözükmektedir. Çünkü Ģirket performansının değerlendirilmesi ve gerçek piyasa değerinin tespitinde finansal olamayan bilgi en az finansal bilgi kadar önemli olmaktadır. Örneğin Ģirketin sahip olduğu entelektüel kaynaklar içerisinde yer alan yetiĢmiĢ personeli, halkla iliĢkiler, insan kaynakları yönetimi, gelecek yatırım planları vb birçok bilgi mali tablolarda yer almamaktadır. 52 Diğer taraftan muhasebe sisteminde veriler maliyet esasına göre kayıt edildiği için üretilen finansal bilgiler tarihi nitelik taĢımakta ve geçmiĢ o ana iliĢkin durum ve Ģartları ifade etmektedir. Yapılacak değerlendirme ve analiz de bu hususların göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir. Buna karĢılık dünya ekonomisinin küresel bir köy haline dönmesi ekonominin ve dolayısıyla Ģirketlerin sürekli değiĢim ve geliĢim içerisinden olduğu için kamunun ihtiyacı olan güncel bilgileri, tarihi nitelikte hazırlanan mali tablolar, etkin ve yeterli bilgi sunma yeteneğinden yoksundur. Ayrıca Ģirketlerin ticari faaliyetlerinden doğan riskleri yönetmek amacıyla yaptıkları bilanço dıĢı iĢlemler; bilanço dipnotlarında ve yıllık faaliyet raporlarında kamuya açıklanmaktadır. Yıllık faaliyet raporlarında sınırlı bir sunum yerine kurumsal risk raporlarında kamuya sunulması finans teorisi ve yatırımcı açısından riski tolere etme ve yatırım kararlarında maksimum faydayı sağlamada yardımcı olacaktır. Bu raporda verilen bilgi; yönetim değiĢiklikleri yapma, sermaye maliyetini düĢürme ve geleceğe iliĢkin iĢ projeksiyonlarının sunumunda Ģirket yönetimine yardımcı olur. ġirketin risk profili üzerindeki bilgi yatırımcının Ģirketin piyasa değeri hakkında karar vermesinde yardımcı olacaktır (Abrahoam ve Cox, 2007). Bu açıdan finansal olmayan ve güncel bilgi üretimi sağlayan gönüllü kamuyu aydınlatma ihtiyacı ortaya çıkmıĢtır. ġirketler bu sayede geçmiĢe ait bilgiler ile geleceğe ait stratejilerini de açıklayarak gerçek durumlarını ortaya koyma imkânı elde etmektedirler (Çelik, 2002). Günümüzde Ģirketler çevresine duyarlı bir organizasyon olarak kabul edilmektedir. Kamu, Ģirketlerin performanslarını değerlendirirken finansal ve finansal olmayan bilgilerin yanında çevresel performansını da göz önünde bulundurmaktadır. Örneğin üretim sonucu ortaya çıkan toksin vb atık maddelerin geri dönüĢümü, saklanması üzerine yapılan yatırım ve stratejilere ait gönüllü bilgi sunumu çevresel performansın değerlendirilmesinde önemli göstergeler olmaktadır. Çünkü Ģirketler çevresine verdiği zararlar dolayısıyla büyük tazminatlar ödeme durumu ile karĢı karĢıya kalmaktadır (Clarkson ve diğerleri, 2007). Hindistan Bhopal (1984)‟ de tarım ilaçları üreten fabrikada gaz sızıntısı nedeniyle 5.000 kiĢinin ölümü ve 150.000 kiĢinin sakat kalmıĢ. ABD‟ nin Alaska 53 eyaletinin Exxon Valdez (1989) kasabasında meydana gelen tanker kazası ile 306.000 varil ham petrol denize dökülmüĢ ve bunun neticesinde 5.500 su samuru ve 675.000 deniz kuĢu ölmüĢtür. Ukrayna‟ da Çernobil nükleer santralinde (1986) ve 2010 yılında British Petroluem‟ ün Meksika kıyılarında meydana gelen petrol paltformunun batması sonucu hem insanlığa hem çevreye hem de Ģirketlere büyük zararlar vermiĢtir ( Özgüç, 2005: 5). Bugün geldiğimiz noktada ise Ģirketler içinde yaĢadıkları topluma karĢı sosyal sorumluluk hissetmektedir. Toplumda eğitimden, sağlığa, tarıma, kültüre vb birçok projenin hayata geçirilmesi konusunda kaynak ayırmaktadır. Bu sayede uzun vadede marka değerinin maksimize etmektedir (Bekçioğlu ve ark., 2006). Örneğin ETĠ Türkiye‟ de Konya ovasının kurtulması için her bir burçak bisküvisi alımında kaynak aktarmakta ve tüketciyi de bu projeye katılmaya teĢvik etmektedir. Yasal olarak açıklanacak bilgilerin dıĢında Ģirketler tarafından kamuya gönüllü olarak açıklamalar yapma gereği hissetmektedirler (voluntary disclosure). Gönüllü kamuya açıklamaların içerisinde Ģirketlerin geleceğe iliĢkin plan ve stratejileri, yatırım politikalarındaki değiĢim ve geliĢmeler, rekabet yapısı vb. konular hakkında bilgiler yer almaktadır. Teorik olarak literatürde gönüllü açıklamaların içerisinde iyi haberlerden farklı olarak kötü haberlerinde sunulması ve böylece ilgi çevresinin olası risklere karĢı karar alma sürecine yardımcı olması istenir. Gönüllü kamuyu aydınlatma; Ģirket yönetiminin tercihleri doğrultusunda bilgilendirme ihtiyacından da ortaya çıkmaktadır (Ağca ve Önder, 2007). Örneğin yöneticiler, mevcut hissedarların yönetim becerilerinin farkına varması ve davranıĢlarının ve performanslarının yanlıĢ değerlendirilmesinin önüne geçmek amacıyla kamuyu gönüllü olarak aydınlatma amacındadırlar. Bu durum sayesinde kötü performans gösteren Ģirketlerin yönetimsel zafiyeti ortaya konmaktadır (Iatridis,2008). Bu yüzden bu bilgilerin içeriği, türü ile açıklama zamanına iliĢkin bütün yetki yönetimin elindedir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta ise kamuya açıklanacak bilgilerin yanıltıcı, abartılı, eksik, taraflı olmaması zorunludur. Zorunlu kamuyu aydınlatmada sunulacak bilgilerin özellikleri, yeri ve zamanı kurul tarafından yasalar ve tebliğler ile belirlenmiĢtir. 54 FASB çalıĢma grubu kamuya gönüllü açıklama çalıĢmalarını 6 kategoriye ayırmıĢtır. Aynı zamanda kamuya gönüllü açıklanacak bilgilerin sektörler itibariyle örnek listeleme yöntemi benimsemiĢtir. Bunlar (FASB, 2001: 3-45); 1-ġirket Hakkında Bilgiler: Bir iĢin yönetiminde kullanılan performans ölçütleri, yüksek seviyeli çalıĢmalar AR-GE vb. a-SatıĢlar Temel bölge ve ülkelerde pazar payının büyümesinin detayları (otomotiv sektörü), Stratejik iĢ ve her bir üründe meydana gelen kırılmaların aylık tablo halinde düzenlenmesi (biliĢim sektörü). b-Ürünler Yeni ürün ve ileri teknoloji ile büyüme potansiyeline sahip ürün hatlarının dağılımı hakkında bilgi (biliĢim sektörü), Stratejik ittifakla yapılan ürün anlaĢmaları ve ürünlerde değiĢimin tanımlanması (ilaç sanayi). c-Faaliyetler Üç ayda bir ürünlere ait kapasite kullanımının yayımı (kimya sektörü) , Pay baĢına faiz ve vergi öncesi kar (EBĠT) ve dönemler itibariyle satıĢların pay baĢına kazanç verimliliği (kimya sanayi). d-Finansal Performans Hakkında Bilgiler Yıllar itibariyle fiyat değiĢmelerinin pay baĢına kazanç üzerindeki etkilerinin tanımlanması ve fiyatlarda meydana gelen dalgalanmalar karĢısında kazancı sürdürebilme yeteneğinin ispat edilmesi (kimya sektörü), Beklenen dıĢ kaynaklar ile Ģirketin finansal varlıkları çevirim durumu ve alınan kararlar hakkında bilgi (biliĢim sektörü). 55 2-Yöneticilerin Faaliyet Bilgilerine Ait Analizleri: Örneğin faaliyetlerdeki değiĢimlerin ve performansla ilgili sonuçlar ve performansla ilgili bilgiler, anahtar faaliyetlerin geçmiĢ dönemlerde ki etkisi ve tanımlanması: a-SatıĢlar Her bir ülke veya bölgedeki otomobil pazarının analizi (otomotiv sektörü), Her bir segmentin (bölümün) kapasite, fiyat ve maliyet trendlerinin analizi (kimya sektörü) , Piyasa koĢullarının satıĢ seviyesi ve ürün fiyatlama üzerindeki etkisi (ilaç sektörü). b-Ürünler Ürün hatlarındaki değiĢikliklerin rakiplerle karĢılaĢtırılması ile yurt içi pazar payına etkisinin değerlendirilmesi (tekstil sektörü). c-Faaliyetler Grevlerin etkisi hakkında detaylı bilgiler (otomotiv sektörü), Ar-GE harcamaları ve ürün araĢtırmaları üzerinde teknolojinin etkisi hakkında değerlendirmeler (ilaç sektörü). d-Finansal Performans Karın ve kazancın büyüme hızı, nakit akıĢı, özkaynak geri dönüĢümü (ROE) için Ģirket performansı hakkında bilgiler (biliĢim sektörü), Bölgeler itibariyle yıldan yıla parlak olaylar ve baĢarılar, iĢ koĢullarında yönetimin sorumluluğu, kapasite yatırımları ve iĢ birlikleri, kazanç trendleri, likidite durumu ve stratejik pozisyon (otomotiv sektörü). 3-Geleceğe ĠliĢkin Bilgiler: Anahtar faaliyetlerin içerdiği riskler ve fırsatlar; yöneticilerin planları, kritik baĢarı faktörlerin içeriği ve kamuya önce açıklanan fırsatlar, riskler ve yöneticilerin planları ile gerçek iĢ performansının karĢılaĢtırılması. 56 a-SatıĢlar Her bir temel ülkede gelecek yıl için planlanan satıĢlar (otomotiv sektörü), ġirketin dört temel müĢteri kategorisi içerisinde büyüme fırsatları (biliĢim sektörü). b-Ürünler Ürünlerin patentlerinin sona ermesi ile ürünlerin kazanç trendi üzerindeki potansiyel etkisi (ilaç sektörü). c-Faaliyetler Karın ve net gelirin büyümesi ile tahmini beklenen kazancın elde edebilmesi için harcama oranının düĢürülmesine yönelik gelecek yıl hedefleri (biliĢim sektörü), Rezerv ilavelerinin beĢ yıllık projeksiyonları ve bölgenin maliyetleri kaldırma gücü (petrol sektörü). d-Finansal Performans Her bir segmentin (bölümün) serbest nakit akıĢları projeksiyonu (kimya sektörü), Emsallerine göre Ģirketin beĢ yıllık kazançlarının büyüme projeksiyonu (bankacılık sektörü). 4-Yönetim ve Hissedarlar Hakkında Bilgi: Yöneticiler, yönetim yapısı, tazminat, temel hissedarlar, iliĢkili Ģirketler (iĢtirakler, bağlı ortaklıklar) arasındaki iĢlem ve iliĢkiler hakkında bilgi; a-Hissedarların ve kreditörlerin açıklanması (otomotiv sektörü), b-Yönetim kurulu hakkında detaylı bilgi, 5-ġirket Hakkında ÖzgeçmiĢ: Genel amaçlar ve stratejiler, ürün ve iĢ tanımı ve özellikleri ile Ģirket üzerinde endüstrinin etkisi hakkında bilgiler. Örneğin Ģirketin vizyonu ve değerleri ile geçmiĢi ve kilometre taĢları hakkında özet bilgi (otomotiv sektörü). 57 a-SatıĢlar GeniĢ kapsamlı ilaçların zorunlu kullanımında yasalar gereği gösterilen dikkat (ilaç sektörü). b-Ürünler ġirketin ürünleri ve kullanıcıları hakkında bilgi (kimya sektörü), Ürün listesi, patentler, tescilli markalar (gıda sektörü). c-Faaliyetler Üretim yetenekleri, üretilen ürünler ve çalıĢanlar hakkında bilgi (otomotiv sektörü). d-Finansal performans Kazançlar için Ģirket stratejilerinin tanımlanması (bankacılık sektörü). 6-Maddi olmayan varlıklar hakkında bilgi: Bu varlıklar finansal varlıklar olarak kabul edilmediği için; Ģirketin sahip olduğu birçok varlık muhasebe standartlarında düzenlenmemiĢtir. Bu tür varlıklar elde tutulamaması ve bazı iĢlerin baĢarımında kritik öneme sahip olmasına rağmen muhasebe kaydı yasaktır. Örneğin Ar-GE, insan kaynakları, müĢteri iliĢkileri, yenilikler (innovations) ve diğerleri öyle ki iĢin baĢarılmasında ve yatırım kararlarının alınmasında özellikle yatırımcılara yardımcı olur. 1.5.4. Kamuyu Aydınlatmanın ġirket ve Çevresi Üzerindeki Etkileri Kamunun, zorunlu bilginin yanında gönüllü olarak aydınlatılması ile piyasalarda var olan asimetrik bilgiden doğan rekabet dezavantajının minimize edilmesi sağlanabilecektir. Gönüllü olarak kamuya açıklanan bilgi seviyesi arttıkça asimetrik bilginin kamunun tarafları arasında ki etkisi kaldırılabilecektir. Günümüzde artan gönüllü aydınlatma seviyesi özellikle mevcut ve potansiyel yatırımcıların dikkatini çekmekte ve yatırımcılar için bu tür Ģirketler Ģeffaflık boyutu ile çekici olmaktadır. Bu durum Ģirketlere hisse senedi piyasa fiyatının daha etkin tespiti ve düĢük sermaye maliyeti olarak geri dönmektedir (Petersen ve Plenborg, 2006). 58 Son dönemlerde yapılan ampirik çalıĢmalarda kamuya sunulan bilginin zamanlılığı ve detayı özkaynak ve borçlanma maliyetini düĢürdüğü tespit edilmiĢtir. Çünkü yatırımcılar ve borç verenler gelecekte olumsuz bir durumla karĢılaĢmamak amacıyla; yatırımın ve kredinin getirileri ile birlikte geri dönüĢümünü garanti almak amacıyla güvenilir, kamuyu aydınlatmada Ģeffaf ve zamanında bilgi sunan Ģirketleri tercih etmektedir. Özellikle Ģirketlerin kamuyu aydınlatma sürecinde sundukları bilgi sermaye ve borçlanma maliyetlerinin düĢürülmesinde önemli bir göstergedir (Mazumdar ve Sengupta, 2005). Bu tür bilgi sunumları ile yatırımcılar arasında asimetrik bilgiden doğan rekabet dezavantajı düĢürülmektedir (Butler ve diğerleri, 2007). Bir bilginin sunumunun rekabet dezavantajı yaratıp yaratmadığının belirlenmesinde üç temel faktör önemli olmaktadır. Bunlar bilginin tipi, detayı ve açıklama zamanıdır. ġirketin rutin iĢlerine iliĢkin açıklanan bilgiler, daha az rekabet dezavantajının doğmasına yol açarken, örneğin yeni ürün veya teknoloji geliĢtirme çalıĢmaları hakkındaki bilgi daha fazla rekabet dezavantajının doğmasına yol açacaktır. Buna karĢılık Ģirketlerin ürün geliĢtirme planları hakkında bilgiler sunulmaktadır. Kamuya açıklanan bilginin detay seviyesi de rekabet dezavantajına sebep olup olmama konusunda ters orantılıdır (FASB, 2001: 29). Bilginin açıklama zamanı da rekabet dezavantajını potansiyel olarak etkileyebilir (FASB, 2001: 29). Fakat Ģirket yönetiminin kötü haberleri geç açıklama buna karĢılık iyi haberleri ortaya çıktığı anda açıklama eğiliminde oldukları tespit edilmiĢtir. Yöneticilerin bu eğilimi taraflardan bir kısmını korurken diğer tarafların zararına olacağı için rekabet dezavantajına yol açmaktadır. Bilginin geç açıklanması ile kamuyu aydınlatmadan beklenen faydanın önüne geçilmektedir. Çünkü bilgi değerini kaybetmiĢtir. Bu durumun önüne geçebilmek amacıyla SEC, 2002 yılında yıllık raporların bildirimini 90 günden 60 güne, 3 aylık dönemler itibarı ile açıklanan bilgilerin açıklanma zamanını 45 günden 35 güne indirmiĢtir (Sengupta, 2004). Kamuyu aydınlatma ilkesi kapsamında Ģirketler tarafından sunulan bilgilerin etkisi Ģirket ve sahipleri ile genel ekonomi üzerinde olmak üzere iki boyutlu olarak ele alınmaktadır (FASB, 2001: 27-28). 59 ġirket ve Ģirket sahipleri üzerindeki faydası: Ortalama sermaye maliyetini düĢürür, Kredi değerliliği artar ve yatırımcılar ile iliĢkiler geliĢir, Sınırlı fiyat hareketleri ve iĢlemleri arasında daha fazla likit piyasalara kabul edilme, Yatırım kararlarını daha iyi alabilme olasılığı, Kamuya açıklanan bilgilerden dolayı eksik bilgi sunumu gerekçesi ile daha az dava tehlikesi ile karĢı karĢıya kalır ve savunma daha akılcı ve gerçekçi yapılır. Genel ekonomiye faydaları: Sermaye paylarının daha etkin dağılımını sağlar, DüĢük sermaye maliyeti yatırımları artırır, Sermaye piyasasının daha fazla likit olmasını sağlar. ġirket ve Ģirket sahipleri üzerindeki maliyetleri Kamuya açıklanan bilgilerden dolayı rekabet dezavantajı ortaya çıkabilir, Kamuya açıklanan tedarikçiler, müĢteriler ve çalıĢanlara ait bilgilerden dolayı iĢ anlaĢmalarının ortaya çıkması, Kamuya açıklanan eksik bilgiden dolayı iddia edilecek davalarla karĢı karĢıya kalınabilir. Genel ekonomiye maliyetleri: Kamuya açıklanacak bilgilerin geliĢtirilmesi, sunulması ve analizine iliĢkin maliyetler, Kamuya açıklanan bilgilerin eksik olduğuna dair iddiaların büyümesidir. Zorunlu ve gönüllü açıklamalar kapsamında sunulan bilgiler sayesinde Ģirketin ĢeffaflaĢmasını baĢka bir ifade ile camdan bir evde oturmasını sağlayacaktır. Bu durum kamunun ihtiyacı olan bilgiye ulaĢmasını; sermaye piyasasına ve Ģirketlere olan güven ortamının oluĢmasını sağlayacaktır. Yatırımcılar elde ettikleri bilgiler ile 60 beklentilerini reel olarak revize etme imkanı bulmaktadırlar. Bu sayede menkul kıymetlerin piyasa fiyatı gerçekçi olarak tespit edilebilmektedir (Tong, 2007). Kamuya sunulan finansal ve finansal olmayan bilgilerin incelenmesi, analiz edilmesi, değerlendirilmesi için yatırımcıların belirli bir genel ekonomi, finans vb. konularda asgari bilgi birikimine sahip olması gerekmektedir. Aksi takdirde kamunun aydınlatılması kapsamında bireysel yatırımcının korunması amacıyla yapılan düzenleme ile sunulan bilgilerden istenilen fayda sağlanamayacaktır ve dolayısı ile istenmeyen zararlar ortaya çıkacaktır ( Ġhtiyar, 2006: 113). Kamuya gönüllü sunulan bilginin sınırının belirlenmesinde herhangi bir ölçüt olmaması ise önemli bir noktadır. Çünkü kamunun farklı beklentileri sonucu farklı bilgi ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Bu durum Ģirketlerin kamuya sürekli ve anında bilgi sunumu ile maliyetlerin artmasına ve daha önemlisi Ģirket için sır olarak kabul edilen bilgilerin açıklanması ile rekabet dezavantajının doğmasına yol açabilecektir. Örneğin yeni bir ürün veya teknoloji geliĢtirme hakkında teknik bilgi sunumu. Kamunun aydınlatılması ilkesi çerçevesinde Ģirket ve ilgi çevresi arasında sağlıklı ve güvene bağlı bir diyalogun kurulması temel stratejidir. Bu stratejinin etkin ve verimli bir Ģekilde yerine getirilmesi kamuya bilgi sunumunda kullanılan finansal ve finansal olmayan raporlar ile özel bilgileri açıklama zamanı büyük önem arz etmektedir. ġirket ve çevresi ile kurulan sağlıklı iliĢki sayesinde yönetime iliĢkin asil vekil problemi en aza inmekte, farklı piyasalardan düĢük sermaye maliyeti ile fonlar temin etme ve Ģirketin gerçek piyasa değerini tespit etme imkanı sağlar (Aksu ve Kösedağ, 2006: 220). Eğer bu araçlar ile Ģirket ve ilgi çevresi arasında sağlıklı bir iliĢki kurulamazsa bilgiyi hazırlayan Ģirket yönetimi ve bu bilgiden en fazla hissedarların kararları ve davranıĢları etkilenecektir. Çünkü raporlama sürecinde hissedarlar arzuladıkları amaca ulaĢıp ulaĢmadığı konusunda daha fazla bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bu baskı ve stres Ģirket organizasyonu ve aktivitelerini etkilemektedir (Cooper ve Owen, 2007). Günümüzde kamunun ihtiyaç duyduğu finansal bilgi muhasebe departmanı tarafından üretilmektedir. Elde edilen finansal bilgilere bağlı olarak düzenlenen mali 61 tablolar, yıllık faaliyet ve bağımsız denetim raporları Ģirket ve çevresi arasında ki en önemli iletiĢim kaynağıdır. Bu iletiĢimin sağlıklı ve etkin olabilmesi; Ģirket içerisinde üretilen finansal bilgilerin yürürlükteki yasal mevzuata, GKGMĠ ve politikalarına uygun, geçerli ve tarafsız bir belgeye dayanması, ticari faaliyetlere ait muhasebe iĢlem ve kayıtların eksiksiz, tam, doğru ve zamanında hazırlanması ve bağımsız denetimden geçmiĢ olması ile mümkündür. Aksi halde hem Ģirket yönetimi hem de çevresi yanlıĢ kararlar alma durumu ile karĢı karĢıya kalacaktır. Ġkinci bölümde ticari iĢlemler sonucu ortaya çıkan finansal bilginin Ģirketin finansal durmunu, faaliyet sonuçlarını ve finansal durumunda ki değiĢimi doğru olarak yansıtıp yansıtmadığı üzerinde açıklamalar yapılacaktır. 62 ĠKĠNCĠ BÖLÜM KAMUNUN AYDINLATILMASI SÜRECĠNDE KAZANÇ YÖNETĠMĠNĠN ROLÜ Günümüzde muhasebe, kamunun bilgiyi sağlıklı ve güvenilir bir Ģekilde elde etmesinde en büyük rolü üstlenmiĢtir. Bilginin sağlıklı olarak elde edilmesinde geleneksel muhasebenin iki önemli boyutu bulunmaktadır. Yatırımcılar Ģirketlerin gelecekteki nakit akıĢını ve sahip oldukları varlıkların taĢıdığı riski tahmin edebilmek için sağlıklı bilgiyi talep etmektedir. Diğer bir boyutu ise muhasebenin yönetim rolüdür. ġirketlerin yönetimleri ile hissedarları arasındaki ayrılık; yöneticilerin davranıĢları kendi hedefleri üzerinde yoğunlaĢtığı için yöneticiler ve hissedarlar arasında arzulanan hedef birliği bulunmamaktadır. Muhasebe bu iki grup arasında sağlıklı bir iliĢkinin kurulmasını temin etmektedir. Bilginin güven boyutu; muhasebenin sunduğu bilgilerin yürürlükte bulunan genel kabul görmüĢ muhasebe ilke ve standartlarına uygun olarak düzenlenmesi, finansal tablolara yansıtılması ve bağımsız denetim kuruluĢları tarafından denetlenmesi ve kamuya sunulmasıdır. ġirket yönetimi tarafından yürürlükteki kural ve ilkelere göre hazırlanıp sunulan bilgiler kamu için “sağlıklı” ve “güvenilir” bilgi midir? Bugün geldiğimiz nokta da yaĢanan olaylar göstermiĢtir ki bu soruya verilecek cevap hayırdır. O halde, bir dönem boyunca üretilen mevcut ve geleceğe iliĢkin karar alma sürecinde gerek Ģirket yönetimine gerekse diğer ilgililere sunulan bilgileri anlamsız kılan nedir? Bu sorunun temelinde yönetimin; hissedarlar, potansiyel yatırımcıların devletin, sendikaların vb. kurumların beklentilerini karĢılama, borç ve kredi sözleĢmelerinde yer alan hükümleri yerine getirme, Ģirketin piyasa değerini artırma, aĢırı hırs ( bonus ve ikramiye kazanma), vergi ve sermaye piyasası koĢulları yatmaktadır (Jacop ve Jorensen,2007). Son yıllarda yapılan çalıĢmalarda yönetimin zararlardan kaçınma, dönemsel raporlama sürecinde açıklanan raporlama kazancını (3‟ er aylık açıklanan ara mali tablolar) ayarlama ve çeyrek dönemlerde finansal analistlerin kazanç beklentilerini karĢılama üzerinde motive oldukları tespit edilmiĢtir (Dechow ve Skinner, 2000). 63 Kım ve Yı (2006), Güney Kore Ģirketlerinin fırsatçı kazanç yönetimi ve uygulamalarının Ģirketler üzerindeki etkilerini ölçmeye çalıĢmıĢlardır. ÇalıĢmada 15.159 Ģirket/ yıl gözleme 1992- 2000 yılları arasında ulaĢılmıĢtır. ÇalıĢma sonucunda halka açık “kamu Ģirketleri” ile kazanç yönetimi arasında özel Ģirketlerden daha kuvvetli bir iliĢki tespit etmiĢlerdir. Kım ve Yı, bu durumu sermaye piyasasında yatırımcıların beklentileri ile buluĢması ve manipülasyon için fırsatçı kazanç yönetim uygulamaları için teĢvik ortamının oluĢtuğunu belirtmektedir. 2.1. Kazanç Yönetimi Kavramsal Çerçevesi Son yıllarda dünyanın sayılı Ģirketlerinde yaĢanan muhasebe skandalları sebebiyle muhasebe literatüründe “ kazanç yönetimi” akademisyenler için iyi bir araĢtırma konusu olmuĢtur. Son olarak Enron (2001), Xerox (2000), Parmalat (2003), Tyco (2002) ve Worldcom (2002) olayları ile bu tür olayların bir daha yaĢanmaması için 2002 yılında çıkarılan Sarbanes- Oxley yasası ile muhasebenin çevresi değiĢmiĢtir. Kazanç yönetimine iliĢkin literatür incelendiğinde kavram ve tanım birliğinin söz konusu olmadığı görülmektedir. Örneğin kazanç yönetimi aĢağıdaki isimler ile de ifade edilmektedir: Kârın Ġstikrarlı Hale Getirilmesi (Income Smooting ) Muhasebede Hokus- Pokus (Accounting Hocus- Pocus ) Finansal Tablo Yönetimi (Financial Statement Management ) Numaralar Oyunu ( The Numbers Game ) Agresif (Saldırgan) Muhasebe ( Aggressive Accounting ) Gelir Tablosunun Yeniden Düzenlenmesi ( Reengineering The Income Statement ) Hokkabazlık Kitapları ( Juggling The Books ) Yaratıcı Muhasebe ( Creative Accounting ) Finansal Tablo Manipülasyonu ( Financial Statement Manipulation ) Muhasebe Sihri ( Accounting Magic ) 64 Finansal ġangaylar ( Financial Shenanigans ) Muhasebe Kimyası ( Accounting Alchemy ) Kazanç yönetimine iliĢkin tanımlamalar içerisinde genel itibarı ile iki yaklaĢım bulunmaktadır. Birinci yaklaĢım da kazancın yatırımcının zararına olacak Ģekilde yasal olmayan yollarla hileler ile manipüle edilmesi; diğer yaklaĢım ise kazancın yasal olan yollarla manipüle edilerek yatırımcıya Ģirketin geleceği hakkında sinyal verilmesidir (Salma, 2005: 4). Kazanç yönetimine iliĢkin tanımlar aĢağıda verilmiĢtir (Mulford ve Comiskey, 2002: 59): Yöneticilerin, hissedarların faydasını ve/veya şirketin piyasa değerini maksimize etmek için genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri içerisinde uygun muhasebe politikalarını seçmelerine denir. Kötü kazanç sahibi yöneticiler; bu durumu kapatmak ve arzu edilen sonuçlara ulaşabilmek için şirketin gerçek finansal performansını farklı numaralar kullanarak değiştirmelerine denir. Birinci tanımda bir faaliyet dönemi boyunca kazanç, yöneticiler tarafından yasal sınırlar içerisinde manipüle edilmektedir. Örneğin sermaye harcamaları ve varlıkların satıĢ zamanlamasına iliĢkin tahakkuk zamanlarının değiĢtirilmesi. Bu türde elde edilen finansal bilgi sadece anlamsızdır. ġirketin geleceğe iliĢkin beklenen kazancının göstergesi olmaktan uzaktır. Ġkinci tanımda ise yöneticiler Ģirket performansını düzeltmek amacıyla her türlü yasal ve yasal olmayan numaralara baĢvurmaktadır. Bu durum kazanç yönetiminde ki aĢırılıklar yönetimin baĢarısızlığından ziyade gerçek finansal riskin göstergesi durumundadır. Her iki durum kötü performansa sahip Ģirketlerin finansal raporlama problemlerine sahip olduğu Ģeklinde de ifade edilebilir. Kazanç yönetimi kavramı, yasal ve yasal olamayan bir ayrımla kademe kademe tanımlanabilir (Roonen ve Yaari, 2008: 24): 65 I. Kademe: Kazanç Yönetimi: Yöneticilerin genel kabul görmüş muhasebe ilkelerindeki seçim esnekliğinden yararlanarak gelecekteki nakit akışının sunduğu bilgi üzerinden avantaj sağlamalarıdır. Bu tanımlama da finansal tablolar Ģeffaftır ve kazancın sunduğu bilgi kıymetli ve anlamlıdır. II. Kademe: Kazanç Yönetimi: Muhasebe uygulamalarında fırsatçı ( yönetimin sadece faydayı maksimize etmesi) veya ekonomik denge seçimidir. Bu tanımda ise genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine akıllıca uyum gösterilmesi ile birlikte fırsatçı ve etkili değiĢiklikler yapılarak mali raporların manipülasyonu söz konusudur. III. Kademe: Kazanç Yönetimi: Hilelerin yanlış ifadelerle pratikte kullanımı veya finansal raporların şeffaflığının düşürülmesidir. Bu tanımlama da ise yasal olmayan bir Ģekilde finansal tabloların sınırsız yalan ve hilelerle zararlı bir Ģekilde manipülasyonu söz konusudur. Kazanç yönetimi kavramsal çerçevesinde illegal kazançlar elde etmek için bir tarafta yürürlülükte olan yasalarda yer alan esneklik ve boĢluklar; diğer tarafta ise yürürlülükte ki yasalara, muhasebe ilke ve politikalarına uygun olmayan hile ve açıklamalar yer almaktadır (Gu, Liang ve Wang,2005) . Yapılan tanımlar incelendiğinde kazanç yönetimi ile normal faaliyetler arasında ki sınırlar kesin ve açık değildir. Bu durum kamuya aydınlatma kapsamında sunulan bilgilere bağlı olarak finansal manipülasyon yapan ve yapmayan Ģirketlerin tespitinde ve ayrımında probleme yol açacağı Ģüphesizdir. 2.2. Kazanç Yönetimi Amaç ve Nedenleri ġirketin finansal performansının periyodik olarak ölçülmesinde temel araç “mali tablolar” iken Ģirketin performansının ölçülmesinde temel araç ise “kazanç” tır. Bununla birlikte kazanç; mali tabloların, kamunun aydınlatılma kalitesinin ve 66 hissedarların, yönetimin getirdiği değiĢimi değerlendirmesinde kullandıkları en önemli parçadır. Örneğin kazanç; yönetimin performansının ölçülmesinde, Ģirketin geleceğe iliĢkin yatırım kararlarının alınması ve ilgili varlıkların elde edilmesine iliĢkin yatırımın yapılmasında ve Ģirket değerleme kararlarında kullanılmaktadır. Aynı zamanda sözleĢme koĢullarının ve hissedarların varlıklarının finansal performansının dengelenmesinde kazanç yönetimi için temel araç “kazanç” tır (Xu, Taylor ve Dugan, 2007). Yöneticiler; kamunun beklentilerini karĢılamak, istenen kâr düzeyini elde etmek, geleceğe iliĢkin kötümser tahminleri ortadan kaldırmak ve optimal bir finansal yapı oluĢturarak geleceğe iliĢkin sinyaller vermek amacıyla finansal bilgiler üzerinde çeĢitli numaralara bilinçli olarak baĢvurmaktadır (Amat, 2003). Burada yöneticiler, Ģirket ve çevresi arasında Ģirketin lehine olacak Ģekilde refah transferi sağlamaktadır. Yöneticiler ile Ģirket arasında ki refah transferi ise yöneticilerin lehine iĢlemektedir (Demir ve Bahadır, 2007). Yöneticilerin kazanç manipülasyonuna baĢvurmaları 3 faktör altında toplanmaktadır (Yayla, 2006: 177). Tablo 2.1. Kazanç Yönetim Uygulama Nedenleri DıĢsal Faktörler ġirket Kültürü KiĢisel Faktörler Analistlerin öngörüleri BirleĢmenin çekiciliği KiĢisel ikramiyeler Kredi verenlerin beklentileri Yönetim tavizleri Promosyonlar Rekabet Kısa dönemli odaklanma Takım çalıĢması Kontrat yükümlülükleri Gerçek olmayan plan ve bütçeler ĠĢ kaybı korkusu Ayı piyasası Kahramanlık Yeni finansal iĢlemler Üst yönetimin beklentileri Pazarın Ģirkete ilgisizliği AĢırı kâr sonrası düĢüĢ korkusu dönem sonu Denetçileri önemsememe Hukuk dıĢı iĢlemleri gizleme Kaynakça: Yayla, 2006:177 Kazanç yönetimi; süreç itibarı ile finansal raporlama sürecinden önce baĢlayıp en sonunda sonuçların açıklandığı finansal raporlarda son bulmaktadır. Kazanç yönetim numaraları Ģirketin her faaliyet boyutunda yerine getirildiği için hileli finansal raporlamadan ayrılmakta ve onu da kapsamaktadır. Kazanç yönetiminde yöneticiler aktif rol oynamaktadır. Uygulamalar üst yönetimin haberi olmadan alt kademe yöneticilerinin inisiyatifinde olabileceği gibi 67 daha çok üst kademe yöneticileri tarafından yapılmaktadır. Kazanç yönetimi uygulamalarında; yöneticilerin kanaat ve beklentileri doğrultusunda mali tablolarda yer alan kalemlere iliĢkin sınıflandırma ve iĢlemlerde değiĢiklikler yapılmaktadır. Böylece Ģirketin finansal performansı hakkında hissedarlara ve ilgililere yanlıĢ bilgi sunulmakta ve yönlendirilmektedir. Aynı zamanda bu durum kısa dönemde yöneticilerin, yönetim ve denetim zafiyetlerini örtmede teĢvik edici bir rol oynamaktadır. Kazanç yönetimi uygulamalarının temelinde yer alan amaçlar; (Küçüksözen, 2007, 396) . ġirketin hisse senedi fiyatını ve riskini etkilemek, Borç sözleĢmelerinde yer alan finansal oran ve göstergeleri sağlamak, Kreditörler, yatırımcılar ve çalıĢanlarla iliĢkileri iyi tutmak, Yönetici ücretlerini manipüle etmek, Halka açılmak veya sermaye artırımı suretiyle sağlanacak fon tutarını artırmak, Politik ve hukuki düzenlemelerden kaynaklanacak risklerden kaçınmak, Yatırımcıların Ģirketle ilgili algıladıkları riskleri azaltmak, ÇeĢitli ekonomik çevrelerin baskısından kurtulmak için daha fazla kazanç elde etme ihtiyacı, ġirketin gelecekteki performansı hakkında piyasaya olumlu sinyal göndermek, yatırımcıların ilgisini çekmek, Vergi avantajı sağlamak sayılabilir. Örneğin yöneticiler hazırlamıĢ oldukları bütçelerde yer alan hedeflere ulaĢabilmek ve özellikle periyodik finansal raporlamaya bağlı olarak yatırımcıların beklentilerini karĢılamak ve finansal analistlerin baskısından kurtulmak amacıyla finansal analistlerin açıkladıkları kâr rakamına eĢit veya daha yüksek kâr rakamını finansal raporlarda sunmayı tercih etmektedirler. 68 Libby ve arkadaĢları (2008) çalıĢmalarında kamuya taraflı açıklanan bilgilerin içeridekiler için yukarıya buna karĢılık dıĢarıdaki yatırımcılar vd. için aĢağıya doğru kötü etkisinin olduğunu tespit etmiĢlerdir. Yılsonunda gerçek kazancın beklenen kazancı geçtiği tespit edilse bile; analistlerin kötü sonuçları abarttığı iyi sonuçların etkisini ise daralttığını tespit etmiĢlerdir. Bu durum Ģirket yönetimini baskı altına almakta ve agresif kazanç yönetim uygulamalarını teĢvik etmektedir. Diğer taraftan kamuyu etkin aydınlatma stratejisi ile analistlerin kaliteli analiz bildirimleri kısa dönemde Ģirkete ve Ģirket yönetimine önemli bilgiler sağlayabilir (Libby ve ark,2008). ġirketin büyüme ve serbest nakit seviyesinin belirlenmesi ile yöneticilerin performansları değerlendirilmektedir. Bu önemli iliĢki sonucunda yönetim gerekli performans kriterlerini yerine getirebilmek amacıyla kazanç yönetimi numaraları ile fırsatçı davranıĢlar göstermektedir. Performans kriterlerini yerine getirmek içinde varlıklar, harcamalar ve yatırımın getirisine iliĢkin oranlar üzerinde odaklaĢarak ihtiyari ve ihtiyari olmayan gider tahakkukları üzerinde fırsatçı değiĢiklikler yapmaktadırlar (Odabashian, 2005: 38 ). Roychowdhury (2006) çalıĢmasında yöneticilerin gerçek faaliyetleri manipüle edici davranıĢları varsa bunun sebeplerinden biri olarak ekonomik performansı optimal sunabilmek ve kayıplardan kaçınmaya yönelik olduğunu tespit etmiĢtir. Ayrıca borç sözleĢmeleri, hisse senedi yatırımcıları, alıcılar ve büyüme fırsatları ile geçek faaliyetlerin manipülasyonu arasında pozitif bir iliĢki olduğunu belirtmektedir. BaĢka bir ifade ile yöneticiler, karĢı karĢıya kaldıkları koĢullar, fırsatlar ve riskler karĢısında davranıĢlarını ve motivasyonlarını değiĢtirmektedirler. Belki de en önemli nokta Ģirket çevresinin bu durumu tetiklemesi ve teĢvik etmesidir. Tablo 2.2‟ de kazanç yönetimine iliĢkin koĢullar ve teĢvikler gösterilmiĢtir. 69 Tablo 2.2. Kazanç Yönetimi: KoĢullar ve TeĢvikler KoĢullar TeĢvikler Piyasada açıklanması beklenen kazancı Hisse senedinin piyasada fiyatının keskin elde etmenin önemi, düĢme potansiyelinden kaçınmak, Bir Ģirketin hisse senetlerini ilk defa halka arza hazırlaması, Ġhraç edilen hisse senetlerinin satılabilmesi ve/ veya maksimum fiyattan satılabilmesi için en iyi kazanç fotoğrafının sunulması, Kazancın minimum seviyenin biraz Piyasada teĢvik edilen dengeyi maksimize yukarısında ya da maksimum kazancın etmek için kazancın minimum ve biraz aĢılması veya ilave olmadan maksimum seviyeler arasında kalmaktadır, dengelenmesinin teĢvik edilmesi, ġirket, endüstride yer alan Ģirketler ve diğer rakiplerin durumlardan dolayı potansiyel hedef durumuna gelebilir. Politik baskılardan kurtulmak için farklı faaliyetlere baĢvurabilir, Politik tipteki maliyetlerden doğacak baskıları minimize etmek ve / veya endüstride yer alan Ģirketlere göre aĢırı kâr seviyelerinden kaçınmak, ġirketin borç ve kredi sözleĢmelerinde Yazılı sözleĢmelerde yer alan hükmün yer alan kazanç ve finansal oranları ihlal potansiyel ters etkisinden kaçınma; örneğin etme aĢamasının baĢında, faiz oranlarında artıĢ, borcun geri ödenmesi sürecinde teminat isteği veya acil geri ödenme riskinden kaçınma, Yönetim tarafından uzun dönemde Kazancın geçici olarak beklentilerin dıĢına beklenen karın biraz yukarısında veya çıkması durumunda kanunsuz biçimde aĢağısında muhafaza edilmesi, pazar sorumluluğundan kaçınma, Nakit çıkıĢı gerektirmeyen kalemlerle Varlıklarla iliĢkili olmayan yüksek risk kazanç seviyesinin muhafaza edilmesi, seviyesi görüldüğünde değerleme ilkelerinde ki esneklik ile kazanç seviyesinin düĢürülmesi, ġirketin zirvesinde yer alan yönetimdeki bir değiĢim, Yeni yönetime gelen kimsenin acilen gelecekteki masrafların sonuçlarını hafifletmek ve faturanın dıĢarıdaki yönetime tahsis edilerek suçlanmasını sağlamak, GeçmiĢte ortaya çıkan yükümlülükler ile Sonraki dönemlerde hedeflenen kazancı yeniden yapılanma sonucu ortaya çıkan elde edebilmek içim yükümlülüklerin bir giderleri ortak ederek kayıpları kısmını ĢiĢirmek, yükseltme, Kaynakça: Mulford ve Comiskey, 2002, s.61 70 Kazanç yönetimi sayesinde açıklanan mali bilgiler ile piyasanın beklentileri doğrultusunda bir uzlaĢma sağlanmaktadır. Kazanç yönetimi uygulamaları ile bu uzlaĢmanın bozulması engellenmektedir. Hedeflenen kazancın elde edilmesi için yapılan aktiviteler tespit edilemediği ve kamuya açıklanmadığı için piyasa durumun farkında değildir. Beklentileri karĢılandığı sürece piyasa bu tür uygulamalar üzerinde odaklanmayacaktır. Finansal raporlarda muhasebe seçeneklerinin akıllı uygulamaları ile finansal tablo kullanıcıları ( iç ve dıĢ kullanıcılar ), yöneticiler tarafından yanlıĢ yönlendirilmektedir (Xiong, 2006). Sonuç olarak kazanç yönetimi kısa dönemli raporlamadan daha çok kazanç değerinin maksimizasyonu için yönetim kararlarının toplamıdır. Kazanç yönetiminde, yöneticiler finansal raporlama sürecinde muhasebe kayıt ve iĢlemlerinde yer alan rutin faaliyetlerin dıĢına çıkarak alternatif seçenekleri değerlendirmeleri sonucunda oluĢmaktadır. Amaç alternatif uygulamalarla değiĢtirilen mali tabloların Ģirketin finansal durum ve faaliyet sonuçlarına iliĢkin performansını olumlu göstererek Ģirket ve çevresi üzerinde pozitif bir etki meydana getirmektir. Kazanç yönetimi Ģirket ve çevresi üzerinde: Uzun dönem değerine iliĢkin faydalı bilgiler sunabilir, Kısa dönem değerini gizleyebilir, bu yüzden tehlikelidir, Kısa dönem gerçek performansın açıklanmasında tarafsız olabilir (Roonen ve Yaari, 2008: 27). Günümüze kadar kazanç yönetimi üzerine yapılan ampirik çalıĢmalar finansal sonuçların açıklanmasında ve / veya ölçülmesinde yöneticilerin fırsatları değerlendirmek için kriterleri değiĢtirmeyi teĢvik ettikleri görülmüĢtür. Örneğin hayal kırıklığı yaratan kazanç ve kayıpları açıklamaktan kaçınmaktadırlar. Ayrıca yöneticilerin servetlerini artırma ve hissedarların kazanç tahminlerinde ki hata değiĢkenliğini minimize etmek amacıyla kazanç yönetimi numaralarına baĢvurdukları tespit edilmiĢtir (Santos ve Paulo, 2006). Kazanç yönetimi boyunca Ģirketin ticari, yatırım faaliyetleri ve finansal göstergeleri manipüle edecek araçları kullanmaktadır. Bu araçlar (Xu, Taylor ve Dugan, 2007): 71 Ticari ve yatırım aktiviteleri; Ġhtiyari harcamalar, Üretim, stoklar ve satıĢlar, Duran varlıkların satıĢı, Avantajlı alternatif muhasebe seçeneklerinin kullanımı ile yatırımcı iĢlemlerinin değiĢtirilmesi, Finansal Aktiviteler; Hisse senetlerinin geri satın alınması, Hisse senedi opsiyonları, Finansal enstrümanlar, hedge iĢlemleri ve borç- özkaynak swapları, Kazanç yönetimine iliĢkin kullanılan araçlar ile manipüle edilen ticari, yatırım ve finansal aktiviteler yönetimin kararlarını etkileyen ve kuĢatan faktörlerdir. Barton (2001) çalıĢmasında Fortune-500‟ de yer alan Ģirketlerin 1994-1996 yıllarındaki verilerini kullanarak hedge iĢlemleri ve yönetimin kontrolündeki tahakkuk iĢlemleri boyunca arzulanan kazanç seviyesini yakalamak için yönetimin teĢvik olduğunu varsaymıĢtır. Bu teĢvikler, yönetimin gelirini ve servetini artırma, kurumlar vergisini ve borçlanma maliyetlerini düĢürme, eksik yatırımlardan kaçınma ve kazanç sürprizlerini azaltma vb. içermektedir. Barton (2001) çalıĢmasında yöneticilerin finansal türev ürünleri ve ihtiyari tahakkukları Ģirketin lehine açıkça değiĢtirdiklerini tespit etmiĢtir (Barton, 2001). McVay (2006) çalıĢmasında, kazanç yönetimi uygulamalarının gelir tablosunda ki parçaların hileli sınıflandırılması üzerine yapmıĢtır. McVay‟ e göre sınıflandırmanın değiĢtirilmesinin engellenmesi ile temel kazanç ortaya çıkacaktır. Bu sayede gelecek dönemlerin manipülasyonu engellenir veya denetimciler ve/veya düzenleyiciler tarafından aynı seviyede kamunun aydınlatılması sağlanır. McVay uygulamayı hileli tahakkuklar ( ticari mallar ve üretilen malların satıĢı, genel yönetim, pazarlama giderleri vb.) ile gelir tablosu parçaları arasında yapmıĢtır. Uygulama sonucunda yıl içerisinde beklenmeyen kazançların elde edildiği ve izleyen yıl içerisinde gelir tablosunun parçalarının hileli değiĢimi ile yüksek performansın 72 tam tersi kazanç elde edildiği tespit edilmiĢtir. Ayrıca yönetimin bu yönteme analistlerin tahminlerine ulaĢabilmek için baĢvurduğunu tespit etmiĢlerdir. 2.3.Kazanç Yönetimi Motivasyonları Yönetimin kazanç motivasyonu; Ģirket içindeki faaliyetler sonucu ortaya çıkan performans boyutu ile ilgili elde edilen bilgiler ve kamunun beklentileri arasında odaklaĢmaktadır. Muhasebe bilgisinin manipüle edilmesinde baĢlıca motivasyon olarak ekonomi içerisinde ki grupların baskısından kurtulmak için daha iyi kazanç elde etmek, daha fazla bonus (prim) elde etmek ve borç sözleĢmelerinde yer alan parametreleri ve göstergeleri yakalayabilmek sayılabilir (Santos ve Paulo, 2006). BaĢlıca kazanç motivasyonları: Bonus elde etme, Politik motivasyonlar, Vergisel motivasyonlar , ġirket üst yönetiminde meydana gelen değiĢimler, Örneğin CEO değiĢimi, Finansal durum, kredi ve borç sözleĢmelerinde yer alan koĢullar vb diğer faktörler, etkili olmaktadır. Kazanç yönetimi vb bütün muhasebe içi ve dıĢı teknikler sayesinde zenginliği artırmak ve bu durumu sürekli hale getirmek için baĢvurulmaktadır. Bu durumun gerçekleĢtirilmesi için büyüyen beklentileri maksimize etmek ve riskleri düĢürmek en önemli metotlardır ( Fridson ve Alvarez, 2002: 12). 2.3.1. Bonus Elde Etme Yöneticiler, kazanç numaralarından önce; Ģirketin bir faaliyet dönem içerisinde elde ettiği net gelirin üzerinde taĢıdığı bilgiye sahiptirler. ġirketin teĢvik ve prim sistemi içerisinde bonuslarını maksimum yapmak için fırsatçı yönetim davranıĢlarına baĢvurmaktadırlar. ġirket yöneticilerine hisse senedi opsiyonu ve / veya hisse senedi fiyatında ki değerlemelere bağlı olarak ödeme yapılmaktadır. Yöneticilere piyasa değerinin altında hisse senedi alabilme imkanı sağlayan hisse senedi satın alma opsiyonu veya hisse senedinin piyasa değerindeki artıĢa bağlı olarak nakit ödeme yapılmaktadır. 73 TeĢvik primlerinin hesaplanmasında vergi öncesi kâr dikkate alınmaktadır. Çünkü amaç kârın artırılması yolu ile yöneticilerin alacağı prim miktarının artırılmasıdır. Bu durum yönetimin kazanç numaralarını teĢvik edicidir. Yönetim asgari veya maksimum primi elde edebilmek için gerekli kâr tutarlarını vergi öncesi karın biraz yukarısında ya da altında açıklamaktadır (Çelik, 2007: 115). ġekil.2.1. Tipik Bonus Planı Bonus Miktarı Dip zirve Raporlanan net gelir Kaynakça:Healy,1984 Bonus artıĢları; dip ve zirve noktaları arasında doğrusal bir artıĢ göstermektedir. Dip noktasında bonus sıfır iken zirve noktasından sonra yatay bir seyir ya da kesikli bir artıĢ söz konusu olabilir. Burada önemli nokta eğer yöneticinin net geliri, mali tablolarda yer alan kazanca göre dip noktanın altında ise gelecekte daha fazla prim alabilmek amacıyla gelirini daha da düĢürebilir. Tam tersi bonus alabilmek amacıyla gelecekte ki geliri düĢürerek cari dönemde daha fazla bonus elde etme yönünde muhasebe politikalarını seçebilir. Healy (1985)‟ in yılında 94 Amerikan Ģirketi üzerinde 1930-1980 yılları arasında elde ettiği 1527 gözlemin de yöneticilerin, Ģirketlerin bonus hesaplaması için dip ve zirve noktasının yukarısında, 447 gözlemde ise hem dip hem de zirve içeren gelir açıklamalarını tespit etmiĢtir (Scott, 2002: 379-380). Sonuç olarak yöneticiler prim dengesini maksimum yapmak amacıyla muhasebe tahakkuklarının seviyesini kazanç manipülasyonu yolu ile değiĢtirdiklerini tespit etmiĢtir (Siagian, 2002: 2). 74 Bergstresser ve Philippon (2006) yaptıkları çalıĢmada yöneticilerin hisse senedi ve opsiyonlarına ait ödenekleri elde edebilmek için Ģirketin hisse senedinin değerinin değiĢime maruz kalmasında daha çok icra yetkisine sahip yöneticilerin etkisinin olduğunu saptamıĢtır. AraĢtırmada CEO‟ ların yüksek seviyede kazanç yönetimi uygulaması ile servetlerini daha fazla artırmak için hisse senedi fiyatlarını etkin olarak yükseltmeye çalıĢtıkları kanıtlanmıĢtır. Ayrıca, teĢvik sistemi sayesinde profesyonel yöneticilerin birbirleriyle ve mevcut hissedarlar arasında var olan çıkar çatıĢmaları minimize edilmektedir. Her yönetici prim alabilmek amacıyla uygulanan kazanç numaraları karĢısında iĢbirliğine gitmekte ve bu durum karĢısında sessiz kalmaktadır. Diğer taraftan hissedarlar kazandıkça yönetiminde kazanması Ģeklinde bir sistem menfaat birliğini beraberinde getirmektedir. Bu sistemin tek avantajı ise her yöneticinin kendi sorumluğunda olan birim üzerinde odaklaĢmasını sağlamaktadır (Healy, 1999). Sisteminin en büyük zaafı yöneticilerin maaĢ, prim, hisse senedi opsiyonları yoluyla kendi servetlerini artırmak amacıyla her türlü yasal ve / yasal olmayan yollara girmeleridir. Yöneticilerin yüksek gelirleri, hissedarlar kazanırken bir problem olmamaktadır. Fakat Ģirket zarar ettiği halde yöneticilerin servetlerini artırmaya devam etmeleri büyük problem olmaktadır. Nitekim Enron örneğinde yöneticilerin, çeĢitli muhasebe numaraları ile Ģirketin zararının ve riskinin baĢka Ģirketlere aktarılarak bilanço dıĢına bırakılması yoluyla gizlemeyi baĢarmıĢlardır. Bu sayede Ģirket yönetimi çok büyük paralar kazanmıĢlardır. Fakat durum ortaya çıkınca Ģirketin hisse senetlerinin değeri keskin bir düĢüĢ ile birlikte iflas sürecini baĢlatmıĢtır (Akyüz, 2002). Buna karĢılık yöneticilerin yüksek gelirleri iflasa kadar devam etmiĢtir. 2.3.2. Politik Motivasyonlar Büyük Ģirketlerin faaliyetleri toplumun büyük bir kısmı tarafından takip edilmekte ve topluma açıktır. Çünkü bu Ģirketlerin faaliyetlerinin sonuçları toplumun büyük bir kısmını etkilemektedir. Örneğin beyaz eĢya sektörü, otomotiv, iletiĢim, enerji, vb sektörlerde yer alan Ģirketler monopol veya monopola yakındır. Bu tip Ģirketler kazanç etmektedirler. numaralarına baĢvurarak açıklıklarını düĢürmeyi tercih 75 Bu sebeple geliĢmenin ve kârın yüksek olduğu dönemlerde muhasebe pratikleri ve prosedürleri yoluyla raporlanan net geliri minimize etmeyi benimsemektedirler. Aksi halde hükümetlerin yapacakları düzenleme ile politik baskı artacaktır. Bu durumda fiyatların ayarlanması ve kârların vergilendirilmesi söz konusu olacaktır (Amat, Blake ve Dowds, 1999). Diğer taraftan bir Ģirket veya sektöre iliĢkin yürürlükteki düzenlemelere ve kamunun zararına faaliyet gösterdiği iddiaları karĢısında olası bir kamu denetiminden kaçınmak amacıyla da muhasebe bilgileri manipüle edilmektedir. Bu tür Ģirketler genellikle iĢ kazalarının ve çevre kirliliğinin aĢırı olduğu aynı zamanda ortalama kârlılığı sektör ortalamasının üzerinde olan Ģirketlerdir. Gerek çevrenin gerekse kamunun baskısından kurtulabilmek amacıyla kârın düĢük gösterilmesi benimsenmektedir (Çelik, 2007: 114). 2.3.3. Vergisel Motivasyonlar ġirketlerin vergi yükü, yöneticilerin kazanç yönetimi uygulamalarında motivasyonlarını artırıcı bir etki meydana getirmektedir (Kınney ve Wempe, 2004). Yöneticiler, Ģirketei piyasa değerini korumak veya maksimize etmek için karı imkarı yüksek gösterme, buna karĢlık daha az vergi ödemek ve kaynakların Ģirket bünyesinde kalmasını sağlamak amacıyla karı düĢük gösterme eğilimindedir (Guenther ve ark., 1997). Özellikle kazanç üzerinden alınan vergilerin yüksek olduğu ve Türkiye gibi artan oranlı vergi sisteminin uygulandığı ülkelerde yöneticiler kazancı düĢük gösterme eğilimi göstermektedir. Vergi yönetimi ile Ģirketin ödeyeceği verginin Ģimdiki değerinin minimize edilmesi amaçlanmaktadır. Vergi, finansal raporlama sürecinde önemli bir etkendir. Bu yüzden finansal kazancın yönetimi ile nakit akıĢ seviyesinin belirlenmesinde farklı muhasebe seçeneklerinin kullanımı kararında vergisel durum göz önünde bulundurulmaktadır (Goncarov ve Zimmerman, 2006). Ayrıca Ģirketin gelecekte kârlılığını sürdürebilme ve büyüme fırsatlarından yararlanabilmek amacıyla nakit çıkıĢı gerektirmeyen varlıklar için yapılan gider tahakkukları artırılarak sermaye harcamaları artırılmakta ve bu yolla vergi harcamaları ertelenebilmektedir (Dunbar, Philips ve Rego, 2007). 76 Örneğin stokların izlenmesinde Ġlk Giren Ġlk Çıkar (FIFO) yöntemine karĢılık Son Giren Ġlk Çıkar (LIFO) yönteminin kullanılmasının temelinde bu mantık yer almaktadır. Amerika‟ da Ģirketler finansal raporlama için LIFO yöntemini kullanmayı tercih etmektedirler. ġirketler, fiyatların yükseldiği dönemlerde LIFO yöntemini kullanarak kârın düĢük raporlanması ve düĢük vergi tahakkuku imkanına sahip olmaktadırlar. Aynı hesaplama FIFO yöntemi için söz konusu değildir. LIFO yönteminin seçimi ile Ģirketler düĢük kâr elde etmekte, sonucunda düĢük vergi ve artan nakit akıĢı elde etmektedir. FIFO yönteminin seçimi ile artan kâr ve buna karĢılık artan vergisel maliyetler ve düĢük nakit akıĢı söz konusu olacaktır. Dopuch ve Pincus (1988)‟ un Amerika‟ da yaptığı araĢtırmada Ģirketlerin yüksek vergi yükünden kaçınmak için böyle bir yönteme baĢvurduklarını tespit etmiĢtir. Fakat yüksek stok devir hızı ve düĢük stok seviyesine sahip Ģirketlerde bu yöntemin vergi üzerinde ki etkisi sınırlı olacaktır. Özellikle yüksek vergi yüküne sahip hakim ortaklar kârın düĢük çıkmasını ve dağıtılmayıp Ģirket bünyesinde bırakılmasını tercih etmektedirler (Scott, 2003: 75). Bush yönetimi tarafından yapılan çalıĢmada kâr üzerinde ki önemli oranda ki kurumlar vergisi yerine tüketim temelli vergi sistemi üzerinde çalıĢma yürütmüĢtür.. ĠĢte o zaman yatırımcı, Ģirketin kârlılığı altında yatan temel nedeni anlamaya yönelik özel bilgiye sahip olacaktır (Slemrod, 2005). Adhikari ve arkadaĢları (2005), halka açık Malezya Ģirketlerinin kazanç yönetim uygulamaları ile vergi oranları arasında pozitif bir iliĢki olduğunu aynı zamanda muhasebe numaralarının düĢürülmesinin vergi otoritesinin düzenlemelerine bağlı olacağını tespit etmiĢlerdir. Kârın düĢük raporlanması sonucuna bağlı olarak; piyasa açısından bakıldığında ise Ģirket yüksek nakit akıĢına sahip olmakla birlikte hisse senetlerinin piyasa fiyatının olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır. Abdel-khalik ve McKeown (1978) yaptıkları çalıĢmada piyasada oluĢan bu negatif etkiyi tespit etmiĢlerdir. 2.3.4. CEO DeğiĢimleri BaĢarısız olan üst yönetimin yerine gelen yeni yönetim reoganizasyon ve organizasyonel baskı dönemlerinde geçmiĢ yönetimden kalan kötü durumu daha da derinleĢtirerek karamsar bir yönetim tablosu çizmektedir. Yönetim, gelecekte Ģirketin 77 performansının daha iyi görünmesi ve aynı zamanda daha fazla bonus ve ikramiye elde edebilmek amacıyla kazanç üzerinde motivasyonunu artırmaktadır. Yeni yönetim cari dönem içerisinde yeterli bonus ve ikramiye alamayacağını ve düĢük faaliyet performansına sahip olduğunu tespit ettiği anda; Ģirketin yeniden yapılanma sürecinde giderlerini artırma hatta gelecekte doğacak giderlerin cari dönem içerisinde tahakkuk ettirilmesi benimsenmektedir. Bu sayede cari dönem içerisinde ortaya çıkan olumsuz görüntü geçmiĢ dönemin üzerine yıkılmakta ve ileride kazancın maksimize edilmesi için ortam oluĢmaktadır. 2.3.5. Diğer Faktörler Üst yönetim; Ģirketin piyasa değreini korumak ve analistlerin beklentilerini karĢılamak amacıyla önceki dönem karlılığı koruma veya yükseltmek için kazanç yönetimine baĢvurmaktadır. Çünkü hisse baĢına kar payı ile hisse senedinin piyasa değeri arasında doğrusal bir iliĢki söz konusudur. Piyasanın beklentileri altında bir karlılık hisse senedinin piyasa değerini olumsuz buna karĢılık tam tersi bir durum ise olumlu yönde etkileyebilir (Mohanram, 2003). ġirketin artan sermaye ihtiyacını karĢılamak amacıyla yöneticiler kazanç numaralarına baĢvurmaktadır. Çünkü güçlü ve büyüyen kazanca sahip Ģirketlerin düĢük maliyetle yeni sermaye giriĢini kolayca elde edebileceklerini bilmektedirler. SözleĢme perspektifinden bakıldığında borç sözleĢmesinin koĢulları dikkate alınmaktadır. Finansal kısıtlılık içerisinde ki Ģirketler sözleĢme yükümlülüklerini yerine getirebilmek için ilk adım olarak tahakkuk kalemlerini değiĢtirerek gerekli finansal oranlara ulaĢabilmektedir. Örneğin sözleĢmede yer alan minimum kâr seviyesinin elde edilmesi için muhasebe numaralarına baĢvurulmaktadır. Borç sözleĢmelerinde ki hükümlere göre kazanç üzerinden yapılan ayarlamalar ile sağlanan kolay gelir artıĢı yükümlülüklerin üzerine ek yük getirmektedir (Dcykman ve diğ. ,2002:1286 ). Siregar ve Utama (2008) Jakarta Menkul Kıymetler Borsa‟ sına kayıtlı (19962002 yılları arasında) Ģirketler arasında yaptığı çalıĢmada sözleĢmelerde yer alan koĢulların etkili olduğunu bulmuĢtur. Buna karĢılık Siregar ve Utama‟ ya göre Ģirket 78 yöneticilerinin fırsatçı kazanç yönetim uygulamalarına baĢvurmadıkları sonucuna ulaĢmıĢtır. Beneish (2001), kazanç yönetim uygulamalarının çoğunun geliri azaltmaktan çok artırmaya yönelik olduğunu belirtmektedir. Beneish‟ e göre ampirik çalıĢmaların sonuçlarının borç sözleĢmelerinde yer alan koĢulları yerine getirmeye yönelik ve uygulanan kazanç yönetiminin ise tespitinin çok zor olduğudur. 2.4. Kazanç Yönetim Teknikleri Kazanç yönetim teknikleri genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri içerisinde yasal ve yasal olmayan olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri çerçevesinde yapılan kazanç numaralarında sınırları aĢma söz konusu değildir. Sadece ilkelerde yer alan esneklik ve boĢluklardan yararlanılmaktadır. Burada yönetim esneklik ve boĢluklardan yararlanma konusunda tamamen serbesttir. Örneğin duran varlıklara ait amortisman ömrünün tahmininde veya sonrasında oranların değiĢtirilmesi. Kullanılan varlığın benzer modellerine göre verimliliğinde veya kapasitesinin altında bir çalıĢma durumu söz konusu ise, piyasa koĢullarına göre değerinde bir değiĢme meydana geldiğinde amortisman oranları değiĢtirilebilir. Örneğin 5 yıl ömrü kalan bir makinenin üretilen ürünün özelliklerinde veya teknolojik geliĢmelerden dolayı kullanılamaz hale düĢtüğünde tamamı için amortisman ayrılarak gider yazılması gerekir. Bu durum muhasebenin temel kavramları olan tam açıklama ve özün önceliği gereği yapılması gereken bir uygulamadır. Ya da makine bedelinin tamamını gider yazmayarak yıllar itibarı ile amortisman ayırmaya devam edebilir. ġirket yönetimi periyodik raporlama sürecinde kârın beklentilerin altında düĢük çıkacağını tespit ettiği takdirde makinenin tamamına amortisman ayırmayacaktır. Veya kârın beklenenden yüksek çıkması söz konusu olduğunda ise tam tersine makinenin tamamı için amortisman ayrılarak, gider haline dönüĢtürülür ve bu yolla kârı düĢürülebilir. Diğer taraftan varlığın verimliliğini, kapasitesini ve piyasa koĢullarını etkileyen hiçbir durum söz konusu olmadığı halde de amortisman oranları değiĢtirilerek kâr seviyesi düĢürülebilir / artırılabilir. 79 Mali tablolarda yer alan herhangi varlık, kaynak, gelir ve gider kaleminin gerçek durumunun mali tablolara yansıtılmaması durumunda kazanç yönetimi söz konusudur. Kazanç yönetimi uygulamalarında alınan kararlarda kullanılan muhasebe seçeneklerine bakıldığında kazancın “korunması” ; kazanç düĢük tespit edildiği takdirde “saldırgan” ve kazancın ĢiĢirilmesi istendiğinde ise genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri ihlal edilerek “hileli raporlar hazırlanması” benimsenmektedir. Bu sayede kazancın istikrarlı hale getirilmesi sağlanmaktadır. Kazancın istikrarlı hale getirilmesi raporlama sürecinde GKGMĠ‟ nde yer alan esnekliklerden yararlanarak olabileceği gibi ticari faaliyet ve yatırıma iliĢkin yapılan iĢlemler vasıtasıyla hileli olarak yapılabilmektedir. Genel kabul görmüĢ muhasebe ilke ve standartlarına göre kazanç yönetiminde kullanılan numaralar sonucunda ortaya çıkan farklı durumlar tablo 2.3.‟ de gösterilmiĢtir. Tablo 2.3. Kazanç Yönetiminde Farklı Durumlar Raporlama Muhasebe Seçenekleri “Gerçek” Nakit AkıĢ Tipi Seçenekleri Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlkeleri Ġçerisinde Korumacı * KarĢılıkların ve yedek akçelerin * SatıĢların geciktirilmesi, Muhasebe tamamen saldırgan kaydı, * AR-GE sürecinde elde edilen * AraĢtırma ve geliĢtirme varlıkların kazanç değerlerinin aĢırı veya reklam harcamalarının değerlemesi hızlandırılması, * Yeniden yapılanma masrafları ve varlıkların amortismanlarını abartma, * Elde edilen kazanç tarafsız iĢlemlerin *Kazanç yönetimi değildir Tarafsız Muhasebe sonucudur *Kötü borçlar için ayrılacak karĢılıkları *AraĢtırma ve geliĢtirme veya Saldırgan reklam harcamalarının Muhasebe azaltma, *Tamamen saldırgan hareket tarzı ile ertelenmesi karĢılıklar ve yedek akçe oranlarını *SatıĢların hızlandırılması, düĢürme, Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlkelerini Ġhlal Etme *GerçekleĢmeden önce satıĢları Hile kaydetme, *Farazi varlık kaydıyla varlıkların abartılması, *Fiktif satıĢ kayıtları, *SatıĢların faturalama tarihini öne alma, Kaynakça: Dechow ve Skinner, (2000) 80 Kazanç yönetim teknikleri genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri çerçevesinde ve özel amaçlı giriĢimler ( Bilanço dıĢı iĢlemler) olmak üzere iki baĢlık altında incelenecektir. 2.4.1. Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlkeleri Çerçevesinde Kazanç Yönetim Teknikleri ġirketler kurulurken ilk adım hukuki yapılarına, faaliyet konusuna ve yürürlükteki yasalara göre muhasebe metotlarını seçmektedir. ġirket faaliyetlerinden doğan ilgili kayıtlar yürürlükteki muhasebe standartlarına göre yapılmaktadır. Amaç ise periyodik finansal raporlama için gerekli bilgi tabanını oluĢturmak ve ilgililere sunmaktadır (Ewert ve Wagenhofer, 2005). Muhasebe metotlarının seçiminde geleneksel olarak var olan motivasyonlar; ġirket organizasyonunda ki uygulamalara bağlı kalma, Endüstride var olan uygulamalara benzeme, Muhasebe maliyetlerinin minimizasyonu, Vergi muhasebesine uygun olmak, Gelir maksimizasyonu ve sermaye oluĢumunu sadeleĢtirme, En büyük avantaja sahip muhasebe oranları, borç ve geri dönüĢüm oranlarına ait parçaların raporlanması sayılabilir (Dcykman ve diğ. , 2002:1285 ). Ġkinci adım; zamanla Ģirket faaliyetlerinde meydana gelen geliĢmeler, baĢka Ģirketlerle yapılan dikey ve yatay birleĢmeler, küçülme, hukuki yapıda meydana gelen değiĢimler Ģirketin muhasebe yapısının gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. BaĢka bir ifade ile Ģirket içinde ve dıĢında meydana gelen değiĢim ve geliĢmelere göre muhasebe organizasyonunun yapılandırılması gerekmektedir. Muhasebe metotlarının seçimi, muhasebe departmanının oluĢumu ve iĢleyen süreç yasalar çerçevesinde yürütüldüğü takdirde piyasaya eksiksiz, tarafsız, doğru, güvenilir ve zamanında bilgi sunumu ile kaynakların etkin dağılımı, piyasanın sağlıklı çalıĢması sağlanırken, Ģirket yönetimi ve kamu karar alma sürecinde istediği bilgiye rahatlıkla ulaĢabilmektedir (ErtaĢ, 2007: 106). 81 Üçüncü adım; Ģirket yönetimi dönem baĢında tespit edilen hedeflere cari dönem içerisinde normal faaliyetler ile ulaĢma imkanı kalmadığı zaman periyodik raporlama sürecinde ve sonunda genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerinde yer alan esnekliklerden yararlanarak muhasebe yapılarında var olan rutin uygulamalarının dıĢına çıkmaktadırlar. Kazanç yönetiminin muhasebe manipülasyon boyutu; bir takım avantajlar sağlamak amacıyla muhasebe kuralları ve değerleme seçeneklerinin değiĢtirilmesi ile kamuyu aydınlatma sürecinde finansal tablolar vasıtasıyla Ģirket çevresine istenilen bilgilerin sunulmasıdır. BaĢka bir ifade ile muhasebe politika ve uygulamalarında aynı yöntem ve tarafsız raporlama sürecinden daha çok istenilen muhasebe sonuçlarının üretilmesini sağlayan bir yapıdır (Amat, Blake, Oliveras, 2004). Muhasebe politikaları çerçevesinde kazanç yönetimi için altı yol bulunmaktadır. Bunlar: Alternatif muhasebe politika ve uygulamaları arasında seçime izin verilmesi, örneğin tarihi maliyeti üzerinden değerlenen duran varlıkların değerleme ve amortisman yöntemlerinin değiĢtirilmesi, Muhasebe tahminlerini yaparken çıkarlar doğrultusunda tahminler olabilir, örneğin kötü borçlanma yapısına sahip Ģirket yönetimi ihtiyari ve ihtiyari olmayan tahakkuk miktarını gözden geçirerek manipüle etmesi, Muhasebe iĢlemleri; muhasebecinin iĢlemleri manipüle etmek için yeniden yapılandırabilir, örneğin raporlama dönemlerinde kârlılık miktarının finansal tablolarda manipüle edilmesi, Gerçek iĢlemler, hesaplar manipüle edilecek Ģekilde zamanlandırılmaktadır (Türk, 2004: 52-53). Tarihi maliyeti üzerinden kaydedilen varlıklar, yüksek satıĢ fiyatı üzerinden kolayca satılabilir. ġirket yönetimi bu sayede yüksek kârlar açıklamaktadır. Hâlbuki tarihi maliyetle kaydedilen varlığın bugünkü değeri göz önüne alındığında kârlı bir satıĢ olmayabilir. Örneğin, yıllar önce satın alınan bir binanın Ģehir merkezinde kalması sonucu aĢırı değerlenmesi, 82 ġirket ana faaliyet konusu ve finansal faaliyetlerine iliĢkin hiçbir düzenlemenin olmaması, örneğin hisse senedi opsiyonlarının kayıtlarına iliĢkin muhasebe literatüründe yeterli düzenlemeler yapılmamıĢtır, Finansal numaraların yeniden yapılandırılması, sunumuna ve ortaya çıkarılmasına iliĢkin muhasebe literatürünün göreceli olarak yetersiz kalması sayılabilir ( Amat, 2007 ) . Spesifik muhasebe metotları; yönetim tarafından kullanılarak kazanç raporlanma sürecinde manipüle edilmekte veya değiĢtirilmektedir. Kazanç numaralarında var olan temel hedef Ģirketin olduğundan daha iyi ya da kötü göstermektir. Ġstenilen pozisyona ulaĢabilmek amacıyla çeĢitli muhasebe aktiviteleri kullanılmaktadır. Örneğin nakit çıkıĢı gerektirmeyen harcamalar ile kazançların ve harcamaların tahakkuk zamanını hızlandırma veya geciktirme ve benzeri farklı yöntemlerle kısa dönem kazançlar yeniden oluĢturulmaktadır (Akers, Don ve Bellovary, 2007). Bu sayede yöneticiler kendilerine ve çevresine avantaj sağlamakta ve geleceğe iliĢkin bilgiler sunmaktadır. Genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerindeki esnekliklerden yararlanılarak gelir fırsatlarının elde edilmesi sonucu finansal raporlarda açıklanan kazanç çarpıtılmıĢ olmaktadır (Jiraporn ve diğerleri, 2008). Genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri çerçevesinde ve dıĢında kullanılan potansiyel kazanç yönetim teknikleri tablo 2.4‟ te gösterilmiĢtir. 83 Tablo 2.4. Potansiyel Kazanç Yönetim Teknikleri 1- Amortisman metotlarının değiĢtirilmesi (HızlandırılmıĢ amortisman, normal amortisman vb) 2- Duran varlıkların faydalı kullanım ömrünün değiĢtirilmesi (amortisman giderlerinin azaltılması/ artırılması amacıyla ) 3- Duran varlığın varsayılan hurda değerinin değiĢtirilmesi yoluyla amortisman ayrılması / ayrılmaması 4- Tahsil edilemeyen hesaplar veya alacaklar için karĢılık ayrılmasına karar vermek 5- Borçların zamanında ödeneceğine iliĢkin irade beyanı için karĢılık ayrılmasına karar vermek 6- ErtelenmiĢ vergilerin bugünkü değerinin tespit edilmesi için karĢılık ayrılmasına karar vermek 7- Mevcut durumda varlıkları azaltmak ya da gerekli gider tahakkuklarını artırmaya karar vermek 8- SözleĢme Ģartlarında yer alan asgari Ģartların yerine getirilmesi için ayarlama yapılması 9- Kontratta yer alan talepleri yerine getirebilme ihtimalinin takdir edilmesi 10 –Kesin yatırımları için gerekli gider tahakkuklarını takdir etmek 11- Yeniden yapılanma sonucunda ortaya çıkan tahakkukları takdir etmek 12- Duran varlığın miktarını düĢürmek veya ihtiyaca göre ayarlamak 13- Artan çevresel taahhütleri ayarlamak 14- Tahakkuk ve tahmin edilen kıdem tazminatlarının değiĢtirilmesi 15- AR-GE sürecinde satın alınan varlıkların gider ve / veya varlık olarak kayıt yapılmasına iliĢkin oranı kararlaĢtırmak 16- Maddi olmayan duran varlıkları için amortisman dönemlerinin değiĢtirilmesi veya kararlaĢtırılması 17- Finansal türev iĢlemlerinin ve ürünlerinin tamamen hedge olarak sınıflandırılmasına karar verme 18- Yatırımcı Ģirket üzerinde uygulamada önemli etkisi olacak yatırım izninin verilip verilmeyeceğine karar verme 19-Bir yatırımın, Ģirketin piyasa değerini geçiciden ziyade kalıcı azaltıp azaltmayacağına karar vermek Kaynakça:Mulford ve Comisky, 2002: 65 ġirket yönetimi, duran varlıkların satıĢı ile elde ettiği geliri kazancın dengelenmesi ve yatırımcıların kazanç beklentilerini karĢılayabilmek için kullanmaktadır. Bu varlıkların satıĢ zamanı genellikle raporlama döneminde yapıldığı için kazancın artıĢ / azalıĢının dengelenmesinde spesifik olarak kullanılabilmektedir. 84 Finansal raporlama sürecinde Ģirketin kazançlarının geliĢtirilmesinde satıĢlara ait kazanç yönetiminde etik olmayan üç yöntem söz konusudur. Bu yöntemler (Solomon, 2000: 291 ): SatıĢ sözleĢmesinden önce malların gönderilmesi: Bu yönteme genellikle dönem sonunda kârı düĢük olan Ģirket yönetimi tarafından baĢvurulmaktadır. Malların teslim tarihi tespit edilmeden müĢteriye gönderilmesi ve bu sayede kazancın kaydedilmesi teĢvik edilmektedir. Yakın bir zamanda müĢteri bu malı almayı düĢünmüyorsa hesaba katılmayan mal iadeleri söz konusu olacaktır. Bu sayede malların satıĢına iliĢkin kazançlar cari dönem mali tablolarında raporlanırken iadelerine iliĢkin etki bir sonraki döneme aktarılmaktadır. MüĢterinin malları açıkça satın almadan veya ödeme yapmadan önce kazanç kaydının yapılması: Örneğin yayıncılar, iade alım garantili sattıkları kitapların tamamına satıĢ kaydı yapmaktadır. Halbuki kesin satıĢ kaydının kitaplarının iadesinden sonra yapılması gerekmektedir. Diğer taraftan ciddi ödeme problemlerine sahip alıcılara vadeli satılan mallara iliĢkin kazanç kaydı. Bu satıĢtan doğan alacağın tahsil Ģansı çok düĢüktür. Diğer bir örnek ise yurtdıĢına konsinye olarak gönderilen malların kesin satıĢmıĢ gibi kaydedilmesidir. Bu ve benzeri davranıĢların tamamı etik olmamakla birlikte tespit edilmesi zordur. Hizmet sunulmadan önce yapılan nakit ödeme karĢılığında kazanç kaydetmek: MüĢterilere mallar gönderilmeden ve hizmet sunulmadan önce alınan avansların müĢteriye borç yerine kazanç olarak kaydedilmesi. Örneğin franchise açan bir giriĢimciye, giriĢimine iliĢkin bütün hizmetler sunulmamasına rağmen danıĢmanlık Ģirketinin kazanç kaydetmesi gösterilebilir. Aynı zamanda stokların depolardan çıkıĢında kullanılan stok kontrol yöntemi de Ģirket kazancının artırılmasında / azaltılmasında önemli bir etken olmaktadır. Fiyatların yükseldiği dönemlerde LĠFO yöntemi ile kazanç seviyesi düĢürülebilir veya fiktif kazanç artıĢları elde edilebilir. FĠFO yöntemi seçimi ile yönetim satıĢ 85 fiyatlarında istediği indirimleri yaparak kayıplardan kaçınmakta ve yıllar itibarı ile beklenen kazanç artıĢını elde edebilmektedir. Dönemsonunda reeskont uygulması ile alacakların ve borçların bilançoda net değerlerle görülmesi sağlanarak Ģirket yönetiminin ve çevresinin sağlıklı değerlendirme yapmalarına yardımcı olmaktadır. Üst yönetim Ģirket karlılığını artırmak veya azaltmak istediğinde reeskont uygulamasını o yıl erteleyebilmektedir. Örneğin karlılığı artrımak istediğinde Ģirket borçları alacaklarından fazla ise o yıl reeskont uygulması yapılmakta tam tersi ise reeskont uygulanmamaktadır. ġirketler; rekabet avantajı sağlamak, maliyetleri minimize etmek ve kârlılığı artırmak amacıyla yaptıkları AR-GE harcamaları üzerinde de odaklaĢmaktadırlar. AR-GE harcamaları bazı ülkelerde varlık bazı ülkelerde ise harcama olarak kabul edilmektedir. Varlık olarak kabul edilen AR-GE harcamalarının yararlı ömrünün tahmin edilmesi, uygulanan amortisman yöntemlerinin değiĢtirilmesi GKGMĠ çerçevesinde sağlanan esnekliklerdir. AR-GE süresince ortaya çıkan harcamalar tamamen gider olarak kabul edilebilir. Bu durumda birden fazla yılı kapsayan ARGE harcamalarının hangi yıl / yıllarda gider tahakkukunun yapılacağı sorun olmaktadır. Bu yüzden AR-GE harcamalarına iliĢkin farklı uygulamalar yapılmaktadır. Hâlbuki ilgili varlık; Satmak veya kullanmak amacıyla teknik olarak uygulanabilirliği ispatlanmıĢ ise, Satmak veya kullanmak ve maddi olmayan duran varlık niyetiyle satın alınmıĢ ise, Satmak veya kullanmak için ruhsata (yeteneğe) sahip ise, Gelecekte ekonomik fayda sağlanabilme durumu söz konusu ise, Satmak veya kullanmak amacıyla teknik, finansal ve diğer kaynaklarla tamamlanarak kullanıma hazır hale getirildiğinde, Varlığın geliĢtirilmesi için yapılan harcamalar güvenilir olarak ispatlanabilir ise, maddi olmayan duran varlık olarak kaydedilmesi gerekir (Markiaran ve diğerleri, 2008). 86 Fakat, ilgili varlığın faydalı ömrü, değeri vb durumların tespiti genellikle Ģirket yönetimi ve yönetim tarafından tercih edilen eksperlere yaptırıldığı için AR- GE giderlerinin muhasebeleĢtirilmesi her zaman manipüle edilmeye açık durumdadır. Yöneticiler, zararlardan kaçınmak, kazanç artıĢ trendini sürdürebilmek ve kazancı ayarlayabilmek için AR-GE harcamalarına iliĢkin giderleri artırma / azaltma yönünde manipüle edici yönetim kararları almaktadırlar. Örneğin Ġspanya‟ da AR-GE harcamalarının istenildiği gibi manipüle edilmesini sağlayacak seçim esnekliği sağlanmaktadır. Tablo 2.5. AR- GE Giderlerine ĠliĢkin Muhasebe Uygulamaları Ülke IAS Ġngiltere Ġspanya Almanya Amerika Türkiye AraĢtırma Maliyetleri Gider kabul edilmekte Gider kabul edilmekte Gider ve aktifleĢtirme yapılabilmekte Gider kabul edilmekte Gider kabul edilmekte Gider ve aktifleĢtirme yapılabilmekte GeliĢtirme Maliyetleri AktifleĢtirme yapılması zorunlu ( Çoğu) AktifleĢtirme yapılabilir (Çoğu ) Gider ve aktifleĢtirme yapılabilmekte Gider kabul edilmekte Yazılım dıĢında gider kabul edilmekte Gider kabul edilmekte Kaynakça: Ester ve Amat, 2003 Kamuyu aydınlatma sürecinde piyasaya sunulan bilgilerin bünyesinde taĢıdığı değer ile piyasada ilgili menkul kıymetin iĢlem hacmi ve piyasa fiyatı etkilenmektedir. Bunu bilen Ģirket yönetimi hisse senedinin piyasa değerini etkilemek ve özellikle sermaye artırımı süreciyle yeni halka arz aĢamasında daha fazla kaynak giriĢi sağlamak ve geleceğe iliĢkin sinyal vermek amacıyla GKGMĠ‟ nde yer alan esnekliklerden yararlanarak kamuya bilgi sunulmadan önce vergi sonrası net kârı, hisse baĢına kazancı, özkaynak ve yabancı kaynakları, hisse baĢına kâr payını ve satıĢ hacmini piyasada ki beklentilere göre ayarlamaktadır (Olibe, 2006). 2.4.2. Özel Amaçlı ġirketler (ÖAġ) Özel amaçlı Ģirketler, kurucu bir Ģirket ile dıĢ yatırımcılar tarafından belli bir amacı gerçekleĢtirmek için kurulmaktadır. ġirketin ömrü, Ģirket sözleĢmesinde yazılı olan amacın gerçekleĢmesi ile sınırlıdır (Otlu ve Uğur, 2006). Özel amaçlı Ģirketlere Türkiye‟ de genel finans ortaklıkları denilmektedir. 87 Özel amaçlı Ģirketlerin kurulabilmesi için kurucu Ģirketin yanında dıĢ yatırımcı gurubunun finansal varlıkların piyasa değerinin en az % 10‟ una ve % 50 oy oranına sahip olması gerekmektedir. Daha önce ortaklık oranı en az % 3 olarak tespit edilmiĢtir. Özel amaçlı Ģirketler, nitelikli dıĢ yatırımcı grubu sayesinde kurucu Ģirketin finansal tabloları ile konsolidasyona tabi tutulmamaktadır (Parlakkaya, 2004: 17). Likit olmayan varlıkları özel amaçlı Ģirketlere transferi ile likit hale dönüĢtürülmekte ve kurucu Ģirketin ihtiyacı olan finansman sağlanmaktadır. Aynı zamanda kurucu Ģirket ihtiyaç duyduğu varlıklar ile özkaynak ve borçlanma yoluyla da yeni kaynaklara kolayca ulaĢabilmektedir. ÖAġ dıĢarıdan sağladığı kaynaklar ile 3. Ģahıslara karĢı doğan yükümlülüklerin geri ödenmeme riskine iliĢkin garanti veren kurucu Ģirketin alacaklarını satın almaktadır. Son 20 yılda uluslar arası büyük projelerin finansmanının gerçekleĢtirilmesi, leasing iĢlemleri, diğer projeler için daha iyi nakit akıĢı ve risk yapısına sahip olabilmek amacıyla özel amaçlı Ģirketler tercih edilmektedir (Bala,2007). Kurucu Ģirket, ihtiyacı olan finansmanı ve varlıkları kolayca temin etmekte; buna karĢılık yapılan faaliyetlerden doğan ekonomik risk ve giderleri konsolidasyon dıĢında tutulmakta ve özel amaçlı Ģirketlere aktarmaktadır. Örneğin kurucu Ģirket, müĢterilerden doğan alacaklarını, alacak senetlerini vb. menkul kıymetleri ÖAġ‟ lere satarak finansman ihtiyacını karĢılamaktadır. ÖAġ‟ ler ise devraldığı bu menkul kıymetleri teminat olarak göstermek suretiyle Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK) ihraç ederek nakit giriĢi sağlamaktadır (Saltoğlu, 2003). ÖAġ‟ in iĢleyiĢi ve yapısı Ģekil 2.2‟ de gösterilmiĢtir. 88 ġekil 2.2. Özel Amaçlı ġirket Yapısı ve ĠĢleyiĢi SPONSOR ġĠRKET Varlık SatıĢı Varlığın SatıĢ Bedeli ÖZEL AMAÇLI ġĠRKET Varlıkların % 97‟ si oranında Borç Faiz Ödemesi Varlıkların % 3‟ü Oranında Sermaye Payı YATIRIMCI Temettü Ödemesi HĠSSEDAR Kaynakça: (Otlu ve Uğur:2006) Konsolidasyon söz konusu olmadığı için ÖAġ‟ lerin varlıkları, borçları ve özkaynakları kurucu Ģirketin mali tablolarında hiçbir Ģekilde yer almamaktadır. Bu durum kurucu Ģirkete (IFRS,www.pwc.com): Kurucu Ģirketin, spesifik iĢ ihtiyaçlarına göre varlık temininde katkıda bulunur, Kurucu Ģirket, özel amaçlı Ģirketin karar alma ve yönetim gücüne sahip olmakla birlikte varlık faaliyetlerinden elde edilen faydaların büyük kısmını da elde etmektedir. BaĢka bir deyiĢle kuruluĢ aĢamasında ve dıĢ yatırımcının kabulünde kurucu Ģirket tarafından ÖAġ‟ lerin içine otomatik bir pilot yerleĢtirilmiĢtir. ÖAġ‟ lerin faaliyetlerinden oluĢan haklara sahip olan kurucu Ģirket bu aktivitelerden ortaya çıkan risklerden korunmaktadır. 89 Özel amaçlı Ģirketler sayesinde varlıklar, kurucu Ģirketin sahip olduğu risklerden korunma imkanı sağlamaktadır. ÖAġ üzerinden faaliyet ve iĢlemler yürütülerek kurucu Ģirketten izole edebilme imkanı sağlamaktadır. BaĢka bir ifade ile özel amaçlı Ģirketler, kurucu Ģirkete finansal ve faaliyet olmak üzere iki türlü fayda sağlamaktadır. Finansal faydaları borçlanma maliyetlerinin ve ücretlerinin düĢürülmesi ve sahip olduğu varlıklardan daha fazla finansal kaynaklara ulaĢılabilmesidir. Varlıkların transferi bir satıĢ iĢlemi gibi yapılmakta ve finansal tablolara yansıtılmaktadır, bu Ģekilde gelir elde edilmektedir. Özel amaçlı Ģirketler, kurucu Ģirketin riskli varlıkları transferi sayesinde finansal oranlarında iyileĢtirmeler sağlamaktadır. Varlıkların transferi ile verimlilik oranlarında, kredileri ÖAġ‟ lerin kullanması ile borç / özsermaye oranlarında iyileĢtirmeler sağlamaktadır ( Saltoğlu,2003 ). Aynı zamanda paranın zaman değeri dikkate alınarak sahip olunan varlıkların gelecekteki getirileri belirli bir iskonto üzerinden factoring, borçlanma vb. yüksek maliyetli iĢlemler yerine düĢük maliyetle nakde çevrilmektedir. Faaliyet faydası ise özel amaçlı Ģirketler AR-GE faaliyetlerinin gerçekleĢtirilmesinde bağımsız bir kuruluĢ özelliğine sahiptir. AR- GE faaliyetleri sonucu elde edilen ticari ürün ve teknolojiler özel amaçlı Ģirketler tarafından bütün haklar kurucu Ģirkete devredilir. Diğer taraftan kurucu Ģirket bünyesinde bulunan varlıkların özel amaçlı Ģirkete transferi ile ucuza kurulabilmektedir. ÖAġ yönetiminin kurucu Ģirketin kontrolünde olması aynı zamanda finansman ve varlık ihtiyacı için gerekli bütün faaliyetlerin bilanço dıĢı bırakılması ile GKGMĠ‟ nde yer alan esneklikler ve geleneksel muhasebe sistemi ile yapılamayan faaliyetlerin yasal olarak yapılabilmesi ÖAġ‟ leri cazip kılmaktadır. Örneğin, ÖAġ‟ ler kurucu Ģirketlerin ticari alacaklarını ve borçlanma yoluyla sağladıkları kaynakları bilanço dıĢı bırakmalarına imkan sağlamaktadır. Bu sayede kurucu Ģirket, ÖAġ sayesinde finansal yapısını istediği gibi değiĢtirebilmekte ve kamuya sunmak istediği bilgiyi sunmaktadır. Bu durum finansal tabloların güvenilirliğini zedelemektedir. Sonuç olarak finansal tablo üzerinden karar alacak tüm taraflar için ÖAġ‟ in konsolide edilmesi daha doğru olacaktır. 90 2.5. Kazanç Yönetiminde Kullanılan Ġstatistiki Modeller Kazanç yönetiminin tespitinde akademisyenler Ģirketlerin toplam tahakkukları ve finansal oranları üzerinde odaklanmıĢtır. Kazanç yönetiminin tespitinde kullanılan baĢlıca modeller: Healy modeli (1985): Yöneticilerin, bonus ve primlerini maksimize edip etmediklerini, Beneish Modeli (1997): Çok hızlı ve ekstrem büyüyen Ģirketlerin kazanç yönetimine baĢvurup baĢvurmadıklarını, Jones Modeli (1991): Amerika‟ da faaliyet gösteren Ģirketlerin ithalat desteğinden yararlanmak için kazanç yönetimine baĢvurup baĢvurmadıklarını, DeAngelo (1986): Yöneticilerin, halka kapalı hale gelme sürecinde hisse senetlerini ucuza satın almak için kazanç yönetimine baĢvurup baĢvurmadıklarını tespit edebilmek amacıyla araĢtırmalar yapılmıĢtır. Healy (1985), Jones (1991) ve DeAngelo (1986) araĢtırmasında tahakkuk modelini, Beneish (1997) ise finansal oranları kullanmıĢtır. 2.5.1. Healy Modeli (1985) Healy, 1985 yılındaki çalıĢmasında bonus planlarındaki Ģartlara göre yöneticilerin primleri ile toplam tahakkuklar ve muhasebe prosedürlerindeki değiĢiklik kararları arasındaki iliĢkiyi test etmiĢtir. Healy‟ e göre yöneticilerin bonus programlarının ve performans planlarının gerçekleĢmesi muhasebe kazançlarına bağlı olduğu açıktır. Yöneticiler uzun dönemli (3- 5 yıl) kazanç hedeflerini elde etmeyi baĢarırlarsa; yöneticilerin performansları değerlendirilerek nakit prim veya hisse senedi olarak ödüllendirilmekte ve bu uygulamaya performans teĢvikleri adı verilmektedir. Tipik olarak uzun dönemli kazanç hedefleri pay baĢına kazanç, toplam varlıkların geri dönüĢümü veya özkaynakların geri dönüĢümü sayılabilir. Performans teĢviklerine benzer bir format olan uzun dönemli kazanç hedeflerinden çok spesifik yıllık performansın değerlendirilmesi Ģeklinde ödüllendirme sistemi bonus programlarıdır. 91 ÇalıĢmada test edilen parametreler ve bonus teĢvik tanımları için 94 Ģirketin gerçek verileri kullanılmıĢtır. ÇalıĢma iki test üzerine kurulmuĢtur. Tahakkukların testi ve muhasebe prosedürlerinde ki değiĢimin test edilmesi. Healy tahakkukları; raporlanan kazanç ile faaliyetlerden sağlanan nakit akıĢının ikisi arasındaki fark olarak tanımlamaktadır. Tahakkuk testinde yılsonunda Ģirketin gerçek tahakkukları ile bonus teĢvikleri karĢılaĢtırılarak test edilmiĢtir. Sonuçlar bu teori üzerine oturtulmuĢtur. Healy, ayrıca Ģirketlerin tahakkuklarında ki değiĢim ile bonus formatlarında ki değiĢimin farklı olup olmadığını test etmiĢtir. Tahakkuklarda ki farklılıklar yöneticilerin tahakkuk kararları ve onların bonus teĢvikleri altında gelir raporlaması arasında ki iliĢkiyi kanıtlamıĢtır. ÇalıĢmada yöneticilerin muhasebe prosedürlerindeki değiĢim kararının bonus planlarındaki teĢviklerle iliĢkili olmadığı varsayılmıĢtır. Testlerde yapılan ilave ve bonus planlarının modifiye edilmesi ile daha sonra muhasebe prosedürlerinin değiĢtirilmesi kararı ile bonus teĢvikleri arasında iliĢki bulunmuĢtur. Healy‟ e göre gelirler; faaliyetlerden sağlanan nakit akıĢları (Ct), ihtiyari olmayan tahakkuklar (NAt) ve ihtiyari tahakkuklar (DAt) den oluĢmaktadır. ġirketlerin ihtiyari olmayan tahakkuklara ait zorunlu nakit akıĢları muhasebe düzenlemeleri SEC, FASB gibi kurulların yerleĢtirmiĢ olduğu standartlara bağlı olarak yapılmaktadır. Örneğin uzun dönemli varlıklar için sistematik olarak ayrılacak yıpranma payları, stokların değerlemesinde düĢük maliyetleme veya piyasa fiyatının kullanımı vb. buna karĢılık ihtiyari tahakkukların yöneticiler tarafından nakit akıĢ seçimine göre ayarlanabilmektedir. Yöneticiler, muhasebe standartları tarafından tanımlanan genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerinden fırsatçı olarak yararlanmayı tercih etmektedirler. Örneğin yöneticiler uzun dönemli varlıklara ait amortisman metotlarının seçimi; bu sayede envanterlerin itfasını geciktirebilir veya biriktirebilir. Yönetici bu sayede satılan malların maliyeti ve envanterler arasında sabit maliyetleri ayarlayabilmektedir. Healy kazançların raporlama zamanına göre tahakkukları modifiye etmiĢtir. Yöneticiler, Ġhtiyari tahakkuklar sayesinde periyotlar arasında kazanç transferi yapabilecektir. Healy‟ in varsayımına göre yöneticiler iĢ baĢında kaldıkları süre boyunca ihtiyari tahakkukların (manipüle edilen) kısmının sıfır olacağıdır. Çünkü 92 ihtiyari tahakkukların muhasebe seçenekleri ile her yıl maksimum ve minimum noktaları arasında yapabileceği değiĢiklikler sınırlıdır. Yönetici yılsonunda faaliyetlerden sağlanan nakit akıĢları ile ihtiyari olmayan tahakkukları muhasebe sürecinde elde eder ve bonus teĢviklerindeki faydasını maksimize edecek Ģekilde ihtiyari tahakkukları manipüle etmektedir. Ġhtiyari tahakkuklarını bonus teĢvikleri ve Ģirketin nakit akıĢları etkilemektedir. Healy‟ in varsayımına göre yeni hisse senetlerinin halka arzı veya geri satın alınması yoluyla finansal bilgi manipülasyonunun nakit akıĢı üzerindeki etkisi finanse edilmiĢ olmaktadır. Bu sayede Ģirketin üretim ve yatırım kararlarının etkilenmemesi sağlanmaktadır. Healy, yöneticilerin ihtiyari tahakkukları muhasebe seçeneklerinin kullanımı yoluyla finansal bilgi manipülasyonunu iki periyoda ayırmıĢtır. Yöneticiler bonus ödüllerini maksimize etmek için her dönem finansal bilgi manipülasyonu yapmaktadır. Healy, yöneticilerin kararlarında iki dönemi dikkate aldığını varsaymaktadır. Healy‟ e göre yöneticilerin bonus ödüllerini maksimize etmek için; Yöneticiler, finansal tablolarda gelirin maksimum olması için ihtiyari tahakkukları minimum yapacak muhasebe politikalarını seçse bile Ģirketin faaliyet performansı kötü olduğu için gelirler için belirlenmiĢ alt limiti aĢamamakta ve bonus ödüllerini de alamamaktadır. Bu yüzden kazancı düĢürme yolunu seçerek ihtiyari tahakkukları artırmakta ve gelecek periyotta alacağı ödülleri maksimize etmeyi tercih etmektedir. Yönetici önceki periyotta ihtiyari tahakkukları artırarak gelecekteki bonus ödüllerini artırmayı tercih etmiĢtir. Ġçinde bulunduğu periyotta ise kendisi için belirlenmiĢ minimum gelir seviyesini aĢabileceğini tespit ettiği anda gelirini maksimize yapmak amacıyla ihtiyari tahakkukları azaltmayı tercih etmektedir. Yönetici ikinci bir yol olarak gelirinin üst limite ait sınıra gelmeyeceğini tespit ettiğinde yine gelecekte daha fazla gelir elde etme beklentisi ile ihtiyari tahakkukları artırma yolunu tercih etmektedir. Yönetici bonus planlarına göre içinde bulunduğu dönemde belirlenmiĢ olan üst sınırı aĢacağını tespit ettiği takdirde ihtiyari tahakkukları artırmayı tercih 93 etmektedir. Çünkü üst limiti aĢtığı takdirde bonus kaybına uğrayacaktır. Bunun yerine ihtiyari tahakkukların artırılması ile cari dönemde yöneticiler bonuslarını düĢürmeksizin gelecekte daha fazla bonus elde etmeyi sağlamaktadır. 2.5.1.1 Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin OluĢturulması ÇalıĢmanın örnekleri 1980 yılında Fortune dergisinin Amerika‟ nın en büyük 250 endüstri Ģirketi içinden seçilmiĢtir. Bu Ģirketlerin seçilmesinde yıllık planlarında bonus planlarına iliĢkin uygulamaların hissedarlar tarafından tasdik edilmiĢ olması gerekir. Bonus planları genellikle 3-5 yıllık süre için onaylanmakta ve bu durumda vekâlet yapısına iliĢkin özet bilgiler yıllık raporlarda sunulmaktadır. Örneklemenin oluĢturulmasında 3 kaynaktan her Ģirketin yönetimine iliĢkin bonus planlarına ait bir kopye edinilmiĢtir. Bu kaynaklar Peat Marwick, The Citicorp kütüphanesi ve Harward Business Scholl Barker kütüphanesidir. Örneklemeye 156 Ģirket katılmıĢtır. 123 Ģirketin yöneticilerine iliĢkin bonus teĢvikleri elde edilmiĢ fakat bonus kontratlarına iliĢkin detaylar elde edilememiĢtir. 6 Ģirketin zirve yönetimine ait bonus ödülleri açık değildir. 23 Ģirket bonus ödüllerine sahip olmakla birlikte ücretlerin bir parçası olarak düĢünülmekte ödül transferi de sınırlı kalmaktadır. Bazı Ģirketlerin bu konuda kamuyu aydınlatmadığı tespit edilmiĢtir. Örnek kütlesi faaliyet kazançları bonus temelli ve performans planları benzer olan Ģirketlerden oluĢmaktadır. Performans planlarının yöneticilerin muhasebe kararları üzerindeki etkisini kontrol etmek için böyle bir örneklem oluĢturulmuĢtur. Sonuç olarak 250 Ģirketten sadece 94 Ģirket örnek kütleye dahil olmuĢtur. Healy 1930-1980 yıllarında 94 Ģirkete ait 12527 Ģirket / yıl verisi gözlemlemiĢtir. 2.5.1.2. Finansal Verinin Toplanması ve Analizi Her bir Ģirket / yıl için kazançlar ve daha yüksek ve düĢük ödüllerin hesaplanmasında bonus planlarında ki gerçek tanımlar kullanılmıĢtır. Bu tanımlar planlarda ne zaman tashih edilse o zaman veriler uygun olarak değiĢtirilmiĢtir. 94 ġirketlere ait 1964-1980 yıllarında ki veriler COMPUSTAT ve Moodys Industrial‟ den gözlem yoluyla toplanarak bilgisayara aktarılmıĢtır. Ġhtiyari tahakkuklar ve muhasebe prosedürleri için iki değiĢken kullanılmıĢtır: Toplam tahakkuklar ve kazanç üzerinde muhasebe prosedürlerinin gönüllü değiĢtirilmesidir. Toplam tahakkuklar (AACt) hem ihtiyari hem de ihtiyari olmayan tahakkukları içermektedir. Ayrıca toplam tahakkukların faaliyetlerde ki nakit akıĢlarında ve raporlanan muhasebe kazançlarında ki farklılığın temelinde yer aldığı varsayılmıĢtır. Nakit akıĢlar; dönen varlıklardan stoklar ve alacakların çıkartılması ile gelir vergisi ve diğer ödemelerin eklenmesi sonucu bulunan çalıĢma sermayesidir. Buna göre toplam tahakkuklar; ACCt DEPt XI t .D1 ARt INVt APt APt Dt .D2 2.1 Formülde: DEPt = T yılındaki amortisman, XIt = T yılında ki olağanüstü parçalar (harcama ve gelirler ), ARt = T yılındaki alacaklar eksi t-1 yılında ki alacaklar, INVt = T yılında ki stoklar eksi t-1 yılında ki stoklar, APt = T yılında ki ödenmesi gerekli borçlar eksi t-1 yılında ki ödenmesi gerekli borçlar, APt = T yılında ki Kurumlar Vergisi ödemeleri eksi t-1 yılında ki Kurumlar vergisi ödemeleri, D1 = Bonus planına iliĢkin kazançlar olağanüstü parçalardan sonra tanımlandıysa = 1 Bonus planına iliĢkin kazançlar olağanüstü parçalardan önce tanımlandıysa = 0 D2 = Bonus planına iliĢkin kazançlar Kurumlar Vergisinden sonra tanımlandıysa = 1 Bonus planına iliĢkin kazançlar Kurumlar Vergisinden önce tanımlandıysa = 0 95 Her bir Ģirketin yıllar itibarı ile faaliyetleri sonucu ortaya çıkan nakit akımları üç kademeye (yüksek, orta, düĢük) ayrılmıĢtır. Bonus planlarında ki parametreler ile tahakkuklar arasında ki iliĢki; yöneticilerin teĢvik primleri için belirli kademeleri aĢıp aĢmaması % 5 anlamlılık düzeyinde tahakkuklar pozitif ve negatif yönlü test edilmiĢtir. Ayrıca üç durumdaki anlamlılıklardaki farklılıklar % 1 anlam düzeyinde ttestine tabi tutulmuĢ ve sıklık tablosu oluĢturulmuĢtur. Tablo 3 aĢamadan oluĢmaktadır. Birinci aĢama yöneticiler mali tablo sonuçlarına göre düĢük bonus alacaklarını tespit ettiklerinde daha fazla bonus almayı (orta kademe) tercih etmemektedirler. Analize göre düĢük bonus ile tahakkuklar arasında negatif bir iliĢki vardır. Bu durum ki-kare testi ile desteklenmektedir. Buna karĢılık yöneticilerin düĢük bonus alacaklarını tespit ettiğinde tahakkuklarını artırarak gelecekte alacağı bonusları artırmayı tercih etmektedir. DüĢük bonus sahibi yöneticiler için % 62 (72 Ģirket/yıllar) ve orta bonus sahibi yöneticiler için % 64 (1006 Ģirket/yıllar) oranında daha fazla bonus alabilmek için toplam tahakkuklarla bonus planları arasında negatif bir iliĢki tespit edilmiĢtir. Ġkinci aĢama düĢük ve yüksek prim sahibi yöneticiler ile bonus planları % 5 anlam düzeyinde ki-kare testine göre test edildiğinde; düĢük prim % 91 (22 Ģirket/yıllar) ve yüksek prim sahibi yöneticiler %90 (144 Ģirket/yıllar) oranında alabilecekleri en alt ve en üst prim sınırına ulaĢtıkları için toplam tahakkuklarla bonus planları arasında negatif bir iliĢki ortaya çıkmıĢtır. Buna karĢılık orta seviyede % 54 (281 Ģirket/yıllar) oranında; prim alacağını gören Ģirket yöneticileri bonus planlarında yer alan üst teĢvik primini alabilmek için toplam tahakkukları değiĢtirme eğilimi gösterdiği pozitif olarak tespit edilmiĢtir. Sıklık tablosunun üçüncü aĢamasında 1. ve 2. aĢamada yer alan veriler % 5 anlam düzeyinde tekrar teste tabi tutulmuĢtur. Orta teĢvik primi seviyesindeki yöneticilerin bonus planlarında ki üst teĢvik primine ulaĢamadığında daha fazla prim alabilmek için çalıĢtığına iliĢkin daha güçlü sonuçlara ulaĢmıĢtır. Yöneticiler % 64 (1287 Ģirket/yıl) oranında nakit akımlarını gelir artırıcı biçimde toplam tahakkuklar ve muhasebe seçeneklerini değiĢtirme yönünde pozitif bir iliĢki tespit edilmiĢtir. 96 Sonuç olarak Healy‟ in araĢtırmanın baĢında kurduğu ve test ettiği hipotezler, analizler sonucunda doğru olduğu desteklenmiĢtir. Yöneticiler içinde bulunduğu dönem içinde bonuslarını maksimize edebileceğini anladığı takdirde toplam tahakkukları değiĢtirmek yoluyla artırmaktadır. Ya da bonuslarını maksimize edemeyeceklerini tespit ettikleri takdirde gelecekte daha fazla bonus alabilmek amacıyla toplam tahakkukları artırma yolunu seçmektedirler. BaĢka bir ifade ile yöneticiler her dönem faydalarını maksimize etmek için finansal bilgileri menfaatlerine göre tekrar düzenlemektedir. 2.5.2. Beneish Modeli (1997) Beneish (1997) çalıĢmasında çok hızlı ve ekstrem büyüme gösteren Ģirketlerle kazanç yönetim uygulamaları arasındaki iliĢkiyi tahmin etmeye yönelik bir model ortaya koymaya çalıĢmaktadır. ÇalıĢmanın temelinde ise Ģirketlerin performansları ve teĢvikler ile büyüme modellerinin tahmininde kullanılan tahakkuk (Ġhtiyari ve ihtiyari olmayan ) bileĢenlerinin rastgele belirlendiği ve elde edilen sonuçların kafa karıĢtırıcı olduğu için bir model ortaya koymaya çalıĢmaktadır. Beneish çalıĢmasında gerçek (güncel) kazanç yönetim uygulamalarını incelemekte, aĢırı finansal performans gösteren Ģirketlerde böyle bir hareketi ortaya çıkarmak için model sunmakta ve modelin performansı ile tahakkuk modellerlini karĢılaĢtırmaktadır. ÇalıĢmada örneklem iki temel üzerine kurulmuĢtur. Birinci örneklem (kontrol Ģirketleri ) 1983 – 1992 yılları arasında SEC tarafından yapılan denetimler sonucunda genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine (GKGMĠ) aykırı davrandıkları tespit edilen veya bir Ģekilde GKGMĠ ve standartlarına aykırı davrandıkları kamuya açıklanmıĢ ya da yansımıĢ Ģirketlerden oluĢmaktadır. Modelde kontrol Ģirketleri pozitif tahakkuk iĢlemleri ile aĢırı büyüme gösteren Ģirketlerden oluĢtuğu için uygun bir ölçü olarak kabul etmektedir. BaĢka bir ifade ile Beneish‟ e göre GKGMĠ ihlalleri yapan Ģirketlerin ihtiyari tahakkukları aĢırı büyümeye sahiptir ve aĢırı büyüyen Ģirketler aynı zamanda aĢırı finansal performans gösterirler. 97 Ġkinci temel ise ihtiyari tahakkukları aĢırı ve pozitif büyüyen Ģirketlerin daha sonra önemli ölçüde kötü performans gösterdikleri için bu Ģirketlerin kazançlarını yönettikleri ihtimali varsayımına dayanmaktadır. Beneish kazanç yönetimi yapan Ģirketleri GKGMĠ ihlalcileri olarak nitelemektedir. Ayrıca SEC‟ in denetimleri kapsamında kötü performansa sahip Ģirketlerin yanında suç iĢlemeye eğilimli Ģirketler de gözetim altında tutulmaktadır. Bu yüzden aĢırı büyüyen ve GKGMĠ ihlal etmeyen Ģirketlerde modele dâhil olabilir. Ayrıca GKGMĠ ihlal eden Ģirketlerde kazanç yönetimi yapmayan kontrol grubuna dâhil edilebilir. Bu modelin zayıf tarafıdır. Model; Ģirketleri GKGMĠ‟ ni ihlal etmeye özendirecek teĢvikleri, denetimlere yakalanma olasılığını ve GKGMĠ ihlali nedeniyle oluĢan finansal verilerdeki bozuklukları yakalamak için tasarlanan değiĢkenlere dayalıdır. Uygulama sonucunda Beneish, modelin GKGMĠ ihlalcileri ile agresif büyümecileri ayırt ettiğini tespit etmiĢtir. Bu model sonucunda ilk mali bildirim ihlalinin tespit edilmesinden itibaren verileri kullanarak analizi yapmıĢ ve genel olarak ihlallerin 28 ay önce oluĢmaya baĢladığını tespit etmiĢtir. Bu sayede modelin gerçekten de manipülasyon olasılığını vaktinde değerlemeye imkan tanıdığını görmüĢtür. Modele bağlı olarak yatırımcıların anormal dönüĢler yapabileceğini ispat etmiĢtir. Bu tespit ile bilançolarda yer alan bilgilerin hisse senedi fiyatlarına tam olarak yansıtılmadığı bulguları ile uyumludur. 2.5.2.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin OluĢturulması AraĢtırmada GKGMĠ‟ ni ihlal eden 64 Ģirketin 40‟ ı genel araĢtırmalar sonucunda, 14‟ ü SEC tarafından ve 10‟ u da araĢtırmalar sonucunda medyada oluĢan bilgilerden tespit edilmiĢtir. Kontrol örneklemi ise 2658 Ģirkettir. AraĢtırma 19831992 yılları arasında ki finansal tablolarda yer alan verilerden elde edilen finansal oranlar yardımıyla yapılmıĢtır. GKGMĠ ihlalcilerinin gerçekleĢtirdikleri kazanç yönetim teknikleri tablo 2.6 gösterilmiĢtir. 98 Tablo 2.6. GKMĠ Ġhlal Tipleri Gelirin GerçekleĢmesi Prensibi Fiktif gelir kaydı Henüz gerçekleĢmemiĢ kazanılmamıĢ gelir kaydı SatıĢ iadelerini kayıt dıĢı bırakma Tamamlama oranını uygun olmayan Ģekilde kullanma Olağanüsü kazançları olağan gelir gibi raporlama ġirket Sayısı KarĢılaĢtırma Prensibi Fiktif stok kaydı Tahsil edilemeyen alacaklar ve modası geçmiĢ / değersiz hale gelmiĢ stoklara ait değer düĢüklüğünü kayıt dıĢı bırakma AR-GE, kuruluĢ ve örgütlenme ve pazarlama giderlerini aktifleĢtirmek Borç ve yükümlülükleri gerçek değerinin altında kaydetmek Giderleri kayıt dıĢı bırakmak Diğer Olmayan aktiflerin kaydı ve raporlanması Leasing iĢlemlerinin standarda aykırı olarak hileli muhasebeleĢtirilmesi Teknik sorunları kamuya açıklamama ġirketler arası iĢlemleri yanıltıcı bir Ģekilde raporlama Aktiflerin yanıltıcı bir Ģekilde sunulması Kefalet harcamalarının kayda alınmaması ġartlı yükümlülükler hakkında gerekli uyarıları bulunmaktan kaçınma Genel Toplam 23 13 4 2 1 43 12 7 6 3 2 30 2 2 2 1 1 1 1 10 83 Kaynakça: Benish 1997 Beneish (1997) modelinde agresif tahakkuklar elde etmek amacıyla GKGMĠ‟ ni uygulamaktan kaçınan Ģirketlerin tespiti için varsayım ve değiĢkenleri: Mi ' Xi i 2.2 formülü ile tanımlamaktadır. Formülde; Mi: Ġki fonksiyonlu bir değiĢkendir. GKGMĠ ihlal edenlerin kodu 1 diğerleri ise 0 kodunu almıĢtır. ' ‟: Model içerisinde her bir bağımsız değiĢken için bulunan katsayıyı ifade etmektedir. Xi: Açıklayıcı değiĢkenlerin oluĢturduğu matrisi, i : Hata terimini göstermektedir. 99 Beneish GKGMĠ‟ ni ihlal eden Ģirketleri teĢvik eden faktörler ile kazanç yönetim uygulama kapasitelerini ölçmek için yedi potansiyel değiĢken kullanmıĢtır. Bunlar sermaye yapısı, önceki piyasa performansı, hissedar yapısı, kayda alınma zamanı, satıĢlardaki büyüme, önceden alınan pozitif tahakkuk kararları ve bağımsız denetçilerdir. Beneish (1999)‟ da finansal tablolarda yer alan bozulmayı tespit edebilmek amacıyla 8 bağımsız değiĢken kullanmıĢtır. Bu değiĢkenler: 1- Ticari alacaklar endeksi: Ticarialac aklart / BrütSatisl art TicariAlac aklart 1 / BrütSatisl art 1 2- Brüt kâr marjı endeksi: ( BrütSatisl art 1 Satilanmal maliyeti t 1) / BrütSatisl ar ( BrütSatisl art Satilanmal maliyeti t ) / BrütSatisl art 3- Aktif kalitesi endeksi: (1 Dönen var liklart Maddiduran var liklart ) / Toplam var liklart (1 Dönen var lııikla t 1 Maddiduran var lilar t 1) / Toplam var liklart 1 4- Amortisman endeksi: Amortismangiderleri t 1 /( Amortismangiderleri t 1 Maddiduran var liklart 1) Amortismangiderleri t /( Amortismangiderleri t Maddiduran var liklart ) 5- Pazarlama, satıĢ, dağıtım ve genel yönetim giderleri endeksi: ( Pazsatdaggidt Genyöngidt ) / Brütsatisl art ( Pazsatdaggidt 1 Genyöngid t 1) / Brütsatisl art 1 6- Toplam tahakkukların toplam varlıklara oranı: Dönen var liklar Kasa (Kıısavadelborçlar Uzvadborçanaparataksvefaizl Ödenvervedigyasyuk ) Amortgid Toplam var lııklar 7- SatıĢlardaki büyüme endeksi: BrütSatisl art BrütSatisl art 1 8- Finansal kaldıraç yapısındaki değiĢim endeksi: (Uzunvadeliborclart Kisavadeliborclart ) / Toplam var liklart (Uzunvadeliborclart 1 Kisavadeliborclart 1) / Toplam var liklart 1 100 Beneish (1999)‟ daki çalıĢmasında ise aynı modeli kullanmakla beraber, bağımsız değiĢkenlerde değiĢiklik yapmıĢtır. Modele borçlanma yapısındaki değiĢim endeksini eklemiĢ, buna karĢılık hisse senetlerindeki 12 aylık değiĢim endeksini modelden çıkarmıĢtır. Dechow ve ark. (1999) modelde her iki Ģirket grubunu (manipülatör- kontrol grubu) probit analizine tabi tutmuĢ ve bütün bağımsız değiĢkenler için katsayılara ulaĢmıĢtır. Bu katsayıları kullanarak Ģirketlerin finansal bilgilerinin doğru olup olmadığını test etmiĢtir. Modelin performansını test edebilmek amacıyla Jones (1991) modeli ile karĢılaĢtırmıĢtır. Modelinin Jones modelini geliĢtirdiğini tespit etmiĢtir. ÇalıĢma literatüre iki yolla katkıda bulunmaktadır. Birincisi, bu çalıĢmada sunulan model büyük ihtiyari tahakkuklara sahip Ģirketlerin kazanç yönetim uygulamalarını tespitin yanında bu Ģirketlerin uygulamaları yapma istek / kapasitelerini ölçmeye yöneliktir. Ayrıca kazanç yönetimine baĢvurma olasılığını ölçmeye aracı olmaktadır. Bu önemli bir noktadır. Çünkü ihtiyari tahakkuklarda ki büyüme sadece kazanç yönetim uygulamalarıyla raporlama kazançlarından değil Ģirket performansı üzerindeki dıĢ kaynaklı etkilerden veya stratejik faaliyet kararlarından da etkilenir. Ġkincisi model tahakkuk modellerinin belirlenmesi için uygun verilere sahiptir. Böylece Beneish ekstrem büyüme gösteren Ģirketler üzerinde çalıĢan araĢtırmacılar için bir ölçü ortaya koymakta aynı zamanda geçmiĢ tahakkuklarla geçmiĢ bir performansın ölçülmesi için Jones modeline uyum sağlayarak güçlendirmektedir. 2.5.3. Jones Modeli (1991) Jones ithalat desteğinden (gümrük tariflerinde ki artıĢlar ve kota indirimi) yararlanmak isteyen Ģirketlerin BirleĢik Devletler Uluslararası Ticaret Komisyonu (ITC) tarafından yürütülen denetim dönemlerinde kazanç yönetimi yoluyla kazançlarını düĢük göstermeye çalıĢıp çalıĢmadıklarını tespit etmeye çalıĢmıĢtır. ITC tarafından verilen ithalat desteği kararı sanayinin kârlılığını da içeren Federal Ticari Kanunlarla ifade edilen bir takım faktörlere bağlanmıĢtır. Muhasebe numaralarının kullanımı ile yöneticilerin ithalat desteği alma Ģanslarını artırmak ve / veya verilen 101 destek miktarını yükseltmek için kazançlarını istenilen Ģekilde göstermelerini teĢvik etmektedir. Jones‟ a göre üreticilerin ithalat desteğini alması için motivasyon koĢulları oluĢmuĢtur. Bu yüzden yöneticiler muhasebe numaralarını kullanarak üreticilerin lehine zenginlik aktarılırken tüketicilerin aleyhine bir durum söz konusudur. Tüketicilerin kaybı küçük miktarlarda ve dağınık olduğu için dikkat çekmemekte ve yeteri kadar denetlenememektedir. Yöneticiler, muhasebe numaralarını kullanarak raporlanan kazançları düĢürmek için motive olmayacaklardır. Çünkü kendileri için daha az teĢvik söz konusudur. Diğer taraftan teĢviklerden yararlanmak isteyen Ģirketler sözleĢmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirememe durumu ile karĢı karĢıyadır. Örneğin kreditörler, iĢçiler ve tedarikçiler sözleĢmelerde yer alan hükümlerin yerine getirilmesini, hissedarlar kâr payı vb gelirleri elde etmek isteyeceklerdir. Yöneticiler bu noktada hem korumalardan yararlanmak hem de Ģirket çevresini rahatsız etmeyecek bir politika izlemek zorundadır. Jones kazanç yönetiminin kaynağını tespit edebilmek için toplam tahakkuklar üzerinde odaklanmıĢtır. Özellikle çalıĢmanın modellenmesinde DeAngelo, Healy ve McNichols ve Wilson‟ un modellerinde kullandığı tipte toplam tahakkuklar içerisinde ihtiyari tahakkuklar kullanılmıĢtır. ITC denetimlerinde vergi öncesi kârı dikkate aldığı için muhasebe numaralarında birkaç muhasebe numarasının birlikte kullanılabilme ihtimali yüksektir. Bu yüzden kazanç yönetiminin tespitinde tek bir tahakkuk hesabı yerine toplam tahakkuklar içerisinde ihtiyari tahakkukların toplamı kullanılmıĢtır. Toplam tahakkukların hesaplanmasında = Nakdi olmayan Dönen varlıklarda ki değim (Kurumlar vergisi ödemesinden önce)- Toplam amortisman gideri ve itfa payları Nakdi olmayan dönen varlıklarda ki değişim (Vergiden önceki )= { Dönen Varlıklarda ki değişim – (Hazır değerlerde ki değişim + kısa vadeli yatırımlarda ki değişim)}- {(Kısa vadeli borçlarda ki değişim )- (Uzun dönemli borçların kısa vadeli taksitlerinde ki değişim+ Ödenecek kurumlar vergisinde ki değişim)} olarak hesaplanmıĢtır. 102 Ġthalat desteği denetim dönemlerinde kazancı düĢürme eğilimini tespit etmek için cross- sectional analysis testi kullanılmıĢtır. Ayrıca ihtiyari olmayan tahakkukların tespit edilmesi için time – series models kullanılmıĢtır. Bu yönü ile kazanç yönetimi metodolojisine katkıda bulunmaktadır. 2.5.3.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin OluĢturulması Jones, yurtiçi üretici Ģirketlere ait finansal verileri; denetlenmiĢ finansal tablolardan, borsaya yapılan bildirimlerden ve üreticilerin yöneticilerine ulaĢılarak yapılan anket formlarından elde etmiĢtir. ÇalıĢmada otomobil (4 Ģirket), lastik (4 Ģirket), çelik (2 Ģirket), pamuk (5 Ģirket) ve ayakkabı (8 Ģirket) sektöründe yer alan 23 Ģirketin 1980-1985 yılları arasında ki finansal tablolarına COMPUSTAT veri tabanından ulaĢılmıĢtır. Kazanç yönetimi; tahakkukların kullanımı ile sermaye yapısında ve muhasebe metotlarında değiĢim gibi farklı yeteneklere sahiptir. Bu çalıĢmada kazanç yönetiminin tespiti için toplam tahakkuklar üzerinde odaklanılmıĢtır. Jones tanımlayıcı istatistikler için DeAnglo (1986) tarafından kurulan beklenti modelini kullanmıĢtır. DeAngelo normal tahakkukların ölçülmesi için bir önceki dönemin (t-k) toplam tahakkuklarını kullanmıĢtır. DeAngelo‟ nun modelinde normal olmayan tahakkukları (ΔTA) içinde bulunulan dönemin tahakkuklarından önceki dönem tahakkuklarını çıkarmak suretiyle tespit etmektedir. Normal olmayan tahakkuklar ayrıca ihtiyari ve ihtiyari olmayan tahakkuklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Jones modelinde her bir değiĢken için negatif ve pozitif değiĢimi, t- statistics ve Wilcoxon Signed Signed Rank testini uygulamıĢtır. Önceki döneme ait (t-1 ) toplam aktif cari döneme (t) ait değiĢkenlere bölünerek bir ölçek hesaplamıĢtır. Jones‟ un tahakkuk modelinde ki temel varsayım cari dönem ile önceki dönem tahakkukları arasında bir fark var ise bunun sebebi ihtiyari tahakkuklarda ki değiĢimdir. Çünkü ihtiyari olmayan tahakkuklar dönemden döneme sürekli değiĢiklik göstermez. Bu varsayıma göre bir Ģirketin ekonomik durumunda ki değiĢimler toplam tahakkukların kullanımı ile beklenti modeliyle izlenebilir: 103 TAit / Ait 1 i1 / Ait 1 1iREVit / Ait 1 2iPPEit / Ait 1 it 2.3. Burada: TAit = Ġ Ģirket için t yılındaki toplam tahakkuklar, REVit = Ġ Ģirket için t yılındaki kazançlar eksi t-1 yılındaki kazançlar PPEit = Ġ Ģirket için t yılındaki brüt maddi duran varlıklar A= Ġ Ģirket için t-1 yılında toplam aktifler it = Ġ Ģirketi için t yılında hata terimi i = 1, ………, N Ģirket indeksi (N= 23) t= 1, ………. Ti, i Ģirket için varsayılın periyot içerisinde yer alan yıllar içeren yıl indeksi, (Ti 14 ve 32 arasında ki yıllar arası dönemi kapsar) Jones çalıĢmasında ITC‟ nın araĢtırma döneminde (t=0) Ģirketlerin tahakkuklarını artırarak kazançlarını düĢürme eğilimi içerisinde olduklarını tespit etmiĢtir. Denetim yılında katsayı -1,824 iken önceki 4 yıla iliĢkin tahakkuklarda ki değiĢimi ise çok küçük olmuĢtur. Sonuç olarak Ģirketler gümrük tarife ve kotalarından yararlanmak veya artırmak için inceleme dönemlerinde kazanç yönetim uygulamalarına baĢvurmaktadır. Jones modelinin dizaynında konjoktürde ki eğilimini elimine ettiği için kazanç yönetimi gelir üzerinden yapıldığında ihtiyari tahakkukların ölçülmesi hatalı olmaktadır. Modifiye edilmiĢ Jones modelinde kazanç yönetiminin yapıldığı periyotta ekonomik koĢullarda ki değiĢimlere bağlı olarak ihtiyari olmayan tahakkukları varsayımına eklemektedir. NDAt 1 1 / At 1 1i(REV RECt ) / Ait 1 2iPPEt / Ait 1 it, 2.4 Burada; REC = t yılındaki net ticari alacaklar t-1 yılındaki ticari alacaklardan çıkartılarak t-1 yılındaki toplam aktiflere bölünmektedir. Varsayımda α1,β1, β2‟ ye ait ihtiyari olmayan tahakkuklar orijinal Jones modelinden elde edilmiĢtir. Jones modeline iliĢkin tek değiĢiklik uygulama dönemine 104 ticari alacaklardaki değiĢim kazançlardaki değiĢime bölünmüĢtür. Jones modeline göre ne uygulama döneminde ne de önceki periyotlarda kazançların aĢırı olarak değiĢmediği varsayılmıĢtır. Modifiye edilmiĢ Jones modelinde ise uygulama döneminde tüm kredili satıĢlar kazanç yönetiminin tespiti için modele eklenmiĢtir (Dechow, Sloan ve Sweney, 1995). 2.5.4. DeAngelo Modeli (1986) DeAngelo (1986 ), yöneticilerin; hisse senetlerini satın alma yoluyla halka kapalı hale gelmeden önceki raporlama dönemlerini anlamaya çalıĢarak hisse senedi fiyatlarının baskı altında tutulup tutulmadığını incelemiĢtir. Hisse senetlerini piyasanın yukarısında makul bir primle satın alınarak hissedarların menfaatleri korunabilir. Bu satın alma iĢleminin Ģirket menfaati açısından ortalama sermaye maliyetini olumsuz etkileyecektir. Bu dönemlerde yöneticiler Ģirket içinde sahip oldukları iyi bilgiyi yansıtmazlar. Özellikle gelecekle ilgili içerideki pozitif bilgi paylaĢımını geciktirirler, sebebi ise hisse senetlerini geri satın alma maliyetlerinin minimize edilmesidir. Bu çalıĢmada New York ve AMEX borsalarında hisse senetleri iĢlem gören 64 Ģirketin 1973-1982 yıllarında hisse senetlerini satın alma yoluyla halka kapalı hale gelme kararında Ģirket yöneticilerinin yaptıkları muhasebe numaraları araĢtırılmıĢtır. ÇalıĢma sonucunda verilerin hisse senetlerini satın almadan önce muhasebe numaraları ile tahakkukları değiĢtirmek yoluyla mali tablolarda geliri olduğundan düĢük gösterme eğiliminde oldukları tespit edilememiĢtir. ÇalıĢma literatüre iki katkı sağlamaktadır. Birincisi yöneticilerin hisse senetlerini satın almaya karar verdiğinde hisse senedi satın alımını düĢük maliyetle gerçekleĢtirebilmek amacıyla önceki dönemlerde yöneticiler tarafından muhasebe numaralarının sistematik olarak seçilerek gerçekleĢtirildiğidir. Ġkincisi ise yapılan çalıĢma sonucunda elde edilen bulgular gelirin sistematik manipülasyonunun test edilmesi için “tahakkuk metodolojisi” geliĢtirmiĢtir. 2.5.5.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin OluĢturulması DeAngelo‟ ya göre Ģirketlerin halka kapalı hale gelmeden önce yöneticiler tarafından raporlanan kazançları düĢük gösterme eğiliminin test edilebilmesi için 105 geliĢtirilen hipotezlerin sınanabilmesi ancak kullanılan muhasebe numaralarının gözlenebilir olması ile mümkündür. Çünkü araĢtırmacıların kazanç yönetim uygulamalarını direkt olarak gözleyebilmesi söz konusu değildir. DeAngelo‟ ya göre sistematik olarak geliri düĢük gösterme eğilimi olmasa bile birçok Ģirket için toplam tahakkuklar içerisinde ihtiyari olmayan tahakkuklar negatiftir. Bunun sebebi ise amortisman harcamalarının toplam tahakkuklar içerisinde önemli bir yer tutması ve ortalama toplam aktiflerin - % 20,1‟ ini temsil etmektedir. Bu yüzden hisse senetlerini satın alma kararı almadan önce normal ve aĢırı tahakkuk dönemlerinin karĢılaĢtırılabilmesi için toplam tahakkuklarda ki geliĢim sıfır ( 0 ) olarak kabul edilmiĢtir. Bu sonuçla cari dönem tahakkukları önceki dönem tahakkukları ile doğrudan doğruya kıyaslanmıĢtır. DeAngelo örneklem Ģirketlerinin, hisse senetlerini satın almadan önceki yılda tahakkuklarının negatif yönde arttığını tespit etmiĢtir. Bu tespite göre ihtiyari olmayan tahakkuklarda ki ortalama değiĢimin yaklaĢık olarak sıfır olacağı eğer toplam tahakkuklarda önemli bir artıĢ olursa bunun sebebi ise ihtiyari tahakkuklardır. 64 Ģirkete ait muhasebe verileri yıllık raporlar, 10K ve 10Q formları ve Moody‟s Manuel veri tabanından elde edilmiĢtir. Tahakkuklarda ki değiĢimin standardize edilmesi için ilgili yılın toplam tahakkuku önceki yılın toplam tahakkukundan çıkartılmıĢ ve elde edilen fark önceki yılın aktif toplamına bölünmüĢtür. DeAngelo modeli; EDACit (TACit TACit ) / Ait 1 2.6 EDACit = t yılında i Ģirket için varsayılan ihtiyari tahakkuklar, TACit = t yılında i Ģirket için toplam tahakkuklar, Ait 1 = t yılının baĢında i Ģirket için toplam aktifi, ifade etmektedir. ÇalıĢmada DeAngelo hisse senetlerini satın alarak halka kapalı hale gelen Ģirketlerde yöneticilerin muhasebe numaraları yoluyla kazancı düĢük gösterme eğilimi içerisinde olduklarına dair anlamlı sonuçlara ulaĢamamıĢtır. 106 2.6. Kazanç Yönetiminin Etkileri ġirketler tarafından yapılan kazanç yönetim uygulamalarının ekonomik, hukuk, sosyal vb birçok boyutta olumlu / olumsuz etkileri bulunmaktadır. 2.6.1. Genel Ekonomi Üzerindeki Etkileri Kazanç yönetimi uygulamaları ile kamuya eksik, hiç veya yanıltıcı bilgi sunulmaktadır. Bu durum Ģirketlerin olduğundan daha iyi ya daha kötü gösterilmesine yardımcı olmaktadır. Yatırımcılar piyasaya açıklanan bilgiler ıĢığında sağlıklı karar verme iĢlevini yerine getiremeyecektir. Çünkü kârlı gözüken bir Ģirket aslında zarar etmekte veya tam tersi bir durum söz konusu olmaktadır. Bu durumun genel ekonomi üzerindeki etkileri (Scott, 2003: 385-392): Kamunun sahip olduğu kıt kaynakların verimsiz alanlara yatırılmasına ve kaynak israfına yol açacaktır, ġirket yolsuzlukları ortaya çıktığında ise Ģirketlerin hisse senetleri hızlı bir düĢüĢe geçmekte ve iflas süreci hızlanmaktadır, ġirketlerin yaptıkları yolsuzluklar sermaye piyasalarına olan güven ortamının ortadan kalkmasına yol açacaktır, bu durum ise sermaye piyasalarının daralmasın yol açacaktır, Sermaye piyasalarında ki daralma ise tüm mali piyasayı olumsuz yönde etkileyecektir. Bu durum kaynak bulma maliyetlerini artıracaktır, Muhasebe departmanı tarafından yapılan hata ve hileler devlet yönetiminin sağlıksız bilgilere sahip olmasına yol açacaktır. Bu durum ise sahip olunan yanlıĢ ve eksik istatistiki bilgiler sorunların tespitinde, planlama, uygulama ve denetleme iĢlevlerinin etkin ve verimli yerine getirilmesine izin vermeyecektir (Kiracı, 2005), Ülke ekonomisinin büyüme hızının yavaĢlamasına hatta daralmaya yol açabilecektir, Sermaye piyasalarına yeni yatırımcıların girmesi zorlaĢacaktır. Ekonomi üzerinde parasal etkilerinin yanında hile yapan Ģirketler ile yapmayan Ģirketler arasında haksız rekabetin doğmasına yol açacaktır. Bu durum tespit edilip 107 cezalandırılmadığı ve / veya tespit edilemediği takdirde ise adalet sistemine olan güvenin zedelenmesine ve bundan dolayı bütün Ģirketlerin hile yapmasını teĢvik edilmesine yol açabilir(Kiracı, 2005). 2.6.2. ġirketler ve Çevresi Üzerindeki Etkileri Kazanç yönetimi uygulamaları ile yöneticiler geliri artırma ve azaltma yeteneğini elde ederler. ġirketler düzenli olarak 3‟ er aylık periyotlar halinde faaliyetlerine ait finansal tabloları açıklamak zorundadır. Kazanç yönetim sayesinde periyotlar arasında gelir dengelenebilmektedir. Sabit varlık yatırımı olan Ģirketlerin bu yatırımlarına iliĢkin geri dönüĢümü birden fazla yıla uzayacağı için hisse baĢına düĢen kazancı ve bozulan finansal yapıya iliĢkin kamunun kısa süreli yanlıĢ algılamasının önüne geçme imkanı sağlayabilir. Bu sayede Ģirket hakında karar verecek olan hissedarların kararları olumlu yönde etkilenebilmekte ve piyasa değeri korunabilmektedir. Üretim faktörlerini temin eden tedarikçilerle yapılan sözleĢmelerde yer alan koĢulların yerine getirilmesine ve sonuçta yasal müeyyidelerden korunma ve istenilen nitelikte kaynak giriĢi sağlanmaktadır (Zabriske:2002: 12-13). Kazanç yönetim uygulamalarının Ģirketler üzerinde olumlu etkileri: ġirket yöneticileri büyük sermaye yatırımlarının yapıldığı dönemlerde hissedarların ve piyasanın beklentilerini karĢılamak amacıyla hile ve hatalara baĢvurmaktadır. Çünkü piyasanın ve hissedarların beklentileri kısa vadeli, sabit varlık yatırımlarının geri dönüĢümü ise uzun vadelidir. Aynı zamanda uzun döneme iliĢkin gerçekler belirsiz olduğu için kısa dönemli gerçekler öncül kabul edilir. Yönetici bu zaman farklılığını uyumlu hale getirmek ve kısa süreli beklentileri karĢılamak amacıyla yani yatırımın geri dönüĢümü baĢlayıncaya kadar Ģirketi makyajlamayı tercih etmektedir. Muhafazakâr yöneticiler Ģirketin elde ettiği yüksek kârları hissedarlara dağıtmak yerine Ģirket bünyesinde tutulmasını tercih etmektedir. Bu kârlar gelecek dönemlere aktarılarak düĢük kâr dönemlerinde beklentileri karĢılanmakta ve olumsuz etkilerden korunmaktadır. piyasanın 108 ġirket yöneticileri kredi sözleĢmelerinde yer alan koĢulları kolayca yerine getirilebilmektedir. Böylece sözleĢmelerden doğacak müeyyidelerden korunmaktadır. ġirket yöneticileri Ģirketin iyi beklentilerinden oluĢan bilgiyi sunarak hisse senedinin fiyatını etkileyebilir. ġirketin uzun dönemde yüksek kazanç elde etme potansiyelini oluĢturan yöneticiler kısa dönemde düĢük kârlı finansal raporlamanın etkilerinden korunmak için kazanç yönetim uygulamalarına baĢvurabilmektedir. Ayrıca yasal olmayan uygulamalar yerine muhasebe düzenlemelerinde yer alan eksik ve boĢluklardan yararlanarak Ģirketi geleceğe hazırlayan baĢarılı yöneticilerin cezalandırılmaması için bu yola baĢvurulabilmektedir. Örneğin düĢük amortisman ayırma, kötü alacaklar için karĢılık ayırmama . Kazanç yönetiminde olumlu uygulamalar ile Ģirketin geleceği, hissedarların ve yöneticilerin menfaatleri güvence altına alınmaya çalıĢılmaktadır. ġirket üzerindeki olumsuz etkileri ise; AĢırı hırslı Ģirket yöneticileri daha fazla bonus ve prim alabilmek ve baĢarısız yönetimin etkilerinden korunmak için Ģirket içi hata ve hilelere baĢvurmaktadır. Böylece hem yönetimin hem de Ģirketin performansının ölçülmesi anlamsız hale gelmektedir. ġirketi olduğundan daha iyi göstererek kolayca yeni pay giriĢi sağlanmakta ve hisse senetlerinin fiktif olarak piyasa fiyatı yükselmektedir. Insider traiding sayesinde mevcut hissedarların lehine potansiyel hissedarların aleyhine bir yapı iĢletilmektedir. ġirketin gerçek durumunun veya kötü haberlerin piyasaya açıklanmaması veya örtülmesi olan kazanç yönetimi tespit edildiğinde Ģirkete olan güven sarsılır, imajı zarar görür, hisse senetleri taban yapar, yeni kaynak bulma maliyetleri yükselir, yasal süreç iĢlemeye baĢlar nihayetinde Ģirketin satıĢı veya iflası gerçekleĢir. Sonuç olarak Ģirket yönetiminin kazanç uygulamalarına baĢvurmak yerine iyi bilgilerin yanında kötü bilgileride Ģirket çevresi ile hiçbir çıkar grubunun lehine ya 109 da aleyhine olmayacak Ģekilde bütün gerekçeleriyle zamanında, tam ve doğru bir Ģekilde açıklamaları gelecekte doğacak büyük tehlikelerden kaçınma ve fırsatlardan yararlanma imkanı sağlayacaktır. 2.7. Kazanç Yönetiminin Engellenmesi Üzerine Düzenlemeler ġirketler, hisse senetlerini halka arz yoluyla en güvenilir ve etkin finansmana kavuĢmakta ve tasarrufların yatırıma dönüĢmesi sağlanmaktadır. ġirketlerin halka açık hale gelmesi ile profesyonel yöneticiler tarafından yönetilmekte ve bu sayede Ģirketin yönetimi duygularla değil en rasyonel ve verimli kararlar ile yapılmaktadır. Bu durum Ģirketler üzerinde ailelerin etkisini azaltırken aynı zamanda hisse senetlerinin değerinin piyasalar tarafından belirlemesini sağlamaktadır (Akyüz, 2002). Piyasa ve hissedarlar baskısı ile kiĢisel menfaatleri üzerinde odaklaĢan yönetim beklentileri karĢılamak, yönetim baĢarısızlıklarını ortadan kaldırmak ve istediği teĢvikleri alabilmek amacıyla muhasebe uygulamalarında yasal ve yasal olmayan yollara baĢvurmayı tercih edebilmektedir. Son yıllarda yaĢanan muhasebe skandalları kazanç yönetimi üzerine yapılan düzenlemelerin baĢarısız olduğunu göstermiĢtir. Çünkü standartlar ile uygulayıcı arasında ki iliĢkiyi hesaba katmak gerekmektedir. Yönetici, Ģirketin sahip olduğu gerçek kâra iliĢkin özel bilgiye sahiptir. Bu bilgi sayesinde kendi raporlama standartlarına göre hedeflenen kâra ulaĢmak için birkaç maliyeti değiĢtirecek veya hileye baĢvuracaktır. Asıl önemli olan nokta yürürlükteki yasalar ile yöneticilerin uygulamaları arasında optimal bir dengenin kurulmasıdır. Bunun temelinde ise yöneticilerin Ģirketin gerçek performansını sunmasının teĢvik edilmesi ve hileli kazanç sunumuna iliĢkin koĢulların minimize edilmesi gerekmektedir (Crocker, 2007). Piyasada güven ortamının oluĢturulması, piyasaya sağlıklı ve güvenilir bilgi sunulması, hile ve hataların ortaya çıkarılması ve engellenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu düzenlemeler: Bağımsız Denetim ve Kalite, Kurumsal Yönetim, 110 Kamuyu Aydınlatma, Ġç Kontrol, Yasal Düzenlemeler. Faaliyet raporlarında sunulan finansal ve finansal olmayan bilgilerin bağımsız denetimden geçmesi Ģirketlere yatırım yapan veya yapmayı düĢünen çevreler için güven unsurunun oluĢmasını sağlamaktadır. Çünkü Ģirket çevresi sunulan bilgileri doğrulayacak bilgi ve yeteneğe sahip değildir. ġirketler tarafından yapılan hata ve hilelerin denetim Ģirketlerinin gözünden kaçması ya da gizlenmesi Ģirket ve çevresi üzerinde milyarlarca liralık zararlar meydana getirmektedir. Bütün bu problemlerin temelinde (Akyüz, 2002); Muhasebe standartları ve uygulamalarında ki esneklikler, Bağımsız denetim Ģirketlerine olan güvensizlik, Kötü niyetli Ģirket yöneticilerinin kiĢisel menfaatleri için çalıĢmaları, ġirketlerin yönetim ve denetim kurullarının görevlerini etkin ve verimli icra etmemeleri, ġirket ve siyaset arasındaki kapalı iliĢkiler yer almaktadır. 2.7.1. Bağımsız Denetim ve Kalitesi Bağımsız denetim; SPK tarafından; kamuya açıklanacak mali tabloların genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri, muhasebenin temel kavramları ve muhasebe standartlarına uygunluğunun, mali tablolarda sunulan bilginin doğruluğunun ve gerçeği dürüst bir Ģekilde yansıtıp yansıtmadığının, defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetim ilke ve kurallarına göre denetçiler tarafından incelenmesi ve tespit edilen sonuçların rapora bağlanması olarak ifade edilmektedir (22570 sayılı Resmi Gazete SPK Tebliğ, seri:X, no:16). Denetçiler mali tabloları, mevcut belge, kayıt ve defterler üzerinden elde ettiği kanıtlar, kanıtların değerlendirilmesi, sahip olduğu bilgi, tecrübe ve sezgiler ile hata ve hileleri ortaya çıkararak bir denetim görüĢü ortaya koymaktadır. 111 Denetçi; denetim çalıĢmasında aslında mali tabloların üretildiği muhasebe sistemini ve iĢleyiĢini incelemektedir. Denetçinin, denetim görüĢünü ortaya koyabilmesi için mali tabloların üretildiği muhasebe sistemini ve iĢleyiĢini iyi bilmesi, incelemesi gerekmektedir. Bu durum denetçinin denetim iĢini sadece 6 ve 12‟ Ģer aylık dönemlere ait mali tabloların denetlenmesi aĢamalarında değil dönem baĢından baĢlayarak tüm bir dönemi göz önünde bulundurması ve görüĢünü ortaya koyması gerekmektedir. ġirketler 3‟ er aylık dönemler itibariyle de kamuya finansal tablolarını açıklamaktadır. Yönetim, yıllık ve 3‟ er aylık dönemler itibariyle arzulanan kazanç hedeflerini gerçekleĢtirebilmek, analistlerin analiz sonuçlarını yakalayabilmek ve kötü haberlerin açıklamasını erteleyebilmek amacıyla geçici olarak muhasebe numaralarına baĢvurmaktadır. Bu durum denetçinin dönemsel olarak denetim ve gözetim yapmasını zorunlu kılmaktadır. Aksi halde çeyrek dönemler itibariyle yapılan muhasebe numaralarını tespit edemeyecektir (Yong ve Krishan, 2005). Bu sayede belgelerin ve kayıtların etkin incelenmesi, gözlemlerde bulunma, yoklama ve üçüncü kiĢilerin bilgilerine baĢvurulması ile mali tabloların finansal raporlama standartları doğrultusunda Ģirketin finansal durumunu ve faaliyet sonuçlarını tüm yönleriyle gerçeğe uygun, doğru ve güvenilirliliğine iliĢkin görüĢ ortaya konabilecektir (Selimoğlu, 2005). Bağımsız denetçi, bağımsız denetimi planlarken ve gerçekleĢtirirken, finansal tabloların iĢletmenin gerçek finansal durumunu ve faaliyet sonuçlarını göstermesine engel teĢkil edebilecek ölçüde önemli yanlıĢlıkları içerebileceği varsayımını göz önünde bulundurarak, mesleki Ģüphecilik anlayıĢı ile hareket etmek zorundadır. Mesleki Ģüphecilik; bağımsız denetçinin sorgulayıcı bir yaklaĢımla, kayıtların geçerliliğini incelemesi ve kayıtların, iĢletme yönetiminin açıklamaları ve diğer bilgi ve belgelerle çeliĢki içinde olup olmadığın değerlendirmesidir ( SerPK madde 5). Bu tür bir davranıĢ; bütün Ģirketlerin hatalı ve hileli iĢlemlere baĢvurduğundan ziyade finansal tabloların önemli bir yanlıĢlık içermediğine iliĢkin “makul bir güvence” nin oluĢturmasını sağlamaktır (SerPK, madde 6). Ayrıca denetim esnasında bağımsız denetçilerin ayrıntılara önem vermesini, dikkatli davranmasını, bağımsız denetim standartlarının eksiksiz uygulanmasını 112 baĢka bir ifade ile mesleki özen ve titizliğin göstermesini sağlayacaktır (SerPK, madde 14). ġirketler, amaçlarını gerçekleĢtirmek üzere çeĢitli stratejiler uygular ve faaliyetleri; faaliyetlerinin karıĢıklığına, faaliyet gösterdikleri sektörlere, büyüklüklerine ve tabi oldukları düzenlemelere bağlı olarak çeĢitli ticari risklerle karĢı karĢıya kalır. Bu tür risklerin ortaya çıkarılması ve bunlara karĢı gerekli önlemlerin alınması esas itibarı ile Ģirket yönetiminin sorumluluğundadır. Bununla birlikte; finansal tabloları etkileyen risklerin ortaya çıkarılarak, finansal tablolara doğru olarak yansıtılıp yansıtılmadığının kamuya açıklanmasında bağımsız denetçiler de sorumludur (SerPK, madde 7/1). Bağımsız denetçi, finansal tabloların önemli yanlıĢlıklar içerme riski ve bu yanlıĢlığı ortaya çıkaramama riski olan “bağımsız denetim riski” karĢı karĢıyadır (SerPK, madde 7/4). Bağımsız denetçi finansal tabloların önemli yanlıĢlıklar içerme riskini ortaya çıkarmak üzere “hile denetimi” yapmaktadır. Günümüzde hilelerin artması ve parasal etkilerinin çok büyük olması “ hile denetimini” önemli bir noktaya getirmiĢtir. Hilelerin ortaya çıkarılamaması mali tablolara güvenerek karar alacak durumda olan yatırımcı ve diğer bilgi kullanıcılarına zarar verecektir (Kiraci, 2004). Denetim sırasında finansal tablo kullanıcılarının kararlarını etkileyebilecek düzeyde tespit edilen hata ve hilelere ait bilgiler “önemli” dir. Burada bilginin mutlak önemliliğine iliĢkin kesinlik içeren bir değer atfedilmemektedir. Denetçinin sorumluluğu finansal tabloların önemli hata ve hileler içerip içermediğini tespit etmek ve düzeltilmesini sağlayarak, denetim görüĢünü sunmaktır. Burada bilginin önemliliği her hesap grubu için % 5–10‟ u olarak kabul edilebilir (DemirbaĢ, 2005). Aygören ve Uyar (2006) çalıĢmasında 2000–2005 yılları arasında tesadüfî olarak seçilen 100 Ģirketin 600 denetim raporu görüĢlerinin yatırımcılar üzerinde ki etkisini test etmiĢtir. ÇalıĢma sonucunda denetim görüĢlerinin yatırımcıların kararlarını etkilediğini tespit etmiĢlerdir. Yakın bir zamana kadar bağımsız denetim Ģirketleri, müĢterisi olan Ģirkete denetim hizmeti yanında danıĢmanlık hizmeti de sunmaktaydı. Denetim Ģirketinin gelirlerinin 113 büyük bir kısmı da danıĢmanlık hizmetlerinden oluĢmaktadır. Bu durum denetim Ģirketi ile Ģirket arasında kamu adına yürütülen denetim iĢine ait resmi olan iliĢkinin informal hale dönüĢmesine yol açmaktadır. Hatta denetim Ģirketi denetçilerinin denetlenen Ģirketde istihdam edilmesini sağlamakta ya da çalıĢanların ortak olduğu Ģirketleri denetlemektedir. Bunun yanında müĢterinin önemi ve denetim süresi de denetim sürecini etkileyen faktörlerdir (Caramanis ve Lennox, 2008). Bu durum denetçi Ģirketin, Ģirkete ait hileleri tespit etse bile bu durumu görmemezlikten gelmekte ya da Ģirket içinde gizlenmesini sağlayacak uygulamaların yapılmasına yol açmaktadır. Arthur Andersen hem danıĢmanlık hem de denetim hizmeti verdiği Waste Management Ģirketinde yaptığı denetimde finansal tabloların yanlıĢ beyan edildiğini ve bu beyanın toplam gelirin % 12‟ sini aĢtığını tespit ettiğinde olumsuz denetim görüĢü belirtmek yerine denetim iĢini bırakmıĢtır. SEC‟ e göre Arthur Andersen müĢterisinin yanlıĢ beyanının önemli olarak görmediklerini ortaya koyarak değerli müĢterisini korumuĢ ve bu sayede danıĢmanlık gelirlerinin devam etmesini sağlamıĢtır. Aynı durum Enron olayında da söz konusudur (Özbirecikli, 2006). Bu durum denetçinin bağımsızlığını Ģüpheli hale getirmektedir. Denetçi tarafsız ve dürüst olma, çıkar çatıĢmalarından özgür olmayı sağlayacak “ahlaki değerleri” bir tarafa bırakarak denetlenen Ģirketin menfaatleri doğrultusunda denetim görüĢü ortaya koymasına yol açmaktadır. Jere ve arkadaĢları (1999) yaptığı araĢtırmada; 1975-1994 yılları arasında NASDAQ‟ a kayıtlı Ģirketlerin tahakkuklarının artma eğilimini; kazanç yönetim uygulamalarına baĢvurarak özel kazanç elde etme eğilimlerini 6 büyük denetim Ģirketinin denetim faaliyetleri üzerinden analiz etmiĢtir. AraĢtırma sonucunda yüksek tahakkuk miktarına sahip Ģirketler bu denetim Ģirketlerini kiralayarak raporlanan kazançların piyasada güvenilirliğini tesis ettirmektedir. Analiz sonucunda büyük 6 denetim Ģirketi yüksek gözüken tahakkukların aslında düĢük seviyede olduğunu tespit etmiĢtir. Ayrıca bulgular Ģirketlerin agresif ve fırsatçı yönetim uygulamaların kısıtlandığını baĢka bir ifade ile denetim kalitesinin yüksek olduğunu ve finansal raporlara güvenin arttığını tespit etmiĢlerdir. 114 Denetim Ģirketi ile sunduğu denetim hizmetinin kalitesi arasında nedensel bir iliĢki denetim hizmetinin doğası ve denetim hizmetinin ölçülebilmesinin zayıf olması sebebiyle tam olarak kurulamaz (Çankaya ve Er, 2007). Dünyanın en büyük 5 denetim Ģirketinden biri olan Arthur Andersen bu duruma en iyi örnektir. Denetçinin, müĢterisine ve kamuya karĢı sorumluluklarını yerine getirebilmesi için “ bağımsızlık, teknik standartlara bağlılık ve kalite” bağlamında “ etik ilkelere” bağlı kalarak sahip olduğu bilgi çerçevesinde rasyonel kararlar vermesi gerekmektedir. Denetim süresince ortaya çıkan baĢarısızlığın ve olumsuzluğun, mesleki standartların ihlalinden meydana geldiği düĢünülse bile aslında bu baĢarısızlığın temelinde denetçilerin bireysel ahlaki değerlerine ve / veya yargılama yeterliliğine iliĢkin sorunlarından olduğu görülmektedir (Uysal, 2003). Birçok araĢtırmacı; Enron, Global Crossing, Xerox, Tyco, France Telecom vb Ģirketlerde 2000‟ li yıllarda ortaya çıkan muhasebe skandallarının temelinde “ĠĢ Ahlakının” çöküĢünün etkili olduğunu belirtmektedir (Özkul, 2003: 2). Sorumlu baĢ denetçi; bağımsız denetim kalitesini denetleyecek bir “Gözetim Sistemi” kurmak zorundadır. Bu sayede finansal tabloların denetim sürecinde en baĢından görüĢün yazıldığı raporlama sürecine kadar bütün yürütülen faaliyetlerin objektif değerlendirildiğine, yasalarla belirlenen ilke ve kurallara uygun olarak yürütüldüğüne iliĢkin incelemeleri yapabilmekte ve düzeltici kararları alabilmektedir. Bu durum denetim raporunun kalitesine iliĢkin “makul bir güvence” sağlamaktadır (SerPK, madde 14). Denetim raporları, pozitif ve negatif hatalar sunmasına rağmen kullanıcılara bilgi sunmaktadır. Bu bilgi ekonomik materyallerle donatıldığında, yasal prosedüre uygun hareket edildiğinde ve genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri çerçevesinde yürütüldüğünde denetim kalitesi artacaktır. Türk (2008), ĠMKB‟ ye kayıtlı Ģirketler üzerinde yaptığı çalıĢmada denetim kalitesinin % 82 oranında genel kabul görmüĢ denetim standartlarına uygunluktan etkilendiğini tespit etmiĢtir (Türk, 2008). Denetim kalitesi arttıkça kamuya açıklanan kazanç kalitesini pozitif etkileyecektir (Jere, 2004). Aynı zamanda denetim; yöneticiler ve büyük hissedarlar ile dıĢ bilgi kullanıcıları arasındaki asimetrik bilgiyi finansal tabloların doğruluğu ve geçerliliği ile düĢürür. Bu açıdan denetim kalitesi büyük önem arz etmektedir. Denetim ve 115 kazanç yönetim uygulamalarının etkisizliği denetim kalitesi ile ortadan kaldırılabilir. Yüksek kaliteli denetçi; Ģüpheli muhasebe uygulamalarını keĢfettiğinde ve uygulayanlara itiraz ettiğinde denetim raporunun kalitesinden söz edilebilir. Böylece yüksek denetim kalitesi uygulamaları kazanç yönetim uygulamalarını engeller. Çünkü yönetimin hileli finansal raporlama keĢfedildiğinde ve kamuya açıklandığında Ģirketin ününün zarar göreceğini ve Ģirket değerinin düĢeceğini iyi bilmektedir. Sonuç olarak yüksek kalitedeki denetçilerin denetlediği Ģirketlerden daha çok düĢük kalitede ki denetçilerin denetlediği Ģirketlerde kazanç yönetim uygulamalarına baĢvurulduğu söylenebilir (Becker ve diğerleri, 1998). Bağımsız denetim Ģirketleri sadece denetim hizmetlerine ait ücreti denetlediği Ģirketten aldığı için informal iliĢki kalkmayabilir. Bu yüzden Türkiye‟ deki denetim Ģirketlerinin faaliyetlerini denetleyecek Amerika‟ da Sarbanes Oxley Kanunu ile getirilen “ Kamu Gözetim Kurulunun” oluĢturulması gerekmektedir (Uzay, 2006). Aynı zamanda Ġngiltere‟ de kurulan “Muhasebe Vakfı” gibi muhasebe mesleğini düzenlemeye dayalı etkinlikler ve etik standartların denetimini, bağımsız gözetimi sağlayacak bir özerk kuruluĢun kurulması yoluyla da denetim üzerinde ki eksiklikler giderilebilir (Uysal,2003). Denetçi adaylarına yapılan mesleki sınavın yanında “ahlaki kodlar” bağlamında psiko- sosyal testlerin yapılması önem arz etmektedir. 2.7.2. Kurumsal Yönetim Ġlkeleri Anonim Ģirketler sadece toplumun ihtiyacı olan mal ve hizmeti üreterek katma değer yaratan ve bu değeri hissedarları ile paylaĢan kurumlar değildir. Bu kurumlar hissedarların menfaatleri yanında yöneticilerin, çalıĢanların, müĢterilerin, kreditörlerin, ticari alacaklıların, devletin vb. faaliyet gösterdiği toplumun içinde yer alan bütün menfaat gruplarının (kamunun) menfaatlerini korumak ve gözetmek durumundadır. CEO ve yönetim kurulu üyeleri Ģirkete ait kararlarını kamunun menfaati yönünde ve Ģirket performans sonuçlarını iyi veya kötü ayrımı yapmaksızın objektif olarak açıklamak durumundadır. Kurumsal yönetim anlayıĢı Ģirket yöneticilerinin kararlarının kontrol ve dengelenmesinde yol gösteren bir sistemdir. 116 Günümüzde Ģirket yöneticilerinin baĢarısız yönetim ve suistimalleri sonucu ortaya çıkan Ģirket skandalları kurumsal yönetimin önemini bir kat daha artırmıĢtır. Wright ve arkadaĢları (2006) yatırımcının korunması açısından ABD ve Ġngiltere karĢılaĢtırmalı çalıĢmasında kurumsal yönetim düzenlemelerinin kazanç yönetim uygulamalarını iki ülkede de aynı yönde minimize ettiğini tespit etmiĢtir. Ġyi bir kurumsal yönetim anlayıĢı Ģirketlerin performansını ve iktisadi büyümesini pozitif yönde etkileyecektir. BaĢarılı bir kurumsal yönetim anlayıĢı kıt kaynakların etkin ve verimli alanlara yatırılmasını sağlarken aynı zamanda finansal Ģeffaflığın, Ģirket faaliyetlerinin kontrol edilebilirliği ve hesap verilebilirliği ve yatırımcıyı koruyan bir anlayıĢı getirmektedir (Uyar, 2004). Çok uluslu Ģirketler açısından ise pazar ve kültür temelli bir yönetim anlayıĢının yerleĢtirilmesini ve yöneticilerin Ģirketin piyasa değerini maksimize edecek karar almada hakim hissedarları ikna etmeyi sağlayan bir disiplindir. ġirketin hesap verilebilirliği açısından ise kurumsallaĢmanın sağlanması ve muhasebe sisteminin kurulması ile kamunun aydınlatılmasında Ģeffaflığı destekleyen, Ģirket aktiviteleri ile stratejik karar verme ve finansal bilgi arasında uyumu sağlayan bir sistemdir (Luo,2005). Kurumsal yönetim anlayıĢı; Ģirketleri kuruluĢ amaçlarına uygun ve etkin bir Ģekilde çalıĢma, faaliyette bulundukları sektörün hukuki düzenlemelerine ait yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve kamu menfaatinin korunması ve beklentilerini karĢılamaya yönelik kanunlar, düzenlemeler, kotasyon kuralları ve sektör uygulamaları olarak ifade edilebilir (Küçüksözen ve Küçükkocaoğlu, 2005). Finansal açıdan kurumsal yönetim; hissedarların yapmıĢ oldukları yatırımların karĢılığını almayı sağlayan yönetim anlayıĢıdır. Bu boyutu ile Ģirketi kontrol eden hissedarlar, kendi çıkar ve beklentilerini karĢılayacak, aynı zamanda üstlendikleri riskleri ve maliyetleri minimize edecek bir kurumsal yönetim anlayıĢının kurulmasını isterler. ġirketin kurumsal kimliğini belirleyen hissedarlar Ģirket performansı üzerinde de etkili ve belirleyici olmaktadır (Gürsoy, 2006). Avrupa‟ da kurumsal yatırımcıların % 15‟ i Ģirketin büyüme potansiyeli, karlılık performansında vb birçok etkenden daha çok yatırım kararlarında kurumsal yönetimini dikkate almaktadır. Ayrıca kurumsal yatırımcılar gönüllü olarak iyi kurumsal yönetim uygulamalarına 117 sahip Ģirketlerin hisse senetlerine % 22 daha fazla prim vermeyi kabul etmektedirler (Rob, 2003). BaĢarılı bir kurumsal yönetim ilkeleri (ġehirli, 1999: 13-18): Paylar arası eĢitlik ( one share- one vote): Bütün pay sahiplerine hakların ve yükümlülüklerin eĢit olarak dağıtılması baĢka bir ifade ile imtiyazlı hakların ve oyların olmamasıdır. Pay sahibinin oy kullanabilme kolaylığı: Pay sahibinin bizzat genel kurula katılmak veya temsilci göndermek yerine vekaleten oy kullanma, posta yoluyla oy kullanabilme imkanına sahip olmasıdır. Birikimli oy kullanabilme hakkı: Bu durumda küçük hissedarlar sahip oldukları oylar ile etkili olabilmekte ve kendilerini en iyi temsil edeceğine inandıkları yöneticiyi seçebilme hakkını elde edebilmektedir. Azınlıkların korunması ve olağanüstü genel kurulu toplayabilme oy oranı: Bu oran ne kadar düĢük ise kurumsal yönetimin etkinliğinden söz edilebilir. Kâr paylarının dağıtılmasının zorunluluğu, Adil yönetim Ġlkesi: ġirketin geleceği ile ilgili olarak tüm menfaat gruplarının fikirlerini dikkate almak ve değerlendirmektir. Bu ilke ile büyük hissedarların menfaati değil, Ģirketin uzun dönemde faaliyetlerini ve karlılığını sürdürmesini sağlayacak tüm tarafların dikkate alınmasın ifade eder (Yörük, 2006). Hissedarların belirli bir iĢlem yapabilmek için ortaklık yöneticilerini yasal olarak hesap vermeye zorlama imkanları: Çağrıda bulunma yükümlülüğü, birleĢme veya devralmalarda küçük hissedarların paylarını satın alma yükümlülüğü sayılabilir. ġeffaflık: Ticari sır niteliğindeki bilgilerin dıĢında Ģirket çevresini etkileyebilecek önemli finansal ve finansal olmayan bilgilerin zamanında, doğru, tam, anlaĢılabilir ve düĢük maliyetle ve kolay eriĢilebilir Ģekilde kamuya duyurulmasını ifade eder. Zorunlu bilginin yanında gönüllü bilgi açıklamaları Ģirkette iyi bir kurumsal yönetim anlayıĢının olduğunu 118 göstermektedir. Bu durum Ģirket çevresinde özellikle de finansal analistlerin bilgi ve analizleri üzerinde pozitif bir etki meydana getirmektedir (Byard, Li ve Weintrop, 2006). Sorumluluk: ġirket adına yürütülen bütün faaliyetlerin yasalara, esas sözleĢme ve Ģirket içi sözleĢmelere göre denetlenmesini ifade eder (Küçüksözen ve Küçükkocaoğlu, 2005). Yukarıda sayılan ilkelerin yanında adalet sisteminin etkinliği ve hukukun egemenliği ile piyasaların geliĢmiĢliği de önemli faktördür. Kurumsal yönetim anlayıĢı ile Ģirket yönetiminin bütün faaliyetlerine Genel Kabul GörmüĢ Denetim (GKGD) standartlarının uygulanmasını, her türlü uygulamanın yasal çerçevesinde yatırımcılara kolayca anlatılmasını ve Ģirket performansının değerlendirilmesini kolaylaĢtırmaktadır ( Uyar, 2004 ). Ġyi bir kurumsal yönetim uygulaması için (Truitt, 2006: 212-213): Yönetim kurulu kötü haberleri kesinlikle elinde tutmamalıdır. Yönetim kurulu, personelin mesleki ve kiĢisel bilgilerini kullanarak menfaat sağlamamalı. Kötü yönetim kurulu toplantısı kötü lojistik ile yapılır, yönetim kurulu üyelerinin iyi hazırlanması gerekir. ġirket ( icracı ) müdürlerinin, memurlar, hissedarlar ve temel karar vericilerle olan iliĢkilerinin kesilmesi gerekir. Yöneticilerin ( icracı ) rekabetçi olması ve ara sıra Ģirket gündeminin dıĢına çıkabilmelidir. Denetim komitelerinin iĢin ciddiyetinde olması gerekir. Yöneticilerin ( icracı ) bir iĢte baĢarılı olabilmesi için yeterli zaman, kaynak ve tecrübeye sahip olması gerekir. Yönetim kuruluna CEO nezaret edemez aynı kiĢi yönetim kurulu baĢkanı olsa bile. 119 Yönetim kurulu, kötü bilgiyi yönetimden ne az ne de fazla olduğu gibi açıklamalıdır. Zaten kurumsal yönetim anlayıĢında ki temel amaç Ģirketlerde iyi bir yönetim olgusunun yerleĢmesi ile yöneticilerin doğru karar alabilmesi, demokratik katılım kurallarının açık olması, menfaat guruplarının Ģirketi denetleyebilmesi, Ģirketin keyfilikten uzak, hukuk kurallarına bağlı, Ģeffaf olarak yönetilmesinin sağlanmasıdır (Sandıkçıoğlu, 2005). BaĢarılı bir kurumsal yönetimin faydaları (Anond, 2008: 77-83): Hissedarlar: Hissedarlar ihtiyaç duydukları bilgiye ulaĢabilmekte ve gerçek durumu kolayca görebilmektedir. Hissedarlar muhasebe prensiplerinin uygulandığı ve gerçek raporlama uygulamalarını yapıldığından emindir. ġirket: Sermaye maliyeti düĢer, piyasadan ve kredi kuruluĢlarında kolayca kaynak temini ve ekonomik krizlere kolayca uyun sağlanır ve olumsuz etkilerinden korunulur (AktaĢ ve Doğanay, 2007: 112). Yönetim kurulu: Yönetimin sorumlulukları açıkça tanımlanmıĢtır. Bu yüzden yönetim Ģirket amaçlarını ve görevlerini yerine getirmek için kolayca organize olabilmektedir. Hissedarların temsilcileri olan yönetim kurulu üyeleri, kurumsal yönetimin Ģirket bünyesine yerleĢtirilmesi ve yürütülmesinde yeteneklerini ortaya koymakta aynı zamanda yöneticiler davranıĢ ve uygulamalarında hissedarların menfaatlerini korumaktadır. Yönetim kurulu üyeleri: Örneğin CEO Ģirket amaçlarının gerçekleĢtirilmesi için sistemin kurulmasını ve yürütmeye yönelik yöneticilerini destekler. Kurumsal yönetim aslında Ģirketin icra yönü olan yöneticiler ile ilgilidir. KYĠ sayesinde yöneticilerin politikaları ve uygulamaları izlenmektedir. Bu sayede yöneticilerin haberi olmaksızın Ģirket performansı değerlendirilebilmektedir. ÇalıĢanlar: ÇalıĢanların rolleri ve iĢleri açıkça tanımlandığı için kötü yönetimden doğacak tehlikelerden korunmaktadır. 120 Toplum: ġirket bünyesine kurumsal yönetim anlayıĢı çerçevesinde kurulan etkili kontroller ve dengeler sayesinde toplumun yasaklarına karĢı duyarlı olmaktadır. Amerika‟ da Instituonal Shareholder Services (ISS) 2001 yılında Amerikan Ģirketleri için Kurumsal Yönetim Analitik (CGQ)‟ i oluĢturmuĢtur. 2002 yılında ise dünya geneline uygulanmaya baĢlamıĢtır. CGQ kapsamında günümüzde 8.000‟ den fazla Ģirket yer almaktadır. 2009 yılında Türkiye‟ den ĠMKB 100‟ e dahil Ģirketler kapsama dahil edilmiĢtir. CGQ yöntemi ile Ģirketlerin kurumsal yönetim uygulamalarının ve yönetim kurulunun performansının, kurumsal yönetimin kuvvetli ve zayıf yönlerinin ve kalitesinin değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bu yöntem yatırımcılara Ģirketlerin saklı kalmıĢ risklerinin ortaya çıkarılmasında yardımcı olmaktadır. ISS kapsamında yer alan Ģirketler profillerinde meydana gelen değiĢiklikleri ISS yetkilileri ile irtibata geçerek gerekli düzenlemeleri yapmaktadırlar. Bu yapısı ile CGQ, canlı bir göstergedir (Koyuncuoğlu,2009). Türkiye‟ de ilk olarak 2003 yılında kurumsal yönetim ilkelerini yayınlamıĢ ve OECD ilkeleri ile uyumu sağlamak amacıyla ġubat 2005 tarihinde kurumsal yönetim ilkelerini düzeltmiĢtir. Kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanması zorunlu tutulması ile birlikte bazı konularda uygulama serbestîsi getirilmiĢ fakat bu durumda uygulamıyorsan sebebinin kamuya açıklanması zorunluluğu getirilmiĢtir (SPK, Kurumsal Yönetim Ġlkeleri,2005:4). 2.8. Kazanç Yönetimi Uygulamalarının Tespiti Kazanç yönetimi: gelecek hakkında ki durumu iyimser veya kötümser yapmak amacıyla muhasebe kuralları tarafından düzenlenemeyen veya uygulanmasına izin verilen muhasebe kurallarının Ģirket tarafından seçilerek potansiyel zenginlik transferinin gerçekleĢtirilmesi sürecidir. 121 ġekil 2. 3. Muhasebe Manipülasyonunun Prensipleri ġĠRKET Fon Sağlayanlar Kamu Politik Maliyetlerin Minimizasyon Sermaye Maliyetinin Minimizasyonu - Çevresel Maliyetlerin düzenlenmesi - Vergilendirme -Yeni payların satıĢı -Borç SözleĢmeleri ġirket için yöneticilerin manipülasyonu Yöneticiler Yöneticilerin Taleplerinin Maksimizasyonu - Bonus planları - Hisse senedi Opsiyonları ġirkete karĢı yöneticilerin manipülasyonu Muhasebe Manipülasyonu Potansiyel Zenginlik Transferi Kaynak:Stolowy ve Breton,2004 Kazanç yönetiminin tespitinde yıllık raporlar önemli bir belgedir. Yıllık raporlar ile Ģirketin açıkladığı bilgiler ıĢığında muhasebe politikalarında ki değiĢimin Ģirketin ve rakiplerin geçmiĢ yıl raporları karĢılaĢtırılarak tespit edilebilir. Halka açık Ģirketlerin mali tablolarını denetleyen bağımsız denetçilerin raporları da önemli bir belgedir. Bağımsız denetçinin denetim raporlarında önceki yıllarda yer alan muhasebe politikalarında ki değiĢiklik ve etkisine yönelik notlar karĢılaĢtırılarak tespit edilebilir. Diğer bir teknik ise muhasebe kalemlerinde meydana gelen aĢırı artıĢ veya azalıĢlardır. Muhasebe kalemleri geçmiĢ yıllarla karĢılaĢtırılarak örneğin duran 122 varlıklar, değerleme yöntemlerinde ki değiĢiklikler, ticari alacaklar, satıĢlarda meydana gelen değiĢimin etkisi tespit edilebilir. Bazen kazanç yönetim uygulamaları Ģirket içinde değil Ģirketin iliĢki halinde bulunduğu veya Ģirkete bağlı diğer Ģirketlerle yapılmaktadır. Bu iĢlem piyasada gerçek uygulamalardan daha çok fiktif bir iĢlemdir. Burada Ģirket ve çevresi arasında ki iliĢkiler gözden geçirilmelidir. Örneğin Enron ve özel amaçlı Ģirketler arasında iĢlemler ile gerçek olmayan (fiktif) satıĢlar yapılarak kâr artırılmıĢtır. Ayrıca Ģirketlerin bağımsız denetçilerle olan yakın iliĢkileri ile yürürlükte olan muhasebe kural ve ilkelerin dıĢında Ģirketler tarafından yasal olmayan uygulamalara baĢvurulmakta ve denetçiler bu durumu görmezlikten gelmektedir. Bu durum daha çok güçlü Ģirketlerle yakın iliĢki ve ekstra hizmetler sunan bağımsız denetim Ģirketleri arasında yapılan bir uygulamadır. Yasal olmayan bu iliĢkilerin ortadan kaldırılması için denetim ve diğer hizmetlerin birbirinden ayrılması ve bunun yanında bazı ülkelerde ki gibi bağımsız denetçilerinde denetlenmesini sağlayan kamu gözetim kurulunun kurulması gerekmektedir. Muhasebe düzenlemeleri içerisinde kalarak da kazanç yönetim uygulamaları yapılmaktadır. Kazanç yönetim teknikleri, muhasebe üzerindeki etkisi ve nasıl tespit edileceği tablo 2.7.‟ de gösterilmiĢtir. 123 Tablo.2.7. Kazanç Yönetim Teknikleri, Muhasebe Üzerindeki Etkisi ve Nasıl Tespit Edilmesi Kazanç Yönetim Teknikleri Uygulamalar Nasıl Tespit edilir veya Karlılık, özkaynak,, varlıklar ve borç kalemleri içinde artıĢ ve azalıĢ I,II,III,VIII 2-AR-GE giderlerini gider kaydetmek veya aktifleĢtirmek Karlılık, özkaynak,, varlık kalemleri içinde artıĢ ve azalıĢ I,II,III 3- Özel amaçlı Ģirketlerle yapılan finansman iĢlemlerinin konsolide edilemeyerek bilanço dıĢında tutulması Borcu düĢürme IV,VII 4-Duran varlıkların kriterlerini değiĢtirme değerleme Karlılık, özkaynak,, varlık kalemleri içinde artıĢ ve azalıĢ I,II,III,VI 5- Gelecek hakkındaki iyimser veya kötü varsayımlara iliĢkin iĢlemler yapmak Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar ve yükümlülüklerin artırılması veya azaltılması I,II,III,IV 6-Hesapları geliĢtirmek için ekstra (olağanüstü) iĢlemler yapmak, veya tam tersi Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar ve yükümlülüklerin artırılması veya azaltılması V 7-Olağan iĢlemler için ekstra (olağanüstü) iĢlemler hesaplamak, veya tam tersi Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar ve yükümlülüklerin artırılması veya azaltılması I,III,IV,V 8-Gelirleri tanımlanmasında artırılması veya giderlerin tanımlanmasında azaltılması Kârlılık ve özkaynağın artırılması I,II,III,IV,VI 9- Fiktif satıĢlar Kârlılık, özkaynak artırılması II,III,IV,VI.VI 10- Gelir ve harcamalar kadar varlıkların ve yükümlülüklerin tanzim edilmesi Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar ve yükümlülüklerin artırılması veya azaltılması III. IV 11-Konsolidasyon iĢlemlerinin Ģirketler tarafından piyasa fiyatlarından değerlenmemesi, sahte fiyat uygulaması ve gönüllü hile yapılması Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar ve yükümlülüklerin artırılması veya azaltılması II,III,IV,VI. VII 12- Yüksek stratejik değere sahip bir hata olduğunda bilginin saklanmasına yardımcı olma Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar ve yükümlülüklerin artırılması veya azaltılması III 1-Harcamaların azaltılması artırılması Muhasebe Üzerindeki Etkisi ve varlıkların Kaynakça: Amat, 2007 I: GeçmiĢ yıllara ait muhasebe ilkeleri ile karĢılaĢtırma II: Rakiplerin muhasebe ilkeleri ve göstergeleri ile karĢılaĢtırma III: Denetim raporunda herhangi bir kaydın olup olmadığının analiz edilmesi IV: Muhasebe defterlerinin kontrol edilmesi V: Önceki periyotların ve olağanüstü sonuçların analiz edilmesi VI: Alıcıların, stokların ve tedarikçilere ait geliĢim periyotlarının analiz edilmesi VII: Firmalarla iliĢkili iĢlemlerin analiz edilmesi VIII: Yetkililerin özel uygulamalarının olasılığının incelenmesi (Amat,2007) 124 Kazanç yönetimi muhasebe seçenkleri kullanılarak yasal ve yasal olmayan Ģekilde yapılabilir. Bu durumu tespit etmek çok güçtür. Çünkü kazanç yönetimine iliĢkin iĢlemler yasal prosüdüre uygun hale getirilmekte veya gizlenmektedir. Örneğin yasal hız sınırı 90 km/ saat olan birisi 95 km / saat hız ile gidiyorsa bu yasaldır. Fakat 120 km/ saat ile gidiyorsa yasal değildir ve bu kolayca tespit edilebilir. Muhasebe hilesinin tespit eilebilmesi için Ģirketin faaliyetleri rutin bir Ģekilde devam ettiği halde finansal durumu ve faaliyet sonuçlarına iliĢkin kalemlerde meydana gelen olağanüstü değiĢim üzerinde odaklanılması gerekir (MCkee, 2005: 8). Uygulamaların Ģirket içinde ve dıĢında tespit edilememesinin temel nedenleri içerisinde (Küçüksözen, 2007: 395 ): Tecrübesiz ve zayıf Ģirket yönetimi, Zayıf, yetersiz iç ve bağımsız dıĢ denetim, Finansal raporlama sürecinde finansal bilginin raporlanması açısından gerçek zamanlı finansal raporlama yerine periyodik zamanlı raporlamanın esas alınması, Yöneticilerin çıkarları, Ģirketin prim sistemi, Periyodik finansal raporlama sisteminin ortaya çıkardığı finansal analistlerin ve bunların tahminlerinin Ģirket yönetimi üzerinde meydana getirdiği baskı, Genel kabul görmüĢ muhasebe ilke ve standartları çerçevesinde yer alan gerçekleĢme, tahsis ve tahakkuk kavramları ve bu kavramlar da dahil olmak üzere muhasebe sisteminin bir Ģirket için ekonomik sonuç doğuran iĢlem ve olayların kaydedilme zamanı (gerçekleĢme), tutarı (tahmin dahil değerleme) ve raporlamasına iliĢkin sağlanan esneklikler ile düzenleme kapsamı dıĢında kalan boĢluklar, sayılabilir. Bugün geldiğimiz noktada kamuyu aydınlatmada Ģeffaf olmayan zayıf finansal raporlama sistemine sahip Ģirketlerin zararlarının ve borçlarının artmasına baĢka bir ifade ile finansal yapısının bozulmasına, sonuç olarak finansal skandallara ve iflaslara yol açmaktadır. Bu durum yeni bir muhasebe reformunu zorunlu hale getirmektedir (Dunagplay,2007). 125 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM FĠNANSAL RAPORLAMA KALĠTESĠ VE ġĠRKET PERFORMANSI ġirket bilgi sistemleri, Ģirketin iç ve dıĢ çevresiyle sağlıklı iletiĢimin kurulması baĢka bir ifade ile bilgi sistemi sayesinde çevre, girdiler, süreçler ve çıktılar yönetim tarafından kontrol altına alınmaktadır. ġirket bilgi sistemi Ģirketin amaçlarını gerçekleĢtirmek için üretim faktörlerinin etkin ve verimli bir Ģekilde kullanılmasını planlamak, örgütlemek ve kontrol etmek amacıyla ihtiyaç duyulan her türlü bilgi gerektiği yer, zaman, nitelik ve nicelikte sürekli olarak sağlayan alt sistemlerden oluĢan bir bilgi sistemidir. Muhasebe bilgi sistemi ise Ģirket bilgi sisteminin bir alt sistemi olup diğer sistemler ile iliĢkilerin kurulmasında en önemli iĢlevi görmektedir (Dinç ve Abdioğlu, 2009). ġirket yönetim ve çevresinin ihtiyaç duyduğu bilginin büyük bir kısmı muhasebe bilgi sistemi tarafından üretilmektedir. Muhasebe sistemi ekonomik olayları özet bilgi olarak karar vermek için kullanıma hazır hale getirir. Finansal tabloların hazırlanması için yapılan iĢlemler; hesapların analizi, kayıt, depolanması, sınflandırılması, özetlenmesi, raporlanması, ekonomik olaylar ve bu olayların Ģirket üzerindeki etkileri açıklanarak tamamlanır (Hongren ve ark., 2006: 5). Sistem tarafından üretilen muhasebe bilgisinin sunulması ile artan Ģeffaflığa bağlı olarak faaliyetlerin denetimi, varlık ve kaynakların etkin yönetimi, finansman maliyetlerinin minimize edilmesi ve yeni kaynaklara kolayca ulaĢılması sağlanır. ġirket çevresi açısından ise sermaye piyasasının izlenmesi kolaylaĢır, bilginin akıĢ seviyesi ve doğruluğu artar ve piyasanın etkinliğinin artmasının sonucu olarak kıt kaynakların verimli yatırımlara yönlendirilmesi sağlanır (Jialin,2005:1). Ayrıca, etkin bir muhasebe bilgi sistemi ileriye dönük karar alma sürecinde ihtiyaç duyulan mali bilgileri sağlıklı bir Ģekilde ilgililere sunmakta iĢlevini görür. (Civan ve Kara, 2003). Temel amaç Ģirket yönetimi ve çevresine geçmiĢ ve mevcut bilgiler ıĢığında gelecek hakkında alacakları kararların doğru ve etkili olabilmesi için faydalı ve belirsizliği azaltıcı bilgiler sunmaktır ( KalmıĢ ve Dalgın, 2010 ). ġirket çevresinin nihai karar aĢamasında en önemli bilgi kaynağı ise “finansal raporlar” dır. 126 Finansal raporlar; finansal tabloları da kapsayan finansal ve finansal olmayan bilgileri Ģirket çevresine ulaĢtıran raporlardır. Finansal raporlar Ģirketin çevresi ile iletiĢimin temel aracıdır. ġirket çevresinin ihtiyacı olan bilgi iki yönlüdür. Bu bilgiler yönetimin performansının değerlendirilmesi ve geleceğe iliĢkin karar verebilmek için gereklidir. Bu karar aĢaması; Ģirketin finansal pozisyonu, performansı ve finansal pozisyonunda ki değiĢikliklerin anlaĢılmasına yöneliktir (Kirk, 2009: 12 ). Finansal raporlar gerçekleĢmiĢ olayların sunulduğu finansal tablolar ile Ģirketin geleceğe iliĢkin varsayımlarını sunmaktadır. Finansal raporlar vasıtasıyla Ģirket çevresine yatırım, kredi vb konularda, kar payı, faiz, hâsılat, alacak, borç vb nakit akıĢlarında meydana gelen değiĢim ve belirsizliklere iliĢkin risklerin tahmin edilmesi ve finansal durumu konusunda karar almaya yardımcı olacak bilgiler sunulur (BaĢar, 2003). Bu bilgilerin eksiksiz, zamanlı ve doğru olması geleceğe iliĢkin risklerin minimize edilmesine yardımcı olmaktadır (Uçar, 2007). Finansal raporlamanın içerisinde yönetim kurulu faaliyet raporu, yönetim kurulu baĢkanının açıklamaları, performans ölçütleri, yöneticiler ve hisse senedi sahipleri hakkında bilgiler, geleceğe yönelik bilgiler, yönetim durum değerlendirmesi, bağımsız denetçi raporu, finansal tablolar, dipnotlar ve açıklamalar yer almaktadır ( Çelik, 2003: 143 ). Finansal raporlamanın en önemli öğesi finansal tablolardır. Bu yüzden bölümde bütün açıklamalar finansal tablolar üzerinden yapılacaktır. 127 Tablo 3.1. Finansal Bilginin Kategorileri Ekonomik Kararlar Ġçin Faydalı Bilgi Finansal Raporlama Yıllık Raporlar (vb periyodik raporlar) Finansal Tablolar Yıllık finansal tablolar, ara dönem finansal tablolar, kuruluĢ bildirimleri özet finansal tabloları içeren BaĢlıca Finansal Finansal Tablolar Tablolara Ait notlar Finansal performans tabloları (Gelir tablosu), Finansal durum tablosu: (bilanço), Nakit akım tablosu, Özkaynak değiĢim tablosu, Kar dağıtım tablosu Net iĢletme sermayesi değiĢim tablosu, SatıĢların maliyeti tablosu, Diğer Bilgiler Finansal Raporlamanın Diğer araçları Örnekler Örnekler Örnekler Diğer Bilgiler Finansal bilgi Ġçerikli Örnekler Muhasebe Politikaları, Sektörel ve finansal dergiler, Hissedarlara mektuplar, Analistlerin raporları, Temel finansal Tabloların analizi, BaĢkanların Raporları, Basına ve medyaya yapılan bildirimler, Genel ekonomik Ġstatistikler, Özel amaçlı Finansal raporlar, Bir konu hakkında yeni makaleler, Varlık ve kaynakları etkileyen belirsizlikler hakkında bilgi, Yöneticilerin Raporları, Tarihi özet ve Trend bilgileri, Finansal olmayan bilgi, Kaynak: ( Weetman,1999:163 ) Yönetim, kamunun zorunlu aydınlatılması gereği resmi raporların yanında resmi olmayan raporlarla özel durumlarına iliĢkin durum ve olayları gönüllü olarak açıklamayı uygun görebilir. Kamuya gönüllü olarak açıklanan bu bilgiler daha çok finansal olmayan buna karĢılık sonuçlarının gelecekte etkileri finansal olabilecektir. Örneğin yöneticilerin tahminleri, Ģirketin planları ve beklentileri vb ( Akdoğan ve Aydın, 1987: 199). ġirketin muhasebe sitemi tarafından üretilen bilgiler (KalmıĢ ve ark.,2006) ; Uzun vadeli planların hazırlanması ve bunlarla ilgili stratejilerin geliĢtirilmesi, ġirket kaynaklarının dağılımı ile ilgili kararlar, 128 Faaliyetlere iliĢkin maliyet planlama ve kontrolü, Performans ölçümü ve değerlendirilmesi, Kanunen zorunlu mali bilgilerin oluĢturulup raporlanması amacıyla kullanılmaktadır (KalmıĢ ve ark.,2006). ġirket çevresi finansal tablolar sayesinde Ģirketin mali yapısı, karlılığı ve fon kaynaklarını bilerek “Ģirketin performansı” hakkında karar vermektedirler. ġirketin geçmiĢ durumunun karĢılaĢtırılması, cari dönemde planlarda ortaya konan hedefler ile mevcut durumun karĢılaĢtırılması ve nihayetinde geleceğe iliĢkin planların hazırlanması ilgili dönemlere ait performansının ölçülmesi ile mümkündür. O zaman mevcut yönetimin baĢarısı ya da baĢarısızlığı etkin bir Ģekilde ölçülebilir ve ekonomik kararlar doğru ve etkin olarak alınabilir. Çünkü ölçülemeyen bir Ģeyin yönetilmesi söz konusu değildir. 3.1.Finansal Raporlamanın Amaçları ve Fonksiyonları ġirket yöneticileri; Ģirket çevresinden yatırım ve finansal kaynakları edinmek ve bu kaynakları Ģirket yatırımcılarına değer ortaya çıkaracak alanlara yatırım yapmakla sorumludurlar. Değer elde etme ise Ģirketin yatırımlarından elde ettiği kazancın geri dönüĢüm oranının sermeye maliyetini aĢmasıdır. Yöneticiler, bu hedefi gerçekleĢtirecek iĢ stratejilerini formüle etmekte ve iĢ aktiviteleri boyunca uygulamaktadırlar. Bir iĢ aktvitesi ekonomik çevre ve hissedarların iĢ stratejisinden etkilenmektedir. Ekonomik çevre Ģirketin içinde yer aldığı endüstri, girdi ve çıktı piyasaları, Ģirketin faaliyette buluduğu sektörü düzenleyenler vb sayılabilir. ġirket yönetimi çevresine karĢı rekabet avantajı sağlayacak en iyi iĢ stratejisini belirler ve uygulamaya yönelik kararlar alır (Krishna, Healy ve Bernard,2004: 3). Finansal raporlar ile periyodik olarak Ģirket performansı ve finansal durumu hakkında bilgi sunan yöneticiler aynı zamanda kendi performansları hakkında da bilgi sunmaktadır. ġirket yönetimi belirlenen hedeflerden bir sapma olduğunda gerek Ģirketin menfaatini gerekse kendi menfaatini göz önünde bulundurarak koruyucu ya da saldırgan bir raporlamayı tercih edebilmektedir. Asıl olan ise gerek Ģirketin gerekse yönetimin gerçek performansını ortaya koyacak “tarafsız bilgi” ile raporlamanın yapılmasıdır. Bu sayede Ģirket yönetimi ve 129 çevresi Ģirketin güçlü ve zayıf yönlerini tespit etme, gelecekte doğması muhtemel risklerden korunma ve fırsatlardan yararlanmak için doğru, zamanında ve güvenilir bilgiyi üreterek ilgililere sunacaktır. Finansal raporlarla sunulan ve tarafsız olmayan bilgi ile alınacak bütün kararların yanlıĢ veya eksik olacağı muhakkaktır. Çünkü yasal ve yasal olmayan yollar ile gerçekler makyajlanarak olduğundan farklı gösterilmiĢtir. Finansal raporlama ile bilgi kullanıcılarına ekonomik karar aĢamasında Ģirketin finansal durumu, performansı ve finansal durumunda ki değiĢiklikler hakkında finansal ve finansal olmayan bilgiyi doğru ve güvenilir bir Ģekilde sunmak temel amaçtır. Bu sayede kamunun zamanında aydınlatılmasını sağlayarak taraflar arasında ki asimetrik bilgi problemini ortadan kaldırmaya çalıĢılır. Finansal raporlama değer zinciri ile Ģeffaf ve tüm dönemler itibarı ile karĢılaĢtırılabilir ve faydasını aĢmayan bir maliyetle elde edilebilecek yüksek kalitede bilgiler içermesi sağlanacaktır. Bu yolla ekonomik karar alıcılar için faydalı bilgi üretilmeye çalıĢılır. ġekil 3.1. Finansal Raporlama Değer Zinciri Ekonomik iĢlemler ve olaylar Hazırlık Denetim Dağıtım FAYDA Ekonomik kararlar Uygun uygulama Standartlar Kaynak: (Pounder,2009:6) Finansal tablolar geçmiĢ finansal durum ve faaliyet sonuçlarına iliĢkin finansal bilgiler sunmaktadır. Faaliyet raporları ise örneğin yönetim kurulunun ve baĢkanının değerlendirmelerinde Ģirketin mevcut durumu ve geleceğe iliĢkin yatırım politikaları, riskleri ve fırsatları hakkında tahmin, plan ve değerlendirmeleri sunulmaktadır. 130 Mevcut durumun oluĢmasında ki (baĢarı ya da baĢarısızlığın) gerekçeleri ile Ģirketin geleceğine iliĢkin profili ortaya konmaktadır. Sunulan finansal ve finansal olmayan bilgiler sayesinde sermaye piyasasında Ģeffaf bir ortam sağlanarak kıt kaynakların etkin ve verimli olan alanlara yatırılması fonksiyonunu icra etmektedir ( Örerler, 2005). Bu durum yatırımcılar ile Ģirket iç çevresi arasında simetrik bilgi akıĢının oluĢmasını sağlamaktadır. Finansal raporlama aracılığıyla Ģeffaf Ģirket profili ile Ģirketin geleceğine iliĢkin risk ve belirsizlikler minimize edilmekte ve yeni kaynaklara kolayca ulaĢılabilmekte ve ortalama sermaye maliyeti düĢürülebilmektedir. Finansal raporlamanın bir diğer fonksiyonu ise yöneticiler ve yatırımcılar arasında meydana gelen çıkar çatıĢmasını ortadan kaldırarak uyumlaĢtırılmasını sağlar. Örneğin yatırımcılar kısa vadede yüksek kar beklentisi içerisinde olurken, yöneticiler Ģirketin yaĢamını sürdürebilmek ve rakiplerle rekabet edebilmek için gerekli yatırımları hayata geçirerek uzun vadede Ģirketin piyasa değerini maksimize ederek yatırımcıların servetlerini artırma politikasını izlemektedir. Bu amaç farklılığı sağlıklı bilgi paylaĢımı ile ortadan kaldırılabilecektir ya da minimize edilebilecektir. ġirketler tarafından hazırlanan finansal tabloların yanında finansal olmayan bilgilerinde göz önünde bulundurularak geçmiĢ, mevcut ve geleceğe ait olası performans ve finansal durumun kombinasyonunun analiz ve değerlemesinin yapılması gerekir. Finansal tablolar üzerinde ekonomik kararlar almak için çalıĢan analistlere (Robinson,2009: 2-3): Bir portföy içerisinde ki özkaynakların değerlemesinde, BirleĢme ve devralmaya aday Ģirketlerin değerlemesinde, Aile Ģirketlerine ait bölümlerin faaliyetlerinin veya Ģubelerinin değerlemesinde, Risk sermayesi ve diğer özkaynak yatırım kararı verme aĢamasında, Kredi talep eden Ģirketin kredi kapasitesinin tespit edilmesinde, MüĢterinin kredi talebinin değerlendirilmesinde (satıcı kredileri), 131 Kredi sözleĢmeleri ve diğer sözleĢmelerde yer alan hükümlere uyum sağlamada, Bir yatırım kararı için hisse senetlerinin değerlemesinde, ġirketin borç oranının veya tahvil ihracının tespit edilmesinde, Gelecek net gelir ve nakit akıĢının tespit edilmesinde gerekli bilgiler sunar. 3.2. Finansal Raporlamanın Zayıf Yönleri Finansal raporların / tabloların bir takım faydalarının yanında zayıf yönleri de bulunmaktadır. Finansal tablolar 3‟ er aylık dönemler itibarı ile borsaya gönderilmek ve yayınlanmak zorundadır. ġirketlerin zayıf performasa sahip olduğu dönemlerde açıklanan tablolar muhasebe ölçümlerinin ve hisse senetlerinin eksik ve yanlıĢ değerlendirilmesine yol açacaktır. Özellikle faaliyetleri mevsimsel olarak dalgalanma gösteren Ģirketlerin özkaynak geri dönüĢüm oranı ve hisse baĢına kazancın büyüme oranı küçük, düĢük çalıĢma sermayesi ile finansal kaldıracı yüksek bir Ģirket profili orataya çıkmaktadır. Ayrıca bu tabloların denetçiler tarafından denetlenmesi sonucu geçen süreye bağlı olarak finansal bilgiler eskimekte ve güncelliğini kaybetmektedir. GeçmiĢ finansal bilgilere göre karar alacak mevcut ve potansiyel yatırımcılar denetim sonucu elde ettiği bilgiler ile karar verme anında pazarda daha farklı finansal bir durum ile karĢı karĢıya kalmaktadır. Bu durum finansal tabloların zamanlılığının sorgulanmasına yol açmaktadır (Conover, Miler ve Szakmary,2007). Finansal tablolar, sadece ilgililerin ihtiyacı olan finansal bilgileri tarihi maliyetlerle sunar. Bu bilgilerin en önemli eksikliği ise geçmiĢe ait olmasıdır. GeçmiĢe ait finansal bilgiler ıĢığında geleceğe iliĢkin ekonomik kararlar her zaman faydalı olmayabilir. Çünkü sosyal, teknoloji, rekabet ve ekonomik hayatta meydana gelen değiĢim ve geliĢme geçmiĢte ki koĢulların ve imkanların geleceğe taĢınmasını imkansız hale getirebilmektedir. Bu durum sunulan mal ve hizmetin özelliklerinden, kalitesinden, rekabet boyutundan, mali piyasalarda ve ikame sektörlerde meydana gelen değiĢmelerden, hukuki, siyasi vb düzenlemelerden etkilenmektedir. BaĢka bir ifade ile Ģirketin içinde bulunduğu sistematik ve sistematik olmayan riskleri sürekli olarak değiĢmekte ve bu risklerin büyük bir kısmı kontrol edilememektedir. Bu 132 durumda tarihi maliyetlere göre elde edilen bilgilerin piyasada ki gerçek değere göre güncellenmesi (mark - to market) gerekir. Tarihi maliyet muhasebesi, yönetimin, geliri yönetmesine izin vermektedir. BaĢka bir ifade ile bir döneme ait kar / zararın ayarlanmasında bu duruma bağlı olarak uygun koĢullarda piyasaya hisse senedi satıĢı veya borçlanma yapılmasını sağlamaktadır (Schuetze,2004: 91). Birçok Ģirketin maddi olmayan duran varlıkları bilanço veya gelir tablosunda yer almadığı için Ģirketin piyasa değerinin tespiti yanlıĢ olmaktadır. Çünkü bu varlıklar piyasada Ģirketten bağımsız olarak alınıp satılmamaktadır. Maddi olmayan duran varlıklar sadece entelektüel sermaye, patent, haklar, ticari markalar ve ticari sırlar değildir. ġirketin değerini etkileyen müĢteri tabanı, marka ürünleri ve tanınmıĢlığı, reklamlar, Ģirket kazancına katkıda bulunan diğer varlıklar vb. sayılabilir. Bu durum maddi olmayan duran varlıklara yatırım yapan Ģirketlerin piyasa değeri ile defter değeri arasındaki iliĢkinin zayıflamasına ve aleyhine yol açmaktadır. Geleceğe iliĢkin ekonomik kararların alınmasında önemli fakat finansal olmayan bilgi finansal tablolarda yer almamaktadır. Ayrıca devamlı olarak olarak önemli bilgi üretilmesine rağmen sadece çeyrek veya yıllık finansal raporlarda gösterilmektedir. Örneğin yeni müĢteri kazanç ve kayıpları, Ģirket içerisinde yapılan hisse satın alım ve satıĢları, yönetimde ki değiĢim, yeni patentler, Ģirket ürünlerine iliĢkin talep değiĢimleri vb sayılabilir (Rahman, Aheq ve ark., 2007). Yatırımcılar için çok faydalı olan bilgi finansal tablolarda raporlanmayabilir. Çünkü finansal tablolar, Ģirketin ve yürürlükteki genel standart formatına bağlı olarak hazırlanmakta ve özetlenmektedir. DeğiĢen koĢullara göre finansal tablolar hazırlanmadığı için Ģirket faaliyetlerinin hazırlanması ve özetlenmesi formatı Ģirket çevresinin ihtiyaç duyduğu bilgiyi yeter derecede karĢılayamamaktadır. Örneğin Ģirketin mevcut ve geleceğe iliĢkin uygulama ve tahminlerine iliĢkin bilgiler finansal tablolarda yer almamaktadır. Bu bilgilerin sunulması bağımsız reklamlar, Ģirketin veya diğer ilgili internet siteleri yoluyla gerçekleĢtirilebilir (Benston ve ark,2003: 80-82). 133 3.3. Finansal Raporlama Araçları Finansal raporlamanın en önemli aracı finansal tablolardır. Finansal tablolar; bilanço, gelir tablosu, nakit akıĢ tablosu, özkaynaklar değiĢim tablosu, kar dağıtım tablosu, satılan malların maliyeti tablosu, dipnotlar ve açıklama notlarından oluĢmaktadır. Ayrıca finansal tablolar içerisinde tamamlayıcı listeler ile bazı bilgileri içeren ya da bazı bilgilerin elde edilmesine yarayan tabloları da ihtiva etmektedir. Örneğin endüstriyel veya coğrafi raporlamaya yönelik finansal bilgi ve fiyat değiĢmelerine iliĢkin hazırlanan tablolar. Finansal raporlama süreci içerisinde yönetim kurulu faaliyet raporu, yönetim kurulu baĢkanının açıklamaları, yönetim durum değerlendirmesi, bağımsız denetçi raporu, vd. önemli araçlardır. 3.3.1. Finansal Tablolar Kamuya; yöneticilerin kararları ile ortaya çıkan faaliyetlere ait olan ve muhasebe sistemine, temel kavramlarına, uygulama ilkelerine, standartlarına göre kayda alınan ve mali nitelikli iĢlemlerin Ģirket üzerinde meydana getirdiği değiĢikliklere iliĢkin bilgi finansal tablolar aracılığı ile sunulmaktadır (Cemalcılar,2003). Finansal tablolar, Ģirketin iĢ aktivitelerinin ekonomik sonuçlarının özeti durumundadır. ġirkete ait iĢ aktiviteleri belirli bir dönem içerisinde dıĢ kullanıcılara sunulur. Burada en önemli nokta, kamuyu aydınlatma kapsamında rekabet dezavantajı sağlayacak iĢ aktivitelerine ait detaylı açıklamaların sunulma riskidir. ġirket muhasebe sistemi, finansal tablolar içerisinde yer alan kalemlere ait ekonomik faaliyetlerin seçilmesi, ölçülmesi ve biraraya getirilmesi fonsiyonu ile bu riski minimize eder. 134 ġekil 3.2. ĠĢ Aktivitelerinden Finansal Tablolara ĠĢ Çevresi Emek piyasası, Sermaye piyasası: Tedarikçiler, MüĢteriler, Rakipler, ĠĢ Düzenleyicileri ĠĢ Stratejisi ĠĢin Kapsamı: ĠĢ Aktiviteleri Faaliyet Aktiviteleri Yatırım Aktiviteleri Finanslama Aktiviteleri DeğiĢikliğin derecesi, DeğiĢikliğin tipi, Rekabet Pozisyonu Maliyet Liderliği, Farklılık, Anahtar baĢarı faktörleri ve riskleri Muhasebe Çevresi Sermaye piyasası yapısı, SözleĢmeler ve yönetim, Muhasebe Standarları ve Düzenlemeleri, Vergi ve finansal muhasebe düzenlemeleri, Denetim, Muhasebe uyuĢmazlıklarında yasal sistem, Muhasebe Sistemi ĠĢ aktivitelerinin ekonomik sonuçlarının ölçülmesi ve raporlanması Muhasebe Stratejisi Muhasebe Politikalarının Seçimi, Muhasebe varsayımlarının seçimi, Raporlama formatının seçimi, Kamuyu aydınlatmada ek bilgilerin seçimi Finansal Tablolar ĠĢ aktiviteleri üzerinde yöneticilerin daha fazla bilgiye sahip olması, Hesap hataları, Yöneticilerin muhasebe tercihleri ile yapılan hile Kaynak: Krishna Healy ve Bernard,2004:4). Finansal raporlama / tablolara iliĢkin hazırlanan standartlar ile Ģirket çevresinin ihtiyacı olan yararlı bilginin sunulmasının yanında aynı muhasebe politika ve uygulamalarının benimsenmesi yoluyla kiĢisellikten uzak tek bir muhasebe dilinin benimsenmesi sağlanmaktadır. IFRS 1 ile Ģirketlerin tüm dönemler itibarı ile aynı muhasebe politikalarını uygulaması zorunlu hale getirilmiĢtir. Bu durum ekonomik karar vericiler için geçmiĢ ve mevcut durum ile farklı Ģirketlere ait finansal bilgileri karĢılaĢtırma imkanını sunmaktadır. Diğer taraftan muhasebe politika ve uygulamalarında yer alan değiĢikliklerin açıklama ve dipnotlarda gösterilerek finansal tablolar üzerinde ortaya çıkardığı etki açıkça kamuya sunulur. 135 Bu sayede Ģirketlerin muhasebe uygulamaları standartlar ile uyumlu hale getirilmesi ile ortak bir muhasebe dilinin kullanılması ile bütün finansal tablolar ekonomik karar aĢamasında yararlı, anlaĢılabilir, karĢılaĢtırılabilir ve en önemlisi güvenilir olacaktır. 3.3.1.1. Finansal Tablo ÇeĢitleri Finansal tablolar; ekonomik kararlar almak ve kaynakları tahsis ettikleri yöneticilerin performansını değerlendirmek isteyen kamuya Ģirket hakkında sunulan biçimlendirilmiĢ bilgi setidir. Bu bilgi setinin içerisinde Ģirkete ait varlıklar, yabancı kaynakları, özkaynakları, gelir – gider, kar – zarar, özkaynaklardaki ve diğer kalemlerdeki değiĢimleri, fon ve nakit akıĢları yer alır. Finansal tablolarda yer alan bilginin tamamının TMS‟ na uygun üretilmiĢ olması gerekir. Örneğin tahakkuku yapılan varlık, borç, gelir ve gider kalemlerinde meydana gelen değiĢim güvenilir biçimde ölçülebiliyorsa muhasebe kayıtlarında yer almalı ve mali tablolarda gösterilmesi gerekir. ġirket faaliyetlerinde meydana gelen önemli geliĢmeler ve TMS 8‟ e göre muhasebe politika ve uygulamalarına ait bir kriter değiĢtirilmiĢ ise bu politikanın uygulanması gerekir. Aksi takdirde finansal tabloların sınıflandırılmasının dönemler itibarı ile tutarlı olması gerekir. Finansal Tablolar: Temel Finansal Tablolar: Bilanço Gelir Tablosu Ek Mali Tablolar Özkaynak DeğiĢim Tablosu Fon Akım Tablosu Nakit Akım Tablosu Net ĠĢletme (ÇalıĢma) Sermayesi DeğiĢim Tablosu Kar Dağıtım Tablosu sunuluĢu ve 136 SatıĢların Maliyeti Tablosundan oluĢmaktadır. Ayrıca önemli muhasebe politikalarında ki değiĢimleri özetleyen dipnotlar mali tabloların ayrılmaz bir parçasıdır. 3.3.1.1.1. Temel Finansal Tablolar Halka kapalı ve halka açık anonim ortaklıkların düzenlemek zorunda oldukları temel finansal tablolar bilanço ve gelir tablosudur. Bilanço: ġirketin belirli tarihte sahip olduğu varlıklar ile bu varlıkların hangi kaynaklardan sağlandığını gösteren mali tablodur. Bilanço yapı itibarı ile statiktir ve o an ki durumu göstermektedir. 3‟ er aylık dönemler itibarı ile sunulan mali tablolar ile Ģirket yöneticilerinin kararları ve faaliyetleri sonucunda sahip olduğu varlıklar ile bu varlıkları elde etmek için kullandığı kaynaklardaki değiĢimi ortaya koymaktadır. Böylece ilgililer Ģirketin finansal durumu hakkında karar verebilmek için yeterli bilgiye sahip olmaktadır. Bilanço kalemleri maliyet değerleri ile gösterilir. Bilanço sayesinde Ģirket çevresi; ġirketin kısa ve uzun vadeli borçlarını ödeme yeteneğini, Sahip olunan öz ve yabancı kaynakların varlıklar üzerinde ki dağılım ve kullanımı, Sahip olunan varlıkların etkin ve verimli kullanılıp kullanılmadığını, ġirket faaliyetlerini sağlıklı yürütebilecek net çalıĢma sermayesine ve yeterli duran varlıklara sahip olup olmadığını, Aynı sektörde yer alan benzer Ģirketlerle çeĢitli analiz yöntemlerini kullanarak tespit etme imkânına sahip olur. Ayrıca bilanço kalemleri üzerinde bilinmesi gereken özel durumlar bilanço dipnotlarında açıklanır. Bilanço önceki dönemlere ait muhasebe politikalarının uygulama sonuçlarını kendi yapısında toplamaktadır. Yöneticilerin fırsatçı uygulamalarına bağlı olarak kazançları artırmaları / azaltmaları iĢletmenin net varlıklarının aĢırı değerlemesine ya da olduğundan düĢük gösterilmesine yol açacaktır. Barton ve Simko (2002), Ģirket 137 yöneticilerinin fırsatçı uygulamaları ile bilanço da yer alan net varlıkların aĢırı değerlendiğini tespit etmiĢlerdir. Gelir tablosu: ġirketin belirli bir dönemde elde ettiği tüm hasılat ve gelirler ile aynı dönemde katlandığı maliyet ve giderleri ve bunların sonucunda Ģirketin elde ettiği dönem net kar veya zararını gösteren mali tablodur. Gelir tablosu kalemleri içerisinde yer alan kalemler itibarı ile bir dönemin baĢından sonuna kadar geçen süre içerisinde toplam gelir, gider, hasılat ve maliyeti göstermektedir. Bu yapı ile gelir tablosu dinamiktir. Örneğin genel yönetim giderleri Ģirketin bir yıl boyunca katlandığı giderlerin toplamını göstermektedir. Bu tablo Ģirket planlarında hedeflenen kara ulaĢılıp ulaĢılmadığı veya hedeflerin gerçekleĢme derecesi ile hangi faaliyetler sonucunda hedeflenen kara ulaĢılmıĢ ya da uzaklaĢılmıĢtır. Bütün bu bilgiler gelir tablosu vasıtasıyla üretilmektedir. Bu tablo belirli bir dönem boyunca yapılan faaliyetler sonucunda kamuya: ġirketin gelir, kar üretebilme gücü, ġirket faaliyetlerinin kontrolü, ġirket yöneticilerinin faaliyetlerinin etkinlik veya performansını değerlendirme, Yöneticilerin, Ģirket faaliyetlerini yerine getirebilmesi için Ģirketin güçlü ve zayıf yönlerinin görebilmesi, karlılık hedeflerine ulaĢabilme ve gerekli tedbirleri alabilmek amacıyla, Mevcut ve potansiyel yatırımcılar Ģirketin bugün ve gelecekte ki büyüme ve sermaye verimliliğini hesaplayabilmek için, Finansal kuruluĢlar Ģirketin mali gücünü ölçmek amacıyla, Kar ödeme kapasitesinin ölçülmesinde gelir tablosunda yer alan bilgiler kullanılmaktadır (Akdoğan ve Tenker, 2001: 155-156). Gelir tablosunda yer alan bilgilerin etkin ve doğru karar alabilmeye yardımcı olabilmesi için dönem baĢında yapılan plan ve bütçelerde ortaya konan hedeflerin 138 göz önünde bulundurulması ve bu hedeflerin gerçekleĢtirilebilir olması gerekir. Aksi takdirde yanlıĢ karar vermeye yol açabilir. Gelir tablosunda yer alan beĢ farklı bölüm sayesinde karın ya da zararın hangi kalem ya da kalemler arasında gerçekleĢtiği ortaya konmaktadır. Brüt satıĢ kar/ zararı sadece Ģirketin mal ve hizmet satıĢından sağladığı karı / zararı göstermektedir. Faaliyet karı / zararı ise Ģirketin brüt satıĢ karı / zararından mal ve hizmet satıĢlarını gerçekleĢtirebilmek için baĢka bir ifade ile esas faaliyetlerini yerine getirebilmek amacıyla katlandığı giderlerin düĢülmesi sonucu elde edilir. Faaliyet karının yüksek olması esas faaliyetlerdeki çalıĢmanın baĢarısını gösterirken tam tersi ise baĢarısızlığın göstergesidir. Bu baĢarı ya da baĢarısızlık Ģirketin gelecekte büyüme potansiyeli hakkında bilgi verir. ġirketin esas faaliyetleri dıĢında elde ettiği gelir ve karlar ile diğer faaliyetlerden olağan gider ve zararlar ile finansman giderlerinin eklenmesi / çıkarılması ile olağan kar / zarar ulaĢılır. Olağan kar / zarar Ģirketin bir dönem boyunca olağan faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan durumu gösterir. Ayrıca Ģirketin olağan faaliyetlerinden bağımsız sık sık ve düzenli olarak ortaya çıkması beklenmeyen iĢlem ve olaylar sonucunda ortaya çıkan olağan dıĢı gelir ve karların eklenmesi ve gider ve zararların çıkarılması sonucu dönem kar / zararına ulaĢılır. Dönem karına kanunen kabul edilmeyen giderlerin eklenmesi ve gelirlerin çıkarılması ile kurumlar vergisi matrahına ulaĢılır. Bir dönem boyunca yapılan faaliyetler sonucunda elde edilen dönem karından vergi karĢılıkları indirildikten sonra dönem net karına ya da dağıtılabilir kara ulaĢılır. 3.3.1.1.2. Ek Finansal Tablolar Temel finansal tablolar ile yönetimin karar ve faaliyetleri sonucunda mali durumunda meydan gelen tüm değiĢikliklerin görülmesi imkansızdır. Örneğin dönem içerisinde Ģirketin likiditesinde meydan gelen değiĢimler, fon kaynakları ve kullanım yerleri konusunda yeterli bilgi elde edilemez. ġirketlerle ilgilenenlerin farklı bilgi ihtiyaçlarının karĢılanması amacıyla ek mali tabloların düzenlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıĢtır. 139 Fon akım tablosu: ġirketin belirli bir dönemde finansal faaliyetleri sonucunda elde ettiği fonları ve bu fonların kullanım yerini gösteren tablodur. Fon akım tablosu, bilanço ve gelir tablosunda yer alan fon kaynak ve kullanım kalemlerinde meydan gelen değiĢmenin; bir dönem boyunca Ģirket ticari, yatırım ve finansman faaliyetleri ile finansal durumunda meydana gelen değiĢmelerin seviyesini açıklar ( Çaldağ, 2007: 267 ). Tablonun kaynak bölümü faaliyet dönemi boyunca elde edilen fonların sağlam kaynaklardan mı yoksa geçici kaynaklarda mı sağlandığını gösterir. Kullanım bölümü ise kullanım yerinin uygunluğunu gösterir (Çabuk ve Lazol, 2009: 45). Fon akım tablosunda yer alan fon kavramı ile tüm finansal araçlar ifade edilmektedir. Bu tabloda varlıklarda ki azalıĢlar fon kullanımı, kaynaklarda ki artıĢlar ise fon kaynakları olarak kabul edilir. Bu tablo sayesinde Ģirketin olağan ve diğer faaliyetlerden ne kadar fon sağladığı ve kullanım yerleri, Ģirket dıĢından ne kadar finansal ve ticari kredi sağlandığı ve kullanım yerleri, yeni yatırımlara bağlı olarak duran varlık alımları ile Ģirketin mali yapısı hakkında bilgi verir. Nakit akıĢ tablosu: Bir faaliyet döneminde meydana gelen nakit hareketlerinin kaynakları ve kullanım yerleri bakımından gösteren mali tablodur. Nakit akıĢ tablosu Ģirketin nakit ve kredilerinde meydana gelen değiĢmenin nasıl ve niçin olduğunu geçen yıllarla karĢılaĢtırarak sunar ( Rice, 2000: 46 ). Tabloda nakit hareketleri; iĢletme, yatırım ve finansman faaliyetlerine ait nakit akımları Ģeklinde düzenlenmiĢtir. Bütün mali tablolar “ tahakkuk esasına” göre düzenlenirken bu tablo “nakit esasına” göre düzenlenmektedir. Bu tablo sadece nakit açısından tahsilat ve ödemeleri dikkate alarak kaynak ve kullanım yerlerini ortaya koymaktadır. Nakit akıĢ tablosu bu özelliği ile sadece para ve para benzeri varlıkları kapsamaktadır (Arı, 2008: 35 ). Bu yönü ile Ģirket faaliyetlerinden doğan nakit akıĢına iliĢkin kazanç yönetimi pay baĢına kazançtan daha zordur. Nakit gerçektir buna karĢılık mıhasebe karı esnektir (Mulford ve Comiskey, 2005: 17). Nakit akıĢ tablosu diğer tablolarla kullanılarak ilgililerin Ģirketin net aktif varlıklarındaki değiĢimi, finansal yapısını (likidite ve borç ödeme gücü dahil) ve 140 nakit akıĢlarının tutar ve zamanlamasını değiĢen koĢullara ve fırsatlara uyum sağlayabilmek amacıyla etkileme yeteneğini değerlendirebilmesi için gerekli bilgiyi sağlar (TMS 7). Bu sayede Ģirketin geçmiĢ para politikaları tespit edilir ve geleceğe iliĢkin nakit pozisyonu tahmin edilebilir (Çömlekçi, 2006: 89). Nakit akıĢ tablosu negatif veya pozitif bir sonuç verebilir. Zararların ve harcamaların fazla olması ya da Ģirket karlı olsa bile çok hızlı büyüme karĢısında tablo negatif çıkabilir. Hızlı büyüme Ģirketin sabit varlık yatırımlarının yanında çalıĢma sermayesi ihtiyacını da artırmaktadır. Negatif nakit akıĢ tablosu yatırımcılara gelecekte Ģirketin finansal zorluklarla karĢılaĢabileceği uyarısında bulunur. ġirket karlı olsa bile likidite problemi yaĢayabileceğini ifade eder. Nakit akıĢ tablosu pozitif ise sorulacak soru; Ģirket net sermaye harcamalarını ve kar payı ödemelerini Ģirket faaliyetlerinden ödeyebilmekte midir? Cevap hayır ise Ģirket faaliyetlerinin yanında bu nakit ödemeleri için yeni bir borçlanma ya da hisse satıĢına yol açar. Bu durum kısa dönemde nakit pozisyonunun bozulmasına, dönen varlıkların azalmasına veya sermaye yapısının bozulmasına yol açacaktır. Bu durumda Ģirketin faaliyetlerini sağlıklı bir Ģekilde yürütebilmesi için borçlarını yeniden yapılandırması, hissedarlardan yeni pay alımı yoluyla nakit giriĢinin sağlanması ya da baĢka bir Ģirketle birleĢmesi gerekebilir (Sutton, 2004: 571-572 ). Bu tablo ile Ģirketin nakit hareketlerine ait kaynak ve kullanım yerlerinin önceki yıllar ile karĢılaĢtırmalı sunulması ile (Yaylaönü, 2001: 9 ): ġirket karının nakdi niteliğini sergiler, Yönetim tarafından kazanç üzerinden yapılan herhangi bir manipülasyonun tespitini, ġirketin varlığını sürdürmede tahsilât ve ödeme zamanlarına ıĢık tutar, Hiçbir tahakkuk ve dağıtıma konu teĢkil etmez, Borç ödeme yeteneğinin en iyi ölçütüdür, Kredi değerlendirmelerinde endekstir, Önemli bir likidite ölçütüdür, 141 ġirket faaliyetlerinin nakit yaratma yeteneğini ve nerelerde kullanıldığını gösterir, Faaliyet likiditesinin yetersizliği konusunda uyarı verir, Muhasebe politikalarında ki farklılıkların izlenerek diğer Ģirketlerin performansları ile karĢılaĢtırılmasını sağlar, Enflasyonist ortamda daha somut bir göstergedir, Net kar ile Ģirket faaliyetlerinden kaynaklanan net nakit akımının birlikte görülmesini sağlar. Bu faydalarının yanında nakit akıĢ tablosunun iki önemli zayıf yönü bulunmaktadır. Birincisi gelecekte kar elde etmek için yapılan harcamalar ile elde edilen hasılat periyodik olarak eĢleĢmemektedir. Örneğin 3 aylık nakit akıĢ tablosunda peĢin ödenen sigorta sözleĢmesi 12 aylık bir periyodu kapsamasına rağmen ilgili dönemin performansının değerlendirilmesinde tamamı dikkate alınmaktadır. Ġkinci durum ise uzun dönemli alınan yatırım mallarının faydası gelecekte olacağı muhakkaktır. Yatırım harcamalarını kısa dönemli performans değerlendirmelerinde dikkate alındığında Ģirket yönetiminin çok ciddi eleĢtiriler ile karĢı karĢıya kalacağı muhakkaktır (Stickney, 2003: 110). Net iĢletme (çalıĢma) sermayesi değiĢim tablosu: Belli bir faaliyet döneminde net iĢletme sermayesindeki değiĢimler (artıĢlar ve azalıĢlar) ile kaynaklarını ve kullanım yerlerini gösteren tablodur. Net çalıĢma sermayesi Ģirketin günlük, haftalık ve aylık faaliyetlerini yerine getirebilmesi ve kısa vadeli borçlarını ödeyebilmesi için sahip olması gerekli asgari nakit ve nakit benzeri varlıkların tespit edilmesinde yardımcı olur. Bu tablo ile dönen varlıklar ile kısa vadeli yabancı kaynaklar arasındaki fark olan net çalıĢma sermayesinde ki değiĢim önceki dönemle karĢılaĢtırılarak verilmektedir. Böylece; Ģirketin kısa vadeli borçlarını ödeme gücü ortaya konmakta ve ihtiyacı olan çalıĢma sermayesi cari ve gelecek dönemler için tahmin edilebilmektedir. Net çalıĢma sermayesinin eksi olması sermaye noksanlığına baĢka bir ifade ile ticari faaliyetlerini sağlıklı bir Ģekilde yürütecek ve borçlarını ödeyecek yeterli bir sermayeye sahip olmadığını gösterir. Artı olması ise tam tersidir. 142 ġirket yeterli çalıĢma sermayesine sahip olmadığı takdirde Ģirket faaliyetleri sağlıklı bir Ģekilde yürütülemez (hammadde alınamaz, çalıĢanların maaĢları ödenemez vb) ve kredili borçlar ödenemez (banka kredilerine iliĢkin taksitler ödenemez); bu durum Ģirketin el değiĢtirmesine veya iflasa kadar bir sürece yol açar (Bektöre ve ark, 2000: 187). Net çalıĢma sermayesi fazla olduğunda ise bu fonlar Ģirkete hiçbir getiri sağlamadığı için atıl kalmakta ve alternatif bir maliyet ortaya çıkmaktadır. Bu durum aynı zamanda Ģirket varlıklarının iyi yönetilmediğinin göstergesidir. ÇalıĢma sermayesinin yeterli olması, ĠĢletme faaliyetlerinin sağlıklı olarak yürütülmesi için gerekli girdilerin temininde, Borçların zamanında ödenmesinde, Olası risklerden korunma ve fırsatlardan yararlanma imkanı sağlar (Akdoğan ve Tenker, 2001: 272-273). Kar dağıtım tablosu: Belirli hesap döneminde elde edilen dönem net karı ile geçmiĢ yıllar karlarının dağıtım biçimini gösterir. Dağıtılabilir karlar; kanun hükümlerine (yasal yedekler), Ģirket sözleĢmesinde yer alan maddelere (statü yedekleri) ve genel kurul kararına göre (olağanüstü yedekler) yedekçe akçe olarak ayrılabilir ve ortaklara ve diğerlerine temettü (I.tertip ve II. Tertip ) olarak dağıtılabilir. Böylece hissedarlar ortak oldukları Ģirketin hisse baĢına dönem net karını ve hisse baĢına temettü miktarını hesaplayabilmektedir (Sayılgan, 2006: 127 ). SatıĢların Maliyeti Tablosu: Gelir tablosunu tamamlayıcı tablodur. Bu tablo Ģirketin bir hesap dönemi içerisinde stok hareketlerinin ayrıntılı olarak takip edebilme imkanı sunar. Böylece satılan mamul, ticari malların, hizmetlerin ve diğer satıĢların maliyetleri önceki dönemle karĢılaĢtırmalı olarak takip edilebilmektedir ve Ģirketin brüt kar marjı üzerinde hangi kalemin etkili olduğu konusunda karar vermeye yardımcı olmaktadır. 143 Özkaynak değiĢim tablosu: Bir dönemde özkaynak kalemlerinde meydana gelen artıĢ veya azalıĢları gösteren mali tablodur. Bu tabloya ihtiyaç duyulmasının sebebi özkaynaklarda meydana gelen değiĢim Ģirket faaliyetleri sonucu elde edilen kar / zarardan kaynaklanmayabilir. Bu açıdan gelir tablosu ve kar dağıtım tablosunu tamamlayıcı bir tablodur. Bu tablo ile sermaye Ģirketlerinde bir dönem içinde meydana gelen değiĢmeler önceki dönem kalemleri ile birlikte sunularak topluca gösterilmektedir. Tablo ile ödenmiĢ sermaye, kar yedekleri, geçmiĢ yıllar karlar/ zararları ve dönem net kar/zararını oluĢturan kalemlerin dönem baĢı tutarları, dönem içinde meydana gelen değiĢimler ve dönem sonu kalanları ayrıntılı olarak gösterilir (Ulusoy, 2007: 215 ). 3.3.2. Ek Bilgiler ġirket tarafından geçmiĢ faaliyetler sonucu elde edilen finansal tabloların tamamının ve bu tablolarda yer alan kalemlerin doğru anlaĢılması, tam açıklanması, geçmiĢ yıllarla karĢılaĢtırılabilmesi, tutarlılığın sağlanması, güvenilirlilik ve Ģeffaflık açısından ek bilgiler ve açıklayıcı notlar sunulması gerekebilir. Ayrıca Ģirketin geleceğe iliĢkin yatırım planları, yönetim kurul baĢkanının ve yönetiminin vizyonu üzerine sunulan bilgiler ise gelecek performans hakkında bilgiler sunmaktadır. Finansal tabloları da içerisine alan yıllık raporlarda Ģirket fotoğrafının geniĢ bir perspektiften sunulması yoluyla kamuya mesaj verilir. 3.3.2.1. Bağımsız Denetçi Raporu Bağımsız denetçi, Ģirketlerin mali nitelikte ki faaliyetleri sonucu belirli dönemler itibari ile düzenlemiĢ oldukları mali tabloları önceden belirlenmiĢ ölçütler ile yürürlükte ki mevzuata uygunluğunu tespit etmeye yönelik tarafsızca kanıt toplayan ve kanıtları değerlendirme faaliyetini yürüten kiĢidir. Kamu adına bu faaliyetini yürüten denetçi „‟neyi denetlediğini‟‟ ve “hangi sonuçlara ulaĢtığını” raporunda açıklar (Çalgan ve ark., 2008: 96 ). Bağımsız denetim raporu ile mali tablolarda yer alan bilgilerin GKGMĠ‟ ne göre tam, doğru ve güvenilir olarak sunulduğunu/sunulmadığını ortaya koyar. Bu bağlamda denetçinin denetim faaliyetinde bağımsız davranabilmesi mesleki özen ve itinayı göstermesi ve tarafsızlığını koruması büyük önem arz etmektedir. Son yıllarda 144 görülen Ģirket yolsuzluklarının denetçilerle birlikte yapıldığı ya da denetçiler bu yolsuzlukları tespit etseler dahi görmemezlikten gelerek olumlu görüĢler belirttikleri görülmüĢtür (Pirgaip, 200: 8). Bu durumun temelinde ise geçmiĢte denetim Ģirketlerinin danıĢmanlık ve denetim faaliyetlerini bir arada yürütmeleridir. Bu durum ile Ģirketin mali tablolarının aynı kiĢi tarafından düzenlenmesi ve denetlenmesine yol açmaktadır. Nitekim denetçinin bağımsız davranabilme ve tarafsız olma imkanı ortadan kalkmaktadır. 3.3.2.2. Dipnot ve Açıklamalar Mali tablolarda yer alan fakat daha iyi anlaĢılabilmesi açısından bilanço ve gelir tablosu kalemlerine ait bazı açıklayıcı notlar dipnotlar aracılığı ile sunulmaktadır (Akdoğan, 2001: 124). Bu sayede mali tablolarda yer alan bilgilerin tam açıklanması ve güvenilirliği sağlanmaktadır. Özkan ve arkadaĢları (2008), mali tablo kullanıcılarının en çok dipnotlarda; Ģirketlerin finansal borçlarına, sermaye üzerinde etkili olan ortaklara, bağlı ortaklara ve iĢtiraklerden doğan alacaklara ve muhasebe politikasında yapılan değiĢikliğin etkisine iliĢkin bilgilerden yararlanmaktadır. ÇalıĢma sonucunda kurumsal yatırımcılar kamuyu aydınlatma kapsamında dipnotlarda sunulan bilgileri yeterli olarak görmemekte ve karar alabilmek için daha fazla bilgiye ihtiyaç duyduğu görülmüĢtür. MarĢap ve ark. (2007), gıda, tekstil ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren Ģirketlerin finansal tablolarında yer alan dipnotlarda sunulan bilgilerin uygulanan muhasebe politikaların açık ve anlaĢılabilir Ģekilde açıklanmadığı, gerekli titizliğin gösterilmediği ve bu açıklamaların bir zorunluluğu yerine getirmek için yapıldığını tespit etmiĢtir. Ayrıca mali tablolarda yer almamakla birlikte gelecekte ortaya çıkması muhtemel olayların sonuçları geçmiĢ mali tabloları etkileme durumu söz konusu ise açıklayıcı bilgiler ile sunulmaktadır. Örneğin müĢterilerle yaĢanan ihtilaflar sonucu süren mahkemeler, konsinye yoluyla ihracat vb. sayılabilir. 145 3.3.2.3. Yönetim Raporu Yıllık finansal raporlarda yer alan yönetim raporu; yönetim kurulu baĢkanının kamuya Ģirketin geçmiĢ ve gelecek performansı hakkında hiçbir sınırlamaya maruz kalmadan yaptığı açıklamasını içermektedir. Bu sayede baĢkan, geçmiĢin muhasebesi ile gelecek hedeflerine iliĢkin bilgiler sunarak kamunun Ģirket üzerinde ki beklentilerine ve hedeflerine yön verebilmektedir. Yönetimin bu açıklamalarına anlatı muhasebe (narrative accounting) adı verilmektedir. Günümüzde bireysel ve kurumsal yatırımcıların karar aĢamasında baĢvurdukları bir kaynaktır (Arı, 2008: 38 ). Ayrıca Ģirketin likidite ve finansman yapısı ile faaliyet sonuçlarını etkileyen ve etkileyebilecek olan ve belirsizliklere iliĢkin sunulan bilgiler yönetim ve tartıĢma ve analizleri raporunda sunulmaktadır (Arı, 2008: 39 ). 3.4. Finansal Raporlama Kalitesinin Karakteristikleri Ekonomik kararlar verecek ilgililere kararların etkileyecek bilgilerin tam ve Ģeffaflık içerisinde mali tablolar ile sunulması gerekir. Yöneticilerin yüksek kaliteli finansal raporlamayı tercih etmeleri yatırımcıların ve Ģirket çevresinin kayıplarının azalmasını sağlayacak en temel faktördür ( Barton ve Waymire, 2004 ). Finansal bilginin ekonomik karar aĢamasında kullanıcısına fayda sağlayabilmesi için dört niteliksel özelliğe sahip olması gerekir (TMS, 2007: 15). 3.4.1. AnlaĢılabilirlik Finansal tablo kullanıcılarına sunulan bilgilerin yararlı olabilmesi için anlaĢılabilir olması gerekmektedir. Finansal tablolar, ekonomik aktiviteler ve Ģirket hakkında sunulan biginin kullanıcılarının beklentilerini karĢılayacak makul bir seviyede olması gerekir. Aynı zamanda sunulan bilgi ile verilmek istenen anlamın anlaĢılır olması için gerekli özenli çalıĢmanın yapılması gerekir. Bilginin sınflandırılması, karakterize edilmesi, açık ve kısa sunulması onu anlaĢılabilir kılmaktadır. Sunulan bilgi kullanıcılar tarafından anlaĢılır, fakat bu durum kararlarını etkilemez. Buna karĢılık kullanıcının önünde ki bilgi, durumu ile ilgili olduğu halde anlayamadığı için sunulan bilginin hiçbir faydası olmamaktadır. 146 Burada dikkat edilmesi gerekli üç nokta bulunmaktadır. Birincisi sunulan bilginin kullanıcıya fayda sağlayabilmesi için ekonomi ve iĢ dünyasına en önemlisi muhasebe ve finans terminolojisine iliĢkin makul bir bilgi birikimine sahip olması gerekir. Ġkincisi finansal bilginin anlaĢılabilir hale getirilebilmesi için çok fazla ayrıntıya girilmesi sonucu önemli ekonomik olayların gözden kaçmasına neden olabilir. Üçüncüsü ise sulan bilginin bazı kullanıcılar tarafından anlaĢılması güç olabilir. Buna rağmen Ģirketin mevcut ve gelecek durumu üzerinde önemli etkileri olacağı gerekçesi ile bu bilgilere finansal tablolarda yer vermesi gerekir (TFRS, 2009: 11). 3.4.2. Ġhtiyaca Uygunluk Sunulan bilgi geçmiĢ, mevcut ve gelecek performansın değerlendirilmesine izin veriyorsa faydalı ve ihtiyaca uygundur. Bu sayede Ģirket yönetimi karar alcılara ihtiyaçlarına uygun bilgiler sunarak yatırım, kredi vb aĢamada ki beklentiler ile risklerini karĢılaĢtırarak bir teyit ve düzeltme imkanı sunar (TFRS, 2009: 11). Ayrıca gelecek iĢlemleri ve diğer olayların gelecekte ortaya çıkaracağı nakit akıĢının tahmin edilmesi, bu tahminin önceki değerlemelerle teyit edilmesi ve doğrulmasında yardımcı olur. Bu durum ihtiyaca uygun bilginin tahmin değeri ve teyit değerini ortaya çıkarmaktadır. Bilginin tahmin değeri ile yatırımcılar, kreditörler ve diğerleri geçmiĢe ait sunulan bilgiler yardımıyla gelecek hakkında ki beklentilerini realize etmektedirler. GeçmiĢe ait sunulan finansal bilgilerin hiçbiri geleceğe iliĢkin bir tahmin değerini ifade etmez. Fakat geçmiĢe ait bu bilgiler olmaksızın geleceğe ait temeller atılamaz ve değerlemeler yapılamaz. Örneğin geçmiĢ ve cari döneme ait finansal durum ve performans bilgileri ile geleceğe iliĢkin kar payları, ödenecek faiz ve ücretler tahmin edilebilmektedir. Bilginin teyit değeri ise önceki döneme ait değerlemeler üzerinden geçmiĢteki beklentilerin gerçekleĢme düzeyi tespit edilir ve doğrulama yapılır. Mevcut duruma iliĢkin boyutunda ise değerleme ile beklentiler arasında oluĢan farklılıklar var ise gerekli değiĢiklikler yapılır. Bu durum bilgi sayesinde geçmiĢ beklentilerin güvenilirliliğinin değiĢmesine yol açmaktadır. 147 Bilginin tahmin ve teyit değerine iliĢkin rolü iç içe bir durumu ifade etmektedir. Çünkü bilginin tamin değeri teyit edilmiĢ bilgi üzerinden elde edilmektedir. Örneğin Ģirketin cari varlıkları ve borçları hakkındaki bilgi; kullanıcılara sahip oldukları varlıklarına iliĢkin fırsatları avantaja çevirme ve tam tersi bir davranıĢ tahmininde bulunmaya yardımcı olur. Aynı bilgi varlıkları hakkında ki geçmiĢ tahmin ve değerlemelerinin kullanıcılar açısında doğrulama ve teyit imkanı sunar (FASB, 2006: 24-25). Ġhtiyaca uygun olarak sunulan bilginin “ değer” taĢıyabilmesi için geçmiĢte meydana gelen ekonomik olayların kamuyu aydınlatma kapsamında ayrıntılı olarak Ģeffaf ve tutarlı açıklanması gerekir. Ayrıca sunulan bilginin bilgi değerini taĢıması karar alıcılarının kararlarını etkileyebilmesi onun zamanında sunulması ile mümkündür. Ġhtiyaca uygun fakat zamanında sunulmayan bilgi faydasızıdır. Bilginin zamanında sunulması karar vermek için tek baĢına yeterli değildir. Fakat kararları etkileme kapasitesine sahip bilgi sonunda açıklanacaktır. Eğer zamanında açıklanmaz ise ihtiyaca uygun ve önemli bilgi hırsızlığı söz konusudur. Bu durumun önüne geçilmesi amacıyla tam bilgiden daha çok faydalı bilginin üretilmesi ve en hızlı iletiĢim kanalları vasıtasıyla kullnıcılara sunulması gerekir. Çünkü bilginin tam olmasını beklemek çok uzun bir süreci gerektirebilir. Bu bilginin zaman değerini yitirmesine yol açabilir. 3.4.3. Güvenilirlilik Bilgi önemli hatalar ve hileler içermiyorsa, önyargılı değilse ve belli bir konunun makul bir Ģekilde açıklanmıĢ olduğu kabul edildiği ve beklendiği için karar alıcılar bu bilgilere göre karar almaktadır, bu bilgi güvenilirdir ( Akdoğan ve Tenker, 2001:). Bilginin güvenilir olması açıkladığı ekonomik koĢullar ya da olayların sunulma amacına bağlıdır. Sunulan bilginin güvenilir olması açıkladığı olay ve iĢlemlerin doğru ve gerçek durumunu temsil etmesi ve finansal tablolara yansıtılması ile mümkündür. Bilginin sunulması ve beklenen amaçlarla ile kullanım amaçlarının örtüĢmesi gerekir. BaĢka bir ifade ile aynı ölçme ve değerleme yöntemleri ile finansal tabloları kullanan tarafların benzer değerlendirmeler yapması gerekir. 148 Finansal tablolarda yer alan bilgilerin güvenilir olması için tarafsız ve önyargıdan uzak hazırlanması gerekir. ġirket hakkında sunulan bilgiler ilgilileri belirli amaçlara ulaĢtırmaya yönelik hazırlanmıĢ ise bu bilgi tarafsız ve güvenilir değildir. Örneğin yöneticiler, gelecekte yüksek maliyetlerle ve giderlerle karĢılaĢabileceğini tahmin ettiğinde; bu durumun Ģirketin varlıklarının değerini düĢürebileceğini, yükümlülüklerini artırabileceğini bilirler. Böyle olumsuz bir durumla karĢılaĢmamak amacıyla iyi dönemlerde elde edilen karların bir kısmı dağıtılmayarak gelecek dönemlere aktarılır. Böylece gerçek maliyetler gerçekleĢtiğinde olumsuz etkilerinden korunabilirler, fakat yatırımcılar Ģirketin gerçek ekonomik durumunu göremezler. Bu bilgi gerçeği temsil etmediği için finansal tablolarda sunulan bilgide kaliteli değildir ( Turner, 2000 ). Güvenilirlilik aynı zamanda muhasebenin temel kavramlarında ihtiyatlılık ilkesi ile ilgilidir. Geleceğin belirsiz olması, belirli tarihler itibarı ile finansal tabloların hazırlanması gereği Ģirketin bazı iĢlem ve olayları kesin sonuçlanmadığından kesin tahakkukunun yapılamadığı için tahmin yoluyla kararlar verilmektedir. Örneğin son ödeme tarihi geçmiĢ olmasına rağmen Ģüpheli ticari alacakların tamamına veya bir kısmına karĢılık ayrılması, duran varlıklara ait yararlı ekonomik ömürlerinin tahmini, korunma amaçlı yapılan gelecek sözleĢmelerinin sözleĢme süresi dolmadığı için sonuçlarının kesin olarak ortaya çıkmaması buna karĢılık finansal tablo düzenleme tarihi itibarı ile bir değerleme yapma zorunluluğu söz konusudur (TMS, 2009: 14). Burada ihtiyatlılık ilkesi gereği yapılan tahminlerin aktif ve gelir kalemlerinin olduğundan fazla, yükümlülük ve gider kalemlerinin de olduğundan eksik gösterilmemesi için gerekli özen ve dikkatin gösterilmesi gerekir. Aksi takdirde giderin gereğinden yüksek gösterilerek karın Ģirket bünyesinde tutulmasına buna karĢılık Ģirketin piyasa değerinin olumsuz etkilenmesine ve gelirin gereğinden yüksek gösterilmesi ise yüksek vergi ve temettü ödemeleri ile sermayenin azalmasına yol açacaktır. Ayrıca sunulan bilgi ile doğru karar alabilmeye yardımcı olması için tam olması gerekir. BaĢka bir ifade ile sunulan bilginin iĢlem ve olaylara ait sonuçlarının tamamını kapsaması gerekir. Bu sayede ilgili varlık, kaynak vb kalemin kendi 149 sınırları içerisinde maliyetlerini hesaplamak mümkün olmakta aynı zamanda temsilde sadakat tam olarak sağlanmaktadır. Özellikle finansal tablolarda yer alan kalemlere iliĢkin ekonomik sonuçların tam olarak yer alması önemlidir. Örneğin gelir tablosunda yer alan kalemlerin eksik veya fazla gösterilmesi kazancın artıĢı veya azalıĢına yol açacaktır. Yine farklı değerleme yöntemleri ile finansal tabloların farklı gösterilmesi sağlanabilir (FASB,2006: 30). Bilginin eksik olması yanıltıcı olacağı için güvenilirlilik ilkesinin ortadan kalkmasına yol açacaktır. Finansal raporlama kalitesi muhasebe standartlarının kılavuzluğunda ekonomik olayların olabildiğince finansal tablolara dahil edilmesi ile mümkündür. Aynı zamanda bu bilgi tarafsız ve önyargısız kaliteli bilgidir. 3.4.4. KarĢılaĢtırılabilir Olma Bu ilke, finansal bilgi kullanıcılarının; belirli bir zaman içerisinde Ģirketin finansal durumu, faaliyet sonuçları ve finansal durumundaki değiĢiklikleri tutarlı yöntemler izlenerek geçmiĢ yıllar itibariyle aynı zamanda benzer Ģirketlerin finansal tabloları ile karĢılaĢtırma imkanına sahip olmasını ifade eder ( Sayar, 2001 ). Bu durum yatırımcıları, Ģirketlerin benzer iĢlem ve olaylar karĢısında benimsedikleri muhasebe politikalarının finansal etkilerini hem yıllar itibariyle hem de farklı Ģirketlerle düzenli olarak karĢılıklı takip etme ve alternatifler arasında seçim yapma imkanına kavuĢturur (FASB, 2006: 30). Bilginin karĢılaĢtırılabilir olmasında en önemli nokta; değiĢtirilen muhasebe politikalarının ve etkisinin finansal tablolarda açık bilgisinin olmasıdır. Diğer taraftan muhasebe politikalarında yapılan sürekli değiĢiklikler yıllar itibarı ile karĢılaĢtırmayı anlamsız hale getirecektir. BaĢka bir ifade ile bir muhasebe sisteminin Ģirket içerisinde benimsenmesi ve sunulan bilginin yanlıĢ ve eksik anlaĢılmalara sebep olmadığı sürece muhasebe politikasının değiĢtirilmemesi gerekir (TMS, 2009: 15). Ayrıca finansal tablolarda sunulacak bilginin zamanında sunulmaması o bilginin güvenilirlilik ve ihtiyaca uygunluk özelliğini ortadan kaldıracaktır. Sunulan bilgiye ait iĢlem ve olayların sonuçlanmıĢ olması ilgililerin ihtiyacına uygun ve güvenilir özelliğinin taĢımasını sağlayacaktır. Diğer taraftan bilginin kullanımı ile 150 elde edilen fayda o bilgiyi elde etmek için katlanılan maliyetten her zaman fazla olmalıdır. Sonuç olarak açıklanan bilgilerin Ģirketin faaliyetlerine iliĢkin tutulan bütün kayıtlar yasalara ve muhasebe standartlarına uygun gerçeği doğru ve dürüst olarak yansıtmalıdır. 3.5. Finansal Raporlama Kalitesini Belirleyen Faktörler Sermaye piyasasının fonksiyonlarını etkin ve verimli bir Ģekilde yerine getirebilmesi; kamunun finansal raporlama sürecine “güvenmesi” ile mümkündür. Son yıllarda ortaya çıkan Ģirket skandalları hem sermaye piyasalarına hem de finansal tablolara olan güveni ortadan kaldırmıĢtır. Güven ortamının yeniden sağlanması, muhasebe hata ve hilelerin ortaya çıkarılması “Kurumsal Yönetim” sisteminin Ģirkette iyi iĢlemesine bağlıdır. Kurumsal yönetim sistemi; hissedarlar için hedeflediği değerlere ulaĢma, diğer ilgililerin menfaatlerinin korunması için Ģirketin yönetim yapısını ve idare anlayıĢını düzenli olarak denetleyen bir mekanizmadır. Kurumsal yönetim anlayıĢı ile finansal raporların Ģeffaflığı (transparency), muhasebe politikalarının tutarlı ve uygulamalarının karĢılaĢtırılabilir olması sağlanır. Ġyi bir kurumsal yönetim uygulaması ile güvenilir finansal raporlara ulaĢılması için gerekli koĢullar (Rezaee,2003): Tepe Yönetimi ile Yönetim Kurulunun TeĢvik ve Tutumları, Ġç Denetçiler ve Bağımsız Denetim, Denetim Komitesi, Kurumsal Düzenleyiciler, Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlke ve Standartlarına uygunluğun ve gerekli düzenlemelerin yapılması gerekir. 3.5.1. Tepe Yönetimi ile Yönetim Kurulunun TeĢvik ve Tutumları Tepe yönetimi CEO ve CFO vb icraya yetkili yöneticilerden oluĢmaktadır. CFO, gerçek finansal tabloların sunulmasından sorumludur. Tepe yönetiminin yüksek kaliteli, Ģeffaf, öznel olmayan, güncel, tutarlı ve karĢılaĢtırılabilir finansal sonuçlara ve koĢullara iliĢkin bilgileri üretmesi ve finansal tablolar aracılığıyla en 151 hızlı iletiĢim araçları ile kamuya sunması gerekir. Enron yönetimi, sözlerini yerine getirebilmek ve baĢarısızlığını gizleyebilmek amacıyla özel amaçlı Ģirketlerle gerçek olmayan iĢlemler yapılmıĢ ve mali tablolara yansıtmıĢtır. Graham ve ark. (2005), çalıĢmalarında yöneticilerin Ģirket dıĢ çevresini dikkate alarak nakit akıĢını önemsemedikleri buna karĢılık kazançlar üzerinde odaklandıklarını tespit etmiĢtir. Bu durum iki önemli sebebe yol açmaktadır. Birincisi çeyrek dönemler itibarı ile yapılan raporlamadaki performansın yılsonunda ki raporlamada da sergilenmesi, ikincisi ise analistlerin tahminleri ile uyumluluğun sağlanmasıdır. Bu Ģekilde yöneticiler kısa dönemde hisse senetlerinin fiyatını artırma ve mali piyasalarda kredi esnekliği sağlamaktadırlar. Ayrıca kazancın dönemler itibarı ile elde edilmesi “kazancın zamansızlığı “ problemine yol açmaktadır. Kazancın zamansızlığı sebebiyle, finansal raporları inceleyen analistlerin yorumları Ģirket yönetimi üzerinde baskı oluĢturmaktadır. Bu durumda yönetici ya kazanç yönetimi numaralarına baĢvurmakta; böylece gerçek durumu gizlemekte ya da kamuya gerçek durumu gönüllü olarak açıklamayı tercih edilebilir. Yöneticiler açısından birinci yol kolay ve daha az riskli ve buna karĢılık ikinci yol doğru ama Ģirket çevresi bu durumu kabullenmeyebilir. Bu yüzden daha fazla risk taĢımaktadır. BaĢarısız yönetimin yerine gelen yeni CEO‟ lar performanslarının düĢük olacağını ya da düĢük bonus ve prim alacağını anladığı takdirde gelecekte daha fazla gelir elde edebilmek amacıyla Ģirket kazançlarını düĢük gösterebilmektedir. Bu durumun faturasını ise geçmiĢ yönetime (big bath) kesmektedir. Bu tabi ki her zaman geçerli bir durum değildir. Çünkü Ģirket kazancı pozitif veya negatif olabilir ve bu birçok faktörün etkisi altındadır. Fakat yeni yönetim kendini göstermek hem de kredi, satıĢ vb sözleĢmelerde yer alan hükümleri yerine getirebilmek için kazancı yüksek gösterme eğiliminde olabilirler. Bu iki durumda da finansal tablolar yanlıĢ bilgiler içermektedir (Gu, Lee ve Rosett, 2005 ). Günümüzde finansal tabloların tam, gerçeği doğru ve dürüst olarak yansıttığı tepe yönetimi tarafından tasdik edilmek zorundadır. Aynı zamanda üst yönetim kazanç yönetim uygulamaları ile finansal tabloları istediği gibi değiĢtirebilir ve bu 152 durumu bağımsız denetçinin görmesini engelleyebilir veya bu durumu kabul ettirebilir. Kazanç yönetim uygulamalarının veya hileli iĢlemlerinin engellenmesi için caydırıcı cezaların öngörülmesi ve uygulanması gerekir. Bu durumu finansal bilgileri düzenleyen ve finansal tabloları hazırlayanlar üzerinde olumlu bir etki meydana getirecektir. 3.5.2. Ġç Denetçiler ve Bağımsız Denetim Ġç denetim, Ģirket faaliyetlerini geliĢtirmek ve değer katma faaliyetini yürüten bağımsız bir danıĢmanlık sürecidir. Ġç denetimin çalıĢma alanı Ģirketin tüm faaliyetlerini kapsamaktadır (Kayım, 2006). The Committee of Sponsoring Organsations (COSO)‟ a göre iç konrol, karlılık hedeflerini ve misyonunu gerçekleĢtirmek ve gelecekte herhangi bir süprizle karĢılaĢmamak amacıyla Ģirket bünyesinde kurulmaktadır. Bu sayede iç denetçiler gelecekte büyümeyi sürdürülebilir kılmak, faaliyetlerin verimliliğini artırmak, muhasebe verilerinin doğruluğunu ve güvenilirliliğini artırma, ekonomi, rekabet ve müĢterilerin tercihlerinde vb meydana gelen değiĢmelere hızla uyum sağlayabilmek için yeniden yapılanma imkanını sunar (Alagöz, 2008: 99). Ġç denetim sayesinde etkinlik artırılır, varlıkların kaybetme riski düĢürülür, yönetsel riskler minimize edilir, finansal tabloların güvenilirliliğinden emin olunur ve yürürlükteki yasal mevzuata uyum sağlanır (Çiftçi ve Erserim, 2007) . Ġç denetim faaliyeti ile Ģirket yönetimi ve çalıĢanları kontrol edilmez. Buna karĢılık çalıĢanların sorumluk alanlarına iliĢkin performansları değerlendirilmeye, ortaya çıkması muhtemel yanlıĢ beyanı engellemek veya zamanında tespit etmeye çalıĢır (Skaife ve ark., 2007). Ġç denetçinin iki temel görevi bulunmaktadır. Birincisi; günümüzde Ģirket faaliyetleri üzerinde odaklaĢarak hileli iĢlem ve uygulamaları tespit etmek ve engellemektir. Bu görevi ile hissedarların varlıklarının kötü yönetiminin önüne geçerek korumaya çalıĢmaktadır. Bu görev gereği iç denetçiler üst düzey yöneticiler dahil olmak üzere her kademede ki yöneticilerin görevlerini yerine getirmede ki performansını inceler (Akarkarasu, 2000: 11). Bugün geldiğimiz noktada Ģirket 153 içerisinde yapılan hilelerin önlenmesi ve tespit edilmesine iliĢkin Ģirket yönetimi, Ģirket stratejik planlarında “hile risk yönetimi” konusunda taahhütlerde bulunmaktadır. Bu taahhüt ile Ģirket yönetimi Ģirket skandallarının düĢürülmesi hatta ortadan kaldırılması için daha fazla odaklanmaktadır. Enst&Young tarafından yapılan bir araĢtırmada ise iç kontrolün geliĢtirilmesi ile Ģirket içi hilelerin engellenebileceği sonucuna ulaĢmıĢtır. Burada en önemli nokta hileye iliĢkin parçaların dikkatlice incelenmesi ve ilgili kanıtların toplanmasıdır (Coenen, 2008: 5). Ġkinci görevi ise Ģirket bünyesinde kurumsal yönetimin bir kültür olarak yerleĢmesini sağlamaktır. Sonuç olarak iç denetim, Ģirketin faaliyet ve finansal risklerinin zamanında belirlenmesi suretiyle muhtemelen uğranılacak zararları önleme ve azaltma fonksiyonunu icra eder (Eroğlu, 2003: 49). Diğer taraftan iç kontrol sistemi üç temel varsayım üzerine inĢa edilmiĢtir. Bu varsayımlar: Ġç kontrolün kendisi bir amaç olmayıp belirlenen hedeflere ulaĢmak amacıyla kullanılan bir araçtır, Ġç kontrol sistemi dinamik bir yapıya sahiptir. ġirket bünyesinde meydana gelen değiĢmelere bağlı olarak sistemin etkinliği yeniden gözden geçirilir. Ġç kontrol sistemi, finansal bilgilerin güvenilirliliği, iĢlemlerin etkinliği, yasa ve yönetmeliklere uygunluk alanlarında sınırlı bir güvence verir (AkıĢık, 2005) . 154 ġekil 3.3. Ġç Konrol Sistemi Amaçlar Yapsal (içsel) Riskler Kontrol Paramatresi- Sınırlar Önleyici Kontroller Kazançlar Kontrol Stratejisi Önleyici Kontroller Kontrol Paramatresi- Sınırlar Kontrol Çevresi Kontrol Çatısı Kaynakça: Pickett,2005:90 Zayıf iç kontrol sistemi ise kayıpların, skandalların, baĢarısızlıkların örtülmesi ve Ģirketin itibarının kötü olmasının yolunu açmaktadır. Bu durumu ortadan kaldırmak için riskin ortaya çıktığı aĢamada denetçilere izin verilmeli ve kontrol riskinin ortadan kaldırılması için cesaretlendirilmeleri gerekir. Özellikle yönetim riskininin ve Ģirket amaçlarının gerçekleĢme düzeyinin ölçülmesinde anahtar rol iç konrol sistemine aittir. Günümüzde kamuyu aydınlatma sisteminin kurulması, sürdürülmesi, kontrol edilmesi, sistemin değerlendirilmesi ve etkinliğinin sağlanması CEO ve CFO‟ ların sorumluluğundadır. Ġç denetçiler, yönetime sistemin kurulması, sürdürülebilirliği vb. konularda yardımcı olmaktadır. Bu sayede mevcut hissedarlar ile Ģirket çevresinin ihtiyaç duydukları bilgiye kolayca ulaĢabilmeleri sağlanmaktadır. Bütün bu iĢlemlerin etkin olarak yerine getirebilmesi iç denetçilerin bağımsız davranabilme, mesleki bilgi ve tecrübeye sahip olması en önemlisi Ģirket bünyesinde tam zamanlı olarak çalıĢması gereklidir. Ġç denetçilerin seçiminde herhangi bir özellik aranmaması ve özellikle teknik denetimlerin yetersiz ve baĢarısız olmasına yol açmaktadır (Ünal, 1999: 210). 155 Ġç kontrol sisteminin en büyük zafiyeti iç kontrol personelinin içerisinde finansal tecrübeye sahip personel eksikliğidir. Bu durum iç kontrolün zayıflığına ve denetim komitesinin etkinliğinin düĢmesine yol açacaktır. Ġç kontrol faaliyetini yürüten kiĢilerin Ģirket personeli olması buna bağlı olarak iç kontrol sonucu Ģirket hakkında elde edilen bir bilgi veya hile durumunun tespit ve raporlanması diğer personel tarafından hoĢnutsuzlukla karĢılanmaktadır (Zhang, 2007) . Bu durum Ģirket içerisinde negatif bir motivasyona yol açabilir. Ayrıca Ģirketin organizasyon yapısındaki değiĢmelere bağlı olarak iç kontrol faaliyetinin yürütülmesinde materyal eksikliği riski meydana gelmektedir. Organizasyonel değiĢiklik farklı sektörlere ve / veya farklı ülkelere yatırım yapılması, ticari faaliyetler yürütülmesi, satıĢların hızlı büyümesi, Ģirket satın almaları veya birleĢmeler, özel amaçlı Ģirketlerle yapılan ve bilanço dıĢı iĢlemlerin denetimi daha fazla materyali gerekli kılmaktadır. Bu durum iç denetim riskinin artmasına yol açmaktadır ( Leone, 2007). Ġyi bir iç denetim kamuyu aydınlatmanın yanında Ģirket yöneticilerinin kazanç yönetimi konusunda caydırıcılık, bağımsız denetim görevinin yürütülmesinde güvence ve danıĢmanlık görevini, risk yönetiminin etkiliğinin artırılması görevlerini ifa etmektedir (Davidson ve ark, 2005). Teorik olarak bağımsız denetim faaliyeti sonucu finansal tablolarda yer alan hile ve düzensizliklerin tespit edilmesi beklenmektedir. Bu yönü ile denetçiler, finansal tablo kullanıcılarına; mali tablolar üzerinde hileli, hatalı veya yanıltıcı bilgi olma riskini düĢürme fonksiyonunu icra ederek onun üzerinde güvence sağlar. Risk düĢürme fonksiyonu ile ayrıca sermaye piyasalarında olan güven ve itimat artarak kaynakların etkin ve verimli dağılımına hizmet eder. Fakat denetçiler hileleri ortaya çıkarma konusunda baĢarısız olduklarında ve Ģirketlerin bu iĢlemleri gelecekte ortaya çıktığında gerek Ģirketin piyasa değeri gerekse prestiji üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. 156 Tablo 3.2. ġirket Hilelerinin Tespit Edilme ġekilleri Tespit Türü Ġpucu ve Tavsiyeler Tesadüfen Ġç denetim DıĢ denetim Polisiye denetim Yüzde 34,2 25,4 20,2 12 3,8 Kaynakça: Coenen.2008: 15 ġirketlerin sürekliliğinin değerlendirilmesinde denetim görüĢlerine ait kamuya açıklanan bilgiler yatırımcıların kararları üzerinde etkili veya az etkili olduğuna iliĢkin farklı çalıĢma ve görüĢler bulunmaktadır. Buna karĢılık Türkiye‟de bağımsız denetim Ģirketleri tarafından sunulan denetim hizmetinin Ģirketlerin Ģeffaflığı üzerinde bir etkisinin olmadığı tespit edilmiĢtir (Uyar, 2006). Türkiye‟ de bağımsız denetim etkinliğini ve verimliliğinin sorgulanmasına yol açan sebep ise denetim faaliyetinin mevzuata lafzi uygunluk olarak yürütülmesinden kaynaklanmaktadır (Pirgaip, 2004: 33) . Tablo 3.3‟ te bağımsız denetçilerin eksiklik gösterdikleri alanlar gösterilmiĢtir. 157 Tablo 3.3. Bağımsız Denetçilerin Eksiklik Gösterdikleri Alanlar Genel Standartlar ÇalıĢma Alanı Standartları Raporlama Standartları * Haksız rekabet ilkesi, *Tam zamanlılık ilkesi, * Mesleki yeterlilik ve özen ilkesi. * Bağımsız denetim sözleĢmelerinde asgari unsurlara riayet edilmemesi, * Denetim plan ve programı kullanılmaması, * Belge ve kayıt düzeni ile çalıĢma kâğıtlarının sağlıklı olmaması, * Kanıt toplama ve denetim tekniklerinin etkin kullanılmaması, * Ekip çalıĢması ve görev dağılımında yetersizliğin bulunması, * Gözetim ve koordinasyon eksikliğinin olması. * Özellikle dipnotların karĢılaĢtırmalı olmaması, yedek ayrılmasında hata yapılması, * Finansman giderlerinin aktifleĢtirilmesi, * Dövize dayalı alacakların değerlemesi, * Ek mali tablo düzenlenmemesi ve * ġüpheli alacak ayrılması hususlarında raporda eleĢtiri getirilmemesi. Kaynakça: Pirgaib,2004: 33 Denetim kalitesi ile Ģirketlerin finansal tablalarının kalitesi doğru orantılı olarak değiĢmektedir. Denetim kalitesini belirleyen en önemli faktörler ise: Bağımsız denetçi ile müĢteri arasında ki yasal ve yasal olmayan iliĢki, ġirket varlıklarının korunmasında iç kontrol sisteminin etkinliğidir. SEC tarafından yapılan çalıĢma sonucunda uluslararası muhasebe standartlarının uygulanması ve denetim kalitesinin oluĢturulabilmesi için: Etkin, bağımsız ve yüksek kaliteli muhasebe ve denetim standartlarına ait setler, Yüksek kaliteli denetim standartları, Dünyanın her yerinde geçerli olan etkin kalite kontrolü yapan denetim Ģirketleri, ProfesyonelleĢme, geniĢ kalite güvenliği ve Aktif düzenleyici gözetimi gereklidir (Turner, 2000). Türkiye‟ de denetim kalitesinin artırılması için bağımsız denetim Ģirketi ile müĢterilerin her 5 yılda bir rotasyona tabi tutulması olumlu fakat yeterli bir çözüm değildir. Ayrıca denetim Ģirketinin yanında denetçilerinde rotasyona tabi tutulmaı 158 doğru bir karar olacaktır (Selcik, 2006: 349). Fakat Ģirketlerin rotasyona bağlı olarak denetçi seçimi; denetçi Ģirketler arasında rekabeti beraberinde getirecektir. ġirket yönetimi en makul fiyata denetim iĢini yapan denetim Ģirketini seçecektir. Bu durum denetçiler arasında rekabete bağlı olarak ücret gelirlerinin düĢmesi, iĢ yüklerinin artmasında ve bu duruma bağlı olarak denetim kalitesinin düĢmesine yol açabilir. Finansal tabloların gerçeğe uygun olarak hazırlanıp güvenilir olduğundan ve yüksek kalitede bir denetimden emin olunabilmesi ve denetim riskinin minimize edilmesi için „‟kalite güvence sistemi‟‟ nin kurulması gerekir (Akdoğan: 2007). Bağımsız denetimin en büyük zafiyetleri; denetçinin maksimum çalıĢma saatinin bir kurala bağlanmamıĢ olması, doğrudan iĢ temini ile denetim Ģirketlerinin belirlenmesi ve ücretlerin alınması sayılabilir. Bu durumun ortadan kaldırılması için çalıĢma saatlerinin bir standarda bağlanması ve bir kurul vasıtasıyla denetim sözleĢmesinin imzalanması ve ücretin tahsil edilmesi denetim sürecinde “hata” riskini ve “bağımsızlık ilkesinin” etkilenmesini azaltacaktır (Selcik,2006:349). Sarbanes Oxley (SOX) yasası ile bu durumun ortadan kaldırılması amacıyla bir takım yetkiler tanınmıĢtır. Denetim komitesine bağımsız dıĢ denetim fonksiyonunun icra edilmesinde denetçi Ģirketin seçimi, ücretin tespiti ve ödenmesi, denetim faaliyetlerinin gözetim sorumluluğu verilmiĢtir. Ayrıca Ģirket yönetimi ile denetçiler arasındaki ihtilafların çözümünde de sorumluluğu bulunmaktadır. Bu durum bağımsızlık ilkesini güçlendirmektedir (Eroğlu,2003: 51). 3.5.3. Denetim Komitesi Denetim komitesi, Ģirkete ait kurumsal yönetim uygulamalarının finansal raporlama, iç kontrol ve denetim fonksiyonlarının sağlıklı, güvenilir ve yürürlükte ki mevzuata göre yapılması, fonksiyonel yönetici olmayan bağımsız yönetim kurulu üyeleri arasından seçilen ( Uyar, 2003 ) ve en az 2 üyeden oluĢturulmaktadır. Denetim komitesinin etkinliği hileli finansal raporlama olasılığını düĢürür ya da tam tersi yükseltebilir. 159 Denetim komitesinin amacı; yönetim kurulunun sorumluluğunda bulunan konularda yardımcı olmaktır. Bunlar: Güçlü Ģirket kültürünün oluĢması için kurum kültürünün oluĢturulması, Ģeffaf finansal raporlama ve güçlü finansal kontrollerin yapılması, Finansal raporlamayla ilgili iç kontrol sisteminin kurulması, Bağımsız ve iç denetçiler ile direkt iletiĢim kurulması yoluyla denetim sürecinin sağlıklı yürütülmesini sağlamak, Net ve açık olarak hem denetim komitesinin ve hem de tüm yönetim kurulunun bağımsız ve iç denetçilere hesap verebilmesini sağlama, Genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine, yasal düzenlemelere iliĢkin eksiksiz, doğru ve tam bilgi sunumunu sağlanma, Kamunun zamanında bilgilendirilmesi, Etik kurallara uygunluğunu izleyen bir süreçtir (Yılancı,2003, Colley vd, 2005: 39). Bu bağlamda Ģirket bünyesinde yer alan denetim komitesi kurumsal yönetim ilkelerine göre Ģirket performansı ile ilgili Ģeffaflık ilkesine bağlı olarak finansal raporlama, iç kontrol ve iç denetim konusunda yönetime yardımcı olmaktadır(Sevim ve Eliuz, 2007). Ayrıca, Ģirket yönetimi ve iç denetim ile bağımsız denetim konusunda koordinasyon ve etkinliği sağlama fonksiyonunu icra etmektedir (Yılancı,2003). Denetim komitesi üyelerinin muhasebe, finansman, vergi literatürünü ve yasal mevzuatı iyi bilen, profesyonel, Ģirket faaliyetlerinin iĢleyiĢine hakim ve bağımsız hareket edebilmelidir. Bu sayede bağımsız denetim faaliyetinin yürütülmesinde ön denetim ve kontroller sağlıklı bir Ģekilde yürütüldüğü takdirde bağımsız denetçi için denetim faaliyeti dıĢında bir hata olasılığı ortadan kalkmıĢ ve sorumluluğunu yerine getirmiĢ olacaktır. Denetim komitesi üyeleri, bir hile veya hata tespit ettiğinde hiçbir baskı ve korku altında kalmaksızın gerekli cezayı verebilmeli veya en azından finans müdürüne ilgili bilgiyi sunmalıdır (Rezaee, 2003). Denetim komitesinin bağımsızlığını zedeleyen ve bağımlılığa neden olan unsurlar aĢağıdaki gibidir. 160 ġirket veya bağlı Ģirketlerinde aynı yıl veya son beĢ yıl içinde herhangi bir zamanda çalıĢmıĢ bir yönetici, ġirketten veya bağlı Ģirketlerinden kurul üyeliği için aldığı maaĢ, ücret veya emeklilik planı dolayısıyla elde ettiği menfaat dıĢında herhangi bir ücret alan yönetici, Son beĢ yıl içerisinde herhangi bir zamanda Ģirkette veya bağlı Ģirketlerinde üst yönetimde bulunan / bulunmuĢ bir Ģahsın yakın aile çevresinden olan bir yönetici, Ģirketin son beĢ yıl içinde herhangi bir zamanda önemli miktarda iĢ iliĢkisinde bulunduğu, Herhangi bir kar amaçlı iĢ kurumunda üst düzey yönetici olan, ortak olan veya kontrol gücüne sahip olan bir yönetici bağımlı sayılmaktadır (DemirbaĢ, 2006). Bu durumda denetim komitesinin baĢarısı Ģirketin diğer yönetim kademelerininde bağımsız çalıĢabilmesi ile yakından ilgilidir. Denetim komitesi hile olasılığına iliĢkin herhangi bir bilgi edindiğinde durumun ortaya çıkarılması amacıyla Ģirket raporları üzerinde derinlemesine inceleme yürütecektir. Hile yapan ve hile yapmayan Ģirketlerin; denetim komitesi ve yönetim kurulu arasındaki iliĢki, hile yapan Ģirketlerde (Beasly,vd, 2003): Hileden önceki dönemde denetim komitesine gerekli ehemmiyet gösterilmemekte ve bu komitenin önemi anlaĢılmamakta, Denetim komitesi üzerinde dıĢ yöneticilerin oranının düĢük olması, Yönetim kurulu üzerinde dıĢ yöneticilerin oranının düĢük olması, Yönetim kurulu dıĢındaki yöneticilerin yetkilerinin azaltılması, Ģirket sahibi dıĢ yönetici sayısının düĢük olması, az sayıda dıĢ yönetici buna karĢılık büyük yönetim kurullarının varlığı, CEO‟ lara bağlı olarak Ģirket politikalarının değiĢtirilmesi, CEO‟ ların yönetim kurulu baĢkanı olarak hizmet vermesi temel farklılıklar olarak tespit edilmiĢtir. 161 Ayrıca kurumsal yönetim raporları ile iç kontrol arasında doğru orantılı bir iliĢki bulunmaktadır. Ġç kontrolün etkinliği arttığı sürece finansal raporlama boyunca kalitatif ve kantitatif bilgilerin kalitesi, güvenilirliliği ve ilgililere faydası artmaktadır. ġirketin kurumsal yönetim raporlarında ki bilgilerin artması iç denetim açısından da yeni standartların ve denetim tekniklerinin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Örneğin insan haklarına verilen değer, çevreye uyum vb. (Mccuaıg,2006). 3.5.4. GKGMĠ ve Standartları ve Yasal Düzenleyiciler GKGMĠ Ģirketlerin ticari faaliyetlerine iliĢkin muhasebe iĢlemleri ve raporlama sürecinde uygulama kurallarını gösterir. GKGMĠ‟ nin temel dayanağı ise muhasebenin temel kavramlarıdır. GKGMĠ ve temel kavramlar tüm dünyada kabul görmekle birlikte, değiĢmez, sabit bir özellik arz etmemektedir. Ekonomik sistem, Ģirket çevresi ve özellikle muhasebeciler, yasal düzenleyiciler ile Ģirket faaliyetlerinde meydana gelen değiĢmelere bağlı olarak ilkeler ve standartlar güncellenmektedir (Yalkın, 1998: 21). GKGMĠ ile Ģirkete sermaye veren hissedarlar ile borç veren alacaklılardan elde edilen kaynaklarla alınan varlıklar sayesinde yapılan ekonomik faaliyetler sonucunda yeni elde edilen varlıklar ve kaynakların muhasebe bilgi sistemine kaydedilmesi, hesaplarda ve mali tablolarda anlamlı bir Ģekilde tasnif edilmesi ve sunulması sağlanır. Bu sayede belirli bir döneme ait ticari iĢlemlerin sonuçları ve Ģirketin mali yapısını gerçeğe uygun, Ģeffaf, tam, tutarlı ve karĢılaĢtırılabilir bilgilerle sunulmaya çalıĢılır. Bu ilkelerin ortaya konması ve geliĢtirilmesindeki temel amaç; muhasebe uygulamalarındaki farklılıkları minimize etmek, muhasebe bilgi sistemi tarafından izlenen politika ve usuller ile elde edilen bilgilerin yıllar itibarı ile gerek Ģirket gerekse Ģirket dıĢı bilgilerle karĢılaĢtırılmasını ve tutarlılığı sağlamaktır (Çelik,2003). BaĢka bir ifade ile Ģirket ve çevresinin Ģirketin ticari faaliyetleri ve mali durumu hakkında sağlıklı bilgi edinme imkanını sağlamaktır (Erdoğan, 2002). Muhasebe ilkeleri, Ģirketler için genel bir çerçeve çizmektedir. ġirketlerin ekonomik faaliyetlerinin sonuçlarının muhasebeleĢtirme ve finansal tablolarda yer 162 alma ilkelerini ortaya koymaktadır. Muhasebe standartları, GKGMĠ‟ nin uygulama aĢamasında ortaya çıkacak farklılıkları minimize etmek amacıyla ortaya çıkmıĢtır. GKGMĠ ve muhasebe standartları ile muhasebe – raporlar – menfaat grupları arasında ortak bir dilin kullanması sağlanır (Kishali, Erden ve IĢıklılılar, 2002: 11). GKGMĠ ve standartlarının getirdiği prensiplere muhasebe raporlarının hazırlanmasında uyum zorunludur. Bu prensiplerin düzenlenmesinde ki amaç mali tablolar ve ekleri ile sunulan bilgilerin: Yatırımcılara çeĢitli zaman dilimleri ve diğer Ģirketler arasında performansı anlamlı bir Ģekilde karĢılaĢtırma yeteneğini artırmak ve muhasebe uygulamaları boyunca farklılıkları minimize etmek, Kullanıcılara iĢlemlerin altında yatan yapı ve muhasebe uygulamalarının açık olduğunu gösteren Ģeffaflığı ortaya koymak (BaĢar,2003). Finansal tabloları hazırlayanların bu süreçte vermiĢ oldukları kararları ve etkilerine iliĢkin önemli bilgileri kamuya tam olarak sunumlarını temin etmek, Temel finansal tabloları tamamlayan bilgiyi içeren ve muhasebe uygulamalarının anlaĢılmasını kolaylaĢtıran açıklamaları ile finansal tablo kullanıcıları için önemli olan bilginin temin edilmesini sağlamaktır (Collier, 2003: 68). Burada önemli noktaların baĢında her sektöre ve Ģirketlerin faaliyetlerine bağlı olarak muhasebe standartlarının oluĢturulmasıdır. Sektörlerdeki iĢleyiĢ farklılıkları, rekabet boyutu, ekonomik ve teknolojik geliĢmeler her bir sektör için özel muhasebe standartlarını zorunlu kılmaktadır. Örneğin küreselleĢme ile ortaya çıkan çok uluslu Ģirketlerin coğrafi raporlama ve / veya Ģirket bünyesinde yer alan farklı Ģirketlerin performanslarının değerlendirilmesi, transfer fiyatlaması, ülkeler arası vergilendirme sisteminde ki farklılıklar, çifte vergilendirme vb bir takım özel durumlara bağlı olarak muhasebe stantandartlarının geliĢtirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu durum aynı zamanda global muhasebe standartlarının sebebi konumundadır. Ġkinci önemli nokta ise muhasebe ilke ve standartlarında yer alan esneklik ve boĢlukların varlığıdır. Bu durum yöneticilere yasal çerçevede Ģirketin menfaatine 163 olacak fırsatçı muhasebe uygulamalarına imkan vermektedir. Yöneticilerin serbest hareket etmesini sağlayan bu duruma bağlı olarak üretilen finansal tabloların gerçeği tam, tutarlı ve karĢılaĢtırılabilir olmasının önüne geçmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde esneklik ve boĢlukların minimize edilmesi ve genel ilke ve standartların ortaya konması zorunludur. Tondeloo ve Vonstroelen (2005)‟ in Almanya‟ da yaptıkları çalıĢmada zayıf yasal düzenlemelere sahip ülkelerin finansal raporlama standartları ile kazanç yönetimi arasında önemli ters bir iliĢki olduğunu bulmuĢlardır. BaĢka bir ifade ile yasal esneklik ve boĢluklara bağlı olarak kazanç yönetimi artmakta ve finansal raporlama kalitesi düĢmektedir. Ayrıca bu durum zayıf yasal düzenlemelere bağlı olarak yatırımcının haklarının korunmasını zayıflatmaktadır. Burada büyük sorumluluk yasal düzenleyicilere düĢmektedir. Ekonomik değiĢme ve geliĢmelere bağlı olarak ilke ve standartların muhasebe hilelerinin önüne geçmesini sağlayarak caydırıcı cezaların düzenlenmesi, denetimlerin etkin ve sağlıklı yerine getirilmesinin sağlayacak çalıĢmaların yapılması gerekir. ġirketlerin her muhasebe politika değiĢiklikleri hile olarak kabul edilmemelidir. Örneğin yanlıĢ uygulamalardan kaynaklanan değiĢikliklerin politika değiĢikliği değil “ hata” olarak değerlendirilmesi gerekir. Örneğin bir hata dönem karı üzerinde bir etki meydana getiriyorsa gerekli muhasebe düzeltmelerinin yapılması gerekir. Aksi takdirde ilgili döneme ait finansal tablolar yanlıĢ olacaktır ( Türker, 2006). Begley ve Freedman (2004), borç sözleĢmelerinde yer alan kısıtlayıcı Ģartlardan korunmak amacıyla yapılan muhasebe numaralarının özellikle gelir tablosu ve bilanço üzerinden yapılan hilelerin önüne geçilmesi için: Muhasebe düzenleyicilerinin gerekli standartları değiĢtirmeleri ve diğer yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlanması, Kar paylarına iliĢkin net kar veya zarar üzerinde asimetrik uygulamanın, borç sözleĢmelerinde yer alan kısıtlayıcı Ģartlar yüzünden ortaya çıkan kazanç yönetim motivasyonunun ortaya çıkarılması için iyi denetçilerin 164 seçilmesi ve yetiĢtirilmesi, SEC, SPK vb. ve muhasebe eğitimcilerinin bu durum üzerinde odaklanmaları gerekmektedir. Leuz ve ark. (2003), piyasa ekonomisini uygulayan ülkelerde yatırımcının korunması güçlü ve büyük sermaye piyasalarında kazanç yönetim uygulamalarının seviyesinin düĢük olduğunu buna karĢılık iç yatırımcı yoğun ülke ekonomilerinde nispeten hissedar üzerinde konsantreolunmakta, buna karĢılık yatırımcının korunması ve sermaye piyasasının geliĢmesinin düĢük olduğunu tespit etmiĢtir. AraĢtırma sonuçları hisse senedi değeri ile kazanç yönetim arasında sistematik bir iliĢki olduğunu göstermiĢtir. Aynı zamanda sermaye piyasasına sunulan raporlarda yer alan kazancın kalitesi ile yatırımcının korunması arasında yüksek bir korelasyon bulunmaktadır. Buna karĢılık kazanç yönetimi ile hissedarların yasal haklarını kullanım kalitesi arasında negatif bir iliĢki tespit edilmiĢtir. ÇalıĢma ile yatırımcıların korunması için kazanç yönetimine iliĢkin yasal düzenlemelerin yapılması ve sürekli olarak geliĢtirilmesi gerektiği sonucuna ulaĢılmıĢtır. Türkiye sermeye piyasası açısından değerlendirildiğinde ise (Özkul, 2003: 35): Faks, E- mail ve posta yoluyla ilgili suçlara iliĢkin yasal müeyyideler, ABD‟ de SOX yasası getirilen; bağımsız denetim kuruluĢlarının denetlenmesi ve faaliyetleri konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması amacıyla kurulan halka açık Ģirketler gözetim kuruluna iliĢkin düzenlemeler yapılması sağlanmalıdır. Böylece etkin ve güvenilir sermaye piyasaları ile Ģirket ve çevresi arasında ki asimetrik bilgiyi minimize etme imkanı ortaya çıkacaktır. Finansal tablo hazırlayıcıları, makro anlamda finansal tabloların hazırlanmasında yasal düzenleyiciler üzerinde mikro anlamda ise ekonomik gerçekleri saklama üzerinde odaklanmaktadır. Yasal uygulayıcıların, düzenlemeleri ve denetimler sonucunda ortaya çıkan yolsuzluk ve hilelere cezai müeyyide uygulanması Ģirket raporlarının kalitesini artırıcı bir fonksiyon icra edecektir. 165 3.6. ġirket Performansı ġirketler vizyon ve misyonlarını kısa dönemde hayata geçirecek planları hazırlamaktadır. Planlarda ortaya konan hedef ve amaçlar bütçeler vasıtası ile sayılara dökülerek somut hale getirilmektedir. Bir dönem boyunca belirlenen hedeflerin gerçekleĢme düzeyinin tespit edilmesi ve mevcut ve geleceğe iliĢkin ekonomik, yönetsel vb karar alma sürecinde kurumsal performansın ölçülmesi büyük önem arz etmektedir. Günümüzde rekabet ortamında rekabet edebilmek ve hayatta kalabilmek için performans ölçümü büyük önem arz etmektedir. 3.6.1. ġirket Performansının Ölçülmesinin Önemi ġirketin amaçlarının neler olduğunun, bu amaçları gerçekleĢtirecek üretim faktörlerinin, yapılacak iĢlerin bölümlere ve organizasyona katkısının, çalıĢanların yetki ve sorumluluklarının ortaya konması gerekir. Bu sayede kiĢisel, bölümsel ve örgütsel performansın tespit edilmesinde ölçülebilir, objektif ve etkin performans kriterlerine ulaĢılabilir. Yönetim performans ölçümünü tanımlayarak yönetim faaliyetini sağlıklı yürütebilmek amacıyla kullanır. Bunlar: Performans boyutları kötüden iyiye doğru derecelendirilir, Tanımlanan performans standartlarına bağlı olarak elde edilen sonuçların hangisinin iyi hangisinin kötü olduğuna iliĢkin göstergeler tespit edilir, Belirlenen hedefleri gerçekleĢtirenle ödül gerçekleĢtiremeyenlere ise ceza verilir (Wetman,2003: 717). Performans kriterlerine bağlı olarak belirlenen hedeflerin gerçekleĢme düzeyi ve finansal baĢarı ya da baĢarısızlık ortaya konmaktadır. Finansal performansın ölçülmesi muhasebe verileri ile yapılmaktadır. Finansal performans ölçümü ile Ģirketin mali yapısı ortaya konmaktadır. Finansal performans ölçümü ile Ģirket yöneticilerine ve çevresine geleceğe iliĢkin karar almaları için gerekli bilgi sunulur (Yükçü ve Atağan, 2010). 166 Kurumun finansal baĢarısızlığı vadesi gelmiĢ finansal yükümlülüklerini ifa edememesi durumudur. Örneğin tahvil taksidinin ve imtiyazlı hisse senetlerine iliĢkin temettünün ödenememesi, üç yıl üst üste zarar etmesi, Ģirkete kayyum atanması veya iflas etmesi sayılabilir. Finansal baĢarısızlığın temelinde ise makro ekonomi, sektörel ve Ģirkete özgün faktörler yer almaktadır. Makro faktörler arasında resesyon, sıkı para politikaları, enflasyon ve yüksek faiz oranları sayılabilir. Sektörel faktörler arasında sektörde yaĢanan ani Ģoklar, yasal düzenlemeler ve rekabetin boyutu, tedarikçi ve müĢteri iliĢkileri, ikame sektörler ve teknolojik geliĢmeler sayılabilir. ġirketlere özgü faktörler ise yöneticilerin sahip olması gereken bilgi, yetenek ve tecrübe noksanlığı baĢarısızlığın temelinde yer alan en temel faktör olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bunun yanında finansal planlamada ki yetersizlikler, aĢırı finansal kaldıraç kullanımı ve özkaynak yetersizliği, stok ve alacak yönetiminde ki yanlıĢ politikalar finansal baĢarısızlıkta önemli faktörler olarak karĢımıza çıkmaktadır (Kutay,2005). Kurum performansının baĢarı ya da baĢarısızlığının temel ölçütü “kar” olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü kar Ģirketlerin faaliyetlerini sürdürülebilmesi, rakipleri ile rekabet edebilmek amacıyla gerekli yatırımları ve AR- GE harcamalarını yapabilmesi, hissedarların kar payı beklentilerini vb yükümlülükleri ile amaçlarını gerçekleĢtirmesi açısından büyük önem arz etmektedir. BaĢka bir ifade ile Ģirket çevresi aktif kalitesi, sermaye yapısı ve karlılığı üzerinde odaklanmaktadır. Örneğin kredi kuruluĢları zarar etmeyen kar elde eden Ģirketlere kredi vermeyi tercih etmektedir. Çünkü gelecekte zarar eden Ģirketler krediye iliĢkin anapara ve taksitlerini ödeme yeteneğini kaybedecektir. Tedarikçiler ise zarar eden Ģirketlere kredili mal ve hizmet satmaktan imtina edecektir. Kar elde edemeyen Ģirket kar payı dağıtamayacağı için piyasa değeri düĢecektir. Diğer taraftan sermayesi ve varlık kalitesi zayıf ve / veya eksik Ģirketler, ticari faaliyetlerini etkin ve verimli olarak yürütebilmeleri için sabit varlık yatırımlarının yapılamaması, hammadde, yarı mamul, ticari malların ve iĢgücünün istenilen nitelik 167 ve nicelikte tedarik edememesine yol açacaktır. BaĢka bir ifade ile üretimin aksamasına yol açacaktır. Bu durum ise müĢterilerin beklentilerinin karĢılanamamasına, eksik yatırımlara bağlı olarak ölçek ekonomisinden mahrum kalma, maliyetlerin yükselmesi, senetli ve senetsiz borçların zamanında ödenememesine, kardan ziyade zarar ile karĢı karĢı kalınmasına yol açacaktır. Sonuç olarak büyük beklenti ve emeklerle ile kurulan Ģirketler yönetim hataları ve finansal yetersizliğe bağlı olarak bir zaman sonra ticari itibarlarını kaybetme, el değiĢtirme ya da iflas süreci ile karĢı karĢıya kalmaktadır. Ayrıca günümüzde Ģirketlerin performasının ölçülmesinde finansal bilginin yanında finansal olmayan bilgi de büyük önem arz etmektedir. Örneğin müĢteri iliĢkileri, müĢteri tatmini, pazar segmentlerindeki dağılım, yönetimin gelecek planları, risk yönetimi vb sayılabilir. ġekil 3.4. Organizasyonel Performans Ölçüm ve Değerlendirmesinde Kullanılan Kriterler ve Performans Yönetiminin Çerçevesi Kaynakça: IĢığıçok, 2009,www.ekonometridernegi.com ġirket performansının ölçülmesi ile (IĢığıçok,2009): ġirket vizyon ve stratejilerine göre belirlenen organizasyon hedeflerinin bölümlere ve bireylere ulaĢtırılması ve entegrasyonu sağlanır. Bölümlerin hedefleri ile bireysel hedeflerin katkılarının ayırt edilmesi sağlanır. Bölümlerin ve çalıĢanların performanslarının kontrolü sağlanır. 168 Eğitim, geliĢim planlaması, iĢgücü planlaması, ücret yönetimi, terfi ve iĢten ayırma vb konularda insan kaynaklarına bilgi sağlanır. ġirket bünyesinde katma değer sağlayan ve sağlamayan faaliyetler tespit edilir. Kıt kaynaklar yüksek katma değer sağlayan faaliyetlere yatırılır, maliyetlerin minimize edilmesi ve karlılığın artırılması sağlanır. Talebe göre esnek ve pazarın ihtiyaçlarına uygun mal ve hizmetler üretilir. Sürekli geliĢim ve yenilik için AR-GE faaliyetleri üzerinde odaklanması sağlanır. Bu sayede doğru iĢin doğru zamanda doğru insan ve uygun kaynaklarla yapılması sağlanır (Akal, 2005: 29). ġirketin ekonomik faaliyetleri sonucu ortaya çıkan maliyetler, satıĢlar, gelirler – giderler ile karlılığa ve varlık – kaynak dağılımına iliĢkin finansal göstergelerdeki değiĢimin takip edilmesi sağlanır. Rakiplerle rekabetin boyutu, varlık ve kaynakların kalitesi, yeterliliği ve geleceğe iliĢkin yatırım kararlarının alınmasında üst yönetime bilgi sağlanır. 3.6.2. Performans Boyutları ġirketin performansının ölçülmesi ile örgütün bir bütün olarak ele alınarak tüm hedeflerin gerçekleĢme ya da gerçekleĢmeme düzeyi üzerinde etkili olan faktörlerin etkilerinin çok boyutlu tespit edilmesi sağlanır. BaĢlıca performans boyutları; etkinlik, verimlilik, kalite, yenilik, çalıĢan memnuniyeti, maliyet, karlılık, müĢteri memnuniyeti, geliĢim ve yenilik sayılabilir. Etkinlik: Örgütsel planlarda belirlenen amaçlar ile bu amaçları gerçekleĢtirmek amacıyla yapılan faaliyetlerden elde edilen sonuçların karĢılaĢtırılması ile elde edilir. Bu performans ölçütü toplam örgüt performansının ölçülmesinde yol göstermektedir (Akal, 2005: 34). Verimlilik: Örgüt faaliyetleri ile minimum kaynak kullanarak maksimum çıktı elde etmek Ģeklinde tanımlanabilir. Burada verimliliğin üç boyutlu olarak ele alınması gerekir. aynı girdi ile daha fazla çıktı sağlama, aynı çıktıyı daha az girdi ile elde etme ve çıktıyı girdi artıĢından daha fazla oranda artırmak olarak ifade edilebilir (Akal, 2005: 34). 169 Kalite: ġirket bünyesinde yer alan mal ve hizmetlerin müĢterilerin beklentilerine ve yürürlükteki yasa ve standartlara uygun olarak sunulmasını sağlayan performans göstergesidir. GeliĢim ve yenilik: Örgütsel performansı artırmak amacıyla öğrenen örgüt kültürünün Ģirket bünyesine yerleĢtirilmesi geliĢim ve yenilik için önemli bir boyuttur. Örgüt bu sayede dıĢa açık bir yapıya kavuĢmaktadır. Örgüt içinde ve dıĢında meydana gelen olaylara bağlı olarak iyileĢtirici çalıĢmalar yapılabilmektedir. Diğer taraftan ise örgütün katma değer yaratma kapasitesi olan “ yenilik yeteneği” öğrenen örgüt sayesinde örgüt bünyesine yerleĢtirilir. Çevresindeki geliĢme ve değiĢimlere ayak uyduramayan Ģirketler rakiplerine karĢı rekabette dezavantajlı bir konuma geçmektedir. Yenilikçi Ģirketler ise rekabet avantajı sağlamakta ve lider konumunu elde etmektedirler. ÇalıĢan memnuniyeti: ÇalıĢanların ücret ve ekleri, çalıĢma koĢullar, iĢbirliği ve iletiĢim, karar alma sürecine katılma Ģeklinde ifade edilmektedir. Bu kavram ile çalıĢanların çalıĢma kalitesi artırılarak örgütsel performansın artırılması hedeflenir. Uygun çalıĢma ortamı ile çalıĢanların örgüt hedef ve amaçlarını gerçekleĢtirmek için odaklanmaları sağlanır. MüĢteri memnuniyeti: Örgütün satıĢ ile baĢlayıp satıĢ sonrası hizmetleri sunulması ve beklentileri zamanında karĢılama yeteneğini ifade etmektedir. Bu kavram ile müĢteri odaklı üretim, satıĢ ve satıĢ sonrası hizmet ifade edilmektedir. Bu sayede müĢterinin tercih, zevk, gelirindeki değiĢim ile beklenti ve Ģikayetleri dikkate alınarak ürün ve hizmetlerin özellikleri üzerinde sürekli geliĢtirme ve yenilikler yapılmaktadır. Bu sayede müĢteri memnuniyeti sağlanmakta mevcut pazar korunmakta ve yeni pazar ve müĢterilere ulaĢabilme imkanı kolaylaĢmaktadır. Maliyet: Günümüz rekabet ortamında mal ve hizmetlerin fiyatı piyasada arz ve talebe bağlı olarak tespit edilmektedir. BaĢka bir ifade ile hiçbir alıcı veya satıcı fiyatı tek baĢına etkileme imkanına sahip değildir. Bu durum karĢısında pazarda istenilen kalite ve özellikte mal ve hizmet sunumunun yapılması ve istenilen karlılığın elde edilmesi maliyetler üzerinde odaklanmayı zorunlu hale getirmektedir. Bu durumda tedarik ile baĢlayan ve nihai ürün haline gelinceye kadar katlanılan 170 bütün faaliyetler üzerinde odaklanarak maliyet minimizasyonu sağlanmaya çalıĢılır. Bu kavram örgüt kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı ve yönetimi üzerinde odaklanmaktadır. Karlılık: Bir dönem boyunca yapılan faaliyetler sonucunda elde edilen gelirler ve giderler arasındaki iliĢkiyi ifade etmektedir. Dönem karının satıĢlara bölünmesiyle bulunan bu oran Ģirketin kaynaklarını yatırdığı varlıkları bir dönem boyunca yönetim etkinliğini ve hissedarlara olan katma değerini ortaya koymaktadır. Finansal raporlama kapsamında performans ölçümünün yapılabilmesi için iki unusurun var olması gerekir. Birincisi iki an arasını ifade eden zaman parçasının yani dönemin varlığıdır. Ġkincisi ise performans ölçümünde kullanılacak verimlilik, üretkenlik, kar vb performans kriterinin belirlenmiĢ olması gerekir (Pekdemir, 2005). 3.6.3. ġirket Performansı Kazanç Yönetimi ĠliĢkisi Ticari iĢlemlerin ekonomik sonuçları Ģirketin finansal pozisyonunu etkilemektedir. Ticari iĢlemlerdeki değiĢim Ģirketin Ģirketin piyasa değerini olumlu ya da olumsuz olarak etkileyebilir (Needles ve ark, 1999: 53). ġirketin performansının ölçülmesi ile aynı zamanda yöneticilerin örgütsel amaçları gerçekleĢtirme düzeyi belirlenir. BaĢka bir ifade ile varlıklar ve risk yönetimi konusunda bilgi sağlamaktadır. Bu sayede örgütsel performansın ölçülmesi ile yönetcilerin performansıda ortaya konmaktadır. GeçmiĢ performansın ölçülmesi hissedarları temsil eden yöneticilerin yeteneklerinin ortaya çıkarılmasında ve Ģirketin piyasa değerinin ölçülmesinde önemli rol oynar (Hwang, 2005: 7). Kazanç kalitesi; raporlanan kazancın gerçek ekonomik kazançla uyumlu olmasıdır. Bu durumda kazanç kalitesi, raporlanan kazançla pozitif buna karĢılık beklenen büyüme ile negatif iliĢkilidir (Lee, Li ve Yue, 2006) . Beklenen performansı karĢılayamayan yada kötü performansa sahip yöneticiler gerek Ģirkete gerekse kendilerine yönelik çevrenin olumsuz tepkilerini ortadan kaldırmak ve beklentileri karĢılayabilmek amacıyla yasal ve yasal olmayan yollar ile kazanç yönetimine baĢvurmaktadır. ġirketin bir döneme iliĢkin kötü performansı sonuçları gizlenmektedir. Kang ve Shivdasani (1995), Japon Ģirketlerinin 171 performansında ki değiĢim ile icracı yöneticiler arasında önemli bir iliĢki tespit etmiĢlerdir. Dönem baĢında belirlenen hedefler ile fiili durum arasında farklılığa: Yönetimsel problem ve hatalar, Finansal yetersizlik, Sektörel problemler ve riskler, Konjükrürel (Ulusal ve uluslararası ) geliĢmeler, ġirketin faaliyette kullandığı makine ve gereçlerin yetersizliği Rekabet, ÇalıĢanlar, Teknolojik geliĢme vb birçok faktöre iliĢkin problem ve riskler neden olmaktadır. Bu durum ise kazanç yönetimi ile yöneticilerin, Ģirket çevresinin beklentilerini karĢılamak üzerinde odaklanmalarına neden olmaktadır. Bu sayede Ģirketin gerçek performansının çevresine açıklayarak oluĢacak kötü durumdan korunmakta fakat gerçekler ortaya çıktığında ise Ģirket ve çevresi arasındaki güven ortadan kalkmakta, yasal müeyyideler ile karĢı karĢıya kalınmaktadır. Yöneticilerin, katma değer ortaya çıkaran faaliyetler üzerinde odaklanmaları yönetimin doğası gereğidir. Yönetici ve yatırımcıların bu açıdan bakıldığında kısa vadeli karlılık kriterleri yerine Ģirketin uzun vadede piyasa değerini maksimize edecek hem finansal duruma hem de faaliyet sonuçlarına iliĢkin bilanço ve gelir tablosunda yer alan göstergelere bakılarak performans analizinin yapılması gerekir (Üreten ve Ercan, 2000: 27). Bugün kurumsal yatırımcılar kara dayalı getiri hesaplamaları yerine risk, büyüme beklentileri ve sermayenin geri dönüĢüm hızına dayalı daha kompleks ölçüm tekniklerini kullanmayı tercih etmektedir (Black ve ark., 1998: 45). Örneğin Ģirket çok karlı fakat finansal kaldıraç kullanımına bağlı olarak gelecek dönemde riskli bir finansal duruma sahip olabilir. Diğer taraftan karlılığı ve finansal riski düĢük buna karĢılık ise riski minimize etmeyi tercih edebilir. Olumsuz bir durum veya kriz durumunda karlı olan Ģirket piyasada meydana gelen talep daralması veya maliyet artıĢları karĢısında finansal yükümlülüklerini yerine durumu 172 ile karĢı karĢıya kalabilir. Buna karĢılık ihtiyatlı finansal kaldıraç kullanımına bağlı olarak piyasanın olumsuz etkilerini minimize etme hatta krizi fırsata dönüĢtürme imkanı elde edebilir. Yatırımcılar açısından bir finansal varlığın gerçek değerinin tespit edebilmesi çok önemlidir. Çünkü yatırımcı yatırım kararını; piyasada ki dalgalanmalara bağlı olarak finansal varlığın gerçek değerini sürekli olarak analiz etmektedir (Gürbüz ve Ergincan: 6). Burada en önemli değerlendirme araçlarının baĢında Ģirketlerin bir faaliyet dönemi boyunca gösterdikleri performansı sonucu oluĢan nakit akıĢlarına iliĢkin finansal bilgiler büyük önem arz etmektedir. Çünkü Ģirketin piyasa değeri gelecekteki nakit akıĢlarının bir fonksiyonudur. Örneğin analistler bu yıl ki net geliri kullanarak geleceğe iliĢkin nakit akıĢını tahmin etmektedir. Bu nakit akıĢının ne kadarının esas faaliyetlerden ne kadarının ise esas faaliyetin dıĢından elde edileceğini hesaplayarak risk, karlılık ve nakit akıĢını değerlemektedir. Değerlemeler ıĢığında Ģirketin piyasa değerini tahmin etmektedir (Kimmel, Weygant ve Kieso, 2004: 656). 3.6.4. ġirket Performansı Kamuyu Aydınlatma ĠliĢkisi ġirket bünyesinde üretilen bilgiler periyodik olarak zorunlu ve gönüllü olmak üzere iki yolla sunulmaktadır. Zorunlu bilgi sunulmalarının büyük kısmı finansal gönüllü bilgi sunumları ise çoğunlukla finansal olmayan bilgiden oluĢmaktadır. ġirket yönetimleri, Ģirketin performansı vb bilgilerin içerisinde daha çok olumlu bilgiyi sunmayı tercih etmektedir. Olumsuz bilgiyi ya hiç sunmamayı ya da etkisinin geçmesi için sunumunu ertelemeyi tercih etmektedir. ġirket çevresi arasında sağlıklı bir iletiĢimin kurulması taraflar arasında güven ortamının inĢa edilmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda Ģirket ve çevresinin ekonomik kararlar alma konusunda doğruluğunu ve etkinliğini artıracaktır. Bu açıdan Ģirket yönetimi olumlu ve olumsuz her türlü önemli finansal ve finansal olmayan bilgiyi en hızlı iletiĢim araçları ile çevresine ulaĢtırarak Ģeffaf olmalıdır. Bu Ģeffaflığın Ģirket bünyesinde sürekli olarak sağlanabilmesi ve performansın artırılabilmesi için kurumsal yönetim ilkelerin uygulanması, kurumsal yapının geliĢmesi için CEO ve yönetim kurulu baĢkanlığının ayrılması, eski ve baĢarısız 173 yöneticileri emekli etmek veya yetkilerini sınırlandırma yerine genç ve yetenekli yöneticiler atama yapılması gerekir (Core ve ark., 1999). Bu durum yönetimin baĢarı ya da baĢarısızlığının sebeplerinin ve etkilerinin doğru bir Ģekilde anlaĢılması, mevcut ve geleceğe iliĢkin karar alma konusunda Ģirket ve çevresine yol gösterici olacaktır. Bu sayede kötü performans sahibi yöneticiler, hatalarını düzeltme ve yeteneklerini ispat edebilmek amacıyla bir fırsat bulma imkanı elde etmektedir. 3.6.5. ġirket Performansı ve Finansal Raporlama ĠliĢkisi Bir döneme iliĢkin performansın ölçülmesinde en önemli araçların baĢında finansal raporlar gelmektedir. Finansal raporların geçmiĢ ve geleceğe iliĢkin finansal ve finansal olmayan bilgileri bünyesinde taĢımaktadır. Bu sayede mevcut performansın belirlenmesi, geçmiĢ ile karlılaĢtırılması ve geleceğe iliĢkin stratejilerin belirlenmesinde yol gösterici olmaktadır. Bir dönem boyunca yapılan yönetsel ve finansal faaliyetler sonucu ortaya çıkan veya elde edilen gelir / gider ile kar- zarara ulaĢılmaktadır. GeniĢ anlamda kar - zarar kalemi tüm iĢlem ve olayların ekonomik sonuçlarını olağan veya olağan olmayan Ģeklinde bakmaksızın içermesi gerekir. Bu sayede dönemden döneme faaliyet aktivitelerine iliĢkin sürecin takip edilmesi ve olağan faaliyetler üzerinde odaklanması sağlanır. Burada önemli olan nokta bir defa veya nadiren yapılan iĢlemler tanımlanmadığı ve mali tablolarda sunulmadığı taktirde muhasebe periyodunda ve geleceğe iliĢkin hazırlanan performans sonuçlarında farklılıklar ortaya çıkacaktır. Bu açıdan Ģirket üzerinde önemli ekonomik etkiler meydana getirebilecek olağan, olağanüstü ve geleceğe iliĢkin beklentilerin tanımlanması gerekir. O zaman bir döneme iliĢkin periyota iliĢkin performans sonuçları doğru olarak tespit edilebilir (Benedict ve Elliott, 2001: 673). Finansal tabloların hazırlanmasında gösterilen özen, titizlik ve yürürlükteki mevzuata uygunluk ile Ģirketin ve yöneticilerin performansı doğru ve zamanında ilgililere sunulmaktadır. Bu sayede gerekli tedbirler zamanında alınmakta ve ortaya çıkan fırsatlardan yararlanılabilmektedir. 174 Altay ve Anıl (2004), kamuyu aydınlatma kapsamında sunulan finansal raporların açıklandığı periyot ile hisse senetlerinin performansı arasında istatistiksel olarak önemli bir iliĢki tespit edememiĢtir. Bu durum bilgi teknolojileri sayesinde Ģirket bünyesinde ortaya çıkan önemli bilginin ilgililere anında sunulduğu ve yatırımcılar; Ģirketin performansına bağlı olarak bu bilgilere iliĢkin beklentilerini hisse senetlerinin fiyatına önceden yansıttığı, finansal raporlarda sunulan bilgilerinin güvenilirliliğinin yetersiz olması veya değerlendirme aĢamasında finansal raporlardan ziyade baĢka kriterleri benimsemiĢ olabileceğini ifade etmektedir. Bir döneme iliĢkin sağlıklı finansal raporlamanın yapılabilmesi yönetim ile büyük hissedarlar arasında ki iliĢkinin kesilmesi veya yönetimin profesyonelleĢmesi, iç denetçi ve bağımsız denetimin mahiyeti ve yönetim kurulunda finansal tecrübeye sahip yöneticilerin varlığı etkili olacaktır (Bowen, Rajgopal ve Venkatachalam, 2008). 175 IV. BÖLÜM KAMUNUN AYDINLATILMAS KAPSAMINDA KAZANÇ YÖNETĠMĠNĠN TESPĠTĠ VE ġĠRKET FĠNANSAL RAPORLARI VE PERFORMANSI ÜZERĠNE ETKĠSĠ: ĠMKB UYGULAMASI Bu bölümde ĠMKB‟ ye kayıtlı Ģirketlerin 2005-2008 yıları arasındaki mali tabloları analiz ve değerlendirmeye tabi tutularak; bu tabloların yıllar itibarı ile gerçeği, doğru, dürüst ve tam olarak yansıtıp yansıtmadığı tespit edilmeye çalıĢılacaktır. ÇalıĢma üç bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde Ģirketlerin kazanç yönetimine baĢvurup baĢvurmadıkları baĢka bir ifade ile finansal raporların ekonomik iĢlmelerinin sonuçlarını doğru ve dürüst olarak yansıtıp yansıtmadığı tespit edilmeye çalıĢılacaktır. ÇalıĢmanın ikinci bölümünde kamuyu aydınlatma ilkesi kapsamında aynı Ģirketlerin SPK‟ nın yayınladığı kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde kamunun ne tür bilgiye ihtiyaç duyduğu tespit edilmeye çalıĢılacaktır. ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde ise Ģirket finansal performans göstergelerine bağlı olarak oluĢan piyasa değeri üzerinde etkili olan faktörler (finansal ve finansal olamayan) tespit edilmeye çalıĢılacaktır. Bu bağlamda; çalıĢmanın amacı, önemi, yöntemi ve kapsamı, uygulanan istatistikî modeller ile elde edilen sonuçlar çerçevesinde değerlendirmeler yapılacaktır. ĠMKB‟ ye kayıtlı Ģirketlerin yıllar itibarı ile kesinleĢmiĢ 12 aylık mali tablolarından elde edilen veriler Excel çalıĢma sayfasında toplanarak analize hazır hale getirilmiĢtir. 4.1.Kazanç Yönetiminin Tespiti ve Finansal Raporlama Kalitesi Kazanç yönetimi: Yöneticiler, Ģirket faaliyet sonuçları; hissedarların ve kendilerinin ekonomik beklentilerini karĢılayamadığı, dıĢ çevre ile yapılan sözleĢmelerde yer alan maddelerden doğan yükümlülükleri yerine getirebilmek, 176 vergisel, politik vb amaçlarla finansal raporlara ait iĢlemlerin yapısını değiĢtirmek suretiyle finansal raporları ayarlamalarına denir. Tanımdan bütün yöneticilerin muhasebe numaralarına baĢvurduğu ve yasal düzenleyicilerin, iç ve dıĢ bağımsız denetçiler ve akademisyenlerin de dedektif olması gerekir gibi bir anlam çıkarılmaması gerekir. Bütün amaç Ģirket ile çevresi arasında sağlıklı bilgi akıĢı ile iletiĢimin sağlanması ve güven ortamının oluĢturulması ( Lo, 2008 ) ve varsa mali tablo üzerinde yasal ve yasal olmayan muhasebe numaralarının ortaya çıkartılarak ekonomik karar vercilere faydalı bilgiler sunmaktır. Bu durumda yöneticiler yasal ve / veya yasal olmayan muhasebe politika ve uygulama değiĢikliği ile mali tablolarda yer alan kalemlerin gerçeği yansıtmasını engellemektedir. Bu davranıĢın temelinde ise yöneticilerin Ģirket ve yönetim hakkında kamuoyunu istedikleri gibi düĢünmelerini sağlamak yer almaktadır. Kazanç yönetininin tespiti için yapılan çalıĢmalar incelendiğinde mali tablolar üzerinden tahakkuk ve finansal oranlar vasıtasıyla kurulan modeller kullanılmıĢtır. Tahakkuk modellerinin temelinde araĢtırmacılar, tahakkukları ihtiyari ve ihtiyari olamayan tahakkuklar olarak ikiye ayırmaktadır. AraĢtımanın temel varsayımında ise yöneticilerin ihtiyari olmayan tahakkukları yasalar gereği yerine getirdikleri için sürekli olarak hile yoluyla manipüle edemeyeceklerdir. Fakat ihtiyari tahakkuklar ise yöneticilerin kontrolünde ve insiyatifinde olduğu için hazır değerleri, ticari alacakları, stokları, satıĢları, gelirleri ve giderleri vb kalemleri gerek yürürlükteki yasal mevzuatta yer alan boĢluk ve esneklikler vasıtasıyla gerekse yasal olamayan yollarla değiĢtirebilmektedir. Bu bağlamda araĢtımacıların çalıĢmalarını ihtiyari tahakkuk kalemleri üzerinde yoğunlaĢtırdıkları görülmektedir. Örneğin Healy (1985), DeAngelo (1986), Jones (1991), Dechow, Sloan ve Sweney (1995) sayılabilir. Finansal oranlar yönteminde ise bilanço ve gelir tablosunda yer alan kalemler üzerinden endeksler oluĢturulmakta (Ticari alacaklar, stok devir hızı endeksi vb.) ve kazanç yönetimi yapılıp yapılmadığı tespit edilmeye çalıĢılmaktadır. Örneğin Beneish (1997). Yıllar itibariyle oluĢturulan GKGM ilke ve standartları ve onun yansıması olan uygulamalar üzerinde yapılan değiĢiklikler sonucu ortaya çıkan finansal hileler finansal tabloların gerçeği yansıtmasını engellediği gibi karĢılaĢtırılabilir, tutarlı ve doğru olma özelliğini de kaybetmesine yol açmaktadır. Sonuç olarak kazanç 177 yönetimi ile finansal raporlama kalitesi arasında ters iliĢki mevcuttur. Yöneticiler kazanç yönetimine baĢvurdukça finansal raporlama kalitesi düĢecektir. 4.1.1.AraĢtırmanın Amacı Bu çalıĢmanın amacı: Türkiye‟de halka açık Ģirket yöneticilerinin kazanç yönetim uygulamalarının Ģirketin finansal raporlama kalitesi ve piyasa değeri üzerine etkisini ölçmeye yöneliktir. Bu bağlamda; ġirketlerin muhasebe politika ve uygulamaları tahakkuk modelleri ile test edilerek kazanç yönetimine baĢvurup baĢvurmadıkları, Kazanç yönetimi finansal raporlama kalitesi iliĢkisi, Kazanç yönetimi finansal performans iliĢkisi incelenecektir. ġirketlerin kamuyu OECD‟nin açıkladığı kurumsal yönetim ilkeleri bağlamında kamuyu aydınlatıp aydınlatmada kamunun ihtiyacı olan bilginin türleri tespit edilmeye çalıĢılacaktır. 4.1.2. AraĢtırmanın Önemi ġirket yöneticileri; mevcut hissedarların verdiği kaynakları Ģirket varlıkları üzerinde optimal dağılımını yapma ve yönetme ile kuruluĢ sözleĢmesinde belirlenen amaçları ya da sonradan yönetim tarafından belirlenen amaçları yürürlükteki mevzuata bağlı olarak gerçekleĢtirmek zorundadır. Yöneticilere verilen amaçların gerçekleĢme düzeyi ile yöneticilerin ve Ģirketin performansı; finansal raporlar ve en önemli öğesi olan finansal tablolar vasıtasıyla tespit edilebilmekte ve değerlendirilmektedir. Bu bağlamda Ģirketin ve yöneticilerin performansının değerlendirilebilmesi doğru, zamanında, eksiksiz, tam finansal ve finansal olmayan bilginin Ģirket bünyesinde üretilmesi ve Ģirket çevresine sunulması ile mümkündür. ġirket bünyesinde üretilen bilginin GKGMĠ ve politikalarına ve yürürlükteki mevzuata uygunluğu Ģirket yönetimi tarafından seçilen iç ve dıĢ denetçiler tarafından kontrol edilmektedir. Denetçilerin temel amacı; Ģirket bünyesinde üretilen finansal bilgilerin doğruluğunu kanıtlayacak çalıĢmalar yapmaktır. ÇeĢitli denetim teknikleri ile Ģirket faaliyetlerinden doğan finansal nitelikteki bütün iĢlem ve olayların kayıtlara 178 yansıtılıp yansıtılmadığını, belgelere dayanıp dayanmadığını, belgelerin yasal ve tahrifata uğrayıp uğramadığını, muhasebe kayıtları ile envanter ve fiziki sayım yapılarak mutabakat olup olmadığını vb denetim teknikleri ile hata, eksik ve hileler ile muhasebe politika değiĢikliklerinin gerekçelerini ve etkilerini ortaya koyarak denetim görüĢünü ortaya koyar. Ġç ve dıĢ denetim Ģirketle iliĢki içerisinde bulunan tüm çevresi için Ģirket hakkında “ güven unsurunu” inĢa etmektedir. Son 20 yılda yaĢanan Ģirket yolsuzluklarının Ģirket hissedarlarının temsilcisi olan yöneticiler ve bağımsız denetim Ģirketlerinin iĢbirliği ile yapıldığı ortaya çıkması bu güvenin ortadan kalkmasına ve finansal raporların ekonomik olayların sonuçlarını yansıtmadığı kanaatnin oluĢmasına yol açmıĢtır.. ÇalıĢmanın önemi burada ortaya çıkmaktadır. ġirket ve çevresi arasında sağlıklı bilgi akıĢının sağlanması, kazanç yönetim numaralarının tespit edilmesi için gerek yasal düzenlemeler yapan otoriteye gerekse akademisyenlere büyük görev düĢmektedir. 4.1.3. AraĢtırmanın Kapsamı AraĢtırmanın evreni ĠMKB‟ de kayıtlı 286 Ģirketten oluĢmaktadır. AraĢtırmanın kısıtları; AraĢtırmaya mali sektörde faaliyet gösteren ticari bankalar, sigorta Ģirketleri, yatırım ortaklıkları, GMYO, katılım bankaları, factoring, finansal kiralama, giriĢim sermayesi, yatırım Ģirketleri ve holdingler kapsam dıĢında bırakılmıĢtır. AraĢtırma 2005 - 2008 yıllarına ait 12 aylık mali tabloları, bağımsız denetim ve faaliyet raporlarını kapsamaktadır. Kamunun aydınlatılması kapsamında SPK‟ nun ġubat 2005 yılında yayınladığı kurumsal yönetim ilkeleri raporuna göre veriler oluĢturulmuĢtur. ġirket performansının ölçülmesinde performans kriterleri olarak finansal kriterler kullanılmıĢtır. AraĢtırmada mali bilgileri eksik olan Ģirketler kapsam dıĢı bırakılmıĢtır. 179 Mali Ģirketlerin, mali tabloları diğer Ģirketlere iliĢkin farklılık gösterdiği, holdinglerin ise mal ve hizmet üretimi gerçekleĢtirmedikleri için analiz kapsamı dıĢında bırakılmıĢtır. Ayrıca 2005 yılından sonra menkul kıymetlerinin halka arz eden Ģirketler yine analizin dıĢında bırakılmıĢtır. ÇalıĢmada Ģirketlerin zorunlu ve ek mali tabloları ile faaliyet ve denetim raporlarına ĠMKB, Ģirketlerin ana sayfaları ve kamuya aydınlatma platformu sitelerinden ulaĢılmıĢtır. AraĢtırmanın zaman açısından kısıtlayıcılığı ise Ģirketlerin 2005 yılından itibaren nakit akım tablolarını düzenli olarak kamuya açıkladıkları tespit edilmiĢtir. ÇalıĢma yapıldığında 2009 yılına ait ilgili raporlar tam olarak açıklanmadığı için analize dahil edilmemiĢtir. Bu kapsamda 286 Ģirketten araĢtırmaya 132 Ģirkete ait 2005-2008 yılı finansal ve finansal olmayan verileri dahil edilmiĢtir. AraĢtırmaya katılan Ģirketlere ait sektörel dağılımı tablo 4.1‟ de gösterilmiĢtir. Tablo 4.1. AraĢtırma Katılan ġirketlerin Endüstriyel Dağılımı Endüstride Yer Alan ġirket Sayısı Yüzdelik Dilim % AraĢtırmaya Dahil Edilen ġirket Sayısı Yüzdelik Dilim % Kağıt ve kağıt ürünleri basım yayım 13 0,066 10 0,075 Gıda ,içki ,tütün (31) 24 0,123 15 0,113 Dokuma, giyim piyasası ve deri (32) 30 0,153 25 0,189 3 0,015 2 0,015 Kimya, petrol ve plastik ürünler (35) 26 0,133 17 0,128 TaĢ, toprak ve dayalı sanayi (36) 25 0,128 21 0,159 Metal ana sanayi (37) 15 0,076 7 0,053 Metal eĢya, makine ve araç yapımı (38) 26 0,133 18 0,136 Diğer imalat sanayi (39) 4 0,020 3 0,022 ĠnĢaat ve bayındırlık (41) 2 0,010 1 0,007 BiliĢim (51) 9 0,046 2 0,015 Perakende ticaret (62) 6 0,030 3 0,022 Lokanta ve oteller (63) 7 0,035 4 0,030 Elektrik gaz ve su (40) 5 0,025 1 0,007 UlaĢtırma, haberleĢme ve depolama 4 0,020 3 0,022 195 1 132 1 Endüstri ve Kodu Orman ürünleri ve mobilya (33) Toplam 180 4.1.4.AraĢtırma DeğiĢkenlerinin Belirlenmesi ve Model Kurulması AraĢtırma kazanç yönetimin tespit edilmesi, OECD tarafından kabul edilen ve SPK‟ nın ġubat 2005‟ de yayınladığı kurumsal yönetim ilkeleri kapsamında kamuyu aydınlatıp aydınlatmada kamunun ihtiyacıolan bilginin türleri, finansal raporlama kalitesi ve Ģirket performansının değerlendirildiği 3 çalıĢmadan oluĢmaktadır. 4.1.4.1. Kazanç Yönetim Uygulamalarına ĠliĢkin DeğiĢkenlerin Belirlenmesi Kazanç yönetim uygulamalarının tespitinde tahakkuk modelleri kurulmuĢtur. Toplam tahakkukların ölçülmesinde ise bilanço, gelir ve nakit akıĢ tablolarından elde edilen veriler kullanılmıĢtır. Toplam tahakkuklara ait veri setinin oluĢturulmasında eksik verilere sahip Ģirketler silinmiĢtir. Toplam tahakkukların ölçülmesinde Jones (1991) modeli ile Dechow, Sloan ve Sweney (1995)‟ in Modifiye EdilmiĢ Jones modeli kullanılmıĢtır. AraĢtırmacılar, kazanç yönetiminin tespitinde kullanılan tahakkukların ölçülmesinde değiĢik metotlar uygulamıĢtır. Örneğin toplam tahakkukların ölçülmesinde muhasebe metotlarında ki değiĢimler ve sermaye yapısındaki değiĢimler sayılabilir. Bu çalıĢmada da toplam tahakkuklar üzerinde odaklanılacaktır. Özellikle de araĢtırma döneminde yöneticilerin, kazanç yönetim uygulamalarının tespit edilebilmesi için ihtiyari tahakkuklar üzerinde odaklanılacaktır. Healy (1985) ve DeAngelo (1986) çalıĢmasında olduğu gibi bu çalıĢmada da toplam tahakkuklar ihtiyari ve ihtiyari olmayan tahakkuklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. AraĢtırma periyodunda kazanç yönetiminin tespit edilmesi için ihtiyari tahakkuk kalemleri tek tek değil bir bütün olarak hesaplanmıĢtır. Çünkü yöneticilerin manipülatif uygulamalarının büyük bir kısmı toplam tahakkuk içerisindedir. Toplam tahakkuklar (TT)= = [Nakdi olmayan duran varlıklarda ki değiĢim]-[Toplam amortisman giderleri ve itfa payları] Ģeklinde hesaplanmıĢtır. 4.1 181 Nakdi olmayan duran varlıklardaki değiĢim = =[(∆Dönen varlıklarda) - ( ∆Hazır değerler+∆Kısa vadeli yatırımlar] - [ ∆Kısa vadeli borçlar + ∆Uzun vadeli borçların kısa vadeli taksitlerinde ki değiĢim + ∆Ödenecek vergiler] 4.2 Ģeklinde hesaplanmıĢtır. Kazanç yönetiminin yıllar itibarı ile ölçülebilmesi amacıyla standartlaĢtırma yapılmıĢtır. Toplam tahakkukların hesaplanmasında uzun vadeli borçların kısa vadeli taksitlerine iliĢkin değiĢim mali raporlarda tam olarak tespit edilemediği için modelde uygulamadan çıkarılmıĢtır. 4.1.4.2. AraĢtırmanın Hipotezleri H0= Toplam tahakkukların standart tahmin hatası yıllar itibarı ile doğrusal bir dağılım göstermemektedir. Yıllar itibarı ile ihtiyari olmayan tahakkuklarda aĢırı değiĢme söz konusudur. BaĢka bir ifade ile Ģirket yönetimi kazanç yönetim numaralarına baĢvurmaktadır. Bu durum Ģirket yöneticilerinin GKGMĠ ve politikaları ile yürürlükteki mevzuatta yer alan boĢluk ve esneklikleri kullanarak yasal ya da yasal olmayan yollarla yıllar itibarı ile toplam tahakkukları değiĢtirdiği ve finansal tabloların Ģirketlerin faaliyetlerinin gerçek durumunu yansıtmadığını ifade eder. H1= Toplam tahakkukların standart tahmin hatası yıllar itibarı ile doğrusal bir dağılım göstermektedir. Yıllar itibarı ile ihtiyari olmayan tahakkuklarda aĢırı değiĢme söz konusu değildir. BaĢka bir ifade ile Ģirket yönetimi kazanç yönetim numaralarına baĢvurmamaktadır. Bu durum Ģirket yöneticilerinin GKGMĠ ve politikaları ile yürürlükteki mevzuatta yer alan boĢluk ve esneklikleri kullanarak yasal ya da yasal olmayan yollarla yıllar itibarı ile toplam tahakkukları değiĢtirmediği ve finansal tabloların Ģirketlerin faaliyetlerinin gerçek durumunu yansıttığını ifade eder. 4.1.4.3. Tanımlayıcı Ġstatistikler Tanımlayıcı istatistiklerin sunulmasında DeAngelo (1986)‟ nun kullandığı beklenti modeli kullanılmıĢtır. Normal tahakkukların ölçülmesi için (t) yılında ait toplam tahakkuklar bir önceki (k) yılına ait toplam tahakkuklardan çıkarılmıĢtır. 182 DeAngelo (1986)‟ ya göre cari (t) yıla ait toplam tahakkuklar ile bir önceki yıla ait toplam tahakkuklar arasında ki fark aĢırı tahakkukları temsil etmektedir. Bu tahakkuklar ihtiyari ve ihtiyari olmayan tahakkuklar olarak ayrılabilir. Bu durumda: ∆TT= (TTt –TTk) = (ĠHTTAHt – ĠHTTAHk) – (ĠHTOLMTAHt – ĠHTOLMTAHk) 4.3 Toplam tahakkuklarda ki değiĢim; yasalar gereği ortaya çıkan ihtiyari olmayan tahakkuklarda ki değiĢimin yıllar itibarı sabit kalacağı ve dolayısıyla ortalama değiĢiminin sıfır olacağı varsayılmıĢtır. Bu durumda yıllar itibarı ile toplam tahakkuklar da meydana gelen değiĢme ihtiyari olan tahakkuklardan kaynaklanmaktadır. Modelde yöneticilerin tahakkukları, kazançları, nakit akıĢını, karları manipüle edeceği varsayılmıĢtır. Elde edilen veriler bir önceki yılın aktif toplamına bölünerek yıllar itibarı ile değiĢim ortaya konulmak suretiyle standardize edilmiĢtir. 183 Tablo 4.2. Tahakkuk DeğiĢimi, Kazanç DeğiĢimi, Nakit AkıĢ DeğiĢimi Ve Karlardaki DeğiĢim Skalası Bölüm A. Tahakkuk değiĢimia Mean t-statistic Sig. (2- tailed) Median Minimum & maksimum 2008 2007 2006 -2E+007 -1,597 0,113 -5725545 -1E+009 &1E+009 0,664 -2E+007 -1,456 0,148 -3394403 -1E+009 &6E+008 0,06 -2E+007 -3,804 0,000 -2914826 -3E+00& &9E+007 0,005 Wilcoxon signed rank testi Bölüm B. Kazanç değiĢimi Mean -0,0039 0,0545 0,0378 t-statistic 3,163 4,062 2,098 Sig. (2- tailed) 0,002 0,000 0,038 Median -0,0048 0,0365 0,0303 Minimum & maksimum -0,50& 0,89 -0,83& 0,76 -0,68 & 1,47 Wilcoxon signed rank testi 0,000 0,000 0,000 Bölüm C. Nakit Akım DeğiĢimleri Mean 0,0587 0,0859 0,0841 t-statistic 2,779 2,618 3,483 Sig. (2- tailed) 0,0060 0,010 0,001 Median 0,0480 0,0804 0,0632 Minimum & maksimum -0,93 & 1,14 -3,38 &1,69 -0,69 & 2,02 Wilcoxon signed rank testi 0,445 0,064 0,035 Bölüm C. Karlarda ki DeğiĢim Mean -0,0111 0,0569 0,0413 t-statistic -0,610 3,528 2,493 Sig. (2- tailed) 0,543 0,01 0,014 Median -0,0058 0,0357 0,0280 Minimum & maksimum -0,77 & 0,89 -0,94 & 0,76 -0,68 & 1,10 Wilcoxon signed rank testi 0,115 0,000 0,000 a. Toplam tahakkuklardaki değiĢimin hesaplanmasında toplam tahakkuklar toplam aktife (t-1) bölünmek suretiyle skala oluĢturulmuĢtur. Toplam tahakkuklar (TT)= [(∆Dönen varlıklarda) - ( ∆Hazır değerler+∆Kısa vadeli yatırımlar] - [ ∆Kısa vadeli borçlar + ∆Uzun vadeli borçların kısa vadeli taksitlerinde ki değiĢim + ∆Ödenecek vergiler]Toplam amortisman ve tükenme payları b. Kazanç değiĢimi = Dönem net karı / Toplam Aktift-1 c. Nakit akım değiĢimleri = (Olağan kar – Top. Tahakkuklar) / Toplam Aktift-1 d. Karlardaki değiĢim = Faiz ve vergi öncesi kardaki değiĢim (FVÖK)/ Toplam Aktift-1 Toplam tahakkuklarda ki değiĢim yıllar itibarı ile bakıldığında % 5 anlam düzeyinde 2006 yılında -3,804 olduğu görülmektedir. Bu durum yöneticilerin 2006 yılından önce yöneticilerin tahakkukları manipüle etmeye karar verdikleri ve uyguladıkları dönemi göstermektedir. 2007 ve 2008 yılı değerlerinin birbiri ile uyumlu olması fark olmaması bu durumu desteklemektedir. Bu durum doğrulunun daha iyi anlaĢılabilmesi için Sig. (2- tailed) değerine bakmak gerekir. Bu değer 2007 ve 2008 yılları için % 5‟ den büyük olduğu için bu yıllarda ortalamadan anlamlı bir sapma olmadığını buna karĢılık ise 2006 yılında bu değerin küçük olduğu ve 184 ortalamalardan anlamlı bir sapma olduğunu gösterir. Bu durum yöneticilerin manipülasyon yaptığını göstermekle birlikte kesin bir sonuç olarak algılanması söz konusu değildir. Kazanç nakit akım ve karlarda yıllar itibarı ile anlamlı bir değiĢiklik söz konusu değildir. Bu durum yöneticilerin Türkiye‟ de manipülasyon yapmak için sadece tahakkuk kalemleri üzerinde konsantre olduklarını göstermektedir. Sadece 2008 yılında karlarda bir değiĢim söz konusudur. Bu durumun anlamlılığının tespit edilebilmesi ancak 2009 yılı karda ki değiĢimin teste dahil edilmesi ile mümkündür. 4.1.4.4. Hipotezlerin Test Edilmesi 4.1.4.4.1. Tahakkuk Modeli Kazanç yönetim hipotezleri için ihtiyari tahakkuklar bir önceki dönem ile cari dönem arasında ki fark olarak varsayılmıĢtır. Çünkü ihtiyari olmayan tahakkukların dönemler itibarı ile katsayısı değiĢmediği varsayılmıĢtır. Fakat yıllar itibarı ile ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelerin Ģirketler üzerindeki etkisini tespit edebilmek amacıyla toplam tahakkuk beklenti modeli : TTĠt / AKTOPit-1 = αi (1 / AKTOPit-1 ) +β1i [ (∆NTKARit - ∆TĠCALit) /AKTOPit-1] + β2i[(DURVARit / AKTOPit-1) ] + εit 4.4. kurulmuĢtur. Formülde: TTĠt: i Ģirketi için t yılındaki toplam tahakkuk AKTOPit-1: i Ģirket için t-1 yılındaki toplam aktif ∆NTKARit: i Ģirket için t yılındaki dönem net karlarının t-1 yılındaki dönem net karlarından farkı ∆TĠCALit: i Ģirket için t yılındaki ticari alacaklarının t-1 yılındaki ticari alacaklarından farkı DURVARit: i Ģirket için t yılındaki duran varlıklar €it: i Ģirket için t yılına ait hata terimi Ġ: 1, ,,,,,,,,,,N Ģirket indeksi(N:132) 185 T= 1 ,,,,,,,,,Ti, i Ģirket için varsayılan periyodu içeren yılları ifade etmektedir. Modelde böyle bir değiĢikliğin yapılmasının sebebi pazarda ki rekabetin boyutu, teknolojik ve ekonomik geliĢmelere bağlı olarak Ģirketlerin duran varlıklara ait yatırımları artabilir. Bu durum Ģirketin aktif büyüklüğünü, karlarını, ticari alacaklarını, stoklarını ve ticari borçlarını değiĢtirir. ġirket yatırımcıları kazançlarla ilgilendiği için yöneticiler ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelere bağlı olarak kazanç numaralarına baĢvurmaktadırlar. Duran varlıklara iliĢkin amortismanlar ve itfa payları toplam tahakkukların hesaplanmasında ihtiyari olmayan tahakkuklar hesabına dahil edilmiĢtir. Bu yüzden amortisman ve itfa paylarında meydana gelen değiĢmeden çok duran varlıklara yapılan yatırıma iliĢkin beklentinin modelde hesaplanması önemlidir. 2008 yılına ait tanımlayıcı istatistikler Model Summary Model 1 R ,047 a R Square ,002 Adjusted R Square -,021 Std. Error of the Estimate 1,36220 a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç Ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelere bağlı olarak toplam tahakkuklarda meydana gelen değiĢmenin hesaplanabilmesi amacıyla kurulan regresyon modelinde: 2008 yılı için modelde yer alan bağımsız değiĢkenler % 0,2 oranında toplam tahakkukları açıklamaktadır. Bu durumda 2008 yılında toplam tahakkuklar üzerinde ekonomik geliĢmelere bağlı olarak anlamlı bir değiĢme söz konusu değildir. ANOVAb Model 1 Regression Sum of Squares ,516 df 3 Mean Square ,172 1,856 Residual 237,516 128 Total 238,032 131 a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç b. Dependent Variable: Toptah/ Top Akt t F ,093 Sig. ,964 a 186 ANOVA testine baktığımızda Sig. Değeri (0,964) > 0,05 olduğu için 2008 yılında ekonomik değiĢmelerin toplam tahakkuklar üzerindeki etkisini ölçmeye yönelik olarak bir model kurulamaz. BaĢka bir ifade ile 2008 yılında Ģirket bünyesinde meydana gelen ekonomik değiĢmeler toplam tahakkuklar üzerinde önemli bir etki meydana getirmemiĢtir. Coefficients Model 1 (Constant) aktop kazanç durvar Unstandardized Coefficients B Std. Error -,237 ,129 1638910 3525433 a Standardized Coefficients Beta ,041 t -1,833 ,465 Sig. ,069 ,643 ,021 ,403 ,007 ,052 ,959 ,077 ,822 ,013 ,094 ,925 a. Dependent Variable: Toptah/ top akt 2008 yılına ait sig. Değerleri % 5‟ ten büyük olduğu için model kurulamaz ve regresyon formülü yazılamaz. 2007 yılına ait tanımlayıcı istatistikler Model Summary Model 1 R ,040 a R Square ,002 b Adjusted R Square -,022 Std. Error of the Estimate 1,05443 a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç, b. Dependent Variable: VAR00005 Ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelere bağlı olarak toplam tahakkuklarda meydana gelen değiĢmenin hesaplanabilmesi amacıyla kurulan regresyon modelinde: 2007 yılı için modelde yer alan bağımsız değiĢkenler % 0,2 oranında toplam tahakkukları açıklamaktadır. Bu durumda 2007 yılında toplam tahakkuklar üzerinde ekonomik geliĢmelere bağlı olarak anlamlı bir değiĢme söz konusu değildir. 187 ANOVAb Model 1 Sum of Squares ,233 3 Mean Square ,078 Residual 142,314 128 1,112 Total 142,547 131 Regression df F ,070 Sig. ,976 a a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç, b. Dependent Variable: toptah/ Top Akt ANOVA testine baktığımızda Sig. Değeri (0,976) > 0,05 olduğu için 2007 yılında ekonomik değiĢmelerin toplam tahakkuklar üzerindeki etkisini ölçmeye yönelik olarak bir model kurulamaz. 2007 yılında da Ģirket bünyesinde meydana gelen ekonomik değiĢmeler toplam tahakkuklar üzerinde önemli bir etki meydana getirmemiĢtir. Coefficients Unstandardized Coefficients Model 1 (Constant) aktop 7 kazanç durvar B -,039 Std. Error ,100 34831,573 ,085 -,123 2765759 ,380 ,900 a Standardized Coefficients Beta ,001 ,027 -,017 t -,389 Sig. ,698 ,013 ,224 -,137 ,990 ,823 ,891 a. Dependent Variable: toptah/ top akt 2007 yılına ait sig. Değerleri % 5‟ ten büyük olduğu için model kurulamaz ve regresyon formülü yazılamaz. 2006 yılına ait tanımlayıcı istatistikler Model Summary Model 1 R ,084 a R Square ,007 b Adjusted R Square -,016 Std. Error of the Estimate 1,23031 a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç, b. Dependent Variable: toptah/ top akt Ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelere bağlı olarak toplam tahakkuklarda meydana gelen değiĢmenin hesaplanabilmesi amacıyla kurulan regresyon modelinde: 2006 yılı için modelde yer alan bağımsız değiĢkenler % 0,7 oranında toplam tahakkukları açıklamaktadır. Bu durumda 2006 yılında toplam 188 tahakkuklar üzerinde ekonomik geliĢmelere bağlı olarak anlamlı bir değiĢme söz konusu değildir. ANOVAb Model 1 Regression Residual Total Sum of Squares 1,393 df 3 Mean Square ,464 193,748 128 1,514 195,141 131 F ,307 Sig. ,820 a a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç, b. Dependent Variable: toptah/ Top Aktt ANOVA testine baktığımızda Sig. Değeri (0,82) > 0,05 olduğu için 2006 yılında ekonomik değiĢmelerin toplam tahakkuklar üzerindeki etkisini ölçmeye yönelik olarak model kurulamaz. 2006 yılında da Ģirket bünyesinde meydana gelen ekonomik değiĢmeler toplam tahakkuklar üzerinde önemli bir etki meydana getirmemiĢtir. Coefficients Unstandardized Coefficients Model 1 (Constant) aktop kazanç durvar B -,214 1236285 ,023 Std. Error ,124 2748103 ,645 -,568 1,047 a Standardized Coefficients Beta ,040 ,005 t -1,731 ,450 ,036 Sig. ,086 ,654 ,971 -,071 -,543 ,588 a. Dependent Variable: toptah/ top akt 2006 yılına ait sig. Değerleri % 5‟ ten büyük olduğu için model kurulamaz ve bir regresyon formülü yazılamaz. Sonuç olarak 2008 ve 2006 yılları arasında ekonomik değiĢmelerin toplam tahakkuklar üzerindeki etkisini ölçmek üzere kurulan regresyon modeline göre; ekonomik geliĢmelerin toplam tahakkuklar üzerinde hiç bir etki meydana getirmediği tespit edilmiĢtir. Ġstatistikî olarak beklenti modeline göre çoklu regresyon modelinde varsayılan katsayılar hesaplandı. Bu katsayılar regresyon modelindeki (fomül 4.4.) sırasıyla αi, β1i, β2i „ dir. Daha sonra tahmin hatasına iliĢkin ai, β1i ve β2i hesaplanacaktır. Jones modelinin varsayımlarına göre ihtiyari olmayan tahakkuklar ile açıklayıcı 189 değiĢkenler arasında ki iliĢki sabittir. Bu yüzden tahmin hatası ihtiyari tahakkukları temsil etmektedir. Tahmin hatası ise; Uip= TTip / AKTOPip-1 - [ ai (1 / AKTOPip-1 ) + β1i (∆NTKARip - ∆TĠCALip) / AKTOPip-1 + β2i (DURVARip / AKTOPip-1) ] 4.5 formülü yardımıyla hesaplanır. Formülde: Uip: Tahmin hatasını p: Tahmin periyodunda içeren yıllar için yıl indeksini göstermektedir. Burada ölçüm hatası, Uip, aynı zamanda p zamanında ki ihtiyari tahakkukların seviyesini göstermektedir. Ġhtiyari tahakkuklar zaman serileri dikkate alınarak varsayılan model ile her bir Ģirket için ayrı ayrı hesaplanır. Kazanç yönetimi hipotezi; manipülasyonun yapıldığı tahmin edildiği (2007) yılı ile bir önceki yıla ait varsayılan ihtiyari tahakkuklar (-1) ve ölçüm hatasına, Uip, bağlı olarak test edilecektir. Burada her bir hesaplanan tahmin hatası, Uip, için standart sapma, σ, hesaplandı. Formül Vip = Uip / σ (Uip) 4.6 Ģeklinde oluĢur. Burada, Vip, standardize edilmiĢ tahmin hatasını göstermektedir. Tahmin hataları normal bir dağılım gösteriyor ise o zaman tahmin hatalarının standart sapmalarını oranı Ti-3 serbestlik derecesine göre t- dağılımına sahiptir. Tistatistiğinin izlenebilmesi için merkezi dağılım teorisi kullanılır. Merkezi dağılım teorisi: N Vip / (Ti 3) /(Ti 5 i 1 i 1 N Z Vp 1/ 2 4.7 Her bir Ģirket için 2008-2006 yılları için toplam tahakkukların standart tahmin hataları ve standart tahmin hataları merkezi dağılım gösterip göstermediklerini test edebilmek amacıyla, ZVp, değerleri tablo 4.3‟ te gösterilmiĢtir. 190 Tablo 4.3. Tahmini Standart Hataları ġirket no 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 2008 0,17098 0,11741 0,14059 0,06321 -0,02264 0,4264 0,06747 0,00953 0,09441 0,15302 0,27149 -0,1777 0,01588 -0,13505 0,41523 0,10214 0,17521 0,17094 0,04998 0,20787 0,07378 0,08997 -0,0118 0,42179 -0,01544 -0,0507 0,13793 0,1357 0,17718 -0,01661 0,1178 0,12616 0,17346 0,0573 -0,16604 -0,20297 0,00161 0,1505 -0,01883 0,15445 -0,01192 0,05819 0,20614 -0,02581 0,07148 0,05679 2007 0,06625 0,09681 -0,00449 0,00199 -0,05734 -0,45077 0,28621 0,2309 0,02263 0,00361 -0,10446 -0,04425 0,28215 -0,00288 -0,64161 -0,06173 -0,03643 0,0082 -0,01551 0,06932 -0,02924 -0,14396 0,13749 -0,18497 0,06203 0,08466 -0,28191 0,07424 -0,11989 0,24258 -0,04369 0,00041 0,11778 -0,03956 -0,1741 0,00242 0,52914 0,04613 -0,07309 -0,01974 -0,05683 -0,03378 0,03333 -0,0763 -0,04402 3,28531 2006 0,17445 0,08909 0,2275 0,14345 -0,19339 0,14172 -0,04919 0,14926 0,16205 0,14733 -0,16329 0,15869 0,02773 0,1606 0,16987 0,10274 0,34082 0,20693 0,037 0,11119 0,16668 0,01178 0,06701 -0,0011 0,08278 0,0222 0,2077 -0,01855 0,16908 0,03001 0,14092 0,13148 0,15807 0,07294 0,19709 0,15218 0,20311 0,12614 -0,00433 0,14467 0,01324 0,19789 0,0811 0,35203 0,25835 -1,01512 191 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 0,13239 0,14999 -0,15003 0,0699 0,18185 0,17229 -1,95623 0,17883 0,21738 -0,64982 0,16434 0,13684 0,13179 0,16225 -1,08607 0,20378 0,17383 0,14612 -0,10648 0,15701 0,01522 0,02993 0,16128 3,77534 0,14593 0,1972 0,15486 0,1219 0,15061 -0,29785 0,14924 0,14712 0,15807 -0,12485 0,20542 0,16529 0,20535 0,17186 0,14988 0,1636 -0,11904 0,18816 0,16113 0,14552 -4,16587 0,11649 0,05081 0,15289 -9,17564 -0,01879 -0,0656 -0,20724 0,00715 0,06249 0,04642 0,23816 0,0134 -0,07717 -0,60798 0,06658 -0,01124 -0,04775 0,03274 0,43638 -0,23305 -0,00769 0,02603 -0,27808 -0,01255 -0,03486 -0,63789 0,00361 -4,9348 0,05266 0,03136 0,08468 0,04676 0,01424 0,17547 0,04892 0,00369 0,04176 -0,31369 0,14978 0,01535 0,11059 0,07463 0,06235 0,06942 0,30367 0,07393 0,04448 -0,00706 -1,5662 0,02657 0,06339 0,03597 -4,83135 0,0874 0,23823 0,08222 0,20921 0,15657 0,08157 -0,87521 0,14279 0,13868 -0,76671 0,10059 0,14541 0,2722 0,18329 -0,00758 0,18627 0,19128 0,17963 -0,22793 0,08003 0,01623 0,07147 0,30335 -0,0201 0,09629 0,02068 0,10024 -0,09753 0,14853 0,34315 0,10808 0,14936 0,14997 -0,16639 0,17498 0,13703 -0,1141 0,1655 0,15714 0,18504 0,35076 0,04402 0,0908 0,09919 0,62709 0,12029 0,20384 0,1278 0,50281 192 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 0,21476 1,26823 0,25354 0,11715 0,1703 0,1027 0,14138 -0,10691 0,12452 0,19193 0,06755 0,17458 0,31053 -0,11277 0,15104 -1,01307 -0,15509 -0,3686 0,11742 0,10279 0,05424 0,13443 0,08848 0,41705 0,07467 0,15081 0,21342 0,14885 -0,32061 -0,09336 0,45837 0,08177 0,11459 0,14095 0,7645 0,04614 0,13741 -0,07744 7,95645 0,01894 0,02686 0,03544 0,32327 0,02592 0,01665 -0,12349 0,05892 0,06692 -0,09322 0,09859 -0,21136 0,05883 -0,34345 0,2652 0,13809 -0,08823 0,04956 0,08424 0,35141 0,08503 0,02875 0,03531 -0,09547 0,07359 0,01605 0,04772 -0,0647 -0,35473 -0,08494 -0,06456 -0,01103 0,17685 -0,04674 0,10814 0,01769 -11,0197 0,10293 0,08161 0,15518 0,03164 0,16789 -0,19357 0,1177 0,27314 0,09871 0,14922 0,36768 0,10997 -0,01548 -0,12086 0,02774 0,0904 0,09068 0,21448 0,11538 0,2975 -0,06737 0,08157 0,15583 0,29203 0,07088 0,06287 -0,36445 0,10583 -0,38677 0,12784 0,16183 0,13708 -0,35245 0,2166 -0,18666 Z değeri -0,000020 0,000050 -0,000020 Jones modeline göre Ģirket yöneticileri kazançları manipüle etmeye 1 yıl önceden karar verdiklerini ve manipülasyon yılında ise bunu tamamladıklarını ve sonraki yıl ise manipülasyona son verdiklerini varsaymaktadır. Toplam tahakkuklar içerisinde ihtiyari tahakkukların manipülasyonu ile karlar yüksek veya düĢük gösterilmektedir. Karların yüksek gösterilmesi Ģirketin piyasa değerini ve yöneticilerin prestijini korur fakat fiktif karlar dolayısıyla dağıtılan karlar ve ödenen 193 vergiler Ģirket kaynaklarının tükenmesine yol açar. Tam tersi düĢük gösterilmesi ise Ģirketin risk ve getiri dengesinin bozulmasına ve piyasa değerini olumsuz yönde etkileyeceği gibi ortalama sermaye maliyetinin yükselmesine yol açacaktır. Bu yüzden manipülasyon faaliyetleri sürekli olarak yapılamaz. Örneği ENRON Ģirketinin yıllarca yapılan manipülatif iĢlemleri iflasla sonuçlanmıĢtır. Yıllar itibarı ile her bir Ģirket için hesaplanan standart tahmin hatalarının merkezi dağılımları hesaplanmıĢtır. 2008 yılı için merkezi dağılımı -0,000020, 2007 yılı için merkezi dağılımı 0,000050 ve 2006 yılı için merkezi dağılımı -0,000020 olarak hesaplanmıĢtır. Bu durum yıllar itibarı ile toplam tahakkukların merkezi bir dağılım gösterdiğini. BaĢka bir ifade ile kurulan regresyon modeline bağlı olarak hesaplanan toplam tahakkuklar üzerinde ekonomik geliĢmelerin bir etkisinin olmadığı ve ihtiyari tahakkukların ortalama değiĢim katsayısında aĢırı bir değiĢim olmadığı sonucuna ulaĢılmıĢtır. ANOVA VAR00002 Between Groups Within Groups Total Sum of Squares ,000 384,000 384,000 df 2 393 395 Mean Square ,000 ,977 F ,000 Sig. 1,000 ANOVA testini incelediğimizde yıllar itibarı ile toplam tahakkuklara ait standart tahmin hataları arasında hiçbir fark yoktur. Sonuç olarak 2008 ve 2006 yılları arasında ĠMKB‟ ye kayıtlı 132 Ģirket üzerinde yapılan çalıĢma sonucunda mali tablolarının Ģirketlerin gerçek durumunu yansıttığı tespit edilmiĢtir. Bu sebepten h0 hipotezi ret edilir, h1 hipotezi kabul edilir. 4.2. Kamunun Aydınlatılması Uygulaması ġirketler yürürlükteki mevzuat gereği çevresine zorunlu (mandatory) ve gönüllü (voluntary) olarak düzenli ve sürekli bilgi akıĢı sağlamaktadır. ġirket çevresine sunulan olumlu ve olumsuz bilgiler Ģirketin piyasa değeri üzerinde bir takım etkiler meydan getirmektedir. 194 Yürürlükteki mevzuat ile mevcut ve potansiyel yatırımcılar, kreditörler, satıcılar vb Ģirket ilgililerine olumlu bilgilerin yanında olumsuz bilgilerinde zamanında, eksiksiz ve doğru olarak sunulması gerekir. ġirket bünyesinde üretilen ve kamuya sunulmayan bilgi (olumlu yada olumsuz) Ģirket çevresinin yanlıĢ kararlar almasına daha da önemlisi Ģirket ve çevresi arasında ki sağlıklı bilgi akıĢının ve iletiĢimin kaybolmasına yol açacaktır. Bu durum ise Ģirkete olan güvenin ortadan kalkmasına, sermaye maliyetinin artmasına, gelecekte uygun kaynaklara ulaĢamama, Ģirketin piyasa değerinin altında değerlenmesine yol açacaktır. Genel ekonomi açısından ise kıt kaynakların etkin ve verimli alanlara yatırılmasını sınırlandırıcı bir etki meydana getirecektir. Bu bağlamda Ģirket bünyesinde üretilen finansal ve finansal olmayan “önemli bilginin” zamanında, eksiksiz, tarafsız ve doğru sunulması ile gelecekte doğacak daha büyük risklerden ve tehlikelerden Ģirketi koruyacaktır. Örneğin Enron üst yönetiminin kötü yönetimi ile zarar eden Ģirketleri yıllarca karlı gösterilmiĢ ve yatırımcılar yanıltılmıĢtır. ġirket yönetimi gerçek durumu açıklamak yerine muhasebe numaralarına baĢvurmuĢ ve bunu bağımsız denetim Ģirketi ile birlikte yürütmüĢtür. Gerçek durum açıklanmadığı için Ģirket ve çevresi arasında güven problemi ortaya çıkmıĢ hisse senetlrinin piyasa değeri 90 $‟ dan hızla düĢmeye baĢlamıĢ ve 50 cente kadar gerilemiĢtir. Fiktif kar dağıtımı ile Ģirket kaynakları tüketilmiĢ ve dünyanın en büyük Ģirketlerinden birinin iflası ile sonuçlanmıĢtır. 4.2.1. AraĢtırmanın Amacı Bu bölümde yapılan araĢtırmanın amacı OECD tarafından kabul edilen ve Türkiye‟ de SPK‟ nın ilk olarak Temmuz 2003‟ te kabul ettiği ve OECD Kurumsal Yönetim Ġlkeleri‟ ne uyum çerçevesinde ġubat 2005 yılında revize ettiği “Kurumsal Yönetim Ġlkeleri” çerçevesinde kamuyu aydınlatma performansı ölçülmeye çalıĢılacaktır. 4.2.2. AraĢtırmanın Önemi AraĢtırma Ģirket ve çevresi arasında sağlıklı bir iletiĢimin kurulabilmesi için Ģirket bünyesinde üretilen bilginin istenilen zamanda, eksiksiz, doğru ve tutarlı bir Ģekilde sunulması ile mümkündür. Ayrıca sunulan bilginin gerek Ģirketin 195 performansı gerekse benzer rakiplerle performansının “karĢılaĢtırılabilir” olması büyük önem arz etmektedir. ġirket bünyesinde üretilen ve sunulan bilgi: ġirket yönetiminin performansını değerlendirmesi, Mevcut hissedarların beklentilerini karĢılama düzeyi, yatırıma devam etme etmeme kararı alınması, Potansiyel yatırımcıların yatırım kararı alması, Kaynakların etkin ve verimli yatırım alanlarına yönlendirilmesi, ġirketin daha ucuz ve kolayca yeni kaynaklara ulaĢması, ġirketin gelecekteki muhtemel fırsat ve risklerinin tahmin edilmesi, ġirket varlıklarının etkin ve verimli kullanılıp kullanılmadığını tespiti, ġirket ve çevresi arasında sağlıklı bir iletiĢimin kurulması ve güvenin sağlanması fonksiyonunu icra eder. Bu bağlamda Ģirket bünyesinde üretilen bilginin en hızlı iletiĢim araçları ile Ģirket çevresine ulaĢtırılması sağlanmalıdır. Türkiye‟ de üretilen bilginin nasıl ulaĢtırılacağı ve önemli bilginin özellikleri “Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına ĠliĢkin” tebliğ ile düzenlenmiĢtir. 4.2.3. AraĢtırmanın Kapsamı ve Örneklemi AraĢtırmanın ana kütlesi OECD tarafından açıklanan “Kurumsal Yönetim Ġlkeleri” ne uyum çerçevesinde SPK‟ nun 2005 yılında yayınladığı Kurumsal Yönetim Ġlkelerine bağlı olarak ĠMKB‟ sına kayıtlı 286 Ģirketten oluĢmaktadır. Birinci modelde yer alan kısıtlayıcı Ģartlar kapsamında 132 Ģirkete ait 2005-2008 yıllarında faaliyet raporu, temel mali tabloları çerçevesinde örneklem modele dahil edilmiĢtir. 4.2.4. AraĢtırma DeğiĢkenlerinin Belirlenmesi ve Model Kurulması Bu bölümde ki araĢtırma kamuyu aydınlatma ilkesini de kapsayan kurumsal yönetim indeksine bağlı olarak çalıĢma yapılmıĢtır. Uygulama da Major ve Marques (2008)‟ in Portekiz Ģirketleri üzerinde yaptığı araĢtırmada ki kullandığı modelden uyarlanmıĢtır. 196 4.2.4.1. Kamuyu Aydınlatma DeğiĢkenlerinin Belirlenmesi ve Modelin Kurulması Türkiye‟ de kamunun aydınlatılması ve onu kapsayan kurumsal yönetim ilklerinin uygulanması halka açık anonim Ģirketler için 2004 yılında zorunlu hale getirilmiĢtir. SPK‟ u bu düzenlemenin yanında kamunun aydınlatılması kapsamında 2009 yılında “ Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına ĠliĢkin Esaslar Tebliği” ile kamuya sunulacak önemli bilgileri tanımlamıĢtır. Bu bağlamda Major ve Marques (2008)‟ in kurumsal yönetim indeksi modeli araĢtırmada 2005- 2008 yıllarını kapsayacak Ģekilde oluĢturulmuĢtur. Bağımlı değiĢken kurumsal yönetim indeksi (KYĠn)‟ nin hesaplanmasında kullanılan gösterge kodlar: Ortaklık hakları, Menfaat sahiplerinin haklarının korunması konusunda değerlendirme, Kamuyu aydınlatma konusunda değerlendirme, Risk analizi, Yönetim kurulunun yapısı ve isleyiĢine iliĢkin sunulan bilgiler. SPK‟ u tarafından yayınlanan kurumsal yönetim ilkeleri kapsamında tespit edilen gösterge kodların değerlendirmesi: 197 Pay sahiplerine haklarını kullanmada kolaylık sağlanıyorsa 1 Pay sahiplerine haklarını kullanmada kolaylık sağlanmıyorsa 0 Bu haklar oy kullanma, azınlık hakları, kar payı, bilgi alma ve inceleme vb. Menfaat sahiplerine iliĢkin Ģirket politikası: MüĢteri ve tedarikçiler ile iliĢkiler, Ģirket mal varlığını korunması, etik kurallar, sosyal sorumluluk vb konularda bilgi sağlanıyorsa 1 sağlanmıyorsa 0 Yönetim Kurulu: Yönetim kurulunun temel fonksiyonları, faaliyet esasları, görev ve sorumlulukları, oluĢumu ve seçimi, yönetim kuruluna sağlanan haklar, oluĢturulan komitelerin bağımsızlığı ve yöneticiler hakkında bilgi sağlanıyorsa 1 sağlanmıyorsa 0 Kamuyu aydınlatma ve Ģeffaflık: Kamuya Ģirket yöneticileri, yönetim kurulu üyeleri ve pay sahipleri arasında ki iliĢkiler, periyodik olarak mali tablo ve bağımsız denetim raporlarının sunulması, ticari sır dıĢındaki önemli olaylar ve içeriden öğrenenler hakkında bilgi sağlanıyorsa 1 sağlanmıyorsa 0 Paylar arasında imtiyaz sağlanıyorsa 1 sağlanmıyorsa 0 Kurumsal yönetim indeksine ait sayılan bilgiler Ģirket faaliyet raporlarında, kurumsal yönetim raporlarında, kendi ve kamuyu aydınlatma platformu sitesinde yer alıyorsa 1 bu bilgiler yer almıyor ise 0 olarak kodlanmıĢtır. Yıllar itibarı ile toplanan değiĢkenlerin aritmetik ortalaması alınarak örnekleme katılan her bir Ģirkete ait KYĠ kat sayısı hesaplanmıĢtır. KYĠn‟ ni etkileyen finansal ve finansal olmayan bağımsız değiĢkenler: 2005 ve 2008 yıllarında Ģirket: kurumsal yönetim raporlarında gösterge kodlar yer alıyor ise 1 kurumsal yönetim raporlarında gösterge kodlar yer almıyor ise 0 IFRS: Denetim Firması (Audite): Uluslar arası finansal raporlama standartları uygulanıyor ise 1 Uluslar arası finansal raporlama standartları uygulanmıyor ise 0 5 büyük denetim Ģirketi tarafından denetleniyorsa 1 5 büyük denetim Ģirketi tarafından denetlenmiyorsa 0 Ģirket özel bir grubun elinde değil ise 1 Ģirket özel bir grubun elinde değil ise 0 Kontrol (Private): Sermaye Yapısı (Capital Structure): Toplam Borç / Toplam Aktif Büyüklük (Size): ġirket Aktif Toplamı Büyüme (Growth): SatıĢlar 198 DeğiĢkenlerin modele dahil edilmesinde: (Sat t Sat t 1 ) / Sat t 1 Büyüme (Growth): SatıĢlar Büyüklük (Size): ġirket aktif toplamının logaritması Sermaye Yapısı (Capital Structure): Toplam Borç / Toplam Aktif Denetim Firması (Audite): BeĢ Büyük denetim Ģirketi Pricewaterhouse Cooper, Deloitte, Ernst&Young, BDO ve KPMG olarak kabul edilmiĢ ve gerekli standartlaĢtırmalar yapılmıĢtır. Kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanması zorunlu olduğu için ĠMKB‟ ye kayıtlı Ģirketlerin pay sahiplerinin haklarını kullanmada, kamuyu aydınlatma ve Ģeffaflık, menfaat iliĢkilerine iliĢkin Ģirket politikası ve yönetim kurulu konusunda Ģirket çevresini aydınlattığı tespit edilmiĢtir. Bu gösterge kodların açıklanması zorunlu olduğu için dikkate alınmamıĢtır. Son gösterge kod olan hissedarlar arasındaki adi / imtiyazlı hisse senedine bağlı olarak β1 oluĢturulmuĢtur. Çünkü hissedarlara kar payı dağıtımı, yönetim kurulu seçimi, oy kullanma ve denetçi seçiminde vb imtiyazlar sağlandığı için Ģirket politikalarına müdahale ve diğer gösterge kodları Ģirket çevresinin aleyhine bozma imkânı oluĢmaktadır. Bu gösterge kod baz olarak alınmıĢtır. Bu bağlamda kurumsal yönetim indeksi (KYĠn): KYĠnit: β0 + β1 GKit + β2 KONTit + β3 BYMit + β4 BYKLit + β5 SRMYPit + β6 DENFRit + β7 IFRSit 4.8 Ģeklinde model oluĢturulmuĢtur. Yıllar itibarı ile gösterge kodların aritmetik ortalaması alınarak standart değer haline getirilmiĢtir. 4.2.4.2. Verilerin Analiz Edilmesi Model Summary Model 1 R ,694 a R Square ,481 b Adjusted R Square ,456 Std. Error of the Estimate ,09209 a. Predictors: (Constant), Göster kod, Hisse yapısı, ortsat, ortsat Ortaktif,ortsermaye, ortdeneti b. Dependent Variable: VAR00001 199 Modele dâhil edilen bağımsız değiĢkenler kurumsal yönetim indeksini % 48,1 düzeyinde açıklamaktadır. Bu bağlamda kurumsal yönetim indeksi ile bağımsız değiĢkenler arasında iliĢki bulunmaktadır. ANOVAb Model 1 Regression Residual Total Sum of Squares ,982 1,060 2,042 df 6 125 131 Mean Square ,164 ,008 F 19,306 Sig. ,000 a a. Predictors: (Constant), Göster kod, Hisse yapısı, ortsat, ortsat, ortaktif, ortsermaye, ortdeneti b. Dependent Variable: kurumsal yönetim indeksi Kurumsal yönetim indeksi modelinde sig < 0,05 olduğu için model genel olarak anlamlı bulunmuĢtur. Kurumsal yönetim indeksi ile bağımsız değiĢkenler arasındaki en önemli iliĢki hissedar yapısı arasındadır. Modelin sonucuna göre yatırımcılar Ģirket hakkında ki kararları üzerinde Ģirketin ortaklık yapısına iliĢkin bilgileri önemli gördükleri ortaya çıkmaktadır. Bu bilginin istenme sebebinde ise Ģirket özel bir grubun elinde ise Ģirketin mevcut ve geleceğe iliĢkin politikalarını belirleme yetkisini elinde bulundurma, yönetim kadrosunun seçimi, temettü politikasını belirleme vb karar alma sürecini elinde tutmasıdır. Ertuna ve Tükel (1997) çalıĢmasında kamuyu aydınlatma ile yabancı yatırımcılar arasında pozitif bir iliĢki tespit etmiĢlerdir. ġamiloğlu ve Ünlü (2010) Ģirket sahipliği ile Ģirket performansı arasında zayıf bir iliĢki tepit etmiĢtir. Ertuna ve Tükel (1997) çalıĢmasında kamuyu aydınlatma ilkesini net kar / aktif varlık toplamı olan ROA en iyi açıklamaktadır. Bizim çalıĢmamız bu yönü ile Ertuna ve Tükel‟ i desteklemektedir. Ayrıca Türkiye‟ de son yıllarda aile Ģirketlerinde meydana gelen yolsuzluklar bu tür Ģirketlere olan güveni ortadan kaldırmıĢtır. ġirket çevresinin faaliyet raporlarında ve internet sitelerinde raporlarında yer alan gösterge kodlar sayesinde kamuyu aydınlatma ve aktif kalitesi de kurumsal yönetim indeksi üzerinde etkilidir. Sonuç olarak yatırımcılar Ģirketin karlılığı üzerinde odaklanmadığı buna karĢılılık yatırım yaptığı Ģirketle arasında güven ortamının oluĢması için finansal bilginin yanında finansal olamayan bilgiyi de istediği ortaya çıkmaktadır. Bu durum 200 gerek yatırımının risk – getiri arasında değerlendirme yapma aynı zamanda uzun vadeli bir ortaklık yatırımı olarak değerlendirilebilir. Coefficients Unstandardized Coefficients Model 1 B a Standardized Coefficients (Constant) ,933 Std. Error ,120 Beta t 7,756 Sig. ,000 Göster kodl Hisse yapısı ortsat ,028 ,184 ,018 ,018 1,533 10,296 ,128 ,000 ,002 ,016 ortaktif ortsermaye ortdeneti -,020 ,015 ,008 ,127 ,899 -,096 -1,365 ,175 -,007 ,022 ,012 ,020 -,039 ,084 -,593 1,130 ,554 ,261 ,101 ,704 a. Dependent Variable: kurumsal yönetim indeksi Kamuyu aydınlatma modeline iliĢkin regresyon sonuçlarına bağlı olarak regresyon formülü: y 0,933 0, 28* x1 0,184* x2 0,002* x3 0,020 x4 0,007* x5 0,022* x6 yazılır. 4.3. ġirket Performansına Ait Modelin Kurulması ve DeğiĢkenlerin Belirlenmesi Finansal raporlama ve kurumsal yönetim uygulamaları ile sunulan bilgiler Ģirket performansını, sermaye maliyetini, sermaye yapısını, yeni kaynaklara kolayca ulaĢma ve piyasa değerini etkileme vb etkiler meydana getirmektedir. Bu bölümde finansal raporlama, kurumsal yönetim ilkeleri ile Ģirket performansı arasındaki iliĢkinin ölçülmesinde etkili olan faktörler tespit edilmeye çalıĢılacaktır. Faktörlerin tespit edilebilmesi için finansal göstergelere dayalı modeller kurulmuĢtur. Bu modelller : Aktif karlılığı, Özkaynak karlılığı, Fiyat kazanç oranı, Piyasa değeri / defter değeri, Fiyat / satıĢ oranı, Net kar marjına iliĢkin modeller kurulmuĢtur. 201 4.3.1. Aktif Karlılığı (ROA) Modeli ve Uygulaması ġirketin faaliyetlerini südürebilmek amacıyla edindiği varlıkları ne ölçüde etkin kullandığını gösteren bir orandır. Bu oran Ģirketin net karının toplam varlıklara bölünmesi yoluyla hesaplanır. Bu oran her 1 TL‟ lik varlığın yüzde kaç getiri sağladığını gösterir (Ercan ve Ban,2005: 46). Aktif karlılık modeli ROAit: β0 + β1 GKit + β2 KONTit + β3 BYMit + β4 SRMYPit + β5 DENFRit + β6 IFRSit + β7 KYĠit 4.9 Formülde : ROAit: Aktif karlılığı, GKt: 2005 ve 2008 yılları içinde i Ģirketlere ait gösterge kodları, KONTit: Hissedar yapısı, BYMit: t yılı satıĢları t-1 yılı satıĢlarının farkının logaritması, SRMYPit: Toplam borç / toplam aktif, DENFRit: 5 büyük bağımsız denetim Ģirketi, IFRSit: Uluslararası finansal raporlama standartları, KYĠit: Kurumsal yönetim indeksini i yılları itibarı ile göstermektedir. Aktif karlılığını etkileyen bağımsız değiĢkenlere kantitatif verilerin yanında kantitatif olmayan verilerde eklenmiĢtir. Günümüzde en önemli sermaye faktörü artık “bilgi” dir. Bu bağlamda Ģirketin finansal verilerinin yanında Ģirket bünyesinde üretilen sağlıklı bilgiler gerek Ģirketin gerekse varlıkların yönetiminde ve Ģirket çevresi ile sağlıklı iletiĢimin kurulmasında en büyük etken olarak karĢımıza çıkmaktadır. 202 Modelin uygulaması: Model Summary Model 1 R ,424 a b Adjusted R Square ,141 R Square ,180 Std. Error of the Estimate ,12126 a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00005, VAR00002, VAR00006, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni %18 düzeyinde açıklamaktadır. ANOVAb Model 1 Regression Residual Total Sum of Squares ,403 1,838 2,241 df 6 125 131 Mean Square ,067 ,015 F 4,572 Sig. ,000 a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00005, VAR00002, VAR00006, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Model sig< 0,05 olduğu için model genel olarak anlamlı bulunmuĢtur. Modelde aktif karlılığı üzerinde seçilen denetim Ģirketi ve sermaye yapısı etkili olduğu görülmektedir. Son yıllarda yaĢanan Ģirket skandalları yatırımcıların Ģirketin ticari faaliyetleri sonucu ortaya çıkan mali bilgilerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı konusunda asgari güveni sağlayan denetim Ģirketinin önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Modele göre, Aktif Karlılığı (ROA) üzerinde Ģirketin sermaye yapısının önemli olması; faaliyetlerini sağlıklı olarak yerine getirecek asgari sermayeye sahip olup olmadığı ve sermayenin dağılımınında önemli olan hakim ortak ve azınlık iliĢkileridir. Çünkü özkaynak yetersizliği eksik veya yetersiz sabit ve çalıĢma sermayesi yatırımına ya da aĢırı finansal kaldıraç kullanımına yol açacaktır. Sermayenin büyük kısmını elinde tutan hakim ortak ise Ģirket yönetiminde ve kararlarında en önemli etken olduğu için varlıkların etkin ve verimli yönetiminde önemlidir. Ayrıca hakim ortağın güvenilir ve saygın bir kurum veya Ģahıs olması mevcut ve potansiyel yatırımcılar için asgari güvenin oluĢmasını sağlacaktır. a 203 Coefficients Model 1 (Constant) GösKod(GK) HisYap (KONT) Unstandardized Coefficients B Std. Error ,003 ,095 a Standardized Coefficients Beta t ,031 Sig. ,975 Satışlar (BYM) -,010 ,010 ,005 ,024 ,032 ,021 -,034 ,037 ,019 -,406 ,322 ,236 ,685 ,748 ,814 SermYap(SRMYP) DenetFir(DENFR) -,050 ,089 ,015 ,024 -,274 ,322 -3,350 3,706 ,001 ,000 KurYönİnd(KYİ) -,017 ,117 -,016 -,141 ,888 a. Dependent Variable: VAR00001 y 0,003 0,010* x1 0,010* x2 0,005* x3 0,050 x4 0,089* x5 0,017* x6 olarak kurulur burada y bağımlı değiĢken x‟ lerde bağımlı değiĢkenlerdir. Sonuç olarak yatırımcılar Ģirket varlıklarının etkin yönetildiğinin ve yöneticilerin dolayısıyla Ģirketin performans göstergesi olan aktif karlılık oranının da yer alan mali bilgilerin gerçeği yansıtması konusunda denetim Ģirketine ve yönetim kadrosunu seçen hakim sermayedarlara ve sermaye kalitesine önem verdikleri anlaĢılmaktadır. 4.3.2. Özsermaye Karlılığı (ROE) Modeli ve Uygulaması Hissedarlar için temel amaç uzun vadede Ģirketin piyasa değerinin artmasıdır. Bu oran ise kısa vadede hissedarların Ģirkete vermiĢ olduğu sermayenin etkin olarak yönetilip yönetilmediğinin göstergesidir. Özsermaye karlılık oranı net karın özsermaye toplamına bölünmesi ile hesaplanmaktadır. Bu oranın aktif karlılık oranından temel farkı finansal kaldıraç seviyesinin etkisidir. ġirketin finansal kaldıraçları iyi yönetilmiĢse özsermaye karlılık oranı yüksek olur ( Okka, 2005: 98 ). Fakat aĢırı finansal kaldıraç, riski de beraberinde getirmektedir. Bu durum hem borç verenler hem de hissedarlar açısından risk artıĢına bağlı olarak sermaye maliyetinin artmasına yol açabilir. Özsermaye karlılığı modeli : ROEit = β0 + β1 GKit + β2 KONTit + DENFRit + β6 IFRSit + β7 KYĠit β3 BYMit + β4 BYKLit + β5 4.10 204 Özsermaye karlılık modeline, aktif karlılık modelinden farklı olarak bağımsız değiĢken sermaye yapısı (SRMYP) çıkarılmıĢ yerine aktif büyüklüğü (BYKL) bağımsız değiĢkeni eklenmiĢtir. Modelin uygulaması: Model Summary Model 1 R ,163 a R Square ,027 b Adjusted R Square -,020 Std. Error of the Estimate 1,34942 a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00002, VAR00005, VAR00006, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni % 2,7 düzeyinde açıklamaktadır ANOVAb Model 1 Regression Residual Total Sum of Squares 6,217 df 6 Mean Square 1,036 227,617 125 1,821 233,835 131 F ,569 Sig. ,754 a a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00002, VAR00005, VAR00006, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Özsermaye için kurulan model anlamsız çıkmıĢtır sig>0,05 olduğundan model kurulamaz. Özsermaye karlılığı üzerine kurulan modelde yer alan bağımsız değiĢkenlerin hiçbiri modeli açıklamadığı için model ret edilmiĢtir. Özsermaye karlılığı üzerinde nispeten aktif büyüklüğü ve hissedar yapısı etkilidir. Coefficients Model 1 (Constant) GösKod(GK) HisYap (KONT) Satışlar (BYM) Unstandardized Coefficients B Std. Error -1,728 2,103 a Standardized Coefficients Beta t -,822 Sig. ,413 -,057 -,357 ,014 ,268 ,355 ,234 -,019 -,128 ,005 -,214 -1,004 ,061 ,831 ,317 ,951 AktifBüyük(BYKL) ,231 ,213 ,104 1,085 ,280 DenetFir(DENFR) KurYönİnd(KYİ) -,016 ,096 ,288 1,309 -,006 ,009 -,056 ,073 ,955 ,942 a. Dependent Variable: VAR00001 205 Bu durum aynı zamanda mevcut hissedarların Ģirketin kısa süreli performansından ziyade uzun vadeli performansı üzerinde odaklandıklarının göstergesi olark kabul edilebilir. Bu durumun sonucu olarak hissedarlar, hisse senedi alım – satımı yoluyla kısa süreli kar elde etme ve kısa süreli ortak olmak yerine uzun vadeli kalıcı bir ortaklık düĢündükleri ortaya çıkmaktadır. Ayrıca kısa sürede Ģirket varlıklarının iyi yönetildiği ve hisse baĢına karların yüksek olduğu muhasebe numaraları ile gösterilebilir. Fakat bu durum uzun vadede sürdürülemeyeceği için uzun vadeli performans göstergeleri üzerinde odaklanmak daha sağlıklı ve doğru karar almayı beraberinde getireceği muhakkaktır. 4.3.3. Fiyat / Kazanç Oranı Modeli ve Uygulaması Fiyat / kazanç oranı hisse senedi fiyatının hisse baĢına kara bölünerek hesaplanmaktadır. ġirketin 1 TL‟ lik hisse baĢına düĢen net karına karĢılık yatırımcıların kaç TL ödemeye razı olduklarını gösteren bir orandır (Ġvgen,2003: 120). Hisse senedinin fiyatı borsada arz ve talebe bağlı olarak oluĢmaktadır. Hisse senedinin fiyatı üzerinde Ģirketin performansı, varlık kalitesi, kaynak yapısı, faaliyet ve finansal kaldıraç derecesi, kamuya açıklanan zorunlu ve gönüllü bilginin seviyesi, yatırım politikaları, yatırımcıların beklentileri, ekonomi, siyasi vb birçok faktörü içerisinde barındırmaktadır. Dolayısıyla Ģirketin hisse baĢına karı ile hisse senedinin piyasa değeri arasında doğrusal bir iliĢki söz konusudur. Sarıoğlu ve Sarıoğlu (2007), açıklanan kar rakamları ile hisse senedinin getirileri arsındaki iliĢkiyi ölçmek üzere kurduğu regresyon modelinin bu iliĢkiyi açıklama gücü yıldan yıla büyük değiĢimler göstermektedir. Ayrıca çalıĢma sonucunda yatırımcıların aldıkları kararlarda finansal tablolarda yer almayan bilgilerden daha çok yararlandıklarını tespit etmiĢlerdir. Özer (2002), kurmuĢ olduğu regresyon modelinde hisse senedinin getirilerinin yalnız karların düzeyiyle değil aynı zamanda bu karlarda meydana gelen değiĢimle de ilgili olduğunu tespit etmiĢtir. Ayrıca piyasanın, hisse senedinin getirileri üzerinde karlardaki değiĢmeyi kar düzeyinden daha fazla önemsediğini tespit etmiĢtir. 206 Fiyat / kazanç oranı modeli FĠYKAZit = β0 + β1 GKit + β2 KONTit + β3 BYMit + β4 BYKLit + β5 SRMYPit + β6 DENFRit + β7 IFRSit + β8 KYĠit 4.11 Modelin uygulanması Model Summary Model 1 R ,348 a R Square ,121 b Adjusted R Square ,067 Std. Error of the Estimate 1163,98034 a. Predictors: (Constant), VAR00009, VAR00006, VAR00004, VAR00007, VAR00002, VAR00005, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni %12,1 düzeyinde açıklamaktadır. b ANOVA Model 1 Residual Sum of Squares 21143822 1,5E+008 Total 1,7E+008 Regression df 7 113 Mean Square 3020546,025 1354850,242 F 2,229 Sig. ,037 a 120 a. Predictors: (Constant), VAR00009, VAR00006, VAR00004, VAR00007, VAR00002, VAR00005, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Model sig < 0,05 olduğu için model genel olarak anlamlı bulunmuĢtur. Fiyat/ Kazanç oranı ile Ģirketin aktif büyüklüğü arasında bir iliĢki bulunmaktadır. ġirketin hisse baĢına karı üzerinde aktif kalitesi büyük etkiye sahiptir. Çünkü karlılık ile aktif büyüklüğü arasında doğrusal bir iliĢki söz konusudur. Eksik yatırım veya eksik kapasite piyasanın talebinin karĢılanaması veya zamanında teslim edilememesi dolayısıyla düĢük karlılık ve hisse senetlerinin piyasa değerinin düĢük değerlenmesine yol açacaktır. Aktiflere yapılacak aĢırı yatırım ise kaynak israfına atıl kapasiteye yol açacaktır. Bu durumun Ģirket sermaye yapısının bozulmasına, faiz vb giderlerin artmasına karlılığın ve Ģirketin piyasa değerinin düĢmesine yol açacaktır. Diğer taraftan aktif içerisinde yer alan dönen varlıklara yapılan aĢırı yatıırm hiçbir nakit giriĢi sağlamadığı uzun vadeli sabit varlık yatırımları ise geri dönülemez tek seferlik riskli kararlar olduğu için için optimal sermaye yapısı ve varlık dağılımının yapılması önemlidir. taraftan karlılığın sürdürülebilirliğinin tespiti için aktif kalitesi yol göstericidir. Diğer 207 Coefficients Model 1 (Constant) GösKod(GK) HisYap (KONT) Satışlar (BYM) AktifBüyük(BYKL) SermYap(SRMYP) DenetFir(DENFR) KurYönİnd(KYİ) Unstandardized Coefficients B Std. Error -6128,239 1971,009 -240,509 241,641 a Standardized Coefficients Beta -,091 t -3,109 -,995 Sig. ,002 ,322 -37,636 25,224 302,813 207,586 -,015 ,011 -,124 ,122 ,901 ,904 688,838 201,086 ,335 3,426 ,001 63,500 9,300 147,148 259,137 ,039 ,004 ,432 ,036 ,667 ,971 830,378 1107,419 ,087 ,750 ,455 a. Dependent Variable: VAR00001 y = -6128,239 - 240,509 * x1 - 37,636 * x2 + 25,224 * x3 + 688,838 * x4 + 63,5 * x5 + 9,3 * x6 + 830,378 * x7 olarak kurulur burada y bağımlı değiĢken x lerde bağımsız değiĢkenlerdir. Sonuç olarak modelde Ģirketin piyasa değeri üzerinde: karlılığı etkileyen faktör olan aktif kalitesi kadar karlılığını sürdürebilmesini sağlayacak kurum kültürünün oluĢmasını sağlayan kurumsal yönetim ilkeleride nispeten önemlidir. 4.3.4. Piyasa Değeri / Defter Değeri Oranı Modeli ve Uygulaması Piyasa değeri / defter değeri oranı hisse senedinin piyasa değerinin özsermayeye bölünmesi ile bulunur. Bu oran hisse senedinin piyasa değerinin özsermeyenin kaç katı olduğunu gösterir. Bu oran büyüdükçe hisse senetlerinin değer kazandığı anlaĢılmaktadır. ġirketin kazançları veya faiz ve vergi öncesi karı (FVÖK) negatif bile olsa hesaplanabilmesi en önemli avantajıdır. Bununla birlikte defter değerinin varlıkların kazanç gücünü ve nakit akıĢ durumunu yansıtmaması en büyük zaafıdır. Çünkü varlıklar tarihi maliyetler ile amortisman üzerindeki muhasebe metotlarına göre belirlenmektedir (Geddes,2006:150). Piyasa Değeri / Defter Değeri Modeli: PĠYDEFit = β0 + β1 GKit + β2 KONTit + β3 BYMit + β4 BYKLit + β5 SRMYPit + β6 DENFRit + β7 IFRSit + β8 KYĠit 4.12 208 Modelin uygulaması Model Summary Model 1 R ,380 a R Square ,145 b Adjusted R Square ,100 Std. Error of the Estimate 223,24813 a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00002, VAR00004, VAR00005, VAR00006, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni %14,5 düzeyinde açıklamaktadır. ANOVAb Model 1 Regression Residual Total Sum of Squares 960771,7 5681729 6642501 df 6 114 120 Mean Square 160128,621 49839,729 F 3,213 Sig. ,006 a a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00002, VAR00004, VAR00005, VAR00006, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Model sig< 0,05 olduğu için model genel olarak anlamlı bulunmuĢtur. Piyasa değeri / defter değeri modeli üzerinde aktif büyüklüğü ve gösterge kodlar önemli etkiye sahiptir. Yatırımcılar Ģirketin piyasa değerini varlık ve kaynak yapısının dağılımına, mevcut ve gelecekte değiĢen rekabet koĢullarına uyum ve rakiplerle rekabet edebilme yeteneğini görebilme ve karlılığını sürdürebilmek için aktif büyüklüğüne ve kalitesine büyük önem vermektedir. Hissedarların özellikle azınlık hissedarlarına sağlanan hakların faaliyet raporlarında yer alması ve bu hakları kulanımında kolaylığının sağlanması yatırımcılar açısından önemsendiği anlaĢılmaktadır. ġirketin piyasa değerinin ve defter değerinin hesaplanmasında uygulanan muhasebe poltikalarının yanında Ģirketi elinde tutan ana hissedarlarında önemli bir faktör olduğu anlaĢılmaktadır. 209 a Coefficients Model 1 (Constant) GösKod(GK) HisYap (KONT) Unstandardized Coefficients B Std. Error -1096,183 369,675 Standardized Coefficients Beta t -2,965 Sig. ,004 Satışlar (BYM) -89,874 -29,648 9,095 46,171 58,070 39,814 -,174 -,060 ,020 -1,947 -,511 ,228 ,054 ,611 ,820 AktifBüyük(BYKL) SermYap(SRMYP) 127,422 15,654 37,951 49,675 ,317 ,031 3,358 ,315 ,001 ,753 IFRS 170,164 212,023 ,091 ,803 ,424 a. Dependent Variable: VAR00001 y 1096,183 89,874* x1 29,648* x2 9,095* x3 127, 422* x4 15,654* x5 170,164* x6 olarak kurulur burada y bağımlı değiĢken x‟ lerde bağımlı değiĢkenlerdir. Model Ģirketin piyasa değerinin tespit edilmesinde finansal bilginin yanında finansal olmayan bilginin de önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca finansal biginin hazırlanmasında uygulanan muhasebe metotları ile hissedarlara sağlanan haklar ve kullanım kolaylığı Ģirketin piyasa değeri üzerinde önemli olmaktadır. 4.3.5. Fiyat / SatıĢ Oranı Modeli ve Uygulaması Fiyat satıĢ oranı Ģirketin piyasa değerinin net satıĢlara bölünmesi yoluyla bulunur. Bu oran Ģirketin piyasa değerinin iĢ hacminin kaç katı olduğunu gösterir. Bu oranın düĢük olması olumlu olmakla birlikte diğer oranların dikkate alınarak analiz edilmesi ve yorumlanması gerekir. Fiyat / SatıĢ Oranı modeli FĠYSATit = β0 + β1 GKit + β2 KONTit + β3 BYMit + β4 BYKLit + β5 SRMYPit + β6 DENFRit + β7 IFRSit + β8 KYĠit 4.13 Modelin uygulaması Model Summary Model 1 R ,233 a R Square ,054 b Adjusted R Square ,004 Std. Error of the Estimate 435985,889 a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00006, VAR00002, VAR00005, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni % 5,4 düzeyinde açıklamaktadır 210 ANOVAb Model 1 Regression Sum of Squares 1,2E+012 Residual Total df 6 Mean Square 2,066E+011 2,2E+013 114 1,901E+011 2,3E+013 120 F 1,087 Sig. ,375 a a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00006, VAR00002, VAR00005, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Fiyat / satıĢ oranı için kurulan model anlamsız çıkmıĢtır sig>0,05 olduğundan model kurulamaz. Modelde yer alan bağımsız değiĢkenlerden hiçbiri fiyat / satıĢ oranı üzerinde anlamlı bir etkiye sahip değildir. Nispeten göreceli olarak aktif büyüklüğü ve sermaye yapısı hisse senedinin piyasa değeri ve satıĢları üzerinde sınırlı bir etkiye sahiptir. a Coefficients Model 1 (Constant) GösKod(GK) HisYap (KONT) Satışlar (BYM) AktifBüyük(BYKL) SermYap(SRMYP) KurYönİnd(KYİ) Unstandardized Coefficients B Std. Error 1096567 738077,0 58405,307 90448,570 -92416,2 113421,9 -35659,6 55115,423 -108815 75297,497 -109412 -81621,8 Standardized Coefficients Beta 97010,034 414365,9 ,061 -,101 -,060 -,146 t 1,486 ,646 -,815 -,647 -1,445 Sig. ,140 ,520 ,417 ,519 ,151 -,117 -,024 -1,128 -,197 ,262 ,844 a. Dependent Variable: VAR00001 4.3.6. Net Kar Marjı Modeli ve Uygulaması ġirketin faiz ve vergi sonrası kalan net karının net satıĢlara bölünmesi ile elde edilir. Bu oran Ģirketin bir dönem boyunca yapmıĢ olduğu faaliyetler sonucu meydana gelen gelir ve giderlerin karĢılaĢtırılması sonucu Ģirkete ne kadar katkı sağladığını ve bu katkının satıĢların yüzde kaçı olduğunu göstermektedir. Karın düĢük çıkmasına harcamalara bağlı olarak yeterli üretimin veya satıĢın yapılamadığı, harcamaların kontrol altına alınamadığı veya her ikisi neden olabilir (Pinches, 1996: 568) . 211 Bu oran Ģirketin performansının ve varlıkların yönetim etkinliğinin değerlendirilmesinde, yatırımcılara dağıtılacak kar payının ve gelecekte beklenen büyümenin tahmin edilmesinde önemli bir göstergedir. Net karın bir kısmı hissedarlara temettü olarak dağıtılırken bir kısmıda büyümenin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla çalıĢma sermayesine ve sabit varlık yatırımlarına yönlendirilir. Karın ne kadarı temettü olarak dağıtılacağı ne kadarının Ģirket bünyesinde bırakılacağı kararı Ģirketin performasının ölçülmesinin yanında hisse senedinin piyasa değerinin belirlenmesinde önemli bir faktördür (Ġnci, 2007: 1). Net kar marjı modelinin kurulması: NETKARit= β0 + β1 GKit + β2 KONTit + β3 BYMit + β4 BYKLit + β5 SRMYPit +β6 DENFRit + β7 IFRSit + β8 KYĠit 4.14 Modelin uygulanması Model Summary Model 1 R ,233 a b Adjusted R Square ,004 R Square ,054 Std. Error of the Estimate 66028,17102 a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00006, VAR00002, VAR00005, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni % 5,4 düzeyinde açıklamaktadır. ANOVAb Model 1 Regression Sum of Squares 2,8E+010 6 Mean Square 4740799282 Residual 5,0E+011 114 4359719368 Total 5,3E+011 120 df F 1,087 Sig. ,374 a a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00006, VAR00002, VAR00005, VAR00003 b. Dependent Variable: VAR00001 Netkar / satıĢ için kurulan model anlamsız çıkmıĢtır sig > 0,05 olduğundan model kurulamaz. 212 Coefficients Model 1 (Constant) GösKod(GK) HisYap (KONT) Unstandardized Coefficients B Std. Error -166136 111778,6 a Standardized Coefficients Beta t -1,486 Sig. ,140 -8848,887 13992,044 5399,158 13698,043 17177,260 8346,992 -,061 ,101 ,060 -,646 ,815 ,647 ,520 ,417 ,519 AktifBüyük(BYKL) 16487,493 SermYap(SRMYP) 16572,291 IFRS 12369,658 11403,479 14691,749 ,146 ,117 1,446 1,128 ,151 ,262 62753,913 ,024 ,197 ,844 Satışlar (BYM) a. Dependent Variable: VAR00001 Net kar üzerinde hiçbir bağımsız değiĢkenin tam olarak etkili olmadığı ortaya çıkmıĢtır. Modelde yer alan değiĢkenler net karda meydana gelen değiĢmeyi açıklayamamaktadır. Model Ģirketin kısa vadede nihai performansını ortaya koyan net kar / zararda ki değiĢiminde nispeten aktif büyüklüğü ve sermaye yapısının etkili olduğu anlaĢılmaktadır 213 SONUÇ VE ÖNERĠLER Toplumsal refahın artması ve ekonomik geliĢmenin temel dinamiği olan Ģirketler günümüzün en önemli kurumları olarak yerini almıĢtır. Toplumun ihtiyacı olan mal ve hizmetlerin üretilmesi, yeni istihdam alanlarının açılması ve bireylerin gelirlerini artırarak yapılmaktadır. sosyal refahlarını artırabilmeleri Ģirketler aracığı ile Bu durum günümüzde toplumun bütün kesimlerinin dikkatlerini ekonominin temel dinamiği olan Ģirketler üzerinde yoğunlaĢtırmıĢtır. ġirketlerin kısa vadeli hedeflerine bağlı olarak hazırlanan bütçeler ile bu bütçelerin gerçekleĢme düzeyini ölçmek Ģirket ve çevresi için hayati bir öneme sahiptir. Bir döneme iliĢkin performansın baĢka bir ifade ile baĢarı ya da baĢarısızlığın ölçülmesi mevcut durumun ortaya konması ve geleceğe iliĢkin stratejilerin gözden geçirilmesini sağlamaktadır. Planlar vasıtasıyla Ģirketin amaçlarının neler olduğu, bu amaçları gerçekleĢtirecek üretim faktörleri, yapılacak iĢlerin bölümlere ve organizasyona katkısı, çalıĢanların yetki ve sorumlulukları ortaya konmaktadır. Bu sayede kiĢisel, bölümsel ve örgütsel performansın tespit edilmesinde ölçülebilir, objektif ve etkin performans kriterleri tespit edilir. BaĢlıca performans kriterleri; etkinlik, verimlilik, kalite, geliĢim ve yenilik, çalıĢan memnuniyeti, müĢteri memnuniyeti, maliyet ve karlılık olmak üzere finansal ve finansal olmayan göstergelerden oluĢmaktadır. Performans kriterlerine iliĢkin bilginin büyük bir kısmı Ģirket bünyesinde üretilmekte ve çevresine duyurulmaktadır. ġirket içinde veya dıĢında üretilen bilgi Ģirket ve çevresi üzerinde olumlu ya da olumsuz bir etki meydana getirmektedir. ġirket içerisinde üretilen finansal ve finansal olamayan bilgi ilk olarak Ģirket yönetimine sunulmaktadır. Yöneticiler üretilen bu bilgi ile hem kendi yönetiminin hem de Ģirketin performansını görmektedirler. Yönetim ortaya çıkan bilginin yönetimin ve Ģirketin aleyhine olacağını düĢündüğü an GKGMĠ ve politikalarında yer alan boĢluk ve esnekliklerden, özel amaçlı Ģirketlerden yararlanmakta veya yasal olmayan yollara baĢvurmakta. Bu sayede bir döneme ait finansal durum ve faaliyet sonuçlarının Ģirket çevresinin ve kendilerinin beklentilerini karĢılayacak Ģekilde 214 görünmesi sağlamaktadır. ġirket bünyesinde yapılan bu tür yasal ve yasal olmayan iĢlemlere “kazanç yönetimi” denir. Yönetim; bu iĢlemleri prim veya bonus elde edebilmek, toplumun baskısından kurtulmak, vergi yükünü minimize etmek, kredi sözleĢmelerinde yer alan yükümlülüklerden kaçınmak, Ģirketin piyasa değerini yükseltme, kolayca ve düĢük maliyetle özkaynak ve yabancı kaynak sağlamak, yönetimin baĢarısızlığını gizlemek vb amaçlarla kazanç yönetimine baĢvurulmaktadır. Bu durumda muhasebe bilgi sistemi tarafından üretilen finansal ve finansal olmayan bilgi tam, güvenilir, objektif, karĢılaĢtırılabilir ve zamanında olmadığı için Ģirketin bir döneme iliĢkin gerçek durumunu yansıtmamaktadır. Bu tür bilgiler sunularak Ģirket çevresinin istenildiği gibi düĢünmesi sağlanır. Bu bilgilere göre karar alan bütün Ģirket ve çevresinin kararlarının yanlıĢ olacağı da muhakkaktır. Kazanç yönetimi ile yöneticiler geliri istediği gibi artırma yeteneğini elde eder. Dönemsel rapolamaya ve büyük sermaye yatırımlarına bağlı olarak bozulan nakit akıĢının dengelenmesi ve karlılığa bağlı olarak hisse senetlerinin piyasa değerinin korunması sağlanır. Piyasadan uygun koĢullarda kaynak elde etme imkanı sağlanır. Karlılığın yüksek olduğu dönemlerde tahakkuk artıĢı yoluyla kar düĢük gösterilmek suretiyle Ģirket bünyesinde kalması sağlanır. Bu sayede karın düĢük olduğu dönemlerde hissedarların beklentisi karĢılanır. Ayrıca aĢırı hırslı yöneticiler kazanç yönetimi ile daha fazla bonus ve ödül almak ve baĢarısız yönetimin olumsuz etkilerinden korunmak için bu yola baĢvurmaktadırlar. ġirketi olduğundan daha iyi göstererek fiktif karlar açıklanmakta ve kolay, düĢük maliyetle kaynak giriĢi sağlanmaktadır. Buna karĢılık açıklanan kara bağlı olarak temettü ve vergi ödemelerine artmakta sermaye yapısı olumsuz olarak etkilenmektedir. Kazanç yönetimi tespit edildiğinde ise Ģirket ve çevresi arasında güven problemi ortaya çıkmaktadır. Bu durum ise Ģirketin el değiĢtirme, iflas vb durumlara neden olmaktadır. Bir dönem boyunca yapılan ticari iĢlemlere bağlı olarak ortaya çıkan ekonomik iĢlemlere ait faaliyet sonuçları ve finansal durum mali tablolar ile sunulmaktadır. Faaliyet raporları ve onun en önemli parçası olan finansal tablolar Ģirket çevresi ile ilgili en önemli ve tek iletiĢim kaynağıdır. Faaliyet raporları geleceğe iliĢkin bilgiler 215 yanında yönetimin anlayıĢı ve geçmiĢ finansal durum ve faaliyet sonuçlarının yıllar itibarı ve benzer Ģirketlerin performansları ile karĢılaĢtırılmasına imkan vermektedir. Bu bilgiler Ģirket çevresini oluĢturan mevcut ve potansiyel yatırımcıların risk ve getiri değerlendirmelerinde, borç verenlerin Ģirketin borcunu ödeme yeteneğini, vergi boyutunu, iĢçiler performanslarına bağlı olarak ek zam taleplerine iliĢkin analizler yapmaktadırlar. Sunulan bilginin asgari güvenlirliliğinin sağlanması baĢka bir ifade ile finansal raporların kalitesi üzerinde; yönetimin tutum ve anlayıĢları, denetim komitesi, iç denetçiler, bağımsız denetim, GKGMĠ ile politikalar ve yürürlükteki mevzuat belirleyici faktördür. Kurumsal yönetim anlayıĢının Ģirket bünyesine yerleĢtirilmesi ile Ģirket yöneticilerinin kararların kontrolü ve değerlendirilmesi sağlıklı olarak yapılabilir. Son yıllarda yaĢanan muhasebe skandallarında icracı yöneticiler ile bağımsız denetim Ģirketlerinin büyük rolünün olduğunu ortaya çıkarmıĢtır. Bu durumun ortadan kaldırılması veya minimize edilmesi Ģirket bünyesinde kurumsal yönetimin iyi ve etkin olarak uygulanmasına bağlıdır. Ġyi bir kurumsal yönetim anlayıĢı Ģirketlerin performansını ve iktisadi büyümeyi pozitif yönde etkileyecektir. BaĢarılı kurumsal yönetim uygulamaları ile kıt kaynakların etkin ve verimli alanlara yatırılması sağlanırken aynı zamanda finansal Ģeffaflığın, Ģirket faaliyetlerinin kontrol edilebilirliği, hesap verilebilirliği ve yatırımcıyı koruyan bir anlayıĢ oluĢturulabilir. ġirket ve çevresinde ortaya çıkan olumsuz bilgi ilk bakıĢta Ģirket ve yönetim üzerinde negatif etki meydana getirebilir. Fakat gerçek durumun gizlenmesi ve bu durumun sürdürülemez hale gelip ortaya çıktığında ise Ģirket yönetimi ve çevresi arasında olan güven ortadan kalkmakta, Ģirketin kıt olan kaynakları tükenmekte ve iflasa kadar giden bir sürece yol açmaktadır. Bu yüzden Ģirket bünyesinde üretilen bilginin simetrik olarak gerek zorunlu gerekse gönüllü olarak Ģirket çevresine sunularak kamunun aydınlatılması gerekir. Bu durum Ģirkete olan güveni artıracağı gibi yatırımcılar Ģirketin hisse senetlerine piyasa değerinin üzerinde prim vermeye razı olurlar. 216 Bu çalıĢmada ĠMKB‟ ye kayıtlı 132 Ģirketin 2005-2008 yılları itibarı ile muhasebe numaralarına baĢvurarak toplam tahakkukları, net karı, nakit akımını ve kazançları değiĢtirip değiĢtirmedikleri Jones (1997)‟ un kurduğu tahakkuk modeli ile tespit edilmeye çalıĢıldı. Healy (1985) ve DeAngelo (1986) çalıĢmalarında olduğu gibi bu çalıĢmada da toplam tahakkuklar ihtiyari ve ihtiyari olmayan tahakkuklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. AraĢtırma periyodunda kazanç yönetiminin tespit edilmesi için ihtiyari tahakkuk kalemleri tek tek değil bir bütün olarak hesaplanmıĢtır. Çünkü yöneticilerin manipülatif uygulamalarının büyük bir kısmı toplam tahakkuk içerisindedir ve bu durum tespit edilebilir. Kazanç yönetim hipotezleri için ihtiyari tahakkuklar: Cari dönem ile bir önceki dönem arasında ki fark olarak varsayılmıĢtır. Çünkü ihtiyari olmayan tahakkuklar yasalar gereği meydana geldiği için dönemler itibarı ile katsayısı değiĢmediği varsayılmıĢtır. Bu durumda ihtiyari olmayan tahakkuklarda ki değiĢim yıllar itibarı ile ortalama 0 olacaktır. Toplam tahakkuklarda ki değiĢim ihtiyari tahakkuklarda ki değiĢimden kaynaklanmakta ve normal olmayan tahakkuklardır. Ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelere bağlı olarakda toplam tahakkuklarda değiĢme meydana gelecektir. Örneğin Ģirketin satıĢlarında meydana gelen artıĢlar ticari alacaklarını, stoklarını, nakit vb varlıklarında değiĢim meydana getirecektir. SatıĢların artıĢı ise sabit varlık yatırımı ile yakından alakalıdır. Ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelerin toplam tahakkuklar üzerinde etkisini ölçmek amacıyla regresyon modeli kurulmuĢtur. Kurulan regresyon modeline göre ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelerin araĢtırma periyodu boyunca toplam tahakkuklar üzerinde hiçbir etkisinin olmadığı tespit edilmiĢtir. Tahakkuk modelinin uygulaması yıllar itibarı ile her bir Ģirket için önce standart tahmin hataları hesaplanmıĢtır. Ġkinci adım ise standart hataların merkezi dağılımları hesaplanmıĢtır. 2008 yılı için merkezi dağılımı -0,000020, 2007 yılı için merkezi dağılımı 0,000050 ve 2006 yılı için merkezi dağılımı -0,000020 olarak hesaplanmıĢtır. Bu durum yıllar itibarı ile toplam tahakkukların merkezi bir dağılım gösterdiğini. BaĢka bir ifade ile kurulan regresyon modeline bağlı olarak hesaplanan toplam tahakkuklar üzerinde ekonomik geliĢmelerin bir etkisinin olmadığı ve ihtiyari 217 tahakkukların ortalama değiĢim katsayısında aĢırı bir değiĢim olmadığı sonucuna ulaĢılmıĢtır. Sonuç olarak ĠMKB‟ ye kayıtlı Ģirketler 2006-2008 yılları itibarı ile kazanç yönetim numaralarına baĢvurmadıkları tespit edilmiĢtir. Uygulamanın ikinci bölümünde ise kamunun aydınlatılmasını da kapsayan ĠMKB‟ nin 2005 yılında yayınladığı kurumsal yönetim ilkelerine bağlı olarak kurumsal yönetim indeksi hesaplanmıĢ ve kurulan regresyon modeli ile kurumsal yönetim indeksi üzerinde etkili olan faktörler ortaya konmuĢtur. Model sonucunda Ģirketin kurumsal yönetim indeksi kapsamında yatırımcıların sadece karlılık üzerinde odaklanmadığı buna karĢılılık yatırım yaptığı Ģirketle arasında güven ortamının oluĢması ve Ģirket performansının ölçülmesi için finansal bilginin yanında finansal olamayan bilgiyi de istediği ortaya çıkmaktadır. Bu durum mevcut ve potansiyel yatırımcıların karlılık üzerinde odaklanarak kısa vadeli gelir yerine uzun vadede servetlerini maksimize edecek kalıcı bir ortaklık üzerinde odaklandıkları Ģeklinde ifade edilebilir. Ayrıca, yatırımcılar Ģirketin mevcut ve geleceğe iliĢkin Ģirket politikalarını belirleme, yönetim kurulunu, denetim komitesini ve bağımsız denetçi seçme iĢlemini bir grup hissedarın mı yoksa genel kurulun mu belirlediği konusunda odaklanmaktadır. Çünkü azınlık hissedarlarına iliĢkin haklar, kullanma kolaylığı ve bu hakların büyük hissedarlar tarafından kendi menfaatleri gereği ihmal edilmekte ve kazanç transferi gerçekleĢtirilmektedir. Bu iĢlemler ise büyük hissedarların seçtiği yönetim kurulu ile yerine getirilmektedir. Aktif büyüklüğü Ģirketin kontrolü ile doğrudan iliĢkilidir. Çünkü varlık yapısı büyüdükçe özel bir grubun kontrolü zorlaĢmaktadır. Bu durum ortaklığı ve yönetimi paylaĢma durumunu da beraberinde getirecektir. SatıĢlardaki değiĢimin, sermaye yapısının, denetim Ģirketinin ve IFRS‟ nin kurumsal yönetim endeksi modeli üzerinde hiçbir etkisi yoktur. 218 Tablo 5.1 Çoklu Regresyon Modeli Uygulama Sonuçları Bağımsız değişken Bağımlı değiĢken Kurumsal yönetim indeksi Gösterge kodlar KAMUYU AYDINLATMA Kontrol Büyüme Büyüklük Sermaye yapısı Etkisi var Etkisi var Aktif karlılığı Etkisi yok Etkisi yok Özsermeye karlılığı Fiyat kazanç oranı Piyasa değeri/ Defter değeri Fiyat / SatıĢ Oranı Net kar marjı Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi var Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi var Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Denetim şirketi IFRS KYĠ Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok - Etkisi var Etkisi var Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi var Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi yok Etkisi var ġĠRKET PERFORMANSI Etkisi yok Performans ölçümü amacıyla kurulan aktif karlılığı (ROA) regresyon modeli üzerinde; Ģirket çevresin tarafından kullanılan finansal bilgilerin asgari güvenliğini sağlayan denetim Ģirketi ve kamuyu aydınlatma seviyesi önemli bir etkiye sahiptir. Bu durum yatırımcıların öncelikli olarak aktif karlılığını değerlendirmeden önde kullanacağı bilginin sağlıklı, güvenilir, eksiksiz, zamanında ve karĢılaĢtırılabilir olmasını ve sürekli olarak bilgi akıĢının sağlıklı yapılıp yapılmadığı üzerinde odaklanmaktadır. Son yıllarda yaĢanan Ģirket skandalları Ģirket çevresinin öncelikle olarak Ģirket ve çevresi arasında güven ortamının var olup olmadığını sorguladığını göstermektedir. ġirketin yıllar itibarı ile hedeflenen ve Ģirket çevresinin beklediği karlılığı elde etmek amacıyla finansal kaldıraç kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan finansal riski aktif karlılığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Karlılık kısa süreli bir performans göstergesi iken finansal durum ise Ģirketin mevcut ve gelecekte olası sermaye ve borç yapısı üzerinde önemli bir bilgiler sunar. Sermaye yapısı gelecekte Ģirketin mevcut ve gelecekte olası kar / zarar, borçlanma kapasitesi, sermaye maliyeti ve yeni kaynak elde etme yeteneği, sabit varlık yatırımları, çalıĢma sermayesinin yeterliliği konusunda gerekli bilgiler sunar. 219 Özsermaye karlılığı (ROE) oranı üzerine kurulan regresyon modeli anlamsız çıkmıĢtır. Kurulan modele göre özsermaye karlılığı üzerinde nispeten aktif kalitesi ve hissedar yapısı önemli bir etkiye sahiptir. ġirketin fiyat / kazanç oranı üzerinde ise aktif büyüklüğü ve nispeten gösterge kodlar etkilidir. Bu durum yatırımcıların hisse senedi fiyatı üzerinde; aktif kalitesi ve bu varlıkların etkin yönetimi ile elde edilen hisse baĢına kar, risk yönetiminin yanında, kamuya açıkladığı bilgi seviyesi ve kalitesi de önemlidir. BaĢka bir ifade ile fiyat kazanç oranı üzerinde finansal ve finansal olmayan bilgi etkilidir. ġirketin piyasa değeri / defter değeri oranı üzerine kurulan regresyon modeline göre aktif büyüklüğü ve gösterge kodlar önemlidir. ġirket çevresi, Ģirketin hisse senedi fiyatını belirlemede varlık kalitesine ve kamuyu aydınlatma kalite ve seviyesine önem vermektedir. Fiyat / satıĢ oranı üzerine kurulan regresyon modeli anlamsız çıkmıĢtır. Kurulan modelde Ģirketin piyasa değeri ve satıĢları üzerinde aktif büyüklüğü ve sermaye yapısının nispeten etkili olduğu görülmektedir. Net kar marjı oranı üzerinde aktif büyüklüğü ve sermaye yapısı önemlidir. Yatırımcılar, Ģirketin faiz ve vergi sonrası karını etkileyen faktörler olarak varlıkların etkin yönetimi ve kalitesi ile toplam yabancı kaynak / özkaynak yapısı üzerinde odaklanmaktadır. Bu durum piyasanın Ģirketi değerlerken hem faaliyet hem de finansal riskini dikkate aldıklarını göstermektedir. BaĢka bir ifade ile ulaĢılan karlılığı elde etmek amacıyla ortaya çıkan finansal ve faaliyet riski üzerinde odaklanmakta ve yönetimin risk yönetimi yapıp yapmadıkları tespit etmeye çalıĢmaktadır. Sonuç olarak ĠMKB‟ kayıtlı 132 Ģirket üzerinde 2005-2008 yılları arasında mali tabloların genel kabul görmüĢ muhasebe ilke ve politikaları ile yürürlükteki mevzuata uygun olduğu tespit edilmiĢtir. BaĢka bir ifade ile Ģirket yönetimi tarafından kazanç yönetimine baĢvurulmamaktadır. Finansal tablolar 2005-2008 yılları itibarı ile Ģirket faaliyet sonuçlarını ve finansal durumunu gerçek, tam, doğru, zamanında, karĢılaĢtırılabilir ve yasalara uygun olarak yansıtmaktadır. Bu durum 220 aynı zamanda uygulamaya dahil edilen Ģirketlerin ekonomik karar verecek olan çevresine bilgi sunumunda Ģeffaf ve gönüllü olduğu ortaya çıkmaktadır. Kamuyu aydınlatma konusunda ise Ģirket çevresinin finansal bilginin yanında finansal olmayan bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Son yıllarda yaĢanan Ģirket skandalları yatırımcıların Ģirketlerin performanslarını değerlendirmek amacıyla asgari güvenilir bilgiye sahip olabilmek için denetim Ģirketinin seçimini ve kamunun sürekli olarak aydınlatılması üzerinde odaklandığı görülmedir ÇalıĢma sonucunda ĠMKB‟ ye kayıtlı Ģirketlere yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için karar vermelerinde kamuya açıklanan finansal ve finansal olmayan bilgiler araĢtırma periyodunda doğru, eksiksiz ve zamanında sunulduğu görülmektedir. Gelecekte kazanç yönetimi üzerinde çalıĢma yapmak isteyen araĢtırmacılar için dikkat edilecek en önemli husus tahakkuk kalemlerinin ekonomik faaliyetlerde ki değiĢimden sürekli olarak etkilenmektedir. BaĢka bir ifade ile tahakkuk kalemleri Ģirket faaliyetlerini sürdürüdüğü sürece sürekli olarak dinamik bir durum arz etmektedir. Ayrıca kazanç yönetiminin tespit edilmesinde toplam tahakkuk modeli yerine toplam tahakkuk içerisinde yer alan kalemlerin tek tek modellenmesi yapılabilir. Toplam tahakkuklar üzerinden yapılan uygulamalarda kazanç yönetimi yapılsa bile küçük miktarlı uygulamalar tespit edilemeyebilir. Bu durumda tahakkuk kalemlerinin tek tek modele dahil edilmesi ve etkisinin ölçülmesi daha sağlıklı sonuçlar verebilir. 221 EK -1. Kurumsal Yönetim Ġndeksinin Hesaplanmasında Aranan Kriterler Ortaklık hakları Ortaklık ve yönetim yapısı Ġmtiyazlı hisseler Azınlık hakları Oy hakkı – vekaleten ve birikimli oy Genel kurul Kar dağıtım politikası Ortakların bilgi alma hakları ġirket kültürü ġirket esas sözleĢmesine iliĢkin düzenlemeler Menfaat sahiplerinin korunması Menfaat sahiplerine yönelik bilgilendirme ÇalıĢanların Ģirket yönetimindeki yeri ÇalıĢanlara iliĢkin bilgilendirme MüĢteri memnuniyeti Sosyal sorumluluk ÇalıĢanlara yönelik performans kriterleri Kamuyu aydınlatma Kurumsal Yönetim beyanı Web sayfasının etkinliği Yıllık faaliyet raporları Yatırımcı iliĢkileri birimi Yöneticilere sağlanan menfaatler 222 Yatırımcıları bilgilendirme toplantıları Etik kurallar Risk analizi Mevcut ve potansiyel riskler ġirketin risk politikası Bağımsız denetim Ģirketi Ġç kontrol sistemi Ġç denetim Mali tablolar ĠĢtirak ve bağlı ortaklıklara iliĢkin riskler Denetim komitesinin bağımsızlığı Yönetim kurulunun yapısı ve isleyiĢi Yönetim kurulunun icrasının etkinliği Yönetim kurulunun yapısı o Üye sayısı o Ġcrada yer alan ve almayan üyeler o Bağımsız üyeler o ÇalıĢanları temsil eden üyeler o Yas sınırı Yönetim kurulunun görev ve yetkileri Yönetim kurulu baĢkanı ve CEO ayrımı Yönetim kurulu toplantıları Yönetim kurulunun bilgi alma etkinliği – Sekretarya Yönetim kuruluna bağlı komiteler ve çalıĢma esasları o Denetim komitesi o Kurumsal Yönetim Komitesi 223 EK - 2. Türkiye’de Finansal Bilgi Manipülasyonu Teknikleri (Küçüksözen,2007:433-435) I. Dönem Karın ı Artırıcı Finansal Bilgi Manipülasyon Teknikleri ġirket Sayısı 1. Finansman giderlerinin cari dönem gideri olarak gelir tablosuna yansıtılması yerine, 10 alıcılar, stoklar, gelecek yıllara ait giderler, iĢtirakler, maddi duran varlıklar, maddi olmayan duran varlıklar ve yapılmakta olan yatırımlar hesaplarına eklenerek aktifleĢtirilmesi, 2. ġüpheli alacaklar için eksik karĢılık ayrılması, 5 3. Döviz bazında olan borçların döviz satıĢ kuru yerine döviz alıĢ kuru üzerinden 5 değerlenerek döviz kuru değerlemesinden doğan giderlerin daha düĢük tutarda gösterilmesi, 4. Konsinye satıĢların satıĢ hâsılatı olarak kaydedilmesi, 5 5. ÇalıĢmayan kısım giderlerinin veya diğer giderlerin, gider olarak gelir tablosuna 4 yansıtılması yerine stoklar, alıcılar, gelecek yıllara ait giderler,yapılmakta olan yatırımlar ve maddi duran varlıklar kalemlerine eklenerek aktifleĢtirilmesi 6. Genel üretim giderlerinden stoklara daha yüksek pay verilmesi, 4 7. Gerçeğe aykırı belgeler düzenleyerek satıĢ hasılatı kaydı yapılması, böylece gelir 4 tablosunda fiktif satıĢ hasılatı, bilançoda ise fiktif ticari alacak gösterilmesi 8. Stok değerleme yönteminin (LIFO‟ dan FIFO‟ ya) değiĢtirilmesi 3 9. Yeniden değerleme değer artıĢ fonunun gelir tablosuna gelir olarak yansıtılması 3 10. Kısa vadeli borçlar- banka kredileri hesabı ile alıcılar hesabının birbirine mahsup 2 edilmesi, böylece bilanço dıĢına çıkarılan banka kredilerinden kaynaklanan faiz ve kur faklarının gelir tablosuna yansıtılmaması, 11. Maddi duran varlıkların, önceki yıllara tutarlı olarak yeniden değerleme iĢlemine tabi 2 tutulması gerekirken, yeniden değerleme yapılmaması, böylece amortisman giderinin tarihi değer üzerinden hesaplanarak daha az ayrılması, 12. Vergi karĢılığının eksik hesaplanması veya ayrılmaması, 2 13. Kıdem tazminatı karĢılığının eksik ayrılması, 2 14. Reeskont giderlerini eksik hesaplanması, 2 15. Satılan mal maliyeti hesabı ile kısa vadeli borçlar – banka kredileri hesaplarının birbirine 2 mahsup edilmesi, 16. Gelir tahakkukları ile ilgili ertelenmiĢ vergi karĢılığının ayrılmaması, 2 17. Stok değer düĢüklüğü karĢılığının ayrılmaması, 1 18. ġarta bağlı zararlar için karĢılık ayrılmaması, 1 19. Gerçeğe aykırı belge düzenlemek ve kayıt yapmak suretiyle, fiktif menkul kıymet satıĢ 1 karı gösterilmesi 20. Genel yönetim giderlerini kısmen bilançodaki stok maliyetine eklenerek aktifleĢtirilmesi, 1 21. ĠĢçilere yapılan kayıt dıĢı ödemelerin alıcılar hesabında gösterilmesi, böylece kayıt dıĢı 1 ödeme ve bununla ilgili vergi, SSK primi ve kıdem tazminatı karĢılığı kadar dönem karının yüksek gösterilmesi, Toplam Gözlem Sayısı 62 224 II. Dönem Karını Azaltıcı Finansal Bilgi Manipülasyonu Teknikleri 1. Portföydeki hisse senetlerinin piyasa fiyatının altında bir fiyatla grup Ģirketlerine yada hakim ortağa satılması yada grup Ģirketlerinin hisse senetlerinin piyasa fiyatının üstünde fiyatla satın alınması, 2. Grup Ģirketlerinden alınan mal ve hizmetler iliĢkilerden kaynaklanan alacaklara faiz tahakkuk ettirilmemesi veya emsallerine göre bariz Ģekilde yüksek bedel ödenmesi, 3. Grup Ģirketleriyle olan ticari ve finansal iliĢkilerden kaynaklanan alacaklara faiz tahakkuk ettirilmemesi veya emsallere göre daha düĢük oranda faiz tahakkuk ettirilmesi, 4. Hâkim ortağın sahibi olduğu grup bankalardan alınan kredilere, kredi sözleĢmesine aykırı olarak ve emsallerine göre bariz Ģekilde yüksek oranda faiz ödenmesi, 5. Hâkim ortağın sahibi olduğu grup bankalarında tutulan Ģirket mevduat hesaplarına emsallerine göre düĢük oranlarda faiz yürütülmesi, 6. Bankalardaki mevduatlardan sağlanan faiz gelirlerinin ve\veya hazine bonosu ve devlet tahvili faiz gelirlerinin dönemsellik ilkesine aykırı olarak tahakkuk ettiği dönemin değil, tahsil edildiği dönemin geliri olarak kaydedilmesi, 7. Yapılmakta olan yatırımların finansmanında kullanılan kredilerle ilgili finansman giderlerinin, ilgili duran varlığın maliyetine eklenerek aktifleĢtirilmesi gerekirken, doğrudan dönem gideri olarak kaydedilmesi, 8. ĠĢtiraklerin emsallerine göre bariz Ģekilde düĢük fiyatla grup Ģirketlerine satılması, 9. Grup Ģirketlerine yaptırılan maddi duran varlıklar için emsallerine göre bariz bir Ģekilde yüksek fiyat, ücret ödenmesi 10. Grup Ģirketlerine yapılan satıĢ iĢlemlerinde veya duran varlık satıĢında emsallerine göre bariz Ģekilde düĢük fiyat uygulanması, 11. Aynı zamanda Ģirketin yöneticisi de olan hakim ortağı emsallerine göre daha yüksek ücret ödenmesi, 12. Üretim tesislerinin hakim ortağın halka kapalı Ģirketine düĢük bedelle kiralanması, 13. Gayrimenkul satıĢından elde edilen satıĢ karının henüz tahsil edilmeyen kısmının gelir tablosu ile iliĢkilendirilmeden (dolayısıyla dönem karının bu tutar kadar az gösterilmesi) bilançoda, az kaynak kalemleri arasında “ Sermayeye Eklenerek ĠĢtirak Hissesi Ve Gayrimenkul SatıĢ Kazançları “ hesabında gösterilmesi Toplam Gözlem Sayısı ġirket Sayısı 3 3 3 2 2 2 1 1 1 1 1 1 1 21 225 III. Diğer Finansal Bilgi Manipülasyonu Uygulamaları 1. Bilançoda, Borç ve Gider KarĢılıkları – Vergi KarĢılıkları Hesabı tutarının, peĢin ödenen vergi ve fon tutarının düĢülmesi nedeniyle, bu tutar kadar eksik gösterilmesi, 2. Ortaklar, ĠĢtirakler ve diğer grup Ģirketleriyle gerçekleĢtirilen finansal ve ticari iĢlemlerden sağlanan faiz gelirleri ile banka kredilerinden dolayı katlanılan faiz giderlerinin netleĢtirilmesi, diğer bir ifade ile faiz gelirleri ile faiz giderlerinin birbirine mahsup edilmesi, 3. Ticari alacaklardan senede bağlı alacakların Alıcılar; senede bağlı olmayan alacakların ise Alacak senetleri hesaplarında ( SPK „ nın Muhasebe Standartlarına göre, alacak senetleri ile 3 aydan uzun vadeli senetsiz alacakların reeskont iĢlemine tabi tutulması gerekmektedir.) gösterilmesi, 4. Maddi duran varlıkların, TTK md. 324 uyarınca Mahkeme kararıyla belirlenen rayiç değerleri üzerinden yeniden değerleme iĢlemine tabi tutulması, böylece maddi duran varlıkların bir önceki iĢlemine tabi tutulması, böylece maddi duran varlıkların bir önceki döneme göre yaklaĢık 13 kat yüksek tutarda bilançoda gösterilmesi, 5. Uzun vadeli finansman giderleri içinde gösterilmesi gereken finansman giderlerinin kısa vadeli finansman gideri olarak gelir tablosunda gösterilmesi, 6. Çekle tahsilat yapılmıĢ gibi fiktif muhasebe kaydı yapılarak, hakim ortağın sahip olduğu halka kapalı Ģirketten olan alacakların düĢük gösterilmesi, 7. Kısa vadeli alacaklar ( Hakim ortağın sahibi olduğu halka kapalı Ģirket cari ) hesabı ile kısa vadeli banka kredileri hesabının birbirine mahsup edilmesi, 8. Gerçeğe aykırı belgeler düzenlenmesi suretiyle bilançoda fiktif hammadde, yarı mamul ve mamul stoku gösterilmesi, 9. ÖdenmemiĢ sermayenin, gerçeğe aykırı belge düzenlemek ve muhasebe kayıtları yapmak suretiyle ödenmiĢ gösterilmesi, Toplam Gözlem Sayısı Kaynakça: Küçüksözen,2007,433-435 ġirket Sayısı 3 2 1 1 1 1 1 1 1 12 226 EK - 3. Denetimin Dünya ve Türkiye Sıralaması Türkiye Sıralaması* Dünya Sıralaması** 2009 Denetim ġirketi Denetim ġirketi Ciro 2010 sırası 2010 sırası 2010 sırası (Milyar $) 4 Ernst & Young Pricewaterhouse Coopers 26,17 3 Deloitte Deloitte 27,10 2 KPMG Ernst & Young 21,40 1 Pricewaterhouse Coopers KPMG 20,10 5 Grant Thornton BDO International 5,00 6 BDO International RMS International 3,80 * ÇağdaĢ Dağımsız Denetim Grant Thornton 3,50 * AGN International Praxity + Mazars 3,20 9 Kreston Baker Tilly 3,10 * JPA International Crovye Horwath International 2,70 * Pür Bağımsız Denetim Leading Edge Alliance 2,40 14 Mazars Nexia International 2,10 7 Baker Tilly Moore Stepbers 2,00 10 CH International AGN International 1,50 11 Inpact International Flducial International 1,40 Kaynak: http://www.mazarsdenge.com.tr/trpublishDocument.php?id=2883 *Türkiye sıralaması denetçi Ģirketlerin ĠMKB‟ de denetledikleri Ģirketlerin 2009/6 ile 2010/6 arasındaki dönemdeki toplam aktif büyüklüklerine göre yapılmıĢtır. ** Dünya sıralaması Ģirketlerin 2009 bilanço kapanıĢ tarihlerine göre düzenlenmiĢtir. 227 KAYNAKÇA KĠTAPLAR Akal, Zuhal, (2005). İşletmelerde Performans Ölçümü ve Denetimi, Çok Yönlü Performans Göstergeleri, Milli Prodüktivite yayınları no:473, 6. baskı, Ankara. Akdoğan, Nalan ve Aydın, Hamdi, (1987). Muhasebe Teorileri, Gazi Üniversitesi yayın no:98,Ġ.Ġ.B.F. yayın no:44,Ankara. Akdoğan, Nalan ve Tenker, Nejat, (2001). Finansal Tablolar ve Mali Analiz Teknikleri, Gazi kitabevi, geniĢletilmiĢ 7. baskı, Ankara. Akgüç, Öztin, (1998). Finansal Yönetim, Muhasebe Enstitüsü yayını, yayın no: 65, Avcıol basım yayım, yenilenmiĢ 7. baskı, Ġstanbul. Alagöz, Ali, (2008). İşletmelerde İç Kontrol Sisteminin Önemi ve Denetim Komiteleri İle İç Denetim Birim İlişkisi - Güncel İşletmecilik Konuları, Editörler: Zeki Doğan ve M. Emin İnal, Tablet yayınları, Konya. Altan, Mikail, (2001). Fonksiyonlar ve İşlemler Açısından Bankacılık, Beta Yayınevi, Konya. Anond, Sanjay, (2008). Essential of Corporate Finance, John Wiley & Sons, New Jersey. Arı, Mustafa, (2008). Finansal Raporlamada Güvenilirlilik,(Bankacılık Sektöründe Bir Uygulama),Ekin Yayınevi, Bursa. Ataman, Ümit, Hacırüstemoğlu, Rüstem ve Bozkurt, Nejat, (2001). Muhasebe Denetimi Uygulamaları, Alfa yayınları, yayın no:876-073, I. baskı, , Ġstanbul. Ay, Ünal, (2003). İşletmelerde Etik ve Sosyal Sorumluluk, Nobel kitabevi, Ġstanbul. Bektöre, Sabri ve ark.(2000). Tek Düzen Hesap Planına Göre Mali Tablolar Analizi, EskiĢehir. 228 Benedict, Augustine ve Elliott, Barry, (2001). Practical Accounting, Financial Times – Prentice Hall, üçüncü baskı, Harlow. Benston, George ve ark.(2003). Following The Money, The ENRON Failure and State of Corporate Disclosure, AEI- Brooking Joint Center for Regulatory, Washington. Black, Andrew ve ark., (1998). Hissedar Değeri Arayışı- Performansı Etkileyen Faktölerin Yönetimi, Dünya yayıncılık, Ġstanbul. Bolak, Mehmet, (2001). Sermaye Piyasası Menkul Kıymetler ve Portföy Analizi, Beta basım yayım, 4.bası, Ġstanbul. Bozkurt, Nejat, (1998). Muhasebe Denetimi, Alfa yayınları, yayın no;457-53,4. baskı, Ġstanbul. Brealey, Rıchard ve Myers C. Stewart, (1991). Principles of Corporate Finance, Mc Graw Hill, 4. baskı, New York. Brigham, Eugene F. ve Gapenski, Louis C., (1988). Financial Management Theory and Practice, The Dryden Press, beĢinci baskı, New York. CanbaĢ, Serpil ve Doğukanlı, Hatice, (2001). Finansal Pazarlar, Finansal Kurumlar ve Sermaye Piyasası Analizleri, Beta yayınevi, geniĢletilmiĢ 3. baskı, Ġstanbul. Cemalcılar, Özgül ve Önce, Saime, (1999). Muhasebenin Kuramsal Yapısı, 2. baskı, EskiĢehir. Civan, Mehmet, (2007). Sermaye Piyasası Analizleri ve Portföy Yönetimi, Gazi kitabevi, Ankara. Collier, Paul M. (2003). Accounting for Managers, John Wiley & Sons Inc, Toronto. Çabuk, Adem ve Lazol, Ġbrahim, (2009).Mali Tablolar Analizi, Ekin kitabevi, 8. baskı, Bursa. Çaldağ, Yurdakul, (2007). Denetim ve Raporlama, Finansal Tablolar ve Analiz Teknikleri, Gazi kitabevi, gözden geçirilmiĢ ve ilave sorularla 5. baskı, Ankara. 229 Çalgan E.ve arkadaĢları,(2008). Muhasebe Denetimi, ĠSMMMO yayınları, yayın no: 113, Ġstanbul. Çapanoğlu, Birol Mustafa,(1993). Türkiye ve Dış Ülkelerde Sermaye Piyasası Özelleştirme Uygulamaları ve Menkul Kıymet Borsaları, Beta basım yayın, Ġstanbul. Çelik, Orhan, (2007). İşletmelerde Muhasebe Bilgisi ve Şirket Demokrasisi, Siyasal kitabevi, Ankara. Çelik, Orhan, (2003). Muhasebe Kuramı ve Uygulamaları Açısından Muhasebe Bilgilerinin Niteliği- Prof. Dr. Yüksel Koç Yalkın‟ a Armağan, SBF yayın no:590, Ankara. Çevik, Orhan Nuri, (2002 ). Anonim Şirketler, Seçkin Yayınevi, 4. baskı, Ankara. Coenen, Tracy L.,(2008). Essential of Corporate Fraud, John Wiley & Sons Inc, New Jersey. Colley, Lohn vd.(2005). What is Corporate Governance?, McGraw Hill,Boston. Çömlekçi, Ferruh ve ark.(2006). Mali Tablolar Analizi, güncelleĢtirilmiĢ ve geniĢletilmiĢ yeni baskı, EskiĢehir Dcykman,Thomas R., Dukes Roland E. ve Davis Charles J. ( 2002). Intermediate Accounting, Irwin McGraw- Hill yayın, dördüncü baskı, Boston. Ercan, M. Kamil ve Ban, Ünsal,(2005). Değere Dayalı İşletme Finansı Finansal Yönetim, Gazi kitabevi, Ankara. ErtaĢ, Fatih CoĢkun, ( 2007 ). Muhasebe Organizasyonu, Seçkin yayıncılık, gözden geçirilmiĢ 2. baskı, Ankara. Fertekligil, Azmi, ( 2000 ). Türkiye’de Borsanın Tarihçesi, Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası Yayını, Ġstanbul. Financial Accounting Standarts Board (FASB), (2006). Financial Accounting Series, no:1260-001, Norwalk. 230 Fridson, Martin ve Alvarez, Fernando, (2002). Financial Statement Analysis A Practitioner’s Guide, John Wiley & Sons Ltd, 3. baskı, New York Geddes, Ross, (2006). An Introduction to Corporate Finance Transactions and Technicues, John Wiley & Sons Ltd, 2. baskı, New York. Günal, Vural, ( 1997 ). Hukuki Açıdan Sermaye Piyasası Faaliyetleri (AraçlarKurumlar),Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası yayınları, Ġstanbul. Gürbüz Osman A. ve Ergincan Yakup, (2004). Şirket Değerlemesi- Klasik ve Modern Yaklaşımlar, Literatür yayınları, Ġstanbul. Güredin, Ersin, ( 2000). Denetim, Beta basım yayım, 10. baskı, Ġstanbul. Hongren, Charles H.ve ark., (2006). Introduction of Financial Accounting, 9.baskı, Pearson Prentice Hall, New York. Koç, Ġ. Özlem, ( 1998 ). Şirketlerin Halka Açılması ve Bir Uygulama, SPK yayınları, yayın no:118, Ankara. ĠMKB,( 1997). Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB yayınları, yayın no:1,12. basım, Ġstanbul. Ġhtiyar, Mustafa, (2006). Sermaye Piyasası Hukukunda Kamuyu Aydınlatma ilkesi, Beta yayınevi, Ġstanbul. Ġvgen, Hünkâr, (2003). Hisse Senedi Yatırımcıları, Analistler ve Şirket Yöneticileri İçin Şirket Değerleme, Finnet yayınları, Ġstanbul. Karacabey, A. Argun ve diğerleri, (2004). Düşen Enflasyon Ortamında Şirket Yönetimi, Ankara Sanayi Odası yayını, Ankara. Karan, Mehmet Baha, (2001). Yatırım Analizi ve Portföy Yönetimi, Gazi kitabevi, Ankara. Karslı, Muharrem, (1989). Sermaye Piyasası, Borsa Menkul Kıymetler, Ġrfan yayım, Ġstanbul. Kaya, Arslan, (2001). Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Bilgi Alma Hakkı, Banka ve Ticaret Hukuku AraĢtırma Enstitüsü, Ankara. 231 Kepekçi, Celal, (2004). Bağımsız Denetim, Avcıol basım yayım, geniĢletilmiĢ beĢinci baskı, Ġstanbul. Khan, Arshad ve Zuberi Vagar, (1999). Stock İnvesting for Everyone Tools for Investing Like The Pros, John Wiley & Sons Yayınları, Toronto. Kimmel, Paul D. ve ark., (2004). Financial Accounting- Tools for Business Decision Making, John Wiley & Sons Inc., Milwaukee. Kirk, Robert, (2009). IFRS: A Quick reference Guide, Elsevier Limites and CIMA Publishing, Oxford. Kishali, Yunus., Selman, Erden ve IĢıklılar, Sadi, (2002). Finansal Muhesebe, Türkmen kitabevi, güncelleĢtirilmiĢ 3. baskı, Ġstanbul. Konuralp, Gürel, (2001). Sermaye Piyasaları Analizler Kuramlar ve Portföy Yönetimi, Alfa basım yayım, Ġstanbul. Krishna,G. Palepu, Healy, Paul M. ve Bernard, Victor L.,(2004). Business Analysis & Valuation Using Financial Statements, Thomson * South Western, II. baskı, New York. Küçüksözen, Cemal, (2007). Finansal Bilgi Manipülasyonu – İMKB Şirketleri Üzerine Amprik Bir Çalışma, Atatürk‟ ün 125. Doğum Yılına Armağan, Cilt:2, Sermaye Piyasası Kurulu yayınları, Ankara. Longman Dictionary of Contemporary English, (1995). Pearson Education Limited, Harlow. Mckee, Thomas E. (2005). Earnings Management: An Executive Pespective, Thomson Learning, Ohio. Marc Levinson, (2007). Finansal Bilgiler Kılavuzu, Çeviren: Ege, Ġlhan ve diğerleri, Liberte yayınları, yayın no:134,Ankara. Mulford Charles W. ve Comiskey Eugene E., (2002). The Financial Numbers Game: Detecting Creative Accounting Practices, John Wiley & Sons, New York. 232 Mulford Charles W. ve Comiskey Eugene E., (2005). Creative Cash Flow Reporting, Uncovering Sustainable Financial Performance, John Wiley & Sons, New York. Needles, Belverd E. Jr., (1999). Principles of Accounting, Hougton Mifflin Company, yedinci baskı, Boston. New Student’s Dictionary, (1997). Horper collins publisher, London. OECD,(2004). Principles of Corporate Governance, OECD publications Service. Okka, Osman,(2005). Finansal Yönetime Giriş, Nobel yayın dağıtım,1. basım, Ankara. Parlakkaya, Raif, (2004). Özel Amaçlı Girişimlere İlişkin Muhasebe Sorunları, Nobel yayın dağıtım, Ankara. Paslı, Ali. (2004). Anonim Ortaklık Kurumsal Yönetimi, Beta yayınevi, birinci baskı, Ġstanbul. Pickett, KH Spencer,(2005). The Essential Handbook of Internal Auditing, 3. baskı, John Wiley & Sons, Inc, New York. Pinches, George E. (1996). Essentials of Financial Management, Harper collins college publishers, beĢinci baskı, New York. Pounder, Bruce,(2009). Convergence Guidebook for Corporate Financial Reporting, John Wiley & Sons, Inc, New York. Redhause, (2002). Sev matbaacılık ve yayıncılık, Ġstanbul. Rice. Anthony, (2000). Accounts Demystified, Prentice Hall, II. baskı, London. Robinson, Thomas R., (2009). International Financial Statement Analysis, John Wiley & Sons, Inc, New York. Roonen, Joshua ve Yaari, Varda, (2008). Earnings Management: Emerging Insights in Theory, Practice, and Research, Springer bilim & iĢ medyası, New York. 233 SavaĢ, Vural Fuat, (2000). Piyasa Ekonomisi ve Devlet, Liberte yayınları, ikinci baskı, Ankara. Sayar, A.R.Zafer, (2003). Bankaların Halka Açılması ve Banka Yatırımcılarının Korunması, SPK yayınları, yayın no:146, Ankara. Sayılgan, Güven, (2006). Soru ve Yanıtlarla İşletme Finansmanı, Turhan Kitabevi, 2. bası, Ankara. Schuetze,Walter P.,(2004). Mark – to market Accounting, “True North” in Financial Reporting, Editör: Peter W. Wolnizer, Routledge Taylor & Francis Group, London. Scott, Wıllıam R., (2002). Fiınancial Accounting Theory, Prentice hall,3. baskı, Toronto. Scott, William R., (2003).Financial Accounting Theory,Prentice hall,3.baskı,Toronto. Sevilengül, Orhan, (2000). Tek Düzen Muhasebe Sistemi İle Uyumlu Genel Muhasebe, Gazi kitabevi,9. baskı, Ankara. Solomon, Paul, (2000). Financial Accounting A New Perspective, McGraw Hill yayın, Boston. SPK,(2005). Kurumsal Yönetim İlkeleri, Sermaye Piyasası Kurulu, DüzeltilmiĢ ikinci baskı: Stickney, Cleyde P. ve Weil,Roman L., (2003). Financial Accouting: An Introduction to Concepts, Methods and Uses, The Dryden press,7. baskı, New York. Sumer, AyĢe, (2002). Türk Sermaye Piyasası Hukuku ve Seçilmiş Mevzuat, Alfa yayınları, 3. baskı, Ġstanbul. Sutton, Tim, (2004). Corporate Financial Accounting and Reporting, Prentice hall, Financial times, 2. baskı, Harlow. Tekinalp, Ünal,(1979). Anonim Ortaklığın Bilançosu ve Yedek Akçeleri Kamunun Aydınlatma İlkesi İle, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi yayınları, Ġstanbul. 234 Tezcanlı, Meral VarıĢ, Manipülasyonlar, (1996). İçeriden Ġstanbul Öğrenenlerin Menkul Ticareti Kıymetler ve Borsası Yayınları, Ġstanbul. Truitt,Wesley B., (2006). The Corporate, Greenwood pres, Westport. Türk, Zeynep, (2004). Muhasebe Meslek Ahlakı, Nobel kitabevi, Adana. Uluslararası Finansal Raporlama Standartları ile Uyumlu TMS,(2009).Türkiye Muhasebe Standartları, TMSK yayınları:4, Ankara. Uluslar arası Finansal Raporlama Standartları ile Uyumlu TMS,(2007). Türkiye Muhasebe Standartları, TMSK yayınları:2, Ankara. Ulusoy, Yasin, (2007). Halka Açık Anonim Ortaklıklarda Bağımsız Dış Denetim, Seçkin Yayınevi, birinci baskı, Ankara. Ünal, Oğuz KürĢat, (1999). Sermaye Piyasalarında Halka Açık Anonim Ortaklıklar, Nobel yayın dağıtım, yayın no:91, Ankara. Üreten, Aykan ve Ercan, M. Kamil, (2000). Firma Değrinin Tespiti ve Yönetimi, Gazi Kitabevi, Ankara. Weetman, Pauline, (1999). Financial & Managament Accounting an Introduction, Financial times, prentice hall, 2.baskı, England. Yalkın, Yüksel Koç, (1998). Genel Muhasebe İlkeleri- Uygulaması ve Tek Düzen Muhasebe sistemi Uygulamaları, Turhan kitabevi, gözden geçirilmiĢ 11. bası, Ankara. Yanlı, Veliye, ( 2005 ). Sermaye Piyasası Hukuku Çerçevesinde Halka Açık Anonim Şirketler ve Kamunun Aydınlatılması, Beta yayınevi,1. bası, Ġstanbul. 235 TEZLER Akalın, Nevruz, (1999). Türev Araçların Taşıdığı Risklerin Ortaya Konmasında Kamuyu Aydınlatma Düzenlemelerin Yeri Ve Önemi, SPK Yeterlilik Etüdü, Ankara. Akarkarasu, Nahit, (2000). Halka Açık Şirketlerde İç Denetim ve Denetim Kurullarının Etkinleştirilmesi İçin Öneriler, SPK Yeterlilik Etüdü, Ġstanbul. Eroğlu, Cengiz Alp, ( 2003). Kurumsal Yönetim İlkeleri Çerçevesinde Kamunun Aydınlatılması, SPK Yeterlilik Etüdü, Ankara. Hwang, Iny, (2006). Relative Importance of Measures of Past Performance Theory and Evidence, Teksas Üniversitesi Yönetim bölümü, yayınlanmamıĢ doktora tezi, Dallas, s.7. eriĢim adresi: www.umi.com,eriĢim tarihi:20.02.2008,umi com: 3193825. Jialin, Sun, (2005). Financial Reporting Quality, Capital Allociation efficiency, and Financing Structure: An International Study, University of Hawaii yayınlamamıĢ doktora tezi, eriĢim adresi: www.umi.com,eriĢim tarihi:20.02.2007,umi com: 3178321. Odabashian,Kate, (2005), The Effect ofLeverage Increases on Opportunistic Behavior and Earnings Management”,Connecticut Üniversitesi, BasılmamıĢ yüksek lisans tezi, s.38, eriĢim adresi: www.umi.com, eriĢim tarihi:20.02.2007, umi no:3187742 Özbay, Emrah, (2004). Halka Açık Bankaların Kamuyu Aydınlatma Yükümlülüğü, SPK Yeterlilik Etüdü, Ġstanbul. Özgüç, Erkan, (2005). Kurumsal Sosyal sorumluluk, SPK Yeterlilik Etüdü, Ankara. Özkul, Levent, (2003). ABD Sermaye Piyasalarında Yaşanan Son Gelişmelerin ve ABD`de Yürürlüğe Giren 2002 Tarihli SarbanesOxley Kanunu`nun Türk Sermaye Piyasası Değerlendirilmesi, SPK Yeterlilik Etüdü, Ġstanbul. Açısından 236 Pirgaip, Burak, ( 2004 ). Sermaye Piyasasında Bağımsız Denetim Standartlarının Uluslararası Denetim Standartları İle Harmonizasyonu, SPK Yeterlilik Etüdü, Ankara. Salma,Ġbrahim S., (2005). An Alternative Measure the Detect Intentional Earnings Management Through Discretionary Accruals,YayınlanmamıĢ doktora tezi, eriĢim adresi: www.umi.com, no: 3175145, eriĢim tarihi: 20.09.2007. Sandıkçıoğlu, Ayça,(2005). Kurumsal Yönetim Uyum Derecelendirmesi, SPK Yerlilik Etüdü, Ankara. Siagian, Ferdinand Tumindi, ( 2002). Earnings Manipulation and The Association Between Ceo Bonus and Acconuting Earnings, Oregon Üniversitesi, YayınlanmamıĢ doktora tezi. ġehirli, Kübra, (1999). Kurumsal Yönetim, AraĢtırma Raporu SPK Yeterlilik Etüdü, Ankara. Yaylaönü, Uğur, (2001). Kamunun Aydınlatılmasında ve Hisse Senedi Değerlemesinde Nakit Akım Tabloları, Yeterlilik Etüdü, Ankara. Yayla, Hilmi Erdoğan,( 2006 ). Güç ve Yetki İlişkilerinin Muhasebe Bilgisi Kararları Üzerindeki Etkisi: Türkiye’deki Özel Hastaneler Üzerine Yapısal Bir Model Önerisi, BasılmamıĢ doktora tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ĠĢletme Anabilim Dalı, Ankara. Zabriske, Fern, (2002). Costs And Benefits Of Managing Earnings To Meet An Earnings Target, Washington Üniversiresi yayınlanmamıĢ yüksek lisans tezi, umi no: 3053582, Washington. 237 MAKALELER Abdel-khalik, A. Rashed ve Mckeown James C., (1978). Understanding Accounting Changes in an Efficient Market: Evidence of Differantial Reaction, The Accounting Review, sayı:53,no:4,s.853. Abdioğlu, Hasan,(2006). Denetimde Önemlilik Planlaması ve Risk Olgusu Çerçevesinde Vergi Denetimi, Vergi Raporu, yıl:14,sayı:86, s.85. Abrahoam, Santhosh ve Cox, Paul,(2007). Analysing the Determinants of Narrative Risk Ġnformation in UK FTSE 100 Annual Reports, The British Accounting Review, sayı:39,ss.227-228. Adhikari,Ajay., Derashid,Chek ve Zhang,Hao,(2005). Earning Management to Influence Tax Policy: EvidenceFrom Large Malaysian Firms, Journal of International Management and Accounting, sayı:16,s.158. Ağca, Mehmet ve Önder, ġerife,(2007). Türkiye‟ de Gönüllü Kamuyu Aydınlatma: Ġ.M.K.B.‟ de Yer alan ĠĢletmeler Üzerine Bir AraĢtırma, Muhasebe ve Finansman Dergisi,sayı:34,s.133. Akdoğan, Nalan, (2007). Türkiye Muhasebe / Finansal Raporlama Standartlarının Uygulama Süreci: Sorunlar, Çözüm Önerileri, Mali Çözüm, ĠSMMMO yayınları, sayı:80,s.111. Akerlof, George A.,(1970). The Market For “ Lemons” Qualatiy Uncertainty and The Market Mechanism, Quarterly Journal of Economics, volume: 84,sayı:3,s.489. Akers, Michael D., Don E. Giacomino ve Bellovary Jodi L.,(2007). Earning Management and Its Implications, The CPA Dergisi Muhasebe & Vergi Periyodik Yayınları, sayı:77, Ağustos 2007,s.65. AkıĢık, Orhan,(2005), Ġç Kontrol Sistemi ve Bağımsız Denetim Ġçindeki Yeri, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:25, s.91. Aksoy, Tamer,(2005). Bağımsız Denetim ġirketleri Ġçin Ulusal ve Uluslararası Düzenlemelere Uyumlu Çok Yönlü Bir Ġç Kontrol Anketi Formu Önerisi, Mali Çözüm, ĠSMMM Yayın Organı, sayı:73,s.168. 238 Akyüz, Abdullah,(2002). ENRON Skandalı ve Sermaye Piyasaları, Ġktisat ĠĢletme ve Finans, yıl:17,sayı: 192,s.8. Akyüz, Abdullah, (2002). Global Gündem ABD‟ de Güven Bunalım: Piyasa Sistemi Tıkandı mı?, Ġktisat, ĠĢletme ve Finans, sayı:193,ss 6-8. Altay, Erdinç ve Anıl Duygu, (2004). Kamuyu Aydınlatma Aracı olarak Finansal Raporların Hisse Senedi Getiri Oranları Üzerindeki Etkisinin Sınanması, M.Ü. S.B.E. Hakemli Dergisi Öneri, cilt:6, yıl:10, sayı:21, s.108. Anwer S. Ahmed, Richard A. Schneible Jr. (2007). The Impact of Regulation Fair Disclosure on Investors‟ Prior Information Quality-Evidence From an Analysis of Changes in Trading Volume and Stock Price Reactions to Earnings Announcements. Journal of Corporate Finance, Sayı: 13, s.283. Ashiq, Ali ve diğerleri.(2007). Corporate Discloures By Family Firms,Journal of Accounting And Economics, sayı:44,s. 239. Aslan, Sinan, (2003). Muhasebe Denetim Planlamasında Önemlilik Ölçümleme YaklaĢımı, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:20, s.95. Atasoy, Yasemin ve Arıkan, Özlem, (2004). Ġkincil Piyasalarda Kamunun Sürekli Aydınlatılması, Ġktisat ĠĢletme ve Finans Dergisi, s.34. Ayçe, Aksakal, (2007). CEO‟ lar Makası Açıyor, Capital Aylık ĠĢ ve Ekonomi Dergisi, yıl:15, sayı:2007/12, s.272-278. Aygören, Hakan ve Uyar, Süleyman, (2006). Türkiye‟ deki Denetim GörüĢleri ve Denetim GörüĢlerinin Yatırımcı Kararlarına Etkisi, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:8, sayı:4, ss.142-143. Barton,Jan ve Simko, Paul j.,(2002).The Balance Sheet as an Earnings Management Constrains, The Accounting Review, sayı: 77,s .24. Barton, Jan ve Waymire, Gregory, (2004). Inventor Protection Under Unregulated Financial Reporting, Journal of Accounting and Economics, sayı:38, s.66. 239 Barton, Jan, (2001). Does the Use of Financial Derivatives Affect Earnings Management Decisions?, The Accounting Review, volume:76, no:1, ss.23-24. BaĢar, A.Banu,(2003). Finansal Piyasalar Açısından Finansal Raporlamada Kalite Zinciri, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt: 5, sayı:3, ss.7677. Beasly, Mark S. vd., (2003), Fraudulent Financial Reporting: Consideration of Industry Traits and Corporate Governance Mechanism, Accounting Horizons, sayı: 14, s. 444. Becker, Connie ve diğerleri, (1998). The Effcet of Audit Quality on Earnings Management, Contemporary Accounting Research, sayı: 15, s.6. Begley, Joy ve Freedman, Ruth, (2004). The Changing Role of Accounting Numbers in Public Lending Agreements, Accounting Horizons, sayı:18, no:2, s.95. Bekçioğlu, Selim ve ark. (2006). Muhasebe Ortamındaki Güncel DeğiĢmeler ve Finansal Olmayan Raporlama ( Global Raporlama GiriĢimi ve Bir Örnek Olay), Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:28, s.22. Beneish,Messod D., (1997). Detecting GAAP Violation Implications for Assessing Earnings Management Among Firms with Extreme Financial Performance, Journal of Accounting and Public Policy, sayı:16, sayı:3, ss.271-309. Beneish, Messod D., (2001). Earnings Management: A Perspective, Managerial Finance,volume27, sayı:12, s.3i Beneish, Messod D., (1999). The Detection of Earnings Management, Financial Analysts Journal, volume:55, sayı:5,ss. 24-36. Bergstresser, Daniel ve Philippon, Thomas, (2006). CEO Incentives and Earnings Management, Journal of Financial Economics, sayı:80, ss.527-528. 240 Bowen, Robert M.,Rajgopal, Shıvaram ve Venkatachalam, Mohan, (2008). Accounting Discretion, Corporate Governance and Firm Performance, Contemporary Accounting Research, sayı:25, cilt:2, s.396. Butler, Marty ve diğerleri, (2007). The Effect of Reporting Frequency on the Timeliness of Earnings: The Cases of Voluntary and Mandatory Interim Reports, Journal of Accounting & Economics, sayı:43,s.182. Byard, Donal, Li, Ying ve Weintrop, Joseph, (2006). Corporate Governance and the Quality of Financial Analysts‟ Information, Journal of Accounting and Public Policy, sayı:25,s.624. Caramanis, Constantinos ve Lennox, Clive, (2008). Audit Effort and Earnings Management, Journal of Accounting and Economics, sayı:45,s.116. Cemalcılar Özgül,(2003). Muhasebenin Amaçlara UlaĢmada Muhasebenin Kuramsal Yapısına Bağlılığın Gereği ve Önemi, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:18, s.4. Civan, Mehmet ve Kara, Ekrem, (2003). ĠĢletme Yönetiminde Muhasebe Bilgi Siteminin Yeri ve Önemi, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:20, s.111. Conover, C. Mitchell, Miller Robert E. ve Szakmary, Andrew, (2007). The Timeliness of Accounting Disclosures in International Security Markets, International Review of Financial Analysis, sayı:17, yayın no:5, s. 850. Cooper, M. Stuart ve Owen David L., (2007). Corporate Social Reporting and Stakeholder Accountability: The Missing Link, Accounting Organization and Society, sayı:32, s.650. Core, John E. vd, (1999). Corpotate Governance, Chief Executive Officer Compensation, and Firm Performance, Economics, sayı:51, s.404. Journal of Financial 241 Crocker, Keith J. ve Slemrod, Joel, (2007). The Economics of Earnings Manipulation and Managerial Compesation, RAND Journal of Economics, sayı:38, no:3, s.699. Cukacı, Yusuf C. (2006). Kamuyu Aydınlatmada Muhasebe Meslek Elemanının Etik AnlayıĢı ve Ġzmir Ġlinde Bir Uygulama, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt:8, sayı:1, s.96. Çankaya, Fikret ve Er, Bünyamin, (2007). Denetim Firması Ġtibarı, DüĢük Fiyatlandırma ve Ġlk Halka Arz Sonrası Faaliyet Performansı: ĠMKB Uygulaması, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:9, sayı:3, ss.68. Çelen, Erol, (2001). Bağımsız Denetimin Önemi, Yararları ve Kamuyu Aydınlatma Ġlkesi, Mali Çözüm, sayı: 55, s.186. Çelik, Orhan, (2002). Sermaye Piyasalarında Gönüllü Kamuyu Açıklama, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:6, s.76-77. Çiftçi, Yavuz ve Erserim, Alper, (2007). Ġç kontrol Sistemi – Bağımsız Denetim ĠliĢkisi Ġle Ġlgili Ulusal ve Uluslararası Düzenlemelerin Ġncelenmesi, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:9, sayı:3, ss.78. Davidson, Ryan ve ark., (2005). Internal Governance Structures and Earnings Management, Accounting and Finance, sayı:45, s.247. DeAngelo, Linda Elizabeth, (1986). Accounting Numbers as Market Valuation Substitues: A Study of Management Buyouts of Public Stockholders, The Accounting Review, sayı:56, ss. 400- 420 Debrency, Roger ve Rahman, Asheq,(2005). Firm- Specipic Determinants of Continuous Corporate Disclosures, The International Journal of Accounting, sayı:40, s.250. Dechow, M.Patricia, Sloan, Richard G. ve Sweney Amy P., (1995). Detecting Earnings Management, The Accounting Review, volume:70, sayı:2, s.199. 242 Dechow, Patricia M. ve Skinner Douglas J., (2000). Earnnigs Management: Reconcilling the View of Accounting Academics, Practitioners, and Regulators, Accounting Horizons, sayı:14, s.239. Demir, Volkan ve Bahadır, Oğuzhan,(2007). Muhasebe Manipülasyonu Yöntemler ve Teknikler-, Mali Çözüm Dergisi, ĠSMMMO – (hakemli), yıl:17, sayı:84, s. 104. DemirbaĢ, Mahmut, (2005). Muhasebe Denetiminde Önemlilik Ġle Risk Arasındaki ĠliĢki, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:7, sayı:2, ss.90-91. DemirbaĢ, Mahmut, (2006). Türkiye‟ de Denetim Komitesi Üyelerinin Bağımsızlığının ve Etkinliğinin Halka Açık Anonim ġirketlerde Tespit Edilmesi, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:8, sayı:3,s.112. Dinç, Engin ve Abdioğlu, Hasan, (2009). ĠĢletmelerde Kurumsal Yönetim AnlayıĢı ve Muhasebe Bilgi Sistemi ĠliĢkisi: ĠMKB- 100 ġirketleri Üzerine Ampirik Bir AraĢtırma, BAÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt:12, sayı:21, s.162. Dopuch, Nicholas ve Pincus, Morton, (1988). Evidence on the Choice of Inventory Accounting Methods: LIFO Versus FIFO, Journal of Accounting Research, sayı:26, no:1, s.28. Dunagploy, Arapin, (2007). Implications of The “Bing Bang” Accounting Reform on Key Financial Ratios, Academy of Accounting and Financial Studies Journal, sayı:11, s. 40. Durukan, M. Banu ve Ġkiz, A. Kapucugil, (2007). Denetim Kalitesi ve Hizmet Kalitesine ĠliĢkin Modeller: Kavramsal Çerçeve, Mali Çözüm, ĠSMMMO yayını, sayı:82, s.30. Erdoğan, Murat, (2002). Muhasebe, Denetim ve Bağımsız Denetimin Gerekliliği, DoğuĢ Üniversitesi Dergisi, sayı:5, s.54. Erdoğan, Nurten, (2006). Muhasebe Denetiminde Niteliksel Önemliliğin Gerekliliği, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:31, s.113. 243 Ertuna, Bengi ve Tükel, Ali, (1997). ġirketlerin Kamuyu Aydınlatma Düzeyleri: Ortaklık Yapısı ve Kurumsal Yönetimin Etkileri, ĠMKB Dergisi, cilt:10, sayı:40, s. 32 Ersoy, Ayten, (2004). ĠĢletmelerde Kamuyu Aydınlatma Yönünden Finansal Bilgilerin Bölümlere Göre Raporlanması, Mali Çözüm, ĠSMMMO Yayın Organı, sayı:67, s.1. Ewert, Ralf ve Wagenhofer, Alfred, (2005). Economic Effcts of Tightening Accounting Standarts to Restrict Earnings Management, The Accounting Review, sayı:80, s.1104. Fischer, E. Paul ve Verrecchia, Robert E. (2004). Disclosure Bia, Journal of Accounting and Economics, sayı:38, s.224 Gomes A., Gorton, Gary ve Leonardo Modureira, (2007). SEC Regulation Fair Disclosure, Ġnformation and the Cost of Capital, Journal of Corporate Finance, sayı: 13,s.301. Goncarov, Igor ve Zimmerman, Jochen, (2006). Earnings Management When Incentives Compete: The Role of Tax Accounting in Russia, Journal of International Accounting Research, sayı:15, s.42. Graham, John R. ve ark., (2005). The Economic Implications of Corporate Financial Reporting, Journal of Accounting and Economics, sayı:40, s.5. Gu,Linlin, Liang,Jie ve Wang,Jing., (2005). Theoretical Framework and Method of Detecting Accounting Fraud, Journal of Modern Accounting and Auditing, sayı:7, volume:1, ss.67-68. Gu, Z.,Lee C. W. J. Ve Rosett, J. G., (2005). What Determines the Variability of Accounting Accruals, Review of Quantitative Finance and Accounting, sayı:24,314. Guenther, Daid A. ve ark., (1997). Financial Reporting, Tax Costs, and BookTax Conformity, Journal of Accounting and Economics, sayı:23,s.225. 244 Gücenme, Ümit ve Arsoy, Aylin Poroy, (2004). Finansal Bilgilerin Bölümlere Göre Raporlanması, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi (MÖDAV), cilt:6, sayı:1, s.3. Gürsoy, Güner, (2006). Yabancı Hissedarlık ve Kurumsal Yönetim, Ġktisat, ĠĢletme ve Finans, 21. yıl, sayı: 248, ss.80-81. Güven, Ġlhan, (2001).Türkiye‟ nin Bilgi Toplumuna GeçiĢi, Mali Çözüm, ĠSMMM Odası Yayını, sayı:56, s.72. Healy,Paul M., (1985).The Effect Of Bonus Scehemes on Accounting Decisions, Journal of Accounting and Economics, sayı:7, ss.85-107. Healy,Paul M., (1999). Discussion of Earnings- Based Bonus Plans and Earnings Management by Business Unit Managers, Journal of Accounting of Economics, sayı:26, s.144. Hunton, James E. ve ark., (2006). Financal Reporting Transparency and Earnings Management, The Accounting Review, sayı:81, volume:1, s.151. Iatridis, George, (2008). Accounting Disclosure and Firms‟ Attributes: Evidence from the UK Stock Market, International Review of Financial Analysis, sayı:17, s. 221. Jacop, John ve Jorgensen, Bjorn N., (2007). Earnings Management and Accounting, Journal of Accounting and Economics, sayı:43, s.373. Jere, Francis, R., (2004). What Do We Know About Quality?, The British Accounting Review, sayı:36, s.360. Jere, Francis ve arkadaĢları, (1999). The Role of Big 6 Auditors in The Credible Accruals, Auditing: A Journal of Practice & Theory, sayı:18, cilt:2, ss.31-32. Jiraporn, Pornsit ve diğerleri,(2008). Is Earnings Management Opportunistic or Beneficial? An Agency Theory Perspective, Internetional Review of Financial Analysis, sayı:17, s.623. 245 Jones,Jennifer J.,(1991). Earnings Management During Import Relief Investigation, Journal of Accounting Research, volume:29, sayı:2, ss.193-228. KalmıĢ, Halis ve ark., (2006). ĠĢletmelerde Mali Bilgi Üretilmesinin Önemi ve Etik, Mali Çözüm, ĠSMMMO yayınları, sayı:75, s.142. KalmıĢ, Halis ve Dalgın, Burcu, (2010). Muhasebe Bilgilerinin Karar Almada Kullanımının Önemi ve Çanakkale‟ da Faaliyet Gösteren Sanayi ĠĢletmelerinde Bir Uygulama, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:46, ss.114-115. Kang, Jun-Koo ve Shivdasani, Anil, (1995). Firm Performans, Corporate Governance, and Top Executive Turnover in Japan, Journal of Financial Economics, sayı:38, s. 31. Karasioğlu, Fehmi,(2005). Yatırımcıların Bilgi Kaynağı Olarak Ġnternet Tabanlı Finansal Raporlama, S.Ü. Karaman Ġ.Ġ.B.F. Dergisi, sayı:1, cilt:5, ss.17- 26. Kayım, Ali, (2006). Ġç Denetim ve Ġç Kontrol: Kavramsal Çerçeve, Vergi Raporu, yıl:14, sayı:66, s.83. Kım, Jeong-Bon ve Yı, Cheong H., (2006). Ownership Structure, Business Group Affiliation, Listing Status, and Earnings Management: Evidence from Korea, Contemporary Accounting Research, volume:23, sayı:2, s.459. Kınney, Michael R. ve Wempe William F., (2004). JIT Adoption: The Effects of LIFO Reserves and Financial Reporting and Tax Incentives, Contemporary Accounting Research, sayı: 21, s. 607. Kiracı, Murat,(2005). Hile Riski Değerlemesinin ve Hileleri Bulmanın Denetimin Etkinliğindeki Rolü ve Türkiye‟ deki Denetim Firmalarına Yönelik Bir AraĢtırma, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, Ocak 2005, s.106. 246 Kiraci, Murat, (2004). Denetim Sürecine Etkileri Bakımından Hile Riski Değerlemesi, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:6, sayı:4, s.116. Kutay, Nilgün, (2005). Finansal Rasyolar ile ĠMKB‟ de ĠĢlem Gören BaĢarılı ve BaĢarısız ĠĢletmelerin KarĢılaĢtırılması Üzerine Bir Ġnceleme, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi (MÖDAV), cilt:7, sayı:3, ss.96-98. Küçüksözen, Cemal ve Küçükkocaoğlu, Güray, (2005). Kurumsal ġirket Yönetiminde Finansal Bilginin Rolü, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:16, s.82. Lee, Chi- W. J., Li, Laura Y. ve Yue, Heng, (2006). Performance, Growth and Earnings Management, Review of Accounting Studies, cilt:11, sayı:2, s. 328. Leone,Andrew J.,(2007), Factors Relted to Internal Control Disclosure : A Discussion of Ashbaugh, Coolins, and Kinney (2007) and Doyle, Ge, Mcvay (2007), Journal of Accounting and Economics, sayı: 44, s.225. Leuz,Christian., Nanda,Dhannjay ve Wysocki, Peter D., (2003). Earnings Management and Investor Protection an International Comprasion, Journal of Financial Economics, sayı:69, s. 525-526. Libby, Robert.,Tan,Hung-Ton ve Hunton, James E.,(2006). Does the Form of Management‟s Earnings Guidance Affect Analysts‟ Earnings Forecasts?, The Accounting Review, sayı:81, no:1, s. 222. Libby, Robert.,Tan,Hung-Ton ve Hunton, James E.,(2008). Relationship Incentives and the Optimistic / Pessimistic Pattern in Analysts' Forecasts, Journal of Accounting Research, volume:46, sayı:1,s.175. Lo, Kin, (2008). Earnings Management and Earnings Quality, Journal of Accounting and Economics, sayı: 45, ss.350-351. Luo, Yadong, (2005). How Does Globalization Affect Corporate Governance And Accountability? A perspective From MNEa, Journal of International Management, sayı:11, s.20. 247 Markarian, Garen ve diğerleri, (2008). Capitalization of R&D and Earnings Management: Evidence from Ġtalian Listed Companies, The International Journal of Accounting, sayı:21, s.72. Major, Euclides Ferreira ve Marques, Ana,(2008). IFRS Introduction, Corporate Governance and Firm Performance: Evidence from Portugal, The World of Accounting Science, cilt:10, sayı:1, ss.246-247. MarĢap, Beyhan ve ark. (2007). ĠMKB‟ de ĠĢlem Gören Gıda, Tesktil ve Himet Sektörlerinde Faaliyet Gösteren ġirketlerin Finansal Tablo Dipnotlarında Açıklanan Muhasebe Politikalarının Seçilen UFRS‟ ler Açısından Ġncelenmesi, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:9, sayı:4, s. 119. Mazumdar, C.Suman ve Sengupta, Partha, (2005). Disclosure and The loan Spread on Private Debt, Financial Analysts Journal, sayı:61,s.83. Mccuaig, Bruce, (2006). A Case for Responsible Reporting, The Internal Auditor, sayı.63,volume:2, s.61. McVay, Sarah Elizabeth, (2006). Earnings Management Using Classification Shifting: an Examination of Core Earnings and Special Items, The Accounting Review, volume:81, sayı:3, s.528. Olibe, O. Kingsley, (2006). The Incremental Information Content of non-US GAAP Earnings Disclosures: Evidence From UK Firms, Journal of Internatonal Accounting, Auditing and Taxation, sayı:15, s.198. Orens, Raf ve Lybaert, Nadine, (2007). Does The Financial Analysts‟ Usage Of Non-Financial Information Ġnfluence The Analysts‟ Forecast Accuracy? Some Evidence From The Belgian Sell-Side Financial Analyst, The International Journal of Accounting, sayı:42, s. 238. Otlu, Fikret ve Uğur, Ahmet, (2006). Bilanço DıĢı Finanslama Tekniği Olarak Özel Amaçlı ġirketler, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, s.114. Örerler, Esin Okay,(2005). Finansal Değerlendirme Açısından Finansal Tabloların ġeffaflığı, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:15, s.3. 248 Özbirecikli, Mehmet,(2006). Bağımsız Denetçinin MüĢteri Firmanın Yolsuzluk Eylemi KarĢısındaki Tutumu: ġirket Yolsuzluk Vakaları ve Yasal Düzenlemeler Çerçevesinde Bir Ġnceleme, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:33, s.11. Özer, Gökhan, (2002). Firma Değerlemesinde Muhasebe Karlarının Rolü: ĠMKB‟ de Deneysel Bir AraĢtırma, Ġktisat, ĠĢletme ve Finans, sayı:201, s. 121. Özkan, Azzem ve ark., (2008). Finansal Tablo Dipnotlarının Kamuyu Aydınlatmadaki Öneminin Belirlenmesine Yönelik Bir AraĢtırma, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:10, sayı:3, s.69. Pekdemir, Recep, (2005). Finansal Raporlamada Terminoloji BirliğiUygulamadan Örnekler, Mali Çözüm, ĠSMMMO yayın organı, sayı:72, s. 21. Petersen, Christian ve Plenborg, Thomas, (2006). Voluntary Dislosure and Information Asymetry in Denmark, Journal of International Accounting Auditing & Taxation, sayı:15, s.128. Rahman, Asheq R. ve ark., (2007). Quarterly Reporting in a Voluntary Disclosure Envorinment: Its Benefits, Drawbacks and Determinants, The International Journal of Accounting, sayı:42, s417. Rezaee, Zabihollah, (2003). Hıgh- Quality Financial Reporting, Strategic Finance, ġubat sayısı, ss. 26-28 Roychowdhury, Sugata, (2006). Earninngs Management Through Real Activities Manipulation, Journal of Accounting and Economics, sayı:42, s.368. Saltoğlu, Müge, (2003). Yaratıcı Muhasebede Özel Amaçlı ġirketlerin Rolü ve ENRON Örneği, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:10, s.109. Santos Arivaldo Dos ve Paulo Edilson, (2006). Deferral of Currency Variation Losses as an Earnings Management Tool, Brazilian Business Review, sayı:3, s.19. 249 Sarıoğlu, Serra Eren ve Sarıoğlu, Kerem, (2007). Türkiye‟ de Faaliyetlerden Sağlanan Nakit AkıĢları ile Muhasebe Karlarının, Hisse Senedi Getirileri Üzerine Etkisi, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:9, sayı:4, s.46 Sayar, Zafer, (2001). Uluslararası Muhasebe Standartları Kapsamında Halka Açık Bankalarda Kamuyu Aydınlatma Aracı Olarak Mali Tablolar, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:10, s.76 Selimoğlu, Seval KardeĢ, (2005). Halka Açık Sigorta Ģirketlerinde Bağımsız Denetim Olgusu ve Türkiye‟ deki Yasal Düzenlemeler, Mali Çözüm, ĠSMMMO, sayı:79, s.36. Sengupta, Partha, (2004). Disclosure Timing: Determinants of Quarterly Earnings Release Date, Journal of Accounting and Public Policy, sayı:23, ss. 457-459. Sevic, Zeljko, (2005). Voluntary Disclosure, Transparency, and Market Qualitiy: Evidence From Emerging Market ADRs, Journal of Mutinational Financial Management, sayı:15, s.437-438. Sevim, ġerafettin ve Eliuz, AyĢenur, (2007). Denetim Komitelerinin Ġç Denetimin Etkinliği Üzerindeki Rolleri ve ĠMKB‟ de Bir AraĢtırma, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:36, s.61 Siregar, Sylvia Veronica ve Utama, Sidharta, (2008). Type of Earnings Management and The Effect of Ownership Structure, Firm Tipe, and Corporate-Governance Practices: Evidence from Indonesia, The International Journal of Accounting, sayı:43, s.23-24. Skaife, Hollis Ashbaugh ve ark., (2007). The Discovery and Reporting of Internal Control Deficiencies Prior to SOX- Mandated Audits, Journal of Accounting & Economics, sayı:44, s.170. Slemrod, Joel, (2005). What Corporation Say They Do, and What They Really Do: Implications for Tax Policy and Tax Research, The Journal of American Taxation Association, sayı:27, ss.91-95. 250 Stolowy, Herve ve Breton, Gaetan, (2004). Accounts Manipulation: A Literature Review and Proposed Conseptual Framework, Review of Accounting and Finance, volume:4, sayı:1, s.7. Suijs, Jereon, (2007). Voluntary Disclosure of Information When Firms are Uncertain of Inventor Response, Journal of Accounting & Economics, sayı:43, s.394. ġamiloğlu, Famil ve Ünlü, UlaĢ, (2010). Sahiplik Yapısı ve Firma Performanıs Arasındaki ĠliĢki: ĠMKB 100 Endeksi Firmaları Üzerine Bir Uygulama, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:46, s.72. Tondeloo, Brenda Van ve Vonstraelen, Ann, (2005). Earnings Management Under German GAAP Versus IFRS, European Accounting Review, sayı:14, no:1, s.156. Tong, Hui,(2007). Disclosure Standarts and Market Efficiency: Evidence from Analysts‟ forecast, Journal of International Economics, sayı:72, s.224. Türk, Zeynep, (2008). Denetim Firmalarının Sundukları Bağımsız Denetim Hizmetinin Kalitesi ve MüĢteri Tatmini, S.Ü. Ġ.Ġ.B.F. Sosyal ve Akademik AraĢtırmalar Dergisi, yıl:8, sayı:15, s.49. Türker, Ġpek, (2006). Muhasebe Tahminlerinin Denetimi, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:29, s.139. Uçar, Mustafa,(2007), Muhasebede Raporlamaya Farklı Bir BakıĢ: Karar Vermeye Yönelik Raporlama, Vergi Raporu, sayı:88,ss.108-109. Uyar, Süleyman, (2003). Denetim Komitesinin KarĢılaĢtırmalı Hukuk Sistemi Ġçindeki Yeri, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:5, sayı:4, s.51. Uyar, Süleyman, (2004). Kurumsal ġeffaflığın Sağlanmasında Kurumsal Yönetim (Corporate Governance) AnlayıĢının Önemi, Mali Çözüm, sayı:66, s.4. Uysal, Özgür Özmen,(2003). Bağımsız Denetim, Ahlaki Kodlar ve Bireysel Ahlakın Alanı, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:5, sayı:4, ss.30-31 251 Uzay, ġaban,(2006). Denetçilerin Denetiminde Yeni Bir Model Olarak Kamu Gözetim Kurulu ve Türkiye‟ de Uygulanabilirliği, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:8, sayı:4, s. 177. Wirght,Charlotte J., Shaw, J. Riley ve Guan L.,(2006). Corporate Governance and Investor Protection: Earnings Management in the U.K. and U.S., Journal of International Accounting Research, volume: 5, no:1, s.38. Xiong, Yan,(2006). Earnings Management and Its Measurement: A Theoretical Perspective, The Journal of American Academy of Business, sayı:9, no:1, s. 214. Xu, Randall Zhaohui., Taylor, Gary K. ve Dugan, Michael T. (2007). Review of Real Earnings Management Literatüre, Journal of Accounting Literatüre, sayı:26, s.195. Yeğinboy, E. Yasemin,(2001). KüreselleĢen Dünya‟da Türkiye‟ deki Muhasebe Denetimi Gerçeği, Mali Çözüm, ĠSMMMO Yayın Organı, sayı:55, s.48. Yılancı, Münevver, (2003). Denetim Komitesinin Ġç Denetim Etkinliğini Sağlamadaki ve Hileleri Önlemedeki Rolü, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:17,s.24. Yılgör, AyĢe Gül, (2005). ĠĢletmelerde Borçlanma Düzeyindeki DeğiĢimin Hisse Senedi Getirileri Üzerindeki Etkileri, D.E.Ü Ġ.Ġ.B.F. Dergisi, cilt:20, sayı:1, s.17. Yong, Joon S. Ve Krishan, Jogan, (2005). Audit Committees and Quarterly Earnings Management, International Journal of Auditing, sayı:9, s.200. Yörük, Nevin, (2006). Aile ġirketlerinde KurumsallaĢma ve Halka Açılmanın Finansal Performans Üzerine Etkisi: Halka Açık Bir Aile ġirketi Üzerinde Vaka ÇalıĢması, SÜ ĠĠBF Sosyal ve Ekonomik AraĢtırmalar Dergisi, sayı:12, s. 184. 252 Yu Fang (Frank), (2008). Analyst Coverage and Earnings Management, Journal of Economics Finance, sayı:88, s.246. Yükçü, Süleyman ve Atağan, GülĢah, (2010). TOPSĠS Yöntemine Göre Performans Değerleme, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:45, s. 28 Zhang,Yan ve ark.,(2007). Audit Committee Quality, Auditor Ġndepence, and Ġnternal Control Weakness, Journal of Accounting and Public Policy, sayı:26, s.303. 253 SEMPOZYUM Aksu, Mine ve Kösedağ, Arman, (2006).The Realitionship Between Tranparency & Disclosure And Firm Performance: Evidence From The Ġstanbul Stock Exchange,1 st International Symposium on Accounting of Turkey and 7 th National Symposium on Accountancy of Turkey, ĠSMMM yayınları: 55, Ġstanbul. AktaĢ, Ramazan ve Doğanay, Mete, (2007). Accounting Stanadarts, Corporate Governance and Turkey, The Balkan Countries‟ I. International Conference on Accounting and Auditing, Edirne. Ararat, Melsa, (2003). Kurumsal Yönetim ve ġeffaflık,6. Muhasebe Denetim Sempozyumu, eriĢim adresi: http://archive.ismmmo.org.tr/docs/sempozyum/06Sempozyum/2oturu m/MelsaArarat.pdf, eriĢim tarihi:10.02.2006. Aytekin, Selda, (2003). Muhasebe Açısından ġirket Yönetimine, Düzenleyici, Otoriteye ve Denetçiye DüĢen Sorumluluklar, 6. Muhasebe Denetim Sempozyumu. Civelek, Mehmet A. Ve Durukan M. Banu, (2001). Muhasebe Mesleğinin ve Muhasebecinin Türkiye‟ nin Kalkınmasındaki Rolü,5. Muhasebe Denetim Sempozyumu. Çürük, Turgut, (2003). Muhasebe ġeffaflığına Bağımsız DıĢ Denetimin Etkisi Üzerine Uygulamalı Bir ÇalıĢma, 6. Muhasebe Denetimi Sempozyumu. ĠbiĢ, Cemal, (2006). Finansal Raporlamada Kullanıcıların Beklentileri ve Uygulamada Bunların KarĢılanma Düzeyi Konusunda Yeniden Yapılanma, ĠSMMMO, I Uluslararası Türkiye Muhasebe Denetimi Sempozyumu – VII. Türkiye Muhasebe Denetimi Sempozyumu, Editör: Prof. Dr. Recep Pekdemir, Yayın No: 58, Ġstanbul. Ġnci, Ahmet Can, (2007). Annual Stock Return vs. Capital Expenditure and Earnings: International Evidence, Third Intenational Conference on Business, Management and Economics, YaĢar Üniversitesi, Ġzmir. 254 Önder, Türkan, (2001). Amerika‟ da Yatırımcılar Nasıl Korunmaktadır? Bağımsız Denetimde Bağımsızlık Ġlkesinin SEC (Securıtıes And Exchange Commıssıon) ve SPK Açısından Ġncelenmesi, ĠSMMMO yayınları:32, 5. Muhasebe Sempozyumu, ss. 183-186. Selcik, Muhlis, (2006). Denetim Mesleğinde Bağımsızlığı Ortadan Kaldıran Durumlar, ĠSMMMO, I Uluslararası Türkiye Muhasebe Denetimi Sempozyumu – VII. Türkiye Muhasebe Denetimi Sempozyumu, Editör: Prof. Dr. Recep Pekdemir, Yayın No: 58, Ġstanbul. Talu, Hülya, (2001). Muhasebe Mesleğinin Para ve Sermaye Piyasalarındaki Yeri ve Önemi,5. Muhasebe Denetim Sempozyumu, www.istanbul.smmmodasi.org.tr/sempozyumkonu.asp, eriĢim tarihi: 14.02.2008. 255 KANUN VE TEBLĠĞLER 3794 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu. Menkul Kıymetleri Halk Arz EdilmiĢ Anonim ġirketlerle Menkul Kıymet Alım Satım Ġle UğraĢan KuruluĢların Ġlan ve Reklamlarında Uyacakları Esaslar Hakkında Tebliğ, 27 Aralık 1985 tarih ve 18971 sayılı Resmi Gazete, SPK seri: VIII, 11 no‟ lu Tebliği. Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği, 26.12.1992 tarih ve 21447 sayılı Resmi Gazete. Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına ĠliĢkin Esaslar Tebliği, 20.07.2003 tarih ve 25174 sayılı Resmi Gazete, seri: VIII, No:39. Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına ĠliĢkin Esaslar Tebliği, Seri: VIII, no:54, 06.02.2009, tarih ve 27133 sayılı Resmi Gazete. Sermaye Piyasasında Ara Mali Tablolar ĠliĢkin Ġlke ve Kurallar Hakkında Tebliği,2 6.7.1989 tarihli ve 20233 sayılı Resmi Gazete, seri: XI, no:3. Sermaye piyasasında Bağımsız Denetim hakkında Tebliğ, seri: X, no:16, 04.03.1996 tarih ve 22570 sayılı Resmi Gazete. Sermaye Piyasasında Mali Tablo ve Raporlara ĠliĢkin Ġlke ve Kurallar Hakkında Tebliğ, 29.01.1989 tarihili Resmi Gazete, seri:XI, no:1. Sermaye Piyasasında Muhasebe Standartları Hakkında Tebliğ, 21.12.2004 ve 25677 sayılı Resmi Gazete (Seri: XI, No: 25). Türk Ticaret Kanunu 256 ĠNTERNET ADRESLERĠ Amat, Oriol; Blake, John ve Oliveras. Ester, (2004). The Struggle Against Creative Accounting: Is „True and Fair View‟ Part of The Problem or Part of The Solution?, http://www.econ.upf.edu/docs/papers/ Working downloads/363.pdf, Paper, (EriĢim Tarihi, 05.05.2007). Amat, Oriol, Perramon, Jordi ve Oliveras, Ester, (2003). Earnings Management in Spain: Some Evidence from Companies Quoted in the Spanish Stock Exchange, eriĢim tarihi: 20.10.2007, ss.4-8, eriĢim adresi: http://www.econ.upf.es/docs/papers/downloads/677.pdf Amat, Oriol, (2003). Creative Accounting: Nature, Incidence and Ethical Issues,Working EriĢim Paper, adresi: http://www.econ.upf.es/en/research/onepaper.php?id=749, eriĢim tarihi: 20.10.2007. Amat,Oriol., Blake,John ve Dowds,Jack, Economics Accounting, (1999). The Ethics of Creative Working Paper, eriĢim adresi: http://www.econ.upf.es/docs/papers/downloads/349.pdf,eriĢim tarihi:20.10.2007. Bauer Rob., Guenster Nadja ve Otten , (2003). Empirical Evidence on Corporate Governance in Europe. The Effect on Stock Returns, Firm Value and Performance, working paper, eriĢim adresi: http://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=444543&rec=1&s rcabs=586423, eriĢim tarihi: 10.02.2009. Bala, G.Dharan, (2007). Financial Engineering with Special Purpose Entities, eriĢim tarihi: 20.08.2007, s.3, eriĢim adresi: http://www.ruf.rice.edu/~bala/files/dharanfinancialengineeringandSPEs-0602.pdf. Clarkson Peter M. ve diğerleri, (2007). Revisiting The Realition Enviromental Performance and Enviromental Disclosure: An Empricial Analysis , Accounting Organisations and Society, eriĢim www.doi:10.1016/j.aos.2007.05.003, eriĢim tarihi:01.02.2008. adresi: 257 Çelik, Orhan, (2003). Muhasebe Kuramı ve Uygulamaları Açısından Muhasebe Bilgilerinin Niteliği, Working paper series, no:52, eriĢim adresi: www.politics.ankara.edu.tr/eski/dosyalar/tmSBF_WP_52.pdf, eriĢim tarihi:10.02.2007. Dunbar, Amy., Phillips, John ve Rego, Sonja Olhoft,(2007). The Impact of The Bonus Depraciation Rules on The ability of Deferred Tax Expense and Accrual- Based Measures to Detect Earnings Management Activities, 97. Annual Conference on Taxation, eriĢim adresi: http://www.biz.uiowa.edu/accounting/outreach/papers/bonusdeprules.pdf , eriĢim tarihi: 20.10.2007 FASB, Financial Accounting Standarts Board Stering Committee Report, Business Reporting Research Project,Ġ mproving Business Reporting: Insight Into Enchancing Voluntary Disclosures, Haziran 2001, ss. 3 45, eriĢim: http://72.3.243.42/brrp/brrp2.shtml, eriĢim tarihi:10.01.2008. IFRS, Special Purpose eriĢim Entities, adresi: http://www.pwc.com/Extweb/service.nsf/docid/98E6A0BFBD0ED77 780257133003531AD. eriĢim tarihi: 20.08.2007, IOSCO, Principles for Ongoing Disclosure and Material Development Reporting by Listed Entities, eriĢim tarihi: 01.02.2008, s.3,eriĢim adresi: http://www.iosco.org/library/pubdocs/pdf/IOSCOPD132.pdf. IĢığıçok, Erkan, Performans Ölçümü, Yönetimi ve Ġstatistiksel Analizi, eriĢim adresi: www.ekonometridernegi.org, bildiriler/02453.pdf. , eriĢim tarihi: 05,02,2009. Kerveil, Jeromi, (2007). EriĢim adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/J%C3%A9r%C3%B4me_Kerviel, eriĢim tarihi: 01.05.2008. Koyuncuoğlu, ġule Aylin, (2009). Kurumsal Yönetim Analitik (CGQ), eriĢim adresi:http://www.iyisirket.com/Rapor/KY_AnalitikDe%C4%9Fer%C 3%87%C3%B6z%C3%BCm%C3%BC.pdf, eriĢim tarihi: 05.05.2010. 258 Mohanram, Partha S. (2003). How to Manage Earnings Management, EriĢim adresi: http://www.ruf.rice.edu/~bala/files/EM_and_financial_Engineeringthe_accountants_world_ICFAI_02-2003.pdf, eriĢim tarihi: 05.10.2010. Oliveras, Ester ve Amat, Oriol, (2003). Ethics and Creative Accounting:Some Empricial Evidence on Accounting for Intangibles in Spain”,Working Paper,eriĢim adresi.http://www.econ.upf.es/docs/papers/downloads/732.pdf, eriĢim tarihi: 20.10.2007. Securıtıes And Exchange Commıssıon (SEC), Revision of the Commission's Auditor Independence Requirements, IV. Discussion of Final Rules A. The Preliminary Note 17 CFR Parts 210 and 240,05.12.2000, eriĢim adresi: http://www.sec.gov/rules/final/33-7919.htm, eriĢim tarihi:08.02.2008. Turner, E. Lynn, “Speech by SEC Staf: Chating a Course for Figh Quality Financial Reporting”,at fhe European FASB-SEC Financial Reporting Conference, Mart 2000,Frankfurt,eriĢim www.sec.dov/news/speech/spch356.hrmturner, adresi: eriĢim tarihi: internet adresi: 01.05.2002. Türkiye‟ nin En Büyük Denetim ġirketleri, http://www.mazarsdenge.com.tr/trpublishDocument.php?id=2883, eriĢim tarihi:01/12/2010. www.kap.gov.tr www.pwc.com www.spk.gov.tr 259 FĠLM Gibney, Alex (Yapımcı), Gibney Alex,. Kliot, Jasun ve Motamet, Susan (Senarist). Gibney, Alex (Yönetmen). (2005). The Smartest Guys in The Room / ENRON (Film). ABD: Magnolia Pictures 260 ÖZGEÇMĠġ Adı Soyadı: Haluk DUMAN Doğum Yeri: Kartal Doğum Tarihi: 15 / 03 / 1975 Medeni Durumu: Evli İmza: Öğrenim Durumu Derece Okulun Adı İlköğretim Program Yer Yıl Ġbrahimbey Ġlköğretim ilkokulu Kartal 1986 Ortaöğretim Topselvi Ortaokulu Kartal 1989 Lise Kartal Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Kartal 1992 Lisans Selçuk Üniversitesi Karaman ĠĢletme Karaman 2000 Ġ.Ġ.B.F Yüksek Lisans Selçuk Üniversitesi Sosyal Konya 2004 Bilimler Enstitüsü Becerileri: Futbol ve Basketbol amatör olarak İlgi Alanları: Dağcılık, sinema İş Deneyimi: 1998-2000 yıllar arasında vergi dairesi yoklama memuru Aldığı Ödüller: - Hakkımda bilgi Prof. Dr. Fehmi KARASĠOĞLU almak için Prof. Dr. Osman OKKA önerebileceğim şahıslar: Tel: 0.506.815.50.75 Adres Elma ġehir Mahallesi TOKĠ Evleri C. 10 blok Kat. 8 No: 35 Karaman 70100