Olgu Sunumu / Case Report Tatarcık humması: iki olgu sunumu Sadfly fever: two case reports Yasemin Özkale1, Murat Özkale1, Pinar Kiper1, Bilin Çetinkaya2, İlknur Erol3 Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Adana, Türkiye Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Yenidoğan Birimi, Adana, Türkiye 3 Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Çocuk Nörolojisi Birimi, Adana, Türkiye 1 2 Öz Abstract Tatarcık humması “üç gün ateşi” (three day fever), “papatasi ateşi” (papatacci fever) ya da “flebotomus ateşi” (phlebotomus fever) adlarıyla da bilinen, ani başlangıçlı, kendi kendini sınırlayan, gribal enfeksiyon benzeri tabloya neden olan bir virüs hastalığıdır. Hastalık endemik alanlarda tatarcık sineğinin etkin olduğu yaz ayları özellikle Ağustos ayında sık görülmektedir. Bu yazıda yüksek ateş, gözlerinde kızarıklık, baş ağrısı, halsizlik, güçsüzlük ve yürüyememe yakınmaları ile başvuran, karaciğer işlev testlerinde ve kreatin kinaz değerlerinde yükseklik saptanan, tatarcık IgM ve IgG antikorları pozitif bulunarak tatarcık humması tanısı alan iki kardeş, hastalığın ender görülmesi nedeniyle sunulmuştur. (Turk Pediatri Ars 2016; 51: 110-3) Sandfly fever, also known as ‘three-day fever’ or ‘pappataci fever’ or ‘Phlebotomus fever’ is a viral infection that causes self-limited influenza-like symptoms and characterized by a rapid onset. The disease occurs commonly in endemic areas in summer months and especially in August during which sandflies are active. In this article, two siblings who presented with high fever, redness in the eyes, headache, weakness, malaise and inability to walk, who were found to have increased liver function tests and creatine kinase levels and who were diagnosed with sadfly fever with positive sadfly IgM and IgG antibodies are reported because of the rarity of this disease. (Turk Pediatri Ars 2016; 51: 110-3) Anahtar Kelimeler: Ateş, kreatin kinaz, tatarcık humması Giriş Tatarcık humması; tatarcık sineğinin (phlebotomus spp.) ısırması sonucu yalnız insanlarda ortaya çıkan ve kendi kendini sınırlayan bir enfeksiyon hastalığıdır. Ateş, döküntü, yaygın kas ağrısı, baş ağrısı, iştahsızlık, bulantı ve kusma gibi belirtilere yol açar. Laboratuvar bulguları lökopeni, lenfopeni, monositoz, trombositopeni, karaciğer işlev testlerinde yükseklik (KCİT) ve kreatin kinaz (CK) yüksekliğidir. Tatarcık hummasının etkeni ‘Sandfly fever’ virusu (SFV), arbovirus ailesinden bunyavirus grubundan zarflı bir RNA virusu olan phlebovirus cinsi içinde sınıflandırılmaktadır. İmmünolojik olarak; ‘Sandfly Sicilian’ virus (SFSV; Sicilya serotipi), ‘Sandfly Cyprus’ virus (SFCV; Kıbrıs serotipi), ‘Sandfly Naples’ virus (SFNV; Napoli serotipi) ve ‘Toscana’ virus (TOSV; Toskana serotipi) olmak üzere dört serotipi vardır (1). Tatarcık hummasının enfeksiyon zinciri insan-flebotom-insan şeklindedir. Hastalık Orta Doğu, Avrupa, Af- 110 Keywords: Child, lower respiratory tract infection, vitamin D rika ve Asya kıtalarının çevrelediği Akdeniz bölgesinde yaygın olarak görülür. Ülkemizde de 2007 ve 2008 yıllarında Adana’nın Kozan, İzmir’in Ödemiş ve Ankara’nın Mamak ilçelerinden tatarcık humması olguları bildirilmiştir. Bu iki olgu ateş yakınması ile gelen çocuk hastalarda, tatarcık hummasının ayırıcı tanıda diğer enfeksiyon hastalıkları ile birlikte düşünülmesini vurgulamak için sunulmuştur. Olgular On iki yaşındaki kız ve altı yaşındaki erkek kardeşi ateş, bacaklarında ağrı, güçsüzlük ve yürüyememe yakınmaları ile kliniğimize başvurdu. Öyküden; her iki hastanın üç gün önce başlayan ve 40°C’ye ulaşan dirençli ateşleri olduğu, ateş yakınmasından bir gün sonrasında bacak ağrılarının başladığı, bu yakınmalarla başvurdukları başka bir sağlık merkezinde önerilen amoksisilin-klavulanik asit ve ateş düşürücü tedavileri düzenli aldıkları, Yazışma Adresi / Address for Correspondence: Yasemin Özkale, E-posta / E-mail: dryaseminozkale@gmail.com Geliş Tarihi / Received: 26.11.2013 Kabul Tarihi / Accepted: 15.05.2014 ©Telif Hakkı 2016 Türk Pediatri Kurumu Derneği - Makale metnine www.turkpediatriarsivi.com web adresinden ulaşılabilir. ©Copyright 2016 by Turkish Pediatric Association - Available online at www.turkpediatriarsivi.com DOI: 10.5152/TurkPediatriArs.2015.1734 Turk Pediatri Ars 2016; 51: 110-3 ancak bu tedavilere rağmen ateşlerinin düşmemesi, gözlerinde kızarıklık, baş ağrısı, halsizlik, güçsüzlük ve yürüyememenin de tabloya eklenmesi üzerine hastanemize sevk edildikleri, yaşadıkları yerde benzer yakınmaları olan olguların olduğu öğrenildi. Fizik bakıları benzer olan hastaların genel durumları orta, bilinçleri açık, ancak halsiz görünüyorlardı. Beden ısısı kız hastada koltuk altı 39,5°C, erkek hastada 38,9°C saptandı. Her iki hastanın da yaşamsal bulgularından kan basıncı ve kalp tepe atımı normal sınırlarda olup, alt ekstremitelerinde belirgin olan kas hassasiyeti dışında fizik bakıları normaldi. Kız hastanın laboratuvar incelemesinde; hemoglobin 14,1 g/dL, lökosit sayısı 4 460/mm³, trombosit sayısı 173 000/mm³, AST 318 IU/L, ALT 105 IU/L, CK 4267 IU/L idi. Eritrosit çökme hızı 7 mm/saat, CRP, PT, aPTT ve diğer biyokimyasal değişkenleri normaldi. Periferik kan yaymasında lenfosit üstünlüğü olan hastanın etiolojiye yönelik bakılan Human Parvovirus IgM ve IgG antikorları negatif idi. Ayrıcı tanıda düşünülen bruselloz, salmonelloz, viral hepatit, toksoplazma, Ebstein Barr virus, sitomegalovirüs, herpes virüs ve leptospiroz gibi diğer olası enfeksiyon nedenleri serolojik testlerle dışlandı. Kan ve idrar kültüründe üreme olmadı. Yatışının ertesi günü ateşi düşen hastanın tatarcık humması IgM ve IgG antikorları pozitif olarak saptandı. İzlemde kas ağrıları ve halsizliği düzelen hastanın üçüncü günde lökosit sayısı 8 400/mm³ CK 51 IU/L, AST 19 IU/L, ALT 36 IU/L idi. Benzer bulguları olan erkek hastanın ise yatışında hemoglobin 14,3 g/dL, lökosit sayısı 5 340/mm³, trombosit sayısı 172 000/mm³, AST 444 IU/L, ALT 143 IU/L, CK 5184 IU/L olarak saptandı. Erkek hastanın da tatarcık IgM ve IgG antikorları pozitif olarak saptandı. Yatışının ertesi günü ateşi düştü. Genel durumu düzeldi, yakınmaları geriledi. Kan tablosu (lökosit sayısı 11 400/mm³ AST 28 IU/L, ALT 41 IU/L, CK 153 IU/L) normale döndü. Hastalar önerilerle taburcu edilerek poliklinik izlemine alındı. Yazılı hasta onamı bu çalışmaya katılan hastaların ailelerinden alınmıştır. Tartışma Tatarcık humması; tatarcık sineğinin ısırması sonucu ısırılan yerde papül oluşumu, yüksek ateş, döküntü, yaygın kas ve eklem ağrılarıyla nitelenen, salgınlar şeklinde seyreden bir enfeksiyon hastalığıdır. İlk kez ikinci Dünya Savaşı sırasında askerler arasında gözlenen epidemiler ile dikkati çekmiş ve hastalarda SFSV izole edilmiştir (2). İlerleyen yıllarda Kıbrıs’ta 1986-1989 yılları arasında tatil yapan 37 İsveçli turistte SFSV ve bir olguda SFNV, 2002 yılında yine aynı bölgede askerlik yapan 581 Yunan askerinde görülen salgında hastaların 256’sında Özkale ve ark. Tatarcık humması SFSV izole edilmiştir (3, 4). Irak’ta 2007 yılında görev yapan, ateş nedeniyle tetkik edilen 14 Amerikalı askerin 13’ünde SFSV pozitif bulunmuştur. Son yıllarda ülkemizden Çarhan ve ark. (2) yaptıkları çalışmada; Adana (4 hasta), İzmir (47 hasta) ve Ankara (55 hasta) bölgelerinden bildirilen tatarcık hummalı toplam 106 olguyu serolojik olarak incelemişler ve hastaların %38’sinde SFSV, %12’sinde SFSV/SFCV, %4’ünde ise SFCV saptamışlar, ve ilk kez ‘Sandfly fever Turkey virusü (SFTV)’ tanımlamışlardır. Torun ve ark. (5) 2010 yılında Kırıkkale bölgesinden sekiz hasta (5 SFNV, 3 SFSV), 2012 yılında Güler ve ark. (6) ise Kahramanmaraş bölgesinden dokuz hasta ( 7 SFSV, 2 SFCV) bildirmişlerdir. Leishmaniasis hastalığındaki vektör olan tatarcık sineği, tatarcık humması virusu için de vektördür. Tatarcık sineği cinslerinden Phlebotomus ve Sergentomyia, Türkiye’de yaygın olarak bulunmaktadır. Tatarcık sineği geceleri beslenirken, gündüzleri karanlık yerlerde ve yere yakın yerlerde bulunur. Tatarcıklar kan emdikten 6-10 gün sonra bulaştırıcı olup, ömürleri boyunca bulaştırıcı kalmaktadırlar. Virus yumurta ile bir nesilden diğerine geçmektedir (2-4). Isırılan kişi ağrı hissetmemektedir. Hastalarımızın ayrıntılı öyküsünde, vektör temasları sorgulandığında herhangi bir kene teması olmadığı, ancak yaşadıkları bölgede sinek sokması sonucu benzer yakınmaları olan hastalar olduğu öğrenildi. Hastaların yaşadığı evlerin, bahçe içinde, etrafı bol ağaçlıklı ve birinci katta olduğu ve bulundukları bölgeye yakın dere yatağı bulunduğu ve aşırı sineklenmeye maruz kaldıkları belirlendi. Tatarcık sineğinin ısırdığı yerde papül görülebilmekte, üç ile altı gün süren kuluçka döneminden sonra titremeyle ateş yükselmektedir. Ateş 39-40°C arasında olup, ortalama üç gün (1-9 gün) sürmektedir. Ateşin ortaya çıkışından 24 saat önceki ve 24 saat sonraki dönemde kandan virüs saptanabilmektedir. Eşlik eden iştahsızlık, kas ağrısı, eklem ağrısı, baş ağrısı, göz küresi arkasında ağrı, ishal, bulantı, kusma ve karın ağrısı en sık karşılaşılan belirtilerdir. Nadiren makülopapüler döküntü görülebilmekte, konjonktivalarda kızarıklık ve ışığa duyarlılık olabilmektedir. Adana ve Ankara bölgesindeki hastalarda sık görülen belirtilerin yüksek ateş, baş ağrısı, kas ağrısı ve kusma olduğu bildirilmiştir (2). Başka bir çalışmada sekiz olgunun hepsinde ateş ve kas ağrısı, yedisinde kusma ve ishal, beşinde baş ağrısı ve birinde gözlerde kızarıklık saptanmıştır (5). Ankara bölgesinden 2011 yılında Koçak ve ark. (7) bildirdikleri 50 olgunun hepsinde ateş, %96’sında halsizlik, %80’inde kas ağrısı ve/veya eklem ağrısı, %66’sında baş ağrısı, %56’sında ise ışığa duyar111 Özkale ve ark. Tatarcık humması lılık ve gözlerde kızarıklık saptamışlardır. Hastalarımız yüksek ateş, gözlerde kızarıklık, baş ağrısı, halsizlik, güçsüzlük, yaygın kas ağrısı ve yürüyememe yakınmaları ile başvurmuşlardı. Hastalığın seyri sırasında karaciğer ve dalakta büyüme ve konjonktivit görülebilir. Hastalarımızda organomegali ve konjonktivit saptanmadı. Tatarcık hummasına bağlı en dikkat çekici laboratuvar bulguları lökopeni, lenfopeni, monositoz, trombositopeni, KCİT’de yükseklik ve CK yüksekliğidir (5, 6). Yapılan çalışmalar da KCİT’de beş kata kadar, CK seviyesinde 10 kata kadar artış gözlenmiştir. Enfeksiyonun düzelmesiyle birlikte beyaz küre sayısı genellikle normale dönmektedir. Hastalarımızın beyaz küreleri 5 000/mm3 civarında olup, KCİT ve CK seviyeleri belirgin olarak yüksek saptandı. Yalnız destek tedavisi verilen hastalarımızın yatışının üçüncü gününde klinik ve laboratuvar bulgularında belirgin düzelme görüldü. Hastalığın ayırıcı tanısında ateşe ve lökopeniye neden olan enfeksiyonlar özellikle viral enfeksiyonlar, Kırım Kongo kanamalı ateşi, hepatit, salmonella ve brusella düşünülmelidir. Hastalarımızda diğer viral enfeksiyonlar, salmonella, brusella, viral hepatitler serolojik testlerle dışlandı. Kene ile temas öyküleri olmayan, fizik bakıklarında keneyle ilgili bulgu saptanmayan hastaların kanama diyatezi testlerinin de normal olduğundan Kırım Kongo kanamalı ateşi düşünülmedi. Tanı; klinik bulgular, epidemiyolojik bilgiler ve serolojik testler eşliğinde konmaktadır. Tatarcık humması, kısa süreli viremi ile seyrettiğinden serokonversiyonun gösterilmesinin yanı sıra tek başına tatarcık humması IgM pozitifliği de akut enfeksiyonu tanımlamada güvenilir bir değişkendir (5). Tanıda genellikle immünofloresan antikor testi ve onu doğrulamada kullanılan plak redüksiyon nötralizasyon testleri kullanılmaktadır (8). Hastalarımıza ait serum örnekleri, SFV antikorlarının araştırılması amacıyla, İl Sağlık Müdürlüğü aracılığıyla soğuk zincir kurallarına uyularak Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı, Viroloji Referans ve Araştırma Laboratuvarına gönderildi. Tatarcık humması IgM ve IgG antikorları pozitif olan hastalarımıza tatarcık humması tanısı kondu. Diğer arbovirüs enfeksiyonlarında olduğu gibi tatarcık humması da aseptik menenjitle ilişkili olabilir. Becker ve ark. (9) Türkiye tatilinin ardından SFSV’e bağlı ağır menenjit tanısı alan 15 yaşında bir Alman hasta bildirmişlerdir. Özellikle Toscana virüslerinin nöropatik etkilerinin olduğu bilinmektedir. İtalya, Fransa, İspanya 112 Turk Pediatri Ars 2016; 51: 110-3 ve Portekiz’den bu hastalığa bağlı menenjit ve meningo-ensefalit salgınları bildirilmiştir. Ergünay ve ark. (10) nedeni bilinmeyen ve merkezi sinir sistemi enfeksiyonu tanısı alan 102 olgunun 16’sında TOSV saptamışlardır. Bu nedenle özellikle yaz aylarında görülen aseptik menenjit ve meningoensefalit olgularında TOSV unutulmamalıdır. Tatarcık humması hastalığının tedavisi belirtilere yönelik olup, hastalık kendiliğinden iyileşmektedir. İzlenen hastalarda ölüm bildirilmemiştir. Hastaneye yatırılarak izlenen hastalarımıza sıvı tedavisi, yatak istirahati ve ağrı kesici tedavi uygulandı ve herhangi bir sekel ya da komplikasyon görülmedi. Sonuç olarak, sivrisineklerin yoğun olduğu yaz aylarında üç günden uzun süren ateş, kas ağrısı ve baş ağrısı ile başvuran, eşlik eden CK, KCİT’de yükseklik ve lökopenisi olan hastalarda ayırıcı tanıda düşünülecek hastalıklardan birisi de tatarcık humması olmalı ve hastalığa yönelik serolojik tetkikler yapılmalıdır. Hasta Onamı: Yazılı hasta onamı bu çalışmaya katılan hastaların ailelerinden alınmıştır. Hakem değerlendirmesi: Dış bağımsız. Yazar Katkıları: Fikir - Y.Ö., M.Ö.; Tasarım - Y.Ö., M.Ö.; Denetleme - Y.Ö., İ.E; Kaynaklar - Y.Ö., P.K.; Malzemeler - Y.Ö., M.Ö., P.K., B.Ç.; Veri toplanması ve/veya işlemesi - Y.Ö., M.Ö., P.K., B.Ç.; Analiz ve/veya yorum - Y.Ö., M.Ö., P.K, B.Ç., İ.E.; Literatür taraması - Y.Ö., M.Ö., P.K.; Yazıyı yazan - Y.Ö., M.Ö.; Eleştirel İnceleme - Y.Ö., M.Ö., İ.E.; Diğer - B.Ç., P.K. Çıkar Çatışması: Yazarlar çıkar çatışması bildirmemişlerdir. Finansal Destek: Yazarlar bu çalışma için finansal destek almadığını belirtmiştir. Informed Consent: Written informed consent was obtained from the parents of the patients. Peer-review: Externallypeer-reviewed. Author Contributions: Concept - Y.Ö., M.Ö.; Design - Y.Ö., M.Ö.; Supervision - Y.Ö., İ.E; Funding - Y.Ö., P.K.; Materials - Y.Ö., M.Ö., P.K., B.Ç.; Data Collection and/or Processing Y.Ö., M.Ö., P.K., B.Ç.; Analysis and/orInterpretation - Y.Ö., M.Ö, P.K., B.Ç., İ.E.; LiteratureReview - Y.Ö., M.Ö., P.K.; Writer - Y.Ö., M.Ö.; Critical Review - Y.Ö., M.Ö., İ.E.; Other - B.Ç., P.K. Conflict of Interest: No conflict of interest was declared by the authors. Turk Pediatri Ars 2016; 51: 110-3 Financial Disclosure: The authors declared that this study has received no financial support. Kaynaklar 1. Pringle CR. The Bunyanviridae and their genetics: an overview. Curr Top Microbiol Immunol 1991; 169: 1-25. [CrossRef ] 2. Carhan A, Uyar Y, Ozkaya E, et al. Characterization of a sandfly fever Sicilian virus isolated during a sandfly fever epidemic in Turkey. J Clin Virol 2010; 48: 264-9. [CrossRef ] 3. Eitrem R, Niklasson B, Weiland O. Sandfly fever among Swedish tourists. Scand J Infect Dis 1991; 23: 451-7. [CrossRef ] 4. Konstantinou GN, Papa A, Antoniadis A. Sandfly-fever outbreak in Cyprus: are phleboviruses still a health problem? Travel Med Infect Dis 2007; 5: 239-42. [CrossRef ] Özkale ve ark. Tatarcık humması 5. Torun Edis C, Yağçı Çağlayık D, Uyar Y, Korukluoğlu G, Ertek M . Sandfly fever outbreak in a province at Central Anatolia, Turkey. Mikrobiyol Bul 2010; 44: 431-9. 6. Guler S, Guler E, Caglayik DY, et al. A sandfly fever virus outbreak in the East Mediterranean region of Turkey. Int J Infect Dis 2012; 16: 244-6. [CrossRef ] 7. Kocak TZ, Weidmann M, Bulut C, et al. Clinical and laboratory findings of a sandfly fever Turkey virus outbreak in Ankara. J Infect 2011; 63: 375-81. [CrossRef ] 8. Dionisio D, Esperti F, Vivarelli A, Valassina M. Epidemiological, clinical and laboratory aspects of sandfly fever. Curr Opin Infect Dis 2003; 16: 383-8. [CrossRef ] 9. Becker M, Zielen S, Schwarz TF, Linde R, Hofmann D. Pappataci fever. Klin Padiatr 1997; 209: 377-9. [CrossRef ] 10. Ergünay K, Saygan MB, Aydoğan S, et al. Sandfly fever virus activity in central/northern Anatolia, Turkey: first report of Toscana virus infections. Clin Microbiol Infect 2011; 17: 575-81.[CrossRef ] 113