bildiri özet kitapçığı

advertisement
YÖNETİM VE EKONOMİ BİLİMLERİ
KONFERANSI
(YEBKO-2017)
BİLDİRİ ÖZET KİTAPÇIĞI
05 Mayıs 2017 Cuma
Çukurova Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlık Binası
2
ÖNSÖZ
Çukurova Üniversitesi , İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Sosyal Bilimler
Araştırmaları Derneği (SoBiAD) tarafından ortaklaşa düzenlenen 7. Yönetim Ve
Ekonomi Bilimleri Konferansı (YEBKO-2017) 5 Mayıs 2017 tarihinde Adana-Çukurova
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde gerçekleştirilmiştir.Sosyal bilimlerin
tüm alt-disiplinlerinde çalışmalar yapan tüm bilim insanlarına, araştırmacılara, kamu ve
özel sektörde görev yapan uzmanlara açık olan konferansın amacı, bilim adamlarının,
uygulamacıların ve üniversiteler dışındaki araştırmacıların sosyal bilimlerin muhtelif alt
disiplinleri içerisinde yaptıkları teorik-analitik-deneysel ve ampirik araştırmaları
sunmalarına ve bilim alanına katkı sağlamalarına olanak sağlamaktır.
30.03.2017 tarihine kadar gönderilen bildiri özetleri Konferans Bilim Kurulu tarafından
iki hakemli bilimsel ön değerlendirmeden geçirilerek, bildiri özetlerinin kabulü ile ilgili
olarak bilgilendirme yapılmış ve kabul edilen bildiri başlıkları web sayfasında
yayınlanmıştır.
YEBKO-2017’de sözlü olarak sunulan ve 30 Haziran 2017 tarihine kadar tam metin
bildirilerini gönderip yayınlanmasını isteyenlerin hakemlik sürecinden kabul alan tüm tam
metin bildirileri Social Sciences eJournals Archive kapsamı dahilinde bulunan
edergiler (http://www.sobiad.org/eJOURNALS/index.html) içerisinde yayınlanacaktır.
Yönetim ve Ekonomi Bilimleri Konferansı kapsamında organizasyon ve yönetim, finansal
iktisat, bankacılık, uluslararası ilişkiler, altyapı ekonomisi, toplam kalite, stratejik yönetim,
kamu yönetimi, kriz ekonomisi, yoksulluk, işletme ekonomisi, işletme yönetimi, beşeri
sermaye, uluslararası iktisat, dünya ekonomisi, enerji ekonomisi, finansal iktisat, örgüt
kültürü, örgütsel bağlılık, örgütsel vatandaşlık, örgüt ahlak ve vergi hukuku başlıkları
altında 100’den fazla sözel sunum Çukurova Üniversitesi İ.İ.B.F. toplantı salonlarında
gerçekleştirilmiştir.
3
ORGANİZASYON & YÖNETİM
Konferans Başkanları
Prof. Dr. Harun Arıkan, Dekan
Çukurova Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Prof.Dr. Coşkun Can Aktan
Dokuz Eylül Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
& Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği (SOBİAD)
Konferans Yürütme Kurulu
Doç.Dr. İlter Ünlükaplan
(Konferans Yürütme Kurulu Başkanı)
Çukurova Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Dekan Yardımcısı
Zuhal Ergen, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Ebru Canıkalp, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Burcu Durak, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Murat Albayrak, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Esra Ballı, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Bilim Kurulu
Adem Kalça, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İİBF
Ahmet Fazıl Özsoylu, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, İşletme Fakültesi
Ahmet Ulusoy, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İİBF
Bahattin Karademir, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Bilge Köksel, Gaziantep Üniversitesi, İİBF
Birol Yeşilada, Portland State University
Carmen Sonia Duse, Lucian Blaga University
4
Dimitris Kallioras, University of Thessaly
Erdinç Karadeniz, Mersin Üniversitesi, TİOY
Erhan İşcan, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Ezel Tabur, The University of Aberdeen
Fatih Yücel, Niğde Üniversitesi, İİBF
Fatma Demirci Orel, Çukurova Üniversitesi, İİBF
H.Altan Çabuk, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Hakkı Çiftçi, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Harun Bal, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Haşim Akça, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Hilal İnan, Çukurova Üniversitesi, İİBF
İlhan Dalcı, Doğu Akdeniz Üniversitesi İlhan
Öztürk, Çağ Üniversitesi, İİBF
İsmail Güneş, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Jale Sağlar, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Joseph DeJuan, University of Waterloo
Konuralp Sezgili, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Mahir Fisunoğlu, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Marella Bodur Ün, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Maria Tsiapa, University of Thessaly
Mehmet Serkan Tosun, University of Nevada
Mehmet Ünsal Memiş, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Melek Akdoğan Gedik, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Muammer Tekeoğlu, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Murat Türk, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, İİBF
Neslihan Coşkun Karadağ, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Nuriye Güreş, Mustafa Kemal Üniversitesi,
İSHYO Petr Šauer, University of Economics Prague
Selçuk Çolak, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Soner Yakar, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Sudi Apak, Beykent Universitesi, İİBF
Ünal Ay, Çağ Üniversitesi, İİBF
Volkan Yurdadoğ, Çukurova Üniversitesi, İİBF
Yıldırım Beyazıt Önal, Çukurova Üniversitesi, İİBF
5
KONFERANS PROGRAMI
AÇILIŞ KONUŞMASI
08.30- 09.00
Prof. Dr. Harun Arıkan, Dekan
Çukurova Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
PARALEL OTURUMLAR PROGRAMI
Organizasyon ve Yönetim I
Oturum A1
Salon: 101
09.00- 10.30
1
2
3
4
5
Oturum Başkanı: Bahattin Karademir, Çukurova Üniversitesi
Zübeyde Süllü, Kastamonu Üniversitesi
Gülderen İpek, Milli Eğitim Bakanlığı
“Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkiler Uygulamalarının Markalaşma Sürecindeki
Önemi”
Bahar Gürdin, Adnan Menderes Üniversitesi
“Sağlık Hizmetleri Sektöründe Reklam Yasağı: Betimsel Bir Alan Araştırması”
Seymur M. Guliyev, Azerbaycan Üniversitesi
Könül M. Nuriyeva, Azerbaycan Üniversitesi
“Macera Turizmi Pazarlaması: Azerbaycana Gelen Turistlerin Macera Turizmine
Yönelik Eğilimleri Üzerine Araştırma”
Engin Çelebi, Çukurova Üniversitesi
Pervin Bilir, Çukurova Üniversitesi
“Halkla İlişkiler ve Kurumsal İtibarın İlişkisel Sonuçlar Üzerine Etkisi: Özel Spor
İşletmeleri Üzerine Bir Araştırma”
Bahattin Karademir, Çukurova Üniversitesi
Konuralp Sezgili ,Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
Gökhan Korkmaz,İstanbul Üniversitesi
“İşletme Gruplarının İş Çeşitlendirme Stratejileri: 2003 – 2016 Dönemindeki
Değişim”
6
Finansal İktisat / Bankacılık
Oturum A2
Salon: 102
09.00- 10.30
1
2
3
4
5
Oturum Başkanı: Okan Veli Şafaklı, Lefke Avrupa Üniversitesi
Veysi Asker, Anadolu Üniversitesi
“Hedge Fonların Genel Özellikleri İle Dünya’daki ve Türkiye’deki Uygulamaları”
Bilal Zafer Berikol, Çukurova Üniversitesi
“Hilelerin Ortaya Çıkarılmasında Bulut Tabanlı Veri Madenciliğinin Kullanılması”
Okan Veli Şafaklı, Lefke Avrupa Üniversitesi
Osman Aziz Altay, Lefke Avrupa Üniversitesi
"Oran Analizi Üzerine Bir Vaka Çalışması: KKTC’den Kamu Kuruluşu Örneği"
Hasan Ayaydın, Gümüşhane Üniversitesi
Fahrettin Pala, Gümüşhane Üniversitesi
Abdülkadir Barut, Harran Üniversitesi
Fatih Akdeniz, Gümüşhane Üniversitesi
“Borsa İstanbul’da İşlem Gören Yüksek Teknoloji Şirketlerinin Sermaye Yapılarının
Belirleyicileri Üzerine Bir Analiz”
H. Tolunay Ozanemre Yayla, Çankaya Üniversitesi
“Para Borçlarının Ödenmesine İlişkin Bankacılık Sektörünü de İlgilendiren Bazı
Meseleler”
Oturum A3
Salon: 103
09.00- 10.30
Örgüt Yönetimi
1
Yaşar Odacıoğlu, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Harun Kırılmaz, Sakarya Üniversitesi
Kaan Can Uyanık, Sakarya Üniversitesi
“Örgütsel Yenilikçilik Düzeyinin Algılanan Performans Üzerine Etkileri: Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Hastanesi Örneği”
İsmail Bakan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
İnci Fatma Doğan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Y. Sonay Yılmaz, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
“Çalışanlarda Mesleki Öz Yeterlilik Algısı ile Örgütsel Muhalefet İlişkisi”
Bilal Çankır, İstanbul Medeniyet Üniversitesi
“Çalışanlarda Algılanan Güçlendirmenin Performans Üzerindeki Etkisi ve Bir
Araştırma”
Ebrucan İslamoğlu, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Esra Kirtulukoğlu Acar, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
“Otel İşletmelerinde Psikolojik Dayanıklılık ve Yöneticilerin Adalet Algıları
Arasındaki İlişki Üzerine Bir Araştırma”
Mustafa Arslan, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Korhan Karacaoğlu, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
“Kamu Görevlilerinin Kurumsal İtibar Algılarının Kamu Hizmet Motivasyonlarına
Etkisi: Nevşehir İlçe Belediyeleri Üzerine Bir Araştırma”
2
3
4
5
Oturum Başkanı: İsmail Bakan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
7
İktisat Tarihi / Maliye Tarihi
Oturum A4
Salon: 104
09.00- 10.30
1
2
3
4
5
Oturum Başkanı: Ali Apalı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Orhan Cengiz, Çukurova Üniversitesi
Levent Yülek, Çukurova Üniversitesi
Ahmet Kardaşlar, Çukurova Üniversitesi
“Adam Smith ve J. Maynard Keynes’te İktisat-Ahlak İlişkisinin Karşılaştırılması”
Yasemin Apalı, Ardahan Üniversitesi
“Weber’de İktisadi Zihniyete Sosyolojik Bir Bakış”
Ali Apalı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Tayfun Yılmaz, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
“Osmanlı Devleti’nin İslami Finans Kaynaklarından Aşar Vergisinin Ağlasun
Kazasına Ait 1262-66 H. Senelerinin Muhasebe Defterinin Analizi”
Hamit Çetin, Süleyman Demirel Üniversitesi
“Osmanlı Devletinde Meydana Gelen Vergi İsyanları: Sosyal Hayata Etkileri”
Ali Apalı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
“1262 H. Tarihli Aydın Sancağına Bağlı Kazalardaki Emekli Personel Maaşlarının
Muhasebe Defterinin Çözümlenmesi”
Türkiye Ekonomisi
Oturum A5
Salon: 105
09.00- 10.30
1
2
3
4
5
Oturum Başkanı: Savaş Durmuş, Kafkas Üniversitesi
Savaş Durmuş, Kafkas Üniversitesi
Hülya Akbulut, Kafkas Üniversitesi
“Türkiye Ekonomisinde İstihdam Yaratmayan Büyüme Sorunsalı”
Fatih Kaplan, Mersin Üniversitesi
Şule Güngör, Mersin Üniversitesi
“Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Sektörel İhracatına Döviz Kurunun Etkisi: Panel
Veri Analizi”
Alper Yalçın, Kafkas Üniversitesi
Sevda Yalçın, Kafkas Üniversitesi
“Dünya Bankası ve IMF Verileri Işığında Türkiye’nin Ekonomik Görünümü (20002015)”
Şahin Nas, Mersin Üniversitesi
Süleyman Değirmen, Mersin Üniversitesi
‘’Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Türkiye Ekonomi İçerisindeki Yeri’’
İsmail Tuncer, Mersin Üniversitesi
Kenan Lopcu, Çukurova Üniversitesi
Nuran Coşkun, Mersin Üniversitesi
Ebru Arıcıoğlu, Mersin Üniversitesi
“Ürün Uzayı Yaklaşımına Göre Türkiye’de Yapısal Dönüşüm Politikalarının
Tespiti”
8
10.30-11.00 Çay-Kahve Arası
Oturum B1
Salon: 101
11.0012.30
1
2
3
4
5
6
Oturum B2
Salon: 102
11.0012.30
1
2
3
4
5
Dış Politika / Uluslararası İlişkiler
Oturum Başkanı: Muhammet Örtlek, Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Muhammet Örtlek
“Darbenin Üçüncü Yıl Dönümünde Mısır”
Okan Veli Şafaklı, Lefke Avrupa Üniversitesi
Kenan Şahin, Lefke Avrupa Üniversitesi
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Türkiye ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-Yunanistan
Arasındaki Ekonomik Entegrasyon Düzeyinin Karşılaştırması”
Muhammet Örtlek
“Kuveyt’te Demokrasi Arayışları: 26 Kasım 2016 Seçimlerinin Değerlendirilmesi”
Burak Şahingöz, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Asiye Tütüncü, Karadeniz Teknik Üniversitesi
“Türkiye ve Yunanistan Arasında Silahlanma Yarışı Var Mı?”
Muhammet Örtlek
“Teröre Karşı İslami Koalisyon”
Muhammet Örtlek
“Müslüman Kardeşler’i Yasaklama ve Terör Örgütü İlan Etme Girişimleri”
Altyapı Ekonomisi (Havayolu - Havalimanı)
Oturum Başkanı: Mehmet Yaşar, Anadolu Üniversitesi
Selçuk Kayhan, Amasya Üniversitesi
Mehmet Yaşar, Anadolu Üniversitesi
“11 Eylül Sonrası Havacılık Güvenliğine Yönelik Saldırıların Analizi”
Mehmet Yaşar, Anadolu Üniversitesi
“Havalimanı Pat Sahasında Akıllı Ulaşım Sistemlerinin Kullanımı”
Mehmet Şahin Durak, Anadolu Üniversitesi
“Düşük Maliyetli Havayolu İş Modelinde Değişimin Kurumsal Kuram
Perspektifinden Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma”
Abdulkadir Alıcı, Anadolu Üniversitesi
“Havalimanı Gelir Türleri ve Havacılık Dışı Ticari Gelirlerin Önemi”
Mehmet Şahin Durak, Anadolu Üniversitesi
Gökhan Tanrıverdi, Anadolu Üniversitesi
“Hava Kargo Taşımacılığı Sürecinde Karşılaşılan Risk Faktörlerinin Analizi”
9
Oturum B3
Salon: 103
11.0012.30
1
2
3
4
5
Oturum B4
Salon: 104
11.0012.30
1
2
3
4
5
Toplam Kalite - Stratejik Yönetim – Liderlik
Oturum Başkanı: Gürhan UYSAL, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Nazife Öztürk, Antalya Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği
Ethem Şan, Antalya Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği
Şerife Alev Uysal, Akdeniz Üniversitesi
“Toplam Kalite Yönetiminin Temel İlkeleri Ve Uygulanabilirliği: Antalya Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Örneği”
Gökhan Tanrıverdi, Anadolu Üniversitesi
“Aile Sahipli Havayolu İşletmelerinde Stratejik Yönetim”
Emre Yakut, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Halenur Soysal Kurt, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
“TOPSIS ve PROMETHEE II Yöntemleri ile Havayolu İşletmelerinin Hizmet Kalitesi
Performanslarının Karşılaştırılması”
İlker Ünder, Anadolu Üniversitesi
“Dönüştürücü Lider Çalışanların Emniyet Performanslarına Nasıl Liderlik Eder?”
Gürhan Uysal, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
“Tannenbaum ve Schmidt ve Liderlik Doğrusu Eğrisi”
Bankacılık / Kriz Ekonomisi / Varlık Fonu
Oturum Başkanı: Ahmet Fazıl Özsoylu, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
Benan Yücebalkan, Kocaeli Üniversitesi
Dilay Güvenç, Kocaeli Üniversitesi
“Bankacılık Sektöründe Teknolojik Dönüşümün İşgücüne Yansımaları”
Ali Bora, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Erdal Arslan, Selçuk Üniversitesi
“Denizbank ve Finans Bank’ın 2006 Öncesi ve Sonrası Faaliyetlerinin
Karşılaştırmalı Analizi”
Adem Çınar, İstanbul Arel Üniversitesi
‘’Küresel Ekonomik Krizler; Sebepleri ve Kurtuluş Reçeteleri’’
İ. Orkun Oral, Ardahan Üniversitesi
Sami Özcan, Ardahan Üniversitesi
“2008 Krizi Sonrası Ülkelerin Temel Makroekonomik Göstergelerindeki Değişimin
İncelenmesi: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Gruplarının Karşılaştırılması”
Ahmet Fazıl Özsoylu, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
“Türkiye’de Varlık Fonu: Amaçları ve Yapısı”
1
0
Oturum B5
Salon: 105
11.0012.30
1
2
3
4
5
Kamu Maliyesi / Kamu Ekonomisi
Oturum Başkanı: Zuhal Ergen, Çukurova Üniversitesi
Pakize Karabulut, Pamukkale Üniversitesi
Aliye Erşahinoğlu, Çukurova Üniversitesi
“Türkiye’de Bütçe Açıklarının Nedenleri ve Ekonomik Sonuçları”
Zuhal Ergen, Çukurova Üniversitesi
Burcu Durak, Çukurova Üniversitesi
“Bütçeleme Anlayışında Yeni Bir Yaklaşım: Toplumsal Cinsiyetçi Bütçeleme”
Burcu Durak, Çukurova Üniversitesi
“Yerel Yönetimlerde Demokrasinin Yapı Taşı: Katılımcı Bütçeleme”
Gökhan Çobanoğulları, Erciyes Üniversitesi
“2016 Merkezi Yönetim Bütçesi ve Değerlendirilmesi (Türkiye)”
Burcu Durak, Çukurova Üniversitesi
Neslihan Coşkun Karadağ, Çukurova Üniversitesi
"Türkiye'de Tarım Politikaları ve Vergilendirilmesi"
12.30 – 14.00 Öğle Yemeği Arası
Kamu Yönetimi / Yerel Yönetimler
Oturum C1
Salon: 101
14.00- 15.30
1
2
3
4
5
Oturum Başkanı: Nilay Kaleli Karasakal, Kocaeli Üniversitesi
Nilay Kaleli Karasakal, Kocaeli Üniversitesi
“Üniversite Öğrencilerinin Afet ve Acil Durum Yönetimi Konusundaki
Farkındalıkları: Kandıra MYO Örneği”
Mehmet Burhanettin Coşkun, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi.
“Özelleştirme Düşüncesinin Türk Kamu Yönetiminde Devletin Etki Alanının
Şekillenmesindeki Yeri ve Önemi”
M. Akif Özer; Gazi Üniversitesi
İbrahim İrdem; Polis Akademisi
“Türkiye’de Kamu Kuruluşlarının Performansı Denetleme Ve Değerlendirme
Zorunluluğu”
Ali Yıldırım, Ardahan Üniversitesi
Kürşad Emrah Yıldırım, Ardahan Üniversitesi
“Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nın Yönetişim Açısından Etkinliği”
Alper Yalçın, Kafkas Üniversitesi
Sevda Yalçın, Kafkas Üniversitesi
“Sürdürülebilir Yerel Kalkınmada Vatandaş Beklenti ve Tutumlarının Yerel
Yönetimler İçin Önemi: Kağızman İlçesi Örneği”
1
1
İşletme Grupları / Girişimcilik
Oturum C2
Salon: 102
14.00- 15.30
1
2
3
4
5
6
Oturum Başkanı: Konuralp Sezgili, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
Bahattin Karademir, Çukurova Üniversitesi
Konuralp Sezgili, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
“İşletme Grupları Yazını Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme”
Mehmet Akif Özer, Gazi Üniversitesi
Selçuk Denek, Aksaray Üniversitesi
“Türkiye’de Girişimci Sınıfın Siyaset Üzerindeki Etkinliği”
Doğan Bozdoğan, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Erdem Kanışlı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Elif İlk, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
“Spor Kulüplerinin Yapısal Sorunlarına Bir Çözüm Önerisi: KOBİ’leşme”
Ayşe Gözde Gözüm, Ufuk Üniversitesi
“Girişimcilik Alanında Yapılan Akademik Çalışmaların Kategorik Olarak
Değerlendirilmesi”
Ayşe İpek Koca Ballı, Çukurova Üniversitesi
" Kadın Girişimci Adaylarını Girişimci Olmaya İten Nedenlerin Ve Önlerinde
Gördükleri Engellerin İncelenmesi "
Konuralp Sezgili, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
Hasan Bilgehan Yavuz, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
"Program-Proje Yönetimi ve Değerlendirme Sürecine Etki Yönünden Bir Bakış"
Kalkınma Ekonomisi / Gelir Dağılımı / Yoksulluk
Oturum C3
Salon: 103
14.00- 15.30
1
2
3
4
5
Oturum Başkanı: Hakkı Çiftçi, Çukurova Üniversitesi
Ramazan Arslan, Bartın Üniversitesi
Emine Elif Ayhan, Bartın Üniversitesi
“İktisadi Kalkınmada Bir Başarı Öyküsü: Tayvan”
Mehmet Sedat Uğur, Çankırı Karatekin Üniversitesi
“Türkiye İçin Çok Boyutlu Yoksulluğun Ölçülmesine İstatistiksel Bir Yaklaşım”
Hakkı Çiftçi, Çukurova Üniversitesi
“Gelir Dağılımında Ölçüm Sorunları: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Bir
Değerlendirme”
Filiz Ersöz, Karabük Üniversitesi
Fatma Nur Uysal, Karabük Üniversitesi
Taner Ersöz, Karabük Üniversitesi
“Türkiye’deki İllerin Yaşam Endeksinin Çok Değişkenli İstatistik Yöntemlerle
İncelenmesi”
Serap Barış, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Serap Bolayır, Cumhuriyet Üniversitesi
“Türkiye’de Gelir Eşitsizliğini Azaltmada Sosyal Koruma Harcamalarının Rolü”
10
İşletme Ekonomisi / İşletme Yönetimi
Oturum C4
Salon: 104
14.00- 15.30
2
3
4
5
Oturum C5
Salon: 105
14.00- 15.30
1
2
3
4
5
6
Oturum Başkanı: Mehmet Ünsal Memiş, Çukurova Üniversitesi
Berna Bulğurcu, Çukurova Üniversitesi
Mert Eti, Çukurova Üniversitesi
İbrahim Tolga Çoşkun, Çukurova Üniversitesi
“Yapı Malzemesi Seçim Kararına Yönelik Bir Uygulama”
Gökhan Tanrıverdi, Anadolu Üniversitesi
“Bir Meşruiyet Kazanma Aracı Olarak Stratejik İttifaklar: Kaynak Bağımlılığı ve
Yeni Kurumsal Kuram Bağlamında Bütüncül Bir Bakış”
Mehmet Ünsal Memiş, Çukurova Üniversitesi
“Sabit Maliyetlerin Kademelendirilmesinin İşletmelerin Üretim Kararlarina Etkisi”
Meltem Canoğlu, Çukurova Üniversitesi
Erdinç Ballı, Çukurova Üniversitesi
“Tüketicilerin Kebap Restoranı Tercihlerini Etkileyen Faktörler – Adana Örneği”
Halim Tatlı, Bingöl Üniversitesi
Arzu Varol, Bingöl Üniversitesi
Abdurrahman Alakuştekin, Bingöl Üniversitesi
“Katılım Bankacılık Hizmetlerinde Tüketici Tercihlerini Etkileyen Faktörler:
Bingöl’de Ampirik Bir Uygulama”
Beşeri Sermaye / Bilgi Yönetimi / AR-GE / Fikri Mülkiyet
Oturum Başkanı: Canan Çakır, Gümüşhane Üniversitesi
Canan Çakır, Gümüşhane Üniversitesi
“Geçmişten Günümüze Türk Eğitim Sistemindeki Gelişmeler: Bir Kamu Politikası
Aktörü Olarak Milli Eğitim Şuraları Özelinde Bir Değerlendirme”
Z. Bilgen Susanlı, Işık Üniversitesi
“Türkiye’de Beceri Açığı”
Yeşim Helhel, Akdeniz Üniversitesi
“Finansal Gelişme ve Ar-Ge Harcamaları İlişkisi: Bir Panel Veri Analizi”
İpek Kışlalı, Trakya Üniversitesi
“Kaza Veritabanlarının Bilgi Yönetimi Açısından Analizi ve Modellemesi”
Buket Çatakoğlu, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
“Fikri ve Sınai Hakların Ekonomiye Katkısında Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu’nun
Etkileri”
Yavuz Yayla, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
“Fikri Mülkiyet Hakları: Tarihsel Gelişimi ve Ekonomik Büyüme ve Kalkınmadaki
Yeri”
15.30 – 15.45 Çay-Kahve Arası
11
Oturum D1
Salon: 101
15.4517.15
1
2
3
4
Oturum D2
Salon: 102
15.4517.15
1
2
3
4
5
İşgücü Piyasaları / Göç Ekonomisi
Oturum Başkanı: Hakkı Çiftçi, Çukurova Üniversitesi
Ekrem Ersin Cesur, Kastamonu Üniversitesi
“İşgücü İstemini Etkileyen Ücret Dışı Bir Unsur Olarak “Kayıt Dışı İstihdam” ve
Türkiye İşgücü Piyasasına Etkisi”
Hakkı Çiftçi, Çukurova Üniversitesi
“Kayıtdışı İstihdamın Ekonomik Etkileri”
Murat Pütün, Çukurova Üniversitesi
“Kronik Düzeydeki Genç İşsizlik Bağlantılarının Sorgulanması: Avrupa İşgücü
Piyasalarının ve Kurumlarının Etkinlik Sorunu”
Ekrem Ersin Cesur, Kastamonu Üniversitesi
“Türkiye’de İşgücü Verimliliği ile Reel Ücretler Arasındaki İlişki”
Uluslararası İktisat / Dünya Ekonomisi / Enerji Ekonomisi
Oturum Başkanı: Özge Aynagöz Çakmak, Gazi Üniversitesi
Fatih Kaplan, Mersin Üniversitesi
Kayhan Çelik, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı.
“Uluslararası Petrol Piyasasında Üretim Dengesi: Bir Oyun Teorisi Yaklaşımı”
Özge Aynagöz Çakmak, Gazi Üniversitesi
Mehmet Ali Salar, Gazi Üniversitesi
“ MINT Ülkelerinin Dünya Piyasasında Rekabet Gücü Üzerine Bir Sınama”
Hasan Ayaydın, Gümüşhane Üniversitesi
Savaş Durmuş, Kafkas Üniversitesi
Fahrettin Pala, Gümüşhane Üniversitesi
Abdulkadir Barut, Harran Üniversitesi,
“Petrol Fiyatları ve Sanayi Üretim Endeksi İlişkisi: Zamanla Değişen Nedensellik
Analizi Yaklaşımı”
Yıldırım Toprak, Adnan Menderes Üniversitesi
Hilal Saltık, Adnan Menderes Üniversitesi
“Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Potansiyeli”
Salih Çam, Çukurova Üniversitesi
Esra Ballı, Çukurova Üniversitesi
“Türkiye’nin 1960-2013 Dönemi Enerji Etkinliği Analizi”
12
Oturum D3
Salon: 103
15.4517.15
1
2
3
4
Oturum D4
Salon: 104
15.4517.15
1
2
3
4
5
Finansal İktisat
Oturum Başkanı: Serkan Yılmaz Kandır, Çukurova Üniversitesi
Gözde Elbir, Çukurova Üniversitesi
Serkan Yılmaz Kandır, Çukurova Üniversitesi
“Borsa İstanbul Kimya, Petrol, Kauçuk ve Plastik Ürünler Sektöründeki Şirketlerin
Yatırım Duyurularının Pay Getirileri Üzerindeki Etkisinin İncelemesi”
Handan Çam, Gümüşhane Üniversitesi
Hasan Ayaydın, Gümüşhane Üniversitesi
Alper Veli Çam, Gümüşhane Üniversitesi
Fatih Akdeniz, Gümüşhane Üniversitesi
“Bireylerin Finansal Bilgi Düzeyi ile Finansal Katılım Düzeyi Arasındaki İlişki: TR
90 Bölgesinde Bir Araştırma”
Sevda Yapraklı, Atatürk Üniversitesi
Fatih Kaplan, Mersin Üniversitesi
“Petrol Fiyatları ile Altın Fiyatları Arasındaki İlişki ”
Süleyman Bilgin Kılıç, Çukurova Üniversitesi
Salih Çam, Çukurova Üniversitesi
“Altın Fiyatları Getiri Yönünün Hibrit Yapay Sinir Ağları Algoritması İle Tahmini”
Örgüt Kültürü / Örgütsel Bağlılık / Örgütsel Vatandaşlık / Örgütsel Ahlak
Oturum Başkanı: İsmail Bakan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Semiha Kılıçaslan, İnönü Üniversitesi
Aslı Kaya, Süleyman Demirel Üniversitesi
“Personel Güçlendirme İle Örgütsel Bağlılık Arasındaki İlişkinin İncelenmesi: Kamu
Kurumu Çalışanları Örneği”
İsmail Bakan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
İnci Fatma Doğan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Makbule Oğuz, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
“Çalışanların Motivasyonları Üzerinde Örgütsel Bağlılık mı Mesleki Bağlılık mı
Daha Etkili?”
Bilal Çankır, İstanbul Medeniyet Üniversitesi
“Diğerkâmlık: Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Kapsamında Değerlendirmesi”
Aylin Alkaya, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Fatma Satır, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
“Kişilik Ve Duyguların İş Tatmini Üzerindeki Etkileri: Kayseri İli Organize
Sanayiinde Bir Uygulama”
Esra Ebru Mavi, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı
Mehmet Burhanettin Coşkun, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
“Kamu Yönetiminde Örgütsel Ahlak ve Kamusal Etik Algılarının Personel
Verimliliğine Etkisi”
13
Oturum D5
Salon: 105
15.4517.15
1
2
3
4
5
6
Oturum D6
Salon: 106
15.4517.15
1
2
3
4
5
Organizasyon ve Yönetim II
Oturum Başkanı: Zübeyde Süllü, Kastamonu Üniversitesi
Dilay Güvenç, Kocaeli Üniversitesi
Emine Demircili, Kocaeli Üniversitesi
“Oyuncakların Pazarlanmasında Toplumsal Cinsiyet”
Bahar Gürdin, Adnan Menderes Üniversitesi
“Mobil Reklamlar: Yararlı mı? Tacizkâr mı?”
Bilal Çankır, İstanbul Medeniyet Üniversitesi
“Çalışanlarda Öğrenilmiş Güçlülüğün Baskı Üzerindeki Etkisi”
Zübeyde Süllü, Kastamonu Üniversitesi
“Kurumsal İletişim Sürecinde Bir Halkla İlişkiler Yöntemi Olarak İtibar Yönetimi”
Halim Tatlı, Bingöl Üniversitesi
Mahmut Erdem, Bingöl Üniversitesi
Mustafa Arpacık, Bingöl Üniversitesi
“Tüketicilerin Gıda Tüketiminde Helal Gıda Farkındalığı ve Tutumu: Hanehalkı
Reisleri Üzerine bir Uygulama”
Bahar Gürdin, Adnan Menderes Üniversitesi
“Mobil Reklamlar: Yararlı mı? Tacizkâr mı?”
Vergi Hukuku
Oturum Başkanı: Fatih Saraçoğlu, Gazi Üniversitesi
Fatih Saraçoğlu, Gazi Üniversitesi
İsmail Engin, Gazi Üniversitesi
Cem Barlas Arslan, Kırıkkale Üniversitesi
“Kamu Alacaklarını Koruma Yöntemi Olarak İptal Davası”
Fatih Saraçoğlu, Gazi Üniversitesi
Öner Gümüş, Dumlupınar Üniversitesi
“Bir Sorun ve Bir Çözüm: Piyasa Başarısızlığı ve Kurumlar Vergisinde Kabul
Edilmeyen İndirimlerde İstisnai Uygulamalar”
Deniz Kara, Maliye Bakanlığı
“Türkiye’de Hazine Taşınmazlarının Ekonomik Kalkınma Üzerindeki Rolü”
Doğan Bozdoğan, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Serhat Kurt, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
“Türkiye’de Vergi Yargısı Sisteminin İktisadilik İlkesi Açısından İncelenmesi”
Fatih Saraçoğlu, Gazi Üniversitesi
Cem Barlas Aslan, Kırıkkale Üniversitesi
Öner Gümüş, Dumlupınar Üniversitesi
“Teşvik Uygulamalarının Bölgesel Yönlendirmede Etkinliklerinin Değerlendirilmesi”
14
Zübeyde Süllü, İletişim Fakültesi, Kastamonu Üniversitesi,
Gülderen İpek, Milli Eğitim Bakanlığı
“Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkiler Uygulamalarının Markalaşma Sürecindeki Önemi”
zsullu@yahoo.com; zsullu@kastamonu.edu.tr
Özet
Günümüz halkla ilişkiler literatüründe izlenen genel yaklaşıma göre halkla ilişkiler kurumsal
halkla ilişkiler ve pazarlama halkla ilişkileri olarak ikiye ayrılmaktadır. Bununla birlikte kimi
akademisyenler ve yazarla halkla ilişkileri pazarlama karmasının bir parçası olarak görmekte
kimileri ise halkla ilişkilerin içinde pazarlamanın da olduğu bir çok alt disipline ayrıldığını
söylemektedirler. Bu farklı görüşlere rağmen pazarlama ve hakla ilişkiler alanlarındaki
yöntem ve araçlar arasındaki benzerlik ve bağlantı; halkla ilişkilerin işletmelerin pazarlama
iletişimi açısından yadsınamaz bir önemi olduğunu göstermektedir. Günümüzün en önemli
kavramlarından biri olan marka ve buna bağlı olarak markalaşma süreçleri doğrudan ürünlerin
tanıtılması ile ilgili olduğundan pazarlama amaçlı halkla ilişkiler, işletmeler ve ürünlere
ilişkin bilgilerin hedef kitlelere iletilmesi
ve onların bu süreçteki satın almaya
yönlendirilmesine yönelik planlama, uygulama ve değerlendirme aşamalarında öncelikli bir
rol oynar. Böylece hakla ilişkiler işletmenin ürünlerine veimajına odaklanarak işletmenin satış
hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı olur.
Reklamın ve diğer satış tekniklerinin kimi olumsuz çağrışımlarla anılmasından dolayı
İşletmeler günümüzde ürünlerini ve markalarını halkla ilişkiler teknikleri kullanarak
pazarlamaya daha fazla önem vermektedirler. Klasik pazarlama yöntemlerine stratejik halkla
ilişkiler bakış açısıyla yaklaşılmasının, markaların ve ürünlerin hedef kitlede
tutundurulmasına ve olumlu biçimde konumlandırılmasına, işletmenin itibarına olumlu
etkileri olduğu görülmektedir. Bu nedenle pazarlama amaçlı halkla ilişkiler , pazarlamanın
diğer bileşenlerine destek olmakta ve işletmeye yeni pazarlama teknikleri ve araçları deneme
imkanı da vermektedir.
Bu çalışmada pazarlama bileşenlerine yardımcı olmak ve pazarlama hedeflerini yakalamak
için satışa ve müşteri tatmini ile ürün ve marka gelişimine destek olarak gerçekleştirilen
halkla ilişkiler uygulamalarına ve bunun markalaşma sürecindeki katkısına örnekler üzerinden
değinilecektir.
Anahtar Kelimeler: Bütünleşik Pazarlama, Halkla İlişkiler, Markalaşma
Alan Tanımı: Pazarlama, Halkla İlişkiler stratejileri, Marka Yönetimi
15
Bahar Gürdin, Kuyucak Meslek Yüksekokulu, Adnan Menderes Üniversitesi
“Sağlık Hizmetleri Sektöründe Reklam Yasağı: Betimsel Bir Alan Araştırması”
bahar.gurdin@adu.edu.tr
Özet
Hayatın hemen hemen her alanına giren hatta hayatın bir parçası haline gelen reklamlar,
sağlık sektöründe de kendini göstermektedir. Ne var ki reklam mevzuatının kendine has
kısıtlamaları olduğu gibi sağlıkta da gerçekleştirilecek olan tanıtımların; bireylerin beden ve
ruh bütünlüğüne zarar vermeyecek düzeyde, belirli sınırlar dâhilinde olması gerekmektedir.
Çalışmada sağlık sektöründeki tanıtımların ne düzeyde gerçekleşebileceği, genel olarak
nelerin mevzuata aykırı olduğu konularına değinilmiştir. Bu doğrultuda sağlık kuruluşlarına
ait tanıtımların bazılarına ilişkin mahkeme kararları inceleneceğinden betimsel bir çalışma
gerçekleştirilmiştir.
Çalışmadan elde edilecek bilgiler sayesinde sağlık hizmeti sunan kuruluşlar reklamlara ne
düzeyde başvurabileceklerini, kısıtlarının neler olduğunu rahatlıkla görebileceklerdir.
Anahtar Kelimeler: Sağlıkta Reklam, Sağlık Hizmetleri Sektöründe Reklam, Reklam Yasağı
Alan Tanımı: Reklam, Tüketici Davranışı (Pazarlama).
16
Seymur M. Guliyev, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Azerbaycan Üniversitesi
Könül M. Nuriyeva, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Azerbaycan Üniversitesi
“Macera Turizmi Pazarlaması: Azerbaycana Gelen Turistlerin Macera Turizmine Yönelik
Eğilimleri Üzerine Araştırma”
seymurquliyev@yahoo.com; konul.nuriyeva@au.edu.az
Özet
Modern rekabetcil pazarlarda, turizm ve seyahet pazarlamacılarının, daha yüksek gözlentilere
sahip, iyi eğitimli, farklılaşmış ve duyarlı müşterilerin istek ve arzularını karşılayacak farklı
turistik ürün ve hizmetlerle rekabet etmeleri gerekmektedir. Bu sebepden, farklı turizm
alternatif ve seçimlerini sunan turistik yerler ve işletmeler ülkenin turizm hizmetlerini
geliştirecektir. Azerbaycan ister doğal güzelliyi, ister turistik maceraları, isterse de turistik
altyapısı olsun bu tip ihtiyaçları karşılayabilecek, zengin turistik değerler taşıyan bir ülke
olma özelliğine sahibtir. Bu doğal turistik çekicilikleri değerlendirerek ekonomik fayda elde
edebilecektir. Böylece ülkede turizmin tür ve çeşidleri zenginleştirilecek, arz kapasitesi
geliştirilecek, alternatif turizm alanları hizmete sunulacak, farklı bölgeler ekonomik ve sosyal
yönden kalkınacak ve turizmin tüm mevsimlere yayılması sağlanacaktır.
Macera turizmi yeni bir niş turizmidir. Mevcut doğal ve kültürel zenginlikleri kullanarak
sunabileceği alternatif öneriler ile turizm potansiyelinin tam kapasite ile kullanılmasına imkan
vermektedir. Etkinlik temelli turizm gezilerine olan ilginin artması, avcılık, deniz turları,
bisikletle dünya turu, dağ turizmi, dağ tırmanışları gibi muazzam ürün çeşitliliği ile
karakterize edilen çok özel ve karlı bir pazar bölümü olan macera turizminde pek çok
işletmenin faaliyet göstermesine sebep olmuştur.
Bu makalede macera turizmi pazarlaması kavramsal çerçevede incelenecek ve katılımcılar
açısından macera turizmi algısı araştırılacaktır. Aynı zamanda, turistlerin demografik, sosyoekonomik ve gezi ilişkili özelliklerinin macera gezi türleri üzerindeki etkisi
değerlendirilecektir. Kullanılan veriler Azerbaycana gelen turistlere yapılan anketler
sonucunda elde edilecektir. Sağlanacal veriler ve bilgiler gelcek macera turizmi pazarlaması
araştırmaları üçün faydalı olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Macera turizmi, macera turizmi pazar bölümlendirme kriterleri, macera
turisti özellikleri, turistik ürün ve hizmetler
Alan Tanımı: İç Turizm (Turizm Konuları), Pazarlama (İşletme ve Yönetim)
17
Engin Çelebi, İletişim Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
Pervin Bilir, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Çukurova Üniversitesi
“Halkla İlişkiler ve Kurumsal İtibarın İlişkisel Sonuçlar Üzerine Etkisi: Özel Spor İşletmeleri
Üzerine Bir Araştırma”
engincelebi@cu.edu.tr; pbilir@cu.edu.tr
Özet
Bu çalışmanın amacı, özel spor işletmesine devam eden spor tüketicilerinin halkla ilişkiler ve
kurumsal itibar algıları ile memnuniyet, güven ve bağlılık gibi davranışsal ve tutumsal
boyutları arasındaki ilişkilerin belirlenmesidir. Özel spor işletmesinin hizmetlerinden
yararlanan 90 spor tüketicisi üzerine yapılan araştırma sonucunda; halkla ilişkiler ve kurumsal
itibar algısı ile “memnuniyet” “güven” ve “bağlılık” boyutları arasında pozitif yönde anlamlı
bir ilişki bulunmuştur. Halkla ilişkiler ve kurumsal itibar algısı ile en yüksek ilişkinin
"memnuniyet" boyutu ile, en düşük ilişkinin ise "bağlılık" boyutu ile olduğu görülmüştür.
Halkla ilişkiler ve kurumsal itibar sonuçları karşılaştırıldığında; halkla ilişkiler sonuçlarının
"bağlılık" ve "güven" boyutları ile, kurumsal itibarın ise "memnuniyet" boyutu ile daha
yüksek bir ilişki içinde olduğu görülmüştür.
Bu sonuçlar değerlendirildiğinde özel spor işletmelerinin spor tüketicileri ile olan ilişkisel
sonuçlarını güçlendirmesi ve spor tüketicilerinin destekleyici davranışlarının kazanılması için
kurumsal itibarlarının yanı sıra halkla ilişkiler çalışmalarının merkezinde yer alan karşılıklılık
(kurumsal amaçlar ile tüketicilerin amaçlarının eşdeğer görülmesi, tüketicilerin duygu ve
düşüncelerine değer verilmesi, karar verme sürecine tüketicilerinde dahil edilmesi v.b.)
ilkesine de önem vermesi gerektiği ifade edilebilir.
Anahtar kelimeler: Halkla ilişkiler, kurumsal itibar, ilişkisel sonuçlar, spor işletmeleri, spor
tüketicileri
Alan Tanımı: Halkla İlişkiler
18
Bahattin Karademir, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
Konuralp Sezgili, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
Gökhan Korkmaz, İşletme Fakültesi, İstanbul Üniversitesi
“ İşletme Gruplarının İş Çeşitlendirme Stratejileri: 2003 – 2016 Dönemindeki Değişim”
bkarademir@cu.edu.tr; ksezgili@adanabtu.edu.tr; gokhankorkmaz@istanbul.edu.tr
Özet
Gelişen piyasalardaki işletme grupları, genellikle birbirleriyle ilişkisiz sektörlerdeki bağlı
işletmeleri ya da iştirakleri arasında mal, sermaye ve işgücü paylaşımında bulunan işletme
toplulukları olarak tanımlanmaktadır (Khanna ve Rivkin, 2001). Bu işletmelerin bir türü
olarak aile holdinglerine ülkemizde sıklıkla rastlanmaktadır. Aile holdingleri bir ya da birkaç
ailenin sahipliğinde ilişkisiz sektörlerde faaliyet gösteren, holding statüsündeki bir anonim
şirket çatısı altında topladığı şirketlerini karşılıklı hisse tutma ve ortak yönetim kurulu üyesi
görevlendirme yoluyla kontrol eden işletme topluluklarıdır (Yaprak, Karademir, Osborn,
2006). Türkiye’deki işletme grupları üzerine yapılan araştırmalarda aynı dönemde artmakla
birlikte sayıları oldukça sınırlı kalmıştır. Yö
Dergisinin 200 yılında
yayınlanan “İşletme Grupları” özel sayısında yayınlanan makalelerde araştırmacılar işletme
gruplarının iş çeşitlendirme stratejilerini incelemişlerdir. Bu araştırmalar ülkemizdeki işletme
gruplarının özellikle 19 0 sonrası dışa açık büyüme ve liberalleşme dönemindeki gelişiminin
anlaşılmasına olumlu yönde katkılar yapmıştır. Bununla birlikte, henüz cevaplanması gereken
pek çok soru bulunmaktadır. Bu sorular arasında işletme gruplarının gelişim seyrini anlamaya
yönelik sorular önemli yer tutmaktadır. Örneğin, işletme grupları araştırmacıların öngördüğü
gibi, mal, işgücü ve sermaye piyasalarındaki aksaklıkların giderilmesi ve uluslararası ticaretin
serbestleşmesine bağlı olarak ilişkisiz iş çeşitlendirme stratejisi uygulamak yerine “çok
odaklı” stratejilere yönelmekte midirler Yoksa işletme grupları ilişkisiz iş çeşitlendirme
yoluyla büyümeyi sürdürmekte midirler Eğer ilişkisiz çeşitlendirme yoluyla büyümeye
devam ediyorsa bunun başlıca sebepleri nelerdir? Buna benzer soruları cevaplandırmak için
araştırmacılar bir yandan işletme gruplarının gelişimini gözlemlemeye devam ederken bir
yandan da verilerin sınırlı olduğu bu araştırma alanında yeni veri ve yöntem arayışlarına
devam etmektedirler.
Bu çalışma, aile holdinglerinin gelişim seyrini anlamaya yönelik bir çabanın sonucu olarak
başlatılan kapsamlı bir araştırma projesinin ilk adımıdır. Araştırmada, aile holdinglerinin
2003-2016 yılları arasındaki iş çeşitlendirme stratejilerindeki değişimin yönünü ve derecesini
anlamak için ilk defa Varadarajan ve Ramanujan (19 ) tarafından geliştirilen “Çeşitlendirme
Kategorisi Matrisi” kullanılmıştır. Bu çalışmada söz konusu matris, daha önce aile
holdinglerinin belirli bir tarihsel kesitteki iş çeşitlendirme derecelerini açıklamaya yönelik
araştırmalardaki (örneğin, Polat, Bahadır, Çelik ve Okumuş, 2002; Korkmaz, 2015)
kullanımından farklı olarak, aile holdinglerinin belirli bir dönemdeki (2003-2016) yapısal
değişikliklerini açıklamak için kullanılmıştır.
19
Veysi Asker, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi
“Hedge Fonların Genel Özellikleri İle Dünya’daki ve Türkiye’deki Uygulamaları”
veysi-asker@outlook.com
Özet
Teknoloji alanında yaşanan gelişmelerle birlikte küreselleşme hız kazanmış ve bu durum
finansal alanda da etkisini göstermiştir. Bununla birlikte uluslararası finansal piyasalara erişim
kolaylaşmış ve yeni finansal araçların kullanılması yaygınlaşmıştır. Finansal piyasalarda ilk
kullanılmaya başlanmasından sonra çok kısa bir süre içerisinde kullanımı yaygınlaşan hedge
fonlar günüzünde gerek fon büyüklüğü ve gerekse fon miktarı açısından önemli bir yatırım
aracı haline gelmiştir.
Bu çalışmada hedge fonların yapısı, özellikleri, avataj ve dez avantajlarından bahsedilmiş
türleri ve izledikleri stratejiler hakkında bilgi verilmiştir. Bununla birlikte Dünya’daki ve
Türkiye’ki mevcut durumu ve uygulamaları ilgili ayrıntılı bir şekilde bilgi verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Yatırım Fonları, Hedge Fonlar, Finansal Risk
Alan Tanımı: Cari İşlemlerdeki Ayarlamalar; Kısa Vadeli Sermaye Akımları(Finans)
20
Bilal Zafer Berikol, Kozan Meslek Yüksekokulu, Çukurova Üniversitesi
“Hilelerin Ortaya Çıkarılmasında Bulut Tabanlı Veri Madenciliğinin Kullanılması”
zaferberikol@gmail.com
Özet
Muhasebede kasıtlı olarak usulüne uygun olarak yapılmayan işlemleri hile olarak adlandırılır.
Hileler, işletmelerin veya yatırımcıların ya da her ikisinin birden bu işlemlerden zarar gördüğü
fiillerdir. Hileler, çalışanlar ve yöneticiler tarafından yapılmasına göre ayrılmaktadır.
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve bu teknolojilerden biri olan bilgisayar
sistemlerinin daha güçlü ama daha ucuz hale gelmesi nedeniyle yaşamın her alanına hızla
girmektedir. Bu teknolojik gelişmeler bilgisayarların büyük miktarlarda veri
depolayabilmesine ve kısa sürede bu verileri işleyebilmesine olanak tanımaktadır ki buda
işlenmediği sürece değersiz olan ve sürekli büyüyen veri yığınları oluşturmaktadır. Bu
noktada çok büyük miktardaki ham, karmaşık veriler içinden amaca uygun modeller ortaya
çıkarıp bunları karar verme ve eylem planını gerçekleştirmek için kullanma sürecine veri
madenciliği denmektedir.
İşletmeler ve özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, uzun vadeli olarak pahalı fiziki veri
depolama sistemlerine ihtiyaç duymadan, pahalı yazılımlar satın almadan, kalifiye personele
ihtiyaç duymadan daha düşük maliyetlerle Bulut Bilişim (Cloud Computing) üzerinden veri
madenciliği yapabilirler. Veri madenciliği ile ilgili bu işlemleri Kurumsal Kaynak Planlama
(Enterprise Resource Planning-ERP) gibi muhasebe-finans yazılımlarını bulut tabanlı bilişim
hizmeti üzerinde sağlayan Software as a Services (SaaS) bilişim hizmeti ile
gerçekleştirebilirler.
Bu çalışmanın amacı, hilelerin tespitinde ve önlenmesinde veri madenciliği ve bulut tabanlı
veri analizi yazılımı (SaaS)’ı tanıtmaktır.
Anahtar Kelimeler: Bulut Bilişim, Kurumsal Kaynak Planlama, Veri Madenciliği, Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeler
Alan Tanımı: İşletme İstatistikleri, Bilgi Teknolojileri Yönetimi (İşletme ve Yönetim)
21
Okan Veli Şafaklı, Lefke Avrupa Üniversitesi
Osman Aziz Altay, Lefke Avrupa Üniversitesi
“Oran Analizi Üzerine Bir Vaka Çalışması: KKTC’den Kamu Kuruluşu Örneği”
osafakli@eul.edu.tr; oaltay@eul.edu.tr
Özet
Bu çalışmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) tekel durumunda faaliyet
gösteren Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’na (KIB-TEK) yönelik oran analizi yapılmıştır.
Çalışmada özetle kurumun teknik olarak iflas durumunda olduğu, düşük likidite, tatmin edici
olmayan aktivite hız oranları, her an bozulabilecek ve fazla sağlıklı olmayan kaldıraç oranı ve
çok düşük karlılık oranı ile (yüksek maliyetler ve faaliyet giderlerine bağlı olan düşük kar),
finansal açıdan sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya sahip olmadığı ortaya çıkmıştır.
Anahtar kelimeler: Finansal Analiz, Oran Analizi, Vaka Çalışması
Alan Tanımı: Şirket Finansmanı ve Yönetim
Abstract
A Case Study On Ratıo Analysıs: An Example Of Publıc Instıtutıon From Trnc
In this study, a ratio analysis is performed on the Cyprus Turkish Electricity Authority (KIBTEK) operating monopolistically in the Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC). This
study has revealed that the Authority is technically bankrupt and that with its low liquidity,
unsatisfactory activity ratios, fragile and unhealthy leverage ratio and a very low profitability
ratio (due to high costs and operational expenses), it does not financially have a healthy and a
sustainable structure.
Keywords: Financial Analysis, Ratio Analysis, Case Study
JEL Code: G3
22
Hasan Ayaydın, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi
Fahrettin Pala, Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksek Okulu, Gümüşhane Üniversitesi
Abdülkadir Barut, Siverek Meslek Yüksekokulu, Harran Üniversitesi
Fatih Akdeniz, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi
“Borsa İstanbul’da İşlem Gören Yüksek Teknoloji Şirketlerinin Sermaye Yapılarının
Belirleyicileri Üzerine Bir Analiz”
hayaydin61@gumushane.edu.tr;fahrettinpala@gumushane.edu.tr; kadirbarut@harran.edu.tr;
fatihakdeniz@gumushane.edu.tr
Özet
Bu çalışmada; Borsa İstanbul’da (BİST) işlem gören Kimyasal Ürünler, Diğer Kimyasal
Ürünler Sanayi, Metal Ana Sanayi ve Metal Eşya, Makina ve Gereç Yapımı ve Teknoloji
sektöründe faaliyet gösteren 40 yüksek teknoloji firmasının sermaye yapılarının
belirleyicilerinin tespiti amaçlanmaktadır. Bu amaçla, 2008-2015 dönemin de Borsa
İstanbul’da (BİST) faaliyet gösteren 40 yüksek teknoloji firmasının veri seti panel veri analizi
ile incelenmiştir. Modelde yer alan bağımlı değişkenler; kısa vadeli yabancı kaynaklar/toplam
aktif, kısa vadeli yabancı kaynaklar/ toplam aktif, uzun vadeli yabancı kaynak/toplam aktif ve
özsermaye/ toplam aktiftir. Bağımsız değişkenler ise; büyüme, büyüklük, borç dışı vergi
kalkanı, varlık yapısı, karlılık, temettü dağıtımı, cari oran, ar-ge harcamaları, GSYİH, borsa
kapitalizasyonu, enflasyon ve faiz olmuştur. Sonuç olarak dört model oluşturulmuş ve bu dört
model dengesiz panel veri analizi yöntemi ile tahmin edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Sermaye Yapısı, Panel Veri Analizi, Yüksek Teknoloji
JEL Kodları: G30, G32
23
Hatice Tolunay Ozanemre Yayla, Hukuk Fakültesi, Çankaya Üniversitesi
“Para Borçlarının Ödenmesine İlişkin Bankacılık Sektörünü de İlgilendiren Bazı Meseleler”
tolunayozanemre@gmail.com
Özet
Borcun konusunun bir miktar paranın ödenmesi olduğu durumlarda para borcunun ödenmesi
bazı özellikler arz etmekte ve bu özellikle, bankacılık uygulamasıyla çelişmesi açısından da
üzerinde durulması ve tartışılması gereken konuları oluşturmaktadır. Bu çerçevede özellikle
yabancı para borçlarının ödenmesine ilişkin hüküm tartışılmaya değer bir konuyu
oluşturmaktadır. Keza para borcunun ödenmesine ilişkin olarak 609 sayılı TBK ile getirilmiş
olan hüküm gereği, borçlu, faiz ve giderleri ödemede temerrüde düşmüş olmadıkça yapmış
olduğu ödemeyi anaparadan düşme hakkına sahiptir ve yine ilgili hüküm gereği aksine
anlaşmalar kesin olarak hükümsüzdür. Son olarak bankacılık uygulamasında dikkate
alınmamakla birlikte esas itibariyle bankacılık sektöründeki aktörler için de emredici niteliği
haiz bir hüküm olan Kanun’un
ve 120’nci maddelerinde düzenleme altına alınmış adi
işlerde geçerli olan anapara faizi ve temerrüt faizine ilişkin üst sınırların neden bankacılık
uygulamasında dikkate alınmadığı ve dikkate alınması gereği önem arz eden ve ele alınması
gereken bir diğer konuyu oluşturmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Para Borcu, Mahsup, Anapara Faizi, Temerrüt Faizi
Alan Tanımı: Kurallar ve Kurumlar (Hukuk ve Ekonomi)
24
Yaşar Odacıoğlu, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Harun Kırılmaz, İşletme Fakültesi, Sakarya Üniversitesi
Kaan Can Uyanık, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya Üniversitesi
“Örgütsel Yenilikçilik Düzeyinin Algılanan Performans Üzerine Etkileri: Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Hastanesi Örneği”
yodacioglu@gmail.com; hkirilmaz@sakarya.edu.tr; kaancan.uyanik@gmail.com
Özet
Son zamanlarda; sürekli olarak gelişen teknolojiyle beraber, yeni yönetim sistemleri ve
hizmet araçları ortaya çıkmaktadır. Kurumların, sektörlerindeki varlıklarını sürdürebilmeleri
için bu yenilikleri benimsemeleri ve doğru bir şekilde uygulamaları gerekmektedir.
Çalışanların örgütleri hakkındaki performans algıları; motivasyon, verimlilik ve örgüte olan
bağlılıkları açısından büyük bir öneme sahiptir.
Bu çalışmanın amacı, kurumlardaki örgütsel yenilikçilik düzeyi ile algılanan performans
arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını ve bu iki faktörün birbirlerini etkileyip
etkilemediğini ortaya koymaktır. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesi idari
personelinden oluşan 111 (N) kişilik bir örneklem kitlesine ulaşılmıştır. Veri toplama aracı
olarak Eminoğlu (2011) tarafından geliştirilen Yenilikçilik Ölçeği ile Erdem & Gökdeniz ve
Met (2011) tarafından geliştirilen İşletme Performansı Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin
analizinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, korelasyon ve regresyon analizleri
kullanılmıştır. Veriler %95 güven aralığında (p=0,05) analiz edilmiştir.
Çalışmanın bulgularına göre, örgütsel yenilikçilik düzeyi ile algılanan performans arasında
anlamlı güçlü ilişki (r=0,693) bulunmaktadır. Örgütsel yenilikçilik düzeyi ile algılanan
performans arasındaki regresyon modeli [F(1,109)= 100, 16; p<0,01] istatistiksel açıdan
anlamlıdır. Örgütsel yenilikçilik düzeyi, algılanan performansı %4 oranında etkilemektedir.
Sonuç olarak, örgütsel yenilikçilik düzeyi ile algılanan performans arasında kuvvetli bir ilişki
olduğu ve örgütün yenilikçilik düzeyinin algılanan performans üzerinde olumlu bir etkide
bulunacağı belirtilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Yenilikçilik, Performans, Hastane
Alan Tanımı: Performans Yönetimi (İşletme ve Yönetim)
25
İsmail Bakan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
İnci Fatma Doğan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi
“Çalışanlarda Mesleki Öz Yeterlilik Algısı ile Örgütsel Muhalefet İlişkisi”
ibakan63@ksu.edu.tr; ikurtulgan@gmail.com
Özet
Mesleki öz yeterlilik kavramı ile çalışanların mesleki alanlardaki yeterlilik algıları, örgütsel
muhalefet kavramı ile de çalışanların, örgüt içindeki birtakım uyuşmazlıkları ve aykırı
görüşleri dile getirmeleri, örgütsel uygulamalar ve politikalar hakkındaki düşüncelerini dile
getirmek ve paylaşmak istemeleri ifade edilmektedir.
Bu çalışmadaki temel amaç, çalışanların mesleki öz yeterlilik algılarının örgütsel muhalefet
düzeylerini etkileyip etkilemediğini ortaya koymak suretiyle iki kavram arasındaki ilişkiyi
incelemektir. Bu amaçla bir alan çalışması kapsamında Kahramanmaraş ilinde çeşitli
sektörlerde faaliyet gösteren firmalar ile kamu kurumlarında çalışanların mesleki öz yeterlilik
algılarının örgütsel muhalefet üzerindeki etkisi araştırılmak istenmiştir. Araştırmada veri
toplama yöntemi olarak anket yöntemi tercih edilmiştir. Anket sonucu elde edilen veriler
SPSS programı aracılığıyla frekans, korelasyon ve regresyon analizlerine tabi tutulmuştur.
Anahtar kelimeler: Mesleki öz-yeterlik, Örgütsel muhalefet
Alan Tanımı: Örgütsel Davranış (İşletme ve Yönetim)
26
Bilal Çankır, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi
“Çalışanlarda Algılanan Güçlendirmenin Performans Üzerindeki Etkisi ve Bir Araştırma”
bilalcankir@gmail.com
Özet
Güçlendirme (Empowerment) yardımlaşma, paylaşma, yetiştirme, eğitme ve takım çalışması
vasıtasıyla bir örgütteki çalışanların karar verme yetki ve sorumluluklarını ziyadeleştirme ve
onları geliştirme sürecidir (Vogt ve Murel, 1990’den Akt. Odabaş, 2014). Performans ise
herhangi bir olayı veya durumu başarma isteği ve gücü olarak tanımlanmaktadır. Çalışanların
algılanan güçlendirmenin performans üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak için bir araştırma,
Eskişehir Tepebaşı ilçesinde çalışmakta olan 125 kamu görevlisine yapılmıştır. Güçlendirme
ölçeği Spreitzer (1995)’den alınan ve Türkçeye çevirisi Aksoy (200 ) tarafından uyarlanan 12
ifadeden oluşmaktadır. Güçlendirmenin dört boyutundan her birinin ölçülmesinde üçer ifade
kullanılmıştır. Çalışan performansı ise Sigler ve Pearson (2000)’ın, Kirkman ve Rosen
(1999)’dan aldığı ve Türkçe’ye uyarlaması Güner (2011) tarafından yapılan 4 ifade ile
ölçülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Güçlendirme, Performans, Performans Yönetimi
Alan Tanımı: Örgütsel Davranış, Pozitif Örgütsel Davranış (İşletme)
27
Ebrucan İslamoğlu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli
Üniversitesi
Esra Kirtulukoğlu Acar, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli
Üniversitesi
“Otel İşletmelerinde Psikolojik Dayanıklılık ve Yöneticilerin Adalet Algıları Arasındaki İlişki
Üzerine Bir Araştırma”
esrakirtulukoglu@hotmail.com ; ebrucanislamoglu@nevsehir.edu.tr
Özet
Psikolojik dayanıklılık ile yöneticilerin örgütsel adalet algıları arasındaki ilişkiyi belirlemek
ve bu ilişkilerin turizm sektöründe otel çalışanları üzerinde etkisini tespit etmek amacıyla
yapılan bu çalışma, birden fazla değişken arasındaki değişimin derecesini belirlemeye
yöneliktir.Çalışmanın analiz aşamasında Pozitif Psikolojik Sermaye Ölçeği, Fribog ve
arkadaşaları (2003) tarafından geliştirilen Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği gibi
geçerliliği ve güvenilirliği test edilmiş başka ölçeklerden yararlanılacaktır.Araştırma
sonuçları, çalışanlar açısından mevcut durumun görülmesi, konuyla ilgili yeni stratejilerin
geliştirilmesine yardımcı olacak yol gösterici nitelikte olması, çalışmaya ayrı bir önem
kazandırmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Psikolojik dayanıklılık, Adalet algısı, Pozitif Psikolojik Sermaye Ölçeği,
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği.
Alan Tanımı: Örgütsel Adalet, Yönetim (İşletme)
28
Mustafa Arslan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Korhan Karacaoğlu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli
Üniversitesi
“Kamu Görevlilerinin Kurumsal İtibar Algılarının Kamu Hizmet Motivasyonlarına Etkisi:
Nevşehir İlçe Belediyeleri Üzerine Bir Araştırma”
m.arslan@nevsehir.edu.tr; kkaracaoglu@nevsehir.edu.tr
Özet
Bu çalışmanın amacı, kamu görevlilerinin kurumsal itibar algılarının hizmet motivasyonları
üzerindeki etkisinin ortaya konulmasıdır. Çalışmanın verileri Nevşehir iline bağlı ilçe
belediyelerinde çalışan toplam 80 memur üzerinden, yüz yüze gerçekleştirilen anket tekniği
yardımıyla toplanmıştır. Çalışmanın bulgularına göre, belediyelerdeki kamu görevlilerinin,
kurumlarını itibarlı algıladıkları, hizmet motivasyon düzeylerinin de yüksek olduğu tespit
edilmiştir. Çalışanların kurumsal itibar algılamaları ile hizmet motivasyonları arasında orta
düzeyde ve olumlu yönde bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir. Ayrıca kamu çalışanlarının
algıladıkları itibarın düzeyinin hizmet motivasyonlarının % 1 ’lik kısmını açıkladığı
bulgusuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kurumsal İtibar, Kamu Hizmet Motivasyonu
Alan Tanımı: Bölgesel İdareler ve Yönetim (Kamu Yönetimi)
Abstract
The purpose of the current study is to examine the effect of municipal officers’ corporate
reputation perceptions on their public service motivation. The sample of the study consists of
80 municipal officials employed in district municipalities of Nevşehir. The data was gathered
through face to face questionnaire technique. According to the findings, the municipal
officials consider that their institutions are reputable and also the levels of their public service
motivation are high. The results reveal that there is a middle level positive correlation
between corporate reputation and public service motivation. It has also been found that the
level of reputation perceived by public employees explains 18% of service motivations.
Key words: Corporate Reputation, Public Service Motivation
29
Orhan Cengiz, Pozantı Meslek Yüksekokulu, Çukurova Üniversitesi
Levent Yülek, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
Ahmet Kardaşlar, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
“Adam Smith ve J. Maynard Keynes’te İktisat-Ahlak İlişkisinin Karşılaştırılması”
ocengiz@cu.edu.tr; lyulek@cu.edu.tr; akardaslar@cu.edu.tr
Özet
İktisadın sistematik bir çerçeveye oturtulması ahlak profesörü olan A. Smith ile
gerçekleşmiştir. Doğacı ve stoacı bir ahlak felsefesini benimseyen Smith’in gerek Ahlaki
Duygular Kuramında gerekse de Ulusların Zenginliği’nde, toplumsal refahın artması yönünde
görünmez el metaforuna yüklediği çok boyutlu anlam onu günümüze kadar taşımıştır.
Merkantilizm’i, belirli çıkar gruplarına hizmet ettiği ve müdahalaeci sisteme dayandığı için
şiddetle eleştirmiştir. Ona göre, ancak doğal düzene uygun bir ekonomik yapı toplumsal
refahı artırabilir ve ahlaklı toplumun oluşmasına hizmet edebilir. Bu yaklaşım ilerleyen
dönemlerde liberalizmin kapitalist dünya ekonomisiyle bütünleşmesine yol açmıştır. Diğer
yandan kapitalizmi yaşadığı derin buhrandan çıkaran J. M. Keynes, kapitalist sistemin ahlaki
yönden getirdiği zayıflıklara değinmiş, bolluk ve refah dönemi gerçekleşene kadar bu
durumlara katlanmamız gerektiğini ifade etmiştir. Burada Keynes’in bolluk ve refah
döneminden sonra geleceğine inandığı ahlaklı toplum Smith’in “görünmez el”inden farklı bir
nitelik arz etmekte, müdahale yoluyla gerçekleşecektir. Bu öngörü bir yönüyle de neoklasik
iktisadın varsayımlarına bir karşı çıkışı da beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla bu
çalışmada, Smith’in doğal düzen nosyonundan hareketle ortaya koyduğu iktisat – ahlak
ilişkisi ile devleti ön plana çıkaran ve müdahaleci anlayışın gerekliliğini tarihsel açıdan ortaya
koyan J. M. Keynes’in iktisat – ahlak ilişkisinin ontolojik ve metodolojik temellerinden
hareketle karşılaştırılması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: A. Smith, J. M. Keynes, Görünmez El, İktisat, Ahlak, Devlet
Alan Tanımı: İktisadi Düşünce ve Metodoloji Okulları (İktisat)
30
Yasemin Apalı, İlahiyat Fakültesi, Ardahan Üniversitesi
“Weber’de İktisadi Zihniyete Sosyolojik Bir Bakış”
yaseminapali.35@gmail.com
Özet
Sosyolojinin birden fazla çalışma alanının kurucusu ve sosyolojinin ampirik bir bilim dalı
olmasında önemli bir yeri olan Max Weber, aynı zamanda da iktisat sosyolojisinin de
kuruculuğunu üstlenmiştir. Onun sosyolojisi daha çok akılcı-tarihselci bir çerçeve yer
almıştır. Kapitalizmin ortaya çıkışından sonraki iktisadi söylemleri ve çalışmaları, onun iktisat
sosyolojisinin ortaya çıkmasında önemli katkılarının olduğunu göstermektedir.
Weber’in modernizm yaklaşımı daha çok toplumsal, siyasal ve iktisadi sorunlar düzleminde
oluşmuştur. Bu bağlamda onun iktisat sosyolojisi, dünya dinlerinin iktisadi etiğine dair
kaleme aldıkları çerçevesinde genişleyen bir yapıya sahiptir. Bu durum ise onun moderniteyi,
sadece yaşadığı dönemin Almanyası’nda değil evrensel bir boyutta iktisat sosyolojisi odaklı
açıklama ve anlamlandırma çabası içerisinde olduğunu göstermektedir. Kaleme aldığı önemli
eserlerinde, dinlerin sadece sosyal yaşantıyı değil, aynı zamanda ekonomik yaşamı da
şekillendirdiğini ifade eden Weber; bu çerçevede iktisadi etiğin zihniyetle ilişkisinin olduğunu
ve bu durumunda sosyal ve siyasal alanın şekillenmesinde önemli etkilerinin bulunduğunu
ortaya koymuştur. İktisadi alanın yapısını çözümlerken sık sık zihniyet çözümlemelerine
başvurmuştur.
İktisat sosyolojisinin kurucusu olan Max Weber, yaşadığı dönemdeki Almanya’dan hareketle,
dünyada büyük bir hızla ilerleyen modernitenin gelişimsel evrelerini, kapitalizm çerçevesinde
akılcı bir biçimde ele almış ve iktisadi zihniyetin toplumun yapısında önemli bir yere sahip
olduğunu vurgulamıştır.
Anahtar Kelimeler: İktisat, İktisat Sosyolojisi, İktisadi Zihniyet.
Alan Tanımı: Genel Ekonomi Konuları, İktisat Sosyolojisi, (İktisat)
31
Ali Apalı, Zeliha Tolunay Uygulamali Teknoloji Ve İşletmecilik Yüksekokulu, Mehmet Akif
Ersoy Üniversitesi
Tayfun Yılmaz, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
“Osmanlı Devleti’nin İslami Finans Kaynaklarından Aşar Vergisinin Ağlasun Kazasına Ait
1262-66 H. Senelerinin Muhasebe Defterinin Analizi”
aliapali.35@gmail.com; tayfunyilmaz@mehmetakif.edu.tr
Özet
İslami finans kaynaklarından biri olan aşar vergisinin, Osmanlı Devleti’ndeki uygulanma
biçimi çalışmanın konusu olarak belirlenmiştir.Çalışmada Başbakanlık Osmanlı
Arşivleri’nden elde edilen 1436 dosya nolu ve ML.VRD.d. fon kodlu muhasebe defteri
çözümlenerek analiz edilmiştir. Defterde 1262-66 senelerini içine alan dönemde Hamid
Sancağı’na bağlı Ağlasun Kazası’na tabi onbeşyerleşim yerinde üretilen mahsullerden alınan
aşar vergilerinin yıllar itibariyle değişiminin nasıl olduğu incelenmiştir.
Defterin çözümlenmesi sonucunda, Ağlasun Kazası’nın beş senelik aşar vergilerinin toplamı,
313.53 guruş olarak muhasebeleştirilmiştir. Defterde yer alan yerleşim birimlerinden en
fazla vergi tahsilatı yapılan yerleşim birimi Çeltükçü iken, en az vergi ödeyen Has Köy’dür.
Yerleşim birimlerinin beşer yıllık aşar vergileri incelendiğinde genel olarak 1262 senesinden
1263 senesine geçişlerde yükseliş ve küçük dalgalanmalar söz konusu iken; 1264
senesininvergi tahsilatları, hem 1262 senesi baz alındığında hem de 1263 yılına göre değişim
dikkate alındığında düşüş göstermektedir.Deftere göre Ağlasun Kazasına tabi yerleşim yerleri
içerisinde en yüksek vergi tahsilâtı, 1265 senesinde kayıtlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: İslami Finans, Aşar Vergisi, Ağlasun Kazası.
Alan Tanımı: İslami Finans, Muhasebe Tarihi, (İşletme)
32
Hamit Çetin, Süleyman Demirel Üniversitesi
“Osmanlı Devletinde Meydana Gelen Vergi İsyanları: Sosyal Hayata Etkileri”
hamitcetin@sdu.edu.tr
Özet
Devletin egemenlik hakkını kullanarak, halktan ödeme gücüne göre aldığı gelir kaynağına
vergi denir. Verginin tarihi ilk devletin kuruluşu kadar eskidir. Vergi, bazen toplumların
tepkilerine yol açmış ve devletlerdeki isyanların temel nedenlerinin başını çekmiştir. Vergi
ayaklanmaları, yönetimi elinde bulunduranların yetki sınırlarını kısıtlayan ayrıca padişahları
tahtlarından eden sosyal olaylar olarak tarih sayfalarında yer almışlardır. Osmanlı
İmparatorluğu’nda meydana gelen vergi ayaklanmalarında binlerce kişi hayatını kaybetmiştir.
Ayrıca bu ayaklanmalar Osmanlı toplumu yapısını da olumsuz yönde etkilemiştir.
Anahtar Kelimeler: Vergi İsyanları, Vergi
Alan Tanımı: Vergi İsyanları (Maliye)
33
Ali Apalı, Zeliha Tolunay Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu, Mehmet Akif
Ersoy Üniversitesi
“1262 H. Tarihli Aydın Sancağına Bağlı Kazalardaki Emekli Personel Maaşlarının Muhasebe
Defterinin Çözümlenmesi”
aliapali.35@gmail.com
Özet
Osmanlı Devleti’nde süreç içerisinde emeklilik uygulaması var olsa da Tanzimat’tan sonra
Osmanlı muhasebe kayıtları devletin emeklilik sistemi hakkında birçok bilgi
bulundurmaktadır. Bu bilgilerden Devlet topraklarında kimlerin emekli olduğu bunların asker
mi sivil mi olduğu, hangi kazalarda sakin oldukları, hangi aylarda ne kadar maaş aldıkları gibi
birçok kayıt Osmanlı Arşivlerinde bulunmaktadır. Arşivden temin edilen ardan Aydın Sancağı
kazalarındaki emekli maaşı alanların kaydı 221 gömlek nolu, ML.MSF.d. fon kodlu
muhasebe defterinde kayıtlanmıştır. Osmanlı Devleti emeklilik maaşı uygulamaları
çalışmanın konusunu, Aydın Sancağı kazalarının emekli personeline ödenen maaşların
muhasebe kayıtlarının ortaya konması çalışmanın amacını oluşturmuştur.
Defterin çözümlenmesi sonucunda, Aydın Sancağı Kazalarından 1262 R. senesine ait
belgedeki sıraya göre, Aydın Güzelhisarı, Tire, Ödemiş, Sobuca, Birgi, Keleş, Köşkderesi,
Kuyucak, Nazilli, Karpuzlu, Yenipazar, Çine, Bozdoğan, Karacasu, Balyânbolu, Bayındır,
Alaşehir kazalarının yeraldığı 1 kazada 0 emekli olmuş personel olduğu, bu kazalarda 1 4
belge karşılığında 1 .195 guruş ödeme yapıldığı, ödemelerin bazıları bir aylık, bazılarının bir
yıllık olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır. Kazalar içerisinde personel bakımından en fazla
sayıda emekli personel Aydın Güzelhisarı’nda 24 kişi bulunurken, toplam maaş ödemelerinde
en fazla payın Tire kazasına ait olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti Emeklilik Sistemi, Aydın, Emekli Maaşları, Muhasebe
Tarihi.
Alan Tanımı: Emeklilik Sistemi, Muhasebe Tarihi (İşletme), İktisat Tarihi (İktisat)
34
Savaş Durmuş, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kafkas Üniversitesi
Hülya Akbulut, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Kafkas Üniversitesi
“Türkiye Ekonomisinde İstihdam Yaratmayan Büyüme Sorunsalı”
sdurmus_75@hotmail.com ; h.akbulut@mail.ru
Özet
Ekonomide büyüme yaşanırken bu büyümenin istihdam oranlarına hiç yansımaması veya
göreceli olarak yansıması durumu istihdam yaratmayan büyüme olarak adlandırılmaktadır. Bu
çalışmanın amacı; 19 0-2016 yılları arasında Türkiye'de büyüme rakamları ile istihdam
oranları arasındaki ilişkiyi test etmektir. Çalışmada, değişkenlerin durağanlıkları tek kırılmalı
birim kök testi ile test edilmiş ardından değişkenler arasındaki uzun dönem ilişki Bayer ve
Hanck (2012) eşbütünleşme analizi yardımıyla incelenmiş, son olarak da Toda ve Yamamoto
(1995) nedensellik analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular, büyüme oranı ve işsizlik oranı
arasında uzun dönemde bir eş bütünleşme ilişkisinin ve nedenselliğin olmadığını
göstermektedir. Bu bulgular Türkiye’de istihdam yaratmayan bir büyüme olgusunun var
olduğunu destekler niteliktedir.
Anahtar Kelimeler: Ekonomik Büyüme, İstihdam, Bayer ve Hanck Eşbütünleşme Testi,
Toda ve Yamamoto Nedensellik Analizi.
Alan Tanımı: Büyüme, İstihdam, Makroekonomi (İktisat)
35
Fatih Kaplan, Tarsus Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu, Mersin
Üniversitesi
Şule Güngör, Tarsus Meslek Yüksekokulu, Mersin Üniversitesi
“Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Sektörel İhracatına Döviz Kurunun Etkisi: Panel Veri
Analizi”
fatihkaplan@mersin.edu.tr; sulegungor@mersin.edu.tr
Özet
Bu çalışmanın amacı, reel döviz kurunun Türkiye‘nin Avrupa Birliği‘ne yaptığı sektörel
ihracatına etkisini araştırmaktır. Bu amaçla, Avrupa Birliği 2 üye ülkesine en fazla ihracat
yapılan ilk 20 sektörün ihracat verileri, üye ülkelerin GSYİH‘ları, euro/dolar paritesi ve reel
döviz kur endeksi değişkenleri kullanılmıştır. Çalışmada 2002:Q1 – 2016:Q4 dönemini
kapsayan üçer aylık veriler kullanılarak panel veri analizleri yapılmıştır. 200 yılı krizi için
gölge değişken oluşturulmuş ve modele dışsallık eklenerek FMOLS yöntemi ile tahminler
yapılmıştır. Yapılan analiz sonucunda, Türkiye‘nin sektörel ihracatında birlik üye
ülkelerinin gelirleri en önemli faktördür. Ayrıca, döviz kurundaki değişmelere karşı
sektör/ülke duyarlılığının farklılaştığı tespit edilmiştir. Son olarak, reel döviz kurunun
sektörel ihracatı açıklama gücünün euro/dolar paritesinin açıklama gücüne göre daha iyi
olduğu da gözlemlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Reel Döviz Kuru, İhracat, Panel Veri
Alan Tanımı: Uluslararası Ticaret, Avrupa Birliği (İktisat)
36
Alper Yalçın, Kağızman MYO, Kafkas Üniversitesi
Sevda Yalçın, Kağızman MYO,Kafkas Üniversitesi
“Dünya Bankası ve IMF Verileri Işığında Türkiye’nin Ekonomik Görünümü (2000-2015)”
alperyalcin36@hotmail.com; sevdayalcin3636@hotmail.com
Özet
Yaklaşık bir asırlık geçmişe sahip olan Cumhuriyet Türkiye’si, kuruluşundan günümüze kadar
ki süreçte ekonomik olarak dönem dönem daralma ve genişlemelerle karşı karşıya kalmış;
çeşitli kırılganlıklara, zayıflıklara ve olumsuzluklara rağmen ekonomik açıdan bir gelişim
göstermiştir. Mevcut dönem içerisinde çok sayıda ulusal ve uluslararası kaynaklı ekonomik
krizle de karşı karşıya kalmıştır. 2000 ve sonrası yakın tarih açısından sırasıyla Türkiye
kaynaklı Kasım 2000 ve devamı olan Şubat 2001 krizleri ile dış kaynaklı 200 küresel finans
krizi ve bunun devamı olarak ifade edilebilecek Euro merkezli 2011 krizleri Türkiye
ekonomisini doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemiştir. Bu çalışmayla 2000’li yıllardan
günümüze kadar Türkiye’de yaşanan makro ekonomik gelişmelere ilişkin olarak genel bir
değerlendirme yapılarak Türk ekonomisine ışık tutulmaya çalışılacaktır. Bu doğrultuda IMF
ve Dünya Bankası’nın verileri ışığında; 2000-2015 dönemine ait ekonomik büyüme, milli
gelir, kişi başı milli gelir, istihdam, işsizlik, enflasyon, dış borçlanma, yabancı yatırımlar, cari
denge ve dış ticaret başlıkları altında temel makroekonomik göstergelerdeki gelişmeler
tablolar ve grafikler yardımıyla analiz edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye ekonomisi, makro ekonomik göstergeler
JEL Kodu: O11, F14, E24
Alan Tanımı: Makro Ekonomi (İktisat)
Summary
Turkey's Economic Appearance in Consideration Of World Bank And IMF Data (2000-2015)
The Republic of Turkey, which has a nearly century-old history, has faced contraction and
expansion in the period of economic development from day one until its formation. Despite
the various fragilities, weaknesses and negativities, it has developed economically. During the
current period, it has also faced a number of national and international economic crises. From
2000 onwards, Turkey's November 2000 and subsequent February 2001 crises, respectively,
as well as the outbreak of the 2008 global financial crisis, and the Euro-centric 2011 crises
that can be expressed as a continuation of this, directly or indirectly affected the Turkish
economy. With this work, a general evaluation will be made about the macroeconomic
developments in Turkey from the year 2000 until the day and will try to shed light on the
Turkish economy. In this light, in the light of the IMF and the World Bank; Developments in
key macroeconomic indicators under the titles of economic growth, national income, per
capita income, employment, unemployment, inflation, foreign borrowing, foreign
investments, current account balance and foreign trade for the period 2000-2015 will be
analyzed with the help of tables and graphs.
Keywords: Turkish Economy, macroeconomic indicators
JEL Code: O11, F14, E24
Field Definition: Macro Economics (Economics)
37
Şahin Nas, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mersin Üniversitesi
Süleyman Değirmen, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mersin Üniversitesi
‘’Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Türkiye Ekonomi İçerisindeki Yeri’’
sahinnass@gmail.com; suleymandegirmen@gmail.com
Özet
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye’nin en küçük coğrafi bölgesi olmasına rağmen, bölge
başta petrol yatakları olmak üzere sahip olduğu yer altı ve yer üstü zenginlikleri ve bulunduğu
coğrafi konum itibariyle önemli bir ilgi çekmektedir. Bölge, hidroelektrik enerji
potansiyelinin yaklaşık yüzde 25’ine sahiptir. Ülkenin hidro-elektrik enerjini yaklaşık %4 ’si
bu bölgede üretilmektedir. Ayrıca, ülkenin ham petrol rezervlerinin hemen hemen tamamı bu
bölgede, özellikle, Batman çevresinde bulunmaktadır. Batman bölgesi yurtiçi üretiminin %
60’ını ve toplam petrol üretiminin % 34,5’ini karşılamaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi
sahip olduğu bu avantajlara rağmen Türkiye’nin en az gelişmiş bölgelerinden biridir. Bu
doğrultuda bölgenin kalkınması ve bölge kaynaklarının ülke ekonomisine kazandırmak
amacıyla 19 0 sonrasında Güneydoğu Anadolu Projesi hazırlanmıştır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin imalat ve sanayi sektörü içindeki en yüksek pay tekstil,
giyim ve deri sektörü almaktadır. Bu sektörün bölgenin sanayi sektörü içindeki payı yaklaşık
% 50 civarındadır. Bölgede tekstil, giyim ve deri imalat sektörünün ön plana çıkmasının en
önemli nedeni teşvik ve desteklerin emek yoğun sektörlere verilmesidir. Burada temel amaç
bu sektörde Asya ülkeleri karşısında rekabet gücü üstünlüğü sağlamak ve bu şekilde ihracatı
artırmaktır. Bu bağlamda bu sektöre verilen teşviklerle emek maliyetlerini minimize edilmeye
çalışmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde üretilen katma değer ülkenin yaklaşık %
5’ini oluşturmaktadır. Bölgenin katma değeri, tarım, sanayi ve hizmet sektörü olarak
incelendiğinde bu üç sektör içinde en fazla payı tarım sektörü aldığı görülmektedir. Aynı
şekilde bölgenin GSYH’si ülkenin toplam GSYH ’sının yaklaşık %5’ini oluşturmaktadır.
Bölgede istihdam alanların az olması ve yüksek işsizlik nedeniyle bölge sürekli göç
vermektedir. Göç edenler daha gelişmiş bölgelere sanayinin yoğun ve gelişmiş olduğu
kentlere ve bölgelere gitmektedir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi sahip olduğu yer altı ve yer üstü kaynakların özellikle petrol
kaynakların kullanılması, verimli tarım arazilerin işlenmesi, tarım teşvik edilmesiyle bölge
ekonomisinin daha da canlanacağı tahmin edilmektedir. Tarımın gelişmesiyle sanayi ve
hizmet sektörü de zincirleme olarak etkilenip gelişeceği ve gelişmiş bölge seviyelerini
yakalayacağı tahmin edilmektedir. Bu anlamda GAP politikaların daha etkin bir şekilde
kullanılması gerektiği ileri sürülebilir.
Anahtar Kelimeler: Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Yer altı kaynakları, bölgesel ekonomi
(İktisat)
38
İsmail Tuncer, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mersin Üniversitesi
Kenan Lopcu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
Nuran Coşkun, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mersin Üniversitesi
Ebru Arıcıoğlu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mersin Üniversitesi
“Ürün Uzayı Yaklaşımına Göre Türkiye’de Yapısal Dönüşüm Politikalarının Tespiti”
ituncer@mersin.edu.tr; klopcu@cu.edu.tr; ncoskun@mersin.edu.tr; ebruaricioglu@gmail.com
Özet
Bu çalışma, Türkiye Düzey 2 bölgelerinin bugünkü üretim yapısından yola çıkarak
gelecekteki yapısal dönüşüm politikalarının tespitine olanak veren “ekonomik karmaşıklık
analizi” çerçevesinde şekillenmiştir. Ürün uzayı yaklaşımında kullanılan değişkenler,
bölgelerin üretim yapısındaki farklılıklardan yola çıkarak iktisadi olarak gruplandırılmasına
olanak vermektedir. Böylece, farklı üretim yapısına sahip bölgeler tespit edilerek, her bölgeye
has politika önerilerinde bulunma imkânı elde edilmiş olunur.
Bu çalışmada öncelikle farklı iktisadi özelliklere sahip bölgeler ürün uzayı yaklaşımında
kullanılan göstergelere göre tespit edilerek kümeleme analizi teknikleriyle gruplanmıştır.
Daha sonra bu bölgelerde yapısal dönüşümü hızlandıracak politikaların tespit edilmesinin
ardından, bölgelerin gelişmişlik endeksinin bir ölçüsü olarak ECI ve üretilen ürünlerin
karmaşıklık derecesi olarak PCI endeksi bölgelerin var olan gelişmişlik düzeyine açıklık
getirmesi açısından tartışılmıştır.
Çalışmadan elde edilen ön bulgulara göre, TR 10, TR 42, TR 51 ve TR 31 Türkiye’nin öne
çıkan gelişmiş bölgeleridir.
Anahtar Kelimeler: Ekonomik Karmaşıklık, Ürün Uzayı Yaklaşımı, Rekabetçi Avantaj
Alan Tanımı: Ekonomi (Kalkınma Planları ve Politikası)
39
Muhammet Örtlek, Abant İzzet Baysal Üniversitesi
“Darbenin Üçüncü Yıl Dönümünde Mısır”
ortlekmuhammed@yahoo.com
Özet
Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde 2011 yılında başlayan Arap Baharı/Uyanışı adı
altındaki halk hareketlerinin en etkili görüldüğü yerlerden birisi şüphesiz Mısır’dır. Mısır
toplumsal hareketler açısından kültürel ve tarihsel derinliğe sahiptir. Aynı zamanda Mısır,
Müslüman Kardeşler’in merkezi olması açısından da toplumsal muhalefet unsurları ve bölge
ülkeleri için de önem arz etmektedir. Bu çalışmada, Arap Baharı sürecinde Müslüman
Kardeşler’in iktidara yükselişi, toplumsal unsurların siyasal pozisyonu, 3 Temmuz 2013
darbesi ve Mısır’daki yönetim-muhalefet ilişkileri değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Mısır, Arap Baharı, Müslüman Kardeşler, Muhalefet, Darbe.
Alan Tanımı: Ortadoğu (Uluslararası İlişkiler)
“The Coup D’etat’s Third Anniversary in the Egypt”
Summary
Egypt is one of the countries where the Arab Spring / Awakening, which started in the
geography of North Africa and the Middle East in 2011, and the popular movements are seen
as the most effective. Egypt has a cultural and historical depth in terms of social movements.
At the same time, Egypt is also important for the elements of social opposition and for the
countries of the region in terms of being the center of the Muslim Brotherhood. In this study,
in the Arab Spring process the rise of power of Muslim Brotherhood, the political position of
social elements, the coup d'etat of July 3, 2013 and the administration-opposition relations in
the Egypt will be evaluated.
Key Words: Egypt, Arab Spring, Muslim Brotherhood, Opposition, Coup D’etat.
Field Description: Middle East (International Relations)
40
Okan Veli Şafaklı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Lefke Avrupa Üniversitesi
Kenan Şahin, Lefke Avrupa Üniversitesi,
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Türkiye Ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-Yunanistan
Arasındaki Ekonomik Entegrasyon Düzeyinin Karşılaştırması”
osafakli@eul.edu.tr ; kesahin@mynet.com
Özet
Ekonomik entegrasyonlar; farklı iki veya daha fazla ülkenin kaynak verimliliklerini, üretim
kapasitelerini artırmak, refah düzeylerini yükseltmek ve politik avantajlar sağlamak amacıyla
belirli düzeyde bütünleşmelerini ifade eder. Ülkeler arasındaki coğrafi yakınlık, ortak dil, din,
tarih, etnik köken ve kültürel bağlar, entegrasyon sürecini hızlandıran etkenleri oluştururken;
uzun dönemde birlikte yaşamaktan doğacak yeni değerler ise, ülkeler arasındaki çatışmaları,
güç birliğine dönüştürecektir.
Bu çalışmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Türkiye ve Güney Kıbrıs Rum YönetimiYunanistan arasındaki ekonomik entegrasyon düzeyleri kıyaslanmıştır. 1995-2015 dış ticaret
verilerinin kullanıldığı çalışmada, mali analiz ve doğrusal çoklu regrasyon analizi yöntemleri
kullanılmıştır. Çalışma sonucu; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Türkiye arasındaki
ekonomik entegrasyon düzeyinin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-Yunanistan arasındaki
ekonomik entegrasyon düzeyinden yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ekonomik Entegrasyon, Dış Ticaret, Mali Analiz, Doğrusal Regrasyon
Analizi
Alan Tanımı: Kalkınma, Uluslararası İktisat (İktisat)
41
Muhammet Örtlek, Abant İzzet Baysal Üniversitesi
“Kuveyt’te Demokrasi Arayışları: 26 Kasım 2016 Seçimlerinin Değerlendirilmesi”
ortlekmuhammed@yahoo.com
Özet
Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde 2011 yılında başlayan Arap Baharı/Uyanışı adı
altındaki halk hareketleri Kuveyt’te de görülmektedir. Kuveyt’te 02 Aralık 2012 ve 2
Temmuz 2013 tarihlerinde 2 defa yapılan genel seçim sonuçlarının toplumsal muhalefet
unsurlarının beklentilerini karşılamadığı bilinmektedir. Ülkeden ülkeye muhalefetin talepleri
farklılık arz etmektedir. Ancak Kuveyt’te halkın talepleri özgürlük, demokrasi, eşitlik,
hukukun üstünlüğü, insan hakları, sosyal ve ekonomik refah üzerinde yoğunlaşıyor. Bu
çalışmada, Kuveyt’te 26 Kasım 2016 genel seçimleri, halkın talepleri, muhalefet unsurları ve
yönetimin durumu değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Kuveyt, Seçimler, Muhalefet, Yönetim.
Alan Tanımı: Ortadoğu (Uluslararası İlişkiler)
“Democracy Search For Kuwait: Evaluation of General Elections of 2016 November 2016”
Summary
Popular movements in North Africa and the Middle East, beginning with the Arab Spring /
Awakening in 2011, are also seen in Kuwait. It is known that the results of the general
elections held twice in Kuwait on 02 December 2012 and 27 July 2013 can not meet the
expectations of social opposition elements. Demands from the country to country the
opposition are different. But in Kuwait, people's demands are focused on freedom,
democracy, equality, rule of law, human rights, social and economic prosperity. In this study,
the general elections of November 26, 2016 in Kuwait, the people’s demands, the elements of
the opposition and the situation of the administration will be evaluated.
Key Words: Kuwait, Elections, Opposition, Administration.
Field Description: Middle East (International Relations)
42
Burak Şahingöz, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Asiye Tütüncü, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi
“Türkiye ve Yunanistan Arasında Silahlanma Yarışı Var Mı ”
buraksahingoz@ktu.edu.tr; asiyetutuncu@ktu.edu.tr
Özet
Silahlanma yarışı, iki devlet veya devletlerarası oluşturulan birlikler arasında silahlanma
konusunda yaşanan dinamik süreç olarak tanımlanır. Bu süreçte bir devletin savunma
harcamasını artırması, yarış içinde olduğu düşünülen diğer devletin de savunma harcamasını
artırmasına sebep olmaktadır. Silahlanma yarışı hipotezi birbiri için tehdit unsuru olan birçok
ülke arasında test edilmiştir. Türkiye ve Yunanistan’ın geçmişten gelen gerginlikleri ve son 10
yılda ana silah alıcıları arasında ilk 5 ülke arasında bulunmaları nedeniyle birbirleri için tehdit
unsuru oldukları düşünülmektedir. Bu çalışmada, görünürdeki bu tehdit unsurunun silahlanma
yarışına dönüşüp dönüşmediği araştırılmıştır. Türkiye ve Yunanistan arasındaki silahlanma
yarışı hipotezi, 1960-2015 dönemi için Hacker-Hatemi-J Bootstrap nedensellik ve ARDL sınır
testleri kullanılarak incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Silahlanma Yarışı Hipotezi, Hacker-Hatemi-J Bootstrap Nedensellik,
ARDL Sınır Testi
Alan Tanımı: Kamu Ekonomisi, Kamu Harcmaları (Maliye)
43
Muhammet Örtlek, Abant İzzet Baysal Üniversitesi
“Teröre Karşı İslami Koalisyon”
ortlekmuhammed@yahoo.com
Özet
11 Eylül 2001 Olayları ile terör dünya gündemine oturmuştur. İstikrarsız Ortadoğu
coğrafyasında terör örgütleri kolay bir şekilde hareket etme imkânı bulmaktadır. Bunlardan
biri de DAEŞ terör örgütüdür. 2011 Yılında Arap Baharı’nın başlamasıyla birlikte, bazı bölge
ülkelerinde meydana gelen otorite boşluğundan yararlanan DAEŞ terör örgütü, bu ülkelerde
daha etkili hale gelmiştir. Bu çalışmada, Mısır’ın Ortak Arap Askeri Gücü ve Suudi
Arabistan’ın DAEŞ terör örgütüne yönelik Teröre Karşı İslami Koalisyon girişimleri
değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Suudi Arabistan, Mısır, DAEŞ, Arap Ortak Askeri Gücü, Teröre Karşı
İslami Koalisyon
Alan Tanımı: Ortadoğu (Uluslararası İlişkiler)
“Islamic Counterterrorism Coalition”
Summary
With the September 11, 2001 incidents, terrorism was on the agenda of the world. Unstable
Middle East geography, terrorist organizations are able to act in an easy way. One of them is
the ISIS terrorist organization. Along with the beginning of the Arab Spring in 2011, the
DAEŞ terrorist organization, which benefited from the lack of authority in some regional
countries, has become more effective in these countries. In this study, Egypt's Common Arab
Military Power and Saudi Arabia's Islamic Counterterrorism Coalition initiative against the
ISIS terrorist organization will be evaluated.
Key Words: Saudi Arabia, Egypt, ISIS, Common Arab Military Power, Islamic
Counterterrorism Coalition
Field Description: Middle East (International Relations)
44
Muhammet Örtlek, Abant İzzet Baysal Üniversitesi
“Müslüman Kardeşler’i Yasaklama ve Terör Örgütü İlan Etme Girişimleri”
ortlekmuhammed@yahoo.com
Özet
Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde 2011 yılında başlayan Arap Baharı/Uyanışı, Mısır
siyasal hayatında devrim ve darbe şeklinde kendisini göstermiştir. 25 Ocak 2011 Tarihindeki
devrimle birlikte, Müslüman Kardeşler yükselişe geçmiştir. Ancak bu yükseliş 3 Temmuz
2013 darbesi ile kesintiye uğramıştır. Bu çalışmada, darbe sonrasındaki süreçte Mısır’da ve
diğer ülkelerde, Müslüman Kardeşler’in önce yasaklanması ve sonra terörist örgüt ilan
edilmeye çalışılması girişimleri değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Mısır, Müslüman Kardeşler, Yasaklama, Terör Örgütü İlanı.
Alan Tanımı: Ortadoğu (Uluslararası İlişkiler)
“Initiatives to Ban Muslim Brotherhoods and to Announce Terrorist Organization”
Summary
Arab Spring / Awakening movements started in 2011 in North Africa and Middle East
countries. The Arab Spring manifested itself in the form of revolution and coup in Egyptian
political life. With the revolution on January 25, 2011, the Muslim Brotherhood has rose.
However, this rising was interrupted by the July 3, 2013 coup. In this study, the Muslim
Brotherhood in Egypt and other countries in the post-coup period, initiatives to be banned first
and then attempted to be declared a terrorist organization will be evaluated.
Key Words: Egypt, Muslim Brotherhood, Prohibition, Announce Terrorist Organization.
Field Description: Middle East (International Relations)
45
Selçuk Kayhan, Merzifon Meslek Yüksekokulu, Amasya Üniversitesi
Mehmet Yaşar, Havacilik Ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi
“11 Eylül Sonrası Havacılık Güvenliğine Yönelik Saldırıların Analizi”
selcukkayhan@msn.com; mehmet_yasar@anadolu.edu.tr;
Özet
Bu çalışmada 11 Eylül saldırıları sonrası dünya genelinde havacılık güvenliğine yönelik
saldırılar (201 yılına kadar) analiz edilerek, havacılık güvenliğine ilişkin olaylara genel bir
bakış açısı sunulması amaçlanmaktadır. 11 Eylül saldırıları sonrası havacılık güvenliğine
yönelik saldırılara genel bir bakış açısı sunularak, olayların sistematik analizi ile gelecekte
havacılık güvenliğini artıracak önlemlerin alınmasına imkân sağlanacaktır. Ayrıca bu
çalışmada her ülke kendi havacılık güvenliğini geliştirmeye yönelik bilgilere rastlayacaktır.
Uzun dönemli süreçlerin incelenmesinde etkin rol alan, sonucunda çıkarım ve tahminlerin
yapılmasına imkân sağlayan, içerik analizi bu araştırmada yöntem olarak kullanılacaktır. 11
Eylül saldırıları sonrası havacılık güvenliğine yönelik saldırılar; dünya üzerindeki bölgesel
dağılımları ve sıklıkları, türleri, bireysel ya da hangi terör örgütleri tarafından
gerçekleştirildiği, hangi ülke havayollarının hedef alındığı vb. gibi parametreler
doğrultusunda incelenecektir. Bu inceleme sonucunda başta bölgesel farklılıklar olmak üzere
birçok açıdan havacılık güvenliğine yönelik saldırılar değerlendirilecek ve bulgular
doğrultusunda öneriler geliştirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Havacılık Güvenliği, İçerik Analizi, Havayolu İşletmeleri, Hava
Taşımacılığı
Alan Tanımı: Hava Taşımacılığı, Havacılık Güvenliği (Havacılık)
46
Mehmet Yaşar, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi
“Havalimanı Pat Sahasında Akıllı Ulaşım Sistemlerinin Kullanımı”
mehmet_yasar@anadolu.edu.tr;
Özet
Havayolu taşımacılığına olan talebin giderek artması beraberinde bazı sorunları getirmiştir.
Bunların başında ise havalimanında oluşan kapasite problemleri gelmektedir. Gerek hava
sahasında gerçekleşen uçak trafiği gerekse apronda yer hizmetleri ve diğer araçların
oluşturduğu trafik söz konusu problemin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Apronda
gözlemlenen yoğun trafik ise hem operasyonel etkinliği düşürmekte hem de emniyeti tehdit
etmektedir. Ayrıca gecikmelerden kaynaklı olarak dolaylı bir biçimde de çevreye daha fazla
CO2 salınımı yapılmaktadır. Bu çalışmanın amacı havalimanlarında akıllı ulaşım
sistemlerinin nasıl kullanıldığını tespit ederek, PAT sahası bölgelerinde gerçekleşen yoğun
trafiğin akıllı ulaşım sistemleri ile çözümüne yönelik birtakım öneriler geliştirmektir. Çalışma
sonucu ortaya çıkması hedeflenen önerilerin havaalanında apron trafiği kaynaklı problemlerin
ilerleyen dönemlerde akıllı ulaşım sistemleri kullanılarak çözülmesine yönelik bir kapı
açacağı beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Havalimanları, Havacılık Emniyeti, Hava Taşımacılığı, Yer Destek
Sistemleri, Akıllı Ulaştırma Sistemleri.
Alan Tanımı: Akıllı Ulaştırma Sistemleri, Entegrasyon (Hava Taşımacılığı)
47
Mehmet Şahin Durak, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi
“Düşük Maliyetli Havayolu İş Modelinde Değişimin Kurumsal Kuram Perspektifinden
Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma”
msdurak@anadolu.edu.tr
Özet
Günümüzde havayolu iş modeli stratejileri havayolu işletmeleri açısından kritik öneme
sahiptir. Tüm havayolu iş modellerinin kendine özgü stratejileri bulunmaktadır.
Havayollarının başarıya ulaşmasında en büyük katkıda bu iş modellerinin başarılı bir şekilde
uygulanmasına bağlıdır. Son yıllarda yaşanan ekonomik krizler ve petrol fiyatlarındaki artış
gibi etkenler havayolu işletmelerinin maliyetlerinde artışa neden olmuş, artan maliyetlerle
başa çıkabilmek için havayolu iş modellerinde kurumsal değişim yaşanmıştır. Bu değişim
düşük maliyetli iş modelinde daha çok hissedilmiştir. Düşük maliyetli iş modelini uygulayan
havayolu işletmelerine genellikle “Düşük Maliyetli Havayolu” denmektedir. Düşük maliyetli
havayolu işletmeleri maliyetlerini azaltmak amacıyla geleneksel havayollarının benimsemiş
olduğu bazı hizmetlerden vazgeçerek daha ucuz fiyatla hizmet sunabilen havayolu
işletmesidir. Bu çalışmada havayolu işletmeleri arasında Düşük Maliyetli Havayolu
işletmelerinde yaşanan kurumsal değişim kurumsal kuram perspektifinden değerlendirilmiştir.
Bu bağlamda Türkiye’deki ve Dünya’daki Düşük Maliyetli Havayolu işletmeleri incelenerek
kurumsal değişim boyutları belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kurumsak değişim, Kurumsal kuram, Havayolu iş modeli
Alan Tanımı: Yönetim, Örgüt Kuramı
48
Abdulkadir Alıcı, Anadolu Üniversitesi
“Havalimanı Gelir Türleri ve Havacılık Dışı Ticari Gelirlerin Önemi”
aalici@anadolu.edu.tr
Özet
Havaalanları her ülke için kritik ve stratejik bir öneme sahiptir. Alt ve üst yapı olarak
kurulumu büyük maliyetler doğuran bu kaynakların en etkili ve verimli şekilde kullanılması
gereklidir. Havaalanı bünyesinde gerçekleştirilen ticari faaliyetler sonucu elde edilen gelirin
toplam gelir üzerindeki payı giderek artmaktadır. Bu çalışmada havaalanı gelir kaynakları
açıklanmış, ticari gelirlerin önemine dikkat çekilmiş, dünya yazınından örnekler verilmiş ve
havaalanlarında yapılan ticari faaliyetler belirtilerek yeni gelir kaynağı yaratabilecek faaliyet
önerileri sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Havaalanı gelirleri, Havacılık Dışı Gelirler, Havaalanı ticari gelirler
Alan Tanımı: Gelir Yönetimi, Finans (İşletme-Yönetim)
49
Mehmet Şahin Durak, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi
Gökhan Tanrıverdi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi
“Hava Kargo Taşımacılığı Sürecinde Karşılaşılan Risk Faktörlerinin Analizi”
msdurak@anadolu.edu.tr; gkhantanriverdi@gmail.com
Özet
Risk belirli bir süreçte beklenmedik durumların meydana gelme olasılığıdır. Havacılık
riskinin ise eşsiz özelliği vardır. Çünkü havacılıkta karmaşık süreçler ve birbirini etkileyen
riskler vardır. Hava kargo taşımacılığında bu riskler çalışanlar, prosedürler, teçhizat, doğa
olayları gibi operasyonları etkileyen tüm faktörlerde bulunmaktadır. Emniyet, sürdürebilirlik
ve zamanında operasyon açısından hava kargo taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren
havayollarının karşılaşılabilecek bu risklere karşı stratejiler belirlemesi kritik öneme sahiptir.
Son yıllarda yaygın bir şekilde uygulanan stratejik risk yönetimi, işletmelerin gelecekte
karşılaşabilecekleri riskleri belirleyerek karşılaşma durumunda risklerin yönetilebilmesini
sağlamaktadır. Hava kargo taşımacılığı sektöründe de kullanımına sıklıkla rastlanan stratejik
risk yönetimi uygulamasının ilk adımı riskleri belirlemektir. Bu bağlamda hava kargo
taşımacılığı sürecini etkileyen faktörlerin belirlenmesi ve bu faktörlerin önem derecelerinin
hesaplanması çalışmanın amacını oluşturmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Risk yönetimi, Strateji, Hava kargo taşımacılığı
Alan Tanımı: Yönetim, Stratejik yönetim
50
Nazife Öztürk, Antalya Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği
Ethem Şan, Antalya Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği
Şerife Alev Uysal, Serik Gülsün-Süleyman Süral MYO, Akdeniz Üniversitesi
“Toplam Kalite Yönetiminin Temel İlkeleri Ve Uygulanabilirliği: Antalya Eğitim Ve
Araştırma Hastanesi Örneği”
nazife_sahan@yahoo.com; e.san@gmail.com; alevuysal@akdeniz.edu.tr
Özet
Sağlık hizmetlerinin sunumunda müşteri odaklı yaklaşımın benimsenmesi ve sağlık
hizmetlerinde toplam kalite yönetimi çalışmalarının ve uygulamalarının önem kazanması,
küresel rekabetin hızlandığı günümüzde kaçınılmaz bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Toplam Kalite Yönetimi (TKY)’nin Kamu Hastanelerinde uygulanabilirliğini ortaya
çıkarmayı amaçlayan bu çalışma kalite belgesi almış bir hastane olan Antalya Eğitim ve
Araştırma Hastanesinde yapılmıştır. Çalışmanın evrenini Antalya Eğitim ve Araştırma
Hastanesi çalışanları oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak anket yöntemi
uygulanmıştır. Toplanan verilen SPSS 15.0 istatistik programı ile değerlendirilmiştir.
Hastane çalışanlarına yapılan bu çalışmada Toplam Kalite Kurallarının ne derece uygulandığı
ve bilindiğine yönelik veriler elde edilmiştir. Yapılan değerlendirmede personelin eğitim
durumu ile kurumun benimsediği vizyon, misyon ve kalite politikalarını bilme arasında,
yöneticilerin toplam kalite yönetimindeki liderliği ile personelin TKY uygulama eğilimi
arasında, kalite eğitimi verilmesiyle personelin TKY konusunda kendini yeterli hissetmesi
arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: Kalite, Toplam Kalite Yönetimi, Hastane
Alan Tanımı: İşletme ve Yönetim
51
Gökhan Tanrıverdi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi
“Aile Sahipli Havayolu İşletmelerinde Stratejik Yönetim”
gkhantanriverdi@gmail.com
Özet
Aile işletmeleri en eski ticari örgüt şekillerinden birisidir. Aynı zamanda dünya ekonomisinin
itici gücü konumunda yer almaktadır. Aile işletmeleri sahip oldukları karakteristikleri itibari
ile profesyonel yönetim anlayışından uzak kalabilmektedir. Bu da işletmeyi rekabetin yüksek
olduğu günümüz koşullarında rekabet avantajı kazandırabilecek stratejik bakış açısından uzak
tutmaktadır. Bu çalışmanın ana amacı, aile sahipliğinde varlığını sürdürmekte olan havayolu
şirketlerini ikincil veriler ile ortaya koyarak literatüre kazandırmaktır. Çalışmanın diğer amacı
ise rekabetin yoğun olduğu havayolu sektöründe sektörde önde gelen aile sahipli havayolu
şirketlerinin stratejik bakış açısı ile ele alınmasıdır.
Anahtar Kelimeler: Aile İşletmeleri, Havayolu Sektörü, Stratejik Yönetim
Alan Tanımı: Stratejik Yönetim (Yönetim)
52
Emre Yakut, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Halenur Soysal Kurt, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
“TOPSIS ve PROMETHEE II Yöntemleri ile Havayolu İşletmelerinin Hizmet Kalitesi
Performanslarının Karşılaştırılması”
emreyakut@osmaniye.edu.tr; halenursoysal@osmaniye.edu.tr
Özet
Ülkemizde havayolları ile iç ve dış hatlarda seyahat eden yolcu sayısında her geçen yıl büyük
artış gözlenmektedir. Yolcu sayısındaki bu artış, havayolu taşımacılığında işletmeler arasında
yoğun rekabet yaşanmasına yol açmıştır. Havayolu işletmelerinin rekabet ortamında mevcut
müşterilerini koruması ve aynı zamanda yeni müşteriler kazanması için yolcu ihtiyaç ve
isteklerini göz önünde bulundurarak yüksek kalitede hizmet sunması gerekmektedir. Müşteri
memnuniyetini sağlamak ve rakiplerinden öne geçmek için, sunulan hizmetten duyulan
memnuniyetin ölçülmesi ve gösterilen performansın rakiplerle karşılaştırılması büyük önem
arz etmektedir. İşletme performanslarını değerlendirmek ve rakiplerle karşılaştırmak için
genellikle çok kriterli karar verme yöntemleri tercih edilmektedir.
Bu çalışma ile müşteriler tarafından havayolu işletmelerinin hizmet kalitesi performanslarının
değerlendirilerek birbirleri ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, 2014 yılında
Kahramanmaraş Havalimanı’nda iç hatlarda seyahat eden yolculardan yüz yüze anket
yöntemiyle, literatürden derlenen kriterlere dayalı olarak üç havayolu işletmesinin hizmet
kalitesi performanslarını değerlendirmeleri istenmiştir. Yolculardan elde edilen
değerlendirmeler ışığında, çok kriterli karar verme yöntemlerinden olan TOPSIS ve
PROMETHEE II yöntemleri ile üç havayolu işletmesi hizmet kalitesi performanslarına göre
sıralanmıştır. Yapılan analizlerin bulgularına göre, her iki yöntemin de aynı sonuçları verdiği
görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: TOPSIS, PROMETHEE II, Çok kriterli karar verme, Havayolu hizmet
performansı
Alan Tanımı: Karar Alma Bilimleri, Endüstri Mühendisliği (İşletme ve Yönetim)
53
İlker Ünder , Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi
“Dönüştürücü Lider Çalışanların Emniyet Performanslarına Nasıl Liderlik Eder ”
iunder@anadolu.edu.tr
Özet
Yapılan bilimsel araştırmalar mevcut ulaşım sistemleri içinde en çok tercih edilen sistemin
hava ulaştırma sistemi olduğunu ortaya koymaktadır. Günümüz teknolojisinde hava ulaşım
sistemleriyle daha kısa sürede, daha uzak mesafeye daha fazla posta, yük ve yolcu
taşınabilmesi bu ulaşım sisteminin tercih edilirliğini en üst noktaya çıkarmaktadır. Diğer
taraftan insanların hava taşımacılığını tercih etmelerinin ve havacılık sistemlerinden beklenen
faydaların sağlanması, sistemin emniyetli olmasını gerektirmektedir. Bu amaçla uluslararası
havacılık örgütlerinin çalışmaları ile emniyetin arttırılması için emniyet yönetim sistemi yasal
mevzuatlarda yerini almış ve uygulanması zorunlu kılınmıştır. Emniyet yönetim sisteminin
sadece yasal mevzuata uyumluluk için kurulmaması ve etkin bir şekilde uygulanması için ise
liderliğin rolünün önemi araştırmacılar tarafından çeşitli çalışmalarla ortaya koyulmuş ve
emniyet liderliği kavramı ortaya atılmıştır. Bu bağlamda çalışma ile geniş bir yazın taraması
yapılarak dönüştürücü liderlik ile emniyet liderliği arasındaki ilişki incelenmiştir.
Araştırmanın temel amacı, dönüştürücü liderliğin havacılık çalışanlarının emniyet
performanslarınıı nasıl etkilediğine ilişkin bir çerçeve ortaya koymaktır.
Anahtar Kelimeler: Havacılık emniyeti, Dönüştürücü liderlik, Liderlik
Alan Tanımı: Havacılık Emniyeti, Dönüştürücü Liderlik (Örgütsel Davranış)
Abstract
“How Does Transformational Leader Lead To The Safety Performance Of Employees?
Scientific studies show that air transportation system is the most preferred system among
others. In today's technology transporting more mail, cargo and passengers to more distance
areas in a shorter time with air transportation systems brings this transportation system to be
preferred more. On the other hand, to be preferred by people and to get the expected benefits
of aviation systems require the system to be safe. For this purpose, the safety management
system has been adopted and enforced in the legislation of the international aviation
organizations in order to increase the safety and the work of the organizations. In order to
ensure that the safety management system is not only set up for compliance with legislation
and to be implemented effectively, the importance of the role of the leader is indicated by
researchers and the concept of safety leadership has been put forward. In this context, the
study examined the relationship between transformational leadership and safety leadership by
conducting a comprehensive literature review. The main purpose of the research is to
establish a framework for how transformational leadership affects the safety performance of
employees in aviation.
Keywords: Aviation safety, Transformational leadership, Leadership
54
Gürhan Uysal, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
“Tannenbaum ve Schmidt ve Liderlik Doğrusu Eğrisi”
gurhan.uysal@yahoo.com; uysal_g@omu.edu.tr
Özet
Giriş
Bu çalışmaya ait Liderlik Doğrusu Eğrisi’nde iki değişken bulunmaktadır: takım çalışması ve
katılımcı yönetim. Bu çalışmada Amerikan işletmelerinde takım çalışması ve katılımcı
yönetim tarzı faktörlerinin etkili olduğu varsayılmaktadır. Liderlik Doğrusu eğrisi bu iki
varsayımı dikkate almaktadır.
I.
Liderlik Doğrusu Eğrisi
Takım çalışması için motivasyon faktörü önemli olabilir. Lider üyeleri motive edebilmelidir.
Katılımcı yönetimde lider, demokratik yönetim tarzı benimsemelidir. Takım çalışması ve
Katılımcı yönetim Amerikan işletmelerinde iki tipik nitelik olabilir. Buna göre, liderlik
doğrusu:
Takım
Katılımcı
Çalışması
Yönetim
Şekil 1. Liderlik Doğrusu Eğrisi.
Eğrinin bir ucunda takım çalışması ve diğer ucunda katılımcı yönetim faktörleri
bulunmaktadır. Lider yönetim tarzında bu her iki faktörü de dikkate almalı ve izleyenleri
motive edebilmelidir. Bu çalışmada Tannenbaum ve Schmidt Liderlik Doğrusu analizi örnek
alınmaktadır. Tannenbaum ve Schmidt liderlik doğrusunda otoriter liderlik ve demokratik
lider olmak üzere iki durum ve ikisi arasında ölçek vardır.
Bu araştırmanın önermelerine göre bir işletmede yönetici, etkin yöneticiliği elde etmek için
takım çalışması ve katılımcı yönetim liderlik tarzını benimsemelidir. Peter Drucker
çalışmalarında etkin yöneticiyi aramaktadır.
Araştırma Yöntemi
Bu çalışmada iki varsayımı dikkate alınmaktadır:
Varsayım I: Toplam kalite yönetimi sonrası, Amerikan işletmelerinde takım çalışması
uygulamaları önem kazanmıştır.
Varsayım II: Amerikalı yöneticiler demokratik ve katılımcı yönetim tarzına sahiptir. Birçok
liderlik teorisinde demokratik yönetim ve katılımcı liderlik bir değişken olarak yer alır.
55
Bu nedenle, Tannenbaum ve Schmidt’in liderlik doğrusu eğrisi teorisi takım çalışması ve
demokratik yönetim ile yeniden yorumlanabilir. ve lider bu her iki yönetim tarzını etkin
liderlik için benimsemelidir.
Sonuç
Sonuç olarak, işletme yönetimlerinde takım çalışması faktörü etkin olabilir, fakat liderler aynı
zamanda katılımcı yönetim tarzını da benimsemelidir. Delphi tekniği, beyin fırtınası yöntemi
ve kalite çemberi uygulamaları katılımcı yönetim tarzına örnek uygulamalar olabilir.
Anahtar Kelimeler: Liderlik Doğrusu Eğrisi, Tannenbaum ve Schmidt, Takım Çalışması,
Katılımcı Yönetim
Alan Tanımı: İnsan Kaynakları Yönetimi, Yönetim Bilimi
56
Benan Yücebalkan, Kocaeli Üniversitesi
Dilay Güvenç, Kocaeli Üniversitesi
“Bankacilik Sektöründe Teknolojik Dönüşümün Işgücüne Yansımaları”
dilay.dilay@windowslive.com; byucebalkan@gmail.com
Özet
Teknolojik gelişmeler sonucunda oluşan günümüz bilgi ekonomisinin işgücü piyasası
üzerindeki yansımaları; çalışanlar, istihdam, yeni çalışma türleri, önem kazanan/kaybeden
yeni beceriler, ortaya çıkan yüksek beceri sahibi emek gücü ihtiyacının karşılanmasında
eğitim, beyin göçü ve iş gücü mobilitesi gibi konularda görülmektedir. Bankacılık sektörüne
teknoloji araçlarının uygulanması ise, geleneksel bankacılık tanımlarını anlamsızlaştırırken bu
tanımların tümüyle yeniden şekillenmesine sebep olup bu sektöre yeni bir takım yetiler
yüklemiştir. Bu olgulardan yola çıkan çalışmanın amacı; teknoloji ile işgücünün ilişkisi
bağlamında bankacılık sektöründe yaşanan teknolojik dönüşümü ele almak ve bu dönüşümün
işgücüne yansımalarını değerlendirmektir. Bu amaçla İstanbul ve Kocaeli illerinde faaliyette
bulunan bir bankanın 41 çalışanı ile biçimsel mülakat gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın ikinci
aşamasında ise birinci aşamada elde edilen verilerden yola çıkılarak İstanbul’da bankacılık
sektöründe uzman bir yetkili ile yarı biçimsel mülakat gerçekleştirilmiştir. Ayrıca bir
üniversitenin bankacılık programında eğitim veren dört akademisyenin konuya ilişkin
görüşleri alınmıştır. Sonuç olarak; hizmet hattının şubelerden teknolojik birimlere dönüştüğü,
işlerin yapılış süresinin azaldığı, yaş ortalamasının düştüğü ve kadın işgücünün arttığı, banka
personelinin vasıf düzeyinde bir dönüşümün yaşandığı ve bu dönüşümün olumlu olduğu, çok
amaçlı (multifonksiyonel) makinelere geçildiği fakat ücret sistemlerinde dönüşüm
yaşanmadığı, ürün farklılaşması yaşandığı, fiyat rekabetinin eski önemini koruduğu fakat fiyat
rekabetinden kalite rekabetine dönüşüm yaşandığı, “eşit işe eşit ücret”in yerini “farklı
özelliklere farklı maaşlar” anlayışına bıraktığı, daha az insanla daha çok iş yapıldığı,
geleneksel denetimin yerini yerinden denetime devrettiği görülmektedir. Ancak Türkiye’de
teknolojik bankacılığın gelişimini henüz tamamlamamış olduğu, teknolojik gelişimin finansal
okur-yazarlığın düşüklüğü nedeniyle belirli bir kesime ulaştığı söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Teknolojik Dönüşüm, Bankacılık, Işgücü, Örgütsel Yapı
Alan Tanımı: Örgütsel Yapı, Işgücü
57
Ali Bora, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Erdal Arslan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Selçuk Üniversitesi
“Denizbank ve Finans Bank’ın 2006 Öncesi ve Sonrası Faaliyetlerinin Karşılaştırmalı
Analizi”
alibora_2@yahoo.com; erdalarslan@selcuk.edu.tr
Özet
Yabancı sermayeli bankalar bulundukları ülke ekonomilerine olumlu katkı sağlamalarının
yanında olumsuz etkileri de bulunabilmekte, özellikle kriz dönemlerinde kendi karlarını
artıran buna karşılık krizi tetikleyen davranışlarda bulunabilmektedirler. Yabancı sermayeli
bankalarülkemizde Türkiye’de kurulmuş yabancı bankalar veya Türkiye’de şube açan
yabancı bankalar olarak faaliyet göstermektedirler. Yabancı bankalar Türk Bankacılık
Sektörü‘nde ilk kuruluş ile veya faaliyet gösteren yerli bankayı satın alma yöntemi ile yerini
almaktadırlar.
Türkiye’de yabancı sermayeli bankaların 2005 yılında %5,2 olan sektördeki payları 2006
yılında %12,2’ye çıkmıştır. Bu dikkat çekici artışın nedeni aynı yıl içerisinde önce Finans
Bank’ın, daha sonra da Denizbank’ın satın alma yöntemi ile yabancıya devri olmuştur.
Bu çalışmada, Finans Bank ve Denizbank‘ın devirden önceki (199 – 2005) ve devirden
sonraki, (2007 – 2015) faaliyetleri, Türkiye Bankalar Birliği‘nin yayınlamış olduğu veriler
kullanılarak, karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.Yapılan karşılaştırma, dönemlerin
karşılaştırması ve sektör ortalamaları ile karşılaştırmayı kapsamaktadır. Çalışmada oran
analizi yöntemi kullanılmıştır. Oran analizi yöntemi , karşılaştırmalar için kullanılan anlaşılır
ve yaygın bir teknik olması nedeni ile tercih edilmiştir. Çalışmadan elde edilen sonuçlara
göre, bankalara ait bazı verilerin devirden sonra iyileştiği, ancak bazı verilerin ise tersi yönde
olduğu görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Türk Bankacılık Sistemi, Yabancı Bankalar, Banka Performansları
Alan Tanımı: Finansal Kurumlar ve Hizmetler, Bankalar; Finansal İktisat (İktisat)
Abstract
Banks with foreign capital provide many positive contributions to the countries they are in,
but they can have some negative effects. Particularly, their profit-maximising mentality
contributed to the financial crisis. Foreign banks in Turkey operate either as foreign banks
established in the country or as foreign banks opening branches in Turkey. These banks
become located in the Turkish Banking Sector either through their own first establishment or
by purchasing domestic banks.
The share of banks with foreign capital in Turkey increased from 5.2% in 2005 to 12.2% in
2006, largely due the operations of Finans Bank and then Denizbank, which transferred
foreigners with purchasing in the same year.
In this study, we look at the early (1997-2005) and later (2007-2015) activities of Finans Bank
and Denizbank through comparative analysis using data provided by the Turkish Banking
Association. This includes comparison of periods and by using sector averages. A ratio
analysis method was used, as it is a simple, effective and common technique, especially for
these purposes. According to the results, it seems that while some data from the bank was
improvement, other data was opposite.
58
Keywords: Turkish Banking System, Foreign Banks, Bank Performance
Field Definition: Financial Institutions and Services, Banks; Financial Economics
(Economics)
59
Adem Çınar, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul Arel Üniversitesi
“Küresel Ekonomik Krizler; Sebepleri ve Kurtuluş Reçeteleri”
ademc1@hotmail.com
Özet
İnsanlık tarihi boyunca ekonomik krizler her dönemde olagelmiştir. Başlangıçta bu krizler
genellikle tarım sektöründe görülen krizler olduğundan; kötü hava koşulları, üretim
daralmaları ve ulaşım gibi sebeplerden kaynaklanıp, açlık ve kıtlık gibi sonuçlarla
karşılaşılmaktaydı. Bildiğimiz anlamda ekonomik krizlerin kökenini ise 1 . yy.’ a kadar
dayandırabiliriz. Özellikle 19. yy.’ dan itibaren ise dünya ekonomisinin teknolojik gelişmelere
de bağlı olarak küreselleşmesi sonucunda, krizlerde küreselleşmiş ve daha spesifik bir hal
almıştır.
Krizlere kapitalist dönem öncesi ve sonrası şeklinde bakar isek; önceki dönemlerde krizler
daha nadir olarak görülürken, kapitalist dönemde daha sık görülmüş; yine önceki dönemlerde
gelişmiş piyasalar ve çeşitli finansal enstrümanlar bulunmadığı için, spekülasyon yapma
olanağı daha az olduğundan bu dönemde, finansal krizlerin nedeni spekülatif varlık artışları
yerine, ya ülkelerin borçlarını ödeyememesi ya da tedavüldeki madeni paranın ayarının
düşürülmesi şeklinde oluyordu.
19 0 öncesi dönemdeki ekonomik krizler ödemeler bilançosu ve dış borç sıkıntıları şeklinde
yaşanırken, 19 0 sonrasında sermaye hareketlerinin de serbestleşmesiyle farklı bir boyut
kazanmıştır.
Bu çalışmanın amacı somut bir ekonomik kriz tanımlaması yapmak suretiyle, krizlerin çıkış
sebeplerini ortaya koymak ve çalışma boyunca bir hastalık olarak görülen ekonomik
krizlerden kurtulmanın reçetelerini oluşturmaktır.
Anahtar Kelimeler: Kriz, Küresel Ekonomi, Kurtuluş Reçeteleri
Alan Tanımı: Küresel Ekonomi, (İktisat)
60
İ. Orkun Oral, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Ardahan Üniversitesi
Sami Özcan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Ardahan Üniversitesi
“200 Krizi Sonrası Ülkelerin Temel Makroekonomik Göstergelerindeki Değişimin
İncelenmesi: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Gruplarının Karşılaştırılması”
ibrahimorkunoral@ardahan.edu.tr; samiozcan@ardahan.edu.tr
Özet
Tüm dünya yüzyıllardır ekonomik krizlerle karşı karşıya kalmaktadır. Yaşanan ekonomik
krizler bazen bölgesel bazen de küresel anlamda etkiler bırakmakta ve birçok ülkeyi etkisi
altına almaktadır. Krizlerden en az etkiyle kurtulmak için ülkeler farklı politikilar uygulasa da
küresel krizlerin etkisinden kurtulamamaktadır. 2000’li yıllar gözönüne alındığında tüm
ülkeleri ciddi şekilde etkileyen en büyük krizin 200 ekonomik krizi olduğu göze
çarpmaktadır. Yaşanan 200 krizi sonrası ülkeler uyguladıkları politikalar ile bu krizden en az
hasarla çıkmayı amaçlamış ve tedbirler almıştır.
Bu çalışmanın amacı 200 yılında yaşanan küresel ekonomik kriz sonrası ülkelerin
uyguladıkları politikalar sonucunda elde ettikleri ilerlemenin sonuçlarını ortaya koymaktır. Bu
amaçla iktisat literatüründe temel olarak sayılan büyüme, enflasyon ve işsizlik göstergeleri ele
alınmış ve 2009-2016 yılları arasında bu göstergedeki değişimler incelenmiştir. Değişimler
incelenirken ülkeler IMF tarafından sınıflandırılan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler olarak
kategorilere ayrılmıştır. İki yönlü varyans analizi (İki Yönlü ANOVA) kullanılarak büyüme,
enflasyon ve işsizlik göstergelerindeki değişimler incelenmiş ve gelişmiş-gelişmekte olan
ülkeler arasında hangi jategorideki değişimlerin daha olumlu yönde olduğu ortaya konmuştur.
Anahtar Kelimeler: 200 Krizi, Makroekonomik Göstergeler, İki Yönlü Varyans Analizi
Alan Tanımı: Genel Ekonomik, İktisat Politikaları, Uluslararası Ekonomi (Ekonomi)
61
Ahmet Fazıl Özsoylu, Adana Bilim Ve Teknoloji Üniversitesi
“Türkiye’de Varlık Fonu: Amaçları ve Yapısı”
afo@adanabtu.edu.tr
Özet
Son yıllarda birçok ülkede uygulaması görülen, bazı ülkelerde önemli başarılı örneklere
zemin hazırlayan “Sovereign Welath Funds”, Türkiye’de “Ulusal Varlık Fonları” ismiyle
faaliyete geçti. Sermaye piyasalarının büyümesi, büyük projelerin finansmanı, teknoloji
yoğun stratejik sektörlerin yerli firmalarca hayata geçirilmesine destek sağlanması vs. gibi
hedeflerle kurulan bu fon, farklı kesimlerde farklı tepkilere yol açmıştır.
Ulusal varlık fonları, cari işlemler ve/veya bütçe fazlası veren ülkelerin oluşan fazlayı
değerlendirmek amacıyla devlet tarafından kurulan yatırım kurumlarıdır. Genellikle net
ihracatçı veya doğal kaynak zengini ülkeler tarafından oluşturulan fonlar, kriz dönemlerinde
yaşanan dalgalanmaların etkisini azaltmak, büyük yatırım projelerini finanse etmek ve
gelecek dönemler için birikim sağlamak amacıyla kurulmuştur. Amaçları, hedefleri ve
uygulamaları ile dikkat çeken ulusal varlık fonlarının, net ihracatçı olmayan, doğal kaynakları
itibariyle zenginleşmemiş Türkiye gibi bir ülkede başarı şansı merak konusudur.
Bu çalışmada, ulusal varlık fonları ile ilgili genel bir bilgi verildikten sonra, Türkiye’deki
uygulama ve başarı şansı tartışılacaktır. Fon politikaları ile olumsuz anıları olan ve tasfiyeleri
için büyük bedeller ödemiş bir ülkede, yıllar sonra tekrar fon oluşturmak ve birçok kamu
kurumunu bu fona devrederek faaliyete geçmenin riskleri ve sağlayacağı avantajları analiz
edilmeye çalışılacaktır.
62
Pakize Karabulut, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Pamukkale Üniversitesi
Aliye Erşahinoğlu, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
‘Türkiye’de Bütçe Açıklarının Nedenleri ve Ekonomik Sonuçları’
pakizekarabulut@hotmail.com; aliyeersahinoglu@gimail.com;
Özet
Bütçe açıkları günümüzde hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkeler arasında önemli bir
problemdir. Devletin gelir ve giderleri dengesini gösteren belge şeklinde tanımlanan bütçenin
esas itibariyle denk olması gerekmektedir. Devletin karşılaması gereken bazı fonksiyonlar
vardır. Devletin bu fonksiyonlarında meydana gelen değişmelerle beraber kamu
harcamalarının artmasına neden olmaktadır. Kamu harcamalarını kamu gelirleri finanse
etmektedir. Kamu harcamalarının artması ve kamu gelirlerinin bu artışı karşılayamaması
durumunda günümüzde birçok ülkenin karşı karşıya kaldığı bütçe açıklarını gündeme
getirmiştir. Bütçe açıkları ülke makroekonomik dengeler üzerine etkileri çoğu zaman
araştırma konusu olmuştur. Günümüzde birçok ülke borçlanmayı sürekli olarak büyüyen
bütçe açıklarını finanse etmek için kullanmaktadır. Bütçe açıklarının finansmanında
borçlanmanın dışında monetizasyon, merkez bankası kaynakları ve vergi gelirlerinin
arttırılması gibi yöntemler de kullanılmaktadır. Bütçe açığının sonucunda borçlanma
ihtiyacının hızlı bir şekilde artması ciddi makroekonomik olumsuzluklara neden olmaktadır.
Bu çalışmada bütçe açığının nedenleri ayrı ayrı ele alarak ve bütçe açığından kaynaklanan
ekonomik sorunlara değinecektir.
Anahtar Kelimeler: Bütçe açıkları, Bütçe açığının finansmanı, Ekonomik krizler
Alan Tanımı: Ulusal Bütçe, Açıkları ve Borç (Kamu Ekonomisi ve Kamu Maliyesi)
63
Zuhal Ergen, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
Burcu Durak, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
“Bütçeleme Anlayışında Yeni Bir Yaklaşım: Toplumsal Cinsiyetçi Bütçeleme”
zergen@cu.edu.tr; bdurak@cu.edu.tr
Özet
Bütçeler devletin yapmakla mükellef olduğu kamusal hizmetleri yerine getirebilmesi için
kullandığı önemli maliye politikası araçlarındandır. Bütçelerin cinsiyet körü bir yaklaşımla
yani kadın ve erkek arasındaki tercihlerin, önceliklerin göz önünde bulundurulmayarak
hazırlanması bütçeyi cinsiyet eşitsizliğini körükleyen bir araç haline getirmektedir. İşte bu
eşitsizliği bertaraf etmek amacıyla cinsiyete duyarlı bütçeleme yaklaşımı geliştirilmiştir.
Cinsiyete duyarlı bütçe yaklaşımı kadın erkek eşitliğini sağlamaya yönelik önemli politika
uygulamalarından birini oluşturmaktadır. İlk örneğine Avusturalya’da rastladığımız bu
yaklaşımda, kadın erkek eşitsizliğinin ortadan kaldırılarak kadının sosyal, siyasal ve iktisadi
alanda sahip olduğu statüsünün yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmada, cinsiyete
duyarlı bütçeleme yaklaşımına, tarihsel gelişimine, dünyada deneyim edilen ülke örneklerine
ve Türkiye’deki uygulamalara değinilecektir.
Anahtar Kelimeler: Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme, Toplumsal Cinsiyet, Bütçe
Alan Tanımı: Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme, Bütçe (Maliye)
64
Burcu Durak, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
“Yerel Yönetimlerde Demokrasinin Yapı Taşı: Katılımcı Bütçeleme”
bdurak@cu.edu.tr
Özet
Kamusal faaliyetlerin belirlenmesi hususunda kollektif karar alma sürecini ifade eden
katılımcı demokrasinin anahtarı olarak katılımcı bütçeleme yaklaşımı ortaya atılmıştır. Kamu
hizmetlerinin ve kamusal harcamaların vatandaşların tercih ve öncelikleri doğrultusunda
belirlenmesi işlemine katılımcı bütçeleme denilmektedir. Bu yakaşım sayesinde vatandaşlar
yerel yönetimler tarafından sunulan hizmetleri kendi tercihleri ve çıkarları çerçevesinde
şekillendirme gücüne sahiptirler. Ilk defa 19 9 yılında Brezilya’nın Porto Alegre kentinde
uygulamaya koyulan katılımcı bütçeleme yaklaşımı ilerleyen yıllarda Brezilya sınırlarını
aşarak önce Latin Amerika’ya sonra Avrupa, Asya ve Afrika’ya yayılmıştır.
Bu çalışmada katılımcı bütçeleme yaklaşımına temel oluşturan katılımcı demokrasi
kavramına, katılımcı bütçeleme ve gelişim süreci ile dünyada ilk pilot uygulama olan Porto
Alegre örneğine ve ardından Türkiye’de bu yaklaşıma dair yapılan çalışmalar hakkında bilgi
verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Katılımcı Demokrasi, Katılımcı Bütçeleme, Yerel Yönetimler
Alan Tanımı: Katılımcı Bütçeleme, Bütçe (Maliye)
65
Gökhan Çobanoğulları, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Erciyes Üniversitesi
“2016 Merkezi Yönetim Bütçesi ve Değerlendirilmesi (Türkiye)”
gokhanc@erciyes.edu.tr
Özet
501 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun da belirtildiği gibi bütçe; belirli bir
dönemdeki gelir ve gider tahminleri ile bunların uygulanmasına ilişkin hususları gösteren ve
usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan belgeyi ifade etmektedir. Bütçeler, siyasi otoritenin
ekonomiye müdahale etme araçlarından en önemlisidir. Bu bağlamda, hazırlanan çok yıllı
bütçeler ülkenin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik koşulları dikkate alarak hazırlanması ve
uygulanması gerekmektedir. Dolayısıyla, siyasi iktidar tarafından bütçenin hizmet ve harcama
yapısının iyi düzenlenmesi, harcamalarda önceliklerin belirlenmesi ve tasarrufa azami önemin
gösterilmesi büyük önem taşımaktadır. Bütçe dediğimizde, aklımıza doğrudan Merkezi
Yönetim Bütçesi (MYB) gelmektedir. Merkezi yönetim bütçesi bir ülkenin kalbidir
diyebiliriz. Çünkü kamu kurum ve kuruluşları herhangi bir harcama yapmak ve gelir toplamak
istediğinde bunu Bütçe Kanunu’nun vermiş olduğu yetki doğrultusunda yapabilmektedir.
Eğer, Bütçe Kanunu uygulamaya girmediği taktirde hiçbir kamu kurumu harcama
yapamayacaktır. Dolayısıyla, bütçenin bu kadar çok önemli olması sebebiyle bu çalışma
yapılmıştır.
Çalışmada öncelikle, Türkiye’deki bütçe sistemi hakkında genel bilgiler verilecektir. Daha
sonra ise, 2016 merkezi yönetim bütçesinin değerlendirilmesi yapılarak çalışma tamamlanmış
olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Merkezi Yönetim Bütçesi, 501 KMYKK , Türkiye
Alan Tanımı: Ulusal Bütçe, (Maliye)
66
Burcu Durak, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
Neslihan Coşkun Karadağ, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
“Türkiye’de Tarım Politikaları ve Vergilendirilmesi”
bdurak@cu.edu.tr; ncoskun@cu.edu.tr
Özet
Türkiye bulunduğu coğrafi konum açısından tarıma elverişli bir ülkedir. Bu bakımdan
beklenti tarım alanında dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alması ve bunun ekonomik
büyüklüklere yansıması şeklindedir. Oysa genel değerlendirmelerde; Türkiye bazı ürün
türlerinde dünya sıralamasında yerini alsa da ekonomik göstergeler açısından aynı şeyi
söylemek mümkün değildir. Türkiye para ve maliye politikası araçlarını kullanarak tarımsal
faaliyetleri desteklemiştir. Değişik dönemler itibariyle izlediği politikalar; vergi teşvikleri,
kredi destekleri, doğrudan gelir desteği vb. şeklinde olmuştur. Bu makalede günümüzde
Türkiye’nin tarımsal alanda bulunduğu durumu değerlendirmek amacıyla tarıma yönelik
uyguladığı politikalar hakkında bilgi verilmiş, zirai kazançların vergilendirilmesi detaylı bir
şekilde izah edilmiştir. Neticede, izlenen politikaların amacına ulaşmada yetersiz kaldığı
sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Tarım Politikaları, Zirai Kazançlar, Vergilendirme.
Abstract
Turkey is a convenient country for its geographical location. In this respect, the expectation is
that Turkey is among the few countries of the world in the field of agriculture and this is a
reflection on the economic magnitudes. However, in general evaluations; Although Turkey is
ranked in the world rankings in some product types, it is not possible to say the same in terms
of economic indicators. Turkey has supported agricultural activities using instruments of
monetary and fiscal policy. The policies followed by different periods; Tax incentives, credit
support, direct income support, etc. . In this article, information about the policies that Turkey
has applied for agriculture in order to evaluate the situation in agriculture is explained and the
taxation of agricultural earnings is explained in detail. As a result, the policies pursued were
ineffective in reaching the goal.
Keywords: Agricultural Policies, Agricultural Gains, Taxation
67
Nilay Kaleli Karasakal, Kandıra MYO, Kocaeli Üniversitesi
‘Üniversite Öğrencilerinin Afet ve Acil Durum Yönetimi Konusundaki Farkındalıkları:
Kandıra MYO Örneği’
nkaleli78@hotmail.com
Özet
Bilindiği gibi, Afet ve Acil durum Yönetimi; toplulukların tehlikelere karşı zarar
görebilirliğini azaltmak ve afetlerle başedebilmek için gerekli tüm yönetimsel işlevlerdir.
İnsanları tehlikelerden korumak, mevcut riskleri azaltmak, yani bir afetten yada olaydan
diğerine kadar yapılması gereken tüm çalışmaları kapsayan bir süreçtir. Bu süreçte en temel
amaç, tehlike, afet ve acil durumlarla başa çıkabilecek, bu kapasiteye sahip, daha az zarar
görebilir ve daha güvenli topluluklar geliştirmeyi sağlamaktır.
Tehlike, afet ve acil durumların insanlar, binalar, altyapı ve ekonomi üzerindeki zararlı
etkilerini azaltmak, bunlara yönelik hazırlıklı olmak, müdahale yöntemlerini ve anlayışlarını
geliştirmek, yeniden yapılanma süreçlerini hazırlamak gerekmektedir. Bu hazırlıkları
yaparken, tüm paydaşlarla yani merkezi ve yerel yönetimlerle, özel sektörle, üniversitelerle ve
en önemlisi de halkla işbirliği içinde olmak, afet ve acil durumlar karşısında daha az zarar
görme ve daha güvenli ortamlarda yaşamaya olanak sağlayacaktır.
Afet ve acil durum yönetimi paydaşlarının sac ayaklarından halk ve üniversitelerin önemli
ortak paydalarından biri olan üniversite öğrencilerinin yani gençlerin bu konudaki
farkındalıklarını ölçmek, üniversitelerin bu gençlerin bilinçlenmesi noktasında neler yapması
gerektiğini ortaya koymak bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Afet ve Acil Durum Yönetimi, Üniversite, Farkındalık, Önlem.
Alan Tanımı: İşletme ve Yönetim / Endüstri Mühendisliği
68
Mehmet Burhanettin Coşkun, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Osmaniye Korkut Ata
Üniversitesi.
“Özelleştirme Düşüncesinin Türk Kamu Yönetiminde Devletin Etki Alanının
Şekillenmesindeki Yeri ve Önemi”
burhanettincoskun@osmaniye.edu.tr
Özet
Türk Kamu Yönetiminde 19 0’lerden sonra aktif olarak uygulanmaya başlanan özelleştirme
programlarının günümüze yansıyan en can alıcı sonuçları devletin birey ve sosyal menfaat
alanlarında yarattığı değişen rolü olmuştur. Bu değişim sonrasında küresel etkileşim
alanlarının artış göstermesi ve ülkelerin kalkınma öncelikli kamu politikalarını önemseyen
duruşları sonucunda kamu yönetiminde hız kazanan çeşitli finansal, yönetsel ve siyasal
tedbirlerin önem kazandığı görülmektedir. Bu tedbirlerin gerekliliği olarak ortaya konan
reform yaklaşımlarının sürekli bir gelişim ve artış kaydetmeye başlaması birçok siyasi
tartışmayı beraberinde ortaya çıkarmış olmasına karşın devletin adeta cimrileşmesi ve faaliyet
alanını küçülterek daha sosyal ve yaygın ihtiyaçlara yönelmesi ve buna bağlı olarak da yeni
kamu politika arayışlarını hızlandırmıştır. Mevcut kamu yönetiminin günümüzde etki alanının
şekillenmesinde önemli bir yer tutan özelleştirme düşüncesi ve bunun Türk Kamu
Yönetiminde devletin etki alanının küçülmesine yol açan girdilerinin etkisi araştırmanın ana
konusunu oluşturmaktadır.
Araştırmanın temel amacı özellikle küresel özellikler kazanan Türk kamu yönetiminin ülke
içindeki etki gücünün mevcut faaliyet alanlarının seyrinde yaşanan daralma ve genişlemeleri
ortaya koyarak özelleştirme uygulamalarının karakteristik bileşenlerinin bu duruma olan
etkisini ortaya koymaktır.
Türk Kamu Yönetiminde mevcut siyasal, yönetsel ve finansal etki alanlarının şekillenmesi ile
bunun rasyonel bir halde süreklilik kazanması iç ve dış kamu politikalarının sağlıklı ve yaygın
uygulamalarla yerine gelebileceği çok önemli bir tartışma konusu olmuştur.. Araştırmada
yolsuzluk konusunun yaratacağı olumsuz etkiler ve kamudaki önemi ortaya konularak,
betimsel ve açıklayıcı yöntem kullanılmıştır.
Sonuç olarak günümüzün siyasal, yönetsel ve finansal faaliyet alanlarında Türk Kamu
Yönetiminin gücünün değişim göstereceği günümüz küresel etkileşim düzleminde
özelleştirme ve özelleştirmeyi desteklemekte olan benzer uygulamaların niteliğini ve sürecini
mevcut kamu gücünün rolünü yönlendirebilecek kamu politikalarının varlığı gelişme
göstermektedir. Bu gelişmenin kamusal değerlere olan etki derecesinin takip edilmesi önemli
bir tartışma konusu olarak gündemdeki sıcak yerini korumaya devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Özelleştirme, Kamu Yönetimi, Kamu Gücü, Devlet.
Alan Tanımı: Yönetim Bilimi (Kamu Yönetimi)
69
M. Akif Özer, Gazi Üniversitesi, Kamu Yönetimi
İbrahim İrdem, Polis Akademisi
“Türkiye’de Kamu Kuruluşlarının Performansı Denetleme ve Değerlendirme Zorunluluğu”
akifozer@yahoo.com; ibrahimirdem33@gmail.com
Özet
Kamu ve özel sektör örgütlerinin vizyonları doğrultusunda geleceğe yönelik hedeflerinin
belirlenmesine ve önceliklendirilmesine, örgütün hedeflerinin iş gören hedefleriyle
bütünleştirilmesine, örgüt içerisinde iş tatminin gerçekleşmesine, çalışanların kendi mevcut
potansiyelinin farkına varmasına, insan kaynağının kariyer gelişiminin sağlanmasına ve
örgütsel verimliliğin artmasına katkıda bulunan performans yönetimi klasik yönetim ilkeleri
çerçevesindeki anlamını yitirerek önemli bir değişim ve dönüşüm içerisine girmiştir. Klasik
yönetim anlayışının temel performans değerlendirme kriterleri olan fayda-maliyet analizi, kâr
ve verimlilik gibi unsurlar geçerliliğini yitirerek katılımcılık, esneklik, risk alma, yenilikçilik,
kalite, müşteri memnuniyeti esaslı performans değerlendirme ve denetleme uygulamaları
önem kazanmaya başlamıştır.
Örgüt yönetiminin bütün kademelerinde gerçekleştirilen faaliyet ve işlemlerin planlanması,
uygulanması ve kontrolü aşamalarındaki etkililiğin, etkinliğin, ekonomikliğin ve verimliliğin
değerlendirilmesi anlamına gelen performans denetimi Türkiye’de uygulama bulan 501
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile kurumların mali denetimi konusunda
yaşanan tartışmalara son vererek performans konusunda önemli düzenlemeleri beraberinde
getirmiştir. Kanun, kamu kurumlarına performans analizi yapma görevi vererek Türkiye’de
performans konusunun yeni boyutlar kazanmasına neden olmuştur.
Çalışmada öncelikle performans kavramından ve uygulanmasındaki amaçlardan hareketle
performans yönetiminin önemli sacayakları olan performans denetimine ve performans
değerlendirmesine yer verilecektir. Akabinde ise Türkiye’de kamu kurumlarında performans
uygulamaları bakımından önemli değişimlerin yaşanmasına neden olan 501 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun uygulanmasına yönelik değerlendirmelerde
bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Performans, Performans Denetleme, Performans Değerlendirme, 501
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
The Obligations of Pulic Institutions on Performance Auditing and Assessment in
Turkey
Abstract
Performance management which contributes to the determination of public and private sector
organizations' goals in regard to the future and its prioritization, to integrate the organization’s
targets with employees’ targets, to achieve of job satisfication within organization, to help
employees to realize their current potential, to improvement of human resource development
and organizational productivity has undergone a significant change and transformation by
losing its meaning in the framework of classical management principles. Basic performance
evaluation criterias of classical management approach, such as benefit-cost analysis, profit
and productivity have lost their validity and performance evaluation and auditing practices
based on participation, flexibility, risk-taking, innovation, quality, customer satisfaction have
started to gain importance.
Performance auditing, which means the evaluation of the effectiveness, efficiency, economy
and productivity of the planning, implementation and control stages of activities and
70
transactions carried out in all stages of the management of organization, with the law on
Public Financal Management and Control No. 5018 brought important regulations on
performance by putting an end to the debates on financal control of institutions. The law has
led to a new dimension of performance auditing and assessment in Turkey since the law gave
public institutions to do performance analysis.
The study will primarily focus on the concept of ‘performance’ and then deal the purposes of
performance in public and private organizations. In addition, performance auditing and
performance assessment which are the important factors of performance management system
will be discussed. Subsequently, evaluations will be made for the implementation of Public
Financal Management and Control No. 5018 which brings important changes in performance
implementations of public institutions.
Keywords: Performance, Performance Audit, Performance Assessment, Public Financial
Management and Control Law No: 5018
Alan Tanımı: Kamu Yönetimi- Performans Ölçümü ve Yönetimi
71
Ali Yıldırım, İİBF, Ardahan Üniversitesi
Kürşad Emrah Yıldırım, İİBF, Ardahan Üniversitesi
“Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nın Yönetişim Açısından Etkinliği”
aliyildirim@ardahan.edu.tr; kursademrahyildirim@ardahan.edu.tr
Özet
Yönetim alanında dünyada yaşanan gelişmeler ve değişimler Türkiye’de de kendini
göstermektedir. Özellikle kamu yönetiminin özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte
yönetilmesi düşüncesine dayanan yönetişim kavramı ile gerçekleştirilen reformlar yeni
yönetim sistemlerini ortaya çıkarmıştır. Türkiye’de yerel yönetim alanında gerçekleştirilen
son reform hareketi olarak kabul edilen 6360 sayılı kanun ile büyükşehirlerde Yatırım İzleme
ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) kurulmuştur. Başkanlığın esas görevleri bulunduğu
ildeki yatırımların ve hizmetlerin etkinliğinin sağlanması, yatırımların izlenmesi ve
koordinasyonu ve ildeki kamu kurum ve kuruluşlarına rehberlik edilmesi olarak
tanımlanmıştır. YİKOB’ların gerçekleştirdikleri faaliyetler incelendiğinde bu faaliyetlerin
genellikle özel sektör ortaklığı ile yürütüldüğü görülmektedir. Bu çerçevede çalışmada
YİKOB’ların gerçekleştirdiği faaliyetler ile yönetişim uygulamalarındaki etkinliği
değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kamu Yönetimi, Yönetişim, Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığı
Alan Tanımı: Bölgesel İdareler ve Yönetim, Yeni Yönetimin Ana Unsurları, Yeniden
Yapılanma (Kamu Yönetimi)
72
Alper Yalçın, Kağızman MYO, Kafkas Üniversitesi,
Sevda Yalçın, Kağızman MYO, Kafkas Üniversitesi,
“Sürdürülebilir Yerel Kalkınmada Vatandaş Beklenti ve Tutumlarının Yerel Yönetimler İçin
Önemi: Kağızman İlçesi Örneği”
alperyalcin36@hotmail.com; sevdayalcin3636@hotmail.com
Özet
Sürdürülebilir kalkınmanın temel ilkesi “yerel kalkınma”dır. Yerel kalkınmada amaç; yöresel
dinamiklerin harekete geçirilerek yerel toplulukların ekonomik, ekolojik, sosyal, siyasal,
kültürel, fiziki ve yönetişim alanlarında sürdürülebilir kalkınma ilkelerine uygun olarak
gelişiminin sağlanmasıdır. Sürdürülebilir yerel kalkınma; o yöredeki yaşayan ve yaşayacak
olan insanlar ile birlikte bütün ekolojik sistemin yaşam standardını yükselterek mevcut
kaynakları geleceğe aktarabilmenin derdindedir. Dolayısıyla sürdürülebilir yerel kalkınmanın
merkezinde yerelde yaşayan canlılar ve onlar içinde de temel unsur olarak insanlar vardır.
Yerel yönetimler yöre ile ilgili kararlar alırken iyi bir yönetişimin gereği olarak yörede
yaşayan vatandaşların yöredeki en önemli kamu kuruluşu olan belediye hizmetlerinden
beklentilerini, isteklerini, sorunlara bakış açısını dikkate alıp karar alma sürecinde
değerlendirmek durumundadır. Bu çalışmada Kars ili Kağızman ilçesinde yaşayan 1 yaş ve
üstü kişiler için gerçekleştirilen ve vatandaşların belediye hizmetlerine duydukları
memnuniyet başta olmak üzere yörenin ekonomik ve sosyal hayatına, sorunlarına bakış
açısını tespit etmeye yönelik ankete dayalı bir alan araştırması yapılmıştır. Anketin bazı
bölümlerinde likert tipi, bazı bölümlerde ise çoktan seçmeli sorular kullanılmıştır. Anket
sonucunda elde edilen veriler “IBM SPSS Statistcics 20” paket programına işlenmiş ve veriler
güvenilirlik analizlerine tabi tutularak değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir yerel kalkınma, Kağızman ilçesi, vatandaş memnuniyeti
Alan Tanımı: Yerel Ekonomi (İktisat)
Abstract
The basic principle of sustainable development is "local development". Purpose in local
development; Local dynamics are mobilized to ensure that local communities are developed
in accordance with sustainable development principles in economic, ecological, social,
political, cultural, physical and governance areas. Sustainable local development; can raise the
standard of living of the whole ecological system and transfer the available resources to the
future together with the people living and living in that area. Therefore, there are people living
in the locality and people as the basic element within them at the center of sustainable local
development. As local governments make decisions regarding the region, it is necessary for
citizens living in the region to evaluate the expectations of municipal services, which are the
most important public institutions in the region, in the decision-making process, taking into
account the point of view of the problems. In this study, a survey based on the questionnaire
was conducted to determine the point of view on the economic and social life of the region,
especially the citizens' satisfaction with the municipal services and for the citizens aged 18
years and over living in Kağızman district of Kars province. Likert type in some parts of the
questionnaire and also multiple choice questions in some parts were used. The data obtained
as a result of the survey were processed into the "IBM SPSS Statistcics 20" package program
and subjected to reliability analysis of the data.
Keywords: Sustainable local development, Kağızman district, citizen satisfaction
JEL Code: Q01
Field Definition: Local Economy (Economics)
73
Bahattin Karademir, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi,
Konuralp Sezgili, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi,
“İşletme Grupları Yazını Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme”
bkarademir@cu.edu.tr; ksezgili@adanabtu.edu.tr
Özet
İşletme grupları gelişen piyasaların önemli ekonomik aktörleri olarak akademik çalışmalara
konu olmaktadırlar. Khanna ve Yafeh 1 , Journal of Economic Literature dergisinde 2007
yılında yayınladıkları çalışmalarında, konu üzerine yapılan araştırmaların (a) organizasyon
yapısı: yatay ve dikey entegrasyon, finans sektörüne yatırım, (b) sahiplik ve kontrol: aile
sahipliği ve piramit yapılar ve (c) toplumla ilişkiler: devletle kurdukları ilişkiler ve tekelleşme
konularında yoğunlaştığını belirtmişlerdir. Bu çalışmada, yapılan çok sayıdaki araştırmaya
karşın henüz cevaplanması gereken pek çok araştırma sorusu barındıran işletme grupları
yazınında gelişmeye açık olduğu düşünülen alanlar üzerine eleştirel bir değerlendirme
yapılmaktadır. Bu değerlendirmeyi yaparken çalışmamıza yön veren araştırma soruları
şunlardır: İşletme gruplarında yatay ve dikey entegrasyon nasıl sağlanır İşletme gruplarının
yatay ve dikey entegrasyon farklılıkları organizasyon yapılarını nasıl etkiler İşletme
gruplarının sahiplik ve kontrolündeki farklılıklar nelerdir? Bu farklılıklar bağlı şirketlerin
finansal performansına nasıl etkiler? Bu soruların yönlendirdiği eleştirel yazın incelememizin
sonuçlarının işletme grupları üzerine yapılacak yeni araştırmalara katkıda bulunacağını
değerlendiriyoruz.
Araştırmamız, ilk olarak, yapılan araştırmaların önemli bir bölümünün bağlı şirket ya da
iştirakleri ekonominin büyük işletmeler kesimi içinde yer alan ve/veya sermaye piyasalarında
işlem gören işletme grupları üzerine yapıldığını göstermektedir. Bu yönelimin nedeni büyük
işletmeler kesimi içerisindeki işletme gruplarının ekonominin önemli aktörleri olmasının yanı
sıra şirketlerinin verilerine daha kolay ulaşılması olabilir. Bununla birlikte, söz konusu işletme
gruplarının dışında kalan küçük ve orta ölçekli grupların üzerine yapılacak araştırmaların
özellikle grupların gelişiminde girişimciliğin ve ailenin rolü gibi konuların üzerinde durması
yazına önemli katkılar sağlayacaktır.
İkinci olarak, araştırmalar daha çok belirli türdeki gruplar (örneğin, Güney Kore’de chaebol,
Türkiye’de aile holdingleri) üzerine yoğunlaşmaktadır. Bunun da sebebinin benzer şekilde
belirli türdeki işletme gruplarının daha yaygın olmasına bağlı olduğunu düşünüyoruz.
Bununla birlikte, araştırmacıların işletme gruplarının tanım ve sınıflandırmasına uygun diğer
grup türleri üzerine yapacağı çalışmaların yazına önemli katkılar yapabileceğini düşünüyoruz.
Son olarak, özellikle finans ve strateji araştırmacılarının bağımlı ve bağımsız şirket
performanslarını karşılaştıran araştırmalarının önemli bir bölümünde işletme gruplarının
sahiplik, kontrol ve organizasyon yapısındaki farklılıklar göz önünde bulundurulmamaktadır.
İşletme gruplarının sahiplik ve kontrol yapısındaki farklılıklar sermaye yönetimi, yatırım
kararları, kar dağıtım politikası vb. konularda etkili olabilir. İşletme gruplarının organizasyon
yapısındaki yatay ve dikey entegrasyon farklılıkları ise, bağlı şirket ve iştiraklerin kaynak
paylaşımını sağlayan mekanizmaları etkileyebilir. Dolayısıyla halka açık işletmeleri bağımlı
ve bağımsız şirket olarak sınıflandırıp finansal performanslarını karşılaştırmak pek doğru bir
74
yaklaşım değildir. Araştırmacılar, aynı tür işletme grupları arasında dahi farklılıklar olacağını
değerlendirmelidirler.
75
Mehmet Akif Özer, İİBF, Gazi Üniversitesi
Selçuk Denek, İİBF, Aksaray Üniversitesi
“Türkiye’de Girişimci Sınıfın Siyaset Üzerindeki Etkinliği”
akifozer@yahoo.com; selcuk.denk@gmail.com
Özet
Bu çalışmada türkiye’deki girişimci sınıfın siyasetle ilişkisi ve siyasete olan etkisi ele
alınacaktır. çalışmada ilk olarak girişimci sınıf kavramı açıklanmaya çalışılarak kavramın
osmanlı devletindeki ve türkiye cumhuriyetindeki gelişimi ortaya koyulacaktır. sonraki
bölümde ise çalışmanın ana konusu olan girişimci sınıfın siyasetle olan ilişkisi ve bu
etkileşimin nasıl meydana geldiği ana hatlarıyla ifade edilecektir. özellikle tüsiad’ın türkiye
siyasetine olan etkisi bu bağlamda değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Girişimci Sınıf, Siyaset, TÜSİAD
Alan Tanımı: Girişimcilik, Siyaset, Yönetim (Kamu Yönetimi)
Abstract
Effectiveness of Entrepreneur Class on Politics in Turkey
In this study, the relationship between entrepreneur class and politics will be examined.
firstly, the concept of entrepreneur class and progress of this concept in the ottoman empire
and republic of turkey will be described. next, entrepreneur class’ relationship with politics
and how this interaction come into existence will be indicated with the main lines. particularly
the influence of tusiad on turkish politics will be presented.
Key Words: Entrepreneur Class, Politics, TUSİAD.
76
Doğan Bozdoğan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, GOÜ
Erdem Kanışlı, Turhal MYO, GOÜ
Elif İlk, Maliye Anabilim Dalı, GOÜ
“Spor Kulüplerinin Yapısal Sorunlarına Bir Çözüm Önerisi: KOBİ’leşme”
dogan.bozdogan@gop.edu.tr; erdem.kanisli@gop.edu.tr; elifilk91@gmail.com
Özet
Başarı endeksli spor ekonomisine aksinden bakacak olan bu çalışmada; “Spor” ve
“Girişimcilik” ile “Spor Kulübü”, “KOBİ” ve “Şirketleşme” kavramlarına ticari ve ekonomik
bir kaygıyla bakılarak kulüpten şirkete geçiş sürecinde mevcut yasal düzenlemeden
kaynaklanan uçurumu kapatmaya yönelik çözüm önerileri getirilmeye çalışılacaktır. Az da
olsa gösterge olarak “Başarı” ile beraber “Kârlılık”, “Ekonomiklik” gibi temel bazı finansal
unsurlarında esas alınmasının sağlayacağı değişiklikleri de değinilecektir.
Küçük işletmelerin desteklenmesi ve büyümelerinin sağlanmasına katkıda bulunulmasının
ekonomiye büyük katkılar sağlayacağı genel kabul görmüş basit bir önerme haline gelmiş
iken ve ekonomide “Büyük Kulüp İşletmeleri” önemli bir yer tutarken mevcut piyasalarda
“Küçük Kulüp İşletmeleri” kurulamıyor olması spor sektöründe ciddi bir sorundur.
Spor kulüplerinde yaşanan bu yapısal sorundan yola çıkılarak hazırlanan çalışmanın asıl
amacı; spor sektörünün, kaynak ve sürdürülebilirlik sorunlarına vergi düzenlemeleri ve
yapısal değişiklikler ile çözüm önerisi getirmektir. Buna ek olarak yatırımcılar için de getirisi
düzensiz olsa da yüksek oranlı kârlılık içeren bir alternatif yatırım alanına ve aracına dair
önerilerde bulunulacaktır.
Mevcut yasal sistem spor kulüplerini iki hukuki yapıya zorlamaktadır. Bu seçenekler şirket ya
da dernek olmaktır. Her iki seçeneğinde kendine göre olumlu ve olumsuz yanları
bulunmaktadır. Olumsuz yönleri ortadan kaldırmak yasal düzenlemedeki eksikliklerin
giderilmesi günümüz piyasa şartlarında bir gerekliliktir.
Spor kulüplerinin “Spor İşletmeleri” olarak kurulabilmesine olanak sağlanmasını ve KOBİ
olmanın avantajlarını kullanarak özellikle finansal destek ve teşvikler ile vergi avantajlarından
yararlandırılmalarının ve bürokratik yoğunluktan belirli bir ölçeğe kadar muaf tutulmaları
sağlanmalıdır. Böylece spor dünyasındaki gelir dağılımı adaletsizliğinin ortadan
kaldırılmasına, yatırım alanı çeşitliliğine, ulusal sportif ve finansal başarıya, işsizliğin
azalmasına da katkı sağlanacaktır.
Anahtar Kelimeler: KOBİ, Spor Kulüpleri, Vergi Avantajları
Alan Tanımı: İşletme ve Yönetim –Vergiler (Vergilemeyle İlgili Diğer Alanlar)
77
Ayşe Gözde Gözüm, İşletme Bölümü, Ufuk Üniversitesi
“Girişimcilik Alanında Yapılan Akademik Çalışmaların Kategorik Olarak Değerlendirilmesi”
gozde.gozum@ufuk.edu.tr ; agozde@yahoo.com
Özet
Bu çalışmanın amacı; girişimcilik konusunda Türkiye’de yapılmış olan, kabul görmüş
akademik çalışmaların genel bir profilini ortaya çıkarmaktır. Çalışmada; girişimcilik konusu
üzerine yazılmış TÜBİTAK ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri tabanında yer alan makaleler ile
Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde kayıtlı olan tezlerin konu ve yöntem
açılarından kategorik olarak incelenmesi hedeflenmiştir. Sistematik literatür taraması yöntemi
kullanılan çalışmada, 235 makale ve 1 tez olmak üzere toplam 422 çalışma, içerik analizine
tabi tutulmuş; çalışmalar, alt konu, yayımladığı yıl, araştırma tasarımı, anakütle, örnekleme
yöntemi, örneklem büyüklüğü, ölçüm yöntemi ve veri analiz yöntemleri başlıkları altında
incelenmiştir. Sonuçlar göstermektedir ki; nicel araştırma tasarımının sıklıkla kullanılmasının
yanı sıra, karma araştırma tasarımında artan bir trend vardır. Yöntem açısından bakıldığında,
Likert tipi ölçek ve kolayda örnekleme yöntemi en sıklıkla kullanılan ölçüm ve örnekleme
teknikleri iken, Regresyon analiz türlerinin kullanımının artmakta olduğu; yapısal eşitlik
modellemesi, doğrulayıcı faktör analizi gibi nispeten yeni analiz türlerine olan ilginin son
yıllarda arttığı ancak kullanım oranlarının %5’i geçmediği görülmektedir. Çalışmanın son
kısmında, söz konusu çalışmaları özetleyecek nitelikte tablolama yapılmıştır ve tarama
sonucunda elde edilen bulgular tartışılarak, araştırmacılara ışık tutabilecek öneriler
geliştirilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, Literatür Taraması, İçerik Analizi
Alan Tanımı: Girişimcilik (İşletme ve Yönetim)
78
Ayşe Ipek Koca Balli, Kozan Işletme Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
“Kadınların Girişimci Olma Nedenleri Ve Önlerindeki Engeller: Kadın Girişimci Adayları
Üzerine Uygulamalı Bir Araştırma
ikocaballi@cu.edu.tr
Özet
Toplumun ihtiyaçlarını belirleyip, bunu yatırıma ve yatırım sonucu gerçekleşen toplumsal
refaha dönüştürmesinden dolayı girişimcilik, son yıllarda ekonomik büyüme ve kalkınmanın
itici gücü haline gelmiştir. Ülkemizde girişimcileri ve girişimci adaylarını destekleyen
kuruluşların başında KOSGEB gelmektedir. KOSGEB’in en temel desteklerinden biri olan
uygulamalı girişimcilik sertifikası eğitimi çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından
düzenlenebilmektedir. Bu çalışmanın amacı, uygulamalı girişimcilik eğitimine katılan kadın
girişimci adaylarının kursa katılma nedenlerini, girişimci olma isteklerinin ardında yatan
nedenleri ve kendi girişimlerini gerçekleştirme konusunda önlerinde gördükleri engellerin
neler olduğunu tespit etmekle birlikte, eğitime katılan katılımcıların demografik özelliklerini
belirlemektir. Uygulamalı girişimcilik eğitimine katılan kadın girişimci adaylarına anket
uygulanmış olup, 93 anketten elde edilen veriler analiz edilmiştir. Çalışma sonuçlarına göre;
araştırmaya katılan kadın girişimci adaylarının eğitime katılmalarının en önemli nedeni
“gerçekten girişimci olma isteği” iken bunu “birilerinden bir şey beklemekten vazgeçme ve
kendi için bir şey yapma isteği” izlemektedir. Girişimci olma isteğinin ardında yatan nedene
bakıldığında ise, ilk sırada “başarılı olma isteği” yer almakta, onu “kendi iş yerinin olması
isteği” izlemektedir. Kadın girişimci adaylarının kendi girişimlerini gerçekleştirme konusunda
önlerinde gördükleri en önemli engel olarak “sermaye temininin zorluğu”nu gördükleri,
ikinci en önemli engel olarak ise yine maddi bir engel olan “iş yeri açma maliyetlerinin
yüksek olması”nı gördükleri belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi, Girişimcilik, Kadın
Alan Tanımı: Kadın ve Girişimcilik, Girişimcilik (İşletme ve Yönetim)
79
Konuralp Sezgili, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Hasan Bilgehan Yavuz, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, İşletme Fakültesi
“Program Ve Proje Yönetımı İle Değerlendırme Sürecıne Etkı Yönünden Bır Bakış”
Özet
Büyük savaşlar ve ekonomik şokların yaşandığı, küresel pazarların uyum baskısına uğradığı
bir ayrışma ve entegrasyon yüzyılından sonra, sosyal ve ekonomik gelişmişlik popüler ve
uluslararası bir içerik kazanmış; kendi ajandasını, aktörlerini ve enstrümanlarını üretmiştir.
Kamu otoritelerinin sosyal ve ekonomik sorunlara ve bunların çözümüne ilişkin program
tabanlı müdahale enstrümanları geliştirmesi, diğer yandan zamanla kamu dışındaki kesimlerin
de proje ve program temelli faaliyetler göstermesi, etkinlik-temelli planlama, rasyonel
planlama ya da katılımcı planlama” gibi yeni bakış açılarının geliştirilmesini beraberinde
getirirken etkinin ölçümlenmesine ilişkin yeni yaklaşımların da geliştirilmesini zorunlu
kılmıştır (Thayer ve Fine, 2001).
Uygulamada geniş bir etki alanına sahip programların etkilerinin değerlendirilmesi, olumlu ve
olumsuz yönlerinin ortaya konulması ve fayda-maliyet analizlerinin yapılması gelecek
politika uygulamaları açısından önem arz etmektedir (Leeuw ve Vaessen, 2009). Ancak her
programın kendine özgü nitelikler barındırması, uygulama düzeyine uyarlanabilecek ve
genelleştirilebilir yaklaşımlar gelişmesini engellemiş olabilir (Nichols, 2002).
Bu çalışmada, günümüzde birçok kamu, özel ve sivil toplum kuruluşu tarafından çeşitli
katmanlarda ve farklı sorun alanlarına müdahale edilmesinde kullanılan program tasarımı ve
uygulamasının en önemli bileşenlerinden biri olarak etki değerlendirme süreci ve bu süreçte
kullanılan yöntemler ve bunlara ilişkin değerlendirmeler ele alınmaktadır. Etkilerin
değerlendirmesi, oluşturulacak politika ve kurumsal değişimi ölçerek, programın yönetim
döngüsünü iyileştirmek ve gelecekte kurgulanacak müdahalelerin tasarım ve uygulamasına
katkı sağlamak için sergilenen çok katmanlı bir faaliyet olarak tanımlanabilir (Taschereau,
1998). Böylece, özellikle, program yönetimi ile etki arasında doğru bağların oluşturulması
yoluyla, gerek politika yapıcılar gerek uygulamacılar gerekse yararlanıcılar bakımından
programların olumlu ve olumsuz yönlerinin, uzun dönemli ve yayılmış etkilerinin daha doğru
değerlendirilebileceği öngörülmektedir.
80
Ramazan Arslan , İİBF, Bartın Üniversitesi
Emine Elif Ayhan , Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat ABD Yüksek Lisans Öğrencisi, Bartın
Üniversitesi
“İktisadi Kalkınmada Bir Başarı Öyküsü: Tayvan”
rarslan@bartin.edu.tr; elifayhan93@gmail.com
Özet
Tayvan, Doğu Asya Pasifik Bölgesi’nin, 20. Yüzyılda kazandığı önem çerçevesinde, bu
bölgede dikkat çeken ülkelerden biridir. Çoğu devlet tarafından tanınmamasına rağmen,
uyguladığı istikrarlı ekonomi politikaları sayesinde, yüksek büyüme performansı gösteren
Tayvan, bilgi teknolojisi konusunda önemli başarılar sağlamıştır.
Bu çalışmanın amacı, Tayvan’ın günümüzde bilgi teknolojisi üreten önemli ülkelerden biri
haline nasıl geldiğini araştırmak ve elde edilen bulguları bilim dünyasına kazandırmaktır.
Çalışmada kaynak tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, Tayvan’ın bu etkin
konuma gelmesinde, hükümetin emek yoğun sektörlere ve eğitim hizmetlerine verdiği destek
ile taylorizm, fordizim ve esnek uzmanlaşma gibi faktörlerin etkin olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Tayvan, İktisadi Kalkınma, Esnek Uzmanlaşma
Alan Tanımı: İktisadi Kalkınma (İktisat)
81
Mehmet Sedat Uğur, İ.İ.B.F, Çankırı Karatekin Üniversitesi
“Türkiye İçin Çok Boyutlu Yoksulluğun Ölçülmesine İstatistiksel Bir Yaklaşım”
sedatugur@hotmail.com
Özet
Son dönemlerde yoksulluk çalışmalarında, çok boyutlu yoksulluğun kavramsallaştırılması ve
ölçülmesine yönelik önemli çabalar söz konusudur. Yoksulluğun çok boyutlu olarak
ölçülmesi çabası, insan yaşantısının ölçülmesinde geliri refahın tek göstergesi olarak gören
yaklaşımlara meydan okuma niteliğindedir ve böylece eğitim, sağlık ve varlıklar gibi bireyin
yaşadığı diğer yoksunluklar da analize dahil edilmiş olur. Bu çalışmada, çok boyutlu
yoksulluğun ölçülmesi için istatistiksel bir araç türetilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda,
Luzzi vd. (200 )’in yaklaşımından yararlanarak bir ölçüm gerçekleştirilmiştir. Çalışmada,
Türkiye İstatistik Kurumu’nun Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın (belirli bir yıl için)
mikro-kesit verilerinden yararlanılacaktır. Bu veriler, 2006 yılından beri her yıl düzenli olarak
yayımlanmaktadır. Bunun için de, eldeki verilerle, ilk önce çok sayıdaki değişken içerisinden
faktör analizinden yararlanılarak çok boyutlu yoksulluğun ölçülmesinde en uygun değişkenler
tespit edilecektir. Faktör analizi, farklı faktörlere göre değişkenlerin gruplandırılmasını
mümkün kılması açısından önemlidir. Ardından, bireylerin çoklu yoksunluklarının farklı
skorlarına göre ne düzeyde benzer olduklarını gösteren kümeleme analizinden
yararlanılacaktır. Buna göre benzer yoksunluklara sahip bireylerin gruplandırılması
yardımıyla yoksul bireyler tanımlanacak ve toplulaştırılmış bir ölçüm elde edilecektir.
Elde edilecek ölçümün en temel avantajlarından biri, ölçümde yoksul ve yoksul olmayan
bireyler için keyfi bir yoksulluk sınırının belirlenmesi yerine, ölçümün bireylerin farklı
boyutlardaki benzerliklerine odaklanmasında yatar. Bu bağlamda da, genel anlamda yoksulluk
ölçümlerindeki keyfilik bir derecede azaltılmış olunur. Elde edilen ilk sonuçlar, eğitim ve
sağlık göstergelerinin çok boyutlu yoksulluk ölçümlerinde temel iki boyutu ifade ettiğini, bu
yüzden de bu boyutlardan yoksun hanelerin yoksulluğa karşı daha hassas olduğunu
göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: çok boyutlu yoksulluk, faktör analizi, kümeleme analizi
Alan Tanımı: Yoksulluk (İktisat)
82
Hakkı Çiftçi, İİBF, Çukurova Üniversitesi
Gelir Dağılımında Genel Teorik Tartışmalar
hciftci@cu.edu.tr
Özet
Zenginin israfı ve fakirin sefaleti arasında uçurumun gittikçe yükseldiği ya da zürafa
örneğinde olduğu gibi son yıllarda sorunsallık ön plana gelir gelir dağılımı, insanlık tarihini
değiştirecek bir sorun olarak var ola gelmiştir. Fakat bu sorun,son bir kaç yüzyıldır varlığını
daha çok hissettirmiştir. Modern çağlarda ekonomi biliminin insanlığa sunduğu ekonomik
optimizasyonlar, göz ardı edilmiş gelir dağılımı sorunu hakkında çok fazla bir şey
önerememiştir. Nitekim gelirin adil dağıtılamaması, alternatif sistem önerisi ya da yirminci
yüzyılın ikinci yarısı. Sosyal refah devleti anlayışının ortaya çıkması gelmesinde en büyük rol
sahibi olmuş. Bu bakımdan, ürettikleri refahın, kabul edilebilir bir daire bölünmesi her ülke
için de önemle durulması gereken bir konudur. Büyümeye yetki verilirse, sosyalleştirebilirsin.
Büyümenin gelir dağılımını bozucu niteliği ile değil de adaletli bir şekilde gerçekleştiğinde
ise mülkün temeline ulaşılacaktır. Aksi halde bir düalist yapı oluşup süreç kesintiye
uğrayabilecek ve çatışmalara zemin oluşturabilecektir. Birilerinin refahının sanatının başka
yerleri de sefaletiyle paralel mi olur yoksa sosyal yapı mı gittikçe zayıflayacaktır. Yani,
eğitim, nüfus, sağlık gibi sosyal göstergeler hacimsel olarak büyüyüp değer olarak bir şey
ifade etmeyecektir.
Anahtar Kelimeler: Gelir dağılımı, Gelir Dağılımı Teorileri, Gelir Dağılımında Adalet
Alan Tanımı: Gelir Dağılımı
GENERAL THEORETICAL DISCUSSIONS IN INCOME DISTRIBUTION Summary
In recent years, as the gap between rich and poor poverty has risen, or in the case of giraffes,
problematic has come to the forefront as income distribution, a problem that will change the
history of humanity. But the problem is that the son has felt his presence for a few centuries
more. In modern times, the economic optimizations of economics to mankind have not
suggested much about the problem of disregarded income distribution. As a matter of fact, the
income can not be distributed fairly, the alternative system proposal, or the second half of the
twentieth century. Social welfare has become the biggest role in the emergence of the
understanding of the state. In this respect, the division of an acceptable circle of prosperity is
a matter which should be emphasized for every country. If you are authorized to grow, you
can socialize. If the growth of the income occurs fairly and not as a disruptive nature, the
basis of property will be reached. Otherwise, a dualist structure will be formed and the
process will be interrupted, creating a ground for conflict. Will the other parts of the art of the
prosperity of one be parallel to the misery, or the social structure will become weaker and
weaker. In other words, social indicators such as education, population, health will grow in
volume and will not mean anything.
Keywords: Income Distribution, Income Distribution Theories, Justice in Distribution of
Income
JEL Code: D49
83
Filiz Ersöz, Mühendislik Fakültesi, Karabük Üniversitesi
Fatma Nur Uysal, Mühendislik Fakültesi, Karabük Üniversitesi
Taner Ersöz, İşletme Fakültesi, Karabük Üniversitesi
“Türkiye’deki İllerin Yaşam Endeksinin Çok Değişkenli İstatistik Yöntemlerle İncelenmesi”
fersoz@karabuk.edu.tr; fatmanur.uysall@gmail.com; tanerersoz@karabuk.edu.tr
Özet
Bu çalışmada, Türkiye’de yaşam endeksi değerlerine göre farklılık veya benzerlik gösteren
illerin ortaya konulması amaçlanmıştır. Yaşam endeksi değerleri; konut, çalışma hayatı, gelir
ve servet, sağlık, eğitim, çevre, güvenlik, sivil katılım, altyapı hizmetlerine erişim, sosyal
yaşam ve yaşam memnuniyeti kriterlerinden oluşmaktadır. Bu amaca ulaşmak için çok
değişkenli istatistiksel yöntemlerden biri olan k-ortalamalar kümeleme analizi ile incelenmiş
ve elde edilen sonuçlar diskriminant analizi ile desteklenmiştir. Bu analizler sonucunda,
Türkiye’de yaşam endeksi değerlerine göre illerin farklılık yarattığı gözlemlenmiştir.
Türkiye’deki 1 il yaşam endeksi değerlerine göre sınıflandırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yaşam Endeksi, Kümeleme Analizi, Diskriminant Analizi
Alan Tanımı: Sosyal ve Fen Bilimleri, İktisat, İstatistik
84
Serap Barış, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Serap Bolayır, Şarkışla Aşık Veysel MYO, Cumhuriyet Üniversitesi
“Türkiye’de Gelir Eşitsizliğini Azaltmada Sosyal Koruma Harcamalarının Rolü”
serap.baris@gop.edu.tr; sbolayir@yahoo.com
Özet
Bir ülkede gelir dağılımının adaletli olması ve hane halklarının asgari gelir düzeyinin belirli
bir noktanın altına düşmemesi, toplumsal refah artışının sağlanması ve korunması açısından
son derece önemlidir. Ancak gelir dağılımının kendiliğinden adil olarak gerçekleşmesi
oldukça zor görünmektedir. Üretim ve bölüşüm süreci kendi akışına bırakıldığında, çoğu kez
sadece ekonomik değil, sosyal sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla gelir dağılımı, tüm
toplumlarda üzerinde önemle durulan sosyo-ekonomik bir konudur.
Gelir eşitsizliği yüksek olduğunda, bir de toplum içinde güçlü bir dayanışma yoksa sosyal
patlama ve bunalımların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bu nedenle ülkeler, sosyal devlet
anlayışının da gereği olarak mevcut eşitsizlikleri önlemek veya azaltmak ve gelir düzeyi
düşük kesimlerin gelirlerini arttırıcı politikalar üretmek zorundadır. Hükümetler gelir
eşitsizliği ve yoksulluğu azaltmada, sosyal koruma harcamaları ve vergiler gibi mali
araçlardan yararlanabilir.
Çalışmanın amacı, Türkiye’de gelir eşitsizliğini azaltmada ve yoksullukla mücadelede sosyal
koruma harcamalarının rol ve etkisini incelemektir. 2000–2015 dönemine ait sosyal koruma
harcamaları ve gelir eşitsizlik ölçütlerinin kıyaslandığı bu çalışmanın sonucunda, ülkemizde
sosyal koruma harcamaları arttıkça gelir eşitsizliğinin azaldığı -bu iki değişken arasında
negatif ilişki olduğu- tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Gelir eşitsizliği, Sosyal koruma harcamaları, Türkiye
Alan Tanımı: Gelir eşitsizliği ( İktisat )
85
Berna Bulğurcu, İİBF, Çukurova Üniversitesi
Mert Eti, S.B.E. İşletme Doktora Öğrencisi, Çukurova Üniversitesi
İbrahim Tolga Çoşkun, İİBF, Çukurova Üniversitesi
“Yapı Malzemesi Seçim Kararına Yönelik Bir Uygulama”
bkiran@cu.edu.tr; mmerteti@gmail.com; tcoskun@cu.edu.tr
Özet
İnşaat sektöründe faaliyet gösteren firmaların, üzerinde önemle durmaları gereken konulardan
biri de; inşaat yapım sürecinin başlangıcında, yapı malzemesi seçimi işleminin planlı bir
şekilde gerçekleştirilmesidir. Bu çalışmada Adana ilinde faaliyet gösteren bir inşaat firması
için, dış cephe duvar yapımında kullanılan gaz beton yapı malzemesinin seçilmesine yönelik,
çok kriterli karar verme tekniklerinden biri olan, ideal çözüme en yakın ve negatif ideal
çözüme en uzak olma prensibi ile matematiksel alt yapısı oluşturulan Topsis tekniği
kullanılmıştır.
Taşıyıcı olmayan bir yapıya sahip gaz beton malzemesi, inşaat sektöründe geniş bir kullanım
alanına sahiptir. Türkiye’de farklı lokasyonlarda üretim yapmakta olan, üçü Türkiye Gaz
Beton Üreticileri Birliği üyesi olmak üzere, toplamda beş şirketin G2-400 sınıfındaki gaz
beton ürünleri incelenmiştir. Hangi şirketin ürününün seçileceği
konusunda, firma
sahiplerinin de görüşleri alınarak belirlenen faktörler; “Kuru birim hacim kütlesi, ısı
iletkenliği, 20cm’lik gaz betonun malzeme fiyatı, yetkili bayi sayısı, firmaların ürettiği benzer
özellikte ürün çeşitliliği ve firmaların sahip olduğu kalite belgeleri” olarak tespit edilmiştir.
Çalışmada karar verici mekanizmanın beklentileri doğrultusunda, farklı önem derecelerine
sahip faktörler değerlendirilmiş olup, Topsis yöntemi ile elde edilen sıralama sonucu,
malzeme seçim sürecini hızlandırmak amacıyla inşaat firması yetkililerine öneri olarak
sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Karar Analizi, Topsis, Malzeme Seçimi
Alan Tanımı: Nicel Karar Yöntemleri, Yöneylem Araştırması (İşletme)
86
Mehmet Ünsal Memiş, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi,
“Sabit Maliyetlerin Kademelendirilmesinin İşletmelerin Üretim Kararlarına Etkisi”
munsalmemis@gmail.com
Özet
İşletmeler üretim faaliyetlerinde bir dizi maliyete katlanmaktadırlar. Bu maliyetler faaliyet
(üretim) hacmi karşısındaki değişkenlik düzeyine göre sabit, değişken ve karma maliyet
şeklinde sınıflandırılmaktadır. Sabit maliyetler, işletmelerin üretim hacimlerinden bağımsız
olan ve kısa sürede etki edilemeyen maliyetlerdir. Sabit maliyetler, işletmelerin toplam
maliyetleri üzerinde oldukça yüksek bir yer tutmaktadır. Bu maliyetlerin izlenmesi ve ürün
üretim kararlarında dikkate alınması gerekmektedir. Sabit maliyetlerin kademelendirilmesi
yöntemi sayesinde sabit maliyetler daha iyi gözlenebilmekte ve üretim kararlarının daha
sağlıklı alınabilmesi sağlanabilmektedir.
87
Meltem Canoğlu, Pozantı Meslek Yüksekokulu, Çukurova Üniversitesi
Erdinç Ballı, Karataş Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu, Çukurova Üniversitesi
“Tüketicilerin Kebap Restoranı Tercihlerini Etkileyen Faktörler – Adana Örneği”
mcanoglu@cu.edu.tr ; eballi@cu.edu.tr
Özet
Fizyolojik ihtiyaçların ilk sıralarında yer alan beslenme ihtiyacının giderilmesinin yanı sıra
birlikte zaman geçirmek, sosyalleşmek ve yeni insanlarla tanışmak gibi ihtiyaçların da
giderilmesinde rolü olan dışarda yemek yeme olgusu pazarlama ve tüketici davranışlarının
merak edilen olgularındandır. Yeme içme sektörü Türkiye’de hızla büyüyen ve gelişen bir
sektördür. Dünyada Türk mutfağı denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri olan “kebap“
çoğunlukla Adana ismiyle beraber anılmakla birlikte, Adana İli‘nin coğrafik işareti tescilli
ürünüdür. Gerek yerel halka gerek bölgeye gelen turistlere bu ürünü sunan kebap
restoralarının sayısı her geçen gün artmasına rağmen, bu restoranlar ve tüketicileri alan
yazında çok fazla araştırma konusu yapılmamıştır. Bu çalışmada, tüketicilerin kebap restoranı
seçimlerini etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini
Adana İli‘ndeki kebap restoranlarında yemek yemeyi tercih eden 265 tüketici oluşturmaktadır.
Kolayda örnekleme yönteminin tercih edildiği çalışmada veri toplama yöntemi olarak anket
formu kullanılmıştır. Örneklemden toplanan veriler bilgisayar ortamında frekans analizi,
faktör analizi, T- Testi ve Anova testi gibi analizlere tabi tutulmuştur. Araştırma sonuçlarına
göre tüketicilerin kebap restoranı seçiminde rol oynayan etmenlerin; “yiyeceklerden
Ayrıca, bu faktörlerin tüketici tercihlerinde demografik değişkenliklere göre de farklılıklar
gösterdiği bulgulanmıştır. Tüketicilerin kebap restoranı seçimlerini etkileyen faktörlerin
değerlendirilmesinin amaçlandığı bu çalışma ile alan yazınına katkı sağlanacağı ve ayrıca,
çalışma sonuçlarının sektörel uygulayıcılar açısından da yol gösterici olacağı
düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Tüketici Davranışı,, Kebap Restoranları, Adana
Alan Tanımı: Tüketici Davranışı (Pazarlama)
88
Halim Tatlı, İktisadi ve İdari Bilmler Fakültesi, Bingöl Üniversitesi
Arzu Varol, İktisadi ve İdari Bilmler Fakültesi, Bingöl Üniversitesi
Abdurrahman Alakuştekin, İktisadi ve İdari Bilmler Fakültesi, Bingöl Üniversitesi
“Katılım Bankacılık Hizmetlerinde Tüketici Tercihlerini Etkileyen Faktörler: Bingöl’de
Ampirik Bir Uygulama”
htatli@bingol.edu.tr; arzu.varol@outlook.com; a.alakustekin@gmail.com
Özet
Katılım bankacılığa artan yoğun ilgiye rağmen, pek çok müşterinin bu konudaki bilgisinin
yetersiz olması Katılım bankacılığa olan talebi azaltarak Katılım bankacılığının gelişimi
üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Bu nedenle Katılım bankacılık hizmetlerini
etkileyen faktörlerin ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu çalışmanın temel amacı
Katılım bankacılıkta tüketicilerin bilgi düzeyi ve söz konusu bankacılık hizmetlerinin tercihini
etkileyen faktörleri incelemektir. Bu amaç doğrultusunda Bingöl kent merkezinde 1 Kasım-25
Aralık 2016 döneminde 400 hane halkı reisi ile yüz yüze anket tekniği kullanılarak veri
toplanmıştır. Bu veriler faktör analizi ile analiz edilmiştir. Yapılan faktör analiz sonucunda 26
değişkenin 5 faktörde toplanması uygun bulunmuştur. Bu faktörler önem sırasına göz önünde
bulundurularak “güven”, “iletişim”, “memnuniyet”, “yenilikçilik” ve “sadakat” olarak
isimlendirilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına dayanarak,
katılım bankacılık hizmetleri
konusunda bu alandaki bankaların nasıl bir tavır alması gerektiği ile ilgili çeşitli öneriler
sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Katılım bankacılık, Tüketici tercihi, Faktör analizi, Bingöl.
Alan Tanımı: Tüketici, Bankacılık (İktisat)
89
Canan Çakır, Gümüşhane Üniversitesi
“Geçmişten Günümüze Türk Eğitim Sistemindeki Gelişmeler: Bir Kamu Politikasi Aktörü
Olarak Milli Eğitim Şuralari Özelinde Bir Değerlendirme”
canancakir@gumushane.edu.tr
Özet
Eğitim bireylerin doğumundan ölümüne kadar davranışlarını etkileyerek toplum içindeki
konumlarını belirleyen bilgi birikimi, beceri, iletişim ve anlayışlarını olumlu yönde etkileyen
bir araçtır. Bu aracın ülke menfaatlerine uygun bir şekilde kullanılması, yöneticilerin çağın ve
toplumun gerekliliklerine uygun şekilde politikalar üretmesi ve uygulaması ile mümkün
olmaktadır. Devlet tarafından belirlenen bu sistem içinde verilen eğitimin amaç ve yöntemi
her zaman büyük önem taşımaktadır. Kamu politikaları bireylerin, grupların ya da
hükümetlerin belirli hedef ve amaçlara ulaşma adına uygulamaya koydukları plan ve
projelerdir. Eğitim faaliyetlerinin iyi bir şekilde yürütülmesi için devletler tarafından
uygulamaya konulan eğitim politikaları da kamu politikalarının bir parçasıdır. Eğitim alanında
politikalar oluşturacak aktörlerin kamu politikası süreçlerine hakim olmaları ve bu süreçleri
iyi bilmeleri gerekmektedir. Çünkü eğitim, toplumların kalkınmasında ve gelişmesinde en
önemli etkenlerinden biridir ve bu alanda uygulanacak eğitim politikalarının sonuçları uzun
vadede gelecek nesillere aktarılacak değerleri, birikimi ve kültürü de doğrudan etkilemektedir.
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de 19 0 sonrası kamu politikası aktörlerinden biri olan Milli
Eğitim Şuralarının milli eğitim politikalarını nasıl etkilediğini ortaya koymaktır. Bu anlamda
çalışma milli eğitim şuraları özelinde Türkiye’nin eğitim alanındaki konumunu dününü,
bugününü anlatırken geleceğine ışık tutması açısından önemlidir. 19 0 sonrası Milli Eğitim
Şuraları incelenirken nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi (içerik çözümlemesi)
kullanılmıştır. Kullanılan yöntem, belgeleri derinliğine analiz etme olanağı sunmuştur. Elde
edilen belgeler tespit edilen kavramlar aracılığıyla tablolara dökülerek dönemler itibariyle
milli eğitim şuralarında eğitim politikası konusunda yaşanan gelişmeleri görme olanağı
sağlanmıştır. Türkiye’de 19 0’den günümüze kadar olan süreçte Milli Eğitim Şuralarının
nasıl değiştiği ve geliştiği değerlendirilecektir. Türkiye’de eğitim politikaları ile ilgili olarak
21 kavram tespit edilmiştir. Süreci en iyi yansıttığı düşünülen, eğitim politikası ile ilgili bu
kavramlar sırasıyla; zorunlu eğitim, okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim, mesleki ve
teknik eğitim, yabancı dil, din eğitimi, yaygın eğitim, parasız eğitim, fırsat eşitliği, öğretmen,
laiklik, eğitimin finansmanı, yükseköğretim, teknoloji kullanımı, yerel yönetim, Atatürkçülük,
yönetişim, özel sektör, millilik ve özel eğitimdir. Milli Eğitim Şuraları analiz edilmeye
çalışılmıştır. Milli Eğitim Şurası içinde inceleme konusu yapılan kavramlardan en fazla
tartışma konusu yapılanların sırasıyla; öğretmen, mesleki ve teknik eğitim, okul öncesi eğitim,
ilköğretim, özel eğitim, yaygın eğitim, teknoloji kullanımı, özel sektör, zorunlu eğitim,
yabancı dil ve Atatürkçülük konularının olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Kamu Politikası, Eğitim Politikası, Milli Eğitim Şuraları
Alan Tanımı: Eğitim Politikası (Kamu Yönetimi)
90
Z. Bilgen Susanlı, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Işık Üniversitesi
“Türkiye’de Beceri Açığı”
bilgen.susanli@isikun.edu.tr
Özet
Beceri açığı (skills shortages) sorunu, Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede politika
yapıcılardan ve akademisyenlerden büyük ilgi görmektedir. Bu terim işgücü piyasasında
becerili işgücüne ihtiyacın, mevcut işgücü arzından ne kadar fazla olduğunu gösterir.
Bu çalışma mevcut literatüre iki yönden katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. İlk olarak,
Dünya Bankası tarafından derlenen Enterprise Surveys anketleri verilerine kullanılarak beceri
açığının Türkiye’deki firmalar arasındaki yaygınlığı incelenecektir. Firma düzeyindeki beceri
açığı anketlere katılan firmaların, beceri eksikliğini sözkonusu firmanın faaliyetleri ve
büyümesi için orta, büyük veya çok ciddi bir engel olduğunu belirtmesi ile ölçülecektir. İkinci
olarak, veri setinin panel bileşeninden faydalanılarak, örneklem dönemi süresince beceri
eksikliğindeki değişikliklerin belirleyicileri araştırılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Beceri açığı, Firma verisi, Türkiye
Alan Tanımı: Beşeri sermaye (İktisat)
91
Yeşim Helhel, Turizm Fakültesi, Akdeniz Üniversitesi
“Finansal Gelişme ve Ar-Ge Harcamaları İlişkisi: Bir Panel Veri Analizi”
yhelhel@akdeniz.edu.tr
Özet
1990’lı yıllardan itibaren globalleşme süreciyle birlikte, ülkelerin dikkati finansal piyasaların
ve aracıların ekonomik kalkınma üzerindeki rolüne odaklanmıştır. Bu konuda bir asır önce ilk
adımı atan Schumpeter, gelişmiş finans sisteminin Ar-Ge ve inovasyonu artırarak uzun
dönemli ekonomik büyümeyi artırdığını belirtmiştir. Schumpeter, iyi işleyen kredi
mekanizmasına sahip bir finans sisteminin, yeni ürün ve üretim sistemlerini gerçekleştirecek
girişimcileri finanse ederek teknolojik gelişmeyi hızlandırma ve dolayısıyla ekonomik
büyümeye neden olduğunu göstermiştir Arz öncüllü hipotez alarak adlandırılan bu savı
destekleyen birçok çalışma mevcuttur. Fakat bu çalışmaların büyük bir çoğunluğu finansal
gelişme ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin yönü ve derecesi ve Ar-Ge harcamalarının
ekonomik büyümeye etkisini incelemeye yöneliktir. Bu çalışmada, bir farklılık olarak finansal
gelişmenin Ar-Ge harcamalarına olan etkisi araştırılmıştır. Çalışmaya E ülkeleri (emerging
countries) olarak tanımlanan Hindistan, Türkiye, Çin, Brezilya, Endonezya, Rusya ve
Meksika dâhil edilmiştir. Uluslararası danışmanlık şirketi Pricewaterhouse-Cooper (PwC)’ın
yayınladığı raporda bu ülkelerin 2020 yılında ekonomik büyüklükte sanayileşmiş ülkeler
olarak adlandırılan G ülkelerini geçebileceğinin altı çizilmiştir (PwC, 2010). 2001-2013
dönemini kapsayan çalışmada panel veri analizi uygulanmıştır. Ar-Ge göstergesi olarak; ArGe harcamalarının GSYİH içindeki payı, ülkelerin finansal gelişmişlik göstergeleri olarak;
yurtiçi banka kredilerinin GSYİH’ye oranı ve geniş anlamda para arzının (M2) GSYİH’ye
oranı kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgulara dayanarak bir değerlendirme
yapıldığında; E- ülkelerinde finansal gelişmişlik düzeyinin Ar-Ge ve inovasyonu artırmada
çok büyük bir öneme sahip olduğu ve finansal kalkınmanın Ar-Ge harcamalarına olan pozitif
katkısı açıkça görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Ar-Ge Harcamaları, E Ülkeleri, Finansal Gelişme, Panel Veri Analizi
Alan Tanımı: Finansal Gelişme (Finans)
92
İpek Kışlalı, Uzunköprü Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Trakya Üniversitesi
“Kaza Veritabanlarının Bilgi Yönetimi Açısından Analizi ve Modellemesi”
ipekkislali@trakya.edu.tr
Özet
İnsanla ilgili kaynakların yönetiminde işgören sağlığı ve iş güvenliği önemli bir yer
tutmaktadır. İnsanla ilgili kaynakların etkin kullanımı aracılığıyla sağlık ve güvenlik
kapsamında ele alınan kazaların önlenmesi, kazaların olumsuz etkilerinin, olumsuz
sonuçlarının azaltılması, yokedilmesi yönetim ve organizasyon alanında verimi koruyan
unsurlar içinde yeralmaktadır. Kazaların önlenmesinde bütünsel bir yaklaşımla stratejilerin
geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yaklaşımın sağlanmasında etkili olan unsurların
içinde işletmelerdeki bilgiyle, insanla ilgili kaynakların, bilgiyle ilgili süreçlerin bir bütün
olarak incelenerek iyileştirilmesi sözkonusudur. Bu noktada veritabanları önemli bir rol
üstlenmektedir.
Bu çalışmada, kazalarla ilgili veritabanlarını konu alan literatürden örneklere değinilerek,
bilgi yönetimi açısından teorik bir model oluşturulması amaçlanmıştır. Çalışmada işgören
sağlığı ve iş güvenliği kapsamında kaza veritabanları aracılığıyla veri analizi, bilgi kullanımı,
bilgi paylaşımı, bilgi akışı ve bilgi depolaması konularının önemine değinilmiştir. Bilgi
yönetimiyle ilgili süreçlerin iyileştirilmesi sonucu kazaların olumsuz etkilerini azaltıcı ve
yokedici unsurlara ulaşılabileceği dikkat çekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Kaza veritabanı, Bilgi yönetimi, İnsan kaynakları yönetimi
Alan Tanımı: İş Güvenliği, İnsan Kaynakları (İşletme ve Yönetim)
93
Buket Çatakoğlu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
“Fikri ve Sınai Hakların Ekonomiye Katkısında Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Etkileri”
buketcatakoglu@nevsehir.edu.tr
Özet
10.01.201 ’de yürürlüğe giren 6 69 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu, bundan önce bir dizi
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile düzenlenen marka, patent, tasarım, coğrafi işaret ve
faydalı model gibi fikri ve sınai hakları tek bir kanun içinde ve KHK’ların tümüne nazaran
daha az sayıda hükümle düzenlemek suretiyle, mülkiyete ilişkin olarak hukukumuzda söz
konusu "kanunilik" prensibini gerçekleştirmiş ve böylece daha önce yaşanan Anayasa
Mahkemesi iptallerinde olduğu üzere, hukuki alt yapıya dair sorunların önünü kesmiştir. Yeni
kanun, Avrupa Patent Sözleşmesi, TRIPS, Patent İşbirliği Anlaşması gibi pek çok uluslararası
düzenlemeye uyum sağlamayı ve buna paralel olarak adı geçen fikri ve sınai hakların
korunmasında sağlam bir yasal zemin oluşturmak suretiyle teknolojik, ekonomik ve sosyal
ilerlemenin gerçekleşmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Teknolojik gelişmelerin hızına yetişemediğimiz gerçeği, küresel ekonomi açısından
inovasyon unsurunun hayati önemini ortaya koymaktadır. İşte sınai mülkiyet hakları tam da
bu noktada devreye girmekte, anılan haklara ilişkin etkin bir hukuki koruma sisteminin
sağladığı güven sayesinde inovatif aktiviteler geliştirilebilmektedir.Ayrıca yeni kanun,
geçmişte KHK’lar döneminde söz konusu zaman kayıplarına ve yüksek işlem maliyetlerine
ilişkin olumsuzlukları da gidermek suretiyle, girişimcileri daha rekabetçi olmaya teşvik
ederek ekonomiye canlılık kazandıracaktır.
Anahtar Kelimeler: Fikri ve sınai haklar, marka, patent, tasarım, ekonomik gelişme.
Alan Tanımı: Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku (Ticaret Hukuku)
94
Yavuz Yayla , İİBF, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
“Fikri Mülkiyet Hakları: Tarihsel Gelişimi ve Ekonomik Büyüme ve Kalkınmadaki Yeri”
yavuzyayla@gmail.com ; yyavuz@omu.edu.tr
Özet
Bu çalışmada, günümüzü tanımlamak için kullanılan enformasyon çağı, bilgi toplumu, bilişsel
kapitalizm gibi adlandırmalar artık bir meta üretim toplumundan bilgi üretim merkezli bir
topluma geçtiğimize işaret etmektedir. Bu bağlamda çağımızdaki toplumsal ve ekonomik
dönüşümü anlamada anahtar bir kavram haline gelen bilgi üretiminin korunmasını temel alan
telif haklarının kavramsal ve hukuki tarihsel gelişimi Dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisi
özelinde incelenecektir. Ayrıca telif haklarının korunması özelinde bilginin üretiminde
kamusal ve özel alanla ilişkileri incelenecek ve ekonomik büyüme ve kalkınmaya katkısı
ampirik göstergelerle irdelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Fikri Mülkiyet Hakları, Bilgi Ekonomisi, Ekonomik Büyüme ve
Kalkınma, Uluslararası Ekonomi
Alan Tanımı: Mülkiyet Hakları, Ekonomik Kalkınma (İktisat)
95
Ekrem Ersin Cesur, Kastamonu Meslek Yüksekokulu, Kastamonu Üniversitesi
“İşgücü İstemini Etkileyen Ücret Dışı Bir Unsur Olarak “Kayıt Dışı İstihdam” ve Türkiye
İşgücü Piyasasına Etkisi”
eecesur@gmail.com
Özet
19 3 yılında yaşanan petrol krizi ekonomik, sosyal ve siyasal alanda yaşanan köklü
dönüşümler açısından bir kilometre taşıdır. Bir yandan Altın Çağ’ın sona ermesine neden olan
bu kriz, bir yandan da azgelişmiş ülkelerin tek çıkar yol olarak gördükleri neo-liberal
politikaları hızla yürürlüğe koymalarına kaynaklık etmiştir. Bu anlamda azgelişmiş ülkeler,
ticari ve mali serbesti, özelleştirme, düzensizleştirme ve dışa açılma politikaları aracılığıyla
küresel ekonomiyle bütünleşmeye ve ekonomik büyümeyi gerçekleştirmeye çalışmışlardır.
Ancak bu politikalar, üretimin baştan ayağa değiştiği yeni bir yapı ortaya çıkartmış; amaç ve
beklentileri karşılamayan bir bütünleşme örüntüsü doğmuş ve ekonomik büyümeden çok
ekonomik krizlerle karşılaşılmıştır. Türkiye’de de diğer azgelişmiş ülkelerden farklı
gelişmelerin yaşandığını söyleyebilmek olası değildir. Bu süreçte, çok uluslu işletmelerin
maliyet düşürme stratejilerinden biri olarak uygulamaya geçirdikleri üretimin
dışsallaştırılmasına ilişkin uygulamalar, bir yandan azgelişmiş ülkelerde işgücü piyasalarına
ilişkin koruyucu düzenlemeleri aşındırmış, bir yandan da çok uluslu işletmenin üretim ağında
yer almak isteyen yerli işletmeleri kayıt dışına çıkmaya zorlamıştır. Kayıt dışı sektör ve
istihdam, kayıtlı sektörü desteklediğine ilişkin şüphe ve endişe uyandıracak kadar hacim
kazanmıştır. Bu çalışmanın amacı da bu şüphe ve endişelerden yola çıkarak, neo-klasik işgücü
sunumu kuramına göre “kayıt dışı istihdam” olgusunu nedenleri ve sonuçları ile incelemek ve
özellikle 200 yılındaki küresel mali kriz sonrasında Türkiye işgücü piyasasına etkilerini
ortaya koymaktır.
Anahtar Kelimeler: İşgücü istemi, Kayıt dışı istihdam, İşgücü piyasası
Alan Tanımı: Çalışma Ekonomisi (Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri)
96
Hakkı Çiftçi, İİBF, Çukurova Üniversitesi
"Kayıt Dışı İstihdamın Ekonomik Etkileri"
hciftci@cu.edu.tr
Özet
Toplumların temel ekonomik sorunları arasında yer alan kaynakların kullanımı ile ilgili olan
kayıt dışı istihdam çözümler üretilmesi gereken ekonomideki en temel sorunlar arasında yer
almaktadır. Bundan dolayı ekonomisinin gelişmesinin önünde bir engel olarak görülen kayıt
dışı istihdam kaynakların etkin olarak kullanılmasını ve büyümeye kanalize olmasını da
etkileyebilmektedir .Çünkü doğru ölçümler yapılamayan ekonomik olaylar; tam istihdam,
fiyat istikrarı, ekonomik büyüme ve gelir dağılımında adalet gibi ideal makroekonomik
hedeflere ulaşılmayı da zorlaştırabilecektir. Çözümün hız, esnek ve pratik olabilmesi
açısından kayıt dışı istihdamın boyutlarının belirlenmesi ve çözüm önerilerinin sunulması
önem taşımaktadır. Politik, sosyolojik, teknolojik ve ekonomik olarak nedenleri ve sonuçları
bakımından çok karmaşık bir yapı olarak ortaya çıkan kayıtdışı istihdam daha çok iktisadi
faktörler dışında nüfus, eğitim, sağlık, hizmetler, tarım, sanayi ve ticaret gibi sektör ve
faktörlerle de kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdamın birçok nedeni araştırılabilmelidir. Bu
doğrultuda dikkate alınan bu çalışma üretici, yatırımcı, tasarrufcu kesimlerinde oluşturduğu
ve ekonomiyi etkileyen parasal ve mali politikalarında etkileyebilmektedir. Bu bağlamda ele
alınan çalışmada kayıt dışı ekonomi ve kayıtdışı istihdamın tanımı, unsurları ve nedenleri
ortaya konularak durumu incelenmiştir. Ayrıca kayıt dışılığın işgücüne yönelik ekonomik ve
sosyal etkileri belirlenmeye çalışılarak öneriler yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kayıtdışı İstihdam, Resmi Olmayan ve Gölge Ekonomi
Alan Tanımı: İktisat, Kayıtdışı Ekonomi ve İstihdam
ECONOMIC EFFECTS OF INFORMAL EMPLOYMENT
Abstract
It is copyrighted to produce informal employment analysts about the basic economic
problems of communities and the use of on-the-spot resources. Therefore, it can also affect
the effective use of unregistered employment resources, which is regarded as an obstacle to
the development of the economy, and the fact that it is channeled to growth. such as full
employment, price stability, economic growth and justice in income distribution, may also be
difficult to achieve. In terms of speed, flexibility and practicality of resolution, it is important
to determine the dimensions of informal employment and to submit solutions suggesting
solutions. Information and solutions on economics and unregistered sectors and factors related
to economy and non-registration systems, economy and informal sectors and factors. many
reasons for employment should be explored. This study, taken in this direction, can affect the
producers, investors, savers monetary and economic policies. In this context, I have studied
the situation in which the definition, elements and causes of informal economy and
unregistered employment emerged. In addition, it was done by trying to determine the
economic and social effects of unregistered labor.
Keywords: Unregistered Employment, Unofficial Economy, Shadow Economy
JEL Code: E26, E27
97
Murat Pütün, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
“Kronik Düzeydeki Genç İşsizlik Bağlantılarının Sorgulanması: Avrupa İşgücü Piyasalarının
Ve Kurumlarının Etkinlik Sorunu”
mputun@cu.edu.tr
Özet
Günümüzün en önemli ekonomik ve sosyal sorunlarından olan işsizlik realitesi, giderek artan
bir ivme ile İktisat Biliminde araştırmalara konu olan ve acilen çözüm bekleyen “genç
işsizlik” alt sınıflaması ile önemli bir boyut kazanmıştır. Aslında, “genç işsizlik kavram”ı,
“Genel işsizlik” sorunu ile mücadelede de en öne çıkan olgu olarak hem “gençlik sınıflaması”
kapsamındaki işsizlikle. Hem de toplam işgücünün istihdam seviyesi ile bağlantılı olması
açısından, öncelikle politika kurucular açısından özel önem arz etmektedir. Bu çalışma,
küresel bir olgu haline gelen ve çoğu durumda kronikleşen genç işsizlik konusunu Avrupa
Birliği ve Birlik ülkeleri bağlamında incelemektedir. AB genç işsizlik ortalaması, genel
işsizlik ortalamasının iki katından da yüksek olup, özellikle Güney Avrupa ülkeleri ve
İrlanda’yı içine alan iç karartıcı istatistiklerin kanıksanması zorlaşmaktadır. Ekonomik kriz
ve sonrası bu alandaki sorunların boyutu genişlemekle birlikte, genç işsizlik olgusunun
tesirleri krizden çok önceki dönemlere uzanmaktadır. Ekonomik aktivite, yada diğer bir
değişle üretim seviyesi ve genç işsizlik arasında mantıksal bir bağ kurmak mümkünken, söz
konusu korelasyonu destekleyen ampirik bulgular yetersiz bulunmaktadır. İşgücü
piyasalarındaki gençlerin daralma ya da kriz dönemlerinde etkilenme dereceleri ya da
kanalları yetişkinlerinkinden farklı olduğundan, bu iki grup arasındaki yukarıda anılan çarpık
farklılık daha da keskinleşebilmektedir. AB bünyesindeki kronik işsizliğin temel açıklaması,
yapısal faktörlere dayanmakta olup ülkeler arasında benzerlik gösterebilirken, ülkeler arası
farklılıklarda oluşmaktadır. Bu çalışma işgücü piyasası kurum ve aktörlerinin ve karar merci
ve uygulayıcılarının alternatif tedbir,politika,strateji , reform ve uygulamada: etkin ve
senkronize olmadıklarını göstermektedir. Ayrıca; ekonomik Birlik kapsamında dengeleyici
mekanizma olarak kabul edilen ülkelerarası işgücü hareketliğinin, AB sınırları içerisinde bu
işlevini yerine getirmediği gösterilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Genç İşsizlik, Avrupa Birliği, Yapısal Reformlar, AB Politika
Yürütücüleri, İşgücü Piyasaları, Ekonomik Birlik, Ülkeler Arası İşgücü Hareketliliği, AB
Komisyonu, İktisadi Etkinlik
98
Ekrem Ersin Cesur, Kastamonu Meslek Yüksekokulu, Kastamonu Üniversitesi
“Türkiye’de İşgücü Verimliliği ile Reel Ücretler Arasındaki İlişki”
eecesur@gmail.com
Özet
İşgücü verimliliği, Keynesyen uzlaşının temelini oluşturan kavramlardan biri olarak
değerlendirilmektedir. Fordist dönemde, kitle üretimine olanak sağlayan üretim
organizasyonu içinde yer bulan Taylorist iş örgütlenmesi, işgücü verimliliğini önemli ölçüde
arttırmış; bu sayede düşen maliyetler ve bu düşüşün fiyatlara yansıtılması aracılığıyla da kitle
tüketimi gerçekleşmiştir. Bu bağlamda, işgücü verimliliğindeki artış sonucunda, işletme
karlarının artış gösterdiği, ekonomik büyümenin belirli bir ortalamanın üstünde seyrettiği ve
adil sayılabilecek bir gelir dağılımı örüntüsünün oluştuğu bir uzlaşı rejimi ortaya çıkmıştır.
Bununla birlikte, kapitalizme ilişkin kar oranlarındaki düşme eğilimi 19 3 yılındaki Petrol
Krizi sonrasında uzlaşı rejiminin çökmesine neden olmuştur. Post-Fordist dönem olarak
adlandırılan bu yeni sürecin başında ortaya çıkan stagflayon olgusuna cevap veremeyen
Keynesyen ekonomi politikalarının yerini neo-liberal politikalar alırken; özellikle bilişim
teknolojilerindeki yeniliklerle üretim organizasyonu da değişmiş, yeni üretim ve çalışma
yöntemleri yürürlüğe koyulmuştur.
Bu çalışmanın amacı, Post-Fordist dönemde Türkiye’de işgücü verimliliğinde meydana gelen
değişimleri incelemek ve işgücü verimliliği ile reel ücretler arasındaki ilişkiyi ortaya
koymaktır. Bu dönemde yaşama geçen yeni üretim ve çalışma yöntemlerinin, işgücü
verimliliğinde meydana getirdiği değişim ile bu değişimin reel ücrete ne yönde yansıdığı
sınanmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: İşgücü verimliliği, Reel ücret, Türkiye
Alan Tanımı: Çalışma Ekonomisi (Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri)
99
Fatih Kaplan, Tarsus Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu, Mersin Üniversitesi
Kayhan ÇELİK , T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı.
“Uluslararası Petrol Piyasasında Üretim Dengesi: Bir Oyun Teorisi Yaklaşımı”
fatihkaplan@mersin.edu.tr ; k.celik5@gtb.gov.tr
Özet
Bu çalışmnın amacı petrol üretim kararlarında OPEC ve OPEC dışı ülkelerin etkilerini oyun
teorisi ile araştırmaktır. Bu amaçla, OPEC ve OPEC dışı ülkeler olmak üzere iki gruba ayrılan
ülkelere ait ve 19 0-2015 dönemini kapsayan üretim miktarı ve satış fiyatı serileri analizde
kullanılmıştır. Yapılan analizde, petrol üretim miktarlarının karar mekanizmalarınca ne olması
gerektiği ve bu karar birimlerinin hangi fiyattan üretimlerini birbirleri açısında en ideal
noktalar oluşturduğu tespit edilmek istenilmiştir. Analiz sonuçlarına göre üretim miktarlarında
karar mekanizmalarının en ideal faydaya en düşük fiyat aksiyonlarında ulaştıkları tespit
edilmiştir. Analizden elde edilen bu sonuçlara gore, uluslararası petrol piyasasının düopol
yapısı, her iki grubun karar alma sürecinde birbirlerine bağımlılıklarını ve bir oyun içerisinde
olduklarını göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Petrol Fiyatları, OPEC, Oyun Teorisi
Alan Tanımı: Uluslararası Ticaret, Üretim (İktisat)
10
0
Özge Aynagöz Çakmak, İİBF, Gazi Üniversitesi
Mehmet Ali Salar, İİBF, Gazi Üniversitesi
“ MINT Ülkelerinin Dünya Piyasasında Rekabet Gücü Üzerine Bir Sınama”
aynagoz@gazi.edu.tr; mehmetalisalar@gazi.edu.tr
Özet
Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'den oluşan ve BRIC ülkeleri olarak adlandırılan tanımın
mucidi olan Jim O'Neill tarafından içlerinde Meksika, Endonezya, Nijerya ve Türkiye'nin yer
aldığı yeni bir kavram, MINT ülkeleri kavramı literature kısa zaman önce dahil olmuştur. Söz
konusu ülkelerin özellikle coğrafi ve demografik durumları itibariyle yapılan bu tanımlamanın
bir başarı hikayesi ile sonuçlanabilmesinin ardında yatan gerekçeleri doğru saptayabilmek ve
bu anlamda politika önermeleri sunabilmek maksadıyla yapılan bu çalışmanın temel amacı,
MINT ülkelerinin dünya piyasalarında rekabet gücü açısından analiz edilmesidir.
Bu doğrultuda çalışmanın amacı, MINT terimi ile biraraya getirilen bu dört ülkenin
karşılaştırmalı üstünlük ve rekabet gücünü saptamak ve mukayese edebilmektir. Söz konusu
ülkelerin imalat sanayinde karşılaştırmalı üstünlük ve rekabetçiliğinin belirlenmesi amacıyla
pek çok alternatif AKÜ indeksi arasından Vollrath’ın formülasyonu seçilmiştir. Bir ülkenin
diğer ülke veya ülke gruplarına karşı karşılaştırmalı üstünlüğünü belirlemenin, daha doğru bir
ifade ile karşılaştırmalı üstünlükleri belirleyen fiyat ve fiyat dışı değişkenlerin, çok sayıda
ülke ve çok sayıda ürün yönünden ölçülmesinin zorluğu nedeniyle, karşılaştırmalı
üstünlüklerin hesaplanmasında, ticaret öncesi değil ticaret sonrası verilere dayalı hesaplama
yapmak gerekli olmaktadır. Bu yönde ilk adım Liesner (195 ) tarafından atılmış olmasına
karşın, en sık kullanılan Balassa’nın AKÜ indeksidir. Ancak Balassa’nın AKÜ indeksini,
sadece ihracatı hesaba aldığı ve ithalat düzeyini ihmal ettiği için eleştiren Vollrath’a (1991)
göre indeksin hesaplanmasında, ihracat ve ithalat verileri ile net ticaret etkisi hesaba
katılmalıdır. Açıklanmış karşılaştırmalı üstünlüklere yönelik üç alternatif tanımlama yapan
Vollrath, ihracat kadar ithalatı da kapsayan ilk göstergeyi göreli ticaret avantajı (RTA) olarak
tanımlamıştır. Söz konusu indeks, Balassa indeksine eşit olan göreli ihracat avantajı (RXA)
ile göreli ithalat avantajı (RMA) arasındaki fark olarak hesaplanmaktadır.
Çalışmanın ilk bölümü MINT ülkeleri tanımı, bu tanımın gerekçeleri ve söz konusu dört
ülkenin temel makroekonomik göstergeler açısından incelenmesine ayrılmıştır. Söz konusu
ülkelerin rekabet gücünü ölçmek amacıyla yapılan benzer araştırmaların kısaca derlendiği
ikinci bölümü, Vollrath’ın Rekabet Gücü indeksi yardımıyla MINT ülkeleri imalat
sanayilerinin rekabet gücünün ölçümünün gerçekleştirildiği üçüncü bölüm takip etmektedir.
Sonuç bölümde ise çalışmadan elde edilen bulgularının değerlendirilmesine ve MINT
kavramı çerçevesinde yaratılacak olumlu olası etkilere katkı sağlayacağı düşünülen politika
önermelerine yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Rekabet Gücü, MINT Ülkeleri, Vollrath Rekabet Gücü İndeksi
Alan Tanımı: Rekabet Gücü (İktisat)
10
1
Hasan Ayaydın, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi
Savaş Durmuş, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kafkas Üniversitesi
Fahrettin Pala, Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksek Okulu, Gümüşhane Üniversitesi
Abdulkadir Barut, Siverek Meslek Yüksekokulu, Harran Üniversitesi,
“Petrol Fiyatları ve Sanayi Üretim Endeksi İlişkisi: Zamanla Değişen Nedensellik Analizi
Yaklaşımı”
hayaydin61@gumushane.edu.tr; sdurmus_75@hotmail.com;
fahrettinpala@gumushane.edu.tr; kadirbarut@harran.edu.tr
Özet
Bu çalışmanın amacı; Türkiye’de 2005:M1 ve 2016:M12 dönemi için petrol fiyatları ile
sanayi üretim endeksi arasındaki nedensellik ilişkisinin incelenmesidir. Bu amaçla; yeni ve
daha güçlü bir yöntem olan zamanla değişen nedensellik testi kullanılarak değişkenler
arasındaki ilişki incelenmiştir. Zamanla değişen nedensellik analizinde zaman serisi parça
parça incelenmekte ve böylelikle bazı dönemlerde nedensellik ilişkisi çıkıyorken bazı
dönemlerde ise nedensellik ilişkisi bulunamamaktadır. Ekonomik değişkenler zaman
içerisinde çok hızlı değişkenlik gösterdiğinden seri bir bütün olarak ele alındığında elde edilen
sonuçlar güvenilir olmayabilmektedir. Bu bağlamda zamanla değişen nedensellik testi
geleneksel nedensellik testlerin bu eksikliğini gidermektedir
Anahtar Kelimler: Petrol Fiyatları, Sanayi Üretim Endeksi, Zaman Değişen Nedensellik
Alan Tanımı: Petrol Fiyatları, Sanayi Üretim Endeksi, Makro Ekonomi (İktisat)
10
2
Yıldırım Toprak, Kuyucak Meslek Yüksekokulu, Adnan Menderes Üniversitesi
Hilal Saltık, Kuyucak Meslek Yüksekokulu, Adnan Menderes Üniversitesi
“Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Potansiyeli”
ytoprak@adu.edu.tr ; hilal.saltik@adu.edu.tr
Özet
Enerji, insan hayatında önemi her geçen gün artan bir olgudur. Ekonomik kalkınmanın ve
gelişmenin önemli olduğu günümüz ekonomilerinde teknolojik gelişmeler ile birlikte
önümüzdeki yıllarda enerji talebi daha da yoğun olacaktır. Enerji kaynaklarının rezerv
miktarı, kapasitesi, üretimi ve tüketimi ülke ekonomisi açısından önem arz etmektedir Mevcut
enerji kaynaklarının giderek artan seviyelerde tüketilmesi iklim değişikliği ve çevre
sorunlarına yol açmıştır. Artan bu enerji ihtiyacının kesintisiz bir şekilde karşılanabilmesi için
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönenilmiştir.
Bu çalışmada yenilenebilir enerji kaynaklarının içeriğine değinilmiş ve bu bağlamda
Türkiye’nin mevcut yenilenebilir enerji potansiyeli önemi vurgulanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Enerji, Yenilenebilir Enerji Kaynakları, Enerji Potansiyeli
Alan Tanımı: Çevre Ekonomisi
10
3
Salih Çam , İİBF, Çukurova Üniversitesi,
Esra Ballı, İİBF, Çukurova Üniversitesi,
“Türkiye’nin 1960-2013 Dönemi Enerji Etkinliği Analizi”
scam@cu.edu.tr, esraballi@cu.edu.tr
Özet
Bu çalışmada Türkiye’nin enerji etkinliği TOPSİS (Technique for Order Preference by
Similarity to The Ideal Solution) yöntemi ve yapay sinir ağları algoritması kullanılarak 19602013 dönemi için analiz edilmiştir. Analizde Türkiye’ye ait CO2 emisyonu, Gayri Safii
Yurtiçi Hasıla, yenilenebilir enerji, yenilenemeyen enerji, işgücü sayısı, sermaye yatırımı
verileri kullanılmıştır.
İki aşamalı olarak gerçekleştirilen analizde, ilk aşamada TOPSİS
yöntemi ile etkinlik skorları elde edilmiştir. İkinci aşamada, elde edilen skorlar yapay sinir
ağlarının çıktı verisi olarak kullanılmıştır. Analiz sonuçları Türkiye’nin enerji etkinliğinin
yıllara göre artma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Bunun yanında, yapay sinir ağları
analizi sonuçlarına göre enerji etkinliğini belirleyen en önemli değişkenin Gayri Safii Yurtiçi
Hasıla olduğu sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Enerji etkinliği, TOPSİS, Yapay Sinir Ağları Algoritması
Alan Tanımı: Enerji Etkinliği (İktisat)
10
4
Gözde Elbir, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
Serkan Yılmaz Kandır, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi
“Borsa İstanbul Kimya, Petrol, Kauçuk ve Plastik Ürünler Sektöründeki Şirketlerin Yatırım
Duyurularının Pay Getirileri Üzerindeki Etkisinin İncelemesi”
gozdeelbir1@gmail.com; skandir@cu.edu.tr
Özet
İşletmeler sahip oldukları varlıklara her yıl yeni ilaveler yaparak büyümek isterler. Belirli bir
üretim kapasitesinin elde edilmesi amacıyla yapılan her tür harcama ise işletme bilimi
açısından yatırım olarak ifade edilmektedir. Firmaların büyüyebilmek için vermiş oldukları
stratejik yatırım kararlarının firmaların pay getirilerini de etkilemesi beklenmektedir. Yapılan
yatırım duyurularının pay getirileri üzerindeki etkisi ise yatırımcılar ve portföy yöneticileri
açısından önemli bir konudur. Bu konu ile ilgili yapılmış olan araştırmaların önemli bir
kısmında, piyasaya yansıyan çeşitli bilgilerin pay getirileri üzerindeki etkisi olay çalışması
yöntemiyle incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı, kimya, petrol, kauçuk ve plastik ürünler
sektöründe faaliyet gösteren firmaların yatırım kararı duyurularının, pay getirileri üzerinde bir
etkiye sahip olup olmadığının araştırılmasıdır.
Çalışmada, kamuya duyurulan önemli bir olayın pay getirileri üzerindeki etkisini ölçen olay
çalışması yönteminden yararlanılmıştır. Payları Borsa İstanbul’da işlem gören ve kimya,
petrol, kauçuk ve plastik ürünler sektöründe yer alan 15 adet firmanın Mart 2005 ve Ocak
201 arasındaki döneme ait 3 adet yatırım duyurusu incelenmiştir. Elde edilen bulgular,
kimya, petrol, kauçuk ve plastik ürünler sektöründeki firmaların yatırım duyurularının pay
getirilerinde istatistiksel bakımdan önemli düzeyde anormal getiriye neden olmadığını
göstermiştir. Ancak pay getirilerinin yatırım duyuruları öncesinde arttığı belirlenmiştir. Bu
sonuçlar, Borsa İstanbul’un yarı kuvvetli formda etkin olmadığını ortaya koymuştur.
Bu çalışmada incelenmiş olan yatırım duyuruları yalnızca kimya, petrol, kauçuk ve plastik
ürünler sektöründeki firmaların yatırım kararlarına yöneliktir. Çalışma, diğer sektörlerdeki
şirketlerin yatırım duyurularının pay getirilerine olan etkisini incelemek isteyen araştırmacılar
için bir örnek oluşturabilecektir.
Anahtar Kelimeler: Yatırım duyuruları, Olay çalışması, Kimya, petrol, kauçuk ve plastik
ürünler sektörü.
Alan Tanımı: Bilgi ve Piyasaların Etkinliği: Vak’a Çalışmaları, Finansal İktisat
10
5
Handan Çam, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi
Hasan Ayaydın, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi
Alper Veli Çam, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi
Fatih Akdeniz, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi
“Bireylerin Finansal Bilgi Düzeyi ile Finansal Katılım Düzeyi Arasındaki İlişki: TR 90
Bölgesinde Bir Araştırma”
hcam@gumushane.edu.tr; hayaydin61@gumushane.edu.tr; alpercam@gumushane.edu.tr;
fatihakdeniz@gumushane.edu.tr
Özet
Finansal katılım;, bireylerin ve işletmelerin kredi, sigorta, mevduat, yatırım gibi finansal ürün
ve hizmetlere yeterli düzeyde erişimini ifade etmektedir. Finansal katılım çift taraflı işleyen
bir mekanizmadır. Finansal katılımın düzeyi sadece finansal kurumlara değil aynı zamanda
bireyelerin finansal bilgi ve becerilerine de bağlıdır. Bireylerin finansal davranış, finansal
tutum ve finansal bilgileri finansal katılım düzeyini etkilemektedir. Finansal okuryazarlığın da
önemli boyutunu oluşturan finansal bilgi düzeyinin tespiti bu açıdan önemlidir.
Bu çalışmanın amacı, bireylerin finansal bilgi düzeyi ile finansal katılım düzeyi arasındaki
etki ve ilişkiyi tespit etmektir. Bu amaç doğrultusunda, TR 90 Bölgesi’nde (Tarbzon,
Gümüşhane, Artvin, Ordu, Giresun, Rize) çeşitli iş kollarında çalışan 4 0 kişi üzerinde
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından geliştirilen ölçek kullanılmıştır.
Anket formu sadeleştirilerek, demografik bilgiler ile finansal bilgi ve finansal katılım
düzeyini tespit etmeye yönelik değişkenler kullanılmıştır. Veriler SPSS 21 paket programında
analiz edilmiştir. Çalışmada, regresyon ve Ki-kare testleri kullanılmıştır.
Çalışma sonucunda, bireylerin finansal bilgi düzeyinin finansal katılım düzeyini etkilemediği
tespit edilmiştir. Bunun yanında bireylerin gerek finansal bilgi birikimlerinin gerekse finansal
katılım düzeylerin düşük olduğu saptanmıştır.Çalışmada ayrıca bireylerin gelir düzeyleri ile
finansal bilgi düzeyi arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Davranışsal Finans,Finansal Bilgi, Finansal Katılım,
Alan Tanımı: Hanehalkı Davranışları, Davranışsal Finans (Ekonomi)
10
6
Sevda Yapraklı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Atatürk Üniversitesi
Fatih Kaplan, Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu, Mersin Üniversitesi
“Petrol Fiyatları ile Altın Fiyatları Arasındaki İlişki ”
sevda1@atauni.edu.tr ;fatihkaplan@mersin.edu.tr
Özet
Bu çalışmanın amacı piyasalar üzerinde en etkili emtialardan biri olan petrol fiyatlarının altın
fiyatları üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerini incelemektir. Bu amaçla 19 6:01-2017:01
dönemi için Brent petrol fiyatları, uluslararası altın fiyatları ve dünya enflasyonu
değişkenlerine ait aylık veriler kullanılarak, yapısal VAR analizi ve varyansta nedensellik
testleri yapılmıştır. Tahmin sonuçlarına göre değişkenler arasında pozitif yönlü (doğrudan) bir
ilişki bulunmaktadır ve petrol fiyatları enflasyon kanalı ile altın fiyatlarını dolaylı olarak
etkileme gücü oldukça zayıftır. Bununla birlikte petrol fiyatlarındaki oynaklığın altın fiyatları
üzerinde dolaylı etkisi bulunmamaktadır. Sonuç olarak bu çalışmada yapılan analizlere göre
petrol fiyatları, altın fiyatlarının seyrini etkileyen temel göstergelerden biri değildir.
Anahtar Kelimeler: Altın Fiyatları, Petrol Fiyatları , Enflasyon
Alan Tanımı: Uluslararası Ekonomi, İktisat
10
7
Süleyman Bilgin Kılıç, İİBF, Çukurova Üniversitesi,
Salih Çam, İİBF Çukurova Üniversitesi,
“Altın Fiyatları Getiri Yönünün Hibrit Yapay Sinir Ağları Algoritması İle Tahmini”
scam@cu.edu.tr , sbilgin@cu.edu.tr
Özet
Fama (19 0) etkin piyasa hipotezini ortaya attığından beri bu piyasalar ile ilgili çok sayıda
çalışma yapılmıştır. Finansal piyasalar etkin piyasalara en yakın piyasalardır. Dolayısıyla
finansal piyasaların gelecek tahminini yapmak oldukça zordur. Bu piyasaların yapısı doğrusal
ve doğrusal olmayan bileşenleri içermektedir. Doğrusal bileşen için klasik zaman serisi
modelleri tatmin edici sonuçlar vermesine karşın doğrusal olmayan bileşenlerin tahmininde
tahmin başarısı önemli ölçüde düşmektedir. Yapılan çalışmalar yapay sinir ağları (YSA)
algoritması zaman serileri modellerine kıyasla karmaşık yapıdaki piyasaların öngörüsünde
daha başarılı olduğunu ortaya koymuştur.
Bu çalışmada günlük altın kapanış fiyatlarından (ons/dolar) hareketle hesaplanan getiri
yönleri üç farklı YSA algoritması ile tahmin edilmiştir. Modellerde getiri serisinin bir
gecikmeli değerleri YSA giriş verisi olarak kullanılmıştır ve bu değerlere karşılık bir sonraki
gün getiri yönü tahmin edilmiştir. YSA algoritmalarının tahmin başarılarına bağlı olarak bir
akış şeması oluşturulmuştur ve mevcut dönemdeki verinin işaretine bağlı olarak tahmin
üretilmiştir. YSA ile yapılan tahminler sonucunda %65 civarında bir sınıflama başarı
sağlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Altın fiyatları, Yapay Sinir Ağları, Tahmin
Alan Tanımı: Finansal Piyasalar ve Makroekonomi, Genel Finansal Piyasalar (İktisat)
10
8
Semiha Kılıçaslan, Büro ve Sekreterlik Bölümü, İnönü Üniversitesi,
Aslı Kaya, Sağlık Yönetimi, Süleyman Demirel Üniversitesi
“Personel Güçlendirme İle Örgütsel Bağlilik Arasindaki İlişkinin İncelenmesi: Kamu Kurumu
Çalişanlari Örneği’
semiha.kilicaslan@inonu.edu.tr ; aslikaya16@yahoo.com
Özet
Personel güçlendirme, küresel rekabet ve değişimin ortaya çıkardığı ve önemini artırdığı yeni
bir yönetim kavramıdır (Genç, 2004: 223). Artan rekabet ve örgütsel değişim; ürün, iş
süreçleri ve müşteri hizmetlerinin geliştirilmesi ve sürdürülmesi konusunda, gönüllülüğe ve
bağlılığa dayalı olarak, gözle görünür biçimde çaba gösteren çalışanların varlığını gerekli
kılmaktadır (Janssen, 2004: 56). Bu ise güçlendirilmiş çalışanlara olan ihtiyacı artırmaktadır.
Bir yönetim kavramı olarak personel güçlendirme, işgörenlerin kendilerini motive olmuş
hissettikleri, bilgi ve uzmanlıklarına olan güvenlerinin arttığı, inisiyatif kullanarak harekete
geçme isteği duydukları, olayları kontrol edebileceklerine inandıkları ve örgütün amaçları
doğrultusunda uygun ve anlamlı buldukları işleri yapmalarını sağlayan uygulamalar ve
koşullar (London vd.,1999:3-4) olarak tanımlanmaktadır. Güçlendirme, yardımlaşma,
paylaşma, yetiştirme ve ekip çalışması yolu ile kişilerin karar verme haklarını (yetkilerini)
artırma ve kişileri geliştirme süreci olarak tanımlanmaktadır (Koçel, 200 : 316). Bu anlamda
güçlendirme, içerdiği anlam itibariyle, motivasyonel bir süreç olarak da değerlendirilmektedir
(Corsun ve Enz, 1999). Thomas ve Velthouse (1990) güçlendirmeyi, “anlam, yetkinlik,
özerklik ve etki” boyutlarından oluşan bir kavram olarak ele almıştır. Thomas ve Velthouse’a
göre işin “anlam” boyutu; bireyin yaptığı işin amaç ve hedeflerine verdiği önem derecesini,
“yetkinlik”; bireyin görevi yerine getirebileceğine olan inancının ölçüsünü, “özerklik”;
bireyin yaptığı işle ilgili sorumluluk alma derecesini, “etki” ise; iş üzerinde farklılık
yaratabilme gücünün derecesine işaret etmektedir. Yaptığı işin söz konusu boyutları içerdiğini
düşünen işgörenin, kendisiyle ilgili “güçlendirilmiş çalışan” olduğu yönünde bir algıya sahip
olacağı söylenebilir. Personel güçlendirme çok sayıda bireysel ve örgütsel pozitif iş çıktılarına
sebep olmaktadır. Bu sonuçlardan biri de işgörenlerin örgütsel bağlılığıdır. Mowday vd.’ne
göre (19 2:2 ) örgütsel bağlılık; işgörenin örgütün amaç ve değerlerini kabul etmesi, bu amaç
ve değerlere güçlü bir inanç duyması, örgütün amaçlarına ulaşabilmesi için kayda değer çaba
sarf etme isteği ve mensubu olduğu örgütte çalışmaya devam etme yönünde güçlü bir istek
duyması olarak tanımlanmaktadır. Bu araştırmanın amacı da; Malatya’da bir kamu
kurumunda çalışan işgörenlerin, güçlendirme algıları ile örgütsel bağlılıkları arasındaki
ilişkileri incelemektir. Bu amaçla geliştirilen “H1: işgören güçlendirmesi ile örgütsel bağlılık
arasında anlamlı bir ilişki vardır” hipotezi ve H1 hipotezi temelinde geliştirilecek alt
hipotezler test edilecektir. Anket yöntemi uygulanmaktadır. Anket üç bölümden oluşmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Personel Güçlendirme, Örgütsel bağlılık.
Alan Tanımı: Örgütsel davranış (İşletme-Yönetim ve Organizasyon)
10
9
İsmail Bakan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi
İnci Fatma Doğan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Kahramanmaraş
Sütçü İmam Üniversitesi
Buket Sezer, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi
“Çalışanların Motivasyonları Üzerinde Örgütsel Bağlılık mı Mesleki Bağlılık mı Daha
Etkili ”
ibakan63@ksu.edu.tr; ikurtulgan@gmail.com; buketsezer86@gmail.com
Özet
Çalışanların motivasyonu, iş yaşamının önemli konuları arasındadır. Motivasyon hem
çalışanların hem de kurumların performansında önemli rol oynar. İyi motive olmuş çalışanlar
herhangi bir dış etken olmaksızın, kendi istek ve arzuları ile çaba göstererek çalıştıkları
kurumun amacına ulaşmasına katkıda bulunurlar. Peki bir çalışanın motivasyonunun
artırılmasında çalışanların kendilerini çalıştıkları kuruma ait hissederek o kurumların çıkarları
doğrultusunda tüm çaba ve enerjilerini ortaya koymaları olarak tanımlanan örgütsel
bağlılıkları mı yoksa mesleklerine olan bağlılıkları mı daha etkili bir faktördür
Bu çalışmanın amacı motivasyon, örgütsel bağlılık ve mesleki bağlılık ilişkisinin incelenerek,
çalışanların motivasyonları üzerinde örgüte olan bağlılıklarının mı yoksa çalıştıkları örgütten
ayrı olarak mesleklerine olan bağlılıklarının mı daha etkili olduğunun araştırılmasıdır. Bu
amaç doğrultusunda Ağrı ilinde hastanede çalışanlar üzerinde bir anket çalışması
gerçekleştirilmiştir. Anket sonucu elde edilen veriler SPSS programı aracılığıyla korelasyon
ve regresyon analizleri kullanılarak test edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Motivasyon, Örgütsel Bağlılık, Mesleki Bağlılık
Alan Tanımı: Örgütsel Davranış (İşletme ve Yönetim)
11
0
Bilal Çankır, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi
“Diğerkâmlık: Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Kapsamında Değerlendirmesi”
bilalcankir@gmail.com
Özet
Diğerkamlık alanyazında sosyal (prososyal) veya yardımsever davranışlar kapsamında
değerlendirilmektedir. Diğerkamlık (Özgecilik) Arapça îsâr ve Latince alter (başkası)
sözcüğünden türetilmiştir. Diğerkamlık dini, felsefi, psikoloji ve eğitim bilimi yazınlarında
farklı yönleriyle incelenmiş bir konudur. Bu kavram, en az başka bir kişiye faydalı olabilen,
gönüllü sergilenen ve kişinin hemen bir mükâfata ulaşma beklentisi ile güdülenmeyen bir
davranış olarak tanımlanmaktadır (Leeds, 1963’den Akt. Karadağ & Mutafçılar, 2009).
Örgütsel vatandaşlık davranışı da resmi ödül sistemi içinde doğrudan yer almayan veya
belirlenmemiş ve bir bütün olarak örgüte katkı sağlayan gönüllü veya ekstra gerçekleştirilen
davranışlar olarak tanımlanmaktadır (Organ, 19 ). Diğerkamlık örgütsel vatandaşlık
kapsamında bir alt boyut olarak incelenmektedir. Bu çalışmada diğerkamlık, diğerkamlığın
farklı yazınlarda incelenmesi, prososyal davranış ve örgütsel vatandaşlık davranışı
kapsamında bu kavramın ne anlam içerdiği ortaya konulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Diğerkâmlık, Pozitif Örgütsel Davranış, Örgütsel Vatandaşlık Davranışı
Alan Tanımı: Örgütsel Davranış, Pozitif Örgütsel Davranış (İşletme)
11
1
Aylin Alkaya, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Fatma Satır, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
“Kişilik Ve Duyguların İş Tatmini Üzerindeki Etkileri: Kayseri İli Organize Sanayiinde Bir
Uygulama”
aylin@nevsehir.edu.tr; fs_satir89@hotmail.com
Özet
Bu çalışmada, kişilik ve duyguların iş tatmini üzerinde etkileri araştırılmıştır. Araştırma
Kayseri ili organize sanayiinde farklı statülerdeki yöneticiler arasından basit tesadüfi
örnekleme yöntemiyle seçilen örneklem birimlerine uygulanmıştır. Araştırmada örneklem
birimlerinden veriler yüz yüze anket yöntemiyle elde edilmiştir. Kişilik, duygular ve iş tatmini
ölçeklerini oluşturan değişkenlere faktör analizi uygulanarak değişken sayısında indirgeme
yapılması amaçlanmıştır. Faktör analizi sonucu elde edilen faktörlere-alt ölçeklere dayalı
olarak kişilik, duygular ve iş tatmini arasındaki ilişkilerin ortaya konulabilmesi için
korelasyon analizi uygulanmıştır. Kişilik ve duyguların iş tatmini üzerinde etkisi olup
olmadığını tespit etmek, ilişkinin yönünü ve derecesinin belirlemek amacıyla doğrusal ve
aşamalı regresyon analizleri uygulanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kişilik özellikleri, Duygular, İş tatmini
Alan Tanımı: Yönetim, İşletme ile İlgili Diğer Alanlar (İşletme ve Yönetim)
11
2
Esra Ebru Mavi, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı
Mehmet Burhanettin Coşkun, İİBF, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
“Kamu Yönetiminde Örgütsel Ahlak ve Kamusal Etik Algılarının Personel Verimliliğine
Etkisi”
esraebrumavi@gmail.com; burhanettincoskun@osmaniye.edu.tr
Özet
Sosyal refah devleti anlayışında geniş hareket alanına sahip kamu yönetiminin hantal ve
verimsiz olduğu yönündeki eleştirilerin sahibi, neoliberal politikalarla, yeni kamu yönetimi
anlayışı ve uygulamaları olmuştur. Özel sektörün daha verimli ve daha başarılı olduğu
varsayımı, özel sektöre ait olan teknik ve uygulamaların kamu yönetimi alanına
uygulanabilirliliği tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Klasik/geleneksel kamu yönetimi
anlayışından Yeni Kamu Yönetimi ve Yeni Kamu Yönetişimi yaklaşımlarına doğru evrilme,
Personel Yönetimi’nden İnsan Kaynakları Yönetimi’ne, Verimlilik Yönetimi’nden
Performans Yönetimi’ne geçişi anlatır. Verimlilik, bir üretim ya da hizmet sektörünün ürettiği
“çıktı” ile çıktıyı elde etmek için kullanılan girdi arasındaki ilişkiyi anlatır. Kamu yönetiminin
verimlilik değerlendirmeleri özel kesimden farklıdır. Verimlilik artışı başarılı bir yönetime
işaret eder. Yönetimin verimliliği arttırmak için mevcut koşullarında değişiklik yapması
gerektirir ki bu da kamu yönetiminde değişim anlamına gelir. Verimlilik artışında ve dolayısı
ile değişimin iyi yönetilmesinde mevcut sistemin içinde yer alan idarenin, kamusal etik
algısına ve kendi değerlerini, normlarını doğru-yanlışlarını içeren örgütsel ahlak anlayışına
uyumlu kurumsal öğeleri sağlaması kritiktir.
Hizmet sektörü emek yoğundur. Yönetimin en başat öğesi olan “insan” faktörü verimliliğin
sağlanmasında en önemli kurumsal öğedir. Çalışma, verimliliğin en önemli bileşeni ve
sağlayıcısı olan personelin verimliliği ile örgütsel ahlak ve kamusal etik anlayışı arasındaki
ilişkiyi anlamaya odaklanmaktadır. Bu ilişkiyi çözümlemek amacıyla betimsel ve tanımlayıcı
yöntem kullanılmıştır. Çalışmadan, personel verimliliğini sağlamada ve dolayısı ile kamu
yönetiminde değişimin başarıya ulaşmasını sağlamada, kamusal etik ve örgütsel ahlak
algılarının önemli kriterler ortaya ortaya koyacağı beklenmektedir.
Anahtar Sözcükler: Kamu Yönetiminde Değişim, Örgütsel Adalet, Etik, Verimlilik.
Alan Tanımı:
Yönetimi)
Modernleşme ve Değişme, Performans Ölçümü ve Yönetimi (Kamu
11
3
Dilay Güvenç, Kocaeli Üniversitesi
Emine Demircili, Kocaeli Üniversitesi
“Oyuncakların Pazarlanmasında Toplumsal Cinsiyet”
dilay.dilay@windowslive.com
Özet
Cinsiyet Türk Dil kurumu tarafından, “bireye, üreme işinde ayrı bir rol veren ve erkekle dişiyi
ayırt ettiren yaradılış özelliği, eşey, cinslik, seks” şeklinde tanımlanmaktadır.
Doğanın tanımladığı cinsiyetin yanı sıra bir de hayatımıza yön veren bir cinsiyet tanımlaması
bulunmaktadır. Toplumsal cinsiyet olarak adlandırdığımız bu kavram, bireylerin biyolojik
cinsiyetleri nedeniyle yaşadıkları bedensel farklılıkların ötesinde kadın ve erkek kavramlarına
ilişkin rol yüklemeleri yoluyla ortaya çıkan kültürel ve toplumsal olgudur. Bir sosyal
yapılandırma sorunu olan toplumsal cinsiyet ile bireyin sosyal veya psikolojik cinsiyeti ifade
edilmekte, kadınlık ve erkeklik şeklinde tanımlanmakta olan roller esas alınmaktadır.
Toplumsal öğrenmelerin gerçekleştiği ve bireyin temel kişilik oluşumunun şekillendiği dönem
birçok çalışmada 0-6 yaş (okul öncesi-oyun dönemi) olarak kabul edilmektedir. Bu dönem
çocuğun oyun, oyuncak, aile, kreş veya anasınıfı etkileşimleri ile öğrenme gerçekleştirdiği
dönemdir. Çocuğun hayatında önemli bir yer ifade eden oyun ve onun aracı olarak oyuncaklar
kişilik ve yeteneklerini geliştirmesine fırsat yaratarak onu erişkin dünyasına
hazırlamaktadırlar. Pazarlama açısından cinsiyet ise, ürün ve hizmetlerin pazar
bölümlendirilmesinde sıklıkla kullanılan bir unsurdur. Bu açıdan cinsiyetçi bakış açılarını
değerlendirmek ve bunu hedef pazar seçiminde kullanmak işletmeler açısından avantaj
sağlayıcı bir durumdur. Ancak çocukların henüz cinsiyet rollerini anlamladıramadığı bir
dönemde oyuncak ile öğretide bulunmak bir bölümlendirme değil, ayrıştırmadır. Günümüzde
gerek çocuk kültürü, gerekse de oyun ve oyuncaklar endüstrileşmiş ciddi bir pazar
durumdadır. Bu durumda hem bu pazarın üreticisi olan işletmelerin hem de tüketicisi olan
velilerin konuya farkındalıklarının oluşturulması önemli ve gereklidir. Bu çalışma çocuk
gelişimi açısından hayati öneme sahip oyuncakların toplumsal cinsiyet açısından prosedürel
temsilini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla oyuncak örnekleri incelenecek ve velilerle
gerçekleştirilecek mülakatlarla velilerin konuya farkındalıkları değerlendirilmeye
çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Toplumsal cinsiyet, çocuk, oyuncak , öğrenme, pazarlama
Alan Tanımı: Toplumsal cinsiyet, Pazarlama,
11
4
Bahar Gürdin, Kuyucak Meslek Yüksekokulu, Adnan Menderes Üniversitesi
“Mobil Reklamlar: Yararlı mı Tacizkâr mı ”
bahar.gurdin@adu.edu.tr
Özet
Günümüzde yaygın olarak kullanılan mobil reklamlar; mal, hizmet ve fikirlerin hedef kitleye
mobil iletişim araçları vasıtasıyla sunulmasıdır. Ancak firmaların gerçekleştirdikleri mobil
reklamlar bazen tacizkâr boyutlara varmakta ve tüketicilerin günlük hayat akışlarına
müdahalelerde bulunmaktadır.
Çalışmada tüketicilerin, mobil reklamlar konusundaki tutumlarına değinilecek ve tüketicilerin
mobil reklamları tacizkâr mı yoksa hayatı kolaylaştırıcı olarak mı algıladıkları incelenecektir.
Çalışmaya ışık tutacak veriler anket yöntemiyle elde edilecek ve SPSS yöntemiyle analiz
gerçekleştirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Mobil reklam, Tüketici Davranışı,Tutum
Alan Tanımı: Reklam, Tüketici Davranışı (Pazarlama).
11
5
Bilal Çankır, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi
“Çalışanlarda Öğrenilmiş Güçlülüğün Baskı Üzerindeki Etkisi”
bilalcankir@gmail.com
Özet
Öğrenilmiş güçlülük kişinin, bugüne kadar öğrenmiş olduğu, hedefe yönelik davranışlarını
engelleyen düşünce, duygu, acı gibi faktörleri kontrol ve denetim altına almasını mümkün
kılan beceriler (Rosenbaum, 19 3, 1990’den Akt. Güloğlu & Aydın 200 ) olarak
tanımlanmaktadır. Çalışanlarda psikolojik baskı kaynakları; kendisinden, aileden, çalışma
arkadaşlarından, yöneticiden, çalışma ortamından ve hizmet verilenlerden (müşteri)
kaynaklanan ve kişi üzerinde olumsuz ve kısmen de olsa olumlu etkisi olan unsurlardır.
Çalışanlarda öğrenilmiş güçlülük durumunu ortaya çıkarmak için Rosenbaum (19 0)’un
alanyazına kazandırdığı ve Türkçe uyarlaması Yürür & Keser (2010) tarafından yapılan ve bu
çalışma ile 12 maddeye kısaltılan “Öğrenilmiş Güçlülük Ölçeği” kullanılmıştır. Baskı
kaynaklarını ortaya çıkarmak için Alkan (2015) tarafından hazırlanan çalışmaya “hizmet
verdiğim insanların baskısını hissediyorum” ifadesi eklenerek 6 maddelik “Baskı Kaynakları
Ölçeği” uygulanmıştır. Çalışma Eskişehir ilinde çalışmakta olan 125 kamu görevlisi üzerinde
yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Öğrenilmiş Güçlülük, Algılanan Güçlendirme, Performans
Alan Tanımı: Örgütsel Davranış, Pozitif Örgütsel Davranış (İşletme)
11
6
Zübeyde Süllü , İletişim Fakültesi, Kastamonu Üniversitesi
“Kurumsal İletişim Sürecinde Bir Halkla İlişkiler Yöntemi Olarak İtibar Yönetimi “
zsullu@yahoo.com; zsullu@kastamonu.edu.tr
Özet
Kurumsal iletişim denilince aklımıza en kısa biçimde bir kurumun iletişim araçlarını ve
yöntemlerini kullanarak sosyal ortakları ve iç hedef kitleleri ile gerçekleştirdiği iletişim süreci
gelmektedir. Günümüzün artan rekabet ortamında kurumsal iletişim neredeyse tüm kurumlar
için kaçınılmaz olarak başarıyla ve belli bir yoğunlukta gerçekleştirilmesi gereken bir süreç
olmuştur. Bu süreç aslında kurumsal halkla ilişkiler işlevinin de en önemli işlevini
oluşturmaktadır. Son yıllarda ise kurumsal iletişim süreci ile bir değer olarak kurumsal
itibarın oluşturulması ve olumlu biçimde korunması üzerinde sıklıkla durulmaktadır.
Bir kurumun itibarı denilince aklımıza sosyal ortakların o kurumla ilgili tüm görüş düşünce
ve yargıları gelmektedir. Kurumla ilgili düşünce görüş, kanaat, tutum ve davranışlar genel
olarak olumlu ise o kurumun olumlu bir itibara sahip olduğu ve itibar yönetimi sürecinde
başarılı olduğu söylenebilir. Günümüzde kurumlar açısından itibar yönetiminin değer
kazanmasının bir çok nedeni vardır. Bunlardan en önemlilerini yönetim felsefesinin
değişmesi, kurum içi çalışanlardan gelen baskılar, etik değerlerin kaybı ve bu kaybın deşifre
olması, iş yaşamının küreselleşmesi ve saydamlaşması ve kurumun hedef kitlelerinden
öncelikle de müşterilerinden gelen talepler olarak sayabiliriz.
Kurumsal açıdan itibar yönetimi oldukça etkili sonuçlar oluşturmakta ve başka kurumun
finansal yaşamı olmak üzere pek çok süreçte olumlu etkilere yol açmaktadır. İşletme itibar
yönetimi sürecinde başarılı olduğu sürece çalışan bulmaktan, fiyat belirlemeğe, hisse
senetlerini piyasaya sürmekten, finansal piyasada kredibilite yükseltme olanağına kadar bir
çok alanda başarılı olabilmektedir.
Bu çalışmada Kurumsal iletişim sürecinde bir halkla ilişkiler yöntemi olarak itibar yönetimi
ile kuruma değer kazandırılması konu edilecek bu amacın gerçekleştirilmesi için gerekli
yöntem ve tekniklerden kısaca bahsedilecektir.
Anahtar Kelimeler: Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, İtibar yönetimi.
Alan Tanımı: İşletme ve Yönetim: Halkla İlişkiler , Örgütsel İletişim.
11
7
Halim Tatlı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Bingöl Üniversitesi
Mahmut Erdem, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bingöl Üniversitesi
Mustafa Arpacık, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bingöl Üniversitesi
“Tüketicilerin Gıda Tüketiminde Helal Gıda Farkındalığı Ve Tutumu: Hanehalkı Reisleri
Üzerine Bir Uygulama”
htatli@bingol.edu.tr; mahmuterdem12@gmail.com; mustafaa.arpacik@hotmail.com
Özet
Son yıllarda artan teknolojik gelişme ışığında üretilen fabrikasyon gıda ürünleri, her dönem
var olan tüketici kaygılarını biraz daha artırmıştır. İslami kaygıların oluşturduğu helal tüketim
ise bu nedenle sık tartışılan bir konu olmuştur. Bu çalışmanın amacı tüketicilerin helal tüketim
ve helal gıda kavramları hakkında farkındalıklarını, tutumlarını ve beklentilerini sosyokültürel yapılarını esas alarak ölçmektir. Bu amaçla Bingöl ilinde 01 Kasım-15 Aralık 2016
döneminde 400 hane halkı reisi üzerinde yüz yüze anket yöntemiyle çalışmanın verileri elde
edilmiştir. Bu veriler Faktör Analizi ile analiz edilmiştir. Yapılan faktör analizi sonucunda altı
faktörün etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu faktörler sertifikasyon, sağlık, iletişim,
ulaşılabilirlik, fiyat ve tedarik olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda çalışmada, karar vericilerin
piyasada helal gıda konusunda nasıl bir tavır alması gerektiği çeşitli öneriler sunularak
tartışılmaktadır.
Anahtar Sözcükler: Helal gıda, helal tüketim, Faktör Analizi, Bingöl
Alan Tanımı: İslam Ekonomisi, Mikroiktisat, Davranışsal İktisat, Tüketici Tercihleri
11
8
Fatih Saraçoğlu, İİBF, Gazi Üniversitesi
İsmail Engin, İİBF, Gazi Üniversitesi
Cem Barlas Arslan, Hukuk Fakültesi, Kırıkkale Üniversitesi
“Kamu Alacaklarını Koruma Yöntemi Olarak İptal Davası”
fatihsaracoglu@yahoo.com; iengin86@gmail.com; barlasarslan@gmail.com
Özet
Kamu alacakları statüleri ve önemleri itibariyle özel alacaklardan farklıdır. Özel hukuk
karşılıklı eşitliğe dayanırken kamu hukukunda genel çıkarlar özel çıkarların üstünde yer
almaktadır. Kamu alacakları söz konusu olduğunda özel hak ve çıkarlar sınırlandırılabilir ve
feda edilebilir. Bu doğrultuda idare, kamu otoritesinden doğan yetkileriyle re’sen hareket
ederek tek taraflı karar alabilmektedir.
Kamu alacakları, öneminin yanı sıra hızlı ve kolay tahsil edilmelerinin gerekliliğinden ötürü
de özel alacaklardan farklıdır. Özellikle vergi vb. kamu gelirlerinin, devlet bütçesi açısından
ağırlıklı ve vazgeçilmez oluşu, önemini daha da artırmaktadır.
Bu doğrultuda, kamu alacaklarının tahsilinde etkinliğin sağlanması ve korunması amacıyla;
teminat, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk, yurt dışı çıkış yasağı, rüçhan hakkı, iptal davası, mal
bildirimi, stopaj, kefalet ve sorumluluk gibi kamu alacağını koruyan ve güvence altına alan
müesseseler geliştirilmiştir.
61 3 sayılı Kanun ile düzenlenen iptal davası, borçlunun kamu alacağına zarar veren bazı
tasarruflarının hükümsüz hale gelmesini sağlayan ve tahsil daireleri tarafından açılan bir dava
ve aynı zamanda kamu alacağını koruma yöntemidir.
İdare tarafından iptal davası açılabilmesinin bazı ön koşulları bulunmaktadır. Bunlar genel
itibariyle; kesinleşmiş kamu alacağının varlığı, tahsil olanağının kalmaması ve ivazsız
tasarrufun geriye doğru 2 yıl içinde yapılmış olmasıdır. Bahse konu koşulların varlığı halinde
iptal davası açılabilecek durumlar ise; borçlunun hükümsüz sayılabilecek tasarruflarının
(ivazlı veya ivazsız) bulunması ile kamu alacağının tahsiline olanak bırakmamak amacıyla
yapılan tasarrufların bulunması olarak ifade edilebilir.
Anahtar Kelimeler: Kamu Alacağı – Kesinleşme – İptal Davası
Alan Tanımı: Kamu Alacakları, Mali Hukuk
11
9
Fatih Saraçoğlu, İİBF, Gazi Üniversitesi
Öner Gümüş, İİBF , Dumlupınar Üniversitesi
“Bir Sorun ve Bir Çözüm: Piyasa Başarısızlığı ve Kurumlar Vergisinde Kabul Edilmeyen
İndirimlerde İstisnai Uygulamalar”
fatihsaracoglu@yahoo.com; oner.gumus@dpu.edu.tr
Özet
Piyasalar kendilerinden beklenen performansı çoğu zaman gerçekleştirememektedir. Bunun
sebepleri ise genel olarak dışsallıklar ve piyasa güçlerinin varlığından kaynaklanmaktadır.
Piyasaların başarısız olması çoğu işletmenin zararına ve bu zarar neticesinde piyasadan yok
olmasına neden olmaktadır. Bu durum sonucunda tekelleşmeye ilişkin faaliyetler ortaya
çıkmaktadır. Tekelleşmenin olduğu bir durumda ise bazı devlet müdahaleleri söz konusu
olmaktadır.
Bu müdahale araçlarından biri de vergilerdir. Tekelleşmeye eğilimli olan firmaların
bulunduğu bir piyasada, tekelleşmeden etkilenen firmalar için kurumlar vergisinde indirimine
izin verilmeyen ödemelerin zayıf kalan firmalar için indirilmesi ise piyasada dengeyi sağlayan
bir unsur olarak kullanılabilme potansiyeline sahiptir.
Bu çalışmada, söz konusu indirim dışı unsurların piyasada güçsüz kalan firmalar için kabul
edilmesi gerektiği öne sürülmektedir. Bu istisnai uygulamanın neticesinde ise tekelleşmenin
ortadan kalkabileceği ve tam rekabet piyasasına ulaşılabileceği görüşü çalışmanın hipotezini
oluşturmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Piyasa başarısızlığı, Kurumlar Vergisi, Dışsallık, Piyasa Gücü.
Alan Tanımı: Piyasa başarısızlığı, Kurumlar Vergisi (Maliye).
12
0
Deniz Kara, Defterdarlık Uzmanı, Maliye Bakanlığı
“Türkiye’de Hazine Taşınmazlarının Ekonomik Kalkınma Üzerindeki Rolü”
denizkara21@icloud.com
Özet
Türkiye’nin iktisadi kalkınmasının sağlanmasının ve sürdürülebilir olmasının en temel şartı
ülkenin sahip olduğu doğal, beşeri ve ekonomik kaynakların etkin biçimde kullanılmasıdır.
Türkiye’de sürdürülebilir iktisadi kalkınmayı sağlayacak doğal ve ekonomik kaynaklardan
olan hazine taşınmazlarının tamamının rasyonel, etkin ve verimli kullanımı vazgeçilmez bir
unsurdur. Bu nedenle hazine taşınmazlarının kısa, orta ve uzun dönemli olarak ekonomiye
kazandırılması gerekmektedir. Bu çalışmada Türkiye’de hazine taşınmazlarının ekonomik
kalkınma üzerindeki rolü tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Hazine Taşınmazları, Ekonomik Kalkınma
Alan Tanımı: Kalkınma (İktisat)
12
1
Doğan Bozdoğan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Serhat Kurt, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
“Türkiye’de Vergi Yargısı Sisteminin İktisadilik İlkesi Açısından İncelenmesi”
dogan.bozdogan@gop.edu.tr; kurtserhat60@gmail.com
Özet
Vergiler kamu harcamalarının finansmanı noktasında önemli bir gelir kaynağıdır. Bu kaynağa
ilişkin devletlerin sahip olduğu vergilendirme yetkisi egemenlik erkinin nihai bir sonucudur.
Vergilendirme yetkisi çeşitli vergileme ilkeleri ile sınırlandırılmış ve idarenin keyfi
uygulamalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Kanunilik ilkesi, adalet ilkesi, eşitlik ilkesi,
belirlilik ilkesi ve iktisadilik ilkesi söz konusu vergileme ilkelerinden bazılarıdır.
Vergilendirmede iktisadilik ilkesi çalışmayla ilintili olarak ayrıca önem arz etmektedir. Zira,
İktisadilik kavramı, belli bir faaliyet sonucunda elde edilen gelir ve bu geliri elde etmek amacıyla
katlanılan maliyetlerin oranı ya da birbirine karşılığı şeklinde tanımlanabilir. İktisadilik ilkesi, özel
ya da kamu ekonomisi gibi her türlü ekonomide olması gereken ve her türlü işlemde hesaba
katılması gereken bir ilkedir. Vergi sistemleri de, yüksek ekonomik faaliyet seviyesini
desteklemenin ve teşvik etmenin yanı sıra kaynakların en üstün tahsisini de sağlaması gerekir Bu
nedenle vergileme aşamalarında iktisadilik ilkesi her zaman ön planda tutulmaktadır.
Vergilendirme yetkisi bir takım ilkelerle sınırlandırılmış olsa da idarenin yaptığı vergisel
işlemlerde uyuşmazlıkların çıkması kaçınılmazdır. Çıkarılan vergi yasaları veya idarenin vergi ile
ilgili düzenlemeleri mükellefleri çoğu zaman olumsuz yönde etkilemektedir. Bu noktada ortaya
çıkan vergi uyuşmazlıklarının iki şekilde çözüm yolu bulunmaktadır. Bunlar idari ve yargısal
çözüm yollarıdır.
Uzlaşma, hata düzeltme, cezada indirim ve pişmanlık gibi unsurlar idari çözüm yolları arasında
yer almaktadır. Yargı ise ilk derece mahkemesi olan vergi mahkemesi ile başlayan, itiraz ve
temyiz süreçleri ile birlikte bölge idare mahkemesinde veya Danıştay’da sonlanan bir süreci
kapsamaktadır 2 . Söz konusu sürecin uzunluğu ise özellikle dikkat çekmektedir. Uzun olarak
değerlendirdiğimiz bu sürecin vergi gelirlerini yıpratacağı açıktır.
Bu noktada çalışmada Türk vergi yargısı sistemi süreç bazlı olarak incelenecektir. Yine çalışma
içerisinde iktisadilik ilkesi detaylandırılarak, vergi yargısı sürecinin iktisadilik ilkesi açısından
değerlendirilmesi yapılacak ve bir takım çözüm önerilerinde bulunulmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Vergi yargısı, iktisadilik ilkesi, vergilendirme yetkisi
Alan Tanımı: Mali Hukuk, Vergi Yargısı
12
2
Fatih Saraçoğlu, İİBF, Gazi Üniversitesi
Cem Barlas Aslan, Hukuk Fakültesi, Kırıkkale Üniversitesi
Öner Gümüş, İİBF, Dumlupınar Üniversitesi
“Teşvik Uygulamalarının Bölgesel Yönlendirmede Etkinliklerinin Değerlendirilmesi”
fatihsaracoglu@yahoo.com; barlasarslan@gmail.com; oner.gumus@dpu.edu.tr
Özet
Vergi teşvikleri ile yatırımlar yönlendirilerek bölgesel ve sektörel kalkınmanın sağlanması,
gelir dağılımındaki eşitsizliklerin giderilmesi, istihdamın arttırılması mümkündür. Ancak
doğru vergi teşvik türlerinin seçilmesi ve doğru bölgelendirme yapılarak bu bölgelere göre
doğru teşviklerin uygulanması önem arz etmektedir.
Bu çalışmada amaçlanan husus Ytırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar kapsamında
genel, bölgesel, büyük ölçekli ve stratejik yatırımların teşviki türlerini kısaca belirtmek; teşvik
politikaları çerçevesinde bölgesel ayrımı ortaya koymak; teşvik belgesine bağlanan yatırımları
bölgeler itibariyle belge sayısı ve öngörülen sabit yatırım tutarı açısından incelemektir.
Ülkemizde ekonomik konjonktür ve terör olayları güven ve istikrarın kaybolmasına neden
olmakta; bu durum gerek yerli gerekse yabancı yatırımcıları olumsuz etkilemekte ve yeni
yatırımlardan kaçınılmasına neden olabilmektedir. Dolayısıyla teşviklerin bölgesel anlamda
farklılıklar taşımasına ragmen, bölgelerarası farklılıkları gidermede başarılı olduğunu ifade
etme olanağı bulunmamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Bölgeler, Vergi, Teşvik, Teşvik Belgesi Sayısı, Yatırım Tutarı
Alan Tanımı: Vergi Teşvikleri, Bölgesel Kalkınma (Maliye).
12
3
Download