YÖNETİM VE EKONOMİ BİLİMLERİ KONFERANSI (YEBKO-2017) BİLDİRİ ÖZET KİTAPÇIĞI 05 Mayıs 2017 Cuma Çukurova Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlık Binası 2 ÖNSÖZ Çukurova Üniversitesi , İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği (SoBiAD) tarafından ortaklaşa düzenlenen 7. Yönetim Ve Ekonomi Bilimleri Konferansı (YEBKO-2017) 5 Mayıs 2017 tarihinde Adana-Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde gerçekleştirilmiştir.Sosyal bilimlerin tüm alt-disiplinlerinde çalışmalar yapan tüm bilim insanlarına, araştırmacılara, kamu ve özel sektörde görev yapan uzmanlara açık olan konferansın amacı, bilim adamlarının, uygulamacıların ve üniversiteler dışındaki araştırmacıların sosyal bilimlerin muhtelif alt disiplinleri içerisinde yaptıkları teorik-analitik-deneysel ve ampirik araştırmaları sunmalarına ve bilim alanına katkı sağlamalarına olanak sağlamaktır. 30.03.2017 tarihine kadar gönderilen bildiri özetleri Konferans Bilim Kurulu tarafından iki hakemli bilimsel ön değerlendirmeden geçirilerek, bildiri özetlerinin kabulü ile ilgili olarak bilgilendirme yapılmış ve kabul edilen bildiri başlıkları web sayfasında yayınlanmıştır. YEBKO-2017’de sözlü olarak sunulan ve 30 Haziran 2017 tarihine kadar tam metin bildirilerini gönderip yayınlanmasını isteyenlerin hakemlik sürecinden kabul alan tüm tam metin bildirileri Social Sciences eJournals Archive kapsamı dahilinde bulunan edergiler (http://www.sobiad.org/eJOURNALS/index.html) içerisinde yayınlanacaktır. Yönetim ve Ekonomi Bilimleri Konferansı kapsamında organizasyon ve yönetim, finansal iktisat, bankacılık, uluslararası ilişkiler, altyapı ekonomisi, toplam kalite, stratejik yönetim, kamu yönetimi, kriz ekonomisi, yoksulluk, işletme ekonomisi, işletme yönetimi, beşeri sermaye, uluslararası iktisat, dünya ekonomisi, enerji ekonomisi, finansal iktisat, örgüt kültürü, örgütsel bağlılık, örgütsel vatandaşlık, örgüt ahlak ve vergi hukuku başlıkları altında 100’den fazla sözel sunum Çukurova Üniversitesi İ.İ.B.F. toplantı salonlarında gerçekleştirilmiştir. 3 ORGANİZASYON & YÖNETİM Konferans Başkanları Prof. Dr. Harun Arıkan, Dekan Çukurova Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Prof.Dr. Coşkun Can Aktan Dokuz Eylül Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi & Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği (SOBİAD) Konferans Yürütme Kurulu Doç.Dr. İlter Ünlükaplan (Konferans Yürütme Kurulu Başkanı) Çukurova Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Dekan Yardımcısı Zuhal Ergen, Çukurova Üniversitesi, İİBF Ebru Canıkalp, Çukurova Üniversitesi, İİBF Burcu Durak, Çukurova Üniversitesi, İİBF Murat Albayrak, Çukurova Üniversitesi, İİBF Esra Ballı, Çukurova Üniversitesi, İİBF Bilim Kurulu Adem Kalça, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İİBF Ahmet Fazıl Özsoylu, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, İşletme Fakültesi Ahmet Ulusoy, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İİBF Bahattin Karademir, Çukurova Üniversitesi, İİBF Bilge Köksel, Gaziantep Üniversitesi, İİBF Birol Yeşilada, Portland State University Carmen Sonia Duse, Lucian Blaga University 4 Dimitris Kallioras, University of Thessaly Erdinç Karadeniz, Mersin Üniversitesi, TİOY Erhan İşcan, Çukurova Üniversitesi, İİBF Ezel Tabur, The University of Aberdeen Fatih Yücel, Niğde Üniversitesi, İİBF Fatma Demirci Orel, Çukurova Üniversitesi, İİBF H.Altan Çabuk, Çukurova Üniversitesi, İİBF Hakkı Çiftçi, Çukurova Üniversitesi, İİBF Harun Bal, Çukurova Üniversitesi, İİBF Haşim Akça, Çukurova Üniversitesi, İİBF Hilal İnan, Çukurova Üniversitesi, İİBF İlhan Dalcı, Doğu Akdeniz Üniversitesi İlhan Öztürk, Çağ Üniversitesi, İİBF İsmail Güneş, Çukurova Üniversitesi, İİBF Jale Sağlar, Çukurova Üniversitesi, İİBF Joseph DeJuan, University of Waterloo Konuralp Sezgili, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Mahir Fisunoğlu, Çukurova Üniversitesi, İİBF Marella Bodur Ün, Çukurova Üniversitesi, İİBF Maria Tsiapa, University of Thessaly Mehmet Serkan Tosun, University of Nevada Mehmet Ünsal Memiş, Çukurova Üniversitesi, İİBF Melek Akdoğan Gedik, Çukurova Üniversitesi, İİBF Muammer Tekeoğlu, Çukurova Üniversitesi, İİBF Murat Türk, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, İİBF Neslihan Coşkun Karadağ, Çukurova Üniversitesi, İİBF Nuriye Güreş, Mustafa Kemal Üniversitesi, İSHYO Petr Šauer, University of Economics Prague Selçuk Çolak, Çukurova Üniversitesi, İİBF Soner Yakar, Çukurova Üniversitesi, İİBF Sudi Apak, Beykent Universitesi, İİBF Ünal Ay, Çağ Üniversitesi, İİBF Volkan Yurdadoğ, Çukurova Üniversitesi, İİBF Yıldırım Beyazıt Önal, Çukurova Üniversitesi, İİBF 5 KONFERANS PROGRAMI AÇILIŞ KONUŞMASI 08.30- 09.00 Prof. Dr. Harun Arıkan, Dekan Çukurova Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi PARALEL OTURUMLAR PROGRAMI Organizasyon ve Yönetim I Oturum A1 Salon: 101 09.00- 10.30 1 2 3 4 5 Oturum Başkanı: Bahattin Karademir, Çukurova Üniversitesi Zübeyde Süllü, Kastamonu Üniversitesi Gülderen İpek, Milli Eğitim Bakanlığı “Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkiler Uygulamalarının Markalaşma Sürecindeki Önemi” Bahar Gürdin, Adnan Menderes Üniversitesi “Sağlık Hizmetleri Sektöründe Reklam Yasağı: Betimsel Bir Alan Araştırması” Seymur M. Guliyev, Azerbaycan Üniversitesi Könül M. Nuriyeva, Azerbaycan Üniversitesi “Macera Turizmi Pazarlaması: Azerbaycana Gelen Turistlerin Macera Turizmine Yönelik Eğilimleri Üzerine Araştırma” Engin Çelebi, Çukurova Üniversitesi Pervin Bilir, Çukurova Üniversitesi “Halkla İlişkiler ve Kurumsal İtibarın İlişkisel Sonuçlar Üzerine Etkisi: Özel Spor İşletmeleri Üzerine Bir Araştırma” Bahattin Karademir, Çukurova Üniversitesi Konuralp Sezgili ,Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Gökhan Korkmaz,İstanbul Üniversitesi “İşletme Gruplarının İş Çeşitlendirme Stratejileri: 2003 – 2016 Dönemindeki Değişim” 6 Finansal İktisat / Bankacılık Oturum A2 Salon: 102 09.00- 10.30 1 2 3 4 5 Oturum Başkanı: Okan Veli Şafaklı, Lefke Avrupa Üniversitesi Veysi Asker, Anadolu Üniversitesi “Hedge Fonların Genel Özellikleri İle Dünya’daki ve Türkiye’deki Uygulamaları” Bilal Zafer Berikol, Çukurova Üniversitesi “Hilelerin Ortaya Çıkarılmasında Bulut Tabanlı Veri Madenciliğinin Kullanılması” Okan Veli Şafaklı, Lefke Avrupa Üniversitesi Osman Aziz Altay, Lefke Avrupa Üniversitesi "Oran Analizi Üzerine Bir Vaka Çalışması: KKTC’den Kamu Kuruluşu Örneği" Hasan Ayaydın, Gümüşhane Üniversitesi Fahrettin Pala, Gümüşhane Üniversitesi Abdülkadir Barut, Harran Üniversitesi Fatih Akdeniz, Gümüşhane Üniversitesi “Borsa İstanbul’da İşlem Gören Yüksek Teknoloji Şirketlerinin Sermaye Yapılarının Belirleyicileri Üzerine Bir Analiz” H. Tolunay Ozanemre Yayla, Çankaya Üniversitesi “Para Borçlarının Ödenmesine İlişkin Bankacılık Sektörünü de İlgilendiren Bazı Meseleler” Oturum A3 Salon: 103 09.00- 10.30 Örgüt Yönetimi 1 Yaşar Odacıoğlu, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Harun Kırılmaz, Sakarya Üniversitesi Kaan Can Uyanık, Sakarya Üniversitesi “Örgütsel Yenilikçilik Düzeyinin Algılanan Performans Üzerine Etkileri: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesi Örneği” İsmail Bakan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İnci Fatma Doğan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Y. Sonay Yılmaz, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi “Çalışanlarda Mesleki Öz Yeterlilik Algısı ile Örgütsel Muhalefet İlişkisi” Bilal Çankır, İstanbul Medeniyet Üniversitesi “Çalışanlarda Algılanan Güçlendirmenin Performans Üzerindeki Etkisi ve Bir Araştırma” Ebrucan İslamoğlu, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Esra Kirtulukoğlu Acar, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi “Otel İşletmelerinde Psikolojik Dayanıklılık ve Yöneticilerin Adalet Algıları Arasındaki İlişki Üzerine Bir Araştırma” Mustafa Arslan, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Korhan Karacaoğlu, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi “Kamu Görevlilerinin Kurumsal İtibar Algılarının Kamu Hizmet Motivasyonlarına Etkisi: Nevşehir İlçe Belediyeleri Üzerine Bir Araştırma” 2 3 4 5 Oturum Başkanı: İsmail Bakan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 7 İktisat Tarihi / Maliye Tarihi Oturum A4 Salon: 104 09.00- 10.30 1 2 3 4 5 Oturum Başkanı: Ali Apalı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Orhan Cengiz, Çukurova Üniversitesi Levent Yülek, Çukurova Üniversitesi Ahmet Kardaşlar, Çukurova Üniversitesi “Adam Smith ve J. Maynard Keynes’te İktisat-Ahlak İlişkisinin Karşılaştırılması” Yasemin Apalı, Ardahan Üniversitesi “Weber’de İktisadi Zihniyete Sosyolojik Bir Bakış” Ali Apalı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Tayfun Yılmaz, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi “Osmanlı Devleti’nin İslami Finans Kaynaklarından Aşar Vergisinin Ağlasun Kazasına Ait 1262-66 H. Senelerinin Muhasebe Defterinin Analizi” Hamit Çetin, Süleyman Demirel Üniversitesi “Osmanlı Devletinde Meydana Gelen Vergi İsyanları: Sosyal Hayata Etkileri” Ali Apalı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi “1262 H. Tarihli Aydın Sancağına Bağlı Kazalardaki Emekli Personel Maaşlarının Muhasebe Defterinin Çözümlenmesi” Türkiye Ekonomisi Oturum A5 Salon: 105 09.00- 10.30 1 2 3 4 5 Oturum Başkanı: Savaş Durmuş, Kafkas Üniversitesi Savaş Durmuş, Kafkas Üniversitesi Hülya Akbulut, Kafkas Üniversitesi “Türkiye Ekonomisinde İstihdam Yaratmayan Büyüme Sorunsalı” Fatih Kaplan, Mersin Üniversitesi Şule Güngör, Mersin Üniversitesi “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Sektörel İhracatına Döviz Kurunun Etkisi: Panel Veri Analizi” Alper Yalçın, Kafkas Üniversitesi Sevda Yalçın, Kafkas Üniversitesi “Dünya Bankası ve IMF Verileri Işığında Türkiye’nin Ekonomik Görünümü (20002015)” Şahin Nas, Mersin Üniversitesi Süleyman Değirmen, Mersin Üniversitesi ‘’Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Türkiye Ekonomi İçerisindeki Yeri’’ İsmail Tuncer, Mersin Üniversitesi Kenan Lopcu, Çukurova Üniversitesi Nuran Coşkun, Mersin Üniversitesi Ebru Arıcıoğlu, Mersin Üniversitesi “Ürün Uzayı Yaklaşımına Göre Türkiye’de Yapısal Dönüşüm Politikalarının Tespiti” 8 10.30-11.00 Çay-Kahve Arası Oturum B1 Salon: 101 11.0012.30 1 2 3 4 5 6 Oturum B2 Salon: 102 11.0012.30 1 2 3 4 5 Dış Politika / Uluslararası İlişkiler Oturum Başkanı: Muhammet Örtlek, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Muhammet Örtlek “Darbenin Üçüncü Yıl Dönümünde Mısır” Okan Veli Şafaklı, Lefke Avrupa Üniversitesi Kenan Şahin, Lefke Avrupa Üniversitesi “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Türkiye ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-Yunanistan Arasındaki Ekonomik Entegrasyon Düzeyinin Karşılaştırması” Muhammet Örtlek “Kuveyt’te Demokrasi Arayışları: 26 Kasım 2016 Seçimlerinin Değerlendirilmesi” Burak Şahingöz, Karadeniz Teknik Üniversitesi Asiye Tütüncü, Karadeniz Teknik Üniversitesi “Türkiye ve Yunanistan Arasında Silahlanma Yarışı Var Mı?” Muhammet Örtlek “Teröre Karşı İslami Koalisyon” Muhammet Örtlek “Müslüman Kardeşler’i Yasaklama ve Terör Örgütü İlan Etme Girişimleri” Altyapı Ekonomisi (Havayolu - Havalimanı) Oturum Başkanı: Mehmet Yaşar, Anadolu Üniversitesi Selçuk Kayhan, Amasya Üniversitesi Mehmet Yaşar, Anadolu Üniversitesi “11 Eylül Sonrası Havacılık Güvenliğine Yönelik Saldırıların Analizi” Mehmet Yaşar, Anadolu Üniversitesi “Havalimanı Pat Sahasında Akıllı Ulaşım Sistemlerinin Kullanımı” Mehmet Şahin Durak, Anadolu Üniversitesi “Düşük Maliyetli Havayolu İş Modelinde Değişimin Kurumsal Kuram Perspektifinden Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma” Abdulkadir Alıcı, Anadolu Üniversitesi “Havalimanı Gelir Türleri ve Havacılık Dışı Ticari Gelirlerin Önemi” Mehmet Şahin Durak, Anadolu Üniversitesi Gökhan Tanrıverdi, Anadolu Üniversitesi “Hava Kargo Taşımacılığı Sürecinde Karşılaşılan Risk Faktörlerinin Analizi” 9 Oturum B3 Salon: 103 11.0012.30 1 2 3 4 5 Oturum B4 Salon: 104 11.0012.30 1 2 3 4 5 Toplam Kalite - Stratejik Yönetim – Liderlik Oturum Başkanı: Gürhan UYSAL, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Nazife Öztürk, Antalya Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği Ethem Şan, Antalya Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği Şerife Alev Uysal, Akdeniz Üniversitesi “Toplam Kalite Yönetiminin Temel İlkeleri Ve Uygulanabilirliği: Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Örneği” Gökhan Tanrıverdi, Anadolu Üniversitesi “Aile Sahipli Havayolu İşletmelerinde Stratejik Yönetim” Emre Yakut, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Halenur Soysal Kurt, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi “TOPSIS ve PROMETHEE II Yöntemleri ile Havayolu İşletmelerinin Hizmet Kalitesi Performanslarının Karşılaştırılması” İlker Ünder, Anadolu Üniversitesi “Dönüştürücü Lider Çalışanların Emniyet Performanslarına Nasıl Liderlik Eder?” Gürhan Uysal, Ondokuz Mayıs Üniversitesi “Tannenbaum ve Schmidt ve Liderlik Doğrusu Eğrisi” Bankacılık / Kriz Ekonomisi / Varlık Fonu Oturum Başkanı: Ahmet Fazıl Özsoylu, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Benan Yücebalkan, Kocaeli Üniversitesi Dilay Güvenç, Kocaeli Üniversitesi “Bankacılık Sektöründe Teknolojik Dönüşümün İşgücüne Yansımaları” Ali Bora, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Erdal Arslan, Selçuk Üniversitesi “Denizbank ve Finans Bank’ın 2006 Öncesi ve Sonrası Faaliyetlerinin Karşılaştırmalı Analizi” Adem Çınar, İstanbul Arel Üniversitesi ‘’Küresel Ekonomik Krizler; Sebepleri ve Kurtuluş Reçeteleri’’ İ. Orkun Oral, Ardahan Üniversitesi Sami Özcan, Ardahan Üniversitesi “2008 Krizi Sonrası Ülkelerin Temel Makroekonomik Göstergelerindeki Değişimin İncelenmesi: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Gruplarının Karşılaştırılması” Ahmet Fazıl Özsoylu, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi “Türkiye’de Varlık Fonu: Amaçları ve Yapısı” 1 0 Oturum B5 Salon: 105 11.0012.30 1 2 3 4 5 Kamu Maliyesi / Kamu Ekonomisi Oturum Başkanı: Zuhal Ergen, Çukurova Üniversitesi Pakize Karabulut, Pamukkale Üniversitesi Aliye Erşahinoğlu, Çukurova Üniversitesi “Türkiye’de Bütçe Açıklarının Nedenleri ve Ekonomik Sonuçları” Zuhal Ergen, Çukurova Üniversitesi Burcu Durak, Çukurova Üniversitesi “Bütçeleme Anlayışında Yeni Bir Yaklaşım: Toplumsal Cinsiyetçi Bütçeleme” Burcu Durak, Çukurova Üniversitesi “Yerel Yönetimlerde Demokrasinin Yapı Taşı: Katılımcı Bütçeleme” Gökhan Çobanoğulları, Erciyes Üniversitesi “2016 Merkezi Yönetim Bütçesi ve Değerlendirilmesi (Türkiye)” Burcu Durak, Çukurova Üniversitesi Neslihan Coşkun Karadağ, Çukurova Üniversitesi "Türkiye'de Tarım Politikaları ve Vergilendirilmesi" 12.30 – 14.00 Öğle Yemeği Arası Kamu Yönetimi / Yerel Yönetimler Oturum C1 Salon: 101 14.00- 15.30 1 2 3 4 5 Oturum Başkanı: Nilay Kaleli Karasakal, Kocaeli Üniversitesi Nilay Kaleli Karasakal, Kocaeli Üniversitesi “Üniversite Öğrencilerinin Afet ve Acil Durum Yönetimi Konusundaki Farkındalıkları: Kandıra MYO Örneği” Mehmet Burhanettin Coşkun, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi. “Özelleştirme Düşüncesinin Türk Kamu Yönetiminde Devletin Etki Alanının Şekillenmesindeki Yeri ve Önemi” M. Akif Özer; Gazi Üniversitesi İbrahim İrdem; Polis Akademisi “Türkiye’de Kamu Kuruluşlarının Performansı Denetleme Ve Değerlendirme Zorunluluğu” Ali Yıldırım, Ardahan Üniversitesi Kürşad Emrah Yıldırım, Ardahan Üniversitesi “Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nın Yönetişim Açısından Etkinliği” Alper Yalçın, Kafkas Üniversitesi Sevda Yalçın, Kafkas Üniversitesi “Sürdürülebilir Yerel Kalkınmada Vatandaş Beklenti ve Tutumlarının Yerel Yönetimler İçin Önemi: Kağızman İlçesi Örneği” 1 1 İşletme Grupları / Girişimcilik Oturum C2 Salon: 102 14.00- 15.30 1 2 3 4 5 6 Oturum Başkanı: Konuralp Sezgili, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Bahattin Karademir, Çukurova Üniversitesi Konuralp Sezgili, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi “İşletme Grupları Yazını Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme” Mehmet Akif Özer, Gazi Üniversitesi Selçuk Denek, Aksaray Üniversitesi “Türkiye’de Girişimci Sınıfın Siyaset Üzerindeki Etkinliği” Doğan Bozdoğan, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Erdem Kanışlı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Elif İlk, Gaziosmanpaşa Üniversitesi “Spor Kulüplerinin Yapısal Sorunlarına Bir Çözüm Önerisi: KOBİ’leşme” Ayşe Gözde Gözüm, Ufuk Üniversitesi “Girişimcilik Alanında Yapılan Akademik Çalışmaların Kategorik Olarak Değerlendirilmesi” Ayşe İpek Koca Ballı, Çukurova Üniversitesi " Kadın Girişimci Adaylarını Girişimci Olmaya İten Nedenlerin Ve Önlerinde Gördükleri Engellerin İncelenmesi " Konuralp Sezgili, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Hasan Bilgehan Yavuz, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi "Program-Proje Yönetimi ve Değerlendirme Sürecine Etki Yönünden Bir Bakış" Kalkınma Ekonomisi / Gelir Dağılımı / Yoksulluk Oturum C3 Salon: 103 14.00- 15.30 1 2 3 4 5 Oturum Başkanı: Hakkı Çiftçi, Çukurova Üniversitesi Ramazan Arslan, Bartın Üniversitesi Emine Elif Ayhan, Bartın Üniversitesi “İktisadi Kalkınmada Bir Başarı Öyküsü: Tayvan” Mehmet Sedat Uğur, Çankırı Karatekin Üniversitesi “Türkiye İçin Çok Boyutlu Yoksulluğun Ölçülmesine İstatistiksel Bir Yaklaşım” Hakkı Çiftçi, Çukurova Üniversitesi “Gelir Dağılımında Ölçüm Sorunları: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Bir Değerlendirme” Filiz Ersöz, Karabük Üniversitesi Fatma Nur Uysal, Karabük Üniversitesi Taner Ersöz, Karabük Üniversitesi “Türkiye’deki İllerin Yaşam Endeksinin Çok Değişkenli İstatistik Yöntemlerle İncelenmesi” Serap Barış, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Serap Bolayır, Cumhuriyet Üniversitesi “Türkiye’de Gelir Eşitsizliğini Azaltmada Sosyal Koruma Harcamalarının Rolü” 10 İşletme Ekonomisi / İşletme Yönetimi Oturum C4 Salon: 104 14.00- 15.30 2 3 4 5 Oturum C5 Salon: 105 14.00- 15.30 1 2 3 4 5 6 Oturum Başkanı: Mehmet Ünsal Memiş, Çukurova Üniversitesi Berna Bulğurcu, Çukurova Üniversitesi Mert Eti, Çukurova Üniversitesi İbrahim Tolga Çoşkun, Çukurova Üniversitesi “Yapı Malzemesi Seçim Kararına Yönelik Bir Uygulama” Gökhan Tanrıverdi, Anadolu Üniversitesi “Bir Meşruiyet Kazanma Aracı Olarak Stratejik İttifaklar: Kaynak Bağımlılığı ve Yeni Kurumsal Kuram Bağlamında Bütüncül Bir Bakış” Mehmet Ünsal Memiş, Çukurova Üniversitesi “Sabit Maliyetlerin Kademelendirilmesinin İşletmelerin Üretim Kararlarina Etkisi” Meltem Canoğlu, Çukurova Üniversitesi Erdinç Ballı, Çukurova Üniversitesi “Tüketicilerin Kebap Restoranı Tercihlerini Etkileyen Faktörler – Adana Örneği” Halim Tatlı, Bingöl Üniversitesi Arzu Varol, Bingöl Üniversitesi Abdurrahman Alakuştekin, Bingöl Üniversitesi “Katılım Bankacılık Hizmetlerinde Tüketici Tercihlerini Etkileyen Faktörler: Bingöl’de Ampirik Bir Uygulama” Beşeri Sermaye / Bilgi Yönetimi / AR-GE / Fikri Mülkiyet Oturum Başkanı: Canan Çakır, Gümüşhane Üniversitesi Canan Çakır, Gümüşhane Üniversitesi “Geçmişten Günümüze Türk Eğitim Sistemindeki Gelişmeler: Bir Kamu Politikası Aktörü Olarak Milli Eğitim Şuraları Özelinde Bir Değerlendirme” Z. Bilgen Susanlı, Işık Üniversitesi “Türkiye’de Beceri Açığı” Yeşim Helhel, Akdeniz Üniversitesi “Finansal Gelişme ve Ar-Ge Harcamaları İlişkisi: Bir Panel Veri Analizi” İpek Kışlalı, Trakya Üniversitesi “Kaza Veritabanlarının Bilgi Yönetimi Açısından Analizi ve Modellemesi” Buket Çatakoğlu, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi “Fikri ve Sınai Hakların Ekonomiye Katkısında Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Etkileri” Yavuz Yayla, Ondokuz Mayıs Üniversitesi “Fikri Mülkiyet Hakları: Tarihsel Gelişimi ve Ekonomik Büyüme ve Kalkınmadaki Yeri” 15.30 – 15.45 Çay-Kahve Arası 11 Oturum D1 Salon: 101 15.4517.15 1 2 3 4 Oturum D2 Salon: 102 15.4517.15 1 2 3 4 5 İşgücü Piyasaları / Göç Ekonomisi Oturum Başkanı: Hakkı Çiftçi, Çukurova Üniversitesi Ekrem Ersin Cesur, Kastamonu Üniversitesi “İşgücü İstemini Etkileyen Ücret Dışı Bir Unsur Olarak “Kayıt Dışı İstihdam” ve Türkiye İşgücü Piyasasına Etkisi” Hakkı Çiftçi, Çukurova Üniversitesi “Kayıtdışı İstihdamın Ekonomik Etkileri” Murat Pütün, Çukurova Üniversitesi “Kronik Düzeydeki Genç İşsizlik Bağlantılarının Sorgulanması: Avrupa İşgücü Piyasalarının ve Kurumlarının Etkinlik Sorunu” Ekrem Ersin Cesur, Kastamonu Üniversitesi “Türkiye’de İşgücü Verimliliği ile Reel Ücretler Arasındaki İlişki” Uluslararası İktisat / Dünya Ekonomisi / Enerji Ekonomisi Oturum Başkanı: Özge Aynagöz Çakmak, Gazi Üniversitesi Fatih Kaplan, Mersin Üniversitesi Kayhan Çelik, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı. “Uluslararası Petrol Piyasasında Üretim Dengesi: Bir Oyun Teorisi Yaklaşımı” Özge Aynagöz Çakmak, Gazi Üniversitesi Mehmet Ali Salar, Gazi Üniversitesi “ MINT Ülkelerinin Dünya Piyasasında Rekabet Gücü Üzerine Bir Sınama” Hasan Ayaydın, Gümüşhane Üniversitesi Savaş Durmuş, Kafkas Üniversitesi Fahrettin Pala, Gümüşhane Üniversitesi Abdulkadir Barut, Harran Üniversitesi, “Petrol Fiyatları ve Sanayi Üretim Endeksi İlişkisi: Zamanla Değişen Nedensellik Analizi Yaklaşımı” Yıldırım Toprak, Adnan Menderes Üniversitesi Hilal Saltık, Adnan Menderes Üniversitesi “Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Potansiyeli” Salih Çam, Çukurova Üniversitesi Esra Ballı, Çukurova Üniversitesi “Türkiye’nin 1960-2013 Dönemi Enerji Etkinliği Analizi” 12 Oturum D3 Salon: 103 15.4517.15 1 2 3 4 Oturum D4 Salon: 104 15.4517.15 1 2 3 4 5 Finansal İktisat Oturum Başkanı: Serkan Yılmaz Kandır, Çukurova Üniversitesi Gözde Elbir, Çukurova Üniversitesi Serkan Yılmaz Kandır, Çukurova Üniversitesi “Borsa İstanbul Kimya, Petrol, Kauçuk ve Plastik Ürünler Sektöründeki Şirketlerin Yatırım Duyurularının Pay Getirileri Üzerindeki Etkisinin İncelemesi” Handan Çam, Gümüşhane Üniversitesi Hasan Ayaydın, Gümüşhane Üniversitesi Alper Veli Çam, Gümüşhane Üniversitesi Fatih Akdeniz, Gümüşhane Üniversitesi “Bireylerin Finansal Bilgi Düzeyi ile Finansal Katılım Düzeyi Arasındaki İlişki: TR 90 Bölgesinde Bir Araştırma” Sevda Yapraklı, Atatürk Üniversitesi Fatih Kaplan, Mersin Üniversitesi “Petrol Fiyatları ile Altın Fiyatları Arasındaki İlişki ” Süleyman Bilgin Kılıç, Çukurova Üniversitesi Salih Çam, Çukurova Üniversitesi “Altın Fiyatları Getiri Yönünün Hibrit Yapay Sinir Ağları Algoritması İle Tahmini” Örgüt Kültürü / Örgütsel Bağlılık / Örgütsel Vatandaşlık / Örgütsel Ahlak Oturum Başkanı: İsmail Bakan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Semiha Kılıçaslan, İnönü Üniversitesi Aslı Kaya, Süleyman Demirel Üniversitesi “Personel Güçlendirme İle Örgütsel Bağlılık Arasındaki İlişkinin İncelenmesi: Kamu Kurumu Çalışanları Örneği” İsmail Bakan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İnci Fatma Doğan, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Makbule Oğuz, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi “Çalışanların Motivasyonları Üzerinde Örgütsel Bağlılık mı Mesleki Bağlılık mı Daha Etkili?” Bilal Çankır, İstanbul Medeniyet Üniversitesi “Diğerkâmlık: Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Kapsamında Değerlendirmesi” Aylin Alkaya, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Fatma Satır, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi “Kişilik Ve Duyguların İş Tatmini Üzerindeki Etkileri: Kayseri İli Organize Sanayiinde Bir Uygulama” Esra Ebru Mavi, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Mehmet Burhanettin Coşkun, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi “Kamu Yönetiminde Örgütsel Ahlak ve Kamusal Etik Algılarının Personel Verimliliğine Etkisi” 13 Oturum D5 Salon: 105 15.4517.15 1 2 3 4 5 6 Oturum D6 Salon: 106 15.4517.15 1 2 3 4 5 Organizasyon ve Yönetim II Oturum Başkanı: Zübeyde Süllü, Kastamonu Üniversitesi Dilay Güvenç, Kocaeli Üniversitesi Emine Demircili, Kocaeli Üniversitesi “Oyuncakların Pazarlanmasında Toplumsal Cinsiyet” Bahar Gürdin, Adnan Menderes Üniversitesi “Mobil Reklamlar: Yararlı mı? Tacizkâr mı?” Bilal Çankır, İstanbul Medeniyet Üniversitesi “Çalışanlarda Öğrenilmiş Güçlülüğün Baskı Üzerindeki Etkisi” Zübeyde Süllü, Kastamonu Üniversitesi “Kurumsal İletişim Sürecinde Bir Halkla İlişkiler Yöntemi Olarak İtibar Yönetimi” Halim Tatlı, Bingöl Üniversitesi Mahmut Erdem, Bingöl Üniversitesi Mustafa Arpacık, Bingöl Üniversitesi “Tüketicilerin Gıda Tüketiminde Helal Gıda Farkındalığı ve Tutumu: Hanehalkı Reisleri Üzerine bir Uygulama” Bahar Gürdin, Adnan Menderes Üniversitesi “Mobil Reklamlar: Yararlı mı? Tacizkâr mı?” Vergi Hukuku Oturum Başkanı: Fatih Saraçoğlu, Gazi Üniversitesi Fatih Saraçoğlu, Gazi Üniversitesi İsmail Engin, Gazi Üniversitesi Cem Barlas Arslan, Kırıkkale Üniversitesi “Kamu Alacaklarını Koruma Yöntemi Olarak İptal Davası” Fatih Saraçoğlu, Gazi Üniversitesi Öner Gümüş, Dumlupınar Üniversitesi “Bir Sorun ve Bir Çözüm: Piyasa Başarısızlığı ve Kurumlar Vergisinde Kabul Edilmeyen İndirimlerde İstisnai Uygulamalar” Deniz Kara, Maliye Bakanlığı “Türkiye’de Hazine Taşınmazlarının Ekonomik Kalkınma Üzerindeki Rolü” Doğan Bozdoğan, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Serhat Kurt, Gaziosmanpaşa Üniversitesi “Türkiye’de Vergi Yargısı Sisteminin İktisadilik İlkesi Açısından İncelenmesi” Fatih Saraçoğlu, Gazi Üniversitesi Cem Barlas Aslan, Kırıkkale Üniversitesi Öner Gümüş, Dumlupınar Üniversitesi “Teşvik Uygulamalarının Bölgesel Yönlendirmede Etkinliklerinin Değerlendirilmesi” 14 Zübeyde Süllü, İletişim Fakültesi, Kastamonu Üniversitesi, Gülderen İpek, Milli Eğitim Bakanlığı “Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkiler Uygulamalarının Markalaşma Sürecindeki Önemi” zsullu@yahoo.com; zsullu@kastamonu.edu.tr Özet Günümüz halkla ilişkiler literatüründe izlenen genel yaklaşıma göre halkla ilişkiler kurumsal halkla ilişkiler ve pazarlama halkla ilişkileri olarak ikiye ayrılmaktadır. Bununla birlikte kimi akademisyenler ve yazarla halkla ilişkileri pazarlama karmasının bir parçası olarak görmekte kimileri ise halkla ilişkilerin içinde pazarlamanın da olduğu bir çok alt disipline ayrıldığını söylemektedirler. Bu farklı görüşlere rağmen pazarlama ve hakla ilişkiler alanlarındaki yöntem ve araçlar arasındaki benzerlik ve bağlantı; halkla ilişkilerin işletmelerin pazarlama iletişimi açısından yadsınamaz bir önemi olduğunu göstermektedir. Günümüzün en önemli kavramlarından biri olan marka ve buna bağlı olarak markalaşma süreçleri doğrudan ürünlerin tanıtılması ile ilgili olduğundan pazarlama amaçlı halkla ilişkiler, işletmeler ve ürünlere ilişkin bilgilerin hedef kitlelere iletilmesi ve onların bu süreçteki satın almaya yönlendirilmesine yönelik planlama, uygulama ve değerlendirme aşamalarında öncelikli bir rol oynar. Böylece hakla ilişkiler işletmenin ürünlerine veimajına odaklanarak işletmenin satış hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı olur. Reklamın ve diğer satış tekniklerinin kimi olumsuz çağrışımlarla anılmasından dolayı İşletmeler günümüzde ürünlerini ve markalarını halkla ilişkiler teknikleri kullanarak pazarlamaya daha fazla önem vermektedirler. Klasik pazarlama yöntemlerine stratejik halkla ilişkiler bakış açısıyla yaklaşılmasının, markaların ve ürünlerin hedef kitlede tutundurulmasına ve olumlu biçimde konumlandırılmasına, işletmenin itibarına olumlu etkileri olduğu görülmektedir. Bu nedenle pazarlama amaçlı halkla ilişkiler , pazarlamanın diğer bileşenlerine destek olmakta ve işletmeye yeni pazarlama teknikleri ve araçları deneme imkanı da vermektedir. Bu çalışmada pazarlama bileşenlerine yardımcı olmak ve pazarlama hedeflerini yakalamak için satışa ve müşteri tatmini ile ürün ve marka gelişimine destek olarak gerçekleştirilen halkla ilişkiler uygulamalarına ve bunun markalaşma sürecindeki katkısına örnekler üzerinden değinilecektir. Anahtar Kelimeler: Bütünleşik Pazarlama, Halkla İlişkiler, Markalaşma Alan Tanımı: Pazarlama, Halkla İlişkiler stratejileri, Marka Yönetimi 15 Bahar Gürdin, Kuyucak Meslek Yüksekokulu, Adnan Menderes Üniversitesi “Sağlık Hizmetleri Sektöründe Reklam Yasağı: Betimsel Bir Alan Araştırması” bahar.gurdin@adu.edu.tr Özet Hayatın hemen hemen her alanına giren hatta hayatın bir parçası haline gelen reklamlar, sağlık sektöründe de kendini göstermektedir. Ne var ki reklam mevzuatının kendine has kısıtlamaları olduğu gibi sağlıkta da gerçekleştirilecek olan tanıtımların; bireylerin beden ve ruh bütünlüğüne zarar vermeyecek düzeyde, belirli sınırlar dâhilinde olması gerekmektedir. Çalışmada sağlık sektöründeki tanıtımların ne düzeyde gerçekleşebileceği, genel olarak nelerin mevzuata aykırı olduğu konularına değinilmiştir. Bu doğrultuda sağlık kuruluşlarına ait tanıtımların bazılarına ilişkin mahkeme kararları inceleneceğinden betimsel bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışmadan elde edilecek bilgiler sayesinde sağlık hizmeti sunan kuruluşlar reklamlara ne düzeyde başvurabileceklerini, kısıtlarının neler olduğunu rahatlıkla görebileceklerdir. Anahtar Kelimeler: Sağlıkta Reklam, Sağlık Hizmetleri Sektöründe Reklam, Reklam Yasağı Alan Tanımı: Reklam, Tüketici Davranışı (Pazarlama). 16 Seymur M. Guliyev, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Azerbaycan Üniversitesi Könül M. Nuriyeva, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Azerbaycan Üniversitesi “Macera Turizmi Pazarlaması: Azerbaycana Gelen Turistlerin Macera Turizmine Yönelik Eğilimleri Üzerine Araştırma” seymurquliyev@yahoo.com; konul.nuriyeva@au.edu.az Özet Modern rekabetcil pazarlarda, turizm ve seyahet pazarlamacılarının, daha yüksek gözlentilere sahip, iyi eğitimli, farklılaşmış ve duyarlı müşterilerin istek ve arzularını karşılayacak farklı turistik ürün ve hizmetlerle rekabet etmeleri gerekmektedir. Bu sebepden, farklı turizm alternatif ve seçimlerini sunan turistik yerler ve işletmeler ülkenin turizm hizmetlerini geliştirecektir. Azerbaycan ister doğal güzelliyi, ister turistik maceraları, isterse de turistik altyapısı olsun bu tip ihtiyaçları karşılayabilecek, zengin turistik değerler taşıyan bir ülke olma özelliğine sahibtir. Bu doğal turistik çekicilikleri değerlendirerek ekonomik fayda elde edebilecektir. Böylece ülkede turizmin tür ve çeşidleri zenginleştirilecek, arz kapasitesi geliştirilecek, alternatif turizm alanları hizmete sunulacak, farklı bölgeler ekonomik ve sosyal yönden kalkınacak ve turizmin tüm mevsimlere yayılması sağlanacaktır. Macera turizmi yeni bir niş turizmidir. Mevcut doğal ve kültürel zenginlikleri kullanarak sunabileceği alternatif öneriler ile turizm potansiyelinin tam kapasite ile kullanılmasına imkan vermektedir. Etkinlik temelli turizm gezilerine olan ilginin artması, avcılık, deniz turları, bisikletle dünya turu, dağ turizmi, dağ tırmanışları gibi muazzam ürün çeşitliliği ile karakterize edilen çok özel ve karlı bir pazar bölümü olan macera turizminde pek çok işletmenin faaliyet göstermesine sebep olmuştur. Bu makalede macera turizmi pazarlaması kavramsal çerçevede incelenecek ve katılımcılar açısından macera turizmi algısı araştırılacaktır. Aynı zamanda, turistlerin demografik, sosyoekonomik ve gezi ilişkili özelliklerinin macera gezi türleri üzerindeki etkisi değerlendirilecektir. Kullanılan veriler Azerbaycana gelen turistlere yapılan anketler sonucunda elde edilecektir. Sağlanacal veriler ve bilgiler gelcek macera turizmi pazarlaması araştırmaları üçün faydalı olacaktır. Anahtar Kelimeler: Macera turizmi, macera turizmi pazar bölümlendirme kriterleri, macera turisti özellikleri, turistik ürün ve hizmetler Alan Tanımı: İç Turizm (Turizm Konuları), Pazarlama (İşletme ve Yönetim) 17 Engin Çelebi, İletişim Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Pervin Bilir, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Çukurova Üniversitesi “Halkla İlişkiler ve Kurumsal İtibarın İlişkisel Sonuçlar Üzerine Etkisi: Özel Spor İşletmeleri Üzerine Bir Araştırma” engincelebi@cu.edu.tr; pbilir@cu.edu.tr Özet Bu çalışmanın amacı, özel spor işletmesine devam eden spor tüketicilerinin halkla ilişkiler ve kurumsal itibar algıları ile memnuniyet, güven ve bağlılık gibi davranışsal ve tutumsal boyutları arasındaki ilişkilerin belirlenmesidir. Özel spor işletmesinin hizmetlerinden yararlanan 90 spor tüketicisi üzerine yapılan araştırma sonucunda; halkla ilişkiler ve kurumsal itibar algısı ile “memnuniyet” “güven” ve “bağlılık” boyutları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Halkla ilişkiler ve kurumsal itibar algısı ile en yüksek ilişkinin "memnuniyet" boyutu ile, en düşük ilişkinin ise "bağlılık" boyutu ile olduğu görülmüştür. Halkla ilişkiler ve kurumsal itibar sonuçları karşılaştırıldığında; halkla ilişkiler sonuçlarının "bağlılık" ve "güven" boyutları ile, kurumsal itibarın ise "memnuniyet" boyutu ile daha yüksek bir ilişki içinde olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar değerlendirildiğinde özel spor işletmelerinin spor tüketicileri ile olan ilişkisel sonuçlarını güçlendirmesi ve spor tüketicilerinin destekleyici davranışlarının kazanılması için kurumsal itibarlarının yanı sıra halkla ilişkiler çalışmalarının merkezinde yer alan karşılıklılık (kurumsal amaçlar ile tüketicilerin amaçlarının eşdeğer görülmesi, tüketicilerin duygu ve düşüncelerine değer verilmesi, karar verme sürecine tüketicilerinde dahil edilmesi v.b.) ilkesine de önem vermesi gerektiği ifade edilebilir. Anahtar kelimeler: Halkla ilişkiler, kurumsal itibar, ilişkisel sonuçlar, spor işletmeleri, spor tüketicileri Alan Tanımı: Halkla İlişkiler 18 Bahattin Karademir, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Konuralp Sezgili, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Gökhan Korkmaz, İşletme Fakültesi, İstanbul Üniversitesi “ İşletme Gruplarının İş Çeşitlendirme Stratejileri: 2003 – 2016 Dönemindeki Değişim” bkarademir@cu.edu.tr; ksezgili@adanabtu.edu.tr; gokhankorkmaz@istanbul.edu.tr Özet Gelişen piyasalardaki işletme grupları, genellikle birbirleriyle ilişkisiz sektörlerdeki bağlı işletmeleri ya da iştirakleri arasında mal, sermaye ve işgücü paylaşımında bulunan işletme toplulukları olarak tanımlanmaktadır (Khanna ve Rivkin, 2001). Bu işletmelerin bir türü olarak aile holdinglerine ülkemizde sıklıkla rastlanmaktadır. Aile holdingleri bir ya da birkaç ailenin sahipliğinde ilişkisiz sektörlerde faaliyet gösteren, holding statüsündeki bir anonim şirket çatısı altında topladığı şirketlerini karşılıklı hisse tutma ve ortak yönetim kurulu üyesi görevlendirme yoluyla kontrol eden işletme topluluklarıdır (Yaprak, Karademir, Osborn, 2006). Türkiye’deki işletme grupları üzerine yapılan araştırmalarda aynı dönemde artmakla birlikte sayıları oldukça sınırlı kalmıştır. Yö Dergisinin 200 yılında yayınlanan “İşletme Grupları” özel sayısında yayınlanan makalelerde araştırmacılar işletme gruplarının iş çeşitlendirme stratejilerini incelemişlerdir. Bu araştırmalar ülkemizdeki işletme gruplarının özellikle 19 0 sonrası dışa açık büyüme ve liberalleşme dönemindeki gelişiminin anlaşılmasına olumlu yönde katkılar yapmıştır. Bununla birlikte, henüz cevaplanması gereken pek çok soru bulunmaktadır. Bu sorular arasında işletme gruplarının gelişim seyrini anlamaya yönelik sorular önemli yer tutmaktadır. Örneğin, işletme grupları araştırmacıların öngördüğü gibi, mal, işgücü ve sermaye piyasalarındaki aksaklıkların giderilmesi ve uluslararası ticaretin serbestleşmesine bağlı olarak ilişkisiz iş çeşitlendirme stratejisi uygulamak yerine “çok odaklı” stratejilere yönelmekte midirler Yoksa işletme grupları ilişkisiz iş çeşitlendirme yoluyla büyümeyi sürdürmekte midirler Eğer ilişkisiz çeşitlendirme yoluyla büyümeye devam ediyorsa bunun başlıca sebepleri nelerdir? Buna benzer soruları cevaplandırmak için araştırmacılar bir yandan işletme gruplarının gelişimini gözlemlemeye devam ederken bir yandan da verilerin sınırlı olduğu bu araştırma alanında yeni veri ve yöntem arayışlarına devam etmektedirler. Bu çalışma, aile holdinglerinin gelişim seyrini anlamaya yönelik bir çabanın sonucu olarak başlatılan kapsamlı bir araştırma projesinin ilk adımıdır. Araştırmada, aile holdinglerinin 2003-2016 yılları arasındaki iş çeşitlendirme stratejilerindeki değişimin yönünü ve derecesini anlamak için ilk defa Varadarajan ve Ramanujan (19 ) tarafından geliştirilen “Çeşitlendirme Kategorisi Matrisi” kullanılmıştır. Bu çalışmada söz konusu matris, daha önce aile holdinglerinin belirli bir tarihsel kesitteki iş çeşitlendirme derecelerini açıklamaya yönelik araştırmalardaki (örneğin, Polat, Bahadır, Çelik ve Okumuş, 2002; Korkmaz, 2015) kullanımından farklı olarak, aile holdinglerinin belirli bir dönemdeki (2003-2016) yapısal değişikliklerini açıklamak için kullanılmıştır. 19 Veysi Asker, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi “Hedge Fonların Genel Özellikleri İle Dünya’daki ve Türkiye’deki Uygulamaları” veysi-asker@outlook.com Özet Teknoloji alanında yaşanan gelişmelerle birlikte küreselleşme hız kazanmış ve bu durum finansal alanda da etkisini göstermiştir. Bununla birlikte uluslararası finansal piyasalara erişim kolaylaşmış ve yeni finansal araçların kullanılması yaygınlaşmıştır. Finansal piyasalarda ilk kullanılmaya başlanmasından sonra çok kısa bir süre içerisinde kullanımı yaygınlaşan hedge fonlar günüzünde gerek fon büyüklüğü ve gerekse fon miktarı açısından önemli bir yatırım aracı haline gelmiştir. Bu çalışmada hedge fonların yapısı, özellikleri, avataj ve dez avantajlarından bahsedilmiş türleri ve izledikleri stratejiler hakkında bilgi verilmiştir. Bununla birlikte Dünya’daki ve Türkiye’ki mevcut durumu ve uygulamaları ilgili ayrıntılı bir şekilde bilgi verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yatırım Fonları, Hedge Fonlar, Finansal Risk Alan Tanımı: Cari İşlemlerdeki Ayarlamalar; Kısa Vadeli Sermaye Akımları(Finans) 20 Bilal Zafer Berikol, Kozan Meslek Yüksekokulu, Çukurova Üniversitesi “Hilelerin Ortaya Çıkarılmasında Bulut Tabanlı Veri Madenciliğinin Kullanılması” zaferberikol@gmail.com Özet Muhasebede kasıtlı olarak usulüne uygun olarak yapılmayan işlemleri hile olarak adlandırılır. Hileler, işletmelerin veya yatırımcıların ya da her ikisinin birden bu işlemlerden zarar gördüğü fiillerdir. Hileler, çalışanlar ve yöneticiler tarafından yapılmasına göre ayrılmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve bu teknolojilerden biri olan bilgisayar sistemlerinin daha güçlü ama daha ucuz hale gelmesi nedeniyle yaşamın her alanına hızla girmektedir. Bu teknolojik gelişmeler bilgisayarların büyük miktarlarda veri depolayabilmesine ve kısa sürede bu verileri işleyebilmesine olanak tanımaktadır ki buda işlenmediği sürece değersiz olan ve sürekli büyüyen veri yığınları oluşturmaktadır. Bu noktada çok büyük miktardaki ham, karmaşık veriler içinden amaca uygun modeller ortaya çıkarıp bunları karar verme ve eylem planını gerçekleştirmek için kullanma sürecine veri madenciliği denmektedir. İşletmeler ve özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, uzun vadeli olarak pahalı fiziki veri depolama sistemlerine ihtiyaç duymadan, pahalı yazılımlar satın almadan, kalifiye personele ihtiyaç duymadan daha düşük maliyetlerle Bulut Bilişim (Cloud Computing) üzerinden veri madenciliği yapabilirler. Veri madenciliği ile ilgili bu işlemleri Kurumsal Kaynak Planlama (Enterprise Resource Planning-ERP) gibi muhasebe-finans yazılımlarını bulut tabanlı bilişim hizmeti üzerinde sağlayan Software as a Services (SaaS) bilişim hizmeti ile gerçekleştirebilirler. Bu çalışmanın amacı, hilelerin tespitinde ve önlenmesinde veri madenciliği ve bulut tabanlı veri analizi yazılımı (SaaS)’ı tanıtmaktır. Anahtar Kelimeler: Bulut Bilişim, Kurumsal Kaynak Planlama, Veri Madenciliği, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Alan Tanımı: İşletme İstatistikleri, Bilgi Teknolojileri Yönetimi (İşletme ve Yönetim) 21 Okan Veli Şafaklı, Lefke Avrupa Üniversitesi Osman Aziz Altay, Lefke Avrupa Üniversitesi “Oran Analizi Üzerine Bir Vaka Çalışması: KKTC’den Kamu Kuruluşu Örneği” osafakli@eul.edu.tr; oaltay@eul.edu.tr Özet Bu çalışmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) tekel durumunda faaliyet gösteren Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’na (KIB-TEK) yönelik oran analizi yapılmıştır. Çalışmada özetle kurumun teknik olarak iflas durumunda olduğu, düşük likidite, tatmin edici olmayan aktivite hız oranları, her an bozulabilecek ve fazla sağlıklı olmayan kaldıraç oranı ve çok düşük karlılık oranı ile (yüksek maliyetler ve faaliyet giderlerine bağlı olan düşük kar), finansal açıdan sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya sahip olmadığı ortaya çıkmıştır. Anahtar kelimeler: Finansal Analiz, Oran Analizi, Vaka Çalışması Alan Tanımı: Şirket Finansmanı ve Yönetim Abstract A Case Study On Ratıo Analysıs: An Example Of Publıc Instıtutıon From Trnc In this study, a ratio analysis is performed on the Cyprus Turkish Electricity Authority (KIBTEK) operating monopolistically in the Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC). This study has revealed that the Authority is technically bankrupt and that with its low liquidity, unsatisfactory activity ratios, fragile and unhealthy leverage ratio and a very low profitability ratio (due to high costs and operational expenses), it does not financially have a healthy and a sustainable structure. Keywords: Financial Analysis, Ratio Analysis, Case Study JEL Code: G3 22 Hasan Ayaydın, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi Fahrettin Pala, Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksek Okulu, Gümüşhane Üniversitesi Abdülkadir Barut, Siverek Meslek Yüksekokulu, Harran Üniversitesi Fatih Akdeniz, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi “Borsa İstanbul’da İşlem Gören Yüksek Teknoloji Şirketlerinin Sermaye Yapılarının Belirleyicileri Üzerine Bir Analiz” hayaydin61@gumushane.edu.tr;fahrettinpala@gumushane.edu.tr; kadirbarut@harran.edu.tr; fatihakdeniz@gumushane.edu.tr Özet Bu çalışmada; Borsa İstanbul’da (BİST) işlem gören Kimyasal Ürünler, Diğer Kimyasal Ürünler Sanayi, Metal Ana Sanayi ve Metal Eşya, Makina ve Gereç Yapımı ve Teknoloji sektöründe faaliyet gösteren 40 yüksek teknoloji firmasının sermaye yapılarının belirleyicilerinin tespiti amaçlanmaktadır. Bu amaçla, 2008-2015 dönemin de Borsa İstanbul’da (BİST) faaliyet gösteren 40 yüksek teknoloji firmasının veri seti panel veri analizi ile incelenmiştir. Modelde yer alan bağımlı değişkenler; kısa vadeli yabancı kaynaklar/toplam aktif, kısa vadeli yabancı kaynaklar/ toplam aktif, uzun vadeli yabancı kaynak/toplam aktif ve özsermaye/ toplam aktiftir. Bağımsız değişkenler ise; büyüme, büyüklük, borç dışı vergi kalkanı, varlık yapısı, karlılık, temettü dağıtımı, cari oran, ar-ge harcamaları, GSYİH, borsa kapitalizasyonu, enflasyon ve faiz olmuştur. Sonuç olarak dört model oluşturulmuş ve bu dört model dengesiz panel veri analizi yöntemi ile tahmin edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Sermaye Yapısı, Panel Veri Analizi, Yüksek Teknoloji JEL Kodları: G30, G32 23 Hatice Tolunay Ozanemre Yayla, Hukuk Fakültesi, Çankaya Üniversitesi “Para Borçlarının Ödenmesine İlişkin Bankacılık Sektörünü de İlgilendiren Bazı Meseleler” tolunayozanemre@gmail.com Özet Borcun konusunun bir miktar paranın ödenmesi olduğu durumlarda para borcunun ödenmesi bazı özellikler arz etmekte ve bu özellikle, bankacılık uygulamasıyla çelişmesi açısından da üzerinde durulması ve tartışılması gereken konuları oluşturmaktadır. Bu çerçevede özellikle yabancı para borçlarının ödenmesine ilişkin hüküm tartışılmaya değer bir konuyu oluşturmaktadır. Keza para borcunun ödenmesine ilişkin olarak 609 sayılı TBK ile getirilmiş olan hüküm gereği, borçlu, faiz ve giderleri ödemede temerrüde düşmüş olmadıkça yapmış olduğu ödemeyi anaparadan düşme hakkına sahiptir ve yine ilgili hüküm gereği aksine anlaşmalar kesin olarak hükümsüzdür. Son olarak bankacılık uygulamasında dikkate alınmamakla birlikte esas itibariyle bankacılık sektöründeki aktörler için de emredici niteliği haiz bir hüküm olan Kanun’un ve 120’nci maddelerinde düzenleme altına alınmış adi işlerde geçerli olan anapara faizi ve temerrüt faizine ilişkin üst sınırların neden bankacılık uygulamasında dikkate alınmadığı ve dikkate alınması gereği önem arz eden ve ele alınması gereken bir diğer konuyu oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Para Borcu, Mahsup, Anapara Faizi, Temerrüt Faizi Alan Tanımı: Kurallar ve Kurumlar (Hukuk ve Ekonomi) 24 Yaşar Odacıoğlu, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Harun Kırılmaz, İşletme Fakültesi, Sakarya Üniversitesi Kaan Can Uyanık, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya Üniversitesi “Örgütsel Yenilikçilik Düzeyinin Algılanan Performans Üzerine Etkileri: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesi Örneği” yodacioglu@gmail.com; hkirilmaz@sakarya.edu.tr; kaancan.uyanik@gmail.com Özet Son zamanlarda; sürekli olarak gelişen teknolojiyle beraber, yeni yönetim sistemleri ve hizmet araçları ortaya çıkmaktadır. Kurumların, sektörlerindeki varlıklarını sürdürebilmeleri için bu yenilikleri benimsemeleri ve doğru bir şekilde uygulamaları gerekmektedir. Çalışanların örgütleri hakkındaki performans algıları; motivasyon, verimlilik ve örgüte olan bağlılıkları açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu çalışmanın amacı, kurumlardaki örgütsel yenilikçilik düzeyi ile algılanan performans arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını ve bu iki faktörün birbirlerini etkileyip etkilemediğini ortaya koymaktır. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesi idari personelinden oluşan 111 (N) kişilik bir örneklem kitlesine ulaşılmıştır. Veri toplama aracı olarak Eminoğlu (2011) tarafından geliştirilen Yenilikçilik Ölçeği ile Erdem & Gökdeniz ve Met (2011) tarafından geliştirilen İşletme Performansı Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, korelasyon ve regresyon analizleri kullanılmıştır. Veriler %95 güven aralığında (p=0,05) analiz edilmiştir. Çalışmanın bulgularına göre, örgütsel yenilikçilik düzeyi ile algılanan performans arasında anlamlı güçlü ilişki (r=0,693) bulunmaktadır. Örgütsel yenilikçilik düzeyi ile algılanan performans arasındaki regresyon modeli [F(1,109)= 100, 16; p<0,01] istatistiksel açıdan anlamlıdır. Örgütsel yenilikçilik düzeyi, algılanan performansı %4 oranında etkilemektedir. Sonuç olarak, örgütsel yenilikçilik düzeyi ile algılanan performans arasında kuvvetli bir ilişki olduğu ve örgütün yenilikçilik düzeyinin algılanan performans üzerinde olumlu bir etkide bulunacağı belirtilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yenilikçilik, Performans, Hastane Alan Tanımı: Performans Yönetimi (İşletme ve Yönetim) 25 İsmail Bakan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İnci Fatma Doğan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi “Çalışanlarda Mesleki Öz Yeterlilik Algısı ile Örgütsel Muhalefet İlişkisi” ibakan63@ksu.edu.tr; ikurtulgan@gmail.com Özet Mesleki öz yeterlilik kavramı ile çalışanların mesleki alanlardaki yeterlilik algıları, örgütsel muhalefet kavramı ile de çalışanların, örgüt içindeki birtakım uyuşmazlıkları ve aykırı görüşleri dile getirmeleri, örgütsel uygulamalar ve politikalar hakkındaki düşüncelerini dile getirmek ve paylaşmak istemeleri ifade edilmektedir. Bu çalışmadaki temel amaç, çalışanların mesleki öz yeterlilik algılarının örgütsel muhalefet düzeylerini etkileyip etkilemediğini ortaya koymak suretiyle iki kavram arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu amaçla bir alan çalışması kapsamında Kahramanmaraş ilinde çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren firmalar ile kamu kurumlarında çalışanların mesleki öz yeterlilik algılarının örgütsel muhalefet üzerindeki etkisi araştırılmak istenmiştir. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi tercih edilmiştir. Anket sonucu elde edilen veriler SPSS programı aracılığıyla frekans, korelasyon ve regresyon analizlerine tabi tutulmuştur. Anahtar kelimeler: Mesleki öz-yeterlik, Örgütsel muhalefet Alan Tanımı: Örgütsel Davranış (İşletme ve Yönetim) 26 Bilal Çankır, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi “Çalışanlarda Algılanan Güçlendirmenin Performans Üzerindeki Etkisi ve Bir Araştırma” bilalcankir@gmail.com Özet Güçlendirme (Empowerment) yardımlaşma, paylaşma, yetiştirme, eğitme ve takım çalışması vasıtasıyla bir örgütteki çalışanların karar verme yetki ve sorumluluklarını ziyadeleştirme ve onları geliştirme sürecidir (Vogt ve Murel, 1990’den Akt. Odabaş, 2014). Performans ise herhangi bir olayı veya durumu başarma isteği ve gücü olarak tanımlanmaktadır. Çalışanların algılanan güçlendirmenin performans üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak için bir araştırma, Eskişehir Tepebaşı ilçesinde çalışmakta olan 125 kamu görevlisine yapılmıştır. Güçlendirme ölçeği Spreitzer (1995)’den alınan ve Türkçeye çevirisi Aksoy (200 ) tarafından uyarlanan 12 ifadeden oluşmaktadır. Güçlendirmenin dört boyutundan her birinin ölçülmesinde üçer ifade kullanılmıştır. Çalışan performansı ise Sigler ve Pearson (2000)’ın, Kirkman ve Rosen (1999)’dan aldığı ve Türkçe’ye uyarlaması Güner (2011) tarafından yapılan 4 ifade ile ölçülmüştür. Anahtar Kelimeler: Güçlendirme, Performans, Performans Yönetimi Alan Tanımı: Örgütsel Davranış, Pozitif Örgütsel Davranış (İşletme) 27 Ebrucan İslamoğlu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Esra Kirtulukoğlu Acar, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi “Otel İşletmelerinde Psikolojik Dayanıklılık ve Yöneticilerin Adalet Algıları Arasındaki İlişki Üzerine Bir Araştırma” esrakirtulukoglu@hotmail.com ; ebrucanislamoglu@nevsehir.edu.tr Özet Psikolojik dayanıklılık ile yöneticilerin örgütsel adalet algıları arasındaki ilişkiyi belirlemek ve bu ilişkilerin turizm sektöründe otel çalışanları üzerinde etkisini tespit etmek amacıyla yapılan bu çalışma, birden fazla değişken arasındaki değişimin derecesini belirlemeye yöneliktir.Çalışmanın analiz aşamasında Pozitif Psikolojik Sermaye Ölçeği, Fribog ve arkadaşaları (2003) tarafından geliştirilen Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği gibi geçerliliği ve güvenilirliği test edilmiş başka ölçeklerden yararlanılacaktır.Araştırma sonuçları, çalışanlar açısından mevcut durumun görülmesi, konuyla ilgili yeni stratejilerin geliştirilmesine yardımcı olacak yol gösterici nitelikte olması, çalışmaya ayrı bir önem kazandırmaktadır. Anahtar Kelimeler: Psikolojik dayanıklılık, Adalet algısı, Pozitif Psikolojik Sermaye Ölçeği, Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği. Alan Tanımı: Örgütsel Adalet, Yönetim (İşletme) 28 Mustafa Arslan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Korhan Karacaoğlu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi “Kamu Görevlilerinin Kurumsal İtibar Algılarının Kamu Hizmet Motivasyonlarına Etkisi: Nevşehir İlçe Belediyeleri Üzerine Bir Araştırma” m.arslan@nevsehir.edu.tr; kkaracaoglu@nevsehir.edu.tr Özet Bu çalışmanın amacı, kamu görevlilerinin kurumsal itibar algılarının hizmet motivasyonları üzerindeki etkisinin ortaya konulmasıdır. Çalışmanın verileri Nevşehir iline bağlı ilçe belediyelerinde çalışan toplam 80 memur üzerinden, yüz yüze gerçekleştirilen anket tekniği yardımıyla toplanmıştır. Çalışmanın bulgularına göre, belediyelerdeki kamu görevlilerinin, kurumlarını itibarlı algıladıkları, hizmet motivasyon düzeylerinin de yüksek olduğu tespit edilmiştir. Çalışanların kurumsal itibar algılamaları ile hizmet motivasyonları arasında orta düzeyde ve olumlu yönde bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir. Ayrıca kamu çalışanlarının algıladıkları itibarın düzeyinin hizmet motivasyonlarının % 1 ’lik kısmını açıkladığı bulgusuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kurumsal İtibar, Kamu Hizmet Motivasyonu Alan Tanımı: Bölgesel İdareler ve Yönetim (Kamu Yönetimi) Abstract The purpose of the current study is to examine the effect of municipal officers’ corporate reputation perceptions on their public service motivation. The sample of the study consists of 80 municipal officials employed in district municipalities of Nevşehir. The data was gathered through face to face questionnaire technique. According to the findings, the municipal officials consider that their institutions are reputable and also the levels of their public service motivation are high. The results reveal that there is a middle level positive correlation between corporate reputation and public service motivation. It has also been found that the level of reputation perceived by public employees explains 18% of service motivations. Key words: Corporate Reputation, Public Service Motivation 29 Orhan Cengiz, Pozantı Meslek Yüksekokulu, Çukurova Üniversitesi Levent Yülek, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Ahmet Kardaşlar, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi “Adam Smith ve J. Maynard Keynes’te İktisat-Ahlak İlişkisinin Karşılaştırılması” ocengiz@cu.edu.tr; lyulek@cu.edu.tr; akardaslar@cu.edu.tr Özet İktisadın sistematik bir çerçeveye oturtulması ahlak profesörü olan A. Smith ile gerçekleşmiştir. Doğacı ve stoacı bir ahlak felsefesini benimseyen Smith’in gerek Ahlaki Duygular Kuramında gerekse de Ulusların Zenginliği’nde, toplumsal refahın artması yönünde görünmez el metaforuna yüklediği çok boyutlu anlam onu günümüze kadar taşımıştır. Merkantilizm’i, belirli çıkar gruplarına hizmet ettiği ve müdahalaeci sisteme dayandığı için şiddetle eleştirmiştir. Ona göre, ancak doğal düzene uygun bir ekonomik yapı toplumsal refahı artırabilir ve ahlaklı toplumun oluşmasına hizmet edebilir. Bu yaklaşım ilerleyen dönemlerde liberalizmin kapitalist dünya ekonomisiyle bütünleşmesine yol açmıştır. Diğer yandan kapitalizmi yaşadığı derin buhrandan çıkaran J. M. Keynes, kapitalist sistemin ahlaki yönden getirdiği zayıflıklara değinmiş, bolluk ve refah dönemi gerçekleşene kadar bu durumlara katlanmamız gerektiğini ifade etmiştir. Burada Keynes’in bolluk ve refah döneminden sonra geleceğine inandığı ahlaklı toplum Smith’in “görünmez el”inden farklı bir nitelik arz etmekte, müdahale yoluyla gerçekleşecektir. Bu öngörü bir yönüyle de neoklasik iktisadın varsayımlarına bir karşı çıkışı da beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada, Smith’in doğal düzen nosyonundan hareketle ortaya koyduğu iktisat – ahlak ilişkisi ile devleti ön plana çıkaran ve müdahaleci anlayışın gerekliliğini tarihsel açıdan ortaya koyan J. M. Keynes’in iktisat – ahlak ilişkisinin ontolojik ve metodolojik temellerinden hareketle karşılaştırılması amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: A. Smith, J. M. Keynes, Görünmez El, İktisat, Ahlak, Devlet Alan Tanımı: İktisadi Düşünce ve Metodoloji Okulları (İktisat) 30 Yasemin Apalı, İlahiyat Fakültesi, Ardahan Üniversitesi “Weber’de İktisadi Zihniyete Sosyolojik Bir Bakış” yaseminapali.35@gmail.com Özet Sosyolojinin birden fazla çalışma alanının kurucusu ve sosyolojinin ampirik bir bilim dalı olmasında önemli bir yeri olan Max Weber, aynı zamanda da iktisat sosyolojisinin de kuruculuğunu üstlenmiştir. Onun sosyolojisi daha çok akılcı-tarihselci bir çerçeve yer almıştır. Kapitalizmin ortaya çıkışından sonraki iktisadi söylemleri ve çalışmaları, onun iktisat sosyolojisinin ortaya çıkmasında önemli katkılarının olduğunu göstermektedir. Weber’in modernizm yaklaşımı daha çok toplumsal, siyasal ve iktisadi sorunlar düzleminde oluşmuştur. Bu bağlamda onun iktisat sosyolojisi, dünya dinlerinin iktisadi etiğine dair kaleme aldıkları çerçevesinde genişleyen bir yapıya sahiptir. Bu durum ise onun moderniteyi, sadece yaşadığı dönemin Almanyası’nda değil evrensel bir boyutta iktisat sosyolojisi odaklı açıklama ve anlamlandırma çabası içerisinde olduğunu göstermektedir. Kaleme aldığı önemli eserlerinde, dinlerin sadece sosyal yaşantıyı değil, aynı zamanda ekonomik yaşamı da şekillendirdiğini ifade eden Weber; bu çerçevede iktisadi etiğin zihniyetle ilişkisinin olduğunu ve bu durumunda sosyal ve siyasal alanın şekillenmesinde önemli etkilerinin bulunduğunu ortaya koymuştur. İktisadi alanın yapısını çözümlerken sık sık zihniyet çözümlemelerine başvurmuştur. İktisat sosyolojisinin kurucusu olan Max Weber, yaşadığı dönemdeki Almanya’dan hareketle, dünyada büyük bir hızla ilerleyen modernitenin gelişimsel evrelerini, kapitalizm çerçevesinde akılcı bir biçimde ele almış ve iktisadi zihniyetin toplumun yapısında önemli bir yere sahip olduğunu vurgulamıştır. Anahtar Kelimeler: İktisat, İktisat Sosyolojisi, İktisadi Zihniyet. Alan Tanımı: Genel Ekonomi Konuları, İktisat Sosyolojisi, (İktisat) 31 Ali Apalı, Zeliha Tolunay Uygulamali Teknoloji Ve İşletmecilik Yüksekokulu, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Tayfun Yılmaz, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi “Osmanlı Devleti’nin İslami Finans Kaynaklarından Aşar Vergisinin Ağlasun Kazasına Ait 1262-66 H. Senelerinin Muhasebe Defterinin Analizi” aliapali.35@gmail.com; tayfunyilmaz@mehmetakif.edu.tr Özet İslami finans kaynaklarından biri olan aşar vergisinin, Osmanlı Devleti’ndeki uygulanma biçimi çalışmanın konusu olarak belirlenmiştir.Çalışmada Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nden elde edilen 1436 dosya nolu ve ML.VRD.d. fon kodlu muhasebe defteri çözümlenerek analiz edilmiştir. Defterde 1262-66 senelerini içine alan dönemde Hamid Sancağı’na bağlı Ağlasun Kazası’na tabi onbeşyerleşim yerinde üretilen mahsullerden alınan aşar vergilerinin yıllar itibariyle değişiminin nasıl olduğu incelenmiştir. Defterin çözümlenmesi sonucunda, Ağlasun Kazası’nın beş senelik aşar vergilerinin toplamı, 313.53 guruş olarak muhasebeleştirilmiştir. Defterde yer alan yerleşim birimlerinden en fazla vergi tahsilatı yapılan yerleşim birimi Çeltükçü iken, en az vergi ödeyen Has Köy’dür. Yerleşim birimlerinin beşer yıllık aşar vergileri incelendiğinde genel olarak 1262 senesinden 1263 senesine geçişlerde yükseliş ve küçük dalgalanmalar söz konusu iken; 1264 senesininvergi tahsilatları, hem 1262 senesi baz alındığında hem de 1263 yılına göre değişim dikkate alındığında düşüş göstermektedir.Deftere göre Ağlasun Kazasına tabi yerleşim yerleri içerisinde en yüksek vergi tahsilâtı, 1265 senesinde kayıtlanmıştır. Anahtar Kelimeler: İslami Finans, Aşar Vergisi, Ağlasun Kazası. Alan Tanımı: İslami Finans, Muhasebe Tarihi, (İşletme) 32 Hamit Çetin, Süleyman Demirel Üniversitesi “Osmanlı Devletinde Meydana Gelen Vergi İsyanları: Sosyal Hayata Etkileri” hamitcetin@sdu.edu.tr Özet Devletin egemenlik hakkını kullanarak, halktan ödeme gücüne göre aldığı gelir kaynağına vergi denir. Verginin tarihi ilk devletin kuruluşu kadar eskidir. Vergi, bazen toplumların tepkilerine yol açmış ve devletlerdeki isyanların temel nedenlerinin başını çekmiştir. Vergi ayaklanmaları, yönetimi elinde bulunduranların yetki sınırlarını kısıtlayan ayrıca padişahları tahtlarından eden sosyal olaylar olarak tarih sayfalarında yer almışlardır. Osmanlı İmparatorluğu’nda meydana gelen vergi ayaklanmalarında binlerce kişi hayatını kaybetmiştir. Ayrıca bu ayaklanmalar Osmanlı toplumu yapısını da olumsuz yönde etkilemiştir. Anahtar Kelimeler: Vergi İsyanları, Vergi Alan Tanımı: Vergi İsyanları (Maliye) 33 Ali Apalı, Zeliha Tolunay Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi “1262 H. Tarihli Aydın Sancağına Bağlı Kazalardaki Emekli Personel Maaşlarının Muhasebe Defterinin Çözümlenmesi” aliapali.35@gmail.com Özet Osmanlı Devleti’nde süreç içerisinde emeklilik uygulaması var olsa da Tanzimat’tan sonra Osmanlı muhasebe kayıtları devletin emeklilik sistemi hakkında birçok bilgi bulundurmaktadır. Bu bilgilerden Devlet topraklarında kimlerin emekli olduğu bunların asker mi sivil mi olduğu, hangi kazalarda sakin oldukları, hangi aylarda ne kadar maaş aldıkları gibi birçok kayıt Osmanlı Arşivlerinde bulunmaktadır. Arşivden temin edilen ardan Aydın Sancağı kazalarındaki emekli maaşı alanların kaydı 221 gömlek nolu, ML.MSF.d. fon kodlu muhasebe defterinde kayıtlanmıştır. Osmanlı Devleti emeklilik maaşı uygulamaları çalışmanın konusunu, Aydın Sancağı kazalarının emekli personeline ödenen maaşların muhasebe kayıtlarının ortaya konması çalışmanın amacını oluşturmuştur. Defterin çözümlenmesi sonucunda, Aydın Sancağı Kazalarından 1262 R. senesine ait belgedeki sıraya göre, Aydın Güzelhisarı, Tire, Ödemiş, Sobuca, Birgi, Keleş, Köşkderesi, Kuyucak, Nazilli, Karpuzlu, Yenipazar, Çine, Bozdoğan, Karacasu, Balyânbolu, Bayındır, Alaşehir kazalarının yeraldığı 1 kazada 0 emekli olmuş personel olduğu, bu kazalarda 1 4 belge karşılığında 1 .195 guruş ödeme yapıldığı, ödemelerin bazıları bir aylık, bazılarının bir yıllık olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır. Kazalar içerisinde personel bakımından en fazla sayıda emekli personel Aydın Güzelhisarı’nda 24 kişi bulunurken, toplam maaş ödemelerinde en fazla payın Tire kazasına ait olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti Emeklilik Sistemi, Aydın, Emekli Maaşları, Muhasebe Tarihi. Alan Tanımı: Emeklilik Sistemi, Muhasebe Tarihi (İşletme), İktisat Tarihi (İktisat) 34 Savaş Durmuş, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kafkas Üniversitesi Hülya Akbulut, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Kafkas Üniversitesi “Türkiye Ekonomisinde İstihdam Yaratmayan Büyüme Sorunsalı” sdurmus_75@hotmail.com ; h.akbulut@mail.ru Özet Ekonomide büyüme yaşanırken bu büyümenin istihdam oranlarına hiç yansımaması veya göreceli olarak yansıması durumu istihdam yaratmayan büyüme olarak adlandırılmaktadır. Bu çalışmanın amacı; 19 0-2016 yılları arasında Türkiye'de büyüme rakamları ile istihdam oranları arasındaki ilişkiyi test etmektir. Çalışmada, değişkenlerin durağanlıkları tek kırılmalı birim kök testi ile test edilmiş ardından değişkenler arasındaki uzun dönem ilişki Bayer ve Hanck (2012) eşbütünleşme analizi yardımıyla incelenmiş, son olarak da Toda ve Yamamoto (1995) nedensellik analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular, büyüme oranı ve işsizlik oranı arasında uzun dönemde bir eş bütünleşme ilişkisinin ve nedenselliğin olmadığını göstermektedir. Bu bulgular Türkiye’de istihdam yaratmayan bir büyüme olgusunun var olduğunu destekler niteliktedir. Anahtar Kelimeler: Ekonomik Büyüme, İstihdam, Bayer ve Hanck Eşbütünleşme Testi, Toda ve Yamamoto Nedensellik Analizi. Alan Tanımı: Büyüme, İstihdam, Makroekonomi (İktisat) 35 Fatih Kaplan, Tarsus Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu, Mersin Üniversitesi Şule Güngör, Tarsus Meslek Yüksekokulu, Mersin Üniversitesi “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Sektörel İhracatına Döviz Kurunun Etkisi: Panel Veri Analizi” fatihkaplan@mersin.edu.tr; sulegungor@mersin.edu.tr Özet Bu çalışmanın amacı, reel döviz kurunun Türkiye‘nin Avrupa Birliği‘ne yaptığı sektörel ihracatına etkisini araştırmaktır. Bu amaçla, Avrupa Birliği 2 üye ülkesine en fazla ihracat yapılan ilk 20 sektörün ihracat verileri, üye ülkelerin GSYİH‘ları, euro/dolar paritesi ve reel döviz kur endeksi değişkenleri kullanılmıştır. Çalışmada 2002:Q1 – 2016:Q4 dönemini kapsayan üçer aylık veriler kullanılarak panel veri analizleri yapılmıştır. 200 yılı krizi için gölge değişken oluşturulmuş ve modele dışsallık eklenerek FMOLS yöntemi ile tahminler yapılmıştır. Yapılan analiz sonucunda, Türkiye‘nin sektörel ihracatında birlik üye ülkelerinin gelirleri en önemli faktördür. Ayrıca, döviz kurundaki değişmelere karşı sektör/ülke duyarlılığının farklılaştığı tespit edilmiştir. Son olarak, reel döviz kurunun sektörel ihracatı açıklama gücünün euro/dolar paritesinin açıklama gücüne göre daha iyi olduğu da gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Reel Döviz Kuru, İhracat, Panel Veri Alan Tanımı: Uluslararası Ticaret, Avrupa Birliği (İktisat) 36 Alper Yalçın, Kağızman MYO, Kafkas Üniversitesi Sevda Yalçın, Kağızman MYO,Kafkas Üniversitesi “Dünya Bankası ve IMF Verileri Işığında Türkiye’nin Ekonomik Görünümü (2000-2015)” alperyalcin36@hotmail.com; sevdayalcin3636@hotmail.com Özet Yaklaşık bir asırlık geçmişe sahip olan Cumhuriyet Türkiye’si, kuruluşundan günümüze kadar ki süreçte ekonomik olarak dönem dönem daralma ve genişlemelerle karşı karşıya kalmış; çeşitli kırılganlıklara, zayıflıklara ve olumsuzluklara rağmen ekonomik açıdan bir gelişim göstermiştir. Mevcut dönem içerisinde çok sayıda ulusal ve uluslararası kaynaklı ekonomik krizle de karşı karşıya kalmıştır. 2000 ve sonrası yakın tarih açısından sırasıyla Türkiye kaynaklı Kasım 2000 ve devamı olan Şubat 2001 krizleri ile dış kaynaklı 200 küresel finans krizi ve bunun devamı olarak ifade edilebilecek Euro merkezli 2011 krizleri Türkiye ekonomisini doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemiştir. Bu çalışmayla 2000’li yıllardan günümüze kadar Türkiye’de yaşanan makro ekonomik gelişmelere ilişkin olarak genel bir değerlendirme yapılarak Türk ekonomisine ışık tutulmaya çalışılacaktır. Bu doğrultuda IMF ve Dünya Bankası’nın verileri ışığında; 2000-2015 dönemine ait ekonomik büyüme, milli gelir, kişi başı milli gelir, istihdam, işsizlik, enflasyon, dış borçlanma, yabancı yatırımlar, cari denge ve dış ticaret başlıkları altında temel makroekonomik göstergelerdeki gelişmeler tablolar ve grafikler yardımıyla analiz edilecektir. Anahtar Kelimeler: Türkiye ekonomisi, makro ekonomik göstergeler JEL Kodu: O11, F14, E24 Alan Tanımı: Makro Ekonomi (İktisat) Summary Turkey's Economic Appearance in Consideration Of World Bank And IMF Data (2000-2015) The Republic of Turkey, which has a nearly century-old history, has faced contraction and expansion in the period of economic development from day one until its formation. Despite the various fragilities, weaknesses and negativities, it has developed economically. During the current period, it has also faced a number of national and international economic crises. From 2000 onwards, Turkey's November 2000 and subsequent February 2001 crises, respectively, as well as the outbreak of the 2008 global financial crisis, and the Euro-centric 2011 crises that can be expressed as a continuation of this, directly or indirectly affected the Turkish economy. With this work, a general evaluation will be made about the macroeconomic developments in Turkey from the year 2000 until the day and will try to shed light on the Turkish economy. In this light, in the light of the IMF and the World Bank; Developments in key macroeconomic indicators under the titles of economic growth, national income, per capita income, employment, unemployment, inflation, foreign borrowing, foreign investments, current account balance and foreign trade for the period 2000-2015 will be analyzed with the help of tables and graphs. Keywords: Turkish Economy, macroeconomic indicators JEL Code: O11, F14, E24 Field Definition: Macro Economics (Economics) 37 Şahin Nas, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mersin Üniversitesi Süleyman Değirmen, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mersin Üniversitesi ‘’Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Türkiye Ekonomi İçerisindeki Yeri’’ sahinnass@gmail.com; suleymandegirmen@gmail.com Özet Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye’nin en küçük coğrafi bölgesi olmasına rağmen, bölge başta petrol yatakları olmak üzere sahip olduğu yer altı ve yer üstü zenginlikleri ve bulunduğu coğrafi konum itibariyle önemli bir ilgi çekmektedir. Bölge, hidroelektrik enerji potansiyelinin yaklaşık yüzde 25’ine sahiptir. Ülkenin hidro-elektrik enerjini yaklaşık %4 ’si bu bölgede üretilmektedir. Ayrıca, ülkenin ham petrol rezervlerinin hemen hemen tamamı bu bölgede, özellikle, Batman çevresinde bulunmaktadır. Batman bölgesi yurtiçi üretiminin % 60’ını ve toplam petrol üretiminin % 34,5’ini karşılamaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi sahip olduğu bu avantajlara rağmen Türkiye’nin en az gelişmiş bölgelerinden biridir. Bu doğrultuda bölgenin kalkınması ve bölge kaynaklarının ülke ekonomisine kazandırmak amacıyla 19 0 sonrasında Güneydoğu Anadolu Projesi hazırlanmıştır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin imalat ve sanayi sektörü içindeki en yüksek pay tekstil, giyim ve deri sektörü almaktadır. Bu sektörün bölgenin sanayi sektörü içindeki payı yaklaşık % 50 civarındadır. Bölgede tekstil, giyim ve deri imalat sektörünün ön plana çıkmasının en önemli nedeni teşvik ve desteklerin emek yoğun sektörlere verilmesidir. Burada temel amaç bu sektörde Asya ülkeleri karşısında rekabet gücü üstünlüğü sağlamak ve bu şekilde ihracatı artırmaktır. Bu bağlamda bu sektöre verilen teşviklerle emek maliyetlerini minimize edilmeye çalışmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde üretilen katma değer ülkenin yaklaşık % 5’ini oluşturmaktadır. Bölgenin katma değeri, tarım, sanayi ve hizmet sektörü olarak incelendiğinde bu üç sektör içinde en fazla payı tarım sektörü aldığı görülmektedir. Aynı şekilde bölgenin GSYH’si ülkenin toplam GSYH ’sının yaklaşık %5’ini oluşturmaktadır. Bölgede istihdam alanların az olması ve yüksek işsizlik nedeniyle bölge sürekli göç vermektedir. Göç edenler daha gelişmiş bölgelere sanayinin yoğun ve gelişmiş olduğu kentlere ve bölgelere gitmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi sahip olduğu yer altı ve yer üstü kaynakların özellikle petrol kaynakların kullanılması, verimli tarım arazilerin işlenmesi, tarım teşvik edilmesiyle bölge ekonomisinin daha da canlanacağı tahmin edilmektedir. Tarımın gelişmesiyle sanayi ve hizmet sektörü de zincirleme olarak etkilenip gelişeceği ve gelişmiş bölge seviyelerini yakalayacağı tahmin edilmektedir. Bu anlamda GAP politikaların daha etkin bir şekilde kullanılması gerektiği ileri sürülebilir. Anahtar Kelimeler: Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Yer altı kaynakları, bölgesel ekonomi (İktisat) 38 İsmail Tuncer, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mersin Üniversitesi Kenan Lopcu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Nuran Coşkun, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mersin Üniversitesi Ebru Arıcıoğlu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mersin Üniversitesi “Ürün Uzayı Yaklaşımına Göre Türkiye’de Yapısal Dönüşüm Politikalarının Tespiti” ituncer@mersin.edu.tr; klopcu@cu.edu.tr; ncoskun@mersin.edu.tr; ebruaricioglu@gmail.com Özet Bu çalışma, Türkiye Düzey 2 bölgelerinin bugünkü üretim yapısından yola çıkarak gelecekteki yapısal dönüşüm politikalarının tespitine olanak veren “ekonomik karmaşıklık analizi” çerçevesinde şekillenmiştir. Ürün uzayı yaklaşımında kullanılan değişkenler, bölgelerin üretim yapısındaki farklılıklardan yola çıkarak iktisadi olarak gruplandırılmasına olanak vermektedir. Böylece, farklı üretim yapısına sahip bölgeler tespit edilerek, her bölgeye has politika önerilerinde bulunma imkânı elde edilmiş olunur. Bu çalışmada öncelikle farklı iktisadi özelliklere sahip bölgeler ürün uzayı yaklaşımında kullanılan göstergelere göre tespit edilerek kümeleme analizi teknikleriyle gruplanmıştır. Daha sonra bu bölgelerde yapısal dönüşümü hızlandıracak politikaların tespit edilmesinin ardından, bölgelerin gelişmişlik endeksinin bir ölçüsü olarak ECI ve üretilen ürünlerin karmaşıklık derecesi olarak PCI endeksi bölgelerin var olan gelişmişlik düzeyine açıklık getirmesi açısından tartışılmıştır. Çalışmadan elde edilen ön bulgulara göre, TR 10, TR 42, TR 51 ve TR 31 Türkiye’nin öne çıkan gelişmiş bölgeleridir. Anahtar Kelimeler: Ekonomik Karmaşıklık, Ürün Uzayı Yaklaşımı, Rekabetçi Avantaj Alan Tanımı: Ekonomi (Kalkınma Planları ve Politikası) 39 Muhammet Örtlek, Abant İzzet Baysal Üniversitesi “Darbenin Üçüncü Yıl Dönümünde Mısır” ortlekmuhammed@yahoo.com Özet Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde 2011 yılında başlayan Arap Baharı/Uyanışı adı altındaki halk hareketlerinin en etkili görüldüğü yerlerden birisi şüphesiz Mısır’dır. Mısır toplumsal hareketler açısından kültürel ve tarihsel derinliğe sahiptir. Aynı zamanda Mısır, Müslüman Kardeşler’in merkezi olması açısından da toplumsal muhalefet unsurları ve bölge ülkeleri için de önem arz etmektedir. Bu çalışmada, Arap Baharı sürecinde Müslüman Kardeşler’in iktidara yükselişi, toplumsal unsurların siyasal pozisyonu, 3 Temmuz 2013 darbesi ve Mısır’daki yönetim-muhalefet ilişkileri değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Mısır, Arap Baharı, Müslüman Kardeşler, Muhalefet, Darbe. Alan Tanımı: Ortadoğu (Uluslararası İlişkiler) “The Coup D’etat’s Third Anniversary in the Egypt” Summary Egypt is one of the countries where the Arab Spring / Awakening, which started in the geography of North Africa and the Middle East in 2011, and the popular movements are seen as the most effective. Egypt has a cultural and historical depth in terms of social movements. At the same time, Egypt is also important for the elements of social opposition and for the countries of the region in terms of being the center of the Muslim Brotherhood. In this study, in the Arab Spring process the rise of power of Muslim Brotherhood, the political position of social elements, the coup d'etat of July 3, 2013 and the administration-opposition relations in the Egypt will be evaluated. Key Words: Egypt, Arab Spring, Muslim Brotherhood, Opposition, Coup D’etat. Field Description: Middle East (International Relations) 40 Okan Veli Şafaklı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Lefke Avrupa Üniversitesi Kenan Şahin, Lefke Avrupa Üniversitesi, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Türkiye Ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-Yunanistan Arasındaki Ekonomik Entegrasyon Düzeyinin Karşılaştırması” osafakli@eul.edu.tr ; kesahin@mynet.com Özet Ekonomik entegrasyonlar; farklı iki veya daha fazla ülkenin kaynak verimliliklerini, üretim kapasitelerini artırmak, refah düzeylerini yükseltmek ve politik avantajlar sağlamak amacıyla belirli düzeyde bütünleşmelerini ifade eder. Ülkeler arasındaki coğrafi yakınlık, ortak dil, din, tarih, etnik köken ve kültürel bağlar, entegrasyon sürecini hızlandıran etkenleri oluştururken; uzun dönemde birlikte yaşamaktan doğacak yeni değerler ise, ülkeler arasındaki çatışmaları, güç birliğine dönüştürecektir. Bu çalışmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Türkiye ve Güney Kıbrıs Rum YönetimiYunanistan arasındaki ekonomik entegrasyon düzeyleri kıyaslanmıştır. 1995-2015 dış ticaret verilerinin kullanıldığı çalışmada, mali analiz ve doğrusal çoklu regrasyon analizi yöntemleri kullanılmıştır. Çalışma sonucu; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Türkiye arasındaki ekonomik entegrasyon düzeyinin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-Yunanistan arasındaki ekonomik entegrasyon düzeyinden yüksek olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ekonomik Entegrasyon, Dış Ticaret, Mali Analiz, Doğrusal Regrasyon Analizi Alan Tanımı: Kalkınma, Uluslararası İktisat (İktisat) 41 Muhammet Örtlek, Abant İzzet Baysal Üniversitesi “Kuveyt’te Demokrasi Arayışları: 26 Kasım 2016 Seçimlerinin Değerlendirilmesi” ortlekmuhammed@yahoo.com Özet Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde 2011 yılında başlayan Arap Baharı/Uyanışı adı altındaki halk hareketleri Kuveyt’te de görülmektedir. Kuveyt’te 02 Aralık 2012 ve 2 Temmuz 2013 tarihlerinde 2 defa yapılan genel seçim sonuçlarının toplumsal muhalefet unsurlarının beklentilerini karşılamadığı bilinmektedir. Ülkeden ülkeye muhalefetin talepleri farklılık arz etmektedir. Ancak Kuveyt’te halkın talepleri özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü, insan hakları, sosyal ve ekonomik refah üzerinde yoğunlaşıyor. Bu çalışmada, Kuveyt’te 26 Kasım 2016 genel seçimleri, halkın talepleri, muhalefet unsurları ve yönetimin durumu değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Kuveyt, Seçimler, Muhalefet, Yönetim. Alan Tanımı: Ortadoğu (Uluslararası İlişkiler) “Democracy Search For Kuwait: Evaluation of General Elections of 2016 November 2016” Summary Popular movements in North Africa and the Middle East, beginning with the Arab Spring / Awakening in 2011, are also seen in Kuwait. It is known that the results of the general elections held twice in Kuwait on 02 December 2012 and 27 July 2013 can not meet the expectations of social opposition elements. Demands from the country to country the opposition are different. But in Kuwait, people's demands are focused on freedom, democracy, equality, rule of law, human rights, social and economic prosperity. In this study, the general elections of November 26, 2016 in Kuwait, the people’s demands, the elements of the opposition and the situation of the administration will be evaluated. Key Words: Kuwait, Elections, Opposition, Administration. Field Description: Middle East (International Relations) 42 Burak Şahingöz, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Asiye Tütüncü, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi “Türkiye ve Yunanistan Arasında Silahlanma Yarışı Var Mı ” buraksahingoz@ktu.edu.tr; asiyetutuncu@ktu.edu.tr Özet Silahlanma yarışı, iki devlet veya devletlerarası oluşturulan birlikler arasında silahlanma konusunda yaşanan dinamik süreç olarak tanımlanır. Bu süreçte bir devletin savunma harcamasını artırması, yarış içinde olduğu düşünülen diğer devletin de savunma harcamasını artırmasına sebep olmaktadır. Silahlanma yarışı hipotezi birbiri için tehdit unsuru olan birçok ülke arasında test edilmiştir. Türkiye ve Yunanistan’ın geçmişten gelen gerginlikleri ve son 10 yılda ana silah alıcıları arasında ilk 5 ülke arasında bulunmaları nedeniyle birbirleri için tehdit unsuru oldukları düşünülmektedir. Bu çalışmada, görünürdeki bu tehdit unsurunun silahlanma yarışına dönüşüp dönüşmediği araştırılmıştır. Türkiye ve Yunanistan arasındaki silahlanma yarışı hipotezi, 1960-2015 dönemi için Hacker-Hatemi-J Bootstrap nedensellik ve ARDL sınır testleri kullanılarak incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Silahlanma Yarışı Hipotezi, Hacker-Hatemi-J Bootstrap Nedensellik, ARDL Sınır Testi Alan Tanımı: Kamu Ekonomisi, Kamu Harcmaları (Maliye) 43 Muhammet Örtlek, Abant İzzet Baysal Üniversitesi “Teröre Karşı İslami Koalisyon” ortlekmuhammed@yahoo.com Özet 11 Eylül 2001 Olayları ile terör dünya gündemine oturmuştur. İstikrarsız Ortadoğu coğrafyasında terör örgütleri kolay bir şekilde hareket etme imkânı bulmaktadır. Bunlardan biri de DAEŞ terör örgütüdür. 2011 Yılında Arap Baharı’nın başlamasıyla birlikte, bazı bölge ülkelerinde meydana gelen otorite boşluğundan yararlanan DAEŞ terör örgütü, bu ülkelerde daha etkili hale gelmiştir. Bu çalışmada, Mısır’ın Ortak Arap Askeri Gücü ve Suudi Arabistan’ın DAEŞ terör örgütüne yönelik Teröre Karşı İslami Koalisyon girişimleri değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Suudi Arabistan, Mısır, DAEŞ, Arap Ortak Askeri Gücü, Teröre Karşı İslami Koalisyon Alan Tanımı: Ortadoğu (Uluslararası İlişkiler) “Islamic Counterterrorism Coalition” Summary With the September 11, 2001 incidents, terrorism was on the agenda of the world. Unstable Middle East geography, terrorist organizations are able to act in an easy way. One of them is the ISIS terrorist organization. Along with the beginning of the Arab Spring in 2011, the DAEŞ terrorist organization, which benefited from the lack of authority in some regional countries, has become more effective in these countries. In this study, Egypt's Common Arab Military Power and Saudi Arabia's Islamic Counterterrorism Coalition initiative against the ISIS terrorist organization will be evaluated. Key Words: Saudi Arabia, Egypt, ISIS, Common Arab Military Power, Islamic Counterterrorism Coalition Field Description: Middle East (International Relations) 44 Muhammet Örtlek, Abant İzzet Baysal Üniversitesi “Müslüman Kardeşler’i Yasaklama ve Terör Örgütü İlan Etme Girişimleri” ortlekmuhammed@yahoo.com Özet Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde 2011 yılında başlayan Arap Baharı/Uyanışı, Mısır siyasal hayatında devrim ve darbe şeklinde kendisini göstermiştir. 25 Ocak 2011 Tarihindeki devrimle birlikte, Müslüman Kardeşler yükselişe geçmiştir. Ancak bu yükseliş 3 Temmuz 2013 darbesi ile kesintiye uğramıştır. Bu çalışmada, darbe sonrasındaki süreçte Mısır’da ve diğer ülkelerde, Müslüman Kardeşler’in önce yasaklanması ve sonra terörist örgüt ilan edilmeye çalışılması girişimleri değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Mısır, Müslüman Kardeşler, Yasaklama, Terör Örgütü İlanı. Alan Tanımı: Ortadoğu (Uluslararası İlişkiler) “Initiatives to Ban Muslim Brotherhoods and to Announce Terrorist Organization” Summary Arab Spring / Awakening movements started in 2011 in North Africa and Middle East countries. The Arab Spring manifested itself in the form of revolution and coup in Egyptian political life. With the revolution on January 25, 2011, the Muslim Brotherhood has rose. However, this rising was interrupted by the July 3, 2013 coup. In this study, the Muslim Brotherhood in Egypt and other countries in the post-coup period, initiatives to be banned first and then attempted to be declared a terrorist organization will be evaluated. Key Words: Egypt, Muslim Brotherhood, Prohibition, Announce Terrorist Organization. Field Description: Middle East (International Relations) 45 Selçuk Kayhan, Merzifon Meslek Yüksekokulu, Amasya Üniversitesi Mehmet Yaşar, Havacilik Ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi “11 Eylül Sonrası Havacılık Güvenliğine Yönelik Saldırıların Analizi” selcukkayhan@msn.com; mehmet_yasar@anadolu.edu.tr; Özet Bu çalışmada 11 Eylül saldırıları sonrası dünya genelinde havacılık güvenliğine yönelik saldırılar (201 yılına kadar) analiz edilerek, havacılık güvenliğine ilişkin olaylara genel bir bakış açısı sunulması amaçlanmaktadır. 11 Eylül saldırıları sonrası havacılık güvenliğine yönelik saldırılara genel bir bakış açısı sunularak, olayların sistematik analizi ile gelecekte havacılık güvenliğini artıracak önlemlerin alınmasına imkân sağlanacaktır. Ayrıca bu çalışmada her ülke kendi havacılık güvenliğini geliştirmeye yönelik bilgilere rastlayacaktır. Uzun dönemli süreçlerin incelenmesinde etkin rol alan, sonucunda çıkarım ve tahminlerin yapılmasına imkân sağlayan, içerik analizi bu araştırmada yöntem olarak kullanılacaktır. 11 Eylül saldırıları sonrası havacılık güvenliğine yönelik saldırılar; dünya üzerindeki bölgesel dağılımları ve sıklıkları, türleri, bireysel ya da hangi terör örgütleri tarafından gerçekleştirildiği, hangi ülke havayollarının hedef alındığı vb. gibi parametreler doğrultusunda incelenecektir. Bu inceleme sonucunda başta bölgesel farklılıklar olmak üzere birçok açıdan havacılık güvenliğine yönelik saldırılar değerlendirilecek ve bulgular doğrultusunda öneriler geliştirilecektir. Anahtar Kelimeler: Havacılık Güvenliği, İçerik Analizi, Havayolu İşletmeleri, Hava Taşımacılığı Alan Tanımı: Hava Taşımacılığı, Havacılık Güvenliği (Havacılık) 46 Mehmet Yaşar, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi “Havalimanı Pat Sahasında Akıllı Ulaşım Sistemlerinin Kullanımı” mehmet_yasar@anadolu.edu.tr; Özet Havayolu taşımacılığına olan talebin giderek artması beraberinde bazı sorunları getirmiştir. Bunların başında ise havalimanında oluşan kapasite problemleri gelmektedir. Gerek hava sahasında gerçekleşen uçak trafiği gerekse apronda yer hizmetleri ve diğer araçların oluşturduğu trafik söz konusu problemin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Apronda gözlemlenen yoğun trafik ise hem operasyonel etkinliği düşürmekte hem de emniyeti tehdit etmektedir. Ayrıca gecikmelerden kaynaklı olarak dolaylı bir biçimde de çevreye daha fazla CO2 salınımı yapılmaktadır. Bu çalışmanın amacı havalimanlarında akıllı ulaşım sistemlerinin nasıl kullanıldığını tespit ederek, PAT sahası bölgelerinde gerçekleşen yoğun trafiğin akıllı ulaşım sistemleri ile çözümüne yönelik birtakım öneriler geliştirmektir. Çalışma sonucu ortaya çıkması hedeflenen önerilerin havaalanında apron trafiği kaynaklı problemlerin ilerleyen dönemlerde akıllı ulaşım sistemleri kullanılarak çözülmesine yönelik bir kapı açacağı beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Havalimanları, Havacılık Emniyeti, Hava Taşımacılığı, Yer Destek Sistemleri, Akıllı Ulaştırma Sistemleri. Alan Tanımı: Akıllı Ulaştırma Sistemleri, Entegrasyon (Hava Taşımacılığı) 47 Mehmet Şahin Durak, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi “Düşük Maliyetli Havayolu İş Modelinde Değişimin Kurumsal Kuram Perspektifinden Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma” msdurak@anadolu.edu.tr Özet Günümüzde havayolu iş modeli stratejileri havayolu işletmeleri açısından kritik öneme sahiptir. Tüm havayolu iş modellerinin kendine özgü stratejileri bulunmaktadır. Havayollarının başarıya ulaşmasında en büyük katkıda bu iş modellerinin başarılı bir şekilde uygulanmasına bağlıdır. Son yıllarda yaşanan ekonomik krizler ve petrol fiyatlarındaki artış gibi etkenler havayolu işletmelerinin maliyetlerinde artışa neden olmuş, artan maliyetlerle başa çıkabilmek için havayolu iş modellerinde kurumsal değişim yaşanmıştır. Bu değişim düşük maliyetli iş modelinde daha çok hissedilmiştir. Düşük maliyetli iş modelini uygulayan havayolu işletmelerine genellikle “Düşük Maliyetli Havayolu” denmektedir. Düşük maliyetli havayolu işletmeleri maliyetlerini azaltmak amacıyla geleneksel havayollarının benimsemiş olduğu bazı hizmetlerden vazgeçerek daha ucuz fiyatla hizmet sunabilen havayolu işletmesidir. Bu çalışmada havayolu işletmeleri arasında Düşük Maliyetli Havayolu işletmelerinde yaşanan kurumsal değişim kurumsal kuram perspektifinden değerlendirilmiştir. Bu bağlamda Türkiye’deki ve Dünya’daki Düşük Maliyetli Havayolu işletmeleri incelenerek kurumsal değişim boyutları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Kurumsak değişim, Kurumsal kuram, Havayolu iş modeli Alan Tanımı: Yönetim, Örgüt Kuramı 48 Abdulkadir Alıcı, Anadolu Üniversitesi “Havalimanı Gelir Türleri ve Havacılık Dışı Ticari Gelirlerin Önemi” aalici@anadolu.edu.tr Özet Havaalanları her ülke için kritik ve stratejik bir öneme sahiptir. Alt ve üst yapı olarak kurulumu büyük maliyetler doğuran bu kaynakların en etkili ve verimli şekilde kullanılması gereklidir. Havaalanı bünyesinde gerçekleştirilen ticari faaliyetler sonucu elde edilen gelirin toplam gelir üzerindeki payı giderek artmaktadır. Bu çalışmada havaalanı gelir kaynakları açıklanmış, ticari gelirlerin önemine dikkat çekilmiş, dünya yazınından örnekler verilmiş ve havaalanlarında yapılan ticari faaliyetler belirtilerek yeni gelir kaynağı yaratabilecek faaliyet önerileri sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Havaalanı gelirleri, Havacılık Dışı Gelirler, Havaalanı ticari gelirler Alan Tanımı: Gelir Yönetimi, Finans (İşletme-Yönetim) 49 Mehmet Şahin Durak, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi Gökhan Tanrıverdi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi “Hava Kargo Taşımacılığı Sürecinde Karşılaşılan Risk Faktörlerinin Analizi” msdurak@anadolu.edu.tr; gkhantanriverdi@gmail.com Özet Risk belirli bir süreçte beklenmedik durumların meydana gelme olasılığıdır. Havacılık riskinin ise eşsiz özelliği vardır. Çünkü havacılıkta karmaşık süreçler ve birbirini etkileyen riskler vardır. Hava kargo taşımacılığında bu riskler çalışanlar, prosedürler, teçhizat, doğa olayları gibi operasyonları etkileyen tüm faktörlerde bulunmaktadır. Emniyet, sürdürebilirlik ve zamanında operasyon açısından hava kargo taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren havayollarının karşılaşılabilecek bu risklere karşı stratejiler belirlemesi kritik öneme sahiptir. Son yıllarda yaygın bir şekilde uygulanan stratejik risk yönetimi, işletmelerin gelecekte karşılaşabilecekleri riskleri belirleyerek karşılaşma durumunda risklerin yönetilebilmesini sağlamaktadır. Hava kargo taşımacılığı sektöründe de kullanımına sıklıkla rastlanan stratejik risk yönetimi uygulamasının ilk adımı riskleri belirlemektir. Bu bağlamda hava kargo taşımacılığı sürecini etkileyen faktörlerin belirlenmesi ve bu faktörlerin önem derecelerinin hesaplanması çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Risk yönetimi, Strateji, Hava kargo taşımacılığı Alan Tanımı: Yönetim, Stratejik yönetim 50 Nazife Öztürk, Antalya Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği Ethem Şan, Antalya Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği Şerife Alev Uysal, Serik Gülsün-Süleyman Süral MYO, Akdeniz Üniversitesi “Toplam Kalite Yönetiminin Temel İlkeleri Ve Uygulanabilirliği: Antalya Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Örneği” nazife_sahan@yahoo.com; e.san@gmail.com; alevuysal@akdeniz.edu.tr Özet Sağlık hizmetlerinin sunumunda müşteri odaklı yaklaşımın benimsenmesi ve sağlık hizmetlerinde toplam kalite yönetimi çalışmalarının ve uygulamalarının önem kazanması, küresel rekabetin hızlandığı günümüzde kaçınılmaz bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplam Kalite Yönetimi (TKY)’nin Kamu Hastanelerinde uygulanabilirliğini ortaya çıkarmayı amaçlayan bu çalışma kalite belgesi almış bir hastane olan Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılmıştır. Çalışmanın evrenini Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi çalışanları oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak anket yöntemi uygulanmıştır. Toplanan verilen SPSS 15.0 istatistik programı ile değerlendirilmiştir. Hastane çalışanlarına yapılan bu çalışmada Toplam Kalite Kurallarının ne derece uygulandığı ve bilindiğine yönelik veriler elde edilmiştir. Yapılan değerlendirmede personelin eğitim durumu ile kurumun benimsediği vizyon, misyon ve kalite politikalarını bilme arasında, yöneticilerin toplam kalite yönetimindeki liderliği ile personelin TKY uygulama eğilimi arasında, kalite eğitimi verilmesiyle personelin TKY konusunda kendini yeterli hissetmesi arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Kalite, Toplam Kalite Yönetimi, Hastane Alan Tanımı: İşletme ve Yönetim 51 Gökhan Tanrıverdi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi “Aile Sahipli Havayolu İşletmelerinde Stratejik Yönetim” gkhantanriverdi@gmail.com Özet Aile işletmeleri en eski ticari örgüt şekillerinden birisidir. Aynı zamanda dünya ekonomisinin itici gücü konumunda yer almaktadır. Aile işletmeleri sahip oldukları karakteristikleri itibari ile profesyonel yönetim anlayışından uzak kalabilmektedir. Bu da işletmeyi rekabetin yüksek olduğu günümüz koşullarında rekabet avantajı kazandırabilecek stratejik bakış açısından uzak tutmaktadır. Bu çalışmanın ana amacı, aile sahipliğinde varlığını sürdürmekte olan havayolu şirketlerini ikincil veriler ile ortaya koyarak literatüre kazandırmaktır. Çalışmanın diğer amacı ise rekabetin yoğun olduğu havayolu sektöründe sektörde önde gelen aile sahipli havayolu şirketlerinin stratejik bakış açısı ile ele alınmasıdır. Anahtar Kelimeler: Aile İşletmeleri, Havayolu Sektörü, Stratejik Yönetim Alan Tanımı: Stratejik Yönetim (Yönetim) 52 Emre Yakut, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Halenur Soysal Kurt, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi “TOPSIS ve PROMETHEE II Yöntemleri ile Havayolu İşletmelerinin Hizmet Kalitesi Performanslarının Karşılaştırılması” emreyakut@osmaniye.edu.tr; halenursoysal@osmaniye.edu.tr Özet Ülkemizde havayolları ile iç ve dış hatlarda seyahat eden yolcu sayısında her geçen yıl büyük artış gözlenmektedir. Yolcu sayısındaki bu artış, havayolu taşımacılığında işletmeler arasında yoğun rekabet yaşanmasına yol açmıştır. Havayolu işletmelerinin rekabet ortamında mevcut müşterilerini koruması ve aynı zamanda yeni müşteriler kazanması için yolcu ihtiyaç ve isteklerini göz önünde bulundurarak yüksek kalitede hizmet sunması gerekmektedir. Müşteri memnuniyetini sağlamak ve rakiplerinden öne geçmek için, sunulan hizmetten duyulan memnuniyetin ölçülmesi ve gösterilen performansın rakiplerle karşılaştırılması büyük önem arz etmektedir. İşletme performanslarını değerlendirmek ve rakiplerle karşılaştırmak için genellikle çok kriterli karar verme yöntemleri tercih edilmektedir. Bu çalışma ile müşteriler tarafından havayolu işletmelerinin hizmet kalitesi performanslarının değerlendirilerek birbirleri ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, 2014 yılında Kahramanmaraş Havalimanı’nda iç hatlarda seyahat eden yolculardan yüz yüze anket yöntemiyle, literatürden derlenen kriterlere dayalı olarak üç havayolu işletmesinin hizmet kalitesi performanslarını değerlendirmeleri istenmiştir. Yolculardan elde edilen değerlendirmeler ışığında, çok kriterli karar verme yöntemlerinden olan TOPSIS ve PROMETHEE II yöntemleri ile üç havayolu işletmesi hizmet kalitesi performanslarına göre sıralanmıştır. Yapılan analizlerin bulgularına göre, her iki yöntemin de aynı sonuçları verdiği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: TOPSIS, PROMETHEE II, Çok kriterli karar verme, Havayolu hizmet performansı Alan Tanımı: Karar Alma Bilimleri, Endüstri Mühendisliği (İşletme ve Yönetim) 53 İlker Ünder , Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi “Dönüştürücü Lider Çalışanların Emniyet Performanslarına Nasıl Liderlik Eder ” iunder@anadolu.edu.tr Özet Yapılan bilimsel araştırmalar mevcut ulaşım sistemleri içinde en çok tercih edilen sistemin hava ulaştırma sistemi olduğunu ortaya koymaktadır. Günümüz teknolojisinde hava ulaşım sistemleriyle daha kısa sürede, daha uzak mesafeye daha fazla posta, yük ve yolcu taşınabilmesi bu ulaşım sisteminin tercih edilirliğini en üst noktaya çıkarmaktadır. Diğer taraftan insanların hava taşımacılığını tercih etmelerinin ve havacılık sistemlerinden beklenen faydaların sağlanması, sistemin emniyetli olmasını gerektirmektedir. Bu amaçla uluslararası havacılık örgütlerinin çalışmaları ile emniyetin arttırılması için emniyet yönetim sistemi yasal mevzuatlarda yerini almış ve uygulanması zorunlu kılınmıştır. Emniyet yönetim sisteminin sadece yasal mevzuata uyumluluk için kurulmaması ve etkin bir şekilde uygulanması için ise liderliğin rolünün önemi araştırmacılar tarafından çeşitli çalışmalarla ortaya koyulmuş ve emniyet liderliği kavramı ortaya atılmıştır. Bu bağlamda çalışma ile geniş bir yazın taraması yapılarak dönüştürücü liderlik ile emniyet liderliği arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın temel amacı, dönüştürücü liderliğin havacılık çalışanlarının emniyet performanslarınıı nasıl etkilediğine ilişkin bir çerçeve ortaya koymaktır. Anahtar Kelimeler: Havacılık emniyeti, Dönüştürücü liderlik, Liderlik Alan Tanımı: Havacılık Emniyeti, Dönüştürücü Liderlik (Örgütsel Davranış) Abstract “How Does Transformational Leader Lead To The Safety Performance Of Employees? Scientific studies show that air transportation system is the most preferred system among others. In today's technology transporting more mail, cargo and passengers to more distance areas in a shorter time with air transportation systems brings this transportation system to be preferred more. On the other hand, to be preferred by people and to get the expected benefits of aviation systems require the system to be safe. For this purpose, the safety management system has been adopted and enforced in the legislation of the international aviation organizations in order to increase the safety and the work of the organizations. In order to ensure that the safety management system is not only set up for compliance with legislation and to be implemented effectively, the importance of the role of the leader is indicated by researchers and the concept of safety leadership has been put forward. In this context, the study examined the relationship between transformational leadership and safety leadership by conducting a comprehensive literature review. The main purpose of the research is to establish a framework for how transformational leadership affects the safety performance of employees in aviation. Keywords: Aviation safety, Transformational leadership, Leadership 54 Gürhan Uysal, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi “Tannenbaum ve Schmidt ve Liderlik Doğrusu Eğrisi” gurhan.uysal@yahoo.com; uysal_g@omu.edu.tr Özet Giriş Bu çalışmaya ait Liderlik Doğrusu Eğrisi’nde iki değişken bulunmaktadır: takım çalışması ve katılımcı yönetim. Bu çalışmada Amerikan işletmelerinde takım çalışması ve katılımcı yönetim tarzı faktörlerinin etkili olduğu varsayılmaktadır. Liderlik Doğrusu eğrisi bu iki varsayımı dikkate almaktadır. I. Liderlik Doğrusu Eğrisi Takım çalışması için motivasyon faktörü önemli olabilir. Lider üyeleri motive edebilmelidir. Katılımcı yönetimde lider, demokratik yönetim tarzı benimsemelidir. Takım çalışması ve Katılımcı yönetim Amerikan işletmelerinde iki tipik nitelik olabilir. Buna göre, liderlik doğrusu: Takım Katılımcı Çalışması Yönetim Şekil 1. Liderlik Doğrusu Eğrisi. Eğrinin bir ucunda takım çalışması ve diğer ucunda katılımcı yönetim faktörleri bulunmaktadır. Lider yönetim tarzında bu her iki faktörü de dikkate almalı ve izleyenleri motive edebilmelidir. Bu çalışmada Tannenbaum ve Schmidt Liderlik Doğrusu analizi örnek alınmaktadır. Tannenbaum ve Schmidt liderlik doğrusunda otoriter liderlik ve demokratik lider olmak üzere iki durum ve ikisi arasında ölçek vardır. Bu araştırmanın önermelerine göre bir işletmede yönetici, etkin yöneticiliği elde etmek için takım çalışması ve katılımcı yönetim liderlik tarzını benimsemelidir. Peter Drucker çalışmalarında etkin yöneticiyi aramaktadır. Araştırma Yöntemi Bu çalışmada iki varsayımı dikkate alınmaktadır: Varsayım I: Toplam kalite yönetimi sonrası, Amerikan işletmelerinde takım çalışması uygulamaları önem kazanmıştır. Varsayım II: Amerikalı yöneticiler demokratik ve katılımcı yönetim tarzına sahiptir. Birçok liderlik teorisinde demokratik yönetim ve katılımcı liderlik bir değişken olarak yer alır. 55 Bu nedenle, Tannenbaum ve Schmidt’in liderlik doğrusu eğrisi teorisi takım çalışması ve demokratik yönetim ile yeniden yorumlanabilir. ve lider bu her iki yönetim tarzını etkin liderlik için benimsemelidir. Sonuç Sonuç olarak, işletme yönetimlerinde takım çalışması faktörü etkin olabilir, fakat liderler aynı zamanda katılımcı yönetim tarzını da benimsemelidir. Delphi tekniği, beyin fırtınası yöntemi ve kalite çemberi uygulamaları katılımcı yönetim tarzına örnek uygulamalar olabilir. Anahtar Kelimeler: Liderlik Doğrusu Eğrisi, Tannenbaum ve Schmidt, Takım Çalışması, Katılımcı Yönetim Alan Tanımı: İnsan Kaynakları Yönetimi, Yönetim Bilimi 56 Benan Yücebalkan, Kocaeli Üniversitesi Dilay Güvenç, Kocaeli Üniversitesi “Bankacilik Sektöründe Teknolojik Dönüşümün Işgücüne Yansımaları” dilay.dilay@windowslive.com; byucebalkan@gmail.com Özet Teknolojik gelişmeler sonucunda oluşan günümüz bilgi ekonomisinin işgücü piyasası üzerindeki yansımaları; çalışanlar, istihdam, yeni çalışma türleri, önem kazanan/kaybeden yeni beceriler, ortaya çıkan yüksek beceri sahibi emek gücü ihtiyacının karşılanmasında eğitim, beyin göçü ve iş gücü mobilitesi gibi konularda görülmektedir. Bankacılık sektörüne teknoloji araçlarının uygulanması ise, geleneksel bankacılık tanımlarını anlamsızlaştırırken bu tanımların tümüyle yeniden şekillenmesine sebep olup bu sektöre yeni bir takım yetiler yüklemiştir. Bu olgulardan yola çıkan çalışmanın amacı; teknoloji ile işgücünün ilişkisi bağlamında bankacılık sektöründe yaşanan teknolojik dönüşümü ele almak ve bu dönüşümün işgücüne yansımalarını değerlendirmektir. Bu amaçla İstanbul ve Kocaeli illerinde faaliyette bulunan bir bankanın 41 çalışanı ile biçimsel mülakat gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın ikinci aşamasında ise birinci aşamada elde edilen verilerden yola çıkılarak İstanbul’da bankacılık sektöründe uzman bir yetkili ile yarı biçimsel mülakat gerçekleştirilmiştir. Ayrıca bir üniversitenin bankacılık programında eğitim veren dört akademisyenin konuya ilişkin görüşleri alınmıştır. Sonuç olarak; hizmet hattının şubelerden teknolojik birimlere dönüştüğü, işlerin yapılış süresinin azaldığı, yaş ortalamasının düştüğü ve kadın işgücünün arttığı, banka personelinin vasıf düzeyinde bir dönüşümün yaşandığı ve bu dönüşümün olumlu olduğu, çok amaçlı (multifonksiyonel) makinelere geçildiği fakat ücret sistemlerinde dönüşüm yaşanmadığı, ürün farklılaşması yaşandığı, fiyat rekabetinin eski önemini koruduğu fakat fiyat rekabetinden kalite rekabetine dönüşüm yaşandığı, “eşit işe eşit ücret”in yerini “farklı özelliklere farklı maaşlar” anlayışına bıraktığı, daha az insanla daha çok iş yapıldığı, geleneksel denetimin yerini yerinden denetime devrettiği görülmektedir. Ancak Türkiye’de teknolojik bankacılığın gelişimini henüz tamamlamamış olduğu, teknolojik gelişimin finansal okur-yazarlığın düşüklüğü nedeniyle belirli bir kesime ulaştığı söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Teknolojik Dönüşüm, Bankacılık, Işgücü, Örgütsel Yapı Alan Tanımı: Örgütsel Yapı, Işgücü 57 Ali Bora, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Erdal Arslan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Selçuk Üniversitesi “Denizbank ve Finans Bank’ın 2006 Öncesi ve Sonrası Faaliyetlerinin Karşılaştırmalı Analizi” alibora_2@yahoo.com; erdalarslan@selcuk.edu.tr Özet Yabancı sermayeli bankalar bulundukları ülke ekonomilerine olumlu katkı sağlamalarının yanında olumsuz etkileri de bulunabilmekte, özellikle kriz dönemlerinde kendi karlarını artıran buna karşılık krizi tetikleyen davranışlarda bulunabilmektedirler. Yabancı sermayeli bankalarülkemizde Türkiye’de kurulmuş yabancı bankalar veya Türkiye’de şube açan yabancı bankalar olarak faaliyet göstermektedirler. Yabancı bankalar Türk Bankacılık Sektörü‘nde ilk kuruluş ile veya faaliyet gösteren yerli bankayı satın alma yöntemi ile yerini almaktadırlar. Türkiye’de yabancı sermayeli bankaların 2005 yılında %5,2 olan sektördeki payları 2006 yılında %12,2’ye çıkmıştır. Bu dikkat çekici artışın nedeni aynı yıl içerisinde önce Finans Bank’ın, daha sonra da Denizbank’ın satın alma yöntemi ile yabancıya devri olmuştur. Bu çalışmada, Finans Bank ve Denizbank‘ın devirden önceki (199 – 2005) ve devirden sonraki, (2007 – 2015) faaliyetleri, Türkiye Bankalar Birliği‘nin yayınlamış olduğu veriler kullanılarak, karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.Yapılan karşılaştırma, dönemlerin karşılaştırması ve sektör ortalamaları ile karşılaştırmayı kapsamaktadır. Çalışmada oran analizi yöntemi kullanılmıştır. Oran analizi yöntemi , karşılaştırmalar için kullanılan anlaşılır ve yaygın bir teknik olması nedeni ile tercih edilmiştir. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, bankalara ait bazı verilerin devirden sonra iyileştiği, ancak bazı verilerin ise tersi yönde olduğu görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Türk Bankacılık Sistemi, Yabancı Bankalar, Banka Performansları Alan Tanımı: Finansal Kurumlar ve Hizmetler, Bankalar; Finansal İktisat (İktisat) Abstract Banks with foreign capital provide many positive contributions to the countries they are in, but they can have some negative effects. Particularly, their profit-maximising mentality contributed to the financial crisis. Foreign banks in Turkey operate either as foreign banks established in the country or as foreign banks opening branches in Turkey. These banks become located in the Turkish Banking Sector either through their own first establishment or by purchasing domestic banks. The share of banks with foreign capital in Turkey increased from 5.2% in 2005 to 12.2% in 2006, largely due the operations of Finans Bank and then Denizbank, which transferred foreigners with purchasing in the same year. In this study, we look at the early (1997-2005) and later (2007-2015) activities of Finans Bank and Denizbank through comparative analysis using data provided by the Turkish Banking Association. This includes comparison of periods and by using sector averages. A ratio analysis method was used, as it is a simple, effective and common technique, especially for these purposes. According to the results, it seems that while some data from the bank was improvement, other data was opposite. 58 Keywords: Turkish Banking System, Foreign Banks, Bank Performance Field Definition: Financial Institutions and Services, Banks; Financial Economics (Economics) 59 Adem Çınar, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul Arel Üniversitesi “Küresel Ekonomik Krizler; Sebepleri ve Kurtuluş Reçeteleri” ademc1@hotmail.com Özet İnsanlık tarihi boyunca ekonomik krizler her dönemde olagelmiştir. Başlangıçta bu krizler genellikle tarım sektöründe görülen krizler olduğundan; kötü hava koşulları, üretim daralmaları ve ulaşım gibi sebeplerden kaynaklanıp, açlık ve kıtlık gibi sonuçlarla karşılaşılmaktaydı. Bildiğimiz anlamda ekonomik krizlerin kökenini ise 1 . yy.’ a kadar dayandırabiliriz. Özellikle 19. yy.’ dan itibaren ise dünya ekonomisinin teknolojik gelişmelere de bağlı olarak küreselleşmesi sonucunda, krizlerde küreselleşmiş ve daha spesifik bir hal almıştır. Krizlere kapitalist dönem öncesi ve sonrası şeklinde bakar isek; önceki dönemlerde krizler daha nadir olarak görülürken, kapitalist dönemde daha sık görülmüş; yine önceki dönemlerde gelişmiş piyasalar ve çeşitli finansal enstrümanlar bulunmadığı için, spekülasyon yapma olanağı daha az olduğundan bu dönemde, finansal krizlerin nedeni spekülatif varlık artışları yerine, ya ülkelerin borçlarını ödeyememesi ya da tedavüldeki madeni paranın ayarının düşürülmesi şeklinde oluyordu. 19 0 öncesi dönemdeki ekonomik krizler ödemeler bilançosu ve dış borç sıkıntıları şeklinde yaşanırken, 19 0 sonrasında sermaye hareketlerinin de serbestleşmesiyle farklı bir boyut kazanmıştır. Bu çalışmanın amacı somut bir ekonomik kriz tanımlaması yapmak suretiyle, krizlerin çıkış sebeplerini ortaya koymak ve çalışma boyunca bir hastalık olarak görülen ekonomik krizlerden kurtulmanın reçetelerini oluşturmaktır. Anahtar Kelimeler: Kriz, Küresel Ekonomi, Kurtuluş Reçeteleri Alan Tanımı: Küresel Ekonomi, (İktisat) 60 İ. Orkun Oral, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Ardahan Üniversitesi Sami Özcan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Ardahan Üniversitesi “200 Krizi Sonrası Ülkelerin Temel Makroekonomik Göstergelerindeki Değişimin İncelenmesi: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Gruplarının Karşılaştırılması” ibrahimorkunoral@ardahan.edu.tr; samiozcan@ardahan.edu.tr Özet Tüm dünya yüzyıllardır ekonomik krizlerle karşı karşıya kalmaktadır. Yaşanan ekonomik krizler bazen bölgesel bazen de küresel anlamda etkiler bırakmakta ve birçok ülkeyi etkisi altına almaktadır. Krizlerden en az etkiyle kurtulmak için ülkeler farklı politikilar uygulasa da küresel krizlerin etkisinden kurtulamamaktadır. 2000’li yıllar gözönüne alındığında tüm ülkeleri ciddi şekilde etkileyen en büyük krizin 200 ekonomik krizi olduğu göze çarpmaktadır. Yaşanan 200 krizi sonrası ülkeler uyguladıkları politikalar ile bu krizden en az hasarla çıkmayı amaçlamış ve tedbirler almıştır. Bu çalışmanın amacı 200 yılında yaşanan küresel ekonomik kriz sonrası ülkelerin uyguladıkları politikalar sonucunda elde ettikleri ilerlemenin sonuçlarını ortaya koymaktır. Bu amaçla iktisat literatüründe temel olarak sayılan büyüme, enflasyon ve işsizlik göstergeleri ele alınmış ve 2009-2016 yılları arasında bu göstergedeki değişimler incelenmiştir. Değişimler incelenirken ülkeler IMF tarafından sınıflandırılan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler olarak kategorilere ayrılmıştır. İki yönlü varyans analizi (İki Yönlü ANOVA) kullanılarak büyüme, enflasyon ve işsizlik göstergelerindeki değişimler incelenmiş ve gelişmiş-gelişmekte olan ülkeler arasında hangi jategorideki değişimlerin daha olumlu yönde olduğu ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: 200 Krizi, Makroekonomik Göstergeler, İki Yönlü Varyans Analizi Alan Tanımı: Genel Ekonomik, İktisat Politikaları, Uluslararası Ekonomi (Ekonomi) 61 Ahmet Fazıl Özsoylu, Adana Bilim Ve Teknoloji Üniversitesi “Türkiye’de Varlık Fonu: Amaçları ve Yapısı” afo@adanabtu.edu.tr Özet Son yıllarda birçok ülkede uygulaması görülen, bazı ülkelerde önemli başarılı örneklere zemin hazırlayan “Sovereign Welath Funds”, Türkiye’de “Ulusal Varlık Fonları” ismiyle faaliyete geçti. Sermaye piyasalarının büyümesi, büyük projelerin finansmanı, teknoloji yoğun stratejik sektörlerin yerli firmalarca hayata geçirilmesine destek sağlanması vs. gibi hedeflerle kurulan bu fon, farklı kesimlerde farklı tepkilere yol açmıştır. Ulusal varlık fonları, cari işlemler ve/veya bütçe fazlası veren ülkelerin oluşan fazlayı değerlendirmek amacıyla devlet tarafından kurulan yatırım kurumlarıdır. Genellikle net ihracatçı veya doğal kaynak zengini ülkeler tarafından oluşturulan fonlar, kriz dönemlerinde yaşanan dalgalanmaların etkisini azaltmak, büyük yatırım projelerini finanse etmek ve gelecek dönemler için birikim sağlamak amacıyla kurulmuştur. Amaçları, hedefleri ve uygulamaları ile dikkat çeken ulusal varlık fonlarının, net ihracatçı olmayan, doğal kaynakları itibariyle zenginleşmemiş Türkiye gibi bir ülkede başarı şansı merak konusudur. Bu çalışmada, ulusal varlık fonları ile ilgili genel bir bilgi verildikten sonra, Türkiye’deki uygulama ve başarı şansı tartışılacaktır. Fon politikaları ile olumsuz anıları olan ve tasfiyeleri için büyük bedeller ödemiş bir ülkede, yıllar sonra tekrar fon oluşturmak ve birçok kamu kurumunu bu fona devrederek faaliyete geçmenin riskleri ve sağlayacağı avantajları analiz edilmeye çalışılacaktır. 62 Pakize Karabulut, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Pamukkale Üniversitesi Aliye Erşahinoğlu, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi ‘Türkiye’de Bütçe Açıklarının Nedenleri ve Ekonomik Sonuçları’ pakizekarabulut@hotmail.com; aliyeersahinoglu@gimail.com; Özet Bütçe açıkları günümüzde hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkeler arasında önemli bir problemdir. Devletin gelir ve giderleri dengesini gösteren belge şeklinde tanımlanan bütçenin esas itibariyle denk olması gerekmektedir. Devletin karşılaması gereken bazı fonksiyonlar vardır. Devletin bu fonksiyonlarında meydana gelen değişmelerle beraber kamu harcamalarının artmasına neden olmaktadır. Kamu harcamalarını kamu gelirleri finanse etmektedir. Kamu harcamalarının artması ve kamu gelirlerinin bu artışı karşılayamaması durumunda günümüzde birçok ülkenin karşı karşıya kaldığı bütçe açıklarını gündeme getirmiştir. Bütçe açıkları ülke makroekonomik dengeler üzerine etkileri çoğu zaman araştırma konusu olmuştur. Günümüzde birçok ülke borçlanmayı sürekli olarak büyüyen bütçe açıklarını finanse etmek için kullanmaktadır. Bütçe açıklarının finansmanında borçlanmanın dışında monetizasyon, merkez bankası kaynakları ve vergi gelirlerinin arttırılması gibi yöntemler de kullanılmaktadır. Bütçe açığının sonucunda borçlanma ihtiyacının hızlı bir şekilde artması ciddi makroekonomik olumsuzluklara neden olmaktadır. Bu çalışmada bütçe açığının nedenleri ayrı ayrı ele alarak ve bütçe açığından kaynaklanan ekonomik sorunlara değinecektir. Anahtar Kelimeler: Bütçe açıkları, Bütçe açığının finansmanı, Ekonomik krizler Alan Tanımı: Ulusal Bütçe, Açıkları ve Borç (Kamu Ekonomisi ve Kamu Maliyesi) 63 Zuhal Ergen, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Burcu Durak, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi “Bütçeleme Anlayışında Yeni Bir Yaklaşım: Toplumsal Cinsiyetçi Bütçeleme” zergen@cu.edu.tr; bdurak@cu.edu.tr Özet Bütçeler devletin yapmakla mükellef olduğu kamusal hizmetleri yerine getirebilmesi için kullandığı önemli maliye politikası araçlarındandır. Bütçelerin cinsiyet körü bir yaklaşımla yani kadın ve erkek arasındaki tercihlerin, önceliklerin göz önünde bulundurulmayarak hazırlanması bütçeyi cinsiyet eşitsizliğini körükleyen bir araç haline getirmektedir. İşte bu eşitsizliği bertaraf etmek amacıyla cinsiyete duyarlı bütçeleme yaklaşımı geliştirilmiştir. Cinsiyete duyarlı bütçe yaklaşımı kadın erkek eşitliğini sağlamaya yönelik önemli politika uygulamalarından birini oluşturmaktadır. İlk örneğine Avusturalya’da rastladığımız bu yaklaşımda, kadın erkek eşitsizliğinin ortadan kaldırılarak kadının sosyal, siyasal ve iktisadi alanda sahip olduğu statüsünün yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmada, cinsiyete duyarlı bütçeleme yaklaşımına, tarihsel gelişimine, dünyada deneyim edilen ülke örneklerine ve Türkiye’deki uygulamalara değinilecektir. Anahtar Kelimeler: Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme, Toplumsal Cinsiyet, Bütçe Alan Tanımı: Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme, Bütçe (Maliye) 64 Burcu Durak, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi “Yerel Yönetimlerde Demokrasinin Yapı Taşı: Katılımcı Bütçeleme” bdurak@cu.edu.tr Özet Kamusal faaliyetlerin belirlenmesi hususunda kollektif karar alma sürecini ifade eden katılımcı demokrasinin anahtarı olarak katılımcı bütçeleme yaklaşımı ortaya atılmıştır. Kamu hizmetlerinin ve kamusal harcamaların vatandaşların tercih ve öncelikleri doğrultusunda belirlenmesi işlemine katılımcı bütçeleme denilmektedir. Bu yakaşım sayesinde vatandaşlar yerel yönetimler tarafından sunulan hizmetleri kendi tercihleri ve çıkarları çerçevesinde şekillendirme gücüne sahiptirler. Ilk defa 19 9 yılında Brezilya’nın Porto Alegre kentinde uygulamaya koyulan katılımcı bütçeleme yaklaşımı ilerleyen yıllarda Brezilya sınırlarını aşarak önce Latin Amerika’ya sonra Avrupa, Asya ve Afrika’ya yayılmıştır. Bu çalışmada katılımcı bütçeleme yaklaşımına temel oluşturan katılımcı demokrasi kavramına, katılımcı bütçeleme ve gelişim süreci ile dünyada ilk pilot uygulama olan Porto Alegre örneğine ve ardından Türkiye’de bu yaklaşıma dair yapılan çalışmalar hakkında bilgi verilecektir. Anahtar Kelimeler: Katılımcı Demokrasi, Katılımcı Bütçeleme, Yerel Yönetimler Alan Tanımı: Katılımcı Bütçeleme, Bütçe (Maliye) 65 Gökhan Çobanoğulları, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Erciyes Üniversitesi “2016 Merkezi Yönetim Bütçesi ve Değerlendirilmesi (Türkiye)” gokhanc@erciyes.edu.tr Özet 501 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun da belirtildiği gibi bütçe; belirli bir dönemdeki gelir ve gider tahminleri ile bunların uygulanmasına ilişkin hususları gösteren ve usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan belgeyi ifade etmektedir. Bütçeler, siyasi otoritenin ekonomiye müdahale etme araçlarından en önemlisidir. Bu bağlamda, hazırlanan çok yıllı bütçeler ülkenin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik koşulları dikkate alarak hazırlanması ve uygulanması gerekmektedir. Dolayısıyla, siyasi iktidar tarafından bütçenin hizmet ve harcama yapısının iyi düzenlenmesi, harcamalarda önceliklerin belirlenmesi ve tasarrufa azami önemin gösterilmesi büyük önem taşımaktadır. Bütçe dediğimizde, aklımıza doğrudan Merkezi Yönetim Bütçesi (MYB) gelmektedir. Merkezi yönetim bütçesi bir ülkenin kalbidir diyebiliriz. Çünkü kamu kurum ve kuruluşları herhangi bir harcama yapmak ve gelir toplamak istediğinde bunu Bütçe Kanunu’nun vermiş olduğu yetki doğrultusunda yapabilmektedir. Eğer, Bütçe Kanunu uygulamaya girmediği taktirde hiçbir kamu kurumu harcama yapamayacaktır. Dolayısıyla, bütçenin bu kadar çok önemli olması sebebiyle bu çalışma yapılmıştır. Çalışmada öncelikle, Türkiye’deki bütçe sistemi hakkında genel bilgiler verilecektir. Daha sonra ise, 2016 merkezi yönetim bütçesinin değerlendirilmesi yapılarak çalışma tamamlanmış olacaktır. Anahtar Kelimeler: Merkezi Yönetim Bütçesi, 501 KMYKK , Türkiye Alan Tanımı: Ulusal Bütçe, (Maliye) 66 Burcu Durak, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Neslihan Coşkun Karadağ, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi “Türkiye’de Tarım Politikaları ve Vergilendirilmesi” bdurak@cu.edu.tr; ncoskun@cu.edu.tr Özet Türkiye bulunduğu coğrafi konum açısından tarıma elverişli bir ülkedir. Bu bakımdan beklenti tarım alanında dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alması ve bunun ekonomik büyüklüklere yansıması şeklindedir. Oysa genel değerlendirmelerde; Türkiye bazı ürün türlerinde dünya sıralamasında yerini alsa da ekonomik göstergeler açısından aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Türkiye para ve maliye politikası araçlarını kullanarak tarımsal faaliyetleri desteklemiştir. Değişik dönemler itibariyle izlediği politikalar; vergi teşvikleri, kredi destekleri, doğrudan gelir desteği vb. şeklinde olmuştur. Bu makalede günümüzde Türkiye’nin tarımsal alanda bulunduğu durumu değerlendirmek amacıyla tarıma yönelik uyguladığı politikalar hakkında bilgi verilmiş, zirai kazançların vergilendirilmesi detaylı bir şekilde izah edilmiştir. Neticede, izlenen politikaların amacına ulaşmada yetersiz kaldığı sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Tarım Politikaları, Zirai Kazançlar, Vergilendirme. Abstract Turkey is a convenient country for its geographical location. In this respect, the expectation is that Turkey is among the few countries of the world in the field of agriculture and this is a reflection on the economic magnitudes. However, in general evaluations; Although Turkey is ranked in the world rankings in some product types, it is not possible to say the same in terms of economic indicators. Turkey has supported agricultural activities using instruments of monetary and fiscal policy. The policies followed by different periods; Tax incentives, credit support, direct income support, etc. . In this article, information about the policies that Turkey has applied for agriculture in order to evaluate the situation in agriculture is explained and the taxation of agricultural earnings is explained in detail. As a result, the policies pursued were ineffective in reaching the goal. Keywords: Agricultural Policies, Agricultural Gains, Taxation 67 Nilay Kaleli Karasakal, Kandıra MYO, Kocaeli Üniversitesi ‘Üniversite Öğrencilerinin Afet ve Acil Durum Yönetimi Konusundaki Farkındalıkları: Kandıra MYO Örneği’ nkaleli78@hotmail.com Özet Bilindiği gibi, Afet ve Acil durum Yönetimi; toplulukların tehlikelere karşı zarar görebilirliğini azaltmak ve afetlerle başedebilmek için gerekli tüm yönetimsel işlevlerdir. İnsanları tehlikelerden korumak, mevcut riskleri azaltmak, yani bir afetten yada olaydan diğerine kadar yapılması gereken tüm çalışmaları kapsayan bir süreçtir. Bu süreçte en temel amaç, tehlike, afet ve acil durumlarla başa çıkabilecek, bu kapasiteye sahip, daha az zarar görebilir ve daha güvenli topluluklar geliştirmeyi sağlamaktır. Tehlike, afet ve acil durumların insanlar, binalar, altyapı ve ekonomi üzerindeki zararlı etkilerini azaltmak, bunlara yönelik hazırlıklı olmak, müdahale yöntemlerini ve anlayışlarını geliştirmek, yeniden yapılanma süreçlerini hazırlamak gerekmektedir. Bu hazırlıkları yaparken, tüm paydaşlarla yani merkezi ve yerel yönetimlerle, özel sektörle, üniversitelerle ve en önemlisi de halkla işbirliği içinde olmak, afet ve acil durumlar karşısında daha az zarar görme ve daha güvenli ortamlarda yaşamaya olanak sağlayacaktır. Afet ve acil durum yönetimi paydaşlarının sac ayaklarından halk ve üniversitelerin önemli ortak paydalarından biri olan üniversite öğrencilerinin yani gençlerin bu konudaki farkındalıklarını ölçmek, üniversitelerin bu gençlerin bilinçlenmesi noktasında neler yapması gerektiğini ortaya koymak bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Afet ve Acil Durum Yönetimi, Üniversite, Farkındalık, Önlem. Alan Tanımı: İşletme ve Yönetim / Endüstri Mühendisliği 68 Mehmet Burhanettin Coşkun, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi. “Özelleştirme Düşüncesinin Türk Kamu Yönetiminde Devletin Etki Alanının Şekillenmesindeki Yeri ve Önemi” burhanettincoskun@osmaniye.edu.tr Özet Türk Kamu Yönetiminde 19 0’lerden sonra aktif olarak uygulanmaya başlanan özelleştirme programlarının günümüze yansıyan en can alıcı sonuçları devletin birey ve sosyal menfaat alanlarında yarattığı değişen rolü olmuştur. Bu değişim sonrasında küresel etkileşim alanlarının artış göstermesi ve ülkelerin kalkınma öncelikli kamu politikalarını önemseyen duruşları sonucunda kamu yönetiminde hız kazanan çeşitli finansal, yönetsel ve siyasal tedbirlerin önem kazandığı görülmektedir. Bu tedbirlerin gerekliliği olarak ortaya konan reform yaklaşımlarının sürekli bir gelişim ve artış kaydetmeye başlaması birçok siyasi tartışmayı beraberinde ortaya çıkarmış olmasına karşın devletin adeta cimrileşmesi ve faaliyet alanını küçülterek daha sosyal ve yaygın ihtiyaçlara yönelmesi ve buna bağlı olarak da yeni kamu politika arayışlarını hızlandırmıştır. Mevcut kamu yönetiminin günümüzde etki alanının şekillenmesinde önemli bir yer tutan özelleştirme düşüncesi ve bunun Türk Kamu Yönetiminde devletin etki alanının küçülmesine yol açan girdilerinin etkisi araştırmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Araştırmanın temel amacı özellikle küresel özellikler kazanan Türk kamu yönetiminin ülke içindeki etki gücünün mevcut faaliyet alanlarının seyrinde yaşanan daralma ve genişlemeleri ortaya koyarak özelleştirme uygulamalarının karakteristik bileşenlerinin bu duruma olan etkisini ortaya koymaktır. Türk Kamu Yönetiminde mevcut siyasal, yönetsel ve finansal etki alanlarının şekillenmesi ile bunun rasyonel bir halde süreklilik kazanması iç ve dış kamu politikalarının sağlıklı ve yaygın uygulamalarla yerine gelebileceği çok önemli bir tartışma konusu olmuştur.. Araştırmada yolsuzluk konusunun yaratacağı olumsuz etkiler ve kamudaki önemi ortaya konularak, betimsel ve açıklayıcı yöntem kullanılmıştır. Sonuç olarak günümüzün siyasal, yönetsel ve finansal faaliyet alanlarında Türk Kamu Yönetiminin gücünün değişim göstereceği günümüz küresel etkileşim düzleminde özelleştirme ve özelleştirmeyi desteklemekte olan benzer uygulamaların niteliğini ve sürecini mevcut kamu gücünün rolünü yönlendirebilecek kamu politikalarının varlığı gelişme göstermektedir. Bu gelişmenin kamusal değerlere olan etki derecesinin takip edilmesi önemli bir tartışma konusu olarak gündemdeki sıcak yerini korumaya devam etmektedir. Anahtar Kelimeler: Özelleştirme, Kamu Yönetimi, Kamu Gücü, Devlet. Alan Tanımı: Yönetim Bilimi (Kamu Yönetimi) 69 M. Akif Özer, Gazi Üniversitesi, Kamu Yönetimi İbrahim İrdem, Polis Akademisi “Türkiye’de Kamu Kuruluşlarının Performansı Denetleme ve Değerlendirme Zorunluluğu” akifozer@yahoo.com; ibrahimirdem33@gmail.com Özet Kamu ve özel sektör örgütlerinin vizyonları doğrultusunda geleceğe yönelik hedeflerinin belirlenmesine ve önceliklendirilmesine, örgütün hedeflerinin iş gören hedefleriyle bütünleştirilmesine, örgüt içerisinde iş tatminin gerçekleşmesine, çalışanların kendi mevcut potansiyelinin farkına varmasına, insan kaynağının kariyer gelişiminin sağlanmasına ve örgütsel verimliliğin artmasına katkıda bulunan performans yönetimi klasik yönetim ilkeleri çerçevesindeki anlamını yitirerek önemli bir değişim ve dönüşüm içerisine girmiştir. Klasik yönetim anlayışının temel performans değerlendirme kriterleri olan fayda-maliyet analizi, kâr ve verimlilik gibi unsurlar geçerliliğini yitirerek katılımcılık, esneklik, risk alma, yenilikçilik, kalite, müşteri memnuniyeti esaslı performans değerlendirme ve denetleme uygulamaları önem kazanmaya başlamıştır. Örgüt yönetiminin bütün kademelerinde gerçekleştirilen faaliyet ve işlemlerin planlanması, uygulanması ve kontrolü aşamalarındaki etkililiğin, etkinliğin, ekonomikliğin ve verimliliğin değerlendirilmesi anlamına gelen performans denetimi Türkiye’de uygulama bulan 501 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile kurumların mali denetimi konusunda yaşanan tartışmalara son vererek performans konusunda önemli düzenlemeleri beraberinde getirmiştir. Kanun, kamu kurumlarına performans analizi yapma görevi vererek Türkiye’de performans konusunun yeni boyutlar kazanmasına neden olmuştur. Çalışmada öncelikle performans kavramından ve uygulanmasındaki amaçlardan hareketle performans yönetiminin önemli sacayakları olan performans denetimine ve performans değerlendirmesine yer verilecektir. Akabinde ise Türkiye’de kamu kurumlarında performans uygulamaları bakımından önemli değişimlerin yaşanmasına neden olan 501 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun uygulanmasına yönelik değerlendirmelerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Performans, Performans Denetleme, Performans Değerlendirme, 501 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu The Obligations of Pulic Institutions on Performance Auditing and Assessment in Turkey Abstract Performance management which contributes to the determination of public and private sector organizations' goals in regard to the future and its prioritization, to integrate the organization’s targets with employees’ targets, to achieve of job satisfication within organization, to help employees to realize their current potential, to improvement of human resource development and organizational productivity has undergone a significant change and transformation by losing its meaning in the framework of classical management principles. Basic performance evaluation criterias of classical management approach, such as benefit-cost analysis, profit and productivity have lost their validity and performance evaluation and auditing practices based on participation, flexibility, risk-taking, innovation, quality, customer satisfaction have started to gain importance. Performance auditing, which means the evaluation of the effectiveness, efficiency, economy and productivity of the planning, implementation and control stages of activities and 70 transactions carried out in all stages of the management of organization, with the law on Public Financal Management and Control No. 5018 brought important regulations on performance by putting an end to the debates on financal control of institutions. The law has led to a new dimension of performance auditing and assessment in Turkey since the law gave public institutions to do performance analysis. The study will primarily focus on the concept of ‘performance’ and then deal the purposes of performance in public and private organizations. In addition, performance auditing and performance assessment which are the important factors of performance management system will be discussed. Subsequently, evaluations will be made for the implementation of Public Financal Management and Control No. 5018 which brings important changes in performance implementations of public institutions. Keywords: Performance, Performance Audit, Performance Assessment, Public Financial Management and Control Law No: 5018 Alan Tanımı: Kamu Yönetimi- Performans Ölçümü ve Yönetimi 71 Ali Yıldırım, İİBF, Ardahan Üniversitesi Kürşad Emrah Yıldırım, İİBF, Ardahan Üniversitesi “Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nın Yönetişim Açısından Etkinliği” aliyildirim@ardahan.edu.tr; kursademrahyildirim@ardahan.edu.tr Özet Yönetim alanında dünyada yaşanan gelişmeler ve değişimler Türkiye’de de kendini göstermektedir. Özellikle kamu yönetiminin özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte yönetilmesi düşüncesine dayanan yönetişim kavramı ile gerçekleştirilen reformlar yeni yönetim sistemlerini ortaya çıkarmıştır. Türkiye’de yerel yönetim alanında gerçekleştirilen son reform hareketi olarak kabul edilen 6360 sayılı kanun ile büyükşehirlerde Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) kurulmuştur. Başkanlığın esas görevleri bulunduğu ildeki yatırımların ve hizmetlerin etkinliğinin sağlanması, yatırımların izlenmesi ve koordinasyonu ve ildeki kamu kurum ve kuruluşlarına rehberlik edilmesi olarak tanımlanmıştır. YİKOB’ların gerçekleştirdikleri faaliyetler incelendiğinde bu faaliyetlerin genellikle özel sektör ortaklığı ile yürütüldüğü görülmektedir. Bu çerçevede çalışmada YİKOB’ların gerçekleştirdiği faaliyetler ile yönetişim uygulamalarındaki etkinliği değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kamu Yönetimi, Yönetişim, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Alan Tanımı: Bölgesel İdareler ve Yönetim, Yeni Yönetimin Ana Unsurları, Yeniden Yapılanma (Kamu Yönetimi) 72 Alper Yalçın, Kağızman MYO, Kafkas Üniversitesi, Sevda Yalçın, Kağızman MYO, Kafkas Üniversitesi, “Sürdürülebilir Yerel Kalkınmada Vatandaş Beklenti ve Tutumlarının Yerel Yönetimler İçin Önemi: Kağızman İlçesi Örneği” alperyalcin36@hotmail.com; sevdayalcin3636@hotmail.com Özet Sürdürülebilir kalkınmanın temel ilkesi “yerel kalkınma”dır. Yerel kalkınmada amaç; yöresel dinamiklerin harekete geçirilerek yerel toplulukların ekonomik, ekolojik, sosyal, siyasal, kültürel, fiziki ve yönetişim alanlarında sürdürülebilir kalkınma ilkelerine uygun olarak gelişiminin sağlanmasıdır. Sürdürülebilir yerel kalkınma; o yöredeki yaşayan ve yaşayacak olan insanlar ile birlikte bütün ekolojik sistemin yaşam standardını yükselterek mevcut kaynakları geleceğe aktarabilmenin derdindedir. Dolayısıyla sürdürülebilir yerel kalkınmanın merkezinde yerelde yaşayan canlılar ve onlar içinde de temel unsur olarak insanlar vardır. Yerel yönetimler yöre ile ilgili kararlar alırken iyi bir yönetişimin gereği olarak yörede yaşayan vatandaşların yöredeki en önemli kamu kuruluşu olan belediye hizmetlerinden beklentilerini, isteklerini, sorunlara bakış açısını dikkate alıp karar alma sürecinde değerlendirmek durumundadır. Bu çalışmada Kars ili Kağızman ilçesinde yaşayan 1 yaş ve üstü kişiler için gerçekleştirilen ve vatandaşların belediye hizmetlerine duydukları memnuniyet başta olmak üzere yörenin ekonomik ve sosyal hayatına, sorunlarına bakış açısını tespit etmeye yönelik ankete dayalı bir alan araştırması yapılmıştır. Anketin bazı bölümlerinde likert tipi, bazı bölümlerde ise çoktan seçmeli sorular kullanılmıştır. Anket sonucunda elde edilen veriler “IBM SPSS Statistcics 20” paket programına işlenmiş ve veriler güvenilirlik analizlerine tabi tutularak değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir yerel kalkınma, Kağızman ilçesi, vatandaş memnuniyeti Alan Tanımı: Yerel Ekonomi (İktisat) Abstract The basic principle of sustainable development is "local development". Purpose in local development; Local dynamics are mobilized to ensure that local communities are developed in accordance with sustainable development principles in economic, ecological, social, political, cultural, physical and governance areas. Sustainable local development; can raise the standard of living of the whole ecological system and transfer the available resources to the future together with the people living and living in that area. Therefore, there are people living in the locality and people as the basic element within them at the center of sustainable local development. As local governments make decisions regarding the region, it is necessary for citizens living in the region to evaluate the expectations of municipal services, which are the most important public institutions in the region, in the decision-making process, taking into account the point of view of the problems. In this study, a survey based on the questionnaire was conducted to determine the point of view on the economic and social life of the region, especially the citizens' satisfaction with the municipal services and for the citizens aged 18 years and over living in Kağızman district of Kars province. Likert type in some parts of the questionnaire and also multiple choice questions in some parts were used. The data obtained as a result of the survey were processed into the "IBM SPSS Statistcics 20" package program and subjected to reliability analysis of the data. Keywords: Sustainable local development, Kağızman district, citizen satisfaction JEL Code: Q01 Field Definition: Local Economy (Economics) 73 Bahattin Karademir, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi, Konuralp Sezgili, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, “İşletme Grupları Yazını Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme” bkarademir@cu.edu.tr; ksezgili@adanabtu.edu.tr Özet İşletme grupları gelişen piyasaların önemli ekonomik aktörleri olarak akademik çalışmalara konu olmaktadırlar. Khanna ve Yafeh 1 , Journal of Economic Literature dergisinde 2007 yılında yayınladıkları çalışmalarında, konu üzerine yapılan araştırmaların (a) organizasyon yapısı: yatay ve dikey entegrasyon, finans sektörüne yatırım, (b) sahiplik ve kontrol: aile sahipliği ve piramit yapılar ve (c) toplumla ilişkiler: devletle kurdukları ilişkiler ve tekelleşme konularında yoğunlaştığını belirtmişlerdir. Bu çalışmada, yapılan çok sayıdaki araştırmaya karşın henüz cevaplanması gereken pek çok araştırma sorusu barındıran işletme grupları yazınında gelişmeye açık olduğu düşünülen alanlar üzerine eleştirel bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu değerlendirmeyi yaparken çalışmamıza yön veren araştırma soruları şunlardır: İşletme gruplarında yatay ve dikey entegrasyon nasıl sağlanır İşletme gruplarının yatay ve dikey entegrasyon farklılıkları organizasyon yapılarını nasıl etkiler İşletme gruplarının sahiplik ve kontrolündeki farklılıklar nelerdir? Bu farklılıklar bağlı şirketlerin finansal performansına nasıl etkiler? Bu soruların yönlendirdiği eleştirel yazın incelememizin sonuçlarının işletme grupları üzerine yapılacak yeni araştırmalara katkıda bulunacağını değerlendiriyoruz. Araştırmamız, ilk olarak, yapılan araştırmaların önemli bir bölümünün bağlı şirket ya da iştirakleri ekonominin büyük işletmeler kesimi içinde yer alan ve/veya sermaye piyasalarında işlem gören işletme grupları üzerine yapıldığını göstermektedir. Bu yönelimin nedeni büyük işletmeler kesimi içerisindeki işletme gruplarının ekonominin önemli aktörleri olmasının yanı sıra şirketlerinin verilerine daha kolay ulaşılması olabilir. Bununla birlikte, söz konusu işletme gruplarının dışında kalan küçük ve orta ölçekli grupların üzerine yapılacak araştırmaların özellikle grupların gelişiminde girişimciliğin ve ailenin rolü gibi konuların üzerinde durması yazına önemli katkılar sağlayacaktır. İkinci olarak, araştırmalar daha çok belirli türdeki gruplar (örneğin, Güney Kore’de chaebol, Türkiye’de aile holdingleri) üzerine yoğunlaşmaktadır. Bunun da sebebinin benzer şekilde belirli türdeki işletme gruplarının daha yaygın olmasına bağlı olduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte, araştırmacıların işletme gruplarının tanım ve sınıflandırmasına uygun diğer grup türleri üzerine yapacağı çalışmaların yazına önemli katkılar yapabileceğini düşünüyoruz. Son olarak, özellikle finans ve strateji araştırmacılarının bağımlı ve bağımsız şirket performanslarını karşılaştıran araştırmalarının önemli bir bölümünde işletme gruplarının sahiplik, kontrol ve organizasyon yapısındaki farklılıklar göz önünde bulundurulmamaktadır. İşletme gruplarının sahiplik ve kontrol yapısındaki farklılıklar sermaye yönetimi, yatırım kararları, kar dağıtım politikası vb. konularda etkili olabilir. İşletme gruplarının organizasyon yapısındaki yatay ve dikey entegrasyon farklılıkları ise, bağlı şirket ve iştiraklerin kaynak paylaşımını sağlayan mekanizmaları etkileyebilir. Dolayısıyla halka açık işletmeleri bağımlı ve bağımsız şirket olarak sınıflandırıp finansal performanslarını karşılaştırmak pek doğru bir 74 yaklaşım değildir. Araştırmacılar, aynı tür işletme grupları arasında dahi farklılıklar olacağını değerlendirmelidirler. 75 Mehmet Akif Özer, İİBF, Gazi Üniversitesi Selçuk Denek, İİBF, Aksaray Üniversitesi “Türkiye’de Girişimci Sınıfın Siyaset Üzerindeki Etkinliği” akifozer@yahoo.com; selcuk.denk@gmail.com Özet Bu çalışmada türkiye’deki girişimci sınıfın siyasetle ilişkisi ve siyasete olan etkisi ele alınacaktır. çalışmada ilk olarak girişimci sınıf kavramı açıklanmaya çalışılarak kavramın osmanlı devletindeki ve türkiye cumhuriyetindeki gelişimi ortaya koyulacaktır. sonraki bölümde ise çalışmanın ana konusu olan girişimci sınıfın siyasetle olan ilişkisi ve bu etkileşimin nasıl meydana geldiği ana hatlarıyla ifade edilecektir. özellikle tüsiad’ın türkiye siyasetine olan etkisi bu bağlamda değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Girişimci Sınıf, Siyaset, TÜSİAD Alan Tanımı: Girişimcilik, Siyaset, Yönetim (Kamu Yönetimi) Abstract Effectiveness of Entrepreneur Class on Politics in Turkey In this study, the relationship between entrepreneur class and politics will be examined. firstly, the concept of entrepreneur class and progress of this concept in the ottoman empire and republic of turkey will be described. next, entrepreneur class’ relationship with politics and how this interaction come into existence will be indicated with the main lines. particularly the influence of tusiad on turkish politics will be presented. Key Words: Entrepreneur Class, Politics, TUSİAD. 76 Doğan Bozdoğan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, GOÜ Erdem Kanışlı, Turhal MYO, GOÜ Elif İlk, Maliye Anabilim Dalı, GOÜ “Spor Kulüplerinin Yapısal Sorunlarına Bir Çözüm Önerisi: KOBİ’leşme” dogan.bozdogan@gop.edu.tr; erdem.kanisli@gop.edu.tr; elifilk91@gmail.com Özet Başarı endeksli spor ekonomisine aksinden bakacak olan bu çalışmada; “Spor” ve “Girişimcilik” ile “Spor Kulübü”, “KOBİ” ve “Şirketleşme” kavramlarına ticari ve ekonomik bir kaygıyla bakılarak kulüpten şirkete geçiş sürecinde mevcut yasal düzenlemeden kaynaklanan uçurumu kapatmaya yönelik çözüm önerileri getirilmeye çalışılacaktır. Az da olsa gösterge olarak “Başarı” ile beraber “Kârlılık”, “Ekonomiklik” gibi temel bazı finansal unsurlarında esas alınmasının sağlayacağı değişiklikleri de değinilecektir. Küçük işletmelerin desteklenmesi ve büyümelerinin sağlanmasına katkıda bulunulmasının ekonomiye büyük katkılar sağlayacağı genel kabul görmüş basit bir önerme haline gelmiş iken ve ekonomide “Büyük Kulüp İşletmeleri” önemli bir yer tutarken mevcut piyasalarda “Küçük Kulüp İşletmeleri” kurulamıyor olması spor sektöründe ciddi bir sorundur. Spor kulüplerinde yaşanan bu yapısal sorundan yola çıkılarak hazırlanan çalışmanın asıl amacı; spor sektörünün, kaynak ve sürdürülebilirlik sorunlarına vergi düzenlemeleri ve yapısal değişiklikler ile çözüm önerisi getirmektir. Buna ek olarak yatırımcılar için de getirisi düzensiz olsa da yüksek oranlı kârlılık içeren bir alternatif yatırım alanına ve aracına dair önerilerde bulunulacaktır. Mevcut yasal sistem spor kulüplerini iki hukuki yapıya zorlamaktadır. Bu seçenekler şirket ya da dernek olmaktır. Her iki seçeneğinde kendine göre olumlu ve olumsuz yanları bulunmaktadır. Olumsuz yönleri ortadan kaldırmak yasal düzenlemedeki eksikliklerin giderilmesi günümüz piyasa şartlarında bir gerekliliktir. Spor kulüplerinin “Spor İşletmeleri” olarak kurulabilmesine olanak sağlanmasını ve KOBİ olmanın avantajlarını kullanarak özellikle finansal destek ve teşvikler ile vergi avantajlarından yararlandırılmalarının ve bürokratik yoğunluktan belirli bir ölçeğe kadar muaf tutulmaları sağlanmalıdır. Böylece spor dünyasındaki gelir dağılımı adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasına, yatırım alanı çeşitliliğine, ulusal sportif ve finansal başarıya, işsizliğin azalmasına da katkı sağlanacaktır. Anahtar Kelimeler: KOBİ, Spor Kulüpleri, Vergi Avantajları Alan Tanımı: İşletme ve Yönetim –Vergiler (Vergilemeyle İlgili Diğer Alanlar) 77 Ayşe Gözde Gözüm, İşletme Bölümü, Ufuk Üniversitesi “Girişimcilik Alanında Yapılan Akademik Çalışmaların Kategorik Olarak Değerlendirilmesi” gozde.gozum@ufuk.edu.tr ; agozde@yahoo.com Özet Bu çalışmanın amacı; girişimcilik konusunda Türkiye’de yapılmış olan, kabul görmüş akademik çalışmaların genel bir profilini ortaya çıkarmaktır. Çalışmada; girişimcilik konusu üzerine yazılmış TÜBİTAK ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri tabanında yer alan makaleler ile Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde kayıtlı olan tezlerin konu ve yöntem açılarından kategorik olarak incelenmesi hedeflenmiştir. Sistematik literatür taraması yöntemi kullanılan çalışmada, 235 makale ve 1 tez olmak üzere toplam 422 çalışma, içerik analizine tabi tutulmuş; çalışmalar, alt konu, yayımladığı yıl, araştırma tasarımı, anakütle, örnekleme yöntemi, örneklem büyüklüğü, ölçüm yöntemi ve veri analiz yöntemleri başlıkları altında incelenmiştir. Sonuçlar göstermektedir ki; nicel araştırma tasarımının sıklıkla kullanılmasının yanı sıra, karma araştırma tasarımında artan bir trend vardır. Yöntem açısından bakıldığında, Likert tipi ölçek ve kolayda örnekleme yöntemi en sıklıkla kullanılan ölçüm ve örnekleme teknikleri iken, Regresyon analiz türlerinin kullanımının artmakta olduğu; yapısal eşitlik modellemesi, doğrulayıcı faktör analizi gibi nispeten yeni analiz türlerine olan ilginin son yıllarda arttığı ancak kullanım oranlarının %5’i geçmediği görülmektedir. Çalışmanın son kısmında, söz konusu çalışmaları özetleyecek nitelikte tablolama yapılmıştır ve tarama sonucunda elde edilen bulgular tartışılarak, araştırmacılara ışık tutabilecek öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, Literatür Taraması, İçerik Analizi Alan Tanımı: Girişimcilik (İşletme ve Yönetim) 78 Ayşe Ipek Koca Balli, Kozan Işletme Fakültesi, Çukurova Üniversitesi “Kadınların Girişimci Olma Nedenleri Ve Önlerindeki Engeller: Kadın Girişimci Adayları Üzerine Uygulamalı Bir Araştırma ikocaballi@cu.edu.tr Özet Toplumun ihtiyaçlarını belirleyip, bunu yatırıma ve yatırım sonucu gerçekleşen toplumsal refaha dönüştürmesinden dolayı girişimcilik, son yıllarda ekonomik büyüme ve kalkınmanın itici gücü haline gelmiştir. Ülkemizde girişimcileri ve girişimci adaylarını destekleyen kuruluşların başında KOSGEB gelmektedir. KOSGEB’in en temel desteklerinden biri olan uygulamalı girişimcilik sertifikası eğitimi çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenebilmektedir. Bu çalışmanın amacı, uygulamalı girişimcilik eğitimine katılan kadın girişimci adaylarının kursa katılma nedenlerini, girişimci olma isteklerinin ardında yatan nedenleri ve kendi girişimlerini gerçekleştirme konusunda önlerinde gördükleri engellerin neler olduğunu tespit etmekle birlikte, eğitime katılan katılımcıların demografik özelliklerini belirlemektir. Uygulamalı girişimcilik eğitimine katılan kadın girişimci adaylarına anket uygulanmış olup, 93 anketten elde edilen veriler analiz edilmiştir. Çalışma sonuçlarına göre; araştırmaya katılan kadın girişimci adaylarının eğitime katılmalarının en önemli nedeni “gerçekten girişimci olma isteği” iken bunu “birilerinden bir şey beklemekten vazgeçme ve kendi için bir şey yapma isteği” izlemektedir. Girişimci olma isteğinin ardında yatan nedene bakıldığında ise, ilk sırada “başarılı olma isteği” yer almakta, onu “kendi iş yerinin olması isteği” izlemektedir. Kadın girişimci adaylarının kendi girişimlerini gerçekleştirme konusunda önlerinde gördükleri en önemli engel olarak “sermaye temininin zorluğu”nu gördükleri, ikinci en önemli engel olarak ise yine maddi bir engel olan “iş yeri açma maliyetlerinin yüksek olması”nı gördükleri belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi, Girişimcilik, Kadın Alan Tanımı: Kadın ve Girişimcilik, Girişimcilik (İşletme ve Yönetim) 79 Konuralp Sezgili, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Hasan Bilgehan Yavuz, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, İşletme Fakültesi “Program Ve Proje Yönetımı İle Değerlendırme Sürecıne Etkı Yönünden Bır Bakış” Özet Büyük savaşlar ve ekonomik şokların yaşandığı, küresel pazarların uyum baskısına uğradığı bir ayrışma ve entegrasyon yüzyılından sonra, sosyal ve ekonomik gelişmişlik popüler ve uluslararası bir içerik kazanmış; kendi ajandasını, aktörlerini ve enstrümanlarını üretmiştir. Kamu otoritelerinin sosyal ve ekonomik sorunlara ve bunların çözümüne ilişkin program tabanlı müdahale enstrümanları geliştirmesi, diğer yandan zamanla kamu dışındaki kesimlerin de proje ve program temelli faaliyetler göstermesi, etkinlik-temelli planlama, rasyonel planlama ya da katılımcı planlama” gibi yeni bakış açılarının geliştirilmesini beraberinde getirirken etkinin ölçümlenmesine ilişkin yeni yaklaşımların da geliştirilmesini zorunlu kılmıştır (Thayer ve Fine, 2001). Uygulamada geniş bir etki alanına sahip programların etkilerinin değerlendirilmesi, olumlu ve olumsuz yönlerinin ortaya konulması ve fayda-maliyet analizlerinin yapılması gelecek politika uygulamaları açısından önem arz etmektedir (Leeuw ve Vaessen, 2009). Ancak her programın kendine özgü nitelikler barındırması, uygulama düzeyine uyarlanabilecek ve genelleştirilebilir yaklaşımlar gelişmesini engellemiş olabilir (Nichols, 2002). Bu çalışmada, günümüzde birçok kamu, özel ve sivil toplum kuruluşu tarafından çeşitli katmanlarda ve farklı sorun alanlarına müdahale edilmesinde kullanılan program tasarımı ve uygulamasının en önemli bileşenlerinden biri olarak etki değerlendirme süreci ve bu süreçte kullanılan yöntemler ve bunlara ilişkin değerlendirmeler ele alınmaktadır. Etkilerin değerlendirmesi, oluşturulacak politika ve kurumsal değişimi ölçerek, programın yönetim döngüsünü iyileştirmek ve gelecekte kurgulanacak müdahalelerin tasarım ve uygulamasına katkı sağlamak için sergilenen çok katmanlı bir faaliyet olarak tanımlanabilir (Taschereau, 1998). Böylece, özellikle, program yönetimi ile etki arasında doğru bağların oluşturulması yoluyla, gerek politika yapıcılar gerek uygulamacılar gerekse yararlanıcılar bakımından programların olumlu ve olumsuz yönlerinin, uzun dönemli ve yayılmış etkilerinin daha doğru değerlendirilebileceği öngörülmektedir. 80 Ramazan Arslan , İİBF, Bartın Üniversitesi Emine Elif Ayhan , Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat ABD Yüksek Lisans Öğrencisi, Bartın Üniversitesi “İktisadi Kalkınmada Bir Başarı Öyküsü: Tayvan” rarslan@bartin.edu.tr; elifayhan93@gmail.com Özet Tayvan, Doğu Asya Pasifik Bölgesi’nin, 20. Yüzyılda kazandığı önem çerçevesinde, bu bölgede dikkat çeken ülkelerden biridir. Çoğu devlet tarafından tanınmamasına rağmen, uyguladığı istikrarlı ekonomi politikaları sayesinde, yüksek büyüme performansı gösteren Tayvan, bilgi teknolojisi konusunda önemli başarılar sağlamıştır. Bu çalışmanın amacı, Tayvan’ın günümüzde bilgi teknolojisi üreten önemli ülkelerden biri haline nasıl geldiğini araştırmak ve elde edilen bulguları bilim dünyasına kazandırmaktır. Çalışmada kaynak tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, Tayvan’ın bu etkin konuma gelmesinde, hükümetin emek yoğun sektörlere ve eğitim hizmetlerine verdiği destek ile taylorizm, fordizim ve esnek uzmanlaşma gibi faktörlerin etkin olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Tayvan, İktisadi Kalkınma, Esnek Uzmanlaşma Alan Tanımı: İktisadi Kalkınma (İktisat) 81 Mehmet Sedat Uğur, İ.İ.B.F, Çankırı Karatekin Üniversitesi “Türkiye İçin Çok Boyutlu Yoksulluğun Ölçülmesine İstatistiksel Bir Yaklaşım” sedatugur@hotmail.com Özet Son dönemlerde yoksulluk çalışmalarında, çok boyutlu yoksulluğun kavramsallaştırılması ve ölçülmesine yönelik önemli çabalar söz konusudur. Yoksulluğun çok boyutlu olarak ölçülmesi çabası, insan yaşantısının ölçülmesinde geliri refahın tek göstergesi olarak gören yaklaşımlara meydan okuma niteliğindedir ve böylece eğitim, sağlık ve varlıklar gibi bireyin yaşadığı diğer yoksunluklar da analize dahil edilmiş olur. Bu çalışmada, çok boyutlu yoksulluğun ölçülmesi için istatistiksel bir araç türetilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda, Luzzi vd. (200 )’in yaklaşımından yararlanarak bir ölçüm gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, Türkiye İstatistik Kurumu’nun Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın (belirli bir yıl için) mikro-kesit verilerinden yararlanılacaktır. Bu veriler, 2006 yılından beri her yıl düzenli olarak yayımlanmaktadır. Bunun için de, eldeki verilerle, ilk önce çok sayıdaki değişken içerisinden faktör analizinden yararlanılarak çok boyutlu yoksulluğun ölçülmesinde en uygun değişkenler tespit edilecektir. Faktör analizi, farklı faktörlere göre değişkenlerin gruplandırılmasını mümkün kılması açısından önemlidir. Ardından, bireylerin çoklu yoksunluklarının farklı skorlarına göre ne düzeyde benzer olduklarını gösteren kümeleme analizinden yararlanılacaktır. Buna göre benzer yoksunluklara sahip bireylerin gruplandırılması yardımıyla yoksul bireyler tanımlanacak ve toplulaştırılmış bir ölçüm elde edilecektir. Elde edilecek ölçümün en temel avantajlarından biri, ölçümde yoksul ve yoksul olmayan bireyler için keyfi bir yoksulluk sınırının belirlenmesi yerine, ölçümün bireylerin farklı boyutlardaki benzerliklerine odaklanmasında yatar. Bu bağlamda da, genel anlamda yoksulluk ölçümlerindeki keyfilik bir derecede azaltılmış olunur. Elde edilen ilk sonuçlar, eğitim ve sağlık göstergelerinin çok boyutlu yoksulluk ölçümlerinde temel iki boyutu ifade ettiğini, bu yüzden de bu boyutlardan yoksun hanelerin yoksulluğa karşı daha hassas olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: çok boyutlu yoksulluk, faktör analizi, kümeleme analizi Alan Tanımı: Yoksulluk (İktisat) 82 Hakkı Çiftçi, İİBF, Çukurova Üniversitesi Gelir Dağılımında Genel Teorik Tartışmalar hciftci@cu.edu.tr Özet Zenginin israfı ve fakirin sefaleti arasında uçurumun gittikçe yükseldiği ya da zürafa örneğinde olduğu gibi son yıllarda sorunsallık ön plana gelir gelir dağılımı, insanlık tarihini değiştirecek bir sorun olarak var ola gelmiştir. Fakat bu sorun,son bir kaç yüzyıldır varlığını daha çok hissettirmiştir. Modern çağlarda ekonomi biliminin insanlığa sunduğu ekonomik optimizasyonlar, göz ardı edilmiş gelir dağılımı sorunu hakkında çok fazla bir şey önerememiştir. Nitekim gelirin adil dağıtılamaması, alternatif sistem önerisi ya da yirminci yüzyılın ikinci yarısı. Sosyal refah devleti anlayışının ortaya çıkması gelmesinde en büyük rol sahibi olmuş. Bu bakımdan, ürettikleri refahın, kabul edilebilir bir daire bölünmesi her ülke için de önemle durulması gereken bir konudur. Büyümeye yetki verilirse, sosyalleştirebilirsin. Büyümenin gelir dağılımını bozucu niteliği ile değil de adaletli bir şekilde gerçekleştiğinde ise mülkün temeline ulaşılacaktır. Aksi halde bir düalist yapı oluşup süreç kesintiye uğrayabilecek ve çatışmalara zemin oluşturabilecektir. Birilerinin refahının sanatının başka yerleri de sefaletiyle paralel mi olur yoksa sosyal yapı mı gittikçe zayıflayacaktır. Yani, eğitim, nüfus, sağlık gibi sosyal göstergeler hacimsel olarak büyüyüp değer olarak bir şey ifade etmeyecektir. Anahtar Kelimeler: Gelir dağılımı, Gelir Dağılımı Teorileri, Gelir Dağılımında Adalet Alan Tanımı: Gelir Dağılımı GENERAL THEORETICAL DISCUSSIONS IN INCOME DISTRIBUTION Summary In recent years, as the gap between rich and poor poverty has risen, or in the case of giraffes, problematic has come to the forefront as income distribution, a problem that will change the history of humanity. But the problem is that the son has felt his presence for a few centuries more. In modern times, the economic optimizations of economics to mankind have not suggested much about the problem of disregarded income distribution. As a matter of fact, the income can not be distributed fairly, the alternative system proposal, or the second half of the twentieth century. Social welfare has become the biggest role in the emergence of the understanding of the state. In this respect, the division of an acceptable circle of prosperity is a matter which should be emphasized for every country. If you are authorized to grow, you can socialize. If the growth of the income occurs fairly and not as a disruptive nature, the basis of property will be reached. Otherwise, a dualist structure will be formed and the process will be interrupted, creating a ground for conflict. Will the other parts of the art of the prosperity of one be parallel to the misery, or the social structure will become weaker and weaker. In other words, social indicators such as education, population, health will grow in volume and will not mean anything. Keywords: Income Distribution, Income Distribution Theories, Justice in Distribution of Income JEL Code: D49 83 Filiz Ersöz, Mühendislik Fakültesi, Karabük Üniversitesi Fatma Nur Uysal, Mühendislik Fakültesi, Karabük Üniversitesi Taner Ersöz, İşletme Fakültesi, Karabük Üniversitesi “Türkiye’deki İllerin Yaşam Endeksinin Çok Değişkenli İstatistik Yöntemlerle İncelenmesi” fersoz@karabuk.edu.tr; fatmanur.uysall@gmail.com; tanerersoz@karabuk.edu.tr Özet Bu çalışmada, Türkiye’de yaşam endeksi değerlerine göre farklılık veya benzerlik gösteren illerin ortaya konulması amaçlanmıştır. Yaşam endeksi değerleri; konut, çalışma hayatı, gelir ve servet, sağlık, eğitim, çevre, güvenlik, sivil katılım, altyapı hizmetlerine erişim, sosyal yaşam ve yaşam memnuniyeti kriterlerinden oluşmaktadır. Bu amaca ulaşmak için çok değişkenli istatistiksel yöntemlerden biri olan k-ortalamalar kümeleme analizi ile incelenmiş ve elde edilen sonuçlar diskriminant analizi ile desteklenmiştir. Bu analizler sonucunda, Türkiye’de yaşam endeksi değerlerine göre illerin farklılık yarattığı gözlemlenmiştir. Türkiye’deki 1 il yaşam endeksi değerlerine göre sınıflandırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Yaşam Endeksi, Kümeleme Analizi, Diskriminant Analizi Alan Tanımı: Sosyal ve Fen Bilimleri, İktisat, İstatistik 84 Serap Barış, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Serap Bolayır, Şarkışla Aşık Veysel MYO, Cumhuriyet Üniversitesi “Türkiye’de Gelir Eşitsizliğini Azaltmada Sosyal Koruma Harcamalarının Rolü” serap.baris@gop.edu.tr; sbolayir@yahoo.com Özet Bir ülkede gelir dağılımının adaletli olması ve hane halklarının asgari gelir düzeyinin belirli bir noktanın altına düşmemesi, toplumsal refah artışının sağlanması ve korunması açısından son derece önemlidir. Ancak gelir dağılımının kendiliğinden adil olarak gerçekleşmesi oldukça zor görünmektedir. Üretim ve bölüşüm süreci kendi akışına bırakıldığında, çoğu kez sadece ekonomik değil, sosyal sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla gelir dağılımı, tüm toplumlarda üzerinde önemle durulan sosyo-ekonomik bir konudur. Gelir eşitsizliği yüksek olduğunda, bir de toplum içinde güçlü bir dayanışma yoksa sosyal patlama ve bunalımların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bu nedenle ülkeler, sosyal devlet anlayışının da gereği olarak mevcut eşitsizlikleri önlemek veya azaltmak ve gelir düzeyi düşük kesimlerin gelirlerini arttırıcı politikalar üretmek zorundadır. Hükümetler gelir eşitsizliği ve yoksulluğu azaltmada, sosyal koruma harcamaları ve vergiler gibi mali araçlardan yararlanabilir. Çalışmanın amacı, Türkiye’de gelir eşitsizliğini azaltmada ve yoksullukla mücadelede sosyal koruma harcamalarının rol ve etkisini incelemektir. 2000–2015 dönemine ait sosyal koruma harcamaları ve gelir eşitsizlik ölçütlerinin kıyaslandığı bu çalışmanın sonucunda, ülkemizde sosyal koruma harcamaları arttıkça gelir eşitsizliğinin azaldığı -bu iki değişken arasında negatif ilişki olduğu- tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Gelir eşitsizliği, Sosyal koruma harcamaları, Türkiye Alan Tanımı: Gelir eşitsizliği ( İktisat ) 85 Berna Bulğurcu, İİBF, Çukurova Üniversitesi Mert Eti, S.B.E. İşletme Doktora Öğrencisi, Çukurova Üniversitesi İbrahim Tolga Çoşkun, İİBF, Çukurova Üniversitesi “Yapı Malzemesi Seçim Kararına Yönelik Bir Uygulama” bkiran@cu.edu.tr; mmerteti@gmail.com; tcoskun@cu.edu.tr Özet İnşaat sektöründe faaliyet gösteren firmaların, üzerinde önemle durmaları gereken konulardan biri de; inşaat yapım sürecinin başlangıcında, yapı malzemesi seçimi işleminin planlı bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Bu çalışmada Adana ilinde faaliyet gösteren bir inşaat firması için, dış cephe duvar yapımında kullanılan gaz beton yapı malzemesinin seçilmesine yönelik, çok kriterli karar verme tekniklerinden biri olan, ideal çözüme en yakın ve negatif ideal çözüme en uzak olma prensibi ile matematiksel alt yapısı oluşturulan Topsis tekniği kullanılmıştır. Taşıyıcı olmayan bir yapıya sahip gaz beton malzemesi, inşaat sektöründe geniş bir kullanım alanına sahiptir. Türkiye’de farklı lokasyonlarda üretim yapmakta olan, üçü Türkiye Gaz Beton Üreticileri Birliği üyesi olmak üzere, toplamda beş şirketin G2-400 sınıfındaki gaz beton ürünleri incelenmiştir. Hangi şirketin ürününün seçileceği konusunda, firma sahiplerinin de görüşleri alınarak belirlenen faktörler; “Kuru birim hacim kütlesi, ısı iletkenliği, 20cm’lik gaz betonun malzeme fiyatı, yetkili bayi sayısı, firmaların ürettiği benzer özellikte ürün çeşitliliği ve firmaların sahip olduğu kalite belgeleri” olarak tespit edilmiştir. Çalışmada karar verici mekanizmanın beklentileri doğrultusunda, farklı önem derecelerine sahip faktörler değerlendirilmiş olup, Topsis yöntemi ile elde edilen sıralama sonucu, malzeme seçim sürecini hızlandırmak amacıyla inşaat firması yetkililerine öneri olarak sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Karar Analizi, Topsis, Malzeme Seçimi Alan Tanımı: Nicel Karar Yöntemleri, Yöneylem Araştırması (İşletme) 86 Mehmet Ünsal Memiş, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi, “Sabit Maliyetlerin Kademelendirilmesinin İşletmelerin Üretim Kararlarına Etkisi” munsalmemis@gmail.com Özet İşletmeler üretim faaliyetlerinde bir dizi maliyete katlanmaktadırlar. Bu maliyetler faaliyet (üretim) hacmi karşısındaki değişkenlik düzeyine göre sabit, değişken ve karma maliyet şeklinde sınıflandırılmaktadır. Sabit maliyetler, işletmelerin üretim hacimlerinden bağımsız olan ve kısa sürede etki edilemeyen maliyetlerdir. Sabit maliyetler, işletmelerin toplam maliyetleri üzerinde oldukça yüksek bir yer tutmaktadır. Bu maliyetlerin izlenmesi ve ürün üretim kararlarında dikkate alınması gerekmektedir. Sabit maliyetlerin kademelendirilmesi yöntemi sayesinde sabit maliyetler daha iyi gözlenebilmekte ve üretim kararlarının daha sağlıklı alınabilmesi sağlanabilmektedir. 87 Meltem Canoğlu, Pozantı Meslek Yüksekokulu, Çukurova Üniversitesi Erdinç Ballı, Karataş Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu, Çukurova Üniversitesi “Tüketicilerin Kebap Restoranı Tercihlerini Etkileyen Faktörler – Adana Örneği” mcanoglu@cu.edu.tr ; eballi@cu.edu.tr Özet Fizyolojik ihtiyaçların ilk sıralarında yer alan beslenme ihtiyacının giderilmesinin yanı sıra birlikte zaman geçirmek, sosyalleşmek ve yeni insanlarla tanışmak gibi ihtiyaçların da giderilmesinde rolü olan dışarda yemek yeme olgusu pazarlama ve tüketici davranışlarının merak edilen olgularındandır. Yeme içme sektörü Türkiye’de hızla büyüyen ve gelişen bir sektördür. Dünyada Türk mutfağı denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri olan “kebap“ çoğunlukla Adana ismiyle beraber anılmakla birlikte, Adana İli‘nin coğrafik işareti tescilli ürünüdür. Gerek yerel halka gerek bölgeye gelen turistlere bu ürünü sunan kebap restoralarının sayısı her geçen gün artmasına rağmen, bu restoranlar ve tüketicileri alan yazında çok fazla araştırma konusu yapılmamıştır. Bu çalışmada, tüketicilerin kebap restoranı seçimlerini etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini Adana İli‘ndeki kebap restoranlarında yemek yemeyi tercih eden 265 tüketici oluşturmaktadır. Kolayda örnekleme yönteminin tercih edildiği çalışmada veri toplama yöntemi olarak anket formu kullanılmıştır. Örneklemden toplanan veriler bilgisayar ortamında frekans analizi, faktör analizi, T- Testi ve Anova testi gibi analizlere tabi tutulmuştur. Araştırma sonuçlarına göre tüketicilerin kebap restoranı seçiminde rol oynayan etmenlerin; “yiyeceklerden Ayrıca, bu faktörlerin tüketici tercihlerinde demografik değişkenliklere göre de farklılıklar gösterdiği bulgulanmıştır. Tüketicilerin kebap restoranı seçimlerini etkileyen faktörlerin değerlendirilmesinin amaçlandığı bu çalışma ile alan yazınına katkı sağlanacağı ve ayrıca, çalışma sonuçlarının sektörel uygulayıcılar açısından da yol gösterici olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Tüketici Davranışı,, Kebap Restoranları, Adana Alan Tanımı: Tüketici Davranışı (Pazarlama) 88 Halim Tatlı, İktisadi ve İdari Bilmler Fakültesi, Bingöl Üniversitesi Arzu Varol, İktisadi ve İdari Bilmler Fakültesi, Bingöl Üniversitesi Abdurrahman Alakuştekin, İktisadi ve İdari Bilmler Fakültesi, Bingöl Üniversitesi “Katılım Bankacılık Hizmetlerinde Tüketici Tercihlerini Etkileyen Faktörler: Bingöl’de Ampirik Bir Uygulama” htatli@bingol.edu.tr; arzu.varol@outlook.com; a.alakustekin@gmail.com Özet Katılım bankacılığa artan yoğun ilgiye rağmen, pek çok müşterinin bu konudaki bilgisinin yetersiz olması Katılım bankacılığa olan talebi azaltarak Katılım bankacılığının gelişimi üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Bu nedenle Katılım bankacılık hizmetlerini etkileyen faktörlerin ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu çalışmanın temel amacı Katılım bankacılıkta tüketicilerin bilgi düzeyi ve söz konusu bankacılık hizmetlerinin tercihini etkileyen faktörleri incelemektir. Bu amaç doğrultusunda Bingöl kent merkezinde 1 Kasım-25 Aralık 2016 döneminde 400 hane halkı reisi ile yüz yüze anket tekniği kullanılarak veri toplanmıştır. Bu veriler faktör analizi ile analiz edilmiştir. Yapılan faktör analiz sonucunda 26 değişkenin 5 faktörde toplanması uygun bulunmuştur. Bu faktörler önem sırasına göz önünde bulundurularak “güven”, “iletişim”, “memnuniyet”, “yenilikçilik” ve “sadakat” olarak isimlendirilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına dayanarak, katılım bankacılık hizmetleri konusunda bu alandaki bankaların nasıl bir tavır alması gerektiği ile ilgili çeşitli öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Katılım bankacılık, Tüketici tercihi, Faktör analizi, Bingöl. Alan Tanımı: Tüketici, Bankacılık (İktisat) 89 Canan Çakır, Gümüşhane Üniversitesi “Geçmişten Günümüze Türk Eğitim Sistemindeki Gelişmeler: Bir Kamu Politikasi Aktörü Olarak Milli Eğitim Şuralari Özelinde Bir Değerlendirme” canancakir@gumushane.edu.tr Özet Eğitim bireylerin doğumundan ölümüne kadar davranışlarını etkileyerek toplum içindeki konumlarını belirleyen bilgi birikimi, beceri, iletişim ve anlayışlarını olumlu yönde etkileyen bir araçtır. Bu aracın ülke menfaatlerine uygun bir şekilde kullanılması, yöneticilerin çağın ve toplumun gerekliliklerine uygun şekilde politikalar üretmesi ve uygulaması ile mümkün olmaktadır. Devlet tarafından belirlenen bu sistem içinde verilen eğitimin amaç ve yöntemi her zaman büyük önem taşımaktadır. Kamu politikaları bireylerin, grupların ya da hükümetlerin belirli hedef ve amaçlara ulaşma adına uygulamaya koydukları plan ve projelerdir. Eğitim faaliyetlerinin iyi bir şekilde yürütülmesi için devletler tarafından uygulamaya konulan eğitim politikaları da kamu politikalarının bir parçasıdır. Eğitim alanında politikalar oluşturacak aktörlerin kamu politikası süreçlerine hakim olmaları ve bu süreçleri iyi bilmeleri gerekmektedir. Çünkü eğitim, toplumların kalkınmasında ve gelişmesinde en önemli etkenlerinden biridir ve bu alanda uygulanacak eğitim politikalarının sonuçları uzun vadede gelecek nesillere aktarılacak değerleri, birikimi ve kültürü de doğrudan etkilemektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de 19 0 sonrası kamu politikası aktörlerinden biri olan Milli Eğitim Şuralarının milli eğitim politikalarını nasıl etkilediğini ortaya koymaktır. Bu anlamda çalışma milli eğitim şuraları özelinde Türkiye’nin eğitim alanındaki konumunu dününü, bugününü anlatırken geleceğine ışık tutması açısından önemlidir. 19 0 sonrası Milli Eğitim Şuraları incelenirken nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi (içerik çözümlemesi) kullanılmıştır. Kullanılan yöntem, belgeleri derinliğine analiz etme olanağı sunmuştur. Elde edilen belgeler tespit edilen kavramlar aracılığıyla tablolara dökülerek dönemler itibariyle milli eğitim şuralarında eğitim politikası konusunda yaşanan gelişmeleri görme olanağı sağlanmıştır. Türkiye’de 19 0’den günümüze kadar olan süreçte Milli Eğitim Şuralarının nasıl değiştiği ve geliştiği değerlendirilecektir. Türkiye’de eğitim politikaları ile ilgili olarak 21 kavram tespit edilmiştir. Süreci en iyi yansıttığı düşünülen, eğitim politikası ile ilgili bu kavramlar sırasıyla; zorunlu eğitim, okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim, mesleki ve teknik eğitim, yabancı dil, din eğitimi, yaygın eğitim, parasız eğitim, fırsat eşitliği, öğretmen, laiklik, eğitimin finansmanı, yükseköğretim, teknoloji kullanımı, yerel yönetim, Atatürkçülük, yönetişim, özel sektör, millilik ve özel eğitimdir. Milli Eğitim Şuraları analiz edilmeye çalışılmıştır. Milli Eğitim Şurası içinde inceleme konusu yapılan kavramlardan en fazla tartışma konusu yapılanların sırasıyla; öğretmen, mesleki ve teknik eğitim, okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim, yaygın eğitim, teknoloji kullanımı, özel sektör, zorunlu eğitim, yabancı dil ve Atatürkçülük konularının olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Kamu Politikası, Eğitim Politikası, Milli Eğitim Şuraları Alan Tanımı: Eğitim Politikası (Kamu Yönetimi) 90 Z. Bilgen Susanlı, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Işık Üniversitesi “Türkiye’de Beceri Açığı” bilgen.susanli@isikun.edu.tr Özet Beceri açığı (skills shortages) sorunu, Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede politika yapıcılardan ve akademisyenlerden büyük ilgi görmektedir. Bu terim işgücü piyasasında becerili işgücüne ihtiyacın, mevcut işgücü arzından ne kadar fazla olduğunu gösterir. Bu çalışma mevcut literatüre iki yönden katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. İlk olarak, Dünya Bankası tarafından derlenen Enterprise Surveys anketleri verilerine kullanılarak beceri açığının Türkiye’deki firmalar arasındaki yaygınlığı incelenecektir. Firma düzeyindeki beceri açığı anketlere katılan firmaların, beceri eksikliğini sözkonusu firmanın faaliyetleri ve büyümesi için orta, büyük veya çok ciddi bir engel olduğunu belirtmesi ile ölçülecektir. İkinci olarak, veri setinin panel bileşeninden faydalanılarak, örneklem dönemi süresince beceri eksikliğindeki değişikliklerin belirleyicileri araştırılacaktır. Anahtar Kelimeler: Beceri açığı, Firma verisi, Türkiye Alan Tanımı: Beşeri sermaye (İktisat) 91 Yeşim Helhel, Turizm Fakültesi, Akdeniz Üniversitesi “Finansal Gelişme ve Ar-Ge Harcamaları İlişkisi: Bir Panel Veri Analizi” yhelhel@akdeniz.edu.tr Özet 1990’lı yıllardan itibaren globalleşme süreciyle birlikte, ülkelerin dikkati finansal piyasaların ve aracıların ekonomik kalkınma üzerindeki rolüne odaklanmıştır. Bu konuda bir asır önce ilk adımı atan Schumpeter, gelişmiş finans sisteminin Ar-Ge ve inovasyonu artırarak uzun dönemli ekonomik büyümeyi artırdığını belirtmiştir. Schumpeter, iyi işleyen kredi mekanizmasına sahip bir finans sisteminin, yeni ürün ve üretim sistemlerini gerçekleştirecek girişimcileri finanse ederek teknolojik gelişmeyi hızlandırma ve dolayısıyla ekonomik büyümeye neden olduğunu göstermiştir Arz öncüllü hipotez alarak adlandırılan bu savı destekleyen birçok çalışma mevcuttur. Fakat bu çalışmaların büyük bir çoğunluğu finansal gelişme ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin yönü ve derecesi ve Ar-Ge harcamalarının ekonomik büyümeye etkisini incelemeye yöneliktir. Bu çalışmada, bir farklılık olarak finansal gelişmenin Ar-Ge harcamalarına olan etkisi araştırılmıştır. Çalışmaya E ülkeleri (emerging countries) olarak tanımlanan Hindistan, Türkiye, Çin, Brezilya, Endonezya, Rusya ve Meksika dâhil edilmiştir. Uluslararası danışmanlık şirketi Pricewaterhouse-Cooper (PwC)’ın yayınladığı raporda bu ülkelerin 2020 yılında ekonomik büyüklükte sanayileşmiş ülkeler olarak adlandırılan G ülkelerini geçebileceğinin altı çizilmiştir (PwC, 2010). 2001-2013 dönemini kapsayan çalışmada panel veri analizi uygulanmıştır. Ar-Ge göstergesi olarak; ArGe harcamalarının GSYİH içindeki payı, ülkelerin finansal gelişmişlik göstergeleri olarak; yurtiçi banka kredilerinin GSYİH’ye oranı ve geniş anlamda para arzının (M2) GSYİH’ye oranı kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgulara dayanarak bir değerlendirme yapıldığında; E- ülkelerinde finansal gelişmişlik düzeyinin Ar-Ge ve inovasyonu artırmada çok büyük bir öneme sahip olduğu ve finansal kalkınmanın Ar-Ge harcamalarına olan pozitif katkısı açıkça görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Ar-Ge Harcamaları, E Ülkeleri, Finansal Gelişme, Panel Veri Analizi Alan Tanımı: Finansal Gelişme (Finans) 92 İpek Kışlalı, Uzunköprü Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Trakya Üniversitesi “Kaza Veritabanlarının Bilgi Yönetimi Açısından Analizi ve Modellemesi” ipekkislali@trakya.edu.tr Özet İnsanla ilgili kaynakların yönetiminde işgören sağlığı ve iş güvenliği önemli bir yer tutmaktadır. İnsanla ilgili kaynakların etkin kullanımı aracılığıyla sağlık ve güvenlik kapsamında ele alınan kazaların önlenmesi, kazaların olumsuz etkilerinin, olumsuz sonuçlarının azaltılması, yokedilmesi yönetim ve organizasyon alanında verimi koruyan unsurlar içinde yeralmaktadır. Kazaların önlenmesinde bütünsel bir yaklaşımla stratejilerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yaklaşımın sağlanmasında etkili olan unsurların içinde işletmelerdeki bilgiyle, insanla ilgili kaynakların, bilgiyle ilgili süreçlerin bir bütün olarak incelenerek iyileştirilmesi sözkonusudur. Bu noktada veritabanları önemli bir rol üstlenmektedir. Bu çalışmada, kazalarla ilgili veritabanlarını konu alan literatürden örneklere değinilerek, bilgi yönetimi açısından teorik bir model oluşturulması amaçlanmıştır. Çalışmada işgören sağlığı ve iş güvenliği kapsamında kaza veritabanları aracılığıyla veri analizi, bilgi kullanımı, bilgi paylaşımı, bilgi akışı ve bilgi depolaması konularının önemine değinilmiştir. Bilgi yönetimiyle ilgili süreçlerin iyileştirilmesi sonucu kazaların olumsuz etkilerini azaltıcı ve yokedici unsurlara ulaşılabileceği dikkat çekmektedir. Anahtar Kelimeler: Kaza veritabanı, Bilgi yönetimi, İnsan kaynakları yönetimi Alan Tanımı: İş Güvenliği, İnsan Kaynakları (İşletme ve Yönetim) 93 Buket Çatakoğlu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi “Fikri ve Sınai Hakların Ekonomiye Katkısında Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Etkileri” buketcatakoglu@nevsehir.edu.tr Özet 10.01.201 ’de yürürlüğe giren 6 69 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu, bundan önce bir dizi Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile düzenlenen marka, patent, tasarım, coğrafi işaret ve faydalı model gibi fikri ve sınai hakları tek bir kanun içinde ve KHK’ların tümüne nazaran daha az sayıda hükümle düzenlemek suretiyle, mülkiyete ilişkin olarak hukukumuzda söz konusu "kanunilik" prensibini gerçekleştirmiş ve böylece daha önce yaşanan Anayasa Mahkemesi iptallerinde olduğu üzere, hukuki alt yapıya dair sorunların önünü kesmiştir. Yeni kanun, Avrupa Patent Sözleşmesi, TRIPS, Patent İşbirliği Anlaşması gibi pek çok uluslararası düzenlemeye uyum sağlamayı ve buna paralel olarak adı geçen fikri ve sınai hakların korunmasında sağlam bir yasal zemin oluşturmak suretiyle teknolojik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleşmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Teknolojik gelişmelerin hızına yetişemediğimiz gerçeği, küresel ekonomi açısından inovasyon unsurunun hayati önemini ortaya koymaktadır. İşte sınai mülkiyet hakları tam da bu noktada devreye girmekte, anılan haklara ilişkin etkin bir hukuki koruma sisteminin sağladığı güven sayesinde inovatif aktiviteler geliştirilebilmektedir.Ayrıca yeni kanun, geçmişte KHK’lar döneminde söz konusu zaman kayıplarına ve yüksek işlem maliyetlerine ilişkin olumsuzlukları da gidermek suretiyle, girişimcileri daha rekabetçi olmaya teşvik ederek ekonomiye canlılık kazandıracaktır. Anahtar Kelimeler: Fikri ve sınai haklar, marka, patent, tasarım, ekonomik gelişme. Alan Tanımı: Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku (Ticaret Hukuku) 94 Yavuz Yayla , İİBF, Ondokuz Mayıs Üniversitesi “Fikri Mülkiyet Hakları: Tarihsel Gelişimi ve Ekonomik Büyüme ve Kalkınmadaki Yeri” yavuzyayla@gmail.com ; yyavuz@omu.edu.tr Özet Bu çalışmada, günümüzü tanımlamak için kullanılan enformasyon çağı, bilgi toplumu, bilişsel kapitalizm gibi adlandırmalar artık bir meta üretim toplumundan bilgi üretim merkezli bir topluma geçtiğimize işaret etmektedir. Bu bağlamda çağımızdaki toplumsal ve ekonomik dönüşümü anlamada anahtar bir kavram haline gelen bilgi üretiminin korunmasını temel alan telif haklarının kavramsal ve hukuki tarihsel gelişimi Dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisi özelinde incelenecektir. Ayrıca telif haklarının korunması özelinde bilginin üretiminde kamusal ve özel alanla ilişkileri incelenecek ve ekonomik büyüme ve kalkınmaya katkısı ampirik göstergelerle irdelenecektir. Anahtar Kelimeler: Fikri Mülkiyet Hakları, Bilgi Ekonomisi, Ekonomik Büyüme ve Kalkınma, Uluslararası Ekonomi Alan Tanımı: Mülkiyet Hakları, Ekonomik Kalkınma (İktisat) 95 Ekrem Ersin Cesur, Kastamonu Meslek Yüksekokulu, Kastamonu Üniversitesi “İşgücü İstemini Etkileyen Ücret Dışı Bir Unsur Olarak “Kayıt Dışı İstihdam” ve Türkiye İşgücü Piyasasına Etkisi” eecesur@gmail.com Özet 19 3 yılında yaşanan petrol krizi ekonomik, sosyal ve siyasal alanda yaşanan köklü dönüşümler açısından bir kilometre taşıdır. Bir yandan Altın Çağ’ın sona ermesine neden olan bu kriz, bir yandan da azgelişmiş ülkelerin tek çıkar yol olarak gördükleri neo-liberal politikaları hızla yürürlüğe koymalarına kaynaklık etmiştir. Bu anlamda azgelişmiş ülkeler, ticari ve mali serbesti, özelleştirme, düzensizleştirme ve dışa açılma politikaları aracılığıyla küresel ekonomiyle bütünleşmeye ve ekonomik büyümeyi gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Ancak bu politikalar, üretimin baştan ayağa değiştiği yeni bir yapı ortaya çıkartmış; amaç ve beklentileri karşılamayan bir bütünleşme örüntüsü doğmuş ve ekonomik büyümeden çok ekonomik krizlerle karşılaşılmıştır. Türkiye’de de diğer azgelişmiş ülkelerden farklı gelişmelerin yaşandığını söyleyebilmek olası değildir. Bu süreçte, çok uluslu işletmelerin maliyet düşürme stratejilerinden biri olarak uygulamaya geçirdikleri üretimin dışsallaştırılmasına ilişkin uygulamalar, bir yandan azgelişmiş ülkelerde işgücü piyasalarına ilişkin koruyucu düzenlemeleri aşındırmış, bir yandan da çok uluslu işletmenin üretim ağında yer almak isteyen yerli işletmeleri kayıt dışına çıkmaya zorlamıştır. Kayıt dışı sektör ve istihdam, kayıtlı sektörü desteklediğine ilişkin şüphe ve endişe uyandıracak kadar hacim kazanmıştır. Bu çalışmanın amacı da bu şüphe ve endişelerden yola çıkarak, neo-klasik işgücü sunumu kuramına göre “kayıt dışı istihdam” olgusunu nedenleri ve sonuçları ile incelemek ve özellikle 200 yılındaki küresel mali kriz sonrasında Türkiye işgücü piyasasına etkilerini ortaya koymaktır. Anahtar Kelimeler: İşgücü istemi, Kayıt dışı istihdam, İşgücü piyasası Alan Tanımı: Çalışma Ekonomisi (Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri) 96 Hakkı Çiftçi, İİBF, Çukurova Üniversitesi "Kayıt Dışı İstihdamın Ekonomik Etkileri" hciftci@cu.edu.tr Özet Toplumların temel ekonomik sorunları arasında yer alan kaynakların kullanımı ile ilgili olan kayıt dışı istihdam çözümler üretilmesi gereken ekonomideki en temel sorunlar arasında yer almaktadır. Bundan dolayı ekonomisinin gelişmesinin önünde bir engel olarak görülen kayıt dışı istihdam kaynakların etkin olarak kullanılmasını ve büyümeye kanalize olmasını da etkileyebilmektedir .Çünkü doğru ölçümler yapılamayan ekonomik olaylar; tam istihdam, fiyat istikrarı, ekonomik büyüme ve gelir dağılımında adalet gibi ideal makroekonomik hedeflere ulaşılmayı da zorlaştırabilecektir. Çözümün hız, esnek ve pratik olabilmesi açısından kayıt dışı istihdamın boyutlarının belirlenmesi ve çözüm önerilerinin sunulması önem taşımaktadır. Politik, sosyolojik, teknolojik ve ekonomik olarak nedenleri ve sonuçları bakımından çok karmaşık bir yapı olarak ortaya çıkan kayıtdışı istihdam daha çok iktisadi faktörler dışında nüfus, eğitim, sağlık, hizmetler, tarım, sanayi ve ticaret gibi sektör ve faktörlerle de kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdamın birçok nedeni araştırılabilmelidir. Bu doğrultuda dikkate alınan bu çalışma üretici, yatırımcı, tasarrufcu kesimlerinde oluşturduğu ve ekonomiyi etkileyen parasal ve mali politikalarında etkileyebilmektedir. Bu bağlamda ele alınan çalışmada kayıt dışı ekonomi ve kayıtdışı istihdamın tanımı, unsurları ve nedenleri ortaya konularak durumu incelenmiştir. Ayrıca kayıt dışılığın işgücüne yönelik ekonomik ve sosyal etkileri belirlenmeye çalışılarak öneriler yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kayıtdışı İstihdam, Resmi Olmayan ve Gölge Ekonomi Alan Tanımı: İktisat, Kayıtdışı Ekonomi ve İstihdam ECONOMIC EFFECTS OF INFORMAL EMPLOYMENT Abstract It is copyrighted to produce informal employment analysts about the basic economic problems of communities and the use of on-the-spot resources. Therefore, it can also affect the effective use of unregistered employment resources, which is regarded as an obstacle to the development of the economy, and the fact that it is channeled to growth. such as full employment, price stability, economic growth and justice in income distribution, may also be difficult to achieve. In terms of speed, flexibility and practicality of resolution, it is important to determine the dimensions of informal employment and to submit solutions suggesting solutions. Information and solutions on economics and unregistered sectors and factors related to economy and non-registration systems, economy and informal sectors and factors. many reasons for employment should be explored. This study, taken in this direction, can affect the producers, investors, savers monetary and economic policies. In this context, I have studied the situation in which the definition, elements and causes of informal economy and unregistered employment emerged. In addition, it was done by trying to determine the economic and social effects of unregistered labor. Keywords: Unregistered Employment, Unofficial Economy, Shadow Economy JEL Code: E26, E27 97 Murat Pütün, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi “Kronik Düzeydeki Genç İşsizlik Bağlantılarının Sorgulanması: Avrupa İşgücü Piyasalarının Ve Kurumlarının Etkinlik Sorunu” mputun@cu.edu.tr Özet Günümüzün en önemli ekonomik ve sosyal sorunlarından olan işsizlik realitesi, giderek artan bir ivme ile İktisat Biliminde araştırmalara konu olan ve acilen çözüm bekleyen “genç işsizlik” alt sınıflaması ile önemli bir boyut kazanmıştır. Aslında, “genç işsizlik kavram”ı, “Genel işsizlik” sorunu ile mücadelede de en öne çıkan olgu olarak hem “gençlik sınıflaması” kapsamındaki işsizlikle. Hem de toplam işgücünün istihdam seviyesi ile bağlantılı olması açısından, öncelikle politika kurucular açısından özel önem arz etmektedir. Bu çalışma, küresel bir olgu haline gelen ve çoğu durumda kronikleşen genç işsizlik konusunu Avrupa Birliği ve Birlik ülkeleri bağlamında incelemektedir. AB genç işsizlik ortalaması, genel işsizlik ortalamasının iki katından da yüksek olup, özellikle Güney Avrupa ülkeleri ve İrlanda’yı içine alan iç karartıcı istatistiklerin kanıksanması zorlaşmaktadır. Ekonomik kriz ve sonrası bu alandaki sorunların boyutu genişlemekle birlikte, genç işsizlik olgusunun tesirleri krizden çok önceki dönemlere uzanmaktadır. Ekonomik aktivite, yada diğer bir değişle üretim seviyesi ve genç işsizlik arasında mantıksal bir bağ kurmak mümkünken, söz konusu korelasyonu destekleyen ampirik bulgular yetersiz bulunmaktadır. İşgücü piyasalarındaki gençlerin daralma ya da kriz dönemlerinde etkilenme dereceleri ya da kanalları yetişkinlerinkinden farklı olduğundan, bu iki grup arasındaki yukarıda anılan çarpık farklılık daha da keskinleşebilmektedir. AB bünyesindeki kronik işsizliğin temel açıklaması, yapısal faktörlere dayanmakta olup ülkeler arasında benzerlik gösterebilirken, ülkeler arası farklılıklarda oluşmaktadır. Bu çalışma işgücü piyasası kurum ve aktörlerinin ve karar merci ve uygulayıcılarının alternatif tedbir,politika,strateji , reform ve uygulamada: etkin ve senkronize olmadıklarını göstermektedir. Ayrıca; ekonomik Birlik kapsamında dengeleyici mekanizma olarak kabul edilen ülkelerarası işgücü hareketliğinin, AB sınırları içerisinde bu işlevini yerine getirmediği gösterilmektedir. Anahtar Kelimeler: Genç İşsizlik, Avrupa Birliği, Yapısal Reformlar, AB Politika Yürütücüleri, İşgücü Piyasaları, Ekonomik Birlik, Ülkeler Arası İşgücü Hareketliliği, AB Komisyonu, İktisadi Etkinlik 98 Ekrem Ersin Cesur, Kastamonu Meslek Yüksekokulu, Kastamonu Üniversitesi “Türkiye’de İşgücü Verimliliği ile Reel Ücretler Arasındaki İlişki” eecesur@gmail.com Özet İşgücü verimliliği, Keynesyen uzlaşının temelini oluşturan kavramlardan biri olarak değerlendirilmektedir. Fordist dönemde, kitle üretimine olanak sağlayan üretim organizasyonu içinde yer bulan Taylorist iş örgütlenmesi, işgücü verimliliğini önemli ölçüde arttırmış; bu sayede düşen maliyetler ve bu düşüşün fiyatlara yansıtılması aracılığıyla da kitle tüketimi gerçekleşmiştir. Bu bağlamda, işgücü verimliliğindeki artış sonucunda, işletme karlarının artış gösterdiği, ekonomik büyümenin belirli bir ortalamanın üstünde seyrettiği ve adil sayılabilecek bir gelir dağılımı örüntüsünün oluştuğu bir uzlaşı rejimi ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, kapitalizme ilişkin kar oranlarındaki düşme eğilimi 19 3 yılındaki Petrol Krizi sonrasında uzlaşı rejiminin çökmesine neden olmuştur. Post-Fordist dönem olarak adlandırılan bu yeni sürecin başında ortaya çıkan stagflayon olgusuna cevap veremeyen Keynesyen ekonomi politikalarının yerini neo-liberal politikalar alırken; özellikle bilişim teknolojilerindeki yeniliklerle üretim organizasyonu da değişmiş, yeni üretim ve çalışma yöntemleri yürürlüğe koyulmuştur. Bu çalışmanın amacı, Post-Fordist dönemde Türkiye’de işgücü verimliliğinde meydana gelen değişimleri incelemek ve işgücü verimliliği ile reel ücretler arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Bu dönemde yaşama geçen yeni üretim ve çalışma yöntemlerinin, işgücü verimliliğinde meydana getirdiği değişim ile bu değişimin reel ücrete ne yönde yansıdığı sınanmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: İşgücü verimliliği, Reel ücret, Türkiye Alan Tanımı: Çalışma Ekonomisi (Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri) 99 Fatih Kaplan, Tarsus Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu, Mersin Üniversitesi Kayhan ÇELİK , T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı. “Uluslararası Petrol Piyasasında Üretim Dengesi: Bir Oyun Teorisi Yaklaşımı” fatihkaplan@mersin.edu.tr ; k.celik5@gtb.gov.tr Özet Bu çalışmnın amacı petrol üretim kararlarında OPEC ve OPEC dışı ülkelerin etkilerini oyun teorisi ile araştırmaktır. Bu amaçla, OPEC ve OPEC dışı ülkeler olmak üzere iki gruba ayrılan ülkelere ait ve 19 0-2015 dönemini kapsayan üretim miktarı ve satış fiyatı serileri analizde kullanılmıştır. Yapılan analizde, petrol üretim miktarlarının karar mekanizmalarınca ne olması gerektiği ve bu karar birimlerinin hangi fiyattan üretimlerini birbirleri açısında en ideal noktalar oluşturduğu tespit edilmek istenilmiştir. Analiz sonuçlarına göre üretim miktarlarında karar mekanizmalarının en ideal faydaya en düşük fiyat aksiyonlarında ulaştıkları tespit edilmiştir. Analizden elde edilen bu sonuçlara gore, uluslararası petrol piyasasının düopol yapısı, her iki grubun karar alma sürecinde birbirlerine bağımlılıklarını ve bir oyun içerisinde olduklarını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Petrol Fiyatları, OPEC, Oyun Teorisi Alan Tanımı: Uluslararası Ticaret, Üretim (İktisat) 10 0 Özge Aynagöz Çakmak, İİBF, Gazi Üniversitesi Mehmet Ali Salar, İİBF, Gazi Üniversitesi “ MINT Ülkelerinin Dünya Piyasasında Rekabet Gücü Üzerine Bir Sınama” aynagoz@gazi.edu.tr; mehmetalisalar@gazi.edu.tr Özet Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'den oluşan ve BRIC ülkeleri olarak adlandırılan tanımın mucidi olan Jim O'Neill tarafından içlerinde Meksika, Endonezya, Nijerya ve Türkiye'nin yer aldığı yeni bir kavram, MINT ülkeleri kavramı literature kısa zaman önce dahil olmuştur. Söz konusu ülkelerin özellikle coğrafi ve demografik durumları itibariyle yapılan bu tanımlamanın bir başarı hikayesi ile sonuçlanabilmesinin ardında yatan gerekçeleri doğru saptayabilmek ve bu anlamda politika önermeleri sunabilmek maksadıyla yapılan bu çalışmanın temel amacı, MINT ülkelerinin dünya piyasalarında rekabet gücü açısından analiz edilmesidir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, MINT terimi ile biraraya getirilen bu dört ülkenin karşılaştırmalı üstünlük ve rekabet gücünü saptamak ve mukayese edebilmektir. Söz konusu ülkelerin imalat sanayinde karşılaştırmalı üstünlük ve rekabetçiliğinin belirlenmesi amacıyla pek çok alternatif AKÜ indeksi arasından Vollrath’ın formülasyonu seçilmiştir. Bir ülkenin diğer ülke veya ülke gruplarına karşı karşılaştırmalı üstünlüğünü belirlemenin, daha doğru bir ifade ile karşılaştırmalı üstünlükleri belirleyen fiyat ve fiyat dışı değişkenlerin, çok sayıda ülke ve çok sayıda ürün yönünden ölçülmesinin zorluğu nedeniyle, karşılaştırmalı üstünlüklerin hesaplanmasında, ticaret öncesi değil ticaret sonrası verilere dayalı hesaplama yapmak gerekli olmaktadır. Bu yönde ilk adım Liesner (195 ) tarafından atılmış olmasına karşın, en sık kullanılan Balassa’nın AKÜ indeksidir. Ancak Balassa’nın AKÜ indeksini, sadece ihracatı hesaba aldığı ve ithalat düzeyini ihmal ettiği için eleştiren Vollrath’a (1991) göre indeksin hesaplanmasında, ihracat ve ithalat verileri ile net ticaret etkisi hesaba katılmalıdır. Açıklanmış karşılaştırmalı üstünlüklere yönelik üç alternatif tanımlama yapan Vollrath, ihracat kadar ithalatı da kapsayan ilk göstergeyi göreli ticaret avantajı (RTA) olarak tanımlamıştır. Söz konusu indeks, Balassa indeksine eşit olan göreli ihracat avantajı (RXA) ile göreli ithalat avantajı (RMA) arasındaki fark olarak hesaplanmaktadır. Çalışmanın ilk bölümü MINT ülkeleri tanımı, bu tanımın gerekçeleri ve söz konusu dört ülkenin temel makroekonomik göstergeler açısından incelenmesine ayrılmıştır. Söz konusu ülkelerin rekabet gücünü ölçmek amacıyla yapılan benzer araştırmaların kısaca derlendiği ikinci bölümü, Vollrath’ın Rekabet Gücü indeksi yardımıyla MINT ülkeleri imalat sanayilerinin rekabet gücünün ölçümünün gerçekleştirildiği üçüncü bölüm takip etmektedir. Sonuç bölümde ise çalışmadan elde edilen bulgularının değerlendirilmesine ve MINT kavramı çerçevesinde yaratılacak olumlu olası etkilere katkı sağlayacağı düşünülen politika önermelerine yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Rekabet Gücü, MINT Ülkeleri, Vollrath Rekabet Gücü İndeksi Alan Tanımı: Rekabet Gücü (İktisat) 10 1 Hasan Ayaydın, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi Savaş Durmuş, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kafkas Üniversitesi Fahrettin Pala, Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksek Okulu, Gümüşhane Üniversitesi Abdulkadir Barut, Siverek Meslek Yüksekokulu, Harran Üniversitesi, “Petrol Fiyatları ve Sanayi Üretim Endeksi İlişkisi: Zamanla Değişen Nedensellik Analizi Yaklaşımı” hayaydin61@gumushane.edu.tr; sdurmus_75@hotmail.com; fahrettinpala@gumushane.edu.tr; kadirbarut@harran.edu.tr Özet Bu çalışmanın amacı; Türkiye’de 2005:M1 ve 2016:M12 dönemi için petrol fiyatları ile sanayi üretim endeksi arasındaki nedensellik ilişkisinin incelenmesidir. Bu amaçla; yeni ve daha güçlü bir yöntem olan zamanla değişen nedensellik testi kullanılarak değişkenler arasındaki ilişki incelenmiştir. Zamanla değişen nedensellik analizinde zaman serisi parça parça incelenmekte ve böylelikle bazı dönemlerde nedensellik ilişkisi çıkıyorken bazı dönemlerde ise nedensellik ilişkisi bulunamamaktadır. Ekonomik değişkenler zaman içerisinde çok hızlı değişkenlik gösterdiğinden seri bir bütün olarak ele alındığında elde edilen sonuçlar güvenilir olmayabilmektedir. Bu bağlamda zamanla değişen nedensellik testi geleneksel nedensellik testlerin bu eksikliğini gidermektedir Anahtar Kelimler: Petrol Fiyatları, Sanayi Üretim Endeksi, Zaman Değişen Nedensellik Alan Tanımı: Petrol Fiyatları, Sanayi Üretim Endeksi, Makro Ekonomi (İktisat) 10 2 Yıldırım Toprak, Kuyucak Meslek Yüksekokulu, Adnan Menderes Üniversitesi Hilal Saltık, Kuyucak Meslek Yüksekokulu, Adnan Menderes Üniversitesi “Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Potansiyeli” ytoprak@adu.edu.tr ; hilal.saltik@adu.edu.tr Özet Enerji, insan hayatında önemi her geçen gün artan bir olgudur. Ekonomik kalkınmanın ve gelişmenin önemli olduğu günümüz ekonomilerinde teknolojik gelişmeler ile birlikte önümüzdeki yıllarda enerji talebi daha da yoğun olacaktır. Enerji kaynaklarının rezerv miktarı, kapasitesi, üretimi ve tüketimi ülke ekonomisi açısından önem arz etmektedir Mevcut enerji kaynaklarının giderek artan seviyelerde tüketilmesi iklim değişikliği ve çevre sorunlarına yol açmıştır. Artan bu enerji ihtiyacının kesintisiz bir şekilde karşılanabilmesi için yenilenebilir enerji kaynaklarına yönenilmiştir. Bu çalışmada yenilenebilir enerji kaynaklarının içeriğine değinilmiş ve bu bağlamda Türkiye’nin mevcut yenilenebilir enerji potansiyeli önemi vurgulanmıştır. Anahtar Kelimeler: Enerji, Yenilenebilir Enerji Kaynakları, Enerji Potansiyeli Alan Tanımı: Çevre Ekonomisi 10 3 Salih Çam , İİBF, Çukurova Üniversitesi, Esra Ballı, İİBF, Çukurova Üniversitesi, “Türkiye’nin 1960-2013 Dönemi Enerji Etkinliği Analizi” scam@cu.edu.tr, esraballi@cu.edu.tr Özet Bu çalışmada Türkiye’nin enerji etkinliği TOPSİS (Technique for Order Preference by Similarity to The Ideal Solution) yöntemi ve yapay sinir ağları algoritması kullanılarak 19602013 dönemi için analiz edilmiştir. Analizde Türkiye’ye ait CO2 emisyonu, Gayri Safii Yurtiçi Hasıla, yenilenebilir enerji, yenilenemeyen enerji, işgücü sayısı, sermaye yatırımı verileri kullanılmıştır. İki aşamalı olarak gerçekleştirilen analizde, ilk aşamada TOPSİS yöntemi ile etkinlik skorları elde edilmiştir. İkinci aşamada, elde edilen skorlar yapay sinir ağlarının çıktı verisi olarak kullanılmıştır. Analiz sonuçları Türkiye’nin enerji etkinliğinin yıllara göre artma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Bunun yanında, yapay sinir ağları analizi sonuçlarına göre enerji etkinliğini belirleyen en önemli değişkenin Gayri Safii Yurtiçi Hasıla olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Enerji etkinliği, TOPSİS, Yapay Sinir Ağları Algoritması Alan Tanımı: Enerji Etkinliği (İktisat) 10 4 Gözde Elbir, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Serkan Yılmaz Kandır, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çukurova Üniversitesi “Borsa İstanbul Kimya, Petrol, Kauçuk ve Plastik Ürünler Sektöründeki Şirketlerin Yatırım Duyurularının Pay Getirileri Üzerindeki Etkisinin İncelemesi” gozdeelbir1@gmail.com; skandir@cu.edu.tr Özet İşletmeler sahip oldukları varlıklara her yıl yeni ilaveler yaparak büyümek isterler. Belirli bir üretim kapasitesinin elde edilmesi amacıyla yapılan her tür harcama ise işletme bilimi açısından yatırım olarak ifade edilmektedir. Firmaların büyüyebilmek için vermiş oldukları stratejik yatırım kararlarının firmaların pay getirilerini de etkilemesi beklenmektedir. Yapılan yatırım duyurularının pay getirileri üzerindeki etkisi ise yatırımcılar ve portföy yöneticileri açısından önemli bir konudur. Bu konu ile ilgili yapılmış olan araştırmaların önemli bir kısmında, piyasaya yansıyan çeşitli bilgilerin pay getirileri üzerindeki etkisi olay çalışması yöntemiyle incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı, kimya, petrol, kauçuk ve plastik ürünler sektöründe faaliyet gösteren firmaların yatırım kararı duyurularının, pay getirileri üzerinde bir etkiye sahip olup olmadığının araştırılmasıdır. Çalışmada, kamuya duyurulan önemli bir olayın pay getirileri üzerindeki etkisini ölçen olay çalışması yönteminden yararlanılmıştır. Payları Borsa İstanbul’da işlem gören ve kimya, petrol, kauçuk ve plastik ürünler sektöründe yer alan 15 adet firmanın Mart 2005 ve Ocak 201 arasındaki döneme ait 3 adet yatırım duyurusu incelenmiştir. Elde edilen bulgular, kimya, petrol, kauçuk ve plastik ürünler sektöründeki firmaların yatırım duyurularının pay getirilerinde istatistiksel bakımdan önemli düzeyde anormal getiriye neden olmadığını göstermiştir. Ancak pay getirilerinin yatırım duyuruları öncesinde arttığı belirlenmiştir. Bu sonuçlar, Borsa İstanbul’un yarı kuvvetli formda etkin olmadığını ortaya koymuştur. Bu çalışmada incelenmiş olan yatırım duyuruları yalnızca kimya, petrol, kauçuk ve plastik ürünler sektöründeki firmaların yatırım kararlarına yöneliktir. Çalışma, diğer sektörlerdeki şirketlerin yatırım duyurularının pay getirilerine olan etkisini incelemek isteyen araştırmacılar için bir örnek oluşturabilecektir. Anahtar Kelimeler: Yatırım duyuruları, Olay çalışması, Kimya, petrol, kauçuk ve plastik ürünler sektörü. Alan Tanımı: Bilgi ve Piyasaların Etkinliği: Vak’a Çalışmaları, Finansal İktisat 10 5 Handan Çam, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi Hasan Ayaydın, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi Alper Veli Çam, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi Fatih Akdeniz, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gümüşhane Üniversitesi “Bireylerin Finansal Bilgi Düzeyi ile Finansal Katılım Düzeyi Arasındaki İlişki: TR 90 Bölgesinde Bir Araştırma” hcam@gumushane.edu.tr; hayaydin61@gumushane.edu.tr; alpercam@gumushane.edu.tr; fatihakdeniz@gumushane.edu.tr Özet Finansal katılım;, bireylerin ve işletmelerin kredi, sigorta, mevduat, yatırım gibi finansal ürün ve hizmetlere yeterli düzeyde erişimini ifade etmektedir. Finansal katılım çift taraflı işleyen bir mekanizmadır. Finansal katılımın düzeyi sadece finansal kurumlara değil aynı zamanda bireyelerin finansal bilgi ve becerilerine de bağlıdır. Bireylerin finansal davranış, finansal tutum ve finansal bilgileri finansal katılım düzeyini etkilemektedir. Finansal okuryazarlığın da önemli boyutunu oluşturan finansal bilgi düzeyinin tespiti bu açıdan önemlidir. Bu çalışmanın amacı, bireylerin finansal bilgi düzeyi ile finansal katılım düzeyi arasındaki etki ve ilişkiyi tespit etmektir. Bu amaç doğrultusunda, TR 90 Bölgesi’nde (Tarbzon, Gümüşhane, Artvin, Ordu, Giresun, Rize) çeşitli iş kollarında çalışan 4 0 kişi üzerinde Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından geliştirilen ölçek kullanılmıştır. Anket formu sadeleştirilerek, demografik bilgiler ile finansal bilgi ve finansal katılım düzeyini tespit etmeye yönelik değişkenler kullanılmıştır. Veriler SPSS 21 paket programında analiz edilmiştir. Çalışmada, regresyon ve Ki-kare testleri kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, bireylerin finansal bilgi düzeyinin finansal katılım düzeyini etkilemediği tespit edilmiştir. Bunun yanında bireylerin gerek finansal bilgi birikimlerinin gerekse finansal katılım düzeylerin düşük olduğu saptanmıştır.Çalışmada ayrıca bireylerin gelir düzeyleri ile finansal bilgi düzeyi arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Davranışsal Finans,Finansal Bilgi, Finansal Katılım, Alan Tanımı: Hanehalkı Davranışları, Davranışsal Finans (Ekonomi) 10 6 Sevda Yapraklı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Atatürk Üniversitesi Fatih Kaplan, Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu, Mersin Üniversitesi “Petrol Fiyatları ile Altın Fiyatları Arasındaki İlişki ” sevda1@atauni.edu.tr ;fatihkaplan@mersin.edu.tr Özet Bu çalışmanın amacı piyasalar üzerinde en etkili emtialardan biri olan petrol fiyatlarının altın fiyatları üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerini incelemektir. Bu amaçla 19 6:01-2017:01 dönemi için Brent petrol fiyatları, uluslararası altın fiyatları ve dünya enflasyonu değişkenlerine ait aylık veriler kullanılarak, yapısal VAR analizi ve varyansta nedensellik testleri yapılmıştır. Tahmin sonuçlarına göre değişkenler arasında pozitif yönlü (doğrudan) bir ilişki bulunmaktadır ve petrol fiyatları enflasyon kanalı ile altın fiyatlarını dolaylı olarak etkileme gücü oldukça zayıftır. Bununla birlikte petrol fiyatlarındaki oynaklığın altın fiyatları üzerinde dolaylı etkisi bulunmamaktadır. Sonuç olarak bu çalışmada yapılan analizlere göre petrol fiyatları, altın fiyatlarının seyrini etkileyen temel göstergelerden biri değildir. Anahtar Kelimeler: Altın Fiyatları, Petrol Fiyatları , Enflasyon Alan Tanımı: Uluslararası Ekonomi, İktisat 10 7 Süleyman Bilgin Kılıç, İİBF, Çukurova Üniversitesi, Salih Çam, İİBF Çukurova Üniversitesi, “Altın Fiyatları Getiri Yönünün Hibrit Yapay Sinir Ağları Algoritması İle Tahmini” scam@cu.edu.tr , sbilgin@cu.edu.tr Özet Fama (19 0) etkin piyasa hipotezini ortaya attığından beri bu piyasalar ile ilgili çok sayıda çalışma yapılmıştır. Finansal piyasalar etkin piyasalara en yakın piyasalardır. Dolayısıyla finansal piyasaların gelecek tahminini yapmak oldukça zordur. Bu piyasaların yapısı doğrusal ve doğrusal olmayan bileşenleri içermektedir. Doğrusal bileşen için klasik zaman serisi modelleri tatmin edici sonuçlar vermesine karşın doğrusal olmayan bileşenlerin tahmininde tahmin başarısı önemli ölçüde düşmektedir. Yapılan çalışmalar yapay sinir ağları (YSA) algoritması zaman serileri modellerine kıyasla karmaşık yapıdaki piyasaların öngörüsünde daha başarılı olduğunu ortaya koymuştur. Bu çalışmada günlük altın kapanış fiyatlarından (ons/dolar) hareketle hesaplanan getiri yönleri üç farklı YSA algoritması ile tahmin edilmiştir. Modellerde getiri serisinin bir gecikmeli değerleri YSA giriş verisi olarak kullanılmıştır ve bu değerlere karşılık bir sonraki gün getiri yönü tahmin edilmiştir. YSA algoritmalarının tahmin başarılarına bağlı olarak bir akış şeması oluşturulmuştur ve mevcut dönemdeki verinin işaretine bağlı olarak tahmin üretilmiştir. YSA ile yapılan tahminler sonucunda %65 civarında bir sınıflama başarı sağlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Altın fiyatları, Yapay Sinir Ağları, Tahmin Alan Tanımı: Finansal Piyasalar ve Makroekonomi, Genel Finansal Piyasalar (İktisat) 10 8 Semiha Kılıçaslan, Büro ve Sekreterlik Bölümü, İnönü Üniversitesi, Aslı Kaya, Sağlık Yönetimi, Süleyman Demirel Üniversitesi “Personel Güçlendirme İle Örgütsel Bağlilik Arasindaki İlişkinin İncelenmesi: Kamu Kurumu Çalişanlari Örneği’ semiha.kilicaslan@inonu.edu.tr ; aslikaya16@yahoo.com Özet Personel güçlendirme, küresel rekabet ve değişimin ortaya çıkardığı ve önemini artırdığı yeni bir yönetim kavramıdır (Genç, 2004: 223). Artan rekabet ve örgütsel değişim; ürün, iş süreçleri ve müşteri hizmetlerinin geliştirilmesi ve sürdürülmesi konusunda, gönüllülüğe ve bağlılığa dayalı olarak, gözle görünür biçimde çaba gösteren çalışanların varlığını gerekli kılmaktadır (Janssen, 2004: 56). Bu ise güçlendirilmiş çalışanlara olan ihtiyacı artırmaktadır. Bir yönetim kavramı olarak personel güçlendirme, işgörenlerin kendilerini motive olmuş hissettikleri, bilgi ve uzmanlıklarına olan güvenlerinin arttığı, inisiyatif kullanarak harekete geçme isteği duydukları, olayları kontrol edebileceklerine inandıkları ve örgütün amaçları doğrultusunda uygun ve anlamlı buldukları işleri yapmalarını sağlayan uygulamalar ve koşullar (London vd.,1999:3-4) olarak tanımlanmaktadır. Güçlendirme, yardımlaşma, paylaşma, yetiştirme ve ekip çalışması yolu ile kişilerin karar verme haklarını (yetkilerini) artırma ve kişileri geliştirme süreci olarak tanımlanmaktadır (Koçel, 200 : 316). Bu anlamda güçlendirme, içerdiği anlam itibariyle, motivasyonel bir süreç olarak da değerlendirilmektedir (Corsun ve Enz, 1999). Thomas ve Velthouse (1990) güçlendirmeyi, “anlam, yetkinlik, özerklik ve etki” boyutlarından oluşan bir kavram olarak ele almıştır. Thomas ve Velthouse’a göre işin “anlam” boyutu; bireyin yaptığı işin amaç ve hedeflerine verdiği önem derecesini, “yetkinlik”; bireyin görevi yerine getirebileceğine olan inancının ölçüsünü, “özerklik”; bireyin yaptığı işle ilgili sorumluluk alma derecesini, “etki” ise; iş üzerinde farklılık yaratabilme gücünün derecesine işaret etmektedir. Yaptığı işin söz konusu boyutları içerdiğini düşünen işgörenin, kendisiyle ilgili “güçlendirilmiş çalışan” olduğu yönünde bir algıya sahip olacağı söylenebilir. Personel güçlendirme çok sayıda bireysel ve örgütsel pozitif iş çıktılarına sebep olmaktadır. Bu sonuçlardan biri de işgörenlerin örgütsel bağlılığıdır. Mowday vd.’ne göre (19 2:2 ) örgütsel bağlılık; işgörenin örgütün amaç ve değerlerini kabul etmesi, bu amaç ve değerlere güçlü bir inanç duyması, örgütün amaçlarına ulaşabilmesi için kayda değer çaba sarf etme isteği ve mensubu olduğu örgütte çalışmaya devam etme yönünde güçlü bir istek duyması olarak tanımlanmaktadır. Bu araştırmanın amacı da; Malatya’da bir kamu kurumunda çalışan işgörenlerin, güçlendirme algıları ile örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkileri incelemektir. Bu amaçla geliştirilen “H1: işgören güçlendirmesi ile örgütsel bağlılık arasında anlamlı bir ilişki vardır” hipotezi ve H1 hipotezi temelinde geliştirilecek alt hipotezler test edilecektir. Anket yöntemi uygulanmaktadır. Anket üç bölümden oluşmaktadır. Anahtar Kelimeler: Personel Güçlendirme, Örgütsel bağlılık. Alan Tanımı: Örgütsel davranış (İşletme-Yönetim ve Organizasyon) 10 9 İsmail Bakan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İnci Fatma Doğan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Buket Sezer, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi “Çalışanların Motivasyonları Üzerinde Örgütsel Bağlılık mı Mesleki Bağlılık mı Daha Etkili ” ibakan63@ksu.edu.tr; ikurtulgan@gmail.com; buketsezer86@gmail.com Özet Çalışanların motivasyonu, iş yaşamının önemli konuları arasındadır. Motivasyon hem çalışanların hem de kurumların performansında önemli rol oynar. İyi motive olmuş çalışanlar herhangi bir dış etken olmaksızın, kendi istek ve arzuları ile çaba göstererek çalıştıkları kurumun amacına ulaşmasına katkıda bulunurlar. Peki bir çalışanın motivasyonunun artırılmasında çalışanların kendilerini çalıştıkları kuruma ait hissederek o kurumların çıkarları doğrultusunda tüm çaba ve enerjilerini ortaya koymaları olarak tanımlanan örgütsel bağlılıkları mı yoksa mesleklerine olan bağlılıkları mı daha etkili bir faktördür Bu çalışmanın amacı motivasyon, örgütsel bağlılık ve mesleki bağlılık ilişkisinin incelenerek, çalışanların motivasyonları üzerinde örgüte olan bağlılıklarının mı yoksa çalıştıkları örgütten ayrı olarak mesleklerine olan bağlılıklarının mı daha etkili olduğunun araştırılmasıdır. Bu amaç doğrultusunda Ağrı ilinde hastanede çalışanlar üzerinde bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Anket sonucu elde edilen veriler SPSS programı aracılığıyla korelasyon ve regresyon analizleri kullanılarak test edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Motivasyon, Örgütsel Bağlılık, Mesleki Bağlılık Alan Tanımı: Örgütsel Davranış (İşletme ve Yönetim) 11 0 Bilal Çankır, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi “Diğerkâmlık: Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Kapsamında Değerlendirmesi” bilalcankir@gmail.com Özet Diğerkamlık alanyazında sosyal (prososyal) veya yardımsever davranışlar kapsamında değerlendirilmektedir. Diğerkamlık (Özgecilik) Arapça îsâr ve Latince alter (başkası) sözcüğünden türetilmiştir. Diğerkamlık dini, felsefi, psikoloji ve eğitim bilimi yazınlarında farklı yönleriyle incelenmiş bir konudur. Bu kavram, en az başka bir kişiye faydalı olabilen, gönüllü sergilenen ve kişinin hemen bir mükâfata ulaşma beklentisi ile güdülenmeyen bir davranış olarak tanımlanmaktadır (Leeds, 1963’den Akt. Karadağ & Mutafçılar, 2009). Örgütsel vatandaşlık davranışı da resmi ödül sistemi içinde doğrudan yer almayan veya belirlenmemiş ve bir bütün olarak örgüte katkı sağlayan gönüllü veya ekstra gerçekleştirilen davranışlar olarak tanımlanmaktadır (Organ, 19 ). Diğerkamlık örgütsel vatandaşlık kapsamında bir alt boyut olarak incelenmektedir. Bu çalışmada diğerkamlık, diğerkamlığın farklı yazınlarda incelenmesi, prososyal davranış ve örgütsel vatandaşlık davranışı kapsamında bu kavramın ne anlam içerdiği ortaya konulacaktır. Anahtar Kelimeler: Diğerkâmlık, Pozitif Örgütsel Davranış, Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Alan Tanımı: Örgütsel Davranış, Pozitif Örgütsel Davranış (İşletme) 11 1 Aylin Alkaya, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Fatma Satır, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi “Kişilik Ve Duyguların İş Tatmini Üzerindeki Etkileri: Kayseri İli Organize Sanayiinde Bir Uygulama” aylin@nevsehir.edu.tr; fs_satir89@hotmail.com Özet Bu çalışmada, kişilik ve duyguların iş tatmini üzerinde etkileri araştırılmıştır. Araştırma Kayseri ili organize sanayiinde farklı statülerdeki yöneticiler arasından basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilen örneklem birimlerine uygulanmıştır. Araştırmada örneklem birimlerinden veriler yüz yüze anket yöntemiyle elde edilmiştir. Kişilik, duygular ve iş tatmini ölçeklerini oluşturan değişkenlere faktör analizi uygulanarak değişken sayısında indirgeme yapılması amaçlanmıştır. Faktör analizi sonucu elde edilen faktörlere-alt ölçeklere dayalı olarak kişilik, duygular ve iş tatmini arasındaki ilişkilerin ortaya konulabilmesi için korelasyon analizi uygulanmıştır. Kişilik ve duyguların iş tatmini üzerinde etkisi olup olmadığını tespit etmek, ilişkinin yönünü ve derecesinin belirlemek amacıyla doğrusal ve aşamalı regresyon analizleri uygulanmıştır. Anahtar Kelimeler: Kişilik özellikleri, Duygular, İş tatmini Alan Tanımı: Yönetim, İşletme ile İlgili Diğer Alanlar (İşletme ve Yönetim) 11 2 Esra Ebru Mavi, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Mehmet Burhanettin Coşkun, İİBF, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi “Kamu Yönetiminde Örgütsel Ahlak ve Kamusal Etik Algılarının Personel Verimliliğine Etkisi” esraebrumavi@gmail.com; burhanettincoskun@osmaniye.edu.tr Özet Sosyal refah devleti anlayışında geniş hareket alanına sahip kamu yönetiminin hantal ve verimsiz olduğu yönündeki eleştirilerin sahibi, neoliberal politikalarla, yeni kamu yönetimi anlayışı ve uygulamaları olmuştur. Özel sektörün daha verimli ve daha başarılı olduğu varsayımı, özel sektöre ait olan teknik ve uygulamaların kamu yönetimi alanına uygulanabilirliliği tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Klasik/geleneksel kamu yönetimi anlayışından Yeni Kamu Yönetimi ve Yeni Kamu Yönetişimi yaklaşımlarına doğru evrilme, Personel Yönetimi’nden İnsan Kaynakları Yönetimi’ne, Verimlilik Yönetimi’nden Performans Yönetimi’ne geçişi anlatır. Verimlilik, bir üretim ya da hizmet sektörünün ürettiği “çıktı” ile çıktıyı elde etmek için kullanılan girdi arasındaki ilişkiyi anlatır. Kamu yönetiminin verimlilik değerlendirmeleri özel kesimden farklıdır. Verimlilik artışı başarılı bir yönetime işaret eder. Yönetimin verimliliği arttırmak için mevcut koşullarında değişiklik yapması gerektirir ki bu da kamu yönetiminde değişim anlamına gelir. Verimlilik artışında ve dolayısı ile değişimin iyi yönetilmesinde mevcut sistemin içinde yer alan idarenin, kamusal etik algısına ve kendi değerlerini, normlarını doğru-yanlışlarını içeren örgütsel ahlak anlayışına uyumlu kurumsal öğeleri sağlaması kritiktir. Hizmet sektörü emek yoğundur. Yönetimin en başat öğesi olan “insan” faktörü verimliliğin sağlanmasında en önemli kurumsal öğedir. Çalışma, verimliliğin en önemli bileşeni ve sağlayıcısı olan personelin verimliliği ile örgütsel ahlak ve kamusal etik anlayışı arasındaki ilişkiyi anlamaya odaklanmaktadır. Bu ilişkiyi çözümlemek amacıyla betimsel ve tanımlayıcı yöntem kullanılmıştır. Çalışmadan, personel verimliliğini sağlamada ve dolayısı ile kamu yönetiminde değişimin başarıya ulaşmasını sağlamada, kamusal etik ve örgütsel ahlak algılarının önemli kriterler ortaya ortaya koyacağı beklenmektedir. Anahtar Sözcükler: Kamu Yönetiminde Değişim, Örgütsel Adalet, Etik, Verimlilik. Alan Tanımı: Yönetimi) Modernleşme ve Değişme, Performans Ölçümü ve Yönetimi (Kamu 11 3 Dilay Güvenç, Kocaeli Üniversitesi Emine Demircili, Kocaeli Üniversitesi “Oyuncakların Pazarlanmasında Toplumsal Cinsiyet” dilay.dilay@windowslive.com Özet Cinsiyet Türk Dil kurumu tarafından, “bireye, üreme işinde ayrı bir rol veren ve erkekle dişiyi ayırt ettiren yaradılış özelliği, eşey, cinslik, seks” şeklinde tanımlanmaktadır. Doğanın tanımladığı cinsiyetin yanı sıra bir de hayatımıza yön veren bir cinsiyet tanımlaması bulunmaktadır. Toplumsal cinsiyet olarak adlandırdığımız bu kavram, bireylerin biyolojik cinsiyetleri nedeniyle yaşadıkları bedensel farklılıkların ötesinde kadın ve erkek kavramlarına ilişkin rol yüklemeleri yoluyla ortaya çıkan kültürel ve toplumsal olgudur. Bir sosyal yapılandırma sorunu olan toplumsal cinsiyet ile bireyin sosyal veya psikolojik cinsiyeti ifade edilmekte, kadınlık ve erkeklik şeklinde tanımlanmakta olan roller esas alınmaktadır. Toplumsal öğrenmelerin gerçekleştiği ve bireyin temel kişilik oluşumunun şekillendiği dönem birçok çalışmada 0-6 yaş (okul öncesi-oyun dönemi) olarak kabul edilmektedir. Bu dönem çocuğun oyun, oyuncak, aile, kreş veya anasınıfı etkileşimleri ile öğrenme gerçekleştirdiği dönemdir. Çocuğun hayatında önemli bir yer ifade eden oyun ve onun aracı olarak oyuncaklar kişilik ve yeteneklerini geliştirmesine fırsat yaratarak onu erişkin dünyasına hazırlamaktadırlar. Pazarlama açısından cinsiyet ise, ürün ve hizmetlerin pazar bölümlendirilmesinde sıklıkla kullanılan bir unsurdur. Bu açıdan cinsiyetçi bakış açılarını değerlendirmek ve bunu hedef pazar seçiminde kullanmak işletmeler açısından avantaj sağlayıcı bir durumdur. Ancak çocukların henüz cinsiyet rollerini anlamladıramadığı bir dönemde oyuncak ile öğretide bulunmak bir bölümlendirme değil, ayrıştırmadır. Günümüzde gerek çocuk kültürü, gerekse de oyun ve oyuncaklar endüstrileşmiş ciddi bir pazar durumdadır. Bu durumda hem bu pazarın üreticisi olan işletmelerin hem de tüketicisi olan velilerin konuya farkındalıklarının oluşturulması önemli ve gereklidir. Bu çalışma çocuk gelişimi açısından hayati öneme sahip oyuncakların toplumsal cinsiyet açısından prosedürel temsilini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla oyuncak örnekleri incelenecek ve velilerle gerçekleştirilecek mülakatlarla velilerin konuya farkındalıkları değerlendirilmeye çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Toplumsal cinsiyet, çocuk, oyuncak , öğrenme, pazarlama Alan Tanımı: Toplumsal cinsiyet, Pazarlama, 11 4 Bahar Gürdin, Kuyucak Meslek Yüksekokulu, Adnan Menderes Üniversitesi “Mobil Reklamlar: Yararlı mı Tacizkâr mı ” bahar.gurdin@adu.edu.tr Özet Günümüzde yaygın olarak kullanılan mobil reklamlar; mal, hizmet ve fikirlerin hedef kitleye mobil iletişim araçları vasıtasıyla sunulmasıdır. Ancak firmaların gerçekleştirdikleri mobil reklamlar bazen tacizkâr boyutlara varmakta ve tüketicilerin günlük hayat akışlarına müdahalelerde bulunmaktadır. Çalışmada tüketicilerin, mobil reklamlar konusundaki tutumlarına değinilecek ve tüketicilerin mobil reklamları tacizkâr mı yoksa hayatı kolaylaştırıcı olarak mı algıladıkları incelenecektir. Çalışmaya ışık tutacak veriler anket yöntemiyle elde edilecek ve SPSS yöntemiyle analiz gerçekleştirilecektir. Anahtar Kelimeler: Mobil reklam, Tüketici Davranışı,Tutum Alan Tanımı: Reklam, Tüketici Davranışı (Pazarlama). 11 5 Bilal Çankır, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi “Çalışanlarda Öğrenilmiş Güçlülüğün Baskı Üzerindeki Etkisi” bilalcankir@gmail.com Özet Öğrenilmiş güçlülük kişinin, bugüne kadar öğrenmiş olduğu, hedefe yönelik davranışlarını engelleyen düşünce, duygu, acı gibi faktörleri kontrol ve denetim altına almasını mümkün kılan beceriler (Rosenbaum, 19 3, 1990’den Akt. Güloğlu & Aydın 200 ) olarak tanımlanmaktadır. Çalışanlarda psikolojik baskı kaynakları; kendisinden, aileden, çalışma arkadaşlarından, yöneticiden, çalışma ortamından ve hizmet verilenlerden (müşteri) kaynaklanan ve kişi üzerinde olumsuz ve kısmen de olsa olumlu etkisi olan unsurlardır. Çalışanlarda öğrenilmiş güçlülük durumunu ortaya çıkarmak için Rosenbaum (19 0)’un alanyazına kazandırdığı ve Türkçe uyarlaması Yürür & Keser (2010) tarafından yapılan ve bu çalışma ile 12 maddeye kısaltılan “Öğrenilmiş Güçlülük Ölçeği” kullanılmıştır. Baskı kaynaklarını ortaya çıkarmak için Alkan (2015) tarafından hazırlanan çalışmaya “hizmet verdiğim insanların baskısını hissediyorum” ifadesi eklenerek 6 maddelik “Baskı Kaynakları Ölçeği” uygulanmıştır. Çalışma Eskişehir ilinde çalışmakta olan 125 kamu görevlisi üzerinde yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Öğrenilmiş Güçlülük, Algılanan Güçlendirme, Performans Alan Tanımı: Örgütsel Davranış, Pozitif Örgütsel Davranış (İşletme) 11 6 Zübeyde Süllü , İletişim Fakültesi, Kastamonu Üniversitesi “Kurumsal İletişim Sürecinde Bir Halkla İlişkiler Yöntemi Olarak İtibar Yönetimi “ zsullu@yahoo.com; zsullu@kastamonu.edu.tr Özet Kurumsal iletişim denilince aklımıza en kısa biçimde bir kurumun iletişim araçlarını ve yöntemlerini kullanarak sosyal ortakları ve iç hedef kitleleri ile gerçekleştirdiği iletişim süreci gelmektedir. Günümüzün artan rekabet ortamında kurumsal iletişim neredeyse tüm kurumlar için kaçınılmaz olarak başarıyla ve belli bir yoğunlukta gerçekleştirilmesi gereken bir süreç olmuştur. Bu süreç aslında kurumsal halkla ilişkiler işlevinin de en önemli işlevini oluşturmaktadır. Son yıllarda ise kurumsal iletişim süreci ile bir değer olarak kurumsal itibarın oluşturulması ve olumlu biçimde korunması üzerinde sıklıkla durulmaktadır. Bir kurumun itibarı denilince aklımıza sosyal ortakların o kurumla ilgili tüm görüş düşünce ve yargıları gelmektedir. Kurumla ilgili düşünce görüş, kanaat, tutum ve davranışlar genel olarak olumlu ise o kurumun olumlu bir itibara sahip olduğu ve itibar yönetimi sürecinde başarılı olduğu söylenebilir. Günümüzde kurumlar açısından itibar yönetiminin değer kazanmasının bir çok nedeni vardır. Bunlardan en önemlilerini yönetim felsefesinin değişmesi, kurum içi çalışanlardan gelen baskılar, etik değerlerin kaybı ve bu kaybın deşifre olması, iş yaşamının küreselleşmesi ve saydamlaşması ve kurumun hedef kitlelerinden öncelikle de müşterilerinden gelen talepler olarak sayabiliriz. Kurumsal açıdan itibar yönetimi oldukça etkili sonuçlar oluşturmakta ve başka kurumun finansal yaşamı olmak üzere pek çok süreçte olumlu etkilere yol açmaktadır. İşletme itibar yönetimi sürecinde başarılı olduğu sürece çalışan bulmaktan, fiyat belirlemeğe, hisse senetlerini piyasaya sürmekten, finansal piyasada kredibilite yükseltme olanağına kadar bir çok alanda başarılı olabilmektedir. Bu çalışmada Kurumsal iletişim sürecinde bir halkla ilişkiler yöntemi olarak itibar yönetimi ile kuruma değer kazandırılması konu edilecek bu amacın gerçekleştirilmesi için gerekli yöntem ve tekniklerden kısaca bahsedilecektir. Anahtar Kelimeler: Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, İtibar yönetimi. Alan Tanımı: İşletme ve Yönetim: Halkla İlişkiler , Örgütsel İletişim. 11 7 Halim Tatlı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Bingöl Üniversitesi Mahmut Erdem, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bingöl Üniversitesi Mustafa Arpacık, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bingöl Üniversitesi “Tüketicilerin Gıda Tüketiminde Helal Gıda Farkındalığı Ve Tutumu: Hanehalkı Reisleri Üzerine Bir Uygulama” htatli@bingol.edu.tr; mahmuterdem12@gmail.com; mustafaa.arpacik@hotmail.com Özet Son yıllarda artan teknolojik gelişme ışığında üretilen fabrikasyon gıda ürünleri, her dönem var olan tüketici kaygılarını biraz daha artırmıştır. İslami kaygıların oluşturduğu helal tüketim ise bu nedenle sık tartışılan bir konu olmuştur. Bu çalışmanın amacı tüketicilerin helal tüketim ve helal gıda kavramları hakkında farkındalıklarını, tutumlarını ve beklentilerini sosyokültürel yapılarını esas alarak ölçmektir. Bu amaçla Bingöl ilinde 01 Kasım-15 Aralık 2016 döneminde 400 hane halkı reisi üzerinde yüz yüze anket yöntemiyle çalışmanın verileri elde edilmiştir. Bu veriler Faktör Analizi ile analiz edilmiştir. Yapılan faktör analizi sonucunda altı faktörün etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu faktörler sertifikasyon, sağlık, iletişim, ulaşılabilirlik, fiyat ve tedarik olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda çalışmada, karar vericilerin piyasada helal gıda konusunda nasıl bir tavır alması gerektiği çeşitli öneriler sunularak tartışılmaktadır. Anahtar Sözcükler: Helal gıda, helal tüketim, Faktör Analizi, Bingöl Alan Tanımı: İslam Ekonomisi, Mikroiktisat, Davranışsal İktisat, Tüketici Tercihleri 11 8 Fatih Saraçoğlu, İİBF, Gazi Üniversitesi İsmail Engin, İİBF, Gazi Üniversitesi Cem Barlas Arslan, Hukuk Fakültesi, Kırıkkale Üniversitesi “Kamu Alacaklarını Koruma Yöntemi Olarak İptal Davası” fatihsaracoglu@yahoo.com; iengin86@gmail.com; barlasarslan@gmail.com Özet Kamu alacakları statüleri ve önemleri itibariyle özel alacaklardan farklıdır. Özel hukuk karşılıklı eşitliğe dayanırken kamu hukukunda genel çıkarlar özel çıkarların üstünde yer almaktadır. Kamu alacakları söz konusu olduğunda özel hak ve çıkarlar sınırlandırılabilir ve feda edilebilir. Bu doğrultuda idare, kamu otoritesinden doğan yetkileriyle re’sen hareket ederek tek taraflı karar alabilmektedir. Kamu alacakları, öneminin yanı sıra hızlı ve kolay tahsil edilmelerinin gerekliliğinden ötürü de özel alacaklardan farklıdır. Özellikle vergi vb. kamu gelirlerinin, devlet bütçesi açısından ağırlıklı ve vazgeçilmez oluşu, önemini daha da artırmaktadır. Bu doğrultuda, kamu alacaklarının tahsilinde etkinliğin sağlanması ve korunması amacıyla; teminat, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk, yurt dışı çıkış yasağı, rüçhan hakkı, iptal davası, mal bildirimi, stopaj, kefalet ve sorumluluk gibi kamu alacağını koruyan ve güvence altına alan müesseseler geliştirilmiştir. 61 3 sayılı Kanun ile düzenlenen iptal davası, borçlunun kamu alacağına zarar veren bazı tasarruflarının hükümsüz hale gelmesini sağlayan ve tahsil daireleri tarafından açılan bir dava ve aynı zamanda kamu alacağını koruma yöntemidir. İdare tarafından iptal davası açılabilmesinin bazı ön koşulları bulunmaktadır. Bunlar genel itibariyle; kesinleşmiş kamu alacağının varlığı, tahsil olanağının kalmaması ve ivazsız tasarrufun geriye doğru 2 yıl içinde yapılmış olmasıdır. Bahse konu koşulların varlığı halinde iptal davası açılabilecek durumlar ise; borçlunun hükümsüz sayılabilecek tasarruflarının (ivazlı veya ivazsız) bulunması ile kamu alacağının tahsiline olanak bırakmamak amacıyla yapılan tasarrufların bulunması olarak ifade edilebilir. Anahtar Kelimeler: Kamu Alacağı – Kesinleşme – İptal Davası Alan Tanımı: Kamu Alacakları, Mali Hukuk 11 9 Fatih Saraçoğlu, İİBF, Gazi Üniversitesi Öner Gümüş, İİBF , Dumlupınar Üniversitesi “Bir Sorun ve Bir Çözüm: Piyasa Başarısızlığı ve Kurumlar Vergisinde Kabul Edilmeyen İndirimlerde İstisnai Uygulamalar” fatihsaracoglu@yahoo.com; oner.gumus@dpu.edu.tr Özet Piyasalar kendilerinden beklenen performansı çoğu zaman gerçekleştirememektedir. Bunun sebepleri ise genel olarak dışsallıklar ve piyasa güçlerinin varlığından kaynaklanmaktadır. Piyasaların başarısız olması çoğu işletmenin zararına ve bu zarar neticesinde piyasadan yok olmasına neden olmaktadır. Bu durum sonucunda tekelleşmeye ilişkin faaliyetler ortaya çıkmaktadır. Tekelleşmenin olduğu bir durumda ise bazı devlet müdahaleleri söz konusu olmaktadır. Bu müdahale araçlarından biri de vergilerdir. Tekelleşmeye eğilimli olan firmaların bulunduğu bir piyasada, tekelleşmeden etkilenen firmalar için kurumlar vergisinde indirimine izin verilmeyen ödemelerin zayıf kalan firmalar için indirilmesi ise piyasada dengeyi sağlayan bir unsur olarak kullanılabilme potansiyeline sahiptir. Bu çalışmada, söz konusu indirim dışı unsurların piyasada güçsüz kalan firmalar için kabul edilmesi gerektiği öne sürülmektedir. Bu istisnai uygulamanın neticesinde ise tekelleşmenin ortadan kalkabileceği ve tam rekabet piyasasına ulaşılabileceği görüşü çalışmanın hipotezini oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Piyasa başarısızlığı, Kurumlar Vergisi, Dışsallık, Piyasa Gücü. Alan Tanımı: Piyasa başarısızlığı, Kurumlar Vergisi (Maliye). 12 0 Deniz Kara, Defterdarlık Uzmanı, Maliye Bakanlığı “Türkiye’de Hazine Taşınmazlarının Ekonomik Kalkınma Üzerindeki Rolü” denizkara21@icloud.com Özet Türkiye’nin iktisadi kalkınmasının sağlanmasının ve sürdürülebilir olmasının en temel şartı ülkenin sahip olduğu doğal, beşeri ve ekonomik kaynakların etkin biçimde kullanılmasıdır. Türkiye’de sürdürülebilir iktisadi kalkınmayı sağlayacak doğal ve ekonomik kaynaklardan olan hazine taşınmazlarının tamamının rasyonel, etkin ve verimli kullanımı vazgeçilmez bir unsurdur. Bu nedenle hazine taşınmazlarının kısa, orta ve uzun dönemli olarak ekonomiye kazandırılması gerekmektedir. Bu çalışmada Türkiye’de hazine taşınmazlarının ekonomik kalkınma üzerindeki rolü tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Hazine Taşınmazları, Ekonomik Kalkınma Alan Tanımı: Kalkınma (İktisat) 12 1 Doğan Bozdoğan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Serhat Kurt, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gaziosmanpaşa Üniversitesi “Türkiye’de Vergi Yargısı Sisteminin İktisadilik İlkesi Açısından İncelenmesi” dogan.bozdogan@gop.edu.tr; kurtserhat60@gmail.com Özet Vergiler kamu harcamalarının finansmanı noktasında önemli bir gelir kaynağıdır. Bu kaynağa ilişkin devletlerin sahip olduğu vergilendirme yetkisi egemenlik erkinin nihai bir sonucudur. Vergilendirme yetkisi çeşitli vergileme ilkeleri ile sınırlandırılmış ve idarenin keyfi uygulamalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Kanunilik ilkesi, adalet ilkesi, eşitlik ilkesi, belirlilik ilkesi ve iktisadilik ilkesi söz konusu vergileme ilkelerinden bazılarıdır. Vergilendirmede iktisadilik ilkesi çalışmayla ilintili olarak ayrıca önem arz etmektedir. Zira, İktisadilik kavramı, belli bir faaliyet sonucunda elde edilen gelir ve bu geliri elde etmek amacıyla katlanılan maliyetlerin oranı ya da birbirine karşılığı şeklinde tanımlanabilir. İktisadilik ilkesi, özel ya da kamu ekonomisi gibi her türlü ekonomide olması gereken ve her türlü işlemde hesaba katılması gereken bir ilkedir. Vergi sistemleri de, yüksek ekonomik faaliyet seviyesini desteklemenin ve teşvik etmenin yanı sıra kaynakların en üstün tahsisini de sağlaması gerekir Bu nedenle vergileme aşamalarında iktisadilik ilkesi her zaman ön planda tutulmaktadır. Vergilendirme yetkisi bir takım ilkelerle sınırlandırılmış olsa da idarenin yaptığı vergisel işlemlerde uyuşmazlıkların çıkması kaçınılmazdır. Çıkarılan vergi yasaları veya idarenin vergi ile ilgili düzenlemeleri mükellefleri çoğu zaman olumsuz yönde etkilemektedir. Bu noktada ortaya çıkan vergi uyuşmazlıklarının iki şekilde çözüm yolu bulunmaktadır. Bunlar idari ve yargısal çözüm yollarıdır. Uzlaşma, hata düzeltme, cezada indirim ve pişmanlık gibi unsurlar idari çözüm yolları arasında yer almaktadır. Yargı ise ilk derece mahkemesi olan vergi mahkemesi ile başlayan, itiraz ve temyiz süreçleri ile birlikte bölge idare mahkemesinde veya Danıştay’da sonlanan bir süreci kapsamaktadır 2 . Söz konusu sürecin uzunluğu ise özellikle dikkat çekmektedir. Uzun olarak değerlendirdiğimiz bu sürecin vergi gelirlerini yıpratacağı açıktır. Bu noktada çalışmada Türk vergi yargısı sistemi süreç bazlı olarak incelenecektir. Yine çalışma içerisinde iktisadilik ilkesi detaylandırılarak, vergi yargısı sürecinin iktisadilik ilkesi açısından değerlendirilmesi yapılacak ve bir takım çözüm önerilerinde bulunulmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Vergi yargısı, iktisadilik ilkesi, vergilendirme yetkisi Alan Tanımı: Mali Hukuk, Vergi Yargısı 12 2 Fatih Saraçoğlu, İİBF, Gazi Üniversitesi Cem Barlas Aslan, Hukuk Fakültesi, Kırıkkale Üniversitesi Öner Gümüş, İİBF, Dumlupınar Üniversitesi “Teşvik Uygulamalarının Bölgesel Yönlendirmede Etkinliklerinin Değerlendirilmesi” fatihsaracoglu@yahoo.com; barlasarslan@gmail.com; oner.gumus@dpu.edu.tr Özet Vergi teşvikleri ile yatırımlar yönlendirilerek bölgesel ve sektörel kalkınmanın sağlanması, gelir dağılımındaki eşitsizliklerin giderilmesi, istihdamın arttırılması mümkündür. Ancak doğru vergi teşvik türlerinin seçilmesi ve doğru bölgelendirme yapılarak bu bölgelere göre doğru teşviklerin uygulanması önem arz etmektedir. Bu çalışmada amaçlanan husus Ytırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar kapsamında genel, bölgesel, büyük ölçekli ve stratejik yatırımların teşviki türlerini kısaca belirtmek; teşvik politikaları çerçevesinde bölgesel ayrımı ortaya koymak; teşvik belgesine bağlanan yatırımları bölgeler itibariyle belge sayısı ve öngörülen sabit yatırım tutarı açısından incelemektir. Ülkemizde ekonomik konjonktür ve terör olayları güven ve istikrarın kaybolmasına neden olmakta; bu durum gerek yerli gerekse yabancı yatırımcıları olumsuz etkilemekte ve yeni yatırımlardan kaçınılmasına neden olabilmektedir. Dolayısıyla teşviklerin bölgesel anlamda farklılıklar taşımasına ragmen, bölgelerarası farklılıkları gidermede başarılı olduğunu ifade etme olanağı bulunmamaktadır. Anahtar Kelimeler: Bölgeler, Vergi, Teşvik, Teşvik Belgesi Sayısı, Yatırım Tutarı Alan Tanımı: Vergi Teşvikleri, Bölgesel Kalkınma (Maliye). 12 3