T.C. CLE ÜN VERS TES TIP FAKÜLTES ÇOCUK SA LI I VE HASTALIKLARI ANAB M DALI SENKOPLU ÇOCUK HASTALARDA QT D SPERS YONUNUN KL ÖNEM N DE ERLEND LMES DR. ZÜBEYDE F DANCI DEDEO LU TIPTA UZMANLIK TEZ YARBAKIR – 2015 K T.C. CLE ÜN VERS TES TIP FAKÜLTES ÇOCUK SA LI I VE HASTALIKLARI ANAB M DALI SENKOPLU ÇOCUK HASTALARDA QT D SPERS YONUNUN KL ÖNEM N DE ERLEND LMES DR. ZÜBEYDE F DANCI DEDEO LU TIPTA UZMANLIK TEZ DOÇ. DR. MEK B TEZ DANI MANI YARBAKIR – 2015 K TE EKKÜR Uzmanl k e itimim süresince bilgi ve tecrübelerinden yararland hocalar m; Ana Bilim Dal Ba kan m de erli z Prof. Dr. Kenan HASPOLAT ba ta olmak üzere de erli hocalar m Prof. Dr. M. Ali TA , Prof. Dr. M. Fuat GÜRKAN, Prof. Dr. Murat SÖKER, Prof. Dr. Ayd n ECE, Prof. Dr. Ahmet YARAMI , Prof. Dr. M. Celal DEVEC LU, Doç. Dr. Ayfer GÖZÜP NÇÇ LU, Doç. Dr. Mustafa TA KESEN, Doç. Dr. Selvi KELEKÇ , Doç. Dr. lyas YOLBA , Yrd. Doç. Dr. Ali GÜNE , Yrd. Doç. Dr. Servet YEL, Yrd. Doç. Dr. Velat EN, Yrd. Doç. Dr. lhan TAN, Yrd. Doç. Dr. Ünal ULUCA, Yrd. Doç. Dr. Sabahattin ERTU RUL, Yrd. Doç. Dr. Fesih AKTAR ve Uzm. Dr. Ruken YILDIRIM’a ükranlar sunar m. Tezimin gerçekle mesi s ras nda bana her a amada yard mc olan, deste ini, sabr ve ho görüsünü esirgemeyen tez dan man m Say n Doç. Dr. Meki B ’ye ve en yo un anlar nda bile her türlü desteklerini esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Fikri DEM R’e ve Uz. Dr. Alper AKIN’a en içten dileklerimle te ekkür ederim. Asistanl k süresi boyunca iyi ve kötü günleri payla m tüm doktor arkada lar ma, ayr ca bölümümüzün hem ire ve personellerine te ekkür ederim. Hayat n her an nda yan mda olan, maddi ve manevi desteklerini benden esirgemeyen aileme sonsuz te ekkür eder sevgi ve sayg lar sunar m. Dr. Zübeyde F DANCI DEDEO LU Temmuz–2015 i ÖZET Amaç: Senkop, postür ve tonus kayb yla giden ve kendili inden düzelen geçici bilinç kayb r. Bu çal mada senkop ikayeti ile ba vuran hastalarda kolay uygulanan, giri imsel bir yöntem olmayan QT dispersiyonu de erlendirilerek, senkop türü, aritmi, ani ölüm ve tekrarlama riski aç ndan bir belirteç olarak kullan p kullan lamayaca n ara lmas amaçlanm r. Gereç Ve Yöntem: Çal mam zda Dicle Üniversitesi T p Fakültesi Çocuk Sa ve Hastal klar Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dal ’na senkop ba vuran 52 hasta ve 50 kontrol grubu kar la ikayeti ile larak elektrokardiyografi (EKG)’de QT dispersiyonu bak ld . Hastalar n cinsiyet, ya , ekokardiyografi (EKO), ayakta ve otururken tansiyon de erleri, hematokrit de eri, elektrolit de erleri, karaci er fonksiyon testleri, böbrek fonksiyon testleri, EKG’de QTd ve QTcd de erlerine bak ld . EKG’de QT dispersiyonu hesaplanarak aritmi, ani ölüm ve senkopun tekrarlama riskinin ara olanlar çal ma d lmas planland . Senkop nedeni olabilecek ek hastal b rak ld . Bulgular: Çal maya senkop nedeni taraf za ba vuran 28 erkek (%53,8), 24 k z (46,2) hastadan olu an toplam 52 hasta al nd . Ya lar 7-17 y l aras nda de en hastalar n ilk senkop geçirme ya takip süresi 5-18 ay aras nda de ortalama senkop say ortalamas 13,9±2,4 y l idi. Hastalar n mekte olup ortalama 10±5 ay idi. Ba vurudaki 2,8±2,2 idi. Kontrol grubuna 50 sa kl çocuk al nd . 22’si z (%44) ve 28’i erkek (%56) idi. Ya ortalamalar 13,8 ± 2,3 y l ve ya da mlar 11-17 y l idi. Senkop nedeni ile ba vuran hastalar zda QTd (72±46 ms) ve QTcd (77±45 ms) ile kontrol grubunun QTd (34±14 ms) ve QTcd (33±14 ms) de erleri aras ndaki fark anlaml derecede uzun bulundu (p<0,001). Hastalara tan ya yönelik yap lan tetkikler sonucuna göre yap lan senkop flamas nda gruplar aras nda ya , cinsiyet, QTd ve QTcd de erleri aras nda istatistiksel olarak anlaml farkl k saptanmad (p>0,05). Hastalar n ba vuruda senkop say na göre ve tilt testine göre yap lan flamada ise gruplar aras nda ya , cinsiyet, QTd ve QTcd de erleri aras nda istatistiksel olarak anlaml farkl k saptanmad (p>0,05). ii Tart ma: Bu çal mada senkoplu çocuk hastalarda QT dispersiyonu ve QTc dispersiyonun anlaml derecede uzad anlaml bir etkisi olmad üzerine etkili olmad bunun da ancak senkop yinelemesi üzerinde tespit edilmi tir. Tilt testi sonucunun yineleme süreci saptanm r. Hastalar n ikayetlerinin sadece hekime müracaat ve hekim önerileri ile ciddi oranda düzelme gösterdi i tespit edilmi tir. zlemde senkoplu hastalar n hastal klar ile ilgili e itim ve günlük ya amda al nabilecek koruyucu önlemlere vurgu yap lmal ve gereken olgularda ilaç tedavisine ba lanabilece ini vurgulamak istiyoruz. Anahtar kelimeler: Çocuk, senkop, QT dispersiyonu, yineleme iii ABSTRACT m: Syncope is a temporarily loss of consciousness which coexists with loss of posture and tonus and resolves spotaneously. In our study, we aimed to investigate the non-invasive QTd method which can easily be applied to patients with syncope complaints and whether it can be used as a predictor for syncope type, arrhytmia, sudden dead and the recurrence risk. Mater als And Methods: In our study, QT dispersion was viewed on ECG and compared in 50 patients whom applied to Dicle University Medical Faculty, Department of Child Health and Diseases and Department of Pediatric Cardiology with syncope complaints and in 50 patients as control group. Patients' genders, ages, ECHOs, standing and sitting blood pressure values, hematocrit values, electrolytes, liver function tests, kidney function tests, ECG QT and QTcd were viewed. The investigation of the recurrence risk of the syncope, arrhythmia, and sudden death by calculating the QT dispersion in ECG was planned. The ones who have additional disease that might cause syncope were excluded from the study. nd ngs: 52 patients, consisting of 28 men (53.8%), 24 girls (46.2) who appeal to us with syncope complaint were taken part into the study. The average age of first syncope of the patients whose ages ranged between 7-17 years was13.9 ± 2.4. Patients follow-up periods ranged from 5 to 18 months and the average was 10 ± 5 months. The average number of syncope at the first application was 2.8 ± 2.2. 50 healthy children were taken part into control group and 22 (% 44) of these were girls, and 28 (% 56) were boys. The mean age was13.8 ± 2.3 years and the age range was 11-17 years. The values of the QTd (72 ± 46 ms) and QTcd (77 ± 45 ms) in our patients who appeal with syncope complaint were found significantly longer than the QTd (34 ± 14 ms) and QTcd (33 ± 14 ms) in control group (p<0.001). In syncope classification that carried out according to results of diagnostics tests applied to patients, no statistically significant differences were found between the groups in age, gender, and dispersion (p> 0.05). iv In the classification which was made according to tilt test and number of syncopes in first application of the patients, no statistically significant differences were found between the groups in age, gender, anddispersion (p> 0.05). Discussion: In this study, it is determined that QT dispersion and QTc dispersion of children and adolescents with syncopes has significantly prolonged but this had no significant consequences on the syncope recurrence. It was defined that tilt test results were not effective on the recurrence process. It was determined that patients were getting critically better by only appealing to doctor and doctors recommendations.. In follow-ups, preventive precautions that can be taken in daily life and patient education should be more emphasized, and it should be noted that medical treatment can be applied, ifnecessary. KeyWords: Children, syncope, QT dispersion, recurrence v NDEK LER TE EKKÜR …………………………………………………………………………... i ÖZET …………………………………………………………………………............. ii ABSTRACT ………………………………………………………………….............. iv NDEK LER ………………………………………………………………….......... vi TABLOLAR L STES ………………………………………………………….......... viii EK LLER L STES …………………………………………………………............. ix MGELER VE KISALTMALAR ………………………………………................... x 1. G VE AMAÇ ………………………………………………………….............. 1 2. GENEL B LG LER …………………………………………………………........... 3 2.1. Tan m …………………………………….……………………………............ 3 2.2. Patofizyoloji …………………………….…………………………….............. 3 2.3. Prevalans …………………………….……………………………................... 4 2.4. Etiyoloji …………………………….…………………………….................... 5 2.4.1. Otonomik (Nonkardiyak) Nedenler ……………………….................... 7 2.4.1.1. Ortostatik Tolerans Bozuklu u ………………….................... 7 2.4.1.2. Egzersiz li kili Senkop …………………................................ 11 2.4.1.3. Durumsal Senkop …………………....................…………….. 12 2.4.2. Kardiyak Nedenler …………………....................……………………... 13 2.4.2.1. Aritmiler …………………......................…………………….. 13 2.4.2.2. Obstrüktif Lezyonlar ………......................………………...… 15 2.4.2.3. Miyokardiyal Fonksiyon Bozuklu u .........………………...… 16 2.4.3. Nöropsikiyatrik Nedenler .........……………….........………………...…17 2.4.3.1. Nörolojik Nedenler ...……………….........………………...… 17 2.4.3.2. Psikiyatrik Nedenler ...……………….........……………..…... 18 2.4.4. Metabolik Nedenler ...……………….........………………...………….. 18 2.5. Tan ...……………….........………....……………….........………………...… 18 2.5.1. Öykü ………….........………....……………….........………………...… 18 2.5.2. Fizik Muayene .........………....……………….........………………...… 20 2.5.3. Laboratuvar Bulgular .........………....……………….........…………… 20 2.6. QT Uzunlu u ve Dispersiyonu .........………....……………….........………… 23 vi 2.7. Ay Tan .........………....……………….........………………...………….. 26 2.8. Tedavi .........………....……………….........………………...………………... 27 2.9. Nüks .........………....……………….........………………...………………..... 29 2.10. Fiziksel Yaralanmalar …………….........………………...………………..... 30 2.11. Mortalite …………….........………………...………………........................... 30 3. GEREÇ VE YÖNTEM …………….........………………...……………….............. 31 3.1. Çal ma Grubu …………….........………………...………………................... 31 3.2. Hastalar n Ba vuru Öncesi ve Sonras Öyküleri ..………………...................... 31 3.2.1. Fizik Muayene ..………………............................................................... 32 3.2.2. Laboratuvar Tetkikleri …………............................................................. 32 3.2.3. Tilt Testi ..………………......................................................................... 33 3.3. statistiksel De erlendirme ..………………...................................................... 33 4. BULGULAR …………….........………………...………………............................. 34 5. TARTI MA …………….........………………...……………….............................. 39 6. KAYNAKLAR …………….........………………...……………….......................... 45 vii TABLO L STES Tablo 1: Senkop nedenleri …………….........………………...…….…………........... 6 Tablo 2: Hasta ve kontrol grubu ya ve cinsiyet da ……...…….…………......... 35 Tablo 3: Senkop türüne göre dispersiyon de erleri ……...…….………….................. 35 Tablo 4: Senkop say na göre dispersiyon de erleri ……...…….…………................ 36 Tablo 5: Tilt testi sonucuna göre dispersiyon de erleri ……...…….…………............ 37 Tablo 6: Takipte senkop izlemine göre dispersiyon de erleri ve ya da ………. 37 viii EK L L STES ekil 1: Hasta ve kontrol grubunun cinsiyet da ………………………………... 34 ekil 2: zlemdeki hastalar n ba vuru s ras ndaki senkop say na göre da ……. 38 ix MGELER VE KISALTMALAR ANF : Otonom Sinir Yetmezli i AS : Aort Stenozu AY : Aort Yetmezli i AV : Atriyoventriküler Dk : Dakika DM : Diabetes Mellitus EEG : Elektroensefalografi EKG : Elektrokardiyografi EKO : Ekokardiyografi TT : Tilt testi (Ba yukar E ik Masa Testi ) KB : Kan Bas nc L : Litre Mg : Miligram Ml : Mililitre mmHg : Milimetre civa ms : Milisaniye MVP : Mitral Valv Prolapsusu OH : Ortostatik Hipotansiyon POTS : Postüral Ortostatik Ta ikardi Sendromu QTc : Düzeltilmi QT mesafesi QTcD : Düzeltilmi QT Dispersiyonu QTD : QT dispersiyonu S : Saniye SSS : Santral Sinir Sistemi VVS : Vazovagal Senkop WPW : Wolf Parkinson White Sendromu x 1. G VE AMAÇ Senkop, ani bilinç ve tonus kayb ile karakterize, serebral dola yetersizli i sonucu geli en bir klinik tablodur. Serebral kan ak n n 6-8 saniye süreyle kesilmesi veya beynin oksijenizasyonunda %20’lik bir azalma tam bilinç kayb na yol açabilmektedir. Nadiren beyin kan ak azalmadan da beyin için gerekli esansiyel maddelerin azalmas (hipoglisemi vb.) ile de senkop geli ebilmektedir. Acil servise ba vurular n %3-5'ini hastane ba vurular n %1- 3'ünü senkoplu hastalar olu turur (1,2,3). Senkop cocuk ve adölesanlarda ya am kalitesini bozan ve morbiditeye sebep olan önemli bir problemdir (4). Adölesan dönem sonuna kadar çocuklar n %15'i en az bir kez senkop ata geçirmektedir(5,6). Nadir görülmesine ra men senkopun kardiyak nedenlerinin mortalite ve morbiditesi yüksektir ve ani ölüm riski ta r (7,8,9). Bu nedenle pratikte klinisyenlerin hastalar ikna etmekte zorland ve senkop takibinde hastalar n gereksiz yere fazla tetkik edilmesinin maliyeti yükseltti i bilinmektedir (7,10,11). Framingham çal mas nda ömür boyunca erkeklerin % 3, kad nlar n ise %3,5'inde bir kez senkop ikayeti oldu u tespit edilmi tir (12). Hatta baz çal malarda toplumun yakla k yar n hayatlar boyunca en az bir kez s k rastlanan bu tabloyu geçirdi i gösterilmi tir (12). Özellikle ergenlik döneminde ve 50 ya üstünde s kl artan senkop, çocukluk ça nda da s k görülen bir olayd r. Çocuklar n %15’inde ergenlik dönemi bitmeden önce senkop görüldü ü, ilk ve ortaö renim ça ndaki ö renciler geriye dönük incelendi inde ise %47’sinin geçmi te senkop geçirdi i tespit edilmi tir (12). Senkop selim nöbetten ani ölüme kadar farkl k gösteren tablolarla bulgu verebilir. QT dispersiyonu (QTd), ventrikül repolarizasyonunun heterojenitesini gösteren; non-invazif olarak yüzey elektrokardiyografisinden hesaplanabilen bir parametredir. On iki derivasyonlu EKG’de QT intervallerinin derivasyonlar aras variyabilitesi QT dispersiyonu olarak tan mlanmaktad r. QT dispersiyonunun, ventrikül repolarizasyonundaki bölgesel farkl klar yans tt ve ritm bozukluklar için bir belirteç olabilece i dü ünülmektedir (13). Konvansiyonel EKG’de uzam QT intervali aritmi geli imi ile ili kilendirilmektedir. Elektrokardiyografide QT 1 intervalinin derivasyonlar aras nda de kenlik göstermesi sol ventrikül segmentlerinin elektrofizyolojik farkl klar ndan kaynaklanmaktad r (13). Artm QTd birçok hasta ve hastal k grubunda ciddi aritmi ve ani ölüm riski ile ili kili bulunmu tur (14,15,16). Çal mam zda senkop ikayeti ile ba vuran hastalarda kolay uygulanan, giri imsel bir yöntem olmayan QTd ve QTcd de erlendirilerek, senkop tipi ve prognoz ile ili kisinin olup olmad amaçlanm n ara lmas r. 2 2. GENEL B LG LER 2.1. Tan m Senkop, yayg n serebral fonksiyon bozuklu una ba postural tonus kayb r (17). Halk aras nda geli en geçici bilinç ve “bay lma” denen tabloyu tan mlamaktad r. Presenkop dedi imiz durumda ise hastalarda bilinç kayb olmaks n k sa süreli ba dönmesi, bulant , terleme, görme bozuklu u, sersemlik gibi semptomlar olur (18). Ancak ço u kez bilinç kayb uyar olmadan meydana gelmektedir. Uygun pozisyon ve yakla mla senkopun düzelmesi ani ve h zl r. Bazen senkop sonras yorgunluk belirtileri olabilir. Yinede tipik senkop ataklar k sa sürer. Ancak senkop ataklar nadiren uzayabilir ve senkop süresi birkaç dakikay bulabilir (19). Böyle durumlarda senkop ile bilinç kayb na neden olan di er sebepler aras nda ay tan yapmak zorla abilir (19). Beyin kan ak ndaki kesintiye ba bilinç kayb olmas , ani ba lamas , k sa sürmesi, kendili inden h zl ve tam olarak düzelmesi, herhangi bir yerden destek al nmad tan taktirde postural tonus kayb na ba olarak dü me görülmesi senkopun na yard m eden belirgin özelliklerdir (20). 2.2. Patofizyoloji Senkop, de nedenlere ba ik patofizyolojik mekanizmalara ve çok çe itli etiyolojik olarak geli ebilir. Hastadan hastaya de en, fizyolojik olaylardan ya am tehdit eden ciddi hastal klara kadar pek çok neden senkopa yol açabilir (18). Sa kan ak kl bireylerde bilincin devaml n devaml için ortalama bir kan bas nc ile beyin zorunludur (18). Beyin tek ba na vücuttaki oksijenin %25'ini kullan r (21). Oksijen veya glukoz yetersizli i ani bilinç kayb ya da bilinç kayb na yak n bulgular n olu mas na neden olur. 100 gram beyin dokusu için dakikada 50-60 ml kan ak gereklidir ki, bu da dinlenme an ndaki kalp debisinin %12-15’i demektir. Serebral kan ak n 6-8 sn süreyle ani kesilmesi ya da %30-50 oran nda azalmas , tam bir bilinç kayb görülmesi için yeterlidir (22). Tilt testi (TT) ras nda edinilen deneyimlerden, sistolik kan bas nc n 60 mmHg’ya dü mesiyle senkop geli ti i görülmü tür (21). Beyine giden oksijen miktar nda en az % 20’lik azalma uur kayb için yeterlidir (22). Normalde beyin kan ak sistemik kan 3 bas nc n geni oranlarda de mesinde bile sabit kalmaktad r. Sistolik bas nç 50 mmhg oldu unda bile sabit bir beyin kan ak otoregülasyon, de arteryel kan bas nc de vard r. Beyin kan damarlar nda ti i zaman arterioler ikliklerle sa lan r (23). Kan bas nc artt daralma, bas nç azald seviyedeki zaman beyin arteriyollerinde nda ise arteriyollerde geni leme meydana gelir. Vazovagal senkopta kan bas nc dü tü ü halde paradoksik olarak arteriollerde daralma olu tu u tespit edilmi tir. Bu bulgu senkop an nda beyin arteriyollerinde daralma oldu unu ve senkopta beyin duvarlar ndaki rezistans n önemli rol oynad göstermektedir (23,24). Sonuç olarak yeterli serebral perfüzyonu sa layan mekanizmalar unlard r: 1. Serebral otoregülasyon, serebral kan ak aral ktaki de perfüzyon bas nc ikliklerine kar , sabit tutmay sa lar. 2. Lokal metabolik ve kimyasal kontrol, varl n geni dü ük PO2 veya yüksek PCO2 nda serebral damarlarda vazodilatasyon olu umunu sa lar. 3. Arteryel baroreseptörler, serebral kan ak korumak için gerekli olan sistemik dinamikleri (kalp h , kalbin kas lma gücü ve sistemik vasküler rezistans) düzenler. 4. Vasküler volüm düzenlenmesi, renal ve hormonal etkenler, santral dola m volümünün idamesine yard mc olur. Koruyucu mekanizmalar n geçici ba ar zl sistemik kan bas nc nedenler (ilaçlar, otoregülatuar aral kanama gibi) n alt na dü üren, araya giren di er senkop ata fizyopatolojisindeki temel nedenler beyin içi kan dola kalp at veya belirli bir zamanda ba latabilir. Senkopun nda azalma ya da kay p, nda geçici bir azalmaya yol açan kardiyak bir problem, sistemik arteriyel bas nçta dü e ba beynin kanlanmas nda yetersizlik, enerji veren maddelerin kanda azalmas yla beynin yetersiz enerjiyle kar la mas olabilir (20). 2.3. Prevalans Senkop tüm ya gruplar nda s k görülmektedir. S kl %3,5 dolaylar nda tahmin edilmekte ve bu oran ya la birlikte artmaktad r (25). Acil ba vurlar n % 1-3 ‘ünü, hastaneye ba vuranlarn %3-5’ini olu turan klinik bir problemdir (26). Senkoplu hastalar ya ve cinsiyetlere göre grupland ld nda senkop s kl 4 de kenlik göstermektedir. Çal malarda 18 ya alt çocuklarda %15, 17-26 ya aras nda %25, 40-59 ya aras kad nlarda %19, erkeklerde %16, 70 ya üstü popülasyonda %23 bulunmu tur (8,27-29). Senkop ve presenkopun prevalans çocuklarda bilinmemektedir, ancak çocuklar n yakla k %15’inin 8-18 ya aras dönemde senkop ata edilmektedir (30), Amerika’da çocuk ve adölesanlarda senkop ata geçirdi i tahmin s kl ortaya koymak için yap lan, be y ll k periyotlar içeren iki gözlemsel çal ma sonras elde edilen sonuçlarda ise prevalans 71/100 000 (%0,07) ve 126/100 000 (%0,126) olarak saptanm r (31). nsidans k zlarda erkeklere göre daha s kt r ve 15-19 ya lar aras nda pik yapar. S kl kla ataklar benign özelliktedir ve acil medikal tedaviye ihtiyaç duymaz (10,11). Popülasyon tabanl çal malarda en s k görülen senkop tipi nöral ili kili senkoptur (%75). Di er nedenler kardiyak (%10), psikojenik ve tan mlanamayan nedenler (%8) olarak s ralanmaktad r (2,8,32). Ancak senkopu olan az say da hastada ise hayat tehdit eden ve mortalitesi yüksek bir hastal k olabilir (1,33). Bu nedenle bu hastalar tetkik edilirken ileri teknoloji ürünlerinin kullan lmas maliyeti art rmakta ve bu pahal tetkiklerin kullan lmas klinisyeni her zaman do ru tan ya götürmemektedir. Bu durum ailede, hastada ve klinisyende anksiyete yaratan medikal, sosyal ve ekonomik bir problemdir (10,34). 2.4. Etiyoloji Senkop s fland rmas genellikle eri kin çal malar na dayanmaktad r. Fakat çocuklardaki farkl nedenler, yakla m aç ndan kolayl k sa layacak yeni düzenlemelere yol açm r. Çocukluk ça senkop nedenleri 4 ana grupta incelenmektedir (Tablo 1) (30). 5 Tablo 1: Senkop nedenleri I. OTONOM K ( NONKARD YAK ) a)Ortostatik tolerans bozuklu u grubu Vazovagal senkop ( basit, nörokardiyojenik veya nöral ili kili senkop ) Ortostatik ( postural ) hipotansiyon (disotonomi ) Postural ortostatik ta ikardi sendromu ( POTS ) b)Egzersiz ili kili senkop c)Durumsal senkop Nefes tutma nöbeti Öksürük, i eme, defekasyon v.s. Karotid sinüs hipersensitivitesi d)A vazovagal tonus II. KARD YAK a)Aritmiler: Ta ikardiler: Supraventriküler ta ikardi, atriyal flatter/fibrilasyon, ventirküler ta ikardi (uzun QT sendromu, aritmojenik sa ventrikül displazisi vb.), Brugada sendromu. Bradikardiler: Sinüs bradikardisi, asistol, tam kalp blo u, pace maker i lev bozuklu u b)Obstruktif bozukluklar: yolu obstrüksiyonlar : Aort stenozu (AS), pulmoner stenoz (PS), hipertrofik kardiyomiyopati, pulmoner hipertansiyon Giri yolu obstrüksiyonlar : Mitral stenoz (MS), tamponat, konstriktif perikardit, atriyal miksoma c)Miyokardiyal fonksiyon bozuklu u: Koroner arter anomalileri Hipertrofik kardiyomiyopati Dilate kardiyomiyopati Mitral valv prolapsusu (MVP) Aritmojenik sa ventrikül displazisi III. NÖROPS YATR K Hiperventilasyon Nöbetler Migren Tümörler Histeri IV. METABOL K Hipoglisemi ve Elektrolit bozukluklar laçlar / toksinler 6 2.4.1. Otonomik (Nonkardiyak) Nedenler Vücudun pozisyon de ikliklerinde kan ak n düzenlenmesinde etkili olan faktörler unlard r; yerçekimi, kardiyovasküler sistem, santral sinir sistemi, endokrin sistem ba ta olmak üzere tüm sistemler ve otonom sistem (35). Postür, kardiyak debi ve kan hacmindeki de iklikleri alg layan bas nç reseptörleri, afferent vagal C lifleri ile medullaya sinyaller gönderir ve yeterli beyin perfüzyonunu sa lamak amac yla nörohormonal transmitterler arac yap r. Kalp h ve kan bas nc yla gerekli düzenlemeler n otonom kontrolündeki geçici de iklikler hipotansiyon ve bilinç kayb na neden olabilir. Bu durum otonom senkop olarak tan mlan r ve normal otonom fonksiyonlar n varyant olabilece i gibi otonom sinir sistemini etkileyen bir hastal n parças da olabilir (18). Otonomik nedenler 4 farkl grupta incelenebilir (30). 2.4.1.1. Ortostatik Tolerans Bozuklu u Sa yan kl bir insanda en çok de r. Bu nedenledir ki, postür de kenlik gösteren, otonom sinir sisteminin ikli i ile otonom sinir sistemi yan senkop görülen insanlarda geni olarak de erlendirilen bir konu olmaktad r. Dört ayakl canl lar, insanlar ile kar la ld görülmektedir. nsan aya a kalkt do ru yer de nda ortostatik avantajlara sahip olduklar nda yakla k 300-700 ml torasik kan a tirmekte ve kalp seviyesinin a ya ndaki venler kanla dolup kalbe geri dönü azalmaktad r. Kan bas nc ndaki hidrostatik bas nçtan dolay serebral perfüzyon azal r (36,37). Buna kar k köpeklerin vasküler kapasitesinin % 70’ten fazlas kalp seviyesinde veya daha yukar nda yerle mi tir ve köpeklerin beyni kalp ile ayn düzeydedir. Böylece ayakta durma pozisyonunun, h zl ve etkili dola n sa lanabilmesi ve ba ca bilinç olmak üzere serebral kan ak n ve kan bas nc devam için nörolojik kompansasyon gerekti i aç kça ortaya ç kmaktad r. Bu kompansatuar mekanizmalar n yoklu unda, kardiyak düzeyin üstündeki beynin pozisyonu ve alt taraf ndaki yerçekimine ba olan büyük venlerin içinde kan n göllenmesi nedeniyle beyne giden kan miktar n h zla azalmas serebral iskemi ve bilinç kayb na neden olmaktad r (38). 7 a ) Vazovagal ( Nörokardiyojenik ) senkop: En s k görülen senkop tipidir. Nörokardiyojenik senkop, basit senkop veya nöral ili kili senkop olarakta adland lmaktad r. Crawford ve ark. ‘vazodepressör cevap’ tan n ilk defa Hunter taraf ndan damar yolu aç lan hastalar örnek gösterip rapor edildi ini belirtmi lerdir. Kan al nd rada veninden gelen kan n koyu k rm s rada bay lan bir kad oldu u dikkatini çekmi , Hunter bunu senkop s ras nda geli en vazodilatasyon sonucu dola ba lam r. Kan bas nc n bu n yava lamas na n fizyolojik kontrolü, santral sinir sisteminin kompleks afferent uyaranlar ile kalp ve vasküler yap lar n efferent modülasyonu ile sa lan r (39,40). Normal arteriyel kan bas nc , karotid sinüs ve arkus aortada yerle mi baroreseptörlerce denetlenerek sa lan r. Afferent sinyaller, arkus aortada vagus ve karotid sinüsten glossofarengeal sinir vas tas yla ta r. Kardiyak sistol sonras bu vasküler yap lar n gerilmesi, beyin sap ndaki nükleus solitariusta sonlanan afferent sinirlerin bo al mlar na neden olur. Böylece efferent sempatik yol inhibe olur, efferent vagal uyaran aktifle ir. Arteriyel kan bas nc n azalmas ise sempatik uyaranlar n artmas na, vagal uyaranlar n azalmas na sebep olur. Sonuç olarak baroreseptör sistem, efferent sempatik yol, vagal sinir ve sinir trafi ini her an kontrol etmektedir (41). Efferent sempatik yol, kalp duvarlar ve intratorasik damarlarda yerle mi baroreseptörler taraf ndan da kontrol edilir baroreseptörler denir. Kalp dolumundaki art ki bunlara kardiyopulmoner bu reseptörleri uyar r ve sempatik sistem inhibe olur. Bunun aksine kalp dolumundaki azalma sempatik sistemi aktive eder. Bu reseptörler için di er önemli nokta kalbin inotropik Aya a kalkma bu durumudur (42). otonomik siklusu faaliyete geçirir. Aya a kalk nca yakla k 300-700 ml kan alt ekstremitelere iner (17,43). Bu da ventrikül içinde ve arkus aorta ile karotid sinüsteki intravasküler volümün azalmas na neden olur. Böylece reseptörlerdeki afferent nöral aktivite bask lan r, sempatik tonus artar ve kan bas nc normal düzeyde tutulur. Patofizyolojisi henüz tam olarak çözülememekle beraber vazovagal senkop olu umu Bezold-Jarisch refleksine ba lanmaktad r (44). Kabaca Bezold-Jarisch refleksi önceden tariflenen negatif feedback siklusunun bir sonucudur. Ayakta iken, yerçekimine ba olarak alt ekstremitelerde venöz göllenme ve buna ba sa 8 ventriküle dönen kan miktar nda azalma olur. Azalm ventriküler volüm, sempatik aktivitede art a yol açar (45). Normal bireylerde kalp at m h artar, sistolik bas nç hafif artabilir, diyastolik bas nç hafif artar. Sempatik aktivite art , pozitif inotrop etki ile ventriküllerde kuvvetli bir kas lmaya yol açar. Bunlara ek olarak gerilme, kardiyak distansiyon ve güçlü, h zl sistolik kas lma ile uyar labilen sol ventrikül arka ve alt duvar nda daha yo un bulunan kardiyak mekanoreseptörler olan C liflerinde bir uyar ya yol açar. Senkopa e ilimli duyarl ki ilerde, bu liflerle beyin sap ndaki nükleus solitariusa giden uyar ile paradoksik bir refleks olu ur ve sempatik aktivite bask lan r, parasempatik sistem bask n hale geçer. Buna ba kalp h nda yava lama ve kan bas nc nda dü me olur. Kardiyak at m % 20 kadar azal r, kas ve splanknik alanda vazokonstrüksiyon meydana gelir. Ani olarak beynin kanlanmas azal r ve ki ide senkop meydana gelir (46,47). Normalde beyin kan ak de , sistemik kan bas nc n geni oranlarda mesinde bile sabit kalmaktad r. 50 mmHg sistolik bas nçta bile sabit bir beyin kan ak vard r. Beyin damarlar nda otoregülasyon, arteriyel kan bas nc de zaman arteriyoler seviyedeki de ikliklerle sa lan r. Kan bas nc artt beyin arteriyollerinde daralma, bas nç azald ti i zaman nda ise arteriyollerde geni leme meydana gelir (23). Vazovagal senkopta kan bas nc dü tü ü halde, paradoksik olarak arteriyollerde daralma olu tu u tespit edilmi tir. Bu bulgu, senkop an nda beyin arteriyollerinde daralma oldu unu ve senkopta beyin duvarlar ndaki rezistans n önemli rol oynad Senkoplu hastalarda, göstermektedir (23,24). Bezold-Jarisch refleksine ek olarak ba ka mekanizmalarda tetikleyici özellik ta r. Mesela, kalp nakli yap lm baz hastalarda vazovagal senkop esnas nda bradikardi görülmeden vazodepresör yan t izlenmi tir. Bradikardinin görülmemesi, ameliyata ba denervasyonun kardiyak afferent- efferent iletimi engelledi ini dü ündürür. Bu nedenle Bezold-Jarisch refleksine ek ba ka mekanizmalar aktifle ir (48). Mevcut bulgular, vazovagal senkopta tam olarak kardiyak katk n olmad göstermez. Çünkü tam denervasyon sa lanamam olabilir (atrial kal nt da ve venoatrial bile kede baz kardiyak afferent ve efferent sinirler kalm olabilir). Bradikardik cevab n olu mamas saf vazodepresör yan t ile olu an vazovagal senkopu gösterebilir (49). 9 Vazovagal senkopta potansiyel periferik nöral uyar ve ark. yapt larda önemlidir. Shen bir çal mada, intravenöz adenozinin sempatik afferentleri etkileyip aktive etti i gösterilmi tir (50). Bu gözlem, TT vazovagal cevapta adenozinin endojen bir madde oldu unu göstermektedir. Ba ka bir çal mada, vazovagal senkoplu hastalarda aya a kalk nca azalan diyastol sonu bas nç izoproterenol infüzyonu ile normale getirilebilir (51). Bu, ventriküler hacimdeki dü ün vazovagal senkop geli imi için gerekli olmayabilece ini dü ündürmektedir. Ek olarak TT ve tilt+izoproterenol ile senkop olu turulan hastalar aras nda, belirgin hemodinamik farkl klar vard r zoproterenol kullan lanlarda senkop öncesi kalp h (52). ve kalp debisi belirgin yüksek ve total periferal rezistans belirgin dü üktür. Bu farkl hemodinami ayn hastada bile farkl tetik mekanizmalar n olabilece ini dü ündürmektedir. Vazovagal senkopta 3 klinik evre bulunmaktad r (53): 1- Presenkop (Prodromal dönem): Halsizlik, ba dönmesi, görme bozuklu u (bulan k görme, göz kararmas , siyah noktalar görme gibi), ba a , kulak nlamas , tükürük sekresyonunda art , çarp nt , epigastrik rahats zl k hissi, bulant , kusma gibi ikayetlerin ard ndan solukluk, terleme, hiperventilasyon, bradikardi ve hipotansiyon ba lar. Presenkop süresi yakla k 10-20 saniyedir (53). 2- Senkop: Ki i uurunu kaybeder, tonus kayb olur, solukla r. Vücudu terli ve so uktur. Nab zlar zay f al r ve yava r. Üriner inkontinans ve ekstremitelerde tonik-klonik kas lmalar nadir de olsa görülebilir. Süresi birkaç saniye ile birkaç dakika aras nda de ir (53). 3- Senkop sonras : Ki i kendisini güçsüz ve sersem hisseder. Bulant , ba olabilir. Yakla k 1 saat içinde tamamen düzelir (53). b) Ortostatik ( postüral ) hipotansiyon ( disotonomi ): Ortostatik intolerans, yatar pozisyondan ayakta durma pozisyonuna geçerken semptomlar n geli mesidir (54). Ortostatik hipotansiyon (OH); aya a kalk ld nda 3 dakika içinde sistolik kan bas nc nda 20 mmHg, diyastolik kan bas nc nda 10 mmHg dü menin olmas olarak tan mlanm r (54). Bilinç ve postural tonus kayb oldu u zaman bu senkopla sonuçlan r. Kan ak Ortostaik intoleransa kar n yeniden düzenlenmesiyle uur aç r. vücut, kas pompas , nörovasküler kompansasyon ve 10 nörohumoral etkilerle çoklu düzeylerde savunmay sa lar (36). Ortostatik senkop uzun süreli yatma veya ayakta durma, kan kayb , dehidratasyon, hamilelik, adrenal yetmezlik gibi dola an kan hacminde azalma yapan durumlarda art gösterir. Kalsiyum kanal blokerleri, vazodilatatörler, fenotiazinler gibi sempatik vazomotor cevaba etkili ilaçlar ortostatik senkopa e ilimi artt rlar. Senkoplu hasta de erlendirilirken ikayet an nda kan bas nc ölçülmeli, hareket etmeksizin 10 dakika ayakta kalmakla sistolik kan bas nc nda 20 mmHg, diyastolik kan bas nc nda 10 mmHg dü olursa ortostatik hipotansiyon dü ünülmelidir (55,56). Ortostatik hipotansiyonu olan hastalarda TT pozitiftir ancak bu ki ilerde vazovagal senkopta olan solukluk, hiperventilasyon gibi otonomik sinir sistemi bulgular olmaz (57). Otonomik fonksiyon bozuklu unun standart testleri nefes alma ve klasik valsalva manevras r. Bu gibi hastalarda ortostaza yan t; tam disotonomik hastalardan farkl olarak ortostaza adaptasyon için kompansatuar mekanizmalar (örne in; kan volümünün artmas ) olabilir. Tam disotonomik hastalarda kompansasyon daha az görülür. Disotonomik senkop (OH): Otonomik yetersizli i olan hastalar tan mlamak için kullan lmaktad r. Akut enfeksiyöz hastal klarda yada Guillain-Barre sendromu gibi periferal nöropatilerde görülebilir (57-59). c) Postural Ortostatik Ta ikardi Sendromu ( POTS): Postüral ortostatik ta ikardi sendromu (POTS), s kl kla terleme, titreme, anksiyete, çarp nt , egzersiz intolerans ve presenkop gibi ortostatik yetersizlik semptomlar ile karakterize otonomik bozukluktur. POTS hastalar nda kan bas nc aya a kalk ld nda de at m/dk üzerinde bir art mez ya da minimal art ya da kalp h gösterirken kalp h nda 30 n 120 at m/dk üzerine ç gözlenir. POTS, genellikle kronik yorgunluk sendromu ile ili kilendirilir. Hastal n altta yatan fizyopatolojisi kesin olarak bilinmemektedir. As l bulgular , ortostatik intoleransl ki ilerde aya a kalk nca geli en ta ikardidir. Hipotansiyon ta ikardiyi tlar. Baz bireylerde tansiyon dü üklü ü ya da yüksekli i de olabilir (60). 2.4.1.2. Egzersiz li kili Senkop r fiziksel aktivite veya spor s ras nda ya da sonras nda geli en ani bilinç kayb , kardiyopulmoner hastal klar gibi organik nedene ba olabilir. Ancak ço u 11 hastada egzersizle ili kili senkop altta yatan ciddi bir kardiyopulmoner veya metabolik bozuklu un göstergesi de ildir. S kl kla vazodilatasyon olmu bacak kaslar nda venöz göllenme, yetersiz hidrasyon ve s cak havan n hep birlikte etkisiyle olu ur. A r aktivite s ras ndaki hiperventilasyon ve hipokapni de ( genelde bacaklarda kar ncalanma ve uyu ukluk ile beraber ) senkop nedeni olabilir. Atletler venöz göllenmeyi önlemek için ko u yar lar ndan sonra harekete devam etmelidirler (61,62). 2.4.1.3. Durumsal Senkop Ortostatik stres d nda, tetikleyici birçok farkl uyaran durumsal senkop yarat r. Ortaya ç kan yan t periferiktir ve bradikardi ve/veya hipotansiyon ile senkop olu ur. Uyaranlar aras nda; havayolu uyar lmas , kat lma, so uk içecekler, öksürük, miksiyon, defekasyon, dalma, egzersiz, saç tarama, yüksek rak m, s cak du , hiperventilasyon, a yapt rma, a i lemler, migren, okülovagal uyar , yemek sonras , t ra olma, hap rma, gerilme, çi neme, trompet çalma, karotis sinüs bas , valsalva manevras , kusma, a rl k kald rma say labilir. Durumsal senkop olu ma mekanizmalar na örnek vermek gerekirse; Kat lma nöbetinde hipokapni ile birlikte serebral vazokonstriksiyon ve vagal olarak uyar lan bradikardi etkilidir. Hiperventilasyonda da hipokapni ile uyar lan serebral vazokonstriksiyon ve psikiyatrik komponentler söz konusudur (63). Öksürük intratorasik bas nç art ile venöz dönü ü azaltarak senkopa yol açabilir. Yeti kinlerde oldu u kadar çocuklarda da tan mlanm r. Öksürük ile kardiyak at m azalmakta ve periferik vazodilatasyon geli mektedir. Bu durum özellikle ast m, krup gibi spazmodik öksürüklerle beraber görülür (18,55,63). Defekasyon-miksiyon sonras geli en senkopun kar n içi bas nc n azalmas sonucu total periferik direnç dü mesine ba ortaya ç kt dü ünülmektedir (55,64,65). Karotid Sinüs Hassasiyetine Ba Senkop; bu bölgedeki baroreseptörlerin uyar lmas sonucunda senkop meydana gelir. Çocuklardan daha ziyade aterosklerotik yeti kinlerde görülür. Sert yakal k yafetler, boyun t ra gibi etkilerle karotid sinüs üzerine bas olabilir, böylece kardiyoinhibitör ve vazodepresör refleks uyar r, 12 senkop meydana gelir (17,55,64,66). Senkopun çok nadir olarak yutma s ras nda ve glossofaringeal nöraljiye ba olarak geli ti i de tan mlanm r (55,64,67). 2.4.2. Kardiyak Nedenler Kardiyak senkoplar, do primer veya aritmilere ba tan veya kazan lm kalp hastal klar na ba olabilir. Özellikle fiziksel aktivite ile tetiklenen ve yatar pozisyonda olan senkoplar, kardiyak nedenleri dü ündürür. Genellikle vazovagal senkoptaki tipik prodromal semptomlar yoktur (68). Ancak bazen çarp nt , gö üs , kafada dolgunluk, görme bozukluklar , halsizlik gibi anl k geçici belirtiler olabilir. 2.4.2.1. Aritmiler Aritmiler, senkopa yol açan nedenlerin en ba nda gelmektedir. Aritmiler, kalp debisi ve serebral kan ak nda önemli azalmalara yol açabilecek hemodinamik bozukluklar tetikler. Bununla birlikte kalp h , aritmi türü (supraventriküler veya ventriküler), sol ventriküler fonksiyon, duru pozisyonu ve vasküler kompansasyon yeterlili i dahil olmak üzere senkopa neden olan birden fazla faktör vard r. Vasküler kompansasyon yeterlili i baroreseptör nöral refleksler ve aritmi ile tetiklenen ortostatik hipotansiyona verilen yan tlar da kapsar(69,70) Bu tür katk da bulunan etkilerden ba ms z olarak, aritmi senkopun birincil nedeni oldu unda dikkatlice tedavi edilmelidir. Yap sal Defektin olmad aritmiler: 1. Uzun QT sendromu: Senkopla ili kili ventriküler bir aritmidir. EKG'de QT mesafesi uzun saptan r ve ailede ani ölüm hikayesi s kl kla vard r. Emosyonel de iklik ve stresle senkop meydana gelir. Semptomun olmad dönemde hasta tamamen normaldir. Klinik olarak havale nöbetlerini taklit edebilir. Bu sendromda kardiyak ve nöral faktörlerin rol oynad ileri sürülmektedir. Kardiyomiyositteki sodyum ve potasyum iyon kanal proteinini kodlayan genlerde mutasyon sonucu repolarizasyon süresinin uzamas , uzun QT intervaline neden olur. Mortalite oran yüksektir (71). Jervell ve Lange Nielsen sendromunda aritmiyle birlikte do umsal sa rl k da görülür. 13 2. Wolf-Parkinson-White sendromu: Supraventriküler ta ikardi tipidir. EKG' de tipik PR aral n k sa olmas , delta dalgas ve QRS’te geni lemenin varl tan konur. Senkop öncesi hastalar çarp nt tarif edebilir (17). 3. Torsade de pointes: Uzam QT intervali ile ili kili polimorfik ventriküler ta ikardi türüdür. Kardiyak bale, atipik ta ikardi, geçici ya da kendini sonland ran ventriküler ta ikardi olarak da isimlendirilir. QT intervalindeki uzama do umsal olabilece i gibi, ilaç kullan , elektrolit bozukluklar gibi nedenlere ba olarak da ortaya ç kabilir. Hastalarda tekrarlayan senkop ataklar ve/veya ani ölüm görülür (72). 4. Aritmojenik sa ventrikül displazisi (sa ventrikül kardiyomiyopatisi): Miyokard n nadir görülen anomalisidir. Sa ventrikülde görülen displazi nedeniyle tekrarlayan ventriküler ta ikardi ve senkop ataklar görülebilir. Özellikle egzersizle uyar lan sol dal blo u paterni olan ventriküler ta ikardili hastalarda akla gelmelidir (73). 5. Brugada sendromu: Polimorfik ventriküler aritmi ataklar takiben ani kardiyak ölüm epizodu veya tekrarlayan senkop ataklar ndan olu maktad r. Genellikle yap sal kalp hastal ile birlikteli i yoktur. EKG' de tipik olarak V l 'de konkav ST elevasyonu ve J noktas elevasyonu ile birlikte sa dal blo u görülür (73). Yap sal kalp defektlerinin neden oldu u aritmiler: Senkopla ili kili aritmilere neden olan, opere edilmi ya da edilmemi , edinsel ya da do umsal kalp hastal klar r. 1. Preoperatif do umsal kalp hastal klar ; örne in Ebstein anomalisi, mitral stenoz veya mitral yetmezlik, do umsal düzeltilmi büyük arter transpozisyonu aritmiye neden olabilir (74). 2. Postoperatif do umsal kalp hastal klar ; özellikle Fallot tetralojisi, büyük arter transpozisyonu ve Fontan ameliyat sonras görülen aritmilerdir. Hastalarda hemen her türlü aritmi ve bunlara ba senkop görülebilir. Bu çocuklarda sinüs nodu disfonksiyonu (hasta sinüs sendromu), supraventriküler veya ventriküler ta ikardi ya da tam blo a rastlanabilir (17,74). 3. Dilate kardiyomiyopati; sinus bradikardisi, supraventriküler ta ikardi ya da ventriküler ta ikardiye neden olabilir (68,75). 14 4. Hipertrofik kardiyomiyopati; ventriküler ta ikardi ve senkopun nadir nedenlerindendir. 5. Mitral valv prolapsusu ventriküler ta ikardinin oldukça nadir bir sebebidir. 6. Endokardit ve myokarditli hastalar bradikardi, atriyoventriküler blok ve ta iaritmiler aç ndan risk alt ndad r (76). Hasta sinüs sendromu; do umsal kalp hastal olan ya da atrial bölgeye müdahale yap lan hastalarda senkop ve ani ölüme neden olabilir. Ta i- bradiaritmiler görülebilir. Özellikle bradiaritmisi olan hastalarda tedavide kalp pili gerekebilir. Senkop ani ve k sa sürelidir (32,77,76). Atriyoventriküler (AV) blok; hastalar n ço unda Mobitz (Wenckebach) 2. derece AV blok görülür, altta yatan ek hastal k olmad tip-I sürece genellikle tedavi gerektirmeyen masum seyirli bir aritmidir. Mobitz tip-II 2. derece AV blok tip-I' e göre daha kötü seyirlidir, bu hastalarda tam AV blok geli ebilir. Senkopla birlikteli i en s k olan grup ise AV tam bloktur. Senkopla birlikte oldu unda Adams-Stokes sendromu ad al r. Atak s ras nda kardiyak ritmde bozulma ve kardiyak at m volümünde azalma akut serebral iskemi ile sonuçlan r. Bilinç kayb na konvulziyonlar e lik edebilir. Bu durumda epilepsiden ay güçle ir. Çocuklardaki en s k neden geçirilmi operasyonlard r. Özellikle düzeltilmi büyük arter transpozisyonundan sonra s k gözlenir. Bu hastalarda kalp pili takmak gerekebilir. Yenido an döneminde de görülebilir. Bu dönemde en önemli bulgu dü ük fetal kalp h r (17,76). 2.4.2.2. Obstrüktif Lezyonlar A- Ç Yolu Obstrüksiyonlar Kan n sa kardiyak at veya sol ventrikülden ç engelleyen bir darl a ba n dü mesi, primer kardiyak senkopun en s k rastlan lan sebebidir. Bu tip senkoplar, aort darl darl k gibi durumlara ba , obstrüktif hipertrofik subaortik darl k, pulmoner r. Aort darl , s kl kla konjenital olmas na ra men aortaya konulan protez bir kapa n fonksiyon bozuklu una veya trombozuna ba akkiz olarak da geli ebilmektedir (66). Konjenital veya edinsel aort ve pulmoner darl kta senkop, kötü gidi in habercisidir ve valvotomi, balon valvuloplasti, valv replasman gibi müdahaleler 15 ile darl n kald lmas gereksiniminin oldu una i aret eder. Aort ve pulmoner darl k iyi bir fizik muayene ile kolayl kla tan nabilir. Bu hastal klarda görülen senkopta karakteristik özellikler, egzersiz s ras nda görülmesi, miyokardiyal iskemiye ba gö üs a n e lik etmesi ve genellikle bilinç kayb Dü tükten sonra vücudun kan ihtiyac azalaca n olmas ve mevcut kan ak r. yeterli hale gelece i için hastan n bilinci hemen düzelmektedir. Bununla beraber ilk senkop ata bazen geç dönemde, ileri derecedeki darl k sonucu geli en miyokard fonksiyon bozuklu una veya aritmilere ba geli ebilmektedir. Bu durumda hastan n bilincinin düzelmesi daha uzun bir süre alabilmektedir. Hipertrof k subaortik darl kta senkop bazen hemodinamik bir nedene veya aritmiye ba hastalarda aort darl gö üs a olarak olu abilmektedir. Bu ve mitral yetmezli ine ait üfürümler duyulabilir. Ba dönmesi, , dispne, çarp nt ve aile hikayesi bulunabilir. Bazen de, senkop veya ani ölüm ortaya ç ncaya kadar hiçbir yak nma olmayabilir (17,55,64). Primer pulmoner hipertansiyon ve Eisenmenger Sendromu’nda pulmoner arterde darl k olmamas na ra men pulmoner damar direncinin art , kan n pulmoner artere gidi ini engeller. Bu durum kardiyak at yetmezli inin geli mesine neden olur. Kardiyak at azalt r ve akut sa n azal ventrikül senkopa sebep olur.Bu durumda hastada ani ölüm geli ebilir (17,55,66). B- Giri yolu obstrüksiyonlar Mitral stenoz, tamponat, konstriktif perikardit, mitral kapak protezinin fonksiyon bozuklu u ve sol atrial miksoma da sol atriumdan kan n sol ventriküle geçmesini engelleyerek kalp at m hacminin dü mesine ve senkopa neden olabilmektedir. 2.4.2.3. Miyokardiyal Fonksiyon Bozuklu u Myokard hasar kardiyak at dü üren di er önemli bir nedendir. Bu grupta yap sal kalp defekti mevcuttur. Oldukça nadir olmakla birlikte do umsal koroner arter anomalileri ya da akut koroner arter hastal klar na (Kawasaki hastal aterosklerotik kalp hastal ya da gibi) ikincil myokard iskemisi ve infakt na ba senkop görülebilir. Dilate kardiyomiyopatisi olan hastalarda kardiyak arreste de neden olabilen, kendili inden sonlanan ventriküler ta ikardi epizodlar senkopla 16 sonuçlanabilir. Senkop hipertrofik kardiyomiyopatili hastalarda sonradan gelecek ani ölüm için major risk faktörü olabilir (31,78). Hipersiyanotik nöbetler: Fallot tetralojisi, triküspit atrezisi, büyük arterlerin transpozisyonu gibi durumlarda hipersiyanotik nöbetler görülür. Genelde çocu un lamas , yorulma, beslenmeden sonra, uykudan uyan nca ortaya ç kar. Bu durumlar sistemik vasküler direnci azalt r ve kan n aortaya geçmesine, buna kar k pulmoner dola ma at lan kan a sebep olur. Böylece hastadaki sa -sol ant artm n azalmas na olur. Bu durum siyanozu art r, oksijen saturasyonu ve kan pH's iyice dü er. Çok a r bir hipoksi sonucu beyin oksijenasyonu bozulur ve bilinç kaybolur. Hastan n hipoksik nöbetten kar lmas için dizlerin kar na do ru çekilmesi, oksijen inhalasyonu, bikarbonat, morfin sülfat, propranolol gibi ilaçlar n verilmesi gerekmektedir (66). 2.4.3. Nöropsikiyatrik Nedenler 2.4.3.1. Nörolojik Nedenler Çocuklarda bilinç kayb na yol açan önemli bir neden de konvülziyondur. Hastada auran n olmas , tonik- klonik kas lmalar n gözlenmesi, gaita ve idrar inkontinans kayb n bulunmas , hastan n yatar durumda iken atak geçirmesi, bilinç n uzun sürmesi, postiktal bulgular n gözlenmesi ve atak sonras çabuk toparlanma olmamas konvülziyon lehine yorumlanmal vakada görülmemesi ve çe itli nedenlere ba r. Ancak bu bulgular n her olarak geli en senkoplarda miyoklonik jerklerin ve seyrek olarak da jeneralize tonik kas lmalar n olabilmesi ay tan güçle tirebilmektedir. Senkopla s k olarak kar san bir durum da “atonik” nöbetlerdir. Nöbet s ras nda hastan n ani olarak tonusunu kaybederek yere dü mesi senkop ata olarak yorumlanmas na neden olabilir. iddetli migren ras nda vertebrobaziler damarlarda olu an spazm senkopa yol açabilen di er bir nedendir. Bu durumda iddetli ba n olmas ve a n ataktan sonra da devam etmesi karakteristiktir. Çe itli serebrovasküler hastal klar, hidrosefali ve beyin tümörleri kafa içi bas nc artt rarak veya serebral kan ak azaltarak senkopa yol açabilen nadir durumlard r (79). 17 2.4.3.2. Psikiyatrik Nedenler Özellikle adölesan döneminde senkopu taklit eden histerik nöbetler görülebilir. Nöbetin genellikle ba kalar bas nc nda ve nab z say nda de n yan nda iken olmas , nöbet s ras nda kan iklik görülmemesi, nöbete hiperventilasyonun lik etmesi ve nöbet s ras nda herhangi bir travmatik olay n bulunmay ata histerik dü ündürmelidir. Anksiyete, panik ata , depresyon ve somatizasyon gibi durumlarda da senkop görülebilir (79). 2.4.4. Metabolik Nedenler Metabolik nedenlere ba olarak geli en senkop genellikle nadirdir. Senkop ani olarak olu maz ve ba lang nda terleme, halsizlik, konfüzyon gibi semptomlar bulunabilir. Hem senkop süresi hem de senkop geçtikten sonra hastan n toparlanma süresi vazovagal senkopa göre daha uzundur. Bay lma s ras nda kalp h bas nc nda bay lmaya yol açacak kadar belirgin de ve kan iklik yoktur. Hipoglisemi, hipokalsemi, hipomagnezemi, hipoksi, hipokapni ve elektrolit dengesizlikleri senkopa yol açan ba ca metabolik bozukluklard r (79). 2.5. Tan Senkop geçiren her hastan n incelenmesi ve senkop nedeninin mutlaka ara lmas gerekmektedir. Senkop nedeninin bulunmas mortalite riski yüksek olan kardiyak kökenli senkoplar n tan nmas ve uygun tedavi ile baz senkop ataklar önlenebilmesi aç ndan önem ta maktad r. Çok de n ik nedenlerin senkopa yol açabilmesi nedeniyle bu hastalar n incelenmesinde kullan lan birçok tan yöntemi vard . Ancak bu tetkikler tüm hastalarda rutin olarak istenmeyip senkoplu hasta sistematik bir ekilde de erlendirilmeli ve tan ya yönelik tetkiklere öncelik verilmelidir (80). 2.5.1. Öykü Senkopu olan hastalar n büyük bir k sm nda olaydan bir süre sonra fizik muayene normal olaca ndan, uygun ay tan ve tetkiklerin planlanabilmesi için detayl öykü çok önemlidir. Bazen öykü tek ba na nedeni belirleyebilir. Bazen 18 ki inin amnezisi nedeniyle tam öykü al namaz, ancak olaya tan k olan birinin tarifi oldukça i e yarar bilgiler sa lar ( 4,81-84). 1. Senkop an nda a. Günün hangi saatinde oldu u: Sabah uykudan kalkt anda tarif edilen senkop vazovagal senkopu dü ündürür. Hipoglisemi de oldukça nadir görülen bir sebeptir. b. Hastan n pozisyonu: Yatar, dik ya da oturur durumda olma; otururken ya da yatar pozisyondayken görülen senkop nöbet ya da aritmiyi dü ündürür. Zaman zaman oturur pozisyondan aya a kalk ld nda görülen senkop ortostatik intolerans grubundan örne in vazovagal senkopu dü ündürür. c. Egzersizle ili kisi: Egzersiz s ras nda ortaya ç kan senkop aritmiyi dü ündürür. Boehm ve ark.'n n (85) yapt bir çal mada egzersiz s ras nda ortaya kan senkopta vazovagal senkop dü ünülmemesi gerekti i belirtilmi tir. Fiziksel aktivite kesildikten hemen sonra ortaya ç kan senkopta bacaklarda venöz göllenme, venöz dönü te ve kardiyak at m volümünde azalmaya ba geli ti ini dü ündürür. senkop Aktivite s ras nda hidrasyon durumu ve çevre önemlidir. d. E lik eden semptomlar senkopun nedeninin ortaya konmas nda yard mc olabilir. Çarp nt ve kalp h miyokardial iskemiyi n art , aritmi ya da ta ikardiyi dü ündürür. Gö üs akla getirir. (Örne in; obstrüktif lezyonlar, kardiyomiyopati, kardit). Mide bulant , epigastrik bölgede huzursuzluk, ba dönmesi, ba , vizüel de iklikler vazovagal senkopu dü ündürür. e. Senkopun süresi: Bilinç kayb n bir dakikan n alt nda sürmesi vazovagal senkop, hiperventilasyon veya senkopa neden olan di er ortostatik mekanizmalar , daha uzun sürmesi konvülzif hastal klar ve aritmiyi dü ündürür (20). f. Solukluk hipotansiyonun i aretidir. Anormal postür ya da hareket, konfüzyon, fokal nörolojik bulgular, amnezi olas bir nöbeti dü ündürür. g. Histerik nöbetlerde yaralanma beklenmez. Hastada dü me sonucu yaralanma varsa ba ka bir neden dü ünülmelidir. 2. Özgeçmi te kardiyak, nörolojik, psikolojik ya da endokrin sisteme ait hastal klar n varl bu sistemlere ait bir hastal dü ündürür. 19 3. laç öyküsü sorgulanmal r. Antidepresanlar, antihipertansifler, antiaritmikler, vazodilatörler, diüretikler, fenotiyazinlerler ve QT uzamas na yol açan ajanlar (antihistaminikler, makrolidler, antifungaller) senkopa neden olabilen ba ca ilaçlard r. 4. Hamilelik, madde ba ml olabilecek sosyal öykü sorgulanmal ya da di er konversif reaksiyona neden r. 5. Aile öyküsü de erlendirilmelidir: Ailede ani ölüm, senkop, sa rl k, ritm bozukluklar , konjenital kalp hastal , epilepsi, metabolik hastal k ve erken ya ta görülen miyokard enfarktüsü aranmal r. Vazovagal senkop geçiren pek çok çocu un ailesinde senkop öyküsü; uzun QT sendromlu vakalar n ailesinde ise ani ölüm veya sa rl k öyküsü saptamak mümkündür. 2.5.2. Fizik Muayene Senkop geçiren her vakada tam bir sistemik muayene yap lmal r. Muayeneye vital bulgular kontrol ederek ba lanmal ve hasta yatarken ve ayakta iken kan bas nc ile nab z ayr ayr de erlendirilmelidir. Kan bas nc her iki koldan da ölçülmeli ve iki kol aras nda 20 mmHg’dan fazla bas nç fark bulunmas durumunda “subklavian steal sendromu” veya arkus aorta anomalileri dü ünülmelidir. Senkop ikayeti ile gelen hastada nedene yönelik olarak ay tan da yard mc olacak bir test de 10 dakika hareketsiz durdurulduktan sonra kan bas nc ölçülerek ortostatik hipotansiyon olup olmad na bak lmas r. Dikkatli bir fizik muayene s ras nda aort stenozu, hipertrofik kardiyomiyopati, pulmoner hipertansiyon gibi kalp hastal klar na ait bulgular saptamak mümkündür. Fizik muayene s ras nda nörolojik sisteme ait patolojik bulgu saptanmamas nörolojik neden olas Ancak hastalarda semptom olmad büyük ölçüde azaltabilir. dönemde fizik muayene s kl kla normaldir (81,84). Bir çal mada ise sadece anamnez ve muayene ile %25 oran nda tan konulabildi i gösterilmi tir (66). 2.5.3. Laboratuvar Bulgular Laboratuvar tetkikleri, anamnez ve muayeneden elde edilen bilgiler nda istenir. Önemli bilgiler sa layacak maliyeti dü ük, risksiz testler olan hemogram, kan 20 ekeri ve kalsiyum ölçümleri yap lmal r. Senkoplarda basit kan testleri ile vakalar n %8’inde sebep bulunabilmektedir (55). Elektrokardiyogram (EKG): senkoplu hastalarda büyük yarar olan ve her vakada mutlaka yap lmas gereken tetkiklerden birisidir. Sinüs nod disfonksiyonu, iletim bozukluklar , Wolf-Parkinson-White gibi preeksitasyon sendromlar , ta iaritmiler, bradiaritmiler ve uzun QT sendromu EKG ile tan alabilecek ba ca bozukluklard r. Uzun QT sendromu ve preeksitasyon sendromlar aç ndan QT ve PR aral klar n ölçümü yap lmal ve delta dalgas ara veya edinsel birçok organik kalp hastal lmal na ait ipuçlar elde etmek de mümkündür. EKG ile tüm senkop nedenlerinin %5’ine tan koymak olas Ekokardiyografi (EKO): incelemesinde ve kalp hastal klar güvenilir olan r. Ayr ca konjenital Ekokardiyografi r (79). kardiyovasküler sistem n tan nda invaziv olmayan yöntemler içinde en r. Baz ara rmac lar taraf ndan ancak senkopa yol açabilecek kardiyak bir neden dü ünüldü ünde yap lmas n önerilmesine kars n pratikte senkopla gelen hastalar n ço unda ekokardiyografik inceleme yap lmaktad r. Ekokardiyografi, hiçbir klinik bulgu vermeyebilen hipertrofik kardiyomiyopati, perikardiyal efüzyon, atriyal miksoma ve sol ventrikül fonksiyonlar kardiyomiyopati gibi durumlar n kesin tan nda da son derece yararl bozan r (79). Egzersiz testi: Egzersiz testi efor s ras nda senkop geçiren her hastada uygulanmas gereken bir tetkiktir. Aort stenozu, hipertrofik kardiyomiyopati, uzun QT sendromu ve koroner arter hastal klar efor s ras nda senkopa yol açan basl ca nedenlerdir. Efor s ras nda senkop geçirmeyen hastalarda testin tan sal de eri son derece dü üktür (79). Disritmiye yönelik incelemeler: Uzun süreli ambulatuvar elektrokardiyografik monitorizasyon aritmilerin tan ve izleminde oldukça yayg n olarak kullan lmaktad r. Monitorizasyon süresinin uzun olmas standart EKG’ye göre aritmi yakalama ans belirgin ölçüde artt rmaktad r. Monitorizasyon süresi bir günlük (Holter monitorizasyon) veya bir ayl k (eksternal kaydediciler) olabilece i gibi 18 aya kadar da uzayabilir (implante edilen kaydediciler). Aritmik senkopu dü ündüren prodromal bulgular olmadan ani geli en sa süreli bilinç kayb hastal klar n olmas , senkopa çarp nt n e lik etmesi, yap sal kalp n bulunmas veya EKG’de anormallikler saptanmas gibi durumlarda 21 uzun süreli ritm monitorizasyonu endikedir. Senkoplu hastalar n incelenmesinde ve aritmik hastalar n ara lmas nda elektrofizyolojik çal malar da kullan lmaktad r. Yöntemin invaziv olmas nedeniyle öncelikle di er yöntemler kullan lmal ve yaln zca bu yöntemlerle bir sonuç al nmayan ve çok kuvvetle disritmik kaynakl senkop dü ünülen vakalarda elektrofizyolojik çal malara ba vurulmal r (79). Nörolojik incelemeler: Bir epileptik nöbet tarifleniyor ve anormal nörolojik muayene bulgusu ve travma öyküsü varsa vakalar n pediatrik nörolog taraf ndan de erlendirilip elektroensefalografi (EEG), bilgisayarl tomografi gibi tetkikler istenmesi gerekir. Kardiyak kateterizasyon ve elektrofizyolojik çal malar: Tan da seçilmi vakalarda yard mc olabilir. Elektrofizyolojik çal malar uyar labilir supraventriküler veya ventriküler ta ikardi, hasta sinüs sendromu, ventriküler fibrilasyon, anormal atriyoventriküler dü üm fonksiyonu, karotis sinüs hassasiyeti tan lar yard mc oldu u belirtilmi tir. çal malar n sonuçlar tart mal konjenital kalp hastal klar Ancak çocuklarda koymada yap lan elektrofizyolojik r. Kalp kateterizasyonu ve anjiyografi, edinsel veya n tan nda gerekli olabilir. Ancak günümüzde ekokardiyografik inceleme geni ölçüde kalp kateterizasyonunun yerini alma ilimindedir (79). Psikiyatrik inceleme: Son y llarda senkoplu hastalar n önemli bir bölümünde (%24) bay lmaya yol açabilecek psikiyatrik bir neden saptand çal malar yay nlanm bildiren r. Özellikle depresyon, anksiyete, histeri ve panik ataklar senkopa yol açan ba ca psikiyatrik bozukluklard r. Tilt testi (TT): Tilt testi senkop tan nda yayg n olarak kullan lan bir yöntemdir. 6 ya masayla birlikte ba üstü çocuklarda uygulanabilir. Tilt masas na yat lan hasta, yukar da olacak ekilde kald larak yerle 60-70 derece aç yapacak duruma getirilir. Hasta kan bas nc ve nabz monitorize edilerek bu ekilde bekletilir. TT s ras nda bradikardi ve/veya hipotansiyon geli erek hastan n bilincinin kaybolmas (senkop geçirilmesi) durumunda test pozitif olarak yorumlan r. TT ras nda 20-45 dakika beklenilmesine kars n herhangi bir semptom geli memesi testin negatif oldu unu gösterir. Bu durumda izoproterenol gibi provake edici ilaçlar ile test tekrarlanabilir. Vazovagal senkop tan nda ve tedavi yakla göstericidir (86). Son y llar içinde klinik kullan yayg nla nda da yol r (53). TT, 22 laboratuvar ko ullar nda nöral kaynakl refleksin elde edilmesini sa lar. Ortostatik stres ve immobilizasyon nedeniyle kan göllenmesi ve venöz dönü te azalma bu refleksi tetikler. Nihai etki, sempatik geri çekili ve a vagal aktivite ile hipotansiyon ve genellikle kalp h nda yava lamad r. Hem TT hem de vazovagal senkop s ras nda; öncü belirtiler (göz kararmas , ba dönmesi, solukluk, terleme, bulant , postural tonus kayb ), bradikardi ve hipotansiyon görülmektedir. Serum hormon ve katekolamin de iklikleri de her ikisinde benzer bulunmu tur (87,88). Bu test ba lang çta eri kinlerde yap lmas na ra men günümüzde pediatrik literatürlerde de büyük oranda yer almaktad r (89). Tt’nin pozitif olmas hastadaki senkopun vazovagal senkop oldu unu gösterir. TT’nin özellikle nedeni bilinmeyen ve tekrarlayan senkoplar n ara lmas nda son derece yararl oldu u gösterilmis ve test ile bu tip senkoplar n ço unun vazovagal senkop oldu u anla lm olarak vazovagal senkop tan r (23,90). Klinik n konulabildi i durumlarda tan desteklemek amac yla ayr ca TT yap lmas na gerek yoktur. TT’nin konvülziyon ile senkop ata n ay tan nda da yararl olabilece i bildirilmi tir (91). 2.6. QT Uzunlu u ve QT Dispersiyonu QT aral , QRS kompleksinin ba lang ile T dalgas mesafe olarak tan mlanmaktad r (92). QT aral repolarizasyon sürelerinin toplam n sonu aras ndaki ventrikül depolarizasyon ve yans tmaktad r (93). QT dispersiyonu ise oniki derivasyonlu EKG’de, en uzun ve en k sa QT mesafesi aras ndaki fark olarak tan mlan r. Repolarizasyonu gösteren QT mesafeleri aras ndaki bu fark uniform olmayan ventrikül repolarizasyonunu gösterir ve ciddi ventriküler aritmi olu umuna zemin haz rlayabilir. lk kez 1985’te Campebell ve ark. taraf ndan QT mesafeleri aras nda fark oldu u gösterilmi ve 1990 y nda bu farka Day ve ark. taraf ndan QTd ad verilmi tir (94-96). Do tan uzun QT sendromu, ani bebek ölüm sendromu ve iskemik kalp hastal klar nda QT uzunlu u ile ani ölüm aras ndaki ili ki ayr nt (97-99). QT aral ölçümünde ba ca problem, aral olarak çal lm r n gerçekte oldu undan daha sa veya daha uzun ölçülmesidir (92). QRS kompleksinin ba lang ç k sm ya da T dalgas n sonu izoelektrik hatta oldu unda ve de mlar , yanl kla P ya da U dalgalar ile kar ld ik ekillerdeki T dalgas nda, QRS süresi daha k sa 23 ölçülebilir (92). Genellikle U dalgas ve bazen de P dalgas , T dalgas olarak ya da çentikli T dalgas n bir parças n son k sm olarak de erlendirilir ise QRS süresi oldu undan daha uzun ölçülebilir (92) . QT uzunlu u ölçümünde, T ve U dalgalar de erlendirirken tüm derivasyonlara e zamanl bak lmal r. U dalgas s kl kla V2 ve V3’de bulunmaktad r. Bu nedenle QT ölçümünde bu derivasyonlara özellikle dikkat edilmelidir (13). T dalgas çocuklarda çentikli olabilmektedir. Bu durumda, dalgan n son k sm n yüksekli i, dalgan n yüksekli inin %50’si veya %50’sinden daha k sa ise çentik sonras k m U dalgas olarak kabul edilmeli ve çentikten ya bir dikme çizilerek bu çizgiye kadar olan k m ölçülmelidir. Dalgan n son sm n yüksekli i, çentikli dalgan n yüksekli inin %50’sinden daha fazla ise dalgan n tamam T dalgas olarak kabul edilerek QT mesafesi ölçümü yap lmal r (92,100). Çentikli T dalgas nda, çentikten sonraki terminal k sm n uzunlu u 0,15 saniyeden daha k sad r. Bu mesafe 0,15 saniyeden daha uzun ise çentikten sonraki m U dalgas dalgas ayr r (92). Çentikli T dalgas ile k smen birle mi pozitif T-pozitif U nda, dalgan n tepe noktalar aras ndaki mesafe, QRS kompleksinin ba lang ç noktas ile ikinci tepe noktas aras ndaki mesafenin %40’ ndan daha k sa ise çentikli T dalgas , %40’ ndan daha uzun ise k smen birle mi pozitif T-pozitif U dalgas vard r demektir (92). T dalgas sm dalgas n son k sm n yönü ile U dalgas n ilk n yönü birbirine z t oldu unda bu iki dalga birbirinden bir çentik ile ayr r. T n son k sm n yönü ile U dalgas rinin e iminde ani bir de n ilk k sm ayn yönde oldu unda ise iklik olmakta ve T ve U dalgalar birbirinden bir büklüm ile ayr lmaktad r. T dalgas n izoelektrik hatta dönü ü, U dalgas na göre her zaman daha dik bir e imle olmaktad r (92). Pozitif-negatif bifazik T dalgas ile pozitif T-ters U dalgas ayr nda, dalgan n inen k sm nda büklüm noktas yok ise o dalga pozitif-negatif bifazik T dalgas r. Dalgan n inen k sm nda büklüm noktas var ise pozitif T-ters U dalgas ard ard na gelmi demektir (92). Pozitif- negatif bifazik T dalgas ve pozitif U dalgas ayr ise, T ve U dalgalar dalgas varl sm nda T dalgas n sonunu belirten bir büklüm yok n tepe noktalar aras ndaki mesafe ikiye bölünerek T n sonu belirlenir (92). Negatif-pozitif T dalgas ve negatif-pozitif U dalgas nda T dalgas n sonunu belirten bir büklüm yok ise, T dalgas n tepe noktas ile U dalgas kalan mesafe ikiye bölünerek T dalgas n negatif k sm n pozitif n en derin noktas aras nda n sonu belirlenir (92). 24 Negatif-pozitif T dalgas ile negatif T-pozitif U dalgas ayr negatif k sm n en derin noktas ile pozitif k sm QRS kompleksinin ba lang nda, dalgan n n tepe noktas aras ndaki mesafe, ile dalgan n pozitif k sm n tepe noktas aras ndaki mesafenin %35’inden daha k sa ise negatif-pozitif T dalgas , %35’inden daha uzun ise negatif T-pozitif U dalgas vard r demektir (103). QT aral , Bazett formülü kullan larak kalp h na göre düzeltilmektedir. (Düzeltilmi QT= QT/ RR) (101). QT uzamas , düzeltilmi QT aral düzeltilmi QT aral na göre de erlendirilmektedir. Yenido anlar hariç, 0,44 saniyenin üzerinde ise uzam kabul edilmektedir (14). QT dispersiyonu, elektrokardiyografi derivasyonlar ndaki en uzun ve en k sa QT süresi aras ndaki fark olarak tan mlanm r (102). QT dispersiyonunun, ventrikül repolarizasyonundaki bölgesel farkl klar yans tt ve ritm bozukluklar için bir belirteç olabilece i dü ünülmektedir (13). Vasovagal senkoplu hastalar sa kl bireylerdeki otonomik stabiliteye sahip de ildir ve otonom sinir sisteminde periyodik dalgalanmalara maruz kalmaktad rlar (14,15). Otonom sinir sistemindeki bu dengesizlik, EKG parametreleri üzerinde de etkili olabilmektedir. Özellikle son llarda bu konu üzerinde durulmu ve kalp h dalga de de kenli i, QT intervali, QTc, P kenli i ve bunlar n dispersiyonlar uzerinde çal malar yo unla r. Örne in Findler ve ark. TT pozitif olan hastalarda test esnas nda QTc’ nin daha uzun oldu unu göstermi lerdir (16). Kula ve ark. ise TT pozitif grupta sabah erken ve gece geç saatlerde QTc dispersiyonunda anlaml bir art sözkonusu saatlerde artm ata saptam lard r. Bu durum sempatik aktiviteye ba lanm ve ayn saatlerde senkop n daha s k görülmesinin nedeni olarak kabul edilmi tir (14). çal malarda QT dispersiyonu kalp h na göre düzeltilerek, düzeltilmi dispersiyonu kullan lm QT r. Ancak yap lan deneysel ve klinik çal malarda, kalp n QT dispersiyonu üzerine etkisinin olmad nedenle düzeltilmi Baz gösterilmi tir (103,103). Bu QT dispersiyonu yerine, QT dispersiyonunun kullan lmas önerilmektedir (105). 25 2.7. Ay Tan Senkopun tan , kendini s rlayan, geçici bilinç kayb ile karakterize durumlar kapsamaktad r. Bu nedenle senkopun gerçek ya da bilinç kayb ile giden senkopal olmayan durumlardan ayr n yap lmas gerekir. Epilepsi: Senkopta ani geli en, geçici bilinç kayb klinikte en s k epilepsi ile kar r. Ancak senkop epilepsiden çok daha s k görülmektedir. Uyar faktörler, zamanlama, atak öncesindeki, s ras nda ya da sonras ndaki semptomlar, ata n süresi ve görünü ü s kl kla epilepsi ile senkopun ay rdedilmesini sa lar. Baz vakalarda bu ay m zor olabilir. Epileptik nöbet geçiren hastalarda inkontinans, postiktal döneme ait i aretler ve EEG anormallikleri olabilir. Hastalar kazalara daha aç kt r. Bilinç kayb n süresi senkopta beklenenden daha uzundur. Epilepsinin baz formlar nda nöbetler ani bilinç ve tonus kayb ile karakterize olabilir. Atonik nöbetler ve frontal lobdan orijin alan nöbetler k sa süreli, ani dü me ve h zla düzelme ile karakterizedir. Nadir de olsa insular, limbik, orta beyin de arj ile ortaya ç kan epileptik nöbetler aritmiyi tetikleyerek senkopla sonuçlanabilir. Temporal lob epilepsisi ile ili kili ta i-bradikardi bildirilmi ve epilepsi s ras ndaki ani ölüm mekanizmalar ile ili kilendirilmi tir (106). Hipoglisemi: Hipoglisemide senkoptakine benzer ekilde solukluk, terleme, abdominal huzursuzluk, sersemleme, konfüzyon, görülme olas uur kayb ve takiben nöbet vard r. Ancak hipoglisemik ataklar, ba lang ç ve düzelmenin senkoptakine göre daha yava olmas yla ayr r, yemekler s ras nda veya yemekten sa süre sonra görülmez. Presenkop belirtileri supin pozisyonunda düzelmez çünkü semptomlar n postürle ili kisi yoktur. Hiperventilasyon: Hiperventilasyonun neden oldu u hipokapninin, serebral vazokonstriksiyon yapmas sonucu senkop geli ti i dü ünülmektedir. Ancak baz çal malar, tek ba na hiperventilasyon sonras görülen senkopta psikolojik komponentin de oldu unu savunmaktad r. S k s k derin nefes al p vermeyi takiben bilinç kayb geli ir. Hastalar ellerde uyu ma hissi, kulakta ç nlamadan yak nabilir. Hipotansiyon ve ta ikardi gözlenebilir. Hastaya hiperventilasyon yapt ld senkop ata nda olu turabilir. Hipersiyanotik ataklar: Fallot tetralojisi, trikuspit atrezisi, büyük arter transpozisyonunun baz formlar nda hipersiyanotik ataklar görülür. Özellikle süt 26 çocu unda lama, beslenme gibi yorucu aktiviteler sonras artmas , sistemik kan n pulmoner sisteme pulmoner direncin u ramadan tekrar sistemik dola ma yönlenmesine neden olur. Kan n oksijenizasyonu, zaten siyanotik olan bebekte daha da azal r, siyanoz artar ve · kan pH' dü er. Serebral perfüzyonun ve oksijenizasyonun azalmas ile bilinç kayb geli ir. Hastan n hipoksik nöbetten kabilmesi için sistemik vasküler rezistans artt rmak, kan n pulmoner sisteme yönlenmesini sa layacak manevralar yapmak ve asidozu düzeltmeye, pulmoner hipertansiyonu azaltmaya yönelik medikal tedaviler vermek gerekir. Bunun içinde hastan n dizlerinin karn na do ru çekilmesi, oksijen inhalasyonu, bikarbonat, morfin ve propranolol tedavileri uygulan r (107,108). Histeri: Histeri nedeniyle olu an senkop kl kla etraf kalabal kken, hasta kendine zarar vermeden gerçekle ir. Ancak bu ataklar s ras nda karakterize solukluk ve hipertansiyon görülmez. Ataklar, senkopa göre daha uzun sürer (1 saate kadar ). Ataklar s kl kla duygusal yüklenme ortamlar nda görülür, 10 ya ndan önce nadirdir. Nöbetler pozisyon de ikli iyle olu maz (79). 2.8. Tedavi Senkop tedavisinde ideal olan nedene yönelik tedavidir. Hastalar n tedavilerine ili kin ba ca hedefler, sa kal n uzat lmas , fiziksel yaralanmalar n rland lmas ve rekürenslerin önlenmesidir. Ancak baz önleyici tedaviler tüm ortostatik intoleransl hastalara uygulan r. davran lardaki de Tedavi yöntemleri hastan n e itimi, ikliklerinin anlat lmas , aya a kalkma itimi, s deste i ve gerekliyse farmakolojik tedavi (beta blokör, alfa agonist, fludrokortizon, selektif serotonin re-up take inhibitörleri ve kaptopril) ve kal Nörokardiyojenik senkop tan kalp pili uygulamas konmu bir hastan n ve yak nlar r. n öncelikle tan konusunda ayd nlat lmalar gerekir. Yani ilk ad m e itimdir. Senkopu ortaya karabilecek sebepler ve klinik gidi i hakk nda bilgi vermek ki iyi ve yak nlar rahatlatacakt r. Bazen ki ide prodrom dönem belirtileri olur ve bay laca ve bu durumda hemen uzan p, ayaklar bay lmas engelleyebilece i anlat lmal tavsiyelerde bulunulmal hisseder kalbinden yukar seviyeye kald rarak r. Daha sonra hastan n hayat ekli ile ilgili r. Senkop geçiren hastalar n aç kalmalar engellenmeli, yeterli su ve tuz almalar sa lanmal r (109). Senkop geçirdi inde sa 27 tehlikeye atabilece i ortamlardan ve yüksek riskli aktivitelerden uzak durmas gereklili i anlat lmal n r. Genellikle ilaç tedavisi gerekmeksizin e itim ve tavsiyeler yeterli olmaktad r (66,110). Hastalar n önemli bir bölümü santral plazma volümünde orta düzeyde tekrarlar azalma bulgular gösterirler önleyebilmektedir. Tuz ve s ve al volüm yüklenmesi senkop artt rma gibi basit önlemler yeterli olabilir. Elastik çoraplar hastalara önerilebilir. Adölesanlarda, dola an volümde 2-3 haftada yakla k 1-2 litre s art hastalarda vazodilatasyon sonras serebral kan ak Önemli yan etkileri hipertansiyon, belirgin s evresinde bilinç kayb bu n korunmas na yard mc olur. retansiyonu, konjestif kalp yetmezli i ve hipopotasemidir (81,107,111). Fiziksel kar kollar birle tirme ve s kma sa lan r. Volüm art bas nç manevralar ; bacak germe, eklinde manevralarla refleks senkopun yakla ma önleme veya geciktirme mümkün olabilmektedir (112,113). Yineleyen ve malign senkoplarda ilaç tedavisi denenmelidir. blokerler, antikolinerjik ajanlar, dizopramid, adenozin reseptör blokerleri, selektif serotonin geri al m inhibitörleri, antikonvülzanlar, kal adrenerjik pacemaker agonistler, örnek gösterilebilir. mineralokortikoidler, Vazovagal senkop tedavisinde kullan lan ilaçlar ve etki mekanizmalar ; blokerler, vazovagal senkop tedavisinde s k kullan lan ilaçlard r. Etki mekanizmalar tam anla lamamakla beraber kardiyak kontraktiliteyi azalt ve kardiyak mekanoreseptörlerin aktivasyonunu inhibe edici etkisi ile senkopu önledi i tahmin edilmektedir (55). blokerlerin tedavideki ba ar lar yakla k %60-70’tir. Antikolinerjik ajanlar, smen yararl r. Özellikle senkop s ras nda bradikardi olu uyorsa tedavide denenebilirler (55). Dizopramid, hem negatif inotropik hem de antikolinerjik etkisi ile paradoksik refleksin olu umunu önler. Flurohidrokortizon, tuz tutucu mineralokortikoid etkisiyle s volümünü artt rarak i e yarar (22). Oral teofilin yineleyen senkop ataklar önlemede kullan r. Teofilinin, adenozinin periferik vazodilatatör etkisini önledi i dü ünülmektedir. Nadiren kullan lmaktad r (55,66). 28 Mitodrin venlerde belirgin daralmaya yol açarak etkisini gösterir (114). Bir çal mada oral propranolola cevap vermeyen konvülzif senkoplu hastada -stimulan olan mitodrin ile olumlu cevap al nm Fenilefrinin güçlü postsinaptik r (114). reseptör stimülasyonu ile vasküler direnci artt rarak vazovagal senkopu önledi i gösterilmi tir (115). oral tedavide denenmi ve yarar olmad agonist olan etilefrin tespit edilmi tir (116). Sertralin, serotoninin sinaptik uçtan geri al m inhibisyonu ile etki eder. Di er terapotik ajanlar denendi i halde cevap al namayan hastalarda denenmi ve ba ar bulunmu tur (117). Kalp pili daha a r durumlarda ilaç tedavisine cevap vermeyen hastalarda kullan dü ünülecek bir tercihtir (55,66). Senkopla sonuçlanan primer kardiyak aritmilere yönelik tedavi verilmelidir. Pek çok aritmi antiaritmik tedaviye yan t verir. Uzun QT sendromu beta blokörler, kalp pili veya implante edilebilen kardiyovertör-def brilatörlerle tedavi edilebilir. Propranolol ve di er antiaritmik ilaçlar semptomatik mitral valv prolapsuslu hastalarda endikedir. S k supraventriküler ta ikardi ataklar na neden olan WolfParkinson-White sendromunda kateter ablasyon gereklidir (34,78,118). Kalp pili, bradikardiden dolay olu an hipotansiyonun önlenmesinde de erlidir. Bununla beraber, kalp h kontrolü yap lmas na ra men hala periferik vazodilatasyon olabilir. Kalp pili senkopal nöbetlerle birlikte görülen uzun süreli bradikardi epizodlar olan hastalar için saklanmal r. Özellikle kardiyak asistolden dolay malign nörokardiyojenik senkoplu nadir hastalarda faydal olabilir. Bu hastalar tipik olarak vazodepresör senkopu önlemek için kalp piline ilave olarak farmakolojik tedaviye de gerek duyarlar (82,101,119). 2.9. Nüks Senkop hastalar n 3 y ll k takibinde yakla k % 35 nüks görülmektedir. Bu nükslerin % 82'si de ilk 2 y l içinde olmaktad r (38,84). Senkop nüksünü belirleyen en önemli kriterlerden biri, tan an nda hastan n o tarihe kadar geçirdi i senkop say r (84,120,121). Bir çal mada 5 ve daha fazla say da senkop ata geçiren hastalar n takip eden y llarda nüks ihtimali % 50 bulunmu tur (122). 80 hastal k bir grupta yap lan bir çal mada tek senkop ata olan hastalar n %90’ nda TT 29 sonuçlar ndan ba ms z olarak (medikal tedavi almadan) senkop yinelemesi olmam , 2 senkop ata olan hastalar n yakla k yar nda (%50) senkop yinelemesi gözlenmi ve bu nedenle bunlar n farmakolojik medikal tedavi için uygun adaylar olabilece i belirtilmi tir (123). Senkop nüksü, mortalite ve ani ölüm riskinde art la ili kili de ildir. Ancak di er kronik hastal klarda oldu u gibi ya am kalitesini dü ürür. 2.10. Fiziksel Yaralanmalar Senkop hastan n yaralanmas na neden olabilir ya da araba kullan rken olu abilir. En önemli problem, k klar ve motorlu araç kazalar r ve %6 olarak rapor edilmi tir. Ezik ve lif kopmas gibi daha hafif sorunlar ise hastalar n %29’unda rapor edilmi tir. Di er yaralanma riskleri hakk nda henüz bir bilgi yoktur. Hastalar n %12’sinde k klar n ve yumu ak doku yaralanmalar n senkop yinelemesi ile ili kili oldu u görülmü tür (84,109). Acil servise kald lan hastalar n %29,1’inde minör; %4,7’sinde majör travma bildirilmi tir. 2.11. Mortalite Daha önce yap lan bir çal mada 1 y ll k takipte, kardiyak senkopa ba mortalite oran (%18-33), anlaml olarak non-kardiyak (% 0-12) ya da sebebi bilinmeyen senkoptan (%6) daha yüksektir (38,124-126). Mortalite ve ani ölüm insidans n tek ba na en önemli nedeni kardiyak hadiselerdir (27,38). Daha sonra yap lan çal malar, ayn özelli e sahip senkop geçiren ve geçirmeyen hastalar kar la rma imkan sa lam senkoplarla kar la ld r. Non-kardiyak ve di er sebeplere ba nda kardiyak senkop daha yüksek mortalite oran na sahiptir. Fakat senkop geçirmeyen, benzer derecede kalp hastal hastalarla kar la yap sal kalp hastal ld nda mortalite oran nda art olan di er görülmemi tir. Bu çal ma, n senkolu hastalardaki mortalitenin en önemli nedeni oldu unu göstermi tir(127). 30 3. GEREÇ VE YÖNTEM 3.1. Çal ma Grubu Bu çal ma, Ocak 2014-Haziran 2015 tarihleri aras nda Dicle Üniversitesi T p Fakültesi, Çocuk Sa ve Hastal klar Anabilim Dal , Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dal ’nda yürütüldü. Senkop ikayeti ile ba vuran 52 hasta ile benzer ya ve cinsiyetteki 50 sa çocuk çal maya al nd . Senkopa yol açaca kl dü ünülen hastal klar bulunan hastalar çal maya dahil edilmedi (konjenital kalp hastal klar , ritim bozukluklar , epilepsi, anemi, ilaç kullan vb.). Kontrol grubu ise Çocuk kardiyolojisi poliklini ine masum üfürüm nedeni ile yönlendirilmi saptanmayan sa olup yap lan tetkiklerde bir patoloji kl çocuklardan olu turuldu. Çal ma, Dicle Üniversitesi T p Fakültesi Etik Kurul’u taraf ndan onayland . Hasta ve kontrol gruplar ndaki tüm çocuklardan ve anne/babalar ndan bilgilendirilmi onam al nd (Protokol No: 30.05.2014-2014/113). 3.2. Hastalar n Ba vuru Öncesi ve Sonras Öyküleri Çocuk kardiyolojisi poliklini imize senkop ikayeti ile ba vuran hastalar n kendileri ve ailelerinden ayr nt anamnez al nd . Ailelere çal ma ile ilgili yaz ve sözlü bilgi verildikten sonra, çal maya kat lmay kabul eden ebeveynlerden yaz onam al nd . Ba vurudan önceki senkop say lar ve e lik eden semptomlar ve ba vuru sonras ndaki semptomlar n kaydedilmesi amac yla klinik kontrollerine geldiklerinde al nan bilgiler taraf zdan olu turulan anket formuna kaydedildi. Ankette hastalar n demografik özellikleri senkop ile ilgili olarak atak öncesi atak ras ndaki ve atak sonras ndaki öyküleri ayr nt olarak sorguland . Takip süreleri, atak say lar kaydedildi. Atak öncesi pozisyon, prodromal belirtilerin olup olmad atak ba lang , ndaki öncelikli ikayetleri, aile öyküleri soruldu. Atak esnas ndaki dü me ekli-cilt rengi-bilinç kayb ve süreleri kaydedildi. Senkopun travmaya neden olup olmad ve yap lan etyolojik ara rma sürecinde herhangi bir patoloji saptan p saptanmad ö renildi. Ba vuru sonras öyküleri ayr nt ikayetlerin olup olmad uymad olarak irdelenip ayn olduysa kaç kez oldu unu ve yapt z önerilere uyup ö renmeye yönelik sorular sorularak cevap arand . 31 3.2.1. Fizik Muayene Tüm senkop olgular ayr nt n nörolojik ve kardiyovasküler sistemide içeren fizik muayenesi yap ld . Kalp h ve ritmi, üfürüm duyulup duyulmad , üfürüm duyuluyorsa karakteri kaydedildi. Kan bas nc hastay önce 10 dakika oturtarak dinlenmesini sa lad ktan sonra uygun bir man on ile sonras nda da 10 dk hareketsiz bir ekilde ayakta bekledikten sonra tekrar uygun bir man onla ölçülerek al nd . 3.2.2. Laboratuvar Tetkikleri Senkop ikayeti ile ba vuran hastalar n etyolojisinin ayd nlat labilmesi amac yla hemogram, karaci er fonksiyon testleri, böbrek fonksiyon testleri, elektrolit incelemeleri (kalsiyum, fosfor), tiroid hormon düzeyleri ve gerekli görülenlerde elektroensefalografi, kraniyal görüntüleme incelemeleri, ekokardiyografi, holter EKG ve TT sonuçlar da kaydedildi. Hastalar n 12 derivasyonlu bazal EKG’leri supin pozisyonunda istirahat halinde 25 mm/s h zda, 10 mm/mV genlikte kay t yapan Nihon Kohden marka EKG cihaz ile çekildi. QT intervali QRS kompleksinin ba lang ile T dalgas n sonu (T dalgas n geç repolarizasyon faz na kar k gelen inen koluna paralel çizilen te etin T-P izoelektrik hatt ile kesi ti i nokta) aras ndaki süre olarak ölçüldü. T dalgas izoelektrik hat üzerinde olan ve bu nedenle sonlanma noktas saptanamayan derivasyonlar çal madan ç kar ld . U dalgas varl nda QT intervalinin biti noktas T ve U dalgas aras ndaki kavsin en alt noktas olarak kabul edildi. Tüm hastalarda ard ard na gelen üç at mda en az dokuz derivasyonda ölçüm yap larak QT de eri ölçüldü. QT intervali Bazett formülü ile kalp h na göre düzeltilerek QTc de erleri hesapland (QTc= ölçülen QT de eri / RR). Her hastan n minimum ve maksimum QT de erleri aras ndaki fark hesaplanarak QTd (QT dispersiyonu); minimum ve maksimum QTc de erleri aras ndaki fark hesaplanarak QTcd (QTc dispersiyonu) de erleri bulundu. Tüm ölçümler ayn ki i taraf ndan elle yap ld . Kontrol grubuna ait örneklerde ayn ekilde ve ayn ki i taraf ndan hesapland . 32 3.2.3. Tilt Testi Hastalar yap ld za test, sabah, aç karn na sessiz ve lo bir odada uyguland . TT rada hastalar dayayabildi i, n hiçbiri ilaç kullanm yordu. Hastan n aya rtüstü yatar pozisyondan 80 derecelik aç ya kadar ayarlanabilen hidrolikli tilt masas kullan lm hastalar gö üs, diz ve bacak r. Senkop an nda dü meyi engellemek için mlar ndan deri kemerlerle ba lanm lard r. Ayr ca hastalar ayakta iken elleriyle tilt masas ndan destek alm lard r. Hastalar tilt masas nda 5 dakika s rtüstü yat lm , man onu ya na uygun tansiyon aleti ile kan bas nc ve monitör ile de kalp at mlar takip edilerek bazal kan bas nc ve nab z de erleri elde edilmi tir. Tilt masas 70 derece aç yapacak kald lm ekilde ve 45 dakika beklenmi tir. Bu pozisyon verildikten sonraki 1. ve 5. dakikalarda kalp at m h ve kan bas nc ölçülmü tür. Daha sonra her 5 dakikada bir kan bas nc ve kalp at m h kaydedilmi tir. Hastan n herhangi bir ikayeti oldu unda, ölçümler dakikada bir yap lm r. 45 dakikan n sonunda semptom geli meyen hastalarda test olumsuz (negatif) kabul edilmi tir. Senkop hemen s rtüstü yatar pozisyona getirilmi ve test olumlu (pozitif) kabul edilmi tir. 3.3. statistiksel De erlendirme Veriler SPSS 18.0 (SPSS Inc, Chicago, IL, USA) istatistik program ile de erlendirildi. De kenlerin normal da m gösterip göstermedi i görsel (histogram) ve analitik yöntemler (Kolmogorov-Simirnov test) kullan larak de erlendirildi. Normal da göstermeyen de m gösteren de m kenler ise ortanca (minimum-maksimum) de erler verilerek gösterildi. Ba ms z gruplar n kar la belirlenen de kenler ortalama±SD, normal da lmas nda Student-t testi kullan ld . Oranla kenlerin istatistiksel analizleri ki-kare testi testi ile yap ld . P < 0.05 istatistiksel de erlendirmede anlaml kabul edildi. 33 4. BULGULAR Çal maya senkop nedeniyle poliklini imize ba vuran 28 erkek (%53,8), 24 z (46,2) hastadan olu an toplam 52 hasta al nd . Ya lar 7-17 y l aras nda de en hastalar n ilk senkop geçirme ya ortalamas 13,9±2,4 y l idi. Hastalar n takip süresi 6-18 ay aras nda de senkop say mekte olup ortalama 10±5 ay idi. Ba vurudaki ortalama 2,8±2,2 idi. Kontrol grubuna 50 sa kl çocuk al nd . 22’si k z (%44) ve 28’i erkek (%56) idi. Ya ortalamalar 13,8 ± 2,3 y l ve ya da mlar 11-17 y l idi ( ekil 1). ekil 1: Hasta ve kontrol grubunun cinsiyet da zlar n ba vurudaki ortalama senkop say 3,3±2,5 erkeklerin ise 2,3±1,9 olarak tespit edildi ancak aradaki fark istatistiksel olarak anlaml de ildi. Ya ve cinsiyet aç ndan gruplar aras nda anlaml fark bulunmad (p>0,05). Senkoplu hastalarda QT dispersiyonu (72±46 ms) ve QTc dispersiyonu (77±45 ms) kontrol grubuna ait QT dipersiyonu (34±14 ms) ve QTc dispersiyonuna (33±14 ms) göre anlaml derecede uzun bulundu (p<0,001) (tablo 2). 34 Tablo 2: Hasta ve kontrol grubu ya ve cinsiyet da Erkek n/% Hastalar Kontrol grubu Hastalar n Ortalama z n /% Ya Aral 28 / % 24 / % 7 - 17 53,8 46,2 28 / % 56 22 / % 44 11 - 17 13,9 ± 2,4 Ortalama Senkop Say 2,8 ± 2,2 13,8 ± 2,3 - 2,3 ± 1,9 - - 3,3 ± 2,5 Ya Ortalamas - n: Olgu Say Hastalar senkop türüne göre iki gruba ayr ld . Birinci grubu vazovagal senkop tan 45 (%86,5) hasta al nd ve bunlar n ya ortalamas 13,8±2,4 idi. kinci gruba ise 7 (%13,5) tane ortostatik hipotansiyon tan hasta al nd ve bunlar n ya ortalamas 14,7±2,6 saptand . Her iki grupta ya aç ndan istatistiksel olarak anlaml farkl k saptanmad (p>0,05). Birinci grup hastalarda QT dispersiyonu(72±48 ms) ve QTc dispersiyonu (77±47 ms) ikinci grup hastalar n QT dispersiyonu(74±38 ms) ve QTc dispersiyonuna (81±37 ms) göre istatistiksel olarak anlaml farkl k saptanmad (tablo 3). Tablo 3: Senkop türüne göre dispersiyon de erleri Vazovagal Senkop (Grup I) Ortostatik Hipotansiyon (Grup II) Kontrol Grubu QTd QTCd n/% 72±48 ms 77±47 ms 45/86,5 Ya Ortalamas 13,8±2,4 74±38 ms 81±37 ms 7/13,5 14,7±2,6 34±14 ms 33±14 ms - - - >0,05 P <0,001 <0,001 n: Olgu Say , p>0,05, ms: milisaniye Ba vuruda senkop say na göre hastalar iki gruba ayr ld . I. grup; senkop say 3 ve alt olan 31 ( %59,6 ) hastadan, II. grup ise senkop say 4 ve üstü olan 35 21 ( %40,4 ) hastadan olu uyordu. Birinci grupta QTd (67±35 ms) ve QTcd (75±93 ms) ile ikinci grup QTd (80±60 ms) ve QTcd (80±50 ms) saptand . Her iki grup aras nda istatistiksel anlaml farkl k saptanmad (p>0,05) ancak kontrol grubuna göre anlaml derecede uzun bulundu(p<0,001). Birinci grup 19’u(%61,3) erkek 12’si z (%38,7) hastadan, ikinci grup ise 9’u (%42,9) erkek 12’si (%47,1) k z hastadan olu uyordu. Ba vurudaki senkop say 4 ve üzeri olan grupta k z hasta say fazla olmas na ra men istatistiksel olarak farkl k saptanmad (p>0,05) (tablo 4). Tablo 4: Senkop say na göre dispersiyon de erleri Grup I (senkop QTd QTcd z (n/%) Erkek (n/%) 67±35 ms 75±93 ms 12 / 38,7 19/61,3 80±60 ms 80±50 ms 12/47,1 9/42,9 >0,05 >0,05 >0,05 >0,05 say 3) Grup II (senkop say 4) p n: Olgu Say , p>0,05, ms: milisaniye Poliklini imize ba vuran hastalarda etyolojiyi ayd nlatmak amac yla 41 (%78,8) hastaya TT yap ld , 11 (%21,2) hastaya yap lmad . TT yap lan 41 hastan n 16’s nda(%39) test pozitif, 25’inde (%61) ise test negatif saptand . Test pozitif olan hastalarda QTd(79±46 ms) ve QTcd(83±45 ms), test negatif olan hastalarda ise QTd(74±50 ms) QTcd(79±50 ms) saptand . Gruplar aras QT ve QTc dispersiyon fark istatistiksel olarak anlaml saptanmad (p>0,05) (tablo 5). Çal maya al nan 18 hastaya 24 saatlik holter EKG incelenmesi yap ld . Ancak hastalarda holter EKG incelenmeleri normal saptand . 36 Tablo 5: Tilt testi sonucuna göre dispersiyon de erleri QTd QTcd n/% Tilt testi (+) 79±46 ms 83±45 ms 16/39 Tilt testi (-) 74±50 ms 79±50 ms 25/61 p >0,05 >0,05 - n: Olgu Say , p>0,05, ms: milisaniye Hastalar ba vurudan sonra izleme al nd . Birinci gruba senkop izlenmeyenler al nd , bunlar 38 (%73,1) hasta idi. kinci gruba ise senkop tekrarlayan hastalar al nd bunlar ise 14 (%26,9) hastadan olu uyordu. Takipte hastalarda senkop izlenmemesi istatistiksel olarak anlaml düzeyde fazla bulundu (p=0,01). Birinci gruptaki hastalar n ya ortalamas 13,5±2,3 ikinci grup ise 15±2,5 saptand , gruplar aras ndaki ya fark istatistiksel olarak anlaml bulunmad (p>0,05). Takipte senkop izlenen 14 hastan n 7’si k z 7’si erkek olmas nedeniyle cinsiyet aras nda farkl k saptanmad . Senkop olmayan hastalar n QTd (76±51 ms) ve QTcd (79±50 ms) ile senkop izlenen hastalar n QTd (63±31 ms) ve QTcd (72±32 ms) aras nda istatistiksel olarak farkl k saptanmad (p>0,05) (tablo 6). Tablo 6: Takipte senkop izlemine göre dispersiyon de erleri ve ya da QTd QTcd n/% Ya ortalamas Senkop (-) 76±51 ms 79±50 ms 38 (%73,1 13,5±2,3 Senkop (+) 63±31 ms 72±32 ms 14 (%26,9) 15±2,5 p >0,05 >0,05 0,01 0,06 n: Olgu Say , p>0,05, ms: milisaniye Takipte senkop tekrar olan hastalar n hepsi vazovagal senkop olarak tan mlad z gruptan olu uyordu. Ortostatik hipotansiyon tan alan hiçbir hastada izlemlerde senkop tekrarlamad . 37 Takipte senkop tekrar olan hastalar n 7 tanesinde TT pozitif, di er 7 tanesinde negatif olmas nedeniyle testin yineleme üzerine etkisi anlaml bulunmad (p>0,05). Takipte senkop tekrar olan 14 hastan n 9’u (%64,3) ba vuruda senkop say 3 ve alt olanlar, 5’i (%35,7) ise senkop say 4 ve üstü olanlardan olu uyordu. Senkop tekrar olmayan 38 hastan n 22’si (%57,9) senkop say 16’s (%42,1) ise senkop say 3 ve alt olanlar 4 ve üstü olanlardan olu uyordu. Ancak gruplar aras nda istatistiksel olarak anlaml farkl k saptanmad (p>0,05) ( ekil 2). ekil 2: zlemdeki hastalar n ba vuru s ras ndaki senkop say na göre da Hastalar n 47 (%90,4) tanesinde aile öyküsü saptanmad , 5 (%9,6) hastada ise aile öyküsü pozitif bulundu. Aile öyküsü pozitif olan hiçbir hastada izlemde senkop görülmedi. 38 5. TARTI MA Senkop prevalans konusunda farkl görü ler bulunmaktad r. Her ya grubunda görülmekle birlikte özellikle adölesan dönemde ve 50 ya üstünde s kl artmaktad r. Senkop çocukluk ça nda da s k görülen bir olayd r. Çocuk ya grubunda her 100 çocuktan 15’inde ergenlik dönemi bitmeden önce en az bir defa senkop ata görülmektedir. Ortaokul ve lise ça ndaki ö renciler geriye dönük incelendi inde bunlardan %47’sinin geçmi te senkop geçirdi i tespit edilmi tir ( 12). Senkopun patofizyolojisi veya tedavi stratejisi konusunda ortak bir görü e ula lamam r. Ancak patofizyolojisinde otonom sinir sistemindeki dengesizlikler sorumlu tutulmaktad r. Nadiren beyin kan ak azalmadan da beyin için gerekli esansiyel maddelerin azalmas (hipoglisemi vb.) ile de senkop geli ebilmektedir, ancak taraf za ba vuran hastalar n hiçbirinde hipoglisemi saptamad k. Bunun sebebi hastalar n ataktan belli bir süre sonra taraf nedeniyle ara lan poliklinik hastalar za ba vurmalar olabilir. Senkop n en s k sebebi vazovagal orjinli senkoplars r (128,129). Uzun süreli yap lan ba ka bir çal madada, senkop nedeniyle müracaat edenlerin %57’sinde sebep bulunabilmi tir ve bunlar n %76’s nda, yani tüm senkoplu hastalar n %30’unda nöral refleks mekanizmalar n neden oldu u tespit edilmi tir (130). Poliklini imize senkop nedeni ile ba vuran hastalarda s kl kla nörokardiyojenik hastalar senkop olarak tan mlanmaktad r. n % 86,5’i vazovagal senkop tan alm Çal mam zda yer alan r. Senkop her ya ta görülebilmesine ra men en s k ergenlik ve 50 ya üzeri ki ilerde gözlenir. Çocuklarda en s k görülme ya 136). Baz çal malarda bu s 15-19 ya lar aras r (109,134- rlar 8-15 ya olarak bildirilmi tir. Bu verilerin aksine poliklini imize ba vuran ve çal maya ald z hastalar nda 25 (%48,1)’i 15-17 ya aras nda, 27 (%51,9)’si ise 7-14 ya aras nda bulunmu tur. Qingyou ve ark. vazovagal senkop geçiren hastalar n ço unun 12 ya n üzerinde oldu unu ve bunlarda TT’nin s kl kla pozitif oldu unu belirtmi lerdir (137). Balaji ve ark. yapt klar bir çal mada senkopun ortalama ba lama ya 12,8 y l bulmu lard r (138). Ba ka bir çal mada McHarg ve ark. 108 çocukta, senkopun ortalama ba lama ya 11,5 y l olarak belirlediler (139).Bizim poliklini imize senkop ikayeti ile ba vuran hastalar n ya ortalamas 13,9±2,4 ay olup literatürdeki verilerle 39 uyumludur. Baz çal malarda k zlarda erkeklere göre daha s k rastland da di er birçok çal mada cinsiyet farkl saptansa görülmemi tir (86,140-143). Yap lan çe itli ara rmalarda senkoplu vakalarda k zlar n %45-67, erkeklerin %33-55 oranlar aras nda de cinsiyet da ti i görülmektedir (90,115,144-147). Vaka grubumuzun % 46,2’sinin k z, %53,8’inin erkek olmas ile bu oranlara uygunluk göstermektedir. Özellikle vazovagal senkop fizyopatolojisinde otonom kardiyovasküler sistemin kontrol mekanizmalar ndaki yetersizlik büyük öneme sahiptir. Vazovagal senkoplu hastalar sa kl bireylerdeki otonomik stabiliteye sahip de ildir ve otonom sinir sisteminde periyodik dalgalanmalara maruz kalmaktad rlar. Otonom sinir sistemindeki bu dengesizlik, EKG parametreleri üzerinde de etkili olabilmektedir. Özellikle son y llarda bu konu üzerinde durulmu ve kalp h de intervali, QTc ve bunlar n dispersiyonu uzerinde çal malar yo unla kenli i, QT r. Örne in Findler ve ark, TT pozitif olan hastalarda test esnas nda QTc’nin daha uzun oldu unu göstermi lerdir (16). Takahashi ve ark. 42 tip 2 DM’li hastada kardiyak otonom fonksiyonlar incelemi ve vagal disfonksiyon ile QT intervalinde uzama, sempatik ve parasempatik disfonksiyon varl nda QTd’de art oldu unu göstermi lerdir (148). Akal n ve ark. ise patofizyolojide otonom sinir sistemindeki dengesizliklerin ön planda oldu u kat lma nöbeti olgular nda QTd’yi de erlendirmi ve kontrol grubuna oranla QTd’nin artm oldu unu saptam lard r (149). Bu nedenlerle vazovagal senkop ve otonom sinir sistem aras ndaki ba lant dan yararlanarak senkop ata sonras bir zamanda çekilen EKG ile bu parametreler de erlendirilerek senkop tekrar için Yapt bir belirteç olarak kullan p kullan lmayaca bulmaya çal k. z çal mada da senkop nedeni ile ba vuran hastalarda QTd ve QTcd kontrol grubuna göre anlaml derecede uzam bulduk. Gerek 3. basamak hastane olmam z, gerekse hastanemize senkop nedeniyle ba vuran hastalar n önemli bir bölümünün de pediatrinin di er bran lar nca de erlendirilerek taraf za sadece etyolojide kardiyak veya ortostatik tolerans bozuklu u dü ünülen hastalar n yönlendirilmesi nedeniyle çal ma grubumuz daha spesifik özellik kazanm Ortostatik tolerans sistemindeki de hastalar bozuklu u fizyopatolojisinde suçlanan otonomik r. sinir ikliklerinin kardiyak ileti sistemi üzerindeki etkiler nedeniyle zda QTd ve QTcd de erlerinde uzamaya neden oldu unu dü ünüyoruz. 40 Ancak senkop nedenlerini vazovagal senkop ve ortostatik hipotansiyon olarak ay rd zda iki grubun dispersiyon de erleri aras nda farkl k bulunamad . Vazovagal senkoplu çocuklarda yap lan ilaçs z TT’de pozitiflik oran % 10- 44 aras ndad r (136,147,150). Bu oran ilaç ile yap lan tilt testinde % 80'e kadar kabilmektedir (151). Kontrol grubu içeren pediatrik çal malarda ilaçs z TT’nin sensitivitesi % 43-49, spesifitesi % 93-100 aras nda de mektedir (136,152,153). zoproterenol ile yap lan uyaranl TT’de sensitivite % 77'ye yükselmekte fakat spesifite % 87'ye kadar dü mektedir (90). izoproterenol gibi uyar sonuçlar nda yanl ilaç kullan Çe itli ara rmalarda TT’de, n testin spesifitesini dü ürdü ü, test a ve karma kl a neden oldu u iddia edilmi tir (45,90,154,155). Amerika kalp cemiyeti (American College of Cardiology) raporunda, özellikle uyar ilaç kullanmadan yap lan TT’nin, semptomatik hastalar ve asemptomatik kontrollerin ay faydal tan nda di er protokollere göre daha oldu u belirtilmi tir (155). Bu nedenle çal mam zda uyar kullan lmam ilaç r ve test yap lan hastalar n %39’unda literatürlerle uyumlu olarak sonuç pozitif bulunmu tur. Kula ve ark. TT pozitif grupta sabah erken ve gece geç saatlerde QTc dispersiyonunda anlaml bir art artm saptam lard r. Bu durum sözkonusu saatlerde sempatik aktiviteye ba lanm ve ayn saatlerde senkop ata n daha s k görülmesinin nedeni olarak kabul edilmi tir (156). Mitro ve ark. (157) ise vazovagal senkop öyküsü olan 30 olgudan TT’ine pozitif yan t verenler ile negatif yan t veren olgular n QTd’sini kar la rm lar; pozitif tilt yan halindeyken artt olan grupta QTd’nin istirahat ve bay lmadan 3 dakika önce ise anlaml oranda azald göstermi lerdir. Bu bulguyu ilk grupta bazal sempatik tonus art ve senkop öncesi parasempatik tonus hakimiyeti ile ili kilendirmi lerdir. Lacoviello ve ark. 190 eri kin hastada yapm olduklar çal ma sonucunda VVS yineleme riskini öngören faktörler aras nda önceki senkop ataklar say , TT esnas nda bask lanm baroreseptör refleks ile birlikte k z cinsiyetin de önemli bir de ken oldu unu saptam lard r (158,159). Ancak bizim çal mam zda ise TT pozitif grupta TT negatif gruba göre QTd ve QTcd aras nda anlaml farkl k saptanmad . Kouakam ve ark. 101 çocu a TT yapm lar, erkek ve k z hastalar aras nda pozitif ve negatif sonuçlar aç ndan fark 41 olmad tespit etmi lerdir (160). Bizim çal mam zda ise TT sonuçlar n cinsiyetle ili kisi bulunmad . Baz olgularda senkoplar yineleyebilir ve bu hastalar n ya am olumsuz etkileyen sonuçlara neden olabilir. S kl kla benign bir durum olmakla beraber ba ta kardiyak hastal klar olmak üzere ciddi baz hastal klar n ilk bulgusu olabilir. Ayr ca ya am biçimi üzerine de önemli etkilere sahiptir. Benign oldu u zaman bile hastan n ve ailesinin ya am k tlayabilir (131). Hastalar ve bazen de ailesi senkopun yinelemesinden çekinir ve bazen ölüm korkusu ya arlar. Bu nedenle özellikle yineleyen senkoplu hastalarda olmak üzere anksiyete ve depresyon s k görülür (132,133). Senkop çocuk ile ergenlerde yayg n olmas na ve çocuklarda da vazovagal senkop ile ilgili az msanmayacak derecede çal ma bulunmas na ra men yineleme öngördürücüsü olabilecek faktörler ile ilgili k tl say da çal ma bulunmaktad r. Günümüzde halen vazovagal senkop geçiren çocuklar n hangisinde senkopun yineleme riskine sahip oldu unu ön görebilmek belirsizli ini korumaktad r. Yap lan çal malarda vazovagal senkopun ilk 3 y l içinde yakla k %35 oran nda yineleyece i ve bu yinelemelerin %82’sinin ilk 2 y l içinde oldu u belirtilmi tir (84,121). Yineleme için risk olabilecek birçok farkl faktör bu çal mada de erlendirilmi ve az say daki faktörün senkop yinelemesi ile ili kili oldu u sonucuna var lm r. Çal mam zda da senkop yinelemesi olanlar ve olmayanlar aras nda QTd ve QTcd anlaml bulunmad . Ba vuru s ras nda senkop say na göre ay rd z iki grup aras nda takipte senkop görülmesi aras nda anlaml bir ili ki saptanmad . Hastalar zdan sadece ikisi sigara içti ini belirterek takiptede bu iki hastada senkop izlenmemi tir. Bizim çal mam zda cinsiyetin senkop yinelemesi üzerinde etkili olmad saptanm r. Tilt testinin tan için rutin olarak kullan lmaya ba lanmas ndan sonra TT sonucunun ya da test esnas ndaki baz parametrelerdeki de imlerin yineleme tahminindeki yeri konusunda da çal malar sunulmu tur. Senkop ataklar n baz lar nda tan ya sadece öykü ile yönelmek olas iken baz lar nda TT tan koyduran tek yöntem olarak kabul görmektedir. Amerika kalp cemiyeti aç klanamayan senkoplu hastalar n de erlendirilmesinde TT’nin kullan yay nlam r (161). Test, vazovagal senkopun olu mas hakk nda bir k lavuz kolayla ran ortostatik bir 42 ortam sa lamakta ve özellikle yap sal kalp hastal bulunmayan kimselerde görülen senkopun de erlendirilmesinde yüksek tan sal de er ta maktad r. Aç klanamayan senkopla ilgili yap lan baz çal malarda TT’nin hastalar n % 40-70’inde tan konulmas sa k tl sa lad saptanm n r. Aç klanamayan senkop d nda ba ka bir k sorunu bulunmayan 201 hastada yap lan bir çal ma TT esnas nda kalbin azalm barorefleks kontrolünün senkop yinelemesi tahmininde ba ms z ve artan bir de ere sahip oldu unu gösteren ilk çal ma olmu tur (162). Ayr ca TT her hastaya rutin olarak istenmemelidir ayr nt yapmad öykü ve fizik muayne ile tan koydu umuz ve TT z 11 (%21,2) hastam zda takipte senkop izlenmedi. Buda TT’nin senkop tekrar üzerine tedavi edici özelli inin olmad göstermektedir. Daha önce yap lan bir çal mada belirtildi i gibi pozitif TT, uygunsuz bir prognostik gösterge olarak say lmamal ancak son zamanlardaki atak say lar n s kl daha de erli bir öngördürücü olarak kabul edilmelidir (103). Bir çal mada TT pozitif olan ve 6’dan fazla senkop ata geçiren hastalar n 2 y ll k süredeki yineleme riski % 50’den fazla oldu u belirtilmektedir (158). Koukam ve ark., çocuk ve adölesanlarda senkop nüks oran % 32 olarak tespit etmi , pozitif ve negatif TT olan hastalar aras nda senkop nüksü aç ndan fark olmad bildirmi lerdir. Salim ve ark. çocuklarda yapt bir çal mada, pozitif TT olan hastalarda senkop nüksü fazla bulunmu tur (164). Ancak yapt z çal mada TT pozitifli i ve senkop tekrar aras nda anlaml bir ili ki bulamad k. Glen ve ark. ise son 1 y lda geçirilen atak say n senkop yinelemesini öngörmede çok daha iyi bir belirteç olarak kullan labilece ini belirtmi lerdir (165). Vazovagal senkopun tedavi prensibi; senkop nüksünü (buna ba fiziksel yaralanmay ) önlemek ve ya am kalitesini iyile tirmektir (109). Ba lang ç tedavisi, uyar etkenlerden kaç nma e itimi (s cak ve kalabal k yerler, açl k, s kayb , ayakta durma vs), prodromal semptomlar tan ma ve buna uygun pozisyon alma eklindedir (109). E itim ve tavsiyeler, s vazovagal senkopun tedavisi için ba ar ve tuz al n artt lmas çocukluk ça bir tedavi eklidir (109,166). Bu önerilerin tek ba na ilaç tedavisi kadar etkili oldu u bildirilmektedir (166). Biff ve ark., 29 hastan n 14'üne bloker tedavi ba lay p 15'ini tedavisiz takip etmi ler, ilaç tedavisi alan grupta hem senkop hem de presenkop ikayetlerinin daha anlaml dü tü ünü tespit etmi lerdir (167). Ancak literatürde, uzun süreli, plasebo kontrollü 43 çal malarda ilaç tedavisi ve plasebo aras nda anlaml bir fark olmad gösterilmi tir (167-169). Koukam ve ark., vazovagal senkoplu 67 çocu un 43'üne ilaç tedavisi, 24'üne herhangi bir tedavi vermeden, ortalama 4 y l takip etmi ler, tedavi alan grup ile almayan grup aras nda senkop nüksü aç ndan fark bulmam lard r (160). Grimm ve ark. ise 80 hastal k bir grupta yapm olduklar bir çal mada hastalar 23±8 ay süre ile izlenmi ve tek senkop ata olan hastalar n %90’ nda TT sonuçlar ndan ba ms z olarak (medikal tedavi almadan) senkop yinelemesinin olmad çal mada ise 2 senkop ata yinelemesi gözlenmi izlenmi tir. Ba ka bir olan hastalar n yakla k yar nda (%50) ise senkop ve bu hastalar n farmakolojik tedavi için uygun adaylar olabilece i belirtilmi tir (123). Çal mam zda ise ilk a ama olarak 51 (%98) hastam za pozisyon e itimi ve önerilerde bulunurak 38(%74,5) hastada takipte senkop olu mad izlenmi tir. Sadece bir hastaya ilaç tedavisi ba lanarak izlemde senkop ikayetlerinin devam etti i ancak anlaml oranda azald senkop ata tespit edildi. laç sadece al nd sürece önlemekte ve kesildi inde etkisi ortadan kalkmaktad r. Bu nedenle ilaç tedavisi sadece hayati tehlikesi olan malign vazovagal senkop olgular nda kullan lmal r (162). Bu çal mada senkoplu çocuk ve ergenlerin ba vuru s ras nda QT dispersiyonu ve QTc dispersiyonun anlaml derecede uzad yinelemesi üzerinde anlaml bir sonuç olmad yineleme süreci üzerine etkili olmad tespit edilmi tir. TT sonucunun saptanm r. Hastalar n yak nmalar hekime müracaat ve öneriler ile ciddi oranda düzelme sa lad Senkop tan ancak senkop n tespit edilmi tir. öykü, fizik muayne ve laboratuar bulgular ile koydu umuz ve TT yap lmayan hiçbir hastada senkopun tekrarlamad gözlemlenmi tir. Tedavide de hasta e itimine ve günlük ya amda al nabilecek koruyucu önlemlere daha fazla vurgu yap lmal ve gerekirse ilaç tedavisine ba lanabilece i unutulmamal r. 44 6. KAYNAKLAR 1. Costantino G, Perego F, Diparola F, Borella M, Galli A, Cantoni G, Dell'orto S, Dassi S, Mantano N, Furlan R. Short and long term prognosis of syncope risk factors and role of hospital admission. J. An . Coll. Cardiol. 2008; 51:276-283. 2. Anderson JB, Czosek RJ, Cnota J, Meganathan K, Knilans TK, Heaton PC. Pedia ric syncope: National hospital ambulatory medical care survey results. The Joumal of Emergency Medicine 2012; 6:1-9. 3. Shen WK, Decker WW, Smars PA, Goyal DG, Walker AE, Hodge DO, Trusty JM, Brekke KM, Jahangir A, Brady PA, Munger TM, Gersh BJ, Hammill SC, Frye RL. Syncope evaluation in the emergency department study. Circultion 2009; 110:3636-3645. 4. Wieling W, Ganzeboom KS, Saul JS. Reflex Syncope in children and adolescents Heart 2004; 90:1094-1100. 5. Prodinger DO, Reisdorff EJ. Syncope in children. Emerg Med Clin North Am 1998; 16:617-626. 6. Heaven DJ, Sutton R. Syncope. Crit Care Med 2000; 28 (suppl):116-120. 7. Zhang Q, Du J, Wang C, Du Z, Wang L. Tang C. The diagnostic protocol in children and adolescents with syncope: A multi-centre prospective study Acta Pediatrica 2009; 98(5):379-384. 8. Colman N, Nal n K, Ganzeboom KS, Shen WK, Reitsma JB, Linzer M, Wieling W, Kauf nann H. Epidemiology of reflex syncope. Clin. Auton. Res. 2004; 14(1):9-17. 9. DiMario FJ JR, Wheeler Castillo CS. Clinical categorization of childhood syncope. J. Child Neurol. 2011; 26(5):548-551. 10. Steinberg LA, Knilans TK. Syncope in children: Diagnostic tests have high cost and low yield. J Pediatr 2005; 146(3)355-358. 11. Strickberger SA, Benson DW, Biaggioni I, Callans DJ, Cohen MI, Ellenbogen KA. AHA/ACCF Scientif c statemention The evaluation of syncope. Circulation 2006; 113(2):316-327. 12. Savage DD, Corwin DD, Mcgee DL, Kannell WB, Wolf PA. Epidemiologic features of isolated syncope: the Framingham Study. Stroke 1985; 16: 626-629. 45 13. Kautzner J, Marek M. QT interval dispersion and its clinical utility. PACE 1997; 20(Pt II): 2625-2640. 14. Garson A. Electrocardiography. In: Arthur Garson, J. Timothy Bricker, David J Fisher, Steven R Neish, eds. The science and practice of pediatric cardiology. 2nd ed. Baltimore: Lippincott Williams&Wilkins, 1998: 745. 15. Cetinkaya M, Semizel E, Bostan O, Cil E. Risk of vasovagal syncope and cardiac arrhythmias in children with mitral valve prolapse. Acta Cardiol 2008; 63(3): 395-398. 16. Findler M, Birger A, Diamant S, Viskin S. Effects of head-up tilt table test on the QT interval. Ann Noninvasive Electrocardiol 2010; 15: 245–249. 17. O'Laughlin MP. Syncope. In:Gillette PC, Garson A, editors. Pediatric arrhytmias. Electrophysiology and pacing Philadelphia :W.B. Saunders Company, 1990:600-614. 18. Sapin SO. Automomic syncope in pediatrics: a practice-oriented approach to classification, pathophysiology diagnosis and management. Clin Pediatr 2004; 43: 17-23. 19. Hoefnagels WA, Padherg GW, Overweg J et al. Transient loss of consciousness: the value of the histo y for distinguishing seizure from syncope. J Neurol 1991; 238: 39-43. 20. Noble R. The patient with syncope. JAMA 1977; 237: 1372-1376. 21. Sheldon R, Killiam S. Methodology of isoproterenol tilt table testing in patients with syncope. J Am Coll Cardiol 1992; 19: 773-779. 22. Rossen R, Kabat H, Anderson JP. Acute arrest of cerebral circulation in man. Arch Neurol Psychiatr 1943; 50: 510-528. 23. Grubb BP, Gerard G, Roush K, et al. Cerebral vasoconstriction during headupright tilt induced vasovagal syncope. Circulation 1991; 84: 1157-1164. 24. Grubb BP, Orecchio E, Kurczynski TW. Head-upright tilt table testing in evaluation of recurrent, unexplained syncope. Pediatr Neurol 1992; 8: 423-427. 25. Cooke J, Carew S, Costelloe A, Sheehy T, Quinn C, Lyons D. The changing face of orthostatic and neurocardiogenic syncope with age Q. J. Med. 2011; 104:689- 695. 46 26. Hugh D. Moss and Adam's Heart Disease in Infants, Children and Adolescents 7nd ed. Philadelphia:Lippincott Williams&Wilkins 2008. 27. Kapoor W, Karpf M, Wieana S. A prospective evaluation and follow-up of patients with syncope, N. Engl. J. Med. 1983; 304(4):197-204 28. Sarasin FP, Louis-Simonet MM, Carbailo D, Slama S, Rajeswaran A, Metzger JT, Lovis C, Unger PF, Junad AF. Prospective evaluation of patients with syncope: a population based study. A n J. Med. 2001; 111(3)177-184. 29. Massin MM, Bourquiqnant A, Coremans C, Comte L, Lepage P, Gerard P. Syncope in pediatric patients presenting to an emergency department. J. Pediatr. 2004; 145(2):223-228. 30. Myung KP. Senkop. Özbarlas N, çeviri ed. Pediyatrik Kardiyoloji. Adana: Nobel,2009: 508-517. 31. Soteriades ES, Evans JC, Larson MG, Chen MH, Chen L, Benjamin EJ. Incidence and prognosis of syncope. N Eng J Med 2002; 347:878-885. 32. Angaran P, Klein GJ, Yee R, Skanes AC, Gula LJ, Leong-Sit P, Kral n AD. Syncope. Neurol Clin. 2011; 29(4): 903-925. 33. Ungar A, Galizia G, Morrione A, Mussi C, Noro G, Ghirelli L, Masotti G, Rengo F, Marchionni N, Abete P. Two-year morbidity and mortality in elderly patients with syncope. Oxford Jumals 2011; 40(6):696-702. 34. nmirati F, Colaceci R, Cesario A, Strano S, Scala AD, Colangelo I, Santo De T, Toscano E, Ricci R, Santini M. Management of syncope: clinical and economic impact of a syncope unit. Europace 2008; 10:471-476. 35. Guidelines for the Diagnosis and Management of Syncope. European Heart Jorunal 2009: 2631-2671. 36. Brown CM, Hainsworth R. Forearm vascular responses during orthostatic stres in control subjects and patients with posturally related syncope. Clin Auton Res 2000; 10: 57-61. 37. Mosquade-Garcia R, Furlan R. The elusive pathophysiology of neurally mediated syncope. Circulation 2000; 102: 2898-2906. 38. Streeten DH, Scullard TF. Excessive gravitational blood pooling caused by impaired venous tone is the predominant non-cardiac mechanism of orthostatic intolerance. Clin Sci Colch 1996; 90: 277-285. 47 39. Joyner MJ, Shepherd JT. Autonomic regulation of circulation. in: Low PA, ed. Clinical Autonomic Disorders: Evaluation and Management. 2nd ed. Philadelphia: Lippincott-Raven; 1997:61-71. 40. Rea RF, Thames MD. Neural control mechanisms and vasovagal syncope. J Cardiovasc Electrophysiol 1993;4:587-595. 41. Wallin BG. Intraneural recordings of normal and abnormal sy npathetic activity in man. in: Bannister R, ed. Autonomic Failure: A Textbook of Clinical Disorders of the Autonomic Nervous System 2nd ed New York: Oxford Univ Pr; 1988:177-195. 42. Fenton AM, Ha.mm.il SC, Rea RF et al. Vasovagal syncope. Ann Intem Med 2000;133: 714-725. 43. Van Lieshout JJ, Wieling W, Karemaker JM, Eckberg DL. The vasovagal response. Clin Sci Colch 1991;81:575-586. 44. Sra JS, Murthy V, Natale A, Jazayeri MR, Dhala A, Deshpande S, Sheth M, Akhtar M. Circulatory and catecholamine changes during head-up tilt testing in neurocardiogenic (vasovagal) syncope. Am J Cardiol 1994;73:33-37. 45. Kapoor WN, Brant N. Evaluation of syncope by upright tilt testing with isoproterenol. A nonspecif c test. Ann Intem Med 1992;116:358-363. 46. Sneddon JF, Counihan PJ, Bashir Y, Haywood GA, Ward DE, Cam n AJ. Impaired immediete vasoconstrictor responses in patients with recurrent neurally mediated syncope. Am J Cardiol 1993;71:72-76. 47. Sneddon JF, Cam n AJ. Vasovagal syncope:Classif cation, investigation and treatment. Br J Hosp Med 1993;49:329-334. 48. Fitzpatrick AP, Banner N, Cheng A, Yacoub M, Sutton R. Vasovagal reactions may occur after orthotopic heart transplantation. J Am Coll Cardiol 1993;21:1132-1137. 49. Scherrer U, Vissing S, Morgan BJ, Hanson P, Victor RG. Vasovagal syncope after infusion of a vasodilator in a heart-transplant recipient. N Engl J Med 1990;322:602-604. 48 50. Hoefnagels WA, Padherg GW, Overweg J et al. Transient loss of consciousness: the value of the histo y for distinguishing seizure from syncope. J Neurol 1991; 238: 39-43. 51. Shen WK, Fenton AM, Lohse CM, Bailey KR, Low PA, Hammill SC. Hemodynamic analysis during isoproterenol-induced vasovagal syncope. Am J Cardiol 1997;80:817-822. 52. Fenton AM, Pieper S, Low P, Lohse C, Rea R, Hammill S, et al. Isoproterenol-induced versus spontaneous syncope during tilt testing: di:fferent triggering mechanisms and subsequent cardioinhibitory responses. Pacing Clin Electrophysiol 1996;19:616-616. 53. Crawford MH, Klein GJ, Barbey JT. Syncope. Cardiology Clinics 1997; 15: 165-344. 54. Furlan R, Komaroff AL. Does the chronic fatigue syndrome involve the autonomic nervesystem. Am J Med 1997; 102: 357-364. 55. Kapoor WN. Evaluation and management of the patient with syncope. JAMA 1992;268:2553- 60. 56. McIntosh S, Costa D, Kenny RA. Outcome of an integrated approach to the investigation of dizziness, falls and syncope in elderly patients referred to a syncope clinic. Age Ageing 1993; 22: 53-58. 57. Calkins H, Byrne M, el-Atassi R, Kalbfleisch S et al.The economic burden of unrecognized vasodepressor syncope. Am J Med 1993;95:473-479. 58. Middlekauff H, Stevenson WG, Stevenson LW, Saxon LA. Syncope in advanced heart failure: high risk of sudden death regardless of origin of syncope. J Am Coll Cardiol 1993; 21: 110-116. 59. The Multicenter Postinfarction Research Group. Risk stratif cation and survival after myocardial infarction. N Engl J Med 1983; 309: 331-336. 60. Ten Harkel AD, Van Lieshout JJ, Wieling W. Effects of leg muscle pumpling and tensing on orthostatic arterial pressure a study in normal subjects and patients with autonomic failure. Clin Sci (Colch) 1994; 87: 553-558. 61. Rowell LB. Humar Cardiovascular control. Oxford: Oxford University Press, 1993. 49 62. Cox MM, Perlman BA, Mayor MR, et al.Acute and long-term beta adrenergic blockade for patients with neurocardiogenic syncope. J Am Coll Cardiol 1995;26:1293-1298. 63. Chronister TE, Pediatric neurologist as consultant in evaluation of syncope in infants and children. Prog Pediatr Cardiol 2001; 13: 133-138. 64. Maloney JD, Jaeger FJ, Rizo-Patron C, Zhu DW. The role of pacing for the management of neurally mediated syncope: Carotid sinus syndrome and vazovagal syncope. Am Heart J 1994; 127: 1030-1037. 65. Kapoor WN, Peterson JR, Karpf M. Micturition syncope: JAMA 1985; 253: 796. 66. Wolfe DA, Grubb BP, Kimmel SR. Head-upright tilt test: A new method of evaluating syncope. Am Family Physician 1993; 47: 149-158. 67. Woody R, Kiel E. Swallowing Syncope in a child. Pediatrics 1986; 78: 507509. 68. Raj SR, Sheddon RS. Syncope: investigation and treatment. Curr. Cardiol Rep 2002 Sep; 4(5):363-370. 69. Leitch JW, Klein GJ, Yee R, Leather RA, Kim YH. Syncope associated with supraventricular tachycardia: an expression of tachycardia or vasomotor response? Circulation 1992;85:1064–1071. 70. Brignole M, Gianfranchi L, Menozzi C, Raviele A, Oddone D, Lolli G, Bottoni N. Role of autonomic reflexes in syncope associated with paroxysmal atrial fibrillation. J Am Coll Cardiol 1993;22:1123–1129. 71. Waxman MB, Yao L, Cameron DA, Wald RW, Roseman J. Isoproterenol induction of vasodepressor-type reaction in vasodepressor-prone persons. Am J Cardiol. 1989; (63):58-65 72. Vincent GM. Long QT syndrome. Cardiology Clincs 2000; 18:309-325 73. Dalal P, Fujisic K, Hupart P, Schwietzer P. Arrhythmogenic right ventricular dysplasia: A review. Cardiology 1994; 85:361-369. 74. Jhanjee R, Can I, Benditt DG. Syncope. Dis. Mon. 2009; 551(9):532-585. 75. Middlekauff H, Stevenson WG, Stevenson LW, Saxon LA. Syncope in advanced heart failure: High risk of sudden death regardless of origin of syncope. J Am Coll Cardiol 1993; 21 :110-116. 50 76. Daniel C. Sigg. Clinical Cardiac Electrophysiology: an overview of its evolution. New York Springer 2010. 77. Faull C. Handbook of Palliative Care. Blackwell Publishing 2005. 78. Bergfeldt L. Differential diagnosis of cardiogenic syncope and seizure disorders. Heart 2003; 89(3)353-358. 79. Alehan F, Alehan D, Syncope in Childhood 2003. 80. Scott WA. Evaluating the child with syncope. Pediatr Annals 1991; 20:350359. 81. Wang C, Zheng H. Current diagnosis and management of children with vasovagal syncope. World J. Pediatr 2007; 3(2):98-103. 82. Benditt DG. Syncope: an overview of diagnosis and treatment. Rev. Urug.Cardiol 2011; 26:55-70. 83. Sheldon R, Rose S, Connally S, Ritchie D, Koshman M, Frenneaux M. Diagnostic criteria for vasovagal syncope based on a quantitative history. European Heart Joumal 2006; 27:344-350. 84. Kapoor W, Peterson J, Wieand HS, Karpf M. Diagnostic and prognostic implications of recurrences in patients with syncope. Am J Med 1987; 83: 700708. 85. Boehm KE, Morris EJ, Kip KT, Karas B, Grubb BP. Diagnosis and management of neurally mediated syncope and related conditions in adolescents. J Adolesc Health 2001; (28):2-9. 86. Rosso AD, Bartoli P, Bartoletti A, et al. Shortened head-up tilt testing potentiated with sublingual nitroglycerin in patients with unexplained syncope. Am Heart J 1998; 135: 564-571. 87. Grubb BP, Karas B. Diagnosis and management of neurocardiogenic syncope. Current Opinion Cardiol 1998; 13: 29-35. 88. Lippman N, Stein KM, Lerman BB. Failure to decrease parasympathetic tone during upright tilt table test. Am J Cardiol 1995; 75: 591-595. 89. Samoil D, Grubb BP, Kip K et al. Head-upright tilt table testing in children with unexplained syncope. Pediatrics, 1993; 92: 426-430. 51 90. Alehan D, Lenk M, Özme , Çeliker A, Özer S. Comparison of sesitivity and specificity of tilt protocols with and without isoproterenol in children with unexplained syncope. PACE 1997; 20: 1769-1776. 91. Alehan F, Alehan D. Çocukluk ça senkoplar . Medical Network Klinik Bilimler & Doktor 2002;8:746-753. 92. Lepeschkin E, Surawicz B. The measurement of the Q-T interval of the electrocardiogram. Circulation; 6: 378-388. 93. Funck-Brentano C, Jaillon P. Rate-corrected QT interval: techniques and limitations. Am J Cardiol 1993; 72(6): 17B-22B. 94. Mirvis DM. Spatial variation of QT intervals in normal persons and patients with acute myocardial infarction. J Am Coll Cardiol 1985;5:625-631. 95. Sylven JV, Horacek BM, Spencer CA, Klassen GA, Montague TJ. QT interval variability on the body surface. J Electrocardiol 1984;17:179-188. 96. Day CP, McComb JM, Campbell RW. QT dispersion: an indication of arythmia risk in patients with long QT intervals. Br Heart J 1990;63:342-344. 97. Schwartz PJ. Idiopathic long QT syndrome: progress and questions. Am Heart J 1985; 109(2): 399-411. 98. Schwartz PJ, Stramba-Badiale M, Segantini A, et al. Prolongation of the QT interval and the sudden infant death syndrome. N Eng J Med 1998; 338: 17091714. 99. Chugh SS, Reinier K, Singh T, Uy-Evanado A, Socoteanu C, et al. Determinants of prolonged QT interval and their contribution to sudden death risk in coronary artery disease: the Oregon Sudden Unexpected Death Study. Circulation 2009; 119(5): 663-670. 100. Galen S. Wagner, Henry Joseph Llewellyn Marriott. Marriott's practical electrocardiography. 10th ed. Philadelphia: Lippincott Williams&Wilkins, 2001: 60-62. 101. Bazett HC. An analysis of time relations of electrocardiograms. Heart 1920; 7: 353-367. 102. Malik M, Batchvarov V. Measurement, interpretation and clinical potential of QT dispersion. J AmColl Cardiol 2000; 36: 1749-1766. 52 103. Zabel M, Woosley RL, Franz MR. Is dispersion of ventricular repolarization rate dependent? Pacing Clin Electrophysiol 1997; 20(10 Pt 1): 2405-2411. 104. Malik M, Camm AJ. Mystery of QTc interval dispersion. Am J Cardiol 1997; 79(6): 785-787. 105. Zouridakis EG, Parthenakis FI, Kochiadakis GE, Kanoupakis EM, Vardas PE. QT dispersion in patients with mitral valve prolapse is related to the echocardiographic degree of the prolapse and mitral leaflet thickness. Europace 2001; 3(4): 292-298. 106. Syncope S.M. SISODIYA Institute of Neurology, University College London, National Hospital for Neurology and Neurosurgery, Queen Square, London, and National Society for Epilepsy, Chalfont St Peter, Bucks. 107. Gracie J, Baker C, Freeston MH, Newton JL. The role of psychological factors in the aetiology and treatment of vasovagal syncope Indian Pacing Electrophysiol. J. 2004; 4(2):79-84. 108. American College of Cardiology/European Society of Cardiology Clinical Expert Consensus Documents and the European Society of Cardiology Committe for practice Guidelines. Joumal of the American College of Cardiology 2003: 42(9): 1688-1706. 109. Brignole M, Alhoni P, Benditt D et al. Guidelines on management (diagnosis and treatment) of syncope . European Heart J 2001; 22: 1256-1293 110. . Fitzpatrick A, Theodoraki G, Vardas P, et al. The incidence of malignant vasovagal syndrome in patients with recurrent syncope. Eur Heart J 1991; 12: 389-394. 111. C.T. Paul Krediet, Nynke van Dijk, Mark Linzer, Johannes J. Van Lieshout, Wouter Wieling. Management of vasovagal syncope: controlling or aborting faints by leg crossing and muscle tensing. Circulation 2002; 106(9):1684-1689. 112. Brignole M, Croci F, Menozzi C, et al. Isometric arm counter-pressure maneuvers to abort impending vasovagal syncope. J Am Coll Cardiol 2000; 40:2053-2059. 53 113. Krediat CT, Van Dijk N, Linzer M, van Lieshout JJ, Wieling W. Management of vasovagal syncope: Controlling or aborting faints by keg crossing and muscle tensing. Circulation 2002; 106: 1684-1689. 114. Koyama S, Matsubara T, Aizawa Y et al. A case of vazovagal syncope wiith convulsions-the effects of midodrine hydrochloride. Jpn Circ J, 1992; 56: 950954. 115. Strieper MJ, Campbell RM. Efficacy of alpha adrenergic agonist therapy prevention of pediatric neurocardiogenic syncope. J Am Cardiol 1993; 22: 594597. 116. Moya A, Permanyer – Miralda G, Sagrista-Sauleda J, et al. Limitations of headup tilt test for evaluating the efficacy of therapeutic interventions in patients with vasovagal syncope: Results of a controlled study of etilefrine versus placebo. J Am Coll Cardiol 1995; 25: 65-69. 117. Grubb BP, Samoil D, Kosinski D, Kip Kat, Brewster P. Use of sertralin hydrochloride in the treatment of refractory neurocardiogenic syncope in children and adolescents. J Am Coll Cardiol 1994; 24: 490-494. 118. Kosinski D, Grubb BP, Temesy-Armos P. Pathophysiological aspects of neurocardiogenic syncope Pacing Clin Elecrophysiol 1995; 18(4):716-721. 119. Ayd n MA, Salukhe JV, Wilke I, Willems S. Management and therapy of vasovagal syncope. World J. Cardiol. 2010; 2(10):308-315. 120. Oh JH, Hanusa BH, Kapoor WN. Do symptoms predict cardiac arrhythmias and mortality in patients with syncope? Arch Intern Med 1999; 159: 375-380. 121. Kapoor WN, Fortunato M, Hanusa SH, Schulberg HC. Psychiatric illnesses in patients with syncope. Am J Med 1995; 99: 505-512. 122. Rose MS, Koshman ML, Spreng S, Sheldon R. The relationship between health related quality oflife and frequency of spells in patients with syncope. J Clin Epidemiol 2000; 35: 1209-1216. 123. Grimm W, Degenhardt M, Hoffmann J, Menz W, Maisch B. Syncope recurrence can better be predicted by history than by head-up tilt testing in untreated patients with suspected neurally mediated syncope. European Heart Journal 1997; 18: 1465-1469. 54 124. Day SC, Cook EF, Funkenstein H, Goldman L. Evaluation and outcome of emergency room patients with transient loss of consciousness. Am J Med 1982;73:15-23. 125. Silverstein MD, Singer DE, Mulley A et al. Patients with syncope admitted to medical intensive care units. JAMA 1982; 248: 1185-1189. 126. Martin GJ, Adams SL, Martin HG et al. Prospective evaluation of syncope . Ann Emerg Med 1984; 13: 499-504. 127. Kapoor WN, Han.usa BH. Is syncope a risk factor for poor outcomes? Comparison of patients with and without syncope. Am J Med 1996; 100: 646655. 128. Manolis AS, Linzer M, Salem D, Estes NA. Syncope: Current diagnostic evaluation and management. Ann Intern Med 1990; 112: 850-863. 129. Shen WK, Gersh BJ. Fainting approach to management. Low PA, ed. Clinical Autonomic Disorderd: Evaluation and Management. 2nd ed. Philadelphia: Lippincott-Raven. 1997; 649-679. 130. Benditt DG, Ferguson DW, Grubb BP, et al. Tilt table testing for assessing syncope. J Am Coll Cardiol 1996; 28: 263-275. 131. Linzer M, Potinen M, Gold DT, et al. Impairment of physical and psychosocial function in recurrent syncope. J Clin Epidemiol 1991; 44: 1037-1043. 132. Linzer M, Potinen M, Gold DT, et al. Recurrent syncope as a chronic disease. J Gen Intern Med 1994; 9: 181-186. 133. Linzer M, Varia I, Pontinen M, et al. Medically unexplained syncope: relationship to psychiatric illlness. Am L Med 1992; 92: 18-25. 134. Carlioz R, Graux P, Haye J, et al. Prospective evaluation of high dose or low dose isoproterenol upright tilt protocol for unexplained syncope in young adults. Am Heart J 1997; 133: 346-352. 135. Lewis DA, Dhala A. Syncope in the pediatric patients. Pediatr Clin of North Am 1999; 46: 205-219. 136. Ross BA, Huges S, Anderson E. Abnormal responses to ortostatik testing in children and adolescents with recurrent unexplained syncope. Am Heart J 1991; 122: 748. 55 137. Qingyou Z, Junbao D, Jianjun C, Wanzhen L. Association of clinical characteristics of unexplained syncope with the outcome of head-up tilt tests in children. Pediatr Cardiol 2004; 25: 360-364. 138. Balaji S, Oslizlok PC, Allen MC, et al. Neurocardiogenic syncope in children with a normal heart. J Am Coll Cardiol 1994;23:779-785. 139. McHarg ML, Shinnar S, Rasco:ff H, Walsh CA. Syncope in childhood. Pediatr Cardiol 1997;18:367-371. 140. Amirati F, Clivicchi F, Biffi A. Head-up tilt testing potentiated with low dö e sublingual isosorbide dinitrate: A simplified tame saving approach for the evaluation of unexplained syncope. Am Heart J 1998; 135: 671-677. 141. Fitzpatrick A, Theodorakis G, Vardas P, Sutton R. Methodology of head-up tilt testing in patients with unexplained syncope. J Am Coll Cardiol 1991; 17: 125130. 142. Raviele A, Menozzi C, Brignole M, et al. Value of head-up tilt testing potentiated with sublingual nitroglycerin to assess the origin of unexplained syncope. AM J Cardiol 1995; 76: 267-272. 143. Driscoll DJ, Jacobsen SJ, Porter CJ et al. Syncope in children and adolescets. J Am Coll Cardiol 1997; 299: 1039-1045 144. Thilenius OG, Ryd KJ, Husayni J. Variations in expression and treatment of transient neurocardiogenic instability. Am J Cardiol 1999; 69. 145. O’Marcaigh AS, MacLellen-Tobert SG, Porter CJ. Tilt-table testing and oral metoprolol therapy in young patients with unexplained syncope. Pediatrics 1994; 93: 278-2883. 146. Pongiglione G, Fish FA, Strasburger JF, Benson DW. Heart rate and blood pressure response to upright tilt in young patients with unexplained syncope. J Am Coll Cardiol 1990; 16: 165-170. 147. Grubb Bp, Temesy- Armos P, Moore J, et al. The use of head-upright tilt table testing in children and adolescents. Pacing Clin Electrophysiol 1992; 15: 742748. 148. Takahashi N, Nakagawa M, Saikawa T, et al. Regulation of QT indices mediated by autonomicnervous function in patients with type 2 diabetes. Int J Cardiol 2004; 96: 375-379. 56 149. Akal n F, Turan S, Güran T et al. Increased QT dispersion in breath-holding spells. Acta Paediatr 2004; 93: 770-774. 150. Pollini 1, Favilli S, De Simone L et al. Syncope at paediatric ages: evaluation with head-up tilt. Cardiologia 1998;43:499-503. 151. Pongiglione G, Fish F, Strasburger J, Benson W. Heart rate and blood pressure response to upright tilt in young patients with unexplained syncope. J Am Coll Cardiol 1990;16:165-170. 152. Lewis DA, Zlotocha J, Henke L, Ohala A. Specificity of head-up tilt testing in adolescents, effects of various degrees of tilt challenge in normal control subjects. J Am Coll Cardiol 1997;30:1057-1060. 153. Lerman-Sagie T, Rechavia E, Strasberg B et al. Head-up tilt for the evaluation of syncope of unknown origin in children. J Pediatr 1991;118:676-679. 154. Kapoor WN, Smith M, Miller NL. Upright tilt testing in evaluating syncope: a comprehensive literature review. Am J Med 1994; 97: 78-88. 155. The writing group of ACC Expert Consensus Document. Tilt table testing for assessing syncope. J Am Coll Cardiol 1996;28:263-275. 156. Kula S, Olgunturk R, Tunaoglu S, Canter B. Circadian variation of QTc dispersion in children with vasovagal syncope. International Journal Of Cardiology 2004; 407– 410. 157. Mitro P, Kropuchová Z, Pella D, Trejbal D. Dynamic changes in the QT interval during the head-up tilt test in patients with vasovagal syncope. Vnitr Lek 2003; 49: 27-31. 158. Sheldon R, Rose S, Flanagan P, Koshman ML, Killam S. Risk factors for syncope recurrence after a positive tilt-table test in patients with syncope. Circulation 1996; 93: 973–981. 159. Iacoviello M, Forleo C, Guida P, et al. Independent role of reduced arterial baroreflex sensitivity during head-up tilt testing in predicting vasovagal syncope recurrence Europace 2010; 12: 1149–1155. 160. Koukam C, Vaksmann G, Pachy E et al. Long-term follow-up of children and adolescents with syncope. Predictor of syncope recurrence. Eur Heart J 2001;22:1618-1625. 57 161. American Autonomic Society, American Academy of Neurology: Consensus statement on the definition of orthostatic hypotension, pure autonomic failure and multiple system atrophy. The Consensus Commitee of the American Autonomic Society and the American Academy of Neurology. Neurology 1996; 46:1470. 162. Díaz FJ, Tercedor L, Moreno E, et al. Vasovagal syncope in pediatric patients a medium-term follow-up analysis. Cardiol 2002; 55: 487-492. 163. Domenichini g, Diemberger I. Long term follow-up of patients with syncope evaluated by head-up tilt test. Ann Noninvasive Electrocardiol 2010; 15: 101106. 164. Salim MA, Ware LE, Barnard M et al. Syncope recurrence in children: relation to tilt test results. Pediatrics 1998;102:924-926. 165. Glen L. Sumner M, Recent history of vasovagal syncope in a young referralbased population is a stronger predictor of recurrent syncope than lifetime syncope burden for the prevention of syncope trial investigators. J Cardiovasc Electrophysiol (Vol. 1-6). 166. Levine MM. Neurally mediated syncope in children: results of tilt testing, treatment and long term follow-up. Pediatr Cardiol 1999;20:331-335. 167. Biffi M, Boriani G, Bronzetti G et al. Neurocardiogenic syncope in selected pediatric patients- natural histo y during long-term follow-up and e:ffect of prophylactic pharmacological therapy. Cardiovasc Drugs Ther 2001; 15:161167. 168. Raviele A, Brignole M, Sutton R et al. Effect of Etilefrine in preventing syncopal recurrence in patients with vasovagal syncope. Circulation 1999;99:1452-1457. 169. Morillo CA, Leitch JW, Yee R, Klein GJ. A placebo-controlled trial of intravenous and oral disopyramide for prevention of neurally mediated syncope induced by head-up tilt. J Am Coll Cardiol 1993;22:1843-1848. 58