H GUNDEM Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Hacda yaşanan bazı örnek olaylar Haccın önemli rükünleri arasında yer alan Kâbe’yi tavaf ve diğer ibadetlerle mümin büyük bir değişim geçirir. Gündelik hayatta köklü değişikliklere sebep olan bu değişim, insanla birlikte yeryüzüne, sosyal hayatın tüm alanlarına taşınır. ■&■.£?& > . M ecazi anlamda Allah’m evi olan Kâbe-i Muazzama, hem Ev’e dönüsun bir simgesi hem de kutsal mekânın adıdır. Onun kutsalligi, sadece maddi yönüyle değil, aym zamanda Allah’m bir meşairi/işareti oluşuyladır. (Hac, 29, 33) Bir güven mahalli olan Kâbe, umre ve hac görevini yerine getiren Müslümanlar için ferdî ve sosyal faydanm yanmda, yeryüzü ehli için de bir bereket ve hidayet vesilesidir. Bu husus Kur’an’da spyle beyan edilir: “Doğrusu insanlar için ilk kurulan ev, Mekke’de, dünyalar için mübarek ve doğru yol gösteren Kâbe’dir.” (Âl-i imran, 96.) Burada, Allah’m varligma işaret eden ‘apacik delillerin” CBkz. Âl-i imran, 97.) bulunmasmm yanmda bütün bir insanlık için hidayet vesilesi olduğu vurgusu ,^otagrarMvJ«H;ai J?]M^*glu çok anlamlıdır. (Bkz. Âl-i imran, 96.) Arapçada gayeye ulashran rehber, işaret anlamma gelen hüdâ sözcügu, Kâbe söz konusu olunca, bütün insanlar için kıble, kendi vasıtasıyla Allah’a ulasrian mekân ve Halık-i Muhtar’a bir delil olma gibi özellikleri bünyesinde ta§ir. Kâbe’nin âlemler için hidayet kaynagi olmasmda ana etken, onun güvenilir bir melee oluşundan dolayıdır. £unkü hidayet, insanm kendisini güvende hissetmesi halidir. Bu bağlamda tarih boyunca Kâbe’ye sigmanlar kendilerini hep güvende hissetmiglerdir. Kâbe’nin Rabbine kulluk edenlere ne korku ne de açlık vardır. (Bkz. Kurey§, 3-4.) Bugün de fiziki Kâbe ile gönül kâbesinin koordinatlanni iyi bulugturanlar bu huzuru, bu güveni ve manevi cogkuyu doya doya yaşayacaklardır. SAYI: 251 I KASIM 2011 | DlYANET AYLIK DERGl 21 islam’da ibadetlerin bir amacı da dolaylı olarak insanda iyi yönde ahlaki deği§imi gerçekleştirmektir. Bir ibadet disiplini olarak hac ve umre de ahlaki anlamda davramskrımızın iyiye doğru dönü§türülmesinde biiyiik rol oynarlar. Mesela, sabır eğitimi bunlann ba§inda gelir. insan, öfkesini nasıl kontrol edeceğini ve yöneteceğini uygulamalı olarak burada ogrenebilir. Qjnkti Hac, ‘insanın başkasryla iyi geçinmesinin’ eğitiminin verildiği bir ibadettir. Nitekim Hz. Peygamber’den gelen bir rivayette: “Miimin başkalan ile iyi geçinir, kendisi ile iyi geçinilir. iyi geçinmeyen ve kendisi ile iyi geçinilmeyen kimsede hayır yoktur.” (Ahmed b. Hanbel, Miisned, II, 400.) buyrulur. Hac esnasında kötii söz söylemek, Allah’a itaatten cikma tezahiirleri içine girmek ve herhangi bir kimse ile kavga etmek, yasaklanmishr. (Bkz. Bakara, 197.) Bu kısa d ö n e m d e diline, eline ve beline sahip çıkmamn eğitimini alan bir Miisliiman, bu giizellikleri ömiir boyu hayatının türn alanlanna ta§ımalı ve yansıtmalıdır. Göriildiigii gibi haccın önemli riikiinleri arasında yer alan Kâbe’yi tavaf ve diğer ibadetlerle miimin biiyiik bir deği§im geçirir. Giindelik hayatta köklii değişMiklere sebep olan bu deği§im, insanla birlikte yeryiiziine, sosyal hayatın tiim alanlanna ta§inır. Hayatının bir böliimiinde siyah ırka mensup olmanın kompleksine kapılan ve beyaz ırka derin öfke duyan Amerikalı Malcolm X (6. 1965)’in hidayet öykiisiinde haccın bu yönii, gok giizel dile getirilir. O, kendi adını ta§ıyan ‘Malcolm X’ adlı eserde bu deği§imi §6yle anlatır: “Hacca gitmek, görii§ agimı alabildiğine geni§letmi§tir. Bu gezi, benim ruhuma yeni bir islam anlayi§ı yiikledi. Kutsal beldede gegirdiğim iki hafta içerisinde, Amerika’da gegirdiğim 39 yıl boyunca hig rastlamadigim §eylere şahit oldum. Biitiin ırkları, biitiin renk tonlanyla tanıdım. Irk aynmcıliginın olmadigi gergek karde§lik anlayı§inı gördiim. Gergek islam bana göstermi§tir ki, beyazlann tiimiinii birden bir kalemde silip atmak da o kadar yanli§ bir tutumdur.” (Haley, Alex, Malcolm X, gev. Y. Kayırlı, Ankara, 1978, s. 729.) S ö z l e r i n e devamla Malcolm X, “Eğer haccın rengârenkliği, manevi cephesi biitiin bir diinyaya yeterince duyurulabilirse ve gereği gibi anlatılırsa, islam’ı din olarak segenlerin sayısı, en azından iki-iiç misli daha artacaktır.” diyor. (Bkz. a.g.e., s. 763.) Amerikalı Miisliiman Malcolm X’in hayatındaki bu deği§im ve d6nii§iim öykiisii, somut olarak, Kabe’nin bir hidâyet vesilesi olu§una en garpıcı bir örnektir. Malcolm X’in de anlattigi gibi Hac ibadeti, her tiir- 22 DİYANET AYLIK DERGi I KASIM 2011 I SAYI: 251 lii dil, mezhep, renk farklıliginın 'iimmet’ kalıbında eridiği bir manevi atmosferin adıdır. Hac ve umre, hepimizin hayatında köklii deği§imlerin yaşanmasına sebep olmu§tur. Bu bağlamda gerek Mekke’de gerekse Medine’de yaşanan dinî tecriibenin paylasdması diğer insanlara yararlı olması bakımından biiyiik ö n e m ta§imaktadır. Tarih boyunca birçok miiellif, hac intibalanni kaleme almak suretiyle orada ya§adıklanni anlatmi§lardır. Bugiin bu bağlamda bir hac edebiyatından bahsetmek miimkiindiir. Kutsal beldeye yaptigimız bir yolculuk neticesinde otobiisle Cidde’ye giderken hacılanmıza intibalanni sormu§tum. ^ o k giizel şeyler dinledim kendilerinden. Otobiiste bulunan herkes ayn ayn o kadar giizellikler yaşamiskr ki, anlatmaya ba§ladıklannda h e m yolculuğun sıkıcı atmosferinden kurtulmu§ oldular h e m de hac ve umrenin insanın iginde ve davrani§lannda meydana getirdiği deği§ime yakinen tanıklık ettiler. i§te b e n bunlardan birkaç anekdotu değerli okuyuculanmızın istifadesine sunuyorum. Üniversitede öğretim iiyesi olarak çalisan bir hocamıza hac sırasında sizi en gok ne etkiledi? Diye sorduğumda şunları anlatmi§tı: “Beni en gok etkileyen §ey, Kâbe oldu. Onu ilk defa göriince kalbimle Kâbe arasında manevi bir çekim yaşadım. igim co§kuyla doldu. inanın Harem-i §erif te duyduğum hazzı, dinginliği, güven duygusunu, huzuru, rahatlama ve sükûneti, başka hiçbir yerde duymadım. Kâbe, mecazi anlamda Allah’ın evidir. Allah’ın evi, bizim de evimizdir. Sanki kendimi Allah’la buluşmuş gibi güven içinde hissettim. Haccın bütün rükünlerini, cahiliyenin kökünü bir bir kurutan bir eylemler alanı olarak gördüm.” dedi. Aym hocamız bir de Medine’de yaşadigi hatırayı anlatmish: “Hacca gitmeden önce, Hz. Peygamber’i rüyamda görmü§tüm. O gün akşama kadar çok duygusal anlar yaşadım. Ravza-i Mutahhara’ya vardigimda aynı coşkusalligi içimde hissettim. Ziyaretten sonra otelime dönerken öyle bir hâl yaşadım ki, sanki kalbim orada kaldı. Mescid-i Nebeviden disarı cikınca bir adım atıyorum tekrar iki adım geriye atarak salâvat okuyordum. Bu yöneli§imde dört defa aynı durumu ya§adım. Her defasında geri dönerek Hz. Peygamber’i selamlıyor tekrar yürüyorum, tekrar geri adım atıp selamlıyorum.” demişti. ilk defa hacca gelen bir başka hacımız da önce Medine’ye geldiği- ni, memlekette ya§adigi bir rüyanın aynen Ravza-i Mutahhara’da tecelli ettiğini dile getirdi: icimde, kutsal beldelere bir an önce varmanın sevincini ya§ıyordum. O duygularla yatagima girdim. Rüyamda Medine’ye gitmis, ve Allah Rasulii’nün kabrini ziyaret ediyordum. Ama Efendimizin kabri diye, Hz. Ebubekir’in kabrine kar§i durmus, dua ediyormuşum. Birisi arkamdan beni tutarak burası Rasuliillafi’ın kabri değil, §urasıdır diye yönümii Hz. Peygamber’in Hac ve umre, kabrine doğru gevirmi§ti. Birkaç hepimizin hayatında gün sonra Medine’ye vardigimda aynı hali canlı olarak yaşamistai, köklü değişimlerin diye ekledi. yaşanmasına sebep olmuştur. Bu bağlamda gerek Mekke’de gerekse Medine’de yaşanan dinî tecrübenin paylaşılması diğer insanlara yararlı olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Hac ve umre ziyaretlerinde hacılanmıza hizmet igin görevlendirilen kafile ba§kanlanmız ve hocalanmız biiyiik fedakârlıklar yapmaktadırlar. i§te bu fedakâr ve hizmet etmeyi ibadet olarak değerlendiren bir kafile başkammiz da §unlan anlatmi§tı: Kendi kendime gerek Mekke’de gerekse Medine’de tarihe yolculuklar yapmi§tım. Allah Rasulii’nün ve sahabilerin ya§adigi bu topraklar göziimiin öniinden bir tarih şeridi gibi akıp gitmi§ti. Bazen de Osmanlı Mekke’sini ve Medine’sini dii§unmü§tüm. Harem-i §erifte ve Mescid-i Nebevi’de bulunduğum zamanlar Peygamberimiz ba§ta olmak iizere onun kutlu sahabesinin ya§adigi olaylan bir bir canlandinyordum zihnimde. Bu topraklann vahye sahne olduğunu tefekkiir ettim. Bu kutsal yerlerin melekler tarafından da ziyaret edildiğini dii§undiim. Bir an içimden melekleri görmek gelmi§ti. Meleklerin insan kıligina girdiğini okumu§tuk, kitaplardan. Mesela, vahiy meleği Cebrail (a.s.), sahabeden Dıhyetii’l-Kelbi ve Mus’ab b. Umeyr’in kıligina girmi§ti. Acaba bu §ekilde bir melekle kar§ila§abilir miyim? diye de düsundtim. Bir taraftan da bazı hacılanmız nasihatlerimize rağmen o ka­ dar olumsuz tutum ve davramsjar sergiliyorlardı ki, bunlara gok üziiliiyor, zihnimden bir daha resmi bir görevle gelmeyeceğim diye gegiriyordum. Kendi kendime eğer bunlann eğitim seviyeleri dü§iik olmasaydı, bunlan yapmazlardı gibi, sitemlerde bulundum. Bazen geceleri öyle yorgun dii§uyordum ki, sabah namazına zor yeti§iyordum. Sabah ve yatsı namazlannin §ahitli namazlar oldu­ ğunu naslardan okuyorduk. Onun için de elimden geldiği kadar hem Mekke’de ve hem de Medine’de SAYI: 251 I KASIM 2011 I DtYANET AYLIK DERGt 23 özellikle bu iki namazı cemaat- Eğer haccın nımigtım. Çok ihlaslı, insana güle kılma yolunda büyiik gayretler ven veren bir yiiz, sevecen, issarf ediyordum. Anlatacagim olayı rengârenkliği, manevi tenilen kurallara uymada titizlik Medine’de yaşadım. Yine bir gün cephesi bütün bir gösteren, özverili ve başkalanni çok yorgun dü§mü§tüm Bir kalkdügunen bir kimse. İnsan kendünyaya yeterince tım ki, namaza gee kaldigimı andisiyle konugtuğu zaman içinde ladım. Sabah ezam okunmu§, na­ duyurulabilirse ve huzur duyduğu, bir kimse. Tam maza durulmu§, abdestimi alarak gereği gibi anlatılırsa, bir disiplin ve nezaket abidesi. otelimden hızlıca ciktım Mescid-i Dahası, görüldügu zaman Allah İslam’ı din olarak Nebevi’ye doğru yürürken imamm akla gelen bir kimse. Kısaca, sözii selam verdiğini duydum. Çok üziil- seçenlerin sayısı, en ve davramglanyla örnek almması düm. Biiyiik bir utanç duydum. azından iki-üç misli gereken bir Müslüman. Ondan da tnsanlar camiden cikarken, benim bir şeyler anlatmasim istemigtim. daha artacaktır. mescide girmem, zoruma gitmi§Onun da bu kutsal yolculukta ti. Daha giinesm doğmasma da gok §eyler yagadiginı hissediyoryanm saat vardı. Mescidin smirlanna girince ardum. Hocam, anlatmasam olmaz mı? Dedi. Belki kamdan bir el omzuma dokundu. Tebessümle se­ de bunca masraf, zaman harcayarak yaptigi ibalam verdi, Arapça olarak, namaza gee mi kaldın? detlere gösterigin kangmasmdan çekiniyordu. Ben Dedi. Ben de evet, dedim. Camiden cikan yoğun de kendisine, anlatsan iyi olur, kardegim. Bu ancemaatle kar§ila§tım. Selam veren Müsliiman’a latılanlar, bizi bu topraklara bağlıyor ve imanımızı bile bakmıyordum telagimdan. Kalabalıklara kaartmyor, demigtim. Bagladı anlatmaya: Icimden rishm. Mescid-i Nebevi’nin avlusunda namaz Man Hacer-i Esved’i öpmek geçiyordu. Her tavafta yakMüslümanlann arasmdan süratle geçerken, önülagiyorum, kalabalıklar birden beni kenara atıyorme bir el uzandı, namaz kılanın önünden geçme, du. Bir gün “Allah'im ne olur, günlerimiz yaklagti. diye. Baktım biraz önce bana, tebessümle namaza belki bir daha buralara gelemeyiz, bana Hacer-i gee mi kaldın? Diyen gene Müslüman. Sanki beni Esved’i öpmeyi nasip et.” diye içten bir yakangla takip ediyor, bana refakatte ve nezarette bulunudua etmigtim. Tavaf esnasında Hacer-i Esved’in yordu. Acele mescide girdim, yine aym adam ‘butam kargisına geldim, sanki bir el beni aldı, kalayur’ namazı sen kıldır, dedi. Ben imam, o cemaat balıklarm arasmdan kolayca geçirerek onu öpmeoldu. Namazı bitirince Kur’an okuyuşumu tebmi sağladı. Gerçekten olağanüstü bir §eydi. Çok rik etti. Nereli olduğumu sordu. Ben de ona sormutlu olmugtum. Bu yagadigim tecrübeyi hayatım dum. İskenderiye’liyim, dedi. Bana, ne i§ yaparsın? boyunca hie unutmayacagim, demişti. Dedi. Ben yaptigim i§i söyledim. Aym soruyu ben de ona sordum, ben igciyim, ameleyim, dedi. Biraz Netice olarak söylemek gerekirse, gerçekten hac Kur’an okumak istedim, elimi raflara uzatmca, geri ve umre ibadetinde yaşanan hatıralar insanın hadönüp baktım, o kimse kaybolmugtu. Artık benim yatında derin izler bırakmaktadır. Mutlaka buraiçimde duyduğum hüziin gitmi§, yerini manevi bir lan ziyaret eden her Müslümanda bunlara benzer co§ku almish. Her şeyin en iyisini Yüce Allah bihatıralar yaşanmishr. Hep şunu dügundüm: Ke§ke lir. Kendi kendime tefekküre daldım. Acaba, bu hac ve umre dönüglerinde kafile bagkanlan hocatopraklarda melek görmeyi arzu etmigtim, yoksa lanmız, Allah’m ziyaretçilerine dönu§ yolunda herbu adam melek miydi? Mescid-i Nebevi’de imamla kese yagadigi ve ilginç bulduğu bir hatırayı yazmasabah namazim kılmayı kacirmi§, bu kimseyle ce­ smi istese, sonra da yazılan bu hatıralan toplayıp maat olarak kılmishm. Acaba cemaatle kıldigimız Bagkanligimıza gönderseler. Bu hatıralardan bir bu namaz meleklerin §ahitliği kapsamma girdi mi? seçme yapılarak yayınlanrrug olsa, büyiik hizmet Bazı hacılan eğitimsizlikle suçlamigtım. Acaba bu yapılacagim dügunüyorum. Elbette bu hatıralar uyanık Müslümamn ben de “ameleyim, igciyim” içinde itikattan ibadete, giyimden-kuşama, mutdemesi, bana bazı hacılanmız konusunda yapti­ fak kültüründen ali§-verişe, dostluklardan sosyal gim değerlendirmenin yanli§ olduğu dersini mi iligkilere vanncaya kadar, birçok örnek olay yer verdi? Kısaca ben de bu tecrübeden birçok derin alacaktır. Bu örnek olaylar ileride başte din eğitimi sonuçlar cikardım. olmak üzere, tasawuf, toplumbilim ve psikoloji disiplinleri alanmda yapılacak çaligmalara iyi bir Bir başka hacımız da §unlan anlatmish: Öyküsünü malzeme sağlayacaktır. aktaracagim Müslümam, hac yolunda yakinen ta- 24 DlYANET AYLIK DERGl | KASIM 2011 | SAYI: 251