EMRE AROLAT: "MİMARLIK BENİM İÇİN BİR DÜNYA GÖRÜŞÜ ÜZERİNDEN ŞEKİLLENEN Söyleşi: VE O DENLİ TUTARLI BİR İŞ ÜRETMEKTİR" • Dosya: KÜRESEL ISINMA VE MİMARLIK Sanat: ESCHER'İN FONSUZ TASVİRLERİ VE TÜRK SANATININ DİLİ • Serbest Kürsü: İŞLETMECİ BELEDİYECİLİK MİMAR MUZAFFER BEY ve KONYA'DAKİ ESERLERİ • Yenilik: CAM YAPRAKLARI Köprü: İÇİNDEKİLER ■ Kapak fotoğrafı: Commerzbank Merkez Binası, Frankfurt, Almanya. mimaraı Ünlü mimar Sir Norman Foster tarafından 1997 yılında Frankfurt'ta Eylül 2007 • Yıl: 1 • Sayı: 2 Yayın türü: Yerel süreli inşa edilmiş olan Commerzbank binası, anteni ile birlikte 300 m. yüksekliği ve 53 katıyla dünyanın ilk yüksek katlı Yayınlayan Mimarlar Odası Konya Şubesi ekolojik ofis binasıdır. Yapıda cazip çalışma alanları yaratacak geniş ve dikey olarak şaşırtmalı bahçeler kullanılmıştır. M İM ARLAR ODASI ADINA Sahibi M. Serdar IŞIK Fonksiyonel olarak "yeşil" olarak tasarlanmış yapı yüksek olmasına karşın açılabilir pencerelere sahiptir. Editör ve Yazı isleri Sorumlusu Rahmi ERDEM Yapay klimatik sistemleri gerektiği zaman devreye giren binada, Atrium boşluğu bir baca olarak görevi görür. Yapıda (yanda Yayın Koordinatörü Hüseyin BASAR şeması görülen) doğal havalandırma ve aydınlatma sayesinde % 60 oranında enerji tasarrufu yapılmaktadır. Yayın Sekreterleri Tülay KARADAYI YENİCE Aysın ÖZYURT Yayın Kurulu Rahmi ERDEM O. Nuri DÜLGERLER Mustafa İNCESAKAL Havva ALKAN BALA Deniz OKTAÇ ilhan KOÇ Aysın ÖZYURT Hüseyin BASAR Mustafa KO r U m AZ Fatih CANAN Tülay KARADAYI YENİCE Sami KALFAOĞLU Armağan GÜLEÇ M. Feyza YARAR Reklam Yöneticisi Sami KALFAOĞLU Yazışma Adresi M İMARLAR ODASI KONYA ŞUBESİ Atatürk Caddesi No: 119 42040 Meram / KONYA Tel: 0332. 353 47 17 Faks: 0332. 353 41 61 mimaran@gmail.com Ofset Hazırlık EKOL TANITIM Kireçburnu, Alpaslan Sokak 42/1 Tarabyaüstü 34457 İstanbul Tel: 0212. 223 81 51 0212. 223 80 95 ekoltanitim@gmail.com Eylül 2007 ISSN 1307-3095 EDİTÖRDEN Merhaba / Rahmi ERDEM ..................................................................................... 3 KÖPRÜ Mimar M uzaffer Bey ve Konya'daki Eserleri / Tülay KARADAYI Y EN İC E.............4 YENİLİK Cam Yaprakları / Brent RICHARDS / Çeviri: Tülay KARADAYI YENİCE........................8 SÖYLEŞİ EMRE AROLAT: "M im arlık benim için bir dünya görüsü üzerinden şekillenen ve o denli tutarlı olan bir is üretmektir" Röportaj: Tülay KARADAYI YENİCE - Feyza Y A R A R .................................................. 11 DOSYA / KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Küresel Isınma ve Mimarlık / İlhan K O Ç ............................................................ 19 Gezegenimizi Tehdit Eden Değişim: Küresel Isınma / M. Emin AYDIN - Fatma B E D Ü K ................................................. 21 Baskı-Cilt GÜZEL SANATLAR MATBAASI İstanbul, 0212. 503 58 40 Baskı Tarihi Eylül 2007 "m im aran" dergisi, Mimarlar Odası üyelerine ücretsiz olarak gönderilir. Dergide yeralan yazılarda ileri sürülen görüşlerin sorumluluğ yazarlarına aittir. s.23 Sanayide kullanılan fosil yakıtlardan kaynaklanan CO 2 emisyonları küresel ısınmanın esas sebeplerindendir. İÇİNDEKİLER Sürdürülebilir Mimarlığın Kapsamı: Kavramsal Bir Çerçeveden Bakış / Gülser ÇELEBİ - Arzuhan Burcu GÜLTEKİN .................30 Sürdürülebilir Mimaride Enerji Etkin Tasarım Uygulamalarının Dünyadan Bazı Örnekler Üzerinden İncelenmesi / Enes Y A S A .......................................................36 Sürdürülebilir Kent Planları / Demet IRKLI ERYILD IZ- Semih ERYILDIZ - Özge YALÇINER . . 44 Yapı Sektöründe Enerji Tasarrufuna Büyük Katkı: "EPS YALITIM-KALIPLI" YAPI ÜRETİM SİSTEMLERİ (ICFs) / İlhan K O Ç ......................... 59 Küresel Isınma Felaket Senaryosu mu? / M urat MEŞHUR .............................................67 Isı Yalıtımsız Yapıların Atmosfer Kirliliğine ve Küresel Isınmaya Etkisi / Nazım KO Ç U ............................................................................70 Gelecek sayının dosya konusu: "M İM ARLIKTA KAOS" s.38 EĞİTİM Finlandiya büyükelçilik binası, yatay gölgeleme elemanları. Mimarlar Pekka Maki, Toni Peltola, Helsinki. Selçuk Üniversite Mimarlık Bölümünde Eğitime Yeni Bir Bakış Getiren Uygulama Etkinliği / Havva ALKAN B A L A ....................79 SANAT M.C. Escher'in Fonsuz Tasvirleri ve Türk Sanatının Dili / İlham EN VERO GLU............... 92 ÇEVİRİ Çevre Komisyonunun Seçtiği "2007'nin En İyi 10 Projesi"nden Örnekler / Çeviri: Süheyla SIRAM KAYA .............................................................................. 99 ETKİNLİKLERİMİZ s.51 Ontario Gölü'nden CN (Canada National/ Mimarlar Odası Konya Şubesi Etkinlik H ab erleri........................................................106 Ulusal Kanada) Kulesi'yle Toronto. SERBEST KÜRSÜ İsletmeli Belediyecilik................................................................................................... 109 YAYIN TANITIMLARI .......................................................................................................... 111 Karamanoğulları Dönemi Mimarisi Mimar Sinan Konya Kitabı IX: Yeni İpek Yolu s.94 Çatal Höyük duvar resmi, Konya. M.Ö. 7-5. bin yıl. ŞİİR Bacalar / Necip Fazıl K ISA K Ü REK ..................................................................................... 112 M im aran Dergisi Yazım Kuralları Yılda dört sayı olarak yayınlanan dergimizde, mimarlık alan­ larındaki görgül çalışmalara, derlemelere (en son literatürü kapsamlı bir şekilde inceleyen yazılar, meta-analiz çalışmaları, model önerileri, olgu sorunları ve tartışmaları vb.), çevirilere ve özgün kitap incelemelerine yer verilmektedir. Mimaran'a gönderilen yazılar daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış olmalıdır. Herhangi bir sempozyum yada kongrede sunulan yazılarda kongrenin adı, yeri ve tarihi belirtilmelidir. Yazılar editör ve yayın komisyonu tarafından ön değerlendirmeye tabi tutulur. Yayınlanmak üzere dergiye gönderilecek yazılar, başlık sayfası, ana metin, kaynaklar, (varsa) ekler ve yazar notları bölümlerini içermelidir. Metinler Times New Roman karakterde, 12 punto ve 1,5 satır aralığı ile yazılmalıdır. Metine ait görseller, opak ya da saydam olarak verilemiyorsa, taramaların ve/veya dijital fotoğrafların (7 cm'den küçük olmayacak şekilde) olanaklar ölçüsünde büyük ebatta, 300 dpi çözünürlükte jpeg veya tiff dosyaları olarak verilmesi gerekir. Yazı Kurulu EDİTÖRDEN H Birinci sayımızın ardından aldığımız olumlu tepkiler bize güç ve cesaret verdi. Yayın hayatımızda sizlere ikinci kez merhaba demenin heyecanını yasıyoruz. Hepinize, Yayın Kurulumuz adına candan teşekkürler. İlk sayıda yer veremediğimiz "Dosya" bölümü ile bu sayımızdan itibaren her sayımızda karşılaşacaksınız artık. Bu sayımızda yine mesleğimizle ilgili birçok güncel, yerel, ulusal ve uluslararası konuları size sunmaya çalıştık: • Geleneksel ile modern mimari arasında bizlere örnek olması bakımından "K öprü " bölümünde Birinci Ulusal Mimarlık Akımının en önemli mimarlarından biri olan Mimar Muzaffer Bey'in Konya'ya kazandırdığı çok önemli kurumsal eserlerinin tanıtımı yapılmaktadır. • Yapı ve teknoloji konusunda en son gelişmeleri takibe aldığımız " Yenilik" bölümünde, Brent Richards'ın kaleme aldığı "Cam Yaprakları" isimli makalede günümüz mimarisinde camın yapıda çok çeşitli kullanım örnekleri ortaya konmaktadır. • SGM kapsamında konferans vermek için şubemize gelen Mimar Emre Arolat ve ortağı Gonca Çırakoğlu ile yapılan mimarlık ve eğitimi üzerine kapsamlı bir röportaj “ Söyleşi" bölümümüzde yer almaktadır. • "Dosya" konumuz ise dünyanın en güncel ve önemli olgusu olan "Küresel Isınma"yt Mimarlık bağlamında ele almakta ve çeşitli akademik çalışmalarla, olgunun sebep olduğu sorunlara mesleğimiz açısından çözümler sunulmakta. Bu amaçla, ortaya konulan çalışmaların birincisinde olgunun tanımı ve oluşum sebepleri çevre bilimi bakımından genişçe ortaya konmakta ve etkilerinin dünya ve ülkemiz, hatta Konya için neler olabileceğine ilişkin çok detaylı bilgi verilmektedir. Daha sonraki birkaç çalışmada ise günümüz dünyasının en önemli anahtar kelimelerinden olan 'sürdürülebilirlik ve ‘enerji e tkin lik açısından sorununun çözümüne ilişkin mimarlık (tasarım ve yapı ölçeği) ve şehir planlama disiplinlerinin nasıl bir katkı yapabileceği ortaya konmaktadır. Son birkaç araştırma ile de, sorun, 'yapı se k tö rü açısından ve 'ısıyalıtım ı ' bağlamında detaylı olarak tanımlanmakta ve çözümüne ilişkin olarak yapılabilecek uygulamalar ve çözüm önerileri vurgulanmaktadır. • " Etkin likle rim izd e yine Şubemizin gerçekleştirmiş olduğu çeşitli faaliyetler hakkında birkaç fotoğraf ile kısa bilgiler sunulmaktadır. • "Çeviri" bölümünde, dosya konusuyla ilişkili olarak, Amerikan Çevre Komisyonu'nun seçmiş olduğu 2007 yılının "En İyi 10 Yeşil Projesi"nin tanıtımı yapılmaktadır. • " Eğitim "e ilişkin Selçuk Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde bölüm öğretim elemanları ve öğrencilerinin katılmış olduğu ve teorinin somutlastırıldığı Kıs Okulu uygulama etkinlikleri (workshops) farklı 4 atölye grubu olarak (Puzzle&Pattern, Arayış, Arch+Art ve Girişim), raporları ile birlikte tanıtılmaktadır. • "Sanat" bölümünde çağdaş resimle, geleneksel süsleme (tezyinat) sanatımız arasındaki ilgi çekici benzerliklere dikkat çekmektedir. • "Serbest Kürsü"de Konya merkezinde Meram Belediyesinin semt ölçeğinde gerçekleştirmiş olduğu Meram Yaka Parkı'nın planlama safhasından bugüne kadarki serencâmı, eleştirel bir bakışla irdelenmektedir. • "Şiir" bölümünde, mimari yapı ve/veya elemanlarla ilgili olarak bulabildiğimiz şiirler­ den, bu sayımızda Necip Fazıl KISAKÜREK'in "Bacalar" şiiri yer almakta. Bir sonraki dergimizin (3.sayı) 'Dosya' konu baslığının "Mimarlıkta Kaos" ve 4. Sayımızın 'Dosya' konusunun da "Mevlânâ Yılının Ardından" olacağını hatırlatarak, her iki sayı için de, katkılarınızı beklediğimizi hatırlatıyoruz. Gelecek çalışmaların, dergimizin yazım kuralları çerçevesinde 10 sahifeyi geçmemesini özellikle rica ediyoruz. Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle... Rahmi Erdem KÖPRÜ MİMAR MUZAFFER BEY ve KONYA'DAKİ ESERLERİ 3 TTülay KARADAYI YENİCE Tülay Karadayı Yenice, Araş. Gör. Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü. akın tarihimizde Abide-i Hürriyet mimarı olarak tanınan Mimar Mu­ zaffer Bey, Birinci Ulusal Mimarlık Akımının en ünlü mimarlarındandır. Osman­ lI mimarisinin son döneminde, yaptığı çok yönlü çalışmaları ve farklı sanatçı yönüyle karşımıza çıkan Muzaffer Bey, kısa süren ya­ şamının belki de en önemi eserlerini Kon­ ya’da vermiştir 1883 yılında İstanbul’da doğan Muzaffer Bey, İptidai ve Rüştiye öğrenimini İstan­ bul’da tamamladıktan sonra, Halıcıoğlu’nda Mühendishane-i Berri-i Humayun’un yanın­ da Hendese-i Mülkiye Mektebine de bir süre devam etmiştir. Sahip olduğu yüksek resim kabiliyeti ile Yusuf Razi Bey’in dikkatini çe­ ken Muzaffer Bey, Yusuf Razi Bey tarafın­ dan kardeşi Mimar Vedat Bey’e tavsiye edil­ miş ve O ’nun dönemin ünlü mimarı olan Ve­ dat Tek’in yanında çalışmasını sağlamıştır. Burada mimarlıkla ilgili resim ve projeler yapan Muzaffer Bey, aynı zamanda mimar Vedat Bey’in İstanbul’daki en önemli yapıla­ rından Sirkeci Büyük Postane, arkasındaki Hoca Hubyar Mescidi, Sultanahmet’teki Ta­ pu ve Kadastro binaları yapımında büyük emeği geçmiş, yapıların oluşması ve tamam­ lanmasında büyük yararı dokunmuştur. Bu uygulamaların yanı sıra Muzaffer Bey, II.Meşrutiyet’in ilanından sonra Ka­ dastro Fen Heyetinde görev almış, Hendese-i Mülkiye Mektebinde mimarlık öğretmen yardımcısı görevini yüklenmiştir. Bu yıllarda Sultan Reşat’ın Mimar Vedat Bey’i Saraylar Baş mimarlığı’na atamasıyla Muzaffer Bey de Posta ve Telgraf Nezareti Mimarlığı’na getirilmiştir. Posta ve Telgraf nazırı Oksan Efendi, bu sıralarda Londra’da bastırılması kararlaştırılan posta pullarının hazırlanması görevini Muzaffer Bey’e vermiş, ulusal ürünlerden etkiler taşıyan, ilginç özellikler gösteren Muzaffer Bey’in resimleri, İngilizler tarafından gerçek bir sanatçı işi olarak ni­ telendirilmiştir. Bu yıllarda 31 Mart olayında şehit düşen­ ler için bir anıt yaptırma kararı alınmış ve bir yarışma açılmıştır. 1909 yılı Nisan ayında açılan bu yarışmaya, ünlü Türk sanatkarlar- KÖPRÜ ■ dan Mimar Kemalettin Bey, Mimar Vedat Bey, Konstantin Kiryakidi Efendi, Mimar Vedat Bey’in öğrencilerinden Muzaffer Bey ve yabancı sanatkarlardan dönemin ünlü si­ ması Mösyö Valaury katılmış, birincilik ödü­ lünü ise Mimar Muzaffer Bey alarak kısa za­ manda ün kazanmıştır. Anıt, Muzaffer Bey tarafından II.Meşrutiyet uğruna şehit düşen subay ve erlerin anı­ sına dikilecektir. Yapıt, mermer bir kaide üzerine dikilmiş bir top namlusu şeklinde ta­ sarlanmıştır. Anıtın içi cami olarak düşünül­ müş, kemerlerle birbirine bağlayan üç ayağa dayanmaktadır Mimar Muzaffer bu anıtta, Klasik Osmanlı M imari’sinin geliştirilmiş mimari elemanları ve bezeme motiflerinden yararlanmış, geçmiş ile bulunduğu çağ ara­ sında bağlantı kurmaya çalışmıştır. Yapıldığı yıllarda büyük yankı yapan anıt, dönemin egemen mimari akımı olan Neo-Klasik /Biri­ ci Ulusal Mimari Akımı’nın bütün öğeleri denenmiş, kendi dönemi içinde başarılı bir anıt olarak ün yapmıştır. Hürriyet Anıt’ının yapımından sonra Pos­ ta ve Telgraf Nezaret Mimarlığından ayrılan Mimar Muzaffer Bey, Konya Valisi Hüsnü Bey’in çağrısı üzerine Vilayet Başmimarı görevinde bulunmak üzere Konya’ya gel­ miştir. 1914 yılında Konya’ya gelen Mimar Mu­ zaffer, Konya’da yapılması istenen ve bazı­ larının ön çalışmaları başlamış olan yapılar­ dan Dar-ül Muallimin (Erkek Öğretmen Okulu) ve Dar-ül Muallimat (Kız Öğretmen Okulu) yapıları için gerekli kişileri yetiştir­ meye çalışmıştır. Mimar Muzaffer’in Dar-ül Muallimin’in ardından Konya Harası’nı oluşturmakla görevlendirildiği, bunların ya­ nı sıra daha önce temelleri atılan, yarım bıra­ kılan Dar-ül Muallimat’ın tamamlanmasında çalıştığı görülmektedir. Mimar Muzaffer Bey Dar-ül Muallimin/Konya Erkek Lisesi/Gazi Lisesini 1917 yılında tamamladıktan sonra, daha önceden temelleri atılan Dar-ül Mualimat’ın (Kız Öğ­ retmen Lisesi) yapımına başlamıştır. Bugün Selçuk Üniversitesi Rektörlük Bi­ nası olarak hizmet veren yapı, 1915 yılında Mevlana Türbesi civarında Hacı Fasihzade Mimar Muzaffer Bey. Mimar Vedat Bey (Tek) ile birlikte inşa ettikleri Hoca Hobyar Mescidi (1905-09), yapımına katıldığı yine Mimar Vedat Bey'in önemli yapılarından Sirkeci Büyük Postane (1903-09). Abide-i Hürriyet (1911) KÖPRÜ Tasarımı Mimar Muzaffer Bey'e ait posta pulları. Dar-ül Muallimin / Konya Erkek Lisesi / Gazi Lisesi. Konya, Dar-ül Muallimat / Kız Muallim Mektebi / Kız Öğretmen Lisesi. Memduh’un evinde tek sınıflı olarak açılan Dar-ül Mualimat (Kız Öğretmen Lisesi) okulunun 1924 yılında buraya taşınması ile Kız Muallim Mektebi adını almıştır. Bu ya­ pıda çalışan usta ve işçilerin açıklamalarına göre Mimar Muzaffer Bey, diğer yapılarında olduğu gibi bu yapısında da en küçük ayrın­ tıya kadar çizimlerini tamamlamış, ayrıca ölümüne kadar uygulamanın başında bulun­ muştur. Mimar Muzaffer, bu yapıların yapımı sü­ rerken, değişik aşamalar geçiren Konya Zi­ raat Abidesi’ni tamamlamaya çalışmıştır. Günümüz Atatürk Anıtı’nın kaidesini oluştu­ ran Ziraat Abidesi; Mimar Muzaffer Bey ta­ rafından Konya’nın bir ziraat memleketi ol­ ması nedeniyle, bunu sembolize eden kağnı, buğday, başak demetleri ve birkaç köylü bu­ lunan abide kompozisyonunu hazırlayıp is­ tasyon yolu üzerine inşa ettirmeyi planlamış­ tır. Planını devrin resmi makamlarına sun­ muş, plan ve teklif beğenilmiş ve derhal in­ şasına geçilmiştir. Bir hayli de inşası ilerle­ miştir. Ancak Birinci Dünya Savaşı başlama­ sıyla ortaya çıkan bazı maddi ve manevi ne­ denlerle inşaa durdurulmuştur. 1920 yılında Mimar Muammer Bey’in ölümü üzerine pro- KÖPRÜ ■ je tümüyle uygulanamamış biçimde sona er­ miştir. Ziraat Abidesinde, Mimar Muzaffer Bey Selçuklu dönemi, Beylikler dönemi ve Os­ manlI dönemi taş işçiliğinin bezeme örnekle­ rini kullanmıştır. Bunu yaparken bu bezeme­ leri birebir kullanmamış, onlara kendi yoru­ munu katmış ve bezemeye gerektiği oranda yer vermiştir. Kubbeciklerdeki palmetlerde, sütuncedeki vazo ve çiçek kompozisyonun­ da, kavisli alınlıktaki palmetlerde Mimar Muzaffer Bey’in yorumu ön plana çıkmıştır. Neo-Klasik dönemin bütün özelliklerini Konya Ziraat Abidesi’nde büyük bir ustalıkla sergilemiştir. Mimar Sinan döneminin Konya’daki ün­ lü yapısı Selimiye Cami’nin onarımını üst­ lendiği anlaşılan Mimar Muzaffer Bey, Kon­ ya'daki ilk eseri olan Dar-ül Muallimin’i (Er­ kek Öğretmen Okulu) tamamlamayabilmesi­ ne karşın; 37 yaşında 26 Mart 1920 günü, va­ kitsiz ölümü nedeniyle, Dar-ül Muallimat (Kız öğretmen okulu), Ziraat Abidesi gibi bazı eserlerini tamamlayamamıştır. Mimar Muzaffer Beyin yarım kalan bu eserleri, ça­ lışmaları esnasında yetiştirdiği Mimar Falih (Ülkü) tarafından tamamlanmıştır. Ölümünden sonra Sadrettin Konevi Türbesininin avlusuna defnedilen Mimar Muzaffer’in mezarı, daha sonra kaldırılarak kay­ bolmuş ve başı ucunda yer alan mezar taşı da kaybedilmiştir. Şüphesiz Mimar Muzaffer Bey’in kısa hayatı içinde Konya, Konya’nın kültürel mi­ rası içerisinde Mimar Muzaffer Bey’in eser­ leri önemli yer tutar. Yaşamı boyunca, çok güç koşullarda çalışmasına rağmen, yapıtla­ rında titiz bir çalışma sergilemiştir. Dönemi­ nin yaygın anıtsal görünüşlü cephe anlayışını eserlerinde biraz yumuşatarak iç-dış ilişkile­ rini kurmaya çalışmıştır. Ayrıca Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde karşımıza çıkan çini ve bezeme örneklerini, eserlerinde başarılı bir şekilde yeniden yorumlayabilmiştir. Kaynaklar: • “Abide-i Hürriyet”, 1958, İstanbul Ansiklopedisi, ciltl, İstanbul. • Anonim, 1973, “Konya 1973 İl Yıllığı”, Yeni Kitap Basımevi, Konya. • Altan, M., 1948, “Mimar Muzaffer”, Mimarlık, No.2, Ankara. • Atlan, K., 1948, “Konya’da Ölen Kıymetli Sanatkar Mimar Muzafferin Mezarı”, Konya Halkevi Aylık Kültür Dergisi, yıl XI, sayı115, Konya. • Sözen, M., Dülgerler, O.,N., 1978, “Mimar Muzaffer’in Konya Öğretmen Lisesi”, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, cilt 4, sayı 1, Ankara. • Karadayı, T., 2004 , “Konya Atatürk Anıtı”, Yüksek Lisans Semineri, S.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya. Mimar Muzaffer'in yarım kalan Konya Ziraat Abidesi ve yapı detayı. YENİLİK CAM YAPRAKLARI 3 T Brent RICHARDS Çeviri: Tülay KARADAYI YENİCE am bir yapı malzemesi olarak bizim iç ve dış mekânımız arasında özel bir tabaka ve kendi zamanının mimarisi­ ni barındırıp açığa çıkartır. Mimarların mini­ mal bir çevresel örtü peşine düşmeleri evrim­ sel ve indirgeyici bir yaklaşım yaratmış, böylece cam çağdaş mimarinin hâkim ve gerekli bir giydirme malzemesi haline gelmiştir. Özellikle, cam teknolojisindeki yeni ge­ lişmeler, özel filmlerin, yapıştırıcıların ve kaplamaların da kullanılmasıyla, camın tam bir strüktürel malzeme olarak kullanılabil­ mesine olanak vermiştir. Sonradan, uzaysal tasarım fikri daha önemli hale gelmiş ve doğ­ ru ifade edildiğinde kendi tarafında yenilikçi bir sanat tariflemiştir. Bu yaklaşım “yer”in bir konu olarak ele alınmasını ve katı formların, kabukların, ör­ tülerin yaratılmasından ve yapının mühendisleştirilmiş dilinden uzaklaşmayı kapsa­ maktadır. Bu, binaların gerçekten çok duyu­ sal ve çok yüzlü bir metafizik tecrübesi ol­ maları için derinlik, buluş, gizem ve gölgeye sahip olma potansiyeline izin vermiştir C Tülay Karadayı Yenice, Araş. Gör. Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü. Yaprakl> Cam Hollanda’da Alphen aan den Rijn’deki bele­ diye binası Erick van Egeraat Associated Architects tarafından tasarlanmış ve 2002 yı­ lında tamamlanmıştır. 70000lik şehir bütün merkezinin yeniden gelişimi için büyük bir tutkuya sahiptir ve serbest biçimli eğrisel be­ lediye binası ana planın merkezi noktasını oluşturmaktadır. Belediye meclisi, yaklaşımlarını ve yerel halkla saydam, açık ve davetkâr bir bina ara­ cılığıyla iletişim kurma yöntemini yönetime anlatmak için çabaladı. Binanın görüntüsü doğrudan bu tutkuyla ilgilidir ve her şeyden önce saydam cam cephesi ile ifade edilmiştir. Işığın ve iç mekân için kullanılan doğal malzemelerin seçimi kurum binasının kamu­ sal karakterini güçlendirmektedir ve ziyaret­ çiler ile vatandaşları kamusal hayata katılma­ ları için cesaretlendirme niyetindedir. Tüm biçim şimdiki kentsel bağlamdaki ölçek farklılıkları ile ilişki kuracak ve onları yeniden birleştirecek bir biçimde tariflenmiştir. Bina, bir tarafta Raul Wallenberg YENİLİK ■ M eydanı’nın kent ölçeğine cevap vermek için daha yüksekken diğer yandan ise konut bölgesine yöneldiğinde ölçek açısından daha mütevazıdir. Ana giriş; Stadhuispleini adresleyen gü­ neydoğu köşede konumlandırılmıştır. Bu ana giriş, girişin üzerine çıkarak halk tarafından ulaşılabilirliğinin vurgulandığı meclis odası­ na ulaşan geniş merdivenlerin bulunduğu fe­ rah bir resepsiyon alanına açılmaktadır. Dış cepheler belediye binası, servis bölü­ mü ve yönetim tesislerinden oluşan üç parça­ yı birleştiren ve paketleyen, sürekli ancak ta­ bakalı bir kabuk olarak ele alınmıştır. Farklı tabakalar, örttüğü fonksiyona uygun bir yü­ zey açığa vuracak şekilde birbiri üzerinde kaymaktadır. Hollanda da Alphen aan den Rijn'deki belediye binası Erick van Egeraat Associated Architects tarafından tasarlanmıştır. Cam cephe tabakaları ört­ tükleri fonksiyona uygun değisilik gösteren yüzeyler ortaya çıkarmaktadır. Görüntüsünün değişimiyle, sezgisiyle çevreye karşılık veren bukalemuna benzer bir şekilde, belediye binası da hem programsal ve mekânsal gereksinimlere karşılık ver­ miş hem de kendi bağlamındaki kentsel nü­ anslara hassasiyetle tepki göstermiştir. Bele­ diye binasının tarihi anıtsal imajına yenilme­ den, bina yine de şehrin içinde bir simgesel işaret ve radikal yeni bir varlık olmuştur. Bu bina, büyüyen toplumun imajını yansıtan açık, davetkâr ve ulaşılabilir bir kurumdur. Tabakalanmış Cam Hollanda cam endüstrisinin yuvası olan Leerdam’daki Laminata Evi (2002) bir sanatçı için cam bir ev olarak programlanmış ve Kruunenberg Van der Erve Architecten tara- Çift kıvrımlı, sertleştirilmiş cam paneller bir yaprak deseninde kaplanmış bu da hem güneş kontrolü hem de bina kullanıcıları için bir mahremiyet sağlamıştır. Binanın dış görüntüsünü niteleyen çift kıvrımlı sertleştirilmiş cam paneller üstte ve altta paslanmaz çelik U profil kesitler ile ye­ rinde tutulmaktadır. Binanın tüm yüzeyini kaplayan fotografik olarak uygulanmış yap­ rak - baskı deseni bir yapboz gibi bir araya gelmektedir. İçeride ve dışarıda dekoratif etki ayrıca güneş kontrolü ve bina kullanıcıları için bir miktar mahremiyet sağlamaktadır. Doğrudan güneş ışığına maruz kalan cephelerde desen daha yoğun görünmekte ve yapraklı bir or­ manı hatırlatan serin gölgeler atmaktadır. Güneş kazanımının ve parlaklığın azaldığı noktalarda desenin de inceldiği görülmekte­ dir. Alphen aan den Rijn'deki belediye binasının ana girişi, meclis odasına ulasan geniş bir merdivenin de bulunduğu ferah ve aydınlık bir resepsiyon alanına açılmaktadır. Çift kıvrımlı cam paneller üzerinde fotografik olarak uygulanmış yaprak desenleri. Zemin kat planı ve boyuna kesit Alphen aan den Rijn'de belediye binası, Hollanda proje: Erick van Egeraat Associated Architects. Çizim: Erick van Egeraat Associated Architects fından Leerdam Barındırma Şirketi için ta­ sarlanmıştır Planda tek katlı ve düz çatılı olan ev bo­ yuna iki parçaya ayrılmış, büyük bölüm iki çift kişilik yatak odası, banyo ve çalışma bö­ lümünden oluşan ana evi barındırmıştır. Da­ ha küçük olan kısım bir banyo ve giriş holü­ nü barındırmaktadır. İki kanat arasında açık planlı bir yaşama ve yemek yeme mekânı, buna bitişik bir teras ve bir garaj ve stüdyo mekânının bulunduğu bodruma inen iki kat yüksekliğinde açık bir giriş avlusu bulun­ maktadır. Laminata Evi’nde ana cepheler için cam kullanılmıştır ancak tipik düz - tabaka ya da çift - cam birimler halinde değildir. Daha zi- YENİLİK yade duvarlar ve gerçeği söylemek gerekirse tüm yapı bütünüyle camdan oluşmuştur. Bu bina sakinlerinin mahremiyet ve güvenlik gereksinimlerine cevap verirken aynı zaman­ da cam tabakaları strüktürel eleman olarak kullanan cesur bir deneydir. Ev 2/5 inç (1 cm) kalınlığında ayrı yap­ raklı cam tabakalarından oluşmuştur. Bunlar 10000 tane dikine yığılmış ayrı tabakalardan oluşmuş, bu tabakalar ayrı ayrı kesilmiş, sili- Leerdam'da Laminata Evi., Hollanda proje: Kruunenberg Van der Erve Architecten ,10 000 yapraklı cam tabakasından oluşmuştur. Laminata Evi içindeki , cam duvarlar tarafından yaratılan değişken dereceli saydamlık ve ışık kalitesi. Laminata Evi Zemin kat planı. Çizim: Kruunenberg Van der Erve Architecten New Glass Architecture, from Yale University Press. Image: Yale University Press and Laurence King, photo by Dennis Gilbert Koridorda, yontulmuş cam çekilir ve duvar yüzey­ lerinde hafifçe dalgalanan bir desen yaratarak akar. kon esaslı bir yapışkanla arazide yapıştırıl­ mıştır. Sonuçta elde edilen duvarların kalın­ lıkları 8 inç (20 cm) ile 6 - _ feet (2 m) ara­ sında değişmektedir. Camın oyulduğu “bıçak” ile yapılan kıv­ rımlı yol en iyi, girişten ana yaşam alanlarına kadar tüm kuzey - güney uzunluğunu geçen ana koridorda görülmektedir. Burada cam çekilmekte ve ince ince bilenmiş bir heykelsi kütle içinde akmaktadır. Cam tabakalarının açıkta kalan uçlan, ışık ve gölge oyunlarıyla duvarların yüzeyinde hafifçe dalgalanan beklenmedik derecede zengin bir desen ya­ ratmaktadır. Kalınlıkları eşit olmayan duvarların için­ den geçen değişken ışık, en kalın duvarların yoğun koruyucu opaklığından en ince levha­ ların berrak şeffaflığında son bulan çarpıcı bir etki yaratır. Araştırma, geliştirme ve yapım programı­ nın dört buçuk yılı bulan uzunluğu cam lev­ haları tutabilecek uygun yapıştırıcıyı bul­ makta karşılaşılan zorluktur. Bununla bera­ ber kullanılan yapıştırıcının camın genleşme ve kırılganlığını barındırırken UV dirençli ve devamlı esnek olmasını sağlayacak devrimci bir solüsyon geliştirmiştir. Böylece bütünde esneklik sağlamak ama­ cıyla her cam tabakası arasında belirli bir miktar strüktürel hareket muhafaza edilmiş­ tir. Güç söz konusu olduğunda, tek bir tabaka bir çekiç ile parçalanabilirken birlikte alın­ mış yapraklı cam betondan daha sağlamdır. Deneysel solüsyon mimarların, ön araştır­ ma çalışmasından sorumlu olan merkezi Delft’te bulunan Hollanda Fen Bilimleri Enstitüsü’nün, cam üretimini üstlenen cam firması Saint Gobain’in ve Merkezi Oosterhaut’ta olan Den Braven Sealants’ın eşsiz iş­ birliğinin bir sonucu olmuştur. Bina beton bir döşeme üzerine oturmakta ve yeraltından ısıtma ve elektrik kablo kanalı sistemi ile servis almaktadır. Kalın duvarlar ısı kazanımını, yaz mevsiminde sıcaklık dal­ galanmalarını ve soğutmaya duyulacak ihti­ yacı ortadan kaldıracak şekilde emerek içeri­ ye geçirmeden dağıtır. Bununla beraber aynı duvarların servis kablolaması için geçirgen­ lik yaratmadaki yetersizlikten dolayı özel bir meydan okuma sergilediği görülmektedir. Sonuç diğer cam binalardan farklı olarak şaşırtıcı bir ustalıktır. Işığı ele alışı ve “buza benzer” hacimsel kütlesiyle eşsizdir. Camın mimari bir malzeme olarak kullanımının ön­ ceki deneysel tecrübelerinden farklı olarak mimarlar Gerard Kruunenberg ve Paul Van der Erve malzemenin deneysel özelliklerini yenilemenin yolunu bulmuşlardır. Laminata Evi’nde cam kırılganlığını kay­ bederek ağır bir hale gelir ve kütle ile hacim elde eder. Sonuç tamamen camın bir yapı malzemesi olarak kullanımını yeniden ta­ nımlar ve sonuç olarak mimari bir devrimi temsil eder. Kaynak: www.architectureweek.com Fotoğraflar: Dennis Gilbert SÖYLEŞİ SET Emre Arolat: "Mimarlık benim için bir dünya görüşü üzerinden şekillenen ve o denli tutarl> olan bir iş üretmektir Röportaj: Tülay KARADAYI YENİCE - Feyza YARAR endine has oluşturduğu mimari kim­ liğiyle mimarlık dünyasının yakın­ dan takip ettiği Emre Arolat ve orağı Gonca Çırakoğlu, TMMOB Mimarlar Odası Konya Şubesinin düzenlediği organizasyon sebebiyle Nisan ayında Konya’da idi. Kendi­ siyle mimarlığın gidişatından akademi dün­ yasına, iş yaşamından aldığı ödüllere, kendi öğrenciliğinden şimdiki eğitim anlayışına kadar her şeyi konuştuk. Samimi üslubuyla renklenen bu söyleşiyi keyifle okumanızı ümid ederek Emre Arolat ve Gonca Çırakoğlu’na bir kez daha teşekkürlerimizi sunarız. K • Çok klişe bir soru olacak belki ama ne­ den mimarlık? Ailenizin ikinci nesil mi­ marı olmanızın bu tercihinize ne gibi etki­ leri oldu? Nerdeyse yüzde yüz etkilemiştir. Yani üni­ versite seçim döneminde mimarlık dışında hiçbir şey düşünmüyordum. Hatta çok ilginç bir şeydir, dört-beş üniversite tercihi yapmış­ tım. Ama soranlara hep şunu diyordum, en son sıraya Konya mimarlığı yazdım başka hiçbir şey yazmadım. O hep aklımda kalmış­ tır. İcap ederse Konya’da da okurum, mimar­ lık okumak istiyordum, ama başka yerde okumam diye düşünüyordum. • 1998 yılından beri çeşitli üniversitelerde atölye yürütücülüğü yapmaktasınız. Hem içeriden hem dışarıdan birisi olarak mi­ marlık akademi yasındaki mimarlık eğiti­ mi anlayışınızı nasıl değerlendiriyorsu­ nuz? Genel olarak mimarlık eğitimini çok sorunlu buluyorum. Bunu sadece eğiticilerin veya öğrencilerin sorunu olarak değil dünyanın bir sorunu olarak da görebilirim. Çünkü mimar­ lık aslında -yani benim anladığım kadarıyladoğrudan doğruya bir takım üsluplar, birta­ kım şekiller, biçimler, motifler üretmek de­ ğil, her yapılan işle bir söz üretmek, bir cüm­ le üretmek ve bir dünya görüşü üzerinden şe­ killenen ve o denli tutarlı olan bir iş üretmek­ tir. Bu anlamda mimarlık eğitiminin böyle verildiğini düşünmüyorum Türkiye’de. Hatta çok ilginç bir şeydir, bu eğitimcilerin bir ço- SÖYLEŞİ ğunun “mimarlığın bir sözü olmalıdır” sözü­ ne de karsı görüyorum ben bunu. Pratiğin içinde biri olarak yani yapıp eden birisi ola­ rak söylediğim zaman bana sanki uzaydan gelmişim gibi bakan pek çok mimarlık eği­ timcisiyle karşılaşıyorum. Böyle bir sorun olduğunu söyleyebilirim ama onun dışında dünyanın geçirmekte olduğu çalkantı, kaotik durum, bir çok noktadan geçiş hali, dünyanın bu kadar adaletsizlikler üzerine kurulu hali ve bu adaletsizliklerin dünyaya neredeyse bütünüyle hakim olan kapitalist üretim ve tü­ ketim mekanizmaları tarafından kendini meşrulaştırma biçiminin mimarlığı da çok önemli bir şekilde etkilediğini düşünüyorum. Dolayısıyla mimarlar bu türden bir üretimin ajanları haline, onları daha güzel yapan in­ sanlar haline getiriliyorlar. Eğitim de nere­ deyse bunun üzerine kurulu. Bu anlamda çok sorunlu olduğunu düşünüyorum. • Sizin aldığınız eğitim ve ortaya çıkan so­ JL nuçlar ile bugünkü eğitim ve ortaya çıkan sonuçlar arasında ne gibi farklar görüle­ bilir? Benim kendi eğitim dönemimi mukayese edebilmem için o dönemdeki okulları da bil­ mem gerekir. Bunları bilmiyorum. Hatırla­ mıyorum açıkçası bizim kendi küçük dünya­ mız dışında eğitim dünyasında neler oluyor­ du. Takip etmemize imkan yoktu çünkü. Söz gelimi ben bir kaç yıldır beş altı tane öğrenci jüri üyeliğinde bulundum. Ama ben öğren­ ciyken sadece bir tane öğrenci yarışması ol­ muştu. O da İngiltere’de düzenlenen bir ya­ rışmaydı. Biz ona girmiştik. Çok da hevesle­ nerek, dokuz yüz küsür proje arsından seçile­ ceğimizi falan zannederek girmiştik. Birinci olmadığımıza çok şaşırmıştık. Birinci olmayı bırakın sergilenecek projeler arasında kendi­ mizi göremeyince herhalde bizim projemiz oraya gitmedi diye şüphelenmiştik. O derece emindik yani. Bugünkü öğrencilerin birbirleriyle kur­ dukları iletişim, hem dünyayla hem kendile­ riyle kurdukları iletişim bizim dönemimiz­ den çok farklı. Bu sebeple bizim dönemle bu dönemi mukayese ederken aradaki en büyük farkın bu kudretli iletişim olduğunu söyleye­ bilirim. Fakat genellikle söylediğim ve bu je­ nerasyondaki arkadaşların alınarak çok kız­ dıkları bir şey var. Bunu ben kendi kuşağım için de söyleyebilirim hatta başlangıcının bi­ zim kuşak olduğunu söyleyebilirim. Ama bu­ gün eğitim alan öğrencilerin iletişiminin bu kadar kolaylaşmasıyla, internetin bu kadar inanılmaz hızla insanların bilgiye ulaşımını sağlamasıyla önemli bir bicimde kolaylaştı­ rıcı bir etkisinin olduğunu ve bu kolaylaştırı­ cı etkinin de biraz afyon gibi olduğunu, ula­ şılan bilginin derinleştirilmesi bakımından arkadaşlarımızı biraz tembelleştirdiğini dü­ şünüyorum. Çok kolay bilgiye ulaşarak ya­ tayda çok hızlı kat etme yani benim aklımın almayacağı kadar hızlı kat etme hem yetisine hem her türlü fiziksel becerisine ve imkânına sahip olan bir topluluk düşünün. Ama o top­ luluğun içinde o bilgiye ulaştıktan sonra da gerçekten o bilgiyi dibine kadar süzüp içsel­ leştirme noktasında hakikaten çok çabuk sı­ kılan ve bunu yapmaktan kolaylıkla imtina SÖYLEŞİ ■ eden bir genç kuşak var. Bugünkü eğitimin en büyük sorunlarından bir diğeri de bence budur. Tabii çok istisnai durumlar da var. Bugün eğitim gören çok parlak, söyledi­ ğimin çok dışında duran öğrenciler de var. Çeşitli üniversitelerde çeşitli vesilelerle on­ larla karşılaşıyorum. Söz gelimi benim öğ­ renciliğimdeki bilinç seviyemle, farkındalık seviyemle onlarınki arasında dağlar var. Yani çok önemli miktarda önde gidiyorlar. Bu an­ lamda çok şanslı olduklarını düşünüyorum. Bu şansı iyi değerlendirenlerin de gelecekte mimarlık mesleğini Türkiye’de oluşturabile­ ceği fikrindeyim. Bugün benim içinde bulun­ duğum Bilgi Üniversitesi’nin Mimarlık yük­ sek lisans programında biz bu yıl ilk defa yir­ mi öğrenci mezun ediyoruz. Bunlardan bir­ kaç tanesinin çok önemli işler yapacaklarını düşünüyorum. • Mimarlık mı eğitimcilik mi sizi daha çok heyecanlandırıyor? Duruma göre değişir. Bir gün bir öğrencinin gözünde herhangi bir duyguyu sizinle pay­ laştığını ve sizin orada bulunmanızdan dola­ yı mutluluk duyduğunu gördüğünüzde aldı­ ğınız hazla bir iş yaparken, bir müşteriye su­ num yaptığınızda -en damarından söylüyo­ rum- o müşterinin yüzündeki gülücüğü gizleyememesinin getirdiği haz arasında çok fazla bir fark yok bence. İkisinin de zaman içinde çok güzel tarafları var. Çok da birbirinden kopuk şeyler olduğunu düşünmüyorum açık­ çası. • Biraz da projelerinizden bahsedelim. Dalaman Havalimanı projeniz Türki­ ye’den katılımlarda ilk kez uluslararası bir ödül aldı. Bu Türk mimarlığı açısın­ dan oldukça önemlidir. Bize projenizi ve ödülünüzü anlatabilir misiniz? 1997 yılıydı yanlış hatırlamıyorsam. Türki­ ye’de Devlet Hava Meydanları İşletmesi üç tane hava limanı için yarışması açtı. Bunlar Bodrum, Ankara ve İzmir hava limanlarıydı. O dönemde bunların ortak çalışmaları, jüri toplantıları yapıldı. İzmir hava limanının jü­ risinde babam da vardı. Neşet Arolat bugün­ kü mimarlık ortamının benimsemeyeceği, kendine göre etik kurallar zincirinin içinde yaşayan bir adamdır. Bu jüri toplantılarında şöyle bir şey konuşulmuş; bir yarışmada jüri olan öbür yarışmaya girmesin çünkü hikaye­ ler ortak konuşuluyor. Babam gelip bana bu­ nu söylediği zaman ben biraz üzüldüm. Keş­ ke biz de Ankara veya Bodrum’a girebilseydik diye düşündüm ama giremedik. Sonra bir seneye yakın bir zaman geçti. O yarışmalar bitti, dereceler seçildi. Bu arada yarışmada belirlenen o etik kurala kimsenin uymadığını da gördüm. Hatta o uymayanlardan bir tanesi de (Bünyamin Derman) sürekli olarak bana gelip bu yarışmaya beraber girelim teklifinde bulunuyordu. Birlikte Uludağ Üniversite si’nde atölye yönetiyorduk. Yolda gider ge­ lirken sürekli olarak böyle bir teklifte bulun­ duğundan peki dedim, kabul ettim. Böylece bu yarışmaya birlikte girdik. Bugün alttan çı­ kan asmaların yapının üstünü nasıl örttüğü­ nü, direkt güneş ışığından yapıyı nasıl koru­ duğunu görünce her yerde yapılan bir şey ol­ duğunu fark edip bunu tekrar ettik. Çünkü Dalaman aslında benim ilk eskizini çizdiğim günden beri bir çardak projesidir. Bugün şu anda da bulunduğumuz yerin (Meram) kon­ forunu sağlayan, bizi oradan buraya getiren ağaçların burada yaratmış olduğu mikroklimatik etkidir. Dalaman Hava Limanı her ya­ pıda olabileceği gibi yöresel bir takım bağlamsal durumları veya iklimsel durumları so­ runsallaştıran, onun üzerinden gelişen bir projedir. Gar binası da olabilirdi, otel de ola­ bilirdi veya çok daha başka bir şey de olabi­ lirdi ama o yönden bizim için binalar çok fark etmiyor. Bizim dünya görüşümüze göre işlevleri binaları çok önemli ölçüde etkilemezler. O yapının içindeki insanların rahat etmesi önemlidir. O anlamda kurgumuz çok basit bir yapıdır. Bünyamin ilk defa bana da bir eskiz gösterdiğinde -diğer üç havalimanı yarışma­ sını çok iyi bildiği, ikisinde jüri olup öbür iki­ sine de katılmış olduğu için- proje neredeyse bir ayaklı hava limanı gibiydi. Çok iyi bili­ yordu, şu şekilde girilip çıkılır, şöyle olur. Ben de açıkça söyleyeyim hiç bilmiyordum. Gözüm de korkmuyordu ama basit bir şey gi­ bi gözüküyordu. İki büyük holü var, bir giri- "Dalaman Hava Limanı her yapıda olabileceği gibi yöresel bir takım bağlamsal durumları veya iklimsel durumları sorunsallaştıran, onun üzerinden gelişen bir projedir. Gar binası da olabilirdi, otel de olabilirdi veya çok daha başka bir şey de olabilirdi ama o yönden bizim için binalar çok fark etmiyor. Bizim dünya görüşümüze göre işlevleri binaları çok önemli ölçüde etkilemezler. O yapının içindeki insanların rahat etmesi önemlidir. O anlamda kurgumuz çok basit bir yapıdır. " SÖYLEŞİ "Bu hava limanı çevreci bir mecradan ötürü ödül aldıysa bence ortada çok büyük bir gaf var. Çünkü hiçbir hava limanı çevreci olmaz aslında. Hitap ettiği kesim doğrudan doğruya çevreyi kirleten kesimdir. Uçak dediğimiz şey çevreyi en çok kirleten cisimdir. Ayrıca bir hava limanı çok elitistik bir yapıdır. Onun içine yüksek para vererek seyahat edebilecek insanlar girebilirler. Bir fakir o hava limanına ancak temizlikçi olarak girebilir. Böyle bir yapıyla biz çevreci taraftan ödül aldıysak bu işin içinde bir gaf var. Bence bir daha tekrar gözden geçirmeleri lazım ödülü." şi, bir çıkışı var neticede. İlk defa o eskizi gösterdiğimde “ağabey o böyle olmaz” de­ mişti. Ben de nasıl olmaz yaparız bunu senin­ le demiştim ve yaptık da. Hakikaten çok fay­ dalı oldu. Yüze yakın katılımcı oldu. Netice­ sinde biz bu yarışmayı kazanacağımızı hiç düşünmüyorduk. 1999 yılından 2004 yılına kadar proje tamamen uyudu. Biz sadece ko­ nuşmakla kaldık ve sonra da tamamen unut­ tuk. Devletin yatırım politikaları böyle ön gördü. 2004 yılında yap-işlet-devret ihalesi açıldı ve biz o hava limanının inşaatını yap­ mak üzere bütün üretim hayatı boyunca bir apartman dahi inşa etmemiş bir inşaat firma­ sıyla, 120 bin metre kare kapalı alanı olan, bütün dünyadaki güvenlik standartlan ve ha­ valimanı standartları en üst düzeyde olması beklenen bir uluslararası hava limanı termi­ nalini bir buçuk yıl gibi bir sürede uygulama, her türlü imalat, detay olmak üzere ve mesle­ ki kontrol sürecini içeren oldukça dertli bir süreçte Gonca ile ikimiz epey de yalnız kala­ rak projeyi bitirdik. Onun üstünü de benim biraz kınadığım biçimde Gonca çok fazla üst­ lendi. Çok fazla benimsedi projeyi hatta yapı bittiği zaman ağladı. Bizim için çok değerli, özel bir yapı oldu. Çünkü biraz da markaj yapmak, kendimizi kollamak yüzünden çok şeye karşı - idare, eski ortağımız, idarenin içindeki kötü niyetli mimarlar- kendimizi ko­ rumak üzere, her hafta Gonca ile hiç sektir­ meden Dalaman’a gittik. İnşaatla uygulama projelerini birlikte yürüttük. Çünkü yap-işletdevret öyle bir ihale yöntemi ki 1/500 ölçekli altı yıllık veya beş yıllık yarışma projesini bir müteahhide veriyor, al bunu inşa et, şu kadar da süren var diyor. Müteahhidin elinde hiçbir şey yok, yarın projeleri istiyorum diyor. Bir uluslararası havalimanı terminalinden bahse­ diyoruz. Biz böyle yaptık diyorsun. Müteah­ hit ertesi gün kazık makinelerini getiriyor. Makineleri, kazık çakma aletlerini gördüğü­ müzde ortada henüz hiçbir şey yoktu. Ben onları gördüğümde şok geçirdim, yandık şimdi biz ne yapacağız dedim. Bittiğinde ha­ valimanına indiğimizde gece 12 gibiydi, ora­ nın bitmiş olduğunu anladık gerçekten. Bi­ zim için çok özel bir yerdi. Bizim için çok özel bir yerde ömrümüz boyunca duracak o yapıdan dolayı aldığımız ödülü çok fazla önemsemiyorum. Aldığımız gün biraz daha fazla önemsemiştim. Çok önemli bir şey olduğunu düşündüğümü itiraf etmeliyim. Sonra gelen bilgileri okuduğum­ da bu hava limanının çevresel faktörleri iyi değerlendirdiği, çardak olgusunun benzer hava limanlarına göre yüzde kırk oranında daha az enerji tükettiği gibi yorumlar vardı. Bunların hepsi gerçek, hepsi doğru. Ama bu hava limanı çevreci bir mecradan ötürü ödül aldıysa bence ortada çok büyük bir gaf var. Çünkü hiçbir hava limanı çevreci olmaz as­ lında. Hitap ettiği kesim doğrudan doğruya çevreyi kirleten kesimdir. Uçak dediğimiz şey çevreyi en çok kirleten cisimdir. Ayrıca bir hava limanı çok elitistik bir yapıdır. Onun içine yüksek para vererek seyahat edebilecek insanlar girebilirler. Bir fakir o hava limanı­ na ancak temizlikçi olarak girebilir. Böyle bir yapıyla biz çevreci taraftan ödül aldıysak bu işin içinde bir gaf var. Bence bir daha tek­ rar gözden geçirmeleri lazım ödülü. • Tek konut, büyük ölçekli konut yerleş­ meleri, kamusal ve özel yönetim yapıları, alışveriş merkezleri, kültür yapıları, sana­ yi yapıları gibi birçok farklı özellik ve öl­ çekte proje ve uygulamalarınız var. Sosyal toplu konut uygulamalarının süregeldiği şu günlerde size böyle bir taleple gelen ol­ du mu? Neden yürütülen toplu konut pro­ jelerinde tek tip projeler görüyoruz sizce? Bundan 15-20 yıl evvel bizim duayenimiz olarak kabul ettiğimiz sevgili ağabeyimiz Doğan Tekeli bir konuşmasında Türkiye’de mimarın hiç yerinin olmadığından, mimari­ nin artık saygın bir meslek olmadığından ve Türkiye’de hiçbir yapının mimarının adın­ dan anılmadığını söz etmişti. Çok da doğruy­ du bu. Şimdi birkaç yıldır şöyle bir gerçek var ortada. Gerek Doğan Bey’in yapıları ge­ rek bizim yapılarımız mimarının adıyla satıl­ maya başlandı. Konut mimarlığı dediğimiz şey Türki­ ye’de sorumsallaştınlan bir şey değildi. Ko­ nut piyasası, konuttaki alım satım örgütlen­ meleri mimari üzerinden gelişmiyordu. Ama bugün özellikle belirli bir kesime, o elitistik SÖYLEŞİ ■ duruma hitap eden konutların tasarımı değil ama tasarımın satış gücü yani tasarımcısı önemli olmaya başlandı. Ben eskisine göre yapılan tasarımların da iyi, önemli, güçlü ol­ duğunu düşünmüyorum. Tasarım bir meta haline gelip satılabilir bir hale dönüştü. Yani bugün bir kesimin fiyatı artıyor, bu yüzde yüz gerçek. Sadece bizim ismimizi görerek satın alacakların sayısı hiç de azımsanacak gibi değil. Gerçekten ne yaptığımızı görüp, gerçekten çok fazla benimseyip ondan keyif alıp satın alanların sayısının çok az olduğunu söyleyebilirim. Çünkü satışları projenin bit­ mişi üzerinden olmuyor. Birtakım boyalı re­ simler üzerinden oluyor. Dolayısıyla bunun gerçek aurasının, gerçek tadının herhangi bi­ risine verilmesine imkan yok. Biz iyi yapıyoruz onun için iyi satılıyor diyen varsa onu bir gözden geçirsin diyece­ ğim. Henüz ne yaptığını bilmeden yapılıyor bu işler. Olsa olsa daha evvel yapmış olduk­ ları bir referans olabilir. Ancak henüz çok ye­ ni olan mimarinin veya tasarımın satışta yeni olma durumu bir alt segmente çok fazla ulaş­ madı. Sosyal toplu konut dediğimiz konu başka türden mekanizmaları içeriyor. Orada üretim doğrudan doğruya merkezi idare tara­ fından kontrol edilen bir hikayenin parçası. Merkezi idareye yakın olan akıl vericilerin şu anda uygun gördükleri sistem budur. Yarın bir gün Türkiye’de her şey değişir, Türkiye doğru yolu kolay bulan bir ülkedir, ben öyle tahmin ediyorum o yolu da bulur ve sonuna kadar tüketir. Bu durumda da bizim mimarla­ rımızın düşünmesi lazım, peki şimdi biz ne yapacağız diye. Çünkü ben mimarların buna hazır olduklarını düşünmüyorum. • Geçen sene Ekim ayında Milli Reasürans Sanat Galerisi için hazırladığınız “...n a­ zaran” sergisinden bahsedelim. Bir röpor­ tajınızda “bizi en çok sevindiren serginin mimarlık dünyasının dışındaki izleyici ta­ rafından fark edilmiş, izlenmiş ve oldukça yoğunluklu bir biçimde yorumlanmış ol­ ması” diyorsunuz. Bu sözlerinizden sergi­ nizin hedeflediğinizden de öte bir başarıya ulaştığını okuyoruz. Bize bu sergiyi ve ya­ rattığı etkiyi anlatabilir misiniz? Bu sözlerimden iki şey okunabilir: Bir barda­ ğın dolu tarafı, bir boş tarafı. Mimarlık dün­ yası dışında aldığımız tepkileri önemserken belirli bir dolayımla mimarlık dünyası için­ den almadığımız tepkileri de önemsiyoruz. Bu anlamda serginin başarısının ne olduğu benim çok iyi bildiğim bir konu değil. Sergi uzmanı da değilim. Mimarlık sergisinin ne olduğunu da çok iyi bilmiyorum açıkçası. Başarıyı bir tarafa koyarsak o cümleyi ku­ rarken söylemeye çalıştığım şey aslında ger­ çekten mimarlık dünyasının dışında mimarlı­ ğın tüketilebilir bir şey olması, mimarlığın konuşulabilir bir şey olması, sorunsallaştırıl­ ması, ayrıştırılması, kendi aralarındaki fark­ ların bir araya getirilmesini çok değerli bul­ mamdır. Bu bağlamda çok iyi olduğunu söy­ leyebilirim. Serginin bizim için çok eğitici olduğunu söyleyebilirim. Diğer boyutuna mimarlık dünyasının tep­ kisine baktığımızda insan iki şeyden şüphe­ lenebilir. Bir yaptığı işin gerçekten tepki al­ maya muktedir olmayacak kadar önemsiz bir iş olduğunu düşünebilir. Kimse bir şey söyle­ me zahmetinde bulunmadı, o kadar önemsiz diyebilirsiniz. Ya da mimarlık dünyasının suskunluğu üzerine düşünebilirsiniz. Ben moralimi bozmamak için ikinciyi tercih edi­ yorum. • “.n a z a r a n ” sergisi İstanbul Teşviki­ ye’de açıldı, daha sonra Kayseri’ye gitti. Hedefte Trabzon, Ankara, İzmir, Denizli ve Bursa vardı. Sergi bu illerde de açıldı mı? Nasıl yorumlandı? Trabzon ve Ankara’da açıldı bitti. Aslında İz­ m ir’de açılmayı bekliyor. Sonbaharda İz­ mir’de açılacak. Ondan sonra da Türkiye tu­ runu tamamlamış olacak. • Önceki sorudan hareketle şunu da sor­ madan geçmeyelim. İstanbul’dan bakıldı­ ğında maalesef “taşra” olarak nitelendiri­ len Anadolu kentlerindeki mimarlık çaba­ ları hakkında neler düşünüyorsunuz? Me­ sela serginizin büyük şehirlerden ziyade Anadolu ile buluşması özellikle mi düşü­ nülmüştü? İstanbul’dan bakınca taşra denmiyor. İstan- "Konya için umutluydum fakat doğrusunu söylemem gerekirse yeni yapılaşmanın gördüğüm kadarıyla çok iyi olduğunu söyleyemem. Konya gerçekten çok önemli bir yer. Bu kadar önemli bir yerde ciddi bir kaygı olması gerekir, mimari proje yapanların ciddi bir tutukluluğunun olması gerekir. Bu tutukluluğu göremedim ben, bütün yapılar oldukça cüretkar gözüküyor." SÖYLEŞİ bul’un dışındaki kentlere zaten taşra deniyor.Bu İstanbul bazlı bir söylem değil. Türk­ çe’den gelen bir şey onun için bunun kötü ol­ duğunu düşünmüyorum. Neticede bu bir tarif biçimi, ben bunun üstüne çok fazla durmu­ yorum açıkçası. Söz gelimi İstanbul’un dı­ şındaki pek çok kentin ortalama mimarlık düzeyinin İstanbul’un ortalama mimarlık dü­ zeyinin çok üstünde olduğunu düşünüyorum. Örnek vermek gerekirse İzm ir’i rahatlıkla söyleyebilirim. Ankara ve Eskişehir’in de bu şekilde olduğunu ekleyebilirim. Ankara’nın son dönem biraz İstanbullaşmasını bir kenara koyarak elbette. Konya için umutluydum fakat doğrusunu söylemem gerekirse yeni yapılaşmanın gör­ düğüm kadarıyla çok iyi olduğunu söyleye­ mem. Konya gerçekten çok önemli bir yer. Bu kadar önemli bir yerde ciddi bir kaygı ol­ ması gerekir, mimari proje yapanların ciddi bir tutukluluğunun olması gerekir. Bu tutuk­ luluğu göremedim ben, bütün yapılar olduk­ ça cüretkar gözüküyor. Türkiye’de mimarlı­ ğın genel problemleri neyse İstanbul’da, Konya’da, Eskişehir’de, İzmir’de, Bursa’da da aynı problemlerin olduğunu düşünüyo­ rum. Bunun dışında Serginin dolaşıyor olma­ sı sanat galerisinin tasarrufudur. Oranın yö­ neticisi X var. X çok ilginç bir hanım. Hol­ landa asıllı bir hanım ama Türkiye’ye çok aşık birisi. Türkiye’deki diğer kentlerin de bu sergiyi görmesini istiyordu ve olabildiği ka­ dar o da bize destek verdi. Rotasyon, ilişkiler bağlamında destekler verdi ve biz de bu ser­ giyi üç-dört kentte açabildik. Kayseri’de, Trabzon’da bu iki kentte çok ilginç tepkilerin -İstanbul’un dışında- alındığını söyleyebili­ rim. Benim tarafımdan ve heyecanla bu ser­ giye bakıldığını söyleyebilirim. Ankara biraz daha İstanbul gibi baktı ser­ giye. Bizim için de şöyle bir keyfi oldu. Bizler büroda sürekli eğitim yapanlarız ve bera­ ber o sergilerin açılışına gittik. Söyleşilere beraber katıldık bürodaki arkadaşlarla, her­ kes bir şeyler söyledi. Onlara da birtakım so­ rular soruldu ve bir paylaşma ortamı oluştu. O anlamada bir değeri oldu serginin. Aklımı­ za gelmeyen şeylerdi bunlar. • Mimarlık camiasına yapısal anlamda ge­ tirdiğiniz kazanımlar yanında yayımlan­ mış birçok makaleniz de mevcut. Bu bağ­ lamda mimarlık kuramlarının oluşturul­ ması, tartışılması hususunda yapılan ya­ yınları yeterli buluyor musunuz? Sizce bunların etkileri ne düzeyde? Yeterli buluyorum açıkçası, hatta fazla bile buluyorum. Etkilerinin ne düzeyde olduğunu konuşmadan evvel şunu belirtmek isterim. Birtakım yayınların çok parlak başlayan se­ rüvenlerinin inanılmaz bir şekilde yozlaşarak devam ettiğini görüyoruz. Sadece yazılı ba­ sın olarak değil yeni bir medya aracı olan in­ ternet üzerindeki forumların da etkisinin ge­ nellikle yozlaşma etkisinde olduğunu görü­ yorum. Dolayısıyla bunların çok da etkili ol­ duğunu söyleyemeyiz. Bu yozlaşma insanla­ rı bu tür mecralardan koparmaya başlıyor. O zaman da onlar kendi etkinliklerini kaybet­ meye doğru gidiyorlar. Türkiye’de hala birkaç tane önemsenecek mimarlık dergisinin olduğunu düşünüyorum. Onların içindeki pek çok makalenin, seçilmiş yazının, tercümenin gerçekten önemli oldu­ ğunu düşünüyorum. Onun dışında bence çok önemli bir mimar olan babamın hayatında hayal dahi edemeyecek kadar mimarın ve mimarlığın popülerleştirdiği bir ortamda ya­ şıyoruz. Bu ortam zaman zaman mimarı hatta mi­ marlığı olduğundan daha da önemli bir yere koyabiliyor. Önemli olan bence mimarlık dünyasının bunu nasıl değerlendireceğidir. Tüm hikayenin burada problemleşmeye baş­ ladığını düşünüyorum. Sözler başlıyor, hadi bir ortam oluşturalım, hadi bir forum oluştu­ ralım bir platform oluşturmaya başlayalım deniyor. Bunlar çok iyi niyetle başlayan şey­ ler. Alt yapısı sağlam olmayan, kültürel biri­ kimi sağlam olamayan bir toplum tarafından çok kolaylıkla farklı mecralara kaydırılabiliyor. Birbirine sataşma, her yapılanı eleştir­ me, acımasızca yargılama noktasına kadar gidebiliyor. Özellikle internet forumları, ne yazık ki gittikleri yer hep bu nokta oluyor. İnsan bazı durumlarda ne kadar güzel, keşke bu devam etse diye baktığı birtakım şeyleri sonunda artık hiçbir zaman görmez, bakmaz SÖYLEŞİ ■ ve önemsemez hale geliyor. Bunlardan bence Türkiye’de çok fazla var. • Dergimizi nasıl buldunuz? Bu konuda Anadolu’daki çalışmaları nasıl değerlen­ diriyorsunuz? İlk defa Kayseri’de de yayınlanmış bir dergi görmüştüm, Tol dergisi. O dergiyi gördüğüm zaman çok şaşırmıştım. Kayseri’ye gittiğim­ de oradaki bir takım kafaya takmış insanların bu dergiyi devam ettirdiğini gördüm. Bu tür yerlerde mimarlık adına birkaç şeyin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Birincisi oda. Odanın kendisinin mesleki duruşunun bu tür yerler için önemli olduğu kanaatinde­ yim. İstanbul’u kaybettiğimizi düşünüyo­ rum. Bu tür popülasyon için oda menşeili ya­ yınların da birkaç kafaya takmış insan tara­ fından iyi organize edilebilebilir. Çünkü or­ tada büyük bir boşluk var. O iyi değerlendi­ rildiği sürece İstanbul’da yayınlanan herhan­ gi bir dergide kolaylıkla kendine yer bulama­ yacak bir yazı burada kendisine çok rahat yer bulabilir. Önemli olan onun iyi bir edisyon tarafından yürütülmesidir bence. Mimaran’a başarılar diliyorum. Yeni bir dergi, mutlaka eksikler olacaktır. Fakat çıkı­ yor olması bence önemli bir durumdur. Bun­ dan sonrası için daha önemli olan iyi çıkıyor olması, düzenli çıkıyor olması. Burada bunu yürütecek bir güç olduğunu görüyorum. • Bu sayıda dosya konumuz “ekolojik mi­ marlık”. Bu konudaki düşüncelerinizi öğ­ renebilir miyiz? Küresel ısınmanın mimarlığın problemi ol­ duğunu düşünmüyorum açıkçası. Küresel ısınma hepimizin, mimarlığın, hukuğun ve daha bir çoğunun problemi. Mimarlık bu ko­ nuda nasıl bir tedbir alabilir? İklime ve duru­ ma rağmen durumla çelişen, onunla çatışan şeyler yapıp bunu bir cambazlık olarak gör­ menin ve bunun üzerinden mimari kurmaya çabalamanın hele bu şekilde bir ortamda saç­ ma olduğunu düşünüyorum. O anlamda ya­ pının yerle kurduğu ilişkinin ve iklimsel ve­ rilerin gözetilmesinin zaten otomatik olarak doğruya yani pasif tasarıma etkisi vardır. Bu mimarlığın tek problemi değildir ama prob­ lemlerinden bir tanesidir, çok da önemlidir. • 20 yıllık meslek hayatınızda sizde en faz­ la heyecan ve coşku uyandıran eseriniz hangisiydi? Sizin hala aklınızı çelen “keş­ ke yapsaydım” dediğiniz ya da “mutlaka yapacağım” dediğiniz bir proje var mı? 97 yılında böyle bir soru sorulduğunda bir hava limanı yapmak isterim demiştim. Sonra bu havalimanı yarışmaları oldu. Bugün öyle bir düşüncem yok açıkçası. Yani bundan son­ ra şunu yapmak isterim diyeceğim bir durum yok. Ama Tanrı beni mimarlık üzerinden inanmayacağım bir iş yapmaya sürükleme­ sin, o hale getirmesin. Bir tek bunu istiyo­ rum, onun dışında hiçbir şey istemiyorum. • Sizi en çok etkileyen yerli ve yabancı mi­ marlar ve en beğendiğiniz projeler neler­ dir? Türkiye’de şu ana kadarki modern çağda baktığımızda beni en çok etkileyen isim Ha­ luk Baysan olmuştur. Haluk Baysan’ın yaptı­ ğı işlerin Türkiye için çok iç açıcı, iyi işler olduğunu düşünüyorum. Kendisini hayatının son döneminde tanıma şansına eriştim. Çok değerli bir insandı gerçekten. Mimarlığa bakış açısını ve dünya görüşü­ nü çok önemsediğim, yaptığı işlere çok saygı duyduğum ama dünya görüşüyle yüzde yüz ilişki kuramadığım bir başka isim de Turgut Cansever’dir. Türkiye için bence çok önemli bir insandır. İşlerinin anlamı, kavramsal bo­ yutu ayrıdır. Her işini değil ama genellikle yaptığı işleri güzel bulduğumu söyleyebili­ rim. Onun dışında da Türkiye dışında bugün mimarlık yapan Amelie Edgü kişinin işlerini her seferinde merak ederek inceliyorum, ba­ kıyorum, önemsiyorum. Apayrı bir dünyada yaşadığını, bu modernist dünyanın baskısın­ dan uzak yaşayabildiğini, o baskından kaça­ rak üretebildiğini ve o özgürlüğün de yapıla­ rında bizim hiçbir şekilde yapmaya yanaşamayacağımız bir tat bıraktığını düşünüyo­ rum. Bu yüzden de yaptıklarını hiçbir şekilde ulaşılamayacak görüp zevk alıyorum. • Gonca Hanım, siz 2002 yılında Emre Bey’le çalışmaya başladınız. Sizin hayatı­ nızda 2000 öncesi ve sonrasına değinirsek bize neler söylersiniz? SÖYLEŞİ Öncesi ve sonrası bambaşka. Öncesi biraz okul sonrası bocalama biraz da tecrübesizlik dönemi. Mimari görüş olarak da çok fazla belirgin bir şey söyleyemezdim. Zaten önce yüksek lisans yaptım. O dönemde çalıştığım iş yerlerinde benim için projeye nasıl başla­ nır, merdiven nasıl çizilir, sistem kesiti nedir dönemi. Daha fazla işin teknik boyutlarını kapatmaya yönelikti. 2002’ de Emre ile çalış­ maya başladıktan sonra işin bambaşka bir boyutunu gördüm. Okul zamanı öğrenilen­ lerle hayat görüşünü mimar nasıl bir araya getirir, bu projeler nasıl harmanlanır, nasıl sunulur ve kabul edilir? O tarafa geçtim, ger­ çek mimarlık hayatımın ondan sonra başladı­ ğını söyleyebilirim. • Emre Bey nasıl bir çalışma arkadaşı? Emre’nin çalışma ortamına ilk girdiğimde hayret etmiştim. Dediğim gibi orada çalış­ maya başladığımda çok tecrübeli değildim. Emre’nin yaptıklarına inanamamıştım. Çok şaşırmıştım, bu adam bu riskleri nasıl alıyor diye. Ekip birkaç kişiydi tabi ki, O arkadan değerlendirmeler yapıyordu. Orada çok şaşırdığımı hatırlıyorum ve Emre’nin tavrı hep böyleydi. • Peki Emre Bey sizce Gonca Hanım nasıl bir iş arkadaşı? Ben 17 yıl boyunca annemle ve babamla or­ taklık yaptım. Sanıyorum sonrasında onlar­ dan sonra herhangi biriyle ortaklık yapmak benim için çok zor bir karardı. Bir ara çok or­ taklı büro yürütmek gibi bir düşüncem vardı. Bunun önemli bir iş olduğunu düşünüyor­ dum. İtiraf etmeyelim ki bugünlerde çok ay­ nı fikirde değilim. Çünkü Gonca kadar iyi bir ortak bulabileceğimi düşünmüyorum. • Genç bir mimar olarak, genç mimarlara ne tavsiye edebilirsiniz? Başarılı olmanın tek şartı var. Ya bu işi hemen bırakabilirler ya da çok çalışmaları, sabretmeleri gerek. Dana önemlisi bu işi sahiplenmek. • Ben bu işi yapmayacağım, bırakacağım dediğiniz oldu mu? Hiç olamadı yapacak başka bir şey yok çün­ kü. • Sohbetimizde verdiğiniz cevaplardan modernite ile bir derdiniz olduğunu görü­ yoruz. Bu bağlamda yerellik sizin için ne kadar önemli? Bütün bu kaotizmin içinde sizin durmayı tercih ettiğiniz yer neresi? Aslında çok önemli. Modernitenin içinde yerelliğin de bir sorunsal olduğunu düşünüy­ orum açıkçası. Mimarlık üzerinden bakacak olduğumuzda da mimarlığın çok yerel ol­ ması gerektiğini düşünüyorum. Yani her yapının tam o yere göre olması fikrindeyim. Hatta kültür merkezinin (Mevlana Kültür Merkezi) yerinin değişmesini bilmiyordum. Hakikaten çok ikircikli bir konu. Moderniteyle hepimizin bir derdinin olması gerekir. Bu dünyadan çok memnun olan varsa kafası oldukça havalarda uçuyor demektir. Nerede durmayı seçtiğimi sordunuz. Ben de orayı arıyorum, açıkçası bulabileceğimizi de san­ mıyorum. Biraz kaybedeceğini bildiğiniz bir kavganın içinde olmak gibi bir şey. Teşekkür ederiz. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK KÜRESEL ISINMA VE MİMARLIK İlhan KOÇ 1 F 9 ilindiği üzere son yıllarda dünya toplumlarını önemli ölçüde tehdit eden en önemli iki sorundan birisi mevcut (fosil) “enerji kaynaklarının tükenmesi” (kö­ mür, petrol, doğal gaz ve nükleer enerji), bir diğer ise “küresel ısınma” olgusudur. Bun­ lardan birincisine çözüm olarak alternatif (dönüşümlü, yenilenebilir) enerji kaynakları (güneş, su gücü, jeotermal, rüzgar, dalga vb.) ortaya konmaktadır ve günümüzde üretimle­ ri ve kullanımlarında çok hızlı adımlar atıl­ maktadır. İkinci önemli sorun, küresel ısınma için çözüm ise birinciye göre çok daha zor­ dur. Çünkü bu sorunun kaynağı çoğunlukla fosil yakıtların (birinci sorun ile ilgili) yan­ ması sonucu ortaya çıkan karbondioksit (CO2) gazının (sera gazı) atmosfere karış­ ması ile meydana gelmektedir. Bunu yanı sı­ ra diğer kimyasal sera gazları da (çeşitli kar­ bon bileşikleri, CFC, CH4, vb) ikinci derece sebep olduğu bilinmektedir. Toplumlar yaşa­ mını sürdürebilmek, dolayısıyla ekonomi ve teknoloji yarışında geri kalmamak için mev­ cut fosil enerjilerden sonuna kadar faydalan- mak zorunda hissediyor kendini. Tabi, bunun için birkaç çözüm ortaya atılmaktadır. Bun­ lardan birisi, mevcut fosil enerji enerjilerini daha az (yalıtım) veya dikkatli kullanmak (baca filtresi); diğeri ise yukarıda bahsi ge­ çen yenilenebilir enerjilerin üretimini artır­ mak ve kullanmaktır. Fakat bu yöntem ileri teknoloji gerektirdiği için henüz az gelişmiş ve bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için he­ nüz zor ve pahalı çözümdür. Haliyle bizim gibi ülkeler bir yandan yeni, dönüşümlü enerji kaynaklarının kullanılması için çok ça­ ba sarf etmesi gerekirken, bir yandan da mevcut enerji kaynaklarını (öz kaynaklar ve­ ya satın alınan) en ekonomik şekilde tüket­ menin yollarını bulmak zorundadır. Bu dosya konumuzda, mesleğimizle çok ya­ kından ilgili olan birinci sorunun çözümüne ilişkin çözüm önerilerini bir başka sayıda ele alınması gerektiğini kabul ederek, ikinci so­ runun yani küresel ısınma nın ne olduğu ve çözüm önerilerine ilişkin, özellikle mesleği­ miz bağlamında bir takım araştırmalar sunul­ maktadır. Yukarıda kısaca özetlenmiş olan ilhan Koç, Yrd. Doç. Dr. Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK küresel ısınma olgusunun ne olduğu dosya­ mızın ilk makalesinde detaylı olarak ortaya konmuştur. Sera gazlarının sebep olduğu ik­ limsel değişiklikler (küresel ısınma) son yıl­ larda çok tehlikeli bölgesel ve küresel çevre olaylarının ortaya çıkmasına sebep olmakta­ dır. Buna en son örnek olarak geçen ay (Temmuz-2007) ortalarında İngiltere’nin iç bölge­ lerinde meydana gelen sel felaketi gösterile­ bilir. Son yıllarda bilim adamları tarafından çok sık olarak gündeme getirilen bu önemli soruna çözüm kuşkusuz sebep olduğu bilinen atmosfere salınan sera gazlarının miktarının zarar vermeyecek orana indirilmesidir. Sera gazlarının çeşitli kaynaklar (her eşit üretimde ve binaların ısıtılma/soğutulmasında fosil yakıtlar kullanılması, orman/anız yangını, hayvan dışkısı, deodorantlar, vs.) tarafından üretildiği bilinmektedir. Fakat oransal olarak incelendiğinde, ABD Enerji Bilgi Yönetimi­ nin (US Energy Information Administration) 2000 yılı verilerine göre ABD’deki küresel ısınmaya sebep olan sera gazı emisyonunun hemen hemen yarısından (%48, ki bu oran dünya geneli için daha büyüktür) yapı sektö­ Dünyamız, özellikle sanayi üretiminin ve orman yangınlarının artırdığı sera gazlarının sebeb olduğu iklimsel değişikliklerin sonucunda seller, kuraklık gibi çok tehlikeli bölgesel ve küresel çevre olaylarıyla karşı karşıya. rü, geri kalanından ise ulaşım (%27) ve en­ düstri (% 25) sorumludur. Yine, ABD’de üre­ tilen elektriğin % 76’sının binaların kullanı­ mı için tüketilmektedir.1 Bu verileri dünya için genellemek gerekirse küresel ısınmanın genelde dünyamıza özelde ise ülkemize ver­ diği zararlarından kaçınmak için yapı sektö­ ründe acil önlemler alınması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu önlemlere kuşkusuz ülkemi­ zin daha fazla ihtiyacı vardır. Çünkü biz batı­ lı gelişmiş ülkelere kıyasla daha küçük bir ekonomiyiz ve tükettiğimiz enerjinin %60’nı ithal eden bir ülke olarak buna mecburuz. Mevcut yapılarımızın enerji kullanımı dikka­ te alınırsa ki bu konuda oran itibarı ile duru­ mumuz ne kadar vahim olduğu görülecektir. Yani ister mevcut yapılarımızı ısı yalıtımı uygulaması ile olsun, ister yeni yapılarımızı modern enerji etkin yapım sistemleri ile ol­ sun, kullanılacak enerji çeşitleri (geleneksel ve modern/yenilenebilir) ve de sahip olduğu­ muz sosyo-ekonomik şartlarda dikkate alına­ rak dikkate alınarak ülkemiz yapı sektöründe çok önemli bilimsel ve pratik çalışmalar ya­ pılması gerekmektedir. Bu amaçla, bu önemli soruna katkı yapa­ bilmek adına dergimizin bu sayısında dosya konusu olarak “Küresel Isınma ve Mimar­ lık” başlığı seçildi. Dosyada yer alan maka­ lelerin içeriklerine bakıldığında; ele alınan çalışmaların birincisinde “Küresel Isınma” olgusunun tanımı ve oluşum sebepleri çevre bilimi bakımından genişçe ortaya konmakta ve bu olgunun etkilerinin dünya ve ülkemiz, hatta Konya için neler olabileceğine ilişkin çok detaylı bilgi verilmektedir. Daha sonraki birkaç çalışmada ise günümüz dünyasının en önemli anahtar kelimelerinden olan ‘sürdü­ rülebilirlik’ kavramı bakımından küresel ısınma sorununun çözümüne ilişkin olarak mimarlık ve şehirsel planlama disiplinlerinin nasıl bir katkı yapabileceğini ortaya koymak­ tadırlar. Diğer birkaç araştırma ise yine sorun “yapı sektörü” açısından detaylı olarak ta­ nımlanmakta ve çözümüne ilişkin olarak ya­ pılabilecek uygulamalar ve çözüm önerileri vurgulanmaktadır. 1. www.architecture2030.org Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Gezegenimizi Tehdit Eden Değişim: KÜRESEL ISINMA Mehmet Emin AYDIN - Fatma BEDÜK ] I 21 ünya’nın iklimi değişmekte midir? Cevap şüphesiz ki; “evet”. Ekvator­ dan kutuplara, okyanuslardan en yüksek zirvelere kadar kendini hissettiren bu değişim ve üzerine yapılan araştırmalar bu cevabı desteklemekte ve elde elden veriler cevaplanması güç olan başka bir soruyu akla getirmektedir; “İklim neden değişmekte­ dir?”. Uzun dönemde, yeryüzünün, güneşten al­ dığı enerji kadar enerjiyi uzaya vermesi gere­ kir. Güneş enerjisi yeryüzüne kısa dalga bo­ yu radyasyon olarak ulaşır. Gelen radyasyo­ nun bir bölümü, yeryüzünün yüzeyi ve at­ mosfer tarafından geri yansıtılır. Sekil 1. Güneş ışınlarının dünya yüzeyinde ve atmosferde tutulması Gezegenimizin yüzeyi tarafından yukarı­ ya salınan kızılötesi radyasyonun büyük bö­ lümü atmosferdeki su buharı, karbondioksit ve diğer sera gazları tarafından emilir. Bu gazlar enerjinin, yeryüzünden geldiği gibi doğrudan uzaya geçmesini engeller. Birbiriyle etkileşimli birçok süreç (radyasyon, hava akımları, buharlaşma, bulut oluşumu ve yağ­ mur dahil) enerjiyi atmosferin daha üst taba­ kalarına taşır ve enerji oradan uzaya aktarılır. Atmosferdeki gazların gelen güneş ışınımına karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı çok daha az geçirgen olması nedeniyle Yerküre’nin bek­ lenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu süreç, sera etki­ si olarak adlandırılmaktadır.1 Birleşmiş Milletler ve Dünya Meteoroloji Teşkilatı tarafından 2001’de üçüncüsü ger­ çekleştirilen Hükümetler arası İklim Deği­ şikliği Paneli’nde hazırlanan değerlendirme raporuna göre, küresel ortalama sıcaklıkların geçmiş binlerce yılda, 20. yy.da gerçekleşen artıştan daha fazla değişmiş olması olası gö- Mehm et Emin Aydın, Prof. Dr. Fatma Bedük, Arş. Grv. Selçuk Üniversitesi Müh. Mim. Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Şekil 2. 1861-2000 yılları ile 1961-1990 yıllarındaki yeryüzü, hava ve deniz yüzeyi ortalama sıcaklıklarının karşılaştırması sonucu belirlenen yıllık sıcaklık anomalileri (0C) (IPCC, 2001) rülmemektedir.2 Ancak 19. yüzyılın ortaların­ da gerçekleşen sanayi devriminden bu yana, insan etkinliklerinin de iklimi etkilediği yeni bir döneme girilmiştir. Özellikle fosil yakıtla­ rın yakılması, arazi kullanımı değişiklikleri, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi insan etkinlikleri sonucunda, atmosferdeki sera gazı birikimleri hızla artış göstermiştir.3 19. yy.ın sonlarından bu yana, ortalama küresel yeryüzü sıcaklığı 0,6±0,2°C artmıştır. 1861’den günümüze, yapılan sıcaklık ölçüm­ leri sonucunda 1990’ların en sıcak dönem, 1998 yılının ise en sıcak yıl olduğu tespit edil­ m iştik. Geliştirilen iklim modellerine dayanı­ larak, bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklığın or­ talama 1,8-4°C artacağı ve 2007 yazının son 150 yılın en sıcak yazı olacağına dair tahmin­ ler yapılmaktadır.5 Şekil 2 ’de 1861-2000 yıl­ lan arasında yapılan sıcaklık ölçümleri, 1961­ 1990 yılları arasındaki ölçümlerle karşılaştı­ rm ış tır. Grafikte küresel sıcaklık artışının önemli bir kısmının 19. yy.ın sonunda 1910­ 1945 yılları arasında ve 1976’dan günümüze kadar gerçekleştiği görülmektedir.4 (a) 1910-1945 yılları arasındaki yıllık sıcaklık trendleri (b) 1946-1975 yılları arasındaki yıllık sıcaklık trendleri (c) 1976-2000 yılları arasındaki yıllık sıcaklık trendleri Şekil 3. 1920-1945, 1946-1975 ve 1976-2000 dönemlerindeki yıllık sıcaklık değişimi. Kırmızı renk sıcaklık artışını, mavi renk düşüşleri göstermektedir (IPCC, 2001). İklim Değişikliğine Sebep Olan Etkenler 2007 başında Fransa’da gerçekleştirilen dör­ düncü Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nde yayınlanan değerlendirme raporu, küresel ısınmadan %90 oranında insanları so­ rumlu tutmaktadır. Sanayi devriminden sonra, artan enerji ihtiyacını karşılamak için kullanı­ lan fosil yakıtların yanması sonucu oluşan karbondioksit (CO2) küresel ısınmada birinci derecede rol alan sera gazıdır.5 İklim değişik­ liğine sebep olan en önemli etkenler atmosfe­ rik sera gazları ve aerosol konsantrasyonları­ nın artışı ve ormanların tahrip edilmesidir. 1. Sera Gazları Endüstri devriminden önceki yüzyılda sera gazlarının atmosferdeki konsantrasyonları nispeten sabitti. Ancak o zamandan bugüne, insanoğlunun aktiviteleri dolayısıyla sera gaz­ larının konsantrasyonları artmıştır. Tablo 1’ de insan faaliyetleri sonucunda oluşan çeşitli se­ ra gazlarının endüstri devrimi öncesindeki ve Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK 1998’deki konsantrasyonları, yıllık değişim oranları ve atmosferdeki ömürleri verilmiş­ tir.4 CO2 en büyük artışı gösteren sera gazı iken, tüm sera gazlarının atmosferdeki reak­ siyonlarla yıkılma sürelerinin oldukça uzun olduğu görülmektedir. Karbondioksit (CO2) Karasal ekosistem karbon, nütrient, ve hidrolojik döngü gibi insan faaliyetleri tara­ fından etkilenebilecek çevrimlere dayanır. Karbon, fotosentez, solunum, ayrışma ve yanma reaksiyonlarıyla doğal sistemde bir döngüye sahiptir ve insan faaliyetleri ekosistemdeki karbon stoklarını değiştirebilmekte­ dir. Geçmiş yüzyıldaki CO2 emisyonlarının çoğu fosil yakıtların yanmasından, kalan kıs­ mı ise özellikle de ormanların tahrip edilme­ sinden kaynaklanmaktadır. fere karbon salınımı gerçekleştirmiş, ancak geçmiş yüzyılda CO2 emisyonlarını depola­ maya başlamıştır. Değişen bu döngünün ne kadar süreceği belirsizdir. Karaların CO2 de­ polamasının ne kadar süreceği, ne zaman duracağı ve CO2 salımı gerçekletireceği sorusu cevaplanamamaktadır. Geliştirilen modeller sonucunda karaların CO2 depolama kapasi­ tesinin 2050 yılından sonra azalacağı ve 2100 yılından sonra CO2 salımına başlayaca­ ğı tahmin edilmektedir.6 CO2 (Karbondioksit) Endüstri devrimi öncesi kons. 1998deki kons. Kons. artış oranı Atmosferik ömürleri CH4 (Metan) N2O (Diazot monoksit) CFC-11 (Klorofloro karbon-11) HFC-23 (Hidrofloro karbon-23) CF4 (Perfloro metan) sıfır sıfır 40 ppt*** yaklaşık yaklaşık yaklaşık 280 ppm* 700 ppm* 270 ppm* 365 ppm 1745 ppb 314 ppb 268 ppt 14 ppt 80 ppt 1.5 ppm/yıl 7.0 ppb/yıl 0.8 ppb/yıl -1.4 ppb/yıl 0,55 ppb/yıl 1 ppb/yıl 5 - 200 yıl 12 yıl 45 yıl 260 yıl >50,000 yıl Sera ga zla rın ın kuru hava içindeki o ra n la rı: * ppm :m ilyo nd a bir 114 yıl **p p b :m ily a rd a bir * * * p p t : trilyo n d a bir T ab lo l. insan faaliyetleri sonucunda oluşan sera gazlarının yıllık değişim oranları ve atmosferdeki ömürleri (IPCC, 2001) Sekil 4. Sanayide kullanılan fosil yakıtlardan kaynaklanan CO2 emisyonları küresel ısınmanın esas sebeplerindendir. (www.worldrevolution.org) 1850-1998 yılları arasında fosil yakıtların yanması ile atmosfere yaklaşık 270.109 ton karbon bırakılmıştır. CO2’in atmosferdeki konsantrasyonu 1750’de 280 ppm ’den 1999’da 367 ppm’e çıkmıştır. CO2’in izotopik yapısı ve oksijen oranındaki azalma CO2 konsantrasyonundaki artışın fosil yakıtların yanmasıyla oluşan organik karbon oksidasyonuna bağlı olduğunu kanıtlamaktadır. Öneki yüzyıllarla karşılaştırıldığında, en­ düstri devriminden sonraki dönemde meyda­ na gelen artış çarpıcı seviyede olmuştur. 1980’den bu yana yıllık ortalama artış %0,4 oranındadır.4 Karasal biyosfer de tarih boyunca atmos- Metan (CH4) Atmosferik CH4 konsantrasyonu 1750’den günümüze yaklaşık %150 (1.066) artmıştır. CH4 hem sulak alanlar gibi doğal kaynaklardan salınan hem de zirai faaliyet­ ler, doğalgaz faaliyetleri, hayvancılık ve katı atık deponi sahaları gibi insan faaliyetleri sonucu açığa çıkan bir sera gazıdır. Mevcut CH4 emisyonunun yaklaşık yarısı antropojenik kaynaklıdır. CH4 konsantrasyonunda meydana gelen artış 1990’larda yıllık olarak büyük değişim göstermiştir. 1992 yılında sı­ fıra yakın olan değer 1998 yılında 13 ppb’ye kadar ulaşmıştır. Bu önemli değişim çok net bir şekilde açıklanamazken, örneğin pirinç Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Hem ozon tabakasına zarar veren, hem de sera etkisine sebep olan gazların atmosferik konsantrasyonları Montreal Protokolü'nden sonra ya azalmaya başlamış veya artışı yavaşlamıştır. üretiminden kaynaklanan CH4 emisyonları­ nın arttığı belirlenmiştir.4 Diazot monoksit (N2O) N20’nun atmosferik konsantrasyonu en­ düstri devriminden sonra yavaşça artmış ve günümüzde 1750 yılına göre %16 (46 ppb) artış göstermiştir. N2O da hem doğal hem de antropojenik kaynağı olan bir başka sera ga­ zıdır ve atmosferde gerçekleşen kimyasal re­ aksiyonlar sonucunda uzun sürelerde kaybo­ lur. Antropojenik kaynakları zirai faaliyetler, biokütle yakılması ve endüstriyel faaliyetler­ dir.4 Halokarbonlar ve ilgili Bileşikler Hem ozon tabakasına zarar veren, hem de sera etkisine sebep olan gazların atmosferik konsantrasyonları Montreal Protokolü’nden sonra ya azalmaya başlamış veya artışı yavaş­ lamıştır. Bu halokarbonların çoğu atmosfer­ deki ömrü uzun olan sera gazlarıdır. Öte yan­ dan kloroflorokarbonlar (CFC) yerine kulla­ nılan hidrokloroflorokarbonlar (HCFCs) ve hidroflorokarbonların (HFCs) konsantrasyo­ nu artmaktadır. Bu iki tür bileşiğin konsant­ rasyonları da yine Montreal Protokolü ile sı­ nırlandırılmıştır.4 Perflorokarbonlar (PFCs: CF4, C2F6 vb.) ve sülfürhekzaflorun (SF6) da antropojenik kaynakları vardır. Atmosferdeki ömürleri çok uzundur ve güneşten gelen infrared rad­ yasyonu absorblama kapasiteleri oldukça yüksektir. Bu nedenle çok küçük miktarları bile sera etkisini arttırmaktadır. CF4 atmos­ ferde 50,000 yıl kalabilmektedir ve antropo­ jenik kaynakları doğal kaynaklardan 1000 kat fazladır. SF6 ise CÜ2’den 22,200 kat da­ ha etkili bir sera gazıdır. Mevcut konsantras­ yonu düşük (4,2 ppt) olmasına karşın her yıl 0.24 ppt artış göstermektedir.4 Atmosferik Ozon (O 3) O3 hem stratosferde hem de troposferde bulunan önemli bir sera gazıdır. Ozon, güneş ışığının azot dioksit ve hidrokarbonlar üzeri­ ne etkisiyle troposferdeki bir seri kompleks reaksiyon sonucu oluşan güçlü bir oksitleyi­ cidir. Ozonun trafikten kaynaklanan azot ok­ sitten oluşması nedeniyle kentlerdeki ozon konsantrasyonu kırsal kesime göre daha faz­ ladır.7 Ozon konsantrasyonu yüksekliğe bağ­ lı olarak ve alansal olarak farklılık gösterir. Ozon oluştuktan sonra atmosferdeki ömrü haftalar ile birkaç ay gibi kısa bir süreyle sı­ nırlıdır. Troposferdeki ozonun yeryüzünden yansıyan radyasyonu tutması dolayısıyla CO2 ve CH4’den sonra en önemli üçüncü se­ ra gazı olarak değerlendirilmektedir. Troposferik ozon konsantrasyonunun endüstri devriminden bu yana yaklaşık olarak % 35 arttı­ ğı belirlenmiştir.4 2. Aerosollar Aerosolların (çok küçük partiküller ve dam­ lacıklar) atmosferdeki radyasyona önemi de­ recede etki ettiği bilinmektedir. Aerosolların radyasyon üzerine etkisi iki farklı şekilde oluşmaktadır. İlk etkisi solar ve infrared rad­ yasyonu absorblamaları, ikinci etkisi bulutla­ rın mikro fiziksel özelliklerini etkileyerek radyasyonla etkileşimlerini değiştirmeleridir. Aeosollar fırtınalar ve volkanik faaliyetler gibi doğal olaylardan kaynaklanabileceği gi­ bi fosil yakıtların ve biokütlenin yakılması gibi antropojenik kaynaklı da olabilir. Aero­ sollar atmosferde, bulutları içerisinde fizik­ sel ve kimyasal değişime uğrayarak yağışlar­ la akışlara karışırlar. Aerosolların radyasyo­ na etkisi sadece alansal olarak farklılık gös­ termez, aynı zamanda büyüklükleri, şekilleri ve kimyasal yapıları da önemli değişkenler­ dir. Aerosollar arasında sera etkisi en önemli olanlar sülfat aerosolları, biokütle yakılması sonucu oluşan aerosollar ve fosil yakıt kay­ naklı siyah karbondur.4 3. Ormansızlaşma Atmosferdeki sera gazlarının %25-30’u (16 milyar ton) ormansızlaşmadan kaynaklan­ maktadır. Karasal ekosistemde vejetasyonlar, atmosferdeki CO2’i özümsemekte ve ağaçla­ rın %50’si karbondan oluşmaktadır. Karbon özümseme kapasitelerinden dolayı ormanlar küresel ısınmayı azaltmada önemli bir rol oynayabilecekken, yandıkları veya aşırı şe­ kilde kesildikleri zaman içerdikleri karbonu atmosfere bırakmaları nedeniyle karbon kay­ nağı da olabilirler. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Sekil 5. Ormanların tahrip edilmesi küresel ısınmayı hızlandırmaktadır. ( www.eco-furniture.com) Bu nedenle orman tahribatının önlenmesi ve ağaçla kaplı alanların arttırılması gereği vurgulanmaktadır. Ancak Dünya’da her yıl 13 milyon ha orman kaybedilmektedir. Or­ mansızlaşma tropik bölgelerde, Afrika’da, Latin Amerika’da ve Kuzey Asya’da daha yaygındır. Ormanlar daha çok artan nüfusun beslenmesi amacıyla, zirai alan kazanmak için tahrip edilmektedir. Küresel ısınma da artan hava sıcaklığı, değişen yağış düzeni ve sıklaşan sert hava olayları ile ormanlar üze­ rinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır.8 İklim Değişikliğinin Yol Açt>ğ> Sonuçlar 1. Yağışlar ve Buzullardaki Değişimler Küresel Isınmayla birlikte bazı bölgeler daha çok yağış alırken bazı bölgelerde daha çok kuraklık görülecektir. Doğu Asya dışında Kuzey Yarımküre’nin orta ve üst kesimlerin­ de yıllık yağış miktarında artış meydana gel­ mektedir. Tropikal bölgelerdeki yağışlar de­ ğerlendirildiğinde 20. yy.da yağışların yakla­ şık olarak her on yılda % 0,2-03 arttığı göz­ lenmiştir.4 Kuzey Yanmküre’de yağışlarda meydana gelen artış toplam bulut miktarındaki artışa bağlanmaktadır. Bulut miktarındaki artış sı­ caklıkla atmosferik buharlaşmanın artmasın­ dan kaynaklanmaktadır. Kuzey Yarımküre’deki yağış artışına karşılık Güney Yarımküre’de sistematik bir değişim izlenmemiştir.4 Kar kalınlığı ve buz kütlelerinin büyüklü­ ğündeki azalma da yeryüzündeki sıcaklık ar­ tışına bağlanmaktadır. Uydu görüntüleri 1960’dan bu yana kar kalınlığında yaklaşık % 10’luk bir azalma olduğunu göstermekte­ dir. Kuzey Yarımküre’deki buzul miktarı da düşerken Antarktika’daki buzullarda önemli bir değişim gözlenmemektedir. Son veriler Kuzey Kutbu’ndaki buzulların 1958-1976 yılları arasında ve 1990’ların ortasında, yaz dönemlerinde %40 azaldığını göstermekte­ dir.4 2. Deniz Seviyesindeki Değişim ve Toprak Kayıpları 20. yy.da deniz seviyesindeki ortalama artış 1,0-2,0 mm/yıl ile 19. yy. gerçekleşmiş artı­ şın üzerindedir. 20. yy. boyunca deniz sevi­ yesinde toplam 10-25 cm bir yükselme ger­ . . „ . çekleflmifltir. Bu yüzyllda is ^ eriyen buz dağlarının deniz seviyesini 40-60 cm daha Sekil 6. Küresel Isınmanın etkisiyle buzullarda erime meydana gelmektedir. (www.spiritofmaat.com) Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Küresel ısınmanın etkileri, buzulların erimesi, deniz seviyesi yükselmesi, iklim kuşaklarının kayması gibi değişikliklerle sınırlı değildir. Küresel ısınmanın sürmesi durumunda, aşırı hava olayları (şiddetli fırtınalar ve kuvvetli yağışlar) gibi meteorolojik, bu olaylara bağlı olarak oluşan taşkınlar ve seller gibi hidrolojik ve uzun süreli kuraklık olayları ve çölleşme süreçleri gibi klimatolojik kökenli doğal afetlerin şiddetinde, sıklığında ve etkinlik alanında önemli artışların olabileceği beklenmektedir. yükselteceği tahmin edilmektedir. Deniz kı­ yılarındaki su seviyesi birçok faktöre bağlı olarak değişir. Kıyılardaki su seviyesinde meydana gelen yükselmeye yol açan faktör­ lerden en önemlisi iklimsel etkidir. Okyanus­ lardaki sular ısındıkça genişlemektedir. Di­ ğer önemli sebep okyanuslardaki su miktarı­ nın artmasıdır. Kuzey yarımküredeki buzul­ ların erimesiyle birlikte okyanuslardaki su miktarı artmaktadır.4 Pentagon’a ait Küresel Isınma Raporuna göre önümüzdeki 20 yıl içerisinde Avrupa’da birçok kıyı kentinin su­ lar altında kalacağı belirtilmiştir. Küresel iklim değişiklikleri ve deniz sevi­ yesindeki yükselmelerden etkilenecek ülke­ lerin başında Maldiv, Tuvalu vb. gibi küçük ada devletleri gelmektedir. Bu devletler de­ nizden sadece 2-5 metre kadar yüksekte ol­ maları dolayısıyla deniz suyu seviyesindeki yükselmelerin bu ülkelerdeki yaşamın bit­ mesine neden olacağı düşünülmektedir. Ön­ görülere göre su seviyesinin yükselmesi, Bangladeş’te, toplam ülke alanın % 12 - 28’ inin kaybına neden olacaktır.9 3-Insan Sağlığı Üzerine Etkileri Hava koşulları her zaman için insan sağlığı ve canlı yaşamı üzerinde güçlü bir etkiye sa­ hip olmuştur. Küresel ısınmayla birlikte hava kirleticilerinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi her geçen gün daha da artmaktadır.10 Örneğin atmosferik ozon, astım gibi solunum yolu hastalıklarına sebep ol­ makta, havanın sıcak olduğu dönemlerde olumsuz etkiler artmaktadır.11 IPCC üçüncü değerlendirme raporunda, küresel ısınmanın düşük gelir seviyesinde olan, özellikle tropikal bölgelerdeki insan sağlığını önemli derecede etkileyeceği belir­ tilmiştir. Küresel ısınma sel, fırtınalar ve yangınlar gibi doğal felaketler yoluyla insan sağlığını doğrudan tehdit edebileceği gibi hastalık vektörleri (örn.sivrisinek), su kay­ naklı patojenler, su kalitesi, hava kalitesi, yi­ yecek miktarı ve kalitesi yoluyla da zarar ve­ rebilmektedir. Sağlık etkileri yerel çevre şartlarına ve sosyoekonomik şartlara bağlı olarak şiddetli olabilmektedir.4 Bilim adamları, iklim değişikliğinin özel­ likle kalp ve solunum yolu hastalıklarını tetikleyebileceğini, mental problemlere yol açabileceğini, besin yetersizliğine bağlı has­ talıkların ve bağırsak enfeksiyonlarının arta­ bileceğini ve ısı dalgalarının ölümleri arttıra­ bileceğini belirtmektedirler.12 4- Doğal Felaketler Küresel ısınmanın etkileri, buzulların erime­ si, deniz seviyesi yükselmesi, iklim kuşakla­ rının kayması gibi değişikliklerle sınırlı de­ ğildir. Küresel ısınmanın sürmesi durumun­ da, aşırı hava olayları (şiddetli fırtınalar ve kuvvetli yağışlar) gibi meteorolojik, bu olay­ lara bağlı olarak oluşan taşkınlar ve seller gi­ bi hidrolojik ve uzun süreli kuraklık olayları ve çölleşme süreçleri gibi klimatolojik kö­ kenli doğal afetlerin şiddetinde, sıklığında ve etkinlik alanında önemli artışların olabilece­ ği beklenmektedir.13 Hint Okyanusu'nda meydana gelen Tsunami felaketi, Karaip Adaları'nda gerçekle­ şen kasırgalar ve Katrina felaketi ve büyük kayıplara neden olan El-Nino da küresel ısın­ maya bağlanmaktadır. Ancak bazı bilim adamları denizlerin karalar kadar hızlı ısın­ madığı gerçeğinden yola çıkarak küresel ısınmanın El-Nino felaketine yol açtığını sa­ vunmanın doğru olmadığı görüşündedir.4 5- Biyoçeşitliliğin Kaybı İklim değişikliği yerküredeki biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerini göstermeye çoktan baş­ lamıştır. Deniz suyundaki sıcaklık artışı Pasi­ fik ve Hint okyanusundaki mercanların sa­ rarması ve toplu ölümüne yol açmıştır. Örne­ ğin Karayipler’de 1989 -1990 yıllarında de­ niz suyu sıcaklığının 2 derece artması yani su sıcaklığının 28 - 29°C den 30 - 31°C ye yük­ selmesi, mercanların kitlesel ölümüne neden olmuştur. Oysa mercanların ortadan kalkma­ sı sadece denizlerdeki biyoçeşitliliğin yıkı­ mına yol açmaz, ayrıca küresel ısınmadan bi­ rinci derece sorumlu olan karbondioksitin denizler tarafından emilimi de azalır. Bu tür süreçler uzmanlar tarafından sistemin küre­ sel çöküşünün işareti olarak yorumlanmakta­ dır.9 Küresel ısınmayla birlikte sulak alanların Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK zarar görmesi, bu alanlarda yaşayan türleri tehdit etmektedir. Hava sıcaklığında 3-4°C lik bir ısınma mevcut sulak alanların %85’inin yok olmasına sebep olabilecektir. Hidrolojik akımlardaki değişimler ve fırtına­ lar denizlerdeki türlerin göçlerine neden ol­ maktadır. Yağış, sıcaklık ve buharlaşma de­ ğişimleri ve artan orman yangınları orman vejetasyonunu etkilemekte ve türleri azalt­ maktadır. Kutuplardaki kar kalınlıklarının azalması nedeniyle alçak alanlardaki türler daha yüksek kesimlere göç ederken, yüksek bölgelerde yaşayan türler için göç edebilecek daha soğuk alanlar mevcut değildir.14 İklim değişikliğinin Avrupa ve Kuzey Af­ rika’da bulunan 84 bitki türü üzerindeki etki­ lerinin değerlendirildiği bir çalışmada, 2100 yılı için beklenen sıcaklık artışı değerleri dikkate alınarak bitkiler üzerindeki etkileri izlenmiş ve bitkilerin % 69-99’nun büyüme anomalisi gösterdikleri tespit edilmiştir.15 Doğadaki besin zincirinin bir kez kırılması inanılmaz sonuçlara yol açacağından canlı türlerinin bazılarının ortadan kalkması, diğer canlı türlerini de doğrudan etkilemektedir ve Dünya besin üretimi giderek sınırlı sayıda bitki türü ve çeşidine bağımlı hale gelmekte­ dir. Tanzanya’daki nehirleri besleyen ana kaynak olan Klimanjaro’nun tepesindeki buz tabakasının erimesiyle birlikte Afrika’daki su sıkıntısının daha ciddi boyutlara ulaşacağı tahmin edilmektedir. İklim senaryolarının yanı sıra Dünya’nın geleceğine ilişkin geliştirilen senaryolarda iyimser yaklaşıma sahip olanlar yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşması ve hızla gelişen yeni teknolojilerle felaket senaryola­ rının gerçekleşmeyeceğini savunurken bazı kesimler ise tüketim alışkanlığı giderek artan insanoğlunun enerjiyi artan miktarlarda kul­ lanacağı ve gelişmiş ülkelerin kabahati olan küresel ısınmanın daha çok yoksul insanları etkileyeceği görüşündedirler. Yerkürenin Geleceğine Dair Senaryolar Önümüzdeki her on yılda ortalama 0,2°C’lik bir sıcaklık artışı olacağı, tüm sera gazları ve aerosolların konsantrasyonu 2000 yılı sevi­ yesinde sabit tutulsa bile, sera gazlarının at­ mosferdeki uzun ömürlerinden dolayı, 0,1 °C/10 yıldık bir artışın önlenemeyeceği tah­ min edilmektedir. Geliştirilen iklim modelle­ riyle farklı senaryolar ortaya konmaktadır. Bir senaryoya göre 1,8°C lik sıcaklık artışı bu yüzyılın sonunda deniz seviyesinde 0.18­ 0.38 m.lik bir yükselmeye, bir başka senar­ yoya göre 4,0°C lik sıcaklık artışı 0.26-0.59 m.lik bir yükselmeye sebep olacaktır.5 Sıcaklık artışının karalarda ve daha çok Kuzey Yarımküre’de olacağı tahmin edil­ mektedir. Önümüzdeki yıllarda buzullar eri­ meye devam edecek, sıcaklık dalgalanmaları daha da sertleşecek ve aşırı yağışların sıklığı ve fırtınalar artacaktır.5 Uluslararas> Önlemler Kyoto Protokolü Kyoto Protokolü, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde 11 Aralık 1997’de Japonya’da imzalandı ve 16 Şubat 2005’te yürürlüğe girdi. Protokol’ün amacı atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun, iklime tehlikeli etki yapmayacak seviyelerde dengede kalmasını sağlamaktır. Bu protoko­ lü imzalayan ülkeler, karbon dioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın salimini azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa salım ticareti yoluyla haklarını arttırmaya söz ver­ mişlerdir. Salım ticareti, gelişmiş ülkelerin sera gazı salımı hedeflerine ulaşmak için başka ülkelerden salım azalması satın alabil­ meleri esnekliğidir. Kyoto Protokolü şu anda tüm dünyadaki 160 ülkeyi ve sera gazı salınımlannın % 55’inden fazlasını kapsamakta­ dır.16 Sekil 7. Buzullarda yaşayan canlı türleri baskı altındadır ( www.spiritofmaat.com) Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne "ortak fakat farklı sorumlu ülke" yaklaşımı ile 189. taraf ülke olarak kabul edilmiştir. Protokole imza atmayan ABD ise dünyadaki sera emisyonlarının % 25'ine tek başına yol açmaktadır. Protokolde devletler, gelişmiş ve geliş­ mekte olan ülkeler olmak üzere iki genel sı­ nıfa ayrılmış, protokolü imzalayan gelişmiş ülkeler sera gazı emisyonlarını azaltmayı ka­ bul etmişlerdir. Bu ülkeler 2008 ile 2012 ara­ sında sera gazı salınımlannı 1990 yılı seviye­ sinden ortalama % 5 aşağıya çekmek zorun­ dadır ve Protokoldeki hedefe uymayanlar, bir sonraki dönem azaltma hedeflerinin %30 da­ ha azaltılması ile cezalandırılacaktır.16 Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne “ortak fakat farklı sorumlu ülke” yakla­ şımı ile 189. taraf ülke olarak kabul edilmiş­ tir. Protokole imza atmayan ABD ise dünya­ daki sera emisyonlarının % 25’ine tek başına yol açmaktadır. Rekabetçi fiyat avantajlarını kullanan Çin ve Hindistan gibi ülkeler üre­ timlerini yavaşlatmak istemedikleri için kar­ bon üretimini kısıtlamak konusunda kesin hedefler belirlemekten kaçmaktadırlar. Oysa Çin’in bu sene karbon üretiminde, geçmiş yıllarda Dünya birincisi olan ABD’yi geçe­ ceği tahmin edilmektedir. Öte yandan Çin’in dev nehirlerin havzasından deniz kıyısındaki önemli kentlere kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan coğrafyası, uzmanlara göre küresel ısınmadan büyük zarar görecektir. Küresel Ismmanrn Türkiye İçin Beklenen Etkileri Çevre ve Orman Bakanlığı’nın talebiyle, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü ve İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından Sekil 8. Kum Fırtınası (www.hprcc.unl.edu) ortaklaşa yürütülen "Türkiye için iklim Deği­ şikliği Senaryoları" projesi kapsamında ya­ yınlanan ilk rapora göre; 2070’de Türkiye genelinde sıcaklıklar 6 derece kadar yüksele­ cek, Karadeniz Bölgesi dışında yağışlar iyice azalacak. Yağışlarda en belirgin değişiklikler kış mevsiminde olacak. Senaryoya göre, 2070 yılında Karadeniz Bölgesi’nde yağışlar %10 ila 20’lik artış gösterecek, güneyde ise %30’a kadar azalacak. İç Anadolu Bölgesi yağışlarında ise az ya da hiç değişiklik olma­ yacak. Kış yağışları Türkiye’nin bölgedeki su kaynakları bakımından son derece önemli olan Fırat ve Dicle havzasının üst bölümle­ rinde azalacak. Yaz yağışlarında büyük deği­ şiklik olmayacak, fakat sonbaharda hafif ar­ tışlar olacak. Kışın doğu yazın ise batıda sı­ caklık değerleri artacak. Ekosistem değişin­ ce, birçok canlı türü de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Öte yandan küresel ısınmanın denizleri­ mizi çok yönlü etkileyeceği tahmin edilmek­ tedir. Küresel ısınmanın denizlerimize etkisi­ ni sadece biyoçeşitlilikteki değişime indirge­ mek mümkün değildir. Bozulan atmosferik ritim ile denizlerimizde daha farklı bir rüzgâr ve akıntı sistemi ortaya çıkacaktır. Akde­ niz’den Karadeniz’e çıkan yüksek tuzluluk ve sıcak alt akıntı ile Karadeniz’den gelen düşük tuzluluk soğuk üst akıntı deniz canlıla­ rının dağılımını ve göçlerini düzenler. Küre­ sel ısınmayla birlikte Akdeniz’den gelen su­ lar daha sıcak olacak, Karadeniz’de bu den­ geyi sağlayan tatlı su girdisiyse sıcaklık artı- Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK şıyla hem azalacak, hem de sıcaklık ve yo­ ğunluk ara tabakası yükselecektir. Bu ise anoksik tabakanın yükselmesini sağlayabilir. Bu tabakanın yükselmesi ise zaten hacimsel olarak sadece % 7 lik bir alanı deniz canlıla­ rının beslenme ve üremelerine uygun olan alanın azalması demektir. Bu da Karadeniz gibi sınırlı su yenilenmesine sahip, izole ve genetik değişimin az olduğu bir deniz için kaos demektir. Karadeniz’deki deniz suyu seviyesinin yükselmesi veya su sıcaklığının artışı soğuk su seven mersin balığı, alabalık başta olmak üzere birçok türü de olumsuz et­ kileyecektir.9 Türkiye kıyılarındaki uzun dönemli deniz seviyesi değişimleri için kullanılan ölçüm is­ tasyonlarının sayısı yeterli değildir. Sınırlı mevcut veriler, yılda ortalama 7 mm lik de­ niz seviyesi artışının olduğunu göstermekte­ dir. Bunun da kıyısal ekosistemde başta eroz­ yon olmak üzere tuzlanma ve diğer değişim ve tahribatlara yol açması muhtemeldir.9 Küresel Ismmanrn Konya İçin Beklenen Etkileri Küresel ısınmanın Türkiye’nin güney bölge­ sini çölleştireceği görüşünde olanlar özellik­ le Konya çevresinde yaşanan kum fırtınaları­ na dikkat çekmektedir. Konya havzasındaki su seviyesinin düşmesi, bölgede pancar üre­ timini riske sokmakta ve buğday ambarı ola­ rak tanınan şehirdeki üretim kapasitesini de düşüreceği tahmin edilmektedir. Konya Kapalı Havzası içerisinde çok sa­ yıda göl, sazlık ve diğer sulak alanlar bulun­ maktadır. Ancak havza içerisindeki sulak alanlar, göl ve sazlıklar yıllar öncesindeki durumunda değildir. Son 15-16 yıldır yağış­ ların uzun yıllar ortalamasına göre azalması, gün geçtikçe sayıları artan sondajlar, ekono­ mik olmayan ve bilinçsiz sulama teknikleri, tarımda hatalı bitki deseni seçimi ve benzeri nedenler suyun kirlenmesine ve aşırı sarfiya­ tına neden olmuştur.17 Havzada, suyun kul­ lanımıyla ilgili yapılan hatalar, mevcut su kaynaklarında önemli bir baskı oluşturmak­ tadır. Gelecekte küresel ısınmanın da etkisiy­ le yaşanabilecek daha ciddi seviyedeki su sı­ kıntısı dikkate alınarak, tarımın sürdürülebil­ mesi için mevcut su kaynaklarının daha doğ­ ru bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Kaynaklar: 1. http://www.iklim.cevreorman.gov.tr/Gazi/sera_etkisi_nedir.htm 2. IPCC, 2001. Intergovernmental Panel on Climate Change, Summary for Policymakers. 3. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006. iklim Değişikliğinin Etkileri ve Uyum Önlemleri, iklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu, Ankara 4. IPCC, 2001. The Scientific Basis. Contribution of Working Group I to the Third Assessment Report of the Intergovernmental Panel on Climate Change, Cambridge University Press 5. IPCC, 2007. Intergovernmental Panel on Climate Change, Summary for Policymakers. 6. Watson, R.T., The Carbon Cycle-Policy Nexus, IPCC, Germany 7. Brunekreef, B., Holgate S.T., 2002. Air Pollution and Health, Lancet, 360(9341), 1233-42 8. FAO, 2007. Food and Agriculture Organization of the United Nations, http://www.fao.org/forestry/site/17827/en/ 9. TUDAV, 2007. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı, Küresel Isınma ve Türkiye Denizleri Raporu. 10. Kan, H., London, S.J., Chen, G., Zhang, Y., Song, G., Zhao, N.,Jiang, L.,Chen, B., 2007. Diurnal temperature range and daily mortality in Shanghai, China, Environmental Research 103 (2007) 424-431 11. WHO, 2005. Air Quality Guidelines for Particulate Matter, Ozone, Nitrogen Dioxide and Sulfur Dioxide. 12. WHO, 2003. Climate Change and Human Health Risks and Responses. 13. Türkeş, M., Sümer,U.M., Çetiner, G. 2000. Küresel iklim Değişikliği ve Olası Etkileri, Çevre Bakanlığı, Birleşmiş Milletler iklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Seminer Notları, s.7-24, Ankara. 14. http://www.unep-wcmc.org/climate/impacts.htm 15. Normand, S, Svenning, J.C., Skov, F, National and European perspectives on climate change sensitivity of the habitats directive characteristic plant species, Journal for Nature Conservation 15 (2007) 41—53 16. http://en.wikipedia.org/wiki/Kyoto-Protokol 17. JMO, 2006.Türkiye ve Konya Kapalı Havzasındaki Su Sorunları ve Çözüm Önerileri, Jeoloji Mühendisleri Odası Yer Bilimi ve Tekniği Dergisi, no.4-5, s.9-11 Küresel ısınmanın Türkiye'nin güney bölgesini çölleştireceği görüşünde olanlar özellikle Konya çevresinde yaşanan kum fırtınalarına dikkat çekmektedir. Konya havzasındaki su seviyesinin düşmesi, bölgede pancar üretimini riske sokmakta ve buğday ambarı olarak tanınan şehirdeki üretim kapasitesini de düşüreceği tahmin edilmektedir. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Sürdürülebilir Mimarhğm Kapsam>: KAVRAMSAL BİR ÇERÇEVEDEN BAKIŞ T Gülser ÇELEBİ - Arzuhan Burcu GÜLTEKİN Gülser Çelebi, Prof. Dr. Gazi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, Mühendislik Mimarlık Fakültesi. Arzuhan Burcu Gültekin, Dr. Gazi Üniversitesi, Yapı Eğitimi Bölümü, Teknik Eğitim Fakültesi. ürdürülebilir gelişme”, son yıllarda her disiplinin kalkınma kuramları, modelleri ve politikaları içinde vurgulanarak kullanılan bir kavramdır. “Sür­ dürülebilirlik” toplumların gelecek yüzyıl­ larda var olabilmelerini amaçlayan anahtar bir kelime olup1 Birleşmiş Milletler'in oluş­ turduğu Dünya Çevre ve Gelişme Komisyo­ nu tarafından “şimdiki kuşakların gereksi­ nimlerinin, gelecek kuşakların gereksinimle­ rini tehlikeye atmadan karşılanmasına ola­ nak veren büyüme politikaları” şeklinde ta­ nımlanmaktadır.2 Günümüzde her ülke eko­ nomik gelişimini “sürdürülebilir” ilkeler te­ meline oturtmaya çalışmaktadır. Mimarlık da ekonomik eylemlerle doğrudan ilişkili olan bir disiplindir.3 İnsanın varlığını sürdürebil­ mesi, nitelikli bir yaşamının olabilmesi, ekosistem dengeleri bozulmadan çevre kalitesi­ nin iyileştirilmesi amacıyla uzun dönemli ekonomik stratejiler belirlemek sürdürülebi­ lir mimarlığın temel hedefidir.4 Çevre doğal, ekonomik ve insani değer­ lerle birlikte, canlı ve cansız varlıkların her çeşit eylem ve davranışını etkileyen fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal nitelikteki etkenlerin bütünüdür.5 Yapı da çevrenin bir bileşenidir ve yaşam süreci içinde yerel veya küresel ölçekte çevre ile ilişkilerini sürdü­ rür.6 ‘Çevre bilinçli sürdürülebilir mimarlık’, canlı ve cansız varlıkların birarada var olma­ sını sağlayan, bu varlıklar arasında ilişkiler kuran, bu ilişkilerde ekosistemin dengelerini bozmayacak düzenlemeler yapan, insan sağ­ lığını güven altına alan ve kaynakların eko­ nomik kullanımını sağlayan tasarımlar yap­ maktan sorumludur.7 Bu sorumluluğu yerine getirmek için sürdürülebilir mimarlık ilkeleri benimsenmeli ve bu ilkelerin gerçekleşirilmesine yönelik strateji ve yöntemler belirlen­ melidir. Bu kapsamda bu makalede, kavram­ sal bir çerçeve önerilmektedir. SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARLIK İLKELERİ KAPSAMINDA STRATEJİ VE YÖNTEMLERİN BELİRLENMESİ Sürdürülebilir mimarlığın hedefi, kullanıcı­ lara nitel, nicel, fiziksel ve psikolojik göster- Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK geler bazında uygun ortamlar sunmaktır. Sürdürülebilir mimarlıkta yapı “ekolojik”, “ekonomik” ve “sosyal ve kültürel” sürdürü­ lebilirlik boyutlarıyla tanımlanmaktadır.8 Bu bağlamda, ekolojik sürdürülebilirlik kaynak­ ların ve ekosistemin korunumuna ilişkin stra­ tejileri; ekonomik sürdürülebilirlik kaynakla­ rın uzun dönem kullanılabilirliği ve kullanım bedellerinin düşük olabilmesine ilişkin stra­ tejileri; sosyal ve kültürel sürdürülebilirlik ise insan sağlığı ve konforunun sağlanması ve sosyal, kültürel değerlerin korunumuna ilişkin stratejileri kurgular. Sürdürülebilirlik boyutları dikkate alına­ rak, sürdürülebilir bir yapı, yaşam döngüsü değerlendirme, kaynakların korunumu ve ya­ şanabilir çevrelerin tasarımı ilkeleri dikkate alınarak tasarlanabilir. “Yaşam döngüsü de­ ğerlendirme” ilkesi yapı malzemelerinin çevresel etkilerinin yaşamları boyunca de­ ğerlendirilmesine ilişkin strateji ve yöntem­ leri tanımlar. “Kaynakların korunumu” ilkesi enerji, su, malzeme gibi doğal kaynakların daha az kullanımına, bu kaynakların yeniden kullanımının sağlanmasına ve geri dönüştü­ rülebilir olmasına ilişkin strateji ve yöntem­ leri sorgular; “yaşanabilir çevrelerin tasarı­ mı” ilkesi ise insan ve doğal çevre arasındaki ilişkileri sorgulayan strateji ve yöntemleri kapsar. Bu ilke, strateji ve yöntemler, Şekil 2 ’de önerilen kavramsal çerçevede ifade edilmektedir. Şekil 2 ’de ifade edilen kavramsal çerçe­ vedeki ilkelerle mimarlığın yerel ve küresel çevrelerle olan ilişkileri sorgulanabilir. Bu bağlamda bu çalışmada, sürdürülebilir mi­ marlık ilkeleri ve bu ilkelerin gerçekleştiril­ mesine yönelik strateji ve yöntemler irdelen­ mektedir. Yaşam Döngüsü Değerlendirme Yapı malzemeleri, hammaddesinin çıkarıl­ masından başlayıp, işlenmesi, paketlenmesi, taşınması; binanın inşa edilmesi, kullanımı, gerektiği zamanlarda bakım-onarımı; ömrü­ nü tamamladığında atılması, geridönüştürülmesi, birtakım işlemlerden geçirilerek yeni­ den kullanıma hazır hale getirilmesine kadar geçen döngüsel bir yaşam sürecine sahip­ tir.912 Sürdürülebilir mimarlıkta yapı malze­ meleri tüm yaşam döngüleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmeye yapı malzemelerinin “yaşam döngüsü değer­ lendirmesi” denir. Yapı malzemelerinin yaşam döngüsü ya­ pım öncesi, yapım ve yapım sonrası olmak üzere üç evrede ele alınabilir. Yapım öncesi evre, kaynakların çıkarılması ve üretim sü­ reçlerini; yapım evresi, kullanım ve yapım süreçlerini; yapım sonrası evre ise yıkım ve yıkım sonrası süreçlerini kapsar. Bu bağlam­ da, bir yapı malzemesinin yaşam döngüsün­ deki işlemler Şekil 3’te ifade edilmektedir. Yapım Öncesi Evrenin Değerlendirmesi: Yapım öncesi evre, bir yapı malzemesinin hammadde olarak kaynağından çıkarılmasıy­ la başlayıp fabrikaya getirilmesi, işlenmesi, paketlenmesi ve şantiyeye taşınmasıyla sona Sekil 2. Sürdürülebilir mimarlık için kavramsal bir çerçeve İLKELER STRATEJİLER YÖ N T EM LER Yapım Öncesi Evrenin Değerlendirmesi Yasam Döngüsü öngüsü Değerlendirme ıdirme Yapım Evresinin Değerlendirmesi -N Bkz. Tablo 1 -N Bkz. Tablo 2 Yapım Sonrası Evrenin Değerlendirmesi Enerjinin Korunumu Kaynakların Korunumu Suyun Korunumu Malzemenin Korunumu Doğal Ortamların Korunumu Yaşanabilir Çevrelerin Tasarımı ! Şantiye Planlaması ve Kent Tasarımı — N Bkz. Tablo 3 Konforlu Yapıların Tasarımı Sekil 3. Bir yapı malzemesinin yaşam döngüsü ' Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Tablo 1 “ Y A Ş A M D Ö N G Ü SÜ D EĞ ER LEN D İR M E” İLKESİ Kaynakların Çıkarılması Enerji Tüketiminin Azaltılması Doğal ve yerel kaynakların kullanımı Kaynakların üretim yerine tasıma maliyetinin azaltılması Hammaddenin kaynağından çıkarılması sırasında tüketilen enerji miktarının azaltılması Kirliliğin Azaltılması Atıkların azaltılması Görsel kirlilik ve hava-su kirliliğinin önlenmesi Biyolojik çeşitliliğin korunumu Habitatın Korunumu Toprak kalitesinin korunumu Topografik yapının korunumu Tüketilen Enerji Miktarının azaltılması Azaltılması Malzeme üretiminde tüketilen enerji miktarının azaltılması Hammaddenin üretim yerine getirilmesinde tüketilen enerji miktarının Malzemenin şantiyeye tasıma maliyetinin azaltılması Üretim ı'apım Öncesi Evrenin Değerlendirme: Stratejile ■Yöntemler ve Çözümler İsçi Sağlığının Korunması Üretim yerinde hava kalitesinin iyileştirilmesi İnsan sağlığına zararlı maddeler açığa çıkaran yapı malzemelerinden kaçınılması Kirliliğin Azaltılması Kirliliğin Azaltılması Habitatın Korunumu Atıkların azaltılması Görsel kirlilik ve gürültü-hava-su kirliliğinin önlenmesi Atıkların azaltılması Görsel kirlilik ve hava-su kirliliğinin önlenmesi Biyolojik çeşitliliğin korunumu Toprak kalitesinin korunumu Topografik yapının korunumu Enerji etkin ekipman kullanımı Yapım Yapı malzemesinin üretim yerinden şantiyeye taşınmasında tüketilen enerjinin azaltılması İsçi Sağlığının Korunması Mekânlarda hava kalitesine önem verilmesi Gerektiğinde geçici havalandırma-ısıtma sistemlerinin kurulması İnsan sağlığına zarar veren zehirli malzemelerin kullanımının önlenmesi Kolay monte edilebilen kaliteli, dayanıklı, emniyetli yapı malzemelerinin Uygulama Kolaylığı seçimi Sağlanması Yapıdaki sorunları akılcı ve basit olarak çözen yapı detaylarının Enerji Tüketiminin Azaltılması uygulanması Enerji etkin tasarım olanaklarından yararlanılması Su Kullanımının Azaltılması Atık suyun arıtılarak yeniden kullanımı Suyun verimli kullanımı Suyun kirletilmeden kullanımı Kullanım Yapım Evresinin Değerlendirmesi Enerji Tüketiminin Azaltılması Evsel atıkların azaltılması için geri dönüşümün sağlanması Kirletici maddeler, zehirli temizlik malzemeleri ve böcek ilaçlarının Kirliliğin Azaltılması kullanılmaması Gürültü-ve su kirliliğinin önlenmesi Atıkların değerlendirilmesi Bakım-Onarım Kolaylığı Dayanıklı, uzun ömürlü yapı malzemesi kullanımı Bakımı ve onarımı kolay yapı malzemesi, bileşenleri ve sistemlerinin seçimi Yeniden kullanabilecek yapı malzeme ve bileşenlerinin ve miktarlarının Atık Kapasitesinin Yıkım Belirlenmesi saptanması Dönüştürülerek kullanılabilen yapı malzemelerinin ve miktarının saptanması Yıkım sırasında zararlı maddelerin ve miktarının saptanması Enerji Tüketiminin Azaltılması Yıkım için enerji etkin araç ve gereçlerin kullanımı Yıkım için kullanılan ekipman miktarının azaltılması Yıkım evresindeki gürültü kirliliğinin önlenmesi Hava kirliliğinin ve zararlı maddelerin saliminin önlenmesi İnsan Sağlığının Korun. Yıkım sırasında açığa çıkan zararlı maddelere karsı korunum Yeniden kullanılabilecek malzemelerin ayrıştırılması, depolanması ve sınıflandırılması Atıkların Değerlendirilmesi Yıkım Sonrası Yapım Sonrası Evren,in Değerlendirmes Yıkım için uygun yöntem seçimi Kirliliğin Azaltılması Dönüştürülerek kullanılabilecek malzemelerin ayrıştırılması, depolanması ve sınıflandırılması Arazi ve altyapının yeniden kullanımı Mümkün olduğu kadar çok malzemenin yeniden kullanımı ve Atıkların Azaltılması geridönüstürülmesi Atıkların biyolojik çözünebilirliğinin sağlanması Gereksininim duyulan yerlerde arazinin doldurulması Zararlı Olmayan Atık Atma Yöntemlerinin Kullanılması Zehirli gaz çıkarmayan atıkların yakılması Gereksinim duyulan yerlerde denizin doldurulması Atıkların habitat ve topoğrafik yapıyı bozmadan atılması Atıkların toprak ve su kirliliğine neden olmadan atılması erer. Sürdürülebilir mimarlıkta bu evredeki çevresel etkileri en aza indirgeyen yapı malzemelerinin kullanıldığı stratejiler be­ lirlenmelidir. Bu stratejilerde, yenilenebilir kaynaklardan elde edilen, geridönüştürülmüş, uzun ömürlü, az bakım gerektiren ve ekolojik zarara sebep olmadan çıkarılan malzemelerin kullanımının dikkate alındığı yöntemler benimsenmelidir (Bkz. Tablo 1). Yapım Evresinin Değerlendirmesi: Ya­ pım evresi, yapı malzemelerinin şantiyeye getirilmesiyle başlayıp, yapının inşa edildi­ ği, kullanıldığı ve gerektiği dönemlerde bakım-onarımının yapıldığı evredir. Sürdürü­ lebilir mimarlık için bu evrede habitatın korunması, yapım ve uygulama kolaylığı sağlanması, kullanılan kaynakların tüketi­ minin azaltılması ve bakım-onarım kolay­ lığına yönelik stratejiler belirlenmelidir. Bu stratejilerde, işçi ve kullanıcı sağlığı ve konfor ölçütleri dikkate alındığı yöntemler benimsenmelidir (Bkz. Tablo 1). Yapım Sonrası Evrenin Değerlendirme­ si: Yapım sonrası evre, hizmet ömrünü ta­ mamlayan yapının yıkılarak yapıdaki işle­ vini tamamlayan yapı malzemelerinin atıl­ dığı evredir. Yapıdan artakalan yapı malze­ meleri geridönüştürülerek veya yeniden kullanılarak yeni bir uygulamada değerlen­ dirilebilir veya atılabilir. Hizmet ömrünü tamamlamış olan yapı malzemeleri yeni­ den kullanılabilir, geridönüştürülebilir ve­ ya atılabilir. Aynı şekilde hizmet ömrünü tamamlamış olan yapı ve altyapı yeni kul­ lanıcılara adapte edilerek yeniden kullanı­ mı sağlanabilir. Yeniden kullanım ve geridönüştürme bir yapının yeni yapılar veya tüketim maddeleri için kaynak olmasını sağlar.14 Sürdürülebilir mimarlık kapsa­ mında yapı malzemelerinin geridönüştürülmesi ve yeniden kullanımına, yapıların ve altyapının yeniden kullanımına ve inşa­ at atıklarının azaltılmasına yönelik strateji ve yöntemler belirlenmelidir. Yaşam döngüsü değerlendirme ilkesini gerçekleştirmeye yönelik strateji ve yön­ temler Tablo 1’de ifade edilmektedir. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Kaynakların Korunumu Sekil 4. Yapı sistemine girdi ve çıktı oluşturan kaynaklar 13 Mimarlık disiplini, kaynakları ekonom ik ÇEVRE kullanmak ve yapıların yapım ve kullanım süreçlerinde yenilenem eyen kaynak kullanı­ m ını azaltmaktan sorumludur.15 Yapı siste­ minde sürekli bir kaynak akışı söz konusu­ dur. Bu sistemde kaynaklar kullamlır/dönüştürülür ve sistem dışına atılır. Bu bağlamda enerji, atık yan ürünlere; yapı malzemeleri, katı atıklara; su, atık suya; tüketim maddele­ ri, atık veya geri kazanılabilir maddelere; Yap ın ın G irdileri Y ap ın ın Ç ıktıları • Enerji • Malzeme • Su • Tüketim maddeleri • Rüzgar • Yağm ur • Diğer girdiler • Atık • Katı • Atık • Atık yan ürünler atıklar su maddeler, geri kazanılabilir maddeler • Kirli hava • Yeraltı suları • Hava, su ve toprağa rüzgar kirli havaya; yağmur yer altı sularına sallımlar dönüşmektedir. Yapı sistemine girdi ve çıktı oluşturan kaynaklar Şekil 4 ’te ifade ed il­ mektedir. E n e r ji, su ve m a l z e m e yapıya girdi oluş­ turan tem el kaynaklardır. Enerji, su ve m al­ zemenin korunumu, sürdürülebilir mimarlık Tablo 2 “ K A Y N A K LA R IN K O R U N U M U ” İLKESİ Stratejiler Yöntemler ve Çözümler ilkelerinden biri olup mimari tasarımı yön­ Isı kayıplarının önlenmesi lendirir. Yapıya girdi oluşturan yenilenem e­ Yüksek performanslı doğrama ve cam kullanımı Güneş enerjisinden yararlanılması yen kaynakların azaltılması veya yapıdan çı­ Enerji Etkin Mimari Tasarım Yapı kabuğu yüzeyinin azaltılması kan atıkların denetlenm esiyle enerji, su ve Gereksinim ve isteklerin sorgulanması Özel oto kullanımının azaltılması, toplu taşımacılığın yaygınlaştırılması nelik strateji ve yöntemler Tablo 2 ’de ifade edilmektedir. Enerjinin korunumu: Enerji kaynaklarının Enerjinin Korunumu malzemenin korunumu sağlanabilir.16 Kay­ nak korunumu ilkesini gerçekleştirmeye y ö ­ Yapının doğru yönlendirilmesi Arazide bulunan doğal kaynakların değerlendirilmesi Enerji Etkin Arazi Kullanımı Arazide bulunan bitkilerden ısıtma ve soğutma amaçlı yararlanılması Aydınlatmada gün ışığından yararlanılması Isınmada güneş enerjisinden yararlanılması Fotovoltaik kullanımı Havalandırmada ve soğutmada rüzgar enerjisinden yararlanılması Ağır işlem ve üretim gerektiren yapı malzemelerinden kaçınılması Üretiminde yenilenebilir, temiz enerjilerin kullanıldığı yapı malzemesi kullanım ı, bu kaynakların çıkarılm ası ve Düşük Enerji İçeren Yapı seçimi üretimi sırasında başlamakta, yapının yapım Malzemesi Kullanımı Tasıma enerjisini azaltan yerel yapı malzemesi seçimi Doğal yapı malzemesi seçimi ve kullanım süreçlerinde de devam etmekte­ Enerji Etkin Sistem ve dir. Yapıların kullanım sürecinde ısıtma, ha­ Araçların Kullanımı valandırma, aydınlatma ve donanım amacıy­ lir.17 Tüketilen enerjinin yeniden kazanılma­ sı da mümkün değildir. Bu nedenle, enerji korunumu sağlayan stratejiler belirlenm eli­ dir. Bu stratejilerde yapıya girdi oluşturan enerji kaynaklarının kullanımının denetlen­ m esi, fosil yakıt kullanımının azaltılması ve Suyun korunumu: Su kullanım ı, yapının yapım sürecinde başlamakta ve kullanım sü­ recinde devam etmektedir. Gerek yapım ge­ rekse kullanım sürecinde ortaya çıkan atık ve kirli su arıtılarak yeniden kullanımı sağla­ nabilir. Suyun korunumu için yapıda kullanı- Malzemenin Korunumu yenilenebilir kaynakların kullanımının dik­ kate alındığı yöntemler benimsenmelidir.18 Enerji etkin fırın, boyler vb. seçimi Enerji etkin aydınlatma araçlarının seçimi Suyu verimli kullanan, az bakım gerektiren çevre düzenlemesi yapılması Suyun Korunumu la tüketilen enerji ekosistem e zarar verebi- Yüksek verimli ısıtma-soğutma tesisatı kurulması Su Tüketiminin Azaltılması Kuraklığa dayanıklı ve çok su istemeyen bitki kullanımı Suyu verimli kullanan tesisat kullanılması Su kullanımını azaltan tuvalet, dus baslığı, musluk vb. kullanımı Yağmur suyunun toplanarak yeniden kullanımına yönelik tesisat Suyun Yeniden Kullanımı kullanılması Atık suların arıtılarak yeniden kullanımı Suyun Kirletilmeden Zehirli tarım ilaçlarının kullanımının azaltılması Kullanımı Evlerde kirliliğe neden olmayan alternatif temizlik malz.lerinin kullanımı Malzeme Korunumu Mimari tasarımda yapı kabuğu yüzeyinin azaltılması Mimari tasarımda basit geometrik şekillerin kullanılması Sağlayan Mimari Tasarım Mimari tasarımda esnek plan semalarının kullanılması İç mekânları verimli kullanılabilen tasarımlar yapılması Mevcut yapı ve altyapıların yenilenerek yeniden kullanımı Dayanıklı, az bakım-onarım gerektiren yapı malzemesi ve bileşenlerinin kullanımı Uygun Malzeme Seçimi İyileştirilmiş veya geridönüstürülmüs yapı malz. ve bileşenlerinin kullanımı Yeniden kullanılabilir/geridönüstürülebilir yapı malzemesi ve bileşenlerinin seçimi Yenilenebilir kaynaklardan üretilen yapı malzemesi ve bileşenlerinin kullanılması Yapı malzemelerinin ambalajlarında geridönüstürülmüs malzeme kullanımı Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Sürdürülebilir mimarlıkta arazinin topoğrafik yapısı, yeraltı ve yerüstü su seviyesi ile mevcut flora ve faunasının korunumuna yönelik stratejiler belirlenmelidir. lan su miktarının azaltılmasına, atık suların cıların güvenlik, sağlık, fizyolojik konfor, arıtılarak yeniden kullanımının sağlanmasına psikolojik gereksinim ler ve üretkenliğini ve doğal su kaynaklarının kullanımının azal­ sağlamak üzere yapay çevreler üretmektir. tılmasına yönelik strateji ve yöntemler belir­ Bu yapay çevrelerde insanlar, diğer canlı ve cansız varlıklar birarada yaşamak zorunda­ lenmelidir.19 dır. Bu nedenle, yaşanabilir çevreler tasarla­ Malzemenin korunumu: Yapı m alzem esi­ nırken yapıların çevre ve kullanıcılarla bira­ nin hammaddesinin çıkarılm ası, işlenm esi, rada varlıklarını sürdürmelerini sağlayan üretilmesi ve taşınması, yerel ve küresel eko­ strateji ve yöntemler önem kazanmaktadır.22 lojik denge üzerinde etkilidir.20 Yapının kul­ Yaşanabilir çevrelerin tasarımı ilkesini ger­ lanım sürecinde kullanılan yapı malzemeleri, çekleştirm eye yönelik strateji ve yöntemler yapım sonrası evrede katı atıklar, yeniden Tablo 3 ’de ifade edilmektedir. kullanılabilir malzemeler veya geridönüştürülebilir hammaddeler olarak yapı sistem in­ Doğal Ortamların Korunumu: Sürdürüle­ den çıkmaktadır. Malzemenin korunumu için bilir mimarlıkta arazinin topoğrafik yapısı, kullanılan m alzem e miktarının azaltılm ası, yeraltı ve yerüstü su seviyesi ile mevcut flora bakım-onarımla yapı m alzem esi ve yapının ve faunasının korunumuna yönelik stratejiler hizmet ömrünün uzatılması, yapı elemanları­ belirlenmelidir. Bir arazinin topoğrafik yapı­ nın yeniden kullanılması ve geridönüştürül- sına aykırı şekiller verilm esi ekonom ik o l­ m esine yönelik strateji ve yöntem ler belir- mamakla beraber suyun ve rüzgarın akışını lenmelidir.21 etkileyerek arazinin m ikroklimasına zarar verebilir.23 Yerel su seviyesinin altında kazı Yaşanabilir Çevrelerin Tasarımı Mimarlık disiplininin tem el hedefi, kullanı­ yapılması, yapının su seviyesine engel oluş­ turacak biçim de konumlandırılması ve ya­ Stratejiler Yöntemler ve Çözümler m esi doğal sürece zarar verebileceği gibi Doğal Ortamların Korunumu Tablo 3. “ Y A ŞA N A B İLİR ÇEVRELERİN T A SA R IM I” İLKESİ pım sırasında su seviyesine müdahale ed il­ Mevcut flora ve faunanın korunumu Topoğrafik yapının korunumu Yeraltı ve yerüstü su seviyelerinin korunumu Mimari Tasarımın Doğal Ortamlar ve Koşullar Üzerindeki Etkilerinin Belirlenmesi Doğal yasam alanlarının korunumu Kentsel Tasarım: Kentsel tasarımda sürdü­ Zarar görmüş olan ekosistemin onarılması rülebilirlik yapıdan daha büyük bir ölçek Mevcut yapı ve altyapıların ekolojik ölçütler çerçevesinde onarılarak yeniden kullanılması olan kent ölçeğinde ele alınmaktadır. Kentle­ Üretimi sırasında doğal dengeleri bozan maddelerin kullanıldığı yapı rin tasarımında yerel çevrenin özelliklerine malzemelerinden kaçınılması Kent sel Tasarım olabilir.24 Arazideki doğal kaynakların korunumu ve mimari tasarımda yönlendirici olarak kullanılması Atıkların azaltılması Görsel kirliliğin önlenmesi Kirliliğin Azaltılması Gürültü kirliliğin önlenmesi Karma İslevli Su kirliliğinin önlenmesi Ticaret, konut, alışveriş, eğitim vb. Hava kirliliğinin önlenmesi Tasarımların işlevlerinin bütünleştirilmesi Geliştirilmesi Sıkı komşuluk ve topluluk için modeller geliştirilmesi Özel Oto Kullanımının Azaltılması İnsan Sağlığı İçin Tasarım toprak üstünde kalan suda da kirliliğe neden runumuna, karma işlevli tasarımlar yapılma­ sına ve özel oto kullanımının azaltılarak top­ lu taşımacılığın yaygınlaştırılmasına yönelik stratejiler belirlenmelidir.25 Yapıların mümkün olduğu kadar gruplandırılması Yakın hizmet alanlarına ulaşım için yaya ve bisiklet yolları tasarlanması İnsan Sağlığı için Tasarım: İnsanlar yaşam­ Yaya ceplerinin oluşturulması larının % 7 0 ’ini iç mekânlarda geçirm ekte­ İnsan etkin konforlu taşımacılık sağlanması dir.16 Bu nedenle, sürdürülebilir mimarlıkta Kentsel tasarımın toplu taşımacılıkla bütünleştirilmesi İç mekânlarda yeterli hava hareketi ve kalitesinin sağlanması İç mekânlarda uygun nem oranının oluşmasının sağlanması İc Mekânlarda Uygun İç mekânlarda ısıl, görsel ve akustik konforun sağlanması Konfor Koşullarının İç mekânla dış ortam arasında görsel ilişkinin sağlanması Elektromagnetik kirliliği önleyici çözümlerin araştırılması Oluşturulması müdahale edilmemesine, enerji ve suyun ko- İnsan sağlığına zararlı küf oluşumuna karsı çözümler üretilmesi İç mekânlarda insan sağlığına zararlı maddeler açığa çıkaran yapı malzemelerinin kullanılmaması Zehirli böcek ilacı kullanımının azaltılması iç mekânlarda insan sağlığının korunumunu sağlamaya ve konfor koşullarını iyileştirme­ ye yönelik stratejiler belirlenmelidir. SONUÇLAR Sürdürülebilir mimarlığın temel hedefi, ekosistemdeki canlı ve cansız varlıkların birara- Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK da varoluşlarını güvence altına alacak strate­ ji ve yöntemlerin benimsenmesidir. Bu hedef doğrultusunda bu çalışmada, sürdürülebilir mimarlık ilkeleriyle ilg ili genel kavramları içeren bir kavramsal çerçeve irdelenmiştir. Bu çerçeve kapsamında y a ş a m d ö n g ü s ü d e ­ ğ e r l e n d ir m e , k a y n a k l a r ı n k o r u n u m u v e y a ş a ­ n a b i l i r ç e v r e le r i n t a s a r ı m ı olarak üç katego­ ride ele alınan sürdürülebilir mimarlık ilkele­ ri ve bu ilkelerin gerçekleştirilm esine yöne­ Düzenlemelerin Avrupa Birliği Yapı Sektörü Kapsamında İrdelenmesi”, 3. Ulusal Yapı Malzemesi Kongresi ve Sergisi, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, İstanbul (2006). 11. Çelebi, G. ve Aydın, A. B., “Sürdürülebilir Mimarlık ve Yapı Malzemelerinin Yaşam Döngüleri Kapsamında İrdelenmesi”, Yapı Malzemesi Kurultayı 2003, Yapı Endüstri Merkezi - İMSAD (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği), İstanbul (2003). 12. ISO, “Environmental Management - Life Cycle Assessment - Principles and Framework”, ISO 14040, Geneva, 1 - 20 (2006). lik strateji ve yöntemler ilgili diğer kavram­ 13. Gültekin, A. B., ““Yaşam Boyu Değerlendirme larla betimlenmiştir. Sürdürülebilir mimarlık Yöntemi Kapsamında Yapı Ürünl erinin Çevresel ilkelerinin yerel ve küresel ölçekte yaygın ­ Etkilerinin Değerlendirilmesine Yönelik Bir Model Önerisi”, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Fen laştırılm ası için bu irdelem ede kurgulanan Bilimleri Enstitüsü, Ankara (2006). ilişkilerin dikkate alınarak mimari tasarım 14. Çelebi, G. and Aydın, A. B., “Architectural Responsibilities Within the Context of Sustainability”, yaklaşımı olarak benimsenmesi pratik açıdan yarar sağlayabilir. Ancak bu yaklaşım bilim ­ sel araştırmalar, eğitim programları, yasa ve yönetmeliklerle de desteklenmelidir. Kaynaklar: 1. Bartelmus, P., “Environment, Growth and Development”, Routledge Press, New York. (1994). 2. WCED (World Comission on Environment and Development), “Our Common Future”, Oxford University Press, London (1987). 3. Porter, R. D., “ The Practice of Sustainable Development”, Urban Land Institute, Washington D.C. (2000). 4. Kremers J. A., “Defining Sustainable Architecture” Architronic 4(3) (1995), http://architronic.saed.kent.edu/v4n3/v4n3.02a.html 5. Spence, R., Mulligan, H., “Sustainable Development and the Construction Industry”, Habitat International, 19(3) 279“299 (1995). 6. Andrew, S. J., “Sourcebook of Sustainable Design”, Wiley, New York. (1992). 7. Gültekin, A. B., “Sürdürülebilir Mimari Tasarım İlkeleri Kapsamında Çözüm Önerileri”, 19. International Congress of Building and Life: Future of Architecture, Architecture for Future, Chamber of Architects, Branch Office of Bursa, Bursa (2007). 8. Kohler, N., “The Relevance of the Green Building Challenge: an Observer’s Perspective”, Building Research & Information, 27(4/5): 309-320 (1999). 9. Aydın A. B. ve Sancak, E., “Beton ve Beton Ürün­ lerinin Çevresel Etkileri (The Environmental Impacts of Concrete and Concrete Products)”, MTET 2005 ls t International Vocational and Technical Education Technologies Congress, Marmara University, Technical Education Faculty, İstanbul, (2005). 10. Gültekin, A. B. ve Çelebi, G., “Yapı Malzemelerinin Çevresel Etkilerinin Değerlendirilmesinde Kullanılan Yöntem ve Yasal Livable Architecture and Environments International Congress, Karadeniz Technical University, Trabzon (2001). 15. Gültekin, A. B. ve Dikmen, Ç. B., “Mimari Tasarım Sürecinde Ekolojik Tasarım Ölçütlerinin İrdelenmesi”, VI . Ulusal Ekol oji ve Çevre Kongresi, Biyologlar Derneği, Diyarbakır (2006). 16. Kim, J-J., Rigdon, B., “Sustainable Architecture Module: Introduction to Sustainable Design”, National Pollution Prevention Center for Higher Education, Michigan (1999). 17. Norbert Lechner, “Heating, Cooling, Lighting: Design Methods for Architects”, Wiley, (2000). 18. Davis, A. J., “Alternative Natural Energy Sources in Building Design”, Simon&Schuster, (1981). 19. Amy Vickers, “Handbook of Water Use and Conservation: Homes, Landscapes, Industries, Businesses, Farms”, Waterplow Press, (2001). 20. Lyle, J. T., “Regenerative Design for Sustainabl e Development”, John Wiley & Sons,. New York (1994) . 21. Federle, M. O. “Overview of Building Construction Waste and the Potential of Materials Recycling”, Building Research Journal, 2(1): 31_37 (1993). 22. Wolley, T., Kimmins, S., “Green Building Handbook : A Companion Guide to Building Products and Their Impact on the Environment”, Volume 2, Spon Press, (2002). 23. Robert D., Brown, T., Gillespie, J., “Microclimatic Landscape Design: Creating Thermal Comfort and Energy Efficiency”, John Wiley & Sons, Canada (1995) . 24. Papanek, V., “ The Green Imperative Ecology and Ethics in Design and Architecture”, Thames and Hudson, Singapore (1995). 25. Thomas, R., Fordham, M., “Sustainable Urban Design: An Environmental Approach”, Spon Press, London (2003). Kentlerin tasarımında yerel çevrenin özelliklerine müdahale edilmemesine, enerji ve suyun korunumuna, karma işlevli tasarımlar yapılmasına ve özel oto kullanımının azaltılarak toplu taşımacılığın yaygınlaştırılmasına yönelik stratejiler belirlenmelidir. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Sürdürülebilir Mimaride Enerji Etkin TasanmUygulamalarmrn Dünyadan Baz> Örnekler Üzerinden İncelenmesi f Enes YAŞA E nerji krizinin arttığı son yıllarda dün­ Sürdürülebilirliğin bir diğer anlamı ise ya ölçeğinde ülkelerin enerji potansi­ yellerini en iyi şekilde kullanmaları, doğaya el sürmemek değildir. Her neslin do­ doğaya karşı duyarlı olmaları, teknolojiyi ğal kaynakların yönetim ini gelecek nesiller adına üstlendiği anlamına gelir. uygun şekilde kullanmaları gibi düşünceler oldukça büyük oranda önem kazanmıştır. Burada tem el olarak kabul edilen görüş, Uluslar arası ölçekten yapı elemanları ve ya­ dünyamızı atalarımızdan miras olarak değil, pı malzemeleri ölçeğine kadar tüm ölçekler­ emanet aldığım ız ve torunlarımızdan ödünç de sürdürülebilir dünya, sürdürülebilir yerle­ şim leri, yenilenem ez enerji kaynaklarının almış olduğumuzdur. Toplumlar dünya kay­ yerine yenilenebilir kaynakların kullanılma­ düşünerek kullanmalıdır. sı, enerjiyi bilin çli olarak en etkin şekilde kullanma fikri ülkelerin ve bütün toplumların hayatına çok yoğun bir şekilde girmiştir. Bu bağlamda sürdürülebilirlik kavramı hayatı­ mıza girmiştir. naklarını çocuklarımızı ve onların çıkarlarını Son yıllarda özellikle Avrupa’da sürdürü­ lebilir enerji etkin tasarım örnekleri giderek artmaktadır. Bu örnekler, hem enerji etkinlik açısından hem de konfor koşulları açısından değerlendirildiğinde yeterli kriterleri sağla­ Genel anlamda sürdürülebilirlik; bir top­ lumun, ekosistem in ya da sürekliliği olan herhangi bir sistemin işlevini kesintisiz, bo­ Enes Yaşa, Yük. Mim., Araş. Gör. İTÜ, Mimarlık Fakültesi. m ış ve bu doğrultuda tasarımlar oluşturul­ muştur. Bu çalışmada; Almanya, Fransa, İngilte­ zulmadan, çürüm esine meydan verm eden, aşırı kullanım la tüketmeden ya da sistem in re, Finlandiya gibi Avrupa’nın farklı iklim hayati bağı olan ana kaynaklara aşırı yüklen­ bölgelerinde uygulanmış projelerden bazıları meden sürdürülebilmesi yeteneği de denile­ bilir. incelenm iş ve bu projeler, sürdürülebilirlik ve enerji etkinlik bakımından ele alınmıştır. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Örnekler 1- DEBIS HEADQUARTERS Yer: Berlin, Almanya Sistem: Çift kabuklu cephe Mimar: Renzo Piano atölyesi ve Christoph Kohlbecker Tamamlanma: 1991-1997 Proje tanıtımı: 21 katlı çift kabuk cephe sistemli bir ofis yapısıdır. Dış cephe. Yapıyı oluşturan kabuk sistemi çift ka­ camların üzerinde güneş kontrolü için buktan meydana gelmektedir. Çift ka­ jaluziler bulunmaktadır. Cepheler ara­ buklu cephe, kat yüksekliği boyunca sında her katta 70 cm genişliğinde boşluklara bölünmüştür. Dış kabuk bosluk bulunur. Yaz döneminde dışta­ otom atik sabit eksenli 12 mm kalınlı­ ki cam jaluziler dıştaki hava değişimi­ ğında lamine cam panjurlara sahiptir. ne izin verm ek üzere yeterli eğim de Kapandıkları zaman bu panjurlardan açılır. Kullanıcılar içteki camları hava­ minimum hava değişimi oluşur. İç ka­ landırma amacıyla açabilirler. Binaya bukta alttan hareketli, açılabilen çift ait term al kütlenin gece soğutulması camlı pencereler vardır. otom atiktir. Kıs dönem inde dış pan­ Üst camlar elektrikle hareket eder. İç jurlar kapatılır. Ara boşluktan görüntü. 2- GEMEINNUTZIGE SIEDLUNGS UND WOHNBAUGENOSSENSCHAFT MBH (GSW) HEADQUARTERS Batı cephesinde dikey panjurların dış görünümü. Yer: Berlin, Almanya Sistem: Çift kabuklu cephe sında jaluzi içeren pencere tipine sa­ ğu yerlerde ses yalıtımlı havalandırma­ hiptir. Jaluzili metal panolar da pence­ lar bina çevresinde hava akımı sağlar­ relerden bağımsız taze hava sağlamak lar. Isıtma döneminde çok katlı cephe için doğu cephesinde yer alırlar. Batı arasındaki hava boşluğu tüm ayarla­ cephesinde ise içte çift camlı elle ya da nabilir pencereler kapalı olduğunda otom atik olarak hareket ettirilebilen bir ısısal tam pon bölge olarak davra­ pencere içeren çift kabuk içerir. Bosluk nır. Sıcak hava ısı toplanması için yük­ genişliği 0.9 m'dir. Bu bosluk alanında selticilerle merkeze döndürülür. Taze yer alan geniş, dikey ve perfore alü­ hava yükseltilmiş döşeme sisteminden minyum panjurlarda otom atik ya da alınır. Isıma ile ısıtma ve soğutma sağ­ elle ayarlanabilir. Panjurlar tüm batı lanır. Mimar: Sauerbruch Hutton cephesini gölgeleyecek şekilde uzatı­ Architekten labilir. Tamamlanma: 1995-1999 Doğu cephesinden alınan dış hava ba­ Proje tanıtımı: Batı cephesinede çift tı cephesi ile çapraz havalandırma sağ­ kabuk cephe sistemli çapraz havalan­ lar. Hakim pencere yönü doğudandır. dırmalı 22 katlı 11 m genişliğinde bir Batı cephesi 20 kat yüksekliğinde baca ofis binasıdır. etkisi ve ısıl yükselme ile dikey hava­ Binanın doğu cephesi otomatik ve elle landırma sağlayan yüksek bir şaft gibi Doğudaki üç camlı cephe sis­ hareket ettirilebilen üç camlı ve ara­ davranır. Kapalı ofis kısımlarının oldu­ temini iç ve dış görüntüsü. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK 3- INLAND REVENUE CENTRE Cephe strate­ jilerini göste­ ren çizim; 1. Lightshelf g ö lg e lik le ri, Havalandırm a stratejilerini gösteren ışığı mekâna çizim; yansıtma yolu Inland 1. Mekanik bir şekilde de sağlanabilen ile alır. Revenue taze hava alt döşeme kanallarından ve 2. Açık renkli tavan günısığının yansıtı- Center. ızgaralarından alınır. cılığını arttırır. Yüksek tavan ısı tab a­ Yer: Nottingham, İngiltere Sistem: Baca etkisi ile çapraz havalan­ dırma 2. Ofis alanlarında çapraz havalandır­ kalaşmasına izin verir. Beton çıkma yü­ ma (Açık pencerelerden). zey ısıl kütle olarak davranıp günlük ısı 3. Sıcak hava merdiven kulesine bağla­ kazançlarını emer. nan kapıdan atılır. Kuledeki güneş ka­ 3. Üçlü camların arasında jaluziler. Mimar: Michael Hopkins & Partners zanımı ısı yükselişini arttırır ve sıcak 4. Balkon ve gölgeleme elemanları. Mühendislik: Ove Arup & Partners hava baca etkisi ile kuleden atılır. 5. Kullanıcı Tamamlanma: 1994 4. Ayarlanabilir kule çatısı hava akımı­ taze hava girişleri kısın pencerelerin Proje tanıtımı: Az katlı köselerinde nı kontrol etmek üzere açılır ya da ka­ kapanmasına izin verir ya da dış gürül­ merdiven kulelerine sahip L tipinde bi­ panır. tünün bina içine girmesini engeller. kontrollu fanlara sahip nadır. Ana stratejiler gün ışığının ve 5. Üst döşemede sıcak hava çatı sırtın­ 6. Dış tuğla iskeleler yanal gölgeleme doğal havalandırmanın arttırılmasıdır. dan atılır. sağlar. 4- FİNLANDİYA BÜYÜKELÇİLİĞİ Yer: Helsinki, Finlandiya Sistem: Güneş kontrol Mimar: Pekka Maki, Toni Peltola Tamamlanma: Belirtilmemiştir. Proje tanıtımı: Ana cephe dört açıklığa sahip bir beton kütleden oluşm akta­ Yatay gölgeleme elemanları. dır. Eski yapının cephesindeki alçı sıva, yeni yapının zemin malzemesinde tek­ rarlanır. Büroların çift cam larının iç çerçeveleri ahşap, dış çerçeveleri ise metaldir. Güneş kontrol elem anları 90° ve 45° açılarla açılan bakır levhalardan olu­ şur. Cephe detayı. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK 5- WURZBURG'DA YÖNETİM BİNASI ziler iç kısımlarında, doğru açıda ol­ dukları takdirde ısı emicilik kapasitele­ rini yükseltmeyi sağlayan koyu yüzeye sahiptirler. Bu şekilde yılın soğuk aylarınde içeri alınan taze hava ısıtılabilir. Çatı kısımlarında açıklık kapakları bu­ lunur. Binanın köselerindeki havalan­ dırmalar havanın yatay sirkülasyonunu Yer: Stuttgart, Almanya Sistem: Çift kabuklu cephe Mimar: Martin W ebler, Garnet Geisser Tamamlanma: Belirtilmemiştir. Proje tanıtımı: Bu binanın iki adet 4.10 sağlarlar ve yapının güneş alan ve al­ mayan taraflarınd a içeri alınan hava sıcaklıkları arasında farkedilecek dere­ cede fark olduğunda koşulları denge­ lemeye yardımcı olur. Yazın jaluziler, yansıtıcı pozisyonlarında kapatıldıkla­ (birim yok?) yüksekliğindeki katı açık rında ve havalandırm a kapakları açıl­ ofis katları olarak tasarlanmıştır. Ha­ dığında bina tasımımla ısı transferi vuzlu, bitkilerle kaplı ve sürme cam ça­ sayesinde soğutulabilir. tılı atrium, kompleksin yapısal ve gör­ Görünüş. sel merkezini oluşturur. İç iklimlendirmenin ana konsepti; güneş enerjisi kaynaklarını kullanmak ve ancak çok gerekli olduğu dönemlerde fosil yakıt­ ların kullanılmasıdır. İki katmanlı cephe tam pon bir bölge olarak görev görür. Dışındaki cam yü­ zey sabittir. İç kabuğu ise sürme kapı­ lar ve açılan camlar içermektedir. Güneş kontrol elemanı olarak hafif metal jaluziler kullanılmıştır. Bu jaluzi­ ler 60 cm genişliğindeki çift kabuk sis­ tem inin arasında yer alm aktadır. Bu jaluziler günısığını tekrar dışarı ya da beyaz keten tavan panelleri yardımı ile bina içerilerine doğru yansıtırlar. Sistem Binanın güney ve batı yüzlerinde, jalu­ kesiti. 6- RWE AG HEADQUARTERS Yer: Essen, Almanya runumu ön planda tutulmuştur. Sistem: Çift kabuklu cephe Doğal havalandırm a, güneş korunu­ Mimar: Ingehoven Overdiek Kahlen und partner mu, ve gün ışığının optimum kullanımı hedeflenmiştir. Bütün bunlar tüm bi­ nayı kuşatan interaktif saydam bir Tamamlanma: 1991-1997 cephenin çözülmesini beraberinde ge- Proje tanıtımı: Ingehoven Overdiek tirmistir. Bina formu olarak hacim ve Kahlen und partner tarafından tasar­ dış yüzey alanları oranları, rüzgar ba­ lanan bu yönetim binasında enerji ko­ sıncı, ısı kayıpları, yapısal maliyetler ve Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK günışığı gibi kaygılarla silindirik bir form un optimum bir çözüm olduğu düşünülmüştür. Kesintisiz bir cam cep­ he olmasına rağmen farklı kullanımlar örneğin girişler, ofis katları servis kat­ ları ve çatı bahçesi gibi fonksiyonlar kendilerini belli etm ektedirler. Dikey giriş ayrı bir asansör kulesi ile olmak­ tadır. Dış köselere doğru yükselen kat döşemeleri günışığı girişini arttırır. Fotovoltaik gölgeleme elemanlarının cepheden görünüşü. Çift kabuklu cephede çift camlı kabuk ofis katlarının doğal olarak havalandı­ rılmasını sağlamak üzere açılmaktadır. Aynı zamanda cephe çatı bahçesini güçlü rüzgarlara karsı korunum unu sağlamak üzere kulenin üst kısımları­ na kadar uzatılmıştır. Bina kullanıcıla­ rın kendi çevrelerini kontrol etmeleri­ ne izin verecek şekilde tasarlanmıştır. R W E A G H EA D Q U A R TER S Hava koşullarının pencerelerin açılma­ sını engellediği durum larda havalan­ dırma minimum hava değişim kapasi­ tesi ile klima vasıtası ile yapılır. Beton zeminler kütlelerinin ısılı depo­ Fotovoltaik gölgeleme elemanları. lama özelliklerini kullanm ak üzere perfore metal kaplam alarla kaplanmıstır. Çift kabuklu cephenin dış kabuğu ge­ leneksel ısı yalıtımlı bir katman dışında cam bir kabuk içermektedir. Çift ka­ buklu cephenin dış katmanı 10 mm ekstra beyaz camdır. Bu iki katman arasında 50 cm genişliğinde herkatta bölüntülü koridor bulunur ve tek mo­ dül genisliğindedir. Gölgelik detayı - fotovoltaik louvres dikey kesiti. Cephe yatay kesiti. Gölgelik detay ı-Fotovoltaik louvere plan. Cepheden görünüş. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Modül tabanındaki 15 cm yüksekliğin­ nır. Kısın sıcak hava, ısı toplanması için deki havalandırmadan alınan dış hava yükselticilerle merkeze yollanır. Cep­ yan modülün üst kısmından dışarıya he, kısın iyi bir ısı yalıtımı sağlar. Yazın verilm ektedir. Bu koridorda yer alan da jaluzilerle direkt güneş ısınlarından güneşten korunma elemanı hava şart­ etkin bir koruma sağlar. larına karsı korunur ve iki kabuk ara­ sındaki boşluğun aşırı ısınmasını engel­ lediği için enerji dengesi üzerinde olumlu bir etkisi vardır. Geri çekilebilir jaluziler, boşluktaki sürme cam kapıla­ rın dış yüzeyine yerleştirilmişlerdir. İç kabuk oda yüksekliğinde 135 mm açılabilen sürme elemalar içerir. İç kısım­ da parıldamayı önleyecek bir perdele­ me elemanı yerleştirilmiştir. Dış kabuk, 2.00*3.60 m boyutlarında sertleştiril­ miş güvenlik camları içerir. Günısığı, direkt ısınım sonucu oluşacak parıldam a problemi ise jaluzi ve per­ delem e elemanları ile engellenmiştir. Ofislerdeki havalandırma sistemi. Ekstra hava boşluğu iç ve dış yüzey arasında ısı kaybı oranını azaltarak ısıl tampon bölge olarak görev görür. Aşı­ Yanda, cephe dikey kesiti, rı soğuk koşullarda pencereler kapa­ çatı katı ve orta katlardan cephe detayları. 7- PARİS ÜNİVERSİTESİ ENSTİTÜSÜ yerleştirilm iş cam elem anlar güneş kontrol elemanı olarak görev görür­ ler. Dış duvara ankre edilmiş ve bağ­ lantı elemanları ile desteklenen yatay çelik bölümlere ait çerçeve sisteme sabitlenmislerdir. Binanın görünüşü ba­ kan kişinin bakış açısına göre değiş­ mektedir; bazen saydam ya da bazen Yer: Paris-Fransa Sistem: Güneş kontrol çevredeki binaların üzerine düsen gö­ rüntüleri ile farklı görünüşler elde et­ mektedir. Mimar: Jerom e Brunet ve Eric Saunier Tamamlanma: Belirtilmemiştir. Proje tanıtımı: Arap enstitüsüne yakın bir yerde konumlanan bina, 6 ay gibi kısa bir sürede inşa edilmiştir. Üstten köprü ile bağlanan iki paralel binadan oluşmaktadır. Blokların dış cepheleri camla kaplıdır. Blokların dar son yüzey cepheleri endüstriyel yarısaydam cam­ la kaplıdır. Uzun yüzeylerde zemin yüksekliğinde duvar arkasına 45 açı ile Boyuna kesit. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Tip kat planı ve zemin kat planı. Sonuçlar Bu çalışmada ele alınan tüm örnekler ince­ lendiğinde enerji korunumu sağlanması açı­ sından enerji etkin tasarım kriterlerinin uy­ gulandığı ve enerji korunumu sağlanmasının yanında kullanıcı konfor koşullarının da sağlandığı görülmektedir. Sürdürülebilir mimarlık giderek kentle­ şen bir dünyada medeniyetin en değerli mal­ larından birisi olarak, kentsel ortamda an­ Cepheden detay. lam lı bir nitelik ö g esi olmalıdır. Y eniliği yansıtm alı ve toplumsal dönüşümün çeşitli yönlerini önceden kestirebilir olmalıdır. Gerçek temellere dayanmalı ve toplum tara­ fından benim senecek gerekçelere sahip o l­ malıdır. Sürdürülebilir mimari için çevreye karşı sorumluluk bilinci ile enerji kullanımı­ nı azaltmak (reduce), kullanılan m alzem e­ Cephe yatay kesiti. lerde yeniden-dönüşüm (recycle) ve yeniden-kullanımı (reuse) olan malzemeler kul­ lanmak, ayrıca var olanı yeniden-iyileştirmek (recover) gerekir. Mimarlık doğası gereği y eşili yok eden Cephe dikey kesiti. bir eylem olarak algılanmaktadır. Fakat Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK onun doğa düşmanı olm adığının, olm aması gerektiğinin ve bunun nasıl oluşabileceğinin araştırılması, irdelenmesi ve işlenm esi ayrıca insanoğlunun düşlediği, özlediği doğa ve ye­ şil ile birlikteliğinin sağlanması gerekmekte­ dir. Bundan dolayı, doğa ile entegre edilm iş yaşam ın desteklenm esi; değerli olanın k o­ runması, teknolojik, ekolojik, kültürel, so s­ yal ve ekonomik çözümlerin bir bütün olarak kılınması; yeni m alzemelerin, teknolojinin, üretim yöntem lerinin üzerine deneyim e ve deneylere dayalı olarak gidilm esi gerekmek­ tedir. Ayrıca insanlara hayatlarını doğru plan­ lama hakkının verilmesi, yaşam planlarını ve ümitlerini bizzat kendilerinin gerçekleştirile­ bilmelerinin sağlanması, onlara olanaklar ya­ ratılması da lüzumlu olmaktadır. Tüm bu örnekler ışığında bu çalışm anın sonucu olarak diyebiliriz ki; mimari anlamda ülkemizdeki ekolojik dengeyi korumak, sür­ dürülebilirliği sağlamak ve yaşam kalitesini yükseltm ek için tem el olarak; yapılaşmada yapı m alzem esi için gereken hammadde tü­ ketim ini azaltarak doğayı tüketmeden kul­ lanmak, konut yapılarının yapılaşma evrele­ rinde fosil yakıtlara gereksinm eyi azaltmak için yönlenme, iklimlenme, yalıtım ve doğal aydınlatmaya önem vermek, daha da iyisi bu evrelerde fo sil enerjilerinin yerine güneş enerjisi ve benzeri yenilenebilir enerji kay­ naklarını kullanmak, konut yapılarının yapı­ laşm a evrelerinde oluşan evsel, hafriyat ve inşaat gibi atıkları azaltmak, değerlendirmek ve yeniden kullanmak, yeniden kullanılması mümkün olan, kirlilik yaratmayan, sağlıklı ve ekolojik yapı malzemelerinin mimari ta­ sarım ve uygulama alanında kullanılmasına ilişkin bir sistem geliştirmek, yerel yapı mal­ zem elerini ve geri dönüşümü mümkün yapı m alzem elerini kullanmak gibi ilkelerin b e­ nimsenmesi gerektiği bilincini ülkemizde de ön plana çıkarmaktır. Kaynaklar: 1. Lawrance, G., 1996. “Sustainability in Seattle City 3-4: The Right to a Sustainable City, Oxford City, 12 2. Bourdeau,L., Halliday, S., Huovila, P., and Richter, C.,1997. “Sustainable Development and The Future of Construction, Proceedings of the Second International Conference: Building and The Environment, Paris, 495-510 3. Edwards, B., 1999. “Sustainable Architecture, European Direcîives and Building Design”, Architectural Press, Oxford, 230-235. 4. Karaman, A., 1993 “Sürdürülebilir Çevre Kavramı Çerçevesinde Ekolojik Planlama Yaklaşımı” Türkiye'de 17. Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu: Kent ve Çevre “Planlamaya Ekolojik Yaklaşım”, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul, 4-6 Kasım,254257 5. The Architectural Review. Volume 205, No. 1223, January 1999. “Piano at Postdamer Platz[Berlinj”. p 35-42 6. The Architectural Review. Volume 203, No. 1211, January 1998. “ Postdamer Review “p 34-43 7. A+U: Architecture and Urbanism, No 329, Feb, 1998 “Renzo Piano Building Workshop:Debis building-Postdamer Platz Reconstruction”. p.104-125 8. Architectural Record, volume 186, No 10, Oct 1998 “A striking presence on the Berlin skyline, the Debis Tower, by the Renzo Piano Building Workshop, revives the skyscraper.” p.124-135 9. Architecture d’Aujourd’hui, No 308, Dec, 1996 “Vertus du compromis Secteur Daimler Benz, Potsdamer Platz” , p.58-81 10. Renzo Piano Building Workshop: OfficiaL Site: http://www.rpwf.org 11. Space Modulator: Atypical European-style high lise http://www.nsg.co.jp/spm/sm81~90/sm87_contents/sm87_e_debis.html 12. Ball State University Web Services: Building A New City Center http://publish.bsu.edu/perera/Exhibition/images/10berl in.pdf 13. The Architectural Review : Piano at Postdamer Platz, http://www.arplus.com/archive/ piano/ piano2. html 14. http://www.sauerbruchhutton.de/portfolio/04_ gsw/gsw_e/gsw.html 15. http://gaia.lbl.gov/hpbf/casest_f.htm 16. http://eng.archinform.net/projekte/2307.htm? scrwdt=1024 17. http://gaia.lbl.gov/hpbf/casest_h.htm 18. Detail 1993,3- sf 343-348 - Detail 1997,3-sf 355-361 Mimarlık doğası gereği yeşili yok eden bir eylem olarak algılanmaktadır. Fakat onun doğa düşmanı olmadığının, olmaması gerektiğinin ve bunun nasıl oluşabileceğinin araştırılması, irdelenmesi ve işlenmesi ayrıca insanoğlunun düşlediği, özlediği doğa ve yeşil ile birlikteliğinin sağlanması gerekmektedir. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Sürdürülebilir Kent Planlan f Demet IRKLI ERYILDIZ - Semih ERYILDIZ - Özge YALÇINER 21. Yüzyıla girdiğimiz bu önem li za­ sürdürülebilir kentleşmenin koşullarını yeri­ man eşiğinde, yaşadığımız kentle­ ne getiremeyen uygulamalardır.1 rin denetimsiz büyümenin getirdi­ 21. Y üzyılda artık çok daha bütüncül ve ği sorunlara ve bu çerçevede bireylerin ve demokratik, toplumdaki insanları birbirine toplumun gereksinmelerine nasıl yanıt vere­ yakınlaştıran bir kent resm i çizilm ektedir ceği konusu, en tem el sorunlardan birini ( c o m p a c t c ity ). oluşturmaktadır. Bugün dünya nüfusunun bağımlılığı en aza indiren, yaya hareketini ve yarısının (3 milyardan fazla kişi) kentlerde bisiklet kullanım ını artıran, hava kirliliğini yaşadığını düşündüğümüzde, bu sorunun ve enerji harcamalarını en aza indiren g eliş­ doğru yanıtlarının arandığı bir kent planlama miş bir toplu ulaşım modeli ile kolay erişile­ sisteminin önemi daha da artmaktadır. bilir, herşeyi bir araya getiren, endüstriyi de­ Bu bağlamda, otomobile olan Herşeyden önce kentlerimizde yaşanmak­ ğil ama konutu ve çalışma yerlerini, alışveriş ta olan büyümenin getirdiği yanlışların dur­ alanlarını, toplumsal, rekreatif ve eğitimle il­ durulması için sağlıklı bir planlama zorunlu­ gili işlevleri yakınlaştıran çözüm ler beklen­ dur. Zira dünyada planlamanın olmadığı yer­ mektedir. N e var ki, kentsel yoğunluk ile il­ lerdeki kentlere baktığımızda sonuçların ür­ gili kararlar alınırken, doğaya ve yeşile olan kütücü olduğunu görebiliriz. Planlamanın gereksinme göz ardı edilmemelidir. Doğa ile günümüzdeki hedefi ise yerel kaynak ve de­ bütünleşme, ekolojik sürdürülebilirliğin en ğerlerin korunarak geçm işten geleceğe taşın­ önemli ileşenidir. dığı, sürdürülebilir kentleşme doğrultusunda Demet Irklı Eryıldız, Prof. Dr. Semih Eryıldız, Prof. Dr. Özge Yalçıner Lefke Avrupa Üniversitesi Mimarlık Bölümü. bir çalışma çerçevesidir. Amaç N e yazık ki ülkem iz kentlerinin önem li Bu araştırmanın tem elinde Türkiye’deki bir kısmında plansızlık hakim olup, planlama imar planlarının ve imar mevzuatının sürdü­ yapılan yerlerdeki kentsel düzenlem eler ise rülebilirlik bağlamında zayıf kaldığından ha- Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK reketle sürdürülebilir kent planları yaratmak nı ifadenin farklı tarifleridir. Mekân, çevresel için neler yapm alıyız? Bu konuda devletin ölçütlerle tanımlanır. Enerji elementleri tek­ yasal teşvikleri neler olmalıdır? Dünya ör­ tir ve bunlar aynıdır.Uzaysal organizasyon neklerinde ne gibi çalışmalar yapılmıştır? so­ ve mimari formlar, güneş kontrolü, havalan­ rularına cevap aramak yatmaktadır. Günü­ dırma, izolasyon, ısı duvarlarının yerleştiril­ müzde dünyanın karşılaştığı temel sorun ba­ m esi, yü zey özellikleri, renk, dolu-boş vb rınma ve kentleşmenin neden olduğu kaynak faktörler ile birbirlerine bağlıdır. Sürdürüle­ tüketimi ve kirlenmedir. Kent ve Çevre araş­ bilir bina ve şehirler yaratma prensipleri ile­ tırmaları tem el sorununun bu konu olm ası ride yapılacaktır. Ancak halen ekolojik m ese­ da, araştırma dalının tanımından kaynaklan­ lelerin mimari paradigmalar içinde ele alın­ maktadır. ması sağlanamamıştır. Kirlenme ve hastalık şekillerinin bir veri Fonksiyonalist, (de)konstrüksiyonalist, olarak toplanm ası, tasarımda bize bazı d e­ (post)m odernist, vernicular paradigmalara ğerler verecektir. Yapılması gereken, mevcut sahibiz. A lışılagelm iş mimarlık çalışm ası enerji tüketim zincirleri üzerinde yoğunlaş­ modellerinde iki araştırma yöntem i, hiç de­ maktır. ğişmeden kullanılmaktadır: Var olan m evcut kent politikaları tekrar gözden geçirilmelidir. insanların yaşama, ça­ lışm a ve boş vakit aktiviteleri, doğal besin üretim modelleri ve taşıma-ulaşım yöntemle­ ri yeniden ele alınıp şekillendirilm elidir. Üretim ve verim lilikteki ana düşünce doğal kaynakların kullanılması olmalıdır. Tüketim; kullanım ve rahatlık kriterlerine göre şekille­ nir. • G ü n e ş e n e r j is in in a k t i f v e p a s i f o l a r a k k u l ­ la n ı lm a s ı , • D o ğ a d a n su to p la n m a s ı v e a tık su y u n te k ­ r a r k u ll a n ı l m a s ı, • T a ş ım a d a k i u z a k lık la r ı k ü ç ü ltm e k , • K e n d i b e s in in i ü r e te n ş e h ir le r k u r u lm a s ı, g ib i y ö n te m le r le tüketim ve atığın ana kaynağı olan şehir, enerji üretici ve temizlik yaratıcı bir hale ge­ tirilebilir. Bu çalışma, araştırma ve deneme türleri, Kuzey ülkeleri kentbilimcilerinin gündemin­ de daha ağırlıklı bir biçimde yer tutmaktadır. Halbuki kentleşm enin olanca hızıyla sürdü­ ğü güney ülkeleri, özellikle TÜRKİYE için bu çalışm a, araştırma ve deney türleri daha büyük önem taşımaktadır. Bazı mimarlar duvar, döşeme, tavan, yü­ zey dokusu, renk, dolu-boş oranı vb. gibi m i­ mari elementlerle salt biçimlendirme ve m e­ kân oluşumuyla ilgilenmektedirler. Enerji danışmanları ise ısı depolama, izo­ lasyon, güneş etkileri, yüzey şekilleri, hava akımı ile ilgilenmektedirler. Bu iki tanım ay­ Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Ülkemiz eşsiz doğal çevre verileri ve tarihsel gelişme sürecinde kazanılmış kültür varlıklarına sahiptir. Bu değerler yerleşmelerimizi özgün kılar ve kent kimliğini oluşturur. Günümüzde kentlerde uygulanan imar planı uygulaması kent kimliğini hiçe sayarak ekolojik değerleri bir kenara itmektedir. • E s te tik y a k la ş ım d a ; b in a g ö r s e l, s o s y a l, tin ­ s e l b i r ü r ü n v e y a b i r h i s d e m e t in in i f a d e s i o l a r a k k a b u l e d il m e k t e d i r . • B i l i m s e l y a k l a ş ı m d a ; b i n a s a l t b i r ü r ü n d ü r. kullanmaktadırlar. Bu planlarda ada bazında karar verilmek­ te, parsellerde minimum çekme m esafesi v e­ rilerek yapılaşmaya yön verilmektedir. Kent­ B in a d a i ş le v iliş k ile r i, o p tim u m y e r le ş im sel tasarım planları olmadan, bina aralıkları ş e m a s ı n a v a r m a k iç in z a m a n - u l a ş ı m a r a ş ­ ve konumlarında iklim, ışık durumu, yönlen­ t ır m a s ıd ı r . B u n e d e n l e i ş l e v s e l l i k b i l i m s e l me, hava sirkülasyonu, doğal enerji gibi çok y a k la ş ım ı n b i r a l t b a ş l ı ğ ı h a l i n e d ö n ü ş ü r . Iki yaklaşım arasındaki hem usavurma hemde takdimle ilg ili derin farklılıklar, bir­ önem li konulara değer verilm eden yapılan bu planlar, kentleri günümüzde sürdürülebi­ lirlik anlamında çok sıkıntıya sokmaktadır. birleri ile etkin bir diyalog -iletişim - kurul­ masını olanaksızlaştırır... İmar Mevzuat> Mimarların ezici çoğunluğu, estetik yak­ Kentlerdeki fiziki gelişm eyi dolaysız olarak laşım la işlem eyi yeğler. Enerji araştırma ve yönetme ve denetleme aracı, 3194 sayılı İmar tasarımcılarının çoğu bilimseldir. Yapı tasa­ Kanunudur. Bu kanun, ülkem iz gibi güneş rım süresince Estet Mimar; bilim ve mekân ışınımları yönünden oldukça uygun konumda yaratısı, dolu-boş oranları, yüzey, doku, du­ olan bir ülkede yetersiz kalmaktadır. Teme­ varlar, döşeme, çatı öğeleri ve geometrik bo­ linde parselasyona dayanan planlama sistemi yutlarla ilgilidir. Çevreci mimar ve enerji da­ değişmedikçe İmar Kanunu, yapı yüksekliği- nışmanları ise ısı kitlesi, yalıtım , güneş pe- yol ilişkisine ilşkin kuralları, doğal iklim le- netrasyonu, yüzey özellikleri, hava akışı, dirme açısından önemini koruyacaktır. yön, mekânın ısı hiyerarşisi gibi tanımlarla İmar Kanunun 28.maddesinde konut b öl­ çalışır. Halbuki özellikle çözüm lem e süreci­ gelerinde arka bahçe uzunluğunun h/2 olm a­ ne bakıldığında elemanların birbirine dönü- sı öngörülse de, gerekli yapı derinliği için 2 ­ şebilirliği, bir diğerinin dili ve bakışı ile ifa­ 3 m ye kadar inilmesine izin verilemektedir.2 de edilebilirliği görülmektedir. Bu nedenle Bu da çok katlı bir yapıda güneye bakan arka çevresel ve enerji ile ilgili işler konusundaki bahçenin yılboyu güneş alamayacağı anlamı­ fikirler, gerçekten başarılı, doğru mimari çö- na gelir. zünlerde ortaya çıkar.... Ekolojik sitelerin konstrüksiyon problemi İmar Kanunun enlem, iklim bölgesi, yön parametreleri dikkate alınmadan standart gibi, mevcut bina stoklarının ekolojik olarak formüller getirmesi ekoloji açısından çok sa­ yenilenm esi de önem li bir problem haline kıncalıdır.3 Ayrıca kanunda getirilen kişi ba­ gelmiştir. Dünyada birçok örnek gösteriyor şına düşen y eşil alan oranları çok düşüktür. ki yeniden yapım yerine, yenilem e (renovati- Nüfus yoğunluğuna ve kent karakteristiğine on) daha fazla üstünde durulan bir konu hali­ göre bu standartlar arttırılmalıdır. ne gelmiştir. İmar Uygulamalar> TÜRKİYE'DEKİ İMAR PLANLARI ve İMAR KANUNU'NA BAKIŞ İmar Planlan 3194 İmar Kanunu ile birlikte İmar Planı yapma ve yaptırma yetkisi, m erkezi y ö n e­ timden Büyükşehir Belediyelerine ve ilçe be­ Ülkem iz eşsiz doğal çevre verileri ve tarihsel lediyelerine verilmiştir. 20 seneye yakın bir gelişm e sürecinde kazanılmış kültür varlıkla­ bir sürede belediyeler bu yetkiyi kötüye kul­ rına sahiptir. Bu değerler yerleşm elerim izi lanmışlar, yapılaşmada müthiş bir kalite dü­ özgün kılar ve kent kim liğini oluşturur. Gü­ şüklüğü yaşanmıştır. Ö zellikle afete duyarlı nümüzde kentlerde uygulanan imar planı uy­ bölgeleri sürdürülebilir yaşam çevreleri oluş­ gulaması kent kim liğini hiçe sayarak ekolo­ turmak adına ön plana almak yerine sözko- jik değerleri bir kenara itmektedir. B ölge nusu yetkiyi o bölgelerde kötüye kullanmış­ planlaması yapılmamakta, yaygın olarak y e­ lar, hiç kontrol mekanizması çalışmamış, bu­ rel yönetimler 1/1000 uygulama imar planını nun ceremesini 1999 yılında yaşanan büyük Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Marmara Deprem i ile en kötü şekilde çek­ ve ömrü açısından çok önemlidir. mişlerdir. Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği ve Şehir Planlama Sürdürülebilir Gelişme, Planlama ve Kent Plan> Sürdürülebilir gelişm e ve sürdürülebilir Planlama, sürdürülebilir gelişm enin tem el planlama, bir kaynak olarak çevrenin tüketil­ araçlarından biridir. F iziksel planlama ise m esi ve yitirilmesine önem vermeden kulla­ yerseçim i kararlarını oluşturur ve şehrin v e­ nımına karşı geliştirilen bir planlama anlayı­ ya bölgenin çevresel değerlerini koruma-kul- şıdır. Böylece çevrenin sadece o dönem kul­ lanma dengesi içinde değerlendirir. K işisel lanıcılarına hitap edecek ve en çok yarar sağ­ yatırımların ya da plandaki yerseçim i karar­ layacak değil, fakat aynı zamanda çevresel larının değiştirilmesinin çevredeki yansıma­ kaynakların gelecek nesiller tarafından da sını görm ek uzun zaman alabilir. Çevresel kullanım hakkını gözeten çağdaş bir değer­ Etki D eğerlendirm esi (ÇED) bu yansım ayı lendirmedir. belirlem ek am acı ile ülkem izde kullanılan bir mekanizmadır. Sürdürülebilir kent planları ise stratejik planlardır. Kentsel, arkeolojik, tarihsel koru­ Yukarıda eleştirilen şehir ve bölge planla­ ma alanları, doğal parklar ,doğal çevre koru­ malarındaki imar uygulamalarının aksaklık­ ma alanları, verim li tarım toprakları, orman ları olduğu gibi Ç E D ’in de pek çok hataları alanları, akarsu kaynakları vd. belirlenerek bulunmaktadır. 1993’ten bu yana uygulanan yaşayanlarda yaşam m erkezli ( b i o - c e n t r i c ) ÇED yönetm eliği (no.23028), 1997’de deği­ bir kültür yaratmak üzere koruma koşulları şikliğe uğramıştır. Madde 8 de önerilen faali­ ve nüfus yoğunlukları belirlenm iş yeşil ula­ yetin yerseçim i incelem esiyle ilg ili olarak şım sistemli planlardır.5 valiliğin sakınca olmadığına dair raporundan sonra ÇED sürecinin başlayacağı ve Çevre Bakanlığı’nın bu aşamadan sonra devreye gi­ recekleri belirtilmektedir.4 Kısaca, yer seçim i aşamasından sonra DÜNYADAKİ SÜRDÜRÜLEBİLİR KENTLER VE PLANLARINDAN ÖRNEKLER, DEVLETLERİN KENT PLANLAMASINDA YASAL TEŞVİKLERİ ÇED süreci başlar ve yerseçim i aşamasında Ö zellikle 1 9 7 0 ’lerden sonra önem kazanan faaliyetin çevreye olan etkilerinin değerlen­ ancak 1987’de yayınlanan “Ortak G eleceği­ dirilmesi 1/25.000 Çevre Düzeni Planı veya m iz” ile önem li boyut kazanan ve gelişmenin imar planlarına bırakılır. Görüldüğü üzere, çevrenin de göz ardı edilmeden gerçekleşm e­ yatırımcıların yönetm eliğe uygun olm ası si ilkesine dayanan sürdürülebilir gelişm e amacıyla, olması gerekn bir rapor olarak gör­ dünyada yankı bulmuştur. dükleri tek seçenekli ve emredici ÇED, statik Eko Planlama anlayışı kaynakların etkin ve bürokratik bir mekanizmadır. Ayrıca, kullanım ını, kültürel mirasa saygıyı, tarım Ç ED ’e konu olan proje yatırımlarını verilmiş dostu olm ayı gerekmektedir. Bu kapsamda bir yerseçim i kararından sonra ÇED yaptır­ son 15 yılda dünyada ciddi sıçrama yapmış ması, şehir planlama ile bağını tamamen ko­ şu sürdürülebilir kentler incelenmiştir: parmaktadır. Uygulamada birinci sınıf tarım toprağı üzerin yatırımcının taş döktürtmesi • Amerika-San Francisco, Austin, Minnesota ve incelem e heyetinin bir şekilde atlatılması • Kanada - Toronto ile alınan ÇED raporları, doğa katliamının ta • Finlandiya- Mikkeli kendisidir. • Kazakistan- Astana M evcut ÇED yönetm eliği, çevreye veri­ Ülkemizde de Fethiye- Kayaçukuru’ndan len zararları işletme ölçeğinde ele alır. Oysa bir tez çalışm asına yer verilmiştir. Bu çalış­ bir bölgenin ya da kentin, ekolojik değerlere malar incelenirken devletlerin yasal anlamda sahip bir yerin çevresel açıdan taşıma kapasi­ teşvikleri, kanuni düzenlem eler ön plana tesinin belirlenmesi o yatırımın türü, miktarı alınmıştır. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Amerikan Kentlerinde Sürdürülebilirlik türleri ve yaşam alanlarını korumak ve yeni­ Amerika’da Sürdürülebilir Kalkınma üzerine lenm elerini desteklem ek, Parklar ve yeşil Başkanlık Konseyinin İstanbul- HABITAT II alanlar b aşlığı altında San Francisco yaşa­ için hazırladığı kitapta alınan kararlar şöyle yanları için parkları, rekreasyon imkanlarını, sıralanmıştır:6 açık alanları, cadde boylarını, rıhtımları planlamak hedeflenmiştir.7 • İlk 25 yıl içinde sağlıklı ekosistem ler için (ormanlar, sulak alanlar ve kıyıları içeren) etkili planlamalar yapılacak. • Kentlerde park ve rekreasyon alanları arttı­ rılarak nüfus yoğunlukları kontrol ed ile­ cek. • İçm e suyu standartları yükseltilecek ve HABITAT II Sürdürülebilir Amerika Raporu. atıkların dönüşümü sağlanacak. • Sosyal adalet ve eşitlik sağlanarak yoksul­ luk ile mücadele edilecek, herkese barınma sağlanacak. Enerji konusunda çevreci enerji kaynak­ larını desteklem ek, katı atıklar konusunda dönüşümü sağlamak,beslenme ve tarım baş­ lığı altında sürdürülebilir beslenme sistemini kurmak ve tarım ürünlerinin üretimini mak­ sim ize etmek, ulaşım sisteminde yaya ve bi­ siklet tabanlı tasarımlara öncelik vermek, za­ rarlı maddeleri azaltmak ve riskleri önlemek, son olarak su kaynaklarını koruyarak su tü­ ketim ini azaltmak sürdürülebilir San Fran­ cisco planın ana kararlarıdır. Tüm bu kararlar doğrultusunda ekolojik bilgi ağları kurulmuş, ar-ge faaliyetleri üni­ Austin-Teksas-Amerika versitelerde ve enstitülerde arttırılmıştır. B irleşm iş M illetler Ajanda 21 kapsamında Austin B elediye Başkanı ve Kent K onseyi San Francisco Körfezi San Francisco- Amerika Ekonomik ve Sürdürülebilir kent planını ha­ 1993’te San Francisco Yönetim Kurulu D e­ zırlamışlardır.8 Yeşil iş, ekolojik endüstri sis­ netçileri San Francisco Çevre Komisyonunu temleri, karma kullanımlı kentsel fonksiyon­ kurdular. 1996 yılında Sürdürülebilir San lar, yenilenen, dönüşen, sıfır kirletici kay­ Francisco Körfezi Planı oluşturuldu. Bu plan şu başlıkları içermektedir: naklar ve Sürdürülebilir Austinliler bu planın anahtar kelimeleridir. A kıllı Gelişen Austin’de 1990 da 465.000 olan nüfus, 2000 de 6 50.000’e çıkmıştır. Bu­ nun için Smart Growth Initiative kurulmuş, Koruma Zonları belirlenerek akıllı büyüme • Hava Kalitesi • İnsan Sağlığı • Biyolojik Çeşitlilik haritası yapılmıştır. Bu haritaya göre kırm ızı yerler karma kullanım zonlannı, pembe alan kontrollü bü­ • Parklar, Açık Alanlar yüyen m erkezi iş alanını, y eşil yerler kent • Enerji,İklim değişiklikleri, ozon parklarını, siyah yerler değerli tarım toprak­ • Katı atıklar larını belirtmektedir. • Beslenm e ve tarım Austinlilere çok iş düşmektedir. Bunun için • Ulaşım Austin web sayfasında sayıları 100 ü geçen • Zararlı materyaller el kitapları, broşürler yayınlanm ış, halkın • Su ve Atık Sular eğitimi ve uygulaması öngörülmüştür.8 Sürdürülebilirlik planında hava kalitesi El kitaplarından bazıları: seviyesinin insan sağlığı ve ekosistem ü ze­ Yeşil ev inşa etmek ya da evinizi yeşil yap­ rinde olum suz etki etm em esinin tem inini mak için. sağlamak, insan sağlığı anlamında toplum Sürdürülebilir besin ve organik tarım bireyleri için fiziksel, ruhsal, zihinsel ve duy­ bahçede nasıl olur? gusal sağlıklarını arttıracak bir çevre yarat­ M ahalleniz ve b elediyenizle nasıl ağda ha­ mak, biyolojik çeşitlilik konusunda hassas berleşirsiniz? Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK B ilgisayarınız, TV niz, videonuz için nasıl enerji tasarrufu sağlarsınız? Bahçenizde ve evin içindeki hava kalitesini arttırmanın yollan. Su ve para tasarruflu tuvaletler. Temiz ve sürdürülebilir alışveriş. Evinizdeki atıkların dönüşmesi. Yeşil taşıt için ne yapılmalı? Enerjiyi harekete dönüştüren bisiklet! M innesota-A m erika M innesota Planlama O fisi sürdürürlebilir kalkınma modeli oluşturmak için 300 sayfa­ lık bir rehber hazırlamıştır. 1997 yılında M innesota “ C o m m u n i t y - B a s e d P l a n n i n g ” yasası çıkarılmış ve bu rehber o yasaya göre düzenlenmiştir. Bu rehberin 5 ana hedefi vardır:9 • Halkın katılım ı ve kamu kurumlarıyla kollektif çalışması • Tarım alanlarını, ormanları, arkeolojik alanları koruma • Yaşanabilir tasarımlar- halkın rahat ya­ şaması için tasarım, onarım, her gelir ve yaş grubunun entegrasyonu, karma arazi kullanı­ mı, kompakt gelişim , bisiklet ve yaya önce­ likli planlama • Doğaya saygılı, enerjisini kendisi üreten konutlar • Sürdürülebilir kalkınma Vali Jesse Ventura “ak ıllı” bir yerleşim Austin Kent Planı ve Austin'in “ Smart G row th” Haritası Yeşil ev inşa etmek ya da evinizi yeşil yapm ak için hazırlanan rehber. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK için eyalet ajanslarını, resm i kurum lan ve • Parketme seçenekleri, halkı bir araya getirmiş, akıllı Minnesota için • Kentsel tasarımla ilgili olarak; ellerinden geleni yapmalarını istemiştir. Hal­ - Bahçe kapıları, kın önce kendi evini, sonra sokak ve mahal­ lelerini ekolojik anlmada renove etmelerini - Caddeler ve kimlikleri, istemiş, bu rehberle standartlara uymaları g e­ rektiğini anlatmıştır. - Cephe düzenlemeleri, - Ağaçlandırma, • Her türlü kirliliği önleme çalışmaları na­ sıl olur? M in n eso ta ’da U y g u la n a n P ilo t P rojeler • Atık yönetimi, • Yenilenebilir enerji kanaklarının evlerde ( M in n e s o ta S u s ta in a b le D e s ig n G u id e C a s e Minnesota Sürdürülebilir Şehir Merkezi Projesi Rehberi. S t u d ie s : R e g i o n a l P r o j e c t s ) kullanımı, A şağıda M innesota ‘da uygulanan ekolojik değerlere saygılı pek çok yapı örneklenmek- • Tüm bunların finansal boyutu ile ilg ili bilgiler ve kentlinin adım adım yapması g e­ tedir:10 rekenler. M innesota Sürdürülebilir Kanada Kentlerinde Sürdürülebilirlik Şehir M erkezi Projesi Kanada, sanayileşm iş ülkeler içinde, sürdü­ Hazırlanan rehberde Minnesota şehir merke­ rülebilir kakınmayı kamu politikası hedefi olarak gören ilk ülkelerden biridir. zinin sürdürülebilir bir merkez olabilm esi için acil eylem planları, tasarım bilgileri ve 1990 yılında, federal hükümet Kanada çizimleri, halkı yönledirecek adım adım bil­ Yeşil Planını hazırlamıştır, çevreyi koruyan, giler bulunmaktadır. karar verme sürecini iyileştiren ve doğal kay­ •İçeriğinde şu başlıklar yer almaktadır: nak yönetim ini güçlendiren 3 m ilyon $ lık • Sürdürülebilir şehir m erkezi yaratmak bir program yapmıştır. UNCED 1992 de Kanadayı uluslararası platformda lider seçmiş- kavramı, • Ekolojik renovasyonlar, tir.1999 yılında başbakan, Çevre üzerine Po­ litika, Plan ve Program Önerileri K om isyo­ • Ulaşım opsiyonları, nunu kurmuştur. Bu girişim ile birlikte Çevre • Toplu taşım seçenekleri, ve Ekonomi Üzerine Ulusal ve Yuvarlak Ma­ • Otomobil trafiğini azaltıcı yollar, sa, ayrıca Uluslararası bir enstitü kurulmuş- • Arazi kullanım kararlarını değiştirmek, The Green Institute Phillips Eco-Enterprise Jackson Meadow McLean Environmental Living and Learning W M E P Interdistrict Downtown School Center(PEEC) Marine on St. Croix, Minnesota Center, Northland College, Ashland, Wisconsin Minneapolis, Minnesota Minneapolis, Minnesota Architect: David Salmela Architect: LHB Engineers & Architects Architect: Cuningham Group Architect: LHB Engineers & Architects / (architect of record and environmental Sirny Architects (masterplan) consultants), Hammel Green Abrahamson (schematic design and design development) American Lung Association of Minnesota Pichotta Science Center, W olf Ridge Mendota Heights, Minnesota Environmental Learning Center Architects: Perkins & Will, The W eidt Finland, Minnesota Group, Dunham Associates Architect: RSP Architects Ltd. Federal Reserve Bank Center for Energy & Environmental Minneapolis, Minnesota Education Architect: HOK Cedar Falls, Iowa Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK tur.11 EM AN (E cological M onitoring& Assesm ent Network) kurulmuş, 100 den fazla araştırma ve gözlem sitesi kaydolmuştur. Biyo-çeşitlilik, erken uyarı ve belli standartlar üzerine uğraşan Kanada eko-ağı ekozonları kontrol ve raporlama sistemine sahiptir. Toronto-K anada Toronto kentinde kentlilerin yaşam kalitesi arttırılacak, kentin sosyal, kültürel ve politik yaşamı aktif olarak geliştirilecektir.12 Toronto, temiz, yeşil ve sürdürülebilir bir kenttir. Toronto dinamik bir kenttir. Toronto A razi Kullanım Plan Toronto’nun yaşanabilirliği- Toronto her­ ■■ ■ açısından yaşam kalitesi anlamında yatırım­ IBİİMiffl) ı>* Ü*Nw*rl8r** ■ la ettiği, sosyal, kültürel ve çevresel değerler ■■ kesin oturmak veya ziyaret etmek için tercih T îm m ı OrtVVtfcMv k u rt) lar yapan bir kenttir Kent K onseyi önemli Master planlar üret­ miştir: Kültür Master Planı, Bisiklet Master Planı gibi... B isiklet Master Planında 2010 yılına kadar kentte emniyetli, rahat ve bisik­ let dostu bir çevre yaratılacak, bisiklet gezi ve ulaşım am açlı kullanılacaktır.13 Toronto yayalaştırma kom itesi kamu alanlarında okul, alışveriş merkezi ve parklarda ulaşımı sağlayacak kesintisiz bisiklet yollan için uğ­ raşmakta, standartlar, rehberler, tasarım yol ve kaldırım ışık düzeni ve eğitimi için ekip­ ler çalışmaktadır. Toronto Bisiklet M aster Plan Ftaum 5.1 F ra p o n d Biten —y N«lwor1 Toronto Bike Plai Ontario Gölü'nden CN (Canada National/Ulusal Kanada) Kulesi'yle Toronto. Yanda kuleden kente bakış. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Finlandiya ve Sürdürülebilirlik programı 1998’de hayata geçmiş, denizler su Finlandiya 1995 yılında halkınında isteğiyle kaynakları ve bu ülkelerdeki k ıyı yönetim Avrupa birliğine girmiş ve Avrupa para birli­ programları denetlenmeye başlanmıştır. ğine dahil olan tek İskandinav ülkesidir. N ü­ fusu 5.2 milyondur. Helsinki’de 550.000 kişi yaşamaktadır. K entsel ve kırsal gelişm e 2.Dünya Savaşı’ndan sonra ünlü mimar Alvar Aalto tarafından yönlendirilmiştir. Aalto birkaç yıl evvel kullanılan Fina markkasında resmi olan ve Cumhurbaşkanından bile fazla bilinen bir mimardır. A lto’nun eforları yanın­ da Avrupa birliği genel yasalarına göre kirli­ Finlandiya kentleri. M ikkeli-F inlandiya M ikkeli Finlandiya’nın belediye anlamında en eski ve köklü pilot eko-kentidir. 1997 y ı­ lında sürdürlebilir ormancılık ve turizm ko­ nularında öncü seçilmiştir Su kaynaklarında kalite yüksektir. İş gidiş gelişlerinde yolculuk ortalama 4.3 km ile enerji tüketiminde iç trafik anlamında değerler düşüktür ve kirleticiler azdır. Mik- lik kontrolü, doğayı koruma ve tarımsal kal­ k eli’de çoğu bina ortak bir ısıtma sistemine kınma konusunda Finlandiya oldukça ileri bağlıdır. Çevre dostu bu ısıtma sistemi Pursi- gitm iştir.14 Çevre bakanlığı sürdürülebilir kalkına için sıkı politikalar uygulamış, arazi ala güç istasyonunda enerjisinin % 60’ını ağaçtan gerisini ise elektrikten çıkaran bir kullanım ı ve yapılaşmadan sorumlu bakan­ sistemdir. lık, nüfus yoğunluğu zaten düşük olan ülke­ Kent planlama ve arazi kullanımı yönün­ de yapılaşmayı kontrol altına almıştır. Avru­ pa birliğinin de baskısı ile HELCOM kurul­ den optimum konumlanma çalışmalarında ileri gidilmiştir, trafikte hava kirliliği ve gü­ muş, Baltık denizi birliği çevresel eylem rültü açısından sorun yoktur. Mikkeli kentinden ve doğal yapısından örnekler. Mikkeli Şehir Planı. Kent planlamasında altyapı ve master planları hazırlanarak, ekolojik alt bölgelere bölünerek kontrol edilecektir.16 Beslenm e yönünden doğanın kendi ürünü olan balık, çeşitli özler ve aromalar, bal, mantar ve böğürtlen sürdürülebilir beslenme için ön plandadır. Kurulan çevresel teknoloji enstitüsü, çevre, orman endüstrisi, besin tek­ nolojisi, sektörlerinde üniversiteler ve orga­ nizasyonlarla ilişki halinde yoğun çalışmalar yapmaktadır. D eniz ve g ö l kıyıları eko turizme açıla­ caktır. Biyolojik çeşitlilik ve vahşi hayat habitatına öncelik verilecektir. Devam eden projelerinde EKONEUM isim li ekolojik besin üretim ve araştırma Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK m erkezi,Tüm EKONEUM isim li ekolojik kınlara karşı setleri oluşturularak her iki yanı besin üretim ve araştırma merkezi, Finlandi­ yeşillendirilmiştir. Kışın sert esen rüzgarlar­ ya National Centre o f Expertise for Food De- dan korunmak için kentin güneybatısında velopm ent& Technology ‘ye bağlı bir kuru­ eko-orman oluşturulmuştur. Kentin içine g i­ luştur. Ekolojik gıda sektörünün gelişm esi ren yeşil ağ 8 ayrı akstan oluşur. Astana bir için kurulmuş bir ar-ge birimidir. M ikkeli’de orman kenti olacaktır. bu enstitüde biyodinam il üretim ,biyodina- 2005 ‘de 400.000 nüfusa ulaşacağı düşü­ m ik araştırma, eğitim , berries, tohumlar, nülen kentte lineer bölgeler oluşturulmuştur ürün çeşitliliği, eko-tarım, permakültür üze­ (sanayi, konut, kamu, ticari, orman bölgeleri rine çalışmalar devam etmektedir.17 gib i).19 D en geli gelişen kentsel fonksiyon­ Bir diğer proje ise M ikkeli’nin Ajanda 21 larla sembiyotik bir kent yaratılmaya çalışıl­ kapsamındaki atık kağıt projesidir.18 Posta mıştır. 2 ana kentsel ulaşım aksı ticaret yapı­ İdaresi tarafından geliştirilen bu projede, ları ve kamu alanlarını bağlar (Şekil 18). 3 Mikkeli EKO N EUM gıda merkezi yğunluğun fazla olduğu mahalleler pilot böl­ ayrı çevre you arasında tarım alanları ve rüz­ ürünleri. geler olarak seçilm iştir. Burada oturanlara garla çalışan elektrik santralleri planlanmış­ kumaş torbalar dağıtılmış ve haftada bir atık tır. İç çevre yolu içindeyse high-tech parklar kağıtlarını bu torbalara koyarak posta kutula­ önerilmiştir. rının yanına çıkarmaları istenmiştir. Bu proje 1500 evi ve 8 posta dağıtım rotasını içermek­ tedir. Kağıtlar toplanıp postanelere götürüle­ rek geri dönüşüm sağlamıştır. Bu dönüşüm­ den müthiş bir kar sağlanmıştır. Şu anda M ikkeli’de oturanlar posta servisleri için pa­ ra ödememektedirler. Bunun gibi başka pro­ jeler de gündemdedir, araba lastiği gibi... Kazakistan Kazakistan’ın yeni başkenti A stana’nın g e­ lişm e master planı (Şekil 17) 1998’de JICA tarafından yapılm ış ve uluslararası ödül al­ mıştır.19 Bu planın anahtar kelim eleri meta­ bolizma, geri kazanım, ekoloji ve sembiyoz. Kentin ortasından geçen İshim nehrinin taş­ Yanda, Astana Suitability Haritaları. Altta solda, Astana 2030 yılı Arazi Kullanım Planı. Sağda, Astana'nın uzaydan görünümü. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK TÜRKİYE telere ayrılabilecek bölgeler ve sosyal- rekre- Fethiye asyonel alanlar olarak arazi kullanım tipleri­ Erdoğan’ın bu çalışm ası, Fethiye- Kayaçu- ne göre ekolojik değerlere uygun 5 ayrı hari­ kuru Ovasında sürdürülebilir bir gelişim ve ta üretmiştir. Bu haritalar Coğrafi B ilgi S is­ imar planlamasının Coğrafi B ilgi Sistemleri temlerine uygun olarak veritabanı desteklidir. tabanlı teknikleri ile nasıl olabileceğine dair Haritada herhangi bir alana tıklandığında bir çalışmadır.20 Fethiye-Kayaçukuru Ovası, Fethiye-Gö- o bölgenin bilgileri tablosal halde ekrana gel­ mektedir. cek Ö zel Çevre Koruma B ö lg esi içinde ve E-R diyagramında görüldüğü üzere, bina­ 1/25000 Fethiye-D alam an Çevre Düzeni nı kullanımı, yaşı, katı, yapım yılı vd. bilgile­ Planında "Öncelikle Planlanacak A lan” ola­ ri, binada yaşayan ailenin tipi, yaşayan sayı­ rak tanımlanmıştır. Halen 1/5000 ve 1/1000 sı, göç durumu vd. Bilgiler ve ailenin içinde ölçekli planlaması yapılmakta olan ova, kül­ yaşayan bireylerin yaşı, cinsiyeti, eğitim du­ türel miras, tarım, çevre ve turistik açılardan rumu gibi çok ayrıntılı bir bilgi envanterine hassas bir alandır. Bu alanda pek çok veri ulaşmak mümkün olmaktadır. toplanarak katmanlar halinde çakıştırılm ış, haritalar , veritabanlarıyla bağlanmıştır. Bu sistem Türkiye’de sürdürülebilir imar planla­ masına dair sistemli bir örnek sunmaktadır. Erdoğan, çalışm asında Ovanın her türlü Güneşten Is> Kazançlarmm Arttmlmas> ve Is> kay>plar>n>n Azalt>lmas>n>n Mevcut ve Önerilen Toplu Konut Yerleşkelerinde İncelenmesi fiziksel (eğim, jeoloji, orman, bitki örtüsü, su B atıkent Ö rnek Ç alışm ası kaynakları, arkeolöjik değerler, flora/fauna) Kent Parçası planlamasının bilim sel araştır­ ve demografik analizlerini elde etmiş, gridle- m akla desteklenm esi çalışmaların sonuç al­ re bölerek değerler atamış ve uygunluk (su- ması açısından zorunludur. Batıkent çalışma­ itability) haritaları çıkarmıştır.20 Bu sentez- sı da etkinliğini arkasından bulunan sayısız lenmiş haritalardan ilki konut alanlarının yer araştırmaya borçludur. Bunlardan biri TÜBİ­ seçebileceği yerler, ikincisi tarımsal faaliyet­ TAK desteğiyle 4 yıl sümüştür: lerin devam ettiği ve edeceği yerler, turizm Bu çalışm anın amacı toplu konutlarda faaliyetlerine uygun olan yerler, ticari aktivi- ısıtma enerjisi gereksinimi ve güneşle ısıtma­ nın etkilerini bulmaya yönelik tasarım para­ metrelerinin incelenmesidir. İncelenen para­ metreler arasında yapılar arasındaki uzaklık, yapıların boyut ve malzemeleri, geometri ve yönlenmesi, pencere boyut ve yönleri yer al­ maktadır. Çalışmanın şehir plancıları ve m i­ marlara “rehber” özelliği taşıması da amaç­ lanmıştır. Değişik yerleşim önerilerini kapsa­ yan bu “rehber” örnekler arasında ve kendi tasarımlarıyla karşılaştırma yapmayı sağlaya­ bilecektir. Her örnekte sunulan bir parametre­ deki değişiklik bu parametrenin ısıtma yükü­ nü nasıl etkilediği konusunda tasarımcıya bir fikir verebilmektedir. Çok sayıda toplu konut uygulamasının yer alması ve veri toplama ko­ laylığı açısından Ankara Batıkent bölgesi ör­ nek çalışma alanı olarak seçilmiştir. TÜBİTAK Mühendislik Araştırma Grubu tarafından desteklenen bir proje çerçevesin­ de yapılan bu çalışmanın tem el amacı toplu Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK konutlardaki tasarım parametrelerini analiz - dubleks, etmek, bu parametrelerin ısıtma enerjisi g e­ - beş katlı, reksinimi ve Ortalama Güneşle Isınma Oranı - on katlı, (SHF) üzerindeki etkilerini incelem ektir.29 - dubleks ve çok katlı. Binalar arasındaki uzaklık, binaların boyut­ Batıkent’deki uygulamalardaki tasarım ları, geom etrisi, m alzem eler ve yönlenm e, ısı yükleri kış dış tasarım sıcaklığı -12°C ve pencere boyutları ve yönlenm esi incelenen iç tasarım sıcaklığı 18°C olarak kabul ed il­ tasarım parametreleri olarak seçilmiştir. A n­ m esiyle bulunmuştur. Tabloda her tipin ko­ kara’nın 15 km batısında yer alan Batıkent nut başına tasarım yüklerini göstermektedir. toplu konut alanı yüksek konut sayısı ve veri Bina tipleri, yoğunluklar ve tasarım ısı yük­ toplama kolaylığı nedeniyle seçilmiştir. leri bilindiği için bina tipi ve yoğunluğuna Ayrıca söz konusu proje ile çıkan sonuç göre en yüksek ısı yükü analiz edilebilmiştir. ürünün şehir plancılarına bir “rehber” ürün Toplu konut alanındaki her tip için bir ör­ niteliği taşım ası amaçlanmıştır. Ç eşitli yer- nek uygulama seçilm iş, analiz sırasında ma­ leşke örnekleri içeren “rehber” örnekler ara­ ket, vaziyet planı ve m alzeme ile bina verile­ sında ve örnekler ile kendi tasarımları arasın­ rini de içeren detaylı mimari projeler kulla­ da karşılaştırma olanağı sağlamaktadır. Her­ nılmıştır. Her uygulama için gölgelem e kat­ hangi bir parametre değişikliğini gösteren sayıları bir güneş simulasyon aygıtı olan he- her örnek tasarımcıya b öylesi bir değişim in liodon üzerinde maketler yardımı ile okun- ısıtma enerjisi gereksinimi üzerindeki etkisi­ mustur. ni göstermektedir. Batıkent toplu konut alanında incelenen Yöntem , doğrudan güneş kazancı ve ısı dört yerleşim tipi için SHF değerleri 3 ile 20 kayıplarını göz önünde tutarak ısısal konfor arasında bulunmus, tasarım aşamasında yön­ koşullarını sağlamak için gereken ısı miktarı­ lenmenin düzeltilmesi, bina aralıklarının uy­ nı hesaplamaktadır. Bilgisayar programı için gun hale getirilmesi, bina geometrisinin iyi- iklim ve bina verileri olarak iki grup girdi g e­ rekmektedir. İklim verileri aylık ve günlük Tablo: Analitik Modellerin Bilgisayar Sonuçları (n: konut sayısı) Tip n ortalama dış hava sıcaklığı, gün uzunluğu ve Isı Pencere/Yüzey kapasite Catı Mevsim alanı yükü Gölge SHF % Qaux (GJ) / n (kJ/K) G D K B me değerinden oluşmaktadır.32-36 Bina veri­ B 90 45113.5 0.000 0.333 0.000 0.333 50.0 34.22 78.6 leri ise cephelerin yönleri, gölgelenm e yüz- E 88 45113.5 0.500 0.229 0.188 0.229 50.0 33.29 32.1 32.2 23.06 deleri, pencere,duvar, çatı ve zemin ısı geçir­ A 90 45113.5 0.500 0.000 0.167 0.500 50.0 34.22 68.4 37.5 21.77 C 88 45113.5 0.667 0.000 0.667 0.000 50.0 31.04 50.4 32.8 21.21 D 92 45113.5 0.667 0.000 0.667 0.000 50.0 30.64 51.3 33.0 20.97 F 90 43933.8 0.500 0.000 0.167 0.000 44.4 32.12 3.3 39.2 19.87 G 88 42217.8 0.500 0.176 0.229 0.176 36.4 29.86 30.2 34.7 19.86 Gece ve gündüz SHF; günlük ortalama SHF; K 90 41383.4 0.434 0.000 0.151 0.000 32.2 27.79 5.2 30.4 19.45 gece, gündüz ve ortalama iç hava sıcaklığı; J 90 41574.3 0.500 0.000 0.167 0.000 33.3 30.60 4.9 39.5 18.84 düşey yüzeylerdeki aylık ortalama güneşlen­ genlik katsayıları, ısı depolam a serinletm e katsayısı, ısı depolama yüzeyi örtme yüzdesi /n 0.0 34.22 (halı yüzdesi) ve binanın dört cephesinin ısı depolama kütlesinin ısı depolama kapasitesi ve ısı depolama yüzey alanını içermektedir. ısıtm a yükü (Q); ek ısı gereksinim i (Qaux) L 92 41420.5 0.500 0.000 0.167 0.000 32.6 30.93 4.7 39.5 18.60 bilgisayar programının çıktılarını oluştur­ H 92 41420.5 0.500 0.000 0.167 0.000 32.6 29.76 5.5 40.2 18.16 maktadır. O 92 39804.8 0.500 0.183 0.186 0.183 25.0 27.29 31.1 35.8 17.83 I 96 39804.8 0.500 0.000 0.167 0.000 25.0 27.83 0.0 41.8 16.45 Tek bir binanın ısısal performansını he­ saplamak üzere geliştirilmiş olan yöntem bir çok binadan oluşan yerleşkeler için uygulan­ mış, çeşitli hesaplamalar ile doğruluğu kont­ rol edilmiş ve kullanılmıştır. Batıkent toplu konut alanındaki binalar tiplerine göre dört grupta toplanmaktadır: N 92 39804.8 0.500 0.000 0.167 0.000 25.0 27.60 3.0 41.5 16.40 P 90 39450.8 0.500 0.000 0.167 0.000 23.3 27.35 0.0 42.2 16.10 M 96 39804.8 0.667 0.000 0.667 0.000 25.0 24.29 31.8 36.8 15.58 R 96 37150.4 0.500 0.000 0.167 0.000 12.5 25.13 0.0 43.0 14.48 S 96 36265.6 0.500 0.000 0.167 0.000 8.3 23.44 0.0 44.3 13.21 Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK leştirilm esi ve pencerelerin güney cephelere yerleştirilmesiyle bu değerin 32 ile 44 e kadar çıkabileceği hesaplanmıştır. Çalışmanın Ankara şartları için ortaya ç ı­ kan temel sonuçlan aşağıdaki gibidir: • Vaziyet planında binalar birbirlerini ola­ bildiğince gölgelem eyecek şekilde yerleştiril­ melidir. Bu kuzey-güney yönünde uygun ara­ lıkların bırakılması ile sağlanabilir. • Bina yükseklikleri gölgelem e oranını azaltmak am acıyla güneyden kuzeye doğru artmalıdır. G ölgelem e oranındaki bir düşüş SHF değerinde yükselmeye neden olmaktadır. • Komşuluk birimlerinin (cluster) oluştu­ rulmasında özellik le güneş ışınım değerinin yüksek olduğu öğle saatleri civarında binala­ rın birbirlerini gölgelem em esine dikkat ed il­ melidir. • Y üzey alanının hacime oranındaki veya Batıkent toplu konut alanından seçilen konut başına düşen çatı alanındaki artış tü­ örnek uygulamalar Akademililer: AA; müyle aynı ozelliklere sahip binalarda ısıtma Harb-iş: BB; Tez-Koop: CC; ODTÜ: DD.. yükünde olumsuz bir etki yaratmaktadır. Dolayısı ile kompakt yapılar ısı kayıpları açısın­ dan daha avantajlıdırlar. • Binaların uzun cepheleri kuzey-güney doğrultusunda olmalıdır. Doğu-batı doğrultu­ sunda uzanan binalar kış ısı kazancı açısından dezavantajlıdır. • Pencere alanının diğer yönler yerine gü­ ney cephesinde arttırılması SHF değerinde ar­ tışa neden olmaktadır. • Yalıtım m alzem esinin doğru seçim i ısıt­ ma yükünde düşüşe neden olmaktadır. Bina­ DD yerleşkesindeki konut grupları. Blokları oluşturan modüller. larda Isı Yalıtımı Y önetm eliğinin 37 zorunlu hale gelişinden önce yapılan binalar çok yük­ sek ısıtma yüküne sahiptir. • Yüksek ısı depolama kapasitesi gece SHF değerini arttırmaktadır. Sonuç ve Öneriler Dünya örneklerinden görüldüğü üzere Türkiyede de çevre duyarlı bir kültür oluşturmak için sürdürülebilir kent planları hazırlanmalıdır. Bunun için yasal çerçevenin hızla ekolojik açıdan revize edilmesi, ülke politikalarında sı­ kı ve denetleyeci düzenlemelere gidilm esi g e­ rekmektedir. Her planın kentsel gelişim i kont­ rol etmek üzere ulusal- yerel komisyonlar ve Analitik toplu konut modelleri. yönetim örgütleri kurulmalıdır. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Ç evresel taşıma kapasiteleri hesaplana­ rak, standartlar göz önüne alınarak, so sy o ­ ekonomik parametreleri katarak, plan, prog­ ram ve politika aşamalarından geçirilerek, sistem atik ve kapsam lı, alternatifli, etaplı, örgütsel ve katılımcı bir “Stratejik Çevresel Etki Değerlendirmesi” yapılması şarttır.4 Avrupa Birligince geliştirilen ve üye ü l­ kelerce uygulanan Doğal Alanlar Için Y öne­ tim Planı Rehberinin ilg ili tüm kurumlarca ve akademik çevrelerce benim senm esi için ulusal düzeyde çalışm alar başlatılm alı ve yaygınlaştırılmalıdır. Anılan rehber esas alı­ narak öncelikli alanlardan başlanarak yöne­ tim planları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. D oğal hayatın korunması ve sürdürülebilir yönetimi için yaşam alanı ögelerinin b iyolo­ jik ve ekolojik ilişkileri saptanmalıdır. Bu den mimari ölçeklere giden doğal karakterleri ön plana çıkaran tasarımlar olmalı yeni enerjilere, teknolojilere, yeni yapı malzeme­ lerine, güneş evlere açık olarak yapılmalı ve daha yaşanabilir çevreler yaratılmalıdır. saptanan veriler ülke, bölge ve yerel alan plan hiyerarşisi içinden özelden genele indir­ generek ekolojik master plan yapılmalıdır.21 İlgili kurumlar, gerek altyapı ve teknik donanım olarak, gerekse dogal alanların eko­ lojik işleyişini değerlendirebilecek, yorumla­ yabilecek ve planlama yapabilecek personel yönünden güçlendirilmelidir. Bu amaçla ge­ nel bütçeden daha fazla kaynak ayrılmalıdır. Personelin güçlendirilm esi için yönetim planlaması, envanter m etodojileri, izlem e, çevresel etki degerlendirilm esi, acil eylem planları gibi konularda egitim programları geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Politikacılar, karar vericiler ve plancıların bilgilenm eleri ve ilgilerinin arttırılmasına yönelik programlar geliştirilmeli ve uygulan­ malıdır. Başta çocuklar ve gençler olmak üzere belirlenen hedef kitlelerin medya, eğ i­ tim kurumları, silahlı kuvvetler ve sivil top­ lum örgütleri gibi kurum ve kuruluşlar vası­ tasıyla doğa koruma bilinçleri arttırılmalı; doğa koruma faaliyetlerine aktif olarak katı­ lımları sağlanmalıdır. Planlama ve karar sü­ reçlerinde yerel halkın ve sivil toplum örgüt­ lerinin katılımı için çabalar arttırılmalıdır.21 Sürdürülebilir kent planlarında kentliler için çevre duyarlılığı ve sevgisinin gelişm e­ sinde önem taşıyacak yeşil alanlar, yaya promenadları, bisiklet yolları açılmalıdır. G ele­ cekteki kentlerin planları yerleşme ölçeğin ­ Kaynaklar: 1.http://www.evkultur.com/yazilar/geleceginkenti/ geleceginkenti.htm, ziyaret tarihi: 23/05/2003) 2. AYDEMİR, S. (1989) “İmar Mevzuatının İklimsel, Topoğrafık, Psikolojik ve Ekonomik Açıdan İrdelen­ mesi”, Planlama, 89/2-3-4, Sayı 6, s.51-55 3. AYSAN, M.B. (1989) “İmar Mevzuatı ve Kentlerin Biçimlenişinde Güneş Işınımı Etkisi, Planlama, 89/23-4, Sayı 6, s.56-58 4. YAŞLICA, E., DEDE, O. M., ÇALGÜNER, T., “Kentsel Planlama Politikaları için Stratejik Çevre Değerlendirmesine Bir Yaklaşım”, G.Ü. MühendislikMimarlık Fak. Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, 1998 5. TUNÇER, M. (2000) “Gelecek Yüzyılda Biyolojik Yaşam Odaklı (Bio-centric) Kültür Nasıl Oluşturula­ bilir? Kent Planlamasının Önemi ”, Dünya Şehircilik Günü 24. Kollokyumu, DEÜ 6. “Sustainable America: A New Consensus”, The President’s Council on Sustainable Development, Feb.1996, HABITATII 7. “Sürdürülebilir San Francisco”- Ebru Saliç, 2000 Ekoloji ve Mimarlık Dersi Araştırması, G.Ü.Mimarlık Bölümü 8. http://www.ci.austin.tx.us/sustainable/sustdev.htm, ziyaret tarihi: 16/04/2003) 9. http://www.mnplan.state.mn.us/pdf/2000/eqb/ ModelOrdWhole.pdf, ziyaret tarihi: 15/04/2003) 10. http://www.sustainabledesignguide.umn.edu/ MSDG/case/peec/peec.html, ziyaret tarihi: 24/05/2003) 11. http://www.isuma.net/v03n02/runnalls/runnals_e. shtml, ziyaret tarihi: 16/04/2003) 12. http://www.city.toronto.on.ca/sustainability/prdf/ snapshot_sept_02.pdf, ziyaret tarihi: 18/04/2003) 13. http://www.city.toronto.on.ca/cycling/bikeplan. htm, ziyaret tarihi: 21/05/2003) 14. http://www.nordregio.se/Files/r0208p102-131.pdf, ziyaret tarihi: 18/04/2003) 15. http://www.mikkeli.fi/ymparisto/agendainenglish.htm, ziyaret tarihi: 18/04/2003) 16. http://www.mikkeli.fi, ziyaret tarihi: 21/05/2003) Toplam Isıtma Yükü (Qtoplam), Ek Isı Gereteiniıni (Qau J ve OıTa|ama Güneşle Isınma Oranı (SHF) Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK 17. 194.89.205.3/suom/oske/en/osket/elo.html, ziyaret tarihi: 21/05/2003) 18. http://www3.iclei.org/egpis/citylist.htm, ziyaret tarihi: 21/05/2003) 19. Astana Kenti Master Plan Çalışması, Kazakistan, Tasarım, 2002/12 20. ERDOĞAN, A. (2000) “FethiyeKayaçukuru'nun CBS-Tabanlı Teknikler Kullanılarak Sürdürülebilir/Çevre Dostu Gelişim Planlanması”, Y.Lisans Tezi, GGIT Bölümü, ODTÜ 21. IV. Çevre Şurası Sonuç Raporları 6-8 Kasım 2000-İzmir, http://www.cevre.gov.tr/yayinlar, ziyaret tarihi: 21/05/2003) 22. Alanoğlu, İ., 1980, Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Basım İşliği, 522 Ankara. 23. Alparslan, M., 1997, “Akaretler Sıra Evleri”, Kent Gündem , Sayı:4, 1997, TMMOB Şehir Plancıları Odası. 24. Atak,Eser, 2000, Otomobil Kullanımını Etkileyen Mekânsal ve Sosyo-Ekonomik Etkenler:Ankara Çayyolu Örneği,Yüksek Lisans Tezi, Şehir ve Bölge Planlama, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. 25. Bademli, Raci, 1998, Geleceğin Kentleri, Bilim ve Teknik. 26. Bala. H., 1998, Konut Yakın Çevresinde imar Mevzuatının Dış Mekân Oluşumuna Etkileri, Selçuk Üniversitesi Mimarlık Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 26-40, Konya. 27. Bahrdt, 1957, Die Moderne Grosstadt, 70-82, München. 28. Baydar, L., 1993, Bir Başkentin Oluşumu (1923-1950), TMMOB Yayınları, 546- 51 Ankara. 29. Bilgin, İ., 1997, Toplu Konutun Tarihi, Kent Gündemi, Yıl: 1, Sayı: 2, TMMOB,Şehir Plancıları Odası Yayını, 23-25, Ankara. 30. Bölen. F., 1997, Toplu Konutların Dünü ve Yarını, Kent Gündemi, Sayı: 2, 33-36. 31. Bressi, T.W., 1993, “Planning the American Dream”, The New Urbanism: Toward an Architecture of Community, derleyen: Peter Katz, Mc Graw Hill Publishing Group. 32. Buddolph, M., 2000, “Villages Don’t Make a City”, Journal of Urban Design, Cilt 5, Sayı 1, s.65-82, Carfax Publishing. 33. Bumin, Kürşat, 1990, Demokrasi Arayışında Kent, Ayrıntı Yayınları, İstanbul. 34. Burnet, J., 1978, Socialhistory Of Housing, 182, London. 35. Calthrope, P., 1993, “The Region”, The New Urbanism: Toward an Architecture of Community, Derleyen: Peter Katz, Mc Graw Hill Publishing Group. 36. Çelik, Mustafa, Kent Ucu Yerleşimlerin Tercih Edilme Nedenleri Üzerine Bir Araştırma.Ankara Mesa Koru Sitesi Örneği,Yüksek Lisans Tezi. 37. Domeyrat. B., 1971, L’Homme D’Ajuourd’hui, Çev. Tercan, O., 1979, Bugünün insanı, Başkan Yayınları, 5.cilt, 40-47, İstanbul 38. Dostoğlu, Neslihan, 2001, “Ütopya, Kent ve Mimarlık Üzerine Düşünceler”, Arredamento Mimarlık, Ankara. 39. Duany, A.&Plater-Zyberk, E., 1993, “The Neighborhood, The District and The Corridor”, The Block and The Building”, The New The New Urbanism: Toward an Architecture of Community, Derleyen: Peter Katz, Mc Graw Hill Urbanism: Toward an Architecture of Community, Derleyen: Peter Katz, Mc Graw Hill Publishing Group. 40. Duany, A., 1998, “Our Urbanism”, Architecture, Aralık 1998. (www.architecturemag.com/dec98/spec/city/city.asp) 41. Erol, Demet, 2000, Endüsrtri Kent ilişkisi Ders Notları, Ankara. 42. Eryıdız, Semih,1995, Ekokent, Gece Yayınları, Ankara. 43. Eryıldız, S., 1995, “Konut Sorunu Ve Toplu Konut Çözümleri”, Mimarlık ,261, S:30. 44. Filiz, Gülseli, 1998, Broadacre City, Master Tezi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Eskişehir. 45. Frompton. K., 1991, Modern Architecture a Critical History, Thames and Hudson Ltd., 50­ 55, London. 46. Galontay, Y., E., 1975, New Towns, Antiquityto The Present, George Brazilier, Newyork. 47. Gökçe, Buğra, 2000, Ankara Metropoliten Publishing Group. 63. Muthesius, S., 1990, Das Englische Alan Büyükkent Bütünü Merkezler YapısıDeğerlendirmesi, Yüksek Lisans Tezi, Şehir ve Bölge Planlama, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. 48. Gökşin ,A., 2000, “Yeni Kentleşme Üzerine”, Mimarlık Tasarım ve Kültür Dergisi, İstanbul ,Sayı 3, s. 90-92. 49. Gültekin, Nevin, 1999, Şehircilik Tarihi Ders Notları, Ankara. 50. Günay, B., 1986, Türkiyede Konut Olgusunun Tasarım Özellikleri, OTDÜ, 15 Ankara. 51. Hatice Şan, 1999, Büyükşehirlerdeki Toplu Konut Alanlarının Mahalle Kavramı Açısından irdelenmesi ve Konunun Eryaman Örneğinde Ortaya Konulması, Yüksek Lisans Tezi, 71-77, 93-100, 106-123. 52. Hiberseimer, L., 1955, The Nature of Cities, Paul Theobald Co, 34, Chicago. 53. İmamoğlu, U., 1993, İnsan, Evi ve Çevresi Araştırma Projesi; Mimari Bazı Gözlemler, Konut Araştırmaları Sempozyumu, T.C.B.T.K.İ.B., 72, Ankara. 54. Jacobs, J., 1965, The Death and Life of Great American Cities, Harmondswart: Penguin, 37-54, New York. 55. Johnson, L.D., 1990, “Frank Lloyd Wrigth versus America The 1930's”, MIT Press, Camb, Mass. 56. Kaba, B., 1995, “Yenimahalle Yenir Mahalle Yenile Mahalle”, Mimarlık 261, 57. S:50-52. Ankara. 58. Keleş, Ruşen, 2000, Kentleşme Politikası, Ankara: İmge Kitapevi. 59. Krieger, A., 1998, “Whose Urbanism”, Architecture, Kasım 1998. (www.architecturemag.com/now98/spec/city/city.asp) 60. Meltem Kılıç, 1993, Kentsel Arsa Üretiminin Kent Makroformuna Etkisi ve Ankara Örneği, (Batıkent ve Eryaman Toplu Konut Alanları)Yüksek Lisans Tezi, 99-109. 61. Meyerson, Martin,1996, “Ütopya Gelenekleri ve kentlerin Planlanması”, Cogito Kent ve Kültürü, ISSN 1300-2880,İstanbul:YKY Yayınları. 62. Molue, E.&Polyziodes, S., 1993, “The Street, Reihenouse, Die Entwicklung Einer Modernen Ublan Form, Königstein İm Taunus, 81-97 Berlin. 64. Para Dergisi,1998, Ankara’nın Konut Tercihi,13.01.1998, s:80. 65. Perçin, H., 1991, “Ankara’da Toplu Konut Bahçelerinin Açık Ve Yeşil Alan Sistemi Nasıl Olmalıdır.” Peyzaj Mimarlığı. 66. Peyzaj Mimarlığı, 91/2, “2000’li Yıllar İçin Ankara Kentinin Açık Yeşil Alan Sistemi Nasıl Olmalıdır”, 43-47. 67. Sargın, Güven Arif, 2001, “Anarşi ve Yenikent”, Arredamento Mimarlık Tasarım Kültür Dergisi, Sayı 2, s. 109-113, Ankara. 68. Seyhan, G., 1991, Ankara-Eryaman Toplu Konut Yerleşiminde Açık Ve Yeşil Alanların irdelenmesi Üzerine Bir Araştırma, Ankara Ünivesitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı, Y. Lisans Tezi, 82. 69. Spiegel, E., 1990, Leitbilder Im Stadtebou, 1945-1990: Hoofnungen und Enttöschungen, Symposium, Stadtebou und Landerspbnung in Memoriam Ernst Reuter, 1-10. 70. Steuteville, R., 1999, “The New Urbanism: an alternative to modern, automobile-oriented planning and development” (www.newurbannews.com/About New Urbanism.html). 71. Tekeli, İlhan, Türkiye' de Kent Planlamasının Tarihsel Kökleri, Ankara. 72. Tekeli, İ., 1982, “Nitelikleri İle Türkiye’de Konut Sunumunun Davranış Konut Kesiminde Bunalımı”, Konut 81, Kent-Koop, Ankara 73. Tekeli, İ., 1996, Türkiye' de Yaşamda Ve Yarında Konut Sorununun Gelişimi TC Başbakanlık Toplu Konu idaresi Başkanlığı Konut Araştırma Dizisi, ODTÜ Basım İşliği, Ankara. 74. Tümer, Gürhan, 1997, “Kent Ütopyaları”, Bilim ve Ütopya Dergisi, sayı 55, İstanbul. 75. Türel, G., 1996, Toplu Konut Alanlarında Mekânsal Kalite Gelişimi için Örgütlerin Belirlenmesi, Ankara Eryaman ve izmir Evka Toplu Konut Projelerinin Karşılaştırılmalı Analizi, G.Ü. Araştırma Fonu, 3-51, 71-81. 76. www.yahoo.com/gardencity/ebenezerhowardsgardencitymovement. 77. Yaşlıca, Erdoğan, 1996, “Erke Karşı Ütopy­ alar”, Sempozyum: ideoloji, Erk ve Mimarlık, Egemen Print, İzmir. 78. Yaşlıca,Erdoğan, 1999, Şehircilik Tarihi Ders Notları, Ankara. 79. Zelef, Haluk, 2000, “Ütopya, Kent ve Doğa; Frank Lloyd Wright ve Broadacre”, Mimarlık, Sayı:291, ISSN 1300- 4212, Ankara:Mimarlar Odası. 80. A. Ecevit, F.N. Demirbilek, D. Irklı, and U.G. Yalçıner “Güneşten Isı Kazançlarının Arttırılması ve Isı Kayıplarının Azaltılmasının Mevcut ve Önerilen Toplu Konut Yerleşkelerinde incelenmesi”, Gazi Üniversitesi, FBE Dergisi, Nisan, 1999, Vol. 12, No.2, pp. 401-417. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Yap> Sektöründe Enerji Tasarrufuna Büyük Katk>: "EPS* YALITIM-KALIPLI" YAPI ÜRETİM SİSTEMLERİ (ICFs)** İlhan KOÇ ] I 59 GİRİŞ özellik le k u lla n ım sü recin d e harcanması Sistemin Ortaya Çıkış Amacı ve Tanıtımı II. Dünya savaşından itibaren dramatik bir hızla artan dünya nüfusu , bütün toplumlan ciddi bir şekilde yaşamın hemen hemen bü­ tün alanlarında olumsuz olarak etkilemiş ve­ ya etkilemeye devam etmektedir. Bu durum, dünyada sın ırlı olan k ayn ak ların k u lla n ı­ m ında birçok prob lem in ortaya çıkmasına sebep o lm a k ta d ır . Bu sebeple, özellikle başta gelişmiş ülkeler olmak üzere birçok ül­ ke sahip oldukları b ilim sel ve tek n olojik olanaklar ile kaynaklardan en iyi şekilde ya­ rarlanma çalışmaktadırlar. Doğal olarak, insanoğlu bu kaynakları, ülkelerin önemli sektörleri olan sanayi, u la­ şım , ta rım ’da olduğu gibi, yine onlar kadar hayati olan, barınak , yani konutlar ve diğer faaliyetler için çeşitli fonksiyonlara sahip ya­ pılar ve tesislerin yap ım ınd a kullanılmak­ tadır. Dolayısıyla, tüm bu yapıların yapım sürecinde kullanılan her türlü yapay ve do­ gereken en erji m ik tarları ülkelerin ekono­ milerinde büyük bir yer tutm aktadır. Bu kaynakların en önemlisi kuşkusuz, ha­ yatın hemen hemen tamamında kaçınılmaz olan, enerjidir. Enerji çeşitleri genel olarak iki ana gruba ayrılmaktadırlar: Birincisi, ge­ leneksel fosil enerjiler ki bunlar sınırlı (limited) ve dönüşümsüzdürler (non-renewable). Başta kömür ve petrol olmak üzere doğal gaz bu gruptandır. Bunlar yanıcıdır ve yanma so­ nucu atmosfere ve insan sağlığına zararlı kir­ li gazlar verirler. İkinci grup ise, sınırsız (non-limited) ve yenilenebilir (renewable) yani sürekli kendini yenileyen enerji kaynak­ larıdır. Bu gruptan ise en önemli kaynak gü­ neştir (solar energy). Bunun dışında su (hid­ rolik) ve dalga, rüzgar, yer altı ısısı (jeotermal) enerjileridir. Bu enerjiler ise birinci grup olarak herhangi bir zararlı madde üret­ mediği için temiz enerji olarak ta bilinirler. Gelişme sürecinde olan ülkemizde yeni enerji çeşitlerinin (güneş ve diğer yen ilen e­ b ilir en erjiler ) üretimi ve kullanımının he- ğal m alzem eler, en erji, su n u lan işçilik ve ilhan Koç, Yrd. Doç. Dr. Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK 2000'li yıllara gelinceye kadar ülkemizde kullanılan yap> üretim sistemleri, yukarıda sözü edilen faktörler bakımından incelendiğinde, genelde gelişmiş ülkelere kıyasla oldukça yetersiz olduğu görülecektir. Tabi, bu durum son yıllarda devlet ve özel sektör tarafından yapılan atılımlar ile değişmeye başlamıştır. nüz rasyonel olm adığı bilinmektedir. Bu se­ zı sakıncalarını da ortadan kaldıran bir sis­ beple, m evcut sın ırlı en erji k aynak larının tem olarak ortaya çıkan ve yukarıda sözü (fosil yakıtlar gibi) bütün sektörlerde olduğu edilen yapı sektörüne ilişkin önemli faktörle­ gibi yapı sektöründe de daha titizlikle kulla­ rin büyük bir kısmının sonuç ürününe (yapı) nılm ası gerekmektedir. 2001 yılında ülke­ yansıdığı bir yapı üretim sistemi, uluslar ara­ m izde, yap ıların ısıtılm a sı için kullanılan sı yapı dilindeki ism iyle “Insulating (or In- enerji miktarının toplamı, tüketilen en er ji­ su la ted ) C oncrete F orm s (IC F s)” olarak n in % 3 3 ’d ü r .1 Tüketilen enerjinin % mevcuttur. İn gilizce adından da (Y alıtıcı 6 0 ’ının ithal edildiği ülkemiz için bu oranın (Yalıtım lı) B eton K alıplar) anlaşılacağı g i­ oldukça yüksek olduğu görülmektedir. bi, bu yapım sistem i plaka veya benzeri Yapı sek törü ülkelerin ekonom isinde formda yalıtım m alzem esinin beton (veya en erji sorun u dışında diğer pek çok faktör betonarme) perde duvarın iki yüzünde yalı­ açısından da önem taşımaktadır. Bunlar, k ul­ tım ve kalıp fonksiyonu görerek sürekli kul­ lanılan m alzem e m iktarı ve kalitesi, istih ­ lanılmaktadır. dam ve işçilik kalitesi, yapı kalitesi ve kon­ Bu sistem in dilim izdeki adı bu çalışm a­ foru, yapı üretim hızı ve bütün yıla yayıl­ nın yazarı tarafından “II. U lu sal Yapı M a l­ m ası, sa ğlam lık ve d ep rem e d a yan ık lılık zem esi K ongresi, 2 0 0 4 -İsta n b u l” de sunu­ (em niyet), yapı üretim inde standartlaşm a, lan bir bildiride “ G e n l e ş t i r i l m i ş P o l i s t r e n yangın em niyeti olarak sıralanabilir. Bunla­ K ö p ü k l ü ( E P S ) Y a lıtım - K a lıp lı Y a p ım S i s ­ rın dışında yapı sektörünün dolaylı olarak et­ t e m l e r i ”2 k iled iği birçok faktör vardır: O rm an lar, mi, ayrıca yine yazarın danışmanlığında Sel­ mevcut fiziki çevre ve atm osfer (hava kirli­ çuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, M i­ liği) gibi. marlık Anabilim Dalı bünyesinde bir Yüksek 2000’li yıllara gelinceye kadar ülkemizde kullanılan yapı üretim sistem leri, yukarıda olarak verilmiştir. Bu yapım siste­ Lisans çalışm asında detaylı olarak incelen­ miştir.3 sözü edilen faktörler bakımından incelendi­ ğinde, genelde gelişm iş ülkelere kıyasla o l­ Sistem ilk olarak, 50 yıl önce modern yalıtım durum son yıllarda devlet ve özel sektör tara­ m alzem esi olarak köpük (polystyrene) m al­ fından yapılan atılımlar ile değişm eye başla­ zem enin aşırı soğuk kış ve aşırı yağış alan mıştır. D evlet sektörü olarak Toplu K on u t Avrupa’da (Almanya) ortaya çıkm asıyla bu­ İdaresinin (TOKİ) başlatmış olduğu kaliteli rada denenm eye başlamıştır. Fakat, daha k on u t ü retim in in yanı sıra ö zel sektörün sonra benzer iklim özelliklerine sahip olan başlatmış olduğu çeşitli tekniklerde ürettiği ekonomik ve teknolojik olarak daha gelişm iş konut üretim sistemleri artık çevremize daha olan K uzey A m erika’da gelişim in i sürdür­ modern ve kaliteli yapılar kazandırmaktadır. müş ve ilk patentli üretim Kanada’da ortaya Söz konusu gelişm iş konut sistem lerin­ çıkmıştır. Kanada’lı Werner Gregori EPS kö­ den bahsedilecek olunursa; bunlar genellikle, püklü sistemin patent başvurusunu ilk olarak ülkemizin 1999 yılında geçirmiş olduğu b ü ­ Mart 1966 Kanada’da ve Ekim 1968’de de yük d ep rem deneyim inden sonra, taşıyıcı A B D ’de yapmıştır. İsmini ise “Foam Form” sistem güvenliği sebebi ile hızla uygulanma­ yani “Köpük Kalıp” olarak vermiştir. Fakat ya başlanan tü n el k alıp sistem leri olarak Gregori daha sonra birçok Avrupa ülkesinde karşımıza çıkmaktadır. Çok katlı olarak üre­ patentler alm ıştır ki bunlar şu anda Kuzey timinin ekonomik olduğu bu üretim sistemi­ Amerika kıtasında m evcut olan birçok ürü­ nin birçok faydasının yanı sıra bir takım sa­ nün de orijinini temsil etmektedirler. Mevcut kıncalarının olduğu muhakkaktır. Örneğin, geleneksel yapım sistemlerine bir alternatif pahalı teknoloji gerekliliği ve de ısı yalıtım olarak, sistem in uygulam ası 40 yıldır artan sorunları, vb. bir hızda devam etmektedir. Sistemin çeşitle­ Yine bu sisteme benzeyen, fakat onun ba­ 60 Gelişim Süreci dukça yetersiz olduğu görülecektir. Tabi, bu ri ve teknolojisi ortaya çıktığı yıllardan beri Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK gelişmekte, ve Kuzey Amerika’da yaklaşık 20’si patentli olmak üzere 35-40 arasında üretici firma bulunmaktadır.4 SİSTEMİN TEKNİK ÖZELLİKLERİ, ÇEŞİT­ LERİ VE UYGULAMALARI Teknik Özellikler Teknik adından da anlaşıldığı gibi, bu siste­ min temelde amacı yalıtımdır. Bilindiği gibi geleneksel yapı üretiminde duvar tipleri, malzeme cinsine göre çok çeşitli alternatif­ lerde olabilir. Ülkemiz şartlarında genel ola­ rak en çok kullanılan karkas yapı duvar tip­ leri yalıtımsız olarak inşa edilmekte ve her iki yüzü de klasik sıva ile kaplanmaktadır. Tabii, bunun dışında sayısı az da olsa çok çe­ şitli şekillerde de gelişmiş duvar çeşitleri de mevcuttur. Fakat Ş ek il 1 ’de de görüldüğü üzere kabaca yalıtımsız bir duvardaki R-değ e r i ’nin (bir malzemenin ısı geçiş direnci) bir yüzü ve özellikle iki yüzü yalıtımlı duvarınkine oranla çok düşüktür. Bu ısı yalıtımsız bir duvarla inşa edilmiş ortalama kalitede bir yapıdaki enerji kaybının, tek veya iki tarafı yalıtımlı duvar ile inşa edilmiş iyi kalitede yapılara göre çok fazla olacağını göstermek­ tedir.2, 5, 6 Bu tür yapım sistemleri, tünel kalıp siste­ minde olduğu gibi yerinde beton döküm yolu ile üretilen bir strüktüre sahiptir. Yalnız on­ dan farklı olarak, kalıp sistemi, çoğunlukla Genleştirilmiş Polistren Köpükler (EPS) ol­ makla birlikte, buna benzer diğer yalıtım malzemelerinden (XPS, çimento bağlayıcılı köpük ve ahşap kompozitler) kalıcı olarak oluşmaktadır. XPS köpükler daha rijit olma­ sına rağmen hem pahalı hem de levha for­ mundan (extrüzyon üretim) başka üretimi zor olduğu için daha az kullanılmaktadır. EPS köpüklerin kaliteleri ısıl özelliklerine, yoğunluklarına, dayanımlarına ve rüzgâra ve neme karşı dirençlerine göre değişmektedir. Yoğunlukları diğer özelliklerine (ısıl yalıtım, yani R-değeri, dayanımı ve nem tutuculuğu gibi) önemli derecede etki etmektedir.2, 7, Beton» rm* 5ön £P5 r»:iım 5 cm EPS Tattım Örter armc 6rtarwme Sekil 1. Çeşitli duvar tiplerine göre R-Değeri (Isı Geçiş Direnci)5' 6 Sekil 2. EPS Yalıtım-kalıplı yapım sisteminin genel olarak kalıp çeşitleri7 9,10 Bir yapının taşıyıcı duvarlarının tamamı (iki yüzlerinden) önceden fabrikalarda çeşitli Sekil 3. EPS Yalıtım-kalıplı yapım sistemde asmolen döşeme ve duvar detayı 8 Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK formlarda (panel (levha), kütük veya delikli briket) hazırlanmış çeşitli polistren köpük malzemeler ile çeşitli tipte iskelelerin yardı­ mı ile logo şeklinde monte edilmektedir. Da­ ha sonra sistemine göre çelik donatı yerleşti­ rilerek hazır beton pompalar ile aralan doldu­ rularak duvarlar inşa edilmektedir. Bu EPS köpük kalıplar betonun prizinden sonrada ya­ lıtım görevlerine devam etmek üzere sürekli olarak yerinde bırakılmaktadırlar (Ş ek il 2 ). Bu sistemlerde döşemeler de yine kalıp ve yalıtım (ısı ve ses olmak üzere) amacıyla ya plaka formunda veya asmolen formunda uy­ gulanmaktadır (Şekil 3 ).2, 7, 9,10 Sistemin Çeşitleri Sistemin, uygulamada üretilen EPS köpüklü yalıtım-kalıplarına göre ve yapı yüksekliğine bağlı olarak seçilen taşıyıcı sistemin kalıplar içinde oluşan formlarına göre çok çeşitleri vardır: A) EPS yalıtım -kalıp çeşitlerine göre Kalıpların boyutlarına ve de birbirlerine bağ­ lanma şekillerine göre genelde üç çeşidi var­ dır: 1) L evh a (panel) sistem ler: Bunlar, ge­ nelde 5cm kalınlığında (köpük kalınlıkları yapıların bulundukları iklimsel şartlara ve cephelerin yönlerine göre değişkenlik göste­ rebilirler), 50 ila 120cm yüksekliğinde ve 120 ila 240cm eninde sitemin en büyük köpük-kalıp elemanlarıdır. Bu tip kalıp sistem­ leri, duvarların büyük bölümler halinde bir işlemle inşa edilmesine izin vermektedir. Bunların yüzeyleri düzgün ve betona daha Şekil 4. EPS Yalıtım-kalıplarda briket (block) elemandan bir kesitli detay11 iyi yapışabilmesi için düzenli yivleri vardır. Levhalar birbirlerine metal veya plastik bağ­ lantı elemanları ile bağlanmaktadırlar ( Şekil 2 ).2 ,7, 9,10 2) K ütük (plank) sistem ler: Bu eleman­ ların boyutları levhalar kadar geniş (120240cm), ama yükseklikleri daha az olan (2030cm) ve kalınlıkları duruma göre değişebi­ lir (ortalama 5cm). Taşıyıcı sisteme göre bu kütükler metal veya plastik bir bağ elemanı ile bağlanmaktadır. Kütüklere bu bağların monte edilebilmeleri için kenarlarında çeşitli şekillerde yivler açılmaktadır. (Şekil 2 ).2, 7, 9,10 3) B rik et (block) sistem ler: Bu eleman­ lar, köpük kalıpların en küçüğü olarak, delik­ li beton briketlere benzer bir boyutta ve formdadırlar. Yükseklikleri 20 ila 40cm, ge­ nişlikleri ise 120 ila 240cm arasında değiş­ mektedir. Ortalama 30cm x 120cm boyutlanndadırlar. Kalınlıkları ise yine yapının taşı­ yıcı sistemine göre değişmekte ve form al­ maktadır. Briketler, herhangi başka eleman kullanmaksızın çeşitli geçme dişleri ile bir logo gibi birbirine birleştirilmektedirler (Şe­ kil 2, 4 ).2, 7 9 10 B) Betonun şekillerine göre Yapının boyutundan ve taşıyıcı sisteminin gerekliliklerinden ortaya çıkan sonuca göre EPS köpük kalıpların içinde şekillenen beto­ nun şekillerine göre de bu sistemin dört ayrı çeşidi vardır: 1) D üz duvar (Flat ICF wall) sistem leri: Bu tip duvarlar, geleneksel sistemdeki perde duvarlar gibi sabit kalınlıkta ve normal ahşap veya metal kalıbın oluşturduğu gibi düz yü­ zeyleri vardır. Kalınlıkları yine taşıyıcı siste­ me göre 10cm den 30cm’e kadar değişmek­ tedir (Şekil 5a ). 2, 7, 9, 10 2) Tost ızg a ra d uvar (Waffle grid IC F wall) sistem leri: Bunlar, isminden de anlaşı­ lacağı gibi tost makinesinde sıkıştırılmış bir tost ekmeğe benzemekte, yani beton duvarın kalınlığı değişkenlik göstermektedir. Bu sis­ temde duvar kalınlığı ortalama perde gibi 1520cm lik yatay ve düşey çekirdekler mevcut­ tur. Çekirdekler arasında düşeyde 30cm ve yatayda 40cm mesafe vardır, ve bu ızgara çe- Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK kirdek taşıyıcı arasında kalan beton kısım ise ortalama 5cm kadardır (Şekil 5b).2, 7, 9, 10 3) E kran ızgara duvar ( S c r e e n g r i d I C F inşa edilmiş bir yapı, yönetmeliklerin gerek­ tirdiği en ideal yapı performanslarını göste­ rebilmektedir. Örneğin, en önem li ö zelliğ i sistem leri: Bu sistem de tost ızgara sis­ strüktür sisteminden başka enerji, yangın, ve temi ile çok benzer, fakat yatay ve düşey ız­ akustik bakımdan da çok yüksek perfor­ gara taşıyıcı çekirdek arasında kalan kısm ı manslar göstermektedir. beton değil, yine EPS köpük yalıtım -kalıp d) Çok çeşitli yapı kaplam a ve diğer b itir­ doldurmaktadır. Böylece, bu yatay ve düşey m e elem a n la rın a k o la y lık sağlam ası: Bu çekirdek taşıyıcıların arasında ekran tipi boş­ sistemde bir yapı, dış yüzeyinden taş, tuğla, luklar oluşmaktadır. Taşıyıcı beton çekirdek­ sıva, seramik, plastik ahşap yalı baskısı; iç lerin k alınlığı ortalama 15cm ve bunların yüzeyinden ise sıva, kağıt veya başka bir arasındaki m esafeler merkezlerinden 30cm m alzeme ile kaplanmasına uygulama kolay­ kadardır (Şekil 5c).2, 7, 9, 10 lığı sağlayabilmektedir.2, 13, 14, 15, 16, 17 w a l t) 4) D ik m e-v e-k iriş duvar (P o s t - a n d b e a m I C F w a ll) sistem leri: Bu sistem de şe­ Yap>mc> için Faydalan kil olarak yine bir önceki ekran-ızgara duvar a) Yapım hızının artm ası: Yapı üretim hızı­ sistemine benzemekte, fakat boyutlarda fark­ nın artırılması ile zaman ve işçilik tasarrufu lılıklar var. Ö yle ki, yatay ve düşey taşıyıcı sağlanmaktadır. beton çekirdekler arasındaki m esafeler art­ b) İşçiliğin azalm ası: Yapı üretiminde fabri­ mış, artık kolon ve kirişler haline dönüşmüş­ kasyon sistemi ile kalifiye işçilikten tasarruf lerdir. Kolonlar arasında 120cm ve kirişler edilmekte fakat buna rağmen yapım tekniği­ arasında da 120-240cm m esafe bulunmakta­ nin kalitesi düşmemektedir. dır (Şekil 6).2, 7, 9, 10 MEVCUT DİĞER YAPIM SİSTEMLERİNE GÖRE ÜSTÜNLÜKLERİ VE SAKINCALARI Yukarıda detaylı olarak açıklanan bu yapım sistemlerinin diğer sistemlere göre üstünlük­ lerini, başta tasarımcı, yapım cı, kullanıcıya sağladığı belirgin faydaların yanı sıra sürdü­ rülebilir bir çevre ve ülke ekonomisine genel olarak olmak üzere aşağıdaki beş başlık al­ tında toplamak mümkündür: Tasar>mc> için Faydalan a) Tasarım esnekliği sağlam ası: Yapım sis­ Fiat wall core with foam in place a) Düz duvar VVafflegrıc core with foam removed for clarity b) Tost ızgara duvar Screen grid core with fcam removed for darity c) Ekran ızgara duvar Şekil 5. EPS Yalıtım-kalıplı yapım siste­ teminin çok çeşitli şekilleri ve eleman çeşit­ minde en çok rastlanan beton taşıyıcı leri olması, tasarımcıya oldukça fazla sayıda formlar12 alternatifler sağlamaktadır. Örneğin, özel Sekil 6. EPS Yalıtım-kalıplı sistemde üretim gerektirmeden istenilen formda açık­ dikme-ve-kiriş duvar çeşidinden bir kesit lıklar ve duvar formları tasarlamak mümkün detay7 olmaktadır. b) Y apıların b ü tü n strü k tü r sistem lerin e uyarlanabilm esi: Herhangi bir yapının taşı­ yıcı sisteminin bu yapım sistemi ile inşa edil­ m esi mümkündür. c) Y önetm eliklere uygun yapı perform ans sta n d a rtla rın a sah ip olm ası: Bu sistem le Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Çok kaliteli yalıtım tekniği ile iç mekânlarda çok iyi konfor şartları ve enerjiden tasarruf yapılabilmektedir. Ancak ülkemizdeki kalitesiz yapım tekniği dikkate alındığında, bu tasarrufun %60-70'e vardığı söylenmektedir. c) Y apım sü recin in bütün yıla ve ik lim sel pü k m alzem en in ö z e lliğ i g ereğ i d ış ortam da­ şartlara uygunluğu: E P S k ö p ü k lü k a lıp la ­ k i g ü rü ltü n ü n iç e r i g irm e s in i e n g e lle m e k te rın dona k a rş ı g ö ste rd iğ i o lu m lu e tk i ile ya p ı v e k u lla n ıc ı iç in o ld u k ç a iy i a k u stik k o n fo r ü re tim i bütün sezona v e zam ana y a y ılm a k ta , sağlam aktadır. d o la y ıs ıy la b ü yü k zam an k az a n ım ı o lu şm ak ­ c) D eprem ve diğer dış etkilere karşı daya­ tadır. B ö y le c e g en el o la rak istih d am a v e ek o ­ nıklı olm ası: S iste m in b ir tü n el k a lıp yap ım n o m iye k a tk ı sağlan m aktadır. te k n iğ in e b e n z e m e si y a p ıy ı h e r b ak ım d an d) K olay sıhhi tesisat m ontajı: Y a p ıy a iliş ­ deprem e ve d iğ e r d ış e tk ile re (s e l, rüzgâr, v s ) k in b ü tü n s ıh h i te s is a t s is te m le ri b e to n d ö ­ k a rş ı e m n iy e tli o lm a s ın ı sağlam aktadır. kü lm ed en E P S k a lıp la r arasın d ak i b o şlu k lara d) Yangına karşı em niyetli olm ası: B u sis­ v e y a d ah a so n ra k ö p ü k k a lıp la rın iç in e k o ­ tem de k u lla n ıla n bütün E P S kö p ü k m alzem e­ la y c a ye rle ştirile b ilm e k te d ir. le r ya n g ın a k a rş ı k im y a s a l o la ra k k o ru n m a lı e) Yapı araç p a rk ı ve d iğer tek n ik d o n a ­ o ld u ğ u iç in (B 1 s ın ıfı: a le v a lm a z la r), h e r­ n ım ların azalm ası: B u sistem de k ö p ü k k a ­ h an g i b ir ya n g ın an ın d a ya n g ın ın şid d e ti art- lıp la r o lsu n , b u n la rı d e ste k le y e n g e ç ic i p a ­ m am akta v e k u lla n ıc ıla rın can g ü v e n liğ i d a­ yan d a e le m a n la rı o lsu n , k u lla n ıla n y a p ı e le ­ ha az ris k li o lm aktad ır. m a n la rın ın h a fifliğ i yap ım iç in ço k az tek n ik e) Y apıların sağlıklı, tem iz ve uzun k u lla ­ araç v e gerece ih tiy a ç gö sterm ektedir. B e to n nım ının sağlam ası: E P S k ö p ü k le ri, ö z e llik ­ ise , zaten h a z ır o la ra k beto n sa n tra lle rin d e n le r i itib a rı ile g e n e l o la ra k d ış e tk ile rd e n az taşın m aktadır. e tk ilen m ek te, d o la y ıs ıy la y a p ıla rın öm rünün f) Şantiye alanın düzenli olm ası ve büyük daha uzun, b a k ım ın ın daha k o la y ve ucuz o l­ alan lara ihtiyaç gösterm em esi: K u lla n ıla n m ası sa ğ la m a k tad ırlar. Y in e , ya p ıla rd a nem ­ e le m a n la rın ço k ç e ş itli o lm am a sı v e m a lz e ­ lenm e y o lu ile m ik ro o rg an izm a o lu ştu rm aya­ m e n in d e p o la n m a ya ih tiy a ç g ö ste rm e m e si, ra k s a ğ lık lı b ir yaşam tem in e tm e k te d irle r.2, şa n tiy e a la n la rın ın d ah a d ü z e n li o lm a s ın ı 13, 14, 15, 16, 17 sağlam akta ve g ereğin d en fa z la alan a ih tiy a ç gösterm em ektedir. Sürdürülebilir Çevre için Faydalan g) Şantiyede kaza riskinin azalm ası: K u l­ a) M ükem m el ısıl perform anslı olm ası: Is ı la n ıla n m alz e m e n in h a fifliğ i v e y a p ım s ıra ­ g e ç iş in e k a rş ı ço k yü k se k d ereced e d ire n ç li sında ris k li b ir iş ç iliğ in o lm am ası ile b irlik te o lm a s ı d ah a az e n e rji k u lla n ım ın ı te m in e t­ şa n tiye n in d ü ze n li o lm a sı k aza ris k in i hem en m ektedir. hem en k a ld ırm a k ta d ır.2’ 13, 14, 15, 16, 17 b) Y üksek ısıl k ütleye sahip olm ası: S is te ­ h) M aliyet tasarrufu: Y u k a rıd a da b ah si g e­ m in iç in d e k i betonarm e d u va r d iğ e r h a fif sis­ çe n m a liy e t ta s a rru fla rın a ek o la ra k bu s is ­ tem lere k ıy a s la daha fa z la ıs ı d e p o layab ilm e ­ tem le ü re tile n e n e rji e tk in ya p ıla rd a daha k ü ­ si siste m in daha ıs ıl d e n g e li o ld u ğ u , d o la y ı­ çü k b o yu tlu m erk ezi ıs ıtm a sistem i ile m a li­ s ıy la ısıtm a v e soğutm ada daha az e n e rji g e­ y e t tasarru fu ya p ılm ış o lm aktad ır. rek tirm ek ted ir. c) Çok az atık m alzem e ürem esi ve m alze­ Kullamc> için Faydalan m en in y en id en k u lla n ıla b ilm esi: B u s is ­ a) K on forlu ve u cu z k u lla n ım lı olm ası: tem le y a p ı ü retim in d e o ld u k ça az a tık o rtaya Ç o k k a lite li y a lıtım te k n iğ i ile iç m ekân lard a ç ık a r v e y a p ı k u lla n ım ö m rü n ü ta m a m la d ı­ ço k iy i k o n fo r ş a rtla rı v e e n e rjid e n ta s a rru f ğın d a ise k u lla n ıla n m alz em eler ye n id e n k u l­ y a p ıla b ilm e k te d ir. Ö rn e ğ in , A B D ’de ahşap la n ıla b ilir şe k ild e d ö n ü ştü rü leb ilm ek ted irler. k ark a s siste m le rin e k ıy a s la % 4 0 -5 0 c iv a rın ­ m iz d e k i k a lite s iz yap ım te k n iğ i d ikk ate a lın ­ Ülke Ekonomisine Sağlad>ğ> Genel Faydalar d ığ ın d a, bu tasarru fu n % 6 0 - 7 0 ’e v a rd ığ ı sö y­ a) O rm an ların k oru nm ası: A h ş a p m a lz e ­ le n m e k te d ir.18 m en in , g elen eksel y a p ı ü retim in d e k u lla n ıla n b) A k u stik p erfo rm a n sın iy i olm ası: K ö ­ k a lıp ç ılık ile b irlik te ö z e lliğ i itib a rı ile kapla- da ta s a rru f y a p ıla b ilm e k te d ir. A n c a k ü lk e ­ Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK ma malzemesi olarak iç yüzeylerde kullanı­ mının terk edilmesi ile genel olarak ormanla­ rın korunmasına fayda temin etmektedir. b) Ülkenin ekonomik kalkınması: Yapı sektörü, ülkelerin genel ekonomilerinde en büyük yeri tuttuğu bilinen bir gerçektir. Bu sebeple, yukarıda bahsedilen birçok faktörler sonucu bu sistem ülke ekonomilerine genel olarak çok büyük katkılar sağlaması kuş­ kusuzdur.2’ 13>14’ 15 16’ 17 Sistemin Sakmcalan Ancak sistemin, söz konusu edilen birçok üstünlüklerine karşın, özellikle ülkemiz açısından sakınca sayılabilecek birkaç yönü olarak şunlar söylenebilir; a) Sistemin ve yararlarının henüz yaygın olarak tanınmamış olması, bunun yanında uygulama yapacak ekiplerin oluşmaması ve de yanlış uygulama yapılarak başarısız sonuçlanma olasılığı, b) Çok katlı yapıma henüz yaygın olarak imkân vermemesi, c) İlk yatırım maliyetinin (yapı üretimi) yük­ sek olması, caydırıcı etki yapması, d) Yangın riskinde boğucu gaz çıkarma olasılığı, e) Yalıtım tabakaları arasındaki betonarme çekirdeğin donatı imalatının zor olması. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME TÜBİTAK’ın 2003 yılında hazırlamış oldu­ ğu bir ön rapora göre; enerji sektörü çevreye en fazla olumsuz etkide bulunmaktadır ve fo­ sil yakıt tüketiminin sebep olduğu emisyon­ lar, yerel, bölgesel ve küresel çevre sorunla­ rına yol açmakta, hatta giderek iklim deği­ şikliği boyutlarına getirmektedir. Bu yüzden, bu fosil kaynaklardan kademeli olarak uzak­ laşarak, (ilk yatırımı daha pahalı fakat uzun dönemde daha ekonomik) yenilenebilir ener­ ji kaynaklarına yönelmek gerekmektedir. Ta­ bi, bunu ancak gelişmiş ülkeler becerebilmektedir. 19 Bizim gibi ekonomik ve teknolojik geli­ şimini tamamlayamamış ülkeler ise mevcut geleneksel enerjiden maksimum derecede ta­ sarruf yaparak hem ekonomimize hem de çevre kirliliğine çözümde katkı sağlanmış olunacaktır. Bunun için de, gelişmiş ülkeler­ deki yapılarda genel olarak tüketilen enerji­ nin toplam tüketilen enerjiye oranının % 50’ye varması, ve ülkemizde sadece ısınma­ ya toplam enerjinin 1/3’ünün harcanması se­ bebiyle yapım sistemlerinde enerji tasarrufu­ na gitmeyi gerekli kılmaktadır. Bu da mevcut yapılar için en pratik çözüm özellikle yapıla­ rı dışından mantolama yolu ile olabilir. Yeni yapılanmalar için ise sadece tek ısı yalıtımı tasarrufu değil, diğer birçok açıdan yukarıda detaylı olarak açıklanan yalıtım-kalıplı ya­ pım sistemleri ile başta konut olmak üzere yapı üretimi yapmak gerekmektedir. ABD’de 10 yıl kadar öncesine bu sistem­ le bina yapımı çok belirgin değil iken, ilerle­ yen yıllarda çok hızlı bir artışla 2006 da pa­ zar payı 6 kat büyümüştür. 2015’e kadar yeni inşa edilecek konutların %15 ila 25 oranında bu sistemle inşa edileceği tahmin edilmekte­ dir. Bu sistem sadece konut üretiminde değil aynı zamanda ticari yapılarda da kullanılma­ ya başlanmıştır. ABD’de bu sistemle üretilen yapıların % 30’unu ticari yapılar olduğu tes­ pit edilmiştir. Tabi, bu da 1-2 katlı konut ya­ pılarının üretimi için daha pratik olduğu bili­ nen bu sistemin aynı zamanda yüksek katlı ticari yapılar içinde üretiminin pratikte uygu­ lanmaya başlandığının kanıtı olmaktadır. Öyle ki, 11 kata kadar yapı üretiminin ger­ çekleştiği ifade edilmektedir.20, 21>22 Ülkemizde ise, henüz 7-8 yıldan beri biri yerli patent ile olmak üzere bir kaç Avrupa firmasının ürünleri uygulanmaktadır. Yerli patent olarak EPS yalıtım-kalıp üreten ve uy­ gulama yapan firma 2001 yılında Konya’da kurulmuştur. Fakat, ülkemiz şartlarında gele­ neksel sisteme kıyasla ilk yatırım olarak bi­ raz pahalı (% 7-12 civarında) olduğu kabul edilen bu sistemde henüz istenilen üretim se­ viyesine gelinememiştir. Bu sistem ile yakla­ şık 120 konut civarında bir üretim yapıldığı ve köpük üretiminin daha çok mantolama ve diğer amaçlar için yapıldığı ifade edilmekte­ dir.18 Bu yapım sisteminin mevcut sistemlerle kıyaslandığında, genelde karma bir yapım sistemi olduğu söylenebilir. Hem yerindeyapım tekniği özelliği, hem taşıyıcı duvarla- TÜBİTAK'ın 2003 yılında hazırlamış olduğu bir ön rapora göre; enerji sektörü çevreye en fazla olumsuz etkide bulunmaktadır ve fosil yakıt tüketiminin sebep olduğu emisyonlar, yerel, bölgesel ve küresel çevre sorunlarına yol açmakta, hatta giderek iklim değişikliği boyutlarına getirmektedir. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Bizim gibi ekonomik ve teknolojik gelişimini tamamlayamamış ülkeler ise mevcut geleneksel enerjiden maksimum derecede tasarruf yaparak hem ekonomimize hem de çevre kirliliğine çözümde katkı sağlanmış olunacaktır. rın betonarme perde olması, dolayısıyla tü­ nel kalıp sistemi özelliği, hem de prefabrik sayılabilecek EPS yalıtım-kalıp elemanları bulundurması özelliği ile bu sistemi gele­ neksel, gelişmiş geleneksel ve de gelişmiş yapım sistemleri olarak değerlendirmek mümkündür. Tabi, bu sistem, ayrıca yukarı­ da bahsedilen birçok faydalı özellikleri de (hızlı yapım, yılın her döneminde yapım, ta­ sarım esnekliği, konfor, vs) bünyesinde bu­ lundurması sebebi ile söz konusu bilinen ya­ pım sistemlerinden çok daha fazla faydalara sahiptir. Sistemi diğer sistemlerden ayıran en önemli özelliği ise hızlı yapım tekniğine sa­ hip olmasıdır. Zaten, bu sistemler ilk üretiliş amacı olarak ‘hızlı’ ve “kendin evini kendin üret” felsefesi ile ortaya çıkmış ve daha çok az katlı konut üretimi için pratikte uygulan­ maktadır. Diğer en önemli dikkat çeken özel­ liği ise enerji tasarrufuna yaptığı katkıdır. Yaklaşık % 60-70’lere varan oranda yakıt ta­ sarrufu sağlayan bu yapı sisteminin, kullanı­ lan enerjinin %60’ının ithal edildiği ve bu­ nun da % 33’ünün binaların ısıtılmasında kullanan ülkemiz şartlarında ne derece önemli olduğu görülmektedir. Sonuç olarak, ülkemizin genel enerji du­ rumu, yapı açığı ve özellikle yapı kalitesi dikkate alındığında, bu tür yapım sistemleri­ nin pratikte uygulanmasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ülke­ miz ekonomik şartları ve olanakları dikkate alınarak, bu yapım sisteminin özellikle konut üretiminde yoğun bir şekilde uygulanması teşvik edilmelidir. Notlar: * Expanded Polystyrene Sytropor ** Insulating (or Insulated) Concrete Forms Kaynaklar: 1. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, (2004). “Sektörel Enerji Tüketimi”. 2. Koç, İ., Gürdal, E., “Polistren Köpüklü (EPS) Yalıtım-Kalıplı Yapım Sistemleri; Dünyada ve Türkiye’deki Uygulamaları” 13-17 Ekim 2004. 2. Ulusal Yapı Malzemesi Kongresi ve Sergisi”, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, İ.T.Ü. Taşkışla, İstanbul. 3. Uygun, F., (2005). “Konut Üretiminde Kalıcı Yalıtım-Kalıplı Yapım Sistemleri ve Ülkemiz Açısından Önemi”, Y. Lisans Tezi, S.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya. 4. www.formtechsys.com/historyoficf 5. Toydemir, N., Gürdal, E., Tanaçan, L., (2000). “Yapı Elemanı Tasarımında Malzeme”, (İ.T.Ü.), Literatür Yayınları:39, İstanbul. 6. Mcmichael, C., (March 2004). “R-value. It’s where energy efficiency solutions begin”, Concrete Homes, Magazine monthly, U.S.A. 7. Icfweb-Lerning Center, “Overview of ICF Systems”, www.icfweb.com. 8. Insul-Deck, “Bottom-line benefits for a contractor”, www.insul-deck.org. 9. VanderWerf, P., “Insulating Concrete Forms (ICFs)—In-Depth Analysis: Details”, Insulating Concrete Forms, www.toolbase.org. 10. Shawn, P.McKee & Jay Crandell, P.E., “Designing Homes Using Insulating Concrete Forms”, NAHB Research Center, www.nahbrc.org. 11. Reward Wall System, “Residential Builders”, www.rewardwalls.com. 12. ICFA-Insulating Concrete Forms Association. “Types of Insulating Concrete Forms ”,www.forms.org 13. Insulating Concrete Formwork Association, “High Performance Buildings”, Publications, www.icfinfo.org.uk 14. Icfweb-Lerning Center, “Benefits of ICF Systems”, www.icfweb.com. 15. Quad-Lock ICFs, “Advantages of the System”, www.quadlock.com. 16. Portland Cement Assoc., “Insulating Concrete Forms”, www.cement.org. 17. ECO-Block, “Simpler, Faster, Better”, www. ecoblock.com. 18. Stroton Hızlı Konut Sistemleri, www.stroton.com. 19. TÜBİTAK, (Ocak-2003), “Vizyon 2023 Teknoloji Öngörüsü Projesi: Enerji ve Doğal Kaynaklar Paneli” Ön rapor, Ankara. 20. Lyman, J., (Marh-2007), “ICF Industry Report”, Insulating Concrete Form Association. 21. Lyman, J., (Marh-2007), “ICF Leading the Way into the Future”, Insulating Concrete Form Association. 22. www.solar-power-sales.com/icfbuilding.html Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK KÜRESEL ISINMA FELAKET SENARYOSU MU? Murat MEŞHUR 1 I 67 edense felaket haberleri her zaman güzel ve çelici haber oluyor. Gerçek­ leri yansıtıp yansıtmaması da önemli sayılmıyor. Bunun örneğini 90’lı yılların sonuna doğ­ ru “katil yosun”, “terörist yosun” haberlerin­ de de yaşadık. Bir Akdeniz ülkesinin birisi­ nin akvaryumundan kaçtığı söylenen Caulerpa cinsi bir yosunun Doğu Akdeniz’e doğru hızla yayıldığı, Türkiye’nin güneybatı kıyıla­ rına ulaşacağı, deniz canlılarını yok edeceği, insanlara bile zarar vereceği haberleri aylar­ ca gündemden düşmedi. Hatta turistik tesis­ lerimizin bir kısmında rezervasyon iptalleri dahi yaşandı. Türkiye sahillerine gelirse bu yosunlar­ dan bir an evvel kurtulmanın yolları araştırıl­ dı. Ar-Ge projeleri hazırlandı. Anılan yosun­ ların Güneş ışığı alarak büyümelerini engel­ lemek için üzerlerinin siyah polietilen örtü­ lerle kaplanması dahi düşünüldü. Oysa bu yosunların söylendiği gibi olma­ dığı, diğer yosunlardan farkının hızlı büyü­ yen tür olduğu, hızlı büyüdüğü oranda deniz ortamına bol oksijen verdiği ve uzak doğu ülkelerinde ekmek yapımında kullanıldığı göz ardı edildi. Ne var ki anılan yosun keşke ülkemize gelmiş olsaydı, deniz ortamına verecekleri oksijenle kıyılarımızdaki atık su arıtma tesis­ lerine ek olarak ikincil arıtma yaparak kıyıla­ rımızın daha temiz olmasını sağlayacaktı. KÜRESEL ISINMA Yeryüzü güneşten gelen kısa dalga boylu radyasyonla ısındıktan sonra, geri kalan bö­ lümünü uzun dalga boylu radyasyonla tekrar uzaya vermektedir. Küresel ısınma, fosil yakıtlar olarak ad­ landırılan petrol, kömür ve benzeri karbon içeren yakıtların kullanımı sonucu oluşan ve sera gazları olarak adlandırılan, karbondi­ oksit (CO2), sığır çiftlikleri ve bataklıklar­ dan atmosfere verilen metan (CH4) ile diazotmonoksit (N2O), gibi gazlar, dünyanın üzerini battaniye gibi sararak, güneşten ge­ len radyasyonun tekrar uzaya verilmesini en­ gelleyerek dünyanın ısınmasına, başka bir Murat Meşhur, Biyolog Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK ifadeyle iklim değişikliğine sebep olan et­ ken olarak tanımlanmaktadır. Küresel ısınma sonucunda, Antarktika ve Grönland gibi buzlarla kaplı alanların erime­ siyle okyanusların ve denizlerin yükseleceği, kıyı yerleşimlerinin sular altında kalacağı, bitki ve hayvan türlerinin değişen iklime uyum sağlayamayarak yok olacağı, yağışla­ rın azalarak kuraklık meydana geleceği ve benzeri felaket senaryoları yazıldı. Yüzen Buz Dağlarmrn Erimesi Halinde Okyanuslar ve Denizler Yükselecek mi? Kutuplardaki sera gazları atmosferin doğal yapısına yakın değerlerde bulunacağından buz dağlarının erimesi üzerine etkisi az olacaktır. Antarktika kıtası ve diğer buzlarla kaplı alan­ lardan kopan ve halen okyanuslarda yüzmek­ te olan buz dağlarının erimesi halinde deniz­ lerin seviyesini yükseltmesi mümkün değil­ dir. Yüzen buz kütlesinin onda birinin deniz üstünde, onda dokuzunun denizin altında ol­ duğu bilinmektedir. Deniz suyunun yoğunlu­ ğunu yaklaşık 1.0 gr/cm3, buzun yoğunluğu 0.9 gr/cm3 olduğundan yüzen buzların erime­ si halinde hacminin azalıp suyun hacmine eşitlenmesinden dolayı deniz seviyesinde yükselme meydana gelmesi mümkün değildir. Küresel Ismmanrn Buz Dağlar> Üzerine Etkisi Nas>l Olacakt>r? Genelde doğal koşullarda ve habitat değişimine bağlı olarak bitki ve hayvan türlerinde ortama uyma zorluğundan Kuzey ve güney kutuplarda güneş ışınlarının geliş açısının azlığından dolayı birim alana düşen düşük radyasyonun buz dağlarının kı­ sa sürede erimesine fazla etkili olmayacaktır. Ayrıca, kutuplar üzerindeki sera gazları, kuzey ve güney yarım kürelere oranla daha azdır. Kutuplardaki sera gazları atmosferin doğal yapısına yakın değerlerde bulunaca­ ğından buz dağlarının erimesi üzerine etkisi az olacaktır. bir yandan azalma görülürken diğer yandan yeni koşullara uyum sağlayan türler meydana gelmektedir. Küresel Is>nmayla Denizlerin Alan Art>ş> ve Buharlaşma Sera gazları etkisiyle zaman içerisinde deniz ve okyanus seviyelerinde meydana gelebile­ cek yükselmeye bağlı olarak yüzey alanların­ da da artış meydana geleceği açıktır. Sıcaklık ve yüzey alanı artışına bağlı olarak buharlaş­ ma da hızlanacaktır. Bilindiği gibi, buharlaş­ ma (evaporasyon), su kütlesinin derinliğine bağlı olmayıp suyun yüzeysel alanı ile oranlı fiziksel olgudan dolayı deniz seviyesi azala­ rak tekrar dengeye gelecektir. Küresel Is>nmayla Kurakl>k Artacak m>? Küresel ısınmaya bağlı olarak okyanuslardan ve denizlerden buharlaşan suyun tekrar ok­ yanuslar üzerine düşmediği, havaya karıştığı ve üst atmosferdeki kuvvetli rüzgarlarla bü­ tün dünya üzerine dağıldığı bilinen bir ger­ çektir.5 Ayrıca, fazla yağış alan yöreler; düşük sı­ caklık ve yüksek basınç, buna karşılık, az ya­ ğış alan yöreler; yüksek sıcaklık ve düşük basınç özelliği taşıdığından, yağışlar, basınç ve sıcaklık farkından dolayı oluşacak rüzgar­ larla kurak bölgelere taşınacaktır. Buna verilebilecek uygulamalı bir örnek; kentsel alanların güneş radyasyonu alarak fazla ısınması ile kentsel alan çevresinde oluşturulacak ağaçlandırma alanlarındaki düşük sıcaklıktan istifade edilerek hava akımları oluşturulması ilkesine dayanan ve 70’li yıllarda o zamanki Orman Bakanlığın­ ca, kentler üzerindeki hava kirliliğini azalt­ mak maksadıyla başlatılan “Yeşil Kuşak Ağaçlandırması Projesi” çalışmalarıdır. Küresel Is>nmayla Bitki ve Hayvan Türleri Yok Olacak m>? Genelde doğal koşullarda ve habitat değişi­ mine bağlı olarak bitki ve hayvan türlerinde ortama uyma zorluğundan bir yandan azalma görülürken diğer yandan yeni koşullara uyum sağlayan türler meydana gelmektedir. Denge halindeki bir sistemin yer değiştir­ melerini yöneten, “düzgün denge durumun­ daki bir sistemde sabit sıcaklıktaki her basınç artması bir dönüşüm meydana getirir”, ola­ rak tanımlanan Le Chatelier (1850-1936) Yasası4’nı yaşam alanlarına uyarladığımız­ da; “ortamdaki değişmelerin canlılarda fonk­ siyonel ve dokusal tepkiler belirir ve değişen iklim etmenlerine karşı yeni biyolojik denge­ nin kurulmasına imkan verdikleri ve yeni or­ tama uyum sağladıkları” bilinmektedir. Karbon Yutaklar> Küresel ısınmayla birlikte artan karbondiok- Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK sit, karbon yutakları olarak adlandırılan bit­ kilerin ve ormanların organik madde oluştur­ masına kaynak teşkil etmekte ve orman sto­ kundaki artımla birlikte atmosfere salınan oksijen miktarında artışa neden olmaktadır­ lar. Ayrıca, sera gazlarından karbondioksit gazının % 40’ı dünyamız alanının dörtte üçü­ nü kaplayan okyanuslar tarafından yutulduğu da bilinmektedir.6 S>ğ>r Çiftlikleri ve Batakhklarrn Metan Gaz> Oluşumuna Etkisi? Bataklık tanımı, sulak alanların öneminin ye­ terince bilinmediği zamanlarda verilen ad­ landırmadır. Halen sulak alanlar (Wetland) olarak adlandırılan bu ortamlar su içi bitkiler ve fitoplanktonlar yardımıyla atmosfere ok­ sijen (O2) salan ve aynı zamanda karbon yu­ takları sayılan yararlı alanlardır. Sığırlar doğal olarak iç bünyesel yapıları gereği atmosfere metan gazı yaydıkları ve küresel ısınmaya sebep oldukları gerekçeyle, kürsel ısınma karşıtları tarafından sığır hay­ vancılığının terk edilerek küçükbaş hayvan­ cılığa dönüştürülmesi istenmektedir. Oysa sığır hayvancılığının yaygın olarak uygulandığı yerler, çayırlar, meralar ve otlaklarca zengin yörelerdir. Buralar aynı za­ manda karbon yutakları olarak da hizmet ve­ rirler. Sığır hayvancılığının terk edilmesi ha­ linde çayırlar, meralar ve otlaklar eski öne­ mini yitirecek ve muhtemeldir ki karbon yu­ takları alanları amaç dışı kullanılarak yok edilecektir. Evrendeki ve Dünyadaki Değişim Periyotlanm Dikkate Al>yor muyuz? Dünyanın iklimi, doğal süreçler kapsamında zaman zaman değişikliğe uğramıştır. NASA ve Kolumbia Üniversitesi araştırmacıları, 8200 yıl önce gerçekleşen ani iklim değişik­ liğini bilgisayar modelleriyle yeniden can­ landırmayı başarmış, “buzul çağının sonuna, ılık dönemin başlarına karşılık gelen bu za­ manlarda, Kuzey Atlantik Okyanusu’na bo­ şalan büyük boyutlardaki bir tatlı su selinin kısa sürede iklim değişikliğine yol açtığı ilk kez modelleme yoluyla da gösterilmiş ve Modelin sonuçlarının iklim kayıtlarıyla da tutarlı olduğu görülmüştür”.1 Başka bir örnek; yerel tarihçilerin ifadele­ rine göre, nesilden nesile aktarılan, güney il­ lerinden Gaziantep ve havalisinde milat ola­ rak kabul edilen, 1910 yılı kışında günlerce yağan, yörede “büyük kar” olarak adlandırı­ lan doğa olayında komşuların birbirlerine ulaşmak için tüneller kazdıkları bilinmekte­ dir. Sonuç olarak Dünyada geçmişte meydana gelen ısınma ve soğuma olaylarının tekrarlama periyotları tam olarak bilinmemekle beraber geleceğe ilişkin olarak da belirsizliğini korumaktadır. Bu tartışma kapsamında göz önünde bu­ lundurulması gereken bir diğer önemli nokta, sera gazlarındaki artışın büyük ölçüde yük­ sek yaşam standartlarına sahip ülkelerden kaynaklandığı gerçeğidir. İşin daha da ilginci, gelişmiş ülkelerin at­ mosfere yaydıkları sera gazlarının, gelişmek­ te olan ülkelerde çok daha yoğun bir biçimde bulunan ormanlar ve doğal karbon yutaklannca yok ediliyor olmasıdır. Bu saptamalar ışığında, önümüzde cevap­ lanması gereken çok önemli bir soru belir­ mektedir ki, bu, küresel ısınma ile biraz da felaket senaryosuna dönüştürülen sürecin gerçek amacının gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasının önüne konmak istenen bir en­ gel olup olmadığıdır. Kaynaklar: 1. Büyük Sel İklimi Değiştirdi mi?, Bilim ve Teknik Dergisi, TÜBİTAK Yayını, Nisan 2006,sayı:461. sayfa:9 2. İklim Değişikliğini Anlamak, Türkçe basım Çevre ve Orman Bakanlığı He BM- Kalkınma Programı (UNDP) ortak projesi Ulusal Çevre ve Kalkınma Programı İklim Değişikliği Sekreteryası (UNFCCC) Yayını, Temmuz 2002. 3. İklime Özen Göstermek, Türkçe basım Çevre ve Orman Bakanlığı ile BM- Kalkınma Programı (UNDP) ortak projesi Ulusal Çevre ve Kalkınma Programı iklim Değişikliği Sekreteryası (UNFCCC) Yayını, Ağustos 2004. 4. Meydan Larousse, Cilt:7, sy: 859 5. Tuna, Taşkın, Etrafımızdaki Hava, ilim ve Teknik Serisi, İstanbul,1981 6. Tuna, Taşkın, Çevre Kirliliği, 2. Baskı, ilim ve Teknik Serisi, İstanbul,1983 Sulak alanlar, su içi bitkiler ve fitoplanktonlar yardımıyla atmosfere oksijen salan ve aynı zamanda karbon yutakları sayılan yararlı alanlardır. Sera gazlarındaki artfl büyük ölçüde yüksek yaflam standartlarına sahip ülkelerden kaynaklanıyor. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK ISI YALITIMSIZ YAPILARIN ATMOSFER KİRLİLİĞİNE ve KÜRESEL ISINMAYA ETKİSİ T Nazım KOÇU ünyanın enerji kaynaklarının büyük bir bölümünü karşılayan fosil yakıt rezervleri sürekli olarak azalmakta­ dır. Bu gerçeğin anlaşılması; ülkeleri enerji politikalarını yeniden gözden geçirmeye, enerji savurganlığını önlemeye ve tasarrufa yöneltmiştir. Bu olgu, bilimsel çevreleri de harekete geçirerek sınırlı enerji kaynakların­ dan daha çok yararlanmaya, temiz, çevreci, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya ve en önemlisi günümüzün sorunlarından bi­ ri haline gelen küresel ısınmaya karşı alına­ bilecek önlemler ile ilgili yeni yöntemler ge­ liştirmeye sevk etmiştir. Günümüzde enerji ihtiyacı; sürekli olarak artan enerji ithalatı ile sağlanmaktadır. Enerji ihtiyaçlarının artması ve verimli enerji kullanılmaması sonucunda; hava kirliliği artmaktadır. Global anlamda hava kirliliğindeki bu artma küresel ısınma ve iklim değişikliği ile kendini göstermekte­ dir. Küresel ısınma konusunda ise herkes üzerine düşen görevi yerine getirmek zorun­ dadır. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yayınladı­ D Nazım Koçu, Yrd. Doç. Dr Selçuk Üniversitesi Müh. Mim. Fakültesi, Mimarlık Bölümü. ğı bilgilerde önümüzdeki yıllarda küresel ısınmaya bağlı olarak Akdeniz Havzası’nda tarımsal faaliyetlerin düşeceği, Kuzey Avru­ pa’da ise artacağını bildirmiştir. Ayrıca at­ mosfer sıcaklığının son 100 yılda 0.74 dere­ ce arttığını ve bunun da insan unsurlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Gelecekte ekilebilir alanların çölleşeceği, kuraklığın ar­ tacağı belirtilmiştir. Bakanlık, sanayi tesisle­ rinin bacalarından çıkan zehirli gazların özellikle küresel ısınmayı tetiklediğini vur­ gulamıştır. 1990 yılında toplam sera gazı emisyonunun 170 milyon ton olduğu ve bu­ nun 2004 yılında 294 milyon tona çıktığı açıklanmıştır.1 Enerji kaynaklarımızı korumak, ekono­ mik varlığımızı geliştirebilmek, enerji darbo­ ğazından çıkabilmek, küresel ısınmanın önü­ ne geçebilmek için yerel yönetimlere, halkı­ mıza, mimar ve mühendislere de önemli gö­ revler düşmektedir. En önemlisi yapıların ta­ sarımında enerji tasarrufuna ve dolayısıyla ısı yalıtımına gereken önem verilmelidir. Enerji tasarrufu konusu, kişileri olduğu ka- Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK dar devleti de ilgilendiren bir konudur. Kon­ ya’da binalarda ısı yalıtım kurallarına yete­ rince uyulmadığı için kış aylarında yapıların bacalarından çıkan duman ve partiküllerin çevreye zarar verdiği, atmosfere salındığı, yapı konforunun azaldığı ve sonuçta yapılar­ da enerji tüketiminin arttığı tespit edilmiştir. Yapılan çalışmada; yapılarda ısı yalıtımı­ nın önemi, yapılarda ısı yalıtımı ile enerji ta­ sarrufu sağlanması, Isı yalıtımsız yapıların atmosfer kirliliğine ve küresel ısınmaya etki­ si konuları araştırılmıştır. Sonuç bölümünde ise ısı yalıtımsız yapıların atmosfer kirliliği­ ne neden olduğu tespit edilmiş ve dolayısıyla küresel ısınmaya etkisinin olduğu sonucuna varılmıştır. Küresel ısınmanın önlenmesi ko­ nusunda yapılarda alınabilecek önlemler be­ lirtilmiş ve önerilerde bulunulmuştur. Yapılarda Is>Yal>t>m>n>n Önemi Ülkemizin bilinen başlıca enerji kaynakları; taş kömürü, linyit, petrol, doğalgaz, hidro­ elektrik vb. olarak sıralanabilir. Bu kaynak­ larla enerji gereksiniminin ancak sınırlı bir bölümü karşılanabilmektedir. Ülkemiz enerji kaynakları yönünden yeterli olmayıp tüketti­ ği enerjinin büyük bir bölümünü ithal etmek zorunda kalmıştır. Ülkemizin enerji kaynak­ larını korumak, temiz bir çevrede yaşamak ve ekonomik varlığımızı geliştirebilmemiz için enerji tasarrufuna gereken önemin veril­ mesi gerekmektedir. Enerji tasarrufu için mi­ mar ve mühendislere düşen görevlerden biri de yapılarda temelden çatıya kadar ısı yalıtı­ mının uygulanmasıdır. Günden güne enerji kaynaklarının azalması ile ısınma giderleri­ nin pahalılaşması, yapıların ısı yalıtımı ku­ rallarına uyulması zorunluluğunu ortaya çı­ karmaktadır. Isı yalıtımı sayesinde, ısıtma, soğutma giderleri azalır ve yapılarda konfor­ lu bir ortam oluşarak enerji tasarrufu sağla­ nır. Yapılarda enerjinin verimli kullanılması amacıyla 1998 tarihinde tavsiye niteliğindeki TS.825 “Binalarda Isı Yalıtım Kuralları” standardı 1999 tarihinde resmi gazetede ya­ yınlanmıştır. 2000 yılından itibaren uygulan­ ması zorunlu standart olarak yürürlüğe gir­ miştir. Ayrıca 12 Ağustos 2001 tarihli 24491 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Yapı D e­ netim Uygulama Usul ve Esasları Yönetmeli­ ği” ile ısı yalıtımı uygulamalarına ait kontro­ lün, yapı denetim kuruluşlarınca yapılacağı kararlaştırılmıştır. Söz konusu standart ve yönetmelikler yapılarda ısıtma amaçlı kulla­ nılan enerji miktarını sınırlandırarak, enerji tasarrufu sağlamayı hedeflemektedir. Yapılarımızın duvar, çatı ve zeminleri yalıtımsız olarak inşa edilmiş ve halen de uygu­ lamalarda büyük çoğunluğu yalıtımsız ola­ rak inşa edilmektedir. Yalıtım yapılmadığı zaman fazla yakıt sarfiyatının doğurduğu en önemli olumsuzluk hava kirliliğidir. Enerjide dışa bağımlı olduğumuz gerçeği unutulma­ malıdır. Özetle yapıların ısıtma ve soğutma kaynaklı enerji kayıpları ve oluşan hava kir­ liliğinin çözümü standart bir yapılaşma ve denetimle mümkün olacaktır. Yapılarda uygulanması hiçbir teknolojik zorluk arz etmeyen, herkesin kolaylıkla uy­ gulayabileceği basit yalıtım uygulamaları ile ısıtma için sarfedilen enerjinin yarısı geri kazanılabilir. Bina tasarımcıları ve uygulamacı­ lar ısı yalıtım raporu hazırlarken yerel yöne­ timlerin ve standartların istediği şartları taşı­ yan projeler üretmektedir. Uygulamada ise standart ve yönetmeliklere uygun olmayan bir şekilde yapıyı tamamlamaktadırlar. Özel sektöre ait yapılarda amaç ucuz yapı üretmek olmamalıdır. Yapı üretiminde öncelikle dep­ rem etkilerine dayanımlı, ekonomik ve enerji tasarruflu yapıların üretimine ağırlık veril­ melidir. Yapıların tasarımında ısı ile ilgili konforlu ortamların tasarlanması; büyük bir enerji tasarrufu, buna bağlı olarak da daha az çevre kirliliğinin sonuçlarının yanı sıra, pek dikkate alınmayan konforsuzluk nedeniyle oluşacak iş ve zaman kayıplarını da ortadan kaldıracaktır. Ülkemizdeki enerji durumuna bakarken, ilk adımda enerji tüketim dağılımının bilin­ mesi çok önemlidir. Yapılarda enerji tasarru­ fu öncelikle tasarım aşamasında kazanılır. Proje aşamasında enerji tasarrufu düşünül­ meyen bir yapıya sonradan yapılacak onarımlar ve ek masraflar getirileceğinden eko­ nomik olmaktan daha çok maliyeti artıracak ve tasarruflu olmayacaktır. Enerji tüketimi Yapılarda uygulanması hiçbir teknolojik zorluk arz etmeyen, herkesin kolaylıkla uygulayabileceği basit yalıtım uygulamaları ile ısıtma için sarfedilen enerjinin yarısı geri kazanılabilir. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Yapılarda ısı kayıp ve kazançlarının azaltılması genel olarak mimari projeye ve projede kullanılan yapı elemanları fiziksel özelliklerine bağlı olarak değişmektedir. Bu nedenle mimari proje aşamasında ısı kayıpları ve kazançlarını dikkate alarak bina etrafındaki rüzgar hareketlerini ve güneş enerjisinden en iyi kullanacak şekilde ve dış yüzey alanı az olan tasarımların yapılması gerekmektedir. yaklaşık % 35’i konutlarda, % 36 sanayide, % 21 ulaşımda, % 5 tarımda, % 3 diğer alan­ larda kullanılmaktadır. Bir yapıda ısı kayıp­ larının nerelerde ve hangi oranlarda olduğu araştırıldığında; çok katlı binalarda ısı kayıp­ lan % 6 bodrum, % 30 pencerelerden, % 17 hava kaçağı, % 7 çatı, % 40 duvarlardan ol­ duğu tespit edilmiştir. Tek katlı binalarda ısı kayıp yerleri ve oranları; % 20 bodrum, % 20 pencere, % 13 hava kaçağı, % 22 çatı, % 25 duvarlardan olduğu görülmüştür. Konutlarda enerji tüketimi ise ortalama % 80 ısıtma, % 10 mutfak, banyo, % 10 elektrikli aletler, ütü, çamaşır, bulaşık makinesi, tv. vb. şeklindedir.Ülkemizde enerji ihtiyacının yerli kay­ naktan karşılanmasının oranı çok düşüktür ve enerji konusunda dışa bağımlıdır.2 Mimarlar ve mühendisler yapılarının ta­ sarımı aşamasında, yapımı öngörülen yapı­ nın enerji gereksinimiyle ilgili konulara değinilmediği için yapılar kullanım süresi bo­ yunca tüketmeleri gereken enerjiden çok da­ ha fazla miktarda enerji tüketmektedirler. Isıtma enerjisi gereksinimini karşılamak için, fosil kökenli enerji tüketilmekte ve buna bağlı olarak da çevre kirliliği meydana getiri­ lerek hem insana, hem doğadaki canlı varlık­ lara ve ekosisteme zararlar verilmektedir. Mimarlar daha tasarım aşamasında iken ala­ cakları bilinçli kararlarla yapıların yenilene­ bilir olmayan enerjilere bağımlılıkları azaltı­ labilir, ekonomik kayıplar ve oluşması muh­ temel olumsuz çevresel etkiler de önemli öl­ çüde önlenebilir.3 Yapılarda dış kabuğu oluşturan duvarlar­ da hafif yapı elemanlarının ısı iletkenlik yö­ nünden ekonomik olduğunu, ancak yeterli ısıl eylemsizlik sağlamadığını belirtmekte yarar vardır. Bir duvarın yüksek miktarda ısı biriktirebilmesi için kütlesinin büyük olması gerekmektedir, kütlesi büyük bir malzeme­ nin ise yoğunluğu fazla olacağından _ ’sı (ısı iletkenlik katsayısı) da büyüyecek, sonuçta bu malzemeden yapılmış bir duvar fazla ısı depolayacak ve iletecektir. Tasarımlarda, bu özellik göz önüne alınarak iyi bir duvar için değişik katmanlardan oluşan ve optimum çö­ züm olabilecek bir kabuk kompozisyonu oluşturulması hedef alınmalıdır.4 Yapıların dış duvarlarından büyük ısı kaybı olmaktadır. Dış duvarlarda yalıtım iç­ ten, ortadan veya dıştan olabilir. Isı yalıtım malzemesinin nereye konacağı konusunda önce bir hesabın yapılması gerekir. Duvarın sıcaklık grafiği, gerçek buhar basıncı ve doy­ muş buhar basıncı grafiklerinin çizilmesi ge­ rekmektedir. Gerçek buhar basıncı ve doy­ muş buhar basıncı grafiklerinde çakışma ol­ maması gerekmektedir. Çakışması durumun­ da bu bölgelerde yoğuşma olacaktır. Yoğuşma olması halinde yapıda konforsuzluk orta­ mı oluşur, duvarlarda bozulmalar, ıslanmalar meydana gelir, yapı malzemelerinin kısa sü­ rede bozulmasına neden olur. Dış duvarlarda ısı yalıtımı yapılmadığı zaman 100 olan ısı kaybı, 4 cm yalıtım yapıldığında 42,8 cm ya­ lıtım yapıldığında 27 değerine düştüğü he­ saplanmıştır. Yapılarda ısı kayıp ve kazançlarının azal­ tılması genel olarak mimari projeye ve proje­ de kullanılan yapı elemanları fiziksel özellik­ lerine bağlı olarak değişmektedir. Bu neden­ le mimari proje aşamasında ısı kayıpları ve kazançlarını dikkate alarak bina etrafındaki rüzgar hareketlerini ve güneş enerjisinden en iyi kullanacak şekilde ve dış yüzey alanı az olan tasarımların yapılması gerekmektedir. Mimari proje çiziminde hala piyasada hazır fotokopi olarak dolaşan detaylar projelere eklenerek yalıtım detayları varmış gibi iş­ lemler yapılmaktadır. Uygulamada ise bele­ diyeye verilen projeler ile tatbik edilen çalış­ maların uyumlu olmadığı görülmektedir. Meslek odalarının, yerel yönetimlerin ve va­ tandaşımızın bu konularda acilen bilinçlen­ dirilmesi gerekmektedir. Mimarlara ise dü­ şen en önemli görevlerden birisi de çizmiş olduğu mimari projeye uygun yapı elemanla­ rı tasarımını yapmalı, sistem detayları ve ya­ lıtım ile ilgili nokta detaylarını çizmelidir. Isı yalıtım hesaplarının bu çizdiği detaylara uy­ gun yapılıp yapılmadığını ve yerinde yapılan uygulamaların doğruluğunu kontrol etmeli­ dir. Yapı tasarımında enerji tasarrufunu ve güneş enerjisinden maksimum yararlanma konusunda yapıların yönlendirilmesine dik­ kat edilmeli, gereksiz pencere, boşluk, girinti ve çıkıntılardan kaçınılmalıdır. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Yapılarda Is>Yal>t>m> ile Enerji Tasarrufu Sağlanmas> Yapılarda ısı yalıtımının yetersiz ve hatalı uygulanması önemli sorunlara yol açmakta­ dır. Öncelikle ısı kayıplarının yüksek olması sonucu iç hacimleri ısıtmak için daha çok enerji harcanmakta ve böylece yakıt giderle­ rinin artmasına ve çevre kirliliğine neden ol­ maktadır Isı yalıtımsız binalarda ısınmanın ağır be­ deli kentsel hava kirliliğidir. Ülkemizde hava kirliliğinin kaynakları üzerinde yapılan çalış­ maların büyük çoğunluğu sanayi tesislerin bacalarından ve konutların ısıtılması için kullanılan fosil yakıtlardan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Hava kirliliği, özellikle kış aylarında, Konya kentinde gündemin en ağırlıklı konularından bir tanesi olarak karşı­ mıza çıkmaktadır. Yapıları kışın ısıtmak, yazın soğutmak için tüketilen yakıt miktarı, yapının dış kabu­ ğunu oluşturan yapı elemanları ve malzeme­ leriyle ilgilidir. Yapı içinde istenilen sıcaklık derecesini sabit tutabilmek için ısı kaynağın­ da yakılan yakıt, eğer bina izolasyonlu ise daha az harcanır. Çünkü birim miktarda tü­ ketilen yakıtla sağlanan ısı, bina içinde çok daha uzun süre kalır, soğuma çok yavaş olur. Böylece daha az ısı ihtiyacı olacağı için yakıt sarfiyatı da daha az olur ve yakıt tasarrufu sağlanmış olur. Yapılarda ısı yalıtımının amacı sadece ısıl konfor ortamını elde etmek değil hava kirlili­ ğini ve bunun yanında enerji tasarrufunu sağ­ lamaktır. Yapılarda ısı yalıtımının sağlanma­ sı enerjiye harcanan giderlerde önemli oran­ larda tasarrufun elde edilmesinin yanı sıra yeni yapılmakta olan binaların ısıtma ve so­ ğutma tesisatlarına ait maliyetlerini azalt­ maktadır. Çeşitli enerji kaynaklarından elde edilen enerji, dünyada çevre kirliliğine belirli ölçü­ lerde etki ettiği bilinmektedir. Özellikle fosil kökenli yakıt olarak tabir ettiğimiz yakıtların çevreye verdiği zararlar, 20 yüzyılın ortala­ rından itibaren bizi alternatif enerji kaynak­ ları arayışına yöneltmiştir. Bir çok alternatif enerji kaynakları uzun süredir bilinmesine rağmen fazla yaygın bir kullanım alanı bula­ mamıştır. 20. yüzyılın son çeyreği ve içinde bulunduğumuz, 21. yüzyılın ilk yıllarında hali hazır kullanılan fosil kökenli yakıtların tüketilmeye meyilli olması nedeniyle alter­ natif enerji kaynakları arayışı konusunda bü­ yük bir çalışma sergilenmektedir. Şekil 1‘de 1850 ile 2010 yılları arasındaki kullanım oranlan yüzde olarak gösterilmiştir.9 Şekil 1. Dünya'da enerji kaynakları kullanım oranı ( % ) (1880-2010) 5 Alternatif enerji kaynağı alanında yapılan araştırmalar aşağıdaki kriterleri sağlayacak doğrultuda yapılmaktadır.5 Taşınabilirliği kolay olmalı, hafif olmalı, taşınırken enerji kaybı hiç veya çok az mik­ tarda olmalı, kullanılabilirlik alanı geniş ol­ malı, tükenmez ve yenilenebilir olmalı, ener­ ji değeri yüksek olmalı, yüksek verimle ener­ ji üretebilmeli, değişik formlarda kullanıla­ bilmeli, ısı ve elektrik enerjisine kolaylıkla dönüştürülebilmeli, çevre kirliliğine yol aç­ mamalı, dünyanın her yerinde mevcut olmalı ve kolaylıkla elde edilebilmeli, ekonomik ol­ malıdır. Yapılarda ısı kayıpları; dış duvarlar, iç mekânlarda farklı kullanım amaçlı çalışma odalarını ayıran duvarlar, pencere, kapı, bod­ rum tavanı, zemine oturan döşeme, konsol çıkmalar vb. farklı yapı elemanları şeklinde sınıflandırılmaktadır. Farklı sıcaklık değerle­ rine sahip ortamlar arasında ısı transferi ola­ cağından enerji tasarrufu sağlanabilmesi için yalıtılmaları gerekmektedir. Isı yalıtımı ve kullanılacak enerji miktarının tespiti için TS. 825 mecburi uyulması gereken standart ola­ rak yayınlanmıştır.6 Yapılarda ısı yalıtımının yetersiz ve hatalı uygulanması önemli sorunlara yol açmaktadır. Öncelikle ısı kayıplarının yüksek olması sonucu iç hacimleri ısıtmak için daha çok enerji harcanmakta ve böylece yakıt giderlerinin artmasına ve çevre kirliliğine neden olmaktadır. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Atmosfer kirliliğinin sebepleri üzerinde yapılan çalışmalarda, çoğunluğu konutlardaki ısı izolasy­ onuna gereken önemin verilmeyişi ile ısıtma için kullanılan kalitesiz yakıtlardan, sanayi tesislerinin bacalarından, otomobil eksozlarından çıkan zararlı gazlardan kaynaklandığı, yeşil alanlar ve ağaçlandırmanın hala yetersiz olduğu görülmüştür. Yapılarda ısı yalıtım malzemeleri gerekti­ ği kadar kullanılırsa binanın yakıt sarfiyatını yaklaşık % 50-70 arasında azaltmak müm­ kündür. Şurası bilinmelidir ki, enerji tasarru­ funa en büyük katkısı olan faktör standartlara uygun ısı yalıtımıdır.7 Yapılarda ısı yalıtımı uygulanarak enerji israfının önlenmesi ve çevre kirliliğinin azal­ tılması için alınması gerekli önlemler ve öne­ riler şu şekilde sıralanabilir; • Kaçak yapılaşmalar önlenmeli, ruhsatlı yapılar için ısı yalıtımına teşvik edici kolay­ lıklar getirilmelidir. • Uzman olmayan kişilerin yapacakları bilinçsiz uygulamalarla binalarda enerji ta­ sarrufu sağlanamayacağı gibi konforsuz me­ kânlar elde edilebilir. Bu yüzden teknik ele­ manların yapılan işin başında durması ve kontrollerin aksatılmaması gerekir. Çizilen detayların doğru uygulanması da önemlidir. • Yapılan tasarımlarda estetik kaygıların getireceği yalıtım problemlerini en aza indi­ recek tasarımlar uygulamaya konulmalıdır. • Mimari projeler çizilirken ısı köprüleri­ ne neden olacak tasarımlardan kaçınılmalı, TS. 825’e göre yoğuşma sorunları da göz önünde bulundurularak detaylar üretilmeli­ dir. Is>Yal>t>ms>z YapNann Atmosfer kirliliğine ve Küresel Is>nmaya Etkisi Atmosfer kirliliğinin sebepleri üzerinde ya­ pılan çalışmalarda, çoğunluğu konutlardaki ısı izolasyonuna gereken önemin verilmeyişi ile ısıtma için kullanılan kalitesiz yakıtlar­ dan, sanayi tesislerinin bacalarından, otomo­ bil eksozlarından çıkan zararlı gazlardan kaynaklandığı, yeşil alanlar ve ağaçlandır­ manın hala yetersiz olduğu görülmüştür. Ha­ va kirliliğinin kış günlerinde özellikle artma­ sı ise dikkat çekicidir. Kışın yapıların ısıtıl­ ması için kullanılan yakıtlardan ortama za­ rarlı partikül, gazlar ve duman bırakılmakta­ dır. Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği’nde kentsel bölgeler için kullanılan uzun vadeli sınır değerler, SO2 ve P.M. için 150 pg/m3 olarak verilmektedir. Sanayi tesisleri ve otomobillerin çalışması kışın olduğu gibi yazında süreklilik göstermektedir. Yapıların ısıtılması ise özellikle kış aylarında olduğu için hava kirliliğine neden olan en önemli et­ ki olarak verilebilir. Kış aylarında yalıtımsız binaların ısıtılması için olması gerekenden daha fazla fosil yakıldığı için ortama zararlı gazlar ve partiküller salınmaktadır. Isıtmada genellikle, kömür, fuel-oil, do­ ğal gaz, odun, hurda oto lastikleri, otoların motorlarından atılan sıvı yanık yağlar vb. fo­ sil yakacaklar kullanılmaktadır. Bu yakacak­ ların içerdiği karbon, hidrojen, kükürt, kur­ şun gibi bileşenlerin miktarlarına göre muh­ telif oranlarda karbondioksit (CO2), karbonmonoksit (CO), kükürtdioksit (SO2), azotoksit (NO), azotdiioksit (NO2), kurşundioksit (PbO2) gibi gazlar kurum tanecikleri şeklin­ de atıklar meydana getirir. Böylece hava kir­ liliği oluşur. Binalarda ısıtma için ne kadar az yakıt sarf edilirse bu zararlı maddeler de atmosfere daha az salınacaktır. Yapılarda enerji tasarrufu ile hava kirliliği birbiri ile doğrudan bağlantılı olduğu yapılan bu araş­ tırmayla ortaya çıkmıştır. Küresel ısınma tehdidi ve hava kirliliğini azaltmak; günümüzün en önemli konularının başında gelir. Küresel ısınmanın oluşumunda sera gazının etkisi büyüktür. Sera etkisinin ana sebebi atmosfere atılan CO2’dir. Seragazı olarak adlandırılan karbondioksit (CO2), KükürtHekzalFlorid (SFg), Perflorokarbon (PFC), Hidroflorokarbon (HFC), Metan (CH4), Azotdioksit (NO2) gibi gazlar iklim değişikliğine sebep olurlar. Bunların içinde en önemlisi % 55-60’lik payla CO2’dir. Söz konusu gaz, güneşten gelen ışınların bir kıs­ mını absorbe ederken, kalan kısmını yansıt­ maktadır. CO2 miktarı arttıkça, absorbe edi­ len enerji artar ve yansıyan ışık miktarı aza­ lır. Böylece atmosfere atılan CO2 küresel ısınmaya neden olmaktadır. Doğadaki bu denge değişimi; buzulların erimesine ve ik­ lim şartlarının değişmesine yol açmaktadır. Standart ve yönetmeliklerin yenilenme­ mesi, enerji tasarrufuna gereken önem veril­ meyip; binalarda ısı yalıtım seviyelerinin artınlmaması ve mevcut yönetmeliklere uygun yalıtım uygulamalarının sıkı kontrol edilme­ mesi, yakma verimliliğinin artırılmasına yö- Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK nelik daha yüksek verimli yakma sistemleri­ nin kullanılmaması, mevcut sistemlerde ve­ rimlilik artırma amaçlı çalışmaların yapılma­ ması ısıtma amaçlı yakıt tüketimini sürekli artırmaktadır. Artan yakıt tüketimi beraberin­ de kalitesiz kömür vb. yakıtlar kullanıldığın­ dan atmosferin kirlilik oranı artmaktadır. DİE istatistiklerine göre Konya kentinde 1990-1991 kış aylarında SO2 ortalamasıyla 363 _g/m3 ile Konya, Türkiye’nin en kirli ili, P.M. konsantrasyonu ile 5. kirli ili olmuştur. 1995-96 kış döneminde SO2’de Türkiye’nin 3. kirli ili durumunda olan Konya, sonraki yıllarda 10 ila 25. sıralarda yer almıştır.8 Çevre ve Orman Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı laboratuar kayıtlarından alınan bilgilere göre örnek olarak büyük şe­ hirlerden Konya’da hava kirliliği değerleri sınırlannm hangi boyutlarda olduğu araştırıl­ mıştır. Atmosfer kirliliğinin kış aylarında sı­ nır değerlerin çok üzerinde olduğu görül­ müştür. Aralık, Ocak, Şubat 2005/2006 de­ ğerleri incelendiğinde hava kirliliği verileri tehlikeli boyutlarda çıkmıştır. Kış aylarında günün belli saatlerinde SO2 miktarı maksi­ mum 1500 _g/m3, başka bir günde ise PM. miktarı maksimum 800 _g/m3 değerine ulaş­ mıştır.9 Yapılarda ısıtma için kullanılan enerjinin önemi artmış bu paralelde fosil yakıtlar daha fazla kullanılmıştır. Enerji en kolay fosil ya­ kıtlardan temin edilmektedir. Küresel ısın­ ma, dünya atmosferi ve okyanuslarının orta­ lama sıcaklıklarında belirlenen artış için kul­ lanılan bir terimdir. Bu olay son 50 yıldır iyi­ ce saptanabilir duruma gelmiş ve önem ka­ zanmıştır.10 Küresel ısınmanın temel nedeni olarak gösterilen karbondioksit ise çok önemli oran­ da ekonominin her sektöründe kullanılan fo­ sil yakıtların (kömür, petrol ve atık malzeme­ ler) yakılması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede fosil yakıtlar iklim değişikliğinin bir nevi başlangıcına sebep olmuştur ve gü­ nümüzde artarak devam eden salınım büyük bir felaketin olacağını göstermektedir. Enerji kaynaklarının bilinçsiz kullanımı neticesinde dünyanın ekolojik dengesi hızla değişmekte ve dolayısı ile gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmama tehlikesini karşımıza çıkarmaktadır. Doğal denge hızla değişmektedir. Sağlığımızı ve geleceğimizi tehlikeye sokmamak, dünyanın doğal denge­ sini korumak için su kaynaklarının korunma­ sı ve tasarruflu kullanılmasının katkısı çok önemlidir. Aynı şekilde enerji kaynaklarının ekonomik kullanımı da çağımızda, bütün dünyada, yaşamın bir parçası haline gelmiş­ tir. Küresel ısınma önlemleri için hala geç kalmış sayılmayız. Küresel ısınmanın önüne geçmek mümkündür. Çocuklarımız ve çiçek­ lerimizden vazgeçmek mümkün değildir. Çocuklarımıza yaşanabilir kentler, şehirler, alanlar bırakmak istiyorsak hepimize görev­ ler düşmektedir. Şehir içerisinde soluduğu­ muz kirli havadan, aşırı gürültü kirliliğinden, stresli yaşamdan uzak, çiçeklerle donatılmış, yaşanabilir huzurlu, yeşillendirilmiş ve eko­ lojik dengesi bozulmamış temiz kentler oluş­ turmak elimizdedir. Küresel ısınmayı engellemek için dünya­ da sera gazlarının salınımına bir sınırlama getirilmesi planlanmaktadır. Atmosferdeki sera gazlarının miktarının kontrol edilmesine yönelik uluslar arası çalışmalar sürdürül­ mektedir. Bu amaçla düzenlenen ilk uluslar arası konferans 1988’de yapılmıştır. Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler’in Küresel ısınma önlemleri için hala geç kalmış sayılmayız. Küresel ısınmanın önüne geçmek mümkündür. Çocuklarımız ve çiçeklerimizden vazgeçmek mümkün değildir. Çocuklarımıza yaşanabilir kentler, şehirler, alanlar bırakmak istiyorsak hepimize görevler düşmektedir. Yapılarda ısı yalıtımının amacı sadece ısıl konfor ortamını elde etmek değil hava kirliliğini ve bunun yanında enerji tasarrufunu sağlamaktır. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Atmosfere salınan karbon oranının yüzde 55'ini üreten ülkelerin imza koyması şartıyla yürürlüğe girecek olan 127 imzalı Kyoto Sözleşmesi, ABD ve Rusya'nın muhalefeti nedeniyle bugüne kadar yürürlüğe girememiştir. Ancak, kritik ülkelerden Rusya sözleşmeye imza atınca, yüzde 55 oranı yakalanmış ve sözleşmenin yürürlüğe girmesi kesinleşmiştir. ortaklaşa düzenlediği ve kısaca IPCC diye anılan, küresel ısınma konulu konferansa, iki bin dolayında bilim adamı, uzman ve çevreci katılmıştır. Konferansın sonuçlarını değer­ lendiren 140 ülke, bir anlaşma imzalamıştır. Bu anlaşmaya göre taraf ülkeler, 2000 yılına gelindiğinde sera gazı üretimlerini 1990 yılı düzeyine geri çekmiş olacaklardı. Ancak her­ hangi bir yaptırımı olmayan anlaşmaya kim­ se uymamıştır. Daha sonra aralık 1997’de Ja­ ponya’nın Kyoto kentinde konferans düzen­ lenmiştir. Konferansa 160 ülkeden on bin do­ layında bilim adamı, uzman, çevreci ve hü­ kümet yetkilisi katılmıştır. Konferansta iklim değişiminin çevresel ve ekonomik sonuçları, enerjinin daha verimli kullanılması, yeni ve temiz enerji kaynaklarının araştırılması, or­ manların korunması ve yeni orman alanları­ nın oluşturulması kararlaştırılmıştır. Atmos­ ferde tehlikeli boyutlara varan insan kaynak­ lı sera gazı emisyonlarının iklim sistemi üze­ rindeki etkisini önlemek ve CO2 emisyonla­ rının 2000 yılında 1990 seviyesinde tutmak amacıyla İklim değişikliği Çerçevesi Sözleş­ mesi 1992 yılında imzaya açılmıştır. Aralık 1997’de Kyoto’da toplantı gerçekleştirilmiş, sera gazının yarattığı emisyon oranının sınırlandırılmasının yanısıra 2008-2012 yılların­ da bu gazların toplam emisyonları 1990 yılı seviyesinin en az % 5 altına çekilmesi için Kyoto protokolü imzaya açılmış ve bunu ba­ zı gelişmiş ülkeler onaylamamıştır. Gelişmiş ülkeler kendi sanayi sektörünün çalışma hızı­ nın yavaşlayacağı düşüncesiyle imzayı red­ detmişlerdir. Kyoto sözleşmesine göre;10 ğu için dünyada bu enerji ön plana çıkarıla­ caktır, • Fazla enerji tüketen ve ortama fazla kar­ bon üretenlerden yüksek vergi alınacaktır. • Endüstriden, motorlu taşıtlardan, ısıtma­ dan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltma­ ya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecektir. • Daha az enerji ile ısınma temel ilke ola­ cak, • Atmosfere bırakılan metan ve karbondi­ oksit oranının düşürülmesi için alternatif enerji kaynakları daha da önem kazanacaktır. • Termik santrallerde daha az karbon çı­ kartan sistemler, teknolojiler devreye sokula­ caktır, • Güneş enerjisinin önü açılacaktır, • Nükleer enerjide karbon oranı sıfır oldu­ Yaz kuraklığının süresinde ve şiddetinde artışlar olacak, • Sıcaklar, insan sağlığı ve canlıların ya­ şamını olumsuz yönde etkileyecek, • Kentlerde, gece ve gündüz sıcaklık fark­ ları belirgin biçimde artacak. Bu da, enerji tüketiminin artmasına neden olacak, • Deniz ekosisteminde ve balıkçılık ala­ nında dengeler değişecek önemli sorunlar çı­ kacak, • Deniz seviyelerinde değişmeler olacak, yerleşme ve ekilebilen tarım alanlarının de­ ğişmesine neden olacaktır. Atmosfere salınan karbon oranının yüzde 55’ini üreten ülkelerin imza koyması şartıyla yürürlüğe girecek olan 127 imzalı Kyoto Sözleşmesi, ABD ve Rusya’nın muhalefeti nedeniyle bugüne kadar yürürlüğe gireme­ miştir. Ancak, kritik ülkelerden Rusya söz­ leşmeye imza atınca, yüzde 55 oranı yaka­ lanmış ve sözleşmenin yürürlüğe girmesi ke­ sinleşmiştir. Dünyadaki çevreyi kirleten karbondioksi­ tin % 26 ‘sı ABD’nin, % 15’i Çin’in üreti­ minden kaynaklanmaktadır. Yani karbondi­ oksit kirlenmesine en büyük katkıyı bu iki devlet vermektedir. Bu devletleri % 15 ile Rusya, % 6 ile Japonya ve Hindistan takip et­ mektedir. Sera gazı üretiminin en büyük so­ rumlusu olan ABD ile Avustralya gibi geliş­ miş ülkeler Kyoto Sözleşmesi’ni “ekonomi­ lerini baltalayacağı” gerekçesiyle imzalama­ yan ülkeler olarak öne çıkmaktadır. Günü­ müzde karbondioksit salınımı en hızlı artan ülke Güney Kore’dir. Brezilya, Çin ve Hin­ distan’da bu alanda yarışmaktadır. Sera gaz­ larını salanlar gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler olsun hiç fark etmemektedir. Sonuç olarak atmosferdeki ısı tutan gazların miktarı her geçen gün artmaktadır. Bu da aslında so­ ğuması beklenen dünyamızın ısınmasına yol açmaktadır. Neticede bu olumsuz etkileri şu şekilde sıralamak mümkündür.10 Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Küresel ısınmanın önlenmesinde binalar­ da güneş enerjisinin kullanımına geçilmeli­ dir. Güneş enerjisinin yapılarda kullanımı, uzun süreli çalışmalar sonucunda geliştiril­ miş yeni yöntemleri içermektedir. Örneğin mimari projelerin hazırlanması sırasında gü­ neye bakan pencereler konması güneş enerji­ sinden en basit yararlanma biçimidir. Diğer bir yöntem de güneşten elektrik enerjisi elde eden güneş pilleri, teknik olarak daha zor sis­ temlerdir. Bu sistemlerde önemli olan: güneş enerjisinin tutulması, tutulan enerjinin depo­ lanması, enerjinin iç mekânlara aktarılması ve kullanılmasıdır. Güneş enerjisinin yeterli olmadığı durumlarda, bu sistemlere ilave sis­ temler ve enerji gerekir.11 Enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, enerji temininde kaynak çeşitliliğinin artırıl­ ması, yenilenebilir enerji kaynaklarının özendirilmesiyle mümkündür. 37.87 enlem derecesinde bulunan Konya için güneş ener­ jisinden yararlanma konusunda yapılacak uygulamalarda öncelikle güney, sonra gü­ neydoğu ve güneybatı yönleri uygun yönler­ dir. Yapılarda fotovoltaik pillerden yararla­ nılması durumunda panellerin eğim açısı gü­ neş ışığının dik veya dike yakın gelmesi sağ­ lanmalıdır. Güneşin geliş açıları her gün farklı açılarla değişmektedir. Yazın dike ya­ kın gelen güneş ışınlan kışın gözlem noktası­ na daha yatık olarak gelmektedir. Bu durum güneş yörüngesi diyagramı çizilerek güneşin sapma ve yükseliş açıları tespit edilebilir. Sonuç ve Öneriler Isı yalıtımının çevre kirliliğiyle doğrudan bir bağlantısı vardır. Isı yalıtımsız bir binadaki yakıt sarfiyatıyla ısı yalıtımlı bir binadaki ya­ kıt sarfiyatı aynı değildir. Bunun sonucu ola­ rak da atmosfere verilen zehirli gazların mik­ tarındaki değişme hava kirliliğine olumsuz yönde etki etmektedir. Isı yalıtımı yapılmadı­ ğı taktirde gereksiz enerji sarfiyatı yapılma­ sının yanında daha fazla yakıt tüketildiği için de hava kirliliğine yol açmaktadır. Zararlı gazların atmosferdeki birikimi küresel ısın­ maya neden olmakta ve iklimlerde önemli değişiklikler olmasına neden olmaktadır Yapılarda ısı yalıtımı uygulamalarının ya­ pılmaması maddi kayıplar yanında, hava kir­ liliği, bitki örtüsünün bozulması gibi önemli sonuçları vardır. Yapılarda doğru tasarlanan ve uygulanan ısı yalıtımının yararları şu şe­ kilde sıralanabilir; • Yapılarda ısı kaybı azalır, konforlu bir ortam oluşturulur. • Yakıt tasarrufuna bağlı olarak ısıtma te­ sisatı ilk yatırım ve işletme masrafları azalır, yapıda enerji tasarrufu sağlanır. • Yapıların ısıtılması için daha az yakıt harcanır ve atmosfere salınan zararlı gazlar­ da düşüş olacağından hava kirliliği önlenmiş olacaktır. • Çevre kirliliği azaldığından ekolojik dengenin bozulması önlenmiş olur. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynak­ larına yönelmesi gerekmektedir. Önümüzde­ ki yıllarda ülkemizde rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle, biyogaz, dalga, akıntı enerjisi yatırımlarına ağırlık vermesi gerekmektedir. Enerji verimliliği, akıllı enerji ve yenilenebi­ lir enerji yöntemlerinin uygulanmasıyla, 2050’ye kadar dünyanın enerji ihtiyacının yansı karşılanabilecektir. Enerji tüketimini en aza indirmek için alınması gereken önlemler şu şekilde sırala­ nabilir: • Yapılarda enerji tasarrufu için TS. 825’e göre yıllık enerji ihtiyacının hesaplanması ve enerji tasarruflu yapıların tasarlanıp uygu­ lanmasına öncelik verilmelidir. • Yapıların aydınlatılmasında enerji tasar­ ruflu ampuller kullanılmalıdır. • Yenilenebilir enerji yatırımlarına başla­ nılmalıdır. • Dışa bağımlı olduğumuz petrol ve doğal gaz yatırımları yerine hidrojen ve güneş enerjisi kullanılmalıdır. • Toplu taşıma ağı geliştirilmeli ve kulla­ nımı artmalıdır. • Araçlarda atmosferi kirleten petrol ürün­ lerinin kullanımı yerine kendi doğal kaynak­ larımız olan hidrojen ve bor ile ilgili araştır­ malar desteklenmeli, araçlarda temiz ve orta­ ma sadece su buharı veren kendi milli kay­ naklarımızın kullanımının yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Isı yalıtımının çevre kirliliğiyle doğrudan bir bağlantısı vardır. Isı yalıtımsız bir binadaki yakıt sarfiyatıyla ısı yalıtımlı bir binadaki yakıt sarfiyatı aynı değildir. Bunun sonucu olarak da atmosfere verilen zehirli gazların miktarındaki değişme hava kirliliğine olumsuz yönde etki etmektedir. Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK Uzun vadede küresel ısınma başta olmak üzere ülke ekonomisine, çevre kirliliğinin önlenmesine katkılar sağlayabilecek yenilenebilir enerjinin en başında gelen güneş enerjisinden yararlanma geliştirilmelidir. Bu konuda yapıların tasarımını yapan mimarlara önemli görevler düşmektedir. Mimarlar ile birlikte mühendislerin de temiz ve yenilenebilir en büyük enerji kaynağı olan güneş enerjisinden yararlanabilen binaların tasarlanması konusunda birlikte çalışmalı, bilimsel çalışmalara hız vermelidirler. Enerji tasarrufu yoluyla; • Yılda en az 2-4 milyar dolar döviz tasar­ rufu sağlayacağımızı, • Yapıların ısıtılmasında ve yalıtım sektö­ ründe yaşanan ekonomik krizleri hafifletece­ ğimizi, • Ham petrol ve doğal gaz sağlanmasında dış ülkelere bağımlılığı azaltabileceğimiz düşünülmesi gereken önemli bir konudur. Kentlerde kış aylarında hava kirliliğinin maksimum seviyelere çıktığı görülmüştür. İnsanların rahat huzurlu bir ortamda çalışa­ bilmeleri ve dinlenebilmeleri için doğal yeşil bir çevre ile uyumlu temiz atmosfer, güneş enerjisinden maksimum ölçüde yararlanıla­ bilen mimari eserlerin olduğu kentler plan­ lanmalıdır. Yapıların güneş enerjisinden daha fazla yararlanması için, kentin çevre ile bera­ ber düşünülmesi ve iklim şartlarının dikkate alınması gerekir. Bu konuda şehir ve kent plancılarına büyük görevler düşmektedir. Ya­ pıların dış yüzeylerinde bırakılan pencere, cam vb. yapı elemanlarından sağlanacak gü­ neş enerjisi kazancı TS.825’e göre hesaplan­ malı, boşluklar ve büyüklükler bu hesaba gö­ re tasarlanmalıdır. Mimaride cephelerle uyumlu güneş ener­ jisinden yararlanabilen panellerin kullanımı­ na geçilmelidir. Bunun yanında kenti oluştu­ ran yapı adalarının, binaların güneş yörünge­ si diyagramı dikkate alınarak yönlendirilme­ si, mimari tasarımların geliştirilmesi ve detaylandırılması gerekmektedir. Büyükşehirlerde hava kirliliğinin özellik­ le kış aylarında çok yüksek çıkmasının nede­ ni yapıların ısıtılması için bacalardan çıkan kükürtdioksit, karbondioksit ve partiküllerdir. Bu maddeler fosil yakıtların yanması so­ nucu ortaya çıkmaktadır. Yakıt sarfiyatının fazla olması ısınma ihtiyacının bir sonucu­ dur. Isı yalıtımı konusu sadece mimarları il­ gilendiren bir konu değildir. Yapıyı kullana­ cak insanlar rahat ve konforlu bir ortamda yaşamak istiyorlarsa, enerji tasarruflu, eko­ nomik, çevreyi kirletmeyen yapılar yapılma­ lıdır. Bu konuda üniversitelerin, meslek odala­ rının, mimarların, mühendislerin, basın-ya- yın kuruluşlarının, yapı sahiplerinin konuya gereken önemi vermeleriyle mümkün ola­ caktır. Böylece temiz bir çevre, yaşanabilen yeşil kentler, temiz bir atmosfer olacak ve küresel ısınmanın önüne geçilecektir. Uzun vadede küresel ısınma başta olmak üzere ülke ekonomisine, çevre kirliliğinin önlenmesine katkılar sağlayabilecek yenile­ nebilir enerjinin en başında gelen güneş enerjisinden yararlanma geliştirilmelidir. Bu konuda yapıların tasarımını yapan mimarlara önemli görevler düşmektedir. Mimarlar ile birlikte mühendislerin de temiz ve yenilene­ bilir en büyük enerji kaynağı olan güneş enerjisinden yararlanabilen binaların tasar­ lanması konusunda birlikte çalışmalı, bilim­ sel çalışmalara hız vermelidirler. Kaynaklar: 1. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2007, “www. cevreorman.gov.tr” 2. Dağsöz, A., K., 2001, “Enerji Tasarrufu Önerileri”, İzocam Yayınları, ss.83, İstanbul. 3. Canan, F., Bakır, İ., 2003, “Enerji Etkin Bina Tasarımı”, TTMOB. Makine Mühendisleri Odası, Yalıtım ve Enerji Yönetimi Kongresi, 21-23 Mart, s6975, Eskişehir. 4. Toydemir, N., Gürdal, E., Tanaçan, L., 2000, “Yapı Elemanı Tasarımında Malzeme”, Literatür Yayınları, Temmuz, s.394, İstanbul. 5. M. Kellegöz, İ.Özkan, 2004, Dünyamızda Enerji Kullanımının Dünü ve Bugünü, II. Ulusal Ege Enerji Sempozyumu, ss.396-402, 26-28 Mayıs, Dumlupınar Üniversitesi, Kütahya. 6. Anonim, 1999, TS.825, Binalarda Isı Yalıtım Kuralları, Resmi Gazete, 14 Haziran, Sayı:23725, ss.66, Ankara. 7. Koçu, N., 2000, “Yapılarda Isı Yalıtımının Enerji Tasarrufuna ve Hava Kirliliğine Etkisi”, ipek Yolu, KTO., Yıl:13, Sayı:145, s:145, ss:25-29, Mart, Konya. 8. Ürün, H., Kılıç, C., Küçükhemek, M., 1999, Kentsel Hava Kalitesi ve Hava Kirliliği Kontrolü, Kent Yönetimi insan ve Çevre Sorunları Sempozyumu’99, 17-19 Şubat, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Cilt:3, s.545-552, İstanbul. 9. Konya Çevre İl Müdürlüğü, 2006, “ www.konya cevreorman.gov.tr”. 10. Maç, N., 2007, “Küresel Isınma Gerçeği”, KTO. İpek Yolu, Yıl:20, Sayı:230, Nisan, ss.19-29, Konya 11. Koçu, N., Dereli, M.,2005, “Yapılarda Güneş Enerjisinin Önemi ve Kullanımı”, III. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu, YEKSEM-2005, TTMOB. Elektrik Mühendisleri Odası, Mersin Şubesi, Bildiri, ss.104-107, Mersin. EĞİTİM ■ Selçuk Üniversitesi Mimarl>k Bölümünde EĞİTİME YENİ BİR BAKIŞ GETİREN UYGULAMA ETKİNLİĞİ Havva ALKAN BALA ] r 9 on yıllarda dünyada ve Türkiye’de klasik mimarlık eğitimine alternatif yeni yaklaşımlar getirilmektedir. Klasik eğitim müfredatı bileşenlerinin dışın­ da, gönüllülük esasına dayanan ve enformel eğitim adını alan çalışmalar bu alternatif yaklaşımlardandır. Yaz-kış okulları klasik eğitimin kısıtlayıcı ve formel ilişkilerin yeri­ ne yeni etkileşimlerin yaşandığı ortamlar olarak ön plana çıkmaktadır. Yaz-kış okullarında kurulan atölyeler ve yürütülen workshoplar; • Tasarım ve yapım sektöründe değişen, gelişen ve çeşitlenen yöntem, malzeme ve teknoloji ile tanışma ortamı sağlaması (Çağ­ lar 2005) , • Mimarlık pratiğinin bünyesinde daima varlığını koruyan zamana karşı yarışmanın öneminin vurgulanması, • Farklı meslek grupları ile mesleki diya­ logların öğrenilmesi, • Rekabet yerine takım çalışmasının ya­ pılması, • “Çok bilen-hiç bilmeyen” ilişkisinin ye­ rine bilginin ne olduğunu merak eden deneyimli-deneyimsiz kişilerin ortaklığının (Yü­ rekli ve Yürekli 1995) yaşanması açısından zengin ortamlar sunarak mimar adaylarının eğitiminde önemli bir rol oynamaktadır. Workshoplann mimarlık eğitimine bir di­ ğer önemli katkısı ise tasarım ve uygulama arasındaki boşluğun giderilmesinde bir araç olarak kullanılabilme potansiyelidir. Mimar­ lık ve mühendislik konusunda klasik çağdan zamanımıza gelebilen ve mimarlık alanının ana kaynaklarından biri olma özelliği taşıyan Vitruvius (1990)’un De Architectura’sında, bilim olmadan el becerisi kazanmayı amaçla­ yan veya yalnızca kuram ve bilime güvenen mimarların emeklerinin karşılığını alamaya­ caklarından ve başarılı işler ortaya koyama­ yacaklarından söz edilmektedir. M.Ö. 25’li yıllarda ortaya konulan bu tespitin hala ge­ çerliliğini koruduğunu söylemek olasıdır. Mimarlık alanında hayal edilenin çizgiye, geometriye, alana ve hacme dönüşmesi kısa­ ca tasarım aşaması eğitim sürecinin en önemli parçası iken projenin uygulamaya ko- Havva Alkan Bala, Yrd. Doç. Dr. Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü. EĞİTİM W orkshop\ar\n mimarlık eğitimine bir diğer önemli katkısı ise tasarım ve uygulama arasındaki boşluğun giderilmesinde bir araç olarak kullanılabilme potansiyelidir. Mimarlık ve mühendislik konusunda klasik çağdan zamanımıza gelebilen ve mimarlık alanının ana kaynaklarından biri olma özelliği taşıyan Vitruvius (1990)'un De Architectura'sında, bilim olmadan el becerisi kazanmayı amaçlayan veya yalnızca kuram ve bilime güvenen mimarların emeklerinin karşılığını alamayacaklarından ve başarılı işler ortaya koyamayacaklarından söz edilmektedir. Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nde 29 Ocak - 9 Şubat 2007 tarihleri arasında düzenlenen Uygulama Etkinliği'nde öğrenciler. nulması ile ilgili teorik anlatımlar dışında ka­ lıcı bir deneyim ortamı mimar adaylarına su­ nulamamaktadır. Formel eğitimin bir parçası olarak yaz stajları, mimarlık öğrencisinin te­ ori ile pratik arasındaki köprüyü kurmasını sağlamaya çalışsa da nitelik ve nicelik olarak arzu edilen seviyeye çoğu zaman gelinememektedir. Gönüllülük esasına dayalı, not baskısının olmadığı, teorik bilgilerin uygulama ile bir­ leşebileceği bir ortamda mimari paylaşımla­ rın yaşanması düşüncesi ile 29 Ocak - 9 Şu­ bat 2007 tarihleri arasında Selçuk Üniversi­ tesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Mimar­ lık Bölümünde Uygulama Etkinliği (Kış Okulu) adında bir çalışma gerçekleştirilmiş­ tir. Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümünde bu an­ lamda bir etkinlik ilk kez düzenlenmiştir. Ulusal veya uluslararası ölçekte bir başlangıç yapmak yerine kurumsal deneyimi arttıracak bir başlangıç yapma yolu tercih edilmiştir. Yerel gazetelerde, yerel televizyonda haber niteliğinde görülen çalışmalar üniversite dı­ şında, mimarlık eğitiminin bir parçası olma­ yan vatandaşlarca da ilgiyle karşılanmıştır. Kış Okulunda “Puzzle & Pattern”, “Ara­ yış”, “Arch + ART” ve “Girişim” isimli 4 farklı atölye açılmıştır. Açılan atölyelerde or­ tak motif, mimarlık bölümüne ait mekânla­ rın, yaratıcılığın gücü ile daha nitelikli hale getirilmesidir. Bu ihtiyaç öğrencilerin çoğu zaman öğretim elemanlarına dile getirdikleri bölüm mekânlarını kendilerine ait hissetme­ me duygusundan çıkmıştır. Öğrencilerin me­ kânlarına kendilerine ait bize iz bırakma duygusunun bu kadar güçlü olması sınırlı kaynak, mekân ve Mühendislik Fakültesi içindeki 13 bölümden herhangi birisi olma­ ma arzusu ile birleştiğinde çok anlaşılır bir durumdur. Tüm kısıtlamalara rağmen sınırlar içerisinde yaratıcılığın ve yaratıcılıkla sınır­ ların belirlenmesi deneyimlenmiştir. Kolektif çalışma, özgür düşünce, katılımcı yapı, atöl­ yeler için temel ölçüt kabul edilmiştir. Sel­ çuk Üniversitesi’nin “Değişen ve Değiştiren Üniversite” vizyonuna paralel olarak kalıp­ laşmış düşünce ve tasarım yaklaşımlarına karşı sorgulayıcı, farklı düşünce ve deneyim­ lere karşı açık ve hoşgörülü, tekniği sanatçı bir ruhla irdeleyen teşvik edici bir eğitim or­ tamı sağlanması da atölyelerin üzerinde dur­ duğu bir başka ölçüt olmuştur. Kaynaklar: • Çağlar, N. 2005. Mimarlık Eğitiminin Müfredat Dışı Bileşenlerinden Bir Örnek: Öğrenciler Arası Mimari Proje Yarışmaları, Mimarlık 323, s. 59. • Yürekli F., Yürekli H. 1995. Öğrenci Ortaktır. Yapı Dergisi, sayı 168, s.65. • Vitruvius (1990). Mimarlık Üzerine On Kitap, Çeviri, S. Güven, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları, 1. Baskı, İstanbul. EĞİTİM ■ PUZZLE & PATTERN ATÖLYESİ Yrd. Doç. Dr. Havva ALKAN BALA Yrd. Doç. Dr. Dicle AYDIN Arş. Grv. Y.Mimar Esra YALDIZ Arş. Grv. Y.Mimar Selçuk SAYIN ÜZZLE & PATTERN isimli atölye Selçuk Üniversitesi Mimarlık Bölüm ü’ne ait dolaşım alanlarında, alçıpan yapı malzemesi ile yüzey, doku ve me­ kân ilişkisi bağlamında işlevsel bir tasarım yapmayı ve yapılan tasarımı uygulamayı amaçlamıştır. Öğrencilere kış okulu öncesin­ de yapı malzemesi olarak üretilen alçıpanın malzeme özelliklerini ve uygulamalarını ak­ taran bir seminer verilmiştir. Semineri ger­ çekleştiren Knauf firmasına ait HAYATTIR, bir yandan ürünleri tanıtmış, bir yandan da uzman kadrolarca malzemenin uygulanışı hakkında verdikleri eğitimle üniversite-özel teşebbüs işbirliğinin güzel bir örneğini sergi­ lemiştir. Etkinlik boyunca Knauf firması malzemeyi esirgemeden, öğrencilerin proje­ lerine son derece saygılı bir biçimde ve üret­ tiği malzemenin olanaklarını sonuna kadar bilen teknik ekibin desteğiyle önemli bir ka­ musal hizmet gerçekleştirmiştir. Puzzle & Pattern atölyesini Knauf Firmasının yanı sı­ ra, firmanın Konya bayii İrem Design des­ teklemiştir. Atölyeye gönüllü olarak katılan yirmi iki öğrenci, yedi ayrı gruba bölünerek ortak bir temada farklı çıkış noktaları ile projeler üret­ mişlerdir. Tesisat borularının ve kapaklarının rastgele yer aldığı, estetikten yoksun koridor yüzeylerine (Fot. 1) kendi proje ve maketle­ rini sergileyebilecekleri yüzeyleri tasarlamış­ lardır (Fot. 1). Bu atölyedeki yedi farklı pro­ je, yedi farklı duvar yüzeyinde bir bulmaca­ nın birbirini tamamlayan parçalan gibi tasar­ lanarak dolaşım alanlarında doku etkisini ya­ ratmıştır. 29 Ocak-1 Şubat tarihleri arasında öğren­ ciler projelerini tasarlamış ve projelerinin maketlerini hazırlamışlardır. 2 Şubat 2007 tarihinde projeler atölye yürütücülerinden, yapı anabilim dalında görev yapan diğer öğ­ B retim elemanlarından ve sponsor olan Knauf firmasından bir inşaat mühendisinden oluşan jüri önünde sunumlarını yapmışlardır (Fot. 2). 5 Şubat - 9 Şubat tarihleri arasında proje­ lerin duvar yüzeyinde uygulamaları tamam­ lanmıştır. Uygulamalar sırasında öğrenciler ilk kez alçıpan yapı malzemesi ile tanışmışlardır. Alçıpan ve profil kesmeyi, bu iki malzemeyi matkap kullanarak birleştirmeyi deneyimlemişlerdir. Alçıpan uygulamalarının ardından derz bandı, fugagips ve delikli köşe profil uygulamalarına geçmişler, etkinlik boyunca 9:00-22:00 arası etkin bir performansla çalış­ mışlardır. Eğitim başlamadan, verilen süre içinde uygulamayı bitirebilmek için gece geç saatlere kadar Selçuk Üniversitesi yerleşkesinin ıssızlığını matkap sesleri ile canlandır­ mışlardır. Profesyonel hayatta ve dünyanın her tarafında sürekli zamana karşı yarışma durumunda olan mimarların bu nefes kesen sürecini bire bir yaşamışlardır. Yarattıkları projelerin ortaya çıkmaya başlaması ile artan motivasyon, öğrencilerin her geçen gün daha Selçuk Üniversitesi Mühendislik - Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü. EĞİTİM büyük bir şevk ile çalışmalarını sağlamıştır. Öğrencilerin olağanüstü çabaları ve bu çalış­ ma sürecini zevke dönüştürmeleri, katılımcı öğretim elemanlarının yanı sıra Mimarlık Bölümü dışında fakültenin diğer bölümlerin­ deki öğretim üyelerinin de takdirini kazan­ mıştır. Süreç, öğrencinin eğitimine katkı sağ­ laması açısından hatta sonuç ürünler açısın­ dan oldukça tatmin edici olmuştur. Öğrenciöğretim elemanı ve öğrenci-öğrenci arasın­ daki diyaloglar güçlenmiştir. Sürekli birlikte ortak bir hedef için çalışmak daha çok bilgi Öğrenci görüşlerinden Süheyla Koç: “Kış okulu benim için güzel anılar kazandığım bir aktivite oldu. Şantiye stajında öğrenebileceklerimizden daha fazla şey öğrendik.” Kırmızı Grubu: “Kış okulu: Mimarlık mesleğine adım attığımıza inandığımız 15 gün... Hocalarımız bizlere bir arkadaş hatta bir meslektaş gibi davrandılar. Bu rahat­ lık içinde yaptık bütün çalışmalarımızı.” Gökçen Kumaş: “4. sınıf öğrencisiyim. Bu etkinlikle, öğrencilik yaşamımda çizdi­ ğim on milyon tane çizginin ne kadar anlamlı ve beni ne kadar sorumlu tuttuğunu an­ ladım...” Fulya Sarılı: “Küçük bir yüzeyde büyük iş çıkardık. Havva Hocanın ilk el basma fırsatını bana vermesi ayrıca beni mutlu etti. Sanırım matkabı kullanmadaki becerim hocaya aktivite boyunca ‘Kim demiş kızlar matkap kullanamaz?’ söylemini işleme fır ­ satı verdiği için hak ettim bu önceliği.” Dicle Kaynar: “PUZZLE & PATTERN grubu ve Knauf firmasının sponsorluğu ol­ masaydı bu mimarlık ortamı muhtemelen gerçekleşmezdi. Hocalarımıza ve K nauf’a teşekkür ediyoruz.” Hande Sargın: “..v a k it kaybı mı olur? Tatilimi boşa harcar mıyım, katılsam mı derken, iki haftanın sonunda bölümüme bizim ürettiğimiz bir eser bırakmanın mut­ luluğunu ve gururunu yaşadım.” alışverişini olanaklı kılmıştır. Öğrenciler, kendi ürettikleri tasarımlan projelendirirken ve uygulamaya koyarken malzeme faktörü­ nün tasarımı nasıl yönlendirdiği, detay çöz­ menin önemini ve kâğıt üzerinde üretilirken düşünülmeyen detayların proje uygulanırken nasıl büyük problemler yarattığını, malzeme­ nin ve detayın çizimden farklı boyutları ol­ duğunu, proje ile uygulama arasındaki farklı­ lıkları çarpıcı bir şekilde, yerinde ve duyuları ile deneyimlemişlerdir. Basit bir el aletinin kullanılmasının detaylardaki uygunluk ile verimli olabileceğini, proje üzerinde geçişti­ rilen bir detayın uygulamada ne tür problem­ ler yarattığını fark etmişlerdir. Profesyonel yaşama geçtiklerinde çizdiklerinin ve tasa­ rımlarını uygulama sorumluluğunu almanın ne derece önemli olduğunu kavramışlardır. Projelerin uygulaması tamamlandığında Mi­ marlık Bölüm koridorları birbirinin aynısı olan birimlerin tekrarlandığı fakülte binasın­ da farklılaşmıştır. Sonuçta öğrencilerin mi­ marlıktan bir iz bırakma arzuları gerçekleş­ miştir. Projelerde emeği geçen tüm öğrenci­ ler ve öğretim üyeleri bu güzel deneyimin anısına sponsor firmaların isimlerinin yazıla­ cağı duvara boya ile el basarak çalışmayı ta­ mamlamışlardır. Çalışma sonucunda öğrencilere sertifika­ lan dağıtılmış ve kış okulu ile ilgili izlenim­ lerini anlatmaları istenmiştir. 1. Grup: Ayşe Tuba Kaplan, Gözde Sucu, Hasan Hüseyin Çiftçi, Sacit Öğdür’ün katılı­ mındaki ekip, kendilerine “k ı r m ı z ı” ismi­ ni seçmiş işlevsel ve yalın bir öneriyi kırmı­ zı, siyah ve beyaz renklerle kurgulamıştır (Fot. 3). 2. Grup: Fulya Sanlı ve İdris Yağmahan, anlamını bir sır gibi sakladıkları “ + 3”ismini tercih etmişler ve bulmacanın bir tetris oldu­ ğundan yola çıkarak tetris oyunundaki parça­ larla anlamlı bir dokuya ulaşmağa çalışmış­ lardır (Fot. 4). 3. Grup: Dicle Kaynar ve Eda Yaman, eğitimi bir bulmaca gibi görüp adım adım mimarlık söylemi ile içinde inişleri ve çıkış­ ları olan bir sürecin grafiksel anlatımını pro­ jelerinde yorumlamayı tercih etmişlerdir (Fot. 5). 4. Grup: Zeliha Ulusoy ve Ayşe Betül Sezer, prizmadan yayılan ışınlar ana fikri ile EĞİTİM ■ tasarıma üçüncü grubun üyeleri ile başlamış­ lardır. Grup içerisinde farklı görüşlerin bu­ lunması ile sonuç ürün iki farklı kutuplaşma­ nın yansıtıldığı tasarımla tamamlanmıştır (Fot. 6). 5. Grup: Vedat Arslan seminer salonu olarak kullanılan mekânın önünde tasarım yaptığı için ilanların asılabileceği estetik bir pano yüzeyi tasarlamayı tercih etmiştir (Fot.6). 6. Grup: Muhammet Büyükkırcalı, Cü­ neyt İnan, Süheyla Koç, Sümeyye Özdoğan, Neslihan Temur ve Nurcan Güneş’in katıldı­ ğı “y o l c u l u k” isimli grup, tasarım süreci­ ni inişleri, çıkışları, çıkmazları olan bir yol­ culuk olarak tanımlamışlardır. Puzzle & Pattern ana teması altında “koridorlar için hem işlevsel hem estetik bir tasarım yapmak da bir tasarım sürecidir” söylemi ile projelerini tasarlamışlar ve uygulamışlardır (Fot. 7). 7. Grup: Melek Cacim, Lale Seval Biltekin, Gökçen Kumaş, Hande Sargın ve Evren Koşanoğlu’nun katlımındaki grup son sınıf öğrencilerinden oluşmuş ve kendilerine “r e s t” ismini seçmişlerdir. Malzemenin sınırları­ nı zorlamak, eğri hatların da estetik ve işlev­ sel olabileceğini diğer tasarımlara “rest” çe­ kerek göstermeyi amaçladıkları bir proje ta­ sarlamışlardır. Renk ve dinamizm vurgusu uygulamadaki tüm güçlükleri aşmalarında bu takıma ivme kazandırmıştır (Fot. 8). Merdiven evi kenarındaki yüzeyler, ortak tasarım alanları olarak düşünülüp, öğretim elemanlarının da çalıştığı iki adet megaronla tamamlanmıştır (Fot. 9). Çalışmaların biti­ minde çektirilen fotoğraf, başarının haklı gu­ rurunu belgelemiştir (Fot. 10). Sonuç ürünle­ rin amaca dönük olarak kullanılabiliyor ol­ ması sürecin de amacına ulaştığının bir gös­ tergesi olmuştur. EĞİTİM ARAYIŞ ATÖLYESİ Yrd. Doç. Dr. Mine Ulusoy, Yrd. Doç. Dr. A. Deniz Oktaç, Arş. Gör. Y. Mimar Derya Arslan, Arş .Gör. Y. Mimar Ebru Erdoğan'ın yürütücülüğünde gerçekleştirilen "Arayış Atölyesi"nin sponsorluğunu Garanti Konut Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Hanefi Ulusoy üstlenmiştir. Atölyeye Elif Ulusoy, Merve Arslan, Ali Şükrü Pınarkara, Berşan M. Durmuş, Enes Selçuk, İlkay Demiray adlı öğrenciler katılmıştır. rayış Grubu”nun birinci amacı öğrencilere okul içinde verilen eğitimi tamamlayıcı yönde bir ta­ sarım- uygulama imkânı sunmak ve uygula­ ma sorunlarını çözme yeteneğini geliştir­ mektir. Fakülte içerisindeki Mimarlık Bölüm ü’ne ayrılan mekânlar, mimarlık eğitimi için yeterli donanıma sahip değildir. Fen Edebiyat Fakültesi olarak planlanan ama mi­ marlık eğitimine verilen binanın, özellikle dersliklerin uygulamalı derslerin işlenmesine uygun olmaması bölüm içinde sık sık dile getirilmektedir. Bu nedenle öğrenci eğitimi­ ne katkıda bulunurken, dersliklerden bir ta­ nesini ele alarak, stüdyo derslerinin kullanı­ mına yönelik örnek bir mekân haline getir­ mek Arayış Grubu’nun ikinci amacı olmuş­ tur. H Seçilen derslik: Maket atölyesi. Mevcut donanım: Bir adet yazı tahtası ve tahta zeminin yükselten ahşap seki, 60x80x cm boyutlarında formika kaplı sunta tablalı, profil ayaklı çizim masaları, ahşap oturaklı, profil ayaklı tabureler, stüdyo derslerinde di­ ğer sınıflardan taşınarak kullanılan hareketli ağır ahşap panolar, üç adet priz, duvara gö­ mülü bir elektrik panosu, bir askı, tavanda asılı olan florasan lambalar. Problem: Maket atölyesinin, alan kaybına sebep olmadan, ismi gibi mimarlık eğitimine uygun hale getirilmesi. Kullanıcılar: Mimarlık Bölümü öğrencileri, öğretim elemanları, temizlik işçileri. Amaç: Hareketli panolar yerine mevcut du­ varları uygun boyutlarda pano yüzeyleri hali­ ne getirmek, vestiyer tasarımı yapmak, duvar yüzlerini ortak bir tasarımda birleştirmek, çi­ zim masalarını daha fonksiyonel hale getir­ mek, işlevsellik, konfor ve estetiğin sağlan­ ması yanı sıra tasarımda eğitici olabilmek. Eylemler: Stüdyo derslerinde yazı tahtası başında, projektör kullanarak, çizim masaları arasında gezerek eğitim verilmesi, özellikle jürilerde maketler ve çizimlerin sunumu için tasarlanmış panolarda tashih yapılması, öğ­ rencilerin dersi dinleyip çizim yapabilmeleri, mekânın kolay temizlenmesi. Kullanılacak malzemeler: Masif ahşap, sunta, alüminyum taşıyıcılar, çelik çubuklar, alçıpan, alçı, cam, su bazlı boya, dübel, vida, çivi, plastik bordür, vb. Projelendirme: İlk önce verilen mekânın rölöveleri alınarak bulunduğu durum fotoğraflanmıştır. Mekânın hangi duvarlarına hangi EĞİTİM ■ fonksiyonların yükleneceği belirlenmiş ve tasarım aşaması öğrencilerin özgür iradeleri­ ne bırakılmıştır. İlk üç gün bilgilenme, tartış­ ma ve projelendirme ile geçmiştir Dördüncü gün jüri tashihleri yapılmış ve projeler içeri­ sinde işlev, estetik ve uygulama açısından en uygun olanı seçilerek, tashihler yapıldıktan sonra bilgisayar çizimleri ve maketi yapıl­ mıştır. Sürenin sınırlı olması nedeniyle çizim masalarının ve taburelerin tasarımı sonra ya­ pılacak bir çalışma olarak bırakılmıştır. Uygulama: Beşinci gün, tasarımın uygulan­ masına duvarların alçı ile düzeltilmesiyle başlamıştır. Projesine göre pano seviyeleri­ nin tespitleri su terazisi kullanılarak yapıl­ mıştır. Beyaz lamine kaplı sunta panoların çerçeveleri geometrik biçimlerin tekrarlan­ masıyla oluşturulan alçıpan bordürle sınır­ landırılmıştır. Panolar alt seviyede 40 cm. genişliğinde maket sergilemek için profille­ rin taşıdığı bir tezgâh yapılmıştır. Askıların olduğu duvar yine vestiyer olarak kullanıl­ mış, burada bir farklılık yaratmak için askılı­ ğın üstü iki yana eğimli çatı görünümü veren bir saçakla sonlandırılmıştır. Saçağın alın duvarında askının üstüne mimarlığı simgele­ yen megaron kabartması yapılmıştır. Bu ara­ da düzenlenen mekânın duvarlarında öğren­ cilerin motivasyonunu artırmak amacıyla kırmızı, siyah ve beyaz renkler kullanılmış­ tır. Beyaz tahtanın bir yanına, alçıpan ve alçı kullanılarak, geleneksel konut iç mekânı ve insan boyutları ilişkisini gösteren ve diğer yanına bir geleneksel Türk konut perspektifi kabartması yapılmıştır. Bu kabartmaların ya­ pılışında Mustafa Semerci Usta ekibe yar­ dımcı olmuştur. Bir duvar yüzü de projeksi­ yon gösterimi için boş bırakılmıştır. Proje­ lendirmeye göre alçıpan malzeme üstüne çi­ zilerek kesilen parçaların bir araya getirilme­ si, yerine montesi, yüzeylerin alçı ile düzel­ tilmesi, boyanması esnasında öğrenciler ve ustalar bir arada çalışmışlar, atölye yürütü­ cüleri çalışmayı kontrol etmişlerdir. Sonuç: Kış Okulu kapsamında “Arayış Gru­ bu” olarak yapılan çalışmada öğrenciler, kendi mekânlarını iyileştirmek, tasarım gü­ cünü kuvvetlendirmek ve bire bir uygulama- EĞİTİM nın içinde olarak yapı bilgilerini bir kez daha gözden geçirmek fırsatını bulmuşlardır. Pro­ jenin bütün aşamalarında, proje yürütücüleri ve öğrenciler karşılıklı bilgi alış verişinde bulunarak bir bütünlük içerisinde çalışmış­ lardır. Öğrenciler kendi ürettikleri projenin uygulamasını görme hazzına ulaşmışlardır. Birlik beraberlik içinde yapılan kış okulu uy­ gulamaları sonucunda Selçuk Üniversitesi Mimarlık Bölümü olarak, sonraki eğitim dönemi dışı etkinlikleri için yararlanılacak deneyimler elde edilmiştir. ARCH & ART ATÖLYESİ Yrd. Doç. Dr. Murat ORAL Arş. Gör. Y. Mimar Tülay KARADAYI YENİCE Arş. Gör. Y. Mimar Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK Arş. Gör. Y. Mimar Sami KALFAOĞLU Arş. Gör. Y. Mimar Süheyla SIRAMKAYA Selçuk Üniversitesi Mühendislik - Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü. elçuk Üniversitesi Mühendislik Mi­ marlık Fakültesi Mimarlık Bölümü 2007 Kış Okulu kapsamında “arch + ART” atölyesinde amaç; mimarlığın, sanatın farklı disiplinleri ile olan ilişkisini irdele­ mek, yorumlayabilmek, plastik sanatlarla mimari arasındaki ilişkiyi ortaya koyabil­ mekti. Bu Amaçla bölümde sunum salonu olarak kullanılan Mimar Sinan sunum salonu çalışma alanı olarak seçildi. Bu amaca dönük olarak, atölyedeki yürü­ tücü öğretim elemanları ve sanatçılarla katı­ lımcı öğrencilere yönelik olarak mimarlık ve sanatla ilgili temel kavramların tartışıldığı, renk ögesinin iç mekânda kullanımının ele alındığı, renk-insan-mekân-fonksiyon ilişki­ lerinin, renk faktörünün mekân algılamasına etkilerinin irdelendiği söyleşiler gerçekleşti­ rildi. Bu söyleşiler arasında Öğr. Gör. Murat ORAL’ in “İç Mekân Tasarımında Renk Fak­ törü” adlı söyleşiyi belirtebiliriz. Diğer bir söyleşi olarak Arş. Gör. Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK’ın mimarlık ve moda arasındaki etkileşimin ortaya konduğu ve trendlerin ele alındığı sunumu ifade edebiliriz. Bu etkinlik­ ler arasında resim sanatçısı Yrd. Doç. Dr. İl­ ham ENVEROGLU’ nun mimariyi resim bo­ yutu ile ele alışı, çok yararlı bir deneyim ol­ du. Bu arada fotoğraf sanatçısı Reha BİLİR’in Mimarlar Odası’ndaki “Umut Ağlar- EĞİTİM ■ da” ve “Tek Nefeste Aşk” isimli dia gösteri­ leri ve devamında “Mimari Fotoğrafta Proje Çalışmaları” başlıklı söyleşi, atölye katılım­ cıları ile birlikte kentin ilgili mimarları tara­ fından -yoğun kar yağışının yaşandığı bir kış akşamına rağmen- ilgi ile izlendi. Heykeltı­ raş Anar EYNİ, mimarlık öğrencileri tarafın­ dan sıklıkla göz ardı edilen mimari ve heykel sanatı arasındaki yakın diyaloga değindi. Yapmış olduğu söyleşide, iyi bir mimarın ay­ nı zamanda iyi bir heykel sanatçısı olması gerektiğini vurguladı. Öğrencilere sanatla ilgili bu bilgiler veri­ lip bir alt yapı oluşturulduktan sonra, kendi­ lerinden mekânla ilgili çalışmalar istendi. Öğrencilerden bu çalışmalar sonucunda al­ ternatif tasarımlar alındı. Bu alternatiflerden biri yürütücülerle birlikte seçilerek mekâna nasıl bir uygulama yapılacağına karar veril­ di. Bu kararda renk ve malzeme seçimi yapı­ lırken mekânın sunum salonu olması nede­ niyle karartmaya önem verildi. Mekân ile ilgili alınan kararlar şöyledir: • Mekânın boyanmasına, • Mekânın içinde arşiv olarak kullanılan atıl durumdaki deponun temizlenmesi ve bir kapı ile mekândan ayrılmasına, • Mekânın zemininin lamine parke ile kaplanmasına, • Mekânın tavanının asma tavan ile kapa­ tılarak, aydınlatma elemanlarının yenilenme­ sine, • Mekânın PVC olan kapısının ahşap bir kapı ile değiştirilmesine, • Mekânın perdelerinin değiştirilerek, projeksiyonun yansıtılacağı bir perdenin de projeye eklenmesine , • Mekâna ana fikir olarak düşünülen sanat EĞİTİM yaklaşımı göz önüne alınarak, duvarlarda mimarinin ve sanatın birlikte uygulandığı sa­ natsal elemanların tasarlanmasına karar ve­ rilmiştir. Bu kararlar doğrultusunda, renk ve mal­ zeme seçimi yapılırken mekânın sunum salo­ nu olması nedeniyle karartmaya önem veril­ di. Atölye kapsamında en eğlenceli saatler, tüm öğrencilerin zevkle katıldığı, dayanışma ve organizasyonun en üst seviyede olduğu, iki adet duvar resminin yapım sürecinde ya­ şandı. Resimler 210/140 cm ebatlarında idi. Bu çalışmalar ressam İlham ENVEROGLU’ nun danışmanlığında gerçekleştirildi. Bu iki resmin yapımındaki amaç, aslında herkesin içinde sanat yeteneğinin az ya da çok bir şe­ kilde var olduğunu göstermekti. Ayrıca bu iki çalışma ile herkesin günlük yaşamında pek önemsemediği atık malzemeleri değerlendi­ rerek farklı bir bakış açısı ile doğaçlama tek­ niği ile rengarenk düzeni ile herkesi, hatta yapanları dahi hayranlığa düşürecek kompo­ zisyonlar gerçekleştirilmiş oldu. Bu çalışma­ larda, atık eskizler, kayıp düğmeler, kırık camlar, ipler, kumaşlar, ahşap çöpler vb. malzemeler akrilik ve sprey boyalarla beraber çalışıldı. Bu çalışmalar sürerken duvarlar öğrenci ve yürütücülerle beraber boyandı. Sponsorlar bulunarak diğer uygulamalar tamamlanmaya çalışıldı. Yer döşemesi ve kapı için İttifak Holding-Seha İnşaat’ın desteği ile öğren­ cilerle parke rengi seçilerek uygulama yap­ tırıldı. Perdeler ve aydınlatma elemanları için Mimar Burhanettin Değer’den ( FİDEM İnşaat) destek alındı. Tavan için düşünülen projeye sponsor bulunamadığından uy­ gulama gerçekleştirilemedi. Bu işlemler bittikten sonra 2 adet sanatsal duvar resmi ve Vintage, Pop-Art tarzı resim­ lerle hazırlanan duvar panoları belirlenen yerlere asıldıktan sonra mekân tamamlanmış oldu. Tüm bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği mekân mimarca ele alındı ve öğrencilerin çalışmaları sayesinde mimarlığa yakışır bir sunum salonu elde edilmiş oldu. EĞİTİM ■ GİRİŞİM GRUBU Yrd. Doç. Dr. Mustafa İNCESAKAL Yrd. Doç. Dr. Gülsüm TER Katılan Öğrenciler: Fatma BİLGE, Fatma CİMRİN, Süheyla GÜLTEKİN, Tuğba MALKOÇ Konu: Kış okulu çalışması. Mimarlık ile Şehircilik Bölümünün birlikte, ortak olarak kullandığı koridorun duvarı ça­ lışma alanı olarak seçilmiştir. Bu koridorda Mimarlık Bölümü’ne ait Resim Salonu, Şe­ hircilik Bölümü’nün ise iki adet sınıfı yer al­ maktadır. Amaç: Klasik eğitim anlayışı içinde gittikçe monotonlaşan ve sıkıcı hale gelen mimarlık eğitimine bir hareket ve ivme kazandırmak. Bununla ilgili ilk çalışmaya bölümümüzden başlayarak, öğrencilerimizle birlikte, birarada tartışmak, üretmek, uygulama yapmak. Bu amaçla bir taraftan kış okulu ve workshop çalışması yaparak öğrencilerimizin öz­ güven kazanmasını sağlarken diğer taraftan bölümümüzün işlevsiz koridorlarına, duvar­ larına anlamlı fonksiyonlar yüklemek, bu sa­ yede Mimarlık Bölümünün eğitim mekânla­ rına kimlik vermektir. Süre: Çalışma süresi yaklaşık 10 gündür. Çalışma Tarihi: Katılım Şartları: Çalışma grubunda Mimar­ lık Bölümü ve Şehircilik Bölümünden 2 öğ­ retim elemanı ve her iki bölümden 6 öğrenci yer alacak ve öğrencilerin başvuruları esas alınacak olup katılım şartları ayrıca duyuru­ lacaktır. Açıklama: Mimarlık Bölümü’nün eğitim koridorlarından birini oluşturan ve Şehircilik Bölümü ile ortak olarak kullanılan ve şu an işlevsiz olan Resim Salonu önündeki korido­ run işlevlendirilmesi, eğitime kazandırılma­ sı, diğer yandan da dostluk ve beraberlik ko­ ridoru haline getirilmesi. Bir taraftan ayrılığın, zıtlığın, farklılığın değerini diğer taraftan birlikteliğin kardeşli­ ğin beraberliğin deseni ile birleştirmek. Atıl ve ölü koridorları eğitimin yeni yüzü olarak gençlere sunmak. Zıtlıkları buluştur­ mak. Yeni bir yüz yeni bir bakış. A-ÇALIŞMA PROGRAMI 1. AŞAMA: (Düşünsel süreç) • Problemin tanımlanması • Amaçlar, hedeflerin belirlenmesi • Kapsam ve sınırların belirlenmesi • Çalışma yönteminin belirlenmesi 2. AŞAMA: (Araştırma süreci) • Araştırma süreci • Kaynak • Dökümantasyon • Örnek uygulamalar 3. AŞAMA: (Kaynak okuma ve değerlendir­ me aşaması) • Kaynakların ve mevcut uygulamaların tek tek ve beraber okunması • Bulguların değerlendirilmesi 4. AŞAMA: (Alternatif üretme süreci) • Alternatiflerin belirlenmesi • Amaca uygun ana fikirlerin belirlenmesi 5. AŞAMA: (Tartışma süreci) • Alternatiflerin tartışılması • Anafikirler • Düşünceler • Malzeme • Yapım aşaması ile ilgili düşüncelerin tartı­ şılması 6 . AŞAMA: (Karar verme aşaması) • Uygun alternatiflerin belirlenmesi, çözüme karar vermesi. 7. AŞAMA:(Projelendirme aşaması) • Karar verilen çözümün uygun ölçekte çizil­ mesi, projelendirilmesi 8 . AŞAMA: (Uygulama süreci) 9. AŞAMA: (Sonuç değerlendirilme aşama­ sı) • Sonuç ürün olan proje ve uygulamanın de­ ğerlendirilmesi EĞİTİM Birlikte çalışan, iç içe geçmiş kardeş iki bölüm, ayrı düşünülemeyeceği gibi bir bütün halinde de düşünülemeyeceğine karar verilmiştir. Projede iki bölümün de kendi içinde yıkılmaz kurallarının olması, aynı çerçeve içinde değerlendirilmeyeceği sonucunu ortaya çıkarmıştır. • Kullanıcılar gözüyle 10. AŞAMA: (Çalışmanın rapor edilmesi) • Yapılan çalışmanın bilimsel bir yöntem ve dille rapor edilerek yayınlanması • Bulgular Yürütücüler Yrd.Doç.Dr. Mustafa İNCESAKAL Yrd.Doç.Dr. Gülsüm TER Mimarlık Bölümü Şehir Bölge Planlama Bölümü B- UYGULAMA AŞAMASI Çalışma alanı olarak belirlenen koridorun Mimarlık Bölüm ve Şehircilik Bölümü tara­ fından ortak olarak kullanılması nedeniyle çalışma grubu oluşturulurken Şehircilik Bö­ lümü ile istişare yapılarak bir öğretim üyesi ve iki öğrenci alınarak başlanmıştır. Mimar­ lık Bölümü’nden ise bir Öğretim Üyesi ve dört öğrenci ile toplam sekiz kişilik bir çalış­ ma ekibi oluşturulmuştur. Çalışmada; 1. İNCESAKAL, Mustafa, 2007, “Mimari’de İfade Aracı Olarak Renk ve Biçim ”, Selçuk Üniversitesi,Müh. Mim. Fak. Mimar­ lık Bölümü, Kış Okulu Semineri, Konya. 2. İNCESAKAL, Mustafa, 2007, “Mimari’de Soyut İfade ve Anlatım ”, Selçuk Üniversitesi,Müh. Mim. Fak. Mimarlık Bölümü, Kış Okulu Semineri, Konya. Araştırma aşamasında başlangıçta birden çok proje üzerinde durularak alternatif çalış­ malara ağırlık verilmiştir. Bu anlamda üretilen alternatif projeleri ana fikir ve proje raporlardan bir kaçı öğrencile­ rin kaleminden aşağıda verilmiştir. AYRILIK-ÖZELLİK VE BİRLİKTELİK Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık ve Şehir ve Bölge Planla­ ma Bölümlerinin ortak kullandığı koridorda üç boyutlu soyut resim çalışmaları ile düzen­ lenmesi. Birlikte çalışan, iç içe geçmiş kardeş iki bölüm, ayrı düşünülemeyeceği gibi bir bütün halinde de düşünülemeyeceğine karar veril­ miştir. Projede iki bölümün de kendi içinde 90 yıkılmaz kurallarının olması, aynı çerçeve içinde değerlendirilemeyeceği sonucunu or­ taya çıkarmıştır. Tasarım alanı kendi içinde üç farklı bö­ lümde değerlendirilmiştir. Her bölüm ise kendi içinde taşıdıkları anlam doğrultusunda ele alınmıştır. Bölümlerin birlikte kullandığı koridorda belirlenen kesişim alanı, daha net ve somut bir anlam yüklenerek, her iki bölü­ mün amblemlerinin birlikte kullanılması ile tasarlanmıştır. Diğer iki tasarım alanı da kendi içinde üç bölümde ele alınmıştır. İlk bölümde, başlan­ gıç olarak bölümlere genel bir bakış ifade edilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde daha özele inilerek, bölümleri ifade edecek simge­ ler kurgulanmıştır. Bu konsept içinde çalışma alanı daha geniş ve esnek olan Şehir ve Bölge Planlama Bölümü daire, belirli alanlarda ha­ reket özgürlüğüne sahip olunması göz önün­ de tutularak Mimarlık Bölümü kare ile ifade edilmiştir. Üçüncü bölüm ise, tasarlanan asal geometrilerin uzantıları şeklinde düşünülmüş ve bir noktada buluşmaları sağlanarak, her iki bölümden izler oluşturulmuştur. Hazırlayan: 0412111037 Fatma Cimrin Mimarlık Bölümü DÜŞLER Proje Konusu: Selçuk Üniversitesi Mühen­ dislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık ve Şehir ve Bölge Planlama Bölümlerini birleştiren ortak koridorun üç boyutlu soyut resim çalış­ maları ile düzenlenmesi. Projenin Amacı: Yoğun ders programı içinde sıkılan öğrencilerin ders dışında koridorda harcadıkları vakitlerde ruhsal ritimlerini ar­ tırmak, görme duyusuyla algıladıkları orta­ mın iç dünyalarında hareketliliğe yol açması­ nı sağlamak, psikolojik rahatlık yaşamaları­ na yardımcı olmak. Koridor; Mimarlık ve Şehir ve Bölge Planla­ ma Bölümlerinin ortak koridoru olması ne­ deniyle projede, her iki bölümün birbirleriyle olan ortak bağın vurgulanarak, organik ve eğrisel çizgilerin kullanılması ile sıkıcılıktan uzak bir tasarım yapılmıştır. Tasarımda kapı­ lar, proje konseptine uyumsuz görüntü ver­ mesi nedeni ile olumsuzluk oluşturmaktadır. EĞİTİM ■ Bu durum çevresinde uygulanan farklı bo­ yutlardaki dikdörtgenlerle yok edilmiştir. Hazırlayan: 041211010 Süheyle Gültekin Mimarlık Bölümü BİRLİKTELİĞİN BÜTÜNLÜĞÜ Şehirciliğin insan ölçeğini ele alan mimarlık­ tan farkı üst ölçekte karar vermesidir. ’Makro ’ ve ‘M ikro’ kavramları gibi zıt görünüp bütünü oluştururlar. Örneğin; Google Earth teknolojisi bize uzaydan dünyaya, dünyadan ülkelere, ülke­ lerden kentlere ve kentlerin özgün dokuları­ na kadar uzanan bir görsel sunu hizmeti ver­ mektedir. Ülkeden yaklaşıp çevresiyle birlik­ te kenti algılamaya başladığımız yer şehirci­ lik, daha da yaklaşıp insan ölçeğinde mekânı algılamaya başladığımız yer mimarlık disip­ linlerini anımsatır bize. Giderek aynılaşan kentlerin oluştuğu gü­ nümüzde, mimarlık ve şehircilik disiplinleri­ nin tam anlamıyla bir birliktelik sunması, aynılaşan ortamda farklılığın ve mükemmelli­ ğin izlendiği ürünlerin elde edilmesini sağlar. Şehircilik ve mimarlık arasındaki ilişki canlı bir organizmaya benzer. Tıpkı hücreden baş­ layıp organizmaya uzanan hiyerarşide oldu­ ğu gibi; mimari yapıların oluşturduğu doku­ ların kente uzanan hikâyesinin anlatıldığı bir bütündür. Hazırlayan: 041212032 Fatma Bilge Şehir Bölge Planlama Bölümü MİMARİSİZ PLANLAMA ve PLANLAMASIZ MİMARİ DÜŞÜNÜLEMEZ Mimarlık mesleği insanlık tarihinin en eski meslekleri arasında sayılır, çünkü yaşamın geçtiği her tür ‘tasarlanmış’ çevrenin üreti­ miyle ilgilidir. Mimarlığın değişmez tanımı, Romalı mimar Vitruvius’un “sağlamlık, kul­ lanışlılık, güzellik” olarak dile getirdiği üç amacı içerir. Bu tanıma göre mimarlık; kulla­ nım güvenliğine sahip,işlevine uygun rahat­ lık koşullarını sağlayan ve insana yaşama zevki ve yücelik duygusu aşılayan (kısaca sağlam, kullanışlı ve güzel) mekânların yara­ tılmasını hedefler. Bir yapıyTmimari eser’ yapan, insan yerleşmelerini kente/şehire dö­ nüştüren, işte bu üç koşulun birlikte yerine gelmesidir. Bu üç koşul,mimarlığın bilim, teknoloji ve sanat alanlarıyla eş dereceli bağ­ lantısını göstermektedir Şehir Planlama geleceğe yön veren, in­ sanların mutlu olabileceği mekânların tasar­ lanmasıyla insanlara hizmet eden bir disiplin olduğundan önemli bir meslek dalıdır. Yerle­ şim bölgelerinde olabilecek her türlü deği­ şikliklerin şehir plancılarının vereceği karar­ lar doğrultusunda olması şehir plancılarının mühendislik disiplinleri içerisinde lider ko­ numunda olmasını gerekli kılmakta ve ekip çalışmalarında şehir plancıları ‘ekip başı’ olarak görev almaktadır.Şehir planlama di­ siplini plancının olaylar karşısında geniş bir bakış açısına ve araştırıcı bir yapıya sahip ol­ masını, çevresini, olayları ve insanları çok iyi gözlemlemesini gerekli kılmaktadır. “Kentsel tasarım”, mimarlık ile şehir planlama disiplinleri çalışma alanlarının ara­ kesitinde yer alıyor. Birbirinden ayrı kalmış şehircilik ve mimarlık disiplinleri arasındaki ilişkiyi yeniden düzenlemek gerekmektedir. Mimarlık formasyonu, duyarlığı olmayan kentsel tasarımın, kent tasarımının; kentsel tasarım, kent tasarımı duyarlığı, disiplini ol­ mayan mimarlığın, yanlış kent tasarımı için­ de oturtulmuş binaların, özellikle kentsel ya­ şamda ne büyük kötülüklere neden olduğunu sanırım yeterince gördük. Bu disiplinlerin en azından öğrenimlerin büyük bölümünü bir­ likte yapmaları, yeniden birbirinden kopuk olmayan, daha sağlıklı bir ilişkiye kavuştur­ maları gerekmektedir. Türkiye'nin tüm bölgelerindeki gelenek­ sel mimari ile tarihten gelen kent dokuları arasında, birbirlerini gözeten ve tamamlayan kimlik ve kültür bağları var. Uygarlıkların bize armağanı olan bu büyük dersi göz ardı etmemek ,yapı ve mekân tasarımı ile kentsel planlamayı bütünüyle ele alan bir mimarlık ve kentsel planlama eğitimini desteklemek gerekir. Kentsel planlamayı mimarlıktan ayrı bir yere koymak, başka bir deyişle ''planlama ayrı şey, mimarlık ayrı şey'' demek, bu işin sonucunda, ortaya çıkacak kenti bilmemek, hissetmemek demektir. Hazırlayan: 031212014 Tuğba Malkoç Şehir Bölge Planlama Bölümü Mimarlık mesleği insanlık tarihinin en eski meslekleri arasında sayılır, çünkü yaşamın geçtiği her tür 'tasarlanmış' çevrenin üretimiyle ilgilidir. Mimarlığın değişmez tanımı, Romalı mimar Vitruvius'un "sağlamlık, kullanışlılık, güzellik" olarak dile getirdiği üç amacı içerir. SANAT M.C. ESCHER'İN FONSUZ TASVİRLERİ ve TÜRK SANATININ DİLİ Plham ENVEROĞLU C. Escher 20. yüzyılın en görkemli sanatçılarından biridir. Çağdaş res­ min, özellikle grafik sanatının sı­ nırlarını matematik ve kristallografi bilimle­ riyle birleştiren, simetri kurallarını paradok­ sal çözümlemelerle dışa vuran bir isimdir Escher. Escher’in eserleri, sanat yayınların­ dan daha çok bilim kitaplarında ve popüler bilim dergilerinde yer almaktadır. Onun eser­ lerini tanıyanlar ve hayatını yakından incele­ yenler bunu hiç yadırgamazlar. 17 Haziran 1898’de Hollanda’da doğan M.C. Escher, orta okulda ilk çizim eğitimini aldıktan sonra, 1919-1922 yılları arasında Haarlem’deki Mimarlık ve Süsleme Sanatla­ rı Okulu’nda okudu. 1922’de İtalya’ya yerle­ şen Escher, bir çok ülkeye geziler yaptı. Sıra­ sıyla Abruzzia, Amalfi kıyılan, Kalabria, Si­ cilya, Korsika ve İspanya’yı gördü. 1934’te İtalya’dan ayrılan sanatçı iki yıl İsviçre’de, beş yıl Brüksel’de kaldıktan sonra 1941’den 27 mart 1972’ye, yani ölümüne kadar Hol­ landa’da yaşadı. Escher, yaşadığı bir çok olumsuzluklara M. ilham Enveroğlu, Yrd. Doç. Dr. Selçuk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi. ve maddi sıkıntılara rağmen sürekli kendini ve sanatını geliştirmekten vazgeçmedi. Özel­ likle ağaç baskı ve gravür dallarında teknik ustalığa erişen sanatçı, bu ustalığını özgün konular ve matematikle birleştirerek, “Esc­ her” adının tüm dünyada duyulmasına neden olacak ölümsüz eserler ortaya koydu. Çevre­ sinde olup biten olaylara ve doğanın ilk ba­ kışta dikkat çekmeyen hayranlık verici de­ taylarına eğilen sanatçı, doğa görünümleri­ nin arkasında saklanan yasaları ve kuralları keşfetti. Escher, bu olayı şöyle anlatır: “Hayran olan kimse, bunun kendi başına bile hayranlık verici olduğunu keşfeder. Bizi çevreleyen bilinmeyenlerin karşısına yürekli­ ce çıktığımda ve gözlemlerimi değerlendirip çözümlediğimde kendimi matematik diyarın­ da buldum. Temel bilimler alanında bir eği­ timden yoksun olsam da çoğu zaman mate­ matikçilerle aramda, sanatçı dostlarımdan daha fazla ortak nokta buluyorum” (Escher, 1995, s.6). M.C. Escher’in çalışmaları birkaç başlık altında toplanabilir: SANAT ■ Erken Dönem Baskıları: Genellikle 1937’den önce yapılmış bu resimler, doğa görüntülerinin ayrıntılı betimlemelerine da­ yanır ve gerçekçi yaklaşım sergilerler. Düzlemin Düzenli Bölümlenmesi: Bi­ zim ileride üzerinde çokça duracağımız bu bölüm Escher’in dünyaca yaygın ününü do­ ğuran en önemli yapıtlarıdır. Sanatçı bu gru­ ba giren resimlerinde, düzlemi bir yada bir­ kaç motifle aralarında boşluk kalmayacak şekilde tamamlayan ve birbirlerinin üzerine gelmeyerek tekrarlanması ilkesini kullanır. Bu yöntem matematik biliminde poliminodüzlem doldurma problemi ile örtüşüyor. Parke yöntemi olarak da bilinen bu yöntem, matematik, kristallografi ve modern tasarım alanlarında çeşitli simetri gruplarının yardı­ mıyla yüzey üzerinde ve üç boyutlu uzamda belirli birimlerin aralıksız tekrarını sağlar. Escher, çeşitli hayvan ve insan figürleri kul­ lanarak yüzeyi etkileyici bir biçimde doldur­ makta ve simetri kurallarını uygulamaktadır. Daha sonraları bu tarz deneylerini üçboyutlu ve çok boyutlu olanaksız figürleri ve mekân­ ları konu aldığı çalışmalarında da yinelemiş­ tir. Bu grubun içerisinden metamorfozlar ve düzlemin düzensiz doldurulması gibi şaşırtıcı çalışmalar özellikle dikkat çeker. Yukarıdaki serileri sınırsız boşluklar, uzamsal halkalar ve sarmallar, yansıyan görünümler, ters dönüşler, çokyüzlüler, görelilikler, düzlemselle uzamsalın çelişki­ si ve olmayacak yapılar takip eder. Sanatçı­ nın, bu çalışmalar içerisinde özellikle paradoksal-çelişkili resimleri en etkili olanları­ dır (Escher, 1995, s. 7-15) (Resiml, 2, 3, 4). Bizim bu yazıdaki amacımız, hakkında binlerce yayın ve araştırma yapılmış ünlü ressamın hayat ve sanat öyküsünü anlatmak değildir. Herkes tarafından bilinen sanatçı­ nın, sanat dünyasının ve özellikle Türk insa­ nının dikkatinden kaçmış önemli bir yönüne dikkat çekmektir. Bu olay yukarıda bahsi ge­ çen düzlemin düzenli bölünmesi ilkesiyle ilintilidir. M.C. Escher, geçen yüzyılın yirmili yılla­ rında yapmış olduğu bir dizi geziler sırasın­ da Ispanya’daki Endülüs Emevileri devrine ait mimarlık anıtları üzerinde, o döneme dek 1. M.C. Escher, Gökyüzü ve Su, ahşap baskı,1938. 2. M.C. Escher,Cennet ve Cehennem, ahşap baskı,1935. 3. M.C. Escher, Atlılar, ahşap baskı, 1945. 4. M.C. Escher, Mozaik II, 1957. 1 2 3 4 SANAT 5 5. Elhamra sarayı süslemelerinden örnek, ispanya, 14.yy. 6. Elhamra sarayı süslemelerinden örnek, ispanya, 14.yy. Avrupa sanatında görülmemiş farklı bir sanat dilini keşfeder. Escher’i hayrete düşüren, bu anıtlar üzerindeki süslemeler ve kaligrafik öğelerin mimari formların yüzeyini fonsuz ve aralıksız kaplamasıydı. Sanatçı bu olguyu şöyle dile getirir: “Bu işin ustası Mağribilerdi (Araplar). Duvarları ve zeminleri, özellikle de Ispan­ ya’daki Elhamra Sarayındakileri, araların­ da hiç boşluk bırakmadan yerleştirdikleri çok renkli mayorka seramik parçalarıyla süslediler. Ne yazık ki İslam, “tasvir’e izin vermiyordu. Bu nedenle, yoğun olarak kul­ landıkları seramiklerde kendilerini soyut ge­ ometrik biçimlerle sınırladılar. Benim bile­ bildiğim kadarıyla Mağribi sanatçıların bir teki bile seramiklerinde somut, tanımlanabi­ len, gerçeğe uygun bir görünüme sahip ba­ lık, kuş, yılan yada insan figürüne yer verme yürekliliğini göstermedi-belki de böyle bir düşünce akıllarına gelmedi” (Escher, 1995, s.7) (Resim 5-6). Bu önemli “keşif’ten sonra Escher’in ne­ redeyse tüm sanatsal çalışmaları ve grafik re­ simleri kendi tabiriyle “Mağribi” ustaların fonsuz şekillenme üslubu’nun üzerine kuru­ lacaktır. Escher’in yukarıda anılan düşünce­ lerini üç farklı kategoride değerlendirebili­ riz: 1. Genellikle Batılı kültür-bilim adamları ve onların Doğulu hemfikirlerinin “İslam” ve “Arap” anlayışlarını eguivalence-eşdeğer an­ lamda kullanmaları ve İslam ’da birleşen farklı milletlerin veya halkların bilimsel ve kültürel tüm kazanımlarını basitçe Arapların adıyla anma geleneğinden Escher’de nasibi­ ni almıştır. 2. Matematik ve kristallografi bilimleri ile tanışıklığı sayesinde (Escher ilk izlenim­ lerini aktardığı çalışmalarını 1937-de kristallograf olan kardeşi Berend’e göstermiş ve o da kendisine okumak için birkaç tane bilim­ sel makale önermiştir.) Escher, orta çağ İs­ lam sanatçılarının geliştirerek mükemmele ulaştırdığı, mimari yüzeylerin fonsuz biçim­ lerle aralıksız kaplama (geleneksel sanatlar­ da bu tarz süslemeler ulama veya kapkabı denilmektedir) yolunu “keşif” etme olanağı tanımıştır. 3. İslam Doğu sanatından görüp götürdüğü-benimsediği bu yola sadık kalan Escher, çağdaş grafik sanatının sınırlarını bir hayli genişleten eserler ortaya çıkardı. Ve en önemlisi de, düzlemin fonsuz şekillerle dü­ zenli bölümlenmesi prensiplerine geniş ilgi uyandırdı ve ilk kez tabiat ve fen bilimlerin­ deki biçimlenme-yapılanma ilkeleriyle bu yol arasındaki ortaklığı gösterdi. Escher, ay­ nı zamanda yararlandığı bu prensiplerin sı­ nırsız imkanlarını ortaya koyarak, bu yolun sanatçıdan daha fazla entelektüel bilgi biriki­ mi talep ettiğini ve karşılığında sanatçıya plastik ve estetik ifade özgürlüğü verdiğini kanıtlamış oldu (Memedov., Dadaşov. 1992, s.5). Konuyu özetleyecek olursak, Escher’in “keşfi” şundan ibarettir; onun kompozisyon­ larında figür ve fon aynı özelliğe sahiptir ve espas ilişkisinde arka plan ön plana eşdeğer nitelik taşıyordur. Escher bu prensibi gelişti­ rerek, figür ve elementler arasında hiç boşluk bırakmadan kendi eserlerini oluşturmuştur. Biçimlerin biri diğerinden doğuyor, araların­ daki dokunma çizgileri farklı özellikler gös­ teren ortak bir çizgiye dönüşmüştür ve bu da doğadaki simetri kuralları’nın kullanılması­ nı zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla izleyici bu çalışmalara bakarken siyah-beyaz simetri­ sini yeniden keşfetmektedir. Bu arada sırası gelmişken genel olarak simetri ve simetri ku­ rallarına deyinmekte yarar var. Simetrinin doğada ve bilimde çok farklı çeşitleri mevcuttur ve bu simetri türlerinden biri de, özellikle Escher’in en çok kullandığı siyah-beyaz veya renk simetrisidir. Bu simet­ riye satranç tahtası iyi bir örnek sayılabilir. Bilindiği gibi satranç tahtası siyah ve beyaz karelere göçürme-aktarma simetrisi tatbik edilerek oluşturulmuştur. Bir süre beyaz ka­ releri izleyen göz yorularak siyah karelere yönelir. Kah beyaz karelerin siyah fonda, kah da siyahların beyaz fonda görülmesi hareket illüzyonu-yanılsaması doğurur. Böyle yapı­ larda kuruluşun çok görünüşlülük ve çok an­ lamlılık özellikleri ortaya çıkar ve izlenim sı­ rasında göz simetrik parçaları çeşitli tarzlar­ da gruplaştırır. Bu özelliğe çağdaş psikoloji­ de görünüm asimetrisi de denilmektedir. Ni- SANAT ■ tekim, Escher’in eserlerinde izleyenleri en çok büyüleyen etkenlerin başında bahsettiği­ miz özellik gelmektedir (Hargittai, 1989, s.370). Böylesi uzun bir açıklama yapmaktaki amacımız Escher’in rastlantı sonucu ortaya çıkardığı ve farkında olmadan “Mağribilere” yani Araplara ait olduğunu sandığı bu yolun, Araplardan ve İslam’dan asırlar önce Türkler tarafından kullanıldığına ve bu yolun Türk sanatının gramer yapısını belirlediğine dair belgeleri ortaya koymaktır. İslam döneminde yapılan ve fon-figür eşitliği ilkesine dayanan en çarpıcı örnekler 11.-16. yüzyıllar arasında Afganistan, Orta Asya, İran, Azerbaycan ve Anadolu arazile­ rinde bulunmuştur. Eldeki verilere dayana­ rak, fonsuz süslemeleri 12. yy İsfahan, Nahçıvan, Kazvin ve Gazne’de, 13. yy Konya’da ve genel olarak Anadolu’da, 14. yy Berde, İs­ fahan, Tebriz Erdebil, tüm Azerbaycan’da ve Orta Asya’da, 15. yy ise en fazla Orta Asya mimarlık, abidelerinin bezeme unsuru olarak görüyoruz. Bu devirlerde bahsi geçen ülke­ lerde Karahanlılar, Gazneliler, Harzemşahlar, Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları, Atabeyler, İlhanlIlar, Timur Hanedanı, Akkoyunlu ve Karakoyunlular egemen olmuştur (Memedov, 1981, s.38-39). (Resim 7, 8) Türkler tarafından ortaya konulan fonsuz biçim yaratma geleneğinin en tipik örnekle­ rinden biri, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bulunan, 14-15. yüzyıllarda yapıldığı tahmin edilen Şirvanşahlar külliyesini süsleyen makili “Ali” sözünden yapılmış bir madalyon­ dur. Altıgen madalyon içerisinde makili ya­ zıyla “Ali” sözü altı kere tekrarlanarak ve üçü çukur diğer üçü ise kabarık olmakla, yu­ karıda bahsi geçen siyah-beyaz simetri türü­ nün en güzel örneklerinden biridir. Burada usta aynı sözü hem fon hem figür olarak kul­ lanmakla, aralarında hiç boşluk bırakmaya­ cak bir şekilde ideal bir sonuca ulaşmıştır. Bu örnekten açıkça anlaşıldığı gibi, Esc­ her’in eserlerinde kullandığı sanat dili Orta çağ Türk-İslam eserlerinin plastik dilidir. Şu­ nu da belirtmeliyiz ki, “Ali” sözünden yapı­ lan bu motifin benzerleri Konya-Akşehir’de (13.yy), Aksaray’da (13.yy) ve Malatya’da 7 7. Konya Sırçalı Medrese duvarında çini süsleme, 1243. 8. Konya Sahip A ta Mescidi üzerinde çini süsleme, 1279. 9. Bakü - Şirvanşahlar Sarayını süsleyen “ Ali” sözünden yapılmış makili madalyon, Azerbaycan,14-15.yy. 10. Aksaray-Sultan hanı, “ Ali” yazılı 8 (13.yy) Selçuklu dönemi mimarlık eserleri üzerinde de bulunmuştur (Resim 9-10). Bu arada değinilmesi gereken önemli bir hususta, “İslam Sanatı” tanımıyla ilgilidir. Yukarıda da değinildiği gibi genellikle Batı dünyası İslam’da birleşen tüm halkların bir­ birlerinden farklı sanat ve kültür mirasını bu genellemeyle tanımlamaktadır. Oysa Endo­ nezya’dan İspanya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada ortaya çıkan sanat eserlerine ba­ kıldığında bu tarz yaklaşımın yanılgı olduğu­ nu görüyoruz. Kuşkusuz İslam ’ın Türkler başta olmakla beraber bu halkların sanat ve kültürlerine yadsınamaz katkısı ve etkisi var­ dır. Fakat, “İslam Sanatı” tanımı nedir, bu ta­ nım neyi ifade etmektedir, İslam’dan çok ön­ celeri şekillenmiş sanat disiplinleri bu tanıma nasıl girmektedir? Eldeki mevcut verilere da­ yanarak “İslam Sanatı” kavramının 9-15. yy Orta Asya, İran ve Anadolu’da yapılan mi­ marlık eserleri ve bu eserler üzerindeki süs­ lemelere dayanarak tanımlandığı söylenebi­ lir. Bilindiği gibi bu dönem eserlerinde ge­ ometrik süslemelerle, stilize edilmiş hayvan ve kuş tasvirleri, sembolik işaretlerle bera­ ber, Arap alfabesiyle çok sayıda köşeli ve yu- madalyon, 13.yy. SANAT varlak hatlı yazı öğesi süsleme elemanı ola­ rak kullanılmıştır. Bu yazılar “İslam Sanatı” tabirinin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. İslam Sanatıyla ilgili yazılarda en çok tekrar­ lanan bir sav da, İslam’ın canlı tasvirini ya­ saklaması ve bu yüzden Müslüman sanatçıla­ rın soyut sembolizme ve geometrik süsleme­ lere yönelmesidir. Oysa ki, İslam putperestli­ ği ve kesin olarak da Allah’ı her hangi bir şe­ kilde tasvire kalkışmayı reddetmiştir. Sel­ çuklu sanatında ve bin yıllık minyatür res­ minde sayısız insan, hayvan ve kuş tasvirleri yer almaktadır ve bu tasvirler İslam’ın en ih­ tişamlı dönemlerinde yapıla gelmiştir (Memedov, 1981, s.40). Gösterilen örnekler siyah-beyaz simetri­ nin en ideal ifadesidir ve bu gelenek Escher’in “keşfi”nden asırlar önce bilinmektey­ di. Tıpkı, Colomb’dan önce Amerika’nın var olması gibi. Tekçe “Ali” yazısı bu yolun Türk sanatında ne kadar önemli ve gelişmiş bir dil olduğunu göstermek bakımından ye­ terli olabilirdi. Fakat, farklı zamanlarda ve farklı coğrafyalarda; Kuzey Kafkasya, Azer­ baycan, Anadolu, Orta Asya, Sibirya, Altaylar ve Amerika arazilerinde arkeolojik bulgu­ larda ortaya çıkan ve M.Ö. bin yıllara tarihlenen yüzlerce fonsuz süsleme ve siyah-beyaz 13 11. Kuzey Kafkasya-Osetya, tunç balta. M.Ö. I. bin yıl. 12. Dörtlü “ Ali” makili. isfahan,14.yy. 13. Batı Sibirya-Tomsk, tunç çağı seramik motifi. M.Ö. 5. bin yıl. 14. Grifonlar, Altay medeniyetine ait at bezeyi, M.Ö. I. bin yıl. simetri örnekleri mevcuttur. Ve bu tarz süsle­ meler tarih öncesi çağlardan günümüze ka­ dar süreklilik ve devamlılık arz etmektedir. Konuya ilişkin en güzel örnekler olarak Batı Sibirya’nın Tomsk vilayetine bağlı Desyatovo yaşayış bölgesinde bulunan ve M.Ö. 5. bin yıla tarihlenen seramik kaplar üzerindeki motifleri ve Kuzey Kafkasya ve Azerbaycan arazilerinde Tunç Çağına ait arkeolojik bul­ guları gösterebiliriz. (Resim 11, 12). Verilen örneklerin ortak özelliği fonsuzluk ve düzlemin düzenli bölünmesi ilkesiyle yapılmış olmaları, siyah-beyaz simetri kura­ lını tamamen yansıtmalarıdır. Bu örneklerin hepsinde siyah motifler beyaz motifler kadar zengindir ve aynı zamanda siyah motiflerle beyazların git-gelinden doğan bir dinamizm egemendir. Bu özellik fonsuzluk ve düzle­ min aralıksız bölünmesi ilkesiyle yapılmış tüm motiflere hastır. Diğer yandan bu motif­ lerde dikkat çeken başka bir husus da, bu motiflerin plastik ve estetik değerlerinin İs­ lam döneminde ortaya çıkan makili yazılarla birebir örtüşmesidir.( Resim 13) Konuya ilişkin farlı bir örnek de, Altaylarda 2. Başadır Kurganında bulunmuş at be­ zeğidir. Yazılı edebiyatta adı Grifonlar ola­ rak geçen fantastik ruh kuşlarını yansıtan bu örnek, ikili simetri oku bulunan siyah-beyaz simetrinin ve aynı zamanda üzerlerinde bulu­ nan kıvrımlarla da dinamik simetrinin en yet­ kin ifadelerinden biridir. Buna benzer ikili si­ metri oku bulunan başka örneklerin de, bu tarz kuş resimlerinden soyutlanarak oluştu­ rulduğu varsayılmaktadır. Göründüğü gibi Escher’in hayvan ve kuş tasvirlerinden yola çıkarak düzlemi fonsuz biçimlerle düzenli bölmek ilkesi M.Ö. 1. bin yıllarda yapılmış bulunuyor. (Resim 14) Escher’in İslam Sanatı veya Arapların us­ talığı olarak gördüğü fonsuz tasvir geleneği­ nin sanılandan daha eski bir tarihi olduğunu kanıtlayan başka belgelerde mevcuttur. Bizi en çok şaşırtan olaylardan biri de, bu tarz süslemelerin Neolitik Çağ ( M.Ö. 7-5 bin yıl) Anadolu’su ve ona komşu olan Kuzey İran ve Mezopotamya kültürlerinde yaygın kulla­ nılmasıdır. Özellikle, Anadolu’da Çatal Hö­ yük ve Hacılar yerleşim bölgelerinde İngiliz SANAT ■ arkeologu J. Mellart tarafından ortaya çıkarı­ lan seramik kaplar, kil mühürler ve duvar re­ simlerinde, fonsuz şekil yaratma-aralıksız tekrar ilkelerinin yoğun bir şekilde kullanıl­ ması dikkat çekicidir. Bu örnekler içerisinde Çatal Höyük duvar resimleri Escher’n düzle­ min düzensiz doldurulması dediği tarzla bire­ bir örtüşmektedir. Resim 15 ve 16’da gördü­ ğümüz iki ayrı örnek, düzlemin aralıksız ve fonsuz bölünmesi açısından merak doğurur. Burada oturan Ana Tanrıça figürünü sarma­ layan dört hayvan betimlemesi görüyoruz. Kadının vücut hatlarını ortaya çıkaran karşı­ lıklı iki kediye benzer figür ve onların altında yer alan leopar tasvirleri, hem kadının bacak hatlarını hem de üstteki hayvanların ayak ve kuyruk kısmını hiç boşluk bırakmadan ta­ mamlamaktadır. Bir diğer örnekte ise, Tanrı ve Tanrıça figürleri tamamen sonsuz ve ara­ lıksız bir biçimde düzlemi doldurmaktadır. (Resim 15-16) Bu tarz süsleme örnekleri Doğu Avru­ pa’da ortaya çıkarılan Prehistorik, Paleolitik ve Neolitik Çağ bulgularında da görülmekte­ dir. Fakat konumuz açısından en dikkate de­ ğer bulduğumuz ve fonsuz tasvirlerin yaşı bakımından en ilginç olanı, Sibirya’da Mala­ ya Siy bölgesinde bulunan ve Rus bilim ada­ mı V. Lariçev tarafından M.Ö. 34 bin yıl ön­ cesine ait oldukları ileri sürülen örneklerdir. Bu örneklerden birisi, birbirilerini arada hiç boşluk bırakmadan ve tamamen Escher’in çalışmalarındaki gibi tamamlayan mamut ve kaplumbağa heykelciği, diğeri ise fil ve dişi bizon figürlerinden oluşan kazıma rölyeftir. Bu örnekler Doğadaki dişi-erkek başlangıcı­ nı yansıtan ve çok yaygın olarak bilinen Ying-Yang sembolünün prototipi de sayılabi­ lir. Sibirya örnekleri, şimdilik bulunabilen en eski fonsuz tasvir örnekleridir ve bu gelene­ ğin çıkış yeri olarak kabul edilebilir ( Lari­ çev, 1980, s. 26-27)(Resim 17, 18). Sonuç olarak denebilir ki, Escher’in Batı dünyasını hayran bırakan ve çağdaş resim ve grafik sanatlarında önemli bir yeri olan “buluş”un kökleri, günümüzden 34 bin yıl önce­ sine kadar uzanmaktadır ve Azerbaycan’ın 15. Çatal Höyük duvar resimlerinden detay, Konya, M. Ö. 7-5. bin yıl. 16. Çatal Höyük duvar resmi, Konya. M.Ö. 7-5. bin yıl. 17. M am ut ve Kaplumbağa, Sibirya . 34 bin yıl. 18. Fil ve Dişi Bizon, Sibirya. 34 bin yıl. SANAT 19 19. P. Klee, Şehir ve Güneş, 1934. 20. V. Vasarely, Zebralar, 1939/1950. 20 dünyaca ünlü bilim adamı Prof. Dr. H. S. Memedov (1927-1988) tarafından Türklere has sanat grameri olduğu bilimsel verilerle ortaya konmuştur. Memedov, fonsuz biçim­ lerle düzlemin aralıksız doldurulması ilkesi­ nin Türklerde ortaya çıkışının ve süreklilik arz etmesinin muhtemel nedenlerini, tarihi coğrafyasını, doğadaki biçimlenme yasala­ rıyla paralelliğini ve modern sanatın aynı il­ ke ve yasaları bilimin ışığında yeniden keş­ fettiğini ileri sürmüştür. Nitekim, çağımızın Picasso, Klee, Mondrian, Albers, Vazarelli ve Escher gibi ünlü sanatçılarının eserlerinde figür-fon ilişkisinin birbirini tamamlama ni­ teliği, renk ve leke düzeninin eşdeğer ifade biçimi ve en önemlisi doğanın dış görünüm­ lerini taklit etmek yerine, doğa kanunlarını ve biçimlenme yasalarını baz alan yaratıcılık yolunu izlemeleri başlıca özelliklerdir (Me­ medov, 1981, s.41) (Resim19, 20). Günümüzde Escher tarafından yeniden değerlendirilen düzlemin aralıksız ve düzenli bölünmesi ilkesi temel tasarım eğitiminde, endüstriyel tasarımlarda, modern mimaride, tekstil ve halı-kilim sanatlarında, cam ve se­ ramik kaplamalarda, parke taşlarında vb bir çok alanda halen kullanılmaktadır. Bu ilkele­ rin Türk sanatçıları ve tasarımcıları tarafın­ dan yeniden ele alınması, sanat eğitimi veren kurumlarda, mimarlık ve iç mimarlık alanla­ rında ve en önemlisi dünyanın dört bir yanı­ na ihraç ettiğimiz halı-kilim sektöründe de­ ğerlendirilmesi hem pratik hem de teorik açıdan önem arz etmektedir. Kaynakça: • Escher M. C. Grafik Yapıtları, 1995, Remzi Kitapevi ve Tachen Ortak Yayını. İstanbul. • Memedov, H. S., Emiraslanov, İ., Necefov, H., Mürseliyef, A. A. ,1981, Nakışların Yaddaşı, Bakü. • Memedov, H.S., Dadaşov, S.,16 Ekim-4 Kasım 1992, Azerbaycan Medeniyetinin Tesvir Dili, “Goşa Ganad” Gazetesi. Bakü. • Hargittai, I., Hargittai, M.,1989, Simmetriya Glazami Khimika, Moskova “Mir”. • Lariçev, V., Aralık-1980, Drevneyşie Lyudi Sibiri, Kurye Unesko, Paris-Moskova. ÇEVİRİ ■ Çevre Komisyonunun Seçtiği "2007'nin En İyi 10 Projesi"nden Örnekler Çeviri: Süheyla SIRAMKAYA ] P 9 IA (Amerikan Mimarlar Enstitüsü) COTE (Çevre Komisyonu), Ameri­ ka’da sürdürülebilir mimarlığın sem­ bolleri olan “En İyi 10 Yeşil Proje” adlı yıllık seçimini ilan etti. Programın 1997 yılındaki başlangıcından bu yana bu ödüller gittikçe daha rekabete dayalı bir hale gelmişlerdir. “En İyi 10” için seçilen bütün örnekler enerji tüketimini, atıkları ve sera gazlarını azaltarak, su ve diğer doğal sistemlere kıy­ metli kaynaklar olarak saygı göstererek, ye­ rel, geri dönüştürülebilir ve yenilenebilir an­ lamda üretilen malzemeler kullanarak ve bi­ na sakinlerinin refahını arttırarak çevreyi ko­ rumaya katkıda bulunan sürdürülebilir mi­ marlığın yıldız örnekleridir. Bu projelerden 4 ’üne zaten Architecture Week dergisinde yer verilmiştir. Bunlar Gü­ ney Boston’daki kenar mahalle gençleri için bir platin sanat okulu olan ve Arrowstreet ta­ rafından yapılan EpiCenter, Little Rock Arkansas’ta Polk Stanley Rowland Curzon Porter Mimarlık tarafından tasarlanan bir ofis bi­ nası olan Uluslar arası Heifer Merkezi, Santa Monica Kaliforniya’da prefabrikasyon için Ray Kappe tarafından tasarlanan bir model ev ve Eugene Oregon’da Morphosis tarafın­ dan tasarlanan hafif dolgulu ama yine de gü­ venli Federal Mahkeme Binası’dır. COTE başkam ve AIA üyesi Kira Gould bu yılın seçimini şu şekilde özetlemektedir: “Bu program; bağlam, ulaşım, enerji, su, ışık, hava ve diğer özelliklere hitap eden öl­ çüleri inceler. Tasarım ekiplerinin bu ölçüler­ le giderek daha da rahat olması bizi mutlu et­ mektedir ki bu, performans standartlarının da ayrı bir şey olarak algılanmasındansa etkili bir şekilde tasarım içeriğiyle bütünleşmesini önermektedir.” Su ve Güneş Helates Teksas’taki Canyon Hükümet Ziya­ retçi Merkezi Lake/Flato Mimarlık tarafın­ dan tasarlanmıştır ve Hükümet Canyon Eya­ leti Doğal Alanı’na giriş kapısı niteliğinde­ dir. Yeni bina bir sergi salonu, park alanı, sı­ nıflar, ofisler ve bir dış mekân pavyonu içer­ mektedir. Süheyla Sıramkaya, Y. Mimar, Arş. Görev. Selçuk Üniversitesi Mühendislik - Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü. ÇEVİRİ Government Canyon Ziyaretçi Merkezi, Helotes, Texas. Helotes Teksas'taki Canyon Hükümet Ziyaretçi Merkezi Lake/Flato Mimarlık tarafından tasarlanmıştır ve AIA/COTE nin seçtiği "2007'nin en iyi 10 yeşil projesi"nden biridir. 1. Ana giriş, ziyaretçileri yerel bitki örtülü avlu boyunca yüzey akışındaki rahatsızlığı asgariye indirmek amacıyla yükseltilip perdelenmis sergi alanına yönlendirir. 2. Çatılardan toplanan yağmur suyu çakıl tabakalarla filtrelenerek yeraltı 1 sarnıçarına iletilir. Fotoğraftaki sarnıçlar aynı zamanda genel giriş yolu boyunca oturak ve yerel bitkiler için saksı işlevini görmektedir. Fotoğraf, avludaki derslik alanından doğudaki sergi alanına doğru manzarayı gösteriyor. 3. Sergi alanı kuzey yönünden günışığı ve manzaraya açılıyor. Çatının güneyinde geniş bir çıkıntı güneşin önünü kesiyor. 4. Fotoğrafta görüldüğü gibi alan verandalara açılarak klimatize iç hacim asgariye indirilerek doğa ve manzarayla bağlantı kurulmuştur. 5. Bina kesitinin krokisi yağmur suyu depola­ ma kulesi dahil omak üzere projenin yeşil (doğa dostu) özelliklerini vurguluyor. Üstte görülen yağmur suyu depolama kulesi, suyu güneş enerjisiyle çalışan bir pompa ve 2 Binanın peyzaj ve narin su kaynakları üzerindeki etkisini en aza indirmek için mi­ marlar “az ile çok yapmak” için çalışmışlar­ dır. Konu ile ilgili olmayan mekânları yok ederek malzeme ve enerji kullanımını azalt­ mışlardır. Orijinal programda iç mekân ola­ rak görünen sergi ve dolaşım alanlarını yaz esintilerini alırken kuzey rüzgarından koru­ nan örtülü ve gölgeli dış mekânlar olarak ta­ sarlamışlardır. Bu mekânların havalandırıl­ mayacak olması havalandırılacak mekânı % 35 oranında azaltırken ayrıca malzeme ve enerji bedelini de azaltmıştır. Yağmur suyu uygun olan tüm çatı alanın­ da toplanarak kısmen görünen yeraltı beton sarnıçlarda depolanmaktadır. Güneş enerjisi ile çalışan bir pompa depolanan yeraltı suyu­ nu yukarıdaki depolama sarnıç kulesine kal­ dırarak damla sulama ve atık su nakli için yerçekimi beslemesi sağlar. Jüri üyesi Susan Szenasy gözlemlerini şöyle açıklamıştır: “Bina açılıp kendisini gölgeliyor ve peyzajın içine saldırgan olma­ yan bir biçimde yerleşiyor. Ayrıca bina ile il­ gili gerçekten tanıdık ve rahat bir şey var. Kompozisyon vaziyet planından detaylara kadar çok dikkatli bir şekilde kontrol edil­ miş.” 3 yerçekimi sayesinde dağıtıyor. Depolama tankları damla sulama ve atık su nakli için yerçekimi beslemesi sağlıyor. Alttaki fotoğrafta görülebebileceği gibi sergi alanı klimatize edilmeyip yazın serinletici rüzgarlara ve manzaraya açık durumda, kışın ise rüzgar, döner kapılar kapatılarak engellenir ve sergilenen eşya mekânın çok amaçlı kullanımına imkan verecek şekilde hareket 5 ettirilebilir. F o t o ğ r a f l a r : C h ris C o o p e r 4 Yeniden Kazan>lm>ş Bina Willingboro (New Jersey) Master Planı & Halk Kütüphanesini tasarlayan Croxton Mi­ marlar Ortaklığı “yeniden kazanma”yı tüm bir binayı yeniden kullanarak ciddi bir şekil­ de ele almışlardır. Arsa iflas etmiş bir alışve­ riş merkezine aittir ve yeni kütüphane inşaatı orijinal strüktürel çelik çerçeve ve beton te­ melleri % 100 oranında korumuştur. Alışveriş merkezi gün ışığı için ya da ona yönelerek tasarlanmamıştır, bu sebeple mi­ marlar kuzey-güney aksı boyunca başlıca 7 ÇEVİRİ ■ tane pencereli asma kat eklemişlerdir. Bu cam var olan kirişlere belli bir açı ile geçici “nokta nokta ışık” etkisi yaratmaktadır. Bu­ na ek olarak pratik pencereler doğal havalan­ dırmaya da katkıda bulunmaktadır. Juri üyesi Anne Schopf bina hakkındaki yorumlarını şu şekilde belirtmiştir: “Bu bina gerçekte hiçbir şeyden nasıl güzel ve fonksi­ yonel bir şey yapılabileceğinin harika bir ör­ neğidir. İhmal edilen hizmetlere bu şekilde hitap etmek karmaşıktır. Bu proje gerçekten mekânı holistik bir biçimde dönüştürmüş­ tür.” Willingboro Halk Kütüphanesi, Willingboro - New Jersey, ABD. Deniz Suyu Soğutması Ferraro Choi ve ortakları tarafından tasarla­ nan Kaliua-Kona’daki Hawaii Enerji Merke­ zi Kapısı Big Island’ın rüzgar, güneş ve de­ niz gibi bol kaynaklarından büyük ölçüde yararlanmıştır. Bina doğal kaynakları koru­ mak ve olağanüstü bir bina performansı elde etmek için baca havalandırması, güneş ışı­ ğından yararlanma, gölgeleme ve derin de­ niz suyundan yenilenebilir soğutma gibi pa­ sif tasarım stratejilerini bütünleştirmiştir. Bakır bir çatı bir “motor” rolü üstlenerek bir termosifon etkisine yol açar ve güneşten alınan enerjiyi tavan deposuna yayar. Isınan hava yükselmeye başlar ve binanın kuzey yüzündeki bacalardan boşaltılır. Havanın bu Üstte, günışığında kütüphaneden görünümün yanında, binanın ön cephesi görülmektedir. Yanda yapının yüksek tavanları çocukların öykü alanında iki sıra pencereye imkan vermiştir. Kütüphanenin ön girişinde ışıklandırılmış tente yer alıyor (altta). F o t o ğ r a f l a r : C ro x to n M im a rla r O rta k lığ ı, P .C . Hawaii Gateway Enerji Merkezi, Kaliua-Kona, Hawaii 1. HGEM binası ve mahali. 2. Bina mahalinin tamamlanmış birinci aşama ve önerilen ikinci aşama krokisi (Vaziyet planı). 3. H G EM ’in kuzeybatı yonunden manzarası ve fotovoltaik piller. Bu fotovoltaik diziler Kailua-Kona'da, Ferraro Choi ve ortakları tarafından yapılan Hawaii Enerji Merkezi 3 Kapısının imajına egemen olmuştur. 4. Fotovoltaik pil dizisini destekleyen kafes ya pt F o t o ğ r a f l a r : F e rra ro C h o i. 2 ÇEVİRİ 5 5. Fotovoltaik pil dizisini destekleyen kafes yapıya yakından bakış. 6. Fotoğraftaki termal baca akışları sıcak havayı dışa ileterek binaya soğuk hava çekiyor. 7. Binanın nasıl termal baca işlevi gördüğünü açıklayan diyagram. 8. Hawaii Gateway Enerji Merkezi'nin yandan görünümü. 9. Zemin planında görüldüğü gibi HGEM içindeki alanlar ilerde farklı kullanımlara imkan verecek esneklikte tasarlanmış. F o t o ğ r a f l a r v e ç i z i m : F e rra ro C h o i v e O rta k la rı L td . sıcak ve boşalan buhar hali devamlı % 100 oranında dışarıdan yeni hava ile tekrar dol­ durulmaktadır. Yoğunlaşma (buğu), havalandırma için kullanılan gelen havayı soğutmak için yarar­ lanılan 7°C’deki deniz suyunu devridaim ya­ pan soğutma bobinlerinin altındaki depola­ ma tankında toplanır. Derin deniz suyunun az bir miktarı yoğunlaşma ile çevrilip toplan­ maktadır. Sonuçta elde edilen karışım derin köklü bitkilerin sulanmasında ve tuvalet te­ mizlenmesinde kullanılmaktadır. Traci Rose Rider juri adına konuşarak mi­ marların aktif ve pasif teknolojileri harman­ lama biçimlerinden etkilendiklerini belirtmiş Sidwell Friends Ortaokulu, Washington, District of Columbia, ABD. Yanda, avlusu ve giriş yolu görünen bina, sosyal ve çevresel sorumluluk için bir ahlak sistemi geliştirmektedir. m Yine yanda sağdaki fotoğrafta görülen termal havalandırma bacası, yeşil çatı ve bahçe gibi unsurlar enerjinin sorumlu kullanımına örnek teşkil ediyor. Üstteki fotoğraf ise binanın ahşap kaplamalarını vurguluyor. - »"al .• n ■î ■ j il i İ T î |U * ve şöyle devam etmiştir: “Bu proje fotovoltaikleri kullanmakta ve buna dikkat çekmekte­ dir. Bu gerçekten dünyanın bütün yöntemle­ rini kullanmakta ve bunu bu görünür yapı ile dramatize etmektedir.” Çevreciliği Öğretmek Juri üyesi Saenasy’e göre; Kienan Timberlake Ortakları tarafından tasarlanan Washington’daki Sidwell Arkadaşlar Orta Okul Bina­ sının kendisi çocukları su ve ışık konusunda bilinçlendiren, “onları doğal dünyaya bağla­ yan” ve sosyal ve çevresel sorumluluk için bir ahlak sistemi geliştirmeye yardım eden bir öğretmendir. ÇEVİRİ ■ Aydınlatmanın otomatik sensörlerle kontrol edildiği okulda, kütüphane de bol günışığı almaktadır. Okul çevre ve bina planıyla mevcut durumun kuşbakışı görünümleri. Fotoğaflar: Barry Ha İkin Çizim: Andropogon Associates Carnegie Enstitüsü Küresel Ekoloji Merkezi, Stanford, California, ABD. 1. Fotoğraftan görüldüğü gibi laboratuvarın Yarısı yeni diğer yarısı yenileme olan bu 6700 m2lik okulda pasif havalandırma için herhangi bir ek enerji girdisi olmadan çalı­ şan güney yönlü camlarla yapılan güneşsel bacalar tasarlanmıştır. Güneş ışığı havayı cam baca üstlerinin içinde ısıtarak serin ha­ vayı kuzeye bakan açık pencerelerden bina­ nın içine doğru çeken bir konveksiyon akımı yaratır. Bina güneş ışığını geniş ölçüde kullan­ makta, yeşil çatı sağanak su fazlalık hacmini azaltmakta, süzülmüş fazlalığın kalitesini yükseltmekte ve kentsel su kullanımını azaltmaktadır. Karbon Azaltmalar> EHDD Mimarları tarafından tasarlanan Kali­ forniya’nın Stanford Üniversitesi’ndeki Glo­ bal Ekoloji Araştırma Merkezi; Washington Carnegie Enstitüsü için yapılan 1000 m2lik bir düşük enerji laboratuarı ve ofis binasıdır. Araştırmacılara göre en acil çevresel ko­ nular küresel iklim değişimi, bioçeşitlilik ve su kalitesidir. Sürdürülebilir tasarım, binanın çalışması ile ilişkili olan karbon yayılımını % 72 oranında azaltmış ve yapı malzemele­ rindeki somut haldeki karbonda da % 50 ora­ nında bir azalma elde edilmiştir. Mimarlar bioçeşitliliği kurtarılmış, geri dönüşümlenmiş ve onaylı malzemeleri seçe­ rek ele almaktadırlar. Onlar arazi su kullanı­ mını sınırlandırmaya, San Francisco Koyu’na giden sağanak akışı azaltmaya ve akifer yüklemeyi yükseltmeye odaklanmışlardır. Geleneksel su soğutmalı soğutucular ile karşılaştırıldığında su tüketimini % 50 ora­ nında azaltan düşük enerjili bir soğutma sis- içi günışığıyla parlıyor. 2. Öğrencilere açık bu ofisin çatı tasarımı günışığı ve havalandırma için pencereli bir üst kısmı içeriyor. 3. Binanin güney cephesince aydınlatma ve havalandırma için pencereler, "gece havasi” su püskürtme sistemi (bu sistemle aynı zamanda geceleri çatıya püskürtülüp soğutulan su toplanarak binanın soğutulmasında enerji tasarrufu sağlanıyor) ve atık şarap fıçılarından imal edilen 1 kaplamalar bulunuyor. 4 ve 5. Güneş siperliği ve yansıtıcıları. F o t o ğ a f l a r : P e te r A a r o n / Esto P h o to g ra p h ics A r ı fC4m ır. ■ . *■_. tir i h _ İ7 1ES1 m ;L I J ■ rA 2 103 ÇEVİRİ 6. 7. Lobinin katlanır kapıları yoldan geçenlere açık. Zemin planlarında görüldüğü gibi, laboratuvar ve ofis alanları ayrılarak kademeli hava akışı gibi yeni enerji stratejilerinin uygulanması kolaylaştırılmış. 8. Bina ve doğal peyzajının krokisi. (Ron Lutsko Landscape Mimarlık) 9. Fotograftaki konferans odasındaki masalar, okuldaki pek çok eşya gibi civardaki bir hurdalıktan toplanan ahşaptan yapılmış. 10. Projenin sürdürülebilir tasarım stratejilerini betimleyen şematik kesit. (EHDD Architecture) 11. "Gece havasi” radyatif soğutma sisteminin şematik açıklaması. (EHDD Architecture) 12. Binanın günbatımında çekilen bu fotoğrafında bina personelinin ulaşımda tercih ettiği bisikletler için 6 park alanı da görülüyor. F o t o ğ a f l a r : P e te r A a r o n / Esto P h o to g ra p h ic s 9 Giriş katı planı. T-i T in 1. kat planı 1 : m pj M r m im ] - - . ■ .Ü ■ ı ■ MUŞHtfl .■ İL ■■ o l — ■ "HP * -■ — 1 10 M E pfppn,tp«wı L— ı 7 8 12 ÇEVİRİ ■ temi olan, binanın “gece gökyüzü” sistemi için su bir kanal görevi görmektedir. Su ayrı­ ca katabatik soğutma kulesinde enerji ve suetkin bir soğutma sağlamakta ve parlak dö­ şeme ve tavan sistemlerinde ısı transferi için etkili bir ortam hazırlamaktadır. Çat> Üzeri Park Alan> Steven Holl Mimarları tarafından yapılan Connecticut New Haven’daki Whitney Su Arıtma Tesisi, Güney Connecticut’a su sağ­ lamakta ve kamusal bir park oluşturan arazi­ siyle bir eğitim tesisi olarak hizmet vermek­ tedir. Su arıtma parkın altında gerçekleşmek­ te ve bu park esasen 2800 m2lik bir yeşil ça­ tıdan oluşmaktadır. İşletimsel programlar işe peyzaj içinde yansıtıcı bir çizgi oluşturan 110 metre uzunluğunda paslanmaz çelik bir bina içinde yer almaktadır. Çayır benzeri çatı canlı bir ekosistem, farklı bir habitat ve göçmen kuşlar için bir sığınak yaratmaktadır. Sedumun farklı çeşit­ leriyle ve yıl boyunca görsel ilgi sağlayan çi­ çek açan uzun ömürlü 7000 bitki ile yeşillendirilmiştir. Yeşil çatı düşük-bakımlı bir sis­ temdir ve biçme ya da sulama gerektirmez. Bitkilerin çoğunun 15 cm büyümesi ve iki büyüme mevsiminde tam büyüklüğüne ulaş­ ması beklenmektedir. Yeşil çatıdan çıkan camla kaplanmış “kabarcıklar” aşağıdaki servislerin güneş ışığı içinde sürmesini sağlamaktadır. Tüm personel alanı aydınlatılmıştır ve tamam­ layıcı elektrikli aydınlatmalar düşük enerjili floresanlardan elde edilmektedir. Jeotermal sistem ise geleneksel HVAC sistemleri ile karşılaştırıldığında yıllık 850.000 kilowatt saatlik tasarruf sağlamaktadır. Kaynaklar: Metin: www.Architectureweek.com Görseller ve Açıklamalar: Architectureweek ve AIA/COTE web sayfaları (Derleyen: Zehra Şenoğuz) Whitney Su Arıtma Tesisi, ABD. 1-2. W hitney Su Arıtma Tesisi. Tesisde ana binayla birlikte bahçe kafesi ve göleti gösteren ilk iki fotoğraf binanın paslanmaz çelik kaplamalarını vurguluyor. 3. iç mekândan bir görünüm 4. Tesiste yeşil çatı ve peyzaj. 1 ( F o t o ğ r a f : Paul W a rc h o l) 5. Tesiste binaların ve arıtma alanlarının konumlanımı (vaziyet planı). Su, arıtma tesisi içinde ve mahalinde yerçekimi kanununa uyarak akıyor. 2 Bahçeler fırtına sularını filtreleyip depolayarak komşu mahallere akıntıyı engelliyor. Su, son temiz haline doğru dolaşım ve dönüşüm sürecinden geçerken, parkın engin alanı içinde mikro programlara da olanak sağlıyor. Paslanmaz çelik yapının tabanı boyunca hizalanmış su pompaları bölgeye arıtılmış suyu dağıtıyor. Planda; rf____ L 1 LrT 1. Klorofil bahçesi 2. Dalga merası 3. Kabaran bataklık 4. Filtre avlusu 5. Göletler 6. Türbulans çayırı görülüyor. 3 F o t o ğ r a f l a r . S te v e n Holl M im a rlık 5 ETKİNLİKLERİMİZ KONYA MİMARLAR ODASI ETKİNLİK HABERLERİ 06 • 5 Şubat 2007 Bilirkişilik Eğitim Semineri Ş u b e m iz d e , o t o ğ r a f s a n a tç ıs ı Reha Bilir 'i n "Umut Ağlarda ve Tek Nefeste Aşk" 2 4-25 M art ik in c is i o l a n "A kıllı Binalar ve Yarının t a r i h l e r i a r a s ı n d a Ş u b e m i z d e g e r ç e k l e ş t i r i ld i. Yasam ı" e ğ i t i m • T ü r k i y e 'n i n • 10 Nisan 2007 s e m in e r i d ü z e n le n m iş t ir . a d lı f o t o ğ r a f g ö s t e r is i v e s ö y l e ş i s i g e r ç e k l e ş t i r i l d i . e n iyi d ijit a l f o t o ğ r a f s a n a t ç ıla r ın d a n • 17 Şubat 2007 İsmail Haykır fo to ğ ra f g ös­ te ris i ş u b e m iz d e g e r ç e k le ş m iş t ir . M im a r S in a n 'ın d o ğ u m y ıld ö n ü m ü ç e r ç e v e s in d e “ Klasik Osmanlı Düşüncesi Bağlam ında Sinan M im arlığı' S o s y a l v e K ü lt ü r e l F a a liy e t le r K o m is y o n u t a r a f ın d a n Ü y e le r im iz in k a y n a ş m a la r ın ı • 7 Nisan 2007 s a ğ l a m a k a m a c ı y l a ç a y lı b ir t o p l a n t ı Ş u b e m i z d e , S ü r e k l i M e s l e k i G e l iş i m d ü z e n le n m iş t ir . t a r a f ın d a n d ü z e n le n e n e ğ it im s e m in e r le r in in k o n u lu k o n f e r a n s d ü z e n le n m iş t ir . P r o f D r. U ğ u r M e rk e z i T a n y e lin in v e r d iğ i k o n f e r a n s a ü y e le r im iz in y a n ı s ır a ç o k s a y ı d a d a v e t l i k a t ı l m ı ş t ı r . • 25 Şubat 2007 • 12-15 Nisan 2007 A d a n a Y a p ı F u a r ın a g e z i d ü z e n le n m iş t ir . 4. Konya Yapı Fuarı n a Ş u b e m i z ç e f u a r a iki o t o b ü s k a t ılım s a ğ la m ış t ır . Ş u b e m iz e t a h s is e d ile n s t a n d d a s a ğ la n m ış t ır . ü y e l e r i m i z i n y a p m ı ş o l d u k l a r ı iş le r in s u n u m v e Ş u b e m iz k a tılım a n i m a s y o n l a r g e r ç e k l e ş t i r i ld i. • 2 M art 2007 F o t o ğ r a f s a n a tç ıs ı Gülcan Acar d i a g ö s t e r is i ş u b e m iz d e g e r ç e k le ş t ir ilm iş t ir . • 20-28 Nisan 2007 Ş u b e m i z İ t a l y a ' y a b ir g e z i d ü z e n l e m i ş t i r . Z e t u r T u r iz m ş ir k e t iy le y a p ıla n o r g a n iz a s y o n a • 10 Mart 2007 4 2 ü y e m iz k a tılım s a ğ la d ıla r . Ş u b e m i z i n ilk y a y ı n o r g a n ı M i m a r an d e r- g i s i 'n i n Ü y e l e r i m i z e d a ğ ı t ı l m a y a b a ş l a n d ı . • 4-5 Mayıs 2007 S ü r e k l i M e s l e k i G e l iş i m • 24-25 M art 2007 S ü r e k l i M e s l e k i G e l iş i m M e r k e z i t a r a fın d a n d ü z e n le n e n E ğ itim s e m in e r le r in d e n ü ç ü n c ü s ü M e r k e z i t a r a fın d a n d ü z e n l e n e n E ğ i t i m s e m i n e r l e r i n i n ilk i o la n o la n “ K ü ltü relM ira sın Korunm ası" ş u b e m iz d e g e r ç e k le ş t ir ild i. ETKİNLİKLERİMİZ ■ • 4-6 Mayıs 2007 İstanbul Yapı Fuarın a t e k n i k b ir g e z i d ü z e n le n m iş t ir . • 11-13 Mayıs 2007 G a z i a n t e p 't e g e r ç e k le ş t ir ile n Değişim ve Mim arlık" "K ü ltü rel k o n u lu k o n g r e v e t e k n ik g e z iy e Ş u b e m iz Y ö n e t im K u r u lu v e f a a l i y e t g ö s t e r e n k o m i s y o n ü y e l e r i ile k a t ı l ı m s a ğ la m ış t ır . • 30 Mayıs 2007 Emre Arolat ve Gonca Çırakoğlu 'n u n "G ü n celP ro je Sunuşları Üzerinden G österi Toplumuyla Yüzleşm e ve M im arın Konum u" is im li s u n u ş l a r ı E s n a f v e S a n a t k a r la r O d a s ı k o n f e r a n s s a lo n u n d a g e r ç e k le ş t ir ild i. • 1 Haziran 2007 F o t o ğ r a f s a n a tç ıs ı Ozan Sağdıç , kendi ö z g ü n ç e v ir i l e r i o l a n M e v l a n a R u b a i le r i e ş l i ğ i n d e b ir s ö y l e ş i g e r ç e k l e ş t i r d i . • 13 Haziran 2007 S u n s t r ip F ir m a s ı t a r a f ın d a n t a r ih in d e "M im aride Güneş Enerjisi Uygulamalar/' k o n u lu b ilg ile n d ir m e t o p la n t ıs ı y a p ılm ış t ır . • 22 Haziran 2007 M im a r Mustafa Sütiçen 'i n "Kuzeyden Güneye İtalya" k o n u l u f o t o ğ r a f g ö s t e r is i Ş u b e m iz d e g e r ç e k le ş t ir ilm iş t ir . 107 ETKİNLİKLERİMİZ • 24 Haziran 2007 B e y ş e h ir v e c iv a r ın a d ü z e n le m iş o ld u ğ u m u z t e k n i k g e z i m i z ü y e l e r i m i z v e a i l e l e r i n i n k a t ı l ı m ı ile g e r ç e k le ş t ir ilm iş t ir . • 7 Temmuz 2007 A k ş e h i r 'd e "Eski A k şe h ir Sokaklart' p a n e l v e t e k n ik g e z i g e r ç e k le ş t ir ilm iş t ir . k o n u lu SERBEST KÜRSÜ ■ İŞLETMECİ BELEDİYECİLİK Yer: Meram, Sivasl> Ali Kemal Caddesi Konu: Park Alan>, Aç>k Spor Alan> ve Kapal> Spor Merkezi ahse konu park ve çevresi, imar pla­ nında ENH (Enerji Nakil Hattı) altın­ da kaldığı ve yapılaşma sınırlı olaca­ ğı için, bu hat boyunca yeşil alan olarak gö­ rülmekte idi. Zamanın belediyelerinin “Kon­ ya İçinde Yeşil Değil; Yeşil İçinde Konya” sloganı doğrultusunda hayata geçirdikleri ve gerçekten büyük harcamalarla bu yöreye; hatta Meram’a bile değil Konya’ya kazandır­ dıkları kent ölçeğinde bir kentsel donatı ol­ muştu. Park, çok kısa sürede yakın çevreden değil; daha uzaktan araçlarla gelip yürüyüş yapan ve boş zamanını değerlendiren kentli­ lerle doldu, taştı. Hatta, kamelyalarda boş yer bulabilmek için, erken saatlerde yer kapma girişimleri ile sonuç alınabilen bir durum or­ taya çıktı. Yürüyüş parkuru da, gece geç saat­ ler hariç, neredeyse 24 saat faal durumda idi. İşte bu kalabalığın değerlendirilmesi gere­ kirdi. Kazanç sağlama aracı olarak kullanıl­ malıydı. 2004’ten önce ne girişimci Konya’lıların, ne de zamanın belediyecilerinin aklına gelmedi bu... Atılım gerektiren, bele­ diyeciliğe işletmeci bir yaklaşımla mümkün olabilirdi bu. B Üstelik, geç saatlerde parkta güvenlik problemleri kendini gösteriyordu. İşletmeci yaklaşımla, parkta açılacak bir ticari işletme ile hem kazanç; hem de, parkın güvenliği sağ­ lanacaktı. En güzel çözüm buydu; bir taşla iki k u ş . Parkın kullanıcıları, kentliler, halk bu durumda hangi konumda idi? Tabii ki, seyir­ ci.. çünkü yönetenler onun yerine düşünüyor­ du ve onun için en iyisini yapacaklardı. Üstüne üstlük, park için yapılan yatırım­ larla çevredeki konutlar değerlerine değer katmamışlar mıydı? Parka bu kadar yatırımı yapan belediye, sefasını süren çevresindeki­ ler. Şimdi ranttan istifade etme sırası beledi­ yede olmalıydı. Hem, parka gelecek işletme­ ciler, bu çevredekilere hizmet etmeyecekler miydi? Parasıyla da o l s a . Parkta, herkesin eşit olarak yararlandığı havuz merkez alınarak etrafına yapılacak bir inşâî faaliyetle, kente çok güzel bir lokanta kazandırılır ve yüksek fiyatlara ihale edilir; zaten zor olan yeşil alan ve havuzun bakımı da aylağa (bedavaya) çıkarılır ve önceki iki kuşa bu da eklenince bir taşla üç kuş.. işte hizmet; maliyetsiz, kaliteli ve k â r l ı . Daha Rant öncesi parkın görünüşü. SERBEST KÜRSÜ önce niye kimse düşünememişti, izahı müm­ kün değil_ Bu da yetmezdi. Parkın bitişiğinde kira ile işletilen bir özel spor merkezi vardı. Yüksek kira almamıyordu.. çünkü, adamlar zaten çok kazanmıyorlardı. Özel de olsa bu tesisin, ma­ hallelinin çok yakınında olduğu için bir hiz­ met yönü vardı; ama, işletmecilik açısından bakıldığında olacak şey miydi? Kendimizin olsa bu arsa ve bina, böyle mi işletirdik? Han­ gi akla ve mantığa sığardı işletmeci belediye­ cilik açısından bakıldığında? Bu taşınmazın konumu oldukça merkezî idi. Karşısında oldukça iyi çalışan bir market vardı. Buraya da bir market niye olmasındı? Hem rekabet olurdu ve bu da vatandaşın ya­ rarına değil miydi? Bu amaçla, sağlıklı ya­ şam için halk içinde ufak bir grubun kullandı­ ğı spor merkezi pekâlâ feda edilebilirdi... Hatta, yerine yapılacak marketin otopark ihti­ yacı için hemen yan tarafta, çocukların bu mahalledeki tek spor alanları olan iki tanecik I Rant öncesi parkın görünüşü. ta Market ve otoparkı. basket potasının bulunduğu yer, bulunmaz bir nimetti. Hem koca mahallede iki potalık bir spor alanı olsa ne olur, olmasa ne olurdu? Da­ ha büyük ticari fayda için bu küçücük sosyal yararlar feda edilebilmeliydi. Yoksa nasıl iş­ letmeci belediyeci olunurdu? Hem sosyal faydalara öncelik vermek işletmeciliğin nere­ sine sığardı? Bu işin sosyal açıdan faydalı ol­ duğu dahi, bir şekilde anlatılabilirdi. Çocuk­ ların da faydalandığı spor merkezi ile çocuk­ ların spor alanı yerine yapılacak rant tesisinin (marketin) açılışını bir 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda, çocukları eğlendirecek bir gösteri programıyla, üstelik televizyondan naklen yayınlatarak (çok izlendiği için KonTV ola­ bilir pekâlâ) çocuklara ve ana-babalarına (halka) kabul ettirmek mümkün olabilirdi. Daha sonraları, parka yerleşen işletmeci­ ler, hoşlarına giden havuz ve yeşil alana git­ tikçe daha çok yayılsalar ve hizmet (!) alanını daha da genişletseler fena da o lm azd ı. İroni bir yana; plansız, tartışmasız alman mekânsal kararlar, kentleri içinden çıkılmaz hallere düşürüyor. Konya’da, özellikle kent merkezinde taşıt ve yaya trafiğinin yoğun ol­ duğu alanlarda, yüksek bedeller (?!) karşılı­ ğında (değilse daha kötü) hastane kullanımı getirilmesi sıkıntılara yol açm ak ta. Hastane gibi taşıt çekme kapasitesi çok yüksek dona­ tılar, taşıt trafiğinin seyreltilmesi gereken merkez alanlarından özellikle uzak tutmak gerekir. Amma velâkin, hâlâ günlük maddi bedel uğruna, belki işletmeci bakışla bunun tersi yapılmaya devam etmekte. En belirgin ve kötü örneği Merkez İmam-Hatip Lisesi ile Ata Petrol arasında yer alan-ismi önemli değil-hastane, çevredeki yol ve kaldırım alanını mecburen(!) otopark olarak kullanmakta. Da­ ha başka irili ufaklı örnekleri sıralamak mümkün de, iş işten geçmeden taze bir uyarı­ yı bu arada yapmakta fayda var: Anıt alanına bakan yerde, DSİ Bölge Müdürlüğü karşısın­ da yıkılıp yeniden yapılanan parsele, hastane/sağlık tesisi kullanımı getirildiği söylen­ m e k te . Anıtın batısında kalan alanın (tören alanının bir kısmı) hastanenin otoparkı olarak kullanılacağı varsayıldıysa, mevcut kullanıcı­ lar taşıtlarını nereye park edecek ve olası has­ taneye yoğun taşıt giriş çıkışı için nasıl bir çözüm düşünülüyor? Yoksa, kervanın düzülmesi yola mı kalacak yine?... İşletmecilik bu kadar kötü bir şey olmasa gerek; ama, acaba sonuçları niye rahatsız edici? YAYIN TANITIMLARI "Karamanoğulları Dönemi Mimarisi" elçuk Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğre­ tim üyelerinden Osman Nuri Dülgerler, “Karamanoğulları Dönemi Mimarisi” adını taşı­ yan kitabında Karamanoğulları dönemindeki mimarlık ortamının verilerini özgün bir araş­ tırma ile ortaya koyuyor. Belirli bir dönemin verilerinin çok yönlü değerlendirmeler ışı­ ğında bir dizi bilgi ve belgelerle anlatıldığı kitap birçok bölümden oluşuyor. “Karamanoğulları nın yapı üretecek ka­ dar kalıp egemen olduğu coğrafyayı ve sınır­ larını ‘doğru bir tarih yazımı için’ ilk defa göstermek” fikrinin ana amacı teşkil ettiği ki­ tapta ilk bölümde bölgenin tarihi ve coğrafi özellikleri anlatılıyor. Bunu takip eden bö­ lümlerde ise sırasıyla Karamanoğulları yapı­ larının işlevlerine göre tasnifini incelemek mümkün. Cami, mescid, medrese, eğitim ya­ pıları, han, kervansaray, çeşme, köprü, köşk, kasır, kale gibi muhtelif alanlarda üretilen yapıların ayrıntılı incelendiği kitapta maka­ leler birçok çizim, fotoğraf ve tablolarla des­ tekleniyor. Karamanoğulları dönemindeki mimarlık faaliyetinin nasıl biçimlendiği, yoğunluğun hangi dönemlerde arttığı incelenerek beyli­ ğin siyasal, sosyokültürel ve ekonomik top­ lum yapısına paralel bir gelişme gösterip göstermediği de irdeleniyor. Karamanoğullan ’nın aldıkları mimari mirası, birtakım ögeleri geliştirip kendi yeniliklerini de ekleyerek gelecek kuşaklara aktarma hususundaki biri­ kimi ortaya koyuluyor. “Karamanoğulları Dönemi Mimarisi”, geniş dökümantasyonlarla irdelenen ve so­ nuçta sebepleri açıklanan Karamanoğulları Mimarisi’nin Anadolu Türk Mimarisi genel gelişme çizgisindeki yerine oturtulmasıyla önemli bir yer edinmiş oluyor. "Mimar Sinan" ğa Han Mimarlık Ödülü sahibi, bilge mimar Turgut Cansever hazırladığı “Mimar Sinan” antolojisiyle diğer eserleriyle birlikte yeni­ den kütüphanelerde yer aldı. Kitapta sadece İslam alemini değil tüm mimarlık dünyasını etkileyen eserler vücuda getiren Mimar Si­ nan’ın mimarlık sanatına yaptığı katkı, tarihi süreç içindeki kaynaklarıyla birlikte sunulu­ yor. Cansever’in İslam Mimarisi üzerine dü­ şünceleriyle başlayan kitap İslam Mimarlık eserlerine genel bakışla devam ediyor. Daha sonraki kısımlarda Mimar Sinan’ın dayandı­ ğı birikim, dönem mimarisi ışığında değer­ lendirilerek ilk eserlerinden itibaren yapılar inceleniyor. Kitapta eserlerin ayrıntılı tarih­ çesine plan çizimleri, geniş açılı fotoğraflar, tezyinat detay fotoğrafları eşlik ediyor. Türk-İslam Mimari sanatında kendine has bir üslup geliştiren Mimar Sinan’ı Turgut Cansever’in yorumuyla bizimle buluşturan eser, görsel şölen havasındaki resimleri, ay­ rıntılı verileriyle konuyla ilgili herkesin arşi­ vinde imtiyazlı bir yere sahip olmayı hak ediyor. KARAMANOĞULLARI DÖNEMİ MİMARİSİ Osman Nuri Dülgerler " Karamanoğulları Dönemi Mimarisi", Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Dülgerler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2006, Ankara. MİMAR "Konya Kitab> IX: Yeni İpek Yolu" aha önce 8 özel Konya sayısı yayımlayan dergi “Konya Kitabı IX” ile yeniden okuyucuyla buluştu. Hz. Mevlana’nın 800. doğum yıldönümü anısı­ na hazırlanan eserde Konya kültürünün özel­ liklerini anlatan, çeşitli konularda birçok ma­ kaleye yer verilmektedir. “Tarih, Sanat, Mevlana, Folklor Edebi­ yat” başlıklarıyla dört bölüme ayrılan dergi­ de Konya’nın milat öncesi devirlerinden bu­ gününe uzanan kültürel mirası anlatılıyor. Sanat bölümünde yer alan “Konya’da Bizans Mimarisi”, “Konya’da Selçuklu Mimarisi ve Süsleme Üzerine Notlar”, “Konya’daki Sel­ çuklu Sarayları”, “Konya’da Klasik Dönem Osmanlı Yapıları”, “Konya’da Geç Dönem Osmanlı Yapıları” gibi makaleler araştır­ macılara önemli bir kaynak sunuyor. Ayrıca Prof. Dr. Yılmaz Önge’nin kendi el yazısı ve çektiği dönem fotoğraflarıyla “Konya ve Karaman İzlenimleri” yayınlanıyor. Sadece mimarinin değil, Konya’ya ait halk edebiy­ atı, yemek kültürü gibi birçok yerel farkı vurgulayan yayın, Konya tanıtımında önemli bir yer tutmaya devam ediyor. S ÎN A N D Turgut Cansever "MimarSinan", Turgut Cansever, Albaraka Türk Yayınları, 2005, İstanbul, 415 sf. "Konya Kitabı IX ', Yeni ipek Yolu Konya Ticaret Odası Dergisi Özel Sayısı", 2006, Konya, 508 sf. ŞİİR Seyitgazi, Eskişehir. Fotoğraf: Kenan Şanlıer BACALAR Görürüm, çıkm ışlar kararmışlar çatılardan, K em ik bir kol nasıl fırlarsa mezardan. H er ân, bir haberi kollar gibi yukardan, D ipsiz maviliğin esrarını kurcalar, Bacalar... K imi ince, kimi uzun, kimi de kısa; D alm ışlar başbaşa afyon çekerek yasa. Onlar, insanların gözünde bir kartalsa, insanlar, onların gözünde karıncalar, Bacalar... Kimbilir, belki de evlerin cinleridir; Kolları bir dâvet gibi göğe yükselir, Ölüler, ölüler, arka arkaya gelir, Ruhların mehtaba daldığı taraçalar, Bacalar... Azap kuleleri, cüceleşmiş devlerin; K ör mazgallarında raksı var alevlerin. Öyle evciller ki, tepesinde evlerin, K opuyor içinde görünmez facialar, Bacalar...