mimaran_forma1 - KONYA Mimarlar Odası

advertisement
EMRE AROLAT: "MİMARLIK BENİM İÇİN BİR DÜNYA GÖRÜŞÜ ÜZERİNDEN ŞEKİLLENEN
Söyleşi:
VE O DENLİ TUTARLI BİR İŞ ÜRETMEKTİR" • Dosya: KÜRESEL ISINMA VE MİMARLIK
Sanat: ESCHER'İN FONSUZ TASVİRLERİ VE TÜRK SANATININ DİLİ • Serbest Kürsü: İŞLETMECİ BELEDİYECİLİK
MİMAR MUZAFFER BEY ve KONYA'DAKİ ESERLERİ • Yenilik: CAM YAPRAKLARI
Köprü:
İÇİNDEKİLER ■
Kapak fotoğrafı: Commerzbank Merkez
Binası, Frankfurt, Almanya.
mimaraı
Ünlü mimar Sir Norman Foster
tarafından 1997 yılında Frankfurt'ta
Eylül 2007 • Yıl: 1 • Sayı: 2
Yayın türü: Yerel süreli
inşa edilmiş olan Commerzbank binası,
anteni ile birlikte 300 m. yüksekliği ve
53 katıyla dünyanın ilk yüksek katlı
Yayınlayan
Mimarlar Odası Konya Şubesi
ekolojik ofis binasıdır. Yapıda cazip
çalışma alanları yaratacak geniş ve dikey
olarak şaşırtmalı bahçeler kullanılmıştır.
M İM ARLAR ODASI ADINA Sahibi
M. Serdar IŞIK
Fonksiyonel olarak "yeşil" olarak
tasarlanmış yapı yüksek olmasına karşın
açılabilir pencerelere sahiptir.
Editör ve Yazı isleri Sorumlusu
Rahmi ERDEM
Yapay klimatik sistemleri gerektiği zaman
devreye giren binada, Atrium boşluğu bir
baca olarak görevi görür. Yapıda (yanda
Yayın Koordinatörü
Hüseyin BASAR
şeması görülen) doğal havalandırma ve
aydınlatma sayesinde % 60 oranında
enerji tasarrufu yapılmaktadır.
Yayın Sekreterleri
Tülay KARADAYI YENİCE
Aysın ÖZYURT
Yayın Kurulu
Rahmi ERDEM
O. Nuri DÜLGERLER
Mustafa İNCESAKAL
Havva ALKAN BALA
Deniz OKTAÇ
ilhan KOÇ
Aysın ÖZYURT
Hüseyin BASAR
Mustafa KO r U m AZ
Fatih CANAN
Tülay KARADAYI YENİCE
Sami KALFAOĞLU
Armağan GÜLEÇ
M. Feyza YARAR
Reklam Yöneticisi
Sami KALFAOĞLU
Yazışma Adresi
M İMARLAR ODASI KONYA ŞUBESİ
Atatürk Caddesi No: 119
42040 Meram / KONYA
Tel: 0332. 353 47 17
Faks: 0332. 353 41 61
mimaran@gmail.com
Ofset Hazırlık
EKOL TANITIM
Kireçburnu, Alpaslan Sokak 42/1
Tarabyaüstü 34457 İstanbul
Tel: 0212. 223 81 51
0212. 223 80 95
ekoltanitim@gmail.com
Eylül 2007
ISSN 1307-3095
EDİTÖRDEN
Merhaba / Rahmi ERDEM ..................................................................................... 3
KÖPRÜ
Mimar M uzaffer Bey ve Konya'daki Eserleri / Tülay KARADAYI Y EN İC E.............4
YENİLİK
Cam Yaprakları / Brent RICHARDS / Çeviri: Tülay KARADAYI YENİCE........................8
SÖYLEŞİ
EMRE AROLAT: "M im arlık benim için bir dünya görüsü üzerinden şekillenen
ve o denli tutarlı olan bir is üretmektir"
Röportaj:
Tülay KARADAYI YENİCE - Feyza Y A R A R .................................................. 11
DOSYA / KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Küresel Isınma ve Mimarlık / İlhan K O Ç ............................................................ 19
Gezegenimizi Tehdit Eden Değişim:
Küresel Isınma / M. Emin AYDIN - Fatma B E D Ü K ................................................. 21
Baskı-Cilt
GÜZEL SANATLAR MATBAASI
İstanbul, 0212. 503 58 40
Baskı Tarihi
Eylül 2007
"m im aran" dergisi, Mimarlar Odası üyelerine
ücretsiz olarak gönderilir.
Dergide yeralan yazılarda ileri sürülen
görüşlerin sorumluluğ yazarlarına aittir.
s.23 Sanayide kullanılan fosil yakıtlardan kaynaklanan CO 2 emisyonları küresel ısınmanın esas sebeplerindendir.
İÇİNDEKİLER
Sürdürülebilir Mimarlığın Kapsamı:
Kavramsal Bir Çerçeveden Bakış / Gülser ÇELEBİ - Arzuhan Burcu GÜLTEKİN .................30
Sürdürülebilir Mimaride Enerji Etkin Tasarım Uygulamalarının Dünyadan
Bazı Örnekler Üzerinden İncelenmesi / Enes Y A S A .......................................................36
Sürdürülebilir Kent Planları / Demet IRKLI ERYILD IZ- Semih ERYILDIZ - Özge YALÇINER . . 44
Yapı Sektöründe Enerji Tasarrufuna Büyük Katkı:
"EPS YALITIM-KALIPLI" YAPI ÜRETİM SİSTEMLERİ (ICFs) / İlhan K O Ç ......................... 59
Küresel Isınma Felaket Senaryosu mu? / M urat MEŞHUR .............................................67
Isı Yalıtımsız Yapıların Atmosfer Kirliliğine ve
Küresel Isınmaya Etkisi / Nazım KO Ç U ............................................................................70
Gelecek sayının dosya konusu: "M İM ARLIKTA KAOS"
s.38
EĞİTİM
Finlandiya büyükelçilik binası, yatay gölgeleme
elemanları. Mimarlar Pekka Maki, Toni Peltola,
Helsinki.
Selçuk Üniversite Mimarlık Bölümünde
Eğitime Yeni Bir Bakış Getiren Uygulama Etkinliği / Havva ALKAN B A L A ....................79
SANAT
M.C. Escher'in Fonsuz Tasvirleri ve Türk Sanatının Dili / İlham EN VERO GLU............... 92
ÇEVİRİ
Çevre Komisyonunun Seçtiği "2007'nin En İyi 10 Projesi"nden
Örnekler / Çeviri: Süheyla SIRAM KAYA .............................................................................. 99
ETKİNLİKLERİMİZ
s.51
Ontario Gölü'nden CN (Canada National/
Mimarlar Odası Konya Şubesi Etkinlik H ab erleri........................................................106
Ulusal Kanada) Kulesi'yle Toronto.
SERBEST KÜRSÜ
İsletmeli Belediyecilik................................................................................................... 109
YAYIN TANITIMLARI .......................................................................................................... 111
Karamanoğulları Dönemi Mimarisi
Mimar Sinan
Konya Kitabı IX: Yeni İpek Yolu
s.94
Çatal Höyük duvar resmi,
Konya. M.Ö. 7-5. bin yıl.
ŞİİR
Bacalar / Necip Fazıl K ISA K Ü REK ..................................................................................... 112
M im aran Dergisi Yazım Kuralları
Yılda dört sayı olarak yayınlanan dergimizde, mimarlık alan­
larındaki görgül çalışmalara, derlemelere (en son literatürü
kapsamlı bir şekilde inceleyen yazılar, meta-analiz çalışmaları,
model önerileri, olgu sorunları ve tartışmaları vb.), çevirilere ve
özgün kitap incelemelerine yer verilmektedir.
Mimaran'a gönderilen yazılar daha önce hiçbir yerde
yayınlanmamış olmalıdır. Herhangi bir sempozyum yada
kongrede sunulan yazılarda kongrenin adı, yeri ve tarihi
belirtilmelidir. Yazılar editör ve yayın komisyonu tarafından
ön değerlendirmeye tabi tutulur.
Yayınlanmak üzere dergiye gönderilecek yazılar, başlık sayfası,
ana metin, kaynaklar, (varsa) ekler ve yazar notları bölümlerini
içermelidir.
Metinler Times New Roman karakterde, 12 punto ve 1,5 satır
aralığı ile yazılmalıdır. Metine ait görseller, opak ya da saydam
olarak verilemiyorsa, taramaların ve/veya dijital fotoğrafların
(7 cm'den küçük olmayacak şekilde) olanaklar ölçüsünde büyük
ebatta, 300 dpi çözünürlükte jpeg veya tiff dosyaları olarak
verilmesi gerekir.
Yazı Kurulu
EDİTÖRDEN H
Birinci sayımızın ardından aldığımız olumlu tepkiler bize güç ve cesaret verdi. Yayın
hayatımızda sizlere ikinci kez merhaba demenin heyecanını yasıyoruz. Hepinize, Yayın
Kurulumuz adına candan teşekkürler.
İlk sayıda yer veremediğimiz "Dosya" bölümü ile bu sayımızdan itibaren her sayımızda
karşılaşacaksınız artık. Bu sayımızda yine mesleğimizle ilgili birçok güncel, yerel, ulusal ve
uluslararası konuları size sunmaya çalıştık:
• Geleneksel ile modern mimari arasında bizlere örnek olması bakımından "K öprü "
bölümünde Birinci Ulusal Mimarlık Akımının en önemli mimarlarından biri olan
Mimar Muzaffer Bey'in Konya'ya kazandırdığı çok önemli kurumsal eserlerinin
tanıtımı yapılmaktadır.
• Yapı ve teknoloji konusunda en son gelişmeleri takibe aldığımız " Yenilik"
bölümünde, Brent Richards'ın kaleme aldığı "Cam Yaprakları" isimli makalede
günümüz mimarisinde camın yapıda çok çeşitli kullanım örnekleri ortaya
konmaktadır.
• SGM kapsamında konferans vermek için şubemize gelen Mimar Emre Arolat ve
ortağı Gonca Çırakoğlu ile yapılan mimarlık ve eğitimi üzerine kapsamlı bir röportaj
“ Söyleşi" bölümümüzde yer almaktadır.
• "Dosya" konumuz ise dünyanın en güncel ve önemli olgusu olan "Küresel Isınma"yt
Mimarlık bağlamında ele almakta ve çeşitli akademik çalışmalarla, olgunun sebep
olduğu sorunlara mesleğimiz açısından çözümler sunulmakta. Bu amaçla, ortaya
konulan çalışmaların birincisinde olgunun tanımı ve oluşum sebepleri çevre bilimi
bakımından genişçe ortaya konmakta ve etkilerinin dünya ve ülkemiz, hatta Konya
için neler olabileceğine ilişkin çok detaylı bilgi verilmektedir. Daha sonraki birkaç
çalışmada ise günümüz dünyasının en önemli anahtar kelimelerinden olan
'sürdürülebilirlik ve ‘enerji e tkin lik açısından sorununun çözümüne ilişkin mimarlık
(tasarım ve yapı ölçeği) ve şehir planlama disiplinlerinin nasıl bir katkı yapabileceği
ortaya konmaktadır. Son birkaç araştırma ile de, sorun, 'yapı se k tö rü açısından ve
'ısıyalıtım ı ' bağlamında detaylı olarak tanımlanmakta ve çözümüne ilişkin olarak
yapılabilecek uygulamalar ve çözüm önerileri vurgulanmaktadır.
• " Etkin likle rim izd e yine Şubemizin gerçekleştirmiş olduğu çeşitli faaliyetler hakkında
birkaç fotoğraf ile kısa bilgiler sunulmaktadır.
• "Çeviri" bölümünde, dosya konusuyla ilişkili olarak, Amerikan Çevre Komisyonu'nun
seçmiş olduğu 2007 yılının "En İyi 10 Yeşil Projesi"nin tanıtımı yapılmaktadır.
• " Eğitim "e ilişkin Selçuk Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde bölüm öğretim elemanları
ve öğrencilerinin katılmış olduğu ve teorinin somutlastırıldığı Kıs Okulu uygulama
etkinlikleri (workshops) farklı 4 atölye grubu olarak (Puzzle&Pattern, Arayış,
Arch+Art ve Girişim), raporları ile birlikte tanıtılmaktadır.
• "Sanat" bölümünde çağdaş resimle, geleneksel süsleme (tezyinat) sanatımız
arasındaki ilgi çekici benzerliklere dikkat çekmektedir.
• "Serbest Kürsü"de Konya merkezinde Meram Belediyesinin semt ölçeğinde
gerçekleştirmiş olduğu Meram Yaka Parkı'nın planlama safhasından bugüne kadarki
serencâmı, eleştirel bir bakışla irdelenmektedir.
• "Şiir" bölümünde, mimari yapı ve/veya elemanlarla ilgili olarak bulabildiğimiz şiirler­
den, bu sayımızda Necip Fazıl KISAKÜREK'in "Bacalar" şiiri yer almakta.
Bir sonraki dergimizin (3.sayı) 'Dosya' konu baslığının "Mimarlıkta Kaos" ve 4. Sayımızın
'Dosya' konusunun da "Mevlânâ Yılının Ardından" olacağını hatırlatarak, her iki sayı için
de, katkılarınızı beklediğimizi hatırlatıyoruz. Gelecek çalışmaların, dergimizin yazım
kuralları çerçevesinde 10 sahifeyi geçmemesini özellikle rica ediyoruz.
Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle...
Rahmi Erdem
KÖPRÜ
MİMAR MUZAFFER BEY ve
KONYA'DAKİ ESERLERİ
3
TTülay KARADAYI YENİCE
Tülay Karadayı Yenice, Araş. Gör.
Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Mimarlık
Fakültesi Mimarlık Bölümü.
akın tarihimizde Abide-i Hürriyet
mimarı olarak tanınan Mimar Mu­
zaffer Bey, Birinci Ulusal Mimarlık
Akımının en ünlü mimarlarındandır. Osman­
lI mimarisinin son döneminde, yaptığı çok
yönlü çalışmaları ve farklı sanatçı yönüyle
karşımıza çıkan Muzaffer Bey, kısa süren ya­
şamının belki de en önemi eserlerini Kon­
ya’da vermiştir
1883 yılında İstanbul’da doğan Muzaffer
Bey, İptidai ve Rüştiye öğrenimini İstan­
bul’da tamamladıktan sonra, Halıcıoğlu’nda
Mühendishane-i Berri-i Humayun’un yanın­
da Hendese-i Mülkiye Mektebine de bir süre
devam etmiştir. Sahip olduğu yüksek resim
kabiliyeti ile Yusuf Razi Bey’in dikkatini çe­
ken Muzaffer Bey, Yusuf Razi Bey tarafın­
dan kardeşi Mimar Vedat Bey’e tavsiye edil­
miş ve O ’nun dönemin ünlü mimarı olan Ve­
dat Tek’in yanında çalışmasını sağlamıştır.
Burada mimarlıkla ilgili resim ve projeler
yapan Muzaffer Bey, aynı zamanda mimar
Vedat Bey’in İstanbul’daki en önemli yapıla­
rından Sirkeci Büyük Postane, arkasındaki
Hoca Hubyar Mescidi, Sultanahmet’teki Ta­
pu ve Kadastro binaları yapımında büyük
emeği geçmiş, yapıların oluşması ve tamam­
lanmasında büyük yararı dokunmuştur.
Bu uygulamaların yanı sıra Muzaffer
Bey, II.Meşrutiyet’in ilanından sonra Ka­
dastro Fen Heyetinde görev almış, Hendese-i
Mülkiye Mektebinde mimarlık öğretmen
yardımcısı görevini yüklenmiştir. Bu yıllarda
Sultan Reşat’ın Mimar Vedat Bey’i Saraylar
Baş mimarlığı’na atamasıyla Muzaffer Bey
de Posta ve Telgraf Nezareti Mimarlığı’na
getirilmiştir. Posta ve Telgraf nazırı Oksan
Efendi, bu sıralarda Londra’da bastırılması
kararlaştırılan posta pullarının hazırlanması
görevini Muzaffer Bey’e vermiş, ulusal
ürünlerden etkiler taşıyan, ilginç özellikler
gösteren Muzaffer Bey’in resimleri, İngilizler tarafından gerçek bir sanatçı işi olarak ni­
telendirilmiştir.
Bu yıllarda 31 Mart olayında şehit düşen­
ler için bir anıt yaptırma kararı alınmış ve bir
yarışma açılmıştır. 1909 yılı Nisan ayında
açılan bu yarışmaya, ünlü Türk sanatkarlar-
KÖPRÜ ■
dan Mimar Kemalettin Bey, Mimar Vedat
Bey, Konstantin Kiryakidi Efendi, Mimar
Vedat Bey’in öğrencilerinden Muzaffer Bey
ve yabancı sanatkarlardan dönemin ünlü si­
ması Mösyö Valaury katılmış, birincilik ödü­
lünü ise Mimar Muzaffer Bey alarak kısa za­
manda ün kazanmıştır.
Anıt, Muzaffer Bey tarafından II.Meşrutiyet uğruna şehit düşen subay ve erlerin anı­
sına dikilecektir. Yapıt, mermer bir kaide
üzerine dikilmiş bir top namlusu şeklinde ta­
sarlanmıştır. Anıtın içi cami olarak düşünül­
müş, kemerlerle birbirine bağlayan üç ayağa
dayanmaktadır Mimar Muzaffer bu anıtta,
Klasik Osmanlı M imari’sinin geliştirilmiş
mimari elemanları ve bezeme motiflerinden
yararlanmış, geçmiş ile bulunduğu çağ ara­
sında bağlantı kurmaya çalışmıştır. Yapıldığı
yıllarda büyük yankı yapan anıt, dönemin
egemen mimari akımı olan Neo-Klasik /Biri­
ci Ulusal Mimari Akımı’nın bütün öğeleri
denenmiş, kendi dönemi içinde başarılı bir
anıt olarak ün yapmıştır.
Hürriyet Anıt’ının yapımından sonra Pos­
ta ve Telgraf Nezaret Mimarlığından ayrılan
Mimar Muzaffer Bey, Konya Valisi Hüsnü
Bey’in çağrısı üzerine Vilayet Başmimarı
görevinde bulunmak üzere Konya’ya gel­
miştir.
1914 yılında Konya’ya gelen Mimar Mu­
zaffer, Konya’da yapılması istenen ve bazı­
larının ön çalışmaları başlamış olan yapılar­
dan Dar-ül Muallimin (Erkek Öğretmen
Okulu) ve Dar-ül Muallimat (Kız Öğretmen
Okulu) yapıları için gerekli kişileri yetiştir­
meye çalışmıştır. Mimar Muzaffer’in Dar-ül
Muallimin’in ardından Konya Harası’nı
oluşturmakla görevlendirildiği, bunların ya­
nı sıra daha önce temelleri atılan, yarım bıra­
kılan Dar-ül Muallimat’ın tamamlanmasında
çalıştığı görülmektedir.
Mimar Muzaffer Bey Dar-ül Muallimin/Konya Erkek Lisesi/Gazi Lisesini 1917
yılında tamamladıktan sonra, daha önceden
temelleri atılan Dar-ül Mualimat’ın (Kız Öğ­
retmen Lisesi) yapımına başlamıştır.
Bugün Selçuk Üniversitesi Rektörlük Bi­
nası olarak hizmet veren yapı, 1915 yılında
Mevlana Türbesi civarında Hacı Fasihzade
Mimar Muzaffer Bey.
Mimar Vedat Bey (Tek) ile birlikte inşa ettikleri Hoca
Hobyar Mescidi (1905-09), yapımına katıldığı yine
Mimar Vedat Bey'in önemli yapılarından
Sirkeci Büyük Postane (1903-09).
Abide-i Hürriyet (1911)
KÖPRÜ
Tasarımı Mimar Muzaffer Bey'e
ait posta pulları.
Dar-ül Muallimin / Konya Erkek Lisesi /
Gazi Lisesi.
Konya, Dar-ül Muallimat / Kız Muallim
Mektebi / Kız Öğretmen Lisesi.
Memduh’un evinde tek sınıflı olarak açılan
Dar-ül Mualimat (Kız Öğretmen Lisesi)
okulunun 1924 yılında buraya taşınması ile
Kız Muallim Mektebi adını almıştır. Bu ya­
pıda çalışan usta ve işçilerin açıklamalarına
göre Mimar Muzaffer Bey, diğer yapılarında
olduğu gibi bu yapısında da en küçük ayrın­
tıya kadar çizimlerini tamamlamış, ayrıca
ölümüne kadar uygulamanın başında bulun­
muştur.
Mimar Muzaffer, bu yapıların yapımı sü­
rerken, değişik aşamalar geçiren Konya Zi­
raat Abidesi’ni tamamlamaya çalışmıştır.
Günümüz Atatürk Anıtı’nın kaidesini oluştu­
ran Ziraat Abidesi; Mimar Muzaffer Bey ta­
rafından Konya’nın bir ziraat memleketi ol­
ması nedeniyle, bunu sembolize eden kağnı,
buğday, başak demetleri ve birkaç köylü bu­
lunan abide kompozisyonunu hazırlayıp is­
tasyon yolu üzerine inşa ettirmeyi planlamış­
tır. Planını devrin resmi makamlarına sun­
muş, plan ve teklif beğenilmiş ve derhal in­
şasına geçilmiştir. Bir hayli de inşası ilerle­
miştir. Ancak Birinci Dünya Savaşı başlama­
sıyla ortaya çıkan bazı maddi ve manevi ne­
denlerle inşaa durdurulmuştur. 1920 yılında
Mimar Muammer Bey’in ölümü üzerine pro-
KÖPRÜ ■
je tümüyle uygulanamamış biçimde sona er­
miştir.
Ziraat Abidesinde, Mimar Muzaffer Bey
Selçuklu dönemi, Beylikler dönemi ve Os­
manlI dönemi taş işçiliğinin bezeme örnekle­
rini kullanmıştır. Bunu yaparken bu bezeme­
leri birebir kullanmamış, onlara kendi yoru­
munu katmış ve bezemeye gerektiği oranda
yer vermiştir. Kubbeciklerdeki palmetlerde,
sütuncedeki vazo ve çiçek kompozisyonun­
da, kavisli alınlıktaki palmetlerde Mimar
Muzaffer Bey’in yorumu ön plana çıkmıştır.
Neo-Klasik dönemin bütün özelliklerini
Konya Ziraat Abidesi’nde büyük bir ustalıkla
sergilemiştir.
Mimar Sinan döneminin Konya’daki ün­
lü yapısı Selimiye Cami’nin onarımını üst­
lendiği anlaşılan Mimar Muzaffer Bey, Kon­
ya'daki ilk eseri olan Dar-ül Muallimin’i (Er­
kek Öğretmen Okulu) tamamlamayabilmesi­
ne karşın; 37 yaşında 26 Mart 1920 günü, va­
kitsiz ölümü nedeniyle, Dar-ül Muallimat
(Kız öğretmen okulu), Ziraat Abidesi gibi
bazı eserlerini tamamlayamamıştır. Mimar
Muzaffer Beyin yarım kalan bu eserleri, ça­
lışmaları esnasında yetiştirdiği Mimar Falih
(Ülkü) tarafından tamamlanmıştır.
Ölümünden sonra Sadrettin Konevi Türbesininin avlusuna defnedilen Mimar Muzaffer’in mezarı, daha sonra kaldırılarak kay­
bolmuş ve başı ucunda yer alan mezar taşı da
kaybedilmiştir.
Şüphesiz Mimar Muzaffer Bey’in kısa
hayatı içinde Konya, Konya’nın kültürel mi­
rası içerisinde Mimar Muzaffer Bey’in eser­
leri önemli yer tutar. Yaşamı boyunca, çok
güç koşullarda çalışmasına rağmen, yapıtla­
rında titiz bir çalışma sergilemiştir. Dönemi­
nin yaygın anıtsal görünüşlü cephe anlayışını
eserlerinde biraz yumuşatarak iç-dış ilişkile­
rini kurmaya çalışmıştır. Ayrıca Selçuklu ve
Osmanlı mimarisinde karşımıza çıkan çini ve
bezeme örneklerini, eserlerinde başarılı bir
şekilde yeniden yorumlayabilmiştir.
Kaynaklar:
• “Abide-i Hürriyet”, 1958, İstanbul Ansiklopedisi,
ciltl, İstanbul.
• Anonim, 1973, “Konya 1973 İl Yıllığı”, Yeni Kitap
Basımevi, Konya.
• Altan, M., 1948, “Mimar Muzaffer”, Mimarlık, No.2,
Ankara.
• Atlan, K., 1948, “Konya’da Ölen Kıymetli Sanatkar
Mimar Muzafferin Mezarı”, Konya Halkevi Aylık
Kültür Dergisi, yıl XI, sayı115, Konya.
• Sözen, M., Dülgerler, O.,N., 1978, “Mimar
Muzaffer’in Konya Öğretmen Lisesi”, ODTÜ
Mimarlık Fakültesi Dergisi, cilt 4, sayı 1, Ankara.
• Karadayı, T., 2004 , “Konya Atatürk Anıtı”, Yüksek
Lisans Semineri, S.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya.
Mimar Muzaffer'in yarım kalan
Konya Ziraat Abidesi ve yapı detayı.
YENİLİK
CAM YAPRAKLARI
3
T Brent RICHARDS
Çeviri: Tülay KARADAYI YENİCE
am bir yapı malzemesi olarak bizim
iç ve dış mekânımız arasında özel bir
tabaka ve kendi zamanının mimarisi­
ni barındırıp açığa çıkartır. Mimarların mini­
mal bir çevresel örtü peşine düşmeleri evrim­
sel ve indirgeyici bir yaklaşım yaratmış, böylece cam çağdaş mimarinin hâkim ve gerekli
bir giydirme malzemesi haline gelmiştir.
Özellikle, cam teknolojisindeki yeni ge­
lişmeler, özel filmlerin, yapıştırıcıların ve
kaplamaların da kullanılmasıyla, camın tam
bir strüktürel malzeme olarak kullanılabil­
mesine olanak vermiştir. Sonradan, uzaysal
tasarım fikri daha önemli hale gelmiş ve doğ­
ru ifade edildiğinde kendi tarafında yenilikçi
bir sanat tariflemiştir.
Bu yaklaşım “yer”in bir konu olarak ele
alınmasını ve katı formların, kabukların, ör­
tülerin yaratılmasından ve yapının mühendisleştirilmiş dilinden uzaklaşmayı kapsa­
maktadır. Bu, binaların gerçekten çok duyu­
sal ve çok yüzlü bir metafizik tecrübesi ol­
maları için derinlik, buluş, gizem ve gölgeye
sahip olma potansiyeline izin vermiştir
C
Tülay Karadayı Yenice, Araş. Gör.
Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Mimarlık
Fakültesi Mimarlık Bölümü.
Yaprakl> Cam
Hollanda’da Alphen aan den Rijn’deki bele­
diye binası Erick van Egeraat Associated
Architects tarafından tasarlanmış ve 2002 yı­
lında tamamlanmıştır. 70000lik şehir bütün
merkezinin yeniden gelişimi için büyük bir
tutkuya sahiptir ve serbest biçimli eğrisel be­
lediye binası ana planın merkezi noktasını
oluşturmaktadır.
Belediye meclisi, yaklaşımlarını ve yerel
halkla saydam, açık ve davetkâr bir bina ara­
cılığıyla iletişim kurma yöntemini yönetime
anlatmak için çabaladı. Binanın görüntüsü
doğrudan bu tutkuyla ilgilidir ve her şeyden
önce saydam cam cephesi ile ifade edilmiştir.
Işığın ve iç mekân için kullanılan doğal
malzemelerin seçimi kurum binasının kamu­
sal karakterini güçlendirmektedir ve ziyaret­
çiler ile vatandaşları kamusal hayata katılma­
ları için cesaretlendirme niyetindedir.
Tüm biçim şimdiki kentsel bağlamdaki
ölçek farklılıkları ile ilişki kuracak ve onları
yeniden birleştirecek bir biçimde tariflenmiştir. Bina, bir tarafta Raul Wallenberg
YENİLİK ■
M eydanı’nın kent ölçeğine cevap vermek
için daha yüksekken diğer yandan ise konut
bölgesine yöneldiğinde ölçek açısından daha
mütevazıdir.
Ana giriş; Stadhuispleini adresleyen gü­
neydoğu köşede konumlandırılmıştır. Bu ana
giriş, girişin üzerine çıkarak halk tarafından
ulaşılabilirliğinin vurgulandığı meclis odası­
na ulaşan geniş merdivenlerin bulunduğu fe­
rah bir resepsiyon alanına açılmaktadır.
Dış cepheler belediye binası, servis bölü­
mü ve yönetim tesislerinden oluşan üç parça­
yı birleştiren ve paketleyen, sürekli ancak ta­
bakalı bir kabuk olarak ele alınmıştır. Farklı
tabakalar, örttüğü fonksiyona uygun bir yü­
zey açığa vuracak şekilde birbiri üzerinde
kaymaktadır.
Hollanda da Alphen aan
den Rijn'deki belediye
binası Erick van Egeraat
Associated Architects
tarafından tasarlanmıştır.
Cam cephe tabakaları ört­
tükleri fonksiyona uygun
değisilik gösteren yüzeyler
ortaya çıkarmaktadır.
Görüntüsünün değişimiyle, sezgisiyle
çevreye karşılık veren bukalemuna benzer
bir şekilde, belediye binası da hem programsal ve mekânsal gereksinimlere karşılık ver­
miş hem de kendi bağlamındaki kentsel nü­
anslara hassasiyetle tepki göstermiştir. Bele­
diye binasının tarihi anıtsal imajına yenilme­
den, bina yine de şehrin içinde bir simgesel
işaret ve radikal yeni bir varlık olmuştur. Bu
bina, büyüyen toplumun imajını yansıtan
açık, davetkâr ve ulaşılabilir bir kurumdur.
Tabakalanmış Cam
Hollanda cam endüstrisinin yuvası olan Leerdam’daki Laminata Evi (2002) bir sanatçı
için cam bir ev olarak programlanmış ve
Kruunenberg Van der Erve Architecten tara-
Çift kıvrımlı, sertleştirilmiş
cam paneller bir yaprak
deseninde kaplanmış bu da
hem güneş kontrolü hem
de bina kullanıcıları için bir
mahremiyet sağlamıştır.
Binanın dış görüntüsünü niteleyen çift
kıvrımlı sertleştirilmiş cam paneller üstte ve
altta paslanmaz çelik U profil kesitler ile ye­
rinde tutulmaktadır. Binanın tüm yüzeyini
kaplayan fotografik olarak uygulanmış yap­
rak - baskı deseni bir yapboz gibi bir araya
gelmektedir.
İçeride ve dışarıda dekoratif etki ayrıca
güneş kontrolü ve bina kullanıcıları için bir
miktar mahremiyet sağlamaktadır. Doğrudan
güneş ışığına maruz kalan cephelerde desen
daha yoğun görünmekte ve yapraklı bir or­
manı hatırlatan serin gölgeler atmaktadır.
Güneş kazanımının ve parlaklığın azaldığı
noktalarda desenin de inceldiği görülmekte­
dir.
Alphen aan den Rijn'deki
belediye binasının ana
girişi, meclis odasına ulasan
geniş bir merdivenin de
bulunduğu ferah ve
aydınlık bir resepsiyon
alanına açılmaktadır.
Çift kıvrımlı cam paneller
üzerinde fotografik olarak
uygulanmış yaprak
desenleri.
Zemin kat planı ve boyuna
kesit Alphen aan den
Rijn'de belediye binası,
Hollanda proje: Erick van
Egeraat Associated
Architects.
Çizim: Erick van Egeraat
Associated Architects
fından Leerdam Barındırma Şirketi için ta­
sarlanmıştır
Planda tek katlı ve düz çatılı olan ev bo­
yuna iki parçaya ayrılmış, büyük bölüm iki
çift kişilik yatak odası, banyo ve çalışma bö­
lümünden oluşan ana evi barındırmıştır. Da­
ha küçük olan kısım bir banyo ve giriş holü­
nü barındırmaktadır. İki kanat arasında açık
planlı bir yaşama ve yemek yeme mekânı,
buna bitişik bir teras ve bir garaj ve stüdyo
mekânının bulunduğu bodruma inen iki kat
yüksekliğinde açık bir giriş avlusu bulun­
maktadır.
Laminata Evi’nde ana cepheler için cam
kullanılmıştır ancak tipik düz - tabaka ya da
çift - cam birimler halinde değildir. Daha zi-
YENİLİK
yade duvarlar ve gerçeği söylemek gerekirse
tüm yapı bütünüyle camdan oluşmuştur. Bu
bina sakinlerinin mahremiyet ve güvenlik
gereksinimlerine cevap verirken aynı zaman­
da cam tabakaları strüktürel eleman olarak
kullanan cesur bir deneydir.
Ev 2/5 inç (1 cm) kalınlığında ayrı yap­
raklı cam tabakalarından oluşmuştur. Bunlar
10000 tane dikine yığılmış ayrı tabakalardan
oluşmuş, bu tabakalar ayrı ayrı kesilmiş, sili-
Leerdam'da Laminata Evi.,
Hollanda proje:
Kruunenberg Van der Erve
Architecten ,10 000
yapraklı cam tabakasından
oluşmuştur.
Laminata Evi içindeki , cam
duvarlar tarafından
yaratılan değişken dereceli
saydamlık ve ışık kalitesi.
Laminata Evi Zemin kat planı.
Çizim: Kruunenberg Van der Erve
Architecten
New Glass Architecture,
from Yale University Press.
Image: Yale University Press and
Laurence King, photo by
Dennis Gilbert
Koridorda, yontulmuş cam
çekilir ve duvar yüzey­
lerinde hafifçe dalgalanan
bir desen yaratarak akar.
kon esaslı bir yapışkanla arazide yapıştırıl­
mıştır. Sonuçta elde edilen duvarların kalın­
lıkları 8 inç (20 cm) ile 6 - _ feet (2 m) ara­
sında değişmektedir.
Camın oyulduğu “bıçak” ile yapılan kıv­
rımlı yol en iyi, girişten ana yaşam alanlarına
kadar tüm kuzey - güney uzunluğunu geçen
ana koridorda görülmektedir. Burada cam
çekilmekte ve ince ince bilenmiş bir heykelsi
kütle içinde akmaktadır. Cam tabakalarının
açıkta kalan uçlan, ışık ve gölge oyunlarıyla
duvarların yüzeyinde hafifçe dalgalanan
beklenmedik derecede zengin bir desen ya­
ratmaktadır.
Kalınlıkları eşit olmayan duvarların için­
den geçen değişken ışık, en kalın duvarların
yoğun koruyucu opaklığından en ince levha­
ların berrak şeffaflığında son bulan çarpıcı
bir etki yaratır.
Araştırma, geliştirme ve yapım programı­
nın dört buçuk yılı bulan uzunluğu cam lev­
haları tutabilecek uygun yapıştırıcıyı bul­
makta karşılaşılan zorluktur. Bununla bera­
ber kullanılan yapıştırıcının camın genleşme
ve kırılganlığını barındırırken UV dirençli ve
devamlı esnek olmasını sağlayacak devrimci
bir solüsyon geliştirmiştir.
Böylece bütünde esneklik sağlamak ama­
cıyla her cam tabakası arasında belirli bir
miktar strüktürel hareket muhafaza edilmiş­
tir. Güç söz konusu olduğunda, tek bir tabaka
bir çekiç ile parçalanabilirken birlikte alın­
mış yapraklı cam betondan daha sağlamdır.
Deneysel solüsyon mimarların, ön araştır­
ma çalışmasından sorumlu olan merkezi
Delft’te bulunan Hollanda Fen Bilimleri
Enstitüsü’nün, cam üretimini üstlenen cam
firması Saint Gobain’in ve Merkezi Oosterhaut’ta olan Den Braven Sealants’ın eşsiz iş­
birliğinin bir sonucu olmuştur.
Bina beton bir döşeme üzerine oturmakta
ve yeraltından ısıtma ve elektrik kablo kanalı
sistemi ile servis almaktadır. Kalın duvarlar
ısı kazanımını, yaz mevsiminde sıcaklık dal­
galanmalarını ve soğutmaya duyulacak ihti­
yacı ortadan kaldıracak şekilde emerek içeri­
ye geçirmeden dağıtır. Bununla beraber aynı
duvarların servis kablolaması için geçirgen­
lik yaratmadaki yetersizlikten dolayı özel bir
meydan okuma sergilediği görülmektedir.
Sonuç diğer cam binalardan farklı olarak
şaşırtıcı bir ustalıktır. Işığı ele alışı ve “buza
benzer” hacimsel kütlesiyle eşsizdir. Camın
mimari bir malzeme olarak kullanımının ön­
ceki deneysel tecrübelerinden farklı olarak
mimarlar Gerard Kruunenberg ve Paul Van
der Erve malzemenin deneysel özelliklerini
yenilemenin yolunu bulmuşlardır.
Laminata Evi’nde cam kırılganlığını kay­
bederek ağır bir hale gelir ve kütle ile hacim
elde eder. Sonuç tamamen camın bir yapı
malzemesi olarak kullanımını yeniden ta­
nımlar ve sonuç olarak mimari bir devrimi
temsil eder.
Kaynak: www.architectureweek.com
Fotoğraflar: Dennis Gilbert
SÖYLEŞİ
SET
Emre Arolat:
"Mimarlık benim için
bir dünya görüşü
üzerinden şekillenen
ve o denli tutarl> olan
bir iş üretmektir
Röportaj: Tülay KARADAYI YENİCE - Feyza YARAR
endine has oluşturduğu mimari kim­
liğiyle mimarlık dünyasının yakın­
dan takip ettiği Emre Arolat ve orağı
Gonca Çırakoğlu, TMMOB Mimarlar Odası
Konya Şubesinin düzenlediği organizasyon
sebebiyle Nisan ayında Konya’da idi. Kendi­
siyle mimarlığın gidişatından akademi dün­
yasına, iş yaşamından aldığı ödüllere, kendi
öğrenciliğinden şimdiki eğitim anlayışına
kadar her şeyi konuştuk. Samimi üslubuyla
renklenen bu söyleşiyi keyifle okumanızı
ümid ederek Emre Arolat ve Gonca Çırakoğlu’na bir kez daha teşekkürlerimizi sunarız.
K
• Çok klişe bir soru olacak belki ama ne­
den mimarlık? Ailenizin ikinci nesil mi­
marı olmanızın bu tercihinize ne gibi etki­
leri oldu?
Nerdeyse yüzde yüz etkilemiştir. Yani üni­
versite seçim döneminde mimarlık dışında
hiçbir şey düşünmüyordum. Hatta çok ilginç
bir şeydir, dört-beş üniversite tercihi yapmış­
tım. Ama soranlara hep şunu diyordum, en
son sıraya Konya mimarlığı yazdım başka
hiçbir şey yazmadım. O hep aklımda kalmış­
tır. İcap ederse Konya’da da okurum, mimar­
lık okumak istiyordum, ama başka yerde
okumam diye düşünüyordum.
• 1998 yılından beri çeşitli üniversitelerde
atölye yürütücülüğü yapmaktasınız. Hem
içeriden hem dışarıdan birisi olarak mi­
marlık akademi yasındaki mimarlık eğiti­
mi anlayışınızı nasıl değerlendiriyorsu­
nuz?
Genel olarak mimarlık eğitimini çok sorunlu
buluyorum. Bunu sadece eğiticilerin veya
öğrencilerin sorunu olarak değil dünyanın bir
sorunu olarak da görebilirim. Çünkü mimar­
lık aslında -yani benim anladığım kadarıyladoğrudan doğruya bir takım üsluplar, birta­
kım şekiller, biçimler, motifler üretmek de­
ğil, her yapılan işle bir söz üretmek, bir cüm­
le üretmek ve bir dünya görüşü üzerinden şe­
killenen ve o denli tutarlı olan bir iş üretmek­
tir. Bu anlamda mimarlık eğitiminin böyle
verildiğini düşünmüyorum Türkiye’de. Hatta
çok ilginç bir şeydir, bu eğitimcilerin bir ço-
SÖYLEŞİ
ğunun “mimarlığın bir sözü olmalıdır” sözü­
ne de karsı görüyorum ben bunu. Pratiğin
içinde biri olarak yani yapıp eden birisi ola­
rak söylediğim zaman bana sanki uzaydan
gelmişim gibi bakan pek çok mimarlık eği­
timcisiyle karşılaşıyorum. Böyle bir sorun
olduğunu söyleyebilirim ama onun dışında
dünyanın geçirmekte olduğu çalkantı, kaotik
durum, bir çok noktadan geçiş hali, dünyanın
bu kadar adaletsizlikler üzerine kurulu hali
ve bu adaletsizliklerin dünyaya neredeyse
bütünüyle hakim olan kapitalist üretim ve tü­
ketim mekanizmaları tarafından kendini
meşrulaştırma biçiminin mimarlığı da çok
önemli bir şekilde etkilediğini düşünüyorum.
Dolayısıyla mimarlar bu türden bir üretimin
ajanları haline, onları daha güzel yapan in­
sanlar haline getiriliyorlar. Eğitim de nere­
deyse bunun üzerine kurulu. Bu anlamda çok
sorunlu olduğunu düşünüyorum.
• Sizin aldığınız eğitim ve ortaya çıkan so­
JL
nuçlar ile bugünkü eğitim ve ortaya çıkan
sonuçlar arasında ne gibi farklar görüle­
bilir?
Benim kendi eğitim dönemimi mukayese
edebilmem için o dönemdeki okulları da bil­
mem gerekir. Bunları bilmiyorum. Hatırla­
mıyorum açıkçası bizim kendi küçük dünya­
mız dışında eğitim dünyasında neler oluyor­
du. Takip etmemize imkan yoktu çünkü. Söz
gelimi ben bir kaç yıldır beş altı tane öğrenci
jüri üyeliğinde bulundum. Ama ben öğren­
ciyken sadece bir tane öğrenci yarışması ol­
muştu. O da İngiltere’de düzenlenen bir ya­
rışmaydı. Biz ona girmiştik. Çok da hevesle­
nerek, dokuz yüz küsür proje arsından seçile­
ceğimizi falan zannederek girmiştik. Birinci
olmadığımıza çok şaşırmıştık. Birinci olmayı
bırakın sergilenecek projeler arasında kendi­
mizi göremeyince herhalde bizim projemiz
oraya gitmedi diye şüphelenmiştik. O derece
emindik yani.
Bugünkü öğrencilerin birbirleriyle kur­
dukları iletişim, hem dünyayla hem kendile­
riyle kurdukları iletişim bizim dönemimiz­
den çok farklı. Bu sebeple bizim dönemle bu
dönemi mukayese ederken aradaki en büyük
farkın bu kudretli iletişim olduğunu söyleye­
bilirim. Fakat genellikle söylediğim ve bu je­
nerasyondaki arkadaşların alınarak çok kız­
dıkları bir şey var. Bunu ben kendi kuşağım
için de söyleyebilirim hatta başlangıcının bi­
zim kuşak olduğunu söyleyebilirim. Ama bu­
gün eğitim alan öğrencilerin iletişiminin bu
kadar kolaylaşmasıyla, internetin bu kadar
inanılmaz hızla insanların bilgiye ulaşımını
sağlamasıyla önemli bir bicimde kolaylaştı­
rıcı bir etkisinin olduğunu ve bu kolaylaştırı­
cı etkinin de biraz afyon gibi olduğunu, ula­
şılan bilginin derinleştirilmesi bakımından
arkadaşlarımızı biraz tembelleştirdiğini dü­
şünüyorum. Çok kolay bilgiye ulaşarak ya­
tayda çok hızlı kat etme yani benim aklımın
almayacağı kadar hızlı kat etme hem yetisine
hem her türlü fiziksel becerisine ve imkânına
sahip olan bir topluluk düşünün. Ama o top­
luluğun içinde o bilgiye ulaştıktan sonra da
gerçekten o bilgiyi dibine kadar süzüp içsel­
leştirme noktasında hakikaten çok çabuk sı­
kılan ve bunu yapmaktan kolaylıkla imtina
SÖYLEŞİ ■
eden bir genç kuşak var. Bugünkü eğitimin
en büyük sorunlarından bir diğeri de bence
budur. Tabii çok istisnai durumlar da var.
Bugün eğitim gören çok parlak, söyledi­
ğimin çok dışında duran öğrenciler de var.
Çeşitli üniversitelerde çeşitli vesilelerle on­
larla karşılaşıyorum. Söz gelimi benim öğ­
renciliğimdeki bilinç seviyemle, farkındalık
seviyemle onlarınki arasında dağlar var. Yani
çok önemli miktarda önde gidiyorlar. Bu an­
lamda çok şanslı olduklarını düşünüyorum.
Bu şansı iyi değerlendirenlerin de gelecekte
mimarlık mesleğini Türkiye’de oluşturabile­
ceği fikrindeyim. Bugün benim içinde bulun­
duğum Bilgi Üniversitesi’nin Mimarlık yük­
sek lisans programında biz bu yıl ilk defa yir­
mi öğrenci mezun ediyoruz. Bunlardan bir­
kaç tanesinin çok önemli işler yapacaklarını
düşünüyorum.
• Mimarlık mı eğitimcilik mi sizi daha çok
heyecanlandırıyor?
Duruma göre değişir. Bir gün bir öğrencinin
gözünde herhangi bir duyguyu sizinle pay­
laştığını ve sizin orada bulunmanızdan dola­
yı mutluluk duyduğunu gördüğünüzde aldı­
ğınız hazla bir iş yaparken, bir müşteriye su­
num yaptığınızda -en damarından söylüyo­
rum- o müşterinin yüzündeki gülücüğü gizleyememesinin getirdiği haz arasında çok fazla
bir fark yok bence. İkisinin de zaman içinde
çok güzel tarafları var. Çok da birbirinden
kopuk şeyler olduğunu düşünmüyorum açık­
çası.
• Biraz da projelerinizden bahsedelim.
Dalaman Havalimanı projeniz Türki­
ye’den katılımlarda ilk kez uluslararası
bir ödül aldı. Bu Türk mimarlığı açısın­
dan oldukça önemlidir. Bize projenizi ve
ödülünüzü anlatabilir misiniz?
1997 yılıydı yanlış hatırlamıyorsam. Türki­
ye’de Devlet Hava Meydanları İşletmesi üç
tane hava limanı için yarışması açtı. Bunlar
Bodrum, Ankara ve İzmir hava limanlarıydı.
O dönemde bunların ortak çalışmaları, jüri
toplantıları yapıldı. İzmir hava limanının jü­
risinde babam da vardı. Neşet Arolat bugün­
kü mimarlık ortamının benimsemeyeceği,
kendine göre etik kurallar zincirinin içinde
yaşayan bir adamdır. Bu jüri toplantılarında
şöyle bir şey konuşulmuş; bir yarışmada jüri
olan öbür yarışmaya girmesin çünkü hikaye­
ler ortak konuşuluyor. Babam gelip bana bu­
nu söylediği zaman ben biraz üzüldüm. Keş­
ke biz de Ankara veya Bodrum’a girebilseydik diye düşündüm ama giremedik. Sonra bir
seneye yakın bir zaman geçti. O yarışmalar
bitti, dereceler seçildi. Bu arada yarışmada
belirlenen o etik kurala kimsenin uymadığını
da gördüm. Hatta o uymayanlardan bir tanesi
de (Bünyamin Derman) sürekli olarak bana
gelip bu yarışmaya beraber girelim teklifinde
bulunuyordu. Birlikte Uludağ Üniversite si’nde atölye yönetiyorduk. Yolda gider ge­
lirken sürekli olarak böyle bir teklifte bulun­
duğundan peki dedim, kabul ettim. Böylece
bu yarışmaya birlikte girdik. Bugün alttan çı­
kan asmaların yapının üstünü nasıl örttüğü­
nü, direkt güneş ışığından yapıyı nasıl koru­
duğunu görünce her yerde yapılan bir şey ol­
duğunu fark edip bunu tekrar ettik. Çünkü
Dalaman aslında benim ilk eskizini çizdiğim
günden beri bir çardak projesidir. Bugün şu
anda da bulunduğumuz yerin (Meram) kon­
forunu sağlayan, bizi oradan buraya getiren
ağaçların burada yaratmış olduğu mikroklimatik etkidir. Dalaman Hava Limanı her ya­
pıda olabileceği gibi yöresel bir takım bağlamsal durumları veya iklimsel durumları so­
runsallaştıran, onun üzerinden gelişen bir
projedir. Gar binası da olabilirdi, otel de ola­
bilirdi veya çok daha başka bir şey de olabi­
lirdi ama o yönden bizim için binalar çok
fark etmiyor.
Bizim dünya görüşümüze göre işlevleri
binaları çok önemli ölçüde etkilemezler. O
yapının içindeki insanların rahat etmesi
önemlidir. O anlamda kurgumuz çok basit bir
yapıdır. Bünyamin ilk defa bana da bir eskiz
gösterdiğinde -diğer üç havalimanı yarışma­
sını çok iyi bildiği, ikisinde jüri olup öbür iki­
sine de katılmış olduğu için- proje neredeyse
bir ayaklı hava limanı gibiydi. Çok iyi bili­
yordu, şu şekilde girilip çıkılır, şöyle olur.
Ben de açıkça söyleyeyim hiç bilmiyordum.
Gözüm de korkmuyordu ama basit bir şey gi­
bi gözüküyordu. İki büyük holü var, bir giri-
"Dalaman Hava Limanı
her yapıda olabileceği gibi
yöresel bir takım
bağlamsal durumları veya
iklimsel durumları
sorunsallaştıran, onun
üzerinden gelişen
bir projedir. Gar binası da
olabilirdi, otel de olabilirdi
veya çok daha başka bir
şey de olabilirdi ama o
yönden bizim için binalar
çok fark etmiyor.
Bizim dünya görüşümüze
göre işlevleri binaları
çok önemli ölçüde
etkilemezler.
O yapının içindeki
insanların rahat etmesi
önemlidir. O anlamda
kurgumuz çok basit
bir yapıdır. "
SÖYLEŞİ
"Bu hava limanı çevreci
bir mecradan ötürü ödül
aldıysa bence ortada çok
büyük bir gaf var. Çünkü
hiçbir hava limanı çevreci
olmaz aslında. Hitap
ettiği kesim doğrudan
doğruya çevreyi kirleten
kesimdir. Uçak dediğimiz
şey çevreyi en çok
kirleten cisimdir.
Ayrıca bir hava limanı
çok elitistik bir yapıdır.
Onun içine yüksek para
vererek seyahat
edebilecek insanlar
girebilirler. Bir fakir o
hava limanına ancak
temizlikçi olarak girebilir.
Böyle bir yapıyla biz
çevreci taraftan ödül
aldıysak bu işin içinde bir
gaf var. Bence bir daha
tekrar gözden geçirmeleri
lazım ödülü."
şi, bir çıkışı var neticede. İlk defa o eskizi
gösterdiğimde “ağabey o böyle olmaz” de­
mişti. Ben de nasıl olmaz yaparız bunu senin­
le demiştim ve yaptık da. Hakikaten çok fay­
dalı oldu. Yüze yakın katılımcı oldu. Netice­
sinde biz bu yarışmayı kazanacağımızı hiç
düşünmüyorduk. 1999 yılından 2004 yılına
kadar proje tamamen uyudu. Biz sadece ko­
nuşmakla kaldık ve sonra da tamamen unut­
tuk. Devletin yatırım politikaları böyle ön
gördü. 2004 yılında yap-işlet-devret ihalesi
açıldı ve biz o hava limanının inşaatını yap­
mak üzere bütün üretim hayatı boyunca bir
apartman dahi inşa etmemiş bir inşaat firma­
sıyla, 120 bin metre kare kapalı alanı olan,
bütün dünyadaki güvenlik standartlan ve ha­
valimanı standartları en üst düzeyde olması
beklenen bir uluslararası hava limanı termi­
nalini bir buçuk yıl gibi bir sürede uygulama,
her türlü imalat, detay olmak üzere ve mesle­
ki kontrol sürecini içeren oldukça dertli bir
süreçte Gonca ile ikimiz epey de yalnız kala­
rak projeyi bitirdik. Onun üstünü de benim
biraz kınadığım biçimde Gonca çok fazla üst­
lendi. Çok fazla benimsedi projeyi hatta yapı
bittiği zaman ağladı. Bizim için çok değerli,
özel bir yapı oldu. Çünkü biraz da markaj
yapmak, kendimizi kollamak yüzünden çok
şeye karşı - idare, eski ortağımız, idarenin
içindeki kötü niyetli mimarlar- kendimizi ko­
rumak üzere, her hafta Gonca ile hiç sektir­
meden Dalaman’a gittik. İnşaatla uygulama
projelerini birlikte yürüttük. Çünkü yap-işletdevret öyle bir ihale yöntemi ki 1/500 ölçekli
altı yıllık veya beş yıllık yarışma projesini bir
müteahhide veriyor, al bunu inşa et, şu kadar
da süren var diyor. Müteahhidin elinde hiçbir
şey yok, yarın projeleri istiyorum diyor. Bir
uluslararası havalimanı terminalinden bahse­
diyoruz. Biz böyle yaptık diyorsun. Müteah­
hit ertesi gün kazık makinelerini getiriyor.
Makineleri, kazık çakma aletlerini gördüğü­
müzde ortada henüz hiçbir şey yoktu. Ben
onları gördüğümde şok geçirdim, yandık
şimdi biz ne yapacağız dedim. Bittiğinde ha­
valimanına indiğimizde gece 12 gibiydi, ora­
nın bitmiş olduğunu anladık gerçekten. Bi­
zim için çok özel bir yerdi.
Bizim için çok özel bir yerde ömrümüz
boyunca duracak o yapıdan dolayı aldığımız
ödülü çok fazla önemsemiyorum. Aldığımız
gün biraz daha fazla önemsemiştim. Çok
önemli bir şey olduğunu düşündüğümü itiraf
etmeliyim. Sonra gelen bilgileri okuduğum­
da bu hava limanının çevresel faktörleri iyi
değerlendirdiği, çardak olgusunun benzer
hava limanlarına göre yüzde kırk oranında
daha az enerji tükettiği gibi yorumlar vardı.
Bunların hepsi gerçek, hepsi doğru. Ama bu
hava limanı çevreci bir mecradan ötürü ödül
aldıysa bence ortada çok büyük bir gaf var.
Çünkü hiçbir hava limanı çevreci olmaz as­
lında. Hitap ettiği kesim doğrudan doğruya
çevreyi kirleten kesimdir. Uçak dediğimiz
şey çevreyi en çok kirleten cisimdir. Ayrıca
bir hava limanı çok elitistik bir yapıdır. Onun
içine yüksek para vererek seyahat edebilecek
insanlar girebilirler. Bir fakir o hava limanı­
na ancak temizlikçi olarak girebilir. Böyle
bir yapıyla biz çevreci taraftan ödül aldıysak
bu işin içinde bir gaf var. Bence bir daha tek­
rar gözden geçirmeleri lazım ödülü.
• Tek konut, büyük ölçekli konut yerleş­
meleri, kamusal ve özel yönetim yapıları,
alışveriş merkezleri, kültür yapıları, sana­
yi yapıları gibi birçok farklı özellik ve öl­
çekte proje ve uygulamalarınız var. Sosyal
toplu konut uygulamalarının süregeldiği
şu günlerde size böyle bir taleple gelen ol­
du mu? Neden yürütülen toplu konut pro­
jelerinde tek tip projeler görüyoruz sizce?
Bundan 15-20 yıl evvel bizim duayenimiz
olarak kabul ettiğimiz sevgili ağabeyimiz
Doğan Tekeli bir konuşmasında Türkiye’de
mimarın hiç yerinin olmadığından, mimari­
nin artık saygın bir meslek olmadığından ve
Türkiye’de hiçbir yapının mimarının adın­
dan anılmadığını söz etmişti. Çok da doğruy­
du bu. Şimdi birkaç yıldır şöyle bir gerçek
var ortada. Gerek Doğan Bey’in yapıları ge­
rek bizim yapılarımız mimarının adıyla satıl­
maya başlandı.
Konut mimarlığı dediğimiz şey Türki­
ye’de sorumsallaştınlan bir şey değildi. Ko­
nut piyasası, konuttaki alım satım örgütlen­
meleri mimari üzerinden gelişmiyordu. Ama
bugün özellikle belirli bir kesime, o elitistik
SÖYLEŞİ ■
duruma hitap eden konutların tasarımı değil
ama tasarımın satış gücü yani tasarımcısı
önemli olmaya başlandı. Ben eskisine göre
yapılan tasarımların da iyi, önemli, güçlü ol­
duğunu düşünmüyorum. Tasarım bir meta
haline gelip satılabilir bir hale dönüştü. Yani
bugün bir kesimin fiyatı artıyor, bu yüzde
yüz gerçek. Sadece bizim ismimizi görerek
satın alacakların sayısı hiç de azımsanacak
gibi değil. Gerçekten ne yaptığımızı görüp,
gerçekten çok fazla benimseyip ondan keyif
alıp satın alanların sayısının çok az olduğunu
söyleyebilirim. Çünkü satışları projenin bit­
mişi üzerinden olmuyor. Birtakım boyalı re­
simler üzerinden oluyor. Dolayısıyla bunun
gerçek aurasının, gerçek tadının herhangi bi­
risine verilmesine imkan yok.
Biz iyi yapıyoruz onun için iyi satılıyor
diyen varsa onu bir gözden geçirsin diyece­
ğim. Henüz ne yaptığını bilmeden yapılıyor
bu işler. Olsa olsa daha evvel yapmış olduk­
ları bir referans olabilir. Ancak henüz çok ye­
ni olan mimarinin veya tasarımın satışta yeni
olma durumu bir alt segmente çok fazla ulaş­
madı. Sosyal toplu konut dediğimiz konu
başka türden mekanizmaları içeriyor. Orada
üretim doğrudan doğruya merkezi idare tara­
fından kontrol edilen bir hikayenin parçası.
Merkezi idareye yakın olan akıl vericilerin
şu anda uygun gördükleri sistem budur. Yarın
bir gün Türkiye’de her şey değişir, Türkiye
doğru yolu kolay bulan bir ülkedir, ben öyle
tahmin ediyorum o yolu da bulur ve sonuna
kadar tüketir. Bu durumda da bizim mimarla­
rımızın düşünmesi lazım, peki şimdi biz ne
yapacağız diye. Çünkü ben mimarların buna
hazır olduklarını düşünmüyorum.
• Geçen sene Ekim ayında Milli Reasürans
Sanat Galerisi için hazırladığınız “...n a­
zaran” sergisinden bahsedelim. Bir röpor­
tajınızda “bizi en çok sevindiren serginin
mimarlık dünyasının dışındaki izleyici ta­
rafından fark edilmiş, izlenmiş ve oldukça
yoğunluklu bir biçimde yorumlanmış ol­
ması” diyorsunuz. Bu sözlerinizden sergi­
nizin hedeflediğinizden de öte bir başarıya
ulaştığını okuyoruz. Bize bu sergiyi ve ya­
rattığı etkiyi anlatabilir misiniz?
Bu sözlerimden iki şey okunabilir: Bir barda­
ğın dolu tarafı, bir boş tarafı. Mimarlık dün­
yası dışında aldığımız tepkileri önemserken
belirli bir dolayımla mimarlık dünyası için­
den almadığımız tepkileri de önemsiyoruz.
Bu anlamda serginin başarısının ne olduğu
benim çok iyi bildiğim bir konu değil. Sergi
uzmanı da değilim. Mimarlık sergisinin ne
olduğunu da çok iyi bilmiyorum açıkçası.
Başarıyı bir tarafa koyarsak o cümleyi ku­
rarken söylemeye çalıştığım şey aslında ger­
çekten mimarlık dünyasının dışında mimarlı­
ğın tüketilebilir bir şey olması, mimarlığın
konuşulabilir bir şey olması, sorunsallaştırıl­
ması, ayrıştırılması, kendi aralarındaki fark­
ların bir araya getirilmesini çok değerli bul­
mamdır. Bu bağlamda çok iyi olduğunu söy­
leyebilirim. Serginin bizim için çok eğitici
olduğunu söyleyebilirim.
Diğer boyutuna mimarlık dünyasının tep­
kisine baktığımızda insan iki şeyden şüphe­
lenebilir. Bir yaptığı işin gerçekten tepki al­
maya muktedir olmayacak kadar önemsiz bir
iş olduğunu düşünebilir. Kimse bir şey söyle­
me zahmetinde bulunmadı, o kadar önemsiz
diyebilirsiniz. Ya da mimarlık dünyasının
suskunluğu üzerine düşünebilirsiniz. Ben
moralimi bozmamak için ikinciyi tercih edi­
yorum.
• “.n a z a r a n ” sergisi İstanbul Teşviki­
ye’de açıldı, daha sonra Kayseri’ye gitti.
Hedefte Trabzon, Ankara, İzmir, Denizli
ve Bursa vardı. Sergi bu illerde de açıldı
mı? Nasıl yorumlandı?
Trabzon ve Ankara’da açıldı bitti. Aslında İz­
m ir’de açılmayı bekliyor. Sonbaharda İz­
mir’de açılacak. Ondan sonra da Türkiye tu­
runu tamamlamış olacak.
• Önceki sorudan hareketle şunu da sor­
madan geçmeyelim. İstanbul’dan bakıldı­
ğında maalesef “taşra” olarak nitelendiri­
len Anadolu kentlerindeki mimarlık çaba­
ları hakkında neler düşünüyorsunuz? Me­
sela serginizin büyük şehirlerden ziyade
Anadolu ile buluşması özellikle mi düşü­
nülmüştü?
İstanbul’dan bakınca taşra denmiyor. İstan-
"Konya için umutluydum
fakat doğrusunu
söylemem gerekirse yeni
yapılaşmanın gördüğüm
kadarıyla çok iyi olduğunu
söyleyemem. Konya
gerçekten çok önemli bir
yer. Bu kadar önemli bir
yerde ciddi bir kaygı
olması gerekir, mimari
proje yapanların ciddi bir
tutukluluğunun olması
gerekir. Bu tutukluluğu
göremedim ben, bütün
yapılar oldukça cüretkar
gözüküyor."
SÖYLEŞİ
bul’un dışındaki kentlere zaten taşra deniyor.Bu İstanbul bazlı bir söylem değil. Türk­
çe’den gelen bir şey onun için bunun kötü ol­
duğunu düşünmüyorum. Neticede bu bir tarif
biçimi, ben bunun üstüne çok fazla durmu­
yorum açıkçası. Söz gelimi İstanbul’un dı­
şındaki pek çok kentin ortalama mimarlık
düzeyinin İstanbul’un ortalama mimarlık dü­
zeyinin çok üstünde olduğunu düşünüyorum.
Örnek vermek gerekirse İzm ir’i rahatlıkla
söyleyebilirim. Ankara ve Eskişehir’in de bu
şekilde olduğunu ekleyebilirim. Ankara’nın
son dönem biraz İstanbullaşmasını bir kenara
koyarak elbette.
Konya için umutluydum fakat doğrusunu
söylemem gerekirse yeni yapılaşmanın gör­
düğüm kadarıyla çok iyi olduğunu söyleye­
mem. Konya gerçekten çok önemli bir yer.
Bu kadar önemli bir yerde ciddi bir kaygı ol­
ması gerekir, mimari proje yapanların ciddi
bir tutukluluğunun olması gerekir. Bu tutuk­
luluğu göremedim ben, bütün yapılar olduk­
ça cüretkar gözüküyor. Türkiye’de mimarlı­
ğın genel problemleri neyse İstanbul’da,
Konya’da, Eskişehir’de, İzmir’de, Bursa’da
da aynı problemlerin olduğunu düşünüyo­
rum. Bunun dışında Serginin dolaşıyor olma­
sı sanat galerisinin tasarrufudur. Oranın yö­
neticisi X var. X çok ilginç bir hanım. Hol­
landa asıllı bir hanım ama Türkiye’ye çok
aşık birisi. Türkiye’deki diğer kentlerin de bu
sergiyi görmesini istiyordu ve olabildiği ka­
dar o da bize destek verdi. Rotasyon, ilişkiler
bağlamında destekler verdi ve biz de bu ser­
giyi üç-dört kentte açabildik. Kayseri’de,
Trabzon’da bu iki kentte çok ilginç tepkilerin
-İstanbul’un dışında- alındığını söyleyebili­
rim. Benim tarafımdan ve heyecanla bu ser­
giye bakıldığını söyleyebilirim.
Ankara biraz daha İstanbul gibi baktı ser­
giye. Bizim için de şöyle bir keyfi oldu. Bizler büroda sürekli eğitim yapanlarız ve bera­
ber o sergilerin açılışına gittik. Söyleşilere
beraber katıldık bürodaki arkadaşlarla, her­
kes bir şeyler söyledi. Onlara da birtakım so­
rular soruldu ve bir paylaşma ortamı oluştu.
O anlamada bir değeri oldu serginin. Aklımı­
za gelmeyen şeylerdi bunlar.
• Mimarlık camiasına yapısal anlamda ge­
tirdiğiniz kazanımlar yanında yayımlan­
mış birçok makaleniz de mevcut. Bu bağ­
lamda mimarlık kuramlarının oluşturul­
ması, tartışılması hususunda yapılan ya­
yınları yeterli buluyor musunuz? Sizce
bunların etkileri ne düzeyde?
Yeterli buluyorum açıkçası, hatta fazla bile
buluyorum. Etkilerinin ne düzeyde olduğunu
konuşmadan evvel şunu belirtmek isterim.
Birtakım yayınların çok parlak başlayan se­
rüvenlerinin inanılmaz bir şekilde yozlaşarak
devam ettiğini görüyoruz. Sadece yazılı ba­
sın olarak değil yeni bir medya aracı olan in­
ternet üzerindeki forumların da etkisinin ge­
nellikle yozlaşma etkisinde olduğunu görü­
yorum. Dolayısıyla bunların çok da etkili ol­
duğunu söyleyemeyiz. Bu yozlaşma insanla­
rı bu tür mecralardan koparmaya başlıyor. O
zaman da onlar kendi etkinliklerini kaybet­
meye doğru gidiyorlar.
Türkiye’de hala birkaç tane önemsenecek
mimarlık dergisinin olduğunu düşünüyorum.
Onların içindeki pek çok makalenin, seçilmiş
yazının, tercümenin gerçekten önemli oldu­
ğunu düşünüyorum. Onun dışında bence çok
önemli bir mimar olan babamın hayatında
hayal dahi edemeyecek kadar mimarın ve
mimarlığın popülerleştirdiği bir ortamda ya­
şıyoruz.
Bu ortam zaman zaman mimarı hatta mi­
marlığı olduğundan daha da önemli bir yere
koyabiliyor. Önemli olan bence mimarlık
dünyasının bunu nasıl değerlendireceğidir.
Tüm hikayenin burada problemleşmeye baş­
ladığını düşünüyorum. Sözler başlıyor, hadi
bir ortam oluşturalım, hadi bir forum oluştu­
ralım bir platform oluşturmaya başlayalım
deniyor. Bunlar çok iyi niyetle başlayan şey­
ler. Alt yapısı sağlam olmayan, kültürel biri­
kimi sağlam olamayan bir toplum tarafından
çok kolaylıkla farklı mecralara kaydırılabiliyor. Birbirine sataşma, her yapılanı eleştir­
me, acımasızca yargılama noktasına kadar
gidebiliyor. Özellikle internet forumları, ne
yazık ki gittikleri yer hep bu nokta oluyor.
İnsan bazı durumlarda ne kadar güzel, keşke
bu devam etse diye baktığı birtakım şeyleri
sonunda artık hiçbir zaman görmez, bakmaz
SÖYLEŞİ ■
ve önemsemez hale geliyor. Bunlardan bence
Türkiye’de çok fazla var.
• Dergimizi nasıl buldunuz? Bu konuda
Anadolu’daki çalışmaları nasıl değerlen­
diriyorsunuz?
İlk defa Kayseri’de de yayınlanmış bir dergi
görmüştüm, Tol dergisi. O dergiyi gördüğüm
zaman çok şaşırmıştım. Kayseri’ye gittiğim­
de oradaki bir takım kafaya takmış insanların
bu dergiyi devam ettirdiğini gördüm. Bu tür
yerlerde mimarlık adına birkaç şeyin çok
önemli olduğunu düşünüyorum. Birincisi
oda. Odanın kendisinin mesleki duruşunun
bu tür yerler için önemli olduğu kanaatinde­
yim. İstanbul’u kaybettiğimizi düşünüyo­
rum. Bu tür popülasyon için oda menşeili ya­
yınların da birkaç kafaya takmış insan tara­
fından iyi organize edilebilebilir. Çünkü or­
tada büyük bir boşluk var. O iyi değerlendi­
rildiği sürece İstanbul’da yayınlanan herhan­
gi bir dergide kolaylıkla kendine yer bulama­
yacak bir yazı burada kendisine çok rahat yer
bulabilir. Önemli olan onun iyi bir edisyon
tarafından yürütülmesidir bence.
Mimaran’a başarılar diliyorum. Yeni bir
dergi, mutlaka eksikler olacaktır. Fakat çıkı­
yor olması bence önemli bir durumdur. Bun­
dan sonrası için daha önemli olan iyi çıkıyor
olması, düzenli çıkıyor olması. Burada bunu
yürütecek bir güç olduğunu görüyorum.
• Bu sayıda dosya konumuz “ekolojik mi­
marlık”. Bu konudaki düşüncelerinizi öğ­
renebilir miyiz?
Küresel ısınmanın mimarlığın problemi ol­
duğunu düşünmüyorum açıkçası. Küresel
ısınma hepimizin, mimarlığın, hukuğun ve
daha bir çoğunun problemi. Mimarlık bu ko­
nuda nasıl bir tedbir alabilir? İklime ve duru­
ma rağmen durumla çelişen, onunla çatışan
şeyler yapıp bunu bir cambazlık olarak gör­
menin ve bunun üzerinden mimari kurmaya
çabalamanın hele bu şekilde bir ortamda saç­
ma olduğunu düşünüyorum. O anlamda ya­
pının yerle kurduğu ilişkinin ve iklimsel ve­
rilerin gözetilmesinin zaten otomatik olarak
doğruya yani pasif tasarıma etkisi vardır. Bu
mimarlığın tek problemi değildir ama prob­
lemlerinden bir tanesidir, çok da önemlidir.
• 20 yıllık meslek hayatınızda sizde en faz­
la heyecan ve coşku uyandıran eseriniz
hangisiydi? Sizin hala aklınızı çelen “keş­
ke yapsaydım” dediğiniz ya da “mutlaka
yapacağım” dediğiniz bir proje var mı?
97 yılında böyle bir soru sorulduğunda bir
hava limanı yapmak isterim demiştim. Sonra
bu havalimanı yarışmaları oldu. Bugün öyle
bir düşüncem yok açıkçası. Yani bundan son­
ra şunu yapmak isterim diyeceğim bir durum
yok. Ama Tanrı beni mimarlık üzerinden
inanmayacağım bir iş yapmaya sürükleme­
sin, o hale getirmesin. Bir tek bunu istiyo­
rum, onun dışında hiçbir şey istemiyorum.
• Sizi en çok etkileyen yerli ve yabancı mi­
marlar ve en beğendiğiniz projeler neler­
dir?
Türkiye’de şu ana kadarki modern çağda
baktığımızda beni en çok etkileyen isim Ha­
luk Baysan olmuştur. Haluk Baysan’ın yaptı­
ğı işlerin Türkiye için çok iç açıcı, iyi işler
olduğunu düşünüyorum. Kendisini hayatının
son döneminde tanıma şansına eriştim. Çok
değerli bir insandı gerçekten.
Mimarlığa bakış açısını ve dünya görüşü­
nü çok önemsediğim, yaptığı işlere çok saygı
duyduğum ama dünya görüşüyle yüzde yüz
ilişki kuramadığım bir başka isim de Turgut
Cansever’dir. Türkiye için bence çok önemli
bir insandır. İşlerinin anlamı, kavramsal bo­
yutu ayrıdır. Her işini değil ama genellikle
yaptığı işleri güzel bulduğumu söyleyebili­
rim. Onun dışında da Türkiye dışında bugün
mimarlık yapan Amelie Edgü kişinin işlerini
her seferinde merak ederek inceliyorum, ba­
kıyorum, önemsiyorum. Apayrı bir dünyada
yaşadığını, bu modernist dünyanın baskısın­
dan uzak yaşayabildiğini, o baskından kaça­
rak üretebildiğini ve o özgürlüğün de yapıla­
rında bizim hiçbir şekilde yapmaya yanaşamayacağımız bir tat bıraktığını düşünüyo­
rum. Bu yüzden de yaptıklarını hiçbir şekilde
ulaşılamayacak görüp zevk alıyorum.
• Gonca Hanım, siz 2002 yılında Emre
Bey’le çalışmaya başladınız. Sizin hayatı­
nızda 2000 öncesi ve sonrasına değinirsek
bize neler söylersiniz?
SÖYLEŞİ
Öncesi ve sonrası bambaşka. Öncesi biraz
okul sonrası bocalama biraz da tecrübesizlik
dönemi. Mimari görüş olarak da çok fazla
belirgin bir şey söyleyemezdim. Zaten önce
yüksek lisans yaptım. O dönemde çalıştığım
iş yerlerinde benim için projeye nasıl başla­
nır, merdiven nasıl çizilir, sistem kesiti nedir
dönemi. Daha fazla işin teknik boyutlarını
kapatmaya yönelikti. 2002’ de Emre ile çalış­
maya başladıktan sonra işin bambaşka bir
boyutunu gördüm. Okul zamanı öğrenilen­
lerle hayat görüşünü mimar nasıl bir araya
getirir, bu projeler nasıl harmanlanır, nasıl
sunulur ve kabul edilir? O tarafa geçtim, ger­
çek mimarlık hayatımın ondan sonra başladı­
ğını söyleyebilirim.
• Emre Bey nasıl bir çalışma arkadaşı?
Emre’nin çalışma ortamına ilk girdiğimde
hayret etmiştim. Dediğim gibi orada çalış­
maya başladığımda çok tecrübeli değildim.
Emre’nin yaptıklarına inanamamıştım. Çok
şaşırmıştım, bu adam bu riskleri nasıl alıyor
diye. Ekip birkaç kişiydi tabi ki, O arkadan
değerlendirmeler yapıyordu. Orada çok
şaşırdığımı hatırlıyorum ve Emre’nin tavrı
hep böyleydi.
• Peki Emre Bey sizce Gonca Hanım nasıl
bir iş arkadaşı?
Ben 17 yıl boyunca annemle ve babamla or­
taklık yaptım. Sanıyorum sonrasında onlar­
dan sonra herhangi biriyle ortaklık yapmak
benim için çok zor bir karardı. Bir ara çok or­
taklı büro yürütmek gibi bir düşüncem vardı.
Bunun önemli bir iş olduğunu düşünüyor­
dum. İtiraf etmeyelim ki bugünlerde çok ay­
nı fikirde değilim. Çünkü Gonca kadar iyi bir
ortak bulabileceğimi düşünmüyorum.
• Genç bir mimar olarak, genç mimarlara
ne tavsiye edebilirsiniz?
Başarılı olmanın tek şartı var. Ya bu işi
hemen bırakabilirler ya da çok çalışmaları,
sabretmeleri gerek. Dana önemlisi bu işi
sahiplenmek.
• Ben bu işi yapmayacağım, bırakacağım
dediğiniz oldu mu?
Hiç olamadı yapacak başka bir şey yok çün­
kü.
• Sohbetimizde verdiğiniz cevaplardan
modernite ile bir derdiniz olduğunu görü­
yoruz. Bu bağlamda yerellik sizin için ne
kadar önemli? Bütün bu kaotizmin içinde
sizin durmayı tercih ettiğiniz yer neresi?
Aslında çok önemli. Modernitenin içinde
yerelliğin de bir sorunsal olduğunu düşünüy­
orum açıkçası. Mimarlık üzerinden bakacak
olduğumuzda da mimarlığın çok yerel ol­
ması gerektiğini düşünüyorum. Yani her
yapının tam o yere göre olması fikrindeyim.
Hatta kültür merkezinin (Mevlana Kültür
Merkezi) yerinin değişmesini bilmiyordum.
Hakikaten çok ikircikli bir konu. Moderniteyle hepimizin bir derdinin olması gerekir.
Bu dünyadan çok memnun olan varsa kafası
oldukça havalarda uçuyor demektir. Nerede
durmayı seçtiğimi sordunuz. Ben de orayı
arıyorum, açıkçası bulabileceğimizi de san­
mıyorum. Biraz kaybedeceğini bildiğiniz bir
kavganın içinde olmak gibi bir şey.
Teşekkür ederiz.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
KÜRESEL ISINMA VE MİMARLIK
İlhan KOÇ 1 F 9
ilindiği üzere son yıllarda dünya toplumlarını önemli ölçüde tehdit eden
en önemli iki sorundan birisi mevcut
(fosil) “enerji kaynaklarının tükenmesi” (kö­
mür, petrol, doğal gaz ve nükleer enerji), bir
diğer ise “küresel ısınma” olgusudur. Bun­
lardan birincisine çözüm olarak alternatif
(dönüşümlü, yenilenebilir) enerji kaynakları
(güneş, su gücü, jeotermal, rüzgar, dalga vb.)
ortaya konmaktadır ve günümüzde üretimle­
ri ve kullanımlarında çok hızlı adımlar atıl­
maktadır. İkinci önemli sorun, küresel ısınma
için çözüm ise birinciye göre çok daha zor­
dur. Çünkü bu sorunun kaynağı çoğunlukla
fosil yakıtların (birinci sorun ile ilgili) yan­
ması sonucu ortaya çıkan karbondioksit
(CO2) gazının (sera gazı) atmosfere karış­
ması ile meydana gelmektedir. Bunu yanı sı­
ra diğer kimyasal sera gazları da (çeşitli kar­
bon bileşikleri, CFC, CH4, vb) ikinci derece
sebep olduğu bilinmektedir. Toplumlar yaşa­
mını sürdürebilmek, dolayısıyla ekonomi ve
teknoloji yarışında geri kalmamak için mev­
cut fosil enerjilerden sonuna kadar faydalan-
mak zorunda hissediyor kendini. Tabi, bunun
için birkaç çözüm ortaya atılmaktadır. Bun­
lardan birisi, mevcut fosil enerji enerjilerini
daha az (yalıtım) veya dikkatli kullanmak
(baca filtresi); diğeri ise yukarıda bahsi ge­
çen yenilenebilir enerjilerin üretimini artır­
mak ve kullanmaktır. Fakat bu yöntem ileri
teknoloji gerektirdiği için henüz az gelişmiş
ve bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için he­
nüz zor ve pahalı çözümdür. Haliyle bizim
gibi ülkeler bir yandan yeni, dönüşümlü
enerji kaynaklarının kullanılması için çok ça­
ba sarf etmesi gerekirken, bir yandan da
mevcut enerji kaynaklarını (öz kaynaklar ve­
ya satın alınan) en ekonomik şekilde tüket­
menin yollarını bulmak zorundadır.
Bu dosya konumuzda, mesleğimizle çok ya­
kından ilgili olan birinci sorunun çözümüne
ilişkin çözüm önerilerini bir başka sayıda ele
alınması gerektiğini kabul ederek, ikinci so­
runun yani küresel ısınma nın ne olduğu ve
çözüm önerilerine ilişkin, özellikle mesleği­
miz bağlamında bir takım araştırmalar sunul­
maktadır. Yukarıda kısaca özetlenmiş olan
ilhan Koç, Yrd. Doç. Dr.
Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Mimarlık
Fakültesi Mimarlık Bölümü.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
küresel ısınma olgusunun ne olduğu dosya­
mızın ilk makalesinde detaylı olarak ortaya
konmuştur. Sera gazlarının sebep olduğu ik­
limsel değişiklikler (küresel ısınma) son yıl­
larda çok tehlikeli bölgesel ve küresel çevre
olaylarının ortaya çıkmasına sebep olmakta­
dır. Buna en son örnek olarak geçen ay (Temmuz-2007) ortalarında İngiltere’nin iç bölge­
lerinde meydana gelen sel felaketi gösterile­
bilir.
Son yıllarda bilim adamları tarafından
çok sık olarak gündeme getirilen bu önemli
soruna çözüm kuşkusuz sebep olduğu bilinen
atmosfere salınan sera gazlarının miktarının
zarar vermeyecek orana indirilmesidir. Sera
gazlarının çeşitli kaynaklar (her eşit üretimde
ve binaların ısıtılma/soğutulmasında fosil
yakıtlar kullanılması, orman/anız yangını,
hayvan dışkısı, deodorantlar, vs.) tarafından
üretildiği bilinmektedir. Fakat oransal olarak
incelendiğinde, ABD Enerji Bilgi Yönetimi­
nin (US Energy Information Administration)
2000 yılı verilerine göre ABD’deki küresel
ısınmaya sebep olan sera gazı emisyonunun
hemen hemen yarısından (%48, ki bu oran
dünya geneli için daha büyüktür) yapı sektö­
Dünyamız, özellikle sanayi üretiminin ve
orman yangınlarının artırdığı sera
gazlarının sebeb olduğu iklimsel
değişikliklerin sonucunda seller, kuraklık
gibi çok tehlikeli bölgesel ve küresel çevre
olaylarıyla karşı karşıya.
rü, geri kalanından ise ulaşım (%27) ve en­
düstri (% 25) sorumludur. Yine, ABD’de üre­
tilen elektriğin % 76’sının binaların kullanı­
mı için tüketilmektedir.1 Bu verileri dünya
için genellemek gerekirse küresel ısınmanın
genelde dünyamıza özelde ise ülkemize ver­
diği zararlarından kaçınmak için yapı sektö­
ründe acil önlemler alınması gerektiği ortaya
çıkmaktadır. Bu önlemlere kuşkusuz ülkemi­
zin daha fazla ihtiyacı vardır. Çünkü biz batı­
lı gelişmiş ülkelere kıyasla daha küçük bir
ekonomiyiz ve tükettiğimiz enerjinin %60’nı
ithal eden bir ülke olarak buna mecburuz.
Mevcut yapılarımızın enerji kullanımı dikka­
te alınırsa ki bu konuda oran itibarı ile duru­
mumuz ne kadar vahim olduğu görülecektir.
Yani ister mevcut yapılarımızı ısı yalıtımı
uygulaması ile olsun, ister yeni yapılarımızı
modern enerji etkin yapım sistemleri ile ol­
sun, kullanılacak enerji çeşitleri (geleneksel
ve modern/yenilenebilir) ve de sahip olduğu­
muz sosyo-ekonomik şartlarda dikkate alına­
rak dikkate alınarak ülkemiz yapı sektöründe
çok önemli bilimsel ve pratik çalışmalar ya­
pılması gerekmektedir.
Bu amaçla, bu önemli soruna katkı yapa­
bilmek adına dergimizin bu sayısında dosya
konusu olarak “Küresel Isınma ve Mimar­
lık” başlığı seçildi. Dosyada yer alan maka­
lelerin içeriklerine bakıldığında; ele alınan
çalışmaların birincisinde “Küresel Isınma”
olgusunun tanımı ve oluşum sebepleri çevre
bilimi bakımından genişçe ortaya konmakta
ve bu olgunun etkilerinin dünya ve ülkemiz,
hatta Konya için neler olabileceğine ilişkin
çok detaylı bilgi verilmektedir. Daha sonraki
birkaç çalışmada ise günümüz dünyasının en
önemli anahtar kelimelerinden olan ‘sürdü­
rülebilirlik’ kavramı bakımından küresel
ısınma sorununun çözümüne ilişkin olarak
mimarlık ve şehirsel planlama disiplinlerinin
nasıl bir katkı yapabileceğini ortaya koymak­
tadırlar. Diğer birkaç araştırma ise yine sorun
“yapı sektörü” açısından detaylı olarak ta­
nımlanmakta ve çözümüne ilişkin olarak ya­
pılabilecek uygulamalar ve çözüm önerileri
vurgulanmaktadır.
1. www.architecture2030.org
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Gezegenimizi Tehdit Eden Değişim:
KÜRESEL ISINMA
Mehmet Emin AYDIN - Fatma BEDÜK ] I 21
ünya’nın iklimi değişmekte midir?
Cevap şüphesiz ki; “evet”. Ekvator­
dan kutuplara, okyanuslardan en
yüksek zirvelere kadar kendini hissettiren bu
değişim ve üzerine yapılan araştırmalar bu
cevabı desteklemekte ve elde elden veriler
cevaplanması güç olan başka bir soruyu akla
getirmektedir; “İklim neden değişmekte­
dir?”.
Uzun dönemde, yeryüzünün, güneşten al­
dığı enerji kadar enerjiyi uzaya vermesi gere­
kir. Güneş enerjisi yeryüzüne kısa dalga bo­
yu radyasyon olarak ulaşır. Gelen radyasyo­
nun bir bölümü, yeryüzünün yüzeyi ve at­
mosfer tarafından geri yansıtılır.
Sekil 1. Güneş ışınlarının dünya yüzeyinde ve
atmosferde tutulması
Gezegenimizin yüzeyi tarafından yukarı­
ya salınan kızılötesi radyasyonun büyük bö­
lümü atmosferdeki su buharı, karbondioksit
ve diğer sera gazları tarafından emilir. Bu
gazlar enerjinin, yeryüzünden geldiği gibi
doğrudan uzaya geçmesini engeller. Birbiriyle etkileşimli birçok süreç (radyasyon, hava
akımları, buharlaşma, bulut oluşumu ve yağ­
mur dahil) enerjiyi atmosferin daha üst taba­
kalarına taşır ve enerji oradan uzaya aktarılır.
Atmosferdeki gazların gelen güneş ışınımına
karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan
uzun dalgalı yer ışınımına karşı çok daha az
geçirgen olması nedeniyle Yerküre’nin bek­
lenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve
ısı dengesini düzenleyen bu süreç, sera etki­
si olarak adlandırılmaktadır.1
Birleşmiş Milletler ve Dünya Meteoroloji
Teşkilatı tarafından 2001’de üçüncüsü ger­
çekleştirilen Hükümetler arası İklim Deği­
şikliği Paneli’nde hazırlanan değerlendirme
raporuna göre, küresel ortalama sıcaklıkların
geçmiş binlerce yılda, 20. yy.da gerçekleşen
artıştan daha fazla değişmiş olması olası gö-
Mehm et Emin Aydın, Prof. Dr.
Fatma Bedük, Arş. Grv.
Selçuk Üniversitesi Müh. Mim. Fakültesi
Çevre Mühendisliği Bölümü.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Şekil 2.
1861-2000 yılları ile 1961-1990 yıllarındaki yeryüzü, hava ve deniz yüzeyi ortalama
sıcaklıklarının karşılaştırması sonucu belirlenen yıllık sıcaklık anomalileri (0C) (IPCC, 2001)
rülmemektedir.2 Ancak 19. yüzyılın ortaların­
da gerçekleşen sanayi devriminden bu yana,
insan etkinliklerinin de iklimi etkilediği yeni
bir döneme girilmiştir. Özellikle fosil yakıtla­
rın yakılması, arazi kullanımı değişiklikleri,
ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi insan
etkinlikleri sonucunda, atmosferdeki sera gazı
birikimleri hızla artış göstermiştir.3
19. yy.ın sonlarından bu yana, ortalama
küresel yeryüzü sıcaklığı 0,6±0,2°C artmıştır.
1861’den günümüze, yapılan sıcaklık ölçüm­
leri sonucunda 1990’ların en sıcak dönem,
1998 yılının ise en sıcak yıl olduğu tespit edil­
m iştik. Geliştirilen iklim modellerine dayanı­
larak, bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklığın or­
talama 1,8-4°C artacağı ve 2007 yazının son
150 yılın en sıcak yazı olacağına dair tahmin­
ler yapılmaktadır.5 Şekil 2 ’de 1861-2000 yıl­
lan arasında yapılan sıcaklık ölçümleri, 1961­
1990 yılları arasındaki ölçümlerle karşılaştı­
rm ış tır. Grafikte küresel sıcaklık artışının
önemli bir kısmının 19. yy.ın sonunda 1910­
1945 yılları arasında ve 1976’dan günümüze
kadar gerçekleştiği görülmektedir.4
(a) 1910-1945 yılları arasındaki yıllık sıcaklık trendleri
(b) 1946-1975 yılları arasındaki yıllık sıcaklık trendleri
(c) 1976-2000 yılları arasındaki yıllık sıcaklık trendleri
Şekil 3.
1920-1945, 1946-1975 ve 1976-2000 dönemlerindeki yıllık sıcaklık değişimi. Kırmızı
renk sıcaklık artışını, mavi renk düşüşleri göstermektedir (IPCC, 2001).
İklim Değişikliğine Sebep Olan
Etkenler
2007 başında Fransa’da gerçekleştirilen dör­
düncü Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nde yayınlanan değerlendirme raporu,
küresel ısınmadan %90 oranında insanları so­
rumlu tutmaktadır. Sanayi devriminden sonra,
artan enerji ihtiyacını karşılamak için kullanı­
lan fosil yakıtların yanması sonucu oluşan
karbondioksit (CO2) küresel ısınmada birinci
derecede rol alan sera gazıdır.5 İklim değişik­
liğine sebep olan en önemli etkenler atmosfe­
rik sera gazları ve aerosol konsantrasyonları­
nın artışı ve ormanların tahrip edilmesidir.
1. Sera Gazları
Endüstri devriminden önceki yüzyılda sera
gazlarının atmosferdeki konsantrasyonları
nispeten sabitti. Ancak o zamandan bugüne,
insanoğlunun aktiviteleri dolayısıyla sera gaz­
larının konsantrasyonları artmıştır. Tablo 1’ de
insan faaliyetleri sonucunda oluşan çeşitli se­
ra gazlarının endüstri devrimi öncesindeki ve
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
1998’deki konsantrasyonları, yıllık değişim
oranları ve atmosferdeki ömürleri verilmiş­
tir.4 CO2 en büyük artışı gösteren sera gazı
iken, tüm sera gazlarının atmosferdeki reak­
siyonlarla yıkılma sürelerinin oldukça uzun
olduğu görülmektedir.
Karbondioksit (CO2)
Karasal ekosistem karbon, nütrient, ve
hidrolojik döngü gibi insan faaliyetleri tara­
fından etkilenebilecek çevrimlere dayanır.
Karbon, fotosentez, solunum, ayrışma ve
yanma reaksiyonlarıyla doğal sistemde bir
döngüye sahiptir ve insan faaliyetleri ekosistemdeki karbon stoklarını değiştirebilmekte­
dir. Geçmiş yüzyıldaki CO2 emisyonlarının
çoğu fosil yakıtların yanmasından, kalan kıs­
mı ise özellikle de ormanların tahrip edilme­
sinden kaynaklanmaktadır.
fere karbon salınımı gerçekleştirmiş, ancak
geçmiş yüzyılda CO2 emisyonlarını depola­
maya başlamıştır. Değişen bu döngünün ne
kadar süreceği belirsizdir. Karaların CO2 de­
polamasının ne kadar süreceği, ne zaman duracağı ve CO2 salımı gerçekletireceği sorusu
cevaplanamamaktadır. Geliştirilen modeller
sonucunda karaların CO2 depolama kapasi­
tesinin 2050 yılından sonra azalacağı ve
2100 yılından sonra CO2 salımına başlayaca­
ğı tahmin edilmektedir.6
CO2
(Karbondioksit)
Endüstri devrimi
öncesi kons.
1998deki kons.
Kons. artış oranı
Atmosferik ömürleri
CH4
(Metan)
N2O
(Diazot
monoksit)
CFC-11
(Klorofloro
karbon-11)
HFC-23
(Hidrofloro
karbon-23)
CF4
(Perfloro
metan)
sıfır
sıfır
40 ppt***
yaklaşık
yaklaşık
yaklaşık
280 ppm*
700 ppm*
270 ppm*
365 ppm
1745 ppb
314 ppb
268 ppt
14 ppt
80 ppt
1.5 ppm/yıl
7.0 ppb/yıl
0.8 ppb/yıl
-1.4 ppb/yıl
0,55 ppb/yıl
1 ppb/yıl
5 - 200 yıl
12 yıl
45 yıl
260 yıl
>50,000 yıl
Sera ga zla rın ın kuru hava içindeki o ra n la rı: * ppm :m ilyo nd a bir
114 yıl
**p p b :m ily a rd a bir
* * * p p t : trilyo n d a bir
T ab lo l. insan faaliyetleri
sonucunda oluşan sera gazlarının yıllık
değişim oranları ve
atmosferdeki ömürleri (IPCC, 2001)
Sekil 4. Sanayide kullanılan fosil
yakıtlardan kaynaklanan
CO2 emisyonları küresel ısınmanın esas
sebeplerindendir.
(www.worldrevolution.org)
1850-1998 yılları arasında fosil yakıtların
yanması ile atmosfere yaklaşık 270.109 ton
karbon bırakılmıştır. CO2’in atmosferdeki
konsantrasyonu 1750’de 280 ppm ’den
1999’da 367 ppm’e çıkmıştır. CO2’in izotopik yapısı ve oksijen oranındaki azalma CO2
konsantrasyonundaki artışın fosil yakıtların
yanmasıyla oluşan organik karbon oksidasyonuna bağlı olduğunu kanıtlamaktadır.
Öneki yüzyıllarla karşılaştırıldığında, en­
düstri devriminden sonraki dönemde meyda­
na gelen artış çarpıcı seviyede olmuştur.
1980’den bu yana yıllık ortalama artış %0,4
oranındadır.4
Karasal biyosfer de tarih boyunca atmos-
Metan (CH4)
Atmosferik
CH4
konsantrasyonu
1750’den günümüze yaklaşık %150 (1.066)
artmıştır. CH4 hem sulak alanlar gibi doğal
kaynaklardan salınan hem de zirai faaliyet­
ler, doğalgaz faaliyetleri, hayvancılık ve katı
atık deponi sahaları gibi insan faaliyetleri sonucu açığa çıkan bir sera gazıdır. Mevcut
CH4 emisyonunun yaklaşık yarısı antropojenik kaynaklıdır. CH4 konsantrasyonunda
meydana gelen artış 1990’larda yıllık olarak
büyük değişim göstermiştir. 1992 yılında sı­
fıra yakın olan değer 1998 yılında 13 ppb’ye
kadar ulaşmıştır. Bu önemli değişim çok net
bir şekilde açıklanamazken, örneğin pirinç
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Hem ozon tabakasına
zarar veren, hem de
sera etkisine sebep olan
gazların atmosferik
konsantrasyonları
Montreal Protokolü'nden
sonra ya azalmaya
başlamış veya artışı
yavaşlamıştır.
üretiminden kaynaklanan CH4 emisyonları­
nın arttığı belirlenmiştir.4
Diazot monoksit (N2O)
N20’nun atmosferik konsantrasyonu en­
düstri devriminden sonra yavaşça artmış ve
günümüzde 1750 yılına göre %16 (46 ppb)
artış göstermiştir. N2O da hem doğal hem de
antropojenik kaynağı olan bir başka sera ga­
zıdır ve atmosferde gerçekleşen kimyasal re­
aksiyonlar sonucunda uzun sürelerde kaybo­
lur. Antropojenik kaynakları zirai faaliyetler,
biokütle yakılması ve endüstriyel faaliyetler­
dir.4
Halokarbonlar ve ilgili Bileşikler
Hem ozon tabakasına zarar veren, hem de
sera etkisine sebep olan gazların atmosferik
konsantrasyonları Montreal Protokolü’nden
sonra ya azalmaya başlamış veya artışı yavaş­
lamıştır. Bu halokarbonların çoğu atmosfer­
deki ömrü uzun olan sera gazlarıdır. Öte yan­
dan kloroflorokarbonlar (CFC) yerine kulla­
nılan hidrokloroflorokarbonlar (HCFCs) ve
hidroflorokarbonların (HFCs) konsantrasyo­
nu artmaktadır. Bu iki tür bileşiğin konsant­
rasyonları da yine Montreal Protokolü ile sı­
nırlandırılmıştır.4
Perflorokarbonlar (PFCs: CF4, C2F6 vb.)
ve sülfürhekzaflorun (SF6) da antropojenik
kaynakları vardır. Atmosferdeki ömürleri
çok uzundur ve güneşten gelen infrared rad­
yasyonu absorblama kapasiteleri oldukça
yüksektir. Bu nedenle çok küçük miktarları
bile sera etkisini arttırmaktadır. CF4 atmos­
ferde 50,000 yıl kalabilmektedir ve antropo­
jenik kaynakları doğal kaynaklardan 1000
kat fazladır. SF6 ise CÜ2’den 22,200 kat da­
ha etkili bir sera gazıdır. Mevcut konsantras­
yonu düşük (4,2 ppt) olmasına karşın her yıl
0.24 ppt artış göstermektedir.4
Atmosferik Ozon (O 3)
O3 hem stratosferde hem de troposferde
bulunan önemli bir sera gazıdır. Ozon, güneş
ışığının azot dioksit ve hidrokarbonlar üzeri­
ne etkisiyle troposferdeki bir seri kompleks
reaksiyon sonucu oluşan güçlü bir oksitleyi­
cidir. Ozonun trafikten kaynaklanan azot ok­
sitten oluşması nedeniyle kentlerdeki ozon
konsantrasyonu kırsal kesime göre daha faz­
ladır.7 Ozon konsantrasyonu yüksekliğe bağ­
lı olarak ve alansal olarak farklılık gösterir.
Ozon oluştuktan sonra atmosferdeki ömrü
haftalar ile birkaç ay gibi kısa bir süreyle sı­
nırlıdır. Troposferdeki ozonun yeryüzünden
yansıyan radyasyonu tutması dolayısıyla
CO2 ve CH4’den sonra en önemli üçüncü se­
ra gazı olarak değerlendirilmektedir. Troposferik ozon konsantrasyonunun endüstri devriminden bu yana yaklaşık olarak % 35 arttı­
ğı belirlenmiştir.4
2. Aerosollar
Aerosolların (çok küçük partiküller ve dam­
lacıklar) atmosferdeki radyasyona önemi de­
recede etki ettiği bilinmektedir. Aerosolların
radyasyon üzerine etkisi iki farklı şekilde
oluşmaktadır. İlk etkisi solar ve infrared rad­
yasyonu absorblamaları, ikinci etkisi bulutla­
rın mikro fiziksel özelliklerini etkileyerek
radyasyonla etkileşimlerini değiştirmeleridir.
Aeosollar fırtınalar ve volkanik faaliyetler
gibi doğal olaylardan kaynaklanabileceği gi­
bi fosil yakıtların ve biokütlenin yakılması
gibi antropojenik kaynaklı da olabilir. Aero­
sollar atmosferde, bulutları içerisinde fizik­
sel ve kimyasal değişime uğrayarak yağışlar­
la akışlara karışırlar. Aerosolların radyasyo­
na etkisi sadece alansal olarak farklılık gös­
termez, aynı zamanda büyüklükleri, şekilleri
ve kimyasal yapıları da önemli değişkenler­
dir. Aerosollar arasında sera etkisi en önemli
olanlar sülfat aerosolları, biokütle yakılması
sonucu oluşan aerosollar ve fosil yakıt kay­
naklı siyah karbondur.4
3. Ormansızlaşma
Atmosferdeki sera gazlarının %25-30’u (16
milyar ton) ormansızlaşmadan kaynaklan­
maktadır. Karasal ekosistemde vejetasyonlar,
atmosferdeki CO2’i özümsemekte ve ağaçla­
rın %50’si karbondan oluşmaktadır. Karbon
özümseme kapasitelerinden dolayı ormanlar
küresel ısınmayı azaltmada önemli bir rol
oynayabilecekken, yandıkları veya aşırı şe­
kilde kesildikleri zaman içerdikleri karbonu
atmosfere bırakmaları nedeniyle karbon kay­
nağı da olabilirler.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Sekil 5. Ormanların tahrip edilmesi
küresel ısınmayı hızlandırmaktadır.
( www.eco-furniture.com)
Bu nedenle orman tahribatının önlenmesi
ve ağaçla kaplı alanların arttırılması gereği
vurgulanmaktadır. Ancak Dünya’da her yıl
13 milyon ha orman kaybedilmektedir. Or­
mansızlaşma tropik bölgelerde, Afrika’da,
Latin Amerika’da ve Kuzey Asya’da daha
yaygındır. Ormanlar daha çok artan nüfusun
beslenmesi amacıyla, zirai alan kazanmak
için tahrip edilmektedir. Küresel ısınma da
artan hava sıcaklığı, değişen yağış düzeni ve
sıklaşan sert hava olayları ile ormanlar üze­
rinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır.8
İklim Değişikliğinin Yol Açt>ğ> Sonuçlar
1. Yağışlar ve Buzullardaki Değişimler
Küresel Isınmayla birlikte bazı bölgeler daha
çok yağış alırken bazı bölgelerde daha çok
kuraklık görülecektir. Doğu Asya dışında
Kuzey Yarımküre’nin orta ve üst kesimlerin­
de yıllık yağış miktarında artış meydana gel­
mektedir. Tropikal bölgelerdeki yağışlar de­
ğerlendirildiğinde 20. yy.da yağışların yakla­
şık olarak her on yılda % 0,2-03 arttığı göz­
lenmiştir.4
Kuzey Yanmküre’de yağışlarda meydana
gelen artış toplam bulut miktarındaki artışa
bağlanmaktadır. Bulut miktarındaki artış sı­
caklıkla atmosferik buharlaşmanın artmasın­
dan kaynaklanmaktadır. Kuzey Yarımküre’deki yağış artışına karşılık Güney Yarımküre’de sistematik bir değişim izlenmemiştir.4
Kar kalınlığı ve buz kütlelerinin büyüklü­
ğündeki azalma da yeryüzündeki sıcaklık ar­
tışına bağlanmaktadır. Uydu görüntüleri
1960’dan bu yana kar kalınlığında yaklaşık
% 10’luk bir azalma olduğunu göstermekte­
dir. Kuzey Yarımküre’deki buzul miktarı da
düşerken Antarktika’daki buzullarda önemli
bir değişim gözlenmemektedir. Son veriler
Kuzey Kutbu’ndaki buzulların 1958-1976
yılları arasında ve 1990’ların ortasında, yaz
dönemlerinde %40 azaldığını göstermekte­
dir.4
2. Deniz Seviyesindeki Değişim ve
Toprak Kayıpları
20. yy.da deniz seviyesindeki ortalama artış
1,0-2,0 mm/yıl ile 19. yy. gerçekleşmiş artı­
şın üzerindedir. 20. yy. boyunca deniz sevi­
yesinde toplam 10-25 cm bir yükselme ger­
.
.
„
.
çekleflmifltir. Bu yüzyllda is ^ eriyen buz
dağlarının deniz seviyesini 40-60 cm daha
Sekil 6. Küresel Isınmanın etkisiyle
buzullarda erime meydana gelmektedir.
(www.spiritofmaat.com)
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Küresel ısınmanın etkileri,
buzulların erimesi, deniz
seviyesi yükselmesi, iklim
kuşaklarının kayması gibi
değişikliklerle sınırlı
değildir. Küresel ısınmanın
sürmesi durumunda, aşırı
hava olayları (şiddetli
fırtınalar ve kuvvetli
yağışlar) gibi meteorolojik,
bu olaylara bağlı olarak
oluşan taşkınlar ve seller
gibi hidrolojik ve uzun
süreli kuraklık olayları ve
çölleşme süreçleri gibi
klimatolojik kökenli doğal
afetlerin şiddetinde,
sıklığında ve etkinlik
alanında önemli artışların
olabileceği
beklenmektedir.
yükselteceği tahmin edilmektedir. Deniz kı­
yılarındaki su seviyesi birçok faktöre bağlı
olarak değişir. Kıyılardaki su seviyesinde
meydana gelen yükselmeye yol açan faktör­
lerden en önemlisi iklimsel etkidir. Okyanus­
lardaki sular ısındıkça genişlemektedir. Di­
ğer önemli sebep okyanuslardaki su miktarı­
nın artmasıdır. Kuzey yarımküredeki buzul­
ların erimesiyle birlikte okyanuslardaki su
miktarı artmaktadır.4 Pentagon’a ait Küresel
Isınma Raporuna göre önümüzdeki 20 yıl
içerisinde Avrupa’da birçok kıyı kentinin su­
lar altında kalacağı belirtilmiştir.
Küresel iklim değişiklikleri ve deniz sevi­
yesindeki yükselmelerden etkilenecek ülke­
lerin başında Maldiv, Tuvalu vb. gibi küçük
ada devletleri gelmektedir. Bu devletler de­
nizden sadece 2-5 metre kadar yüksekte ol­
maları dolayısıyla deniz suyu seviyesindeki
yükselmelerin bu ülkelerdeki yaşamın bit­
mesine neden olacağı düşünülmektedir. Ön­
görülere göre su seviyesinin yükselmesi,
Bangladeş’te, toplam ülke alanın % 12 - 28’
inin kaybına neden olacaktır.9
3-Insan Sağlığı Üzerine Etkileri
Hava koşulları her zaman için insan sağlığı
ve canlı yaşamı üzerinde güçlü bir etkiye sa­
hip olmuştur. Küresel ısınmayla birlikte hava
kirleticilerinin insan sağlığı üzerindeki
olumsuz etkisi her geçen gün daha da artmaktadır.10 Örneğin atmosferik ozon, astım
gibi solunum yolu hastalıklarına sebep ol­
makta, havanın sıcak olduğu dönemlerde
olumsuz etkiler artmaktadır.11
IPCC üçüncü değerlendirme raporunda,
küresel ısınmanın düşük gelir seviyesinde
olan, özellikle tropikal bölgelerdeki insan
sağlığını önemli derecede etkileyeceği belir­
tilmiştir. Küresel ısınma sel, fırtınalar ve
yangınlar gibi doğal felaketler yoluyla insan
sağlığını doğrudan tehdit edebileceği gibi
hastalık vektörleri (örn.sivrisinek), su kay­
naklı patojenler, su kalitesi, hava kalitesi, yi­
yecek miktarı ve kalitesi yoluyla da zarar ve­
rebilmektedir. Sağlık etkileri yerel çevre
şartlarına ve sosyoekonomik şartlara bağlı
olarak şiddetli olabilmektedir.4
Bilim adamları, iklim değişikliğinin özel­
likle kalp ve solunum yolu hastalıklarını tetikleyebileceğini, mental problemlere yol
açabileceğini, besin yetersizliğine bağlı has­
talıkların ve bağırsak enfeksiyonlarının arta­
bileceğini ve ısı dalgalarının ölümleri arttıra­
bileceğini belirtmektedirler.12
4- Doğal Felaketler
Küresel ısınmanın etkileri, buzulların erime­
si, deniz seviyesi yükselmesi, iklim kuşakla­
rının kayması gibi değişikliklerle sınırlı de­
ğildir. Küresel ısınmanın sürmesi durumun­
da, aşırı hava olayları (şiddetli fırtınalar ve
kuvvetli yağışlar) gibi meteorolojik, bu olay­
lara bağlı olarak oluşan taşkınlar ve seller gi­
bi hidrolojik ve uzun süreli kuraklık olayları
ve çölleşme süreçleri gibi klimatolojik kö­
kenli doğal afetlerin şiddetinde, sıklığında ve
etkinlik alanında önemli artışların olabilece­
ği beklenmektedir.13
Hint Okyanusu'nda meydana gelen Tsunami felaketi, Karaip Adaları'nda gerçekle­
şen kasırgalar ve Katrina felaketi ve büyük
kayıplara neden olan El-Nino da küresel ısın­
maya bağlanmaktadır. Ancak bazı bilim
adamları denizlerin karalar kadar hızlı ısın­
madığı gerçeğinden yola çıkarak küresel
ısınmanın El-Nino felaketine yol açtığını sa­
vunmanın doğru olmadığı görüşündedir.4
5- Biyoçeşitliliğin Kaybı
İklim değişikliği yerküredeki biyoçeşitlilik
üzerindeki etkilerini göstermeye çoktan baş­
lamıştır. Deniz suyundaki sıcaklık artışı Pasi­
fik ve Hint okyanusundaki mercanların sa­
rarması ve toplu ölümüne yol açmıştır. Örne­
ğin Karayipler’de 1989 -1990 yıllarında de­
niz suyu sıcaklığının 2 derece artması yani su
sıcaklığının 28 - 29°C den 30 - 31°C ye yük­
selmesi, mercanların kitlesel ölümüne neden
olmuştur. Oysa mercanların ortadan kalkma­
sı sadece denizlerdeki biyoçeşitliliğin yıkı­
mına yol açmaz, ayrıca küresel ısınmadan bi­
rinci derece sorumlu olan karbondioksitin
denizler tarafından emilimi de azalır. Bu tür
süreçler uzmanlar tarafından sistemin küre­
sel çöküşünün işareti olarak yorumlanmakta­
dır.9
Küresel ısınmayla birlikte sulak alanların
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
zarar görmesi, bu alanlarda yaşayan türleri
tehdit etmektedir. Hava sıcaklığında 3-4°C
lik bir ısınma mevcut sulak alanların
%85’inin yok olmasına sebep olabilecektir.
Hidrolojik akımlardaki değişimler ve fırtına­
lar denizlerdeki türlerin göçlerine neden ol­
maktadır. Yağış, sıcaklık ve buharlaşma de­
ğişimleri ve artan orman yangınları orman
vejetasyonunu etkilemekte ve türleri azalt­
maktadır. Kutuplardaki kar kalınlıklarının
azalması nedeniyle alçak alanlardaki türler
daha yüksek kesimlere göç ederken, yüksek
bölgelerde yaşayan türler için göç edebilecek
daha soğuk alanlar mevcut değildir.14
İklim değişikliğinin Avrupa ve Kuzey Af­
rika’da bulunan 84 bitki türü üzerindeki etki­
lerinin değerlendirildiği bir çalışmada, 2100
yılı için beklenen sıcaklık artışı değerleri
dikkate alınarak bitkiler üzerindeki etkileri
izlenmiş ve bitkilerin % 69-99’nun büyüme
anomalisi gösterdikleri tespit edilmiştir.15
Doğadaki besin zincirinin bir kez kırılması
inanılmaz sonuçlara yol açacağından canlı
türlerinin bazılarının ortadan kalkması, diğer
canlı türlerini de doğrudan etkilemektedir ve
Dünya besin üretimi giderek sınırlı sayıda
bitki türü ve çeşidine bağımlı hale gelmekte­
dir.
Tanzanya’daki nehirleri besleyen ana
kaynak olan Klimanjaro’nun tepesindeki buz
tabakasının erimesiyle birlikte Afrika’daki
su sıkıntısının daha ciddi boyutlara ulaşacağı
tahmin edilmektedir.
İklim senaryolarının yanı sıra Dünya’nın
geleceğine ilişkin geliştirilen senaryolarda
iyimser yaklaşıma sahip olanlar yenilenebilir
enerji kaynaklarının yaygınlaşması ve hızla
gelişen yeni teknolojilerle felaket senaryola­
rının gerçekleşmeyeceğini savunurken bazı
kesimler ise tüketim alışkanlığı giderek artan
insanoğlunun enerjiyi artan miktarlarda kul­
lanacağı ve gelişmiş ülkelerin kabahati olan
küresel ısınmanın daha çok yoksul insanları
etkileyeceği görüşündedirler.
Yerkürenin Geleceğine Dair Senaryolar
Önümüzdeki her on yılda ortalama 0,2°C’lik
bir sıcaklık artışı olacağı, tüm sera gazları ve
aerosolların konsantrasyonu 2000 yılı sevi­
yesinde sabit tutulsa bile, sera gazlarının at­
mosferdeki uzun ömürlerinden dolayı, 0,1
°C/10 yıldık bir artışın önlenemeyeceği tah­
min edilmektedir. Geliştirilen iklim modelle­
riyle farklı senaryolar ortaya konmaktadır.
Bir senaryoya göre 1,8°C lik sıcaklık artışı
bu yüzyılın sonunda deniz seviyesinde 0.18­
0.38 m.lik bir yükselmeye, bir başka senar­
yoya göre 4,0°C lik sıcaklık artışı 0.26-0.59
m.lik bir yükselmeye sebep olacaktır.5
Sıcaklık artışının karalarda ve daha çok
Kuzey Yarımküre’de olacağı tahmin edil­
mektedir. Önümüzdeki yıllarda buzullar eri­
meye devam edecek, sıcaklık dalgalanmaları
daha da sertleşecek ve aşırı yağışların sıklığı
ve fırtınalar artacaktır.5
Uluslararas> Önlemler
Kyoto Protokolü
Kyoto Protokolü, Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde 11
Aralık 1997’de Japonya’da imzalandı ve 16
Şubat 2005’te yürürlüğe girdi. Protokol’ün
amacı atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun,
iklime tehlikeli etki yapmayacak seviyelerde
dengede kalmasını sağlamaktır. Bu protoko­
lü imzalayan ülkeler, karbon dioksit ve sera
etkisine neden olan diğer beş gazın salimini
azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa salım
ticareti yoluyla haklarını arttırmaya söz ver­
mişlerdir. Salım ticareti, gelişmiş ülkelerin
sera gazı salımı hedeflerine ulaşmak için
başka ülkelerden salım azalması satın alabil­
meleri esnekliğidir. Kyoto Protokolü şu anda
tüm dünyadaki 160 ülkeyi ve sera gazı salınımlannın % 55’inden fazlasını kapsamakta­
dır.16
Sekil 7. Buzullarda yaşayan canlı
türleri baskı altındadır
( www.spiritofmaat.com)
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Türkiye gelişmekte olan
bir ülke olarak BM İklim
Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi'ne "ortak fakat
farklı sorumlu ülke"
yaklaşımı ile 189. taraf
ülke olarak kabul
edilmiştir. Protokole
imza atmayan ABD ise
dünyadaki sera
emisyonlarının % 25'ine
tek başına yol açmaktadır.
Protokolde devletler, gelişmiş ve geliş­
mekte olan ülkeler olmak üzere iki genel sı­
nıfa ayrılmış, protokolü imzalayan gelişmiş
ülkeler sera gazı emisyonlarını azaltmayı ka­
bul etmişlerdir. Bu ülkeler 2008 ile 2012 ara­
sında sera gazı salınımlannı 1990 yılı seviye­
sinden ortalama % 5 aşağıya çekmek zorun­
dadır ve Protokoldeki hedefe uymayanlar, bir
sonraki dönem azaltma hedeflerinin %30 da­
ha azaltılması ile cezalandırılacaktır.16
Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne “ortak fakat farklı sorumlu ülke” yakla­
şımı ile 189. taraf ülke olarak kabul edilmiş­
tir. Protokole imza atmayan ABD ise dünya­
daki sera emisyonlarının % 25’ine tek başına
yol açmaktadır. Rekabetçi fiyat avantajlarını
kullanan Çin ve Hindistan gibi ülkeler üre­
timlerini yavaşlatmak istemedikleri için kar­
bon üretimini kısıtlamak konusunda kesin
hedefler belirlemekten kaçmaktadırlar. Oysa
Çin’in bu sene karbon üretiminde, geçmiş
yıllarda Dünya birincisi olan ABD’yi geçe­
ceği tahmin edilmektedir. Öte yandan Çin’in
dev nehirlerin havzasından deniz kıyısındaki
önemli kentlere kadar geniş bir yelpazeyi
kapsayan coğrafyası, uzmanlara göre küresel
ısınmadan büyük zarar görecektir.
Küresel Ismmanrn
Türkiye İçin Beklenen Etkileri
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın talebiyle,
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
ve İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından
Sekil 8. Kum Fırtınası
(www.hprcc.unl.edu)
ortaklaşa yürütülen "Türkiye için iklim Deği­
şikliği Senaryoları" projesi kapsamında ya­
yınlanan ilk rapora göre; 2070’de Türkiye
genelinde sıcaklıklar 6 derece kadar yüksele­
cek, Karadeniz Bölgesi dışında yağışlar iyice
azalacak. Yağışlarda en belirgin değişiklikler
kış mevsiminde olacak. Senaryoya göre,
2070 yılında Karadeniz Bölgesi’nde yağışlar
%10 ila 20’lik artış gösterecek, güneyde ise
%30’a kadar azalacak. İç Anadolu Bölgesi
yağışlarında ise az ya da hiç değişiklik olma­
yacak. Kış yağışları Türkiye’nin bölgedeki su
kaynakları bakımından son derece önemli
olan Fırat ve Dicle havzasının üst bölümle­
rinde azalacak. Yaz yağışlarında büyük deği­
şiklik olmayacak, fakat sonbaharda hafif ar­
tışlar olacak. Kışın doğu yazın ise batıda sı­
caklık değerleri artacak. Ekosistem değişin­
ce, birçok canlı türü de yok olma tehlikesiyle
karşı karşıya kalacak.
Öte yandan küresel ısınmanın denizleri­
mizi çok yönlü etkileyeceği tahmin edilmek­
tedir. Küresel ısınmanın denizlerimize etkisi­
ni sadece biyoçeşitlilikteki değişime indirge­
mek mümkün değildir. Bozulan atmosferik
ritim ile denizlerimizde daha farklı bir rüzgâr
ve akıntı sistemi ortaya çıkacaktır. Akde­
niz’den Karadeniz’e çıkan yüksek tuzluluk
ve sıcak alt akıntı ile Karadeniz’den gelen
düşük tuzluluk soğuk üst akıntı deniz canlıla­
rının dağılımını ve göçlerini düzenler. Küre­
sel ısınmayla birlikte Akdeniz’den gelen su­
lar daha sıcak olacak, Karadeniz’de bu den­
geyi sağlayan tatlı su girdisiyse sıcaklık artı-
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
şıyla hem azalacak, hem de sıcaklık ve yo­
ğunluk ara tabakası yükselecektir. Bu ise
anoksik tabakanın yükselmesini sağlayabilir.
Bu tabakanın yükselmesi ise zaten hacimsel
olarak sadece % 7 lik bir alanı deniz canlıla­
rının beslenme ve üremelerine uygun olan
alanın azalması demektir. Bu da Karadeniz
gibi sınırlı su yenilenmesine sahip, izole ve
genetik değişimin az olduğu bir deniz için
kaos demektir. Karadeniz’deki deniz suyu
seviyesinin yükselmesi veya su sıcaklığının
artışı soğuk su seven mersin balığı, alabalık
başta olmak üzere birçok türü de olumsuz et­
kileyecektir.9
Türkiye kıyılarındaki uzun dönemli deniz
seviyesi değişimleri için kullanılan ölçüm is­
tasyonlarının sayısı yeterli değildir. Sınırlı
mevcut veriler, yılda ortalama 7 mm lik de­
niz seviyesi artışının olduğunu göstermekte­
dir. Bunun da kıyısal ekosistemde başta eroz­
yon olmak üzere tuzlanma ve diğer değişim
ve tahribatlara yol açması muhtemeldir.9
Küresel Ismmanrn
Konya İçin Beklenen Etkileri
Küresel ısınmanın Türkiye’nin güney bölge­
sini çölleştireceği görüşünde olanlar özellik­
le Konya çevresinde yaşanan kum fırtınaları­
na dikkat çekmektedir. Konya havzasındaki
su seviyesinin düşmesi, bölgede pancar üre­
timini riske sokmakta ve buğday ambarı ola­
rak tanınan şehirdeki üretim kapasitesini de
düşüreceği tahmin edilmektedir.
Konya Kapalı Havzası içerisinde çok sa­
yıda göl, sazlık ve diğer sulak alanlar bulun­
maktadır. Ancak havza içerisindeki sulak
alanlar, göl ve sazlıklar yıllar öncesindeki
durumunda değildir. Son 15-16 yıldır yağış­
ların uzun yıllar ortalamasına göre azalması,
gün geçtikçe sayıları artan sondajlar, ekono­
mik olmayan ve bilinçsiz sulama teknikleri,
tarımda hatalı bitki deseni seçimi ve benzeri
nedenler suyun kirlenmesine ve aşırı sarfiya­
tına neden olmuştur.17 Havzada, suyun kul­
lanımıyla ilgili yapılan hatalar, mevcut su
kaynaklarında önemli bir baskı oluşturmak­
tadır. Gelecekte küresel ısınmanın da etkisiy­
le yaşanabilecek daha ciddi seviyedeki su sı­
kıntısı dikkate alınarak, tarımın sürdürülebil­
mesi için mevcut su kaynaklarının daha doğ­
ru bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir.
Kaynaklar:
1. http://www.iklim.cevreorman.gov.tr/Gazi/sera_etkisi_nedir.htm
2. IPCC, 2001. Intergovernmental Panel on Climate
Change, Summary for Policymakers.
3. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006. iklim
Değişikliğinin Etkileri ve Uyum Önlemleri, iklim
Değişikliği Koordinasyon Kurulu, Ankara
4. IPCC, 2001. The Scientific Basis. Contribution of
Working Group I to the Third Assessment Report of
the Intergovernmental Panel on Climate Change,
Cambridge University Press
5. IPCC, 2007. Intergovernmental Panel on Climate
Change, Summary for Policymakers.
6. Watson, R.T., The Carbon Cycle-Policy Nexus,
IPCC, Germany
7. Brunekreef, B., Holgate S.T., 2002. Air Pollution
and Health, Lancet, 360(9341), 1233-42
8. FAO, 2007. Food and Agriculture Organization of
the United Nations,
http://www.fao.org/forestry/site/17827/en/
9. TUDAV, 2007. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı,
Küresel Isınma ve Türkiye Denizleri Raporu.
10. Kan, H., London, S.J., Chen, G., Zhang, Y., Song,
G., Zhao, N.,Jiang, L.,Chen, B., 2007. Diurnal temperature range and daily mortality in Shanghai,
China, Environmental Research 103 (2007) 424-431
11. WHO, 2005. Air Quality Guidelines for
Particulate Matter, Ozone, Nitrogen Dioxide and
Sulfur Dioxide.
12. WHO, 2003. Climate Change and Human Health Risks and Responses.
13. Türkeş, M., Sümer,U.M., Çetiner, G. 2000.
Küresel iklim Değişikliği ve Olası Etkileri, Çevre
Bakanlığı, Birleşmiş Milletler iklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi Seminer Notları, s.7-24, Ankara.
14. http://www.unep-wcmc.org/climate/impacts.htm
15. Normand, S, Svenning, J.C., Skov, F, National and
European perspectives on climate change sensitivity
of the habitats directive characteristic plant species,
Journal for Nature Conservation 15 (2007) 41—53
16. http://en.wikipedia.org/wiki/Kyoto-Protokol
17. JMO, 2006.Türkiye ve Konya Kapalı
Havzasındaki Su Sorunları ve Çözüm Önerileri,
Jeoloji Mühendisleri Odası Yer Bilimi ve Tekniği
Dergisi, no.4-5, s.9-11
Küresel ısınmanın
Türkiye'nin güney
bölgesini çölleştireceği
görüşünde olanlar
özellikle Konya çevresinde
yaşanan kum fırtınalarına
dikkat çekmektedir.
Konya havzasındaki su
seviyesinin düşmesi,
bölgede pancar üretimini
riske sokmakta ve buğday
ambarı olarak tanınan
şehirdeki üretim
kapasitesini de düşüreceği
tahmin edilmektedir.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Sürdürülebilir Mimarhğm
Kapsam>: KAVRAMSAL
BİR ÇERÇEVEDEN BAKIŞ
T Gülser ÇELEBİ - Arzuhan Burcu GÜLTEKİN
Gülser Çelebi, Prof. Dr.
Gazi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü,
Mühendislik Mimarlık Fakültesi.
Arzuhan Burcu Gültekin, Dr.
Gazi Üniversitesi, Yapı Eğitimi Bölümü,
Teknik Eğitim Fakültesi.
ürdürülebilir gelişme”, son yıllarda
her disiplinin kalkınma kuramları,
modelleri ve politikaları içinde
vurgulanarak kullanılan bir kavramdır. “Sür­
dürülebilirlik” toplumların gelecek yüzyıl­
larda var olabilmelerini amaçlayan anahtar
bir kelime olup1 Birleşmiş Milletler'in oluş­
turduğu Dünya Çevre ve Gelişme Komisyo­
nu tarafından “şimdiki kuşakların gereksi­
nimlerinin, gelecek kuşakların gereksinimle­
rini tehlikeye atmadan karşılanmasına ola­
nak veren büyüme politikaları” şeklinde ta­
nımlanmaktadır.2 Günümüzde her ülke eko­
nomik gelişimini “sürdürülebilir” ilkeler te­
meline oturtmaya çalışmaktadır. Mimarlık da
ekonomik eylemlerle doğrudan ilişkili olan
bir disiplindir.3 İnsanın varlığını sürdürebil­
mesi, nitelikli bir yaşamının olabilmesi, ekosistem dengeleri bozulmadan çevre kalitesi­
nin iyileştirilmesi amacıyla uzun dönemli
ekonomik stratejiler belirlemek sürdürülebi­
lir mimarlığın temel hedefidir.4
Çevre doğal, ekonomik ve insani değer­
lerle birlikte, canlı ve cansız varlıkların her
çeşit eylem ve davranışını etkileyen fiziksel,
kimyasal, biyolojik ve toplumsal nitelikteki
etkenlerin bütünüdür.5 Yapı da çevrenin bir
bileşenidir ve yaşam süreci içinde yerel veya
küresel ölçekte çevre ile ilişkilerini sürdü­
rür.6 ‘Çevre bilinçli sürdürülebilir mimarlık’,
canlı ve cansız varlıkların birarada var olma­
sını sağlayan, bu varlıklar arasında ilişkiler
kuran, bu ilişkilerde ekosistemin dengelerini
bozmayacak düzenlemeler yapan, insan sağ­
lığını güven altına alan ve kaynakların eko­
nomik kullanımını sağlayan tasarımlar yap­
maktan sorumludur.7 Bu sorumluluğu yerine
getirmek için sürdürülebilir mimarlık ilkeleri
benimsenmeli ve bu ilkelerin gerçekleşirilmesine yönelik strateji ve yöntemler belirlen­
melidir. Bu kapsamda bu makalede, kavram­
sal bir çerçeve önerilmektedir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARLIK İLKELERİ
KAPSAMINDA STRATEJİ VE
YÖNTEMLERİN BELİRLENMESİ
Sürdürülebilir mimarlığın hedefi, kullanıcı­
lara nitel, nicel, fiziksel ve psikolojik göster-
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
geler bazında uygun ortamlar sunmaktır.
Sürdürülebilir mimarlıkta yapı “ekolojik”,
“ekonomik” ve “sosyal ve kültürel” sürdürü­
lebilirlik boyutlarıyla tanımlanmaktadır.8 Bu
bağlamda, ekolojik sürdürülebilirlik kaynak­
ların ve ekosistemin korunumuna ilişkin stra­
tejileri; ekonomik sürdürülebilirlik kaynakla­
rın uzun dönem kullanılabilirliği ve kullanım
bedellerinin düşük olabilmesine ilişkin stra­
tejileri; sosyal ve kültürel sürdürülebilirlik
ise insan sağlığı ve konforunun sağlanması
ve sosyal, kültürel değerlerin korunumuna
ilişkin stratejileri kurgular.
Sürdürülebilirlik boyutları dikkate alına­
rak, sürdürülebilir bir yapı, yaşam döngüsü
değerlendirme, kaynakların korunumu ve ya­
şanabilir çevrelerin tasarımı ilkeleri dikkate
alınarak tasarlanabilir. “Yaşam döngüsü de­
ğerlendirme” ilkesi yapı malzemelerinin
çevresel etkilerinin yaşamları boyunca de­
ğerlendirilmesine ilişkin strateji ve yöntem­
leri tanımlar. “Kaynakların korunumu” ilkesi
enerji, su, malzeme gibi doğal kaynakların
daha az kullanımına, bu kaynakların yeniden
kullanımının sağlanmasına ve geri dönüştü­
rülebilir olmasına ilişkin strateji ve yöntem­
leri sorgular; “yaşanabilir çevrelerin tasarı­
mı” ilkesi ise insan ve doğal çevre arasındaki
ilişkileri sorgulayan strateji ve yöntemleri
kapsar. Bu ilke, strateji ve yöntemler, Şekil
2 ’de önerilen kavramsal çerçevede ifade
edilmektedir.
Şekil 2 ’de ifade edilen kavramsal çerçe­
vedeki ilkelerle mimarlığın yerel ve küresel
çevrelerle olan ilişkileri sorgulanabilir. Bu
bağlamda bu çalışmada, sürdürülebilir mi­
marlık ilkeleri ve bu ilkelerin gerçekleştiril­
mesine yönelik strateji ve yöntemler irdelen­
mektedir.
Yaşam Döngüsü Değerlendirme
Yapı malzemeleri, hammaddesinin çıkarıl­
masından başlayıp, işlenmesi, paketlenmesi,
taşınması; binanın inşa edilmesi, kullanımı,
gerektiği zamanlarda bakım-onarımı; ömrü­
nü tamamladığında atılması, geridönüştürülmesi, birtakım işlemlerden geçirilerek yeni­
den kullanıma hazır hale getirilmesine kadar
geçen döngüsel bir yaşam sürecine sahip­
tir.912 Sürdürülebilir mimarlıkta yapı malze­
meleri tüm yaşam döngüleri dikkate alınarak
değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmeye
yapı malzemelerinin “yaşam döngüsü değer­
lendirmesi” denir.
Yapı malzemelerinin yaşam döngüsü ya­
pım öncesi, yapım ve yapım sonrası olmak
üzere üç evrede ele alınabilir. Yapım öncesi
evre, kaynakların çıkarılması ve üretim sü­
reçlerini; yapım evresi, kullanım ve yapım
süreçlerini; yapım sonrası evre ise yıkım ve
yıkım sonrası süreçlerini kapsar. Bu bağlam­
da, bir yapı malzemesinin yaşam döngüsün­
deki işlemler Şekil 3’te ifade edilmektedir.
Yapım Öncesi Evrenin Değerlendirmesi:
Yapım öncesi evre, bir yapı malzemesinin
hammadde olarak kaynağından çıkarılmasıy­
la başlayıp fabrikaya getirilmesi, işlenmesi,
paketlenmesi ve şantiyeye taşınmasıyla sona
Sekil 2. Sürdürülebilir mimarlık için kavramsal bir çerçeve
İLKELER
STRATEJİLER
YÖ N T EM LER
Yapım Öncesi Evrenin Değerlendirmesi
Yasam Döngüsü
öngüsü
Değerlendirme
ıdirme
Yapım Evresinin Değerlendirmesi
-N
Bkz. Tablo 1
-N
Bkz. Tablo 2
Yapım Sonrası Evrenin Değerlendirmesi
Enerjinin Korunumu
Kaynakların
Korunumu
Suyun Korunumu
Malzemenin Korunumu
Doğal Ortamların Korunumu
Yaşanabilir
Çevrelerin Tasarımı
!
Şantiye Planlaması ve Kent Tasarımı
—
N
Bkz. Tablo 3
Konforlu Yapıların Tasarımı
Sekil 3. Bir yapı malzemesinin yaşam döngüsü '
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Tablo 1 “ Y A Ş A M D Ö N G Ü SÜ D EĞ ER LEN D İR M E” İLKESİ
Kaynakların Çıkarılması
Enerji Tüketiminin Azaltılması
Doğal ve yerel kaynakların kullanımı
Kaynakların üretim yerine tasıma maliyetinin azaltılması
Hammaddenin kaynağından çıkarılması sırasında tüketilen enerji
miktarının azaltılması
Kirliliğin Azaltılması
Atıkların azaltılması
Görsel kirlilik ve hava-su kirliliğinin önlenmesi
Biyolojik çeşitliliğin korunumu
Habitatın Korunumu
Toprak kalitesinin korunumu
Topografik yapının korunumu
Tüketilen Enerji Miktarının
azaltılması
Azaltılması
Malzeme üretiminde tüketilen enerji miktarının azaltılması
Hammaddenin üretim yerine getirilmesinde tüketilen enerji miktarının
Malzemenin şantiyeye tasıma maliyetinin azaltılması
Üretim
ı'apım Öncesi Evrenin Değerlendirme:
Stratejile ■Yöntemler ve Çözümler
İsçi Sağlığının Korunması
Üretim yerinde hava kalitesinin iyileştirilmesi
İnsan sağlığına zararlı maddeler açığa çıkaran yapı malzemelerinden
kaçınılması
Kirliliğin Azaltılması
Kirliliğin Azaltılması
Habitatın Korunumu
Atıkların azaltılması
Görsel kirlilik ve gürültü-hava-su kirliliğinin önlenmesi
Atıkların azaltılması
Görsel kirlilik ve hava-su kirliliğinin önlenmesi
Biyolojik çeşitliliğin korunumu
Toprak kalitesinin korunumu
Topografik yapının korunumu
Enerji etkin ekipman kullanımı
Yapım
Yapı malzemesinin üretim yerinden şantiyeye taşınmasında tüketilen
enerjinin azaltılması
İsçi Sağlığının Korunması
Mekânlarda hava kalitesine önem verilmesi
Gerektiğinde geçici havalandırma-ısıtma sistemlerinin kurulması
İnsan sağlığına zarar veren zehirli malzemelerin kullanımının önlenmesi
Kolay monte edilebilen kaliteli, dayanıklı, emniyetli yapı malzemelerinin
Uygulama Kolaylığı
seçimi
Sağlanması
Yapıdaki sorunları akılcı ve basit olarak çözen yapı detaylarının
Enerji Tüketiminin Azaltılması
uygulanması
Enerji etkin tasarım olanaklarından yararlanılması
Su Kullanımının Azaltılması
Atık suyun arıtılarak yeniden kullanımı
Suyun verimli kullanımı
Suyun kirletilmeden kullanımı
Kullanım
Yapım Evresinin Değerlendirmesi
Enerji Tüketiminin Azaltılması
Evsel atıkların azaltılması için geri dönüşümün sağlanması
Kirletici maddeler, zehirli temizlik malzemeleri ve böcek ilaçlarının
Kirliliğin Azaltılması
kullanılmaması
Gürültü-ve su kirliliğinin önlenmesi
Atıkların değerlendirilmesi
Bakım-Onarım Kolaylığı
Dayanıklı, uzun ömürlü yapı malzemesi kullanımı
Bakımı ve onarımı kolay yapı malzemesi, bileşenleri ve sistemlerinin seçimi
Yeniden kullanabilecek yapı malzeme ve bileşenlerinin ve miktarlarının
Atık Kapasitesinin
Yıkım
Belirlenmesi
saptanması
Dönüştürülerek kullanılabilen yapı malzemelerinin ve miktarının
saptanması
Yıkım sırasında zararlı maddelerin ve miktarının saptanması
Enerji Tüketiminin Azaltılması
Yıkım için enerji etkin araç ve gereçlerin kullanımı
Yıkım için kullanılan ekipman miktarının azaltılması
Yıkım evresindeki gürültü kirliliğinin önlenmesi
Hava kirliliğinin ve zararlı maddelerin saliminin önlenmesi
İnsan Sağlığının Korun.
Yıkım sırasında açığa çıkan zararlı maddelere karsı korunum
Yeniden kullanılabilecek malzemelerin ayrıştırılması, depolanması ve
sınıflandırılması
Atıkların Değerlendirilmesi
Yıkım Sonrası
Yapım Sonrası Evren,in Değerlendirmes
Yıkım için uygun yöntem seçimi
Kirliliğin Azaltılması
Dönüştürülerek kullanılabilecek malzemelerin ayrıştırılması, depolanması
ve sınıflandırılması
Arazi ve altyapının yeniden kullanımı
Mümkün olduğu kadar çok malzemenin yeniden kullanımı ve
Atıkların Azaltılması
geridönüstürülmesi
Atıkların biyolojik çözünebilirliğinin sağlanması
Gereksininim duyulan yerlerde arazinin doldurulması
Zararlı Olmayan Atık Atma
Yöntemlerinin Kullanılması
Zehirli gaz çıkarmayan atıkların yakılması
Gereksinim duyulan yerlerde denizin doldurulması
Atıkların habitat ve topoğrafik yapıyı bozmadan atılması
Atıkların toprak ve su kirliliğine neden olmadan atılması
erer. Sürdürülebilir mimarlıkta bu evredeki
çevresel etkileri en aza indirgeyen yapı
malzemelerinin kullanıldığı stratejiler be­
lirlenmelidir. Bu stratejilerde, yenilenebilir
kaynaklardan elde edilen, geridönüştürülmüş, uzun ömürlü, az bakım gerektiren ve
ekolojik zarara sebep olmadan çıkarılan
malzemelerin kullanımının dikkate alındığı
yöntemler benimsenmelidir (Bkz. Tablo 1).
Yapım Evresinin Değerlendirmesi: Ya­
pım evresi, yapı malzemelerinin şantiyeye
getirilmesiyle başlayıp, yapının inşa edildi­
ği, kullanıldığı ve gerektiği dönemlerde bakım-onarımının yapıldığı evredir. Sürdürü­
lebilir mimarlık için bu evrede habitatın
korunması, yapım ve uygulama kolaylığı
sağlanması, kullanılan kaynakların tüketi­
minin azaltılması ve bakım-onarım kolay­
lığına yönelik stratejiler belirlenmelidir. Bu
stratejilerde, işçi ve kullanıcı sağlığı ve
konfor ölçütleri dikkate alındığı yöntemler
benimsenmelidir (Bkz. Tablo 1).
Yapım Sonrası Evrenin Değerlendirme­
si: Yapım sonrası evre, hizmet ömrünü ta­
mamlayan yapının yıkılarak yapıdaki işle­
vini tamamlayan yapı malzemelerinin atıl­
dığı evredir. Yapıdan artakalan yapı malze­
meleri geridönüştürülerek veya yeniden
kullanılarak yeni bir uygulamada değerlen­
dirilebilir veya atılabilir. Hizmet ömrünü
tamamlamış olan yapı malzemeleri yeni­
den kullanılabilir, geridönüştürülebilir ve­
ya atılabilir. Aynı şekilde hizmet ömrünü
tamamlamış olan yapı ve altyapı yeni kul­
lanıcılara adapte edilerek yeniden kullanı­
mı sağlanabilir. Yeniden kullanım ve geridönüştürme bir yapının yeni yapılar veya
tüketim maddeleri için kaynak olmasını
sağlar.14 Sürdürülebilir mimarlık kapsa­
mında yapı malzemelerinin geridönüştürülmesi ve yeniden kullanımına, yapıların
ve altyapının yeniden kullanımına ve inşa­
at atıklarının azaltılmasına yönelik strateji
ve yöntemler belirlenmelidir.
Yaşam döngüsü değerlendirme ilkesini
gerçekleştirmeye yönelik strateji ve yön­
temler Tablo 1’de ifade edilmektedir.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Kaynakların Korunumu
Sekil 4. Yapı sistemine girdi ve çıktı oluşturan kaynaklar 13
Mimarlık disiplini, kaynakları ekonom ik
ÇEVRE
kullanmak ve yapıların yapım ve kullanım
süreçlerinde yenilenem eyen kaynak kullanı­
m ını azaltmaktan sorumludur.15 Yapı siste­
minde sürekli bir kaynak akışı söz konusu­
dur. Bu sistemde kaynaklar kullamlır/dönüştürülür ve sistem dışına atılır. Bu bağlamda
enerji, atık yan ürünlere; yapı malzemeleri,
katı atıklara; su, atık suya; tüketim maddele­
ri, atık veya geri kazanılabilir maddelere;
Yap ın ın G irdileri
Y ap ın ın Ç ıktıları
• Enerji
• Malzeme
• Su
• Tüketim maddeleri
• Rüzgar
• Yağm ur
• Diğer girdiler
• Atık
• Katı
• Atık
• Atık
yan ürünler
atıklar
su
maddeler, geri
kazanılabilir maddeler
• Kirli hava
• Yeraltı suları
• Hava, su ve toprağa
rüzgar kirli havaya; yağmur yer altı sularına
sallımlar
dönüşmektedir. Yapı sistemine girdi ve çıktı
oluşturan kaynaklar Şekil 4 ’te ifade ed il­
mektedir.
E n e r ji, su
ve m a l z e m e yapıya girdi oluş­
turan tem el kaynaklardır. Enerji, su ve m al­
zemenin korunumu, sürdürülebilir mimarlık
Tablo 2 “ K A Y N A K LA R IN K O R U N U M U ” İLKESİ
Stratejiler Yöntemler ve Çözümler
ilkelerinden biri olup mimari tasarımı yön­
Isı kayıplarının önlenmesi
lendirir. Yapıya girdi oluşturan yenilenem e­
Yüksek performanslı doğrama ve cam kullanımı
Güneş enerjisinden yararlanılması
yen kaynakların azaltılması veya yapıdan çı­
Enerji Etkin Mimari Tasarım
Yapı kabuğu yüzeyinin azaltılması
kan atıkların denetlenm esiyle enerji, su ve
Gereksinim ve isteklerin sorgulanması
Özel oto kullanımının azaltılması, toplu taşımacılığın yaygınlaştırılması
nelik strateji ve yöntemler Tablo 2 ’de ifade
edilmektedir.
Enerjinin korunumu: Enerji kaynaklarının
Enerjinin Korunumu
malzemenin korunumu sağlanabilir.16 Kay­
nak korunumu ilkesini gerçekleştirmeye y ö ­
Yapının doğru yönlendirilmesi
Arazide bulunan doğal kaynakların değerlendirilmesi
Enerji Etkin Arazi Kullanımı
Arazide bulunan bitkilerden ısıtma ve soğutma amaçlı yararlanılması
Aydınlatmada gün ışığından yararlanılması
Isınmada güneş enerjisinden yararlanılması
Fotovoltaik kullanımı
Havalandırmada ve soğutmada rüzgar enerjisinden yararlanılması
Ağır işlem ve üretim gerektiren yapı malzemelerinden kaçınılması
Üretiminde yenilenebilir, temiz enerjilerin kullanıldığı yapı malzemesi
kullanım ı, bu kaynakların çıkarılm ası ve
Düşük Enerji İçeren Yapı
seçimi
üretimi sırasında başlamakta, yapının yapım
Malzemesi Kullanımı
Tasıma enerjisini azaltan yerel yapı malzemesi seçimi
Doğal yapı malzemesi seçimi
ve kullanım süreçlerinde de devam etmekte­
Enerji Etkin Sistem ve
dir. Yapıların kullanım sürecinde ısıtma, ha­
Araçların Kullanımı
valandırma, aydınlatma ve donanım amacıy­
lir.17 Tüketilen enerjinin yeniden kazanılma­
sı da mümkün değildir. Bu nedenle, enerji
korunumu sağlayan stratejiler belirlenm eli­
dir. Bu stratejilerde yapıya girdi oluşturan
enerji kaynaklarının kullanımının denetlen­
m esi, fosil yakıt kullanımının azaltılması ve
Suyun korunumu: Su kullanım ı, yapının
yapım sürecinde başlamakta ve kullanım sü­
recinde devam etmektedir. Gerek yapım ge­
rekse kullanım sürecinde ortaya çıkan atık
ve kirli su arıtılarak yeniden kullanımı sağla­
nabilir. Suyun korunumu için yapıda kullanı-
Malzemenin Korunumu
yenilenebilir kaynakların kullanımının dik­
kate alındığı yöntemler benimsenmelidir.18
Enerji etkin fırın, boyler vb. seçimi
Enerji etkin aydınlatma araçlarının seçimi
Suyu verimli kullanan, az bakım gerektiren çevre düzenlemesi yapılması
Suyun Korunumu
la tüketilen enerji ekosistem e zarar verebi-
Yüksek verimli ısıtma-soğutma tesisatı kurulması
Su Tüketiminin Azaltılması
Kuraklığa dayanıklı ve çok su istemeyen bitki kullanımı
Suyu verimli kullanan tesisat kullanılması
Su kullanımını azaltan tuvalet, dus baslığı, musluk vb. kullanımı
Yağmur suyunun toplanarak yeniden kullanımına yönelik tesisat
Suyun Yeniden Kullanımı
kullanılması
Atık suların arıtılarak yeniden kullanımı
Suyun Kirletilmeden
Zehirli tarım ilaçlarının kullanımının azaltılması
Kullanımı
Evlerde kirliliğe neden olmayan alternatif temizlik malz.lerinin kullanımı
Malzeme Korunumu
Mimari tasarımda yapı kabuğu yüzeyinin azaltılması
Mimari tasarımda basit geometrik şekillerin kullanılması
Sağlayan Mimari Tasarım
Mimari tasarımda esnek plan semalarının kullanılması
İç mekânları verimli kullanılabilen tasarımlar yapılması
Mevcut yapı ve altyapıların yenilenerek yeniden kullanımı
Dayanıklı, az bakım-onarım gerektiren yapı malzemesi ve bileşenlerinin
kullanımı
Uygun Malzeme Seçimi
İyileştirilmiş veya geridönüstürülmüs yapı malz. ve bileşenlerinin
kullanımı
Yeniden kullanılabilir/geridönüstürülebilir yapı malzemesi ve
bileşenlerinin seçimi
Yenilenebilir kaynaklardan üretilen yapı malzemesi ve bileşenlerinin
kullanılması
Yapı malzemelerinin ambalajlarında geridönüstürülmüs malzeme
kullanımı
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Sürdürülebilir mimarlıkta
arazinin topoğrafik yapısı,
yeraltı ve yerüstü su seviyesi
ile mevcut flora ve
faunasının korunumuna
yönelik stratejiler
belirlenmelidir.
lan su miktarının azaltılmasına, atık suların
cıların güvenlik, sağlık, fizyolojik konfor,
arıtılarak yeniden kullanımının sağlanmasına
psikolojik gereksinim ler ve üretkenliğini
ve doğal su kaynaklarının kullanımının azal­
sağlamak üzere yapay çevreler üretmektir.
tılmasına yönelik strateji ve yöntemler belir­
Bu yapay çevrelerde insanlar, diğer canlı ve
cansız varlıklar birarada yaşamak zorunda­
lenmelidir.19
dır. Bu nedenle, yaşanabilir çevreler tasarla­
Malzemenin korunumu: Yapı m alzem esi­
nırken yapıların çevre ve kullanıcılarla bira­
nin hammaddesinin çıkarılm ası, işlenm esi,
rada varlıklarını sürdürmelerini sağlayan
üretilmesi ve taşınması, yerel ve küresel eko­
strateji ve yöntemler önem kazanmaktadır.22
lojik denge üzerinde etkilidir.20 Yapının kul­
Yaşanabilir çevrelerin tasarımı ilkesini ger­
lanım sürecinde kullanılan yapı malzemeleri,
çekleştirm eye yönelik strateji ve yöntemler
yapım sonrası evrede katı atıklar, yeniden
Tablo 3 ’de ifade edilmektedir.
kullanılabilir malzemeler veya geridönüştürülebilir hammaddeler olarak yapı sistem in­
Doğal Ortamların Korunumu: Sürdürüle­
den çıkmaktadır. Malzemenin korunumu için
bilir mimarlıkta arazinin topoğrafik yapısı,
kullanılan m alzem e miktarının azaltılm ası,
yeraltı ve yerüstü su seviyesi ile mevcut flora
bakım-onarımla yapı m alzem esi ve yapının
ve faunasının korunumuna yönelik stratejiler
hizmet ömrünün uzatılması, yapı elemanları­
belirlenmelidir. Bir arazinin topoğrafik yapı­
nın yeniden kullanılması ve geridönüştürül-
sına aykırı şekiller verilm esi ekonom ik o l­
m esine yönelik strateji ve yöntem ler belir-
mamakla beraber suyun ve rüzgarın akışını
lenmelidir.21
etkileyerek arazinin m ikroklimasına zarar
verebilir.23 Yerel su seviyesinin altında kazı
Yaşanabilir Çevrelerin Tasarımı
Mimarlık disiplininin tem el hedefi, kullanı­
yapılması, yapının su seviyesine engel oluş­
turacak biçim de konumlandırılması ve ya­
Stratejiler Yöntemler ve Çözümler
m esi doğal sürece zarar verebileceği gibi
Doğal Ortamların Korunumu
Tablo 3. “ Y A ŞA N A B İLİR ÇEVRELERİN T A SA R IM I” İLKESİ
pım sırasında su seviyesine müdahale ed il­
Mevcut flora ve faunanın korunumu
Topoğrafik yapının korunumu
Yeraltı ve yerüstü su seviyelerinin korunumu
Mimari Tasarımın Doğal
Ortamlar ve Koşullar
Üzerindeki Etkilerinin
Belirlenmesi
Doğal yasam alanlarının korunumu
Kentsel Tasarım: Kentsel tasarımda sürdü­
Zarar görmüş olan ekosistemin onarılması
rülebilirlik yapıdan daha büyük bir ölçek
Mevcut yapı ve altyapıların ekolojik ölçütler çerçevesinde onarılarak
yeniden kullanılması
olan kent ölçeğinde ele alınmaktadır. Kentle­
Üretimi sırasında doğal dengeleri bozan maddelerin kullanıldığı yapı
rin tasarımında yerel çevrenin özelliklerine
malzemelerinden kaçınılması
Kent sel Tasarım
olabilir.24
Arazideki doğal kaynakların korunumu ve mimari tasarımda yönlendirici
olarak kullanılması
Atıkların azaltılması
Görsel kirliliğin önlenmesi
Kirliliğin Azaltılması
Gürültü kirliliğin önlenmesi
Karma İslevli
Su kirliliğinin önlenmesi
Ticaret, konut, alışveriş, eğitim vb.
Hava kirliliğinin önlenmesi
Tasarımların
işlevlerinin bütünleştirilmesi
Geliştirilmesi
Sıkı komşuluk ve topluluk için modeller geliştirilmesi
Özel Oto Kullanımının
Azaltılması
İnsan Sağlığı İçin Tasarım
toprak üstünde kalan suda da kirliliğe neden
runumuna, karma işlevli tasarımlar yapılma­
sına ve özel oto kullanımının azaltılarak top­
lu taşımacılığın yaygınlaştırılmasına yönelik
stratejiler belirlenmelidir.25
Yapıların mümkün olduğu kadar gruplandırılması
Yakın hizmet alanlarına ulaşım için yaya ve bisiklet yolları tasarlanması
İnsan Sağlığı için Tasarım: İnsanlar yaşam­
Yaya ceplerinin oluşturulması
larının % 7 0 ’ini iç mekânlarda geçirm ekte­
İnsan etkin konforlu taşımacılık sağlanması
dir.16 Bu nedenle, sürdürülebilir mimarlıkta
Kentsel tasarımın toplu taşımacılıkla bütünleştirilmesi
İç mekânlarda yeterli hava hareketi ve kalitesinin sağlanması
İç mekânlarda uygun nem oranının oluşmasının sağlanması
İc Mekânlarda Uygun
İç mekânlarda ısıl, görsel ve akustik konforun sağlanması
Konfor Koşullarının
İç mekânla dış ortam arasında görsel ilişkinin sağlanması
Elektromagnetik kirliliği önleyici çözümlerin araştırılması
Oluşturulması
müdahale edilmemesine, enerji ve suyun ko-
İnsan sağlığına zararlı küf oluşumuna karsı çözümler üretilmesi
İç mekânlarda insan sağlığına zararlı maddeler açığa çıkaran yapı
malzemelerinin kullanılmaması
Zehirli böcek ilacı kullanımının azaltılması
iç mekânlarda insan sağlığının korunumunu
sağlamaya ve konfor koşullarını iyileştirme­
ye yönelik stratejiler belirlenmelidir.
SONUÇLAR
Sürdürülebilir mimarlığın temel hedefi, ekosistemdeki canlı ve cansız varlıkların birara-
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
da varoluşlarını güvence altına alacak strate­
ji ve yöntemlerin benimsenmesidir. Bu hedef
doğrultusunda bu çalışmada, sürdürülebilir
mimarlık ilkeleriyle ilg ili genel kavramları
içeren bir kavramsal çerçeve irdelenmiştir.
Bu çerçeve kapsamında y a ş a m d ö n g ü s ü d e ­
ğ e r l e n d ir m e , k a y n a k l a r ı n k o r u n u m u v e y a ş a ­
n a b i l i r ç e v r e le r i n t a s a r ı m ı
olarak üç katego­
ride ele alınan sürdürülebilir mimarlık ilkele­
ri ve bu ilkelerin gerçekleştirilm esine yöne­
Düzenlemelerin Avrupa Birliği Yapı Sektörü
Kapsamında İrdelenmesi”, 3. Ulusal Yapı Malzemesi
Kongresi ve Sergisi, TMMOB Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi, İstanbul (2006).
11. Çelebi, G. ve Aydın, A. B., “Sürdürülebilir
Mimarlık ve Yapı Malzemelerinin Yaşam Döngüleri
Kapsamında İrdelenmesi”, Yapı Malzemesi Kurultayı
2003, Yapı Endüstri Merkezi - İMSAD (İnşaat
Malzemesi Sanayicileri Derneği), İstanbul (2003).
12. ISO, “Environmental Management - Life Cycle
Assessment - Principles and Framework”, ISO 14040,
Geneva, 1 - 20 (2006).
lik strateji ve yöntemler ilgili diğer kavram­
13. Gültekin, A. B., ““Yaşam Boyu Değerlendirme
larla betimlenmiştir. Sürdürülebilir mimarlık
Yöntemi Kapsamında Yapı Ürünl erinin Çevresel
ilkelerinin yerel ve küresel ölçekte yaygın ­
Etkilerinin Değerlendirilmesine Yönelik Bir Model
Önerisi”, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Fen
laştırılm ası için bu irdelem ede kurgulanan
Bilimleri Enstitüsü, Ankara (2006).
ilişkilerin dikkate alınarak mimari tasarım
14. Çelebi, G. and Aydın, A. B., “Architectural
Responsibilities Within the Context of Sustainability”,
yaklaşımı olarak benimsenmesi pratik açıdan
yarar sağlayabilir. Ancak bu yaklaşım bilim ­
sel araştırmalar, eğitim programları, yasa ve
yönetmeliklerle de desteklenmelidir.
Kaynaklar:
1. Bartelmus, P., “Environment, Growth and
Development”, Routledge Press, New York. (1994).
2. WCED (World Comission on Environment and
Development), “Our Common Future”, Oxford
University Press, London (1987).
3. Porter, R. D., “ The Practice of Sustainable
Development”, Urban Land Institute, Washington D.C.
(2000).
4. Kremers J. A., “Defining Sustainable Architecture”
Architronic 4(3) (1995),
http://architronic.saed.kent.edu/v4n3/v4n3.02a.html
5. Spence, R., Mulligan, H., “Sustainable
Development and the Construction Industry”, Habitat
International, 19(3) 279“299 (1995).
6. Andrew, S. J., “Sourcebook of Sustainable Design”,
Wiley, New York. (1992).
7. Gültekin, A. B., “Sürdürülebilir Mimari Tasarım
İlkeleri Kapsamında Çözüm Önerileri”, 19.
International Congress of Building and Life: Future of
Architecture, Architecture for Future, Chamber of
Architects, Branch Office of Bursa, Bursa (2007).
8. Kohler, N., “The Relevance of the Green Building
Challenge: an Observer’s Perspective”, Building
Research & Information, 27(4/5): 309-320 (1999).
9. Aydın A. B. ve Sancak, E., “Beton ve Beton Ürün­
lerinin Çevresel Etkileri (The Environmental Impacts
of Concrete and Concrete Products)”, MTET 2005 ls t International Vocational and Technical Education
Technologies Congress, Marmara University,
Technical Education Faculty, İstanbul, (2005).
10. Gültekin, A. B. ve Çelebi, G., “Yapı
Malzemelerinin Çevresel Etkilerinin
Değerlendirilmesinde Kullanılan Yöntem ve Yasal
Livable Architecture and Environments International
Congress, Karadeniz Technical University, Trabzon
(2001).
15. Gültekin, A. B. ve Dikmen, Ç. B., “Mimari
Tasarım Sürecinde Ekolojik Tasarım Ölçütlerinin
İrdelenmesi”, VI . Ulusal Ekol oji ve Çevre Kongresi,
Biyologlar Derneği, Diyarbakır (2006).
16. Kim, J-J., Rigdon, B., “Sustainable Architecture
Module: Introduction to Sustainable Design”,
National Pollution Prevention Center for Higher
Education, Michigan (1999).
17. Norbert Lechner, “Heating, Cooling, Lighting:
Design Methods for Architects”, Wiley, (2000).
18. Davis, A. J., “Alternative Natural Energy Sources
in Building Design”, Simon&Schuster, (1981).
19. Amy Vickers, “Handbook of Water Use and
Conservation: Homes, Landscapes, Industries,
Businesses, Farms”, Waterplow Press, (2001).
20. Lyle, J. T., “Regenerative Design for Sustainabl e
Development”, John Wiley & Sons,. New York
(1994) .
21. Federle, M. O. “Overview of Building
Construction Waste and the Potential of Materials
Recycling”, Building Research Journal, 2(1): 31_37
(1993).
22. Wolley, T., Kimmins, S., “Green Building
Handbook : A Companion Guide to Building Products
and Their Impact on the Environment”, Volume 2,
Spon Press, (2002).
23. Robert D., Brown, T., Gillespie, J., “Microclimatic
Landscape Design: Creating Thermal Comfort and
Energy Efficiency”, John Wiley & Sons, Canada
(1995) .
24. Papanek, V., “ The Green Imperative Ecology and
Ethics in Design and Architecture”, Thames and
Hudson, Singapore (1995).
25. Thomas, R., Fordham, M., “Sustainable Urban
Design: An Environmental Approach”, Spon Press,
London (2003).
Kentlerin tasarımında
yerel çevrenin özelliklerine
müdahale edilmemesine,
enerji ve suyun
korunumuna, karma işlevli
tasarımlar yapılmasına ve
özel oto kullanımının
azaltılarak toplu
taşımacılığın
yaygınlaştırılmasına
yönelik stratejiler
belirlenmelidir.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Sürdürülebilir Mimaride
Enerji Etkin TasanmUygulamalarmrn
Dünyadan Baz> Örnekler
Üzerinden İncelenmesi
f Enes YAŞA
E
nerji krizinin arttığı son yıllarda dün­
Sürdürülebilirliğin bir diğer anlamı ise
ya ölçeğinde ülkelerin enerji potansi­
yellerini en iyi şekilde kullanmaları,
doğaya el sürmemek değildir. Her neslin do­
doğaya karşı duyarlı olmaları, teknolojiyi
ğal kaynakların yönetim ini gelecek nesiller
adına üstlendiği anlamına gelir.
uygun şekilde kullanmaları gibi düşünceler
oldukça büyük oranda önem kazanmıştır.
Burada tem el olarak kabul edilen görüş,
Uluslar arası ölçekten yapı elemanları ve ya­
dünyamızı atalarımızdan miras olarak değil,
pı malzemeleri ölçeğine kadar tüm ölçekler­
emanet aldığım ız ve torunlarımızdan ödünç
de sürdürülebilir dünya, sürdürülebilir yerle­
şim leri, yenilenem ez enerji kaynaklarının
almış olduğumuzdur. Toplumlar dünya kay­
yerine yenilenebilir kaynakların kullanılma­
düşünerek kullanmalıdır.
sı, enerjiyi bilin çli olarak en etkin şekilde
kullanma fikri ülkelerin ve bütün toplumların
hayatına çok yoğun bir şekilde girmiştir. Bu
bağlamda sürdürülebilirlik kavramı hayatı­
mıza girmiştir.
naklarını çocuklarımızı ve onların çıkarlarını
Son yıllarda özellikle Avrupa’da sürdürü­
lebilir enerji etkin tasarım örnekleri giderek
artmaktadır. Bu örnekler, hem enerji etkinlik
açısından hem de konfor koşulları açısından
değerlendirildiğinde yeterli kriterleri sağla­
Genel anlamda sürdürülebilirlik; bir top­
lumun, ekosistem in ya da sürekliliği olan
herhangi bir sistemin işlevini kesintisiz, bo­
Enes Yaşa, Yük. Mim., Araş. Gör.
İTÜ, Mimarlık Fakültesi.
m ış ve bu doğrultuda tasarımlar oluşturul­
muştur.
Bu çalışmada; Almanya, Fransa, İngilte­
zulmadan, çürüm esine meydan verm eden,
aşırı kullanım la tüketmeden ya da sistem in
re, Finlandiya gibi Avrupa’nın farklı iklim
hayati bağı olan ana kaynaklara aşırı yüklen­
bölgelerinde uygulanmış projelerden bazıları
meden sürdürülebilmesi yeteneği de denile­
bilir.
incelenm iş ve bu projeler, sürdürülebilirlik
ve enerji etkinlik bakımından ele alınmıştır.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Örnekler
1- DEBIS HEADQUARTERS
Yer: Berlin, Almanya
Sistem: Çift kabuklu cephe
Mimar: Renzo Piano atölyesi ve
Christoph Kohlbecker
Tamamlanma: 1991-1997
Proje tanıtımı: 21 katlı çift kabuk
cephe sistemli bir ofis yapısıdır.
Dış cephe.
Yapıyı oluşturan kabuk sistemi çift ka­
camların üzerinde güneş kontrolü için
buktan meydana gelmektedir. Çift ka­
jaluziler bulunmaktadır. Cepheler ara­
buklu cephe, kat yüksekliği boyunca
sında her katta 70 cm genişliğinde
boşluklara bölünmüştür. Dış kabuk
bosluk bulunur. Yaz döneminde dışta­
otom atik sabit eksenli 12 mm kalınlı­
ki cam jaluziler dıştaki hava değişimi­
ğında lamine cam panjurlara sahiptir.
ne izin verm ek üzere yeterli eğim de
Kapandıkları zaman bu panjurlardan
açılır. Kullanıcılar içteki camları hava­
minimum hava değişimi oluşur. İç ka­
landırma amacıyla açabilirler. Binaya
bukta alttan hareketli, açılabilen çift
ait term al kütlenin gece soğutulması
camlı pencereler vardır.
otom atiktir. Kıs dönem inde dış pan­
Üst camlar elektrikle hareket eder. İç
jurlar kapatılır.
Ara boşluktan görüntü.
2- GEMEINNUTZIGE SIEDLUNGS UND
WOHNBAUGENOSSENSCHAFT MBH (GSW) HEADQUARTERS
Batı cephesinde dikey
panjurların dış görünümü.
Yer: Berlin, Almanya
Sistem: Çift kabuklu cephe
sında jaluzi içeren pencere tipine sa­
ğu yerlerde ses yalıtımlı havalandırma­
hiptir. Jaluzili metal panolar da pence­
lar bina çevresinde hava akımı sağlar­
relerden bağımsız taze hava sağlamak
lar. Isıtma döneminde çok katlı cephe
için doğu cephesinde yer alırlar. Batı
arasındaki hava boşluğu tüm ayarla­
cephesinde ise içte çift camlı elle ya da
nabilir pencereler kapalı olduğunda
otom atik olarak hareket ettirilebilen
bir ısısal tam pon bölge olarak davra­
pencere içeren çift kabuk içerir. Bosluk
nır. Sıcak hava ısı toplanması için yük­
genişliği 0.9 m'dir. Bu bosluk alanında
selticilerle merkeze döndürülür. Taze
yer alan geniş, dikey ve perfore alü­
hava yükseltilmiş döşeme sisteminden
minyum panjurlarda otom atik ya da
alınır. Isıma ile ısıtma ve soğutma sağ­
elle ayarlanabilir. Panjurlar tüm batı
lanır.
Mimar: Sauerbruch Hutton
cephesini gölgeleyecek şekilde uzatı­
Architekten
labilir.
Tamamlanma: 1995-1999
Doğu cephesinden alınan dış hava ba­
Proje tanıtımı: Batı cephesinede çift
tı cephesi ile çapraz havalandırma sağ­
kabuk cephe sistemli çapraz havalan­
lar. Hakim pencere yönü doğudandır.
dırmalı 22 katlı 11 m genişliğinde bir
Batı cephesi 20 kat yüksekliğinde baca
ofis binasıdır.
etkisi ve ısıl yükselme ile dikey hava­
Binanın doğu cephesi otomatik ve elle
landırma sağlayan yüksek bir şaft gibi
Doğudaki üç camlı cephe sis­
hareket ettirilebilen üç camlı ve ara­
davranır. Kapalı ofis kısımlarının oldu­
temini iç ve dış görüntüsü.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
3- INLAND REVENUE CENTRE
Cephe strate­
jilerini göste­
ren çizim;
1.
Lightshelf
g ö lg e lik le ri,
Havalandırm a stratejilerini gösteren
ışığı mekâna
çizim;
yansıtma yolu
Inland
1. Mekanik bir şekilde de sağlanabilen
ile alır.
Revenue
taze hava alt döşeme kanallarından ve
2. Açık renkli tavan günısığının yansıtı-
Center.
ızgaralarından alınır.
cılığını arttırır. Yüksek tavan ısı tab a­
Yer: Nottingham, İngiltere
Sistem: Baca etkisi ile çapraz havalan­
dırma
2. Ofis alanlarında çapraz havalandır­
kalaşmasına izin verir. Beton çıkma yü­
ma (Açık pencerelerden).
zey ısıl kütle olarak davranıp günlük ısı
3. Sıcak hava merdiven kulesine bağla­
kazançlarını emer.
nan kapıdan atılır. Kuledeki güneş ka­
3. Üçlü camların arasında jaluziler.
Mimar: Michael Hopkins & Partners
zanımı ısı yükselişini arttırır ve sıcak
4. Balkon ve gölgeleme elemanları.
Mühendislik: Ove Arup & Partners
hava baca etkisi ile kuleden atılır.
5. Kullanıcı
Tamamlanma: 1994
4. Ayarlanabilir kule çatısı hava akımı­
taze hava girişleri kısın pencerelerin
Proje tanıtımı: Az katlı köselerinde
nı kontrol etmek üzere açılır ya da ka­
kapanmasına izin verir ya da dış gürül­
merdiven kulelerine sahip L tipinde bi­
panır.
tünün bina içine girmesini engeller.
kontrollu
fanlara
sahip
nadır. Ana stratejiler gün ışığının ve
5. Üst döşemede sıcak hava çatı sırtın­
6. Dış tuğla iskeleler yanal gölgeleme
doğal havalandırmanın arttırılmasıdır.
dan atılır.
sağlar.
4- FİNLANDİYA BÜYÜKELÇİLİĞİ
Yer: Helsinki, Finlandiya
Sistem: Güneş kontrol
Mimar: Pekka Maki, Toni Peltola
Tamamlanma: Belirtilmemiştir.
Proje tanıtımı: Ana cephe dört açıklığa
sahip bir beton kütleden oluşm akta­
Yatay gölgeleme elemanları.
dır. Eski yapının cephesindeki alçı sıva,
yeni yapının zemin malzemesinde tek­
rarlanır. Büroların çift cam larının iç
çerçeveleri ahşap, dış çerçeveleri ise
metaldir.
Güneş kontrol elem anları 90° ve 45°
açılarla açılan bakır levhalardan olu­
şur.
Cephe detayı.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
5- WURZBURG'DA YÖNETİM BİNASI
ziler iç kısımlarında, doğru açıda ol­
dukları takdirde ısı emicilik kapasitele­
rini yükseltmeyi sağlayan koyu yüzeye
sahiptirler. Bu şekilde yılın soğuk aylarınde içeri alınan taze hava ısıtılabilir.
Çatı kısımlarında açıklık kapakları bu­
lunur. Binanın köselerindeki havalan­
dırmalar havanın yatay sirkülasyonunu
Yer: Stuttgart, Almanya
Sistem: Çift kabuklu cephe
Mimar: Martin W ebler, Garnet Geisser
Tamamlanma: Belirtilmemiştir.
Proje tanıtımı: Bu binanın iki adet 4.10
sağlarlar ve yapının güneş alan ve al­
mayan taraflarınd a içeri alınan hava
sıcaklıkları arasında farkedilecek dere­
cede fark olduğunda koşulları denge­
lemeye yardımcı olur. Yazın jaluziler,
yansıtıcı pozisyonlarında kapatıldıkla­
(birim yok?) yüksekliğindeki katı açık
rında ve havalandırm a kapakları açıl­
ofis katları olarak tasarlanmıştır. Ha­
dığında bina tasımımla ısı transferi
vuzlu, bitkilerle kaplı ve sürme cam ça­
sayesinde soğutulabilir.
tılı atrium, kompleksin yapısal ve gör­
Görünüş.
sel merkezini oluşturur. İç iklimlendirmenin ana konsepti; güneş enerjisi
kaynaklarını kullanmak ve ancak çok
gerekli olduğu dönemlerde fosil yakıt­
ların kullanılmasıdır.
İki katmanlı cephe tam pon bir bölge
olarak görev görür. Dışındaki cam yü­
zey sabittir. İç kabuğu ise sürme kapı­
lar ve açılan camlar içermektedir.
Güneş kontrol elemanı olarak hafif
metal jaluziler kullanılmıştır. Bu jaluzi­
ler 60 cm genişliğindeki çift kabuk sis­
tem inin arasında yer alm aktadır. Bu
jaluziler günısığını tekrar dışarı ya da
beyaz keten tavan panelleri yardımı
ile bina içerilerine doğru yansıtırlar.
Sistem
Binanın güney ve batı yüzlerinde, jalu­
kesiti.
6- RWE AG HEADQUARTERS
Yer: Essen, Almanya
runumu ön planda tutulmuştur.
Sistem: Çift kabuklu cephe
Doğal havalandırm a, güneş korunu­
Mimar: Ingehoven Overdiek Kahlen
und partner
mu, ve gün ışığının optimum kullanımı
hedeflenmiştir. Bütün bunlar tüm bi­
nayı kuşatan interaktif saydam bir
Tamamlanma: 1991-1997
cephenin çözülmesini beraberinde ge-
Proje tanıtımı: Ingehoven Overdiek
tirmistir. Bina formu olarak hacim ve
Kahlen und partner tarafından tasar­
dış yüzey alanları oranları, rüzgar ba­
lanan bu yönetim binasında enerji ko­
sıncı, ısı kayıpları, yapısal maliyetler ve
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
günışığı gibi kaygılarla silindirik bir
form un optimum bir çözüm olduğu
düşünülmüştür. Kesintisiz bir cam cep­
he olmasına rağmen farklı kullanımlar
örneğin girişler, ofis katları servis kat­
ları ve çatı bahçesi gibi fonksiyonlar
kendilerini belli etm ektedirler. Dikey
giriş ayrı bir asansör kulesi ile olmak­
tadır. Dış köselere doğru yükselen kat
döşemeleri günışığı girişini arttırır.
Fotovoltaik gölgeleme elemanlarının cepheden görünüşü.
Çift kabuklu cephede çift camlı kabuk
ofis katlarının doğal olarak havalandı­
rılmasını sağlamak üzere açılmaktadır.
Aynı zamanda cephe çatı bahçesini
güçlü rüzgarlara karsı korunum unu
sağlamak üzere kulenin üst kısımları­
na kadar uzatılmıştır. Bina kullanıcıla­
rın kendi çevrelerini kontrol etmeleri­
ne izin verecek şekilde tasarlanmıştır.
R W E A G H EA D Q U A R TER S
Hava koşullarının pencerelerin açılma­
sını engellediği durum larda havalan­
dırma minimum hava değişim kapasi­
tesi ile klima vasıtası ile yapılır.
Beton zeminler kütlelerinin ısılı depo­
Fotovoltaik gölgeleme elemanları.
lama özelliklerini kullanm ak üzere
perfore metal kaplam alarla kaplanmıstır.
Çift kabuklu cephenin dış kabuğu ge­
leneksel ısı yalıtımlı bir katman dışında
cam bir kabuk içermektedir. Çift ka­
buklu cephenin dış katmanı 10 mm
ekstra beyaz camdır. Bu iki katman
arasında 50 cm genişliğinde herkatta
bölüntülü koridor bulunur ve tek mo­
dül genisliğindedir.
Gölgelik detayı - fotovoltaik louvres dikey kesiti.
Cephe yatay kesiti.
Gölgelik detay ı-Fotovoltaik louvere plan.
Cepheden görünüş.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Modül tabanındaki 15 cm yüksekliğin­
nır. Kısın sıcak hava, ısı toplanması için
deki havalandırmadan alınan dış hava
yükselticilerle merkeze yollanır. Cep­
yan modülün üst kısmından dışarıya
he, kısın iyi bir ısı yalıtımı sağlar. Yazın
verilm ektedir. Bu koridorda yer alan
da jaluzilerle direkt güneş ısınlarından
güneşten korunma elemanı hava şart­
etkin bir koruma sağlar.
larına karsı korunur ve iki kabuk ara­
sındaki boşluğun aşırı ısınmasını engel­
lediği için enerji dengesi üzerinde
olumlu bir etkisi vardır. Geri çekilebilir
jaluziler, boşluktaki sürme cam kapıla­
rın dış yüzeyine yerleştirilmişlerdir. İç
kabuk oda yüksekliğinde 135 mm açılabilen sürme elemalar içerir. İç kısım­
da parıldamayı önleyecek bir perdele­
me elemanı yerleştirilmiştir. Dış kabuk,
2.00*3.60 m boyutlarında sertleştiril­
miş güvenlik camları içerir.
Günısığı, direkt ısınım sonucu oluşacak
parıldam a problemi ise jaluzi ve per­
delem e elemanları ile engellenmiştir.
Ofislerdeki havalandırma sistemi.
Ekstra hava boşluğu iç ve dış yüzey
arasında ısı kaybı oranını azaltarak ısıl
tampon bölge olarak görev görür. Aşı­
Yanda, cephe dikey kesiti,
rı soğuk koşullarda pencereler kapa­
çatı katı ve orta katlardan cephe detayları.
7- PARİS ÜNİVERSİTESİ ENSTİTÜSÜ
yerleştirilm iş cam elem anlar güneş
kontrol elemanı olarak görev görür­
ler. Dış duvara ankre edilmiş ve bağ­
lantı elemanları ile desteklenen yatay
çelik bölümlere ait çerçeve sisteme sabitlenmislerdir. Binanın görünüşü ba­
kan kişinin bakış açısına göre değiş­
mektedir; bazen saydam ya da bazen
Yer: Paris-Fransa
Sistem: Güneş kontrol
çevredeki binaların üzerine düsen gö­
rüntüleri ile farklı görünüşler elde et­
mektedir.
Mimar: Jerom e Brunet ve Eric Saunier
Tamamlanma: Belirtilmemiştir.
Proje tanıtımı: Arap enstitüsüne yakın
bir yerde konumlanan bina, 6 ay gibi
kısa bir sürede inşa edilmiştir. Üstten
köprü ile bağlanan iki paralel binadan
oluşmaktadır. Blokların dış cepheleri
camla kaplıdır. Blokların dar son yüzey
cepheleri endüstriyel yarısaydam cam­
la kaplıdır. Uzun yüzeylerde zemin
yüksekliğinde duvar arkasına 45 açı ile
Boyuna kesit.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Tip kat planı ve zemin kat planı.
Sonuçlar
Bu çalışmada ele alınan tüm örnekler ince­
lendiğinde enerji korunumu sağlanması açı­
sından enerji etkin tasarım kriterlerinin uy­
gulandığı ve enerji korunumu sağlanmasının
yanında kullanıcı konfor koşullarının da
sağlandığı görülmektedir.
Sürdürülebilir mimarlık giderek kentle­
şen bir dünyada medeniyetin en değerli mal­
larından birisi olarak, kentsel ortamda an­
Cepheden detay.
lam lı bir nitelik ö g esi olmalıdır. Y eniliği
yansıtm alı ve toplumsal dönüşümün çeşitli
yönlerini önceden kestirebilir olmalıdır.
Gerçek temellere dayanmalı ve toplum tara­
fından benim senecek gerekçelere sahip o l­
malıdır. Sürdürülebilir mimari için çevreye
karşı sorumluluk bilinci ile enerji kullanımı­
nı azaltmak (reduce), kullanılan m alzem e­
Cephe yatay kesiti.
lerde yeniden-dönüşüm (recycle) ve yeniden-kullanımı (reuse) olan malzemeler kul­
lanmak, ayrıca var olanı yeniden-iyileştirmek (recover) gerekir.
Mimarlık doğası gereği y eşili yok eden
Cephe dikey kesiti.
bir eylem olarak algılanmaktadır. Fakat
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
onun doğa düşmanı olm adığının, olm aması
gerektiğinin ve bunun nasıl oluşabileceğinin
araştırılması, irdelenmesi ve işlenm esi ayrıca
insanoğlunun düşlediği, özlediği doğa ve ye­
şil ile birlikteliğinin sağlanması gerekmekte­
dir.
Bundan dolayı, doğa ile entegre edilm iş
yaşam ın desteklenm esi; değerli olanın k o­
runması, teknolojik, ekolojik, kültürel, so s­
yal ve ekonomik çözümlerin bir bütün olarak
kılınması; yeni m alzemelerin, teknolojinin,
üretim yöntem lerinin üzerine deneyim e ve
deneylere dayalı olarak gidilm esi gerekmek­
tedir. Ayrıca insanlara hayatlarını doğru plan­
lama hakkının verilmesi, yaşam planlarını ve
ümitlerini bizzat kendilerinin gerçekleştirile­
bilmelerinin sağlanması, onlara olanaklar ya­
ratılması da lüzumlu olmaktadır.
Tüm bu örnekler ışığında bu çalışm anın
sonucu olarak diyebiliriz ki; mimari anlamda
ülkemizdeki ekolojik dengeyi korumak, sür­
dürülebilirliği sağlamak ve yaşam kalitesini
yükseltm ek için tem el olarak; yapılaşmada
yapı m alzem esi için gereken hammadde tü­
ketim ini azaltarak doğayı tüketmeden kul­
lanmak, konut yapılarının yapılaşma evrele­
rinde fosil yakıtlara gereksinm eyi azaltmak
için yönlenme, iklimlenme, yalıtım ve doğal
aydınlatmaya önem vermek, daha da iyisi bu
evrelerde fo sil enerjilerinin yerine güneş
enerjisi ve benzeri yenilenebilir enerji kay­
naklarını kullanmak, konut yapılarının yapı­
laşm a evrelerinde oluşan evsel, hafriyat ve
inşaat gibi atıkları azaltmak, değerlendirmek
ve yeniden kullanmak, yeniden kullanılması
mümkün olan, kirlilik yaratmayan, sağlıklı
ve ekolojik yapı malzemelerinin mimari ta­
sarım ve uygulama alanında kullanılmasına
ilişkin bir sistem geliştirmek, yerel yapı mal­
zem elerini ve geri dönüşümü mümkün yapı
m alzem elerini kullanmak gibi ilkelerin b e­
nimsenmesi gerektiği bilincini ülkemizde de
ön plana çıkarmaktır.
Kaynaklar:
1. Lawrance, G., 1996. “Sustainability in Seattle City
3-4: The Right to a Sustainable City, Oxford City, 12
2. Bourdeau,L., Halliday, S., Huovila, P., and Richter,
C.,1997. “Sustainable Development and The Future of
Construction, Proceedings of the Second International
Conference: Building and The Environment, Paris,
495-510
3. Edwards, B., 1999. “Sustainable Architecture,
European Direcîives and Building Design”,
Architectural Press, Oxford, 230-235.
4. Karaman, A., 1993 “Sürdürülebilir Çevre Kavramı
Çerçevesinde Ekolojik Planlama Yaklaşımı”
Türkiye'de 17. Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu:
Kent ve Çevre “Planlamaya Ekolojik Yaklaşım”,
Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul, 4-6 Kasım,254257
5. The Architectural Review. Volume 205, No. 1223,
January 1999. “Piano at Postdamer Platz[Berlinj”. p
35-42
6. The Architectural Review. Volume 203, No. 1211,
January 1998. “ Postdamer Review “p 34-43
7. A+U: Architecture and Urbanism, No 329, Feb,
1998 “Renzo Piano Building Workshop:Debis building-Postdamer Platz Reconstruction”. p.104-125
8. Architectural Record, volume 186, No 10, Oct 1998
“A striking presence on the Berlin skyline, the Debis
Tower, by the Renzo Piano Building Workshop,
revives the skyscraper.” p.124-135
9. Architecture d’Aujourd’hui, No 308, Dec, 1996
“Vertus du compromis Secteur Daimler Benz,
Potsdamer Platz” , p.58-81
10. Renzo Piano Building Workshop: OfficiaL Site:
http://www.rpwf.org
11. Space Modulator: Atypical European-style high
lise http://www.nsg.co.jp/spm/sm81~90/sm87_contents/sm87_e_debis.html
12. Ball State University Web Services: Building A
New City Center
http://publish.bsu.edu/perera/Exhibition/images/10berl
in.pdf
13. The Architectural Review : Piano at Postdamer
Platz, http://www.arplus.com/archive/ piano/ piano2.
html
14. http://www.sauerbruchhutton.de/portfolio/04_
gsw/gsw_e/gsw.html
15. http://gaia.lbl.gov/hpbf/casest_f.htm
16. http://eng.archinform.net/projekte/2307.htm?
scrwdt=1024
17. http://gaia.lbl.gov/hpbf/casest_h.htm
18. Detail 1993,3- sf 343-348 - Detail 1997,3-sf
355-361
Mimarlık doğası gereği
yeşili yok eden bir eylem
olarak algılanmaktadır.
Fakat onun doğa düşmanı
olmadığının, olmaması
gerektiğinin ve bunun nasıl
oluşabileceğinin
araştırılması, irdelenmesi ve
işlenmesi ayrıca
insanoğlunun düşlediği,
özlediği doğa ve yeşil ile
birlikteliğinin sağlanması
gerekmektedir.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Sürdürülebilir Kent Planlan
f Demet IRKLI ERYILDIZ - Semih ERYILDIZ - Özge YALÇINER
21.
Yüzyıla girdiğimiz bu önem li za­
sürdürülebilir kentleşmenin koşullarını yeri­
man eşiğinde, yaşadığımız kentle­
ne getiremeyen uygulamalardır.1
rin denetimsiz büyümenin getirdi­
21. Y üzyılda artık çok daha bütüncül ve
ği sorunlara ve bu çerçevede bireylerin ve
demokratik, toplumdaki insanları birbirine
toplumun gereksinmelerine nasıl yanıt vere­
yakınlaştıran bir kent resm i çizilm ektedir
ceği konusu, en tem el sorunlardan birini
( c o m p a c t c ity ).
oluşturmaktadır. Bugün dünya nüfusunun
bağımlılığı en aza indiren, yaya hareketini ve
yarısının (3 milyardan fazla kişi) kentlerde
bisiklet kullanım ını artıran, hava kirliliğini
yaşadığını düşündüğümüzde, bu sorunun
ve enerji harcamalarını en aza indiren g eliş­
doğru yanıtlarının arandığı bir kent planlama
miş bir toplu ulaşım modeli ile kolay erişile­
sisteminin önemi daha da artmaktadır.
bilir, herşeyi bir araya getiren, endüstriyi de­
Bu bağlamda, otomobile olan
Herşeyden önce kentlerimizde yaşanmak­
ğil ama konutu ve çalışma yerlerini, alışveriş
ta olan büyümenin getirdiği yanlışların dur­
alanlarını, toplumsal, rekreatif ve eğitimle il­
durulması için sağlıklı bir planlama zorunlu­
gili işlevleri yakınlaştıran çözüm ler beklen­
dur. Zira dünyada planlamanın olmadığı yer­
mektedir. N e var ki, kentsel yoğunluk ile il­
lerdeki kentlere baktığımızda sonuçların ür­
gili kararlar alınırken, doğaya ve yeşile olan
kütücü olduğunu görebiliriz. Planlamanın
gereksinme göz ardı edilmemelidir. Doğa ile
günümüzdeki hedefi ise yerel kaynak ve de­
bütünleşme, ekolojik sürdürülebilirliğin en
ğerlerin korunarak geçm işten geleceğe taşın­
önemli ileşenidir.
dığı, sürdürülebilir kentleşme doğrultusunda
Demet Irklı Eryıldız, Prof. Dr.
Semih Eryıldız, Prof. Dr.
Özge Yalçıner
Lefke Avrupa Üniversitesi Mimarlık
Bölümü.
bir çalışma çerçevesidir.
Amaç
N e yazık ki ülkem iz kentlerinin önem li
Bu araştırmanın tem elinde Türkiye’deki
bir kısmında plansızlık hakim olup, planlama
imar planlarının ve imar mevzuatının sürdü­
yapılan yerlerdeki kentsel düzenlem eler ise
rülebilirlik bağlamında zayıf kaldığından ha-
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
reketle sürdürülebilir kent planları yaratmak
nı ifadenin farklı tarifleridir. Mekân, çevresel
için neler yapm alıyız? Bu konuda devletin
ölçütlerle tanımlanır. Enerji elementleri tek­
yasal teşvikleri neler olmalıdır? Dünya ör­
tir ve bunlar aynıdır.Uzaysal organizasyon
neklerinde ne gibi çalışmalar yapılmıştır? so­
ve mimari formlar, güneş kontrolü, havalan­
rularına cevap aramak yatmaktadır. Günü­
dırma, izolasyon, ısı duvarlarının yerleştiril­
müzde dünyanın karşılaştığı temel sorun ba­
m esi, yü zey özellikleri, renk, dolu-boş vb
rınma ve kentleşmenin neden olduğu kaynak
faktörler ile birbirlerine bağlıdır. Sürdürüle­
tüketimi ve kirlenmedir. Kent ve Çevre araş­
bilir bina ve şehirler yaratma prensipleri ile­
tırmaları tem el sorununun bu konu olm ası
ride yapılacaktır. Ancak halen ekolojik m ese­
da, araştırma dalının tanımından kaynaklan­
lelerin mimari paradigmalar içinde ele alın­
maktadır.
ması sağlanamamıştır.
Kirlenme ve hastalık şekillerinin bir veri
Fonksiyonalist, (de)konstrüksiyonalist,
olarak toplanm ası, tasarımda bize bazı d e­
(post)m odernist, vernicular paradigmalara
ğerler verecektir. Yapılması gereken, mevcut
sahibiz. A lışılagelm iş mimarlık çalışm ası
enerji tüketim zincirleri üzerinde yoğunlaş­
modellerinde iki araştırma yöntem i, hiç de­
maktır.
ğişmeden kullanılmaktadır:
Var olan m evcut kent politikaları tekrar
gözden geçirilmelidir. insanların yaşama, ça­
lışm a ve boş vakit aktiviteleri, doğal besin
üretim modelleri ve taşıma-ulaşım yöntemle­
ri yeniden ele alınıp şekillendirilm elidir.
Üretim ve verim lilikteki ana düşünce doğal
kaynakların kullanılması olmalıdır. Tüketim;
kullanım ve rahatlık kriterlerine göre şekille­
nir.
• G ü n e ş e n e r j is in in a k t i f v e p a s i f o l a r a k k u l ­
la n ı lm a s ı ,
• D o ğ a d a n su to p la n m a s ı v e a tık su y u n te k ­
r a r k u ll a n ı l m a s ı,
• T a ş ım a d a k i u z a k lık la r ı k ü ç ü ltm e k ,
• K e n d i b e s in in i ü r e te n ş e h ir le r k u r u lm a s ı,
g ib i y ö n te m le r le
tüketim ve atığın ana kaynağı olan şehir,
enerji üretici ve temizlik yaratıcı bir hale ge­
tirilebilir.
Bu çalışma, araştırma ve deneme türleri,
Kuzey ülkeleri kentbilimcilerinin gündemin­
de daha ağırlıklı bir biçimde yer tutmaktadır.
Halbuki kentleşm enin olanca hızıyla sürdü­
ğü güney ülkeleri, özellikle TÜRKİYE için
bu çalışm a, araştırma ve deney türleri daha
büyük önem taşımaktadır.
Bazı mimarlar duvar, döşeme, tavan, yü­
zey dokusu, renk, dolu-boş oranı vb. gibi m i­
mari elementlerle salt biçimlendirme ve m e­
kân oluşumuyla ilgilenmektedirler.
Enerji danışmanları ise ısı depolama, izo­
lasyon, güneş etkileri, yüzey şekilleri, hava
akımı ile ilgilenmektedirler. Bu iki tanım ay­
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Ülkemiz eşsiz doğal çevre
verileri ve tarihsel gelişme
sürecinde kazanılmış
kültür varlıklarına
sahiptir. Bu değerler
yerleşmelerimizi özgün
kılar ve kent kimliğini
oluşturur. Günümüzde
kentlerde uygulanan
imar planı uygulaması
kent kimliğini hiçe
sayarak ekolojik değerleri
bir kenara itmektedir.
• E s te tik y a k la ş ım d a ; b in a g ö r s e l, s o s y a l, tin ­
s e l b i r ü r ü n v e y a b i r h i s d e m e t in in i f a d e s i
o l a r a k k a b u l e d il m e k t e d i r .
• B i l i m s e l y a k l a ş ı m d a ; b i n a s a l t b i r ü r ü n d ü r.
kullanmaktadırlar.
Bu planlarda ada bazında karar verilmek­
te, parsellerde minimum çekme m esafesi v e­
rilerek yapılaşmaya yön verilmektedir. Kent­
B in a d a i ş le v iliş k ile r i, o p tim u m y e r le ş im
sel tasarım planları olmadan, bina aralıkları
ş e m a s ı n a v a r m a k iç in z a m a n - u l a ş ı m a r a ş ­
ve konumlarında iklim, ışık durumu, yönlen­
t ır m a s ıd ı r . B u n e d e n l e i ş l e v s e l l i k b i l i m s e l
me, hava sirkülasyonu, doğal enerji gibi çok
y a k la ş ım ı n b i r a l t b a ş l ı ğ ı h a l i n e d ö n ü ş ü r .
Iki yaklaşım arasındaki hem usavurma
hemde takdimle ilg ili derin farklılıklar, bir­
önem li konulara değer verilm eden yapılan
bu planlar, kentleri günümüzde sürdürülebi­
lirlik anlamında çok sıkıntıya sokmaktadır.
birleri ile etkin bir diyalog -iletişim - kurul­
masını olanaksızlaştırır...
İmar Mevzuat>
Mimarların ezici çoğunluğu, estetik yak­
Kentlerdeki fiziki gelişm eyi dolaysız olarak
laşım la işlem eyi yeğler. Enerji araştırma ve
yönetme ve denetleme aracı, 3194 sayılı İmar
tasarımcılarının çoğu bilimseldir. Yapı tasa­
Kanunudur. Bu kanun, ülkem iz gibi güneş
rım süresince Estet Mimar; bilim ve mekân
ışınımları yönünden oldukça uygun konumda
yaratısı, dolu-boş oranları, yüzey, doku, du­
olan bir ülkede yetersiz kalmaktadır. Teme­
varlar, döşeme, çatı öğeleri ve geometrik bo­
linde parselasyona dayanan planlama sistemi
yutlarla ilgilidir. Çevreci mimar ve enerji da­
değişmedikçe İmar Kanunu, yapı yüksekliği-
nışmanları ise ısı kitlesi, yalıtım , güneş pe-
yol ilişkisine ilşkin kuralları, doğal iklim le-
netrasyonu, yüzey özellikleri, hava akışı,
dirme açısından önemini koruyacaktır.
yön, mekânın ısı hiyerarşisi gibi tanımlarla
İmar Kanunun 28.maddesinde konut b öl­
çalışır. Halbuki özellikle çözüm lem e süreci­
gelerinde arka bahçe uzunluğunun h/2 olm a­
ne bakıldığında elemanların birbirine dönü-
sı öngörülse de, gerekli yapı derinliği için 2 ­
şebilirliği, bir diğerinin dili ve bakışı ile ifa­
3 m ye kadar inilmesine izin verilemektedir.2
de edilebilirliği görülmektedir. Bu nedenle
Bu da çok katlı bir yapıda güneye bakan arka
çevresel ve enerji ile ilgili işler konusundaki
bahçenin yılboyu güneş alamayacağı anlamı­
fikirler, gerçekten başarılı, doğru mimari çö-
na gelir.
zünlerde ortaya çıkar....
Ekolojik sitelerin konstrüksiyon problemi
İmar Kanunun enlem, iklim bölgesi, yön
parametreleri dikkate alınmadan standart
gibi, mevcut bina stoklarının ekolojik olarak
formüller getirmesi ekoloji açısından çok sa­
yenilenm esi de önem li bir problem haline
kıncalıdır.3 Ayrıca kanunda getirilen kişi ba­
gelmiştir. Dünyada birçok örnek gösteriyor
şına düşen y eşil alan oranları çok düşüktür.
ki yeniden yapım yerine, yenilem e (renovati-
Nüfus yoğunluğuna ve kent karakteristiğine
on) daha fazla üstünde durulan bir konu hali­
göre bu standartlar arttırılmalıdır.
ne gelmiştir.
İmar Uygulamalar>
TÜRKİYE'DEKİ İMAR PLANLARI ve
İMAR KANUNU'NA BAKIŞ
İmar Planlan
3194 İmar Kanunu ile birlikte İmar Planı
yapma ve yaptırma yetkisi, m erkezi y ö n e­
timden Büyükşehir Belediyelerine ve ilçe be­
Ülkem iz eşsiz doğal çevre verileri ve tarihsel
lediyelerine verilmiştir. 20 seneye yakın bir
gelişm e sürecinde kazanılmış kültür varlıkla­
bir sürede belediyeler bu yetkiyi kötüye kul­
rına sahiptir. Bu değerler yerleşm elerim izi
lanmışlar, yapılaşmada müthiş bir kalite dü­
özgün kılar ve kent kim liğini oluşturur. Gü­
şüklüğü yaşanmıştır. Ö zellikle afete duyarlı
nümüzde kentlerde uygulanan imar planı uy­
bölgeleri sürdürülebilir yaşam çevreleri oluş­
gulaması kent kim liğini hiçe sayarak ekolo­
turmak adına ön plana almak yerine sözko-
jik değerleri bir kenara itmektedir. B ölge
nusu yetkiyi o bölgelerde kötüye kullanmış­
planlaması yapılmamakta, yaygın olarak y e­
lar, hiç kontrol mekanizması çalışmamış, bu­
rel yönetimler 1/1000 uygulama imar planını
nun ceremesini 1999 yılında yaşanan büyük
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Marmara Deprem i ile en kötü şekilde çek­
ve ömrü açısından çok önemlidir.
mişlerdir.
Çevresel Etki Değerlendirmesi
Yönetmeliği ve Şehir Planlama
Sürdürülebilir Gelişme,
Planlama ve Kent Plan>
Sürdürülebilir gelişm e ve sürdürülebilir
Planlama, sürdürülebilir gelişm enin tem el
planlama, bir kaynak olarak çevrenin tüketil­
araçlarından biridir. F iziksel planlama ise
m esi ve yitirilmesine önem vermeden kulla­
yerseçim i kararlarını oluşturur ve şehrin v e­
nımına karşı geliştirilen bir planlama anlayı­
ya bölgenin çevresel değerlerini koruma-kul-
şıdır. Böylece çevrenin sadece o dönem kul­
lanma dengesi içinde değerlendirir. K işisel
lanıcılarına hitap edecek ve en çok yarar sağ­
yatırımların ya da plandaki yerseçim i karar­
layacak değil, fakat aynı zamanda çevresel
larının değiştirilmesinin çevredeki yansıma­
kaynakların gelecek nesiller tarafından da
sını görm ek uzun zaman alabilir. Çevresel
kullanım hakkını gözeten çağdaş bir değer­
Etki D eğerlendirm esi (ÇED) bu yansım ayı
lendirmedir.
belirlem ek am acı ile ülkem izde kullanılan
bir mekanizmadır.
Sürdürülebilir kent planları ise stratejik
planlardır. Kentsel, arkeolojik, tarihsel koru­
Yukarıda eleştirilen şehir ve bölge planla­
ma alanları, doğal parklar ,doğal çevre koru­
malarındaki imar uygulamalarının aksaklık­
ma alanları, verim li tarım toprakları, orman
ları olduğu gibi Ç E D ’in de pek çok hataları
alanları, akarsu kaynakları vd. belirlenerek
bulunmaktadır. 1993’ten bu yana uygulanan
yaşayanlarda yaşam m erkezli ( b i o - c e n t r i c )
ÇED yönetm eliği (no.23028), 1997’de deği­
bir kültür yaratmak üzere koruma koşulları
şikliğe uğramıştır. Madde 8 de önerilen faali­
ve nüfus yoğunlukları belirlenm iş yeşil ula­
yetin yerseçim i incelem esiyle ilg ili olarak
şım sistemli planlardır.5
valiliğin sakınca olmadığına dair raporundan
sonra ÇED sürecinin başlayacağı ve Çevre
Bakanlığı’nın bu aşamadan sonra devreye gi­
recekleri belirtilmektedir.4
Kısaca, yer seçim i aşamasından sonra
DÜNYADAKİ SÜRDÜRÜLEBİLİR
KENTLER VE PLANLARINDAN
ÖRNEKLER, DEVLETLERİN KENT
PLANLAMASINDA YASAL TEŞVİKLERİ
ÇED süreci başlar ve yerseçim i aşamasında
Ö zellikle 1 9 7 0 ’lerden sonra önem kazanan
faaliyetin çevreye olan etkilerinin değerlen­
ancak 1987’de yayınlanan “Ortak G eleceği­
dirilmesi 1/25.000 Çevre Düzeni Planı veya
m iz” ile önem li boyut kazanan ve gelişmenin
imar planlarına bırakılır. Görüldüğü üzere,
çevrenin de göz ardı edilmeden gerçekleşm e­
yatırımcıların yönetm eliğe uygun olm ası
si ilkesine dayanan sürdürülebilir gelişm e
amacıyla, olması gerekn bir rapor olarak gör­
dünyada yankı bulmuştur.
dükleri tek seçenekli ve emredici ÇED, statik
Eko Planlama anlayışı kaynakların etkin
ve bürokratik bir mekanizmadır. Ayrıca,
kullanım ını, kültürel mirasa saygıyı, tarım
Ç ED ’e konu olan proje yatırımlarını verilmiş
dostu olm ayı gerekmektedir. Bu kapsamda
bir yerseçim i kararından sonra ÇED yaptır­
son 15 yılda dünyada ciddi sıçrama yapmış
ması, şehir planlama ile bağını tamamen ko­
şu sürdürülebilir kentler incelenmiştir:
parmaktadır. Uygulamada birinci sınıf tarım
toprağı üzerin yatırımcının taş döktürtmesi
• Amerika-San Francisco, Austin, Minnesota
ve incelem e heyetinin bir şekilde atlatılması
• Kanada - Toronto
ile alınan ÇED raporları, doğa katliamının ta
• Finlandiya- Mikkeli
kendisidir.
• Kazakistan- Astana
M evcut ÇED yönetm eliği, çevreye veri­
Ülkemizde de Fethiye- Kayaçukuru’ndan
len zararları işletme ölçeğinde ele alır. Oysa
bir tez çalışm asına yer verilmiştir. Bu çalış­
bir bölgenin ya da kentin, ekolojik değerlere
malar incelenirken devletlerin yasal anlamda
sahip bir yerin çevresel açıdan taşıma kapasi­
teşvikleri, kanuni düzenlem eler ön plana
tesinin belirlenmesi o yatırımın türü, miktarı
alınmıştır.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Amerikan Kentlerinde Sürdürülebilirlik
türleri ve yaşam alanlarını korumak ve yeni­
Amerika’da Sürdürülebilir Kalkınma üzerine
lenm elerini desteklem ek, Parklar ve yeşil
Başkanlık Konseyinin İstanbul- HABITAT II
alanlar b aşlığı altında San Francisco yaşa­
için hazırladığı kitapta alınan kararlar şöyle
yanları için parkları, rekreasyon imkanlarını,
sıralanmıştır:6
açık alanları, cadde boylarını, rıhtımları
planlamak hedeflenmiştir.7
• İlk 25 yıl içinde sağlıklı ekosistem ler için
(ormanlar, sulak alanlar ve kıyıları içeren)
etkili planlamalar yapılacak.
• Kentlerde park ve rekreasyon alanları arttı­
rılarak nüfus yoğunlukları kontrol ed ile­
cek.
• İçm e suyu standartları yükseltilecek ve
HABITAT II Sürdürülebilir Amerika
Raporu.
atıkların dönüşümü sağlanacak.
• Sosyal adalet ve eşitlik sağlanarak yoksul­
luk ile mücadele edilecek, herkese barınma
sağlanacak.
Enerji konusunda çevreci enerji kaynak­
larını desteklem ek, katı atıklar konusunda
dönüşümü sağlamak,beslenme ve tarım baş­
lığı altında sürdürülebilir beslenme sistemini
kurmak ve tarım ürünlerinin üretimini mak­
sim ize etmek, ulaşım sisteminde yaya ve bi­
siklet tabanlı tasarımlara öncelik vermek, za­
rarlı maddeleri azaltmak ve riskleri önlemek,
son olarak su kaynaklarını koruyarak su tü­
ketim ini azaltmak sürdürülebilir San Fran­
cisco planın ana kararlarıdır.
Tüm bu kararlar doğrultusunda ekolojik
bilgi ağları kurulmuş, ar-ge faaliyetleri üni­
Austin-Teksas-Amerika
versitelerde ve enstitülerde arttırılmıştır.
B irleşm iş M illetler Ajanda 21 kapsamında
Austin B elediye Başkanı ve Kent K onseyi
San Francisco Körfezi
San Francisco- Amerika
Ekonomik ve Sürdürülebilir kent planını ha­
1993’te San Francisco Yönetim Kurulu D e­
zırlamışlardır.8 Yeşil iş, ekolojik endüstri sis­
netçileri San Francisco Çevre Komisyonunu
temleri, karma kullanımlı kentsel fonksiyon­
kurdular. 1996 yılında Sürdürülebilir San
lar, yenilenen, dönüşen, sıfır kirletici kay­
Francisco Körfezi Planı oluşturuldu. Bu plan
şu başlıkları içermektedir:
naklar ve Sürdürülebilir Austinliler bu planın
anahtar kelimeleridir.
A kıllı Gelişen Austin’de 1990 da 465.000
olan nüfus, 2000 de 6 50.000’e çıkmıştır. Bu­
nun için Smart Growth Initiative kurulmuş,
Koruma Zonları belirlenerek akıllı büyüme
• Hava Kalitesi
• İnsan Sağlığı
• Biyolojik Çeşitlilik
haritası yapılmıştır.
Bu haritaya göre kırm ızı yerler karma
kullanım zonlannı, pembe alan kontrollü bü­
• Parklar, Açık Alanlar
yüyen m erkezi iş alanını, y eşil yerler kent
• Enerji,İklim değişiklikleri, ozon
parklarını, siyah yerler değerli tarım toprak­
• Katı atıklar
larını belirtmektedir.
• Beslenm e ve tarım
Austinlilere çok iş düşmektedir. Bunun için
• Ulaşım
Austin web sayfasında sayıları 100 ü geçen
• Zararlı materyaller
el kitapları, broşürler yayınlanm ış, halkın
• Su ve Atık Sular
eğitimi ve uygulaması öngörülmüştür.8
Sürdürülebilirlik planında hava kalitesi
El kitaplarından bazıları:
seviyesinin insan sağlığı ve ekosistem ü ze­
Yeşil ev inşa etmek ya da evinizi yeşil yap­
rinde olum suz etki etm em esinin tem inini
mak için.
sağlamak, insan sağlığı anlamında toplum
Sürdürülebilir besin ve organik tarım
bireyleri için fiziksel, ruhsal, zihinsel ve duy­
bahçede nasıl olur?
gusal sağlıklarını arttıracak bir çevre yarat­
M ahalleniz ve b elediyenizle nasıl ağda ha­
mak, biyolojik çeşitlilik konusunda hassas
berleşirsiniz?
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
B ilgisayarınız, TV niz, videonuz için nasıl
enerji tasarrufu sağlarsınız?
Bahçenizde ve evin içindeki hava kalitesini
arttırmanın yollan.
Su ve para tasarruflu tuvaletler.
Temiz ve sürdürülebilir alışveriş.
Evinizdeki atıkların dönüşmesi.
Yeşil taşıt için ne yapılmalı?
Enerjiyi harekete dönüştüren bisiklet!
M innesota-A m erika
M innesota Planlama O fisi sürdürürlebilir
kalkınma modeli oluşturmak için 300 sayfa­
lık bir rehber hazırlamıştır. 1997 yılında
M innesota “ C o m m u n i t y - B a s e d P l a n n i n g ”
yasası çıkarılmış ve bu rehber o yasaya göre
düzenlenmiştir. Bu rehberin 5 ana hedefi
vardır:9
• Halkın katılım ı ve kamu kurumlarıyla
kollektif çalışması
• Tarım alanlarını, ormanları, arkeolojik
alanları koruma
• Yaşanabilir tasarımlar- halkın rahat ya­
şaması için tasarım, onarım, her gelir ve yaş
grubunun entegrasyonu, karma arazi kullanı­
mı, kompakt gelişim , bisiklet ve yaya önce­
likli planlama
• Doğaya saygılı, enerjisini kendisi üreten
konutlar
• Sürdürülebilir kalkınma
Vali Jesse Ventura “ak ıllı” bir yerleşim
Austin Kent Planı ve Austin'in “ Smart G row th” Haritası
Yeşil ev inşa etmek ya da evinizi yeşil yapm ak için
hazırlanan rehber.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
için eyalet ajanslarını, resm i kurum lan ve
• Parketme seçenekleri,
halkı bir araya getirmiş, akıllı Minnesota için
• Kentsel tasarımla ilgili olarak;
ellerinden geleni yapmalarını istemiştir. Hal­
- Bahçe kapıları,
kın önce kendi evini, sonra sokak ve mahal­
lelerini ekolojik anlmada renove etmelerini
- Caddeler ve kimlikleri,
istemiş, bu rehberle standartlara uymaları g e­
rektiğini anlatmıştır.
- Cephe düzenlemeleri,
- Ağaçlandırma,
• Her türlü kirliliği önleme çalışmaları na­
sıl olur?
M in n eso ta ’da U y g u la n a n P ilo t P rojeler
• Atık yönetimi,
• Yenilenebilir enerji kanaklarının evlerde
( M in n e s o ta S u s ta in a b le D e s ig n G u id e C a s e
Minnesota Sürdürülebilir Şehir Merkezi
Projesi Rehberi.
S t u d ie s : R e g i o n a l P r o j e c t s )
kullanımı,
A şağıda M innesota ‘da uygulanan ekolojik
değerlere saygılı pek çok yapı örneklenmek-
• Tüm bunların finansal boyutu ile ilg ili
bilgiler ve kentlinin adım adım yapması g e­
tedir:10
rekenler.
M innesota Sürdürülebilir
Kanada Kentlerinde Sürdürülebilirlik
Şehir M erkezi Projesi
Kanada, sanayileşm iş ülkeler içinde, sürdü­
Hazırlanan rehberde Minnesota şehir merke­
rülebilir kakınmayı kamu politikası hedefi
olarak gören ilk ülkelerden biridir.
zinin sürdürülebilir bir merkez olabilm esi
için acil eylem planları, tasarım bilgileri ve
1990 yılında, federal hükümet Kanada
çizimleri, halkı yönledirecek adım adım bil­
Yeşil Planını hazırlamıştır, çevreyi koruyan,
giler bulunmaktadır.
karar verme sürecini iyileştiren ve doğal kay­
•İçeriğinde şu başlıklar yer almaktadır:
nak yönetim ini güçlendiren 3 m ilyon $ lık
• Sürdürülebilir şehir m erkezi yaratmak
bir program yapmıştır. UNCED 1992 de Kanadayı uluslararası platformda lider seçmiş-
kavramı,
• Ekolojik renovasyonlar,
tir.1999 yılında başbakan, Çevre üzerine Po­
litika, Plan ve Program Önerileri K om isyo­
• Ulaşım opsiyonları,
nunu kurmuştur. Bu girişim ile birlikte Çevre
• Toplu taşım seçenekleri,
ve Ekonomi Üzerine Ulusal ve Yuvarlak Ma­
• Otomobil trafiğini azaltıcı yollar,
sa, ayrıca Uluslararası bir enstitü kurulmuş-
• Arazi kullanım kararlarını değiştirmek,
The Green Institute Phillips Eco-Enterprise
Jackson Meadow
McLean Environmental Living and Learning
W M E P Interdistrict Downtown School
Center(PEEC)
Marine on St. Croix, Minnesota
Center, Northland College, Ashland, Wisconsin
Minneapolis, Minnesota
Minneapolis, Minnesota
Architect: David Salmela
Architect: LHB Engineers & Architects
Architect: Cuningham Group
Architect: LHB Engineers & Architects /
(architect of record and environmental
Sirny Architects (masterplan)
consultants), Hammel Green Abrahamson
(schematic design and design development)
American Lung Association of Minnesota
Pichotta Science Center, W olf Ridge
Mendota Heights, Minnesota
Environmental Learning Center
Architects: Perkins & Will, The W eidt
Finland, Minnesota
Group, Dunham Associates
Architect: RSP Architects Ltd.
Federal Reserve Bank
Center for Energy & Environmental
Minneapolis, Minnesota
Education
Architect: HOK
Cedar Falls, Iowa
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
tur.11 EM AN (E cological M onitoring& Assesm ent Network) kurulmuş, 100 den fazla
araştırma ve gözlem sitesi kaydolmuştur. Biyo-çeşitlilik, erken uyarı ve belli standartlar
üzerine uğraşan Kanada eko-ağı ekozonları
kontrol ve raporlama sistemine sahiptir.
Toronto-K anada
Toronto kentinde kentlilerin yaşam kalitesi
arttırılacak, kentin sosyal, kültürel ve politik
yaşamı aktif olarak geliştirilecektir.12
Toronto, temiz, yeşil ve sürdürülebilir bir
kenttir. Toronto dinamik bir kenttir.
Toronto A razi Kullanım Plan
Toronto’nun yaşanabilirliği- Toronto her­
■■ ■
açısından yaşam kalitesi anlamında yatırım­
IBİİMiffl)
ı>* Ü*Nw*rl8r**
■ la
ettiği, sosyal, kültürel ve çevresel değerler
■■
kesin oturmak veya ziyaret etmek için tercih
T îm m ı
OrtVVtfcMv
k u rt)
lar yapan bir kenttir
Kent K onseyi önemli Master planlar üret­
miştir: Kültür Master Planı, Bisiklet Master
Planı gibi... B isiklet Master Planında 2010
yılına kadar kentte emniyetli, rahat ve bisik­
let dostu bir çevre yaratılacak, bisiklet gezi
ve ulaşım am açlı kullanılacaktır.13 Toronto
yayalaştırma kom itesi kamu alanlarında
okul, alışveriş merkezi ve parklarda ulaşımı
sağlayacak kesintisiz bisiklet yollan için uğ­
raşmakta, standartlar, rehberler, tasarım yol
ve kaldırım ışık düzeni ve eğitimi için ekip­
ler çalışmaktadır.
Toronto Bisiklet M aster Plan
Ftaum 5.1
F ra p o n d Biten —y N«lwor1
Toronto Bike Plai
Ontario Gölü'nden
CN (Canada National/Ulusal Kanada) Kulesi'yle
Toronto. Yanda kuleden kente bakış.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Finlandiya ve Sürdürülebilirlik
programı 1998’de hayata geçmiş, denizler su
Finlandiya 1995 yılında halkınında isteğiyle
kaynakları ve bu ülkelerdeki k ıyı yönetim
Avrupa birliğine girmiş ve Avrupa para birli­
programları denetlenmeye başlanmıştır.
ğine dahil olan tek İskandinav ülkesidir. N ü­
fusu 5.2 milyondur. Helsinki’de 550.000 kişi
yaşamaktadır. K entsel ve kırsal gelişm e
2.Dünya Savaşı’ndan sonra ünlü mimar Alvar Aalto tarafından yönlendirilmiştir. Aalto
birkaç yıl evvel kullanılan Fina markkasında
resmi olan ve Cumhurbaşkanından bile fazla
bilinen bir mimardır. A lto’nun eforları yanın­
da Avrupa birliği genel yasalarına göre kirli­
Finlandiya kentleri.
M ikkeli-F inlandiya
M ikkeli Finlandiya’nın belediye anlamında
en eski ve köklü pilot eko-kentidir. 1997 y ı­
lında sürdürlebilir ormancılık ve turizm ko­
nularında öncü seçilmiştir Su kaynaklarında
kalite yüksektir.
İş gidiş gelişlerinde yolculuk ortalama 4.3
km ile enerji tüketiminde iç trafik anlamında
değerler düşüktür ve kirleticiler azdır. Mik-
lik kontrolü, doğayı koruma ve tarımsal kal­
k eli’de çoğu bina ortak bir ısıtma sistemine
kınma konusunda Finlandiya oldukça ileri
bağlıdır. Çevre dostu bu ısıtma sistemi Pursi-
gitm iştir.14 Çevre bakanlığı sürdürülebilir
kalkına için sıkı politikalar uygulamış, arazi
ala güç istasyonunda enerjisinin % 60’ını
ağaçtan gerisini ise elektrikten çıkaran bir
kullanım ı ve yapılaşmadan sorumlu bakan­
sistemdir.
lık, nüfus yoğunluğu zaten düşük olan ülke­
Kent planlama ve arazi kullanımı yönün­
de yapılaşmayı kontrol altına almıştır. Avru­
pa birliğinin de baskısı ile HELCOM kurul­
den optimum konumlanma çalışmalarında
ileri gidilmiştir, trafikte hava kirliliği ve gü­
muş, Baltık denizi birliği çevresel eylem
rültü açısından sorun yoktur.
Mikkeli kentinden ve doğal
yapısından örnekler.
Mikkeli Şehir Planı.
Kent planlamasında altyapı ve master
planları hazırlanarak, ekolojik alt bölgelere
bölünerek kontrol edilecektir.16
Beslenm e yönünden doğanın kendi ürünü
olan balık, çeşitli özler ve aromalar, bal,
mantar ve böğürtlen sürdürülebilir beslenme
için ön plandadır. Kurulan çevresel teknoloji
enstitüsü, çevre, orman endüstrisi, besin tek­
nolojisi, sektörlerinde üniversiteler ve orga­
nizasyonlarla ilişki halinde yoğun çalışmalar
yapmaktadır.
D eniz ve g ö l kıyıları eko turizme açıla­
caktır. Biyolojik çeşitlilik ve vahşi hayat habitatına öncelik verilecektir.
Devam eden projelerinde EKONEUM
isim li ekolojik besin üretim ve araştırma
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
m erkezi,Tüm EKONEUM isim li ekolojik
kınlara karşı setleri oluşturularak her iki yanı
besin üretim ve araştırma merkezi, Finlandi­
yeşillendirilmiştir. Kışın sert esen rüzgarlar­
ya National Centre o f Expertise for Food De-
dan korunmak için kentin güneybatısında
velopm ent& Technology ‘ye bağlı bir kuru­
eko-orman oluşturulmuştur. Kentin içine g i­
luştur. Ekolojik gıda sektörünün gelişm esi
ren yeşil ağ 8 ayrı akstan oluşur. Astana bir
için kurulmuş bir ar-ge birimidir. M ikkeli’de
orman kenti olacaktır.
bu enstitüde biyodinam il üretim ,biyodina-
2005 ‘de 400.000 nüfusa ulaşacağı düşü­
m ik araştırma, eğitim , berries, tohumlar,
nülen kentte lineer bölgeler oluşturulmuştur
ürün çeşitliliği, eko-tarım, permakültür üze­
(sanayi, konut, kamu, ticari, orman bölgeleri
rine çalışmalar devam etmektedir.17
gib i).19 D en geli gelişen kentsel fonksiyon­
Bir diğer proje ise M ikkeli’nin Ajanda 21
larla sembiyotik bir kent yaratılmaya çalışıl­
kapsamındaki atık kağıt projesidir.18 Posta
mıştır. 2 ana kentsel ulaşım aksı ticaret yapı­
İdaresi tarafından geliştirilen bu projede,
ları ve kamu alanlarını bağlar (Şekil 18). 3
Mikkeli EKO N EUM gıda merkezi
yğunluğun fazla olduğu mahalleler pilot böl­
ayrı çevre you arasında tarım alanları ve rüz­
ürünleri.
geler olarak seçilm iştir. Burada oturanlara
garla çalışan elektrik santralleri planlanmış­
kumaş torbalar dağıtılmış ve haftada bir atık
tır. İç çevre yolu içindeyse high-tech parklar
kağıtlarını bu torbalara koyarak posta kutula­
önerilmiştir.
rının yanına çıkarmaları istenmiştir. Bu proje
1500 evi ve 8 posta dağıtım rotasını içermek­
tedir. Kağıtlar toplanıp postanelere götürüle­
rek geri dönüşüm sağlamıştır. Bu dönüşüm­
den müthiş bir kar sağlanmıştır. Şu anda
M ikkeli’de oturanlar posta servisleri için pa­
ra ödememektedirler. Bunun gibi başka pro­
jeler de gündemdedir, araba lastiği gibi...
Kazakistan
Kazakistan’ın yeni başkenti A stana’nın g e­
lişm e master planı (Şekil 17) 1998’de JICA
tarafından yapılm ış ve uluslararası ödül al­
mıştır.19 Bu planın anahtar kelim eleri meta­
bolizma, geri kazanım, ekoloji ve sembiyoz.
Kentin ortasından geçen İshim nehrinin taş­
Yanda, Astana Suitability Haritaları.
Altta solda, Astana 2030 yılı Arazi
Kullanım Planı. Sağda, Astana'nın
uzaydan görünümü.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
TÜRKİYE
telere ayrılabilecek bölgeler ve sosyal- rekre-
Fethiye
asyonel alanlar olarak arazi kullanım tipleri­
Erdoğan’ın bu çalışm ası, Fethiye- Kayaçu-
ne göre ekolojik değerlere uygun 5 ayrı hari­
kuru Ovasında sürdürülebilir bir gelişim ve
ta üretmiştir. Bu haritalar Coğrafi B ilgi S is­
imar planlamasının Coğrafi B ilgi Sistemleri
temlerine uygun olarak veritabanı desteklidir.
tabanlı teknikleri ile nasıl olabileceğine dair
Haritada herhangi bir alana tıklandığında
bir çalışmadır.20
Fethiye-Kayaçukuru Ovası, Fethiye-Gö-
o bölgenin bilgileri tablosal halde ekrana gel­
mektedir.
cek Ö zel Çevre Koruma B ö lg esi içinde ve
E-R diyagramında görüldüğü üzere, bina­
1/25000 Fethiye-D alam an Çevre Düzeni
nı kullanımı, yaşı, katı, yapım yılı vd. bilgile­
Planında "Öncelikle Planlanacak A lan” ola­
ri, binada yaşayan ailenin tipi, yaşayan sayı­
rak tanımlanmıştır. Halen 1/5000 ve 1/1000
sı, göç durumu vd. Bilgiler ve ailenin içinde
ölçekli planlaması yapılmakta olan ova, kül­
yaşayan bireylerin yaşı, cinsiyeti, eğitim du­
türel miras, tarım, çevre ve turistik açılardan
rumu gibi çok ayrıntılı bir bilgi envanterine
hassas bir alandır. Bu alanda pek çok veri
ulaşmak mümkün olmaktadır.
toplanarak katmanlar halinde çakıştırılm ış,
haritalar , veritabanlarıyla bağlanmıştır. Bu
sistem Türkiye’de sürdürülebilir imar planla­
masına dair sistemli bir örnek sunmaktadır.
Erdoğan, çalışm asında Ovanın her türlü
Güneşten Is> Kazançlarmm Arttmlmas>
ve Is> kay>plar>n>n Azalt>lmas>n>n
Mevcut ve Önerilen Toplu Konut
Yerleşkelerinde İncelenmesi
fiziksel (eğim, jeoloji, orman, bitki örtüsü, su
B atıkent Ö rnek Ç alışm ası
kaynakları, arkeolöjik değerler, flora/fauna)
Kent Parçası planlamasının bilim sel araştır­
ve demografik analizlerini elde etmiş, gridle-
m akla desteklenm esi çalışmaların sonuç al­
re bölerek değerler atamış ve uygunluk (su-
ması açısından zorunludur. Batıkent çalışma­
itability) haritaları çıkarmıştır.20 Bu sentez-
sı da etkinliğini arkasından bulunan sayısız
lenmiş haritalardan ilki konut alanlarının yer
araştırmaya borçludur. Bunlardan biri TÜBİ­
seçebileceği yerler, ikincisi tarımsal faaliyet­
TAK desteğiyle 4 yıl sümüştür:
lerin devam ettiği ve edeceği yerler, turizm
Bu çalışm anın amacı toplu konutlarda
faaliyetlerine uygun olan yerler, ticari aktivi-
ısıtma enerjisi gereksinimi ve güneşle ısıtma­
nın etkilerini bulmaya yönelik tasarım para­
metrelerinin incelenmesidir. İncelenen para­
metreler arasında yapılar arasındaki uzaklık,
yapıların boyut ve malzemeleri, geometri ve
yönlenmesi, pencere boyut ve yönleri yer al­
maktadır. Çalışmanın şehir plancıları ve m i­
marlara “rehber” özelliği taşıması da amaç­
lanmıştır. Değişik yerleşim önerilerini kapsa­
yan bu “rehber” örnekler arasında ve kendi
tasarımlarıyla karşılaştırma yapmayı sağlaya­
bilecektir. Her örnekte sunulan bir parametre­
deki değişiklik bu parametrenin ısıtma yükü­
nü nasıl etkilediği konusunda tasarımcıya bir
fikir verebilmektedir. Çok sayıda toplu konut
uygulamasının yer alması ve veri toplama ko­
laylığı açısından Ankara Batıkent bölgesi ör­
nek çalışma alanı olarak seçilmiştir.
TÜBİTAK Mühendislik Araştırma Grubu
tarafından desteklenen bir proje çerçevesin­
de yapılan bu çalışmanın tem el amacı toplu
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
konutlardaki tasarım parametrelerini analiz
- dubleks,
etmek, bu parametrelerin ısıtma enerjisi g e­
- beş katlı,
reksinimi ve Ortalama Güneşle Isınma Oranı
- on katlı,
(SHF) üzerindeki etkilerini incelem ektir.29
- dubleks ve çok katlı.
Binalar arasındaki uzaklık, binaların boyut­
Batıkent’deki uygulamalardaki tasarım
ları, geom etrisi, m alzem eler ve yönlenm e,
ısı yükleri kış dış tasarım sıcaklığı -12°C ve
pencere boyutları ve yönlenm esi incelenen
iç tasarım sıcaklığı 18°C olarak kabul ed il­
tasarım parametreleri olarak seçilmiştir. A n­
m esiyle bulunmuştur. Tabloda her tipin ko­
kara’nın 15 km batısında yer alan Batıkent
nut başına tasarım yüklerini göstermektedir.
toplu konut alanı yüksek konut sayısı ve veri
Bina tipleri, yoğunluklar ve tasarım ısı yük­
toplama kolaylığı nedeniyle seçilmiştir.
leri bilindiği için bina tipi ve yoğunluğuna
Ayrıca söz konusu proje ile çıkan sonuç
göre en yüksek ısı yükü analiz edilebilmiştir.
ürünün şehir plancılarına bir “rehber” ürün
Toplu konut alanındaki her tip için bir ör­
niteliği taşım ası amaçlanmıştır. Ç eşitli yer-
nek uygulama seçilm iş, analiz sırasında ma­
leşke örnekleri içeren “rehber” örnekler ara­
ket, vaziyet planı ve m alzeme ile bina verile­
sında ve örnekler ile kendi tasarımları arasın­
rini de içeren detaylı mimari projeler kulla­
da karşılaştırma olanağı sağlamaktadır. Her­
nılmıştır. Her uygulama için gölgelem e kat­
hangi bir parametre değişikliğini gösteren
sayıları bir güneş simulasyon aygıtı olan he-
her örnek tasarımcıya b öylesi bir değişim in
liodon üzerinde maketler yardımı ile okun-
ısıtma enerjisi gereksinimi üzerindeki etkisi­
mustur.
ni göstermektedir.
Batıkent toplu konut alanında incelenen
Yöntem , doğrudan güneş kazancı ve ısı
dört yerleşim tipi için SHF değerleri 3 ile 20
kayıplarını göz önünde tutarak ısısal konfor
arasında bulunmus, tasarım aşamasında yön­
koşullarını sağlamak için gereken ısı miktarı­
lenmenin düzeltilmesi, bina aralıklarının uy­
nı hesaplamaktadır. Bilgisayar programı için
gun hale getirilmesi, bina geometrisinin iyi-
iklim ve bina verileri olarak iki grup girdi g e­
rekmektedir. İklim verileri aylık ve günlük
Tablo: Analitik Modellerin Bilgisayar Sonuçları (n: konut sayısı)
Tip
n
ortalama dış hava sıcaklığı, gün uzunluğu ve
Isı
Pencere/Yüzey
kapasite
Catı
Mevsim
alanı
yükü
Gölge
SHF
%
Qaux
(GJ)
/ n (kJ/K)
G
D
K
B
me değerinden oluşmaktadır.32-36 Bina veri­
B
90
45113.5
0.000
0.333
0.000
0.333
50.0
34.22
78.6
leri ise cephelerin yönleri, gölgelenm e yüz-
E
88
45113.5
0.500
0.229
0.188
0.229
50.0
33.29
32.1
32.2
23.06
deleri, pencere,duvar, çatı ve zemin ısı geçir­
A
90
45113.5
0.500
0.000
0.167
0.500
50.0
34.22
68.4
37.5
21.77
C
88
45113.5
0.667
0.000
0.667
0.000
50.0
31.04
50.4
32.8
21.21
D
92
45113.5
0.667
0.000
0.667
0.000
50.0
30.64
51.3
33.0
20.97
F
90
43933.8
0.500
0.000
0.167
0.000
44.4
32.12
3.3
39.2
19.87
G
88
42217.8
0.500
0.176
0.229
0.176
36.4
29.86
30.2
34.7
19.86
Gece ve gündüz SHF; günlük ortalama SHF;
K
90
41383.4
0.434
0.000
0.151
0.000
32.2
27.79
5.2
30.4
19.45
gece, gündüz ve ortalama iç hava sıcaklığı;
J
90
41574.3
0.500
0.000
0.167
0.000
33.3
30.60
4.9
39.5
18.84
düşey yüzeylerdeki aylık ortalama güneşlen­
genlik katsayıları, ısı depolam a serinletm e
katsayısı, ısı depolama yüzeyi örtme yüzdesi
/n
0.0 34.22
(halı yüzdesi) ve binanın dört cephesinin ısı
depolama kütlesinin ısı depolama kapasitesi
ve ısı depolama yüzey alanını içermektedir.
ısıtm a yükü (Q); ek ısı gereksinim i (Qaux)
L
92
41420.5
0.500
0.000
0.167
0.000
32.6
30.93
4.7
39.5
18.60
bilgisayar programının çıktılarını oluştur­
H
92
41420.5
0.500
0.000
0.167
0.000
32.6
29.76
5.5
40.2
18.16
maktadır.
O
92
39804.8
0.500
0.183
0.186
0.183
25.0
27.29
31.1
35.8
17.83
I
96
39804.8
0.500
0.000
0.167
0.000
25.0
27.83
0.0
41.8
16.45
Tek bir binanın ısısal performansını he­
saplamak üzere geliştirilmiş olan yöntem bir
çok binadan oluşan yerleşkeler için uygulan­
mış, çeşitli hesaplamalar ile doğruluğu kont­
rol edilmiş ve kullanılmıştır.
Batıkent toplu konut alanındaki binalar
tiplerine göre dört grupta toplanmaktadır:
N
92
39804.8
0.500
0.000
0.167
0.000
25.0
27.60
3.0
41.5
16.40
P
90
39450.8
0.500
0.000
0.167
0.000
23.3
27.35
0.0
42.2
16.10
M
96
39804.8
0.667
0.000
0.667
0.000
25.0
24.29
31.8
36.8
15.58
R
96
37150.4
0.500
0.000
0.167
0.000
12.5
25.13
0.0
43.0
14.48
S
96
36265.6
0.500
0.000
0.167
0.000
8.3
23.44
0.0
44.3
13.21
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
leştirilm esi ve pencerelerin güney cephelere
yerleştirilmesiyle bu değerin 32 ile 44 e kadar
çıkabileceği hesaplanmıştır.
Çalışmanın Ankara şartları için ortaya ç ı­
kan temel sonuçlan aşağıdaki gibidir:
• Vaziyet planında binalar birbirlerini ola­
bildiğince gölgelem eyecek şekilde yerleştiril­
melidir. Bu kuzey-güney yönünde uygun ara­
lıkların bırakılması ile sağlanabilir.
• Bina yükseklikleri gölgelem e oranını
azaltmak am acıyla güneyden kuzeye doğru
artmalıdır. G ölgelem e oranındaki bir düşüş
SHF değerinde yükselmeye neden olmaktadır.
• Komşuluk birimlerinin (cluster) oluştu­
rulmasında özellik le güneş ışınım değerinin
yüksek olduğu öğle saatleri civarında binala­
rın birbirlerini gölgelem em esine dikkat ed il­
melidir.
• Y üzey alanının hacime oranındaki veya
Batıkent toplu konut alanından seçilen
konut başına düşen çatı alanındaki artış tü­
örnek uygulamalar Akademililer: AA;
müyle aynı ozelliklere sahip binalarda ısıtma
Harb-iş: BB; Tez-Koop: CC; ODTÜ: DD..
yükünde olumsuz bir etki yaratmaktadır. Dolayısı ile kompakt yapılar ısı kayıpları açısın­
dan daha avantajlıdırlar.
• Binaların uzun cepheleri kuzey-güney
doğrultusunda olmalıdır. Doğu-batı doğrultu­
sunda uzanan binalar kış ısı kazancı açısından
dezavantajlıdır.
• Pencere alanının diğer yönler yerine gü­
ney cephesinde arttırılması SHF değerinde ar­
tışa neden olmaktadır.
• Yalıtım m alzem esinin doğru seçim i ısıt­
ma yükünde düşüşe neden olmaktadır. Bina­
DD yerleşkesindeki konut grupları.
Blokları oluşturan modüller.
larda Isı Yalıtımı Y önetm eliğinin 37 zorunlu
hale gelişinden önce yapılan binalar çok yük­
sek ısıtma yüküne sahiptir.
• Yüksek ısı depolama kapasitesi gece SHF
değerini arttırmaktadır.
Sonuç ve Öneriler
Dünya örneklerinden görüldüğü üzere Türkiyede de çevre duyarlı bir kültür oluşturmak
için sürdürülebilir kent planları hazırlanmalıdır. Bunun için yasal çerçevenin hızla ekolojik
açıdan revize edilmesi, ülke politikalarında sı­
kı ve denetleyeci düzenlemelere gidilm esi g e­
rekmektedir. Her planın kentsel gelişim i kont­
rol etmek üzere ulusal- yerel komisyonlar ve
Analitik toplu konut modelleri.
yönetim örgütleri kurulmalıdır.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Ç evresel taşıma kapasiteleri hesaplana­
rak, standartlar göz önüne alınarak, so sy o ­
ekonomik parametreleri katarak, plan, prog­
ram ve politika aşamalarından geçirilerek,
sistem atik ve kapsam lı, alternatifli, etaplı,
örgütsel ve katılımcı bir “Stratejik Çevresel
Etki Değerlendirmesi” yapılması şarttır.4
Avrupa Birligince geliştirilen ve üye ü l­
kelerce uygulanan Doğal Alanlar Için Y öne­
tim Planı Rehberinin ilg ili tüm kurumlarca
ve akademik çevrelerce benim senm esi için
ulusal düzeyde çalışm alar başlatılm alı ve
yaygınlaştırılmalıdır. Anılan rehber esas alı­
narak öncelikli alanlardan başlanarak yöne­
tim planları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.
D oğal hayatın korunması ve sürdürülebilir
yönetimi için yaşam alanı ögelerinin b iyolo­
jik ve ekolojik ilişkileri saptanmalıdır. Bu
den mimari ölçeklere giden doğal karakterleri ön plana çıkaran tasarımlar olmalı yeni
enerjilere, teknolojilere, yeni yapı malzeme­
lerine, güneş evlere açık olarak yapılmalı ve
daha yaşanabilir çevreler yaratılmalıdır.
saptanan veriler ülke, bölge ve yerel alan
plan hiyerarşisi içinden özelden genele indir­
generek ekolojik master plan yapılmalıdır.21
İlgili kurumlar, gerek altyapı ve teknik
donanım olarak, gerekse dogal alanların eko­
lojik işleyişini değerlendirebilecek, yorumla­
yabilecek ve planlama yapabilecek personel
yönünden güçlendirilmelidir. Bu amaçla ge­
nel bütçeden daha fazla kaynak ayrılmalıdır.
Personelin güçlendirilm esi için yönetim
planlaması, envanter m etodojileri, izlem e,
çevresel etki degerlendirilm esi, acil eylem
planları gibi konularda egitim programları
geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.
Politikacılar, karar vericiler ve plancıların
bilgilenm eleri ve ilgilerinin arttırılmasına
yönelik programlar geliştirilmeli ve uygulan­
malıdır. Başta çocuklar ve gençler olmak
üzere belirlenen hedef kitlelerin medya, eğ i­
tim kurumları, silahlı kuvvetler ve sivil top­
lum örgütleri gibi kurum ve kuruluşlar vası­
tasıyla doğa koruma bilinçleri arttırılmalı;
doğa koruma faaliyetlerine aktif olarak katı­
lımları sağlanmalıdır. Planlama ve karar sü­
reçlerinde yerel halkın ve sivil toplum örgüt­
lerinin katılımı için çabalar arttırılmalıdır.21
Sürdürülebilir kent planlarında kentliler
için çevre duyarlılığı ve sevgisinin gelişm e­
sinde önem taşıyacak yeşil alanlar, yaya promenadları, bisiklet yolları açılmalıdır. G ele­
cekteki kentlerin planları yerleşme ölçeğin ­
Kaynaklar:
1.http://www.evkultur.com/yazilar/geleceginkenti/
geleceginkenti.htm, ziyaret tarihi: 23/05/2003)
2. AYDEMİR, S. (1989) “İmar Mevzuatının İklimsel,
Topoğrafık, Psikolojik ve Ekonomik Açıdan İrdelen­
mesi”, Planlama, 89/2-3-4, Sayı 6, s.51-55
3. AYSAN, M.B. (1989) “İmar Mevzuatı ve Kentlerin
Biçimlenişinde Güneş Işınımı Etkisi, Planlama, 89/23-4, Sayı 6, s.56-58
4. YAŞLICA, E., DEDE, O. M., ÇALGÜNER, T.,
“Kentsel Planlama Politikaları için Stratejik Çevre
Değerlendirmesine Bir Yaklaşım”, G.Ü. MühendislikMimarlık Fak. Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, 1998
5. TUNÇER, M. (2000) “Gelecek Yüzyılda Biyolojik
Yaşam Odaklı (Bio-centric) Kültür Nasıl Oluşturula­
bilir? Kent Planlamasının Önemi ”, Dünya Şehircilik
Günü 24. Kollokyumu, DEÜ
6. “Sustainable America: A New Consensus”, The
President’s Council on Sustainable Development,
Feb.1996, HABITATII
7. “Sürdürülebilir San Francisco”- Ebru Saliç, 2000
Ekoloji ve Mimarlık Dersi Araştırması, G.Ü.Mimarlık
Bölümü
8. http://www.ci.austin.tx.us/sustainable/sustdev.htm,
ziyaret tarihi: 16/04/2003)
9. http://www.mnplan.state.mn.us/pdf/2000/eqb/
ModelOrdWhole.pdf, ziyaret tarihi: 15/04/2003)
10. http://www.sustainabledesignguide.umn.edu/
MSDG/case/peec/peec.html, ziyaret tarihi:
24/05/2003)
11. http://www.isuma.net/v03n02/runnalls/runnals_e.
shtml, ziyaret tarihi: 16/04/2003)
12. http://www.city.toronto.on.ca/sustainability/prdf/
snapshot_sept_02.pdf, ziyaret tarihi: 18/04/2003)
13. http://www.city.toronto.on.ca/cycling/bikeplan.
htm, ziyaret tarihi: 21/05/2003)
14. http://www.nordregio.se/Files/r0208p102-131.pdf,
ziyaret tarihi: 18/04/2003)
15. http://www.mikkeli.fi/ymparisto/agendainenglish.htm, ziyaret tarihi: 18/04/2003)
16. http://www.mikkeli.fi, ziyaret tarihi: 21/05/2003)
Toplam Isıtma Yükü (Qtoplam), Ek Isı
Gereteiniıni (Qau J ve OıTa|ama
Güneşle Isınma Oranı (SHF)
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
17. 194.89.205.3/suom/oske/en/osket/elo.html,
ziyaret tarihi: 21/05/2003)
18. http://www3.iclei.org/egpis/citylist.htm,
ziyaret tarihi: 21/05/2003)
19. Astana Kenti Master Plan Çalışması,
Kazakistan, Tasarım, 2002/12
20. ERDOĞAN, A. (2000) “FethiyeKayaçukuru'nun CBS-Tabanlı Teknikler
Kullanılarak Sürdürülebilir/Çevre Dostu Gelişim
Planlanması”, Y.Lisans Tezi, GGIT Bölümü,
ODTÜ
21. IV. Çevre Şurası Sonuç Raporları 6-8 Kasım
2000-İzmir, http://www.cevre.gov.tr/yayinlar,
ziyaret tarihi: 21/05/2003)
22. Alanoğlu, İ., 1980, Erken Cumhuriyet
Dönemi Mimarlığı, ODTÜ Mimarlık Fakültesi
Basım İşliği, 522 Ankara.
23. Alparslan, M., 1997, “Akaretler Sıra Evleri”,
Kent Gündem , Sayı:4, 1997, TMMOB Şehir
Plancıları Odası.
24. Atak,Eser, 2000, Otomobil Kullanımını
Etkileyen Mekânsal ve Sosyo-Ekonomik
Etkenler:Ankara Çayyolu Örneği,Yüksek Lisans
Tezi, Şehir ve Bölge Planlama, Gazi Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü.
25. Bademli, Raci, 1998, Geleceğin Kentleri,
Bilim ve Teknik.
26. Bala. H., 1998, Konut Yakın Çevresinde imar
Mevzuatının Dış Mekân Oluşumuna Etkileri,
Selçuk Üniversitesi Mimarlık Anabilim Dalı,
Yüksek Lisans Tezi, 26-40, Konya.
27. Bahrdt, 1957, Die Moderne Grosstadt, 70-82,
München.
28. Baydar, L., 1993, Bir Başkentin Oluşumu
(1923-1950), TMMOB Yayınları, 546- 51
Ankara.
29. Bilgin, İ., 1997, Toplu Konutun Tarihi, Kent
Gündemi, Yıl: 1, Sayı: 2, TMMOB,Şehir
Plancıları Odası Yayını, 23-25, Ankara.
30. Bölen. F., 1997, Toplu Konutların Dünü ve
Yarını, Kent Gündemi, Sayı: 2, 33-36.
31. Bressi, T.W., 1993, “Planning the American
Dream”, The New Urbanism: Toward an
Architecture of Community, derleyen: Peter Katz,
Mc Graw Hill Publishing Group.
32. Buddolph, M., 2000, “Villages Don’t Make a
City”, Journal of Urban Design, Cilt 5, Sayı 1,
s.65-82, Carfax Publishing.
33. Bumin, Kürşat, 1990, Demokrasi Arayışında
Kent, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
34. Burnet, J., 1978, Socialhistory Of Housing,
182, London.
35. Calthrope, P., 1993, “The Region”, The New
Urbanism: Toward an Architecture of
Community, Derleyen: Peter Katz, Mc Graw Hill
Publishing Group.
36. Çelik, Mustafa, Kent Ucu Yerleşimlerin
Tercih Edilme Nedenleri Üzerine Bir
Araştırma.Ankara Mesa Koru Sitesi
Örneği,Yüksek Lisans Tezi.
37. Domeyrat. B., 1971, L’Homme D’Ajuourd’hui, Çev. Tercan, O., 1979, Bugünün insanı,
Başkan Yayınları, 5.cilt, 40-47, İstanbul
38. Dostoğlu, Neslihan, 2001, “Ütopya, Kent ve
Mimarlık Üzerine Düşünceler”, Arredamento
Mimarlık, Ankara.
39. Duany, A.&Plater-Zyberk, E., 1993, “The
Neighborhood, The District and The Corridor”,
The Block and The Building”, The New
The New Urbanism: Toward an Architecture of
Community, Derleyen: Peter Katz, Mc Graw Hill
Urbanism: Toward an Architecture of
Community, Derleyen: Peter Katz, Mc Graw Hill
Publishing Group.
40. Duany, A., 1998, “Our Urbanism”,
Architecture, Aralık 1998. (www.architecturemag.com/dec98/spec/city/city.asp)
41. Erol, Demet, 2000, Endüsrtri Kent ilişkisi
Ders Notları, Ankara.
42. Eryıdız, Semih,1995, Ekokent, Gece
Yayınları, Ankara.
43. Eryıldız, S., 1995, “Konut Sorunu Ve Toplu
Konut Çözümleri”, Mimarlık ,261, S:30.
44. Filiz, Gülseli, 1998, Broadacre City, Master
Tezi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Eskişehir.
45. Frompton. K., 1991, Modern Architecture a
Critical History, Thames and Hudson Ltd., 50­
55, London.
46. Galontay, Y., E., 1975, New Towns,
Antiquityto The Present, George Brazilier,
Newyork.
47. Gökçe, Buğra, 2000, Ankara Metropoliten
Publishing Group.
63. Muthesius, S., 1990, Das Englische
Alan Büyükkent Bütünü Merkezler YapısıDeğerlendirmesi, Yüksek Lisans Tezi, Şehir ve
Bölge Planlama, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü.
48. Gökşin ,A., 2000, “Yeni Kentleşme Üzerine”,
Mimarlık Tasarım ve Kültür Dergisi,
İstanbul ,Sayı 3, s. 90-92.
49. Gültekin, Nevin, 1999, Şehircilik Tarihi Ders
Notları, Ankara.
50. Günay, B., 1986, Türkiyede Konut Olgusunun
Tasarım Özellikleri, OTDÜ, 15 Ankara.
51. Hatice Şan, 1999, Büyükşehirlerdeki Toplu
Konut Alanlarının Mahalle Kavramı Açısından
irdelenmesi ve Konunun Eryaman Örneğinde
Ortaya Konulması, Yüksek Lisans Tezi, 71-77,
93-100, 106-123.
52. Hiberseimer, L., 1955, The Nature of Cities,
Paul Theobald Co, 34, Chicago.
53. İmamoğlu, U., 1993, İnsan, Evi ve Çevresi
Araştırma Projesi; Mimari Bazı Gözlemler,
Konut Araştırmaları Sempozyumu,
T.C.B.T.K.İ.B., 72, Ankara.
54. Jacobs, J., 1965, The Death and Life of Great
American Cities, Harmondswart: Penguin, 37-54,
New York.
55. Johnson, L.D., 1990, “Frank Lloyd Wrigth
versus America The 1930's”, MIT Press, Camb,
Mass.
56. Kaba, B., 1995, “Yenimahalle Yenir Mahalle
Yenile Mahalle”, Mimarlık 261,
57. S:50-52. Ankara.
58. Keleş, Ruşen, 2000, Kentleşme Politikası,
Ankara: İmge Kitapevi.
59. Krieger, A., 1998, “Whose Urbanism”,
Architecture, Kasım 1998. (www.architecturemag.com/now98/spec/city/city.asp)
60. Meltem Kılıç, 1993, Kentsel Arsa Üretiminin
Kent Makroformuna Etkisi ve Ankara Örneği,
(Batıkent ve Eryaman Toplu Konut
Alanları)Yüksek Lisans Tezi, 99-109.
61. Meyerson, Martin,1996, “Ütopya Gelenekleri
ve kentlerin Planlanması”, Cogito Kent ve
Kültürü, ISSN 1300-2880,İstanbul:YKY
Yayınları.
62. Molue, E.&Polyziodes, S., 1993, “The Street,
Reihenouse, Die Entwicklung Einer Modernen
Ublan Form, Königstein İm Taunus, 81-97
Berlin.
64. Para Dergisi,1998, Ankara’nın Konut
Tercihi,13.01.1998, s:80.
65. Perçin, H., 1991, “Ankara’da Toplu Konut
Bahçelerinin Açık Ve Yeşil Alan Sistemi Nasıl
Olmalıdır.” Peyzaj Mimarlığı.
66. Peyzaj Mimarlığı, 91/2, “2000’li Yıllar İçin
Ankara Kentinin Açık Yeşil Alan Sistemi Nasıl
Olmalıdır”, 43-47.
67. Sargın, Güven Arif, 2001, “Anarşi ve
Yenikent”, Arredamento Mimarlık Tasarım
Kültür Dergisi, Sayı 2, s. 109-113, Ankara.
68. Seyhan, G., 1991, Ankara-Eryaman Toplu
Konut Yerleşiminde Açık Ve Yeşil Alanların
irdelenmesi Üzerine Bir Araştırma, Ankara
Ünivesitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj
Mimarlığı Ana Bilim Dalı, Y. Lisans Tezi, 82.
69. Spiegel, E., 1990, Leitbilder Im Stadtebou,
1945-1990: Hoofnungen und Enttöschungen,
Symposium, Stadtebou und Landerspbnung in
Memoriam Ernst Reuter, 1-10.
70. Steuteville, R., 1999, “The New Urbanism:
an alternative to modern, automobile-oriented
planning and development” (www.newurbannews.com/About New Urbanism.html).
71. Tekeli, İlhan, Türkiye' de Kent Planlamasının
Tarihsel Kökleri, Ankara.
72. Tekeli, İ., 1982, “Nitelikleri İle Türkiye’de
Konut Sunumunun Davranış Konut Kesiminde
Bunalımı”, Konut 81, Kent-Koop, Ankara
73. Tekeli, İ., 1996, Türkiye' de Yaşamda Ve
Yarında Konut Sorununun Gelişimi TC
Başbakanlık Toplu Konu idaresi Başkanlığı
Konut Araştırma Dizisi, ODTÜ Basım İşliği,
Ankara.
74. Tümer, Gürhan, 1997, “Kent Ütopyaları”,
Bilim ve Ütopya Dergisi, sayı 55, İstanbul.
75. Türel, G., 1996, Toplu Konut Alanlarında
Mekânsal Kalite Gelişimi için Örgütlerin
Belirlenmesi, Ankara Eryaman ve izmir Evka
Toplu Konut Projelerinin Karşılaştırılmalı
Analizi, G.Ü. Araştırma Fonu, 3-51, 71-81.
76. www.yahoo.com/gardencity/ebenezerhowardsgardencitymovement.
77. Yaşlıca, Erdoğan, 1996, “Erke Karşı Ütopy­
alar”, Sempozyum: ideoloji, Erk ve Mimarlık,
Egemen Print, İzmir.
78. Yaşlıca,Erdoğan, 1999, Şehircilik Tarihi Ders
Notları, Ankara.
79. Zelef, Haluk, 2000, “Ütopya, Kent ve Doğa;
Frank Lloyd Wright ve Broadacre”, Mimarlık,
Sayı:291, ISSN 1300- 4212, Ankara:Mimarlar
Odası.
80. A. Ecevit, F.N. Demirbilek, D. Irklı, and U.G.
Yalçıner “Güneşten Isı Kazançlarının
Arttırılması ve Isı Kayıplarının Azaltılmasının
Mevcut ve Önerilen Toplu Konut Yerleşkelerinde
incelenmesi”, Gazi Üniversitesi, FBE Dergisi,
Nisan, 1999, Vol. 12, No.2, pp. 401-417.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Yap> Sektöründe Enerji Tasarrufuna
Büyük Katk>:
"EPS* YALITIM-KALIPLI"
YAPI ÜRETİM SİSTEMLERİ (ICFs)**
İlhan KOÇ ] I 59
GİRİŞ
özellik le k u lla n ım sü recin d e harcanması
Sistemin Ortaya Çıkış Amacı ve Tanıtımı
II. Dünya savaşından itibaren dramatik bir
hızla artan dünya nüfusu , bütün toplumlan
ciddi bir şekilde yaşamın hemen hemen bü­
tün alanlarında olumsuz olarak etkilemiş ve­
ya etkilemeye devam etmektedir. Bu durum,
dünyada sın ırlı olan k ayn ak ların k u lla n ı­
m ında birçok prob lem in ortaya çıkmasına
sebep o lm a k ta d ır . Bu sebeple, özellikle
başta gelişmiş ülkeler olmak üzere birçok ül­
ke sahip oldukları b ilim sel ve tek n olojik
olanaklar ile kaynaklardan en iyi şekilde ya­
rarlanma çalışmaktadırlar.
Doğal olarak, insanoğlu bu kaynakları,
ülkelerin önemli sektörleri olan sanayi, u la­
şım , ta rım ’da olduğu gibi, yine onlar kadar
hayati olan, barınak , yani konutlar ve diğer
faaliyetler için çeşitli fonksiyonlara sahip ya­
pılar ve tesislerin yap ım ınd a kullanılmak­
tadır. Dolayısıyla, tüm bu yapıların yapım
sürecinde kullanılan her türlü yapay ve do­
gereken en erji m ik tarları ülkelerin ekono­
milerinde büyük bir yer tutm aktadır.
Bu kaynakların en önemlisi kuşkusuz, ha­
yatın hemen hemen tamamında kaçınılmaz
olan, enerjidir. Enerji çeşitleri genel olarak
iki ana gruba ayrılmaktadırlar: Birincisi, ge­
leneksel fosil enerjiler ki bunlar sınırlı (limited) ve dönüşümsüzdürler (non-renewable).
Başta kömür ve petrol olmak üzere doğal gaz
bu gruptandır. Bunlar yanıcıdır ve yanma so­
nucu atmosfere ve insan sağlığına zararlı kir­
li gazlar verirler. İkinci grup ise, sınırsız
(non-limited) ve yenilenebilir (renewable)
yani sürekli kendini yenileyen enerji kaynak­
larıdır. Bu gruptan ise en önemli kaynak gü­
neştir (solar energy). Bunun dışında su (hid­
rolik) ve dalga, rüzgar, yer altı ısısı (jeotermal) enerjileridir. Bu enerjiler ise birinci
grup olarak herhangi bir zararlı madde üret­
mediği için temiz enerji olarak ta bilinirler.
Gelişme sürecinde olan ülkemizde yeni
enerji çeşitlerinin (güneş ve diğer yen ilen e­
b ilir en erjiler ) üretimi ve kullanımının he-
ğal m alzem eler, en erji, su n u lan işçilik ve
ilhan Koç, Yrd. Doç. Dr.
Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Mimarlık
Fakültesi Mimarlık Bölümü.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
2000'li yıllara gelinceye
kadar ülkemizde kullanılan
yap> üretim sistemleri,
yukarıda sözü edilen
faktörler bakımından
incelendiğinde, genelde
gelişmiş ülkelere kıyasla
oldukça yetersiz olduğu
görülecektir. Tabi, bu
durum son yıllarda devlet
ve özel sektör tarafından
yapılan atılımlar ile
değişmeye başlamıştır.
nüz rasyonel olm adığı bilinmektedir. Bu se­
zı sakıncalarını da ortadan kaldıran bir sis­
beple, m evcut sın ırlı en erji k aynak larının
tem olarak ortaya çıkan ve yukarıda sözü
(fosil yakıtlar gibi) bütün sektörlerde olduğu
edilen yapı sektörüne ilişkin önemli faktörle­
gibi yapı sektöründe de daha titizlikle kulla­
rin büyük bir kısmının sonuç ürününe (yapı)
nılm ası gerekmektedir. 2001 yılında ülke­
yansıdığı bir yapı üretim sistemi, uluslar ara­
m izde, yap ıların ısıtılm a sı için kullanılan
sı yapı dilindeki ism iyle “Insulating (or In-
enerji miktarının toplamı, tüketilen en er ji­
su la ted ) C oncrete F orm s (IC F s)” olarak
n in % 3 3 ’d ü r .1 Tüketilen enerjinin %
mevcuttur. İn gilizce adından da (Y alıtıcı
6 0 ’ının ithal edildiği ülkemiz için bu oranın
(Yalıtım lı) B eton K alıplar) anlaşılacağı g i­
oldukça yüksek olduğu görülmektedir.
bi, bu yapım sistem i plaka veya benzeri
Yapı sek törü ülkelerin ekonom isinde
formda yalıtım m alzem esinin beton (veya
en erji sorun u dışında diğer pek çok faktör
betonarme) perde duvarın iki yüzünde yalı­
açısından da önem taşımaktadır. Bunlar, k ul­
tım ve kalıp fonksiyonu görerek sürekli kul­
lanılan m alzem e m iktarı ve kalitesi, istih ­
lanılmaktadır.
dam ve işçilik kalitesi, yapı kalitesi ve kon­
Bu sistem in dilim izdeki adı bu çalışm a­
foru, yapı üretim hızı ve bütün yıla yayıl­
nın yazarı tarafından “II. U lu sal Yapı M a l­
m ası, sa ğlam lık ve d ep rem e d a yan ık lılık
zem esi K ongresi, 2 0 0 4 -İsta n b u l” de sunu­
(em niyet), yapı üretim inde standartlaşm a,
lan bir bildiride “ G e n l e ş t i r i l m i ş P o l i s t r e n
yangın em niyeti olarak sıralanabilir. Bunla­
K ö p ü k l ü ( E P S ) Y a lıtım - K a lıp lı Y a p ım S i s ­
rın dışında yapı sektörünün dolaylı olarak et­
t e m l e r i ”2
k iled iği birçok faktör vardır: O rm an lar,
mi, ayrıca yine yazarın danışmanlığında Sel­
mevcut fiziki çevre ve atm osfer (hava kirli­
çuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, M i­
liği) gibi.
marlık Anabilim Dalı bünyesinde bir Yüksek
2000’li yıllara gelinceye kadar ülkemizde
kullanılan yapı üretim sistem leri, yukarıda
olarak verilmiştir. Bu yapım siste­
Lisans çalışm asında detaylı olarak incelen­
miştir.3
sözü edilen faktörler bakımından incelendi­
ğinde, genelde gelişm iş ülkelere kıyasla o l­
Sistem ilk olarak, 50 yıl önce modern yalıtım
durum son yıllarda devlet ve özel sektör tara­
m alzem esi olarak köpük (polystyrene) m al­
fından yapılan atılımlar ile değişm eye başla­
zem enin aşırı soğuk kış ve aşırı yağış alan
mıştır. D evlet sektörü olarak Toplu K on u t
Avrupa’da (Almanya) ortaya çıkm asıyla bu­
İdaresinin (TOKİ) başlatmış olduğu kaliteli
rada denenm eye başlamıştır. Fakat, daha
k on u t ü retim in in yanı sıra ö zel sektörün
sonra benzer iklim özelliklerine sahip olan
başlatmış olduğu çeşitli tekniklerde ürettiği
ekonomik ve teknolojik olarak daha gelişm iş
konut üretim sistemleri artık çevremize daha
olan K uzey A m erika’da gelişim in i sürdür­
modern ve kaliteli yapılar kazandırmaktadır.
müş ve ilk patentli üretim Kanada’da ortaya
Söz konusu gelişm iş konut sistem lerin­
çıkmıştır. Kanada’lı Werner Gregori EPS kö­
den bahsedilecek olunursa; bunlar genellikle,
püklü sistemin patent başvurusunu ilk olarak
ülkemizin 1999 yılında geçirmiş olduğu b ü ­
Mart 1966 Kanada’da ve Ekim 1968’de de
yük d ep rem deneyim inden sonra, taşıyıcı
A B D ’de yapmıştır. İsmini ise “Foam Form”
sistem güvenliği sebebi ile hızla uygulanma­
yani “Köpük Kalıp” olarak vermiştir. Fakat
ya başlanan tü n el k alıp sistem leri olarak
Gregori daha sonra birçok Avrupa ülkesinde
karşımıza çıkmaktadır. Çok katlı olarak üre­
patentler alm ıştır ki bunlar şu anda Kuzey
timinin ekonomik olduğu bu üretim sistemi­
Amerika kıtasında m evcut olan birçok ürü­
nin birçok faydasının yanı sıra bir takım sa­
nün de orijinini temsil etmektedirler. Mevcut
kıncalarının olduğu muhakkaktır. Örneğin,
geleneksel yapım sistemlerine bir alternatif
pahalı teknoloji gerekliliği ve de ısı yalıtım
olarak, sistem in uygulam ası 40 yıldır artan
sorunları, vb.
bir hızda devam etmektedir. Sistemin çeşitle­
Yine bu sisteme benzeyen, fakat onun ba­
60
Gelişim Süreci
dukça yetersiz olduğu görülecektir. Tabi, bu
ri ve teknolojisi ortaya çıktığı yıllardan beri
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
gelişmekte, ve Kuzey Amerika’da yaklaşık
20’si patentli olmak üzere 35-40 arasında
üretici firma bulunmaktadır.4
SİSTEMİN TEKNİK ÖZELLİKLERİ, ÇEŞİT­
LERİ VE UYGULAMALARI
Teknik Özellikler
Teknik adından da anlaşıldığı gibi, bu siste­
min temelde amacı yalıtımdır. Bilindiği gibi
geleneksel yapı üretiminde duvar tipleri,
malzeme cinsine göre çok çeşitli alternatif­
lerde olabilir. Ülkemiz şartlarında genel ola­
rak en çok kullanılan karkas yapı duvar tip­
leri yalıtımsız olarak inşa edilmekte ve her
iki yüzü de klasik sıva ile kaplanmaktadır.
Tabii, bunun dışında sayısı az da olsa çok çe­
şitli şekillerde de gelişmiş duvar çeşitleri de
mevcuttur. Fakat Ş ek il 1 ’de de görüldüğü
üzere kabaca yalıtımsız bir duvardaki R-değ e r i ’nin (bir malzemenin ısı geçiş direnci)
bir yüzü ve özellikle iki yüzü yalıtımlı duvarınkine oranla çok düşüktür. Bu ısı yalıtımsız
bir duvarla inşa edilmiş ortalama kalitede bir
yapıdaki enerji kaybının, tek veya iki tarafı
yalıtımlı duvar ile inşa edilmiş iyi kalitede
yapılara göre çok fazla olacağını göstermek­
tedir.2, 5, 6
Bu tür yapım sistemleri, tünel kalıp siste­
minde olduğu gibi yerinde beton döküm yolu
ile üretilen bir strüktüre sahiptir. Yalnız on­
dan farklı olarak, kalıp sistemi, çoğunlukla
Genleştirilmiş Polistren Köpükler (EPS) ol­
makla birlikte, buna benzer diğer yalıtım
malzemelerinden (XPS, çimento bağlayıcılı
köpük ve ahşap kompozitler) kalıcı olarak
oluşmaktadır. XPS köpükler daha rijit olma­
sına rağmen hem pahalı hem de levha for­
mundan (extrüzyon üretim) başka üretimi
zor olduğu için daha az kullanılmaktadır.
EPS köpüklerin kaliteleri ısıl özelliklerine,
yoğunluklarına, dayanımlarına ve rüzgâra ve
neme karşı dirençlerine göre değişmektedir.
Yoğunlukları diğer özelliklerine (ısıl yalıtım,
yani R-değeri, dayanımı ve nem tutuculuğu
gibi) önemli derecede etki etmektedir.2, 7,
Beton» rm*
5ön £P5 r»:iım
5 cm EPS Tattım
Örter armc
6rtarwme
Sekil 1. Çeşitli duvar tiplerine göre R-Değeri (Isı Geçiş Direnci)5' 6
Sekil 2. EPS Yalıtım-kalıplı yapım sisteminin genel olarak kalıp çeşitleri7
9,10
Bir yapının taşıyıcı duvarlarının tamamı
(iki yüzlerinden) önceden fabrikalarda çeşitli
Sekil 3. EPS Yalıtım-kalıplı yapım sistemde asmolen döşeme ve duvar detayı 8
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
formlarda (panel (levha), kütük veya delikli
briket) hazırlanmış çeşitli polistren köpük
malzemeler ile çeşitli tipte iskelelerin yardı­
mı ile logo şeklinde monte edilmektedir. Da­
ha sonra sistemine göre çelik donatı yerleşti­
rilerek hazır beton pompalar ile aralan doldu­
rularak duvarlar inşa edilmektedir. Bu EPS
köpük kalıplar betonun prizinden sonrada ya­
lıtım görevlerine devam etmek üzere sürekli
olarak yerinde bırakılmaktadırlar (Ş ek il 2 ).
Bu sistemlerde döşemeler de yine kalıp ve
yalıtım (ısı ve ses olmak üzere) amacıyla ya
plaka formunda veya asmolen formunda uy­
gulanmaktadır (Şekil 3 ).2, 7, 9,10
Sistemin Çeşitleri
Sistemin, uygulamada üretilen EPS köpüklü
yalıtım-kalıplarına göre ve yapı yüksekliğine
bağlı olarak seçilen taşıyıcı sistemin kalıplar
içinde oluşan formlarına göre çok çeşitleri
vardır:
A) EPS yalıtım -kalıp çeşitlerine göre
Kalıpların boyutlarına ve de birbirlerine bağ­
lanma şekillerine göre genelde üç çeşidi var­
dır:
1) L evh a (panel) sistem ler: Bunlar, ge­
nelde 5cm kalınlığında (köpük kalınlıkları
yapıların bulundukları iklimsel şartlara ve
cephelerin yönlerine göre değişkenlik göste­
rebilirler), 50 ila 120cm yüksekliğinde ve
120 ila 240cm eninde sitemin en büyük köpük-kalıp elemanlarıdır. Bu tip kalıp sistem­
leri, duvarların büyük bölümler halinde bir
işlemle inşa edilmesine izin vermektedir.
Bunların yüzeyleri düzgün ve betona daha
Şekil 4. EPS Yalıtım-kalıplarda briket
(block) elemandan bir kesitli detay11
iyi yapışabilmesi için düzenli yivleri vardır.
Levhalar birbirlerine metal veya plastik bağ­
lantı elemanları ile bağlanmaktadırlar ( Şekil
2 ).2 ,7, 9,10
2) K ütük (plank) sistem ler: Bu eleman­
ların boyutları levhalar kadar geniş (120240cm), ama yükseklikleri daha az olan (2030cm) ve kalınlıkları duruma göre değişebi­
lir (ortalama 5cm). Taşıyıcı sisteme göre bu
kütükler metal veya plastik bir bağ elemanı
ile bağlanmaktadır. Kütüklere bu bağların
monte edilebilmeleri için kenarlarında çeşitli
şekillerde yivler açılmaktadır. (Şekil 2 ).2, 7,
9,10
3) B rik et (block) sistem ler: Bu eleman­
lar, köpük kalıpların en küçüğü olarak, delik­
li beton briketlere benzer bir boyutta ve
formdadırlar. Yükseklikleri 20 ila 40cm, ge­
nişlikleri ise 120 ila 240cm arasında değiş­
mektedir. Ortalama 30cm x 120cm boyutlanndadırlar. Kalınlıkları ise yine yapının taşı­
yıcı sistemine göre değişmekte ve form al­
maktadır. Briketler, herhangi başka eleman
kullanmaksızın çeşitli geçme dişleri ile bir
logo gibi birbirine birleştirilmektedirler (Şe­
kil 2, 4 ).2, 7 9 10
B) Betonun şekillerine göre
Yapının boyutundan ve taşıyıcı sisteminin
gerekliliklerinden ortaya çıkan sonuca göre
EPS köpük kalıpların içinde şekillenen beto­
nun şekillerine göre de bu sistemin dört ayrı
çeşidi vardır:
1) D üz duvar (Flat ICF wall) sistem leri:
Bu tip duvarlar, geleneksel sistemdeki perde
duvarlar gibi sabit kalınlıkta ve normal ahşap
veya metal kalıbın oluşturduğu gibi düz yü­
zeyleri vardır. Kalınlıkları yine taşıyıcı siste­
me göre 10cm den 30cm’e kadar değişmek­
tedir (Şekil 5a ). 2, 7, 9, 10
2) Tost ızg a ra d uvar (Waffle grid IC F
wall) sistem leri: Bunlar, isminden de anlaşı­
lacağı gibi tost makinesinde sıkıştırılmış bir
tost ekmeğe benzemekte, yani beton duvarın
kalınlığı değişkenlik göstermektedir. Bu sis­
temde duvar kalınlığı ortalama perde gibi 1520cm lik yatay ve düşey çekirdekler mevcut­
tur. Çekirdekler arasında düşeyde 30cm ve
yatayda 40cm mesafe vardır, ve bu ızgara çe-
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
kirdek taşıyıcı arasında kalan beton kısım ise
ortalama 5cm kadardır (Şekil 5b).2, 7, 9, 10
3) E kran ızgara duvar ( S c r e e n g r i d I C F
inşa edilmiş bir yapı, yönetmeliklerin gerek­
tirdiği en ideal yapı performanslarını göste­
rebilmektedir. Örneğin, en önem li ö zelliğ i
sistem leri: Bu sistem de tost ızgara sis­
strüktür sisteminden başka enerji, yangın, ve
temi ile çok benzer, fakat yatay ve düşey ız­
akustik bakımdan da çok yüksek perfor­
gara taşıyıcı çekirdek arasında kalan kısm ı
manslar göstermektedir.
beton değil, yine EPS köpük yalıtım -kalıp
d) Çok çeşitli yapı kaplam a ve diğer b itir­
doldurmaktadır. Böylece, bu yatay ve düşey
m e elem a n la rın a k o la y lık sağlam ası: Bu
çekirdek taşıyıcıların arasında ekran tipi boş­
sistemde bir yapı, dış yüzeyinden taş, tuğla,
luklar oluşmaktadır. Taşıyıcı beton çekirdek­
sıva, seramik, plastik ahşap yalı baskısı; iç
lerin k alınlığı ortalama 15cm ve bunların
yüzeyinden ise sıva, kağıt veya başka bir
arasındaki m esafeler merkezlerinden 30cm
m alzeme ile kaplanmasına uygulama kolay­
kadardır (Şekil 5c).2, 7, 9, 10
lığı sağlayabilmektedir.2, 13, 14, 15, 16, 17
w a l t)
4) D ik m e-v e-k iriş duvar (P o s t - a n d b e a m I C F w a ll)
sistem leri: Bu sistem de şe­
Yap>mc> için Faydalan
kil olarak yine bir önceki ekran-ızgara duvar
a) Yapım hızının artm ası: Yapı üretim hızı­
sistemine benzemekte, fakat boyutlarda fark­
nın artırılması ile zaman ve işçilik tasarrufu
lılıklar var. Ö yle ki, yatay ve düşey taşıyıcı
sağlanmaktadır.
beton çekirdekler arasındaki m esafeler art­
b) İşçiliğin azalm ası: Yapı üretiminde fabri­
mış, artık kolon ve kirişler haline dönüşmüş­
kasyon sistemi ile kalifiye işçilikten tasarruf
lerdir. Kolonlar arasında 120cm ve kirişler
edilmekte fakat buna rağmen yapım tekniği­
arasında da 120-240cm m esafe bulunmakta­
nin kalitesi düşmemektedir.
dır (Şekil 6).2, 7, 9, 10
MEVCUT DİĞER YAPIM SİSTEMLERİNE
GÖRE ÜSTÜNLÜKLERİ VE SAKINCALARI
Yukarıda detaylı olarak açıklanan bu yapım
sistemlerinin diğer sistemlere göre üstünlük­
lerini, başta tasarımcı, yapım cı, kullanıcıya
sağladığı belirgin faydaların yanı sıra sürdü­
rülebilir bir çevre ve ülke ekonomisine genel
olarak olmak üzere aşağıdaki beş başlık al­
tında toplamak mümkündür:
Tasar>mc> için Faydalan
a) Tasarım esnekliği sağlam ası: Yapım sis­
Fiat wall core with
foam in place
a) Düz duvar
VVafflegrıc core with
foam removed for clarity
b) Tost ızgara duvar
Screen grid core with
fcam removed for darity
c) Ekran ızgara duvar
Şekil 5. EPS Yalıtım-kalıplı yapım siste­
teminin çok çeşitli şekilleri ve eleman çeşit­
minde en çok rastlanan beton taşıyıcı
leri olması, tasarımcıya oldukça fazla sayıda
formlar12
alternatifler sağlamaktadır. Örneğin, özel
Sekil 6. EPS Yalıtım-kalıplı sistemde
üretim gerektirmeden istenilen formda açık­
dikme-ve-kiriş duvar çeşidinden bir kesit
lıklar ve duvar formları tasarlamak mümkün
detay7
olmaktadır.
b) Y apıların b ü tü n strü k tü r sistem lerin e
uyarlanabilm esi: Herhangi bir yapının taşı­
yıcı sisteminin bu yapım sistemi ile inşa edil­
m esi mümkündür.
c) Y önetm eliklere uygun yapı perform ans
sta n d a rtla rın a sah ip olm ası: Bu sistem le
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Çok kaliteli yalıtım tekniği
ile iç mekânlarda çok iyi
konfor şartları ve
enerjiden tasarruf
yapılabilmektedir.
Ancak ülkemizdeki
kalitesiz yapım tekniği
dikkate alındığında, bu
tasarrufun %60-70'e
vardığı söylenmektedir.
c) Y apım sü recin in bütün yıla ve ik lim sel
pü k m alzem en in ö z e lliğ i g ereğ i d ış ortam da­
şartlara uygunluğu: E P S k ö p ü k lü k a lıp la ­
k i g ü rü ltü n ü n iç e r i g irm e s in i e n g e lle m e k te
rın dona k a rş ı g ö ste rd iğ i o lu m lu e tk i ile ya p ı
v e k u lla n ıc ı iç in o ld u k ç a iy i a k u stik k o n fo r
ü re tim i bütün sezona v e zam ana y a y ılm a k ta ,
sağlam aktadır.
d o la y ıs ıy la b ü yü k zam an k az a n ım ı o lu şm ak ­
c) D eprem ve diğer dış etkilere karşı daya­
tadır. B ö y le c e g en el o la rak istih d am a v e ek o ­
nıklı olm ası: S iste m in b ir tü n el k a lıp yap ım
n o m iye k a tk ı sağlan m aktadır.
te k n iğ in e b e n z e m e si y a p ıy ı h e r b ak ım d an
d) K olay sıhhi tesisat m ontajı: Y a p ıy a iliş ­
deprem e ve d iğ e r d ış e tk ile re (s e l, rüzgâr, v s )
k in b ü tü n s ıh h i te s is a t s is te m le ri b e to n d ö ­
k a rş ı e m n iy e tli o lm a s ın ı sağlam aktadır.
kü lm ed en E P S k a lıp la r arasın d ak i b o şlu k lara
d) Yangına karşı em niyetli olm ası: B u sis­
v e y a d ah a so n ra k ö p ü k k a lıp la rın iç in e k o ­
tem de k u lla n ıla n bütün E P S kö p ü k m alzem e­
la y c a ye rle ştirile b ilm e k te d ir.
le r ya n g ın a k a rş ı k im y a s a l o la ra k k o ru n m a lı
e) Yapı araç p a rk ı ve d iğer tek n ik d o n a ­
o ld u ğ u iç in (B 1 s ın ıfı: a le v a lm a z la r), h e r­
n ım ların azalm ası: B u sistem de k ö p ü k k a ­
h an g i b ir ya n g ın an ın d a ya n g ın ın şid d e ti art-
lıp la r o lsu n , b u n la rı d e ste k le y e n g e ç ic i p a ­
m am akta v e k u lla n ıc ıla rın can g ü v e n liğ i d a­
yan d a e le m a n la rı o lsu n , k u lla n ıla n y a p ı e le ­
ha az ris k li o lm aktad ır.
m a n la rın ın h a fifliğ i yap ım iç in ço k az tek n ik
e) Y apıların sağlıklı, tem iz ve uzun k u lla ­
araç v e gerece ih tiy a ç gö sterm ektedir. B e to n
nım ının sağlam ası: E P S k ö p ü k le ri, ö z e llik ­
ise , zaten h a z ır o la ra k beto n sa n tra lle rin d e n
le r i itib a rı ile g e n e l o la ra k d ış e tk ile rd e n az
taşın m aktadır.
e tk ilen m ek te, d o la y ıs ıy la y a p ıla rın öm rünün
f) Şantiye alanın düzenli olm ası ve büyük
daha uzun, b a k ım ın ın daha k o la y ve ucuz o l­
alan lara ihtiyaç gösterm em esi: K u lla n ıla n
m ası sa ğ la m a k tad ırlar. Y in e , ya p ıla rd a nem ­
e le m a n la rın ço k ç e ş itli o lm am a sı v e m a lz e ­
lenm e y o lu ile m ik ro o rg an izm a o lu ştu rm aya­
m e n in d e p o la n m a ya ih tiy a ç g ö ste rm e m e si,
ra k s a ğ lık lı b ir yaşam tem in e tm e k te d irle r.2,
şa n tiy e a la n la rın ın d ah a d ü z e n li o lm a s ın ı
13, 14, 15, 16, 17
sağlam akta ve g ereğin d en fa z la alan a ih tiy a ç
gösterm em ektedir.
Sürdürülebilir Çevre için Faydalan
g) Şantiyede kaza riskinin azalm ası: K u l­
a) M ükem m el ısıl perform anslı olm ası: Is ı
la n ıla n m alz e m e n in h a fifliğ i v e y a p ım s ıra ­
g e ç iş in e k a rş ı ço k yü k se k d ereced e d ire n ç li
sında ris k li b ir iş ç iliğ in o lm am ası ile b irlik te
o lm a s ı d ah a az e n e rji k u lla n ım ın ı te m in e t­
şa n tiye n in d ü ze n li o lm a sı k aza ris k in i hem en
m ektedir.
hem en k a ld ırm a k ta d ır.2’ 13, 14, 15, 16, 17
b) Y üksek ısıl k ütleye sahip olm ası: S is te ­
h) M aliyet tasarrufu: Y u k a rıd a da b ah si g e­
m in iç in d e k i betonarm e d u va r d iğ e r h a fif sis­
çe n m a liy e t ta s a rru fla rın a ek o la ra k bu s is ­
tem lere k ıy a s la daha fa z la ıs ı d e p o layab ilm e ­
tem le ü re tile n e n e rji e tk in ya p ıla rd a daha k ü ­
si siste m in daha ıs ıl d e n g e li o ld u ğ u , d o la y ı­
çü k b o yu tlu m erk ezi ıs ıtm a sistem i ile m a li­
s ıy la ısıtm a v e soğutm ada daha az e n e rji g e­
y e t tasarru fu ya p ılm ış o lm aktad ır.
rek tirm ek ted ir.
c) Çok az atık m alzem e ürem esi ve m alze­
Kullamc> için Faydalan
m en in y en id en k u lla n ıla b ilm esi: B u s is ­
a) K on forlu ve u cu z k u lla n ım lı olm ası:
tem le y a p ı ü retim in d e o ld u k ça az a tık o rtaya
Ç o k k a lite li y a lıtım te k n iğ i ile iç m ekân lard a
ç ık a r v e y a p ı k u lla n ım ö m rü n ü ta m a m la d ı­
ço k iy i k o n fo r ş a rtla rı v e e n e rjid e n ta s a rru f
ğın d a ise k u lla n ıla n m alz em eler ye n id e n k u l­
y a p ıla b ilm e k te d ir. Ö rn e ğ in , A B D ’de ahşap
la n ıla b ilir şe k ild e d ö n ü ştü rü leb ilm ek ted irler.
k ark a s siste m le rin e k ıy a s la % 4 0 -5 0 c iv a rın ­
m iz d e k i k a lite s iz yap ım te k n iğ i d ikk ate a lın ­
Ülke Ekonomisine Sağlad>ğ>
Genel Faydalar
d ığ ın d a, bu tasarru fu n % 6 0 - 7 0 ’e v a rd ığ ı sö y­
a) O rm an ların k oru nm ası: A h ş a p m a lz e ­
le n m e k te d ir.18
m en in , g elen eksel y a p ı ü retim in d e k u lla n ıla n
b) A k u stik p erfo rm a n sın iy i olm ası: K ö ­
k a lıp ç ılık ile b irlik te ö z e lliğ i itib a rı ile kapla-
da ta s a rru f y a p ıla b ilm e k te d ir. A n c a k ü lk e ­
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
ma malzemesi olarak iç yüzeylerde kullanı­
mının terk edilmesi ile genel olarak ormanla­
rın korunmasına fayda temin etmektedir.
b) Ülkenin ekonomik kalkınması: Yapı
sektörü, ülkelerin genel ekonomilerinde en
büyük yeri tuttuğu bilinen bir gerçektir. Bu
sebeple, yukarıda bahsedilen birçok faktörler
sonucu bu sistem ülke ekonomilerine genel
olarak çok büyük katkılar sağlaması kuş­
kusuzdur.2’ 13>14’ 15 16’ 17
Sistemin Sakmcalan
Ancak sistemin, söz konusu edilen birçok
üstünlüklerine karşın, özellikle ülkemiz
açısından sakınca sayılabilecek birkaç yönü
olarak şunlar söylenebilir;
a) Sistemin ve yararlarının henüz yaygın
olarak tanınmamış olması, bunun yanında
uygulama yapacak ekiplerin oluşmaması ve
de yanlış uygulama yapılarak başarısız
sonuçlanma olasılığı,
b) Çok katlı yapıma henüz yaygın olarak
imkân vermemesi,
c) İlk yatırım maliyetinin (yapı üretimi) yük­
sek olması, caydırıcı etki yapması,
d) Yangın riskinde boğucu gaz çıkarma
olasılığı,
e) Yalıtım tabakaları arasındaki betonarme
çekirdeğin donatı imalatının zor olması.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
TÜBİTAK’ın 2003 yılında hazırlamış oldu­
ğu bir ön rapora göre; enerji sektörü çevreye
en fazla olumsuz etkide bulunmaktadır ve fo­
sil yakıt tüketiminin sebep olduğu emisyon­
lar, yerel, bölgesel ve küresel çevre sorunla­
rına yol açmakta, hatta giderek iklim deği­
şikliği boyutlarına getirmektedir. Bu yüzden,
bu fosil kaynaklardan kademeli olarak uzak­
laşarak, (ilk yatırımı daha pahalı fakat uzun
dönemde daha ekonomik) yenilenebilir ener­
ji kaynaklarına yönelmek gerekmektedir. Ta­
bi, bunu ancak gelişmiş ülkeler becerebilmektedir. 19
Bizim gibi ekonomik ve teknolojik geli­
şimini tamamlayamamış ülkeler ise mevcut
geleneksel enerjiden maksimum derecede ta­
sarruf yaparak hem ekonomimize hem de
çevre kirliliğine çözümde katkı sağlanmış
olunacaktır. Bunun için de, gelişmiş ülkeler­
deki yapılarda genel olarak tüketilen enerji­
nin toplam tüketilen enerjiye oranının %
50’ye varması, ve ülkemizde sadece ısınma­
ya toplam enerjinin 1/3’ünün harcanması se­
bebiyle yapım sistemlerinde enerji tasarrufu­
na gitmeyi gerekli kılmaktadır. Bu da mevcut
yapılar için en pratik çözüm özellikle yapıla­
rı dışından mantolama yolu ile olabilir. Yeni
yapılanmalar için ise sadece tek ısı yalıtımı
tasarrufu değil, diğer birçok açıdan yukarıda
detaylı olarak açıklanan yalıtım-kalıplı ya­
pım sistemleri ile başta konut olmak üzere
yapı üretimi yapmak gerekmektedir.
ABD’de 10 yıl kadar öncesine bu sistem­
le bina yapımı çok belirgin değil iken, ilerle­
yen yıllarda çok hızlı bir artışla 2006 da pa­
zar payı 6 kat büyümüştür. 2015’e kadar yeni
inşa edilecek konutların %15 ila 25 oranında
bu sistemle inşa edileceği tahmin edilmekte­
dir. Bu sistem sadece konut üretiminde değil
aynı zamanda ticari yapılarda da kullanılma­
ya başlanmıştır. ABD’de bu sistemle üretilen
yapıların % 30’unu ticari yapılar olduğu tes­
pit edilmiştir. Tabi, bu da 1-2 katlı konut ya­
pılarının üretimi için daha pratik olduğu bili­
nen bu sistemin aynı zamanda yüksek katlı
ticari yapılar içinde üretiminin pratikte uygu­
lanmaya başlandığının kanıtı olmaktadır.
Öyle ki, 11 kata kadar yapı üretiminin ger­
çekleştiği ifade edilmektedir.20, 21>22
Ülkemizde ise, henüz 7-8 yıldan beri biri
yerli patent ile olmak üzere bir kaç Avrupa
firmasının ürünleri uygulanmaktadır. Yerli
patent olarak EPS yalıtım-kalıp üreten ve uy­
gulama yapan firma 2001 yılında Konya’da
kurulmuştur. Fakat, ülkemiz şartlarında gele­
neksel sisteme kıyasla ilk yatırım olarak bi­
raz pahalı (% 7-12 civarında) olduğu kabul
edilen bu sistemde henüz istenilen üretim se­
viyesine gelinememiştir. Bu sistem ile yakla­
şık 120 konut civarında bir üretim yapıldığı
ve köpük üretiminin daha çok mantolama ve
diğer amaçlar için yapıldığı ifade edilmekte­
dir.18
Bu yapım sisteminin mevcut sistemlerle
kıyaslandığında, genelde karma bir yapım
sistemi olduğu söylenebilir. Hem yerindeyapım tekniği özelliği, hem taşıyıcı duvarla-
TÜBİTAK'ın 2003 yılında
hazırlamış olduğu bir ön
rapora göre; enerji sektörü
çevreye en fazla olumsuz
etkide bulunmaktadır ve
fosil yakıt tüketiminin
sebep olduğu emisyonlar,
yerel, bölgesel ve küresel
çevre sorunlarına yol
açmakta, hatta giderek
iklim değişikliği
boyutlarına
getirmektedir.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Bizim gibi ekonomik ve
teknolojik gelişimini
tamamlayamamış ülkeler
ise mevcut geleneksel
enerjiden maksimum
derecede tasarruf yaparak
hem ekonomimize hem de
çevre kirliliğine çözümde
katkı sağlanmış olunacaktır.
rın betonarme perde olması, dolayısıyla tü­
nel kalıp sistemi özelliği, hem de prefabrik
sayılabilecek EPS yalıtım-kalıp elemanları
bulundurması özelliği ile bu sistemi gele­
neksel, gelişmiş geleneksel ve de gelişmiş
yapım sistemleri olarak değerlendirmek
mümkündür. Tabi, bu sistem, ayrıca yukarı­
da bahsedilen birçok faydalı özellikleri de
(hızlı yapım, yılın her döneminde yapım, ta­
sarım esnekliği, konfor, vs) bünyesinde bu­
lundurması sebebi ile söz konusu bilinen ya­
pım sistemlerinden çok daha fazla faydalara
sahiptir.
Sistemi diğer sistemlerden ayıran en
önemli özelliği ise hızlı yapım tekniğine sa­
hip olmasıdır. Zaten, bu sistemler ilk üretiliş
amacı olarak ‘hızlı’ ve “kendin evini kendin
üret” felsefesi ile ortaya çıkmış ve daha çok
az katlı konut üretimi için pratikte uygulan­
maktadır. Diğer en önemli dikkat çeken özel­
liği ise enerji tasarrufuna yaptığı katkıdır.
Yaklaşık % 60-70’lere varan oranda yakıt ta­
sarrufu sağlayan bu yapı sisteminin, kullanı­
lan enerjinin %60’ının ithal edildiği ve bu­
nun da % 33’ünün binaların ısıtılmasında
kullanan ülkemiz şartlarında ne derece
önemli olduğu görülmektedir.
Sonuç olarak, ülkemizin genel enerji du­
rumu, yapı açığı ve özellikle yapı kalitesi
dikkate alındığında, bu tür yapım sistemleri­
nin pratikte uygulanmasının ne kadar önemli
olduğu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ülke­
miz ekonomik şartları ve olanakları dikkate
alınarak, bu yapım sisteminin özellikle konut
üretiminde yoğun bir şekilde uygulanması
teşvik edilmelidir.
Notlar:
* Expanded Polystyrene Sytropor
** Insulating (or Insulated) Concrete Forms
Kaynaklar:
1. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, (2004).
“Sektörel Enerji Tüketimi”.
2. Koç, İ., Gürdal, E., “Polistren Köpüklü (EPS)
Yalıtım-Kalıplı Yapım Sistemleri; Dünyada ve
Türkiye’deki Uygulamaları” 13-17 Ekim 2004. 2.
Ulusal Yapı Malzemesi Kongresi ve Sergisi”, TMMOB
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, İ.T.Ü.
Taşkışla, İstanbul.
3. Uygun, F., (2005). “Konut Üretiminde Kalıcı
Yalıtım-Kalıplı Yapım Sistemleri ve Ülkemiz Açısından
Önemi”, Y. Lisans Tezi, S.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü,
Konya.
4. www.formtechsys.com/historyoficf
5. Toydemir, N., Gürdal, E., Tanaçan, L., (2000). “Yapı
Elemanı Tasarımında Malzeme”, (İ.T.Ü.), Literatür
Yayınları:39, İstanbul.
6. Mcmichael, C., (March 2004). “R-value. It’s where
energy efficiency solutions begin”, Concrete Homes,
Magazine monthly, U.S.A.
7. Icfweb-Lerning Center, “Overview of ICF Systems”,
www.icfweb.com.
8. Insul-Deck, “Bottom-line benefits for a contractor”,
www.insul-deck.org.
9. VanderWerf, P., “Insulating Concrete Forms
(ICFs)—In-Depth Analysis: Details”, Insulating
Concrete Forms, www.toolbase.org.
10. Shawn, P.McKee & Jay Crandell, P.E., “Designing
Homes Using Insulating Concrete Forms”, NAHB
Research Center, www.nahbrc.org.
11. Reward Wall System, “Residential Builders”,
www.rewardwalls.com.
12. ICFA-Insulating Concrete Forms Association.
“Types of Insulating Concrete Forms ”,www.forms.org
13. Insulating Concrete Formwork Association, “High
Performance Buildings”, Publications,
www.icfinfo.org.uk
14. Icfweb-Lerning Center, “Benefits of ICF Systems”,
www.icfweb.com.
15. Quad-Lock ICFs, “Advantages of the System”,
www.quadlock.com.
16. Portland Cement Assoc., “Insulating Concrete
Forms”, www.cement.org.
17. ECO-Block, “Simpler, Faster, Better”, www. ecoblock.com.
18. Stroton Hızlı Konut Sistemleri, www.stroton.com.
19. TÜBİTAK, (Ocak-2003), “Vizyon 2023 Teknoloji
Öngörüsü Projesi: Enerji ve Doğal Kaynaklar Paneli”
Ön rapor, Ankara.
20. Lyman, J., (Marh-2007), “ICF Industry Report”,
Insulating Concrete Form Association.
21. Lyman, J., (Marh-2007), “ICF Leading the Way
into the Future”, Insulating Concrete Form
Association.
22. www.solar-power-sales.com/icfbuilding.html
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
KÜRESEL ISINMA
FELAKET SENARYOSU MU?
Murat MEŞHUR 1 I 67
edense felaket haberleri her zaman
güzel ve çelici haber oluyor. Gerçek­
leri yansıtıp yansıtmaması da önemli
sayılmıyor.
Bunun örneğini 90’lı yılların sonuna doğ­
ru “katil yosun”, “terörist yosun” haberlerin­
de de yaşadık. Bir Akdeniz ülkesinin birisi­
nin akvaryumundan kaçtığı söylenen Caulerpa cinsi bir yosunun Doğu Akdeniz’e doğru
hızla yayıldığı, Türkiye’nin güneybatı kıyıla­
rına ulaşacağı, deniz canlılarını yok edeceği,
insanlara bile zarar vereceği haberleri aylar­
ca gündemden düşmedi. Hatta turistik tesis­
lerimizin bir kısmında rezervasyon iptalleri
dahi yaşandı.
Türkiye sahillerine gelirse bu yosunlar­
dan bir an evvel kurtulmanın yolları araştırıl­
dı. Ar-Ge projeleri hazırlandı. Anılan yosun­
ların Güneş ışığı alarak büyümelerini engel­
lemek için üzerlerinin siyah polietilen örtü­
lerle kaplanması dahi düşünüldü.
Oysa bu yosunların söylendiği gibi olma­
dığı, diğer yosunlardan farkının hızlı büyü­
yen tür olduğu, hızlı büyüdüğü oranda deniz
ortamına bol oksijen verdiği ve uzak doğu
ülkelerinde ekmek yapımında kullanıldığı
göz ardı edildi.
Ne var ki anılan yosun keşke ülkemize
gelmiş olsaydı, deniz ortamına verecekleri
oksijenle kıyılarımızdaki atık su arıtma tesis­
lerine ek olarak ikincil arıtma yaparak kıyıla­
rımızın daha temiz olmasını sağlayacaktı.
KÜRESEL ISINMA
Yeryüzü güneşten gelen kısa dalga boylu
radyasyonla ısındıktan sonra, geri kalan bö­
lümünü uzun dalga boylu radyasyonla tekrar
uzaya vermektedir.
Küresel ısınma, fosil yakıtlar olarak ad­
landırılan petrol, kömür ve benzeri karbon
içeren yakıtların kullanımı sonucu oluşan ve
sera gazları olarak adlandırılan, karbondi­
oksit (CO2), sığır çiftlikleri ve bataklıklar­
dan atmosfere verilen metan (CH4) ile diazotmonoksit (N2O), gibi gazlar, dünyanın
üzerini battaniye gibi sararak, güneşten ge­
len radyasyonun tekrar uzaya verilmesini en­
gelleyerek dünyanın ısınmasına, başka bir
Murat Meşhur, Biyolog
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
ifadeyle iklim değişikliğine sebep olan et­
ken olarak tanımlanmaktadır.
Küresel ısınma sonucunda, Antarktika ve
Grönland gibi buzlarla kaplı alanların erime­
siyle okyanusların ve denizlerin yükseleceği,
kıyı yerleşimlerinin sular altında kalacağı,
bitki ve hayvan türlerinin değişen iklime
uyum sağlayamayarak yok olacağı, yağışla­
rın azalarak kuraklık meydana geleceği ve
benzeri felaket senaryoları yazıldı.
Yüzen Buz Dağlarmrn Erimesi
Halinde Okyanuslar ve
Denizler Yükselecek mi?
Kutuplardaki sera gazları atmosferin
doğal yapısına yakın değerlerde
bulunacağından buz dağlarının erimesi
üzerine etkisi az olacaktır.
Antarktika kıtası ve diğer buzlarla kaplı alan­
lardan kopan ve halen okyanuslarda yüzmek­
te olan buz dağlarının erimesi halinde deniz­
lerin seviyesini yükseltmesi mümkün değil­
dir.
Yüzen buz kütlesinin onda birinin deniz
üstünde, onda dokuzunun denizin altında ol­
duğu bilinmektedir. Deniz suyunun yoğunlu­
ğunu yaklaşık 1.0 gr/cm3, buzun yoğunluğu
0.9 gr/cm3 olduğundan yüzen buzların erime­
si halinde hacminin azalıp suyun hacmine
eşitlenmesinden dolayı deniz seviyesinde
yükselme meydana gelmesi mümkün değildir.
Küresel Ismmanrn Buz Dağlar>
Üzerine Etkisi Nas>l Olacakt>r?
Genelde doğal koşullarda ve habitat
değişimine bağlı olarak bitki ve hayvan
türlerinde ortama uyma zorluğundan
Kuzey ve güney kutuplarda güneş ışınlarının
geliş açısının azlığından dolayı birim alana
düşen düşük radyasyonun buz dağlarının kı­
sa sürede erimesine fazla etkili olmayacaktır.
Ayrıca, kutuplar üzerindeki sera gazları,
kuzey ve güney yarım kürelere oranla daha
azdır. Kutuplardaki sera gazları atmosferin
doğal yapısına yakın değerlerde bulunaca­
ğından buz dağlarının erimesi üzerine etkisi
az olacaktır.
bir yandan azalma görülürken diğer
yandan yeni koşullara uyum sağlayan
türler meydana gelmektedir.
Küresel Is>nmayla Denizlerin
Alan Art>ş> ve Buharlaşma
Sera gazları etkisiyle zaman içerisinde deniz
ve okyanus seviyelerinde meydana gelebile­
cek yükselmeye bağlı olarak yüzey alanların­
da da artış meydana geleceği açıktır. Sıcaklık
ve yüzey alanı artışına bağlı olarak buharlaş­
ma da hızlanacaktır. Bilindiği gibi, buharlaş­
ma (evaporasyon), su kütlesinin derinliğine
bağlı olmayıp suyun yüzeysel alanı ile oranlı
fiziksel olgudan dolayı deniz seviyesi azala­
rak tekrar dengeye gelecektir.
Küresel Is>nmayla
Kurakl>k Artacak m>?
Küresel ısınmaya bağlı olarak okyanuslardan
ve denizlerden buharlaşan suyun tekrar ok­
yanuslar üzerine düşmediği, havaya karıştığı
ve üst atmosferdeki kuvvetli rüzgarlarla bü­
tün dünya üzerine dağıldığı bilinen bir ger­
çektir.5
Ayrıca, fazla yağış alan yöreler; düşük sı­
caklık ve yüksek basınç, buna karşılık, az ya­
ğış alan yöreler; yüksek sıcaklık ve düşük
basınç özelliği taşıdığından, yağışlar, basınç
ve sıcaklık farkından dolayı oluşacak rüzgar­
larla kurak bölgelere taşınacaktır.
Buna verilebilecek uygulamalı bir örnek;
kentsel alanların güneş radyasyonu alarak
fazla ısınması ile kentsel alan çevresinde
oluşturulacak ağaçlandırma alanlarındaki
düşük sıcaklıktan istifade edilerek hava
akımları oluşturulması ilkesine dayanan ve
70’li yıllarda o zamanki Orman Bakanlığın­
ca, kentler üzerindeki hava kirliliğini azalt­
mak maksadıyla başlatılan “Yeşil Kuşak
Ağaçlandırması Projesi” çalışmalarıdır.
Küresel Is>nmayla Bitki ve
Hayvan Türleri Yok Olacak m>?
Genelde doğal koşullarda ve habitat değişi­
mine bağlı olarak bitki ve hayvan türlerinde
ortama uyma zorluğundan bir yandan azalma
görülürken diğer yandan yeni koşullara
uyum sağlayan türler meydana gelmektedir.
Denge halindeki bir sistemin yer değiştir­
melerini yöneten, “düzgün denge durumun­
daki bir sistemde sabit sıcaklıktaki her basınç
artması bir dönüşüm meydana getirir”, ola­
rak tanımlanan Le Chatelier (1850-1936)
Yasası4’nı yaşam alanlarına uyarladığımız­
da; “ortamdaki değişmelerin canlılarda fonk­
siyonel ve dokusal tepkiler belirir ve değişen
iklim etmenlerine karşı yeni biyolojik denge­
nin kurulmasına imkan verdikleri ve yeni or­
tama uyum sağladıkları” bilinmektedir.
Karbon Yutaklar>
Küresel ısınmayla birlikte artan karbondiok-
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
sit, karbon yutakları olarak adlandırılan bit­
kilerin ve ormanların organik madde oluştur­
masına kaynak teşkil etmekte ve orman sto­
kundaki artımla birlikte atmosfere salınan
oksijen miktarında artışa neden olmaktadır­
lar.
Ayrıca, sera gazlarından karbondioksit
gazının % 40’ı dünyamız alanının dörtte üçü­
nü kaplayan okyanuslar tarafından yutulduğu da bilinmektedir.6
S>ğ>r Çiftlikleri ve Batakhklarrn
Metan Gaz> Oluşumuna Etkisi?
Bataklık tanımı, sulak alanların öneminin ye­
terince bilinmediği zamanlarda verilen ad­
landırmadır. Halen sulak alanlar (Wetland)
olarak adlandırılan bu ortamlar su içi bitkiler
ve fitoplanktonlar yardımıyla atmosfere ok­
sijen (O2) salan ve aynı zamanda karbon yu­
takları sayılan yararlı alanlardır.
Sığırlar doğal olarak iç bünyesel yapıları
gereği atmosfere metan gazı yaydıkları ve
küresel ısınmaya sebep oldukları gerekçeyle,
kürsel ısınma karşıtları tarafından sığır hay­
vancılığının terk edilerek küçükbaş hayvan­
cılığa dönüştürülmesi istenmektedir.
Oysa sığır hayvancılığının yaygın olarak
uygulandığı yerler, çayırlar, meralar ve otlaklarca zengin yörelerdir. Buralar aynı za­
manda karbon yutakları olarak da hizmet ve­
rirler. Sığır hayvancılığının terk edilmesi ha­
linde çayırlar, meralar ve otlaklar eski öne­
mini yitirecek ve muhtemeldir ki karbon yu­
takları alanları amaç dışı kullanılarak yok
edilecektir.
Evrendeki ve Dünyadaki
Değişim Periyotlanm
Dikkate Al>yor muyuz?
Dünyanın iklimi, doğal süreçler kapsamında
zaman zaman değişikliğe uğramıştır. NASA
ve Kolumbia Üniversitesi araştırmacıları,
8200 yıl önce gerçekleşen ani iklim değişik­
liğini bilgisayar modelleriyle yeniden can­
landırmayı başarmış, “buzul çağının sonuna,
ılık dönemin başlarına karşılık gelen bu za­
manlarda, Kuzey Atlantik Okyanusu’na bo­
şalan büyük boyutlardaki bir tatlı su selinin
kısa sürede iklim değişikliğine yol açtığı ilk
kez modelleme yoluyla da gösterilmiş ve
Modelin sonuçlarının iklim kayıtlarıyla da
tutarlı olduğu görülmüştür”.1
Başka bir örnek; yerel tarihçilerin ifadele­
rine göre, nesilden nesile aktarılan, güney il­
lerinden Gaziantep ve havalisinde milat ola­
rak kabul edilen, 1910 yılı kışında günlerce
yağan, yörede “büyük kar” olarak adlandırı­
lan doğa olayında komşuların birbirlerine
ulaşmak için tüneller kazdıkları bilinmekte­
dir.
Sonuç olarak
Dünyada geçmişte meydana gelen ısınma ve
soğuma olaylarının tekrarlama periyotları
tam olarak bilinmemekle beraber geleceğe
ilişkin olarak da belirsizliğini korumaktadır.
Bu tartışma kapsamında göz önünde bu­
lundurulması gereken bir diğer önemli nokta,
sera gazlarındaki artışın büyük ölçüde yük­
sek yaşam standartlarına sahip ülkelerden
kaynaklandığı gerçeğidir.
İşin daha da ilginci, gelişmiş ülkelerin at­
mosfere yaydıkları sera gazlarının, gelişmek­
te olan ülkelerde çok daha yoğun bir biçimde
bulunan ormanlar ve doğal karbon yutaklannca yok ediliyor olmasıdır.
Bu saptamalar ışığında, önümüzde cevap­
lanması gereken çok önemli bir soru belir­
mektedir ki, bu, küresel ısınma ile biraz da
felaket senaryosuna dönüştürülen sürecin
gerçek amacının gelişmekte olan ülkelerin
kalkınmasının önüne konmak istenen bir en­
gel olup olmadığıdır.
Kaynaklar:
1. Büyük Sel İklimi Değiştirdi mi?, Bilim ve Teknik
Dergisi, TÜBİTAK Yayını, Nisan 2006,sayı:461.
sayfa:9
2. İklim Değişikliğini Anlamak, Türkçe basım Çevre
ve Orman Bakanlığı He BM- Kalkınma Programı
(UNDP) ortak projesi Ulusal Çevre ve Kalkınma
Programı İklim Değişikliği Sekreteryası (UNFCCC)
Yayını, Temmuz 2002.
3. İklime Özen Göstermek, Türkçe basım Çevre ve
Orman Bakanlığı ile BM- Kalkınma Programı
(UNDP) ortak projesi Ulusal Çevre ve Kalkınma
Programı iklim Değişikliği Sekreteryası (UNFCCC)
Yayını, Ağustos 2004.
4. Meydan Larousse, Cilt:7, sy: 859
5. Tuna, Taşkın, Etrafımızdaki Hava, ilim ve Teknik
Serisi, İstanbul,1981
6. Tuna, Taşkın, Çevre Kirliliği, 2. Baskı, ilim ve
Teknik Serisi, İstanbul,1983
Sulak alanlar, su içi bitkiler ve
fitoplanktonlar yardımıyla atmosfere
oksijen salan ve aynı zamanda karbon
yutakları sayılan yararlı alanlardır.
Sera gazlarındaki artfl büyük ölçüde
yüksek yaflam standartlarına sahip
ülkelerden kaynaklanıyor.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
ISI YALITIMSIZ YAPILARIN
ATMOSFER KİRLİLİĞİNE ve
KÜRESEL ISINMAYA ETKİSİ
T Nazım KOÇU
ünyanın enerji kaynaklarının büyük
bir bölümünü karşılayan fosil yakıt
rezervleri sürekli olarak azalmakta­
dır. Bu gerçeğin anlaşılması; ülkeleri enerji
politikalarını yeniden gözden geçirmeye,
enerji savurganlığını önlemeye ve tasarrufa
yöneltmiştir. Bu olgu, bilimsel çevreleri de
harekete geçirerek sınırlı enerji kaynakların­
dan daha çok yararlanmaya, temiz, çevreci,
yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya
ve en önemlisi günümüzün sorunlarından bi­
ri haline gelen küresel ısınmaya karşı alına­
bilecek önlemler ile ilgili yeni yöntemler ge­
liştirmeye sevk etmiştir. Günümüzde enerji
ihtiyacı; sürekli olarak artan enerji ithalatı ile
sağlanmaktadır. Enerji ihtiyaçlarının artması
ve verimli enerji kullanılmaması sonucunda;
hava kirliliği artmaktadır. Global anlamda
hava kirliliğindeki bu artma küresel ısınma
ve iklim değişikliği ile kendini göstermekte­
dir. Küresel ısınma konusunda ise herkes
üzerine düşen görevi yerine getirmek zorun­
dadır.
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yayınladı­
D
Nazım Koçu, Yrd. Doç. Dr
Selçuk Üniversitesi Müh. Mim. Fakültesi,
Mimarlık Bölümü.
ğı bilgilerde önümüzdeki yıllarda küresel
ısınmaya bağlı olarak Akdeniz Havzası’nda
tarımsal faaliyetlerin düşeceği, Kuzey Avru­
pa’da ise artacağını bildirmiştir. Ayrıca at­
mosfer sıcaklığının son 100 yılda 0.74 dere­
ce arttığını ve bunun da insan unsurlarından
kaynaklandığı tespit edilmiştir. Gelecekte
ekilebilir alanların çölleşeceği, kuraklığın ar­
tacağı belirtilmiştir. Bakanlık, sanayi tesisle­
rinin bacalarından çıkan zehirli gazların
özellikle küresel ısınmayı tetiklediğini vur­
gulamıştır. 1990 yılında toplam sera gazı
emisyonunun 170 milyon ton olduğu ve bu­
nun 2004 yılında 294 milyon tona çıktığı
açıklanmıştır.1
Enerji kaynaklarımızı korumak, ekono­
mik varlığımızı geliştirebilmek, enerji darbo­
ğazından çıkabilmek, küresel ısınmanın önü­
ne geçebilmek için yerel yönetimlere, halkı­
mıza, mimar ve mühendislere de önemli gö­
revler düşmektedir. En önemlisi yapıların ta­
sarımında enerji tasarrufuna ve dolayısıyla
ısı yalıtımına gereken önem verilmelidir.
Enerji tasarrufu konusu, kişileri olduğu ka-
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
dar devleti de ilgilendiren bir konudur. Kon­
ya’da binalarda ısı yalıtım kurallarına yete­
rince uyulmadığı için kış aylarında yapıların
bacalarından çıkan duman ve partiküllerin
çevreye zarar verdiği, atmosfere salındığı,
yapı konforunun azaldığı ve sonuçta yapılar­
da enerji tüketiminin arttığı tespit edilmiştir.
Yapılan çalışmada; yapılarda ısı yalıtımı­
nın önemi, yapılarda ısı yalıtımı ile enerji ta­
sarrufu sağlanması, Isı yalıtımsız yapıların
atmosfer kirliliğine ve küresel ısınmaya etki­
si konuları araştırılmıştır. Sonuç bölümünde
ise ısı yalıtımsız yapıların atmosfer kirliliği­
ne neden olduğu tespit edilmiş ve dolayısıyla
küresel ısınmaya etkisinin olduğu sonucuna
varılmıştır. Küresel ısınmanın önlenmesi ko­
nusunda yapılarda alınabilecek önlemler be­
lirtilmiş ve önerilerde bulunulmuştur.
Yapılarda Is>Yal>t>m>n>n Önemi
Ülkemizin bilinen başlıca enerji kaynakları;
taş kömürü, linyit, petrol, doğalgaz, hidro­
elektrik vb. olarak sıralanabilir. Bu kaynak­
larla enerji gereksiniminin ancak sınırlı bir
bölümü karşılanabilmektedir. Ülkemiz enerji
kaynakları yönünden yeterli olmayıp tüketti­
ği enerjinin büyük bir bölümünü ithal etmek
zorunda kalmıştır. Ülkemizin enerji kaynak­
larını korumak, temiz bir çevrede yaşamak
ve ekonomik varlığımızı geliştirebilmemiz
için enerji tasarrufuna gereken önemin veril­
mesi gerekmektedir. Enerji tasarrufu için mi­
mar ve mühendislere düşen görevlerden biri
de yapılarda temelden çatıya kadar ısı yalıtı­
mının uygulanmasıdır. Günden güne enerji
kaynaklarının azalması ile ısınma giderleri­
nin pahalılaşması, yapıların ısı yalıtımı ku­
rallarına uyulması zorunluluğunu ortaya çı­
karmaktadır. Isı yalıtımı sayesinde, ısıtma,
soğutma giderleri azalır ve yapılarda konfor­
lu bir ortam oluşarak enerji tasarrufu sağla­
nır.
Yapılarda enerjinin verimli kullanılması
amacıyla 1998 tarihinde tavsiye niteliğindeki
TS.825 “Binalarda Isı Yalıtım Kuralları”
standardı 1999 tarihinde resmi gazetede ya­
yınlanmıştır. 2000 yılından itibaren uygulan­
ması zorunlu standart olarak yürürlüğe gir­
miştir. Ayrıca 12 Ağustos 2001 tarihli 24491
sayılı resmi gazetede yayınlanan “Yapı D e­
netim Uygulama Usul ve Esasları Yönetmeli­
ği” ile ısı yalıtımı uygulamalarına ait kontro­
lün, yapı denetim kuruluşlarınca yapılacağı
kararlaştırılmıştır. Söz konusu standart ve
yönetmelikler yapılarda ısıtma amaçlı kulla­
nılan enerji miktarını sınırlandırarak, enerji
tasarrufu sağlamayı hedeflemektedir.
Yapılarımızın duvar, çatı ve zeminleri yalıtımsız olarak inşa edilmiş ve halen de uygu­
lamalarda büyük çoğunluğu yalıtımsız ola­
rak inşa edilmektedir. Yalıtım yapılmadığı
zaman fazla yakıt sarfiyatının doğurduğu en
önemli olumsuzluk hava kirliliğidir. Enerjide
dışa bağımlı olduğumuz gerçeği unutulma­
malıdır. Özetle yapıların ısıtma ve soğutma
kaynaklı enerji kayıpları ve oluşan hava kir­
liliğinin çözümü standart bir yapılaşma ve
denetimle mümkün olacaktır.
Yapılarda uygulanması hiçbir teknolojik
zorluk arz etmeyen, herkesin kolaylıkla uy­
gulayabileceği basit yalıtım uygulamaları ile
ısıtma için sarfedilen enerjinin yarısı geri kazanılabilir. Bina tasarımcıları ve uygulamacı­
lar ısı yalıtım raporu hazırlarken yerel yöne­
timlerin ve standartların istediği şartları taşı­
yan projeler üretmektedir. Uygulamada ise
standart ve yönetmeliklere uygun olmayan
bir şekilde yapıyı tamamlamaktadırlar. Özel
sektöre ait yapılarda amaç ucuz yapı üretmek
olmamalıdır. Yapı üretiminde öncelikle dep­
rem etkilerine dayanımlı, ekonomik ve enerji
tasarruflu yapıların üretimine ağırlık veril­
melidir. Yapıların tasarımında ısı ile ilgili
konforlu ortamların tasarlanması; büyük bir
enerji tasarrufu, buna bağlı olarak da daha az
çevre kirliliğinin sonuçlarının yanı sıra, pek
dikkate alınmayan konforsuzluk nedeniyle
oluşacak iş ve zaman kayıplarını da ortadan
kaldıracaktır.
Ülkemizdeki enerji durumuna bakarken,
ilk adımda enerji tüketim dağılımının bilin­
mesi çok önemlidir. Yapılarda enerji tasarru­
fu öncelikle tasarım aşamasında kazanılır.
Proje aşamasında enerji tasarrufu düşünül­
meyen bir yapıya sonradan yapılacak onarımlar ve ek masraflar getirileceğinden eko­
nomik olmaktan daha çok maliyeti artıracak
ve tasarruflu olmayacaktır. Enerji tüketimi
Yapılarda uygulanması
hiçbir teknolojik zorluk arz
etmeyen, herkesin
kolaylıkla uygulayabileceği
basit yalıtım uygulamaları
ile ısıtma için sarfedilen
enerjinin yarısı geri
kazanılabilir.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Yapılarda ısı kayıp ve
kazançlarının azaltılması
genel olarak mimari
projeye ve projede
kullanılan yapı elemanları
fiziksel özelliklerine bağlı
olarak değişmektedir. Bu
nedenle mimari proje
aşamasında ısı kayıpları ve
kazançlarını dikkate alarak
bina etrafındaki rüzgar
hareketlerini ve güneş
enerjisinden en iyi
kullanacak şekilde ve
dış yüzey alanı az olan
tasarımların yapılması
gerekmektedir.
yaklaşık % 35’i konutlarda, % 36 sanayide,
% 21 ulaşımda, % 5 tarımda, % 3 diğer alan­
larda kullanılmaktadır. Bir yapıda ısı kayıp­
larının nerelerde ve hangi oranlarda olduğu
araştırıldığında; çok katlı binalarda ısı kayıp­
lan % 6 bodrum, % 30 pencerelerden, % 17
hava kaçağı, % 7 çatı, % 40 duvarlardan ol­
duğu tespit edilmiştir. Tek katlı binalarda ısı
kayıp yerleri ve oranları; % 20 bodrum, % 20
pencere, % 13 hava kaçağı, % 22 çatı, % 25
duvarlardan olduğu görülmüştür. Konutlarda
enerji tüketimi ise ortalama % 80 ısıtma, %
10 mutfak, banyo, % 10 elektrikli aletler, ütü,
çamaşır, bulaşık makinesi, tv. vb. şeklindedir.Ülkemizde enerji ihtiyacının yerli kay­
naktan karşılanmasının oranı çok düşüktür
ve enerji konusunda dışa bağımlıdır.2
Mimarlar ve mühendisler yapılarının ta­
sarımı aşamasında, yapımı öngörülen yapı­
nın enerji gereksinimiyle ilgili konulara değinilmediği için yapılar kullanım süresi bo­
yunca tüketmeleri gereken enerjiden çok da­
ha fazla miktarda enerji tüketmektedirler.
Isıtma enerjisi gereksinimini karşılamak için,
fosil kökenli enerji tüketilmekte ve buna
bağlı olarak da çevre kirliliği meydana getiri­
lerek hem insana, hem doğadaki canlı varlık­
lara ve ekosisteme zararlar verilmektedir.
Mimarlar daha tasarım aşamasında iken ala­
cakları bilinçli kararlarla yapıların yenilene­
bilir olmayan enerjilere bağımlılıkları azaltı­
labilir, ekonomik kayıplar ve oluşması muh­
temel olumsuz çevresel etkiler de önemli öl­
çüde önlenebilir.3
Yapılarda dış kabuğu oluşturan duvarlar­
da hafif yapı elemanlarının ısı iletkenlik yö­
nünden ekonomik olduğunu, ancak yeterli
ısıl eylemsizlik sağlamadığını belirtmekte
yarar vardır. Bir duvarın yüksek miktarda ısı
biriktirebilmesi için kütlesinin büyük olması
gerekmektedir, kütlesi büyük bir malzeme­
nin ise yoğunluğu fazla olacağından _ ’sı (ısı
iletkenlik katsayısı) da büyüyecek, sonuçta
bu malzemeden yapılmış bir duvar fazla ısı
depolayacak ve iletecektir. Tasarımlarda, bu
özellik göz önüne alınarak iyi bir duvar için
değişik katmanlardan oluşan ve optimum çö­
züm olabilecek bir kabuk kompozisyonu
oluşturulması hedef alınmalıdır.4
Yapıların dış duvarlarından büyük ısı
kaybı olmaktadır. Dış duvarlarda yalıtım iç­
ten, ortadan veya dıştan olabilir. Isı yalıtım
malzemesinin nereye konacağı konusunda
önce bir hesabın yapılması gerekir. Duvarın
sıcaklık grafiği, gerçek buhar basıncı ve doy­
muş buhar basıncı grafiklerinin çizilmesi ge­
rekmektedir. Gerçek buhar basıncı ve doy­
muş buhar basıncı grafiklerinde çakışma ol­
maması gerekmektedir. Çakışması durumun­
da bu bölgelerde yoğuşma olacaktır. Yoğuşma olması halinde yapıda konforsuzluk orta­
mı oluşur, duvarlarda bozulmalar, ıslanmalar
meydana gelir, yapı malzemelerinin kısa sü­
rede bozulmasına neden olur. Dış duvarlarda
ısı yalıtımı yapılmadığı zaman 100 olan ısı
kaybı, 4 cm yalıtım yapıldığında 42,8 cm ya­
lıtım yapıldığında 27 değerine düştüğü he­
saplanmıştır.
Yapılarda ısı kayıp ve kazançlarının azal­
tılması genel olarak mimari projeye ve proje­
de kullanılan yapı elemanları fiziksel özellik­
lerine bağlı olarak değişmektedir. Bu neden­
le mimari proje aşamasında ısı kayıpları ve
kazançlarını dikkate alarak bina etrafındaki
rüzgar hareketlerini ve güneş enerjisinden en
iyi kullanacak şekilde ve dış yüzey alanı az
olan tasarımların yapılması gerekmektedir.
Mimari proje çiziminde hala piyasada hazır
fotokopi olarak dolaşan detaylar projelere
eklenerek yalıtım detayları varmış gibi iş­
lemler yapılmaktadır. Uygulamada ise bele­
diyeye verilen projeler ile tatbik edilen çalış­
maların uyumlu olmadığı görülmektedir.
Meslek odalarının, yerel yönetimlerin ve va­
tandaşımızın bu konularda acilen bilinçlen­
dirilmesi gerekmektedir. Mimarlara ise dü­
şen en önemli görevlerden birisi de çizmiş
olduğu mimari projeye uygun yapı elemanla­
rı tasarımını yapmalı, sistem detayları ve ya­
lıtım ile ilgili nokta detaylarını çizmelidir. Isı
yalıtım hesaplarının bu çizdiği detaylara uy­
gun yapılıp yapılmadığını ve yerinde yapılan
uygulamaların doğruluğunu kontrol etmeli­
dir. Yapı tasarımında enerji tasarrufunu ve
güneş enerjisinden maksimum yararlanma
konusunda yapıların yönlendirilmesine dik­
kat edilmeli, gereksiz pencere, boşluk, girinti
ve çıkıntılardan kaçınılmalıdır.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Yapılarda Is>Yal>t>m> ile
Enerji Tasarrufu Sağlanmas>
Yapılarda ısı yalıtımının yetersiz ve hatalı
uygulanması önemli sorunlara yol açmakta­
dır. Öncelikle ısı kayıplarının yüksek olması
sonucu iç hacimleri ısıtmak için daha çok
enerji harcanmakta ve böylece yakıt giderle­
rinin artmasına ve çevre kirliliğine neden ol­
maktadır
Isı yalıtımsız binalarda ısınmanın ağır be­
deli kentsel hava kirliliğidir. Ülkemizde hava
kirliliğinin kaynakları üzerinde yapılan çalış­
maların büyük çoğunluğu sanayi tesislerin
bacalarından ve konutların ısıtılması için
kullanılan fosil yakıtlardan kaynaklandığı
sonucuna varılmıştır. Hava kirliliği, özellikle
kış aylarında, Konya kentinde gündemin en
ağırlıklı konularından bir tanesi olarak karşı­
mıza çıkmaktadır.
Yapıları kışın ısıtmak, yazın soğutmak
için tüketilen yakıt miktarı, yapının dış kabu­
ğunu oluşturan yapı elemanları ve malzeme­
leriyle ilgilidir. Yapı içinde istenilen sıcaklık
derecesini sabit tutabilmek için ısı kaynağın­
da yakılan yakıt, eğer bina izolasyonlu ise
daha az harcanır. Çünkü birim miktarda tü­
ketilen yakıtla sağlanan ısı, bina içinde çok
daha uzun süre kalır, soğuma çok yavaş olur.
Böylece daha az ısı ihtiyacı olacağı için yakıt
sarfiyatı da daha az olur ve yakıt tasarrufu
sağlanmış olur.
Yapılarda ısı yalıtımının amacı sadece ısıl
konfor ortamını elde etmek değil hava kirlili­
ğini ve bunun yanında enerji tasarrufunu sağ­
lamaktır. Yapılarda ısı yalıtımının sağlanma­
sı enerjiye harcanan giderlerde önemli oran­
larda tasarrufun elde edilmesinin yanı sıra
yeni yapılmakta olan binaların ısıtma ve so­
ğutma tesisatlarına ait maliyetlerini azalt­
maktadır.
Çeşitli enerji kaynaklarından elde edilen
enerji, dünyada çevre kirliliğine belirli ölçü­
lerde etki ettiği bilinmektedir. Özellikle fosil
kökenli yakıt olarak tabir ettiğimiz yakıtların
çevreye verdiği zararlar, 20 yüzyılın ortala­
rından itibaren bizi alternatif enerji kaynak­
ları arayışına yöneltmiştir. Bir çok alternatif
enerji kaynakları uzun süredir bilinmesine
rağmen fazla yaygın bir kullanım alanı bula­
mamıştır. 20. yüzyılın son çeyreği ve içinde
bulunduğumuz, 21. yüzyılın ilk yıllarında
hali hazır kullanılan fosil kökenli yakıtların
tüketilmeye meyilli olması nedeniyle alter­
natif enerji kaynakları arayışı konusunda bü­
yük bir çalışma sergilenmektedir. Şekil 1‘de
1850 ile 2010 yılları arasındaki kullanım
oranlan yüzde olarak gösterilmiştir.9
Şekil 1.
Dünya'da enerji kaynakları kullanım oranı ( % )
(1880-2010) 5
Alternatif enerji kaynağı alanında yapılan
araştırmalar aşağıdaki kriterleri sağlayacak
doğrultuda yapılmaktadır.5
Taşınabilirliği kolay olmalı, hafif olmalı,
taşınırken enerji kaybı hiç veya çok az mik­
tarda olmalı, kullanılabilirlik alanı geniş ol­
malı, tükenmez ve yenilenebilir olmalı, ener­
ji değeri yüksek olmalı, yüksek verimle ener­
ji üretebilmeli, değişik formlarda kullanıla­
bilmeli, ısı ve elektrik enerjisine kolaylıkla
dönüştürülebilmeli, çevre kirliliğine yol aç­
mamalı, dünyanın her yerinde mevcut olmalı
ve kolaylıkla elde edilebilmeli, ekonomik ol­
malıdır.
Yapılarda ısı kayıpları; dış duvarlar, iç
mekânlarda farklı kullanım amaçlı çalışma
odalarını ayıran duvarlar, pencere, kapı, bod­
rum tavanı, zemine oturan döşeme, konsol
çıkmalar vb. farklı yapı elemanları şeklinde
sınıflandırılmaktadır. Farklı sıcaklık değerle­
rine sahip ortamlar arasında ısı transferi ola­
cağından enerji tasarrufu sağlanabilmesi için
yalıtılmaları gerekmektedir. Isı yalıtımı ve
kullanılacak enerji miktarının tespiti için TS.
825 mecburi uyulması gereken standart ola­
rak yayınlanmıştır.6
Yapılarda ısı yalıtımının
yetersiz ve hatalı
uygulanması önemli
sorunlara yol açmaktadır.
Öncelikle ısı kayıplarının
yüksek olması sonucu iç
hacimleri ısıtmak için daha
çok enerji harcanmakta ve
böylece yakıt giderlerinin
artmasına ve çevre kirliliğine
neden olmaktadır.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Atmosfer kirliliğinin
sebepleri üzerinde yapılan
çalışmalarda, çoğunluğu
konutlardaki ısı izolasy­
onuna gereken önemin
verilmeyişi ile ısıtma için
kullanılan kalitesiz
yakıtlardan, sanayi
tesislerinin bacalarından,
otomobil eksozlarından
çıkan zararlı gazlardan
kaynaklandığı, yeşil alanlar
ve ağaçlandırmanın hala
yetersiz olduğu
görülmüştür.
Yapılarda ısı yalıtım malzemeleri gerekti­
ği kadar kullanılırsa binanın yakıt sarfiyatını
yaklaşık % 50-70 arasında azaltmak müm­
kündür. Şurası bilinmelidir ki, enerji tasarru­
funa en büyük katkısı olan faktör standartlara
uygun ısı yalıtımıdır.7
Yapılarda ısı yalıtımı uygulanarak enerji
israfının önlenmesi ve çevre kirliliğinin azal­
tılması için alınması gerekli önlemler ve öne­
riler şu şekilde sıralanabilir;
• Kaçak yapılaşmalar önlenmeli, ruhsatlı
yapılar için ısı yalıtımına teşvik edici kolay­
lıklar getirilmelidir.
• Uzman olmayan kişilerin yapacakları
bilinçsiz uygulamalarla binalarda enerji ta­
sarrufu sağlanamayacağı gibi konforsuz me­
kânlar elde edilebilir. Bu yüzden teknik ele­
manların yapılan işin başında durması ve
kontrollerin aksatılmaması gerekir. Çizilen
detayların doğru uygulanması da önemlidir.
• Yapılan tasarımlarda estetik kaygıların
getireceği yalıtım problemlerini en aza indi­
recek tasarımlar uygulamaya konulmalıdır.
• Mimari projeler çizilirken ısı köprüleri­
ne neden olacak tasarımlardan kaçınılmalı,
TS. 825’e göre yoğuşma sorunları da göz
önünde bulundurularak detaylar üretilmeli­
dir.
Is>Yal>t>ms>z YapNann
Atmosfer kirliliğine ve
Küresel Is>nmaya Etkisi
Atmosfer kirliliğinin sebepleri üzerinde ya­
pılan çalışmalarda, çoğunluğu konutlardaki
ısı izolasyonuna gereken önemin verilmeyişi
ile ısıtma için kullanılan kalitesiz yakıtlar­
dan, sanayi tesislerinin bacalarından, otomo­
bil eksozlarından çıkan zararlı gazlardan
kaynaklandığı, yeşil alanlar ve ağaçlandır­
manın hala yetersiz olduğu görülmüştür. Ha­
va kirliliğinin kış günlerinde özellikle artma­
sı ise dikkat çekicidir. Kışın yapıların ısıtıl­
ması için kullanılan yakıtlardan ortama za­
rarlı partikül, gazlar ve duman bırakılmakta­
dır. Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği’nde kentsel bölgeler için kullanılan uzun
vadeli sınır değerler, SO2 ve P.M. için 150
pg/m3 olarak verilmektedir. Sanayi tesisleri
ve otomobillerin çalışması kışın olduğu gibi
yazında süreklilik göstermektedir. Yapıların
ısıtılması ise özellikle kış aylarında olduğu
için hava kirliliğine neden olan en önemli et­
ki olarak verilebilir. Kış aylarında yalıtımsız
binaların ısıtılması için olması gerekenden
daha fazla fosil yakıldığı için ortama zararlı
gazlar ve partiküller salınmaktadır.
Isıtmada genellikle, kömür, fuel-oil, do­
ğal gaz, odun, hurda oto lastikleri, otoların
motorlarından atılan sıvı yanık yağlar vb. fo­
sil yakacaklar kullanılmaktadır. Bu yakacak­
ların içerdiği karbon, hidrojen, kükürt, kur­
şun gibi bileşenlerin miktarlarına göre muh­
telif oranlarda karbondioksit (CO2), karbonmonoksit (CO), kükürtdioksit (SO2), azotoksit (NO), azotdiioksit (NO2), kurşundioksit
(PbO2) gibi gazlar kurum tanecikleri şeklin­
de atıklar meydana getirir. Böylece hava kir­
liliği oluşur. Binalarda ısıtma için ne kadar
az yakıt sarf edilirse bu zararlı maddeler de
atmosfere daha az salınacaktır. Yapılarda
enerji tasarrufu ile hava kirliliği birbiri ile
doğrudan bağlantılı olduğu yapılan bu araş­
tırmayla ortaya çıkmıştır.
Küresel ısınma tehdidi ve hava kirliliğini
azaltmak; günümüzün en önemli konularının
başında gelir. Küresel ısınmanın oluşumunda
sera gazının etkisi büyüktür. Sera etkisinin
ana sebebi atmosfere atılan CO2’dir. Seragazı olarak adlandırılan karbondioksit (CO2),
KükürtHekzalFlorid (SFg), Perflorokarbon
(PFC), Hidroflorokarbon (HFC), Metan
(CH4), Azotdioksit (NO2) gibi gazlar iklim
değişikliğine sebep olurlar. Bunların içinde
en önemlisi % 55-60’lik payla CO2’dir. Söz
konusu gaz, güneşten gelen ışınların bir kıs­
mını absorbe ederken, kalan kısmını yansıt­
maktadır. CO2 miktarı arttıkça, absorbe edi­
len enerji artar ve yansıyan ışık miktarı aza­
lır. Böylece atmosfere atılan CO2 küresel
ısınmaya neden olmaktadır. Doğadaki bu
denge değişimi; buzulların erimesine ve ik­
lim şartlarının değişmesine yol açmaktadır.
Standart ve yönetmeliklerin yenilenme­
mesi, enerji tasarrufuna gereken önem veril­
meyip; binalarda ısı yalıtım seviyelerinin artınlmaması ve mevcut yönetmeliklere uygun
yalıtım uygulamalarının sıkı kontrol edilme­
mesi, yakma verimliliğinin artırılmasına yö-
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
nelik daha yüksek verimli yakma sistemleri­
nin kullanılmaması, mevcut sistemlerde ve­
rimlilik artırma amaçlı çalışmaların yapılma­
ması ısıtma amaçlı yakıt tüketimini sürekli
artırmaktadır. Artan yakıt tüketimi beraberin­
de kalitesiz kömür vb. yakıtlar kullanıldığın­
dan atmosferin kirlilik oranı artmaktadır.
DİE istatistiklerine göre Konya kentinde
1990-1991 kış aylarında SO2 ortalamasıyla
363 _g/m3 ile Konya, Türkiye’nin en kirli ili,
P.M. konsantrasyonu ile 5. kirli ili olmuştur.
1995-96 kış döneminde SO2’de Türkiye’nin
3. kirli ili durumunda olan Konya, sonraki
yıllarda 10 ila 25. sıralarda yer almıştır.8
Çevre ve Orman Bakanlığı Bilgi İşlem
Dairesi Başkanlığı laboratuar kayıtlarından
alınan bilgilere göre örnek olarak büyük şe­
hirlerden Konya’da hava kirliliği değerleri
sınırlannm hangi boyutlarda olduğu araştırıl­
mıştır. Atmosfer kirliliğinin kış aylarında sı­
nır değerlerin çok üzerinde olduğu görül­
müştür. Aralık, Ocak, Şubat 2005/2006 de­
ğerleri incelendiğinde hava kirliliği verileri
tehlikeli boyutlarda çıkmıştır. Kış aylarında
günün belli saatlerinde SO2 miktarı maksi­
mum 1500 _g/m3, başka bir günde ise PM.
miktarı maksimum 800 _g/m3 değerine ulaş­
mıştır.9
Yapılarda ısıtma için kullanılan enerjinin
önemi artmış bu paralelde fosil yakıtlar daha
fazla kullanılmıştır. Enerji en kolay fosil ya­
kıtlardan temin edilmektedir. Küresel ısın­
ma, dünya atmosferi ve okyanuslarının orta­
lama sıcaklıklarında belirlenen artış için kul­
lanılan bir terimdir. Bu olay son 50 yıldır iyi­
ce saptanabilir duruma gelmiş ve önem ka­
zanmıştır.10
Küresel ısınmanın temel nedeni olarak
gösterilen karbondioksit ise çok önemli oran­
da ekonominin her sektöründe kullanılan fo­
sil yakıtların (kömür, petrol ve atık malzeme­
ler) yakılması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu
çerçevede fosil yakıtlar iklim değişikliğinin
bir nevi başlangıcına sebep olmuştur ve gü­
nümüzde artarak devam eden salınım büyük
bir felaketin olacağını göstermektedir.
Enerji kaynaklarının bilinçsiz kullanımı
neticesinde dünyanın ekolojik dengesi hızla
değişmekte ve dolayısı ile gelecek nesillere
yaşanabilir bir dünya bırakmama tehlikesini
karşımıza çıkarmaktadır. Doğal denge hızla
değişmektedir. Sağlığımızı ve geleceğimizi
tehlikeye sokmamak, dünyanın doğal denge­
sini korumak için su kaynaklarının korunma­
sı ve tasarruflu kullanılmasının katkısı çok
önemlidir. Aynı şekilde enerji kaynaklarının
ekonomik kullanımı da çağımızda, bütün
dünyada, yaşamın bir parçası haline gelmiş­
tir.
Küresel ısınma önlemleri için hala geç
kalmış sayılmayız. Küresel ısınmanın önüne
geçmek mümkündür. Çocuklarımız ve çiçek­
lerimizden vazgeçmek mümkün değildir.
Çocuklarımıza yaşanabilir kentler, şehirler,
alanlar bırakmak istiyorsak hepimize görev­
ler düşmektedir. Şehir içerisinde soluduğu­
muz kirli havadan, aşırı gürültü kirliliğinden,
stresli yaşamdan uzak, çiçeklerle donatılmış,
yaşanabilir huzurlu, yeşillendirilmiş ve eko­
lojik dengesi bozulmamış temiz kentler oluş­
turmak elimizdedir.
Küresel ısınmayı engellemek için dünya­
da sera gazlarının salınımına bir sınırlama
getirilmesi planlanmaktadır. Atmosferdeki
sera gazlarının miktarının kontrol edilmesine
yönelik uluslar arası çalışmalar sürdürül­
mektedir. Bu amaçla düzenlenen ilk uluslar
arası konferans 1988’de yapılmıştır. Dünya
Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler’in
Küresel ısınma önlemleri
için hala geç kalmış
sayılmayız. Küresel
ısınmanın önüne geçmek
mümkündür. Çocuklarımız
ve çiçeklerimizden
vazgeçmek mümkün
değildir. Çocuklarımıza
yaşanabilir kentler,
şehirler, alanlar bırakmak
istiyorsak hepimize
görevler düşmektedir.
Yapılarda ısı yalıtımının amacı sadece
ısıl konfor ortamını elde etmek değil
hava kirliliğini ve bunun yanında enerji
tasarrufunu sağlamaktır.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Atmosfere salınan karbon
oranının yüzde 55'ini
üreten ülkelerin imza
koyması şartıyla yürürlüğe
girecek olan 127 imzalı
Kyoto Sözleşmesi,
ABD ve Rusya'nın
muhalefeti nedeniyle
bugüne kadar yürürlüğe
girememiştir. Ancak,
kritik ülkelerden Rusya
sözleşmeye imza atınca,
yüzde 55 oranı yakalanmış
ve sözleşmenin yürürlüğe
girmesi kesinleşmiştir.
ortaklaşa düzenlediği ve kısaca IPCC diye
anılan, küresel ısınma konulu konferansa, iki
bin dolayında bilim adamı, uzman ve çevreci
katılmıştır. Konferansın sonuçlarını değer­
lendiren 140 ülke, bir anlaşma imzalamıştır.
Bu anlaşmaya göre taraf ülkeler, 2000 yılına
gelindiğinde sera gazı üretimlerini 1990 yılı
düzeyine geri çekmiş olacaklardı. Ancak her­
hangi bir yaptırımı olmayan anlaşmaya kim­
se uymamıştır. Daha sonra aralık 1997’de Ja­
ponya’nın Kyoto kentinde konferans düzen­
lenmiştir. Konferansa 160 ülkeden on bin do­
layında bilim adamı, uzman, çevreci ve hü­
kümet yetkilisi katılmıştır. Konferansta iklim
değişiminin çevresel ve ekonomik sonuçları,
enerjinin daha verimli kullanılması, yeni ve
temiz enerji kaynaklarının araştırılması, or­
manların korunması ve yeni orman alanları­
nın oluşturulması kararlaştırılmıştır. Atmos­
ferde tehlikeli boyutlara varan insan kaynak­
lı sera gazı emisyonlarının iklim sistemi üze­
rindeki etkisini önlemek ve CO2 emisyonla­
rının 2000 yılında 1990 seviyesinde tutmak
amacıyla İklim değişikliği Çerçevesi Sözleş­
mesi 1992 yılında imzaya açılmıştır. Aralık
1997’de Kyoto’da toplantı gerçekleştirilmiş,
sera gazının yarattığı emisyon oranının sınırlandırılmasının yanısıra 2008-2012 yılların­
da bu gazların toplam emisyonları 1990 yılı
seviyesinin en az % 5 altına çekilmesi için
Kyoto protokolü imzaya açılmış ve bunu ba­
zı gelişmiş ülkeler onaylamamıştır. Gelişmiş
ülkeler kendi sanayi sektörünün çalışma hızı­
nın yavaşlayacağı düşüncesiyle imzayı red­
detmişlerdir. Kyoto sözleşmesine göre;10
ğu için dünyada bu enerji ön plana çıkarıla­
caktır,
• Fazla enerji tüketen ve ortama fazla kar­
bon üretenlerden yüksek vergi alınacaktır.
• Endüstriden, motorlu taşıtlardan, ısıtma­
dan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltma­
ya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecektir.
• Daha az enerji ile ısınma temel ilke ola­
cak,
• Atmosfere bırakılan metan ve karbondi­
oksit oranının düşürülmesi için alternatif
enerji kaynakları daha da önem kazanacaktır.
• Termik santrallerde daha az karbon çı­
kartan sistemler, teknolojiler devreye sokula­
caktır,
• Güneş enerjisinin önü açılacaktır,
• Nükleer enerjide karbon oranı sıfır oldu­
Yaz kuraklığının süresinde ve şiddetinde
artışlar olacak,
• Sıcaklar, insan sağlığı ve canlıların ya­
şamını olumsuz yönde etkileyecek,
• Kentlerde, gece ve gündüz sıcaklık fark­
ları belirgin biçimde artacak. Bu da, enerji
tüketiminin artmasına neden olacak,
• Deniz ekosisteminde ve balıkçılık ala­
nında dengeler değişecek önemli sorunlar çı­
kacak,
• Deniz seviyelerinde değişmeler olacak,
yerleşme ve ekilebilen tarım alanlarının de­
ğişmesine neden olacaktır.
Atmosfere salınan karbon oranının yüzde
55’ini üreten ülkelerin imza koyması şartıyla
yürürlüğe girecek olan 127 imzalı Kyoto
Sözleşmesi, ABD ve Rusya’nın muhalefeti
nedeniyle bugüne kadar yürürlüğe gireme­
miştir. Ancak, kritik ülkelerden Rusya söz­
leşmeye imza atınca, yüzde 55 oranı yaka­
lanmış ve sözleşmenin yürürlüğe girmesi ke­
sinleşmiştir.
Dünyadaki çevreyi kirleten karbondioksi­
tin % 26 ‘sı ABD’nin, % 15’i Çin’in üreti­
minden kaynaklanmaktadır. Yani karbondi­
oksit kirlenmesine en büyük katkıyı bu iki
devlet vermektedir. Bu devletleri % 15 ile
Rusya, % 6 ile Japonya ve Hindistan takip et­
mektedir. Sera gazı üretiminin en büyük so­
rumlusu olan ABD ile Avustralya gibi geliş­
miş ülkeler Kyoto Sözleşmesi’ni “ekonomi­
lerini baltalayacağı” gerekçesiyle imzalama­
yan ülkeler olarak öne çıkmaktadır. Günü­
müzde karbondioksit salınımı en hızlı artan
ülke Güney Kore’dir. Brezilya, Çin ve Hin­
distan’da bu alanda yarışmaktadır. Sera gaz­
larını salanlar gelişmiş ya da gelişmekte olan
ülkeler olsun hiç fark etmemektedir. Sonuç
olarak atmosferdeki ısı tutan gazların miktarı
her geçen gün artmaktadır. Bu da aslında so­
ğuması beklenen dünyamızın ısınmasına yol
açmaktadır. Neticede bu olumsuz etkileri şu
şekilde sıralamak mümkündür.10
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Küresel ısınmanın önlenmesinde binalar­
da güneş enerjisinin kullanımına geçilmeli­
dir. Güneş enerjisinin yapılarda kullanımı,
uzun süreli çalışmalar sonucunda geliştiril­
miş yeni yöntemleri içermektedir. Örneğin
mimari projelerin hazırlanması sırasında gü­
neye bakan pencereler konması güneş enerji­
sinden en basit yararlanma biçimidir. Diğer
bir yöntem de güneşten elektrik enerjisi elde
eden güneş pilleri, teknik olarak daha zor sis­
temlerdir. Bu sistemlerde önemli olan: güneş
enerjisinin tutulması, tutulan enerjinin depo­
lanması, enerjinin iç mekânlara aktarılması
ve kullanılmasıdır. Güneş enerjisinin yeterli
olmadığı durumlarda, bu sistemlere ilave sis­
temler ve enerji gerekir.11
Enerjide dışa bağımlılığın azaltılması,
enerji temininde kaynak çeşitliliğinin artırıl­
ması, yenilenebilir enerji kaynaklarının
özendirilmesiyle mümkündür. 37.87 enlem
derecesinde bulunan Konya için güneş ener­
jisinden yararlanma konusunda yapılacak
uygulamalarda öncelikle güney, sonra gü­
neydoğu ve güneybatı yönleri uygun yönler­
dir. Yapılarda fotovoltaik pillerden yararla­
nılması durumunda panellerin eğim açısı gü­
neş ışığının dik veya dike yakın gelmesi sağ­
lanmalıdır. Güneşin geliş açıları her gün
farklı açılarla değişmektedir. Yazın dike ya­
kın gelen güneş ışınlan kışın gözlem noktası­
na daha yatık olarak gelmektedir. Bu durum
güneş yörüngesi diyagramı çizilerek güneşin
sapma ve yükseliş açıları tespit edilebilir.
Sonuç ve Öneriler
Isı yalıtımının çevre kirliliğiyle doğrudan bir
bağlantısı vardır. Isı yalıtımsız bir binadaki
yakıt sarfiyatıyla ısı yalıtımlı bir binadaki ya­
kıt sarfiyatı aynı değildir. Bunun sonucu ola­
rak da atmosfere verilen zehirli gazların mik­
tarındaki değişme hava kirliliğine olumsuz
yönde etki etmektedir. Isı yalıtımı yapılmadı­
ğı taktirde gereksiz enerji sarfiyatı yapılma­
sının yanında daha fazla yakıt tüketildiği için
de hava kirliliğine yol açmaktadır. Zararlı
gazların atmosferdeki birikimi küresel ısın­
maya neden olmakta ve iklimlerde önemli
değişiklikler olmasına neden olmaktadır
Yapılarda ısı yalıtımı uygulamalarının ya­
pılmaması maddi kayıplar yanında, hava kir­
liliği, bitki örtüsünün bozulması gibi önemli
sonuçları vardır. Yapılarda doğru tasarlanan
ve uygulanan ısı yalıtımının yararları şu şe­
kilde sıralanabilir;
• Yapılarda ısı kaybı azalır, konforlu bir
ortam oluşturulur.
• Yakıt tasarrufuna bağlı olarak ısıtma te­
sisatı ilk yatırım ve işletme masrafları azalır,
yapıda enerji tasarrufu sağlanır.
• Yapıların ısıtılması için daha az yakıt
harcanır ve atmosfere salınan zararlı gazlar­
da düşüş olacağından hava kirliliği önlenmiş
olacaktır.
• Çevre kirliliği azaldığından ekolojik
dengenin bozulması önlenmiş olur.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynak­
larına yönelmesi gerekmektedir. Önümüzde­
ki yıllarda ülkemizde rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle, biyogaz, dalga, akıntı enerjisi
yatırımlarına ağırlık vermesi gerekmektedir.
Enerji verimliliği, akıllı enerji ve yenilenebi­
lir enerji yöntemlerinin uygulanmasıyla,
2050’ye kadar dünyanın enerji ihtiyacının
yansı karşılanabilecektir.
Enerji tüketimini en aza indirmek için
alınması gereken önlemler şu şekilde sırala­
nabilir:
• Yapılarda enerji tasarrufu için TS. 825’e
göre yıllık enerji ihtiyacının hesaplanması ve
enerji tasarruflu yapıların tasarlanıp uygu­
lanmasına öncelik verilmelidir.
• Yapıların aydınlatılmasında enerji tasar­
ruflu ampuller kullanılmalıdır.
• Yenilenebilir enerji yatırımlarına başla­
nılmalıdır.
• Dışa bağımlı olduğumuz petrol ve doğal
gaz yatırımları yerine hidrojen ve güneş
enerjisi kullanılmalıdır.
• Toplu taşıma ağı geliştirilmeli ve kulla­
nımı artmalıdır.
• Araçlarda atmosferi kirleten petrol ürün­
lerinin kullanımı yerine kendi doğal kaynak­
larımız olan hidrojen ve bor ile ilgili araştır­
malar desteklenmeli, araçlarda temiz ve orta­
ma sadece su buharı veren kendi milli kay­
naklarımızın kullanımının yaygınlaştırılması
sağlanmalıdır.
Isı yalıtımının çevre
kirliliğiyle doğrudan bir
bağlantısı vardır.
Isı yalıtımsız bir binadaki
yakıt sarfiyatıyla
ısı yalıtımlı bir binadaki
yakıt sarfiyatı aynı değildir.
Bunun sonucu olarak da
atmosfere verilen zehirli
gazların miktarındaki
değişme hava kirliliğine
olumsuz yönde etki
etmektedir.
Dosya: KÜRESEL ISINMA ve MİMARLIK
Uzun vadede küresel
ısınma başta olmak üzere
ülke ekonomisine, çevre
kirliliğinin önlenmesine
katkılar sağlayabilecek
yenilenebilir enerjinin
en başında gelen güneş
enerjisinden yararlanma
geliştirilmelidir.
Bu konuda yapıların
tasarımını yapan
mimarlara önemli görevler
düşmektedir. Mimarlar ile
birlikte mühendislerin de
temiz ve yenilenebilir en
büyük enerji kaynağı olan
güneş enerjisinden
yararlanabilen binaların
tasarlanması konusunda
birlikte çalışmalı,
bilimsel çalışmalara
hız vermelidirler.
Enerji tasarrufu yoluyla;
• Yılda en az 2-4 milyar dolar döviz tasar­
rufu sağlayacağımızı,
• Yapıların ısıtılmasında ve yalıtım sektö­
ründe yaşanan ekonomik krizleri hafifletece­
ğimizi,
• Ham petrol ve doğal gaz sağlanmasında
dış ülkelere bağımlılığı azaltabileceğimiz
düşünülmesi gereken önemli bir konudur.
Kentlerde kış aylarında hava kirliliğinin
maksimum seviyelere çıktığı görülmüştür.
İnsanların rahat huzurlu bir ortamda çalışa­
bilmeleri ve dinlenebilmeleri için doğal yeşil
bir çevre ile uyumlu temiz atmosfer, güneş
enerjisinden maksimum ölçüde yararlanıla­
bilen mimari eserlerin olduğu kentler plan­
lanmalıdır. Yapıların güneş enerjisinden daha
fazla yararlanması için, kentin çevre ile bera­
ber düşünülmesi ve iklim şartlarının dikkate
alınması gerekir. Bu konuda şehir ve kent
plancılarına büyük görevler düşmektedir. Ya­
pıların dış yüzeylerinde bırakılan pencere,
cam vb. yapı elemanlarından sağlanacak gü­
neş enerjisi kazancı TS.825’e göre hesaplan­
malı, boşluklar ve büyüklükler bu hesaba gö­
re tasarlanmalıdır.
Mimaride cephelerle uyumlu güneş ener­
jisinden yararlanabilen panellerin kullanımı­
na geçilmelidir. Bunun yanında kenti oluştu­
ran yapı adalarının, binaların güneş yörünge­
si diyagramı dikkate alınarak yönlendirilme­
si, mimari tasarımların geliştirilmesi ve detaylandırılması gerekmektedir.
Büyükşehirlerde hava kirliliğinin özellik­
le kış aylarında çok yüksek çıkmasının nede­
ni yapıların ısıtılması için bacalardan çıkan
kükürtdioksit, karbondioksit ve partiküllerdir. Bu maddeler fosil yakıtların yanması so­
nucu ortaya çıkmaktadır. Yakıt sarfiyatının
fazla olması ısınma ihtiyacının bir sonucu­
dur. Isı yalıtımı konusu sadece mimarları il­
gilendiren bir konu değildir. Yapıyı kullana­
cak insanlar rahat ve konforlu bir ortamda
yaşamak istiyorlarsa, enerji tasarruflu, eko­
nomik, çevreyi kirletmeyen yapılar yapılma­
lıdır.
Bu konuda üniversitelerin, meslek odala­
rının, mimarların, mühendislerin, basın-ya-
yın kuruluşlarının, yapı sahiplerinin konuya
gereken önemi vermeleriyle mümkün ola­
caktır. Böylece temiz bir çevre, yaşanabilen
yeşil kentler, temiz bir atmosfer olacak ve
küresel ısınmanın önüne geçilecektir.
Uzun vadede küresel ısınma başta olmak
üzere ülke ekonomisine, çevre kirliliğinin
önlenmesine katkılar sağlayabilecek yenile­
nebilir enerjinin en başında gelen güneş
enerjisinden yararlanma geliştirilmelidir. Bu
konuda yapıların tasarımını yapan mimarlara
önemli görevler düşmektedir. Mimarlar ile
birlikte mühendislerin de temiz ve yenilene­
bilir en büyük enerji kaynağı olan güneş
enerjisinden yararlanabilen binaların tasar­
lanması konusunda birlikte çalışmalı, bilim­
sel çalışmalara hız vermelidirler.
Kaynaklar:
1. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2007, “www. cevreorman.gov.tr”
2. Dağsöz, A., K., 2001, “Enerji Tasarrufu Önerileri”,
İzocam Yayınları, ss.83, İstanbul.
3. Canan, F., Bakır, İ., 2003, “Enerji Etkin Bina
Tasarımı”, TTMOB. Makine Mühendisleri Odası,
Yalıtım ve Enerji Yönetimi Kongresi, 21-23 Mart, s6975, Eskişehir.
4. Toydemir, N., Gürdal, E., Tanaçan, L., 2000, “Yapı
Elemanı Tasarımında Malzeme”, Literatür Yayınları,
Temmuz, s.394, İstanbul.
5. M. Kellegöz, İ.Özkan, 2004, Dünyamızda Enerji
Kullanımının Dünü ve Bugünü, II. Ulusal Ege Enerji
Sempozyumu, ss.396-402, 26-28 Mayıs, Dumlupınar
Üniversitesi, Kütahya.
6. Anonim, 1999, TS.825, Binalarda Isı Yalıtım
Kuralları, Resmi Gazete, 14 Haziran, Sayı:23725,
ss.66, Ankara.
7. Koçu, N., 2000, “Yapılarda Isı Yalıtımının Enerji
Tasarrufuna ve Hava Kirliliğine Etkisi”, ipek Yolu,
KTO., Yıl:13, Sayı:145, s:145, ss:25-29, Mart, Konya.
8. Ürün, H., Kılıç, C., Küçükhemek, M., 1999,
Kentsel Hava Kalitesi ve Hava Kirliliği Kontrolü,
Kent Yönetimi insan ve Çevre Sorunları
Sempozyumu’99, 17-19 Şubat, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi, Cilt:3, s.545-552, İstanbul.
9. Konya Çevre İl Müdürlüğü, 2006, “ www.konya
cevreorman.gov.tr”.
10. Maç, N., 2007, “Küresel Isınma Gerçeği”, KTO.
İpek Yolu, Yıl:20, Sayı:230, Nisan, ss.19-29, Konya
11. Koçu, N., Dereli, M.,2005, “Yapılarda Güneş
Enerjisinin Önemi ve Kullanımı”, III. Yenilenebilir
Enerji Kaynakları Sempozyumu, YEKSEM-2005,
TTMOB. Elektrik Mühendisleri Odası, Mersin Şubesi,
Bildiri, ss.104-107, Mersin.
EĞİTİM ■
Selçuk Üniversitesi Mimarl>k Bölümünde
EĞİTİME YENİ BİR BAKIŞ GETİREN
UYGULAMA ETKİNLİĞİ
Havva ALKAN BALA ] r 9
on yıllarda dünyada ve Türkiye’de
klasik mimarlık eğitimine alternatif
yeni yaklaşımlar getirilmektedir.
Klasik eğitim müfredatı bileşenlerinin dışın­
da, gönüllülük esasına dayanan ve enformel
eğitim adını alan çalışmalar bu alternatif
yaklaşımlardandır. Yaz-kış okulları klasik
eğitimin kısıtlayıcı ve formel ilişkilerin yeri­
ne yeni etkileşimlerin yaşandığı ortamlar
olarak ön plana çıkmaktadır.
Yaz-kış okullarında kurulan atölyeler ve
yürütülen workshoplar;
• Tasarım ve yapım sektöründe değişen,
gelişen ve çeşitlenen yöntem, malzeme ve
teknoloji ile tanışma ortamı sağlaması (Çağ­
lar 2005) ,
• Mimarlık pratiğinin bünyesinde daima
varlığını koruyan zamana karşı yarışmanın
öneminin vurgulanması,
• Farklı meslek grupları ile mesleki diya­
logların öğrenilmesi,
• Rekabet yerine takım çalışmasının ya­
pılması,
• “Çok bilen-hiç bilmeyen” ilişkisinin ye­
rine bilginin ne olduğunu merak eden deneyimli-deneyimsiz kişilerin ortaklığının (Yü­
rekli ve Yürekli 1995) yaşanması açısından
zengin ortamlar sunarak mimar adaylarının
eğitiminde önemli bir rol oynamaktadır.
Workshoplann mimarlık eğitimine bir di­
ğer önemli katkısı ise tasarım ve uygulama
arasındaki boşluğun giderilmesinde bir araç
olarak kullanılabilme potansiyelidir. Mimar­
lık ve mühendislik konusunda klasik çağdan
zamanımıza gelebilen ve mimarlık alanının
ana kaynaklarından biri olma özelliği taşıyan
Vitruvius (1990)’un De Architectura’sında,
bilim olmadan el becerisi kazanmayı amaçla­
yan veya yalnızca kuram ve bilime güvenen
mimarların emeklerinin karşılığını alamaya­
caklarından ve başarılı işler ortaya koyama­
yacaklarından söz edilmektedir. M.Ö. 25’li
yıllarda ortaya konulan bu tespitin hala ge­
çerliliğini koruduğunu söylemek olasıdır.
Mimarlık alanında hayal edilenin çizgiye,
geometriye, alana ve hacme dönüşmesi kısa­
ca tasarım aşaması eğitim sürecinin en
önemli parçası iken projenin uygulamaya ko-
Havva Alkan Bala, Yrd. Doç. Dr.
Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Mimarlık
Fakültesi Mimarlık Bölümü.
EĞİTİM
W orkshop\ar\n mimarlık
eğitimine bir diğer önemli
katkısı ise tasarım ve
uygulama arasındaki
boşluğun giderilmesinde
bir araç olarak
kullanılabilme
potansiyelidir.
Mimarlık ve mühendislik
konusunda klasik çağdan
zamanımıza gelebilen ve
mimarlık alanının
ana kaynaklarından
biri olma özelliği taşıyan
Vitruvius (1990)'un
De Architectura'sında,
bilim olmadan el becerisi
kazanmayı amaçlayan
veya yalnızca kuram ve
bilime güvenen
mimarların emeklerinin
karşılığını
alamayacaklarından ve
başarılı işler ortaya
koyamayacaklarından
söz edilmektedir.
Selçuk Üniversitesi Mühendislik
Mimarlık Fakültesi Mimarlık
Bölümü'nde 29 Ocak - 9 Şubat 2007
tarihleri arasında düzenlenen
Uygulama Etkinliği'nde öğrenciler.
nulması ile ilgili teorik anlatımlar dışında ka­
lıcı bir deneyim ortamı mimar adaylarına su­
nulamamaktadır. Formel eğitimin bir parçası
olarak yaz stajları, mimarlık öğrencisinin te­
ori ile pratik arasındaki köprüyü kurmasını
sağlamaya çalışsa da nitelik ve nicelik olarak
arzu edilen seviyeye çoğu zaman gelinememektedir.
Gönüllülük esasına dayalı, not baskısının
olmadığı, teorik bilgilerin uygulama ile bir­
leşebileceği bir ortamda mimari paylaşımla­
rın yaşanması düşüncesi ile 29 Ocak - 9 Şu­
bat 2007 tarihleri arasında Selçuk Üniversi­
tesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Mimar­
lık Bölümünde Uygulama Etkinliği (Kış
Okulu) adında bir çalışma gerçekleştirilmiş­
tir. Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümünde bu an­
lamda bir etkinlik ilk kez düzenlenmiştir.
Ulusal veya uluslararası ölçekte bir başlangıç
yapmak yerine kurumsal deneyimi arttıracak
bir başlangıç yapma yolu tercih edilmiştir.
Yerel gazetelerde, yerel televizyonda haber
niteliğinde görülen çalışmalar üniversite dı­
şında, mimarlık eğitiminin bir parçası olma­
yan vatandaşlarca da ilgiyle karşılanmıştır.
Kış Okulunda “Puzzle & Pattern”, “Ara­
yış”, “Arch + ART” ve “Girişim” isimli 4
farklı atölye açılmıştır. Açılan atölyelerde or­
tak motif, mimarlık bölümüne ait mekânla­
rın, yaratıcılığın gücü ile daha nitelikli hale
getirilmesidir. Bu ihtiyaç öğrencilerin çoğu
zaman öğretim elemanlarına dile getirdikleri
bölüm mekânlarını kendilerine ait hissetme­
me duygusundan çıkmıştır. Öğrencilerin me­
kânlarına kendilerine ait bize iz bırakma
duygusunun bu kadar güçlü olması sınırlı
kaynak, mekân ve Mühendislik Fakültesi
içindeki 13 bölümden herhangi birisi olma­
ma arzusu ile birleştiğinde çok anlaşılır bir
durumdur. Tüm kısıtlamalara rağmen sınırlar
içerisinde yaratıcılığın ve yaratıcılıkla sınır­
ların belirlenmesi deneyimlenmiştir. Kolektif
çalışma, özgür düşünce, katılımcı yapı, atöl­
yeler için temel ölçüt kabul edilmiştir. Sel­
çuk Üniversitesi’nin “Değişen ve Değiştiren
Üniversite” vizyonuna paralel olarak kalıp­
laşmış düşünce ve tasarım yaklaşımlarına
karşı sorgulayıcı, farklı düşünce ve deneyim­
lere karşı açık ve hoşgörülü, tekniği sanatçı
bir ruhla irdeleyen teşvik edici bir eğitim or­
tamı sağlanması da atölyelerin üzerinde dur­
duğu bir başka ölçüt olmuştur.
Kaynaklar:
• Çağlar, N. 2005. Mimarlık Eğitiminin Müfredat Dışı
Bileşenlerinden Bir Örnek: Öğrenciler Arası Mimari
Proje Yarışmaları, Mimarlık 323, s. 59.
• Yürekli F., Yürekli H. 1995. Öğrenci Ortaktır. Yapı
Dergisi, sayı 168, s.65.
• Vitruvius (1990). Mimarlık Üzerine On Kitap,
Çeviri, S. Güven, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı
Yayınları, 1. Baskı, İstanbul.
EĞİTİM ■
PUZZLE & PATTERN ATÖLYESİ
Yrd. Doç. Dr. Havva ALKAN BALA
Yrd. Doç. Dr. Dicle AYDIN
Arş. Grv. Y.Mimar Esra YALDIZ
Arş. Grv. Y.Mimar Selçuk SAYIN
ÜZZLE & PATTERN isimli atölye
Selçuk Üniversitesi Mimarlık Bölüm ü’ne ait dolaşım alanlarında, alçıpan yapı malzemesi ile yüzey, doku ve me­
kân ilişkisi bağlamında işlevsel bir tasarım
yapmayı ve yapılan tasarımı uygulamayı
amaçlamıştır. Öğrencilere kış okulu öncesin­
de yapı malzemesi olarak üretilen alçıpanın
malzeme özelliklerini ve uygulamalarını ak­
taran bir seminer verilmiştir. Semineri ger­
çekleştiren Knauf firmasına ait HAYATTIR,
bir yandan ürünleri tanıtmış, bir yandan da
uzman kadrolarca malzemenin uygulanışı
hakkında verdikleri eğitimle üniversite-özel
teşebbüs işbirliğinin güzel bir örneğini sergi­
lemiştir. Etkinlik boyunca Knauf firması
malzemeyi esirgemeden, öğrencilerin proje­
lerine son derece saygılı bir biçimde ve üret­
tiği malzemenin olanaklarını sonuna kadar
bilen teknik ekibin desteğiyle önemli bir ka­
musal hizmet gerçekleştirmiştir. Puzzle &
Pattern atölyesini Knauf Firmasının yanı sı­
ra, firmanın Konya bayii İrem Design des­
teklemiştir.
Atölyeye gönüllü olarak katılan yirmi iki
öğrenci, yedi ayrı gruba bölünerek ortak bir
temada farklı çıkış noktaları ile projeler üret­
mişlerdir. Tesisat borularının ve kapaklarının
rastgele yer aldığı, estetikten yoksun koridor
yüzeylerine (Fot. 1) kendi proje ve maketle­
rini sergileyebilecekleri yüzeyleri tasarlamış­
lardır (Fot. 1). Bu atölyedeki yedi farklı pro­
je, yedi farklı duvar yüzeyinde bir bulmaca­
nın birbirini tamamlayan parçalan gibi tasar­
lanarak dolaşım alanlarında doku etkisini ya­
ratmıştır.
29 Ocak-1 Şubat tarihleri arasında öğren­
ciler projelerini tasarlamış ve projelerinin
maketlerini hazırlamışlardır. 2 Şubat 2007
tarihinde projeler atölye yürütücülerinden,
yapı anabilim dalında görev yapan diğer öğ­
B
retim elemanlarından ve sponsor olan Knauf
firmasından bir inşaat mühendisinden oluşan
jüri önünde sunumlarını yapmışlardır (Fot.
2). 5 Şubat - 9 Şubat tarihleri arasında proje­
lerin duvar yüzeyinde uygulamaları tamam­
lanmıştır.
Uygulamalar sırasında öğrenciler ilk kez
alçıpan yapı malzemesi ile tanışmışlardır. Alçıpan ve profil kesmeyi, bu iki malzemeyi
matkap kullanarak birleştirmeyi deneyimlemişlerdir. Alçıpan uygulamalarının ardından
derz bandı, fugagips ve delikli köşe profil
uygulamalarına geçmişler, etkinlik boyunca
9:00-22:00 arası etkin bir performansla çalış­
mışlardır. Eğitim başlamadan, verilen süre
içinde uygulamayı bitirebilmek için gece geç
saatlere kadar Selçuk Üniversitesi yerleşkesinin ıssızlığını matkap sesleri ile canlandır­
mışlardır. Profesyonel hayatta ve dünyanın
her tarafında sürekli zamana karşı yarışma
durumunda olan mimarların bu nefes kesen
sürecini bire bir yaşamışlardır. Yarattıkları
projelerin ortaya çıkmaya başlaması ile artan
motivasyon, öğrencilerin her geçen gün daha
Selçuk Üniversitesi Mühendislik - Mimarlık
Fakültesi Mimarlık Bölümü.
EĞİTİM
büyük bir şevk ile çalışmalarını sağlamıştır.
Öğrencilerin olağanüstü çabaları ve bu çalış­
ma sürecini zevke dönüştürmeleri, katılımcı
öğretim elemanlarının yanı sıra Mimarlık
Bölümü dışında fakültenin diğer bölümlerin­
deki öğretim üyelerinin de takdirini kazan­
mıştır. Süreç, öğrencinin eğitimine katkı sağ­
laması açısından hatta sonuç ürünler açısın­
dan oldukça tatmin edici olmuştur. Öğrenciöğretim elemanı ve öğrenci-öğrenci arasın­
daki diyaloglar güçlenmiştir. Sürekli birlikte
ortak bir hedef için çalışmak daha çok bilgi
Öğrenci görüşlerinden
Süheyla Koç: “Kış okulu benim için güzel anılar kazandığım bir aktivite oldu.
Şantiye stajında öğrenebileceklerimizden daha fazla şey öğrendik.”
Kırmızı Grubu: “Kış okulu: Mimarlık mesleğine adım attığımıza inandığımız 15
gün... Hocalarımız bizlere bir arkadaş hatta bir meslektaş gibi davrandılar. Bu rahat­
lık içinde yaptık bütün çalışmalarımızı.”
Gökçen Kumaş: “4. sınıf öğrencisiyim. Bu etkinlikle, öğrencilik yaşamımda çizdi­
ğim on milyon tane çizginin ne kadar anlamlı ve beni ne kadar sorumlu tuttuğunu an­
ladım...”
Fulya Sarılı: “Küçük bir yüzeyde büyük iş çıkardık. Havva Hocanın ilk el basma
fırsatını bana vermesi ayrıca beni mutlu etti. Sanırım matkabı kullanmadaki becerim
hocaya aktivite boyunca ‘Kim demiş kızlar matkap kullanamaz?’ söylemini işleme fır ­
satı verdiği için hak ettim bu önceliği.”
Dicle Kaynar: “PUZZLE & PATTERN grubu ve Knauf firmasının sponsorluğu ol­
masaydı bu mimarlık ortamı muhtemelen gerçekleşmezdi. Hocalarımıza ve K nauf’a
teşekkür ediyoruz.”
Hande Sargın: “..v a k it kaybı mı olur? Tatilimi boşa harcar mıyım, katılsam mı
derken, iki haftanın sonunda bölümüme bizim ürettiğimiz bir eser bırakmanın mut­
luluğunu ve gururunu yaşadım.”
alışverişini olanaklı kılmıştır. Öğrenciler,
kendi ürettikleri tasarımlan projelendirirken
ve uygulamaya koyarken malzeme faktörü­
nün tasarımı nasıl yönlendirdiği, detay çöz­
menin önemini ve kâğıt üzerinde üretilirken
düşünülmeyen detayların proje uygulanırken
nasıl büyük problemler yarattığını, malzeme­
nin ve detayın çizimden farklı boyutları ol­
duğunu, proje ile uygulama arasındaki farklı­
lıkları çarpıcı bir şekilde, yerinde ve duyuları
ile deneyimlemişlerdir. Basit bir el aletinin
kullanılmasının detaylardaki uygunluk ile
verimli olabileceğini, proje üzerinde geçişti­
rilen bir detayın uygulamada ne tür problem­
ler yarattığını fark etmişlerdir. Profesyonel
yaşama geçtiklerinde çizdiklerinin ve tasa­
rımlarını uygulama sorumluluğunu almanın
ne derece önemli olduğunu kavramışlardır.
Projelerin uygulaması tamamlandığında Mi­
marlık Bölüm koridorları birbirinin aynısı
olan birimlerin tekrarlandığı fakülte binasın­
da farklılaşmıştır. Sonuçta öğrencilerin mi­
marlıktan bir iz bırakma arzuları gerçekleş­
miştir. Projelerde emeği geçen tüm öğrenci­
ler ve öğretim üyeleri bu güzel deneyimin
anısına sponsor firmaların isimlerinin yazıla­
cağı duvara boya ile el basarak çalışmayı ta­
mamlamışlardır.
Çalışma sonucunda öğrencilere sertifika­
lan dağıtılmış ve kış okulu ile ilgili izlenim­
lerini anlatmaları istenmiştir.
1. Grup: Ayşe Tuba Kaplan, Gözde Sucu,
Hasan Hüseyin Çiftçi, Sacit Öğdür’ün katılı­
mındaki ekip, kendilerine “k ı r m ı z ı” ismi­
ni seçmiş işlevsel ve yalın bir öneriyi kırmı­
zı, siyah ve beyaz renklerle kurgulamıştır
(Fot. 3).
2. Grup: Fulya Sanlı ve İdris Yağmahan,
anlamını bir sır gibi sakladıkları “ + 3”ismini
tercih etmişler ve bulmacanın bir tetris oldu­
ğundan yola çıkarak tetris oyunundaki parça­
larla anlamlı bir dokuya ulaşmağa çalışmış­
lardır (Fot. 4).
3. Grup: Dicle Kaynar ve Eda Yaman,
eğitimi bir bulmaca gibi görüp adım adım
mimarlık söylemi ile içinde inişleri ve çıkış­
ları olan bir sürecin grafiksel anlatımını pro­
jelerinde yorumlamayı tercih etmişlerdir
(Fot. 5).
4. Grup: Zeliha Ulusoy ve Ayşe Betül
Sezer, prizmadan yayılan ışınlar ana fikri ile
EĞİTİM ■
tasarıma üçüncü grubun üyeleri ile başlamış­
lardır. Grup içerisinde farklı görüşlerin bu­
lunması ile sonuç ürün iki farklı kutuplaşma­
nın yansıtıldığı tasarımla tamamlanmıştır
(Fot. 6).
5. Grup: Vedat Arslan seminer salonu
olarak kullanılan mekânın önünde tasarım
yaptığı için ilanların asılabileceği estetik bir
pano yüzeyi tasarlamayı tercih etmiştir
(Fot.6).
6. Grup: Muhammet Büyükkırcalı, Cü­
neyt İnan, Süheyla Koç, Sümeyye Özdoğan,
Neslihan Temur ve Nurcan Güneş’in katıldı­
ğı “y o l c u l u k” isimli grup, tasarım süreci­
ni inişleri, çıkışları, çıkmazları olan bir yol­
culuk olarak tanımlamışlardır. Puzzle & Pattern ana teması altında “koridorlar için hem
işlevsel hem estetik bir tasarım yapmak da
bir tasarım sürecidir” söylemi ile projelerini
tasarlamışlar ve uygulamışlardır (Fot. 7).
7.
Grup: Melek Cacim, Lale Seval Biltekin, Gökçen Kumaş, Hande Sargın ve Evren
Koşanoğlu’nun katlımındaki grup son sınıf
öğrencilerinden oluşmuş ve kendilerine “r e s
t” ismini seçmişlerdir. Malzemenin sınırları­
nı zorlamak, eğri hatların da estetik ve işlev­
sel olabileceğini diğer tasarımlara “rest” çe­
kerek göstermeyi amaçladıkları bir proje ta­
sarlamışlardır. Renk ve dinamizm vurgusu
uygulamadaki tüm güçlükleri aşmalarında
bu takıma ivme kazandırmıştır (Fot. 8).
Merdiven evi kenarındaki yüzeyler, ortak
tasarım alanları olarak düşünülüp, öğretim
elemanlarının da çalıştığı iki adet megaronla
tamamlanmıştır (Fot. 9). Çalışmaların biti­
minde çektirilen fotoğraf, başarının haklı gu­
rurunu belgelemiştir (Fot. 10). Sonuç ürünle­
rin amaca dönük olarak kullanılabiliyor ol­
ması sürecin de amacına ulaştığının bir gös­
tergesi olmuştur.
EĞİTİM
ARAYIŞ ATÖLYESİ
Yrd. Doç. Dr. Mine Ulusoy, Yrd. Doç. Dr. A. Deniz Oktaç,
Arş. Gör. Y. Mimar Derya Arslan, Arş .Gör. Y. Mimar Ebru Erdoğan'ın yürütücülüğünde gerçekleştirilen
"Arayış Atölyesi"nin sponsorluğunu Garanti Konut Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Hanefi Ulusoy üstlenmiştir.
Atölyeye Elif Ulusoy, Merve Arslan, Ali Şükrü Pınarkara, Berşan M. Durmuş,
Enes Selçuk, İlkay Demiray adlı öğrenciler katılmıştır.
rayış Grubu”nun birinci amacı
öğrencilere okul içinde verilen
eğitimi tamamlayıcı yönde bir ta­
sarım- uygulama imkânı sunmak ve uygula­
ma sorunlarını çözme yeteneğini geliştir­
mektir. Fakülte içerisindeki Mimarlık Bölüm ü’ne ayrılan mekânlar, mimarlık eğitimi
için yeterli donanıma sahip değildir. Fen
Edebiyat Fakültesi olarak planlanan ama mi­
marlık eğitimine verilen binanın, özellikle
dersliklerin uygulamalı derslerin işlenmesine
uygun olmaması bölüm içinde sık sık dile
getirilmektedir. Bu nedenle öğrenci eğitimi­
ne katkıda bulunurken, dersliklerden bir ta­
nesini ele alarak, stüdyo derslerinin kullanı­
mına yönelik örnek bir mekân haline getir­
mek Arayış Grubu’nun ikinci amacı olmuş­
tur.
H
Seçilen derslik: Maket atölyesi.
Mevcut donanım: Bir adet yazı tahtası ve
tahta zeminin yükselten ahşap seki, 60x80x
cm boyutlarında formika kaplı sunta tablalı,
profil ayaklı çizim masaları, ahşap oturaklı,
profil ayaklı tabureler, stüdyo derslerinde di­
ğer sınıflardan taşınarak kullanılan hareketli
ağır ahşap panolar, üç adet priz, duvara gö­
mülü bir elektrik panosu, bir askı, tavanda
asılı olan florasan lambalar.
Problem: Maket atölyesinin, alan kaybına
sebep olmadan, ismi gibi mimarlık eğitimine
uygun hale getirilmesi.
Kullanıcılar: Mimarlık Bölümü öğrencileri,
öğretim elemanları, temizlik işçileri.
Amaç: Hareketli panolar yerine mevcut du­
varları uygun boyutlarda pano yüzeyleri hali­
ne getirmek, vestiyer tasarımı yapmak, duvar
yüzlerini ortak bir tasarımda birleştirmek, çi­
zim masalarını daha fonksiyonel hale getir­
mek, işlevsellik, konfor ve estetiğin sağlan­
ması yanı sıra tasarımda eğitici olabilmek.
Eylemler: Stüdyo derslerinde yazı tahtası
başında, projektör kullanarak, çizim masaları
arasında gezerek eğitim verilmesi, özellikle
jürilerde maketler ve çizimlerin sunumu için
tasarlanmış panolarda tashih yapılması, öğ­
rencilerin dersi dinleyip çizim yapabilmeleri,
mekânın kolay temizlenmesi.
Kullanılacak malzemeler: Masif ahşap,
sunta, alüminyum taşıyıcılar, çelik çubuklar,
alçıpan, alçı, cam, su bazlı boya, dübel, vida,
çivi, plastik bordür, vb.
Projelendirme: İlk önce verilen mekânın rölöveleri alınarak bulunduğu durum fotoğraflanmıştır. Mekânın hangi duvarlarına hangi
EĞİTİM ■
fonksiyonların yükleneceği belirlenmiş ve
tasarım aşaması öğrencilerin özgür iradeleri­
ne bırakılmıştır. İlk üç gün bilgilenme, tartış­
ma ve projelendirme ile geçmiştir Dördüncü
gün jüri tashihleri yapılmış ve projeler içeri­
sinde işlev, estetik ve uygulama açısından en
uygun olanı seçilerek, tashihler yapıldıktan
sonra bilgisayar çizimleri ve maketi yapıl­
mıştır. Sürenin sınırlı olması nedeniyle çizim
masalarının ve taburelerin tasarımı sonra ya­
pılacak bir çalışma olarak bırakılmıştır.
Uygulama: Beşinci gün, tasarımın uygulan­
masına duvarların alçı ile düzeltilmesiyle
başlamıştır. Projesine göre pano seviyeleri­
nin tespitleri su terazisi kullanılarak yapıl­
mıştır. Beyaz lamine kaplı sunta panoların
çerçeveleri geometrik biçimlerin tekrarlan­
masıyla oluşturulan alçıpan bordürle sınır­
landırılmıştır. Panolar alt seviyede 40 cm.
genişliğinde maket sergilemek için profille­
rin taşıdığı bir tezgâh yapılmıştır. Askıların
olduğu duvar yine vestiyer olarak kullanıl­
mış, burada bir farklılık yaratmak için askılı­
ğın üstü iki yana eğimli çatı görünümü veren
bir saçakla sonlandırılmıştır. Saçağın alın
duvarında askının üstüne mimarlığı simgele­
yen megaron kabartması yapılmıştır. Bu ara­
da düzenlenen mekânın duvarlarında öğren­
cilerin motivasyonunu artırmak amacıyla
kırmızı, siyah ve beyaz renkler kullanılmış­
tır. Beyaz tahtanın bir yanına, alçıpan ve alçı
kullanılarak, geleneksel konut iç mekânı ve
insan boyutları ilişkisini gösteren ve diğer
yanına bir geleneksel Türk konut perspektifi
kabartması yapılmıştır. Bu kabartmaların ya­
pılışında Mustafa Semerci Usta ekibe yar­
dımcı olmuştur. Bir duvar yüzü de projeksi­
yon gösterimi için boş bırakılmıştır. Proje­
lendirmeye göre alçıpan malzeme üstüne çi­
zilerek kesilen parçaların bir araya getirilme­
si, yerine montesi, yüzeylerin alçı ile düzel­
tilmesi, boyanması esnasında öğrenciler ve
ustalar bir arada çalışmışlar, atölye yürütü­
cüleri çalışmayı kontrol etmişlerdir.
Sonuç: Kış Okulu kapsamında “Arayış Gru­
bu” olarak yapılan çalışmada öğrenciler,
kendi mekânlarını iyileştirmek, tasarım gü­
cünü kuvvetlendirmek ve bire bir uygulama-
EĞİTİM
nın içinde olarak yapı bilgilerini bir kez daha
gözden geçirmek fırsatını bulmuşlardır. Pro­
jenin bütün aşamalarında, proje yürütücüleri
ve öğrenciler karşılıklı bilgi alış verişinde
bulunarak bir bütünlük içerisinde çalışmış­
lardır. Öğrenciler kendi ürettikleri projenin
uygulamasını görme hazzına ulaşmışlardır.
Birlik beraberlik içinde yapılan kış okulu uy­
gulamaları sonucunda Selçuk Üniversitesi
Mimarlık Bölümü olarak, sonraki eğitim
dönemi dışı etkinlikleri için yararlanılacak
deneyimler elde edilmiştir.
ARCH & ART ATÖLYESİ
Yrd. Doç. Dr. Murat ORAL
Arş. Gör. Y. Mimar Tülay KARADAYI YENİCE
Arş. Gör. Y. Mimar Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK
Arş. Gör. Y. Mimar Sami KALFAOĞLU
Arş. Gör. Y. Mimar Süheyla SIRAMKAYA
Selçuk Üniversitesi Mühendislik - Mimarlık
Fakültesi Mimarlık Bölümü.
elçuk Üniversitesi Mühendislik Mi­
marlık Fakültesi Mimarlık Bölümü
2007 Kış Okulu kapsamında “arch +
ART” atölyesinde amaç; mimarlığın, sanatın
farklı disiplinleri ile olan ilişkisini irdele­
mek, yorumlayabilmek, plastik sanatlarla
mimari arasındaki ilişkiyi ortaya koyabil­
mekti. Bu Amaçla bölümde sunum salonu
olarak kullanılan Mimar Sinan sunum salonu
çalışma alanı olarak seçildi.
Bu amaca dönük olarak, atölyedeki yürü­
tücü öğretim elemanları ve sanatçılarla katı­
lımcı öğrencilere yönelik olarak mimarlık ve
sanatla ilgili temel kavramların tartışıldığı,
renk ögesinin iç mekânda kullanımının ele
alındığı, renk-insan-mekân-fonksiyon ilişki­
lerinin, renk faktörünün mekân algılamasına
etkilerinin irdelendiği söyleşiler gerçekleşti­
rildi.
Bu söyleşiler arasında Öğr. Gör. Murat
ORAL’ in “İç Mekân Tasarımında Renk Fak­
törü” adlı söyleşiyi belirtebiliriz. Diğer bir
söyleşi olarak Arş. Gör. Bilgehan YILMAZ
ÇAKMAK’ın mimarlık ve moda arasındaki
etkileşimin ortaya konduğu ve trendlerin ele
alındığı sunumu ifade edebiliriz. Bu etkinlik­
ler arasında resim sanatçısı Yrd. Doç. Dr. İl­
ham ENVEROGLU’ nun mimariyi resim bo­
yutu ile ele alışı, çok yararlı bir deneyim ol­
du. Bu arada fotoğraf sanatçısı Reha BİLİR’in Mimarlar Odası’ndaki “Umut Ağlar-
EĞİTİM ■
da” ve “Tek Nefeste Aşk” isimli dia gösteri­
leri ve devamında “Mimari Fotoğrafta Proje
Çalışmaları” başlıklı söyleşi, atölye katılım­
cıları ile birlikte kentin ilgili mimarları tara­
fından -yoğun kar yağışının yaşandığı bir kış
akşamına rağmen- ilgi ile izlendi. Heykeltı­
raş Anar EYNİ, mimarlık öğrencileri tarafın­
dan sıklıkla göz ardı edilen mimari ve heykel
sanatı arasındaki yakın diyaloga değindi.
Yapmış olduğu söyleşide, iyi bir mimarın ay­
nı zamanda iyi bir heykel sanatçısı olması
gerektiğini vurguladı.
Öğrencilere sanatla ilgili bu bilgiler veri­
lip bir alt yapı oluşturulduktan sonra, kendi­
lerinden mekânla ilgili çalışmalar istendi.
Öğrencilerden bu çalışmalar sonucunda al­
ternatif tasarımlar alındı. Bu alternatiflerden
biri yürütücülerle birlikte seçilerek mekâna
nasıl bir uygulama yapılacağına karar veril­
di. Bu kararda renk ve malzeme seçimi yapı­
lırken mekânın sunum salonu olması nede­
niyle karartmaya önem verildi.
Mekân ile ilgili alınan kararlar şöyledir:
• Mekânın boyanmasına,
• Mekânın içinde arşiv olarak kullanılan
atıl durumdaki deponun temizlenmesi ve bir
kapı ile mekândan ayrılmasına,
• Mekânın zemininin lamine parke ile
kaplanmasına,
• Mekânın tavanının asma tavan ile kapa­
tılarak, aydınlatma elemanlarının yenilenme­
sine,
• Mekânın PVC olan kapısının ahşap bir
kapı ile değiştirilmesine,
• Mekânın perdelerinin değiştirilerek,
projeksiyonun yansıtılacağı bir perdenin de
projeye eklenmesine ,
• Mekâna ana fikir olarak düşünülen sanat
EĞİTİM
yaklaşımı göz önüne alınarak, duvarlarda
mimarinin ve sanatın birlikte uygulandığı sa­
natsal elemanların tasarlanmasına karar ve­
rilmiştir.
Bu kararlar doğrultusunda, renk ve mal­
zeme seçimi yapılırken mekânın sunum salo­
nu olması nedeniyle karartmaya önem veril­
di.
Atölye kapsamında en eğlenceli saatler,
tüm öğrencilerin zevkle katıldığı, dayanışma
ve organizasyonun en üst seviyede olduğu,
iki adet duvar resminin yapım sürecinde ya­
şandı. Resimler 210/140 cm ebatlarında idi.
Bu çalışmalar ressam İlham ENVEROGLU’
nun danışmanlığında gerçekleştirildi. Bu iki
resmin yapımındaki amaç, aslında herkesin
içinde sanat yeteneğinin az ya da çok bir şe­
kilde var olduğunu göstermekti. Ayrıca bu iki
çalışma ile herkesin günlük yaşamında pek
önemsemediği atık malzemeleri değerlendi­
rerek farklı bir bakış açısı ile doğaçlama tek­
niği ile rengarenk düzeni ile herkesi, hatta
yapanları dahi hayranlığa düşürecek kompo­
zisyonlar gerçekleştirilmiş oldu. Bu çalışma­
larda, atık eskizler, kayıp düğmeler, kırık
camlar, ipler, kumaşlar, ahşap çöpler vb.
malzemeler akrilik ve sprey boyalarla
beraber çalışıldı.
Bu çalışmalar sürerken duvarlar öğrenci
ve yürütücülerle beraber boyandı. Sponsorlar
bulunarak diğer uygulamalar tamamlanmaya
çalışıldı. Yer döşemesi ve kapı için İttifak
Holding-Seha İnşaat’ın desteği ile öğren­
cilerle parke rengi seçilerek uygulama yap­
tırıldı. Perdeler ve aydınlatma elemanları
için Mimar Burhanettin Değer’den ( FİDEM
İnşaat) destek alındı. Tavan için düşünülen
projeye sponsor bulunamadığından uy­
gulama gerçekleştirilemedi.
Bu işlemler bittikten sonra 2 adet sanatsal
duvar resmi ve Vintage, Pop-Art tarzı resim­
lerle hazırlanan duvar panoları belirlenen
yerlere asıldıktan sonra mekân tamamlanmış
oldu.
Tüm bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği
mekân mimarca ele alındı ve öğrencilerin
çalışmaları sayesinde mimarlığa yakışır bir
sunum salonu elde edilmiş oldu.
EĞİTİM ■
GİRİŞİM GRUBU
Yrd. Doç. Dr. Mustafa İNCESAKAL
Yrd. Doç. Dr. Gülsüm TER
Katılan Öğrenciler: Fatma BİLGE, Fatma CİMRİN,
Süheyla GÜLTEKİN, Tuğba MALKOÇ
Konu: Kış okulu çalışması.
Mimarlık ile Şehircilik Bölümünün birlikte,
ortak olarak kullandığı koridorun duvarı ça­
lışma alanı olarak seçilmiştir. Bu koridorda
Mimarlık Bölümü’ne ait Resim Salonu, Şe­
hircilik Bölümü’nün ise iki adet sınıfı yer al­
maktadır.
Amaç: Klasik eğitim anlayışı içinde gittikçe
monotonlaşan ve sıkıcı hale gelen mimarlık
eğitimine bir hareket ve ivme kazandırmak.
Bununla ilgili ilk çalışmaya bölümümüzden
başlayarak, öğrencilerimizle birlikte, birarada tartışmak, üretmek, uygulama yapmak.
Bu amaçla bir taraftan kış okulu ve workshop çalışması yaparak öğrencilerimizin öz­
güven kazanmasını sağlarken diğer taraftan
bölümümüzün işlevsiz koridorlarına, duvar­
larına anlamlı fonksiyonlar yüklemek, bu sa­
yede Mimarlık Bölümünün eğitim mekânla­
rına kimlik vermektir.
Süre: Çalışma süresi yaklaşık 10 gündür.
Çalışma Tarihi:
Katılım Şartları: Çalışma grubunda Mimar­
lık Bölümü ve Şehircilik Bölümünden 2 öğ­
retim elemanı ve her iki bölümden 6 öğrenci
yer alacak ve öğrencilerin başvuruları esas
alınacak olup katılım şartları ayrıca duyuru­
lacaktır.
Açıklama: Mimarlık Bölümü’nün eğitim
koridorlarından birini oluşturan ve Şehircilik
Bölümü ile ortak olarak kullanılan ve şu an
işlevsiz olan Resim Salonu önündeki korido­
run işlevlendirilmesi, eğitime kazandırılma­
sı, diğer yandan da dostluk ve beraberlik ko­
ridoru haline getirilmesi.
Bir taraftan ayrılığın, zıtlığın, farklılığın
değerini diğer taraftan birlikteliğin kardeşli­
ğin beraberliğin deseni ile birleştirmek.
Atıl ve ölü koridorları eğitimin yeni yüzü
olarak gençlere sunmak. Zıtlıkları buluştur­
mak.
Yeni bir yüz yeni bir bakış.
A-ÇALIŞMA PROGRAMI
1. AŞAMA: (Düşünsel süreç)
• Problemin tanımlanması
• Amaçlar, hedeflerin belirlenmesi
• Kapsam ve sınırların belirlenmesi
• Çalışma yönteminin belirlenmesi
2. AŞAMA: (Araştırma süreci)
• Araştırma süreci
• Kaynak
• Dökümantasyon
• Örnek uygulamalar
3. AŞAMA: (Kaynak okuma ve değerlendir­
me aşaması)
• Kaynakların ve mevcut uygulamaların tek
tek ve beraber okunması
• Bulguların değerlendirilmesi
4. AŞAMA: (Alternatif üretme süreci)
• Alternatiflerin belirlenmesi
• Amaca uygun ana fikirlerin belirlenmesi
5. AŞAMA: (Tartışma süreci)
• Alternatiflerin tartışılması
• Anafikirler
• Düşünceler
• Malzeme
• Yapım aşaması ile ilgili düşüncelerin tartı­
şılması
6 . AŞAMA: (Karar verme aşaması)
• Uygun alternatiflerin belirlenmesi, çözüme
karar vermesi.
7. AŞAMA:(Projelendirme aşaması)
• Karar verilen çözümün uygun ölçekte çizil­
mesi, projelendirilmesi
8 . AŞAMA: (Uygulama süreci)
9. AŞAMA: (Sonuç değerlendirilme aşama­
sı)
• Sonuç ürün olan proje ve uygulamanın de­
ğerlendirilmesi
EĞİTİM
Birlikte çalışan, iç içe
geçmiş kardeş iki bölüm,
ayrı düşünülemeyeceği
gibi bir bütün halinde de
düşünülemeyeceğine karar
verilmiştir. Projede iki
bölümün de kendi içinde
yıkılmaz kurallarının
olması, aynı çerçeve içinde
değerlendirilmeyeceği
sonucunu ortaya
çıkarmıştır.
• Kullanıcılar gözüyle
10. AŞAMA: (Çalışmanın rapor edilmesi)
• Yapılan çalışmanın bilimsel bir yöntem ve
dille rapor edilerek yayınlanması
• Bulgular
Yürütücüler
Yrd.Doç.Dr.
Mustafa İNCESAKAL
Yrd.Doç.Dr.
Gülsüm TER
Mimarlık Bölümü
Şehir Bölge
Planlama Bölümü
B- UYGULAMA AŞAMASI
Çalışma alanı olarak belirlenen koridorun
Mimarlık Bölüm ve Şehircilik Bölümü tara­
fından ortak olarak kullanılması nedeniyle
çalışma grubu oluşturulurken Şehircilik Bö­
lümü ile istişare yapılarak bir öğretim üyesi
ve iki öğrenci alınarak başlanmıştır. Mimar­
lık Bölümü’nden ise bir Öğretim Üyesi ve
dört öğrenci ile toplam sekiz kişilik bir çalış­
ma ekibi oluşturulmuştur.
Çalışmada;
1. İNCESAKAL, Mustafa, 2007, “Mimari’de İfade Aracı Olarak Renk ve Biçim ”,
Selçuk Üniversitesi,Müh. Mim. Fak. Mimar­
lık Bölümü, Kış Okulu Semineri, Konya.
2. İNCESAKAL, Mustafa, 2007, “Mimari’de
Soyut İfade ve Anlatım ”, Selçuk Üniversitesi,Müh. Mim. Fak. Mimarlık Bölümü, Kış
Okulu Semineri, Konya.
Araştırma aşamasında başlangıçta birden
çok proje üzerinde durularak alternatif çalış­
malara ağırlık verilmiştir.
Bu anlamda üretilen alternatif projeleri ana
fikir ve proje raporlardan bir kaçı öğrencile­
rin kaleminden aşağıda verilmiştir.
AYRILIK-ÖZELLİK VE BİRLİKTELİK
Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık
Fakültesi Mimarlık ve Şehir ve Bölge Planla­
ma Bölümlerinin ortak kullandığı koridorda
üç boyutlu soyut resim çalışmaları ile düzen­
lenmesi.
Birlikte çalışan, iç içe geçmiş kardeş iki
bölüm, ayrı düşünülemeyeceği gibi bir bütün
halinde de düşünülemeyeceğine karar veril­
miştir. Projede iki bölümün de kendi içinde
90
yıkılmaz kurallarının olması, aynı çerçeve
içinde değerlendirilemeyeceği sonucunu or­
taya çıkarmıştır.
Tasarım alanı kendi içinde üç farklı bö­
lümde değerlendirilmiştir. Her bölüm ise
kendi içinde taşıdıkları anlam doğrultusunda
ele alınmıştır. Bölümlerin birlikte kullandığı
koridorda belirlenen kesişim alanı, daha net
ve somut bir anlam yüklenerek, her iki bölü­
mün amblemlerinin birlikte kullanılması ile
tasarlanmıştır.
Diğer iki tasarım alanı da kendi içinde üç
bölümde ele alınmıştır. İlk bölümde, başlan­
gıç olarak bölümlere genel bir bakış ifade
edilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde daha
özele inilerek, bölümleri ifade edecek simge­
ler kurgulanmıştır. Bu konsept içinde çalışma
alanı daha geniş ve esnek olan Şehir ve Bölge
Planlama Bölümü daire, belirli alanlarda ha­
reket özgürlüğüne sahip olunması göz önün­
de tutularak Mimarlık Bölümü kare ile ifade
edilmiştir. Üçüncü bölüm ise, tasarlanan asal
geometrilerin uzantıları şeklinde düşünülmüş
ve bir noktada buluşmaları sağlanarak, her
iki bölümden izler oluşturulmuştur.
Hazırlayan: 0412111037 Fatma Cimrin
Mimarlık Bölümü
DÜŞLER
Proje Konusu: Selçuk Üniversitesi Mühen­
dislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık ve Şehir
ve Bölge Planlama Bölümlerini birleştiren
ortak koridorun üç boyutlu soyut resim çalış­
maları ile düzenlenmesi.
Projenin Amacı: Yoğun ders programı içinde
sıkılan öğrencilerin ders dışında koridorda
harcadıkları vakitlerde ruhsal ritimlerini ar­
tırmak, görme duyusuyla algıladıkları orta­
mın iç dünyalarında hareketliliğe yol açması­
nı sağlamak, psikolojik rahatlık yaşamaları­
na yardımcı olmak.
Koridor; Mimarlık ve Şehir ve Bölge Planla­
ma Bölümlerinin ortak koridoru olması ne­
deniyle projede, her iki bölümün birbirleriyle
olan ortak bağın vurgulanarak, organik ve
eğrisel çizgilerin kullanılması ile sıkıcılıktan
uzak bir tasarım yapılmıştır. Tasarımda kapı­
lar, proje konseptine uyumsuz görüntü ver­
mesi nedeni ile olumsuzluk oluşturmaktadır.
EĞİTİM ■
Bu durum çevresinde uygulanan farklı bo­
yutlardaki dikdörtgenlerle yok edilmiştir.
Hazırlayan: 041211010 Süheyle Gültekin
Mimarlık Bölümü
BİRLİKTELİĞİN BÜTÜNLÜĞÜ
Şehirciliğin insan ölçeğini ele alan mimarlık­
tan farkı üst ölçekte karar vermesidir. ’Makro ’ ve ‘M ikro’ kavramları gibi zıt görünüp
bütünü oluştururlar.
Örneğin; Google Earth teknolojisi bize
uzaydan dünyaya, dünyadan ülkelere, ülke­
lerden kentlere ve kentlerin özgün dokuları­
na kadar uzanan bir görsel sunu hizmeti ver­
mektedir. Ülkeden yaklaşıp çevresiyle birlik­
te kenti algılamaya başladığımız yer şehirci­
lik, daha da yaklaşıp insan ölçeğinde mekânı
algılamaya başladığımız yer mimarlık disip­
linlerini anımsatır bize.
Giderek aynılaşan kentlerin oluştuğu gü­
nümüzde, mimarlık ve şehircilik disiplinleri­
nin tam anlamıyla bir birliktelik sunması, aynılaşan ortamda farklılığın ve mükemmelli­
ğin izlendiği ürünlerin elde edilmesini sağlar.
Şehircilik ve mimarlık arasındaki ilişki canlı
bir organizmaya benzer. Tıpkı hücreden baş­
layıp organizmaya uzanan hiyerarşide oldu­
ğu gibi; mimari yapıların oluşturduğu doku­
ların kente uzanan hikâyesinin anlatıldığı bir
bütündür.
Hazırlayan: 041212032 Fatma Bilge
Şehir Bölge Planlama Bölümü
MİMARİSİZ PLANLAMA ve
PLANLAMASIZ MİMARİ
DÜŞÜNÜLEMEZ
Mimarlık mesleği insanlık tarihinin en eski
meslekleri arasında sayılır, çünkü yaşamın
geçtiği her tür ‘tasarlanmış’ çevrenin üreti­
miyle ilgilidir. Mimarlığın değişmez tanımı,
Romalı mimar Vitruvius’un “sağlamlık, kul­
lanışlılık, güzellik” olarak dile getirdiği üç
amacı içerir. Bu tanıma göre mimarlık; kulla­
nım güvenliğine sahip,işlevine uygun rahat­
lık koşullarını sağlayan ve insana yaşama
zevki ve yücelik duygusu aşılayan (kısaca
sağlam, kullanışlı ve güzel) mekânların yara­
tılmasını hedefler. Bir yapıyTmimari eser’
yapan, insan yerleşmelerini kente/şehire dö­
nüştüren, işte bu üç koşulun birlikte yerine
gelmesidir. Bu üç koşul,mimarlığın bilim,
teknoloji ve sanat alanlarıyla eş dereceli bağ­
lantısını göstermektedir
Şehir Planlama geleceğe yön veren, in­
sanların mutlu olabileceği mekânların tasar­
lanmasıyla insanlara hizmet eden bir disiplin
olduğundan önemli bir meslek dalıdır. Yerle­
şim bölgelerinde olabilecek her türlü deği­
şikliklerin şehir plancılarının vereceği karar­
lar doğrultusunda olması şehir plancılarının
mühendislik disiplinleri içerisinde lider ko­
numunda olmasını gerekli kılmakta ve ekip
çalışmalarında şehir plancıları ‘ekip başı’
olarak görev almaktadır.Şehir planlama di­
siplini plancının olaylar karşısında geniş bir
bakış açısına ve araştırıcı bir yapıya sahip ol­
masını, çevresini, olayları ve insanları çok
iyi gözlemlemesini gerekli kılmaktadır.
“Kentsel tasarım”, mimarlık ile şehir
planlama disiplinleri çalışma alanlarının ara­
kesitinde yer alıyor. Birbirinden ayrı kalmış
şehircilik ve mimarlık disiplinleri arasındaki
ilişkiyi yeniden düzenlemek gerekmektedir.
Mimarlık formasyonu, duyarlığı olmayan
kentsel tasarımın, kent tasarımının; kentsel
tasarım, kent tasarımı duyarlığı, disiplini ol­
mayan mimarlığın, yanlış kent tasarımı için­
de oturtulmuş binaların, özellikle kentsel ya­
şamda ne büyük kötülüklere neden olduğunu
sanırım yeterince gördük. Bu disiplinlerin en
azından öğrenimlerin büyük bölümünü bir­
likte yapmaları, yeniden birbirinden kopuk
olmayan, daha sağlıklı bir ilişkiye kavuştur­
maları gerekmektedir.
Türkiye'nin tüm bölgelerindeki gelenek­
sel mimari ile tarihten gelen kent dokuları
arasında, birbirlerini gözeten ve tamamlayan
kimlik ve kültür bağları var. Uygarlıkların
bize armağanı olan bu büyük dersi göz ardı
etmemek ,yapı ve mekân tasarımı ile kentsel
planlamayı bütünüyle ele alan bir mimarlık
ve kentsel planlama eğitimini desteklemek
gerekir.
Kentsel planlamayı mimarlıktan ayrı bir
yere koymak, başka bir deyişle ''planlama
ayrı şey, mimarlık ayrı şey'' demek, bu işin
sonucunda, ortaya çıkacak kenti bilmemek,
hissetmemek demektir.
Hazırlayan: 031212014 Tuğba Malkoç
Şehir Bölge Planlama Bölümü
Mimarlık mesleği insanlık
tarihinin en eski meslekleri
arasında sayılır, çünkü
yaşamın geçtiği her tür
'tasarlanmış' çevrenin
üretimiyle ilgilidir.
Mimarlığın değişmez
tanımı, Romalı mimar
Vitruvius'un "sağlamlık,
kullanışlılık, güzellik"
olarak dile getirdiği üç
amacı içerir.
SANAT
M.C. ESCHER'İN
FONSUZ TASVİRLERİ ve
TÜRK SANATININ DİLİ
Plham ENVEROĞLU
C. Escher 20. yüzyılın en görkemli
sanatçılarından biridir. Çağdaş res­
min, özellikle grafik sanatının sı­
nırlarını matematik ve kristallografi bilimle­
riyle birleştiren, simetri kurallarını paradok­
sal çözümlemelerle dışa vuran bir isimdir
Escher. Escher’in eserleri, sanat yayınların­
dan daha çok bilim kitaplarında ve popüler
bilim dergilerinde yer almaktadır. Onun eser­
lerini tanıyanlar ve hayatını yakından incele­
yenler bunu hiç yadırgamazlar.
17 Haziran 1898’de Hollanda’da doğan
M.C. Escher, orta okulda ilk çizim eğitimini
aldıktan sonra, 1919-1922 yılları arasında
Haarlem’deki Mimarlık ve Süsleme Sanatla­
rı Okulu’nda okudu. 1922’de İtalya’ya yerle­
şen Escher, bir çok ülkeye geziler yaptı. Sıra­
sıyla Abruzzia, Amalfi kıyılan, Kalabria, Si­
cilya, Korsika ve İspanya’yı gördü. 1934’te
İtalya’dan ayrılan sanatçı iki yıl İsviçre’de,
beş yıl Brüksel’de kaldıktan sonra 1941’den
27 mart 1972’ye, yani ölümüne kadar Hol­
landa’da yaşadı.
Escher, yaşadığı bir çok olumsuzluklara
M.
ilham Enveroğlu, Yrd. Doç. Dr.
Selçuk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi.
ve maddi sıkıntılara rağmen sürekli kendini
ve sanatını geliştirmekten vazgeçmedi. Özel­
likle ağaç baskı ve gravür dallarında teknik
ustalığa erişen sanatçı, bu ustalığını özgün
konular ve matematikle birleştirerek, “Esc­
her” adının tüm dünyada duyulmasına neden
olacak ölümsüz eserler ortaya koydu. Çevre­
sinde olup biten olaylara ve doğanın ilk ba­
kışta dikkat çekmeyen hayranlık verici de­
taylarına eğilen sanatçı, doğa görünümleri­
nin arkasında saklanan yasaları ve kuralları
keşfetti. Escher, bu olayı şöyle anlatır:
“Hayran olan kimse, bunun kendi başına
bile hayranlık verici olduğunu keşfeder. Bizi
çevreleyen bilinmeyenlerin karşısına yürekli­
ce çıktığımda ve gözlemlerimi değerlendirip
çözümlediğimde kendimi matematik diyarın­
da buldum. Temel bilimler alanında bir eği­
timden yoksun olsam da çoğu zaman mate­
matikçilerle aramda, sanatçı dostlarımdan
daha fazla ortak nokta buluyorum” (Escher,
1995, s.6).
M.C. Escher’in çalışmaları birkaç başlık
altında toplanabilir:
SANAT ■
Erken Dönem Baskıları: Genellikle
1937’den önce yapılmış bu resimler, doğa
görüntülerinin ayrıntılı betimlemelerine da­
yanır ve gerçekçi yaklaşım sergilerler.
Düzlemin Düzenli Bölümlenmesi: Bi­
zim ileride üzerinde çokça duracağımız bu
bölüm Escher’in dünyaca yaygın ününü do­
ğuran en önemli yapıtlarıdır. Sanatçı bu gru­
ba giren resimlerinde, düzlemi bir yada bir­
kaç motifle aralarında boşluk kalmayacak
şekilde tamamlayan ve birbirlerinin üzerine
gelmeyerek tekrarlanması ilkesini kullanır.
Bu yöntem matematik biliminde poliminodüzlem doldurma problemi ile örtüşüyor.
Parke yöntemi olarak da bilinen bu yöntem,
matematik, kristallografi ve modern tasarım
alanlarında çeşitli simetri gruplarının yardı­
mıyla yüzey üzerinde ve üç boyutlu uzamda
belirli birimlerin aralıksız tekrarını sağlar.
Escher, çeşitli hayvan ve insan figürleri kul­
lanarak yüzeyi etkileyici bir biçimde doldur­
makta ve simetri kurallarını uygulamaktadır.
Daha sonraları bu tarz deneylerini üçboyutlu
ve çok boyutlu olanaksız figürleri ve mekân­
ları konu aldığı çalışmalarında da yinelemiş­
tir. Bu grubun içerisinden metamorfozlar
ve düzlemin düzensiz doldurulması gibi
şaşırtıcı çalışmalar özellikle dikkat çeker.
Yukarıdaki serileri sınırsız boşluklar,
uzamsal halkalar ve sarmallar, yansıyan
görünümler, ters dönüşler, çokyüzlüler,
görelilikler, düzlemselle uzamsalın çelişki­
si ve olmayacak yapılar takip eder. Sanatçı­
nın, bu çalışmalar içerisinde özellikle paradoksal-çelişkili resimleri en etkili olanları­
dır (Escher, 1995, s. 7-15) (Resiml, 2, 3, 4).
Bizim bu yazıdaki amacımız, hakkında
binlerce yayın ve araştırma yapılmış ünlü
ressamın hayat ve sanat öyküsünü anlatmak
değildir. Herkes tarafından bilinen sanatçı­
nın, sanat dünyasının ve özellikle Türk insa­
nının dikkatinden kaçmış önemli bir yönüne
dikkat çekmektir. Bu olay yukarıda bahsi ge­
çen düzlemin düzenli bölünmesi ilkesiyle
ilintilidir.
M.C. Escher, geçen yüzyılın yirmili yılla­
rında yapmış olduğu bir dizi geziler sırasın­
da Ispanya’daki Endülüs Emevileri devrine
ait mimarlık anıtları üzerinde, o döneme dek
1. M.C. Escher, Gökyüzü ve Su,
ahşap baskı,1938.
2. M.C. Escher,Cennet ve Cehennem,
ahşap baskı,1935.
3. M.C. Escher, Atlılar,
ahşap baskı, 1945.
4. M.C. Escher, Mozaik II, 1957.
1
2
3
4
SANAT
5
5. Elhamra sarayı süslemelerinden
örnek, ispanya, 14.yy.
6. Elhamra sarayı süslemelerinden
örnek, ispanya, 14.yy.
Avrupa sanatında görülmemiş farklı bir sanat
dilini keşfeder. Escher’i hayrete düşüren, bu
anıtlar üzerindeki süslemeler ve kaligrafik
öğelerin mimari formların yüzeyini fonsuz
ve aralıksız kaplamasıydı. Sanatçı bu olguyu
şöyle dile getirir:
“Bu işin ustası Mağribilerdi (Araplar).
Duvarları ve zeminleri, özellikle de Ispan­
ya’daki Elhamra Sarayındakileri, araların­
da hiç boşluk bırakmadan yerleştirdikleri
çok renkli mayorka seramik parçalarıyla
süslediler. Ne yazık ki İslam, “tasvir’e izin
vermiyordu. Bu nedenle, yoğun olarak kul­
landıkları seramiklerde kendilerini soyut ge­
ometrik biçimlerle sınırladılar. Benim bile­
bildiğim kadarıyla Mağribi sanatçıların bir
teki bile seramiklerinde somut, tanımlanabi­
len, gerçeğe uygun bir görünüme sahip ba­
lık, kuş, yılan yada insan figürüne yer verme
yürekliliğini göstermedi-belki de böyle bir
düşünce akıllarına gelmedi” (Escher, 1995,
s.7) (Resim 5-6).
Bu önemli “keşif’ten sonra Escher’in ne­
redeyse tüm sanatsal çalışmaları ve grafik re­
simleri kendi tabiriyle “Mağribi” ustaların
fonsuz şekillenme üslubu’nun üzerine kuru­
lacaktır. Escher’in yukarıda anılan düşünce­
lerini üç farklı kategoride değerlendirebili­
riz:
1. Genellikle Batılı kültür-bilim adamları
ve onların Doğulu hemfikirlerinin “İslam” ve
“Arap” anlayışlarını eguivalence-eşdeğer an­
lamda kullanmaları ve İslam ’da birleşen
farklı milletlerin veya halkların bilimsel ve
kültürel tüm kazanımlarını basitçe Arapların
adıyla anma geleneğinden Escher’de nasibi­
ni almıştır.
2. Matematik ve kristallografi bilimleri
ile tanışıklığı sayesinde (Escher ilk izlenim­
lerini aktardığı çalışmalarını 1937-de kristallograf olan kardeşi Berend’e göstermiş ve o
da kendisine okumak için birkaç tane bilim­
sel makale önermiştir.) Escher, orta çağ İs­
lam sanatçılarının geliştirerek mükemmele
ulaştırdığı, mimari yüzeylerin fonsuz biçim­
lerle aralıksız kaplama (geleneksel sanatlar­
da bu tarz süslemeler ulama veya kapkabı
denilmektedir) yolunu “keşif” etme olanağı
tanımıştır.
3. İslam Doğu sanatından görüp götürdüğü-benimsediği bu yola sadık kalan Escher,
çağdaş grafik sanatının sınırlarını bir hayli
genişleten eserler ortaya çıkardı. Ve en
önemlisi de, düzlemin fonsuz şekillerle dü­
zenli bölümlenmesi prensiplerine geniş ilgi
uyandırdı ve ilk kez tabiat ve fen bilimlerin­
deki biçimlenme-yapılanma ilkeleriyle bu
yol arasındaki ortaklığı gösterdi. Escher, ay­
nı zamanda yararlandığı bu prensiplerin sı­
nırsız imkanlarını ortaya koyarak, bu yolun
sanatçıdan daha fazla entelektüel bilgi biriki­
mi talep ettiğini ve karşılığında sanatçıya
plastik ve estetik ifade özgürlüğü verdiğini
kanıtlamış oldu (Memedov., Dadaşov. 1992,
s.5).
Konuyu özetleyecek olursak, Escher’in
“keşfi” şundan ibarettir; onun kompozisyon­
larında figür ve fon aynı özelliğe sahiptir ve
espas ilişkisinde arka plan ön plana eşdeğer
nitelik taşıyordur. Escher bu prensibi gelişti­
rerek, figür ve elementler arasında hiç boşluk
bırakmadan kendi eserlerini oluşturmuştur.
Biçimlerin biri diğerinden doğuyor, araların­
daki dokunma çizgileri farklı özellikler gös­
teren ortak bir çizgiye dönüşmüştür ve bu da
doğadaki simetri kuralları’nın kullanılması­
nı zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla izleyici
bu çalışmalara bakarken siyah-beyaz simetri­
sini yeniden keşfetmektedir. Bu arada sırası
gelmişken genel olarak simetri ve simetri ku­
rallarına deyinmekte yarar var.
Simetrinin doğada ve bilimde çok farklı
çeşitleri mevcuttur ve bu simetri türlerinden
biri de, özellikle Escher’in en çok kullandığı
siyah-beyaz veya renk simetrisidir. Bu simet­
riye satranç tahtası iyi bir örnek sayılabilir.
Bilindiği gibi satranç tahtası siyah ve beyaz
karelere göçürme-aktarma simetrisi tatbik
edilerek oluşturulmuştur. Bir süre beyaz ka­
releri izleyen göz yorularak siyah karelere
yönelir. Kah beyaz karelerin siyah fonda, kah
da siyahların beyaz fonda görülmesi hareket
illüzyonu-yanılsaması doğurur. Böyle yapı­
larda kuruluşun çok görünüşlülük ve çok an­
lamlılık özellikleri ortaya çıkar ve izlenim sı­
rasında göz simetrik parçaları çeşitli tarzlar­
da gruplaştırır. Bu özelliğe çağdaş psikoloji­
de görünüm asimetrisi de denilmektedir. Ni-
SANAT ■
tekim, Escher’in eserlerinde izleyenleri en
çok büyüleyen etkenlerin başında bahsettiği­
miz özellik gelmektedir (Hargittai, 1989,
s.370).
Böylesi uzun bir açıklama yapmaktaki
amacımız Escher’in rastlantı sonucu ortaya
çıkardığı ve farkında olmadan “Mağribilere”
yani Araplara ait olduğunu sandığı bu yolun,
Araplardan ve İslam’dan asırlar önce Türkler
tarafından kullanıldığına ve bu yolun Türk
sanatının gramer yapısını belirlediğine dair
belgeleri ortaya koymaktır.
İslam döneminde yapılan ve fon-figür
eşitliği ilkesine dayanan en çarpıcı örnekler
11.-16. yüzyıllar arasında Afganistan, Orta
Asya, İran, Azerbaycan ve Anadolu arazile­
rinde bulunmuştur. Eldeki verilere dayana­
rak, fonsuz süslemeleri 12. yy İsfahan, Nahçıvan, Kazvin ve Gazne’de, 13. yy Konya’da
ve genel olarak Anadolu’da, 14. yy Berde, İs­
fahan, Tebriz Erdebil, tüm Azerbaycan’da ve
Orta Asya’da, 15. yy ise en fazla Orta Asya
mimarlık, abidelerinin bezeme unsuru olarak
görüyoruz. Bu devirlerde bahsi geçen ülke­
lerde Karahanlılar, Gazneliler, Harzemşahlar,
Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları,
Atabeyler, İlhanlIlar, Timur Hanedanı, Akkoyunlu ve Karakoyunlular egemen olmuştur
(Memedov, 1981, s.38-39). (Resim 7, 8)
Türkler tarafından ortaya konulan fonsuz
biçim yaratma geleneğinin en tipik örnekle­
rinden biri, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de
bulunan, 14-15. yüzyıllarda yapıldığı tahmin
edilen Şirvanşahlar külliyesini süsleyen makili “Ali” sözünden yapılmış bir madalyon­
dur. Altıgen madalyon içerisinde makili ya­
zıyla “Ali” sözü altı kere tekrarlanarak ve
üçü çukur diğer üçü ise kabarık olmakla, yu­
karıda bahsi geçen siyah-beyaz simetri türü­
nün en güzel örneklerinden biridir. Burada
usta aynı sözü hem fon hem figür olarak kul­
lanmakla, aralarında hiç boşluk bırakmaya­
cak bir şekilde ideal bir sonuca ulaşmıştır.
Bu örnekten açıkça anlaşıldığı gibi, Esc­
her’in eserlerinde kullandığı sanat dili Orta
çağ Türk-İslam eserlerinin plastik dilidir. Şu­
nu da belirtmeliyiz ki, “Ali” sözünden yapı­
lan bu motifin benzerleri Konya-Akşehir’de
(13.yy), Aksaray’da (13.yy) ve Malatya’da
7
7. Konya Sırçalı Medrese duvarında
çini süsleme, 1243.
8. Konya Sahip A ta Mescidi üzerinde
çini süsleme, 1279.
9. Bakü - Şirvanşahlar Sarayını süsleyen
“ Ali” sözünden yapılmış makili
madalyon, Azerbaycan,14-15.yy.
10. Aksaray-Sultan hanı, “ Ali” yazılı
8
(13.yy) Selçuklu dönemi mimarlık eserleri
üzerinde de bulunmuştur (Resim 9-10).
Bu arada değinilmesi gereken önemli bir
hususta, “İslam Sanatı” tanımıyla ilgilidir.
Yukarıda da değinildiği gibi genellikle Batı
dünyası İslam’da birleşen tüm halkların bir­
birlerinden farklı sanat ve kültür mirasını bu
genellemeyle tanımlamaktadır. Oysa Endo­
nezya’dan İspanya’ya kadar uzanan geniş bir
coğrafyada ortaya çıkan sanat eserlerine ba­
kıldığında bu tarz yaklaşımın yanılgı olduğu­
nu görüyoruz. Kuşkusuz İslam ’ın Türkler
başta olmakla beraber bu halkların sanat ve
kültürlerine yadsınamaz katkısı ve etkisi var­
dır. Fakat, “İslam Sanatı” tanımı nedir, bu ta­
nım neyi ifade etmektedir, İslam’dan çok ön­
celeri şekillenmiş sanat disiplinleri bu tanıma
nasıl girmektedir? Eldeki mevcut verilere da­
yanarak “İslam Sanatı” kavramının 9-15. yy
Orta Asya, İran ve Anadolu’da yapılan mi­
marlık eserleri ve bu eserler üzerindeki süs­
lemelere dayanarak tanımlandığı söylenebi­
lir. Bilindiği gibi bu dönem eserlerinde ge­
ometrik süslemelerle, stilize edilmiş hayvan
ve kuş tasvirleri, sembolik işaretlerle bera­
ber, Arap alfabesiyle çok sayıda köşeli ve yu-
madalyon, 13.yy.
SANAT
varlak hatlı yazı öğesi süsleme elemanı ola­
rak kullanılmıştır. Bu yazılar “İslam Sanatı”
tabirinin ortaya çıkmasına vesile olmuştur.
İslam Sanatıyla ilgili yazılarda en çok tekrar­
lanan bir sav da, İslam’ın canlı tasvirini ya­
saklaması ve bu yüzden Müslüman sanatçıla­
rın soyut sembolizme ve geometrik süsleme­
lere yönelmesidir. Oysa ki, İslam putperestli­
ği ve kesin olarak da Allah’ı her hangi bir şe­
kilde tasvire kalkışmayı reddetmiştir. Sel­
çuklu sanatında ve bin yıllık minyatür res­
minde sayısız insan, hayvan ve kuş tasvirleri
yer almaktadır ve bu tasvirler İslam’ın en ih­
tişamlı dönemlerinde yapıla gelmiştir (Memedov, 1981, s.40).
Gösterilen örnekler siyah-beyaz simetri­
nin en ideal ifadesidir ve bu gelenek Escher’in “keşfi”nden asırlar önce bilinmektey­
di. Tıpkı, Colomb’dan önce Amerika’nın var
olması gibi. Tekçe “Ali” yazısı bu yolun
Türk sanatında ne kadar önemli ve gelişmiş
bir dil olduğunu göstermek bakımından ye­
terli olabilirdi. Fakat, farklı zamanlarda ve
farklı coğrafyalarda; Kuzey Kafkasya, Azer­
baycan, Anadolu, Orta Asya, Sibirya, Altaylar ve Amerika arazilerinde arkeolojik bulgu­
larda ortaya çıkan ve M.Ö. bin yıllara tarihlenen yüzlerce fonsuz süsleme ve siyah-beyaz
13
11. Kuzey Kafkasya-Osetya,
tunç balta. M.Ö. I. bin yıl.
12. Dörtlü “ Ali” makili. isfahan,14.yy.
13. Batı Sibirya-Tomsk, tunç çağı
seramik motifi. M.Ö. 5. bin yıl.
14. Grifonlar, Altay medeniyetine ait
at bezeyi, M.Ö. I. bin yıl.
simetri örnekleri mevcuttur. Ve bu tarz süsle­
meler tarih öncesi çağlardan günümüze ka­
dar süreklilik ve devamlılık arz etmektedir.
Konuya ilişkin en güzel örnekler olarak Batı
Sibirya’nın Tomsk vilayetine bağlı Desyatovo yaşayış bölgesinde bulunan ve M.Ö. 5.
bin yıla tarihlenen seramik kaplar üzerindeki
motifleri ve Kuzey Kafkasya ve Azerbaycan
arazilerinde Tunç Çağına ait arkeolojik bul­
guları gösterebiliriz. (Resim 11, 12).
Verilen örneklerin ortak özelliği fonsuzluk ve düzlemin düzenli bölünmesi ilkesiyle
yapılmış olmaları, siyah-beyaz simetri kura­
lını tamamen yansıtmalarıdır. Bu örneklerin
hepsinde siyah motifler beyaz motifler kadar
zengindir ve aynı zamanda siyah motiflerle
beyazların git-gelinden doğan bir dinamizm
egemendir. Bu özellik fonsuzluk ve düzle­
min aralıksız bölünmesi ilkesiyle yapılmış
tüm motiflere hastır. Diğer yandan bu motif­
lerde dikkat çeken başka bir husus da, bu
motiflerin plastik ve estetik değerlerinin İs­
lam döneminde ortaya çıkan makili yazılarla
birebir örtüşmesidir.( Resim 13)
Konuya ilişkin farlı bir örnek de, Altaylarda 2. Başadır Kurganında bulunmuş at be­
zeğidir. Yazılı edebiyatta adı Grifonlar ola­
rak geçen fantastik ruh kuşlarını yansıtan bu
örnek, ikili simetri oku bulunan siyah-beyaz
simetrinin ve aynı zamanda üzerlerinde bulu­
nan kıvrımlarla da dinamik simetrinin en yet­
kin ifadelerinden biridir. Buna benzer ikili si­
metri oku bulunan başka örneklerin de, bu
tarz kuş resimlerinden soyutlanarak oluştu­
rulduğu varsayılmaktadır. Göründüğü gibi
Escher’in hayvan ve kuş tasvirlerinden yola
çıkarak düzlemi fonsuz biçimlerle düzenli
bölmek ilkesi M.Ö. 1. bin yıllarda yapılmış
bulunuyor. (Resim 14)
Escher’in İslam Sanatı veya Arapların us­
talığı olarak gördüğü fonsuz tasvir geleneği­
nin sanılandan daha eski bir tarihi olduğunu
kanıtlayan başka belgelerde mevcuttur. Bizi
en çok şaşırtan olaylardan biri de, bu tarz
süslemelerin Neolitik Çağ ( M.Ö. 7-5 bin yıl)
Anadolu’su ve ona komşu olan Kuzey İran
ve Mezopotamya kültürlerinde yaygın kulla­
nılmasıdır. Özellikle, Anadolu’da Çatal Hö­
yük ve Hacılar yerleşim bölgelerinde İngiliz
SANAT ■
arkeologu J. Mellart tarafından ortaya çıkarı­
lan seramik kaplar, kil mühürler ve duvar re­
simlerinde, fonsuz şekil yaratma-aralıksız
tekrar ilkelerinin yoğun bir şekilde kullanıl­
ması dikkat çekicidir. Bu örnekler içerisinde
Çatal Höyük duvar resimleri Escher’n düzle­
min düzensiz doldurulması dediği tarzla bire­
bir örtüşmektedir. Resim 15 ve 16’da gördü­
ğümüz iki ayrı örnek, düzlemin aralıksız ve
fonsuz bölünmesi açısından merak doğurur.
Burada oturan Ana Tanrıça figürünü sarma­
layan dört hayvan betimlemesi görüyoruz.
Kadının vücut hatlarını ortaya çıkaran karşı­
lıklı iki kediye benzer figür ve onların altında
yer alan leopar tasvirleri, hem kadının bacak
hatlarını hem de üstteki hayvanların ayak ve
kuyruk kısmını hiç boşluk bırakmadan ta­
mamlamaktadır. Bir diğer örnekte ise, Tanrı
ve Tanrıça figürleri tamamen sonsuz ve ara­
lıksız bir biçimde düzlemi doldurmaktadır.
(Resim 15-16)
Bu tarz süsleme örnekleri Doğu Avru­
pa’da ortaya çıkarılan Prehistorik, Paleolitik
ve Neolitik Çağ bulgularında da görülmekte­
dir. Fakat konumuz açısından en dikkate de­
ğer bulduğumuz ve fonsuz tasvirlerin yaşı
bakımından en ilginç olanı, Sibirya’da Mala­
ya Siy bölgesinde bulunan ve Rus bilim ada­
mı V. Lariçev tarafından M.Ö. 34 bin yıl ön­
cesine ait oldukları ileri sürülen örneklerdir.
Bu örneklerden birisi, birbirilerini arada hiç
boşluk bırakmadan ve tamamen Escher’in
çalışmalarındaki gibi tamamlayan mamut ve
kaplumbağa heykelciği, diğeri ise fil ve dişi
bizon figürlerinden oluşan kazıma rölyeftir.
Bu örnekler Doğadaki dişi-erkek başlangıcı­
nı yansıtan ve çok yaygın olarak bilinen
Ying-Yang sembolünün prototipi de sayılabi­
lir. Sibirya örnekleri, şimdilik bulunabilen en
eski fonsuz tasvir örnekleridir ve bu gelene­
ğin çıkış yeri olarak kabul edilebilir ( Lari­
çev, 1980, s. 26-27)(Resim 17, 18).
Sonuç olarak denebilir ki, Escher’in Batı
dünyasını hayran bırakan ve çağdaş resim ve
grafik sanatlarında önemli bir yeri olan “buluş”un kökleri, günümüzden 34 bin yıl önce­
sine kadar uzanmaktadır ve Azerbaycan’ın
15. Çatal Höyük duvar resimlerinden
detay, Konya, M. Ö. 7-5. bin yıl.
16. Çatal Höyük duvar resmi, Konya.
M.Ö. 7-5. bin yıl.
17. M am ut ve Kaplumbağa, Sibirya .
34 bin yıl.
18. Fil ve Dişi Bizon, Sibirya. 34 bin yıl.
SANAT
19
19. P. Klee, Şehir ve Güneş, 1934.
20. V. Vasarely, Zebralar, 1939/1950.
20
dünyaca ünlü bilim adamı Prof. Dr. H. S.
Memedov (1927-1988) tarafından Türklere
has sanat grameri olduğu bilimsel verilerle
ortaya konmuştur. Memedov, fonsuz biçim­
lerle düzlemin aralıksız doldurulması ilkesi­
nin Türklerde ortaya çıkışının ve süreklilik
arz etmesinin muhtemel nedenlerini, tarihi
coğrafyasını, doğadaki biçimlenme yasala­
rıyla paralelliğini ve modern sanatın aynı il­
ke ve yasaları bilimin ışığında yeniden keş­
fettiğini ileri sürmüştür. Nitekim, çağımızın
Picasso, Klee, Mondrian, Albers, Vazarelli
ve Escher gibi ünlü sanatçılarının eserlerinde
figür-fon ilişkisinin birbirini tamamlama ni­
teliği, renk ve leke düzeninin eşdeğer ifade
biçimi ve en önemlisi doğanın dış görünüm­
lerini taklit etmek yerine, doğa kanunlarını
ve biçimlenme yasalarını baz alan yaratıcılık
yolunu izlemeleri başlıca özelliklerdir (Me­
medov, 1981, s.41) (Resim19, 20).
Günümüzde Escher tarafından yeniden
değerlendirilen düzlemin aralıksız ve düzenli
bölünmesi ilkesi temel tasarım eğitiminde,
endüstriyel tasarımlarda, modern mimaride,
tekstil ve halı-kilim sanatlarında, cam ve se­
ramik kaplamalarda, parke taşlarında vb bir
çok alanda halen kullanılmaktadır. Bu ilkele­
rin Türk sanatçıları ve tasarımcıları tarafın­
dan yeniden ele alınması, sanat eğitimi veren
kurumlarda, mimarlık ve iç mimarlık alanla­
rında ve en önemlisi dünyanın dört bir yanı­
na ihraç ettiğimiz halı-kilim sektöründe de­
ğerlendirilmesi hem pratik hem de teorik
açıdan önem arz etmektedir.
Kaynakça:
• Escher M. C. Grafik Yapıtları, 1995, Remzi Kitapevi
ve Tachen Ortak Yayını. İstanbul.
• Memedov, H. S., Emiraslanov, İ., Necefov, H., Mürseliyef, A. A. ,1981, Nakışların Yaddaşı, Bakü.
• Memedov, H.S., Dadaşov, S.,16 Ekim-4 Kasım
1992, Azerbaycan Medeniyetinin Tesvir Dili, “Goşa
Ganad” Gazetesi. Bakü.
• Hargittai, I., Hargittai, M.,1989, Simmetriya
Glazami Khimika, Moskova “Mir”.
• Lariçev, V., Aralık-1980, Drevneyşie Lyudi Sibiri,
Kurye Unesko, Paris-Moskova.
ÇEVİRİ ■
Çevre Komisyonunun Seçtiği
"2007'nin En İyi 10 Projesi"nden Örnekler
Çeviri: Süheyla SIRAMKAYA ] P 9
IA (Amerikan Mimarlar Enstitüsü)
COTE (Çevre Komisyonu), Ameri­
ka’da sürdürülebilir mimarlığın sem­
bolleri olan “En İyi 10 Yeşil Proje” adlı yıllık
seçimini ilan etti. Programın 1997 yılındaki
başlangıcından bu yana bu ödüller gittikçe
daha rekabete dayalı bir hale gelmişlerdir.
“En İyi 10” için seçilen bütün örnekler
enerji tüketimini, atıkları ve sera gazlarını
azaltarak, su ve diğer doğal sistemlere kıy­
metli kaynaklar olarak saygı göstererek, ye­
rel, geri dönüştürülebilir ve yenilenebilir an­
lamda üretilen malzemeler kullanarak ve bi­
na sakinlerinin refahını arttırarak çevreyi ko­
rumaya katkıda bulunan sürdürülebilir mi­
marlığın yıldız örnekleridir.
Bu projelerden 4 ’üne zaten Architecture
Week dergisinde yer verilmiştir. Bunlar Gü­
ney Boston’daki kenar mahalle gençleri için
bir platin sanat okulu olan ve Arrowstreet ta­
rafından yapılan EpiCenter, Little Rock Arkansas’ta Polk Stanley Rowland Curzon Porter Mimarlık tarafından tasarlanan bir ofis bi­
nası olan Uluslar arası Heifer Merkezi, Santa
Monica Kaliforniya’da prefabrikasyon için
Ray Kappe tarafından tasarlanan bir model
ev ve Eugene Oregon’da Morphosis tarafın­
dan tasarlanan hafif dolgulu ama yine de gü­
venli Federal Mahkeme Binası’dır.
COTE başkam ve AIA üyesi Kira Gould
bu yılın seçimini şu şekilde özetlemektedir:
“Bu program; bağlam, ulaşım, enerji, su,
ışık, hava ve diğer özelliklere hitap eden öl­
çüleri inceler. Tasarım ekiplerinin bu ölçüler­
le giderek daha da rahat olması bizi mutlu et­
mektedir ki bu, performans standartlarının da
ayrı bir şey olarak algılanmasındansa etkili
bir şekilde tasarım içeriğiyle bütünleşmesini
önermektedir.”
Su ve Güneş
Helates Teksas’taki Canyon Hükümet Ziya­
retçi Merkezi Lake/Flato Mimarlık tarafın­
dan tasarlanmıştır ve Hükümet Canyon Eya­
leti Doğal Alanı’na giriş kapısı niteliğinde­
dir. Yeni bina bir sergi salonu, park alanı, sı­
nıflar, ofisler ve bir dış mekân pavyonu içer­
mektedir.
Süheyla Sıramkaya, Y. Mimar, Arş. Görev.
Selçuk Üniversitesi Mühendislik - Mimarlık
Fakültesi Mimarlık Bölümü.
ÇEVİRİ
Government Canyon Ziyaretçi
Merkezi, Helotes, Texas.
Helotes Teksas'taki Canyon Hükümet
Ziyaretçi Merkezi Lake/Flato Mimarlık
tarafından tasarlanmıştır ve AIA/COTE nin
seçtiği "2007'nin en iyi 10 yeşil projesi"nden
biridir.
1. Ana
giriş, ziyaretçileri yerel bitki örtülü avlu
boyunca yüzey akışındaki rahatsızlığı asgariye
indirmek amacıyla yükseltilip perdelenmis
sergi alanına yönlendirir.
2.
Çatılardan toplanan yağmur suyu
çakıl tabakalarla filtrelenerek yeraltı
1
sarnıçarına iletilir. Fotoğraftaki sarnıçlar aynı
zamanda genel giriş yolu boyunca oturak ve
yerel bitkiler için saksı işlevini görmektedir.
Fotoğraf, avludaki derslik alanından doğudaki
sergi alanına doğru manzarayı gösteriyor.
3.
Sergi alanı kuzey yönünden günışığı ve
manzaraya açılıyor. Çatının güneyinde
geniş bir çıkıntı güneşin önünü kesiyor.
4.
Fotoğrafta görüldüğü gibi alan verandalara
açılarak klimatize iç hacim asgariye indirilerek
doğa ve manzarayla bağlantı kurulmuştur.
5.
Bina kesitinin krokisi yağmur suyu depola­
ma kulesi dahil omak üzere projenin yeşil
(doğa dostu) özelliklerini vurguluyor.
Üstte görülen yağmur suyu depolama kulesi,
suyu güneş enerjisiyle çalışan bir pompa ve
2
Binanın peyzaj ve narin su kaynakları
üzerindeki etkisini en aza indirmek için mi­
marlar “az ile çok yapmak” için çalışmışlar­
dır. Konu ile ilgili olmayan mekânları yok
ederek malzeme ve enerji kullanımını azalt­
mışlardır. Orijinal programda iç mekân ola­
rak görünen sergi ve dolaşım alanlarını yaz
esintilerini alırken kuzey rüzgarından koru­
nan örtülü ve gölgeli dış mekânlar olarak ta­
sarlamışlardır. Bu mekânların havalandırıl­
mayacak olması havalandırılacak mekânı %
35 oranında azaltırken ayrıca malzeme ve
enerji bedelini de azaltmıştır.
Yağmur suyu uygun olan tüm çatı alanın­
da toplanarak kısmen görünen yeraltı beton
sarnıçlarda depolanmaktadır. Güneş enerjisi
ile çalışan bir pompa depolanan yeraltı suyu­
nu yukarıdaki depolama sarnıç kulesine kal­
dırarak damla sulama ve atık su nakli için
yerçekimi beslemesi sağlar.
Jüri üyesi Susan Szenasy gözlemlerini
şöyle açıklamıştır: “Bina açılıp kendisini
gölgeliyor ve peyzajın içine saldırgan olma­
yan bir biçimde yerleşiyor. Ayrıca bina ile il­
gili gerçekten tanıdık ve rahat bir şey var.
Kompozisyon vaziyet planından detaylara
kadar çok dikkatli bir şekilde kontrol edil­
miş.”
3
yerçekimi sayesinde dağıtıyor. Depolama
tankları damla sulama ve atık su nakli için
yerçekimi beslemesi sağlıyor.
Alttaki fotoğrafta görülebebileceği gibi sergi
alanı klimatize edilmeyip yazın serinletici
rüzgarlara ve manzaraya açık durumda, kışın
ise rüzgar, döner kapılar kapatılarak engellenir
ve sergilenen eşya mekânın çok amaçlı
kullanımına imkan verecek şekilde hareket
5
ettirilebilir.
F o t o ğ r a f l a r : C h ris C o o p e r
4
Yeniden Kazan>lm>ş Bina
Willingboro (New Jersey) Master Planı &
Halk Kütüphanesini tasarlayan Croxton Mi­
marlar Ortaklığı “yeniden kazanma”yı tüm
bir binayı yeniden kullanarak ciddi bir şekil­
de ele almışlardır. Arsa iflas etmiş bir alışve­
riş merkezine aittir ve yeni kütüphane inşaatı
orijinal strüktürel çelik çerçeve ve beton te­
melleri % 100 oranında korumuştur.
Alışveriş merkezi gün ışığı için ya da ona
yönelerek tasarlanmamıştır, bu sebeple mi­
marlar kuzey-güney aksı boyunca başlıca 7
ÇEVİRİ ■
tane pencereli asma kat eklemişlerdir. Bu
cam var olan kirişlere belli bir açı ile geçici
“nokta nokta ışık” etkisi yaratmaktadır. Bu­
na ek olarak pratik pencereler doğal havalan­
dırmaya da katkıda bulunmaktadır.
Juri üyesi Anne Schopf bina hakkındaki
yorumlarını şu şekilde belirtmiştir: “Bu bina
gerçekte hiçbir şeyden nasıl güzel ve fonksi­
yonel bir şey yapılabileceğinin harika bir ör­
neğidir. İhmal edilen hizmetlere bu şekilde
hitap etmek karmaşıktır. Bu proje gerçekten
mekânı holistik bir biçimde dönüştürmüş­
tür.”
Willingboro Halk Kütüphanesi,
Willingboro - New Jersey, ABD.
Deniz Suyu Soğutması
Ferraro Choi ve ortakları tarafından tasarla­
nan Kaliua-Kona’daki Hawaii Enerji Merke­
zi Kapısı Big Island’ın rüzgar, güneş ve de­
niz gibi bol kaynaklarından büyük ölçüde
yararlanmıştır. Bina doğal kaynakları koru­
mak ve olağanüstü bir bina performansı elde
etmek için baca havalandırması, güneş ışı­
ğından yararlanma, gölgeleme ve derin de­
niz suyundan yenilenebilir soğutma gibi pa­
sif tasarım stratejilerini bütünleştirmiştir.
Bakır bir çatı bir “motor” rolü üstlenerek
bir termosifon etkisine yol açar ve güneşten
alınan enerjiyi tavan deposuna yayar. Isınan
hava yükselmeye başlar ve binanın kuzey
yüzündeki bacalardan boşaltılır. Havanın bu
Üstte, günışığında kütüphaneden
görünümün yanında, binanın ön cephesi
görülmektedir. Yanda yapının yüksek
tavanları çocukların öykü alanında
iki sıra pencereye imkan vermiştir.
Kütüphanenin ön girişinde ışıklandırılmış
tente yer alıyor (altta).
F o t o ğ r a f l a r : C ro x to n M im a rla r O rta k lığ ı, P .C .
Hawaii Gateway Enerji Merkezi,
Kaliua-Kona, Hawaii
1. HGEM binası ve mahali.
2. Bina mahalinin tamamlanmış birinci
aşama ve önerilen ikinci aşama krokisi
(Vaziyet planı).
3.
H G EM ’in kuzeybatı yonunden manzarası
ve fotovoltaik piller. Bu fotovoltaik diziler
Kailua-Kona'da, Ferraro Choi ve ortakları
tarafından yapılan Hawaii Enerji Merkezi
3
Kapısının imajına egemen olmuştur.
4.
Fotovoltaik pil dizisini destekleyen kafes
ya pt
F o t o ğ r a f l a r : F e rra ro C h o i.
2
ÇEVİRİ
5
5.
Fotovoltaik pil dizisini destekleyen
kafes yapıya yakından bakış.
6.
Fotoğraftaki termal baca akışları sıcak
havayı dışa ileterek binaya soğuk hava
çekiyor.
7.
Binanın nasıl termal baca işlevi
gördüğünü açıklayan diyagram.
8.
Hawaii Gateway Enerji Merkezi'nin
yandan görünümü.
9.
Zemin planında görüldüğü gibi HGEM
içindeki alanlar ilerde farklı kullanımlara
imkan verecek esneklikte tasarlanmış.
F o t o ğ r a f l a r v e ç i z i m : F e rra ro C h o i v e O rta k la rı L td .
sıcak ve boşalan buhar hali devamlı % 100
oranında dışarıdan yeni hava ile tekrar dol­
durulmaktadır.
Yoğunlaşma (buğu), havalandırma için
kullanılan gelen havayı soğutmak için yarar­
lanılan 7°C’deki deniz suyunu devridaim ya­
pan soğutma bobinlerinin altındaki depola­
ma tankında toplanır. Derin deniz suyunun
az bir miktarı yoğunlaşma ile çevrilip toplan­
maktadır. Sonuçta elde edilen karışım derin
köklü bitkilerin sulanmasında ve tuvalet te­
mizlenmesinde kullanılmaktadır.
Traci Rose Rider juri adına konuşarak mi­
marların aktif ve pasif teknolojileri harman­
lama biçimlerinden etkilendiklerini belirtmiş
Sidwell Friends Ortaokulu,
Washington, District of Columbia, ABD.
Yanda, avlusu ve giriş yolu görünen bina,
sosyal ve çevresel sorumluluk için bir ahlak
sistemi geliştirmektedir.
m
Yine yanda sağdaki fotoğrafta görülen termal
havalandırma bacası, yeşil çatı ve bahçe gibi
unsurlar enerjinin sorumlu kullanımına örnek
teşkil ediyor.
Üstteki fotoğraf ise binanın ahşap
kaplamalarını vurguluyor.
- »"al
.• n
■î ■
j il i İ T
î |U
*
ve şöyle devam etmiştir: “Bu proje fotovoltaikleri kullanmakta ve buna dikkat çekmekte­
dir. Bu gerçekten dünyanın bütün yöntemle­
rini kullanmakta ve bunu bu görünür yapı ile
dramatize etmektedir.”
Çevreciliği Öğretmek
Juri üyesi Saenasy’e göre; Kienan Timberlake Ortakları tarafından tasarlanan Washington’daki Sidwell Arkadaşlar Orta Okul Bina­
sının kendisi çocukları su ve ışık konusunda
bilinçlendiren, “onları doğal dünyaya bağla­
yan” ve sosyal ve çevresel sorumluluk için
bir ahlak sistemi geliştirmeye yardım eden
bir öğretmendir.
ÇEVİRİ ■
Aydınlatmanın otomatik sensörlerle kontrol
edildiği okulda, kütüphane de bol günışığı
almaktadır.
Okul çevre ve bina planıyla mevcut durumun
kuşbakışı görünümleri.
Fotoğaflar: Barry Ha İkin
Çizim: Andropogon Associates
Carnegie Enstitüsü Küresel Ekoloji
Merkezi, Stanford, California, ABD.
1. Fotoğraftan görüldüğü gibi laboratuvarın
Yarısı yeni diğer yarısı yenileme olan bu
6700 m2lik okulda pasif havalandırma için
herhangi bir ek enerji girdisi olmadan çalı­
şan güney yönlü camlarla yapılan güneşsel
bacalar tasarlanmıştır. Güneş ışığı havayı
cam baca üstlerinin içinde ısıtarak serin ha­
vayı kuzeye bakan açık pencerelerden bina­
nın içine doğru çeken bir konveksiyon akımı
yaratır.
Bina güneş ışığını geniş ölçüde kullan­
makta, yeşil çatı sağanak su fazlalık hacmini
azaltmakta, süzülmüş fazlalığın kalitesini
yükseltmekte ve kentsel su kullanımını
azaltmaktadır.
Karbon Azaltmalar>
EHDD Mimarları tarafından tasarlanan Kali­
forniya’nın Stanford Üniversitesi’ndeki Glo­
bal Ekoloji Araştırma Merkezi; Washington
Carnegie Enstitüsü için yapılan 1000 m2lik
bir düşük enerji laboratuarı ve ofis binasıdır.
Araştırmacılara göre en acil çevresel ko­
nular küresel iklim değişimi, bioçeşitlilik ve
su kalitesidir. Sürdürülebilir tasarım, binanın
çalışması ile ilişkili olan karbon yayılımını
% 72 oranında azaltmış ve yapı malzemele­
rindeki somut haldeki karbonda da % 50 ora­
nında bir azalma elde edilmiştir.
Mimarlar bioçeşitliliği kurtarılmış, geri
dönüşümlenmiş ve onaylı malzemeleri seçe­
rek ele almaktadırlar. Onlar arazi su kullanı­
mını sınırlandırmaya, San Francisco Koyu’na giden sağanak akışı azaltmaya ve akifer yüklemeyi yükseltmeye odaklanmışlardır.
Geleneksel su soğutmalı soğutucular ile
karşılaştırıldığında su tüketimini % 50 ora­
nında azaltan düşük enerjili bir soğutma sis-
içi günışığıyla parlıyor.
2.
Öğrencilere açık bu ofisin çatı tasarımı
günışığı ve havalandırma için
pencereli bir üst kısmı içeriyor.
3.
Binanin güney cephesince aydınlatma ve
havalandırma için pencereler, "gece havasi”
su püskürtme sistemi (bu sistemle aynı
zamanda geceleri çatıya püskürtülüp
soğutulan su toplanarak binanın
soğutulmasında enerji tasarrufu sağlanıyor)
ve atık şarap fıçılarından imal edilen
1 kaplamalar bulunuyor.
4 ve 5.
Güneş siperliği ve yansıtıcıları.
F o t o ğ a f l a r : P e te r A a r o n / Esto P h o to g ra p h ics
A
r
ı fC4m
ır.
■
. *■_. tir
i
h
_ İ7
1ES1
m
;L I
J
■ rA
2
103
ÇEVİRİ
6.
7.
Lobinin katlanır kapıları yoldan geçenlere açık.
Zemin planlarında görüldüğü gibi, laboratuvar ve ofis
alanları ayrılarak kademeli hava akışı gibi yeni enerji
stratejilerinin uygulanması kolaylaştırılmış.
8.
Bina ve doğal peyzajının krokisi. (Ron Lutsko Landscape
Mimarlık)
9.
Fotograftaki konferans odasındaki masalar, okuldaki pek
çok eşya gibi civardaki bir hurdalıktan toplanan ahşaptan
yapılmış.
10.
Projenin sürdürülebilir tasarım stratejilerini betimleyen
şematik kesit. (EHDD Architecture)
11.
"Gece havasi” radyatif soğutma sisteminin şematik
açıklaması. (EHDD Architecture)
12.
Binanın günbatımında çekilen bu fotoğrafında bina
personelinin ulaşımda tercih ettiği bisikletler için
6
park alanı da görülüyor.
F o t o ğ a f l a r : P e te r A a r o n / Esto P h o to g ra p h ic s
9
Giriş katı planı.
T-i T in
1. kat planı
1
: m pj M
r m im ]
-
-
. ■ .Ü ■
ı
■
MUŞHtfl
.■ İL
■■
o l —
■ "HP
* -■ —
1
10
M E
pfppn,tp«wı
L— ı
7
8
12
ÇEVİRİ ■
temi olan, binanın “gece gökyüzü” sistemi
için su bir kanal görevi görmektedir. Su ayrı­
ca katabatik soğutma kulesinde enerji ve suetkin bir soğutma sağlamakta ve parlak dö­
şeme ve tavan sistemlerinde ısı transferi için
etkili bir ortam hazırlamaktadır.
Çat> Üzeri Park Alan>
Steven Holl Mimarları tarafından yapılan
Connecticut New Haven’daki Whitney Su
Arıtma Tesisi, Güney Connecticut’a su sağ­
lamakta ve kamusal bir park oluşturan arazi­
siyle bir eğitim tesisi olarak hizmet vermek­
tedir. Su arıtma parkın altında gerçekleşmek­
te ve bu park esasen 2800 m2lik bir yeşil ça­
tıdan oluşmaktadır. İşletimsel programlar işe
peyzaj içinde yansıtıcı bir çizgi oluşturan
110 metre uzunluğunda paslanmaz çelik bir
bina içinde yer almaktadır.
Çayır benzeri çatı canlı bir ekosistem,
farklı bir habitat ve göçmen kuşlar için bir
sığınak yaratmaktadır. Sedumun farklı çeşit­
leriyle ve yıl boyunca görsel ilgi sağlayan çi­
çek açan uzun ömürlü 7000 bitki ile yeşillendirilmiştir. Yeşil çatı düşük-bakımlı bir sis­
temdir ve biçme ya da sulama gerektirmez.
Bitkilerin çoğunun 15 cm büyümesi ve iki
büyüme mevsiminde tam büyüklüğüne ulaş­
ması beklenmektedir.
Yeşil çatıdan çıkan camla kaplanmış
“kabarcıklar” aşağıdaki servislerin güneş
ışığı içinde sürmesini sağlamaktadır. Tüm
personel alanı aydınlatılmıştır ve tamam­
layıcı elektrikli aydınlatmalar düşük enerjili
floresanlardan elde edilmektedir. Jeotermal
sistem ise geleneksel HVAC sistemleri ile
karşılaştırıldığında yıllık 850.000 kilowatt
saatlik tasarruf sağlamaktadır.
Kaynaklar:
Metin: www.Architectureweek.com
Görseller ve Açıklamalar: Architectureweek ve
AIA/COTE web sayfaları (Derleyen: Zehra Şenoğuz)
Whitney Su Arıtma Tesisi, ABD.
1-2. W hitney Su Arıtma Tesisi. Tesisde
ana
binayla birlikte bahçe kafesi ve göleti
gösteren ilk iki fotoğraf binanın paslanmaz
çelik kaplamalarını vurguluyor.
3. iç mekândan bir görünüm
4. Tesiste yeşil çatı ve peyzaj.
1
( F o t o ğ r a f : Paul W a rc h o l)
5. Tesiste
binaların ve arıtma alanlarının
konumlanımı (vaziyet planı).
Su, arıtma tesisi içinde ve mahalinde
yerçekimi kanununa uyarak akıyor.
2
Bahçeler fırtına sularını filtreleyip
depolayarak komşu mahallere akıntıyı
engelliyor. Su, son temiz haline doğru
dolaşım ve dönüşüm sürecinden geçerken,
parkın engin alanı içinde mikro programlara
da olanak sağlıyor. Paslanmaz çelik yapının
tabanı boyunca hizalanmış su pompaları
bölgeye arıtılmış suyu dağıtıyor. Planda;
rf____
L 1
LrT
1. Klorofil bahçesi
2. Dalga merası
3. Kabaran bataklık
4. Filtre avlusu
5. Göletler
6. Türbulans çayırı görülüyor.
3
F o t o ğ r a f l a r . S te v e n Holl M im a rlık
5
ETKİNLİKLERİMİZ
KONYA MİMARLAR ODASI
ETKİNLİK HABERLERİ
06
• 5 Şubat 2007
Bilirkişilik Eğitim Semineri
Ş u b e m iz d e , o t o ğ r a f s a n a tç ıs ı
Reha Bilir 'i n
"Umut Ağlarda ve Tek Nefeste Aşk"
2 4-25 M art
ik in c is i o l a n
"A kıllı Binalar ve Yarının
t a r i h l e r i a r a s ı n d a Ş u b e m i z d e g e r ç e k l e ş t i r i ld i.
Yasam ı" e ğ i t i m
• T ü r k i y e 'n i n
• 10 Nisan 2007
s e m in e r i d ü z e n le n m iş t ir .
a d lı
f o t o ğ r a f g ö s t e r is i v e s ö y l e ş i s i g e r ç e k l e ş t i r i l d i .
e n iyi d ijit a l f o t o ğ r a f
s a n a t ç ıla r ın d a n
• 17 Şubat 2007
İsmail Haykır
fo to ğ ra f g ös­
te ris i ş u b e m iz d e g e r ç e k le ş m iş t ir .
M im a r S in a n 'ın d o ğ u m y ıld ö n ü m ü
ç e r ç e v e s in d e
“ Klasik Osmanlı Düşüncesi
Bağlam ında Sinan M im arlığı'
S o s y a l v e K ü lt ü r e l F a a liy e t le r K o m is y o n u
t a r a f ın d a n Ü y e le r im iz in k a y n a ş m a la r ın ı
• 7 Nisan 2007
s a ğ l a m a k a m a c ı y l a ç a y lı b ir t o p l a n t ı
Ş u b e m i z d e , S ü r e k l i M e s l e k i G e l iş i m
d ü z e n le n m iş t ir .
t a r a f ın d a n d ü z e n le n e n e ğ it im s e m in e r le r in in
k o n u lu
k o n f e r a n s d ü z e n le n m iş t ir . P r o f D r. U ğ u r
M e rk e z i
T a n y e lin in v e r d iğ i k o n f e r a n s a ü y e le r im iz in
y a n ı s ır a ç o k s a y ı d a d a v e t l i k a t ı l m ı ş t ı r .
• 25 Şubat 2007
• 12-15 Nisan 2007
A d a n a Y a p ı F u a r ın a g e z i d ü z e n le n m iş t ir .
4. Konya Yapı Fuarı n a
Ş u b e m i z ç e f u a r a iki o t o b ü s k a t ılım
s a ğ la m ış t ır . Ş u b e m iz e t a h s is e d ile n s t a n d d a
s a ğ la n m ış t ır .
ü y e l e r i m i z i n y a p m ı ş o l d u k l a r ı iş le r in s u n u m v e
Ş u b e m iz k a tılım
a n i m a s y o n l a r g e r ç e k l e ş t i r i ld i.
• 2 M art 2007
F o t o ğ r a f s a n a tç ıs ı
Gülcan Acar
d i a g ö s t e r is i
ş u b e m iz d e g e r ç e k le ş t ir ilm iş t ir .
• 20-28 Nisan 2007
Ş u b e m i z İ t a l y a ' y a b ir g e z i d ü z e n l e m i ş t i r .
Z e t u r T u r iz m ş ir k e t iy le y a p ıla n o r g a n iz a s y o n a
• 10 Mart 2007
4 2 ü y e m iz k a tılım s a ğ la d ıla r .
Ş u b e m i z i n ilk y a y ı n o r g a n ı M i m a r
an
d e r-
g i s i 'n i n Ü y e l e r i m i z e d a ğ ı t ı l m a y a b a ş l a n d ı .
• 4-5 Mayıs 2007
S ü r e k l i M e s l e k i G e l iş i m
• 24-25 M art 2007
S ü r e k l i M e s l e k i G e l iş i m
M e r k e z i t a r a fın d a n
d ü z e n le n e n E ğ itim s e m in e r le r in d e n ü ç ü n c ü s ü
M e r k e z i t a r a fın d a n
d ü z e n l e n e n E ğ i t i m s e m i n e r l e r i n i n ilk i o la n
o la n
“ K ü ltü relM ira sın Korunm ası"
ş u b e m iz d e g e r ç e k le ş t ir ild i.
ETKİNLİKLERİMİZ ■
• 4-6 Mayıs 2007
İstanbul Yapı Fuarın a
t e k n i k b ir g e z i
d ü z e n le n m iş t ir .
• 11-13 Mayıs 2007
G a z i a n t e p 't e g e r ç e k le ş t ir ile n
Değişim ve Mim arlık"
"K ü ltü rel
k o n u lu k o n g r e v e
t e k n ik g e z iy e Ş u b e m iz Y ö n e t im
K u r u lu v e
f a a l i y e t g ö s t e r e n k o m i s y o n ü y e l e r i ile k a t ı l ı m
s a ğ la m ış t ır .
• 30 Mayıs 2007
Emre Arolat ve Gonca Çırakoğlu 'n u n
"G ü n celP ro je Sunuşları Üzerinden
G österi Toplumuyla Yüzleşm e ve
M im arın Konum u"
is im li s u n u ş l a r ı E s n a f v e
S a n a t k a r la r O d a s ı k o n f e r a n s s a lo n u n d a
g e r ç e k le ş t ir ild i.
• 1 Haziran 2007
F o t o ğ r a f s a n a tç ıs ı
Ozan Sağdıç ,
kendi
ö z g ü n ç e v ir i l e r i o l a n M e v l a n a R u b a i le r i
e ş l i ğ i n d e b ir s ö y l e ş i g e r ç e k l e ş t i r d i .
• 13 Haziran 2007
S u n s t r ip F ir m a s ı t a r a f ın d a n t a r ih in d e
"M im aride Güneş Enerjisi
Uygulamalar/'
k o n u lu b ilg ile n d ir m e
t o p la n t ıs ı y a p ılm ış t ır .
• 22 Haziran 2007
M im a r
Mustafa Sütiçen 'i n "Kuzeyden
Güneye İtalya"
k o n u l u f o t o ğ r a f g ö s t e r is i
Ş u b e m iz d e g e r ç e k le ş t ir ilm iş t ir .
107
ETKİNLİKLERİMİZ
• 24 Haziran 2007
B e y ş e h ir v e c iv a r ın a d ü z e n le m iş o ld u ğ u m u z
t e k n i k g e z i m i z ü y e l e r i m i z v e a i l e l e r i n i n k a t ı l ı m ı ile
g e r ç e k le ş t ir ilm iş t ir .
• 7 Temmuz 2007
A k ş e h i r 'd e
"Eski A k şe h ir Sokaklart'
p a n e l v e t e k n ik g e z i g e r ç e k le ş t ir ilm iş t ir .
k o n u lu
SERBEST KÜRSÜ ■
İŞLETMECİ BELEDİYECİLİK
Yer: Meram, Sivasl> Ali Kemal Caddesi
Konu: Park Alan>, Aç>k Spor Alan> ve Kapal> Spor Merkezi
ahse konu park ve çevresi, imar pla­
nında ENH (Enerji Nakil Hattı) altın­
da kaldığı ve yapılaşma sınırlı olaca­
ğı için, bu hat boyunca yeşil alan olarak gö­
rülmekte idi. Zamanın belediyelerinin “Kon­
ya İçinde Yeşil Değil; Yeşil İçinde Konya”
sloganı doğrultusunda hayata geçirdikleri ve
gerçekten büyük harcamalarla bu yöreye;
hatta Meram’a bile değil Konya’ya kazandır­
dıkları kent ölçeğinde bir kentsel donatı ol­
muştu. Park, çok kısa sürede yakın çevreden
değil; daha uzaktan araçlarla gelip yürüyüş
yapan ve boş zamanını değerlendiren kentli­
lerle doldu, taştı. Hatta, kamelyalarda boş yer
bulabilmek için, erken saatlerde yer kapma
girişimleri ile sonuç alınabilen bir durum or­
taya çıktı. Yürüyüş parkuru da, gece geç saat­
ler hariç, neredeyse 24 saat faal durumda idi.
İşte bu kalabalığın değerlendirilmesi gere­
kirdi. Kazanç sağlama aracı olarak kullanıl­
malıydı. 2004’ten önce ne girişimci Konya’lıların, ne de zamanın belediyecilerinin
aklına gelmedi bu... Atılım gerektiren, bele­
diyeciliğe işletmeci bir yaklaşımla mümkün
olabilirdi bu.
B
Üstelik, geç saatlerde parkta güvenlik
problemleri kendini gösteriyordu. İşletmeci
yaklaşımla, parkta açılacak bir ticari işletme
ile hem kazanç; hem de, parkın güvenliği sağ­
lanacaktı. En güzel çözüm buydu; bir taşla iki
k u ş . Parkın kullanıcıları, kentliler, halk bu
durumda hangi konumda idi? Tabii ki, seyir­
ci.. çünkü yönetenler onun yerine düşünüyor­
du ve onun için en iyisini yapacaklardı.
Üstüne üstlük, park için yapılan yatırım­
larla çevredeki konutlar değerlerine değer
katmamışlar mıydı? Parka bu kadar yatırımı
yapan belediye, sefasını süren çevresindeki­
ler. Şimdi ranttan istifade etme sırası beledi­
yede olmalıydı. Hem, parka gelecek işletme­
ciler, bu çevredekilere hizmet etmeyecekler
miydi? Parasıyla da o l s a .
Parkta, herkesin eşit olarak yararlandığı
havuz merkez alınarak etrafına yapılacak bir
inşâî faaliyetle, kente çok güzel bir lokanta
kazandırılır ve yüksek fiyatlara ihale edilir;
zaten zor olan yeşil alan ve havuzun bakımı
da aylağa (bedavaya) çıkarılır ve önceki iki
kuşa bu da eklenince bir taşla üç kuş.. işte
hizmet; maliyetsiz, kaliteli ve k â r l ı . Daha
Rant öncesi parkın görünüşü.
SERBEST KÜRSÜ
önce niye kimse düşünememişti, izahı müm­
kün değil_
Bu da yetmezdi. Parkın bitişiğinde kira ile
işletilen bir özel spor merkezi vardı. Yüksek
kira almamıyordu.. çünkü, adamlar zaten çok
kazanmıyorlardı. Özel de olsa bu tesisin, ma­
hallelinin çok yakınında olduğu için bir hiz­
met yönü vardı; ama, işletmecilik açısından
bakıldığında olacak şey miydi? Kendimizin
olsa bu arsa ve bina, böyle mi işletirdik? Han­
gi akla ve mantığa sığardı işletmeci belediye­
cilik açısından bakıldığında?
Bu taşınmazın konumu oldukça merkezî
idi. Karşısında oldukça iyi çalışan bir market
vardı. Buraya da bir market niye olmasındı?
Hem rekabet olurdu ve bu da vatandaşın ya­
rarına değil miydi? Bu amaçla, sağlıklı ya­
şam için halk içinde ufak bir grubun kullandı­
ğı spor merkezi pekâlâ feda edilebilirdi...
Hatta, yerine yapılacak marketin otopark ihti­
yacı için hemen yan tarafta, çocukların bu
mahalledeki tek spor alanları olan iki tanecik
I
Rant öncesi parkın görünüşü.
ta
Market ve otoparkı.
basket potasının bulunduğu yer, bulunmaz bir
nimetti. Hem koca mahallede iki potalık bir
spor alanı olsa ne olur, olmasa ne olurdu? Da­
ha büyük ticari fayda için bu küçücük sosyal
yararlar feda edilebilmeliydi. Yoksa nasıl iş­
letmeci belediyeci olunurdu? Hem sosyal
faydalara öncelik vermek işletmeciliğin nere­
sine sığardı? Bu işin sosyal açıdan faydalı ol­
duğu dahi, bir şekilde anlatılabilirdi. Çocuk­
ların da faydalandığı spor merkezi ile çocuk­
ların spor alanı yerine yapılacak rant tesisinin
(marketin) açılışını bir 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda, çocukları eğlendirecek bir gösteri
programıyla, üstelik televizyondan naklen
yayınlatarak (çok izlendiği için KonTV ola­
bilir pekâlâ) çocuklara ve ana-babalarına
(halka) kabul ettirmek mümkün olabilirdi.
Daha sonraları, parka yerleşen işletmeci­
ler, hoşlarına giden havuz ve yeşil alana git­
tikçe daha çok yayılsalar ve hizmet (!) alanını
daha da genişletseler fena da o lm azd ı.
İroni bir yana; plansız, tartışmasız alman
mekânsal kararlar, kentleri içinden çıkılmaz
hallere düşürüyor. Konya’da, özellikle kent
merkezinde taşıt ve yaya trafiğinin yoğun ol­
duğu alanlarda, yüksek bedeller (?!) karşılı­
ğında (değilse daha kötü) hastane kullanımı
getirilmesi sıkıntılara yol açm ak ta. Hastane
gibi taşıt çekme kapasitesi çok yüksek dona­
tılar, taşıt trafiğinin seyreltilmesi gereken
merkez alanlarından özellikle uzak tutmak
gerekir. Amma velâkin, hâlâ günlük maddi
bedel uğruna, belki işletmeci bakışla bunun
tersi yapılmaya devam etmekte. En belirgin
ve kötü örneği Merkez İmam-Hatip Lisesi ile
Ata Petrol arasında yer alan-ismi önemli değil-hastane, çevredeki yol ve kaldırım alanını
mecburen(!) otopark olarak kullanmakta. Da­
ha başka irili ufaklı örnekleri sıralamak
mümkün de, iş işten geçmeden taze bir uyarı­
yı bu arada yapmakta fayda var: Anıt alanına
bakan yerde, DSİ Bölge Müdürlüğü karşısın­
da yıkılıp yeniden yapılanan parsele, hastane/sağlık tesisi kullanımı getirildiği söylen­
m e k te . Anıtın batısında kalan alanın (tören
alanının bir kısmı) hastanenin otoparkı olarak
kullanılacağı varsayıldıysa, mevcut kullanıcı­
lar taşıtlarını nereye park edecek ve olası has­
taneye yoğun taşıt giriş çıkışı için nasıl bir
çözüm düşünülüyor? Yoksa, kervanın düzülmesi yola mı kalacak yine?... İşletmecilik bu
kadar kötü bir şey olmasa gerek; ama, acaba
sonuçları niye rahatsız edici?
YAYIN TANITIMLARI
"Karamanoğulları
Dönemi Mimarisi"
elçuk Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğre­
tim üyelerinden Osman Nuri Dülgerler, “Karamanoğulları Dönemi Mimarisi” adını taşı­
yan kitabında Karamanoğulları dönemindeki
mimarlık ortamının verilerini özgün bir araş­
tırma ile ortaya koyuyor. Belirli bir dönemin
verilerinin çok yönlü değerlendirmeler ışı­
ğında bir dizi bilgi ve belgelerle anlatıldığı
kitap birçok bölümden oluşuyor.
“Karamanoğulları nın yapı üretecek ka­
dar kalıp egemen olduğu coğrafyayı ve sınır­
larını ‘doğru bir tarih yazımı için’ ilk defa
göstermek” fikrinin ana amacı teşkil ettiği ki­
tapta ilk bölümde bölgenin tarihi ve coğrafi
özellikleri anlatılıyor. Bunu takip eden bö­
lümlerde ise sırasıyla Karamanoğulları yapı­
larının işlevlerine göre tasnifini incelemek
mümkün. Cami, mescid, medrese, eğitim ya­
pıları, han, kervansaray, çeşme, köprü, köşk,
kasır, kale gibi muhtelif alanlarda üretilen
yapıların ayrıntılı incelendiği kitapta maka­
leler birçok çizim, fotoğraf ve tablolarla des­
tekleniyor.
Karamanoğulları dönemindeki mimarlık
faaliyetinin nasıl biçimlendiği, yoğunluğun
hangi dönemlerde arttığı incelenerek beyli­
ğin siyasal, sosyokültürel ve ekonomik top­
lum yapısına paralel bir gelişme gösterip
göstermediği de irdeleniyor. Karamanoğullan ’nın aldıkları mimari mirası, birtakım ögeleri geliştirip kendi yeniliklerini de ekleyerek
gelecek kuşaklara aktarma hususundaki biri­
kimi ortaya koyuluyor.
“Karamanoğulları Dönemi Mimarisi”,
geniş dökümantasyonlarla irdelenen ve so­
nuçta sebepleri açıklanan Karamanoğulları
Mimarisi’nin Anadolu Türk Mimarisi genel
gelişme çizgisindeki yerine oturtulmasıyla
önemli bir yer edinmiş oluyor.
"Mimar Sinan"
ğa Han Mimarlık Ödülü sahibi, bilge mimar
Turgut Cansever hazırladığı “Mimar Sinan”
antolojisiyle diğer eserleriyle birlikte yeni­
den kütüphanelerde yer aldı. Kitapta sadece
İslam alemini değil tüm mimarlık dünyasını
etkileyen eserler vücuda getiren Mimar Si­
nan’ın mimarlık sanatına yaptığı katkı, tarihi
süreç içindeki kaynaklarıyla birlikte sunulu­
yor.
Cansever’in İslam Mimarisi üzerine dü­
şünceleriyle başlayan kitap İslam Mimarlık
eserlerine genel bakışla devam ediyor. Daha
sonraki kısımlarda Mimar Sinan’ın dayandı­
ğı birikim, dönem mimarisi ışığında değer­
lendirilerek ilk eserlerinden itibaren yapılar
inceleniyor. Kitapta eserlerin ayrıntılı tarih­
çesine plan çizimleri, geniş açılı fotoğraflar,
tezyinat detay fotoğrafları eşlik ediyor.
Türk-İslam Mimari sanatında kendine has
bir üslup geliştiren Mimar Sinan’ı Turgut
Cansever’in yorumuyla bizimle buluşturan
eser, görsel şölen havasındaki resimleri, ay­
rıntılı verileriyle konuyla ilgili herkesin arşi­
vinde imtiyazlı bir yere sahip olmayı hak
ediyor.
KARAMANOĞULLARI DÖNEMİ
MİMARİSİ
Osman Nuri Dülgerler
" Karamanoğulları Dönemi Mimarisi",
Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Dülgerler,
Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2006,
Ankara.
MİMAR
"Konya Kitab> IX:
Yeni İpek Yolu"
aha önce 8 özel Konya sayısı yayımlayan
dergi “Konya Kitabı IX” ile yeniden
okuyucuyla buluştu. Hz. Mevlana’nın 800. doğum yıldönümü anısı­
na hazırlanan eserde Konya kültürünün özel­
liklerini anlatan, çeşitli konularda birçok ma­
kaleye yer verilmektedir.
“Tarih, Sanat, Mevlana, Folklor Edebi­
yat” başlıklarıyla dört bölüme ayrılan dergi­
de Konya’nın milat öncesi devirlerinden bu­
gününe uzanan kültürel mirası anlatılıyor.
Sanat bölümünde yer alan “Konya’da Bizans
Mimarisi”, “Konya’da Selçuklu Mimarisi ve
Süsleme Üzerine Notlar”, “Konya’daki Sel­
çuklu Sarayları”, “Konya’da Klasik Dönem
Osmanlı Yapıları”, “Konya’da Geç Dönem
Osmanlı Yapıları” gibi makaleler araştır­
macılara önemli bir kaynak sunuyor. Ayrıca
Prof. Dr. Yılmaz Önge’nin kendi el yazısı ve
çektiği dönem fotoğraflarıyla “Konya ve
Karaman İzlenimleri” yayınlanıyor. Sadece
mimarinin değil, Konya’ya ait halk edebiy­
atı, yemek kültürü gibi birçok yerel farkı
vurgulayan yayın, Konya tanıtımında önemli
bir yer tutmaya devam ediyor.
S ÎN A N
D
Turgut Cansever
"MimarSinan", Turgut Cansever,
Albaraka Türk Yayınları, 2005, İstanbul,
415 sf.
"Konya Kitabı IX ', Yeni ipek Yolu Konya Ticaret Odası Dergisi Özel
Sayısı", 2006, Konya, 508 sf.
ŞİİR
Seyitgazi, Eskişehir.
Fotoğraf: Kenan Şanlıer
BACALAR
Görürüm, çıkm ışlar kararmışlar çatılardan,
K em ik bir kol nasıl fırlarsa mezardan.
H er ân, bir haberi kollar gibi yukardan,
D ipsiz maviliğin esrarını kurcalar,
Bacalar...
K imi ince, kimi uzun, kimi de kısa;
D alm ışlar başbaşa afyon çekerek yasa.
Onlar, insanların gözünde bir kartalsa,
insanlar, onların gözünde karıncalar,
Bacalar...
Kimbilir, belki de evlerin cinleridir;
Kolları bir dâvet gibi göğe yükselir,
Ölüler, ölüler, arka arkaya gelir,
Ruhların mehtaba daldığı taraçalar,
Bacalar...
Azap kuleleri, cüceleşmiş devlerin;
K ör mazgallarında raksı var alevlerin.
Öyle evciller ki, tepesinde evlerin,
K opuyor içinde görünmez facialar,
Bacalar...
Download