iSLAM HUKUKU. "HAD" CEZALARlNDA TOPLUMU SUÇ iŞLEMEKTEN. KORUMAYI AMAÇLAMIŞ VE SUÇLUNUN DURUMUNU GÖZDEN . TAMAMİYLE-UZAK TUTMUŞTUR. VE BU. SUÇLAR içiN AGlR CEZALAR KOYARAK HÜKMÜNÜ ÖNCEDEN BELiRLEMiŞTiR: YÔNETiCiLERE BU TÜR CEZALARLA iLGiLi HiÇBiR YETKi TANIMAMIŞTIR•. CEZALARlN AGlR OLMASiNIN NEDENi BU SUÇLARlN f(jjŞi VE TOPLUM AÇlSlNDAN BÜYÜK ÖNEM TAŞIMASIDIR.· VE BU KONUDA GÖSTERİLECEK iHMALiN NETiCEDE TOPLUM DÜZENiNiN BOZULMASlNA, AHlAKi ÇÖKÜNTÜYE VE SUÇLARlN .ARTMASINA SEBEP OLMA iHTiMALiDiR. BU SONUÇLAR ÖYLESiNE KÖTÜDÜR Ki, BU DURUMA DÜŞEN BiR TOPLUM, MUTLAKA BOZULACAK, DAGIİ.ACAK, GÜCÜNÜ VE KUVVETiNi KAYBEDECEKTiR. ŞU HALDE BU TiP SUÇLARA VERiLECEK CEZA KONUSUNDA ŞiDDETLi OLMANIN SEBEBi, TOPLUM YAPISINI KORUMAK, GÜVEN VE DÜZENiNi SAGLAMAK VE AHLAKi DEJENERASYONU ÖNLEMEKTiR. Beseri ukuk ve Isli Suçlar ve cezalar· Yasettin KAYA Onsekizinci yüzyııin. . sonlarına kadar, beşert hukuk, suÇhıya katı. ve şiddetli bir göz ile bakmaktaydı. Son derece korkutucu ve yıldırıcı olan . cezalanb. ·ilkesi intikam ve te§hirdL Hukuki cezalar arasında, yakmak, asmak, kulak dil ve dudak gibi organlan kesip kopai:mak, dağ!amak, demir zinciriere · vurmak, · pranga, sürgün, dövmek ve hapsetmek gibi ceza şekillerini sayabiliriz; Genellikle cezalar suçlarla orantılı degıldi. Bazı cezalar son derece ağır ve feciydi. En basit suçlar · için ölüm cezası ·verilebilirdi. Mel:!ela İngiliz yasaları onsekizinci yüzyılın sonuna kadar ikiyüze yakın Di YAN El DERGISi ClLT: XVI SAYI: e KASIM ARALIK . 1977 355 suç. ıçın idam cezası vermekteydi. Bunlar arasında bir Şilinden fazla değer ta§ıyan §eyleriİı çalınması da vardı ('Türk parası 50 kuru§a yakın). Fransız yasa.Iarı da çoğunluğu adi suç olan 215 fiile · ölüm cezası . :3EŞER1 HUKUK VE !SL.AM HUKUKUNDA SUÇLAR VE CEZF·AR uygulamaktaydı. hukuk, ya§ayan insanlar gibi "ölü"leri, hatta :[ıayvanları ve cansız ırui.ddeleri · bile sorumluluk ve ceza konusu yapıyordu. Kendisini savunma gücünden yoksun donuk maddeleri suçlayabiliyordu. Be§erı .r Be§eri hukukun ceza ilkesi, suçludan intikam almak ve ba§kalarını korkutmaktı. Bu düşünce, katı kanun maddelerinin konulmasını gerektirmi§ti. Bu maddelere göre suçlunun kulağı, burnu ibret olsun diye kesiliyordu. Söylemeye. gerek yoktur ki, bu gibi maddeler yargılama sonucundan kesil::ı.Iikle haberdar değildi. .Cezanın farkında bile olamazlardı. Hayvanlar mahkemede alınan kararların sonucunu bilmiyorlardı, ama ızdırab ve acısına katlanıyotlardı. Onsekizinci DiYAMT DERGiSi Ci~T: XVI SAYI:. 6 KASIM ARALIK 1977 356 yüzyılın filozof ve sosyologları ceza hukukunun dayandığı bu kuralları yıkınağa çalı§tılar. Bunun yerine · ba§ka bir kavram getirmek istiyorlardı. Mesela, Jean Jace Rausseau "Toplum Sözle§ffiesi" adlı eser~de bu konuyu ele alıyor ve cezadald . amacın toplumu suçlardan korumak ve ba§kalıırına . eziyet verilmesini önlemek olduğunu savunuyordu. Beccaria da cezada savunma hakkı üzerinde duruyor, .amacın ba§kalarına engel olmak ve suçluyu uslandırmak olduğıınu . belirtiyordu. Fransız ileri gelen ki§ileri . bu· görü§lerin etkisinde kalmı§İır. 1791 yılında çıkan Fransız yasaları yukandald fildrlerin izlerini ta§lr. Daha sonra Bentham gelir ve cezanın topluma yararları üzerinde durur. Toplumu koruduğıınu açıklar. Suçluyu uslandırniak ve ba§kala'rına engel olmak amacı gütınesi gerektiğini belirtir. Zamanla Kant'ın dü§ünceleri geçE:rlilik kazanır. Kant cezayi adii.let olarak tanımlar. Bazı · dܧünürler pragmatist dü§ünce ile · ad§.letçi görü§ a,rasında bir uyum sağlayarak §öyle derler: '!Ceza, 15erekli olandan fazla olmamalı ve adaletin ho§görüsünü a§mama,lıdır ." Sözünü ettiğimiz bu akımlar, suçlunun ·ki§iliği ile ilgilenmek, sadece suça dikkat etınek, ağırlığına ve toplum üzerindeki etkilerine bakmak gibi özellikler ta§ır. Bllliun için suç problemini uygütı. bir çözüme kavu§turabilmi§ devriminİ!l değildir. Daha sonra ilmi teori veya :ttalyan Teorisi adı vetilen dü§ünce ortaya çıkar ki suçu bütünüyle ihmal ederek suçlunun ki§iliğine göre hüküm veıilmesi ilkesine dayanir. Bu teorinin taraftarları, suçlunun kafa yapısına, bünyeşine, tıirilıine ve önemine göre ceza verilmesini savunurlar. Suç i§lemeye müsait bir karaktere sahip olan ki§iyi, i§ledigJ. suç basit de olsa, ebediyyim toplumdan uzakla§tırmak veya yok etmek gereğini öne sürerler. Suç i§lemeyi alı§kanlık haline getiren suçlu da doğu§tan suç i§lemeye uygun bir karakter yapısına sahip ki§iler gibidir. Şartların ve rastlantılarm suçlu kıldlğı kimselere gelince... Bunlara Bugiliı beşeri hukuk bilginleri arasmda geçerli olan fikir, cezadaki amacın, suçlunun, ıslahı, uslandırılması ve· toplum ıçind~ki eski yerine dönmesini basit ve hafif · cezalar verilmesi gerekir. !sterse . suçlan · çok önemli olsun... Duygusal etkilerle suç işleyen kişilere ise. ceza vermek gereksizdir. İlmi teori adı verilen İtalyan teorisi de suç probleminin çözümlenmesi konusunda başarısız kalmıştır. Zira suçlular. arasmda farklı değerlendirmeler Çünkü bu görüş, çoğimıukla birbiriyle çelişen paradoksal iki dü;ıünceye dayanır. Her cezada suçlunun kişiliğini göz Öniliıde tıitmak ve özellikle toplum nizarnını ve ahlakını ilgilendiren önemli suçlarda toplumu korumak için uslandırma ve engel olma düşüncesine sanlmak genellikle gerçekleşme imkam bulmaz. Toplumu koruma düşüncesi ön plana alınırs~. gerek önemli, gerekse önemsiz suçlarda suçlunun kişiliğin~ dikkş.t imkam ·kalmaz. HU:KU:)mND.A SUQLAR:VJll CEZAI~_AR ise cezaya, ıslahı mümkün olmayan suçları ·kökten yok· edici ve ortadan kaldıncı. bir araç olarak bakmaktadır. üçüncü .bir görüşün bağlılan ise cezanın TOPLUMU KORUMAK için bir vasıta olmasını, suç işlerneyi içinden geçirenleri suç işiemekten alıkoyacak bir korku unsuru ulmasını öngörmektedirler. · Devletlerarası Ceza Hukuku Sempozyumunda · bu görüş , kuvvet kazanmış, Almanya aralarmda olmak üzere Avrupa ülkeleri bu görüşü benimsemişlerdir. yapma~a çalışmışlardır. sonuçlanmıştırı. RUKUll ... İSLAM şeklinde ozetlenebilir.. İkinci bir akım aynca suçluyu dikkate almakta, suçu ilimill etmektedir. Sonradan gelen hukukçular ise yukarıda açıklamasını yaptığımız suçlunun durumunu söz konusu etmeksizin suça göre davranan ve ilmi teori adı verilen İtalyan sistemiyle suçluya bakarak suçu ihmal eden eski teorilerin başansızlığını görmüş . ve bunların arasını bulup sentez başansızlıkla VE :;ağla.İn:ak yapmış, Neticede yeni bir teori bulunmuştur. Bu teoriye göre, suçluya verilecek ceza konusunda iki görüş vardır: a) Uslandırma ve engel 9lma fikri, b) Suçlunun kişiliği fik:ı;i. N e var ki, bu sentez le· önceki teorilerden farklı bir . sonuca vanlamamı§! ve çalışmalar :BEŞER!İ 1 ı Bu akımlar ya tamamen suçluyu nazar-ı itibara- alıp suçu ihmal etmekte, ya da suçu nazar-I ·ı:tibara alıp · suçluyu ihmal etmekte .veya iki fikrin arasını birleştirmeye çalışmaktadır. !şte beşeri hukuk dünyasmda geçerli olan çeşitli ceza teorileri bunlardan ibarettir. Bu teorileri gözden . geçirdiğimizde görülmektedir lti, hukukçular birbiriyle . taı:naı:rieıi çelişen · değişik yönlerde hareket etmektedirler. ' Görüşlerin farklılığı beşeri hukukta ceza prensibi için değişmez bir ölçü koyma Imkanını ortadan kaldı!1naktadır. Bunun için her devlet kendi özel menfaatma uygun veya bağlı Lıulundugu ideolojisine uygun olan yönde bir prensip kabiii etmiştir. (1) İslil.m Ceza Hukuku ve Beşert Hukuk, A. Udeh, Cilt: 2, s. 220-223, DİYANET DERGiSi ClLT: XVI SAYI; 6 ,KASIM ARALIK ·1977 357 ESE:ıtt EiJ:KUK . VEİSLAM HOKOKONDA SUÇLAR VE CEZiU:AR DiYANET DERGiSi CiLT:. XVI SAYI: 6 KASIM ARALIK 1977 c) Mısır kanun koyucusu bu hulmkta devletlerarası iki prensibi lı:aotil etmekle . ceza hukuku · sempozyumlarmda kanun. beraber suçlunun. ki§iliğini koyucular mümkün ·mertebe dikkate .almanın her suç. için, özellikle ağır . suçlarda iyi deği§ik görüş . ve akımlar arasında birlik sağlamaya, olmayacağını görerek bazı suçlarda hakimierin belirli daha: iyt bir ceza düzeni cezanın ·aşağısında bir ceza kurmaya yönelmektedirlcr. vermelerini yasa:klamış ve bazı Kesin çareler ve ameliyelerle . suçlarda da cezanın kendilerine yöneltilen kaldırılmasını ve tatbikini eleştirileri ·etkisiz kılmaya durduı::mayı istemiştir. 1928 çalışmışlardır. Bu konuda yılmda çıkan Uyuşturucu örnek olarak Mısır· Ceza Maddeler ~·Kanununda bu Kanununu· alabiliriz. Mısi.r . prensibi kabıli etmiştir. Keza Ceza Kanununu aşağıdaki hile. ve aldatma ile ilgili şekilde özetleyebiliriz: kanunla, silal).larla ilgili · a) Mısır Ceza· Kanunu kanun bu nitelilı:tedir. Bu cezadan amacın "toplumun mantıki çelişki kötü· bir sonuca korunması" prensibini kabtil vesile ·olmuştur. Öyle ki Mısır etmiştir. Koyduğu bütün ceza ka,nunlan . hile, cezalarda bu esas hakimdir. uynştnrncn maddeler ve silAh Buna . göre ceza suçlunun taı;ıımak konnıınnda ceı:;anın hareketlerini engelleyici ve durdnrnlmasını ve ba§kalarmm da aynı eylemleri hafifletilmesini ya(lakl:ırken · ve düşüncelerini önleyici ve hıyanet, ·ihtilas, · r~vet, uslandırıcı nitelikte olma:lıdır. öldürmek,- hırsızlık, zinA ve b) Bir noktaya kadar Mısır ütira gibİ çok ağır suçlarda ceza hukuku ilml teoriyi cezanın . durdurnlmasını. ve benimsemiştir. Hemen hemen hafifletilme!!ini kabQl etmiştir . . bütün suçlarda · suçlunun · kişiliğini unutmamıştır. Her Şüphesiz bu saydığımız suçlar suç . için iki ceza kabtil toplumun yapısını, emniyet ve etmiştir. Cezalardan biri · nizarnı için hile, uyuşturucu . diğerinden daha hafiftir. maddeler ve sillıh taşıma Ayrıca her · ceza için de iki snçların,dan çok daha tehlilı:eli hudut tayin etmiştir. Bu ve zararlıdır. · hudut arasmda bir. ceza İşte teorik ve pratik bakımdan tatbikini prensip olarak kabul beşeri hukukun ceza ile ilgili etmiştir. Cinayet suçlarında beyanatları... Buna göre beşeri hakimiere bu cl'!zalar arasmda hukuk cezada . uslandırma ve değiştirme yetkisi tanımıştır. suçlunun şerrinden toplumu . Verilen ceza bir yıllık hapis korırma gayesi güdülmesini süresini aşmadığı . takdirde kabfıl ederken cezanın ·cezayı d uraurma hakkını takdirinde suçl:unun kişiliğini ·tanımıştır. Bu demektir· ki, , ihmal. etmemeyi Mısır Ceza Kanunu suçlunun . öngörmektedir. Modern kişiliğini .Kabfıl etİniş ve cezayı. yasalardan bir kısmında bazı ona göre koymuştur. Aynı suçlarda suçlunun kişiliğinin durum Türk Ceza Hukukunda da ihmal edildiği. görülmektedir. görülmektedir. Eğer suçlunun şartları gerekÜİ'irse ·hakim bu şartı mizar-ı itibara alır. · (2) !slfun C~za Hukuku ve Beşeri .Gerektir~~zse dikkate almaz2. Hukuk, Cilt: 2, s·: 224-225. Beşeri. 1 4 Be§eri · hıikuk biiinci noktada çok açık· ve· mantıklı olmakla beraber ikinci ve üçüncü konuda tamamen karmaşık ve mantık dışı bir. yol izleın.i§tir. Öyle ki her iki prensibin hangi noktaya uygcüanacağı henüz kestirilememi§tira. Be§eri hukuk görünürd!l her ne kadar cezada uslandırma ve suçlunun §errinden· toplumu koruma gayesini. gütmܧ farzediyor isek de, · bu konuda da bi_rçok zaafı olduğu inkar ;kabıil etmez bir gerçektir. Çünkü önemli olan bir meselede te§his koymak değil, o te§his paralelinde hatasız bir tedavi metodunu sonuna kadar :ııhhatli bir §ekilde götürebilmektedir. Be§eri hukuk bu noktada da son derece hatalıdır; zira suçluların §errinden topliımu . muhafaza · edecek ceza sistemini bulması imkansız, İslam'ın koyduğu ceza hukukunu uygcüama konusunda ise anla§ilmaz bir inat göstererek tatbikten kaçacağı da ··öteden beri bilinen bir gerçektir. Yine yukanda ·gördük ki hile, uyu§turucu madde ve silah ta§ıma konusırnda cezanın . dondurulmasını ve hafifle~iltnesini yasaklarken ... hırsızlık, zina ve iftira gibi ağır suçlarda cezanın durdurulmasını ve .ha;fifletilmesini kabfıl etmi§tir. Bu kadar tersine i§leyen bir hukuk düzenin nasıl bir topilim modeli olu§turacağı kendiliğinden· ortaya çıkmaktadır. CEZADA ARASTIRMA. METODU .• Cezadan sözederken a§ağıdaki kçınular üzerinde .durmailll2; gerekecektir: I. Genel anlamda ceza ve . , ceza prensibinin .dayandığı kurallar II. Cezanın. bölümleri ve· her bölümün kapsadığı · hükümler. ID. Cezaların çokluğu IV. Cezaların affı V. Cezaların· dü§IDesi; BESER1 I;IUKUR; VE !SLAM: . :a:tJlWKUNDA. SUCLAR ..YEl. Oli1?iAI)A.R,· cEZA VE CEZADA. GÜDÜLEN AMAÇ- .. Cezalar, kanun koytıcunun emrine isyan durumunda, ._ toplum yaran .için ~onulınu§ bulunan hükümlerdir. AmaÇ, •.. toplumun ıslil.hıdır. Boz~dş.n korunması, . cehalet. ve sapıklıl}tan kurtarılması, gün;iliların önlenmesi . ve , ins!3Jlların '!itaat"a · yöneltilmesi- gibi husu.slardır... Yüce Allah· Peygamberini,. , . insanlara baskı yapmak için göndermeın.iştir .• O, bir diktatör de· değildir. üstelik "itlemlere rahmet" olarak gelmi§tir. ݧte yüce a.yetler: "Sen onların üzerinde bir zorba değilsin!"4 . "Biz seni, ancak illemlere· ralımet olmak için . gönderdik!'~s Yüce Allı;th, yasasını (§eriat) insanlar için göndermi§tir. Bu yasa ile birlikte onlara elçi de gÖnderıp.i§tir ki, kendilerini eğitsin, doğru yola iletsin ve ir§ad etsin. Peygamber'in emrine aykırı davramşı "ceza" ile karşılamı§tır . Hoşlanmasalar da .doğru . yola iletmek; ho§larına gitme~e ·de zarar verici kötülüklerden · alıkoymaK için... Şu halde ceza, kişilerin ıslahı, toplıimun kötülüklerden · korunması ve . sosyal nizamın devamı için konulmu§tur._ Bizim için··.·· konulmu§ .. bu · h_ükümlere • · (3) A.g.e. Cil~: 21 s. 225-226, (4) Kaaf, 45 (5) Enbiya, 107 DlYANEt DERGisi ClLT: 'xvı SAYi:·,-; ·6 KASIM ARALik 1977 359 BEŞERt HUKUK .. VE lSLAM: liUİroKuNDA ·suÇLAR w CEZAVAR yeryüzünde tümü Allah'a· hiçbir zarar erişmez. Keza yeryüzündeki bütün canlılar bunlara uysa da Allah'a hiçbir bulunanların başkaldırsa yararı dokunma.zıı. Beşeri ka.İıunlar ise "suç"u tarif ediyorlar: "Umumi veya müesses nizarnı . zedeleyici her türlü harekete "suç" denir. Beııeri kanunlar, bir hareketi suç olarak gösterebilmek için bundan başka bir esas bulamıyorlar. ݧin garip tarafı bu esas, yeni kanunla.ı;-ı iki tarafta cebir ve zorlama olmadıkça zinanın suç sayılamıyacağmı ikrara sevkediyor. Bu sebepten yeni · kanunlar "zina"yı suç olarak telakki. etmiyorlar. Onların nazarmda gerçek suç, zinadaki cebir ve zorlama husüsudur7. şöyle güvenliği CEZANIN DAY ANDlGI ESASLAR Cezanın amacı, DIYANET DERGiSI ClLT: XVI SAYI: 6 KASIM ARALIK 1977 J60 ki§ilerin ıslahı, toplumun kötülüklerden korunınası ve sosyal düzenin yaııaması olduğuna göre . bunların gerçekleşmesi ve "ceza" görevini gereği gibi yerine getirmesi için bazı prensipiere dayanması gerekir. İşte "ceza"nm amacını . gerçekle§tiren kuralları §Öylece sıralaya biliriz: a) Ceza, suç i§lemeden önce, kitleyi suç i§lemekten alıkoyucu nitelilj:te olmalıdır. Şu hale göre herhangi bir suç. i§lendiği zaman verilecek ceza, - hem suçluyu uslandırınalı, hem de ona benzemek niyetini güden veya suçlunun metodunu izlemek isteyenlerin bu füllerini önlemelidir. Bazı İslam hukukçuları cezadan sözederken §Öyle derler: "Ceza, i§lenmeden önce ve işlendikten sonraki engellerdir."s "Cezanın, suçu i§lendikten sonra 'Önlemesi, işlenıneden önce de önlemesini önce~e gerektirir." Yani "cezanın me§rüiyetl" bilinince yasaklanan füllere yaklaşmaktan kaçınılır veya tekrarlanması önlenir. b) Cezamn sınırı toplumun ihtiyaç ve çıkarlarına uygundur. Toplumun çıkarları cezanın §iddetli olmasını gerektiriyorsa cezalar ağırla§tırılır. Hafifletilmesi gerekiyorsa yine bil yolda hareket edilir. Şu halde, cezanın toplumun ~tiyacmdan fazla veya eksik olmaması gerekir. c) Eğer kötülüklerden korunmak · için suçluyu toplumdan büsbütün uzakla§tırınak gerekiyorsa verilecek ceza "ölüm" veya "hapis" olmalıdır. Ki suçlu, tevbe edinceye veya ıslah oluncaya kadar ancak bu ııekilde toplumdan uzak kalabilir. d) Ki§ilerin ıslahını veya toplumun korunmasını sağlayan her ceza meıırü · sayılır. şu halde belirli suçları cezalandırıp, ötekileri cezasız bırakmak doğru olmaz. e) Suçluyu uslandırınak, ondan intikam almak anlamında değildir. Sadece ıslah olmasını sağlamak demektir. Cezaların çe§itliliğine rağmen bazı İslam hukukçularının belirttiği gibi noktada ortak bir varmak mümkündür: "Islah olmasını . sağlamak ve kötülük yapmasına engel §U yargıya_ İslam Ceza Hukuku ve Beııeri Hukuk, . A. Udeh, . Cilt: 2, s. 20L (7) İ1min ışıll'ında İslAm, V. Han, (6) s. 95. (8) İslil.ıİı Ceza Hukuku ve Beııerl Hukuk, Cilt: 2, s. 200-202.. olmak için ceza suçun çeııidine göre değişik olur." Keza bazı İslam hukukçularına göre cezalar: "Allah tarafından, kullarına rahmet olmak üzere konulmuş hüküınlerdir. Yaratıemın rahmetinden doğmuıı Ye iradesiyle insanlara armağan olunmuşlardır. Buna göre, işledikleri suçlardan dolayı insanlarm cezalandınl,ı:nasmda bu "ihsan" ve "rahmet" prensibi gözönünde bulundiıruımalıdır. Tıpkı bir babanın çocuğunu nalandırmak ve yetiııtirmek istemesi; bir daktorun da hastasını i:Yileştirmeye çalışması gibi...'' Şüphesiz ki, yetiştirme ve ' nalandırma · konusu kişilere göre değişir. "Muhafazakar" bir ililede yetişen: bir kimseyi uslandırmak,. zevkine dü§kün, düzensiz bir ortamda yeti§eİıi uslandırmaktan daha kolaydırıı. Allılh'm Rasüiü ııöyle buyuruyor: "Yaratılışı vesilesiyle (sürçme. yapanların) sürçmelerini affediniz~"io Aynca usla'ndırmanm amacı suça engel olmaktır. İnsanlanri durumu bu konuda da değişiklik gösterir. Kimisi bağırılı.akla suç işiemekten vazgeçer. Kimisi tokata muhtaçtır. Kinıisi de "dövülmeye" ve "h;:ı.ps"e ... Ceza öncelikle. suçlulan suçtan korumak, sonra . cı,a .bütün insanların suçlarına engel olmak· için ·en güzel bir gerçektir. Cezanın olmadığı toplumda huzur, nizam, hak ve hukuk yoktur. iSLAM HUKUKUNUN CEZA PRENSIBI Dikkatle bakılınca görülür ki, İslam hukukunun ceza prenSibi iki temel esasa dayanır. Birisine göre, suçlı.:ınun · ki§iliği gözetilmeksizin · suça kar§l savaıı açılmalıdır. Öbürüne göre ise suçlunun kişiliği dikkate alınmakla beraber suçla savaş konusu da ihmal edilmemelidir. Suçla savaıı amacını güden kuralların ana hedefi, .toplumu suç iıılemekten BEŞERt mrrrtJ VE'iSLAM HUKUKUNDA SUÇLAR'VE CEZAI.AR korumaktırn. Allahu Teala: Fitne ve fesad kapısını ·kapamak ve yasak ettiği şeylerin yapılmasma engel olmak için şer'i cezaları meşrü kılmıştır. Çünkü yasak . olan şeylerin yapıimasına bir engel bulunmazsa cihan harabolur. gider. . Zina haddi, hırsızlık, sarhoşluk, kazif gibi çirkin işlerin. meydana getirdiği . fesad ve yıkıcılık umtımi" olduğu içindir ki, onları yasaklayan şer'i cezalar da sırf Allah'a mahsus haklardan sayılmıştır. Çünkü Allılh'a mahsus haklar daima umümun faydasını ifade ederlern. Suçlunun kişiliğini gözönünde bulunduran kuralın temeli ise suçluyu ıslah etmektir. Bu iki prensip arasmda görünürde bir zıddiyet vardır. Çünkü toplumu suçtan korumak, suçlunun "durum•'unu dikkate alınamayı gerektirir. ·Keza suçlunun durumunu dikkate almalt, toplumun korunmasını dikkate almamak demektir. Fakat gerçek. şudur ki, İslam hukukımun ceza preİlsibi bu iki çelişki kurala dayanmaktadır.. Bununla beraber, İslam hukuku, bu Lld prensip arasmdakl açık (9) A.g.e. Cilt: 2; s. 203-204. (lO) Ahkaınü's - so.ıtaniye, s. 206. (ll) İslam Ceza Hukuku, A. Udeh, Cilt: 2, .s. 204. (12) Buluğ'ul-Meraın, Askalani, · Cilt: 4, s. 6, DiYANET DERGiSi ClLT: XVI SAYI: 6 KASIM ARALIK 1977 361 aŞER! HUKUK VE .!s'L.AM HOKOKOND.A. SUÇLAR VE CEZAL.A.R· çelişkiyi ortadan kaldırıcı bir metot uygulayarak bunları aynı noktada bulundurma.ğa gayret sarfetmektedir. Şöyle ki: isiilm hukuku genel anlamda "Toplumu suçtan korumak" prensibini kabül ederek her türlü suç için - _ konulan cez_alarda bu özelliğin bulunmasını şart· koşmuştur. DiYANET DERGiSI CiLT: XVI SAYI: · 6 O ·halde . her ceza, suçluyu uslandırmaya, bir daha. suç işlemesini önlemeye, toplum içinde suç işleme niyetinde olanları bu niyetlerinden vazgeçirmeye yetecek nitelikte olmalıdırıa. Suçlunun topluma karşı kötülüklerini önleyebilınek için uslandırma metodu yeterli görülmezse veya toplumun korunması için suçlunun bütünüyle ortadan kalkmasını gerekli kılıyorsa "ölüm" veya '"I;ıapis" yoluyla onu toplumdan kesin olarak ayırınalt gerekir; İsliim ceza hukukunda bir suç için ceza "had" olursa, yumuşama söz konusu olmadığı gibi noksanlık ya da fazlalık da bahis konusu olamaz. Bu durum bir diğer suç ile beraberlik alınadığı sürece böyledir. Kur'an-ı Kerim bazı "had"lerin hikmetini açıklamıştır. Bu hikmet hem suç işleyen için hem de işlemeyenler; için cereyan etmektedir. Suçu işleyeni bir daha onu işleyemeyecek duruma getirmekle, diğerlerini ise işlememeleri için mania koymak suretiyle ortaya çıkmaktadır. Cenab-ı Hak en şiddetli cezaların hikmetini açıklarken şôyle · buyurmaktadır.: KASIM ARAliK 1977 362- "Erkek ve kadın hırsızın ve. Allah'tan bir engel olması için ~ııerini kvsüiiz. Allah aziz ve lıikmet sahlbidir.'' kazandıklarından dolayı Buradaki "nekal" men etmek anlamına gelmektedir. Rii.gıb'm müfredatında da "nekal" kelimesi, zaaf ve aciz kalıriak anlamında geçmektedirı"': Şer'i cezalarm ikiİı.ci hedefi ise, s~çhıiıun kötü Iıuylarınııi düzeltiiınesidir. Bu duruma bazı İsliim. hukukçuları işaret etmişlerdir. İmam Maverdi bunlardan birisidir. O, ta'zir konusunda diyor ki: "Ta'zir, cezalandırma ve masiahat bakımından, "Iıad" cezası ile uyuşmaktadır. Ta.'zir cezası konusunda günalıların cezası sayısınca- ilıtilılf edilıniştir.'.'ıs İslam başka ceza hukukunun bir hikmetini de şöyle açıklayabiliriz: insanlan.ıı bütününün suçlarm ölçüstinü bilerek ona göre suçun kendinden ve suçludan tiksinmek, işlememek için bütün duygu ve düşüncelerini suçun ve suÇlunun dışmda ' tutarak, ·suça fikren de. olsa _ zemin teşkil etmemek. Çünldi beşeri Iınknktaki · dalgalanmalar ve insaniardald değişik fikirler, yanlı§ sanat Iıareketleri, bazan suçluları savunma yoluna giriyor. insanlara onları birer masum olarak takdim yolnnıı seçiyor ve böylece bütün suçlular ·bu kapıdan girip toplum nizarnını kısa zamanda yıkınanın materyallerini bol bol bulup, onları suçsuzlara karşı kullanabiliyorlar. _ÇağımiZdaki bu saP,ık: görüşleri de bir · Iıamlede yikan, toz lıaline getiren yine isıarn ceza (13) İslAm Ceza Hukuku, A. Udeh, Cilt: 2, s. 205. . (H) Felsefetü'l, Ukubeti, fi'l-fılı:bi-1 -İsHl.mi, Prof. M. Ebu Zehra, s. 5. (15) Medhal, lidi~aseti-iş-şeriati-l­ !slil.miyye, Prof. Dr. Abdülkenin -Zeydan, -s. 402. · · huku1.-ıınun sarsılmaz . vo hükümleridir. İslam ceza hukukunun .. ' ·özellikle "had"ler bölümü ' devletin. genel düzenini n ass'lar aracılığı ile düzenlediğinden, bu konuda hakimierin veya müctehidlerin kıyasla hüküm · koymaları caiz değildir:. · Bu durum aym bilkim ve müctehidlerin · tefsirlerinde "had"ler konusunda herhangi bir geni§letme değişmez yapamadıklarına benzemekteclirıG. ,, Has mlinAda. siyaset: İslam dininin · aslına uygun, -. · bu asıllar için özel bir hüküm konulmamış dahi olsa- aynı zamanda in~anların faydalarını gözönüne almak s:O.retiyle işlerin yönetitmesine siyaset deriir. Bu siyasetin kahlll edilen tarificlirı r, Allah kısası, canları. korumak için teşrt buyurmuııtur . (Bakara: 179). Alimler bir topluluğun bir kişiyi öldürdüğü zaman öldürenlerin çok da olsalar öldürülmeleri gerektiğini savundular. Eğer bir topluluk bir kişiyi öldürmekle öldürülmeyeceklerini bilseler, düşmanlar, düşmanlarını öldürmeye koşuşurlar ve birlikte düşmanlarını öldürerek gayelerine erişirler. Toplu halae· öldürmek s1lretiyle kısaatan kurtulma yolları ararlardı1.8. Toplumun yapısını ilgilendiren suçlarda, İslam hukuku, suçlunun kişiliğini dikkate almayı genellikle ilimal etmiştir. Çünkü toplumun yapısını korumak zorunluğu tabii olarak suçlunun durumunu göz önünde bulundurmamayı gerektirir. Ne va:r ki, bu tip suçlar İslam hukukuna göre hem az, hem de sayılıdır. Toplumun ilgilendiren suçların · dışmda kalan fiilierde suçlunun ki§iliği, cezada nazar-ı dikkate alınır.. Ve İslam hukuku, hakime suçlunun ki§iliğini, içinde yapısını BEŞERİ HUKUK İSLAM HUKUKUNDA vE SUÇLAR VE CEZALAR buiunduğu ııartları, hayatını, ahlakını gözönünde tutarak cezalandırma yetkisini vermiştir. Beııeri hukukta· suçlu suç· sayılan bir i§i büyük ölçüde yaptığında; eğer o i§in kanunda cezası var ise suÇ sonuca ula§madan Iranun onun cezasını vermeye yönelir. Beşeri hukuk ·ilminin sözcüleri suçluya kanunun hangi noktada el koyması konusunda görü§ ayı·ılığında bulundular .. Cezanın ba§lama sınırı olarak suça başlanmasını ve tahkikini öne sürdüler: Ki§inin suç olan işleri kesinlikle yapmaya ba§laması ceza için yeterli mi? Yoksa suça hazırlayıcı işlerin yapılması ceza görmeye kafi midir? Suça . ba§layanın suçu i§lemesi kesinlik kazandığı zam.an ta.Il} bir suç için verilen ceza mı, yoksa ondan daha hafifi ile mi cezalandırmak gerekmektedir? Bu türlü konularda beııeri hukukta görü§ ayrılıkları vardırı9,· İslam hukukunda siıça nazari başlamak yoktur. hulmku, kanunda yer almayan ve ceza miktarı belli olmayan suçları reddetmedi ve diğerlerini de arzu etmedi. '!slam suçu da tam olarak olarak İslam Fıkhı-l-Cinai-1-İsHi.mi, Dr. Ahmed Fethi Behensi, 18. (17) Es-Siyasetü-1-Cinaiyye, A. Fethi Behensi, s. 62. · (18) Ahkam ayetlerinin · tei'siri, Prof. lVI. ·Ali Es-Sayis, Cilt, 1, s. 77. . (19) Nazariyyat fi-1 Fıkhı-1 Cinai-11s1iiın!, A. Fethi Behenst, s. 33. (16) DiYANET DERGisi ClLT: XVI SAYI: 6 KASIM ARALIK 1977 363 BEŞERt HUKUK VE İSLAM HUKUKUNDA SUÇLAR VE CEZALAR ona başlama te§ebbüsü gibi §eyleri esas olarak almamış, ancak bazı suçları ayırarak onlara ta'zir cezası vermi§tir. İslam hukuku kötü niyeti fiiliyata geçmedikçe cezalandırmadı. Suça başlangıcı da tam bir ceza ile cezalandırmadı, ancak bir kısmı yapıldığında ta'zir cezası verdi. Şüpheli durumlarda da cezayı uygulamadan vazgeçti2o. Mesela: Toplu halde içki içiUrlren bir kişinin içmediği sabit ise yanında içki kabı olsa dahi, onun hakkında ceza uygulanması için şahitlik yapanın şahil.deti reddolunurn. A) Toplumun yapısını bütünüyle ilgilendiren ve haddi gerektiren suçlar; yedi ba§lılt altında etüt edilebilir: ı- Zina 2 - iftira 3 - içki içmek 4 - Hırsızlılt 5 -· Hirabe 6 - İrtidat '7 -. isyan. İslam hukuku yedi kategoriye ayrılan bu suçlar için önceden cezalar koymuştur ki, h1l.kirn.in bu cezalan ağırlaştınp veya hafifletmesi veya bunların yerine başka bir ceza vermesi mümkün değildir. Şu halde bu suçlardan herhangi birini işleyen kimseye, saldırana ve kabfıl etmiş, saldıranın kişiliğine önceden konulmu§ cezalar verilirzıı. Cezası tayin edilmemi§ olanın hikmeti, zaman ve mekanın bakılmalrsızın, DIYANET DERGiSi CiLT: XVI SAYI: 6 KASIM ARALIK. 1977 -364 değişmesiyle deği§ikliğe uğrayacağından dolayıdır. İslam'ın simrlamadığı ve bu uHi'l-emr'e bıraktığı cezalara "ta'zir" adı verilmektedit23. Kesinle§en cezalan affetmeye· veya suçları ortadan kaldırmaya hiçbir §ekilde kimsenin yetkisi yoktur. Kim olursa olsun hiç kimsenin mülrellefiyetten, mecburiyetten müstesna olmadığını ilil.n etti.. İslam geleneği öyle oldu ki füliyat sabasında lı1l.kiınler hükümdarlarıi;ıı hatalı bulduklıin takdirde, aleyhine karar vermekten asla çeıpmnedilere~. İslam hukuku "had" cezalarında toplumu suç i§lemekten korumayı amaçlamı§ ve suçlunun . durumunu gözden tamarn.iyle uzak tutmu§tur. Ve bu suçlar için ağır cezalar koyarak hükmünü önceden belirlern.i§tir. Yöneticilere bu tür cezalarla ilgili hiçbir yetki tanımamı§tır. Cezalaı:ın ağır olmasının nedeni bu suçların ki§i ve toplum açısından· büyük önem ta§lmasıdır. Ve bu konuda göste).'ilecek ilımalin neticede toplum düzeninin bozulmaı;ına, ahlaki çöküntüye ve ·st,ıçlann artmasına sebep olma ihtimalidir. Bu sonuçlar öylesine kötüdür ki, bu duruma dü§en bir toplum,. mutlaka bo:Zulacak, dağılacak,· gücilnü ve kuvvetini kaybedecektir~ Şu hald~ bu . tip suçlara _verilecek ceza konusunda §iddetli olmanın sebebi, toplum yapısım korumak, güven ve dÜZenini · sağlamak ve alılakt dejenerasyonu önlemektir. Yahut başka bir deyin:iıe, burada toplumun çılrarlan gözetilmektedir.·· Öyleyse . (20) Nazariyyat fi-1 .fıkhi-1 Cinal-l İslami, A. Fethi Behenst, s. 37-39. (21) A.g.e. s, 48. (22) İslAm Ceza Hukuku, A. Udeh, Cilt: 2, s. 206. (23) Modern Problemler Karşısında İslam Hukuku, Haz: H. Karaman, s. 18. · (24) İslil.m'a Giriş, Prof. M. Hamidullah, s. 174. 1. ı 1 .t 1 ı .ı toplumun çıkarlarını saglamak için, ki§isel menfaatıarı ihmal etmenin hiçbir ~arip yanı yoktur. Hatta asıl garip olan toplumun çıkarlarını sağlamak için ki§isel çıkarların feda edilmemesidir25. Hatta bu duruma ki§ilerin menfaati diye bakma~ dahi yanlı§tır. Çünkü bu noktada anormal, hatta gayr-i me§rü bir durum söz konusudur. Bu durumun düzelmesi herkesin menfaati .gereğidir. Hatta suçlu dahi normal bir akıl . sahibi ise, kendi yararım düşünebiliyorsa, o dahi cezasını. çekmenin son derece tabii, hukuka uygun, kendinin ve toplumun yararını. hakim kılacak bir nokta olduğunu. kabili etmek. zorundadır. Suçlu bunu kabili etmese dahi bu · durumtin toplumların en dinamik bir yasası olduğunu bilen diğer fertıerin bu yasayı suçluya zorla kabili ettirıneleri, .kaçınılmaz görevleri olmaktadır. B) Toplum yapısını ilgilendiren ikinci türlü suçlar "kısas.'' ve "diyet"i gerektiren fiillerdir. Bunlar ister kasıtlı, isterse hataen i§lensin öldürme ve yaralama suçlarıdır. Be§ ana ba§lık altında toplanmaları mümkündür: ı - Kasıtlı öldürıne 2 3 4 5 - Kasta benzer öldürıne -. Hataen. öldürme - Kasıtlı yaralama - Hataen yaralama. İslam hukuku yukanda sayılan suçların herbiri için, iki ceza koymuştur: a) b) .Kısas Diyet. "Kasıt" varsa "kısas" ve "diyet" batada ise sadece "diyet" ayrıca, Iı.akiıne bu iki cezadan birilıı deği.şt;mne veya bunları agulaştırına ve hafifletme yetkisi · tammamıştır. Yöneticilerin cezayı veya suçu affetme yetkileri yoktur. Buna göre, . . yukarıdaki suçlardan birini işleyen kişi, belirtilen cezalara çarptırılır. Ve içinde bulunduğu şartlara, kişiliğine hiç BEŞERt vE HUKUK İSLAM .HUKUKUNDA SUÇLAR VE CEZALAR bakılmaz. is:ıam h~a göre, yöneticiler bu cezaları affedemez. Ama saldırıya uğrayanın kendisi veya velisi affedebilir. Eğer saldırıya uğrayan kişi veya vetisi suçluyu affederse kasıtlı ımçlarda "kısas" dü§er, onun yerine "diyet" geçer. Ama af, diyet karşılığı değil de karşılıksız :olursa "diyet'' de düşer. Hataen i§lenen suçlarda ise afla birlikte diyet ortadan kalkar.· Kasıtlı suçlarda kısasın; hata en işlenenlerde "diyet"in dü§mesi halinde suçluya "ta' zir" . cezası vermek mümkündür. Bu cezalarda, bilindiği gibi hem suçlunun hem de saldırıya uğrayanın durumu ve ki§iliği dikkate alımr. Göriilüyor ki, İslam hukuku, "kısas" ve diyet"i gerektiren suçlarda toplumu her türlü kötülüklerden korumayı ön plana a1ınış, suçlunun duruı-uuiıa bakınami§tır. Yani suçlunuiı. kişiliğini ve içinde bulunduğu §artları asla gözönünde tutmamı§tır. Ancak saldırıya uğrayan ki§i v>eya velisi suçluyu affederse durum değişir. 'İslam Hukuku, · tecavüze uğrayana veya velisine suçluyu affetme hakkı tanımı§tir. Çünkü "suç", her ne kadar toplum yapısına yönelik bir fiil niteliğinde ise de ondan daha çok kişileri ' (25) İslam Ceza. Hukuku, A. Udeh Cilt: 2, s. 207. DiYANET DERGisi ClLT: XVI SAYI: 6 KASIM ARALIK '1977 365 :BEŞERİ HUKUK VEi !SL!:M HUKUKUNDA StiÇLAR VE CEZAT,AR ilgiİehclirir. Hatta diyebiliriz ki, toplumu ancak saldırıya uğrayan ki§i kanalıyla ilgilendinnektedir. Ama saldırıya uğrayan ki§i veya velisi tarafından aifedilirse suçun tehlikesi kalmaz; Öyle ki artık toplumun yapısına etki edemezza .. Aslında saldırıya uğrayan ki§i veya velisi ancak suçluyla anlaııtığı veya andari maddi_ bir "yarar" sağladığı takdirde kendisini affeder. Şu halde affın nedeni ya "uyu§ma" veya "maddi mentaat"tir. Bu iki faktör, İslam hukuku açısından "yasal" (meıırü) ııedenlerdir. "Uyu§ma" kin ve dü§manlık duygusunun ortadan· kalkması demektir, Maddi menfaati "bedeni cezaya" yeğ tutmaksa, "ho§görü" anla§ması ve "dü;ımanlık duygusunun şiddetini azaltma" anlamına gelir. Saldırıya uğrayanın veya velisinin "suç"u "yarar"la deği§tirmesi ve böylece dayanılması imkansız acılara katianmanın kar§ılığını görmesi, §Üphesiz ki, kendisi için bir "hak"dır. BEŞERI HUKUKLA iSLAM • DiYANET DERGISI clLT: xvr SAYI: 6 KASIM ARALIK 1977 366 olmaması gerektiği gibi ihtiyacının alt)llda da kalmaması gereklidir. Bu görü§ adalet ve · menfaat görü§iinün birlikte tatbikatıdır. Bu görüıı adalet ve menfaat görü§ünün birlikte uygulamasıdır. ݧte Roussoan'nun, Beccarian'nın ve . Bentham'ın uygulamak istedikleri görü§ .buydu. Kant ve sosyologlar da -ayın görüııün uygulamasını istiyorlar. İsliim hukukunda ceza ile suçlunun 15lah ·olması, ona acınıa ve iyilik kastedilıııiştir; Binaenaleyh sanığın durumunun cezanın takdirinde katiyen ibma.ı. edilmemesi gerekir. Bu ise ilmi teori denilen İtalyan görüşün~ hedefini teşkil eder.· İtalyan hukuku onsekizinci yüzyıldan · gününıüze kadar geçerli olan beşeri hukukun suçla ilgili görüşlerini bünyesinde toplaması, isıarn hukukunun beşeri hukukun dfiçar olduğu eksikliklerden uzak kalmış olıııaaı ve ona yöneltilen eleştirilerden kurtulmuş olması demektir. Beşeri hukuk daimi bir gelişmeye rağmen lıAJB. tsıa.m HUKUKU ARASINDA hukukunun KARŞlLAŞTlRMA ulaşamaması bAzı kişileri İslam dehşete düşürecektirB?, hukukunun ceza konusundaki görüııleriyle be§eri hukuktaki muhtelif nazariyeleri gördükten sonra diyebiliriz. ki, İslam hukUku, onsekizinci yüzyıldan sonra ortaya çıkmı§ olan- beııeri hukuk teorilerinin hepsini içinde toplamı§tır. Çünkü İslfun hukukuna göre cezalar toplurnuri · rrienfaati için, fertlerin_ ıslB.hı ve toplumu suçtan korumak, suçlara karşı kendisini savunmak için · konulmuııtur. :SinJienaleyh İslam hukukuna göre cezaların · toplumun ihtiyacından fazla seviyeıdne . Bu durum onun dayandığı kaynak yönünden ele alınmalıdır. Herhangi bir konuya yöneltilen suall_!!rin ilki ve en mühiini o kanunun kaynağı ile ilgilidir. Kanunu koyan kimelir ? , !craat · saflıasına getiren kim? Şimdiye kadar hukukçlııar bu suale bir cevap bulamamışlardır. Bu imtiyazı kendilerini muhakeme edecek herhangi bir güç bulunmayan (26) A.g.e. Cilt: 2, s. 207·20!1. (27) !s1Am Ceza Hukuku Te Be"şeri Hukuk, Cilt: 2, s. 226-227. idareciiere. bırakacak olursak, ~darecilerin ·veya idare mekanizJI1asında .ı c bulunanların bu imtiyazı kullanabileceklerine dair ilrn1 ve nazari bir esas yok. Diğer yön(!.en. bu deği§iklik hiçbir fayda sağlamayacaktır.. üstelik idareyi tamamen idarecilere teslim etİnek, çıkarılaıı bir. kanunun kuvvet yoluyla infaz edilmesi gibi yersiz . \re seviyesiz Çlavranı§lara yol açacaktır. Böyle bir idareye milletin ne sabrı ne de tahammülü vardır. Kanun koyma yetkisini toplumun fertlerine versek, . onların da çoğu cahildir; Bir toplum toptan incelenirse, ilim, te_crül;ıe ve akıl ile hareket edebilecek seviyede olmadıkları görülür. Hasılı kelam bu . husus öyle kolay hazm.edilebilecek ·bir lokma değildir. Çoğunluk sisteminin ne büyük zararları olabileceği de. her ilim sahibinin· kab1ll edeceği bir gerçektir2s. Şu halde diyebiliriz ki, isıanı hukuku ile beşeri hukuk · arasmda cezanın dayandığı prensipler ve kaideler bakımından bir ayı:ılık yoktur; Sadece ayrılık bu prensip ve hükümlerin uygnlaruna · keyfiyeti üzerindedir. isıanı hukuku beşeri hukukun kab1ll . ettiği prensipierin tümünü kabfil etmiş ama bnnnn yanısıra bu prensipler arasmda birlik sağlayarak cezaların ve su!;larm hepsini aynı noktaya toplamamıştır; Her prensibin uygulandığı bir mıntıka· çiziniş ve sadece orada ge~rli olmas:ını . ve onnn dışmda nygnlanınamasını öngörmüştür. Bn !;izilen mıntıkalar i!;in aWt ve kesin işaretler koy1nuŞ, akıl ve görüş slUıibi kiınSeniiı yanılmayacağı · hudutlar çl.zınişth-. İşte böylelİkle İsiAm :13ESERİ :Hukttı hukuku 'herkesin karşısına hiçbir eksiği ve hatası olmayan son derece pratik ve mantıki'. nazariye koymnşf;uri!s. Zaman, §artların deği§ı:nesi, ilim ve tekniğin ilerlemesi, · İslam hukukunun hiçbir yönünÜ· atıl bir duruma getirememiştir. Beşeri hukuk ise ·bu prensipierin hepsini aynı çuvala doldurmak ve suçlar arasında bir eşitlik sağlamamak gibi kasıtla çıkmaz bir yola girmiştir. Sonuçta kanun koyucular geçerli pratik çareler ortaya koyamadıkları · gibi' hukuk bilginleri de objektif sağlam ve ilmi teoriler ortaya koyamamışlardır. Bugiin beşeri hukukun cezanın dayandığı esas prensipler konusunda uyguladığı hüku.mler olmak zorundadır. Bu prensipierin herbiri için ayrı bir nokta . ve hudut çizilmesi -gerekir. Bu noktalarda suçun ve suçlunun durumu dikkate alınmaksızın toplumun menfaatı gözönünde bulunduru:ııi:ıalıdır ki, ancak o zaman İslam hukukunun başından beri getirmi§ olduğu hükünılerin seviyesine ulaşması mümkün olsun. Bütün bnnlan hatırlattıktan sonra ,diyebiliriz ki, onsekizinci yüzl--ılın sonlarına kadar beşeri hukuk' insanlık n:fknnnn !;Ok gerilerinde biJ:'talrun akıl almaz maddeler taşıyordu. Canlıları, ölüleri, hayvanları ve cansız maddeleri mahkeme konnsn yaparak hepsine . ayrı ayrı cezalar nygnlnyordu. Onsekizinci yüzyılda ilk olarak beşeri ·hukuk İsıArn hukukunun getirmiş olduğu prensipiere VE İSLAM (28) ·İlmin Iı;ıı!fında İslAm, V; Han, s. 89-90. (!!9) !sıa.m Ceza Hukuku ve Be,<ieri Hukuk, Cilt: 2, s. 227-228. HUKUKUNDA: StrÇLA.R VE CEZALAR DiYANET DERGiSi ClLT: XVI SAYI: ·6 KASIM ARALIK 1971 ı 367 ESERİ HUKUK VE .. tsLA:M: HUKUKUNDA SUÇLAR VE CEZALAR , 1. 1 dönmek zarfiretini .hissetıniş~. Böylece.· daha önce vahşetin, • barbarlığın timsali olan kanunlar insanlığın gereği olan maddelerle dolup taşmaya . başladı. Zira İsıarn hukukl.pıuu getirdiği prensipierin kabulüyle ceza· toplnmun korunması maksadıyla nslandırma ve engel olma esasına dayanmış . oldu. İbret ve teşhir ihtiyacı kalmadı. Hukuk mantığı ölülerin, hayvanların ve cansız maddelerin mahkemesini kabullenmez oldu. Çünldi ceza bu gibi varlıklara· hiçbir fayda sağlamaz. Binaenaleyh onları uslandırnıa gayesi diye bir şey söz konusu oianıaz. İşte beşeri hukukun ancak 18.. yüzyılda tamyabildiği l!u temel prensibi İsıarn huh-uku ilk gününden itibaren cC'ı:ai sorumluluk merkezi olarak sadece canlı .varlığı, yani, insam, kabtil etmiştir. Bunun dışında hiçbir şey cezai sorumluluk mevkiine alınmamıştır. İsıarn hukukunda beşeri hukukta görülen ölülerin, hayvanların ve katı . maddelerin ·mahkemesi gibi gülünç haller görülmemiştir. İbret ve temsil için intikam duyguları Allil.h'ın alevlendirilmerniştir. Rasfilü ibret için cezalandırılmayı DIYANEl DERGiSi ClLT: XVI SAYI:. 6 KASIM ARALIK 1917 368 kudurmuş Iı:öpeklerde bile yasaklamıştır. Hayvanlar için böyle bir şeye rıZa göstermeyen bir Peygamber şüphesiz ki insanlar için buna hiç rıza göstermez. Bütün bunlardıın sonra. İsıarn hukukunQJl beşeri hukuktan . düşünce itibariyle onbir asır ilerde olması vı:ı ilti yüzyıldır beşeriyetın onun peşini takip etınesine rağmen h1iia düşünce merhalesi itibariyle pek gerilerde bulumnası bir iftihar vesilesi olarak belirtilmeye d~ğen önemli bir konudur. CEZANIN ŞARTLARI Her cezada, meşru olabilmesi için aşağıdaki şartların· bulunması gerekir: a) Ceza me§ru olmalıdır . Şer'i kaynaklarm dayandığı Kur' an, sünnet veya icma'a · dayandığı, yahud da ilıtisas kurulları tarafından çıkarılan kanunlara uygun_ olduğu takdirde ceza me§ru olur. Yöneticilerin çıkardıkları cezaların şer' i hükümlere. aykırı olmaması şarttır. Aksi · takdirde onlar batı! sayılır.· Cezamn meşru olması içın şer'i hükümlere uygun olması şartının tabii sonucu olarak hakimin konulan hükiiınlere daha uygun olduğıina kanaat· . getirse bile kendi kafasından bir ceza koymaması gerekir. Bazıları yanlış ·olarak İslam hukukunun hii.kinıe ceza konusunda tahakküm etme· yetkisi tanıdığını zaıınederler · ki bu zan realiteye uymayan korkunç bir hatadır. Bu zannın kaynağı şer'i hükiiınleri l bilememekten başka bir şey değildir. İslam hulı:ukunda . cezalar hadler, kısas ve ta'zir · cezaları olmak üzere üçe ayrılır. :f.!:ad ve kısas cezaları önceden tayin olunur. Hakimin bu cezalara müdahalesi yoktur. Suç sabit olduğu sürece bu cezayı olduğu gibi uygulamak zorundadır. Hafifletı:p.e veya ·ağırlaştırmak · yetkisi yoktur: Onun yepne bir başka ceza veremez. Mesela hırsızlık suçunun cezası elin kesilmesidir. Suç sabit olduğu takdirde hakimin . el kesme cezasının dışında başka bir ceza vermesi mümlrün değildir. Ancak eıpı kesilmesine. mani teşkil eden meşru bir sebep olursa durum değişir. Mesela babanın . çocuğun malını çalması giJ:>i. Evli olmayan z!\.ııinin cezası yÜz sopadır. Suç · sabit oldu!hı . takdirde hakimin yüz .sopa vurma cezası vermesi · gereklidir. Bu cezayı artırma ve eksiltrİı.e yetkisi yoktur. Bunun yerine başka bir ceza da veremez. ·Kasıtlı öldürme suçunun · cezası kısastır. Yam aynı şekilde öldürülmektir. Suçlunun suçü sabit olunca hakimin kısas ·hükmü vermesi gereklidir. Bunun dışında bir hüküm veremez. Ancak kısasın uygularimasına engel teşkil eden meşrü bir sebep buiunursa durum değişir. Şu halde hakimin had ve kısas · cezalarındaki yetkisi sınırlı ve mahduttur.. . Ta'zir suçlarına gelince, bu suçlarda hakimin yetkisi geniş olmakla beraber tahakküm anlamına gelmez. Ta'zir suçlarında hakimin . yetkisi geniştir. Çünlcti .İslam hukuku ta'zir suçları için . birtakım cezalar topluluğu kor. Ki bu en hafif cezadan · tevbih, ve ilitar gibi, en ağırına kadar hapis, öldürme ~bi yükselir. İslam hukuku hakimi suça ve suçlunun durunıuna uygun cezayı bu qeza mecmuası arasından seçme lwnusunda hür bırakır.· Ayrıca .cezanın en alt ve en üst sınırlarından birisini seçme konusunda da takdir yetkisi hii.ltimindii:. Şüphesiz ki hii.kiin bu geniş ve meşrü yetkinin tanınması meselelerin kolayca halline sebep olur. Ayrıca toplumu suçtan koruyacak, suçluyu ıslah edip uslandıracak ve suçluyu layık olduğu cezaya çarptıracak imkii.nı Hii.klınin sağlaf. yetltisi her ne kadar geniş ise de hii.kime tahakküm yetkisi yoktur. Çünkü şer'an belirtilmeyen cezayı veremez. Suçlunun işlediği suça uygun . olmayan ceza da veremez. Öyle sanıyoruz ·ki, ta' zir suçİarında hıiıdmin -yetkisinin genişliği bazılarının İslii.m hukukunda hakimiere tahakküm yetkisi verildiği zannı gibi yanlış bir tahmine düşmelerine sebep olmuştur. İslam hukukunda hakimiere bö:ylesine geniş yetki \ı-ermek zarüreti mevcut değildir. Binaenaleyh yöneticiler isterlerse hakimierin bu yetkisini daraltabilirler. Tabii amme menfaatları bunu . gerektiriyorsa. Çünkü hakimiere. böylesine geniş · yetki vermeyi gerekli kılan husus amme menfaatidirso. b) Ceza şahsi olmalıdır. Cezanın· suçu işleyen şahsa münhasır olması gerekir.· Bunun dışına taşmaması şarttır. İslam hukukunun üzerine dayandığı temel · prensiplerinden birisi de budur. Bu konuda mesuliyetten söz ederken yeter-ince . BESERi HU:Itt:iK .. VE İSLAM·,:· HUKUKtJ:Nİ)A . . SUÇLAR VE CEZALAR bahsetmiştik. . c) Ceza uınillni olmalıdır. dereceleri ne · kadar farklı olursa olsun herkese Cezanın ayn~ şeltilde nygn1anınası gerekir. Öyle ki, ceza karşısındaki hakim ile İnahkfım, zengin ile fakir, bilgili ile bilgisiz eşit olmalıdırs ı. umümi olması konusunıla,: beşeri hukuk henüz tam : olarak uygulama . alanı bulamamıştır. Bunün çeşitli sebepleri var. öncelikle daha evvel dokunduğumuz , dayandığı kaynak bunun sebeplerinden birisidir. İkincisi suçlara verilecek cezanın tam olarak karşılığı olabilmesi yönünden değerlendirilmelidir. Bugün beşeri hukukun Cezanın çıkınaza saplandığı (30) !sl!l.nı Ceza Hukuku ve Beııert -. Hukuk, Cilt: 2, s. 230-231 . (31) İslAm Ceza HuJfuku, A. Udeh, Cilt: 2, s. 131-132, :_ DIYANET DERGISI ClLT: XVI SAYI: · 6 KASIM ARALIK. 1977 369 :aESER1 İ:ItJKUK İSLAM ·v:m lWKUKUNIÜ. ·auçf,AR VE CEZALAR DiYANE1' DERGISi ClLT:' XVI SAYI: 6 KASIM .ARALIK 1977. 370 ( olmadır. Bazı ki§iler vardır ki, noktalardan birisi de budur. ihtarla suçtan vazgeçerler. Gerçekten hukuk felsefesi Bazıları vardır ki, ancak yönünden baktığımız zaman, dövmek veya hapisle suç bir cezanın suçun tam kar§llığı i§lemekteİı vazgeçerler. Bu olup olmadığını gösterecek bir takdirde aynı suçu i§leyenlerin belge, bir delii bulmak muhtelif cezalada mümkün değildir. Be§eri cezalandırılması ve· hepsinin hukuku insanlar yaptığı için kendi ııartma ve durumuna kanun yapicılarla, göre suçu i§lemekten ı· uygula:y-ıcılarm halk kesimine vazgeçmesinin sağlanması göre bir ayrıcalık ta§ıdıkları e§itliğin gerçekle§tirilmesi için nokta dılima bulunagelmi§tir. yeterlidira2, .Bir ba§ka sebep ise beııeri · hukuk d1Hma geliııme içinde CEZANIN KlSlMLARI ·olarak alınmak zorunda bulunduğundan -ba§ka türlü Cezalar aralarmdaki dü§Ünmek mümkün değilbağlantıya göre dört . her zaman eksiklikleri kıs~ia ayrilır: bulunacak, hiçbir zaman son ı - Asli cezalar: Öldürme dereceye ula§amayacaktır. suçu için kısas, zina suçu için · recm, hırsızlık suçu için el . Yine be§eri hukukun kesme gibi bir suça verilmi§ zaaflarmdan birisi toplumun olan asli cezalardır. müsbet veya menfi geli§mesi 2 - Bedel cezaları: Meıırü bir ne yönde bulunursa bulunsun, sebep dolayısıyla asli cezanın kanunlarda daima meıırü uygulanması imkansız olduğu · olarak kabül görecek, menfi . takdirde asli cezanın yerine geliıımeler kendilerini kanunun _ geçmek · üzere verilen ve ona meıırü ölçilieri içerisine bedel olarak uygulanan sokabilecektir. Zina, içki cezadır. Bedel cezasına misal konusundaki hükümleri örnek kısas yapılınadığı takdirde olar:ı.k verilebilir, ödenecek diyettir. Had veya Cezada tam bir eııitlik ancak kısas uygulanmadığı takdirde had ve kısas cezası verildiği verilecek ta'zir cezası da bedel zaman mümkündür. Çünkü bu cezası dır. cezalar kesindir. Ve önceden Aslında bedel cezaları bedel hü~ü vaz'olunmuııtur .. cezası olmazdan önce asli bir Belirtilen suçları i§leyen qezadır. Ancak bedel cezası herkes bu cezaya çarptırılır. denmesinin sebebi daha ağır Cezanın nev'i ve miktarı bir cezanın uygulanınası konusunda hiçbir kimseye mümkün olmadığı takdirde ayrıcalık tanımaz. onun yerine geçmek üzere Şayet verilen ceza ta'zir uygulanan ceza olmasındandır. cezası ise bu takdirde herkesin Mesela · kasta benzer e§it ceza görmesi .istenmez. öldürmelerde diyet cezası· da Eğer ta'zir cezalarmda eııitlik asli .bir cezadır. Ancak kı s as ııartı bulunmuıı olsaydı, ta'zir cezasına nisbetle bedel cezası cezası olmalttan çıkar "had'' ltabül edilebilir. Ta'zir· cezası olurdu. Sadece ta'zir suçlarmda ta'zir cezası asli cezasında cezanın suçluya bir cezadır. ·Ama kısas veya tesirinde eııitlik · aranır. · Yil.ni had cezasi meıırü bir sebeple cezanın etkisinden maksat uslandırma ve suça engel (32) A.g.e. Cilt: 2, s .. 132. Uygulanmadığı takdirde oiıuiı. yerine geçmek üzere bedel olarak ta'zir cezası veı'ilir. Asla bağlı bulunan cezalar~ Bu cezalar asli cezalara binaen ve yarı bir ceza olarak hüküm verilrheksizin suçlunun çarptırıldığı cezalardır. Mesela katilin mirastan mahrumiyeti bir asla bağlı cezadır. Çünkü katil suçundan katile kısas hükmü verilmekle mirastan mahrumiyeti hükmü terettüp etmiş olur. Ayrıca· mirastan mahrumiyet hükmünün çıkarılmasına gerek yoktur. Müfterinin şahadet ehliyelinin olmaması da asla bağlı bir S.- cezadır. Başlı başına §ahadetten alıkonması diye bir ceza verilemez. iftira cezasının verilmesi ile şahadet ehliyetinin ortadan kalkması kendiliğinden tahakkuk etmiş olur. 4. -:- Tamamlayıcı cezalar: Asli cezaya ilişkin hükme biıiaen suçluya verilmiş olan cezalardır. Bu cezaların tamamlayıcı nitelikte olması şarttır. Tamamlayıcı cezalar asla bağlı cezalarla her ikisinin de asli hükme göre terettüp etmesi bakımından birle§irler. Ancak asla bağlı cezanın verilmesi için ayrı bir hükme gerek duyulmaz ama tamamlayıcı cezanın verilmesi için ayrı bir hükmün sudurunun gerekınesi · noktasmdan birbirinden ayrılırlar. Mesela hırsızın·. elinin kesilmesi asli bir · cezadır. Bu ·cezanın tamamlayıcı nitelikteki hükmü ise kesilen elin boynuna takılmasıdır. Elin kesilmesinden sonra boyna takilması ayrı ·bir hükmü gerektirir. Aksi takdirde caiz olmazsa, iSLAM VE BE$ERİ Hl.iKi.Jı<t A CEZA FELSEFESi İsliim hulmkunun verdiği cezalar, suçlarla arasında en . a-dil§,ne ölçillerin olduğu cezalardır. Suı;ları öuler, insanlara ve toplurnlara suçlan yoketıuek, faziletleri ya~atmakla hayat verir. SuÇun cezası tam olarak :BEŞEıRi HtrittrE VE İSLAM HUKUKUNDA SUÇLAR VE CEZALAR verilmezııe önlenmeı>i nıümlrlin olmaz. Sonuç itibariyle Iranunların durumuna ıranunların konnlınası aylı:ı:rı rfıhu, düşer. suçları önlenıelt amacına IDAtuf olduğuna göre, bu amaç ancak . İslam hu_l;.ulmnda söz konusu olabilecektiı:. Çünkü İsliim hultuku suça gerçek cezayı verdiğinden dolayı, toplumu, !~ileri suçtan korumaktadır. Bu gerçeği gözöniinde tutarak cezalara Şöyle kısaca göz gezdirmede fayda vardır. İsliim- hul..--uh--u "had" cezaları genellikle "sopa'' cezası diye adlandırmak mümkündür. Oysa İslfi.m'ın cezaları sadece "had"le sınırlanamaz. Fakat insanların da oluşturduğu cezaların birçoğunda "sopa" cezası uygulanmaktadır. İslam'ın bu cezasına beşeri hukuk taraftarlarınca "insan · haysiyetlne karşı duyulan s;:ı,ygıyı azaltması" · yönünden itir:.ı,z edilmiştir. Oysa bir insan ~endisine saygı gösterriıiyorsa, diğer insanların ona saygı g()stermesi önemli değil. Ancak "sopa" ül:'zasını· verirsek zorla da oısa:· Iıaysiyetin ne demek olduğunu daha iyi anıatmış. oluruz. Zina suçuna be;ıeri hultult, hapis cezası verir. Görülüyor ki bu ceza da suçu önlemekten uzal{tır. Çünkü zıt psikolojik faktör leri denememektedirs4. (38) İslAm Ceza Hukuku ve Besert Hukuk, Cllt: 2, s. 233~234. (34) A.g.e. Cilt: ll, s. 237-242. DiYANET DERGiSi Çllf XVI SAYI: 6 KASIM ARALIK t97i 371.