EKOL KBB - GÖZ GAZETE - EYLUL 2015

advertisement
10 Eylül 2015, Perşembe
Thermal Welding ile
bademcik ameliyatı
www.ekolkbb.com Danışma ve Randevu Hattı: (0232) 386 55 05
Opr. Dr. Cem Karas
K.B.B - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ - ORTOPEDİ
Ç
Ekol KBB Hastanesi’nde
Ortopedi Cerrahisi: Artroskopi
ocuklarda oluşan boğaz ağrısı ve ateş, görülen
yaygın boğaz enfeksiyonunun belirtisidir. Bu enfeksiyon diğer hastalıklara oranla daha çok okul
çağındaki çocuklarda görülür. Çocuk boğaz ağrısı ile birlikte yutkunma zorluğu da yaşar. Çocukta yüksek derecede ateş görülürken boğazının arka bademcik kısmı şiş
ve kızarmış görülebilir. Bir hekime gözükmeden kulaktan
duyma tedavilere başvurulmamalıdır.  SAYFA 14’DE
Dr. Serhan Yağdı alanında uz Opr.
man bir ekiple artroskopik (kapalı)
omuz, diz, ayak bileği ameliyatları, diz protezi ameliyatları, sporcu
sağlığı, spor yaralanmaları, kas ve
tendon problemleri tedavisi, kalça,
omuz ve ayak bileği protezi ameliyatları, travma cerrahisi, sinir sıkışması ameliyatları, PRP uygulamaları ve deformite ameliyatları yapıyor.
 SAYFA 15’DE
Ortopedi ve
Travmatoloji Kliniği
hasta kabulüne
başladı
Opr. Dr. Serhan Yağdı
Gözdeki sinsi tehlike
“KERATOKONUS”
E
Opr. Dr. Fece
kol KBB Hastanesi Göz Kliniği’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Murat Fece, “Keratokonus hastalığının genellikle ergenlik döneminde başladığını fakat hastaların ancak 20'li yaşlarında hastalıktan haberdar olduğunu söyledi. Göz
hastalığı türü olan ‘keratokonus’ hakkında bilgiler verdi.  SAYFA 16’DA
Yaz sonrası PRP cildi canlandırıyor
 Doç. Dr. Fatih Uygur, “Yaz sonrası güneşten yıpranan cildinizi
kök hücre destekli plazma ile yeniden canlandırabilirsiniz.”
E
KBB Kanser Cerrahisinin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. İnal’dan:
Kulak Burun Boğaz kanserleri
tedavilerinin “Altın Kuralları”
Dr. İnal “Baş ve boyun kanser Prof.
leri günümüzde artık tedaviden isti-
Çocuğunuz televizyonu yakından izliyorsa dikkat!
Çocuklarda şaşılık
fade eden guruba dahil edilmiştir.”
Prof. Dr. Erdoğan İnal
E
kol KBB Hastanesi’nden KBB Uzmanı Prof.
Dr. Erdoğan İnal, genel olarak tedavisi çok
zor ve bazen de imkansız bir hastalık olarak
değerlendirilen kanser hastalığının artık tedavi edilebilir bir hastalık olarak görüldüğünü, bazı tür kanserlerde tedavi şansının çok az olmakla birlikte günümüzde tam tedavi ile sonlanan pek çok kanser
türünün bulunduğunu söyledi.  SAYFA 15’DE
Doç. Dr. Uygur
kol KBB Hastanesi Estetik Cerrahi Kliniği’nden Estetik ve Plastik Cerrahi
Uzmanı Doç. Dr. Fatih Uygur, yaz dönemindeki yoğun güneşin cildin temel tabakalarında, özellikle de kollojen yapısında olumsuz değişikliklere neden olduğunu belirterek, “Yaz aylarının bittiği bu süreçte cildimizi yeniden sağlığına kavuşturmak gerekmektedir. Bu konuda PRP yöntemi popüler ve etkili yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.  SAYFA 15’DE
E
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi
Göz Kliniği’nden Prof. Dr. Günhan
Erbakan çocuklarda şaşılık tanısı ve
tedavisi hakkında bilgiler verdi. Her iki
gözün bakış yönlerinin paralel olmasının
bozulması durumunda şaşılık oluştuğunu
belirten Prof. Dr. Erbakan, “Şaşılık iki
tip olur. Birincisi doğuştan yani çocuğun
doğduğu andan itibaren şaşı olması durumudur. Bu durumda yüzde 90 içe doğru kayma olur. Yüzde 10’u ise dışa doğru
olur. Diğeri ise sonradan olma şaşılıktır.
Bunlar da iki buçuk yaşından sonra başlayanlardır” dedi.
 SAYFA 14’DE
Prof. Dr. Günhan Erbakan
Kulak kireçlenmesine bağlı işitme kayıplarında
CERRAHİ TEDAVİ
Doç. Dr. Çallı
Dr. Çağlar Çallı kulak kireçlenmesine bağlı işitme kayıplarının ikiye ayrıldığını
 Doç.
belirterek, “birincisi kulak enfeksiyonu ve sonrasında gelişen kulak kireçlenmeleri, di-
ğeri ise kulakta hiçbir enfeksiyon olmadan, daha çok genetik ve bünyesel temelli olan
kulak kireçlenmeleridir. Her iki kireçlenme tedavi edilmediği zaman bir süre sonra işitme
kaybı oluşturabilir. Kireçlenmelerin tedavisi cerrahi operasyonlardır” dedi.  SAYFA 16’DA
14
K.B.B - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ - ORTOPEDİ
PERŞEMBE, 10 EYLÜL 2015
Opr. Dr. Cem Karas okullar açılmadan önce çocukları bekleyen bazı KBB hastalıklarına karşı uyardı
Thermal Welding ile geniz eti
ve bademcik ameliyatları
E
kol KBB Hastanesi’nden KBB Uzmanı Opr. Dr.
Cem Karas okullar açılmadan önce çocukları bekleyen bazı KBB hastalıklarına karşı uyardı.
Opr. Dr. Cem Karas Kimdir?
Bademcik iltihaplanmaları
Geniz etinin neden olduğu olumsuz etkiler
Çocukluk çağının sık görülen hastalıklarından biri de
bademcik ve geniz eti hastalıklarıdır. Bu hastalıklar kreş
ve okul çağı ile birlikte çocuklar daha fazla mikroorganizmaya maruz kalmakta ve bu dönemlerde hastalık sıklığı
artmaktadır. Çocuklarda oluşan boğaz ağrısı ve ateş, görülen yaygın boğaz enfeksiyonunun belirtisidir. Bu enfeksiyon diğer hastalıklara oranla daha çok okul çağındaki
çocuklarda görülür. Çocuk boğaz ağrısı ile birlikte yutkunma zorluğu da yaşar. Çocukta yüksek derecede ateş
görülürken boğazının arka bademcik kısmı şiş ve kızarmış görülebilir. Bir hekime gözükmeden kulaktan duyma
tedavilere başvurulmamalıdır. Aksi takdirde çok ciddi
sonuçlar doğurabilir. Ancak erken tanı ve tedavi şansı ile
dünyada da gelişmiş merkezlerde kullanılan Thermal
Welding yöntemi ile bademcikler tedavi edilebilmektedir.
• Geniz eti çok büyükse burundan nefes alıp vermeyi engeller. Buna bağlı olarak; gece ağzı açık uyuma, horlama,
uykuda nefes durması, gündüz gürültülü soluma oluşur.
• Çocuklarda büyüme gelişme geriliği yapabilir.
• Sık üst solunum yolları enfeksiyonu geçirme sebebi
olabilir.
• Diş ve çene gelişimini olumsuz etkileyebilir.
• Büyük geniz eti orta kulak havalanmasını bozabilir.
Böyle bir durumda; tekrarlayan orta kulak enfeksiyonlarına yol açabilir. Bazen orta kulakta sıvı birikmesine yol
açarak işitme kaybına sebep olur (seröz otit).
• Gece altını ıslatma sebebi de geniz etine bağlı burun
tıkanıklığından kaynaklanabilir.
• Geniz eti olan çocukların sesleri de olması gerektiğinden farklıdır. Boğuk bir ses tonu ile konuşurlar
• Her hangi bir üst solunum yolu rahatsızlığı geçirmemesine rağmen her gece burnu tıkalı oluyor ve horluyorsa
geniz eti olma ihtimalini düşünmelisiniz. Bir KBB uzmanına başvurmanızda yarar vardır.
Geniz eti (Adenoid hiperplazi)
Ağzının arka üst kısmında yani burnun arka nazofarenks
denilen bölgesinde yer alan dokulardır. Normalde bakıldığında görülmezler, görülmeleri için özel muayene yöntemi gerektirir. Geniz etleri endoskopik muayene, küçük
muayene aynaları veya röntgen ile görülebilir. Vücut için
faydası olmayan lenf dokulardır. Genellikle çocuklarda
bulunurlar. Burun etleri farklı yapılar olduğu bilinmelidir.
Aileler ne zaman endişelenmeli
Geniz eti nispeten yaygın bir çocukluk hastalığıdır. Genellikle geniz eti olan çocuklarda kulak enfeksiyonları sık
tekrarlar. Beraberinde kulak enfeksiyonları işitme bo-
zuklarına da neden olabilir. Gecikmiş konuşma gibi ikincil
bir komplikasyonu önlemek için, adenoidektomi adı verilen geniz etinin alınması sık sık başvurulan cerrahi bir
yöntemdir.
Bademcik ve geniz eti iltihabından
korunmak için öneriler
• Çocukların enfeksiyondan korunmaları için dengeli ve
sağlıklı beslenmelerine dikkat edilmelidir. Süt, balık gibi
A vitamini içeren besinler, C vitamini içeren narenciye
gıdaları, E vitamini içeren bakliyat ve bitkisel yağ içerikli
gıdaların tüketilmesine dikkat edilmelidir.
• Çocukların hijyen kurallarına dikkat etmeleri çok küçük yaştan itibaren öğretilmeli ve uygulamalı olarak gösterilmelidir.
• Düzenli uyku çocuğun sağlıklı gelişiminde önemli bir
yere sahiptir. Özellikle sabah erken saatlerde kalkan, gün
içerisinde oldukça enerji harcayan çocukların erken yatarak daha uzun dinlenmeleri gerekmektedir.
• Çocuklarda tedavi edilmemiş müzmin bademcik ve geniz eti büyümeleri; büyüme ve gelişim geriliklerine, dikkat dağınıklıklarına, okul başarısızlıklarına, zeka problemlerine, sosyo-pisikolojik hastalıklara neden olabilmektedir. Bunun yanı sıra kalp, akciğer rahatsızlıkları gibi,
daha pek çok hastalığında habercisi olmaktadır. 
Çocuğunuz televizyonu yakından izliyorsa dikkat!
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. Avrupa Fasial
Plastik Cerrahi Akademisi üyesidir. Avusturya'da Graz Üniversitesi’nde endoskopik sinüs cerrahisinin kurucularından Prof. Dr. H. Stammberger'in yanında endoskopik sinüs
cerrahisi konusunda kadavra çalışmalarında bulundu.
Hollanda Amsterdam Üniversitesi'nde Prof. Dr. Gilbert
Trenite yönetiminde estetik burun cerrahisi konusunda çalışmalarda bulundu. İngilizce bilen Opr. Dr. Karas, estetik
burun cerrahisi, navigasyonla endoskopik sinüs cerrahisi
konularında deneyimlidir. Amerika'da, Amerikan Fasial
Plastik Cerrahi Akademisi’nde yüz güzelleştirme ve gençleştirme konusunda çalıştı. Ayrıca uyku apnesi ve horlama cerrahisi, Thermal Welding ile bademcik ve geniz eti
ameliyatları, guatr ameliyatları ve kepçe kulak ameliyatları
ilgi alanları içerisindedir.
Çocuklarda şaşılık
E
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi Göz Kliniği’nden Prof. Dr. Günhan Erbakan çocuklarda
şaşılık tanısı ve tedavisi hakkında bilgiler verdi.
Her iki gözün bakış yönlerinin paralel olmasının bozulması durumunda şaşılık oluştuğunu belirten Prof. Dr.
Erbakan, “Şaşılık iki tip olur. Birincisi doğuştan yani
çocuğun doğduğu andan itibaren şaşı olması durumu-
İşitme kaybı okul başarısını
olumsuz yönde etkiliyor
dur. Bu durumda yüzde 90 içe doğru kayma olur.
Yüzde 10’u ise dışa doğru olur. Diğeri ise sonradan
olma şaşılıktır. Bunlarda iki buçuk yaşından sonra
başlayanlardır” dedi.
Doğumsal Şaşılık
Doğuştan şaşı olan çocuklarda genelde göz kaslarındaki dengesizliğe bağlı olarak gözlerin daha kalın olan kaslar tarafından içe çekildiğinden içe bakış
olarak göründüğünü kaydeden Prof. Dr. Erbakan,
“Anne ve babalar çocuk doğduğunda, çocuğun gözlerinin birbirine baktığını görüyorsa ve bu içe bakma ilk 4 ay içerisinde devam ediyor ve düzelmiyorsa
doktora gitmeliler. Doktor yüksek ihtimalle çocuğu
cerrahi tedaviye alacaktır. Çünkü bunun ilaç tedavisi yoktur” dedi.
2.5 yaşından önce gözlük verilmez
Çocuğun bazen bir gözünde kayma olabildiğini söyleyen Prof. Dr. Erbakan gözün bir tanesinin doğum
öncesi, sırası, sonrasında görmesinin kaybolmasıyla
ortaya çıkan şaşılık olduğunu kaydetti. Prof. Dr.
Erbakan “hamilelik sırasında anneden bir hastalık
geçebilir, çocuğun doğuştan katarakttı olabilir, vakumla çekilen çocuklarda retina kanaması meydana
gelebilir, doğumla birlikte göz tümörleri oluşabilir
ve buna bağlı bir gözün görmemesi nedeniyle kayma oluşabilir. 2.5 - 3 yaşından önce çocuklara gözlük
verilmez. Çocuk o gözlüğü takamaz. Taksa da o devrede gözlük çok fazla faydalı olmaz.”
Bakarlar ama göremezler
O
tanınırsa tedavi daha başarılı olur. Tanı konduktan sonra
öncelikle ilaçla tedavi yöntemleri sonuna kadar zorlanır.
Bu yeterli olmadığında iltihabın boşaltılması
(parasentez) akut orta kulak iltihabında
tedaviye cevabı hızlandırır. Seröz otizlerde ise sıvı ameliyat mikroskobu altında boşaltıldıktan sonra tüp dediğimiz bir alet yerleştirilmesi gerekebilir. Bunlar kulağın tam iyileşmesine yardımcı olacak kurtarıcı girişimlerdir. Her şeye rağmen kronikleşmiş, zarın delinmesi ile sonuçlanOpr. Dr. Fatih Kemal Soy
mış kişilerde ise yine mikro cerrahi
yöntemleriyle iltihabın kurutulması,
zarın onarılması sağlanabilir.”
kul başarısının çocuğun sağlıklı olmasıyla doğru
orantılı olduğunu belirten Ekol KBB Hastanesi’nden Opr. Dr. Fatih Kemal Soy, “Okula başlamadan önce her çocuğun kulaklarını kontrol ettirmek ve gerekli tedaviye başlamak büyük önem taşıyor.
Ayrıca bu dönemde meydana gelebilecek çeşitli aksaklıklar ve sağlık
sorunları çocuğun motivasyonunu
azaltabiliyor. Çocuğu en çok zorlayan konuların başında ise işitme
kayıpları geliyor” dedi.
İşitme kayıplarının sebepleri
İşitme kaybında karşılaşılan işitme kayıplarının genel nedeninin orta kulak
iltihapları olduğunu belirten Opr. Dr. Soy,
“Orta kulak iltihabı bir çok yönden önemlidir.
Çocuğun iştahını ve gelişmesini olumsuz yönde etkiler.
İşitmeyi bozacak zihinsel gelişimi ve eğitimini engeller.
Orta kulakta koyu, yapışkan, içinde bakteri veya virüs
bulunmayan bir sıvı birikir. İşitme değişik derecelerde
azalır. Bu durum çocuğun öğrenmesini olumsuz etkiler,
özellikle okul çocuklarında önemlidir. Orta kulak iltihabı tedavi edilmediğinde beyin-beyincik apseleri, menenjit, yüz felci, iç kulak iltihabı, işitmenin tümüyle kaybedilmesi, kulağı içinde barındıran kafatası kemiğinin (mastoid) apsesine yol açabilir.
Tedaviden de önce, kulak hastalığına zemin hazırlayan
faktörlerin de giderilmesi gerektiğini belirten Opr. Dr.
Fatih Kemal Soy, “Çocuklarda sık hastalanan bademcikler, büyük geniz etleri, sinüzitler, yarık damaklar erken
Ne zaman doktora
başvurulmalıdır?
•Kendine söylenen şeylere tepki vermiyor veya ona
doğru konuştuğunuzu anlıyor gibi görünmüyorsa,
• Söylenenleri tekrar etmenizi istiyorsa,
• İnsan sesi veya diğer seslerin yönünü bulmak için
sağa, sola bakınması gerekiyorsa,
• Aynı yaştaki çocuklardan daha sonra konuşmaya
başladıysa,
• Sözcük veya cümleleri hemen söyleyemiyorsa,
• Birden fazla kişi konuşurken bir sesi duymakta güçlük çekiyorsa,
• Hızlı veya yumuşak sesleri kaçırıyorsa,
• Okulda performansı düşük ise,
Opr. Dr. Soy, “bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden uzman bir KBB hekime başvurulmalıdır” dedi. 
Prof. Dr. Günhan Erbakan, “İnsanlar bazen bakarlar ama görmezler. Bakmak ve görmek farklıdır.
Bakmak bir noktaya sadece bakmaktır. Görmek
baktığını değerlendirmektir. Çocuklar iki buçuk yaşına kadar yüzde 80 bakarlar ama görmezler. Çünkü beyinsel faaliyetleri yeteri kadar gelişmemiştir.
Ancak ivmelenme ile, ışık tutarak, el şaklatarak baktıklarında görürler. Onun dışında sadece bakarlar.
O yüzden gözün biri dışarıya kayabilir. Ama ışığı tuttuğunda çocuk düzgün bakıyorsa sorun yok denir.
Çocuk doğar doğmaz ebeveyn ya da hekim tarafından mutlaka gözlerine ilk 1 ay içinde bakılması gerekir. Bir problemle karşılaşılırsa göz hekimine başvurulmalıdır. Çocuğun gözünde kedi gözü gibi bir
parlama varsa o tümörü gösterir. Bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden bir hekime başvurulmalıdır.”
Beyinde tek görmeyi sağlayan bir merkez var
Tek gözle baktığımız zaman görüyoruz. Diğeri ile baktığımızda da görüyoruz. İki gözle baktığımızda iki tane
görmemiz lazım ama tek görüyoruz. Beyinde bir merkez görülen şey aynı ise tek halde gösterir. Şaşılık hastalarının genelde bir kısmında beyinde görüntüyü üst
üste getiren merkez oluşmamıştır. Beyin tekrar hemen
devreye girer zayıf olan gözü dışarıya gönderir. Tek
gözle bakarak tek görmesini sağlar. Bu da diğer gözde
tembellik başlatır. 
Prof. Dr. Günhan Erbakan Kimdir?
Sonradan oluşan şaşılıklar
Prof. Dr. Günhan Erbakan sonradan oluşan şaşılıklar ve tedavileri hakkında şunları söyledi. “Sonradan oluşan şaşılıklar bir gözün görmemesine bağlı
olarak gözün kayması, bir gözün 1 numara diğeri 5
numara gibi yüksek farkta göz numarası oluşması,
göz kaslarından birinde felç olması gibi durumlarda
oluşabilir. Bu olayların içinde bizim için önemli olan
göz numara farkıdır. Gözün içinde mercek var. Bu
mercek incelip kalınlaşarak uyum sağlar ve net görmemizi sağlar. Örnek olarak bir çocukta 3 numara
hipermetrop var. Bu hipermetrop çocuğun gözünün
içindeki merceğim gerekli şekli alarak görmesini
sağlar. Bu da içe dönmeyi oluşturur ve şaşılık başlangıcı olur.”
Gözlük kusuru olup olmadığına bakılmalıdır
Eğer çocuk yakından televizyon izliyorsa gözlük ihtiyacı var demektir. Çünkü çocuk uzaktan net görememekte ve göreceği mesafeye kadar yaklaşıp televizyon izlemektedir. Çocuk yakından televizyon seyretmeye yatkınsa doktora gidilmelidir. Çocuğa gözlük verildiği zaman gözün içerisindeki merceğin uyumunu engellediğimiz için kayma düzelir.
İlk ve Orta Öğretimini TED Ankara Koleji, Liseyi İzmir Bornova Anadolu Lisesi ve yüksek öğrenimini Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi’nde 1963 - 1969 yılları arasında yapmıştır. Aynı yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana
Bilim Dalı’nda uzmanlık öğrenciliğine başlayıp, 1971'de Göz
Hastalıkları Uzmanı olmuştur. 1974-1975 yıllarında vatani
görevini İzmir Hatay Askeri Hastanesinde Göz hekimi olarak yaptıktan sonra 1 yıl süre ile Belçika /Gent üniversitesi
Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Kliniğinde Retina Hastalıkları
ve Lazerler üzerine eğitim görmüştür. 1977 yılında Göz Hastalıkları Doçenti olmuş ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz
Hastalıkları Anabilim Dalında Retina ve Kontakt lens birimlerini kurmuş ve çalıştırmıştır. 1982 yılında Göz Hastalıkları
Profesörü olmuştur. 1992 - 2000 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmıştır. Bu arada 3 kitap, yerli ve yabancı 150 den fazla bilimsel makale yayınlamış, yurt içi ve
yurt dışı kongrelerde 170 civarında tebliğ yapmıştır.
K.B.B - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ - ORTOPEDİ
PERŞEMBE, 10 EYLÜL 2015
15
Ekol KBB Hastanesi’nde Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği hasta kabulüne başladı
Ekol KBB’de Ortopedi Cerrahisi: Artroskopi
Dr. Serhan Yağdı, “Artroskopi gerçekte optik bir sistemdir ve optik
 Opr.
sistemin ucuna takılan bir kamera ile monitörden bütün eklem içi
Opr. Dr. Serhan Yağdı Kimdir?
KOL KBB Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği’nden Opr. Dr. Serhan Yağdı alanında uzman bir ekiple artroskopik (kapalı)
omuz, diz, ayak bileği ameliyatları, diz protezi ameliyatları, sporcu sağlığı, spor yaralanmaları, kas ve tendon problemleri tedavisi, kalça, omuz ve ayak bileği
protezi ameliyatları, travma cerrahisi, sinir sıkışması ameliyatları, PRP uygulamaları ve deformite ameliyatları yapıyor.
• Romatizmal hastalıklarda sinevektomi kalınlaşmış olan
eklemi döşeyen zarın çıkartılması,
• Kaza veya hastalık sonrası gelişen omuz hareket kısıtlılıklarının açılması,
• Eklem içi serbest cisimlerin çıkartılması.
Ayakta artroskopik (kapalı) olarak yapılabilen
başlıca girişimler:
• Eklem içi kırıklar,
• Kıkırdaktan parça ayrılmaları ve eklem farelerinin çıkarılması,
• Tekrarlayan ayak bileği burkulmalar sonrası meydana gelen sıkışmaların tedavisi,
• Erken dönemde osteoartrit (kireçlenme),
• Romatizmal hastalıklarda artroskopik tanı ve tedavilerinin yapılması.
Optik bir sistem
Nasıl yapılır?
Artroskopinin ortopedistlerin bir eklemin içini görüntülemek, tanı koymak ve saptanan eklem içi
problemlerini tedavi etmek için kullandıkları cerrahi bir yöntem olduğunu belirten Opr. Dr. Serhan
Yağdı, “Artroskopi gerçekte optik bir sistemdir ve
optik sistemin ucuna takılan bir kamera ile monitörden bütün eklem içi görülür. Eklem içerisindeki
görüntüler 6-10 kez büyütüldüğü için eklem içindeki
yapıların detaylı olarak incelenmesi mümkün olur.
Cilt üzerine yapılan küçük kesilerden eklemin içini
görmemizi sağlayan “artroskop” olarak adlandırılan
kalem büyüklüğündeki alet ve diğer el aletleri gönderilebilir” dedi.
Artroskopik girişim için ameliyathane şartları ve anestezinin gerekli olduğunu belirten Opr. Dr. Serhan Yağdı,
“Artroskopi 30 dakika ila 1 saat arası sürebilir, lokal,
spinal veya genel anestezi altında artroskop ve diğer
cerrahi gereçlerin eklem içine sokulabileceği en az iki küçük kesi ile yapılarak gerçekleştirilir” dedi.
Opr. Dr. Serhan Yağdı 1993 yılında İzmir Bornova Anadolu Lisesini bitirdi. Tıp Fakültesi eğitimini Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirdi. 2000-2005 yılları arasında İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde
Ortopedi ve Travmatoloji ihtisasını tamamladı. 20052010 yılları arasında aynı hastanede Ortopedi Uzmanı
olarak çalıştıktan sonra Başasistanlık sınavını kazanarak
İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Başasistanlık görevine başlamış ve 2015 yılına kadar bu görevine devam etmiştir. Bu süre içinde Konak Belediye,
Kayserispor, Göztepe, Altay, DSİ, Karşıyaka gibi birçok
kulüp sporcusunun tedavisini üstlenmiştir. Türk Ortopedi
ve Travmatoloji Birliği Derneği üyeliği, Türkiye Spor
Yaralanmaları Artroskopi ve Diz Cerrahisi Derneği İzmir
Şubesi Yönetim Kurulu Üyeliği, ESSKA (European Society of Sports Traumatology, Knee Surgery and Arthroscopy) üyeliği ve American Academy of Orthopaedic Surgeons (AAOS) üyeliği bulunmaktadır. Sağlık Bakanlığı
Travma ve Resüsitasyon Kursu eğitmenidir. Yurt dışı ve
yurt içi toplantılarda gerçekleştirilmiş çok sayıda sözel ve
yazılı sunumları; yerli ve yabancı dergilerde yayınlanmış
makaleleri, çeşitli dergi ve kitaplarda yazılmış derleme ve
çevirileri mevcuttur. Arbeitsgemeinschaft für Osteosynthesefragen (AO) temel, ileri ve master kurslarını tamamlamıştır. Graz Üniversitesinde Prof. Dr. Simon Lambert
ile ve İsviçre’de Üst ve Alt Ekstremite Travma Cerrahisi
üzerine kadavra çalışmaları yapmış, Oxford Keble Collage ve yurt içinde özellikli kısmi diz protezleri üzerinde
çalışmıştır. Yine yurt içi ve yurt dışında öncelikle diz eklemi menisküs, bağ ve kıkırdak hasarlarının artroskopik
ve açık tedavi yöntemleri olmakla birlikte omuz ve ayakbileği artroskopisi üzerinde çeşitli kurs ve kadavra çalışmalarında bulunmuştur. Sporcu Sağlığı ve Spor Cerrahisi, Diz Artroskopisi (menisküs yırtık tamirleri, ön-arka
çapraz bağ tamiri, iç-dış yan bağ tamirleri, dizilim bozuklukları, kıkırdak hasarları ve kireçlenme tedavisi, PRP
uygulamaları) Omuz ve Ayakbileği Sorunları Artroskopik
tedavisi, çeşitli Diz Protezi Uygulamaları başta olmak
üzere Omuz ve Kalça Protezi Cerrahisi, Alt ve Üst Ekstremite Travma Cerrahisi özel ilgi alanlarıdır.
E
görülür. Eklem içerisindeki görüntüler 6-10 kez büyütüldüğü için eklem içindeki yapıların detaylı olarak incelenmesi mümkün olur.”
Daha kısa zamanda uygulanır
Artroskopinin diğer cerrahi yöntemlere oranla daha
kısa bir zaman içerisinde uygulanabildiğini belirten
Opr. Dr. Yağdı, “Açık cerrahi tedavi yöntemlerinde
gereken büyük kesiler yapılmadan, minimal ve çok
küçük kesilerden eklemlerin içerisi gözlenir ve hasarın derecesi saptanarak gerekirse tamir edilebilir.
Ayrıca artroskopi ile, açık cerrahi sırasında ulaşılamayan bölgeler de görüntülenebildiği için, daha eksiksiz bir inceleme ve tedavi olanağı vardır.”
Artroskopinin kullanım alanları
Artroskopinin kullanım alanları hakkında bilgiler veren
Opr. Dr. Yağdı, “Eklem içi yaralanmaların tanısı detaylı
bir hasta hikayesi, fiziki muayene ve röntgen görüntüleriyle başlar. Gerekli olması halinde manyetik rezonans görüntüleme ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir. Tüm bunların sonucunda doktorunuz teşhis veya tedavi amacıyla artroskopi yapılmasını önerebilir” dedi.
Artroskopinin sık kullanıldığı alanlar
Dizde artroskopik (kapalı) olarak yapılabilen
başlıca girişimler:
• Yırtık menisküs parçalarının temizlenmesi,
• Menisküs yırtıklarının tamiri,
• Ön ve arka çapraz bağ tamirleri,
• Erken dönemde osteoartrit (kireçlenme) tedavisi,
• Eklem içerisindeki serbest kemik ve kıkırdak parçalarının çıkartılmasında,
• Diz eklemini ilgilendiren kırıklar,
• Kıkırdak tamirleri ve nakilleri,
• Dizde enfeksiyon veya ödem tedavisinde,
• Kaza veya hastalık sonrası eklemlerde gelişen hareket kısıtlılıklarının açılması,
• Patella (diz kapağı) dizilim bozukluklarının düzeltilmesi,
• Diz kapağı çıkıklarının tedavisi,
• Genellikle romatizmalı durumlara bağlı olarak gelişen hastalıklı eklem zarının çıkartılması (sinovektomi),
• Eklem içi iyi huylu kistlerin çıkartılması.
Omuzda artroskopik (kapalı) olarak yapılabilen
başlıca girişimler:
• Kas sıkışması ve tekrarlayan omuz çıkıklarının tedavisi,
• Erken dönemde osteoartrit (kireçlenme) tedavisi,
• Omuz eklemi içindeki kıkırdak ve tendon hastalıklarının tedavisi,
İyileşme süreci
Artroskopik cerrahinin ardından iyileşme sürecinin normal ameliyat sonrasına göre çok daha hızlı olduğunu ve
genellikle aynı gün içinde hastanın taburcu olabildiğini
söyleyen Opr. Dr. Yağdı, “Artroskopik girişim sonrası
hafif ağrı kesiciler genellikle yeterli olur. İyileşme süresi, yapılan girişime göre değişebilir. Hangi eklemin incelendiğine bağlı olarak, eklemi korumak veya rahat etmenizi sağlamak için dizlik, askı veya koltuk değneği kullanmanız gerekebilir. Pek çok hasta bir hafta içinde işine geri dönebilmektedir. Spor yaralanmalarında yapılan artroskopilerin çoğunda spora geri dönme şansı vardır.
Diz eklemini içeren olgularda, artroskopi genellikle menisküs, kıkırdak
ve bağ doku hasarlarını başarılı şekilde onarabilmektedir. Artroskopi izleri genellikle çok küçüktür ve güçlükle
fark edilir. Artroskopi genellikle
güvenli bir işlemdir ve
normal cerrahiye göre
daha az risklidir.” 
Yaz sonrası PRP ile cildinizi yenileyin
E
KOL KBB Hastanesi Estetik Cerrahi Kliniği’nden
Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Fatih
Uygur, yaz dönemindeki yoğun güneşin cildin temel tabakalarında, özelliklede kollojen yapısında olumsuz
değişikliklere neden olduğunu belirterek, “Yaz aylarının
bittiği bu süreçte cildimizi yeniden sağlığına kavuşturmak gerekmektedir. Bu konuda PRP yöntemi popüler ve
etkili yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.
PRP yönteminde amaç nedir?
Kanın pıhtılaşmasını sağlayarak vücuttaki onarımı sağlayan Plateletlerin (trombosit hücreleri) görevi vücutta oluşan
herhangi bir hasar durumunda doku onarımını sağlamak olduğunu belirten Doç.
Dr. Uygur, “PRP uygulamasındaki amacın ayrıştırma işleminden geçirilerek
elde edilen plateletlerin ve
büyüme faktörlerinin ihtiDoç. Dr. Fatih Uygur
yaç duyulan bölgeye çok daha fazla ulaşmasını sağlamak
olduğunu” söyledi. Doç. Dr.
Uygur, “Bu sayede kollojen üretiminin oluşmasını
uyarmada etkili olan PRP yöntemi; cildimizin gençleştirilmesinde saç, yüz, vücut yani vücudumuzun her alanının hızla yenilenmesini sağlamada etkili yöntemlerin başında gelmektedir” dedi.
Doç. Dr. Fatih Uygur, “PRP uygulama seansları için
önerilen; 3 veya 4 seanstır. 15 gün arayla seans uygulamaları yapılır. İlk uygulama sonrası cildin aydınlanması ve parlaklığı ciltte hemen ortaya çıkar. Yapılanma veya onarım süreci uygulanan seanslar sonrasında
etkili biçimde görülmeye başlanır. Uygulanan seanslar
sonrasında ortaya çıkan yapılanma ve onarımın kalıcılığının sağlanması için idame seansları yıl içinde 1 veya
2 seans olarak önerilir. Ağrı veya ciddi bir acı hissedilmeden güvenle uygulanan PRP yöntemi tüm cilt
problemleri için etkin bir tedavi şeklidir” dedi. 
KBB kanserleri tedavilerinin “Altın Kuralları”
E
kol KBB Hastanesi’nden KBB Uzmanı Prof. Dr.
Erdoğan İnal, genel olarak tedavisi çok zor ve bazen de imkansız bir hastalık olarak değerlendirilen kanser hastalığının artık tedavi edilebilir bir hastalık
olarak görüldüğünü, bazı tür kanserlerde tedavi şansının çok az olmakla birlikte günümüzde tam tedavi ile
sonlanan pek çok kanser türünün bulunduğunu söyledi.
Prof. Dr. Erdoğan İnal Kimdir?
Hastalığın belirtileri ve teşhisi
Baş boyun bölgesinde kansere bağlı şikayetler kolaylıkla kanser dışı hastalıklardan ayrıldığını belirten Prof. Dr. İnal,
“Örneğin ses kısıklığı basit bir enfeksiyona bağlı olabileceği gibi bir gırtlak kanserinde de görülebilir. Hastalığın yeri
gözle bakılarak ve endoskoplarla hemen tespit edilir. Aynı
şey bir ağız içi kanserinde veya burun içi kanserinde de söz
konusudur. Boyunda ele gelen bir kitle içinde aynı şey söz
konusudur. Bir bademcik iltihabında olabildiği gibi ağız içi
ve yutak kanserinde de aynı bulgu elde edilir. Bunların
ayırımı dakikalar içinde yapılır.
PRP uygulaması
Tetkikler ve biyopsi
PRP’nin kişiye uygulanış şekli hakkında bilgiler veren
Doç. Dr. Uygur, “Kişiden alınan bir miktar kan santrifüj
işleminden geçirilerek plateletlerin ayrışması sağlanır.
Ayrışmış plateletlerin normalden 10 katı kadar daha fazla
yoğunluğa sahiptir. Elde edilen ayrışmış plateletler (trombosit hücreleri) tedavi yapılacak bölgeye enjekte edilir. Plateletler cilt altında büyüme faktörlerinin serbest kalmasını sağlar. Büyüme faktörleri kollojen ve hyaluronik asit
üretimini artırarak onarımın gerçekleşmesi ve yenilenmesinde etki gösterir. PRP işlem süresi ortalama yarım
saattir ve mezoterapi tekniği ile uygulanır” diye konuştu.
“Kanserde birinci adım teşhisin tam ve doğru yapılmasıdır”
diyen Prof. Dr. İnal, şikayetlerin değerlendirilmesinin hastalığın yerinin tespit edilmesinde önemli olduğunu söyledi.
Görülebilir yerler dışındaki görülmeyen yerlerdeki kanserler için ışıklı kamera sistemli endoskoplar kullanıldığını
ifade eden Prof. Dr. İnal, “Baş ve boyun kanserleri tespitinde her türlü radyolojik imkanlar kullanılabilmektedir.
Bilgisayarlı Tomografi, MR ve Pet CT bunlardan birkaçıdır. Bu safhadan sonra şüpheli bölgeden biyopsi yani parça
alma işlemine geçilir. Bunun için açık kesi yapılarak veya
özel aletlerle koparma tekniği ile veya iğne ile doku örnekleri alınarak patoloji uzmanına gönderilir. Bazen ikinci bir
patoloji uzmanından da teşhisin onanması istenebilir” dedi.
PRP’nin uygulama alanları
PRP’nin uygulama alanları hakkında bilgiler veren Doç.
Dr. Fatih Uygur şunları söyledi: “PRP uygulaması tüm
cildin yapılanmasında, parlak ve sağlıklı görünüm elde etmesinde, saç ekimi sonrası veya saç problemlerinde, yüz,
boyun, dekolte, bacak, eller ve kolların estetik tedavisi, oluşmuş kırışıklıkların giderilmesi, elastikiyet kaybı, oluşmuş
olan yara, çatlak izlerinin iyileşmesine destek olmak amacıyla, hiperpigmentasyon, kolajen azalması, dermal - epidermal bağlantı noktasında düzleşme, A tipi epidermal hücre, solar radyasyon ve hotochemical etkileri, lazer veya kimyasal peeling uygulama sonrası cildin yapılanmasına yardımcı olmak, kol altı veya göğüs sarkmalarında toparlamaya yardımcı olmak amaçlı olarak güvenle kullanılabilir”
PRP uygulama seansları
Kişinin kendi kanıyla yapılan PRP sisteminin steril ortamda uygulanan güvenli bir yöntem olduğunu kaydeden
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1969 yılında mezun oldu. Kulak Burun Boğaz ihtisasını Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Kliniği’nde tamamladı, daha sonra
Ankara Onkoloji Hastanesi’nde 9 yıl süreyle baş ve boyun
kanserleri cerrahisi konusunda çalışmalarda bulunan
Prof. Dr. Erdoğan İnal, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
KBB Ana Bilim Dalı’nda çalışmaya başladı. Bu sürede
3 defa KBB Ana Bilim Dalı Başkanlığını yaptı. 1988 yılında Doçent, 1995 yılında Profesör oldu. Japonya’da
Milli Kanser Merkezinde, İngiltere’de The Royal Marsden
Kanser Merkezi’nde, Fransa’da Gustave Roussy Tümör
Merkezi’nde, ABD’de MD Anderson Kanser Merkezi’nde,
Hollanda Milli Kanser Merkezi’nde değişik sürelerde bulunmuş, kanser ve tanı tedavisinde deneyimlidir. Prof. Dr.
Erdoğan İnal’ın yurt içinde 150 civarında makalesi, yurt dışında ise 25 civarında makalesi yayınlanmıştır. İngilizce
bilen Prof. Dr. Erdoğan İnal, baş - boyun kanserleri cerrahisi ve tedavi planlama programları, ayrıca horlama cerrahisi ve bademcik, geniz eti ameliyatları, çocuk kulak hastalıkları konularında deneyimlidir.
Tedavi planlaması
Baş ve boyun kanserleri hakkında bilgiler veren Prof. Dr.
Erdoğan İnal “Bu safhada hasta bütünü ile ele alınır. Hastanın yaşı, yapılacak tedavileri kaldırıp kaldıramayacağı
veya hastalığın bölgesel olması veya diğer organlara, uzak
bölgelere atlamış olup olmaması tedavi planının esasını
teşkil eder. Günümüz tıbbının tedavi edebildiği sınır
bellidir. Hasta bu sınırlar içinde ise her türlü tedavi imkanı
kullanılır, hastalık tıbbın tedavi sınırları dışında ise hasta
veya yakınlarına durum anlatılır. Olmayacak, sonuç alınamayacak bir girişimde asla bulunulmaz. Tedavide cerrahi,
radyoterapi yani ışın tedavisi ve kemoterapi yani hastalığı
durduracak veya geriletecek ilaç tedavisi yalnız başına veya
beraber belli bir sıra dahilinde uygulanır. Bazı hastalarda
öncelikle cerrahi ile tedaviye adım atılırken bazen önce diğer
tedavilerle hastalık kontrol altına alınıp daha sonra
cerrahi uygulanabilmektedir. Cerrahide esas hedef hastalığın tamamının çıkarılmasıdır. Eksik bir cerrahi sonunda hastalık tekrar ortaya çıkabilir. Bu nedenle deneyimli bir cerrah ameliyatı eksiksiz ve tam yapmalıdır.
Radyoterapide esas yalnız hastalık bölgelerinin ışın almasını sağlamak, sağlam dokuların ise korunmasıdır.
Kemoterapi yani ilaç tedavisinde ise etkili ilaçların
seçilmesi ve yine bu ilaçların yan etkilerinden hastaların
olabildiğince korunmasıdır.”
Hastalığın takibi
Tedavi sonu diğer önemli noktası hastanın uzun süre
takipte kalmasıdır diyen Prof. Dr. İnal, “Çünkü kanser
bazen tekrar ortaya çıkabilmektedir. Tekrarlama olduğu tespit edilip tekrar tedavi uygulanması mutlaka gerekir ve hastanın yaşama şansını önemli ölçüde artırır.
Kanser tedavisinde bilimsellik ön planda gelir. Uluslararası çalışmaların düzenli takibi yapılacak tedavilere yön
vermektedir. Bilimselliği kanıtlanmamış ve halk arasında kullanılma meyli olan bitkisel maddeler çoğu kez faydadan çok zarar getirmesinin yanında tedavi olabilecek
bir hastanın zaman kaybına yol açar, bu da hastalığın
ilerlemesine yol açmaktadır. Bunlara itibar edilmemesi
gerekir. Tedavi bir ekip işidir. Cerrah, radyoterapist ve
kemoterapi uzmanının yanında çene cerrahı, plastik ve
rekontriktif cerrah, beslenme uzmanı hatta psikoterapist uzmanları da yerine göre tedavi grubuna dahil edilirler. Deneyimli ekip, imkanları iyi sağlık kuruluşları ile
dünya standardında tedavi sonuçları elde edilmektedir. 
16
K.B.B - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ - ORTOPEDİ
PERŞEMBE, 10 EYLÜL 2015
Doç. Dr. Uygur “Ekol KBB Hastanesi’nde Mikro Cerrahi yöntemiyle Lenfnodu nakli yapılıyor”
Lenfödem hastalarına umut ışığı
E
kol KBB Hastanesi Estetik ve Plastik Cerrahi
Uzmanı Doç. Dr. Fatih Uygur halk arasında fil
hastalığı olarak bilinen lenfödem hastalığında
Dünya’da ve Türkiye’de sınırlı merkezde kullanılan
Mikro Cerrahi Yöntemiyle yapılan Lenfnodu Nakli
hakkında bilgiler verdi. Tedavinin yeni bir yöntem olduğunu ve İzmir’de Ekol KBB Hastanesi’nde bu yöntemi
uyguladıklarını belirten Doç. Dr. Uygur, bu yöntemin
lenfödem hastaları için bir umut ışığı olduğunu söyledi.
Dr. Fatih Uygur, “hastalıktan etkilenen bölgede şişlik, ağırlık, ağrı ve
 Doç.
enfeksiyonlara yatkınlık belirtileri oluştuğunu, bu durumun hastanın ya-
Doç. Dr. Fatih Uygur Kimdir?
şam kalitesini ve sosyal yaşamını olumsuz yönde etkilediğini” ifade etti.
Etkilenen bölgede şişlik ve
ileri deformasyonlar oluşmakta
Lenfödem hastalığı (fil hastalığı) koltuk altı ve kasık bölgelerindeki lenf nodüllerinin çıkartılması ya da yapısal
hasarı sonucunda meydana gelmekte. Lenfatik dolaşım
sistemindeki bozukluk nedeniyle proteinden zengin
içerikli lenf sıvısının dokuda birikmesi sonucu klinik
tablonun ortaya çıktığını belirten Doç. Dr. Fatih Uygur, “hastalıktan etkilenen bölgede şişlik, ağırlık, ağrı
ve enfeksiyonlara yatkınlık belirtileri oluştuğunu, bu
durumun hastanın yaşam kalitesini ve sosyal yaşamını
olumsuz yönde etkilediğini” ifade etti. Oldukça ciddi
olarak kabul edilen bu hastalıkta etkili tedavi uygulanmadığı takdirde cildin kalınlaşması, dokularda bozulma ve sertleşme oluşmakta kol ve bacak bölgeleri adeta fil bacağı görünümüne dönüşmekte.
Lenfatik Mikro Cerrahi ile tedavi
Kronik bir hastalık olarak kabul edilen lenfödem için
kanıtlanmış ilaç tedavisinin bulunmadığına dikkati
çeken Doç. Dr. Uygur şunları söyledi: “Günümüzde
cerrahi dışı (fizyoterapi, bandajlama) ve cerrahi tedavi
yöntemleri ile lenf ödemin geriletilmesi ve kontrol altında tutulması hedeflenmektedir. Ancak bu hastalıkta
umut vadeden ileri cerrahi işlem lenfatik mikro cerrahidir. Çok ince çapa sahip lenf damarları mikroskop
altında süper mikro cerrahi işlemlerle onarılmakta ya
da kişinin kendinden alınan lenf nodunun lenfödemli
alana nakledilmektedir. Bu uygulama günümüzde dünyada sınırlı sayıda merkezlerde yapılmakta, İzmir’de
de Ekol KBB Hastanesi Estetik ve Plastik Cerrahi
kliniğinde bu alanda uzmanlaşmış ekiple ileri bir mikro
cerrahi işlem olarak uygulamaktayız.”
Lenfnodu naklinin Lenfödem
hastalığında etkinliği
Lenfnodu naklinde koltuk altı bölgesinden alınan Lenf
nodlarının lenfnodu naklinde kullanıldığını belirten
Doç. Dr. Uygur sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus Lenf nodunun
alındığı bölgede yeni bir Lenfödem oluşumuna sebep
olunmamasıdır. Bu nedenle işlem esnasında kol bölgesinin lenf akımını sağlayan lenf damarları ve lenf nodları işaretlenerek bu yapılar tititizlikle korunur. Bu alanın dışında yerleşimli Lenf Nodlarından bir kaç tanesi lenfödemli bölgeye taşınır. Lenfödemli bölgedeki
lenf sıvısı yeni lenf nodları yoluyla vücuda taşınır. Uygulanan işlemle; bozulmuş mekanizmaları düzeltilir.
Lenfatik tıkanıklık ya da yetersiz trasport sonucunda
biriken lenf sıvısının direkt olarak vücudun yeniden
yönlendirilir. Gerek erken gerekse geç dönem lenfödem hastalarında uygulanan etkin bir yöntemdir.”
Gözdeki sinsi tehlike:
hastalığı türü olan ‘keratokonus’ hakkında bilgiler veren Opr. Dr. Murat Fece, “Göz Göz
de sürekli alerji, kaşıntı olması ve ışığa hassasiyet başlıca nedenleri arasında yer alıyor”
Opr. Dr. Murat Fece Kimdir?
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. American Academy of Oftalmoloji ve
European Society of Cataract and Refractive Surgery (Avrupa Katarakt ve Refraktif
Cerrahi Derneği) üyesidir. Özellikle katarakt
ameliyatları ve refraktif cerrahi ameliyatları
konularında üstün deneyim sahibidir. Modern
fako cerrahisi, multifokal göz içi lensleri, lasik,
femto lasik başlıca uğraşı alanlarını oluşturmaktadır. Fakik arka kamera göz içi lensleri (ICL), kornea çapraz bağ tedavisi (CXL),
kornea içi halka (ICR) ve kornea nakli (keratoplasti) ilgi alanı içerisindedir.
E
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi Göz Kliniği’nden
Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Murat Fece, “Keratokonus hastalığının genellikle ergenlik döneminde
başladığını fakat hastaların ancak 20'li yaşlarında hastalıktan haberdar olduğunu söyledi. Göz hastalığı türü
olan 'keratokonus' hakkında bilgiler veren Opr. Dr. Fece,
"Gözde sürekli alerji, kaşıntı olması ve ışığa hassasiyet
başlıca nedenleri arasında yer alıyor" dedi.
Gözün saydam tabakasına kornea adı verildiğini belirten
Opr. Dr. Murat Fece, “Kornea gözün çok önemli bir kısmıdır, ışık göze kornea yolu ile girer. Bu doku ışınları kırarak
veya odaklayarak net görmemizi sağlar. Keratokonusta
korneanın şekli değişir ve görme bozulur. Korneanın incelmesi ve sivrileşmesi sonucunda ilerleyici miyop ve astigmat meydana gelir. Keratokonus hastalığının hafif
(evre 1), orta (evre 2), ileri (evre 3) ve ciddi (çok ileri) olmak üzere farklı evreleri vardır” dedi.
Keratokonus belirtileri
Keratokonusun ilk bulgusunun görme bulanıklığı olduğunu kaydeden Opr. Dr. Fece, “Ayrıca şikayetler arasında
ışık hassasiyetinde artış, kamaşma, gece görüşünde
azalma, gözlüğe rağmen net görememe, okuma zorluğu,
çift görme, miyop ve astigmatta devamlı ilerleme olması
hastalığın sık gözlenen bulgularıdır. Hastaların hayat kalitesi giderek düşer, görme kalitesi ileri derecede etkilenebilir” dedi. “Hastalığın sebeplerinin tam olarak bilinmemekle birlikte gelişiminde genetik ve mekanik travmaların önemli rol oynadığı düşünülmektedir” diyen Opr. Dr.
Fece, “Gözün ovalanması, sert lens kullanımı gibi çevresel faktörler ve genetik yatkınlık olan kişilerde bu hastalığın ilerlemesine sebep olabilir. Keratokonus genellikle
her iki gözü de tutan bir hastalıktır. Ancak gözlerden biri
Ameliyat sırası ve sonrası
Ameliyatın hasta için zorluk oluşturmadığını, ancak
cerrahi ekip için incelik ve titizlik gerektiren bir işlem
olduğunu belirten Doç. Dr. Uygur, “tamamen mikroskop altında yapılan işlemlerde çok ince ve transparan
yapıdaki lenf damarlarının ve nodlarının bulunup zedelenmeden manipülasyonu gerekir” dedi. Ameliyat sonrası dönem hakkında da bilgiler veren Doç. Dr. Uygur
şöyle devam etti: “Ameliyat sonrasında ilk 3 gün hastanede geçirilmektedir. Bu dönem yoğun olmamak kaydıyla günlük aktiviteye müsaade edilmektedir. Bir
hafta - on gün sonrası dikişler alınmakta ve fizik tedavi
süreci başlamaktadır. Lenf nodü nakli sonrası eğitimli
kişilerce erken dönemde yapılacak fizyoterapi (manuel
lenfatik masaj uygulaması ve kompleks boşaltıcı tedavi) ameliyatla elde edilecek başarıyı arttırır. Bu süreçte uygun ölçülerde bası giysisi belirlenir. Altı aylık süreçte bası giysisi kullanılmalı. Bu dönem sonrasında
tedavinin etkin sonucu ortaya çıkar” dedi. 
1993 yılında GATA Askeri Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.
1996-2001 yılları arasında Ankara GATA Estetik ve Plastik
Cerrahi Anabilim dalında uzmanlık eğitimini aldı. 2001-2005
yılları arasında Balıkesir Askeri Hastanesi’nde Estetik ve
Plastik Cerrahi uzmanı olarak çalıştı. 2005-2013 yılları arasında GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Estetik ve
Plastik Cerrahi Kliniği’nde Yardımcı Doçent olarak çalıştı.
2008 yılında Boston-Massachusetts Üniversitesi (Amerika
Birleşik Devletleri), 2009 yılında Nagoya Üniversitesi (Japonya), 2010 yılında Konkuk Üniversitesi (Güney Kore-Seul), 2012 yılında Nantong Üniversitesi (Çin Halk Cumhuriyeti) Estetik ve Plastik Cerrahi Bölümleri’nde misafir öğretim
görevlisi olarak bulundu. 2009-2010 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri'nde Teksas Üniversitesi’nde, Estetik
ve Plastik Cerrahi bölümünde misafir öğretim görevlisi olarak bir yıl süreyle çalıştı. Yurt dışında olduğu süreçte vücut,
meme ve yüz estetik cerrahi işlemleri konularında yoğunlaştı, bu alanda çok sayıda kurs, eğitim ve toplantılara katıldı. Bilimsel çalışmaları ile yurt içinde beş defa araştırma
ödülü kazandı. Estetik ve Plastik Cerrahi alanında bugüne
kadar literatürde ulusal ve uluslararası dergilerde yayınlanmış 80’den fazla makalesi bulunmaktadır. 2011 senesinde
El Cerrahisi yan dal uzmanlığı, 2012 senesinde ise Ağız,
Yüz ve Çene Cerrahisi yan dal uzmanlığı ünvanını aldı.
2013 yılında Doçent oldu. Halen İzmir Özel Ekol KBB Hastanesi’nde Estetik Plastik Cerrahi ve Kozmotoloji Departmanı sorumlu hekimi olarak görev yapmaktadır. İyi derece
İngilizce bilmektedir. Lenfödem Cerrahisi, Estetik meme
cerrahisi (büyütme, küçültme, dikleştirme), estetik vücut şekillendirme cerrahisi (karın germe, liposuction), yüz estetiği
(boyun germe, yüz germe, estetik burun cerrahisi, gözkapağı estetiği, kepçe kulak), saç ekimi, jinekomasti, genital
estetik ve mikrocerrahi alanları özel ilgi alanlarıdır.
“Keratokonus”
diğerine göre daha fazla etkilenebilir. Kadın ve erkeklerde görülme oranı eşittir. Keratokonus sıklıkla gençlik
çağlarında fark edilir, nadiren yirmili ya da daha geç yaşlarda da belirlenebilir” dedi.
Keratokonus tedavisi
Hastalığın takipsiz kalması durumunda korneada aşırı incelme (ciddi keratokonus) oluşabileceğini, ödem ve bulanıklık nedeniyle hastanın görmesinin azalabileceğini belirten Opr. Dr. Fece, “Her göz muayenesinde değişen ve artış gösteren astigmatizma keratokonus hastalığını akla
getirmelidir. Bu durumda ilgili bir uzman hekime danışmakta fayda vardır. Kontakt lensler, korneal cross - linking, kornea içi halkalar, kornea nakli, keratokonus tedavisinde uygulanan tedavi yöntemleridir. Keratokonusta
iki problem mevcuttur: Görmenin giderek azalması ve
hastalığın ilerlemesi. Görmeyi artırmak için lens denenebilir, hasta lens kullanamıyorsa halka tedavisi, topolazer
veya göz içi kontakt lensi uygulamaları denenebilir. Yumuşak kontakt lensler ve gözlükler göz yüzeyinin düzensiz yapısını tamamen düzeltemediği için gaz geçirgen sert
kontakt lensler keratokonus hastaları için daha uygundur. Ancak bu tip kontakt lensleri de kullanmak daha zor
bir durumdur, hastalar her zaman çok rahat edemezler.
Sabır ve özen gerektirir. Hastalığın ilerlemesini durdurmak için yegane yöntem kroslink yöntemidir. Ultraviyole A
ve damla formunda riboflavin kullanılarak kornea tabakasının iç bağlarının arttırılması ve korneanın daha dirençli hale getirilmesidir. Bu tedavinin amacı ilerlemekte
olan keratokonus hastalığını durdurmaktır. Tedavi etkinliğinin yüzde 95’in üzerinde olduğu artık kabul görmektedir. Kliniğimizde Avedro cihazı kullanarak koneal kroslink
tedavisi yapmaktayız.
Normal
Keratokonus
Kornea içi halkalar keratokonus hastaları için son
dönemde geliştirilen tedavi yöntemlerinden birisidir. Kornea içi halka tedavisi ile keratokonuslu hastalarda en az iki sıra görme artışı ve sert kontakt
lens kullanma toleransında artış gözlenebilir. Saydam olarak izlenen yarım dairesel şekilde küçük parçalar kornea içine yerleştirilir. Amaç kornea yüzeyindeki düzensizliği azaltmaktır. Ancak keratokonusun ilerlemesini durdurmazlar. Keratokonus hastalarının yüzde 20’si kornea nakline gitmektedir. Kornea nakli, korneanın merkezdeki 7-9 mm’lik bölümünün değiştirilmesi ameliyatıdır. Kadavra gözüne
ihtiyaç duyulmaktadır. Kornea nakli ameliyatı geç
dönemde gelen keratokonus hastaları için kaçınılmaz son olabilir. Bu ameliyattaki başarı oranı yüzde
95 olarak bildirilse de nadir de olsa bazı komplikasyonlar içermektedir. 
Kulak kireçlenmesine bağlı işitme kayıplarında cerrahi tedavi

E
Ekol KBB Hastanesi’nden Doç. Dr. Çağlar Çallı, işitme ile ilgili hastalıklarda işitme sinirinin sağlam olduğu hastalarda her tür kulak hastalığının tedavisinde gerekli cerrahi işlemlerin yapılabildiğini kaydetti.
kol KBB Hastanesi’nden KBB Uzmanı Doç. Dr.
Çağlar Çallı kulak kireçlenmesine bağlı işitme
kayıplarının ikiye ayrıldığını belirterek, “birincisi
kulak enfeksiyonu ve sonrasında gelişen kulak kireçlenmeleri, diğeri ise kulakta hiçbir enfeksiyon olmadan,
daha çok genetik ve bünyesel temelli olan kulak kireçlenmeleridir. Her iki kireçlenme tedavi edilmediği zaman bir süre sonra işitme kaybı oluşturabilir. Kireçlenmelerin tedavisi cerrahi operasyonlardır” dedi.
Enfeksiyona bağlı gelişen kireçlenmeler
Enfeksiyona bağlı olarak gelişen kulak kireçlenmelerinde kulak zarı deliğinde kalabileceğini kaydeden Doç. Dr.
Çallı, “İçeride kireçler uzun zamanda birikerek kemikçiklerin hareketini bozar. Küçük kemikçiklerin hareketinin bozulması işitme kaybına yol açar. Biz buna tıbbi
olarak timpanoskleroz diyoruz. Tedavisi çoğunlukla cerrahidir. Bu cerrahi riskli bir operasyondur. Ameliyatın
başarılı geçebilmesi için bir çok teknik ve bir çok cihaz
gerekir. Biz Ekol KBB Hastanesi’nde enfeksiyon sonrası oluşan timpanoskleroz dediğimiz hastalığı iyileştir-
Genetik ve bünyesel temelli
olan kulak kireçlenmeleridir
Doç. Dr. Çağlar Çallı kimdir?
Enfeksiyon olmadan kulakta genetik ve bünyesel tabanlı oluşan kireçlenmelere otoskleroz adı verildiğini
belirten Doç. Dr. Çallı, “bu kireçleme kulak içindeki küçük kemikçikleri saran bir kireçlenmedir ve tedavisi
cerrahidir” dedi.
Doç. Dr. Çağlar Çallı, “Bu hastalıkta da biz küçük ve
kireçlenen tabanı açmak için yine lazer kullanıyoruz.
Lazer bize hastanın hem ameliyat sırasında, hem de
ameliyat sonrası dönemin konforlu olmasını ve ameliyat sonrası dönemde baş dönmesi gibi problemlerin azalmasında yardımcı olmaktadır. Ayrıca lazer kullanılan
hastalarda ileri dönemde işitme başarısı daha da artmaktadır” dedi.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. 2009 yılında Türk Kulak Burun Boğaz Derneğinin tiroid cerrahisi ve hastalıkları bursunu kazanarak
Amerika’da Ohio State Üniversitesinde Baş - Boyun tümörleri ve tiroid
cerrahisi ile ilgili olarak çalışmalarda
bulunmuştur. 2011 yılında Türk Kulak Burun Boğaz Vakfının bursunu kazanarak yine
Amerikada New York'ta St.Lukes-Roosevelt Hastanesine Fasial Plastik Cerrahi, Horlama Cerrahisi ve
Endoskopik Sinüs Cerrahisi ile ilgili çalışmıştır. 2012
yılında ise Doçent olmuştur. Yurt dışında değişik ülkelerdeki toplantılarda sözel sunumları, yerli ve yabancı dergilerde 80'nin üzerinde makalesi ve çeşitli kitaplarda yazılmış bölümleri olan Doçent Doktor Çağlar Çallı'nın cerrahi İlgi alanları arasında bademcik ve
geniz eti ameliyatları, Baş-Boyun tümörleri, Guatr ve
tiroid cerrahisi, estetik burun ameliyatları, lazer ile kulak ameliyatları ve Endoskopik sinüs cerrahisi, kulak mikrocerrahisi ve otoskleroz ameliyatları bulunmaktadır.
İşitme sinirinin sağlam olması avantaj
mede bir çok cerrahi tekniğin yanı sıra lazer dahil her türlü teknolojik cihazı da kullanıp hastaları hem enfeksiyondan hem içerdeki hastalıktan kurtarıp hem de işitmelerini arttırmaya yönelik bir çalışma yapıyoruz.”
İşitme ile ilgili hastalıklarda işitme sinirinin sağlam
olduğu hastalarda her tür kulak hastalığının tedavisinde gerekli cerrahi işlemlerin yapılabildiğini kaydeden Doç. Dr. Çağlar Çallı, “Önemli olan işitme sinirinin algılayabiliyor olması, onun dışında işitme sinirinin algılamasına engel olabilecek her türlü kulak
probleminde biz hastalarımıza gerekli tedavileri uygulayabiliyoruz” diye konuştu. 
Bu bir editöryel çalışmadır.
Download