T.C Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı DİŞ AĞRISININ MİGRENİ OLAN KİŞİLERDE DAHA ŞİDDETLİ HİSSEDİLİP HİSSEDİLMEDİĞİNİN ARAŞTIRILMASI BİTİRME TEZİ Stj . Dişhekimi Çağlar ÇIRAK Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Neşe ÇELEBİSOY İZMİR – 2012 ÖNSÖZ ‘Diş ağrısının migreni olan kişilerde daha şiddetli hissedilip hissedilmediğinin araştırılması’ konulu tezimi hazırlarken, yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Sayın Prof. Dr. Neşe Çelebisoy’a, eğitim ve öğretim hayatım boyunca maddi manevi desteğini esirgemeyen aileme ve sevgili arkadaşım Onur Ağzı’ya teşekkürü bir borç bilirim. İzmir, 2012 Stj. Dt. Çağlar Çırak İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ VE AMAÇ………………………………………………………………….1 2. MİGREN………………………………….………………………………………..2 2.1. Migren Nedir……………………………………….……...……….……...2 2.2. Migrenin Epidemiyolojisi…………………………...…………………......2 2.3. Türkiye’de Görülen Migren Sıklığı………………………………………..3 2.4. Migrenin Klinik Özellikleri…………….………………………………….4 3. DENTAL CARİES………………………………………………………………..6 3.1. Caries Nedir …………………..………………………...……………..….6 3.2. Dişin Kimyasal Yapısı ve Çürüme Süreci…………………………………7 3.3. Çürük Süreci ……………………..………………………….……………8 3.4. Çürük Formülü………………………………………….………………....8 3.5. Remineralizasyon…………………………...……………………………..8 3.6. Ağızdaki Asidin Kaynağı…………………………….……………………9 3.7. Diş Yapısının Çürük Oluşumuna Etkisi………….…..…………………….9 3.8. Caries Profunda………………………………………..……...………….10 4. GEREÇ VE YÖNTEM…………………………………………………..………10 5. SONUÇ………………………………………………………………...…………11 5.1. Migrenli Hastaların Olduğu Grup………………………………………..12 5.2. Migren Rahatsızlığına Sahip Olmayan Grup………………………….....17 6. TARTIŞMA………………………………………………….…………………...18 7. ÖZET……………………………………………………………………………..18 8. KAYNAKLAR…………………………………………………………………..19 9. ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………………20 1. GİRİŞ VE AMAÇ Baş ağrısı değişik formları bulunan, nüfusun büyük bölümünü etkileyerek rahatsızlığa, günlük etkinliklerin olumsuz etkilenmesine neden olan bir durumdur. İnsanların %90’dan fazlasıyaşamları boyunca en az bir kez baş ağrısından etkilenir.Yineleyici baş ağrıları kişileri, ailelerini ve toplumu olumsuz yönde etkileyebilir. Ekonomik açıdan topluma maliyeti yüksektir.Baş ağrısı intra ve ekstra kranial ağrıya duyarlı yapıların değişik neden ve şekillerde uyarılmaları sonucu oluşur.(6) Baş ağrısının sınıflandırılması, tanısı ve tedavisi açısından birincil ve ikincil tiplerinin ayırt edilmesi önemlidir. Baş ağrılarının %90’a yakını birincil baş ağrılarıdır. Migren ve gerilim tipi baş ağrıları tüm baş ağrılarının %90’lık bir bölümünü oluşturur. Birincil baş ağrısında organik bir neden belirlenemez ve bu durum olasılıkla merkezi sinir sistemindeki intrensek fizyolojik olaylarla bağlantılıdır. Birincil baş ağrıları arasında migren, epizodik gerilim tipi, kronik gerilim tipi, küme tipi baş ağrıları sayılabilir. İkincil başağrısında ise organik nedenler söz konusudur, ağrı patolojik sürecin belirtilerinden biridir. İkincil baş ağrıları, etiyolojik etken olarak bir organik bozukluk ve tanı için koşul olarak bu bozukluk ile zamansal ilişki içinde olan baş ağrılarıdır.(6) Migren birincil tipte bir baş ağrısıdır. Çocuk ve ergenlerde yaygınlığı %3-10, erişkinlerde %10-18 arasındadır. Çok küçük yaşlardan ileri yaşlara kadar her zaman ortaya çıkabilir, ancak en sık 30-50 yaşlar arasında görülür. Migreni olan bazı kişiler düzelme dönemleri olmaksızın yineleyici nöbetler yaşarken, bazı kişiler birkaç yıl süren belirtisiz dönem yaşar, üçüncü bir grup yaşamlarının geri kalanında herhangi bir nöbet geçirmez.(6) Migren gastrointestinal, nörolojik ve otonomik değişikliklerin bir arada olması ile karakterizedir ve birçok psikiyatrik bozuklukla ilişkili olduğu bilinmektedir. Kronik migren tanısı konan hastalarda bedensel yakınmalar oldukça sık görülür ve bu yakınmalar bir çalışmada anksiyete ve depresyon düzeyleri ile ilişkili bulunmuştur.(6) Migren hastalarında stres ve anksiyete düzeyleri kontrol grubuna göre daha yüksek düzeyde saptanmıştır. Birçok çalışmada stres, migren nöbetlerini tetikleyen önemli bir risk etkeni olarak tanımlanmaktadır.Majör depresyon ve migren birlikteliği sık görülmektedir. Migren hastalarında majör depresyon riski üç kat daha yüksek olup depresyonu olan hastalarda migren sıklığının normal popülasyona göre üç kat arttığı bildirilmektedir.Türk toplumunda da migren tanısı konan grupta yaşam boyu majör depresyon yaygınlığı genel olarak toplumdaki oranlardan 3 kat yüksek bulunmuştur.Migrenli hastalarda anksiyete bozukluğu ve majör depresif bozukluğun %30 oranında saptandığını gösteren çalışmalar vardır. Daha şiddetli ve uzun süreli depresif bulguları olan majör depresif bozukluk saptanan kadın hastalarda gerilim tipi baş ağrısı ve migren görülme olasılığı yüksek bulunmuştur.(6) Birçok insanda migren ve gerilim tipi baş ağrısı farklı zamanlarda birlikte görülebilir. Migren hastalarının %62’si aynı zamanda gerilim tipi baş ağrısından, gerilim tipi baş ağrısı hastalarının %25’i de migrenden yakınmaktadır.(6) 1 2. MİGREN 2.1. Migren Nedir ? Migren nörolojik, gastrointestinal ve otonomik değişikliklerin çeşitli kombinasyonları ile karakterize primer epizodik bir başağrısı bozukluğudur. Tanı, başağrısının özellikleri ve birlikte bulunan semptomlara dayanır. Fizik muayene, nörolojik muayene ve labaratuar testleri genellikle normaldir. Uluslararası Başağrısı Derneği’nin (IHS) son olarak 2004 yılında yayınlamış olduğu “The International Classification of Headache Disorders” (ICHD-II-2004) tanı kriterleri kullanılmaktadır. Daha basit olarak migren, çoğunlukla ataklar halinde gelen bir baş ağrısı tipidir. Ataklar 4 saatten 72 saate kadar değişen uzunluklarda olabilir. Kişi, ataklar arasında kendini tamamiyle normal hisseder, ancak bir sonraki atağın endişesi içindedir. Eskiden "sadece bir baş ağrısı tipi" olarak görülen migren, artık başlı başına bir nörolojik hastalık olarak kabul edilmektedir.(1) 2.2. Migrenin Epidemiyolojisi Migren prevelansı yapılan çalışmalarda tüm popülasyonda yaklaşık %12 bulunmuştur. Yine yapılan bir çalışmada, kadınların %17.6’sında ve erkeklerin %6’sında migren saptanmış ve çalışma on yıl sonra tekrarlandığında oranlar benzer saptanmıştır (%18.2 kadın, %6.5 erkek). Migren prevalansı yaş, cinsiyet, ırk ve gelir ile değişmektedir. Puberte öncesi migren prevalansı yaklaşık %4’tür ve kızlar ile erkeklerde eşit oranlarda görülür. Adolesan döneme girmekle birlikte prevalans erkeklerden çok kızlarda hızla yükselir. Prevalans 40 yaşa kadar artar ve sonra düşer. 2 Yapılan çalışmalarda migren prevalansı gelirle ters orantılı bulunmuştur.(Gelir arttıkça migren prevalansı düşmektedir). Migren, Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre dünyanın en çok iş gücü kaybı yaratan tıbbi hastalıkları arasındadır. Ayrıca migrenin sosyoekonomik etkisi kesindir ve yıllık tıbbi maliyeti oldukça yüksektir.(5) 2.3. Türkiye’de Migren Görülme Sıklığı Türkiye genelinde 2008 yılında 5.323 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen “Türkiye’de Başağrısı ve Migren Epidemiyoloji Çalışması” sonuçlarına göre, Türk Nöroloji Derneği Başağrısı Çalışma Grubu bünyesinde, 21 ilde yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilen çalışmada her dört kadından birinde migren görüldüğü saptandı. Her üç kadına karşılık sadece bir erkekte migrene rastlanıyor. Migrenin kadınlarda daha sık görülmesinin sebebi ise kadınlık hormonları.(5) "Eğitim Düzeyi Düştükçe Migrenin Görülme Sıklığı Artıyor" Araştırma sonucunda elde edilen ilginç sonuçlardan biri de eğitim düzeyi ile ilgili. Eğitim düzeyi arttıkça migren görülme sıklığının azaldığı tespit edildi. Üniversite ve lise mezunlarında migren görülme oranı %17.6, ortaokul mezunlarında %14.2, ilkokul mezunlarında %19.1, sadece okuryazar olanlarda %20.4, okuma yazma bilmeyenlerde ise %31.6. (5) "Gelir Düzeyi Migren Görülme Sıklığını Etkiliyor" Eğitim düzeyi-migren ilişkisine benzer bir ilişki gelir düzeyi-migren için de söz 3 konusu. Araştırma bulgularına göre gelir düzeyi düştükçe migren görülme sıklığı artıyor. Ayda 10 Bin TL’nin üzerinde gelire sahip olanlarda migren görülme oranı %7.8 iken aylık geliri 2 Bin TL ve altında olanlarda bu oran %16.1 . 500 TL’den daha az gelire sahip olanlarda ise migren görülme oranı %18.2. Bu sonucun, düzenli ve doğru beslenme, uyku düzeni gibi etkenlerle ilişkili olduğu düşünülmektedir. (5) 2.4. Migrenin Klinik Özellikleri Migren atağı uyarı, aura, başağrısı ve rezolüsyon fazlarından oluşur. Uyarı semptomları migrenlilerin %20-60’ında baş ağrısı başlamadan saatler-günler önce oluşur. Bunlar psikolojik, nörolojik, yapısal veya anatomik özelliklerdir. Depresyon, kognitif disfonksiyon ve şiddetli yiyecek arzusu atakları görülebilir. Elektronik bir günlük kullanarak uyarı semptomları bildiren migrenliler gelecek baş ağrısını %72 doğrulukla tahmin ettmişlerdir. En sık görülen uyarı semptomları yorgun/bezgin hissetme (uyarı özellikli atakların %72’sinde bulunur), yoğunlaşmada güçlük(%51) ve ense sertliğidir. (2) Aura, migren baş ağrısının görme bozukluğuyla ve/veya duyu, kuvvet ve denge kaybıyla karakterize olan erken dönemidir. Her migren hastasında aura olmaz. Aslında, aurasız migren, auralı migrenden daha yaygındır.(2) Aura birçok kişide migrenin sıradışı, belirgin ve bazen de korkutucu bir erken belirtisidir. Migren auraları birkaç farklı şekilde olabilir. (2) En sık rastlanan auralar görsel bozukluklardır; yanıp sönen ışıklar, nesneleri büyük görmek (makropsi), nesneleri küçük görmek (mikropsi), zikzaklı şekiller kişinin net görmesini engelleyebilir. Bazı auralarda tünel içinden bakıyormuş gibi görme ya da görme kaybı bile olabilir. Daha nadir olmakla birlikte, auralar bazen his 4 ve konuşmada azalma, denge ve güç kaybıyla birlikte olabilir. Birçok migren hastası aurayı migren ağrısının gelmekte olduğunu haber veren bir uyarı olarak kabul eder. Aura, birkaç dakikadan bir saate kadar uzayabilir ve beraberinde önemli bir baş ağrısı olmaz. Belirtiler kaybolunca aura silinir. Migren ağrısı çoğunlukla aura bittikten 60 dakika kadar sonra başlar.(2) Migren aurası ataktan önce veya atak sırasında görülen fokal nörolojik semptomlardır. Genelde 5-20 dk’da gelişir, 60 dk’dan az sürer; görsel, duysal veya motor olabilir ve konuşma veya beyin sapı bozukluklarını içerebilir. Zamanın %80’ninde baş ağrısı auranın bitiminden sonraki 60 dk’da ortaya çıkar. Hastalarda birden fazla tipte aura olabilir; duysal aurası olan çoğu hastada görsel aura da olabilir. (2) Migren ağrısı genellikle orta şiddette ya da şiddetlidir ve kişinin normal aktivitelerini engelleyebilir; hem migren yakınması olan kişinin hem de yakınlarının yaşam kalitesini bozabilir. Baş ağrısı zonklayıcı, ateş yanar tarzda, matkapla deler gibi ya da nabızla birlikte atan şekilde hissedilebilir ve başın tek bir yanında olabileceği gibi çift taraflı da yerleşebilir. Bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı aşırı hassasiyet baş ağrısına eşlik edebilir.(4) Birçok kişide ağrı ve diğer semptomlar o kadar şiddetlidir ki, sadece karanlık bir odada yatıp uyumak isterler. Bu da günlük yaşantıyı aksatır. Migren tedavisinde ilaçlar kullanılmaktadır. Kullanılan ilaçlar migreni tedavi etmez. Atak sıklığını azaltabilir ve ağrı sırasında kullanılanlar ise atağın daha kolay atlatılmasını sağlayabilir.(4) Günümüzdeki bir görüşe göre migren bir epilepsi çeşididir. Bu nedenle migren profilaksisinde (atakların önlenmesi için) antiepileptik ilaçlar kullanılmaktadır. Ayrıca atakların oluşmaması için yavaş salınımlı düşük doz antidepresanlar da 5 kullanılmaktadır. Migren atakları esnasında sakinleştirici ve ağrı kesici içeren enjeksiyonlar acil müdahale olarak hastanelerin acil servislerinde yapılır.(4) 3. DENTAL CARİES 3.1. Caries Nedir Diş çürüğü, bakterilerin dişin sert yapısını oluşturan diş minesi, dentin ve sement tabakalarına hasar verdiği bir hastalıktır. Bu dokularda bakterilerin çalışması sonucu zamanla dişlerde kaviteler (oyulmuş boşluklar) meydana gelmektedir. İki grup bakterinin bunların meydana gelmesinden sorumlu olduğu düşünülmektedir; bunlar Streptococcus Mutans ve Lactobacillus’dur.(3) 3.2. Dişin Kimyasal Yapısı ve Çürüme Süreci Diş minesi ve dentini esas olarak hidroksiapatit tuzlarından meydana gelir. Bu kalsiyum tuzu, asitlerin uzun süreli temasına karşı dayanıklı değildir ve dekalsifiye olur yani çözünür. Mine organik ve inorganik bölümlerden oluşur.(3) İnorganik bölüm (%95-98)+ Organik Bölüm (%1-2)+ Su = Kimyasal yapı Dişin Kimyasal formülü: Ca10(PO4)6 (OH)2 + 2F- ------> Ca10(PO4)6 F2+ 2 OH- 6 Yani hidroksiapatit, flor ile birleşerek hidroksiapatitten daha dayanıklı bir molekül olan Flor apatiti oluşturur. Çürüme reaksiyonu ise ortamdaki serbest H+ iyonlarınca başlatılır, dişteki kalsiyum dişten ayrışır. Şöyle ki: Ca10(PO4)6 (OH)2 + 8 H+ -----> 10 Ca+2 +6 HPO4 + 2 H2O Buradaki 10 Ca+2 +6 HPO4 ise ayrışmış, bozunmuş olan diş yapısı, yani çürüktür. Diş çürüğü, bir başka ifadeyle, kimyasal olarak organik ve inorganik bölüm arasındaki dengenin bozulmasıdır. Organik ve inorganik bölümler birbirine sıkı biçimde bağlı (grift) olarak bulunurlar. Bu kenetlenmenin (matriksin, kristalli düzgün yapının) bozulması sonucu organik ve inorganik bölümler ayrışır ve inorganik bölümdeki iyonlar çözünerek ağız ortamına geçer.(3) 3.3. Çürük Süreci Streptococcus mutans adlı bakteri çürüğün başlangıcında en önemli role sahiptir. Bu bakteri salgıladığı bazı maddelerle diş yüzeyinin yapışkanlığını artırarak bakteriler ve gıda artıklarının diş yüzeyine daha kolay yapışmasına sebep olur.(3) Ağız içerisinde besin artıkları kaldıkça, mikroorganizmalara tutunacak daha fazla alan ve gıda sağlamış olur. Mikroorganizmalar bu besinleri kullanır ve metabolizmaları sonucu açığa çıkan asitler ağız "pH"sını düşürür. Yani ağız içerisindeki serbest H+ iyon konsantrasyonu artar. (5,5 >pH-tehlikeli pH sınırı) H+ iyonları, Ca10(PO4)6 (OH)2 (hidroksiapatit) molekülü içindeki kalsiyumu (Ca) çekip alır ve inorganik kısmın çözünmesi (çürümesi) başlar. Bakterilerin metabolizmasına 7 izin verilen süre arttıkça bu olay da artarak devam eder ve geriye dönüş zorlaşır.(3) 3.4. Çürük Formülü Diş x Asit x Zaman = Çürük Karbonhidrat x Bakteri = Asit Kalsifiye diş yapısının bulunduğu alanlarda asitlerin bulunması ve asitlerin dişteki kalsiyum tuzlarını eritecek kadar uzun süre orada kalmasıyla çürük oluşur. Bu etmenlerden biri yok edilirse çürük oluşmaz.(3) 3.5. Remineralizasyon Ağız pH < 5,5 olduğunda, mine yüzeyinde çözünme başlar. Ancak hemen çürük oluşmaz. pH kısa süre içerisinde normale dönerse tükürük içerisindeki kalsiyum yardımıyla demineralize olan kısım remineralize olur, yani açığa çıkan iyonlar geri döner ve pürüzlenen mine yüzeyini tekrar mineralize ederler. Ancak, pH uzun süre 5,5 in altında bir değerde kalmışsa, oluşan demineralizasyon yetersiz kalır ve çürük riski artar. (3) 3.6. Ağızdaki Asidin Kaynağı İnsanlar, asitleri saf olarak tüketmezler. Limon, sirke, kolalı içecekler gibi bazı besinlerde bu asitler farklı konsantrasyonlarda bulunur. Ancak ağızdaki asidin temel kaynağı ağız içerisindeki bakterilerin fermentasyonudur. (3) 8 Ağız içerisine şeker alımıyla bakteriler bu şeker molekülleriyle beslenir ve atık olarak ortama "asit" sentez ederler. Glukoz gibi küçük moleküllü şeker içeren gıdalar bu nedenle çürük yapıcı (kariyojen) kabul edilir. Xsilitol gibi büyük molekküllü şekerle ise bakterilerce fermentasyona uğramadıklarından çürük nedeni değildirler. Günümüzde çürük önlemede tavsiye edilen gıdalar, şekersiz veya xsilitollü gıdalardır.(3) 3.7. Diş Yapısının Çürük Oluşumuna Etkisi Dişin anatomik ve histolojik özellikleri diş çürüklerinin oluşmasında etkilidir. Oluşumsal olarak kıvrımlı, girintili alanlara sahip olan dişler, bu girintilerde gıda artıkları ve bakteri birikimi artığından daha kolay çürürler.(3) Ortodontik anomalili dişler, normal arayüz (interdental, aproksimal) kontaklara (temas noktalarına) sahip olmadıklarından, buralarda biriken gıda artıkları nedeniyle daha kolay çürürler. Diş çekimi de "indirekt/ dolaylı" bir çürük hızlandırıcı etmendir. Bir diş dental arktan çıkartıldığında, onunla temasta olan dişler bu boşluğa doğru hareketlenir. Bu da söz konusu dişlerin optimal kontak noktalarını bozarak gıda retantif alanlar meydana getirerek dolaylı yoldan çürük oluşumuna sebep olur.(3) 3.8. Caries Profunda Diş çürümesi, diş özü olarak nitelendirdiğimiz "pulpa" yakınına ulaşırsa, caries profunda’dan bahsedilir. Yumuşak diş kemiği ile diş çürüğüne bağlı kusur dişin büyük bir bölümünü ele geçirmiştir. Tedavi edilmediği zaman, diş çürüyerek 9 tahrip olur ve pulpanın bakteriyel hasarı sonucu bir pulpitis (diş özü iltihaplanması) gelişir. (3) 4. GEREÇ VE YÖNTEM Araştırmamızın amacı, profund cariese sahip migren rahatsızlığı bulunan bireylerde, diş ağrısının daha şiddetli hissedilip hissedilmediğinin araştırılmasıdır. Araştırma "profund caries" olarak nitelendirilen benzer diş çürükleri olan hastalar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Hastalarımızı migreni olan ve olmayan hastalar olarak iki grupta topladık. Hastalarımıza değerlendirmelerimizi yaparken bazı sorular sorduk: a. Günlük yaşantınızı kısıtlayacak tipte baş ağrılarınız var mı? Eğer var ise; b. Ağrıya bulantı eşlik etmekte midir? c. Işık rahatsızlık veriyor mu? d. Ağrı yaşantınızı gün boyunca etkileyip kısıtlayacak kadar şiddetli olmakta mıdır? e. Baş ağrısını zonklayıcı, ateş yanar tarzda, matkapla deler gibi ya da nabızla birlikte atan şekilde hissediyor musunuz? 10 Ağrıyı değerlendirmemiz için basitçe bir ağrı skalası oluşturduk. Hastalarımızdan ağrının şiddetini 0 ile 10 arasında numaralandırılmasını istedik. (0 en hafif, 10 ise en şiddetli ağrıyı belirtmektedir.) 2 6 10 l---------------l---------------l---------------l---------------l---------------l 0 4 8 5.SONUÇ Araştırmamız Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'ne tedavi olmaya gelen, migren rahatsızlığına sahip olan ve migreni olmayan toplam 40 hasta üzerinde yapıldı. 5.1. Migrenli Hastaların Olduğu Grup KADRİYE ÖZER (52 yaşında, 37 numaralı dişinde profund caries bulunmakta) Hastamız migren atakları sırasında ense kökünden başlayıp şakaklarına kadar uzanan şiddetli bir ağrıya sahip olduğunu beliriyor. Ayrıca birçok hasta gibi o da ışıkta ağrısının çok şiddetli olduğunu söylüyor. Bazen diş ağrısını migren ağrısı ile karıştırabiliyor ve migren ağrısı olduğu zaman diş ağrısının normalden daha şiddetli hissediyor. Hastamızdan diş ağrısının şiddetini numaralandırmasını istediğimizde 8 olarak nitelendirdi EMİNE TURUN (40 yaşında, 26 numaralı dişinde profund cariese sahip) Ağrısına bulantının eşlik ettiğini belirtiyor. Migren atakları sırasında karanlıkta 11 kalma isteğinin günlük hayatını olumsuz yönde etkilediğini belirtiyor. Atakların tam olarak diş ağrısını arttırıp arttırmadığını tahmin edemediğini çünkü o sırada baş ağrısının diş ağrısından çok daha öte olduğunu belirtiyor. Ama yine de sol üst bölgesinde bulunan 26 numaralı dişin ona verdiği ağrıyı 7 olarak nitelendiriyor. EYLEM PURÇLUTEPE (35 yaşında, 15 numaralı dişinde Profund cariese sahip) Günlük hayatında yarattığı olumsuzluklar nedeniyle migren ataklarını yaşamaktan endişe duyan bir hastalarımız. Nadiren sakinleştirici olarak basit sedatif bir ilaç kullanmakta. Atakların net olarak diş ağrısını arttırdığını söyleyemiyor. Ama çok şiddetli ataklar geçirdiğini belirtiyor ve auralı migren atakları geçirdiğini belirtiyor. Aura sırasında karanlık noktalar ve etrafı tam olarak net görememek, bulanık görmek gibi durumlar yaşadığını belirtiyor. Hastamızdan ağrıyı numaralandırmasını istediğimizde sağ üst çenesindeki profund cariesi olan dişin ağrısını 6 olarak nitelendirdi. VEDAT POLATLI (39 Yasında, 36 ve 38 numaralı dişlerinde profund cariesi var) Hastamız baş ağrısından önce konuşmasında bozulma olabildiğinden ve cümle kurarken cümleleri toparlayamadığından bahsediyor ve ışığın rahatsızlık verdiğini ekliyor. Diş ağrısının migren nedeniyle arttığını ve ağrıyı diş çürüğünün olduğu sol bölgede tek taraflı olarak nabız atması numaralandırmada 9 cevabını veriyor. 12 şeklinde hissettiğini söylüyor; SAADET KARAKIZLI (29 Yaşında, 17 ve 48 numaralı dişlerinde profund caries) Hastamız beyninin yan kısımlarından başlayıp beynin ortasında birleşen şiddetli baş ağrılarından şikayetçidir. Nabzının atışını diş çürüğünün olduğu bölgelerde hissettiğini söylemektedir. .Çekilmez olan migren ataklarıyla yaşamanın zor olduğunu söyleyen hastamız, ağrıyı 8 olarak nitelendirdi. VEYSEL ATMACA (33 Yaşında, 46 numaralı dişinde profund cariese sahip) Bazen çok nadir de olsa baş ağrılarından yarım saat kadar önce görüntülerin boyut olarak normalden küçüldüğünü veya büyüdüğünü söyleyerek görsel auralar yaşadığını düşündüğümüz hastamız, diş ağrısıyla ilgili olarak ataklar sırasında çok fazla bir değişiklik yaşamadığını belirtiyor,ağrıyı 6 olarak nitelendirdi. MESUT İNCE (34 Yaşında, 16 numaralı dişinde profund caries) Mesut Bey kliniğimize geldiğinde ağrıdan kıvranmaktaydı. Uyumaktan ve karanlık bir odadan çıkmamaktan başka çaresi kalmadığını, çünkü sinüzit, diş ağrısı ve migrenin birlikte hiç çekilmediğini söylüyor.Hastamız ağrının şiddetini 9 olarak değerlendirdi. DİLARA İTİK (22 yaşında, 16 numaralı dişinde profund caries ve akut apikal apse mevcut) Baş ağrılarının, ışıkta duyduğu rahatsızlığın ve bazen bulantı hatta kusmaların eşlik ettiği migren ataklarının; mevcut olan apsenin normalde zonklayıcı bir şekilde olan şiddetli spontan ağrısının migrenin etkisiyle çile haline geldiğini belirten 13 hastamıza göre bu kesinlikle en üst seviye ağrı olmalı, ağrıyı 10 olarak nitelendirdi. NECATİ TÜRK (42 yaşında, 26 ve 16 numarasında profund cariese sahip) Necati Bey migren ataklarını anlatırken birçok migrenli hastaya oranla daha sakin konuşuyor. Orta şiddette baş ağrıları yaşadığını ve sadece ışıkta rahatsızlık duyduğunu söylüyor. Diş ağrısının migren ataklarıyla pek fazla arttığını söylemiyor; ağrıyı 6 olarak nitelendiriyor. MİRAY YAŞAR (26 yaşında, 17 numaralı dişinde profund caries) Hastamız sıklıkla nabız atması ve zonklama şeklinde ağrılar yaşadığını ve bazen birkaç saat bazen de birkaç güne kadar sürebilen atakların oldugunu söylüyor. Migren baş ağrısı sırasında görme alanında çakma şeklinde ışıklar veya siyah noktaların varolabildiğini belirtiyor, hastamız diş ağrısındaki artışı 7 olarak nitelendirdi. SEVGİ MENEVŞE (24 yaşında, 36 numaralı dişinde profund caries mevcut) Baş ağrıları sırasında karanlıkta kalmaktan başka çaresi olmadığını özellikle belirten hastamız ve günlük hayattan kopmaktan şikayetçi olduğunu da ekliyor. Dişinin sadece yemek yerken ağrıması hastamızın en büyük rahatsızlığı ve ataklar sırasında bu ağrının değişmediğini, orta şiddetli olduğunu belirtiyor, ağrıyı 5 olarak nitelendiriyor. MERT ÖZKAYNAK (45 yaşında, 47, 36 ve 18 numaralı dişlerinde profund carieslere sahip) 14 Taksi şöförü olan hastamız bazen gün ışığından çok rahatsız olduğunu ve sadece geceleri çalışabildiğini söylüyor. Dişindeki ağrının zonklayıcı tarzda olduğunu ve migren ataklarıyla bu ağrının ve sızlamalarının çok daha şiddetlendiğini söylüyor, ağrıyı 8 olarak nitelendiriyor. TEVHİDE KARAKOYUN (53 yaşında, 18 numaralı dişinde profund cariese sahip) Hastamız yaşadıklarının özeti için "Bir nöbet bittiği zaman hissettiğiniz sevinç uzun sürmüyor. Bazen 2 gün boyunca hatta biraz daha uzun bir zaman baş ağrılarım dinmiyor. Bittiğinde çocuklar gibi sevinebiliyorum fakat bir süre sonra diğer nöbetin başlayacağını bilmek insanı yine tedirgin ediyor. Önemsiz gibi görünüyor ama en korkulan rahatsızlıklar kadar insanı süründürebiliyor bu migren ağrıları." diyor. Sağ üst yirmi yaş dişindeki ağrının migren ağrılarıyla ilişkisini 6 olarak nitelendiriyor. BUKET ERBAYRAKTAR (32 yaşında, 26 ve 38 numaralı dişlerinde profund cariese sahip) Migren kaynaklı ağrılarının özellikle parlak ışıkla olan bağlantısını söylerken bile tedirgin olan hastamız, diş ağrısının ataklar sırasında arttığını ve rahatsız edici boyutlarda yani "şiddetli" oldugunu belirtiyor, ağrıyı 8 olarak nitelendiriyor. CANAN MERCAN (44 yaşında, 36 numaralı dişinde profund caries mevcut) Canan Hanım'ın atakları bulantıyla birlikte olabiliyor ve kendi ifadesiyle bitmek bilmeyen, matkapla oyuyormuşcasına şiddetli ağrılar oluştuğunu söylüyor. 36 numarasındaki çürüğün normalde sadece yemek yerken olan sızlaması, baş ağrılaryla 15 birlikte daha da fazla hissediliyor. Hastamız bu iki ağrının birlikte hiç çekilmediğini özellikle vurguluyor ve ağrıyı 7 olarak nitelendiriyor. CEMİLE ÇETİN (47 yaşında, 47 ve 18 numarasında profund caries mevcut) Hastamız yaşadıklarını "Eğer baş ağrısının başlayacağını anlarsam karanlık biryerlere sığınmak için yarım saatten az zamanım kalmıştır." diyerek özetliyor. Dişindeki ağrıyı dişini oyuyurlarmış gibi bir ağrı olarak nitelendiriyor ve ağrıyı 8 olarak nitelendirior. MEVLÜT ŞENER (30 yaşında, 46 ve 47 numaralarında profund cariesler mevcut) Hastamız baş ağrılarının ışıktaki artışından ve bulantının verdiği rahatsızlıktan söz ederek migren ağrılarını değerlendiriyor. Bu ağrıların günlük yaşantısını ve sosyal hayatını kısıtladığından yakınıyor. Ağız bakımı zaten çok kötü olan hastamızda birçok çürük göze çarpıyor ve normalde ağrısından duramadığını belirttiği dişlerinin ağrısına migren de eklenince çok şiddetli olduğunu söylüyor ve ağrıyı 9 olarak nitelendiriyor. MUSTAFA ŞEN (49 yaşında, 13 numaralı dişinde profund caries mevcut) Hastamız son zamanlarda sosyal yaşantısındaki düzensizlikten yakınıyor. Baş ağrılarının kanin dişindeki ağrıyı tetiklediğini düşünüyor ve ağrıyı 7 olarak nitelendiriyor. 16 SÜLEYMAN KARADEMİR (52 yaşında, 36 ve 46 numaralı dişlerinde profund caries mevcut) Işıktan rahatsız olduğunu ve migren yüzünden emekli olduktan sonra gündüz vakti kendini eve kapatmak zorunda kaldığını belirten hastamız, diş ağrılarını 6 olarak nitelendirdi. ARİFE GÜRKAN (43 yaşında, 26 numaralı dişinde profund cariese sahip) Hastamız migren ağrılarının diş ağrısını arttırdığını düşünüyor. Diş ağrısını 7 olarak nitelendirebileceğini söylüyor. 5.2. Migren Rahatsızlığına Sahip Olmayan Grup Migren rahatsızlığına sahip olmayan, profund cariese sahip 20 hasta üzerinde araştırma yapılmıştır. Bu araştırmaya, yaşları 20 ile 50 arasında değişen 12 kadın, 8 erkek hastamız katılmıştır. Bu grubumuzda en düşük ağrı şiddeti 2, en şiddetli ağrı ise 8 olarak nitelendirilmiştir. Migreni olan hasta gurubunda, hazırlamış olduğumuz ağrı skalasına göre ortalama 7.35 olarak tespit edilmiştir. Migreni olmayan hasta gurubunda ise ortalama 4.32 olarak değerlendirilmiştir. Bu bulgulara göre migren hastalarında diş ağrıları, migreni olmayan hastalara göre daha şiddetli hissedilmektedir. 6. TARTIŞMA Araştırmamız Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde tedavi gören toplam 40 hasta üzerinde gerçekleştirilmiştir. Migren rahatsızlığı bulunan 17 hastalarımızın, ağrılarını bulundurulmalıdır. Bununla abartılı birlikte, bir diş biçimde yansıttığı ağrılarının ağrı göz önünde skalasına göre numaralandırma işleminin kişiden kişiye göre farklılık gösterdiği ve anlık değerlendirme olduğu unutulmamalıdır. Bazı migrenli hastalar diş ağrısını baş ağrısıyla karıştırabildiğini belirtmiştir. Ancak yine de uygulanan tedavilerden sonra takip ettiğimiz migrenli hastalarımız, diş ağrılarından kurtulmanın verdiği memnuniyetten bahsetmiştir. Migren atakları sırasında diş ağrılarının anlamlı bir biçimde arttığını, tedavi sonrasında ise en azından diş ağrılarının geçtiğini belirtmektedirler. 7. ÖZET Bu araştırmada migrenli hastaların migreni olmayan hastalara göre diş ağrısını daha fazla hissedip hissetmediği incelenmiştir. Migreni olan hastalarda ağrı şiddetinin daha fazla olduğu görülmüştür. Migren ataklarını daha sık geçiren bireyler ise, diş ağrılarındaki şiddet düzeyini çok şiddetli olarak belirtmişlerdir. Sonuç olarak migrenin diş ağrısını tetiklediği düşüncesi, bu araştırmaya göre doğrulanmıştır. 18 8. KAYNAKLAR 1. Aukerman G, Knutson D, Miser W.F. Management of the acute migraine headache. Am Fam Physician, 2002, 66-11, 212-330. 2. Buchanan T.M, Ramadan N.M. Prophylactic pharmacotherapy for migraine headaches. Semin Neurol, 2006, 26-2, 188-98. 3. Prof. Dr. Necmi GÖKAY: Çürüğün Etkenleri ve Profilaksi, Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, İZMİR 1981. 4. İdrisoğlu H.A, Tınaz R: Araştırmalar Işığında Migren. İstanbul Bilim ve Teknik Dergisi. 2003, 23-3 161-167 5. Ertaş M, Siva A, Zarifoğlu M: Türkiye’de Başağrısı ve Migren Epidemiyoloji Çalışması. Hekimce Dergisi, 2008, 34-2, 100-152. 6. Güleç Öyekçin D, Sarıkaya Ö, Duraklı M, Erol A: Baş ağrısı tipi ile psikiyatrik eş tanı, depresyon ve anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2007, 8-1, 281-286. 19 9. ÖZGEÇMİŞ 1987 yılında Denizli’de doğdum. İlkokulu Zekeriya Gümüşkesen İlkokulu’nda, ortaokulu Dr. Mete Ersoy Ortaokulu’nda, liseyi Milas Lisesi’nde tamamladım. 2005 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazandım. 20 21