T.C. GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ SAĞLIK BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ ĐŞÇĐ SAĞLIĞI ve ĐŞ GÜVENLĐĞĐ ANA BĐLĐM DALI ANKARA’DA MOBĐLYA ĐMALATI YAPAN 7 FABRĐKADA GÜRÜLTÜ DÜZEYLERĐNĐN SAPTANMASI ve GÜRÜLTÜYE BAĞLI ĐŞĐTME KAYIPLARININ ĐNCELENMESĐ YÜKSEK LĐSANS TEZĐ Aykut ÇAKIR Tez Danışmanı Doç. Dr. F. Nur AKSAKAL ANKARA Ağustos 2010 i KABUL ve ONAY i ĐÇĐNDEKĐLER KABUL ve ONAY .........................................................................................i ĐÇĐNDEKĐLER ............................................................................................. ii ŞEKĐLLER, RESĐMLER DĐZĐNĐ ..................................................................iv TABLOLAR DĐZĐNĐ......................................................................................v 1. GĐRĐŞ..................................................................................................... 1 2. GENEL BĐLGĐLER ................................................................................. 4 2.1. Ses .................................................................................................. 4 2.2. Ses frekansı: ................................................................................... 6 2.3. Kulağın Anatomik Yapısı ................................................................. 7 2.4. Đşitme Mekanizması .......................................................................10 2.5. Đşitme Fizyolojisi .............................................................................13 2.6. Odyoloji .........................................................................................16 2.7. Gürültü ...........................................................................................25 2.8. Gürültüye Bağlı Olarak Đşitme Duyusu Dışında Meydana Gelen Etkiler ....................................................................................................28 2.9. Gürültü kaynakları: .........................................................................33 2.10. Endüstrilerde Đç Ortam Gürültüleri................................................35 2.11. Đşyerinde Gürültüden Korunma Yöntemleri ..................................37 3. GEREÇ YÖNTEM................................................................................43 3.1. Araştırma Bölgesinin Tanıtılması ...................................................43 3.2. Araştırmanın Evreni .......................................................................46 3.3. Araştırmanın Tipi............................................................................46 3.4. Araştırmanın Değişkenleri ..............................................................46 3.4.1. Bağımsız Değişkenler .....................................................................46 3.4.2. Bağımlı Değişkenler........................................................................46 3.5. Araştırmayı uygulayanlar ve uygulama şekli ..................................46 3.6. Araştırmanın veri kaynakları:..........................................................47 3.7. Araştırmada kullanılan terim ve kriterler .........................................49 3.8. Araştırma Verilerinin Düzenlenmesi ve Analizi...............................50 3.9. Araştırmanın Zaman Çizelgesi .......................................................50 ii 3.10. Araştırmanın kısıtlılıkları………………………………………………..51 4. BULGULAR ..........................................................................................51 4.1. Fabrikalardaki Gürültü Seviyeleri ...................................................51 4.2. Çalışanların odyometrik değerlendirme sonuçları ..........................52 TARTIŞMA ...............................................................................................57 5. TARTIŞMA............................................................................................58 6. SONUÇ ve ÖNERĐLER.........................................................................62 7. ÖZET ....................................................................................................63 8. SUMMARY ...........................................................................................64 9. KAYNAKLAR ........................................................................................65 10. ÖZGEÇMĐŞ.........................................................................................70 TEŞEKKÜR ...............................................................................................vi iii ŞEKĐLLER, RESĐMLER DĐZĐNĐ 12 Şekil 1: Kulağın anatomik yapısı . ..................................................................................... 8 Şekil 2: Tek sıra halinde görünen iç saç hücreleri ile üç sıra halinde görünen dış saç hücrelerinin taramalı elektron mikroskop görüntüsü. .......................................................... 9 Şekil 3: Korti organının çalışma mekanizması.................................................................. 11 Şekil 4: Saç hücrelerindeki iyon kanalları31....................................................................... 12 Şekil 5: Dış saç hücresi ve iyon kanalları. ........................................................................ 12 Şekil 6: Odyogramda kullanılan işaretler: ......................................................................... 21 Resim 1: Kişisel gürültü ölçüm raporu .............................................................................. 40 Resim 2: Noktasal gürültü ölçüm sistemi .......................................................................... 42 iv TABLOLAR Tablo 1: Yaygın gürültünün göreceli şiddeti3 .................................................................... 35 Tablo 2: Bazı endüstri birimlerinde kullanılan ekipmanlara ait ses güç seviyeleri............ 37 Tablo 3: Đşitme düzeyine göre işitme durumu değerlendirmesi ........................................ 49 Tablo 4: Araştırmanın zaman çizelgesi............................................................................. 50 Tablo 5: Đncelenen fabrikalarda çalışanların cinsiyet ve yaş grupları ile bölümlerdeki gürültü düzeylerine göre dağılımı, 2010, Ankara .............................................................. 51 Tablo 6: Đncelenen fabrikalarda gürültü düzeylerinin dağılımı, Ankara, 2010…………….52 Tablo 7: Çalışanların yaş ortalamaları ve minimum-maksimum yaş değerlerinin fabrikalara göre dağılımı, Ankara, 2010……………………………………………………….52 Tablo 8: Çalışanların çalıştıkları fabrikalara göre odyometrik değerlendirme sonuçlarının dağılımı, Ankara, 2010………………………………………………………………………….53 Tablo 9: Odiyometrik değerlendirme sonuçlarının cinsiyete göre dağılımı, Ankara, 201054 Tablo 10: Gürültü düzeylerinin cinsiyet göre dağılımı, Ankara, 2010………………….…..54 Tablo 11: Çalışanların gürültüye bağlı işitme kaybı bulunma durumlarının fabrikalara göre dağılımı, Ankara, 2010………………………………………………………………………….55 Tablo 12: Odiyometrik değerlendirme sonuçlarının yaş gruplarına göre dağılımı, Ankara, 2010……………………………………………………………………………………………….55 Tablo 13: Odyometrik değerlendirme sonuçlarının çalıştıkları gürültü düzeylerine göre dağılımı, Ankara, 2010...................................................................................................... 56 Tablo 14: Odyometrik değerlendirme sonuçlarının çalışılan bölümdeki gürültü düzeyine göre dağılımı, Ankara, 2010.............................................................................................. 56 Tablo 15: Çalışanlarda gürültüye bağlı işitme kaybı bulunma durumunun gürültü düzeyine göre dağılımı, Ankara, 2010.............................................................................................. 57 v TEŞEKKÜR Đşçi Sağlığı ve Đş Güvenliği Yüksek Lisans eğitimim boyunca büyük desteğini gördüğüm, tez çalışmam boyunca beni yönlendiren tez danışmanım Sn. Doç Dr. F. Nur Aksakal’a, büyük desteklerini gördüğüm sayın hocam ve Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Đşçi Sağlığı ve Đş Güvenliği Bilim Dalı Başkanı Sn. Prof. Dr. Remzi Aygün’e saha çalışmalarının yürütülmesinde yardımlarını esirgemeyen Çankaya Sağlık personeline, tez çalışmalarım süresince bana destek olan değerli dostum Sn. Arzu Fırlarer’e teşekkürlerimi sunuyorum. Yüksek lisans eğitimim süresince beni sabırla destekleyen sevgili aileme sevgilerimi sunuyorum. Çalışma sonuçlarının Đş Sağlığı ve Güvenliği alanına katkı sağlamasını umut ediyorum. vi 1. GĐRĐŞ Sağlık, bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam iyilik olarak tanımlanmaktadır1. Gerek iş hayatında, gerekse sosyal yaşantıda sağlığa önem verilmediği takdirde çeşitli kalıcı problemler oluşmaktadır. Her işyeri ortamında olduğu gibi mobilya imalatı sektöründe de sağlığın korunmasına yönelik önlemler alınmadığı takdirde çeşitli genel sağlık problemleri meydana gelecektir2. Günlük yaşamının önemli bir bölümünü işyerinde çalışarak geçiren bir çalışanın çalışma hayatının kalitesinin kişisel ve çevresel bakımdan iyileştirilmesi, ayrıca çalışma ortamının ve koşullarının mesleki risk ve tehlikelerden arındırılması onu mutlu ve verimli yaparak işletmenin ve ülkenin ekonomisine de katkı sağlayacaktır2. Duyma, çevremiz hakkında bilgi algılamada görme duyumuzdan sonra en önemli, hemcinslerimizle iletişim kurmada ise başta gelen yeteneğimizdir. Kaybedildikten sonra yeniden kazanılması olası olmayan duyma yeteneğinin korunması günlük yaşam kalitesinin korunması için elzemdir. Gürültüye bağlı işitme kaybı; dünyada ve ülkemizde sık görülen ve geriye dönüşümsüz olan önemli bir meslek hastalığıdır. Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde en sık görülen on meslek hastalığı arasında yer almaktadır3,4. Amerika’da 11 milyon çalışan, iş yeri ortamındaki 5 kalmaktadır gürültünün ve ABD potansiyel zararlı populasyonunun etkisi yaklaşık ile karşı %10’unda karşıya çeşitli 6 derecelerde işitme kaybı vardır . Đsveç’te toplam çalışanların %9’u zararlı düzeydeki gürültüye sürekli olarak maruz kalmaktadır7. Son yıllarda yapılan çalışmalara göre; ülkemizde mesleksel gürültü nedenli işitme kaybı olanların sayısının 200 bini aştığı belirtilmektedir8. Gürültüye bağlı 1 mesleki işitme kaybının Dünyada sık görülen önemli bir meslek hastalığı olması nedeniyle birçok ülkede konu ile ilgili yasal düzenlemeler oluşturulmuş ve maruz kalınabilecek gürültü miktarı ile ilgili limitler getirilmiştir. Türkiye’de, iş yerlerinde gürültüye maruz kalma limitleri; Đş Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğüne göre 80 dB, SSK Sağlık Đşlemleri Tüzüğüne göre ise 85 dB’dir. Gürültü Yönetmeliğinde ise günde gürültüye maruz kalınan süreye göre maksimum gürültü seviyeleri belirlenmiştir9,10. Ancak; bu yasal düzenlemelere rağmen düzenli olarak; işe giriş ve peryodik odiyometrik ölçümler yapılmamakta, mesleki gürültüye maruz kalma düzeyleri ve yol açtığı işitme kaybı ya da sağlık sorunları bilinmemekte ve işyerlerinin gerekli önlemleri alıp almadığı yeterince incelenmeden denetimsiz bir şekilde gürültüye maruz kalma sürmektedir. Mesleki gürültüye bağlı işitme kaybı; gürültüye maruz kalma süresinin yanı sıra, gürültünün tipi (sürekli ya da vuruş şeklinde) frekansı ve şiddetine de bağlıdır. Gürültüye bağlı işitme kaybı; şiddeti 90 dB’in üzerindeki seslerde oluşur ve işitme kaybı çift taraflıdır. Đşitme kaybı ilk olarak 4 000 Hertz frekansında oluşur. Oluşan işitme kaybı genç yaşlarda görülür ve sensörinöral tipte olup geri dönüşümsüzdür8. Đş sağlığı ve güvenliği yönetmelikleri, belli bir gürültü düzeyinde işte geçirilen zamanı kısıtlar. Genel olarak 90 dB’de izin verilen maksimum maruz kalma zamanı 8 saattir. Bu zaman her 5 dB’lik artışta yarıya iner ve her 5 dB’lik azalışta iki katına çıkar11. Gürültünün etkisinde kalınan süre ifadesi; kişinin sürekli olarak gürültünün etkisi altında kaldığı süreyi ve aralıklı olarak gürültünün etkisinde kaldığı toplam yılları kapsar. Yani belirli yükseklikteki sesin etkisinde belirli bir süre kalmak işitme kaybına yol açacağı gibi belirli bir süre zararlı olmayacak düzeydeki sesin etkisinde çeşitli aralıklarla yıllarca kalmak da işitme kaybına yol açabilir 12. Gürültüye bağlı işitme kaybı açısından riskli olan iş kolları Tekstil, Metal, Dökümhaneler, kerestecilik, Kimya ve Otomotiv yan sanayi şeklinde sıralanabilir13,14. 2 Mobilya sektöründe özellikle metal ve kereste işlerinin yapılması nedeniyle gürültüye bağlı işitme kayıplarının sıkça görülebileceği bir sektördür. Bu çalışmanın amacı yedi mobilya fabrikasında gürültü düzeylerinin ve çalışanlarda işitme kaybı sıklığının saptanmasıdır. 3 2. GENEL BĐLGĐLER 2.1. Ses Ses havada bulunan parçacıkların ses dalgalarının etkisiyle sıkışıp genişlemesine bağlı olarak ortaya çıkan bir etkidir. Bu durum hava basıncı değerinin frekans ve şiddet farklılıkları yaratabilecek biçimde düşmesine ve yükselmesine yol açar4. Sesin iki temel karakteristiği sesin perdesi (pitch) ve şiddettir (loudness). Sesin şiddeti doğrudan kulak zarına ulaşan mekanik basınçla ilişkilidir. Frekans saniyedeki titreşim sayısıdır. Sesin yüksek mi yoksa düşük mü olduğunu tanımlar. Belirli bir yoğunlukta düşük frekansların işitme kayıplarına yol açma olasılığı daha yüksektir. Ses, tahmin edilmeyen ve kontrol edilemeyen nitelik kazandıkça rahatsız edici özelliği daha büyük oranda artar3,6. Sessiz bölgelerde yakındaki konuşmaların maskelenebilmesi için yumuşak bir müzik tercih edilebilir. Kimi zaman müzik yerine beyaz gürültü kullanılabilir. Yani işitilebilir ses spektrumunda eşbiçimli olarak dağılım gösteren gürültü kullanılabilir. Ancak bu kimi zaman taciz edici özellikte kabul edilebilir. Konuşmayı maskelemek için kullanılan sese genellikle pembe ses denmektedir4. Frekans saniyede titreşim sayısı veya hertz (Hz) olarak ölçülmektedir. Đnsanlar genellikle 500-2000 Hz arasında konuşur. Đnsan kulağı 20-20000 Hz arasındaki sesleri duyar. Bu sınırın dışındaki sesler duyulmayabilir, ancak zararlı etkileri sürmektedir. Bu seslerin düşük olanlarına infrases, yüksek olanlarına ise ultrases denmektedir. Kişide bulantı, huzursuzluk ve baş ağrısı yapabilmektedir. Đnfrasesler genellikle 4 teknolojiye bağlı olarak ortaya çıkan seslerdir ve en sinsi toplumsal etkiler infrasesler için söz konusudur4. Birde sesin ton kalitesi, ses rengi vardır (timbre). Sesin yumuşak veya sert olduğunu gösteren bir terimdir4. Sesin şiddeti ise kulak kepçesine ulaşan sesin şiddetini tanımlanır. Desibel (dB) olarak ölçülür. Sesin şiddeti, amplitüd olarak da tanımlanır. Sesin şiddeti aritmetiksel olarak artmaz. 1 dB logaritmik birimin onda biridir7. Desibel çizelgesinde 0 değeri sağlıklı insan kulağının işitebileceği en düşük ses seviyesini tanımlar. Desibel ölçümü lineer bir birim değildir3,7. Kulak 0-140 dB arası sesleri algılar. 120 dB değerinde kulakta rahatsızlık olur, 125-135 dB arası sesler kulakta belirgin ağrı nedenidir. 140 dB değerinde ise ağrı, kulak zarı yırtılması gibi etkiler ortaya çıkabilmektedir. Bu kulakta kalıcı zararların ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Delici çekiçler 110 dB, öğütme atölyeleri 110 dB havalı çekiçler ise 130 dB’lik bir gürültü nedenidir. Gece kulüplerinde ve rak müzik konserlerinde ses genellikle 130 dB civarında kalır. Uzun süreli olarak bu seslerin izlenmesi kalıcı sağırlıklara neden olabilmektedir4. Đşitme kaybı sesin spektral bileşimi ve etkilenim örüntüsüne de bağımlıdır. Sözgelimi sabit şiddette oluşu yada göreceli sessiz dönemlerle birlikte olma gibi. Fiziksel yoğunlukları aynı olsa da düşük frekanslı sesler yüksek frekanslı seslere göre daha az zarar vermektedir. Bu nedenle gürültü şiddeti işitme üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amacıyla ses seviyesi ölçerlerle ölçüldüğünde düşük frekanslılar yüksek frekanslıların enerjilerine göre daha az ağırlığa sebep olduğunda frekans ağırlıklı ölçülmektedir (A-ağırlıklı ses düzeyi)10. dB kısaltmasından sonra A harfinin yazılması yüksek frekanslara göre düşük frekanslara daha az 5 önem verildiğini gösteren ağırlıklı değer olduğu anlamına gelmektedir. dB(A) ölçümleri gürültü spektrumunu, ani geçici ses artırımlarını, ya da işitme kalitesinde etkili olan diğer etmenleri göz önüne almaz4. Doğal gürültü kaynaklarının bir bölümü yer atmosferinde yada uzayda oluşan gürültüler olabilir. Yapay araçların oluşturduğu elektriksel gürültülere de yapay gürültü yada yapay elektromanyetik tedirginlik nedenleri denmektedir. Kozmik gürültüler atmosfer dışında oluşan gürültülerdir ve değişik ansiklopedik kaynaklarda gökada gürültüsü, gökada dışı gürültü, güneş gürültüsü, yıldızlar arası gürültü gibi tanımlar vardır4. Günlük yaşamda bazı gürültü tipleri uyarı ve alarm amacıyla kullanılır. Đtfaiye ve polis arabalarının çıkardığı sesler bunlara örnek verilebilir. Fren sesi gibi belirli bir maksat için düzenlenmemiş seslerin de uyarıcı niteliği vardır. Gürültü biryandan insanların işitme fonksiyonlarını olumsuz etkilerken biryandan diğer vücut işlevlerinin de olumsuz olarak etkilenmesine neden olur. Sözel iletişimin ve tehlike alarmlarının algılanmasını etkilemektedir. Gürültünün insan sağlığı ve iyilik halini olumsuz etkileyen sesler olarak tanımlanması bu nedenlerdendir7,10. 2.2. Ses frekansı: Ses dalgalarının bir saniyedeki titreşim sayısı, sesin frekansını oluşturur ve Hertz (Hz) birimi ile ifade edilir. Sesi oluşturan titreşimlerin atmosferde meydana getirdiği basınç, sesin şiddetini oluşturur ve desibel (dBA) ile ifade edilir. insanın duyabildiği en düşük ses basıncı ile en yüksek ses basıncı arasında çok 6 büyük fark vardır. Bu büyük farkın aynı skala üzerinde gösterilmesinin zor olması nedeniyle, referans olarak da insanın duyabileceği en düşük ses basıncı (20µ Pa) oranı kullanılmıştır. Bu oranın 10 tabanına göre logaritması alınmış, bu da çok küçük değerler verdiğinden 10 ile çarpılarak dBA skalası elde edilmiştir5,8. 2.3. Kulağın Anatomik Yapısı Sesleri algılayan duyu organımız kulak, dış, orta ve iç kulak olmak üzere 3 farklı kısımdan oluşmuştur (Şekil 1). Dış kulak ses dalgalarını toplayıp orta kulağa iletmekten; orta kulak aldığı ses dalgalarının enerjisini değiştirerek, sıkıştırılmış dalgalar şeklinde iç kulağa iletmekten sorumludur. Đç kulak ise aldığı bu ses dalgalarını sinir sinyallerine dönüştürerek beyne gönderir ve beyinde sesin algılanıp yorumlanması gerçekleşir16,17. Dış kulak, kulak kepçesi ve kulak kanalı olmak üzere 2 kısımdan oluşmuştur. Kulak kepçesi özgül şekli sayesinde ses dalgalarını toplamaktan sorumludur. Bu yapı ayrıca, sesin gelme yönünü ayırt etmemizi de sağlar11,16. Orta kulak; kulak zarı ve dıştan içe doğru sırasıyla çekiç (malleus), örs (incus) ve üzengi (stapes) kemiklerinden ve içi hava dolu boşluktan oluşmuştur. Çekiç, orta kulak zarı ile bağlantılıdır. Üzengi, orta kulağın en iç kısmında yer alır ve vestibülün oval penceresiyle temas halindedir. Örs ise çekiç ve üzengi kemikleri arasında yerleşmiştir9,15,18 (Şekil 1). 7 Şekil 1: Kulağın anatomik yapısı12. Đç kulak, işitme ve denge sistemi olmak üzere iki duyusal sisteme sahiptir. Đç kulak, kemiksi ve zarsı labirentlerden (iç kulak boşluğu) oluşmuştur. Kemiksi labirent, perilenf adı verilen bir sıvı ile doludur ve 3 büyük kanal içerir. Bu kanallar, vestibül, kohlea (salyangoz), sakkuluslu ve utrikuluslu yarım daire kanallarıdır9,18. Kohlea işitme sinyallerini yönlendiren merkezdir11,18,19. Kohlear kanalın endolenf sıvısı içerisinde ses dalgaları, elektriksel impulslara çevrilirler. Bu impulslar sinir flamentleri (fiber) tarafından merkezi işitme sistemindeki akustik sinir olan 8. sinire ve son olarak da beynin duyu korteksine taşınır18,20. 8 Đnsan kohleasının algılayıcı kısmı “korti organı” olarak isimlendirilmektedir. Korti organı tek sıra halinde iç saç hücresi ve üç sıra halinde dış saç hücresi olmak üzere iki tip duyu hücresi içerir8,16 (Şekil 1). Đç saç hücresi, sinyalleri akustik sinir ve duyu korteksine gönderen reseptör hücreleridir. Dış saç hücresi, duyma hassasiyetine ve frekans seçimine katkıda bulunan, hem duyu hem de motor elementleri içeren hücrelerdir18,21. Dış saç hücreleri akustik olarak uyarıldıkları zaman anında uzayıp kısalırlar. Dış saç hücrelerindeki bu değişimler, aktin gibi flamentler içeren hücre iskeleti ve plazma zarı boyunca birçok moleküler motorun ortak hareketi sonucunda meydana gelmektedir18. Her saç hücresi apikal kutbunda kademeli uzunlukta dikey olarak uzanan V şeklinde dizilmiş yaklaşık 100 adet silindir şeklinde sterosil içeren saç yığınıyla kaplanmıştır18,19,22,23 (Şekil 2). Şekil 2: Tek sıra halinde görünen iç saç hücreleri ile üç sıra halinde görünen dış saç hücrelerinin taramalı elektron mikroskop görüntüsü. 9 Korti organının üst kısmından görünen dış saç hücreleri ve saç örgülerinin V şeklindeki düzgün sıralanışı görünmektedir23. Her bir sterosil hücrenin plazma zarıyla çevrelenmiş bir aktin oluşmaktadır18,19,24,25. iskeletinden Sterosiller çapraz bağlı aktin flamentlerin yığınından dolayı hareket edemezler. Sterosiller komşularına uç bağlantılarla bağlıdırlar18,26,27. Uç bağlantıların hareketi miyozin VI ve miyozin VII tarafından kontrol edilir18,28. 2.4. Đşitme Mekanizması Başımıza çarpan ses dalgaları ilk olarak dış kulak tarafından tutulur ve dış kulak kanalı boyunca taşınarak orta kulak zarı olan timpanik membrana iletilir. Kulak zarında ses dalgalarının oluşturduğu basınç titreşimlere sebep olur. Bu titreşimler orta kulaktaki işitme kemiklerinde piston benzeri mekanik hareketler meydana getirerek titreşimleri ilk olarak üzengi kemiğinin tabanına daha sonra da oval pencere yoluyla kohleaya aktarır. Ses dalgalarının yaratmış olduğu titreşimler kohleanın perilenf sıvısı içerisinde bir dalgalanmaya neden olur. Perilenf sıvısı içerisinde meydana gelen bu dalgalanma saç hücreleri ile bu hücreler üzerinde yer alan tektoriyal zar tabakası arasında bir harekete neden olur. Meydana gelen bu hareket tüy demetinin uzantısı olan sterosillerin en büyük sterosil yönüne doğru bükülmesine neden olmaktadır(Şekil 2)28,29,30. Miyozinler tarafından kontrol edilen sterosiller arasındaki uç bağlantılarının hareketleri sonucunda endolenf içindeki yüksek konsantrasyondaki potasyum iyonları, sterosillerin uç bağlantılarındaki transdüksiyon kanallarından saç hücrelerin içerisine girerek aksiyon potansiyelini başlatırlar. Bu pozitif yük, hücrenin depolarizasyonuna neden olur. Potasyum iyonlarının sterosil hücrelerinin içerisine girmesi 10 bazolateral bölgedeki kalsiyum kanallarının açılmasına ve kalsiyumun hücre içerisine girmesine neden olmaktadır (Şekil 3)9,18,22. Şekil 3: Korti organının çalışma mekanizması. Baziler zarın titreşimi, tektoriyal zar içine gömülü durumdaki sterosil uzantılarının bükülmesine neden olur. Bu mekanik etki, hücrelerin elektriksel potansiyellerini değiştirerek, ses titreşimlerini elektriksel sinir sinyallerine dönüştürür15. Normal işitmenin devamı için tüy hücrelerinde aksiyon potansiyeli oluşturan K+ iyonlarının endolenfe geri dönmesi gerekmektedir. Potasyum iyonları potasyum kanallarına gitmek üzere saç hücrelerini terk ettiklerinde hücreler repolarize olurlar. Potasyum iyonları daha sonra ince çizgi halindeki damarların içinden konneksinlerden oluşan gap-junctionlara doğru difüzyona uğrarlar ve potasyum kanallarının içinden endolenfe geri salınarak mekanik elektriksel iletim sistemini yeniden başlatır (Şekil 4)18. 11 Şekil 4: Saç hücrelerindeki iyon kanalları31. Şekil 5: Dış saç hücresi ve iyon kanalları. 12 Potasyum iyonları önce potasyum kanalından sonrasında da konnneksin kanallarından geçerek hücreyi terk eder ve potasyum iyonlarının çıkmasıyla hücre eski haline geri döner18. 2.5. Đşitme Fizyolojisi Đşitmenin olabilmesi için, öncelikle sesin olması gerekir, sesin oluşabilmesi için de enerji kaynağı olmalıdır (akustik enerji). Sesin iletilebilmesi için elastik titreşen bir ortam bulunması gerekir (su, hava). Havada 1 cm3’de 62 milyar partikül vardır. Bunlar normalde stabil halde bulunurlar. Ses dalgaları hava partiküllerinin stabilitesini bozar ve bunların titreşimi ile ses dalgaları iletirler. Ses iç kulağa iki tür iletim şekli ile ulaşır. - Hava yolu ile iletim - Kemik yolu ile iletim Hava yolunda ses; dış kulak yolu (DKY), kulak zarı, kemikçikler, oval pencere aracılığı ile iç kulağa ulaşır. Kemik yolunda ise kafatasını oluşturan kemiklerin titreşimi ile sesin iletimi söz konusudur. Kafatası optimum 1024 Hz frekansta titreşir. Bu frekans; iç kulağın sensörinöral hücrelerinin en fazla hassas olduğu spektrumun içindedir. Orta Kulağın Rolü: Orta kulağın fizyolojik olarak iki ana görevi vardır; I- Ses titreşimlerinin iç kulağa iletilmesi II- Şiddetli ses titreşimlerinden iç kulağın korunması Sesin persepsiyonu (alınması) ve işitmenin algılanması birkaç fazda gelişir. 13 1- Atmosferde oluşan ses dalgalarının korti organına kadar iletilmesi akustik enerji ile sağlanan mekanik bir olaydır. 2- Korti organına ulaşan akustik enerji, nöroepitelial hücrelerde elektrik potansiyelleri şekline dönüşür. 3- Sinir lifleri bu elektrik potansiyellerini daha yukarı merkezlere iletirler. 4- Koklear çekirdeklerden, temporal lobdaki işitme merkezine gelen uyarılar birleştirilir ve analiz edilir. Orta kulak burada birinci fazda görev almaktadır. Kendisine gelen titreşimlerini içi kulağa, yani perilenfe aktarmaktadır. Bu durumda atmosferden (gaz ortamdan), perilenfe (sıvı ortama) ses dalgalarının iletimi söz konusudur. Ses dalgaları akustik rezistansı ses dalgalarının yayılmasına karşın direnç ve düşük olan atmosferden (r=42), akustik rezistansı çok yüksek olan (r=160.000) perilenfe geçinceye kadar enerji kaybına uğramaktadır. Bu kayıp işitme birimi olan dB üzerinde ifade edildiğinde 30 dB dolayında olmaktadır. Ancak orta kulak ve kemikçikler, akustik enerjinin gaz ortamdan sıvı ortama geçerken uğradığı bu kaybı telafi etmektedir. Kemikçikler, ses iletimi sırasında manivela gibi hareket ederler ve sesi 1.3 kat yükseltirler. Orta kulağın asıl sesi yükseltici etkisi, kulak zarı ile stapes arasındaki yüzey farkından doğmaktadır. Kulak zarının alanı 64 mm2’dir, titreşen kısmın alanı ise 55 mm2’dir. Stapes tabanı alanı 3.2-3.5 mm2’dir. Aralarındaki oran 55:3.2=17’dir. Yani akustik enerji, kulak zarından oval penceye iletilirken, yüzey farkından dolayı 17 kat yükselerek geçer. Kemikçiklerin manivela etkisi de hesaba katıldığında 22 katlık bir kazanç elde edilir. 14 Pencerelerin Rolü I) Dephasage: Kulak zarı titreştiği zaman, ses titreşimleri pencerelere iki şekilde ulaşır; kemikçikler yolu ile oval pencereye ve hava yolu ile yuvarlak pencereye varır. Bu şekilde; yuvarlak ve oval pencerelere ulaşan ses dalgaları arasında iletişim hızının farklı olmasından dolayı faz farkı ortaya çıkar. Buna dephasage adı verilir. Ses dalgaları, farklı fazlarda iletildiği zaman, koklear potansiyellerin optimum seviyede olduğu tespit edilmiştir. Halbuki, pencerelere aynı fazda ulaşan ses dalgaları, koklear potansiyellerinin minimum olmasına neden olmaktadır. Zira aynı fazlarda gönderilen ses dalgaları perilenfte ayın yönde hareket ederler ve birbirleri ile karşılaşarak, etkilerini yok ederler. II) Yuvarlak pencere: Ses titreşimlerinin baziller membrana ulaşabilmesi için, perilenfin hareket etmesi gereklidir. Ancak stapes tabanı, titreşimi iletmek üzere perilenfe doğru hareket ettiği zaman, perilenfin harekete geçebilmesi için ikinci bir pencereye gerek vardır. Yuvarlak pencere membranı, stapes hareketi sırasında orta kulağa doğru bombeleşerek, perilenfe hareket imkanı sağlar. Yuvarlak pencere membranı olmasa idi, otik kapsülde; yani esnek olmayan bir ortamda sıvılar sıkıştırılamayacağı için perilenf hareketi olmayacaktı. Östaki Borusu Fonksiyonları: Östaki borusunun bilinen üç fonksiyonu vardır; Havalandırma: Orta kulak boşluğunun atmosferik basınçla dengelenmesini sağlar. 15 Drenaj: Orta kulakta üretilen normal veya patolojik sıvıların nazofarinkse boşaltılmasını sağlar. Koruma: Orta kulağın, nazofaringeal basınçtan ve patolojik akıntılardan korunmasını sağlar. Östaki borusu normalde kapalıdır. Yutkunma ve esneme sırasında m.tensor ve levator veli palatini kaslarının hareketi ile kısa bir süre açılır, kulak zarının ideal titreşimini sağlayabilmesi normal gerginlikte olmasına yani her iki tarafında hava basıncının dengede olmasına bağlıdır. Östaki borusunun drenaj görevi de çok önemlidir. Orta kulak boşluğunda birikebilen normal veya patolojik, transuda, eksuda vs. gibi sıvıların ve yabancı cisimlerin boşaltılması, Östaki borusunu kaplayan titrek tüyü kübik epitelin silier aktivitesi ile sağlanır32. 2.6. Odyoloji Odyoloji, işitme kayıplarının tespiti, değerlendirilmesi ve rehabilitasyonu ile ilgilenen bir bilimdalıdır. Otolojik problemi olan bir hastanın diagnostik incelemesi ve işitme kaybının rehabilitasyonu için işitmenin değerlendirilmesi şarttır. Đletim tipi işitme kaybı: Buşon, timpanik membran perforasyonu, otitler, otoskleroz gibi dış kulak yolu, timpanik membran, orta kulak kavitesi veya kemik zinciri ilgilendiren patolojiler sesin kokleaya ulaşmasına engel olarak iletim tipi işitme kaybına neden olabilirler. 16 Sensorinöral işitme kaybı: Meniere hastalığı, presbiakuzi, 8.sinir tümörü gibi durumlar koklea veya odituar siniri etkileyerek seslerin işitme merkezine ulaşmasına engel olarak sensorinöral işitme kaybına neden olabilirler. Mikst tip işitme kaybı: Aynı kulakta hem iletim, hem de sensörinöral işitme kaybının olduğu bir durumdur. Santral işitme kaybı: Beyin sapından, beyinde temporal lobdaki işitme merkezine kadar olan bölgelerde sinir liflerinin etkilenmesi ile meydana gelen işitme kaybıdır. Đnsan kulağı 16-20.000 Hz arasındaki seslere karşı duyarlı olmasına rağmen her frekansı aynı şiddette algılayamamaktadır. Saf ses Odyometrisi yapılırken insan kulağının duyarlı olduğu, 250-500-10002000-4000-6000 Hz’lerde işitme eşikleri çıkartılmıştır. Gürültüye bağlı işitme kaybının oluşması dikkate alındığında, iki şekilde oluştuğu görülmektedir. Birincisi çok yüksek bir sese bir anlık maruz kalmak (herhangi bir patlama olabilir), ikincisi de orta ve yüksek şiddetteki bir sese uzun süre maruz kalmaktır. Fabrika ortamında çalışma, ikinci tür işitme kayıplarına girmektedir. Bu tür kayıpların uzun sürede ve yavaş yavaş oluşması, konuşmayı kapsayan frekanslardan frekanslardan (2000-4000 ve 6000 Hz’lerde) başlamayıp, tiz başlaması kişinin işitme kaybının farkına varmasını engellemektedir. Bu tür kayıpların tespit edilmesi için odyometrik test sonuçlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Ses Testleri: Đşitmesi normal olan bir şahıs sessiz bir odada güçlü bir fısıltı sesini 6 metre uzaklıktan rahatlıkla işitebilir. Eğer fısıltı sesini 17 duyamıyorsa, normal konuşma sesi ile işitmesi kontrol edilir. Bunu da duyamayan hastalarda, yüksek sesle işitme kontrol edilir. Son durumda hastanın diğer kulağının maskelenerek her kulağın ayrı ayrı test edilmesi gereklidir. Maskeleme işlemi, çalar saate benzeyen Barany cihazı ile yapılır. Bu cihaz işitmesi test edilmeyen kulak üzerinde tutulurak bu kulak ile olabilecek işitme engellenir. Fısıltı sesi veya konuşma sesi ile yapılan testler hastaların konuşmayı anlamasını belirleyen basit ve pratik metodlardır. Diyapozon Testleri: Diyapozon kabaca Y harfine benzeyen ve saniyede belirli bir titreşim sayısına sahip bir alettir. En sıklıkla 512 Hz’lik diyapozon tercih edilir. Bir diyapozonun titreşimi ile meydana gelebilecek en yüksek ses şiddeti 60 dB’dir. Đletim tipi ve sensörinöral işitme kaybının ayırtedilmesini sağlar. 1-Rinne testi: Titreşimli diyapozonun tekli ucu hasta işittiği sesin bittiğini söyleyene kadar mastoid bölgeye dokundurulur, bu safhada ses kemik yolu ile dış ve orta kulağı atlayarak doğrudan kokleaya iletilir. Daha sonra diyapozonun titreşen çift ucu aurikula önünde tutulur, hastanın normalde sesi yeniden işitmeye başlaması gerekir. Bu duruma Rinne (+) denir. Bu normal bir durumdur. Hastanın işitmemesi durumuna ise Rinne () denir. Kısaltılmış Rinne testinde ise, titreştirilen diyapozon önce kemik yolu ile iletim için mastoid kemiğe dokundurulur, hemen sonra hava yolu ile iletim için kulak önünde tutulur. Hastaya hangi durumda sesin daha yüksek olduğu sorulur. Normalde hava yolu ile işitme, kemik yolu ile olan işitmeden daha etkin olduğu için Rinne testinin pozitifliği normal, negatifliği ise patolojik bir durumdur. Eğer ses iletim mekanizmasında bir engel varsa, Rinne negatif olarak bulunur. Đletim tipi işitme kaybının 15-20 dB’den daha yüksek olması halinde, Rinne testi negatif olarak neticelenir. 18 Rinne pozitif bir durum normal bir işitme veya sensorinöral bir işitme kaybını ifade eder, bunları birbirinden ayırtetmek için Weber testi yapılmalıdır. 2-Weber testi: Sadece kemik iletim yolunun kullanıldığı bu testte, diyapozon titreştirildikten sonra vertekse veya glabellaya veya üst insisör dişler üzerine konur. Kafanın orta hattında titreşerek kemik yolu ile her iki kokleaya eşit şiddette ses ulaşır. Hastaya sesi ortada mı, yoksa bir tarafta mı işittiği sorulur. Normalde her iki kulağın işitme eşiği birbirine yakın olduğu için ses ortada işitilir. Sensörinöral bir işitme kaybı durumunda, sesin koklear işitme seviyesi daha iyi olan kulaktan duyulması umulur. Đletim tipi işitme kaybında ise, ses tam ters olarak işitmenin etkilendiği veya daha fazla etkilendiği kulağa yönlenir. Weber testi her iki taraf arasındaki 5 dB’lik işitme kaybı farkına kadar hassasiyet gösterir. 3- Yalancı negatif Rinne: Tek taraflı total veya ağır sensörinöral işitme kaybı durumunda Rinne testi bu tarafta negatif sonuç verir. Hava yolu ile iletimde ses duyulmazken, kemik yolu ile uygulamada ses duyulur, çünkü ses karşı koklea ile algılanmaktadır. Bu durumda Weber testi çok önemlidir. Eğer işitme iletim tipi ise, diyapozon sağır kulaktan işitilir. Rinne (-) olan kulak tarafına Weber lateralize olmuyor diğer tarafa yönleniyorsa, Rinne (-) olan kulakta total işitme kaybı (kofoz) olduğu düşünülmelidir. Hastanın karşı kulağı Barany ile maskelenirken, bu kulağa doğru bağırarak nihai bir test yapılır. 4- Schwabach testi (Absolut kemik iletim testi): Đşitmesi normal olan test edici ile hastanın kemik yolu işitmesinin mukayese edildiği bir testtir. Diyapozon titreştirilir, tabanı hastanın mastoidi üzerine konur. Diyapozon sesinin artık işitilmediği zaman hasta işaret eder. Diyapozon derhal test edicinin mastoidi üzerine konur. Đşitmesi normal olan test edici diyapozonun sesini duyuyorsa hastanın iç kulak fonksiyonunun azaldığı 19 anlaşılır ve Kısalmış Schwabach olarak ifade edilir. Đletim tipi işitme kaybı varsa test edici ses duyamaz buna Uzamış Schwabach denir. Saf Ses Odyometresi: Farklı frekanslardaki saf ses stimuluslarına karşı hastanın işitme eşiğinin sessiz bir kabin içinde subjektif olarak belirlenmesidir. Bir grafik şeklinde çizilmiş haline odyogram denir. Test, hava yolu ve kemik yolu ile farklı şiddetlerde sunulabilen 250, 500, 1000, 2000, 4000 ve 8000 Hz’lik frekanslardaki sesler ile yapılır. Teste bir kulaklık ile, önce hava yolu 1000 Hz ile başlanarak hastanın duyduğunu bir düğmeye basarak veya bir el işareti yaparak ifade ettiği bir ses şiddetinden 10 dB’lik basamaklar halinde duyamadığı şiddete kadar inilir, duyamadığı seviyede ses şiddeti duyabildiği seviyeye kadar 5 dB’lik basamaklar halinde arttırılır. Duyabildiği seviye hastanın işitme eşiğidir. Sonra diğer frekanslar için aynı şekilde hava yolu işitme eşikleri tespit edilir. Konuşma frekansları genellikle 500, 1000 ve 2000 Hz sınırında olduğu için işitme eşiklerinin ortalaması alınır. Kemik yolu ile işitme eşiklerinin araştırılması mastoid üzerine bir vibratör yerleştirildikten sonra aynı şekilde yapılır. Kemik yolu ile işitme eşiğinin tespitinde karşı kulak daima maskelenir, hava yolu işitme eşiğinin tespitinde ise her iki kulak işitme eşiği arasında 40 dB veya daha fazla fark varsa işitmesi iyi olan kulak maskelenmelidir. Normal işitme, iletim tipi işitme kaybı, sensörinöral tip işitme kaybı ve mikst tip işitme kaybı gibi farklı traseler tespit edilebilir. Hava-kemik yolu aralığının olması iletim tipi işitme kaybını gösterir. Kemik yolu ile birlikte hava yolu işitme eşiği üstüste durumdayken eşiklerdeki yükselme görülmesi sensörinöral işitme kaybına işaret eder. Kemik yolu ve havayolu eşikleri yükseldiği halde aralarında bir mesafe olması halinde mikst tip işitme kaybından bahsedilir. 20 Şekil 6: Odyogramda kullanılan işaretler: Konuşma Odyometresi: Bu subjektif testte saf ses yerine kelime veya cümleler kullanılır. Bu test işitme eşiğini veanlamayı değerlendirmekte kullanılır. Đşitmeyi algılama eşiği: hastanın fonetik olarak dengeli (eşit vurgulu) iki heceli kelimelerin% 50’sini doğru tekrar edebildiği ses şiddeti seviyesidir. Konuşma diskriminasyon skoru: Đşitme eşiğinin üzerindeki şiddetlerde sunulan tek heceli kelimelerin doğru tekrar edilme oranıdır. Konuşma odyometresi işitme kaybı hakkında bilgi verir, hastanın işitme cihazından fayda görüp görmeyeceğini daha iyi belirler. Đletim tipi işitme kaybında ses şiddetinin yükseltilmesi kelimeleri anlamaya yeterlidir. Nöral bir işitme kaybında ise ses şiddetinin yükseltilmesine rağmen diskriminasyon skoru artacağına azalma gösterir. Saf ses odyogramda elde edilen işitme eşiğine orantısız olarak çok kötü işitme retrokoklear nedenli bir işitme kaybını düşündürür. Koklear nedenli işitme kayıplarında diskriminasyon önemli ölçüde bozulmaz. 21 Đşitme kaybının dereceleri: • 0-25 dB ===== Normal işitme sınırları • 26-40 dB ==== Çok hafif işitme kaybı • 41-55 dB ==== Hafif işitme kaybı • 56-70 dB ==== Orta işitme kaybı • 71-90 dB ==== Đleri işitme kaybı • 91 ve ��dB === Çok ileri işitme kaybı Đmpedans odyometresi: Dış kulak yoluna yerleştirilmiş bir kulak probu içinden kulak zarına doğru sunulan bir sese karşı orta kulak iletim sisteminin hareket etmeye karşı direncini ve kulak zarından geriye yansıyan ses miktarını ölçen objektif bir testtir. Dış kulak yoluna sıkıca yerleştirilen bir prob içinden kulağa sunulan bir ses, orta kulak sistemi tarafından kısmen absorbe olur, kısmen de timpanik membranın yüzeyinden dışarı doğru yansıma yapar. Dış kulak yolundaki basınç ile orta kulak basıncı birbirine eşit olduğu zaman absorpsiyon en fazladır. Bir manometreye bağlı bir pompa ile dış kulak yolundaki basınç değiştirilirken, timpanik membrandan yansıyan ses miktarı bir mikrofon ile ölçülür. Dış kulak yolunda +200 daPa’dan -400 daPa’a kadar değişen basınca karşı orta kulak iletim mekanizmasının impedansı tespit edilir (daPa - dekaPaskal = mmH2O). Bu ölçüm yöntemine timpanometri, bunun bir trase halinde elde edilmesine timpanogram denir. Ses kaynağı, mikrofon ve pompa dış kulak yoluna sıkıca yerleştirilen probun içindedir. Dış kulak yolu basıncı orta kulak basıncına eşit olduğu zaman impedans (direnç) en az, komplians (kabul) en yüksektir. 22 Üç temel grup timpanogram trasesi vardır: Tip A: Normal bir orta kulak mekanizmasını gösterir. • Tip Ad: Kemik zincir dislokasyonu, erozyonu veya atrofik bir timpanik membranı gösterir. • Tip As: Otosklerozda olduğu gibi gergin bir sistemi gösterir. Tip B: Orta kulakta bir sıvı varlığı, timpanik perforasyon veya buşon durumunda elde edilen timpanogram trasesidir. Tip C: Orta kulakta negatif basınç olduğunu gösteren bir trasedir. Akustik refleks (Stapes refleks) testi: Đşitme eşiğinden 70-80 dB daha yüksek sesle karşılaşıldığında stapedius kası kasılır. Bu kontraksiyon kompliansda ölçülebilir değişikliğe neden olur. Refleks eşiği, saf ses işitme eşiğinin 70-80 dB üzerindedir. Objektif bir test olması nedeniyle hastanın işitme kabiliyeti hakkında kabaca bir fikir verir. Simülatörlerin tespitinde, rekruitman araştırmasında, fasial paralizilerde lezyonun lokalizasyonunda faydalı bir testtir. Rekruitman: Koklear işitme kayıplarının karakteristik bir bulgusudur. Hasta tarafından zayıf sesler işitilmezken, yüksek seslerin normal şiddetinde veya ağır vakalarda normalden daha yüksek şiddette işitilmesidir. Bu durum hastaya rahatsızlık verir. Đşitme cihazından faydalanmayı güçleştirir. 23 Elektrokokleografi (ECoG): Klik stimulusa karşı kokleada meydana gelen elektriksel aktivite timpanik membran arasından sokulan ve promontoriuma temas ettirilen iğne elektrod ile ölçüm yapılarak işitmenin objektif olarak inceleyen invaziv bir metoddur. Özellikle başka testlerle incelenemeyen çocukların işitme eşiğinin tayininde kullanılır. BERA (Beyinsapı evoke respons odyometri): Klik tarzındaki ses stimuluslarına karşı işitme yollarında meydana gelen elektriksel aktivitenin skalp elektrodları ile objektif ve noninvaziv olarak kaydedilmesidir. Ankopere veya cevap veremeyecek durumda olan hastaların işitmelerinin değerlendirilmesinde, 8. sinir ve beyin sapı lezyonlarının tespitinde faydalıdır. Non-organik işitme kayıpları için testler: Tek veya çift taraflı olarak işitmelerinin azaldığı veya tam sağır oldukları iddiasında olan kişilerin durumunu incelemek için yapılan testlerdir. Tekrarlanan saf ses odyometre sonuçlarının uyumsuz olması halinde şüphelenilmelidir. Bu kişiler genellikle işitme kayıplarından maddi veya manevi fayda sağlayabilecek şahıslardır. • Strenger testi • Teal testi • Lombard testi • Delayed Speech FeedBack • Stapedial refleks testi • OAE • BERA 24 Yenidoğanlar için odyometri: Yenidoğanlara tarama amaçlı bir ses verip göz kırpma (auropalpebral) refleksi, Moro refleksi, uyanma, sese doğru gözü veya başı ile bakma gibi incelemeler yapılabilir. Çan, düdük gibi aletler kullanılabilir. Đşitme sorunu olan infantların ilk 3 ay içinde belirlenmesi önemlidir. Tespit edilen işitme kayıplı olgulara ilk 6 ay içinde işitme cihazı uygulanması önemlidir. Đşitmesi yeterli olmayan bebek konuşmayı öğrenemez. Böyle çocuklarda işitme kaybının derecesi ortaya konup, erken yaşta işitme cihazı kullandırarak yaşıtlarından geri kalmaması sağlanmalıdır. 2-3 yaşlarındaki çocuklarda oyun odyometrisi, daha büyük uyumlu çocuklarda konvansiyonel metodlar uygulanabilir33. 2.7. Gürültü Çevre çalışanın performansını, sağlığını ve güvenliğini birçok yönden etkilemektedir. Fiziksel karakteristiklerin yanı sıra, sosyal bazı öğeler söz gelişi çok kalabalık ortamda çalışma-izole çalışma, kendi standardının altında çalıştığı duygusu-statüsü gözetilerek çalıştığı duygusu, örgütsel katılık –esneklik gibi etmenlerde çok önem taşımaktadır. Gürültüde çalışanın performansını etkileyebilecek çevresel faktörlerden birisidir4. Sese alışılabilir. Hava alanlarının, demiryollarının yada kalabalık iş merkezlerinin yakınında yaşamakta olan insanlar bir süre sonra bu sesi algılamazlar. Ancak ses onlar üzerindeki etkilerini sürdürür4. 25 Yaşadığımız ortamı kirleten en önemli etkenlerden biri de gürültüdür. Gürültü insanları huzursuz eden, onların iletişimini güçleştiren , dinlenme olanağını kısıtlayan , sinir sistemini olumsuz etkileyen ve zedeleyen , çalışma verimini düşüren ve işitme sorunları yaratan önemli bir etkendir. Đnsan kulağı 20-20000 Hz arasındaki sesleri duyabilir. Normal konuşma tonunda sesimiz 500 ile 2000 Hz arasında titreşim yapmaktadır. Birde insanların duyamadığı infra ve ultra sesler vardır. Đntrasesler 20 Hz’in altındaki seslerdir. Ultrasesler ise 20000 Hz’in üzerindeki seslerdir3,6. Gürültü terimi kaynaklarda üç tanımla kullanılmaktadır5: • istenmeyen sesler • ahenksiz ve periyodik olmayan sesler • işitme sistemini olumsuz etkileyen sesler Temel halk sağlığı kaynakları dahil birçok kaynak gürültü terimini daha çok üçüncü anlamda kullanmaktadır7. Ancak gürültüyü insan sağlığının bütününü olumsuz etkileyen sesler olarak ele almak gerekir. Gürültü akustikte, ‘dinlenmekte olan seslere karışan istenmeyen herhangi ses’ olarak tanımlanır. Radyo ile yapılan iletişimdeki gürültüye parazit denmektedir. Televizyonda bunun karşılığı karlanmadır4. Gürültü birbiri ile armonik olmayan değişik frekanslı çok sayıdaki titreşimin birbiri üstüne gelmesi nedeniyle müzikten ayrılır. Bilgi iletimi sırasında dış ortamdan gelen ve bilgi kullanımıyla ilgili olarak göz önüne alınması gereken anlamsız simgeleri tanımlar. Fizikte standart darbeli gürültü tanımı da yapılır. Standart darbeli gürültü standart darbeler vuran bir aracın alttaki bina boşluğunda , salonda yada odada yaptığı gürültüyü tanımlar3,34. 26 Özellikle gelişen toplumlarda gürültünün neden olduğu etkilerin meslek hastalıkları ve tazminat ödenmesi gereken hastalıklar arasında sayılmaya başlandığında gürültüyle ilgili kayıt sistemlerinde önemli gelişmeler olmuştur. Perçinleme, çekiçleme gibi uygulamaların iş sağlığında yarattığı etkiler, bu gibi işyerlerinde kişilerin odyometrik olarak değerlendirilmesi ve izlenmesi gereğini çıkartmıştır4. Đnsanların gürültüden etkilenme dereceleri arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Temel bilgilerimize göre gürültünün fiziksel özelliklerinin yanı sıra kişinin gürültü etkileniminde kaldığı süreyi de kapsamaktadır. Sesin karakteri yani geçici yada sürekli oluşu, ani olup olmaması da etkilenim açısından önem taşımaktadır35,36. Kişi incelenmiştir. boyutunda Ancak kent gürültünün yaşamındaki etkileri etkileri ayrıntılı olarak ayrıntılı olarak epidomiyolojik yöntemlerle değerlendirilmiş değildir. Bunda yakınmaların subjektif yönünün değerlendirilmesiyle ilgili problemler önemli bir etkendir. Gürültünün, performansı ileri derecede olumsuz etkilediği bilinmektedir. Özellikle yanlış ve hata oranının artmasına, okul başarısının düşmesine önemli etkileri olur. Verim düşmektedir. Konuyla ilgili ayrıntılı çalışmaların yapılabilmesi için önce kentlerin gürültü profilinin çıkartılması, daha sonra bu bölgedeki kişilerin zaman ve etkilenme süresine bağlı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Özellikle gürültünün toplum bireylerindeki etkisini belirlemeye yönelik psikolojik değerlendirme bataryalarının geliştirilmesi gerekmektedir37,38. Yüksek şiddetteki akustik gürültünün insan sağlığını, performansını ve iyilik halini olumsuz etkilediği uzun zamandan beri bilinmektedir. Ancak makine ve donanımdan çıkan düşük şiddetteki gürültünün de söz konusu parametreleri olumsuz etkileyebileceği yeni anlaşılmaya başlamıştır4. 27 2.8. Gürültüye Bağlı Olarak Đşitme Duyusu Dışında Meydana Gelen Etkiler Gürültünün işitme duyusu üzerinde meydana getirdiği etkiler dışındaki etkilerini incelerken aynı etkiyi veren diğer çevresel etmenlerin varlığı ve yaşlılığa bağlı gelişen işitme kaybının etkisi unutulmamalıdır. Bir olgu olarak işitme duyusu yaşabağlı olarak azalır ve bu durum "presbiakuzi" olarak adlandırılır. Bu nedenle odyometrik testler değerlendirilirken 40 yaşından sonraki her yıl için yarım dB düzeltme yapılır39,40,41. Gürültünün insan üzerindeki etkileri genel olarak üçe ayrılır: a) Fizyolojik etkiler: Đşitme duyusu kaybı, acı hissi, sinir ve dolaşım sistemine olan etkiler, hormonal dengenin bozulması bu etkiler arasında sayılabilir. En çok bilinen etki; gürültünün uykusuzluğa, uykuya geç başlamaya neden olması, stresi artırmasıdır. Gürültüye uzun süre maruziyetin kalp atışlarında, kan basıncında, solunumda, göz bebeğinde değişiklik (dilatasyon) yarattığı, kandaki ürik asit ve lipit düzeylerini etkilediği belirlenmiştir. Yapılan araştırmalarda, yüksek düzeyde gürültüye maruz kalan işçiler ve özellikle gürültü ile birlikte vibrasyon veya CO gibi zehirleyici maddelere maruz kalınmasının kan basıncını artırdığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca gürültüye bağlı olarak artan gastrointestinal motilite, peptik ülsere de neden olabilmektedir42,43. 28 b) Sesli Haberleşmeyi Engelleme: Gürültü, endüstride sesli sinyallerin duyulmasını ve karşılıklı konuşmayı olumsuz yönde etkiler. Etkileme, kesikli ve vurma gürültülerinde sürekli gürültüye oranla daha fazladır. Bu nedenle gürültülü yerlerde çalışan işçilerin konuşmaları dudaktan anlama yetenekleri gelişmiştir. Bir önlem olarak, gürültülü ortamda sesli sinyaller yerine daha çok göze hitap eden sinyaller kullanılır41,42,43. c) Psikolojik etkiler: Rahatsızlık hissi, uyumsuzluk, uykuya geç başlama, uyuyamama ve yorgunluk gibi etkilerinin yanında gürültünün, morali ve çalışma etkinliğini düşürdüğü ve yorgunluğa neden olduğu da bilinmektedir. Fakat bu etkiler ölçülebilir olmadığı için doğrudan ilişki gösterilmemekte ve varsayım olarak ele alınmaktadır41,42,43. Đşitme Duyusuna Olan Etkiler: a) Geçici Eşik Kayması: Gürültülü bir ortama giren ve daha sonra o ortamı terkeden bir kişinin işitme duyusunda geçici bir azalma olur. Kısa süre de olsa şiddetli bir gürültünün etkisinde kalan kişilerde işitme eşiği değişir. Bir süre dinlendikten sonra işitme eşiği değişmesi ortadan kalkar. Bu biçimde işitme eşiği değişmesine "Geçici Eşik Kayması" (GEK) denir. GEK'in boyutu, maruziyetten sonra işitme eşiği ölçülmesi için geçecek süreye bağlı olarak değişir. Bu amaçla ölçüm, gürültü uygulandıktan 2 dakika sonra yapılır. GEK'in ilerlemesi veya düzelmesi sesin spektrumu, ses basınç düzeyi, maruz kalınan süre ve gürültünün tipiyle ilişilidir41,42,44,45. 29 GEK'e etki eden etmenlerden biri de ses düzeyidir. GEK ve maruz kalınan gürültünün düzeyi arasındaki ilişki yalın değildir. Örn. 80 dB ile 105 dB arasında olan orta düzeydeki ses basınç düzeyine, 8 saatten daha az maruziyetten 2 dakika sonra ölçülen geçici eşik kayması, ses basıncının artışına bağlı olarak doğrusal bir artış gösterir. Kulakta işitme eşiği kayması oluşturmayan ses basınç düzeyi, gürültü altında geçen süreye bakılmaksızın, maruziyetten 2 dakika sonra eşik kayması yaratmayan ses basınç düzeyidir. Bu ses basınç düzeyi "etkin sessiz" olarak tanımlanır. Eşik kayması oluşturmayan en düşük ses basınç düzeyi gürültünün frekansına bağımlıdır. Bu değer; 250 ve 500 Hz'ler için 75 dB, 1000, 2000 ve 4000 Hz'ler için70dB'dir. 80 dB ve 105 dB arasındaki ses basıncı düzeylerine maruziyetten 2 dakika sonra ölçülen GEK, yaklaşık olarak maruziyet süresinin logaritması ile doğru orantılıdır. Đnsanları içeren deneyler, 80-90 dB arasındaki gürültü düzeylerine 8 saatten fazla maruziyet sonucunda oluşan GEK'in, maruziyet süresi ile arttığını göstermektedir41,42,44,45,. GEK'in kesikli veya zamanla değişen gürültü ile olan ilişkisi, sürekli gürültüye oranla daha karışıktır. Genel olarak, kesikli gürültüler sonucu oluşan GEK, aynı düzeyde fakat sürekli olan gürültüye göre daha azdır. Anlık gürültülerde (çekiç gürültüsü, vurma gürültüsü gibi) vuruların tepe değerinin büyüklüğüne bağlı olarak geçici işitme kaybı artar ve bu artış maruziyet süresiyle doğru orantılıdır. Gürültü spektrumunun da GEK ile ilişkisi vardır. Ses basınç düzeyine ve maruz kalınan süreye bağlı olarak, sesin yüksek frekanslarında, alçak frekanslara oranla daha büyük eşik kaymaları gözlenir41,42,44,45. Belirli bir süre gürültünün etkisinde kalma sonucu oluşan eşik değişmesinin ortadan kalkması için gereken dinlenme süresi, gürültünün etkisinde kalınan süreden çok daha uzundur. GEK'in azalması, zamana bağımlı olarak doğrusal bir çizgi çizer. Gürültü düzeyi arttıkça iyileşmek için gerekli olan süre de artar. Örn. 90 dB gürültüye 100 dakika maruz kalan bir kişide meydana gelen etkinin ortadan kalkması için yaklaşık olarak 1000 dakikaya gereksinim vardır. En az çalışma süresi 30 olan 8 saatlik sürekli bir etkilenmeyle meydana gelen eşik değişmesinin de yaklaşık olarak 80 saatte ortadan kalkması beklenir. En fazla 16 saatlik bir dinlenmeden sonra tekrar çalışmaya başlandığı düşünülürse, işitme normale dönmeden yine gürültüye maruziyet söz konusu olacaktır. Bu nedenle koruyucusuz olarak gürültülü bir ortamda çalışan bir kişi, yaşamının büyük bölümünde normal işitmesinden uzak kalacaktır40,41,42,45. b) Uzamış Geçici Eşik Kayması: 16 saatin üzerinde süren eşik kaymasıdır. Gürültü sürekli olarak uygulanırsa GEK, Kalıcı Eşik Kayması (KEK) haline dönüşür. Günde ortalama 8 saat gürültüye maruz kalıp 16 saat dinlendikten sonra süren eşik kayması kalıcı zedelenmenin önünü açar. GEK ile KEK arasında yakın ilişki olduğu açıktır. GEK gelişimine neden olan gürültüye belli bir süre maruz kalan bireylerde KEK gelişmesi beklenir. Gürültüye ilk maruz kalma ile ikinci arasındaki süre işitme keskinliğinde tam düzelme olmasına firsat vermeyecek denli kısa ise, uzun dönemde kalıcı zedelenme riski daha fazla olur41,42,44,45. c) Kalıcı Eşik Kayması Akut form akustik travma ile karakterizedir. Tek kulakta olabilir. Sensöro-nöral tip işitme kaybı tek başına veya iletim tipi işitme kaybı ile birlikte görülebilir. Çınlama süreklidir. Đleride tam ya da kısmi sağırlık gelişir. Akustik travma (istenmeyen sesenerjisinin kulakta oluşturduğu organik zarar) çok yüksek ses düzeyine bir veya birkaç maruziyet sonucunda oluşan bir etkidir. Oldukça yoğun bir ses, iç kulağa ulaştığı zaman iç kulağın fizyolojik yapısını tümden bozabilir ve korti organının zarar görmesine neden olur. Örneğin; ani bir patlama sesi kulak zarını parçalayabilir ve iç kulaktaki işitme sinirlerini zedeleyebilir. Bazı kalıcı işitme kayıpları akustik travma sonucu meydana gelir. 31 Gürültünün kronik etkileri 4 dönemde incelenebilir: 1. Dönem: Đlk günden yaklaşık olarak 1. ayın sonuna dek süren bu dönemde, ilk günler kişi için en sıkıntılı günlerdir. Đş sonrası kulak çınlaması, kulakta dolgunluk hissi, baş ağnsı, yorgunluk ve baş dönmesi yakınmaları görülür. Gürültünün etkisinde kalan kulaklar, ilk iş günü akşamı birkaç saat süren yorgunluktan sonra yine duymaya başlar. Birinci ayın sonuna doğru yorgunluk devreleri gittikçe uzar. 2. Dönem: Bu dönem 1-2 ay içinde ortaya çıkar. Kulak çınlaması aralıklarla kendini gösterir. Öznel yakınmaları tümüyle ortadan kalkmıştır. Henüz kişi etrafindakilerle iletişimde bir problem yaşamaz. Bu aşama 1-2 ay sürebileceği gibi gürültünün şiddetine, maruz kalınan süreye ve bireysel yatkınlığa bağlı olarak yıllarca sürebilir. Bu aşamada yalnızca odyometrik ölçümlerle 4000 Hz’teki az miktardaki işitme kaybı ortaya konabilir. 3. Dönem: Bir önceki dönemin aylarca uzamasıyla oluşur. Bu dönemde kişi normal işitemediğini farkeder. 4000 Hz'deki işitme kaybı 8085 dB'ye dek ulaşmıştır. Kişi, radyo ve televizyonun sesini fazla açar, telefon konuşmasında güçlük çeker. Saat tik taklarını ve gürültülü ortamlardaki konuşmaları duyamaz. 4. Dönem: 2-15 yıl içinde ortaya çıkar. 80 dB dolayında bir kayıpla birlikte uğultu ve çınlamalar da vardır. 4000 Hz frekansında başlayan ileri derecedeki kayıp komşu frekansları da etkilemiş ve konuşma sesi frekanslarında da kendini göstermiştir. Dört dönemde de kulak çınlaması kalıcı olabilir. Bu çınlama işitmeyi engelleyici biçimde değildir fakat uyku ve dinlenme sırasmda kişiyi rahatsız eder. Gürültüye bağlı işitme kaybında ilk olarak 4000 daha sonra 6000 ve 3000 Hz'ler 32 etkilenir. Zamanla işitme kaybı 500, 1000, 2000 Hz'leri de etkiler. Kronik endüstriyel işitme kayıplarının bir diğer özelliği de, santral memurluğu gibi kimi özel meslekler dışında her iki kulakta aynı düzeyde olmasıdır. Gürültüye maruziyet kesildiği zaman ilerleme durur. Bu nedenle erken tanı çok önemlidir. Kalıcı işitme kaybının düzeyi maruz kalınan süreye göre farklılık gösterir. Kalıcı işitme kaybının gelişmesi 1000, 2000, 3000 ve 4000 Hz'lerde ilk 10 yıl boyunca hızla artmayı sürdürür. Fakat sonra maruziyet süresince, işitme kaybı yıllar boyunca yavaş yavaş artar39,41,51,52,54.Geçici işitme kayıplarında olduğu gibi, kalıcı işitme kayıplarına etki eden önemli etmen kişisel duyarlılıktır. Benzer gürültüye aynı süre maruz kalan kişilerde oluşan etkilenme çok farklı olabilir. Yapılan çalışmalarda yaş, cinsiyet, ırk, göz rengi, sigara kullanımı, koklear pigmentasyon kişisel duyarlılıkla ilişkili bulunmuştur 41,46,47. 2.9. Gürültü kaynakları: Son 10-15 yılda büyük kentlerin gürültü oranında ortalama 15-20 dB şiddetinde bir artış olduğu saptamıştır. Đşitme sistemine zarar verebilen gürültü düzeyi uluslar arası standartlara göre 100-10000 hz, 85 dB basınç seviyesindedir4. Kent yaşamındaki gürültü tipleri sürekli geniş bant gürültüsü ile dar bant gürültüsünün bileşimi biçimindedir. Geniş bant gürültüsü frekansı tüm frekans bandını kapsayacak biçimde yayılım gösterir. Dar bant gürültüsünde ise daire testerenin çıkardığı gürültüde olduğu gibi gürültü belirli frekanslarda yoğunlaşır. Bu gürültünün seviyesinde zamana bağlı önemli değişiklikler olabilir. Bu tip gürültü kararsız gürültüdür ve üç tipe ayrılır4. 1. Dalgalı gürültü: gözlem süresince gürültü düzeyinde belirgin değişikliklerin olduğu gürültü tipidir. 33 2. Kesikli gürültü: gözlem süresince birden ortam gürültü düzeyinin üzerine çıkan bir saniyenin üzerinde sabit olarak devam eden daha sonra ortam düzeyine dönen gürültü tipidir. Bu trafik gürültüsü, buzdolabı gürültüsü gibi gürültülerdir. 3. Darbe gürültü: (vurma gürültüsü): her biri bir saniyenin altında süren anlık gürültülerdir. Çekiç veya perçin makinelerinin çıkardığı gürültüler buna örnek verilebilir. Ateşli silah atışı yapılan kapalı alanlar mesleki etkilenim açısından önemlidir. Asker ve polisler için önemli bir mesleki etkilenim kaynağıdır. Bu tip alanlarda maksimum ses şiddeti 160 desibeli aşabilmektedir17. Hava alanları gürültü açısından önem arz eden yerlerdir. Havaalanı çalışanları ve havaalanı yakınlarında yaşayanlar buradaki gürültüden etkilenirler. Özellikle gece uykusu sırasında yerleşim yerlerinin üzerinde uçan ve inişe geçen uçaklar rahatsızlık verir. Ayrıca uçak gürültüsü çocuklarda uzun ve kısa süreli hatırlamayı ve dinlediğini anlamayı olumsuz yönde etkiler48,49. 34 Tablo 1: Yaygın gürültünün göreceli şiddeti3 Gürültü seviyesi(dB) Çevresel kaynak Đnsan konuşması 140 Siren - 120 Jet kalkışı - 110 Havalı çekiç Kulağa bağırmak 90 Metro 60 cm den bağırmak 80 Vakum temizleyici - 70 Geniş çevre yolu Yüksek sesle konuşma 50 Yol trafiği Normal konuşma 30 Kütüphane Yumuşak tonda fısıltı 20 Radyo stüdyosu - 0 Đşitme eşiği - Müzik setleri, kulaklıkla dinlenen teyp ve radyolar işitme sistemine zararlı olabilecek derecede doğrudan gürültü kaynağı olabilirler. 2.10. Endüstrilerde Đç Ortam Gürültüleri Günlük hayatımızda gürültü probleminin, özellikle büyük şehirlerde trafikten sonra endüstrilerden kaynaklandığı görülmektedir. Gürültü problemi denildiğinde özellikle bazı endüstrilerin daha fazla ön plana çıktığı görülmektedir. Gürültü üreten belli başlı endüstriler; Tekstil, Metal, Dökümhaneler, Kimya ve Otomotiv yan sanayi şeklinde sıralanabilir13,14. Gürültü, birçok makineler ve üretim proseslerinde işletmenin istenmeyen ürünü olarak meydana gelmektedir. Genel olarak endüstrilerden meydana gelen gürültü kaynaklarını, önemine göre dört ana grupta toplamak mümkündür14,50. Bunlar; 35 Sürekli çalışan makinalardan meydana gelen gürültüler, Yüksek hızlarda aynı hareketleri tekrarlayan, periyodik hareketler yapan makinaların neden oldukları gürültüler, Bir yerden başka bir yere akış sağlayan sistemler (gaz türbinleri, yüksek basınçlı akışkan taşıyan sistemler vs.), Vurma-çakma gibi çeşitli mekanik faaliyetlerden meydana gelen gürültüler olarak tanımlanabilir. Gürültünün, bir fabrika içinde genellikle prosese göre kullanılan ekipmanlardan kaynaklandığı bilinen bir gerçektir. Özellikle; kullanılan makinaların fabrika içerisinde kullanılma sıklığı, makinaların fabrikaların yerleşik plandaki dağılımları, kullanılan makinaların türü, bakım ve onarım sıklığı, fabrika içerisinde gürültü dağılımını olumlu yada olumsuz olarak etkileyen önemli parametrelerin başında gelmektedir. Endüstriyel ortamlarda tipik bir gürültü kaynağı ve aynı zamanda vibrasyon da teşkil eden proseslerin başında; yanma proseslerinin gerçekleştiği fırınlar, motorlar, pres üniteleri, jeneratör ve diğer elektromekanik ekipmanlar, dengelenmemiş döner şaftlar, dişliler, pompalar ve kompresörler gibi ünite ve makineler sıralanabilir. Bu makinelere ait ses güç seviye aralıkları A ağırlıklı olarak dB cinsinden Tablo 2’ de verilmiştir14,51. 36 Tablo 2: Bazı endüstri birimlerinde kullanılan ekipmanlara ait ses güç seviyeleri Ekipman Ses Güç Seviyesi (dBA) Kompresörler (3,5-17 m3/dak) 85-120 Pnömatik el aletleri 105-123 Soğutma kuleleri 95-120 Elektrikli testereler 96-126 Endüstriyel titreşimli elekler 100-107 Jeneratörler (1,25-250 kVA) 99-119 Santrifüj pompalar(>1600 d/dak) 110-137 Pistonlu pompalar (>1600d/dak) 115-138 Şahmerdanlar (6 ton) 103-131 Santrifüj fanlar (0,05-50 m3/dak), 45-77 10mm H2O 2.11. Đşyerinde Gürültüden Korunma Yöntemleri Đşyerinde gürültü sorununu azaltmak veya yok etmek için 3 ana yaklaşıma gerek vardır: a) Gürültüyü kaynakta azaltmak, endüstriyel gürültü gürültülü işlemle sorununa en etkili çözüm yoludur. Bu amaçla; • Gürültü çıkaran işlemi daha az değiştirmek, • Daha az gürültü çıkaran makineler kullanmak, • Gürültü çıkaran makinelerin işleyişini yeniden düzenlemek gibi tedbirlere başvurulur. 37 Gürültüyü kaynakta önlemek, özellikle mühendislik işlemlerini gerektirir ve işlemin tasarım aşamasında ele almak daha maliyet-etkilidir. b) Gürültüyü Kaynakla Alıcı Arasındaki Yolda Azaltmak Gürültünün kaynağında yok edilmemesi ve azaltılmaması, önlemlerin ses enerjisinin yayıldığı yol üzerinde yoğunlaşmasına neden olur. Bu amaçla yapılan işlemler şöyledir: • Gürültü kaynağı ve ona maruz kalan kişi arasındaki uzaklığı (ses şiddeti havada, aradaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak azalır) artırmak, • Sesin havada yayılmasını önlemek için ses emici engeller kullanmak, Sesin duvar, tavan ve taban gibi geçebileceği ve yansıyabileceği yerleri ses emici malzeme ile kaplamak veya böyle malzemelerden yapmak, • Gürültü kaynağını ses emici malzeme ile kapatmak veya ayırmak. c) Gürültüyü, Gürültüye Maruz Kalan Kişide Engellemek Sesin kaynakta ve geçtiği yol üzerinde azaltılamaması veya bu önlemlerin uygulanamaması durumunda maruz kalan kişi üzerinde aşağıdaki koruyucu önlemlere başvurulur: • Gürültüye maruz kalan kişiyi ayırmak, • Gürültüye maruziyet süresini azaltmak veya gürültülü yerlerde rotasyonla çalışmak, • Đş programını değiştirmek, • Kişisel koruyucu kullanmak, Gürültünün kişi üzerinde sınırlandırılması kolay gibi gözükse de pratik ve kalıcı bir yol değildir. Bu yolu, daima geçici bir yöntem olarak 38 ele almak ve bu sürede kalıcı bir çözüm yöntemi olan gürültüyü kaynakta azaltacak mühendislik önlemlerine yönelmek gerekir41,42. Kulak Koruyucuları: Eğer gürültüyü kaynağında ya da kişiye ulaşmadan azaltmak pratik veya ekonomik değil ise, gürültünün kabul edilebilir sınırlara düşürülebilmesi için geçerli yol, kişisel koruyucular kullanmaktır. Bu amaçla kulak tıkaçları, kulaklıklar ve başlıklar kullanılır. Gürültü düzeyi 100–110 dB arasında olan ortamlarda kulaklıklar daha etkindir. Gürültü düzeyi 80–100 dB arası ve gürültü spektrumu düzgün ise veya düşük frekanslar yoğun ise kulak tıkaçları tercih edilir. Ortamda 120–125 dB arası gürültü var ise, kulaklık ve tıkaçların birlikte kullanılması gerekir. Kulak koruyucusu olarak kuru pamuk da kullanılabilir ama engelleme düzeyi 2-3 dB’yi geçmez. Gürültü düzeyi 125 dB’in de üzerinde ise hava yolu ile birlikte kemik yolunu da koruyan başlıklar tercih edilir. Kulak koruyucusu seçerken amaca uygunluğu, temizliği, konforu, güvenliği ve elde edilebilir oluşuna dikkat etmek gerekir. Yapılan araştırmalarda, kulak koruyucusu kullanma gerekliliği olan işyerlerinde aşağıdaki temel özelliklere sahip bir Đşitmeyi Koruma Programı’nın uygulanması gereği vurgulanmaktadır41,52,53,54. • Yönetimin desteği • Đlgili mevzuatın uygulanması • Eğitim • Güdüleme Rahat ve etkili kulak koruyucularının kullanılması 39 Kişisel Gürültü Ölçümleri • Kişisel gürültü seviyesi sonuçlarını algılayarak ölçümlerinde cihazın ölçüm kaydetmesini engellemeyecek şekilde kişinin yakasına omuz hizasında olacak şekilde takılır. • Ölçüm tüm vardiya süresince kesintisiz olarak yapılır. Resim 1: Kişisel gürültü ölçüm raporu 40 Noktasal Gürültü Ölçümleri: Kapalı Alanlarda Yapılan Ölçümler : Tesise ait yerleşim planı üzerinde personelin ve yakınındaki mevcut belirli gürültü kaynaklarının konumları ve gürültü türleri gibi bilgiler işaretlenmelidir. Vaziyet planının tedarik edilememesi durumunda ise deney sorumlusu personel ilgili verilere ait temsili bir çizim hazırlamalıdır. Aksi belirtilmedikçe çalışanın çalışma tercih edilen noktasında ve ölçüm pozisyonu çalışanın işitme seviyesindedir. Makine ve diğer teçhizatın ölçümlerinde ölçüm pozisyonu makine ve teçhizata 1m mesafede ve çalışanın işitme seviyesindedir. Gürültü yayılımının yönlere göre eşit dağılmaması durumunda, gerçek durumu yansıtacak şekilde ölçüm mesafesi değiştirilir. Ölçümlerde sonometre mikrofonu makine ve teçhizata doğru zemine 45 º lik açıyla yöneltilir. Đşletme Açık Alan Ölçümleri: Aksi belirtilmedikçe tercih edilen ölçüm pozisyonu çalışanın çalışma noktasında ve çalışanın işitme seviyesindedir. Makine ve diğer teçhizatın ölçümlerinde ölçüm pozisyonu makine ve teçhizata 1m mesafede ve işitme seviyesindedir. Ölçümlerde sonometre mikrofonu makine ve teçhizata doğru zemine 45 º lik açıyla yöneltilir. 41 Resim 2: Noktasal gürültü ölçüm sistemi 42 3. GEREÇ VE YÖNTEM 3.1. Araştırma Bölgesinin Tanıtılması Araştırma 7 farklı mobilya fabrikasında gerçekleştirilmiştir. Đmalathanelerdeki bölümler gürültü düzeylerine göre sınıflandırılmıştır. Fabrika-1 özellikleri: Gürültü düzeyi 80 dB’den düşük alanlar: Depo, kalite kontrol birimi, yemekhane, sıkma makine, paketleme birimidir. Bu bölümlerde 27 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 80-84 dB olan alanlar: Delik makinesi, sunta kesme, pres, montaj birimidir. Bu bölümlerde 30 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 85-89 dB olan alanlar: Kenar bantlama, ebatlama, delik makine, pulanya bölümleridir. Bu bölümlerde 13 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 90-94 dB olan alanlar: Delik makas, şerit testere bölümleridir. Bu bölümlerde 67 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 95 db’den yüksek olan alanlar: laminant kesim, kalibre makinesi, daire testere, şoklu pres bölümleridir. Bu bölümlerde 22 işçi çalışmaktadır. Fabrika-2 özellikleri: Gürültü düzeyi 80 dB’den düşük alanlar: Bakımhane, tamir rötuş, depo, kalite kontrol, paketleme bölümleridir. Bu bölümlerde 19 işçi çalışmaktadır. 43 Gürültü düzeyi 85-89 dB olan alanlar: Zımpara, CNC, gönyeleme makinası bölümleridir. Bu bölümlerde 16 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 90-94 dB olan alanlar: Pres, zıvana, freze, testere bölümleridir. Bu bölümlerde 61 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 95 db’den yüksek olan alanlar: Tutkal merdanesi, kalibre makinesi, baş kesme makinesi bölümleridir. Bu bölümlerde 41 işçi çalışmaktadır. Fabrika-3 özellikleri: Gürültü düzeyi 80 dB’den düşük alanlar: Paketleme, kalite kontrol, yemekhane, depo bölümleridir. Bu bölümlerde 30 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 80-84 dB olan alanlar: Pres, freze, montaj, kaynak, metal makinesi bölümleridir. Bu bölümlerde 26 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 85-89 dB olan alanlar: Dopel, holzma bölümleridir. Bu bölümlerde 12 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 90-94 dB olan alanlar: Kenar bantlama bölümleridir. Bu bölümlerde 73 işçi çalışmaktadır. Fabrika-4 özellikleri: Gürültü düzeyi 90-94 dB olan alanlar: Şerit testere,makas, pres, daire testere bölümleridir. Bu bölümlerde 66 işçi çalışmaktadır. Fabrika-5 özellikleri: Gürültü düzeyi 80 dB’den düşük alanlar: Boya bölümü, cila bölümü, depo, kalite bölümleridir. Bu bölümlerde 15 işçi çalışmaktadır. 44 Gürültü düzeyi 85-89 dB olan alanlar: Daire testere, ebatlama, pasifleme bölümleridir. Bu bölümlerde 11 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 90-94 dB olan alanlar: Giyotin, şerit testere bölümleridir. Bu bölümlerde 60 işçi çalışmaktadır. Fabrika-6 özellikleri: Gürültü düzeyi 80 dB’den düşük alanlar: Yemekhane, depo, tamirhane bölümleridir. Bu bölümlerde 3 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 85-89 dB olan alanlar: Ebatlama, delik makine, CNC bölümleridir. Bu bölümlerde 2 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 90-94 dB olan alanlar: Şerit testere bölümleridir. Bu bölümlerde 20 işçi çalışmaktadır. Fabrika-7 özellikleri: Gürültü düzeyi 80 dB’den düşük alanlar: Kontrol odası, kazan dairesi bölümleridir. Bu bölümlerde 54 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 80-84 dB olan alanlar: Arıtma, kazan ünitesi, depolama, kaynak, montaj bölümleridir. düzeyi 90-94 Bu bölümlerde 11 işçi çalışmaktadır. Gürültü dB olan alanlar: Yıldız, pres bölümleridir. Bu bölümlerde 145 işçi çalışmaktadır. Gürültü düzeyi 95 db’den yüksek olan alanlar: Parke bölümü, zımpara, lifleme, yongalama bölümleridir. Bu bölümlerde 48 işçi çalışmaktadır. 45 3.2. Araştırmanın Evreni Araştırmanın evrenini mobilya imalatı yapan yedi fabrika ve bu fabrikalarda çalışan 874 çalışanın tamamı oluşturmuş ve evrenin tamamına ait verilere ulaşılmıştır. 3.3. Araştırmanın Tipi 7 farklı mobilya fabrikasında haziran 2009’da gerçekleştirilen çalışma kesitsel tanımlayıcı tiptedir. 3.4. Araştırmanın Değişkenleri 3.4.1. Bağımsız Değişkenler - Yaş - Cinsiyet - Çalıştığı Bölüm - Gürültü düzeyi (dB) 3.4.2. Bağımlı Değişkenler -- Odyometrik değerlendirme (sensörinoral, iletim-mix, normal işitme) 3.5. Araştırmayı uygulayanlar ve uygulama şekli Araştırma, Gazi üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Đşçi Sağlığı ve Đş Güvenliği yüksek lisans programına kayıtlı yüksek lisans öğrencisi araştırıcı tarafından yapılmıştır. Araştırma öncesinde gerekli izinlerin alınabilmesi için veri kayıtlarının temin edildiği akredite bir özel kuruluş yetkililerine sözlü olarak başvurulmuş, inceleme yapılan 46 fabrikaların işveren veya işveren vekilleri ile işyeri hekimlerinden sözlü olarak izin alınmıştır. fabrikalardaki Đncelenen bölümlerin gürültü ölçümleri TÜRKAK tarafından AB-0286-T numaralı belgeyle akredite olmuş özel bir kuruluş tarafından yapılmış ve raporlanmıştır. Gürültü ölçümleri kalibrasyonu düzenli yapılan Svantek marka gürültü ölçüm cihazı ile çevresel gürültünün değerlendirilmesi ve yönetimi B-1 tipi sertifikalı çevre mühendisi tarafından yapılıp raporlanmıştır. Đşitme testleri özel bir kuruluş tarafından mobil araçlarla farikalara gidilmek suretiyle Diagnostic Audiometer AD 226 test cihazı ile bir odyometrist tarafından yapılmıştır. 3.6. Araştırmanın veri kaynakları: Araştırmada veri olarak: fabrikalarda yapılan gürültü ölçümleri sonuçları, fabrikalarda çalışanların yaş, cinsiyet, çalıştıkları bölümler, çalışanların işitme testi(odyometri) sonuçları, fabrikaların bölümlerindeki odyometri kayıtları kullanılmıştır. Ayrıca gürültü ölçümleri ve odyometrik testler de aşağıda belirtildiği şekilde gerçekleştirilmiştir. Gürültü ölçümleri: Tesise ait yerleşim planı üzerinde personelin ve yakınındaki mevcut belirli gürültü kaynaklarının konumları ve gürültü türleri gibi bilgiler işaretlenmiştir. Vaziyet planının tedarik edilememesi durumunda ise deney sorumlusu personel ilgili verilere ait temsili bir çizim hazırlanmıştır. 47 Aksi belirtilmedikçe tercih edilen ölçüm pozisyonu çalışanın çalışma noktasında ve çalışanın işitme seviyesindedir. Makine ve diğer teçhizatın ölçümlerinde ölçüm pozisyonu makine ve teçhizata 1m mesafede ve çalışanın işitme seviyesindedir. Gürültü yayılımının yönlere göre eşit dağılmaması durumunda, gerçek durumu yansıtacak şekilde ölçüm mesafesi değiştirilmiştir. Ölçümlerde sonometre mikrofonu makine ve teçhizata doğru zemine 45ºlik açıyla yöneltilmiştir. Odyometri: Fabrikalardaki çalışanlarının Đş Sağlığı ve Güvenliği kapsamında, saf-ses Odyometrik testi yapılmıştır. Yapılan testler ISO 6189-1983 Uluslararası Standardında belirtilen konu ve hususlara dikkat edilerek, ortalama gürültü seviyesi 30dB(A) olan özel sessiz kabin içinde Diagnostic Audiometer AD 226 test cihazı testler yapılmıştır Odyometrik testin değerlendirilmesinde saf-ses ortalaması ve 4000 Hz deki işitme eşiği, Uluslararası Standart ISO 1999 ve Amerikan Ulusal Standardı ANSI S3-1 dikkate alınarak yapılmıştır. Đşitme durumunun değerlendirilmesi aşağıdaki tabloya göre yapılmıştır. 48 Tablo 3: Đşitme düzeyine göre işitme durumu değerlendirmesi Đşitme Düzeyi Đşitme Durumu 0 25 dB Normal 26 40 dB Çok hafif derecede işitme kaybı 41 55 dB Hafif derecede işitme kaybı 56 70 dB Orta derecede işitme kaybı 71 90 dB Đleri derecede işitme kaybı 91 ↑ dB Hiç yoksa Çok ileri dereceli iştme kaybı Total işitme kaybı vardır 3.7. Araştırmada kullanılan terim ve kriterler Odyometri: Đşitme organının değerini belirlemeye olanak veren ölçüm ve tekniklerin tümü. Desibel: Belirli bir referans güç ya da miktar seviyeye olan oranı belirten genelde ses şiddeti için kullanılan logaritmik ve boyutsuz bir birimdir. Gürültüye bağlı sensörinönal tip işitme kaybı ‘işitme kaybı var’ , iletim-mix tip işitme kaybı yada normal işitme saptanması ‘işitme kaybı yok’ olarak değerlendirilmiştir. 49 3.8. Araştırma Verilerinin Düzenlenmesi ve Analizi Çalışmada elde edilen veriler SPSS 11.0 istatistik paket programı aracılığı ile bilgisayara yüklenmiş, veri kontrolü yapıldıktan sonra marjinal ve çapraz tablolar hazırlanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde Ki-kare analizi uygulanmıştır. Araştırmada analizlerde anlamlılık düzeyi olarak 0.05 alınmıştır. 3.9. Araştırmanın Zaman Çizelgesi Tablo 4: Araştırmanın zaman çizelgesi 2008 2009 2010 Eylül Ağustos Temmuz Haziran Mayıs Nisan Mart Şubat Ocak Aralık Kasım Ekim Eylül Ağustos Haziran Mayıs Nisan Mart Şubat Ocak Aralık Kasım Ekim Aktiviteler Temmuz Aşamalar Literatür Planlama Aşaması Taraması Proje önerisinin hazırlanması Araştırmanın Uygulama Aşaması Uygulanması Verilerin Đşlenmesi Analiz Aşaması Rapor Aşaması Verilerin Analizi Rapor yazımı 3.10. Araştırmanın Kısıtlılıkları Araştırma sırasında işçilerle sözel olarak yapılan görüşmelerde kişisel koruyucu malzeme kullandıklarını belirtmişlerdir. Ancak araştırma süresince kişisel koruyucu malzeme kullanımı gözlenememiştir. 50 4. BULGULAR 4.1. Fabrikalardaki Gürültü Seviyeleri 7 farklı mobilya fabrikasındaki tüm birimlerde çalışanların maruz kaldıkları gürültü seviyeleri Svantek titreşim ve ses ölçer cihazıyla ölçülmüş ve her bir çalışanın odyometrik testleri gerçekleştirilmiştir. 80 dB’den düşük gürültü seviyeleri genellikle idari birimlerde görülürken 85 dB ve üstündeki gürültü düzeylerinin ölçüldüğü alanlar her bir fabrikada farklılık göstermektedir. Tablo 5: Đncelenen fabrikalarda çalışanların cinsiyet ve yaş grupları ile bölümlerdeki gürültü düzeylerine göre dağılımı, 2010, Ankara Cinsiyet Erkek Kadın Yaş Grupları ≤25 yaş 26-34 yaş 35-44 yaş ≥45 yaş Gürültü Düzeyleri (dB) ≥ 95 90-94 85-89 80-84 < 80 Fabrika 1 Fabrika 2 Fabrika 3 Fabrika 4 159 (18,2) 137 (15,7) 141 (16,2) 66 (7,6) n(%) n (%) n (%) n (%) Fabrika 5 86 (9,9) n (%) Fabrika 6 25 (2,9) n (%) Toplam Fabrika 7 872 258 (29,6) (100,0) n (%) n (%) 156 (98,1) 134 (97,8) 129 (91,5) 66 (100,0) 3 (1,9) 3 (2,2) 12 (8,5) 0 (0,0) 81 (94,2) 5 (5,8) 22 (88,0) 3 (12,0) 248 (96,1) 836 (95,9) 10 (3,9) 36 (4,1) 7 (4,4) 61 (38,4) 73 (45,9) 18 (11,3) 28 (20,4) 67 (48,9) 35 (25,5) 7 (5,2) 18 (12,8) 71 (50,4) 39 (27,7) 13 (9,2) 18 (27,3) 25 (37,9) 17 (25,8) 6 (9,1) 12 (14,0) 25 (29,1) 24 (27,9) 25 (29,1) 0 (0,0) 6 (24,0) 12 (48,0) 7 (28,0) 6 (2,3) 201 (77,9) 46 (17,8) 5 (1,9) 89 (10,2) 456 (52,3) 246 (28,2) 81 89,3) 22 (13,8) 67 (42,1) 13 (8,2) 30 (18,9) 27 (17,0) 41 (29,9) 61 (44,5) 16 (11,7) 0 (0,0) 19 (13,9) 0 (0,0) 73 (51,8) 12 (8,5) 26 (18,4) 30 (21,3) 0 (0,0) 66 (100,0) 0 (0,0) 0 (0,0) 0 (0,0) 0 (0,0) 60 (69,8) 11 (12,8) 0 (0,0) 15 (17,4) 0 (0,0) 20 (80,0) 2 (8,0) 0 (0,0) 3 (12,0) 48 (18,6) 145 (56,2) 0 (0,0) 11 (4,3) 54 (20,9) 111 (12,7) 492 (56,4) 54 (6,2) 67 (7,7) 148 (17,0) 51 Tablo 6: Đncelenen fabrikalarda gürültü düzeylerinin dağılımı, Ankara, 2010 Gürültü Düzeyi <80 dB ≥ 80 dB Fabrika 1 Fabrika 2 Fabrika 3 Fabrika 4 159 (18,2) 137 (15,7) 141 (16,2) 66 (7,6) n(%) n (%) n (%) n (%) 27 (17,0) 19 (13,9) 30 (21,3) 0 (0,0) 132 (83,0) 118 (86,1) 111 (78,7) 66 (100,0) Fabrika 6 25 (2,9) n (%) Toplam Fabrika 7 872 258 (29,6) (100,0) n (%) n (%) 15 (17,4) 3 (12,0) 54 (20,9) 71 (82,6) 22 (88,0) 204 (79,1) 724 (83,0) Fabrika 5 86 (9,9) n (%) 148 (17,0) Gürültüye maruz kalan 872 çalışanın yaş ortalamaları ve minimum-maksimum yaş değerlerinin fabrikalara göre dağılımı Tablo-6’da verilmiştir. Tablo 7: Çalışanların yaş ortalamaları ve minimum-maksimum yaş değerlerinin fabrikalara göre dağılımı, Ankara, 2010. Fabrikalar n (%)* 159 (18,2) Ortalama ± Standart Sapma Minimum-Maksimum Fabrika 1 35,8 ± 6,8 21-54 Fabrika 2 137 (15,7) 31,4 ± 7,9 16-57 Fabrika 3 141 (16,2) 33,1 ± 7,7 17-56 Fabrika 4 66 (7,6) 32,2 ± 8,4 21-55 Fabrika 5 5 86 (9,9) 36,8 ± 9,7 19-56 Fabrika 6 25 (2,9) 39,0 ± 5,9 28-47 Fabrika 7 258 (29,6) 31,4 ± 4,8 25-63 Toplam 872 (100,0) 33,3 ± 7,4 16-63 *kolon yüzdesi 4.2. Çalışanların odyometrik değerlendirme sonuçları 7 farklı fabrikada toplam 872 çalışanda yapılan odyometri testine göre sensörinöral işitme en fazla (%10.6 – 7 kişi) Fabrika-4’de görülmektedir. Bu fabrikada çalışanların tamamı (66 kişi) 90-94 dB arasında gürültüye maruz kalmaktadır. 52 Đletim-mix tip işitme kaybı sıklığı en fazla (%12.0 – 3 kişi) Fabrika-6’da görülmektedir. Bu fabrikada işitme kaybı yaşayanlar 90-94 dB’de çalışmaktadırlar. Odyometri sonuçları (sensörinoral, iletim-mix ve normal işitme) fabrikalar arasında istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (psensörinöral=0.041; piletim-mix=0.001; pnormal<0.001). Tablo 8: Çalışanların çalıştıkları fabrikalara göre odyometrik değerlendirme sonuçlarının dağılımı, Ankara, 2010 Odyometrik Değerlendirme Fabrikalar Sensörinöral Tip işitme Kaybı n (%) Đletim-mix Tip Đşitme Kaybı n (%) Normal işitme n (%) Fabrika 1 12 (7,5) 16 (10,1) 131 (82,4) Fabrika 2 6 (4,4) 7 (5,1) 124 (90,5) 137 (100) Fabrika 3 14 (9,9) 9 (6,4) 118 (83,7) 141 (100) Fabrika 4 7 (10,6) 1 (1,5) 58 (87,9) 66 (100) Fabrika 5 8 (9,3) 4 (4,7) 74 (86,0) 86 (100) Fabrika 6 2 (8,0) 3 (12,0) 20 (80,0) 25 (100) Fabrika 7 5 (1,9) 10 (3,9) 243 (94,2) 258 (100) Toplam 54 (6,2) 50 (5,7) 768 (88,1) 872 (100) Odyometrik değerlendirme sonuçlarının cinsiyete Toplam n (%) 159 (100) göre dağılımda kadınlarda işitme kaybı görülmezken erkeklerin %6.5’inde işitme kaybı görülmektedir. Đşitme kaybı tiplerine göre cinsiyet farklılığı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.001). 53 Tablo 9: Odiyometrik değerlendirme sonuçlarının cinsiyete göre dağılımı, Ankara, 2010 Toplam Đşitme Kaybı P Erkek Var n (%) 54 (6,5) Yok n (%) 782 (93,5) Kadın - 36 (100,0) Toplam 54 (6,5) 872 (100,0) Cinsiyet n (%) 836 (100,0) 36 (100,0)) 872 (100,0) <0,001 Gürültü düzeylerinin cinsiyete göre dağılımına bakıldığında erkeklerin %56.2’sinin, kadınların ise %61.1’inin 85-89 dB gürültüde çalıştıkları görülmektedir. Gürültü düzeylerinin cinsiyete göre farklılığı istatistiksel olarak anlamlı değildir (p=0.374). Tablo 10: Gürültü düzeylerinin cinsiyet göre dağılımı, Ankara, 2010 Cinsiyet Gürültü Düzeyleri(dB) P <80 80-84 85-89 90-94 ≥ 95 Erkek 141 (16,9) 54 (6,5) 470 (56,2) 66 (7,9) 105 (12,6) Kadın 7 (19,4) - 22 (61,1) 1 (2,8) 6 (16,7) 0,374 Odyometrik değerlendirme sonuçlarının işitme kaybı olup olmadığına göre fabrikalar arasındaki dağılımına bakıldığında işitme kaybının en fazla Fabrika-4’de çalışanlarda olduğu görülmüştür. Bu fabrikada çalışanların tamamı 90-94 dB gürültüye maruz kalmaktadırlar. Fabrikalar arasında gürültüye bağlı işitme kaybı bulunma durumu istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Fabrika-4’te çalışanlarda işitme kaybının diğer fabrikalarda çalışanlardan fazla çıkmasının nedeni; fabrikadaki fiziksel uygunsuzlar ve kişisel koruyucu malzeme kullanılmamasından kaynaklanabilir. 54 Tablo 11: Çalışanların gürültüye bağlı işitme kaybı bulunma durumlarının fabrikalara göre dağılımı, Ankara, 2010 Đşitme kaybı Toplam Var n (%) 12 (7,5) Yok n (%) 147 (97,5) 159 (100) Fabrika 2 6 (4,4) 131 (95,6) 137 (100) Fabrika 3 14 (9,9) 127 (90,1) 141 (100) Fabrika 4 7 (10,6) 59 (89,4) 66 (100) Fabrika 5 8 (9,3) 78 (90,7) 86 (100) Fabrika 6 2 (8,0) 23 (92,0) 25 (100) Fabrika adı Fabrika 1 n (%) Fabrika 7 5 (1,9) 253 (98,1) 258 (100) Toplam 54 (6,2) 818 (93,8) 872 (100) Odiyometrik değerlendirme sonuçlarının yaş grubuna göre dağılımına bakıldığında işitme kaybı sıklığının en fazla 45 yaş ve üzerindeki çalışanlarda (%23.2 – 19 kişi) olduğu görülmektedir. Sonuçlar istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Yaş gruplarına göre işitme kaybı sıklığı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.001). Tablo 12: Odiyometrik değerlendirme sonuçlarının yaş gruplarına göre dağılımı, Ankara, 2010 Đşitme Kaybı Yaş grupları ≤25 26-34 35-44 ≥45 Toplam Var n (%) 1 (1,1) 10 (2,2) 24 (9,8) 19 (23,2) 54 (6,2) Yok n (%) 87 (99,9) 446 (97,8) 222 (91,2) 67 (76,8) 518 (93,8) Toplam n(%) 88 (100) 456 (100) 246 (100) 82 (10) 872 (100,0) P <0,001 Odiyometrik değerlendirme sonuçlarının çalıştıkları gürültü düzeyine göre dağılımına bakıldığında sensörinoral tip işitme kaybının en fazla 80-84 dB gürültü düzeyinde çalışanlarda (%13.0 – 7 kişi) olduğu, 55 iletim-mix işitme kaybının ise en fazla 89-94 dB gürültü düzeyinde çalışanlarda (%13.4 – 9 kişi) olduğu görülmektedir. Tablo 13: Odyometrik değerlendirme sonuçlarının çalıştıkları gürültü düzeylerine göre dağılımı, Ankara, 2010 Odyometrik değerlendirme Gürültü düzeyi(dB) Sensörinoral tip işitme kaybı Đletim-mix tip işitme kaybı Normal işitme 8 (5,4) 6 (4,1) 134 (90,5) 7 (13,0) 2 (3,7) 45 (83,3) 85-89 21 (4,3) 25 (5,1) 446 (90,7) 89-94 8 (11,9) 9 (13,4) 50 (74,6) ≥ 95 10 (9,0) 8 (7,2) 93 (83,8) TOPLAM 54 (6,2) 50 (5,7) 768 (88,1) <80 80-84 Odyometrik değerlendirme sonuçlarının çalıştıkları bölümdeki gürültü düzeyine göre dağılımına bakıldığında sensörinöral işitme kaybının (%6.4 – 46 kişi) ve iletim-mix işitme kaybının (%6.1 – 44 kişi) ise en fazla 80 dB üzerindeki alanlarda çalışanlarda olduğu görülmektedir. Sensörinoral sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı iken (p<0.05), iletim-mix sonuçları istatistiksel olarak anlam bulunmamıştır (p=0.09). Tablo 14: Odyometrik değerlendirme sonuçlarının çalışılan bölümdeki gürültü düzeyine göre dağılımı, Ankara, 2010 Odyometrik değerlendirme Gürültü düzeyi(db) <80 ≥ 80 P Sensörinöral Tip Đşitme Kaybı Đletim-mix Tip Đşitme Kaybı Normal işitme 8 (5,4) 6 (4,1) 134 (90,5) 46 (6,4) 44 (6,1) 634 (87,6) <0,001 p=0,090 P <0,001 <0,001 <0,001 56 Çalışanlarda gürültüye bağlı işitme kaybı bulunma durumunun gürültü düzeyine göre dağılımına bakıldığında sensörinöral tip işitme kaybının 80 dB altında çalışanların %5,4’ünde, 80 dB ve üzerinde çalışanların %6,4’ünde sensörinöral tip işitme kaybı olduğu görülmektedir. Çalışanlarda gürültüye bağlı işitme kaybı bulunma durumunun gürültü düzeyine göre dağılımı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.001). Gürültü düzeyi 80 dB ve üzerinde çalışanlarda sensörinöral tip işitme kaybı 80 dB altında çalışanlara göre daha fazladır. Tablo 15: Çalışanlarda gürültüye bağlı işitme kaybı bulunma durumunun gürültü düzeyine göre dağılımı, Ankara, 2010 Đşitme kaybı Gürültü Düzeyi(dB) 80 ≥ 80 Var n(%) Yok n (%) 8 (5,4) 140 (94,6) 46 (6,4) 678 (93,7) p <0,001 80 dB’in üzerinde işitme kaybı sıklığı %6,4 iken 80 dB’in altında %5,4 olarak bulunmuştur. Aradaki fark istatiksel olarak anlamlıdır(p<0,005) 57 5. TARTIŞMA Mobilya imalatı işkolu, genellikle pek çok riski barındıran kas gücüne dayanan, nitelikli iş bulamayanların ve sosyoekonomik düzeyi düşük olan kesimin çalıştığı bir işkoludur. Eğitim düzeyi diğer işkollarına göre düşük ve çalışanlar genç yaş grubundadır. Bu nedenlerle işçilerin işe giriş çıkış hızları yüksektir. Bu çalışmada işçilerin yaş ortalaması 33.3±7.4’dür. 7 farklı fabrikada toplam 872 çalışanda yapılan odyometri testine göre çalışanların %6.2’sinde sensörinoral işitme kaybı, %5.7’sinde iletim-mix tip işitme kaybı saptanmıştır. Köseoğlu ve arkadaşlarının deri ve kundura iş kolunda çalışanlarda mesleki işitme kaybını değerlendirdikleri bir çalışmada; işçilerin %43.6’sında mesleki işitme kaybı (çentik ve çanaklaşma) saptamışlardır. Konu ile ilgili yapılan bir çok çalışmada iş yeri ortamında gürültüye bağlı işitme kaybı düzeyi %19 ile %56 arasında değiştiği saptanmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre, mesleki gürültüye bağlı olarak oluşan işitme kaybı oranı diğer çalışmaların bulgularından düşüktür. Ortalama gürültü düzeyi 90 dB üzerinde olan Fabrika’4’desensörinoral işitme kaybı oranının %10.6, Fabrika-6’da ise iletim-mix işitme kaybının %12.0 olduğu saptanmıştır. Altaş ve arkadaşlarının Ezurum Ilıca Şeker Fabrikası’nda yapmış oldukları bir çalışmaya göre; ortalama 96 dB’lik gürültülü ünitelerde çalışan 71 işçiden 21’ine (%29.6), ortalama 80 dB’lik gürültü seviyeli ünitelerde çalışan 30 işçiden3’ünde (%10) gürültüye bağlı işitme kaybı (GBĐK) olduğu ve gürültü seviyesi ile GBĐK arasında anlamlı bir ilişki bulunduğu saptanmışlardır (p<0.05). Benavides’in, Đspanya’da demir çelik fabrikasında çalışan 1232 işçi üzerinde yapmış olduğu bir çalışmaya göre; az düzeyde gürültüye maruz kalan işçilerin %7.2’sinde, orta düzeyde gürültüye maruz kalanların %11.7’sinde ve yüksek düzeyde gürültüye maruz kalanları %13.2’sinde gürültüye bağlı işitme kaybı saptanmıştır. Ortamdaki gürültü miktarı 58 arttıkça gürültüye bağlı işitme kaybı oranları da artmaktadır. Literatürle uyumlu olarak, çalışmamızda gürültünün şiddetine paralel olarak yüksek gürültülü işyerinde çalışanlarda işitme kaybı oranının daha fazla olduğunu tespit edilmiştir. Çalışmaya alınan kadınlarda işitme kaynı görülmezken, erkeklerin %6.5’inde sensörinoral işitme kaybı, %9.6’sında iletim-mix işitme kaybı görülmektedir (p<0.05). Tayvan’da gürültülü iş yerlerinde yapılan bir sürveyans çalışmasında erkeklerin %36.8’inde, kadınların ise %29.7’sinde gürültüye bağlı işitme kaybı (4kHz frekansta) olduğu saptanmıştır. Çalışmalardan elde edilen bulgulara göre, işitme kaybı erkeklerde kadınlara göre daha fazladır. Gürültüye bağlı işitme kaybı ile; kişilerin çalıştığı ortamda bulunan ortalama gürültü miktarı ve gürültülü iş yerinde ortalama çalışma süresi arasında pozitif ilişki bulunmuştur (p<0.05). Türkkahraman ve arkadaşlarının hidroelektrik santrali çalışanları üzerinde yapmış oldukları bir çalışmada, gürültüye maruziyet süresi ve ortamdaki gürültü düzeyi ile işitme kaybı arasında da pozitif ilişki saptanmıştır. Elde edilen bulgular literatür bulguları ile uyumludur. Gürültülü işyerlerinde çalışan kişilerin odyometri sonuçları ile çalıştıkları birimlerdeki gürültü düzeyleri karşılaştırıldığında farklar olduğu saptanmıştır (p<0.05). Çelik ve arkadaşlarının hidroelektrik santralinde çalışan ve gürültüye maruz kalan 130 işçi üzerinde yapmış oldukları bir çalışmaya göre 71 işçide (%54.6) bileteral simetrik (4-6 kHz’de) işitme kaybı olduğunu ve kontrol grubuna göre 4 kHz frekanstaki seslerde anlamlı farklılıklar olduğunu saptamışlardır. Türkkahraman ve arkadaşlarının yapmış oldukları ve 64 erkek hidroelektrik santrali çalışanı ile aynı cinsiyet ve yaş grubunda olan ve işitme problemi bulunmayan 30 kontrolün işitme düzeylerini kıyasladıkları bir çalışmada; standart ve 59 yüksek frekanslarda (4.000’den 16.000’e kadar) iki grup arasında anlamlı fark (p<0.0005) saptamışlardır. ĐSGÜM’ün 1999 yılında çeşitli işkollarını içeren çalışmasında işçilerin %15.2’sinde gürültüye bağlı işitme kaybı (GBĐK) saptanmıştır9. Her iki işitme kaybı tipi düşünüldüğünde toplam işitme kaybı sıklığı %10’a yaklaşmaktaysa da, bu çalışmada işitme kaybı sıklığı ĐSGÜM’ün çalışmasından düşük bulunmuştur. Araştırmada, işyerinin gürültü düzeyi ile GBĐK görülme sıklığı arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur. ĐSGÜM’de ve Bozkurt ve Özgür’ün yaptığı çalışmada gürültü düzeyinin artmasıyla GBĐK’nın arttığı saptanmış ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur9,12. Bu çalışmada da gürültü sınırı 80 dB olarak belirlenmiştir. Japonya’da yapılan bir çalışmada ise gürültü düzeyi ile GBĐK olma riskinin arttığı saptanmış olmasına karşın çalışmada işçilerin işyerinde sürekli karşılaştıkları gürültü düzeyini belirlemede kısıtlılıklarla karşılaştıkları belirtilmiştir10. Yaş ile gürültüye bağlı işitme kaybı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Sensörinoral işitme kayıplarının en yaygın nedenlerinden ikisi yaş ve GBĐK’dir13,14,15. Gürültünün biyolojik etkileri iyi bilinmektedir. Đlk zarar iç kulaktaki saç hücrelerinde oluşmaktadır. Yaşlanmada ise, stria vaskülarisin dejenerasyonu, saç hücrelerinde kayıp, spiral ganglion hücrelerinde histopatolojik değişiklikler görülmektedir9. Yaşla ilişkili işitme kaybı 40 yaşlarında başlayarak yaşın artmasıyla birlikte ilerler. GBĐK’te karakteristik olarak görülen 4000 Hz çentiği yaşla ilişkili işitme kaybında görülmez16. Bizim çalışma grubumuzda da yaşla ve çalışma süresi ile 60 GBĐK arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki çıkması çalışanlarda hem yaşın hem de gürültünün etkisini doğrulamaktadır. Đzmir ĐSGÜM’de 2000-2001 yılında çeşitli işkollarını 23 kapsayan çalışmada da benzer bulgular görülmektedir . ABD’de yapılan bir çalışmada kişisel koruyucuların işçilere gereksinimleri doğrultusunda verilmediği ve işyerinin gürültüsüyle uyumlu olmayan koruyucuların kullanıldığı belirtilmiştir5. Pek çok ülkede gürültünün önlenmesi için mühendislik uygulamaları, çalışanların etkileniminin aralıklı olarak izlenmesi ve gürültülü işyerlerinde uygun kişisel koruyucu kullanımı, gürültünün etkisi ve koruyucu kullanımı ile ilgili çalışan eğitimini içeren yönetsel standart programlar bulunmaktadır. Araştırma sırasında yapılan gözlemlere göre, hiçbir işyerinde gürültü kontrolüne yönelik bir program ve uygulama yoktur. Türkiye’de gürültü sorunu ve GBĐK işyerlerindeki tarafların bilgi sahibi olmadıkları bir konudur. Đşyerlerinde kişisel koruyucunun alınması ve kullanılmasında sorunlar yaşanmaktadır. Đşyerlerinde ortam gürültüsüne uygun koruyucular alınmamakta, işçiler de koruyucuları uygun şekilde kullanmamaktadır. Sadece ülkemizde değil Avrupa ve ABD’de çalışanları gürültünün zararlarından koruyacak etkin uygulamalar yetersiz düzeydedir5,25,26. Gürültünün insan sağlığına olumsuz etkilerine ve işitme kaybı oluşturmasına karşın, toplumumuzda halen bir risk olarak algılanmamaktadır. Ayrıca, gürültü ile ilgili mevzuatta gürültü limit değerleri konusunda farklı yasa ve tüzükler bulunmaktadır. Mevzuattaki bu farklılığın giderilmesi, işyerlerine yönelik olarak etkin denetim ve kontrollerin yapılması yerel yönetimlerin ve işverenlerin bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmeleri konusunda eğitilmeleri ve toplumsal duyarlılık oluşturulması gerekmektedir. Ayrıca; işverenlerin ILO’nun işyeri gürültü düzeyi sınırına uymaları, işçilerin işe başlarken ve peryodik olarak en az yılda bir kez odyometrik tarama yapılmaları ve gürültüyü kaynağından azaltmak, gürültüyü kaynak ile alıcı arasındaki yolda 61 azaltmak ya da gürültüyü gürültüye maruz kalan kişide engellemek amacıyla bir takım önlemlerin alınması gerekmektedir. 6. SONUÇ ve ÖNERĐLER Mobilya imalatında çalışan 872 kişide yapılan araştırma sonucunda, çalışanların %83.0’ünün (724 kişi) gürültü seviyesi 80 dB'nin üzerinde olan alanlarda çalıştığı gözlemlenmiştir. Bu alanlarda çalışanlar arasında işitme kaybı sıklığı (%6.5) en fazla 45 yaş ve üzerindeki erkeklerde görülmektedir. Gürültüye bağlı sensörinoral işitme kaybı sıklığı %6.2, iletim-mix işitme kaybı sıklığı %5.7, işitmesi normal olanlar %88.1 olarak saptanmıştır. GBĐK mobilya işkollarında önemli bir sağlık sorunudur. Çalışanların %6.5’i gürültü nedeniyle işitme kaybına uğramaktadır. Bu nedenle de: • Mobilya işkolunda saptanan gürültü düzeyleri yüksektir. Bu işkolunda gürültünün mühendislik yöntemleri ile azaltılması için çalışmalara gereksinim bulunmaktadır. • Đşyerlerinde ĐSĐG birimlerinde gürültülü işyerlerinde uygulanmak üzere, konu ile ilgili işe giriş ve periodik kontrollerin yapılması, GBĐK’i önlemek ve kişisel koruyucuların kullanımı ile ilgili bir program oluşturulması ve bu programın standartlarının belirlenmesi gerekmektedir. • Üniversite, ĐSGÜM, meslek örgütlerinde gürültü ve GBĐK ile ilgili proje ve bilimsel çalışmalarla ülkemizdeki durumu ortaya koyan çalışmalar yapılması gerekmektedir. 62 7. ÖZET Ankara’da Mobilya Đmalatı Yapan 7 Fabrikada Gürültü Düzeylerinin Saptanması ve Gürültüye Bağlı Đşitme Kayıplarının Đncelenmesi Araştırma Ankara’da mobilya imalatı yapan 7 fabrikada gürültü seviyesi ve gürültüye bağlı işitme kayıplarını değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Yedi fabrikada çalışan 872 çalışanın bulunduğu alanlarda gürültü düzeyleri ölçülmüş ve her bir çalışana odyometrik ölçüm yapılmıştır. Odyometrik ölçümlerin değerlendirilmesinde Uluslararası Standart ISO (International Standards Organization) 1999 ve ANSI S3-1 (American National Standards Institute) sınıflaması kullanılmıştır. 7 fabrikadaki çalışan 724 kişinin (%83.0) bulunduğu alanlarda gürültü seviyesi 80 dB üzerinde ölçülmüştür. GBĐK (Gürültüye bağlı işitme kaybı) sıklığı %6.45 olarak saptanmıştır. Çalışanların halen çalıştıkları bölümlerin gürültüsü ile gürültüye bağlı işitme kaybı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Anahtar sözcükler: Gürültü, gürültüye bağlı işitme kaybı, odyometri,mobilya. 63 8. SUMMARY Determination of Noise Level in 7 Factories Working on Furniture Manufacturing and Investigation of Hearing Loss Due to Noise This study was carried out in seven different furniture factories where totally 872 worker are working. The aim of this study is to evaluate noise level and noise-induced hearing loss among workers. During the evaluation of the audiometric measurement ISO 1999 and ANSI S3-1 was used in classification. Noise level was determined above 80 dB where 83.0% workers (724) were working. The frequency of noise- induced hearing loss was determined to be 6.45%. A statistically significant relationship could established betwen Noise level of working areas and noise hearing loss. Key words: Noise, noise induced hearing loss, audiometry, foundry. 64 9. KAYNAKLAR KAYNAKLAR 1. Halk Sağlığı Temel Bilgiler Ed. Prof. Dr. Çağatay Güler, Prof. Dr. Levent Akın. Hacettepe Üniversitesi Yayınları. Ankara . 2006 2. Đş Sağlığı Ve Güvenliği. Prof. Dr.Nazmi Bilir, Öğr. Gör. Ali Naci Yıldız, Hacettepe Üniversitesi Yayınları, Ankara ,2004 3.Andrews, G.J.A.B.Ergonomics, Fundamentals of senior pupils, Napier College, Collington Road, Edinburgh, 1982. 4.Sağlık Boyutuyla Ergonomi.Ed. GülerÇ,Palme Yayıncılık,Ankara,2004 5.Phesant S., ˝Ergonomics, Work and Health˝, Mac Millian Press, Australia,27-35, 1991. 6.Güler, Ç(ed).;Ergonomiye Giriş (Ders Notları), Ankara Tabip Odası,Ankara,2003. 7.Mraller, Aage, R. ; Effects of the Physical Environment:Noise as a Health Hazard; in Maxcy-Rosenau-Last, Public Health & Prentive Medicine, (John M. Last, Robert B. Wallece, eds), Prentice Hall,New York) 8.Özenç R.F, Gazi üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, Kazaların çevresel ve teknik araştırılması doktora tezi, Atatürk havalimanının neden olduğu çevresel gürültünün modellemesi ve kontrolü,Ankara ,2008 9.Kalatzis, V, Petit, C. The fundamental and medical impacts of recent in research on hereditary hearing loss. Hum Mol Genet 1998;7:1589– 1597 10. Hudspeth AJ. How the ear’s work. Nature 1989;341(6241):397-404 11. Petit C, Levilliers J, Hardelin JP. Molecular genetics of hearing loss. 12. Annu Rev Genet 2001;35:589-646 65 13. http://www.ilo.org/encyclopedia/ Suter AH. Noise - Encyclopedia of Occupational Health and Safety, 4th Edition, Volume II (Erişim tarihi: 11.07.2009) 14. Norton M.P. (1989), Fundamentals of Noise and Vibration Analysis for Engineers, 277, 282, 283 15. Çokgezer S, Fathalizadeh A, Gedik G, Işık O, Sinan C. Ses dalgalarının özellikleri ve sesin algılanması. [Đnternette], 2005 [13 Ağustos 2008 okundu] elektronik adresi: http://www.baskent.edu.tr/~scanan/sesweb/kulak.htm 16.Noyan A. Yaşamda ve hekimlikte fizyoloji. 13. Baskı. Meteksan yayın evi, Ankara, 2003 17. Introduction to Ergonomics, WHO, Geneva,1972 18.Willems PJ. Genetic causes of hearing loss. N Engl J Med. 2000 ;342(15):1101-9. 19. Molmenti H. Ear anatomy [Đnternette], 2007 [5 Haziran 2008 ] elektronik://www.nlm.nih.gov/medlineplus/ency/imagepages/1092.htm 20. Kardous CA, Wilson RD, Hayden CS, Szplapa P, Murphy WJ, Reeves ER. Noise exposure assessment and abatement strategies at an indoor firing range. Appl Occup Environ Hyg. 2003 ;18(8):629-36 21. Nobili R, Mammano F, Ashmore J. How well do we understand the cohlea. Trends Neurosci 1998;21:159-67. 22. Tekin M, Arnos KS, Pandya A. Advances in hereditary deafness. Lancet. 2001, 29;358(9287):1082-90. 23.Markin VS, Hudspeth AJ. Gating-spring models of mechanoelectrical transduction by hair cells of the internal ear. Annu Rev Biophys Biomol Struct 1995;24:59-83. 24. Gregory IF, Inna AB, Thomas BF, Andrew JG. Genetic insights into the morphogenesis of inner ear hair cells, Nature Reviews Genetics 2004;5:489-498 25. Flock A, Cheung HC. Actin filaments in sensory hairs of inner ear receptor cells. J Cell Biol 1977 ;75(2 Pt 1):339-43 66 26. Tilney LG, Derosier DJ, Mulroy MJ. The organization of actin filaments in the stereocilia of cochlear hair cells. J Cell Biol 1980 ;86(1):244-59. 27. Assad JA, Shepherd GM, Corey DP. Tip-link integrity and mechanical transduction in vertebrate hair cells. Neuron. 1991 ;7(6):985-94 28. Pickles JO, Comis SD, Osborne MP. Cross-links between stereocilia in the guinea pig organ of Corti, and their possible relation to sensory transduction. Hear Re. 1984 Aug;15(2):103-12. 29. Steel KP, Kros CJ. A genetic approach to understanding auditory function. Nat Genet 2001 Feb;27(2):143-9. 30. Howard J, Hudspeth AJ. Compliance of the hair bundle associated with gating of mechanoelectrical transduction channels in the bullfrog's saccular hair cell. Neuron 1988 May;1(3):189-99. 31.Hudspeth AJ. Hair-bundle mechanics and a model for mechanoelectrical transduction by hair cells. Soc Gen Physiol Ser. 1992;47:357-70 32.http://Medicine.Đnonu.Edu.Tr/Public_Html/Anabilimdallari/Kbb/Docu ments/Dersnot/6.Pdf 33. Pouryaghoub G, Mehrdad R, Mohammadi S. Interaction of smoking and occupational noise exposure on hearing loss: a cross-sectional study. BMC Public Health. 2007; 7(1): 137. 34. Bıyıklı TA. Türkiye’de sendromik olmayan işitme kaybının moleküler patolojisi. Doktora. Ankara:Hacettepe Üniversitesi, 2006 35. Welch, B.L., (Welch, A.S. ed), Physiological Effects of noise, Plenum Pres, Newyork, 1970. 36. Pizce GR, Kim HN, Lim DJ, Dunn D: Hazard from weapons impulses: histological and electrophyciological evidence. J. Acoust Soc Am, 85:1245-1254,1989. 67 37. Borg E, Canlon B, Engstrom B: Noise-induced hearing loss. Literature, review and experiments in rabbits. Scand Audiol 24(Suppl 40), 1-147,1995 38. Packer, K.L., Bowen, J.Lets Talk About Health, Cebco, A.A division of Allyn and Bacon , Newton, Massachussets, 1980. 39.La DouJ. Occupational Medicine, A Lange Medical Book, AppletonLange, Enlewood cliffs, 1990 40.Akyıldız N. Kulak Hastalıkları ve Mikrocerrahisi. Ankara: Bilmsel Tıp Yayınevi. 2002; p. 48-55, 57-63 41.Tonguç H. Meslek Hastalıkları Kılavuzu. Ankara: TTB Yayınları. 1992; p. 522-33.. 42.Hasan Çetin Ekerbiçer, Ahmet Saltık. Endüstriyel Gürültünün Đnsan Sağlığı Üzerine Etkileri ve Korunma Yöntemleri. TAF Prev Med Bull 2008; 7(3):261-264 43.Orhun H. Đşyerinde Fiziksel Etkenler, Đş Hekimliği Ders Notları. 2. Basım. Ankara: TTB Yayını. 1991; p. 263-77. 44. Control of noise induced hearing loss (NIHL). Ann Occup Hyg. 1994; 38(5): 649-62. 45. Ekerbiçer HÇ. Paşabahçe Cam Sanayi ve Ticaret A.Ş. Kırklareli Fabrikasında Gürültüye Bağlı Đşitme Yitiklerinin Değerlendirilmesi. Edirne: Uzmanlık Tezi. 1997; p. 13-25. 46. Ertem M. Diyarbakır Sümerbank Halı ve Đplik Fabrikası Đşçilerinde Đş Ortamının Neden Olduğu Đşitme Kayıpları ve Đşçilerin Akciğer Fonksiyonlarının Đncelenmesi. Diyarbakır: Uzmanlık Tezi. 1995; p. 2124, 54. 47. Bergstrom B, Nystrom B. Development of hearing loss during longterm exposure to occupational noise. A 20-year follow-up study. Scand Audiol. 1986; 15(4): 227-34. 48. Lipscomb DM (ed): Hearing Conservation in Đndustry, Schools and the Military. Boston: Little, Brown,1988. 68 49. Muzet A. The Need for a Specific Noise Measurument for Population Exposed to Aircraft Noise during Night-time. Noise Health. 2002;4 (15):61-64. 50. Gönüllü, M.T. (1993), Gürültü Kontrolü Ders Notları, Yıldız Teknik Üniversitesi 51. Spon F.N&E. (1991) Noise Control in Industry, 349 52. Zohar D, Cohen A, Azar N. Promoting increased use of ear protectors in noise through information feedback. Hum Factors. 1980; (1): 69-79. 53. Rabinowitz S, Melamed S, Feiner M, Weisberg E, Ribak J. Hostility and hearing protection behavior: the mediating role of personal beliefs and low frustration tolerance. J Occup Health Psychol. 1996; 1(4): 37581. 54. Leinster P, Baum J, Tong D, Whitehead C. Management and motivational factors in the 69 10. ÖZGEÇMĐŞ Adı : Aykut Soyadı : ÇAKIR Doğum Yeri ve Tarihi : ZONGULDAK, 08.05.1977 Eğitimi : 2007- Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Đşçi Sağlığı ve Đş Güvenliği Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Eğitimi 2001-2006 Anadolu Üniversitesi Đktisadi Blimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü, Lisans Eğitimi 1992-1996 Karabük Sağlık Meslek Lisesi, Lise Eğitimi 1989-1992 Amasra Lisesi, Ortaokul Eğitimi 1984-1989 Fatih Sultan Mehmet Đlköğretim Okulu, Đlkokul Eğitimi Yabancı Dili : Đngilizce 70