T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KULAK BURUN BOĞAZ KLİNİĞİ HEMŞİRELİK REHBERİ 2013 Derleyen: Hem. Müjde DEĞER Düzenleyen: Doç. Dr. Önder KALENDERER Hem. Ayşen ÖZEL Hem. Dilek TURAN Bilimsel Danışman: Dr. Buket Aslan Çelik ÖNSÖZ Hemşirelik bilim ve sanattan oluşan bir sağlık disiplinidir. Ekonomik ve sosyal değişimler, hemşireliğin profesyonelleşme süreci, yeniliklerin getirdiği değişimler, bakımda kaliteyi artırma gereksinimi hemşirelerin bilgilerini güncellemeleri zorunluluğunu getirmiştir. Bu nedenlerle Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi hemşirelik hizmet içi eğitimi kapsamında hemşirelik bakım hizmetlerinin kalitesinin artırılması ve meslektaşlarımızın çalıştığı birimlerdeki uygulamalarında kaynak olabilmesi amaçlı bu rehber hazırlanmıştır. Etkinliğini ve saygınlığını bilgi birikiminden alacağına inandığımız meslektaşlarımıza bu rehberi hazırlarken, zor çalışma koşulları altında vakit ayırıp derleme yapan değerli hemşirelerimize, bilimsel danışmanlığı ile katkıda bulunan değerli hekimlerimize, hemşirelik mesleğine her konuda destek olan, özellikle bu rehberlerin hazırlanması sırasında her türlü imkanı sağlayan Başhekimimiz Prof. Dr. Orhan Gazi Yiğitbaşı ve çalışmalarımızda her zaman yanımızda olan Başhemşiremiz Gülşen İpekoğlu’na teşekkürlerimizi sunarız. Hemşireler bakımın belirleyicisi ve biçimlendiricisidirler… Ayşen Özel Dilek Turan 1 Önder Kalenderer İÇİNDEKİLER KLİNİKTE SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR 4 1-ADENOİD (GENİZ ETİ) VE TONSİL (BADEMCİK) HASTALIKLARI 4 2-SEPTUM DEVİASYONU 5 3-SİNÜZİT 5 4-ANİ İŞİTME KAYBI 6 5-VERTİGO (BAŞ DÖNMESİ) İLE GÖRÜLEN KBB HASTALIKLARI 6 6-KULAK HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI 9 MASTOİD CERRAHİSİ GEÇİREN HASTAYA HEMŞİRELİK BAKIMI 11 7- BAŞ BOYUN HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI 12 1-KONJENİTAL BOYUN KİTLELERİ 12 2-ENFEKSİYÖZ BOYUN KİTLELERİ 13 3-BAŞ BOYUN TÜMÖRLERİ 13 A) ORAL KAVİTE KANSERLERİ 15 B) OROFARENKS KANSERLERİ 17 C)LARENKS BENİGN VE MALİGN TÜMÖRLERİ 18 LARENJEKTOMİLİ HASTADA HEMŞİRELİK BAKIMI 19 D)HİPOFARENKS KANSERLERİ 20 E)NAZOFARENKS KİST, BENİGN VE MALİGN TÜMÖRLERİ 21 F)TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ 21 2 PAROTİS CERRAHİSİNDE KOMPLİKASYONLAR 22 G)BURUN VE PARANAZAL SİNÜS TÜMÖRLERİ 22 KEMOTERAPİ GÖREN BAŞ-BOYUN KANSERLİ HASTALARDA HEMŞİRELİK BAKIMI 26 8-KULAK BURUN BOĞAZ ACİL HASTALIKLARI 26 TRAKEOSTOMİLİ HASTALARDA HEMŞİRELİK BAKIMI 30 EPİSTAKSİSDE HEMŞİRELİK BAKIMI 34 9-TRAVMALAR 34 MAKSİLLO-FASİYAL TRAVMALAR 34 10-YABANCI CİSİMLER 36 YABANCI CİSİMLERDE HEMŞİRELİK BAKIMI 38 11-FASİYAL PARALİZİ 38 FASİYAL PARALİZİLİ HASTALARDA HEMŞİRELİK BAKIMI 39 A - AMELİYAT ÖNCESİ HASTA HEMŞİRELİK BAKIMI 40 B - AMELİYAT SONRASI HASTALARDA HEMŞİRELİK BAKIMI 41 KAYNAKLAR 43 3 KLİNİKTE SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR 1-ADENOİD (GENİZ ETİ) VE TONSİL (BADEMCİK) HASTALIKLARI Tonsil ve Adenoid, Lenfoid doku denilen ve vücudun bağışıklık sisteminde rol oynayan organlardır. Tonsiller, Orofarenkste yer alan badem şeklindeki lenfoid dokulardır. Bu dokuların inflamasyonuna Tonsilit denir. Akut veya kronik olabilir. Adenoid ise nazofarinks adı verilen ve yutağın üst kısmında yani burun boşluğunun arka tarafında bulunur. Tonsil ve Adenoid hem büyüklüklerine hem de enfeksiyonlarına bağlı olarak; orta kulakta havalanma bozukluğu ve buna bağlı çökme, işitme kaybı ve iletişim bozukluğu, çene ve yüz kemiklerinde gelişim bozukluğu, geniz akıntısı nedeniyle boğaz iltihabı (farenjit), öksürük, baş ağrısı ve sinüzit gibi hastalıklara sebep olur. Belirti ve bulgular: Boğazda yanma ve ağrı hissi, ateş ve yutma güçlüğü, üşüme, halsizlik ve baş ağrısı, ağzı açarken zorlanma ve ağrı, ağızda kötü koku ve paslı dil olur. Tonsillerin alınması ameliyatına tonsillektomi, adenoid vejetasyonun alınmasına ise adenoidektomi denir. Tonsillektomi ve adenoidektomi operasyonları sonrası hemşirelik bakımı • Hastada sık yutkunma, kanlı kusma, hızlı nabız, kan basıncında azalma ve huzursuzluk gibi kanamaya yönelik belirti ve bulgular izlenir. • Ameliyat lokal anestezi altında gerçekleşmiş ise ilk 2 saat, genel anestezi altında yapılmış ise ilk 4 saat hastanın oral alımına izin verilmez. • Ameliyat sonrası 5-7. saatten itibaren hasta aç ve susuz bırakılmamalıdır. Özellikle yaz aylarında terlemeyle vücuttan sıvı kaybı fazla olur. Hastanın dehidratasyona girmesi önlenmelidir. • Hastanın ağrısını azaltmak için analjeziklerden yararlanılmalı ancak pıhtılaşmayı etkileyeceği için asetil salisilik asit (aspirin) verilmemeli. • Hastaya acı, sıcak, asitli, sert yiyecekler ve içecekler verilmemeli. Hastanın evde beslenmesine dikkat etmesi için beslenme listesi verilmelidir. PERİTONSİLLER ABSE Akut farenjit ya da akut tonsillitte bakteriyel enfeksiyonun bir ya da iki tonsile yayılmasıyla oluşur. Tonsiller hava yolu açıklığını kapatacak kadar büyüyebilir, kırmızı ve ödemlidir. Üzerinde beyaz plaklar olabilir. Belirti ve Bulgular: Hastada yüksek ateş, lökositoz ve titremeler görülür. Hasta genelde ağzını açamaz. 4 Hemşirelik Bakımı: • Hasta ağzını açıp konuşamadığı ve yakınmalarını ifade edemediği için yaşadığı sıkıntıyı ifade etmesine yardımcı olmak gereklidir.. • Ateş 39-40 dereceye kadar çıkabilir. • Hasta ağrıdan kendi tükürüğünü dahi yutamaz. Hastaya doktor istemine göre analjezik yapılır. • Ağızdan alımı yeterli olmadığı için sıvı takviyesi yapılır. • Ağız hijyenini sağlamak için ağız bakımı verilir. 2-SEPTUM DEVİASYONU Septum, burun boşluğunu ikiye ayıran ve kemik ile kıkırdaktan oluşan bir dokudur. Bu bölmenin bir tarafa ya da bazen iki tarafa doğru eğilmesine septum deviasyonu adı verilir. Bu eğriliği düzeltmek için yapılan ameliyatlara da septoplasti denir. Belirti ve bulgular: Solunum zorluğu, burun akıntısı, yüzde basınç ve ağrı hissi. Septoplasti operasyonu sonrası hemşirelik bakımı: • Ameliyat sonrası, hastanın başı 30-45 derecelik pozisyona alınır. • Kanama takibi yapılır. • Ağrı takibi yapılıp, hekim istemine göre ağrı kesici yapılır. • Hekim istemine göre burun lavajı eğitimi verilir • Hastaya evde de kanama takibi eğitimi verilir 3-SİNÜZİT Sinüzit, burun boşluğu çevresindeki sinüs denilen havalı boşlukların enfeksiyonudur. • Akut sinüzit, üç haftaya kadar süren, • Subakut sinüzit, üç haftadan fazla, üç aydan az süren, • Kronik sinüzit üç aydan uzun süren vakalardır. Belirti ve Bulguları: Akut sinüzitte şikâyetler daha şiddetlidir. Hasta en çok ağrıdan şikâyetçidir. Ağrı genelde baş, yüz ve göz çevresinde olur. Genellikle öne doğru eğilmekle artar. Ayrıca burun tıkanıklığı, burun akıntısı, koku duyusunda azalma, geniz akıntısı, ateş, öksürük, göz kapakları ve yüzde şişme gibi belirtiler görülür. Kronik sinüzitte şikâyetler daha hafif ama daha uzun sürer. 5 Hemşirelik Bakımı: • Vital bulgu ve ağrı takibi yapılır, doktor talimatına göre ağrı kesici verilir. • Ateş takibi yapılır. 4-ANİ İŞİTME KAYBI Ani işitme kaybı, 3 günden kısa sürede oluşan, peş peşe gelen 3 ses frekansında en az 30 dB işitme kaybı oluşmasıdır. İşitme testi tanı için gereklidir. Ani işitme kaybı, senede yüz bin kişide 5-20 arasında görülür. 40’lı yaşlarda daha sık ortaya çıkmaktadır. Genellikle tek kulağı etkileyen bu durum, erkek ve kadınları aynı sıklıkla etkiler. Ani işitme kaybının kesin olarak sebebi bilinmemekle beraber aşağıdaki faktörler neden olarak sayılmaktadır. • Viral enfeksiyonlar • Damar tıkanıklığı • Otoimmün hastalıklar • Bakteriyel enfeksiyonlar • Tümörler • İlaçlar • Travmalar • Metabolik hastalıklar Belirti ve Bulguları: Kulak çınlaması, baş dönmesi, kulakta uğultu, mide bulantısı, kulakta basınç hissi, ani gelişen duymamaya bağlı anksiyete. Hemşirelik Bakımı: • Hasta sessiz bir ortama alınarak oluşabilecek anksiyete azaltılır. • Kortizon tedavisinde gelişebilecek komplikasyonları en aza indirmeye çalışılır. • Tedavi süresi ve süreci ile ilgili hastaya bilgi verilerek hasta rahatlatılır. • Ortamdaki gürültü azaltılarak, konuşurken hastanın yüzüne bakılır, açık ve net bir ifade ile bağırmadan konuşmaya ve konuşurken yüz mimikleri kullanmaya çalışılır. Alınan bu önlemler hasta ile iletişimi kolaylaştıracaktır. Bu yaklaşım hasta yakınlarına da öğretilmelidir. 5-VERTİGO (BAŞ DÖNMESİ) İLE GÖRÜLEN KBB HASTALIKLARI Baş dönmesi denilince hastanın dengesini sağlamada karşılaştığı her türlü problem anlaşılır. Bu durum hastanın yatmasını zorunlu kılacak, gözlerini dahi 6 açamayacağı bir halden, sadece zaman zaman meydana gelen bir kayma hissine kadar değişen şiddetlerde görülebilir. Hatta sadece bir göz kararması şeklinde ortaya çıkabilir. Bu duruma genel olarak vertigo adı verilir. Belirti ve Bulguları: • Baş dönmesi • Kulak çınlaması • İşitme azlığı • Kulakta basınç hissi • Bulantı ve kusma • Kulak akıntısı • Gözlerde anormal hareketler(nistagmus) • Nörolojik hastalıklara bağlı baş dönmelerinde ise baş ağrısı, uyuşmalar, felçler, göz hareketlerinde anormallikler olabilir. A-MENİERE HASTALIĞI İlk kez 1800‘lerde Meniere adı verilen doktor; baş dönmesi kulak çınlaması ve işitme kaybı olan bir hasta tanımlamıştır. Daha sonraları iç kulak sıvılarında nedeni tam bilinmeyen bir basınç artışına bağlı olarak gelişen bu hastalığa ilk tarif eden doktorun adı verilmiştir. Belirti ve Bulguları: Ataklar halinde gelen baş dönmesi ve sıklıkla ona eşlik eden hasta kulakta hissedilen çınlama, dolgunluk basınç hissi ve işitme kaybıdır. Bu hastalık bir kulakta başlayıp, zaman içinde diğer kulağı da etkileyebilir. Hasta kulakta zaman içinde işitme kaybı kalıcı bir hal alabilir. Meniere’li Hastada Hemşirelik Bakımı: • Hastaya ani baş hareketleri yaptırılmamalıdır. • Diyeti mutlaka tuzsuz olmalıdır ( Hastada ödem oluşmaması için tuz kısıtlanır ve anti ödem tedavisi için diüretikler verilir). • Hasta stresten uzak tutularak oluşabilecek anksiyete engellenir. • Ziyaret saatlerinde hasta yakınlarının anksiyete ve gürültü oluşturması engellenir ve uyarılarda bulunulur. 7 B) VESTİBÜLER NÖRİT İşitmenin normal olduğu bir veya iki taraflı Vestibüler fonksiyonların ortadan kalkmasıdır. Periferik Vestibüler sinir ve çekirdek harabiyeti olduğu düşünülür. Etiyolojide viral enfeksiyon, psişik travma, hormonal bozukluk ve idiopatik nedenler düşünülmektedir. Belirti ve Bulguları: Ani ataklar halinde gelen vertigo, bulantı-kusma nöbetleri vardır, genellikle sağlıklı kişilerde uykudan uyanma sırasında birdenbire başlar. Saatler içinde artar, sonra yavaşça azalır. Muayenede spontan nistagmus tespit edilir. Yönü karşı tarafadır. İşitme normaldir. C) BENİGN PAROKSİSMAL POZİSYONEL VERTİGO (BPPV) Utriküler ve sakküler otokoniden kaynaklanan kalsiyum karbonat kristallerinin posteriör semisirküler kanal kupulasını tutması sonucu ortaya çıkar. Bu duruma kupulolithiazis adı da verilir. Bu hastalığın teşhisi anamnez ve fizik muayene ile konur. Hastanın vertigo ve nistagmusu Hallpike manevrası ile ortaya çıkarılır. BPPV’nin kesin etiyolojisi belli değildir. Bazen kafa travmalarını, Vestibüler nöriniti veya stapedektomiyi takiben ortaya çıkabilir. Belirti ve Bulguları: Sadece spesifik baş pozisyonuyla ortaya çıkan, sıklıkla şiddetli ve kısa süreli vertigo ile karakteristiktir. Vertigoya nistagmus eşlik eder. D)LABİRENTİT Cerrahi olarak veya kolesteatom defekti olarak meydana gelir. Seröz, pürülan ve labirent fistülü şeklinde klinikte görülür. Belirti ve Bulguları: Hastalarda baş dönmesi, bulantı-kusma, dengesizlik, işitme kaybı, tinnitus ve nistagmus vardır. E) MULTİPL SKLEROZ Multipl Skleroz (MS) etiyolojisi bilinmeyen genellikle 3 veya 4. dekatta başlayan demiyelinizasyona yol açan bir hastalıktır. Belirti ve Bulguları: Görme kaybı, diplopi, yürüyüş ataksisi, tremor sayılabilir. Vakaların % 5’inde vertigo ilk semptomdur. İşitme kaybı hastalığın seyri sırasında görülebilir. Ani başlangıçlı veya ilerleyici olabilir. 8 MS’de Hemşirelik Bakımı: • Dengesizlik ve düşmeye bağlı yaralanmalara engel olunmaya çalışılır. • Vertigonun öyküsü, başlangıcı, atakların tarifi, sıklığı ve kulak semptomları (işitme kaybı, tinnitus, kulak dolgunluğu) tanımlanır. • Günlük yaşam aktivitelerini yerine getirme derecesi belirlenir. • Hekim önerisi doğrultusunda anti-vertigo ve vestibüler sedasyon ilaçlarını nasıl kullanacağı, etkileri ve yan etkileri öğretilir. • Hastanın başı döndüğünde oturması için cesaretlendirilir. • Vertigo sırasında hastanın yatağa uzanarak, gözlerini açık tutması ve direk karşıya bakması önerilir. • Hasta psikolojik olarak rahatlatılır. F) PERİLENF FİSTÜLÜ Perilenfatik boşluğun bir başka boşlukla normalde olmayan bir bağlantısı olmasıdır. Bu bağlantı seyrek olarak endolenfatik boşlukla olsa da genellikle orta kulak boşluğunadır. Perilenf fistülü genellikle oval pencere rüptürü sonucu olur. Etiyolojisinde genellikle kronik otit komplikasyonu veya stapedektomi, kafa travması, barotravma veya fizik egzersizler sonucu oluşan basınç değişiklikleri gibi travmalar rol oynar. Bazen kuvvetli bir öksürük, burun sümkürme veya ağır kaldırma bile perilenf fistülüne neden olabilir. Belirti ve Bulguları: İşitme kaybı ve vertigo görülür. Vertigo, BOS basıncından artmaya neden olan burun sümkürme veya ağır kaldırma gibi hareketleri takiben şiddetlenir. Hemşirelik bakımı: • Perilenf fistülü düşünülen hastanın tedavisi konservatif olarak başlar. • Yatak istirahatı, başın yükseltilmesi, laksatif verilmesi, ağır kaldırma, burun sümkürme gibi hareketlerin önlenmesi ile olur. 6-KULAK HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI 1) Seröz Otit: Herhangi bir enfeksiyon bulgusu olmadan kulak zarının arkasında sıvı birikmesi durumudur. Çocuklarda en sık görülen hastalıklardan biridir. Çocuğun sigara dumanına maruz kalması, kreş gibi kalabalık ortamlarda bulunması, soğuk havaya maruz kalması oluşma riskini arttırır. Belirti ve Bulguları: Hastada işitme kaybı, kulakta dolgunluk, tıkanıklık hissi mevcuttur. 9 2) Akut Süpüratif Otit: Birden başlayan, klinik olarak saptanabilen enfeksiyon bulgu ve belirtileri ile seyreden kısa süreli otitlerdir Belirti ve Bulguları: Üç haftaya kadar sürebilir. Kulak ağrısı, ateş, huzursuzluk, işitme kaybı, üst ya da alt solunum yolu enfeksiyon belirtileri, nadiren de yüz felci görülebilir. Kulak Zarı Çizilmesi (Parasentez): Genellikle akut ya da seröz orta kulak iltihabı için yapılır. Kulağa Tüp takılması: Tüp takılması işlemi seröz orta kulak iltihabı için yapılır. 3) Kronik Süpüratif Otit: Kulak zarında perforasyon ve dış kulak yolundan akıntı ile karakterize Otitis media tiplerindendir. Belirti ve Bulguları: Kulak akıntısı, işitme kaybı şikâyetlerinin üç aydan fazla sürüyor olması. Miringoplasti: Kulak zarı tamiri anlamına gelir. Timpanoplasti: Orta kulaktaki iltihabını temizleyip, hasar gören kemikçiklerin işitmeyi iletecek duruma getirilmesi işlemidir. 4) Kolesteatom: Normalde dış kulak yolunda bulunması gereken epitelin orta kulakta bulunması ve burada bir kist veya kolesteatom denilen bir tümör oluşturmasıdır Belirti ve Bulguları: İşitme kaybı, kulaktan akıntı, kulak ağrısı, baş ağrısı ve baş dönmesi olabilir. Mastoidektomi: Orta kulak boşluğunun arkasındaki kemik içine de iltihabın yayıldığı durumlarda bu kemiğin içini de açmak ve iltihabı temizlemek işlemidir. Kemiğin ne kadar açıldığına göre modifiye radikal ya da radikal mastoidektomi şeklinde tedavisi sınıflandırılabilir. Radikal mastoidektomi de işitme feda edilerek iltihap temizlenmeye çalışılır. Ameliyat Öncesi Tetkikleri: Bir orta kulak iltihabına karar verirken üzerinde durulan konular hastanın işitmesi ve iltihabın ne kadar yaygın olduğudur. Bu nedenle hastanın muayenesinden sonra ilk yapılan tetkik genellikle odyometri adı verilen işitme testleridir. Bu testlerde işitme seviyesi, anlama yüzdesi gibi 10 değerlere bakılır. İltihabın durumu genellikle radyolojik olarak incelenir. Bunun için normal grafiler de çekilebilir fakat bilgisayarlı tomografi daha ayrıntılı bilgiler verir. Bu tetkiklerin dışında, hastanın genel durumunu gösterecek olan rutin tetkikler yapılır. Bunlar arasında akciğer grafisi, EKG, şeker, kolesterol ölçümleri, idrar tetkikleri sayılabilir. Orta kulak ameliyatları çoğu zaman genel anestezi ile yapılır. Orta kulağa ulaşmak için yapılan kesi bazen kulak kepçesinin önünden yapılsa da genellikle kulak arkasından yapılır. Miringoplasti ve Timpanoplasti gibi ameliyatlarda kulak zarındaki deliği kapatmak için kulak arkasındaki kastan zar alınır. Eğer mastoidektomi yapılacaksa yani kulak arkasındaki mastoid kemiğin içi açılacaksa tur adı verilen ve bir matkabı andıran aletle kemik açılarak içi temizlenir. Orta kulaktaki kemikçikler ses iletimini sağlayacak şekilde düzenlenir. Bunun için bazen protezler kullanılır. Timpanoplasti de kastan alınan zar, eski delik zarın altına veya üstüne konur. Radikal mastoidektomide kemikçikler tamamen çıkarılır ve işitme feda edilir. Bu, iltihabın ve kolesteatomun temizlenmesinin zor olduğu durumlarda uygulanır. Ameliyat sonrası genellikle hasta 1 hafta yatırılır, düzenli pansumanları yapılır. Hasta taburcu edildikten sonra da düzenli kontrollere gelir. Mastoid cerrahisi geçiren hastaya hemşirelik bakımı: • Ameliyat öncesi ve sonrası oluşabilecek anksiyeteyi azaltması. • Ağrı ve rahatsızlığın giderilmesi. • Enfeksiyondan korunması. • İşitme ile iletişimin stabil hale getirilmesi ya da geliştirilmesi. • Vertigoya bağlı olabilecek travmanın önlenmesi. • Hastalık, cerrahi işlem ve ameliyat sonrası döneme ilişkin bilginin arttırılması. • Hasta taburcu olurken, evde kullanacağı damlalar ve ilaçların tarif edilmesi 5) Otoskleroz: İç kulağın kemik duvarının bozularak labirent kapsül ve kemikçikler (stapes tabanı) etrafında anormal kemik oluşumudur. Belirti ve Bulgular: Kulaklardan birinde ya da ikisinde ağır ilerleyen işitme kaybı ve çınlama vardır. Stapedektomi ameliyatı ile otoskleroz hastalığı nedeni ile hareketi kısıtlanan üzengi (stapes) kemiği çıkartılarak yerine ses dalgalarını iç kulağa iletecek bir protez konulmaktadır. 11 Otoskleroz ve Ossikuloplasti Operasyonlarında Hemşirelik Bakımı: • Ameliyattan bir hafta önce, her türlü yorgunluktan kaçınmak, üst solunum yolu enfeksiyonu olmamaya dikkat etmek (bunlar ameliyatın ertelenmesine neden olur) konusunda hastaya eğitim verilir. • Hastaya Ameliyat öncesi ve sonrası op bakım uygulanır. • Ameliyat sonrası ilk gün, hastanın olanak oranında hareketsiz ve yatar durumda olması, konuşmaması, karşı kulak üzerine yatarak uyumaması, öksürmemesi ve sümkürmemesine dikkat etmesi sağlanır. • Hasta taburcu olurken evde kullanacağı damlalar ve ilaçları tarif edilir. Stapedektomi ameliyatı geçirenlerin ileriki yaşamlarında genel anestezi altında herhangi bir ameliyat geçirmeleri gerekirse, azotbaroksitle uyutulmamaları gerekecektir. Bu durumun anestezi uzmanına iletilmesi sağlanmalıdır. 7- BAŞ BOYUN HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI Boyun kitlelerinin ayırıcı tanısı oldukça geniş bir hastalık yelpazesini içerir. Konjenital, enfeksiyöz, travmatik neoplastik gibi nedenler boyunda kitleye yol açabilir. 1-KONJENİTAL BOYUN KİTLELERİ Triglossal duktus kisti, brankiyal yarık kisti, larengosel, teratom, dermoid kist, lenfanjiom, hemanjiom, larengosel Tiroglossal duktus kisti: Tiroid bezinin embriyolojik gelişimi sırasında ortaya çıkan tiroglossal duktus tiroid normal yerine göçünü tamamladıktan sonra kaybolmayıp kistik bir hal alması sonucu oluşur. Belirti ve Bulgu: Boyun orta hattında ağrısız, mobil, yumuşak kitle olarak görülür. Enfekte olduğunda ağrı, hiperemi ve odinofaji gelişir. Tedavi: Cerrahi eksizyon Brankiyal yarık kisti: Embriyonal hayatta brankial tabakanın rüptürü ile yarık ve poş arasındaki bağlantıda tam olmayan kapanma sonucu oluştuğu ileri sürülmektedir. Belirti ve Bulguları: Anterior üçgene lokalize lateral boyun kitlesidir. 12 Tedavi: Cerrahi eksizyon Larengosel: Larengeal sakkülün hava ile dolu anormal dilatasyonudur. Belirti ve Bulguları: Ses kısıklığı, öksürük, globus hissi Tedavi: Cerrahi eksizyon 2-ENFEKSİYÖZ BOYUN KİTLELERİ, Derin boyun enfeksiyonu, lenfadenit, tüberküloz, enfeksiyöz mononükleoz. Derin boyun enfeksiyonu: Boyundaki potansiyel boşluklardan infeksiyon gelişmesidir. Etiyolojisinde en sık dental, tonsiller, farengeal enfeksiyonlar vardır. Belirti ve bulguları: Ağrı, ateş, boyun hareketlerinde kısıtlılık ve boyunda şişliktir. Tedavi: IV antibiotik ve cerrahi drenaj. Lenfadenit: Üst solunum yolu enfeksiyonu ile birlikte genellikle bilateral boyun kitlesi şeklinde görülür. Tedavi: Antibioterapi uygulanır. İyileşmesi yavaş olur. Hemşirelik bakımı: Hastada ateş, vital bulgular, solunum sıkıntısı ve ağrı takibi yapılır Eğer hastada solunum sıkıntısı varsa bunun sıklığı ve derecesi belirlenir ve hekim istemine göre soğuk buhar uygulanır. 3-BAŞ BOYUN TÜMÖRLERİ Baş boyun kanserlerinin %42’si oral kavitede ve %25’i larenkste yerleşim gösterir. Diğer yerleşim bölgeleri sırasıyla; -%15 orofarenks ve hipofarenks -%7 major tükrük bezleri -%4 nazofarenks -%4 burun ve paranazal sinüsler -%3 tiroid, deri ve konnektif dokudur. Onkolojik açıdan bakıldığında hastanın değerlendirilmesinde en önemli unsur yaşam beklenti süresidir. Bu tümörlerin çoğunu skuamöz hücreli karsinom oluşturur. 13 Baş boyun kanserlerinin oluşmasında en önemli iki risk faktörü tütün ve alkoldür. %85 tütün içme risk faktörüdür. Tütün ve alkol kullanan kişiler daha büyük risk altındadır. Sigarayı bırakma yaşam beklentisini iki kat arttırmaktadır. Diğer risk faktörleri ise; Ağız boşluğu kanserleri: Güneş ışınları, insan papillomavirüs enfeksiyonu, betel denen bitkiyi çiğneme. Tükrük bezleri kanserleri: Baş boyun bölgesine uygulanan tanı ve tedavi amaçlı radyasyon. Paranazal sinüsler ve nazal boşluk kanserleri: Belirli endüstriyel tozların (örn. Odun ve nikel tozları) inhalasyonu. Nazofarenks kanserleri: Asya kökenli, (Çinli) olmak, Ebstein Barr virüs enfeksiyonu, odun tozlarına maruz kalmak, bazı koruyucu katkı maddelerini ihtiva eden besin maddelerini veya bazı tuzlu yiyecekleri tüketmek. Orofarenks kanserleri: Ağız hijyenin kötü oluşu, ağza uymayan ve sürekli mekanik irritasyona neden olan takma diş ve protezler, alkol miktarı yüksek olan ağız gargaralarının kullanılması. Hipofarenks kanserleri: Plummer-Vinson Sendromu. Larenks kanserleri: İş yerinde asbest tozuna maruz kalmaktır. Baş ve boyun kanserlerinin belirti ve bulguları: Disfaji (yutma güçlüğü), ses kısıklığı, stridor, sekonder enfeksiyonlar, aspirasyon, odinofaji (ağrılı yutma), fistül gelişimi, kilo kaybı, ağız kokusu, kanama, dişlerin kaybı, kulak ağrısı, boyunda kitle, burun tıkanıklığı, yüzde ağrı, seröz otit, epistaksis, kranial nöropatiler, konuşma bozukluğu, ağız kokusu olur. 14 A) ORAL KAVİTE KANSERLERİ Tütün kullanımı, alkol kullanımı, ultraviyole ışınlarına maruz kalmak, metabolik ve diyetle ilgili faktörler kanser nedenleri arasındadır. Dudak, dilin ön kısmı, sert damak, ağız tabanı, üst ve alt alveolar çıkıntı ve bukkal mukoza oral kavite alt birimlerini oluşturur. Benign (iyi huylu) Tümörler; Papillom, Fibroma, Granüler hücreli tümör, Hemanjiom, Lipom, Pyojenik granülom, Torus Palatinus ve Torus Mandibularis, Epidermoid ve Dermoid kist. Malign (kötü huylu) Tümörler; Minör tükrük bezi tümörleri, Melanom, Lenfoma, Skuamöz hücreli karsinomdur (en sık olanıdır). Belirti ve Bulguları: İyileşmeyen yara, kanama, ağız kokusu, konuşma bozukluğu görülür Ayrıca yutma güçlüğü, boyunda kitle, kilo kaybı da sıktır. Kulak ağrısı, çiğneme problemleri de görülür. Kesin tanı için biyopsi mutlaka yapılmalıdır. Tedavi: Cerrahi çıkarma, radyoterapi, kemoterapi ve bunların kombinasyonudur. Dudak kanseri: En sık alt dudakta ve yaşlılarda görülür. Uzun süre güneş ışığına maruz kalmak major etiyolojik faktördür. Kesin tanı biyopsidir Belirti ve Bulguları: Dudakta geçmeyen yara. Tedavi: Genel olarak erken evre (I-II) tümörler cerrahi ile veya radyoterapi ile, ilerlemiş tümörler (evre III-IV) ise cerrahi veya cerrahi-radyoterapi ile tedavi edilirler. Dil kanseri: Dudaktan sonra en sık ikinci oral kavite kanseridir. %97 skuamöz hücreli kanserdir. Erkeklerde sıktır. Yaşlılarda daha sıktır. Kötü oral hijyen alkol, sigara ve sifilitik glossit sebepler arasındadır. Kesin tanı biyopsidir. 15 Belirti ve Bulguları: Dilde kitle, konuşma zorluğu. Tedavi: Cerrahi ve radyoterapidir. Ağız tabanı kanseri: Yaşlılarda, erkeklerde daha sık görülür. Sigara ve alkol en sık nedenler arasındadır. Hastaların yarısında ilk teşhiste boyun metastazı mevcuttur. Biyopsi ile kesin tanı konur. Belirti ve Bulguları: İlk semptom ağızda ağrılı kitle ve boyunda kitledir. Tedavi: Cerrahi ve radyoterapidir. Alveolar ark kanseri: Dil dudak ve ağız tabanı kanserlerine göre daha az görülür. Pipo ve sigara içenlerde daha sıktır. Yüzde sekseni alt diş etlerinde görülür. Belirti ve Bulguları: En sık dişsiz alanlardan veya gingiva serbest kenarından gelişen geçmeyen yara şeklinde görülür. Sıklıkla boyunda kitle eşlik eder. Tedavi: Primer lezyona ve boyuna cerrahi uygulanıp, radyoterapi eklenebilir. Bukkal mukoza kanseri: Ortalama görülme yaşı 70 dir. Tütün çiğnemenin yaygın olduğu bölgelerde sık görülür. Belirti ve Bulguları: Beyaz, siğilimsi ve karnabahara benzer geniş tabanlı lezyonlardır. Boyunda kitle görülür. Tedavi: Cerrahi veya radyoterapi uygulanır. Sert damak kanseri: En sık şikâyet damakta ağrısız kitledir. Belirti ve Bulguları: Sert damakta granüler lezyonlar şeklinde ortaya çıkar. Boyunda kitle eşlik eder. Tedavi: Cerrahi ve sonrasında radyoterapi uygulanır. 16 Retromolar trigon kanserleri: Ramus mandibularisin üzerini örten gingivanın oluşturduğu üçgen şeklindeki bölgedir. Belirti ve Bulgu: Bu bölge kanserleri erken dönemde semptom vermez ancak komşu bölgeleri tuttuktan sonra bulgu verir. Hastalar geldiğinde boyun tutulumu vardır. Tedavi: Erken evrede (evre I-II) cerrahi veya radyoterapi, ileri evrede (evre III – IV) cerrahi ve radyoterapi uygulanır. B) OROFARENKS KANSERLERİ Dil kökü, yumuşak damak ve uvula, tonsil plikaları, farengeal tonsiller, posterior farengeal duvardan oluşur. Bu malignitelerin % 90’ı skuamöz hücreli karsinomdur. İkinci sıklıkta lenfoid dokudan köken alan lenfomalar, üçüncü sıklıkta da tükrük bezi tümörleri görülmektedir. Etyolojide en önemli rolü sigara kullanımı alır. Sık görülen bir başka sebep ise aşırı alkol alımı ve human papilloma virüstür. Belirti ve Bulguları: Tonsil, yumuşak damak, dil kökü, uvula ve posterior farengeal duvarda yer alan primer lezyonla birlikte sıklıkla boyun kitlesi mevcuttur. Tedavi: Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi veya kombine tedavi protokolleri uygulanabilir. Oral kavite ve orofarenks kanserlerinde cerrahi operasyon geçirmiş hastaya hemşirelik yaklaşımı: • Hastaya ameliyat sonrası bakım uygulanır. • Ameliyat sonrası baş 45 derece fleksiyona alınır. • Eğer trakeostomi açılmışsa düzenli aspirasyonlar yapılır. • Soğuk buhar uygulanır. • Odanın nemi ve ısısı ayarlanır. • Hasta ile iletişim kurularak, eğer hasta konuşamıyor ise, yaşadığı sıkıntılar tanımlanır. • Hastaya günde en az iki defa ağız bakımı yapılır. Ağız içinde tümörden ayrı yara veya enfeksiyon odağı varsa doktora haber verilir. 17 • Oral alım takibi yapılmalı, hasta lezyonunun ağrılı olması nedeniyle oral alamıyor ise nazogastrik takılmalıdır. Nazogastrik sonda çekildikten sonra pipetle beslemeye geçilir. • Hastanın erken mobilizasyonu sağlanıp, hastada defakasyon probleminin olup olmadığı sorulur. • Hastanın ve ailesinin negatif duyguları ve algılamaları açığa çıkarılır. • Güvenli ve destekleyici bir ortamda, hastaya korkularını açıklama olanağı sağlanır. C)LARENKS BENİGN VE MALİGN TÜMÖRLERİ Larenkste görülen polip, nodül ve kistlerdir. Kistler genellikle konjenital olarak görülürken, polipler kronik enfeksiyon ya da hatalı ses kullanımı sonucunda oluşur. Larenks nodülleri ise vokal kord nodülleri veya şarkıcı nodülü olarak da bilinir. Hatalı ses kullanımı sonrası oluşur. Belirti ve Bulguları: Ses kısıklığı. Tedavi: Tedavi genellikle cerrahidir. Hemşire yaklaşımı: • Ameliyat öncesi ve sonrası yaklaşımdır. • Aralıklı buhar tedavisinin uygulanması ve ses istirahati takibi yapılır. Larenks kanserleri Boyun kanserlerinin %25-45’ini oluşturur. Kanserlerin %2,3’ünü, kadınlarda %0,4’ünü oluşturur. Hastalık riski 45 yaştan sonra artar ve 60’lı yaşlarda en fazla görülür. Erken evrede teşhis edilebildiğinde hem larenksin fonksiyonlarını korumaya yönelik konservatif cerrahi teknik uygulamak hem de %90’ın üzerinde bir yaşam oranı mümkün iken, gecikmiş vakalarda kombine yaklaşımlarla bile alınan sonuçlar yüz güldürücü değildir. Nedenleri: Alkol, sigara, hava kirliliği, gaz irritanlar gibi tahriş ediciler, kronik larenjit aşırı hatalı ses kullanımı, papillom predispozan faktörler arasında yer alır. Yapılan araştırmalarda larenks kanseri olan her 4 kişiden 3’ünün sigara kullandığı belirlenmiştir. Tümör: Glottik, supra glottik, subglottik ve paralarengial olmak üzere 4 bölümde görülür. Yüzde altmış oranında glottik alanda görülür. 18 Belirti ve bulguları: Nonspesifik olup tümörün lokalizasyonuna göre farklılık gösterir. Ses kısıklığı, ileri evrede dispne, disfaji, öksürük ve hemoptizi görülür. Cerrahi Tedavi 1-Kordektomi: Bir ses telinin alınması. 2-Parsiyel (subtotal larenjektomi): a-Hemilarenjektomi (vertikal parsiyel larenjektomi): Larenksin yarısı ya da tiroid vertikal kısmının geniş bir bölümü çıkartılır. Ameliyattan sonra ses değişir ama iletişim ottik bölgede major refleks arkı çıkarıldıysa yutma güçlüğü olur. Aspirasyon tehlikesi vardır. Parsiyel larenjektomide kalıcı trakeostomi yoktur. b-Supraglottik larenjektomi (horizantal parsiyel larenjektomi): Tümör supragolottik bölge korunarak (vokal kord ve kıkırdakların ) tamamen çıkarılması şeklindedir. Supraglottik bölgede major refleks arkı çıkarıldıysa yutma güçlüğü olur. Aspirasyon tehlikesi vardır. Parsiyel larenjektomide kalıcı trakeostomi yoktur. 3-Total larenjoktomi: Larenks kanseri yayılmışsa total larenjektomi tercih edilir. Dil kökünden trakeaya kadar tüm larenks çıkartılır. Total larenjektomiden sonra trakea ile ağız arasında bağlantı yoktur. Ses oluşturma yeteneği kaybolur. Burun solunumu yapılamaz. Burundan nefes alınmadığından koku alma hisside kaybolur. 4-Radikal boyun diseksiyonu: Boyun lenf nodu metastazı var ise larenjektomiye ek olarak radikal boyun diseksiyonu yapılır. Larenjektomili hastada hemşirelik bakımı • Geçici veya tamamen konuşma yeteneğini kaybedecek hastaya ameliyat sonrası bakım uygulamak gereklidir (Ameliyat sonrası değişen yaşam şekline uyum sağlanma zorluğu nedeni ile anksiyete bozukluğu oluşabilir). • Operasyondan 3-4 saat sonra hastaya yarı fowler pozisyonu verilir. • Oda havası nemli tutulur. Günde birkaç kez inhalasyonla ve kanül ağzına nemli bir bez konularak krut oluşumu önlenir. • Trakeotomi açıldıktan sonra ilk 24 saatte daha sık olmak üzere düzenli aspirasyonlar yapılır. • Çocuklarda kanül çevresi dar olduğu için tıkanma riski daha fazladır ve dikkatli bir şekilde aspirasyonu şarttır. 19 • Hasta siyanoz ihtimaline karşı dikkatli izlenir. • Bilinç açıksa hasta öksürtülmeye çalışılmalıdır. • Tedavi süresince hasta ile iletişim kurularak psikolojik destek sağlanır, hasta konuşamadığı için sıkıntıları tanımlanır. • Hastanın bilinç durumu değerlendirilmelidir. • Ağrı takibi yapılarak, hastaya solunumu deprese edeceği için narkotik analjezikler yapılmamalıdır. (Dolantın, dormicum vb). • Total larenjektomilerde, ilk 72 saat oral beslenme yapılmaz, 72 saatten sonra sık aralıklarla ve az miktarlarda su ve sıvı gıdalarla beslenmeye başlanır. • Nazogastrik sonda takılmış hastalarda ilk 24 saatten sonra sıvı gıdalar beslenme enjektörü aracılığı ile sondadan verilmeye başlanır. • İlk 24 saatten sonra hasta yürütülür. • Hasta sık sık yürütülerek bağırsak hareketleri sağlanıp, her gün dışkılamanın olup olmadığı sorulur. • Total larenjektomilerde 8-9, Supraglottik larenjektomilerde hastalarda 10 günden itibaren oral beslenmeye geçilir. • Hastaya geçici trakeostomi açılmışsa operasyondan 4-5 saat sonra oral beslenmeye geçilir. • Hastanın dış kanülü ilk 2-3 gün çıkarılmaz, bu süre içerisinde bir traktür oluşur. Kanül değişimi daha rahat olur. İç kanül 2-3 saate bir çıkarılıp temizlenir. • Enfeksiyon riski açısında trakeostomi çevresinde kızarıklık, ağrı, ödem ve şişlik izlenir. • Geçici veya tamamen konuşma yeteneğini kaybetmiş hasta ve yakınlarının negatif duyguları tanımlanır. Güvenli ve destekleyici ortam sağlanarak hasta ve yakınlarının duyguları açığa çıkarılır. • Trakea aspirasyonu başlangıçta sağlık personeli daha sonra hasta yakınları, en son hastanın kendi tarafından yapılır. D)HİPOFARENKS KANSERLERİ Anatomik olarak hyoid süperior kenarı ve krikoid kıkırdağın inferior kenarı arasındadır. Kanserleri nadir görülür. Ancak genellikle ileri dönemlerde teşhis edildikleri için tedavisi zordur. Tanısı; Endoskop eşliğinde yapılan biyopsi ile konur. Büyük oranda (% 90), skuamöz hücreli karsinomdur. Belirti ve Bulguları: Kronik boğaz ağrısı, kulak ağrısı, disfaji ve boyunda kitledir. Tedavi: Cerrahi, Radyoterapi ve bunların kombinasyonudur. 20 E)NAZOFARENKS KİST, BENİGN VE MALİGN TÜMÖRLERİ Nazofarenkste görülen benign kitleler; Tornwalt kisti, anjiofibrom, teratom, pleomorfik adenom, onkositomlardır. Cerrahi olarak rezeke edilirler. Nazofarenks Kanserleri Çoğu epitelyum kökenli tümörlerdir. Nazofarenks kanseri epitelyal hücrelerden kaynaklanır. Ebstein-Barr virüs ile kanser arasında önemli birliktelik tespit edilmiştir. Belirti ve Bulguları: En sık iki klinik bulgusu boyunda kitle, işitme kaybıdır. Ayrıca III. ve IV. kranial sinir tutulumuna bağlı şaşılık da bulgular arasındadır. Tedavi: Primer tedavisi Radyoterapidir. F)TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ Parotis bezi/ Submandibular bezler/ Sublingual bezler/ Minör tükrük bezleri. Tümörlerin yaklaşık %80’i parotis bezinde görülür. %10-15’i submandibular bezde, geri kalanları da Sublingual bez ve minör tükrük bezlerinde görülür. Çocuklarda nispeten seyrektir. En sık görülen tümör benign ve miks tümördür. En sık görülen Malign tümör ise mukoepidermoid karsinomdur. Çocuklar da en sık benign tümör hemanjiomdur. Malign tümör ise mukoepidermoid karsinomdur. Belirti ve Bulguları: Benign tümörleri ağrısız, yavaş büyüyen kitlelerdir. Kitlenin boyutunda ani artış; infeksiyon, kistik dejenerasyon ya da kitle içine kanamayı akla getirmelidir. Fasiyal sinir paralizisi daha çok malign tümörlerde görülür. Parotis tümörleri en çok kuyrukta görülür. Bu nedenle de boyunda kitle olarak düşünülebilir. Benign Tümörler: Pleomorfik Adenom: En sık görülen tümördür. Ağrısız, yavaş büyüyen, yanak ya da çenede yerleşmiş bir kitle olarak görülür. En sık 50-60’lı yaşlarda görülür. Warthin Tümörü: İkinci en sık tümördür. Erkeklerde daha sık görülür. Sıklıkla parotis bezinde görülür. 21 Hemanjiom: Çocukluk çağında en sık görülen tükrük bezi tümörüdür. En sık parotis bezinde görülür. Malign Tümörler Mukoepidermoid karsinom: Parotisin en sık malign tümörüdür. Düşük ve yüksek dereceli olmak üzere iki gruptur. Adenoid Kistik karsinom Malign pleomorfik adenom Adenokarsinom PAROTİS CERRAHİSİNDE KOMPLİKASYONLAR Hematom: Dren ve baskılı pansuman hematom oluşumunu engellemede etkilidir. İnfeksiyon: Çok nadirdir. Sensöriyel değişiklikler: Sinir kesisine bağlı hipoestezi, anestezi olabilir. Saliver fistüller: Sütur yerlerinden tükürük sızmasıdır. Baskılı pansuman ve aspirasyonla düzelir. Fasiyal paralizi: Post operatif paralizi fark edilirse steroid tedavisine başlanır. Frey sendromu: Yemek yeme sırasında yüzde terleme ve kızarma. Parotis cerrahisinde hemşirelik bakımı: • Hastaya pre op ve post op bakım uygulanır. • Hastanın ameliyatı boyun bölgesinde olduğu için, başını çok rahat kullanamaz. Ani dönmeler yapması engellenir. • Vital bulgularının takibi yapılır. • Hastada gelişebilecek komplikasyonlar izlenir. • Fasiyal paralizi gelişmiş ise ve sonrası kortizon tedavisi başlanmış ise tuzsuz diyet alması sağlanır. G)BURUN VE PARANAZAL SİNÜS TÜMÖRLERİ Seyrek görülen tümörlerdir. Genellikle geç evrede teşhis edilirler. Belirti ve Bulguları: En sık olarak burun tıkanıklığı, yüzde ağrı ve epistaksis görülür. İleri vakalarda çift görme ve görme kaybı, yüzde şekil bozukluğu, boyunda kitle gibi bulgulara da rastlanabilir. İyi bir anamnez, fizik muayene, radyolojik muayene ve biyopsi ile tanı konur. 22 Benign Tümörler Papillom, inverted papillom, menengioma, anjiofibrom, osteom, fibröz displazi, ossifiye fibrom, ameloblastomlar görülür. Malign Tümörler Skuamöz hücreli karsinom, lenfoma, tükrük bezi maligniteleri, malign melanomlar görülür. Cerrahi İşlemler • Eksternal Etmoidektomi • Lateral Rinotomi • Degloving Yaklaşım • Medial Maksillektomi • Total Maksillektomi Sık Görülen Tümörler İnverted Papillom; Schneiderian papilloma adı da verilir. Burun boşluğundan kaynaklanır. En sık şikâyet burun tıkanıklığıdır. Ayrıca burun kanaması, burundan akıntı gelmesi ve ağrıda görülebir. Yaşlı erkeklerde daha sık görülür. Yüzde 5-10 ihtimalle kansere dönüşebilir. Tedavisi median maksillektomidir. Tedavisinde radyoterapinin yeri yoktur. Sık tekrarlama durumu söz konusudur. Skuamöz Hücreli Karsinom; Burun ve paranasal sinüs tümörlerinin %70’ini oluştur. En sık maksiler sinüste görülür. Şikâyetleri arasında uzun süreli sinüzit vardır. Cerrahide tümör tamamen çıkarılmalıdır. Lenfoma; Maksiler ve etmoid sinüs sık tutulum yerleridir. Tedavide ilk seçenek radyoterapidir. BAŞ BOYUN KANSERLİ HASTALARDA TEDAVİ PRENSİPLERİ Hastanın Hazırlanması: - Hastalığın ölümcül, cerrahinin morbidite ve mortalitesinin yüksek olması nedeniyle cerrahi öncesi hasta ve yakınlarına gerekli açıklamalar yapılmalı, psikolojik yardımda bulunulmalıdır. - Hastalar: Kanserin ciddiyeti, alternatif tedaviler ve bunların sonuçları, cerrahi plan, operasyon riskleri ile cerrahi ve anestezinin genel riskleri hakkında bilgilendirilmelidir. - Hastalardan yapılacak tedavi ile ilgili onam formu alınmalıdır. 23 Hastanın Ameliyat Öncesi Değerlendirilmesi Genel Muayene: - Geçmiş medikal değerlendirilmesi dikkatlice yapılmalıdır.. Sistemik hastalığına bağlı alması gereken ilaçlar tespit edilmelidir. Aspirin gibi kanamayı arttırıcı etkisi olan ilaçlar ameliyatından beş gün önce kesilmelidir. - Hastanın kardiyovasküler, pulmoner, renal, gastrointestinal, endokrin, hematolojik, nörolojik, immün, iskelet ve psikolojik sistemleri gözden geçirilmelidir. - Rutin kan tetkikleri yapılmalıdır. - Ön-arka akciğer grafisi ve elektrokardiyografisi tüm hastalardan istenmelidir. - Gerekli konsültasyonlar yapılmalıdır. - Cildin hazırlanması: Bazı hastalarda cerrahi öncesi ameliyat bölgesinin traşı gereklidir. Traş cerrahi girişimden hemen önce yapılmalıdır. Allerjik Sistem Değerlendirilmesi: Cerrahi tüm anaflaktik olaylara karşı tedbir alınmalıdır. Hastalarda ürtiker, hipotansiyon, taşikardi, bronkospazm, hava yolunu tıkayan ödem gelişebilir. Allerji olasılığı nedeniyle sistemik steroidler, antihistaminikler, bronkodilatatörler hazır bulundurulmalıdır. Kardiyovasküler Sistem Değerlendirilmesi: Baş-boyun kanserli hastalarda sigara ve alkol tüketimi fazla olması koroner arter hastalığı, kardiyomyopati ve periferik arter hastalığı riskini artırır. Genelde hastalar antihipertansif, antianjinal, antiaritmik ilaçlarını ameliyata kadar kullanmalıdır. Solunum Sistemi Değerlendirilmesi: Bu hastalar göğüs hastalıkları uzmanları tarafından değerlendirilmeli, sigarayı operasyondan 1 hafta önce bırakmaları sağlanmalı, bronkospazma neden olan irritanlardan kaçınmalı ve gerekli ilaç tedavisi yapılmalıdır. Hastanın Ameliyat sonrası Derin Ven Trombozu Proflaksisi: Tüm baş-boyun kanserli hastalar yüksek riskli hastalar olup ameliyat öncesi ve sonrası dönemde heparin, hasta mobilize olana kadar verilmelidir. Hastanın Antibiyotik Kullanımı: Profilaktik-ameliyat öncesi antibiyotik tedavisi tüm baş boyun kanser 24 cerrahisinde gerekli değildir. Özellikle parotidektomi, modifiye radikal boyun diseksiyonu gibi kısa ve temiz ameliyatlarda profilaksiye ihtiyaç yoktur. Profilaksinin şart olduğu ameliyatlar ağız, farenks, larenks ve üst özefagus operasyonlarıdır. Nazogastrik Sonda Yerleştirilmesi: Septal deviasyon olmayan taraftan sonda yerleştirilmelidir. Yerleştirme sırasında direkt travmaya bağlı ya da daha sonra sondanın basısı sonucu gelişen mukozal ülserasyon nedeniyle burun kanaması ortaya çıkabilir. Sonda burun tabanına paralel ilerletilmelidir. Burun boşluğunun en geniş yeri burun tabanıdır. Burun tavanına doğru gidildikçe sonda konkaları travmatize eder, bilinci açık hasta çok ağrı duyar, kanama olabilir. Sonda yerleştirilirken dil basacağı kullanarak orofarenksteki pozisyonu kontrol edilmelidir. Sonda orta hattan uzak, farenksin lateralinden aşağı inmelidir. Bu yolla krikoid kıkırdağın posteriorunda sonda basısına bağlı ortaya çıkan ülserasyonlar önlenebilir. Yapılan muayenede orta hatta olduğu saptanan sonda havayoluna girmiş olabilir (sonda yerleştirilirken öksürük, siyanoz ortaya çıkarsa hemen işleme son verilmelidir). Farengeal refleksleri yetersiz veya bilinci kapalı/bulanık hastalarda bu ihtimal daha yüksektir. Tüm hastalarda sondanın midede olduğu hava verilerek kontrol edilmeli, bu kontrol yapılmadan sondadan hiçbir madde verilmemelidir. Baş-Boyun Kanserli Hastaların Cerrahi Tedavisinde Amaç: -Cerrahi çoğu zaman küratif yani tam tedavi amaçlı yapılır. -İkinci amaç kurtarma-yineleyen kanser tedavisi amaçlı yapılır -En az sıklıkla yapılan cerrahi girişim alanı ise palyatif-kontrol altına alınamayan hastalarda kanamanın kontrolü, ağrının giderilmesi, yutmanın veya solunumun düzeltilmesi amacıyla yapılır 25 Kemoterapi gören baş-boyun kanserli hastalarda hemşirelik bakımı Baş boyun kanserli hastalarda cerrahi öncesi veya sonrasında kemoterapi uygulanabilir. Bu olgularda bulantı, kusma, kilo kaybı, yüksek ateş, yorgunluk hissi, saç dökülmesi, diyare veya kabızlık, ağız içinde ağrılı yaralar, ciltte lekeler, kabarıklıklar veya kaşıntı görülebilir. Hemşirelik bakımı: • Hasta hastalığı ve tedavi sırasında olabilecek yan etkiler hakkında bilgilendirilir. • Hastanın gıda alımına dikkat edilir. • Ağız bakımı ve çürük diş açısından hasta bilgilendirilir ve takip edilir. • Ağrısı için doktora danışarak ilaç temin edilir. • Günlük ağır efordan kaçınılması gerektiği konusunda hasta ve hasta yakınları bilgilendirilir. • Hastanın doktor kontrolünde günlük alması gereken ilaçlarını alıp almadığı takip edilir. 8-KULAK BURUN BOĞAZ ACİL HASTALIKLARI 1-Yabancı cisim aspirasyonu Çocuklarda daha sık görülür, bozuk para, oyuncak parçaları, balon, besinler aspire edilir. En sık bronşial olanlar görülür (Larengeal olanlar genellikle hastaneye yetişemez). Yabancı cisimler sonucu gelişen enfeksiyonlar da obstrüksiyona neden olabilir. Belirti ve bulguları: Solunum sıkıntısı Hemşirelik bakımı: • Hasta operasyona alınacak ise oral alımı kesilir. • Damar yolu açılır • Solunum sıkıntısı, ateş takibi yapılır. • Hasta mobilizasyonu kısıtlanır. 2-Enfeksiyonlar Epiglottit: Genellikle çocuklarda görülür. Etkeni Hemophilus influenza Tip-B. Belirti ve Bulguları: Şiddetli boğaz ağrısı, dispne, yüksek ateş vardır. “Hot potato voice” (ağızlarında sıcak patates varmış gibi konuşurlar). 26 Yumuşak doku dozunda yan grafilerde büyümüş epiglot görülür. İndirekt laringoskopi tam obstrüksiyona neden olabilir. Antibioterapi ve mutlaka 72 saat süreyle entübasyon uygulanır (nadiren trakeotomi gerekir). Hemşirelik bakımı: • Solunum sıkıntısının sıklığı belirlenir. • Soğuk buhar uygulanır. • Ateş takibi yapılır. • Hastaya şikâyetlerini ifade etmesinde yardımcı olunur. Akut laringo-trakeo-bronşit (Krup) Viraldir. İnfluenza, parainfluenza, RSV virüsleri etkendir. 2 yaş ve altındaki çocuklarda görülür. Belirti ve Bulguları: Ateş yok veya hafiftir. Ses kısıklığı ve dispne vardır. Direkt grafilerde “kalem ucu manzarası” görülür. Tedavide O2 + buhar + steroid uygulanır. Nadiren entübasyon gerekir. Daha nadiren trakeotomi ihtiyacı olur. Hemşirelik bakımı: • Oksijen ve buhar uygulanması yapılır. • Solunum sıkıntısı açısından hastanın takibi yapılır. • Ateş takibi yapılır. Retrofaringeal Abse Retrofaringeal lenfadenitin abseleşmeşi, farenks arka duvarına batan yabancı cisimler sonucu veya peritonsiller apsenin retrofaringeal bölgeye yayılması sonucu gelişir. Belirti ve bulguları: Ateş, halsizlik, titreme, yutma güçlüğü, ses kısıklığı, ağızdan salya akması, iştahsızlık olabilir. Orofarenks muayenesinde ödemli, üzerinde kriptler ve nekrotik debris bulunan, hiperemik büyük tonsiller retrofaringeal apse lehinedir. Tedavide öncelikle drenaj denenmelidir. Drenaj sonrası antibioterapi ve sıvı tedavisine başlanmalıdır. Hemşirelik bakımı: Ateş, ağrı ve tansiyon takibi yapılmalıdır. 27 Ludwig anjini Ağız tabanındaki şişlik dili geriye iterek havayolu obstrüksiyonuna neden olabilir. Derin boyun enfeksiyonları Çoğunluğu diş kaynaklıdır. Bazen servikal lenfadenit sonrası da gelişebilir. Genelde anaerob + aerobların yaptığı miks enfeksiyonlardır. Enfeksiyöz mononükleozis Etkeni EBV’ dir. Çok büyümüş tonsiller obstrüksiyona neden olabilir. 3-Tetanos Laringospazm gelişebilir, profilaktik trakeotomi açılır. Hemşirelik bakımı: Ateş, ağrı ve tansiyon takibi yapılır. 4-Anafilâksi İlaçlar, böcek sokmaları, herediter anjioödem kaynaklı olabilir. Tedavide hidrasyon ve IV steroid kullanılmalıdır. 5-Tümörler Larenks, Dil kökü, Üst özofagus, Trakea, Tiroid, büyük boyun metastazları. 6-Bilateral vokal kord paralizisi Tiroid cerrahisi, toraks cerrahisi, beyin-vertebra cerrahisi. 7-Travma Orotrakeal entübasyon, larenks travmaları, maksillo-fasiyal travmalar, boyun kesileri. 8-Konjenital patolojiler Laringomalazi, bilateral koanal atrezi, subglottik stenoz, subglottik hemanjiom, glottik web/atrezi. Belirti ve Bulguları: Obstrüksiyon ekstra-torasik seviyede (toraks girişine kadar olan bölgede) İnspitatuar stridor, suprasternal, supraklavikuler, interkostal, epigastrik çekilmeler, ortopne, glottik patolojilerde ses kısıklığı, siyanoz (geç kalındığını gösterir) görülür. 28 İntra-torasik seviyede (toraks girişinden karinaya kadar) Ekspiratuar stridor, suprasternal, supraklavikuler, interkostal, epigastrik çekilmeler, ortopne. Ses normal ama güçsüzdür. Karinanın distalindeki obstrüksiyonlar Ekspiratuar stridor, ciddi solunum sıkıntısı olmayabilir. Kuru öksürük, wheezing, atelektazi, amfizem gibi bronşial obstrüksiyon bulguları vardır.. Hemşirelik bakımı: Pozisyon verilir, damar yolu açılır, oksijen verilir, ödem varsa i.v. steroid başlanır. Sedatifler kontrendikedir (solunum merkezi deprese edilmemelidir.). Cerrahi Tedavi Trakeotomi, direkt laringoskopi / bronkoskopi; Perkütan ventilasyon uygulanabilir. Orotrakeal entübasyon gerekebilir. Tam havayolu obstrüksiyonu varsa Heimlich manevrası yapılabilir. Tedavi a)Kısmi tıkanıklık varsa: Nedeni öğrenmeye çalışılmalıdır. Tam tıkanıklığa neden olunmamalı soluyabilen hastaya Heimlich manevrası yapılmamalı, çocuk baş aşağı çevrilmemeli). Yabancı cisme bağlı öksürük: Oksijen verilir, uygun yöntemle havayolu açılabilir, trakeotomi gerekebilir. b)Tam obstrüksiyon varsa: Yabancı cisim şüphesi varsa Heimlich manevrası uygulanabilir. Yabancı cisim dışındaki nedenlerde veya Heimlich manevrası başarısız ise perkütan ventilasyon, koniotomi veya acil trakeotomi yapılabilir. c)Solunum aresti (obstrüksiyon yok) : Ağız ağza solunum yapılabilir, airway uygulanabilir, çene pozisyonlandırma manevrası yapılabilir. Orotrakeal entübasyon uygulanabilir (entübasyon sırasında mutlaka baş altında bir yastık olmalı, boyun fleksiyonda olmalı ve baş ekstansiyona getirilmeli). 29 9-Trakeotomi Hava yolunun açık tutulmasının zorunlu olduğu durumlarda, baş - boyun yaralanmalarında ve ameliyatlarında, uzun süreli mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda, acil durumlarda, baş ve boyun kanserlerinde kullanılan cerrahi bir yöntemdir. Bu işlem geçici amaçla yapıldığında ‘trakeotomi’, sürekli (hayat boyu) ve kalıcı amaçla yapılıp açılan delik boyun derisi ile ağızlaştırıldığında ‘trakeostomi’ olarak isimlendirilir. Trakeostomili hastalarda hemşirelik bakımı • Trakeotomi açıldıktan sonra ilk 24 saatte daha sık olmak üzere düzenli aspirasyonlar yapılmalıdır. • Trakeal irritasyondan dolayı özellikle ilk 24 saatte trakeada bronşial sekrasyon artar. Aspirasyon yumuşak kateterle eğitimli kişiler tarafından yapılmalıdır. • Oda havası nemli tutulur. Günde birkaç kez inhalasyonla ve kanül ağzına nemli bir bez konularak krut oluşumu önlenir. • Çocuklarda kanül çevresi dar olduğu için tıkanma riski daha fazladır ve dikkatli bir şekilde aspirasyonu şarttır. • Aspirasyona başlamadan önce eller mutlaka yıkanmalı ve hastaya yapılacak işlem anlatılmalıdır. • Hastaya semi- fowler pozisyonu verilmeli, hastanın şuuru kapalı ise yan çevrilmelidir. • Gerekli araç ve gereç hastanın yatağının yanına hazırlanmalıdır. • Eldivenler giyilip, steril sonda açılıp proksimal ucu aspiratör hortumunun ucuna bağlanmalıdır. Aspiratör çalıştırılmalı ve böbrek küvetin içine serum fizyolojik konulmalıdır. Aspiratörün ucu serum fizyolojik ile ıslatılmalıdır. • Sondanın distal ucu tutularak trakeostomi deliğinde hafifçe döndürülerek 1020cm içeri doğru itilmelidir. • Kendi etrafında döndürülerek ve geriye doğru çekilerek aspirasyon yapılmalı çıkarılan kateter tekrar içeri sokulmamalıdır. • Hastanın ağız ve burnundaki sekrasyonlar en son temizlenmelidir. • Her aspirasyon işleminden sonra sondanın içinden SF geçirilmeli biriken sekrasyonlar temizlenmelidir. • Bir aspirasyon işlemi en fazla 15 sn, kalp hastalarında bu işle 10 sn sürmelidir. • Hasta siyanoz ihtimaline karşı dikkatle izlenmelidir. • Bilinç açık ise hasta öksürtülmeye çalışılmalıdır. • İç kanül günde 3-4 kez çıkartılıp fırçalanıp temizlenmelidir. • Özellikle radikal boyun diseksiyonun dan sonra, boyun kasları kesildiği için 30 hastanın başını kontrol etmek zordur. Hastaya uygun pozisyon verilirken başı iki el ile desteklenmelidir. Hastaya eliyle başını desteklemesi gösterilmeli ve uygun egzersizlerle kayıp kasların fonksiyonları diğer kaslara yüklenmelidir. • Hasta trakeostomi nedeni ile boğulma, ölüm, konuşmama yani iletişim tekniklerini öğrenmeme, şekil bozukluğu, yakınları tarafından dışlanma, işini kaybetme gibi korkular yaşar. • Hastaya yeterince zaman ayrılmalı, korku ve endişeleri paylaşılmalı ve merak ettiği konularda açıklama yapılmalı, psikolojik destek sağlanmalıdır. • Trakea başlangıçta sağlık personeli, daha sonra hasta yakınları, en son hastanın kendi tarafından aspire edilir. 10-Epistaksis KBB en sık görülen acil durumdur. Aslında çoğunlukla hayatı tehdit edici bir durum değildir ancak hasta ve yakınlarını paniğe sevk eder. Genellikle tekrarlayıcıdır. Etiyoloji: 1. Travma 2. Burun karıştırma 3. Septal deformite, deviasyon, septum perforasyonu (burun içinden geçen havada türbülansa yol açarak kabuklanma ve mukozal atrofiye neden olur, bu alanlardan da sızıntı tarzında kanamalar olur) 4. Viral, bakteriyel, alerjik, irritan maddelere bağlı inflamasyon (mukozal kapillerlerin frajilitesini arttırarak kanamaya meyil yaratır) 5. Kuru hava (burun mukozası kuruyunca kapiller frajilite ortaya çıkar) 6. Tümörler, anevrizmalar Anamnez: Kanama nedenini saptamak bakımından önemlidir. Travma, koagülopati, enfeksiyon araştırılmalıdır. Sistemik Nedenler: Kanama diatezleri (konjenital, akkiz), arterioskleroz, herediter hemorajik telenjektazi (RenduOsler Weber Hastalığı). Belirti ve Bulguları: Anterior kanama: Hasta dik otururken kan burun deliklerinden geliyorsa Anterior kanamadır. Kanamaların %80’ini oluşturur ( Septumun ön kısmından Kisselbach pleksusundan gelir). Tedavileri kolaydır. 31 Posterior kanama: Kanamaların %20’sini oluşturur. Dik oturan hastada kanama post-nazal yönde oluyorsa posterior kanamadır. Tedavisi güç, hayatı tehdit edici kanamalardır. Ayırıcı tanı: Işık kaynağı ve spekülumla kanama odağı araştırılır, yabancı cisim olup olmadığına bakılır, hematemezle mutlaka ayırt edilir. Oturur pozisyonda, öne eğik, ağzı açık pozisyonda muayene edilen hastanın elinde küçük bir küvet ve tampon bulundurulur. Hipertansif olmayan hastalarda ilk müdahale: 10’ar dakika arayla dekonjestan burun spreyi püskürtülür. Baş hafifçe öne eğilir, hiperekstansiyona getirilmez. Çünkü aspirasyon riski vardır. Hipertansif olmayan hastalarda ikinci basamak müdahale (KBB): Pıhtıların aspire edilmesi. Vazokonstriktör + topikal anestezik içeren pamuk tamponlar. Kimyasal koter (AgNO3), elektro koter. Anterior tampon (yalnızca kanayan tarafa) (gaz tampon – sıkıştırılmış sünger (Merocel)). Hipertansif hastalarda ilk müdahale: Sedasyon (telkin, gerekirse Diazepam). Analjezi (muhtemel anterior + posterior tampona hazırlık) (Dolantin sedasyon+analjezi sağlar). Kan basıncının düşürülmesi (Ca kanal blokerleri) (hiçbir ek müdahaleye gerek kalmadan kanamanın durmasını sağlayabilir). Hipertansif hastalarda ikinci basamak müdahale (KBB): Vazokonstriktör ilaç, sprey veya maddeler kontrendikedir. Pıhtılar aspire edilir. Kimyasal koter (AgNO3). Elektro koter. Anterior tampon (yalnızca kanayan tarafa) (gaz tampon – sıkıştırılmış sünger (Merocel)). 32 Posterior kanama: Kanamanın posteriordan olduğu kesinleşinceye kadar posterior tampon uygulanmamalıdır. Bellocq tampon + bilateral anterior tampon (foley sonda + bilateral anterior tampon). Hastaneye yatırılır + O2 desteği (fampon bütün nazofarinksi kapladığından hastalar burun solunumu yapamaz ve kandaki O2 satürasyonu %5 azalır. Bu nedenle posterior tampon konan bütün hastalar hastaneye yatırılıp edilip oksijen verilir). Fazla sedasyon yapılmamalı (Zaten hipoksik olan hastalarda gelişebilecek solunum depresyonu nedeniyle Mİ, kardiyopulmoner arrest gelişebilir). Endoskopik posterior koterizasyon, selektif arter ligasyonu. Kanama diatezlerinde epistaksis: Mümkün olduğu kadar nazik davranılmalı. Manipülasyondan kaçınılmalı. Hastalığın tedavisi = kanama tedavisi. Nazofaringeal anjiofibromda epistaksis: Hastalar adölesan-genç erişkin erkeklerdir. Abondan, inatçı, tekrarlayan kanamalar olur. Beklemeden tampon konur, damar yolu açılır, IV sıvı- elektrolit desteği yapılır. Hemoglobin düzeyi + kan grubu bakılır, transfüzyon yapılabilir. Durmayan kanamalarda embolizasyon uygulanabilir. Burun Tamponunun Komplikasyonları: Hipoksemi: İki taraflı anterior tampon veya posterior tampon uygulanan bütün hastalarda oksijen satürasyonu düşer. Halsizlik, baş ağrısı görülür. Kardiyopulmoner arrest: Kardiyovasküler hastalığı, KOAH’ı olan hastalarda bilateral veya posterior tampon konmuşsa dikkatli olunmalıdır. Kanama odaklarının arttırılması: Tampon konmadan da durdurulabilecek kanamalarda acele edilerek gereksiz yere tampon konması, kanamayan tarafa da tampon konması iatrojenik epistaksise neden olur. Otitis media: Tampon nazofarinksteki tuba östaki ağzını tıkayarak orta kulak ventilasyonunu bozar. Tampon konan bütün hastalara antibiyotik profilaksisi uygulanır. 33 Rinosinüzit: Sinüs ostiumları tıkandığı için sekonder bakteriyel rinosinüzit gelişebilir. Antibiyotik profilaksisi uygulanır. Septal deviasyon: Tek taraflı ve çok baskılı anterior tampon uygulanması sonucu ortaya çıkar. Tamponun bilateral uygulanması veya daha ideali sıkıştırılmış sünger (Merocel) tampon kullanılması ile önlenebilir. Toksik şok sendromu: Özellikle 72 saatten uzun süre burunda bırakılan tamponlarda bu risk vardır. Antibiyotik profilaksisi ile önlenmeye çalışılır. Tamponun posteriordan kaymasına bağlı havayolu obstrüksiyonu gelişebilir Epistaksisde hemşirelik bakımı: • İlk düşünülmesi gereken kanamanın durdurulması değil, hastanın vital bulgularının stabilize edilmesidir. • Mümkün olduğunca müdahalesiz veya az müdahale ile kanama durdurulmalı, iatrojenik kanamaya ya da yeni kanama odaklarına neden olunmamalıdır. • Burun sırtına, enseye soğuk uygulanır. Hafifçe sümkürtülüp pıhtılar temizlenir. • Burun kanatlarına 10 dakika bası yapılır. • IV sıvı – elektrolit takviyesi yapılır. • Analjezi ve sedasyon sağlanır. Hastanın TA ve nabzı takip edilir. • Tampon konulduktan sonra hastada ateş, bilinç, TA ve nabzı takip edilir. • Kanama miktarına göre acil hemoglobin, kan grubu bakılır sonuca göre taze kan sağlanır. Hastanın genel durumunu düzeltmek için gerekli önlemler alınır. • Posterior tamponlu hasta mutlak hastaneye yatırılır, daha kuvvetli analjezi ve sedasyon sağlanır, ılık ve sıvı gıdalarla beslenir, solunum sıkıntısı yönünden de izlenir. • Hastada hipertansiyon varsa tuzsuz diyet alması sağlanır. 9-TRAVMALAR MAKSİLLO-FASİYAL TRAVMALAR 1-Nazal Kırıklar Tanıda fizik muayene radyolojiden daha değerlidir. Kırık bulguları: Krepitasyon, eksternal deformite, deviasyon, epistaksis, nazal obstrüksiyon 34 Tedavi: Topikal ve lokal anestezi sonrası kanamanın durdurulmalıdır (mümkün olduğunca konservatif davranarak). Redüksiyon (en geç 10. günde), redüksiyon için ideal dönem 5. gün (ödem çözülünce). Redüksiyon sonrası iki taraflı nazal pasaja tampon uygulanır. 2-Septal Hematom Sıklıkla fiziksel travma veya cerrahiden sonra gelişir. Belirti ve Bulguları: Travmadan birkaç gün sonra gelişen iki taraflı burun tıkanıklığı. Sero-hemorajik burun akıntısı. Tedavi edilmezse hematom apseleşebilir, kıkırdak nekroze olabilir ve semer burun deformitesi ortaya çıkabilir. Tedavisi: Hematom drene edilir, dren konulur, anterior tampon uygulanır ve antibiyotik verilir. Hemşirelik bakımı: Vital bulgu, ateş takibi yapılır. 3-Kulak Kepçesi Travması Künt travma sonucu gelişir. Belirti ve bulguları: Tedavi edilmemiş hematom perikondriumla kıkırdağı ayırarak kıkırdak nekrozuna neden olur (güreşçi kulağı). Tedavi: Hematom drene edilir, gerekirse dren konularak kepçenin şekline uygun, steril, baskılı sargı yapılır, her gün sargı değiştirilerek 1 hafta pansuman yapılır. Hemşirelik bakımı: Pansumanın kirlenmesi ve ağrı takibi yapılır 4-Travmatik Kulak Zarı Perforasyonu Genellikle kendiliğinden kapanır ancak ilk birkaç gün içinde perforasyon kenarlarının düzeltilip üzerine sigara kâğıdı konması iyileşme şansını arttırır. Yedi günden sonra perforasyon kalıcı olabilir. 35 Hemşirelik bakımı: Sudan korunması hastaya öğretilir (iyileşene kadar banyo yaparken kulağa vazelinli pamuk tıkanmalıdır). 10-YABANCI CİSİMLER 1-Kulak Yabancı Cisimleri İnorganik yabancı cisimler: Genellikle oyuncak parçaları, boncuk, katlanmış kâğıt parçaları ve kalem silgisi görülür. Kulakta ağrı, işitme azlığı, dolgunluk hissi, kızarıklık olabilir. İşleme başlamadan sedasyon yapılabilir. Bir çengelle cisim içeriden dışarıya doğru çekilir. Penset veya forsepsle tutmaya çalışmak cismin orta kulağa kaçmasına neden olabilir. Bu yüzden daha dikkatli olarak çengelle çekilerek çıkarılmalıdır. Dış kulak yolunu tam tıkamıyorsa kulak lavajı denenebilir. Organik yabancı cisimler: Cansız cisimler: Genellikle bakliyat taneleridir Çengelle içeriden dışarı doğru çekerek çıkarılırlar Kulak lavajı cismin şişmesine neden olur bu yüzden lavaj yapılmamalıdır. Canlı cisimler: Sıklıkla sinek, böcek ve larvadır. Öncelikle dış kulak yoluna alkol veya %2 jetokain damlatılarak cisim hareketsiz hale getirilir. Ölü cisim çengelle ya da lavaj yapılarak dışarı çıkarılır. 2-Burun Yabancı Cisimleri Genellikle boncuk, oyuncak parçaları ve katlanmış kâğıt parçaları şeklinde görülür. Belirti ve Bulgular: Tek taraflı burun tıkanıklığı, pürülan-kanlı, kötü kokulu burun akıntısı olur. Fenilefrin %0.5 damlatılarak konjesyon azaltılıp lidokainli spreyle lokal anestezi yapılır. Arkadan öne çengelle çekilerek çıkarılmalı arkaya ittirilirse nazofarinksten direkt larenksin üstüne düşen cisim asfiksiye neden olabilir (cisim subglottise sıkışıp havayolunu tıkayabilir veya bronkospazma neden olabilir). 36 3-Orofarenks Yabancı Cisimleri Sıklıkla tonsillerde veya dil kökünde balık kılçığı ve küçük kemik parçaları takılabilir. Genellikle kendiliğinden çıkarlar. Büyük yabancı cisimler havayolu obstrüksiyonuna neden olabilir. Küçük pensetle veya larenks pensi ile çıkarılabilir. 4-Larenks-Trakea Yabancı Cisimleri Komplet obstrüksiyon hayatı tehdit edicidir. Larenks parsiyel obstrüksiyonlarında: Belirti ve Bulguları: Afoni, ses kısıklığı, inspiratuar stridor. Tedavi: Direkt laringoskopi ile yabancı cisim çıkarılır, perkütan ventilasyon, koniotomi, trakeotomi gerekebilir. Subglottis – trakea parsiyel obstrüksiyonlarında: Belirti ve Bulgular: İnspiratuar ve ekspiratuar stridor, kuru öksürük olur. Tedavi: Direkt laringoskopi veya bronkoskopi ile yabancı cisim çıkarılır, trakeotomi gerekebilir. Heimlich manevrası kontrendike (TAM OBSTRÜKSİYONA NEDEN OLUR). 5-Hipofarenks Yabancı Cisimleri Belirti ve Bulgular: Odinofaji (ağrılı yutma), disfaji (yutamama),havayolu obstrüksiyonu (tam / kısmi) olabilir. Direk grafilerde bozuk para vb. cisimler saptanabilir, havayolu sütununun kapalı olduğu görülebilir. Tedavi: Öncelikle hastanın havayolunun açık olup olmadığı kontrol edilmelidir. Gerekirse airway takılmalıdır. Havayolu açık ve hasta koopere ise topikal anestezi altında endirek veya direk laringoskopi ile çıkarılabilirler. Komplet havayolu obstrüksiyonu varsa Heimlich manevrası veya koniotomi / trakeotomi uygulanır. 37 Ciddi havayolu problemi yoksa ve topikal anestezi ile çıkarılamıyorsa genel anestezi altında çıkarılır. Bu durumda mümkün olduğunca entübasyondan kaçınılır, çünkü bu esnada cisim larenkse kaçarak tam havayolu obstrüksiyonu gelişebilir. Acil trakeotomi için hazırlıklı olunmalıdır. 6-Özefagus Yabancı Cisimleri En sık üst özofagusta (larenksin hemen arkasındaki özofagus girişinde) olur. Anamnez de; yabancı cisim yutma, şiddeti artan boğaz ağrısı (kulağa yansıyan), yutma güçlüğü, ateş, total diş protezi. Belirti ve Bulguları: Dispne, stridor (cismin etrafında gelişen ödemin havayoluna bası yapmasına bağlı), lökositoz, direk grafilerde radyoopak cisim (yabancı cisim görülememesi yabancı cismi ekarte ettirmez), kontrastlı grafilerde lümenin kapalı olması, sivri yabancı cisimler perforasyona neden olabilir. Sivri olmayan yabancı cisimler de birkaç gün içinde özofagus çeperinde bası nekrozuna ve perforasyona yol açabilir. Bu nedenle yabancı cisim şüphesi olan her hastaya özofagoskopi yapılmalıdır. Yabancı cisimlerde hemşirelik bakımı: • Havayolu obstrüksiyonu takip edilir • Retrofaringeal apse (sivri cisimlerin farenks duvarlarına batmasını takiben orofarenks florası retrofaringeal bölgede aerob + anaerob mikst enfeksiyona neden olur) gelişmiş ise ateş ve vital bulgu takibi yapılır. • Kanama kontrolü yapılır. • Hasta ameliyata alınacak ise ağızdan alımı kesilir. 11-FASİYAL PARALİZİ: Etiyoloji: Bell’s palsy (%70). Travma (temporal kemik kırığı veya parotis travması). Otitis media (akut/kronik) komplikasyonu. Herpes Zoster Oticus (Ramsey-Hunt Send). Tümörler (parotis tümörleri, akustik nörinoma, temporal kemik tümörleri). İatrojenik. 38 Ayrıntılı KBB muayenesi Fasiyal paralizinin tam ya da kısmi oluşu, ani ve yavaş gelişmesi teşhise yardımcı olmaz. Prognoz açısından önemli olabilir. İyileşmenin 3-6 hafta içinde başlamadığı olgularda tam iyileşme olmayabilmektedir. Travmadan sonra ani paralizi olması sinir kesisi ya da ödem sonucu iletim bozukluğunu gösterir. Fasiyal paralizisinin karşı tarafta tekrarlaması Bell paralizisi lehinedir. Temporal kemik kırığı, parotis bölgesi travmaları olabilir. Akut veya kronik Otitis media komplikasyonu ise acil cerrahi gerekir. Dış kulak yolunda veziküller görülebilir (Ramsey-Hunt Sendromu). Diapozon testleri (+ işitme testleri). İşitme kaybı varsa Ramsey-Hunt Sendromu, akustik nörinom olabilir. Belirti ve bulguları: Alın çizgilerinde silinme, göz kapağını kapatamama, yüz hareketlerinde sınırlılık, dudak köşesinde hareketsizlik. Tedavi: Bell’s palsy: Steroid. Ramsey-Hunt Sendromu: Steroid + Asiklovir. AOM/KOM komplikasyonu: Acil cerrahi (mastoidektomi, Fasiyal dekompresyon, ventilasyon tüpü). Travma: Fasiyal sinir kesisi varsa hemen onarılmalıdır. Tümörler: Cerrahi eksizyon. Fasiyal paralizili hastalarda hemşirelik bakımı: • Hastalara hastalıkları ile ilgili bilgi verilerek psikolojik yönden rahatlatılır. • Paralizinin tam olmadığı vakalarda hastalar takip edilir ve hastalığın seyri izlenir. • Paralizinin tam olduğu olgular da göz kuruluğunu önlemek için gündüz göz damlaları gece pomatlar kullanılır, gerekirse göz kapatılır. • Gözde kızarıklık ve ağrı olup olmadığı titizlikle takip edilir. Analjezi ve sedasyon sağlanır. • Kortizon tedavisi başlanmış ise, tuzsuz diyet alması sağlanır. • Fizik tedavi programına alınmış ise hastanın masaj ve egzersizlerine yardımcı olunur. 39 12-ENDOSKOPİK SİNÜS CERRAHİSİ(ESC): Endoskoplar, kulak, burun, boğaz hastalıklarında hem teşhis ve tedavi açısından önemli kolaylıklar sağlamaktadır. Endoskopik sinüs cerrahisi, bu aletlerle yapılan, burun içine yapılan operasyonlara verilen genel addır. Endoscopic sinus cerrahisi, hangi durumlarda uygulanır? • Kronik sinüzüt ve nazal poliplerde • Burun ve sinüslere olan beyin omurilik sıvısı kaçaklarının tamirinde • Burun ve sinüs tümörlerinin cerrahisinde • Hipofiz tümörlerinin cerrahisinde • Gözyaşı kanalı tıkanıklıklarında • Burun kanamalarının durdurulmasında • Görme sinirinin sıkışma ve yaralanmalarında Endoskopik sinüs cerrahisi ameliyatı sonrası hemşirelik bakımı: • Ameliyat sonrası, hastanın başı 30-45 derece yüksek tutulur. • Kanama takibi yapılır. • Ağrı takibi yapılıp, hekim istemine göre ağrı kesici yapılır. • Ameliyatı takip eden 24 veya 48 saat içinde burun tıkanıklığı olabilir ve ağızdan nefes almaları gerekebilir. Burun içine tampon koyulduysa bu tampon doktorun belirleteceği bir süre sonunda çıkartılacaktır; bu süre 24-72 saat arasında olabilir. • Hekim istemine göre burun lavajı eğitimi verilir • Hastaya evde de kanama takibi ve ilaçlarını nasıl kullanacağı anlatılır. A - Ameliyat öncesi hastalarda hemşirelik bakımı • Hastanın üzerinde bulunan takılar ailesine teslim edilir, makyaj ve ojesi çıkartılır. • Hastanın vital bulgularında anormallik varsa doktora haber verilerek gerekli düzenlemenin yapılması sağlanır. • Ameliyata kadar ve ameliyat sonrası dönemde duruma göre bir süre oral almayacağı hasta ve yakınına açıklanır, sağlık ekibinin bilgisi dışında ağızdan almaması gerekliliği açıklanır. • Ağızdan alımı olmayan hastalarda sıvı elektrolit dengesine göre doktorun ayarlayacağı şekilde parenteral tedavisine başlanır. Hastaya neden ağızdan alımı olmadığı anlatılır. • Hastanın üzerindeki giysiler çıkartılarak ameliyat önlüğü ve bone giydirilir. 40 • Hasta ameliyata gönderilmeden önce çıkabilen protezleri çıkartılır (takma dişleri vb.) ve ailesine teslim edilir. • Hastanın teşhisi ve genel durumu göz önüne alınarak anestezi doktorunun premedikasyon önerisi, önerilen dozda yapılır. • Hastanın sürekli kullandığı ilaçların anestezi doktorunun talimatına göre alınmasını sağlamak (örn; alması gereken antihipertansif ilacın sabah erken alınması …) • Aralıklı veya sürekli kullanılan aspirin gibi kanamayı arttırıcı ilaçların kesilmesin sağlanır. • Ameliyat bölgesinin tıraşı ameliyata en yakın zamanda serviste veya duruma göre ameliyathanede yapılır. • Premedikasyon yapılan hastanın transport sedyesine alınmasına kadar refakat edilir. • Hastanın son vital bulguları dosyasındaki hemşire gözlem formuna işlenir. Hastayla beraber ameliyata gönderilmesi gereken malzemeler hastanın teşhisine göre (ilaç, trakeotomi kanülü…) hazırlanıp hastayı ameliyata götürecek personele dosyayla beraber teslim edilir. B - Ameliyat sonrası hastalarda hemşirelik bakımı • Yatağa alınan hastanın, hastayı karşılayan hemşire tarafından drenlerinin olup olmadığı kontrol edilir, varsa kıvrılmış ya da klempli olup olmadığına bakılır. • Hastaya uygun pozisyon verildikten sonra vital bulgularına bakılır. Hastanın durumuna göre doktor ordırında yazılan mayi varsa mayisi takılır, ordırda yazılan ağrı kesicisi yapılır. • Hastanın bulantı kusma durumuna göre başı yan çevrilerek aspire etmemesi için pozisyon verilir, hasta yakınları hastanın durumuyla ilgili bilgilendirilir. • Hastanın idrar sondası olup olmadığına bakılır, sondası yoksa idrar yapıp yapmadığı sorgulanır, erken saatte mobilize olamayacağı için hastanın idrarını sürgüye yapması sağlanır. • Ameliyat bölgesindeki pansuman yerinin kontrolü yapılır, ıslaklık veya sızıntı varsa doktora haber verilir. • Anesteziye bağlı olarak hastanın vital bulgularında ve solunumunda anormallik varsa doktora haber verilir bulgular normale dönünceye kadar takibe devam edilir. • Aldığı ve çıkardığı sıvının takibi yapılır. • Hastanın da genel durumu dikkate alınarak en erken dönemde mobilizasyonu sağlanır ( 6-8 saat sonra ). Mobilizasyon da hasta yalnız bırakılmaz, ani ve hızlı 41 hareketlerden kaçınması için hasta mobilizasyon öncesi uyarılır. • Hastanın ağızdan alımı yapılan ameliyata göre değişir. Doktoru tarafından oral alıma izin verilen hasta ilk sulu gıdalarla tercihen su, çay olabilir sonrada çorbayla devam edilir. • Hastanın hareketlerde kısıtlıda olsa kendi kendine hareket etmesi tekrar eski haline dönmesi için psikolojik olarak rahatlatma sağlayacağı için bu yönde teşvik edilir. • Uzun süre oral alımı olmayan hastaların, hastanın ihtiyacına göre ağız bakımı ağız bakım solüsyonlarıyla veya diş fırçalamasını sağlayarak yapılır. 42 KAYNAKLAR 1-Erdemir F (Çeviren). Hemşirelik Tanıları El Kitabı.7. baskı. Nobel Tıb Kitapevleri.1999.İstanbul 2-Önerici M. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Tanı ve Tedavide İlk Adım. Matsa Matbaacılık.2002 3-Otitis Media. National institute on Deafs and other Communi Cation Diserders. National institutes ot Health,2002 www.nicd.nih.ga4-Çakır Nihat, Otolaringoloji: Baş ve boyun cerrahisi, İstanbul, Türkçe, 19965-Dr. Atilla MESCİOĞLU: Stapes cerrahisi; problem ve revizyon, Ocak 1998 6-Covan DL, HibbertJ. Tosilsand adenoids. Kerr AG Adams AD, Cinnamond MJ, eds. Scott-Brown’s Otolaryngology, 6th ed. London: Reed Edu cational and Professional Publishig Ltd,1997,18;1-16 7-Elgit A.(2009).KBB Kliniği Tonsillit ve hemşirelik bakımı. Erişim www.anh.gov.tr 8-Akgul H (çeviri Editörü). Çağdaş Cerrahi Tanı ve Tedavi. 2. Cilt. Hekimler Birliği Vakıfı Türkiye Klinikleri Yayınevi.1985s:925-938 9-Birol L. Hemşirelik Süreci. Hemşirelik bakımında sistematik yaklaşım. İzmir 1977,3. baskı. Etki Matbaacılık, yayıncılık LTD şti. 10-Önerici M. Kulak Burun Hastalıkları Tanı ve Tedavide İlk Adım.Matsa Matbaacılık 2002. 11-Pekus M (Çeviri). The Merck Manual. Teşhis/Tedavi El Kitabı. Merk Yayıncılık, İstanbul 1986. Cilt II, s:1443-1460 BU HEMŞİRELİK REHBERİNİN EĞİTİM PLANLAMA KOORDİNASYON KURULUNDAN ONAYI ALINMIŞTIR. TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ HEMŞİRELİK HİZMET İÇİ EĞİTİM DÖKÜMANIDIR. PARA İLE SATILAMAZ, ÇOĞALTILAMAZ 43 44