,'' \ ...... DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIGI YAYINLARI • J\ I. DIN ŞU . . "" I. TEBLIG VE MUZAKERELERI (1-5 Kasım 1993) (ll) Türkiye Oiyanet Islam Vakfı Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi Demirbaş No: 1-JSJb§-2., Tasnif No . 29.:,\Jo~ 1 i:)ıl'--1.-Ş ANKARA -·1995 Diyanet İşleri Başkan.I.ıgı Yayınlan .................................................. 338 İlıni Eserler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 63 Musahbjhler : Ahmet GÜNAY Yılmaz TARTAN Adil YILDIRIM AhmetTORUN Abdi! AKTAŞ Abdullah ŞAHİN H. İbrahim KARAPINAR Mehmet GÖKTEPE 95-06-y -0003-338 ISBN: 975-19-1244-x . 975-19-1249-0 © Diyanet İşleri Başkanlığı :Mustafa YEŞİLYURT ArifYEÖİN- Yusuf GÖRGÜNOÖLU Dizayn: Recep KAYA Dini Yayınlar Dairesi Başkanlıgı Derleme ve Yayın Şubesi Müdürlügü Tel: (0312) 435 52 73 -ANKARA Baskı : Semih Ofset Matbaacılık ve Ambalaj Sanayi Ticaret Ltd.Şti. Büyük Sanayi 1. Cad. No: 74- İskitler 1 ANKARA. Tel: (0312) 341 40 75 (4 Hat)- Fax: (03121 341 98 98 Dizgi I. DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ 354 GÜNtİMÜZDE HAZlRLANACAK İDEAL ANLAMDA BİR MEAL VE TEFSİRİN METOD VE MUHTEVA AÇISINDAN NiTELiKLERİ NELER OLMALIDIR? Prof. Dr. Abdülkadir KARAHAN İst. Üni. Edeb. Fak. Öğr. Üyesi ,, Kur'an-ı Kerim, alemleri yaratan Allah (c.c) tarafından-vahy yoluyla-en sevgili kulu ve son kitaplı eiçisi Hz. Muhammed (s.a.s)'e indirilen Kitabu'llah'tır. O, insanlara dünya ve ahiret saadetine nail olmalannın kapılarını açarak, iman ve İslam şartlarını yerine getirrneğe davet eder; kötülüklerden sakınmayı, günahlardan uzak durmayı emir buyurur; ahlak ve fazileti, salih anıelleri tellôn ve tavsiye ile imanı, ibadeti, ahlakı ve muamelatı din kurallanna uygun olanlara cenneti müjdeler. Aksine davranan, hareket edenleri de cehennem azabiyle korkutur. Arap dilinde ilk eser, Kur'an-ı Kerim'dir. O, alemierin Rabbı olan Hak Teala'nın bir lütfu olarak ilah! vahyleri Cebrail (a.s) vasıtasıyle alıp o zamana kadar gerçekten bilinmeyen yeni, cihanşümul ve milletleriistü bir temel üstüne kurulu etnik tesirlerden arınmış bir kültürü, bir medeniyeti beşeriyete armağan etmiştir. Muhatabı bütün insanlar olan bu hidayet rehberi bireye ve toplumlara-hiç bir sınıf farkı tanımaksızın-bütün çağlarda ve bütün ülkelerde en imrendirici, en huzurlu, inançlı ve başanlı bir hayat sürmenin anahtarlarını da teslim eylemiştir. Konuya girerken şu gerçeği hatırlamalıdır: Kur'an, kesinlikle Allah (c.c) Bu gerçek Cenab-ı Hak tarafından, başka türlü inanan ve düşüneniere meydan okunarak, iddialarını ispata davet yapılmak suretiyle açıkça belirtilmiştir: "Yoksa onu (peygamber) kendiliğinden uydurdu mu? diyorlar.? De ki: Öyle ise, eğer (iddianızda) doğru söyleyiciler iseniz, siz de onun benzeri bir silre (meydana) getirin. (Bu hususta) Allah'tan başka gücünüzün yettiği (güvendiğiniz) kimler varsa onlan da (yardıma) çağırın." (Yunus silresi, 38.ayet). kelamıdır. Yine böylece el-İsra silresinin 88. ayetinde Allahu Teala, Resill-i Ekremine, Kerim'in bir benzerinin veya ona eşit bir söz söylemenin imkansız olduğunu beyan buyurmuştur. Meal şöyledir: "De ki: And olsun, ins ve cin şu Kur'an'ın benzerini (meydana) getirmeleri için bir araya toplansa, yekdiğerine yardımcı da olsalar, yine onun benzerini getiremezler". Kur'an-ı Peygamber Efendimizin vefatı (632) üzerinden miladi bu kadar uzun zaman (1361) rağmen,.bugüne kadar da hiç bir kimse ne bir tek ayetine, ne de en kısa bir silresine benzer, muadil bir nazire yazamamış, bir söz söyleyememiştir. Kıyamete kadar da O, eşsiz kalacaktır. Kur'an'daki derinlik, etkinlik, uslfip güzelliği, geçmiş olmasına 355 L DİN ŞÜRASI lEBLİG VE MÜZAKERELERİ ifade kudreti, tefekkür enginliği, mecaz zenginliği, olağanüstü ahenk ve okuyucuyu sevinçle kanatiandıran müjdeler, ürperten korkutmalar benzersizdirler. (610-632) değişik zaman ve yerlerde, kısım kısım, 114 sureden nazil olan Kur'an-ı Kerlrrı'in, kıyamete kadar korunacağı da AIIah (c.c) tarafından vaad hııyıınılnıuştıır. FJ-Hicr süresi'nin 9. ayetinin nıefıli şöyledir: "Kıır':ın-ı biz indirdik. Unun koruyucusu da şüphesiz Biz'iz." 23 yıl zarfında oluşarak Kur'an-ı Mecid'in tertip tarzı da, Arap belagatçılarının tanıdıkları, vücuda getirdikleri hiç bir eserde rastlamak ihtimali olmayan şekildedir. Fesahat, bedi' ve beyan O'nu hakkıyle kavramağa güç yetiremez. Nazmı, bilinen kurallarla ölçülemez. Okurken, iman sahiplerini, öyle derin bir heyecan, öyle bir tefekkür atmosferi, öyle kalbin derinliğine işleyen bir duygusallık kaplar ki; O'nun bir mucize olduğu her özeiiiğiyle duyulur, sezilir. Kur'an-ı Kerim aydınlığında din; insan, duygu, yöneten evrensel bir olay olarak göze çarpar. düşünce, medeniyet ve kültürünü Beşer hayatının her safhasında yaşanan olaylar, türlü türlü konular, geçmiş devirlerin peygamberlerine karşı gelen çeşitli halkların hataları, günahları yüzünden uğradıkları akibetler-ders ve ibret alınacak güçlü bir uslup ve etkinliği ruhlarda iz bırakacak tarzda-düşündürücü, dokunaklı şekilde ifadelendirilmiştir. Burada Kur'an-ı Azimü'ş-şan'ın tevhid ilkesini, olağanüstü bir vuzuh ve hayranlık uyandıran bir coşkunlukla açıklamasını da hatırlatmak isteriz. O, din! düşünceyi, ahlak! esasları, insan ve İslam sevgisini Arap Dil ve Edebiyatma kazandırmış, bu konuları dünya tarihinde daha canlı ve heyecanlı ifadesi mümkün olmayan bir uslupla ebedileştirmiştir. Şüphesiz merkez! konu ve daima tekrar zikredilecek temel prensip: Tek, eşsiz, benzerşiz olan ve kendisine iman ve ibadeti, birinci şart niteliği taşıyan AIIah (c.c)'a samirniyetle bağlanmak, O'nun emirlerine ve nehiylerine-tereddütsüz-itaattır. I- el-Furkan, el-Kitab, Kitabullah gibi isimlerle de zikredilen Kur'an-ı Kerim: Arap dili ile vahy edilmiş olmakla beraber, onun değişik dillere-aynen olmasa bile-mealen tercümesi ve tefsiri hususunda din! açıdan bir engelin mevcudiyetini iddia etmek, beyanda bulunmak yanlış olur. Cenab-ı Hak celle ve ala, İbrahim suresi'nde şu mealdeki ayet-i kerime ile (ayet 4) bu izni insanlara lutfetmiştir: "Biz, her peygamberi, apaçık anlatabilmesi için kendi milletinin dili ile gönderdik. Allah, dilediğini saptım ve dilediğini de doğru yola eriştirir. Güçlü olan, hakim olan O'dur." Hz. Muhammed (s.a.s), sadece Araplara değil, bütün vazifesi ile gönderilmiş AIIah (c.c)'ın son elçisidir. beşeriyete Kur'an-ı Kerim'i tebliğ Kur'an'ın buyrukları ve yasakları, her husustaki hükümleri dünya durdukça geçerlidir. Hal böyle olduğuna ve yer yüzünde yüzlerce ayn dilde konuşan, okuyan ve yazan da mevcut bulunduğuna göre, tabialiyle başka dillerle de Kur'an-ı Kerim meillleri vücuda getirilecektir. Sureler, ayetler insanlara tebliğ edilmek ve onları bu yoiia irşat eylemek için gönderilmiş olduğundan elbette muhatabı oldukları toplumların dillerine , meillen olsun çevrilmeli, yorumlanmalı, tefsir edilmelidirler ki; umulan, beklenen, · Istenen sonuç elde edilebilsin. Yalnız-elden geldiğince-asıHanndaki i'caz ve belagatın muhafaza edilerneyeceği bilinmekle beraber yine de azami dikkat ve gayret harcanarak hazırlanacak ıncillin kusursuz olmasına son derecede itina gösterilmesi icap eder. 1. DİN ŞÜRASI TEBLİÖ VE MÜZAKERELERİ 356 Şüphesiz meiil ve tefsirleri hazırlayacak kişi veya kişilerin din ilimlerinde, isliimi edebiyatta, yazarlıkta, hatta takvada ön planda gelen yetkili ve yetenekli bilginlerden olmaları da şarttır kaydını koymağı da burada unutmayacağız. IIhL·ri Şimdi günümüzde hazırlanacak ideal anlamda bir meiil ve ~H;ıkbdığııııı; !Ciir[i~lcr ı~ığ.ında-ıııctod \'<.: ıııulıteYa aı;ısından tefsirin-yukarıdan niteliklerinin nelerden daha rahat şekilde beyan edebiliriz. mutlaka en iyi olduğunu iddia etmeksizinşöyle düşünebilir, değerlendirmeler yapabiliriz: ibaret olması gerektiği hakkında mutiilaalarımızı, Tartışmaya açık .. ' olarak-ve görüşlerimizin İlkönce bu çok önemli görevi üzerine alacak heyeti veya heyetleri tesbit etmenin önemine değinmek yerinde olacaktır. Ülkenin Kur'an-ı Kerim, tefsir, hadis ile birlikte fıkıh, keliim, arapça, İslam edebiyatı, lugat ve benzeri ilimlerde eser vermiş, yetkili ve yetenekli, güvenilir, tarafsız ve tanınmış ulemasından en az 20 kişilik bir genel kurulu olmalıdır. Bunlar iki komite halinde ayrılmalı ve her bir koruitede 5 asıl görevi yüklenen üye, 5 te yardımcı ve redaksiyon esnasında fikir ve mutiilaalarından yararlanılacak üye sıfatını taşımalıdır. Her bir cüz'ün meiil ve tefsiri tamamlandığında onar kişilik ortak toplantılar tertip edilmeli ve gerekirse-arasıra da olsa-yirmi kişilik tam kadro da biraraya gelmelidir. Tartışmaların tanı ilmi usullerle yapılmasında, değişik görüşlerin ortaya konulmasında ve sonunda bir anlaşma ile kararın, mümkünse oy birliği ile alınmasına çaba harcanmasında yarar görürüz. Sadece bir ilirnde uzman olmak mesela Arapçayı çok iyi bilmek veya yalnızca tefsir ve hadiste yetenekli bulunmak yetmez. Kur'an-ı Kerim uslfibuna hakkıyle aşina, onun mecazlarına vakıf, dil ve uslfip üstünlüğü yanında anlam derinliğini her zaman ve her mekanın ihtiyaçlarını karşılayabilen geniş bir kültürle mücehhez olmak da gereklidir. Bu da ancak bir kişinin sahip olabileceği yetki ve yeteneği aşacak ölçüde önemli olduğu için, değişik ilimlerde ve genel din konularında türlü dallarda otorite sayılınağa değer üyelerden kurulu heyetlerce gerçekleştirilebilir. Yapılacak mesainin ve harcanacak emeğin, Keliimullah'ın meiilini en iyi şekilde esas şart olduğu gibi, tefsir'in sadece hacim bakımından değil, aynı zamanda, yorumlar, açıklamalar, hadislerden alınacak iktihaslar ve bunların iiyetlerin vazılı kavranması hususundaki yardımları sayesinde geniş görüşlere yer verilirken çok dikkatli olmak da önemlidir. Bir de meiil ve tefsirin, okuyucunun ruhunu uyandıracak, onu salih arnellere yöneltecek, duygulandıracak ve Kur'an'ın eşsizliğini, üstünlüğünü sezdirecek etkilemeğe elverişli nitelikte olması gereği, her zaman gözönünde tutulmalıdır. kapsamında bulundurması Teşkil edilecek heyetin incelemesine, araştırmasına, her türlü çalışmasına huzurlu ve çağın teknik araçları ve imkanlarıyla donatılmış bir atmosferin vücudu elzemdir. Önce istenilen, arzulanan bir sekretarya kurulmalıdır. Buradaki elemanların da din bilgilerinin çeşitli dallarında ve yöneticilikte, bilgisayar ve faks gibi araçların kullanılışında tecrübeli ve yetenekli personelden oluşmasına itina edilmelidir. Sonra da yalnızca İslam dinini ilgilendiren kaynaklada yetinmeyip çağımızın din ve kültür alanlarındaki gelişmelerle temasın muhafazası için o konulardaki eserlerle de zenginleştirilmiş bir kütüphaneye ihtiyaç olacaktır. Bu kütüphanenin kapsarnındaki bütün eserlerin ve bazı önemli dergilerin en modern ilmi tasnif usulleriyle bilgisayarlara geçtikten sonra, fişlerle de tesbit edilip her istenilen saatte derhal bulunabilmeleri ve lll- elverişli, 357 I. DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ istifadeye arz edilmeleri de düşünülmelidir. Özellikle kütüphaneye alınacak elemanların hem Arapça ve Farsça gibi Müslüman milletierin dillerini ve yazılarını iyice bilmeleri, hem de hiç olmazsa Fransızca, Almanca ve İngilizce gibi önemli batı dillerinden birine de vakıf olmaları şart koşulmalı dır. Ht:yt:tin ana çalışma dizilmeli ve özellikle salonunda müracaat kitapları. hemen salondaki ranara bunların başında Kur'an-ı Kerim ve Tefsir ilimlerinin ünlü ve önemli-eğer yazmalarının mikrofilm ve fotokopileri sağlanamamışsa-eserlerinin son ve en doğru baskıları yer almalıdır. Böylece her arzulanan veya ihtiyaç görülen anda hem lfigat, ansiklopedi, biyografi ve bibliyografi mahsulleri heyetin yanıbaşında hazır bulunur; hem de Kur'an-ı Kerim ve Tefsir için ana kaynaklardan her an istifade imkanı sağlanmış olur. IV- Şüphe yok ki her şey hazır olsa da, bütün araç ve gereçler temin edilmiş bulunsa da en önemli faktör; işi üstlerrecek olan heyet üyeleri ve onların uyumlu çalışmaları olarak düşünülmek icap eder. Tabiatİyle iş yapacak insanların kaynakları iyice tanımaları ve onlar arasında seçim yaparak en çok değerli <?lanlarını nazara almaları iktiza eder. Yalnız bu hususta da gereğinden fazla tereddüde düşmenin, vehimlerle zaman kaybetmenin yararlı olacağını söylemek fazlaca kılı kırka ayırmak anlamına gelebilir. Göriişümüz şöylece belirtilebilir: A. Türkçe Kur'an-ı Kerim ve tefsirlerinden tesbit edilecek olanlar; B. Arapça tefsirler'den seçilenler; C. Batı dillerindeki (Fransızca, İngilizce v .b.) Kur'an-ı Kerim tercüme ve ve doğruluklarına güvenilenlerden bir kaçı. .. yorumlamaları arasından tarafsızlıkianna a. Uygur harfleriyle arzulanan bir tercüme elde olmadığı ve esasen o harflerle tam bir tercüme elde olsa bile onu okuyup değerlendirmek güç olacağı için bu hususa değinıniyoruz. yazılmış Biz, Arap ve Latin harfleriyle istinsah edilmiş veya daha doğrusu mütercim ve müfessirleri tarafından bu alfabelerle yazılmış, sonra da ya müstensihler tarafından el yazılı kopyalan kütüphanelerde bulunanları, yahut varsa asıl mütercim ve müfessir nüshalarını bahis konusu etmeği düşünınüştük. Fakat bu işin zahmetli olacağı ve bilebildiğimiz Türkçe Kur'an-ı Kerim mealieriyle tefsirlerinin en şöhretlilerinin basılmış olduğunu hesaba katarak ve esasen bir çok tercüme ve tefsirin doğrudan matbaa harfleriyle yayınlandığını da görerek, sadece matbu olanlardan bir kaçma işaretle yetinıneği daha uygun bulduk. İsteyenler en eski tercümeler için mesela: Abdülkadir İnan'ın Kur'an-ı Kerim'in "Türkçe Tercümeleri Üzerinde Bir İnceleme" (Ankara, 1961) çalışmasına bakabilirler. Hem el yazma nüshalar, hem basmalar (Arap ve Latin Harfleriyle) için Prof. Muhammed Hamidullah'ın "Kur'an-ı Kerim Tarihi ve Türkçe Tefsirler Bibliyografyası" (Bunun sonlarında Macit Yaşaroğlu'nun Kur'an-ı Ker1m'in Türkçe Tercemelerinin Kronolojik Bibliyografyası" yer almaktadır), (İstanbul, 1965) gibi bazı eserler de bizlere bu hususta yeterince yardımcı olabilir. (M. Hamidullah'ın adıgeçen eserinin Fransızca'dan Mehmet Sait Mutlu tarafından çevrildiğini de kaydetmeliyiz). Gerekli göriildüğü takdirde kütüphanelerden yazma veya piyasada tükendikleri için mevcudu olmayan tercüme ve tefsirlerin mikrofilm ve fotokopilerinin sağlanmasının da düşünülebileceğine işaret edilebilir. I. DiN ŞÜRASI TEBLİÖ VE MÜZAKERELERİ 358 Burada zilerini uygun bulduğumuz ve günün birinde gerçekten bir fotokopisi elde edilebilirse önemi anlaşılacak, şimdiye kadar bir yerde balıis konusu edildiğini görmediğimiz eski bir yazma Kur'an-ı Kerim nüshasına işareti faydalı buluyoruz: 1970 Mart'ında (Muharrem 1390) Meşhed'te toplanan Şeyhü't-Tane et-Tfis! Milletlerarası Kongresi sırasında İmam Rıza Kütüphanesi girişinde sadece bir öğle sonrası açık tutulan h ir elyazmaları sergisinek Gazncli Mahmud (970-1 030)'un km-yan] ı~ hatırlaınıyorsam­ Ümmülmülfik Seyyide adına hazırlandığı, ketebesinde kayıtlı nüshanın tamamının değil, bir kaç sayfasının fotokopisini bile bir kaç defa yazmış ve istemiş olmamıza rağmen elde edemedik. Ama hiç olmazsa bu bilgimizi belirtmekten de kendimizi alamadık. Bizde matbaa harfleriyle ve eski yazı ile basılan ilk tefsir, bildiğimize göre; (Antepli) Muhammed b. Ed-Debbağ (vefatı 1111 h.)'ın "Terceme-i Tibyan" adlı Kur'an-ı Kerim tercüme-tefsiri olup (İstanbul, 1307) 4 ciltten oluşmuştur. Bunun başka baskıları da vardır (Bulak, 1257 ve İstanbul 1290). ondan sonra Hüseyin Vaiz K§şifi' (vefatı 1505)'nin Farsça kaleme aldığı "el-Meviihibu'l-Aliyye"sinin Ferruh İsmail tarafından "Tefsirü'l-Mevilib" (İstanbul, 1282, 1323 v.b.) adıyle yapılan tercümesini zikretmek gerekir. Eski yazı ile yayınlanmış daha bir hayh Kur'an tercüme ve tefsiri mevcut olmakla beraber, bir tebliğin dar sınırları içinde bunlardan söz açınağa zaman Ayıntaph elverişli değildir. Yeni alfabemizle yayınlananlara gelince, onlardan da sadece misal olmak üzere bir zikretmekle yetineceğiz: kaçını Evvelii hem yeni yazı ile yayınlananların en tanınınışı ve geniş muhtevalısı, hem de yorumlarındaki özellikleri ve elden geldiğince itinalı ifadesi bakimmdan ilk planda geleni olarak Muhammed Harndi Yazır (Elmalılı)'ın "Hak Dini Kur'an Dili, Yeni Meiille Türkçe Tefsir" (İstanbul, 1935-38, 8 cilt tefsir ve 9. cilt te Fihrist)'ini; sonra da Hasan Basri Çantay'ın "Kur' an-ı Hakim ve Meiil-i Kerim" (İstanbul, üç cilt olarak, 1954, 57, 58, 62, 65 v.b.)'ini, bu alanda yeni yazı ile yayınlananlarının başında kaydedeceğiz. Bunlara yine sadece örnek niteliğiyle ekleyeceğiz. Yeni yazı ile özellikle son otuz yıl içinde ya yeniden yazılan, yahut daha önceleri basılıp, her halde nüshaları tükenmiş olduğu için, bir daha basılan bir çok tercüme ve tefsirin de katılınası yararlı olurdu. Konumuzdaki bibliyograf"ık eserlerden bunları mütercim, müfessir ve tercüme veya tefsir adlarını öğrenmek kolaydır. Bizim amacımız ancak bir kaç örnek vermek ve bu alanda hazırlanmış olan eserlerin çoğunluğunun yukarıda sözünü ettiğimiz kütüphaneye kazandınlmasının faydalı olacağını hatırlatmaktan ibarettir. b. Arapça tefsirlerden seçmeler. Hiç şüphesiz Kur'an-ı Mecid'in en mükemmel, en en çok günümüze kadar şöhret ve tesirleri süregelen tefsirleri Arap Dili ile yazılanlardır. Biz bu müracaat kaynaklarından da sadece malıdut bir miktannı zikretmeği, misal niteliğiyle yeterli buluyoruz: geniş, Tabeıf (839-923), Ciimiu'l-Beyan (Kahire, 1321-1330 ve 1955-1960) Bu en tanınmış, büyük ve temel kaynaklardandır. Ünlü ve önemli tefsirlerin başında yer alır. Ebu'I-Kasım Ciirullah Zemahşeıi (Vefatı 538/1 144), El-Keşşiif (Beyrut, 1366). Bu tefsir de nev'inin ünlü, önemli bir müracaat kitabıdır. Fahru'd-din Riizi (1149-1209), Mefiitihu'l-Gayb (Kahire, 1324-27). Bu Osmanlı ülkesinde diğer ikisi kadar, hatta bazı medreselerde onlardan bile fazla tanınmış olan I. DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ 359 tefsirin hamişinde-tabii bu belirttiğimiz baskıda, Ebu's-Suud efendinin İrşadfi'l-Akli's­ Selim tefsiri de mevcuttur. Ö. Nasuhi BİLMEN'in, Kur'an-ı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri (İstanbul-S cilt, 1962)'ni zikredebiliriz. Kadı el-Beyzavl (vefatı 1291)," Envaru't-Tenzll ve Esraru't-Te'vll" (Bulak, 128283 ve İstanbul. 1285). Bu tefsir de İslam dünyasının. nevinde şöhretli ana eserlerdendir. Son <>larak tilkeıııi;de olduğu gibi, hir ı;ok İsl~'ıııı ülkesinde de Hı;ulıu. ııishL'leıı ~ı; isabetli görüşleri dolayısıyle bugün de revaçta olan bir tefsiri daha Bu, Celaleddin el-Mahalli (vefatı 1459)'nin yansını hazırlayıp vefatı üzerine talebesi meşhur Celilleddin es-Suyfitl (1445-1505)'nin tamamladığı ve bu itibarla "Tefsirü'l-Celaleyn" (Kahire, 1954) adını alan 2 ciltlik değerli tefsirdir. hacimli oluşu, kaydedeceğiz. c. Batı dillerinde bir çok defalar Kur'an-ı Kerim tercümeleri yayınlanmıştır. Bu hususta o dillerdeki bazı çevirilerde muhtelif ülkelerin dillerindeki tercümelere de işaret olunmuştur. Biz, Muhammed Hamidullah'ın "Traduction Intege rale et Notes" kelimeleriyle "tain ve notlarla tercüme" olduğu belirtilen LE CORAN (Le Club Fninçais de Livre, 1959) mealinin baştarafındaki 29 sayfalık (IX-XXXVII) yazının sonlarına eklenen "Liste de Traductions de Coran en Langues Europeennes/ Avrupa Dillerinde Kur'an Tercümeleri Listesi" (XXXIX-I)'ni hatırlatabiliriz. Burada Almanca'da 29, İngilizce'de 37, Fransızca'da 26, Latince'de 36 tercüme kaydedilmiştir. Diğer Avrupa dillerinde de sayılan kabarık bir çok tercümenin varlığı görülmektedir. Sadece misal niteliğiyle Almanca tercüme için: BM.Ahmad, Der Qur'an (Arapça metinle birlikte) (Wiesbaden, 1954); İngilizce: A.J. Arberry, Qur'an Interpreted, 2 cilt, (Londres-New York, 1955); Fransızca: Eduard Montet, Le Coran, Paris, (1925, 1929, 1949) ve M. Kazimirski, Le Koran Tradıvetion Nomelle Faite sur Tette Arabe (Paris, 1948) gibi çevirileri zikirle yetinilebilir. V- Çalışma plan ve projeleri tamamlanıp sekretarya kurulduktan, ihtiyaç duyulan araç ve gereçler sağlandıktan, zengin ve temel kaynak kitaplarla donatılmış bir kütüphane de işler duruma getididikten sonra artık meal ve tefsiri ideal anlamda gerçekleştirecek heyetierin işi kolaylaşmış, muhteva yolu da belirtilen metod çerçevesinde-kısmen olsun-düzene girmiş, açılmış, hatta başlamış olur. Kurullar-tesbit ettikleri gündem çerçevesinde-haftanın belli günlerindeki bölümlerine uygun şekilde rahat çalışabileceklerdir. Herkes kendine aynlan işbölümünün sınırları içinde; meal veya tefsirden hissesine düşen üzerinde emek harcarken, Arapça tefsirlerin-yukanda işaret ettiklerimiz başta olmak üzere-ve Türkçe meal ve tefsirlerle gerektiğinde yabancı dillerdeki diğer-güven verici ve tarafsız olduklan ümit edilen-çevirilerin de ihmal edilmemesi kaydiyle başarılı ve ideal bir sonuç elde etmenin heyecanını duyacaktır. Daha sonra, önceden kararlaştınlacak şekilde, beşerkişilik heyetler bu sefer bir arada kontrol görevini yerine getirecektir. Her cüz'ün tamam!J_ıazır duruma gelince, bu defa onar kişilik gruplar toplanarak metinleri yine gözden geçirecek, gerekiyorsa bilimsel tartışmalar yapılacak ve redaksiyon o cüz için tamamlanacaktır. toplantılarda iş Önemli ve dikkat edilecek hususlardan bir başkası: Meal veya tefsirin dili sorunudur. Bu dil, ne Osmanlıcanın kurallarını, kelime ve deyimlerini bugünkü neslin anlamayacağı, kavrayamayacağı bir ölçüde kapsamında bulundurmalı; ne de dil devrimcilerinin uydurmacılann anlaşılmaz, nereden kaynaklandıkları çoğu zaman iyice L DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ 360 belirtilemeyen ve Türçe'nin selikasına, güzelliğine, halkın telaffuzuna yabancı veya garip gelen sözcüklerle zedelenınelidir. Ancak din! terimlerin-imkan ölçüsünde- asılları yazılmalı, parantez içinde karşılıkları da gösterilmelidir. Uslfip meselesi de en çok itina isteyen, meal veya tefsirin değerlendirilmesinde hiiyiik r:ıy s:ıhihi h ir sorı.ındur. Kur'an-ı Kcrim'i. hiitiin kudreti. i'cazı. etkinliği. olağanüstü ifadesi, hayranlıkla okunan ve insanları "salih anıelkr işknıeğe hevesiendiren emsalsiz tavsiye ve müjdeleri" umutları kanatıandıran mecazları ile bir başka dile nakletmenin beşer gücünü aştığı gerçeği hatırdan çıkarılamaz . .Ancak imkan ölçüsünde meiili veya tefsiri okuyacak olanın dil güzelliğine hayran olunacak bir Türkçe ile karşılaşmasına gayret sarfedilir, kelimelerin karşılıkları özenle seçilir, onların yanyana gelişinden doğacak alıengin kulakları akşamasına önem verilir, aniaşılma güçlüklerinden kaçınılır, fesahat ve belagat kurallarına uyulur ve özellikle metne sactakatta ilk planda gözden uzak tutulmazsa; ideal anlamda beklenenin tehakkuku mümkün olur görüşündeyiz. Selefierin (daha önce gelenlerin, eskilerin) görüş ve anlayışıarına saygılı davranmak ve onların mesailerini samirniyetle takdir etmek manev! bir görev olmakla beraber, günümüzdeki ihtiyaçlar, kültür ve medeniyetin gelişmesinin doğurduğu yeni sorunlar dolayısıyle, hükümleri kıyamete kadar bak! kalacak olan Kitabullah'tan değişimler ve yeniliklere ışık tutacak ve genç nesli eğitip sosyal alanda cihazlandıracak hususlarda daha geniş ölçüde yararlanmanın gerekli olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Kur'an-ı Kerim'de, insanın hayatı boyunca duygu, düşünce ve fiiliyatını tanzim yolları ve esasları mevcut. Bu bakımdan onun meiilini veya tefsirini hazırlarken, günün ihtiyaçlarını hesaba katarak-ve şüphesiz iliih! metinden asla ayrılmaksızın-ondan alınacak güçle cihazianmış olarak yeni görüşlere, açıklamalara, tavsiyelere de yer verilmelidir. Çünkü Kur'an-ı Kerlın'de kıyamete kadar bizlere rehberlik edecek her şey vardır. Ondan, zaman ve mekan ne olursa olsun samirniyetle yararlanarak ve onun irşatlarına uymayı, o yolda hareket etmeyi, o açıdan ayrılmadan meaı ve tefsirlere canlılık kazandınlınalıdır. Yine önemli ve gözden ırak tutulınaması gereken hususlar arasında Kur'an-ı Kerim'de: "muhkem" ayetlerin de, "müteşabih" ayetlerin de (muhkemat ve müteşabihat) özelliklerinin bulunduğudur. Bunların açıklamaları yapılırken dikkatli olmak ve üzerlerindeki muta.Iaalarda hataya düşmernek için ihtiyatlı davranmak icap eder. Kur'an-ı Kerirıı'de, bu konuda Al-i İnıran suresi'nin 7. ayetinde mealen şu uyarma vardır: "(Habibim) Sana Kitabı indiren O'dur. Onda bir kısım ayetler muhkemdir ki; bunlar Kitabın anası (temeli)'dır. Diğer bir kısmı da müteşabihlerdir. İşte kalplerinde eğrilik bulunanlar sırf fitne aramak (ötekini berikini saptırmak) ve (kendi arzularına göre) onun te'viline yetlenınek için onun müteşabih olanına tabi olurlar. Halbuki onun te'vilini Allah'tan başkası bilmez. İlirııde yüksek payeye erenler ise: Biz O'na inandık. Hepsi Rabbımız katındandır, derler. (Bunları) Salim akıllardan başkası iyice düşünınez." Bir noktaya daha işaret yararlı olabilir: Kur'an-ı Kerim'de "mücmel" ayetler gibi, "mufassal" ayetler de mevcuttur. Bazı ayetler, başka ayetlerin aynı konudaki tefsiri, yorumu, açıklaması niteliği taşır. Ayetlerin mealinin kapalı veya açık olmasını da gözardı etmemek gerekir. Bu gibi durumlarda selefe (eski ve yetkili zatlara) uygun hareket etmek, bununla· beraber ·kaynaklardan edinilen izlenimlere aykırı düşmemeye gayret edilerek yeni görüşlere, yorumlara da yer verilebilir. bulunduğu I. DİN ŞÜRASI TEBLİÖ VE MÜZAKERELERİ 361 Kur'an-ı Kerim'in, ideal anlamda bir me~il ve tefsiri hazırlanırken, birinci planda gözönünde tutulacak vazgeçilmez bir husus da hadis-i şerifler'den yararianınağı ihmal etmemektir. Sünnetin (Hz. Peygamberin sözleri, takrirleri, davranışları veya huzurlarında uygulandığı halde hoşlukla karşıladığı) her zaman bu çalışmalara yol göo;tcrici. anl:.ıml:.ırı k:.ıvr:.ını:.ıkt:.ı önemli ii Içiicle yardımcı n !:ıcı~ ı :ıkılc!:.ın çıkarılmanıalıdır. Kur'an-ı Kerim, Allah (c.c.) tarafından, insanlara tebliğ edilmek üzere, Hz. Muhan1n1ed (s.a.s)'e gönderilen bir mesajdır. Bu bakımdan O'nun ilk ve en büyük muhatabı, yorumcusu olan Hz. Peygamber'in sözlerinden, davranışlarından müstağni olmanın düşünülemeyeceği aşikardır. Ayrıca Resulullah'ın ashabımn ve onlar arasında özellikle Kur'an-ı Kerim ayetlerini tefsir niteliğiyle açıklayanların, yorumlayanların, güvenilir kİtapiara geçen sözlerinden de meal ve tefsir için elbette yararlanmak ihmal edilmemelidir. Tefsirlerde hem Hz. Peygamber (s.a.s)'den ve ashabından gelen rivayetleri, hem de müfessirlerden bazılarının akıl ve zekalarını da kullanarak edindikleri görüşleri, birbiriyle uyuşturup kullanmak ta ayrı bir çalışma ister. Eskilerin "rivaye(t)" ve "diraye (t)" meselelerindeki mesailerine-mümkün olduğu takdirde-katkıda bulunmak arzusu yersiz olmamakla beraber çok dikkat ve itina ister. Kur'an-ı Azimüşşan'da, bazı gerçekler vardır ki, bunların bir bölümü, zamanımızda müsbet ilimlerin gelişmesiyle bilgi sınırlarımıza girmektedir. icabında tezahür eden bu hakikatiere de değinmekle yarar vardır. Böylece genç neslin dine ve onun emirlerine bağlanmalarına hizmet edilmiş olabilir. Kur'an-ı Kerim'in eşsiz nitelikleri hususunda İslam alimleri, mütefekkirleri, şairleri eserler yazarak O'nun insanlara en doğru yolu gösterdiğini, iman, ibadet, ahlak ve muamelatta dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşma ve huzurlu yaşama için gerekli bütün imkanları bağışladığını güzel ve imrendirici uslı1plarla dile getirmişlerdir. Birçok Batılı Doğubilimci veya İslamiyet tetkikçisi de bu konuda inceleme ve araştırmalar yayınlarnış, sohbetlerinde, kongre ve konferanslarda hayret ve hayranlıklarını belirtmişlerdir. Bu çalışmanın sonlarında,buna bir misal vermeyi yararlı buluyorum: 1949-50 yıllarında Paris'te genç bir Sorbonne ogrencısı-ama İstanbul Üniversitesinde doktorasını tamamlamış bir asistan-iken, ayrıca bazı kurslarına devam ettiğim, daha doğrusu bir çok defalar İsıarnı konularda sohbetinde bulunduğum "College de France" profesörlerinden L. Massignon ile bir konuşmarnızda bana şu tarzda sözler söylediğini kaydedeceğim: "Dr. Karahan, Kur'an'da belki, beşer kelanudır diye bir izienim bırakan ayetler söyleyen Avrupalılar bulunabilir. Fakat öyle ayetler, sureler vardır ki, bunların bir insanın söylemesi imkan ve ihtimali yoktur. Bunlar ancak Allah tarafından gelmiştir. İnsan, bazan sanki binlerce metre yükselen bir uçaktan birdenbire hızla yere çakılacakmış gibi olur da, sonra aniden yükseliverir. Duygunun, düşüncenin, umut ve korkunun birarada sizi sardığım sezer, ürperirsiniz." olduğunu düşünen, Şimdi özetle şunları hatırlatalım: Kelamullah olan Kur'an-ı Kerim, hiçbir dile, aynı güzellik, aynı fesahat, aynı tesir, aynı mana derinliği ve aynı uslı1p ve ifade ile hakkıyle tercüme edilemez. Fakat devamlı çaba harcanarak ehli alimler, dil ve din uzmanları, 362 1. DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ İslam kültürüyle gelişmiş zatlar tarafından meiil olarak başka dillere çevrilebilir. Tefsir şeklinde, yine gerekli kaynaklardan genişçe yararlanmak, şahsan ilgili bilimlerde ve gelişmiş bulunmak şartı ile açıklanabilir, yorurnlanabilir. Biz, gücümüzün ve zamanımızın elverişli olduğu nisbette-inceleme için konulan sının da yetişmiş yettiği :ı~ıııaııı:ı~:ı gayrc:t t.:lkrd-:-yukarıdanhc:ri ıııctod Ye ıııuhtc:\·a a~·ısımbn ideal :ınlamda hir meiil ve tefsir için gerekenierin neler olduğunu-eksik ve kusurlarımızın olabileceğini de kabul ederek-belirtrneğe gayret ettik. İnşaallah, yakın bir gelecekte arzulanan, beklenen ve gerçekleştiği takdirde kamuoyunun da takdir ve teşekkürüne mazhar olacak böyle bir meiil ve tefsir'e ülkemiz ve halkımız kavuşur. Tevfık ve hidayet ancak Allah (c .c .)'tandır.