Seyirci Koltu¤u ok duyulan, bir o kadar da benimsenen bir benzetme vard›r: “Dünya koca bir tiyatro sahnesidir, bizler de oyuncular›z” denir. Yazan: MERAL A⁄ABEY AKINCI Makûl söylenmifl gibidir. Ancak, ne zaman dünya sahnesine bir göz atacak olsak; görmeye al›flt›¤›m›z tiyatro salonlar›ndakinden farkl› bir bir resim çarpacakt›r gözümüze: Oyuncular ile seyirciler aras›ndaki say›sal da¤›l›m›n tersine dönmüfllü¤üdür o. Tiyatro salonlar›nda seyirci say›s› çok, oyuncu say›s› azken; dünya sahnesinde oyuncu çok, seyirci yoka say›labilecek kadar azd›r. Bu tersinelik, salon tiyatrosuyla dünya tiyatro- sunun ifllevlerini farkl› k›lm›flt›r. ‹fllevi biçimlendiren temel unsur, “seyirci” dir kuflkusuz. BD OCAK 2014 DÜNYA T‹YATROSUNA BAKIYORUM. Evet. Sahnedeki oyuncular- dan biriyim ben. Senaryosunu yazmad›¤›m, hatta oyun öncesinde bafltan sona okumad›¤›m, bir sonraki perdenin neleri içerece¤ini bilmedi¤im, kaç hareket serbestisiyle, oda¤›nda kendisinin bulundu¤u dar bir görüfl alan› içinde k›smen var olabiliyor. Sahnenin her an›n›n, her köflesinin birbiriyle ba¤lant›s›n› onun görebilmesi olanaks›z. Bu beceri, seyirciye özgü... Oyuncular›n her biri, oluflturdu¤u biçim, yans›tt›¤› renk itibariyle legonun birer parças› gibi: Parça!.. Oysa “resmin bütününü” görebilmek, seyirciye özgü bir hüner. Tümlü¤ün fark›na varan o. Geneli, ayr›nt›y›, nüans› görebilen o. Sahnenin -ya da oyunun- d›fl›nda ama sahne egemenli¤i, oyunun içindekilerden fazla... Dünyada hepimiz oyunculu¤a do¤mufl kiflileriz. Senarist de¤iliz. perdelik oynay›fl›n içinde oldu¤umdan habersiz kald›¤›m, benim yönetmedi¤im bir oyunun oyuncusu... Tasarlamad›¤›m dekorun, seçmedi¤im kostümlerin içinde bir oyuncu... Bilmedi¤im, üretmedi¤im, hissetmedi¤im ve bu nedenle benim olmam›fl ama bana ezberletilmifl replikler s›ralay›p duran bir oyuncu... Bu söylediklerim, bir seyredifl halini de gösteriyor bir yandan: Sahnedeki oyuncunun iç gözleri ile gerçeklefltirdi¤i bir seyredifli... Seyrettim ve düflündüm: Kifli, kendisine biçilen rolün, üzerine oturmad›¤›n› hisseti¤i zamanlarda, sahneden kaçacak bir yer arand›¤›na, seyirci koltu¤una atmal› kendini. Bu kaç›fllar, önceleri zorunluluktan ötürüyken, zamanla bir tür al›flkanl›k, sonra istemli tercih, daha da sonra bir tarz haline gelebilir; gerekti¤ine inand›¤›m›z anlar için... Hatta bir yaflam felsefesi niteli¤i de kazanabilir geliflip evrimleflerek. Sahnedeki kifli, oyunun içinde bulunuyor ama kendi köflesinde, s›n›rl› 86 DÜNYADA HEP‹M‹Z oyunculu¤a do¤mufl kiflileriz. Senarist de¤iliz. Yönetmen de¤iliz. Özgür irademizle seçti¤imiz kimi rollerimiz bulunsa da, bize “biçilmifl” rollerimiz sanki daha çok. Senarist olamad›¤›m›zdan, özgür ve özgün söylemimiz de pek yok. Bol BD OCAK 2014 bol ezberimiz var. Bir a¤›zdan estirip gürletti¤imiz sloganlar›m›z var. OYUNDAK‹ ROLÜMÜZE kendimizi fena halde kapt›rd›¤›m›z anlar›m›z var ki hiç de az de¤iller. Ateflli oyuncular aflka geldikçe, dünyada tozu dumana kat›yorlar. Sahnenin öte ucunda, kendi rolünü oynamaktan baflka ifli ve görüflü olmayan di¤er oyuncular›n üzerine karabasan gibi çöküyor, onlar› soluksuz b›rak›yor. Oyunun içinde saklanan tehlikelerden en büyü¤ünün, kendini rolüne kapt›rmakta oldu¤unu görüyorum. Böylelerini, bir kez olsun seyircilik deneyiminden geçirilmesi gerek... O zaman, üstlendikleri rolü oyunun bütünü içinde de¤erlendirebilir, önem derecesini makul ölçü üzerine oturtabilir, hatta rolünü yad›rgayabilir, elefltirebilir bile. Dünyaya ve ülkeme yön verme rolünü oynayanlar›, seyirci koltu¤una davet ediyorum. • KOYUN MU, KEÇ‹ M‹? Bütçesi bozulan kral ülkesinde yaflayan en zengin üç kifliyi huzuruna ça¤›rd› “Sizlere bir soru soraca¤›m” dedi. “Do¤ru yan›t verirseniz size ödül verip geri gönderece¤im. E¤er bilemezseniz tüm malvarl›¤›n›za el koyaca¤›m.” Zengin üç kifli d›flar› ç›k›p beklemeye bafllad›. Sonunda kral emir verince birinci kifli içeriye al›nd›. Kral adama “fiu ba¤l› hayvan nedir” diye sordu. Adam köflede ba¤l› duran keçiyi gördü “Say›n kral›m bu bir keçi” dedi. Kral bir süre bekledi. Adam›n gözlerinin içine bakt› “Hay›r, bilemedin” dedi. “Sen bu koyuna nas›l keçi dersin. Mallar›na el koydum, ç›k d›flar›.” D›flar› ç›kar ç›kmaz öteki iki kifli heyecanla “Ne oldu, ne sordu?” diye at›ld›lar. Adam üzgün bir biçimde “Tüm mal›m› kaybettim” dedi. “Bir keçi gösterip ‘Bu hayvan nedir?' diye sordu. Ben de ‘keçi’ dedim. Kralsa ‘Bu bir koyun, ona nas›l keçi dersin?' diye beni kovdu.” Kral bir süre sonra ikinci kifliyi içeri ça¤›rd›. Ayn› soruyu ona da yöneltti: “fiu gördü¤ün hayvan nedir?” Di¤er kiflinin bafl›na gelenleri bildi¤i için “Efendim” dedi. “Bu bir koyundur.” Kral ald›¤› bu yan›ta sinirlendi. Karfl›s›nda duran adama “Sen nas›l olur da bu hayvana koyun dersin?” diye ba¤›rd›. “Bunun bir keçi oldu¤unu görmüyor musun? Senin de tüm mallar›na el koydum, ç›k d›flar›.” Adam bafl›ndan geçenleri üçüncü kifliye anlatt›. Kral son zengini de içeriye ça¤›r›p bu kez ona yöneltti. “Söyle bakal›m” dedi. “Bu hayvan nedir?” Üçüncü kifli önce ba¤l› duran keçiye, sonra da krala bakt› “Say›n kral›m” dedi. “Siz, flimdi bu hayvan›n ne oldu¤unu bofl verin, ne kadar paraya gereksiniminiz var, bana onu söyleyin.” 87