KANSER HASTALARININ ACİL SERVİSE BAŞVURU NEDENLERİ VE SEMPTOMLARLA BAŞ ETMEDE KULLANDIKLARI YÖNTEMLER Emine BAYRAK YÜKSEK LİSANS TEZİ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AĞUSTOS 2014 iv KANSER HASTALARININ ACİL SERVİSE BAŞVURU NEDENLERİ VE SEMPTOMLARLA BAŞ ETMEDE KULLANDIKLARI YÖNTEMLER (Yüksek Lisans Tezi) Emine BAYRAK GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Ağustos 2014 ÖZET Çağımızın önde gelen sağlık sorunlarından biri de kanserdir. Kanser hastaları, hastalığa, tedaviye ve bunların dışındaki nedenlere bağlı olarak acil servise başvurabilmektedirler. Bu çalışma Gülhane Askeri Tıp Akademisi Acil Servisi’ne başvuran kanser hastalarının, acile başvuru nedenleri ve semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemleri belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmaya katılmayı kabul eden 243 hasta çalışmaya alınmıştır. Veri toplama aracı olarak anket formu kullanılmıştır. Veriler, 1 Ocak 2014-15 Mayıs 2014 tarihleri arasında toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde frekans dağılımları, yüzde değerleri, ortalama ve kikare testi kullanılmıştır. Hastaların yaş ortalaması 61,33±15,33 olup %58’si 61 ve üzeri yaşta, %56,4’ü erkektir. Hastalarda en sık görülen kanser çeşidi %34,2 oranı ile gastrointestinal sistem kanserleri, en az görülen kanser %2,1 oranı ile diğer kanserler (cilt kanseri) dir. Hastaların %64,6’sı acil servise birden fazla başvurmuş, bunların %34,4’ü 0-1 gün içinde tekrar başvurmuştur. Ağrı hem ilk kez başvuran hastaların hem de tekrarlı başvuru yapan hastaların başvuru nedenleri arasında ilk sırada yer almaktadır (sırasıyla %24,3 ve %33,8). Hastaların %69,1’i acile başvurmadan kısa süre önce kemoterapi almıştır. Yarıdan çoğu tedavi sürecinde ortaya çıkabilecek yan etkiler ve tedavisi konusunda bilgilendirilmediklerini belirtmişlerdir. Hastaların yarıdan fazlası acil servise gelmeden önce mevcut şikayetle ilgili başka bir kurum ya da kişiye başvurmadığını, %74,5’i bununla ilgili ilaç kullanmadığını belirtmiştir. Hastaların %13,2’sinin acile gelmeden önce semptoma yönelik tamamlayıcı alternatif bir yöntem kullandığı, bu yöntemlerin %59,4’ünün de bitkisel çaylar olduğu saptanmıştır. Hastaların %36,6’sı palyatif yarar sağlamak, kanseri tedavi etmek ve manevi destek sağlamak için TAT yöntemi kullandığını belirtmiştir. Araştırma bulguları, hastaların daha çok kemoterapi sonrası yan etkilerle ve ağrı nedeniyle acil servise başvurduğunu göstermektedir. Tekrarlı başvurular fazladır. Hastalarda ağrı kontrolünün sağlanması, ağrı merkezlerinin ulaşılabilir olması, ayrıca tedavi yan etkilerinin (bulantı kusma, halsizlik, yüksek ateş) önlenmesi ve azaltılması için gerekli girişimlerin evde yapılması acil başvurularını azaltabilir. Ayrıca acil başvurular sırasında kanser hastalarının semptomlarını tam ve zamanında sistematik olarak değerlendirebilme ve uygun hemşirelik girişimlerini sağlama noktasında acil hemşirelerinin gerekli bilgi ve beceriyi kazanmasının önemli olduğu sonucuna varılmıştır. Bilim kodu :1032.5 Anahtar kelimeler :Acil Servis, Kanser, TAT Sayfa Adedi :74 Danışman :Doç. Dr. Yeter KİTİŞ v THE CAUSES OF EMERGENCY ROOM ADMISSIONS OF CANCER PATIENTS AND METHODS THAT ARE USED FOR DEALING WITH SYMPTOMS BY THESE PATIENTS (M. Sc. Thesis) Emine BAYRAK GAZİ UNIVERSITY INSTITUE OF HEALTH SCIENCES August 2014 ABSTRACT Cancer is one of the most common health problems of this era. Cancer patients may admit to emergency room (ER) related to the disease, the treatment or other causes. This is a descriptive study that aims to determine ER admission causes of cancer patients and methods that are used for dealing with symptoms by these patients who were admitted to GATA ER department. 243 patients who accept to participate in the study were included in the study. A questionnaire form was used for data collection. The data had been collected between January 1- May 15, 2014. Frequency distributions, percentage values, mean and chi square test were used for data analysis. The mean age of the patients was 61,33±15,33 years. Ages of 58% of patients were ≥61 years and 56,4% of patients were male. The most common cancer type in these patients was gastrointestinal tract cancers and the least common cancer type was the other cancers (skin cancers). 64,6% of patients admitted to ER department more than once and 34,4% of these patients has admitted to ER in same or later day. Pain is the most common causes of admissions in both of first admissions and repetetive admissions (24,3% and 33,8%, respectively). 69,1% of patiets have received chemotherapy just before the ER admission. More than half of these patients said that they were not informed about possible side effects and their treatments during chemotherapy. More than half of these patients said that they did not apply to another institute or another person and that they did not use a drug for this reason. 13,2% of patients had used an alternative complementary method for these symptoms before the ER admission and 59,4% of these methods were herbal teas. 36,6% of patietns said that that they used alternative method for palliative benefits, cancer treatment and emotional support. Research findings showed that patients admitted to ER usually because of postchemotherapy side effects and pain. Repetetive admissions are common. Ensuring the pain control of patients, accessible pain centers and performing appropriate intervetions for avoiding and reducing the side effects of treatment (nausea-vomiting, weakness, fever) in home may reduce ER admissions. We also concluded that gaining of proper knowledge and ability by emergency nurses for ensuring proper nursing interventions and fully and on time evaluation of symptoms of cancer patients during ER admissions is important. Science Code : 1032.5 Key Words : Emergency Room, Cancer, CAM Page Number : 74 Supervisor : Assoc. Prof. Dr. Yeter KİTİŞ vi TEŞEKKÜR Çalışmalarımın her aşamasında bilgi, deneyim ve desteğini esirgemeyen hocam ve danışmanım, Sayın Doç. Dr. Yeter KİTİŞ’e, Yüksek lisans eğitimim sürecinde akademik gelişimime katkı sağlayan kıymetli bölüm hocalarım Sayın Doç. Dr. Yeter KİTİŞ’e, Sayın Doç. Dr. Naile BİLGİLİ’ye, Sayın Doç. Dr. Sultan AYAZ’a ve Sayın Doç. Dr. Filiz HİSAR’a, Tez çalışmam sürecinde yardımlarını esirgemeyen GATA Acil Tıp AD’de görevli saygıdeğer hocalarıma, hemşire, doktor ve sağlık astsubayı ekip arkadaşlarıma, Var olduklarını, desteklerini, sevgilerini her an hissettiğim babam Şerif BAYRAK, annem Lütfiye BAYRAK, kardeşlerim Emel ve Elif’e Sonsuz teşekkür ederim……. vii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET .................................................................................................................................... iv ABSTRACT ........................................................................................................................... v TEŞEKKÜR .......................................................................................................................... vi İÇİNDEKİLER .................................................................................................................... vii ÇİZELGELERİN LİSTESİ................................................................................................... ix KISALTMALAR ................................................................................................................... x 1. GİRİŞ............................................................................................................. 1 2. KANSER HASTALARININ ACİL SERVİSE BAŞVURU NEDENLERİ VE SEMPTOMLARLA BAŞ ETMEDE KULLANDIKLARI YÖNTEMLER .............................................................................................. 7 2.1. Kanser Epidemiyolojisi .............................................................................................. 7 2.2. Kanserin Tedavisinde Kullanılan Yöntemler ............................................................. 8 2.2.1. Cerrahi tedavi ................................................................................................... 8 2.2.2. Radyoterapi ...................................................................................................... 9 2.2.3. Kemoterapi ....................................................................................................... 9 2.2.4. İmmünoterapi ................................................................................................. 10 2.3. Kanser Hastalarının Yaşadıkları Semptomlar ve Acil Servise Başvuru Nedenleri .................................................................................................................. 10 2.3.1. Hastalığa bağlı nedenler ................................................................................. 10 2.3.2. Tedaviye bağlı nedenler ................................................................................. 13 2.4. Kanser Hastalarının Semptomlarla Baş Etmede Kullandıkları Yöntemler .............. 18 2.4.1. Doğal ürünler ................................................................................................. 18 2.4.2. Beden-zihin tıbbı ............................................................................................ 19 2.4.3. Manipülatif ve beden temelli tedaviler .......................................................... 19 2.4.5. Diğer TAT uygulamaları ................................................................................ 19 viii 2.5. TAT Uygulamalarında Hemşirenin Rolü................................................................. 19 3. GEREÇ-YÖNTEM ..................................................................................... 21 3.1. Araştırmanın Şekli ................................................................................................... 21 3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Özellikleri ............................................................... 21 3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi .......................................................................... 22 3.4. Verilerin Toplanması ............................................................................................... 23 3.4.1. Veri toplama aracı ......................................................................................... 23 3.4.2. Veri toplama aracının uygulanması .............................................................. 23 3.4.3. Verilerin değerlendirilmesi ........................................................................... 24 3.5. Araştırmanın Etik Boyutu ........................................................................................ 24 4. BULGULAR ............................................................................................... 25 5. TARTIŞMA................................................................................................. 39 6. SONUÇ VE ÖNERİLER ............................................................................ 53 KAYNAKLAR .................................................................................................................... 57 EKLER ................................................................................................................................. 65 EK-1. Anket formu .............................................................................................................. 66 EK-2. Etik kurul izni ............................................................................................................ 69 EK-3. Anket kurul izni ......................................................................................................... 71 EK-4. Hasta onam formu ..................................................................................................... 73 ÖZGEÇMİŞ ......................................................................................................................... 74 ix ÇİZELGELERİN LİSTESİ Çizelge Sayfa Çizelge 4.1. Hastaların sosyo-demografik özellikleri ......................................................... 26 Çizelge 4.2. Hastaların sağlık sorunlarına ilişkin özellikleri .............................................. 27 Çizelge 4.3. Hastaların tedavi özellikleri ............................................................................ 28 Çizelge 4.4. Hastaların acil servise başvuru sıklıkları ve başvuru nedenleri ...................... 29 Çizelge 4.5. Hastaların acil servise başvurmadan önce semptom/semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemler ...................................................................... 31 Çizelge 4.6. Hastaların mevcut semptom/semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemler ........................................................................................................ 32 Çizelge 4.7. Hastaların mevcut semptomlara yönelik TAT kullanım amaçları ve TAT kullanımına ilişkin diğer özellikler ................................................................. 33 Çizelge 4.8. Acile servise başvuru nedeni olan semptoma ilişkin TAT yöntemi kullanma durumlarının hastaların yaş, cinsiyet ve eğitimdurumuna göre dağılımı ........................................................................................................... 34 Çizelge 4.9. Acil servise başvuru sayısının en son alınan tedavi, metastaz durumu ve tanı üzerinden geçen süreye göre dağılımı ..................................................... 36 Çizelge 4.10. Acile servise başvuru nedenlerinin en son alınan tedavi, metastaz durumu ve tanı üzerinden geçen süreye göre dağılımı .................................. 37 Çizelge 4.11. Mevcut semptomlara yönelik TAT kullanma durumunun en son, alınan tedavi metastaz durumu ve tanı üzerinden geçen süreye göre dağılımı ........ 38 x KISALTMALAR Bu çalışmada kullanılmış bazı kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aşağıda sunulmuştur. Kısaltmalar Açıklama AD Anabilim Dalı AABT Ambulans ve Acil Bakım Teknikeri GATA Gülhane Askeri Tıp Akademisi GLOBOCAN Global Kanser Projesi KOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı NCAG National Chemotherapy Advisory Group (Ulusal Kemoterapi Danışma Grubu) NCCAM National Center for Complementary and Alternative Medicine (Ulusal Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Merkezi) NIH National Institutes of Health (Ulusal Sağlık Enstitüsü) SVO Serebro Vasküler Olay TAT Tamamlayıcı ve Alternatif Tedavi WHO World Health Organization (Dünya Sağlık Örgütü) 1 1. GİRİŞ Problem Durumu/ Konunun Tanımı Kanser, Dünya’da ve Türkiye’de en yaygın görülen ve artmaya devam eden önemli bir sağlık sorunudur [1]. Ülkemizde kardiyovasküler hastalıklardan sonra en fazla ölüme neden olan hastalıktır [2]. Tanı ve tedavi alanındaki tüm gelişmelere rağmen kanser kronik ağrı, kaybedilen yaşam yılları ve erken ölümü çağrıştıran bir hastalık olmaya devam etmektedir. Kanser tedavisinde kullanılan klasik yöntemler radyoterapi, kemoterapi, cerrahi tedavi ve immünoterapidir. Bazı kanser vakalarında bu tedavi yöntemlerinden ikisi ya da üçü bir arada kullanılabilmektedir. Tedavi süreci zorlu ve uzundur. Günümüzde kanser tedavisinden elde edilen başarılar yakın geçmişe göre çok ileri aşamadadır. Hastalar bu süreçte tedavi ve hastalıkla ilgili bir takım semptomlar yaşamaktadırlar. Semptom kelimesi tedavi ve hastalıkla ilgili yan etkileri ya da zıt reaksiyonları içeren komplikasyonları belirtmektedir. Kanser hastalarında görülen başlıca semptomlar ağrı, bulantı-kusma, solunum sıkıntısı, ateş ve halsizlik/yorgunluktur [1, 3, 4]. Hastaların yaklaşık olarak %33%50’si ağrı yaşamakta ve ağrı yaşayan hastaların %40’ından fazlasında yeterli ağrı kontrolü sağlanamamaktadır [5-8]. Tedavi sürecinde ve sonrasında semptom kontrolü ve psikososyal gereksinimlerin karşılanması için hasta ve ailesine, hastane dışında hizmet sunan alternatif hizmet modelleri yetersizliği nedeniyle kanser hastalarının çoğu ve hastaya bakım veren aile üyeleri sorunlarına çözüm bulmak için hastane ile acil servis arasında kalmaktadır [3, 4, 9, 10]. Acil servisler, acil ve yaşamı tehdit eden durumlara müdahale etmek üzere, günde 24 saat ulaşılabilir bakım sağlayan ünitelerdir [3, 11]. Bu servisler kendilerine başvuran, akut bakım gerektiren acil hasta ve yaralılara tıbbi müdahale ve bakım hizmeti vermek üzere yapılanmıştır. Hizmetler; uzman hekim sorumluluğunda, acil sağlık hizmetleri konusunda eğitim görmüş hekim, hemşire, acil tıp teknikeri ve diğer sağlık çalışanlarının katılımı ile yürütülür [12]. 2 Kronik hastalığı olan bireyler, akut ataklar sırasında ya da kronik hastalığından bağımsız olarak gelişen akut durumlarda acil servise başvurmaktadırlar [9]. Bu grup içerisinde yer alan kanser hastaları ise ağrı gibi hastalığın yol açtığı doğrudan nedenle, enfeksiyon gibi dolaylı nedenle, febril nötropeni gibi tedavinin yol açtığı nedenle ya da bakım ve beslenme yetersizliği gibi nedenlerle acil servise başvurabilmekte ve tüm acil servis başvurularının %5,6’sını oluşturmaktadırlar [9, 11]. Perikardiyal tamponad, süperior vena kava sendromu, spinal kord basısı, kafa içi basıncın artması, üriner tıkanma, şiddetli hemoptizi, akut solunum yolu tıkanıklığı, antidiüretik hormon salınımında bozulma ve hiperkalsemi gibi kansere bağlı aciller ya da tümör lizis sendromu, kemoterapötik ajanlara karşı anafilaktik reaksiyon ve hemorajik sistit gibi tedavi yan etkisi olan acil durumlar hayatı tehdit eden acillerdir [3, 9, 10, 13]. Kanser hastalarının acil servis başvurularının değerlendirildiği bir sistematik derlemede 7 ülkede yapılan 18 çalışma incelenmiş, acil servis başvurularını oluşturan semptomların beslenme bozukluğu, konstipasyon, diyare, kanama, bulantıkusma, ateş, solunum sıkıntısı, anksiyete, yorgunluk, ağrı, anüri/dizüri, enfeksiyon vb. olduğu belirlenmiştir [3]. Kanser hastalarının acil servise başvurmasına neden olan sorunların önemli bir kısmı tedavi yan etkileridir [4, 12]. Bu belirtilerin hastalık sürecinde ortaya çıkacağı öngörülebilir ve önemli bir kısmı önlenebilirdir [11]. Yapılan bir çalışma, kanser hastaları tarafından acil servise yapılan başvuruların %32,5’inin önlenebilir başvurulardan oluştuğunu göstermektedir [11]. Acil servisler, akut problemlerin değerlendirilmesi ve yönetilmesi için düzenlenmiş birimler olarak kanserin akut dönemleri ya da tedavisi sırasında yaşanan problemlerin yönetimi için yeterli olamamaktadır [14]. Triaj uygulamasında bu hastaların kazaya uğramış hastalar, kanamalı hastalar veya solunum ve kalp problemleri olan hastalardan sonra tıbbi müdahale yapılmak üzere beklemeleri olasılığı yüksektir. Bu nedenle kanser hastalarının, acil servislerde tedavisi gecikebileceği gibi, acil kabuller sonucunda ortamın ilave risklerine maruz kalmaları da söz konusu olabilmektedir. Evde ya da kurumda önceden hazırlıklı bir şekilde planlanmış palyatif bakım uygulamaları ile kanser hastasının süreci daha az sıkıntıyla geçirmesi, yaşam süresi ve kalitesinin yükseltilmesi mümkündür [15, 16]. Sürekli bakım ve izlem gerektiren kronik durumlarda hastane bakımı dışında bakım olanaklarının oluşturulması kaçınılmazdır. Kanser hastalığı bakım gereksiniminin yüksek olduğu hastalıklardan biridir. Toplumumuzda aile bireyleri, bakım hizmetlerine yüksek oranda katılmakla birlikte, hastalığın ekonomik boyutunun yanı sıra biyo psiko sosyal boyutu ile önemli yük altına girmekte, bakım gereksinimi olanlar yeterli bakım 3 alamamaktadır. Ülkemizde 2005 yılında çıkarılan Evde Bakım Yönetmeliği’ne rağmen evde bakım uygulamalarının sağlık güvencesi kapsamında olmaması [17] ve diğer değişik nedenlerle evde bakım kurumları henüz yaygın ve işlevsel değildir (daha çok yaşlı ve özürlülere yönelik), oldukça sınırlı (pansuman, enjeksiyon, kan alma, doktor tarafından muayene gibi) hizmetleri içermektedir [18]. Kanser hastaları evde bakım hizmetinden yararlanamamaktadır. Ankara’nın Çankaya ilçesinde 2006 yılında yapılan çalışmada evde bakım hizmetinden yararlanan 104 kişiden 10’unun kanser hastası olduğu belirtilmektedir [19]. Yaşam kalitesi bozulmuş hastalar için gereksinime göre kısa süreli ya da uzun süreli bakım sağlayacak palyatif bakım merkezlerinin kurulması için gösterilen bölgesel çabalar ve yürütülen projeler kanser hastalarının gereksinim duydukları bakımın sağlanması ve sıkıntılarının azaltılması adına olumlu gelişmeler olarak değerlendirilebilir [15, 16]. Kanser hastaları tedavinin yol açtığı yan etkilerle baş etmek, hastalığa şifa bulmak, yaşam kalitesini ve süresini artırmak gibi amaçlarla klasik tedavinin dışında kullanım alanı giderek genişleyen, palyatif bakım uygulamalarından biri olan tamamlayıcı yöntemlere başvurmaktadırlar. Tamamlayıcı ve alternatif tedaviler (TAT) klasik tedavi yöntemlerinin dışındaki diğer yöntemleri ifade eden bir kavramdır. Kanser başta olmak üzere kronik hastalıklarda TAT kullanımında son yıllarda önemli bir artış olduğu bildirilmektedir [20, 21]. Kanser hastalarında TAT kullanım sıklığı ile ilgili 13 ülkede yapılan 26 çalışmanın incelendiği sistematik derlemede; TAT kullanım sıklığının %7 ile %64 arasında değiştiği saptanmıştır [22]. “Türkiye’ de Kanserli Hastalarda Tamamlayıcı ve Alternatif Tedavi Yöntemlerinin Kullanımı: Literatür Taraması” isimli çalışmada ise TAT kullanım sıklığının %22,1 ve %84,1 arasında dağılım gösterdiği belirtilmiştir [23]. Kanser hastalarının semptom kontrolünde kullandıkları TAT lar arasında bitkisel ürünler ilk sırada yer almaktadır. Bitkisel ürünler dışında, batı toplumlarında daha yaygın olmak üzere relaksasyon, hipnoz, bio-feedback, akupunktur, meditasyon, masaj ve yoga gibi yöntemlere başvurulmaktadır [24]. TAT yöntemleri, kanser hastalarında genellikle ağrı, bulantı-kusma, yorgunluk vb. semptomları azaltmada kullanılmaktadır. TAT yöntemleri içerisinde yer alan akupunkturun ağrı, bulantı-kusma, uykusuzluk ve yorgunluk gibi semptomlarla, masaj terapinin ise anksiyete ve bulantı-kusma gibi semptomlarla baş etmede etkili olduğu çalışmalarla desteklenmiştir [20, 21]. Ancak TAT yöntemlerinin diğer tüm tedavi yöntemleri gibi olası yan etkileri de söz konusudur. Özellikle bitkisel ürünlerden sarımsak, ginkgo biloba (japon eriği), ezan çiçeği, ekinezya (koni çiçeği), siyah üzüm çekirdeği ve sarı kantaron (St John’s Wort) un kanser tedavisinde etkinliğinin bilinmediği 4 kemoterapinin etkisini azaltabileceği ya da kemoterapi ile etkileşim gösterebileceği belirtilmiştir [24]. TAT yöntemleri ile ilgili araştırmalar yeterli olmadığı için bunların olası zararlı etkileri önemli endişe konusudur. Hastaların basından, değişik kaynaklardan duyduğu ve elde ettiği TAT yöntemlerini kullanım amacına ulaşabilmeleri, istismardan korunabilmeleri ve olası yan etkilerin ve klasik tedaviyle uyumsuzlukların önüne geçebilmek için sağlık ekibi ile hasta ve yakınları arasında iletişimin açık olması ve hastaların bu uygulamaları sağlık ekibinin gözetiminde alması ve etkilerinin izlenmesi önemlidir. Bu amaçla ülkemizde yakın zamanda üniversitelerde TAT kürsüleri oluşturulmaya başlanmış ve Alternatif Tıp Uygulamaları Yönetmeliği taslağı hazırlanmıştır [20, 21, 25]. Çoğu zaman kanser hastalarının kullandığı TAT yöntemi bilinmemekte ya da hastalar bunu doktorlarına söyleyememektedir. Kanser hastalarının acil servise başvurmasına neden olan semptomların, kanserin klinik seyri ile ilgili veya klasik kanser tedavisinin yan etkileri ile ilgili olabileceği gibi kullanılan TAT yöntemleriyle de ilgili olabileceği göz önünde bulundurulmalı ve öykü alınırken kullandığı TAT yöntemleri de sorulmalıdır. Bu konuda acil servis çalışanlarına önemli sorumluluklar düşmektedir [4, 12, 24]. Acil servis hemşiresi olarak çalışan araştırmacı, kanser hastalarının acil servise yaygın olarak ağrı, bulantı-kusma, halsizlik, ateş ve nefes darlığı semptomlarıyla başvurduklarını ve hastaların yakın zamanda çoğunlukla kemoterapi aldıklarını gözlemlemiştir. Hastaların acil servise kansere ve tedavi yan etkilerine yönelik olarak tekrarlayan başvurularda bulundukları dikkat çekmiştir. Araştırmanın Amacı Bu araştırma Gülhane Askeri Tıp Akademisi Acil Servisi’ne başvuran kanser hastalarının acile başvuru nedenleri ve semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın Önemi 1-Acil servise başvuran kanser hastalarının sosyo-demografik özellikleri nelerdir? 2-Acil servise başvuran kanser hastaların sağlık sorunlarına ilişkin özellikler ve tedavi özellikleri nelerdir? 5 3-Kanser hastaların acil servise başvuru sıklıkları ve başvuru nedenleri nelerdir? 4-Kanser hastalarının acil servise başvurmadan önce semptom/semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemler ve mevcut semptom/semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemler nelerdir? 5-Kanser hastaların mevcut semptomlara yönelik TAT kullanım amaçları ve TAT kullanımına ilişkin diğer özellikler nelerdir? 6-Kanser hastaları, acil servise gelmeden önce mevcut şikayeti ile ilgili başka bir sağlık çalışanına ya da sağlık kurumuna başvurmuş mudur? Türkiye’de bu sorulara yanıt veren bir çalışmaya ulaşılamamıştır. Bu soruların yanıtlanmasının onkoloji ve acil servis ekibine ve ekipte yer alan hemşirelere önemli bilgiler sağlayacağı düşünülmektedir. Araştırmanın Sınırlılıkları Araştırmaya terminal dönemde olan, iletişim kurulamayan hastaların alınmaması, Araştırmanın tek merkezli yürütülmüş olması, Araştırma süresinin kısa olması, Araştırma verilerinin hasta bildirimine dayalı olması, Hasta ile iletişimin kurulamadığı durumlarda verilerin hasta yakınlarından toplanması, Araştırmacının bir sağlık çalışanı olması nedeniyle, hasta ya da yakınının kullanılan ilaç dışı yöntemleri tam olarak ifade etmekten çekinmiş olması olasılığı araştırmanın sınırlılıkları olarak belirlenmiştir. 6 7 2. KANSER HASTALARININ NEDENLERİ VE ACİL SERVİSE SEMPTOMLARLA BAŞ BAŞVURU ETMEDE KULLANDIKLARI YÖNTEMLER 2.1. Kanser Epidemiyolojisi Kanser en korkulan hastalık anlamını ifade etmekte olup hücrelerin kontrolsüz büyümesi ve anormal şekilde yayılımı ile karakterize olan hastalıklar grubunu tanımlamaktadır. Günümüzünen önemli sağlık sorunlarından biridir. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de önemli bir halk sağlığı sorunudur [26-29]. 2009 yılı kanser istatistiklerine göre ülkemizde her yıl yaklaşık 98 bin erkek ve 63 bin kadın kansere yakalanmaktadır. Erkeklerde en sık görülen kanserler akciğer ve prostat kanserleridir. Kadınlarda ise meme kanseridir [30]. Akciğer kanseri bütün dünyadaki erkeklerde görülen kanserlerin %18'ini, gelişmiş ülkelerdeki erkeklerde görülen kanserlerin ise %21'ini oluşturmaktadır. Mide kanseri ise tüm yeni kanserlerin yaklaşık %10'unu oluşturarak ikinci sırada yerini korumaktadır. Tüm kanserler arasında üçüncü sırada yer alan meme kanseri, kadınlarda görülen kanserlerin %21’inin oluşturmaktadır. Bu kanser çeşitlerini gelişmiş ülkelerde kolorektal kanser ve prostat kanseri, gelişmekte olan ülkelerde ise serviks ve özefagus kanseri takip etmektedir [28]. GLOBOCAN 2012 verilerine göre 2012 yılında Dünya’da toplam 14,1 milyon yeni kanser vakası gelişmiştir. Kansere bağlı ölümlerin ise aynı yıl içinde 8,2 milyon olduğu belirtilmektedir. Ölümlerin en çok akciğer, karaciğer ve mide kanserlerinden gerçekleştiği vurgulanmaktadır [30]. Gelişmiş ülkelerde kanserler tüm ölümlerin %22,3’ünden sorumlu tutulmaktadır. Ülkemizde kanserden ölümler tüm ölümlerin yüz binde 55,77’sini oluşturmaktadır. Ancak bildirimi yapılmayan vakalar göz önüne alındığında bu oranın daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir [26]. Amerika’da yaşayan beyazlarda kanser tanısından sonra yaklaşık %70’inin beş yıl ya da daha uzun süre yaşadıkları belirlenmiştir. Almanya’da Robert Koch-Enstitüsü`nün yapmış olduğu araştırmaya göre cilt, testis ve prostat kanseri tanısından sonra beş yıllık sağkalım oranının %90’dan fazla olduğu, akciğer, özofagus ve pankreas kanserlerinde ise bu oranın 8 %20`den daha az olduğu saptanmıştır. Ülkemizde ise kanser hastalarının sağkalım oranlarıyla ilgili yapılmış araştırmaya rastlanılmamıştır [31]. 2.2. Kanserin Tedavisinde Kullanılan Yöntemler Kanserli bir hastada iki amaçlı tedavi olabilir: 1. Küratif 2. Palyatif Küratif amaçlı tedavi hastalığın tamamen yok edilmesini ve hastanın iyi edilmesini hedeflemektedir. Palyatif amaçlı tedavi ise hastalığın yok edilmesi mümkün olmadığı durumlarda hastalığın geriletilmesini, baskı altına alınmasını hayatın uzatılmasını amaçlamaktadır. Hayatın uzatılmasının olası olmadığı durumlarda ise hastanın yaşam kalitesinin arttırılmasını hedeflenmektedir [32, 33]. Kanser tedavisinde kullanılan dört ayrı geleneksel yöntem mevcuttur. Bu yöntemler: 2.2.1. Cerrahi tedavi Kanserde cerrahi yöntem, tanı amacıyla (biyopsi), küratif amaçlı ya da palyatif amaçlı kullanılabilmektedir [34]. Cerrahi tedavi pek çok kanser türünde ilk uygulanan yöntemdir. Kanser tedavisinde cerrahinin ilk bilinen kullanımı M.Ö. 1600 dolaylarında Mısır’da gerçekleştirilmiştir. Ancak Hipokrat (M.Ö. 400) tarafından önerilmemiştir. Kanser yönetiminde Albert Theodore Billroth tarafından larinks, özofagus ve mide kanserlerinde, William Stewart Halstead tarafından meme kanserinde, EmilTheodore Kocher tarafından tiroid kanserinde, Charles Huggins tarafından ise prostat kanserinde birincil tedavi olarak cerrahi yöntemler geliştirilmiştir. Günümüzde de yeni tedavi yöntemlerinin etkinliğinin giderek artmasıyla kanser cerrahisinde organ fonksiyonlarını koruyacak daha konservatif yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak; cerrahi, geçmişte olduğu gibi bugün de kanser hastalarının multidisipliner yönetiminde kullanılmaktadır [29, 35]. 9 2.2.2. Radyoterapi Radyoterapi, kanserli hücrelerin tahrip edilmesini amaçlayan lokal bir tedavi şeklidir. Radyoterapide iyonizen radyasyon kullanılmaktadır. Hastalık seyrinde genel olarak kanserli hastaların %50-60’ının küratif veya palyatif amaçla, radyoterapiye ihtiyaç duydukları bilinmektedir [26, 36]. Bu oran kanser çeşidine göre farklılık göstermektedir. Meme kanseri hastalarının yaklaşık %70-83’üne radyoterapi uygulanırken, kolon kanseri hastalarının ise yalnızca %1’ine uygulanmaktadır. Toplumdaki kanser profili, radyoterapi hizmet gereksinimini belirlemektedir [35]. Wilhelm Conrad Röntgen 1895 yılında X ısınlarını meydana getirmenin bir yolunu keşfetmiştir. Bu tarihten itibaren radyoterapi, klinik açıdan kanserle savaştaki silahların vazgeçilmezlerinden olmuştur. Radyoterapinin bilimsel temelleri radyobiyoloji ve ilişkili bilimlerce araştırılmış ve açıklanmıştır. Klinik temelleri ise yüksek kaliteli klinik deneyler ile genişletilmiştir. Ülkemizde de radyoterapi uygulayan radyasyon tedavi birimleri bu teknolojik gelişmelere paralel olarak kendilerini yenilemişlerdir [35, 37]. 2.2.3. Kemoterapi Kemoterapi, tümörün sitotoksik ilaçla tedavi edilmesi anlamını taşımaktadır. Kemoterapi uygulaması primer kemoterapi ve adjuvan kemoterapi olarak uygulanmaktadır. Primer kemoterapi metastatik kanserlerde palyatif veya küratif amaçlı uygulanmaktadır. Adjuvan kemoterapi ise primer olarak cerrahi ya da radyoterapi uygulanan hastalarda bu tedavilerden sonra yayılım olasılığını azaltmak için uygulanmaktadır. Kemoterapi uygulamasında temel amaç, hastayı tedavi etmek, kür sağlamak, semptomları azaltmak ve böylece yaşam kalitesini yükseltmektir. Kemoterapi uygulamasının meme, kolorektal, testis ve yumurtalık kanseri, sarkom ve bir dizi hematolojik habis tümörde sağkalım oranlarını önemli ölçüde artırdığı görülmüştür [29, 35, 37, 38]. Kemoterapötik ilaçlar, kan dolaşımı aracılığıyla vücuda yayılarak tümör hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasını engellemektedirler. Kanser hücrelerine yönelik savaşta ilk önerilen ilaçlar olan sülfür ve nitrojen mustard a ilişkin ilk klinik çalışmalar 1940’lı yıllarda yapılmıştır. Günümüzde malign tümör tedavilerinde sıklıkla kullanılan 20-30 sitotoksik ilaç mevcuttur. Çoğunlukla küme halinde verilen bu ilaçlar birden fazla etki mekanizmaları ile kanser hücresinin ölümüne neden olmaktadırlar. [39, 35,37]. 10 2.2.4. İmmünoterapi Biyolojik tedavi olarak da bilinen immünoterapi, kansere karşı vücut savunma mekanizmalarını harekete geçirmektedir [40]. İmmnünoterapi aktif ve pasif şekillerde olabilmektedir. Aktif immünoterapi uygulamasında eskiden non-spesifik stimülanlar kullanılırken günümüzde rekombinan tekniğiyle üretimi sağlanan sitokinler kullanılmakta ve daha selektif etki sağlanmaktadır. Pasif immünoterapi uygulamasında ise önceden duyarlı bir canlıda üretilmiş olan antikorlar kanserli hastaya verilmektedir [29]. İmmünoterapi uygulamasında temel amaç hedefe yönelik ve daha az toksik bir tedavi seçeneği yaratmaktır [41]. Paul Ehrlich tarafından yüzyılın başlarında immün sistemin uyarılarak kanserin tedavi edilmesi fikri ortaya atılmıştır. Paul tarafından gündeme gelen bu düşünce klinik gözlemlere dayanmaktadır. İmmün sistem bilimsel temelde incelendiğinde de sistem açısından kanser hücreleri ve normal hücrelerin aynı olduğu her iki hücre gurubu için de aynı tolerans gösterildiği görülmektedir. Bu sebeple kanser hücreleri, immün sistem tarafından yabancı olarak algılanmamakta ve ona karşı cevap oluşturulmamaktadır. İmmünoterapi uygulaması olarak gerçekleştirilen kanser aşısı ile kanserli hastalara, inaktive kanser hücreleri veya kanser hücresine spesifik proteinlerin injeksiyonu uygulanmaktadır. Bu şekilde hastanın immün sistemi aktive edilerek kanser hücrelerini tanıması ve ona karşı savaş açması amaçlanmaktadır [33, 41]. 2.3. Kanser Hastalarının Yaşadıkları Semptomlar ve Acil Servise Başvuru Nedenleri Kanser hastaları, hastalığa ve tedaviye bağlı bir takım sorunlar yaşamakta ve sonucunda acil servislere başvurabilmektedirler. Bu nedenlerin başlıcaları aşağıda verilmiştir [3, 4, 9, 11, 31, 36, 42-57]. 2.3.1. Hastalığa bağlı nedenler Perikard Efüzyonu /Tamponad Perikardiyal efüzyon, perikard boşluğunda kan veya sıvı varlığı olarak tanımlanmaktadır. Kalp ve perikardın malign tutulumu en sık (%35) akciğer kanserinde, takibinde ise meme 11 kanseri, lösemi, lenfoma, ve melanomada görülmektedir. Perikardial efüzyonda yaygın olarak görülen semptomlar, göğüs ağrısı, öksürük, dispne ve taşikardidir [42, 43]. Vena Kava Süperior Sendromu Vena kava süperior sendromu, süperior mediastinal yapıları veya lenfatikleri sıkıştıran herhangi bir benign ya da malign patolojilerin vena cava süperiora baskı yaparak kalbe venöz dönüşün engellenmesi olarak tanımlanır. Daha önceki yıllarda yapılan çalışmalarda benign etyolojiler (guatr, idiyopatik mediastinal fibrozis, histoplazmozis, tüberküloz, santral venöz kateter, “le ween” peritonovenöz şant, “pacemaker” kateter trombozları) ön plandayken, son çalışmalarda %78-97 oranları ile malign neoplazmlar etyolojide ön planda gösterilmektedir. Vena kava süperior sendromu, en sık akciğer kanserinde (%52-81), takibinde ise lenfomalarda (%2-20) görülmektedir. Meme kanser ise bu duruma neden olan en sık metastatik neoplazmdır. Vena kava süperior sendromunda yaygın olarak görülen semptomlar, öksürük, dispne, yüz ve boyunda şişlik ve kollarda ödemdir [42-44]. Plevral Efüzyon Plevral efüzyon, plevral boşlukta sıvı birikmesi olarak tanımlanmaktadır. Pelvral efüzyonun en sık nedeni, plevra veya mediastinal lenf nodlarının metastatik hastalığıdır. Bu durumun yaklaşık olarak %75’inden akciğer kanseri, meme kanseri ve lenfoma sorumludur. Plevral efüzyonda yaygın olarak görülen semptomlar, kuru öksürük, anoreksiya, dispne, kilo kaybı ve göğüs ağrısıdır [42, 45]. Spinal Kord Basısı Spinal kord basısı, kanser hastalarında önemli bir morbidite nedeni olup beyin metastazlarından sonra en sık görülen nörolojik komplikasyondur. Spinal segmentlerden en sık torakal (%59-78), sonrasında sırayla lomber (%16-33), servikal (%4-15) ve sakral (%510) tutulum gözlenir. Hastalarda %26-49 oranlarında birden fazla tutulum saptanabilir. Spinal kord basısı daha çok kemik metastazlarının en sık görüldüğü, akciğer, prostat ve meme kanserlerinde görülmektedir. Hastalarda en sık görülen semptom, tutulan vertebra bölgesindeki ağrıdır. Ağrıyı ileriki dönemlerde parmaklarda uyuşluk, bacaklarda 12 güçsüzlük, yürüme bozukluğu, idrar ve gaita sorunları gibi nörolojik semptomlar izlemektedir [42-44]. Hiperkalsemi Hiperkalsemi, kanser hastalarında en sık görülen, yaşamı tehdit eden metabolik acildir. Hiperkalsemiye sıklıkla multipl miyeloma ve meme kanseri takibinde ise prostat kanseri, böbrek kanseri, akciğer kanseri ve lenfoma neden olmaktadır. Hiperkalsemide yaygın olarak görülen semptomlar, anoreksiya, atriyal ve ventriküler aritmiler, bradikardi, konfüzyon, letarji, kabızlık, bulantı, poliüri, yorgunluk, kilo kaybı, kaşıntı, polidipsi, kas güçsüzlüğü, konfüzyon, psikoz, nöbet, koma ve ileustur [42-44]. Uygunsuz Antidiüretik Hormon Salınımı Uygunsuz antidiüretik hormon salınımı, intrakranial olaylarda ve intratorasik kitlelerde sıklıkla ortaya çıkabilmekte, ilerlemiş malignitesi olan hastaların yaklaşık %1-2’sinde görülmektedir. Özellikle küçük hücreli akciğer kanseri başta olmak üzere malign tümörlerde (prostat karsinomu, adrenokortikal tümörler, özefagus karsinomu, pankreas karsinomu, kolon karsinomu, timoma, lenfoma, mezotelyoma ve karsinoid tümörler), intraserebral lezyonlarda, santral sinir sistemi enfeksiyonlarında, kafa travmasında, subaraknoid hemorajide, tüberkülozda, pnömoni ve absede görülebilmektedir. Uygunsuz antidiüretik hormon salınımında yaygın olarak görülen semptomlar, yorgunluk, iştahsızlık, bulantı, miyalji ve baş ağrısıdır. Hastalarda bu semptomlara ek olarak, mental durum değişikliği, konfüzyon, psikotik durum, nöbet ve koma durumları da gözlenebilmektedir [42, 43]. Hipoglisemi Hipoglisemi, kanser hastalarında insülin benzeri maddelerin tümör tarafından yapılması, karaciğerdeki yapımından daha fazla glikozun tümör tarafından kullanılması ve hipoglisemiyi önleyen mekanizmaların yetersizliği gibi durumlarda ortaya çıkabilmektedir. Hipoglisemi, hepatoma, böbrek kanseri, pankreas adacık hücreli tümörleri gibi insülin salgılayan tümörlerde görülmektedir. Hipoglisemide yaygın olarak görülen semptomlar, terleme, sinirlilik, taşikardi, bulantı- kusma, pupil değişiklikleri ve konfüzyondur [42, 43]. 13 Tümör Lizis Sendromu Tümör lizis sendromu, hücre içi içeriğinin kana hızlı bir şekilde salınması sonucu oluşan durumdur. Sıklıkla lösemi, lenfoma ve germ hücreli tümörlerde görülmektedir. Bu sendromda, hiperürisemi, hiperkalemi, hiperfosfatemi, hipokalsemi ve böbrek yetmezliği tablosu ortaya çıkmaktadır [42, 43]. 2.3.2. Tedaviye bağlı nedenler Ağrı Ağrı semptomu üç aydan daha kısa sürüyor ise akut, üç aydan daha fazla süre devam ediyorsa kronik olarak sınıflandırılmaktadır [46]. Ağrı, kanser hastalarında sıkça karşımıza çıkan önemli bir semptomdur. Kanser hastalarında ağrının görülme sıklığı metastazlı hastalarda %30, ileri dönemdeki hastalarda ise %80 olarak belirtilmektedir [47]. WHO’ya göre kanser hastalarının %25’inin dinmeyen acı nedeniyle öldüğü tahmin edilmektedir [48]. Kanser hastalarında ağrı, hastalığa, hastalığın tedavisine ve hastalık dışı nedenlere bağlı olarak oluşabilmektedir. Hastalığa bağlı olarak gelişen ağrı tümörün tipine, büyüklüğüne ve metastaz durumuna göre değişebilmektedir. Hastalığın tedavisine bağlı gelişen ağrı ise uygulan tedaviye göre farklılık göstermektedir. Kemoterapötik ajan alımı sonrası ortaya çıkan periferal nöropati, mukozit gibi durumlar, radyoterapi sonrası gelişen sinir hasarları, pelvik ağrı sendromları ve cerrahi işlemler (ampütasyon, torakotomi, mastektomi vb.) ağrıya sebep olmaktadır. Hastalık dışı nedenlere bağlı ağrı iskelet sistemi hastalıkları, diyabete bağlı gelişen periferal nöropati sonucu ortaya çıkabilmektedir. Kanser hastalarında ağrı, ağrı kontrolü ile %90 oranında kontrol altına alınabilmektedir [36, 48, 49]. Ancak Taiwan’da ve Türkiye’de yapılan çalışmalarda kanser hastalarının sırasıyla %27,8 ve %24 oranlarında ağrı sebebiyle acil servise başvurdukları belirlenmiştir [4, 11]. Solunum sıkıntısı Solunum sıkıntısı (dispne), nefes almanın rahatsız edici bir farkındalığı olarak tanımlanmıştır. Terminal dönem hastalarının %75’inden fazlasında solunum sıkıntısı 14 ortaya çıkmaktadır [50]. Ancak bu hastalarda görülen solunum sıkıntısı çoğunlukla genel durum bozukluğuna, düşük performansa, kaşeksiye bağlı olup daha az oranda plevra, akciğer tutulumu, kalp veya pulmoner hastalıklara bağlıdır [51]. Kanser hastalarında genel olarak solunum sıkıntısı, %19 oranında plevral efüzyon, %18 oranında akciğer tutulumu, %11 oranında pnömoni, %9 oranında KOAH, %7 oranında kalp yetmezliği, %5 oranında astım, %3 oranında üst solunum yolu infeksiyonu, pnömotoraks, assit, %2 oranında anemi ve %20 oranında diğer sebeplerden dolayı görülmektedir [51]. Terminal dönem hastalarda solunum sıkıntısının kontrol altına alınması daha az sıklıkta başarı sağlamaktadır [50]. Bir çalışmada acil servise birincil sebep olarak solunum sıkıntısı şikayeti ile başvuran 122 kanser hastasının %60’ı hastaneye yatırılmıştır [46]. Ülkemizde kanser hastalarının acil servise başvurularının değerlendirildiği iki çalışmadan birinde solunum sıkıntısı %30 oran ile birinci başvuru nedeni iken, diğer çalışmada ise %17 oran ile ikinci en yüksek başvuru nedeni olduğu saptanmıştır [4, 9]. Bulantı-kusma Bulantı-kusma kanser hastalarında yaşam kalitesini etkileyen en önemli semptomlardan biridir. Sıklıkla kemoterapiye bağlı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak beyin metastazı, bağırsak tıkanıklığı, hiperkalsemi gibi elektrolit dengesindeki bozukluklar, kullanılan antibiyotik, narkotik analjezik gibi ilaçlar nedeniyle de bulantı-kusma görülebilmektedir [52, 53, 36, 54]. Kemoterapide kullanılan ilaçlar emetojenik etkilerine göre beş gruba ayrılmaktadırlar. Tedavide kullanılan birinci grup ilaçlar %10’un altında bulantı-kusmaya sebep olurken diğerleri de artış göstererek sırasıyla %10-30, %30-60, %60-90, %90 ve üzeri oranda bulantı-kusmaya sebep olmaktadır. En çok bulantı-kusmaya sebep olan ilaçlar beşinci grup ilaçlardır. Bulantının (emesis) akut, subakut ve gecikmiş olarak adlandırılan üç tipi mevcuttur. Akut emesis, tedaviden 1-2 saat sonra başlar ve 24 saat içinde sonaerer. Subakut emesis ise tedaviden 9-18 saat sonra başlamaktadır. Gecikmiş emesis de tedaviden 48-72 saat belirginleşir ve sonraki 1-3 günde hafiflemeye başlar [52]. Kanser hastalarında bulantı-kusma riski yüksektir. Bulantı-kusma, hastalarda metabolik bozukluklara, gecikmiş gastrik boşalmalara ve kranial basıncın artmasına neden olabilmektedir [46]. Araştırmacının gözlemlerine göre tedavi sürecinde bu dönemleri kontrol altına almada başarısız olmaları hastaların sıklıkla acil servise başvurmaları ile sonuçlanmaktadır. Ülkemizde kanser hastalarının acil servise başvurularının 15 değerlendirildiği bir çalışmada bulantı başvuru nedenleri içinde %14 oranı ile üçüncü sırada gelmektedir [4]. Ateş Ateş enfeksiyonda daima en önemli bulgudur. Klinik uygulamada ateşi olan kanserli bir hasta için enfeksiyon ilk düşünülmesi gereken bir durumdur. Ancak kullanılan ilaçlara bağlı olarak ortaya çıkabilen febril reaksiyonlarda unutulmamalıdır. Kemoterapi alan hastalar immün sistemin baskılanması nedeniyle enfeksiyonlara yakalanmaya daha yatkındırlar. Bir çok enfeksiyon deri, ağız, bağırsak ve genital bölgede normalde bulunan bakterilerden kaynaklanmaktadır. Bu hastalar için enfeksiyon en önemli morbidite nedenidir [32, 53, 55]. Kanser hastaları genellikle aldıkları kemoterapi tedavisi sonrası yüksek ateşle acil servislere başvurabilmektedirler. 7 ülkede yapılan 18 çalışmayı içeren sistematik derlemede 14 çalışmada ateşin kanser hastalarının acil servise başvuru nedenleri içinde en yaygın semptom olduğu gözlenmiştir [3]. Ülkemizde kanser hastalarının acil servise başvurularının değerlendirildiği bir çalışmada ateş, bu hastaların acil servise başvuru nedenleri içinde %13 oranı ile dördüncü sırada bulunmuştur [4]. Beslenme bozukluğu Kanser hastalarında görülen en tipik sorunlardan biri de beslenme bozukluğudur. Hastalarda beslenmenin bozulmasına tümörün yeri ve hastalığa eşlik eden iştahsızlık, bulantı, ishal gibi bir çok semptom neden olabilmektedir [52, 36, 46, 56]. Özellikle başboyun kanserli hastalar tedavi sürecinde ve sonrasındaki takip aşamasında beslenme desteğine gereksinim duyabilmektedirler. Bu sorunun çözümü için enteral beslenme solüsyonları kullanılmaktadır [52, 36, 56]. Beslenme bozukluğu, kanser hastalarında sıklıkla güçsüzlük, yorgunluk ve düşük yaşam kalitesi ile ilişkilendirilmektedir. Beslenme bozukluğunun yol açtığı sorunlar, hastaların tedaviye yanıtlarını, ortaya çıkan yan etkilere toleranslarını olumsuz etkilemektedir [52, 56]. 16 Yorgunluk Yorgunluk kanser hastalarında en sık görülen semptomlardan birisidir. Hastalar ve hekimler bu durumu farklı tanımlamaktadırlar. Hastalar yorgunluğu, ağırlık hissi, çabuk yorulma ve halsizlik gibi terimlerle tanımlarken, hekimler ise yorgunluğu kuvvet kaybı, enerji kaybı olarak tanımlamaktadır [32, 50]. Kanser hastaları arasında yorgunluk semptomunun görülme sıklığının %60 ile %96 arasında olduğu tahmin edilmektedir [46]. Özellikle kemoterapi alan hastaların %90’ından fazlasında yorgunluk ortaya çıkmaktadır [32, 50]. Yorgunluk, hastalığa, hastalığın tedavisine, eşlik eden hastalıklara ve yaşanılan ağrı, stres, uykusuz kalma gibi birçok faktöre bağlı olarak görülebilmektedir. Çok boyutlu bir fenomen olan yorgunluk, hastalığın her aşamasında ortaya çıkabilmektedir. Hastaların kişiler arası ilişkilerini, günlük aktivitelerini, cinsel yaşamlarını ve tedaviye olan dayanıklılıklarını son derece olumsuz etkilemektedir. Yapılan bir çalışmada hastaların %28’inin yorgunluk nedeniyle işlerini tamamen bırakmak zorunda kaldıkları saptanmıştır [31, 36, 46, 53, 55]. Yorgunluk, kanser hastalarının acil servislere başvurularında da önde gelen semptomlardan birisidir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada yorgunluk kanser hastalarının acil servise başvurularında beşinci neden olarak karşımıza çıkmaktır [4]. Anksiyete Kanser, psikososyal sorunların sık görüldüğü hastalıklardan biridir. Hastalığın ve tedavilerin neden olduğu olumsuz faktörler, hastaların işlevselliklerini sınırlamakta ve bireysel baş etme güdülerini engellemektedir [31]. Kanser hastalarında kemoterapinin kaygı, korku, depresyon, anksiyete gibi istenmeyen yan etkileri mevcuttur [38]. 2009 yılında Avustralya’da yapılan bir çalışmada kemoterapi alan hastalarda anksiyete görülme sıklığı %45 olarak belirlenmiştir [57]. Konstipasyon Konstipasyon (kabızlık) kanser hastalarında görülen diğer bir semptomdur. Genellikle birden fazla nedene bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Kanser hastalarında kabızlık, hareketsizlik, beslenme bozukluğu, sıvı alımının azlığı gibi genel nedenlere, hiperkalsemi, dehidratasyon, üremi gibi metabolik nedenlere, opioid ve diğer analjeziklere, antikanser 17 ilaçlara, ağrılı anal bölge sorunlarına, tıkanma gibi kolorektal nedenlere ve spinal kord basısı gibi nörolojik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir [52, 55]. Diyare Diyare (ishal) osmotik, sekretuvar, eksüdatif veya motilite bozukluğu gibi önemli faktörler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Pankreas kanserlerinde, osmotik diyare yetersiz sindirim enzimleri sonucu meydana gelmektedir. Kanser hastalarının genelinde %4-10 oranında ishal semptomu görülmektedir. Hastalarda ishal beslenme şekline, alınan laksatiflere, antibiyotiklere veya magnezyumlu antiasit ilaçlara bağlı olarak gelişebilmektedir. Ancak kansere bağlı fistüllere, vagotomi gibi cerrahi girişimlere, infeksiyonlara, malabsorbsiyona, radyoterapiye, rektum kanserine, inkontinansa yada anksiyeteye bağlı olarak da gelişebildiği unutulmamalıdır. Karsinoid tümörler ve medüller tipte tiroid kanseri hormonal nedenlerle ishale yol açabilmektedir. Bazı kemoterapötik ajanların da ciddi ishallere yol açabildiği belirtilerek kemoterapiye bağlı oluşan ishallerin hayati tehlike oluşturduklarına dikkat çekilmektedir [52, 46, 55]. Gastrointestinal kanama Kanser hastalarında gastrointestinal sistem kanamaları %80 oranında özefagus kaynaklı nedenlere, mide ve duodenum kaynaklı nedenlere, kolorektal kaynaklı nedenlere ve sistemik nedenlere bağlı olarakortaya çıkmaktadır. Özefagus kaynaklı nedenle rmalign infiltrasyonlar, karaciğer tümörü ve metastaza bağlı varisleşmedir. Mide ve bağırsak kaynaklı nedenler arasında mide duodenum ülserleri, gastrik erozyonlar, rektum kanseri ve hemoroid gibi nedenler yer almaktadır. Bunların dışında hastaların bazı kullandığı ilaçlar özellikle aspirin ve non-steroid antienflamatuar analjezikler üst gastrointestinal kanalda ülser ve kanamaya neden olabilir. Bu ilaçlar steroidlerle kombine kullanıldığında kanama riski daha da artmaktadır [52]. Ülkemizde yapılan bir çalışmada kanser hastalarının acil servise başvuru sebepleri arasında gaitada kan olması şikayetinin %2 oranında olduğunu saptamıştır [4]. 18 Hematüri Hematüri, üriner sistem kanserlerinin çoğunda karşımıza ilk çıkan semptomlardan biridir. Özellikle mesane kanserlerinde sık görülmekle birlikte üriner sistem dışındaki kanserlerde de görülebilmektedir. Kanser tedavilerinde kullanılan kemoterapötik ajanlarda hemorajik sistit gibi tablolara yol açabilmektedir [53]. Özellikle genitoüriner sistem kanseri olan hastaların bu şikayetle acil servise başvurdukları araştırmacı tarafından gözlemlenmiştir. 2.4. Kanser Hastalarının Semptomlarla Baş Etmede Kullandıkları Yöntemler Kanser hastalarının çoğu spiritüel destek sağlamak, tanı aşamasından sonra yaşam süresini ve kalitesini arttırmak, hastalık ve tedavi sonucu ortaya çıkan semptomlarla baş etmek için Tamamlayıcı ve Alternatif Terapiler (TAT) kullanmaktadırlar [20]. Birleşik Devletlerde Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) ne bağlı TAT Merkezi (NCCAM) 1991 yılında kurulmuştur. Bu merkezi amacı, konvansiyonel tedaviler dışında kalan TAT uygulamalarının güvenilirlik ve etkinliğini incelemek, etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış uygulamaların da konvansiyonel tedavilerekatılımını sağlamaktır. Kronik hastalıkla yaşayan birey sayısının artmasına paralel olarak TAT uygulamaları Dünya’da giderek artmıştır. NCCAM TAT uygulamalarını dört ayrı kategoride sınıflandırmıştır [22, 58-62]. 2.4.1. Doğal ürünler Doğal ürünler, kanser hastalarında immün fonksiyonları güçlendirmede ve tedaviye ilişkin yan etkileri azaltmada kullanılmaktadır. Bitkiler, vitaminler ve diyetler bu uygulamalar arasında yer almaktadır. Doğal ürünlerin biyolojik olarak aktif bileşenler olduğu unutulmamalıdır. Bileşenler tedaviyle negatif etkileşime yol açabilirler [20, 22, 58-60, 62]. Özellikle sarımsak, ginkgo biloba (japon eriği), ezan çiçeği, ekinezya (koni çiçeği), siyah üzüm çekirdeği ve sarı kantaron (St John’s Wort) gibi doğal ürünlerin kanser tedavisinde etkinliğinin bilinmediği kemoterapinin etkisini azaltabileceği ya da kemoterapi ile etkileşim gösterebileceği belirtilmektedir [24]. 19 2.4.2. Beden-zihin tıbbı Beden-zihin tıbbı, zihinsel yöntemlerle vücut sağlığını etkilemeyi amaçlamıştır. Meditasyon, hasta destek grupları, yoga, müzik vb.uygulamalar beden-zihin tıbbı uygulamalarına örnek olarak verilmektedir [20, 22, 58-60, 62, 63]. Kanser hastalarında semptom kontrolüne yönelik yapılan yoga, meditasyon ve müzik uygulamalarının anksiyete, stres, bulantı, yorgunluk, depresyon ve kan basıncını azalttığı iyilik halini ve yaşam kalitesini arttırdığı çalışmalar sonucunda saptanmıştır [20, 24]. 2.4.3. Manipülatif ve beden temelli tedaviler Manüplatif tedaviler kas iskelet sistemine yönelik uygulanan yöntemlerdir. Akupressür, refleksoloji ve masaj uygulamaları manüplatif ve beden temelli tedavilere örnek olarak verilebilen uygulamalardır [20, 22, 58-60, 62]. Kanser hastalarında semptom kontrolüne yönelik yapılan akupressür uygulamasının bulantı-kusma şiddetini azaltmada, refleksoloji uygulamasının ise ağrı ve anksiyeteyi azaltmada, yaşam kalitesini arttırmada etkili olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur [20, 24]. 2.4.4. Diğer TAT uygulamaları Diğer TAT uygulamaları hareket terapileri (pilates, Alexander Tekniği…vb.) ve enerji terapilerini (reiki, terapötik dokunma…vb.) içermektedir. Bu uygulamalar, genel sağlık ve iyilik hali, releksasyonun sağlanması ve birçok kronik hastalığın semptomlarının giderilmesi amacıyla kullanılmaktadır [59, 60, 62]. Ağrının hafifletilmesi, anksiyete, depresyon ve yorgunluğun azaltılması, kan basıncı ve nabzın düzenlenmesi, yaşam kalitesinin arttırılması reikinin terapötik etkilerine örnek verilmektedir [62]. 2.5. TAT Uygulamalarında Hemşirenin Rolü Kanser başta olmak üzere kronik hastalıklarda iyilik halini geliştirmek, değişik sağlık yararları elde etmek için kullanım alanı giderek genişleyen palyatif bakım 20 uygulamalarından biri tamamlayıcı yöntemlerdir. Günümüzde kronik hastalıkla yaşamını sürdüren birey sayısının ve tamamlayıcı terapilere yönelişin artması sağlık çalışanlarının da konuya ilgi duymasına yol açmıştır [20, 21]. Ülkemizde kurumsallaşmış bir TAT uygulaması henüz olmadığı için hastalar sağlık personelinin bilgisi dışında bu yöntemlere başvurmaktadırlar. Bu yöntemlerin yan etkilerinin neler olduğu konusunda yapılmış çalışma bulunmamaktadır. Bu açıdan hemşirelerin TAT uygulamalarını bilmesi ve hastaların bu gereksinimlerini karşılamak için daha güvenilir eller olarak, bazı yöntemleri uygulayabilmesi gerekir [25]. Hemşirelik uygulamaları ve TAT yöntemleri, bireye holistik yönden yaklaşmaları, tedavi sırasında destekleyici rolde olmaları, sağlığın yükseltilmesine ve hastanın aktif rol almasına odaklanmaları açısından aynı temele dayanmaktadır [65]. Literatüre bakıldığında TAT uygulamalarının bilgiye ve bilimsel sorun çözme becerisine sahip profesyonel hemşireler tarafından hemşirelik girişimi olarak uygulandığı görülmektedir [64]. Hemşireler, masaj, aromaterapi ve terapötik dokunma gibi yöntemleri doğrudan, beslenme terapileri, hipnoterapi gibi uygulamaları kısmi boyutta, akupunktur ve chiropractice gibi yöntemleri ise öneri boyutunda uygulamalara dahil edebilmektedirler. Hemşirelerin, bu yöntemlerden en sık masaj yöntemini, takibinde ise aromaterapi, refleksoloji ve terapötik dokunmayı kullandıkları belirtilmektedir [64, 65]. Günümüzde hemşirelerin TAT uygulamalarını özellikle ağrı semptomunu gidermede kullandıkları görülmektedir [65]. 21 3. GEREÇ-YÖNTEM 3.1. Araştırmanın Şekli Bu araştırma 1 Ocak-15 Mayıs 2014 tarihleri arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Acil Servisi’ne başvuran kanser hastalarının acile başvurma nedenleri ve semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemleri belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. 3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Özellikleri Araştırma Ankara ilinde bulunan Gülhane Askeri Tıp Akademisi Acil Tıp Anabilim Dalı (GATA Acil Tıp AD)’nda gerçekleştirilmiştir. GATA Acil Tıp AD 1986 yılında İlk ve Acil Yardım Eğitim Merkezi Başkanlığı adı altında hizmet vermeye başlamıştır. 2000 yılında ise Acil Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı adı ile yeniden teşkilatlanmıştır. Günümüzde halen hizmet vermekte olan GATA Acil Tıp AD’de 4 öğretim üyesi-hekim, 13 uzmanhekim, 12 uzmanlık öğrencisi-hekim, 18 hemşire ve 6 Ambulans ve Acil Bakım Teknikeri (AABT) görev yapmaktadır. GATA Acil Tıp AD, erişkin ve çocuk acil olmak üzere iki bölümde hizmet vermektedir. Erişkin acil hizmet alanı; triaj, hızlı bakı bölümü, canlandırma/travma odaları, gözlem odası, erişkin hasta kabinleri, ortopedi muayene ve alçı odası, radyoloji ve laboratuar birimleri, danışma ve güvenlik alanlarından oluşmaktadır. Triaj, bu konuda eğitim almış triaj hemşireleri veya AABT’ler tarafından yapılmaktadır. Bu bölümde acil servise başvuran tüm hastalar için 5 seviyeli Acil Ciddiyet İndeksi (Emergency Severity Index) kullanılmaktadır. Bunun sonucunda hastalar aciliyet derecelerine göre öncelikleri belirlenerek acil servisin uygun bölümüne yönlendirilmektedirler. Hızlı bakı bölümü daha az acil olan hastaların muayene ve tedavilerinin yapıldığı bölümdür. Bu bölüm, 3 doktor muayene odası ve 1 hemşire çalışma alanından oluşmaktadır. Canlandırma/travma odaları, çok acil hastaların hayata döndürülmesi amacıyla kullanılan her türlü donanıma sahip izole bölümlerdir. Acil serviste toplam 3 adet canlandırma/travma odası bulunmaktır. Gözlem odası, monitörize edilerek takip edilmesi gereken kritik durumdaki hastaların acil serviste geçici takiplerinin yapıldığı 22 bölümdür. Birbirlerinden perde ile ayrılmış 3 hasta yatağına sahiptir. Hasta kabinleri, arena tarzında doktor ve hemşire çalışma alanları etrafına yerleştirilmiş olan ön kısımlar şeffaf camdan yapılmış kabinlerdir. Acil serviste, gerekli ekipmanlarla donatılmış, birbirinden duvarlarla ayrılmış, izole toplam 13 hasta kabini bulunmaktadır. Ortopedi muayene ve alçı odası, acil serviste hızlı bakı kısmına yakın olarak yerleştirilmiş alçı ve atel uygulamalarının yapıldığı bölümdür. Acil radyoloji birimi, direkt grafilerin dijital röntgen cihazı ile çekildiği birimdir. Acil laboratuar birimi ise, acil servise başvuran hastalar için gereken laboratuar testlerinin yapıldığı 24 saat kesintisiz hizmet veren bir birimdir. Acil serviste her nöbet ekibinde, triaj ve hızlı bakıda 2 acil tıp asistanı, 2 intern doktor, 1 hemşire ve 1 AABT; gözlem, canlandırma/travma ve erişkin kabinlerinin bulunduğu bölümde ise 3 acil tıp asistanı, 4 hemşire, 1 acil tıp uzmanı, 3 hasta bakım personeli olmak üzere toplam 17 kişi görev almaktadır. Kanserli hastalar, acil servise başvuru nedenleri sonucu acil ciddiyet indeksine göre sıklıkla 3 kodunu almakta ve acil serviste sıklıkla gözlem odasında ya da izole hasta kabinlerinde gözlem altına alınmaktadırlar. 3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi Araştırmanın evrenini, 1 Ocak 2013- 31 Aralık 2013 tarihleri arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Acil Servisi’ne başvuran kanser hastaları oluşturmaktadır. Kayıtların yetersizliği nedeniyle bir yılda başvuran kanser hastası sayısı belirlenememiştir. Bu nedenle araştırmanın örneklemi, evreni bilinmeyen örnekleme formülü kullanılarak [n=t 2 pq/d 2 ] belirlenen 384 hastadan oluşmuştur. Araştırmada veri toplama için planlanan dört aylık süre (1 Ocak- 30 Nisan 2014) içinde belirlenen örneklem sayısına ulaşılamadığı için süre 15 gün daha uzatılmış, bu sürede tekrarlı başvuruların artması nedeniyle araştırma dört buçuk ayda, 243 hasta ile sonlandırılmıştır. Araştırma süreci boyunca 26 hasta araştırmayı kabul etmediği, 28 hasta (11 hasta ağrı, 9 hasta nefes darlığı, 4 hasta bulantıkusma ve 4 hasta idrar yapamama nedeniyle) tekrarlı başvuru yaptığı için araştırmaya dahil edilememiştir. Solunum sıkıntısı, halsizlik ve beslenme bozukluğu gibi şikayetlerle başvuran 14 hasta ise acil gözlem sırasında hayatını kaybettiği için araştırmaya dahil edilememiştir. 23 3.4. Verilerin Toplanması Uygulama 1 Ocak-15 Mayıs 2014 tarihleri arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Acil Servisi’nde yapılmıştır. Acil servise başvuran kanser hastalarından örnekleme alınma ölçütlerini karşılayan hastalara veri toplama aracı uygulanmıştır. 3.4.1. Veri toplama aracı Veriler araştırmacı tarafından ilgili kaynaklardan yararlanılarak oluşturulan anket formu (EK.1) ile toplanmıştır. Anket formu toplam 30 sorudan oluşmaktadır. Altı soru kişisel bilgiler, dokuz soru hastaların hastalık ve tedavi özellikleri, beş soru acil servise başvuru sıklığı ve başvuru nedenleri, yedi soru semptomlarla baş etmede kullanılan yöntemler ve kullanım sıklıkları, bir soru kullanılan yöntemlerin maliyeti, bir soru bu yöntemlere kimlerin önerisi ile başvurdukları, bir soru evde sağlık bakımı alıp almadıklarıyla ilgilidir. 3.4.2.Veri toplama aracının uygulanması Araştırmanın verileri araştırmacının gözlemlerine dayanarak kanser hastalarının en çok başvurduğu saatler (08.00-22.00) arasında, araştırmacı tarafından yüz yüze görüşme tekniği ile acil serviste toplanmıştır. Görüşme süresi TAT uygulayan hastalar için soru sayısının fazla olması nedeniyle yaklaşık olarak 15 dk, TAT uygulamayan hastalar için yaklaşık olarak 10 dk sürmüştür. Görüşmeler acil serviste hasta odalarının karşısında bulunan desklerde gerçekleşmiştir. Anket formunu doldurmak için hastaların sıkıntılarının giderilmesi beklenmiş, hastada rahatlama sağlandıktan sonra form doldurulmuştur. Veriler hastanın yanıt verebilmesi durumunda kendisinden, diğer durumlarda (yakınının yanıt vermek istemesi, hastanın halsizlik vb nedenle yanıt vermek istememesi) hasta yakınından toplanmıştır. Hastalardan 196 ‘sı için yakını ile 47 hastanın kendisi ile görüşülmüştür. 24 3.4.3.Verilerin değerlendirilmesi Araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesinde SPSS 16.0 istatistik paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiklerden yararlanılmıştır. Tanımlar için sayı, ve yüzdelik değerleri, karşılaştırmalar için ki-kare testi kullanılmıştır. 3.5. Araştırmanın Etik Boyutu Araştırmanın etik açıdan uygunluğunun değerlendirilmesi amacıyla; GATA Etik Kurulu’na başvurulmuş ve 16 Aralık 2013 tarihli 29’uncu oturumda, araştırmanın yapılması etik açıdan uygun bulunmuştur (EK.2). Anket formunun değerlendirilmesi amacıyla da GATA Araştırma Amaçlı Anketleri Değerlendirme Kurulu’na başvurulmuş ve kurul anket formunun uygun olduğuna karar vermiştir (EK.3). Hastalara çalışma hakkında ayrıntılı açıklama yapılarak, hastalardan çalışmayı katılmayı kabul ettiklerini gösteren yazılı onam belgesi alınmıştır (EK.4). 25 4. BULGULAR Gülhane Askeri Tıp Akademisi Acil Servisi’ne başvuran kanser hastalarının acile başvurma nedenleri ve semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemleri belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmadan elde edilen bulgular, aşağıda belirtilen başlıklar altında sunulmuştur. Hastaların Tanımlayıcı Özelliklerine İlişkin Bulgular Hastaların Acil Servise Başvurularına İlişkin Bulgular Hastaların Semptom/Semptomlarla Baş Etmede Kullandıkları Yöntemlere İlişkin Bulgular Hastaların Evde Sağlık Bakımı Alma Durumlarına İlişkin Bulgular Kanser Hastalarının Semptomlarla Baş Etmede Kullandıkları Yöntemlerin Bireysel Özelliklere ve Yaşadıkları Semptomlara Göre Dağılımı 26 Hastaların Tanımlayıcı Özelliklerine İlişkin Bulgular Bu bölümde hastaların sosyo-demografik özellikleri, sağlık sorunlarına ilişkin özellikleri ile tedavi özelliklerine ilişkin bilgilerin dağılımını içeren frekans çizelgeleri sunulmuştur. Çizelge 4.1. Hastaların sosyo-demografik özellikleri (n=243) Özellikler Yaş Ort=61,33±15,33 Cinsiyet Eğitim Medeni hal Meslek Ailede kişi başına düşen aylık gelir 19-40 41-60 61 ve üzeri Kadın Erkek Okur-yazar değil İlkokul-ortaokul mezunu Lise mezunu Üniversite ve üstü mezun Evli Bekar Boşanmış Eşi ölmüş Emekli Ev hanımı Devlet memuru Serbest meslek Özel sektör çalışanı Diğer (işsiz, öğrenci) 1000 TL altı 1001-2000 TL 2001-3000 TL 3001-4000 TL 4000 TL üzeri Sayı 30 72 141 106 137 23 126 54 40 194 14 5 30 106 81 25 16 12 3 93 110 26 7 7 % 12,3 29,7 58,0 43,6 56,4 9,5 51,8 22,2 16,5 79,8 5,8 2,1 12,3 43,6 33,3 10,3 6,6 5,0 1,2 38,2 45,3 10,7 2,9 2,9 Çizelge 4.1’de hastaların sosyo-demografik özelliklerinin dağılımı verilmiştir. Hastaların yaş ortalaması 61,33±15,33 olup, %58’i 61 ve üzeri yaşta, %56,4’ü erkektir. Hastaların %51,8’u ilkokul ya da ortaokul mezunu, %79,8’i evlidir. Ev hanımı olanlar örneklem grubunun %33,3’ünü, emekli olanlar %43,6’sını oluşturmaktadır. Aile gelirinin kişi başına 1001-2000 TL arası olduğunu bildiren hastaların oranı %45,3’tür. 27 Çizelge 4.2. Hastaların sağlık sorunlarına ilişkin özellikleri Özellikler Kansere eşlik eden kronik hastalık Mevcut kronik hastalıklar* (n=132) Mevcut olan kanser tipi** (n=243) Kanser tanısının tarihi Metastaz durumu Var Sayı 132 % 54,3 Yok 111 45,7 Hipertansiyon 87 65,9 Diyabetes mellitüs 47 35,6 Koroner arter hastalığı 28 21,2 Kalp Yetmezliği 24 18,2 KOAH 20 15,2 Kronik böbrek yetmezliği 8 6,1 SVO 6 4,5 Gastrointestinal sistem kanserleri 83 34,2 Solunum sistemi kanserleri 50 20,6 Ürogenital sistem kanserleri 35 14,5 Endokrin sistem kansreleri 35 14,5 Hematopoetik sistem kanserleri 25 10,3 Kas-iskelet sistemi kanserleri 13 5,3 Sinir sistemi kanserleri 9 3,7 Diğer (cilt kanseri) 5 2,1 0-3 ay 75 30,9 4-11 ay 57 23,4 1 yıl ve üzeri 111 45,7 Var 123 50,6 Yok 120 49,4 *Birden fazla kronik hastalığı olan hastalar olduğu için n sayısı katlanmıştır. **Birden fazla kanser çeşidi olan hastalar olduğu için n sayısı katlanmıştır. Çizelge 4.2’de hastaların sağlık sorunlarına ilişkin özelliklerinin dağılımı verilmiştir. Hastaların %54,3’ü herhangi bir kronik hastalığa sahiptir. Hastalarda görülen kronik hastalıklar arasında % 65,9 oranı ile hipertansiyon birinci sırada yer alırken, %35,6 oranı ile diyabetes mellitüs ikinci sırada yer almıştır. Hastalarda en sık görülen kanser çeşidi %34,2 oranı ile gastrointestinal sistem kanserleri olurken en az görülen kanser çeşidi %2,1 oranı ile diğer kanserler (cilt kanseri) olmuştur. Hastaların %30,9’u kanser tanısını 0-3 ay önce, %45,7’si ise 1 yıl ya da daha uzun süre önce almıştır. Hastaların %50,6’sının metastazı bulunmaktadır. 28 Çizelge 4.3. Hastaların tedavi özellikleri Özellikler Tedavi şekilleri* (n=243) En son alınan tedavi En son tedavi aldığı tarihi Hastaların tedavi sürecinde acil durumlara ilişkin bilgilendirilme durumları Bilgilendirildikleri durumlar** (n=99) Sayı % Kemoterapi 204 84,0 Cerrahi tedavi 122 50,2 Radyoterapi 105 43,2 İmmünoterapi 13 5,3 Kemoterapi 168 69,1 Kemoterapi dışındaki tedaviler 75 30,9 1 gün önce 34 14 2-7 gün önce 54 22,2 8 gün-1 ay önce 75 30,9 2 ay-1 yıl önce 43 17,7 1 yıl üzeri 37 15,2 Bilgilendirilen 99 40,7 Bilgilendirilmeyen 144 59,3 Ateş 60 60,6 Bulantı-kusma 51 51,5 Ağrı 23 23,2 Bayılma 8 8,1 İshal 7 7,1 Nefes darlığı 6 6,1 Denge kaybı 5 5,1 Diğer durumlar 10 10,1 *Birden fazla yanıt nedeniyle n sayısı katlanmıştır. **Diğer durumlar: çarpıntı, idrara çıkamama, idrardan kan gelmesi, kabızlık, ağızdan kan gelmesi. Birden fazla yanıt nedeniyle n sayısı katlanmıştır. Çizelge 4.3’te hastaların tedavi özelliklerinin dağılımı verilmiştir. Hastaların %84’ü kemoterapi, %50,2’si cerrahi tedavi, %43,2’si radyoterapi almıştır. Hastaların çoğu (%69,1) acil servise başvurmadan önce en son kemoterapi almıştır. Acile başvurmadan 2-7 gün önce tedavi almış olanlar %22,2, 8 gün-1 ay önce tedavi almış olanlar %30,9 dur. Hastaların %59,3’ü tedavi sürecinde acil durumlar hakkında bilgilendirilmemiştir. Bilgilendirilen hastaların %60,6’sı ateş hakkında, %51,5’i bulantı-kusma hakkında bilgilendirilmiştir. 29 Hastaların Acil Servise Başvurularına İlişkin Bulgular Bu bölümde hastaların acil servise başvuru sıklıkları ve başvuru nedenlerine ilişkin bilgilerin dağılımını içeren frekans çizelge sunulmuştur. Çizelge 4.4. Hastaların acil servise başvuru sıklıkları ve başvuru nedenleri Acil servise başvuru özellikleri Son bir yıl içinde acil servise başvuru durumu Tekrarlı başvurularda son başvuru ile önceki arasında geçen süre (n=157) Şu anki başvuru nedeni* (n=243) Önceki başvuru nedeni** (n=157) Mevcut semptom ile ilgili acile başvurmadan önce başka kurum ya da kişiye başvurma durumu Sayı % İlk başvuru 86 35,4 2 başvuru 23 9,5 3 başvuru 42 17,2 4 başvuru 23 9,5 5 ve daha fazla başvuru 69 28,4 0-1 gün 54 34,4 2 gün -1 hafta 36 22,9 1 haftadan fazla 67 42,7 Ağrı 59 24,3 Bulantı-kusma 40 16,5 Nefes darlığı 38 15,6 Ateş 29 11,9 Halsizlik 22 9,1 Diğer şikayetler 55 22,6 Ağrı 53 33,8 Bulantı-kusma 25 15,9 Nefes darlığı 22 14,0 Ateş 15 9,6 Halsizlik 14 8,9 Diğer şikayetler 28 17,8 Başvurmamış 141 58 Onkoloji doktoruna başvurmuş 39 16 Aile hekimi ya da polikliniğe başvurmuş 38 15,7 Telefonla danışmanlık almış 25 10,3 *Diğer şikayetler: iştahsızlık, halisinasyon görme, nöbet geçirme, hemoptizi, çarpıntı, karında şişlik, makatta kanama, hipoglisemi, denge kaybı, idrara çıkamama, kabızlık, vücutta kızarıklık, kasılma, konuşmada güçlük, hematüri, ishal. **Diğer şikayetler: hematüri, ishal, iştahsızlık, nöbet geçirme, hemoptizi, çarpıntı, konuşmada güçlük, makatta kanama, hipoglisemi, öksürük, denge kaybı, idrara çıkamama, kabızlık, vücutta kızarıklık. 30 Çizelge 4.4’de hastaların acil servise başvuru sıklıkları ve başvuru nedenlerine ilişkin özelliklerin dağılımı verilmiştir. Hastaların %35,4’ü son bir yıl içinde acil servise ilk kez başvururken, %28,4’ü 5 ve daha fazla kez acil servise başvurmuştur. Daha önce acile başvurmuş olanların son başvurusu ile bir önceki başvurusu arasında geçen süre 0-1 gün olanlar %34,4, 1 haftadan daha uzun süre olanlar %42,7 olarak bulunmuştur. Hastaların önceki acil servis başvuru nedenleri içinde ağrı %33,8 oranı ile ilk sırada yer almıştır. Hastaların şu anki acil servis başvuru nedenleri içinde de ağrı %24,3 oranı ile yine ilk sırada yer almıştır. Hastaların %58’i mevcut semptom ile ilgili olarak acile başvurmadan önce başka kurum ya da kişiye başvurmamıştır. Bu gün acil servise gelmeden önce 25 hasta, şikayetlerine ilişkin olarak telefonla doktorlarına danışmıştır. Bunlardan 17’si onkoloji doktoru, diğerleri farklı branş doktorlarıdır. 31 Hastaların Semptom/Semptomlarla Baş Etmede Kullandıkları Yöntemlere İlişkin Bulgular Bu bölümde hastaların semptom/semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemler ve kullanım amaçlarına ilişkin bilgilerin dağılımını içeren frekans çizelgeler sunulmuştur. Çizelge 4.5. Hastaların acile başvurmadan önce semptom/semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemler Sayı % Acile başvurmadan önce Evet 62 25,5 semptoma yönelik ilaç kullanma Hayır 181 74,5 Antipiretik 21 33,8 Antiemetik 12 19,4 Narkotik analjezik 9 14,5 Bronkodilatör 8 12,9 Diğer ilaçlar 12 19,4 Acile başvurmadan semptoma Evet 32 13,2 yönelik TAT kullanma Hayır 211 86,8 Bitkisel çaylar 19 59,4 Kullanılan TAT yöntemleri Masaj, ovma 7 21,9 (n=32) Sıcak soğuk uygulama 6 18,7 Diğer 3 9,4 Kullanılan ilaçlar* (n=62) *Diğer ilaçlar: antiepileptik, antidiabetik, spazmolitik, lavman, antidiareyik, antialerjik. **Diğer uygulamalar: kesme şekeri, karbonat ile ağız gargarası, yoğurt-çay karışmı. Birden fazla yanıt nedeniyle n sayısı katlanmıştır. Çizelge 4.5’te hastaların acile başvurmadan önce semptom/semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemlere ilişkin özelliklerin dağılımı verilmiştir. Hastaların %74,5’i acile başvurmadan önce semptoma yönelik ilaç kullanmamıştır. İlaç kullanan hastaların %33,8’i antipiretik kullanmıştır. Hastaların %86,8’i acile başvurmadan önce semptoma yönelik TAT yöntemi kullanmamıştır. TAT yöntemleri arasında en sık %59,4 oranı ile bitkisel çaylar kullanılmıştır. 32 Çizelge 4.6. Hastaların semptom/semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemler Hastaların mevcut semptomları* (n=243) Kanser tedavisi için TAT yöntemi kullanma** (n=243) Kullanılan TAT yöntemi sayısı (n=89) Sayı % Halsizlik-yorgunluk 125 51,4 Ağrı 107 44,0 Bulantı-kusma 101 41,6 İştahsızlık 72 29,6 Nefes darlığı 39 16,0 Anksiyete 28 11,5 Ateş 28 11,5 Kilo kaybı 20 8,2 Diğer semptomlar 97 39,9 Kullanmıyor 154 63,4 Bitkisel tedavi ve çaylar 81 33,3 Bitkisel olmayan ürün 17 7,0 Vitamin, mineral 8 3,3 Masaj, ovma 7 2,9 Diğer yöntemler 7 2,9 Bir 63 70,8 Birden fazla 26 29,2 *Diğer semptomlar: denge kaybı, kasılmalar, kabızlık, konuşmada güçlük, hematüri, uykusuzluk, ishal, uyku hali, öksürük, nöbet geçirme, saç dökülmesi, karında şişlik, hipoglisemi, idrara çıkamama, makattan kan gelmesi, unutkanlık, ağız yarası, burun kanaması, kilo alımı, çift görme. Birden fazla yanıt nedeniyle n sayısı katlanmış. **Diğer yöntemler: dini terapi, meditasyon, biyoenerji, reiki, plates, yoga. Birden fazla yanıt nedeniyle n sayısı katlanmış. Çizelge 4.6’te hastaların semptom/semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemlere ilişkin özelliklerin dağılımı verilmiştir. Hastaların kanserle ilgili yaşadıkları semptomlar arasında halsizlik-yorgunluğun (%51,4) ilk sırada yer aldığı, halsizlik-yorgunluğu takiben en sık yaşanan semptomların ağrı (%44,0) ve bulantı-kusma (%41,6) olduğu saptanmıştır. Hastaların %63,4’ü kanser tedavisi için TAT yöntemi kullanmamıştır. TAT yöntemi kullananlar en sık (%33,3) bitkisel tedavi ve çayları kullanmıştır. TAT yöntemi kullanan hastalardan çoğu (%70,8) bir çeşit TAT yöntemi kullanmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin, altmış farklı bitkisel ürün, on sekiz farklı bitkisel olmayan ürün kullandıkları saptanmıştır. 33 Çizelge 4.7. Hastaların mevcut semptomlara yönelik TAT kullanma amaçları ve TAT kullanımına ilişkin diğer özellikleri Kullanım amacı* (n=89) Yöntemleri ne zaman kullandığı (n=89) Yöntemlerin maliyetine ilişkin görüşleri (n=89) TAT yöntemlerine başvuruya yönlendiriciler** (n=89) Vücut direncini arttırmak/Bağışıklık sistemini güçlendirmek Rahatlamak için Kitleyi küçültmek Bulantı-kusmayı önlemek/azaltmak Ağrıyı gidermek Umut için Nefes darlığını gidermek Kan yapımını artırmak Kemoterapinin zehirli etkisinden korunma Ağız yaralarını gidermek Vücuttaki şişlikleri gidermek Öksürüğü gidermek İshali gidermek Ateşi düşürmek Kabızlığı gidermek Uyku problemini gidermek Tedavi süreci içinde Hastalığın başlangıç aşamasında Tedaviden sonuç alınamayacağı anlaşıldığında Uygun Çok ucuz Bütçeyi sarsacak kadar pahalı Kendi ya da aile bireylerinin tercihi Akraba, arkadaş, komşu ve kanser hastalarının önerileri Yayın organları Sağlık personeli Sayı % 97 109,0 31 30 18 8 6 6 5 4 3 3 2 1 1 1 1 57 22 10 39 36 14 46 34,8 33,7 20,2 9,0 6,7 6,7 5,6 4,5 3,4 3,4 2,2 1,1 1,1 1,1 1,1 64,1 24,7 11,2 43,8 40,4 15,7 51,7 38 42,7 34 17 38,2 19,1 *Birden fazla yanıt ve birden fazla kullanılan yöntem nedeniyle n sayısı katlanmıştır. **Sağlık personeli: doktor, eczacı, diyetisyen. Birden fazla yanıt nedeniyle n sayısı katlanmıştır. Çizelge 4.7’de hastaların TAT kullanma amaçları ve TAT kullanımına ilişkin diğer özelliklerinin dağılımı verilmiştir. Hastaların önemli bir kısmı (%64,1) TAT yöntemlerine tedavi sürecinde başvurmuştur. Hastaların %24,7’si hastalıklarının başlangıç aşamasında başvurmuşlardır. Hastaların %43,8’i kullandıkları yöntemlerin maliyetini uygun bulurken, %40,4’ü çok ucuz bulmuştur. Hastalar daha çok kendisinin ve aile bireylerinin bilgisi doğrultusunda (%51,7) ya da yakın çevrelerinde akraba, arkadaş, komşu ve diğer kanser hastalarının önerileriyle (%42,7) TAT yöntemlerini uyguladıklarını bildirmiştir. 34 Hastaların Evde Sağlık Bakımı Alma Durumlarına İlişkin Bulgular Hastaların %95,9’u evde sağlık bakımı almamaktadır. Evde sağlık bakımı alan 10 hastadan 8’i Aile Sağlık Merkezlerinden, 2’si kamu kurumu hastanelerinden evde sağlık bakımı almıştır. Kanser Hastalarının Semptomlarla Baş Etmede Kullandıkları Yöntemlerin Bireysel Özelliklere ve Yaşadıkları Semptomlara Göre Dağılımı Bu bölümde kanser hastalarının semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemlerin bireysel özelliklere ve yaşadıkları semptomlara göre dağılımını içeren frekans çizelgeler sunulmuştur. Çizelge 4.8. Acile başvuru nedeni olan semptoma ilişkin TAT yöntemi kullanma durumlarının hastaların yaş, cinsiyet ve eğitim durumuna göre dağılımı (n:32) Acile başvuru nedeni olan semptoma ilişkin TAT yöntemi kullanma (n=32) Tanımlayıcı özellikler Yaş grubu 19-40 yaş 41-60 yaş 61 yaş ve üzeri Hayır Evet Sayı % Sayı % 3 12 17 10 16,7 12,1 27 60 124 90 83,3 87,9 ; p değeri Cinsiyet Kadın Erkek 1,186; p=0,553 14 18 13,2 13,1 ; p değeri Eğitim Okur-yazar değil İlkokul-ortaokul Lise Üniversite ve üstü ; p değeri 92 119 86,8 86,9 0,000; p=0,987 0 18 7 7 0 14,3 13,0 17,5 23 108 47 33 4,284; p=0,232 100 85,7 87,0 82,5 35 Çizelge 4.8’de acile başvuru nedeni olan semptoma ilişkin TAT yöntemi kullanma durumlarının yaş, cinsiyet ve eğitim durumuna göre dağılımı bulguları sunulmuştur. Hastaların yaş gruplarına göre yapılan karşılaştırmada yaş ile acile başvuru nedeni olan semptoma ilişkin TAT kullanma arasında anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). Cinsiyetler arasında acile başvuruya neden olan semptoma ilişkin TAT kullanma açısından anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). Hastaların eğitim durumları arasında acile başvuruya neden olan semptoma ilişkin TAT kullanma açısından anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). 36 Çizelge 4.9. Acile başvuru sayısının en son alınan tedavi, metastaz durumu ve tanı üzerinden geçen süreye göre dağılımı (n:243) Başvuru sayısı Özellikler En son alınan tedavi Kemoterapi Kemoterapi dışındaki tedaviler ; p değeri Metastaz durumu Var Yok ; p değeri Tanı üzerinden geçen süre 0-3 ay 4-11 ay 1 yıl ve üzeri ; p değeri 1 başvuru (n=86) 2 başvuru (n=23) 3 ve daha fazla başvuru (n=134) Sayı % Sayı % Sayı 63 23 37,5 30,7 18 5 10,7 87 6,6 47 ; p=0,260 51,8 62,7 42 44 34,1 36,7 7 16 5,7 74 13,3 60 p=0,082 60,2 50,0 32 20 34 42,7 35,1 30,6 13 17,3 30 4 7,0 33 6 5,4 71 13,797; p=0,008 40,0 57,9 64,0 % Çizelge 4.9’da acile başvuru sayısının en son alınan tedavi, metastaz durumu ve tanı üzerinden geçen süreye göre dağılımı bulguları sunulmuştur. En son kemoterapi alan hastaların %51,8’i, en son kemoterapi dışındaki tedavileri alan hastaların ise %62,7’si acil servise 3 ve daha fazla sayıda başvuru gerçekleştirmiştir. Hastaların en son aldıkları tedaviye göre yapılan karşılaştırmada kemoterapi ve kemoterapi dışındaki tedavileri alanlar arasında acile başvurusu sayısı açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). Metastazı olan hastaların %60,2’si, metastazı olmayan hastaların ise %50’si acil servise 3 ve daha fazla sayıda başvuru gerçekleştirmiştir. Metastazı olanlar ve olmayanlar arasında acile başvurusu sayısı açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). Kanser tanısı üzerinden 0-3 ay geçenlerin %40’ı, 4-11 ay geçenlerin %57,9’u, 1 yıl ve üzeri süre geçenlerin ise %64’ü acil servise 3 ve daha fazla sayıda başvuru gerçekleştirmiştir. Kanser tanısı üzerinden geçen süre ile acile başvurusu sayısı arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p < 0,05). 37 Çizelge 4.10. Başvuru nedenlerinin en son alınan tedavi, metastaz durumu ve tanı üzerinden geçen süreye göre dağılımı (n:243) Başvuru nedenleri Özellikler En son alınan tedavi Kemoterapi Diğer tedaviler Metastaz durumu Var Yok Tanı süresi 0-3 ay 4-11 ay 1 yıl ve üzeri Ateş (n=29) Nefes darlığı (n=38) Bulantıkusma (n=40) Halsizlik (n=22) Diğer şikayetler* (n=55) Sayı (%) Sayı (%) Sayı (%) Sayı (%) Sayı (%) Sayı (%) 38 (22,6) 21 (28,0) 19 (11,3) 10 (13,3) 30 (17,9) 8 (10,7) 31 (18,5) 9 (12,0) 16 (9,5) 6 (8,0) 34 (20,2) 21 (28,0) 30 (24,4) 29 (24,2) 12 (9,8) 17 (14,2) 15 (12,2) 23 (19,2) 16 (13,0) 24 (20,0) 13 (10,6) 9 (7,5) 37(30,1) 18 (15,0) 24 (32,0) 14 (24,6) 21 (18,9) 8(10,7) 11 (19,3) 10 (9,0) 7(9,3) 8 (14,0) 23(20,7) 20(26,7) 4(7,0) 16 (14,4) 2 (2,7) 7 (12,3) 13(11,7) 14 (18,7) 13 (22,8) 28(25,2) Ağrı (n=59) *Diğer şikayetler: iştahsızlık, halisinasyon görme, nöbet geçirme, hemoptizi, çarpıntı, karında şişlik, makatta kanama, hipoglisemi, denge kaybı, idrara çıkamama, kabızlık, vücutta kızarıklık, kasılma, konuşmada güçlük, hematüri, ishal. Çizelge 4.10’dabaşvuru nedenlerinin en son alınan tedavi, metastaz durumu ve tanı üzerinden geçen süreye ilişkin özelliklerin dağılımı verilmiştir. Kemoterapi ve kemoterapi dışındaki tedavileri alan hastalar en sık ağrı (sırasıyla %22,6; %28) semptomu ile acile başvurmuşlardır. Metastazı olan ve olmayan hastalar en sık ağrı (sırasıyla %24,4; %24,2) semptomu ile acile başvurmuşlardır. Metastazı olan hastalarda sık görülen şikayetlerin çeşitlendiği görülmektedir. Kanser tanısı 0-3 ay ve 4-11 ay olan hastalar en sık ağrı (sırasıyla %32; %24,6), 1 yıl ve üzeri olan hastalar ise en sık nefes darlığı (%20,7) semptomları ile acile başvurmuşlardır. Kanser hastalarında tanı süresi arttıkça sık görülen şikayetlerin çeşitlendiği görülmektedir. 38 Çizelge 4.11. Kanserin tedavisi için TAT kullanma durumunun en son alınan tedavi, metastaz durumu ve tanı üzerindengeçen süreye göre dağılımı (n:243) Kanser nedeniyle TAT yöntemi kullanma durumu Hayır Evet ; Sayı % Sayı % Kemoterapi 66 39,3 102 60,7 Diğer tedaviler 23 30,7 52 69,3 Var 44 35,8 79 64,2 Yok 45 37,5 75 62,5 0-3 ay 25 33,3 50 66,7 4-11 ay 26 45,6 31 54,4 1 yıl ve üzeri 38 34,2 73 65,8 En son alınan tedavi p değeri 1,660 p=0,198 Metastaz durumu 0,078 p=0,780 Tanısüresi 2,608 p=0,271 Çizelge 4.11’de kanserin tedavisi için TAT kullanma durumunun en son alınan tedavi, metastaz durumu ve tanı üzerinden geçen süreye göre dağılımı bulguları sunulmuştur. Kemoterapi alan hastaların %60,7’si, kemoterapi dışındaki tedavileri alanların ise %69,3’ü kanser nedeniyle TAT yöntemi kullanmamıştır. Hastaların en son aldıkları tedaviye göre yapılan karşılaştırmada kemoterapi ve kemoterapi dışındaki tedavileri alan hastalar arasında kanserin tedavisi amacıyla TAT kullanma durumu açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). Metastazı olan hastaların %64,2’si, metastazı olmayan hastaların ise %62,5’i kanser nedeniyle TAT yöntemi kullanmamıştır. Metastazı olanlar ve olmayanlar arasında kanserin tedavisi amacıyla TAT kullanma durumu açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). Kanser tanısı üzerinden 0-3 ay geçenlerin %66,7’si, 4-11 ay geçenlerin %54,4’ü, 1 yıl ve üzeri süre geçenlerin ise %65,8’i kanser nedeniyle TAT yöntemi kullanmamıştır. Kanser tanısı üzerinden geçen süre periyotları arasında kanserin tedavisi amacıyla TAT kullanma durumu açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). 39 5. TARTIŞMA Ülkemizde acil servis başvurularının önemli bir kısmının önlenebilir nedenlerle olduğu bilinmektedir. Akdeniz üniversitesinde yapılan bir çalışmada acil servise başvuran hastaların %47’sinin başvuru nedeninin acil olmadığı belirlenmiştir [66]. Yaylacı ve arkadaşlarının (2009) çalışmasında, kanser hastalarının %81’inin yalnızca onkoloji ile ilgili nedenlerden, %12,7’sinin onkoloji ile ilgili ve onkoloji dışındaki nedenlerden, %6,3’ünün yalnızca onkoloji dışındaki nedenlerden dolayı acil servise başvurdukları belirtilmiştir [10]. Kanser hastaları ve aileleri için yıpratıcı bir durum olan acil başvuruları, özellikle terminal dönemdeki kanser hastaları için kötü bakım kalitesinin göstergesi olarak kabul edilmektedir [67]. GATA Acil Tıp AD erişkin bölümüne başvuran kanser hastalarının başvurma nedenleri ve semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemleri belirlemek amacıyla 1 Ocak-15 Mayıs 2014 tarihleri arasında yapılan bu çalışmada, 243 katılımcının yaş ortalaması 61,33±15,33, %58’i 61 ve üzeri yaşta, %56,4’ü erkektir. Bozdemir ve arkadaşlarının (2009) çalışmasında olduğu gibi bizim çalışmamızda da acile başvuran kanser hastaları arasında gastrointestinal sistem kanseri tanısı olanlar ilk sırada (%34,2) yer almaktadır [4]. Gastrointestinal kanserlerini, solunum sistemi kanserleri (%20,6) takip etmektedir. 2014 yılı kanser istatistiklerine göre ülkemizde trakea, bronş ve akciğer kanseri erkeklerde, meme kanseri ise kadınlarda en sık görülen kanserdir [68]. Gastrointestinal sistem kanserlerinin görülme sıklığı ilk sırada yer almadığı halde acil servise başvuranlar arasında gastrointestinal kanseri olan hastaların ilk sırada olması [4], daha fazla semptom yaşadıklarını ve daha fazla acil servise başvurduklarını düşündürmektedir. Mayer ve arkadaşları (2011), hastaların acil servise başvuru nedenlerini, kanserin de arasında olduğu 13 kategoride sınıflandırmıştır [14]. Kanser hastalarının, genellikle hastalık ve tedaviye bağlı semptomlarla baş etmek için acil servise başvurdukları, tüm acil servis başvurularının %5,6’sını oluşturdukları ve başvuruların daha çok bir yıl içinde tanı alan hastalar ve metastazı olan hastalarca yapıldığı bildirilmiştir [11]. Chen ve Chang (2004) Taiwan’da yaptıkları çalışmada, kanser hastalarının tıp merkezine başvuru nedenlerinin kemoterapi, semptom kontrolü, takip ya da cerrahi olduğu, bunların %31’inin 6 ay önce tanı aldığı, %56’sının bir yıldan daha uzun süre önce tanı aldığı belirtilmiştir [69]. Çalışmamızda hastaların %45,7’si bir yıl veya daha uzun süre önce tanı aldığı, 40 %50,6’sında metastaz olduğu saptanmıştır. Gastrointestinal ve akciğer kanseri olan hastaların acil servis yoluyla yaptıkları hastane başvurularının uzak metastazın klinik olarak önemli bir işareti olabileceği belirtilmektedir [4]. Çalışmamıza katılanlar arasında gastrointestinal sistem ve solunum sistemi kanseri olanların daha fazla olması ve önemli bir kısmında metastaz olması literatür bilgisini desteklemektedir. Kanser tanısından sonra hastaya iyi bir izlem bakımı sağlanabilmesi; alanın uzmanları, birinci basamak sağlık hizmeti sunucuları ve aile arasında işbirliği ile mümkündür. İyi bir izlem bakımı kanser hastalarının acil bakım gereksinimlerini azaltabilir [67]. Bozdemir ve arkadaşlarının (2009) çalışmasında, kanser hastalarının %50’si bizim çalışmamızda da %58’inin başka hiçbir sağlık hizmetine (aile hekimi ya da poliklinik, onkoloji doktoru, telefonla danışma) başvurmadan doğrudan acil servise başvurdukları saptanmıştır [4]. Bu bulgu kanser hastalarının tanı sonrası süreçte destekleyici bakım ve izleminin yetersiz olduğunu düşündürmektedir. Acil servisler akut problemlerin değerlendirilmesi ve yönetilmesi için düzenlenmiş birimler olarak kanserin akut dönemleri ya da tedavisi sırasında yaşanan problemlerin yönetimi için yeterli olamamaktadır [14]. Jain ve arkadaşları (2013) bir kanser hastanesinin acil servisinde yaptıkları gözlemsel çalışmada, kanser hastalarının %65’inin ağrı nedeniyle başvurduğu, hastaların %35’inin ağrıyı yeterince azaltmadığı inancıyla ya da bilgi sahibi olmadıkları için kendisine reçete edilen ağrı kesici ilaca uyum göstermediğini saptamışlardır. Araştırmacıların diğer bir gözlemi de hastaların çoğuna WHO rehberine uygun olarak güçlü opioidler reçete edilmediği (opiofobi olarak adlandırılan durum) ve acilde bulundukları sürede de hastalara ağrı kesici uygulamasının geciktiği, ağrı skalasının uygulanmadığı ya da acele uygulandığı ve acil doktorlarının opioid kullanımından kaçındıkları yönündedir [70]. Literatürde kanser hastalarının acil servise tekrarlayan başvurular yaptığı ve en az %10’unun acil servise ikinci kez veya daha fazla sayıda başvurduğu görülmüştür [11, 7174]. Minami ve arkadaşlarının (2013) akciğer kanseri olan 245 hastanın katılımı ile gerçekleştirdikleri çalışmada hastaların %56,7’sinin ilk başvurudan sonra yedi gün içinde acil servise tekrar başvurmadığı, diğerlerinin (106 kişi/%43,3) ise yedi gün içinde tekrarlı başvurularla acil servise toplam 151 başvuru gerçekleştirdiği belirtilmiştir. Bu hastaların % 75’i ikinci kez başvururken, %25’inin ikiden fazla başvuru yapmıştır [71]. Çalışmamızda hastaların %35,4’ü acil servise ilk kez başvururken, %9,5’i bir yıl içinde ikinci kez, %17,2’ü üçüncü kez, %37,9’u ise acil servise 4 ya da daha fazla sayıda başvurmuştur. 41 Kanser hastalarının acil servise tekrar başvurularının çoğunlukla önceki başvurudan bir gün sonra olduğu belirtilmektedir [4]. Swenson ve arkadaşlarının (1995) çalışmasında kanser hastalarının acil servise tekrar başvurularının daha çok aynı gün gerçekleştiği belirlenmiştir [75]. Çalışmamızda da literatüre uyumlu olarak hastaların önemli bir kısmının (%34,4) tekrarlı başvurusunun aynı gün ya da 1 gün sonra gerçekleştiği görülmüştür. Tekrarlayan başvurular ve başvuru süreleri açısından çalışmamız bulgularının literatürle uyumlu olduğu görülmektedir. Kanser hastalarının temel şikâyetleri kanserin türüne göre değişir. Akciğer kanseri hastalarında solunumla ilgili problemler en yaygın şikâyet iken diğer hastalarda ağrı, solunum ve gastrointestinal problemler en yaygın şikâyetlerdir [71]. Koçak ve arkadaşlarının (2012) üç aylık bir sürede acile başvuran kanser hastalarının başvuru nedenleri ile ilgili çalışmasında, acile başvuran kanser hastalarının önemli bir kısmını akciğer kanseri vakalarının oluşturduğu ve en sık solunum sıkıntısı nedeniyle başvurdukları belirlenmiştir [9]. Başer ve arkadaşlarının (2008) akciğer kanseri hastalarıyla yaptığı çalışmada da hastaların %62’sinin nefes darlığı, %29’unun öksürük, %13’ünün ateş şikayetleri ile acil servise başvurdukları belirtilmiştir [76]. Vandyk ve arkadaşlarının (2012) yapmış oldukları sistematik derlemede, 18 çalışmada kanser hastalarının acil servise başvurularında en yaygın semptomların, febril nötropeni, infeksiyon, ağrı, ateş ve bulantı-kusma olduğu saptanmıştır [3]. Çalışmamızda da hastaların acil servise önceki başvuru nedenleri içinde ağrı %33,8 oranı ile ilk sırada yer almıştır. Araştırmanın yapıldığı süredeki başvuru nedenleri içinde de ağrı %24,3 oranı ile yine ilk sırada yer almıştır. Barbera ve arkadaşlarının (2013) çalışmasında olduğu gibi, Yaylacı ve arkadaşlarının (2009) çalışmalarında da ağrının acil servis başvurusu için en yaygın semptom olduğu belirlenmiştir [10, 74]. Literatürde kanser hastalarına uygulanan diğer çalışmalarda da ağrı, acil servise başvuru nedenleri içinde ilk sıralarda yer almaktadır [4, 10, 11, 77]. Vallerand ve arkadaşlarının (2007) çalışmasında metastaz durumu ve ağrının pozitif yönde ilişkide olduğu belirtilmiştir [5]. Çalışmamızda da metastazı olan hastaların en sık ağrı (%24,4) semptomu ile acil servise başvurdukları saptanmıştır. Bu nedenle ağrı ile başvuran kanser hastalarının metastaz açısından dikkatli izlenmesi için acil çalışanları tarafından hastalıkla ilgili uzmanlık alanına yönlendirilmesi yararlı olabilir. Kanser hastalarında ağrı yaşam kalitesini bozan önemli bir faktördür [21, 78]. Ülkemizde sayıları 72 olan ağrı merkezleri daha çok üniversite hastanelerinde ve büyük şehirlerde yer 42 almaktadır [79]. Ağrı merkezleri ağrılı hastaya ağrı kontrolü yöntemlerinin multidispliner bir şekilde uygulandığı merkezlerdir. Bu merkezlerde farmakolojik yöntemlerin yanı sıra invaziv yöntemler de uygulanmaktadır. Ağrı merkezine başvuran hastaların özelliklerinin geriye doğru incelendiği bir çalışmada kanser nedeni ile başvuran hastalar içinde gastrointestinal ve solunum yolu kanserlerinin ilk sırada yer aldığı saptanmıştır [80]. Acile başvuran hastalarda ağrının en sık görülen neden olması, evde etkin ağrı yönetimi için girişimlere gereksinim olduğunu göstermektedir. Kanserli hastalarında ağrı yönetiminde non farmakolojik yöntemlerin tıbbi tedaviye destek sağlayacağı düşünülmektedir [21]. Hasta ile daha uzun süre birlikte olmaları ve hastaların yaşadıkları deneyimlere daha sık şahit olmaları açısından hemşireler, ağrının giderilmesinde TAT yöntemlerini kullanabilmektedirler. Hemşirelerin, masaj, refleksoloji, aromaterapi ve terapötik dokunma gibi yöntemleri doğrudan, bitkisel tedaviler, beslenme terapileri ve hipnoterapi gibi yöntemleri kısmi boyutta, akupunkturu ise öneri şeklinde uygulamaya dahil edebilecekleri bildirilmektedir [65]. Çalışmalar sonucunda da kanser ağrısının azaltılmasında refleksoloji, reiki, akupunktur ve masaj gibi TAT uygulamalarının etkili olduğu belirlenmiştir [20, 21, 24, 62]. Acil hemşireleri kanser hastaları ile sık karşılaşmaktadırlar. Acil ortamında kanser hastalarının gereksinimlerinini hızla belirlenmesi ve karşılanması için acil hemşirelerinin kanser hastalarının özellikleri ve kanser tedavisinin oluşturduğu yan etkiler konusunda bilgi sahibi olmaları gerekmektedir. Acilde kanser hastasınının güvenliğinin sağlanması, rahatlatılması hemşireden beklenen temel uygulamalardır. Hastadan iyi anamnez alınması aynı zamanda hemşirenin acile başvuruya neden olan durumların tekrarlanmaması için yapacağı eğitim ve yönlendirmeler için de iyi bir fırsattır. Çalışma grubumuzda bulantı-kusma, nefes darlığı, ateş ve halsizlik semptomları hem ilk kez başvuran hastalarda, hem de tekrarlı başvuranlarda ağrıdan sonra en sık başvuru nedenleridir. Kanser hastalarında görülen halsizlik semptomu hastalarda hastalığa ve tedaviye karşı oluşan fizyolojik bir yanıttır [81]. Bozdemir ve arkadaşlarının (2009) çalışmasında çalışmamıza benzer şekilde hastaların ağrıdan sonra sırasıyla nefes darlığı, bulantı-kusma, ateş ve yorgunluk semptomları nedeniyle acil servislere başvurdukları görülmektedir [4]. Bu semptomlar yaygın olarak kemoterapi sürecinde ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan kemoterapi hemşirelerinin kemoterapi süreci boyunca hastalara rehberlik edecek eğitim ve desteği sağlama sorumluluğu vardır. Kanser ve tedavisine bağlı yakınmaların 43 azaltılması için kanser hastalarına ve yakınlarına evde ağrı yönetimi, halsizlik, bulantı kusma ve ateş durumunda yapılacak uygulamalar konusunda gerekli bilgi ve desteğin sağlanması acil başvurularının önemli bir kısmını önleyebilir. Acil hemşirelerinin de kanser hastalarının gereksinimlerine yanıt vermek üzere semptom kontrolü ve onkolojik aciller konusunda uygun girişimlerde bulunmak üzere bilgi ve beceri kazanmaları önemlidir [70]. Kanser tedavisinde en yaygın kullanılan yöntem kemoterapidir. National Chemotherapy Advisory Group (NCAG) kemoterapi kullanımının 2005-2009 yılları arasında %60 oranında arttığını belirtmiştir [42]. Çalışmamızda da hastaların diğer tedavi şekillerine göre daha yüksek oranda (%84) kemoterapi aldıkları görülmüştür. Ahn ve arkadaşlarının (2012) Kore’de yaptıkları çalışmada, acil serviste kurulan 18 yataklı kanser acil odası bölümüne, 2010 yılında 5,502 başvuru gerçekleştiği ve hastaların % 90,8’inin aktif kemoterapi aldıkları açıklanmıştır [13]. Kemoterapinin en genel fiziksel etkileri yorgunluk, güçsüzlük, bulantı-kusma, iştah kaybı, ishal, kabızlık, saç dökülmesi, kilo kaybı, ağız yaraları, uykusuzluk, ve kas ağrılarıdır [27, 74, 82, 83]. Kemoterapiden dolayı artan komplikasyonlar nedeniyle hastalar akut bakım için ilk olarak hastanelerin acil servislerine başvurmaktadırlar [74]. Livingston ve arkadaşlarının (2011) çalışmasında, acile başvuran kemoterapi hastalarının birincil taburculuk tanıları arasında en sık görülenlerin febril nötropeni (%15), bulantı-kusma ve dehidratasyon (%8,2), abdominal ağrı (%7,7), ve ateş (%5,4) olduğu belirtilmiştir [72]. Courtney ve arkadaşlarının (2007) nötropenik ateş nedeniyle acil servise başvuran kanser hastalarına uyguladıkları çalışmada hastaların %75’inin kemoterapi aldığı belirtilmiştir [84]. Çalışma grubumuzda kemoterapi alan hastaların ilk sırada ağrı (%22,6), takibinde bulantı-kusma, nefes darlığı, ateş ve halsizlik semptomlarıyla acil servise başvurdukları saptanmıştır. Barbera ve arkadaşlarının (2013) çalışmasında en son kemoterapi alan hastaların daha yüksek oranda acil servise başvurdukları belirtilmiştir [74]. Çalışmamızda son bir yıl içinde acil servise başvuru durumu açısından kemoterapi alanlar ve kemoterapi dışındaki tedavileri alanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı bulunmuştur (p>0.05). Kanser hastalarının acil servise başvurularının çoğunlukla tedavi sürecinde, tekrarlayan başvurularının da kemoterapi sürecinde gerçekleştiği belirtilmektedir [11, 71]. Tsai ve arkadaşlarının (2010) çalışmasında, kanser hastalarının başvurularının üçte ikisinin acil servise gelmeden önce kemoterapi alan hastalar tarafından gerçekleştiği belirtilmiştir [11]. Çalışmamızdan elde edilen bulgular da literatüre benzer şekilde, hastaların %69,1’inin acil servise gelmeden 44 kısa süre önce kemoterapi aldığını göstermektedir. Kemoterapi kürler halinde 2-3 haftalık aralıklarla 4-6 kez uygulanmaktadır. Kemoterapinin yan etkileri yukarıda belirtildiği gibi hastaların önemli bir kısmının acil servise başvuru nedeni ile örtüşmektedir. Kemoterapinin hayatı tehdit eden bir komplikasyonu olan febril nötropeni, sepsis, septik şok ve ölümle sonuçlanabilmektedir. Ayaktan kemoterapi ünitelerinin yaygınlaşması ile beraber febril nötropeni acil servislerde tedavi edilen bir komplikasyon olmuştur. Nötropeni sonucu oluşan enfeksiyonların acil servislerde tedavisi gecikebileceği gibi acil kabuller nötropenisi olan hasta için ilave risk oluşturabilir [84]. Triaj uygulamasında bu hastaların kazaya uğramış hastalar, kanamalı hastalar veya solunum ve kalp problemleri olan hastalardan sonra tıbbi müdahale yapılmak üzere beklemeleri olasılığı yüksektir. Ayrıca özellikle tedavi sürecinde ve ilerlemiş durumlarda kanser hastalarının evde bakımının yapılmaması acil hizmet kullanımını ve tedavi maliyetini arttırırken hasta sonuçlarını olumsuz şekilde etkileyebilir. Kronik hastalıklar, toplumda günden güne artmakta, dünya genelinde ve ülkemizde önde gelen ölüm nedenlerini oluşturmaktadırlar. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ne göre, 2008 yılında meydana gelen 57 milyon ölümün %63’ünü kronik hastalıklar (kardiyovasküler hastalıklar, kanserler, kronik solunum hastalıkları ve diyabet) oluşturmaktadır [85, 86]. Ülkemizde de 2004 yılında yayınlanan Ulusal Hastalık Yükü raporunda tüm ölümlerin %71’ini kronik hastalıkların (özellikle iskemik kalp hastalığı, serebrovasküler hastalık ve hipertansif kalp hastalığı) oluşturduğu belirtilmektedir [15, 87]. Çalışmamızda hastaların %54,3’ünün kronik hastalığı olduğu, bu hastalıklar arasında ilk sırada hipertansiyon, ikinci sırada diyabetes mellitus geldiği görülmektedir. Yaş ortalaması 61 olan araştırma grubunda belirtilen kronik hastalıkların kansere eşlik etmesi beklenen bir durumdur. Tsai ve arkadaşlarının (2010), Usta Yeşilbakan ve arkadaşlarının (2005) kanser hastaları ile yaptıkları çalışmalarda da hastaların sırasıyla %42,9 ve %20,4 oranlarında kronik hastalığa sahip oldukları, çalışmamıza benzer olarak ilk sırada hipertansiyonun, ikinci sırada ise diyabetes mellitusun geldiği görülmektedir [11, 27]. Eşlik eden hastalıklar, kanser tanısının gecikmesine neden olabileceği gibi, düzenli tıbbi takip sırasında kanserin daha erken tanılanmasını da sağlayabilir. Komorbiditesi olan kanser hastalarının cerrahi, radyoterapi, kemoterapi gibi standart kanser tedavilerine karşı toleranslarının azaldığı, komorbiditesi olmayanlara göre postoperatif komplikasyonlar ve ölüm oranlarının yükseldiği bildirilmektedir [88]. Kanser hastalığına eşlik eden hastalıkların hastaların yaşam kalitelerini daha fazla etkileyeceği, semptom kontrolünü de bozabileceği düşünülmektedir. 45 Barbera ve arkadaşlarının (2013) çalışmasında eşlik eden hastalığı olan kanser hastalarının, eşlik eden hastalığı olmayan kanser hastalarına göre acil servise daha yüksek oranda başvurdukları belirtilmektedir [74]. Acil çalışanlarının kansere bağlı bir nedenle başvuran hastalarda eşlik eden durumların hastanın durumunu komplike hale getirebileceğini göz ardı etmemeleri önemlidir. Günümüzde yaygın olarak görülen kanseri de içeren kronik hastalıkların çoğunda küratif tedavi sağlanamamaktadır. Ancak mevcut tıbbi ve teknolojik gelişmelerle kronik hastalığı olan bireylerde yaşam süreleri uzatılabilmektedir. Son yıllarda eşlik eden hastalığı olmayan kanser hastalarının, olanlara göre beş yıllık sağkalım sürelerinin arttığı belirtilmektedir. Kronik hastalığı olan kişilerde yaşam süresinin uzatılması kadar yaşam kalitesinin yükselmesi de önem kazanmaktadır. Yaşam kalitesinin arttırılmasında palyatif bakım uygulamaları yarar sağlamaktadır [88]. Ülkemizde palyatif bakım kavramı henüz yerleşmemiştir. Bu nedenle palyatif bakım gereksinimlerini bir bütün olarak karşılayan hizmet kurumları oluşmamıştır. Evde bakım hizmetleri Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Portekiz, Danimarka, Suudi Arabistan, İrlanda, İtalya, Yunanistan, İspanya, Endonezya ve Tayvan gibi çok sayıda ülkede yürütülmektedir [17, 89]. 2003 yılında İspanya’da kanser hastalarıyla, farklı evde bakım modelleri ve yaşam kalitesi arasındaki ilişkiyi inceleyen bir çalışma yapılmıştır. Çalışmada evde bakım ekibi tarafından takip edilen hastaların bedensel ve ruhsal durumlarının daha iyi olduğu belirlenmiştir [89]. Evde bakım hizmetleri ülkemizde değişik nedenlerle henüz kurumsallaşamamıştır. Çalışmamızda kanser hastalarının %95,9’unun evde sağlık bakımı almadığı saptanmıştır. Evde bakım hizmetlerinin yetersizliği kanser hastaları açısından acil başvurularını arttıran bir durumdur. Yapılan çalışmalar kanser hastalarına yönelik evde bakım uygulamalarının oldukça sınırlı olduğunu göstermektedir [19, 18, 90]. Oysa kanser hastaları tedavi sürecinde öz bakım gücünün azalması, semptomlarla baş etmede zorlanma ve enfeksiyon riski nedeniyle evde bakıma gereksinim duyan grupların başında gelmektedir [91]. Kanser hastalarının, hastalık ve tedaviye bağlı olarak, yoğun şekilde yaşadıkları fiziksel ve emosyonel semptomlar, hastaların yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu nedenle hastalara uygulanan palyatif bakımda, semptomların oluşumunu engellemek veya kontrol altına almak önem taşımaktadır [5, 91]. Semptom kontrolü kanser hastalarının bakımlarının temel amaçlarından biridir. Ancak semptom değerlendirilmesinin önemli 46 olduğu ve bir semptomun birden fazla nedene bağlı olabileceği, semptomların algılanmasını da birçok faktörün etkileyebileceği unutulmamalıdır [5]. Akciğer kanseri hastalarında nefes darlığı (%15-65), öksürük (%70) ve hemoptizi (%40) semptomlarının hastalığın başlangıcından itibaren yaşandığı ve hastalarda ileri dönemlerde %75’inin ağrıdan yakındığı belirtilmektedir [92]. Hintistan ve arkadaşlarının (2012) çalışmalarında hemotolojik kanserli hastaların tedaviye bağlı yorgunluk (%97,5), ağız içinde yara/kanama (%84,1), bulantı kusma (79,2), alopesi (%62,1), kilo kaybı (%60,9), ağrı (%53,6), ateş (%39,8) ve konstipasyon (%19,5) semptomlarını yaşadıkları görülmektedir [93]. Afşar ve Pınar’ın (2003) çalışmalarında da kanser hastalarında ağrıya uykusuzluk (%53,6), iştahsızlık (%45,5) ve bulantı-kusma (%25) gibi diğer semptomların eşlik ettiği belirtilmiştir [94]. Whitmer ve arkadaşlarının (2006) kanser hastalarına ve onkologlara uyguladıkları çalışmada hastaların %50 ağrı, %40 yorgunluk, %30 bulantı-kusma, %30 uyku bozuklukları sebebiyle yardım talep ettikleri belirtilmiştir. Aynı çalışmada onkologların düşüncesine göre de hastaların %81 ağrı, %75 beslenme bozuklukları, %69 depresyon ve %59 yorgunluk nedenleriyle semptom kontrolü için yardım alabilecekleri belirtilmiştir [95]. Çalışma grubumuzda hastalarının ilk sırada halsizlik-yorgunluk, sonrasında da sırasıyla ağrı, bulantı-kusma ve iştahsızlık semptomlarını yaşadıkları saptanmıştır. Kanser hastalarına uygulanan diğer çalışmalarda da benzer sonuçlar görülmektedir [26, 27, 96]. Vallerand ve arkadaşlarının (2007) çalışmasında kanser hastalarının sıklıkla ve yaygın olarak ağrı, bulantı, iştahsızlık, yorgunluk, kabızlık, öksürük, uykusuzluk, dispne ve ruhsal problemler yaşadıkları belirlenmiştir [5]. Literatürde de kanser hastalarında genellikle hastalığa ve tedaviye bağlı olarak ağrı, nefes darlığı, öksürük, hemoptizi, halsizlik, yorgunluk, uykusuzluk, diyare, konstipasyon, bulantı-kusma, iştahsızlık, kilo kaybı, idrar yapma alışkanlığında değişiklik, saç dökülmesi, enfeksiyon, anksiyete ve beslenme problemleri gibi birtakım semptomlar yaşandığı görülmektedir [36, 38, 91, 93, 94, 97, 98]. Çalışmamız bulgularının literatürle uyum gösterdiği görülmektedir. Kanser hastalarında semptomlara yönelik ağrı yönetimi ve antiemetik kullanımı gibi terapötik yaklaşımlarla semptomların giderilmesinin ve hastaların rahatlamalarının acil servis başvurularının azalması açısından önem taşıdığı bilinmektedir [4, 97]. Onkoloji hastalarında kendi kendine semptom kontrolünü sağlamak için sistematik ve davranışsal müdahalelerin etkisinin test edildiği bir çok çalışmada müdahale grubu hastalarında acil servise başvurularının önemli ölçüde azaldığı bulunmuştur [99]. Bu bulgular kanser hastalarında 47 semptomkontrolü için ekip işbirliğinin ve düzenli izlemin önemini göstermektedir. Çalışmamızda hastaların %74,5’i acil servise gelmeden önce semptomlara yönelik olarak herhangi bir ilaç kullanmadığını, %86,8’i semptomu kontrol etmek için klasik tedavi yöntemi dışında başka bir yönteme de başvurmadığını ifade etmiştir. Acil servise gelmeden önce semptom kontrolü için tamamlayıcı, alternatif bir yöntem kullananlar, öncelikli olarak bitkisel çayları ve masaj yöntemini kullandıklarını belirtmişlerdir. Tamamlayıcı alternatif terapiler (TAT) uygulamaları insanoğlunun var oluşundan itibaren kullanılmasına rağmen medya, bazı tıp doktorları ve alternatif tedavi uygulayıcılar aracılığıyla 1990’lı yıllarda artış göstermiştir [55, 90]. Günümüzde TAT ler tedavi edilemeyen hastanın bedensel, ruhsal, spiritüel iyilik halini artırmak, semptomlarını azaltmak amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. Sağkal ve arkadaşlarının (2013) kanser hastası olmayan yaşlı bireylere uyguladıkları çalışmada, yaşlıların %70,7 oranında bitkisel yöntemleri, %69,3 oranında dini uygulamaları uyguladıkları, yoga, biofeedback ve hipnozu hiç uygulamadıkları belirtilmektedir [100]. Ülkemizde kanser hastaları dışındaki grupların da TAT yöntemlerini kullandıkları görülmektedir. Ancak özellikle kanser hastalarının daha çok TAT yöntemi kullandıkları çalışmalarda belirtilmektedir. Richardson ve arkadaşlarının (2000) çalışmasında, kanser hastalarının %83,3’ünün en azından bir TAT yöntemi kullandığı açıklanmıştır [101]. Çeşitli ülkelerde yapılan çalışmalardan oluşturulan bir sistematik derlemede, kanser hastaları arasında TAT kullanım sıklığının %7 ile %64 arasında değiştiği belirtilmektedir [23]. Amerika’da yapılan bir çalışmada kanser hastalarının %40’ının, Kanada’da yapılan bir çalışmada kanser hastalarının %43’ünün, Yeni Zellanda’da yapılan bir çalışmada %49’unun, Japonya’da yapılan bir çalışmada %44,6’sının TAT yöntemi kullandığı belirtilmektedir [26]. Molassiotis ve arkadaşlarının (2005) Türkiye’nin de arasında bulunduğu 14 Avrupa ülkesinde kanser hastaları ile yaptıkları çalışmada hastaların %35,9’unun geçmişte ve bugün TAT yöntemi kullandığı gösterilmiştir. Çalışmada İsviçre, Çek Cumhuriyeti ve İtalya’da TAT kullanım sıklığının yüksek, Yunanistan da ise çok düşük olduğu bulunmuştur [60]. Ülkemizde de Tuna Malak ve ark. (2009), Uğurluer ve ark. (2007), Yavuz ve ark. (2005), Taş ve ark. (2007) tarafından yapılan çalışmalarda kanser hastaları arasında TAT kullanım sıklığının %44 ile 48 %87 arasında değiştiği görülmektedir [59, 61, 102, 103]. Çalışmamızda ise hastaların %36,6’sının herhangi bir TAT yöntemi kullandığı saptanmıştır. Kanser hastalarında TAT kullanımının tanı ile birlikte en az %30 oranında arttığı belirtilmektedir [60]. Uğurluer ve arkadaşlarının (2007) çalışmasında hastaların kanser hastalığından önce %5,6 oranında hekim dışı kişi ve TAT uygulamalarına başvurdukları, kanser tanısı ile bu oranın %44’e çıktığı saptanmıştır [61]. Karacan ve arkadaşlarının (2012) çalışmasında hastaların %88’inin TAT yöntemlerini tedavi sürecinde ilik nakli sonrasında kullandıkları belirtilmiştir [104]. Çalışmamızda da benzer olarak hastaların %64,1’inin TAT yöntemlerini tedavi sürecinde kullandıkları görülmüştür. Ayrıca kanser hastalarında, tanının ileri evrede konulması durumunda ve kanserin son aşamasında TAT kullanım sıklığını arttırdığı belirtilmektedir [103, 105, 106]. Yavuz ve arkadaşlarının (2007) çalışmasında meme kanser hastalarının %77’sinin uzak metastazı olduğu ve %80’inin TAT yöntemlerini kullandığı açıklanmıştır [102]. Ancak çalışma grubumuzda TAT kullanma durumları açısından kanser süresi ve metastaz durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). Literatürde daha genç yaşta olan hastaların daha yüksek oranda TAT yöntemi kullandıkları bulgusu ile bağdaştırılabilir [20, 101, 103, 106, 107]. TAT kullanma sıklığının literatürdeki diğer çalışmalara göre düşük bulunmasının, çalışmamızda bireylerin yaş ortalamasının yüksek olması (Ort=61,3±15,3) ile ilişkili olabileceği düşünülmüştür. Hastalar genel olarak kullandıkları yöntemlerin maliyetlerinin çok ucuz ve uygun olarak belirtmişlerdir. Kanser tanısı bireylerde geleceğe yönelik belirsizlikleri ve tedaviye yönelik korkuları beraberinde getirmektedir [20]. Kanser tedavisine bağlı oluşan yan etkiler hastaların yaşam kalitesinde, günlük aktivitelerinde ve tedaviye uyumlarında bozulmalara yol açabilmektedir [20, 24]. Özellikle kemoterapi, yan etkileri nedeniyle hastalarda daha çok strese neden olmaktadır. Kanser hastaları bu süreçte spritüel destek sağlama, tedavi olma, tedaviye destek olma, yaşam süresini ve kalitesini arttırma, kanserin tekrarlamasını önleme, tedavi yan etkilerine ve semptomlara karşı TAT yöntemlerini daha sık kullanmaktadırlar [20, 24, 32]. Shumay ve arkadaşlarının (2001) 14 kanser hastası ile yaptıkları çalışmada hastaların konvansiyonel tedavi ile ilgili algıları (normal hücrelere zarar verdiği, iyileşmeyi engellediği, immün sistemi zayıflattığı) ve yaşadıkları negatif deneyimleri nedeniyle daha çok TAT uygulamalarını tercih ettikleri belirtilmiştir [108]. 49 Literatürde de kanser hastalarının genel olarak, hastalığa karşı her şeyi yapmak, kanseri tedavi etmek, nontoksik olduklarını düşündükleri bu yaklaşımların faydasına inanmak, hastalıkla savaşabilmek, fiziksel iyiliği sağlamak, duygusal iyilik/rahatlama sağlayabilmek, immün sistemi güçlendirmek/vücut direncini arttırmak, ağrıyı ve bulantıyı azaltmak, kan değerlerini yükseltmek, tümörün büyümesini önlemek, kemoterapinin yan etkilerini azaltmak, ümitli hissetmek ve tıbbi bakım hakkındaki kararları daha fazla kontrol altına almak için TAT uygulamalarını kullandıkları belirtilmiştir [59-61, 96, 101, 104]. Richardson ve arkadaşlarının (2000) çalışmasında, hastaların %37,5’inin TAT yöntemlerinin hastalıklarını tedavi edeceğine ilişkin umutlu olduğu belirtilmektedir [101]. Çalışmamızda da literatürle uyumlu olarak hastaların semptom kontrolünü sağlamak (öksürüğü gidermek, nefes darlığını gidermek, ateşi düşürmek, ağrıyı gidermek, ishali gidermek, ağız yaralarını gidermek, kabızlığı gidermek, vücuttaki şişlikleri gidermek, bulantı-kusmayı önlemek/azaltmak, uyku problemini gidermek, kemoterapinin zehirli etkisinden korunmak), kanseri tedavi etmek (kan yapımını artırmak, kitleyi küçültmek, vücut direncini arttırmak/bağışıklık sistemini güçlendirmek) ve manevi destek sağlamak (umut sağlamak, rahatlamak) için bu yöntemleri kullandıkları saptanmıştır (çizelge 4.7). Kanserin türü ve tedavi edilebilirliği hakkındaki inançların TAT kullanımını etkileyebileceği düşünülebilir. Ancak Molassiotis ve arkadaşlarının (2005) çalışmasında en yüksek TAT kullanım sıklığının pankreas, karaciğer, kemik ve beyin kanseri hastalarında, en düşük TAT kullanım sıklığının ise akciğer ve baş-boyun kanseri hastalarında olduğu belirtilirken [60], Turhal ve arkadaşlarının (2012) çalışmasında baş-boyun ve akciğer kanseri olan hastaların TAT kullanım sıklığı açısından ikinci ve üçüncü sırada yer aldıkları saptanmıştır [109]. Bu bulgular TAT kullanımının kanser türü dışında kültürel faktörlerle de ilişkili olabileceğini göstermektedir. TAT yöntemlerinin kullanım sıklığının, daha genç [20, 101, 103, 106, 107], kadın [20, 23, 101, 103, 107, 110], daha eğitimli [20, 106, 107, 110], cerrahi ile ya da kemoterapi ile tedavi olan [20, 101], tanı evresi ileri olan [103, 105, 106] ve daha yüksek gelirli [20, 103, 107, 110] hastalarda daha yüksek olduğu belirtilmiştir. Ancak çalışma grubumuzda acile başvuru nedeni olan şikayete yönelik TAT kullanımı ve kanser tedavisine yönelik TAT kullanımı açısından yaş grupları, cinsiyet ve eğitim durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı bulunmuştur (p>0.05). Çalışmamızda yalnızca bir hastaneye başvuran kanser hastaları alındığı için katılan bireyler arasında TAT kullanma açısından fark olmamasının bireylerin aynı kentte yaşayan benzer kültüre sahip bireyler olmalarından kaynaklanmış olabileceği düşünülebilir. 50 Kanser ve diğer kronik hastalıklarda TAT kullanımında dikkat edilmesi gereken noktalar kullanılan yöntemin sağlık üzerine olası yan etkileri, bireye ve sağlık durumuna uygunluğu ve klasik tedavi ile etkileşimidir. TAT yöntemleri medya, internet, halk arasında bilinmeyen kişiler gibi kontrol edilemeyen birçok yolla hastalara ulaşmaktadır. Yavuz ve arkadaşlarının (2007) meme kanseri olan hastalarla yaptığı çalışmada, hastaların ilk sırada medyadan (%46,8) sonra sırasıyla akraba, komşu, arkadaş (%25,8) ve başka meme kanseri olan hastalar (13,7) aracılığı ile yöntemlerden haberdar olduğu ve kullandığı belirtilmiştir [102]. Benzer çalışmalarda hastaların çoğunlukla akraba ve arkadaşları aracılığıyla TAT yöntemlerine başvurdukları görülmektedir [59-61, 111]. Çalışmamızda ise kanser hastalarının öncelikli olarak aile bireyleri ve kendi bilgileri doğrultusunda TAT yöntemlerini kullandıkları görülmüştür (Çizelge 4.7). Tuna Malak ve arkadaşlarının (2009) çalışmasında kendi insiyatifleri ve arkadaş önerilerinin hastaların TAT kullanımında benzer oranda etkili olduğu bildirilmiştir [59]. Hastaların yöntemi başkalarının önerisi ile kullanmaları yöntemin güvenirliği konusunda endişe yaratmaktadır. Toplumun yaşama biçimi olarak tanımlanan kültür, bireylerin sağlık ve hastalıkla ilgili olarak tutum ve davranışlarını etkilemektedir. Kanser hastalığına karşı tutum ve inanışlar, tedavi davranışları da kültürün bir ürünü olarak toplumdan topluma değişmektedir [112]. Yeni Zellanda’da kanser hastalarına uygulanan çalışmada vitaminler (%68) ve antioksidanlar (%54), Japonya’da uygulanan çalışmada çin şifalı otları, mantar, köpek balığı kıkırdağı ve vitaminler, İngiltere’de uygulanan çalışmada aromaterapi ve relaksasyon, Avusturya’da ise akupunktur önde gelen TAT yöntemleri olarak belirtilmiştir [73, 110]. Lee ve arkadaşları (2000) dört etnik gruptan meme kanseri hastalarına uyguladıkları çalışmada, siyah ırkın en sık spiritüel uygulamaları, Çinlilerin en sık bitkisel uygulamaları, Latinlerin ve beyaz ırkın ise diyet tedavi ve spiritüel uygulamaları en sık uyguladığı bildirilmektedir [106]. Bu doğrultuda hastaların kullandıkları TAT uygulamalarının ülkeden ülkeye etnik gruptan etnik gruba farklılık gösterdiği görülmektedir. Ancak Molassiotis ve arkadaşlarının (2005) ülkemizin de arasında olduğu 14 ülkede yaptıkları çalışmada en yaygın TAT yöntemlerinin başında ot/bitkilerin olduğu ve 14 ülkeden 13’ünde kullanıldığı açıklanmaktadır [60]. Ülkemizde kanser hastalarına uygulanan çalışmalarda da TAT yöntemi olarak bitkisel tedavi ve karışımların kullanımı %15 ile %48 oranları arasında değiştiği, ısırgan otunun en yaygın kullanılan bitki olduğu görülmektedir [23, 59, 102, 104]. Çalışmamızda da benzer olarak en sık kullanılan TAT yöntemlerinin bitkisel tedavi ve karışımlar olduğu görülmektedir. Bitkisel tedaviler klasik 51 kanser tedavisi ile etkileşime girebileceği, karaciğer ve böbreklere ek yük getireceği ya da toksik olabileceği için hastaların bu konuda hemşireler ve diğer ekip üyeleri tarafından bilgilendirilmesi gerekir. Güven ilişkisi oluşturarak hastanın hangi yöntemi, ne zaman ve ne miktarda kullanabileceği konusunda rehberlik edilmesi önemlidir. Palyatif bakımın başarısı, hastalar ve aileleri için en iyi yaşam kalitesine ulaşmaktır. Yaşam kalitesi artışı hemşirelik bakımının çıktılarından biridir. Özellikle onkoloji ve palyatif bakım hemşireleri yaşam kalitesinin gelişmesine aktif olarak katkıda bulunurlar. Hemşireler bu süreçte, her hasta ve ailenin kendine özgü özellikleri olduğunu dikkate alarak, hastalık ve tedavinin yaşam kalitesi üzerindeki etkinliği ile ilgili bulguları arttırmak için diğer disiplinlerle iş birliği içinde çalışmaktadırlar [15, 113]. Kanser hastalarında, yaşanılan semptomların yaşam kalitesi üzerine en çok etkiye sahip olduğu söylenebilir. Bu açıdan hastalarının yaşadıkları semptomlar hemşireler için önemli bir anlama sahiptir. Çünkü hemşireler semptomların değerlendirilmesi ve yönetilmesinde anahtar rolündedirler [114]. Tedavi sürecinde hemşirelerin onkoloji semptom değerlendirme ve yönetim bilgisi semptom yükünü azaltabilir. Semptom kontrolü, hasta, aile ve sağlık personeli ortaklığını gerektirmektedir [99]. Hemşireler hastalara semptomların hastalıkla olan bağlantısını açıklamalı ve hastaları semptom kontrolü için desteklemelidirler [91]. Hasta ve ailelerinin semptom kontrolü konusunda eğitimlerini gerçekleştirmelidirler [114]. Hemşireler bu görevlerini yerine getirirken TAT yöntemlerini hesaba katarak da hastalara yardımcı olmalıdırlar [114-116]. TAT kullanımı hakkındaki düzensiz iletişim, hastaların bekledikleri yararın açığa çıkmasında eksikliğe ve sağlık çalışanlarının eksik değerlendirmelerine sebep olabilir [115]. Bu nedenle sağlık çalışanları ve hastalar arasında güvenin sağlanması ve holistik bakımın gerçekleştirilmesi için TAT yöntemleri konusundaki iletişim açık olması önemlidir [116]. Hastaların son zamanlarda ne kullandıklarının farkına varılmalı ve böylece potansiyel etkileşim veya kontraendikasyonlar değerlendirilebilmelidir. Ancak hemşireler öncesinde TAT yöntemlerinin çeşitleri hakkında bilgili olmalı ve bu bilgiler doğrultusunda hastalara güvenli TAT yöntemleri konusunda yardım edebilmelidirler [114]. Bu konuda hastalarla bugünkü deneysel kanıtların TAT yöntemlerinin kanser ile ilgili semptomlara yardımcı olabileceği, fakat kanser tedavisine ya da hastalığın yavaşlamasına etkili olmadığını gösteren kanıtlar paylaşılmalıdır [116]. Hann ve arkadaşlarının (2004) yaptıkları çalışmada sosyal çalışmacıların hekimlere ve hemşirelere göre tamamlayıcı, alternatif tedavilerin kullanımına daha sıcak baktıkları belirlenmiştir. Özellikle hekimlerin ve hekimlere göre daha az olmak üzere hemşirelerin, kanser hastalarının TAT 52 kullanmasının olumlu etkileri konusunda inançlarının sosyal çalışmacılara göre daha düşük, TAT’ın olumsuz etkileri konusunda endişelerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır [117]. Hekim ve hemşirelerin tamamlayıcı alternatif tedaviler konusunda hastaları ile konuşmaları, onları konuşmaya cesaretlendirmeleri TAT kullanımının güvenliğini artıracaktır. Ayrıca kanıt temelli çalışmalar doğrultusunda, semptom kontrolünde ve hastanın yaşam kalitesinin arttırılmasında güvenli TAT yöntemlerinin kanser bakımına entegrasyonuda sağlık ekibinin görevleri arasındadır. Acil serviste çalışan hemşireler kanser hastalarının acile başvuru nedenlerini iyi anamnez etmeli ve başvuruların tekrarlamaması için hasta ve aile eğitimi fırsatlarını kullanmalıdır. Hastaların acil birimlerde karşılanamayacak olan bakım gereksinimlerinin karşılanması için hastaları ilgili birimlere yönlendirerek çözüm bulunmasına katkıda bulunmalıdırlar. Acil birimlerde kanser hastalarının daha nitelikli bakım almaları ve acil servis çevresinden kaynaklanabilecek hasta güvenliği sorunlarının önlenmesi için, doğru ve zamanında triyaj uygulamaları ve kanser hastalarının güvenlikli çevrede bakımı için gerekli düzenlemelerin yapılmasında hasta savunucusu rollerini yerine getirmelidirler. 53 6. SONUÇ VE ÖNERİLER 6.1. Sonuç Gülhane Askeri Tıp Akademisi Acil Servisi’ne başvuran kanser hastalarının acile başvuru nedenleri ve semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemleri belirlemek amacıyla yapılan bu araştırmada aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir. Çalışmaya katılan hastaların tanımlayıcı özelliklerine bakıldığında; yaş ortalaması 61,33±15,33; %58’si 61 ve üzeri yaşta, %56,4’ü erkektir. Hastaların %51,8’i ilkokul ya da ortaokul mezunudur. Hastaların %79,8’u evli, %33,3’ü ev hanımı, %43,6’sı emeklidir. Hastaların ailelerinde kişi başına düşen aylık gelir %45,3 oranında 1001-2000 TL arasındadır (Çizelge 4.1). Hastaların sağlık sorunlarına ilişkin özelliklerine yönelik bilgilere bakıldığında; %54,3’ü herhangi bir kronik hastalığa sahiptir. Hastalarda kansere eşlik eden kronik hastalıklar arasında ilk sıralarda hipertansiyon ve diyabet gelmektedir. Hastalar arasında %34,2 oranı ile gastrointestinal sistem kanseri olanlar en fazla, diğer kanserlerin (cilt kanseri) oranı en düşüktür (%2,1) olmuştur. Hastaların %30,9’unun kanser tanısı 0-3 ay önce, %45,7’sinin ise 1 yıl ve daha uzun süre önce konulmuştur. Hastaların %50,6’sında metastaz mevcuttur (Çizelge 4.2). Hastaların %84’ü kemoterapi tedavisi almaktadır. Bunu takiben sırasıyla %50,2 ve %43,2 oranlarıyla cerrahi tedavi ve radyoterapi gelmektedir. Hastaların %69,1’i hasta acil servise başvurmadan önce en son kemoterapi tedavisi almıştır. Hastaların %22,2’ si 2-7 gün, %30,9’u 8 gün-1 ay önce kemoterapi almıştır. Tedavi sürecinde acil durumlar hakkında %59,3’ü bilgilendirilmemiştir. (Çizelge 4.3). Hastaların % 64,6’sı acil servise birden fazla başvuru yapmış, bunların %34,4’ü 0-1 gün önce başvurmuştur. Hem ilk kez başvuranların hem tekrarlı başvuru yapanların başvuru nedenlerinin başında ağrı gelmektedir. Hastaların yarıdan fazlası acil servise gelmeden önce mevcut şikayetle başka bir kişi ya da kuruma başvurmamıştır (Çizelge 4.4). 54 Hastaların%74,5’i acile başvurmadan önce semptoma yönelik ilaç kullanmamış, ilaç kullananların %33,8’i antipiretik kullanmıştır. Hastaların %86,8’i acile başvurmadan önce semptomayönelik TAT yöntemi kullanmamıştır. TAT yöntemi kullananlar da en sık %59,4 oranla bitkisel çayları kullanmıştır (Çizelge 4.5). . Hastaların en sık yaşadıkları semptomlar halsizlik-yorgunluk (%51,4), ağrı (%44), bulantıkusma (%41,6) dır. Hastaların %36,6’i kanser tedavisi için TAT yöntemi kullanmış, bu kişilerin en sık kullandıkları yöntem (%33,3) bitkisel tedavi ve çaylar olmuştur. TAT yöntem kullanan hastalardan %70,8’si bir çeşit TAT yöntemi kullanmıştır (Çizelge 4.6). Hastaların %64,1’i TAT yöntemlerine hastalıklarının tedavi sürecinde başvurmuşlar. Aile bireyleri ve kendi bilgileri, akraba, arkadaş, komşu ve diğer kanser hastaları tavsiyeleri ile bu yöntemleri kullanmıştır (Çizelge 4.7). Hastaların %95,9’u evde sağlık bakımı almamıştır. Acile başvuru nedeni olan semptoma ilişkin TAT yöntemi kullanma durumu ile yaş, cinsiyet, öğrenim durumu arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmamıştır (Çizelge 4.8). Acile başvuru sayısı ile en son alınan tedavi ve metastaz durumu arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmamıştır. Kanser tanısı üzerinden geçen süre ile acile başvurusu sayısı arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (Çizelge 4.9). Kemoterapi ve kemoterapi dışındaki tedavileri alan hastalar en sık ağrı (sırasıyla %22,6; %28) semptomu ile acile başvurmuşlardır. Metastazı olan ve olmayan hastalar en sık ağrı (sırasıyla %24,4; %24,2) semptomu ile acile başvurmuşlardır. Metastazı olan hastalarda sık görülen şikayetlerin çeşitlendiği görülmektedir. Kanser tanısı 0-3 ay ve 4-11 ay olan hastalar en sık ağrı (sırasıyla %32; %24,6), 1 yıl ve üzeri olan hastalar ise en sık nefes darlığı (%20,7) semptomları ile acile başvurmuşlardır Kanser hastalarında tanı süresi arttıkça sık görülen şikayetlerin çeşitlendiği görülmektedir. (Çizelge 4.10). 55 Kanserin tedavisi için TAT kullanma durumu ile en son alınan tedavi, metastaz durumu ve tanı üzerinden geçen sürearasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmamıştır (Çizelge 4.11). Sonuç olarak, acile başvuran kanser hastalarının önemli bir bölümünde metastaz bulunmakta ve önemli bir kısmı da yakın zamanda kemoterapi almıştır. En sık başvuru nedeni ağrı, ateş ve bulantı-kusmadır. Elde edilen bulgular, hastaların tedavi sürecinde yakın izlem ve bakıma gereksinimleri olduğunu göstermektedir. Kanser hastalarında semptomlara yönelik ağrı yönetimi ve tedavi sürecinde enfeksiyonlardan koruma uygulamaları ve antiemetik kullanımı gibi terapötik yaklaşımlar hastaların acil servise başvurularını azaltabilir. Ancak acil hemşireleri de tedavisi devam eden kanser hastalarında, kemoterapi yan etkisi olan semptomları tam ve zamanında sistematik olarak değerlendirmeli, uygun tedavinin hızla başlamasını ve hemşirelik girişimlerinin uygulanmasını sağlamalıdır. Hastaların ilaç uyumunun değerlendirilmesi, semptomları gidermek için klasik kanser tedavisi dışında bir tedavi alıp almadığının sorgulanması TAT güvenliği açısından hasta eğitimi için bir fırsat sağlayabilir aynı zamanda tedavi için yol gösterici olabilir. 6.2. Öneriler Araştırma sonuçları doğrultusunda aşağıdaki önerilerde bulunulmuştur: 1. Onkoloji hastasına tedavi uygulayan ekibin, hasta ve yakınlarını tedavinin yan etkileri hakkında ayrıntılı olarak bilgilendirmesi 2. Acil hemşirelerinin, kanser hastalarının özellikleri ve acil bakım gereksinimleri konularında bilgilenmeleri 3. Acile başvuran hastalar ve yakınlarına, tedavi yan etkileri ve semptomlarla baş etme konusunda eğitim ve destek sağlanması 4. Tekrarlı başvuruların önlenmesi için risk grubu hastalara primer tedavi ekibi ile işbirliği içinde uygun taburculuk planlamasının yapılması 5. Triaj görevlilerinin kanser hastalarının özellikleri ve gereksinimleri konusunda bilgilenmeleri 6. Kanser hastalarının acil bakım gereksinimlerinin daha güvenli bir ortamda karşılanması için bu hastalara uygun acil birimlerinin oluşturulması 56 57 KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. Dedeli, Ö., Fadıloğlu, Ç., ve Uslu, R. (2008). Kanserli bireylerin fonksiyonel durumları ve algıladıkları sosyal desteğin incelenmesi. Türk Onkoloji Dergisi, 23(3), 132-139. İnternet: Türkiye İstatistik Kurumu, Ölüm Nedeni İstatistikleri, 2010, 2011 ve 2012. Web: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=15847 adresinden 22 Temmuz 2013’te alınmıştır. Vandyk, A. D., Harrison, B. M., Macartney, G., Ross-White, A., andStacey, D. (2012). Emergency department visits for symptoms experienced by oncology patients: a systematic review. Support Care Cancer, 20, 1589-1599. Bozdemir, N., Eray, O., Eken, C., Şenol, Y., Artaç, M., ve Samur, M. (2009). Demographics, clinical presentations and outcomes of cancer patients admitted to the emergency department.Turkish Journal of Medical Sciences, 39(2), 235-240. Vallerand, A. H., Templin, T., Hasenau, S. M., and Riley-Doucet, C. (2007). Factors that affect functional status in patients with cancer-related pain. Pain, 132, 82-30 Wells, N., Murphy, B., Wujcik, D., and Johnson, R. (2003). Pain-related distress and ınterference with daily life of ambulatory patients with cancer with pain. Oncology Nursing Forum, 30(6), 977-986. Beck, S. L., Dudley, W. N., and Barsevick, A. (2005). Pain, sleep disturbance and fatigue in patients with cancer: using a mediation model to test a symptom cluster. Oncology Nursing Forum,32(3), E48-E55. Koller, A., Miaskowski, C., Geest, S. D., Opitz, O., and Spichiger, E. (2013). Supporting self-management of pain ın cancer patients: methods and lessons learned from a randomized controlled pilot study. European Journal Of Oncology Nursing, 17, 1-8. Koçak, S., Ertekin, B., Polat, M., Girişgin, S., ve Kara, H. (2012). Onkolojik hastaların acil servise başvuru nedenleri. Sakarya Medical Journal, 2(1), 16-20. Yaylacı, S., Topuzoğlu, A., ve Karcıoğlu, O. (2009). Acil servise başvuran kanser hastalarının klinik karakteristikleri ve bir yıllık sağkalımları. Uluslararası Hematoloji-Onkoloji Dergisi, 4(19), 213-222. Tsai, S., Liu, L., Tang, S., Chen, J., and Chen M. (2010). Cancer pain as the presenting problem ın emmergency departments: ıncidence and related factors. Support Care Cancer, 18, 57-65. İnternet: Sağlık Bakanlığı, Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği. Web: http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-510/acil-saglik-hizmetleri-yonetmeligi.html adresinden 22 Temmuz 2013’te alınmıştır. Ahn, S., Lee, Y-S., Lim, K. S., and Lee, J-L. (2012). Emergency department cancer unit and management of oncologic emergencies: experience in Asan medical center. Support Care Cancer, 20, 2205-2210. Mayer, D. K., Travers, D., Wyss, A., Leak, A., and Waller, A. (2011). Why do patients with cancer visit emergency departments? results of a 2008 population study in north carolina. American Society of Clinical Oncology, May 23, 1-8. Jocham, H. R., Dassen, T., Widdershoven, G., and Halfens, R. (2006). Quality of life in palliative care cancer patients: a literature review. Journal of Clinical Nursing, 15, 1188-1195. Cancer Control Knowledge into Action WHO Guide for Effective Programmes Palliative Care. 58 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35. Özer Ö., ve Şantaş, F. (2012): Kamunun sunduğu evde bakım hizmetleri ve finansmanı. Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimler Dergisi, 3(2), 96-103. İnternet: Koç, O. (2011). Türkiye’de Evde Sağlık Hizmetleri. Web: www.sgb.saglik.gov.tr/.../3_dr_orhan_koc_hastane_rolleri_evde_bakim_hizmetler adresinden 15 Haziran 2014’te alınmıştır. Subaşı, N., ve Öztek, Z. (2006). Türkiye’de karşılanamayan bir gereksinim: evde bakım hizmeti. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 5 (1), 19-31. Duran Taşçı, E. (2011). Kanser tedavisinin yan etkilerine yönelik alternatif uygulamalar. Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 18(2), 72-77. Uçan, Ö., ve Ovayolu, N. (2007). Kanser ağrısının kontrolünde kullanılan nonfarmakolojik yöntemler. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2(4), 123-133. Özçelik, H., ve Fadıloğlu, Ç. (2009). Kanser hastalarının tamamlayıcı ve alternatif tedavi kullanım nedenleri. Türk Onkoloji Dergisi, 24(1), 48-52. Kav, S., Hanoğlu, Z., ve Algıer, L. (2008). Türkiyede kanserli hastalarda tamamlayıcı ve alternatif tedavi yöntemlerinin kullanımı: literatür taraması. Uluslararası Hematoloji-Onkoloji Dergisi, 1(18), 32-38. Ovayolu, Ö., ve Ovayolu, N. (2013). Semptom yönetiminde kanıt temelli tamamlayıcı yöntemler. Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi, 1(1), 83-98. İnternet: Sağlık Bakanlığı. Geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamaları yönetmeliği. Web: http://www.saglik.gov.tr/TR/dosya/1-88395/h/gtat-yonetmeliktaslagi.pdf adresinden 23 Temmuz 2014 tarihinde alınmıştır. Ertem, G., Kalkım, A., Bulut, S., ve Sevil, Ü. (2009). Radyoterapi alan hastaların evde bakım gereksinimleri ve yaşam kaliteleri. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, 2(2), 3-12. Usta Yeşilbakan, Ö., Durmaz Akyol, A., Çetinkaya, Y., Altın, T., ve Ünlü, D. (2005). Kemoterapi tedavisi alan hastaların tedaviye bağlı yaşadıkları semptomlar ve yaşam kalitesine olan etkisinin incelenmesi. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 21(1), 13-31. İnternet: Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği, Kanser İstatistikleri. Web: http://www.turkcancer.org/newsfiles/61dunya_kanser_istatistikleri.pdf adresinden 20 Ocak 2014’te alınmıştır. İnternet: Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı, 2009 Kanser İnsidansları. Web: http://www.kanser.gov.tr/daire-faaliyetleri/kanser-istatistikleri. html adresinden 20 Ocak 2014’te alınmıştır. İçli, F., ve Akbulut, H. (Editörler). (1997). Tıbbi onkoloji, Ankara: Antıp Anonim Şirketi Tıp Kitapları ve Bilimsel Yayınlar, 1-15, 97-104. Bag, B. (2013). Kanser hastalarında uzun dönemde görülen psikososyal sorunlar. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 5(1), 109-126. Onat, H. Kanser Tanısından Tedaviye Geçiş Süresi, içinde Onat, H., ve Molinas Mandel, N. (Editörler).(2002). Kanser hastasına yaklaşım, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 87-93. Onat, H. Kanser Hastasına Yaklaşım, içinde Erol, Ç., ve Onat, H. (Editörler). (2008). Onkoloji, Ankara: MN Medikal & Nobel Tıp Kitap Sarayı, 1-6. İnternet: Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı, Kanser Tedavisi. Web: http://www.kanser.gov.tr/kanser/kanser-tedavisi/32-cerrahi-tedavi. html adresinden 20 Ocak 2014’te alınmıştır. İnternet: Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu, Dünya Kanser Raporu 2008. Web: http://whqlibdoc.who.int/publications/ 2009/9789283204237_tur_p1-104.pdf adresinden 20 Ocak 2014’te alınmıştır. 59 36. 37. 38. 39. 40. 41. 42. 43. 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 52. 53. 54. Çayır, Y., ve Işık, M. (2012). Terminal dönem kanser hastalarında evde sağlık hizmetleri. Smyrna Tıp Dergisi, 87-89. İnternet: Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı, Kanser Tedavisinde Radyasyon. Web: http://www.kanser.gov.tr/kanser/kanser-tedavisi /36-radyasyon.html adresinden 20 Ocak 2014’te alınmıştır. Karabulutlu, Ö. (2009). Kemoterapi alan hastalarda semptom yönetimi ve yaşam kalitesinin sürdürülmesi. İstanbul Üniversitesi Florance Nightingale Hemşirelik Dergisi, 17(3), 218-225. Üstüner, Z., ve Taş, F. Kanser Tedavi Prensipleri, içinde Erol, Ç., ve Onat, H. (Editörler). (2008). Onkoloji, Ankara: MN Medikal & Nobel Tıp Kitap Sarayı, 4367. İnternet: Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı, Biyolojik Tedavi. Web: http://www.kanser.gov.tr/kanser/kanser-tedavisi /31-biyolojik-tedavi.html adresinden 20 Ocak 2014’te alınmıştır. Omay, S. B. (2006). Nöro-onkolojide immunoterapi. Türk Nöroşirürji Dergisi, 16(1), 23-24. Gabriel, J. (2012). Acute oncological emergencies. Nursing Standard, 27(4), 35-42. İnternet: Demirkazık, A. ve Altun, R. (2003). Onkolojik Aciller. Web: http://www.yogunbakimdergisi.org/managete/fu_folder/2004-04/html/2004-4-4-232243.html adresinden 23 Temmuz 2014’te alınmıştır. Keskin, S. ve Eralp, Y. (2011). Onkolojik aciller. Klinik Gelişim, 24, 10-13. Atalay, F., Ernam, D. ve Atikcan, Ş. (2001). Akciğer kanseri ve plevral efüzyon. Solunum Hastalıkları, 12, 274-278. Grant, M., and Kravits, K. (2000). Symptoms and their ımpact on nutrition. Seminars In Oncology Nursing, 16(2), 113-121. Erdine, S. Kanser Ağrısı, içinde Onat, H., ve Molinas Mandel, N. (Editörler).(2002). Kanser hastasına yaklaşım, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 261-274. Weinstein, S. M., Anderson, P. R., Yasko, A. W., and Driver, L. Pain Management, in Pazdur, R., Coi, L. R., Hoskins, W. J., and Wagman, L. D. (Edited by). (2007). Cancer management a multidisciplinary approach, United States: CMP Media LLC, 859-872. Kutlutürkan, S. (2011). Kanser ve ağrı kontrolü. Turkish Armed Forces Preventive Medicine Bulletin, 10(6), 751-758. Yennurajalingam, S., and Bruera, E., Fatigue and Dyspnea, in Pazdur, R., Coi, L. R., Hoskins, W. J., and Wagman, L. D. (Edited by). (2007). Cancer management a multidisciplinary approach, United States: CMP Media LLC, 917-928. Turna, H. Kanser Hastasında Pulmoner Sorunlar, içinde Onat, H., ve Molinas Mandel, N. (Editörler).(2002). Kanser hastasına yaklaşım, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 175-176. Molinas Mandel, N. Kanser Hastasında Gastrointestinal Sorunlar, içinde Onat, H., ve Molinas Mandel, N. (Editörler).(2002). Kanser hastasına yaklaşım, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 133-142. Saip, P., ve Yazar, A. Kanser ve Tedavisine Bağlı Geç Etkiler, içinde Erol, Ç., ve Onat, H. (Editörler). (2008). Onkoloji, Ankara: MN Medikal & Nobel Tıp Kitap Sarayı, 231-236. Grunberg, S. M., and Siebel, M., Management of Nausea and Vomiting, in Pazdur, R., Coi, L. R., Hoskins, W. J., and Wagman, L. D. (Edited by). (2007). Cancer management a multidisciplinary approach, United States: CMP Media LLC, 873884. 60 55. 56. 57. 58. 59. 60. 61. 62. 63. 64. 65. 66. 67. 68. 69. 70. 71. Özet, A., Arpacı, F., Kömürcü, Ş., Öztürk, B., Ataergin, S., Işıkhan, H., ve Erdoğdu, E. (2001). Kemoterapi süresinde hasta ve yakınlarının sıklıkla karşılaştıkları sorunlar ve çözümleri, Ankara: GATA Basımevi, 9-24. Loprinzi, C., and Jatoi, A., Anorexia and Cachexia, in Pazdur, R., Coi, L. R., Hoskins, W. J., and Wagman, L. D. (Edited by). (2007). Cancer management a multidisciplinary approach, United States: CMP Media LLC, 929-934. Breen, S. J., Baravelli, C. M., Schofield, P. E., Jefford, M., Yates, P. M., and Aranda, S. K. (2009). Is symptom burden a predictor of anxiety and depression in patients with cancer about to commence chemotherapy?.Medical Journal of Avustralia, 190(7), 99-104. Altun, R., ve Özden, A. (2004). Tamamlayıcı ve alternatif tıp. Güncel Gastroenteroloji, 8(3), 231-235. Tuna Malak, A., Karayurt, Ö., Demir, E., and Sami Yümer, A. (2009). Complementary and alternative medicine in cancer patients - analysis of ınfluencing factors in turkey. Asian Pacific Journal of Cancer Prevention, 10, 1083-1088. Malossiotis, A., Fernadez-Ortega, P., Dud, D., Ozden, G., Scott, J. A., Panteli, V., Margulies, A., Browall, M., Magri, M., Selvekerova, S., Madsen, E., Milovics, L., Bruyns, I., Gudmundsdottir, G., Hummerston, S., Ahmad, A. M-A., Platin, N., Kearney, N., and Patiraki, E. (2005). Use of complementary and alternative medicine ın cancer patients: a european survey. Annals of Oncology, 16, 655–663. Uğurluer, G., Karahan, A., Edirne, T., ve Şahin, H. A. (2007). Ayaktan kemoterapi ünitesinde tedavi alan hastaların tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamalarına başvuru sıklığı ve nedenleri. Van Tıp Dergisi, 14(3), 68-73. Erdoğan, Z., ve Çınar, S. (2011). Reiki: eski bir iyileştirme sanatı-modern hemşirelik uygulaması. Kafkas Tıp Bilimleri Dergisi, 1(2), 86-91. Akgül, E. (2009). Türkiye’nin farklı illerindeki kanser hastalarında tamamlayıcı ve alternatif tedavi kullanımı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Afyon. Turan, N., Öztürk, A., ve Kaya, N. (2010). Hemşirelikte yeni bir sorumluluk alanı:tamamlayıcı terapi. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, 3(1), 93-98. Kılıç, M. ve Öztunç, G. (2012). Ağrı kontrolünde kullanılan yöntemler ve hemşirenin rolü. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 7(21), 35-51. Kılıçaslan, C. Bozan, H. Oktay, C. ve Göksu, E. (2005). Türkiye’de acil servise başvuran hastaların demografik özellikleri. Türkiye Acil Tıp Dergisi, 5(1), 5-13. Setoguchi, S., Earle, C. C., Glynn, R., Stedman, M., Polinski, J., Corcoran, C. P. and Haas, J. S. (2010). Testing cancer quality measures for end-of-life care. Effective Health Care Research Report Number 21, 1-45. Gültekin, M., ve Boztaş, G. (Editörler). (2014). Türkiye kanser istatistikleri, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 41-43. Chen, M-L., and Chang, H-K. (2004). Physical symptom profiles of depressed and nondepressed patients with cancer. Journal of Palliative Medicine, 18, 712-718. Jain, P. N. Parab, S. Y. and Thota, R. S. (2013). A prospective, non-interventional study of assessment and treatment adequacy of pain in the emergency department of a tertiary care cancer hospital. Indian Journal of Palliative Care, 19(3), 152-157. Minami, S., Yamamoto, S., Ogata, Y., Takeuchi, Y., Hamaguchi, M., Koba, T., Futami, S., Nishjima, Y., and Komuta, K. (2013). Emergency department visits after hours by lung cancer patients in japan. Support Care Cancer, 21, 2443-2451. 61 72. 73. 74. 75. 76. 77. 78. 79. 80. 81. 82. 83. 84. 85. 86. 87. Livingston, P. M., Craike, M., and Considine, J.(2011). Unplanned presentations to emergency departments due to chemotherapy ınduced complication: opportunities for ımproving service delivery. Australasian Emergency Nursing Journal, 14, 62-68. Ernst, E. (2000). Prevalence of use of complementary/alternative medicine: a systematic review. Bulletin of the World Health Organization, 78(2), 252-257. Barbera, L., Atzema, C., Sutradhar, R., Seow, H., Howell, D., Husain, A., Sussman, J., Earle, C., Liu, Y., and Dudgeon, D. (2013). Do patient-reported symptoms predict emergency department visits in cancer patients? a population-based analysis. Annals of Emergency Medicine, 61(4). 427-437. Swenson, K. K., Rose, M. A., Ritz, L., Murray, C. L., and Adlis, S. A. (1995). Recognition and evaluation of oncology-related symptoms ın the emergency department. Annals of Emergency Medicine, 26(1), 12-17. Başer, S., Erdur, B., Türkçüer, İ., Dursunoğlu, N., Uğurlu, E., Bukıran, A., ve Evyapan, E. (2008). Akciğer kanserli olguların acil servis başvuruları. Akademik Acil Tıp Dergisi, 7(2), 21-24. Considine, J., Livingston, P., Bucknall, T., and Botti, M. (2009). A review of the role of emergency nurses in management of chemotheraphy-related complications. Journal of Clinical Nursing, 18, 2649-2655. Kuzeyli Yıldırım, Y. Uyar, M. Fadıllıoğlu, Ç. (2005). Kanser ağrısı ve yaşam kalitesine etkisi. Ağrı, 17(4), 17-21. Gültekin, M. ve ark. (2010). Türkiye’de Palyatif Bakım Hizmetlerinin Mevcut Durumu. Türk Jinekolojik Onkoloji Dergisi, 1, 1-6. Shahnazi, H., Saryazdi, H., Sharifirad, G., Hasanzadeh, A., Charkazi, A. and Moodi, M. (2012). The survey of nurse’s knowledge and attitude toward cancer pain management: application of health belief model. Journal of Education and Health Promotion, 1, 1-4. Yavuzşen, T. ve Kömürcü, Ş. (2008). Kanser hastalarında halsizlik semptomunun değerlendirilmesi ve birlikte görülen klinik problemler. Gülhane Tıp Dergisi, 50, 141-146. Akçay, D., ve Gözüm, S. (2012). Kemoterapi alan meme kanserli hastalarda, kemoterapinin yan etkilerine ilişkin verilen eğitim ve evde izlemin yaşam kalitesine etkisinin değerlendirilmesi. Meme Sağlığı Dergisi, 8(4), 191-199. Yamagishi, A., Morita, T., Miyashita, M., and Kimura, F. (2009). symptom prevalence and longitudinal follow-up in cancer outpatients receiving chemotheraphy. Journal of Pain and Symptom Management, 37(5), 823-830. Courtney, D. M., Aldeen, A. Z., Gorman, S. M., Handler, J. A., Trifilio, S. M., Parada, J. P., Yarnold, P.R., and Bennett, C. L. (2007). Cancer-associated neutropenic fever: clinical outcome and economic costs of emergency department care. The Oncologist, 12, 1019-1026. Özdemir, Ü. ve Taşcı, S. (2013). Kronik hastalıklarda psikososyal sorunlar ve bakım. Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi, 1(1), 57-72. İnternet: World Health Organization, Noncommunicable Diseases Country Profiles 2011, Web: http://whqlibdoc.who.int/publications/2011/9789241502283_ eng.pdf adresinden 14 Temmuz 2014’te alınmıştır. İnternet: TÜSİAD, Sürdürülebilir sağlık sistemi için kronik hastalık yönetiminde elektronik sağlık kayıtlarının rolü, Web: http://www.tusiad.org.tr/__rsc/shared/file/ SurdurulebilirSaglikRaporu-Haziran2012.pdf adresinden 14 Temmuz 2014’te alınmıştır. 62 88. 89. 90. 91. 92. 93. 94. 95. 96. 97. 98. 99. 100. 101. 102. 103. 104. Sogaard, M., Thomsen, R. W., Bossen, K. S., Sorensen, H. T., and Norgaard, M. (2013). The ımpact of comorbidity on cancer survival: a review. Clinical Epidemiology, 5(1), 3-29. Agra Varela, Y. Sacristan Rodea, A. Pelayo Alvarez, M. and Fernandez J. (2003). Relationship between quality of life and various models of home care in terminal oncology patients from a health area of madrid. Rev Esp Salud Publica, 77, 567-579. Çataka, B., Kılınç, A. S., Badıllıoğlu, O., Sütlü, S., Erkan Sofuoğlu, A., ve Aslan, D. (2012). Burdur’da evde sağlık hizmeti alan yaşlı hastaların profili ve evde verilen sağlık hizmetleri. Türkiye Halk Sağlığı Dergisi, 10(1), 13-21. Ünsar, S., Yıldız Fındık, Ü., Kurt, S., ve Özcan, H. (2007). Kanserli hastalarda evde bakım ve semptom kontrolü. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2(5), 89-106. Aydın, G. (2005). Akciğer kanserinde sık görülen semptomlar ve tedavi yaklaşımları. Solunum, 7(2), 85-94. Hintistan, S., Çilingir, D., Nural, N., ve Akkaş Gürsoy, A. (2012). Hematolojik kanserli hastaların kemoterapiye bağlı yaşadıkları semptomlara yönelik uygulamaları. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 1(3), 153-164. Afşar, F., ve Pınar, R. (2003). Kanser hastalarında ağrı ve ağrı ile başetme yöntemlerinin değerlendirilmesi. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 6(3), 19-28. Whitner, K. M., Pruemer, J. M., Nahleh, Z. A., and Jazieh, A. R. (2006). Symptom management needs of oncology outpatients. Journal of Palliative Medicine, 9(3), 628-630. Kurt, M. E., Given, B., Kurtz, J. C., and Given, C. W. (1994). The ınteraction of age symptoms and survival status on physical and mental health of patients with cancer and their families. Cancer Supplement, 74(7), 2071-2078. Aydın Bektaş, H. (2009). Kanserli bireylerde fonksiyonel durumun önemi. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 12(3), 54-60. Kurt Sadırlı, S., ve Ünsar, S. (2009). Kanserli hastalarda Edmonton Semptom Tanılama Ölçeği (ESTÖ): türkçe geçerlilik ve güvenirlik çalışması. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 4(11), 79-95. Skrutkowski, M., Saucier, A., Eades, M., Swidzinski, M., Ritchie, J., Marchionni, C., and Ladouceur, M. (2008). Impact of pivot nurse in oncology on patients with lung or breast cancer: symptom distress, fatigue, quality of life, and use of healthcare resources. Oncology Nursing Forum, 34(6), 948-954. Sağkal, T., Demiral, S., Odabaş, H., ve Altunok, E. (2013). Kırsal kesimde yaşayan yaşlı bireylerin tamamlayıcı ve alternatif tedavi yöntemlerini kullanma durumları. Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi, 27(1), 19-26. Richardson, M. A., Sanders, T., Palmer, J. L., Greisinger, A., and Singletary, E. (2000). Complementary/alternative medicine use in a compreh8ensive cancer center and the ımplications for oncology. Journal of Clinical Oncology, 18(13), 2505-2514. Yavuz, M., İlçe, A. Ö., Kaymakçı, Ş., Bildik, G., ve Dıramalı, A. (2007). Meme kanserli hastaların tamamlayıcı ve alternatif tedavi yöntemlerini kullanma durumlarının incelenmesi. Türkiye Klinikleri, 27, 680-686. Tas, F., Ustuner, Z., Can, G., Eralp, Y., Camlıca, H., Basaran, M., Karagol, H., Sakar, B., Dıscı, R., and Topuz, E. (2005). The prevalence and determinants of the use of complementary and alternative medicine ın adult turkish cancer patients. Acta Oncologica, 44, 161-167. Karacan, Y., Akkuş, Y., Akdemir, N., Göker, H., Aksu, S., Sucak, G. A., Özet, G., Tekinalp, A., Özkocaman, V., Ali, R., Özkalemkaş, F., ve İlhan, O. (2012). Kök 63 105. 106. 107. 108. 109. 110. 111. 112. 113. 114. 115. 116. 117. hücre nakli hastalarında tamamlayıcı ve alternatif tedavi kullanımı. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 38(1), 1-6. Turhal, N. S., Sevinc, A., Yalçın, S., Sezgin, C., Yamac, D., Doğan, M., Ozyilkan, O., Kilickap, S., Ozdemir, F., and Cabuk, D. (2012). The association between sociodemographic parameters and the use of complementary interventions in cancer patients in Turkey: a Turkish oncology group study. Journal of Cancer Therapeutics & Research, 1-5. Lee, M. M., Lin, S. S., Wrensch, M. R., Adler, S. R., and Eisenberg. (2000). Alternative therapies used by women with breast cancer ın four ethnic populations. Journal of The National Cancer Institute, 92(1), 42-47. Cassileth, B. R., and Deng, G. (2004). Complementary and alternative therapies for cancer. The Oncologist, 9, 80-89. Shumay, DM., Maskarinec, G., Kakai, H., and Gotay, CC. (2001). Why some cancer patients choose complementary and alternative medicine instead of conventional treatment. Journal Fam Pract, 50(12), 1067. Rojas-Cooley, M. T., and Grant, M. (2009). Complementary and alternative medicine: oncology nurses’ knowledge and attitudes. Oncology Nursing Forum, 36(2), 217-224. Adam, M., and Jewell, A. P. (2007). The use of complementary and alternative medicine by cancer patients. International Seminars in Surgical Oncology, 4(10), 17. Erbaycu, A. E., Gülpek, Tuksavul F., Uslu, Ö., ve Güçlü, S. Z. (2010). Akciğer kanserinde çeşitli bitkisel ve diğer karışımların kullanımına sosyo-demografik ve tümöte bağlı faktörlerin etkisi (akciğer kanserinde tamamlayıcı tedavi kullanımı). Türkiye Toraks Dergisi, 11: 117-120. Pehlivan, S., Yıldırım, Y., ve Fadıloğlu, Ç. (2013). Kanser, kültür ve hemşirelik. Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 4(4), 168-174. Elçigil, A. (2012). Palyatif bakım hemşireliği. Gülhane Tıp Dergisi, 54, 329-334. Jonas, J., Horgas, A., and Yoon, S-J. (2011). Use of complementary and alternative therapies to manage cancer-related symptoms in hospitalized patients. University of Florida Journal of Undergraduate Research, 12(3), 1-7. Rojas-Cooley, M. T., and Grant, M. (2009). Complementary and alternative medicine: oncology nurses’ knowledge and attitudes. Oncology Nursing Forum, 36(2), 217-224. Wanchai, A., Armer, J. M., and Stewart, B. R. (2010). Complementary and alternative medicine use among women with breast cancer: a systematic review. Clinical Journal of Oncology Nursing, 14(4), E45-E55. Hann, D. M., Baker, F., Denniston, M. M., and Winter, K. (2004). Oncology professionals’ views of complementary therapies: a survey of physicians, nurses, and social workers. Cancer Control, 11(6), 404-410. 64 65 EKLER 66 EK 1. Kanser hastalarının acil servise başvuru nedenleri ve semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemler anket formu Başvuru Tarihi ve Saati: 1-Hastalarla İlgili Kişisel Bilgiler 2-Hastalık ve Tedavi Özellikleri 1-YAŞ ……………….. 2-CİNSİYET a)Kadın b)Erkek 3- EĞİTİM DURUMU a)Okur-yazar değil d)Lise Mezunu b)İlkokul mezunu e)Üniversite mezunu c)Ortaokul mezunu f)Üniversite ve üstü mezun 4-MEDENİ HALİ a)Evli c)Boşanmış b)Bekar d)Eşi ölmüş 5-MESLEĞİ a)Ev hanımı f)İşçi b)Serbest meslek g)İşsiz c)Devlet memuru h)Öğrenci d)Özel sektör çalışanı ı)Diğer…………………. e)Emekli 6- AİLENİZDE KİŞİ BAŞINA DÜŞEN AYLIK GELİR NEDİR? a) 1000 TL altı d)3001-4000 TL b)1000-2000 TL e)4000 TL üzeri c)2001-3000TL 1-MEVCUT OLAN KRONİK HASTALIKLAR a)DM e)KOAH b)KBY f)SVO c)Hipertansiyon h)Kalp Yetmezliği d)Koroner Arter Hastalığı ı) Diğer…………………. 2-MEVCUT OLAN KANSER TİPİ a)Mide d)Kolon g)Mesane j)Over b)Meme e)Lösemi h)Karaciğer k)Diğer……… c)Akciğer f)Rektum ı)Prostat 3-KANSER TANISININ TARİHİ ……..Yıl ………Ay 4-METASTAZ DURUMU a)Var Nereye?…………………………………………………………... b)Yok 5-ALINAN STANDART TEDAVİ YÖNTEMİ a)Kemoterapi c)Cerrahi Tedavi b)Radyoterapi d)İmmünoterapi 6-EN SON ALINAN TEDAVİ a)Kemoterapi c)Cerrahi Tedavi b)Radyoterapi d)İmmünoterapi 7- SON TEDAVİNİN ALINDIĞI GÜN ………………………………………… 67 EK 1. (devam) Kanser hastalarının acil servise başvuru nedenleri ve semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemler anket formu 2-Hastalık ve Tedavi Özellikleri 3-Acil Servise Başvuru Sıklığı ve Başvuru Nedenleri 4Semptomlarla Baş Etmede Kullanılan Yöntemler ve Kullanım Sıklıkları 8-TEDAVİ SÜRECİNDE VE SONRASINDA ONKOLOJİ DOKTORUNUZ YA DA HEMŞİRENİZ ACİL SERVİSE BAŞVURULMASI GEREKEN DURUMLARA İLİŞKİN OLARAK SİZİ BİLGİLENDİRDİLER Mİ? a)Evet Hangi durumlar?........................................................................... b)Hayır 9- KEMOTERAPİDEN SONRA ATEŞ ÖLÇMENİZ GEREKTİĞİ SÖYLENDİ Mİ/ÖĞRETİLDİ Mİ? a) Evet b) Hayır 1- MEVCUT HASTALIĞINIZDAN DOLAYI SON 1 YIL İÇİNDE ACİL SERVİSE KAÇ KEZ BAŞVURDUNUZ? a)Daha önce başvurmadım d)3 kez başvurdum b)1 kez başvurdum e)4 ve daha fazla kez başvurdum c)2 kez başvurdum 2-MEVCUT HASTALIĞINIZ İLE İLGİLİ OLARAK EN SON ACİL SERVİSE NE ZAMAN BAŞVURDUNUZ? a)…………saat önce c)…………hafta önce b)………… gün önce d)…………ay önce 3-DAHA ÖNCE ACİL SEVİSE HANGİ ŞİKAYETLE BAŞVURDUNUZ? ………………………………………………………………………… 4- BUGÜN ACİL SERVİSE HANGİ ŞİKAYETLE BAŞVURDUNUZ? ………………………………………………………………………… 5-BU ŞİKAYETİNİZLE İLGİLİ OLARAK BAŞKA BİR SAĞLIK HİZMETİ BİRİMİNE BAŞVURDUNUZ MU? a)Aile hekimi d)Telefonla danışma (kime?) b)Poliklinik e)Hayır c)Onkoloji doktoru 1-BU ŞİKAYETİNİZ İÇİN HERHANGİ BİR İLAÇ UYGULADINIZ MI? NE UYGULADINIZ BELİRTİNİZ. a)Evet ………………………………………………………………… b)Hayır 2- BU ŞİKAYETİNİZ İÇİN ACİL SERVİSE BAŞVURMADAN ÖNCE İLAÇ DIŞI BİR YÖNTEM KULLANDINIZ MI? a) Evet b) Hayır 3-KULLANDIĞINIZ İLAÇ DIŞI YÖNTEM NEDİR? ………………………………………………………………………… 4- MEVCUT HASTALIĞINIZLA İLGİLİ OLARAK YAŞADIĞINIZ DİĞER ŞİKAYETLER NELERDİR? ………………………………………………………………………… 68 EK 1. (devam) Kanser hastalarının acil servise başvuru nedenleri ve semptomlarla baş etmede kullandıkları yöntemler anket formu 5-MEVCUT HASTALIĞINIZLA İLGİLİ OLARAK YAŞADIĞINIZ BU ŞİKAYETLER İÇİN İLAÇ DIŞI HERHANGİ BİR YÖNTEM KULLANDINIZ MI? a) Evet b) Hayır 6-KULLANDIĞINIZ İLAÇ DIŞI YÖNTEMLER NEDİR? Uygulanan Ne amaçla Ne sıklıkla Beklenilen sonuca yöntem uygulandı uygulandı ulaşıldı mı? …………… ……………… ……………… …………………… 4Semptomlarla Baş Etmede Kullanılan Yöntemler ve Kullanım Sıklıkları …………… ……………… ……………… …………………… …………… ……………… ……………… …………………… …………… ……………… ……………… …………………… …………...... ……………… ……………… …………………… ...................... ……………… ……………… …………………… ...................... ……………… ……………… …………………… ...................... ……………… ……………… …………………… ...................... .. 7-BU YÖNTEMLERE HASTALIĞIN HANGİ AŞAMASINDA BAŞVURDUNUZ? a)Hastalığın başlangıç aşamasında b)Tedavi süreci içinde c)Tedavi bittiğinde sonuç alamayacağımı anladığımda 5- Bu Kullandığınız Yöntemlerin Maliyeti Nedir? 6-Bu Yöntemlere Kimlerin Tavsiyesi İle Başvurdunuz ? 7- Mevcut Hastalığınızla İlgili Olarak Evde Sağlık Bakımı Aldınız Mı? a)Çok ucuz b)Uygun c)Bütçemi sarsacak kadar pahalı a)Aile bireyleri b)Kendi bilgilerim c)Akrabalar d)Arkadaşlar e)Komşular f)Gazete, dergi, internet vb. yayın organları g)Doktor, hemşire vb. sağlık personeli h)Diğer…………………………………. a) Evet Kaç kez?………….. Hangi amaçla?………………… Ne tür bir hizmet aldınız?............................. Ziyareti kim gerçekleştirdi?……………….. b)Hayır 69 EK 2. Etik kurul izni 70 EK 2. (devam) Etik kurul izni 71 EK-3. Anket kurul izni 72 EK-3. (devam) Anket kurul izni 73 EK 4. Hasta onam formu ‘Kanser Hastalarının Acil Servise Başvuru Nedenleri Ve Semptomlarla Baş Etmede Kullandıkları Yöntemler’ isimli bir çalışmada yer almak üzere davet edilmiş bulunmaktasınız. Bu çalışmaya davet edilmenizin nedeni sizde kanser hastalığının görülmüş olmasıdır. Bu çalışma, araştırma amaçlı olarak yapılmaktadır ve katılım gönüllülük esasına dayalıdır. Bu araştırma kapsamında size herhangi bir girişim yapılmayacaktır ancak; size ait bazı bilgiler elde etmek istediğimiz için izninizi almak amacı ile bu form hazırlanmıştır. Çalışmaya katılmayı kabul ettiğiniz takdir de parasal yük altına girmeyeceksiniz ve size de herhangi bir ödeme yapılmayacaktır. Size ait bilgilerin, kimliğiniz açıklanmamak kaydı ile bilimsel amaçla kullanımını onaylar iseniz bu formu imzalamanız istenecektir. Bu araştırma, GATA Acil Anabilim Dalında, Hem. Emine BAYRAK’ın sorumluluğu altındadır. Katılımcı Adı, soyadı: Adres: Tel: İmza: Tarih: 74 ÖZGEÇMİŞ Kişisel bilgiler Soyadı, adı : BAYRAK, Emine Uyruğu : T.C. Doğum tarihi ve yeri : 08/06/1986 Tekirdağ Medeni hali : Bekar Telefon : 0 (312) 304 30 47 e-posta : eminebyrk@yahoo.com Eğitim Derecesi Okul/Program Mezuniyet Yılı Yüksek lisans Gazi Üniversitesi/HemşirelikProgramı Devam Ediyor Lisans GATA Hemşirelik Yüksekokulu 2008 Lise Tekirdağ Namık Kemal Lisesi (Y.D.A) 2004 İş Deneyimi, Yıl Çalıştığı Yer Görev 02/2009- devam ediyor GATA Acil Tıp AD Hemşire 07/2008-02/2009 GATA Genel Cerrahi (Y.B.Ü) Stajyer Hemşire Yabancı Dili İngilizce Yayınlar - Hobiler Kitap okuma, Müzik dinlemek GAZİ GELECEKTİR...