T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI YÖNETİM ORGANİZASYON BİLİM DALI STRATEJİK YÖNETİM VE KURUMSALLAŞMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: BANKACILIK ALANINDA BİR UYGULAMA YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Didem Duygu ERDOĞAN Tez Danışmanı Prof. Dr. Birol BUMİN ANKARA-2008 ONAY Didem Duygu ERDOĞAN tarafından hazırlanan “ Stratejik Yönetim ve Kurumsallaşma Üzerindeki Etkisi: Bankacılık Alanında Bir Uygulama” başlıklı bu çalışma …./…./2008 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak jürimiz tarafından İşletme Anabilim dalı Yönetim ve Organizasyon Bilim dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir. ……………………. Prof.Dr. Birol BUMİN ……………………. Doç. Dr. Enver AYDOĞAN ……………………. Yrd. Doç. Dr. Belgin AYDINTAN i ÖNSÖZ Ankara’da doğdum, Ankara’da büyüdüm. 2006 senesinin 17 Kasımında evlendim. Şimdi ise büyüdüğüm şehirden uzakta İstanbul’da yaşıyorum. Aslen Giresunluyum. İlkokulu Mehmet Akif İlkokulu’nda okudum. Daha sonra ortaokul ve lise eğitimimi Özel Arı Koleji’nde tamamlayarak 1999 senesinde Kırıkkale Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesinde İşletme bölümüne başladım. 2004 senesinde mezun oldum. Kendimden kısaca bahsettikten sonra tezimle ilgili biraz bilgi vermeye çalışacağım. Tezimin konusunu seçerken çok zorlandım. Hangi konuyu incelemem gerektiğine karar veremedim. Günümüz işletmelerinin; ihtiyaçları, seçtikleri yollar, sürekli değişen ve gelişen rekabet koşullarında neye ihtiyaçları olduğunu düşünmek, konumu seçmemde bana büyük fayda sağladı. Küreselleşmenin getirmiş olduğu gelişme ve bazen değişme zorunluluğu, belirli sınırlar içerisinde var olabilme çabası, günümüz işletmelerinde modern yönetim yaklaşımlarının kullanılırlığını arttırmıştır. Şirketler yeni arayışlar içerisine girmekte ve rekabet ortamında öne çıkarak avantaj sağlamak istemektedirler. Stratejik yönetimin en önemli özelliği, işletmenin hem kendi durumunu, hem de işletmenin dışındaki çevrenin analizine imkan tanımasıdır. Kurumsallaşma ise; işletmenin bir sistem içinde ve çevreyle karşılıklı etkileşim içinde işlemesini gerektirmektedir. Stratejik yönetim bu nedenle, kurumsallaşma ile bağıntılı ve araç-amaç ilişkisine sahip bir sistem olarak ii öne çıkmaktadır. Modern dünyada sürekli artan rekabet ortamında işletmelerin ayakta durabilmesi için değişen çevreye uyum sağlaması, dış faktörleri analiz ederek kendini yenilemesi ve değişime açık bir yönetim sistemine sahip olması gerekmektedir. Buda stratejik düşünmeyle, dolayısıyla stratejik yönetim ile mümkün olmaktadır. Günümüz küreselleşen işletmecilik alanında stratejik yönetimin kaçınılmazlığını, dünyada başarının en önemli faktörlerinden biri olan kurumsallaşmış bir kimliğe sahip olmanın gerekliliği ile birlikte ortaya koyulmaya çalışılmıştır. İlk bölümde stratejik yönetimle ilgili, ikinci bölümde ise kurumsallaşma ile ilgili bilgi verilmiş, üçüncü bölümde uygulama sonuçları değerlendirilmiştir. Tezin araştırma ve yazım safhasında benden hiçbir zaman yardımlarını ve bilgilerini esirgemeyen sayın tez danışman hocam Prof. Dr. Birol BUMİN ve sayın Dr. Osman BARAK’a, ders dönemi ve tez döneminde bana maddi ve manevi her anlamda destek olan, büyük fedakârlıklar gösteren sevgili babacığım, anneciğim ve ablalarıma, her zaman yanımda olan ve benden desteğini hiç esirgemeyen çok sevgili eşime içtenlikle teşekkür ediyorum. iii ÖNSÖZ……………………………………………………………………………... i İÇİNDEKİLER …………………………………………………………………… ..iii TABLOLAR ………………………………………………………………………...vi ŞEKİLLER …………………………………………………………………………vii GİRİŞ …………………………………………………………………………….. ...1 BÖLÜM 1 1. STRATEJİ ve STRATEJİK YÖNETİM ……………………………………......2 1. 1. STRATEJİ KAVRAMI …………….………………………....................2 1.1.1. Strateji Belirleme Önemi ve Faydaları ……………………………3 1.1.2. Stratejik Yönetim Ve Benzer Kavramlarla lişkisi…….………......5 1.1.2.1. Amaçlar ve Hedefler …………………………………….....5 1.1.2.2. Plan ve Planlama ……………………………………………6 1.1.2.3. Taktik ..…………………………………………………….....7 1.1.2.4. Politika ..………………………………………………………7 1.1.2.5. Yöntem .………………………………………………………8 1.1.2.6. Program ve Bütçe……………………………………………9 1.2. STRATEJİK YÖNETİM ……………..…………………………………9 1.2.1. Stratejik Yönetim Tanımı Ve Amacı ………………………….....9 1.2.2. Stratejik Yönetimin Temel Özellikleri…………………….…......12 1.2.3.Stratejik Yönetimin Temel Öğeleri .……………………………...14 1.2.4. Stratejik Yönetim Süreci …..………………………..……………20 1.2.4.1. Bilgi Toplama Ve Değerlendirme……………………........21 1.2.4.2.Çevre Analizi .…………………………………………........21 1.2.4.3. Stratejik Seçeneklerin Belirlenmesi ………………..........30 1.2.4.4. Uygun Stratejinin Seçimi .……...………………………….34 1.2.4.5. Stratejinin Uygulanması .…………..……………………...35 1.2.4.6. Uygulama Sonuçlarının Değerlendirilmesi ve Denetimi..37 1.2.5. Stratejik Yönetim Araçları ………………………………………..38 1.2.6.Değerlendirme ……………………………….………………….....45 BÖLÜM 2 2. KURUMSALLAŞMA ..………………………………………………………...52 2.1. KURUM, KURUMSALLAŞMA VE KURUMSAL TEORİ……….......52 iv 2.1.1. Kurum Ve Kurumsallaşmanın Tanımı …………….…………..53 2.1.2. Kurum Ve Kurumsallaşma Kavramlarına İlişkin Çeşitli Tanımlar……………………………………………………….…...54 2.1.2.1. Sosyolojik Anlamda Kurum Ve Kurumsallaşma….…….55 2.1.2.2. İktisadi Anlamda Kurum Ve Kurumsallaşma…….…….64 2.1.2.3. Örgütsel Anlamda Kurum Ve Kurumsallaşma ….…..…66 2.2. ESKİ VE YENİ KURUMSALLAŞMA ………………………………..67 2.3. KURUMSALLIĞIN UNSURLARI …………………………….……...69 2.3.1. İzomorfizm (Eş-Eşdeğerlilik)……………………………….…...70 2.3.1.1. Zorlayıcı İzomorfizm ..………………………………..…..70 2.3.1.2.Taklitçi İzomorfizm ………………………………………..71 2.3.1.3. Normatif İzomorfizm ……………………………………..71 2.4. KURUM VE ÇEVRE ….………………………………………………72 2.5. KURUMSALLIK TEORİSİNİN TEMEL VARSAYIMLARI ……….. 76 2.6. KURUMSALLIK TEORİSİNİN UĞRADIĞI ELEŞTİRİLER………. 77 2.7. İMKE LAKATOS’UN KURUMSAL TEORİYE GETİRDİKLERİ .... 77 BÖLÜM 3 3. YÖNTEM, BULGULAR VE YORUM………………………………………..81 3.1. PROBLEM DURUMU ………………………………………………..81 3.2. ARAŞTIRMA KONUSUNUN VARSAYIMLARI ……………………81 3.3. ARAŞTIRMA MODELİ ……………………………………………….82 3.4. ARAŞTIRMADA KULLANILAN TEKNİKLER ……………………...82 3.5. EVREN VE ÖRNEKLEM …………………………………………….82 3.6. SINIRLILIKLAR ………………………………….…………………...82 3.7. ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ………...83 3.7.1. Tanımlayıcı İstatistikler ……………………………………….…83 3.7.2. Güvenilirlik Analizi ……………………………………………….86 3.7.3. Faktör Analizi …………………………………………………….87 3.7.3.1. Anket Soruları İçin Faktör Analizi ………….………..…88 3.7.4. Dönüştürülmüş Faktör Matrisi ………………………………….89 3.7.5. Hipotezlerin Testi ……………………………………………..…94 3.7.5.1. Hipotez 1 ………………….……………………………….94 v 3.7.5.2. Hipotez 2 …………………………………………………..96 3.7.5.3. Hipotez 3 ………….…………………………………….…98 3.7.5.4. Hipotez 4 ………………………….……………………,. 100 SONUÇ …………………………………………………………………………102 KAYNAKÇA …………………………………………………………………... 104 EKLER ………………………………………………………………………….113 ÖZET …………………………………………………………………………...116 ABSTRACT …………………………………………………………………… 117 vi TABLOLAR Tablo1.Stratejik Yönetim ve Fonksiyonel Yönetim …………………………..14 Tablo2. İşletme Durum Değerlendirme Tablosu ……………………………..40 Tablo 3. Stratejik Yönetim ………………………………………………………45 Tablo 4. Anket Sonuçları Ortalama ve Medyan ………………..………….…84 Tablo 5 : Ölçek Soruları İçin Açıklanan Toplam Varyans …………………...89 Tablo 6. Değişken Tespiti ……………………………………………………….90 Tablo 7. Faktör Adlandırması …………………………………………………..93 Tablo 8. Pearson Korelasyon Tablosu ………………………………………..94 Tablo 9. Banka Hedef ………………………………………………………….96 Tablo 10. Piyasa Takibi..………………………………………………………..98 Tablo 11. Yetki Uygulamaları …………………………………………………100 Tablo 12. Yönetim Uygulamaları …………………………………………..…101 vii ŞEKİLLER Şekil 1. SWOT Analizinde Temel Unsurlar ………………………… ………..39 Şekil 2. Kurumsallaşmanın Kurum-Eylem İlişkisine Dayalı Süreç Modeli …61 Şekil 3. Teknik ve Kurumsal Çevrenin Etkisi Altında Bulunan Örgütler…….75 Şekil 4. Banka Hedefi ……………………………………………………………97 Şekil 5. Piyasa Takip …………………………………………………………….99 Şekil 6. Yetki Uygulamaları ……………………………………………………100 Şekil 7. Yönetim Uygulamaları ………………………………………………..102 1 GİRİŞ Tüm dünyada küreselleşme, hızlı teknolojik değişim, yeni oluşan pazarlar, müşteri beklentilerinin değişmesi ve buna benzer nedenlerden ötürü ortaya çıkan ve her geçen gün giderek daha da artan rekabet karşısında örgütler daha stratejik düşünmek, stratejik planlamaya ve stratejik karar almaya eskisinden daha fazla önem vermek zorunda kalmışlardır. Gelişen ve değişen ekonomik yapı, kişisel gelişim ve bu gelişimin bir ürünü olarak müşteri beklenti ve tercihlerindeki artış ve değişim, teknolojik gelişme ve küreselleşme sonucu rekabet şartlarının ağırlaşması gibi yaşanan gelişmeler ve değişimler yönetim felsefesini, üretim felsefesini ve sistemleri etkilemiş, 90 lı yıllardan itibaren toplam kalite yönetimi, stratejik yönetim ve değişim mühendisliği kavramları gündeme gelmiştir. Tüm bu sistemlerin temelinde örgütsel verimliliği artırmak ve rekabet üstünlüğü sağlamak anlayışı yatmaktadır. İşletmelerin temel amacı yüksek bir verimlilik ve etkenliğe sahip olmaktır ve bu amaçlarını sürekli ve hızlı bir değişim süreci içinde bulunan bir çevre içinde gerçekleştirebilmek durumundadırlar. Strateji işletmelerin yönünü belirleyen faaliyetlerin bütünüdür. İşletmelerin verimli ve etkin yönetilmesinde stratejik yönetim anlayışı önemli hale gelmiştir. Stratejik yönetim anlayışının temelinde stratejik planlama ve bu yönetim anlayışının sürekliliğinin sağlanması yatmaktadır. Stratejik planlama işletmelerin hayatlarının bir döneminde yaptıkları ve izledikleri bir plan olmaktan öte sürekli, dinamik ve değişen şartlara göre yenilenen, gelişen ve revize edilen bir yönetim aracıdır. Stratejik yönetim anlayışı durağanlığı değil, sürekli gelişmeyi ve değişmeyi içermektedir. İşletmeler imajlarını arttırmak, artan müşteri beklentilerini karşılamak, rekabet baskısı altında ayakta kalabilmek ve verimliliklerini artırarak maliyet kontrolü sağlamak için stratejik yönetim anlayışını benimsemelidirler. 2 BÖLÜM 1 1. STRATEJİK YÖNETİM 1.1. STRATEJİ KAVRAMI Strateji kelimesinin sözlük anlamı “bir amaca varmak için eylem birliği sağlama ve düzenleme sanatı” (Dil Derneği,1991:530) olarak ifade edilebilir. Yönetime stratejik açıdan yaklaşım savaş tarihi kadar eskidir ve hatta askeri temellere sahiptir. Strateji kelimesinin kökeni de eski Yunancada "ordunun generali" anlamındaki "strategos" kelimesine dayanmaktadır. Milattan önce 490 senesindeki Marathon Savaşında strategoslardan oluşan bir kurmaylar konseyi, ülkenin yöneticisine, çarpışmalarda başarılı olmaya yarayacak "taktiksel" önerilerden ziyade, topyekun savaşı kazanmak için "stratejik" konularda tavsiyelerde bulunmak için oluşturulmuştur. Daha sonraları, bu stratejistler grubu sivil konularda da strateji üretmek ile görevlendirilmiştir (Blackerby, 1994:23). Strateji kavramı savunma alanında geniş olarak kullanılan bir kavram olmakla birlikte 20.yy ilk yarısında sosyal bilimler alanında da kullanılmaya başlanmıştır. Yönetim biliminde strateji, yönetim kademesi tarafından işletmeyi başarılı kılmak için önceden belirlenen hareketler ve yaklaşımlar olarak tanımlanabilir (Akgemci: 2007:4). Yönetim biliminde özellikle firmaların ya da şirketlerin rakiplerine karşı izleyeceği stratejiler, önce Stratejik Planlama ve daha sonra da Stratejik Yönetim adı verilen bir disiplinin doğmasına neden olmuştur. 3 Andrews’e göre strateji “ İşletmenin ne tür bir iş yaptığını veya yapmak istediğini, ne tür bir işletme olduğunu veya olmak istediğini tanımlayan amaç ve görevlerin tümü, bunları gerçekleştirmek için gerekli yöntemlere verilen isimdir ” (Andrews,1971:28). Stratejinin amacı, belirsizlik ortamında işletmenin istenilen sonuçlara ulaşabilmesini sağlamaktır ve strateji bir işletmenin amacı doğrultusunda fırsatçı olmasına imkan tanımaktadır (Drucker,1999:53). Buna göre strateji; “İşletme ile çevresi arasındaki ilişkileri analiz ederek işletmenin istikametinin ve amaçlarının belirlenmesi, bunları gerçekleştirecek faaliyetlerin tespiti ve örgütün yeniden düzenlenerek gerekli kaynakların tahsis edilmesi” şeklinde tanımlanabilir (Güçlü,2003:67). Strateji öncelikle işletmenin sahip olduğu imkan ve yeteneklerden yola çıkarak, amaçlara ulaşmak için kabul edilen yolları belirler. Belirlene amaçlar uzun vade de olduğu için yaşanacak çevresel değişimlerin öngörülmesi ve bunlarında oluşturulacak planlara yansıtılması stratejilerin daha gerçekçi olmasında yardımcı olacaktır. 1.1.1. Strateji Belirleme Önemi ve Faydaları İşletmeler sürekli gelişim gösteren dinamik bir çevrede faaliyet gösterirler. Bu çevre devamlı olarak değişmekte ve karmaşıklaşmaktadır. İşletmelerin, varlıklarının devamlılığını sağlamak için bu değişime ve gelişime uyum sağlamaları gerekmektedir. Bu aşamada yenilikleri takip etmek, çevreye açık ve dışa dönük stratejik planlar geliştirmek kaçınılmazdır. Stratejik Planlama bir kurumda görev alan her kademedeki kişinin katılımını ve kurum yöneticisinin tam desteğini içeren sonuç almaya yönelik çabaların bütününü teşkil eder. Bu anlamda paydaşların ihtiyaç ve 4 beklentileri, paydaşlar ve politika yapıcıların kurumun misyonu, hedefleri ve performans ölçümünün belirlenmesinde aktif rol oynamasını ifade eder. Bir stratejik plan aşağıda yer alan beş temel soruya verilen yanıtların yer aldığı bir rehber niteliği taşır: — Şu anda neredeyiz? — Nerede olmayı istiyoruz? — Gelişmemizi nasıl ölçebiliriz? — Olmak istediğimiz yere nasıl ulaşabiliriz? —Gelişmemize yönelik yol haritamızı nasıl saptayabiliriz ve denetleyebiliriz? İşte bu sorulara verilecek olan cevaplar işletmenin kendini iyi bir şekilde analiz etmesini, güçlü ve zayıf yönlerini fark etmesini, rakipleri arasında hangi konumda bulunduğunu görmesini sağlar. Bu belirsizlikleri ortadan kaldıran analizler, işletme için en uygun stratejinin seçilmesinde etkili olacaktır. Aynı gözleyebilmek zamanda ve strateji, müşteriye müşteri rakiplerin tercihlerindeki sunamayacağı değişimleri farklı değerler sunabilmektir (Akgemci,2007: 5). İşletmelerde strateji belirleme ve stratejik planlama, özellikle günümüz koşullarında önemini daha da arttırmış bulunmaktadır. Konunun bu önemi nedeniyle “Stratejik Yönetim” işletme yönetiminin bir konusu olarak sürekli gelişmektedir. Stratejiler, işletmelerin dış ve iç çevre koşullarına bağlı olarak ve kendi misyon ve vizyon anlayışları doğrultusunda, işletme kaynaklarının “hangi alanlara” ve “hangi amaçlar” için tahsis edileceğini gösteren temel tercihlerini ifade etmektedirler. Bu temel stratejiler daha sonra, örgütün değişik alanlarında değişik “amaçlar” a çevrilecek; çeşitli taktik kararlar ve politikalarla uygulamaya aktarılacaktır (Koçel, 2003:455) 5 Konuyla ilgili birçok tanımlama olduğu gibi, her işletmenin muhakkak yazılı ve net bir şekilde düzenlenmiş bir stratejisi olması gibi bir kural yoktur. Ancak yazılı stratejisi olmayan işletmelerinde belirli stratejileri olabilir. Bunun yanında, işletmeler yazıya döktükleri stratejileri uygulamak zorunda değildirler. Ayrıca bazen yazılı stratejiye uymamak "rakipleri yanıltmak açısından" da bir stratejidir. Ancak iyi bir stratejisi bulunmayan işletme çevresi ile arasındaki uyumu göremeyecek ve kaçınılmaz olarak başarısızlığa gidecektir. 1.1.2. Stratejik Yönetim Ve Benzer Kavramlarla İlişkisi 1.1.2.1. Amaçlar ve Hedefler Amaçlar bir işletmenin gelecekte ulaşmayı düşündüğü durumunu ifade eder. Amaç belirleme, stratejik yönetim sürecinin başlangıcından önce gelen bir aşamadır (Eren,2005:15). Amaçlar, belirlenen ve varmak istenilen sonuçlardır. Ulaşılması arzulanan uzun dönemli genel sonuçlar da denebilir. Amaçlar, belirli bir dönemde ulaşılması istenen sonuçlar olarak tanımlanabilir (Dinçer,1994:52). Hedefler ise bu amaçlara ulaşmak için kısa dönemli durumları oluşturur. Hedefler daha açık ve ölçülebilirdir. Amaçlar, işletmelerin strateji ve planlarına yol gösterici oldukları gibi hedeflerin oluşmasına da öncülük ederler. 6 1.1.2.2. Plan ve Planlama Plan, mevcut durumdan gelecekte nereye ulaşılmak istendiğine, neler yapılması gerektiğine karar vermektir. Daha genel anlamda bir kararlar toplamıdır. Strateji uzun süreli seçimler ve amaçlarla ilgilidir. Plan ise, amaçlara ulaşmak için araçlar ve yolların kararlaştırılması ve kabaca neyin, nasıl yapılacağının saptanmasıdır (Akgemci,2007:7). Plan; strateji, politika, yöntem, program ve taktik kavramlarının tamamını içeren geniş bir kavramdır. Plan ile strateji geleceğe yönelik olma noktasında birbirlerine çok yaklaşırlar, fakat plan, rakamlaştırılmış ve kağıda dökülmüş bir öngörüdür. Oysa stratejiler bazen yöneticinin kafasındadır. Yazılı hale gelen stratejiler ise “ Stratejik Planlama” ismini almaktadır. Planlama, işletmenin hedeflerinin tespiti ve bu hedeflere erişebilmek için gerekli yol ve araçların belirlenmesi olarak tanımlanabilir (Ülgen ve Mirze,2004:32-33). Plan daha çok, rakamlandırılmış ve yazılı hale getirilmiş olup, işletmenin çevresi ile yakından ilgilidir. Eldeki bilgiler ne kadar fazla olursa o kadar varsayım geliştirilebilir ve sonuçlara ulaşılabilecek yollar belirlenebilir. Eldeki veriler az ise belirsizlik altında alınacak kararlar ve seçilecek yollar söz konusu olur. Kısaca planlar, belirlilik veya ileri derecede belirsizlik altında yapılabilir. Planda işletme ve içinde yaşadığı çevre arasındaki etkileşim de göz önüne alınarak olası çevre değişiklikleri incelenir. Planlama bir süreçtir. Amaçlara ulaşmak için belirlenen yolların bütünüdür. Planlama geleceğe bakmaktır. 7 1.1.2.3. Taktik Bir plan türü olan taktik, usul ve teknik bakımından stratejiden daha ayrıntılıdır. Taktik stratejilerin uygulanması sürecinde karşılaşılan rekabete uygun olarak, bir veya daha fazla kısa vadeli hedeflerden ve bunların uygulanmasından oluşur. Taktik amaçlara ulaşmak üzere işletme güçlerinin harekete geçirilmesi sürecidir. Taktikleri, stratejiler belirler. Taktik daha özel ve daha kısa düşüncelerden ve uygulama sanatından oluşur ve her durumda taktikler, stratejinin gerçekleşmesine yardımcı ayrıntılardır (Pamuk ve diğerleri,2002:22). Strateji eylemin düşünce düzeyindeki boyutu iken, taktik eylemin uygulamasıdır. O halde stratejinin birçok taktikle bütünleştiği söylenebilir. Taktik, stratejinin bir uzantısı ve devamı niteliğindedir. 1.1.2.4. Politika İşletme yönetimi literatüründe strateji ve politika birbirleriyle sıkça karıştırılan terimlerdir. Çünkü bu iki terimi birbirinden kesin sınırlarla ayırmak mümkün değildir. Politika, yol gösterme ve belirlenmiş amaçlara ulaşmak için izlenen yol veya genel plan olarak tanımlanmaktadır (Akgemci,2007:5). Politika, işletme ve örgütlerde arzulanan amaçlara ulaşılabilmesi için belirlenen stratejilerin uygulanması sürecinde çalışanların vermesi gerekli olan kararlara ve yapılması gerekli faaliyetlere yol gösteren bir düşünce tarzı, rehber ve bir pusula olarak tanımlayabiliriz. Çalışanlar bulundukları işletmede işlerin nasıl yapılacağını veya yapılması gerektiğini bu rehber aracılığı ile öğrenir ve kararlarını bu doğrultuda vererek işlerini yaparlar. Politika, işletmede işlerin nasıl yapılacağını bildiren bir kurallar dizisi değildir. Politika, emredici değildir (Ülgen ve Mirze,2004: 35). 8 Politika büyük yada küçük her türlü kurumun yaşama ve gelişmesini etkileyebilecek sorunlarıyla ilgili olduğundan yüksek düzey yönetim organlarının çalışma alanı içine girer (Tosun,1992:35). Politika, çalışanlara sınırların öngördüğü oranda inisiyatif kullanarak karar verme yetkisi de verir. Politika ve stratejilerin ortak yanları ikisinin de uzun süreli oluşudur. Fakat strateji esnek bir kavram iken, politika daha katıdır. Politika ile işletme amaçları arasındaki ilişki de stratejiden ayrılır. Strateji amaçlarının gerçekleştirilmek üzere saptanması söz konusu iken; her politikanın işletme amaçları ile bağlantısını kurmak mümkün olmayabilir. 1.1.2.5. Yöntem Yöntem kullanılış özelliği açısından politikaya benzer, politika ve strateji geniş bir alan ya da temel bir sorunu ele almasına karşılık, yöntem normal olarak politikanın veya stratejinin uygulanış şekli ile ilgilidir. Bu bakımdan strateji ve politika kapsam bakımından yöntemden daha geniştir. Her üç kavramın müşterek yönleri sürekli ve uzun süreli seçimlerden olmalıdır. Yöntem ile programın birbirlerine benzer yönleri, uygulamaya daha yakın olmaları ve bir işi veya bir işlemi ilgilendirmeleridir (Akgemci,2007:6). Önemli hususlardan biri de yöntemin özellikle stratejiye nazaran standartlaştırılma özelliğinin olmasıdır. Yöntemler çeşitli sorunların çözümün de kullanılan usullerden ibarettir. Bu açıdan bakılırsa, stratejik planlama da bir sorun çözme yöntemidir. 1.1.2.6. Program ve Bütçe Program, süreleri belirlemek, ayrıntılı faaliyetlerin uygulanacakları yer ve zamanları, bunların kimler tarafından nasıl yapılacağını saptamaktır. Program tam belirlilik hallerini ve çok kısmi riskleri içermektedir. Bir olayın en 9 ince ayrıntılarını yer, zaman, şahıs ve usül göstererek belirlemektedir. Kısa süre ile ilgilidir. Strateji işletmede meydana gelecek bütün olay ve hareketlerin uzun süre içinde öngörülmesini ve bunların işletmenin amaçları yönünden değerlendirilmesi ve seçilmesini gerektirir. Programlar daha alt kademelerle ve uygulamalarla ilgilidir (Eren,2005:23). Programların başka bir özelliği bir defa kullanılan planlardan oluşudur. Bu yönü ile de politikalardan ve stratejilerden ayrılırlar. Bütçe ise, programda belirlenmiş faaliyetlerden doğacak gelirgiderlerin rakamsal ifadelerle öngörülmesidir. 1.2. STRATEJİK YÖNETİM 1.2.1. Stratejik Yönetim Tanımı Ve Amacı İşletmelerin içinde bulundukları çevreye uyum sağlamaları ve ayakta kalabilmeleri için, doğabilecek riskleri ve faydaları önceden görebilmeleri gereklidir. Stratejik yönetimi, örgütün iç kaynakları ve becerileri ile dış çevrenin fırsat ve tehlikeleri arasında uyum sağlayacak faaliyetler olarak tanımlayabiliriz (Ergin, 1992: 10). Stratejik yönetim üst kademenin ilgilendiği özel bir yönetim tarzıdır. İşletmelerde başlıca üç yönetim seviyesi öngörülmektedir. Bunlar, stratejik yönetim (tepe yöneticileri), fonksiyonel yönetim (orta kademe yöneticileri) ile program yönetiminden (alt kademe yöneticileri) oluşmaktadır Stratejik yönetim, örgütün dış çevresiyle ilgili teşhis ve çözümlemeleri kapsar ve örgütün gelecekte nerede olacağıyla ilgili soruları yanıtlar. Bu yaklaşımdan 10 hareketle stratejik yönetim, işletmenin dış çevresiyle olan ilişkilerinin düzenlenmesi ve örgütsel yönün belirlenmesiyle buraya ulaşmak için yapılacak işlerin planlanması, örgütlenmesi, koordinasyonu ve kontrol edilmesi süreci olarak tanımlanabilir (Dinçer,1996: 35). Stratejik yönetim süreci, genel yönetim sürecinden ayrı olarak düşünülmemelidir. Genel anlamda işletme yönetimi, bilindiği gibi, işletmenin amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için, yapılması gerekli olan faaliyetlerin planlanması, örgütlenmesi, koordinasyonu, uygulanması ve kontrol edilmesi sürecidir. Stratejik yönetim ise, işletmelerin genel yönetim sürecinin bir parçasıdır. Dolayısıyla stratejik yönetim, işletmenin dış çevresi ile ilgili teşhis ve çözümlemeleri kapsar ve uzun vadede işletmenin ne olacağıyla ilgili sorulan cevaplandırır. Stratejik yönetim dinamik ve sürekli devam eden bir gelişme çabasıdır. Stratejik yönetim yaklaşımı çevresel tasarlamaların durmaksızın devam ettirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır (Eren,2005:8). Buna göre stratejik yönetim, stratejilerin planlanması için gerekli araştırma, inceleme, değerlendirme ve seçim çabalarını; planlanan bu stratejilerin uygulanabilmesi için işletme içi her türlü tedbirlerin alınarak yürürlüğe konulmasını, daha sonra da yapılan çalışmaların kontrol edilerek değerlendirilmesiyle ilgili faaliyetleri kapsar. Bu faaliyetler özetle şunlardır. i. İşletmeyi ilgilendirdiği ölçüde dış çevrenin ve rekabet şartlarının kuvvetlice kavranması ve dış çevrenin dinamiğinin arkasındaki gücün araştırılması, ii. Çeşitli mamul/pazar bileşimleri için ayrıntılı stratejilerin oluşturulması, stratejik analizleri kritik alanlar üzerinde yoğunlaştırarak alternatiflerin belirlenmesi ve kaynakların dökümünün yapılması, iii. Seçilmiş stratejilerin, politikalara ve proje yönetimi ile fonksiyonel bölümlerdeki faaliyet programlarına dönüştürülmesi, 11 iv. Örgütün stratejiye uygun olarak düzenlenmesi, işletme faaliyetlerinin stratejik iş birimlerine dağıtılması ve temel amaçlara ulaşmada bunların koordine edilmesi, v. Stratejilerin etkili bir şekilde yürütülmesi için uygun planlama, motivasyon ve kontrol sistemlerinin oluşturulması. Görüldüğü gibi, işletme yönetiminin temel fonksiyonları (planlama, örgütleme, yürütme, koordinasyon ve kontrol) ve yaklaşımı, stratejik yönetimde de değişmemekte ancak bu fonksiyon ve yaklaşımlar dış çevre üzerinde odaklaşmaktadır. Sürekli değişen çevre, ister yararlanılabilecek bir fırsat, isterse karşı konulması gereken bir tehlike olsun, bir işletmeyi her an beklenmedik olaylarla karşı karşıya bırakabilir. Stratejik yönetimin amacı da geçmişteki olayları tekrar etmek değil, beklenilmeyen durumların üstesinden gelmek ve çevre problemlerini halletmektir. Bu açıdan ele alındığı zaman stratejik yönetim, rekabet ortamında işletmeyi yenik düşürmemek için bir takım analitik kavramlar, felsefe ve yaklaşımlar, örgütleme modeli ve araçlar, yeni düşünce ve teknikler geliştirme süreci olarak da görülebilir. Bir organizasyonun stratejik olarak yönetilmesi, rekabetçi üstünlüklerin maksimize edilerek dezavantajların ise en alt düzeye indirilmesini hedefleyen bir süreçtir (Efil,2006:253). 1.2.2. Stratejik Yönetimin Temel Özellikleri Stratejik yönetimin, her şeyden önce genel yönetimin sahip olduğu özellikleri de kapsadığı belirtilmelidir. Ancak bu özelliklerden farklı olarak stratejik yönetimin kendine has bir takım özelliklerinden de bahsetmek mümkündür. Fonksiyonel yönetim, proje veya program yönetiminden farklı tutarak stratejik yönetimi (Aktan,2005:71-72) ayırt etmeye yarayan bu özellikler şunlardır. 12 1.Stratejik yönetimin amacı örgütün gelecekteki performansının artırılması, uzun vade de amaçların belirlenmesi, karlılık ve verimliliğinin yükseltilmesidir. 2.Stratejik yönetim tepe yönetiminin bir fonksiyonu olarak işletmenin geleceğini ve yolunu belirlemeye çalışır. 3.Stratejik yönetim, örgütün dış ve iç çevresini değerlendirmeye olanak veren ve çevresini yakından takip eden bir yönetim tekniğidir. 4.Stratejik yönetim, örgütün gelecekle ilgili faaliyetlerinin planlanması, örgütlenmesi, koordinasyonu, uygulanması ve kontrol edilmesine olanak sağlar. 5.Stratejik yönetim stratejilerin oluşturulması ve seçiminde rekabet ve portföy analizlerinden yararlanır. 6.Stratejik yönetim “stratejik düşünme” ye yardımcı olur. 7.Stratejik yönetim ekip çalışmasına dayalı olarak örgütün hedeflere ulaşabileceğinin önemi üzerinde durur. 8.Stratejik yönetim, örgütteki problemlerin en etkin bir şekilde belirlenmesi ve çözümüne yardımcı olur. 9.Stratejik yönetim, işletme ve toplum çıkarlarını uyumlaştırmaya çalışır. Bu sebeple sosyal sorumluluk bilincine sahiptir. 10.Zaman ve emek tasarrufu sağlar. Aktan örgütlerde yüksek performans için stratejik yönetim ilkelerini aşağıdaki gibi sıralamıştır (çevirimiçi:www.canaktan.org). 1. Stratejiye öncelik ver. Uzun dönemde örgütün stratejik hareket kabiliyetini arttıracak karar ve uygulamalara daima birinci öncelik ver. Strateji uzun dönemde örgütün rekabetçi konumunu arttırır ve sektörde lider durumuna gelmesine yardımcı olur. 2. Açık ve tutarlı bir strateji uygula. Açık ve tutarlı bir rekabet stratejisi iyi planlandığı ve uygulandığı takdirde örgütün sektörde kabul edilmesini ve tanınmasını sağlar. Uzun dönem stratejik planlama olmaksızın kısa dönemde 13 elde edilebilecek fırsatlar üzerinde durmak, sonuçta örgütün sağlayacağı karı da olumsuz yönde etkiler. 3. Sürekliliğe sahip bir rekabet avantajının yaratılması için yatırım yap. 4. Rekabet avantajının elde edilmesi için aktif hücum ve aktif defans uygula. 5. Sadece başarının elde edilebileceği en iyi piyasa ortamında strateji uygulamasından kaçın. 6. Çok kesin olarak tespit edilmiş ve fleksibiliteye sahip olmayan strateji uygulamasından kaçın. 7. Rakiplerinin piyasadaki kararlılığını ve reaksiyonlarını olduğundan daha az tahmin etme. 8. İyi bir rekabet avantajına ve mali güce sahip olmadan rakiplerinle mücadele ediyorsan dikkatli ol. 9. Rekabet gücü düşük olan örgütlerle yarışmanın rekabet gücü yüksek olan örgütlerle yarışmaktan daha karlı olacağını göz önünde tut. 10. Maliyet avantajı olmadan fiyatları indirmemeye dikkat et. Sadece düşük maliyetle üretim yapan bir örgüt uzun dönemde fiyat indiriminden kazançlı çıkabilir. 11. Piyasaya aniden girerek büyük pazar payını elde etmeye çalışmanın rakipler tarafından "fiyat savaşı"na dönüştürülebileceğine dikkat et. 12. Piyasada, kalitede ve hizmet performansında açığı kapatmak için uygun bir strateji takip et. 14 Bu açıklamalardan yola çıkarak konuyu aşağıdaki tablo ile gösterelim. Tablo1.Stratejik Yönetim ve Fonksiyonel Yönetim (Dinçer,1998:37) Fonksiyonel Yönetim Odak Noktası: Stratejik Yönetim Amaçlara bağlı hedeflerin Uzun dönemli yaşama ve gegerçekleştirilmesi ve günlük lişme problemleri ve yeni amaç problemlerin çözümü Amaçları: ve stratejiler Geçmiş tecrübelere dayalı Geleceğe yönelik kârlılık ve bir düşünceyle uygun bir büyüme kârlılık Sınırlamaları: Mevcut kaynaklar ve çevre Muhtemel kaynaklar ve çevre Sonuçları: Etkililik, verimlilik ve denge Büyüme, gelişme ve süreklilik Bilgi Kaynağı:, işletme birimine ait işlem ve işletme, bölümler ve gelecekte- Veri Yapısı: kayıtlar, mevcut şartlar ki fırsat tahminleri Çok fazla sayıda olmayan Çok sayıda, değişik ve çok bölüm verileri kaynaklı Örgüt Yapısı: Bürokratik, durgun Yenilikçi ve esnek Önderlik: Geleneksel, görev yönelimli Değişmelerden etkilenir, açık Problem: Acil, kısa dönemli, somut, Tehir edilebilir, uzun dönemli, aşağı yukarı benzer nitelikte soyut, birbirinden farklı Problem Çözme: Zaman, Risk: Tepki niteliğinde ve geçmiş Katılımcı, yeni çözüm yolları tecrübelere dayanarak arayarak Kısa vadeli, düşük risk Uzun vadeli, yüksek risk 1.2.3.Stratejik Yönetimin Temel Öğeleri a.Tepe Yöneticileri ve Stratejistler: Stratejik yönetimin en temel Öğesi, İşletme içindeki yöneticilerdir. Üst kademe yönetiminin bir fonksiyonu olması sebebiyle stratejik yönetim, tepe yöneticilerinin sorumluluğundadır. Özellikle Stratejilerin tasarlanması, işletmenin herhangi bir bölümüne veya birimine devredilemez. Belki stratejik süreçlerle ilgili araştırma ve analiz etme yetkisi, konuyla ilgili uzmanlara verilebilir veya danışmanlar kullanılabilir. Bu anlamda 15 işletme içinde tek stratejistin tepe yöneticisi olduğu söylenebilir (Dinçer,1998:38). Aslında tepe yönetimi vizyon, misyon, amaçlar ve stratejilerin belirlenmesinde sahip olduğu rol ve katkı kadar ve hatta bunlardan da öteye belirlenen stratejileri uygulama ve belirlenen hedeflere ulaştırma sorumluluğu olan bir gruptur (Eren,2005:53). Tepe yöneticileri ilk olarak, dikkatini işletmenin ana yön motifleri, amaçlar, stratejiler ve temel problemler üzerinde toplamalı ve öncelikler koymalı, daha sonra işletme sistemindeki bağlılıkları yönetmeli, fonksiyonel faaliyetlerin organik bir bütün olarak birleşmesini sağlamalı ve bütün bunları dengeli faaliyet programlarına dönüştürmelidir. Böylece hem işletmenin çevreye uyum problemleri halledilecek hem de kısa vadeli amaç ve hedefler uzun vadede belirli istikamete koordine edilebilecektir. Bu açıdan stratejik yöneticilerde bilgi, toplama, analiz etme ve karar verme rolü ön plana çıkar. Stratejik yönetici, daha çok işletmenin dış çevresindeki değişiklikler ve işletme içindeki üstünlük ve zayıflıklar hakkında bilgi toplamayla İlgilidir. Daha sonra örgütün stratejisiyle ilgili kararlan almak gerekir. Bu kararlar, çoğu kez işletme içinde bir takım değişiklikler yapmayı ve yeniliği gerektirir (Dinçer,1998:38). Stratejik yönetimde işletmelerin içinde bulunduğu dinamik çevreye uyum sağlamak için sürekli olarak dış çevrenin analiz edilmesi, bilgi toplanması ve gerekirse kararlarda değişiklik yapılması gerekir. İşte bu noktada stratejik yönetimin yenilikçi olduğu ortaya konulabilir Dolayısıyla stratejik yöneticiler yenilikçi bir role de sahip olmalıdır. Seçilen stratejilerin uygulanmasında ise stratejik yöneticinin önder rolü önem kazanır. Astların ve alt birimlerin koordinasyonu, işletmede çalışanları etkileyebilmesi, kaynakların dağıtımında yeterlilik sahibi olması stratejik yöneticinin başarılı olmasında önemli rol oynayacaktır. 16 Aslında tepe yönetimi vizyon, misyon, amaçlar ve stratejilerin belirlenmesinde sahip olduğu rol ve katkı kadar ve hatta bunlardan da öteye belirlenen stratejileri uygulama ve belirlenen hedeflere ulaştırma sorumluluğu olan bir gruptur (Eren,2005:53). Stratejilerin oluşturulması ve planlanması, tepe yöneticilerinin sorumluluğunda olmakla birlikte, seçilen stratejileri uygulamak alt kademedeki yöneticilerin işidir. Bu sebeple, stratejik yönetimin ikinci kademede sorumluları, icracı yöneticilerdir. Herhangi bir stratejik iş biriminin yöneticisi veya bir sorumluluk merkezi olarak düzenlenmiş bir bölümün yöneticisi de stratejik yönetimin uygulayıcıları olarak görülebilir. Basit veya çapraşık, kalitatif veya kantitatif planlama tekniklerinin bilinmesinden ve kullanılmasından önce, planlama zihinsel bir yaklaşım, bir yaşam tarzını ifade eder. Bunun temel özelliği gelecekteki olayları bugünden tahmin ederek ne yapılacağını bugün kararlaştırmaktır (Koçel,2003:136). İşletmelerde stratejisi olarak planlama bölümü uzmanları veya (planlama bölümü olmaması durumunda) danışmanlar kullanılabilir. Bunlar karar almada danışmanlık hizmeti sunarlar. İsletmenin iç kaynaklarının değerlendirmesini yapar, dış çevre fırsatlarını belitler ve daha sonra stratejik alternatifleri hazırlayarak işletmenin tepe yöneticilerinin karar vermesine yardımcı olurlar. Diğer taraftan planlama bölümü stratejistleri, işletmede tüm bilgilerin toplandığı bir merkez durumundadır. b.Örgüt Misyonu ve Temel Amaçlar: Misyon ifadesi çalışanlara ve işletme dışındakilere işletmenin neden varolduğunu ve nereye gittiğini anlamalarına yardımcı olur. Misyon ifadesi operasyonel uyum ve esnekliğin sağlanmasına da önemli katkı sağlar (Akgemci, 2007:23). Stratejik yönetim sürecinin ilk safhasında tepe yöneticileri iki temel soruya cevap vermek zorundadırlar, 17 a) Ne tür bir işletmeyiz ve yaptığımız iş nedir? b) Niçin bu işi yapıyoruz? Bu sorulardan birincisine verilecek cevap, işletmenin misyonuyla ilgilidir ve işletmenin veya işin kendisini tanımlamayı gerektirir. İşletmeler, toplum değerlerine uygun bazı fonksiyonlar icra ederek kendilerini meşrulaştırmaya çalışırlar. Bu meşru olma çabası her işletmeye bir misyon yükler. İşletmelerin varlık nedenlerini açıklamaları veya ne tür bir işletme olarak kendilerini görmek istediklerini belirtmeleri işletmelerin “misyon açıklaması” olarak bilinmektedir (Koçel,2003:128). Dolayısıyla işletmeler toplum içinde kendi misyonlarını açık bir şekilde tanımlamak durumundadırlar. Misyonu belirlemenin önemli bir parçası, işletmenin kendisini tanımlamayla İlgilidir. İşletmenin şu anda faaliyette bulunduğu pazar, mamulleri, fonksiyonları veya faaliyetleri bu tanımlamanın temel unsurlarıdır. İkinci soruya verilecek cevap işe, gerçekleştirilecek amaçlan içermektedir. İşletme ne olmak istiyor ve niçin bu amaçlara ulaşmak istiyor belirlenmelidir. İyi bir strateji yaratmak ve bunu uygulamaya koymak için en başta işletmenin uygun misyon ve vizyonunun belirlenmiş olması gerekmektedir. Misyon işletmenin hangi mal ve hizmet sektörünü seçtiği ya da hangi iş kolunda olduğunu, temel ürün ve ya hizmetlerin neler olacağını, tüketici ve pazar ihtiyaçlarını teknoloji gereksinimini veya tüm bu hususların müştereken ifadesini içerir (Eren, 2005: 21) Vizyon, örgütün ulaşmak istediği amaç ve hedefleri ifade eder. Misyon ise bir kimseye veya bir topluluğa verilen özel görev olarak tanımlanabilir. Bir yönetim kavramı olarak belirlenen amaç ve hedefler üzerinde odaklanmış, amaçlara nasıl ulaşılacağını gösteren bir görev duygusudur. 1.Vizyon/misyon bildirgeleri örgütün ulaşmak istediği amaç ve hedefleri çok açık bir şekilde ifade etmelidir. 18 2.Hazırlanacak olan bildirgelerde örgütteki başlıca değerler ve inançlar ortaya konulmalıdır. 3.Vizyon/misyon bildirgelerinde başarıyı tanımlayan ifadelere yer verilmeli ve başarının ne ile ölçüleceğini açıklayan görüşler yer almalıdır. 4.Vizyon/misyon bildirgeleri örgütte heyecanı, kararlılığı, çalışma azmini ve çalışma ahlakını önemseyen ifadeleri içermelidir. Örgüt içindeki değerleri, ilkeler ve ahlaki kurallar, örgütün dış değerlere ve ahlaka bakışı (Sosyal sorumluluk), örgütün global değerlere bakışı oluşturur. Değerler çalışan bağlılığında önemli etkiye sahiptir. Amaçlar, belirli bir dönemde ulaşılması istenen sonuçlar olarak tanımlanabilir (Dinçer,1994:52). c.Dış Çevre: Dış çevrenin işletmeye sunduğu fırsat ve tehditler stratejik yönetimde çok önemli bir karar potansiyeline sahiptir. Stratejik yönetim, uzun vadeyi içeren dış çevre faktörlerini inceler. Uzun vadeyi içermesi çevre faktörlerinin alınan kararlar ve yapılan planlar üzerinde ki etkisini daha da arttırmaktadır. d.Mamul/Pazar Stratejisi: Stratejik yönetimin dördüncü öğesi, mamul/pazar bileşimidir. Bu öğe ile ilgili olarak şu hususlar göz önüne alınmalıdır: Stratejik yönetimde, amaçlara uygun mamul/pazar alanının bulunması veya faaliyet sahasının seçilmesi gerekir. Çünkü işletmenin gerçekleştirmeyi planladığı amaçlar ile faaliyetleri arasında uyum bulunduğu ölçüde büyüme ve gelişme imkanları yüksek ve düzenli olacaktır. Yeni bir mamul/pazar alanı seçilirken, önceki faaliyetler arasında ortak bir bağ bulunmalıdır. Mesela ilaç sanayii ile bankacılık arasında, mamul/pazar alanı açısından ortak bir bağ bulmak oldukça zordur. Dolayısıyla bu gibi ortak bağlılığın bulunmadığı 19 durumlarda tüm olarak işletmenin gelişme imkanları sınırlı kalmaktadır (Dinçer,1998:40). Mamul/pazarla ilgili gelişme vektörünün, yani faaliyet sahası belirlendikten sonra yöneleceği istikametin tespit edilmesi gerekir. Bu istikamet mevcut veya yeni mamullerle mevcut veya yeni pazarların durumu değerlendirilerek alınacak kararlarla ortaya çıkar: Buna göre bir işletme a)mevcut mamullerle yeni pazarlara girmeye, b)yeni mamullerle mevcut pazarlarda gelişmeye ve c)yeni mamullerle yeni pazarlarda çeşitlendirme yapmaya yönelebilir. İşletme, mamulle ilgili olarak rekabet üstünlüğü kazanmaya çalışmalıdır. Faaliyet dalında hakim olabilmek için mamullerde, üretim yöntemlerinde veya pazarlama yöntemlerinde yapılacak yeniliklerle işletme, rekabet üstünlüğü kazanabilir. Bunun için yapılacak faaliyetlerde mamuller arasındaki ortak-bağ, önemli bir katkı sağlayacaktır. Faaliyetler arasında sinerji göz önüne alınmalıdır. Sinerji, işletmenin yeni faaliyetlerinde başarılı olma yeteneğini arttıracaktır (Dinçer,1998:41). e.Kaynaklar: İşletme sahip olduğu kaynaklarını etkin bir biçimde dağıtarak uzun dönemde başarı ve gelişimi devamlı kılabilir. Bu kaynakları mamul-Pazar bileşenleri arasında etkili olarak paylaştırmalıdır. Kaynakları sağlama ve dağıtma yönünde avantaj yaratabilecek yöntemler geliştirmelidir. Etkili bir pazarlama faaliyeti yürütmelidir. 1.2.4. Stratejik Yönetim Süreci Yönetim hiyerarşisinin her bir kademesindeki yöneticilerin sorumluluk alanları ve bakış açıları birbirinden farklıdır. Üst kademelere doğru çıktıkça yöneticilerin sorumluluk alanları genişlemekte ve planlama ve kontrol etmeye yönelik çabalar daha da önem kazanmaktadır (Dinçer,1998:47). 20 Stratejik yönetim genel olarak üç temel aşamadan oluşmaktadır: Birinci aşaması stratejik planlamadan oluşmaktadır. Bu aşamada, işletmenin belirlenmiş amaçları doğrultusunda çevre analizi, işletme değerlemesi, alternatif stratejilerin incelenmesi ve uygun stratejinin seçimi üzerinde çalışılmaktadır. Bu çalışmalarla ve yapılan seçimlerle izlenecek strateji belirlenmektedir. Stratejik yönetimin ikinci aşaması, politika oluşturma ve uygun yapı araştırma çabalarıdır. Burada, planlanan stratejinin uygulanmasında izlenecek politikaların oluşturulması ve en uygun örgütsel yapının kurulması ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Stratejik yönetimin üçüncü ve sonuncu aşaması ise, karşılaştırma ve kontroldür. Burada seçilen stratejinin oluşturulan politikalar ve kurulacak örgütsel yapının, işletmenin amaçları ile uygunluğunun karşılaştırılarak kontrol edilmesine ilişkindir. Stratejik yönetimde en önemli aşama Strength (Güçlü) - Weakness (Zayıf) - Opportunity (Fırsat) - Threat (Tehdit) (SWOT) analizi yapılmasıdır. SWOT analizi ile örgütün iç ve dış durum değerlendirmesi yapılır (Aktan,2005:73). Bu aşamada üst yönetim tarafından yapılır; örgütün vizyon ve misyon bildirileri hazırlanarak örgütte ortak amaç, ilke ve değerler ortaya konulur. En önemli konu stratejik kararların alınması ve strateji seçimlerinin yapılmasıdır. Portföy analizleri ise strateji seçiminde yararlanılan tekniklerdir. Arama konferansı, beyin fırtınası, Delphi tekniği, nominal grup tekniği ve saire karar verme tekniklerinden de stratejik yönetim alanında geniş ölçüde yararlanılır. 21 1.2.4.1. Bilgi Toplama Ve Değerlendirme İşletmelerde sistemli olarak bilgi toplanması, toplanan bilgilerin çalışanların kullanımına sunulması öğrenme kültürünün geliştirilmesi ile ilgili hususlar bilgi yönetimi (knowledge management) olarak adlandırılmaktadır. Stratejik analiz evresinde gelinen nokta, bilgi toplamanın yanında mevcut bilgilerin (daha önceden yapılmış araştırmalardan elde edilen veriler), gereksiz olan kısımlarının ayrıştırılarak, gerekli olanları elde tutmak ve bu bilgiler doğrultusunda analiz yapmaktır. Bu işletmeler için zaman ve maliyet tasarrufu sağlar. 1.2.4.2. Çevre Analizi İşletmelerin kendi başlarına olmadıkları ve her birinin, bir sistemin içinde başka sistemlerden oluşmuş bir yapı olduğu, sistem yaklaşımı yandaşları tarafından ileri sürülmüştür. 1.2.4.2.1. Dış Çevre Analizi Bu aşamada üst yönetim organizasyonun dış çevresinden kaynaklanan fırsat ve tehditleri, içsel olarak içerdiği zayıflıkları ve üstünlükleri taramaktadır. Amaç, işletmenin geleceği açısından önem taşıyan stratejik faktörleri belirlemektir (Efil,2006:254). Her örgütün dış çevresinde onu etkileyen bir takım genel ve yakın çevre faktörleri vardır (Eren,2005:117). Dış çevre analizi, işletmenin çok hızlı ve sürekli bir biçimde değişen dış çevre faktörlerinin işletmeye sunduğu fırsat ve olanaklar ile bu faktörlerden dolayı işletmenin karşı karşıya bulunduğu tehlike ve güçlüklerin belirlenmesi ve yorumlanması etkinliklerini 22 kapsamaktadır. Dış çevre, biri işletmenin etkinliklerini sürdürdüğü toplum yani genel dış çevre, diğeri de işletmenin iş ilişkisi içinde bulunduğu iş çevresi olarak ikiye ayrılmaktadır. Toplum ya da genel dış çevre; doğal, ekonomik, sosyal ve kültürel, teknolojik, hukuksal ve siyasal faktörlerden oluşur. İşletmenin iş çevresi ise, işletmenin iş ilişkisi içinde bulunduğu müşteriler, rakipler, sendikalar, satıcılar, kredi verenler, devlet, yerel yönetimler gibi öğelerden oluşur. Dış çevreyi oluşturan bu faktörlerin incelenmesi, stratejik yönetim bakımından önem taşımaktadır. Günümüzde çağdaş yönetim için en temel konular arasında yöneticilerin hızlı ve beklenmeyen biçimlerde gelişen, çok çeşitli sorunlar karşısında; yaratıcı, esnek ve yeni çözümler üretebilme ve bunları başarı ile uygulayabilme becerisinin gösterilmesi öncelik olarak gelmektedir (Marşap,2000:16). Drucker (1999:53)’a göre kimse değişimi yönetemez, ancak değişimin önüne geçebilir. İşletmenin stratejisini etkileyen dış çevre faktörlerinin başlıcaları aşağıdaki biçimde özetlenebilir. Devlet, yaptırım gücüne sahiptir. Örneğin, turizm sektöründe turistik mal ve hizmetlerden alınan Katma Değer Vergisi(KDV) oranlarının azaltılması ya da artırılması, yurt dışına çıkışlarda konut fonu uygulaması, çalışma saatleri ile ilgili kurallar getirilmesi, kumarhanelerin faaliyetlerine izin verilmesi ya da faaliyetlerinin sınırlanması turizm işletmeleri üzerinde gelir hararetlerine neden olan önemli etkileri gösterir. Doğal Faktörler, İşletmenin etkinliğini sürdürdüğü dış çevresindeki doğal faktörler (toprak, su ve iklim), işletmenin kuruluş yerinin seçiminde etkili olduğu gibi, işletmenin maliyetlerini ve başarısını, dolayısıyla stratejisini de etkiler. Örneğin, doğal çevrenin kirlenmesine neden olan işletmelerin bu 23 konuda koruma önlemleri almaya zorlanması oldukça büyük maliyet artışına neden olmaktadır. Doğanın canlılar ve özellikle insanlar tarafından durmaksızın anarşik bir biçimde işletilmesi, doğa ile yaşam arasında eskiden beri devam eden dengenin süratle bozulmasına neden olmaktadır (Eren,2005:129). İşte bu sebeple doğadaki sınırlı kaynakların sınırsız insan ihtiyacını karşılarken yok olmaması için organizasyonlar belli kurallar çevresinde hareket etmektedirler. Ekonomik Faktörler, İşletmelerin genel çevre faktörlerinden en önemlilerinden biri de, ekonomik çevre unsurlarıdır. Genel, uluslar arası ve hatta küresel nitelikteki çevre unsurlarının başında ekonomik çevre faktörleri gelmektedir. Bunlar bir ülkedeki mal, para, enerji ve bilgi değişimlerinin düzenlenmesi ile ilgili değişikliklerden yada güçlerden oluşur (Eren,2005:119). Ekonomik çevreyi “toplumun gereksinimlerini karşılayacak mal ve hizmetlerin eldeki sınırlı kaynaklarla üretildiği, tüketildiği, kaynakların, mal ve hizmetlerin ve gelirin bölüşüldüğü ortam” olarak tanımayabiliriz (Ülgen ve Mirze,2004:84). İşletmenin etkinlikte bulunduğu ülkedeki ekonomik faktörler (milli gelirdeki artış oranlan, faiz oranlan, para arzı, enflasyon oranı, ödemeler dengesi, işsizlik oranı, ücretler, fiyat kontrol politikaları, enerji sağlama olanakları vb.) işletmenin amaçlarının saptanması ve gerçekleştirilmesini doğrudan etkiler ve stratejisini belirleyici rol oynar. Sosyal ve Kültürel Faktörler, Diğer genel çevre değişkenleri gibi sosyo-kültürel çevre değişkenleri de imkan ve fırsatlar yaratma, tehdit ve tehlike kaynağı oluşturma bakımından çok önemli etkilerde bulunabilirler (Eren,2005:125). İşletmenin mal ve hizmetlerini pazarladığı çevredeki toplumun yaşam tarzındaki ve eğitim düzeyindeki değişmeler ile nüfus artış hızı, yaşam süresi, nüfusun yaş dağılımı, nüfusun bölgesel dağılımı ve zaman içinde nüfusun bu özelliklerinde ortaya çıkan değişiklikler, işletmenin ürettiği mal ve hizmetlere olan talebi dolayısıyla işletme stratejisini de etkiler. 24 Toplum bilimi açısından kültür; insanların edindiği gelenek, görenek, eğitim, hukuk, siyasal kurumlar gibi araçlarla birbirlerine ve sonraki kuşaklara aktardıkları maddi nesneler ve bilgi, sanat, beceri, alışkanlıklar, inanç ve değerler sistemidir (Gökşen,2001:5). Sosyo-kültürel değişimler uzun sürede oluşur ve işletmeleri de uzun süre etkileyebilirler. Toplumların soysal değerlerindeki bu değişimler (kadın hakları, işçi sorunları, eğitim düzeyi, ortalama evlilik yaşı, aile büyüklüğü ve benzeri) başta işletmenin pazarlama stratejileri olmak üzere tüm stratejik kararlarını ve planlarını yakından etkilemektedir (Atılgan,1994:83). İşletmede çalışanların değer yargıları ve tutumlarındaki değişim de işletmenin stratejisini etkiler. Örneğin, çalışma koşulları, çalışma saatleri, yer değiştirme,/ yaşamın niteliğini geliştirme gibi konularda yeni beklentiler, stratejinin değişimini gerektirebilir. Teknolojik Faktörler, Dış çevre faktörleri arasında en hızlı değişen, teknolojik faktörler olmaktadır. Teknoloji; bir ürünü üretmek için ihtiyaç duyulan bilgi ya da teknik bilgi (know-how) olarak tanımlanabilir (Akgemci,2007:132). Hızlı gelişmeler ve belirsizlik işletmeler için risk oluşturmaktadır. İşletmeler sadece kendi alanlarındaki teknolojik gelişmeleri değil aynı zamanda kendilerini dolaylı olarak ilgilendiren gelişmeleri de izlemek durumundadırlar (Atılgan,1994:86). Teknolojik değişim, işletmenin üretimini büyük ölçüde etkiler. Yeni teknolojiler, yeni hammaddelerin kullanımını ve yeni ürün ve hizmetlerin üretimi olanağını sağlar. Teknolojik değişim ise, Devletin ve işletmenin araştırma ve geliştirme (AR-GE) harcamalarına bağlı bulunmaktadır. Hukuksal ve Siyasal Faktörler, İşletmenin etkinliğini sürdürdüğü ortamı düzenleyen yasalar, yönetmelikler ve başkaca siyasal kararlar 25 işletmenin yaşamı üzerinde büyük ölçüde etkili olmaktadır. Bu faktörler, işletmenin etkinliklerini destekleyici nitelikte olabileceği gibi, kısıtlayıcı etkilere de sahip bulunmaktadır. Kamu otoriteleri çevre koruma yasalar çıkararak ve kimi standartlar geliştirerek ( ISO 14000 gibi)çevreye verilen zararı en aza çekmeye çalışmaktadır (Akgemci,2007:135). Örneğin, işletmelerin çalışanlarına ödeyecekleri ücretleri denetleyici düzenlemeler, çevre koruma ve ilgili olarak işletmenin alması gerekli önlemler, iş güvenliği, iş sağlığı ile ilgili uygulamalar, pazarda rekabeti düzenleyici, ithalatı kısıtlayıcı, yabancı sermayeyi özendirici veya sınırlayıcı önlemler vb. Bu türlü düzenlemeler, işletmenin stratejik seçimleri üzerinde etkili olmaktadır. Piyasa ve Rekabet ile İlgili Faktörler, İşletmelerin etkinlikte bulunduğu pazar koşullarının dengeli ve durgun ya da dinamik ve değişken nitelikte olması işletmelerin stratejilerini etkilemektedir. Yine, piyasadaki rekabet koşullan ve rekabetin yapısı (rakiplerin sayısı, büyüklükleri, amaçlan, stratejileri, üstün ve zayıf yanlan) da işletmenin stratejisini belirlemede başlıca etkenlerdendir. Kotler’e (2003:338) göre pazarlama stratejilere oluşturulurken, şirketlerin hangi spesifik yolu izleyerek rekabetçi avantaj elde edebileceklerini araştırmaları gerekiyor. Boston Danışmanlık Grubu bu durumu ele alarak, mevcut rekabetçi avantajların sayısı ve büyüklüklerine göre endüstrileri dört ayrı grupta toplamaktadır (Kotler,2000:339). - Hacim Endüstrisi: Hacim endüstrisi, faaliyet gösteren şirketlerin az sayıda, ancak geniş kapsamlı avantajlar elde edebileceği endüstriler olarak tanımlanıyor. Bu endüstrilere örnek olarak inşaat malzemeleri endüstrisi gösteriliyor. - Hareket Alanının Olmadığı Endüstriler: bu endüstride az sayıda potansiyel avantaj vardır ve avantajlar küçüktür. Çelik endüstrisi, 26 bu konuda verilebilecek örneklerden biridir. Çelik endüstrisinde farklılaşma ve maliyetleri düşürmek son derece zordur. - Bölünmüş Endüstri: Bu endüstride işletmeler çok sayıda farklılaşma olanağı ile karşılaşabilir, ancak bu olanakların her biri küçük boyuttadır. Örneğin bir restoran birçok şekilde farklılaşma yoluna gidebilir, ancak sonuçta Pazar payında çok fazla büyüme gerçekleşmez. - Uzmanlık Endüstrisi: Bu endüstri içindeki işletmeler birçok farklılaşma olanağı ile karşılaşabilir ve kazancı yüksek olabilir. Seçilmiş Pazar segmentlerinde spesifik makineler yapan küçük firmalar bu konuda örnek teşkil etmektedirler. Satıcılar ile İlgili Faktörler, İşletmenin üretim için gereksinim duyduğu enerji, hammadde ve yan mamulleri satın aldığı satıcıların özellikleri işletmenin stratejisini doğrudan etkiler. Bu bakımdan, gerekli üretim faktörlerinin pazarda bulunabilirliği, maliyetleri, ikame edilebilirliği vb. konuların araştırılması gerekir. Diğer Faktörler, İşletmenin iş çevresine ilişkin olarak müşterilerin niteliklerinin tanınması, işletme çalışanlarının bağlı oldukları sendikaların tutum ve davranışlarının incelenmesi, işletmeye kredi veren kuruluşların analizi, devletin teşvik, vergi indirimi vb. mali politikalarının izlenmesi, yerel yönetimlerin sağlayacağı kolaylıkların ve engelleyici tutumlarının işletme üzerindeki etkilerinin araştırılması stratejik yönetim bakımından önem taşır. 1.2.4.2.2. İç Çevre Analizi İşletmeler dış çevre analizi ile birlikte kendi içine dönerek işletme analizini de gerçekleştirmelidirler. İç çevre analizi, işletmenin sahip olduğu varlık ve yetenekleri ile ilgilidir. İşletmenin iç analizi, çevre fırsatlarından yararlanmak ve tehlikelerden korunmak için bir işletmenin hammadde, pazar, 27 insan ve diğer kaynaklarını inceleyerek sahip olduğu gücü belirleme sürecidir (Akgemci,2007:138). İç çevre analizi, işletmenin dış çevresinden kaynaklanan fırsatlardan yararlanabilmesi ve tehlikelerden korunabilmesi için sahip olduğu iç kaynaklarının (yönetim, örgüt yapısı, fiziksel, parasal ve insan kaynakları gibi) incelenerek güçlü ve zayıf yönlerinin saptanmasıdır. İç kaynak analizinde incelenecek faktörler aşağıdaki başlıklar altında toplanmaktadır (Hatiboğlu, 1995:45). a. Yönetim ve Örgüt Yapısı ile İlgili Faktörler İşletmenin yönetim biçimi ve örgüt yapısı ile ilgili yetenekler, işletmeye stratejik üstünlük sağlayan faktörlerdendir. Bu bakımdan, işletmenin örgüt yapısının büyüklüğü ve esnekliği, biçimsel ve biçimsel olmayan örgüt yapısı ve özellikleri, merkezileşme derecesi, denetim alanı, görev, yetki ve sorumlulukların dağılımı, iletişim sisteminin etkinliği, yöneticinin niteliği, yönetime katılma, ödüllendirme sistemleri, denetim sisteminin niteliği gibi konular üzerinde durulması gerekir. b. Pazarlama İşlevi ile ilgili Faktörler Pazarlama işlevi ile ilgili iç kaynak değerlendirmesi, işletmenin pazarlama alanında rakiplerine oranla üstün ve zayıf yanlarını ortaya çıkarır. Pazar araştırması, pazarlamacıların karşılaştığı ürün, piyasa ve tüketici ve ilgili sorunların çözümüne yardımcı olabilecek bilgilerin sistemli ve objektif bir şekilde toplanması ve analiz edilmesidir (Kozlu,1995:39-40). Bu amaçla incelenecek başlıca konular, rekabetçi yapı ve pazar payı, piyasa araştırma sistemi, mamul ve hizmetlerin kalitesi, rakiplerin mamullerinden farklılık düzeyi, fiyatlandırma stratejisi, ambalajlama, satış elemanlarının sayısı, deneyimi ve yetenekleri, tanıtma ve tutunma, dağıtım kanalları, satış sonrası garanti ve bakım hizmetleri biçiminde özetlenebilir. 28 c. Üretim İşlevi ile İlgili Faktörler Üretim işlevi ile ilgili olarak işletmeye rekabette üstünlük sağlayacak faktörlerin başında üretim maliyetlerini etkileyen faktörler gelmektedir. Ayrıca, işletmenin hammadde ve ara mallarının kolayca ve düşük maliyetle tedariki ve işletmenin üretim kapasitesi de üretim işlevi bakımından üstünlük sağlamada etkili role sahiptir. Üretim faktörlerinin analizinde incelenecek başlıca konular, toplam maliyetler, pazardaki talebi karşılama kapasitesi, hammadde ve ara madde maliyetleri hammadde ve ara malların kolayca bulunabilirliği, stok kontrol ve satın alma mekanizmaları, bütünleşme durumu, kalite kontrolü, üretim kapasitesi, üretim süresi biçiminde sıralanabilir. d. Finansman İşlevi ile İlgili Faktörler Bir işletmenin gelecekteki stratejisi ile ilgili bir takım mali sınırlamaların ortaya çıkması, alternatif davranışları azaltacak ve dolayısıyla işletmenin başarısını olumsuz yönde etkileyecektir. Mali yapıdaki sağlamlık da birçok fırsatı beraberinde sunacaktır (Dinçer,1998:84). İşletmenin finansman işlevi ile ilgili iç kaynak analizi, işletmenin daha üstün finansman kaynaklara sahip olup olmadığını saptamaya yöneliktir. Bu amaçla incelenecek faktörler, toplam finansal kaynaklar, sermaye yapısı ve sermaye kaynakları, borçlanabilme yeteneği, nakit akış durumu, maliyet muhasebesi ve muhasebe sistemleri, fon kaynakları, fonların kullanımı ve denetimi olarak özetlenebilir. e. İnsan Kaynakları ile İlgili Faktörler İşletmenin en önemli kaynağı olması itibariyle insan gücü, iç kaynak analizinde ayrı bir değere sahiptir. Gerçekten yeterli ve nitelikli personel işletmeye stratejik üstünlük sağlayacak bir etken olarak değerlendirilmektedir, işletmenin insan kaynakları ile ilgili olarak personelin niteliği, personel devir 29 hızı, devamsızlık ve işe geç gelme oranı, personelin işe alınması, eğitimi ve geliştirilmesi, yükseltilmesi, ücretlendirme ve motivasyonu, yöneticilerin deneyimi ve ekip halinde çalışabilme yetenekleri, çalışma koşullan, sendikalarla ilişkiler gibi faktörler incelenir. İnsan kaynakları analizinde, çalışanların özellikleri, örgüt kültürü ve özellikle örgüt geliştirme kapasitesi üzerinde durulmalıdır. Örgüt geliştirme ve insan kaynakları arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Hangi strateji olursa olsun örgüt geliştirme ‘’insan ‘’ değişkeni üzerine eğilir (Bumin,1990:27). f. Araştırma ve Geliştirme ile İlgili Faktörler İşletmenin araştırma ve geliştirme (AR-GE) etkinlikleri, yeni bir teknolojinin, teknik bilginin ya da mamulün ortaya çıkarılmasını sağlar. Bu nedenle, ARGE etkinlikleri işletmeye stratejik üstünlük kazandıracak etkenlerden biridir, işletmenin AR-GE alanındaki üstünlüklerinin incelenmesi bakımından söz konusu olabilecek faktörler, AR-GE bölümünün örgütlenmesi, araştırma yeteneği, AR-GE için ayrılan kaynakların kullanımı, geliştirilen yeni mamulün pazarda başarılı olma oranı, AR-GE bölümü ile pazarlama ve üretim bölümleri arasındaki iletişim ağının etkinliği olarak sıralanabilir. 1.2.4.3. Stratejik Seçeneklerin Belirlenmesi Dış çevre analizi ve iç kaynak analizi ile ilgili çalışmalardan sonra, sıra işletmenin ne gibi stratejik seçeneklerinin varolduğunun araştırılmasına gelir, işletmelerin sahip oldukları iç kaynakların saptanması ve dış çevre koşullarının değerlendirilmesi sonucunda birtakım stratejik seçeneklerin geliştirilmesi söz konusu olmaktadır, işletmelerin geliştirecekleri strateji seçenekleri yönetim düzeylerine göre üç grupta toplanmaktadır. 30 a. Şirket düzeyindeki stratejiler Firmanın hangi iş alanında bulunduğunun veya bulunması gerektiğinin belirlenmesi ve bununla nasıl bir ilişki kurulacağıdır. Hem tek bir iş kolunda veya hem de değişik iş kollarında çalışan işletmeler için şirket stratejisi belirlenir (Hatiboğlu,1986:47). Farklı işletmelere sahip bir şirketin (örneğin bir holding) stratejileri, şirketi oluşturan tüm işletmelere yön veren temel nitelikteki stratejilerdir. Bu seviyede ki bir strateji, işletmenin tamamını kapsadığı için, bir bütün olarak şirketin tamamlanmasıyla ve alt işletmelere veya SİB lerine kaynak dağıtımının yapılmasıyla ilgilidir (Dinçer,1998:47). İşletmelerin seçebilecekleri şirket düzeyindeki bu temel stratejiler şunlardır * Dengeli Büyüme Stratejileri Bu temel strateji, işletmenin dış çevre koşullarının hızla değişmediği durumlarda etkili olup işletmenin etkinliklerinde ve amaçlarında önemli bir değişiklik yapmadan uygulanacak bir stratejidir. Bu strateji, işletmenin rekabetçi durumunu korumasını da amaçlar. Dengeli büyüme stratejisinin, yavaş büyüme, kârı kısa dönemde arttırma, yaşamı sürdürme, büyümeyi yavaşlatma gibi alt stratejileri söz konusudur. Dengeli büyüme stratejisi, işletmeyi rekabeti azaltma amacıyla yasal patent edinerek savunmacı bir hareket uygulamaya yöneltebilir. Dengeli büyüme stratejisi işletmenin bulunduğu alanda emin adımlarla gelişmeyi sürdürmesi, yeni alanlara girmek ve riski arttırmaktan kaçınması anlamına gelmektedir (Eren,2005:233). 31 * Büyüme Stratejileri İşletmelerin hemen hemen hepsinde büyüme isteği vardır. Gerek küresel rekabet koşullarına uyum sağlama ihtiyacından gerekse pazarın getirdiği yükümlülüklerden kaynaklansın, işletmeler büyüme çabaları gösterirler (Akgemci,2007:238). Bu stratejiler, işletmelerin yaşamlarını sürdürebilmek için kullandıkları bir stratejidir. İşletme içi büyüme stratejilerinin biri, işletmenin mevcut mamul veya hizmetin satışını arttırarak büyümeyi amaçlayan iç büyüme stratejisi, diğeri de yeni mamul ve hizmetler geliştirerek büyümeyi amaçlayan (iç büyüme) stratejiler olmak üzere iki alt stratejisi bulunmaktadır, Büyüme stratejileri küçük, orta ve büyük işletmelerde farklılıklar gösterdiği gibi işletmenin kendi iç imkanlarıyla başka firmaları satın alarak, ya da kaynaklarını başka firmalarla birleştirerek de büyüyebilir (Eren,2005:223). * Gerileme ve Küçülme Stratejileri Ekonomik koşullarda gerileme ve durgunluk olduğu zamanlarda işletmeler kendilerini toparlayabilmeleri ve eski başarılarına yeniden ulaşabilmeleri için gerileme ve küçülme stratejilerine başvurmaktadırlar. İşletme bazı fonksiyonlarında yetersiz kalıyor ve geliştiremiyorsa veya finansman sağlamada uygun bir yol olarak görülüyorsa, müşteriyle böyle bir bağımlılık anlaşması yapılabilir (Dinçer,1998:299). Başarısızlığın bir göstergesi kabul edildiği için gerileme ve küçülme stratejilerinin uygulanması oldukça zordur. Gerileme ve küçültme stratejilerinin geri dönme stratejisi (üst yönetimde değişme, maliyetleri azaltma, gelirleri artırma, bazı demirbaş, bina, arazi vb. satılması), küçültme stratejisi (işletmenin bir bölümünün satılması satış stratejisi (işletmenin 32 tümüyle satılması); mahkûm olma ya da esaret stratejisi (işletmenin mal ve hizmetinin % 75'inden fazlasının tek bir alıcıya satılması ve alıcının işletmenin bir kısım etkinliklerini üstlenmesi) gibi alt stratejileri bulunmaktadır. * Karma Stratejiler İşletme eğer tek bir ürün veya hizmet cinsi ile bir pazarda faaliyette bulunuyorsa yukarıda sözünü ettiğimiz stratejik alternatiflerden birini açık bir biçimde uygulamaya koyabilecektir. Ama bazen uygulamalarında değişik stratejik alternatifleri izleyip veya aynı anda iki veya daha fazla seçeneği takip etme durumu görülebilecektir (Eren,2005:242).. Bir işletmenin temel stratejilerin iki ya da daha fazlasını aynı zamanda izlemesi durumunda karma stratejiler söz konusu olmaktadır. Örneğin, şirket düzeyinde "dış büyüme stratejisi" ile şirkete bağlı işletme düzeyinde "iç büyüme stratejisi" uygulaması düşünülebilir. b- İşletme Düzeyindeki Stratejiler Şirket düzeyindeki stratejilere uygun olarak şirketi oluşturan işletme birimlerinde de stratejiler geliştirilmektedir. Bu stratejiler işletmenin etkinlikte bulunduğu piyasada veya endüstri içerisinde rakiplerinden daha iyi olmasını amaçlar. Rekabet stratejileri olarak da anılan bu stratejiler şunlardır (Dinçer, 1994:47). * Maliyette Liderliği Amaçlayan Stratejiler İşletmenin maliyetlerini rakiplerine göre en düşük düzeye indirmesine yönelik olan stratejiler bu grupta yer almaktadır. 33 * Ayrıcalığı Sağlayan (Farklılaşma) Stratejiler İşletmenin mamul ve hizmetlerinin marka, tasarım, kalite vb. özellikleri bakımından rakiplerinden farklı duruma gelmesini ya da ayrıcalıklı olmasını sağlayan stratejilerdir. * Odaklaşmayı Öngören Stratejiler Bu stratejiyi uygulayan işletme, piyasada belirli bir müşteri kitlesini, belirli bir mamul çeşidini veya belirli bir coğrafi bölgedeki pazarı odak noktası olarak seçer. Böylece, işletme odaklaştığı pazar bölümünde rakiplerine göre daha başarılı ve etkili olabilir. c. İşlevsel (fonksiyonel) Düzeydeki Stratejiler Şirket ve işletme stratejisini desteklemek amacı ile belirlenir. Yönetim, üretim, pazarlama, finans, insan kaynaklarının geliştirilmesi ve benzeri alanlarda saptadığı stratejilere fonksiyonel strateji denilmektedir (Hatiboğlu,1986:48). Şirket ve işletme düzeylerindeki stratejilere paralel olarak işletmenin her işlevi ile ilgili stratejiler de geliştirilebilir. Örneğin, üretim işlevi düzeyindeki stratejiler, kuruluş yeri, kapasite büyüklüğü, maliyetleri düşürme ve kaliteyi yükseltme gibi konularla ilgilidir. Aynı şekilde, pazarlama işlevi düzeyindeki stratejilere ise satışları artırma, yeni pazarlar için yeni mamuller yaratma, reklâm stratejileri örnek verilebilir. 1.2.4.4. Uygun Stratejinin Seçimi Stratejik yönetim sürecinin bu aşamasında, stratejik seçenekleri (alternatif stratejiler) arasından işletme için en uygun olan stratejinin seçilmesi söz konusudur. Bu amaçla, stratejik seçenekler değerlendirilmekte, 34 dış çevredeki fırsatlardan ve iç kaynaklardaki üstünlüklerden en iyi şekilde yararlanacak strateji, en uygun strateji olarak seçilmektedir. Bu aşamada şirketin misyonu, hedef ve stratejileri belirlenmekte ve faaliyetlerde izlenecek politikalar geliştirilmektedir. Alternatif stratejilerin ortaya çıkması ve stratejik hedeflere en iyi şekilde ulaşılmasını sağlayacak olanların seçilmesi için şirketin misyonu, vizyonu, hedefleri, politikaları ve içdış çevre hakkındaki bilgilerin dikkate alınması gerekmektedir (Efil,2006:256). Strateji seçiminde aşağıdaki temel faktörler etkili olmaktadır. İşletmenin dış çevre koşullan sürekli olarak değişmektedir. Bu sürekli değişimin gözlenmesi strateji seçiminde önemli bir role sahiptir. Strateji seçiminde karar verecek olan üst yönetimin dış çevresel koşullan ve işletmeyi algılayışı ve değerlendirişi seçilen stratejiyi etkileyecektir. Üst yönetimin risk alma konusundaki tutumu da seçilecek stratejiyi etkileyecektir. Zira risk almaktan kaçınma işletmenin büyümesini ve kârlılığını öngören stratejilerin seçimini önleyecektir. İşletmenin geçmişte uyguladığı stratejiler bugünkü strateji seçimine ışık tutabilir. Bu bakımdan üst yönetimin geçmişte uygulanan stratejiler hakkındaki düşünceleri, strateji seçimini etkileyen temel faktörlerden biridir. Üst yönetimdeki politika ve güç ilişkileri ve örgüt yapısı da stratejik kararlan etkileyen bir başka temel faktördür. Yapılan araştırmalara göre, kararlar, üst yönetim düzeyindeki yöneticiler arasındaki kişisel ilişkiler ve güç ilişkilerinden büyük ölçüde etkilenmektedir. Politikanın egemen olduğu kararlarda karar alma süresi uzamaktadır. Üst yönetim etkin olmadığı durumlarda alınan kararlar bütünleştirici nitelikte olmamaktadır. 35 1.2.4.5. Stratejinin Uygulanması Stratejilerin uygulanması, geniş çapta orta kademe yönetimiyle paylaşılan ve hatta alt kademelere kadar yayılan bir şekilde tepe yönetiminin sorumluluğunun bir parçasıdır. Önceki aşamalarda belirtilen stratejiler ve politikalar, hazırlanan programlar, bütçeler ve prosedürler yoluyla uygulamaya konmaktadır. Stratejilerin faaliyetlere ve sonuçlara dönüştürülmesi aşamasında dört temel sorun mevcuttur. Bunlar, organizasyonel yapılanma, doğru uygulama sistemleri kullanma, uygun yönetim stilini kabul etme ve organizasyonel kültürün yönetilmesidir (Efil,2006:256). Strateji geliştirildikten ve stratejik planlar hazırlandıktan sonra yapılması gereken ilk faaliyet, stratejilerin başarıyla uygulanabilmesi için organize edilmesidir. Sadece stratejik planlama için değil, yönetimin her kademesindeki faaliyetler için örgüt gereklidir. İşletmelerde yapı, stratejiyi takip eder ve uygulamaya en iyi hizmeti sunar. Bunun için kullanılan örgüt yapısı (fonksiyonel veya mamul esasına göre bölümleme gibi) merkezileşme veya ademi merkezileşme derecesi, yöneticilerin yetki ve sorumlulukları, seçilen stratejiye göre düzenlenmelidir. Diğer taraftan alt bölümlerin strateji ve politikaları, uygulamaya yönelik programlar ve bütçelerin hazırlanması yine bu safhada yerine getirilmesi gereken faaliyetler arasında sayılabilir. Bütün bunların yerine getirilmesinde işletmenin kullanabileceği bilgi ve verilerin toplanması ve akışının sağlanması kilit bir önem taşımaktadır. Kontrol ve haberleşme yapısının kurulması hayati bir önem taşır. Gayri resmi bilgi sistemi bir bütünlük içinde ele alınmalıdır (Dinçer,1998:51). Stratejilerin başarıyla uygulanmasında önemle üzerinde durulması gereken bir başka konu da örgüt kültürüdür. Geliştirilen stratejiler doğrultu- 36 sunda örgüt kültürünün gözden geçirilmesi, yeni istikametlere göre ortak değerlerin oluşturulması, bir bütün olarak örgütü harekete geçirecek ve dolayısıyla başarıyı artıracaktır (Dinçer,1998:51). Alternatifler arasından en uygun stratejinin seçilmesinden sonra, sıra bu stratejinin uygulanmasına gelir. Seçilmiş uygun stratejinin başarılı bir biçimde uygulanabilmesi için; Strateji ile yöneticiler arasında uyumun gerçekleştirilmesi, Stratejiye uygun bir örgüt yapısının oluşturulması, Strateji ile örgütsel kültür arasında uyumun sağlanması gerekmektedir. 1.2.4.6. Uygulama Sonuçlarının Değerlendirilmesi ve Denetimi Stratejik yönetim sürecinin son aşaması, seçilen ve uygulanan stratejinin ya da stratejilerin uygulama sonuçlarının değerlendirilmesi ve denetimidir. Bu aşamada, uygulanan strateji ile işletmenin amaçlarına ne ölçüde ulaşıldığı veya ulaşılıp ulaşılmadığı değerlendirilmekte, ulaşılamamış ise bunun nedenleri araştırılmaktadır. Böyle bir değerlendirme ve denetim, eski stratejinin aynen veya düzeltilerek uygulanmasına devam mı edileceği, yoksa yeni stratejiler mi geliştirileceği konusunda üst yönetime ışık tutacaktır. Amaç hedeflerin gerçekleştirilme derecesini ölçmek ve sapma tespit edilmesi halinde düzeltici faaliyetlerin devreye sokulmasını sağlamaktır. Dolayısıyla faaliyet dönemi sonunda şirketin belirlenen hedefler doğrultusunda faaliyette bulunup bulunmadığı veya hedeflere ne ölçüde ulaşıldığı tespit edilmektedir (Efil,2006:257). Etkin ve gerçekçi değerlendirmelerin yapılabilmesi için her şeyden önce yöneticilerin basan ya da başarısızlıklarını belirleyecek motivasyona sahip olmaları gerekir. Öte yandan, başarının ödüllendirilmesi de olumlu bir 37 etkendir. Yine iyi bir değerlendirme ve denetim yapılabilmesi etkili bir iletişim ve geri besleme (feed-back) sisteminin varlığına bağlıdır. Bu sistem, stratejinin uygulanmasında ortaya çıkan sapmaları anında yöneticilere bildirecek ve gerekli olan önlemlerin alınmasına yardımcı olacaktır. Stratejik denetim, genel anlamdaki denetimin stratejik konulara uygulanması olup stratejik planların değerlendirilmesini kapsar. Son olarak elde edilen bilgiler çerçevesinde stratejik yönetim sürecinde yer alan tüm aşamalara geri besleme sağlamaktır (Efil,2006:257). 1.2.5. Stratejik Yönetim Araçları Stratejik yönetimde kullanılan araçları ya da yönetim tekniklerini de kısaca incelemekte yarar bulunuyor. Stratejik yönetim araçları ve stratejik karar verme tekniklerinin başlıcaları aşağıda özetlenmiştir. Önemle belirtmek gerekirse, stratejik yönetimde en önemli aşama SWOT analizi yapılmasıdır. SWOT analizi ile örgütün iç ve dış durum değerlendirmesi yapılır. Pörföy analizleri ise strateji seçiminde yararlanılan tekniklerdir. Arama konferansı, beyin fırtınası, Delphi tekniği, nominal grup tekniği ve saire karar verme tekniklerinden de stratejik yönetim alanında geniş ölçüde yararlanılır. *SWOT Analizi: SWOT İngilizce “Strength” (güçlü yönler), “Weakness” (zayıf yönler), “Opportunity” (fırsatlar), “Threat” (Tehdit ve tehlikeler) kelimelerinin baş harflerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. SWOT Analizi, kısaca örgütte iç ve dış durum değerlendirilmesi yapılması demektir (Aktan,2005:73). S Strength/güçlü (Örgütün güçlü/üstün olduğu yönlerinin tespit edilmesi demektir.) W Weakness/zayıf (Örgütün güçsüz/zayıf olduğu yönlerin tespit edilmesi demektir.) O Opportunity/fırsat (Örgütün sahip olduğu fırsatları ifade etmektedir.) 38 T Threat/tehdit (Örgütün karşı karşıya bulunduğu tehdit ve tehlikeleri ifade etmektedir.) SWOT analizi, yöneticilerin işletmenin stratejik durumu konusunda fikir edinebilecekleri kolay bir tekniktir. Tarafsız olarak bir işetmenin kendisini değerlendirmesi zordur. Şayet firmanın güçlü oluşu etkinliğini can alıcı bir noktada etkiliyorsa alternatiflerinin ve rekabet sahasındaki yerinin oldukça farklı olduğu kabul edilebilir (Luffman ve diğerleri,2000:47). Örgütte önce “iç durum analizi” yapılarak örgütün güçlü ve zayıf yönleri ortaya konulur. Daha sonra da “dış durum analizi” yapılarak örgütün rakip firmalar karşısındaki durumu, pazardaki fırsatlar ve tehditler tespit edilmeye çalışılır. Örgüt İçi Unsurlar Güçlü Yönler Zayıf Yönler Tehditler Fırsatlar Çevresel Unsurlar Şekil 1. SWOT Analizinde Temel Unsurlar, Kaynak: Devlet Planlama Teşkilatı, Kamu Kurumları İçin Stratejik Planlama Klavuzu, DPT, Ankara, 2003, s. 12. İşletmelerin kendi durum değerlendirmelerini yapabilmeleri için belirlenmiş sabit bir şekil yoktur. Her işletmenin değerleri birbirinden farklılık gösterir. Yine de her işletmenin üzerinde durması gereken konular hakkında aşağıdaki gibi bir tablo yapılabilir. 39 Tablo2: İşletme Durum Değerlendirme Tablosu (Pamuk ve diğerleri,2001:260) Geçmişteki sonuçlar ve nedenleri Bugünkü durum Pazar analizi Müşteriler ve tüketim eğilimleri Mali bünyeleri, satın alma güçleri Ürünler, hizmetler Fiyatlar Üretim, makine ve alt yapı Finans Bilgi alma Karar verme işi İnsan gücü Tehlikelere karşı hazırlık Bu listeye işletmenin yapısı, içinde bulunduğu Pazar yapısı şartları ve diğer çevresel nedenler ile farklı maddeler eklenebilir. Esas konu olan SWOT analizinin her işletme için farklılık göstereceğidir. *Pörtföy Analizleri: Örgütte strateji tespitinde kullanılan analizlerdir. Pörtföy analizleri genellikle matrisler ile yapılır. Stratejik yönetimde en yaygın olarak bilinen matris analizleri şunlardır: McKinsey matrisi, pazar rekabet matrisi, Boston Danışmanlık Şirketi’nin geliştirdiği büyüme/pazar payı matrisi, ürün yaşam analizi (Hofer analizi), Ansoff büyüme matrisi, Porter rekabet analizi vs. Portföy analizi sayesinde işletme mevcut faaliyet alanları içindeki yön ve yollarını tayin etmekte, ana iş alanları ve stratejik işletme birimlerinin ortaya çıkarılmasına yardımcı olmaktadır. *Stratejik İşletme Birimleri: Stratejik iş birimi; bir veya birkaç stratejik iş alanında işletmenin stratejisini geliştirme ve yürütme sorumluluğu üstlenen birimdir (Hatiboğlu,1986:50). SİB bir işletme için uygun stratejinin seçiminde görev devredilen en küçük örgüt birimidir. 40 SİB’lerin Temel Özellikleri: (çevirimiçi: www.ozyazilim.com/ozgur/marmara/stratejik/portfoy.htmb adresinden alıntılanmıştır). —Tek bir iş ya da bir grup ilişkili işten oluşur. —Belli bir görevi vardır. Özel bir misyona sahiptir. —Her birinin kendi rakipleri vardır. Rakiplerle karşılaştırma yapmak mümkündür. Yani relatif pazar payları belirlenebilir. —Sorumlu bir yöneticisi vardır. SİB yöneticilerin, firmanın stratejileri doğrultusunda kendi SİB’inin başarısı için kararlar alabilir, uygulayabilir ve kontrol yetkisine sahiptir. —Bir ya da daha çok program ve fonksiyonel üniteden oluşur. —Stratejik Planlamadan yarar sağlayabilir. -Diğer işlerden bağımsız olarak planlanabilir. Her SİB, ayrı bir satış konusudur. SİB’lerin pazar özellikleri birbirinden farklıdır. Yarı mamul üreten bir bölüm SİB olamaz. —Her birinin kendisine ait bir pazarı vardır. İş bakımından işletmenin diğer bölümlerine bağlı değildir, kendi başına ayrı bir üretim konusudur. —SİB, bir şirketin bir bölümünü veya bir bölümdeki ürün hattı ya da bir ürünün kendisi olabilir. SİB’in açık ve ayrıntılı şekilde tanımlanması gerekir. Bunun için göz önüne alınması gereken hususlar: —Son yıllardaki pazar payı ve en güçlü rakibe göre pazar payı, —Mamul çeşitliliğinin rakibe göre genişliği, —Alıcıların birleşme durumu, —Rekabeti yüzde yüz etkilemeyecek kuvvetli ve zayıf yönler, —Rakiplere göre teknolojik ve diğer üstünlükler, —Bu faaliyet dalına giriş sebepleri, —İşletmenin ve mamul markasının pazardaki değeri, —Satış usulleri, dağıtım kanalları ve fiziki dağıtım, 41 —İleriye veya geriye doğru bütünleşme derecesi ve imkanları, —İşletmenin ve rakiplerinin kapasite ve üretim durumu, —Birim maliyetler ve tecrübe eğrileri üzerindeki konum, —Pazar hayat safhasının özellikleri. SİB’lerin doğru olarak tanımlanmasının en önemli avantajı, bu firmanın kaynaklarını verimli ve geleceği olan alanlara yöneltmesini sağlamaktır. Böylece belirli alanlardaki gelişme potansiyelini gören firma, kaynaklarını bu alanlara optimal şekilde dağıtma imkanını elde eder. *Hofer’in Analizi: Hofer, işletmeyi rekabet durumu ile ürün-pazar gelişme safhaları açısından analiz etmektedir. Analizinde kullanmış olduğu matrislerin içindeki daireler, işletmenin çalıştığı endüstrinin boyutunu ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Dairelerin indeki siyah kısımlar ise bu işletmenin o endüstri içindeki pazar payını temsil etmektedir. Hofer’e göre firmanın rekabet gücü yükseldikçe ürünün rekabet gücüde artmaktadır. Ürünün pazarda önemini kaybetmesine paralel olarak firmanın o ürün için rekabet gücü azalmaktadır (Aktan,2005:105). Önemli olan matriste ki dört değişkenin bir arada incelenebilmesi ve buna göre elde bulundurulan kaynakların dağıtımına, ürün-Pazar gelişme evreleri de dikkate alınarak, gelecekte en iyi durumu sağlayacak optimumun aranmasıdır. *Q-Sort Analizi: Strateji seçiminde alternatifler arasındaki öncelikleri belirlemek için kullanılan bir tekniktir. Q-Sort analizinde en fazla ve en az önem taşıyan konuların bir sıralaması yapılarak öncelik sıralaması tespit edilmeye çalışılır. *Senaryo Analizi: Senaryolar, gelecekte ne olacağına ilişkin yazılı ifadelerdir. Senaryo analizi, 1950’li yıllarda Rand Corporation’da araştırmacı olarak çalışan Herman Kahn tarafından geliştirilmiştir. Stratejik yönetimde 42 senaryo yazımı, gelecekte neler olacağını tahmin etmek için yararlanılan tekniktir (Aktan,2005:76). *Vizyon/Misyon Bildirileri: Vizyon bildirisi (vision statement), örgütte amaçların ve ilkelerin yer aldığı bir yazılı dokümandır. Misyon Bildirisi (Mission statement) ise örgütün varlık nedenini ve vizyona ulaşılması için gerekli ilkeleri ve ortak değerleri içeren bir yazılı belgedir. Bazı örgütlerde vizyon ve misyona yönelik ilkeler, değerler tek bir belge içerisinde toplanmıştır. Standart vizyon ve misyon bildirilerinde örgüt kültürüne ilişkin öğelere rastlanmaktadır. Misyon bildirisinin tek başına etkili olmamasının nedeni de budur. Eğer vizyon bildirisi amaç ile strateji dışında bir şey içermiyorsa, bir yönetim aracı olarak vizyonun değeri azdır. Amaç ve strateji; harekete, politikalara ve işe ilişkin davranış modellerine dönüşmedikçe, performansı artırma görevini yerine getirememektedir. İnsanlar, arzu edilen kültürü, amacı ve stratejiyi destekleyen değerleri anladığı zaman, kendilerinden ne beklendiğini bilebilmektedirler (Lipton, 1996, 88). *Arama Konferansı: Örgütte “ortak akıl” yaratmaya yönelik bir katılım tekniğidir. Arama konferansı çok çeşitli gerekçelerle yapılabilir. Örgütte vizyon ve misyonun belirlenmesi için arama konferansı yapılabileceği gibi, stratejik planlamanın hazırlanması için, örgütteki sorunların tespiti ve buna ilişkin çözümlerin bulunması için de arama konferansları yapılabilir. Arama konferanslarında “beyin fırtınası” adı verilen teknikten geniş ölçüde yararlanılarak ortak akıl yordamıyla “ortak görüş”ler üzerinde consensus’a ulaşılmaya çalışılır. Arama konferansında belirli sayıda örgüt çalışanı bir araya gelir. Konferans genellikle örgüt dışında rahat bir ortamda, genellikle bir dinlenme tesisinde yapılır. Önce katılımcılar küçük gruplar halinde ortak akıl bulmaya çalışır. Daha sonra grupların çalışmaları bir araya getirilerek tekrar tartışmalar yapılır ve nihai bir konferans sözleşmesi üzerinde uzlaşmaya çalışılır (Aktan,2005:77). 43 *Delphi Tekniği: Geleceğe ilişkin tahminler yapmada yararlanılan bir yöntemdir. Delphi tekniği de senaryo analizlerini geliştiren Rand Corporation tarafından geliştirilmiş bir karar verme ve uzlaşma tekniğidir. Delphi tekniği, örgütte bir sorunun çözümü için uzman kişilerin yüz yüze görüşmeler ve bir arada tartışmalar yapmadan bir konu hakkında karar vermelerine ve uzlaşmalarına imkan sağlayan bir yöntemdir. Bu karar verme tekniğinde önce konunun uzmanı kişilere sorunlara bakış açıları ve çözüm önerileri hakkında yazılı bir form gönderilir. Formlar uzman kişiler tarafından doldurulduktan sonra geri gönderilir. Tüm grup üyelerinin veya uzmanların görüş ve önerileri sınıflandırılır ve tekrar yazılı olarak kendilerine geri gönderilir. Bu işlem karar alıncıya ve uzlaşma gerçekleşinceye kadar devam eder. *Nominal Grup Tekniği: Grup üyelerinin bir konu hakkındaki fikirleri önce yazılı olarak istenir. Bu fikirler üzerinde tartışma yapılmadan oylamaya gidilir. Nominal grup tekniğinin Delphi tekniğinden farkı şudur: Nominal grup tekniğinde grup üyeleri bir araya gelerek ve oylama yaparak çözümler arar. Delphi tekniğinde ise uzmanlar (grup üyeleri) yüz yüze görüşmeler yapmazlar. *Multivoting (çoklu oylama): Grup üyeleri çok sayıda konuyu, görüş ve önerileri birçok kez oylama yaparak daha az sayıya indirmeye çalışırlar. Bu yöntemle nihai olarak en sona kalan öneriler arasından seçim yapılır. “Multivoting” kısaca birden çok oylama yaparak karar alınması için kullanılan bir tekniktir. Delphi tekniğinde “çoklu oylama” (multivoting) yönteminden genellikle istifade edilir. *Açık Grup Tartışmaları: Örgütte çalışanların belirli günlerde gayri resmi olarak bir araya gelerek grup tartışmalarının yapılmasına yönelik bir toplantı yöntemidir. Örgütte yoğun iş temposu içinde olan çalışanlar genellikle haftanın belirli günlerinde küçük gruplar olarak bir araya gelerek örgüt sorunlarını ve çözüm yollarını tartışırlar. 44 *Kalite Çemberleri (Quality Circles): Kalite Çemberleri (Quality Circles) toplam kalite yönetiminde çok yaygın olarak kullanılan bir toplantı yöntemidir. Burada örgütte kalite planlaması, kalite geliştirilmesi, uygulama ve denetimden sorumlu kişiler bir araya gelerek tartışırlar ve “ortak akıl” yaratmaya çalışırlar. Kalite çemberleri, açık grup tartışmalarına benzer bir toplantı tekniğidir. *Fayda-Maliyet Analizi: Fayda-Maliyet analizi özellikle yatırım projelerinin değerlendirilmesinde kullanılan bir karar alma tekniğidir. Yatırım projelerinin fayda ve maliyetleri tespit edilmeye çalışılarak daha rasyonel karar alınmasına çalışılır. *Risk Analizi: Yapılacak yatırımın ne ölçüde riskli olduğunu tesbit için yapılan analizlerdir. Risk analizleri, “ekonomik-mali risk”, “siyasi risk”, “ülke riski” ve saire analizlerden oluşur. Son yıllarda özellikle yabancı sermaye yatırımlarında risk analizleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Dış borç ihtiyacı içinde olan ülkeler için kredi değerlemesi ve risk analizi yapan rating kuruluşlarının sayısı son yıllarda hızla artmıştır(Aktan,2005:74-75) 1.2.6.Değerlendirme Stratejik yönetim süreci, özel bir karar alma veya problem çözme süreci olarak düşünülebilir. Dolayısıyla stratejik yönetim, karar alma sürecinde olduğu gibi, genel bir yaklaşımla planlama, uygulama ve değerlendirme safhalarından meydana gelir. Sürecin mantıki olarak başlangıcını, amaçların tespiti ve uygun stratejilerin geliştirilmesi oluşturur. Daha sonra bunların değerlendirmesi yapılır. uygulanması ve sonuçlarının kontrol edilerek 45 Diğer bir ifadeyle stratejik yönetim süreci, işletme stratejilerin geliştirilmesi ve tanımlanması, stratejilerin uygulanması ve stratejilerin değerlendirilmesi olmak üzere başlıca üç safhadan oluşmaktadır. Stratejik yönetim sürecinin ilk safhasında yöneticiler, işletmenin mevcut şartlarını değerlendirir, iç kaynak ve kabiliyetlerini analiz eder ve planlar geliştirir. Stratejik planların geliştirilmesi için çevredeki değişmelerin takip edilmesi, fırsat ve tehditlerin göz önüne alınarak gerçekleştirilmek istenen amaçların belirlenmesi gerekir. Stratejilerin geliştirilmesi ve stratejik planların hazırlanması safhası başlıca üç kademede gerçekleştirilebilir. İşletmenin dış çevresindeki değişme ve gelişmelere bağlı olarak işletmenin karşı karşıya kalacağı fırsat veya tehditlerin önceden tahmin edilmesine yönelik çalışmalar, dış çevredeki gelişmelerden ne kadar istifade edilebileceğinin belirlenmesi için isletmenin sahip olduğu kaynak ve kabiliyetlerin teşhisine yönelik çalışmalar, bu iki analizden sonra işletme içindeki üç stratejik sorumluluk alanına göre ulaşılmak istenen amaçlar ve hedefler tanımlanır. Kontrol safhası, yönetim süreci İçinde değerlendirme fonksiyonunun temel unsurlarından birisidir. Temel amaçlar belirlenir, stratejiler oluşturulur, planlar hazırlanır ve uygulanır. Daha sonra değerlendirme safhasına gelinir. Uygulanan stratejinin sonuçları değişik boyutlarda gözden geçirilir ve bunların arka planındaki sebepler incelenir. Stratejilerin kontrolü; a) stratejik uygulamaların nasıl gittiğini, amaçların ve planların ne kadar başarıldığını gösterecek ve b) örgüt üyelerinin motivasyonu için araçlar sağlayacaktır. Değerlendirme safhası, tıpkı planlama-kontrol süreci gibi, devam eden bir yönetim sürecinin hem sonu, hem başlangıcıdır. Değerlendirme yapıldıktan sonra, elde edilen veriler geleceğe yansıtılarak, strateji geliştirme safhası yeniden başlatılır. 46 Aşağıdaki tablo stratejik düşünülerek eklenmiştir. yönetimle ilgili faydalı bilgiler Tablonun tamamı ; http://stratejik.adu.edu.tr/webfolders/files/temel_kavramlar.pdf sayfasından alınmıştır Tablo 3. Stratejik Yönetim içerdiği 47 Çevre Analizi Çıktı Durum Analizi (Stratejik Plan kapsamında) Faaliyet / Proje Faaliyet Alanı Faaliyet Raporu Girdi Hazırlık Programı Kurumun kontrolü dışındaki koşulların ve eğilimlerin incelenerek, kurum için kritik olan fırsat ve tehditlerin belirlenmesidir. Çevre Analizinde; kurumu etkileyebilecek dışsal değişimler ve eğilimler değerlendirilir. Özellikle dünyadaki genel eğilimler, Türkiye’de kurumun faaliyet gösterdiği ortamdaki değişimler, kalkınma planları ve programlar, hükümet programları ve varsa istikrar programları ile diğer kurumların ve kesimlerin durumu ve özellikle kurumun hizmet ettiği hedef kitlenin beklentileri dikkate alınır. Kurum tarafından üretilen nihai ürün veya hizmetlerdir. Çıktı miktar olarak ifade edilebilir. Üretilen bilginin kendisi de çıktı olarak düşünülecektir. Kurumun “neredeyiz?” sorusuna cevabıdır. Kurumun geleceğe yönelik amaç, hedef ve stratejiler geliştirebilmesi için öncelikle, mevcut durumunun, potansiyelinin ortaya konduğu, paydaşlarının belirlendiği, kurumun güçlü ve zayıf yönlerinin tespit edildiği ve kurumun kontrolü dışındaki olumlu ya da olumsuz gelişmelerin değerlendirildiği bir çalışmadır. Stratejik amaç ve hedefler kurumun neyi başaracağını, faaliyet ve projeler ise bunun nasıl başarılacağını ifade eder. Belirli bir amaca hizmet eden hedefi yakalayabilmek için gerçekleştirilmesi gereken, başlı başına bir bütünlük oluşturan yönetilebilir ve maliyetlendirilebilir, çıktısı ürün veya hizmet olan işlerin tanımlanmış şeklidir. Stratejik planı hazırlanan kurumun çalışma alanı, yaptığı iş/verdiği hizmettir. Kurumların stratejik plan ve performans programları uyarınca yürüttükleri faaliyetleri, belirlenmiş performans göstergelerini kullanarak öngörülen performans hedefi ile gerçekleşme değerlerini kıyaslayıp meydana gelen sapmaların nedenlerini açıklayan, idare hakkındaki genel ve mali bilgileri içeren rapordur. Bir ürün veya hizmetin üretilmesi için gereken beşeri, mali, fiziksel ve bilgi kaynaklardır. Stratejik planlama çalışmalarının, • Kurumun mevcut durumu gözetilerek zaman planlamasının yapılmasını, • Bu süreçte izlenecek yol ve yöntemlerin belirlenmesini, • Planlama çalışmalarına dahil olacak kişilerin ve görevlerinin tanımlanmasını, • Çalışmalar sırasında ihtiyaç duyulacak eğitim, danışmanlık, beşeri ve teknik kaynak ihtiyaçlarının tespit edilmesini, • Çalışmalar süresince hangi araştırmalara ve verilere gereksinim duyulacağının ve bunların kimler tarafından sağlanacağına karar verilmesini içeren ve planlama çalışmalarına başlanmadan hazırlanan programdır. 48 Kısaca stratejik planlama çalışmalarının planlanmasıdır. Hesap verme sorumluluğu Mali saydamlık Misyon Müşteri Paydaş Performans bilgi sistemi Performans bilgisi Performans değerlendirmesi Performans denetimi Her türlü kaynağın elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanların, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumlu olması ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermesidir. Her türlü kaynağın elde edilmesi ve kullanılması ve sonuçlarına ilişkin bilgilerin doğru ve zamanında paydaşlara duyurulmasıdır. Kurumun varlık sebebidir; kurumun ne yaptığını, nasıl yaptığını ve kimin için yaptığını açıkça ifade eder. Kurumun sunduğu tüm hizmet ve faaliyetleri kapsayan bir şemsiye kavramdır, kısa, açık, çarpıcı ve net olmalıdır. Kurumun ürettiği ürün ve hizmetleri alan, kullanan veya bunlardan yararlanan kişi, grup veya kurumlardır (Yararlanıcılar). Kurumun kaynakları veya çıktıları üzerinde hak iddia eden yada kurumun çıktılarından, ürün ve hizmetlerinden doğrudan veya dolaylı, olumlu veya olumsuz yönde etkilenen veya kurumu etkileyen kişi, grup ve kurumlardır. Kurumsal süreç, ekip ve kişilerin performansını ölçmek için veri/bilginin düzenli olarak toplanması, bilgi üretilmesi, analiz edilmesi, raporlanması ve karar sürecinde kullanılmasına yönelik süreç temelli olarak kurulan sistemdir. Performansa ilişkin karar alma süreçlerinde kullanılmak üzere toplanan nitel ve nicel her türlü bilgidir. Kurumların belirledikleri stratejik amaç ve hedeflere ulaşmak için izledikleri yolun, performans hedeflerine ulaşmak üzere kullanılan yöntemler ile yürütülen faaliyet ve projelerin ve bunların sonucunda elde edilen çıktı ve sonuçların değerlendirilmesidir. Kurumların hesap verme sorumluluğu kapsamında faaliyet, çıktı ve sonuçlarının, performans hedef ve gerçekleşmelerinin, performans bilgi, izleme ve kontrol sistemlerinin incelenip değerlendirilmesi suretiyle kaynak kullanımının etkinliğinin, ekonomikliğin ve verimliliğinin objektif ve sistematik olarak denetlenmesidir. 49 Performans Göstergesi Kamu idarelerinin stratejik amaç ve hedefleri ile performans hedeflerine ulaşmak amacıyla yürütülen faaliyetlerin sonuçları yani stratejik planın başarısını ölçmek, izlemek ve değerlendirmek için kullanılan ve performans denetimine temel oluşturan araçlardır. Stratejik planda hedefe yönelik performans göstergelerine yer verilmesi gereklidir. Performans göstergesi gerçekleşen sonuçların önceden belirlenen stratejik amaç ve hedeflerle ne ölçüde örtüştüğünün ortaya konulmasında kullanılır. Sonuç olarak kamu idarelerinin yürüttükleri çalışmaların her boyutunu (girdi, süreç, çıktı, sonuç) ölçmek ve değerlendirmek için oluşturulan performans göstergeleri kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılıp kullanılmadığını ölçmeye yardımcı olur. Niceliksel (iş yükü, üretim, işlem sayısı, kayıt sayısı, kullanılma oranı, tüketim, sıklık vb), Niteliksel (zamanındalık, servis dışı kalma, hata oranları, cevap verme aralıkları vb), Verimlilik (göreceli işlem maliyetleri gibi), veya Finansal (tahsilat, vb. oranları) olabilir. Performans Hedefi Performans Ölçüsü Performans Programı Sonuç Strateji Kurumsal hedeflere ulaşmada performansı izlemek (başarı/başarısızlık durumlarını saptayarak performansı iyileştirmek), karar vericilerin politika belirleme sürecini iyileştirmek, bütçe (sınırlı kaynakları nerede kullanalım ?), yasal zorunluluklar, işin değerini paydaşlara ve müşterilere iletmek, sonuçları raporlayarak güveni arttırmak ve çalışanlara erişilmek istenen sonuçların açıklanabilmesi amacıyla kullanılır. Kurumun, stratejik amaçları çerçevesinde, stratejik hedeflerine ulaşmak için yıllar itibariyle yakalamayı öngördükleri performans seviyelerini gösteren belirgin (anlaşılır), ölçülebilir, çıktı-sonuç odaklı tatminkar (belirlenen hedefe, uluslar arası standartlara göre, diğer kurumlara göre vb.) performans düzeyleridir. Her bir performans kriterinin (göstergesinin) miktar, zaman, kalite veya maliyet açısından nasıl (hangi ölçüler kullanılarak) ölçüleceğinin (ölçme yöntemi, ölçme birimi, kimlerin ölçeceği vb.. belirtilerek) tanımlanmasıdır. Bir mali yılda kamu idaresinin stratejik planı doğrultusunda yürütmesi gereken faaliyetleri, bu faaliyetlerin kaynak ihtiyacını ve performans ölçümü yaparak ulaşılması istenen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını değerlendiren ve sonuçları raporlayan (performans hedef ve göstergelerini içeren), idare bütçesi ve idare faaliyet raporunun hazırlanmasına esas teşkil eden programdır. İdarenin sağladığı hizmet veya ürünler dolayısıyla bireylerin veya toplumun durumunda meydana gelen değişmedir. Bir nevi yapılan işlerin etkinliğinin ve etkisinin sorgulanmasıdır. Sonucun elde edilmesi, amaca ulaşıldığının göstergesidir. Belirli bir zaman diliminde kurumun şimdiki durumundan gelecekteki arzu edilen durumuna dönüşümünü sağlayabilmek için belirlenen amaç ve hedeflere nasıl ulaşılacağını gösteren kararlar bütünüdür. 50 Stratejik Amaç Stratejik Hedef Stratejik Plan Stratejik Planlama Bir kuruluşun belirli bir süre itibarıyla misyonunu nasıl yerine getireceğini ve vizyonuna nasıl ulaşacağını ifade eden, sonuca yönelmiş orta ve uzun vadeli amaçlardır. Belirli bir zaman diliminde kurumun şimdiki durumundan gelecekteki arzu edilen durumuna dönüşümünü sağlayabilecek kavramsal sonuçlardır. Stratejik planın, genel çerçevesini amaçlar oluşturur ve kurumun misyonunu yerine getirmesine katkıda bulunur. Stratejik amaçlar, kurum için açık bir yön belirlemeli, hedeflerin gerçekleştirilmesinde yol gösterici, iddialı, ama gerçekçi ve ulaşılabilir olmalıdır. Stratejik amaçların yerine getirilebilmesi için neler yapılması gerektiğinin formüle edilmiş halidir. Bir başka deyişle stratejik amaçların gerçekleştirilebilmesine yönelik, ulaşılması öngörülen çıktılara dönük, spesifik ve ölçülebilir alt amaçlardır. Kurumun politika öncelikleri, ilgili mevzuat ve benimsediği temel ilkeler çerçevesinde mevcut durumunu gözden geçirerek gelecekte öngördüğü (vizyonun gerçekleşmesi için) duruma gelebilmesi için amaçlarını, ölçülebilir hedeflerini ve bunlara ulaşmayı mümkün kılacak yöntemleri kurumsal öncelikler ve kaynak ihtiyaçları ile birlikte ortaya koyan ve gerçekleşmelerin (performansın) önceden belirlenmiş olan göstergeler doğrultusunda izlenip ölçülebildiği (değerlendirildiği), katılımcı yöntemlerle hazırlanan planlardır. Bütçenin stratejik planda ortaya konulan amaç ve hedefleri ifade edecek şekilde hazırlanmasına, kaynak tahsisinin önceliklere dayandırılmasına ve hesap verme sorumluluğuna rehberlik eder. Bir süreçtir. Bir kuruluşun aşağıdaki dört temel soruyu cevaplandırmasına yardımcı olur: 1. Neredeyiz ? Durum analizi : iç ve dış ortamın kapsamlı bir biçimde incelenmesi; değerlendirilmesi) 2. Nereye gitmek istiyoruz ? Misyon (varoluş nedeni), Vizyon (ulaşılması arzu edilen gelecek), Faaliyetlere yön veren ilkeler, Stratejik Amaçlar (ulaşılması için çaba ve eylemlerin yönlendirileceği genel kavramsal sonuçlar) ve Hedefler (amaçların elde edilebilmesi için ulaşılması gereken ölçülebilir sonuçlar) 3. Gitmek istediğimiz yere nasıl ulaşabiliriz ? Stratejik amaçlar ve hedeflere ulaşmak için kullanılacak yöntemler olan stratejiler ve faaliyetler 4. Başarımızı nasıl takip eder ve değerlendiririz ? İzleme (yönetsel bilgilerin derlenmesi;plan uygulamasının raporlanması) ve Değerlendirme (alınan sonuçların misyon, vizyon, ilkeler, amaçlar ve hedeflerle ne ölçüde uyumlu olduğunun, kısaca performansın değerlendirilmesi; buradan elde edilecek sonuçlarla planın gözden geçirilmesi) 51 Yukarıda belirtilen sorulara verilen cevaplar stratejik planlama sürecini oluşturur. Stratejik Yönetim SWOT Analizi Temel Değerler Ürün / Hizmet Vizyon Kurumun dış çevresiyle olan ilişkilerinin düzenlenmesi ve örgütsel yönün belirlenmesiyle buraya ulaşmak için yapılacak işlerin planlanması, örgütlenmesi, koordinasyonu ve kontrol edilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Kurumun geleceğe dönük stratejiler geliştirmesini ve performansını etkileyecek olan, kurumun güçlü ve zayıf yönleri ile karşı karşıya olduğu fırsat ve tehditlerin belirlenmesidir. Kurumun temel değerlerinin bir ifadesidir. Kurumsal değerleri, yönetim biçimini ve kurumsal davranış kurallarını ifade eder. Kurumun vizyonu ve misyonunun gerisinde yatan değer ve inançların temelidir. Kurumun kararlarına, seçimlerine ve stratejilerinin belirlenmesine rehberlik eder. Kurumun içinde bulunduğu sektör itibariyle yararlanıcılara yönelik geliştirdiği ürün veya hizmetlerdir. Kurumun ideal geleceğini sembolize eder, kurumun uzun vadede neleri yapmak istediğinin güçlü bir anlatımıdır. Kurumun ulaşmayı arzu ettiği geleceğin, bir yandan çalışanları ve karar alıcıları ilerlemeye teşvik edici, diğer yandan da gerçekçi, iddialı ve ulaşılabilir bir ifadesidir. 52 BÖLÜM 2 2. KURUMSALLAŞMA 2.1. KURUM, KURUMSALLAŞMA VE KURUMSAL TEORİ Kurumsallaşma Yaklaşımı Nedir? Kurumsallaşma yaklaşımı sosyolojik bir yaklaşımdır. Sosyolojik anlamda kurum, toplumda organize olmuş, yerleşmiş, kabul edilmiş prosedürleri belli sosyal ilişkiler düzeni ve topluluğunu belirtmektedir. Kurumsallaşma nispi bir özellik taşımaktadır. Herhangi bir olayın, davranışın kurum sayılabilmesi, bu olayın geçtiği çevreye, kişilerin amaçlarına, ilişkilerin özelliğine ve analız edilecek soruna büyük ölçüde bağlı bulunmaktadır. Bir örgüt teorisi olarak kurumsallaşma, örgütlerin yapı ve davranışlarının, sadece Pazar koşulları tarafından değil fakat kurumsal nitelikteki baskılar, bekleyişler ve inançlar tarafından da etkilendiği söylenebilir. Örneğin sosyal bekleyişler, devletin bekleyiş ve yönlendirmeleri, o endüstri dalında hakim olan iş yapma usulleri, örgütlerin üzerinde etki yapan kurumsal nitelikteki baskılardır. Bu nedenle kurumsallaşma yaklaşımı, belli bir çevrede faaliyet göstermekte olan örgütlerin yapı ve işleyiş özellikleri ile çevrenin özellikleri arasında bir benzeşme, paralellik göstermektedir. Aynı dalda çalışan örgütler benzer çevresel baskılara maruz kalacaklar ve çevrenin bekleyiş ve zorlamalarına paralel yapı ve işleyiş özelliği kazanacaklardır. Böylelikle kurumsal eşbiçimlilik ortaya çıkacaktır. 53 Kısaca özetlemek gerekirse, kurumsallaşma; sosyal, ekonomik ve politik nitelikteki olayların incelenmesinde kullanılan bir yaklaşımdır. Kurumlar nasıl oluşur, toplumsal özellikler ile kurumsallaşma arasındaki ilişkiler, örgütlerin yapı ve işleyişleri ile kurumsal olmaları gibi konular bu yaklaşımın incelediği konulardır. Sonuç olarak kurumsal değişimi incelerken karşımıza çıkan güçlüklerin hepsi iki gelenekte de kullanılacak olan refah kriterlerinden pazar ve hükümetlerin olan görevlerine kadar bir dizi konu hakkında tartışmaya yol açmıştır. Pazar ekonomisinin faydaları ve kendiliğinden kurumsal gelişmenin en tutkulu savunucuları bile bu tür süreçlerin toplumları kötü davranışlara itebileceğini itiraf ederken mücadeleciler kapsamlı kurumsal tasarım başarısızlıklarının birçok açık örneği ile tatmin olmalıdır (Selznick, 1996:274). 2.1.1. Kurum Ve Kurumsallaşmanın Tanımı Temelde kurumsallaşma "istikrarsız, gevşek bir şekilde örgütlenmiş veya dar teknik faaliyetlerden düzenli istikrarlı topluma entegre olan kalıpların ortaya çıkması" olarak Kurumsallaşmanın "en da tanımlanabilen önemli özelliği" doğal eldeki bir düşüncedir* görevin teknik gereksinimlerinden de öte seviyede değer verilmesi olduğudur. Test harcanabilirdir, yani örgüt veya uygulamadan onun yüzünden vazgeçilen veya yeni durum ve taleplere karşılık değiştirilen hazır bulunuşluk seviyesidir. Bu nokta dile getirilirken, formal yapı oluşumu, informal kıstasların ortaya çıkışı, seçici üye kabulü, ideolojiler ve amaç arama, problem çözme ve adaptasyondan kaynaklanan birçok şeyin de dahil olduğu diğer kurumsallaşma işlemlerinin, yaygınlık veya öneminin inkâr edilmemesi gerekir. 54 Kurumsallaşma sosyal bir varlık olarak da kendini gösterir ve çevresinin etkisi ile önem kazanır (Gürol,2005:22). Kurum; - organize olmuş, yerleşmiş bir prosedür, - sosyal bir düzen, - sıra ile standardize edilmiş işlemler topluluğu, - sosyal yapılı rutin programlar ve kurallar dizisi, -sık sık yapılan, baskıyla kabul ettirilen, bütün fonksiyonel durumlarda uygulanan, - herkes tarafından olduğu gibi kabul edilen, sorgulanmayan, - biyolojik olarak hiçbir zaman sonlanmayan, - grup ideallerini temsil eden, - sürekli kontrol edilen, - bir sistem, olarak tanımlanabilir (Gürol,2005:21). Örgüt ve kurum arasında temel farklılıklar bulunmaktadır. Bir örgüt kurumsallaştırılmış olduğu için özel bir nitelik kazanmaya ve ayırt edici bir yetkinliğe veya belki de eğitilmiş 'veya yapıcı kapasiteye ulaşmaya eğilimlidir. Kurumsallaşmanın işlemlerini gözlemlemek faydalı olduğu müddetçe liderliğin ana sorumluluğudur. Böylece kurumsal teori, örgütsel etkileşim ve uyum kalıplarından çıktıkları için ayırt edici biçimler, işlemler, stratejiler, görünümler ve yetkinliklerin ortaya çıkışını inceler. Bu tür kalıplar çevrenin hem harici hem de dahili karşılıkları olarak anlaşılmalıdır. 2.1.2. Kurum Ve Kurumsallaşma Kavramlarına İlişkin Çeşitli Tanımlar Kurum ve kurumsallaşma kavramı, yaklaşımlar arasında önemli değişikliklerle farklı şekillerde tanımlanmıştır. Kurumsal teoriye makul bir 55 şekilde başlamak için en başta bir değil birden çok varyasyonun olduğunu kabul etmek gerekir. Bunlardan bazıları daha dikkatlice tanımlanmıştır ve tanım ve referansları açıktır diğer taraftan bazılarının kavramsallaştırması daha az açıktır. Farklı yaklaşımlar arasında bir benzerlik var gibi görünse de çok fazla mutabakat yoktur (Scott, 1987: 493). Son çalışmalar kurumla ilgili çok çeşitli tanımların olduğunu göstermiştir. Antropoloji, iktisat, siyaset bilimi, psikoloji ve sosyoloji gibi tüm temel disiplinler bu konuyla ilgilenmiş ve her biri ona kendi anlam ve sınırını yüklemiştir (Scott, 1994: 55). Ancak kurum ve kurumsallaşma en çok sosyoloji, iktisat ve örgüt teorisinin konusu olmuştur. 2.1.2.1. Sosyolojik Anlamda Kurum Ve Kurumsallaşma Kurum kavramı eskiden beri sosyolojinin başlıca dayanaklarından biri olmuştur (Barley ve Tolbert, 1997: 93). Kurumlar nedir? Nasıl işlerler? Bilerek mi oluşturulur yoksa niyet edilmediği halde mi ortaya çıkarlar? Ne zaman ve neden değişirler (Holm, 1995: 398) ? Sosyoloji bu sorulara cevap arayarak, bir anlamda, pek çok disipline konu olan ve sosyolojik süreçlerin analizinde ve açıklanmasında önemli bir unsur olan bir kavramın köklerine inmeye ve onu anlamaya çalışmaktadır. Pek çok terimde olduğu gibi kurum kavramı günlük dilde ve sosyolojide birbirinden çok farklı anlamlarda kullanılmaktadır (Aydın, 1997: 13). Günlük dilde genellikle kurumsal bir işlevi yerine getiren kuruluşlara kurum denilmektedir, bir spor kulübü veya muhtaç çocukların barındığı yer kurum olarak adlandırılmaktadır (Aydın, 1997: 13). Sözlük anlamına bakıldığında karşımıza ‘kuruluş, müessese, tesis’ anlamları çıkmaktadır (Türk Dil Kurumu, 1998: 1417). Ancak kuruluş anlamına gelen kurum ile bir toplum içinde yerleşmiş ve o topluma ait kültürün bir öğesi haline gelmiş olan kurum birbirinden farklıdır. Kuruluş anlamına gelen kurumda maddi işlevleri olan 56 somut bir varlık söz konusu iken; sosyal ve kültürel bir öğe olarak anlaşılan kurumda ise bir toplumun üyelerince paylaşılan ilişki sistemleri kastedilir. Burada asıl olarak toplumun üyelerince paylaşılan ilişki sistemleri anlamına gelen ‘kurum’ kavramı üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda kurum kavramını, biri dar öteki ise geniş olmak üzere iki anlamda anlamak olanaklıdır. Örneğin bir ilkokul, bir lise, bir üniversite dar anlamda birer kurumdurlar. Ama bunların hepsini birden göz önüne aldığımızda, bunların hepsinin bir bütünü, geniş anlamda eğitim kurumunu oluşturduklarını anlarız. Eğitim kurumu içinde bütün bu dar anlamdaki öğretim kurumlarının göreli de olsa eşgüdüm ve uyum içinde bulunduklarını, ortak bir yaklaşım ve eğitim politikası izlediklerini görürüz. Bunun gibi herhangi bir toplumdaki yargı evleri, ticari hukuk, ceza hukuku, ya da kamu hukuku hep dar anlamda birer kurumdurlar. Ama hepsi birden toplumun eşgüdümlenmiş, uyumlu hukuk kurumunu oluşturur (Ozankaya, 1999: 182). Bu kurumlar toplumun düzenini ve sürekliliğini sağlamayı ve insan davranışlarındaki belirsizliği azaltmayı amaçlar. Kurumun tam bir tanımının yapılabilmesi için belli özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Buna göre kurumun temel öğeleri şunlardır (Aydın, 1997: 14): a) Kurumlar belli bir amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. b) Söz konusu ihtiyacın gerçekleştiriliş biçimi oldukça süreklilik kazanmıştır. c) Kurumlar gerek alt kurumlarıyla gerekse diğerleriyle yapılanmış, örgütlenmiş ve eşgüdümlenmiştir. d) Her kurum diğerleriyle yakından ilişkili olmasına rağmen kendi alanında biricik bir yapıdır. Bir başka deyişle temel kurumlar bir ‘göreli bağımsızlığa’ sahiptirler. e) Kurumlar zorunlu olarak değer yüklüdürler. Çünkü kültürün normatif kodlarını içerirler. 57 Scott’ a göre ise kurumlar şu öğelerden oluşur (Scott, 1992: 56): 1. Anlam sistemleri ve davranış kalıpları. 2. Temsili, kurucu ve normatif öğelerden oluşan sembolik öğeler. 3. Bunları güçlendiren düzenleyici süreçler. Bütün bu nitelikler göz önünde bulundurulursa ortalama şöyle bir tanım yapılabilir: Kurum, sosyal kişilerin temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ortaya çıkmış, süreklilik kazanmış, eşgüdümlenmiş oldukça onaylanmış yaygın sosyal örüntü (kalıp), rol ve ilişki yapısıdır (Aydın, 1997: 14). Örneğin, evlilik, mukavele, sigorta, işletme, el sıkma birer ‘kurum’ örneğidir. Bunların bazıları kültür ağırlıklı, bazıları ekonomik ve yapısal ağırlıklı, kabul edilmiş yerleşmiş ilişkiler düzenidir (Koçel, 2003: 278). Genel sosyolojik bir eğilime göre kurumlar şöyle doğar: İnsanlar önce ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir eylemde bulunurlar, eylemler tekrarlanır. Tekrarlanan eylemler alışkanlığa dönüşür. Alışkanlık zamanla gelenek halini alır. Gelenekler kurallaştırılır, nihayet normlar kurumlaşır. Söz konusu edilen süreç kısaca şöyle özetlenebilir: Eylem- tekrar- alışkanlık- adet- norm- kurum (Aydın, 1997: 25). Bu tanımlamalar ışığında kurumu örgüt ve gruptan ayırmak gerekir. Birbiriyle ilişkisine rağmen kurum gruptan da örgütten de ayrı bir özelliğe sahiptir. Genelde grup, belli bir amaç çerçevesinde toplanmış, üyelerin karşılıklı ilişkisi sonucu ortaya çıkmış, çok işlevli, somut bir sosyal olgudur. Grup her şeyden önce bir grup insana tekabül eder ve dolayısıyla somut bir varlığa sahiptir. Örgüt ise bir grubun belli bir kategorisiyle ilgili rollerin, yönetmelik, tesis, teknik vb. gibi maddi bir dayanağa bağlı olarak düzenlenmesidir. Buna göre örgüt, insan unsuru taşıması yani somutluğu bakımından grupla benzerlik gösterir. Ama gruptan farklı olarak örgüt, genelde tek işlevlidir, belli bir maddi dayanağa da sahiptir. Bunlara karşılık kurum, bir sosyal grup içinde belli temel işlevleri karşılayan süreklilik 58 kazanmış, ilişki sistemleri, davranış örüntüleridir (Aydın, 1997: 14). Bununla birlikte yukarıda da belirtildiği gibi kurumu grup ve örgütten keskin bir şekilde ayırmak mümkün değildir. Mesela eğitim kurumunun birer örgüt olan okulları, üniversiteleri etkileyeceği buna karşılık örgüt olarak okulların da birbirlerine benzer eylem kalıpları sergileyerek eğitim kurumunu şekillendireceği söylenebilir. Toplumda her şeyin olduğu gibi kurumların da bir işlevi vardır, diğer bir ifade ile kurumlar bir ihtiyacı karşılamaktadırlar. Bu yönüyle kişi ve gruplara benzemektedirler, ancak kurumların farklı yanı, sadece örüntüleşmiş olmaları değil aynı zamanda genelleşmiş olmalarıdır. Kurumların belli başlı işlevleri şöyle sıralanabilir (Aydın, 1997: 16): 1) Kurumlar, kişilerin sosyal davranışlarını kolaylaştırırlar. Toplumun düşünce ve eylem tarzları birey topluma girmeden önce büyük ölçüde düzenlenmiş ve planlanmıştır. Kişi, şeyleri nasıl yaşayacağını öğrenmek veya keşfetmek için zaman ayırmak zorunda değildir. Bunları toplumda hazır olarak bulur. İşte bunu sağlayan, kurumlardır. Buna bağlı olarak kişi belli rol ve ilişkileri ve bunları nasıl yerine getireceğini kurumlardan öğrenir. 2) Kurumlar toplam kültürün istikrarlığı ve eşgüdümü için birer ajan olarak da hizmet verirler. Kurumsallaşmış düşünme ve davranma yolları insanlar için bir anlam ifade eder, güvenlik aracı sağlar. 3) İstikrar işleviyle yakından bağlantılı bir gerçek de kurumların davranışları kontrol etme yönelimleridir. Kurumlar, toplumun sistemli ve ideal düzeyde beklentilerini içerirler. Kimin nereden, nasıl hareket edeceği önceden belli olduğundan sapmanın ne olduğu da böylece bilinmiş olur. Kurumlar sosyal olarak yapılanmış ve etkileşim yoluyla devamlılığını sürdüren davranış kalıplarıdır (Barley ve Tolbert, 1997: 94). Onlar gündelik hayatı bir yapıya kavuşturarak belirsizliği azaltırlar. İnsani etkileşimin 59 rehberini oluştururlar. Kurumlar sayesinde sokakta arkadaşımıza selam vermek, araba kullanmak, borç almak, bir iş kurmak ya da her hangi bir şey yapmak istediğimiz zaman bu görevleri nasıl yerine getirmemiz gerektiğini biliriz. Kurumlar bireylerin tercih kümelerini tanımlar ve sınırlarlar (North, 2002: 10). Kurum kadar sosyal olguların kurumlara dönüştüğü süreçlerin de anlaşılması önemlidir ki bu süreç kurumsallaşma sürecidir (Scharfman, 1994: 238). Kurum kavramından sonra kurumsallaşmanın da Scott’un işaret ettiği gibi farklı kavram ve tanımlarla ifade edildiği görülecektir. Sözlük anlamına bakıldığında kurumsallaşma: kurumsal duruma gelmek; herhangi bir davranış, düşünüş, inanış biçiminin tarih olarak durağan ve toplumca değer verilen kalıplara dönüşmesi süreci (Türk Dil Kurumu, 1998: 1418) olarak tanımlanmıştır. Burada tanım içinde geçen ‘tarih olarak durağan kalıplara dönüşme’ ibaresine sonraki kısımlarda değinilecek ve örgütsel anlamda kurumsallaşma sürecinin ‘devamlılık’ şeklinde en temel gerekçelerden biri olarak ortaya çıkacaktır. Bir başka tanıma göre kurumsallaşma, yeni değer, norm ve yapıların mevcut değer, norm ve yapıların çatısıyla bütünleşme sürecidir. Bu süreç sosyal ilişkilere devamlılık ve öngörülebilirlik kazandırır ve onların sürekliliğini sağlar (Kimberly, 1979: 447). Bazı yazarlar kurumsallaşmayı bir süreç olarak görmüş ve bu sürecin nasıl oluştuğunu tartışmışlardır. Bu fikre göre sosyal düzen insanın ürünüdür. Sosyal düzen birey eylemde bulunup bunları yorumlayıp başkalarıyla paylaştıkça ortaya çıkar. Bu yorumlar davranışları kategorize etme çabasıdır ki kişilere benzer şekilde davranma izni verir. Eylem zamanla tekrarlanır ve aynı anlamlar verilir ve başkaları tarafından kurumsallaşma olarak tanımlanır. Eylemin karşılıklı tipikleştirilmesi ortak bir tarih içinde olur. Onlar anlık olarak yaratılamazlar. Oluşturulduğu tarihi süreci anlamadan bir kurumu anlamak imkansızdır. Bu süreci anlamaya çalışan Berger ve Luckman kurumsallaşmayı üç aşamalı bir süreç olarak belirlemişlerdir. 60 Dışsallaştırma, nesneleştirme ve içselleştirme. Bir eylemde bulunuruz(dışsallaştırma), eylemimizi dışsal bir gerçekliğe sahip olduğu için kendimizden ayrı olarak yorumlarız (nesneleştirme), daha sonra nesneleştirilmiş dünya tarafımızdan içselleştirilir (içselleştirme) (Scott, 1987: 495). Böylece eylem ilk ortaya çıktığında bizim dışımızdadır daha sonra benimsediğimizde, değerlerimize ve dünya görüşümüze eklemlediğinde artık bize ait olur. Barley ve Tolbert kurumsallaşmayı benzer bir şekilde açıklamaya çalışmış; Berger, Luckman ve Giddens’ tan aldığı bilgileri sentezleyerek eylem-kurum ilişkisine dayalı bir modeli kalıplar (scripts) kavramıyla açıklamaya çalışmıştır. Kalıplar genellikle bağlama uygun davranış ve rutinler hakkında bilgi veren zihinsel şema olarak tanımlanır (Johnson, 2000: 573). Barley ve Tolbert’ e göre etkileşim kalıplarının nasıl kurumlara dönüştüğünü araştırmak zor bir iştir. Tarihsel ya da arşive dayalı materyaller günlük eylemlerle kurumların ortaya çıkışı arasındaki bağı belgeleyecek verileri nadiren içerir. Bu yüzden eylemle kurum arasındaki bağı inceleyen çoğu araştırma muhtemelen mevcut kurumlara ve onların değişim süreçlerine odaklanacaktır. Bu süreçlerle ilgili araştırmaları yürütmek etkileşimle kurumsal ilkeler arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir kavramsal çerçeve gerektirir. Giddens, Berger ve Luckman’ın bilgilerini sentezleyen böyle bir model diğer sayfadaki şekilde gösterilmektedir (Barley ve Tolbert, 1997: 100). 61 Kurumsal Alan d a Kalıp T1 zamanda b c d a Kalıp T2 zamanda b c d a Kalıp T3 zamanda c a Eylem Alanı Şekil 2. Kurumsallaşmanın Kurum-Eylem İlişkisine Dayalı Süreç Modeli a) Kodlama b) Yasalaştırma c) Tekrarlama d) Dışsallaştırma ve nesnelleştirme Kaynak: Barley ve Tolbert, 1997: 101 Model kurumsallaşmayı işleyişinin zaman içinde gözlendiği devam eden bir süreç olarak yansıtır. Yatay oklar Giddens’ın sosyal yapı teorisindeki iki alan olan eylem ve kurumun zamandaki uzamını gösterir. İki alanı birbirine bağlayan dikey ve çapraz oklar sosyal sistemin ikiliğini (duality) gösterir. Dikey oklar eylem üzerindeki kurumsal sınırlamaları temsil eder çapraz oklar ise kurumun eylem yoluyla devamlılığını ve değişimini gösterir. Bu durumda, sosyal davranışlar kurumu zaman içinde oluştururken kurumda eylemi eşzamanlı olarak sınırlandırır (Barley ve Tolbert, 1997: 100). İlk aralık (a oku) belirli zaman ve mekanda geçen kalıpta kurumsal ilkelerin kodlanmasıdır. Kodlama, Berger ve Luckman’ın önerdiği gibi, 62 sosyalizasyon sırasında yerleşir ve bireyler o ortama uygun olan davranışların yorumlarını ve kuralları içselleştirirler. İkinci aralık (b oku) aktörler kurumsal ilkeleri kodlayan kalıpları yasalaştırdığında ortaya çıkar. Yasalaştırma bilinçli bir seçim veya alternatiflerin farkında olma ya da olmama şeklinde de gerçekleşebilir. Eğer aktörler bir kalıbı takip ettiklerinin farkındaysalar neden öyle yaptıklarına ilişkin standart mantıklı bir sebep göstereceklerdir. Bununla birlikte çoğu durumlarda yasalaştırma bilinci ya da farkındalığı kapsamaz, aktörler basitçe algılayışlarına göre davranırlar. Bu yüzden Jepperson, eylemler bilinçli seçimler olduğundan kurumların ‘eylemler’ tarafından oluşturulmadığını tartışır. Kurumsallaşmanın üçüncü aralığı (c oku) davranışların eylemi anlamlandıran kalıbı tekrar ettiği ya da değiştirdiği aralıktır. Kurumsallaşmanın dördüncü aralığı (d oku) bu süreçte ortaya çıkan davranış kalıplarının ve etkileşimlerin nesnelleştirilmesi dışsallaştırılması ile sonuçlanır. Bu kalıpların belirli aktör ve durumlardan ayrılması demektir: kalıplar normatif ‘gerçek’ bir nitelik kazanır (Barley ve Tolbert,1997:101). Başka bir ifadeyle böylece herkes için aynı anlama gelen bir niteliğe sahip olur. Zucker (1987), kurumsallaşmayı hem bir süreç hem de bir değişken olarak görmüştür. Onun bu ayırımı Mohr tarafından ‘değişim teorisi’ ve ‘süreç teorisi’ yaklaşımları şeklinde geliştirilmiştir. Değişim teorisinde soyut değişkenler tanımlanır ve nedensel ilişkiler incelenir. Bağımsız değişkenlerin sonuçlar (bağımlı değişkenler) üzerindeki etkisi incelenir, vurgu sonuca etki eden sebepler üzerinde odaklanır ve bağımsız değişkenler arası ilişkilerde zamanın sonuca etkisinin olmadığı kabul edilir. Bu yaklaşımın teorisyenleri sonuçlara etki eden faktörleri belirlemeye çalışır ve ‘bu neden oldu’ sorusunu yöneltirler. Tam tersine süreç teorisyenleri değişkenler arası ilişkiler yerine olayların oluş sırasıyla ilgilenir. Bu olaylar sonuç için gerekli görülür ama yeterli görülmez, vurgu en son sebep üzerinde odaklanır ve olaylar arasındaki zaman düzeninin sonuç için önemli olduğu belirtilir. Süreç yaklaşımı teorisyenleri ise ‘nasıl oldu’ sorusuna odaklanırlar (Scott, 1992: 83). 63 Scott ise kurum odaklı dört sosyolojik bakış açısını incelemiş ve kurumsallaşmanın değer aşılama süreci, gerçek yaratma süreci, bir unsurlar sınıfı olma ve sosyal sınıflar olma gibi boyutlarını ele almıştır (Scott, 1992: 496-499). Berger ve Luckman kurumsallaşmanın kaynağı olarak paylaşılan sosyal gerçekliği göstermiştir. Bu paylaşılan sosyal gerçeklik, toplumda işlerlik kazanan ortak kuralların geliştirilmesini gerektirir. Meyer ve Rowan’ a göre bu kurallar kanıksanmış ya da yasal yaptırımları olan kurallar olabilir. Kurumsallaşma sosyal hayata öncelikle aktörlerle ele alınması gereken gerçekler olarak girer. Ayrıca kurumsallaşma, sosyal eylem ve düşünceye kural niteliğindeki statülerle giren süreçleri, zorunlulukları ve gerçekleri kapsar (Scharfman, 1994: 238). Görüldüğü gibi sosyoloji disiplini içinde kurum ve kurumsallaşma kavramları farklı boyutlarıyla ele alınmış ve farklı tanımlara ulaşılmıştır. Ama hemen her teorisyenin ve bilim adamının kurum ve kurumsallaşma kavramlarına ilişkin birleştikleri ortak noktalar vardır. Kurumların bir toplumda yerleşmiş ortak davranış ve ilişki kalıpları olduğu, geniş kesimler tarafından onaylandığı, kültürel sürekliliği sağladığı, bir ihtiyacı giderdiği ve süreç içinde oluşup evrimci nitelikte değiştiği, bireylerin doğduklarında bu kurumları hazır buldukları pek çok sosyolog tarafından vurgulanmıştır. Bu anlamda sosyolojinin makro düzeyde bir bakış açısı ile kurumu ve kurumsallaşmayı toplumsal eylem temelinde ele aldığı ve toplum bilimi olduğu için toplumla ilişkisini ve bağını gözeterek kurumsal teoriye toplumsal bir boyut getirdiği söylenebilir. 2.1.2.2. İktisadi Anlamda Kurum Ve Kurumsallaşma John Maurice Clark, Walton Hamilton, Wesley Mitchell ve diğerleri 1919’ da Veblen’ in de desteğiyle ‘kurumsal iktisat’ diye tanımladıkları 64 hareketi oluşturmuşlardır (Hodgson, 2003: 548). Kurumsal iktisat kendi içinde farklılıklar göstermektedir. Ancak bütün kurumcuları bir noktada birleştiren ortak payda, iktisadi alanda bireylerin değil kurumların yer almasıdır (Demir, 1996: 202-203). Neo-klasik iktisatçılardan farklı olarak kurumsal iktisatçılar temel analiz birimleri olarak bireyleri seçmezler. Onun yerine kurumu seçerler. Veblen, kurumu insanların geneli için ortak olan yerleşmiş düşünce alışkanlıkları olarak tanımlamıştır (Wisman ve Rosansky, 1991: 714). Kurumcu iktisat literatüründe kurum terimi, kelime anlamının çağrıştırdığı yasal örgüt biçimlerini değil, daha çok geçmişte köklenen ve insan topluluklarını geleceğe taşıyan istikrarlı davranış tarzlarını ve düşünce alışkanlıklarını ifade etmektedir (Demir, 1996: 202). Kurumcu iktisadın gelişmesinde önemli katkıları olan Commons kurumu, bireysel eylemin, genişletilmesi serbestleştirilmesi ve denetiminde ortaya çıkan toplu eylem biçiminde tanımlamaktadır. Commons, her kurumun bilinçli bir tasarım sonucu ortaya çıkmayacağını ancak sosyal kurumların zorlayıcı müeyyidelere dayalı olarak ortaya çıkacağını savunur. Commons, informal kuralların önemini kabul etse de kurumla ilgili yazdıklarında genellikle kuralları olan yapılara işaret etmiştir. Oysa Carl Menger, bazı kurumların kurallar olmadan gelişebileceğini söylemiş ve bu tür kurumları ‘organik’ kurumlar olarak tanımlamıştır (Hodgson, 2003: 567). Kurumcu düşünürlerden Wesley C. Mitchel kurumu, geniş kabul gören iyi düzeyde standartlaşmış sosyal alışkanlıklar; Walton Hamilton ise bir grubun alışkanlıkları veya insanların gelenekleri içine yerleşmiş belirli düzeyde geçerliliği ve sürekliliği olan bir düşünce veya eylem tarzı, sosyal olarak belirlenmiş, ilişkilendirilmiş davranış kalıpları kümesi olarak tanımlamaktadır (Demir, 1996: 174). Neale bir kurumun üç özellikle ayrıştırılabileceğini söylemektedir. Bu üç özellikten ilki, bir etkinlikte bulunan insan grubudur. Kurumun ortaya 65 çıkması ve varlığını sürdürebilmesi, ancak birden çok insanın birlikte bir şeyler yapmasıyla mümkündür. İkinci özellik, bu insan topluluğunun yürüttüğü faaliyetlere tekrarlanma, istikrar ve sonucunun tahmin edilmesini sağlayacak kuralların olmasıdır. Üçüncü özellik de, söz konusu etkinlik ve kuralları açıklayan yahut meşrulaştıran ortak bakış açılarının olmasıdır. Bu üç unsur göz önüne alındığında kurum, grup tarafından paylaşılan ortak bakış açılarının bir araya getirdiği durumlardır (Demir, 1996: 175). Bu farklı kurum tanımlarının, dikkat edildiğinde, birbirinden çok uzak şeylerden bahsetmedikleri görülmektedir. Sosyolojik bakış açısına benzer olarak kurumcu iktisat içinde de kurumlar pek çok iktisatçı tarafından süreklilik kazanmış, sosyal olarak yapılanmış düşünce ve davranış kalıpları olarak tanımlanmaktadır. Kurumsal iktisadın temel sorusu, niçin kurumların ortaya çıktığı, niçin belirli bir biçimde geliştiği ve etkinlikleri konusunda neler söylenebileceğidir. Kurumların ekonomik ilişkilendirerek tartışan davranış David üzerindeki Dequech etkilerini dört tür kurumu etkinin kültürle varlığından bahsetmiştir. Bunlardan ilki kurumların ‘sınırlayıcı fonksiyonudur’ ki bu neoklasik ve yeni kurumsalcı iktisatçılar tarafından da vurgulanmıştır. Bununla kültürün düzenleyici şekilde ekonomik davranışı nasıl etkilediğini vurgular. İkincisi kurumların ‘bilişsel fonksiyonudur’. Bu da kültürün bilişsel yönüyle ilgilidir. Bilişsel fonksiyon öncelikle kurumların bireylere sunduğu diğer insanların olası eylemlerinin göstergelerini de içeren bilgiye işaret eder; ikinci olarak da insanların bilgiyi seçtiği, örgütlediği ve yorumladığı gerçeklik algısına işaret eder. Kurumların ekonomik davranış üzerindeki etkisiyle ilgili üçüncü fonksiyonu ‘güdüsel’ ya da ‘amaçsal’ fonksiyonudur. Bu fonksiyon kültürün değerci ve değer üreten yönüyle ilgilidir. Dördüncüsü de ‘duygusal’ fonksiyondur ki bu da kültürün anlam ve duygu içeren yönüne işaret eder (Dequech, 2003: 464). 66 2.1.2.3. Örgütsel Anlamda Kurum Ve Kurumsallaşma Sosyoloji, kurumları toplumdaki bireylerin eylemlerinin tekrarlanması ve bu eylemlerin geniş kitleler tarafından onaylanıp benimsenen ilişki ve davranış kalıplarına dönüşmesi olarak alıyordu. İktisat da kurum haline gelmiş bu ilişki ve davranış kalıplarının bireylerin ekonomik davranışlarında etkili olacağını savunarak, iktisadi davranışın ekonomik güdülerden başka sosyal olguların etkisine de açık olduğunu kabul ediyordu. Bir anlamda sosyolojinin toplumsal eylem olarak kabul ettiği kurumları, kurumcu iktisat iktisadi davranışların açıklanmasında kullanıyor ve neo-klasik iktisadın bireysel ekonomik davranışı tek başına ele alan eğilimine karşın sosyal nitelikli olguları da dikkate alıyordu. Aynı şey 1950’lerden sonra örgüt teorisinde de ortaya çıkmış ve çevre ve çevrenin bir boyutu olan sosyal olarak yapılanmış kurumlar örgütsel analizde ele alınmaya başlanmıştır. 1950’lerden sonra çevreyi merkeze alan örgüt teorisi çevre-örgüt ilişkisine farklı bir boyut getiren ‘kurumların’ tek tek örgütler ve örgütsel alan üzerindeki etkilerini kurumsallaşma yaklaşımı ile incelemeye başlamıştır. Kurumsal teorinin başlangıcı hukuk ve sosyoloji profesörü Philip Selznick’ in 1948’ de geliştirdiği ‘doğal sistem modeli’ ne dayanır. Modele göre örgütler için en önemli olan şey araçlar olarak görülmesine rağmen, aslında hayatta kalmalarıdır. Selznick’ in bu görüşü 30 yıl sonra adına ‘Kurumsallık Teorileri’ denilecek teorilerle örgütlerin analizinde kullanılmaya başlanmıştır. Selznick’e göre, organizasyonlar değerlere bezendikleri zaman kurum olurlar (Gürol,2005:45). Amerikan sosyoloğu Philip Selznick kurumsal teorinin babası olarak görülmesine karşın kurumsal teori içindeki düşünce okullarından biri olan örgütsel kurumsalcılık John Meyer, Richard Scott, Soren Christensen ve Sven Erik Sjostrand tarafından geliştirilmiştir ve sosyolojik kurumsalcılığın bir uzantısı olarak düşünülmektedir (Hatch, 1997: 83) . 67 2.2. ESKİ VE YENİ KURUMSALLAŞMA İktisadi düşünce tarihi boyunca kurumlar ve kurumsal değişim ile ilgili konuların bir disiplin dahilinde eşgüdümünü sağlamaya yönelik bazı teşebbüsler olmuştur. İktisatta iki büyük kurumsal düşünce üzerine yoğunlaşılmıştır: Birincisi; yüzyılın başında doğan ve kesintisiz bir şekilde bugüne kadar devam eden Amerikan kurumsala geleneğidir. İkincisi ise son zamanlarda ortaya çıkan bir gelişmedir, ancak geçiş döneminde göz ardı edilen klasik, neo-klasik ve Avusturya iktisat ekollerinde bulunan kurumsala elemanların yeniden yorumlanması ile kayda değer gelişme haline gelmiştir. Birinci geleneğe şu anda eski kurumsal iktisat ikincisine de yeni kurumsal iktisat denmektedir. Eski kurumsal iktisat dahilinde büyük kurumsal öneme haiz iki araştırma programı mevcuttur. Birincisi iktisadın mali ve sanayi kolları arasındaki temel ikilik kavramı çevresinde oluşturulmuştur. Bu da ayrıca yapma ve düşünmenin kurumsal ve teknolojik veya törensel ve vasıtalı yolları arasındaki ikilik olarak daha genel bir şekilde ifade edilir. Açıklamak gerekirse bu program kurumsal projeler üzerinde yeni teknolojilerin etkileri ve toplumsal sözleşmelerin ve müktesep hakların bu tür değişimlere karşı koyma yollarını araştırmaya odaklanmıştır. Ayrıca kurumların da vasıta imkanlarına uyum sağlamalarına gerek kalmamıştı. Ek olarak karar verme kriteri de genellikle kullanılan vasıtaların değerini kavramaya dönüşmüştür. Eski kurumsal iktisat dahilinde ki ikinci büyük program hukuk, mülk hakları ve örgütler ile bunların evrimi, bu kavramların yasal ve ekonomik güç, ekonomik güç ve gelir dağılımı üzerindeki etkileri üzerine yoğunlaşır. Burada kurumlar büyük oranda çatışma çözümünün formal ve informal çıktısı ile 68 kurumun, bu çatışmada "nedensel değer" veya "işleyen karşılıklılık" çıkartıp çıkartamaması olan başarı kriteri olarak görülmektedir. Modern kurumsal teori örgütleri şekillendiren materyalist güçlere öncelik veren bir grup teorik yaklaşım karşısında ihtiyaç duyulan dengeyi sağlar. Durumsallık yaklaşımı teorisyenleri teknik kısıtları, kaynak bağımlılığı yaklaşımı teorisyenleri kaynak ve bilgi akışının etkisini, Marksistler gücün rolünü, işlem maliyeti iktisatçıları maliyeti en aza indiren güçleri ön plana çıkarırken yeni kurumsalcılık bu dengesizliği idealist konuların – sembolik sistemler, bilişsel şemalar, normatif kodlar – önemini vurgulayarak ortadan kaldırmaya çalışır (Scott, 1994: 56). Yeni kurumsallaşma olarak da adlandırılan bu yaklaşım, daha çok rasyonel (eski) kurumsal yaklaşımın ele almadığı konular üzerinde odaklanarak kurumsallaşmaya farklı bir boyut kazandırmaya çalışır. Kurumsallaşma analizi yaklaşımını benimseyen araştırmacılar, biçimsel yapının oluşturulmasında içsel faktörler kadar dışsal faktörlere de önem verirler. Dolayısıyla burada dış çevre faktörlerinin dikkate alınması, örgütün devamlılığının sağlanması, belirsizliğin azaltılması ve örgütsel yaratıcılığın artırılması önem kazanır. Yeni kurumsalcı yaklaşımda örgütlerin aynı zamanda sosyal varlık oldukları üzerinde durulur (Karpuzoğlu, 2000: 73). ‘Kurum’ ya da ‘kurumsallaşmanın’ tanımlanma şeklinde eski ile yeni arasında önemli farklılıklar görülmez. Bununla birlikte yeni kurumsalcılıkta pek çok yeni yön vardır. Bunlardan biri örgütsel aktörler arasında sürekli ve itici güç olarak meşruiyet üzerindeki odaktır. Meşruiyet hem ataletin kaynağı hem de belirli şekil ve uygulamaları onaylayan örgütsel bir zorunluluk olarak görülür. Onaylanma, işletmenin yaşadığı kültürel çevreye oldukça duyarlı olması anlamına gelen kurumsal taklidi teşvik eder (Selznick, 1996: 272). 69 Eski kurumsal iktisat ile yeni kurumsal iktisat arasında mülk hakları hakkındaki çalışmada ve umumi hukuk çalışmasında önemli bir bağ bulunması beklenebilir. Bir diğer bağ da rant arayışı ve dağıtıcı iktisadi kombinezon faaliyetlerini içeren kamu tercihi sürecidir. Üçüncü önemli eleman ise örgütler ile ilgilidir. Daha fazla görüş ise oyun teorisyenleri tarafından bu konuya eklenmiştir. Oyun teorisyenlerinden bazıları verilen kurumsala durumlar dahilinde oyun teorisin genel olarak yeni eylem modelleri geliştirmek için kullanırken diğerleri de bunu toplumsal kurumların evrimini açıklamak için kendi kendilerine hırslı bir teşebbüste kullanmışlardır. (Rutherford,1994) 2.3. KURUMSALLIĞIN UNSURLARI Kurumsal teori örgütlerin düzenleyici yapılar, aracılar, yasalar, kurullar, meslek grupları, çıkar grupları ve kamuoyu gibi farklı türde mekanizmalar tarafından ortaya konan baskıların bir sonucu olarak neyin uygun olduğu ve anlamlı davranışın ne olduğu konusunda ortak bir anlayış kazandıklarını önerir. Bu ortak anlayış örgütleri aynı şekilde yapılanmaya ve davranmaya zorlar ve bu da eşbiçimliliği getirir (Davis, 2000: 241). 2.3.1. İzomorfizm (Eş-Eşdeğerlilik) Örgütler, birbirlerinin stratejilerini, yapılarını, kültürlerini kopya edebilir hatta belli davranışları kendilerine adapte etmeye çalışırlar. Böyle yaparak, hayatta kalma şanslarının artacağına inanırlar. Sonuç olarak da örgütsel izomorfizm artar. Örgütsel izomorfizm, bir sistemdeki örgütler arasındaki benzerliktir. Kurumlan izomorfizme iten iki neden vardır: Rekabetçi ve kurumsal baskılar. Kurumsal baskılar neticesinde, örgütler zaman içerisinde üç mekanizmayla benzerliğe itilir ve ortaya üç tür izomorfizm çıkar. 70 2.3.1.1. Zorlayıcı İzomorfizm Örgütün, bağımlı olduğu diğer örgütlerin örgüt üzerindeki formal ve informal baskıların sonucunda ortaya çıkar. Burada örgütün kendi dışındaki bazı dışsal baskılardan etkilenmesi söz konusudur ki, bu dışsal baskılar hükümet düzenlemeleri, kanuni yükümlülükler vbg. belirtilebilir. Kamu ihalelerinde TSE-ISO 9000 belgesinin alınmasının zorunlu olması, devletin örgütleri çevre kirliliğini azaltma amacıyla benzer teknolojilere sahip olmaya zorlaması veya belirli bir oranda fiziksel engelli personel istihdam etmeyi zorunlu tutması gibi durumlar zorlayıcı izomorfizme örnek oluşturmaktadır. Yine güçlü örgütlerin sahip oldukları yapıyı küçük ve güçsüz örgütlere en iyi örgütsel yapı olarak dikte etmeleri de izomorfizme neden olmaktadır. Zorlayıcı izomorfizm örgütün faaliyette bulunduğu çevrenin kültürel beklentileri tarafından da şekillenmektedir. Diğer değişmeler gibi zorlayıcı baskıların getirdiği değişmeler örgütleri çok etkin kılmayabilir ama örgütler etkin ‘görünecektir’ ve çevrede meşru kabul edilecektir (Daft, 2001: 185) 2.3.1.2.Taklitçi İzomorfizm Belirsizliğin yüksek olduğu çevrede taklitçi izomorfizm daha çok gerçekleşir. Teknolojinin yeterince anlaşılmadığı, hedeflerin belirsiz olduğu, ekonomik ve politik belirsizliğin yoğun yaşandığı hallerde örgütler bulundukları sektörde daha başarılı veya daha meşru olarak algıladıkları örgütleri model alırlar. Özellikle yeni örgütler, belirsiz çevrede, hayatta kalabilmelerini sağlayacak teknoloji, kültür, strateji ve yapıları bulmaya çalışırken, başarılı örgütlerin süreçlerini ve yapılan taklit etme eğilimi taşırlar. Taklitçi izomorfizmin bir sonucu olarak özellikle fast-food restoranlarda görüldüğü gibi, benzer örgütler topluluğu ortaya çıkar. 71 Üst düzey yöneticiler için hangi ürün, hizmet ya da teknolojilerin istenilen amaçlara ulaştıracağı açık değildir hatta bazen amaçlar bile açık değildir. Böyle belirsizlik durumlarında diğer örgütleri model alma ya da taklit etme baskısı olan taklitçi güçler ortaya çıkar. Yöneticiler başarılı kabul edilen bir yeniliği bir firmada görürler ve arkasından hemen bunu taklit ederler. Bu model alma ya da taklit etme performansın gelişeceğine dair bir delil olmaksızın yapılır (Daft, 2001: 184). 2.3.1.3. Normatif İzomorfizm Örgütün çevreye uyumu konusunda üçüncü olarak normatif izomorfizmden söz edilebilir. Normatif uyumun ortaya çıkış nedeni profesyonelleşme ( meslekleşme) dir (Gürol,2005:125). Profesyonelleşmenin bir sonucu olarak ortaya çıkan bu izomorfizm türünde, örgütün üyesi olduğu meslek kuruluşlarının normları ve uygulamaları ön plana çıkar. Meslek kuruluşlarının tavsiyeleri çerçevesinde aynı norm ve uygulamaları benimseyen örgütler eş biçimli hale gelecektir. Yine yöneticilerin aldıkları formal eğitim de örgütlerin izomorf hale gelmesinde rol oynamaktadır. İzomorfizm, yeni ve büyüyen örgütlerin, istikrarlı ve meşru olmaları yolundaki gelişmelerine yardım ederken, bazı dezavantajlara sahiptir. Örgütler, örgütsel etkinliklerine yol gösterecek uzun olmayan yollar ararlarken, günün şartlarını karşılayamayan davranış yollarını öğrenebilirler. Taklit baskısı, çevredeki yenilik ve değişiklik eğilimini azaltabilir ( Ataman, 2002:.200). 72 2.4. KURUM VE ÇEVRE Daha önce de açıklandığı gibi çevreyi, örgütün sınırlan dışında kalan her şey olarak tanımlamak mümkündür. Bu sınırın dışında kalan her türlü fiziksel ve sosyal faktör dış çevreyi oluşturan birer unsurdur. Bu sınırların dışında demografik yapı, ekonomik koşullar, siyasal koşullar ve teknolojik koşullar gelmektedir Çevresel belirsizlikler ile örgüt yapısı arasında önemli bir ilişki vardır. Bu konuda bilindiği gibi Burns ve Lawrence tarafından önemli çalışmalar yapılmıştır. Buna göre "örgütler, çevrelerindeki belirsizlik derecesini yapılarına yansıtırlar ve buna adapte olurlar". Mekanik yapıdaki örgütler, istikrarlı çevrede başarılı olma eğiliminde iken, organik yapıdaki örgütler, dengesiz ve değişken çevrede basan gösterme eğilimdedirler. Örgütsel çevre, iki çevre arasında çizilir: 1.Teknik Çevre 2.Kurumsal Çevre —Teknik Çevre: Pek çok imalat yapan ve hizmet veren örgütler, bu teknik çevrede faaliyet gösterirler. Teknik çevre ‘iş çevresinin’ değişkenlerini işaret eder. Bunlar bir örgütün amaçlarına ulaşmasında iş akışıyla direk ilişkili olan bir dizi aktördür. Bu iş akışları ürün ve çıktıların dışarı verilmesi gibi girdi ve personelin alınmasını da içerir. Buna ilaveten rakipler gibi odaktaki örgütle direk bağlantısı olmayan aktörler de iş çevresinin önemli unsurlarını oluşturur (Marsden ve Cook, 1994: 898). — Kurumsal Çevre: Bu çevre, teknik çevreye tamamen tezattır. Kurumsal çevredeki örgütler, toplumdaki çoğunluğun çıkarları için oluşturulan yapılan ve süreçleri ödüllendirirler. 73 Örgütsel alan ile örgütlerin toplamda kurumsal bir yaşam oluşturduğunun kastedildiği bir ifadeye göre kurumsal çevre etkileşimin, bilgi akışının ve üyelik kimliğinin artan yoğunluğu açısından tanımlanır. Alanların bu yapılanışı ayrıca genellikle hakimiyet ve hiyerarşiyi de içerir. Devlet bunlar içinde en güçlü olanıdır (Zucker, 1987: 450). —Kurumsal Çevre Teknik Çevre İlişkisi: Kurumsal çevre, örgütlerin destek ve meşruiyet kazanmak için uymak zorunda olduğu karmaşık kural ve gereklerden oluşan çevreydi. Teknik çevre ise hizmet ya da ürünlerin mübadele edildiği, örgütlerin etkin ve verimli iş süreçlerinden dolayı ödüllendirildiği çevre olarak tanımlanmıştır. Teknolojik gelişmenin toplum yaşamı üzerindeki etkilerinin ne kadar önemli olduğu bilinmektedir. Her yeni teknolojik gelişme toplumda değer yargılarının değişmesinden, yaşam düzeyi, ilişkiler ve anlayışların değişmesine kadar bir seri değişiklik yaratmaktadır (Gürol,2005:77). Örgütlerin bu iki çevresini aralarında önemli farklılıklar olsa da birbirinden net bir şekilde ayırmak çok da kolay değildir. Öncelikle teknik çevre ile kurumsal çevre, ayrılık/ikilik yerine iki ayrı değişken olarak düşünülürse daha doğru olur. Her iki çevrede güçlüden zayıfa doğru çeşitlilik gösterir ve her örgüt bu iki çevreye de en azından belli bir düzeye kadar konu olurlar. İkinci bir husus aralarında negatif bir ilişki olsa da bu ilişki çok kuvvetli değildir (Scott ve Meyer, 1992: 159). Yani kurumsal çevrenin egemen olduğu sektörlerde teknik çevre zayıftır ama bu her zaman bu şekilde olmayabilir. Şekil 2’de görüldüğü gibi teknik çevresi zayıfken oldukça kurumsallaşmış çevresi olan örgütlerle birlikte- eğitim sektöründeki örgütler gibi- teknik çevresi kuvvetli ve kurumsal çevresi zayıf olan örgütler de vardır, perakende üretim yapan örgütler gibi. Yine hem güçlü kurumsal çevreyle hem de güçlü teknik çevreyle karşı karşıya olan örgütler tanımlamak mümkündür. Hastaneler ve bankalar bunlara örnektir. Tam karşıtı olan hem kurumsal hem 74 de teknik çevresi zayıf olan örgütlere de personel hizmetleri sektöründeki örgütler örnek gösterilebilir. KURUMSAL ÇEVRE Kuvvetli Zayıf TEKNİK ÇEVRE Kuvvetli Zayıf Hizmet Üretenler Bankalar Hastaneler Üretim Örgütleri Restoranlar Sağlık Kulüpleri Okullar Kiliseler Şekil 2. Teknik ve Kurumsal Çevrenin Etkisi Altında Bulunan Örgütler Kaynak: Scott, 1994:124 Bunlar göz önünde bulundurulursa teknik çevre yada kurumsal çevrenin etkisi altındaki örgütlerle ilgili şu sonuçlara ulaşılabilir(Scott ve Meyer, 1992: 140-141): Teknik çevrenin etkisi altında olan örgütler: - Üretim faaliyetlerini çevresel etkilerden koruyarak kontrol ve koordine etmeye çalışır, - Üretimi verimli kılabildikleri ve etkili koordinasyon yapıları geliştirebildikleri ölçüde başarılı olurlar. Kurumsal çevrelerin etkisi altındaki örgütler: - Üretim faaliyetlerini yakından kontrol ve koordine etmeye çalışmazlar bunun yerine bu faaliyetleri örgütsel yapılardan ayırmaya çalışırlar. 75 - Çevrenin kural ve gereklerine uyacak yapısal düzenlemeleri ve üretim süreçlerini geliştirdikleri ölçüde başarılı olurlar. Her iki çevrenin etkisinin de zayıf olduğu örgütler: - Hem teknik hem de kurumsal çevrenin etkisinin zayıf olduğu örgütlerin nispeten küçük olması ve sürekliliğini devam ettirme kapasitesinin düşük olması beklenir. Restoranlar, berberler ve benzeri personel hizmet kuruluşları bunlara örnektir. Her iki çevrenin etkisinin de kuvvetli olduğu örgütler: - Hem teknik hem de kurumsal çevrenin kuvvetli etkisi altındaki örgütlerin karmaşık idari yapılarının ve içsel çatışmalarının olması beklenir. İkili otorite sisteminin ve matriks yapının hakim olduğu hastaneler buna örnektir. Özetlenecek olursa teknik çevrelerde ortaya çıkan örgütler, iş akışlarını düzenleyip belirsizlikten koruyacak ve bu şekilde iş süreçlerini dış güçlerden soyutlayacak şekilde tasarlanır. Buna karşılık kurumsal çevrenin etkin olduğu sektörlerdeki örgütler ise kendi yapılarını kurumsal çevrenin yapılarıyla birleştirirler. Böyle yaparak yapılarını teknik faaliyetlere karşı korumuş olurlar. Teknik çevrenin etkisindeki örgütler yüzünü teknik özelliklere çevirirken tam tersine kurumsal çevrenin etkisi altındaki örgütler ise kurumsal çevreye uyarlanmaya odaklanır. Buna göre bir fabrika varlığını devam ettirmek için istenilen ürünleri rekabetçi bir fiyatla üretebilecek üretim süreçleri geliştirmeli; uygun hammadde, yetişmiş personel ve dağıtım kanalları bulmalı ve makul bir vergi düzeyinde kalmalıdır. Buna karşılık bir okul varlığını devam ettirmek için öğretmen kimliğini, öğrencileri ve öğrencilerin seçimini, uygun müfredatı içeren kurumsal kurallara uymalıdır. Burada okulun eğitim öğretim faaliyetlerindeki etkiliği daha az önemlidir (Scott ve Meyer, 1992: 47). 76 2.5. KURUMSALLIK TEORİSİNİN TEMEL VARSAYIMLARI Kurumsallık teorisinin temel varsayımları aşağıdaki gibi sıralanabilir: — Bazı normsal, zihinsel ve yasal faktörler örgütsel davranışı sınırlar. — Kurumsal çevre örgütsel yapılardaki benzerliğe neden olur. — Meşru olmak veya meşruiyet edinmek örgütsel verimlilikten veya etkinlikten daha önemlidir — Örgütler kendilerini çevreleyen kurumlan yansıtırlar. — Örgütü kurumsal çevreye benzetmek yöneticinin en önemli rolüdür. — Kurumsallaşan örgütlerin yaşama şansı yüksektir. — Örgütsel çevreler kolektif ve birbirine bağlıdır. — Örgütsel davranış, alışkanlıklar ve teamüllerin bir sonucudur. 2.6. KURUMSALLIK TEORİSİNİN UĞRADIĞI ELEŞTİRİLER Kurumsallık teorisi birçok açıdan eleştirilmiştir. Bu eleştiriler şöyle belirtilebilir: — Stratejik örgütsel davranış ihtimalini azımsaması, — Örgütsel etkinliğin objektif analizini yapmaması, — Fikirsel dağınıklık ve bütünleyici teorik bir çatının olmaması, — Bazı teorilerin ampirik olarak test edilmesi zor olması, — Örgütleri rasyonel olmayan şekilde tasvir etmesi, — Dışsal çevre baskılarına karşı koyma olasılığını düşünmemesi, — Rekabetin gücünü azımsaması, — Örgütlerdeki güç ve grup çıkarlarına ilişkin örgütsel davranışları ihmal etmesi, — İddiaların sınırlı (Ataman,2002 :202) geçerliliğe ve uygulanabilirliğe sahip olması. 77 2.7. İMKE LAKATOS’UN KURUMSAL TEORİYE GETİRDİKLERİ Bir nesil önce Imre Lakatos (1970) doğa bilimlerinde bir bilimsel ilerleme teorisi ortaya arttı. Teorisinin sosyal bilimlere uygulamayı amaçlasa da amaçlamasa da bu teori sosyal bilimlerde kendi araştırma programlarının ilerlemeci olup olmadığını anlamaya yardımcı olmak için kullanılabilir. Uluslararası ilişkiler teorileri, Lakatos’un sıkı standartlarını hiçbir zaman karşılamayabilir ama ilerlemecilik kriterleri, “bilimsel geleneklerin değerlendirmesi için açık ve mantıklı kriterler” sağlar (Keohane,1986: 161). Bu konferansla ilgili diğer raporların üzerinde durduğu gibi, Lakatos teorilerin, gözlemsel hipotezler ve kapsam bakış açılarıyla birlikte, çiğnenemez varsayımlar içeren (negatif deneyimsellik” ya da “değişmez esas”) araştırma programlarının içinde bulunduğunu iddia etmektedir. Araştırma programları, aynı zamanda bilim adamlarına ne çeşit hipotezler izleyeceğini anlatan pozitif deneyimsellik de içermektedir. Lakatos’a göre başarılı araştırma programları orijinal gerçekler keşfetmek zorundadır. Bu kriter biz sosyal bilim adamları için akılda tutulması gereken önemli bir kriterdir, çünkü alanımızdaki birçok çalışma, yalnızca eski gözlemleri yeni terimlerle yeniden niteler. Günün sonunda, teorilerimiz ve metotlarımız yalnızca bize yapmamızda yardımcı oldukları keşifler kadar iyidir. Orijinal gerçekler üretmek, test edilebilir anlamlı önermeler belirlemeyi gerektirir. Lakatos’a göre orijinal (alışılmışın dışında) gerçekler keşfetme süreci genellikle anormalliklerin üretilmesi vasıtasıyla meydana gelir. Bir araştırmanın ilerlemeci olup olmamasının anahtar testi (temel testi) onun “anormallik okyanusu” nasıl idare ettiğidir (Lakatos 1970:135). Bunu “değişmez esas” (hard care) çiğneyerek yapamaz, çünkü bu programı tutarsızlaştırır. Eğer bu işle uğraşanlar programlarını yalnızca “birbirine bağlı olmayan rasgele teoriler dizisiyle” onarmaya çalışırlarsa, araştırma programları dejenere (bozulmuş, niteliğini kaybetmiş) olarak görülür (Lakatos, 1970: 175). İlerlemeci araştırma programlarında; aksine, bilim adamları, anormallikleri çözebilecekleri bir şekilde “esas”ın dışındaki önermeleri nasıl 78 değiştirecekleri hakkında ipuçları sağlayan, programlarının “pozitif deneyimselliği”ni izlerler. Anormallik çözülme sürecinde, ilerlemeci araştırma programları yeni gerçekler keşfederler(bulurlar). Kurumsal teori, uluslararası kurumların varlığını ve bunların nasıl işlediklerini anlamaya çalışır. Kurumlar, “davranışsal roller bildiren, aktiviteleri sınırlayan ve beklentileri şekillendiren kalıcı ve birbirine bağlı kurallar dizileri” olarak tanımlanırlar (Keohane 1989:3). Bunlar, resmi hükümetler arası yada hükümet dışı örgütler, uluslararası rejimler, ya da resmi olmayan herkesçe kabul edilmiş olan uygulama alanları şekillerini alabilirler. Douglass North (1990:4–5)’tan sonra, örgütler aktörler yada “oyuncular” olarak, kurumlar, oyunun nasıl oynanacağını belirleyen kurallar olarak düşünülmektedir. Birçok yazar ya "eski kurumsalcılığın" siyasi bilgilerini ya da yapılandırma teorisinin yapısal ikilik kavramlarını uygulayarak yerleşik aracılığın teorik paradoksunu çözmeye çalışmıştır. Örneğin, Hirsh ve Lounsburg genelde kurumsal tartışmaların eski kurumsalcılığın aracı ve çıkarlar üzerindeki ilgisinden yeni kurumsalcılığın yapısal yerleşikliğine, yapıcı bilişsel şemasına ve soyutlamanın daha yüksek seviyeleri üzerindeki ilgisine kaydığını öne sürmektedir. Sonuç ise kurumsal teori içindeki yapısal kısıtlamanın gereğinden fazla üzerinde durulmasıdır. Daha dengeli bir anlayış kazanmak için bu yazarlar yapı ve aracının karşılıklı tamamlayıcı doğasını vurgulayan Giddens veya Bourdieu'nun teorik öngörüleri kabul etmeyi savunmaktadır. Bu konuda Greenvvood ve Hinings, değişimi üreten örgüt dahilindeki siyasi dinamikleri açıklamak maksadı ile kurumsal değişim ve eski kurumsalcılıktan gelme bilgileri kısıtlayan normatif bağlamsal baskıları açıklamak amacı içinde yeni kurumsalcılık kökenli bilgileri kapsamında kabul ettikleri dinamik bir çatı geliştirmiştir. 79 Bu teorik katkıların her birinin yerleşiklik ile aracılık arasındaki durağanlık ve değişim arasındaki görünürdeki çatışmaları uzlaştırma yolunda katkıları olmasına rağmen, hepsi de birçok önemli soruyu kısmen cevaplamış halde bırakmıştır. Örneğin Greemvood ve Hinings'in çalışmalarında iki kurumsalcılık akımı zorlukla birleştirilmiş, birleştirme yerine de iki ayrı süreç olarak kavramlaştırılmıştır. Kurumsal bağlamda işlevi olan kuralcı baskıları içeren birinci süreç diğer süreci etkiler. Örgüt içinde araçların siyasi eylemi yerel aracıların ne zaman ve nasıl kurumsal bağlamı değiştirdiği kendi kavramsallaştırma eylemlerinin odak noktası değildir. Kurumsal teori bize törensel olarak kurallara uygunluk ve kurumsal çevrenin eğilimlerini açıklamakta yardımcı olan bir kavramdır. Meşruluk, istikrar ve arttırılmış ayakta kalma beklentileri meseleleri gibi karar vermenin mantıklı ve sosyal yönlerinin birleştirilmesini gerektirmektedir. Diğer bir deyişle mantıklı aktörler düşünceleri tarafından anlaşılması ve açıklanması zor ama imkânsız olmayan deneysel (emprik) anormallikler olduğunda kurumsal teoriyi kullanabiliriz. Teknolojiler, kurumsallaştırılmış ve örgütlerin uygulaması zorunlu hale getirilmiştir. Üretim, hesaplama, personel seçme ve veri işleme teknik prosedürleri, işletme amaçlarını başarmak için olduğu gibi kabul edilen araçlar olmuşlardır. Olası yeterliliklerinin dışında bu gibi kurumsallaştırılmış teknolojiler uygun, mantıklı (makul) ve modern örgütler kurarlar. Kullanımları sorumluluk gerektirir ve ihmalcilik iddialarından uzak dururlar. Kurumsal teorinin anahtar kavramları, ölçümleri ve metotları üzerindeki ortak görüş hakkında tedbirli olunması zorunludur; çünkü teorinin kendisinin henüz kurumsallaşmamış olduğu tartışılmaktadır. Tolbert ve Zucker Scott örgütsel yapının adapte olucu bir araç olduğunu ve kurumsallaşmanın evrimsel adapte olucu süreçlere işaret ettiğini savunmakta ve örgütlerin sembolik yönünün önemine dikkati çekmektedir. 80 BÖLÜM 3 Bu bölümde, araştırmanın yöntemi, modeli, evren, örneklem, verilerin toplanması ve verilerin analizine ilişkin bilgilere yer verilmiştir. 3. YÖNTEM, BULGULAR VE YORUM 3.1. PROBLEM DURUMU Bu çalışmada, kurum yönetiminde bulunan kişiler ve çalışanların, kurumun kurumsallaşıp, kurumsallaşamadığına ilişkin tespiti ve yönetimin stratejik yönetim düzeyinin incelenmesi amaçlanmıştır. “Stratejik yönetim kurumsallaşma üzerinde etkili midir?” Sorusuna yanıt aranmıştır. Yöneticilerin çalışma şekilleri, kurumsallaşmaya katkıları ve çalışmalarında bilimsel yol kullanıp kullanmadıkları bu araştırma ile belirlenmeye çalışılmıştır. 3.2. ARAŞTIRMA KONUSUNUN VARSAYIMLARI 1.Araştırmada kullanılacak yöntemin amacı için uygun olduğu varsayılmaktadır. 2.Ankete cevap verenlerin dürüst cevap verdikleri varsayılmaktadır. 3.Örneklem hacminin, incelemenin yapıldığı kurum ana kütlesini temsil etme özelliği olduğu varsayılmaktadır, 3.3. ARAŞTIRMA MODELİ 81 1.Tanımlayıcı araştırma modeli: Stratejik Yönetim ve Kurumsallaşma ile ilgili teorik bilgiler yer almıştır. 2. Stratejik yönetim ve kurumsallaşma düzeyini ve ikisi arasındaki ilişkiyi incelemeye çalışan araştırma modeli 3.4. ARAŞTIRMADA KULLANILAN TEKNİKLER Anket, görüşme ve gözlem yöntemleri kullanılmıştır. 3.5. EVREN VE ÖRNEKLEM İstanbul’da Genel Müdürlüğü bulunan tüm bankalar evreni içinde Genel Müdürlüğü İstanbul’da olan, tüm Türkiye’de faaliyet gösteren özel bir bankada toplam 200 kişi üzerinde uygulanmıştır. Toplam 34 soru sorulmuş, ancak 27 tanesi değerlendirmeye alınmıştır. Kurumda çalışan sayısı 1500 kişi civarındadır. 3.6. SINIRLILIKLAR Araştırmanın tek bir kurumda uygulanmış olması değerlendirmeyi genele yaymayı engellemiştir. Anket daha fazla sayıda kişiye verilmiş olmasına rağmen, geri dönüş 200 kişi tarafından yapılmıştır. 82 3.7. ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Ölçeğin güvenilirliğinin test edilmesinde Alfa Katsayısından (Coranbach Alfa) yararlanılmıştır. Yapılan analizlerde 200 cevaplayıcıdan elde edilen veriler kullanılmıştır. 27 maddelik ölçeğin analizi için ölçeğinin iç tutarlılığı gösteren Alfa Katsayısı (Coranbach Alfa) bulunmuştur. Yapılan analizler neticesinde Alfa değeri 0,921 bulunmuştur. Yapılan faktör analizi sonucunda elde edilen ters-görüntü matrisinde bazı maddelerin silinmesinin ölçeğin güvenilirliği arttıracağı görülmüştür. 14., 16., 22., 23., 24., 26. ve 27. soruların korelasyon değerlerinin 0,50 değerinden düşük olduğu görülmüş ve bu sorular analizden çıkarılmıştır. Buradan hareketle ölçeğin iç tutarlılığını bozarak güvenilirliğini azaltan 7 adet madde anketten çıkartılmış ve 27 soruluk nihai ölçek oluşturulmuştur. Anket istatistiksel analizinde SPSS 12.0.1.(Statistical Package for the Social Sciences) bilgisayar programından faydalanılmıştır. 3.7.1. Tanımlayıcı İstatistikler Aşağıda örneklem grubunu oluşturan çalışanların, anket sorularına verdikleri cevapların ortalama ve medyan değerleri bulunmaktadır. Medyan değeri o soru için en çok tekrarlanan cevabı göstermektedir. Tablo 4. Anket sonuçları ortalama ve medyan Standart Ölçek Soruları N Ortalama Sapma Medyan 1. Yönetim tarafından, paylaşılan değerler bütünü (örgüt kültürü) oluşturulmakta ve çalışanlara benimsetmek amacıyla çalışmalar yürütülmektedir. 200 3,1000 1,06568 3,0000 83 2. Standartlar, hedefler, objektiflik, kurum politikalarına bağlı olup, bunlar da 200 3,3200 1,05029 4,0000 200 3,4200 1,06266 4,0000 200 3,4000 1,13421 4,0000 200 3,4400 1,13704 4,0000 mevzuat değişiklikleri izlenmekte, sosyal 200 4,0800 0,89308 4,0000 200 3,8200 0,91201 4,0000 200 3,2000 1,00251 3,0000 200 3,0000 1,02236 3,0000 200 3,8400 0,78580 4,0000 200 4,1800 0,81912 4,0000 200 4,0800 0,79799 4,0000 200 4,4000 0,75021 4,5000 personele benimsetilmektedir / benimsetilmiştir. 3. Bankamızda kalite standartları önemli olup, toplam kalite yönetimi uygulanmaktadır. 4. Banka yönetimi tarafından alınan kararlar takip edilirken, müşteri ve çalışanların tepkileri izlenmektedir. 5. Banka yönetiminde yetki devri uygulanmaktadır ve sorumluluk devri ile beraber gerçekleştirilmektedir. 6. Banka yönetimi tarafından, faaliyette bulunduğu alanı ile ilgili yasal ve sorumluluk bilinci ile gerekli düzenlemeler zamanında yapılmaktadır. 7. Çevreden gelen tepki ve bildirimler banka yönetimi tarafından değerlendirilmektedir. 8. Banka etik kurulu oluşturulmuştur ve çalışmalarını etkin bir şekilde yürütmektedir 9. Banka yönetimi “katılımcı yönetim” yaklaşımını benimsemektedir. 10. Bankada sunulan hizmetlerle ilgili standartlar belirlenmiştir. 11. Bankanın faaliyetleri hakkında, bağımsız denetim kurumlarınca, belli dönmelerde raporlar yayımlanmaktadır 12. Banka yönetimi tarafından, diğer bankaların piyasada ki durumları yakından takip edilmektedir. 13. Organizasyonla ilgili el kitaplarımız, Organizasyon şemalarımız, iş akış şemalarımız vardır. 84 14. Yeni personel ve işten çıkanların sayısı dikkat çekici düzeydedir. 200 2,7400 1,11292 3,0000 200 3,2800 1,02315 3,0000 200 3,5400 0,92340 4,0000 200 3,3600 0,97733 3,0000 200 3,6400 1,01763 4,0000 200 3,6800 0,97073 4,0000 200 3,0800 0,91531 3,0000 200 2,3000 1,00751 2,0000 200 4,2800 0,89757 5,0000 200 4,1000 0,67250 4,0000 200 4,0000 0,56710 4,0000 200 3,9200 0,82279 4,0000 200 3,9600 0,87305 4,0000 200 3,9200 0,84687 4,0000 15. Bankamızın en aşağı 5 yıl sonra ulaşmak istenilen amaçları, hedefleri tanımlanmıştır 16. Yönetim tarafından birincil hedef daha görkemli mekânlarda hizmet vermek, yeni şubeler açmaktır, insana yatırıma ise önem verilmez. 17. Bankamızın, kurumsal vizyonu, geleceğe ışık tutabilecek, şimdi ve geçmişten nicel ve nitel göstergeler vasıtasıyla hedefleri bulunmaktadır. 18. Banka yönetimi, toplantılarda raporlara dayanarak, yönetim kurulu mantığı ile belli bir gündem çerçevesinde, kurmaylarına (profesyonellere) danışarak hızlı ve doğru bir şekilde karar alma, yetisine sahiptir. 19. Yönetim tarafından yüksek karlılık birinci hedef kabul edilmektedir. 20. Yönetim tarafından, araştırma projelerine, yeni projelere destek verilmektedir. 21. Yönetim tarafından personel ve yönetici motivasyonunu arttırıcı uygulamalar sistematik olarak uygulanmaktadır. 22. Kurumsallaşma gereklidir. 23. Bankamızda planlama faaliyeti yapılmaktadır 24. Bankamızda planlama faaliyeti tepe yönetimi tarafından yapılmaktadır. 25. Bankamızda yapılan planlar 3 yıl ve daha fazla süre için geçerliliğini korumaktadır. 26. Bankanın genel planı ile işlevsel planı arasındaki uyum bulunmaktadır. 27. Bankamızda amaçlar hiyerarşisi vardır. 85 28. Bankamızda planlama faaliyeti sırasında uygulanacak politikalar, ilkeler, kurallar 200 4,0650 0,89711 4,0000 konuyla ilgili yeterli düzeyde bilgi sahibi 200 3,8400 0,78580 4,0000 200 4,0700 0,79262 4,0000 200 3,0950 1,06378 3,0000 200 3,0100 1,02722 3,0000 200 3,3000 1,04184 3,0000 200 4,3550 0,76937 4,0000 ayrıntılarıyla belirtilmektedir. 29. Planlama faaliyetleri düzenlenirken, olan çalışanlardan yardım alınır. 30. Çalışanların görüşleri alınmaktadır. 31. Bankada planlama faaliyeti yerine getirilirken, çıkar grupları (sahipler, çalışanlar, müşteriler, rakipler, finansal girdi sağlayanlar, yasal düzenleyiciler vs.) önem taşımaktadır 32. Bankanın dış çevre faktörlerine yönelik olarak araştırma yapılmaktadır. 33. Bankanın yenilik yapma, esneklik, uzmanlaşma gibi takip ettiği stratejiler bulunmaktadır. 34. Planlama sürecinde belirlenen amaçlara ulaşma düzeyi yüksek ölçüdedir. Görüldüğü gibi kişilerin sorulara verdikleri cevaplarda medyan değerleri 3 “Karasızım” ve 4 “Katılıyorum” değerleri yoğunluktadır. Buda ankete katılanların anketteki ifadelere çok olumsuz cevaplar vermediğini göstermektedir. 3.7.2. Güvenilirlik Analizi Güvenilirlik ankette yer alan soruların birbirleri ile olan tutarlılığını ve kullanılan ölçeğin ilgilenilen sorunu ne derece yansıttığını ifade eder. Anket ölçeği için yapılan güvenilirlik analizine göre 0,90 ≤ Cronbach Alfa = 0,921 < 1,00 olduğundan kullanılan ölçek yüksek derecede güvenilirdir (Kalaycı,2006:405). 86 Cronbach's Öğe Alpha Sayısı(N) 0,921 34 3.7.3. Faktör Analizi Pearson korelasyon katsayıları hesaplanabilen veriler için kullanılabilen faktör analizinin amacı, olayı tanımlayan, gözlenebilen ve ölçülebilen değişkenlerden, daha az sayıda ve gözlenemeyen kuransal faktörleri veya büyüklükleri ortaya koymaktır. Böylece faktör analizi çok sayıdaki değişkeni azaltan, düzenleyen ve varsayım kuran bir yöntem olmaktadır. Faktör analizinin yapılması için öncelikle uygun değişkenlerin belirlenmesi gerekmektedir. faktör analizinde uygun olmayan değişkenlerin saptanmasını ters-görüntü(anti-image) korelasyon matrisi sağlar. Matrisin köşegen değerleri her bir değişken için örnek uygunluk testini(MSA) vermektedir. MSA değeri %50’nin altında olan değişkenlerin büyük olasılıkla analizden elimine edilmesi gerekmektedir (Albayrak,2006:107-200) Bundan sonra gerçekleştirilecek olan faktör analizleri bu şekilde uygulanarak, MSA değeri 0,50’nin altında olan sorular analizden çıkarılacaktır. 3.7.3.1. Anket Soruları İçin Faktör Analizi Yapılan faktör analizi sonucunda elde edilen ters-görüntü matrisinde 14., 16., 22., 23., 24., 26. ve 27. soruların korelasyon değerlerinin 0,50 87 değerinden düşük olduğu görülmüş ve bu sorular analizden çıkarılarak tekrar faktör analizi uygulanmıştır.(EK 1) Açıklanan toplam varyans tablosu, soru grubunun kaç faktörden oluştuğunu ve bu faktörlerin ölçülmek istenen durumu ne derece ölçtüğünü göstermektedir. Soru grubu beş faktörden oluşmaktadır. Tabloyu incelediğimizde birinci faktörün anket sorularının %39,038’i, ikinci faktörün %15,195’i, üçüncü faktörün %7,408’i, dördüncü faktörün %5,346’sı ve beşinci faktörün %4,922’si oranında ölçtüğü görülmektedir. Ayrıca bu 5 faktör anket sorularını %70,390 oranında ölçmektedir. Yani bu beş faktör toplam değişimin(varyansın) %70,390’nını açıklamaktadır. TABLO 5 : Ölçek Soruları İçin Açıklanan Toplam Varyans İlk Özdeğerler Faktör Toplam Türetilen Kareli Ağırlıklar Toplamı Varyans Kümülâtif % % Toplam Varyans Kümülâtif % % Çevrilmiş Kareli Ağırlıklar Toplamı Toplam Varyans Kümülâtif % % 1 10,540 39,038 39,038 10,540 39,038 39,038 5,857 21,693 21,693 2 4,103 15,195 54,233 4,103 15,195 54,233 5,114 18,941 40,634 3 2,000 7,408 61,641 2,000 7,408 61,641 3,625 13,426 54,060 4 1,443 5,346 66,987 1,443 5,346 66,987 2,549 9,440 63,500 5 1,329 4,922 71,909 1,329 4,922 71,909 1,860 6,890 70,390 6 0,976 3,616 79,596 7 0,887 3,287 82,883 8 0,794 2,940 85,822 9 0,675 2,499 88,322 10 0,562 2,083 90,404 11 0,527 1,952 92,356 88 12 0,426 1,578 93,935 13 0,382 1,414 95,349 14 0,286 1,061 96,410 15 0,251 0,931 97,341 16 0,244 0,905 98,246 17 0,158 0,585 98,832 18 0,137 0,506 99,338 19 0,072 0,266 99,603 20 0,041 0,152 99,756 21 0,020 0,074 99,830 22 0,017 0,062 99,893 23 0,014 0,054 99,946 24 0,007 0,025 99,972 25 0,004 0,016 99,988 26 0,003 0,012 100,000 3.7.4. Dönüştürülmüş Faktör Matrisi Dönüştürülmüş faktör matrisinde hangi sorunun hangi faktöre ait olduğu ve faktör yükleri görülmektedir. SPSS programı tarafından bu beş faktör yeni değişkenler olarak kaydedilmiştir. Tablo 6. Değişken tespiti Ölçek Soruları F1 F2 F3 F4 F5 0,705 0,348 0,216 0,152 -0,052 0,562 0,259 0,460 0,158 0,244 0,777 -0,093 0,128 0,267 0,319 0,884 0,186 0,110 -0,059 0,142 1. Banka yönetimi tarafından alınan kararlar takip edilirken, müşteri ve çalışanların tepkileri izlenmektedir. 2. Banka etik kurulu oluşturulmuştur ve çalışmalarını etkin bir şekilde yürütmektedir 3. Banka yönetimi “katılımcı yönetim” yaklaşımını benimsemektedir. 4. Bankamızın en aşağı 5 yıl sonra ulaşmak istenilen amaçları, hedefleri tanımlanmıştır 89 5. Bankamızın, kurumsal vizyonu, geleceğe ışık tutabilecek, şimdi ve geçmişten nicel ve nitel göstergeler vasıtasıyla hedefleri bulunmaktadır. 0,754 -0,010 0,363 0,129 0,192 0,456 0,056 0,444 -0,020 0,359 0,778 -0,094 0,120 0,269 0,304 0,880 0,178 0,112 -0,056 0,125 0,004 0,703 0,540 0,244 -0,068 0,153 0,608 0,316 0,007 0,047 0,097 0,703 -0,091 0,239 -0,035 0,415 0,701 0,323 -0,036 -0,199 0,002 0,897 0,022 0,066 0,189 0,105 0,397 -0,080 0,325 -0,058 -0,021 0,695 0,530 0,241 -0,048 0,403 0,696 0,320 -0,043 -0,214 -0,003 0,890 0,036 0,048 0,221 0,456 0,149 0,635 0,153 0,171 6. Banka yönetimi, toplantılarda raporlara dayanarak, yönetim kurulu mantığı ile belli bir gündem çerçevesinde, kurmaylarına (profesyonellere) danışarak hızlı ve doğru bir şekilde karar alma, yetisine sahiptir. 7. Bankanın dış çevre faktörlerine yönelik olarak araştırma yapılmaktadır. 8. Bankanın yenilik yapma, esneklik, uzmanlaşma gibi takip ettiği stratejiler bulunmaktadır. 9. Banka yönetimi tarafından, faaliyette bulunduğu alanı ile ilgili yasal ve mevzuat değişiklikleri izlenmekte, sosyal sorumluluk bilinci ile gerekli düzenlemeler zamanında yapılmaktadır. 10. Çevreden gelen tepki ve bildirimler banka yönetimi tarafından değerlendirilmektedir. 11. Bankanın faaliyetleri hakkında, bağımsız denetim kurumlarınca, belli dönmelerde raporlar yayımlanmaktadır 12. Banka yönetimi tarafından, diğer bankaların piyasada ki durumları yakından takip edilmektedir. 13. Organizasyonla ilgili el kitaplarımız, Organizasyon şemalarımız, iş akış şemalarımız vardır. 14. Bankamızda yapılan planlar 3 yıl ve daha fazla süre için geçerliliğini korumaktadır. 15. Bankamızda planlama faaliyeti sırasında uygulanacak politikalar, ilkeler, kurallar ayrıntılarıyla belirtilmektedir. 16. Çalışanların görüşleri alınmaktadır. 17. Planlama sürecinde belirlenen amaçlara ulaşma düzeyi yüksek ölçüdedir. 18. Yönetim tarafından, paylaşılan değerler bütünü (örgüt kültürü) oluşturulmakta ve çalışanlara 90 benimsetmek amacıyla çalışmalar yürütülmektedir. 19. Standartlar, hedefler, objektiflik, kurum politikalarına bağlı olup, bunlar da personele benimsetilmektedir / benimsetilmiştir. 0,406 0,226 0,675 0,191 0,176 0,166 0,094 0,775 0,189 0,089 0,452 0,136 0,637 0,148 0,170 0,425 0,220 0,234 0,485 -0,075 0,105 0,143 0,200 0,911 0,106 0,090 0,148 0,198 0,914 0,106 -0,031 0,143 0,084 0,093 0,779 0,385 0,196 0,107 0,098 0,733 0,412 -0,132 0,264 0,074 0,746 20. Bankamızda kalite standartları önemli olup, toplam kalite yönetimi uygulanmaktadır. 21. Bankada planlama faaliyeti yerine getirilirken, çıkar grupları (sahipler, çalışanlar, müşteriler, rakipler, finansal girdi sağlayanlar, yasal düzenleyiciler vs.) önem taşımaktadır 22. Banka yönetiminde yetki devri uygulanmaktadır ve sorumluluk devri ile beraber gerçekleştirilmektedir. 23. Bankada sunulan hizmetlerle ilgili standartlar belirlenmiştir. 24. Planlama faaliyetleri düzenlenirken, konuyla ilgili yeterli düzeyde bilgi sahibi olan çalışanlardan yardım alınır. 25. Yönetim tarafından yüksek karlılık birinci hedef kabul edilmektedir. 26. Yönetim tarafından, araştırma projelerine, yeni projelere destek verilmektedir. 27. Yönetim tarafından personel ve yönetici motivasyonunu arttırıcı uygulamalar sistematik olarak uygulanmaktadır. Faktörler soru içeriğine uygun olarak adlandırılmıştır. Faktörlerin adlandırılması aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Tablo 7. Faktör Adlandırması Değişken Banka Hedefi, F1 Piyasa Takibi, F2 Tanımlama Banka Hedefleri ve çalışmaları Toplam Skoru Piyasa Takibi ve Değerlendirmeleri Toplam Skoru 91 Banka Kurallarının Personele Benimsetilerek Uygulanması Toplam Banka Kuralları, F3 Skoru Yetki Uygulamaları, F4 Yönetim Uygulamaları, F5 Yetki Devri Uygulamaları Toplam Skoru Yönetim Uygulamaları Toplam Skoru Yukarıda tanımlanan değişkenlerin hepsi için korelasyon analizi yapılmıştır. Değişkenler arasındaki ilişki 0.05 önem düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı çıkmıştır (p<0,05). Değişkenlerin birbirleri ile pozitif yani aynı yönlü bir ilişki içerisinde oldukları görülmektedir. Banka hedefleri ve çalışmaları değiştikçe piyasa takibi ve değerlendirmeleri, banka kurallarının personele benimsetilerek uygulanması, yetki devri uygulamaları ve yönetim uygulamaları aynı yönde değişecektir. Görüldüğü gibi bu değişimde en kuvvetli ilişki banka hedefleri ve çalışmaları ile banka kurallarının personele benimsetilerek uygulanması değişkenleri arasındadır (Pearson Korelâsyon=0,677). Bunu yönetim uygulamaları izlemektedir (Pearson Korelâsyon=0,677). Bu üç değişken birbirini en çok etkileyen değişkenler olarak görülmektedir. Diğer değişkenler de kendi aralarında anlamlı korelasyon kat sayılarına sahiptir. Örneğin banka kurallarının personele benimsetilerek uygulanması ile yönetim uygulamaları değişkenleri arasında da aynı yönde normal bir ilişki vardır (Pearson Korelâsyon=0,536). Biri değişirken diğeri de aynı yönde değişecektir. 92 Tablo 8. Pearson Korelasyon Tablosu Banka Banka Kurallarının Hedefleri Personele ve Piyasa Takibi ve Benimsetilerek Yetki Devri Yönetim Uygulanması Uygulamaları Uygulamaları çalışmaları Değerlendirmeleri Banka Hedefleri Pearson ve çalışmaları Korelasyon 1 0,371 0,677 0,431 0,605 0,000 0,000 0,000 0,000 200 200 200 200 200 0,371 1 0,497 0,466 0,231 0,000 0,000 0,001 Çift Taraflı Kuyruk Olasılığı (p) N Piyasa Takibi ve Pearson Değerlendirmeleri Korelâsyon Çift Taraflı Kuyruk Olasılığı 0,000 (p) N Banka Pearson Kurallarının Korelâsyon Personele Çift Taraflı Benimsetilerek Kuyruk Uygulanması Olasılığı 200 200 200 200 200 0,677 0,497 1 0,536 0,536 0,000 0,000 0,000 0,000 200 200 200 200 200 0,431 0,466 0,536 1 0,505 0,000 0,000 0,000 200 200 200 200 200 0,605 0,231 0,536 0,505 1 (p) N Yetki Devri Pearson Uygulamaları Korelâsyon Çift Taraflı Kuyruk Olasılığı 0,000 (p) N Yönetim Pearson Uygulamaları Korelâsyon 93 Çift Taraflı Kuyruk 0,000 0,001 0,000 0,000 200 200 200 200 Olasılığı(p) N 3.7.5. Hipotezlerin Testi Regresyon analizinde tek bir bağımsız değişkenle ilgileniyorsak, basit doğrusal regresyon (simple linear regression) ; buna karşılık birden çok bağımsız değişkenle bağımlı değişkeni açıklamaya çalıştığımızda ise çoklu doğrusal regresyon (multiple linear regression) söz konusu olur. İlgili hipotezlerimizin testi için Basit Regresyon analizi kullanılacaktır. Basit Regresyon Analizi tek bir bağımlı değişken ile bir bağımsız değişken arasındaki ilişkiyi araştırır. Değişkenler arası ilişkinin yönü ve büyüklüğü ölçmek için kullanılmaktadır (Albayrak,2006:225-260). 3.7.5.1. Hipotez 1 H1: Banka Kuralları ile Banka Hedefleri arasında ilişki vardır. Birinci modelimiz için bağımsız değişkenimiz banka hedefleridir. Tabloda değişkenin katsayıları ve istatistiksel olarak anlamlı olup olmadıkları, modeldeki bağımsız değişkenin bağımlı değişkenin yüzde kaçını açıkladığını(R²) ve modelin genel olarak anlamlığını gösteren anova analizi değeri (F) bulunmaktadır. Birinci modelimiz bir bütün olarak 0,05 önem düzeyinde istatistiksel olarak anlamlıdır. Modeldeki bağımsız değişken bağımlı değişkenin %45,90’ını açıklamaktadır ve bu açıklama oranı 0,05 200 94 önem düzeyine istatistiksel olarak anlamlıdır. Tek tek incelendiğinde modeldeki bağımsız değişken ve sabit katsayımız anlamlıdır. Model 1 BankaKural= β0 + β1 BankaHedef Tablo 9. Banka Hedef Değişken Standartlaştırılmış Regresyon Katsayısı Banka Hedef 0,372* Sabit 3,183* F-Değeri 167,753* R² 0,459* Adj. R² 0,456* *p<0,05 Banka Hedefleri değişkeninde ki bir birimlik bir değişim Banka Kurallarını aynı yönde 0,372 birim değiştirecektir. Banka Kuralları üzerinde anlamlı bir etkisi vardır. Modeldeki sabit değişken ise bağımsız değişkenin değeri sıfır olsa bile Banka Kurallarının sahip olduğu değeri göstermektedir. Model 1 için Banka Hedefleri değişkeninin etkisi sıfır olursa Banka Kuralları değeri 3,183 birim olacaktır. 95 Scatterplot Dependent Variable: Banka Kurallarının Personele Benimsetilerek Uygulanması Banka Kurallarının Personele Benimsetilerek Uygulanması 20,00 17,50 15,00 12,50 10,00 7,50 5,00 -4 -2 0 2 4 Regression Standardized Predicted Value Şekil 3. Banka Hedefi Şekilde iki değişken arasındaki basit doğrusal regresyon dağılımı görülmektedir. Standartlaştırılmış tahmini değerler doğrusal dağılmaktadır. İki değişken arasında doğrusal bir ilişki vardır. 3.7.5.2. Hipotez 2 H2: Banka Kuralları ile Piyasa Takibi arasında ilişki vardır. İkinci modelimiz için bağımsız değişkenimiz piyasa takibidir. Model 2 BankaKural= β0 + β1PiyasaTakibi Tablo 10. Piyasa Takibi Değişken Standartlaştırılmış Regresyon Katsayısı olarak 96 Piyasa Takibi 0,324* Sabit 0,944* F-Değeri 64,900* R² 0,247* Adj. R² 0,243* *p<0,05 Hesaplanan F değerimize göre Model 2, 0,05 önem düzeyinde istatistiksel olarak anlamlıdır. Bağımsız değişken bağımlı değişkenin %24,70’ini açıklamaktadır ve bu oran istatistiksel olarak anlamlıdır. Değişkenler ayrı ayrı test edildiğinde, her birinin katsayısının anlamlı olduğu görülmüştür. Piyasa Takibi değişkeninde ki bir birimlik bir değişim Banka Kurallarını aynı yönde 0,324 birim değiştirecektir. Banka Kuralları üzerinde anlamlı bir etkisi vardır. Modeldeki sabit değişken ise bağımsız değişkenin değeri sıfır olsa bile Banka Kurallarının sahip olduğu değeri göstermektedir. Model 2 için Banka Hedefleri değişkeninin etkisi sıfır olursa Banka Kuralları değeri 0,944 birim olacaktır. 97 Scatterplot Dependent Variable: Banka Kurallarının Personele Benimsetilerek Uygulanması Banka Kurallarının Personele Benimsetilerek Uygulanması 20,00 17,50 15,00 12,50 10,00 7,50 5,00 -5 -4 -3 -2 -1 0 1 Regression Standardized Predicted Value Şekil 4. Piyasa Takip Şekilde iki değişken görülmektedir. arasındaki Standartlaştırılmış basit doğrusal tahmini regresyon değerler biraz dağılımı yayılarak dağılmaktadır. Yinede iki değişken arasında doğrusal bir ilişki vardır. 3.7.5.3. Hipotez 3 H3: Banka Kuralları ile Yetki Uygulamaları arasında ilişki vardır. İkinci modelimiz için bağımsız değişkenimiz yetki uygulamalarıdır. Model 3 BankaKural= β0 + β1YetkiUygulamaları 2 98 Tablo 11. Yetki Uygulamaları Standartlaştırılmış Değişken Regresyon Katsayısı Yetki Uygulamaları 0,991* Sabit 2,075* F-Değeri 79,798* R² 0,287* Adj. R² 0,284* *p<0,05 Hesaplanan F değerimize göre Model 3, 0,05 önem düzeyinde istatistiksel olarak anlamlıdır. Bağımsız değişken bağımlı değişkenin %28,70’i açıklamaktadır ve bu oran istatistiksel olarak anlamlıdır. Değişkenler ayrı ayrı test edildiğinde, her birinin katsayısının anlamlı olduğu görülmüştür. 99 Scatterplot Dependent Variable: Banka Kurallarının Personele Benimsetilerek Uygulanması Banka Kurallarının Personele Benimsetilerek Uygulanması 20,00 17,50 15,00 12,50 10,00 7,50 5,00 -4 -2 0 2 4 Regression Standardized Predicted Value Şekil 5. Yetki Uygulamaları Şekilde iki değişken arasındaki basit doğrusal regresyon dağılımı görülmektedir. Standartlaştırılmış tahmini değerler doğrusal olarak dağılmaktadır. İki değişken arasında doğrusal bir ilişki vardır. 3.7.5.4. Hipotez 4 H4: Banka Kuralları ile Yönetim Uygulamaları arasında ilişki vardır. İkinci modelimiz için bağımsız değişkenimiz yönetim uygulamalarıdır. Model 4 BankaKural= β0 + β1YönetimUygulamaları 100 Tablo 12. Yönetim Uygulamaları Değişken Standartlaştırılmış Regresyon Katsayısı Yönetim Uygulamaları 1,010* Sabit 3,786* F-Değeri 79,943* R² 0,288* Adj. R² 0,284* *p<0,05 Hesaplanan F değerimize göre Model 4, 0,05 önem düzeyinde istatistiksel olarak anlamlıdır. Bağımsız değişken bağımlı değişkenin %28,80’ni açıklamaktadır ve bu oran istatistiksel olarak anlamlıdır. Değişkenler ayrı ayrı test edildiğinde, her birinin katsayısının anlamlı olduğu görülmüştür. Yönetim Uygulamaları değişkeninde ki bir birimlik bir değişim Banka Kurallarını aynı yönde 1,010 birim değiştirecektir. Banka Kuralları üzerinde anlamlı bir etkisi vardır. Modeldeki sabit değişken ise bağımsız değişkenin değeri sıfır olsa bile Banka Kurallarının sahip olduğu değeri göstermektedir. Model 4 için Banka Hedefleri değişkeninin etkisi sıfır olursa Banka Kuralları değeri 3,786 birim olacaktır. 101 Scatterplot Dependent Variable: Banka Kurallarının Personele Benimsetilerek Uygulanması Banka Kurallarının Personele Benimsetilerek Uygulanması 20,00 17,50 15,00 12,50 10,00 7,50 5,00 -4 -2 0 2 4 Regression Standardized Predicted Value Şekil 6. Yönetim Uygulamaları Şekilde iki değişken arasındaki basit doğrusal regresyon dağılımı görülmektedir. Standartlaştırılmış tahmini değerler doğrusal dağılmaktadır. İki değişken arasında doğrusal bir ilişki vardır. olarak SONUÇ Yönetim bilimi bugün işletmecilik hayatında çok önemli ve dinamik bir alanı oluşturmaktadır. Örgütler sürekli değişen ve gelişen sistem içerisinde devamlılıklarını sağlayabilmek, rakiplerinin karşısında ayakta durabilmek için gerekli önlemleri almalılardır. Bu önlemleri almak için çalışmalar yapılırken sistem farkında olmadan örgütün kendini geliştirmek için hangi yaklaşımı benimsediğini ve uyguladığını ortaya koymaktadır. İşte bu noktada Stratejik yönetim ise kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır. Araştırma sonuçlarından yola çıkarak inceleme yapılan kurumda kurumsallaşma varlığından bahsetmemiz mümkün olacaktır. Kurum, dış çevre ve iç çevre analizleri yapılarak, sektördeki diğer kuruluşları da takip etmek suretiyle kendine belli bir çizgi çizmektedir. Çalışanların örgüt kültürünü benimsemiş olduğu bir kuruluştur. Bankanın tüm şubeleriyle anında iletişim ve her türlü yeni yayımlarım ve değişikliklerin anında iletilebildiği, bankacılık faaliyetleri ile ilgili her türlü dökümantasyonun mevcut olduğu bir intranet sistemi bulunmaktadır. Banka yönetimi, stratejik yönetim tarzını benimsemiş olup. Büyüme stratejileri, işletme içi ve işletme dışı büyümeye yöneliktir, işletme içi büyüme stratejilerinin biri, işletmenin mevcut hizmetin satışını arttırarak büyümeyi amaçlayan iç büyüme stratejisi, diğeri de yeni hizmetler geliştirerek büyümeyi amaçlayan stratejisi, işletme dışı büyüme stratejileri ile, işletmenin bir başka işletme ile birleşmesi stratejisi söz konusudur. Kurumsal teoriye göre analiz birimi ‘örgütler topluluğu’ olduğuna göre; örgütlerin sadece şekil ya da uygulama değiştirmesi değil aynı zamanda yeni örgütlerin ortaya çıkması da sektörel eşbiçimliliğin bir boyutudur. Bunu doğuran şartların ortaya çıkmasında etkili olduğu için, ekonomik gelişmelerin önemli bir dinamik olduğu söylenebilir. 103 1990’lı yıllardan sonra ise sektörün hızlı gelişimi ile birlikte sektörü besleyen ve sektörden beslenen yeni kuruluşlar ve süreçler doğmuştur. Bu bağlamda bankacılık sektörü ile ilgili bir çok değişik eğitim programları düzenlenmeye başlanmıştır. Bankalar kendi içlerinde gelişime uyabilmek için hizmet içi eğitim programları düzenleyerek stratejik yönetim, etkili iletişim, risk analizi gibi eğitimler vermektedir. İncelenen banka, Kurumsallaşma kapsamında diğer bankalarla uyum içerinde olup, güven telkin eden bir imaja sahiptir. Kurumda kararlar alınırken tepe yönetimi dışındaki yöneticiler de kendi birimleri ile ilgili kararları verebilmekte ve işleyişi hızlandırmaktadırlar. Stratejik yönetim ve kurumsallaşma bir arada, gelişmek ve ayakta kalabilmek isteyen şirketlerin vazgeçilmezi olmaya başlamıştır. Alınan sonuçlar ve daha önceden yapılmış olan araştırmalara dayanarak, stratejik yönetimin kurumsallaşma üzerinde olumlu etkisi olduğu kanısına varılmıştır. Stratejik yönetim ya da kurumsallaşma hakkında ayrı ayrı kitaplar, tezlere ulaşılmış olup, ancak birlikte incelenen bir örneğini bulunamamıştır. Ancak ikisinin de şirketler için önemi ele alınacak olursa ayrı ayrı yapılan incelemelerden de bu kanıya varılabilir. Stratejik yönetim günümüzde organizasyonların vazgeçilmez yönetim anlayışı haline gelmektedir, bu yönetim anlayışıyla birlikte kurumsallaşmanın gerekliliği zaman içerisinde daha da artacaktır. Bu sebeple bu konu hakkında yeni araştırmalar yapılması ve etkinin saptanmasında, hazırlanan bu tezin bir örnek oluşturmasını ümit ediyorum. 104 KAYNAKÇA AKAT, İ. ve T. ATILGAN : 2000 Yılına Doğru Büyük Ölçekli Sanayi İşletmelerinde Kurumsallaşma Eğilimleri: İzmir ve Hinterlandında İmalat Sanayinde Kurumlaşmaya Yönelik Bir Eğilim ve Saptama Araştırması Sanayi İşletmelerinde Kurumlaşma ve Şirket Kültürü, Ankara, T.O.B.B. Ekonomik ve Sosyal Sorunlar Dizisi 4, 1992 AKAT, Ömer: İşletme Politikası ve Stratejik Pazarlama, Ekin Kitabevi, Bursa,1998 AKTAN, C.C. : 2000'li Yıllarda Yeni Yönetim Teknikleri, (2), Stratejik Yönetim, TÜGİAD Yayını ,İstanbul, 1999 AKTAN, C.C: Değişim Çağında Yönetim, Sistem Yayıncılık, İstanbul,2005 ALBAYRAK, A.,S.: Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, Asil Yayınevi, Ankara, 2006 ANDREWS,R.Kenneth: The Concept of Corporate Strategy, Dow Jones-Irwin Inc;Homewood,Illıonis), 1971 ANSOFF H.I.: Strategic Management, The Macmillan Press Ltd., London, 1984 ATAMAN, G.:İşletme Yönetimi Temel Kavramlar ve Yeni Yaklaşımlar, Türkmen Kitabevi, İstanbul, 2001 ATILGAN,Turan: işletmelerde Yönetim Stratejilerinin Oluşumunda Çevresel Faktörlerin Rolü, Dokuz Eylül Üniversitesi Doktora Tezi,1994 105 AYDIN, M.: Kurumlar Sosyolojisi, Vadi Yay., Ankara,1997 BARLEY, S. R. ve TOLBERT, P. S.: İnstitutionalization and Structuration: Studying the Links Between Action and İnstitution, Organization Studies, 18/1, 1997 BLACKERBY, P. : "History of Strategic Planning", Armed Forces Comptroller Magazine, 39(1).,1994 BUMİN,Birol : İşletmelerde Organizasyon Geliştirme ve Çatışmanın Yönetimi,1990 BYARS L. L. :Strategic Management Planning & Implementation, Harper & Row Publishers, 1987 CAMPBELL Andrew ve Sally YEUNG: "Brief Case: Mission, Vision and Strategic Intent", Long Range Planning, No.4, , Vo1.24 August, 1991, CAMPBELL Andrew ve Sally YEUNG: "Creating a Sense of Mission", Long Range Planning No.4, Great Britain: Pergamon Press, Vo1.24, August.. 1991 CAN, Halil: Yönetim Bilimi ve Tarihçesi, Yönetim ve Organizasyon Ankara: Nobel Yayın Dağıtım, 2001 CAN, Halil: Organizasyon ve Yönetim, Adım Yayıncılık, Ankara,1992 CERTO S., Peter J.: Strategic Management. Mc Graw Hill Int., Singapore , 1990 DACIN, M. T.: “Isomorfizm in Context: The Power and Prescripton of Institutional Norms.” The Academy of Management Journal, 40,1, 1997 106 Daft, R. L.: 2001, Organization Theory and Design, South-Western College Publishing. Davis, P. S.: 2000, Mode of International Entry: An Isomorphic Perspective, Journal of International Business Studies, Vol.31, Issue.2, s.241 DEMİR, Ö,: Kurumcu İktisat, Vadi Yay., Ankara,1996 DEQUECH, D.: Cognitive and Cultural Embededness, Combining Institutional Economics and Economic Sosiology, Journal of Economic Issues, Vol.37, No.2, s.463-464, 2003 Devlet Planlama Teşkilatı, Kamu Kurumları İçin Stratejik Planlama Klavuzu, DPT, Ankara, 2003. Dil Derneği: Öğrenciler için Türkçe Sözlük, Kurtuluş Ofset, Haziran, Ankara, 1991 DIMAGGIO, P. J. ve W. W. POWELL.: “The Iron Cage Revisited: Institutional Isomorphism and Collective Rationality in Organizational Fields.” American Sociological Review, 48, 1983 DİNÇER, Ömer: Stratejik Yönetim ve Liderlik, 1997 DİNÇER, Ömer: Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, İz Yayıncılık, İstanbul,1998 DOĞAN, Selen: İşletmelerde Vizyon Bildirisi - Geliştirme ve Önemi Üzerine Bir Araştırma. Amme İdaresi Dergisi. 35/1 Mart 2002 DONELLY, James H., L. GİBSON ve John M. IVANCEYİCH: 107 Fundamental of Management, Texas: Business Pub. Inc., 5. Baskı, 1984 DRUCKER, Peter F. :Gelecek için Yönetim, İş bankası Yayınları, 5. Baskı, 1998 DRUCKER, Peter F. :21.Yüzyıl için Yönetim Tartışmaları,Epsilon Yayıncılık, İstanbul, 1999 DYSON,J. :Strategic Planning -Models and Analytical Techniques, New York, John Wiley& Sons, 1990. EREN, Erol: İşletmelerde Stratejik Planlama ve Yönetim, Küre Ajans, İstanbul, 1990 EREN, Erol: Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası,7.baskı, Beta Basım Yayıncılık, Kasım,2005 Ergin, E.: İşletme Politikası, Der yayınları, İstanbul:1992 FROST, P.: “Organizational Culture.” Administrative Science Quarterly, 32, 1987 GÖKSEL. Ataman: İşletme Yönetimi, Türkmen Kitapevi, İstanbul, 2002 GRAHAM, John W. and Wendy C. : Havlick Mission Statements, New York,Garland Publ. 1994 GÜÇLÜ,N.:G.Ü.: Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 23, Sayı 2,2003 GÜROL, Y. K.: Kurumsallaşma Yaklaşımı ve Türkiye’de Kurumsal Bir Nitelik Kazanmış Olan ISO 9000 Uygulamasının Örgütler Arasında Benimsenerek 108 Yaygınlaşmasını Kurum Teorisi İle İzah Eden Bir Araştırma, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul,1998 GÜROL Y.K.: Örgüt Teorisi Olarak Kurumsallaşma,Beta Basım A.Ş.,İstanbul,2005 HATİBOĞLU .Z.: İşletmelerde Stratejik Yönetim, Met/Er Matbaası,İstanbul,1995 HATCH, M.J.: Organization Theory, Modern Symbolic and Postmodern Perspectives, Oxford University Pres, 1997 HOLM, Peter: The Dynamics of Institutionalization: Transformation Processes in Norwegian Fisheries, Administrative Sciences Quarterly, September, s.398, 1995. HODGSON, G. M., ve JOHN R. C. : The Fountations of Institutional Economics, Vol:37 No:3, s.567,2003 HOFER, Charles ve Dshendel:Strategy formulation : Analytical Concepts,1978 JAUCH Lawrence R. ve William GLUECK: Businesss Policy and Strategic Management, Singapore: McGraw-Hill Book Company, 5. Basım,1988 JEPPERSON, L. R. :“Institutions, Institutional Effects, and Institutionalism.” 1991. JOHNSON, G.: Microprocesses of İnstitutional Change In the Context of Privitazitation, Academey of Management Review, Vol. 25, s.573,2000 Issue 3, 109 KALAYCI, Şeref: SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, Asil Yayınevi, Ankara, 2006 KARPUZOĞLU,E.: Büyüyen ve Gelişen Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Hayat Yay., İstanbul, 2000 KEÇECİOĞLU Tamer: Lider Ve Liderlik, Kalder Yayınları, No:24 ,1998 KEOHANE Robert O. and Lisa L.:İnstitutional Theory,Endogeneity,and Delegation-Martin,January , Arizona,1986 KİMBERLY, J. R. : Issues in the Creation of Organizations: Initiation, Innovation and Institutionalization, Academy of Management Journal, Vol 22, No 3, s.447,1979 KOÇEL Tamer: İşletme Yöneticiliği 9.baskı, Beta Basım Yayımcılık,Nisan,2003 KOÇEL, Tamer: İşletme Yöneticiliği Yönetici Geliştirme, Organizasyon ve Davranı, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. 4. Baskı, İstanbul, 1993 KOTLER,P. : Ulusların Pazarlanması, Çev. Ahmet Buğdaycı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2003 KOZLU, C. : Uluslararası Pazarlama, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1995 LUFFMAN, G., S.SANDERSON, E.LEA, B. KENNY : İşletme Politikası Analitik Giriş, Çev.İbrahim ANIL, Beta Basım, İstanbul, 2000 MARŞAP, A. : Yönetsel Sistem, Gazi Kitabevi, Ankara, 2000 110 MARSDEN, P. V. ve Cook, C. R.: Measuring Organizational Structures And Environment, American Behavioral Scientist, Vol.37, Issue.7, s.898, 1994 MOHR, R. A.: An Institutional Perspective On Rational Myths And Organizational Change İn Health Care, Medical Care Research And Review, Vol.49, Issue.2, S.235,1992 NORTH, D. C. : Kurumlar, Kurumsal Değişim Ve Ekonomik Performans, Çev: G. Ç. Güven, , Sabancı Üniversitesi Yay., İstanbul,2002 OZANKAYA, Ö. :Toplumbilim, Cem Yay., İstanbul,1999. ÖZEL, Mustafa: Stratejik Yönetim ve Liderlik, Istanbul: Iz Yayıncılık,1994 PAMUK,Gündüz, H. ERKUT, F.ÜLENGİN, B. ÜLENGİN, Ö. AKGÜÇ.,Y.ALPAY, H.KOŞMA: Stratejik Yönetim ve Senaryo Tekniği,1997 RUTHERFORD Malcolm : Definitions and Issues,Historical Perspectives on Modern Economics Institutions in Economic, The Old and The New Institutionalism, Cambridge University,1994 SCHARFMAN, M.: Changing Institutional Rules, Journal of Business and Society, Vol 33, Issue 3, p.238,1994. SCOTT, W. R. : The Adolescence of İnstituttional Theory, Administrative Science Querterly, December, s.493,1987 SCOTT, W.R. : Institutions and Organizations: Toward a Theoritical Synthesis, Institutional Environments and Organizations, Sage Publications, Ed.: Scott, W.R. ve Meyer, J. W., London ,1994 111 SCOTT, W.R. ve Meyer, J. W.: Institutional Environments and Organizations, Sage Publications, Ed.: Scott, W.R. ve Meyer, J. W., 1992 SELZNİCK Philip: İnstitutionalism old and new,Administrative Science Qarterly,Ithaca,Jun 1996 TOSUN, Kemal: İşletme Yönetimi,6.baskı, Savaş Kitapevi, Kasım,1992 TÜRENGİL, Mustafa: İşletme Ekonomisi,1999 Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, Ankara,1998 TÜZ, Melek: Yeni Örgüt Modelleri,Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü ÜLGEN Hayri ve MİRZE S.Kadri: İşletmelerde Stratejik Yönetim,3.Baskı, Literatür Yayınları, Ocak,2004 WİSMAN, J. ve ROSANSKY, J.:The Methodology of İnstitutionalism Revisited, Journal of Economic Issues, Vol 25, Issue 3, s.714,1991 WRİGHT, Peter Wright, Charles D. PRİNGLE ve Mark J. KROLL: Strategic Management, USA: Allyn and Bacon,1992 YÜKSEL, Öznur: İnsan Kaynakları Yönetimi,1997 ZUCKER, L.: Institutional Theories of Organization, Annual Reviews of Sociology, 13, 1987 http://www.merih.com/strateji.html www.sosyalbil.selcuk.edu.tr www.ozyazilim.com/ozgur/marmara/stratejik/portfoy.htm 112 Kutlu MERİH EYLEM MAYIS,2002 www.canaktan.org 113 EKLER EK1 İşletmenin; KURUMSALLAŞMA ve STRATEJİK YÖNETİM TESPİT FORMU (1= Kesinlikle Katılmıyorum 2= Katılmıyorum 3= Kararsızım 4= Katılıyorum 5= Kesinlikle Katılıyorum ) 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 Yönetim tarafından, paylaşılan değerler bütünü (örgüt kültürü) oluşturulmakta ve çalışanlara benimsetmek amacıyla çalışmalar yürütülmektedir. Standartlar, hedefler, objektiflik, kurum politikalarına bağlı olup, bunlar da personele benimsetilmektedir / benimsetilmiştir. Bankamızda kalite standartları önemli olup, toplam kalite yönetimi uygulanmaktadır. Banka yönetimi tarafından alınan kararlar takip edilirken, müşteri ve çalışanların tepkileri izlenmektedir. Banka yönetiminde yetki devri uygulanmaktadır ve sorumluluk devri ile beraber gerçekleştirilmektedir. Banka yönetimi tarafından, faaliyette bulunduğu alanı ile ilgili yasal ve mevzuat değişiklikleri izlenmekte, sosyal sorumluluk bilinci ile gerekli düzenlemeler zamanında yapılmaktadır. Çevreden gelen tepki ve bildirimler banka yönetimi tarafından değerlendirilmektedir. Banka etik kurulu oluşturulmuştur ve çalışmalarını etkin bir şekilde yürütmektedir Banka yönetimi “katılımcı yönetim” yaklaşımını benimsemektedir. Bankada sunulan hizmetlerle ilgili standartlar belirlenmiştir. Bankanın faaliyetleri hakkında, bağımsız denetim kurumlarınca, belli dönmelerde raporlar yayımlanmaktadır Banka yönetimi tarafından, diğer bankaların piyasada ki durumları yakından takip edilmektedir. Organizasyonla ilgili el kitaplarımız, Organizasyon şemalarımız, iş akış şemalarımız vardır. Yeni personel ve işten çıkanların sayısı dikkat çekici düzeydedir. Bankamızın en aşağı 5 yıl sonra ulaşmak istenilen amaçları, hedefleri tanımlanmıştır Yönetim tarafından birincil hedef daha görkemli mekanlarda hizmet vermek, yeni şubeler açmaktır, insana yatırıma ise önem verilmez. 114 17 18 19 Bankamızın, kurumsal vizyonu, geleceğe ışık tutabilecek, şimdi ve geçmişten nicel ve nitel göstergeler vasıtasıyla hedefleri bulunmaktadır. Banka yönetimi, toplantılarda raporlara dayanarak, yönetim kurulu mantığı ile belli bir gündem çerçevesinde, kurmaylarına (profesyonellere) danışarak hızlı ve doğru bir şekilde karar alma, yetisine sahiptir. Yönetim tarafından yüksek karlılık birinci hedef kabul edilmektedir. 20 Yönetim tarafından, araştırma projelerine, yeni projelere destek verilmektedir. 21 22 Yönetim tarafından personel ve yönetici motivasyonunu arttırıcı uygulamalar sistematik olarak uygulanmaktadır. Kurumsallaşma gereklidir. 23 Bankamızda planlama faaliyeti yapılmaktadır 24 Bankamızda planlama faaliyeti tepe yönetimi tarafından yapılmaktadır. 25 Bankamızda yapılan planlar 3 yıl ve daha fazla süre için geçerliliğini korumaktadır. 26 Bankanın genel planı ile işlevsel planı arasındaki uyum bulunmaktadır. 27 Bankamızda amaçlar hiyerarşisi vardır. 28 Bankamızda planlama faaliyeti sırasında uygulanacak politikalar, ilkeler, kurallar ayrıntılarıyla belirtilmektedir. Planlama faaliyetleri düzenlenirken, konuyla ilgili yeterli düzeyde bilgi sahibi olan çalışanlardan yardım alınır. Çalışanların görüşleri alınmaktadır. 29 30 31 32 Bankada planlama faaliyeti yerine getirilirken, çıkar grupları (sahipler, çalışanlar, müşteriler, rakipler, finansal girdi sağlayanlar, yasal düzenleyiciler vs.) önem taşımaktadır Bankanın dış çevre faktörlerine yönelik olarak araştırma yapılmaktadır. 33 Bankanın yenilik yapma, esneklik, uzmanlaşma gibi takip ettiği stratejiler bulunmaktadır. 34 Planlama sürecinde belirlenen amaçlara ulaşma düzeyi yüksek ölçüdedir. 115 ÖZET ERDOĞAN, Didem Duygu; Stratejik Yönetim ve Kurumsallaşma Üzerindeki Etkisi, (Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 2007. Bu çalışmanın amacı stratejik yönetim ve kurumsallaşmanın kaçınılmazlığını anlatmaya çalışmak ve ikisinin uyum içinde işletmeyi başarıya götüreceği fikrini oluşturmaktır. Uygulama özel bir bankada yapılmıştır. Stratejik yönetimin en önemli özelliği, işletmenin hem kendi durumunu, hem de işletmenin dışındaki çevrenin analizine imkan tanımasıdır. Kurumsallaşma ise; işletmenin bir sistem içinde ve çevreyle karşılıklı etkileşim içinde işlemesini gerektirmektedir. Stratejik yönetim bu nedenle, kurumsallaşma ile bağıntılı ve araç-amaç ilişkisine sahip bir sistem olarak öne çıkmaktadır. Modern dünyada sürekli artan rekabet ortamında işletmelerin ayakta durabilmesi için değişen çevreye uyum sağlaması, dış faktörleri analiz ederek kendini yenilemesi ve değişime açık bir yönetim sistemine sahip olması gerekmektedir. Buda stratejik düşünmeyle, dolayısıyla stratejik yönetim ile mümkün olmaktadır. Araştırma neticesinde varılan kısa sonuç; kurumda mevcut stratejik yönetim uygulaması altında kurumsallaşmış bir yapı söz konusudur. Anahtar kelimeler: kurumsallaşma. yönetim, strateji, stratejik yönetim, planlama, 116 ABSTRACT ERDOĞAN, Didem Duygu; Strategic Management and Its Effects on Institutionalization (Postgraduate Thesis), Ankara, 2007. The aim of this study is to try to explain the inevitableness of the strategic management and institutionalization, and create the idea that both of them together in harmony can lead the company to success. The application is realized in a private bank. The most important characteristic of strategic management is that, it enables the institution to make an analysis for both its own situation and the environment outside the institution. However, institutionalization requires the institution to operate within a system and within a mutual interaction with the environment. This is the reason why strategic management stands out as a system which is correlative with institutionalization and has a means-ends relation. For the institutions to survive within the competitive atmosphere increasing consistently in the modern world, they need to accommodate themselves to the changing environment, to renovate themselves by analyzing the external factors and to have a management system which is open to alteration. And, this is possible with strategic thinking and consequently with strategic management. The brief result occurred at the end of the research is that; an institutionalized structure is valid within the institution under the current application of strategic management. The key words are: management, strategy, strategic management, planning, and institutionalization.