kan bağışı ve önemi

advertisement
KAN BAĞIŞI VE ÖNEMİ
KAN BAĞIŞI VE ÖNEMİ
Kan bağışı hem toplumsal hem kişisel açıdan çok
önemlidir.Vücuttaki kan hiçbir zaman değişmez.Sürekli aynı
kanı kullanırız.Eğer kan verir isek vücut yeni kan üretir.Ve
bu vücut için yararlıdır.Ayrıca kan verdiğimiz kişileri
düşünün..Her yıl yüzlerce insan ölüyor.Bu insanlar kan
bekliyor.Kan vermek hem bizim sağlığımız hem kan
bekleyen kişilerin hayatları bakımından çok önemlidir.
• *** Kan bağışı nedir ve kan bağışı nasıl yapılır?
Kan bağışı, gönüllü ve kan bağışına uygun bir bağışçıdan (donör)
çeşitli kan ürünleri elde etmek amacıyla kan merkezleri tarafından
kan alınmasıdır. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı, Kızılay, SSK, Üniversite
hastanelerine bağlı bir çok kan merkezi ve kan istasyonu
bulunmaktadır. 18-65 yaşı arasında, vücut ağırlığı 50 kg'ın üzerinde
sağlıklı kişiler kan bağışı yapabilirler. Bir seferde yarım litreden az
kan alınmaktadır. Bu miktar vücutta bulunan kanın yaklaşık olarak
%8-9'u kadardır. Erkekler en sık 2 ayda bir, kadınlar ise 3 ayda bir
olmak üzere ve yılda en fazla 4 ünite kanı rahatlıkla bağışlayabilirler.
Kan bağışı yapanlar, kan gruplarını, hemoglobin miktarlarını
öğrenirler. Ayrıca kendilerinde Hepatit B, Hepatit C, Sifiliz ve AIDS
bulunup bulunmadığını da öğrenirler.
• *** Bağışlanan kanlar nasıl kullanılır?
Toplanan kanlar uygun koşullar altında saklanarak çeşitli
formlarda tüketilir. Bir kısmı tam kan olarak kullanılırken bir
kısmı çeşitli kan ürünleri yapımında kullanılır. Alyuvarlar,
akyuvarlar, trombositler ayrı ayrı hazırlanırlar. Kanın sıvı
kısmı (plazma) da atılmaz, bundan da çeşitli hastalıklarda
yararlanmak üzere plazma solüsyonları hazırlanır. Ayrıca
ileri teknik yeteneğe sahip kan merkezlerinde bir çok
hastalıkta yaşam kurtaracak kan ürünleri elde edilir. Sonuç
olarak bağışlanan kanın her damlası kullanılır ve kan
ürünleri sayesinde bir bağışçının verdiği kan yalnızca bir
hastanın değil bir çok hastanın yaşamını kurtarır.
• *** Kan grubunuzu biliyor musunuz?
Kan bağışlandığında kan grubunu öğrenmek de mümkündür. Genel
olarak A, B sistemi ve Rh sistemi kan gruplarını belirler. Böylece
insanlar A, B, AB ve 0 kan gruplarından birine ve Rh faktörü
açısından da (+) veya (-) olarak sekiz kan grubundan birine dahildir.
Bu kan gruplarından başka bir çok alt grup bulunmaktadır. Aşağıdaki
tabloda ülkemizde kan grubu sıklığı görülmektedir. A ve 0 kan
grupları ile Rh(+) pozitifliğine en sık rastlanmaktadır. Bu bir anlamda
bu tip kanlara da en fazla ihtiyaç
• Ülkemizde kan grupları yüzdelikleri:
•
•
A.... . B.... .AB... ..0
• Rh pozitif.. %37,8 %14,2 %7,2 %29,8
Rh negatif..%4,7 %1,6 %0,8 %3,9
• *** Kan bağışında engeller nelerdir?
Kan bağışının sakıncalı olduğu görüşünü savunan
ve aslı astarı olmayan bağnaz görüşleri bir yana
bırakırsak kan bağışının önündeki en büyük engel
toplumsal duyarsızlıktır. Eskişehir Kan Merkezi
tarafından daha önce hiç kan bağışı yapmamışlar
arasında yapılan bir anket çalışmasında kan bağışı
yapmayı düşünenlerin oranı %61, hiç
düşünmemiş olanların oranı ise %49 olarak
bulunmuştur.
• *** Ülkemizdeki durum nedir?
Ülkemizde yılda yaklaşık olarak 500 bin ünite kan
bağışlanmaktadır. Genel nüfusa orantılandığına
kan bağışı oranının %1,49 olduğu görülmektedir.
Bu oran Danimarka'da %8,61, Fransa'da %6,55,
Macaristan'da %5,86'dır. Aslında ülkemizdeki
toplam kan bağışlarının %35'inin askerlerden
alındığı düşünülecek olursa sivil bağış oranı daha
da düşük, %1'ler civarındadır.
• *** Kimler kan verebilir?
Donör: Kan bağışı yapan kişi.
Yaş: 18 - 65 yaşları arasında olan her sağlıklı kişi kan verebilir.
Sıklık: Erkekler,en sık 2 ayda bir; kadınlar ise, en sık 3 ayda bir olmak
üzere ve yılda toplam 4 üniteyi geçmemek koşuluyla kan verebilirler.
Vücut Ağırlığı: 50 kg'ın üzerinde olan herkes kan bağışı yapabilir.
Miktar: Bağışlanan kan standart olarak 450 mL'dir. İnsan vücudunda
toplam 5000-6000 mL kan olduğu düşünülürse, bu miktar, toplam
kan hacminin sadece % 7,5-9' u kadardır.Kan bağışını takiben,
eksilen sıvı hacmi, damar dışındaki sıvının, damar içine geçmesiyle
saatler içerisinde karşılanır. Hücrelerin yenilenmesi süreci ise, 2 ay
kadardır. Düzenli aralıklarla yapılan kan bağışının sağlık açısından
herhangi bir sakıncası olmadığı gibi, aksine bir çok yararı mevcuttur.
• Anemi: Kansızlık, elbetteki kan bağışı için engeldir. Günlük yaşamın
olağan sayılabilecek ve çoğunlukla psikolojik kaynaklı olan halsizlik,
bitkinlik gibi durumlar, anemi olarak algılanmamalıdır. Anemi tanısı,
kan testleriyle yapılmaktadır. Kan bağışı için kriter hemoglobin
değeridir..
Saklama: Kanın saklanma süresi, torba içindeki antikoagülan
solüsyonun niteliğine bağlıdır. Bugün kullanılmakta olan torbalarda
bu süre 35-42 gündür.Bu süre, kanın tüketimi için fazlasıyla yeterli
bir depolama süresidir.
Sterilite: Kan torbaları, tek kullanımlık ve steril olarak imal
edilmektedir. Bu sebeple, kan bağışı sırasında donöre herhangi bir
hastalık bulaştırılması söz konusu değildir.
Yan Etki: Kan bağışının, kilo aldırma, zayıflatma, halsiz bırakma,
kaşıntı ve bağımlılık gibi yan etkileri yoktur.
İlaç Kullanımı: Almış olduğunuz ilaçlar, kanınıza geçmektedir.
• *** İlaç Kulanımından Sonra Kan Verme
1. Aspirin kullanımı: Kan bağışına engel değildir. Sadece, trombosit
amaçlı kal alımında veya tromboferezde dikkat edilmelidir.
2. Tegison (Sedef hastalığında kullanılan bir ilaç) kullananlar, ilacı
kestikten 3 yıl sonra kan verebilir.
3. Accutan veya benzeri retinoik asit türevi ilaçları kullananlar, ilacı
bıraktıktan 4 hafta sonra gönüllü donör olabilir.
4. Faktör konsantresi kullananlar, donör olamazlar.
Tansiyon: Sistolik kan basıncı 180 mmHg'yı, diastolik kan basıncı ise,
100 mmHg'yı aşmamalıdır.
Hastalıklar: Yine bazı hastalıklar da ilaçlar gibi kan bağışına sürekli
veya belli bir dönem için engel oluşturmaktadır. Bu hastalıklara
ilişkin bazı bilgiler aşağıda belirtilmiştir.
• ***Kimler kan veremez?
1. Hepatit B (Hiçbir zaman kan veremezler)
2. Hepatit C (Hiçbir zaman kan veremezler)
3. AIDS (Hiçbir zaman kan veremezler)
4. Sıtma (Tedavinin sağlanmasından 3 yıl sonradan itibaren kan
verebilirler)
5. Frengi geçiren hastalar, iyileşmeden 1 yıl sonra kan verebilirler.
6. Creutzfeldt-Jacob hastalığı olanlar, hiçbir zaman kan veremez.
7. Chagas Hastalığı ( Alınan kan sadece fraksinasyon amaçlı
kullanılabilir)
8. Tüberküloz (Tedavinin sağlanmasından 5 yıl sonra kan verebilirler)
9. Diabet (İlaç kullanmayan veya ilaç kullandığı halde, kan şekeri
• 10. Anemi (Anemi teşhisi konmuş kişiler kan bağışçısı olamazlar)
11. Gebeler kan veremez. Doğum veya gebeliğin sonlan(dırıl)masından 6
hafta sonra kan verebilirler.
12. Koroner kalp hastalığı, angina pektoris, ciddi kardiyak aritmi,
serebrovasküler hastalıklar, arteriyal tromboz veya rekküren venöz
trombozu olan kişiler kan veremezler.
13. Allerji ( Astım hastaları kan veremez. Polen allerjisi olanlar ise, sadece
allerjileri oldukları dönemde kan veremezler.)
14. Otoimmün hastalığı olanlar kan veremezler.
15. Kanama diatezi (Kanama eğilimi) olanlar ömür boyu kan veremezler.
16. Bronşit (Kronik bronşit hastaları kan veremez)
17. Kronik nefrit ve pyelonefritli hastalar kan veremez. Akut
glomerulonefrit geçirmiş olanlar ise, iyileşmeden 5 yıl sonra bağış yapabilir.
18. Malign (Habis) hastalığı olanlar, gönüllü donör olarak kabul edilmezler.
• 19. Brusella almış olanlar, tam iyileşmeyi takiben iki sene sonra kan
bağışı gönüllüsü olabilirler.
20. Epilepsi hastaları, kan veremezler.
21. Osteomyelit geçirmiş hastalar, tam düzelmeden 5 yıl sonra kan
verebilirler.
22. Cerrahi: Büyük ameliyatlardan sonra 6 ay boyunca kan bağışı
alınmaz.Mide rezeksiyonu geçirenler ise, hiçbir zaman donör
olamazlar.
23. Transfüzyon: Kan veya kan ürünü alan donörler, 1 yıl boyunca
kan veremezler.
24. Attenüe virus aşısı yapılmış olanlar 3 hafta kan veremez.( Su
çiçeği, sarı humma, kızamık, kızamıkçık, oral polio, kabakulak)
25. Ölü bakteri aşısı olanlar, 5 gün donör olamazlar.( Kolera, tifo,
antrax)
26. İnaktif virus aşısı ve toxoid alanlar ise 3 gün kan veremezler (
Polio-injeksiyon , influenza, rabies, difteri, tetanoz
• ***Kan Bağışı nasıl yapılır?
Kan merkezine gelen gönüllüler yani donörler, ilk olarak donör
formunu doldurur. Bu form, kişinin donör olup olamayacağını
anlamaya yönelik bazı sorulardan oluşmaktadır. Formun ikinci
sayfasında ise, kişiye ait kimlik, adres ve bağış bilgileri
bulunmaktadır. Donör olabilmek için gerekli koşullardan biri,
Hemoglobin düzeyinin istenilen değerlere sahip olmasıdır.
Toplumumuzda oldukça sık rastlanan anemi hastalığı, yani kansızlık,
elbetteki kan bağışı için en sık karşılaşılan engeldir. Erkeklerde 13,5
g/dL'nin, kadınlarda ise,12,5 g/dL'nin üzerindeki hemoglobin
değerleri donör olunması için yeterlidir. Bu testler, kan
merkezlerinde Bakır Sülfat Solüsyonu kullanılarak yapılmaktadır.
• ***Kan Vermenin Faydaları
*Kemik iliğinin yağlanmasını önleyip, kan yapımı canlı tutulur.
*Verilen kanın yerine, anında vücuttan genç hücreler dolaşımına katıldığı
için,
bağışçı daha dinç ve canlı olur.
*Kandaki yüksek yağ oranı düşer.
*Kan bağışı kalp krizi ihtimalini %90 azaltır.
*Kan bağışlayan kişide baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi
rahatsızlıkların giderilmesinde çok büyük katkısı olur.
*Kan bağışçısı her kan verdiğinde:
AIDS , Hepatit B , Hepatit C , Sifiliz
Kan grubu taramasından ücretsiz olarak yararlanmış olur.
*Trafik kazasında yaralanan bir kimsenin, kan uyuşmazlığı olan bir bebeğin,
kan bulunmazsa ölecek bir hastanın sizin verdiğiniz kanla kurtulmasının,
size verdiği manevi duygu ölçüsüzdür. Bağışınız çok insancıl ve onurlu bir
davranıştır.
• ***Kan Bağışı Yapmanın Zararı Var mıdır ?
Kan günümüzdeki bilimsel imkanlar çerçevesinde yapılması
mümkün olmayan, dolayısıyla yalnızca gönüllü kişilerin kan
bağışlarıyla temin edilebilen, doğru kullanıldığında hayatlar
kurtarabilen, yanlış kullanıldığında ise alıcıda çok ciddi sağlık
sorunlarına yol açabilen değerli bir tedavi maddesidir.
Bu nedenlerle kan bağışı sağlıklı bireyler için bir toplumsal
sorumluluk, doğru ve dikkatli kan kullanımı ise hekimler için
bir görevdir. Kan bağışı yapacak kişiler dikkatli bir sağlık
sorgulamasından geçirilmektedir. Sağlıklı kişilerde kan
bağışlamanın korku ve endişeden kaynaklanabilen
reaksiyonlar dışında sağlık üzerine olumsuz etkisi yoktur.
• ***Kan Bağışlarımız Nerelerde Kullanılıyor?
Kan nakli (transfüzyon), tedavide çok önemli yeri olan ve
aranan kan elde edilemediği taktirde başka alternatifi
olmayan bir tedavi aracıdır. Hemen hemen bütün
ameliyatlarda transfüzyona ihtiyaç olabilir. Bazı
ameliyatlarda ise kan, kan bileşenleri (komponentleri) ve
kan ürünlerine aynı anda ihtiyaç olabilir. Örneğin bir kalp
ameliyatı olan koroner by-pass ameliyatında; 4-6 ünite
eritrosit süspansiyonu, 5-6 ünite plazma, 2-4 ünite
trombosit süspansiyonu aynı ameliyat sürecinde hastaya
gerekli olabilmektedir. Görüldüğü gibi böyle bir durumda
sadece 1 hasta için ortalama 10 kişinin kan bağışı yapması
gerekmektedir.
• Unutmayınız ki kan acil değil sürekli
ihtiyaçtır.
• NURDOĞAN AKKAYA
• BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ
Download