Yüce Allah`ın Peygamberler aracılığıyla insanlara gönderdiği ve iç

advertisement
İlahi Kitap ve İlahi Kitaplara İman
İlahi kitap: Yüce Allah'ın Peygamberler aracılığıyla insanlara gönderdiği ve içinde Allah'ın emirlerinin, yasaklarının, mesajlarının
yer aldığı kitaba ilahi kitap denir.
Suhuf: Sayfalar halinde gönderilen ilahi kitaplara suhuf denir.
Vahiy: Allah'ın Peygamberlere gönderdiği mesajlara vahiy denir.
Allah niçin vahiy göndermiştir:
- İnsanların Allah Allah'ı bilip tanımaları için
- İnsanların dünyada ve ahirette kurtuluşa ermeleri için
- İnsanların yanlış inançlara yönelmemeleri için
- İnsanların barış içinde, huzurlu, mutlu yaşamaları için
- İnsanların güzel ahlakı öğrenerek doğru davranışlar sergilemeleri için
- İnsanların Allah'a nasıl ibadet edeceklerini öğrenmeleri için
İlahi kitaplar:
Dört ilahi kitap
Tevrat: Allah'ın Hz. Musa Peygambere ve O'nun aracılığıyla Yahudilere gönderdiği kutsal kitaptır. Tevratın dili İbranicedir.
Tevratta Hz. Musa'nın ve geçmiş Peygamberlerin hayatı hakkında bilgiler, İsrailoğullarının başından geçenler ve çeşitli öğütler
yer alır.
Zebur: Allah'ın Hz. Davud Peygambere gönderdiği kutsal kitaptır. Dili İbranicedir. İçinde daha çok dualar, ilahiler, hikmetli
sözler vardır.
İncil: Allah'ın Hz. İsa Peygambere gönderdiği kutsal kitaptır. İncil'de Hz. İsa'nın hayatı hakkında bilgiler, ahlaki öğütler yer
alır. Günümüz İncil'i Matta, Markos, Luka, Yuhanna olmak üzere dört bölümdür.
Kur'an-ı Kerim: Allah'ın son peygamber Hz. Muhammed'e (s.a.v.) ve O'nun aracılığıyla tüm insanlara gönderdiği son kutsal
kitaptır. Kur'an evrenseldir ve dili Arapça'dır. 610 yılı Ramazan ayında indirilmeye başlanmıştır. 114 sure ve yaklaşık 6666
ayetten oluşur.
Kur'an'da iman, ibadet, ahlak, geçmiş peygamberlere ve toplumlara ait bilgiler, sosyal hayata ilişkin hükümler, insan, evren
ve diğer varlıklar hakkında bilgiler yer alır.
Kur'an Hz. Ebu Bekir zamanında kitap haline geçirilmiştir. Bu ilk Kur'an kitabına "mushaf" denir.
Suhuflar
Hz. Adem (a.s.)
10 sayfa
Hz. Şît (a.s.)
50 sayfa
Hz. İdris (a.s.)
30 sayfa
Hz. İbrahim (a.s.) 10 sayfa
Ünite: Namaz İbadeti
Namaz nedir: Namaz kelimesinin Kur'an'daki karşılığı "salat" kelimesidir. Namaz; tekbir, kıyam, rüku, secde, oturuş ve selam
bölümlerinden oluşan, günde beş vakit yerine getirilmesi Allah tarafından emredilen bir ibadettir. Namaz kılmak farzdır.
Namaz niçin kılınır: Allah'ın emri olduğu için, Allah'ın rızasını kazanmak için, sevap kazanmak için, Allah'ın verdiği nimetlere
teşekkür etmek için kılınır.
Kimler namaz kılmakla sorumludur:
- Müslüman
- Akıllı
- Ergenlik çağına ulaşmış herkes namaz kılmakla mükelleftir.
"... Şüphesiz namaz, müminlere vakitleri belirlenmiş bir farzdır." (Nisa suresi, 103. ayet)
NAMAZIN ŞARTLARI
Namazın hazırlık şartları (dışındaki farzlar):
1- Hadesten taharet: Abdest veya gusül abdesti almak
2- Necasetten taharet: Namaz kılınacak yerin ve elbiselerin temiz olması
3- Setr-i avret: Namazda örtülmesi gereken yerleri örtmek
4- İstikbal-i kıble: Namazda kıbleye doğru yönelmek
5- Vakit: Kılacağımız namazın vaktinin girmiş olması
6- Niyet: Kılacağımız namaza niyet etmek.
Namazın kılınış şartları (içindeki farzlar):
1- İftitah tekbiri: Başlangıç tekbiri. Namaza "Allahü ekber" diyerek başlamak
2- Kıyam: Namazda ayakta durmak
3- Kıraat: Namazda ayaktayken Kur'an'dan birkaç ayet veya bir sure okumak
4- Rüku: Kıyamdan sonra elleri dizlere koyup eğilmek
5- Secde: Rükudan sonra yere kapanmak (elleri, dizleri, alnı ve burnu yere koymak ve arka arkaya iki defa secde yapmak)
6- Kade-i ahire: Namazın sonunda "tahiyyat" duası okuyacak kadar oturmak.
1
ABDEST
Abdest, vücudumuzun belirli organlarını usulüne uygun olarak yıkamak ve başımızı mesh etmek suretiyle yapılan temizlik
niteliğinde bir ibadettir. Abdest almak, namaza hazırlık (namazın dışındaki) şartlarındandır.
"Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı mesh
edip topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın..." (Maide suresi, 6. ayet)
Abdestin farzları:
- Yüzü yıkamak
- Kolları dirseklerle beraber yıkamak
- Başımızın dörtte birini ıslak elle mesh etmek
- Ayakları topuklarla birlikte yıkamak
Abdestin alınışı:
- Önce euzü-besmele çekilir (Euzübillahi mineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim.)
- Niyet edilir (Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya)
- Eller bileklere kadar üç kez yıkanır
- Ağız ve burun üç kez yıkanır
- Yüz, üç kez yıkanır
- Önce sağ kol, sonra sol kol dirseklerle beraber üç kez yıkanır
- Başımızın dörtte biri ıslak elle mesh edilir
- Kulaklar temizlenir ve boyun mesh edilir
- Önce sağ ayak, sonra sol ayak topuklarla birlikte üç kez yıkanır
Abdesti bozan durumlar:
- Tuvalet ihtiyacını gidermek
- Yellenmek
- Kusmak
- Uyumak veya bayılmak
- Vücuttan kan, irin vb çıkması
BOY ABDESTİ (gusül)
Boy abdesti: Euzü besmele ve niyet ederek vüdumuzu hiç kuru yer kalmayacak şekilde yıkamak.
"Eğer cünüp oldunuz ise boy abdesti alın..." (Maide suresi, 6. ayet)
Boy abdesti niçin alınır: Boy abdesti akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış kişilere ait bazı özel durumlarda, maddi ve manevi
kirlerden temizlenmek amacıyla alınır. Bu durumlarda gusül abdesti almak Allah'ın bir emridir. Bunun dışında cuma ve bayram
gibi özel günlerde de boy abdesti almak Peygamber Efendimizin bir sünneti olup çok sevaptır.
Boy abdestinin farzları:
1- Ağzı temizlemek
2- Burnu temizlemek
3- Bütün vücudu kuru yer kalmayacak şekilde yıkamak
Boy abdestinin alınışı:
1- Euzü besmele çekilir
2- Niyet edilir. "Niyet ettim Allah rızası için gusül abdesti almaya"
3- Ağız bol su ile temizlenir
4- Burun bol su ile temizlenir
5- Bütün vücut kuru yer kalmayacak şekilde yıkanır
TEYEMMÜM
Teyemmüm: Abdest veya gusül abdesti için su bulunamadığı ya da suyun kullanıma elverişli olmadığı durumlarda toprak ile
alınan abdesttir. Bu, toprak cinsinden bir şey de olabilir.
"...Su bulamadığınız zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin..." (Nisa suresi, 43. ayet)
Teyemmümün farzları:
1- Niyet etmek
2- Elleri toprağa sürüp yüzü meshetmek, tekrar elleri toprağa sürüp kolları meshetmek
Teyemmüm nasıl alınır:
1- Önce euzü besmele çekilir.
2- Ardından niyet edilir. "Niyet ettim Allah rızası için teyemmüm almaya"
3- Eller toprağa vurulur.
4- Eller toprağa vurulduktan sonra silkelenir ve yüze sürülür
5- Eller tekrar toprağa vurulur.
6- Eller toprağa vurulduktan sonra silkelenir, önce sağ kol, sonra da sol kol mesh edilir
2
NAMAZA ÇAĞRI: EZAN VE KAMET
Ezan: Namaz vakitlerinin girdiğini Müslümanlara duyurmak için yapılan çağrıya ezan denir.
Müezzin: Günde beş vakit ezan okuyan cami görevlisine denir.
İlk ezan: Medine'ye hicretten sonra Müslümanlar ibadetlerini daha kolay ve rahat yapmaya başladılar. Müslüman olanların
sayısı da gittikçe çoğaldı. Namaz vakitlerinde Müslümanları mescide çağırmakta sıkıntı yaşanıyordu. Bunun üzerine Peygamber
Efendimiz sahabelerini toplayarak bu konuyu istişare etti. Bazı sahabeler çan çalınmasını, bazıları boru öttürülmesini, bazıları
da ateş yakılmasını teklif ettiler. Ancak Peygamberimiz "Hıristiyan, Yahudi ve Mecusi adetidir" diyerek bu tekliflere karşı geldi.
Bayrak dikme teklifi de gece görünmeyeceği için kabul edilmedi. O gece sahabeden Abdullah bin Zeyd'e rüyasında melek
tarafından ezan öğretildi. Aynı rüyayı veya benzerini Hz. Ömer ve diğer bazı sahabeler de gördüler. Durum Peygamberimize
anlatıldı. Peygamberimiz Abdullah bin Zeyd'e "Gördüğünü Bilal'e öğret. Ezanı o okusun. Onun sesi seninkinden gürdür."
buyurdu. Namaz vakti gelince Hz. Bilal Medine'nin en yüksek noktasına çıkarak gür sesiyle ilk ezanı
okudu. www.huseyinarasli.com
Ezanın okunuşu
Allahü ekber Allahü Ekber
Allahü ekber Allahü Ekber
Eşhedü en lâ ilâhe illallah
Eşhedü en lâ ilâhe illallah
Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah
Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah
Hayye ales salâh
Hayye ales salâh
Hayye alel felâh
Hayye alel felâh
Essalâtü hayrün minen nevm
Essalâtü hayrün minen nevm
(Bu kısım sadece sabah ezanında söylenir)
Allahü Ekber
Allahü Ekber
Lâ ilâhe illallah.
Ezanın Türkçe anlamı
Allah en büyüktür
Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur
Ben şahitlik ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v.) Allah'ın
elçisidir
Haydi namaza
Haydi kurtuluşa
Namaz uykudan hayırlıdır
(Bu kısım sadece sabah ezanında söylenir)
Allah en büyüktür
Allah'tan başka ilah yoktur.
Kamet: Tek başımıza veya cemaatle namaz kılarken farz namazlardan önce okunan kamet, bir kaç fark dışında ezan gibidir.
Kamet ezana göre daha hızlı okunur. Ayrıca ezandaki "hayye alel felah" cümlesinden sonra iki kez "kad kâmetis salâh (namaz
başladı)" ifadesi eklenir. Bu farklar dışında kametin metni aynı ezan gibidir. Cemaatle kılınan namazlarda kameti müezzin okur.
CEMAATLE NAMAZ
Konuyla ilgili kavramlar İmam: Cemaate namaz kıldıran kişi.
Cemaat: İmama uyup topluca namaz kılan kişiler.
Mihrap: İmamın namaz kıldırırken camide durduğu yer.
Cemaat topluluk demektir. Dinimizde bazı namazlar mutlaka cemaatle (topluca) kılınır. Cuma namazı, bayram namazı ve
cenaze namazı cemaatle kılınması gereken namazlardır. Günlük kılınması
gereken beş vakit namaz ve Ramazan ayında kılınan teravih namazı tek başına da kılınabilir, cemaatle de kılınabilir. Ancak
Peygamber Efendimiz cemaatle kılmayı teşvik etmiştir. Çünkü cemaatle kılına namaz, tek başına kılınan namazdan 27 kat daha
fazla sevaptır.
Beş vakit namazın sadece farzları cemaatle kılınır. Sünnetleri tek başına kılınır. Cemaatle namaz kılmak isteyen bir kişi,
kılacağı namazın niyetinin son kısmına "uydum imama" ifadesini ekler. "Niyet ettim Allah rızası için sabah namazının farzını
kılmaya, uydum imama."
Cemaatle kılınan namazın baş tarafında yetişemeyen kimse, yetiştiği yerden imama uyar. İmam selam verip namazı bitirince
kişi sadece sağa selam verip ayağa kalkar. Kılamadığı (yetişemediği) bölümleri tek başına tamamlar.
İmama uyan kişi tekbir alındıktan sonra sadece sübhaneke duasını oku. Fatiha ve ek sureyi okumaz. Diğer rekatlarda da
hiçbir sure okumaz. Ancak oturuşlarda et-tahiyyatü ve diğer duaları okur. Rüku ve secdelerde tesbihleri söyler
CUMA NAMAZI
"Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman hemen Allah'ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz
bu sizin için daha hayırlıdır." (cuma suresi, 9. ayet)
Cuma namazı farz bir namazdır. Haftada bir kez, cuma günü öğle vaktinde cemaatle kılınır. Cuma namazı kılındığı zaman
ayrıca öğle namazını kılmaya gerek yoktur.
Cuma namazı kimlere farzdır:
- Müslüman
- Akıllı
- Ergenlik çağına girmiş
- Hür olan (esir olmayan)
- Yolcu olmayan
- Hasta olmayan kişilere farzdır.
3
Cuma namazında hutbeyi dinlemek farzdır.
Hutbe: Cuma namazında imamın minbere çıkıp Müslümanlara dini ve sosyal konularda bilgi ve öğüt verici konuşma yapması.
Cuma namazının bölümleri:
4 rekat
cumanın ilk sünneti
2 rekat
cumanın farzı
4 rekat
cumanın son sünneti
4 rekat
zühr-i ahir
2 rekat
vaktin son sünneti
Cuma namazının kılınışı:
- Cuma namazı başlamadan önce müezzin minareden salâ okur.
- Camiye girildikten sonra ilk olarak tek başına cumanın ilk sünneti kılınır.
- Ardından müezzin cami içinde ezan okur, buna iç ezan denir.
- Sonra imam minbere çıkar, hutbe okur.
- Hutbeden sonra imama uyulur, cemaat halinde iki rekat cumanın farzı kılınır.
- Sonra dört rekat cumanın son sünneti, 4 rekat zühr-i ahir namazı, iki rekat vaktin son sünneti kılınır.
- Tesbih çekilir, dua edilir ve cuma namazı bitirilir.
BAYRAM, CENAZE, TERAVİH NAMAZLARI
Bayram Namazı
- Bayram namazı, Ramazan ve Kurban Bayramlarında olmak üzere yılda iki defa kılınır.
- Bayram namazını kılmak vaciptir.
- Bayram namazı, bayramın birinci günü güneş doğduktan kırk beş dakika sonra kılınır.
- Bayram namazı cemaatle kılınır.
Bayram namazının kılınışı:
- Önce niyet edilir. "Niyet ettim Allah rızası için bayram namazını kılmaya, uydum imama."
- "Allahü ekber" denilerek başlama tekbiri alınır.
- Cemaat içinden sübhaneke duasını okur.
- Sonra imamla birlikte eller kaldırılarak üç kez tekbir alınır. İlk iki tekbirde eller yana bırakılır.
- Üçüncü tekbirde eller bağlanır.
- İmam fatiha suresini ve zamm-ı sureyi okur.
- Rükuya gidilir.
- Secde yapılır.
- İkinci rekata kalkılır.
- İmam fatiha ve zamm-ı sureyi okur.
- Ardından eller kaldırılarak üç defa tekbir alınır. Her defasında eller yana bırakılır.
- Dördüncü tekbirde eller kaldırılmadan rükuya gidilir.
- Secde yapılır.
- Son oturuş yapılır ve selam verilir.
- Namazdan sonra imam minbere çıkar ve hutbe okur.
- En son dua edilir ve topluca bayramlaşma yapılır.
Cenaze Namazı
- Vefat eden Müslümanın ardından kılınan namazdır.
- Cenaze namazı farz-ı kifayedir. Yani bir grup Müslüman kılınca diğerlerinden yükümlülük kalkmış olur.
- Cenaze namazı cemaatle kılınır.
- Eğer vefat eden kişinin cenaze namazını hiç kimse kılmazsa o beldedeki bütün Müslümanlar bundan sorumlu olur.
Cenaze namazının kılınışı:
- Önce niyet edilir, imama uyulur. Niyet, vefat eden kişinin erkek, kadın veya çocuk oluşuna göre değişir.
- Başlama tekbiri alınır ve eller bağlanır.
- Herkes içinden "sübhaneke" duasını "ve celle senâüke" kısmıyla birlikte okur.
- İmam ellerini kaldırmadan yüksek sesle tekbir alır.
- Herkes içinden "salli-barik" dualarını okur.
- İmam ellerini kaldırmadan yüksek sesle tekbir alır.
- Herkes içinden cenaze duasını okur. Bilmeyenler "fatiha" suresini okur.
- İmam dördüncü defa tekbir aldıktan sonra selam verilir, namaz bitirilir.
- Dua edilir, vefat eden kişi için helallik alınır ve cenaze defnedilir.
Teravih Namazı
- Teravih namazı Ramazan ayında, yatsı namazı ile vitir namazı arasında kılınır.
4
- Teravih namazını kılmak sünnettir.
- Teravih namazı tek başına veya cemaatle kılınır. Cemaatle kılmak daha sevaptır.
Teravih namazının kılınışı:
- Yatsı namazı kılındıktan sonra, vitir namazından önce müezzinin çağrısıyla ayağa kalkılır.
- Teravih namazına niyet edilir. "Niyet ettim Allah rızası için teravih namazını kılmaya."
- İki veya dört rekatta bir selam verilerek toplam yirmi rekat kılınır.
- İkişer rekat kılınırsa sabah namazının sünneti gibi, dörder rekat kılınırsa yatsı namazının sünneti gibi kılınır.
- Her selamdan sonra topluca Peygamberimize salâvat okunur.
- Teravih bitince vitir namazına geçilir.
Namazın insana kazandırdıkları:
"Namazlarında huşu içinde olan müminler kurtuluşa ermiştir." (Mü'minûn suresi, 1.-2. ayetler)
"Kendisini kötülüklerden arındıran, Rabb'inin adını anıp namaz kılan, mutluluğa ermiştir." (A'lâ suresi, 14.-15. ayetler)
"(Resulüm!) Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz, çirkin ve kötü işlerden alıkoyar. Allah'ı anmak
elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir." (Ankebut suresi, 45. ayet)
- Namaz, insanı Allah'a yaklaştırır.
- Namaz, insanın kalbine huzur verir.
- Namaz, insanı kötü davranışlardan uzaklaştırır.
- Cemaatle kılınan namaz, toplum içinde birlikteliği, yardımlaşmayı, dayanışmayı geliştirir.
- Namaz, insanı temizliğe alıştırır.
- Namaz, insanın hayatını düzene koyar. - Namaz, insana zamanı iyi kullanmayı öğretir.
Namazı bozan durumlar:
- Konuşmak, gülmek
- Ağlamak (eğer Allah korkusuyla olursa bozmaz)
- Bir şey yiyip içmek,
- Bayılmak, delirmek
- Yürümek, vücudunu bir tarafa döndürmek
- Namazın farzlarından birini terketmek
- Namazdayken abdestin bozulması
- Namazda kıbleden başka bir tarafa yönelmek
HZ. MUHAMMED'İN (S.A.V.) ÇAĞRISI: MEKKE DÖNEMİ
İslamiyet doğmadan önce Arap yarımadası başta olmak üzere dünyanın bir çok yerinde zulümler ve haksızlıklar yaşanıyordu.
Arap yarımadasında kabile savaşları, kan davaları vardı. Zengin ve güçlü olanlar, fakirleri eziyorlardı. Toplumda kölelik vardı.
Kadınlara değer verilmiyordu. İnsanların çoğu taşlardan yaptıkları heykellere ve putlara tapıyorlardı. Hz. Muhammed bütün bu
adaletsizliklere çok üzülüyordu. Bu sebeple 40'lı yaşlarına yaklaşırken yalnız kalmak ve tefekkür etmek amacıyla sık sık Mekke
yakınlarındaki Nur dağında bulunan Hira mağarasına gitmeye başladı. Bu mağarada yalnız başına günlerce kalıyor, Allah'ın
büyüklüğünü düşünüyor, O'na ibadet ediyor, toplumun içinde bulunduğu kötü durumu düşünüp üzülüyordu.
İLK VAHİY: YARATAN RABBİNİN ADIYLA OKU
İlk vahiy: 610 yılının Ramazan ayında Hira Mağarası'nda Cebrail meleği Peygamberimize Allah'ın ilk vahiylerini getirdi. Hz.
Muhammed mağarada düşüncelere dalmışken Cebrail (a.s.) geldi ve O'na
- "Oku!" dedi.
Peygamberimiz korku ve endişe içinde,
- "Ben okuma bilmem!" dedi.
Cebrail (a.s.) ikinci kez,
- "Oku!" dedi.
Peygamberimiz yine,
- "Ben okuma bilmem!" dedi.
Bunun üzerine Cebrail üçüncü kez aynı isteği tekrarlayınca Peygamberimiz,
- "Ne okuyayım?" diye sordu.
O zaman Cebrail, Alak suresinin ilk beş ayetini O'na okudu.
"Oku! Yaratan Rabb'inin adıyla oku. O insanı 'alak'tan yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini öğreten, kalemle yazmayı
öğreten Rabb'in en büyük kerem(cömertlik) sahibidir." (Alak suresi, 1.-5. ayetler)
Hz. Muhammed de kendisine okunan bu ayetleri Cebrail ile birlikte tekrar etti. Böylece Allah'tan ilk vahiyleri ve peygamberlik
görevini almış oldu.
Varaka'ya danışma: Peygamberimiz yaşadığı bu olayın verdiği korku içerisinde koşarak evine gitti. Hemen yatağına yatıp eşi
Hatice'ye "Beni örtün, beni örtün!" dedi. Bir süre dinlenip sakinleştikten sonra başından geçenleri eşine anlattı. Eşi O'nu
"Korkma! Allah seni hiçbir zaman utandırmaz. Sen hep doğruyu söylersin. Eli açık ve cömertsin. Fakir ve muhtaçlara yardım
5
eder, misafiri ağırlarsın." diyerek teselli etti. Hatice daha sonra O'nu, Tevrat ve İncil bilgi sahibi olan amcasının oğlu Varaka bin
Nevfel'e götürdü
YAKIN ÇEVREYE ÇAĞRI
İkinci vahiy: Peygamberimize bir müddet vahiy gelmedi. Bir gün Hira Mağarası'ndan dönerken yolda Cebrail'i gördü. Korku ve
endişeyle evine vardı ve yatağına girip örtündü. Bu sırada Müddessir suresinin ilk ayetleri indirildi:
"Ey bürünüp sarınan! Kalk ve (insanları) uyar, sadece Rabb'ini büyük tanı. Elbiseni tertemiz tut. Kötü şeyleri terket."
Yakın çevreye çağrı: Bu ayetlerin gönderilmesinin ardından Peygamber Efendimiz tebliğ (uyarma) vazifesine başladı. Önce en
yakınlarından başlayarak çevresindekilere İslam dinini ve kendisinin Allah'ın resulü olduğunu tebliğ etmeye başladı. O'na ilk
inananlar eşi Hz. Hatice, yakın arkadaşı Hz. Ebubekir, amcası Ebu Talip'in oğlu Hz. Ali ve azat ettiği kölesi Hz. Zeyd oldu.w.h
ÇAĞRININ YAYGINLAŞMASI
Peygamberimiz İslam davetini üç yıl boyunca gizli bir şekilde yaptı. Bu sürede Müslümanların sayısı kırka ulaşmıştı.
Peygamberliğin üçüncü yılında Cebrail meleği tekrar vahiy getirdi. Bu vahiyde Allah şöyle buyuruyordu: "Sana emrolunanı
açıkça söyle ve ortak koşanlardan yüz çevir." Bu emir üzerine Hz. Muhammed insanları açıkça İslam'a çağırmaya başladı.
Bir gün Safa tepesine çıkarak insanlara seslendi.
- Ey Kureyşliler! Size, şu tepenin arkasında bir düşman var, şimdi size saldıracak desem bana inanır mısınız? diye sordu.
Orada bulunanlar,
- Evet, inanırız. Çünkü senin daha önce yalan söylediğini hiç duymadık, dediler.
Bunun üzerine Peygamberimiz,
- O halde ben size, önümüzde şiddetli bir azap günü bulunduğunu, Allah'a kulluk etmeyenlerin bu büyük azaba
uğrayacaklarını haber veriyorum... Yemin ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Ben de Allah'ın size ve bütün insanlara
gönderdiği peygamberiyim... diyerek Mekkelileri Müslüman olmaya çağırdı. Amcası Ebu Leheb "Bizi bunun için mi çağırdın?"
diyerek kaba ve kırıcı sözler söyledi. Bu çağrı sonrasında ve Peygamberimizin çabalarıyla İslamiyet Mekke'de yayılmaya başladı.
Mekkelilerin Peygamberimizi vazgeçirme çabaları: İslam dininin Mekke'de yayılmaya başlaması insanları rahatsız etti. Çünkü
putperestliğin ortadan kalkması demek Mekke'nin ileri gelenlerinin ekonomik olarak çöküntüye uğraması, gelir kaynaklarının
kesilmesi demekti. Ayrıca sosyal düzenleri bozulacaktı. Bunun üzerine öncelikle Hz. Muhammed'e makam, mevki, para teklif
ederek O'nu İslam davetinden vazgeçirmeye çalıştılar. Peygamberimiz kabul etmedi.
İşkence ve boykot dönemi: Mekkeli müşrikler İslam'ın yayılmasını önlemek için yalan ve iftiraya başvurdular. Peygamberimizle
ve Müslümanlarla alay ettiler. Sonuç vermeyince kimsesiz ve fakir Müslümanlara ağır eziyetler, işkenceler yapmaya başladılar.
Onlarla alışverişi kestiler, boykot uyguladılar, şehirden dışladılar.
İlk hicret, Habeşistan: Mekkeli müşriklerin işkence ve baskıları dayanılmaz hale gelince Müslümanlardan bir grup Cafer-i
Tayyar başkanlığında Habeşistan'a göç etti (615-616).
Hüzün yılı: Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberliğin onuncu yılında en büyük destekçilerinden olan amcası Ebu Talip ile eşi Hz.
Hatice'yi kaybetti. Bu iki değerli insanın vefatı dolayısıyla Peygamberimiz çok üzüldü ve bu seneye "hüzün yılı" adı verildi.
Taif yolculuğu: Hz. Muhammed her türlü olumsuzluğa rağmen İslam'ı tebliğ etmeye devam ediyordu. 620 yılında Taif'e giderek
oradaki insanları Allah'ın dinine çağırmak istedi. Ancak Taifliler O'na çok kötü davrandılar. Taşlayarak şehirden kovdular.
HİCRET
Akabe biatları: Peygamberimiz şehir dışından Mekke'ye gelen yabancılara da İslam'ı tebliğ ediyordu. Peygamberliğin on birinci
yılında, hac görevi için Medine'den gelen altı kişi ile Mekke'nin Akabe bölgesinde görüşüp onları Müslüman olmaya çağırdı.
Onlar da bu daveti kabul edip Müslüman oldular (621) ve ertesi yıl aynı yerde görüşmek üzere sözleşip Medine'ye
döndüler. Bu insanlar Medine'de İslam'ı anlattılar ve çok kişinin Müslüman olmalarını sağladılar. Bir sonraki yıl daha kalabalık
bir grupla Mekke'ye gelip Peygamberimize bağlılıklarını bildirdiler (622). Peygamberimizin Medinelilerle yaptığı bu iki
görüşmeye Akabe biatları denir. Medineliler bu görüşmelerde Peygamberimizin ve Müslümanların Mekke'de uğradıkları
eziyetleri, işkenceleri, baskıları görüp onları Medine'ye davet ettiler. Medine'de Hz. Muhammed'i ve Mekke'den gelen
Müslümanları her şartta ve her durumda koruyacaklarına söz verdiler. Bunun üzerine Peygamberimiz isteyen Müslümanların
Medine'ye göçebileceklerini söyledi. Bunun üzerine bazı Müslümanlar Medine'ye göç ettiler. Medine'de İslamiyet hızla
yayılmaya başladı.
Suikast girişimi: Akabe biatlarından sonra Müslümanların çoğu gizlice Medine'ye göç ettiler. Geride ise Peygamber Efendimiz,
Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali ve birkaç Müslüman kalmıştı. Hicret haberini duyan müşrikler İslam'ın yayılmasının önüne
geçemeyeceklerini anlayınca Peygamberimizi öldürmeye karar verdiler. Gece Peygamberimizin evinin etrafını sarıp beklemeye
başladılar. Sabah olunca Hz. Muhammed hâlâ evden çıkmayınca eve girdiler ve evde sadece Hz. Ali'yi buldular. Hz. Ali o
zamanlar daha çocuktu.
Hicret: O sırada Hz. Muhammed Allah'ın yardımıyla suikastçılara görünmeden evden çıkmış, Hz. Ebu Bekir ile hicret
yolculuğuna başlamıştı. Hz. Ali ise Peygamberimizin bıraktığı emanetleri sahiplerine verdikten sonra yola çıktı ve Medine
yakınlarındaki Kuba köyünde onlara yetişti. Peygamberimiz ve beraberindekiler 24 eylül 622 tarihinde Medine'ye vardılar.
Medineliler onları büyük bir sevinçle karşıladı.
Hicretin İslam tarihindeki sonuçları:
1- 23 yıllık peygamberliğin Mekke dönemi sona ermiş, Medine dönemi başlamıştır.
2- Müslümanlar Mekkeli müşriklerin baskılarından kurtulmuşlardır.
6
3- Peygamberimiz Medine'de İslam'ı anlatabileceği özgür bir ortama kavuştu ve İslam dini daha hızlı yayıldı.
4- Bu kentin "Yesrib" olan adı "Medine" olarak değişmiştir.
5- Hicret, Hz. Ömer zamanında hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Konuyla ilgili kavramlar:
Muhacir: İslamiyet uğruna her şeylerini Mekke'de bırakıp Medine'ye göç eden Müslümanlara denir.
Ensar: Medine'de onları karşılayan ve her şeylerini onlarla paylaşan Müslümanlara denir.
HZ. MUHAMMED'İN (S.A.V.) ÇAĞRISI: MEDİNE DÖNEMİ
Hicretin İslam tarihindeki sonuçları:
1- 23 yıllık peygamberliğin Mekke dönemi sona ermiş, Medine dönemi başlamıştır.
2- Müslümanlar Mekkeli müşriklerin baskılarından kurtulmuşlardır.
3- Peygamberimiz Medine'de İslam'ı anlatabileceği özgür bir ortama kavuştu ve İslam dini daha hızlı yayıldı.
4- Bu kentin "Yesrib" olan adı "Medine" olarak değişmiştir.
5- Hicret, Hz. Ömer zamanında hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Konuyla ilgili kavramlar:
Muhacir: İslamiyet uğruna her şeylerini Mekke'de bırakıp Medine'ye göç eden Müslümanlara denir.
Ensar: Medine'de onları karşılayan ve her şeylerini onlarla paylaşan Müslümanlara denir
PEYGAMBER MESCİDİ (MESCİD-İ NEBİ) - EĞİTİM ÖĞRETİM ETKİNLİKLERİ
Mescid-i Nebî: Peygamber Efendimiz Medine'ye hicret ettiğinde ilk önce bir mescit yaptırdı. Bu mescide Mescid-i Nebî adı
verildi. Burası sadece namaz kılınan bir yer olmayıp çok amaçlı bir kurum görevi görüyordu.
Mescid-i Nebinin işlevi:
- Hz. Muhammed her fırsatta Müslümanları burada toplayıp onlara İslam'ın ilkelerini anlatıyordu. - Özellikle namazlardan
sonra bir müddet mescidde kalıp Müslümanlara nasihat ediyordu.
- Medine dışından gelen misafirleri, yabancı ülke temsilcilerini burada ağırlıyor, onları İslam'a davet ediyordu.
Eğitim-Öğretim etkinlikleri: Peygamberimiz Mescid-i Nebi'nin bitişiğine Suffe adı verilen odalar yaptırdı. Burada yoksul,
kimsesiz, yetim kişileri barındırdı. Ayrıca bizzat onlara öğretmenlik yaptı. Onları birer İslam alimi olarak yetiştirip başka
şehirlere, topluluklara Müslümanlığı anlatmak için gönderdi.
TOPLUMSAL BARIŞIN KURULMASI
Peygamber Efendimiz Medine'ye geldikten sonra bu şehirde yaşayan insanlar ve farklı dini gruplar arasında toplumsal barışın
sağlanması için bazı çalışmalar yaptı.
1- Mekke'den gelen muhacirlerden her birini, Medineli ensardan biri ile kardeş ilan etti. Kendisine de Hz. Ali'yi kardeş seçti.
2- Yıllardır birbirleriyle çatışma halinde olan Evs ve Hazreç kabilelerini barıştırdı.
3- Medine'de yaşayan tüm dinî gruplarla (Müslümanlar, müşrik Arap kabileleri, Yahudiler) "Medine Sözleşmesi" anlaşmasını
yaptı. Buna göre herkes Medine'yi dış saldırılara karşı beraberce savunacak, Medine'de özgür bir ortam olacaktı.
Medine sözleşmesinin bazı maddeleri:
- Müslümanlarla Yahudiler barış içinde yaşayacaklar.
- Yahudiler kendi dinlerinde serbest olacaklar.
- Dışarıdan bir saldırı olursa Medine birlikte savunulacak.
- Müslümanlarla Yahudiler arasında herhangi bir anlaşmazlık çıkarsa Hz. Muhammed hakem kabul edilecek.
- İki taraftan biri, üçüncü bir tarafla savaşırsa diğer taraf yardımcı olacak
HUDEYBİYE ANTLAŞMASI VE MEKKE'NİN FETHİ
İslam dininin Medine'de hızla yayılması Mekkelileri endişelendirdi. Çünkü bir gün Müslümanların Mekke'yi ele
geçirmelerinden korktular. Müslümanların güçlenmelerini önlemek için hazırlık yapmaya başladılar.
Bedir Savaşı (624): Mekkeliler hicretten sonra Müslümanların Mekke'de geride kalan eşyalarını yağmaladılar. Bunun
üzerine Peygamberimiz Medine'den geçmesi planlanan bir Mekke kervanının yolunu kesmeye karar verdi. Bu haberi alan
Mekkeli müşrikler bir ordu hazırladılar ve Medine'ye doğru yola çıktılar. Müslümanlar 300 kadar, Mekkeliler ise 1000 kadardı.
Müslümanlar ile Mekkeli müşrikler 624 yılında Bedir kuyuları yanında karşılaştılar ve savaşı Müslümanlar
kazandı. Peygamberimiz Bedir savaşında esir aldığı müşrikleri, her biri on Müslümana okuma-yazma öğretmek şartıyla
serbest bıraktı.
Uhud Savaşı (625): Mekkeli müşrikler Bedir'in intikamını almak amacıyla 625 yılında Medine'ye doğru 3000 kişilik bir
orduyla harekete geçtiler. Peygamberimiz onları 700 kişilik İslam ordusuyla Uhut'ta karşıladı. Hz. Muhammed kritik bir yer olan
Uhut dağı eteklerine elli okçu yerleştirdi ve onlara "Asla yerinizi terk etmeyin" dedi. Savaşın ilk aşamasında Müslümanlar
müşrikleri bozguna uğratınca okçular savaşı kazandık diye yerlerini terk ettiler. Bu durumu fırsat bilen düşman atlı birlikleri
dağın arkasından dolanıp Müslümanları araya sıkıştırdılar. Bu savaşta müşrikler 23 ölü, Müslümanlar 70 şehit verdi.
Peygamberimizin amcası Hz. Hamza da şehitler arasındaydı. Hz. Muhammed de bu savaşta yaralandı. Bu savaşta okçuların
yerlerini terk etmeleri, Peygamberimizin sözüne uymanın ne kadar önemli olduğu konusunda Müslümanlara bir ders oldu.
Hendek Savaşı (627): Uhud Savaşında istediklerini tam olarak elde edemeyen Mekkeli müşrikler yaklaşık 12000 kişilik bir
orduyla 627 yılında tekrar Medine'ye doğru yola çıktılar. Bunu haber alan Peygamberimiz, arkadaşlarıyla durumu görüşüp
savunma amacıyla Medine şehrinin etrafına geniş ve derin bir hendek kazdırdı. Hendeği görünce şaşıran müşrikler yaklaşık bir
ay kuşatma yaptılar. Sonunda askerin morali kırıldı ve müşrikler Mekke'ye dönmek zorunda kaldılar. Bu savaştan sonra
7
Mekkeliler bir daha Müslümanlara saldırma cesaretini gösteremediler.
Hudeybiye Antlaşması (628): Peygamberimiz hicretin altıncı yılında Kabe'yi ziyaret etmek amacıyla 1500 Müslümanla
Medine'den yola çıktı. Bunu haber alan müşrikler onları engellemeye çalıştılar. Bunun üzerine Hudeybiye denilen yerde iki
taraf arasında bir anlaşma imzalandı. Hudeybiye Antlaşması, Mekkelilerin Müslümanları resmen tanıdıkları ilk antlaşma oldu.
Bu antlaşmayla sağlanan barış ortamında birçok Arap kabilesi Müslüman oldu. Ayrıca Peygamberimiz Bizans, İran, Mısır ve
Habeşistan ülkelerinin hükümdarlarına elçilerle İslam'a davet mektupları yolladı.
Hudeybiye antlaşmasının maddeleri:
- Müslümanlar Kabe'yi ancak ertesi yıl ziyaret edebilecekler, yalnız orada üç günden fazla kalamayacaklardı.
- İki taraf birbiriyle on yıl savaşmayacaktı.
- Mekkeli bir kimse İslam'ı kabul edip Medine'ye sığınırsa iade edilecek, Medineli bir Müslüman Mekke'ye sığınırsa geri
verilmeyecekti.
Mekke'nin fethi (630): Hudeybiye antlaşmasından iki yıl sonra Mekkeli müşrikler antlaşmayı bozdular. Bunun üzerine
Peygamber Efendimiz Mekke'yi fethetmek üzere 10.000 kişilik bir orduyla yola çıktı. Müşrikler karşı koymadan ve önemli bir
çatışma olmadan Mekke 630 yılında Müslümanlar tarafından fethedildi.
Hz. Muhammed (s.a.v.) Kabe'yi putlardan temizletti ve orada Allah'a şükür için namaz kıldı. Ardından Mekkelilere bir
konuşma yaptı. Artık düşmanlıkların, kavgaların sona erdiğini, gerçek üstünlüğün takvada olduğunu söyleyip genel af ilan etti
ve herkesi bağışladı. Bu tutum karşısında Mekkelilerin büyük bir kısmı İslam'ı kabul etti.
VEDA HUTBESİ
"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar!
Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise,
canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.
Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra
eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın.
Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.
Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle
hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmutallib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir. Lakin anaparanız size aittir. Ne zulmediniz,
ne de zulme uğrayınız.
Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan
davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin Rabia'nın kan davasıdır.
Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun
dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın
emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların
da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız
kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size
onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin
üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı
Kur'an-i Kerim ve Peygamberin sünnetidir.
Mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ve böylece bütün
Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman'a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o
başkadır.
Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet
etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır.
Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana,
Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir
üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok
korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve
itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu
üzerine suçlanamaz.
Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:
- Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
- Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.
- Zina etmeyeceksiniz.
- Hırsızlık yapmayacaksınız.
İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? "
Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler:
"Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şehadet ederiz!"
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) şahadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve söyle
buyurdu:
"Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! "
8
HZ. MUHAMMED'İN (S.A.V.) VEFATI
Hz. Muhammed Veda Haccından sonra Medine'ye döndü ve bir müddet sonra hastalandı. Rahatsızlığı iyice artınca mescide
çıkamaz duruma geldi ve Hz. Ebu Bekir'e namazları kıldırmasını söyledi. Peygamber Efendimiz 8 Haziran 632 tarihinde, 63
yaşındayken Medine'de vefat etti. Hz. Muhammed'in vefatı herkesi derinden üzdü. Birçok Müslüman buna inanamadılar.
Hatta Hz. Ömer, O'nun öldüğünü söyleyenlere sert tepki gösterdi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir "Ey insanlar! Muhammed'e
tapan bilsin ki o ölmüştür. Allah'a inanan bilsin ki Allah bâkîdir, asla ölmez." diyerek insanları sakinleştirdi ve ardından şu
ayetleri okudu: "Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da
öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim geri dönerse Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah,
şükredenleri ödüllendirecektir." (Al-i İmran suresi, 144. ayet)
Peygamberimizin cenazesi Hz. Ali tarafından yıkandı ve kefenlendi. Müslümanlar gruplar halinde O'nun cenaze namazını
kıldılar. Peygamberimizin cenazesi vefat ettiği yer olan Hz. Aişe'nin odasına defnedildi. O'nun Mescid-i Nebi içerisinde yer alan
kabrine Ravza-i Mutahhara (tertemiz çiçekli bahçe) denir.
Ünite: Kur'an-ı Kerim'in Ana Konuları
1-İnanç (itikat): İnanç konusu Kur'an'ın ana konularının en başında gelir.
İnanç: Allahü Teala'nın Peygamber Efendimiz vasıtasıyla gönderdiği ilkelerin tamamını kalbimizle doğrulamak, dilimizle bunu
söylemek ve bu ilkelerin doğru olduğunu tereddüt etmeden kabul etmektir.
Tevhit: Allah'ın var ve bir olduğuna, eşinin ve benzerinin olmadığına inanmaktır. İslam inancının temelini tevhit oluşturur.
Tevhit inancı Kur'an-ı Kerim'de en özlü ve güzel bir şekilde ihlas suresinde anlatılmıştır.
İhlas suresi: "De ki O Allah birdir. Allah samettir (Her şey O'na muhtaçtır. O hiçbir şeye muhtaç değildir.). O doğurmamış ve
doğmamıştır. O'nun hiçbir dengi yoktur."
Kur'an'da bahsedilen altı inanç esası (İmanın şartları):
1- Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak
2- Meleklere inanmak
3- Kitaplara inanmak
4- Peygamberlere inanmak
5- Ahiret gününe inanmak
6- Kader ve kazaya inanmak
2- İbadet: İbadet Kur'an'da bahsedilen ana konulardan biridir.
İbadet: Allah'ın rızasını kazanmak, O'na olan sevgi, saygı ve bağlılığımızı göstermek, kulluk borcumuzu ödemek, Allah'ın verdiği
nimetlere şükretmek amaçlarıyla yapılan her güzel iş ve davranışa ibadet denir.
Başlıca ibadetler: Namaz, oruç, zekat, hac.
Konuyla ilgili ayetler:
1- "Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zariyat suresi, 56. ayet)
2- "Namazı kılın, zekatı verin ve Peygambere itaat edin ki size merhamet edilsin." (Nur suresi, 56. ayet)
3- Ahlak: Ahlak iyi ve güzel davranışlar sergilemektir. Ahlak kuralları insanların iyiliğini ve mutluluğunu hedefler. Din güzel
ahlak demektir. Kur'an'da birçok güzel ahlaki davranışlardan bahsedilir ve bunların yapılması teşvik edilir. Kötü davranışlardan
ise uzak durulması istenir.
www.huseyinarasli.com
Konuyla ilgili ayetler:
1- "Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin işleri, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. O, düşünüp
tutasınız diye size öğüt verir." (Nahl suresi, 90. ayet)
2- "Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran
kimseleri asla sevmez..." (Lokman suresi, 18. 19. ayetler)
4- Kıssalar: Kur'an'da, geçmişte yaşamış milletler, topluluklar, Peygamberler ile ilgili anlatılan ibretlik hikayelere kıssa denir.
Kur'an'da bazı Peygamberlerin hayatlarından kısaca bahsedilmiştir. Bunun amacı Allah'ın mesajlarının daha iyi anlaşılması ve
insanların ders almasıdır.
Konuyla ilgili ayet: "Elbette onların kıssalarında akıl sahipleri için pek çok dersler vardır..." (Yusuf suresi, 111. ayet)
Not: bu özet tüm eğitim öğretim yılı konularını kapsar. Öğrencileri. 2. Dönem 1. Yazılıda ilk üç üniteden sorumludurlar.
9
Download