MULTİPLE SKLEROZİS’TEN ETKİLENEN BİREYLERDE GÖRÜLEN RUHSAL DEĞİŞİMLER Dr. Süheyla DOĞAN BULUT, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Psikiyatri Kliniği, Ankara MS, bir kişinin duygularında değişikliğe yol açabilir. Bu durum sadece MS ataklarının önceden tahmin edilemeyeceği ve hastalığın zorluğundan değil, plakların ruh halini kontrol eden beynin bölgelerini etkilemesinden de kaynaklanabilir. Ruhsal değişiklikler kişinin fiziksel iyilik halini ve günlük hayattaki işlevselliğini, kendine bakımını, değişime uyum sağlama ve problem çözme becerisini, bilişsel fonksiyonunu olumsuz şekilde etkileyebilir. Diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi, MS sırasında görülen ruhsal değişiklikler kişiler arası ilişkilerinde de bozulmaya, yakın ilişki kurdukları kişileri anlama ve onlar tarafından anlaşılmayı olumsuz etkilemektedir. MS’de görülen duygusal değişiklikler, fiziksel belirtiler kadar dikkat ve tedavi gerektirmektedir. MS'de duygusal değişiklikler, hastalığın ilk tanı aldığında veya tanı öncesi başlayabilir. En yaygın olan duygusal değişiklikler depresyon, endişe, korku, huzursuzluk ve sinirliliktir. MS’de ne zaman geleceği bilinmeyen tekrarlayıcı ve fiziksel kısıtlılık atakların olduğunu bilmek, hastalığı kabullenmeyi ve hastalığa uyum sağlamayı zorlaştırmaktadır. Ayrıca hastalık hakkında yeterince bilgi sahibi olmamak ta yeni tanı alan kişilerde endişe ve kaygı artışına katkıda bulunmaktadır. Hastalığa karşı oluşan bu duygusal reaksiyonlara ek olarak beyindeki demiyelinizasyon ve sinir liflerinde oluşan hasarlanmalar da duygusal değişikliklere yol açabilir. MS'de kullanılan bazı ilaçlar özellikle yüksek doz steroid uygulamaları duygular üzerinde değişikliklere yol açabilmektedir. Üzüntü hali ve yas MS tanısı ilk konulduğunda, etkilenen bireyler hastalığın sebep olduğu değişikliklere üzülür. Hastalık yeti yitimine (yürüme, konuşma, his kaybı gibi) ve işlevsellikte bozulmalara yol açtığı durumlarda, kişiler keder ve üzüntü hatta bir şeyleri kaybetme hissi ile yas yaşarlar. MS'li bir kişide durumunu kabullenmesi ile birlikte, normal yas tutma sürecinin zamanla azalması beklenir. Üzüntü ve keder halini depresyondan ayırmak bazen güç olabilir. Fakat, her iki durum arasında bazı klinik farklılıklar mevcuttur. Kederlenme, üzüntü ve yas hali zaman zaman tekrarlayabilir, belirtiler depresyon kadar şiddetli değildir ve kişinin duruma adaptasyonu ile birlikte belirtiler düzelir. Depresyonda ise belirtiler daha belirgin ve aralıksız sürer, semptomlar en az iki hafta ve bazen birkaç ay sürmektedir. Keder yaşayan bir kişi bazen yaşam aktivitelerine odaklanabilir ve bunlardan keyif alabilir; buna karşın depresyondaki bir kişi bunu yapamaz. Keder genel olarak tedavi olmaksızın kendiliğinden düzelir. Psikiyatrik destek alındığında bu süreç daha kolay atlatılabilir. Depresyon ise mutlaka ruh sağlığı uzmanının tedavisini gerektirir. Depresyon Depresyon isteksizlik, hayattan zevk alamamak, içinden hiçbir şey gelmemek gibi belirtilerle seyreden ruhsal bir hastalıktır. MS hastalarında en sık karşılaştığımız psikiyatrik tanı depresyondur. MS hastalarının %20-80’inde depresif semptomların eşlik ettiği bildirilmektedir. MS hastalığına eşlik eden depresyon varlığında kişilerin yaşam kalitelerinde anlamlı oranda bozulma olduğu, ve eşlik eden depresyonun hastalık gidişatını olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. MS’e eşlik eden depresyonun yüksek EDSS skorları ile ilişkili olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. MS hastaları ile yapılan bir araştırmada hastaların %22.8’inde depresyon öyküsünün olduğu ve depresyon yaşayan MS hastalarının, daha önce depresyon geçirmeyen MS hastalarına göre, enerji, ruh sağlığı, cinsel ve bilişsel fonksiyonlar ve genel yaşam kalitesi gibi yaşam kalite skorlarının daha düşük olduğu saptanmıştır. Tüm bu bilgiler MS hastalarında depresyonun tanınması ve tedavi edilmesinin önemini bizlere bir kez daha vurgulamaktadır. MS hastalarında depresyonun gelişimine yol açan faktörler arasında plakların yerleşim yeri, lezyon bölgesi, genetik yatkınlık sayılabilir. Sıklıkla MS tedavisinde kullanılan yüksek doz steroid (kortizol) uygulamaları da MS hastalarında duygudurum değişimlerine yol açmaktadır. Streroidler gibi interferon (IFN) tedavisinin de depresyona yol açtığı çalışmalarda bildirilmektedir. IFN tedavisine bağlı gelişen depresyon belirtilerinin, IFN tedavisi sonrası gerilediği, ancak doz tekrarları ile tekrarlayabildiği de bildirilmiştir. MS hastalarında diğer nörolojik hastalıklarda olduğu gibi, intihar düşünceleri de ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. MS hastalarının %22’sinde intihar düşüncelerinin olduğu ve genel populasyona göre, tamamlanmış intihar oranlarının 7.5 kat daha fazla olduğu bildirilmektedir. Depresyon, intihar için önemli bir risk faktörüdür. MS'li kişilerde intihar riskinin yüksek olmasının başlıca nedeni, tanı konulmamış ve tedavi edilmemiş depresyondur. Eğer sizlerde hastalığınızın seyri sırasında uyku bozuklukları, isteksizlik, yorgunluk, keyifsizlik, ağlama ve gülme atakları, değersizlik düşünceleri, alınganlık, cinsel isteksizlik, kaygı, endişe, intihar düşünceleri ve bunaltı gibi yakınmalar var ise bunlar depresyon yaşıyor olabilirsiniz. Bu durumu doktorunuzla paylaşmanızı ve bir psikiyatriste başvurmanızı ve psikiyatrist değerlendirmesi sonrası tedavi düzenlenmesini öneririm. Yukarıda bahsettiğim gibi ek ruhsal hastalığın tedavisi atak tekrarlarını ve inatçı gidişi baskılayabileceği gibi, yaşam kalitenizin artmasında da olumlu katkıları olacaktır. Depresyon için en etkili tedavi psikoterapi ve antidepresan ilaç kombinasyonudur. Anksiyete bozuklukları MS, ilk belirtilerinden itibaren endişe, huzursuzluk, öfke ve hayal kırıklığına neden olabilir. Anksiyete bozuklukları depresyon kadar yaygındır. Hastalıktan kaynaklanan fonksiyon kaybı ve yaşam koşullarının değişmesi anksiyete ve huzursuzluğun önemli nedenleri olabilir. Bazen anksiyete belirtileri gün boyu nedensiz bir iç sıkıntısı şeklinde kendini gösterirken, bazen ataklar şeklinde gelen bunaltı, çarpıntı, boğulma hissi, titreme, terleme, nefes darlığı gibi belirtiler ile kendini gösterebilir. Bazen anksiyete belirtileri intihar düşüncelerini tetikleyebilir. Anksiyete belirtileri şiddetli olduğunda tedavi gerektirir. İlaç tedavisine ek olarak destekleyici görüşmeler, gevşeme egzersizleri, yürüyüş, yoga gibi fiziksel aktiviteler de rahatlama sağlayabilir. Psödobulber affekt (PBA): MS tutulum bölgesi ile ilişkili olarak MS hastalarının yaklaşık %10'unda kontrolsüz ve uygunsuz gülme ve/veya ağlama krizleri görülebilmektedir. Bu durum depresyon ya da aşırı neşelilik halinden farklı bir tablodur. Konuşma terapileri ve psikoterapilerin PBA için etkinlikleri gösterilememiş olup ilaç tedavisi ile bu belirtiler kontrol altına alınabilir. Diğer ruhsal değişiklikler Altta yatan nöropatolojik anormalliklerle ilişkili olarak MS hastalarının çok az bir kesiminde öfori denilen gerçekçi olamayacak kadar mutluluk hali görülebilir. Bu mutluluk ifadesi, ruh hali değişiminden ziyade, bilişsel bozulmayla ilişkilidir. Ayrıca ani duygusal değişimler, ani sinirlenme ve öfke patlamaları görülebilmektedir.