tarih 4 - TC MEB Açık Öğretim Daire Başkanlığı

advertisement
T.C.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI
AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI
AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ - MESLEKİ AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ
TARİH
4
DERS NOTU
YAZAR
Dr. Çetin SUNGUR
ANKARA 2015
MEB HAYAT BOYU ÖĞRENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI
AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI DERS NOTLARI DİZİSİ
Copyright © MEB
Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Tümü ya da bölümleri izin
alınmadan hiçbir şekilde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.
Yazar
: Dr. Çetin SUNGUR
Grafik
: Hatice DEMİRER
Kapak
: Güler ALTUNÖZ
İÇİNDEKİLER
1. ÜNİTE
XVIII. YÜZYILDA DEĞİŞİM VE DİPLOMASİ
1.KONU: XVIII. YÜZYILDA AVRUPA VE OSMANLI DEVLETİ’NİN GENEL DURUMU_ _ _ _ 11
2.KONU : III. AHMET DÖNEMİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 13
3. KONU: AVRUPA’DA DÜŞÜNCE VE EKONOMİ ALANINDAKİ GELİŞMELER_ _ _ _ _ _ _ 18
4. KONU: RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI – RUS İLİŞKİLERİ _ _ _ _ _ 21
5. KONU: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ_ _ _ 24
6. KONU: III. SELİM DÖNEMİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 30
7. KONU: XVIII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR _ _ _ _ 33
NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 38
ETKİNLİK_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 39
1.ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 41
2. ÜNİTE
EN UZUN YÜZYIL (1800 – 1922)
1.KONU: XIX. YÜZYIL BAŞLARINDA ASYA VE AVRUPA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 47
2.KONU: II. MAHMUT DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 50
3. KONU: TANZİMAT’TAN MEŞRUTİYET’E _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 57
4.KONU: OSMANLI DEVLETİ’NDE ANAYASAL DÜZENE GEÇİŞ VE SİYASİ GELİŞMELER_63
5.KONU: XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ KÜLTÜREL GELİŞMELER_ _ _ _ _ _ 75
6.KONU: XX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ VE SAVAŞLAR _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 82
NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 97
ETKİNLİK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 98
2.ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 101
ETKİNLİK VE DEĞERLENDİRME SORULARININ CEVAPLARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 105
SÖZLÜK_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 107
KRONOLOJİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 111
KAYNAKÇA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 113
1. ÜNİTE
XVIII.YÜZYILDA DEĞİŞİM VE DİPLOMASİ
1.Mimari anlayış ve uygulamalarda değişikliklere neden olan faktörler nelerdir?
2.Lale çiçeğinin Osmanlı Devleti’nde bir döneme ad olarak verilmesinin
nedenleri nelerdir?
TARİH 4
NELER ÖĞRENECEĞİZ?
Bu ünitenin sonunda:
1. XVIII. yüzyılda Avrupa ve Osmanlı Devleti’nin genel durumunu,
2. III. Ahmet döneminin askerî ve siyasi gelişmelerini,
3. Lale Devri’nin özellikleri, önemini ve yapılan yenilikleri,
4. Avrupa’da düşünce ve ekonomi alanındaki gelişmeleri, Sanayi İnkılabı’nın
neden ve sonuçlarını,
5. Rusya’nın genişleme politikasını ve Osmanlı – Rus ilişkilerini,
6. Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulmasını ve Fransız İhtilali’ni,
7. III. Selim döneminin askerî ve siyasi gelişmelerini, ıslahat hareketlerini,
8. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’ndeki değişim ve ıslahatları öğreneceksiniz.
ANAHTAR KAVRAMLAR
AÇIK PAZAR
MAKYAVELİZM
SANAYİ
İNKILABI
BAROK
KOLONİ
NİZAMICEDİT
İHTİLAL
İNSAN
HAKLARI
MİLLİYETÇİLİK
DİPLOMASİ
10
SÖMÜRGECİLİK
TARİH 4
1. KONU: XVIII. YÜZYILDA AVRUPA VE OSMANLI
DEVLETİ’NİN GENEL DURUMU
1. AVRUPA DEVLETLERİNİN GENEL DURUMU
Harita. 01.01: XVIII. Yüzyıl Başlarında Avrupa’nın Siyasi Durumu
XVIII. yüzyıl Avrupa tarihinde devletler arası politika ve çıkar çatışmalarında diplomasi ve ittifaklar ön plana çıkmıştır. Avrupa devletleri Makyavelizm olarak
bilinen “amaca ulaşmak için her türlü araca başvurulabileceği “ anlayışıyla hareket
etmişler, siyasi ve ekonomik rekabet nedeniyle sık sık birbirleriyle savaşmışlardır.
XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Avrupa kralları kız alıp vererek birbirleriyle akrabalık kurmuşlardı. Herhangi bir sebeple boşalan bir krallık için bazen iki, hatta üç kral adayı
ortaya çıkıyordu. Her devlet kendi adayının tahta geçmesini istiyor, bundan dolayı
aralarında savaş çıkıyordu. XVIII. yüzyılda Avrupa’da meydana gelen savaşların büyük çoğunluğu krallar arasındaki akrabalık nedeniyle çıkmış bu savaşlara “veraset
savaşları” denmiştir.
Avrupa devletleri çıkarları doğrultusunda bu savaşlara katılmışlar ve ittifaklar
kurmuşlardır. Örneğin 1702-1714 yılları arasında meydana gelen İspanya veraset
savaşlarında İspanya ve Fransa’ya karşı Avusturya, İngiltere, Hollanda ve Bavyera
hükümetleri ortak bir cephe kurarken 1740-1748 yılları arasında meydana gelen
Avusturya veraset savaşlarında Bavyera, İspanya, Fransa, Prusya bir cepheyi İngiltere, Rusya, Hollanda devletleri diğer cepheyi oluşturmuştu.
11
TARİH 4
2. OSMANLI DEVLETİ VE AVRUPA DEVLETLERİNİN DIŞ POLİTİKASI
1. Osmanlı Devleti’nin Avrupa Politikası
Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılın başlarında, Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarıyla
kaybettiği toprakları geri alma politikası takip etti. Bu politikasında başarılı olamayınca elindeki toprakları korumaya çalıştı. Avrupa’yı yakından tanımak için diplomasiye önem verdi. Önemli Avrupa devletleriyle diplomatik ilişkiler kurdu. Dış politikada etkin olmak için içte ıslahatlara önem verdi. Osmanlı Devleti, Fransızların 1798
yılında Mısır’ı işgali üzerine bölgede çıkarları olan İngiltere ve Rusya ile iş birliğine
gitti. Bu olaydan itibaren dış politikada denge politikası izlenmeye başladı.
2. Fransa’nın Dış Politikası
XVII. yüzyılda Avrupa’nın en kuvvetli devleti olan Fransa, XVIII. yüzyılda da
Avrupa’nın en büyük devletlerinden biri olma özelliğini koruyordu. Avrupa’da bütün
siyasi sorunlara karışmış; İspanya, Lehistan ve Avusturya veraset savaşlarına katılmıştı. Avrupa’daki en önemli rakibi İngiltere ile yaptığı “Yedi Yıl Savaşlarını” (1756-1763)
kaybetmiş ve bazı sömürgelerini İngiltere’ye bırakmıştı. Osmanlı Devleti’nde büyük
ekonomik çıkarları olduğu için dış politikada Osmanlıların yanında gözükmüştür.
Fransa, Akdeniz ve Mısır’da hâkimiyet kurarsa İngiliz çıkarlarına zarar vereceği düşüncesiyle Mısır’ı işgal edince geleneksel Osmanlı-Fransız dostluğu sona ermiştir.
3. İngiltere’nin Dış Politikası
İngiltere, XVIII. yüzyılda çok büyümüş; Fransa ve İspanya aleyhine genişleyerek büyük bir sömürge imparatorluğu kurmuştu. Dünyanın önde gelen donanmalarından birine sahip olması ve diplomasiyi iyi kullanması, İngiltere’yi önemli bir güç
hâline getirdi. Akdeniz’de ve Osmanlı ülkesinde önemli ekonomik ve siyasi çıkarları
olduğu için XIX. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı toprak bütünlüğünü savunan bir
dış politika izledi.
4. Avusturya’nın Dış Politikası
Balkanlara doğru genişlemek isteyen Avusturya sık sık Osmanlı Devleti’yle savaştı. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin en çok savaştığı ülke Avusturya oldu. Avusturya bu politikasını XVIII. yüzyılda da devam ettirdi. Osmanlı Devleti’ne karşı Rusya
ile iş birliği ve ittifak kurdu. Avusturya çok uluslu bir devletti. Bu nedenle Fransız
İhtilali’nden sonra milliyetçilik fikirlerinin ülkesinde yayılmaması için çalıştı. XVIII.
yüzyılın sonundan itibaren Osmanlı Devleti’ne karşı barışçı bir dış politika izledi.
12
TARİH 4
5. Rusya’nın Dış Politikası
XVII. yüzyılda güçlenmeye
başlayan Rusya, XVIII. yüzyılda
Avrupa’nın önemli devletlerinden biri hâline geldi. Bunda Çar
I. Petro’nun önemli bir payı vardır. I. Petro ülkesinde köklü reformlar yaptı. Avrupa ülkelerine
giderek incelemelerde bulundu.
Avrupa kurumlarını ve teknolojisini ülkesine getirdi. İlk Rus
donanmasını kurarak, eğitim ve
öğretim kurumlarında Avrupa’yı
örnek alarak birçok değişiklik ve
yenilik yaptı. Devletin yapısını
yeniledi ve yayılmacı bir politika izledi. Çar I. Petro, Rusya’nın
önderliği altında bütün Slav milletleri ve Ortodoksları büyük bir
imparatorluk içinde toplamayı
düşünüyordu. Çarlık Rusya’sının
Osmanlı Devleti’ne yönelik politikasını da I. Petro belirledi. Bir
kara devleti olan Rusya’nın esas
Resim 01.01: Çar I. Petro
amacı açık denizlere çıkabilmekti. Karadeniz yoluyla Boğazlardan Akdeniz’e çıkılırsa Rusya’nın dünyaya açılması mümkün olacaktı. Bu yüzden
Rus dış politikasının temelini; Karadeniz’e açılmak, İstanbul’u ve Boğazları ele geçirmek oluşturmuştur. Bu nedenle Rusya XVIII. yüzyılda sık sık Osmanlı Devleti’yle
savaşlar yaptı.
2. KONU: III. AHMET DÖNEMİ
1. III. Ahmet Dönemi
Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarıyla ilk defa büyük toprak kaybına uğrayan
Osmanlı Devleti bu durumdan çok etkilenmişti. Bundan dolayı XVIII. yüzyıl başlarında kaybettiği toprakları geri almak için bir siyaset takip etti. Bu amaca yönelik olarak
kuzeyde Rusya, batıda Venedik ve Avusturya ile savaşlara girdi. Ayrıca bu dönemde
doğuda İran ile de savaşlar yapıldı.
Karlofça Antlaşması’ndan sonra Edirne’ye çekilen II. Mustafa, vaktini av ile ge-
13
TARİH 4
çirirken yönetim, hocası Şeyhülislam
Feyzullah Efendi’nin elinde kalmıştı.
Onun, yakınlarını önemli görevlere getirmesi ve padişahın Edirne’yi
başkent yapacağı söylentisi üzerine
İstanbul’da askerî bir isyan çıktı. İsyancılar Edirne üzerine yürüyerek II.
Mustafa’yı tahttan indirip yerine III.
Ahmet’i padişah yaptılar(1703).
a.Osmanlı -Rus İlişkileri
1700 İstanbul Antlaşması’yla
Azak’ı alarak Karadeniz’e adım atan
Çar I. Petro, Baltık Denizi’ne de açılmak istiyordu. Bu sırada Baltık Denizi
kıyıları İsveç’in elindeydi. Rusya’nın
saldırısı ile başlayan savaşlarda başlangıçta İsveç başarılı oldu. Ancak
Poltova Savaşı’nda İsveç kralı XII. Şarl
(Demirbaş), Ruslara yenildi. DemirResim 01.02: Levni’nin III. Ahmet ve Şehzadesini
baş Şarl, Osmanlı topraklarına sığındı.
Gösteren Minyatürü
Bunun üzerine Rus askerleri Osmanlı
topraklarına girdi. Rusya, Eflak ve Boğdan beylerini isyana kışkırttığı gibi, Balkanlardaki Ortodoks halk arasında da Slav birliği propagandasına başladı. Bu gelişmeler
üzerine Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş açtı (1711).
Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Rus ordusunu
Prut bataklıklarında kuşattı. Zor durumda kalan Çar I. Petro barış teklif etti. Rus ordusu imha edilme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Ancak Baltacı Mehmet Paşa şiddetli
bir savaş için yeniçerilere güvenemediğinden Rusların barış teklifini kabul etti. İki
devlet arasında Prut Antlaşması imzalandı(1711). Bu antlaşmaya göre:
•İsveç kralı ülkesine serbestçe dönebilecek,
•Azak Kalesi Osmanlılara geri verilecek,
•Rusya, Lehistan’ın iç işlerine karışmayacak,
•Rusya, İstanbul’da elçi bulunduramayacaktı.
E
BİLGİ NOTU
Prut Antlaşması’yla Azak Kalesi’nin geri alınması, Karlofça Antlaşması’yla kaybedilen toprakların geri alınabileceği umudunu güçlendirdi.
14
TARİH 4
Resim 01.03: Demirbaş Şarl’ı
Osmanlı Kıyafetleriyle Gösteren Bir
Resim
Resim 01.04: Demirbaş Şarl, Poltova Savaşı’nda
b. Osmanlı-Venedik İlişkileri
Azak’ın alınması, Mora’nın da geri alınabileceği fikrini doğurdu. Bu sırada Venediklilerin Karadağ halkını Osmanlılara karşı isyana kışkırtmaları, Osmanlı ticaret
gemilerine saldırmaları ve Venediklilerin baskısından bunalan Ortodoks Mora halkının Osmanlı Devleti’nden yardım istemesi üzerine Venedik’e savaş açıldı (1715).
Karadan ve denizden harekete geçen Osmanlı ordusu kısa bir süre içinde Mora
Yarımadası’nı aldı.
c. Osmanlı-Avusturya İlişkileri
Osmanlıların başarısından telaşa düşen Avusturya, Karlofça Antlaşması’nın
çiğnendiği ileri sürerek Mora’nın Venedik’e geri verilmesini ve Venediklilerin zararının karşılanmasını istedi. Bunun üzerine Avusturya’ya savaş ilan edildi. Karlofça
yakınlarında Petervaradin’de yapılan savaş, Osmanlıların yenilgisiyle sonuçlandı
(1716). Avusturya ordusu Belgrad’ı ele geçirdi. Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın
isteği, İngiltere ve Hollanda’nın aracılığıyla iki devlet arasında Pasarofça Antlaşması
imzalandı(1718). Bu antlaşmaya göre:
•Kuzey Sırbistan, Temeşvar, Belgrad Avusturya’ya verildi.
•Mora Yarımadası Osmanlılarda kaldı.
•Dalmaçya kıyıları, Arnavutluk ve Hersek kıyılarındaki bazı kaleler Venedik’e
bırakıldı.
15
TARİH 4
E
BİLGİ NOTU
Karlofça Antlaşması’yla kaybedilen Mora geri alındı. Böylece Venedikliler Ege
kıyılarından uzaklaştırılmış oldu. Ancak Macaristan topraklarının tamamı ve Belgrad kaybedildi. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’nin kaybettiği toprakları geri alma
umutlarını sona erdirmiş ve Avrupa’yı daha yakından tanıma çabası içine girmesine neden olmuştur.
Balkanların Avrupa’ya açılan kapısı olan Belgrad’ın Avusturya’nın eline geçmesi
ile bölgedeki güçler dengesi değişti. Avusturya yönünü doğuya yani Osmanlı topraklarına çevirdi. Balkanlarda nüfuz kazanmak isteyen Ruslarla işbirliği yaptı. XVIII. yüzyıl
boyunca meydana gelen Osmanlı -Rus savaşlarında Avusturya genellikle Rusya ile
birlikte hareket etti. Avusturya’nın Balkan topraklarına yönelmesi üzerine Osmanlı
Devleti birtakım önlemler alarak merkezî otoritesini güçlendirdi.
d. Osmanlı-İran İlişkileri
XVIII. yüzyıl başlarında İran mezhep mücadeleleri nedeniyle iç karışıklık içindeydi. Rusya bu durumdan yararlanmak istedi. Çar I. Petro, Derbent(Demirkapı) ve
Bakü’yü ele geçirdi. I. Petro, Volga ve Hazar Denizi kıyısında donanma meydana getirerek Hazar ve Kafkasya bölgesine hâkim olmak istiyordu. Osmanlı Devleti, İran’ın
tamamen Rusların eline geçmesine engel olmak için İran üzerine yürüdü. Gürcistan
ve Dağıstan toprakları ele geçirildi. Osmanlı ve Rus orduları İran toprakları içinde
karşı karşıya geldiler. Fransa’nın araya girmesiyle 1724 yılında iki taraf arasında İstanbul Antlaşması yapıldı. Buna göre Osmanlı Devleti İran’ın batı illerini (Revan, Tebriz,
Gence, Karabağ), Rusya ile Derbent, Bakü ve Dağıstan’ı alacaktı.
İran bu antlaşmayı kabul etmeyerek Osmanlıların ele geçirdikleri yerleri geri
almak için harekete geçti. Yapılan savaşlardan sonra 1732 yılında Ahmet Paşa Antlaşması, 1743 yılında ise Kerden Antlaşması yapıldı. Bu antlaşma ile 1639 yılında yapılan Kasrışirin Antlaşması sınırları kabul edildi. Kerden Antlaşması günümüze kadar
devam eden barış dönemini açtı.
e. III. Ahmet Dönemi Islahatları
Osmanlı tarihinde 1718-1730 yılları arasındaki döneme Lale Devri adı verilir.
Lale yetiştirilmesine gösterilen büyük ilgi dolayısıyla, söz konusu devre bu ad verilmiştir. Lale Devri’nin padişahı III. Ahmet, sadrazam ise Nevşehirli Damat İbrahim
Paşa’dır. Bu dönemde Haliç ve Boğaziçi kıyılarına saraylar, köşkler yapıldı, renk renk
çiçeklerle süslenmiş bahçeler oluşturuldu. Lalenin yüzlerce çeşidi yetiştirildi. Lale
Devri’nde İstanbul’da eğlence hayatı yaygınlaştı.
16
TARİH 4
Resim 01.05: Stanislas Chelebowski’nin Kâğıthane Tablosu
Yüzyıllarca Avrupa devletleriyle mücadele hâlinde olan Osmanlılar, bu devletleri daha yakından tanımak amacıyla ilk defa olarak Viyana, Paris, Varşova, Moskova gibi önemli başkentlere geçici elçiler gönderdi. Elçilerin en önemli görevleri
Avrupa’da meydana gelen siyasi, sosyal, kültürel ve bilimsel gelişmeleri yakından
izlemek ve bu konuda Osmanlı Devleti’ne bilgi aktarmaktı. Avrupa’ya giden elçilerin gözlemleri daha sonra Osmanlı Devleti’nde yapılan ıslahat hareketlerinde etkili
olmuştur. Fransa’ya elçilikle gönderilen Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi, Paris’e giderken
oğlu Sait Efendi’yi de beraberinde götürmüştü. Sait Efendi burada gördüğü matbaanın önemini kavramış ve dönüşünde Macar asıllı İbrahim Müteferrika ile birlikte
ilk Türk matbaasını açmıştır(1727). İlk basılan eser, “Vankulu” adlı bir Arapça-Türkçe
sözlüktür. Matbaa Batıdan alınan ilk teknik araç olup matbaanın kurulmasıyla Batı
tekniği ilk defa Osmanlı ülkesine girmiş oldu.
Matbaada basılacak
kitaplar için de Yalova’da bir
kâğıt fabrikası kuruldu. Nevşehirli İbrahim Paşa, matbaa
açıldıktan sonra bir bilim
kurulu oluşturarak çeşitli
eserlerin Türkçeye çevrilmesini sağladı. Kültür, sanat
faaliyetlerine önem verildi.
İstanbul’un çeşitli semtleriResim 01.06: İlk Türk Matbaasında Basılan Kitaplardan Biri
17
TARİH 4
ne kütüphaneler yapıldı. İstanbul’da bir çini imalathanesi açılarak çiniciliğin tekrar
canlanması teşvik edildi. Bunlardan başka Lale Devri’nde yeniçerilerden bir itfaiye
bölüğü kuruldu. Sağlık alanında ilk defa çiçek aşısı uygulandı. Klasik Osmanlı mimarisi bu dönemde Avrupa mimarlığının etkisiyle yeni bir karakter kazandı.
Bu devirde saray mensuplarının yaşadıkları zevk ve eğlence hayatı, halk arasında hoş karşılanmıyordu. Bu sırada İran’la yapılan savaşların uzaması, savaşın getirdiği ağır vergiler ve pahalılık, hoşnutsuzluğun artmasına yol açtı. Nevşehirli İbrahim
Paşa’nın divanda alınan karara rağmen İran cephesine gitmemiş olması tepkileri
artırdı. Patrona Halil ve arkadaşlarının çıkardığı isyan kısa sürede büyüdü. İsyan sonunda Damat İbrahim Paşa öldürüldü. Padişah III. Ahmet tahttan indirilerek yerine
I. Mahmut padişah yapıldı.
3. KONU: AVRUPA’DA DÜŞÜNCE VE EKONOMİ
ALANINDAKİ GELİŞMELER
1.AVRUPA’DA DÜŞÜNCE ALANINDAKİ GELİŞMELER
Avrupa’da Rönesans ve Reform hareketleri ile başlayan pozitif ve özgür düşüncenin etkisiyle skolastik düşünce yıkıldı. Bunun yerini deney ve gözleme dayalı
bilimsel çalışmalar aldı. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda felsefe ve bilimde önemli gelişmeler oldu. Bu gelişmenin XVII. yüzyılı akıl çağı, XVIII. yüzyılı ise aydınlanma çağı diye
tanımlanır. Aydınlanma, Tanrı, akıl, tabiat insan kavramlarını bir bütün olarak ve akıl
yoluyla ele almaktır.
Aydınlanmacı düşünürler ve bilim adamları, insanın tabiatın bir parçası olduğunu, aklıyla bu bütünü kavrayabileceği düşüncesini esas aldılar. Aydınlanma
düşüncesi hem Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulması, hem de Fransız İhtilali’nin
meydana gelmesinde etkili olmuş, daha sonraki dönemleri de derinden etkilemiştir. Aydınlanma düşünürleri aklın doğru kullanılmasıyla, yararlı bilgiye ulaşılabileceğini, insanın mutluluğunun her türlü baskıdan uzak olmasıyla gerçekleşebileceğini
savundular. Aydınlanmacı düşünürler çalışmalarıyla bilim ve teknoloji alanındaki
büyük gelişmelere ortam hazırladılar, Avrupa’da eşitsizlik üzerine kurulu toplumsal
yapıyı ve mutlakiyet anlayışına dayalı siyasi hayatı eleştirerek halkı bilinçlendirdiler,
Sanayi İnkılabı’na geçişin alt yapısını hazırladılar.
2. AVRUPA’DA SANAYİ İNKILABI
Sanayi İnkılabı, insan ve hayvan gücüne dayalı üretim tarzından, makine gücünün hâkim olduğu üretim tarzına geçiştir. Bu tarz üretim şekli pozitif bilimlerdeki ilerleme ve buluşların üretime uygulanmasıyla XVIII. yüzyılda İngiltere’de ortaya
çıktı. Deniz aşırı ülkelerde yapılan ticaret, İngiliz sanayisinde üretimi artırınca insan
gücü ve el tezgâhları yetersiz kaldı. Bu durum makine kullanımını zorunlu hâle getirdi. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, buhar gücü ile çalışan makinelerin ortaya
18
TARİH 4
çıkmasına ortam hazırladı. İlk makineler dokuma sanayisinde kullanıldı. Bu gelişme
üretimin artmasına yol açtı. Küçük imalathanelerde ve evlerde yapılan mahallî(yerel)
karakterdeki üretim gittikçe millî ve milletler arası boyutlara ulaştı.
Dokuma sanayi ile başlayan süreç kimya ve madencilik gibi diğer alanlarda
etkili oldu. Çok sayıda fabrika, büyük sermayeli şirketler ve bankalar kuruldu. Demir
yolu ve deniz ulaşımında büyük ilerlemeler kaydedildi. Süveyş (1869) ve Panama
Kanallarının açılması (1914) deniz ulaşımını cazip hâle getirdi. Ulaşım imkânlarının
kolaylaşması üretilen malların tüketicilere daha hızlı ve ucuz ulaşmasını sağladığı
gibi, uzak ülkelerden ham madde getirmeyi kolaylaştırdı. Bu durum iç ve dış ticareti
canlandırdı.
Resim 01.07: Sanayi İnkılabı Avrupa’da Önemli Değişikliklere Neden Oldu.
Üretimin artması, elde edilen malların pazarlanması ihtiyacını ortaya çıkardı.
Bu da Avrupa devletleri arasında bir rekabet ortamı oluşturdu. Sanayinin geliştiği
şehirlere köylerden göç başladı. İşçi sınıfı ortaya çıktı. İşçi sınıfının kötü hayat şartlarından şikâyetler çoğaldı. Bu durum sendikacılık faaliyetlerini başlattı. İşçi haklarına
yönelik düzenlemeler yapıldı. Kapitalizm, sosyalizm gibi düşünceler ortaya çıktı.
Sanayi İnkılabı Osmanlı Devleti’ni olumsuz yönde etkiledi. Ucuz Avrupa malları Osmanlı pazarlarını işgal etti. El tezgâhlarına dayalı Osmanlı üretimi, Avrupa mallarıyla rekabet edemedi. Tezgâhların kapanması işsizliği artırdı. Sonunda Osmanlı
Devleti dışarıya ham madde satan ve dışarıdan mamul madde alan bir ülke hâline
geldi. Ekonomik yapının zayıflaması ve gittikçe Avrupa devletlerinin kontrolüne girmesi, Osmanlı Devleti’nin siyasi çöküşünü de hızlandırdı.
19
TARİH 4
Avrupa’da Sömürgeciliğin Gelişimi
Bir devletin kendi sınırları dışındaki ülkeleri siyasi ve ekonomik olarak himayesi altına alması ve bu bölgelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını istedikleri gibi kullanmasına sömürgecilik denir. Sanayi İnkılabı üretim için daha fazla ham maddeye
ve üretim sonucu elde edilen malların pazarlanmasına olan ihtiyaca neden oldu. Bu
durum sanayileşen Avrupa devletlerini sömürgeciliğe yöneltti.
En büyük sömürge imparatorluğunu İngiltere kurdu. Hindistan, Avustralya,
Yeni Zelanda, Sudan, Nijerya ve Rodezya’yı sömürgeleri arasına kattı. İngiltere bu sömürgelerine giden yolları da güvenlik altında tutmaya çalıştı. Bunun için Akdeniz’de
Malta ve Kıbrıs’ı, Afrika’da Mısır’ı ele geçirdi. Fransa; Cezayir, Tunus, Mali, Nijer, Çad
ve Madagaskar’ı sömürgeleştirdi. Rusya XIX. yüzyılda geniş bir sömürge imparatorluğu kurdu. Sibirya ve Türkistan’ı topraklarına katarak Japon Denizi’ne ulaştı. Büyük
Okyanus kıyılarını demiryolu ile Moskova’ya bağladı. İtalya ve Almanya siyasi birliklerini geç tamamladıkları için sömürgecilik yarışına sonradan katıldılar. Almanya,
Afrika’nın henüz sömürgeleştirilmemiş Güneybatı Afrika, Uganda, Kenya, Tanzanya,
Namibya ve Kamerun’u ele geçirdi. İtalya, Kızıl Deniz kıyılarında Eritre ve Somali’yi
sömürgeleştirdi.
Harita. 01.02: Dünyada Sömürgeciliğin Yayılışı
20
TARİH 4
4. KONU: RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE
OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİ
1. RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI-RUS
İLİŞKİLERİ
XVIII. yüzyılda Rus Çarı I. Petro, sıcak denizlere açılma politikasını hayata geçirmeye başladı. Rusya bir yandan Karadeniz’e adım atarken diğer yandan Baltık
Denizi’ne açılmak için İsveç ve Lehistan ile mücadeleye başladı. Osmanlı Devleti’nin
güvenliği açısından Kırım ve Lehistan son derece önemliydi. Rusların Kırım’da etkin
olmaları doğrudan İstanbul’un güvenliğini tehdit etmekteydi. Lehistan ise Rusya
ile Osmanlı Devleti’nin Balkan toprakları arasında tampon bölgeydi. Nitekim Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılan Prut Antlaşması’nın bir maddesi Rusya’nın
Lehistan’ın iç işlerine karışmamasını gerektiriyordu.
a. Rus-Avusturya İttifakı ile Osmanlı Devleti Arasındaki Savaşlar(1736-1739)
Rusya’nın Lehistan’ın iç işlerine karışması, Osmanlılara karşı, İran’a destek vermesi, Azak’a saldırması üzerine Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş açtı(1736). Bir süre
sonra Avusturya da Rusya’nın yanında savaşa katıldı. Osmanlı Devleti iki cephede
birden savaşmak zorunda kaldı. Buna rağmen Osmanlı orduları önemli başarılar
elde etti. Ruslar Kırım’dan, Avusturyalılar Sırbistan’dan çıkarıldı. 1739’da Fransa’nın
aracılığıyla Avusturya ile Belgrad Antlaşması imzalandı. Buna göre Avusturya, Pasarofça Antlaşması’yla aldığı Belgrad’ı Osmanlılara geri verdi.
Avusturya ile antlaşma yapıldıktan sonra Rusya yalnız kalmıştı. Bu arada İsveç,
Osmanlı Devleti’nin yanında savaşa girmeye hazırlanıyordu. Bu durum karşısında
Rusya, yine Fransa’nın ara buluculuğuyla barışa razı oldu. Ruslarla da Belgrad’da yeni
bir Belgrad Antlaşması yapıldı(1739). Buna göre:
•Azak Kalesi yıkılmak şartıyla Rusya’ya bırakılacak,
•Ruslar savaş sırasında aldıkları yerleri geri verecek,
•Rusya Karadeniz’de savaş ve ticaret gemisi bulundurmayacaktı.
Belgrad Antlaşmaları, Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda imzaladığı son
kazançlı antlaşmalar olmuştur. Belgrad’ın geri alınması ile Osmanlı Devleti’nin
Avrupa’ya açılan kapısı yeniden ele geçirildi. Karadeniz’in Osmanlı Devleti’ne ait olduğu bir kez daha kabul edilmiş ve onaylanmış oldu.
E
BİLGİ NOTU
Bu savaşların kazanılmasında I. Mahmut döneminde yapılan askerî ıslahatların önemli rolü oldu. Fransa barış antlaşmalarında yaptığı arabuluculuklar sonucunda Osmanlı Devleti’nde yeni ve önemli imtiyazlar elde etti. Kudüs’teki Katolik
Hıristiyanlara ait kutsal yerlerin yönetimini aldı. Kanuni döneminde (1535) padişahların saltanatı süresince geçerli olan kapitülasyonlar bundan böyle sürekli hâle
geldi (1740).
21
TARİH 4
b. Lehistan Sorunu ve Osmanlı - Rus Savaşı (1768-1774)
Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki barış 1768 yılına kadar devam etti. Ancak Rusya’nın başına geçen II. Katerina sıcak denizlere çıkma politikasını sürdürüyordu. Bir yandan da Balkan milletlerini Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtıyordu. II.
Katerina ölen Lehistan kralı yerine,
kendi istediği kişinin kral seçilmesini sağladı. Lehistanlı vatanseverler Rusya’nın bu müdahalesine
karşı çıktılar. Bunun üzerine Rusya,
Lehistan’a asker göndererek onları
cezalandırmak istedi. Lehlilerin bir
bölümü Osmanlı Devleti’ne sığındılar. Ruslar, Lehlileri takip etmek
bahanesiyle sınırı geçip Lehliler
ile birlikte Türkleri de öldürünce
Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş
açtı(1768).
Böyle bir savaş için hazırlıklı olan Rusya, Osmanlı ordusunu
ağır bir yenilgiye uğratarak Eflak
ve Boğdan’ı işgal etti. Diğer yandan bu sırada Baltık Denizi’nde haResim 01.08: Çeşme Baskınını Temsil Eden Bir Tablo zırlanan bir Rus donanması Atlas
Okyanusu’ndan Akdeniz’e geçti ve
Mora kıyılarına kadar geldi. Ruslar Mora’da Rum halkını ayaklanmaya teşvik ettiler.
Ruslara güvenerek Rumların başlattığı ayaklanma bastırıldı. Bunun üzerine Rus donanması Çeşme’de demirli bulunan Osmanlı donanmasına ani bir baskın yaparak
donanmayı yaktı(1770).
Rusya’nın bu başarıları Avusturya’yı endişelendirdi. Çünkü Rusların işgal ettiği
Eflak ve Boğdan’da onların da gözü vardı. Avusturya ve Prusya’nın araya girmesiyle
Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı (1774).
Küçük Kaynarca Antlaşması’na göre:
•Kırım’a bağımsızlık verilecek ve Kırım hanları sadece dinî bakımdan Osmanlı
halifesine bağlı olacak,
•Azak Kalesi etrafındaki arazi, Kabartay bölgesi Rusya’ya verilecek, iki devlet
arasındaki sınır Buğ Nehri olacak,
•Rusya bu savaşta işgal etmiş olduğu Eflak, Boğdan, Besarabya ve Akdeniz’deki
adaları Osmanlı Devleti’ne geri verecek, buna karşılık Osmanlı Devleti bu yerlerde
22
TARİH 4
genel af ilan edecek ve buradaki halktan belli bir süre için vergi almayacak,
•Rus tüccarlar, Karadeniz ve Akdeniz’deki Türk sularında ve limanlarında serbestçe
ticaret yapabilecek, Fransa ve İngiltere’ye verilmiş olan kapitülasyonlardan
faydalanacak,
•Ruslar İstanbul’da sürekli elçi bulundurabilecek ve gerekli gördüğü yerlerde
konsolosluk açabilecek,
•Ruslar Osmanlı uyruğunda olan Ortodokslarla, Eflak ve Boğdan beylerinin
haklarını koruyacak,
•Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti.
Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin imzaladığı en ağır şartlar taşıyan antlaşmalardan biridir. Bu antlaşmayla ilk defa halkı Türk ve Müslüman olan
bir bölge(Kırım) kaybedildi. Karadeniz’in “Türk Gölü” özelliği sona erdi. İstanbul, Balkanlar ve Boğazlar Rus tehdidi altına girdi. Rusya, Ortodoksları himaye hakkını elde
ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışma fırsatı kazandı.
Harita. 01.03: Küçük Kaynarca Antlaşma’sına Göre Osmanlı Devleti’nin Avrupa Sınırları
Rusya, Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Kırım’ı ele geçirmek için harekete geçti. Ruslar kendilerine taraftar olan Şahin Giray’ı zorla han seçtirdiler. Şahin
Giray’ın hanlığını kabul etmeyen Kırım halkı ayaklandı. Şahin Giray, Rus ordusunu
Kırım’a çağırdı. Osmanlı Devleti bunun üzerine savaşa hazırlandı. Fransa’nın aracılığıyla iki devlet temsilcileri Haliç’te Aynalıkavak Köşkü’nde görüşme yaptılar. Aynalıkavak Tenkihnamesi (sözleşme) adını alan bu yeni antlaşmaya göre(1779); Rus-
23
TARİH 4
ya, Kırım’daki askerlerini çekecek, buna karşılık Osmanlı Devleti de Şahin Giray’ın
hanlığını kabul edecekti. Ancak bir süre sonra Kırım halkı Rus yanlısı Şahin Giray’a
karşı tekrar ayaklandı. Şahin Giray Rusya’ya sığınmak zorunda kaldı. II. Katerina bunu
bahane ederek Kırım’a bir ordu gönderdi ve Kırım’ı Rusya’ya kattığını ilan etti(1783).
Osmanlı Devleti’nin savaşacak askerî ve ekonomik gücü olmadığından bu duruma
karşı çıkamadı.
Bu sırada Rusya ve Avusturya, Osmanlı Devleti’ni paylaşmak için bir proje hazırladılar. Buna göre Avusturya; Sırbistan, Bosna, Hersek ve Adriyatik kıyılarını alacak,
Rusya ise Eflak ve Boğdan’ı işgal ederek burada Rusya ve Avusturya’ya bağlı Dakya
Devleti kuracaktı. Grek projesi ile de merkezi İstanbul olmak üzere Grek Devleti kurulacak ve bu devletin başına II. Katerina’nın torunu, XIII. Konstantin getirilecekti.
Bu antlaşma İngiltere’yi telaşa düşürdü. Diğer taraftan Rusya ve Avusturya’nın
güçlenmesini çıkarlarına uygun bulmayan Prusya da Osmanlı Devleti’ni destekledi. Osmanlı Devleti, İngiltere ve Prusya’nın kışkırtması sonucu Rusya’ya savaş açtı.
Bir süre sonra savaşa Avusturya da girince Osmanlı orduları ikiye ayrılmak zorunda
kaldı. Avusturyalılar Bosna’yı; Ruslar Boğdan’ı işgal etti. Ruslar Özi Kalesi’ni alarak
halkı kılıçtan geçirdiler. Bu felaket haberi İstanbul’a gelince I. Abdülhamit üzüntü ve
kederinden öldü. Yerine III. Selim geçti(1789).
5. KONU: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN
KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ
1. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI
Amerika’nın 1492’de keşfinden sonra İspanyollar, Meksika ve Güney Amerika’da,
Portekizliler Brezilya’da, Fransızlar Kanada’da, İngilizler de bugünkü ABD’nin Atlas
Okyanusu kıyılarına yerleşerek sömürgeler meydana getirdiler. İngilizler de XVI. yüzyılın sonlarından itibaren bu kıtaya gelerek koloniler kurdular.
XVII. yüzyıl başlarında Kuzey Amerika’da on üç İngiliz koloni sömürgesi vardı.
Her sömürgenin başında İngiliz kralı tarafından atanan bir vali bulunurdu. Ancak bu
on üç koloni İngiltere’deki parlamentoda temsil edilmiyordu. İngiliz Parlamentosu
Yedi Yıl Savaşları’nda uğradığı zararları gidermek ve ekonomik durumunu düzeltmek için sömürgelerine, bu arada Amerika’daki kolonilerine de yeni vergiler koydu.
Koloniler, İngiliz Parlamentosu’nda temsilcileri bulunmadığını ileri sürerek bu vergileri kabul etmediler. Peşinden de İngiliz mallarını boykot ettiler. Bunun üzerine
İngiltere, Boston Limanı’nı abluka altına aldı. Koloni halkı buna karşı çıktı. Böylece
koloniler İngilizlere karşı isyanı başlatmış oldu.
Koloni temsilcileri 1774 yılında Filedelfiya’da toplandılar. Toplantı sonucunda, İngiliz hükümetinden kolonilerin onayı alınmadan vergi alınmaması ve ticareti
önleyici kanunların konulmamasına karar verildi. İngiltere bunu reddedince ikin-
24
TARİH 4
ci kez Filedelfiya’da toplanan koloniler İngiltere’ye savaş ilan ettiler. Toplanan ordunun komutanlığına George Washington (Corc Vaşingtın) getirildi. II. Filedelfiya
Kongresi’nde Amerikan kolonileri bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kongre, İnsan Hakları
Bildirisi’ni kabul ve ilan etti(4 Temmuz 1776). Bu bildiriye göre,“ İnsanların doğuştan
birtakım hakları vardır. Bunlar devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Bu haklar
yaşama hakkı, özgürlük hakkı ve mutluluğu arama hakkıdır. Bu hakları kuvvetini
halktan alan ve halkın arzusuyla iş başına gelen hükümetler kurar.’’
Savaş sekiz yıl sürdü. Fransız, İspanyol ve Hollandalıların desteğini alan koloniler büyük başarılar elde ettiler. Fransa’nın kolonilere destek vermesi üzerine Amerikalılar ile İngilizler arasındaki savaş bir İngiltere-Fransa savaşı hâline geldi. Bir süre
sonra İngiltere’ye düşman olan İspanya ve Hollanda’da Fransa’nın yanında yer aldılar. Sonunda İngilizler barış istemek zorunda kaldılar. İngiltere Versay Antlaşması
ile(1783) savaşa son vererek Amerika Birleşik Devletleri’nin bağımsızlığını kabul etti.
Resim 01.09: George Washington Amerikan Bağımsızlık Savaşında
1787 yılında Amerikalılar bir anayasa hazırladılar. Bu anayasaya göre Amerika
Devleti federal bir cumhuriyet oluyordu. Buna göre her devlet iç işlerinde serbest
kalıyor, buna karşılık hepsinin dış siyaseti, savunmaları ve ekonomileri ortak olarak
yürütülüyordu. İlk cumhurbaşkanı olarak bağımsızlık savaşlarında büyük yararlılıkları görülen George Washington seçildi.
25
TARİH 4
Harita. 01.04: Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuruluşunu ve Genişlemesini Gösteren Harita
Avrupa’dan Amerika’ya yapılan göçler sonunda Avrupa’da işsizlik azaldı. Avrupa kültür ve medeniyeti yeni bir yayılma alanı buldu. Amerika Birleşik Devletleri,
yeni bir denge unsuru oldu.
Amerika Birleşik Devletleri kurulduktan kısa bir süre sonra Akdeniz’de ticari
etkinliğe başladı. 1795’te Cezayir, 1796’da Trablusgarp ve 1797’de Tunus’la ticaret
antlaşmaları imzaladı. Böylece dolaylı olarak Osmanlı Devleti ile de ilk ticari ilişkiler
başlamış oldu. İlk kez bir Amerikan ticaret gemisi 1800 yılında İzmir’e, savaş gemilerinden oluşan bir filo da İstanbul’u ziyaret için geldi. Doğu Akdeniz’de ticari faaliyetlerini artıran Amerikalılar, İzmir’de bir konsolosluk açmak için girişimde bulunmuşlar ve 1810 yılında İzmir ve Amerika arasında ilk kez düzenli bir biçimde ticari
seferler yapılmaya başlanmıştır.
2. FRANSIZ İHTİLALİ(1789)
XVIII. yüzyılın sonlarına doğru meydana gelen Fransız İhtilali, sadece Fransız
ve Avrupa tarihinin değil, dünya tarihinin de en önemli olayları arasında yer alır. Bu
önemli olay Yakın Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
26
TARİH 4
a. Fransız İhtilali’ni Hazırlayan Nedenler
Sosyal Nedenler: Fransız toplumu, aralarında eşitsizlikler olan soylular, rahipler, burjuvalar ve köylülerden oluşmaktaydı. Soylular, devlet yönetimi (valilik, bakanlık, devlet memurluğu vs.)ve askerlikle uğraşırlar, devlete vergi vermezlerdi. Fransız
topraklarının büyük bölümü bunların elinde idi. Soylulardan sonra gelen imtiyazlı
sınıf olan rahipler, kilisenin zengin toprakları üzerinde lüks ve rahat içinde yaşıyorlar,
vergi vermiyorlardı. Burjuvalar; şehirlerde oturan, doktor, mühendis, avukat ve tüccar gibi kişilerden oluşan sınıftı. Ekonomik durumu iyi olan ve devlete vergi veren
burjuvaların, devlet yönetiminde siyasi hakları yoktu. Bu sınıf zamanla güçlenerek
soylularla eşit haklar istemeye başladı.
Ülke nüfusunun en büyük kısmını oluşturan köylüler çok zor şartlarda yaşıyorlardı. Fransa nüfusunun yüzde doksanını oluşturdukları hâlde, toprakların küçük bir
kısmını ellerinde bulunduruyorlardı. Özellikle vergiler bu sınıfa yüklenmişti. Askerlik
yaparlar, soyluların ve rahiplerin tarlalarında çalışırlardı. Buna karşılık hiçbir hakları
yoktu.
Krallık Rejiminin Baskısı: Fransa krallıkla yönetilmekte olup kral, ülkenin tek
hâkimi idi. Ülkeyi soylular ve ruhban sınıfına dayanarak yönetiyordu. Halk yokluk
çekerken krallar Paris yakınlarında Versay Sarayı’nda lüks ve eğlence içinde yaşarlardı. Masraflarını karşılamak için halktan zorla vergi toplarlardı. Devleti yönetenler
halktan tamamen kopmuştu. Bu durum halkın memnuniyetsizliğine ve tepkisine
neden oldu.
Fransız Aydınlarının Etkisi: Fransa’da XVIII. yüzyılda birçok aydın (Monteskiyö,
Volter, Didero, Jan Jak Russo vb.) yetişti. Bu aydınlar aynı zamanda her türlü düşünce sisteminde akla öncülük tanıyan aydınlanma akımın da öncüleri oldular. Bunlar
eserlerinde fikir ve vicdan özgürlüğünü, insan haklarını, eşitliği savunuyorlardı. Bu
aydınlar Fransa’da monarşik yapının değişmesi gerektiğini savunarak ihtilalin fikrî
yapısını oluşturdular.
Ekonomik Nedenler: Fransız İhtilali’nin en önemli nedeni devletin ekonomik
durumunun bozulmasıdır. Fransa’nın XVIII. yüzyılda girdiği savaşlar pahalıya mal
olmuş, hazine boşalmıştı. Fransa, İngiltere ile yaptığı Yedi Yıl Savaşları’ndan yenilgiyle çıkmış ve Amerikan bağımsızlık mücadelesinde İngiltere’ye karşı bağımsızlık
yanlılarına destek vermişti. Bu yüzden vergiler fazlalaşmış, halk bu vergilerin ağırlığı
altında ezilmişti. Sarayın gereksiz masraflarıysa artarak devam ediyordu.
b. İhtilalin Başlaması ve Genişlemesi
Kral bunalıma çare bulmak için Millî Meclisi (Eta Jenerö) toplantıya çağırdı. Bu
meclisi kral, halktan yeni vergilerin toplanması için oluşturmuştu. Ancak bu toplantıda soylular ve rahipler ile halk temsilcileri arasında anlaşmazlık çıktı. Kralın meclisi zorla dağıtmak istemesi üzerine halk ayaklandı (14 Temmuz 1789). Halk, Bastil
Hapishanesi’ni ele geçirerek buradaki tutukluları serbest bıraktı. Böylece ihtilal baş27
TARİH 4
lamış oldu.
Resim 01.10: Fransız İhtilali’ni Gösteren Temsilî Resim
Halk temsilcileri yeni bir anayasa yapma hazırlıkları için kurucu meclis oluşturdular. Kurucu meclis ilk olarak soyluların ve rahiplerin imtiyazlarını kaldırdı, “İnsan ve
Vatandaş Hakları Bildirisi”ni ilan etti (28 Ağustos 1789).
İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisine göre:
•Her insan doğuştan hür ve diğerleriyle eşittir.
•Devlet gücü millete ait olmalıdır.
•Sadece milletin seçtiği temsilcilerin yönetme hakkı vardır.
•Hâkimiyet milletindir. Hiçbir kişi ve kuruluş milletçe verilmeyen bir hâkimiyeti
kullanamaz.
•Özgürlük başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir.
•Özgürlüğün sınırı ancak kanunla belirlenir.
•Devletin görevi, vatandaşa hürriyetler tanımak ve onları korumaktır.
Kurucu meclis bir anayasa hazırladı. Kralın mutlak egemenliğini sınırlayan bu
anayasa ile Fransa’da meşrutiyet rejimi kurulmuş oldu.
c. Fransız İhtilali’nin Sonuçları
Fransa’da başlayıp Avrupa’da ve daha sonra bütün dünyada önemli gelişmelere neden olan Fransız İhtilali’nin önemli sonuçları şunlardır:
•Soylular ve rahipler imtiyazlarını kaybettiler; eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri
28
TARİH 4
yaygınlaşmaya başladı.
•Mutlak krallıkların yıkılabileceği görüldü. Avrupa’da mutlak yönetimler sarsıntıya
uğradı.
•İngiltere ve ABD’de görülen demokratik gelişmeler Avrupa’da da etkili olmaya
başladı.
•Milliyetçilik akımı gelişti ve zamanla bütün Avrupa’yı etkisi altına aldı. Milliyetçilik
fikri imparatorlukların parçalanmasına ve millî devletlerin kurulmasına neden
oldu.
•Fransız İhtilali, getirdiği bu değişikliklerle Yeni Çağ’ın sonu, Yakın Çağ’ın başlangıcı
olarak kabul edilmiştir.
d. Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne Etkileri
Osmanlı Devleti birçok milletten oluşmuştu. Milliyetçilik fikrinin yayılmasıyla
Osmanlı Devleti’ndeki azınlıklar kendi millî devletlerini kurmak için harekete geçtiler. Çıkardıkları isyanlar Avrupalı devletler ve özellikle Rusya tarafından desteklendi.
XIX. yüzyıl Osmanlı Devleti için “ayaklanmalar yüzyılı” oldu. Bu ayaklanmalar Avrupa
devletlerinin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmaları için bir fırsat oldu. Avrupa
devletleri milliyetçilik fikirlerini kendi ülkelerinde engellerken Osmanlı Devleti’nde
teşvik etmişler, böylece Osmanlı Devleti’nin parçalanma ve çöküşünü hızlandırmışlardır.
Tanzimat Fermanı’nın ilanı, hukuk devleti anlayışının başlaması, Yeni Osmanlıların (Jön Türkler)ortaya çıkması, Kanunuesasi’nin hazırlanması ve meşrutiyetin ilanında Fransız İhtilali’nin getirdiği düşünceler etkili olmuştur.
Resim 01.11: Napolyon Bonapart’ı Avrupa’daki İhtilal Savaşlarında Gösteren Bir Tablo
29
TARİH 4
e. Fransız İhtilali’nin Avrupa ve Dünya Ülkelerine Etkileri
Fransız İhtilali’nin getirdiği prensipler, Avrupa’da çok uluslu ve krallıkla yönetilen diğer devletleri rahatsız etti. İngiltere, Avusturya, Prusya ve İspanya gibi devletler
ihtilal fikirlerinin yayılmaması için Fransa’ya savaş açtılar. 1793 yılından 1815 yılına
kadar süren bu savaşlara “ihtilal savaşları” adı verilir. Bu savaşlar sırasında Napolyon
Bonapart, Avrupa’nın büyük bir kısmını hâkimiyeti altına aldı. Napolyon Savaşları
da denilen bu savaşlar sonunda Fransa mağlup oldu (1815). İngiltere, Avusturya,
Prusya, Rusya savaşın sonuçlarını değerlendirmek ve Avrupa’da bozulan sınırları ve
siyasi dengeyi yeniden düzenlemek için Viyana’da Avusturya Arşidükü Metternich
(Meternik) başkanlığında bir kongrede toplandılar(1815). Bu devletler Meternik sistemi adı verilen bir politika oluşturdular. Bu sisteme göre Avrupa’nın neresinde bir
ayaklanma çıkarsa birlikte hareket ederek ayaklanma bastırılacaktı.
Viyana Kongresi’nde sınırların belirlenmesinde, dil, din, milliyet unsurları dikkate alınmadı. Bu nedenle Avrupa’da barış ve huzur sağlanamadı. Fransız İhtilali’nin
yaydığı düşünceler, Avrupa devletlerinde 1830 ve 1848 yıllarında ihtilaller yaşanmasına neden oldu.
6. KONU: III. SELİM DÖNEMİ
I. Abdülhamit’in ölümü üzerine
yerine III. Selim geçti. III. Selim şehzadeliğinde iyi eğitim görmüş, yenilik hareketleri içinde yetişmiş; ülkenin içinde
bulunduğu sorunları ve Avrupa’daki gelişmeleri bilen birisiydi. Padişah olduğu
zaman 1787’de başlayan Osmanlı-Rus ve
Avusturya savaşı devam etmekteydi.
a. Osmanlı-Rus ve OsmanlıAvusturya Savaşları (1787-1792)
Rusya, Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım’ı Osmanlı Devleti’nden
ayırmış; daha sonra da işgal ederek kendisine bağlamıştı (1783). Karadeniz ve
Balkanlar’da etkin olmak isteyen Rusya,
bu amaçla Kırım’ı üs hâline getirmiş ve
Avusturya ile ittifak yapmıştı. I. AbdülResim 01.12: Saray Ressamı Kapıdağlı
hamit döneminde 1787’de başlayan saKonstantin’in III. Selim Portresi
vaş III. Selim tahta geçtiğinde de devam
ediyordu. Bu sırada Belgrad’a saldıran Avusturyalılar püskürtüldü. Ancak Ruslar, Os-
30
TARİH 4
manlı ordusunun iki cephede savaşmasından yararlanarak Bender, Kili ve Akkerman
Kalelerini işgal ettiler. Yeniden saldırıya geçen Avusturya ordusu da Belgrad’ı işgal
etti. Rusya ve Avusturya’nın güçlenmesi Prusya’nın çıkarlarına aykırı idi. Bu nedenle
Prusya, Osmanlı Devleti ile bir ittifak antlaşması yaparak Avusturya sınırına askerî
yığınak yaptı. Osmanlı-Prusya yakınlaşması ve Fransa’da çıkan ihtilalin kendi ülkelerine de sıçraması ihtimali üzerine Avusturyalılar savaştan çekildi. Osmanlı Devleti
ile Avusturya arasında imzalanan Ziştovi Antlaşması ile (1791), Avusturya savaş sırasında aldığı yerleri Osmanlı Devleti’ne geri verdi. Bu antlaşmadan sonra bir daha
Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında bir savaş yapılmadı. Bir yıl sonra da Rusya ile
Yaş Antlaşması imzalandı(1792). Buna göre:
•Osmanlı Devleti, Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu onaylayacak,
•Rusya, ele geçirdiği Bender, Kili ve Akkerman’ı Osmanlılara geri verecek,
•Dinyester Nehri iki devlet arasında sınır kabul edilecekti.
Kırım’ı almak için bu savaşa giren Osmanlı Devleti, Kırım’ı alamadığı gibi,
Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Bu ise, İstanbul ve Boğazların Rus tehdidine açık hâle gelmesine neden oldu. Avusturya’nın Osmanlı
Devleti’yle barış yapması, Fransız İhtilali’nin yol açtığı siyasi gelişmeler, Rusya’nın
Avusturya ile planlayıp uygulamaya koymak istediği Dakya ve Grek projelerinin gerçekleşmesini önledi. Ancak Kırım’ı ele geçiren Rusların Karadeniz’deki etkinliği daha
da arttı. Bu ise Osmanlı Devleti için Rus tehdidini daha ciddi hâle getirdi. Öte yandan
bu savaş, Osmanlı Devleti’nin askerî gücünün artık çok zayıflamış olduğunu da ortaya koymuştur. Bu nedenle Osmanlı Devleti ilk kez, Avrupa devletlerinden yardım
isteme zorunluluğunu duymuş, bu ise Osmanlı Devleti’ni diplomatik bakımdan dışa
açılmaya sevk etmiştir.
b. III. Selim Dönemi Islahatları
III. Selim daha şehzadeliği sırasında Avrupa’daki gelişmeleri yakından takip etmişti. Kendisinden önce yapılan ıslahat hareketlerini yeterli bulmayarak Avrupa’ya
gönderdiği güvendiği adamlara Batı’daki gelişmeler hakkında raporlar hazırlattı.
Diğer yandan da devlet adamlarına, ıslahat hakkındaki fikirlerini bir rapor hâlinde
kendisine bildirmelerini istedi. III. Selim, devletin önde gelen ve tanınmış kişilerinin
görüşlerini aldı. Bunlara kendi görüşlerini de ekleyerek yapılacak yenilikleri planladı. III. Selim bundan sonra on kişiden oluşan bir ıslahat komisyonu kurdu. Bu komisyon yaptığı çalışmalar sonunda yönetim, askerlik, ticaret, sanayi, bilim ve kültür
alanlarında yapılacak yenilikleri kapsayan ayrıntılı bir program hazırladı. III. Selim’in
yaptığı ıslahatların tümüne “Nizamıcedit” adı verildi. III. Selim askerî ıslahatlara öncelik verdi. Yeniçerilere haftanın belirli günlerinde eğitim mecburiyeti koydu. Nizamı
cedit adıyla yeni bir ordu kurdu. Bu orduyu eğitmek için Fransa ve Prusya’dan askerî
uzmanlar getirtti. Bu ordunun mali ihtiyaçlarını karşılamak için iradıcedit adı verilen
yeni bir hazine kuruldu. Nizamıcedit ordusu kısa zamanda sayıca arttı. Bu yeni ordu,
31
TARİH 4
Napolyon Bonapart’ın Mısır’ı işgali sırasında Akka Kalesi önlerinde Fransız ordusunu
yenilgiye uğrattı.
III. Selim donanmaya da önem verdi. Tersaneyi yeniden düzenledi. III.
Mustafa’nın açmış olduğu Deniz Mühendishanesi genişletildi. Yeni gemiler yapıldı. Mühendishaneiberrihümayun (Kara Mühendis Okulu) adı ile yeni bir okul açıldı. III. Selim bir taraftan da dış siyasete önem verdi. Paris, Londra, Viyana ve Berlin
gibi başlıca Avrupa başkentlerine devamlı elçilikler kurdu. Böylece Avrupa siyaseti
ve Avrupa’daki gelişmeler yakından takip edildi. Halkın yerli malı kullanması teşvik
edildi. Yerli ticareti korumak için Avrupalıların ülke içinde ticaret yapmaları yasaklandı. Osmanlı ticaret gemilerinin çoğaltılmasına çalışıldı.
c. Osmanlı-Fransız Savaşı(1798-1801)
Fransa’da ihtilal çıktığında bütün Avrupa devletleri Fransa’ya karşı cephe aldıkları hâlde, Osmanlı Devleti geleneksel dostluğa bağlı kalarak Fransız yönetimini
tanımıştı. Fransa, Mısır’ı alarak, en büyük düşmanı İngiltere’yi Akdeniz’den uzaklaştırmayı ve İngiliz sömürgelerine giden yolu kontrol altına almayı amaçlıyordu. Osmanlı- Fransız savaşı, Napolyon Bonapart’ın Osmanlı kuvvetlerini yenerek Kahire’yi
işgal etmesiyle başladı (1798).
Bölgede önemli çıkarları olan İngiltere ve Akdeniz’de etkinlik kurmak isteyen
Rusya, Fransa’nın Mısır’a yerleşmesini engellemek için Osmanlı Devleti’ne yardım
teklif ettiler. Osmanlı Devleti bu teklifi kabul ederek bu devletlerle ittifak yaptı. Bunun üzerine Rus donanması tarihte ilk defa Boğazları geçerek Akdeniz’e açıldı. Amiral Nelson komutasındaki İngiliz donanması, Ebukır denilen yerde ani bir baskınla
Fransız donanmasını yaktı. Donanmasını kaybeden Napolyon Bonapart, Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak için Suriye’ye yürüdü ve Akka Kalesi’ni kuşattı. Ancak
Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Nizamıcedit askerlerine yenildi ve tekrar Mısır’a
çekildi. Kötü duruma düşen Fransızlar El-Ariş Antlaşması’yla (1801) Mısır’dan çekildi.
1802 yılında yapılan Paris Antlaşması’yla iki taraf arasında savaşa son verilerek iki tarafın birbirinin toprak bütünlüğüne saygı göstereceği fikri kabul edildi. Buna karşılık Fransa’ya daha önce verilen kapitülasyonlar yenilenecek, Fransız ticaret gemileri
Karadeniz’de serbestçe dolaşabilecekti.
Osmanlı Devleti yardıma gelen İngilizlerin Mısır’dan çıkmak istememeleri
üzerine, onların da Mısır üzerinde emelleri olduğunu anladı. İngiltere ve Rusya’nın,
Osmanlı Devleti’ne karşı olumsuz politika izlemeye başlamaları, Osmanlı Devleti ile
Fransa arasında dostluğun yeniden başlamasına neden oldu.
E
BİLGİ NOTU
Tarihte ilk kez yapılan bu Osmanlı- Fransız savaşı Osmanlıların ülke güvenliğini ve topraklarını tek başına koruyamayacağını gösterdi. Osmanlı Devleti dış
politikasında değişiklik yaparak denge politikası izlemeye başladı.
32
TARİH 4
7. KONU. XVIII.YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ
DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR
1.OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR
a. Osmanlı Devleti’nde Yönetim
Osmanlı Devleti’nde kuruluştan itibaren devlet yönetiminde birinci derecede
rol oynayan Divanıhümayun toplantıları XVII. yüzyıldan itibaren haftada iki güne
inmişti. XVIII. yüzyıl sonlarında da tamamen terkedilmiş, bunun yerini Sadrazam
Divanı(İkindi Divanı) almıştı. Bundan böyle Divan toplantıları sadrazamın konağında yapılmaya başlandı. Buraya Babıali deniliyordu. Devlet işleri Babıali’de görüşülüyor, alınan kararları sadrazam, saraya gederek padişaha sunuyordu. Babıali ifadesi
zamanla Osmanlı hükümeti anlamında kullanılmaya başlandı.
XVIII. yüzyılda dış ilişkilerin önem kazanması, diplomasi faaliyetlerinin öne
çıkması, kalemiye sınıfının önemini ve ağırlığını artırdı. Reisülküttap daha önce nişancıya bağlı olarak çalışırken, diplomasinin önem kazanmasıyla nişancının önüne
geçti. Buna bağlı olarak reisülküttaba bağlı kalemler de önem kazandı. Daha sonra
da devletin dış işleri ile ilgili bütün faaliyetleri onun görev alanına girdi.
Resim 01.13: Resülküttabı Avrupalı Bir Sefirle Gösteren Resim
b. Taşra Teşkilatı
Osmanlı Devleti, tarımsal üretimden vergilerin toplanmasına, iç ve dış güvenliğin sağlanmasına kadar çeşitli hizmetleri tımar sistemi aracılığıyla sağlıyordu. Bu
33
TARİH 4
yüzden Osmanlı Devleti’nde tımar sistemi ordu, güvenlik ve ekonomi ile doğrudan
bağlantılıydı. XVIII. yüzyılda tımar sisteminin bozulması Osmanlı Devleti’nde birçok
alanda aksaklıkların yaşanmasına neden oldu. Tarımla uğraşan insanlar, sistemin
bozulmasıyla yeni iş alanları ve geçim kaynakları aramaya başladılar. Şehirlere göç
başladı.
Tımar sisteminin bozulması vergi toplama yönteminde de değişikliğe yol açtı.
XVIII. yüzyıla kadar devlet, tımar dışında kalan toprakların gelirlerini açık artırma yoluyla mültezim denen kişilere kiralıyordu. XVIII. yüzyılda tımar sistemi işlevini yitirince vergi kaynakları mukataaya çevrilerek doğrudan devlet hazinesine gelir olarak
kaydedildi. Bununla, devlet hazinesinin yeni gelir kaynaklarına kavuşması amaçlanmıştır. Uzun süren savaşların artan masraflarını ve hazinenin para ihtiyacını karşılamak için mukataalar malikâneye dönüştürüldü. Malikâne sistemiyle mukataalar
belirli bir süre için değil, sürekli olarak ve hayat boyu ihale edilmeye başlandı.
İstanbul’da oturan malikâne sahipleri, malikânelerini mültezimler yoluyla idare etmeye başladılar. Mültezimler genelde mukataa bölgesindeki eşraf ve âyanlardı.
Âyanlar zamanla malikâneleri ele geçirdiler. Daha sonra mütesellimlik, voyvodalık,
muhassıllık gibi resmî görevlere yükseldiler. Böylece, taşrada zaten güçlü konumda
olan âyanlar, yönetici ve askerlik görevlerini de üzerlerine alarak büsbütün nüfuzlu
hâle geldiler.
XVIII. yüzyıl başlarından itibaren sancaklara merkezden gönderilmek yerine,
yerli ailelerden idareciler tayin edildi. Âyanlar bölgelerindeki vergilerin toplanması,
bilirkişilik, vakıfların idaresi gibi çeşitli konularla uğraşmışlar; devlet işlerinin halka
duyurulması, halkın işlerinin devlet nezdinde yapılması konularında resmî görevler üstlenmişlerdir. Merkezî otoritenin zayıflamasına bağlı olarak âyanlar da güçlenmişlerdir.
Malikâne uygulaması XVIII. yüzyıl boyunca devam etti. 1768-1774 OsmanlıRus Savaşı’nın ağır giderleri ve Küçük Kaynarca Antlaşması’yla Rusya’ya savaş tazminatı ödenmesi, hazineye büyük yük getirmişti. Hazineye kaynak sağlamak amacıyla
1775 yılında esham adıyla iç borçlanmaya gidildi. Pay ve gelir ortaklığı senetleri anlamına gelen esham uygulaması, kâğıt paraya geçişin ilk aşaması sayılır.
2. XVIII. YÜZYIL ISLAHATLARININ AMACI VE ÖZELLİKLERİ
XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti, Avrupa’dan bilim, teknik ve askerlik alanlarında geri olduğunu kabul etti. XVII. yüzyıldaki ıslahatlardan farklı olarak Avrupa’nın
bu alanlardaki birikiminden yararlanma yoluna gidildi. Avrupa’daki gelişmeleri daha
yakından takip etmek amacıyla Avrupa başkentlerine önce geçici, daha sonra sürekli büyükelçilikler açıldı.
Avrupa devletleriyle yapılan savaşlarda alınan yenilgiler, askerî alanda ıslahatlara öncelik verilmesine neden oldu. Osmanlı ordusunun savaşlarda aldığı yenilgi-
34
TARİH 4
lere son vermek amacıyla Avrupa tarzında bir ordu kurulması ihtiyacı hissedildi. I.
Mahmut, Osmanlı Devleti’ne sığınarak Müslüman olan ve Ahmet Paşa adını alan
Fransız generali Kont dö Bonneval’ı topçu sınıfını modernleştirmekle görevlendirdi. Ahmet Paşa 1735 yılında Üsküdar ‘da Humbaracı Ocağı’nı kurdu. Osmanlı’ da ilk
olarak Avrupa yöntemiyle yeni bir askerî mühendislik okulu açılmış oldu. İlk defa bu
dönemde Avrupa’dan danışman subaylar getirildi. Osmanlılarda Avrupa tarzı modern eğitimde ikinci teşebbüs, Fransız subayı Baron dö Tot’un III. Mustafa’nın isteğiyle İstanbul’da açtığı Topçu Okuludur. 1774 yılında Avrupa tarzında oluşturulmuş
olan Sürat Topçuları Ocağı da III. Mustafa zamanında açıldı. 1768-1774 Osmanlı- Rus
Savaşı sırasında Rus donanması, Çeşme’de bulunan Osmanlı donanmasını yakmıştı.
Bu durum Osmanlı devlet adamlarını güçlü bir donanmaya sahip olmak için modern bir askerî okul açmaya yöneltti. III. Mustafa zamanında Mühendishaneibahrihümayun açıldı (1773). Bu okul bugünkü Deniz Harp Okulunun temelini oluşturur.
III. Selim zamanında askerî
ıslahatlara daha
çok önem verildi.
Mühendishanei
bahrihümayun
genişletildi. 1793
yılında Osmanlı
ordusuna kara
subayı yetiştirmek
amacıyla
Mühendishanei
b e r r i h ü m ay u n
açıldı. Avrupalı
uzmanların da
Resim 01.14: Mühendishaneibahrihümayun (İTÜ)
ders verdiği bu
okulda topçuluk,
istihkâm ve haritacılık öğretimi yapılıyordu. Ancak bu dönemdeki ıslahatlar da XVII.
yüzyılda olduğu gibi devlet politikası olmayıp kişilere bağlı kaldı. Yapılan ıslahatlar,
bazı çıkar çevreleri, ulema ve yeniçerilerin tepkisiyle karşılaştığından tam anlamıyla
başarı sağlanamadı.
XVIII. Yüzyıl Islahatlarının Osmanlı Toplumu ve Kültürüne Etkileri
XVIII. yüzyılda Osmanlılar ve Avrupalılar arasında askerî, siyasi ilişkiler toplumsal alanda da etkili oldu. Bunda karşılıklı olarak büyükelçiliklerin açılması, Avrupa’dan
danışmanlar getirilmesi, Avrupa’ya giden görevlilerin ve Osmanlı vatandaşlarının, ilgilerini çeken yenilikleri Osmanlı ülkesine getirmeleri, Avrupa ile ticari ilişkileri bulunan
Rum ve Ermeni ailelerin Avrupa kültürünü Osmanlı toplumuna taşımaları etkili oldu.
Bu ilişkiler günlük hayatı etkilediği gibi yeni bir hayat tarzını da beraberinde getirdi.
35
TARİH 4
Osmanlı toplumunda hayat tarzının değişmesi Lale Devri ile başladı. Bu dönemde İstanbul’un çeşitli semtlerine inşa edilen çok sayıda gösterişli köşk, geniş
bahçeler, havuzlar ile süslendi. Bu gösterişli hayat bir süre sonra halk tabakalarına
da yansıdı ve lüks merakı arttı. Avrupa tarzında yapılmış mobilyalar kullanılmaya
başlandı. Zengin tabaka, konaklarında kullanılmak üzere Avrupa’dan eşya getirtmeye başladı. Avrupa tarzında giyinmek, eğlenceler düzenlemek ve Avrupa’nın hayat
tarzını benimsemek moda oldu.
b. Islahatlar ve Osmanlı Eğitim Sistemi
Lale Devri’nde matbaanın açılması, eğitim ve öğretim hayatını da olumlu etkiledi. Tarih, coğrafya, dil, matematik gibi alanlarda eserler basıldı. Önemli eserlerin
matbaada basılması ve ucuz fiyatla satılması okuma-yazma eğilimini artırdı. Bir bilim heyeti oluşturularak Doğu ve Batı dillerinden tercümeler yapıldı. I. Mahmut’tan
itibaren Batı tarzında örgütlenen askerî eğitim kurumları açıldı. Bu okullarda yabancı dil de öğretildi. XVIII. yüzyılda açılan teknik okullar için yabancı uzmanlardan
başka matematik, fizik, savaş sanatı konularında kitaplar ve ansiklopediler getirildi.
Bunların bir kısmı Türkçeye çevrildi.
c. XVIII. Yüzyılda Islahatlar ve Osmanlı Sanatı
Osmanlılarda Lale Devrinde, klasik Osmanlı mimari anlayışında değişiklikler
başlamış, Batı etkisinde mimari örnekleri ortaya çıkmıştır. Avrupa ile kurulan ilişkiler
sonunda Türk mimari eserlerinde barok ve rokoko üslupları etkili olmaya başladı.
Nuruosmaniye Camisi, Laleli Külliyesi, III. Selim’in yaptırdığı Selimiye Kışlası ve Camisi barok mimari tarzında yapılan mimari eserlerdir.
Resim 01.15: Nuruosmaniye Camisi
36
XVIII. yüzyılda Avrupa mimarisi Türk mimarisini etkilerken Türk müziği de Avrupa’yı
etkilemeye başlamıştır. Askerî
musikiyi önceleri sadece üflemeli çalgılarla icra eden Avrupa devletleri değişik türde
ve çok sayıda vurmalı çalgının
askerler üzerindeki etkisini Osmanlı ordusunda gördükten
sonra 1741’den itibaren mehter taklidi bandolar kurmaya
başladılar. III. Ahmet 1720’de
Lehistan’a, 1725’te Rusya’ya
mehter takımı göndermiştir.
TARİH 4
Resim 01.16: İshak Paşa Sarayı (Doğubeyazıt)
Türk askerî müziği tarzında opera, senfoni ve konçertolar bestelenmeye başlandı. Handel’in Timurlenk ve Bayezıt operaları ile başlayan Türk operası akımı Gluck
ve Hyden’dan sonra moda olmuş Mozart(Türk Konçertosu) ve Beethoven(Betovın)
(Atina Harabeleri) ile zirveye çıkmıştır.
Resim 01.17:Mozart
Resim 01.18: Beethoven
37
TARİH 4
NELER ÖĞRENDİK?
•XVIII. yüzyılda Avrupa devletlerinin genel durumunu ve Avrupa devletlerinin
Osmanlı Devleti’ne yönelik dış politikalarını,
•III. Ahmet döneminde Osmanlı – Rus, Venedik, Avusturya ve İran ilişkilerini,
•Lale Devri’nin genel özelliklerini, Avrupa ile ilişkilere olan etkisini, Lale Devri
ıslahatlarını,
•XVIII. yüzyılda Avrupa’da aydınlanma düşünce akımının ortaya çıkışı ve sonuçlarını,
Sanayi İnkılabı’nın oluşumunu, sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçlarını, Osmanlı
Devleti’ne etkilerini,
•Rusya’nın sıcak denizlere açılma politikasını ve bu politikanın Osmanlı – Rus
ilişkilerine etkilerini,
•XVIII. yüzyılda meydana gelen Osmanlı - Rus savaşlarının neden ve sonuçlarını,
•Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulma sürecini, bunun Avrupa ve dünya tarihine
etkilerini, Osmanlı – Amerikan ilişkilerinin başlamasını,
•Fransız İhtilali’ne neden olan gelişmeleri, ihtilalin meydana gelmesini, sonuçlarını, Osmanlı Devleti’ne etkilerini,
•Avrupa devletlerinin Fransız İhtilali’nin getirdiği fikirlerin yayılmaması için
Fransa’ya açtıkları savaşı ve sonuçlarını,
•Viyana Kongresi’nin toplanış amacını ve alınan kararları,
•Aydınlanma ve aydınlanma çağı kavramlarını,
•1740 kapitülasyonlarını ve önemini,
•III. Selim döneminde meydana gelen Osmanlı – Rus ve Avusturya savaşlarını,
Nizamıcedit yeniliklerini, Avrupa ile diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesini,
•XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yönetim ve taşra teşkilatında meydana gelen
yenilikleri, XVIII. yüzyıl ıslahatlarının amacı ve özelliklerini, eğitim sistemi ve
sanat faaliyetlerini öğrendiniz.
38
TARİH 4
1. ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız.
1.Avrupa devletleri XVIII. yüzyılda ………………………….. adı verilen ‘’ amaca
ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğu’’ anlayışıyla hareket
etmişlerdir.
2.Osmanlı Devleti’nde 1718–1730 yılları arasındaki döneme………………………
……………………………… denir.
3.Osmanlı Devleti’nde ilk Türk matbaası Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin oğlu
…………………………. ile …………………………………………. tarafından
İstanbul’da açılmıştır.
4.Sanayi İnkılabı XIX. yüzyılda Avrupa’da ……………………. ve………………
………………………… ihtiyacını artırdı.
5.1739 yılında Rusya ile imzalanan Belgrad Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin
Batı’da imzaladığı son ………………….. antlaşmadır. Bu antlaşma ile
…………………………’in Osmanlı Devleti’ne ait olduğu son kez belirtilmiştir.
6.Osmanlı Devleti …………………………….Antlaşması ile Kırım’ın Rusya’ya ait
olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştır.
7.III. Selim zamanında yapılan yeniliklerin tümüne ………………………………….
adı verilir.
8.1535 yılında Fransa’ya verilen kapitülasyonlar…………………………. yılında
sürekli hâle geldi.
9.Nizamıcedit ordusu ……………………………….ayaklanması sonucu kaldırılmıştır.
10. İngiltere 1783 yılında …………………Antlaşması’yla…………………………
kolonilerinin bağımsızlığını tanıdı.
11. ………………………………………., getirdiği değişikliklerle Yakın Çağ’ın
başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
12. III. Selim döneminde önemli Avrupa devletlerinin başkentlerinde………
……………………………………………elçilikler açıldı.
13. Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılda devlet bütçesinde oluşan açığı kapatmak
amacıyla…………….adıyla iç borçlanmaya gitti.
14. 1815 yılında Viyana Kongresi’nde alınan ve …………………………. sistemi
adı verilen politikaya göre Avrupa’nın herhangi bir yerinde ayaklanma çıkması
durumunda Avrupa devletleri birlikte hareket edecekti.
15. Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda en çok ……………………….. ve………
……………………. devletleriyle savaşmıştır.
39
TARİH 4
2. ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde verilen bilgilerin doğru olanının başına (D), yanlış olanının başına (Y) harfini getiriniz.
1.( ) XVIII. yüzyılda Rusya ve Avusturya sık sık Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak yapmıştır.
2.( ) Rusya, 1700 İstanbul Antlaşması’yla ele geçirdiği Azak Kalesi’ni 1711 Prut
Antlaşması ile Osmanlı Devleti’ne geri vermiştir.
3.( ) Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda kendini Avrupa’dan üstün görme politikasından vazgeçti.
4.( ) Lale Devri’nde Osmanlı Devleti, Avrupa’nın önemli başkentlerine sürekli elçilikler açtı.
5.( ) Lale Devri Kabakçı Mustafa İsyanı ile sona ermiştir.
6.( ) Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçilik düşüncesi çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili olmuştur.
7.( ) Osmanlı – Fransız ilişkileri ilk olarak Napolyon Bonapart’ın Mısır’ı işgali ile
bozuldu.
8.( ) Sanayi İnkılabı, Osmanlı dokuma tezgâhlarının kapanmasına yol açtı.
9.( ) Osmanlı Devleti XVIII.yüzyılda yayılmacı bir dış politika izlemiştir.
10. ( ) Batılı tarzda eğitim veren ilk askerî okullar III. Selim döneminde açılmıştır.
3. ETKİNLİK
Aşağıda verilen antlaşma maddelerini ilgili antlaşmalarla eşleştiriniz.
Prut
Pasarofça
Belgrad
Küçük Kaynarca
Versay
Yaş
A
B
C
D
E
F
1. Rusya 1700 İstanbul Antlaşması’yla aldığı Azak Kalesi’ni Osmanlılara geri verdi ( ).
2. Osmanlı Devleti Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etti ( ).
3. Rusya, Karadeniz’de hiçbir ticaret ve savaş gemisi bulundurmayacaktı ( ).
4. Kırım’a bağımsızlık verilecek ve Kırım hanları sadece dinî bakımdan Osmanlı halifesine bağlı olacaktı ( ).
5. İngiltere, Amerikan kolonilerinin bağımsızlığını tanıdı ( ).
6. Karlofça Antlaşması’yla Venedik’e bırakılan Mora Yarımadası Osmanlı Devleti’ne
bırakıldı ( ).
40
TARİH 4
ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayan Osmanlı – Fransız dostluğu,
Fransızların aşağıdaki bölgelerden hangisini işgaliyle bozulmuştur?
A. Mısır
B. Mora
C. Kıbrıs
D. Trablusgarp
2. XVIII. yüzyılda Rusya’nın,
I. sıcak denizlere inmek istemesi,
II. Kırım’ı ele geçirmek istemesi,
III. Baltık Denizi’ne çıkmak istemesi
faaliyetlerinden hangileri Osmanlı Devleti ile doğrudan savaşlar yapmasına
neden olmuştur?
A. Yalnız I
B. Yalnız II
C. I ve II
D. I, II ve III
3. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıldaki özelliklerinden biri
değildir?
A. En çok Rusya ve Avusturya ile savaşılmıştır.
B. Avrupa’nın askerî üstünlüğü kabul edilmiştir.
C. Askerî alanda ıslahatlar ön plana çıkmıştır.
D.Kaybedilen toprakların tamamı geri alınmıştır.
4. Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda imzaladığı antlaşmalardan hangisi Rusya ile
yapılmamıştır?
A. Prut Antlaşması
B. Belgrad Antlaşması
C. Küçük Kaynarca Antlaşması
D.Ziştovi Antlaşması
5. Osmanlı Devleti Karlofça Antlaşması ile kaybettiği Mora Yarımadası’nı geri
alabilmek için aşağıdaki devletlerden hangisiyle savaşmıştır?
A. Venedik
B. Rusya
C. Avusturya
D.Lehistan
41
TARİH 4
6. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin sınırları daralmıştır.
dir?
Bu durum Osmanlı Devleti için aşağıdakilerden hangisinin göstergesi değilA. Egemenlik alanının daraldığının
B. Askerî yenilgilerin arttığının
C. Siyasal sınırların değiştiğinin
D.Egemenlik anlayışının değiştiğinin
7. Osmanlı Devleti, Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız ordusunun Mısır’ı
işgal etmesini engelleyememiş, bu olaydan sonra topraklarını tek başına
koruyamayacağını görmüştür.
Aşağıdakilerden hangisi bu durumun sonuçlarından biridir?
A. Avrupa devletleriyle iyi ilişkiler kurulması
B. Dış politikada denge politikası izlenmesi
C. Fransa’ya verilen kapitülasyonların sürekli hâle getirilmesi
D.Önemli Avrupa başkentlerine elçilikler açılması
8. Lale Dönemi’ni sona erdiren Patrona Halil İsyanı ile, Nizamıcedit yeniliklerine karşı
yapılan Kabakçı Mustafa İsyanı’nın ortak özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A. Yenilik karşıtlarınca çıkarılması
B. Ekonomik nedenlerle çıkması
C. Yabancı devletler tarafından çıkarılması
D.Halkın destek vermesi
9. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin aşağıdaki faaliyetlerinden hangisinin,
Avrupa’da meydana gelen gelişmeleri takip etmesine daha çok katkıda
bulunduğu yaptığı söylenebilir?
A. Batılı tarzda eğitim veren okulların açılması
B. Önemli Avrupa başkentlerine elçilikler açılması
C. Batı dillerinde yazılmış eserlerin Türkçeye çevrilmesi
D.Avrupa’dan askerî uzman ve danışmanların getirilmesi
10.Küçük Kaynarca Antlaşması’nın aşağıdaki maddelerinden hangisi ile Rusya,
Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışma fırsatı elde etmiştir?
A. Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek
B. Kırım sadece dinî açıdan Osmanlı Devleti’ne bağlı olacak
C. Rusya, Osmanlı ülkesindeki Ortodoksların koruyucusu olacak
D.Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek
42
TARİH 4
11.Avusturya’nın 1791 yılında Osmanlı Devleti ile Ziştovi Antlaşması’nı imzalayarak
savaştan çekilmesine neden olan gelişme aşağıdakilerden hangisidir?
A. Yedi Yıl Savaşları
B. Otuz Yıl Savaşları
C. Fransız İhtilali
D.Sanayi İnkılabı
12.Osmanlı Devleti, 1736–1739 Osmanlı– Rus ve Avusturya Savaşlarında iki cephede
savaşmasına rağmen başarılı olmuştur.
Bu duruma neden olan gelişme aşağıdakilerden hangisidir?
A. Fransa’nın diplomatik destek vermesi
B. Askerî alanda ıslahat yapılması
C. Rus ve Avusturya ordularının güçsüzlüğü
D.Denge politikası izlenmesi
13.Aşağıdakilerden hangisi Lale Devri’nde yapılan yeniliklerden biri değildir?
A. İlk Türk matbaasının kurulması
B. Avrupa başkentlerine elçilikler açılması
C. İlk kez çiçek aşısının yapılması
D.Yeniçeri Ocağı’nın açılması
14.XVIII. yüzyılda Avrupa’da başlayan Sanayi İnkılabı’nın sonuçları arasında
aşağıdakilerden hangisi gösterilemez?
A. Köyden kente göçlerin yaşanması
B. Ham madde ve pazar arayışının hızlanması
C. Bol ve seri üretimin yapılması
D.Din ve mezhep savaşlarının sona ermesi
15.Avrupa’da yaşanan,
I. Sanayi İnkılabı
II. Fransız İhtilali
III. Reform hareketleri
gelişmelerinden hangileri Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir?
B. Yalnız II
C. I ve II
D. I, II ve III
A. Yalnız I
43
TARİH 4
16.1756 – 1763 yılları arasında meydana gelen Yedi Yıl Savaşları aşağıdaki
devletlerden hangileri arasında meydana gelmiştir?
A. İngiltere – Fransa
B. İngiltere – ABD
C. Fransa – Rusya
D.Osmanlı – Rusya
17.Fransız İhtilali sonunda Fransız Meclisi, soyluların ve rahiplerin tüm ayrıcalıklarına
son verdi.
Fransız Meclisi’nin bu kararı, Fransız İhtilali’nin aşağıdaki ilkelerinden hangisinin oluşumuna katkı yapmıştır?
A. Milliyetçilik
B. Eşitlik
C. Demokrasi
D.Millet egemenliği
18.Osmanlı Devleti, Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçilik düşüncesinden olumsuz
şekilde etkilenmiştir.
Bu durum Osmanlı Devleti’nin hangi özelliğinden kaynaklanmaktadır?
A. Mutlakiyetle yönetilmesi
B. Çok uluslu bir yapıya sahip olması
C. Zengin ham madde kaynaklarına sahip olması
D.Dış politikada denge politikası takip etmesi
19.Rusya’nın XVIII. yüzyılda takip ettiği,
I. Baltık Denizi’ne çıkma,
II. Ortodoksların koruyucusu olma,
III. Slav birliğini sağlama
politikalarından hangilerinin Osmanlı Devleti’ni doğrudan olumsuz etkilediği
savunulabilir?
B. I ve II
C. II ve III
D. I, II ve III
A. Yalnız I
20.Kırım’ın Osmanlı egemenliğinden çıkıp bağımsız bir devlet hâline gelmesi
aşağıdaki hangi antlaşma ile olmuştur?
A. Prut
44
B. Belgrad
C.Yaş
D. Küçük Kaynarca
2. ÜNİTE
EN UZUN YÜZYIL (1800-1922)
1. Halkın seçtiği temsilciler aracılığıyla yönetime katılmasının önemi nedir?
2. İnsanlar doğup büyüdükleri topraklardan niçin göç etmek zorunda kalırlar?
TARİH 4
NELER ÖĞRENECEĞİZ?
Bu ünitenin sonunda:
1. XIX. yüzyıl başlarında Asya ve Avrupa’nın genel durumunu,
2. II. Mahmut döneminin siyasi olaylarını ( Sırp ve Yunan isyanları, Mısır sorunu ve
Mehmet Ali Paşa İsyanı’nı),
3. II. Mahmut dönemi ıslahatlarını,
4. Boğazlar sorununun ortaya çıkışı ve gelişimini,
5. Sanayi İnkılabı’nın Osmanlı Devleti’ne etkisini,
6. Tanzimat Fermanı’nın ilanı ve önemini, Islahat Fermanı’nın ilan nedenlerini,
7. Osmanlı Devleti’nde anayasal düzene geçiş çabaları ve siyasi gelişmeleri,
8. Ermeni meselesinin ortaya çıkışını,
9. II. Meşrutiyet’in ilanını ve 31 Mart Olayı’nı,
10. Osmanlı Devleti’nde dağılmayı önleme çabalarını,
11. XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde kültürel gelişmeleri,
12. XX. yüzyılda Osmanlı Devleti ve savaşları (Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, I.
Dünya Savaşı) öğreneceğiz.
ANAHTAR KAVRAMLAR
TANZİMAT
ŞARK
MESELESİ
RESTORASYON
DÖNEMİ
MEŞRUTİYET
MONARŞİ
KANUNU
ESASİ
PANSLAVİZM
FIRKA
PANTÜRKİZM
BATICILIK
46
MECLİSİ
MEBUSAN
TARİH 4
1.KONU:XIX.YÜZYIL BAŞLARINDA ASYA VE AVRUPA
1. ASYA VE AVRUPA’DAKİ DEVLETLERİN GENEL DURUMU
Harita 02.01: XIX. Yüzyıl Başlarında Avrupa’nın Siyasi Durumu
XIX.yüzyıl başlarında Avrupa’nın en güçlü devletleri olan İngiltere, Fransa
ve Rusya aynı zamanda dünya politikalarına da yön vermekteydiler. XIX. yüzyılda
Avrupa’nın siyasi ve sosyal gelişimi üzerinde milliyetçilik ve liberalizm etkili olmuş,
mutlakiyetin zayıflamasına paralel olarak demokrasi anlayışı güçlenmiştir.
XIX. yüzyılın sonlarına doğru İtalya’nın(1870) ve Almanya’nın(1871) siyasi birliklerini sağlamaları Avrupa’da güçler dengesinin değişmesine yol açtı.
XIX. Yüzyılda Avrupa Devletlerinin Genel Politikaları
İngiltere: XIX. yüzyılın en güçlü devleti olan İngiltere, büyük bir sömürge
imparatorluğu kurmuştu. Çok uluslu devletlerin yıkılmasının sömürgelerindeki
hâkimiyetine hizmet edeceğini düşünerek Fransız İhtilali’nin milliyetçilik düşüncesine sempati ile bakmaktaydı.
Fransa: İngiltere’den sonra dünyanın en önemli sömürgeci devletlerinden
olan Fransa, zengin kaynaklara sahip olan Osmanlı topraklarını ele geçirmek için çeşitli ittifaklara girmiş ve Osmanlı Devleti’ne karşı ikiyüzlü bir politika izlemiştir. 1848
ihtilali sonrasında Fransa’da ikinci cumhuriyet ilan edilmiş ve herkese oy verme hakkı tanınmıştı.
47
TARİH 4
Avusturya: XVIII. yüzyılda Rusya ile birlikte hareket ederek Osmanlı Devleti’nin
Balkan topraklarını ele geçirmeye çalışan Avusturya, Fransız İhtilali’nden sonra bu
politikasını değiştirdi. Çünkü kendisi de Osmanlı Devleti gibi çok uluslu bir yapıya
sahipti. Avusturya XIX. yüzyılın ikinci yarısında Alman birliğinin sağlanması konusunda Prusya ile mücadeleye girmişti.
Rusya: Rusya’nın dış politika hedefleri XVIII. yüzyılın başlarında I. Petro tarafından belirlenmişti. Rusya bir yandan Kırım ve Boğazları ele geçirerek Akdeniz’e
inmeye çalışırken diğer yandan da zengin kaynaklara sahip Orta Asya’ya doğru genişliyordu. Rusya’nın Orta Asya’daki yayılma politikasına karşı özellikle Türkmenler
ciddi bir direniş göstermişler ancak Rusya’nın sayıca ve silah üstünlüğüne sahip ordularının Orta Asya’yı işgaline engel olamamışlardır.
E
BİLGİ NOTU
Rus hâkimiyeti ve baskısına rağmen millî kimliklerini ve şuurlarını korumayı
başaran Türkmenler 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine bağımsızlıklarını kazandılar.
Osmanlı Devleti: XIX. yüzyılda önemli iç ve dış sorunlarla karşı karşıya gelen
Osmanlı Devleti, bu sorunları tek başına çözemeyince Avrupa devletlerinin yardımına ihtiyaç duymuş ve çeşitli ittifaklar kurmuştur. Bu durum Avrupa devletlerinin
Osmanlı Devleti’nden yeni ekonomik çıkarlar elde etmelerine ortam hazırlamıştır.
Sanayi İnkılabı’nı gerçekleştiren Avrupa devletleri, ham madde ve pazar ihtiyacı
duymuşlar, bu durum zengin kaynaklara ve kalabalık nüfusa sahip olan Osmanlı
topraklarını ele geçirme faaliyetlerini hızlandırmıştır. Osmanlı Devleti bu dönemde
denge politikası izleyerek topraklarını korumaya çalışmıştır.
2. II. MAHMUT DÖNEMİ ISLAHATLARI
a. Senediittifak (1808)
III. Selim’in ölümüne neden olan Kabakçı Mustafa İsyanı’nı bastıran Rusçuk
âyanı Alemdar Mustafa Paşa, II. Mahmut’u tahta çıkardı(1808). Yeni padişah, Alemdar Mustafa Paşa’yı sadrazam yaptı. Bu sırada âyanlar taşrada önemli bir güç hâline
gelmişlerdi. Alemdar Mustafa Paşa âyanları İstanbul’a çağırarak onlarla II. Mahmut
arasında bir sözleşme imzalanmasını sağladı. Senediittifak denen bu sözleşme ile
padişah, âyanların varlığını ve haklarını tanımış oldu. Âyanlar da padişaha sadık
kalacaklar, asker ve vergi toplanmasına yardım edecekler, İstanbul’da yeniçeri ve
diğer ocaklarda isyan çıktığında İstanbul’a gelerek isyanı bastıracaklardı. Böylece
âyanların gücü padişah tarafından resmen tanınmış oldu. Bu belge ile ilk defa padişahın mutlak otoritesi sınırlandırıldı.
Çok geçmeden yeniçeriler, yeni kurulan Sekbanıcedit Ocağı’na karşı ayaklandılar. Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa ayaklanma sırasında öldürüldü.
48
TARİH 4
b.Yönetim Alanında Yapılan Islahatlar
II. Mahmut zamanında devlet yönetimi
işlerinde yeni düzenlemeler yapıldı. Osmanlı
Devleti’nin kuruluşundan beri devlet ve merkez
yönetiminin temelini oluşturan Divanıhümayun kaldırılarak Avrupa’da uygulanan kabine
sistemi kabul edildi. Nazırlıklar(bakanlıklar) kuruldu. Divan üyelerinin eski adları değiştirilerek
onlara yeni isimler verildi. Sadrazama başvekil,
defterdara maliye nazırı, sadaret kethüdasına dahiliye nazırı, reisülküttaba hariciye nazırı
denildi. Memurlar hariciye ve dahiliye olmak
üzere iki kısma ayrıldılar ve kendilerine maaş
bağlandı. Kıyafet alanında değişiklikler yapılarak memurlara fes, ceket ve pantolon giyme
Resim 02.01: II. Mahmut
zorunluluğu getirildi. II. Mahmut’un yönetim
alanında yaptığı ıslahatlardan birisi de müsadere usulünü kaldırmak oldu. II. Mahmut “Bundan böyle saltanatın millet için bir korku ve dehşet kaynağı değil fakat bir
destek olmasını istiyorum. Bunu için kişinin malına el konulması (müsadere) geleneğini kaldırıyorum.” diyerek özel mülkiyetin gelişmesi önündeki önemli bir engeli kaldırdı. II. Mahmut askerî amaçlarla ilk defa nüfus sayımı yaptırdı. Posta ve karantina
servisleri kuruldu. Yurt dışına çıkışlarda pasaport uygulaması başlatıldı. Köy ve mahallelerde muhtarlıklar oluşturuldu. Takvimivakayi adlı ilk resmî gazete yayımlandı.
Resim 02.02: Takvimivakayi
49
TARİH 4
c. Askerî Alanda Yapılan Islahatlar
II. Mahmut, III. Selim zamanında başlanan askerî ıslahatlara devam etti. İlk iş
olarak kapatılan Nizamıcedit Ocağı yerine Sekbanıcedit adıyla yeni bir ocak kurdu.
Ancak bu ocağın güçlenmesinden kaygılanan yeniçeriler ayaklanarak bu ocağa son
verdiler. II. Mahmut yeni bir deneme yaparak Eşkinci Ocağı adıyla yeni bir askerî sınıf
oluşturdu. Buraya yeniçeri bölüklerinden askerler de alınarak Avrupa tarzında eğitime başlandı. Ancak bir süre sonra yeniçeriler yeniden ayaklandılar. Bunun üzerine II.
Mahmut, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına karar verdi. Şeyhülislamdan fetva alarak
gerekli hazırlıklara başladı. Devlete bağlı askerî birlikler ve halkın desteğiyle yeniçeri
kışlaları top ateşine tutuldu. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla sona eren bu olaya
Vakayıhayriye adı verilir(1826). Kaldırılan Yeniçeri Ocağı’nın yerine Asakirimansureimuhammediye adlı yeni bir ordu kuruldu. Bu ordunun eğitimi için Avrupa’dan subaylar getirildi.
d. Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan Islahatlar
II.Mahmut döneminde eğitim ve kültür alanında da önemli adımlar atıldı.
Avrupa tarzında bir eğitim sistemi kurulmasına çalışıldı. Medreselerin yanında yeni
okullar açıldı. İstanbul’da kız ve erkek çocuklarına ilköğretim zorunlu hâle getirildi.
Rüştiye(ortaokul) ve Mektebiulumuedebiye gibi orta dereceli okullar açıldı. Devlet memuru yetiştirmek için Mektebimaarifiadliye kuruldu. Mektebi Harbiye (Harp
Okulu), Mektebi Tıbbiye(Tıp Fakültesi), Mızıkayıhümayun (Bando ve Mızıka Okulu)
gibi yüksekokullar açıldı. İlk defa Avrupa’ya öğrenci gönderildi.
e. Ekonomi Alanında Yapılan Islahatlar
II. Mahmut, memleketin ekonomi bakımından da kalkınmasına çalıştı. Ticaret
nezareti kurularak tarım ve ticaret işleri düzene sokuldu. Dışarıya daha fazla para
çıkmasını önlemek için devlet memurlarının ve askerlerin elbiselerinin yerli kumaştan yapılması teşvik edildi. Ordunun fes ihtiyacını karşılamak için feshane kuruldu.
Türk tüccar ve esnafa, Avrupa tüccarlarıyla rekabet edebilmeleri için bazı gümrük
kolaylıkları sağlandı.
2. KONU:II. MAHMUT DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI
1. MİLLİYETÇİLİK HAREKETLERİ VE İSYANLAR
a. Sırp İsyanı
Sırbistan Fatih zamanında alınmıştı. Sırplar diğer gayrimüslimler gibi büyük
bir hoşgörüyle dillerinde, dinlerinde, geleneklerinde serbest bırakılmıştı. Ticaretle
uğraşırlar ve askerlik yapmazlardı. Kendilerinden Osmanlı kanunlarının koyduğu
miktar dışında vergi alınmazdı. Ancak bu durum XVII. yüzyıldan itibaren değişme50
TARİH 4
ye başladı. Osmanlı-Avusturya savaşlarında Sırp topraklarının el değiştirmesi ve
Sırbistan’ın savaş alanı olması, Sırp halkının rahat ve huzurunu bozmuştu. Osmanlı
Devleti’nde yönetim alanında görülen bozulmalar Sırbistan’da da etkili olmuştu. Bu
durumdan yararlanmak isteyen Ruslar ve Avusturyalılar, Sırbistan’a gönderdikleri
casuslarla onları Osmanlı Devleti aleyhine kışkırttılar. Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı milliyetçilik, özgürlük, bağımsızlık, eşitlik ilkeleri de Sırplar üzerinde etkili oldu.
Sırplar Kara Yorgi önderliğinde ayaklandılar(1804). Bu sırada Osmanlı Devleti, Rusya ile savaştığı için bu isyana gereken önemi veremedi. Ruslar, isyan sırasında Sırplara yardım ettiler. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan Bükreş
Antlaşması’yla (1812) bazı ayrıcalıklar elde etti. Böylece Sırplar, Osmanlı Devleti’nden
ayrılmak için ayaklanan ve ayrıcalık elde eden ilk topluluk oldu. 1829 Edirne
Antlaşması’yla özerklik kazanan Sırplar, 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması’yla
da bağımsız oldular.
b. Yunan İsyanı( Megalo İdea)
Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan azınlıklar içinde en ayrıcalıklı durumda
olanlar Rumlardı. Rumlar daha çok Mora Yarımadası ve çevresindeki adalarda otururlardı. Dil, din ve ticaret özgürlüğüne sahip olan Rumlar refah içerisinde yaşarlardı. İstanbul’da oturan Rumlardan bazıları Eflak ve Boğdan voyvodalıklarına atanırlar,
Divanıhümayun ve elçilik tercümanlığı yaparlardı. Rumlar Osmanlı bayrağı altında
Akdeniz ticaretini büyük ölçüde ellerine geçirmişler ve çok zengin olmuşlardı.
Rumlar XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Bizans İmparatorluğu’nu yeniden kurmak ve Yunanistan’ın bağımsızlığını sağlamak için cemiyetler kurmaya ve
okullar açmaya başladılar. Fransız İhtilali Rumlar arasında milliyetçilik ve bağımsızlık düşüncesini güçlendirdi. Gizli olarak kurulan Etnikieterya Cemiyeti, İstanbul’da ve
Rumların yaşadığı yerlerde şubeler açtı. Rus çarının da desteğini alan bu cemiyet,
Rumlar arasında bağımsızlık düşüncesini yaydı.
Rumların ilk isyanı 1820’de Eflak’ta başladı. Rumlar Eflak’taki ayaklanmayla
Ruslardan destek almayı amaçlıyorlardı. Ancak Eflak halkı, Rumları sevmedikleri için
bu isyana destek vermediler. Osmanlı Devleti isyanı kısa sürede bastırdı.
Rumlar ikinci isyanı Mora’da çıkardılar(1821). Mora’da yaşayan Müslüman halkı
katlettiler. Rum isyanı Avrupa’da da büyük bir ilgi ve heyecan uyandırdı. Avrupalılar Rumlara eski Yunan uygarlığını kuranların torunları olarak bakıyordu. Avrupalılar
kurdukları derneklerle isyancılara para ve malzeme yardımı yaptılar. Avrupa’nın birçok ülkesinden gönüllüler Osmanlılara karşı savaşmak için Mora’ya geldi. Avrupalıların maddi ve manevi olarak destek verdiği Rum isyanı kısa sürede büyüdü ve Ege
Adalarına yayıldı. II. Mahmut isyanı bastıramayınca Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’dan
yardım istedi. Mehmet Ali Paşa, Mora ve Girit valiliklerinin de kendisine verilmesi
karşılığında yardım isteğini kabul etti. Oğlu İbrahim Paşa’yı Mora’ya gönderdi ve isyan kısa sürede bastırıldı(1827).
51
TARİH 4
Yunan isyanının bastırılması İngiltere, Fransa ve Rusya’yı harekete geçirdi.
Mehmet Ali Paşa gibi kuvvetli bir valinin Mısır’dan sonra Doğu Akdeniz’de de etkin
olması bu bölgede önemli çıkarları olan bu devletleri rahatsız etti. İngiltere, Fransa
ve Rusya aralarında anlaşarak bağımsız bir Yunan devletinin kurulmasına karar verdiler. Daha sonra Osmanlı Devleti’ne bir ültimatom vererek Yunanistan’ın bağımsızlığını istediler. Osmanlı Devleti bunu iç işlerine bir müdahale sayarak reddetti. Bunun
üzerine bu üç devlet isteklerini zorla kabul ettirmek için harekete geçtiler. Mora’da
Osmanlı donanmasının bulunduğu Navarin Limanı’na baskın yaparak donanmayı
yaktılar(1827).
Resim 02.03: Navarin Baskını
Osmanlı Devleti bu olayı protesto etti ve donanmasını batıran bu devletlerden
tazminat istedi. Bunun üzerine Rusya, Osmanlı Devleti’ne savaş açtı(1828). Bu sırada
Osmanlı Devleti, Rusya ile savaşacak durumda değildi. 1826’da kaldırılan Yeniçeri
Ocağı’nın yerine kurulan Asakirimansureimuhammediye ordusu henüz kurumsallaşmamıştı. Donanma ise Navarin’de yakılmıştı.
Ruslar bundan yararlanarak doğudan ve batıdan Osmanlı topraklarına saldırı
başlattı(1828). Doğuda Erzurum, batıda Edirne Rus işgaline uğradı. Osmanlı Devleti
barış istemek zorunda kaldı. 1829 yılında Ruslarla yapılan Edirne Antlaşması’na göre:
•Yunanistan bağımsız olacak,
•Prut Nehri , Osmanlı Devlet ile Rusya arasında sınır olacak,
•Eflak, Boğdan ve Sırbistan özerk hâle gelecek,
•Rus ticaret gemileri Boğazlardan serbestçe geçebilecek,
•Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti.
52
TARİH 4
2. DEĞİŞEN ŞARTLARA GÖRE AVRUPA DEVLETLERİNİN OSMANLI POLİTİKALARI
a. Viyana Kongresi
Fransa’da Napolyon Bonapart 1804 tarihinde kendisini imparator ilan ettikten sonra bütün Avrupa’yı hâkimiyeti altına almak için Avusturya, İngiltere ve Rusya ile savaştı. 1815 yılına kadar devam eden savaşlar sonunda Napolyon yenildi.
Napolyon’un değiştirdiği Avrupa haritasını yeniden çizmek, siyasi dengeleri düzenlemek ve Avrupa’nın geleceğini belirlemek için Viyana’da bir kongre toplandı (1815).
Osmanlı Devleti’nin çağrılmadığı kongreye İngiltere, Rusya, Fransa, Avusturya ve
Prusya katıldı. Kongreye Avusturya Başbakanı Meternik başkanlık etti. Viyana Kongresi sırasında İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya aralarında dörtlü ittifak grubunu kurarak Meternik sistemi adı verilen bir politika oluşturdular. Buna göre Fransız
İhtilali’nin getirdiği özgürlük ve milliyetçilik akımının etkisiyle Avrupa’nın neresinde
bir ayaklanma çıkarsa bu ayaklanma birlikte bastırılacaktı. 1815’ten 1827 yılına kadar geçen süre Avrupa’da yeniden düzenlemek anlamına gelen restorasyon dönemi
olarak adlandırılır.
E
BİLGİ NOTU
Fransız İhtilali’nin getirdiği düşüncelerin yayılmasına karşı birlikte hareket
eden bu devletler, Osmanlı Devleti söz konusu olduğunda bu kararlarını dikkate
almadılar. Yunan isyanına destek vermekten başka Navarin Limanı’nda bulunan
Osmanlı donanmasını da yaktılar.
Resim 02.04: Viyana Kongresi
53
TARİH 4
b. Şark Meselesi( Doğu Sorunu)
Şark meselesi kavramı ilk kez Viyana Kongresi (1815) sırasında kullanılmıştır.
Bu deyim Türklerin 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’ya yerleşmeye başlamalarından 1923 tarihine kadar geçen dönemde Avrupalıların, Türk- İslam dünyasına karşı izledikleri politikayı ifade eder. XIX. yüzyılda Avrupa devletleri, artık Osmanlı
Devleti’nin kendi gücüyle ayakta duramayacağına inanıyordu. Osmanlı Devleti’nin
beklenmedik bir anda yıkılması kendi aralarında büyük çatışmalara neden olabilirdi.
Bunun için bu yüzyılda Osmanlı toprak bütünlüğünden yana bir politika takip ettiler. Şark meselesi genel olarak XIX. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti’nin toprak
bütünlüğünün korunması, ikinci yarısında Avrupa’daki topraklarının paylaşılması,
XX. yüzyılda da bütün topraklarının paylaşılması anlamında kullanıldı.
3. MISIR SORUNU VE MEHMET ALİ PAŞA İSYANI
Aslen Kavalalı olan Mehmet Ali Paşa, Napolyon Bonapart’ın Mısır’ı işgali sırasında Mısır’a gönderilen gönüllü askerler arasında bulunuyordu. Zekâsı ve yeteneği
sayesinde kısa zamanda kendisini göstermiş ve Mısır valiliğine atanmıştı(1805). Vali
olduktan sonra Mısır’da Avrupa tarzında bir ordu ve donanma kurdu. Fransa’dan çok
sayıda danışman subay, teknisyen ve mühendis getirtti. Yeni sulama kanalları açarak
tarım gelirlerini artırdı. Sanayi ve ticareti geliştirdi.
Yunan isyanının bastırılmasında önemli rol oynayan Mehmet Ali Paşa’ya Mora
valiliği sözü verilmişti. Ancak Edirne Antlaşması’yla(1829) Yunanistan bağımsız
olunca kendisine vaat edilen Mora valiliği verilememişti. Mehmet Ali Paşa buna
karşılık Suriye valiliğini istedi. Mehmet Ali Paşa’nın daha çok güçlenmesinden çekinen II. Mahmut, bu isteği kabul etmedi. Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa, oğlu
İbrahim Paşa komutasında bir orduyu Suriye üzerine gönderdi. Mısır kuvvetleri Şam
ve Halep’i aldıktan sonra, Konya’da bir Osmanlı ordusunu yenerek Kütahya’ya kadar
ilerledi. Zor durumda kalan II. Mahmut Fransa ve İngiltere’den destek sağlayamayınca “Denize düşen yılana sarılır.” diyerek Rusya’dan yardım istedi. Rusya, Osmanlı
toprakları üzerinde yeni ve güçlü bir devletin kurulmasını çıkarları açısından uygun
görmediğinden Karadeniz donanmasıyla 15 bin kişilik bir orduyu İstanbul’a gönderdi. Rus donanmasının İstanbul’a gelmesi ve Boğazların Rusların eline geçeceği
korkusu İngiltere ve Fransa’yı harekete geçirdi. Böylece Mehmet Ali Paşa’nın isyanı
uluslararası bir sorun hâline geldi. Bu devletler padişahla anlaşması için Mehmet
Ali Paşa’ya baskı yaptılar. Sonunda Osmanlı Devleti ile Mehmet Ali Paşa arasında
Kütahya Antlaşması yapıldı(1833). Bu antlaşmaya göre Mehmet Ali Paşa ‘ya Mısır ve
Girit valiliklerine ek olarak Suriye valiliği, oğlu İbrahim Paşa’ya da Cidde ve Adana
valiliği verildi.
Kütahya Antlaşması’yla Mısır sorunu bir ölçüde çözümlenmişti. Ancak II. Mahmut, Mehmet Ali Paşa’nın yeniden saldırıya geçme ihtimaline karşı Ruslarla ittifak
yapmayı faydalı buldu. Bu amaçla Ruslarla, Hünkâr İskelesi Antlaşması’nı imzala-
54
TARİH 4
dı(1833). Bu antlaşmaya göre:
•Osmanlı Devleti bir saldırıya uğrarsa Rusya asker ve donanma göndererek
Osmanlı Devleti’ne yardım edecekti. Ancak bu askerlerin masraflarını Osmanlı
Devleti karşılayacaktı.
•Rusya saldırıya uğrarsa Osmanlı Devleti İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını,
Rusya’nın savaştığı devletlere kapatacaktı.
•Antlaşma sekiz yıl geçerli olacaktı.
Bu antlaşma ile Rusya, Karadeniz’de güvenliğini sağlamış oldu. Antlaşmanın
Boğazlarla ilgili maddesi İngiltere ve Fransa’nın çıkarlarına aykırı olduğundan bu
devletler Hünkâr İskelesi Antlaşması’na tepki gösterdiler. Bu antlaşma ile Osmanlı
Devleti, Boğazlar konusunda son kez tek başına karar vermiş oluyordu.
Kütahya Antlaşması her iki tarafı da memnun etmemişti. Çok geçmeden Osmanlı Devleti ile Mehmet Ali Paşa arasında savaş yeniden başladı. Nizip’te yapılan
savaşı Osmanlı ordusu kaybetti (1839). Bu sırada II. Mahmut ölmüş, yerine oğlu I. Abdülmecit geçmişti. İngiltere ve Fransa, Rusya’nın Hünkâr İskelesi Antlaşması gereği
bu olaya karışmasını önlemek için Londra’da bir konferans topladılar(1840). Konferansa İngiltere, Avusturya, Prusya, Rusya ve Osmanlı temsilcileri katıldı. Konferans
sonunda Londra Antlaşması imzalandı(1840). Bu antlaşmaya göre:
•Mısır hukuki bakımdan Osmanlı Devleti’ne bağlı kalacak fakat yönetimi Mehmet
Ali Paşa ve soyuna bırakılacak,
•Mısır’da vergiler padişah adına toplanacak ve dörtte biri İstanbul’a gönderilecek,
•Suriye, Adana ve Girit’in yönetimi tekrar Osmanlılara verilecekti.
Mehmet Ali Paşa, Londra Antlaşması’nın maddelerini
kabul etmedi. Osmanlı ve İngiliz donanmaları Suriye ve Mısır
kıyılarını abluka ettiler. Mısır
kuvvetleri yenilmeye başladı.
İngiliz ve Osmanlı kuvvetlerinin
Mısır’a doğru yürümesi üzerine Mehmet Ali Paşa, Londra
Antlaşması’nın kararlarını kabul
etmek zorunda kaldı. Böylece
Mısır sorunu çözümlenmiş; Mısır iç işlerinde serbest, dış işlerinde Osmanlı Devleti’ne bağlı
özerk bir eyalet hâline gelmiştir.
Resim 02.05: Mehmet Ali Paşa
55
TARİH 4
4. BOĞAZLAR SORUNU
Mısır sorunu sırasında imzalanan Hünkâr İskelesi Antlaşması ile Rusya’nın Boğazlar üzerinde etkinlik kazanması, Boğazlar sorununun ortaya çıkmasına neden
olmuştu. Hünkâr İskelesi Antlaşması’nın süresi dolunca Boğazlar konusu uluslararası bir konferansta ele alındı. İngiltere’nin girişimiyle Londra’da toplanan konferansa
İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya, Prusya ve Osmanlı Devleti temsilcileri katıldı.
Yapılan görüşmeler sonunda Londra Boğazlar Sözleşmesi imzalandı(1841). Londra
Boğazlar Sözleşmesi’ne göre:
•Boğazlar, Osmanlı Devleti’nin egemenliği altında kalacak,
•Boğazlar barış zamanında bütün devletlerin savaş gemilerine kapalı, ticaret
gemilerine açık olacaktı.
İngiltere ve Fransa’nın kazançlı çıktığı bu sözleşme ile Rusya’nın Hünkâr İskelesi Antlaşması’yla Boğazlarda sağladığı üstünlük kaldırılmış oluyordu. Osmanlı
Devleti’nin Boğazlar üzerindeki mutlak egemenliği sona ermiş, Boğazlar uluslararası
bir statü kazanmış oldu.
5. SANAYİ İNKILABI’NIN OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİSİ
Osmanlı Devleti’nde her türlü sanayi üretimi el tezgâhlarında yapılıyordu.
Avrupa’da ise Sanayi İnkılabı’yla makinelerle üretim yapılmaya başlanmıştı. Böylece
Avrupalılar ham maddeleri sürekli ve daha ucuza işleme imkânı elde etmişti. Bu durum Osmanlı sanayisini olumsuz etkiledi. Avrupa’dan gelen ucuz mallar karşısında
rekabet edemeyen küçük el tezgâhları ve atölyeler kapanmaya başladı. Bu ise Osmanlı ülkesinde işsizliğin artmasına, ithal malların Osmanlı pazarlarını ele geçirmesine neden oldu. Bu gelişmeler dış ticaret dengesinin bozulması ve Osmanlı parasının
dışarıya çıkmasına yol açtı. Avrupa’da sanayinin gelişmesine bağlı olarak ham maddeye olan ihtiyaç da arttı. Bu yüzden, Osmanlı ülkesindeki ham madde kaynakları Avrupalıların daha çok
ilgisini çekmiş ve
Avrupa’ya
ham
madde ihracı artmıştı. Bu yüzden
Osmanlı esnafı, Avrupalı tüccarların
daha yüksek fiyat
vermesi
sonucu
işlemek için ham
madde
bulamaz
olmuştu.
Sanayi
İnkılabı, Osmanlı
Resim 02.06: Madende Çalışan Osmanlı İşçileri
56
TARİH 4
Devleti’nde özellikle dokuma sanayisini olumsuz etkiledi. Osmanlı dokuma sanayi,
XVII. yüzyılın sonlarında da iyi bir durumda idi. Sanayi İnkılabı öncesinde Osmanlı ülkesinden Avrupa’ya mamul mal götüren tüccarlar, kısa bir süre sonra da ham madde
götürmeye başladılar. Bu durum dokuma sanayisinin büyük ölçüde zarar görmesine
ve gerilemesine neden oldu.
Resim 02.07: El Tezgâhlarında Halı Dokuyan Kadınlar
3. KONU: TANZİMAT’TAN MEŞRUTİYET’E
1. TANZİMAT FERMANI(3 KASIM 1839)
II. Mahmut’un ölümü üzerine yerine oğlu I. Abdülmecit geçti. Bu sırada Osmanlı Devleti içte ve dışta önemli sorunlarla karşı karşıya idi. I. Abdülmecit, daha
önce Fransa ve İngiltere’de elçilik yapmış olan Mustafa Reşit Paşa’yı Hariciye Nazırı
(Dışişleri Bakanı) yaptı. Mustafa Reşit Paşa Avrupa siyasetini yakından bilen birisiydi. Memleketi içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için Avrupa’daki hukuk , yönetim ve toplumsal alandaki uygulamaların kabul edilmesini, böylelikle hem Avrupa devletlerinin güveninin ve desteğinin kazanılacağını hem de Osmanlı Devleti’nin
iç işlerine karışmalarının önüne geçileceğini düşünüyordu. I. Abdülmecit, babası zamanında başlamış olan hazırlıkların tamamlanması görevini Mustafa Reşit Paşa’ya
verdi. O da Tanzimat Fermanı adı verilen ıslahat programını hazırladı ve bunu 3 Kasım 1839 yılında Gülhane Parkı’nda padişah, devlet adamları, elçiler ve halkın katıl-
57
TARİH 4
dığı bir topluluk önünde okudu. Padişah fermanı şeklinde hazırlanan bu program
Gülhane Hattı Hümayunu veya Tanzimat Fermanı olarak adlandırılır. Buna fermana
göre:
•Müslüman veya Hıristiyan bütün halkın can, ırz, namus ve mal güvenliğinin
sağlanması,
•Mahkemelerin herkese açık olması ve hiç kimsenin yargılanmadan
cezalandırılmaması,
•Herkesten kazancına göre vergi alınması,
•Herkesin mal ve mülküne sahip olması, onları miras olarak bırakabilmesi,
•Askerlik işlerinin bir düzene konulması, askere alımların ve terhislerin belli
yöntemlere göre yapılması,
•Rüşvet ve adam kayırmanın önlenmesi,
•Müsadere usulünün kaldırılması gibi hükümler karar altına alındı.
Tanzimat Fermanı ile padişah, kendisinden daha üstün bir kanun gücünün
varlığını kabul etmiş oluyordu. I. Abdülmecit, Tanzimat Fermanı’na koyduğu bir
madde ile bu fermanda yazılı esaslara başta kendisinin uyacağını ve herkesin de
buna itaat etmesi gerektiğini belirtti. Böylece padişahın yetkileri sınırlandırılıyor
ve onun üstünde bir kanun kuvveti meydana getiriliyordu. Bu gelişme, Osmanlı
Devleti’nde anayasal düzene geçişin ilk aşamasını oluşturur. Ancak bu durum Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bir halk hareketi sonucunda değil, Osmanlı padişahının
kendi isteği ile meydana gelmiştir.
Tanzimat Fermanı’nın ilanından I. Meşrutiyet’e kadar geçen döneme Tanzimat
dönemi adı verilmiştir(1839-1876). Bu dönemde hukuk, askerlik, yönetim, eğitim ve
kültür alanında yenilikler yapıldı. Edebiyat alanında, makale, tiyatro, roman, hikâye,
eleştiri ve hatıra gibi yeni yazı türleri görülmeye başlandı. Bu durum Batı kültürünün tanınmasına yol açtı. Maarif nezareti kurularak medreseler hariç, Avrupa tarzında eğitim veren okullar bu kuruma bağlandı. II. Mahmut döneminden itibaren
Avrupa’ya eğitim almaya giden öğrenciler ülkeye geri döndüklerinde devletin içinde bulunduğu sorunlarla ilgilenmişler ve bu sorunları çözmeye yönelik çalışmalar
yapmışlardı.
Bu dönemde Avrupa’nın hukuk sisteminden yararlanıldı. 1868 yılında Şurayıdevlet( Danıştay) kuruldu. Başkanlığını Ahmet Cevdet Paşa’nın yaptığı bir komisyon
Mecelle adı verilen bir medeni kanun hazırladı. Ulaşım ve haberleşme alanlarında
önemli çalışmalar yapıldı. 1866 yılında İzmir-Aydın, 1873 yılında İstanbul-İzmit arasında demir yolları yapıldı. 1845 yılında İstanbul- Edirne arasında çekilen hat ile ilk
telgraf kullanılmaya başlandı. Ulaşım imkânlarının artması sonucu dergi, kitap, gazete ve her türlü basın faaliyeti yaygınlaştı.
58
TARİH 4
2. KIRIM SAVAŞI(1853-1856)
Rusya, Hünkâr İskelesi Antlaşması ile elde ettiği hakları, Londra Boğazlar Sözleşmesi(1841) ile kaybetmişti. Rus Çarı I. Nikola, Avrupa’da 1848 ihtilallerinin meydana getirdiği karışıklıklardan yararlanarak Osmanlı Devleti üzerindeki Rus emellerini
gerçekleştirmek için harekete geçti. Bunun için öncelikle İngiltere’nin desteğini ya
da onayını almak istedi. Bu nedenle İngiltere’ye “hasta adam” diye adlandırdığı Osmanlı Devleti’ni paylaşmayı teklif etti. Fakat İngiltere, Osmanlı Devleti’nin deva-mını
çıkarlarına daha uygun gördüğü için bunu kabul etmedi.
I.Nikola, İngiltere’den olumlu cevap alamayınca bu işi tek başına yapmaya karar verdi. Bunun içinde kutsal yerler sorununu ortaya çıkardı. Kudüs ve Filistin’de
başta Hz. İsa olmak üzere Hıristiyan büyüklerine ait kutsal yerler ve tapınaklar vardı.
Bu yerlerin bakım, onarım ve korunmasını Osmanlı Devleti, Fransızlara vermişti. Hıristiyanlarca kutsal sayılan bu yerlerde Katolik ve Ortodoks rekabeti başlamıştı. Rus
çarı, Prens Mençikof’u İstanbul’a göndererek kutsal yerler sorununu kendi istediği
şekilde çözmek istedi. Menkiçof, Osmanlı Devleti’nden, Ortodokslara daha fazla ayrıcalık isteyerek Osmanlı topraklarında yaşayan bütün Ortodoksların Rusya tarafından korunma hakkının tanınmasını istedi. Osmanlı Devleti bu istekleri reddetti.
Rusya isteklerini zorla elde etmek için 1853’te Osmanlı Devleti’ne savaş açtı.
Ruslar önce Eflak ve Boğdan’ı işgal ettiler. İngiltere ve Fransa, Rusya’nın Balkanlarda etkinliğini artırmasını çıkarlarına aykırı gördüklerinden donanmalarını İstanbul’a
gönderdiler. 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi’nin ihlal edildiğini ileri süren Ruslar,
Sinop’a bir baskın yaparak Osmanlı filosu yaktı(1853). Bu durum karşısında İngiltere
ve Fransa, Osmanlı Devleti’yle ittifak antlaşması yapıp Rusya’ya savaş açtı. Osmanlı,
İngiliz, Fransız kuvvetlerinden meydana gelen kuvvetli bir ordu Kırım’a asker çıkardı.
Bir süre sonra İtalya birliğini kurmaya çalışan ve bunun için Fransa ve İngiltere’nin
desteğini almaya çalışan Piyemonte (Sardinya Krallığı) hükümeti de savaşa katıldı.
Müttefikler Kırım’da Rusları yenilgiye uğratarak Sivastopol Kalesi’ni ele geçirdiler.
Bunun üzerine Rusya barış istemek zorunda kaldı.
Resim 02.08: Kırım Savaşı’nı Gösteren Bir Tablo
59
TARİH 4
Resim 02.09: Modern Hemşireliğin Kurucusu Sayılan (Florence Nightingale)
Kırım Savaşı’nda Yaralı Askerlere Yardım Ederken
Paris’te toplanan barış konferansına İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya, Prusya, Piyemonte ve Osmanlı Devleti katıldı. Yapılan görüşmeler sonucunda Paris Antlaşması imzalandı(1856).
Paris Antlaşması’na göre:
•Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılacak ve Avrupa devletler hukukundan
yararlanacak,
•Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü Avrupalı devletlerin garantisi altında
olacak,
•Boğazlar, 1841 Londra Sözleşmesi’ne göre yönetilecek, bütün devletlerin savaş
gemilerine kapatılacak,
•Karadeniz tarafsız hâle getirilecek, tüm devletlerin savaş gemilerine kapalı fakat
ticaret gemilerine açık olacak,
•Osmanlı Devleti ve Rusya, Karadeniz’de tersane kuramayacak ve donanma
bulunduramayacak,
•Eflak ve Boğdan’a özerklik verilecek,
•Osmanlı Devleti’nin ilan ettiği Islahat Fermanı, büyük devletlerce dikkate alınacak
fakat bu devletler fermanın uygulanmasına karışmayacaklardı.
Osmanlı Devleti, Kırım Savaşı’ndan galip çıktığı hâlde müttefiklerinden bek-
60
TARİH 4
lediği desteği göremedi. Karadeniz’deki haklarını kaybetti. Osmanlı toprak bütünlüğünün Avrupa devletlerinin koruması altında olması, Osmanlı Devleti’nin kendi
topraklarını koruyamayacak kadar zayıfladığını ortaya koydu. Karadeniz’in tarafsız
hâle getirilmesiyle İngiltere ve Fransa, Akdeniz’deki çıkarlarını korumuş oldu.
Bu savaş Osmanlı ekonomisini olumsuz etkiledi. Osmanlı Devleti ilk defa Avrupa devletlerinden (İngiltere ve Fransa) borç para aldı. Kısa vadeli ve yüksek faizli
bu borçlanma, artarak devam etti. II. Abdülhamit zamanında devlet, Avrupalılardan aldığı paraların taksitlerini ve faizlerini ödeyemeyecek bir hâle geldi. Osmanlı
Devleti’nin iflası demek olan bu durum, borç veren Avrupa devletlerini harekete geçirdi. 1881 Muharrem Kararnamesi ile dış borçların ödenmesinde yeni esaslar belirlendi. Avrupa devletleri 1882 yılında Düyunuumumiye İdaresi’ni (Genel Borçlar
İdaresi) kurarak Osmanlı Devleti’nin pul, tütün, tuz, ipek, bal vb. gelir kaynaklarına
el koydu.
3. ISLAHAT FERMANI ( 1856 )
İngiltere ve Fransa, Kırım Savaşı’na girmeden önce, Osmanlı Devleti’nden gayrimüslim halk lehine ıslahat yapılmasına dair söz almışlardı. Osmanlı Devleti büyük
devletlerin iç işlerine karışmasına önlemek için Paris Antlaşması imzalanmadan
önce Islahat Fermanı’nı ilan etti. Osmanlı Devleti böylece Avrupa devletlerinin desteğini almayı ve barış konferansında kendi lehine kararlar alınmasını sağlamayı düşünüyordu.
Islahat Fermanı ile getirilen düzenlemeler:
•Gayrimüslim halka din ve vicdan özgürlüğü sağlanacak; kilise, okul ve hastane
gibi binaların tamiri ve yeniden inşası sağlanacak,
•Gayrimüslimler de devlet memuru olabilecek,
•Resmî yazışmalarda gayrimüslimleri küçük düşürücü terimler kullanılmayacak,
•Mahkemeler açık yapılacak, herkes kendi dinine göre yemin edecek, yasalar eşit
uygulanacak, hapishaneler ıslah edilecek,
•İşkence, dayak ve angarya kaldırılacak,
•Gayrimüslimler belediye ve il genel meclislerine üye olabilecek,
•Gayrimüslimler kendi okul ve hastanelerini açabilecek,
•Gayrimüslimler nakdi bedel ödeyerek askerlikten muaf olabilecek,
•Tarım ve ticaret işleri düzene konarak herkesin şirket ve banka gibi ticari nitelikli
kurumlar açabilmeleri sağlanacak,
•Vergiler herkesin gelirine göre toplanacak, cizye vergisi kaldırılacak,
•Yabancı uyruğundan olanlar Osmanlı toprakları üzerinde mal ve mülk sahibi
olabilecekti.
61
TARİH 4
Islahat Fermanı ile gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarına yeni haklar tanınmış, böylece onların devlete olan bağlılıklarının artırılması amaçlanmıştı. Ancak
gayrimüslimler; bağımsız olmayı istediklerinden, Müslümanlarla eşit haklara sahip
olmayı yeterli bulmadılar. Müslüman halk da, Islahat Fermanı ile gayrimüslimlere
daha fazla hak tanınmasından rahatsız oldular. Islahat Fermanı Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmasını önleyemedi. Bir süre sonra Osmanlı
Devleti’ni parçalamayı amaçlayan Avrupalı devletler Islahat Fermanı’na uyulmadığını ileri sürerek, Osmanlı Devleti üzerindeki baskılarını artırdılar.
Osmanlı tarihinin önemli gelişmelerinden olan Tanzimat Fermanı ve Islahat
Fermanı’nı yayımlayan I. Abdülmecit 1861’de ölünce yerine kardeşi Abdülaziz geçti.
Onun padişahlığı zamanında Osmanlı Devleti önemli iç ve dış sorunlarla uğraştı.
Tanzimat ve Islahat Fermanlarının sağladığı hakları yetersiz gören Balkan milletleri özellikle Rusya’nın desteğini alarak isyan etmeye başladılar. Sırbistan, Karadağ,
Hersek ve Bulgaristan’da ayaklanmalar meydana geldi. Osmanlı Devleti’nin Avrupa
devletlerinden borçlanması bu dönemde de devam etti. Kırım Savaşı’ndan sonra en
büyük dış borçlanma bu dönemde yapıldı. Alınan paraların bir kısmı ordu ve donanma için kullanıldı. Bir kısmı borç ve faizlerinin ödenmesinde kullanıldı. Beylerbeyi ve
Çırağan Sarayları bu dönemde yapıldı. Sultan Abdülaziz’in 1867’de çıktığı Avrupa
gezisinde Osmanlı-Avrupa dostluk ilişkileri ileri bir seviyeye ulaştı.
Resim 02.10: Sultan Abdülaziz’in Avrupa Gezisine Çıktığı Saltanat Vagonu
62
TARİH 4
4. KONU: OSMANLI DEVLETİ’NDE ANAYASAL DÜZENE
GEÇİŞ VE SİYASİ GELİŞMELER
1. I.MEŞRUTİYETİN İLANI
Bazı Osmanlı aydınları Osmanlı Devleti’nin karşılaştığı isyan ve karışıklıkların
ancak meşruti bir yönetimle sona ereceği düşüncesindeydiler. Bunlar hürriyet, adalet ve eşitlik fikirlerini savunuyor, açılacak bir meclisin devletin dağılmasını önleyeceğini savunuyorlardı. Avrupalıların Yeni Osmanlılar (Jön Türkler) adını verdiği bu
aydınlar arasında Mithat Paşa, Namık Kemal, Ziya Paşa, Şinasi gibi devlet adamı ve
şairler vardı. Yeni Osmanlılar yaptıkları çalışmalar sonunda Abdülaziz’i tahttan indirip yerine V. Murat’ı padişah yaptılar(1876). Ancak V. Murat’ın akli dengesinin bozuk
olması üzerine yerine meşrutiyeti ilan edeceğine söz veren II. Abdülhamit getirildi. II.
Abdülhamit, Mithat Paşa’yı sadrazam yaptı. Mithat Paşa başkanlığında toplanan bir
komisyon ilk Osmanlı anayasası olan Kanunuesasi’yi hazırladı. Osmanlı Devleti’nde
bu gelişmeler yaşanırken Rusya’nın Panslavist politikası sonucunda Sırbistan, Karadağ, Bosna, Hersek ve Bulgaristan’da isyanlar çıkmıştı. İngiltere, Rusya’nın bu gelişmeler üzerine Balkanlara müdahale etmesini önlemek için İstanbul’da bir konferans
düzenlenmesini sağladı. Osmanlı Devleti, İstanbul (Tersane) Konferansı’nın toplandığı gün Kanunuesasi’yi ilan etti (23 Aralık 1876). Böylece Osmanlı Devleti, meşruti
yönetime geçti. Kanunuesasi’nin önemli maddeleri şunlardır:
•Yasama yetkisi Âyan Meclisi ile Mebusan Meclisi’ne aittir.
•Mebusan Meclisi üyeleri dört yılda bir yapılan seçimle erkeklerin seçeceği
milletvekillerinden oluşacaktır.
•Âyan Meclisi üyelerini padişah kendisi seçecektir.
•Hükümetin kurulması ve görevden alınma yetkisi padişaha aittir.
•Hükümet padişaha karşı sorumludur.
•Kanun teklifini yalnızca hükümet yapabilecek ve kanunlar padişahın onayından
sonra yürürlüğe girecektir.
•Herkes kanun ve devlet karşısında eşit haklara sahiptir.
Kanunuesasi’nin ilanı ile halk, ilk kez seçme ve seçilme hakkını elde ederek
yönetime katılmaya başladı.
Kanunuesasi’nin uygulanmasıyla Osmanlı Devleti’nde demokratikleşme
yolunda önemli bir adım atıldı. Meclis’te Müslüman vekillerin yanı sıra azınlık vekillerinin de temsil edilmesi sağlandı. Yapılan seçimler sonunda 20 Mart 1877’de
toplanan ilk Mebusan Meclisi’nde 69 Müslüman, 46 gayrimüslim, toplam 115 milletvekili bulunuyordu. Âyan Meclisi’nde ise 26 üye bulunuyordu. Fakat gayrimüslim
milletvekillerinin uzlaşmaz tutumları ve millî çıkarlarını Osmanlı Devleti’nin çıkarla-
63
TARİH 4
rından üstün tutmaları Meclis çalışmalarını engelledi. Bunun üzerine II. Abdülhamit,
Kanunuesasi’nin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak Mebusan Meclisi’ni kapattı(14
Şubat 1878). Bu durum Osmanlı Devleti’nde demokratik hayatı kesintiye uğrattı.
Resim 02.11: Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Açılışı
2. 1877-1878 OSMANLI- RUS SAVAŞI (93 HARBİ)
İstanbul Konferansı’na Osmanlı Devleti, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya ve Almanya katıldı. Görüşmeler sonunda Avrupa devletleri Bosna- Hersek ve
Bulgaristan’a özerklik verilmesini, Sırbistan ve Karadağ’daki Osmanlı askerlerinin
geri çekilmesini istediler. Osmanlı Devleti bu istekleri iç işlerine müdahale sayarak
kabul etmedi ve konferans dağıldı.
İngiltere, yeni bir Osmanlı-Rus savaşına engel olmak için Londra’da konferans
yapılmasını sağladı. Konferans’ta İstanbul Konferansı’nda alınan kararlar biraz daha
hafifletilerek Osmanlı Devleti’ne bildirildi. Osmanlı Devleti, katılmadığı bir konferansın kararlarını kabul etmeyeceğini bildirdi.
Bunun üzerine Rusya, Ortodoksların koruyucusu sıfatıyla Osmanlı Devleti’ne
savaş açtı. Ruslar doğuda Kafkaslar, batıda Balkanlar üzerinden saldırıya geçtiler. Ruslar doğuda Kars ve Ardahan’ı aldılar. Erzurum’a doğru ilerleyen Ruslar, Gazi
Ahmet Muhtar Paşa tarafından Aziziye tabyalarında durduruldu. İçlerinde Nene
Hatun’un da bulunduğu Erzurum halkı Rusları püskürterek Erzurum’un işgalini önledi. Osmanlı Devleti’nde ilk defa, bu savaş sırasında Ruslar tarafından kışkırtılan Ermeniler de isyan ettiler. Ermeni çeteleri Rus ordularıyla birlikte hareket ederek Türk
askerlerinin iki ateş arasında kalmasına neden oldular. Batıda Tuna’yı geçen Ruslar
64
TARİH 4
Osmanlı topraklarına girdiler. Sırbistan, Bulgaristan, Karadağ, Bosna ve Hersek’te yeniden isyanlar başladı. Büyük kuvvetlerle Balkanlara inen ve Plevne’yi kuşatan Ruslar, burada Gazi Osman Paşa’nın şiddetli direnişiyle karşılaştılar. Gazi Osman Paşa,
kendilerinden asker ve silah bakımından kat kat üstün olan Rus kuvvetlerine karşı
Plevne’yi aylarca savundu. Cephane ve erzağı tükenen Gazi Osman Paşa, kuşatmayı
yarıp Plevne’den çıkmaya karar verdi. Türk askerleri Rus hatlarını yararken Gazi Osman Paşa vuruldu ve teslim oldu. Rus çarı, Gazi Osman Paşa’yı gösterdiği cesaret
ve başarıdan dolayı tebrik etti. Kılıcını ve üniformasını taşımakta serbest olduğunu
bildirerek büyük bir törenle onu Rusya’ya gönderdi.
Plevne’nin düşmesinden sonra Rus orduları Edirne’yi alarak İstanbul’a doğru
ilerlediler ve Çatalca’ya geldiler. Bunun üzerine Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kaldı. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Ayastefanos(Yeşilköy) Antlaşması
yapıldı(3 Mart 1878). Bu antlaşmaya göre:
•Karadeniz’den Ege’ye kadar uzanan topraklarda Bulgaristan Krallığı kurulacak,
•Sırbistan, Romanya ve Karadağ’a bağımsızlık verilecek,
•Bosna- Hersek’e özerklik verilecek,
•Kars, Ardahan, Batum ve Doğubeyazıt Rusya’ya bırakılacak,
•Girit ve Doğu Anadolu’da Ermenilerin bulunduğu yerlerde ıslahatlar yapılacak,
•Tesalya, Yunanistan’a verilecek,
•Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti.
Resim 02.12: Nene Hatun Anıtı (Erzurum)
65
TARİH 4
rası
a. Berlin Kongresi ve Son-
Ayastefanos
Antlaşması’yla
Rusya, bütün Balkanları nüfuzu altına almış oldu. Rusya’nın Balkanlar
üzerinden Ege ve Akdeniz’e inmesi
İngiltere’nin sömürge yollarının ve
Süveyş Kanalı’nın güvenliğini tehlikeye düşürüyordu. Balkanlarda daha
fazla etkin olmak isteyen Avusturya
ise Rusya’nın bölgedeki varlığını çıkarlarına aykırı görüyordu. İngiltere
ve Avusturya, Almanya’yı da yanlarına alarak Ayastefanos Antlaşması’nın
değiştirilmesi için Rusya’ya baskı yaptılar. Rusya yeni bir savaşı göze alamadığından Ayastefanos Antlaşması’nın
Berlin’de yapılacak bir kongrede yeniden gözden geçirilmesine razı oldu.
Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa,
İtalya, Almanya ve Rusya’nın katıldığı
Resim 02.13: Gazi Osman Paşa
konferans sonunda Berlin Antlaşması
imzalandı (13 Temmuz 1878). Berlin Antlaşması’na göre;
•Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olacaktı.
•Bulgaristan üç bölgeye ayrıldı; Osmanlı egemenliği altında özerk bir Bulgaristan
kuruldu. Makedonya kısmı ıslahat yapmak şartıyla Osmanlı Devleti’nde kaldı.
Üçüncü kısım Doğu Rumeli eyaleti adını aldı. Burayı Hristiyan bir vali yönetecek
ve özerk olacaktı.
•Bosna-Hersek, Osmanlı toprağı sayılacak, fakat yönetimi bir süre Avusturya’ya
bırakılacaktı.
•Kars, Ardahan ve Batum Rusya’ya verildi. Doğubeyazıt ise Osmanlılarda kaldı.
•Teselya’nın Yunanistan’a ait olduğu kabul edildi.
•Osmanlı Devleti, Girit ve Ermenilerin oturdukları yerlerde ıslahat yapacaktı.
•Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti.
Osmanlı Devleti için son derece ağır hükümler taşıyan Berlin Antlaşması’yla
Ermeni meselesi dünya kamuoyuna ve uluslararası bir antlaşmaya girmiş oldu.
Berlin Antlaşması Osmanlı Devleti’nin dağılma ve parçalanma aşamaların-
66
TARİH 4
dan en önemlisini oluşturur. Berlin Konferansı’ndan önce İngiltere, Ayastefanos
Antlaşması’nın hafifletilmesi ve Osmanlı Devleti’nin haklarını savunma karşılığında Kıbrıs’ın üs olarak kendisine bırakılmasını istemişti. İngiltere böylece Rusya’nın
Akdeniz’e inmesini önlemeyi ve Doğu Akdeniz ile Süveyş Kanalı’nın denetimini sağlamayı amaçlıyordu. İngiltere’nin adayı işgal etme tehdidi üzerine Osmanlı Devleti,
Kıbrıs’ın İngiltere’ye üs olarak verilmesini kabul etti. Ancak İngiltere, konferans için
verdiği sözü tutmadığı gibi, Osmanlı toprak bütünlüğünü savunmaktan vazgeçerek
Osmanlı topraklarının paylaşımından yana bir tutum benimsedi.
Harita 02.02: Berlin Antlaşması’ndan Sonra Osmanlı Devleti’nin Batı Sınırları
67
TARİH 4
Resim 02.14: Berlin Konferansı
b. Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı
Ermeniler ile Türkler, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren birlikte ve iç
içe yaşıyorlardı. Fatih, İstanbul’un fethinden sonra Ermenilerin İstanbul’da patrikhane açmalarına izin verdi. Ermenilerin Bizans döneminde patrikhaneleri yoktu. Ermeniler Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yüzyıllarca hiçbir baskı görmeden refah ve
huzur içinde yaşadılar. Daha çok büyük şehirlerde yaşamakta ve ticaretle uğraşmaktaydılar. Ermeniler, Osmanlı Devleti’nin en sadık Hıristiyan topluluğuydular. Bundan
dolayı da birçok devlet görevine tayin edilmişler; tercümanlık, memurluk ve elçilik
gibi görevlere getirilmişlerdi.
Osmanlı topraklarında dağınık olarak yaşayan Ermenilerin en kalabalık oldukları yerler Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Çukurova bölgeleriydi. Fakat buralarda bile nüfusları, Türklerle karşılaştırma yapılamayacak kadar azdı. Türklerle iç
içe yaşadıklarından Türk kültüründen önemli ölçüde etkilenmişler; Türk geleneklerini, folklorünü ve müziğini benimsemişlerdi. Bu nedenle Osmanlılar, Ermenileri
milletisadıka(sadık millet) olarak adlandırmışlardır.
Fransız İhtilali ile siyasi bir nitelik kazanan milliyetçilik akımından Osmanlı yönetiminde yaşayan Ermeniler etkilenmemişti. Ancak bu durum Kafkaslardan
Akdeniz’e inmek isteyen Rusya’nın Doğu Anadolu’da yaşayan Ermenileri kışkırtmaya
başlamasıyla XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren değişmeye başladı. Rusya, 18771878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ermenileri bağımsızlık vaadi ile kışkırttı. Ermeniler ilk kez bu savaş sırasında isyan ederek Rus ordusu ile birlikte hareket ettiler.
Ermeni patriği Nerses’in, Ayastefanos ve Berlin Antlaşmalarına, Ermeni nüfusun bulunduğu yerlerde ıslahat yapılması maddesini koydurması Ermeni meselesine ulus-
68
TARİH 4
lararası bir boyut kazandırdı.
Ermeniler, Berlin Antlaşması’ndan sonra faaliyetlerini artırdılar. Bu amaçla komiteler ve cemiyetler kurdular. Bunların içinde en önemlileri 1887’de İsviçre’de kurulan Hınçak ve 1889’da Tiflis’te kurulan Taşnak Cemiyetleridir. Osmanlı Devleti’nin
sınırları dışında kurulan bu cemiyetler daha sonra İstanbul, İzmir ve Halep gibi şehirlerde şubeler açtılar.
İngiltere, Doğu Anadolu bölgesinde Rusya’ya bağlı olarak kurulacak bir
Ermenistan’ın sömürgeleri için bir tehlike olacağını düşünerek bağımsız bir Ermenistan kurulması için harekete geçti. Bu amaçla Doğu Anadolu’da konsolosluklar
açmış ve bölgeye Protestan misyonerler göndermiştir. Fransa da İngiltere ile birlikte Ermenileri destekleyen bir politika izlemeye başladı. Böylece Ermeni meselesi,
Ermenilerin değil, Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve Orta Doğu’da nüfuz bölgeleri
oluşturmak isteyen Rusya ve İngiltere’nin bir meselesi olarak ortaya çıktı.
Ermenilerin Çıkardığı Olaylar
Ermeni komiteleri ilk defa 1890 yılında Erzurum ve Adana’da isyanlar çıkardılar. Aynı yıl İstanbul’da (Kumkapı’da) izinsiz gösterilerde bulundular. 1893 yılında Merzifon’da güvenlik güçlerine ateş açarak bazı askerlerimizi öldürdüler. Doğu
Anadolu’da Ermeni olaylarının en şiddetlisi Siirt yakınlarında Sason’da meydana geldi(1894).
Kumkapı gösterisini düzenleyen bazı Ermeniler, Sason’a gelerek Ermenileri
kışkırtmışlar, devlete vergi vermemeye ve Müslümanlara karşı şiddet kullanmaya
çağırmışlardı. Ancak bu isyan bölgeye sevk edilen askerler tarafından bastırıldı. İncelemeler sonunda isyanın çıkmasında İngiliz ve Rus görevlilerin etkin rol oynadığı,
ele geçirilen silahların bu iki ülkeye ait olduğu anlaşıldı. Ermeniler İstanbul’da Ermeni patriğinin de onayladığı bir planla 26
Ağustos 1896 günü
Osmanlı
Bankası’nı
işgal edip olay çıkarmışlar, Osmanlı padişahı II. Abdülhamit’e
bombalı bir saldırı düzenlemişlerdir.
Resim 02.15: Diyarbakır’ın Mersani Deresinde Ermeni Çetelerince
Öldürülen Kadın ve Çocuklar (23 Temmuz 1915)
Osmanlı Devleti,
Avrupa devletlerinin
istediği ıslahatları gerçekleştirmek için 1895
yılında bir kararname
69
TARİH 4
çıkardı. İngiltere, Fransa ve Rusya’nın ıslahatların uygulanmasında gözlemci olma
isteklerini Osmanlı Devleti kabul etmedi. Islahatları bir dış müdahale olmadan uygulamaya koydu. Ermeniler ıslahat girişimlerinin sonuçlarını beklemediler. Çünkü
onlar ıslahat değil Osmanlı Devleti’nden ayrılmayı amaçlıyorlardı.
İttihat ve Terakki yönetimi 1914 yılında Rusya ile Ermenilere yönelik ıslahatları
kapsayan bir antlaşma yaptı. Böylece Rusya, yapılacak ıslahatları tek başına takip
etme imkânı elde etti. İngiltere ve Fransa bu sırada Osmanlı topraklarını paylaşmayı
görüştüklerinden bu duruma bir tepki göstermediler.
c. Kıbrıs’ın İngiltere Yönetimine Bırakılması
Rusya’ya karşı İngiltere’nin desteğini sağlamak amacıyla Kıbrıs, İngiltere’ye üs
olarak verilmişti. İngilizlerle 1878’de yapılan antlaşmaya göre Kıbrıs hukuken Osmanlı toprağı sayılacak, yönetimi ise İngiltere’ye ait olacaktı. İngiltere adayı sadece
askerî üs olarak kullanacak; Rusya Kars, Ardahan ve Batum’dan çekildiği zaman, İngiltere de Kıbrıs’tan çıkacaktı. Ancak, I. Dünya Savaşı’nda Osmanlıların Almanya’nın
yanında savaşa girmesi üzerine İngiltere, Kıbrıs’ı kendi topraklarına kattığını ilan
etti(1914). Bundan sonra çok sayıda Rum, İngilizlerin kontrolünde adaya yerleştirildi. Böylece İngiltere günümüze kadar süren Kıbrıs sorununun ortaya çıkmasına
zemin hazırladı.
d. Tunus’un Fransızlar Tarafından İşgali
Fransızlar, Osmanlı Devleti’nin 1828 yılında Rusya ile yaptığı savaş sırasındaki
karışıklıktan yararlanarak Cezayir’i işgal etmişti(1830). Fransa bundan sonra Tunus’u
ele geçirmek için hazırlıklara başladı. İtalya da vaktiyle bir Roma eyaleti olan Tunus
ve Trablusgarp’ı işgal etmek istiyordu. Bunun için Fransa daha önce davranarak
Tunus’a asker çıkardı ve ciddi bir direniş görmeden burayı kendine bağladı(1881).
e. Mısır’ın İngilizler Tarafından İşgali
1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılması Mısır’ın stratejik ve ekonomik önemini
artırdı. İngilizler, Hindistan ve Uzak Doğu’ya sömürgelerine giden yolun kapısı sayılan Mısır’ı işgal için fırsat bekliyorlardı. Bu yıllarda aşırı harcamalarda bulunan Hidiv
İsmail Paşa’nın mali sıkıntı içinde olması İngiltere’yi harekete geçirdi. İngiltere alacaklarını gündeme getirerek Süveyş Kanalı hisselerinin büyük bölümüne el koydu.
İngiltere ve Fransa verdikleri borçlara karşılık Mısır maliyesini kontrol etmeye başladılar. Yabancıların müdahalesi halkın tepkisine ve karışıklıklara neden oldu. İngiltere
haklarını koruma bahanesiyle Mısır’ı işgal etti (1882). Osmanlı Devleti bu duruma
itiraz ettiyse de, İngilizleri Mısır’dan çıkarabilecek askerî ve siyasi güce sahip değildi.
Osmanlı Devleti, Mısır’da İngiltere ile birlikte yüksek komiser bulundurmak şartı ile
bu durumu kabul etti.
70
TARİH 4
3. II. MEŞRUTİYET VE SİYASİ GELİŞMELER
a. II. Meşrutiyet’in İlanı
Kanunuesasi, Osmanlı padişahına olağanüstü bir durumla karşılaşırsa meclisi
kapatma yetkisi vermişti. II. Abdülhamit 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nı bahane
ederek meclisi kapatmıştı (14 Şubat 1878).Bu durum meşrutiyet yanlısı aydınları harekete geçirdi. Meşrutiyet yanlıları İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni kurdular(1889). Cemiyetin amacı 1876 Kanunuesasi’ni tekrar yürürlüğe koymak, Mebusan Meclisi’nin
açılmasını sağlamaktı.
Osmanlı Devleti’nde bu gelişmeler olurken 1908’de Rus çarı ve İngiltere kralı,
Reval’de bir araya gelerek Makedonya’nın Osmanlı Devleti’nden ayrılması, Boğazlar
meselesi ve Balkanların geleceği konusunu görüştüler. Bu durum İttihat ve Terakki
Cemiyeti yöneticilerini harekete geçirdi. Avrupa devletlerinin müdahalelerinin önüne geçmek için meşrutiyetin yeniden ilan edilmesi için çalışmalara başladılar. Kolağası Niyazi Bey’in Manastır, Enver Bey’in Selanik taraflarında birlikleriyle başlattıkları
isyan kısa sürede yayıldı. İsyanın ve karışıklığın bütün ülkeye yayılmasından çekinen
II. Abdülhamit meşrutiyeti ilan etmek zorunda kaldı (24 Temmuz 1908).
Resim 02.16: II. Meşrutiyet’in İlanından Sonra Açılan Mebusan Meclisi’ni Gösteren Bir Fotoğraf
b. 31 Mart Olayı
II. Meşrutiyet’in ilanı ile yapılan seçimler sonunda Mebusan Meclisi yeniden
açıldı. Ancak bir süre sonra Mebusan Meclisi’nde İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne bağlı milletvekilleriyle karşıtları arasında anlaşmazlık çıktı. Bazı gazeteler meşrutiyet
71
TARİH 4
yönetimine ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne karşı ağır eleştirilerde bulundular. Bu
gazetelerden biri olan Serbesti gazetesinin başyazarı Hasan Fehmi’nin vurularak öldürülmesiyle meşrutiyete karşı olanlar İstanbul’da çeşitli gösteriler yaptılar. Bu gelişmeler sonunda Avcı taburlarında görevli bazı askerler Mebusan Meclisi’nin önüne
gelerek ateş etmeye başladılar(13 Nisan 1909). İsyancılar gazete binalarına saldırdılar bazı milletvekillerini, İttihat ve Terakki Cemiyeti yanlılarını öldürdüler.
İstanbul’daki isyan Selanik’te duyulunca İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önde
gelenleri harekete geçerek komutanlığını Mahmut Şevket Paşa’nın yaptığı Hareket
Ordusu’nu İstanbul’a gönderdiler. Bu ordunun kurmay başkanlığını Mustafa Kemal
yapıyordu. Hareket Ordusu isyanı kısa sürede bastırdı (24 Nisan 1909). II. Abdülhamit tahttan indirilerek Selanik’e sürgüne gönderildi. Yerine kardeşi V. Mehmet Reşat
getirildi.
Rumi takvime göre 31 Mart gününe rastladığı için 13 Nisan 1909 günü başlayan bu isyana tarihimizde 31 Mart Vakası adı verilir. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra meydana gelen karışıklıklardan yararlanan Bulgaristan, bağımsızlığını ilan etti.
Avusturya- Macaristan İmparatorluğu, Bosna- Hersek’i topraklarına kattı. Girit, Osmanlı Devleti’nden ayrılarak Yunanistan’a bağlanma kararı aldı.
II. Meşrutiyet’in ilanı ile 1876 Anayasası tekrar yürürlüğe girdi. Kanunuesasi’de
önemli değişiklikler yapıldı. Bakanların meclise karşı sorumlu oldukları kabul edildi.
Padişahın yetkileri kısıtlandı. Kişi hak ve özgürlükleri alanında da demokratik gelişmeler meydana geldi. Tutuklama ve cezalandırmalarda yasaya uygunluk şartı getirilerek padişaha tanınan sürgüne yollama yetkisi kaldırıldı. Basının sansür edilemeyeceği esası getirilerek, toplanma ve dernek kurma hakları kabul edildi. II. Meşrutiyet
döneminde İttihat ve Terakki, Ahrar, Itilaf Fırkaları kurularak çok partili yaşama adım
atılmış oldu.
Bu devirde İttihat ve Terakki Fırkası ülke yönetiminde söz sahibi oldu. İttihat ve
Terakki Fırkası iç politikada Türkçülüğü esas alırken dış politikada Alman yanlısı bir
politika izledi. Bununla Osmanlı Devleti’ni Rusya, İngiltere ve Fransa’ya karşı korumayı ve kaybedilen toprakları geri almayı planlıyorlardı.
Osmanlı’da Nüfuz Mücadelesi ve Demiryolu Savaşları
Osmanlı Devleti’nin askerî, ekonomik ve siyasi gücü XIX. yüzyılda iyice azalmıştı. Osmanlı Devleti’nin bu durumdan yararlanan Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarında önce nüfuz bölgeleri oluşturmak, ardından da bu bölgeleri sömürge imparatorluklarına katmak için Osmanlı ülkesinde demir yolu yapımına önem verdiler.
Avusturya Balkanlarda, Rusya doğuda, Fransa Suriye’de demir yolu yaparak
bu bölgeleri ele geçirmeyi amaçladılar. Almanya ise Orta Doğu petrollerini ele geçirmek için Osmanlı Devleti ile diplomatik ilişkilerini geliştirdi. Osmanlı ülkesine
önemli ölçüde Alman sermayesi girdi. 1889’da Anadolu Osmanlı Şömendöfer Kum-
72
TARİH 4
Resim 02.17: Demir Yolu Yapımı
panyası
kuruldu.
Bu şirket İstanbul
(Haydarpaşa)-İzmit
demir yolu hattını
Ankara’ya bağladı.
Daha sonra KonyaBasra Körfezi demir
yolu imtiyazını elde
etti. Almanya bu hat
ile Toroslar üzerinden Adana’ya inmeyi, oradan da Musul
üzerinden Bağdat’a,
nihayet Basra’ya ulaşmayı amaçlıyor
du.
4. DAĞILMAYI ÖNLEME ÇABALARI
XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin içine düştüğü olumsuz durum ve yaşanan
büyük toprak kayıpları Osmanlı aydınlarını harekete geçirdi. Bunlar devleti dağılmaktan kurtarmak için birtakım düşünceler ileri sürdüler. Bu durum aydın ve düşünürler arasında birtakım fikir akımlarının ortaya çıkmasına yol açtı.
Resim 02.18: Namık Kemal
Osmanlıcılık: Fransız İhtilali’nden sonra yayılan milliyetçilik düşüncesi Osmanlı
Devleti’nde de etkisini göstermişti. Osmanlı
sınırları içerisinde yaşayan Sırp, Yunan, Bulgar
vb. topluluklar bağımsız olmak için harekete
geçtiler. Bu durum Osmanlı Devleti’nin parçalanma ve dağılma sürecini hızlandırdı. Parçalanmayı önlemek isteyen bazı Osmanlı aydınları, dil, din ve ırk ayırımı yapmadan ülkede
yaşayan herkesin aynı hak ve yetkilere sahip
olmasını ileri sürdüler. Daha çok Genç Osmanlıların savunduğu bu düşünceye Osmanlıcılık
adı verilir. İçlerinde Ziya Paşa, Mithat Paşa, Ali
Paşa, Fuat Paşa ve Namık Kemal gibi devlet
adamı ve aydınlar, Osmanlı birliğinin gerçekleşmesi için meşrutiyet yönetimine geçilmesinin şart olduğuna inanıyorlardı. Osmanlı
Devleti’nde Kanunuesasi’nin hazırlanması ve I.
Meşrutiyet’in ilanında Osmanlıcılık düşüncesi
73
TARİH 4
etkili olmuştur. Ancak bütün bunlar milliyet isyanlarını sona erdirmedi. Osmanlıcılık
düşüncesi milliyetçilik akımının güç kazanmasına bağlı olarak etkisini ve geçerliliğini kaybetti.
İslamcılık: Panislamizm olarak da adlandırılan İslamcılık düşüncesine göre toplumun temel direği dindir. Hangi milletten
olursa olsun bütün Müslümanlar halifenin
etrafında birleşerek Batı emperyalizmine
karşı koymalıdırlar. İslamcılık düşüncesi II.
Abdülhamit döneminde Osmanlı Devleti’nin
resmî politikası hâline geldi. İslam birliği düşüncesi de devletin dağılmasını önleyemedi.
Balkan Savaşlarında Arnavutların, I. Dünya
Savaşı’nda Arapların Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmaları İslamcılık düşüncesinin başarılı olmadığını ortaya koydu.
Resim 02.19: Mehmet Akif Ersoy
Türkçülük: II. Meşrutiyet döneminde
güç kazanan Türkçülük, dil, tarih ve edebiyat
alanlarındaki çalışmalarla başladı. Türkçülüğü
savunan aydınlara göre bir devletin ayakta durabilmesi için dili, dini, soyu ve ideali bir olan
topluma dayanması şarttır. Ancak bu özelliklere sahip bir devlet kalıcı olabilirdi. Türkçülük
hareketi ilk olarak “dilde Türkçülük” ilkesiyle
ortaya çıktı. Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Ömer
Seyfettin, Mehmet Emin Yurdakul Türkçülük
düşüncesinin önde gelen temsilcileridir. Bu
düşünce yeni Türk devletinin kurulmasında ve
Atatürk’ün ortaya koyduğu milliyetçilik ilkesinin oluşmasında etkili oldu.
Turancılık: Turancılık, Türkçülük düşüncesinin siyasi yönüdür. Turancılık, dünyadaki
Resim 02.20: Ziya Gökalp
bütün Türkleri bir ülkede, bir devlet sınırları
içinde ve bir bayrak altında birleştirmeyi amaçlar. Turancılık, II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki Partisi’nin benimsediği bir
görüş hâline geldi. Ziya Gökalp turancılığın yayılmasında etkili oldu. I. Dünya Savaşı
74
TARİH 4
sırasında Osmanlı Devleti Turancı bir politika takip etti.1917 yılında Çarlık Rusyasının yıkılması Turan devleti kurmak için bir fırsat olarak görüldü. Ancak Osmanlı
Devleti’nin I. Dünya Savaşı’ndan yenik olarak çıkması Turancılık düşüncesinin zayıflamasına yol açtı. Kurtuluş Savaşı sırasında Turancılık düşüncesinin yerini Misakımillî
sınırları içinde millî egemenliğe dayalı bağımsız bir Türk devleti kurma amacı aldı.
Resim 02.21: Tevfik Fikret
temel taşlarından birini oluşturdu.
Batıcılık: Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda
birçok alanda Avrupa’dan geri kaldığını kabul
etmişti. Bunun sonucu olarak Batı’nın askerî,
bilim ve teknik alanlarındaki birikiminden yararlanma yoluna gidildi. Avrupa orduları karşısında alınan yenilgiler Batılılaşma düşüncesinin ortaya çıkmasına yol açtı. Batılılaşma daha
sonra yönetim, eğitim, hukuk ve ekonomi gibi
alanlarda da etkisini göstermeye başladı. Batıcılık, II. Meşrutiyet döneminde bir düşünce akımı hâline geldi. Batıcılık görüşünü savunanlar,
Batı’nın üstünlüğünün akla ve bilime dayalı olduğunu, bu nedenle ona karşı gelinemeyeceğini ileri sürüyorlardı. Osmanlı Devleti ancak
Batılılaşırsa yıkılmaktan kurtulabilirdi. Osmanlı
Devleti’nin son dönemlerinde gelişmeye başlayan Batıcılık düşüncesi, yeni Türk devletinin
5. KONU: XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ
KÜLTÜREL GELİŞMELER
1. XIX. YÜZYILDA OSMANLI’NIN TOPLUM YAPISINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER
XIX. yüzyılda Osmanlı nüfusunda iki olgu birden yaşanıyordu. Bir taraftan
Osmanlı genel nüfusu azalırken diğer taraftan daralan Osmanlı sınırları içindeki
Müslüman Türk nüfusu gitgide artmaktaydı. Genel nüfusun azalması toprak kayıplarına, Müslüman Türk nüfusun artması ise kaybedilen topraklardan gelen göçlere
bağlıydı. XIX. yüzyılda özellikle Osmanlı- Rus savaşlarından sonra yüz binlerce Türk,
Anadolu’ya göç etti. Kırım Savaşı’ndan (1853 -1856) sonra 600.000 kişi, 1877-1878
Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra yaklaşık 1.000.000 kişi Anadolu’ya göç etti.
Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda ağır ekonomik ve siyasi sorunlarla karşı karşıya
olmasına rağmen yaşadıkları ülkelerden çeşitli nedenlerden dolayı göç eden insanlara da kucak açtı. 1763 yılında Lehistan kralının ölümüyle Rusya’nın bu ülkeye müdahalesi üzerine çıkan karışıklıktan kaçan çok sayıda Lehistanlı, Osmanlı Devleti’ne
sığındı.
75
TARİH 4
1848 yılında Fransa’da başlayan ihtilal Avusturya’ya da sıçradı. Avusturya’nın
işgali altında yaşayan Macarlar yönetime karşı ayaklandılar. Avusturya isyanın bastırılması için Rusya’dan yardım istedi. Rus ordusu karşısında tutunamayan Macarlar
ve onlara yardım eden Lehliler, Osmanlı topraklarına sığındı. Avusturya ve Rusya
bunların geri verilmesini istedi. Osmanlı Devleti bu mültecileri geri vermedi. Bu mültecilerin bir kısmı Osmanlı topraklarına yerleşti.
XIX. yüzyılda ulaşım teknolojisinin gelişmesi ve dış pazarlarla ilişkiler kurulması Osmanlı Devleti’nde şehirleşmenin hız kazanmasına ortam hazırladı. İstanbul’un
nüfusu XIX. yüzyılın başında 350.000 iken, yüzyılın sonunda bir milyonu aştı. Bu yüzyılda şehirlerin yapısında da değişmeler gözlenmektedir. Ulaşımın buharlı gemiler
ve demir yolu ile yapılmaya başlaması, istasyon, rıhtım, depo ve otellerin inşasına
neden oldu. Yabancı sermayenin Osmanlı ülkesine girmesi, şehirlerin belli yerlerinde bankalar ve iş hanlarının inşa edilmesine yol açtı. Büyük şehirlerde Batılılaşmanın
sonucu olarak lüks eşya satan dükkânlar, tiyatro binaları ve eğlence yerleri ortaya
çıktı. Bu durum İstanbul’daki günlük hayat üzerinde de etkili olmaya başladı. Günlük
hayatta elektrik kullanılmaya başlandı. Elektrikli tramvay, hayatı kolaylaştırdı. Telgraf
ve telefon kullanımı başladı. İlk otomobiller de şehir hayatında yerlerini aldılar. Bu
gelişme klasik Osmanlı şehrinin sosyal yapısını da değiştirdi. Ayrı mahallelerde oturan Müslüman ve gayrimüslim topluluklar artık aynı mahallelerde yaşamaya başladılar. Üst tabakada Avrupa tarzı eğlence hayatı ve Avrupa malı kullanma eğilimi
hızla gelişti.
II. Mahmut, İstanbul’un fethinden itibaren Osmanlı padişahlarının oturduğu
Topkapı Sarayı’ndan Beşiktaş Sarayı’na taşındıktan sonra burasını Batı tarzı kanepe,
koltuk, sandalye ve masalarla döşetti. Avrupalı bir hükümdar gibi giyinmeye başladı. Bir süre sonra bakanlar, subaylar ve bürokratlar da Batı tarzı pantolon, ceket
ve üniforma giymeye başladılar. Din adamları dışındaki memurlara fes giyme zorunluluğu getirildi.
Osmanlı toplumunda XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı âdetleri ve
anlayışı yaygınlaştı. Alafrangalık denilen bu anlayış toplumun daha çok üst tabakası
arasında kabul görüyor ve benimseniyordu. Alafrangalığın ortaya çıkmasında Kırım
Savaşı da etkili oldu. Bu savaş sırasında(1853-1856), Osmanlı ordusuyla aynı safta
savaşan Fransız ve İngiliz askerleri, Batı kültürü ve hayat tarzının tanıtımında etkili
oldular. Batı ile ilişkilerin artması, yabancı dil öğrenmeye ilgiyi artırdı. Yabancı dil bilme memuriyette terfi nedeni olmaya başlayınca varlıklı aileler çocuklarına yabancı
dil öğretmek için yabancı mürebbiyeler getirttiler. Bunlar kalfa ve dadıların yerini
almaya başladılar. Yönetici ve varlıklı kesimin eğlence anlayışında da Batı’nın etkisi
görülmeye başladı. Bu kesim tiyatro ve operaya gitmeye, Mozart ve Rossini’nin melodilerini, Avrupa’nın klasik müziğini dinlemeye başladılar. İstanbul dışında yaşayan
Osmanlı Türkleri ise geleneksel yaşantılarını sürdürüyorlardı.
76
TARİH 4
Resim 02.22: İstanbul’da Elektrikli Tramvay
2. OSMANLI DEVLETİ’NDE BASIN-YAYIN HAYATINDAKİ GELİŞMELER
XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde basın ve yayın hayatında da önemli gelişmeler meydana geldi. Osmanlı Devleti’nde ilk gazete 1794 yılında basılan Gazette
Française de Constantinople’dur. Fransız İhtilali haberlerini, Türkiye’deki Fransızlara
duyurmak amacıyla çıkarılmıştır. Türkiye’de ilk Türkçe gazete devlet işleriyle, ülkedeki ve dünyadaki gelişmeleri haftada bir halka duyurmak amacıyla çıkarılmış resmî
bir gazete olan Takvimivakayi’dir. II. Mahmut zamanında çıkarılan bu gazete Türkçe
ve Fransızca olarak basılmıştır. Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra 1840 yılında
Cerideihavadis adlı ikinci bir gazete çıkarıldı. Başyazarı Şinasi olan ve bir fikir gazetesi özelliği taşıyan Cerideihavadis hükümetten yardım gören resmî bir gazetedir.
Türkler tarafından çıkarılan ilk özel gazete ise Tercümanıahval’dir. Bu gazete
Şinasi’nin yardımıyla Agâh Efendi tarafından 1860’ta çıkarılmıştır. Bunlardan başka
Tasviriefkâr (1861), Muhbir (1866), İbret (1871), Tercümanıhakikat(1878), XIX. yüzyıl
Osmanlı basın ve yayın hayatında iz bırakmış önemli gazetelerdir.
İlk Türk dergisi ise 1850’de yayınlanan Vekayıtıbbiye’dir.1862’de Mecmuaifünun yayınlanmaya başlamış, 1872’de Teodor Kasap ilk mizah dergilerinden olan
Diyojen’i çıkarmıştır. Osmanlı ülkesinde basın-yayın hayatının hareketlenmesi ve
yönetime karşı eleştirilerin artması üzerine 1864 yılında Matbuat Nizamnamesi çıkarıldı. Bununla gazete kapama, para ve hapis cezaları uygulaması başlatıldı.
77
TARİH 4
I. Meşrutiyet’in sona ermesi üzerine Avrupa’ya giden Ali Suavi, Namık Kemal, Ziya
Paşa ve Agâh Efendi gittikleri yerlerde Muhbir, Ulum, Hürriyet, İttihat gibi gazeteler
çıkararak, hükümeti eleştiren yazılar yazdılar. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra basın
ve yayın hayatında yeniden canlanma başlamış, yeni gazete ve dergiler yayımlanmıştır.
Osmanlı Devleti’nde basın-yayın alanında kadınlar da yer aldı. Fatma Aliye, Emine
Semiye, Şair Nigar, Fatma Kevser kadın yazarların öncüsü oldular. Osmanlı Devleti’nde ilk
kadın dergisi 1869 yılında çıkan Terakkiimuhadderat( Kadınların Yükselişi) dergisidir. Bu
dergide kadınların eğitim görmesinin önemi
vurgulanmıştır. 1886 yılında ise yazarların tamamı kadınlardan oluşan Şükufezar( Çiçek
Bahçesi) dergisi yayımlanmıştır. 1895’te ise
Hanımlara Mahsus Gazete çıkarılmıştır.
Bu dergi ve gazetelerde kadın sorunları, kadınların toplumsal hayata katılımı, aile,
çocuk bakımı, ev idaresi gibi konular ele alınmıştır.
Resim 02.23: Fatma Aliye
3. OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİM ALANINDA MEYDANA
GELEN DEĞİŞMELER
XIX. yüzyıl, Osmanlı Devleti’nde eğitim alanında da önemli yeniliklerin yapıldığı bir dönem oldu. Özellikle Tanzimat döneminde eğitim faaliyetlerine büyük önem
verildi. 1845 yılında Meclisimaarifiumumiye ( Genel Eğitim Meclisi) kuruldu. Peşinden 1846 yılında Mekâtibiumumiye Nezareti ( Genel Okullar Bakanlığı ) kurularak
eğitim ve öğretim işleri bu kuruma devredildi. 1856 tarihinde eğitim işlerinin sağlıklı
ve düzenli bir şekilde yürütülmesi için bugünkü Millî Eğitim Bakanlığının görevlerini
yerine getiren Maarifiumumiye Nezareti ( Genel Eğitim Bakanlığı ) kuruldu. Çıkarılan
bir yönetmelik ile harbiye, tıbbiye ve bahriye gibi askerî okullar dışındaki bütün okullar Maarifiumumiye Nezaretine bağlandı. Tanzimat döneminde eğitim alanındaki
önemli bir gelişme de Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında kurulan Encümenidaniş’tir.
Encümenidaniş, fen dersleriyle ilgili çevirilerin yapılarak ders kitaplarının belirlenmesi amacıyla kurulmuştu. Tanzimat döneminde bugünkü anlamda bir üniversite
kurmak için çalışmalar yapıldı. 1870 yılında bu hazırlıklar bitirilerek İstanbul’da Darülfünun açıldı. Sınavla öğrenci alınan bu okulda fen bilimleri, matematik, felsefe,
78
TARİH 4
hukuk, edebiyat bölümleri açıldı. Ancak medreselilerin
muhalefeti sonucu
tam bir faaliyet gösteremedi. Üç defa
açılıp kapanan bu
okul 1900 yılında
bugünkü İstanbul
Üniversitesinin yerinde
Darülfünunuşahane
adıyla
yeniden açıldı. Darülfünun varlığını
1933 yılına kadar
sürdürdü. Yerine İstanbul Üniversitesi
Resim 02.24: Darülfünunun (Günümüzde İstanbul Üniversitesi) Beyazıt
kuruldu.
Meydanı’nda Bulunan Tarihî Ana Kapısı
Eğitim alanındaki faaliyetler II. Abdülhamit döneminde de devam etti. Hem İstanbul’da hem de
taşrada kızlara ait okulların sayısında artış görüldü. Çok sayıda yeni okul açıldı. Mülkiye Mühendis Mektebi, Ticaret Mektebi, Baytar ( Veteriner ) Mektebi, Mülkiye Mektebi bunlardan bazılarıdır.
4. AZINLIKLAR VE YABANCI OKULLAR
Osmanlı Devleti, sınırları içinde birçok milleti barındırıyordu. Azınlıklara din,
dil, kültür alanlarında olduğu gibi eğitim alanında da tam bir serbestlik tanınmıştı.
Azınlıklara ait okullar genellikle kiliselerin yanında ve ona bağlı olarak açılmaktaydı. Osmanlı sınırları içinde en çok okulu olan azınlıkların başında Rumlar geliyordu. İstanbul’daki Fener Rum Papaz Mektebi ve Heybeliada Papaz Mektebi, Fener
Rum Patrikhanesi’nin himayesi altındaydı. Ermeniler başta İstanbul olmak üzere
Anadolu’nun pek çok şehrinde okullar açtılar. Yahudiler XIX. yüzyıla kadar eğitimlerini havralarda yapıyorlardı. Yahudiler, 1854 yılında İstanbul’da Musevi Asri Mektebini kurdular. Allians İsraelit ( Alyans İsrailit ) adlı bir Yahudi örgüt kendi dininden
insanların yaşadığı yerlerde çok sayıda okul açtı. Azınlıkların açtığı bu okullar denetlenmediği için bölücü ve ayrılıkçı faaliyetlerde bulunmuşlar, Osmanlı Devleti’nin
yıkılışını hızlandırmışlardır.
Osmanlı Devleti’nde azınlıkların dışında, yabancı ülkelerin açtığı okullar da vardı. Bu ülkelerin başında Fransa gelmektedir. Fransızlar 1583 yılında İstanbul’da Saint
Benoit ( Sen Benuva) Okulunu açtılar. Bu okul, Osmanlı topraklarında açılan ilk ya-
79
TARİH 4
bancı okuldur. Osmanlı
ülkesindeki Katoliklerin
koruyuculuğunu yapan Fransızlar yüzlerce
yeni okul açtılar. İngilizler ise daha çok Suriye ve Lübnan’da okul
açtılar. Bu okullar İngiliz kilisesi tarafından
destekleniyordu. 1875
yılında
Beyoğlu’nda
açılan İngiliz Kız Ortaokulu ile 1905 yılında
Nişantaşı’nda
açılan
İngiliz Erkek Lisesi günümüzde de eğitimiResim 02.25: Merzifon Amerikan Koleji
ne devam etmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri de Osmanlı ülkesinde okul açmıştır. Bu okulların en önemlisi 1863 yılında
İstanbul’da açılan Robert Koleji ile Beyrut Amerikan Üniversitesidir. Bu devletlerden başka İtalya, Almanya, Avusturya, Rusya ve İran da Osmanlı sınırları içinde okul
açmışlardır. Osmanlı Devleti’nin parçalanmasında önemli rol oynayan bu okullar
TBMM’nin 3 Mart 1924’te çıkardığı Tevhiditedrisat Kanunu ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlanmış, yönetmeliklere uymayan bu okulların önemli bir bölümü kapatılmıştır.
5.XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDE KÜLTÜR, SANAT
VE MİMARİ ALANINDAKİ GELİŞMELER
XIX. yüzyılda Osmanlı toplumunda her alanda yaşanan değişmeler kültür ve
sanat alanında da kendini gösterdi. Mimari, resim ve musikide geleneksel anlayışın
yanında Avrupa’nın etkisiyle yeni akımlar başladı. XIX. yüzyılda Avrupa’nın gerçekçi
resim üslubu Osmanlı resim sanatına girdi. Osmanlı padişahları da bu akıma destek verdiler. II. Mahmut, Avrupa’dan getirttiği ressamlara kendi portresini yaptırdı
ve devlet dairelerine astırdı. Daha sonra Türk gençleri Avrupa’ya resim öğrenimine
gönderildi. Avrupa’da resim eğitimi gören gençler ülkeye döndüklerinde bu konu
ile ilgili çalışmalara devam ettiler. Bu öğrencilerden biri olan Şeker Ahmet Paşa,
Türkiye’de ilk resim sergisini açtı. Osmanlı müzeciliğinin ilk adımları da bu yüzyıl ortalarında atıldı. XIX. yüzyılda eski eserlere duyulan merak bir hayli artmıştı. Osman
Hamdi Bey, 1881’de Müzeyihümayun’un başına getirildi. II. Abdülhamit’in emriyle
İstanbul’da Asarıatika’yı ( Arkeoloji Müzesi )kurdu.
80
TARİH 4
Resim 02.26: İbrahim Çallı’nın “Hamakta Kadın” Adlı Tablosu
XIX. yüzyılda Osmanlılarda yeni bir mimari anlayış gelişti. Batı kaynaklı ampir
üslubu benimsendi. Bu üslubun etkisiyle Ortaköy Camisi, Dolmabahçe Camisi ve
Nusretiye Camisi yapıldı. Batı’dan alınan diğer üsluplar ile Osmanlı mimari üslubunun aynı anda kullanılmasıyla seçmeci (eklektik) denen bir tarz ile Beylerbeyi ve
Çırağan Sarayları inşa edildi.
Resim 02.27: Dolmabahçe Sarayı
81
TARİH 4
6. MÜZİK, EĞLENCE VE SPOR
Tanzimat döneminde eğlence ve spor alanında da değişmeler yaşandı. Klasik eğlence anlayışının yanında Batılılaşmanın etkisiyle bu alanlarda yeni gelişmeler
meydana geldi. II. Mahmut müzikte Batı’ya yöneldi. Mızıkayıhümayun’u kurarak modern anlamda müzik eğitiminin başlamasını sağladı. İtalya’dan Giuseppe Donizetti’yi
İstanbul’a getirtti. Bu kişi I. Abdülmecit zamanında da önemli görevlerde bulundu.
Askerî bandoların kuruluşunda etkili oldu. Osmanlı sarayında Batı operaları seslendirildi. Buna karşılık klasik Türk müziği de gelişmesini sürdürdü. Dede Efendi, Hacı
Arif Bey, Zekai Dede önemli eserler verdiler.
XIX. yüzyılda tiyatro yeni bir eğlence unsuru olarak günlük hayatta yerini aldı.
Şehzadebaşı’nda açılan tiyatrolar bu dönemde halkın büyük ilgisini gördü. I. Abdülmecit döneminde Güllü Agop modern Osmanlı tiyatrosunu kurdu. I. Abdülmecit ve
II. Abdülhamit, Dolmabahçe ve Yıldız Saraylarında tiyatro oyunu sahnelettiler. Adana ve Bursa’da şehir tiyatroları kuruldu. Şinasi, “Şair Evlenmesi” adlı ilk Türk tiyatro
eserini yazdı.
Modern sporların Türkiye’ye girişi jimnastikle başlamıştır. Jimnastik kısa bir
süre sonra okullara ders olarak kondu. Bunun yanı sıra kısa sürede en yaygın duruma gelen spor dalı futbol oldu. Futbol ülkemize, İngilizler aracılığıyla girmiş; ilk
önce azınlık gençlerinin, daha sonra da Türk gençlerinin ilgisini çeken bir spor dalı
durumuna gelmiştir. 1903’te Beşiktaş, 1905’te Galatasaray, 1907’de Fenerbahçe kulüpleri kuruldu. Eskiden beri yapılmakta olan kürek yarışları, ayrıca yelken sporu
XX. yüzyılın başlarında modern anlamıyla Türk sporunun içinde yer almaya başladı.
Türkiye’de ilk bisiklet yarışları 1910 yılında yapıldı. Osmanlı Devleti ilk defa 1912 yılında Stockholm (Stokholm) Olimpiyat oyunlarına katıldı.
6. KONU: XX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ VE SAVAŞLAR
Resim 02.28: Mustafa Kemal Trablusgarp Savaşı’nda
82
TARİH 4
1.TRABLUSGARP SAVAŞI
1870’de siyasi birliğini tamamlayan İtalya, gelişen sanayisine kaynak bulmak
amacıyla ham madde ve pazar arayışına girdi. Bu amacına ulaşmak için Trablusgarp’ı
alarak Afrika’nın içlerine doğru ilerlemeyi planladı. Trablusgarp’ın coğrafi konum itibariyle İtalya’ya yakın olması ve Osmanlı Devleti’nin burayı karadan ve denizden
savunacak gücünün olmaması İtalya’nın işini kolaylaştırıyordu. İtalya 1911 yılında
Osmanlı Devleti’ne savaş açıp Trablusgarp’a asker çıkarmaya başladı. İngiltere tarafsızlık bahanesiyle Osmanlı ordusunun Mısır’dan geçişine izin vermedi. Deniz gücünün yetersizliği nedeniyle donanma da gönderilemedi. Bunun üzerine Osmanlı
Devleti, içlerinde Mustafa Kemal, Enver Bey, Ali Fethi Bey gibi gönüllü subayları bölgeye gönderdi. Bu subaylar yerli halkı teşkilatlandırarak İtalya ile mücadeleye başladılar. Mustafa Kemal, Derne ve Tobruk’ta; Enver Bey ise Bingazi’de önemli başarılar
elde ettiler. İtalyan kuvvetleri asker ve teçhizat üstünlüğüne rağmen Trablusgarp kıyılarından içeri giremediler. İtalya bölgedeki direnişi kıramayınca Osmanlı Devleti’ni
barışa zorlamak için Ege Denizi’nde On İki Ada’yı işgal etti. Çanakkale Boğazı’nı topa
tuttu. Bu sırada Karadağ’ın Osmanlı Devleti’ne saldırısıyla Balkan Savaşları başladı.
İki cephede birden savaşamayacağını anlayan Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kaldı. Osmanlı Devleti ile İtalya arasında Ouchy (Uşi )Antlaşması yapıldı (1912).
Bu antlaşmaya göre:
•Trablusgarp ve Bingazi İtalya’ya verilecek,
•Balkanlardaki durum kesinleşinceye kadar On İki Ada geçici olarak İtalya’da
kalacak,
•Trablusgarp halkı dinî bakımdan Osmanlı halifesine bağlı olacaktı.
E
BİLGİ NOTU
Uşi Antlaşması ile Osmanlı Devleti Kuzey Afrika’daki son toprağını kaybetmiş oldu. Böylece Kuzey Afrika’daki egemenliği sona ermiş oldu. İtalya, Balkan
Savaşları’nın bitmesine rağmen, On İki Ada’yı Osmanlı Devleti’ne geri vermedi. II.
Dünya Savaşı’ndan yenik çıkınca adaları Yunanistan’a verdi (1947).
2. BALKAN SAVAŞLARI
a. Dömeke Meydan Savaşı
Yunanistan, 1829 Edirne Antlaşması’yla bağımsızlığını elde etmişti. Yunanistan, Rumların yaşadığı yerlerin tümüyle kendisine katılması ideali ile çalışmalar başlattı. Megali İdea denen bu amacını hayata geçirmek için Etnikieterya Cemiyeti’ni
kurmuştu. Bu cemiyetin kışkırtmaları sonucunda 1896 yılında Girit’te isyan çıktı.
Bunun üzerine Yunanistan Girit’e asker çıkardı. Bu gelişmeler Osmanlı – Yunan sava-
83
TARİH 4
şına neden oldu. Osmanlı ordusu Yunanlıları Dömeke Meydan Savaşı’nda yenilgiye
uğrattı (1897). Türk ordusuna Atina yolunun açılması Avrupa devletleri ve Rusya’yı
telaşlandırdı. Bu devletlerin girişimiyle İstanbul’da bir konferans toplandı. Konferans
sonunda tarafların savaştan önceki sınırlara çekilmesi kabul edildi. Avrupa devletleri
ve Rusya’nın baskıları ile Girit özerk hâle getirildi. Başına da Yunanlı bir vali atandı.
Yunanistan, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Osmanlı Devleti’nin karışık durumundan yararlanarak Girit’i topraklarına kattı (1908).
Resim 02.29: Dömeke Meydan Savaşı’nı Gösteren Tablo
b. I. Balkan Savaşı
Trablusgarp Savaşı devam ederken Rusya’nın kışkırtması ile harekete geçen Yunanistan, Sırbistan, Bulgaristan ve Karadağ, Osmanlı Devleti’ni Balkanlardan atmak
ve topraklarını paylaşmak için aralarında bir ittifak kurdular. Osmanlı Devleti’nden
Hıristiyanların ezildiği gerekçesiyle Makedonya’da ıslahat yapmasını istediler. İstekleri kabul edilmeyince Osmanlı Devleti’ne savaş açtılar ( 8 Ekim 1912). Karadağlıların saldırısıyla başlayan savaşta, Osmanlılar dört cephede birden savaşmak zorunda
kaldı. Bulgarlar, Edirne, Kırklareli ve Lüleburgaz’ı ele geçirip Çatalca’ya kadar ilerlediler. Yunanlılar Ege adalarını ve Selanik’i ele geçirdiler. Makedonya; Sırplar, Karadağlılar ve Bulgarlar tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti ile sınırı kalmayan Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti(1912). Avrupa devletleri durumu değerlendirmek ve
Balkanlardaki savaşı durdurmak için Londra’da bir konferans düzenlediler. Londra
Konferansı devam ederken İttihat ve Terakki Partisi, Babıali baskını ile hükümeti ele
geçirdi (23 Ocak 1913).
84
TARİH 4
Londra Konferansı sonunda Osmanlı Devleti ile Yunanistan, Sırbistan, Bulgaristan ve Karadağ arasında Londra Antlaşması imzalandı (30 Mayıs 1913). Bu antlaşmaya göre:
•Edirne, Kırklareli, Dedeağaç ve Trakya’nın tamamı Bulgaristan’a verilecek, MidyeEnez hattı sınır olacak,
•Güney Makedonya, Selanik ve Girit, Yunanistan’a verilecek,
•Orta ve Kuzey Makedonya Sırbistan’a bırakılacak,
•Arnavutluk ve Ege adalarının durumu büyük devletlerin kararına bırakılacaktı.
Resim 02.30: Balkanlardan Göç Etmek Zorunda Kalan Türk Aileler
c. II. Balkan Savaşı
Londra Antlaşması’yla Bulgaristan, diğer Balkan devletlerinden daha geniş
topraklar elde etmiş ve tarihinde ilk kez Ege Denizi’nde kıyılara sahip olmuştu. Bu
durum Balkan devletleri arasındaki birliği bozdu. Bulgaristan’ın daha fazla toprak
aldığını öne süren Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ birleşerek Bulgaristan’a savaş
açtılar. Bu sırada Romanya’da Bulgaristan’a karşı savaşa katıldı. Böylece II. Balkan Savaşı başlamış oldu( 29 Haziran 1913). II. Balkan Savaşı’nda Bulgarlar her cephede yenilgiye uğradı. Bu durumdan yararlanan Osmanlı Devleti, Bulgaristan’a savaş açarak
Edirne ve Kırklareli’ni geri aldı. Bulgaristan’ın barış isteği üzerine Yunanistan, Sırbistan, Karadağ ve Romanya arasında Bükreş Antlaşması imzalandı II. Balkan Savaşı’nı
bitiren antlaşmalar imzalandı. Bulgaristan ve Osmanlı Devleti arasında İstanbul
Antlaşması imzalandı(29 Eylül 1913). Bu antlaşma ile Edirne, Kırklareli ve Dimetoka
Osmanlı Devleti’nde, Kavala ve Dedeağaç Bulgaristan’da kalacak, Meriç Irmağı iki
devlet arasında sınır olacaktı. Bulgaristan’da kalan Türkler, Bulgarlarla eşit haklara
sahip olacaktı.
85
TARİH 4
II. Balkan Savaşı sonunda Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında Atina Antlaşması yapıldı( 14 Kasım 1913). Buna göre Osmanlı Devleti, Selanik, Yanya ve Girit’in
Yunanistan’a ait olduğunu kabul etti. Buna karşılık Yunanistan, Türk azınlığın dinî ve
kültürel haklarını güvence altına aldı.
Harita. 02.03: Balkan Savaşlarından Sonra Osmanlı Devleti’nin Batı Sınırları
3. I.DÜNYA SAVAŞI VE OSMANLI DEVLETİ’NİN SONU
1914 yılında başlayıp 1918’de sona eren I. Dünya Savaşı, tarihin o zamana kadar gördüğü en büyük savaştır. Bu savaş Avrupa’da başlamış ve kısa sürede bütün
dünyaya yayılmıştır. I. Dünya Savaşı’na neden olan gelişmeler XIX. yüzyılda ortaya
çıkmaya başladı. 1870 yılında İtalya, 1871 yılında Almanya siyasi birliklerini kurarak
Avrupa’da güçler dengesini bozdular. Kısa sürede sanayileşen bu devletlerin, sanayilerini devam ettirecek olan ucuz ham madde ve pazar alanları yoktu. Bu durum
86
TARİH 4
Almanya ve İtalya’nın daha önce sanayileşen ve sömürgecilikte ilerleyen İngiltere ve
Fransa gibi devletlerle rekabete girmesine neden oldu. Almanya’nın her geçen gün
biraz daha güçlenmesi, XIX. yüzyılda büyük bir sömürge imparatorluğu kurmuş olan
İngiltere’yi rahatsız etmeye başladı. Özellikle Almanya’nın Afrika ve Okyanusya’daki
İngiliz sömürgelerine göz dikmesi Almanya ile İngiltere’yi karşı karşıya getirdi. Almanya bu sırada komşusu Fransa ile de Alsace –Lorraine (Alsas – Loren) kömür havzası yüzünden anlaşmazlık hâlindeydi. Fransa 1871 yılında Almanya’ya kaptırdığı bu
bölgeyi geri almak için fırsat kolluyordu. Bu durum, Fransa’nın İngiltere’nin yanında
yer almasına neden oldu. Rusya’nın takip ettiği Panslavizm politikası, bünyesinde
Slav nüfus barındıran Avusturya – Macaristan İmparatorluğu’nun Almanya’nın yanında yer almasına yol açtı. Rusya’nın diğer taraftan sıcak denizlere ulaşmak amacıyla yaptığı çalışmalar Osmanlı Devleti’nin, Avusturya – Macaristan İmparatorluğu ve
Almanya ile yakınlaşmasını sağladı. Bu gelişmeler sonucunda Avrupa devletleri arasında bloklaşmalar oluştu. 1882’de Almanya, İtalya ve Avusturya – Macaristan İmparatorluğu, üçlü ittifak (bağlaşma)devletleri adı altında birleştiler. Bu gruba daha
sonra Osmanlı Devleti ve Bulgaristan da katıldı. İtalya ise I. Dünya Savaşı başında bu
gruptan ayrıldı. Bu ittifaka karşı 1907’de İngiltere, Fransa ve Rusya üçlü itilaf (anlaşma) devletlerini kurdular. Bu gruba daha sonra ABD, Yunanistan, Sırbistan, Romanya, Japonya, Brezilya, Portekiz ve İtalya gibi devletler de katıldı.
Büyük devletlerin oluşturdukları ittifaklar Avrupa’da gergin bir ortamın doğmasına yol açtı. 28 Haziran 1914 tarihinde Avusturya – Macaristan İmparatorluğu
veliahdının Saraybosna gezisi sırasında bir Sırplı tarafından öldürülmesi I. Dünya
Savaşı’nı başlatan kıvılcım oldu. Bu olay üzerine Avustuya - Macaristan İmparatorluğu Sırbistan’a savaş açtı. Itilaf ve İttifak Devletleri’nin birbirlerine savaş ilan etmesi
ile kısa bir sürede bir dünya savaşı hâline dönüştü.
Harita. 02.04: I. Dünya Savaşı Sırasında Avrupa’da Itilaf ve İttifak Devletleri
87
TARİH 4
a.Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na Girmesi
I. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı Devleti’nde yönetim İttihat ve Terakki
Fırkası’nın elinde idi. Savaş öncesinde Osmanlı Devleti siyasi yalnızlıktan kurtulmak
için ittifaklardan birine katılmayı düşünüyordu. Bu nedenle itilaf devletleriyle birlikte savaşa katılmak istediğini belirtti. Ancak itilaf devletleri, Osmanlı topraklarını
paylaşım alanı olarak gördükleri için bu duruma soğuk baktılar ve tarafsız kalmasını
istediler. Bu durum Osmanlı Devleti’ni ister istemez Almanya ile anlaşmaya yöneltti.
İttihat ve Terakki Fırkası’nın önde gelen isimlerinden Enver Paşa, savaşı Almanya’nın
kazanacağına inanıyordu. Almanya’nın yanında savaşa girilirse Balkan Savaşlarıyla
kaybedilen toprakların geri alınabileceğini, kapitülasyonların kaldırılacağını ve Orta
Asya Türk dünyası ile birleşilebileceğini düşünüyordu. Almanya, Osmanlı Devleti’nin
kendi yanında savaşa girmesi için baskı yapıyordu. Osmanlı Devleti Kafkasya’da
Rusya ile, Süveyş Kanalı’nda da İngiltere ile savaşırsa kendi üzerindeki savaş yükü
hafifleyecek ve İngiltere’nin sömürgelerine giden yol kesilmiş olacaktı. Ayrıca Almanya, Osmanlı halifesinin Müslümanlar üzerindeki etkisinden yararlanarak itilaf
devletlerinin sömürgelerinde yaşayan Müslümanları ayaklandırmayı düşünüyordu.
2 Ağustos 1914’te gizli bir Osmanlı – Almanya ittifak antlaşması imzalandı. Bu sırada Akdeniz’de İngiliz donanmasından kaçan Goben ve Breslav isimli Alman savaş
gemileri, Boğazları geçerek Osmanlı Devleti’ne sığındı. Osmanlı Devleti bu gemileri
satın aldığını bildirerek İngilizlere vermedi. Adları Yavuz ve Midilli olarak değiştirilen
bu gemiler bir süre sonra Karadeniz’e açılarak Rusya’nın Sivastopol ve Odessa limanlarını bombaladı. Bunun üzerine önce Rusya, daha sonra da diğer itilaf devletleri,
Osmanlı Devleti’ne savaş açtılar. Böylece Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na girmiş
oldu (13 Kasım 1914).
b. Osmanlı Devleti’nin Savaştığı Cepheler
Kafkasya Cephesi
Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na katılması üzerine Rus kuvvetleri Doğu
Anadolu topraklarına saldırarak Erzurum ve Sarıkamış yönünde ilerlemeye başladılar. Enver Paşa, Rusları durdurmak ve Orta Asya Türk dünyası ile doğrudan bağlantı
kurmak amacıyla bir taarruz hareketi başlattı. Fakat şiddetli soğuk, salgın hastalık,
yiyecek ve malzeme yetersizliğinden dolayı on binlerce Türk askerî şehit oldu. Bunu
fırsat bilen Ruslar, Erzurum, Muş, Bitlis, Erzincan ve Trabzon’u işgal ettiler. Bu sırada
Ruslarla işbirliği yapan ve Rus üniforması giymiş olan Ermeni çeteleri işgal edilen
yerlerde katliam yaptılar. Bugün Ermenilerin dünya kamuoyuna yansıtmaya çalıştığı
sözde soykırım olarak adlandırdığı gelişmeler bu dönemde yaşandı. Osmanlı Devleti, Ermenilerin Ruslarla iş birliğini önlemek ve katliamlarını önlemek amacıyla Ermeni terör örgütleri olan Hınçak ve Taşnak Cemiyetlerini kapattı. Savaş bölgesinde
yaşayan Ermenilerin de geçici olarak Suriye’ye göç etmelerini sağladı.
88
TARİH 4
Resim 02.31: Doğu Cephesi’nde Zor Şartlar Altındaki Türk Askerleri
Harita 02.05: Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda Savaştığı Cepheler
89
TARİH 4
Çanakkale Savaşlarından sonra Doğu cephesine atanan Mustafa Kemal Paşa,
6 – 7 Ağustos 1916’da Muş ve Bitlis’i Ruslardan geri aldı. 1917 yılında rejim değişikliği
yaşayan Rusya, 3 Mart 1918’de İttifak Devletleri ile Brest - Litowsk Antlaşması’nı imzalayarak I. Dünya Savaşı’ndan ayrılmış, bu arada Doğu Anadolu’dan da çekilmiştir.
I. Dünya Savaşı Yıllarında Ermeni Sorunu
I. Dünya Savaşı sırasında Rusların Doğu Anadolu’ya girmesi Ermeniler tarafından büyük bir fırsat olarak görüldü. Rusya Ermenileri de Rus ordusu ile birlikte
saldırılara katıldılar. Rusların silahlandırdığı Ermeniler, Türk köylerine baskınlar düzenleyerek sivil halka zarar verdiler. Ermeni çeteler, terör eylemlerine ve isyanlara
katılmayan Ermenileri de öldürüyorlardı. Osmanlı Devleti, Çanakkale Cephesi’nde
itilaf devletleriyle savaşırken Ermeniler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ayaklanmalar çıkardılar. Ermenileri sadece Ruslar değil, İngiltere ve Fransa gibi itilaf devletleri de desteklediler. Ermenileri doğal müttefikleri olarak gören bu devletler, Osmanlı Devleti’ni cephe gerisinden vurmak istiyordu. Osmanlı Devleti bu gelişmeler
üzerine birtakım tedbirler aldı. Dahiliye Nezareti, 24 Nisan 1915’te Ermeni komite
merkezlerinin kapatılması, komite elebaşılarının tutuklanması için ilgili makamlara bir genelge yayımladı. Bu genelge üzerine İstanbul’da Hınçak ve Taşnak Ermeni
Komitelerinin elebaşılığını yapan kişiler tutuklandı. Ermenilerin her yıl soykırım yıl
dönümü diye andıkları ‘’ 24 Nisan ’’ günü, bu genelgenin yayımlandığı günü işaret eder. Alınan bu tedbirler de sonuç vermeyince 27 Mayıs 1915 tarihinde Tehcir
Kanunu çıkarıldı. Bu kanunla savaş alanı içindeki Ermenilerden isyan hareketine
karışanlar, savaş bölgesinden alınıp ülkenin güvenli bölgelerine göç ve yerleşime
tabi oldular. Bunlar yine bir Osmanlı toprağı olan Musul ve Suriye’ye yerleştirildiler.
Tehcir Kanunu’na göre 702 bin 900 Ermeni göç ettirildi. Osmanlı Devleti göç ettirilen
Ermenilerin barınma, beslenme ihtiyaçlarını karşıladı. Gittikleri yerde eski mesleklerini ve işlerini sürdürebilmelerine imkân sağladı. Önceki durumlarına uygun olarak kendilerine ev, arazi, tohumluk ve tarım aleti verildi. Osmanlı Devleti I. Dünya
Savaşı’ndan yenik ayrılınca 31 Aralık 1918 tarihinde Geri Dönüş Kararnamesi’ni çıkardı. Bu kararnameye göre:
•Geri dönecek olanlara yolculuk esnasında hükümetçe her türlü yardım yapılacak,
mal, mülk, ev ve arazileri iade edilecek,
•Kilise ve okul gibi yerler, ait olduğu Ermeni cemaatlere verilecek,
•Muhtaç durumda olanların geri dönüş masrafları ve ihtiyaçları hükümet
tarafından sağlanacaktı.
Ermeniler I. Dünya Savaşı’ndan sonra itilaf devletlerinin Anadolu’yu işgal etmeye başlamaları üzerine yeniden harekete geçtiler. İtilaf devletlerine güvenerek Doğu
Anadolu’yu işgal hevesine kalkıştılar. Ermenilerin Iğdır, Kars, Sarıkamış ve Doğubeyazıt civarında katliamlara girişmeleri üzerine TBMM, Kazım Karabekir Paşa’yı Doğu
90
TARİH 4
cephesi komutanlığına atadı. Kazım Karabekir Paşa, Ermenileri Doğu Anadolu’dan
çıkardıktan sonra Gümrü’yü ele geçirdi. Barış istemek zorunda kalan Ermenilerle 3
Aralık 1920 tarihinde Gümrü Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Ermeniler, Türkiye üzerinde hiçbir hakları olmadığını kabul ettiler.
Kanal Harekâtı:
Almanya’nın isteği üzerine açılan bu cephede İngilizlere karşı savaşıldı. Osmanlı Devleti bu cepheyi açmakla Mısır’ı İngilizlerden geri almayı ve İngilizlerin
sömürgeleri ile bağlantısını kesmeyi amaçladı. Bahriye Nazırı Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetlerinin taarruzu İngilizler tarafından püskürtüldü. İngilizlerin
karşı saldırısı üzerine Osmanlı ordusu geri çekilmek zorunda kaldı. Bunun üzerine
İngilizler Sina Yarımadası ve Filistin’i ele geçirerek Suriye’ye kadar ilerlediler.
Hicaz ve Yemen Cephesi:
İngiltere tarafından açılan bu cephede Osmanlı Devleti, Arap Yarımadası’ndaki
İngiliz ilerleyişini durdurmak, İslamiyet’in kutsal şehirleri Mekke ve Medine’yi korumak için savaştı. Ancak bazı Arap kabilelerinin İngilizlerle iş birliği yapması Osmanlı
kuvvetlerinin yenilgisine yol açtı. Yemen ve Hicaz bölgesi Osmanlı Devleti’nin elinden çıktı.
Irak Cephesi:
İngiltere, Irak’ın zengin petrol yataklarını ele geçirmek ve kuzeye çıkıp Ruslara
Kafkasya üzerinden yardım ulaştırmak amacıyla bu cepheyi açtı. Ayrıca Türk kuvvetlerinin İran’a girip İngiliz sömürgesi olan Hindistan’ı tehdit etmesi engellenmiş olacaktı. Basra Körfezi’ne asker çıkaran İngilizlere karşı Osmanlılar başlangıçta önemli
başarılar elde ettiler. Kut’ül Amare Savaşı’nda İngilizleri ağır bir yenilgiye uğrattılar.
Ancak bu başarı uzun sürmedi. Basra’ya yeni kuvvetler yığan İngilizler bölgede üstünlüğü ele geçirerek Basra ve Bağdat’ı işgal ettiler (1917).
Suriye – Filistin Cephesi:
Osmanlı Devleti’nin Kanal Harekâtı’nda yenilerek geri çekilmesi üzerine İngiltere, Kudüs ve Filistin’i işgal etti. İngilizlerin devlet kurmak vaadiyle kandırdığı Arap
kabileleri de İngilizlerle birlikte Osmanlı ordularına karşı savaştılar. Bu nedenle Osmanlı Devleti hem isyancı Araplarla hem de İngilizlerle mücadele etmek zorunda
kaldı. Suriye’ye kadar ilerleyen İngilizlerle, Alman general Liman von Sanders komutasındaki Türk ordusu yiğitçe savaştı. Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’na bağlı 7.
Ordu komutanı Mustafa Kemal Paşa, Halep’in kuzeyinde bir savunma hattı kurarak
İngilizleri durdurdu.
91
TARİH 4
Resim 02.32: Kudüs’ü Savunmak İçin Bekleyen Osmanlı Askerleri
Galiçya, Romanya ve Makedonya Cephesi:
Osmanlı Devleti, Bulgaristan ve Avusturya – Macaristan İmparatorluğu’na yardım etmek için Osmanlı toprakları dışında Galiçya, Romanya ve Makedonya’da da
savaştı. Rusya, Romanya ve Fransa’ya karşı savaşılan bu cepheler Rusya’nın I. Dünya
Savaşı’ndan çekilmesiyle kapanmıştır.
Resim 02.33: Romanya’da Türk Şehitliği ( Bükreş)
92
TARİH 4
Çanakkale Cephesi:
I. Dünya Savaşı içinde Osmanlı Devleti ve itilaf devletleri açısından en önemli cephe, Çanakkale Cephesi olmuştur. itilaf devletleri İstanbul ve Boğazları alarak
Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmayı ve müttefikleri Rusya’ya gerekli olan askerî
ve ekonomik yardımı Boğazlar üzerinden ulaştırmayı amaçlamışlardır. Bu cephede
kazanacakları zafer ile Almanya’nın Osmanlı Devleti ile bağlantısını da kesmiş olacaklardı. İtilaf devletleri bu amaçlarını gerçekleştirmek için 19 Şubat 1915’ten itibaren Çanakkale Boğazı’nın iki tarafındaki Osmanlı savunma hatlarını bombalamaya
başladılar. İtilaf devletleri donanması 18 Mart 1915’te büyük bir saldırıya geçtiler.
Bu saldırıdan bir gün önce Çanakkale Boğazı’nın girişi Nusret mayın gemisi tarafından gizlice mayınlanmıştı. Bu mayınlar ve Türk topçusunun yoğun ateşi karşısında Itilaf donanması ağır kayıplar verdi. Denizden geçemeyeceklerini anlayan itilaf
devletleri 25 Nisan 1915 tarihinde Çanakkale’yi karadan geçmek amacıyla Gelibolu
Yarımadası’nda Seddülbahir ve Arıburnu kıyılarına çıkarma yaptılar. itilaf orduları
bu bölgede 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in emrindeki Türk ordusunun kahramanca savunmasıyla karşılaştılar. Mustafa Kemal ve Türk ordusu Anafartalar, Kireçtepe, Conkbayırı ve Arıburnu cephelerinde büyük zaferler kazandılar.
Çanakkale’nin karadan da geçilemeyeceğini anlayan itilaf devletleri, Ocak 1916’da
Gelibolu Yarımadası’nı boşaltarak geri çekilmek zorunda kaldılar.
Çanakkale Savaşlarının
I. Dünya Savaşı
içinde önemli
bir yeri vardır.
Türk ordusunun
Çanakkale Savaşlarını kazanması I. Dünya
Savaşı’nın uzamasına yol açtı.
Müttefiklerinden yardım alamayan Rusya’da
Bolşevik İhtilali
Resim 02.34: Çanakkale Savaşları Sırasında Dua Eden Türk Askerleri
çıktı ve çarlık
rejimi yıkıldı. Yeni Rus yönetimi ittifak devletleri ile Brest Litowsk Antlaşması’nı imzalayarak savaştan çekildi (3 Mart 1918). Bulgaristan, ittifak devletlerinin yanında
I. Dünya Savaşı’na katıldı. Itilaf Devletleri Çanakkale Boğazı’nı geçemedikleri için
İstanbul’u ele geçiremediler. Mustafa Kemal’in bu cephedeki başarıları onun askerî
dehasını ortaya çıkararak Türk Kurtuluş Savaşı’nın lideri olmasında etkili oldu.
93
TARİH 4
c.Savaşın Sona Ermesi ve Yapılan Antlaşmalar
Rusya’nın savaştan çekilmesi ittifak devletleri Doğu cephesinde üstünlük sağladı. Ancak bu durum uzun sürmedi. Savaşın başında tarafsızlığını ilan eden ABD,
itilaf devletlerine silah ve cephane satıyordu. Alman denizaltılarının Amerikan gemilerini batırmaya başlaması üzerine ABD, Nisan 1917’de itilaf devletlerinin yanında
savaşa girdi. Bu gelişme savaşın seyrini değiştirdi. ABD’nin desteği ile güçlenen itilaf
devletleri, Alman orduları karşısında üstünlük sağladılar ve Batı cephesi’nde Almanları yenilgiye uğrattılar. Bu sırada Avusturya - Macaristan İmparatorluğu’nda karışıklıklar çıktı. Bu gelişmeler üzerine Bulgaristan savaştan çekildi. Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi ile Osmanlı Devleti’nin müttefikleri ile bağlantısı kesildi. Almanya ve
Avusturya - Macaristan İmparatorluğu’nun yenilgiyi kabul etmesi üzerine Osmanlı
Devleti de itilaf devletleri ile Mondros Ateşkes Anlaşması’nı imzalayarak savaştan
ayrıldı (30 Ekim 1918). Bu anlaşmaya göre:
•Boğazlar itilaf devletlerine açılacak,
•Türk orduları terhis edilecek, silah ve cephaneleri itilaf devletlerine teslim
edilecek,
•Limanlar, tüneller, telgraf ve diğer haberleşme araçları itilaf devletlerinin kontrolü
altında olacak,
•İtilaf devletleri güvenlikleri için tehlikeli gördükleri yerleri ve stratejik noktaları
işgal edebilecekler,
•Doğu Anadolu’da vilayatısitte olarak adlandırılan Erzurum, Van, Diyarbakır,
Elazığ, Bitlis ve Sivas’ta bir karışıklık çıkarsa bu iller işgal edilebilecekti.
E
BİLGİ NOTU
Mondros Ateşkes Anlaşması itilaf devletlerinin I. Dünya Savaşı devam ederken
kendi aralarında yaptıkları paylaşma planlarına göre hazırlanmıştı. Bu ateşkes anlaşmasıyla Osmanlı Devleti fiilen sona eriyordu.
I. Dünya Savaşı sonunda Avrupa’nın ve dünyanın haritası yeniden çizildi. Birçok devlet ve imparatorluk yıkıldı. Yeni devletler kuruldu. Bunlarla ilgili barış antlaşmaları şunlardır:
Versailles (Versay) Antlaşması (28 Haziran 1919): Almanya ile itilaf devletleri
arasında imzalandı. Almanya, Alsas Loren bölgesini Fransa’ya geri verdi ve önemli
ölçüde toprak kaybetti. Denizaşırı toprakları itilaf devletleri arasında paylaşıldı.
94
TARİH 4
St. Germain (Sen Jermen) Antlaşması (10 Eylül 1919): Avusturya ve itilaf devletleri arasında imzalandı. Avusturya; Macaristan, Çekoslovakya ve Yugoslavya’nın
bağımsızlığını tanıdı. Topraklarının bir bölümünü bu devletlere bıraktı.
Neuilly (Nöyyi) Antlaşması (27 Kasım 1919): Bulgaristan ile itilaf devletleri arasında imzalandı. Bulgaristan bir kısım topraklarını Romanya ve Yugoslavya’ya verdi.
Batı Trakya’yı Yunanistan’a vermek zorunda kaldı. Böylece Bulgaristan’ın Ege Denizi
ile bağlantısı kesilmiş oldu.
Trianon (Triyanon) Antlaşması (4 Haziran 1920): Macaristan ile itilaf devletleri
arasında imzalandı. Macaristan’ın Avusturya ile birleşmesi yasaklandı ve bir kısım
toprakları Yugoslavya, Romanya ve Çekoslovakya’ya verildi.
Sevres (Sevr) Antlaşması (10 Ağustos 1920): Osmanlı Devleti ile itilaf devletleri arasında imzalandı. I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren barış antlaşmalarının en ağır
hükümler içeren antlaşmasıdır. Sevr Antlaşması ile Osmanlı Devleti’ne Anadolu’da
küçük bir toprak parçası bırakılıyor ve bağımsızlığı elinden alınıyordu. Ancak Türk
milletinin Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde yapmış olduğu Millî Mücadele, Sevr
Barış Antlaşması hükümlerinin uygulanmasını ve yürürlüğe girmesini önlemiştir.
Harita 02.06: I. Dünya Savaşı’ndan Sonra Avrupa
95
TARİH 4
d. Savaş Sonrası (1918 – 1922):
I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti, Avusturya – Macaristan İmparatorluğu gibi çok uluslu imparatorluklar yıkıldı. Polonya, Yugoslavya, Çekoslovakya, Letonya ve Türkiye gibi yeni devletler kuruldu. Sağlanan dünya barışını korumak için
Milletler Cemiyeti oluşturuldu. Zamanla bu Cemiyet büyük devletlerin çıkarlarını
koruyan bir kurum hâline geldi. Sömürgecilik anlayışı manda ve himaye şeklinde
devam etti. Yenilen devletlere imzalatılan barış antlaşmaları son derece ağır hükümler içerdiği için uzun süreli bir barış ortamı sağlanamadı. Savaştan istediklerini elde
edemeyen devletlerde Nazizm, faşizm gibi yeni rejimler ortaya çıktı. Avrupa’daki bu
hoşnutsuz durum II. Dünya Savaşı’nın çıkmasına ortam oluşturdu.
Osmanlı Devleti’nde savaş sonrası durum daha da zorlaştı. Mondros Ateşkes
Anlaşması’na dayanan itilaf devletleri ülke topraklarını işgale başladılar. Bu duruma
tepki gösteren Türk milleti ülkeyi işgalden kurtarmak için Kurtuluş Savaşı başlattı.
Mustafa Kemal Paşa arkasına Türk milletini alarak ‘’ Ya İstiklal Ya Ölüm! ‘’ parolasıyla
zaferler kazandı. 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması ile Osmanlı Devleti resmen
sona erdi.
96
TARİH 4
NELER ÖĞRENDİK?
•XIX. yüzyılda Asya ve Avrupa devletlerinin genel durumları ve uyguladıkları
genel politikaları,
•II. Mahmut döneminde yapılan ıslahatların özelliklerini ve sonuçlarını,
•II. Mahmut döneminin siyasi olaylarını, Sırp ve Yunan isyanlarının neden ve
sonuçlarını,
•Mısır sorununun ortaya çıkış nedenleri ve gelişimini, zamanla uluslararası bir
sorun hâline gelmesini,
•Sanayi İnkılabı’nın Osmanlı Devleti’nde meydana getirdiği ekonomik, sosyal ve
siyasal sonuçları,
•Tanzimat Fermanı’nın ilan nedenlerini, anayasal düzene geçişe etkilerini,
•Kırım Savaşı’nın nedenlerini, İngiltere ve Fransa’nın, Rusya’ya karşı Osmanlı
Devleti’nin yanında yer almasını, savaş sonunda imzalanan Paris Antlaşması’nın
önemini,
•I. Meşrutiyet’in ilanının Osmanlı tarihindeki yeri ve önemini,
•Ermeni meselesinin ortaya çıkışı ve gelişimini, Rusya ve Avrupa devletlerinin bu
konu ile ilgili politikalarını,
•II. Meşrutiyet’in ilanına yol açan gelişmeleri, 31 Mart Olayı ve sonuçlarını,
II. Meşrutiyet sürecinde yaşanan gelişmelerin dış politikaya yansımalarını,
Kanunuesasi’de yapılan değişikliklerle anayasanın daha demokratik hâle
gelmesini,
•Osmanlı Devleti’nin dağılma tehlikesine karşı Osmanlı aydınlarının ileri sürdüğü
Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık fikir akımları ve özelliklerini,
•XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde toplum yapısında meydana gelen değişmeleri,
basın – yayın hayatındaki gelişmeleri,
•Eğitim alanındaki gelişmeleri, azınlık ve yabancı okulların kuruluş amaçları ve
özelliklerini,
•Kültür, sanat ve mimari alanındaki gelişmeleri,
•Trablusgarp Savaşı’nın neden ve sonuçlarını, Mustafa Kemal’in bu savaşlardaki
rolünü,
•Balkan Savaşlarının çıkış nedenlerini, Osmanlı Devleti’nin aldığı yenilgiyi ve
nedenlerini, Avrupa devletlerinin bu savaşlar sırasındaki politikalarını,
•I. Dünya Savaşı’na yol açan gelişmeleri, Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’ne
yönelik politikalarını, savaş başladığında tarafsız olan Osmanlı Devleti’nin I.
Dünya Savaşı’na girmesinin nedenlerini, Osmanlı Devleti’nin savaştığı cepheleri,
I. Dünya Savaşı’nın sonuçlarını öğrendik.
97
TARİH 4
1. ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız.
1.Osmanlı Devleti’nden bağımsız olmak için ayaklanan ilk topluluk………………
‘dır.
2.Osmanlı Devleti’nde ………………………….. ile ilk defa padişahın mutlak otoritesi sınırlandırılmıştır.
3.II. Mahmut döneminde …………………………..adlı ilk resmî gazete çıkarıldı.
4.Sırplar, Osmanlı Devleti’nden ……………………….Antlaşması ile ayrıcalık,
………………………….Antlaşması i le özerklik, ………………………………
Antlaşması ile de bağımsızlık kazanmışlardır.
5.…………………………………… ile Osmanlı padişahı ilk kez kendi gücünün üstünde kanun gücü olduğunu kabul etmiştir.
6.Osmanlı Devleti’nde gayrimüslimlerin çeşitli devlet kademelerinde görev almaları
……………………………. ile sağlanmıştır.
7.……………………………………. Avrupa’ya giden ilk Osmanlı padişahıdır.
8.Türk tarihinin ilk yazılı anayasası olan…………………………. ile halk ilk
defa…………… ve ……………….hakkını kullanarak yönetime ortak olmuştur.
9.Osmanlı Devleti tarihindeki ilk borçlanmayı ……………………….. Savaşı
sırasında………………….‘den yapmıştır.
10. Süveyş Kanalı’nın açılması ile………………………….’ın siyasi ve ekonomik önemi arttı.
11. Osmanlı Devleti’nde ……………………………….. düşüncesini savunan aydınlar 1876 yılında………………………..ilanında etkili oldular.
12. Mustafa Kemal ilk askerî başarısını ……………………………….. Savaşı’nda
……………………….. karşı elde etti.
13.İtalyanlarla 1912 yılında yapılan………………Antlaşması’yla Osmanlı
Devleti’nin……………………………….. egemenliği sona erdi.
14. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na …………………………… devletleri grubunda katılmıştır.
15. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’ndan …………………………………………
Anlaşması’yla çekilmiştir.
98
TARİH 4
2. ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde verilen bilgilerden doğru olanının başına (D), yanlış olanının başına (Y) harfini getiriniz.
1.( ) Senediittifak II. Mahmut zamanında âyanlarla imzalanmıştır.
2. ( ) Nizamıcedit Ocağı II. Mahmut döneminde kaldırılmıştır.
3. ( ) Yunanistan, Osmanlı Devleti’nden ayrılan ilk Balkan milletidir.
4. ( ) Mehmet Ali Paşa İsyanı başlangıçta bir iç sorun olarak başlamış, zamanla
uluslararası bir sorun hâline gelmiştir.
5. ( ) Tanzimat Fermanı ile azınlıkların devlet yönetimine katılmaları sağlanmıştır.
6. ( ) Kırım Savaşı’nda İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti’yle birlikte hareket
etmiştir.
7. ( ) 1856 Paris Antlaşması ile Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılmıştır.
8. ( ) Şark Meselesi ilk kez 1815 Viyana Kongresi’nde siyasi bir terim olarak Batı’lı
diplomatlar tarafından kullanılmıştır.
9. ( ) İngiltere XIX. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü savunmuştur.
10. ( ) Islahat Fermanı azınlıkların Osmanlı Devleti’nden ayrılma düşüncelerini
sona erdirdi.
11. ( ) Osmanlı Devleti ilk dış borçlanmayı Mehmet Ali Paşa Ayaklanması sırasında
İngiltere’den yapmıştır.
12. ( ) Avrupalılar Düyunuumumiye İdaresini kurarak Osmanlı Devleti’nin gelirlerine el koymuşlardır.
13. ( ) Osmanlı Devleti’nde Mebusan Meclisinin açılmasıyla meşruti monarşiye
geçilmiştir.
14. ( ) Arnavutluk, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra bağımsızlığını ilan etti.
15. ( ) Mustafa Kemal, I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale, Doğu ve Suriye cephelerinde
görev yapmıştır.
99
TARİH 4
3. ETKİNLİK
BEN KİMİM?
1.Osmanlı Devleti’nde birçok ilke ve yeniliğe imza attım. Yeniçeri Ocağı’nı kaldırarak Asakirimansureimuhammediye ordusunu kurdum. İlk defa Avrupa’ya
öğrenci gönderdim. İlk resmî gazete ve ilk nüfus sayımı benim zamanımda yapıldı. İstanbul’da erkek ve kız çocukları için ilköğretimi zorunlu hâle getirdim. Ben
kimim?
2. Tanzimat Fermanı’nın ilanına onay verdim. Islahat Fermanı benim zamanımda
ilan edildi. Edirne, Varna ve Kırım arasında ilk telgraf hatları oluşturuldu. İzmir –
Turgutlu arasında raylı sisteme geçilerek ilk demir yolu hattının işletmesi de benim
zamanımda başlatıldı. Ben kimim?
3. Fransızların Mısır’ı işgali üzerine buraya giden gönüllü birliklerin içerisinde bulundum. Kısa sürede bu birliklerin komutanı oldum. 1805 yılında Mısır’a vali
atandım. Mısır’da büyük sulama kanalları yaptırarak pamuk üretimini artırdım.
İngiltere ve Fransa’dan danışmanlar getirterek modern bir ordu kurdum. Osmanlı
Devleti’nden önce Avrupa’ya öğrenci gönderdim. Yunan isyanının bastırılmasında
gönderdiğim birlikler önemli rol oynadı. Osmanlı Devleti’nden Suriye ve Girit valiliklerini istedim. Osmanlı Devleti bunu kabul etmeyince isyan ettim. Ben kimim?
4. Avrupa’ya giden ilk Osmanlı padişahıyım. Osmanlı donanmasını yenileyerek bu
donanmayı dünyanın önde gelen deniz güçlerinden biri hâline getirdim. Beylerbeyi ve Çırağan Saraylarını yaptırdım. Osmanlı Devleti’nde en büyük borçlanma
benim zamanımda yapıldı. Ben kimim?
5. Osmanlı Devleti’nin ilk anayasası olan Kanunuesasi’yi hazırlatarak I. Meşrutiyet’i
ilan ettim. Avrupa’dan alınan borçların faizi bile ödenemediği için devletim ekonomik olarak iflas etti. Bunun üzerine Avrupa devletleri Düyunuumumiye İdaresini kurdular. Rusya ve büyük Avrupa devletlerinin kışkırtmaları ile milletisadıka
olarak adlandırdığımız Ermeni vatandaşlarımız isyan etti. Hatta İstanbul’da bana
karşı bir suikast düzenlediler. Eğitim ve kültür faaliyetlerine önem verdim. Sanayiinefise Mektebi (Güzel Sanatlar Akademisi) ve Asarıatika ( Arkeoloji Müzesi) benim
zamanımda kuruldu. II. Meşrutiyet’e karşı yapılan 31 Mart Olayı’ndan sonra tahttan indirildim. Ben kimim?
100
TARİH 4
ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI
1. XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nden ayrılmak için ayaklanan ilk azınlık
aşağıdakilerden hangisidir?
A. Yunanlılar
B. Sırplar
C. Karadağlılar
D. Bulgarlar
2. Ermeni meselesi aşağıdakilerden hangisi ile ilk defa uluslararası bir belgede yer
almıştır?
A. Paris Antlaşması
B. Islahat Fermanı
C. Kanunuesasi’nin ilanı
D.Berlin Antlaşması
3. XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde meydana gelen azınlık isyanlarının nedenleri
arasında aşağıdakilerden hangisi yer almaz?
A. Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçilik düşüncesi
B. Rusya’nın takip ettiği Panslavizm politikası
C. Avrupa devletlerinin kışkırtmaları
D.Osmanlı Mebusan Meclisi’nin açılması
4. Aşağıdaki Balkan topluluklarından hangisi bağımsızlığını XX. yüzyılda
kazanmıştır?
A. Yunanistan
B. Sırbistan
C. Romanya
D. Arnavutluk
5. Paris Antlaşması’nın aşağıdaki maddelerinden hangisi ile İngiltere ve Fransa,
Akdeniz’deki güvenliklerini korumuşlardır?
A. Tuna Nehri üzerindeki ticaretin serbest bırakılması
B. Karadeniz’in tarafsız deniz olması ve savaş gemilerine kapalı olması
C. Eflak ve Boğdan’a özerklik verilmesi
D.Osmanlı Devleti’nin bir Avrupa devleti sayılması
6. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti ile Rusya arasında meydana gelen
Kırım Savaşı’nda Osmanlı Devleti ile birlikte hareket etmemiştir?
A. İngiltere
B. Fransa
C. Piyemonte
D. Almanya
101
TARİH 4
7. Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat Fermanı’na bağlı olarak ortaya çıkmamıştır?
A. Mahkemelerin herkese açık olması
B. Vergilerin herkesin gelirine göre alınması
C. Gayrimüslimlerin devlet memuru olabilmesi
D.Bütün halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması
8. Aşağıdaki gelişmelerden hangisi Osmanlı Devleti’nin Rusya’dan yardım
istemesine ve Rus donanmasının İstanbul’a gelmesine neden olmuştur?
A. Sırp isyanının başlaması
B. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması
C. Patrona Halil Ayaklanması’nın çıkması
D.Kavalalı Mehmet Ali Paşa kuvvetlerinin Osmanlı ordularını yenmesi
9. Aşağıdakilerden hangisi 1877 – 1878 Osmanlı – Rus Savaşı’ndan sonra imzalanan
Berlin Antlaşması ile bağımsız olan devletlerden biri değildir?
A. Yunanistan
B. Romanya
C. Sırbistan
D.Karadağ
10.Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki egemenliği aşağıdakilerden hangisinin
elden çıkasıyla sona ermiştir?
A. Fas
B. Tunus
C. Cezayir
D.Trablusgarp
11.Osmanlı Devleti’nin Kanal Cephesi’ni açmasında,
I. Mısır’ı İngilizlerden geri almak,
II. İngiltere’nin sömürgeleriyle bağlantısını kesmek,
III. Orta Asya Türklerini bir bayrak altında toplamak
amaçlarından hangisi ya da hangilerinin etkili olduğu savunulabilir?
B. Yalnız II
C. I ve II
D. I, II ve III
A. Yalnız I
12.Aşağıdaki devletlerden hangisinin ittifak devletleri grubunda yer aldığı
söylenemez?
A. Almanya
102
B. Yunanistan
C. Osmanlı
D. Avusturya - Macaristan
TARİH 4
13.Osmanlı Devleti’nin bazı gelir kaynakları şunlardır;
I. öşür,
II. haraç ve cizye,
III. gümrük gelirleri
Bunlardan hangisi ya da hangilerinin XIX. yüzyılda önemli ölçüde azaldığı
söylenebilir?
A. Yalnız I
B. Yalnız II
C. I ve II
D. I, II ve III
14.Osmanlı Devleti’nde XIX. yüzyılda,
I. Avrupalı devletlerden borç para alınması,
II. ekonomik bağımsızlığın kaybedilmesi,
III. Düyunuumumiye İdaresinin kurulması
gelişmeler aşağıdakilerin hangisinde verilen sıraya göre gerçekleşmiştir?
A. I, II ve III
B. I, III, II
C. II, I, III
D. III, II ve I
15.II. Mahmut döneminde meydana gelen aşağıdaki gelişmelerden hangisiyle
yeniliklerin önündeki en önemli engel ortadan kaldırılmıştır?
A. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması
B. İlk defa Avrupa’ya öğrenci gönderilmesi
C. Divanıhümayun’un kaldırılması
D.Asakirimansureimuhammediye ordusunun kurulması
16.Kanunuesasi’nin aşağıdaki maddelerinden hangisinin millî irade ile çelişmediği
söylenebilir?
A. Kanunlar padişahın onayından sonra yürürlüğe girer.
B. Kanun teklifini yalnızca hükümet yapabilir.
C. Mebusan Meclisi üyeleri dört yılda bir yapılan seçimle belirlenir.
D.Hükümet padişaha karşı sorumludur.
17.I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin savaştığı cepheler ve devletler
aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmemiştir?
A. Kanal cephesi – İngiltere
B. Kafkasya cephesi – Rusya
C. Irak cephesi – İngiltere
D.Galiçya cephesi – Anzaklar
103
TARİH 4
18.Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’nda aşağıdaki cephelerden hangisinde
müttefiklerine yardım etmek amacıyla savaşmıştır?
A. Makedonya
B. Irak
C. Kanal
D.Çanakkale
19.Mustafa Kemal, I. Dünya Savaşı’nda aşağıdaki cephelerden hangisinde bulunmamıştır?
A. Çanakkale
B. Irak
C. Doğu (Kafkas)
D.Suriye
20.Almanya I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin kendi yanında savaşa
katılmasını istemiştir.
Almanya’nın bununla aşağıdakilerden hangisini amaçladığı söylenemez?
A. Osmanlı padişahının halife unvanından yararlanmak
B. Üzerindeki savaş yükünü hafifletmek
C. Osmanlı Devleti’nin stratejik konumundan yararlanmak
D.Osmanlı Devleti’nin güçlenmesini sağlamak
104
TARİH 4
ÜNİTE SONU DEĞERLENDİRME SORULARI İÇİN CEVAP ANAHTARI
1. ÜNİTE
1. ETKİNLİK
BOŞLUK DOLDURMA
CEVAP ANAHTARI
1. Makyavelizm
2. Lale Dönemi
3. Sait Efendi, İbrahim Müteferrika
4. ham madde, pazar
5. kazançlı, Karadeniz
6. Yaş
7. Nizamicedit
8. 1740
9. Kabakçı Mustafa
10.Versay, Amerika’daki
11.Fransız İhtilali
12.sürekli
13.esham
14.Meternik
15.Rusya, Avusturya
3. ETKİNLİK
EŞLEŞTİRME
CEVAP ANAHTARI
1.A
2.F
3.C
4.D
5.E
6.B
ÇOKTAN SEÇMELİ
CEVAP ANAHTARI
7.D
1. A
2. C
3. D
4. D
5. A
6. D
7. B
8. A
9. B
10.C
11.C
12.B
13.D
14.D
15.C
16.A
17.B
18.B
19.C
8.D
20.D
2. ETKİNLİK
DOĞRU-YANLIŞ
CEVAP ANAHTARI
1.D
2.D
3.D
4.Y
5.Y
6.D
9.Y
10.Y
2. ÜNİTE
1. ETKİNLİK
BOŞLUK DOLDURMA
CEVAP ANAHTARI
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
Sırplar
Senediittifak
Takvimivakayı
Bükreş, Edirne, Berlin
Tanzimat Fermanı
Islahat Fermanı
Sultan Abdülaziz
Kanunuesasi, seçme, seçilme
9. Kırım, İngiltere
10.Mısır
11.Osmanlıcılık, meşrutiyetin
12.Trablusgarp, İtalyanlara
13.Uşi, Kuzey Afrika
14.ittifak
15.Mondros Ateşkes
2. ETKİNLİK
DOĞRU-YANLIŞ
CEVAP ANAHTARI
1. D
2. Y
3. D
4. D
5. Y
6. D
7. D
8. D
9. D
10.Y
11.Y
105
TARİH 4
12.D
13.D
14.Y
15.D
3. ETKİNLİK
BEN KİMİM?
CEVAP ANAHTARI
1.(II. Mahmut)
2.(Abdülmecit)
3.(Kavalalı Mehmet Ali Paşa)
4.(Abdülaziz)
5.(II. Abdülhamit)
ÇOKTAN SEÇMELİ
CEVAP ANAHTARI
1. B
2. D
3. D
4. D
5. B
6. D
7. C
8. D
9. A
10.D
11.C
12.B
13.D
14.B
15.A
16.C
17.D
18.A
19.B
20.D
106
TARİH 4
SÖZLÜK
A
açık pazar : Uluslararası alım satım
işlemlerinde
gümrük
vergileri, kota gibi piyasa
dışı müdahalelerin olmadığı ülke pazarları.
: Kökü eski Türk töresinde
ahilik
olan ve Anadolu’da yüksek bir gelişme gösteren
esnaf, zanaatçi, çiftçi gibi
bütün çalışma kollarını
içine alan ocak.
: Osmanlı Devleti’nin para
akçe
birimi.
alafranga : Frenklerin töre, âdet ve
hayatına uygun, frenklerle ilgili, batılıca.
: Bayrağı veya sancağı taalemdar
şıyan, bayraktar, sancaktar.
altyapı
: Bir yerleşim yeri veya bir
yapı için gerekli olan yol,
kanalizasyon, su, elektrik
vb. tesisatın tümü.
ampir üslubu:Mısır ve Roma ev eşyalarının
biçimlerinden
esinlenerek yapılmış Napolyon Bonapart çağı iç
mimarlık üslûbu.
arşidük
:Avusturya’da imparator
ailesi prenslerine verilen
unvan.
: İleri gelenler.
âyan
Aydınlanma Çağı: XVIII. yüzyıl Avrupası’nda aklın öne çıkarak
düşüncenin bağımsızlığa kavuştuğu döneme
verilen ad.
Babıâli
barok
izleyen resim, mimarlık
üslubu.
: Bir haktan yararlanmak
berat
için devletçe verilen belge.
: Şehirlerde yaşayan, özel
burjuva
imtiyazlardan yararlanan
şehirli.
bütçe
: Devletin, bir kuruluşun,
bir aile veya bir kimsenin gelecekteki belirli bir
süre için tasarladığı gelir
ve giderlerinin tümü
C–Ç
: Müslüman olmayanlarcizye
dan askerlik hizmetine
karşılık alınan vergi.
cülus bahşişi : Osmanlı padişahlarının
tahta çıktıkları zaman,
askere dağıttıkları para.
: Rus krallarına verilen unçar
van.
: Edirne, Galata ve ibrahim
çıkma
paşa saraylarındaki acemi oğlanların derecelerine göre kapıkulu süvari
bölükleriyle sarayın dış
hizmetlerine ya da devlet hizmetlerine; saray
hizmetlerinde bulunan
kimselerin de dış hizmete atanmaları.
D
: İnsan zekâsının, insan kideha
şiliğinin erişebileceği en
B
yüksek düzey, dâhilik.
: Osmanlı Hükümeti.
diplomasi : Uluslararası ilişkileri dü: MS 1600 ile 1750 yılları
zenleyen
antlaşmalar
arasındaki klasik sanatı
bütünü. 2. Yabancı bir ül-
107
TARİH 4
kede ve uluslararası toplantılarda ülkesini temsil
etme işi ve sanatı.
:Devlet hizmetleri kardirlik
şılığı (maaş) tahsis edilen gelir kaynağı, belirli
miktarda vergi toplanan
toprak parçası.
dogmatizm : Otoritelerce ileri sürülen
düşünce ve prensipleri
değişmez kurallar olarak
kabul edilen görüş şekli.
düyun
:Borçlar.
E
ekber-erşed sistemi: Osmanlı Devleti’nde
tahta en yaşlı ve en tecrübeli şehzadenin geçmesini öngören gelenek.
emperyalizm: Bir milletin başka bir milleti siyasal ve ekonomik
egemenliği altına alarak
yayılması veya yayılmayı
istemesi, yayılmacılık.
enderun
: Sarayda harem ve hazine
dairelerinin bulunduğu
yer. Devlet görevlilerini
yetiştiren okul.
engizisyon : Orta Çağda Hıristiyan
dünyasında farklı inanç
taşıyanları cezalandırmak amacıyla kurulan
mahkeme.
etnik
: Herhangi bir kavme ait,
kavimle ilgili.
F-G
: Buyruk, emir, irade; yazılı
ferman
padişah emri.
fetva
:Şeyhülislam tarafından
verilen şeri hüküm veya
karar.
: Siyasi parti.
fırka
ganimet
: Savaş sırasında düşmandan alınan, araç, gereç
ve eşyalar.
108
gaza
: Din uğruna yapılan savaş.
H
hanedan
: Büyük, köklü aile, ocak.
: Padişaha özgü işler ve
hassa
hizmetler.
hat
: Güzel yazı yazma sanatı.
hattıhümayun: Padişahın yazılı buyruğu.
hidiv
:
Mısır’ın Osmanlı egemenliğinden çıkmasından sonra Mısır valilerine verilen ad.
hümanizm : İnsancılık, insanları sevme ülküsü. Orta Çağ’ın
skolastik düşüncesine
karşı 16. yüzyıl Avrupa’sında doğan ve gelişen felsefe, bilim ve sanat görüşüdür.
I -İ
: İzin, onay. Bir işin veya
icazet
mesleğin yapılabilmesi
için alınan belge veya
diploma.
ihtilal
: Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını
veya yönetim düzenini
değiştirmek
amacıyla
kanunlara uymaksızın
cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk
hareketi, devrim.
iltizam
:
Tımar sisteminin kalkmasından sonra ürün
vergilerinin toplanması
için kurulan sistem.
imaret
: Yoksullara, kimsesizlere,
medrese öğrencilerine
parasız yemek verilen
hayır kurumu.
imtiyaz
:Başkalarına verilmeyen
özel, kişisel hak veya şart,
ayrıcalık.
TARİH 4
K
: İki direkli, yelkenli, özellikle Akdeniz ‘de kullanılmış olan bir savaş gemisi.
kapitülasyon: Osmanlı Devleti’nde yabancı tüccarlara verilen
imtiyazlar.
kararname : Bakanlar kurulunca alınan yetkileme belgesi.
koloni
: 1. sömürge. 2. göçmen
topluluğu veya bu topluluğun yerleştiği yer.
: Bir çalgının teknik özelkonçerto
liklerini ön plana çıkarmak amacıyla yazılmış,
orkestra eşliğinde seslendirilen, sonat formundaki müzik eseri.
konsolos
: Yabancı ülkelerde, orada
bulunan yurttaşlarının
haklarını koruyan, bağlı
bulunduğu hükümete
siyasal ve ticari bilgileri
veren dış işleri görevlisi,
şehbender.
külliye
:Bir caminin çevresinde
cami ile birlikte kurulmuş medrese, imaret,
sebil, kitaplık ve hastane
gibi çeşitli yapıların bütünü.
M -N
makyavelizm: Politikada, amaca ulaşmak için ahlaka aykırı da
olsa her türlü aracı hoş
gören anlayış.
mamul
: Yapılmış, işlenmiş, imal
edilmiş (eşya, yiyecek).
meşrutiyet : Hükümdarlıkla yönetilen
bir ülkede hükümdarın
başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimi
kadırga
miri
monarşi
: Devlete ait olan.
: Siyasi otoritenin genellikle miras yolu ile bir
kişinin üzerinde toplandığı devlet düzeni veya
rejim, tek erklik.
: 1. bağışlanmış, affedilmuaf
miş. 2. ayrı tutulmuş, ayrıcalık tanınmış. 3. özgür,
serbest.
muhtesip : Esnafı denetleyen, ticari
hayatın işleyişini kontrol
eden kişi.
: Geliri doğrudan hazinemukataa
ye bağlı olan vergi ve gelir kaynakları.
: Müzik.
musiki
mutlakiyet : Hükümdarın, siyasi iktidarı kayıtsız şartsız elinde bulundurduğu siyasi
rejim.
müderris :Medresede ders veren
hoca.
: Sığınmacı.
mülteci
mürebbiye : Bir çocuğun eğitim ve
bakımıyla görevlendirilmiş kadın.
müsadere : İşlenen bir suç karşılığı
olarak, suçlunun malının
bütünü veya bir bölümü
üstündeki
sahipliğine
son verilmesi ve bu sahipliğin başka bir kuruluşa devredilmesi.
müttefik
: Bağlaşık.
narh
: Zaruri ihtiyaç malzemelerinin azami satış fiyatlarını devletin belirlemesi.
nazır
:Bakan.
O–Ö
opera
: Sözlerinin bütünü veya
çoğu şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseri.
109
TARİH 4
özerk
: Bir topluluğun, bir kuruluşun ayrı bir yasaya
bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkı, muhtariyet, otonomi.
P-R
Panislamizm: Bütün Müslümanları aynı yönetim altında toplama amacını güden politik akım.
Panslavizm : Slav asıllı bütün halkları aynı yönetim altında
toplama amacı güden
politik akım ve hareket.
Pantürkizm : Türkçülük.
: Papanın hükümran olpapalık
duğu ülke.
protokol :Diplomatik işlerde ve
devletlerarası ilişkilerde
uyulan kurallar.
: Osmanlı Devleti’nde verreaya
gi ödeyen halk.
reform
:
Bir kurumun işleyişini
düzeltmek amacıyla getirilen köklü değişiklikler.
risale
: Belli bir konuya ayrılmış
hacimce küçük kitap,
mektup, broşür.
:XVIII. yüzyılın başında
rokoko
Fransa’da çok geçerli
olan, kavisli çizgileri bol,
gösterişli bir sanat üslubu.
S–Ş
: Hükümdarlığın hanedan
saltanat
ailesine ait olduğu yönetim sistemi.
: Orkestra için bestelensenfoni
miş, birkaç bölümden
oluşan uzun müzik eser.
sendikalizm:Aynı meslekte çalışan
kimselerin iş, kazanç,
toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkar110
larını korumak için birlik
olmalarını
amaçlayan
akım.
skolastik düşünce: İnanç ve bilgiyi, özellikle Aristo’nun bilimsel
sistemini kiliseyle uyumlu bir biçimde birleştirmeye çalışan Orta Çağ
felsefesi.
sömürge
: Bir devletin kendi ülkesi
dışında egemenlik kurarak yönettiği veya siyasi
ekonomik ve kültürel çıkarlar sağladığı ülke.
:Orta Çağ Avrupa’sında
şövalye
özel yetiştirilmiş atlı savaşçı.
T
:
Bir bölgeyi savunmak
tabya
için yapılan ve silahlarla
güçlendirilen yapı.
: Osmanlı Devleti’nde yetahrir
ni fethedilen toprakların
yazım işi.
tezhip
: Yaldızla süsleme. Bir yazı
veya kitabı yaldız veya
boya ile süsleme.
tramvay
: Şehirlerde yol üzerinde
döşenmiş özel raylarda
hareket eden yolcu taşıtı.
tuğra
:Osmanlı padişahlarının
imza yerine kullandıkları,
özel bir biçimi olan sembolik işaret.
U-V-Y-Z
: Bilginler.
ulema
: Eflak ve Boğdan beylerivoyvoda
ne verilen unvan.
yörük
: Yarı yerleşik Türk toplulukları.
: Osmanlı Devleti’nin hazımmi
kimiyeti altında yaşayan
gayrımüslim halk.
TARİH 4
KRONOLOJİ
1711: Prut Savaşı ve Antlaşması
1718: Pasarofça Antlaşması ve Lale Devri’nin Başlaması
1727: Osmanlılarda ilk matbaanın kurulması
1730: Patrona Halil İsyanı ve Lale Devri’nin Sona Ermesi
1739: Belgrad Antlaşmaları
1740: Fransa’ya Verilen Kapitülasyonların Sürekli Hâle Gelmesi
1768: Osmanlı – Rus Savaşı’nın Başlaması
1770: Çeşme Baskını
1774: Küçük Kaynarca Antlaşması
1779: Aynalıkavak Tenkihnamesi
1783: Rusların Kırım’ı İşgali – ABD’nin kurulması
1789: Fransız İhtilali’nin Başlaması
1791: Ziştovi Antlaşması
1792: Yaş Antlaşması
1798: Fransızların Mısır’ı İşgali
1800: Amerikalıların İlk Resmî Osmanlı Ziyareti
1801: El – Ariş Antlaşması’yla Fransızların Mısır’dan Çekilmesi
1804: Sırp İsyanı’nın Başlaması
1806: Osmanlı – Rus Savaşı
1808: III. Selim’in Öldürülmesi – Senediittifak Antlaşması
1812: Bükreş Antlaşması
1815: Viyana Kongresi
1821: Yunan İsyanının Başlaması
1826: Yeniçeri Ocağı’nın Kaldırılması
1827: Navarin Olayı
1828: Osmanlı – Rus Savaşı
1829: Edirne Antlaşması
1830: Fransızların Cezayir’i İşgal Etmeleri
1833: Kütahya ve Hünkâr İskelesi Antlaşmaları
111
TARİH 4
1838: Balta Limanı Ticaret Antlaşması
1839: Tanzimat Fermanı’nın İlanı
1840: Londra Antlaşması
1841: Londra Boğazlar Sözleşmesi
1853: Kırım Savaşı
1856: Paris Barış Antlaşması – Islahat Fermanı’nın İlanı
1870: Darülfünun’un Kurulması
1876: I. Meşrutiyet’in İlanı
1877: İlk Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Açılması
1878: Berlin Antlaşması
1881: Fransızların Tunus’u İşgali – Düyunuumumiye İdaresi’nin Kurulması
1882: İngilizlerin Mısır’ı İşgali
1890: Ermenilerin Erzurum ve Adana’da İsyan Çıkarmaları
1897: Dömeke Meydan Savaşı
1908: Reval Görüşmeleri – II. Meşrutiyet’in İlanı
1909: 31 Mart Olayı
1911: Trablusgarp Savaşı
1912: Balkan Savaşlarının Başlaması
1914: I. Dünya Savaşı’nın Başlaması
1915: Çanakkale Zaferi
1918: I. Dünya Savaşı’nın Sonu – Mondros Ateşkes Anlaşması
1919: (19 Mayıs) Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Çıkması
1920: (10 Ağustos) Sevr Antlaşması
1923: Lozan Barış Antlaşması
112
TARİH 4
KAYNAKÇA
ADIVAR, Adnan, Osmanlı Türklerinde İlim, İstanbul 1970.
ALLOUCHE, Adel, Osmanlı – Safevî İlişkileri, Kökenleri ve Gelişimi ( çev. A. Emin Dağ ), Anka
yay., İstanbul 2001.
AHMET, Refik, Osmanlı Zaferleri, Timaş Yay., İstanbul.
AKARLI,Engin, ‘’Osmanlılarda Devlet, Toplum ve Hukuk Anlayışı’’, XVI . Yüzyıldan XVIII. Yüzyıla Çağdaş Kültürün Oluşumu, İstanbul , 1986.
AKÇURA, Yusuf, Osmanlı Devleti’nin Dağılma Devri, Ankara 1988.
ARMAOĞLU, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Türkiye İş Bankası Yay., Ankara 1975.
ARSEVEN, C. Esad, Türk sanat Tarihi, İstanbul 1955.
ARSLANTÜRK,Zeki, Naima’ya Göre XVII. Yüzyıl Osmanlı Toplum Yapısı, Ayışığı Kitapları, İstanbul, 1997.
ASLANAPA, Oktay, Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, İstanbul,1989.
______________, Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul 1986.
BAYKAL, Bekir Sıtkı, Yeni Zamanda Avrupa Tarihi, Ankara 1986.
BOLAY, S. Hayri, Felsefi Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, Akçağ Yay. Ankara 1987.
BOSTAN,İdris, Osmanlılar ve Deniz, Küre Yay., İstanbul 2007.
DANIŞMAN, Zuhuri, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Zuhuri Danışman Yay., İstanbul, 1966.
DANİŞMEND, İ. Hakkı, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, İstanbul 1972.
ERCAN, Yavuz, Osmanlı Yönetiminde Gayrımüslimler Kuruluştan Tanzimat’a Kadar Sosyal,
Ekonomik ve Hukuki Durumlar, Ankara, 2001.
ERGİN, Osman, Türk Maarif Tarihi, Eser Matbaası, İstanbul, 1977.
ERYILMAZ, Bilal, Osmanlı Devleti’nde Millet Sistemi, İstanbul 1992.
GRENARD, Fernand, Asya’nın Yükselişi ve Düşüşü, Milli Eğitim Bakanlığı Yay., İstanbul, 1992.
HALAÇOĞLU, Yusuf, Osmanlı Toprak Düzeni ve İskan Politikası, Türklerde İnsani Değerler ve
İnsan Hakları, 2. Kitap, Akçay Yay., İstanbul, 1982.
HAMMER, Osmanlı Tarihi, C 5-7, Milli Eğitim Bakanlığı Yay., İstanbul, 1991.
İHSANOĞLU, Ekmeleddin, Osmanlılar ve Bilim, Nesil Yay., İstanbul , 2003.
İNALCIK, Halil, Doğu-Batı Makaleleri, C 1, Doğu Batı Yay., Ankara, 2006.
İPŞİRLİ, Mehmet, Naima Mustafa Efendi, Tarih-i Naima, C 1-4, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara
2007.
İslam Ansiklopedisi, Milli Eğitim Bakanlığı Yay., İstanbul, 1978.
İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul, 1988.
KURAT, A. Nimet, Rusya Tarihi – Başlangıçtan 1917’ye Kadar -, Ankara 1948.
KURT, Yılmaz, Koçi Bey Risalesi, Akçağ Yay., Ankara 2011.
113
TARİH 4
KÜTÜKOĞLU, S. Mübahat, Osmanlı – İngiliz İktisadî Münasebetleri I ( 1580 – 1838), Ankara
1974.
MATRAN, Robert, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, c. 2, İmge Yay., 2001.
MC NEILL, William, Dünya Tarihi, çev.: Alaeddin Şenel, İmge Kitabevi Yay., Ankara, 2001.
Osmanlı Devleti Tarihi, Editör: Ekmeleddin İhsanoğlu, Feza Gazetecilik Yay., İstanbul, 1999.
ÖZ, Mehmet, Osmanlı’da Çözülme ve Gelenekçi Yorumcuları, Dergah Yay., İstanbul, 2005.
ÖZTUNA, Yılmaz, Büyük Türkiye Tarihi, İstanbul 1977.
PAKALIN, M. Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, c.1-2, İstanbul 1971,
PIERCE, Leslie, Harem-i Hümayun Osmanlı İmparatorluğu’nda Hükümranlık ve Kadınlar, İstanbul, 1993.
SANDER, Oral, Siyasi Tarih ( İlkçağlardan 1918’e), İmge Kitabevi Yay., Ankara, 1998.
SARI, Djilali, Hoşgörünün Simgesi İstanbul, Türklerde İnsani Değerler ve İnsan Hakları, Akçağ Yay., İstanbul, 1982.
SUNGUR, Çetin, Habeşistan’dan Kafkasya’ya Bir Osmanlı Paşası – Özdemiroğlu Osman Paşa(Hacettepe Ü. Sos. Bil. Enstitüsü, yayınlanmamış doktora tezi) Ankara 2012.
TEKELİ, Sevim, Bilim Tarihine Giriş, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2001.
TUKİN ,Cemal, Boğazlar Meselesi, İstanbul 1990.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1998.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Saray Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1998.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1989.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri,Türk
Tarih Kurumu Yay., Ankara 2003.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi C 1- 4, Türk Tarih Kurumu Yay., 2003.
YEDİYILDIZ, Bahaeddin, XVIII. Yüzyılda Türkiye’de Vakıf Müessesesi - Bir Sosyal Tarih İncelemesi, Ankara 2002.
YÜCEL, Yaşar, SEVİM, Ali, Türkiye Tarihi C1-4, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1992.
İNTERNET SİTELERİ
www.devletarşivleri.gov.tr.
www.dzkk.mil.tr.
www.kultur.gov.tr.
www.ttk.gov.tr.
www.turkiyat.selcuk.edu.tr.
www.vgm.gov.tr.
114
GÜNEY KIBRIS
RUM YÖNET‹M‹
NÖC: Nahcivan Özerk Cumhuriyeti
(Azerbaycan)
İl merkezleri
Başkent (Ankara)
N
)
RB .Ö
AY .C
CA
N
ZE
(A
Download