T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ - MESLEKİ AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ TARİH 4 DERS NOTU YAZAR Dr. Çetin SUNGUR ANKARA 2015 MEB HAYAT BOYU ÖĞRENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI DERS NOTLARI DİZİSİ Copyright © MEB Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Tümü ya da bölümleri izin alınmadan hiçbir şekilde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Yazar : Dr. Çetin SUNGUR Grafik : Hatice DEMİRER Kapak : Güler ALTUNÖZ İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE XVIII. YÜZYILDA DEĞİŞİM VE DİPLOMASİ 1.KONU: XVIII. YÜZYILDA AVRUPA VE OSMANLI DEVLETİ’NİN GENEL DURUMU_ _ _ _ 11 2.KONU : III. AHMET DÖNEMİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 13 3. KONU: AVRUPA’DA DÜŞÜNCE VE EKONOMİ ALANINDAKİ GELİŞMELER_ _ _ _ _ _ _ 18 4. KONU: RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI – RUS İLİŞKİLERİ _ _ _ _ _ 21 5. KONU: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ_ _ _ 24 6. KONU: III. SELİM DÖNEMİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 30 7. KONU: XVIII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR _ _ _ _ 33 NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 38 ETKİNLİK_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 39 1.ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 41 2. ÜNİTE EN UZUN YÜZYIL (1800 – 1922) 1.KONU: XIX. YÜZYIL BAŞLARINDA ASYA VE AVRUPA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 47 2.KONU: II. MAHMUT DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 50 3. KONU: TANZİMAT’TAN MEŞRUTİYET’E _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 57 4.KONU: OSMANLI DEVLETİ’NDE ANAYASAL DÜZENE GEÇİŞ VE SİYASİ GELİŞMELER_63 5.KONU: XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ KÜLTÜREL GELİŞMELER_ _ _ _ _ _ 75 6.KONU: XX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ VE SAVAŞLAR _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 82 NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 97 ETKİNLİK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 98 2.ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 101 ETKİNLİK VE DEĞERLENDİRME SORULARININ CEVAPLARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 105 SÖZLÜK_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 107 KRONOLOJİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 111 KAYNAKÇA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 113 1. ÜNİTE XVIII.YÜZYILDA DEĞİŞİM VE DİPLOMASİ 1.Mimari anlayış ve uygulamalarda değişikliklere neden olan faktörler nelerdir? 2.Lale çiçeğinin Osmanlı Devleti’nde bir döneme ad olarak verilmesinin nedenleri nelerdir? TARİH 4 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda: 1. XVIII. yüzyılda Avrupa ve Osmanlı Devleti’nin genel durumunu, 2. III. Ahmet döneminin askerî ve siyasi gelişmelerini, 3. Lale Devri’nin özellikleri, önemini ve yapılan yenilikleri, 4. Avrupa’da düşünce ve ekonomi alanındaki gelişmeleri, Sanayi İnkılabı’nın neden ve sonuçlarını, 5. Rusya’nın genişleme politikasını ve Osmanlı – Rus ilişkilerini, 6. Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulmasını ve Fransız İhtilali’ni, 7. III. Selim döneminin askerî ve siyasi gelişmelerini, ıslahat hareketlerini, 8. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’ndeki değişim ve ıslahatları öğreneceksiniz. ANAHTAR KAVRAMLAR AÇIK PAZAR MAKYAVELİZM SANAYİ İNKILABI BAROK KOLONİ NİZAMICEDİT İHTİLAL İNSAN HAKLARI MİLLİYETÇİLİK DİPLOMASİ 10 SÖMÜRGECİLİK TARİH 4 1. KONU: XVIII. YÜZYILDA AVRUPA VE OSMANLI DEVLETİ’NİN GENEL DURUMU 1. AVRUPA DEVLETLERİNİN GENEL DURUMU Harita. 01.01: XVIII. Yüzyıl Başlarında Avrupa’nın Siyasi Durumu XVIII. yüzyıl Avrupa tarihinde devletler arası politika ve çıkar çatışmalarında diplomasi ve ittifaklar ön plana çıkmıştır. Avrupa devletleri Makyavelizm olarak bilinen “amaca ulaşmak için her türlü araca başvurulabileceği “ anlayışıyla hareket etmişler, siyasi ve ekonomik rekabet nedeniyle sık sık birbirleriyle savaşmışlardır. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Avrupa kralları kız alıp vererek birbirleriyle akrabalık kurmuşlardı. Herhangi bir sebeple boşalan bir krallık için bazen iki, hatta üç kral adayı ortaya çıkıyordu. Her devlet kendi adayının tahta geçmesini istiyor, bundan dolayı aralarında savaş çıkıyordu. XVIII. yüzyılda Avrupa’da meydana gelen savaşların büyük çoğunluğu krallar arasındaki akrabalık nedeniyle çıkmış bu savaşlara “veraset savaşları” denmiştir. Avrupa devletleri çıkarları doğrultusunda bu savaşlara katılmışlar ve ittifaklar kurmuşlardır. Örneğin 1702-1714 yılları arasında meydana gelen İspanya veraset savaşlarında İspanya ve Fransa’ya karşı Avusturya, İngiltere, Hollanda ve Bavyera hükümetleri ortak bir cephe kurarken 1740-1748 yılları arasında meydana gelen Avusturya veraset savaşlarında Bavyera, İspanya, Fransa, Prusya bir cepheyi İngiltere, Rusya, Hollanda devletleri diğer cepheyi oluşturmuştu. 11 TARİH 4 2. OSMANLI DEVLETİ VE AVRUPA DEVLETLERİNİN DIŞ POLİTİKASI 1. Osmanlı Devleti’nin Avrupa Politikası Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılın başlarında, Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarıyla kaybettiği toprakları geri alma politikası takip etti. Bu politikasında başarılı olamayınca elindeki toprakları korumaya çalıştı. Avrupa’yı yakından tanımak için diplomasiye önem verdi. Önemli Avrupa devletleriyle diplomatik ilişkiler kurdu. Dış politikada etkin olmak için içte ıslahatlara önem verdi. Osmanlı Devleti, Fransızların 1798 yılında Mısır’ı işgali üzerine bölgede çıkarları olan İngiltere ve Rusya ile iş birliğine gitti. Bu olaydan itibaren dış politikada denge politikası izlenmeye başladı. 2. Fransa’nın Dış Politikası XVII. yüzyılda Avrupa’nın en kuvvetli devleti olan Fransa, XVIII. yüzyılda da Avrupa’nın en büyük devletlerinden biri olma özelliğini koruyordu. Avrupa’da bütün siyasi sorunlara karışmış; İspanya, Lehistan ve Avusturya veraset savaşlarına katılmıştı. Avrupa’daki en önemli rakibi İngiltere ile yaptığı “Yedi Yıl Savaşlarını” (1756-1763) kaybetmiş ve bazı sömürgelerini İngiltere’ye bırakmıştı. Osmanlı Devleti’nde büyük ekonomik çıkarları olduğu için dış politikada Osmanlıların yanında gözükmüştür. Fransa, Akdeniz ve Mısır’da hâkimiyet kurarsa İngiliz çıkarlarına zarar vereceği düşüncesiyle Mısır’ı işgal edince geleneksel Osmanlı-Fransız dostluğu sona ermiştir. 3. İngiltere’nin Dış Politikası İngiltere, XVIII. yüzyılda çok büyümüş; Fransa ve İspanya aleyhine genişleyerek büyük bir sömürge imparatorluğu kurmuştu. Dünyanın önde gelen donanmalarından birine sahip olması ve diplomasiyi iyi kullanması, İngiltere’yi önemli bir güç hâline getirdi. Akdeniz’de ve Osmanlı ülkesinde önemli ekonomik ve siyasi çıkarları olduğu için XIX. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı toprak bütünlüğünü savunan bir dış politika izledi. 4. Avusturya’nın Dış Politikası Balkanlara doğru genişlemek isteyen Avusturya sık sık Osmanlı Devleti’yle savaştı. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin en çok savaştığı ülke Avusturya oldu. Avusturya bu politikasını XVIII. yüzyılda da devam ettirdi. Osmanlı Devleti’ne karşı Rusya ile iş birliği ve ittifak kurdu. Avusturya çok uluslu bir devletti. Bu nedenle Fransız İhtilali’nden sonra milliyetçilik fikirlerinin ülkesinde yayılmaması için çalıştı. XVIII. yüzyılın sonundan itibaren Osmanlı Devleti’ne karşı barışçı bir dış politika izledi. 12 TARİH 4 5. Rusya’nın Dış Politikası XVII. yüzyılda güçlenmeye başlayan Rusya, XVIII. yüzyılda Avrupa’nın önemli devletlerinden biri hâline geldi. Bunda Çar I. Petro’nun önemli bir payı vardır. I. Petro ülkesinde köklü reformlar yaptı. Avrupa ülkelerine giderek incelemelerde bulundu. Avrupa kurumlarını ve teknolojisini ülkesine getirdi. İlk Rus donanmasını kurarak, eğitim ve öğretim kurumlarında Avrupa’yı örnek alarak birçok değişiklik ve yenilik yaptı. Devletin yapısını yeniledi ve yayılmacı bir politika izledi. Çar I. Petro, Rusya’nın önderliği altında bütün Slav milletleri ve Ortodoksları büyük bir imparatorluk içinde toplamayı düşünüyordu. Çarlık Rusya’sının Osmanlı Devleti’ne yönelik politikasını da I. Petro belirledi. Bir kara devleti olan Rusya’nın esas Resim 01.01: Çar I. Petro amacı açık denizlere çıkabilmekti. Karadeniz yoluyla Boğazlardan Akdeniz’e çıkılırsa Rusya’nın dünyaya açılması mümkün olacaktı. Bu yüzden Rus dış politikasının temelini; Karadeniz’e açılmak, İstanbul’u ve Boğazları ele geçirmek oluşturmuştur. Bu nedenle Rusya XVIII. yüzyılda sık sık Osmanlı Devleti’yle savaşlar yaptı. 2. KONU: III. AHMET DÖNEMİ 1. III. Ahmet Dönemi Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarıyla ilk defa büyük toprak kaybına uğrayan Osmanlı Devleti bu durumdan çok etkilenmişti. Bundan dolayı XVIII. yüzyıl başlarında kaybettiği toprakları geri almak için bir siyaset takip etti. Bu amaca yönelik olarak kuzeyde Rusya, batıda Venedik ve Avusturya ile savaşlara girdi. Ayrıca bu dönemde doğuda İran ile de savaşlar yapıldı. Karlofça Antlaşması’ndan sonra Edirne’ye çekilen II. Mustafa, vaktini av ile ge- 13 TARİH 4 çirirken yönetim, hocası Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin elinde kalmıştı. Onun, yakınlarını önemli görevlere getirmesi ve padişahın Edirne’yi başkent yapacağı söylentisi üzerine İstanbul’da askerî bir isyan çıktı. İsyancılar Edirne üzerine yürüyerek II. Mustafa’yı tahttan indirip yerine III. Ahmet’i padişah yaptılar(1703). a.Osmanlı -Rus İlişkileri 1700 İstanbul Antlaşması’yla Azak’ı alarak Karadeniz’e adım atan Çar I. Petro, Baltık Denizi’ne de açılmak istiyordu. Bu sırada Baltık Denizi kıyıları İsveç’in elindeydi. Rusya’nın saldırısı ile başlayan savaşlarda başlangıçta İsveç başarılı oldu. Ancak Poltova Savaşı’nda İsveç kralı XII. Şarl (Demirbaş), Ruslara yenildi. DemirResim 01.02: Levni’nin III. Ahmet ve Şehzadesini baş Şarl, Osmanlı topraklarına sığındı. Gösteren Minyatürü Bunun üzerine Rus askerleri Osmanlı topraklarına girdi. Rusya, Eflak ve Boğdan beylerini isyana kışkırttığı gibi, Balkanlardaki Ortodoks halk arasında da Slav birliği propagandasına başladı. Bu gelişmeler üzerine Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş açtı (1711). Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Rus ordusunu Prut bataklıklarında kuşattı. Zor durumda kalan Çar I. Petro barış teklif etti. Rus ordusu imha edilme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Ancak Baltacı Mehmet Paşa şiddetli bir savaş için yeniçerilere güvenemediğinden Rusların barış teklifini kabul etti. İki devlet arasında Prut Antlaşması imzalandı(1711). Bu antlaşmaya göre: •İsveç kralı ülkesine serbestçe dönebilecek, •Azak Kalesi Osmanlılara geri verilecek, •Rusya, Lehistan’ın iç işlerine karışmayacak, •Rusya, İstanbul’da elçi bulunduramayacaktı. E BİLGİ NOTU Prut Antlaşması’yla Azak Kalesi’nin geri alınması, Karlofça Antlaşması’yla kaybedilen toprakların geri alınabileceği umudunu güçlendirdi. 14 TARİH 4 Resim 01.03: Demirbaş Şarl’ı Osmanlı Kıyafetleriyle Gösteren Bir Resim Resim 01.04: Demirbaş Şarl, Poltova Savaşı’nda b. Osmanlı-Venedik İlişkileri Azak’ın alınması, Mora’nın da geri alınabileceği fikrini doğurdu. Bu sırada Venediklilerin Karadağ halkını Osmanlılara karşı isyana kışkırtmaları, Osmanlı ticaret gemilerine saldırmaları ve Venediklilerin baskısından bunalan Ortodoks Mora halkının Osmanlı Devleti’nden yardım istemesi üzerine Venedik’e savaş açıldı (1715). Karadan ve denizden harekete geçen Osmanlı ordusu kısa bir süre içinde Mora Yarımadası’nı aldı. c. Osmanlı-Avusturya İlişkileri Osmanlıların başarısından telaşa düşen Avusturya, Karlofça Antlaşması’nın çiğnendiği ileri sürerek Mora’nın Venedik’e geri verilmesini ve Venediklilerin zararının karşılanmasını istedi. Bunun üzerine Avusturya’ya savaş ilan edildi. Karlofça yakınlarında Petervaradin’de yapılan savaş, Osmanlıların yenilgisiyle sonuçlandı (1716). Avusturya ordusu Belgrad’ı ele geçirdi. Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın isteği, İngiltere ve Hollanda’nın aracılığıyla iki devlet arasında Pasarofça Antlaşması imzalandı(1718). Bu antlaşmaya göre: •Kuzey Sırbistan, Temeşvar, Belgrad Avusturya’ya verildi. •Mora Yarımadası Osmanlılarda kaldı. •Dalmaçya kıyıları, Arnavutluk ve Hersek kıyılarındaki bazı kaleler Venedik’e bırakıldı. 15 TARİH 4 E BİLGİ NOTU Karlofça Antlaşması’yla kaybedilen Mora geri alındı. Böylece Venedikliler Ege kıyılarından uzaklaştırılmış oldu. Ancak Macaristan topraklarının tamamı ve Belgrad kaybedildi. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’nin kaybettiği toprakları geri alma umutlarını sona erdirmiş ve Avrupa’yı daha yakından tanıma çabası içine girmesine neden olmuştur. Balkanların Avrupa’ya açılan kapısı olan Belgrad’ın Avusturya’nın eline geçmesi ile bölgedeki güçler dengesi değişti. Avusturya yönünü doğuya yani Osmanlı topraklarına çevirdi. Balkanlarda nüfuz kazanmak isteyen Ruslarla işbirliği yaptı. XVIII. yüzyıl boyunca meydana gelen Osmanlı -Rus savaşlarında Avusturya genellikle Rusya ile birlikte hareket etti. Avusturya’nın Balkan topraklarına yönelmesi üzerine Osmanlı Devleti birtakım önlemler alarak merkezî otoritesini güçlendirdi. d. Osmanlı-İran İlişkileri XVIII. yüzyıl başlarında İran mezhep mücadeleleri nedeniyle iç karışıklık içindeydi. Rusya bu durumdan yararlanmak istedi. Çar I. Petro, Derbent(Demirkapı) ve Bakü’yü ele geçirdi. I. Petro, Volga ve Hazar Denizi kıyısında donanma meydana getirerek Hazar ve Kafkasya bölgesine hâkim olmak istiyordu. Osmanlı Devleti, İran’ın tamamen Rusların eline geçmesine engel olmak için İran üzerine yürüdü. Gürcistan ve Dağıstan toprakları ele geçirildi. Osmanlı ve Rus orduları İran toprakları içinde karşı karşıya geldiler. Fransa’nın araya girmesiyle 1724 yılında iki taraf arasında İstanbul Antlaşması yapıldı. Buna göre Osmanlı Devleti İran’ın batı illerini (Revan, Tebriz, Gence, Karabağ), Rusya ile Derbent, Bakü ve Dağıstan’ı alacaktı. İran bu antlaşmayı kabul etmeyerek Osmanlıların ele geçirdikleri yerleri geri almak için harekete geçti. Yapılan savaşlardan sonra 1732 yılında Ahmet Paşa Antlaşması, 1743 yılında ise Kerden Antlaşması yapıldı. Bu antlaşma ile 1639 yılında yapılan Kasrışirin Antlaşması sınırları kabul edildi. Kerden Antlaşması günümüze kadar devam eden barış dönemini açtı. e. III. Ahmet Dönemi Islahatları Osmanlı tarihinde 1718-1730 yılları arasındaki döneme Lale Devri adı verilir. Lale yetiştirilmesine gösterilen büyük ilgi dolayısıyla, söz konusu devre bu ad verilmiştir. Lale Devri’nin padişahı III. Ahmet, sadrazam ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’dır. Bu dönemde Haliç ve Boğaziçi kıyılarına saraylar, köşkler yapıldı, renk renk çiçeklerle süslenmiş bahçeler oluşturuldu. Lalenin yüzlerce çeşidi yetiştirildi. Lale Devri’nde İstanbul’da eğlence hayatı yaygınlaştı. 16 TARİH 4 Resim 01.05: Stanislas Chelebowski’nin Kâğıthane Tablosu Yüzyıllarca Avrupa devletleriyle mücadele hâlinde olan Osmanlılar, bu devletleri daha yakından tanımak amacıyla ilk defa olarak Viyana, Paris, Varşova, Moskova gibi önemli başkentlere geçici elçiler gönderdi. Elçilerin en önemli görevleri Avrupa’da meydana gelen siyasi, sosyal, kültürel ve bilimsel gelişmeleri yakından izlemek ve bu konuda Osmanlı Devleti’ne bilgi aktarmaktı. Avrupa’ya giden elçilerin gözlemleri daha sonra Osmanlı Devleti’nde yapılan ıslahat hareketlerinde etkili olmuştur. Fransa’ya elçilikle gönderilen Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi, Paris’e giderken oğlu Sait Efendi’yi de beraberinde götürmüştü. Sait Efendi burada gördüğü matbaanın önemini kavramış ve dönüşünde Macar asıllı İbrahim Müteferrika ile birlikte ilk Türk matbaasını açmıştır(1727). İlk basılan eser, “Vankulu” adlı bir Arapça-Türkçe sözlüktür. Matbaa Batıdan alınan ilk teknik araç olup matbaanın kurulmasıyla Batı tekniği ilk defa Osmanlı ülkesine girmiş oldu. Matbaada basılacak kitaplar için de Yalova’da bir kâğıt fabrikası kuruldu. Nevşehirli İbrahim Paşa, matbaa açıldıktan sonra bir bilim kurulu oluşturarak çeşitli eserlerin Türkçeye çevrilmesini sağladı. Kültür, sanat faaliyetlerine önem verildi. İstanbul’un çeşitli semtleriResim 01.06: İlk Türk Matbaasında Basılan Kitaplardan Biri 17 TARİH 4 ne kütüphaneler yapıldı. İstanbul’da bir çini imalathanesi açılarak çiniciliğin tekrar canlanması teşvik edildi. Bunlardan başka Lale Devri’nde yeniçerilerden bir itfaiye bölüğü kuruldu. Sağlık alanında ilk defa çiçek aşısı uygulandı. Klasik Osmanlı mimarisi bu dönemde Avrupa mimarlığının etkisiyle yeni bir karakter kazandı. Bu devirde saray mensuplarının yaşadıkları zevk ve eğlence hayatı, halk arasında hoş karşılanmıyordu. Bu sırada İran’la yapılan savaşların uzaması, savaşın getirdiği ağır vergiler ve pahalılık, hoşnutsuzluğun artmasına yol açtı. Nevşehirli İbrahim Paşa’nın divanda alınan karara rağmen İran cephesine gitmemiş olması tepkileri artırdı. Patrona Halil ve arkadaşlarının çıkardığı isyan kısa sürede büyüdü. İsyan sonunda Damat İbrahim Paşa öldürüldü. Padişah III. Ahmet tahttan indirilerek yerine I. Mahmut padişah yapıldı. 3. KONU: AVRUPA’DA DÜŞÜNCE VE EKONOMİ ALANINDAKİ GELİŞMELER 1.AVRUPA’DA DÜŞÜNCE ALANINDAKİ GELİŞMELER Avrupa’da Rönesans ve Reform hareketleri ile başlayan pozitif ve özgür düşüncenin etkisiyle skolastik düşünce yıkıldı. Bunun yerini deney ve gözleme dayalı bilimsel çalışmalar aldı. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda felsefe ve bilimde önemli gelişmeler oldu. Bu gelişmenin XVII. yüzyılı akıl çağı, XVIII. yüzyılı ise aydınlanma çağı diye tanımlanır. Aydınlanma, Tanrı, akıl, tabiat insan kavramlarını bir bütün olarak ve akıl yoluyla ele almaktır. Aydınlanmacı düşünürler ve bilim adamları, insanın tabiatın bir parçası olduğunu, aklıyla bu bütünü kavrayabileceği düşüncesini esas aldılar. Aydınlanma düşüncesi hem Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulması, hem de Fransız İhtilali’nin meydana gelmesinde etkili olmuş, daha sonraki dönemleri de derinden etkilemiştir. Aydınlanma düşünürleri aklın doğru kullanılmasıyla, yararlı bilgiye ulaşılabileceğini, insanın mutluluğunun her türlü baskıdan uzak olmasıyla gerçekleşebileceğini savundular. Aydınlanmacı düşünürler çalışmalarıyla bilim ve teknoloji alanındaki büyük gelişmelere ortam hazırladılar, Avrupa’da eşitsizlik üzerine kurulu toplumsal yapıyı ve mutlakiyet anlayışına dayalı siyasi hayatı eleştirerek halkı bilinçlendirdiler, Sanayi İnkılabı’na geçişin alt yapısını hazırladılar. 2. AVRUPA’DA SANAYİ İNKILABI Sanayi İnkılabı, insan ve hayvan gücüne dayalı üretim tarzından, makine gücünün hâkim olduğu üretim tarzına geçiştir. Bu tarz üretim şekli pozitif bilimlerdeki ilerleme ve buluşların üretime uygulanmasıyla XVIII. yüzyılda İngiltere’de ortaya çıktı. Deniz aşırı ülkelerde yapılan ticaret, İngiliz sanayisinde üretimi artırınca insan gücü ve el tezgâhları yetersiz kaldı. Bu durum makine kullanımını zorunlu hâle getirdi. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, buhar gücü ile çalışan makinelerin ortaya 18 TARİH 4 çıkmasına ortam hazırladı. İlk makineler dokuma sanayisinde kullanıldı. Bu gelişme üretimin artmasına yol açtı. Küçük imalathanelerde ve evlerde yapılan mahallî(yerel) karakterdeki üretim gittikçe millî ve milletler arası boyutlara ulaştı. Dokuma sanayi ile başlayan süreç kimya ve madencilik gibi diğer alanlarda etkili oldu. Çok sayıda fabrika, büyük sermayeli şirketler ve bankalar kuruldu. Demir yolu ve deniz ulaşımında büyük ilerlemeler kaydedildi. Süveyş (1869) ve Panama Kanallarının açılması (1914) deniz ulaşımını cazip hâle getirdi. Ulaşım imkânlarının kolaylaşması üretilen malların tüketicilere daha hızlı ve ucuz ulaşmasını sağladığı gibi, uzak ülkelerden ham madde getirmeyi kolaylaştırdı. Bu durum iç ve dış ticareti canlandırdı. Resim 01.07: Sanayi İnkılabı Avrupa’da Önemli Değişikliklere Neden Oldu. Üretimin artması, elde edilen malların pazarlanması ihtiyacını ortaya çıkardı. Bu da Avrupa devletleri arasında bir rekabet ortamı oluşturdu. Sanayinin geliştiği şehirlere köylerden göç başladı. İşçi sınıfı ortaya çıktı. İşçi sınıfının kötü hayat şartlarından şikâyetler çoğaldı. Bu durum sendikacılık faaliyetlerini başlattı. İşçi haklarına yönelik düzenlemeler yapıldı. Kapitalizm, sosyalizm gibi düşünceler ortaya çıktı. Sanayi İnkılabı Osmanlı Devleti’ni olumsuz yönde etkiledi. Ucuz Avrupa malları Osmanlı pazarlarını işgal etti. El tezgâhlarına dayalı Osmanlı üretimi, Avrupa mallarıyla rekabet edemedi. Tezgâhların kapanması işsizliği artırdı. Sonunda Osmanlı Devleti dışarıya ham madde satan ve dışarıdan mamul madde alan bir ülke hâline geldi. Ekonomik yapının zayıflaması ve gittikçe Avrupa devletlerinin kontrolüne girmesi, Osmanlı Devleti’nin siyasi çöküşünü de hızlandırdı. 19 TARİH 4 Avrupa’da Sömürgeciliğin Gelişimi Bir devletin kendi sınırları dışındaki ülkeleri siyasi ve ekonomik olarak himayesi altına alması ve bu bölgelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını istedikleri gibi kullanmasına sömürgecilik denir. Sanayi İnkılabı üretim için daha fazla ham maddeye ve üretim sonucu elde edilen malların pazarlanmasına olan ihtiyaca neden oldu. Bu durum sanayileşen Avrupa devletlerini sömürgeciliğe yöneltti. En büyük sömürge imparatorluğunu İngiltere kurdu. Hindistan, Avustralya, Yeni Zelanda, Sudan, Nijerya ve Rodezya’yı sömürgeleri arasına kattı. İngiltere bu sömürgelerine giden yolları da güvenlik altında tutmaya çalıştı. Bunun için Akdeniz’de Malta ve Kıbrıs’ı, Afrika’da Mısır’ı ele geçirdi. Fransa; Cezayir, Tunus, Mali, Nijer, Çad ve Madagaskar’ı sömürgeleştirdi. Rusya XIX. yüzyılda geniş bir sömürge imparatorluğu kurdu. Sibirya ve Türkistan’ı topraklarına katarak Japon Denizi’ne ulaştı. Büyük Okyanus kıyılarını demiryolu ile Moskova’ya bağladı. İtalya ve Almanya siyasi birliklerini geç tamamladıkları için sömürgecilik yarışına sonradan katıldılar. Almanya, Afrika’nın henüz sömürgeleştirilmemiş Güneybatı Afrika, Uganda, Kenya, Tanzanya, Namibya ve Kamerun’u ele geçirdi. İtalya, Kızıl Deniz kıyılarında Eritre ve Somali’yi sömürgeleştirdi. Harita. 01.02: Dünyada Sömürgeciliğin Yayılışı 20 TARİH 4 4. KONU: RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİ 1. RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİ XVIII. yüzyılda Rus Çarı I. Petro, sıcak denizlere açılma politikasını hayata geçirmeye başladı. Rusya bir yandan Karadeniz’e adım atarken diğer yandan Baltık Denizi’ne açılmak için İsveç ve Lehistan ile mücadeleye başladı. Osmanlı Devleti’nin güvenliği açısından Kırım ve Lehistan son derece önemliydi. Rusların Kırım’da etkin olmaları doğrudan İstanbul’un güvenliğini tehdit etmekteydi. Lehistan ise Rusya ile Osmanlı Devleti’nin Balkan toprakları arasında tampon bölgeydi. Nitekim Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılan Prut Antlaşması’nın bir maddesi Rusya’nın Lehistan’ın iç işlerine karışmamasını gerektiriyordu. a. Rus-Avusturya İttifakı ile Osmanlı Devleti Arasındaki Savaşlar(1736-1739) Rusya’nın Lehistan’ın iç işlerine karışması, Osmanlılara karşı, İran’a destek vermesi, Azak’a saldırması üzerine Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş açtı(1736). Bir süre sonra Avusturya da Rusya’nın yanında savaşa katıldı. Osmanlı Devleti iki cephede birden savaşmak zorunda kaldı. Buna rağmen Osmanlı orduları önemli başarılar elde etti. Ruslar Kırım’dan, Avusturyalılar Sırbistan’dan çıkarıldı. 1739’da Fransa’nın aracılığıyla Avusturya ile Belgrad Antlaşması imzalandı. Buna göre Avusturya, Pasarofça Antlaşması’yla aldığı Belgrad’ı Osmanlılara geri verdi. Avusturya ile antlaşma yapıldıktan sonra Rusya yalnız kalmıştı. Bu arada İsveç, Osmanlı Devleti’nin yanında savaşa girmeye hazırlanıyordu. Bu durum karşısında Rusya, yine Fransa’nın ara buluculuğuyla barışa razı oldu. Ruslarla da Belgrad’da yeni bir Belgrad Antlaşması yapıldı(1739). Buna göre: •Azak Kalesi yıkılmak şartıyla Rusya’ya bırakılacak, •Ruslar savaş sırasında aldıkları yerleri geri verecek, •Rusya Karadeniz’de savaş ve ticaret gemisi bulundurmayacaktı. Belgrad Antlaşmaları, Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda imzaladığı son kazançlı antlaşmalar olmuştur. Belgrad’ın geri alınması ile Osmanlı Devleti’nin Avrupa’ya açılan kapısı yeniden ele geçirildi. Karadeniz’in Osmanlı Devleti’ne ait olduğu bir kez daha kabul edilmiş ve onaylanmış oldu. E BİLGİ NOTU Bu savaşların kazanılmasında I. Mahmut döneminde yapılan askerî ıslahatların önemli rolü oldu. Fransa barış antlaşmalarında yaptığı arabuluculuklar sonucunda Osmanlı Devleti’nde yeni ve önemli imtiyazlar elde etti. Kudüs’teki Katolik Hıristiyanlara ait kutsal yerlerin yönetimini aldı. Kanuni döneminde (1535) padişahların saltanatı süresince geçerli olan kapitülasyonlar bundan böyle sürekli hâle geldi (1740). 21 TARİH 4 b. Lehistan Sorunu ve Osmanlı - Rus Savaşı (1768-1774) Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki barış 1768 yılına kadar devam etti. Ancak Rusya’nın başına geçen II. Katerina sıcak denizlere çıkma politikasını sürdürüyordu. Bir yandan da Balkan milletlerini Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtıyordu. II. Katerina ölen Lehistan kralı yerine, kendi istediği kişinin kral seçilmesini sağladı. Lehistanlı vatanseverler Rusya’nın bu müdahalesine karşı çıktılar. Bunun üzerine Rusya, Lehistan’a asker göndererek onları cezalandırmak istedi. Lehlilerin bir bölümü Osmanlı Devleti’ne sığındılar. Ruslar, Lehlileri takip etmek bahanesiyle sınırı geçip Lehliler ile birlikte Türkleri de öldürünce Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş açtı(1768). Böyle bir savaş için hazırlıklı olan Rusya, Osmanlı ordusunu ağır bir yenilgiye uğratarak Eflak ve Boğdan’ı işgal etti. Diğer yandan bu sırada Baltık Denizi’nde haResim 01.08: Çeşme Baskınını Temsil Eden Bir Tablo zırlanan bir Rus donanması Atlas Okyanusu’ndan Akdeniz’e geçti ve Mora kıyılarına kadar geldi. Ruslar Mora’da Rum halkını ayaklanmaya teşvik ettiler. Ruslara güvenerek Rumların başlattığı ayaklanma bastırıldı. Bunun üzerine Rus donanması Çeşme’de demirli bulunan Osmanlı donanmasına ani bir baskın yaparak donanmayı yaktı(1770). Rusya’nın bu başarıları Avusturya’yı endişelendirdi. Çünkü Rusların işgal ettiği Eflak ve Boğdan’da onların da gözü vardı. Avusturya ve Prusya’nın araya girmesiyle Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı (1774). Küçük Kaynarca Antlaşması’na göre: •Kırım’a bağımsızlık verilecek ve Kırım hanları sadece dinî bakımdan Osmanlı halifesine bağlı olacak, •Azak Kalesi etrafındaki arazi, Kabartay bölgesi Rusya’ya verilecek, iki devlet arasındaki sınır Buğ Nehri olacak, •Rusya bu savaşta işgal etmiş olduğu Eflak, Boğdan, Besarabya ve Akdeniz’deki adaları Osmanlı Devleti’ne geri verecek, buna karşılık Osmanlı Devleti bu yerlerde 22 TARİH 4 genel af ilan edecek ve buradaki halktan belli bir süre için vergi almayacak, •Rus tüccarlar, Karadeniz ve Akdeniz’deki Türk sularında ve limanlarında serbestçe ticaret yapabilecek, Fransa ve İngiltere’ye verilmiş olan kapitülasyonlardan faydalanacak, •Ruslar İstanbul’da sürekli elçi bulundurabilecek ve gerekli gördüğü yerlerde konsolosluk açabilecek, •Ruslar Osmanlı uyruğunda olan Ortodokslarla, Eflak ve Boğdan beylerinin haklarını koruyacak, •Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti. Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin imzaladığı en ağır şartlar taşıyan antlaşmalardan biridir. Bu antlaşmayla ilk defa halkı Türk ve Müslüman olan bir bölge(Kırım) kaybedildi. Karadeniz’in “Türk Gölü” özelliği sona erdi. İstanbul, Balkanlar ve Boğazlar Rus tehdidi altına girdi. Rusya, Ortodoksları himaye hakkını elde ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışma fırsatı kazandı. Harita. 01.03: Küçük Kaynarca Antlaşma’sına Göre Osmanlı Devleti’nin Avrupa Sınırları Rusya, Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Kırım’ı ele geçirmek için harekete geçti. Ruslar kendilerine taraftar olan Şahin Giray’ı zorla han seçtirdiler. Şahin Giray’ın hanlığını kabul etmeyen Kırım halkı ayaklandı. Şahin Giray, Rus ordusunu Kırım’a çağırdı. Osmanlı Devleti bunun üzerine savaşa hazırlandı. Fransa’nın aracılığıyla iki devlet temsilcileri Haliç’te Aynalıkavak Köşkü’nde görüşme yaptılar. Aynalıkavak Tenkihnamesi (sözleşme) adını alan bu yeni antlaşmaya göre(1779); Rus- 23 TARİH 4 ya, Kırım’daki askerlerini çekecek, buna karşılık Osmanlı Devleti de Şahin Giray’ın hanlığını kabul edecekti. Ancak bir süre sonra Kırım halkı Rus yanlısı Şahin Giray’a karşı tekrar ayaklandı. Şahin Giray Rusya’ya sığınmak zorunda kaldı. II. Katerina bunu bahane ederek Kırım’a bir ordu gönderdi ve Kırım’ı Rusya’ya kattığını ilan etti(1783). Osmanlı Devleti’nin savaşacak askerî ve ekonomik gücü olmadığından bu duruma karşı çıkamadı. Bu sırada Rusya ve Avusturya, Osmanlı Devleti’ni paylaşmak için bir proje hazırladılar. Buna göre Avusturya; Sırbistan, Bosna, Hersek ve Adriyatik kıyılarını alacak, Rusya ise Eflak ve Boğdan’ı işgal ederek burada Rusya ve Avusturya’ya bağlı Dakya Devleti kuracaktı. Grek projesi ile de merkezi İstanbul olmak üzere Grek Devleti kurulacak ve bu devletin başına II. Katerina’nın torunu, XIII. Konstantin getirilecekti. Bu antlaşma İngiltere’yi telaşa düşürdü. Diğer taraftan Rusya ve Avusturya’nın güçlenmesini çıkarlarına uygun bulmayan Prusya da Osmanlı Devleti’ni destekledi. Osmanlı Devleti, İngiltere ve Prusya’nın kışkırtması sonucu Rusya’ya savaş açtı. Bir süre sonra savaşa Avusturya da girince Osmanlı orduları ikiye ayrılmak zorunda kaldı. Avusturyalılar Bosna’yı; Ruslar Boğdan’ı işgal etti. Ruslar Özi Kalesi’ni alarak halkı kılıçtan geçirdiler. Bu felaket haberi İstanbul’a gelince I. Abdülhamit üzüntü ve kederinden öldü. Yerine III. Selim geçti(1789). 5. KONU: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ 1. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI Amerika’nın 1492’de keşfinden sonra İspanyollar, Meksika ve Güney Amerika’da, Portekizliler Brezilya’da, Fransızlar Kanada’da, İngilizler de bugünkü ABD’nin Atlas Okyanusu kıyılarına yerleşerek sömürgeler meydana getirdiler. İngilizler de XVI. yüzyılın sonlarından itibaren bu kıtaya gelerek koloniler kurdular. XVII. yüzyıl başlarında Kuzey Amerika’da on üç İngiliz koloni sömürgesi vardı. Her sömürgenin başında İngiliz kralı tarafından atanan bir vali bulunurdu. Ancak bu on üç koloni İngiltere’deki parlamentoda temsil edilmiyordu. İngiliz Parlamentosu Yedi Yıl Savaşları’nda uğradığı zararları gidermek ve ekonomik durumunu düzeltmek için sömürgelerine, bu arada Amerika’daki kolonilerine de yeni vergiler koydu. Koloniler, İngiliz Parlamentosu’nda temsilcileri bulunmadığını ileri sürerek bu vergileri kabul etmediler. Peşinden de İngiliz mallarını boykot ettiler. Bunun üzerine İngiltere, Boston Limanı’nı abluka altına aldı. Koloni halkı buna karşı çıktı. Böylece koloniler İngilizlere karşı isyanı başlatmış oldu. Koloni temsilcileri 1774 yılında Filedelfiya’da toplandılar. Toplantı sonucunda, İngiliz hükümetinden kolonilerin onayı alınmadan vergi alınmaması ve ticareti önleyici kanunların konulmamasına karar verildi. İngiltere bunu reddedince ikin- 24 TARİH 4 ci kez Filedelfiya’da toplanan koloniler İngiltere’ye savaş ilan ettiler. Toplanan ordunun komutanlığına George Washington (Corc Vaşingtın) getirildi. II. Filedelfiya Kongresi’nde Amerikan kolonileri bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kongre, İnsan Hakları Bildirisi’ni kabul ve ilan etti(4 Temmuz 1776). Bu bildiriye göre,“ İnsanların doğuştan birtakım hakları vardır. Bunlar devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Bu haklar yaşama hakkı, özgürlük hakkı ve mutluluğu arama hakkıdır. Bu hakları kuvvetini halktan alan ve halkın arzusuyla iş başına gelen hükümetler kurar.’’ Savaş sekiz yıl sürdü. Fransız, İspanyol ve Hollandalıların desteğini alan koloniler büyük başarılar elde ettiler. Fransa’nın kolonilere destek vermesi üzerine Amerikalılar ile İngilizler arasındaki savaş bir İngiltere-Fransa savaşı hâline geldi. Bir süre sonra İngiltere’ye düşman olan İspanya ve Hollanda’da Fransa’nın yanında yer aldılar. Sonunda İngilizler barış istemek zorunda kaldılar. İngiltere Versay Antlaşması ile(1783) savaşa son vererek Amerika Birleşik Devletleri’nin bağımsızlığını kabul etti. Resim 01.09: George Washington Amerikan Bağımsızlık Savaşında 1787 yılında Amerikalılar bir anayasa hazırladılar. Bu anayasaya göre Amerika Devleti federal bir cumhuriyet oluyordu. Buna göre her devlet iç işlerinde serbest kalıyor, buna karşılık hepsinin dış siyaseti, savunmaları ve ekonomileri ortak olarak yürütülüyordu. İlk cumhurbaşkanı olarak bağımsızlık savaşlarında büyük yararlılıkları görülen George Washington seçildi. 25 TARİH 4 Harita. 01.04: Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuruluşunu ve Genişlemesini Gösteren Harita Avrupa’dan Amerika’ya yapılan göçler sonunda Avrupa’da işsizlik azaldı. Avrupa kültür ve medeniyeti yeni bir yayılma alanı buldu. Amerika Birleşik Devletleri, yeni bir denge unsuru oldu. Amerika Birleşik Devletleri kurulduktan kısa bir süre sonra Akdeniz’de ticari etkinliğe başladı. 1795’te Cezayir, 1796’da Trablusgarp ve 1797’de Tunus’la ticaret antlaşmaları imzaladı. Böylece dolaylı olarak Osmanlı Devleti ile de ilk ticari ilişkiler başlamış oldu. İlk kez bir Amerikan ticaret gemisi 1800 yılında İzmir’e, savaş gemilerinden oluşan bir filo da İstanbul’u ziyaret için geldi. Doğu Akdeniz’de ticari faaliyetlerini artıran Amerikalılar, İzmir’de bir konsolosluk açmak için girişimde bulunmuşlar ve 1810 yılında İzmir ve Amerika arasında ilk kez düzenli bir biçimde ticari seferler yapılmaya başlanmıştır. 2. FRANSIZ İHTİLALİ(1789) XVIII. yüzyılın sonlarına doğru meydana gelen Fransız İhtilali, sadece Fransız ve Avrupa tarihinin değil, dünya tarihinin de en önemli olayları arasında yer alır. Bu önemli olay Yakın Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilmektedir. 26 TARİH 4 a. Fransız İhtilali’ni Hazırlayan Nedenler Sosyal Nedenler: Fransız toplumu, aralarında eşitsizlikler olan soylular, rahipler, burjuvalar ve köylülerden oluşmaktaydı. Soylular, devlet yönetimi (valilik, bakanlık, devlet memurluğu vs.)ve askerlikle uğraşırlar, devlete vergi vermezlerdi. Fransız topraklarının büyük bölümü bunların elinde idi. Soylulardan sonra gelen imtiyazlı sınıf olan rahipler, kilisenin zengin toprakları üzerinde lüks ve rahat içinde yaşıyorlar, vergi vermiyorlardı. Burjuvalar; şehirlerde oturan, doktor, mühendis, avukat ve tüccar gibi kişilerden oluşan sınıftı. Ekonomik durumu iyi olan ve devlete vergi veren burjuvaların, devlet yönetiminde siyasi hakları yoktu. Bu sınıf zamanla güçlenerek soylularla eşit haklar istemeye başladı. Ülke nüfusunun en büyük kısmını oluşturan köylüler çok zor şartlarda yaşıyorlardı. Fransa nüfusunun yüzde doksanını oluşturdukları hâlde, toprakların küçük bir kısmını ellerinde bulunduruyorlardı. Özellikle vergiler bu sınıfa yüklenmişti. Askerlik yaparlar, soyluların ve rahiplerin tarlalarında çalışırlardı. Buna karşılık hiçbir hakları yoktu. Krallık Rejiminin Baskısı: Fransa krallıkla yönetilmekte olup kral, ülkenin tek hâkimi idi. Ülkeyi soylular ve ruhban sınıfına dayanarak yönetiyordu. Halk yokluk çekerken krallar Paris yakınlarında Versay Sarayı’nda lüks ve eğlence içinde yaşarlardı. Masraflarını karşılamak için halktan zorla vergi toplarlardı. Devleti yönetenler halktan tamamen kopmuştu. Bu durum halkın memnuniyetsizliğine ve tepkisine neden oldu. Fransız Aydınlarının Etkisi: Fransa’da XVIII. yüzyılda birçok aydın (Monteskiyö, Volter, Didero, Jan Jak Russo vb.) yetişti. Bu aydınlar aynı zamanda her türlü düşünce sisteminde akla öncülük tanıyan aydınlanma akımın da öncüleri oldular. Bunlar eserlerinde fikir ve vicdan özgürlüğünü, insan haklarını, eşitliği savunuyorlardı. Bu aydınlar Fransa’da monarşik yapının değişmesi gerektiğini savunarak ihtilalin fikrî yapısını oluşturdular. Ekonomik Nedenler: Fransız İhtilali’nin en önemli nedeni devletin ekonomik durumunun bozulmasıdır. Fransa’nın XVIII. yüzyılda girdiği savaşlar pahalıya mal olmuş, hazine boşalmıştı. Fransa, İngiltere ile yaptığı Yedi Yıl Savaşları’ndan yenilgiyle çıkmış ve Amerikan bağımsızlık mücadelesinde İngiltere’ye karşı bağımsızlık yanlılarına destek vermişti. Bu yüzden vergiler fazlalaşmış, halk bu vergilerin ağırlığı altında ezilmişti. Sarayın gereksiz masraflarıysa artarak devam ediyordu. b. İhtilalin Başlaması ve Genişlemesi Kral bunalıma çare bulmak için Millî Meclisi (Eta Jenerö) toplantıya çağırdı. Bu meclisi kral, halktan yeni vergilerin toplanması için oluşturmuştu. Ancak bu toplantıda soylular ve rahipler ile halk temsilcileri arasında anlaşmazlık çıktı. Kralın meclisi zorla dağıtmak istemesi üzerine halk ayaklandı (14 Temmuz 1789). Halk, Bastil Hapishanesi’ni ele geçirerek buradaki tutukluları serbest bıraktı. Böylece ihtilal baş27 TARİH 4 lamış oldu. Resim 01.10: Fransız İhtilali’ni Gösteren Temsilî Resim Halk temsilcileri yeni bir anayasa yapma hazırlıkları için kurucu meclis oluşturdular. Kurucu meclis ilk olarak soyluların ve rahiplerin imtiyazlarını kaldırdı, “İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi”ni ilan etti (28 Ağustos 1789). İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisine göre: •Her insan doğuştan hür ve diğerleriyle eşittir. •Devlet gücü millete ait olmalıdır. •Sadece milletin seçtiği temsilcilerin yönetme hakkı vardır. •Hâkimiyet milletindir. Hiçbir kişi ve kuruluş milletçe verilmeyen bir hâkimiyeti kullanamaz. •Özgürlük başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir. •Özgürlüğün sınırı ancak kanunla belirlenir. •Devletin görevi, vatandaşa hürriyetler tanımak ve onları korumaktır. Kurucu meclis bir anayasa hazırladı. Kralın mutlak egemenliğini sınırlayan bu anayasa ile Fransa’da meşrutiyet rejimi kurulmuş oldu. c. Fransız İhtilali’nin Sonuçları Fransa’da başlayıp Avrupa’da ve daha sonra bütün dünyada önemli gelişmelere neden olan Fransız İhtilali’nin önemli sonuçları şunlardır: •Soylular ve rahipler imtiyazlarını kaybettiler; eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri 28 TARİH 4 yaygınlaşmaya başladı. •Mutlak krallıkların yıkılabileceği görüldü. Avrupa’da mutlak yönetimler sarsıntıya uğradı. •İngiltere ve ABD’de görülen demokratik gelişmeler Avrupa’da da etkili olmaya başladı. •Milliyetçilik akımı gelişti ve zamanla bütün Avrupa’yı etkisi altına aldı. Milliyetçilik fikri imparatorlukların parçalanmasına ve millî devletlerin kurulmasına neden oldu. •Fransız İhtilali, getirdiği bu değişikliklerle Yeni Çağ’ın sonu, Yakın Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilmiştir. d. Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne Etkileri Osmanlı Devleti birçok milletten oluşmuştu. Milliyetçilik fikrinin yayılmasıyla Osmanlı Devleti’ndeki azınlıklar kendi millî devletlerini kurmak için harekete geçtiler. Çıkardıkları isyanlar Avrupalı devletler ve özellikle Rusya tarafından desteklendi. XIX. yüzyıl Osmanlı Devleti için “ayaklanmalar yüzyılı” oldu. Bu ayaklanmalar Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmaları için bir fırsat oldu. Avrupa devletleri milliyetçilik fikirlerini kendi ülkelerinde engellerken Osmanlı Devleti’nde teşvik etmişler, böylece Osmanlı Devleti’nin parçalanma ve çöküşünü hızlandırmışlardır. Tanzimat Fermanı’nın ilanı, hukuk devleti anlayışının başlaması, Yeni Osmanlıların (Jön Türkler)ortaya çıkması, Kanunuesasi’nin hazırlanması ve meşrutiyetin ilanında Fransız İhtilali’nin getirdiği düşünceler etkili olmuştur. Resim 01.11: Napolyon Bonapart’ı Avrupa’daki İhtilal Savaşlarında Gösteren Bir Tablo 29 TARİH 4 e. Fransız İhtilali’nin Avrupa ve Dünya Ülkelerine Etkileri Fransız İhtilali’nin getirdiği prensipler, Avrupa’da çok uluslu ve krallıkla yönetilen diğer devletleri rahatsız etti. İngiltere, Avusturya, Prusya ve İspanya gibi devletler ihtilal fikirlerinin yayılmaması için Fransa’ya savaş açtılar. 1793 yılından 1815 yılına kadar süren bu savaşlara “ihtilal savaşları” adı verilir. Bu savaşlar sırasında Napolyon Bonapart, Avrupa’nın büyük bir kısmını hâkimiyeti altına aldı. Napolyon Savaşları da denilen bu savaşlar sonunda Fransa mağlup oldu (1815). İngiltere, Avusturya, Prusya, Rusya savaşın sonuçlarını değerlendirmek ve Avrupa’da bozulan sınırları ve siyasi dengeyi yeniden düzenlemek için Viyana’da Avusturya Arşidükü Metternich (Meternik) başkanlığında bir kongrede toplandılar(1815). Bu devletler Meternik sistemi adı verilen bir politika oluşturdular. Bu sisteme göre Avrupa’nın neresinde bir ayaklanma çıkarsa birlikte hareket ederek ayaklanma bastırılacaktı. Viyana Kongresi’nde sınırların belirlenmesinde, dil, din, milliyet unsurları dikkate alınmadı. Bu nedenle Avrupa’da barış ve huzur sağlanamadı. Fransız İhtilali’nin yaydığı düşünceler, Avrupa devletlerinde 1830 ve 1848 yıllarında ihtilaller yaşanmasına neden oldu. 6. KONU: III. SELİM DÖNEMİ I. Abdülhamit’in ölümü üzerine yerine III. Selim geçti. III. Selim şehzadeliğinde iyi eğitim görmüş, yenilik hareketleri içinde yetişmiş; ülkenin içinde bulunduğu sorunları ve Avrupa’daki gelişmeleri bilen birisiydi. Padişah olduğu zaman 1787’de başlayan Osmanlı-Rus ve Avusturya savaşı devam etmekteydi. a. Osmanlı-Rus ve OsmanlıAvusturya Savaşları (1787-1792) Rusya, Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım’ı Osmanlı Devleti’nden ayırmış; daha sonra da işgal ederek kendisine bağlamıştı (1783). Karadeniz ve Balkanlar’da etkin olmak isteyen Rusya, bu amaçla Kırım’ı üs hâline getirmiş ve Avusturya ile ittifak yapmıştı. I. AbdülResim 01.12: Saray Ressamı Kapıdağlı hamit döneminde 1787’de başlayan saKonstantin’in III. Selim Portresi vaş III. Selim tahta geçtiğinde de devam ediyordu. Bu sırada Belgrad’a saldıran Avusturyalılar püskürtüldü. Ancak Ruslar, Os- 30 TARİH 4 manlı ordusunun iki cephede savaşmasından yararlanarak Bender, Kili ve Akkerman Kalelerini işgal ettiler. Yeniden saldırıya geçen Avusturya ordusu da Belgrad’ı işgal etti. Rusya ve Avusturya’nın güçlenmesi Prusya’nın çıkarlarına aykırı idi. Bu nedenle Prusya, Osmanlı Devleti ile bir ittifak antlaşması yaparak Avusturya sınırına askerî yığınak yaptı. Osmanlı-Prusya yakınlaşması ve Fransa’da çıkan ihtilalin kendi ülkelerine de sıçraması ihtimali üzerine Avusturyalılar savaştan çekildi. Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında imzalanan Ziştovi Antlaşması ile (1791), Avusturya savaş sırasında aldığı yerleri Osmanlı Devleti’ne geri verdi. Bu antlaşmadan sonra bir daha Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında bir savaş yapılmadı. Bir yıl sonra da Rusya ile Yaş Antlaşması imzalandı(1792). Buna göre: •Osmanlı Devleti, Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu onaylayacak, •Rusya, ele geçirdiği Bender, Kili ve Akkerman’ı Osmanlılara geri verecek, •Dinyester Nehri iki devlet arasında sınır kabul edilecekti. Kırım’ı almak için bu savaşa giren Osmanlı Devleti, Kırım’ı alamadığı gibi, Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Bu ise, İstanbul ve Boğazların Rus tehdidine açık hâle gelmesine neden oldu. Avusturya’nın Osmanlı Devleti’yle barış yapması, Fransız İhtilali’nin yol açtığı siyasi gelişmeler, Rusya’nın Avusturya ile planlayıp uygulamaya koymak istediği Dakya ve Grek projelerinin gerçekleşmesini önledi. Ancak Kırım’ı ele geçiren Rusların Karadeniz’deki etkinliği daha da arttı. Bu ise Osmanlı Devleti için Rus tehdidini daha ciddi hâle getirdi. Öte yandan bu savaş, Osmanlı Devleti’nin askerî gücünün artık çok zayıflamış olduğunu da ortaya koymuştur. Bu nedenle Osmanlı Devleti ilk kez, Avrupa devletlerinden yardım isteme zorunluluğunu duymuş, bu ise Osmanlı Devleti’ni diplomatik bakımdan dışa açılmaya sevk etmiştir. b. III. Selim Dönemi Islahatları III. Selim daha şehzadeliği sırasında Avrupa’daki gelişmeleri yakından takip etmişti. Kendisinden önce yapılan ıslahat hareketlerini yeterli bulmayarak Avrupa’ya gönderdiği güvendiği adamlara Batı’daki gelişmeler hakkında raporlar hazırlattı. Diğer yandan da devlet adamlarına, ıslahat hakkındaki fikirlerini bir rapor hâlinde kendisine bildirmelerini istedi. III. Selim, devletin önde gelen ve tanınmış kişilerinin görüşlerini aldı. Bunlara kendi görüşlerini de ekleyerek yapılacak yenilikleri planladı. III. Selim bundan sonra on kişiden oluşan bir ıslahat komisyonu kurdu. Bu komisyon yaptığı çalışmalar sonunda yönetim, askerlik, ticaret, sanayi, bilim ve kültür alanlarında yapılacak yenilikleri kapsayan ayrıntılı bir program hazırladı. III. Selim’in yaptığı ıslahatların tümüne “Nizamıcedit” adı verildi. III. Selim askerî ıslahatlara öncelik verdi. Yeniçerilere haftanın belirli günlerinde eğitim mecburiyeti koydu. Nizamı cedit adıyla yeni bir ordu kurdu. Bu orduyu eğitmek için Fransa ve Prusya’dan askerî uzmanlar getirtti. Bu ordunun mali ihtiyaçlarını karşılamak için iradıcedit adı verilen yeni bir hazine kuruldu. Nizamıcedit ordusu kısa zamanda sayıca arttı. Bu yeni ordu, 31 TARİH 4 Napolyon Bonapart’ın Mısır’ı işgali sırasında Akka Kalesi önlerinde Fransız ordusunu yenilgiye uğrattı. III. Selim donanmaya da önem verdi. Tersaneyi yeniden düzenledi. III. Mustafa’nın açmış olduğu Deniz Mühendishanesi genişletildi. Yeni gemiler yapıldı. Mühendishaneiberrihümayun (Kara Mühendis Okulu) adı ile yeni bir okul açıldı. III. Selim bir taraftan da dış siyasete önem verdi. Paris, Londra, Viyana ve Berlin gibi başlıca Avrupa başkentlerine devamlı elçilikler kurdu. Böylece Avrupa siyaseti ve Avrupa’daki gelişmeler yakından takip edildi. Halkın yerli malı kullanması teşvik edildi. Yerli ticareti korumak için Avrupalıların ülke içinde ticaret yapmaları yasaklandı. Osmanlı ticaret gemilerinin çoğaltılmasına çalışıldı. c. Osmanlı-Fransız Savaşı(1798-1801) Fransa’da ihtilal çıktığında bütün Avrupa devletleri Fransa’ya karşı cephe aldıkları hâlde, Osmanlı Devleti geleneksel dostluğa bağlı kalarak Fransız yönetimini tanımıştı. Fransa, Mısır’ı alarak, en büyük düşmanı İngiltere’yi Akdeniz’den uzaklaştırmayı ve İngiliz sömürgelerine giden yolu kontrol altına almayı amaçlıyordu. Osmanlı- Fransız savaşı, Napolyon Bonapart’ın Osmanlı kuvvetlerini yenerek Kahire’yi işgal etmesiyle başladı (1798). Bölgede önemli çıkarları olan İngiltere ve Akdeniz’de etkinlik kurmak isteyen Rusya, Fransa’nın Mısır’a yerleşmesini engellemek için Osmanlı Devleti’ne yardım teklif ettiler. Osmanlı Devleti bu teklifi kabul ederek bu devletlerle ittifak yaptı. Bunun üzerine Rus donanması tarihte ilk defa Boğazları geçerek Akdeniz’e açıldı. Amiral Nelson komutasındaki İngiliz donanması, Ebukır denilen yerde ani bir baskınla Fransız donanmasını yaktı. Donanmasını kaybeden Napolyon Bonapart, Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak için Suriye’ye yürüdü ve Akka Kalesi’ni kuşattı. Ancak Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Nizamıcedit askerlerine yenildi ve tekrar Mısır’a çekildi. Kötü duruma düşen Fransızlar El-Ariş Antlaşması’yla (1801) Mısır’dan çekildi. 1802 yılında yapılan Paris Antlaşması’yla iki taraf arasında savaşa son verilerek iki tarafın birbirinin toprak bütünlüğüne saygı göstereceği fikri kabul edildi. Buna karşılık Fransa’ya daha önce verilen kapitülasyonlar yenilenecek, Fransız ticaret gemileri Karadeniz’de serbestçe dolaşabilecekti. Osmanlı Devleti yardıma gelen İngilizlerin Mısır’dan çıkmak istememeleri üzerine, onların da Mısır üzerinde emelleri olduğunu anladı. İngiltere ve Rusya’nın, Osmanlı Devleti’ne karşı olumsuz politika izlemeye başlamaları, Osmanlı Devleti ile Fransa arasında dostluğun yeniden başlamasına neden oldu. E BİLGİ NOTU Tarihte ilk kez yapılan bu Osmanlı- Fransız savaşı Osmanlıların ülke güvenliğini ve topraklarını tek başına koruyamayacağını gösterdi. Osmanlı Devleti dış politikasında değişiklik yaparak denge politikası izlemeye başladı. 32 TARİH 4 7. KONU. XVIII.YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR 1.OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR a. Osmanlı Devleti’nde Yönetim Osmanlı Devleti’nde kuruluştan itibaren devlet yönetiminde birinci derecede rol oynayan Divanıhümayun toplantıları XVII. yüzyıldan itibaren haftada iki güne inmişti. XVIII. yüzyıl sonlarında da tamamen terkedilmiş, bunun yerini Sadrazam Divanı(İkindi Divanı) almıştı. Bundan böyle Divan toplantıları sadrazamın konağında yapılmaya başlandı. Buraya Babıali deniliyordu. Devlet işleri Babıali’de görüşülüyor, alınan kararları sadrazam, saraya gederek padişaha sunuyordu. Babıali ifadesi zamanla Osmanlı hükümeti anlamında kullanılmaya başlandı. XVIII. yüzyılda dış ilişkilerin önem kazanması, diplomasi faaliyetlerinin öne çıkması, kalemiye sınıfının önemini ve ağırlığını artırdı. Reisülküttap daha önce nişancıya bağlı olarak çalışırken, diplomasinin önem kazanmasıyla nişancının önüne geçti. Buna bağlı olarak reisülküttaba bağlı kalemler de önem kazandı. Daha sonra da devletin dış işleri ile ilgili bütün faaliyetleri onun görev alanına girdi. Resim 01.13: Resülküttabı Avrupalı Bir Sefirle Gösteren Resim b. Taşra Teşkilatı Osmanlı Devleti, tarımsal üretimden vergilerin toplanmasına, iç ve dış güvenliğin sağlanmasına kadar çeşitli hizmetleri tımar sistemi aracılığıyla sağlıyordu. Bu 33 TARİH 4 yüzden Osmanlı Devleti’nde tımar sistemi ordu, güvenlik ve ekonomi ile doğrudan bağlantılıydı. XVIII. yüzyılda tımar sisteminin bozulması Osmanlı Devleti’nde birçok alanda aksaklıkların yaşanmasına neden oldu. Tarımla uğraşan insanlar, sistemin bozulmasıyla yeni iş alanları ve geçim kaynakları aramaya başladılar. Şehirlere göç başladı. Tımar sisteminin bozulması vergi toplama yönteminde de değişikliğe yol açtı. XVIII. yüzyıla kadar devlet, tımar dışında kalan toprakların gelirlerini açık artırma yoluyla mültezim denen kişilere kiralıyordu. XVIII. yüzyılda tımar sistemi işlevini yitirince vergi kaynakları mukataaya çevrilerek doğrudan devlet hazinesine gelir olarak kaydedildi. Bununla, devlet hazinesinin yeni gelir kaynaklarına kavuşması amaçlanmıştır. Uzun süren savaşların artan masraflarını ve hazinenin para ihtiyacını karşılamak için mukataalar malikâneye dönüştürüldü. Malikâne sistemiyle mukataalar belirli bir süre için değil, sürekli olarak ve hayat boyu ihale edilmeye başlandı. İstanbul’da oturan malikâne sahipleri, malikânelerini mültezimler yoluyla idare etmeye başladılar. Mültezimler genelde mukataa bölgesindeki eşraf ve âyanlardı. Âyanlar zamanla malikâneleri ele geçirdiler. Daha sonra mütesellimlik, voyvodalık, muhassıllık gibi resmî görevlere yükseldiler. Böylece, taşrada zaten güçlü konumda olan âyanlar, yönetici ve askerlik görevlerini de üzerlerine alarak büsbütün nüfuzlu hâle geldiler. XVIII. yüzyıl başlarından itibaren sancaklara merkezden gönderilmek yerine, yerli ailelerden idareciler tayin edildi. Âyanlar bölgelerindeki vergilerin toplanması, bilirkişilik, vakıfların idaresi gibi çeşitli konularla uğraşmışlar; devlet işlerinin halka duyurulması, halkın işlerinin devlet nezdinde yapılması konularında resmî görevler üstlenmişlerdir. Merkezî otoritenin zayıflamasına bağlı olarak âyanlar da güçlenmişlerdir. Malikâne uygulaması XVIII. yüzyıl boyunca devam etti. 1768-1774 OsmanlıRus Savaşı’nın ağır giderleri ve Küçük Kaynarca Antlaşması’yla Rusya’ya savaş tazminatı ödenmesi, hazineye büyük yük getirmişti. Hazineye kaynak sağlamak amacıyla 1775 yılında esham adıyla iç borçlanmaya gidildi. Pay ve gelir ortaklığı senetleri anlamına gelen esham uygulaması, kâğıt paraya geçişin ilk aşaması sayılır. 2. XVIII. YÜZYIL ISLAHATLARININ AMACI VE ÖZELLİKLERİ XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti, Avrupa’dan bilim, teknik ve askerlik alanlarında geri olduğunu kabul etti. XVII. yüzyıldaki ıslahatlardan farklı olarak Avrupa’nın bu alanlardaki birikiminden yararlanma yoluna gidildi. Avrupa’daki gelişmeleri daha yakından takip etmek amacıyla Avrupa başkentlerine önce geçici, daha sonra sürekli büyükelçilikler açıldı. Avrupa devletleriyle yapılan savaşlarda alınan yenilgiler, askerî alanda ıslahatlara öncelik verilmesine neden oldu. Osmanlı ordusunun savaşlarda aldığı yenilgi- 34 TARİH 4 lere son vermek amacıyla Avrupa tarzında bir ordu kurulması ihtiyacı hissedildi. I. Mahmut, Osmanlı Devleti’ne sığınarak Müslüman olan ve Ahmet Paşa adını alan Fransız generali Kont dö Bonneval’ı topçu sınıfını modernleştirmekle görevlendirdi. Ahmet Paşa 1735 yılında Üsküdar ‘da Humbaracı Ocağı’nı kurdu. Osmanlı’ da ilk olarak Avrupa yöntemiyle yeni bir askerî mühendislik okulu açılmış oldu. İlk defa bu dönemde Avrupa’dan danışman subaylar getirildi. Osmanlılarda Avrupa tarzı modern eğitimde ikinci teşebbüs, Fransız subayı Baron dö Tot’un III. Mustafa’nın isteğiyle İstanbul’da açtığı Topçu Okuludur. 1774 yılında Avrupa tarzında oluşturulmuş olan Sürat Topçuları Ocağı da III. Mustafa zamanında açıldı. 1768-1774 Osmanlı- Rus Savaşı sırasında Rus donanması, Çeşme’de bulunan Osmanlı donanmasını yakmıştı. Bu durum Osmanlı devlet adamlarını güçlü bir donanmaya sahip olmak için modern bir askerî okul açmaya yöneltti. III. Mustafa zamanında Mühendishaneibahrihümayun açıldı (1773). Bu okul bugünkü Deniz Harp Okulunun temelini oluşturur. III. Selim zamanında askerî ıslahatlara daha çok önem verildi. Mühendishanei bahrihümayun genişletildi. 1793 yılında Osmanlı ordusuna kara subayı yetiştirmek amacıyla Mühendishanei b e r r i h ü m ay u n açıldı. Avrupalı uzmanların da Resim 01.14: Mühendishaneibahrihümayun (İTÜ) ders verdiği bu okulda topçuluk, istihkâm ve haritacılık öğretimi yapılıyordu. Ancak bu dönemdeki ıslahatlar da XVII. yüzyılda olduğu gibi devlet politikası olmayıp kişilere bağlı kaldı. Yapılan ıslahatlar, bazı çıkar çevreleri, ulema ve yeniçerilerin tepkisiyle karşılaştığından tam anlamıyla başarı sağlanamadı. XVIII. Yüzyıl Islahatlarının Osmanlı Toplumu ve Kültürüne Etkileri XVIII. yüzyılda Osmanlılar ve Avrupalılar arasında askerî, siyasi ilişkiler toplumsal alanda da etkili oldu. Bunda karşılıklı olarak büyükelçiliklerin açılması, Avrupa’dan danışmanlar getirilmesi, Avrupa’ya giden görevlilerin ve Osmanlı vatandaşlarının, ilgilerini çeken yenilikleri Osmanlı ülkesine getirmeleri, Avrupa ile ticari ilişkileri bulunan Rum ve Ermeni ailelerin Avrupa kültürünü Osmanlı toplumuna taşımaları etkili oldu. Bu ilişkiler günlük hayatı etkilediği gibi yeni bir hayat tarzını da beraberinde getirdi. 35 TARİH 4 Osmanlı toplumunda hayat tarzının değişmesi Lale Devri ile başladı. Bu dönemde İstanbul’un çeşitli semtlerine inşa edilen çok sayıda gösterişli köşk, geniş bahçeler, havuzlar ile süslendi. Bu gösterişli hayat bir süre sonra halk tabakalarına da yansıdı ve lüks merakı arttı. Avrupa tarzında yapılmış mobilyalar kullanılmaya başlandı. Zengin tabaka, konaklarında kullanılmak üzere Avrupa’dan eşya getirtmeye başladı. Avrupa tarzında giyinmek, eğlenceler düzenlemek ve Avrupa’nın hayat tarzını benimsemek moda oldu. b. Islahatlar ve Osmanlı Eğitim Sistemi Lale Devri’nde matbaanın açılması, eğitim ve öğretim hayatını da olumlu etkiledi. Tarih, coğrafya, dil, matematik gibi alanlarda eserler basıldı. Önemli eserlerin matbaada basılması ve ucuz fiyatla satılması okuma-yazma eğilimini artırdı. Bir bilim heyeti oluşturularak Doğu ve Batı dillerinden tercümeler yapıldı. I. Mahmut’tan itibaren Batı tarzında örgütlenen askerî eğitim kurumları açıldı. Bu okullarda yabancı dil de öğretildi. XVIII. yüzyılda açılan teknik okullar için yabancı uzmanlardan başka matematik, fizik, savaş sanatı konularında kitaplar ve ansiklopediler getirildi. Bunların bir kısmı Türkçeye çevrildi. c. XVIII. Yüzyılda Islahatlar ve Osmanlı Sanatı Osmanlılarda Lale Devrinde, klasik Osmanlı mimari anlayışında değişiklikler başlamış, Batı etkisinde mimari örnekleri ortaya çıkmıştır. Avrupa ile kurulan ilişkiler sonunda Türk mimari eserlerinde barok ve rokoko üslupları etkili olmaya başladı. Nuruosmaniye Camisi, Laleli Külliyesi, III. Selim’in yaptırdığı Selimiye Kışlası ve Camisi barok mimari tarzında yapılan mimari eserlerdir. Resim 01.15: Nuruosmaniye Camisi 36 XVIII. yüzyılda Avrupa mimarisi Türk mimarisini etkilerken Türk müziği de Avrupa’yı etkilemeye başlamıştır. Askerî musikiyi önceleri sadece üflemeli çalgılarla icra eden Avrupa devletleri değişik türde ve çok sayıda vurmalı çalgının askerler üzerindeki etkisini Osmanlı ordusunda gördükten sonra 1741’den itibaren mehter taklidi bandolar kurmaya başladılar. III. Ahmet 1720’de Lehistan’a, 1725’te Rusya’ya mehter takımı göndermiştir. TARİH 4 Resim 01.16: İshak Paşa Sarayı (Doğubeyazıt) Türk askerî müziği tarzında opera, senfoni ve konçertolar bestelenmeye başlandı. Handel’in Timurlenk ve Bayezıt operaları ile başlayan Türk operası akımı Gluck ve Hyden’dan sonra moda olmuş Mozart(Türk Konçertosu) ve Beethoven(Betovın) (Atina Harabeleri) ile zirveye çıkmıştır. Resim 01.17:Mozart Resim 01.18: Beethoven 37 TARİH 4 NELER ÖĞRENDİK? •XVIII. yüzyılda Avrupa devletlerinin genel durumunu ve Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’ne yönelik dış politikalarını, •III. Ahmet döneminde Osmanlı – Rus, Venedik, Avusturya ve İran ilişkilerini, •Lale Devri’nin genel özelliklerini, Avrupa ile ilişkilere olan etkisini, Lale Devri ıslahatlarını, •XVIII. yüzyılda Avrupa’da aydınlanma düşünce akımının ortaya çıkışı ve sonuçlarını, Sanayi İnkılabı’nın oluşumunu, sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçlarını, Osmanlı Devleti’ne etkilerini, •Rusya’nın sıcak denizlere açılma politikasını ve bu politikanın Osmanlı – Rus ilişkilerine etkilerini, •XVIII. yüzyılda meydana gelen Osmanlı - Rus savaşlarının neden ve sonuçlarını, •Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulma sürecini, bunun Avrupa ve dünya tarihine etkilerini, Osmanlı – Amerikan ilişkilerinin başlamasını, •Fransız İhtilali’ne neden olan gelişmeleri, ihtilalin meydana gelmesini, sonuçlarını, Osmanlı Devleti’ne etkilerini, •Avrupa devletlerinin Fransız İhtilali’nin getirdiği fikirlerin yayılmaması için Fransa’ya açtıkları savaşı ve sonuçlarını, •Viyana Kongresi’nin toplanış amacını ve alınan kararları, •Aydınlanma ve aydınlanma çağı kavramlarını, •1740 kapitülasyonlarını ve önemini, •III. Selim döneminde meydana gelen Osmanlı – Rus ve Avusturya savaşlarını, Nizamıcedit yeniliklerini, Avrupa ile diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesini, •XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yönetim ve taşra teşkilatında meydana gelen yenilikleri, XVIII. yüzyıl ıslahatlarının amacı ve özelliklerini, eğitim sistemi ve sanat faaliyetlerini öğrendiniz. 38 TARİH 4 1. ETKİNLİK Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız. 1.Avrupa devletleri XVIII. yüzyılda ………………………….. adı verilen ‘’ amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğu’’ anlayışıyla hareket etmişlerdir. 2.Osmanlı Devleti’nde 1718–1730 yılları arasındaki döneme……………………… ……………………………… denir. 3.Osmanlı Devleti’nde ilk Türk matbaası Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin oğlu …………………………. ile …………………………………………. tarafından İstanbul’da açılmıştır. 4.Sanayi İnkılabı XIX. yüzyılda Avrupa’da ……………………. ve……………… ………………………… ihtiyacını artırdı. 5.1739 yılında Rusya ile imzalanan Belgrad Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin Batı’da imzaladığı son ………………….. antlaşmadır. Bu antlaşma ile …………………………’in Osmanlı Devleti’ne ait olduğu son kez belirtilmiştir. 6.Osmanlı Devleti …………………………….Antlaşması ile Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştır. 7.III. Selim zamanında yapılan yeniliklerin tümüne …………………………………. adı verilir. 8.1535 yılında Fransa’ya verilen kapitülasyonlar…………………………. yılında sürekli hâle geldi. 9.Nizamıcedit ordusu ……………………………….ayaklanması sonucu kaldırılmıştır. 10. İngiltere 1783 yılında …………………Antlaşması’yla………………………… kolonilerinin bağımsızlığını tanıdı. 11. ………………………………………., getirdiği değişikliklerle Yakın Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilmiştir. 12. III. Selim döneminde önemli Avrupa devletlerinin başkentlerinde……… ……………………………………………elçilikler açıldı. 13. Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılda devlet bütçesinde oluşan açığı kapatmak amacıyla…………….adıyla iç borçlanmaya gitti. 14. 1815 yılında Viyana Kongresi’nde alınan ve …………………………. sistemi adı verilen politikaya göre Avrupa’nın herhangi bir yerinde ayaklanma çıkması durumunda Avrupa devletleri birlikte hareket edecekti. 15. Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda en çok ……………………….. ve……… ……………………. devletleriyle savaşmıştır. 39 TARİH 4 2. ETKİNLİK Aşağıdaki cümlelerde verilen bilgilerin doğru olanının başına (D), yanlış olanının başına (Y) harfini getiriniz. 1.( ) XVIII. yüzyılda Rusya ve Avusturya sık sık Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak yapmıştır. 2.( ) Rusya, 1700 İstanbul Antlaşması’yla ele geçirdiği Azak Kalesi’ni 1711 Prut Antlaşması ile Osmanlı Devleti’ne geri vermiştir. 3.( ) Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda kendini Avrupa’dan üstün görme politikasından vazgeçti. 4.( ) Lale Devri’nde Osmanlı Devleti, Avrupa’nın önemli başkentlerine sürekli elçilikler açtı. 5.( ) Lale Devri Kabakçı Mustafa İsyanı ile sona ermiştir. 6.( ) Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçilik düşüncesi çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili olmuştur. 7.( ) Osmanlı – Fransız ilişkileri ilk olarak Napolyon Bonapart’ın Mısır’ı işgali ile bozuldu. 8.( ) Sanayi İnkılabı, Osmanlı dokuma tezgâhlarının kapanmasına yol açtı. 9.( ) Osmanlı Devleti XVIII.yüzyılda yayılmacı bir dış politika izlemiştir. 10. ( ) Batılı tarzda eğitim veren ilk askerî okullar III. Selim döneminde açılmıştır. 3. ETKİNLİK Aşağıda verilen antlaşma maddelerini ilgili antlaşmalarla eşleştiriniz. Prut Pasarofça Belgrad Küçük Kaynarca Versay Yaş A B C D E F 1. Rusya 1700 İstanbul Antlaşması’yla aldığı Azak Kalesi’ni Osmanlılara geri verdi ( ). 2. Osmanlı Devleti Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etti ( ). 3. Rusya, Karadeniz’de hiçbir ticaret ve savaş gemisi bulundurmayacaktı ( ). 4. Kırım’a bağımsızlık verilecek ve Kırım hanları sadece dinî bakımdan Osmanlı halifesine bağlı olacaktı ( ). 5. İngiltere, Amerikan kolonilerinin bağımsızlığını tanıdı ( ). 6. Karlofça Antlaşması’yla Venedik’e bırakılan Mora Yarımadası Osmanlı Devleti’ne bırakıldı ( ). 40 TARİH 4 ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayan Osmanlı – Fransız dostluğu, Fransızların aşağıdaki bölgelerden hangisini işgaliyle bozulmuştur? A. Mısır B. Mora C. Kıbrıs D. Trablusgarp 2. XVIII. yüzyılda Rusya’nın, I. sıcak denizlere inmek istemesi, II. Kırım’ı ele geçirmek istemesi, III. Baltık Denizi’ne çıkmak istemesi faaliyetlerinden hangileri Osmanlı Devleti ile doğrudan savaşlar yapmasına neden olmuştur? A. Yalnız I B. Yalnız II C. I ve II D. I, II ve III 3. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıldaki özelliklerinden biri değildir? A. En çok Rusya ve Avusturya ile savaşılmıştır. B. Avrupa’nın askerî üstünlüğü kabul edilmiştir. C. Askerî alanda ıslahatlar ön plana çıkmıştır. D.Kaybedilen toprakların tamamı geri alınmıştır. 4. Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda imzaladığı antlaşmalardan hangisi Rusya ile yapılmamıştır? A. Prut Antlaşması B. Belgrad Antlaşması C. Küçük Kaynarca Antlaşması D.Ziştovi Antlaşması 5. Osmanlı Devleti Karlofça Antlaşması ile kaybettiği Mora Yarımadası’nı geri alabilmek için aşağıdaki devletlerden hangisiyle savaşmıştır? A. Venedik B. Rusya C. Avusturya D.Lehistan 41 TARİH 4 6. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin sınırları daralmıştır. dir? Bu durum Osmanlı Devleti için aşağıdakilerden hangisinin göstergesi değilA. Egemenlik alanının daraldığının B. Askerî yenilgilerin arttığının C. Siyasal sınırların değiştiğinin D.Egemenlik anlayışının değiştiğinin 7. Osmanlı Devleti, Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız ordusunun Mısır’ı işgal etmesini engelleyememiş, bu olaydan sonra topraklarını tek başına koruyamayacağını görmüştür. Aşağıdakilerden hangisi bu durumun sonuçlarından biridir? A. Avrupa devletleriyle iyi ilişkiler kurulması B. Dış politikada denge politikası izlenmesi C. Fransa’ya verilen kapitülasyonların sürekli hâle getirilmesi D.Önemli Avrupa başkentlerine elçilikler açılması 8. Lale Dönemi’ni sona erdiren Patrona Halil İsyanı ile, Nizamıcedit yeniliklerine karşı yapılan Kabakçı Mustafa İsyanı’nın ortak özelliği aşağıdakilerden hangisidir? A. Yenilik karşıtlarınca çıkarılması B. Ekonomik nedenlerle çıkması C. Yabancı devletler tarafından çıkarılması D.Halkın destek vermesi 9. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin aşağıdaki faaliyetlerinden hangisinin, Avrupa’da meydana gelen gelişmeleri takip etmesine daha çok katkıda bulunduğu yaptığı söylenebilir? A. Batılı tarzda eğitim veren okulların açılması B. Önemli Avrupa başkentlerine elçilikler açılması C. Batı dillerinde yazılmış eserlerin Türkçeye çevrilmesi D.Avrupa’dan askerî uzman ve danışmanların getirilmesi 10.Küçük Kaynarca Antlaşması’nın aşağıdaki maddelerinden hangisi ile Rusya, Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışma fırsatı elde etmiştir? A. Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek B. Kırım sadece dinî açıdan Osmanlı Devleti’ne bağlı olacak C. Rusya, Osmanlı ülkesindeki Ortodoksların koruyucusu olacak D.Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek 42 TARİH 4 11.Avusturya’nın 1791 yılında Osmanlı Devleti ile Ziştovi Antlaşması’nı imzalayarak savaştan çekilmesine neden olan gelişme aşağıdakilerden hangisidir? A. Yedi Yıl Savaşları B. Otuz Yıl Savaşları C. Fransız İhtilali D.Sanayi İnkılabı 12.Osmanlı Devleti, 1736–1739 Osmanlı– Rus ve Avusturya Savaşlarında iki cephede savaşmasına rağmen başarılı olmuştur. Bu duruma neden olan gelişme aşağıdakilerden hangisidir? A. Fransa’nın diplomatik destek vermesi B. Askerî alanda ıslahat yapılması C. Rus ve Avusturya ordularının güçsüzlüğü D.Denge politikası izlenmesi 13.Aşağıdakilerden hangisi Lale Devri’nde yapılan yeniliklerden biri değildir? A. İlk Türk matbaasının kurulması B. Avrupa başkentlerine elçilikler açılması C. İlk kez çiçek aşısının yapılması D.Yeniçeri Ocağı’nın açılması 14.XVIII. yüzyılda Avrupa’da başlayan Sanayi İnkılabı’nın sonuçları arasında aşağıdakilerden hangisi gösterilemez? A. Köyden kente göçlerin yaşanması B. Ham madde ve pazar arayışının hızlanması C. Bol ve seri üretimin yapılması D.Din ve mezhep savaşlarının sona ermesi 15.Avrupa’da yaşanan, I. Sanayi İnkılabı II. Fransız İhtilali III. Reform hareketleri gelişmelerinden hangileri Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir? B. Yalnız II C. I ve II D. I, II ve III A. Yalnız I 43 TARİH 4 16.1756 – 1763 yılları arasında meydana gelen Yedi Yıl Savaşları aşağıdaki devletlerden hangileri arasında meydana gelmiştir? A. İngiltere – Fransa B. İngiltere – ABD C. Fransa – Rusya D.Osmanlı – Rusya 17.Fransız İhtilali sonunda Fransız Meclisi, soyluların ve rahiplerin tüm ayrıcalıklarına son verdi. Fransız Meclisi’nin bu kararı, Fransız İhtilali’nin aşağıdaki ilkelerinden hangisinin oluşumuna katkı yapmıştır? A. Milliyetçilik B. Eşitlik C. Demokrasi D.Millet egemenliği 18.Osmanlı Devleti, Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçilik düşüncesinden olumsuz şekilde etkilenmiştir. Bu durum Osmanlı Devleti’nin hangi özelliğinden kaynaklanmaktadır? A. Mutlakiyetle yönetilmesi B. Çok uluslu bir yapıya sahip olması C. Zengin ham madde kaynaklarına sahip olması D.Dış politikada denge politikası takip etmesi 19.Rusya’nın XVIII. yüzyılda takip ettiği, I. Baltık Denizi’ne çıkma, II. Ortodoksların koruyucusu olma, III. Slav birliğini sağlama politikalarından hangilerinin Osmanlı Devleti’ni doğrudan olumsuz etkilediği savunulabilir? B. I ve II C. II ve III D. I, II ve III A. Yalnız I 20.Kırım’ın Osmanlı egemenliğinden çıkıp bağımsız bir devlet hâline gelmesi aşağıdaki hangi antlaşma ile olmuştur? A. Prut 44 B. Belgrad C.Yaş D. Küçük Kaynarca 2. ÜNİTE EN UZUN YÜZYIL (1800-1922) 1. Halkın seçtiği temsilciler aracılığıyla yönetime katılmasının önemi nedir? 2. İnsanlar doğup büyüdükleri topraklardan niçin göç etmek zorunda kalırlar? TARİH 4 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda: 1. XIX. yüzyıl başlarında Asya ve Avrupa’nın genel durumunu, 2. II. Mahmut döneminin siyasi olaylarını ( Sırp ve Yunan isyanları, Mısır sorunu ve Mehmet Ali Paşa İsyanı’nı), 3. II. Mahmut dönemi ıslahatlarını, 4. Boğazlar sorununun ortaya çıkışı ve gelişimini, 5. Sanayi İnkılabı’nın Osmanlı Devleti’ne etkisini, 6. Tanzimat Fermanı’nın ilanı ve önemini, Islahat Fermanı’nın ilan nedenlerini, 7. Osmanlı Devleti’nde anayasal düzene geçiş çabaları ve siyasi gelişmeleri, 8. Ermeni meselesinin ortaya çıkışını, 9. II. Meşrutiyet’in ilanını ve 31 Mart Olayı’nı, 10. Osmanlı Devleti’nde dağılmayı önleme çabalarını, 11. XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde kültürel gelişmeleri, 12. XX. yüzyılda Osmanlı Devleti ve savaşları (Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı) öğreneceğiz. ANAHTAR KAVRAMLAR TANZİMAT ŞARK MESELESİ RESTORASYON DÖNEMİ MEŞRUTİYET MONARŞİ KANUNU ESASİ PANSLAVİZM FIRKA PANTÜRKİZM BATICILIK 46 MECLİSİ MEBUSAN TARİH 4 1.KONU:XIX.YÜZYIL BAŞLARINDA ASYA VE AVRUPA 1. ASYA VE AVRUPA’DAKİ DEVLETLERİN GENEL DURUMU Harita 02.01: XIX. Yüzyıl Başlarında Avrupa’nın Siyasi Durumu XIX.yüzyıl başlarında Avrupa’nın en güçlü devletleri olan İngiltere, Fransa ve Rusya aynı zamanda dünya politikalarına da yön vermekteydiler. XIX. yüzyılda Avrupa’nın siyasi ve sosyal gelişimi üzerinde milliyetçilik ve liberalizm etkili olmuş, mutlakiyetin zayıflamasına paralel olarak demokrasi anlayışı güçlenmiştir. XIX. yüzyılın sonlarına doğru İtalya’nın(1870) ve Almanya’nın(1871) siyasi birliklerini sağlamaları Avrupa’da güçler dengesinin değişmesine yol açtı. XIX. Yüzyılda Avrupa Devletlerinin Genel Politikaları İngiltere: XIX. yüzyılın en güçlü devleti olan İngiltere, büyük bir sömürge imparatorluğu kurmuştu. Çok uluslu devletlerin yıkılmasının sömürgelerindeki hâkimiyetine hizmet edeceğini düşünerek Fransız İhtilali’nin milliyetçilik düşüncesine sempati ile bakmaktaydı. Fransa: İngiltere’den sonra dünyanın en önemli sömürgeci devletlerinden olan Fransa, zengin kaynaklara sahip olan Osmanlı topraklarını ele geçirmek için çeşitli ittifaklara girmiş ve Osmanlı Devleti’ne karşı ikiyüzlü bir politika izlemiştir. 1848 ihtilali sonrasında Fransa’da ikinci cumhuriyet ilan edilmiş ve herkese oy verme hakkı tanınmıştı. 47 TARİH 4 Avusturya: XVIII. yüzyılda Rusya ile birlikte hareket ederek Osmanlı Devleti’nin Balkan topraklarını ele geçirmeye çalışan Avusturya, Fransız İhtilali’nden sonra bu politikasını değiştirdi. Çünkü kendisi de Osmanlı Devleti gibi çok uluslu bir yapıya sahipti. Avusturya XIX. yüzyılın ikinci yarısında Alman birliğinin sağlanması konusunda Prusya ile mücadeleye girmişti. Rusya: Rusya’nın dış politika hedefleri XVIII. yüzyılın başlarında I. Petro tarafından belirlenmişti. Rusya bir yandan Kırım ve Boğazları ele geçirerek Akdeniz’e inmeye çalışırken diğer yandan da zengin kaynaklara sahip Orta Asya’ya doğru genişliyordu. Rusya’nın Orta Asya’daki yayılma politikasına karşı özellikle Türkmenler ciddi bir direniş göstermişler ancak Rusya’nın sayıca ve silah üstünlüğüne sahip ordularının Orta Asya’yı işgaline engel olamamışlardır. E BİLGİ NOTU Rus hâkimiyeti ve baskısına rağmen millî kimliklerini ve şuurlarını korumayı başaran Türkmenler 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine bağımsızlıklarını kazandılar. Osmanlı Devleti: XIX. yüzyılda önemli iç ve dış sorunlarla karşı karşıya gelen Osmanlı Devleti, bu sorunları tek başına çözemeyince Avrupa devletlerinin yardımına ihtiyaç duymuş ve çeşitli ittifaklar kurmuştur. Bu durum Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’nden yeni ekonomik çıkarlar elde etmelerine ortam hazırlamıştır. Sanayi İnkılabı’nı gerçekleştiren Avrupa devletleri, ham madde ve pazar ihtiyacı duymuşlar, bu durum zengin kaynaklara ve kalabalık nüfusa sahip olan Osmanlı topraklarını ele geçirme faaliyetlerini hızlandırmıştır. Osmanlı Devleti bu dönemde denge politikası izleyerek topraklarını korumaya çalışmıştır. 2. II. MAHMUT DÖNEMİ ISLAHATLARI a. Senediittifak (1808) III. Selim’in ölümüne neden olan Kabakçı Mustafa İsyanı’nı bastıran Rusçuk âyanı Alemdar Mustafa Paşa, II. Mahmut’u tahta çıkardı(1808). Yeni padişah, Alemdar Mustafa Paşa’yı sadrazam yaptı. Bu sırada âyanlar taşrada önemli bir güç hâline gelmişlerdi. Alemdar Mustafa Paşa âyanları İstanbul’a çağırarak onlarla II. Mahmut arasında bir sözleşme imzalanmasını sağladı. Senediittifak denen bu sözleşme ile padişah, âyanların varlığını ve haklarını tanımış oldu. Âyanlar da padişaha sadık kalacaklar, asker ve vergi toplanmasına yardım edecekler, İstanbul’da yeniçeri ve diğer ocaklarda isyan çıktığında İstanbul’a gelerek isyanı bastıracaklardı. Böylece âyanların gücü padişah tarafından resmen tanınmış oldu. Bu belge ile ilk defa padişahın mutlak otoritesi sınırlandırıldı. Çok geçmeden yeniçeriler, yeni kurulan Sekbanıcedit Ocağı’na karşı ayaklandılar. Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa ayaklanma sırasında öldürüldü. 48 TARİH 4 b.Yönetim Alanında Yapılan Islahatlar II. Mahmut zamanında devlet yönetimi işlerinde yeni düzenlemeler yapıldı. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan beri devlet ve merkez yönetiminin temelini oluşturan Divanıhümayun kaldırılarak Avrupa’da uygulanan kabine sistemi kabul edildi. Nazırlıklar(bakanlıklar) kuruldu. Divan üyelerinin eski adları değiştirilerek onlara yeni isimler verildi. Sadrazama başvekil, defterdara maliye nazırı, sadaret kethüdasına dahiliye nazırı, reisülküttaba hariciye nazırı denildi. Memurlar hariciye ve dahiliye olmak üzere iki kısma ayrıldılar ve kendilerine maaş bağlandı. Kıyafet alanında değişiklikler yapılarak memurlara fes, ceket ve pantolon giyme Resim 02.01: II. Mahmut zorunluluğu getirildi. II. Mahmut’un yönetim alanında yaptığı ıslahatlardan birisi de müsadere usulünü kaldırmak oldu. II. Mahmut “Bundan böyle saltanatın millet için bir korku ve dehşet kaynağı değil fakat bir destek olmasını istiyorum. Bunu için kişinin malına el konulması (müsadere) geleneğini kaldırıyorum.” diyerek özel mülkiyetin gelişmesi önündeki önemli bir engeli kaldırdı. II. Mahmut askerî amaçlarla ilk defa nüfus sayımı yaptırdı. Posta ve karantina servisleri kuruldu. Yurt dışına çıkışlarda pasaport uygulaması başlatıldı. Köy ve mahallelerde muhtarlıklar oluşturuldu. Takvimivakayi adlı ilk resmî gazete yayımlandı. Resim 02.02: Takvimivakayi 49 TARİH 4 c. Askerî Alanda Yapılan Islahatlar II. Mahmut, III. Selim zamanında başlanan askerî ıslahatlara devam etti. İlk iş olarak kapatılan Nizamıcedit Ocağı yerine Sekbanıcedit adıyla yeni bir ocak kurdu. Ancak bu ocağın güçlenmesinden kaygılanan yeniçeriler ayaklanarak bu ocağa son verdiler. II. Mahmut yeni bir deneme yaparak Eşkinci Ocağı adıyla yeni bir askerî sınıf oluşturdu. Buraya yeniçeri bölüklerinden askerler de alınarak Avrupa tarzında eğitime başlandı. Ancak bir süre sonra yeniçeriler yeniden ayaklandılar. Bunun üzerine II. Mahmut, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına karar verdi. Şeyhülislamdan fetva alarak gerekli hazırlıklara başladı. Devlete bağlı askerî birlikler ve halkın desteğiyle yeniçeri kışlaları top ateşine tutuldu. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla sona eren bu olaya Vakayıhayriye adı verilir(1826). Kaldırılan Yeniçeri Ocağı’nın yerine Asakirimansureimuhammediye adlı yeni bir ordu kuruldu. Bu ordunun eğitimi için Avrupa’dan subaylar getirildi. d. Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan Islahatlar II.Mahmut döneminde eğitim ve kültür alanında da önemli adımlar atıldı. Avrupa tarzında bir eğitim sistemi kurulmasına çalışıldı. Medreselerin yanında yeni okullar açıldı. İstanbul’da kız ve erkek çocuklarına ilköğretim zorunlu hâle getirildi. Rüştiye(ortaokul) ve Mektebiulumuedebiye gibi orta dereceli okullar açıldı. Devlet memuru yetiştirmek için Mektebimaarifiadliye kuruldu. Mektebi Harbiye (Harp Okulu), Mektebi Tıbbiye(Tıp Fakültesi), Mızıkayıhümayun (Bando ve Mızıka Okulu) gibi yüksekokullar açıldı. İlk defa Avrupa’ya öğrenci gönderildi. e. Ekonomi Alanında Yapılan Islahatlar II. Mahmut, memleketin ekonomi bakımından da kalkınmasına çalıştı. Ticaret nezareti kurularak tarım ve ticaret işleri düzene sokuldu. Dışarıya daha fazla para çıkmasını önlemek için devlet memurlarının ve askerlerin elbiselerinin yerli kumaştan yapılması teşvik edildi. Ordunun fes ihtiyacını karşılamak için feshane kuruldu. Türk tüccar ve esnafa, Avrupa tüccarlarıyla rekabet edebilmeleri için bazı gümrük kolaylıkları sağlandı. 2. KONU:II. MAHMUT DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI 1. MİLLİYETÇİLİK HAREKETLERİ VE İSYANLAR a. Sırp İsyanı Sırbistan Fatih zamanında alınmıştı. Sırplar diğer gayrimüslimler gibi büyük bir hoşgörüyle dillerinde, dinlerinde, geleneklerinde serbest bırakılmıştı. Ticaretle uğraşırlar ve askerlik yapmazlardı. Kendilerinden Osmanlı kanunlarının koyduğu miktar dışında vergi alınmazdı. Ancak bu durum XVII. yüzyıldan itibaren değişme50 TARİH 4 ye başladı. Osmanlı-Avusturya savaşlarında Sırp topraklarının el değiştirmesi ve Sırbistan’ın savaş alanı olması, Sırp halkının rahat ve huzurunu bozmuştu. Osmanlı Devleti’nde yönetim alanında görülen bozulmalar Sırbistan’da da etkili olmuştu. Bu durumdan yararlanmak isteyen Ruslar ve Avusturyalılar, Sırbistan’a gönderdikleri casuslarla onları Osmanlı Devleti aleyhine kışkırttılar. Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı milliyetçilik, özgürlük, bağımsızlık, eşitlik ilkeleri de Sırplar üzerinde etkili oldu. Sırplar Kara Yorgi önderliğinde ayaklandılar(1804). Bu sırada Osmanlı Devleti, Rusya ile savaştığı için bu isyana gereken önemi veremedi. Ruslar, isyan sırasında Sırplara yardım ettiler. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan Bükreş Antlaşması’yla (1812) bazı ayrıcalıklar elde etti. Böylece Sırplar, Osmanlı Devleti’nden ayrılmak için ayaklanan ve ayrıcalık elde eden ilk topluluk oldu. 1829 Edirne Antlaşması’yla özerklik kazanan Sırplar, 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması’yla da bağımsız oldular. b. Yunan İsyanı( Megalo İdea) Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan azınlıklar içinde en ayrıcalıklı durumda olanlar Rumlardı. Rumlar daha çok Mora Yarımadası ve çevresindeki adalarda otururlardı. Dil, din ve ticaret özgürlüğüne sahip olan Rumlar refah içerisinde yaşarlardı. İstanbul’da oturan Rumlardan bazıları Eflak ve Boğdan voyvodalıklarına atanırlar, Divanıhümayun ve elçilik tercümanlığı yaparlardı. Rumlar Osmanlı bayrağı altında Akdeniz ticaretini büyük ölçüde ellerine geçirmişler ve çok zengin olmuşlardı. Rumlar XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Bizans İmparatorluğu’nu yeniden kurmak ve Yunanistan’ın bağımsızlığını sağlamak için cemiyetler kurmaya ve okullar açmaya başladılar. Fransız İhtilali Rumlar arasında milliyetçilik ve bağımsızlık düşüncesini güçlendirdi. Gizli olarak kurulan Etnikieterya Cemiyeti, İstanbul’da ve Rumların yaşadığı yerlerde şubeler açtı. Rus çarının da desteğini alan bu cemiyet, Rumlar arasında bağımsızlık düşüncesini yaydı. Rumların ilk isyanı 1820’de Eflak’ta başladı. Rumlar Eflak’taki ayaklanmayla Ruslardan destek almayı amaçlıyorlardı. Ancak Eflak halkı, Rumları sevmedikleri için bu isyana destek vermediler. Osmanlı Devleti isyanı kısa sürede bastırdı. Rumlar ikinci isyanı Mora’da çıkardılar(1821). Mora’da yaşayan Müslüman halkı katlettiler. Rum isyanı Avrupa’da da büyük bir ilgi ve heyecan uyandırdı. Avrupalılar Rumlara eski Yunan uygarlığını kuranların torunları olarak bakıyordu. Avrupalılar kurdukları derneklerle isyancılara para ve malzeme yardımı yaptılar. Avrupa’nın birçok ülkesinden gönüllüler Osmanlılara karşı savaşmak için Mora’ya geldi. Avrupalıların maddi ve manevi olarak destek verdiği Rum isyanı kısa sürede büyüdü ve Ege Adalarına yayıldı. II. Mahmut isyanı bastıramayınca Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’dan yardım istedi. Mehmet Ali Paşa, Mora ve Girit valiliklerinin de kendisine verilmesi karşılığında yardım isteğini kabul etti. Oğlu İbrahim Paşa’yı Mora’ya gönderdi ve isyan kısa sürede bastırıldı(1827). 51 TARİH 4 Yunan isyanının bastırılması İngiltere, Fransa ve Rusya’yı harekete geçirdi. Mehmet Ali Paşa gibi kuvvetli bir valinin Mısır’dan sonra Doğu Akdeniz’de de etkin olması bu bölgede önemli çıkarları olan bu devletleri rahatsız etti. İngiltere, Fransa ve Rusya aralarında anlaşarak bağımsız bir Yunan devletinin kurulmasına karar verdiler. Daha sonra Osmanlı Devleti’ne bir ültimatom vererek Yunanistan’ın bağımsızlığını istediler. Osmanlı Devleti bunu iç işlerine bir müdahale sayarak reddetti. Bunun üzerine bu üç devlet isteklerini zorla kabul ettirmek için harekete geçtiler. Mora’da Osmanlı donanmasının bulunduğu Navarin Limanı’na baskın yaparak donanmayı yaktılar(1827). Resim 02.03: Navarin Baskını Osmanlı Devleti bu olayı protesto etti ve donanmasını batıran bu devletlerden tazminat istedi. Bunun üzerine Rusya, Osmanlı Devleti’ne savaş açtı(1828). Bu sırada Osmanlı Devleti, Rusya ile savaşacak durumda değildi. 1826’da kaldırılan Yeniçeri Ocağı’nın yerine kurulan Asakirimansureimuhammediye ordusu henüz kurumsallaşmamıştı. Donanma ise Navarin’de yakılmıştı. Ruslar bundan yararlanarak doğudan ve batıdan Osmanlı topraklarına saldırı başlattı(1828). Doğuda Erzurum, batıda Edirne Rus işgaline uğradı. Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kaldı. 1829 yılında Ruslarla yapılan Edirne Antlaşması’na göre: •Yunanistan bağımsız olacak, •Prut Nehri , Osmanlı Devlet ile Rusya arasında sınır olacak, •Eflak, Boğdan ve Sırbistan özerk hâle gelecek, •Rus ticaret gemileri Boğazlardan serbestçe geçebilecek, •Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti. 52 TARİH 4 2. DEĞİŞEN ŞARTLARA GÖRE AVRUPA DEVLETLERİNİN OSMANLI POLİTİKALARI a. Viyana Kongresi Fransa’da Napolyon Bonapart 1804 tarihinde kendisini imparator ilan ettikten sonra bütün Avrupa’yı hâkimiyeti altına almak için Avusturya, İngiltere ve Rusya ile savaştı. 1815 yılına kadar devam eden savaşlar sonunda Napolyon yenildi. Napolyon’un değiştirdiği Avrupa haritasını yeniden çizmek, siyasi dengeleri düzenlemek ve Avrupa’nın geleceğini belirlemek için Viyana’da bir kongre toplandı (1815). Osmanlı Devleti’nin çağrılmadığı kongreye İngiltere, Rusya, Fransa, Avusturya ve Prusya katıldı. Kongreye Avusturya Başbakanı Meternik başkanlık etti. Viyana Kongresi sırasında İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya aralarında dörtlü ittifak grubunu kurarak Meternik sistemi adı verilen bir politika oluşturdular. Buna göre Fransız İhtilali’nin getirdiği özgürlük ve milliyetçilik akımının etkisiyle Avrupa’nın neresinde bir ayaklanma çıkarsa bu ayaklanma birlikte bastırılacaktı. 1815’ten 1827 yılına kadar geçen süre Avrupa’da yeniden düzenlemek anlamına gelen restorasyon dönemi olarak adlandırılır. E BİLGİ NOTU Fransız İhtilali’nin getirdiği düşüncelerin yayılmasına karşı birlikte hareket eden bu devletler, Osmanlı Devleti söz konusu olduğunda bu kararlarını dikkate almadılar. Yunan isyanına destek vermekten başka Navarin Limanı’nda bulunan Osmanlı donanmasını da yaktılar. Resim 02.04: Viyana Kongresi 53 TARİH 4 b. Şark Meselesi( Doğu Sorunu) Şark meselesi kavramı ilk kez Viyana Kongresi (1815) sırasında kullanılmıştır. Bu deyim Türklerin 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’ya yerleşmeye başlamalarından 1923 tarihine kadar geçen dönemde Avrupalıların, Türk- İslam dünyasına karşı izledikleri politikayı ifade eder. XIX. yüzyılda Avrupa devletleri, artık Osmanlı Devleti’nin kendi gücüyle ayakta duramayacağına inanıyordu. Osmanlı Devleti’nin beklenmedik bir anda yıkılması kendi aralarında büyük çatışmalara neden olabilirdi. Bunun için bu yüzyılda Osmanlı toprak bütünlüğünden yana bir politika takip ettiler. Şark meselesi genel olarak XIX. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünün korunması, ikinci yarısında Avrupa’daki topraklarının paylaşılması, XX. yüzyılda da bütün topraklarının paylaşılması anlamında kullanıldı. 3. MISIR SORUNU VE MEHMET ALİ PAŞA İSYANI Aslen Kavalalı olan Mehmet Ali Paşa, Napolyon Bonapart’ın Mısır’ı işgali sırasında Mısır’a gönderilen gönüllü askerler arasında bulunuyordu. Zekâsı ve yeteneği sayesinde kısa zamanda kendisini göstermiş ve Mısır valiliğine atanmıştı(1805). Vali olduktan sonra Mısır’da Avrupa tarzında bir ordu ve donanma kurdu. Fransa’dan çok sayıda danışman subay, teknisyen ve mühendis getirtti. Yeni sulama kanalları açarak tarım gelirlerini artırdı. Sanayi ve ticareti geliştirdi. Yunan isyanının bastırılmasında önemli rol oynayan Mehmet Ali Paşa’ya Mora valiliği sözü verilmişti. Ancak Edirne Antlaşması’yla(1829) Yunanistan bağımsız olunca kendisine vaat edilen Mora valiliği verilememişti. Mehmet Ali Paşa buna karşılık Suriye valiliğini istedi. Mehmet Ali Paşa’nın daha çok güçlenmesinden çekinen II. Mahmut, bu isteği kabul etmedi. Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa, oğlu İbrahim Paşa komutasında bir orduyu Suriye üzerine gönderdi. Mısır kuvvetleri Şam ve Halep’i aldıktan sonra, Konya’da bir Osmanlı ordusunu yenerek Kütahya’ya kadar ilerledi. Zor durumda kalan II. Mahmut Fransa ve İngiltere’den destek sağlayamayınca “Denize düşen yılana sarılır.” diyerek Rusya’dan yardım istedi. Rusya, Osmanlı toprakları üzerinde yeni ve güçlü bir devletin kurulmasını çıkarları açısından uygun görmediğinden Karadeniz donanmasıyla 15 bin kişilik bir orduyu İstanbul’a gönderdi. Rus donanmasının İstanbul’a gelmesi ve Boğazların Rusların eline geçeceği korkusu İngiltere ve Fransa’yı harekete geçirdi. Böylece Mehmet Ali Paşa’nın isyanı uluslararası bir sorun hâline geldi. Bu devletler padişahla anlaşması için Mehmet Ali Paşa’ya baskı yaptılar. Sonunda Osmanlı Devleti ile Mehmet Ali Paşa arasında Kütahya Antlaşması yapıldı(1833). Bu antlaşmaya göre Mehmet Ali Paşa ‘ya Mısır ve Girit valiliklerine ek olarak Suriye valiliği, oğlu İbrahim Paşa’ya da Cidde ve Adana valiliği verildi. Kütahya Antlaşması’yla Mısır sorunu bir ölçüde çözümlenmişti. Ancak II. Mahmut, Mehmet Ali Paşa’nın yeniden saldırıya geçme ihtimaline karşı Ruslarla ittifak yapmayı faydalı buldu. Bu amaçla Ruslarla, Hünkâr İskelesi Antlaşması’nı imzala- 54 TARİH 4 dı(1833). Bu antlaşmaya göre: •Osmanlı Devleti bir saldırıya uğrarsa Rusya asker ve donanma göndererek Osmanlı Devleti’ne yardım edecekti. Ancak bu askerlerin masraflarını Osmanlı Devleti karşılayacaktı. •Rusya saldırıya uğrarsa Osmanlı Devleti İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını, Rusya’nın savaştığı devletlere kapatacaktı. •Antlaşma sekiz yıl geçerli olacaktı. Bu antlaşma ile Rusya, Karadeniz’de güvenliğini sağlamış oldu. Antlaşmanın Boğazlarla ilgili maddesi İngiltere ve Fransa’nın çıkarlarına aykırı olduğundan bu devletler Hünkâr İskelesi Antlaşması’na tepki gösterdiler. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, Boğazlar konusunda son kez tek başına karar vermiş oluyordu. Kütahya Antlaşması her iki tarafı da memnun etmemişti. Çok geçmeden Osmanlı Devleti ile Mehmet Ali Paşa arasında savaş yeniden başladı. Nizip’te yapılan savaşı Osmanlı ordusu kaybetti (1839). Bu sırada II. Mahmut ölmüş, yerine oğlu I. Abdülmecit geçmişti. İngiltere ve Fransa, Rusya’nın Hünkâr İskelesi Antlaşması gereği bu olaya karışmasını önlemek için Londra’da bir konferans topladılar(1840). Konferansa İngiltere, Avusturya, Prusya, Rusya ve Osmanlı temsilcileri katıldı. Konferans sonunda Londra Antlaşması imzalandı(1840). Bu antlaşmaya göre: •Mısır hukuki bakımdan Osmanlı Devleti’ne bağlı kalacak fakat yönetimi Mehmet Ali Paşa ve soyuna bırakılacak, •Mısır’da vergiler padişah adına toplanacak ve dörtte biri İstanbul’a gönderilecek, •Suriye, Adana ve Girit’in yönetimi tekrar Osmanlılara verilecekti. Mehmet Ali Paşa, Londra Antlaşması’nın maddelerini kabul etmedi. Osmanlı ve İngiliz donanmaları Suriye ve Mısır kıyılarını abluka ettiler. Mısır kuvvetleri yenilmeye başladı. İngiliz ve Osmanlı kuvvetlerinin Mısır’a doğru yürümesi üzerine Mehmet Ali Paşa, Londra Antlaşması’nın kararlarını kabul etmek zorunda kaldı. Böylece Mısır sorunu çözümlenmiş; Mısır iç işlerinde serbest, dış işlerinde Osmanlı Devleti’ne bağlı özerk bir eyalet hâline gelmiştir. Resim 02.05: Mehmet Ali Paşa 55 TARİH 4 4. BOĞAZLAR SORUNU Mısır sorunu sırasında imzalanan Hünkâr İskelesi Antlaşması ile Rusya’nın Boğazlar üzerinde etkinlik kazanması, Boğazlar sorununun ortaya çıkmasına neden olmuştu. Hünkâr İskelesi Antlaşması’nın süresi dolunca Boğazlar konusu uluslararası bir konferansta ele alındı. İngiltere’nin girişimiyle Londra’da toplanan konferansa İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya, Prusya ve Osmanlı Devleti temsilcileri katıldı. Yapılan görüşmeler sonunda Londra Boğazlar Sözleşmesi imzalandı(1841). Londra Boğazlar Sözleşmesi’ne göre: •Boğazlar, Osmanlı Devleti’nin egemenliği altında kalacak, •Boğazlar barış zamanında bütün devletlerin savaş gemilerine kapalı, ticaret gemilerine açık olacaktı. İngiltere ve Fransa’nın kazançlı çıktığı bu sözleşme ile Rusya’nın Hünkâr İskelesi Antlaşması’yla Boğazlarda sağladığı üstünlük kaldırılmış oluyordu. Osmanlı Devleti’nin Boğazlar üzerindeki mutlak egemenliği sona ermiş, Boğazlar uluslararası bir statü kazanmış oldu. 5. SANAYİ İNKILABI’NIN OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİSİ Osmanlı Devleti’nde her türlü sanayi üretimi el tezgâhlarında yapılıyordu. Avrupa’da ise Sanayi İnkılabı’yla makinelerle üretim yapılmaya başlanmıştı. Böylece Avrupalılar ham maddeleri sürekli ve daha ucuza işleme imkânı elde etmişti. Bu durum Osmanlı sanayisini olumsuz etkiledi. Avrupa’dan gelen ucuz mallar karşısında rekabet edemeyen küçük el tezgâhları ve atölyeler kapanmaya başladı. Bu ise Osmanlı ülkesinde işsizliğin artmasına, ithal malların Osmanlı pazarlarını ele geçirmesine neden oldu. Bu gelişmeler dış ticaret dengesinin bozulması ve Osmanlı parasının dışarıya çıkmasına yol açtı. Avrupa’da sanayinin gelişmesine bağlı olarak ham maddeye olan ihtiyaç da arttı. Bu yüzden, Osmanlı ülkesindeki ham madde kaynakları Avrupalıların daha çok ilgisini çekmiş ve Avrupa’ya ham madde ihracı artmıştı. Bu yüzden Osmanlı esnafı, Avrupalı tüccarların daha yüksek fiyat vermesi sonucu işlemek için ham madde bulamaz olmuştu. Sanayi İnkılabı, Osmanlı Resim 02.06: Madende Çalışan Osmanlı İşçileri 56 TARİH 4 Devleti’nde özellikle dokuma sanayisini olumsuz etkiledi. Osmanlı dokuma sanayi, XVII. yüzyılın sonlarında da iyi bir durumda idi. Sanayi İnkılabı öncesinde Osmanlı ülkesinden Avrupa’ya mamul mal götüren tüccarlar, kısa bir süre sonra da ham madde götürmeye başladılar. Bu durum dokuma sanayisinin büyük ölçüde zarar görmesine ve gerilemesine neden oldu. Resim 02.07: El Tezgâhlarında Halı Dokuyan Kadınlar 3. KONU: TANZİMAT’TAN MEŞRUTİYET’E 1. TANZİMAT FERMANI(3 KASIM 1839) II. Mahmut’un ölümü üzerine yerine oğlu I. Abdülmecit geçti. Bu sırada Osmanlı Devleti içte ve dışta önemli sorunlarla karşı karşıya idi. I. Abdülmecit, daha önce Fransa ve İngiltere’de elçilik yapmış olan Mustafa Reşit Paşa’yı Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) yaptı. Mustafa Reşit Paşa Avrupa siyasetini yakından bilen birisiydi. Memleketi içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için Avrupa’daki hukuk , yönetim ve toplumsal alandaki uygulamaların kabul edilmesini, böylelikle hem Avrupa devletlerinin güveninin ve desteğinin kazanılacağını hem de Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmalarının önüne geçileceğini düşünüyordu. I. Abdülmecit, babası zamanında başlamış olan hazırlıkların tamamlanması görevini Mustafa Reşit Paşa’ya verdi. O da Tanzimat Fermanı adı verilen ıslahat programını hazırladı ve bunu 3 Kasım 1839 yılında Gülhane Parkı’nda padişah, devlet adamları, elçiler ve halkın katıl- 57 TARİH 4 dığı bir topluluk önünde okudu. Padişah fermanı şeklinde hazırlanan bu program Gülhane Hattı Hümayunu veya Tanzimat Fermanı olarak adlandırılır. Buna fermana göre: •Müslüman veya Hıristiyan bütün halkın can, ırz, namus ve mal güvenliğinin sağlanması, •Mahkemelerin herkese açık olması ve hiç kimsenin yargılanmadan cezalandırılmaması, •Herkesten kazancına göre vergi alınması, •Herkesin mal ve mülküne sahip olması, onları miras olarak bırakabilmesi, •Askerlik işlerinin bir düzene konulması, askere alımların ve terhislerin belli yöntemlere göre yapılması, •Rüşvet ve adam kayırmanın önlenmesi, •Müsadere usulünün kaldırılması gibi hükümler karar altına alındı. Tanzimat Fermanı ile padişah, kendisinden daha üstün bir kanun gücünün varlığını kabul etmiş oluyordu. I. Abdülmecit, Tanzimat Fermanı’na koyduğu bir madde ile bu fermanda yazılı esaslara başta kendisinin uyacağını ve herkesin de buna itaat etmesi gerektiğini belirtti. Böylece padişahın yetkileri sınırlandırılıyor ve onun üstünde bir kanun kuvveti meydana getiriliyordu. Bu gelişme, Osmanlı Devleti’nde anayasal düzene geçişin ilk aşamasını oluşturur. Ancak bu durum Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bir halk hareketi sonucunda değil, Osmanlı padişahının kendi isteği ile meydana gelmiştir. Tanzimat Fermanı’nın ilanından I. Meşrutiyet’e kadar geçen döneme Tanzimat dönemi adı verilmiştir(1839-1876). Bu dönemde hukuk, askerlik, yönetim, eğitim ve kültür alanında yenilikler yapıldı. Edebiyat alanında, makale, tiyatro, roman, hikâye, eleştiri ve hatıra gibi yeni yazı türleri görülmeye başlandı. Bu durum Batı kültürünün tanınmasına yol açtı. Maarif nezareti kurularak medreseler hariç, Avrupa tarzında eğitim veren okullar bu kuruma bağlandı. II. Mahmut döneminden itibaren Avrupa’ya eğitim almaya giden öğrenciler ülkeye geri döndüklerinde devletin içinde bulunduğu sorunlarla ilgilenmişler ve bu sorunları çözmeye yönelik çalışmalar yapmışlardı. Bu dönemde Avrupa’nın hukuk sisteminden yararlanıldı. 1868 yılında Şurayıdevlet( Danıştay) kuruldu. Başkanlığını Ahmet Cevdet Paşa’nın yaptığı bir komisyon Mecelle adı verilen bir medeni kanun hazırladı. Ulaşım ve haberleşme alanlarında önemli çalışmalar yapıldı. 1866 yılında İzmir-Aydın, 1873 yılında İstanbul-İzmit arasında demir yolları yapıldı. 1845 yılında İstanbul- Edirne arasında çekilen hat ile ilk telgraf kullanılmaya başlandı. Ulaşım imkânlarının artması sonucu dergi, kitap, gazete ve her türlü basın faaliyeti yaygınlaştı. 58 TARİH 4 2. KIRIM SAVAŞI(1853-1856) Rusya, Hünkâr İskelesi Antlaşması ile elde ettiği hakları, Londra Boğazlar Sözleşmesi(1841) ile kaybetmişti. Rus Çarı I. Nikola, Avrupa’da 1848 ihtilallerinin meydana getirdiği karışıklıklardan yararlanarak Osmanlı Devleti üzerindeki Rus emellerini gerçekleştirmek için harekete geçti. Bunun için öncelikle İngiltere’nin desteğini ya da onayını almak istedi. Bu nedenle İngiltere’ye “hasta adam” diye adlandırdığı Osmanlı Devleti’ni paylaşmayı teklif etti. Fakat İngiltere, Osmanlı Devleti’nin deva-mını çıkarlarına daha uygun gördüğü için bunu kabul etmedi. I.Nikola, İngiltere’den olumlu cevap alamayınca bu işi tek başına yapmaya karar verdi. Bunun içinde kutsal yerler sorununu ortaya çıkardı. Kudüs ve Filistin’de başta Hz. İsa olmak üzere Hıristiyan büyüklerine ait kutsal yerler ve tapınaklar vardı. Bu yerlerin bakım, onarım ve korunmasını Osmanlı Devleti, Fransızlara vermişti. Hıristiyanlarca kutsal sayılan bu yerlerde Katolik ve Ortodoks rekabeti başlamıştı. Rus çarı, Prens Mençikof’u İstanbul’a göndererek kutsal yerler sorununu kendi istediği şekilde çözmek istedi. Menkiçof, Osmanlı Devleti’nden, Ortodokslara daha fazla ayrıcalık isteyerek Osmanlı topraklarında yaşayan bütün Ortodoksların Rusya tarafından korunma hakkının tanınmasını istedi. Osmanlı Devleti bu istekleri reddetti. Rusya isteklerini zorla elde etmek için 1853’te Osmanlı Devleti’ne savaş açtı. Ruslar önce Eflak ve Boğdan’ı işgal ettiler. İngiltere ve Fransa, Rusya’nın Balkanlarda etkinliğini artırmasını çıkarlarına aykırı gördüklerinden donanmalarını İstanbul’a gönderdiler. 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi’nin ihlal edildiğini ileri süren Ruslar, Sinop’a bir baskın yaparak Osmanlı filosu yaktı(1853). Bu durum karşısında İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti’yle ittifak antlaşması yapıp Rusya’ya savaş açtı. Osmanlı, İngiliz, Fransız kuvvetlerinden meydana gelen kuvvetli bir ordu Kırım’a asker çıkardı. Bir süre sonra İtalya birliğini kurmaya çalışan ve bunun için Fransa ve İngiltere’nin desteğini almaya çalışan Piyemonte (Sardinya Krallığı) hükümeti de savaşa katıldı. Müttefikler Kırım’da Rusları yenilgiye uğratarak Sivastopol Kalesi’ni ele geçirdiler. Bunun üzerine Rusya barış istemek zorunda kaldı. Resim 02.08: Kırım Savaşı’nı Gösteren Bir Tablo 59 TARİH 4 Resim 02.09: Modern Hemşireliğin Kurucusu Sayılan (Florence Nightingale) Kırım Savaşı’nda Yaralı Askerlere Yardım Ederken Paris’te toplanan barış konferansına İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya, Prusya, Piyemonte ve Osmanlı Devleti katıldı. Yapılan görüşmeler sonucunda Paris Antlaşması imzalandı(1856). Paris Antlaşması’na göre: •Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılacak ve Avrupa devletler hukukundan yararlanacak, •Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü Avrupalı devletlerin garantisi altında olacak, •Boğazlar, 1841 Londra Sözleşmesi’ne göre yönetilecek, bütün devletlerin savaş gemilerine kapatılacak, •Karadeniz tarafsız hâle getirilecek, tüm devletlerin savaş gemilerine kapalı fakat ticaret gemilerine açık olacak, •Osmanlı Devleti ve Rusya, Karadeniz’de tersane kuramayacak ve donanma bulunduramayacak, •Eflak ve Boğdan’a özerklik verilecek, •Osmanlı Devleti’nin ilan ettiği Islahat Fermanı, büyük devletlerce dikkate alınacak fakat bu devletler fermanın uygulanmasına karışmayacaklardı. Osmanlı Devleti, Kırım Savaşı’ndan galip çıktığı hâlde müttefiklerinden bek- 60 TARİH 4 lediği desteği göremedi. Karadeniz’deki haklarını kaybetti. Osmanlı toprak bütünlüğünün Avrupa devletlerinin koruması altında olması, Osmanlı Devleti’nin kendi topraklarını koruyamayacak kadar zayıfladığını ortaya koydu. Karadeniz’in tarafsız hâle getirilmesiyle İngiltere ve Fransa, Akdeniz’deki çıkarlarını korumuş oldu. Bu savaş Osmanlı ekonomisini olumsuz etkiledi. Osmanlı Devleti ilk defa Avrupa devletlerinden (İngiltere ve Fransa) borç para aldı. Kısa vadeli ve yüksek faizli bu borçlanma, artarak devam etti. II. Abdülhamit zamanında devlet, Avrupalılardan aldığı paraların taksitlerini ve faizlerini ödeyemeyecek bir hâle geldi. Osmanlı Devleti’nin iflası demek olan bu durum, borç veren Avrupa devletlerini harekete geçirdi. 1881 Muharrem Kararnamesi ile dış borçların ödenmesinde yeni esaslar belirlendi. Avrupa devletleri 1882 yılında Düyunuumumiye İdaresi’ni (Genel Borçlar İdaresi) kurarak Osmanlı Devleti’nin pul, tütün, tuz, ipek, bal vb. gelir kaynaklarına el koydu. 3. ISLAHAT FERMANI ( 1856 ) İngiltere ve Fransa, Kırım Savaşı’na girmeden önce, Osmanlı Devleti’nden gayrimüslim halk lehine ıslahat yapılmasına dair söz almışlardı. Osmanlı Devleti büyük devletlerin iç işlerine karışmasına önlemek için Paris Antlaşması imzalanmadan önce Islahat Fermanı’nı ilan etti. Osmanlı Devleti böylece Avrupa devletlerinin desteğini almayı ve barış konferansında kendi lehine kararlar alınmasını sağlamayı düşünüyordu. Islahat Fermanı ile getirilen düzenlemeler: •Gayrimüslim halka din ve vicdan özgürlüğü sağlanacak; kilise, okul ve hastane gibi binaların tamiri ve yeniden inşası sağlanacak, •Gayrimüslimler de devlet memuru olabilecek, •Resmî yazışmalarda gayrimüslimleri küçük düşürücü terimler kullanılmayacak, •Mahkemeler açık yapılacak, herkes kendi dinine göre yemin edecek, yasalar eşit uygulanacak, hapishaneler ıslah edilecek, •İşkence, dayak ve angarya kaldırılacak, •Gayrimüslimler belediye ve il genel meclislerine üye olabilecek, •Gayrimüslimler kendi okul ve hastanelerini açabilecek, •Gayrimüslimler nakdi bedel ödeyerek askerlikten muaf olabilecek, •Tarım ve ticaret işleri düzene konarak herkesin şirket ve banka gibi ticari nitelikli kurumlar açabilmeleri sağlanacak, •Vergiler herkesin gelirine göre toplanacak, cizye vergisi kaldırılacak, •Yabancı uyruğundan olanlar Osmanlı toprakları üzerinde mal ve mülk sahibi olabilecekti. 61 TARİH 4 Islahat Fermanı ile gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarına yeni haklar tanınmış, böylece onların devlete olan bağlılıklarının artırılması amaçlanmıştı. Ancak gayrimüslimler; bağımsız olmayı istediklerinden, Müslümanlarla eşit haklara sahip olmayı yeterli bulmadılar. Müslüman halk da, Islahat Fermanı ile gayrimüslimlere daha fazla hak tanınmasından rahatsız oldular. Islahat Fermanı Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmasını önleyemedi. Bir süre sonra Osmanlı Devleti’ni parçalamayı amaçlayan Avrupalı devletler Islahat Fermanı’na uyulmadığını ileri sürerek, Osmanlı Devleti üzerindeki baskılarını artırdılar. Osmanlı tarihinin önemli gelişmelerinden olan Tanzimat Fermanı ve Islahat Fermanı’nı yayımlayan I. Abdülmecit 1861’de ölünce yerine kardeşi Abdülaziz geçti. Onun padişahlığı zamanında Osmanlı Devleti önemli iç ve dış sorunlarla uğraştı. Tanzimat ve Islahat Fermanlarının sağladığı hakları yetersiz gören Balkan milletleri özellikle Rusya’nın desteğini alarak isyan etmeye başladılar. Sırbistan, Karadağ, Hersek ve Bulgaristan’da ayaklanmalar meydana geldi. Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletlerinden borçlanması bu dönemde de devam etti. Kırım Savaşı’ndan sonra en büyük dış borçlanma bu dönemde yapıldı. Alınan paraların bir kısmı ordu ve donanma için kullanıldı. Bir kısmı borç ve faizlerinin ödenmesinde kullanıldı. Beylerbeyi ve Çırağan Sarayları bu dönemde yapıldı. Sultan Abdülaziz’in 1867’de çıktığı Avrupa gezisinde Osmanlı-Avrupa dostluk ilişkileri ileri bir seviyeye ulaştı. Resim 02.10: Sultan Abdülaziz’in Avrupa Gezisine Çıktığı Saltanat Vagonu 62 TARİH 4 4. KONU: OSMANLI DEVLETİ’NDE ANAYASAL DÜZENE GEÇİŞ VE SİYASİ GELİŞMELER 1. I.MEŞRUTİYETİN İLANI Bazı Osmanlı aydınları Osmanlı Devleti’nin karşılaştığı isyan ve karışıklıkların ancak meşruti bir yönetimle sona ereceği düşüncesindeydiler. Bunlar hürriyet, adalet ve eşitlik fikirlerini savunuyor, açılacak bir meclisin devletin dağılmasını önleyeceğini savunuyorlardı. Avrupalıların Yeni Osmanlılar (Jön Türkler) adını verdiği bu aydınlar arasında Mithat Paşa, Namık Kemal, Ziya Paşa, Şinasi gibi devlet adamı ve şairler vardı. Yeni Osmanlılar yaptıkları çalışmalar sonunda Abdülaziz’i tahttan indirip yerine V. Murat’ı padişah yaptılar(1876). Ancak V. Murat’ın akli dengesinin bozuk olması üzerine yerine meşrutiyeti ilan edeceğine söz veren II. Abdülhamit getirildi. II. Abdülhamit, Mithat Paşa’yı sadrazam yaptı. Mithat Paşa başkanlığında toplanan bir komisyon ilk Osmanlı anayasası olan Kanunuesasi’yi hazırladı. Osmanlı Devleti’nde bu gelişmeler yaşanırken Rusya’nın Panslavist politikası sonucunda Sırbistan, Karadağ, Bosna, Hersek ve Bulgaristan’da isyanlar çıkmıştı. İngiltere, Rusya’nın bu gelişmeler üzerine Balkanlara müdahale etmesini önlemek için İstanbul’da bir konferans düzenlenmesini sağladı. Osmanlı Devleti, İstanbul (Tersane) Konferansı’nın toplandığı gün Kanunuesasi’yi ilan etti (23 Aralık 1876). Böylece Osmanlı Devleti, meşruti yönetime geçti. Kanunuesasi’nin önemli maddeleri şunlardır: •Yasama yetkisi Âyan Meclisi ile Mebusan Meclisi’ne aittir. •Mebusan Meclisi üyeleri dört yılda bir yapılan seçimle erkeklerin seçeceği milletvekillerinden oluşacaktır. •Âyan Meclisi üyelerini padişah kendisi seçecektir. •Hükümetin kurulması ve görevden alınma yetkisi padişaha aittir. •Hükümet padişaha karşı sorumludur. •Kanun teklifini yalnızca hükümet yapabilecek ve kanunlar padişahın onayından sonra yürürlüğe girecektir. •Herkes kanun ve devlet karşısında eşit haklara sahiptir. Kanunuesasi’nin ilanı ile halk, ilk kez seçme ve seçilme hakkını elde ederek yönetime katılmaya başladı. Kanunuesasi’nin uygulanmasıyla Osmanlı Devleti’nde demokratikleşme yolunda önemli bir adım atıldı. Meclis’te Müslüman vekillerin yanı sıra azınlık vekillerinin de temsil edilmesi sağlandı. Yapılan seçimler sonunda 20 Mart 1877’de toplanan ilk Mebusan Meclisi’nde 69 Müslüman, 46 gayrimüslim, toplam 115 milletvekili bulunuyordu. Âyan Meclisi’nde ise 26 üye bulunuyordu. Fakat gayrimüslim milletvekillerinin uzlaşmaz tutumları ve millî çıkarlarını Osmanlı Devleti’nin çıkarla- 63 TARİH 4 rından üstün tutmaları Meclis çalışmalarını engelledi. Bunun üzerine II. Abdülhamit, Kanunuesasi’nin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak Mebusan Meclisi’ni kapattı(14 Şubat 1878). Bu durum Osmanlı Devleti’nde demokratik hayatı kesintiye uğrattı. Resim 02.11: Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Açılışı 2. 1877-1878 OSMANLI- RUS SAVAŞI (93 HARBİ) İstanbul Konferansı’na Osmanlı Devleti, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya ve Almanya katıldı. Görüşmeler sonunda Avrupa devletleri Bosna- Hersek ve Bulgaristan’a özerklik verilmesini, Sırbistan ve Karadağ’daki Osmanlı askerlerinin geri çekilmesini istediler. Osmanlı Devleti bu istekleri iç işlerine müdahale sayarak kabul etmedi ve konferans dağıldı. İngiltere, yeni bir Osmanlı-Rus savaşına engel olmak için Londra’da konferans yapılmasını sağladı. Konferans’ta İstanbul Konferansı’nda alınan kararlar biraz daha hafifletilerek Osmanlı Devleti’ne bildirildi. Osmanlı Devleti, katılmadığı bir konferansın kararlarını kabul etmeyeceğini bildirdi. Bunun üzerine Rusya, Ortodoksların koruyucusu sıfatıyla Osmanlı Devleti’ne savaş açtı. Ruslar doğuda Kafkaslar, batıda Balkanlar üzerinden saldırıya geçtiler. Ruslar doğuda Kars ve Ardahan’ı aldılar. Erzurum’a doğru ilerleyen Ruslar, Gazi Ahmet Muhtar Paşa tarafından Aziziye tabyalarında durduruldu. İçlerinde Nene Hatun’un da bulunduğu Erzurum halkı Rusları püskürterek Erzurum’un işgalini önledi. Osmanlı Devleti’nde ilk defa, bu savaş sırasında Ruslar tarafından kışkırtılan Ermeniler de isyan ettiler. Ermeni çeteleri Rus ordularıyla birlikte hareket ederek Türk askerlerinin iki ateş arasında kalmasına neden oldular. Batıda Tuna’yı geçen Ruslar 64 TARİH 4 Osmanlı topraklarına girdiler. Sırbistan, Bulgaristan, Karadağ, Bosna ve Hersek’te yeniden isyanlar başladı. Büyük kuvvetlerle Balkanlara inen ve Plevne’yi kuşatan Ruslar, burada Gazi Osman Paşa’nın şiddetli direnişiyle karşılaştılar. Gazi Osman Paşa, kendilerinden asker ve silah bakımından kat kat üstün olan Rus kuvvetlerine karşı Plevne’yi aylarca savundu. Cephane ve erzağı tükenen Gazi Osman Paşa, kuşatmayı yarıp Plevne’den çıkmaya karar verdi. Türk askerleri Rus hatlarını yararken Gazi Osman Paşa vuruldu ve teslim oldu. Rus çarı, Gazi Osman Paşa’yı gösterdiği cesaret ve başarıdan dolayı tebrik etti. Kılıcını ve üniformasını taşımakta serbest olduğunu bildirerek büyük bir törenle onu Rusya’ya gönderdi. Plevne’nin düşmesinden sonra Rus orduları Edirne’yi alarak İstanbul’a doğru ilerlediler ve Çatalca’ya geldiler. Bunun üzerine Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kaldı. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Ayastefanos(Yeşilköy) Antlaşması yapıldı(3 Mart 1878). Bu antlaşmaya göre: •Karadeniz’den Ege’ye kadar uzanan topraklarda Bulgaristan Krallığı kurulacak, •Sırbistan, Romanya ve Karadağ’a bağımsızlık verilecek, •Bosna- Hersek’e özerklik verilecek, •Kars, Ardahan, Batum ve Doğubeyazıt Rusya’ya bırakılacak, •Girit ve Doğu Anadolu’da Ermenilerin bulunduğu yerlerde ıslahatlar yapılacak, •Tesalya, Yunanistan’a verilecek, •Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti. Resim 02.12: Nene Hatun Anıtı (Erzurum) 65 TARİH 4 rası a. Berlin Kongresi ve Son- Ayastefanos Antlaşması’yla Rusya, bütün Balkanları nüfuzu altına almış oldu. Rusya’nın Balkanlar üzerinden Ege ve Akdeniz’e inmesi İngiltere’nin sömürge yollarının ve Süveyş Kanalı’nın güvenliğini tehlikeye düşürüyordu. Balkanlarda daha fazla etkin olmak isteyen Avusturya ise Rusya’nın bölgedeki varlığını çıkarlarına aykırı görüyordu. İngiltere ve Avusturya, Almanya’yı da yanlarına alarak Ayastefanos Antlaşması’nın değiştirilmesi için Rusya’ya baskı yaptılar. Rusya yeni bir savaşı göze alamadığından Ayastefanos Antlaşması’nın Berlin’de yapılacak bir kongrede yeniden gözden geçirilmesine razı oldu. Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya ve Rusya’nın katıldığı Resim 02.13: Gazi Osman Paşa konferans sonunda Berlin Antlaşması imzalandı (13 Temmuz 1878). Berlin Antlaşması’na göre; •Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olacaktı. •Bulgaristan üç bölgeye ayrıldı; Osmanlı egemenliği altında özerk bir Bulgaristan kuruldu. Makedonya kısmı ıslahat yapmak şartıyla Osmanlı Devleti’nde kaldı. Üçüncü kısım Doğu Rumeli eyaleti adını aldı. Burayı Hristiyan bir vali yönetecek ve özerk olacaktı. •Bosna-Hersek, Osmanlı toprağı sayılacak, fakat yönetimi bir süre Avusturya’ya bırakılacaktı. •Kars, Ardahan ve Batum Rusya’ya verildi. Doğubeyazıt ise Osmanlılarda kaldı. •Teselya’nın Yunanistan’a ait olduğu kabul edildi. •Osmanlı Devleti, Girit ve Ermenilerin oturdukları yerlerde ıslahat yapacaktı. •Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti. Osmanlı Devleti için son derece ağır hükümler taşıyan Berlin Antlaşması’yla Ermeni meselesi dünya kamuoyuna ve uluslararası bir antlaşmaya girmiş oldu. Berlin Antlaşması Osmanlı Devleti’nin dağılma ve parçalanma aşamaların- 66 TARİH 4 dan en önemlisini oluşturur. Berlin Konferansı’ndan önce İngiltere, Ayastefanos Antlaşması’nın hafifletilmesi ve Osmanlı Devleti’nin haklarını savunma karşılığında Kıbrıs’ın üs olarak kendisine bırakılmasını istemişti. İngiltere böylece Rusya’nın Akdeniz’e inmesini önlemeyi ve Doğu Akdeniz ile Süveyş Kanalı’nın denetimini sağlamayı amaçlıyordu. İngiltere’nin adayı işgal etme tehdidi üzerine Osmanlı Devleti, Kıbrıs’ın İngiltere’ye üs olarak verilmesini kabul etti. Ancak İngiltere, konferans için verdiği sözü tutmadığı gibi, Osmanlı toprak bütünlüğünü savunmaktan vazgeçerek Osmanlı topraklarının paylaşımından yana bir tutum benimsedi. Harita 02.02: Berlin Antlaşması’ndan Sonra Osmanlı Devleti’nin Batı Sınırları 67 TARİH 4 Resim 02.14: Berlin Konferansı b. Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı Ermeniler ile Türkler, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren birlikte ve iç içe yaşıyorlardı. Fatih, İstanbul’un fethinden sonra Ermenilerin İstanbul’da patrikhane açmalarına izin verdi. Ermenilerin Bizans döneminde patrikhaneleri yoktu. Ermeniler Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yüzyıllarca hiçbir baskı görmeden refah ve huzur içinde yaşadılar. Daha çok büyük şehirlerde yaşamakta ve ticaretle uğraşmaktaydılar. Ermeniler, Osmanlı Devleti’nin en sadık Hıristiyan topluluğuydular. Bundan dolayı da birçok devlet görevine tayin edilmişler; tercümanlık, memurluk ve elçilik gibi görevlere getirilmişlerdi. Osmanlı topraklarında dağınık olarak yaşayan Ermenilerin en kalabalık oldukları yerler Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Çukurova bölgeleriydi. Fakat buralarda bile nüfusları, Türklerle karşılaştırma yapılamayacak kadar azdı. Türklerle iç içe yaşadıklarından Türk kültüründen önemli ölçüde etkilenmişler; Türk geleneklerini, folklorünü ve müziğini benimsemişlerdi. Bu nedenle Osmanlılar, Ermenileri milletisadıka(sadık millet) olarak adlandırmışlardır. Fransız İhtilali ile siyasi bir nitelik kazanan milliyetçilik akımından Osmanlı yönetiminde yaşayan Ermeniler etkilenmemişti. Ancak bu durum Kafkaslardan Akdeniz’e inmek isteyen Rusya’nın Doğu Anadolu’da yaşayan Ermenileri kışkırtmaya başlamasıyla XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren değişmeye başladı. Rusya, 18771878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ermenileri bağımsızlık vaadi ile kışkırttı. Ermeniler ilk kez bu savaş sırasında isyan ederek Rus ordusu ile birlikte hareket ettiler. Ermeni patriği Nerses’in, Ayastefanos ve Berlin Antlaşmalarına, Ermeni nüfusun bulunduğu yerlerde ıslahat yapılması maddesini koydurması Ermeni meselesine ulus- 68 TARİH 4 lararası bir boyut kazandırdı. Ermeniler, Berlin Antlaşması’ndan sonra faaliyetlerini artırdılar. Bu amaçla komiteler ve cemiyetler kurdular. Bunların içinde en önemlileri 1887’de İsviçre’de kurulan Hınçak ve 1889’da Tiflis’te kurulan Taşnak Cemiyetleridir. Osmanlı Devleti’nin sınırları dışında kurulan bu cemiyetler daha sonra İstanbul, İzmir ve Halep gibi şehirlerde şubeler açtılar. İngiltere, Doğu Anadolu bölgesinde Rusya’ya bağlı olarak kurulacak bir Ermenistan’ın sömürgeleri için bir tehlike olacağını düşünerek bağımsız bir Ermenistan kurulması için harekete geçti. Bu amaçla Doğu Anadolu’da konsolosluklar açmış ve bölgeye Protestan misyonerler göndermiştir. Fransa da İngiltere ile birlikte Ermenileri destekleyen bir politika izlemeye başladı. Böylece Ermeni meselesi, Ermenilerin değil, Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve Orta Doğu’da nüfuz bölgeleri oluşturmak isteyen Rusya ve İngiltere’nin bir meselesi olarak ortaya çıktı. Ermenilerin Çıkardığı Olaylar Ermeni komiteleri ilk defa 1890 yılında Erzurum ve Adana’da isyanlar çıkardılar. Aynı yıl İstanbul’da (Kumkapı’da) izinsiz gösterilerde bulundular. 1893 yılında Merzifon’da güvenlik güçlerine ateş açarak bazı askerlerimizi öldürdüler. Doğu Anadolu’da Ermeni olaylarının en şiddetlisi Siirt yakınlarında Sason’da meydana geldi(1894). Kumkapı gösterisini düzenleyen bazı Ermeniler, Sason’a gelerek Ermenileri kışkırtmışlar, devlete vergi vermemeye ve Müslümanlara karşı şiddet kullanmaya çağırmışlardı. Ancak bu isyan bölgeye sevk edilen askerler tarafından bastırıldı. İncelemeler sonunda isyanın çıkmasında İngiliz ve Rus görevlilerin etkin rol oynadığı, ele geçirilen silahların bu iki ülkeye ait olduğu anlaşıldı. Ermeniler İstanbul’da Ermeni patriğinin de onayladığı bir planla 26 Ağustos 1896 günü Osmanlı Bankası’nı işgal edip olay çıkarmışlar, Osmanlı padişahı II. Abdülhamit’e bombalı bir saldırı düzenlemişlerdir. Resim 02.15: Diyarbakır’ın Mersani Deresinde Ermeni Çetelerince Öldürülen Kadın ve Çocuklar (23 Temmuz 1915) Osmanlı Devleti, Avrupa devletlerinin istediği ıslahatları gerçekleştirmek için 1895 yılında bir kararname 69 TARİH 4 çıkardı. İngiltere, Fransa ve Rusya’nın ıslahatların uygulanmasında gözlemci olma isteklerini Osmanlı Devleti kabul etmedi. Islahatları bir dış müdahale olmadan uygulamaya koydu. Ermeniler ıslahat girişimlerinin sonuçlarını beklemediler. Çünkü onlar ıslahat değil Osmanlı Devleti’nden ayrılmayı amaçlıyorlardı. İttihat ve Terakki yönetimi 1914 yılında Rusya ile Ermenilere yönelik ıslahatları kapsayan bir antlaşma yaptı. Böylece Rusya, yapılacak ıslahatları tek başına takip etme imkânı elde etti. İngiltere ve Fransa bu sırada Osmanlı topraklarını paylaşmayı görüştüklerinden bu duruma bir tepki göstermediler. c. Kıbrıs’ın İngiltere Yönetimine Bırakılması Rusya’ya karşı İngiltere’nin desteğini sağlamak amacıyla Kıbrıs, İngiltere’ye üs olarak verilmişti. İngilizlerle 1878’de yapılan antlaşmaya göre Kıbrıs hukuken Osmanlı toprağı sayılacak, yönetimi ise İngiltere’ye ait olacaktı. İngiltere adayı sadece askerî üs olarak kullanacak; Rusya Kars, Ardahan ve Batum’dan çekildiği zaman, İngiltere de Kıbrıs’tan çıkacaktı. Ancak, I. Dünya Savaşı’nda Osmanlıların Almanya’nın yanında savaşa girmesi üzerine İngiltere, Kıbrıs’ı kendi topraklarına kattığını ilan etti(1914). Bundan sonra çok sayıda Rum, İngilizlerin kontrolünde adaya yerleştirildi. Böylece İngiltere günümüze kadar süren Kıbrıs sorununun ortaya çıkmasına zemin hazırladı. d. Tunus’un Fransızlar Tarafından İşgali Fransızlar, Osmanlı Devleti’nin 1828 yılında Rusya ile yaptığı savaş sırasındaki karışıklıktan yararlanarak Cezayir’i işgal etmişti(1830). Fransa bundan sonra Tunus’u ele geçirmek için hazırlıklara başladı. İtalya da vaktiyle bir Roma eyaleti olan Tunus ve Trablusgarp’ı işgal etmek istiyordu. Bunun için Fransa daha önce davranarak Tunus’a asker çıkardı ve ciddi bir direniş görmeden burayı kendine bağladı(1881). e. Mısır’ın İngilizler Tarafından İşgali 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılması Mısır’ın stratejik ve ekonomik önemini artırdı. İngilizler, Hindistan ve Uzak Doğu’ya sömürgelerine giden yolun kapısı sayılan Mısır’ı işgal için fırsat bekliyorlardı. Bu yıllarda aşırı harcamalarda bulunan Hidiv İsmail Paşa’nın mali sıkıntı içinde olması İngiltere’yi harekete geçirdi. İngiltere alacaklarını gündeme getirerek Süveyş Kanalı hisselerinin büyük bölümüne el koydu. İngiltere ve Fransa verdikleri borçlara karşılık Mısır maliyesini kontrol etmeye başladılar. Yabancıların müdahalesi halkın tepkisine ve karışıklıklara neden oldu. İngiltere haklarını koruma bahanesiyle Mısır’ı işgal etti (1882). Osmanlı Devleti bu duruma itiraz ettiyse de, İngilizleri Mısır’dan çıkarabilecek askerî ve siyasi güce sahip değildi. Osmanlı Devleti, Mısır’da İngiltere ile birlikte yüksek komiser bulundurmak şartı ile bu durumu kabul etti. 70 TARİH 4 3. II. MEŞRUTİYET VE SİYASİ GELİŞMELER a. II. Meşrutiyet’in İlanı Kanunuesasi, Osmanlı padişahına olağanüstü bir durumla karşılaşırsa meclisi kapatma yetkisi vermişti. II. Abdülhamit 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nı bahane ederek meclisi kapatmıştı (14 Şubat 1878).Bu durum meşrutiyet yanlısı aydınları harekete geçirdi. Meşrutiyet yanlıları İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni kurdular(1889). Cemiyetin amacı 1876 Kanunuesasi’ni tekrar yürürlüğe koymak, Mebusan Meclisi’nin açılmasını sağlamaktı. Osmanlı Devleti’nde bu gelişmeler olurken 1908’de Rus çarı ve İngiltere kralı, Reval’de bir araya gelerek Makedonya’nın Osmanlı Devleti’nden ayrılması, Boğazlar meselesi ve Balkanların geleceği konusunu görüştüler. Bu durum İttihat ve Terakki Cemiyeti yöneticilerini harekete geçirdi. Avrupa devletlerinin müdahalelerinin önüne geçmek için meşrutiyetin yeniden ilan edilmesi için çalışmalara başladılar. Kolağası Niyazi Bey’in Manastır, Enver Bey’in Selanik taraflarında birlikleriyle başlattıkları isyan kısa sürede yayıldı. İsyanın ve karışıklığın bütün ülkeye yayılmasından çekinen II. Abdülhamit meşrutiyeti ilan etmek zorunda kaldı (24 Temmuz 1908). Resim 02.16: II. Meşrutiyet’in İlanından Sonra Açılan Mebusan Meclisi’ni Gösteren Bir Fotoğraf b. 31 Mart Olayı II. Meşrutiyet’in ilanı ile yapılan seçimler sonunda Mebusan Meclisi yeniden açıldı. Ancak bir süre sonra Mebusan Meclisi’nde İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne bağlı milletvekilleriyle karşıtları arasında anlaşmazlık çıktı. Bazı gazeteler meşrutiyet 71 TARİH 4 yönetimine ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne karşı ağır eleştirilerde bulundular. Bu gazetelerden biri olan Serbesti gazetesinin başyazarı Hasan Fehmi’nin vurularak öldürülmesiyle meşrutiyete karşı olanlar İstanbul’da çeşitli gösteriler yaptılar. Bu gelişmeler sonunda Avcı taburlarında görevli bazı askerler Mebusan Meclisi’nin önüne gelerek ateş etmeye başladılar(13 Nisan 1909). İsyancılar gazete binalarına saldırdılar bazı milletvekillerini, İttihat ve Terakki Cemiyeti yanlılarını öldürdüler. İstanbul’daki isyan Selanik’te duyulunca İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önde gelenleri harekete geçerek komutanlığını Mahmut Şevket Paşa’nın yaptığı Hareket Ordusu’nu İstanbul’a gönderdiler. Bu ordunun kurmay başkanlığını Mustafa Kemal yapıyordu. Hareket Ordusu isyanı kısa sürede bastırdı (24 Nisan 1909). II. Abdülhamit tahttan indirilerek Selanik’e sürgüne gönderildi. Yerine kardeşi V. Mehmet Reşat getirildi. Rumi takvime göre 31 Mart gününe rastladığı için 13 Nisan 1909 günü başlayan bu isyana tarihimizde 31 Mart Vakası adı verilir. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra meydana gelen karışıklıklardan yararlanan Bulgaristan, bağımsızlığını ilan etti. Avusturya- Macaristan İmparatorluğu, Bosna- Hersek’i topraklarına kattı. Girit, Osmanlı Devleti’nden ayrılarak Yunanistan’a bağlanma kararı aldı. II. Meşrutiyet’in ilanı ile 1876 Anayasası tekrar yürürlüğe girdi. Kanunuesasi’de önemli değişiklikler yapıldı. Bakanların meclise karşı sorumlu oldukları kabul edildi. Padişahın yetkileri kısıtlandı. Kişi hak ve özgürlükleri alanında da demokratik gelişmeler meydana geldi. Tutuklama ve cezalandırmalarda yasaya uygunluk şartı getirilerek padişaha tanınan sürgüne yollama yetkisi kaldırıldı. Basının sansür edilemeyeceği esası getirilerek, toplanma ve dernek kurma hakları kabul edildi. II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki, Ahrar, Itilaf Fırkaları kurularak çok partili yaşama adım atılmış oldu. Bu devirde İttihat ve Terakki Fırkası ülke yönetiminde söz sahibi oldu. İttihat ve Terakki Fırkası iç politikada Türkçülüğü esas alırken dış politikada Alman yanlısı bir politika izledi. Bununla Osmanlı Devleti’ni Rusya, İngiltere ve Fransa’ya karşı korumayı ve kaybedilen toprakları geri almayı planlıyorlardı. Osmanlı’da Nüfuz Mücadelesi ve Demiryolu Savaşları Osmanlı Devleti’nin askerî, ekonomik ve siyasi gücü XIX. yüzyılda iyice azalmıştı. Osmanlı Devleti’nin bu durumdan yararlanan Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarında önce nüfuz bölgeleri oluşturmak, ardından da bu bölgeleri sömürge imparatorluklarına katmak için Osmanlı ülkesinde demir yolu yapımına önem verdiler. Avusturya Balkanlarda, Rusya doğuda, Fransa Suriye’de demir yolu yaparak bu bölgeleri ele geçirmeyi amaçladılar. Almanya ise Orta Doğu petrollerini ele geçirmek için Osmanlı Devleti ile diplomatik ilişkilerini geliştirdi. Osmanlı ülkesine önemli ölçüde Alman sermayesi girdi. 1889’da Anadolu Osmanlı Şömendöfer Kum- 72 TARİH 4 Resim 02.17: Demir Yolu Yapımı panyası kuruldu. Bu şirket İstanbul (Haydarpaşa)-İzmit demir yolu hattını Ankara’ya bağladı. Daha sonra KonyaBasra Körfezi demir yolu imtiyazını elde etti. Almanya bu hat ile Toroslar üzerinden Adana’ya inmeyi, oradan da Musul üzerinden Bağdat’a, nihayet Basra’ya ulaşmayı amaçlıyor du. 4. DAĞILMAYI ÖNLEME ÇABALARI XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin içine düştüğü olumsuz durum ve yaşanan büyük toprak kayıpları Osmanlı aydınlarını harekete geçirdi. Bunlar devleti dağılmaktan kurtarmak için birtakım düşünceler ileri sürdüler. Bu durum aydın ve düşünürler arasında birtakım fikir akımlarının ortaya çıkmasına yol açtı. Resim 02.18: Namık Kemal Osmanlıcılık: Fransız İhtilali’nden sonra yayılan milliyetçilik düşüncesi Osmanlı Devleti’nde de etkisini göstermişti. Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan Sırp, Yunan, Bulgar vb. topluluklar bağımsız olmak için harekete geçtiler. Bu durum Osmanlı Devleti’nin parçalanma ve dağılma sürecini hızlandırdı. Parçalanmayı önlemek isteyen bazı Osmanlı aydınları, dil, din ve ırk ayırımı yapmadan ülkede yaşayan herkesin aynı hak ve yetkilere sahip olmasını ileri sürdüler. Daha çok Genç Osmanlıların savunduğu bu düşünceye Osmanlıcılık adı verilir. İçlerinde Ziya Paşa, Mithat Paşa, Ali Paşa, Fuat Paşa ve Namık Kemal gibi devlet adamı ve aydınlar, Osmanlı birliğinin gerçekleşmesi için meşrutiyet yönetimine geçilmesinin şart olduğuna inanıyorlardı. Osmanlı Devleti’nde Kanunuesasi’nin hazırlanması ve I. Meşrutiyet’in ilanında Osmanlıcılık düşüncesi 73 TARİH 4 etkili olmuştur. Ancak bütün bunlar milliyet isyanlarını sona erdirmedi. Osmanlıcılık düşüncesi milliyetçilik akımının güç kazanmasına bağlı olarak etkisini ve geçerliliğini kaybetti. İslamcılık: Panislamizm olarak da adlandırılan İslamcılık düşüncesine göre toplumun temel direği dindir. Hangi milletten olursa olsun bütün Müslümanlar halifenin etrafında birleşerek Batı emperyalizmine karşı koymalıdırlar. İslamcılık düşüncesi II. Abdülhamit döneminde Osmanlı Devleti’nin resmî politikası hâline geldi. İslam birliği düşüncesi de devletin dağılmasını önleyemedi. Balkan Savaşlarında Arnavutların, I. Dünya Savaşı’nda Arapların Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmaları İslamcılık düşüncesinin başarılı olmadığını ortaya koydu. Resim 02.19: Mehmet Akif Ersoy Türkçülük: II. Meşrutiyet döneminde güç kazanan Türkçülük, dil, tarih ve edebiyat alanlarındaki çalışmalarla başladı. Türkçülüğü savunan aydınlara göre bir devletin ayakta durabilmesi için dili, dini, soyu ve ideali bir olan topluma dayanması şarttır. Ancak bu özelliklere sahip bir devlet kalıcı olabilirdi. Türkçülük hareketi ilk olarak “dilde Türkçülük” ilkesiyle ortaya çıktı. Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Ömer Seyfettin, Mehmet Emin Yurdakul Türkçülük düşüncesinin önde gelen temsilcileridir. Bu düşünce yeni Türk devletinin kurulmasında ve Atatürk’ün ortaya koyduğu milliyetçilik ilkesinin oluşmasında etkili oldu. Turancılık: Turancılık, Türkçülük düşüncesinin siyasi yönüdür. Turancılık, dünyadaki Resim 02.20: Ziya Gökalp bütün Türkleri bir ülkede, bir devlet sınırları içinde ve bir bayrak altında birleştirmeyi amaçlar. Turancılık, II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki Partisi’nin benimsediği bir görüş hâline geldi. Ziya Gökalp turancılığın yayılmasında etkili oldu. I. Dünya Savaşı 74 TARİH 4 sırasında Osmanlı Devleti Turancı bir politika takip etti.1917 yılında Çarlık Rusyasının yıkılması Turan devleti kurmak için bir fırsat olarak görüldü. Ancak Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’ndan yenik olarak çıkması Turancılık düşüncesinin zayıflamasına yol açtı. Kurtuluş Savaşı sırasında Turancılık düşüncesinin yerini Misakımillî sınırları içinde millî egemenliğe dayalı bağımsız bir Türk devleti kurma amacı aldı. Resim 02.21: Tevfik Fikret temel taşlarından birini oluşturdu. Batıcılık: Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda birçok alanda Avrupa’dan geri kaldığını kabul etmişti. Bunun sonucu olarak Batı’nın askerî, bilim ve teknik alanlarındaki birikiminden yararlanma yoluna gidildi. Avrupa orduları karşısında alınan yenilgiler Batılılaşma düşüncesinin ortaya çıkmasına yol açtı. Batılılaşma daha sonra yönetim, eğitim, hukuk ve ekonomi gibi alanlarda da etkisini göstermeye başladı. Batıcılık, II. Meşrutiyet döneminde bir düşünce akımı hâline geldi. Batıcılık görüşünü savunanlar, Batı’nın üstünlüğünün akla ve bilime dayalı olduğunu, bu nedenle ona karşı gelinemeyeceğini ileri sürüyorlardı. Osmanlı Devleti ancak Batılılaşırsa yıkılmaktan kurtulabilirdi. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde gelişmeye başlayan Batıcılık düşüncesi, yeni Türk devletinin 5. KONU: XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ KÜLTÜREL GELİŞMELER 1. XIX. YÜZYILDA OSMANLI’NIN TOPLUM YAPISINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER XIX. yüzyılda Osmanlı nüfusunda iki olgu birden yaşanıyordu. Bir taraftan Osmanlı genel nüfusu azalırken diğer taraftan daralan Osmanlı sınırları içindeki Müslüman Türk nüfusu gitgide artmaktaydı. Genel nüfusun azalması toprak kayıplarına, Müslüman Türk nüfusun artması ise kaybedilen topraklardan gelen göçlere bağlıydı. XIX. yüzyılda özellikle Osmanlı- Rus savaşlarından sonra yüz binlerce Türk, Anadolu’ya göç etti. Kırım Savaşı’ndan (1853 -1856) sonra 600.000 kişi, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra yaklaşık 1.000.000 kişi Anadolu’ya göç etti. Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda ağır ekonomik ve siyasi sorunlarla karşı karşıya olmasına rağmen yaşadıkları ülkelerden çeşitli nedenlerden dolayı göç eden insanlara da kucak açtı. 1763 yılında Lehistan kralının ölümüyle Rusya’nın bu ülkeye müdahalesi üzerine çıkan karışıklıktan kaçan çok sayıda Lehistanlı, Osmanlı Devleti’ne sığındı. 75 TARİH 4 1848 yılında Fransa’da başlayan ihtilal Avusturya’ya da sıçradı. Avusturya’nın işgali altında yaşayan Macarlar yönetime karşı ayaklandılar. Avusturya isyanın bastırılması için Rusya’dan yardım istedi. Rus ordusu karşısında tutunamayan Macarlar ve onlara yardım eden Lehliler, Osmanlı topraklarına sığındı. Avusturya ve Rusya bunların geri verilmesini istedi. Osmanlı Devleti bu mültecileri geri vermedi. Bu mültecilerin bir kısmı Osmanlı topraklarına yerleşti. XIX. yüzyılda ulaşım teknolojisinin gelişmesi ve dış pazarlarla ilişkiler kurulması Osmanlı Devleti’nde şehirleşmenin hız kazanmasına ortam hazırladı. İstanbul’un nüfusu XIX. yüzyılın başında 350.000 iken, yüzyılın sonunda bir milyonu aştı. Bu yüzyılda şehirlerin yapısında da değişmeler gözlenmektedir. Ulaşımın buharlı gemiler ve demir yolu ile yapılmaya başlaması, istasyon, rıhtım, depo ve otellerin inşasına neden oldu. Yabancı sermayenin Osmanlı ülkesine girmesi, şehirlerin belli yerlerinde bankalar ve iş hanlarının inşa edilmesine yol açtı. Büyük şehirlerde Batılılaşmanın sonucu olarak lüks eşya satan dükkânlar, tiyatro binaları ve eğlence yerleri ortaya çıktı. Bu durum İstanbul’daki günlük hayat üzerinde de etkili olmaya başladı. Günlük hayatta elektrik kullanılmaya başlandı. Elektrikli tramvay, hayatı kolaylaştırdı. Telgraf ve telefon kullanımı başladı. İlk otomobiller de şehir hayatında yerlerini aldılar. Bu gelişme klasik Osmanlı şehrinin sosyal yapısını da değiştirdi. Ayrı mahallelerde oturan Müslüman ve gayrimüslim topluluklar artık aynı mahallelerde yaşamaya başladılar. Üst tabakada Avrupa tarzı eğlence hayatı ve Avrupa malı kullanma eğilimi hızla gelişti. II. Mahmut, İstanbul’un fethinden itibaren Osmanlı padişahlarının oturduğu Topkapı Sarayı’ndan Beşiktaş Sarayı’na taşındıktan sonra burasını Batı tarzı kanepe, koltuk, sandalye ve masalarla döşetti. Avrupalı bir hükümdar gibi giyinmeye başladı. Bir süre sonra bakanlar, subaylar ve bürokratlar da Batı tarzı pantolon, ceket ve üniforma giymeye başladılar. Din adamları dışındaki memurlara fes giyme zorunluluğu getirildi. Osmanlı toplumunda XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı âdetleri ve anlayışı yaygınlaştı. Alafrangalık denilen bu anlayış toplumun daha çok üst tabakası arasında kabul görüyor ve benimseniyordu. Alafrangalığın ortaya çıkmasında Kırım Savaşı da etkili oldu. Bu savaş sırasında(1853-1856), Osmanlı ordusuyla aynı safta savaşan Fransız ve İngiliz askerleri, Batı kültürü ve hayat tarzının tanıtımında etkili oldular. Batı ile ilişkilerin artması, yabancı dil öğrenmeye ilgiyi artırdı. Yabancı dil bilme memuriyette terfi nedeni olmaya başlayınca varlıklı aileler çocuklarına yabancı dil öğretmek için yabancı mürebbiyeler getirttiler. Bunlar kalfa ve dadıların yerini almaya başladılar. Yönetici ve varlıklı kesimin eğlence anlayışında da Batı’nın etkisi görülmeye başladı. Bu kesim tiyatro ve operaya gitmeye, Mozart ve Rossini’nin melodilerini, Avrupa’nın klasik müziğini dinlemeye başladılar. İstanbul dışında yaşayan Osmanlı Türkleri ise geleneksel yaşantılarını sürdürüyorlardı. 76 TARİH 4 Resim 02.22: İstanbul’da Elektrikli Tramvay 2. OSMANLI DEVLETİ’NDE BASIN-YAYIN HAYATINDAKİ GELİŞMELER XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde basın ve yayın hayatında da önemli gelişmeler meydana geldi. Osmanlı Devleti’nde ilk gazete 1794 yılında basılan Gazette Française de Constantinople’dur. Fransız İhtilali haberlerini, Türkiye’deki Fransızlara duyurmak amacıyla çıkarılmıştır. Türkiye’de ilk Türkçe gazete devlet işleriyle, ülkedeki ve dünyadaki gelişmeleri haftada bir halka duyurmak amacıyla çıkarılmış resmî bir gazete olan Takvimivakayi’dir. II. Mahmut zamanında çıkarılan bu gazete Türkçe ve Fransızca olarak basılmıştır. Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra 1840 yılında Cerideihavadis adlı ikinci bir gazete çıkarıldı. Başyazarı Şinasi olan ve bir fikir gazetesi özelliği taşıyan Cerideihavadis hükümetten yardım gören resmî bir gazetedir. Türkler tarafından çıkarılan ilk özel gazete ise Tercümanıahval’dir. Bu gazete Şinasi’nin yardımıyla Agâh Efendi tarafından 1860’ta çıkarılmıştır. Bunlardan başka Tasviriefkâr (1861), Muhbir (1866), İbret (1871), Tercümanıhakikat(1878), XIX. yüzyıl Osmanlı basın ve yayın hayatında iz bırakmış önemli gazetelerdir. İlk Türk dergisi ise 1850’de yayınlanan Vekayıtıbbiye’dir.1862’de Mecmuaifünun yayınlanmaya başlamış, 1872’de Teodor Kasap ilk mizah dergilerinden olan Diyojen’i çıkarmıştır. Osmanlı ülkesinde basın-yayın hayatının hareketlenmesi ve yönetime karşı eleştirilerin artması üzerine 1864 yılında Matbuat Nizamnamesi çıkarıldı. Bununla gazete kapama, para ve hapis cezaları uygulaması başlatıldı. 77 TARİH 4 I. Meşrutiyet’in sona ermesi üzerine Avrupa’ya giden Ali Suavi, Namık Kemal, Ziya Paşa ve Agâh Efendi gittikleri yerlerde Muhbir, Ulum, Hürriyet, İttihat gibi gazeteler çıkararak, hükümeti eleştiren yazılar yazdılar. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra basın ve yayın hayatında yeniden canlanma başlamış, yeni gazete ve dergiler yayımlanmıştır. Osmanlı Devleti’nde basın-yayın alanında kadınlar da yer aldı. Fatma Aliye, Emine Semiye, Şair Nigar, Fatma Kevser kadın yazarların öncüsü oldular. Osmanlı Devleti’nde ilk kadın dergisi 1869 yılında çıkan Terakkiimuhadderat( Kadınların Yükselişi) dergisidir. Bu dergide kadınların eğitim görmesinin önemi vurgulanmıştır. 1886 yılında ise yazarların tamamı kadınlardan oluşan Şükufezar( Çiçek Bahçesi) dergisi yayımlanmıştır. 1895’te ise Hanımlara Mahsus Gazete çıkarılmıştır. Bu dergi ve gazetelerde kadın sorunları, kadınların toplumsal hayata katılımı, aile, çocuk bakımı, ev idaresi gibi konular ele alınmıştır. Resim 02.23: Fatma Aliye 3. OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİM ALANINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER XIX. yüzyıl, Osmanlı Devleti’nde eğitim alanında da önemli yeniliklerin yapıldığı bir dönem oldu. Özellikle Tanzimat döneminde eğitim faaliyetlerine büyük önem verildi. 1845 yılında Meclisimaarifiumumiye ( Genel Eğitim Meclisi) kuruldu. Peşinden 1846 yılında Mekâtibiumumiye Nezareti ( Genel Okullar Bakanlığı ) kurularak eğitim ve öğretim işleri bu kuruma devredildi. 1856 tarihinde eğitim işlerinin sağlıklı ve düzenli bir şekilde yürütülmesi için bugünkü Millî Eğitim Bakanlığının görevlerini yerine getiren Maarifiumumiye Nezareti ( Genel Eğitim Bakanlığı ) kuruldu. Çıkarılan bir yönetmelik ile harbiye, tıbbiye ve bahriye gibi askerî okullar dışındaki bütün okullar Maarifiumumiye Nezaretine bağlandı. Tanzimat döneminde eğitim alanındaki önemli bir gelişme de Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında kurulan Encümenidaniş’tir. Encümenidaniş, fen dersleriyle ilgili çevirilerin yapılarak ders kitaplarının belirlenmesi amacıyla kurulmuştu. Tanzimat döneminde bugünkü anlamda bir üniversite kurmak için çalışmalar yapıldı. 1870 yılında bu hazırlıklar bitirilerek İstanbul’da Darülfünun açıldı. Sınavla öğrenci alınan bu okulda fen bilimleri, matematik, felsefe, 78 TARİH 4 hukuk, edebiyat bölümleri açıldı. Ancak medreselilerin muhalefeti sonucu tam bir faaliyet gösteremedi. Üç defa açılıp kapanan bu okul 1900 yılında bugünkü İstanbul Üniversitesinin yerinde Darülfünunuşahane adıyla yeniden açıldı. Darülfünun varlığını 1933 yılına kadar sürdürdü. Yerine İstanbul Üniversitesi Resim 02.24: Darülfünunun (Günümüzde İstanbul Üniversitesi) Beyazıt kuruldu. Meydanı’nda Bulunan Tarihî Ana Kapısı Eğitim alanındaki faaliyetler II. Abdülhamit döneminde de devam etti. Hem İstanbul’da hem de taşrada kızlara ait okulların sayısında artış görüldü. Çok sayıda yeni okul açıldı. Mülkiye Mühendis Mektebi, Ticaret Mektebi, Baytar ( Veteriner ) Mektebi, Mülkiye Mektebi bunlardan bazılarıdır. 4. AZINLIKLAR VE YABANCI OKULLAR Osmanlı Devleti, sınırları içinde birçok milleti barındırıyordu. Azınlıklara din, dil, kültür alanlarında olduğu gibi eğitim alanında da tam bir serbestlik tanınmıştı. Azınlıklara ait okullar genellikle kiliselerin yanında ve ona bağlı olarak açılmaktaydı. Osmanlı sınırları içinde en çok okulu olan azınlıkların başında Rumlar geliyordu. İstanbul’daki Fener Rum Papaz Mektebi ve Heybeliada Papaz Mektebi, Fener Rum Patrikhanesi’nin himayesi altındaydı. Ermeniler başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun pek çok şehrinde okullar açtılar. Yahudiler XIX. yüzyıla kadar eğitimlerini havralarda yapıyorlardı. Yahudiler, 1854 yılında İstanbul’da Musevi Asri Mektebini kurdular. Allians İsraelit ( Alyans İsrailit ) adlı bir Yahudi örgüt kendi dininden insanların yaşadığı yerlerde çok sayıda okul açtı. Azınlıkların açtığı bu okullar denetlenmediği için bölücü ve ayrılıkçı faaliyetlerde bulunmuşlar, Osmanlı Devleti’nin yıkılışını hızlandırmışlardır. Osmanlı Devleti’nde azınlıkların dışında, yabancı ülkelerin açtığı okullar da vardı. Bu ülkelerin başında Fransa gelmektedir. Fransızlar 1583 yılında İstanbul’da Saint Benoit ( Sen Benuva) Okulunu açtılar. Bu okul, Osmanlı topraklarında açılan ilk ya- 79 TARİH 4 bancı okuldur. Osmanlı ülkesindeki Katoliklerin koruyuculuğunu yapan Fransızlar yüzlerce yeni okul açtılar. İngilizler ise daha çok Suriye ve Lübnan’da okul açtılar. Bu okullar İngiliz kilisesi tarafından destekleniyordu. 1875 yılında Beyoğlu’nda açılan İngiliz Kız Ortaokulu ile 1905 yılında Nişantaşı’nda açılan İngiliz Erkek Lisesi günümüzde de eğitimiResim 02.25: Merzifon Amerikan Koleji ne devam etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri de Osmanlı ülkesinde okul açmıştır. Bu okulların en önemlisi 1863 yılında İstanbul’da açılan Robert Koleji ile Beyrut Amerikan Üniversitesidir. Bu devletlerden başka İtalya, Almanya, Avusturya, Rusya ve İran da Osmanlı sınırları içinde okul açmışlardır. Osmanlı Devleti’nin parçalanmasında önemli rol oynayan bu okullar TBMM’nin 3 Mart 1924’te çıkardığı Tevhiditedrisat Kanunu ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlanmış, yönetmeliklere uymayan bu okulların önemli bir bölümü kapatılmıştır. 5.XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDE KÜLTÜR, SANAT VE MİMARİ ALANINDAKİ GELİŞMELER XIX. yüzyılda Osmanlı toplumunda her alanda yaşanan değişmeler kültür ve sanat alanında da kendini gösterdi. Mimari, resim ve musikide geleneksel anlayışın yanında Avrupa’nın etkisiyle yeni akımlar başladı. XIX. yüzyılda Avrupa’nın gerçekçi resim üslubu Osmanlı resim sanatına girdi. Osmanlı padişahları da bu akıma destek verdiler. II. Mahmut, Avrupa’dan getirttiği ressamlara kendi portresini yaptırdı ve devlet dairelerine astırdı. Daha sonra Türk gençleri Avrupa’ya resim öğrenimine gönderildi. Avrupa’da resim eğitimi gören gençler ülkeye döndüklerinde bu konu ile ilgili çalışmalara devam ettiler. Bu öğrencilerden biri olan Şeker Ahmet Paşa, Türkiye’de ilk resim sergisini açtı. Osmanlı müzeciliğinin ilk adımları da bu yüzyıl ortalarında atıldı. XIX. yüzyılda eski eserlere duyulan merak bir hayli artmıştı. Osman Hamdi Bey, 1881’de Müzeyihümayun’un başına getirildi. II. Abdülhamit’in emriyle İstanbul’da Asarıatika’yı ( Arkeoloji Müzesi )kurdu. 80 TARİH 4 Resim 02.26: İbrahim Çallı’nın “Hamakta Kadın” Adlı Tablosu XIX. yüzyılda Osmanlılarda yeni bir mimari anlayış gelişti. Batı kaynaklı ampir üslubu benimsendi. Bu üslubun etkisiyle Ortaköy Camisi, Dolmabahçe Camisi ve Nusretiye Camisi yapıldı. Batı’dan alınan diğer üsluplar ile Osmanlı mimari üslubunun aynı anda kullanılmasıyla seçmeci (eklektik) denen bir tarz ile Beylerbeyi ve Çırağan Sarayları inşa edildi. Resim 02.27: Dolmabahçe Sarayı 81 TARİH 4 6. MÜZİK, EĞLENCE VE SPOR Tanzimat döneminde eğlence ve spor alanında da değişmeler yaşandı. Klasik eğlence anlayışının yanında Batılılaşmanın etkisiyle bu alanlarda yeni gelişmeler meydana geldi. II. Mahmut müzikte Batı’ya yöneldi. Mızıkayıhümayun’u kurarak modern anlamda müzik eğitiminin başlamasını sağladı. İtalya’dan Giuseppe Donizetti’yi İstanbul’a getirtti. Bu kişi I. Abdülmecit zamanında da önemli görevlerde bulundu. Askerî bandoların kuruluşunda etkili oldu. Osmanlı sarayında Batı operaları seslendirildi. Buna karşılık klasik Türk müziği de gelişmesini sürdürdü. Dede Efendi, Hacı Arif Bey, Zekai Dede önemli eserler verdiler. XIX. yüzyılda tiyatro yeni bir eğlence unsuru olarak günlük hayatta yerini aldı. Şehzadebaşı’nda açılan tiyatrolar bu dönemde halkın büyük ilgisini gördü. I. Abdülmecit döneminde Güllü Agop modern Osmanlı tiyatrosunu kurdu. I. Abdülmecit ve II. Abdülhamit, Dolmabahçe ve Yıldız Saraylarında tiyatro oyunu sahnelettiler. Adana ve Bursa’da şehir tiyatroları kuruldu. Şinasi, “Şair Evlenmesi” adlı ilk Türk tiyatro eserini yazdı. Modern sporların Türkiye’ye girişi jimnastikle başlamıştır. Jimnastik kısa bir süre sonra okullara ders olarak kondu. Bunun yanı sıra kısa sürede en yaygın duruma gelen spor dalı futbol oldu. Futbol ülkemize, İngilizler aracılığıyla girmiş; ilk önce azınlık gençlerinin, daha sonra da Türk gençlerinin ilgisini çeken bir spor dalı durumuna gelmiştir. 1903’te Beşiktaş, 1905’te Galatasaray, 1907’de Fenerbahçe kulüpleri kuruldu. Eskiden beri yapılmakta olan kürek yarışları, ayrıca yelken sporu XX. yüzyılın başlarında modern anlamıyla Türk sporunun içinde yer almaya başladı. Türkiye’de ilk bisiklet yarışları 1910 yılında yapıldı. Osmanlı Devleti ilk defa 1912 yılında Stockholm (Stokholm) Olimpiyat oyunlarına katıldı. 6. KONU: XX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ VE SAVAŞLAR Resim 02.28: Mustafa Kemal Trablusgarp Savaşı’nda 82 TARİH 4 1.TRABLUSGARP SAVAŞI 1870’de siyasi birliğini tamamlayan İtalya, gelişen sanayisine kaynak bulmak amacıyla ham madde ve pazar arayışına girdi. Bu amacına ulaşmak için Trablusgarp’ı alarak Afrika’nın içlerine doğru ilerlemeyi planladı. Trablusgarp’ın coğrafi konum itibariyle İtalya’ya yakın olması ve Osmanlı Devleti’nin burayı karadan ve denizden savunacak gücünün olmaması İtalya’nın işini kolaylaştırıyordu. İtalya 1911 yılında Osmanlı Devleti’ne savaş açıp Trablusgarp’a asker çıkarmaya başladı. İngiltere tarafsızlık bahanesiyle Osmanlı ordusunun Mısır’dan geçişine izin vermedi. Deniz gücünün yetersizliği nedeniyle donanma da gönderilemedi. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, içlerinde Mustafa Kemal, Enver Bey, Ali Fethi Bey gibi gönüllü subayları bölgeye gönderdi. Bu subaylar yerli halkı teşkilatlandırarak İtalya ile mücadeleye başladılar. Mustafa Kemal, Derne ve Tobruk’ta; Enver Bey ise Bingazi’de önemli başarılar elde ettiler. İtalyan kuvvetleri asker ve teçhizat üstünlüğüne rağmen Trablusgarp kıyılarından içeri giremediler. İtalya bölgedeki direnişi kıramayınca Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak için Ege Denizi’nde On İki Ada’yı işgal etti. Çanakkale Boğazı’nı topa tuttu. Bu sırada Karadağ’ın Osmanlı Devleti’ne saldırısıyla Balkan Savaşları başladı. İki cephede birden savaşamayacağını anlayan Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kaldı. Osmanlı Devleti ile İtalya arasında Ouchy (Uşi )Antlaşması yapıldı (1912). Bu antlaşmaya göre: •Trablusgarp ve Bingazi İtalya’ya verilecek, •Balkanlardaki durum kesinleşinceye kadar On İki Ada geçici olarak İtalya’da kalacak, •Trablusgarp halkı dinî bakımdan Osmanlı halifesine bağlı olacaktı. E BİLGİ NOTU Uşi Antlaşması ile Osmanlı Devleti Kuzey Afrika’daki son toprağını kaybetmiş oldu. Böylece Kuzey Afrika’daki egemenliği sona ermiş oldu. İtalya, Balkan Savaşları’nın bitmesine rağmen, On İki Ada’yı Osmanlı Devleti’ne geri vermedi. II. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkınca adaları Yunanistan’a verdi (1947). 2. BALKAN SAVAŞLARI a. Dömeke Meydan Savaşı Yunanistan, 1829 Edirne Antlaşması’yla bağımsızlığını elde etmişti. Yunanistan, Rumların yaşadığı yerlerin tümüyle kendisine katılması ideali ile çalışmalar başlattı. Megali İdea denen bu amacını hayata geçirmek için Etnikieterya Cemiyeti’ni kurmuştu. Bu cemiyetin kışkırtmaları sonucunda 1896 yılında Girit’te isyan çıktı. Bunun üzerine Yunanistan Girit’e asker çıkardı. Bu gelişmeler Osmanlı – Yunan sava- 83 TARİH 4 şına neden oldu. Osmanlı ordusu Yunanlıları Dömeke Meydan Savaşı’nda yenilgiye uğrattı (1897). Türk ordusuna Atina yolunun açılması Avrupa devletleri ve Rusya’yı telaşlandırdı. Bu devletlerin girişimiyle İstanbul’da bir konferans toplandı. Konferans sonunda tarafların savaştan önceki sınırlara çekilmesi kabul edildi. Avrupa devletleri ve Rusya’nın baskıları ile Girit özerk hâle getirildi. Başına da Yunanlı bir vali atandı. Yunanistan, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Osmanlı Devleti’nin karışık durumundan yararlanarak Girit’i topraklarına kattı (1908). Resim 02.29: Dömeke Meydan Savaşı’nı Gösteren Tablo b. I. Balkan Savaşı Trablusgarp Savaşı devam ederken Rusya’nın kışkırtması ile harekete geçen Yunanistan, Sırbistan, Bulgaristan ve Karadağ, Osmanlı Devleti’ni Balkanlardan atmak ve topraklarını paylaşmak için aralarında bir ittifak kurdular. Osmanlı Devleti’nden Hıristiyanların ezildiği gerekçesiyle Makedonya’da ıslahat yapmasını istediler. İstekleri kabul edilmeyince Osmanlı Devleti’ne savaş açtılar ( 8 Ekim 1912). Karadağlıların saldırısıyla başlayan savaşta, Osmanlılar dört cephede birden savaşmak zorunda kaldı. Bulgarlar, Edirne, Kırklareli ve Lüleburgaz’ı ele geçirip Çatalca’ya kadar ilerlediler. Yunanlılar Ege adalarını ve Selanik’i ele geçirdiler. Makedonya; Sırplar, Karadağlılar ve Bulgarlar tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti ile sınırı kalmayan Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti(1912). Avrupa devletleri durumu değerlendirmek ve Balkanlardaki savaşı durdurmak için Londra’da bir konferans düzenlediler. Londra Konferansı devam ederken İttihat ve Terakki Partisi, Babıali baskını ile hükümeti ele geçirdi (23 Ocak 1913). 84 TARİH 4 Londra Konferansı sonunda Osmanlı Devleti ile Yunanistan, Sırbistan, Bulgaristan ve Karadağ arasında Londra Antlaşması imzalandı (30 Mayıs 1913). Bu antlaşmaya göre: •Edirne, Kırklareli, Dedeağaç ve Trakya’nın tamamı Bulgaristan’a verilecek, MidyeEnez hattı sınır olacak, •Güney Makedonya, Selanik ve Girit, Yunanistan’a verilecek, •Orta ve Kuzey Makedonya Sırbistan’a bırakılacak, •Arnavutluk ve Ege adalarının durumu büyük devletlerin kararına bırakılacaktı. Resim 02.30: Balkanlardan Göç Etmek Zorunda Kalan Türk Aileler c. II. Balkan Savaşı Londra Antlaşması’yla Bulgaristan, diğer Balkan devletlerinden daha geniş topraklar elde etmiş ve tarihinde ilk kez Ege Denizi’nde kıyılara sahip olmuştu. Bu durum Balkan devletleri arasındaki birliği bozdu. Bulgaristan’ın daha fazla toprak aldığını öne süren Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ birleşerek Bulgaristan’a savaş açtılar. Bu sırada Romanya’da Bulgaristan’a karşı savaşa katıldı. Böylece II. Balkan Savaşı başlamış oldu( 29 Haziran 1913). II. Balkan Savaşı’nda Bulgarlar her cephede yenilgiye uğradı. Bu durumdan yararlanan Osmanlı Devleti, Bulgaristan’a savaş açarak Edirne ve Kırklareli’ni geri aldı. Bulgaristan’ın barış isteği üzerine Yunanistan, Sırbistan, Karadağ ve Romanya arasında Bükreş Antlaşması imzalandı II. Balkan Savaşı’nı bitiren antlaşmalar imzalandı. Bulgaristan ve Osmanlı Devleti arasında İstanbul Antlaşması imzalandı(29 Eylül 1913). Bu antlaşma ile Edirne, Kırklareli ve Dimetoka Osmanlı Devleti’nde, Kavala ve Dedeağaç Bulgaristan’da kalacak, Meriç Irmağı iki devlet arasında sınır olacaktı. Bulgaristan’da kalan Türkler, Bulgarlarla eşit haklara sahip olacaktı. 85 TARİH 4 II. Balkan Savaşı sonunda Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında Atina Antlaşması yapıldı( 14 Kasım 1913). Buna göre Osmanlı Devleti, Selanik, Yanya ve Girit’in Yunanistan’a ait olduğunu kabul etti. Buna karşılık Yunanistan, Türk azınlığın dinî ve kültürel haklarını güvence altına aldı. Harita. 02.03: Balkan Savaşlarından Sonra Osmanlı Devleti’nin Batı Sınırları 3. I.DÜNYA SAVAŞI VE OSMANLI DEVLETİ’NİN SONU 1914 yılında başlayıp 1918’de sona eren I. Dünya Savaşı, tarihin o zamana kadar gördüğü en büyük savaştır. Bu savaş Avrupa’da başlamış ve kısa sürede bütün dünyaya yayılmıştır. I. Dünya Savaşı’na neden olan gelişmeler XIX. yüzyılda ortaya çıkmaya başladı. 1870 yılında İtalya, 1871 yılında Almanya siyasi birliklerini kurarak Avrupa’da güçler dengesini bozdular. Kısa sürede sanayileşen bu devletlerin, sanayilerini devam ettirecek olan ucuz ham madde ve pazar alanları yoktu. Bu durum 86 TARİH 4 Almanya ve İtalya’nın daha önce sanayileşen ve sömürgecilikte ilerleyen İngiltere ve Fransa gibi devletlerle rekabete girmesine neden oldu. Almanya’nın her geçen gün biraz daha güçlenmesi, XIX. yüzyılda büyük bir sömürge imparatorluğu kurmuş olan İngiltere’yi rahatsız etmeye başladı. Özellikle Almanya’nın Afrika ve Okyanusya’daki İngiliz sömürgelerine göz dikmesi Almanya ile İngiltere’yi karşı karşıya getirdi. Almanya bu sırada komşusu Fransa ile de Alsace –Lorraine (Alsas – Loren) kömür havzası yüzünden anlaşmazlık hâlindeydi. Fransa 1871 yılında Almanya’ya kaptırdığı bu bölgeyi geri almak için fırsat kolluyordu. Bu durum, Fransa’nın İngiltere’nin yanında yer almasına neden oldu. Rusya’nın takip ettiği Panslavizm politikası, bünyesinde Slav nüfus barındıran Avusturya – Macaristan İmparatorluğu’nun Almanya’nın yanında yer almasına yol açtı. Rusya’nın diğer taraftan sıcak denizlere ulaşmak amacıyla yaptığı çalışmalar Osmanlı Devleti’nin, Avusturya – Macaristan İmparatorluğu ve Almanya ile yakınlaşmasını sağladı. Bu gelişmeler sonucunda Avrupa devletleri arasında bloklaşmalar oluştu. 1882’de Almanya, İtalya ve Avusturya – Macaristan İmparatorluğu, üçlü ittifak (bağlaşma)devletleri adı altında birleştiler. Bu gruba daha sonra Osmanlı Devleti ve Bulgaristan da katıldı. İtalya ise I. Dünya Savaşı başında bu gruptan ayrıldı. Bu ittifaka karşı 1907’de İngiltere, Fransa ve Rusya üçlü itilaf (anlaşma) devletlerini kurdular. Bu gruba daha sonra ABD, Yunanistan, Sırbistan, Romanya, Japonya, Brezilya, Portekiz ve İtalya gibi devletler de katıldı. Büyük devletlerin oluşturdukları ittifaklar Avrupa’da gergin bir ortamın doğmasına yol açtı. 28 Haziran 1914 tarihinde Avusturya – Macaristan İmparatorluğu veliahdının Saraybosna gezisi sırasında bir Sırplı tarafından öldürülmesi I. Dünya Savaşı’nı başlatan kıvılcım oldu. Bu olay üzerine Avustuya - Macaristan İmparatorluğu Sırbistan’a savaş açtı. Itilaf ve İttifak Devletleri’nin birbirlerine savaş ilan etmesi ile kısa bir sürede bir dünya savaşı hâline dönüştü. Harita. 02.04: I. Dünya Savaşı Sırasında Avrupa’da Itilaf ve İttifak Devletleri 87 TARİH 4 a.Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na Girmesi I. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı Devleti’nde yönetim İttihat ve Terakki Fırkası’nın elinde idi. Savaş öncesinde Osmanlı Devleti siyasi yalnızlıktan kurtulmak için ittifaklardan birine katılmayı düşünüyordu. Bu nedenle itilaf devletleriyle birlikte savaşa katılmak istediğini belirtti. Ancak itilaf devletleri, Osmanlı topraklarını paylaşım alanı olarak gördükleri için bu duruma soğuk baktılar ve tarafsız kalmasını istediler. Bu durum Osmanlı Devleti’ni ister istemez Almanya ile anlaşmaya yöneltti. İttihat ve Terakki Fırkası’nın önde gelen isimlerinden Enver Paşa, savaşı Almanya’nın kazanacağına inanıyordu. Almanya’nın yanında savaşa girilirse Balkan Savaşlarıyla kaybedilen toprakların geri alınabileceğini, kapitülasyonların kaldırılacağını ve Orta Asya Türk dünyası ile birleşilebileceğini düşünüyordu. Almanya, Osmanlı Devleti’nin kendi yanında savaşa girmesi için baskı yapıyordu. Osmanlı Devleti Kafkasya’da Rusya ile, Süveyş Kanalı’nda da İngiltere ile savaşırsa kendi üzerindeki savaş yükü hafifleyecek ve İngiltere’nin sömürgelerine giden yol kesilmiş olacaktı. Ayrıca Almanya, Osmanlı halifesinin Müslümanlar üzerindeki etkisinden yararlanarak itilaf devletlerinin sömürgelerinde yaşayan Müslümanları ayaklandırmayı düşünüyordu. 2 Ağustos 1914’te gizli bir Osmanlı – Almanya ittifak antlaşması imzalandı. Bu sırada Akdeniz’de İngiliz donanmasından kaçan Goben ve Breslav isimli Alman savaş gemileri, Boğazları geçerek Osmanlı Devleti’ne sığındı. Osmanlı Devleti bu gemileri satın aldığını bildirerek İngilizlere vermedi. Adları Yavuz ve Midilli olarak değiştirilen bu gemiler bir süre sonra Karadeniz’e açılarak Rusya’nın Sivastopol ve Odessa limanlarını bombaladı. Bunun üzerine önce Rusya, daha sonra da diğer itilaf devletleri, Osmanlı Devleti’ne savaş açtılar. Böylece Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na girmiş oldu (13 Kasım 1914). b. Osmanlı Devleti’nin Savaştığı Cepheler Kafkasya Cephesi Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na katılması üzerine Rus kuvvetleri Doğu Anadolu topraklarına saldırarak Erzurum ve Sarıkamış yönünde ilerlemeye başladılar. Enver Paşa, Rusları durdurmak ve Orta Asya Türk dünyası ile doğrudan bağlantı kurmak amacıyla bir taarruz hareketi başlattı. Fakat şiddetli soğuk, salgın hastalık, yiyecek ve malzeme yetersizliğinden dolayı on binlerce Türk askerî şehit oldu. Bunu fırsat bilen Ruslar, Erzurum, Muş, Bitlis, Erzincan ve Trabzon’u işgal ettiler. Bu sırada Ruslarla işbirliği yapan ve Rus üniforması giymiş olan Ermeni çeteleri işgal edilen yerlerde katliam yaptılar. Bugün Ermenilerin dünya kamuoyuna yansıtmaya çalıştığı sözde soykırım olarak adlandırdığı gelişmeler bu dönemde yaşandı. Osmanlı Devleti, Ermenilerin Ruslarla iş birliğini önlemek ve katliamlarını önlemek amacıyla Ermeni terör örgütleri olan Hınçak ve Taşnak Cemiyetlerini kapattı. Savaş bölgesinde yaşayan Ermenilerin de geçici olarak Suriye’ye göç etmelerini sağladı. 88 TARİH 4 Resim 02.31: Doğu Cephesi’nde Zor Şartlar Altındaki Türk Askerleri Harita 02.05: Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda Savaştığı Cepheler 89 TARİH 4 Çanakkale Savaşlarından sonra Doğu cephesine atanan Mustafa Kemal Paşa, 6 – 7 Ağustos 1916’da Muş ve Bitlis’i Ruslardan geri aldı. 1917 yılında rejim değişikliği yaşayan Rusya, 3 Mart 1918’de İttifak Devletleri ile Brest - Litowsk Antlaşması’nı imzalayarak I. Dünya Savaşı’ndan ayrılmış, bu arada Doğu Anadolu’dan da çekilmiştir. I. Dünya Savaşı Yıllarında Ermeni Sorunu I. Dünya Savaşı sırasında Rusların Doğu Anadolu’ya girmesi Ermeniler tarafından büyük bir fırsat olarak görüldü. Rusya Ermenileri de Rus ordusu ile birlikte saldırılara katıldılar. Rusların silahlandırdığı Ermeniler, Türk köylerine baskınlar düzenleyerek sivil halka zarar verdiler. Ermeni çeteler, terör eylemlerine ve isyanlara katılmayan Ermenileri de öldürüyorlardı. Osmanlı Devleti, Çanakkale Cephesi’nde itilaf devletleriyle savaşırken Ermeniler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ayaklanmalar çıkardılar. Ermenileri sadece Ruslar değil, İngiltere ve Fransa gibi itilaf devletleri de desteklediler. Ermenileri doğal müttefikleri olarak gören bu devletler, Osmanlı Devleti’ni cephe gerisinden vurmak istiyordu. Osmanlı Devleti bu gelişmeler üzerine birtakım tedbirler aldı. Dahiliye Nezareti, 24 Nisan 1915’te Ermeni komite merkezlerinin kapatılması, komite elebaşılarının tutuklanması için ilgili makamlara bir genelge yayımladı. Bu genelge üzerine İstanbul’da Hınçak ve Taşnak Ermeni Komitelerinin elebaşılığını yapan kişiler tutuklandı. Ermenilerin her yıl soykırım yıl dönümü diye andıkları ‘’ 24 Nisan ’’ günü, bu genelgenin yayımlandığı günü işaret eder. Alınan bu tedbirler de sonuç vermeyince 27 Mayıs 1915 tarihinde Tehcir Kanunu çıkarıldı. Bu kanunla savaş alanı içindeki Ermenilerden isyan hareketine karışanlar, savaş bölgesinden alınıp ülkenin güvenli bölgelerine göç ve yerleşime tabi oldular. Bunlar yine bir Osmanlı toprağı olan Musul ve Suriye’ye yerleştirildiler. Tehcir Kanunu’na göre 702 bin 900 Ermeni göç ettirildi. Osmanlı Devleti göç ettirilen Ermenilerin barınma, beslenme ihtiyaçlarını karşıladı. Gittikleri yerde eski mesleklerini ve işlerini sürdürebilmelerine imkân sağladı. Önceki durumlarına uygun olarak kendilerine ev, arazi, tohumluk ve tarım aleti verildi. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılınca 31 Aralık 1918 tarihinde Geri Dönüş Kararnamesi’ni çıkardı. Bu kararnameye göre: •Geri dönecek olanlara yolculuk esnasında hükümetçe her türlü yardım yapılacak, mal, mülk, ev ve arazileri iade edilecek, •Kilise ve okul gibi yerler, ait olduğu Ermeni cemaatlere verilecek, •Muhtaç durumda olanların geri dönüş masrafları ve ihtiyaçları hükümet tarafından sağlanacaktı. Ermeniler I. Dünya Savaşı’ndan sonra itilaf devletlerinin Anadolu’yu işgal etmeye başlamaları üzerine yeniden harekete geçtiler. İtilaf devletlerine güvenerek Doğu Anadolu’yu işgal hevesine kalkıştılar. Ermenilerin Iğdır, Kars, Sarıkamış ve Doğubeyazıt civarında katliamlara girişmeleri üzerine TBMM, Kazım Karabekir Paşa’yı Doğu 90 TARİH 4 cephesi komutanlığına atadı. Kazım Karabekir Paşa, Ermenileri Doğu Anadolu’dan çıkardıktan sonra Gümrü’yü ele geçirdi. Barış istemek zorunda kalan Ermenilerle 3 Aralık 1920 tarihinde Gümrü Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Ermeniler, Türkiye üzerinde hiçbir hakları olmadığını kabul ettiler. Kanal Harekâtı: Almanya’nın isteği üzerine açılan bu cephede İngilizlere karşı savaşıldı. Osmanlı Devleti bu cepheyi açmakla Mısır’ı İngilizlerden geri almayı ve İngilizlerin sömürgeleri ile bağlantısını kesmeyi amaçladı. Bahriye Nazırı Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetlerinin taarruzu İngilizler tarafından püskürtüldü. İngilizlerin karşı saldırısı üzerine Osmanlı ordusu geri çekilmek zorunda kaldı. Bunun üzerine İngilizler Sina Yarımadası ve Filistin’i ele geçirerek Suriye’ye kadar ilerlediler. Hicaz ve Yemen Cephesi: İngiltere tarafından açılan bu cephede Osmanlı Devleti, Arap Yarımadası’ndaki İngiliz ilerleyişini durdurmak, İslamiyet’in kutsal şehirleri Mekke ve Medine’yi korumak için savaştı. Ancak bazı Arap kabilelerinin İngilizlerle iş birliği yapması Osmanlı kuvvetlerinin yenilgisine yol açtı. Yemen ve Hicaz bölgesi Osmanlı Devleti’nin elinden çıktı. Irak Cephesi: İngiltere, Irak’ın zengin petrol yataklarını ele geçirmek ve kuzeye çıkıp Ruslara Kafkasya üzerinden yardım ulaştırmak amacıyla bu cepheyi açtı. Ayrıca Türk kuvvetlerinin İran’a girip İngiliz sömürgesi olan Hindistan’ı tehdit etmesi engellenmiş olacaktı. Basra Körfezi’ne asker çıkaran İngilizlere karşı Osmanlılar başlangıçta önemli başarılar elde ettiler. Kut’ül Amare Savaşı’nda İngilizleri ağır bir yenilgiye uğrattılar. Ancak bu başarı uzun sürmedi. Basra’ya yeni kuvvetler yığan İngilizler bölgede üstünlüğü ele geçirerek Basra ve Bağdat’ı işgal ettiler (1917). Suriye – Filistin Cephesi: Osmanlı Devleti’nin Kanal Harekâtı’nda yenilerek geri çekilmesi üzerine İngiltere, Kudüs ve Filistin’i işgal etti. İngilizlerin devlet kurmak vaadiyle kandırdığı Arap kabileleri de İngilizlerle birlikte Osmanlı ordularına karşı savaştılar. Bu nedenle Osmanlı Devleti hem isyancı Araplarla hem de İngilizlerle mücadele etmek zorunda kaldı. Suriye’ye kadar ilerleyen İngilizlerle, Alman general Liman von Sanders komutasındaki Türk ordusu yiğitçe savaştı. Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’na bağlı 7. Ordu komutanı Mustafa Kemal Paşa, Halep’in kuzeyinde bir savunma hattı kurarak İngilizleri durdurdu. 91 TARİH 4 Resim 02.32: Kudüs’ü Savunmak İçin Bekleyen Osmanlı Askerleri Galiçya, Romanya ve Makedonya Cephesi: Osmanlı Devleti, Bulgaristan ve Avusturya – Macaristan İmparatorluğu’na yardım etmek için Osmanlı toprakları dışında Galiçya, Romanya ve Makedonya’da da savaştı. Rusya, Romanya ve Fransa’ya karşı savaşılan bu cepheler Rusya’nın I. Dünya Savaşı’ndan çekilmesiyle kapanmıştır. Resim 02.33: Romanya’da Türk Şehitliği ( Bükreş) 92 TARİH 4 Çanakkale Cephesi: I. Dünya Savaşı içinde Osmanlı Devleti ve itilaf devletleri açısından en önemli cephe, Çanakkale Cephesi olmuştur. itilaf devletleri İstanbul ve Boğazları alarak Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmayı ve müttefikleri Rusya’ya gerekli olan askerî ve ekonomik yardımı Boğazlar üzerinden ulaştırmayı amaçlamışlardır. Bu cephede kazanacakları zafer ile Almanya’nın Osmanlı Devleti ile bağlantısını da kesmiş olacaklardı. İtilaf devletleri bu amaçlarını gerçekleştirmek için 19 Şubat 1915’ten itibaren Çanakkale Boğazı’nın iki tarafındaki Osmanlı savunma hatlarını bombalamaya başladılar. İtilaf devletleri donanması 18 Mart 1915’te büyük bir saldırıya geçtiler. Bu saldırıdan bir gün önce Çanakkale Boğazı’nın girişi Nusret mayın gemisi tarafından gizlice mayınlanmıştı. Bu mayınlar ve Türk topçusunun yoğun ateşi karşısında Itilaf donanması ağır kayıplar verdi. Denizden geçemeyeceklerini anlayan itilaf devletleri 25 Nisan 1915 tarihinde Çanakkale’yi karadan geçmek amacıyla Gelibolu Yarımadası’nda Seddülbahir ve Arıburnu kıyılarına çıkarma yaptılar. itilaf orduları bu bölgede 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in emrindeki Türk ordusunun kahramanca savunmasıyla karşılaştılar. Mustafa Kemal ve Türk ordusu Anafartalar, Kireçtepe, Conkbayırı ve Arıburnu cephelerinde büyük zaferler kazandılar. Çanakkale’nin karadan da geçilemeyeceğini anlayan itilaf devletleri, Ocak 1916’da Gelibolu Yarımadası’nı boşaltarak geri çekilmek zorunda kaldılar. Çanakkale Savaşlarının I. Dünya Savaşı içinde önemli bir yeri vardır. Türk ordusunun Çanakkale Savaşlarını kazanması I. Dünya Savaşı’nın uzamasına yol açtı. Müttefiklerinden yardım alamayan Rusya’da Bolşevik İhtilali Resim 02.34: Çanakkale Savaşları Sırasında Dua Eden Türk Askerleri çıktı ve çarlık rejimi yıkıldı. Yeni Rus yönetimi ittifak devletleri ile Brest Litowsk Antlaşması’nı imzalayarak savaştan çekildi (3 Mart 1918). Bulgaristan, ittifak devletlerinin yanında I. Dünya Savaşı’na katıldı. Itilaf Devletleri Çanakkale Boğazı’nı geçemedikleri için İstanbul’u ele geçiremediler. Mustafa Kemal’in bu cephedeki başarıları onun askerî dehasını ortaya çıkararak Türk Kurtuluş Savaşı’nın lideri olmasında etkili oldu. 93 TARİH 4 c.Savaşın Sona Ermesi ve Yapılan Antlaşmalar Rusya’nın savaştan çekilmesi ittifak devletleri Doğu cephesinde üstünlük sağladı. Ancak bu durum uzun sürmedi. Savaşın başında tarafsızlığını ilan eden ABD, itilaf devletlerine silah ve cephane satıyordu. Alman denizaltılarının Amerikan gemilerini batırmaya başlaması üzerine ABD, Nisan 1917’de itilaf devletlerinin yanında savaşa girdi. Bu gelişme savaşın seyrini değiştirdi. ABD’nin desteği ile güçlenen itilaf devletleri, Alman orduları karşısında üstünlük sağladılar ve Batı cephesi’nde Almanları yenilgiye uğrattılar. Bu sırada Avusturya - Macaristan İmparatorluğu’nda karışıklıklar çıktı. Bu gelişmeler üzerine Bulgaristan savaştan çekildi. Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi ile Osmanlı Devleti’nin müttefikleri ile bağlantısı kesildi. Almanya ve Avusturya - Macaristan İmparatorluğu’nun yenilgiyi kabul etmesi üzerine Osmanlı Devleti de itilaf devletleri ile Mondros Ateşkes Anlaşması’nı imzalayarak savaştan ayrıldı (30 Ekim 1918). Bu anlaşmaya göre: •Boğazlar itilaf devletlerine açılacak, •Türk orduları terhis edilecek, silah ve cephaneleri itilaf devletlerine teslim edilecek, •Limanlar, tüneller, telgraf ve diğer haberleşme araçları itilaf devletlerinin kontrolü altında olacak, •İtilaf devletleri güvenlikleri için tehlikeli gördükleri yerleri ve stratejik noktaları işgal edebilecekler, •Doğu Anadolu’da vilayatısitte olarak adlandırılan Erzurum, Van, Diyarbakır, Elazığ, Bitlis ve Sivas’ta bir karışıklık çıkarsa bu iller işgal edilebilecekti. E BİLGİ NOTU Mondros Ateşkes Anlaşması itilaf devletlerinin I. Dünya Savaşı devam ederken kendi aralarında yaptıkları paylaşma planlarına göre hazırlanmıştı. Bu ateşkes anlaşmasıyla Osmanlı Devleti fiilen sona eriyordu. I. Dünya Savaşı sonunda Avrupa’nın ve dünyanın haritası yeniden çizildi. Birçok devlet ve imparatorluk yıkıldı. Yeni devletler kuruldu. Bunlarla ilgili barış antlaşmaları şunlardır: Versailles (Versay) Antlaşması (28 Haziran 1919): Almanya ile itilaf devletleri arasında imzalandı. Almanya, Alsas Loren bölgesini Fransa’ya geri verdi ve önemli ölçüde toprak kaybetti. Denizaşırı toprakları itilaf devletleri arasında paylaşıldı. 94 TARİH 4 St. Germain (Sen Jermen) Antlaşması (10 Eylül 1919): Avusturya ve itilaf devletleri arasında imzalandı. Avusturya; Macaristan, Çekoslovakya ve Yugoslavya’nın bağımsızlığını tanıdı. Topraklarının bir bölümünü bu devletlere bıraktı. Neuilly (Nöyyi) Antlaşması (27 Kasım 1919): Bulgaristan ile itilaf devletleri arasında imzalandı. Bulgaristan bir kısım topraklarını Romanya ve Yugoslavya’ya verdi. Batı Trakya’yı Yunanistan’a vermek zorunda kaldı. Böylece Bulgaristan’ın Ege Denizi ile bağlantısı kesilmiş oldu. Trianon (Triyanon) Antlaşması (4 Haziran 1920): Macaristan ile itilaf devletleri arasında imzalandı. Macaristan’ın Avusturya ile birleşmesi yasaklandı ve bir kısım toprakları Yugoslavya, Romanya ve Çekoslovakya’ya verildi. Sevres (Sevr) Antlaşması (10 Ağustos 1920): Osmanlı Devleti ile itilaf devletleri arasında imzalandı. I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren barış antlaşmalarının en ağır hükümler içeren antlaşmasıdır. Sevr Antlaşması ile Osmanlı Devleti’ne Anadolu’da küçük bir toprak parçası bırakılıyor ve bağımsızlığı elinden alınıyordu. Ancak Türk milletinin Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde yapmış olduğu Millî Mücadele, Sevr Barış Antlaşması hükümlerinin uygulanmasını ve yürürlüğe girmesini önlemiştir. Harita 02.06: I. Dünya Savaşı’ndan Sonra Avrupa 95 TARİH 4 d. Savaş Sonrası (1918 – 1922): I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti, Avusturya – Macaristan İmparatorluğu gibi çok uluslu imparatorluklar yıkıldı. Polonya, Yugoslavya, Çekoslovakya, Letonya ve Türkiye gibi yeni devletler kuruldu. Sağlanan dünya barışını korumak için Milletler Cemiyeti oluşturuldu. Zamanla bu Cemiyet büyük devletlerin çıkarlarını koruyan bir kurum hâline geldi. Sömürgecilik anlayışı manda ve himaye şeklinde devam etti. Yenilen devletlere imzalatılan barış antlaşmaları son derece ağır hükümler içerdiği için uzun süreli bir barış ortamı sağlanamadı. Savaştan istediklerini elde edemeyen devletlerde Nazizm, faşizm gibi yeni rejimler ortaya çıktı. Avrupa’daki bu hoşnutsuz durum II. Dünya Savaşı’nın çıkmasına ortam oluşturdu. Osmanlı Devleti’nde savaş sonrası durum daha da zorlaştı. Mondros Ateşkes Anlaşması’na dayanan itilaf devletleri ülke topraklarını işgale başladılar. Bu duruma tepki gösteren Türk milleti ülkeyi işgalden kurtarmak için Kurtuluş Savaşı başlattı. Mustafa Kemal Paşa arkasına Türk milletini alarak ‘’ Ya İstiklal Ya Ölüm! ‘’ parolasıyla zaferler kazandı. 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması ile Osmanlı Devleti resmen sona erdi. 96 TARİH 4 NELER ÖĞRENDİK? •XIX. yüzyılda Asya ve Avrupa devletlerinin genel durumları ve uyguladıkları genel politikaları, •II. Mahmut döneminde yapılan ıslahatların özelliklerini ve sonuçlarını, •II. Mahmut döneminin siyasi olaylarını, Sırp ve Yunan isyanlarının neden ve sonuçlarını, •Mısır sorununun ortaya çıkış nedenleri ve gelişimini, zamanla uluslararası bir sorun hâline gelmesini, •Sanayi İnkılabı’nın Osmanlı Devleti’nde meydana getirdiği ekonomik, sosyal ve siyasal sonuçları, •Tanzimat Fermanı’nın ilan nedenlerini, anayasal düzene geçişe etkilerini, •Kırım Savaşı’nın nedenlerini, İngiltere ve Fransa’nın, Rusya’ya karşı Osmanlı Devleti’nin yanında yer almasını, savaş sonunda imzalanan Paris Antlaşması’nın önemini, •I. Meşrutiyet’in ilanının Osmanlı tarihindeki yeri ve önemini, •Ermeni meselesinin ortaya çıkışı ve gelişimini, Rusya ve Avrupa devletlerinin bu konu ile ilgili politikalarını, •II. Meşrutiyet’in ilanına yol açan gelişmeleri, 31 Mart Olayı ve sonuçlarını, II. Meşrutiyet sürecinde yaşanan gelişmelerin dış politikaya yansımalarını, Kanunuesasi’de yapılan değişikliklerle anayasanın daha demokratik hâle gelmesini, •Osmanlı Devleti’nin dağılma tehlikesine karşı Osmanlı aydınlarının ileri sürdüğü Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık fikir akımları ve özelliklerini, •XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde toplum yapısında meydana gelen değişmeleri, basın – yayın hayatındaki gelişmeleri, •Eğitim alanındaki gelişmeleri, azınlık ve yabancı okulların kuruluş amaçları ve özelliklerini, •Kültür, sanat ve mimari alanındaki gelişmeleri, •Trablusgarp Savaşı’nın neden ve sonuçlarını, Mustafa Kemal’in bu savaşlardaki rolünü, •Balkan Savaşlarının çıkış nedenlerini, Osmanlı Devleti’nin aldığı yenilgiyi ve nedenlerini, Avrupa devletlerinin bu savaşlar sırasındaki politikalarını, •I. Dünya Savaşı’na yol açan gelişmeleri, Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’ne yönelik politikalarını, savaş başladığında tarafsız olan Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesinin nedenlerini, Osmanlı Devleti’nin savaştığı cepheleri, I. Dünya Savaşı’nın sonuçlarını öğrendik. 97 TARİH 4 1. ETKİNLİK Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız. 1.Osmanlı Devleti’nden bağımsız olmak için ayaklanan ilk topluluk……………… ‘dır. 2.Osmanlı Devleti’nde ………………………….. ile ilk defa padişahın mutlak otoritesi sınırlandırılmıştır. 3.II. Mahmut döneminde …………………………..adlı ilk resmî gazete çıkarıldı. 4.Sırplar, Osmanlı Devleti’nden ……………………….Antlaşması ile ayrıcalık, ………………………….Antlaşması i le özerklik, ……………………………… Antlaşması ile de bağımsızlık kazanmışlardır. 5.…………………………………… ile Osmanlı padişahı ilk kez kendi gücünün üstünde kanun gücü olduğunu kabul etmiştir. 6.Osmanlı Devleti’nde gayrimüslimlerin çeşitli devlet kademelerinde görev almaları ……………………………. ile sağlanmıştır. 7.……………………………………. Avrupa’ya giden ilk Osmanlı padişahıdır. 8.Türk tarihinin ilk yazılı anayasası olan…………………………. ile halk ilk defa…………… ve ……………….hakkını kullanarak yönetime ortak olmuştur. 9.Osmanlı Devleti tarihindeki ilk borçlanmayı ……………………….. Savaşı sırasında………………….‘den yapmıştır. 10. Süveyş Kanalı’nın açılması ile………………………….’ın siyasi ve ekonomik önemi arttı. 11. Osmanlı Devleti’nde ……………………………….. düşüncesini savunan aydınlar 1876 yılında………………………..ilanında etkili oldular. 12. Mustafa Kemal ilk askerî başarısını ……………………………….. Savaşı’nda ……………………….. karşı elde etti. 13.İtalyanlarla 1912 yılında yapılan………………Antlaşması’yla Osmanlı Devleti’nin……………………………….. egemenliği sona erdi. 14. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na …………………………… devletleri grubunda katılmıştır. 15. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’ndan ………………………………………… Anlaşması’yla çekilmiştir. 98 TARİH 4 2. ETKİNLİK Aşağıdaki cümlelerde verilen bilgilerden doğru olanının başına (D), yanlış olanının başına (Y) harfini getiriniz. 1.( ) Senediittifak II. Mahmut zamanında âyanlarla imzalanmıştır. 2. ( ) Nizamıcedit Ocağı II. Mahmut döneminde kaldırılmıştır. 3. ( ) Yunanistan, Osmanlı Devleti’nden ayrılan ilk Balkan milletidir. 4. ( ) Mehmet Ali Paşa İsyanı başlangıçta bir iç sorun olarak başlamış, zamanla uluslararası bir sorun hâline gelmiştir. 5. ( ) Tanzimat Fermanı ile azınlıkların devlet yönetimine katılmaları sağlanmıştır. 6. ( ) Kırım Savaşı’nda İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti’yle birlikte hareket etmiştir. 7. ( ) 1856 Paris Antlaşması ile Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılmıştır. 8. ( ) Şark Meselesi ilk kez 1815 Viyana Kongresi’nde siyasi bir terim olarak Batı’lı diplomatlar tarafından kullanılmıştır. 9. ( ) İngiltere XIX. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü savunmuştur. 10. ( ) Islahat Fermanı azınlıkların Osmanlı Devleti’nden ayrılma düşüncelerini sona erdirdi. 11. ( ) Osmanlı Devleti ilk dış borçlanmayı Mehmet Ali Paşa Ayaklanması sırasında İngiltere’den yapmıştır. 12. ( ) Avrupalılar Düyunuumumiye İdaresini kurarak Osmanlı Devleti’nin gelirlerine el koymuşlardır. 13. ( ) Osmanlı Devleti’nde Mebusan Meclisinin açılmasıyla meşruti monarşiye geçilmiştir. 14. ( ) Arnavutluk, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra bağımsızlığını ilan etti. 15. ( ) Mustafa Kemal, I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale, Doğu ve Suriye cephelerinde görev yapmıştır. 99 TARİH 4 3. ETKİNLİK BEN KİMİM? 1.Osmanlı Devleti’nde birçok ilke ve yeniliğe imza attım. Yeniçeri Ocağı’nı kaldırarak Asakirimansureimuhammediye ordusunu kurdum. İlk defa Avrupa’ya öğrenci gönderdim. İlk resmî gazete ve ilk nüfus sayımı benim zamanımda yapıldı. İstanbul’da erkek ve kız çocukları için ilköğretimi zorunlu hâle getirdim. Ben kimim? 2. Tanzimat Fermanı’nın ilanına onay verdim. Islahat Fermanı benim zamanımda ilan edildi. Edirne, Varna ve Kırım arasında ilk telgraf hatları oluşturuldu. İzmir – Turgutlu arasında raylı sisteme geçilerek ilk demir yolu hattının işletmesi de benim zamanımda başlatıldı. Ben kimim? 3. Fransızların Mısır’ı işgali üzerine buraya giden gönüllü birliklerin içerisinde bulundum. Kısa sürede bu birliklerin komutanı oldum. 1805 yılında Mısır’a vali atandım. Mısır’da büyük sulama kanalları yaptırarak pamuk üretimini artırdım. İngiltere ve Fransa’dan danışmanlar getirterek modern bir ordu kurdum. Osmanlı Devleti’nden önce Avrupa’ya öğrenci gönderdim. Yunan isyanının bastırılmasında gönderdiğim birlikler önemli rol oynadı. Osmanlı Devleti’nden Suriye ve Girit valiliklerini istedim. Osmanlı Devleti bunu kabul etmeyince isyan ettim. Ben kimim? 4. Avrupa’ya giden ilk Osmanlı padişahıyım. Osmanlı donanmasını yenileyerek bu donanmayı dünyanın önde gelen deniz güçlerinden biri hâline getirdim. Beylerbeyi ve Çırağan Saraylarını yaptırdım. Osmanlı Devleti’nde en büyük borçlanma benim zamanımda yapıldı. Ben kimim? 5. Osmanlı Devleti’nin ilk anayasası olan Kanunuesasi’yi hazırlatarak I. Meşrutiyet’i ilan ettim. Avrupa’dan alınan borçların faizi bile ödenemediği için devletim ekonomik olarak iflas etti. Bunun üzerine Avrupa devletleri Düyunuumumiye İdaresini kurdular. Rusya ve büyük Avrupa devletlerinin kışkırtmaları ile milletisadıka olarak adlandırdığımız Ermeni vatandaşlarımız isyan etti. Hatta İstanbul’da bana karşı bir suikast düzenlediler. Eğitim ve kültür faaliyetlerine önem verdim. Sanayiinefise Mektebi (Güzel Sanatlar Akademisi) ve Asarıatika ( Arkeoloji Müzesi) benim zamanımda kuruldu. II. Meşrutiyet’e karşı yapılan 31 Mart Olayı’ndan sonra tahttan indirildim. Ben kimim? 100 TARİH 4 ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI 1. XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nden ayrılmak için ayaklanan ilk azınlık aşağıdakilerden hangisidir? A. Yunanlılar B. Sırplar C. Karadağlılar D. Bulgarlar 2. Ermeni meselesi aşağıdakilerden hangisi ile ilk defa uluslararası bir belgede yer almıştır? A. Paris Antlaşması B. Islahat Fermanı C. Kanunuesasi’nin ilanı D.Berlin Antlaşması 3. XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde meydana gelen azınlık isyanlarının nedenleri arasında aşağıdakilerden hangisi yer almaz? A. Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçilik düşüncesi B. Rusya’nın takip ettiği Panslavizm politikası C. Avrupa devletlerinin kışkırtmaları D.Osmanlı Mebusan Meclisi’nin açılması 4. Aşağıdaki Balkan topluluklarından hangisi bağımsızlığını XX. yüzyılda kazanmıştır? A. Yunanistan B. Sırbistan C. Romanya D. Arnavutluk 5. Paris Antlaşması’nın aşağıdaki maddelerinden hangisi ile İngiltere ve Fransa, Akdeniz’deki güvenliklerini korumuşlardır? A. Tuna Nehri üzerindeki ticaretin serbest bırakılması B. Karadeniz’in tarafsız deniz olması ve savaş gemilerine kapalı olması C. Eflak ve Boğdan’a özerklik verilmesi D.Osmanlı Devleti’nin bir Avrupa devleti sayılması 6. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti ile Rusya arasında meydana gelen Kırım Savaşı’nda Osmanlı Devleti ile birlikte hareket etmemiştir? A. İngiltere B. Fransa C. Piyemonte D. Almanya 101 TARİH 4 7. Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat Fermanı’na bağlı olarak ortaya çıkmamıştır? A. Mahkemelerin herkese açık olması B. Vergilerin herkesin gelirine göre alınması C. Gayrimüslimlerin devlet memuru olabilmesi D.Bütün halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması 8. Aşağıdaki gelişmelerden hangisi Osmanlı Devleti’nin Rusya’dan yardım istemesine ve Rus donanmasının İstanbul’a gelmesine neden olmuştur? A. Sırp isyanının başlaması B. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması C. Patrona Halil Ayaklanması’nın çıkması D.Kavalalı Mehmet Ali Paşa kuvvetlerinin Osmanlı ordularını yenmesi 9. Aşağıdakilerden hangisi 1877 – 1878 Osmanlı – Rus Savaşı’ndan sonra imzalanan Berlin Antlaşması ile bağımsız olan devletlerden biri değildir? A. Yunanistan B. Romanya C. Sırbistan D.Karadağ 10.Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki egemenliği aşağıdakilerden hangisinin elden çıkasıyla sona ermiştir? A. Fas B. Tunus C. Cezayir D.Trablusgarp 11.Osmanlı Devleti’nin Kanal Cephesi’ni açmasında, I. Mısır’ı İngilizlerden geri almak, II. İngiltere’nin sömürgeleriyle bağlantısını kesmek, III. Orta Asya Türklerini bir bayrak altında toplamak amaçlarından hangisi ya da hangilerinin etkili olduğu savunulabilir? B. Yalnız II C. I ve II D. I, II ve III A. Yalnız I 12.Aşağıdaki devletlerden hangisinin ittifak devletleri grubunda yer aldığı söylenemez? A. Almanya 102 B. Yunanistan C. Osmanlı D. Avusturya - Macaristan TARİH 4 13.Osmanlı Devleti’nin bazı gelir kaynakları şunlardır; I. öşür, II. haraç ve cizye, III. gümrük gelirleri Bunlardan hangisi ya da hangilerinin XIX. yüzyılda önemli ölçüde azaldığı söylenebilir? A. Yalnız I B. Yalnız II C. I ve II D. I, II ve III 14.Osmanlı Devleti’nde XIX. yüzyılda, I. Avrupalı devletlerden borç para alınması, II. ekonomik bağımsızlığın kaybedilmesi, III. Düyunuumumiye İdaresinin kurulması gelişmeler aşağıdakilerin hangisinde verilen sıraya göre gerçekleşmiştir? A. I, II ve III B. I, III, II C. II, I, III D. III, II ve I 15.II. Mahmut döneminde meydana gelen aşağıdaki gelişmelerden hangisiyle yeniliklerin önündeki en önemli engel ortadan kaldırılmıştır? A. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması B. İlk defa Avrupa’ya öğrenci gönderilmesi C. Divanıhümayun’un kaldırılması D.Asakirimansureimuhammediye ordusunun kurulması 16.Kanunuesasi’nin aşağıdaki maddelerinden hangisinin millî irade ile çelişmediği söylenebilir? A. Kanunlar padişahın onayından sonra yürürlüğe girer. B. Kanun teklifini yalnızca hükümet yapabilir. C. Mebusan Meclisi üyeleri dört yılda bir yapılan seçimle belirlenir. D.Hükümet padişaha karşı sorumludur. 17.I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin savaştığı cepheler ve devletler aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmemiştir? A. Kanal cephesi – İngiltere B. Kafkasya cephesi – Rusya C. Irak cephesi – İngiltere D.Galiçya cephesi – Anzaklar 103 TARİH 4 18.Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’nda aşağıdaki cephelerden hangisinde müttefiklerine yardım etmek amacıyla savaşmıştır? A. Makedonya B. Irak C. Kanal D.Çanakkale 19.Mustafa Kemal, I. Dünya Savaşı’nda aşağıdaki cephelerden hangisinde bulunmamıştır? A. Çanakkale B. Irak C. Doğu (Kafkas) D.Suriye 20.Almanya I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin kendi yanında savaşa katılmasını istemiştir. Almanya’nın bununla aşağıdakilerden hangisini amaçladığı söylenemez? A. Osmanlı padişahının halife unvanından yararlanmak B. Üzerindeki savaş yükünü hafifletmek C. Osmanlı Devleti’nin stratejik konumundan yararlanmak D.Osmanlı Devleti’nin güçlenmesini sağlamak 104 TARİH 4 ÜNİTE SONU DEĞERLENDİRME SORULARI İÇİN CEVAP ANAHTARI 1. ÜNİTE 1. ETKİNLİK BOŞLUK DOLDURMA CEVAP ANAHTARI 1. Makyavelizm 2. Lale Dönemi 3. Sait Efendi, İbrahim Müteferrika 4. ham madde, pazar 5. kazançlı, Karadeniz 6. Yaş 7. Nizamicedit 8. 1740 9. Kabakçı Mustafa 10.Versay, Amerika’daki 11.Fransız İhtilali 12.sürekli 13.esham 14.Meternik 15.Rusya, Avusturya 3. ETKİNLİK EŞLEŞTİRME CEVAP ANAHTARI 1.A 2.F 3.C 4.D 5.E 6.B ÇOKTAN SEÇMELİ CEVAP ANAHTARI 7.D 1. A 2. C 3. D 4. D 5. A 6. D 7. B 8. A 9. B 10.C 11.C 12.B 13.D 14.D 15.C 16.A 17.B 18.B 19.C 8.D 20.D 2. ETKİNLİK DOĞRU-YANLIŞ CEVAP ANAHTARI 1.D 2.D 3.D 4.Y 5.Y 6.D 9.Y 10.Y 2. ÜNİTE 1. ETKİNLİK BOŞLUK DOLDURMA CEVAP ANAHTARI 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. Sırplar Senediittifak Takvimivakayı Bükreş, Edirne, Berlin Tanzimat Fermanı Islahat Fermanı Sultan Abdülaziz Kanunuesasi, seçme, seçilme 9. Kırım, İngiltere 10.Mısır 11.Osmanlıcılık, meşrutiyetin 12.Trablusgarp, İtalyanlara 13.Uşi, Kuzey Afrika 14.ittifak 15.Mondros Ateşkes 2. ETKİNLİK DOĞRU-YANLIŞ CEVAP ANAHTARI 1. D 2. Y 3. D 4. D 5. Y 6. D 7. D 8. D 9. D 10.Y 11.Y 105 TARİH 4 12.D 13.D 14.Y 15.D 3. ETKİNLİK BEN KİMİM? CEVAP ANAHTARI 1.(II. Mahmut) 2.(Abdülmecit) 3.(Kavalalı Mehmet Ali Paşa) 4.(Abdülaziz) 5.(II. Abdülhamit) ÇOKTAN SEÇMELİ CEVAP ANAHTARI 1. B 2. D 3. D 4. D 5. B 6. D 7. C 8. D 9. A 10.D 11.C 12.B 13.D 14.B 15.A 16.C 17.D 18.A 19.B 20.D 106 TARİH 4 SÖZLÜK A açık pazar : Uluslararası alım satım işlemlerinde gümrük vergileri, kota gibi piyasa dışı müdahalelerin olmadığı ülke pazarları. : Kökü eski Türk töresinde ahilik olan ve Anadolu’da yüksek bir gelişme gösteren esnaf, zanaatçi, çiftçi gibi bütün çalışma kollarını içine alan ocak. : Osmanlı Devleti’nin para akçe birimi. alafranga : Frenklerin töre, âdet ve hayatına uygun, frenklerle ilgili, batılıca. : Bayrağı veya sancağı taalemdar şıyan, bayraktar, sancaktar. altyapı : Bir yerleşim yeri veya bir yapı için gerekli olan yol, kanalizasyon, su, elektrik vb. tesisatın tümü. ampir üslubu:Mısır ve Roma ev eşyalarının biçimlerinden esinlenerek yapılmış Napolyon Bonapart çağı iç mimarlık üslûbu. arşidük :Avusturya’da imparator ailesi prenslerine verilen unvan. : İleri gelenler. âyan Aydınlanma Çağı: XVIII. yüzyıl Avrupası’nda aklın öne çıkarak düşüncenin bağımsızlığa kavuştuğu döneme verilen ad. Babıâli barok izleyen resim, mimarlık üslubu. : Bir haktan yararlanmak berat için devletçe verilen belge. : Şehirlerde yaşayan, özel burjuva imtiyazlardan yararlanan şehirli. bütçe : Devletin, bir kuruluşun, bir aile veya bir kimsenin gelecekteki belirli bir süre için tasarladığı gelir ve giderlerinin tümü C–Ç : Müslüman olmayanlarcizye dan askerlik hizmetine karşılık alınan vergi. cülus bahşişi : Osmanlı padişahlarının tahta çıktıkları zaman, askere dağıttıkları para. : Rus krallarına verilen unçar van. : Edirne, Galata ve ibrahim çıkma paşa saraylarındaki acemi oğlanların derecelerine göre kapıkulu süvari bölükleriyle sarayın dış hizmetlerine ya da devlet hizmetlerine; saray hizmetlerinde bulunan kimselerin de dış hizmete atanmaları. D : İnsan zekâsının, insan kideha şiliğinin erişebileceği en B yüksek düzey, dâhilik. : Osmanlı Hükümeti. diplomasi : Uluslararası ilişkileri dü: MS 1600 ile 1750 yılları zenleyen antlaşmalar arasındaki klasik sanatı bütünü. 2. Yabancı bir ül- 107 TARİH 4 kede ve uluslararası toplantılarda ülkesini temsil etme işi ve sanatı. :Devlet hizmetleri kardirlik şılığı (maaş) tahsis edilen gelir kaynağı, belirli miktarda vergi toplanan toprak parçası. dogmatizm : Otoritelerce ileri sürülen düşünce ve prensipleri değişmez kurallar olarak kabul edilen görüş şekli. düyun :Borçlar. E ekber-erşed sistemi: Osmanlı Devleti’nde tahta en yaşlı ve en tecrübeli şehzadenin geçmesini öngören gelenek. emperyalizm: Bir milletin başka bir milleti siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesi, yayılmacılık. enderun : Sarayda harem ve hazine dairelerinin bulunduğu yer. Devlet görevlilerini yetiştiren okul. engizisyon : Orta Çağda Hıristiyan dünyasında farklı inanç taşıyanları cezalandırmak amacıyla kurulan mahkeme. etnik : Herhangi bir kavme ait, kavimle ilgili. F-G : Buyruk, emir, irade; yazılı ferman padişah emri. fetva :Şeyhülislam tarafından verilen şeri hüküm veya karar. : Siyasi parti. fırka ganimet : Savaş sırasında düşmandan alınan, araç, gereç ve eşyalar. 108 gaza : Din uğruna yapılan savaş. H hanedan : Büyük, köklü aile, ocak. : Padişaha özgü işler ve hassa hizmetler. hat : Güzel yazı yazma sanatı. hattıhümayun: Padişahın yazılı buyruğu. hidiv : Mısır’ın Osmanlı egemenliğinden çıkmasından sonra Mısır valilerine verilen ad. hümanizm : İnsancılık, insanları sevme ülküsü. Orta Çağ’ın skolastik düşüncesine karşı 16. yüzyıl Avrupa’sında doğan ve gelişen felsefe, bilim ve sanat görüşüdür. I -İ : İzin, onay. Bir işin veya icazet mesleğin yapılabilmesi için alınan belge veya diploma. ihtilal : Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi, devrim. iltizam : Tımar sisteminin kalkmasından sonra ürün vergilerinin toplanması için kurulan sistem. imaret : Yoksullara, kimsesizlere, medrese öğrencilerine parasız yemek verilen hayır kurumu. imtiyaz :Başkalarına verilmeyen özel, kişisel hak veya şart, ayrıcalık. TARİH 4 K : İki direkli, yelkenli, özellikle Akdeniz ‘de kullanılmış olan bir savaş gemisi. kapitülasyon: Osmanlı Devleti’nde yabancı tüccarlara verilen imtiyazlar. kararname : Bakanlar kurulunca alınan yetkileme belgesi. koloni : 1. sömürge. 2. göçmen topluluğu veya bu topluluğun yerleştiği yer. : Bir çalgının teknik özelkonçerto liklerini ön plana çıkarmak amacıyla yazılmış, orkestra eşliğinde seslendirilen, sonat formundaki müzik eseri. konsolos : Yabancı ülkelerde, orada bulunan yurttaşlarının haklarını koruyan, bağlı bulunduğu hükümete siyasal ve ticari bilgileri veren dış işleri görevlisi, şehbender. külliye :Bir caminin çevresinde cami ile birlikte kurulmuş medrese, imaret, sebil, kitaplık ve hastane gibi çeşitli yapıların bütünü. M -N makyavelizm: Politikada, amaca ulaşmak için ahlaka aykırı da olsa her türlü aracı hoş gören anlayış. mamul : Yapılmış, işlenmiş, imal edilmiş (eşya, yiyecek). meşrutiyet : Hükümdarlıkla yönetilen bir ülkede hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimi kadırga miri monarşi : Devlete ait olan. : Siyasi otoritenin genellikle miras yolu ile bir kişinin üzerinde toplandığı devlet düzeni veya rejim, tek erklik. : 1. bağışlanmış, affedilmuaf miş. 2. ayrı tutulmuş, ayrıcalık tanınmış. 3. özgür, serbest. muhtesip : Esnafı denetleyen, ticari hayatın işleyişini kontrol eden kişi. : Geliri doğrudan hazinemukataa ye bağlı olan vergi ve gelir kaynakları. : Müzik. musiki mutlakiyet : Hükümdarın, siyasi iktidarı kayıtsız şartsız elinde bulundurduğu siyasi rejim. müderris :Medresede ders veren hoca. : Sığınmacı. mülteci mürebbiye : Bir çocuğun eğitim ve bakımıyla görevlendirilmiş kadın. müsadere : İşlenen bir suç karşılığı olarak, suçlunun malının bütünü veya bir bölümü üstündeki sahipliğine son verilmesi ve bu sahipliğin başka bir kuruluşa devredilmesi. müttefik : Bağlaşık. narh : Zaruri ihtiyaç malzemelerinin azami satış fiyatlarını devletin belirlemesi. nazır :Bakan. O–Ö opera : Sözlerinin bütünü veya çoğu şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseri. 109 TARİH 4 özerk : Bir topluluğun, bir kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkı, muhtariyet, otonomi. P-R Panislamizm: Bütün Müslümanları aynı yönetim altında toplama amacını güden politik akım. Panslavizm : Slav asıllı bütün halkları aynı yönetim altında toplama amacı güden politik akım ve hareket. Pantürkizm : Türkçülük. : Papanın hükümran olpapalık duğu ülke. protokol :Diplomatik işlerde ve devletlerarası ilişkilerde uyulan kurallar. : Osmanlı Devleti’nde verreaya gi ödeyen halk. reform : Bir kurumun işleyişini düzeltmek amacıyla getirilen köklü değişiklikler. risale : Belli bir konuya ayrılmış hacimce küçük kitap, mektup, broşür. :XVIII. yüzyılın başında rokoko Fransa’da çok geçerli olan, kavisli çizgileri bol, gösterişli bir sanat üslubu. S–Ş : Hükümdarlığın hanedan saltanat ailesine ait olduğu yönetim sistemi. : Orkestra için bestelensenfoni miş, birkaç bölümden oluşan uzun müzik eser. sendikalizm:Aynı meslekte çalışan kimselerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkar110 larını korumak için birlik olmalarını amaçlayan akım. skolastik düşünce: İnanç ve bilgiyi, özellikle Aristo’nun bilimsel sistemini kiliseyle uyumlu bir biçimde birleştirmeye çalışan Orta Çağ felsefesi. sömürge : Bir devletin kendi ülkesi dışında egemenlik kurarak yönettiği veya siyasi ekonomik ve kültürel çıkarlar sağladığı ülke. :Orta Çağ Avrupa’sında şövalye özel yetiştirilmiş atlı savaşçı. T : Bir bölgeyi savunmak tabya için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı. : Osmanlı Devleti’nde yetahrir ni fethedilen toprakların yazım işi. tezhip : Yaldızla süsleme. Bir yazı veya kitabı yaldız veya boya ile süsleme. tramvay : Şehirlerde yol üzerinde döşenmiş özel raylarda hareket eden yolcu taşıtı. tuğra :Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçimi olan sembolik işaret. U-V-Y-Z : Bilginler. ulema : Eflak ve Boğdan beylerivoyvoda ne verilen unvan. yörük : Yarı yerleşik Türk toplulukları. : Osmanlı Devleti’nin hazımmi kimiyeti altında yaşayan gayrımüslim halk. TARİH 4 KRONOLOJİ 1711: Prut Savaşı ve Antlaşması 1718: Pasarofça Antlaşması ve Lale Devri’nin Başlaması 1727: Osmanlılarda ilk matbaanın kurulması 1730: Patrona Halil İsyanı ve Lale Devri’nin Sona Ermesi 1739: Belgrad Antlaşmaları 1740: Fransa’ya Verilen Kapitülasyonların Sürekli Hâle Gelmesi 1768: Osmanlı – Rus Savaşı’nın Başlaması 1770: Çeşme Baskını 1774: Küçük Kaynarca Antlaşması 1779: Aynalıkavak Tenkihnamesi 1783: Rusların Kırım’ı İşgali – ABD’nin kurulması 1789: Fransız İhtilali’nin Başlaması 1791: Ziştovi Antlaşması 1792: Yaş Antlaşması 1798: Fransızların Mısır’ı İşgali 1800: Amerikalıların İlk Resmî Osmanlı Ziyareti 1801: El – Ariş Antlaşması’yla Fransızların Mısır’dan Çekilmesi 1804: Sırp İsyanı’nın Başlaması 1806: Osmanlı – Rus Savaşı 1808: III. Selim’in Öldürülmesi – Senediittifak Antlaşması 1812: Bükreş Antlaşması 1815: Viyana Kongresi 1821: Yunan İsyanının Başlaması 1826: Yeniçeri Ocağı’nın Kaldırılması 1827: Navarin Olayı 1828: Osmanlı – Rus Savaşı 1829: Edirne Antlaşması 1830: Fransızların Cezayir’i İşgal Etmeleri 1833: Kütahya ve Hünkâr İskelesi Antlaşmaları 111 TARİH 4 1838: Balta Limanı Ticaret Antlaşması 1839: Tanzimat Fermanı’nın İlanı 1840: Londra Antlaşması 1841: Londra Boğazlar Sözleşmesi 1853: Kırım Savaşı 1856: Paris Barış Antlaşması – Islahat Fermanı’nın İlanı 1870: Darülfünun’un Kurulması 1876: I. Meşrutiyet’in İlanı 1877: İlk Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Açılması 1878: Berlin Antlaşması 1881: Fransızların Tunus’u İşgali – Düyunuumumiye İdaresi’nin Kurulması 1882: İngilizlerin Mısır’ı İşgali 1890: Ermenilerin Erzurum ve Adana’da İsyan Çıkarmaları 1897: Dömeke Meydan Savaşı 1908: Reval Görüşmeleri – II. Meşrutiyet’in İlanı 1909: 31 Mart Olayı 1911: Trablusgarp Savaşı 1912: Balkan Savaşlarının Başlaması 1914: I. Dünya Savaşı’nın Başlaması 1915: Çanakkale Zaferi 1918: I. Dünya Savaşı’nın Sonu – Mondros Ateşkes Anlaşması 1919: (19 Mayıs) Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Çıkması 1920: (10 Ağustos) Sevr Antlaşması 1923: Lozan Barış Antlaşması 112 TARİH 4 KAYNAKÇA ADIVAR, Adnan, Osmanlı Türklerinde İlim, İstanbul 1970. ALLOUCHE, Adel, Osmanlı – Safevî İlişkileri, Kökenleri ve Gelişimi ( çev. A. Emin Dağ ), Anka yay., İstanbul 2001. AHMET, Refik, Osmanlı Zaferleri, Timaş Yay., İstanbul. AKARLI,Engin, ‘’Osmanlılarda Devlet, Toplum ve Hukuk Anlayışı’’, XVI . Yüzyıldan XVIII. Yüzyıla Çağdaş Kültürün Oluşumu, İstanbul , 1986. AKÇURA, Yusuf, Osmanlı Devleti’nin Dağılma Devri, Ankara 1988. ARMAOĞLU, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Türkiye İş Bankası Yay., Ankara 1975. ARSEVEN, C. Esad, Türk sanat Tarihi, İstanbul 1955. ARSLANTÜRK,Zeki, Naima’ya Göre XVII. Yüzyıl Osmanlı Toplum Yapısı, Ayışığı Kitapları, İstanbul, 1997. ASLANAPA, Oktay, Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, İstanbul,1989. ______________, Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul 1986. BAYKAL, Bekir Sıtkı, Yeni Zamanda Avrupa Tarihi, Ankara 1986. BOLAY, S. Hayri, Felsefi Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, Akçağ Yay. Ankara 1987. BOSTAN,İdris, Osmanlılar ve Deniz, Küre Yay., İstanbul 2007. DANIŞMAN, Zuhuri, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Zuhuri Danışman Yay., İstanbul, 1966. DANİŞMEND, İ. Hakkı, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, İstanbul 1972. ERCAN, Yavuz, Osmanlı Yönetiminde Gayrımüslimler Kuruluştan Tanzimat’a Kadar Sosyal, Ekonomik ve Hukuki Durumlar, Ankara, 2001. ERGİN, Osman, Türk Maarif Tarihi, Eser Matbaası, İstanbul, 1977. ERYILMAZ, Bilal, Osmanlı Devleti’nde Millet Sistemi, İstanbul 1992. GRENARD, Fernand, Asya’nın Yükselişi ve Düşüşü, Milli Eğitim Bakanlığı Yay., İstanbul, 1992. HALAÇOĞLU, Yusuf, Osmanlı Toprak Düzeni ve İskan Politikası, Türklerde İnsani Değerler ve İnsan Hakları, 2. Kitap, Akçay Yay., İstanbul, 1982. HAMMER, Osmanlı Tarihi, C 5-7, Milli Eğitim Bakanlığı Yay., İstanbul, 1991. İHSANOĞLU, Ekmeleddin, Osmanlılar ve Bilim, Nesil Yay., İstanbul , 2003. İNALCIK, Halil, Doğu-Batı Makaleleri, C 1, Doğu Batı Yay., Ankara, 2006. İPŞİRLİ, Mehmet, Naima Mustafa Efendi, Tarih-i Naima, C 1-4, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 2007. İslam Ansiklopedisi, Milli Eğitim Bakanlığı Yay., İstanbul, 1978. İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul, 1988. KURAT, A. Nimet, Rusya Tarihi – Başlangıçtan 1917’ye Kadar -, Ankara 1948. KURT, Yılmaz, Koçi Bey Risalesi, Akçağ Yay., Ankara 2011. 113 TARİH 4 KÜTÜKOĞLU, S. Mübahat, Osmanlı – İngiliz İktisadî Münasebetleri I ( 1580 – 1838), Ankara 1974. MATRAN, Robert, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, c. 2, İmge Yay., 2001. MC NEILL, William, Dünya Tarihi, çev.: Alaeddin Şenel, İmge Kitabevi Yay., Ankara, 2001. Osmanlı Devleti Tarihi, Editör: Ekmeleddin İhsanoğlu, Feza Gazetecilik Yay., İstanbul, 1999. ÖZ, Mehmet, Osmanlı’da Çözülme ve Gelenekçi Yorumcuları, Dergah Yay., İstanbul, 2005. ÖZTUNA, Yılmaz, Büyük Türkiye Tarihi, İstanbul 1977. PAKALIN, M. Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, c.1-2, İstanbul 1971, PIERCE, Leslie, Harem-i Hümayun Osmanlı İmparatorluğu’nda Hükümranlık ve Kadınlar, İstanbul, 1993. SANDER, Oral, Siyasi Tarih ( İlkçağlardan 1918’e), İmge Kitabevi Yay., Ankara, 1998. SARI, Djilali, Hoşgörünün Simgesi İstanbul, Türklerde İnsani Değerler ve İnsan Hakları, Akçağ Yay., İstanbul, 1982. SUNGUR, Çetin, Habeşistan’dan Kafkasya’ya Bir Osmanlı Paşası – Özdemiroğlu Osman Paşa(Hacettepe Ü. Sos. Bil. Enstitüsü, yayınlanmamış doktora tezi) Ankara 2012. TEKELİ, Sevim, Bilim Tarihine Giriş, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2001. TUKİN ,Cemal, Boğazlar Meselesi, İstanbul 1990. UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1998. UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Saray Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1998. UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1989. UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri,Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 2003. UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi C 1- 4, Türk Tarih Kurumu Yay., 2003. YEDİYILDIZ, Bahaeddin, XVIII. Yüzyılda Türkiye’de Vakıf Müessesesi - Bir Sosyal Tarih İncelemesi, Ankara 2002. YÜCEL, Yaşar, SEVİM, Ali, Türkiye Tarihi C1-4, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1992. İNTERNET SİTELERİ www.devletarşivleri.gov.tr. www.dzkk.mil.tr. www.kultur.gov.tr. www.ttk.gov.tr. www.turkiyat.selcuk.edu.tr. www.vgm.gov.tr. 114 GÜNEY KIBRIS RUM YÖNET‹M‹ NÖC: Nahcivan Özerk Cumhuriyeti (Azerbaycan) İl merkezleri Başkent (Ankara) N ) RB .Ö AY .C CA N ZE (A