T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AÇIK KALP CERRAHİSİ ÖNCESİ ANKSİYETENİN, AMELİYAT SONRASI AĞRI VE UYKU KALİTESİNE ETKİSİ EDA AYTEN DUMAN CERRAHİ HASTALIKLAR HEMŞİRELİĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ İZMİR-2016 TEZ KODU: DEU.HSI.MSc-2013970046 T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AÇIK KALP CERRAHİSİ ÖNCESİ ANKSİYETENİN, AMELİYAT SONRASI AĞRI VE UYKU KALİTESİNE ETKİSİ EDA AYTEN DUMAN CERRAHİ HASTALIKLAR HEMŞİRELİĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Danışman Öğretim Üyesi: Yard. Doç. Dr. Özlem BİLİK TEZ KODU: DEU.HSI.MSc-2013970046 Dokuz Eyliil Universitesi Salhk Bilimleri Enstitiisii Hemgirelik Anabilim Dah Cenahi Hastahklar Hemgirelipi Yi.iksek Lisans dlrencisi Eda Ayten Duman "Agtk Kalp Cerrahisi dncesi Anksiyetenin, Ameliyat Sonrasr Aln ve Uyku Kalitesine Etkisi" konulu tez galrgmasr 29 Haziran 2016 tarihinde delerlendirilerek bagarrh bulunmugtur. J Yard. Dog. Dr. Ozlem BiLiK Dokuz Eyliil Universitesi Hemgirelik Fakiiltesi Dog. Dr. $eyda SEREN iNtPPPf-PR Dokuz Eyliil Universitesi Hemgirelik Faktiltesi Yedek Jiiri Uyesi Prof Dr. Ozgiil KARAYURT Yard. Dog. Dr. Fatma VURAL Dokuz Eyli.il Universitesi Hemqirelik Faktiltesi Yedek Jiiri Uyesi Dog. Dr. Zekiye QETINKAYA DUMAN Dokuz Eyltil Universitesi Dokuz Eyltil Universitesi Hemgirelik Fakiiltesi Hemgirelik Faktiltesi İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER .......................................................................................................................... i TABLOLAR DİZİNİ...............................................................................................................iii KISALTMALAR ..................................................................................................................... iv ÖZET ......................................................................................................................................... 1 ABSTRACT .............................................................................................................................. 2 1. GİRİŞ VE AMAÇ ................................................................................................................. 3 1.1. Problemin Tanımı ve Önemi............................................................................................ 3 1.2. Araştırmanın Amacı ......................................................................................................... 6 1.3. Araştırma Soruları ............................................................................................................ 6 2. GENEL BİLGİLER ............................................................................................................. 8 2.1. Açık Kalp Cerrahisi ......................................................................................................... 8 2.2. Anksiyete ....................................................................................................................... 10 2.3. Ağrı ................................................................................................................................ 13 2.4. Uyku ............................................................................................................................... 18 3. GEREÇ VE YÖNTEM ...................................................................................................... 23 3.1. Araştırmanın Tipi ........................................................................................................... 23 3.2. Araştırmanın Yeri ve Zamanı ........................................................................................ 23 3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi ................................................................................ 23 3.4. Çalışma Materyali .......................................................................................................... 24 3.5. Araştırmanın Değişkenleri ............................................................................................. 24 3.6. Veri Toplama Araçları ................................................................................................... 24 3.6.1. Hasta Tanıtım Formu (Ek 1) ................................................................................... 25 3.6.2. Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği (AÖKÖ) (Ek 2) ...................................................... 25 3.6.3. Sayısal Ağrı Ölçeği (SAÖ) (Ek 3)........................................................................... 26 3.7. Araştırma Planı .............................................................................................................. 30 3.8. Verilerin Değerlendirilmesi ........................................................................................... 31 3.9. Araştırmanın Sınırlılıkları .............................................................................................. 31 3.10. Etik Kurul Onayı .......................................................................................................... 31 4. BULGULAR ....................................................................................................................... 32 5. TARTIŞMA......................................................................................................................... 44 6. SONUÇ VE ÖNERİLER ................................................................................................... 55 i 7. Kaynaklar ............................................................................................................................ 57 8. Ekler..................................................................................................................................... 75 Ek 1. Hasta Tanıtım Formu................................................................................................... 75 Ek 2. Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği (AÖKÖ) ..................................................................... 76 Ek 3. Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ................................................................... 77 Ek 4. Sayısal Ağrı Ölçeği ..................................................................................................... 80 EK 5. Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu ......................................................................... 81 Ek 6. Ölçek Kullanım İzni .................................................................................................... 82 Ek 7. Kurum İzinleri ............................................................................................................. 83 Ek 8. Etik Kurul İzni ............................................................................................................. 86 Ek 9. Özgeçmiş ..................................................................................................................... 89 ii TABLOLAR DİZİNİ Tablo 1. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular …...... 32 Tablo 2. Hastaların Klinik Özelliklerine İlişkin Bulgular …...... 33 Tablo 3. Hastaların Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği, Sayısal Ağrı Ölçeği ve …...... 34 Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi Puan Ortalamasına İlişkin Bulgular Tablo 4. Ameliyata Özgü Kaygı Ölçek Maddeleri Puan Ortalamasına …...... 35 İlişkin Bulgular Tablo 5. Uyku Problemleri İle İlgili Ölçek Maddelerine İlişkin Bulgular Tablo 6. …...... 36 Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Ameliyata …...... 37 Özgü Kaygı Puanlarının İncelenmesi Tablo 7. Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Ameliyata Özgü Kaygı …...... 38 Puanlarının İncelenmesi Tablo 8. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Sayısal Ağrı …...... 39 Ölçeği Puanlarının İncelenmesi Tablo 9. Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Sayısal Ağrı Ölçeği …...... 40 Puanlarının İncelenmesi Tablo 10. Ameliyata Özgü Kaygı Puan Ortalaması ile Ameliyat Sonrası …...... 41 Sayısal Ağrı Ölçeği Puan Ortalaması ve Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi Puan Ortalaması Arasındaki İlişki Tablo 11. Ameliyat Sonrası Hastaların Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi …..... 41 (PUKİ) Puan Durumuna Göre Ameliyata Özgü Kaygı Puan Ortalamalarının İncelenmesi Tablo 12. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Pittsburgh …..... 42 Uyku Kalitesi İndeksi Puan Durumlarının İncelenmesi Tablo 13. Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Pittsburgh Uyku Kalitesi …..... İndeksi Puan Durumlarının İncelenmesi iii 43 KISALTMALAR DSÖ ..................................................................... Dünya Sağlık Örgütü KABG ..................................................................... Koroner Arter Bypass Greft KAH ..................................................................... Koroner Arter Hastalığı ECC ..................................................................... Ekstra Corporeal Circulation PUKİ ..................................................................... Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi AÖKÖ ..................................................................... Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği SAÖ ..................................................................... Sayısal Ağrı Ölçeği NSAİ ……………………………………………. Nonsteroid Antiinflamatuar DM ……………………………………………. Diyatabes Mellitus iv TEŞEKKÜR Tez çalışmam sürecinde bana destekleyici tavrı, hoşgörüsü ve emekleri için başta tez danışmanı hocam Sayın Yard. Doç. Dr. Özlem Bilik’e, Tez savunmamda bilimsel katkılarını esirgemeyen hocalarım Sayın Doç. Dr. Şeyda Seren İntepeler ve Sayın Yard. Doç. Dr. Fatma Vural’a, Desteklerini esirgemeyen ve aile sıcaklığını yaşatan Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilimdalı Öğretim Elemanlarına, Çalışma boyunca kendimi ekibin bir parçası olarak hissetmemi sağlayan, güler yüzleriyle desteklerini esirgemeyen Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi ve Ege Üniversitesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Ekip Üyelerine, Dostlarım Güllü, Edanur, Dilek, Özlem, Şükrü, Meryem, Filiz, Yeter, Şirin ve Raziye’ye, Adını sayamadığım tüm hocalarıma ve arkadaşlarıma, Araştırmaya katılmayı kabul eden hastalara, Tez sürecinde motivasyanumu yükselttiği ve desteği için nişanlım Ömer Kankaya’ya ve Beni bugünlere getiren Canım Annem ve Canım Babama, Her daim yanımda olan Esra’m ve Nur’uma, Sonsuz teşekkürler… Eda Ayten DUMAN 29.06.2016 v AÇIK KALP CERRAHİSİ ÖNCESİ ANKSİYETENİN, AMELİYAT SONRASI AĞRI VE UYKU KALİTESİNE ETKİSİ Eda Ayten Duman DEÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Cerrahi Hastalıklar Hemşireliği Yüksek Lisans Programı edayten@gmail.com ÖZET Amaç: Bu araştırma, açık kalp cerrahisi öncesi anksiyete düzeyinin, hastaların ameliyat sonrası ağrı ve uyku kalitesi üzerine etkisini belirlemek için yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki araştırmanın yapılabilmesi için etik kurul onayı, hastane izni ve hastalardan onam alınmıştır. Araştırmanın örneklemini İzmir’de iki ayrı üniversite hastanesinde açık kalp ameliyatı planlanan ve uygulanan 126 erişkin hasta oluşturmuştur. Veriler Hasta Tanıtım Formu, hastaların ameliyat öncesi anksiyete düzeyini belirlemek için Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği, ameliyat sonrası uyku kalitesini ölçmek için Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi ve hastaların ameliyat sonrası ağrı düzeylerini belirlemek için Sayısal Ağrı Ölçeği kullanılarak araştırmacı tarafından Temmuz 2015-Aralık 2015 tarihlerinde toplanmıştır. Veriler, SPSS 16.0 paket programında tanımlayıcı istatistik, aritmatik ortalama, t testi, Mann-Whitney U, Kruskall-Wallis ve Pearson korelasyon analizi kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırmada açık kalp cerrahisi öncesinde anksiyetenin orta düzeyde (27.28±8.48) olduğu, hastaların ameliyat sonrası orta düzeyde ağrı yaşadıkları (4.30±2.29), kötü uyku kalitesine sahip oldukları (10.27±4.23) belirlenmiştir. Hastaların ameliyata özgü kaygı puan ortalaması ile ameliyat sonrası sayısal ağrı ölçeği puan ortalaması arasında istatistiksel açıdan zayıf düzeyde pozitif yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır (r=0.318, p<0.05). Açık kalp cerrahisi geçiren bireylerin %93.7’inin (n=118) kötü uyku kalitesine sahip olduğu saptanmış olup, ameliyat öncesi anksiyete ile ameliyat sonrası uyku kalitesi arasında herhangi bir ilişki olmadığı belirlenmiştir. Sonuç: Açık kalp cerrahisi geçiren hastaların ameliyat öncesi anksiyete düzeyinin ameliyat sonrası dönemde ağrıyı etkilediği, uyku kalitesi üzerine etkili olmadığı saptanmıştır. Anahtar sözcükler: Anksiyete, açık kalp cerrahisi, uyku kalitesi, ağrı 1 THE EFFECT OF ANXIETY BEFORE CARDIAC SURGERY ON POSTOPERATIVE PAIN AND SLEEP QUALITY Eda Ayten Duman Dokuz Eylul University, Institute of Health Sciences, Department of Surgical Nursing edayten@gmail.com ABSTRACT Objective: The aim of this study was to determine the level of anxiety before cardiac surgery’ effect on post-operative pain and sleep quality. Methods: This study was descriptive and cross-sectional. The ethics committee approval and permission from patients and hospitals was obtained. The sample of the study consisted of 126 adult patients who were underwent cardiac surgery in two university hospitals in Izmir. The study data were collected between July-December 2015 using Patient Information Form, Anxiety Specific to Surgery Questionnaire (ASSQ) to evaluate of preoperative anxiety, Pittsburgh Sleep Quality Index to assess the postoperative sleep quality, and Numeric Pain Scale (NPS) was used for level of post-operative pain. Data were analyzed with descriptive statistics, mean, t test, Mann-Whitney U test, Kruskal-Wallis and Pearson correlation analysis on SPSS 16.0 software package. Results: In the study, it was determined that the open heart surgery patients have moderate levels of anxiety (27.28±8.48) prior to surgery, and they experience moderate postoperational pain (4.30±2.29) and poor sleep quality (10.27±4.23). It has been stated that there was a significant weak positive correlation between ASSQ score and post-operative NPS score (r = 0.318, p <0.05). It was found that the %93.7 of patients (n=118) who had cardiac surgery had poor sleep quality. There was no correlation between pre-operative anxiety and postoperative sleep quality. Conclusion: We concluded that pre-operative anxiety have an important role on postoperative pain, but no effect on sleep quality in cardiac surgery patients. Key words: Anxiety, open-heart surgery, sleep quality, pain. 2 1. GİRİŞ VE AMAÇ 1.1. Problemin Tanımı ve Önemi Günümüzde birçok kalp hastalığının cerrahi tedavisinde açık kalp cerrahisi en çok kullanılan yöntemlerden biridir. Açık kalp cerrahisi; koroner arter bypass greft (KABG), kalp kapaklarının değişimi ve onarımı, kalp nakli ve yapay kalp ameliyatları gibi girişimleri kapsayan, hayatta kalma ve iyilik halinin sürdürülmesine yönelik yaygın kullanılan bir tedavi şeklidir (DSÖ 2015; National Heart, Lung and Blood Institute 2015). Kalp cerrahisi içinde en sık yapılan ameliyat türü KABG olup, 2007 yılında Amerika’da 448.000 hastaya uygulanmıştır (American Heart Association 2009). Kervan, Koç, Özatik, Bayraktar ve arkadaşlarının (2011) Türkiye’deki kalp damar cerrahisi kliniklerinin dağılımı ve hizmetlerinin niteliğini inceledikleri çalışmalarında kliniklerden gelen veriler doğrultusunda 1 Ocak-31 Aralık 2009 tarihleri arasında toplam 66.105 hastaya açık kalp cerrahisi yapıldığı belirlenmiştir. Major ameliyatlardan biri olan açık kalp cerrahisi, hastaların yaşam süresini uzatmasına ve yaşam kalitesini arttırmasına rağmen hastalar için önemli bir anksiyete kaynağıdır. Cerrahi girişim; beden imajında bozulmaya, benlik saygısında azalmaya ve yaşam tarzı değişikliğine neden olan ve hayatı tehdit eden bir unsur olarak görülebilmektedir. Hastalar ölüm, çaresizlik, rol ya da görev değişiklikleri, yaşamı tehdit eden bir hastalık tanısı alma, felç olma gibi durumlarla karşılaşma nedeniyle anksiyete yaşarlar (Hernández-Palazón, Fuentes-García, Falcón-Araña, Rodríguez-Ribó ve ark. 2015; Mahdavi, Esmaeili, Heidari-Gorji, MohammadiTazeh ve ark. 2016; Rosiek, Kornatowski, Rosiek-Kryszewska, Leksowski ve ark. 2016; Tully, Winefield, Baker, Denollet ve ark. 2015). Bireyde gerilime neden olan anksiyete kontrol altına alınmadığında, psikolojik stres kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Psikolojik stres birçok hastalığa yol açabilir, var olan hastalığın daha da kötüleşmesine neden olabilir (kalp damar hastalıkları, kanser, enfeksiyon hastalıkları gibi) (Chard 2013; Kocabaşoğlu 2008; Neupane, Arora ve Rudolph 2016). Açık kalp cerrahisi uygulanan hastalarda ameliyat öncesi anksiyete düzeyi ve bu anksiyetenin ameliyat sonrası etkilerine yönelik sınırlı sayıda çalışmaya ulaşılmıştır. Bu çalışmalarda anksiyetenin daha çok KABG cerrahisi uygulanan hastalarda incelendiği ve yüksek düzeyde anksiyete görüldüğü belirtilmiştir (Asilioğlu ve Senol Celik 2004; Koivula, Tarkkaa, Tarkkab, Laippala ve ark. 2002; Navarro-Garcı´a ve ark. 2011; Sidar, Dedeeli ve İşkesen 2013). Açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların yaşadığı anksiyetenin çeşitli nedenleri 3 olabilir. Ameliyat tarihinin belirsiz olması önemli bir anksiyete nedeni olup, ameliyat öncesi anksiyetenin ameliyattan sonra azaldığı vurgulanmıştır (Fitzsimons, Parahoo, Richardson, Stringer 2003; Hoyer, Eifert, Einsle, Zimmermann ve ark 2008; Tully ve Baker 2012). Anksiyete nedenlerinden bir diğeri ölüm korkusudur. Ameliyat öncesinde yaşanan ölüm korkusunun ameliyat sırasında duyulan ölüm korkusundan daha fazla olduğu belirtilmiştir (Fitzsimons ve ark. 2003; Koivukula ve ark. 2002). Bir başka anksiyete nedeni de ağrı olup, Yıldız’ın (2011) çalışmasında (n=183) hastaların yaklaşık dörtte üçünün (%76.50) ameliyat ile ilgili anksiyete yaşadığı, hastaların ameliyat öncesi dönemde anksiyete nedenleri arasında ameliyat sonrası ağrı duymanın (%64.50) birinci sırada yer aldığı saptanmıştır. Anksiyetenin ağrı, daha fazla analjezik kullanımı, komplikasyon ve mortalite oranlarında artma gibi çeşitli sonuçları bulunmaktadır. Anksiyete, ameliyat sonrası ağrı düzeyinin yüksek olmasına ve analjezi amaçlı kullanılan ilaç miktarının artmasına neden olmaktadır (Chard 2013; Navarro-Garcı´a ve ark. 2011). Tully, Bennetts, Baker, McGavigan ve arkadaşlarının (2011) yaptığı çalışmada (n=222) ameliyat sonrası dönemde yaşanılan anksiyetenin, atrial fibrilasyon ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Başka bir çalışmada ise KABG planlanan 440 hasta beş yıl boyunca izlenmiş; hastaların ameliyat öncesi hafif düzeyde olan anksiyetesinin ameliyat sonrası mortalite riskini neredeyse iki katına çıkardığı belirlenmiştir (Tully ve ark. 2007). Açık kalp cerrahisi sonrası akut ağrı en çok rahatsızlık hissi yaratan durumlardan biridir (Ajorpaz, Mohammadi, Najaran ve Khazaei 2014; Asadizaker, Fathizadeh, Haidari, Goharpai ve ark. 2011; Eti Aslan, Badır, Karadağ Arlı ve Çakmakçı 2010; Khan, Skapinakis, Ahmed, Stefanou ve ark. 2012; Koranyi, Barth, Trelle, Strauss ve ark. 2014; Parizad, Abdolahzadeh, Mousavi-Shabestari 2014; Peric, Borzanovic, Stolic, Jovanovic ve ark. 2008; Vatansever 2009). Kalp cerrahisi hastaları insizyon boyunca interkostal sinirlerin kesilmesi ve göğüs kateterlerinin yol açtığı plevra irritasyonu nedeniyle ağrı duyarlar. Periferal ven veya arter greftinin çıkarıldığı bölgede (KABG hastalarında) insizyon ağrısı görülebilir. Ağrı gerilime yol açarak santral sinir sisteminin adrenalin salgılamasına, dolayısıyla arteriyollerin konstrüksiyonuna ve nabzın artmasına neden olmaktadır. Bu durum ard yükün artması ve kardiyak outputun azalmasına yol açmaktadır (Bucher ve Johnson 2014; Dechant 2013; Erdil ve Özhan Elbaş 2008; Higgins ve Tamayo 2013; Karadakovan ve Eti Aslan 2011). Bunun yanında hastaların yaşadığı diğer bir ağrı nedeni median sternotomidir. Sternotomi ağrısı sekiz güne kadar devam edebilmektedir. 4 Hastalarda %30-40 oranında sürekli bir ağrı görülmekte, hareketle bu oran %60-70’lere çıkmaktadır (Eti Aslan ve Çavdar 2014). Sternotomi ağrısı şiddetli bir ağrı olmakla birlikte bölgesel olup, hasta öksürdüğünde ya da derin nefes alıp verdiğinde artmaktadır (Çevik ve Zaybak 2011). Ağrı nedeniyle uyarılan sempatik sinir sistemi kalp hızını ve vasküler rezistansı arttırmakta, kardiyak outputu azaltmaktadır (Dechant 2013). Bu ağrı kontrol edilmediğinde yara iyileşmesinde gecikme, depresyon, kronik ağrı gibi istenmeyen durumlara yol açabilir (Koranyi ve ark. 2014). Bu nedenle açık kalp cerrahisinden sonra oluşan şiddetli ağrının ve ağrının neden olduğu durumların kontrol altına alınabilmesi için, hastaların ameliyat öncesi yoğun bir şekilde yaşadığı anksiyetenin tanılanarak gerekli girişimlerin yapılması cerrahi hemşiresinin önemli sorumluluklarından biridir. Açık kalp cerrahisi planlanan hastaların ameliyat öncesi yaşadığı anksiyetenin ameliyat sonrası etkilerinden biri de uyku kalitesi üzerinedir. Uyku; organizmanın tümüyle her türlü davranış ve tepkilerinin yavaşladığı, algı kapılarının kapandığı, organizmanın korumaya alındığı, merkezi sinir sisteminin ve bedenin pasif bir dinlenmeye geçtiği durumdur. Diğer taraftan beyin uykuda aktif olarak çalışmakta, nörofizyolojik bir toparlama ve onarım yapmakta, uyanık iken öğrenilenleri ayıklayıp depolamaktadır. Uykudayken beyin korteksinde etkin uyanıklık için hazırlanma süreçlerinin bulunduğu öne sürülmektedir (Öztürk ve Uluşahin 2008). Dinlenme, iyileşmenin yanında fiziksel ve mental fonksiyon için de gereklidir. Ağrı, kronik hastalıklar, gürültü, aydınlatma, sağlık çalışanlarının konuşmaları gibi uykusuzluğa neden olan birçok faktör bulunmaktadır (Ignatavicius 2013). Elitoğ, Öztürk, Menteş, Zeytun ve arkadaşları (2010) uyku ve dinlenmenin hastanedeki hastaların iyileşme sürecine etkisi ile ilgili birçok çalışma yapıldığını, ancak bunların çok azının kalp cerrahisi ile ilişkili olduğunu belirtmiştir. Bu çalışmada (n=70) hastaların %58.6’sı kalp cerrahisi sonrası uyku düzeninin değiştiğini ifade etmişlerdir. İncekara’nın (2004) çalışmasında (n=160) hastaların %54’nün uykusuzluk yaşadığı, uykusuzluk nedenleri arasında anksiyete (%59.8) ve ağrının (%54) ilk iki sırada yer aldığı belirlenmiştir. Parvan, Zamanzadeh, Dizaji, Shabestari ve arkadaşlarının (2013) çalışması (n=68) KABG cerrahisi uygulanan hastaların algıladığı en önemli stres kaynağının ağrı ve rahatsızlık hissi olduğunu göstermiştir. Anksiyetenin olumsuz etkileri çözümlenmediği sürece, ameliyat olan hastaların iyileşme sürelerinin daha kısa olması ve hastaların konforunun artmasına yönelik beklentiler istendik düzeyde karşılanamayacaktır. Bu nedenle cerrahi hemşirelerinin KABG ameliyatı 5 planlanan bireylerin ameliyat öncesi anksiyete düzeylerini belirlemesi, ameliyat sonrası dönemdeki ağrı ve uyku sorunlarını gidermeye yönelik girişimleri planlamada yardımcı olabilir. Bu noktada duyulan gereksinim, bu araştırmanın temelini oluşturmuştur. 1.2.Araştırmanın Amacı Ameliyat öncesi anksiyete düzeyi yüksek olan hastalarda ameliyat sonrası ağrı şiddeti artmakta, ağrıya bağlı olarak hastaların uyku düzeni bozulmaktadır. Dolayısıyla ağrı ve uykusuzluğun neden olduğu fizyolojik ve psikolojik etkiler, açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların daha fazla olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır (Navarro-Garcı´a ve ark. 2011). Literatürde açık kalp cerrahisi planlanan hastalarda ameliyat öncesi anksiyetenin hastaların iyileşmesini geciktirdiği, hastanede kalış süresini uzattığı ve birçok komplikasyona neden olabileceği vurgulanmıştır (Parvan ve ark. 2013; Sidar, Dedeeli ve İşkesen 2013; Tully, Baker ve Knight 2008). Yapılan bu araştırmada hastaların ameliyat öncesi anksiyete düzeyinin belirlenmesinin açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların hemşirelik bakımına katkı sağlayacağı öngörülmüştür. Ameliyat sonrası hastaların yaşadığı ağrı ve uyku problemlerinin anksiyete ile ne derece ilişkili olduğunun saptanması, bu problemlerin çözümüne yardımcı olabilir. Bu çalışmadan elde edilen bulguların hastaların ameliyat sürecini daha rahat geçirmesini sağlamakla birlikte, konu ile ilgili literatürü zenginleştireceği düşünülmektedir. Bu araştırma, açık kalp cerrahisi öncesi anksiyete düzeyinin, hastaların ameliyat sonrası ağrı ve uyku kalitesi üzerine etkisini belirlemek için yapılmıştır. 1.3. Araştırma Soruları Tanımlayıcı olan bu çalışmada aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır: 1. Açık kalp cerrahisi öncesi hastaların anksiyete puanları nedir? 2. Açık kalp cerrahisi sonrası hastaların ağrı puan ortalamaları nedir? 3. Açık kalp cerrahisi sonrası hastaların uyku kalitesi puan indeksi puan ortalamaları nedir? 4. Açık kalp cerrahisi öncesi hastaların anksiyete puan ortalamaları ile ameliyat sonrası ağrı puan ortalamaları ve uyku kalitesi indeks puanları arasında ilişki var mıdır? 5. Açık kalp cerrahisi öncesi hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklere göre anksiyete puan ortalamaları arasında fark var mıdır? 6 6. Açık kalp cerrahisi sonrası hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklere göre ağrı puan ortalamaları arasında fark var mıdır? 7. Açık kalp cerrahisi sonrası hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklere göre uyku puan ortalamaları arasında fark var mıdır? 7 2. GENEL BİLGİLER 2.1.Açık Kalp Cerrahisi Açık kalp cerrahisi göğüs kafesinin açılarak kalp kasına, kapakçıklarına, arterlerine ya da aort gibi kalbin diğer kısımlarına yapılan girişimleri içeren cerrahi işlemdir. “Açık” terimi kalbin açılması yerine, göğüs kafesinin açılması (sternotomi) anlamını taşımaktadır. Açık kalp cerrahisinde toraks açılarak kalp üzerinde işlem yapılır (National Library of Medicine 2014; National Heart, Lung and Blood Institute 2015). Açık kalp cerrahisi kalp ve akciğer fonksiyonlarının ameliyat süresince ekstrakorporeal dolaşım/Kalp akciğer (Ekstra Corporeal Circulation: ECC) makinesine bağlandığı sırada yapılan cerrahi işlemdir. Açık kalp cerrahisinde kalbin ve akciğerlerin fonksiyonlarını durdurmak ve içindeki kanı boşaltmak gerekir. Kalp akciğer makinesi (ECC); pompa oksijenatör, kan rezervuarı, arteriyel filtre, ısı düzenleyici, arteriyal ve venöz kanülden oluşmaktadır. Açık kalp cerrahisinin en büyük avantajı hareketsiz ve kansız ortamda doğrudan kalbe girişimde bulunulabilmesidir (Erdil ve Özhan Elbaş 2008; Pierson 2013). Açık kalp ameliyatı uygulanan hasta ameliyathaneye alındıktan sonra venöz ve arteriyal kateterler yerleştirilir. Isı ölçmek için rektum ya da özofagusa ısıölçer, idrar takibi için mesaneye foley kateter yerleştirilir. Sternotomi yapıldıktan sonra hasta heparinize edilerek ekstrakorporeal dolaşım makinesine bağlanır. Hasta 32-33oC’ye kadar soğutularak hipotermi sağlanır. Hipotermi sağlandıktan sonra kalp durdurulur. Böylece cerrah çalışmayan bir kalp üzerinde, sessiz ve işlem bölgesini açıkça görebildiği bir şekilde çalışma imkanı bulur. Cerrahi girişimin bitiminde hasta ısıtılır ve aorta klembi kaldırılarak kalp çalıştırılır. Kalbin çalışması düzenli olunca hasta makineden çıkarılır (Buket, Engin, Uç ve Ayık 2013; Erdil ve Özhan Elbaş 2008; Higgins RSD ve Tamayo AP 2013). Açık kalp cerrahisi kapsamında ele alınan ameliyatlar; KABG, Aort Kapak Değişimi/Onarımı, Mitral Kapak Değişimi/Onarımı, Kalp Transplantasyonu, ventrikül destek cihazı implantasyonu ve pediatrik kalp cerrahisini kapsamaktadır (National Library of Medicine 2014). Yetişkinler arasında en sık yapılan kalp cerrahisi türü KABG ameliyatıdır. Kalp cerrahisinde amaç, kalp ile ilgili sorunları düzeltmektir (National Heart, Lung and Blood Institute 2015; Pierson 2013). Ameliyat başarısı oldukça yüksektir ve bu sebeple ameliyat sonrasında hastaların semptomları azalmakta, yaşam kaliteleri yükselmekte ve yaşam şansları 8 artmaktadır (National Heart, Lung and Blood Institute 2015; Bucher ve Johnson 2014; Badır ve Demir Korkmaz 2014; Sorensen ve Wang 2009). Koroner arter bypass greft cerrahisi, KAH’da medikal tedaviye cevap veremeyen, üç ya da daha fazla koroner arteri veya sol ana koroner dalında tıkanma olan hastalarda ve perkütan yöntemlerle tıkanıklığın açılamadığı durumlarda uygulanmaktadır. İşlem sırasında tıkalı olan koroner arterin distal kısmından aorta greftleme yapılarak kan akışı sağlanmaktadır. Bu greftler en sıklıkla internal mamarian arter, safen ven, gastroepiploik arter, radial arter ve inferior epigastrik arterdir. Hastadaki tıkalı arter sayısına göre bir ya da daha fazla greft kullanılabilmektedir (Bucher ve Johnson 2014; Hillis, Smith, Anderson, Bittl ve ark. 2011). Safen ven internal mamarian arterden sonra en sık kullanılan grefttir. Bu greftin kullanıldığı hastalarda sternotomi insizyonuna ilave olarak safen venin çıkarıldığı alt ekstremitede, safenin uzunluğa göre insizyon alanı bulunmaktadır. Koroner arter bypass greft ameliyatı açık kalp cerrahisi, minimal invaziv cerrahi ya da kalp akciğer makinası kullanılmadan off pump olarak uygulanabilmektedir (Avrupa Kardiyoloji Derneği 2013; Badır ve Demir Korkmaz 2014; Cohn 2010; Hillis ve ark. 2011). Kapak hastalıklarında darlık, yetmezlik ya da prolapsus söz konusudur. Cerrahi tedavisinde ise genellikle kapağın tamiri ve kapağın değişimi şeklinde yapılmaktadır. Kapak tamir yöntemleri valvüloplasti, anüloplasti ve valvülotomidir (Avrupa Kardiyoloji Derneği 2012). Kapak ameliyatları tüm kalp kapaklarında uygulanabilmektedir. Kapak değişimi yapılmışsa hastaya biyolojik ya da mekanik kapak takılır. Mekanik kapaklar ömür boyu antikoagülan tedavi gerektirdiği için, protez kapak seçimi yapılırken hastanın komorbit durumu ve yaşı göz önünde bulundurulur (Bucher ve Johnson 2014). Tüm kapak değişim cerrahileri genel anestezi altında ve ECC makinesi kullanılarak yapılmaktadır. Kapak onarımı ise açık kalp cerrahisi ya da minimal invaziv cerrahi şeklinde uygulanabilmektedir (Vahanian ve ark. 2013). Açık kalp cerrahisi yöntemiyle kapak cerrahisi gerçekleşen hastalarda sternotomi bulunmaktadır. Koroner arter hastalığına insidansı kapak hastalıklarına göre toplumumuzda daha sık olduğundan, KABG ameliyatı ülkemizde daha fazla sayıda yapılmaktadır. Kervan ve arkadaşlarının (2011) çalışmasında 1 Ocak 2009-31 Ocak 2009 tarihinde Türkiye’de, kapak cerrahisi uygulanan hasta sayısı 10.091 olarak saptanmıştır. Aynı çalışmada invaziv girişim yapılan koroner kalp hasta sayısı 196.218 olarak saptanmış olup, bu hastaların 48.227’sine KABG cerrahisi uygulanmıştır. 9 2.2. Anksiyete Hastaneye yatan birçok kişide meydana gelen bir durum olan anksiyete; evrensel, ilkel, hoş olmayan bir gerginlik ve endişe duygusudur. Bu duygu fizyolojik, psikolojik ve davranışsal belirtilerin eşlik ettiği hoş olmayan gerginlik, kaygı ve tedirginlik hissi ya da yaygın bir korku hissi veya açıklanamayan rahatsızlık olarak tanımlanmaktadır (Öz 2014). Aynı zamanda anksiyete rahatsızlık veren gerginlik duygularını azaltmak için insanları harekete geçiren ya da değişiklik yapmaya yönlendiren önemli bir davranış motivatörüdür. Anksiyetenin kaynağı sıklıkla belirli değildir veya birey tarafından bilinmemektedir (Sarıkoç ve Demiralp 2014). Birey, olaylar veya durumlar karşısında hafif bir tedirginlik duygusundan panik derecesine kadar değişik yoğunluklarda anksiyete yaşayabilir. Etkili girişimleri planlayabilmek için hastaların yaşadığı anksiyetenin düzeyini belirlemek gerekir (Santos Martins ve Oliveira 2014; Taşdemir, Erakgün, Deniz ve Çertuğ 2013). Hafif düzeyde anksiyete baş etmede artma, artan merak, tetikte olma, eksiksiz mantıklı düşünme, artmış uyanıklık gibi özelliklere sahipken; orta düzeyde anksiyetede seçici dikkatsizlik, ağız kuruluğu, çarpıntı, artmış solunum hızı, nabızda artma, kas gerginliği, amaçsız aktivite gibi özellikler bulunmaktadır. Şiddetli düzey anksiyete yaşandığında ise yüksek düzeyde çarpıtılmış algı ve bilişsel fonksiyon, yaklaşan ölüm hissi, hiperventilasyon, kaba motor tremorlar, uyuşukluk, mide bulantısı, baş ağrısı, baş dönmesi gibi özellikleri vardır. Panik düzeyde anksiyete durumunda tablo daha da ciddileşir ve dispne, göğüs ağrısı, görsel alanın bozulması, aklını yitirme hissi, ölüm korkusu, duygusal acı, inkontinans ve kusma görülmektedir. Hafif veya orta düzey anksiyete genellikle fizyolojik fonksiyonları hızlandırırken, şiddetli anksiyete yavaşlatabilir. Uzun süreli panik işlev görmede felce neden olabilir ve bazen ölümle sonuçlanabilir (Kocabaşoğlu 2008; Öz 2014). Cerrahi işlem uygulanacak olan hastalarda sıklıkla izlenen genel psikolojik faktörler anksiyete, korku ve umutsuzluk olarak sıralanır. Ameliyat girişimi hastaların yaşamını yitirme, sakat kalma, ağrı hissetme, bağımsızlığını kaybetme, yardım alamama, kendisine ve ailesine yeterli olamama gibi korkular yaşamasına neden olabilir (Aksoy 2012; Yılmaz 2016). Cerrahi girişimin hastanın beklentilerini karşılayamayacak olması ve olumsuz sonuçlanabileceği düşüncesi anksiyeteye yol açar (Aksoy 2012). Ameliyat öncesi dönemde anksiyete ameliyatın türüne, anksiyetenin etkilerinin anlaşılmasına, beklentilerin karşılanmasına, olası sonuçlara, tutulan organ ve sistemlere, ameliyatın zorluk ve risk derecesine, hastanın buna ilişkin önyargılarına ve kişilik sonuçlarına göre değişebilmektedir (Aksoy 2012; Cimilli 2001). Kalp 10 ve akciğer hastalıklarında anksiyete belirtileri sık görülmektedir. Kalbin sembolik anlamı kalbine müdahale edilecek hastalarda ölüm korkusunu, dolayısıyla ameliyat öncesi anksiyete riskini artırır. Ameliyat kararı ve bekleme süreci çoğu hastada tedaviyi aksatmayacak ölçüde anksiyeteye neden olur (Cimilli 2001). Anksiyete bireyin stres durumunun artmasına neden olarak fizyolojik süreçleri olumsuz yönde etkiler. Akut stres sistolik ve diyastolik kan basıncını arttırır. Miyokard iskemisini önlemek için miyokardın oksijenlenmesini ve koroner perfüzyonu azaltır (Pignay Demaria, Lesperance, Demaria, Frasure-Smith ve ark. 2003). Panik atak gibi akut anksiyete durumlarında hiperventilasyon yaygın olarak görülür ve bu da koroner arter spazmına ya da aritmilere yol açar (Ulaş, Çağlı, Lafçı, Gedik ve ark. 2007). Anksiyete otonom sinir sistemini harekete geçirerek koroner arter hastalığı (KAH) belirtilerinin daha da artmasına neden olabilir (Tully ve Baker 2012). Bununla birlikte anksiyete yara iyileşmesinde gecikmeye, enfeksiyon riskinin artmasına, anestezik maddelerin daha yüksek dozda verilmesine ve iyileşme sürecinin gecikmesine neden olmaktadır (Bradt, Dileo ve Shim 2013; Rosenberger, Jokl ve Ickovics 2006). Anksiyetenin hastanın psikolojisi ve yaşam kalitesi üzerine de etkilerinin olduğu çalışmalar ile ortaya konmuştur. Sidar, Dedeli ve İşkesen’in (2012) açık kalp cerrahisi öncesi ve sonrası hastaların (n=81) anksiyete ve ağrı distresini inceledikleri çalışmada; ameliyat sonrası dönemde hastaların ameliyatla ilgili olumlu görüşlerinin bulunduğu belirlenmiştir. Hastalar kendilerini ve kalplerini yenilenmiş gibi hissettiklerini, bundan sonraki yaşamlarını daha iyi geçireceklerini umduklarını, belirtilerin sıklığı ve şiddetinin kontrol altına alındığını düşündükleri için kaygılarının ve ağrı distresinin de azaldığını açıklamışlardır. Göğüs ağrılarının şiddeti ve sıklığının azaldığı, ağrının niteliğinin değiştiği veya gerekli durumlarda analjeziklerle kontrol altına alındığı için anksiyete ve ağrının azaldığı saptanmıştır. Tully, Baker ve Knight (2008) yaptıkları retsospektif çalışmada (n=440) beş yıl boyunca hastaları anksiyete ve depresyon açısından izlemiş; orta düzeydeki anksiyetenin mortalite riskini neredeyse iki kat arttırdığını belirtmişlerdir. Cserép, Losoncz, Balog, Szili-Török ve arkadaşlarının (2012) ameliyat öncesi anksiyete ve eğitim düzeyinin mortalite üzerine etkisini on yıl boyunca inceledikleri çalışmada (n=180), ameliyat öncesi anksiyetenin mortalite ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Douki, Vaezzadeh, Shahmohammadi, Shahhosseini ve arkadaşlarının (2011) KABG hastalarında ameliyat öncesi ve sonrası anksiyete durumları ile anksiyete ve yaşam kalitesi arasındaki ilişkiyi inceledikleri çalışmada (n=187), ameliyat öncesi ile ameliyat sonrası 11 anksiyete durumu arasında olumlu yönde ilişki (p=0.000) saptanmıştır. Ameliyat öncesi anksiyete ile ameliyat öncesi mental sağlık arasında ise olumsuz ilişki (p=0.000) belirlenmiştir. Tully ve arkadaşlarının 2007 yılında yaptıkları çalışmada 226 hasta ameliyat öncesi ve sonrası dönemde anksiyete, depresyon ve genel stres yönünden incelenmiştir. Ameliyat sonrasında hastaların %24.82’inde atrial fibrilasyon gelişmiş olup, bu durumun anksiyete ile ilişkili olduğu belirtilmiştir. Cerrahi kliniklerindeki hastaların yaşadığı anksiyetenin sıklıkla ameliyat öncesi dönemde olduğu görülmektedir. Tully ve Baker (2012) ameliyat öncesi dönemde yaşanan ölüm korkusu ve anksiyetenin daha şiddetli ve yaygın olduğunu vurgulamıştır. Detroyer, Dobbels, Verfaillie, Meyfroidt ve arkadaşlarının 2008 yılında yaptıkları çalışmada (n=104) kalp cerrahisi uygulanan hastaların %55.8’nin ameliyat öncesi dönemde anksiyete yaşadığı, %25.2’sinde hafif, orta veya şiddetli düzeyde yaygın anksiyete belirtilerinin olduğu saptanmıştır. NavarroGarcı´a ve arkadaşlarının (2011) çalışmasında (n=100) ise açık kalp cerrahisi hastalarının %32’sinin ameliyat öncesinde anksiyete yaşadığı, yaşanan bu anksiyetenin ameliyat sonrası ağrıyı ve analjezik tüketimini arttırdığı belirlenmiştir. Koivula, Tarkkaa, Tarkkab, Laippala ve arkadaşlarının (2002) çalışmalarında (n=171) KABG hastalarının anksiyete düzeyleri ameliyat öncesi evde, hastanede ve ameliyattan üç ay sonra ölçülmüş olup, en yüksek anksiyete düzeyinin ameliyat öncesi dönemde olduğu belirtilmiştir. Bu dönemde yaşanan anksiyete nedenleri çeşitlilik göstermektedir. Ameliyat öncesi anksiyete nedenleri arasında kadın olmak, ameliyat gününü beklemek, ameliyat sonrasında oluşacak ağrı ve rahatsızlık hissi, normal hayat tarzına dönememe korkusu bulunmaktadır. Kadınlar ameliyat öncesi dönemde anksiyeteye eğilimli olup, yaşlı hastaların taburculuk sonrasına dair anksiyetelerinin daha fazla olduğu belirtilmiştir (Gallagher ve McKinley 2007). Fitzsimons ve arkadaşlarının (2003) yaptıkları KABG bekleme listesindeki hastaların anksiyetelerinin belirlenmesine yönelik kalilatif çalışmada; hastaların anksiyete nedenleri arasında belirsizlik, göğüs ağrısı, ameliyat korkusu, fiziksel aktivite ve aldığı bakımdan memnun olmama durumu ilk beş sırada yer almıştır. Ameliyat tarihinin belirli olmaması da hastalar için yüksek düzeyde anksiyete kaynağı olabilir (Koivula ve ark 2002). Hastalara uygulanan girişimler, anksiyetenin azaltılmasına yardımcı olmaktadır. Koivula ve arkadaşlarının (2002) çalışmalarında (n=193) sosyal desteği yüksek olan KABG’li hastaların daha az düzeyde anksiyete ve korku yaşadığı, özellikle hemşirelerden profesyonel 12 destek alan hastaların anksiyete düzeylerinin azaldığı vurgulanmıştır. Ameliyat öncesi verilen eğitim hastaları memnun etmekte ve anksiyete düzeylerini azaltmaktadır (Asilioglu, Senol Çelik 2003). Hemşireler iletişime açık olmalı ve hastaların kaygılarını ifade etmelerine olanak tanımalıdırlar. Psikolojik stres riski olan hastaların değerlendirilmesinde anksiyete ve korku algısının belirlenmesi oldukça önemlidir. Hastaların stres ile başa çıkmasına yardımcı olunmalıdır (Shabestari ve Parizad 2014). Yapılan çalışmalar cerrahi kliniklerde yatan hastaların anksiyete bozukluğu açısından risk altında olduğunu göstermektedir (Oflaz ve Varol 2010; Okanlı, Özer, Çevik Akyıl ve Koçkar 2006). Bu nedenle cerrahi kliniklerinde yatan hastalar hekim, hemşire, psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarından oluşan profesyonel bir ekip tarafından psikososyal açıdan desteklenmelidir. Özellikle hastalarla birebir ilişki içinde olan hemşirelerin bu konuda duyarlı olmaları için bilgilendirilmeleri önerilmektedir (Okanlı, Özer, Çevik Akyıl ve Koçkar 2006). 2.3. Ağrı Açık kalp cerrahisi geçiren bireyin yaşadığı güçlüklerden biri de ameliyat sonrası ağrıdır. Uluslararası Ağrı Birliği tarafından “vücudun herhangi bir bölgesinden kaynaklanan, kuvvetli bir doku hasarına bağlı olan ya da doku hasarı olmaksızın ortaya çıkan, hoş olmayan öznel bir duyum ve duygu” olarak tanımlanmıştır. Ağrı karmaşık, çok boyutlu ve bireylerin acı çekmesine sebep olan, yaşam kalitesini azaltan bir deneyimdir (Kindler ve Polomano 2014). Akut ağrı ani olarak doku hasarı ile başlayan, neden olduğu lezyon ile arasında yer, zaman, şiddet açısından yakın ilişkinin olduğu, yara iyileşme sürecinde giderek azalan ve kaybolan bir ağrı şeklidir (Eti Aslan ve Uslu 2014). Akut ağrı türlerinden biri olan cerrahi ağrıda ise cerrahi yara sebebiyle oluşan otonomik, psikolojik ve davranışsal yanıtların hoş olmayan duyusal, duygusal ve mental deneyimlerle birleşiminden oluşur (Kehlet ve Özmen 2012). Cerrahi ağrı cerrahi girişim sırasında açığa çıkan kimyasal maddelerin sinir uçlarını uyarması ya da basınç, kas spazmı ve ödem nedeniyle doku kanlanmasının bozulduğu durumlarda oluşan doku iskemisine bağlı olarak gelişir (Akyolcu 2012). Deri ve cilt altı dokular insizyon ve ameliyat sırasındaki retraksiyon nedeniyle ile travmaya uğrar. Bazı durumlarda ağrı beklentisi anksiyete ve korku yaratır, kas tonüsünü ve spazmını arttırmaktadır. Ameliyat sırasında verilen pozisyon, hastaya kullanılan endotrakeal tüp ve kateterler ağrıya neden olabilir. Derin solunum, öksürük, hareket etme, yürüyüş gibi durumlar insizyon yerinde gerilime yol açarak ağrıyı arttırabilir (AlOtaibi ve El-Sobkey 2015; Gardner, Elliott, Gill, Griffin M ve ark. 2005; Hoch 2014; Khan, Skapinakis, Ahmed, Stefanou ve ark. 2012; Mello, Rosatti ve Hortense 2014; 13 Milgrom ve ark. 2004; Parry, Watt-Watson, Hodnett, Tranmer ve ark. 2010; Sattari, Baghdadchi, Kheyri, Khakzadi ve ark. 2013). Cerrahi hastalarında beklenen diğer ağrı nedenleri arasında hastanın cerrahi girişimi kabul etmemesi, önceki ağrı ve cerrahi deneyimleri yer almaktadır (Eti Aslan ve Çavdar 2014). Ağrı hastanın tüm yaşamını etkilediği için birçok soruna neden olabilir. Anksiyete, korku, fiziksel hareketlerde azalma, güçsüzlük, uyku örüntülerinde bozulma, günlük bakımını yapamama gibi sorunlara yol açabilir (Eti Aslan 2011; Eti Aslan, Demir Korkmaz, Karabacak 2012). Ameliyat türleri içinde kalp cerrahisi girişimleri hastaların şiddetli düzeyde ağrı yaşamasına neden olan ameliyatlardan biridir (Khan, Skapinakis, Ahmed, Stefanou ve ark. 2012; Parizad, Abdolahzadeh, Mousavi-Shabestari 2014; Parry ve ark. 2010; Peric, Borzanovic, Stolic, Jovanovic ve ark. 2008; Vural 2006; Tamdoğan 2015). Kalp cerrahisi hastaları insizyon hattı boyunca interkostal sinirlerin kesilmesi ve göğüs kateterlerinin yol açtığı plevra irritasyonu nedeniyle ağrı duyarlar. Koroner arter bypass greft yapılan hastalarda periferal ven ya da arter greftinin çıkarıldığı bölgede insizyon ağrısı görülebilir (Badır ve Demir Korkmaz 2014). Akut sternotomi ağrısı karmaşık bir yapıya sahiptir (Mazzeffı ve Khelemsky 2011). Sternotominin neden olduğu ağrı gerilime yol açarak sempatik sinir sistemini aktive eder. Bu süreçte ağrı santral sinir sisteminin adreanalin salgılamasına dolayısıyla arteriyollerin konstrüksiyonuna neden olur. Sonuçta kalp hızı, vasküler rezistans ve nabız artar. Bu durum ardyükün artmasına ve kardiyak outputun azalmasına yol açar (Badır ve Demir Korkmaz 2014; Dechant 2013; Eti Aslan ve Çavdar 2014). Bir yandan doku hasarı ve inflamasyona bağlı ağrı oluşurken bir yandan sternal retraksiyon, göğüs tüpleri ve mediastinal tüpler sternotomi ağrısına katkıda bulunurlar (Mazzeffı ve Khelemsky 2011). Hasta keskin, yanıcı ve acılı bir ağrı tanımlar. Açık kalp ameliyatlarında sonra görülen sternotomi ağrısı sınırlı bir bölgede ve genellikle sekiz gün sürmektedir. Hasta derin nefes aldığında ya da öksürdüğünde artmaktadır (Dechant 2013; Eti Aslan ve Çavdar 2014). Ağrıyı arttıran bir diğer faktör de hastanın hareket etmesidir. Sürekli sternotomi ağrısı %30-40 iken, bu ağrı hareket sırasında %60-70’lere kadar çıkmaktadır (Eti Aslan ve Çavdar 2014). Yapılan çalışmalarda sternotomi ağrısının çeşitli özellikleri ortaya konmuştur. Bjørnnes, Rustøen, Lie, Watt-Watson ve arkadaşlarının 2014 yılında yaptıkları çalışmada (n=371) ilk dört gün içinde hastaların %85’inin orta düzeyden ciddi düzeye (sayısal ağrı puanı≥4/10) kadar ağrı yaşadıkları ve hastaların %70’inin sternotomi bölgesinde ağrı tanımladığı belirtilmektedir. Mello, Rosatti ve Hortense 2014 yılında (n=48) kalp cerrahisi sonrası hastaların dinlenme ve aktivite sırasındaki ağrı durumlarını 14 incelemişlerdir. Bu çalışmada ameliyat sonrası ağrı dinlenme sırasında hafif düzeyde olup zamanla azalmıştır. Ameliyat sonrası birinci ve ikinci günde orta düzeyde olan ağrı üçüncü günden itibaren azalmaya başlamıştır. Öksürükle oluşan ağrı ameliyat sonrası altıncı günden itibaren azalma göstermiştir. En çok ağrı tarif edilen bölge sternum olarak vurgulanmıştır. Nerbass, Feltrim, De Souza, Ykeda ve arkadaşlarının (2010) yaptığı çalışmada ise (n=40) hastaların en fazla ağrı tanımladığı bölgeler göğüs, omuz ve sırt olarak belirtilmiştir. Sethares, Chin ve Costa’nın (2013) KABG sonrası ilk 12 hafta ağrı durumunu inceledikleri çalışmada hastanedeki yatış sırasında ağrı düzeylerinin en yüksek olduğu, en çok öksürme ve uyku sırasında ağrı yaşandığı saptanmıştır. Çalışmada hastaların en çok ağrı tanımladığı bölge (%61) sternum olarak belirtilmiştir. Kamalipour, Vafae, Kazemi ve Khademi’nin (2011) internal mamarian arter grefti ve diğer açık kalp cerrahisinde (safen ven ve kapak ameliyatları) sternotomi sonrası kronik ağrı varlığını inceledikleri çalışmada (n=188), internal mamarian arter greftinin kullanıldığı hastaların daha şiddetli ağrı yaşadığı belirtilmiştir. Gardner, Elliott, Gill, Griffin ve arkadaşlarının (2005) kardiyotorasik cerrahi uygulanan hastaların (n=8) ağrı deneyimlerini inceledikleri nitel araştırma bulguları hastaların altı ay boyunca çeşitli düzeylerde ağrı yaşadıklarını, günlük yaşamlarına tam olarak dönemediklerini ve taburculuk sonrası ağrılarının hastane sürecine göre azaldığını göstermektedir. Lahtinen’in çalışmasına göre (2012) KABG yapılan hastaların (n=213) ameliyat sonrası ağrı yaşama oranları dinlenme sırasında %48, öksürme sırasında %78 ve hareketle %62’dir. Ameliyattan bir yıl sonra (n= 186) hastaların %14’ü hafif düzeyde tekrarlayan ağrı tanımlar iken, %3’ü ciddi düzeyde ağrısı olduğunu bildirmiştir. Milgrom ve arkadaşlarının (2004) yaptıkları çalışmada (n=705) hastaların en çok öksürme, hareket etme, yatakta dönme ve spirometre kullanımı sırasında ağrı yaşadığı, göğüs tüpleri çıkarıldıktan sonra ağrı düzeyinin azaldığı belirtilmiştir. Eti Aslan, Badır, Karadağ Arlı ve Çakmakçı’nın (2010) 300 hastanın açık kalp cerrahisi sonrası ağrı durumlarını inceledikleri çalışmalarında hastaların sırasıyla en çok göğüs tüplerinin çekilmesi, endotrakeal aspirasyon, pansuman değişimi ve yatakta pozisyon değişimi sırasında ağrı yaşadıkları saptanmıştır. Yapılan bir çalışmada (n=100) açık kalp cerrahisi sonrasında yoğun bakım ünitesinde mekanik ventilatöre bağlı iken işlemsel ağrı düzeyleri incelendiğinde hastaların en yüksek düzeyde ağrıyı endotrakeal aspirason sırasında yaşadığı saptanmıştır (Vatansever 2009). Ağrı kişiden kişiye kültürden kültüre farklılık gösterir. Bir kişi için dayanılmaz bir ağrı oluşturan uyaran, diğer bir kişi tarafından rahatlıkla tolere edilebilir (Kaptan ve Dedeli 2012). 15 Ağrı etkin bir değerlendirme ve yönetim gerektiren çok boyutlu ve karmaşık bir olgudur. Tüm yaş gruplarında ortaya çıkan evrensel bir deneyim olup, kişilerin tedavi arayışlarının en yaygın nedenidir (Kutlu 2014). Ağrı tedavisi multidisipliner ekip yaklaşımını gerektirir (Çöçelli, Bacaksız ve Ovayolu 2008; Mazzeffı And Khelemsky 2011; Parizad, Abdolahzadeh, MousaviShabestari 2014; Rodrıguez 2015). Bu ekibin vazgeçilmez üyesi hemşire olup, hastayla en sık temas eden kişi olarak hemşire ağrı yönetiminde genellikle en büyük etkiye sahiptir. Felsefesi hastayı rahatlatmak üzere kurulmuş hemşirelik mesleğinde ağrı yönetiminde hemşirenin rolü; ağrının nedenlerini, özelliklerini ve ağrı kontrolünü etkileyen faktörleri belirlemek, ağrıyı tanımlamak, ağrının hasta ve ailesi üzerindeki etkisini doğru bir şekilde değerlendirmek, mevcut kaynakları kullanarak ağrıyı hafifletmek ve iyileşmeyi hızlandırmaktır (Çöçelli, Bacaksız ve Ovayolu 2008; Kutlu 2014). Ağrı kontrolünde hemşirenin rolünü diğer ekip üyelerinden ayıran ve önemli kılan; hemşirenin hasta ile diğer ekip üyelerinden daha uzun süre birlikte olması, hastanın önceki ağrı deneyimlerini ve baş etme yöntemlerini öğrenmesi ve gerektiğinde bunlardan yararlanması, ağrı ile başa çıkma stratejilerini hastaya öğretmesi ve rehberlik yapması, planlanan analjezik tedavisini uygulaması ve sonuçlarını izlemesi, empatik yaklaşımda bulunması ve sempati sağlamasıdır (Dechant 2013; Eti Aslan ve Çavdar 2014). Hastalar ağrıya ve yapılan girişimlere verdikleri yanıt ve ağrının giderilmesine ilişkin kişisel tercih ve beklentileri açısından büyük bir değişkenlik gösterirler. Dolayısıyla ağrı yönetimine yönelik katı ve kesin reçeteler söz konusu değildir. Etkin bir ağrı yönetim programında ağrının yoğunluğu ve iyileşme değerlendirilmeli, düzenli aralıklarla ağrı tanılama yapılmalıdır. Ağrı yönetiminde göz önünde bulundurulacak yöntemler seçilirken hastanın tercihlerine saygı duyulmalıdır. Hasta ile sağlık çalışanları arasında olumlu ilişkilerin oluşturulması başarılı ağrı kontrolünün önemli bir bileşenidir. Hastalar ağrı kontrolüne ilişkin seçenekler hakkında çeşitli verilerin mevcut olduğu, ayrıca endişe ve tercihlerini tedavi ekibiyle tartışabilecekleri konusunda bilgilendirilmelidir (Kutlu 2014). Ağrı kişiye özgü bir belirtidir ve hastalar sağlık profesyonellerinin düşündüklerinden daha fazla bu durumu yaşamaktadırlar (Chard 2013). Amerikan Ağrı Cemiyeti (2003) Amerikan sağlık sistemi kapsamında giderilemeyen ağrının en sık rastlanan nedeninin tıbbi personelin ağrı ve ağrı giderme süreçlerinin değerlendirememesi olduğunu bildirmiştir (Kutlu 2014). Bu nedenle hastanın ağrı ifadesine ve ağrı göstergesi olan davranışlarına karşı duyarlı olunmalıdır (Eti Aslan, Badır, Karadağ Arlı ve Çakmakçı 2010; Vatansever 2009). Hastanın ağrı bildirimi ile davranışları arasında uyumsuzluk olabilir. Örneğin hasta sayısal ağrı ölçeğine göre ağrısını sekiz olarak 16 tanımlarken gülüp yürüyebileceği gibi, ağrısını iki olarak bildiren bir hastada taşikardi, terleme gibi belirtiler görülebilir. Bu fark baş etme mekanizmalarının çok iyi kullanımı ile ilgili olabilir. Hasta çeşitli nedenlerle ağrıyı reddebilir ya da gerektiğinde verilecek olan analjeziğin sadece şiddetli ağrıda verileceğini düşünebilir (Eti Aslan ve Çavdar 2014). Hastalar cerrahi girişim uygulanması nedeni ile ağrıyı doğal karşılayabilir (Garner ve ark. 2005). Cerrahi hemşiresinin amacı hastayı cerrahi girişimin ortaya çıkaracağı stresle ve ağrı ile baş edebileceği en iyi duruma getirmektir. Bu bağlamda cerrahi hemşiresinden beklenen hastanın stresle baş edebileceği en iyi duruma getirilmesi için psikolojik ve fizyolojik hazırlık yapması, cerrahi girişim ile neredeyse özdeşleşmiş olan ameliyat sonrası ağrının kontrol altına alınmasında tedaviye etkin olarak katılması, sonuçlarını izlemesi, ilaç dışı ağrı kontrol yöntemlerini kullanabilmesi ve ağrıyı yaşanabilir sınırlar içinde tutarak olası komplikasyonları önleyebilmesidir (Eti Aslan ve Çavdar 2014; Rodrıguez 2015). Akut ağrının nabız, kan basıncı, solunum hızı ve terlemede artma, uykusuzluk, inleme ve ağlama gibi belirtileri vardır. Hemşire ağrının fizyolojik ve davranışsal belirtilerine karşı duyarlı olmalı, analjezik uygulamadan önce ve sonra ağrı değerlendirilmesi yapmalıdır (Bjørnnes ve ark. 2014; Chard 2013; Kindler ve Polomano 2014). Akut ağrı nedenlerinden birisi olan cerrahi ağrıda hastaların yalnızca %30-50’sinde yeterli analjezi sağlanabilmektedir. Günümüzde geçirilemeyen ağrıya yönelik yapılan girişimler hala oldukça yetersiz kalmakta hastaların büyük bir kısmının ağrılarının geçirilemediği bilinmektedir. Hastanın acı çekmesine izin vermek etik bir yaklaşım olamamakla birlikte, ağrı iyileşme sürecini olumsuz etkilemekte, mortalite ve morbidite oranını, bakım maliyetini arttırmaktadır. Geçirilemeyen ağrı ameliyat sonu pulmoner işlevlerin gerilemesi, cerrahi kesi yerinin diyafragmaya yakınlığı ile doğru orantılıdır. Bu nedenle toraksa uygulanan cerrahi girişimlerden sonra ağrı, derin inspiryum ve öksürüğü kısıtlamakta buna bağlı olarak da hipoksi, atelektazi, akciğer enfeksiyonu gibi komplikasyonlara zemin hazırlamaktadır. Ağrısı olan hastada akciğerlerin vital kapasitesi azalır. Ağrıya karşı oluşan nöroendokrin yanıt sonucu kalbin iş yükü ve miyokardın oksijen tüketiminin artması ve özellikle KAH olan hastalarda anjinal ağrılara ve aritmilere neden olabilir. Ağrının oluşturduğu stres ve sempatik aktivite sonucu endokrin sistemde glikoz dengesinde bozukluklar, negatif nitrojen dengesi ortaya çıkmaktadır. Ağrı nedeniyle oluşan hareketsizlik, kan akımının azalması venöz staza ve tromboembolik komplikasyonlara neden olmaktadır. Ağrı aynı zamanda anksiyeteye yol açmaktadır. Anksiyete ise kas tonüsünü arttırır. Artan kas tonüsü de oksijen tüketimi ve laktik asit üretimini arttırır ve ağrının şiddetlenmesine 17 neden olur. Giderilemeyen ağrı aynı zamanda mesane ve üretra hipomotilitesine yol açarak idrar yapmayı güçleştirebilir. Ağrıya karşı nöroendokrin yanıt sonucu katekolamin hormonların sekresyonları ise azalır. Bu değişiklikler sonucu sodyum ve su retansiyonu oluşur ve buna bağlı olarak kan basıncı yükselir (Cogan 2010; Eti Aslan ve İçli 2014; Eti Aslan ve Uslu 2014). Açık kalp cerrahisi geçiren hastalarda ağrı değerlendirmesi, ağrının yönetimi, komplikasyonların önlenmesi, iyileşmenin sağlanması açısından oldukça önemlidir (Mello, Rosatti ve Hortense 2014). 2.4. Uyku Biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel gereksinimleri olan insanın varlığını sürdürebilmesi için temel gereksinimlerin karşılanması gerekir. Bu temel gereksinimlerden biri de uykudur (San Türgay 2015). Uyku; organizmanın çevreyle iletişiminin, farklı şiddetli uyarılarla, geri döndürebilir biçimde geçici, kısmi ve periyodik olarak kaybolması durumudur (Landis ve Heitkemper 2014). Başka bir tanıma göre uyku; dokunma, ışık ve duyma gibi duyusal uyaranlar tarafından uyanabilen bireyin bilinç kaybı yaşamasıdır (Bilge 2014). Uyku; bireylerin yaşam kalitesini ve sağlığını etkileyen, temel ve aynı zamanda vazgeçilmez günlük yaşam aktivitelerinden biri olup fizyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları olan bir kavramdır. Aynı zamanda aktif bir inhibasyon sürecidir (San Türgay 2015). Uyku sırasında bireyin farkındalığı azalmakta, çevresel değişimlerin farkında olmasa da kolayca uyarılabilmektedir (Landis ve Heitkemper 2014). Uykunun dış uyaranlara cevap verebilen, birbirinden farklı özellikleri olan evreleri mevcuttur. Bu evrelere giriş/kalış sürelerinin düzenli bir ritmi vardır ve kolayca geri dönebilir bir durumdur. Dolayısıyla uyku; düzenli, tekrarlayan ve kolayca geri dönebilen, uyanıklıkla karşılaştırıldığında dış uyaranlara yanıt eşiğinin yüksek olduğu ve göreceli olarak hareketsizlikle belirli bir durumdur (San Türgay 2015). Uyku geçici olarak çevreden algısal kopma ve yanıtsızlık durumu olarak ortaya çıkar. Dinlenme ile birey uyanık ve kendi çevresinin farkında olur. Dinlenme ile vücudun sadece bir bölümü ya da tamamı rahatlayabilir, oysa vücudun tamamı uykuya eşlik eder (Craven, Hirnle ve Jensen 2015). Uyku sağlıklı işleyiş için gerekli, temel ve karmaşık bir süreç olup, insan ömrünün ortalama 1/3’ünü oluşturmaktadır. Seksen yıl yaşayan ve günde yedi saat uyuyan bir birey, yaşamının 24 yılını uykuda geçirmektedir (Landis ve Heitkemper 2014; San Türgay 2015). Uyku sadece günlük yaşamın dışında kalmış bir zaman parçası değil, bedenin kendisini yenilediği, sağlıklı ve uzun yaşamın temeli olan yaşamsal bir gerekliliktir. İnsanın gerek fiziksel 18 gerekse ruh sağlığı yönünden sağlıklı olması için yaşamımızda uyku, yemek yeme, nefes alma, boşaltım kadar önemli bir gereksinimdir. Fizyolojik olarak uyku; solunum, kardiyak işlev, kas tonüsü, vücut sıcaklığı, hormon salgısı ve kan basıncında değişikliklere neden olur. Yetişkin bir insanın günlük uyku gereksinimi ortalama 7-8 saat olmakla birlikte kişiden kişiye farklılık gösterir (Kurt ve Enç 2013; San Türgay 2015). Bütün canlılarda farklı olmasına rağmen tüm yaşayan organizmalarda zaman ve süre açısından farklı olsa da insanlarda var olan uyku aktivitesi günün 24 saatinde uyanıklık ve uykudan oluşan bir zamanlama ritmi ile faaliyet gösterir. Bebekler günün büyük bir bölümünü uyuyarak geçirirken, yaşın ilerlemesi ile günlük uyku süresi giderek azalır (Velioğlu 2012). Erişkin dönemde bu süre günün 1/3’üne iner. Uyku sırasında bedenin biyolojik süreci devam eder ve hücre büyümesi ve yenilenmesi sürer. Günlük yaşamdaki stresten kurtulmada uykudan yararlanılır. Uyku hafıza, duygu durumu, hormon salgılanması, glikoz metabolizması, bağışıklık sistemi ve vücut sıcaklığı gibi birçok psikolojik ve fizyolojik işlevi etkilemektedir (Landis ve Heitkemper 2014). Uykulu olma hali bireyin algılanan enerji, yorgunluk ve yaşam kalitesi de dâhil olmak üzere sağlık durumunu etkileyebilir. Yetersiz uyku hastalık riskini arttırabilir ya da sağlık problemlerini alevlenmesine neden olabilir. Uyku alışkanlığının gecede 6-7 saatten az olması; kan basıncı artışı, dokuların onarımı için gerekli hormonların (büyüme hormonu, prolaktin gibi) kan düzeyinin düşmesi, inflamatuar sitokinleri ve genellikle akşam saatlerinde düşük seyreden kortizol kan düzeyinin yükselmesi ile ilişkilidir (Craven, Hirnle, Jensen 2015). Yetersiz uyku durumunda kişide huzursuzluk, stres ve uyku bozukluklarının neden olduğu çeşitli hastalıklar ortaya çıkar (Weinhouse ve Schwab 2006; Velioğlu 2012). Hastaların uykusuzluğuna neden olan pek çok faktör bulunmaktadır. Isı, ışık, stres, hastalıklar gibi çoğu faktörler uykusuzluğa neden olur (Bilge 2014; Yılmaz, Kutlu ve Çeçen 2008). Hastane ortamı, yapılan rutin işlemler, yabancı ortam, yatağa alışamama, korku gibi nedenlerle hastaların uyku düzenlerinde bozulmalar olabilir. Hastaneye yatan ve hastalık nedeniyle kaygılı olan birey hastalığına ek olarak bilinmeyen bir çevre, yeni yüzler, alışık olmadığı gürültüler ve genellikle ağrılı veya rahatsız edici tanı ve tedavi işlemleri ile karşı karşıya kalır (Kaptan ve Dedeli 2012; Özkaya, Yüce, Gönenç, Gül ve ark. 2013; San Türgay 2015). Cerrahi girişim planlanan birey birçok nedenden dolayı uyku problemleri yaşamaktadır. Yılmaz, Kutlu ve Çeçen’in (2008) cerrahi kliniklerinde yatan hastaların (n=161) uyku 19 durumlarını etkileyen faktörleri inceledikleri çalışmada, hastaların uyku düzenini en fazla; ağrının (%64.6), hastalıkla ilgili kaygıların (%46.6), çevredeki gürültülerin (%41.6), yatak takımlarının kirliliği ve düzensizliğinin (%40.4), odanın kalabalık olmasının (%39.8) etkilediği saptanmıştır. Başka bir çalışmada hastaların %51’inin (n=102) uyku problemi yaşadığı, ağrı (%41.2) ve gürültünün (%31.4) en büyük uykusuzluk nedeni olduğu belirtilmiştir (Şendir, Acaroğlu, Kaya, Erol ve ark. 2007). Ameliyat süreci hastanın uyku kalitesini etkilemektedir. Ameliyat öncesi dönemde yaşanan anksiyete, hastanın uyku düzenini bozmaktadır. Bunun yanı sıra ameliyat sonrası dönemde başta ağrı olmak üzere hastanın yaşadığı çeşitli durumlar, uygulanan işlemler, klinik ortam özellikleri gibi faktörler uykusuzluğa neden olmaktadır. Yapılan çalışmalar açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların ameliyat öncesi ve sonrası süreçte uyku sorunlarının olduğunu göstermektedir (Grandea, Jackson, Murphy ve Thomasond 2015; Kamalipour, Vafae, Kazemi Khademi 2011; Liao, Huang, Huang ve Hwang 2011; Nerbass ve ark. 2010; Pröpper, Van Valen, Van Domburg, Brunott ve ark. 2015; Redeker 2008; Vural 2006; Yang, Huang, Tsai ve Lou 2015; Yilmaz ve Iskesen 2007). Açık kalp cerrahisi uygulanan hastalar ameliyat sonrası süreçte en az bir gece yoğun bakım ünitesinde kalmaktadır. Yoğun bakım ortamı hastaların uyku kalitelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Elliott, Rai ve McKinley’in (2014) yoğun bakım ünitesindeki hastaların uyku kalitesini etkileyen faktörleri inceledikleri çalışmada (n=43) hastaların en fazla gürültü, ışıklar, hemşirelik girişimleri nedeniyle uykusuzluk yaşadıkları belirtilmiştir. Açık kalp cerrahisi uygulanan hastalar ameliyat sonrası özellikle ilk günlerde daha çok gündüzleri uyumakta, gece uykuları birçok kez bölünmekte ve uyku kaliteleri kötü yönde etkilenmektedir (Redeker 2008). Arita, Takeno ve Fujimoto (2013) çalışmalarında ameliyat sonrası 3. ve 4. günde ameliyat öncesine göre uyku süresinin anlamlı derecede azaldığını saptamışlardır. Pröpper, Van Valen, Van Domburg, Brunott ve arkadaşları (2015) ameliyattan bir gün önce, ameliyat sonrası birinci günde, üçüncü günde ve üç hafta sonra kardiyotorasik cerrahi uygulanan hastaların (n=72) uyku durumlarını incelemişlerdir. Bu çalışmada hastaların uyku kaliteleri düşük bulunmuş; yatakların rahatsızlığı, tıbbi cihazlardan duyulan ağrı ve rahatsızlık hissi etkileyen faktörler olarak saptanmıştır. Ağrı kesici kullanımının, uyku kalitesini etkilemediği, kardiyak cerrahi geçiren hastaların uyku kalitelerinin, torasik cerrahi hastalarının uyku kalitelerinden daha düşük olduğu belirtilmiştir. Liao, Huang, Huang ve Hwang (2011) kalp cerrahisi sonrası uyku durumları ve uykuyu etkileyen faktörleri inceledikleri sistematik incelemede uyku ile ilişkili psikososyal faktörler arasında anksiyete ve depresyonun en önemli iki faktör olduğu ve 20 ameliyat sonrası altı ay boyunca hastaların uyku kalitelerini etkilediği belirtilmiştir. Yang, Huang, Tsai ve Lou’nun 2015 yılında yaptıkları çalışmada kardiyak cerrahi uygulanan hastaların (n=87) uyku durumları incelenmiş olup, ameliyat sonrası birinci haftada hastaların %82.8’inin, taburculuk sonrası birinci ayda ise %66.7’sinin kötü uyku kalitesine sahip olduğu belirtilmiştir. Grandea, Jackson, Murphy ve Thomasond’ın (2015) kardiyak cerrahi uygulanan hastalarda (n=134) uyku problemleri ile anksiyete ve depresyon arasındaki ilişkiyi inceledikleri çalışmada, hastaların ilk altı haftada %69’unun uyku problemi yaşadığı, fakat birinci yıl sonundaki anksiyete ve depresyonun uyku sorunları ile ilişkili olmadığı bulunmuştur. Kamalipour, Vafae, Kazemi ve Khademi’nin 2011 yılında açık kalp cerrahisi hastalarıyla yaptıkları çalışmalarında (n=188) ameliyattan üç ay sonrasında hastaların %14.8’inin uyku problemi yaşadığı ortaya konmuştur. Hedges ve Redeker’ın (2008) çalışmasında ise KABG cerrahisinde off pump (kalp akciğer makinesi kullanılmayan) uygulanan (n=81) ve on pump (kalp akciğer makinesi kullanılan) uygulanan (n=48) hasta gruplarında uyku kalitesini karşılaştırılmış olup, ameliyat sonrası erken dönemde off pump uygulanan hasta grubunda ameliyat sonrası erken dönemde uyku kalitesinin daha iyi olduğu saptanmıştır. Yilmaz ve İskesen (2007) KABG hastalarıyla (n=38), sağlıklı bireyleri (n=40) iki gruba ayırarak grupların ameliyat öncesi dönemde, ameliyat sonrası birinci haftada, birinci ve ikinci ayda uyku kalitelerini değerlendirmişlerdir. Çalışmanın sonucunda KABG hastalarında kardiyopulmoner bypass sebebiyle beyin sapı ve hipotalamustaki merkezlerin dolaşımındaki geçici bozukluk sebebiyle uyku ve uyanıklık merkezlerinin etkilenmesinden dolayı uyku problemleri yaşayabileceği belirtilmiştir. Hastaneye yatan hastaların uyku problemleri genellikle hastane ortamından veya hastalıklardan kaynaklanabilir (Kaptan ve Dedeli 2012). Yeterli dinlenme, hastanın cerrahi stresini yönetmesine ve iyileşmesine yardım eder. Bu nedenle hastanın ameliyat öncesi uyumasına yardım edilmelidir. Ameliyat sonrası yeterli uyuma ve dinlenme yara iyileşmesi ve duygusal iyilik için önemlidir. Hastanın uyku ve dinlenmesi için uygun çevre, anksiyetesini azaltmaya yönelik öğretim ve duygusal destek, diğer sağlık üyeleri ile hastaya ilişkin uygun etkileşim, ilaçlarını ve tedavilerini doğru uygulama hastanın dinlenmesini geliştirebilir (San Türgay 2015). Akut bakımın yapıldığı hastanelerde, hemşireler uykunun geliştirilmesinde önemli bir role sahiptir (Hoey, Fulbrook ve Douglas 2014). Uyku ile ilgili sorunu olan hastalar için analjezik önerilebilir, iyi bir ortam sağlanabilir veya gün içinde yapacağı aktiviteler planlanabilir (Hellström, Fagerström, Willman 2010; Kaptan ve Dedeli 2012). Cerrahi geçiren 21 hastalarda ameliyat sonrası uyku sorunları bilinen bir gerçek olmasına rağmen, bu soruna yönelik çok sınırlı girişimlerde bulunulmuştur (Hu ve ark. 2015; Njawe 2003). Müzik dinleme, doğa sesleri dinleme, video izleme, sırt masajı ve akupunktur uyku sonuçları açısından önemli bulunmuştur. Hellström, Fagerström ve Willman (2010) ise uyku problemlerinin giderilmesinde gevşeme, aromaterapi ve uyku hijyeni protokollerinin (yaşam tarzı değişiklikleri, çevresel değişiklikler vb.) çok az etkili olduğunu ya da hiçbir etkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Greve ve Pedersen 2015 yılında açık kalp cerrahisi sonrasında hemşirelik girişimlerinin uyku kalitesi üzerine etkilerini inceledikleri çalışmada bir gruba (n=67) uyku hijyeni protokolleri öğretilerek uyku alışkanlıkları değerlendirilmiş ve diğer gruba (n=90) standart hemşirelik bakımı uygulanmıştır. Hastaların (n=67) ameliyat öncesinde, ameliyat sonrası birinci ve ikinci ayda uyku kaliteleri değerlendirildiğinde ikinci aydan sonra uyku kalitelerinin daha iyi olduğu saptanmıştır. 22 3. GEREÇ VE YÖNTEM 3.1. Araştırmanın Tipi Bu araştırma tanımlayıcı ve kesitsel tipte yapılmıştır. 3.2. Araştırmanın Yeri ve Zamanı Araştırmaya Ocak 2015 tarihinde literatür tarama ile başlanmış; Haziran 2015’te Etik Kurul onayı alındıktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahi servislerinde veri toplanmış ve Mayıs 2016 tarihinde tez yazımı tamamlandıktan sonra Haziran 2016’da tez savunmasıyla sonlanmıştır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı 1985 yılında Genel Cerrahi’den ayrılarak ayrı bir anabilim dalı olarak kurulmuştur. Hastane ana binasından 1993 yılından itibaren ayrılarak modern standartlara sahip ayrı bir binaya taşınmıştır. Kalp damar cerrahi servisinde toplam 19 hemşire 08.00-16.00 ve 16.00-08.00 şiftlerinde çalışmaktadır. Gündüz şiftinde altı, gece şiftinde üç hemşire hastalara bakım vermektedir. Klinikte her türlü kalp ve damar hastalığı başarıyla tedavi edilmektedir. Dokuz Eylül Hastanesi Kalp Damar Cerrahi Anabilim Dalı 1989 yılında kurulmuş 1997 yılında açık kalp ameliyatlarına başlamıştır. Dokuz Eylül Üniversitesi hastane binasında ikinci katta yer almaktadır. Klinik toplam 37 yatağa sahiptir ve 16 hemşire çalışmaktadır. Hemşireler 08.00-18.00 ve 18.00-08.00 şeklinde iki şift halinde çalışmaktadır. Gündüz şiftinde üç, gece şiftinde iki hemşire hastalara bakım vermektedir. 3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi Bu araştırmanın evrenini açık kalp cerrahisi uygulanan olan erişkin hastalar oluşturmuştur. Örneklem kapsamında ise Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi kalp damar cerrahi servisinde yatan hastalar yer almıştır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde haftalık ortalama 15 hastaya açık kalp cerrahisi yapılırken, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde haftalık ortalama 10 hastaya açık kalp cerrahisi yapılmaktadır. Örnekleme alınma ölçütleri • Araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden, • İlk kez açık kalp cerrahisi planlanan ve uygulanan, • Yoğun bakımda 48 saatten fazla kalmayan, 23 • 18 yaş ve üzerinde olan, • Bilinci açık olan, • Kişi, yer ve zaman oryantasyonu olan, • İşitme ve konuşma sorunu olmayan, • Okuryazar olan, • Türkçe anlayabilen ve konuşabilen, • Psikiyatrik tanı almayan ve nörolojik problemi olmayan hastalar araştırma örneklemine alınmıştır. Örneklemden çıkarılma ölçütleri • Başlangıçta araştırmaya katılmayı kabul eden ve sonra ayrılmak isteyen hastalar, örneklem dışında bırakılmıştır. Araştırmanın örneklemini Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Servisi’nde açık kalp ameliyatı planlanan ve uygulanan erişkin hastalar oluşturmaktadır. Örneklem büyüklüğünün belirlenmesinde Karancı ve Dirik’in (2003) acil cerrrahi servisine gelen hastaları anksiyete düzeylerini belirledikleri çalışmadaki anksiyete puan ortalamaları temel alınmıştır. Örneklem büyüklüğü %80 güç, %95 güven aralığında 0.05 hata payı ile Gpower yazılım programında tek grup için 34 olarak hesaplanmıştır. Çalışmanın gücünü arttırmak amacıyla 80 hastaya ulaşılması hedeflenmiştir. Araştırmanın 126 olarak belirlenen örneklemin gücü, Gpower yazılım programında orta etki büyüklüğüne göre %96 olarak saptanmıştır. 3.4. Çalışma Materyali Araştırma tanımlayıcı olduğundan herhangi bir materyal kullanılmamıştır. 3.5. Araştırmanın Değişkenleri Araştırmanın bağımlı değişkenleri hastaların ameliyat sonrası uyku kalitesi indeksi puan ortalamaları, ağrı puan ortalamaları iken; bağımsız değişkenleri ise anksiyete puan ortalamaları ve sosyodemografik klinik özelliklerdir. 3.6. Veri Toplama Araçları Araştırmada hasta özelliklerini belirlemek amacıyla araştırıcının geliştirdiği Hasta Tanıtım Formu (Bkz Ek1), hastaların ameliyat öncesi anksiyete düzeyini belirlemek için Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği (Bkz Ek 2), ameliyat sonrası uyku kalitesini ölçmek için 24 Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (Bkz Ek 3) ve hastaların ameliyat sonrası ağrı düzeylerini belirlemek için Sayısal Ağrı Ölçeği (Bkz Ek 4) kullanılmıştır. Hastaların ameliyat öncesi anksiyete düzeyi özellikle ameliyat öncesi 24 saatlik dönemde yüksek olduğu için, araştırmadaki hastaların anksiyete düzeyi ameliyat öncesi 24 saat içinde değerlendirilmiştir. Hastaların uyku kalitesi ve ağrı puanı ameliyat sonrası dönemde hastaların yoğun bakım tedavi ve bakım süreci tamamlanıp servise geldikten sonra (ameliyat sonrası 24-72 saat sonra) incelenmiştir. Ağrı tanılaması hastaların genel ağrı algısının etkilenmemesi için sabah tedavi ve bakımları bittikten sonra, hastalar istirahat halindeyken yapılmıştır. Uyku kalitesi de hastaların soruları rahatlıkla yanıtlayabilmeleri için sabah saatlerinde değerlendirilmiştir. Araştırmanın yürütüldüğü kliniklerde hastaların ameliyat öncesi anksiyete durumu ameliyat öncesi hazırlık kapsamında genel olarak değerlendirilmektedir. Anksiyete düzeyini belirlemek için herhangi bir ölçüm aracı kullanılmamaktadır. Ağrı değerlendirilmesi ise bilinci açık ve erişkin hastalarda sayısal ağrı ölçeği kullanılarak yapılmaktadır. Klinik hemşiresi hastaların bir gece önceki uyku durumunu günlük olarak sistem tanılaması içinde değerlendirmektedir. Hastaların uyku kalitesini değerlendirmede herhangi bir ölçüm aracı kullanılmamaktadır. 3.6.1 Hasta Tanıtım Formu (Ek 1) Hastaların sosyodemografik özelliklerini belirlemek amacıyla kullanılan form literatür doğrultusunda araştırmacı tarafından oluşturulmuştur. Bu form toplam 11 sorudan oluşmaktadır. Soruların bir kısmı evet hayır şeklinde yanıtlanır iken, bir kısmı açık uçlu soru niteliğindedir. Sorular hastaların sosyodemografik özellikleri, ameliyat tarihi, ameliyatın ertelenme durumu, ameliyattan önceki ve hastanede yattığı toplam gün sayıları ve kronik hastalık durumunu belirlemeye yöneliktir (Gallagher ve McKinley 2007; Mourad, Strömberg, Johansson ve Jaarsma 2015; Vargas, Maia ve Dantas 2006). 3.6.2 Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği (AÖKÖ) (Ek 2) Bu ölçek Karancı ve Dirik tarafından Türkçe olarak 2003 yılında geliştirilmiştir. Ölçek cerrahi hastalarında ameliyat esnasına ve sonrasına özgü kaygıların ölçülmesi amacıyla geliştirilmiştir. Maddeler ağrı ve ameliyat sırasında ölmekten duyulan korkular ve ameliyat sonrasında oluşabilecek komplikasyon ve sınırlılıklardan duyulan endişeyi ölçmeye yöneliktir (Karancı ve Dirik 2003). Bu nedenle cerrahi hastalarında kullanılabilmektedir. Toplam 10 maddeden oluşmaktadır. Beşli likert tipi (1: Hiç katılmıyorum, 5: Tamamen katılıyorum) bir ölçektir. Ameliyata özgü kaygı puanı tüm maddelere verilen yanıtların toplanmasıyla elde 25 edilir. Toplam puanı 50’dir. Ölçek puanlarının değerlendirilmesinde kesme noktası bulunmamaktadır. Ölçek puanının artması, anksiyete düzeyinin arttığını göstermektedir. Ölçeğin geliştirildiği çalışmada acil cerrahi servisinde apandiksin ve safra kesesinin alınması, mide ülseri sonucu oluşan yırtığın dikilmesini içeren üç farklı ameliyat olan 146 hastadan elde edilen Cronbach Alpha katsayısı 0.79 olarak bulunmuştur. Ölçek puanları ile yine aynı çalışmada ameliyat öncesi uygulanan durumluk kaygı ölçeği Pearson korelasyonunun 0.58 (p<0.01) olduğu bulunmuştur (Türkçe Psikoloji Ölçüm Araçları Veritabanı 2015). Ölçeği Fındık ve Yıldızeli Topçu (2012) cerrahi girişime alınış şeklinin ameliyat öncesi anksiyete düzeyine etkisini ölçmek için planlı, acil ve günübirlik cerrahi uygulanan 154 hastaya uygulamışlar, Cronbach Alpha katsayısını 0.80 olarak belirlemişlerdir. Çevik Acar ve Fındık (2015) batın cerrahisi geçiren (n=150) hastalarda anksiyete düzeylerinin belirlenmesi amacıyla AÖKÖ kullanmışlar, hastaların ameliyat sonrası AÖKÖ puan ortalamaları 28.5±7.06 olarak saptanmış olup, hastaların yaşlarının artması, eğitim düzeylerinin azalmasının anksiyete düzeyini arttırdığı vurgulanmıştır. Yilmaz, Sezer, Gürler ve Bekar (2011) yaptıkları çalışmada ameliyat öncesi dönemde hastaların (n=500) anksiyete düzeyini AÖKÖ ile ölçmüşler ve hastalarda orta düzey anksiyete görüldüğünü saptamışlardır. Aynı çalışmada ölçeğin Cronbach Alpha katsayısı 0.73 olarak bulunmuştur. Araştırmamızda ölçüm aracının Cronbach Alpha katsayısı 0.78 olarak hesaplanmıştır. 3.6.3 Sayısal Ağrı Ölçeği (SAÖ) (Ek 3) Ağrı şiddetini belirlemeye yönelik olan bu yöntem, hastanın ağrısını sayılarla açıklanmasını amaçlamıştır. Sayısal ölçekte ağrı yokluğu (0) ile başlayıp dayanılmaz ağrı (10) düzeyine kadar ulaşır. Sayısal ölçeklerin ağrı tanılamasını kolaylaştırmasında, puanlama ve kayıtta kolaylık sağlamasında, tavan ve taban etki değerlendirmesinde yararlı oldukları için daha çok benimsendiği belirtilmesine karşın; bazı araştırmalarda hemşirelerin sayısal ölçeklerde hastaların ağrı bildirimlerinin yüksek olduğuna inandıklarını ve bu nedenle kullanımını sınırlı buldukları doğrultusunda düşünceler de yer almaktadır (Eti Aslan ve Öztürk 2014). Ancak yapılan çalışmalar ölçüm aracının güvenli bir şekilde kullanılabileceğini desteklemektedir. Williamson ve Hoggart’ın 2005 yılında yaptıkları çalışmanın sayısal ağrı ölçeğinin geçerlilik ve güvenirliliğini desteklediği belirtilmiştir. Ferreira-Valente, Pais-Ribeiro ve Jensen’in (2011) çalışmalarında da SAÖ’nin geçerlilik ve güvenilirliği desteklenmiştir. Aynı çalışmada görsel kıyaslama ölçeği, sayısal ağrı ölçeği, yüz ağrı ölçeği ve sözel değerlendirme ölçeğini kıyaslamışlar; sayısal ağrı ölçeğinin duyarlılığını en yüksek bulmuşlardır. Hjermstad, 26 Fayers, Haugen, Caraceni ve arkadaşlarının yaptığı (2011) 54 çalışmanın yer aldığı sistematik incelemede SAÖ, sözel kategaori ölçeği ve görsel kıyaslama ölçeği karşılaştırılmış olup, SAÖ ağrı şiddetini ölçmede en çok kullanılan ölçek olduğu ve ağrı sayısal olarak ifade edildiği için ağrının değerlendirilmesinde ilk adım olarak görüldüğü belirtilmiştir. Yapılan çalışmalarda kalp cerrahisi geçiren hasta grubunda ameliyat sonrası ağrı tanılamasında SAÖ’nin sıklıkla kullanıldığı saptanmıştır (Albert, Gillinov, Lytle, Feng ve ark. 2009; AlOtaibi ve El-Sobkey 2014; Gulik, Janssen, Ahlers, Bruins ve ark. 2011; Lahtinen 2012; Leegaard, Naden ve Fagermoen 2008; Mazzeffi ve Khelemsky 2011). 3.6.4 Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) (Ek 4) Ölçek ilk kez 1989 yılında Buysse, Reynolds, Monk, Berman ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. Pittsburgh uyku kalitesi indeksi, geçmiş bir aylık sürede uyku kalitesini ve bozukluğunu değerlendiren, 19 maddelik bir öz bildirim ölçeğidir. Ölçek 24 sorudan oluşur, 19 soru öz bildirim sorusu, beş soru eş veya oda arkadaşı tarafından yanıtlanacak sorulardır. Ölçeğin puanlanan 18 sorusu yedi bileşenden oluşur: Öznel uyku kalitesi, uykuya dalma süresi, uyku süresi, alışılmış uyku etkinliği, uyku bozukluğu, uyku ilacı kullanımı ve gündüz işlev bozukluğu. Sorulara sıfır–üç arası puan verilir, yüksek puanlar kötü uyku kalitesini yansıtır (Buysse ve ark. 1989). Yedi ana başlıktan her birisi önce kendi içinde değerlendirilir. Sonra da yedi başlığın puanları toplanır. Toplam puan beş ve üzerinde ise kötü uyku kalitesi olarak değerlendirilir (Ağargün, Kara ve Anlar 1995). Öznel uyku kalitesi dokuzuncu soruya verilen yanıtla ölçülmektedir. Uykuya dalma süresi hesaplanırken; ikinci soru cevabı 15 dakikadan küçükse sıfır puan, 16-30 dakika ise bir puan, 31-60 dakika ise iki puan, 60 dakikadan büyükse üç puan verilir ve beşinci sorunun a şıkkı puanının (0-1-2-3) toplamı 0=0, 1-2=1, 3-4=2, 5-6=3 olacak şekilde hesaplanır. Uyku süresi hesaplanırken dördüncü soru >7 saat=0, 6-7 saat=1, 5-6saat=2, <5 saat=3 puan verilir. Uyku etkinliği hesaplanırken uykuda geçen süre, yatakta kalma süresine bölünerek yüzle çarpılır. Çıkan sonuç %85’ten büyük ise sıfır puan, %75-84 arasında ise bir puan, %65-74 ise 2 puan ve %65’ten küçükse 3 puan verilir (Ağargün, Kara ve Anlar 1995; Türk Toraks Derneği 2012). 27 İndeksin ülkemizdeki geçerlilik ve güvenirliği Ağargün, Kara ve Anlar tarafından (1995) tarafından yapılmıştır ve Türk toplumuna uygunluğu saptanmıştır. Ağargün, Kara ve Anlar (1995) çalışmalarında PUKİ’nin klinik özellikleri 12 aylık bir sürede sağlıklı bireyler (n=30), depresif bireyler (n=33) ve organik nedenli olmayan uyku bozukluğu olan bireylerle (n=51) değerlendirmişlerdir. Bu çalışmanın sonucunda PUKİ’nin hem klinik uygulamalarda hem psikiyatrik araştırmalarda kullanılabileceği belirtilmiştir. Uyku kalitelerinin değerlendirildiği çalışmalar incelendiğinde hem hastanede yatan bireylerin, hem sağlıklı bireylerin hem de açık kalp cerrahisi hastalarıyla yapılan çalışmalarda PUKİ’nin yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir (Akıncı, Yeldan, Bayramoğlu ve Akpınar 2016; Arita, Takeno ve Fujimoto 2013; Greve ve Pedersen 2016; Hedges ve Redeker 2008; Hoey, Fulbrook, Douglas 2014; İşkesen, Yıldırım ve Şirin 2007; Leung, Sands, Newman, Meckler ve ark. 2015; Liao ve ark. 2011; Nerbass ve ark. 2010; Pröpper ve ark. 2015; Şendir, Acaroğlu, Kaya ve Erol 2007; Yang ve ark. 2015; Yilmaz, Sayin ve Gurler 2012). İç tutarlılık İndeksin, Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı 0.80 olarak saptanmıştır. Bileşenler açısından tüm bireyler için Cronbach Alpha katsayısı bileşen üç (uyku süresi) için en yüksek (0.92) ve bileşen yedi (gündüz işlev bozukluğu) için en düşük (0.35) olarak saptanmıştır. Diğer bileşenler için katsayılar; bileşen bir uyku kalitesi için 0.88, bileşen iki (uykuya dalış süresi) için 0.87, bileşen dört (alışılmış uyku etkinliği) için 0.91, bileşen beş (uyku bozukluğu) için 0.84 ve bileşen altı (uyku ilacının kullanımı) için 0.67 olarak belirlenmiştir. Bileşen ve bireysel madde puanları ile PUKİ toplam puanı arasındaki korelasyonu göstermek için madde-toplam korelasyonları kullanılmıştır. Ölçek (PUKİ) toplam puanı ile PUKİ bileşen puanlar arasındaki korelasyonlar; bileşen bir (uyku kalitesi) için 0.43, bileşen iki (uykuya dalış süresi) için 0.66, bileşen üç (uyku süresi) için 0.77, bileşen dört (alışılmış uyku etkinliği) için 0.72, bileşen beş (uyku bozukluğu) için 0.65, bileşen altı (uyku ilacının kullanımı) için 0.50 ve bileşen yedi (gündüz işlev bozukluğu) için 0.22 şeklindedir. Ölçek (PUKİ) toplam puanı ile PUKİ madde puanları arasındaki korelasyonlar; soru 5a için 0.58, soru 5b için 0.51, soru 5c için 0.08, soru 5d için 0.39, soru 5e için 0.26, soru 5f için 0.11, soru 5g için 0.12, soru 5h için 0.05, soru 5i için 0.04, soru 5j için 0.09, soru sekiz için 0.22, soru altı için 0.45, soru iki için 0.65, soru dört için 0.68, soru yedi için 0.50 ve soru dokuz için 0.20 olarak hesaplanmıştır (Ağargün, Kara ve Anlar 1995). Çalışmamız için ölçeğin Cronbach Alpha katsayısı 0.73 olarak hesaplanmıştır. 28 Tekrar test güvenilirliği Tekrar test güvenilirliğinde, T1 ve T2 ölçümleri için Pearson Momentler Çarpımı korelasyonlarının hesaplanması için iki farklı zaman diliminde toplam ve bileşen puanlarının uyumlu ya da değişmez olduğu gösterilmiştir. T1 ve T2 zamanları açısında korelasyon katsayıları tüm bireyler arasında 0.93-0.98; depresif bozukluğu olan bireyler arasında 0.480.91; organik nedenli olmayan uykusuzluğu olan bireyler arasında 0.76-0.94; organik nedenli olmayan aşırı uyuması olan bireyler arasında 0.53-0.97 ve sağlıklı kontrol grubu bireyler arasında 0.83-1 değerleri arasında değişmektedir (Ağargün, Kara ve Anlar 1995). Geçerlilik Ölçeğin (PUKİ) toplam puanı açısından tüm gruplarda çok ileri düzeyde anlamlı bir fark söz konusudur (F=88.01, sd=3.110, p<0.001). Sağlıklı kontrol grubu diğer tüm gruplardan; ayrıca organik nedenli olmayan aşırı uyuması olan birey grubu depresif bozukluğu olan birey grubundan ve organik nedenli olmayan uykusuzluğu olan birey grubundan farklılık göstermektedir. Yalnızca uyku bozukluğu açısından sağlıklı kontrol gurubu organik nedenli olmayan uykusuzluğu olan birey gurubundan farlılık göstermiş, diğer gruplar arasında ise bir fark saptanmamıştır (F=3.35, sd=3.110, p=0.021). Uyku kalitesi açısından tüm gruplar birbirinden farklıdır (F=125.48, sd=3.110, p<0.001). Klinik olarak “iyi uyku ve “kötü uyku” özelliklerini ya da hasta bireyleri sağlıklı bireylerden ayırt edebildiği ve geçerliliğinin yüksek olduğu belirtilmiştir (Ağargün, Kara ve Anlar 1995). 29 7.7. Araştırma Planı Literatür taraması Ocak 2015 - Mart 2015 Tez öneri sınavı Mayıs 2015 Etik kurul izni, kurum izinleri Mayıs –Haziran 2015 Verilerin toplanması, verilerin değerlendirilmesi Temmuz 2015- Aralık 2015 Araştırma raporu yazımı Aralık 2015- Mayıs 2016 Tez savunma sınavı Haziran 2016 30 3.8. Verilerin Değerlendirilmesi Çalışmada elde edilen bulguların değerlendirilmesinde, istatistiksel analizler için İstatistik SPSS 16.0 (Statistical Package for Social Sciences) kullanılmıştır. Hastalara ait bilgilerin değerlendirmesinde tanımlayıcı istatistikten (sayı, yüzde, ortalama vb.) yararlanılmıştır. Ameliyat öncesi dönemde “Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği” ile anksiyete düzeyini belirlemede aritmatik ortalaması alınmıştır. Ameliyat sonrası dönemde SAÖ ile ağrı puan ortalaması, PUKİ ile uyku kalitesi indeks puan ortalaması hesaplanmıştır. Hastaların cinsiyete göre AÖKÖ, PUKİ ve SAÖ puan ortalamaları iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi (t testi); hastaların medeni durumu, sosyal güvencesi ve ameliyatın ertelenme durumuna göre AÖKÖ, PUKİ ve SAÖ puan ortalamaları bağımsız gruplarda iki ortalama arasındaki farkın nonparametrik testi (Mann Whitney U); eğitim düzeyi, meslek, planlanan cerrahi girişim ve kronik hastalıklarına göre AÖKÖ, PUKİ ve SAÖ puan ortalamaları arasındaki fark ikiden fazla gruplarda ortalamalar arasındaki farkın nonparametrik testi (Kruskal-Wallis) ile hesaplanmıştır. Hastaların ameliyat öncesi anksiyete puan ortalamaları ile ameliyat sonrası ağrı puan ortalamaları ve uyku kalitesi indeks puan ortalamaları arasındaki ilişkiyi belirlemek için Pearson korelasyon analizi yapılmıştır. 3.9. Araştırmanın Sınırlılıkları Hastaların ağrı düzeyine ilişkin verilerinin toplandığı sırada istirahat halinde olmaları nedeniyle ağrı düzeyinin düşük olması, hastaların ölçek sorularına ilişkin algılarını etkilemiş olabilir. 3.10. Etik Kurul Onayı Araştırmanın yapılabilmesi için Dokuz Eylül Üniversitesi Girişimsel Olmayan Etik Kurulu’ndan 09.06.2015 tarihli 6867 numaralı etik kurul izni alınmıştır (Bkz Ek 8). Dokuz Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi Hastanelerinin başhekimlikleri ile her iki üniversite hastanesinin kalp damar cerrahisi anabilim dallarından resmi kurum izinleri alınmıştır (Bkz Ek 7). Hastalara araştırmanın amacı açıklanarak yazılı ve sözlü onamları alınmıştır (Bkz Ek 5). Gülay Dirik’ten AÖKÖ kullanımı için izin alınmıştır (Bkz Ek 6). Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi ölçeği dergide yayınlandığı için izin alınmamıştır. 31 4. BULGULAR Araştırmanın bulguları sosyodemografik klinik özellikler, ölçeklere ilişkin bulgular ve ve karşılaştırma-ilişki tabloları olarak üç bölümde incelenmiştir. 1. Hastaların Sosyodemografik Klinik Özelliklerine İlişkin Bulgular Araştırmadaki hastaların sosyodemografik özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir. Yaş ortalaması 58.81±12.17 olan hastaların %66.7’si (n=84) erkektir. Katılımcıların %43.7’si (n=55) ilkokul mezunu iken, %83.3’ü (n=105) evli, % 33.3’ü emekli (n=42), % 23.1’i (n=29) ev hanımı olup %97.6’sının (n=123) sosyal güvencesi vardır. Tablo 1. Hastaların Sosyo-demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular (n=126) Sosyo-demografik Özellikler Yaş (ortalaması) X±SS 58.81±12.17 Sayı (n) Min-Max 18-82 Yüzde (%) Cinsiyet Kadın Erkek 42 84 33.3 66.7 Eğitim Düzeyi Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite 7 55 19 19 26 5.5 43.7 15.1 15.1 20.6 105 21 83.3 16.7 123 3 97.6 2.4 29 18 42 9 27 1 23.1 14.3 33.3 7.1 21.4 0.8 126 100 Medeni durum Evli Bekar Sosyal güvence Var Yok Meslek Ev hanımı Memur Emekli İşçi Serbest meslek Öğrenci Toplam X: Ortalama SS: Standart Sapma 32 Tablo 2 incelendiğinde hastaların %57.9’una (n=73) KABG, %37.3’üne (n=47) kapak değişim/onarımı, %4.8’ine (n=6) KABG ve kapak değişim/onarımı yapıldığı görülmektedir. Katılımcıların %17.5’inin (n=22) ameliyatı ertelenmiştir. Araştırmadaki hastaların %28.6’sının (n=36) hipertansiyonu bulunurken, %34.1’inin (n=43) ek bir hastalığı bulunmamaktadır. Hastaların hastanede toplam kaldıkları süre 10.28±5.41 olarak bulunmuştur. Tablo 2. Hastaların Klinik Özelliklerine İlişkin Bulgular (n=126) Sayı (n) Klinik Özellikler Kronik hastalıklar Hipertansiyon Diyabetes Mellitus Hipertansiyon+Diyabetes Mellitus Diğer Yok Uygulanan cerrahi girişim Koroner arter bypass greft (KABG) Kapak değişimi/onarımı Koroner arter bypas greft+Kapak değişimi/onarımı Ameliyatın ertelenme durumu Evet Hayır Toplam Hastanede kalış süresi (gün) 33 Yüzde % 36 13 23 11 43 28.6 10.3 18.3 8.7 34.1 73 47 6 57.9 37.3 4.8 22 104 126 X±SS 10.28±5.41 17.5 82.5 100 Min-Max 3-30 2. Ölçeklere İlişkin Bulgular Hastaların ameliyat öncesi anksiyete puan ortalaması 27.28± 8.48 olarak saptanmıştır (Tablo 3). Ağrı düzeyi orta olup, puan ortalaması 4.30±2.29 olarak belirlenmiştir. Uyku kaliteleri kötü olmakla birlikte, puan ortalaması 10.27±4.23 olarak saptanmıştır. Tablo 3. Hastaların Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği, Sayısal Ağrı Ölçeği ve Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi Puan Ortalamasına İlişkin Bulgular Ölçek X±SS Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği Sayısal Ağrı Ölçeği Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi 34 Min-Max 27.28± 8.48 14-49 4.30±2.29 0-10 10.27±4.23 1-19 Tablo 4 incelendiğinde ameliyat özgü kaygı puanları arasında en yüksek puanı (4.01±1.05) hastaların ameliyat sonrası iyileşme düşüncesine verdikleri görülmektedir. İkinci en yüksek puan ise (3.19±1.40) ameliyat sonrası çok ağrı çekme düşüncesidir. Ölüm koskusu ise üçüncü sırada yer almaktadır. Tablo 4. Ameliyata Özgü Kaygı Ölçek Maddeleri Puan Ortalamasına İlişkin Bulgular (n=126) Ölçek Maddeleri X±SS Min-Max 2.80±1.54 1-5 2.72±1.61 1-5 2.51±1.59 1-5 2.36±1.52 1-5 2.55±1.50 1-5 2.76±1.46 1-5 3.19±1.40 1-5 Ameliyat sonrası tüm ağrı ve sorunlardan kurtulacağımı düşünüyorum Sakat kalmaktan korkuyorum 4.01±1.05 1-5 2.08±1.31 1-5 Ameliyat esnasında ağrı çekeceğimi düşünüyorum 2.25±1.46 1-5 27.28± 8.48 14-49 Ölüm düşünceleri sık sık aklıma geliyor Bana bir şey olursa ailemin ve çocuklarımın ortada kalacağını düşünüyorum Ameliyat için bayıltıldıktan sonra uyanamamaktan korkuyorum Ameliyat sırasında kanama ya da başka bir sorun yüzünden öleceğimi düşünüyorum Ameliyat sonrası yara yerimin iltihap kapması ya da başka bir sorun çıkarak tamamen iyileşemeyeceğimi düşünüyorum Ameliyat sonrasında yürüyememekten ya da eskisi gibi tüm ihtiyaçlarımı karşılayamamaktan korkuyorum Ameliyat sonrası çok ağrı çekeceğimi düşünüyorum Toplam 35 Uyku problemleri ile ilgili PUKİ maddeleri incelendiğinde hastaların %94.4’ünün (119) gece yarısı veya sabah erkenden uyanma, %65.87’ünün (n=83) öksürük ya da horlama ve %86.50’inin (n=109) ağrı sebebiyle uyku problemi yaşadığı saptanmıştır (Tablo 5). Hastaların %49.20’si (n=62) diğer nedenler dolayısıyla uyku problemi yaşamıştır. Diğer nedenler sorusu açık uçlu olduğu için hastalar kendi uykusuzluk nedenlerini belirtmişlerdir (Bkz Ek 4). Uykusuzluk nedenleri olarak hastalar sırası ile sürekli sırt üstü yatma (n=29), anksiyete (n=11), tedavi ve bakım (n=7), yatağın rahatsız edici olması (n=7), gürültü (n=2) ve ağız kuruluğunu (n=3) ifade etmişlerdir. Tablo 5. Uyku Problemleri İle İlgili Ölçek Maddelerine İlişkin Bulgular Sayı (n) Yüzde % 30 dakika içinde uykuya dalamadınız 92 73.01 Gece yarısı veya sabah erkenden uyandınız 119 94.4 Banyo yapmak üzere kalkmak zorunda kaldınız 76 60.31 Rahat bir şekilde nefes alıp veremediniz 72 57.14 Öksürdünüz veya gürültülü bir şekilde horladınız 83 65.87 Aşırı derecede üşüdünüz 44 34.92 Aşırı derecede sıcaklık hissettiniz 90 71.42 Kötü rüyalar gördünüz 39 30.95 Ağrı duydunuz 109 86.50 Diğer nedenler* 62 49.20 Uyku Problemleri İle İlgili Ölçek Maddeleri *Diğer nedenler: Sırt üstü yatma (n=29), anksiyete (n=11), tedavi ve bakım (n=7), yatağın rahatsız edici olması (n=7), gürültü (n=2) ve ağız kuruluğu (n=3) 36 3. Karşılaştırma ve İlişki Tabloları Tablo 6 incelendiğinde hastaların sosyo-demografik özelliklerine göre AÖKÖ puanları incelendiğinde cinsiyete göre farklılık olduğu saptanmıştır (p=0.005, p<0.05). Benzer şekilde hastaların eğitim düzeyi ve mesleğe göre kaygı puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olduğu saptanmıştır (p=0.008 ve p=0.027, p<0.05). İleri analizlerde eğitim düzeyindeki farkın okuryazar olan gruptan kaynaklandığı saptanmıştır. Ev hanımlarının AÖKÖ puanları en yüksek bulunmuş olup, ileri analizlerde farkın bu gruptan kaynaklandığı belirlenmiştir (p<0.05). Tablo 6. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Ameliyata Özgü Kaygı Puanlarının İncelenmesi (n=126) Sayı (yüzde) X±SS 42(33.3) 84(66.7) 30.35±8.56 25.75±8.06 Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Medeni durum 7 (5.5) 55 (43.7) 19(15.1) 19(15.1) 26(20.6) 36.57±5.74 28.38±8.80 27.21±8.53 24.78±8.80 24.34±8.53 Evli Bekar Sosyal güvence Var Yok Meslek 105 (83.3) 21 (16.7) Ev hanımı Memur Emekli İşçi Serbest meslek Öğrenci Toplam Sosyo-Demografik Özellikler Cinsiyet Kadın Erkek Test Değeri* p t: 2.90 0.005** KW: 13.83 0.008** 27.39±8.32 26.76±9.45 U:1028.000 0.625 123(97.6) 3(2.4) 27.07±8.46 36.00±3.60 U: 67.000 0.600 29 (23.1) 18 (14.3) 42 (33.3) 9 (7.1) 27 (21.4) 1 (0.8) 126 (100) 31.72±7.83 25.05±9.32 26.88±7.83 24.55±11.14 25.62±7.53 25.00 27.28± 8.48 KW: 12.61 0.027** Eğitim Düzeyi * t= t testi, KW: Kruskall-Wallis, U= Mann-Whitney U **p<0.05 37 Tablo 7 incelendiğinde ameliyatın ertelenme durumu ve planlanan cerrahi girişim türüne göre AÖKÖ puan ortalamaları arasında fark olmadığı saptanırken (p>0.05), hastaların kronik hastalıklarına göre AÖKÖ puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olduğu belirlenmiştir (p=0.010, p<0.05). Tablo 7. Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Ameliyata Özgü Kaygı Puanlarının İncelenmesi (n=126) Klinik Özellikler Sayı (yüzde) X±SS Kronik hastalıklar Hipertansiyon Diyabetes Mellitus Hipertansiyon+Diyabetes Mellitus Diğer Yok Uygulanan cerrahi girişim Koroner arter bypass greft Kapak değişimi/onarımı Koroner arter bypas greft+ Kapak değişimi/onarımı Ameliyatın ertelenme durumu 36 (28.6) 13(10.3) 23 (18.3) 28.05±7.63 21.61±5.73 31.56±8.67 11(8.7) 43(34.1) 27.90±10.08 25.90±8.36 73 (57.9) 47 (37.3) 6 (4.8) 26.68±8.22 27.72±9.11 31.16±7.30 Evet 22 (17.5) 26.40 ±7.50 Hayır 104 (82.5) 27.47±8.69 Toplam 126 (100) 27.28± 8.48 * KW: Kruskall-Wallis, U= Mann-Whıtney U **p<0.05 38 Test Değeri* p KW: 13.332 0.010** KW: 1.651 0.438 U: 1075.000 0.657 Hastaların ameliyat sonrası SAÖ puan ortalamaları 4.30±2.29 olarak hesaplanmıştır. Tablo 8 incelendiğinde hastaların cinsiyete göre SAÖ puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Kadınların SAÖ puan ortalamalarının erkeklere göre yüksek olduğu görülmektedir. Hastaların eğitim düzeyi ve mesleklerine göre SAÖ puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı değildir (p>0.05). Tablo 8. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Sayısal Ağrı Ölçeği Puanlarının İncelenmesi (n=126) Sayı (yüzde) X±SS 42(33.3) 84(66.7) 4.97±2.27 3.97±2.24 Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Meslek 7 (5.5) 55 (43.7) 19(15.1) 19(15.1) 26(20.6) 5.42±2.63 4.63±2.14 4.21±1.71 4.00±2.30 3.61±2.29 Ev hanımı Memur Emekli İşçi Serbest meslek Öğrenci Toplam 29 (23.1) 18 (14.3) 42 (33.3) 9 (7.1) 27 (21.4) 1 (0.8) 126 (100) 5.31±2.07 4.44±2.99 3.78±2.01 4.55±3.28 3.96±1.78 2.00 4.30±2.29 Sosyo-demografik Özellikler Cinsiyet Kadın Erkek Test Değeri* p t: 2.334 0.022** KW: 6.617 0.158 KW: 10.273 0.068 Eğitim Düzeyi * t= t testi, KW: Kruskal-Wallis **p<0.05 39 Tablo 9 incelendiğinde hastaların ameliyat tipi, kronik hastalıkları ve ameliyatın ertelenme durumuna göre SAÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktur (p>0.05). Diğer hastalıklara sahip, kapak cerrahisi geçiren ve ameliyatı ertelenen grubun SAÖ puan ortalamalarının en yüksek olduğu görülmektedir. Tablo 9. Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Sayısal Ağrı Ölçeği Puanlarının İncelenmesi (n=126) Klinik Özellikler Sayı (yüzde) Kronik hastalıklar Hipertansiyon 36 (28.6) Diyabetes Mellitus 13(10.3) Hipertansiyon+Diyabet 23 (18.3) es Mellitus Diğer 11(8.7) Yok 43(34.1) Uygulanan cerrahi girişim Koroner arter bypass 73 (57.9) greft Kapak değişimi/onarımı 47 (37.3) Koroner arter bypas 6 (4.8) greft+ Kapak değişimi/onarımı Ameliyatın ertelenme durumu Evet Hayır Toplam 22 (17.5) 104 (82.5) 126 (100) X±SS Test Değeri* p** 4.33±2.37 3.61±2.36 4.65±2.40 KW: 2.918 0.572 KW: 2.484 0.289 U: 856.000 0.222 5.09±2.42 4.11±2.12 4.06±2.25 4.68±2.25 4.33±3.14 4.86±2.21 4.19±2.30 4.30±2.29 * KW: Kruskal-Wallis, U= Mann-Whıtney U **p>0.05 40 Tablo 10’da belirtildiği gibi, hastaların ameliyata özgü kaygı puan ortalaması ile ameliyat sonrası sayısal ağrı ölçeği puan ortalaması arasında istatistiksel açıdan zayıf düzeyde olumlu yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır (r=0.318 p<0.05). Hastaların ameliyata özgü kaygı puan ortalaması ile Pittsburgh uyku kalitesi indeksi puan ortalaması arasında istatistiksel açıdan anlamlı ilişki bulunmamaktadır (r=0.129 p>0.05) . Tablo 10. Ameliyata Özgü Kaygı Puan Ortalaması ile Ameliyat Sonrası Sayısal Ağrı Ölçeği Puan Ortalaması ve Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi Puan Ortalaması Arasındaki İlişki (n=126) Ameliyata Özgü Kaygı Puan Ortalaması Değişken Sayısal Ağrı Ölçeği Puan Ortalaması r: 0.318* p: 0.000** Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi Puan r: 0.129 Ortalaması p: 0.151 *r: Pearson Korelasyon Analizi, **p<0.05 Tablo 11 incelendiğinde hastaların %93.7’inin (n=118) kötü uyku kalitesine sahip olduğu görülmektedir. Uyku kalitesi kötü olan grup ile iyi olan grup arasında ameliyata özgü puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak fark saptanmamıştır. Tablo 11. Ameliyat Sonrası Hastaların Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi (PUKİ) Puan Durumuna Göre Ameliyata Özgü Kaygı Puan Ortalamalarının İncelenmesi PUKİ puanı Sayı (Yüzde) AÖKÖ puanı Test Değeri* p U:448.500 0.814** X±SS 5 puan ve üzeri 118 (93.7) 27.37±8.56 olanlar 0-4 puan olanlar 8 (6.3) 26.00±7.55 U= Mann-Whıtney U **p>0.05 41 Tablo 12’de Hastaların sosyo-demografik özelliklerine göre PUKİ puan ortalamaları incelenmiştir. Cinsiyete göre PUKİ puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olduğu (t: 2.652, p<0.05), kadınların uyku kalitelerinin daha kötü olduğu saptanmıştır. Hastaların mesleklerine göre PUKİ puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı bulunurken, hastaların PUKİ puan ortalamasının 10.27±4.23 olduğu görülmektedir. Mesleğe göre PUKİ puan ortalaması arasındaki farkın ev hanımlardan kaynaklandığı ileri analizlerde saptamıştır. Tablo 12. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi Puan Durumlarının İncelenmesi (n=126) Sosyo-demografik Özellikler Cinsiyet Sayı (yüzde) X±SS Kadın Erkek Eğitim Düzeyi 42(33.3) 84(66.7) 11.64±4.03 9.59±4.18 Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Meslek 7 (5.5) 55 (43.7) 19(15.1) 19(15.1) 26(20.6) 13.00±2.51 10.78±4.02 9.84±4.12 9.68±4.19 10.27±4.23 Ev hanımı Memur Emekli İşçi Serbest meslek Öğrenci Toplam 29 (23.1) 18 (14.3) 42 (33.3) 9 (7.1) 27 (21.4) 1 (0.8) 126 (100) 12.44±3.69 9.50±5.32 10.59±3.51 8.55±4.44 8.66±4.15 7.00 ± 10.27±4.23 * t= t testi, KW: Kruskal-Wallis **p<0.05 42 Test Değeri* p t: 2.652 0.010** KW: 6.067 0.194 KW: 13.873 0.016** Tablo 13 incelendiğinde hastaların klinik özelliklerine göre PUKİ puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı olmadığı görülmektedir (p>0.05). Kronik hastalıklara göre PUKİ puan incelendiğinde en yüksek puanı diğer hastalıkları olan bireyler alırken, kapak cerrahisi geçiren ve ameliyatı ertelenen grubun uyku kalitelerinin daha kötü olduğu görülmektedir. Tablo 13. Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi Puan Durumlarının İncelenmesi (n=126) Klinik Özellikler Sayı (yüzde) X±SS Kronik hastalıklar Hipertansiyon Diyabetes Mellitus Hipertansiyon+Diyabetes Mellitus Diğer Yok Uygulanan cerrahi girişim Koroner arter bypass greft Kapak değişimi/onarımı Koroner arter bypas greft+ Kapak değişimi/onarımı Ameliyatın ertelenme durumu 36 (28.6) 13(10.3) 23 (18.3) 9.41±4.22 9.00±4.16 11.60±3.93 11(8.7) 43(34.1) 11.63±4.78 10.32±4.15 73 (57.9) 47 (37.3) 6 (4.8) 10.06±4.30 10.76±4.01 9.00±5.17 Evet 22 (17.5) 11.45±4.63 Hayır 104 (82.5) 10.02±4.12 Toplam 126(100) 10.27±4.23 * KW: Kruskal-Wallis, U= Mann-Whitney U **p>0.05 43 Test Değeri* p** KW: 5.734 0.220 KW: 1.440 0.487 U: 976.000 0.279 5. TARTIŞMA Anksiyete her hasta grubu için önemli olmakla birlikte, cerrahi kliniklerinde yatan hastalar için çok daha önemli hale gelebilmektedir (Oflaz ve Varol 2010; Çetinkaya ve Karabulut 2010). Söz konusu ameliyat açık kalp cerrahisi olduğunda, ameliyatın hasta üzerindeki psikolojik etkileri daha yoğun yaşanabilmektedir (Demir, Akyurt, Ergün, Haytural 2010; Tully, Pedersen, Winefiel, Baker ve ark. 2011; Williams, Alexander, Morin, Langlois ve ark. 2013). Açık kalp cerrahisine ilişkin ameliyat öncesi hazırlıkların yapılabilmesi için hastaların birkaç gün öncesinden hastaneye yatışı yapılmaktadır. Bu süreç hastalar için, hazırlık aşamasının tamamlanmasından ziyade sıkıntılı bir bekleme sürecine girme anlamı taşımaktadır. Anksiyetenin çeşitli düzeylerde yaşandığı bu zaman diliminde, kalp ve damar cerrahi hemşiresinin hastanın duygu durumunun farkında olarak etkili girişimleri planlaması önemlidir. Bu nedenle öncelikle ameliyat planlanan hastaların anksiyete düzeylerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu tanımlamadan sonra, anksiyetenin etkileri daha kolay kontrol altına alınarak anksiyeteye yönelik hemşirelik girişimlerinde bulunulabilir. Açık kalp cerrahisi ameliyatları kalbin yaşamsal önem taşıması nedeni ile ameliyat öncesi dönemde hastaların değişik düzeylerde anksiyete yaşamasına neden olmaktadır (Denollet ve Pedersen 2009; Douki ve ark. 2011; Furze ve ark. 2008; Guo 2014; Tully ve Baker 2012). Yaşanan anksiyete ameliyat sonrası dönemi de etkilemekte, özellikle ağrı ve uyku üzerine olumsuz etkiler oluşturabilmektedir. Açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların ağrı düzeyi ve uyku sorunları kontrol altına alınmadığında hastanın konforu bozulmakta, komplikasyonlar daha kolay gelişebilmekte, iyileşme süreci ve hastanede kalış süresi uzayabilmektedir (Gulik ve ark. 2011; Leung ve ark. 2015; Sethares, Chin ve Costa 2013; Ulaş ve ark. 2007; Viars 2009). Dolayısı ile bu hasta grubunda ameliyat sonrası ağrı ve uyku düzenini etkileyen en önemli faktörlerden biri olan ameliyat öncesi anksiyetenin belirlenmesi, etkili hemşirelik girişimlerinin planlanması ve uygulanması açısından önemlidir. Ancak literatürde konuya ilişkin yeterli bilgiye ulaşılamaması bu araştırmanın temelini oluşturmuştur. Bu gereksinimden yola çıkarak açık kalp cerrahisi öncesi anksiyete düzeyinin, hastaların ameliyat sonrası ağrı ve uyku kalitesi üzerine etkisini belirlemek için bu araştırma yapılmıştır. Araştırmaya katılan hastaların yaş ortalaması 58.81±12.17 olarak bulunmuştur (Tablo 1). Kalp cerrahisi ile ilgili yapılan çalışmalardaki yaş ortalamaları incelendiğinde, bu araştırma sonucu ile benzer özellik gösterdiği görülmektedir (Cserép ve ark. 2012; Deyirmenjian ve ark. 2003; Rymaszewska, Kiejna ve Hadrys 2003). Yaşın ilerlemesi kalp ve damar sağlığını 44 olumsuz yönde etkilemekte; gelişen aterom plakları, atereosklerozun artması, başta hipertansiyon ve diabetes mellitus olmak üzere kronik hastalıkların daha çok görülmesi gibi birçok faktör damar yapısını bozmaktadır (Badır ve Demir Korkmaz 2014; Pierson 2013). Bunun sonucunda başta KAH olmak üzere çeşitli kalp ve damar hastalıkları oluşabilmektedir (Bucher ve Johnson 2014; Higgins ve Tamayo 2013; Widmaier, Raff ve Strang 2014). Konservatif tedavinin yetersiz kaldığı durumlar cerrahi tedavi endikasyonu oluşturmaktadır (Avrupa Kardiyoloji Derneği 2013; Bucher ve Johnson 2014; Hillis ve ark. 2011). Bu nedenle araştırmadaki hastaların bu yaş grubunda olması beklendik bir sonuçtur. Yapılan çalışmalara benzer şekilde araştırmamızda yer alan hastaların %66’sını erkekler oluşturmaktadır (Tablo 1) (Douki ve ark. 2011; Feuchtinger, Burbaum, Heilmann, Imbery ve ark. 2013; Lopez, Ying, Poon ve Wai 2007; Parvan ve ark 2013; Rymaszewska, Kiejna ve Hadrys 2003; Sidar, Dedeli ve İşkesen 2012; Williams, Alexander, Morin, Langlois ve ark. 2013). Kalp cerrahisi geçiren kişilerde erkek oranının daha yüksek olmasının nedeni KABG için önemli endikasyonlardan biri olan KAH’nın erkeklerde daha fazla görülmesi ile ilişkilidir (Avrupa Kardiyoloji Derneği 2013; Koplay ve Erol 2013). Östrojen hormonu kadınların kalp damar sağlığını koruyucu etki oluşturmaktadır. Erkekler premenapozal dönemdeki kadınlara göre yaklaşık 10 yaş erken KAH ile karşılaşmaktadır. Postmenapozal dönemde ise risk kadınlar için artmakta fakat yaş grupları arası değerlendirme yapıldığında bu risk erkeklerden daha düşük kalmaktadır (Avrupa Kardiyoloji Derneği 2013; Buğan ve Çelik 2013; Koplay ve Erol 2013). Bu araştırmada hastalara uygulanan ameliyatların %57.9’u KABG’tir (Tablo 2). Kalp cerrahisi ile ilgili literatürde genellikle KABG olan hasta sayısının daha fazla olduğu bildirilmiştir (Detroyer ve ark. 2008; Herzog ve ark. 2011; Hoyer ve ark. 2008; Krannich, Weyers, LuegerSharif, Shoul, Janati, Kojuri ve ark. 2012; Rosenbloom ve ark. 2009; Rymaszewska, Kiejna ve Hadrys 2003; Tully ve ark. 2011). Koroner arter bypass greft ameliyatının sıklıkla KAH’nın cerrahi tedavisinde kullanılan bir tedavi yöntemi olması nedeni ile bu sonucun elde edilmesi kaçınılmazdır (Avrupa Kardiyoloji Derneği 2013; Hillis ve ark. 2011). Araştırmada açık kalp cerrahisi planlanan hastaların açık kalp cerrahisi öncesinde anksiyetesinin orta düzeyde (27.28±8.48) olduğu belirlenmiştir (Tablo 3). Hastanede yatan hastalarda anksiyete yaygın görülmektedir. Hastanede yatış başlı başına bir stresör iken, 45 ameliyat kararı hastaların stres durumunu arttırmaktadır (Vargas, Maia ve Dantas 2006). Yapılan çalışmalarda cerrahi birimlerde yatan hastalarda, dahili birimlere göre daha yaygın ve yüksek düzeyde anksiyete yaşandığına vurgu yapılmıştır (Çetinkaya ve Karabulut 2010; Oflaz ve Varol 2010). Cerrahi hastalarında anksiyete ameliyat öncesi dönemde daha yüksek düzeyde görülmektedir (Deyirmenjian, Nadim Karam ve Salameh 2005; Krannich ve ark. 2007; Taşdemir, Erakgün, Deniz ve Çertuğ 2013). Literatür incelendiğinde kalp cerrahisi planlanan hastalarda araştırmada elde edilen bulgu ile uyumlu olarak genellikle orta düzeyde anksiyete yaşandığı söylenebilir. Rymaszewska, Kiejna ve Hadrys (2003) KABG hastalarında anksiyete ve depresyon düzeyini inceledikleri çalışmada (n=53) ameliyat öncesi dönemde hastaların %41.5’inde orta düzeyde anksiyete olduğunu saptamışlardır. Detroyer ve arkadaşları (2008) açık kalp cerrahisi hastalarının (n=104) %58’inin anksiyete puanlarının orta ve yüksek düzeyde olduğunu saptamışlardır. Cserép ve arkadaşları (2012) kalp cerrahisi hastalarının (n=180) ameliyat öncesi anksiyete puanlarının orta düzeyde olduğu belirtmişlerdir. Rosiek, Kornatowski, Rosiek-Kryszewska, Leksowski ve arkadaşları (2016) kalp cerrahisi hastalarında ameliyat öncesi anksiyete düzeyini %55 olarak saptamıştır. Ameliyatın acil ya da planlı olması ameliyat öncesi anksiyete düzeyini etkilemektedir. Karancı ve Dirik (2003) acil cerrahi geçiren hastaların anksiyete düzeylerini inceledikleri çalışmada AÖKÖ puanını (27.54±8.95) olarak bulmuşlardır. Fındık ve Yıldızeli Topçu (2012) cerrahi girişime alınış şeklinin ameliyat öncesi anksiyete düzeyine etkisini inceledikleri çalışmalarında üroloji, acil servis ve genel cerrahi hastalarını örneklem kapsamına almışlar, planlı cerrahi geçiren hastaların AÖKÖ puan ortalamalarını 23.76±7.12 olarak bulmuşlardır. Açık kalp cerrahisi planlı bir ameliyat olmasına rağmen çalışmamızda hastaların AÖKÖ puan ortalaması Karancı ve Dirik’nın (2003) çalışması ile benzer şekilde 27.28±8.48 olarak bulunmuştur. Bu sonuç açık kalp cerrahisi uygulanan hastalarda anksiyete düzeyinin, genel cerrahi ve üroloji hastalarına göre daha yüksek düzeyde olduğu şeklinde yorumlanabilir. Kalbin yaşamsal organ olmasından dolayı yaşanan ölüm korkusu, ameliyat sırasında durdurulan kalbin bir daha çalışmama korkusu anksiyete nedenlerinde ilk sıralarda yer almaktadır (Tully ve Baker 2012). Bu anksiyetenin kontrol altına alınması önemlidir. Çünkü kalp cerrahisi uygulanacak olan hastalarda anksiyete, var olan hastalığın belirtilerini şiddetlendirmekte ve komplikasyonlara neden olmaktadır (Ulaş ve ark. 2007; Viars 2009). Çalışmamızda hastaların ameliyata özgü kaygı ölçeğine verdikleri puanlar incelendiğinde, en yüksek puanı ameliyat sonrası ağrı ve sıkıntılardan kurtulma düşüncesinin 46 aldığı görülmektedir (Tablo 4). Ayrıca bu araştırmada ameliyat öncesi anksiyete nedeni olarak ameliyat sonrası ağrı endişesinin ve ölüm korkusunun puan ortalamalarının en yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu iki sonucumuz araştırmamızın diğer bir sonucu olan ameliyat öncesi anksiyete ile ameliyat sonrası ağrı arasında ilişki bulunması ile paralellik göstermektedir. Bulgularımıza benzer şekilde Rosiek ve arkadaşları (2016) ise (n=58) kalp cerrahisi öncesinde hastaların cerrahi, ağrı, ameliyat sonrası komplikasyonlar ve anestezi ile ilgili anksiyetelerinin olduğunu saptamışlardır. Yapılan diğer çalışmalar da araştırma bulgularımızı desteklemekte, ameliyat öncesi anksiyete nedenleri arasında ağrı, rahatsızlık hissi, ölüm korkusunun en sık rastlanan anksiyete nedenleri olduğu vurgulanmaktadır (Feuchtinger ve ark. 2013; Parvan ve ark. 2013; Robley, Ballard, Holtzman ve Cooper 2010). Çalışmamızda kullanılan ölçeğin maddelerine bakıldığında hastanın ölüme ilişkin kaygı puan ortalamasının orta düzeyde olduğu saptanmıştır (Tablo 4). Araştırma sırasında hastaların ameliyat öncesi dönemde aktivite intoleransı, efor dispnesi gibi belirtilerinin olduğu gözlenmiştir. Özellikle KAH olan hastaların büyük çoğunluğunda geçirilmiş akut miyokard infarktüs öyküsü bulunmaktadır. Literatürde miyokard infarktüsü geçiren bireylerin yüksek düzeyde anksiyete yaşadıkları belirtilmektedir (Celano, Millstein, Bedoya, Healy ve ark. 2015; Moser 2007; Mourad, Strömberg, Johansson ve Jaarsma 2015). Çalışmamızda hastalar miyokard infarktüsü geçirmeleri nedeni ile ölüm korkusunu yoğun olarak yaşadıkları için ameliyatı çare olarak gördüklerini ifade etmişlerdir. Kapak hastaları ise ölüm düşüncelerinin akıllarına gelmediğini, hastalıklarından dolayı günlük yaşam aktivitelerini yerine getiremedikleri için ameliyatı bir kurtuluş olarak gördüklerini belirtmişlerdir. Ameliyatı yapacak olan hekimin sürekli hastayı ziyaret edip, ameliyat hakkında bilgi vermesinin hastaları rahatlattığı ve hekime duyulan güvenin anksiyeteyi azalttığı gözlenmiştir. Yapılan çalışmalarda ameliyat öncesi bilgilendirme ve eğitim yapılan hastaların anksiyete düzeylerinin ve buna bağlı komplikasyonların azaldığına dikkat çekilmiştir (Demir, Akyurt, Ergün, Haytural ve ark. 2010; Furze, Dumville, Miles, Irvine ve ark. 2008; Guo, East ve Arthur 2011; Koivula ve ark. 2002; O’Brien, McKeough ve Abbasi 2013). Hastaların ameliyata özgü anksiyete puanları arasında cinsiyete ve mesleğe göre fark bulunmuş, kadın ve ev hanımı olan hastaların anksiyete düzeylerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır (Tablo 6). Eğitim düzeylerine göre hastaların anksiyete puanları incelendiğinde puan ortalamaları arasında fark bulunmuş olup, farkın okuryazar olan gruptan kaynaklandığı belirlenmiştir (Tablo 6). Çalışmamızla benzer olarak Yilmaz ve arkadaşları (2011) kalp 47 cerrahisi geçiren hastalarda (n=500) cinsiyete ve eğitim düzeyine göre ameliyat öncesi anksiyete puanları arasında fark olduğunu vurgulamışlardır. Douki ve arkadaşlarının (2011) çalışmasında kalp cerrahisi öncesi anksiyete düzeyi kadınlarda erkeklere göre daha yüksek bulunmuş olup, eğitim düzeyine göre anksiyete puan ortalamaları arasında fark olduğu bildirilmiştir. Fathi, Alavi, Joudi, Joudi ve arkadaşlarının (2014) çalışmasında karrdiyak cerrahi öncesi (n=300) anksiyete puan ortalamaları arasında cinsiyete göre fark olduğu, kadın hastalarda anksiyete puanlarının daha yüksek bulunduğu belirlenmiştir. Okanlı, Özer ve Çevik Akyıl (2006) çalışmalarında kadın hastaların anksiyete düzeylerinin daha yüksek olarak saptanmış olup, cinsiyete göre anksiyete puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı bulunmuştur. Yapılan çalışma sonuçları, çalışmamızın bu sonucuyla benzerlik göstermektedir (Oflaz ve Varol 2010; Taşdemir, Erakgün, Deniz ve Çertuğ 2013; Yilmaz, Sezer, Gürler ve Bekar 2011). Anksiyete düzeyinin kadınlarda yüksek çıkması, kadınlık rolleri ve sorumlulukları ile ilişkili olabilir. Kadınlar yaşadıkları problemleri erkeklere göre daha rahat ifade etmektedirler. Genel olarak Türk toplumunun yapısı gereği erkekler, kendilerini güçlü görünmek durumunda hissettiklerinden kaygı yaşasalar bile bunu dile getirmede zorlanmış olabilirler. Hastaların kronik hastalıklara göre kaygı puan ortalamaları arasında fark bulunmuştur (Tablo 7). Kaygı puanı en yüksek olan grup hipertansiyon ve Diyabetes Mellitus’u (DM) birlikte olan hasta grubudur. Bu hastalıkların birlikte bulunması makro ve mikro damarsal hasarı arttırdığı için KAH açısından önemli bir risk faktörüdür (Badır 2014). Kronik hastalıkları olan bireyler iyileşmeyeceği düşüncesine sahiptir (Gülseven ve Oğuz 2014). Var olan kronik hastalık tek başına bir stres kaynağı iken ameliyat kararının hastalardaki anksiyete durumunu arttırdığı düşünülmektedir. Hipertansiyon ve DM’nin nedenleri incelendiğinde stresin her iki hastalık için de önemli bir etken olduğu unutulmamalıdır (Türk Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği 2016). Bu iki hastalığa da sahip olan bireyler tedavi ve bakımını sürdürürlerken, cerrahi işlemi yeni bir stres kaynağı olarak görebilirler. Aydoğan, Mutlu, Akbulut, Taş ve arkadaşlarının hipertansiyon hastalarıyla yaptıkları çalışmada %25’inde (n=13) orta düzey ve %13.5’inde (n=7) ise şiddetli düzeyde anksiyete belirtilerinin görüldüğü belirtilmiştir. Sönmez ve Kasım (2013) diyabetli bireylerin anksiyete durumlarını inceledikleri çalışmalarında hastaların (n=400) %21.8’inde anksiyete görüldüğünü belirtmişlerdir. Çalışmalarda görüldüğü üzere hipertansiyon ve DM ayrı olarak ele alındığı halde hastaların anksiyete düzeyleri oldukça 48 çarpıcıdır. Bu iki hastalığa da sahip bireylerin açık kalp cerrahisi geçirecek olmaları düşünüldüğünde anksiyete düzeylerinin daha yüksek görülmesi beklenen bir sonuçtur. Açık kalp cerrahisi sonrası sternotomi ağrısı hastaların en fazla yakındığı durumlardan biridir (Cogan 2015; Eti Aslan, Demir Korkmaz ve Karabacak 2012; Mathai ve Sams 2014). Çalışmamızda hastaların ameliyat sonrası orta düzeyde ağrı yaşadıkları (4.30±2.29) belirlenmiştir (Tablo 3). Yapılan çalışmalardaki ağrı düzeyleri çalışmamızla benzerlik göstermektedir (Ajorpaz, Mohammadi, Najaran ve Khazaei 2014; Asadizaker, Fathizadeh, Haidari, Goharpai ve ark. 2011; Bjørnnes ve ark. 2014; Chapman ve ark. 2012; Choinière, WattWatson, Victor, Baskett ve ark. 2014; Hasan, Rahman, Sultana ve Ahsan 2010; Khan ve ark. 2012; Lahtinen 2012; Mathai ve Sams 2014; Parry ve ark. 2010). Hasan, Rahman, Sultana ve Ahsan (2010) sternotomili hastalarda bir guruba nonstreoid antiiflamatuar (NSAİ), diğer gruba opioid ilaç vererek ağrı şiddetini inceledikleri randomize kontrollü çalışmada NSAİ verilen hastaların görsel kıyaslama ölçeği ve sözel ağrı ölçeği ile ölçülen ağrı puanları 4.1±0.8, opioid verilen hasta grubunun ağrı puanını ise 3.3±0.4 olarak saptamışlardır. Khan ve arkadaşlarının (2012) açık kalp cerrahisi hastalarında ağrı düzeylerini inceledikleri çalışmasında (n=64) ameliyattan 48 saat sonrası hastaların ağrı puan ortalamalarını 4.26 olarak saptamışlardır. Choinière ve arkadaşlarının (2014) çalışmasında ameliyat sonrası 72. saatte %54’ü (590/1092) orta dereceli ağrı yaşarken, %74’ü (808/1092) hareket sırasında en şiddetli ağrıyı yaşadıklarını bildirmişlerdir. Mathai ve Sams’in (2014) yaptıkları araştırmada kalp cerrahisi geçiren hastaların (n=25) %68’inin orta derece ağrı yaşadığı saptanmıştır. Ajorpaz, Mohammadi, Najaran ve Khazaei (2014) açık kalp cerrahisi sonrasında hastaların (n=60) ağrı puan ortalamalarını görsel kıyaslama ölçeği ile ölçerek 6.32±0.21 olarak saptamışlardır. Lahtinen’in (2012) araştırma bulgularına göre (n=213) KABG cerrahisi yapılan hastaların ameliyat sonrasında beklediklerinden daha fazla düzeyde ağrı yaşadıkları; ameliyat sonrası 1. günde hastaların %39’u orta dereceli, %55’i ciddi düzeyde ağrı yaşarken; ameliyat sonrası dördüncü günde %18’i orta düzeyde, %14’ü ise ciddi düzeyde ağrı yaşamışlardır. Bjørnnes ve arkadaşları (2014) açık kalp cerrahisi sonrası birinci günde hastaların %39’unun orta düzeyde, %46’sının ciddi düzeyde, dördüncü günde hastaların %33’ünün orta, %24’ünün ise ciddi düzeyde ağrı yaşadığını belirlemişlerdir. Çalışmamızda cinsiyete göre ameliyat sonrası SAÖ puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (p=0.022, p<0.05) (Tablo 8). Çalışmamıza benzer olarak Parry ve arkadaşları (2010) KABG sonrası erkek (n=78) ve kadın (n=17) hastalarda ağrı durumlarını 49 inceledikleri çalışmada gruplar arasında ağrı şiddeti arasında fark olduğunu, kadın hastaların daha yüksek oranda ağrı tanımladığını, yürüme sırasında ve uyumayı zorlaştıracak şekilde daha yüksek düzeyde ağrı yaşadıklarını vurgulamışlardır. Bjørnnes ve arkadaşları (2014) da açık kalp cerrahisi geçiren kadın hastalarda ağrı düzeyinin erkek hastalara göre daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir. Peric ve arkadaşlarının (2008) KABG yapılan hastalarda ameliyattan altı ay sonra (n=208) yaşam kalitesini inceledikleri çalışmada kadın hastaların ağrı düzeyinin daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir. Thibault, Loisel, Durand, Catchlove ve arkadaşlarının (2008) çalışmasında kadın hastaların erkek hastalara göre daha yüksek düzeyde ağrı yaşadığı vurgulanmıştır. Leegaard, Naden ve Fagermoen (2008) kadın hastaların kalp cerrahisi sonrası ağrı deneyimlerini inceledikleri çalışmalarında kadınların cinsiyete özgü, bireyselleşmiş bakım gereksinimleri olduğu vurgulanmıştır. Lombana ve Vidal (2012) ağrı ve cinsiyet ilişkisini inceledikleri araştırmada erkeklerde kadınlara göre daha yüksek nöronal yoğunluğa rağmen, kadınların ağrı algısının daha yüksek olduğunu ve ağrının kadınların hormanal döngüleri ile yakından ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Buna karşın bazı çalışmalarda cinsiyete göre ağrı puanları arasında fark olmadığı saptanmıştır (Acar, Acar, Demir ve Eti Aslan 2016; Sethares, Chin ve Costa 2013). Ağrı kişiden kişiye değişen, düzeyleri farklılık gösteren bir durumdur. Ağrının subjektif olması nedeni ile kişilerin ağrı algıları ve bunları ifade etmeleri değişiklik göstermektedir. Bazı hastaların jest ve mimiklerinden ağrısının olduğu anlaşıldığı halde hasta ağrısı olmadığını ifade ederken, bazı hastalar rahat görünmelerine rağmen ağrı düzeyine yüksek puanlar verebilmektedirler. Çalışmamızda kadınların ağrı düzeylerinin daha yüksek olması, ağrı bildirmelerinin erkeklere göre daha fazla olmalarından kaynaklanabilir. Bu araştırmada kalp cerrahisi geçiren hastalarda ameliyat öncesi anksiyete ile ağrı arasında ilişki olduğu ortaya konmuştur (Tablo 10). Çalışmamızda ameliyata özgü kaygı puan ortalaması ile ameliyat sonrası sayısal ağrı ölçeği puan ortalaması arasında istatistiksel açıdan zayıf, olumlu yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır (r=0.318, p<0.05). Cerrahi öncesi anksiyete arttıkça, hastaların ameliyat sonrası ağrı düzeyleri de artmaktadır. Navarro-Garcia, MarınFernandez, Carlos-Alegre, Martınez-Oroz ve arkadaşlarının 2011 yılında yaptıkları araştırmada da açık kalp cerrahisi öncesi anksiyete düzeyi ameliyat sonrası ağrı ile olumlu yönde ilişki olduğu bulunmuştur. Benzer şekilde Vaughn, Wichowski ve Bosworth (2007) ameliyat öncesi anksiyete ile ameliyat sonrası ağrı arasındaki ilişkiye dikkat çekmiştir. Sidar, Dedeli ve İşkesen (2013) açık kalp cerrahisi hastalarında anksiyete ve ağrı arasındaki ilişkiyi inceledikleri çalışmalarında kaygının, ağrı algısında önemli bir yeri olduğunu saptamıştır. Sjoling, Nordahl, 50 Olofsson ve Asplund’ın (2003) araştırma bulgusu (n=52) ameliyat sonrası ağrının, ameliyat öncesindeki anksiyetenin de yer aldığı psikososyal faktörlerle ilişkili olduğunu göstermektedir. Budak’ın (2015) çalışmasında hastaların (n=109) ameliyat öncesi ve sonrası anksiyete puan ortalamaları ile ağrı puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak olumlu yönde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Khan ve arkadaşları (2012) açık kalp cerrahisi hastalarında (n=64) ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası ağrı düzeylerini incelemişler, ameliyat öncesi anksiyete ile ameliyat sonrası ağrı arasında olumlu yönde ilişki saptamışlardır. Başka bir çalışmada ise (n=253) ameliyat öncesi bilgilendirme yapılan hastaların ameliyat öncesi ve sonrası anksiyete düzeyleri ile ameliyat sonrası ağrı düzeylerinde anlamlı bir azalma olduğu ortaya konmuştur (Heilmann, Stotz, Burbaum, Feuchtinger ve ark. 2016). Çalışmamızda anksiyete düzeyi yüksek olan hastaların ameliyat sonrası ağrı düzeylerinin yüksek olması anksiyetenin fizyolojik etkilerinin ağrı algısını arttırmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bunun yanında ağrısı olan hastanın yanına hemşireler daha sıklıkla gelmekte ve hasta yakını hastasıyla daha fazla ilgilenmektedir. Bu da hastanın kendisini daha güvende hissetmesine neden olmaktadır. Ameliyat öncesi yaşanan anksiyete ameliyat sonrası ağrıyı etkilemekle birlikte, açık kalp cerrahi uygulanan hastaların ağrısını birçok faktörün etkilemiş olabileceği de unutulmamalıdır. Bu faktörlerden birisi hastaların ameliyat sonrası dönemde gerçekleştirdiği aktivitelerdir. Açık kalp cerrahisi sonrası ağrı çalışmaları incelendiğinde; fiziksel aktivite, dinlenme, öksürme ve solunum egzersizleri sırasındaki ağrı düzeylerinin değerlendirildiği görülmektedir. Çevik ve Zaybak (2011) açık kalp cerrahisi sonrasında yapılan egzersizlerin ağrıya etkisini inceledikleri çalışmada (n=62) hastaların en çok öksürme sırasında ağrı çektiklerini saptamışlardır. Benzer şekilde Mello, Rosatti ve Hortense’in (2014) açık kalp cerrahisi geçiren hastaların (n=48) en çok öksürme sırasında ağrı çektiklerini ve ağrının giderek azaldığını saptamışlardır. Yapılan diğer çalışmalarda hastaların genellikle öksürme, derin nefes alma sırasında ağrılarının en fazla olduğu ortaya konmuştur (Parizad, Abdolahzadeh, Shabestari 2014; Parry ve ark. 2010; Eti Aslan, Demir Korkmaz ve Karabacak 2011; Sethares, Chin ve Costa 2013; Cogan 2010; Choinière ve ark. 2014; Lahtinen 2012). Hastaların ameliyat sonrası ağrı yaşamasında etkili olan bir diğer faktörün hastaların ağrıyı kabullenmesi ve bu nedenle ağrı yaşadıklarını ifade etmemelerinin olduğu düşünülmektedir. Araştırmamız sırasında hastaların çoğunluğunun ameliyat sonrası dönemde ağrının yaşanması gerektiği düşüncesinde oldukları, ağrıyı bildirmede eksikliklerin olduğu gözlenmiştir. Konu ile ilgili yapılan çalışmalarda hastaların ağrı bildirimlerinin yetersiz olduğu, 51 ameliyat sonrası ağrıyı katlanılması gereken acı olarak gördükleri belirtilmektedir (Parizad, Abdolahzadeh ve Shabestari 2014; Dunwoody, Krenzischek, Pasero, Rathmell ve ark. 2008). Cogan, Ouimette, Vargas-Schaffer, Yegin ve arkadaşlarının (2014) kadiyak cerrahi geçiren hastalarda (n=379) ağrı kontrolünün yetersizlik sebeplerini inceledikleri çalışmada hastaların en çok ilaçların bağımlılık yapma etkilerinden dolayı ağrı kesici kullanımından kaçındıkları, ağrı kesicinin ağrının en şiddetli olan zamanda kullanılması gerektiği ve ağrı kesicilerin yan etkilerinin hastaları istemedikleri davranışlara sebep olabildiği hastalar tarafından bildirilen bariyerler olarak gösterilmiştir. Bu araştırma sonucuna uyumlu şekilde çalışmamız sırasında hastaların aldığı ilaçlar arasında analjezikleri düzenli bir şekilde istemedikleri görülmüştür. Çalışmanın yapıldığı her iki kurumda da bu durum benzerlik göstermektedir. Hastalar ağrıları dayanılmayacak düzeye geldiklerinde bunu bildirdiklerini ve analjezik uygulandığını ifade etmişlerdir. Ağrı kontrolünün genellikle parasetomol grubu ilaçlarla sağlandığı, narkotik ajanların nadir olarak kullanıldığı gözlenmiştir. Oysa ağrı kontrolünün hem nonstreoidal antiinflamatuar ilaçlar hem de opioid analjezikler ile sağlanması gerektiği çalışmalarda vurgulanan noktalardan biridir (Grosen, Vase, Pilegaard, Pfeiffer-Jensen ve ark. 2014; Barr, Fraser, Puntillo, Ely ve ark. 2013). Çalışmamızda açık kalp cerrahisi geçiren bireylerin %93.7’inin (n=118) kötü uyku kalitesine sahip olduğu saptanmıştır (Tablo 11). Ameliyat öncesi anksiyetenin hastaların ameliyat sonrası dönemdeki ağrı düzeyi ile ilişkili olduğu, ancak uyku kalitesi ile arasında herhangi bir ilişki bulunmadığı saptanmıştır (p>0.05) (Tablo 10). Bu sonucun uyku problemlerine neden olan diğer faktörlerden kaynaklandığını düşündürmektedir. Açık kalp cerrahisi geçiren hastalar ameliyat sonrası en az bir gece yoğun bakım ünitesinde kalmaktadır. Komplikasyon gelişmesi durumunda bu süre uzayabilmektedir. Yapılan çalışmalar özellikle yoğun bakım ünitelerindeki hastalarda uyku problemlerinin yaşandığını ortaya koymaktadır (Castren, Lakanmaa, Virtanen ve Kilpi 2014; Elliott; Rai ve McKinley 2014; Knauert, Haspel ve Pisani 2015; Kurt ve Enç 2013; Uğurlu 2012; Weinhouse ve Schwab 2006). Kalp cerrahisi sonrası özellikle hastanede yatış sırasında uyku problemleri sık yaşanmakta ve hastaların uyku kaliteleri oldukça düşük olarak değerlendirilmektedir (Liao, Huang, Huang ve Hwang 2011). Yılmaz, Sayın ve Gürler’in (2012) cerrahi kliniklerde yatan hastaların uyku durumunu inceledikleri çalışmada, kardiyovasküler cerrahi hastalarında uyku kalitesinin üroloji ve genel cerrahi hastalarına göre daha kötü olduğu görülmüştür. Çalışmamızda PUKİ maddeleri incelendiğinde hastaların %57.14’ünün rahat bir şekilde nefes alıp verememe, %65.87’ünün 52 (n=83) öksürük ya da horlama ve %86.50’inin (n=109) ağrı sebebiyle uyku problemi yaşadığı saptanmıştır (Tablo 5). Hastaların %49.20’si (n=62) diğer nedenler dolayısıyla uyku problemi yaşamıştır. Diğer nedenler sorusu açık uçlu olduğu için hastalar kendi uykusuzluk nedenlerini belirtmişlerdir (Bkz Ek 4). Uykusuzluk nedenleri olarak hastalar sırası ile sürekli sırt üstü yatma (n=29), anksiyete(n=11), tedavi ve bakım (n=7), yatağın rahatsız edici olması (n=7), gürültü (n=2) ve ağız kuruluğunu (n=3) ifade etmişlerdir (Tablo 5). Çalışmamızla benzer olarak Özkaya, Yüce, Gönenç, Gül ve arkadaşlarının (2013) çalışmasında (n=134) ameliyat sonrası ağrı seviyesi yüksek olan hastaların anlamlı bir şekilde uyku sorunlarının fazla olduğu belirlenmiş olup, uyku sorunlarına neden olan diğer etmenler; odanın havasız olması, vücuda takılı tıbbi cihazlar, odanın kalabalık olması ve gürültü olarak belirtilmiştir. Konuya ilişkin yapılan başka bir araştırmada Liao, Huang, Huang ve Hwang (2011) kalp cerrahisi sonrası uyku problemlerinin ağrı, dispne, noktüri, gürültü, ışık gibi çevresel faktörlerle ilişkili olduğunu, anksiyete ve depresyonun taburculuk sonrası uyku kalitesini etkilediğini saptamışlardır. Bazı çalışmalar uyku problemlerinin ağrı ile ilişkisi olduğunu vurgulamaktadır. Kamalipour, Vafaei, Kazemi ve Khademi (2014) yaptıkları çalışmada (n=188) sternotomi ağrısının uyku problemlerine yol açtığını saptamışlardır. Sethares, Chin ve Costa (2013) da hastaların (n=80) en çok uyku sorununa yol açan nedenlerden birinin ağrı olduğunu belirlemişlerdir. Elitoğ ve arkadaşlarının (2010) çalışmasında (n=70) kalp cerrahisi sonrası uykuyu etkileyen faktörler arasında zorunlu sırt üstü yatış pozisyonu (%74.3), ağrı (% 47.1) ve hastalığa ait anksiyete (% 12.9) yer almaktadır. Çalışmamızla benzer olarak Yılmaz ve İskesen’in (2007) araştırmasında da (n=55) kalp cerrahisinden sonra birinci hafta hastaların uyku kalitelerinin kötü olduğu dönem olarak saptanmıştır. Pröpper ve arkadaşlarının (2015) araştırma bulguları hastaların ameliyat öncesine göre, ameliyat sonrasında uyku kalitelerinin kötü şekilde etkilendiğini ortaya koymaktadır. Le Grande, Jackson, Murphy ve Thomason (2015) kardiyak cerrahi hastalarında uykunun depresyon ve anksiyete ile ilişkisini inceledikleri çalışmada (n=134) ameliyat sonrası ilk haftada hastaların %69’unun uyku bozukluğu yaşadığı saptanmıştır. Çalışmamıza benzer olarak Yang, Duan, Tsai ve Lou’nun (2015) çalışmasında (n=87) da hastaların %87’sinin ameliyat sonrası uyku kalitelerinin kötü olduğu belirlenmiş olup, ameliyat sonrası birinci haftada anksiyete ve uyku kalitesi arasında bir ilişki olduğu saptanmıştır. Yapılan bir çalışmada KABG hastalarında kardiyopulmoner bypass sebebiyle beyin sapı ve hipotalamustaki merkezlerin dolaşımındaki geçici bozukluk sebebiyle uyku ve uyanıklık merkezlerinin 53 etkilenmesinden dolayı uyku problemleri yaşayabileceği belirtilmiştir (Yilmaz ve İskesen 2007). Araştırmamızda ameliyat sonrası cinsiyete göre uyku kalitesi puan ortalamaları arasında fark saptanmış olup, kadın hastalarda uyku kalitesinin daha kötü olduğu ortaya konmuştur (Tablo 12). Çalışma sonucumuzla benzer olarak Çalık ve Algün’ün (2013) yaşlı hastalarda (n=228) uyku kalitesini inceledikleri çalışmada kadınların uyku kalitelerinin daha kötü olduğu belirtilmiştir. Gökçe ve Mert (2015) kalp yetmezliği olan hastaların uyku kalitesini inceledikleri çalışmalarında kadın hastaların PUKİ puan ortalamalarını daha yüksek olduğunu saptamışlardır. Buna karşın Şendir ve arkadaşları (2007) çalışmamızla benzer olarak cinsiyete göre PUKİ puan ortalamaları arasında fark olduğunu ve erkeklerde uyku kalitesinin daha kötü olduğunu vurgulamışlardır. Özkaya, Yüce, Gönenç, Gül ve arkadaşlarının (2013) çalışmasında ise cinsiyete göre PUKİ puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı bulunmamıştır. Yapılan çalışmalarda cinsiyete göre uyku kalitesi puan ortalamaları arasında fark olmadığı saptanmıştır (Yılmaz, Kutlu ve Çeçen 2008; Yilmaz, Sayin ve Gürler 2012). Araştırmamızda klinik özelliklere göre PUKİ puan ortalamaları arasında fark olmadığı saptanmıştır (Tablo 13). Ranjbaran, Dehdari, Sadeghniiat-Haghighi ve Majdabadi (2014) kronik hastalıklara göre (hipertansiyon ve diyabet) uyku kaliteleri arasında fark olmadığını belirtmişlerdir. Yılmaz, Kutlu ve Çeçen’in (2008) çalışmasında üroloji, genel cerrahi, nöroşirurji, kulak burun boğaz ve ortopedi servislerinde hastaların uyku kalitelerinin incelendiği çalışmada ise kronik hastalığı olan hastaların uyku kalitelerinin daha kötü olduğu saptanmıştır. Çalışmamızda en sık karşılaşılan hastalıklar hipertansiyon ve DM’dir. Her iki hastalığın da tedavi ve bakım sürecinde hemşireler yaşam bulguları ve kan şekeri yönünden hastaları sık izlediği için her iki hastalığa sahip hastaların uykuları gece boyunca birçok kez bölünmektedir. Bu hasta grubunun uyku kalitesinin kötü olması beklenen bir sonuçtur. Çalışmamızda anksiyete ile uyku arasında ilişki saptanmamış olmasına rağmen, kadınlarda hem anksiyete düzeyinin hem uyku kalitesi puanlarının yüksek olması dikkat çekicidir. Kadınlarda anksiyete ve ağrı yüksek düzeyde olduğu için, uyku problemlerinin yaşanmasına sebep olabilir. İstatistiksel olarak anlamlı olmamasına karşın, kadınlarda anksiyete, ağrı ve uyku puan ortalamalarının en yüksek olması, dolaylı olarak anksiyete ve uyku kalitesi arasındaki ilişkinin var olabileceğini düşündürmektedir. 54 6. SONUÇ VE ÖNERİLER Sonuç olarak bu araştırmada; • Araştırmaya katılan hastaların geç erişkin yaş döneminde olduğu, • Hastaların 2/3’ünün erkek olduğu, • Çoğunlukla KABG ameliyatının uygulandığı, • Hastaların ameliyat öncesinde orta düzeyde anksiyete yaşadığı, • Anksiyete düzeyinin kadın, okuryazar ve ev hanımlarında daha yüksek olduğu, • Ameliyat sonrası ağrı düzeylerinin orta şiddette olduğu, • Kadınlarda ameliyat sonrası ağrı şiddetinin daha yüksek olduğu, • Hastaların büyük bir çoğunluğunda ameliyattan sonra uyku kalitesinin kötü olduğu, • Kadınların erkeklere göre uyku kalitelerinin daha kötü olduğu, • Açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların yaşadığı ağrının ameliyat öncesi anksiyete ile ilişkili olduğu, ancak anksiyetenin uyku kalitesinde herhangi bir bozulmaya yol açmadığı belirlenmiştir. Araştırmanın bulgularında yer almamakla birlikte veri toplama aşamasında hastaların yaptığı açıklamalar da araştırmacıya verileri yorumlama konusunda ışık tutmuştur. Bu bağlamda; • Hastaların ameliyat sonrasında yaşanan ağrıyı doğal olarak kabul ettiği, • Ağrı dayanamayacağı noktaya gelmedikçe sağlık çalışanlarına ağrısı olduğunu söylemediği, • Hastaların analjezik kullanımını yeterince talep etmediği, • Sürekli sırt üstü pozisyonda yatmaya bağlı hastaların uykusuzluk çektikleri, • Hastaların yatakların rahatsızlıklarından yakındıkları belirlenmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda aşağıdaki öneriler sunulmuştur: 55 Uygulama alanına yönelik öneriler Ameliyat öncesi anksiyeteye ilişkin öneriler • Ameliyat öncesi dönemde hastaların anksiyete düzeyleri hemşireler tarafından değerlendirilmeli, • Anksiyete düzeyine göre hemşireler ameliyat öncesinde hastaları bilgilendirmeli ve ameliyat sonrası sürece hazırlamalıdır. Ameliyat sonrası ağrıya ilişkin öneriler • Tüm sağlık çalışanları hastaların ağrıyı ifade etmemelerine karşı duyarlı olmalı, • Hastalara ağrı kontrolünün önemi anlatılarak, ağrı bildiriminin amaçları ve iyileşme üzerine etkileri vurgulanmalı, • Hastaların analjezik ilaçları düzenli bir şekilde talep etmesi için ilgili hekimlerle işbirliği yapılmalı ve hastaların ağrısı olmasa dahi analjezik alması sağlanmalıdır. Ameliyat sonrası uyku sorunlarına yönelik öneriler • Hastaların uyku ihtiyacını karşılayabilmeleri için uykunun önemi vurgulanmalı ve uykusuzluğa yönelik hemşirelik girişimleri planlanmalıdır • Hastalar sürekli sırt üstü pozisyonda yatmaya bağlı uykusuzluk çektiklerini ve yatakların rahatsızlıklarından yakındıkları için hastane yönetimiyle gerekli iş birliği yapılarak hastaların konforunu sağlayacak yatak temini sağlanabilir. Araştırmacılara yönelik öneriler • Ameliyat öncesi anksiyetenin önlenmesine ve etkilerinin belirlenmesine, • Açık kalp cerrahisi hastalarının ağrı düzeyleri aktivite ile ilişkisinin incelenmesine, • Uyku problemlerine neden olan faktörlere, • Hastaların kullandığı analjezik kullanımı ve kullanılan analjeziklerin etkililiğinin incelenmesine yönelik araştırmalar planlanabilir. 56 7. Kaynaklar 1. Acar K, Acar H, Demir F ve Eti Aslan F. Cerrahi sonrası ağrı ınsidansı ve analjezik kullanım miktarının belirlenmesi. ACU Sağlık Bil Derg 2016;2:85-91 2. Ağargün YM, Kara H, Anlar Ö. Pittsburg uyku kalitesi indeksinin geçerlilik ve güvenirliği. Türk Psikiyatri Dergisi, 1996;7(2):107-111. 3. Ajorpaz NM, Mohammadi A, Najaran H and Khazaei S. Effect of music on postoperative pain in patients under open heart surgery. Nurs Midwifery Stud. 2014;3(3): e20213. DOI: 10.5812/nms.20213 4. Akgül A. Tıbbi araştırmalarda istatistiksel analiz teknikleri SPSS uygulamaları. 3. Basım. Ankara, Emek Ofset, 2005 5. Akıncı B, Yeldan İ, Bayramoğlu Z and Akpınar TB. The effects of posture and relaxation training on sleep, dyspnea, pain and, quality of life in the short-term after cardiac surgery: a pilot study Turk Gogus Kalp Dama. 2016;24(2):258-265 doi:10.5606/tgkdc.dergisi.2016.11675 6. Aksoy G. Ameliyat öncesi hemşirelik bakımı. İn: Aksoy G, Kanan N, Akyolcu N, editors. Cerrahi hemşireliği I. İstanbul;Nobel Kitabevi: 2012 p.257-301 7. Akyolcu N. Ameliyat sonrası hemşirelik bakımı. İn: Aksoy G, Kanan N, Akyolcu, editors. Cerrahi hemşireliği I. İstanbul: Nobel Kitabevi; 2012. p.335-366 8. Albert NM, Gillinov AM, Lytle BW, Feng J et al. A randomized trial of massage therapy after heart surgery. Herat Lung. 2009;38:480-490 doi:10.1016/j.hrtlng.2009.03.001 9. AlOtaibi KD and El-Sobkey SB. Spirometric values and chest pain intensity three days postoperative coronary artery bypass graft surgery. J Saudi Heart Assoc. 2015:16 http://dx.doi.org/10.1016/j.jsha.2015.02.002 10. American Heart Association. Open heart http://www.americanheart.org/presenter.jhtml?identifier=4674 surgery Recieved statistics 2009 date:12.5.2015 American Journal Of Critical Care. 2004;13:116-125 11. Arita H, Takeno Y and Fujimoto E. Sleep disturbance in elderly patients after cardiac surgery during their stay in ıntensive care unit and surgical ward. J Nurs Care. 2013;3: 137 http://dx.doi.org/10.4172/2167-1168.1000137 57 12. Asadizaker M, Fathizadeh A, Haidari A, Goharpai S et al. The effect of foot and hand massage on postoperative cardiac surgery pain. International Journal of Nursing and Midwifery. 2011;3(10):165-169 13. Asilioglu K, Senol Celik S. The effect of preoperative education on anxiety of open cardiac surgery patients. Patient Education and Counseling 2004;53: 65–70 14. Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) Kararlı Koroner Arter Hastalığı Yönetimi Görev Grubu. 2013 ESC Kararlı koroner arter hastalığı yönetimi kılavuzu. Türk Kardiyol Dern Arş 2014, Suppl. 4 15. Avrupa Kardiyoloji Derneği. Kalp Kapak Hastalıkları Tedavi Kılavuzu (2012 versiyonu). Türk Kardiyol Dern Arş 2013, Suppl. 3 16. Aydoğan Ü, Mutlu S, Akbulut G, Taş H ve ark. Hipertansiyon hastalarında anksiyete bozukluğu. Konuralp Tıp Dergisi 2012;4(2):1-5. 17. Badır A. Demir Korkmaz F, Koroner arter hastalıkları. In: Karadakovan A, Eti Aslan F, editör. Dahili ve cerrahi hastalıklarda bakım. 3. Baskı. Adana:Nobel tıp kitabevi; 2014. p.431471 18. Barr J, Fraser GL, Puntillo K, Ely EW et al. Clinical practice guidelines for the management of pain, agitation, and delirium in adult patients in the ıntensive care unit. Critical Care Medicine. 2013;41(1):263-306 DOI: 10.1097/CCM.0b013e3182783b72 19. Bilge A. Özel popülasyonların hemşirelik yönetimi. In: Gorman LM, Sultan DF. Öz F, Demiralp M, editörs. Psikososyal hemşirelik. 3. Baskı. Ankara: Akademisyen tıp kitapevi; 2014. p.385-398 20. Bjørnnes AK, Rustøen R, Lie I, Watt-Watson J et al. Pain characteristics and analgesic intakebefore and following cardiac surgery. European Journal of Cardiovascular Nursing. 2014:1-8 21. Bradt J, Dileo C, Shim M. Music interventions for preoperative anxiety (Review). The Cochrane Collaboration. Published by John 2013 http://dx.doi.org/10.1002/14651858.CD006908.pub2 58 Wiley & Sons, Ltd. 22. Bucher L and Johnson S. Coronary artery disease and acute coronary syndrome. İn Medıcal-Surgıcal Nursıng: Assessment And Management Of Clınıcal Problems. Levis SL, Dirksen SR, Heitkemper MM, Bucher L, editors. 9th edition. Elsevier Mosby; 2014. p.730-766 23. Budak E. Açık kalp ameliyatı olan hastalarda ameliyat öncesi anksiyetelerinin giderilmesinin ameliyat sonrası anksiyete ve ağrı düzeylerine etkisi. Başkent Üniversitesi. Hemşirelik. Yüksek lisans tezi. Ankara. 2015 24. Buysse DJ, Reynolds CF, Monk TH, Berman SR et al. The Pittsburgh sleep quality index: A new instrument for psychiatric practice and research. Psychiatry Research 1989;28 (2);193213 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/2748771 25. Castren MR, Lakanmaa RL, Virtanen I and Kilpi HL. Evaluating adult patients’ sleep: an integrative literatüre review in critical care. Scand J Caring Sci; 2014; 28; 435–448. doi: 10.1111/scs.12072 26. Celano CM, Millstein RA, Bedoya CA, Healy BC et al. Association between anxiety and mortality in patients with coronary artery disease: A meta-analysis. American Heart Journal. 2015;170(6):1105-1115 doi:10.1016/j.ahj.2015.09.013 27. Chapman CR, Zaslansky R, Donaldson GW and Shinfeld A. Postoperative pain trajectories in cardiac surgery patients. Pain Research and Treatment. 2012;Article ID 608359:8 pages doi:10.1155/2012/608359 28. Chard R. Care of preoperative patients. In: Ignatavicius D, Workman ML. Medical surgical nursing.7. Edition. USA: Elsevier Health Science; 2013. p.247 29. Choinière M, Watt-Watson J, Victor JC, Baskett RJF et al. Prevalence of and risk factors for persistent postoperative nonanginal pain after cardiac surgery: a 2-year prospective multicentre study. CMAJ 2014:1-14 DOI:10.1503/cmaj.131012 30. Cimilli C. Cerrahide anksiyete. Klinik Psikiyatri 2001;4:182-186 31. Clevaland Clinic Erişim Tarihi:19.06.2015 http://my.clevelandclinic.org/services/heart/disorders/treatment_heartsurg 32. Cogan J, Ouimette MF, Vargas-Schaffer G, Yegin Z et al. Patient attitudes and beliefs regarding pain medication after cardiac surgery: barriers to adequate pain management. american society for pain management http://dx.doi.org/10.1016/j.pmn.2013.01.003 59 nursing. 2014;15(3):574-579 33. Cogan J. Pain management after cardiac surgery. Seminars in Cardiothoracic and Vascular Anesthesia. 2010;14(3):201-204 34. Cohn WE. Advances in surgical treatment of acute and chronic coronary artery disease. Texas Heart Institute Journal. 2010;37(3):328-330 35. Craven Rf, Hirnle C, Jensen S. Uyku ve dinlenme. İn: Uysal N, Çakırcalı E, çeviri editörleri. Hemşirelik Esasları İnsan sağlığı ve fonksiyonları. Palme yayıncılık. Ankara. 2015:1114-1143 36. Cserép Z, Losoncz E, Balog P, Szili-Török T et al. The impact of preoperative anxiety and education level on long-term mortality after cardiac surgery. Journal of Cardiothoracic Surgery 2012; 86(7):1-8 http://www.cardiothoracicsurgery.org/content/7/1/86 37. Çalık İ ve Algün C. Yaşlılarda fiziksel aktivite ile uyku kalitesi arasındaki ilişki. Fizyoterapi Rehabilitasyon. 2013;24(1):110-117 38. Çetinkaya F ve Karabulut N. Batın ameliyatı olacak yetişkin hastalarda ameliyat öncesi verilen eğitimin kaygı ve ağrı düzeyine etkisi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi. 2010;13:2 39. Çevik Acar E ve Yıldız ÜY. Ameliyathanede hastaların hemşirelik bakım kalitesi hakkında düşüncelerinin ve kaygı düzeylerinin değerlendirilmesi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi. 2015;18(4):268-273 40. Çevik K ve Zaybak A. Açık kalp ameliyatı sonrasında yapılan egzersizlerin ağrıya etkisi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi. 2011;14(4):54-59 41. Dechant LM. Care of patients with acute coronary syndromes. In: Ignatavicius D, Workman ML. Medical surgical nursing.7. Edition. USA:Elsevier Health Science 2013;846 849 42. Demir A, Akyurt D, Ergün B, Haytural C ve ark. Kalp cerrahisi geçirecek olgularda anksiyete sağaltımı. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2010;18(3):177-182 43. Demir Korkmaz F. Yapısal Enfeksiyöz ve enflamatuar kalp hastalıkları. İn: Karadakovan A, Eti Aslan F, editors. Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. 3. Baskı. Adana:Nobel tıp kitabevi; 2014. p. 473-495 60 44. Denollet J and Pedersen SS. Anger, depression, and anxiety in cardiac patients. JACC. 2009;53(11):947-949 doi:10.1016/j.jacc.2008.12.006 45. Detroyer E, Dobbels F, Verfaillie E, Meyfroidt G et al. Is preoperative anxiety and depression associated with onset of delirium after cardiac surgery in older patients? a prospective cohort study. American Geriatrics Society Journal compilation. 2008; 12: 2278– 2284 46. Deyirmenjian M, Karam N and Salameh P. Preoperative patient education for open-heart patients:A source of anxiety?. Patient Education and Counseling. 2006;62:111–117. doi:10.1016/j.pec.2005.06.014 47. Douki ZE, Vaezzadeh N, Shahmohammadi S, Shahhosseini Z et al. Anxiety before and after coronary artery bypass grafting surgery: relationship to QOL. Middle-East Journal of Scientific Research 2011;7 (1): 103-108, 48. Dunwoody CJ, Krenzischek DA, Pasero C, Rathmell JP et al. Assessment, physiological monitoring, and consequences of inadequately treated acute pain. Journal of PeriAnesthesia Nursing, 2008;23(1A):S15-S27 S15 doi:10.1016/j.jopan.2007.11.007 49. Elitoğ N, Öztürk N, Menteş D, Zeytun B ve ark. Kalp cerrahisi operasyonu geçirmiş olan hastaların post-op hastanede yatış dönemlerinde uykularını etkileyen faktörler ve günlük uyku düzenindeki değişimlerin belirlenmesi 2010. http://www.acibademhemsirelik.com/edergi/yeni_tasarim/files/kalp%20_bil_2.pdf Erişim tarihi: 25.03.2015 50. Elliott R, Rai T and McKinley S. Factors affecting sleep in the critically ill: An observational study. Journal of Critical Care. 2014;29:859– 863. http://dx.doi.org/10.1016/j.jcrc.2014.05.015 51. Erdil F, Özhan Elbaş N. Cerrahi hastalıkları hemşireliği. 5. Baskı. Ankara: Aydoğdu matbaacılık; 2008:322-335 52. Eti Aslan F, Badır A, Karadağ Arlı Ş ve Çakmakçı H. Patient’s experience of pain after cardiac surgery. Contemp Nurse. 2009;34(1):48-54 53. Eti Aslan F, Çavdar İ. Cerrahi ağrı. In: Eti Aslan F, editör. Ağrı doğası ve kontrolü. 2. Basım. Ankara: Akademisyen kitabevi; 2014. p.185-186 61 54. Eti Aslan F, Demir Korkmaz F,Karabacak Ü. Pain in cardiac surgery and the nursing approach. Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery. 2012;20(1):172-176 doi: 10.5606/ tgkdc.dergisi.2012.036 55. Eti Aslan F, İçli G. Ağrı kontrolünün önemi. In: Eti Aslan F, editör. Ağrı doğası ve kontrolü. 2. Basım. Ankara: Akademisyen kitabevi; 2014. p.15-22 56. Eti Aslan F, Öztürk Z. Ağrı değerlendirme yöntemleri. In: Eti Aslan F, editör. Ağrı doğası ve kontrolü. 2. Basım. Ankara: Akademisyen kitabevi; 2014. p.77-100 57. Eti Aslan F, Uslu Y. Ağrı sınıflandırılması. In: Eti Aslan F, editör. Ağrı doğası ve kontrolü. 2. Basım. Ankara: Akademisyen kitabevi; 2014. p. 57-66, 58. Fathi M, Alavi SM, Joudi MJ, Joudi M et al. Preoperative anxiety in candidates for heart surgery. Iran J Psychiatry Behav Sci. 2014;8(2):90-96 www.ijpbs.mazums.ac.ir 59. Ferreira-Valente MA, Pais-Ribeiro JL, Jensen MP. Validity of four pain intensity rating scales. International Association for the Study of Pain. Elsevier 2011;152: 2399–2404 60. Feuchtinger J, Burbaum C, Heilmann C, Imbery C et al. Anxiety and fear in patients with short waiting times before coronary artery bypass surgery – a qualitative study. Journal of Clinical Nursing. 2013;23:1900–1907 61. Fındık ÜY ve Yıldızeli Topçu S. Cerrahi girişime alınış şeklinin ameliyat öncesi anksiyete düzeyine etkisi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Dergisi 2012;2223 62. Fitzsimons D, Parahoo K, Richardson SG, Stringer M. Patient anxiety while on a waiting list for coronary artery bypass surgery: A qualitative and quantitative analysis. Heart Lung. 2003;32:23-31. 63. Furze G, Dumville JC, Miles JNV, Irvine K et al. “Prehabilitation” prior to CABG surgery improves physical functioning and depression. International Journal of Cardiology. 2009;132:51–58 http://dx.doi.org/10.1016/j.ijcard.2008.06.001 64. Gallagher R, McKinley S. Stressors and anxiety in patients undergoing coronary artery bypass surgery. American Journal Of Critical Care. 2007;16(3):248-257 65. Gardner G, Elliott D, Gill J, Griffin M et al. Patient experiences following cardiothoracic surgery: An interview study. European Journal of Cardiovascular Nursing. 2005;4:242 – 250 62 66. Gökçe S ve Mert H. Kalp yetmezliği olan hastaların uyku kalitesi ve ilişkili etmenlerin incelenmesi. Hemşirelikte Eğitim ve Araştırma Dergisi 2015;12 (2):113-120 doi:10.5222/HEAD.2015.113 67. Greve H and Pedersen PU. Improving sleep after open heart surgery–effectiveness of nursing interventions. Journal of Nursing Education and Practice. 2016;6(3):15-25 E-ISSN 1925-4059 http://dx.doi.org/10.5430/jnep.v6n3p15 68. Grosen K, Vase L, Pilegaard HK, Pfeiffer-Jensen M et al. Conditioned pain modulation and situational pain catastrophizing as preoperative predictors of pain following chest wall surgery: a prospective observational cohort study. PLOS ONE. 2014;9(2): e90185 69. Gulik L, Janssen LI, Ahlers SJGM, Bruins P et al. Risk factors for chronic thoracic pain after cardiac surgery via sternotomy. European Journal of Cardio-thoracic Surgery. 2011;(40):1309-1313 doi:10.1016/j.ejcts.2011.03.039 70. Guo P, East L and Arthur A. A preoperative education intervention to reduce anxiety and improve recovery among Chinese cardiac patients: A randomized controlled trial. International Journal of Nursing Studies. 2012;(49) 129– 137 http://dx.doi.org/10.1016/j.ijnurstu.2011.08.008 71. Guo P. Preoperative education interventions to reduce anxiety and improve recovery among cardiac surgery patients: a review of randomised controlled trials. Journal of Clinical Nursing.2014;24:34–46 doi: 10.1111/jocn.12618 72. Gülseven B ve Oğus S. Kronik Durumlar. In: Karadakovan A, Eti Aslan F, editör. Dahili ve cerrahi hastalıklarda bakım. 3. Baskı. Adana: Nobel tıp kitabevi: 2014. p. 91-104 73. Hasan K, Rahman Z, Sultana A and Ahsan N. Postoperative pain management after sternotomy ın off-pump coronary artery bypass graft (CABG) surgery – A Comparative Study Between NSAID (Diclofenac Sodium) and Opioid (Pethidine). BSMMU J 2010; 3(2): 91-96. 74. Hedges C and Redeker NS. Comparison of sleep and mood in patients after on-pump and off-pump coronary artery bypass surgery. American Journal of Critical Care. 2008;17:133-141 75. Heilmann C, Stotz U, Burbaum C, Feuchtinger J et al. Short-term intervention to reduce anxiety before coronary artery bypass surgery-a randomised controlled trial. Journal of Clinical Nursing. 2016;25:351–361, doi: 10.1111/jocn.13055 76. Hernández-Palazón J, Fuentes-García D, Falcón-Araña L, Rodríguez-Ribó A et al. Visual analogue scale for anxiety and amsterdam preoperative anxiety scale provide a simple and 63 reliable measurement of preoperative anxiety in patients undergoing cardiac surgery. Int Cardiovasc Res J.2015;9(1):1-6. 77. Higgins RSD ve Tamayo AP. Kardiyopulmoner bypass eşliğinde koroner arter bypass cerrahisi. Çeviri: Taşdemir O, Yöndem ÖZ. İn: Kaiser LR, Kron IL ve Spray TL. Güngör A, çeviri editörü. Mastery of Cardiyhoracic Surgery, Lippincott Williams & Wilkins. Güneş Tıp Kitabevi. Ankara. 2013;437-447 78. Hillis LD, Smith PK, Anderson JL, Bittl JA et al. ACCF/AHA Guideline for coronary artery bypass graft surgery: executive summary a report of the American College Of Cardiology Foundation/American Heart Association task force on practice guidelines developed. Circulation. 2011;124:2610–2642 Doi:10.1161/CIR.0b013e31823b5fee 79. Hjermstad MJ, Fayers PM, Haugen DF, Caraceni AC et al. Studies comparing numerical rating scales, verbal rating scales, and visual analogue scales for assessment of pain ıntensity in adults: A Systematic Literature Review. J Pain Symptom Manage 2011;41:1073e1093 http://dx.doi.org/10.1016/j.jpainsymman.2010.08.016 80. Hoyer J, Eifert GH, Einsle F, Zimmermann K et al. Heart-focused anxiety before and after cardiac surgery. Journal of Psychosomatic Research 2008;64:291– 297 http://dx.doi.org/10.1016/j.jpsychores.2007.09.009 81. Ignatavicius D. Common health problems of older adults. In: Ignatavicius D, Workman ML. Medical surgical nursing.7. Edition. USA: Elsevier Health Science; 2013. p. 26 82. International Association for the Study of Pain. IASP Taxonomy. http://www.iasppain.org/Taxonomy Erişim tarihi: 23.02.2016 83. İncerekara E. Koroner yoğun bakım ünitesine başvuran hastaların uyku sorunları ve uyku sorunlarını etkileyen faktörlerin belirlenmesi. Marmara Üniversitesi İç Hastalıkları hemşireliği. Yüksek lisans tezi: İstanbul 2004;45 84. İşkesen İ, Yıldırım F ve Şirin H. Koroner arter bypass cerrahisinde kardiyopulmoner bypass’ın nörokognitif fonksiyonlara etkisi. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2007;15(4):275-280 . 85. Kamalipour H, Vafaei A, Kazemi AP and Khademi S. Comparing the prevalence of chronic pain after sternotomy in patients undergoing coronary artery bypass grafting using the ınternal 64 mammary artery and other open heart surgeries. Anesth Pain Med. 2014 August;4(3):e17969. DOI: 10.5812/aapm.17969 86. Kaptan G. ve Dedeli Ö.Hemeostazis ve etkleyen faktörler. İn: Temel İç Hastalıkları Hemşireliği. İstanbul Tıp Kitabevi. İstanbul. 1. Baskı. 2012:59-112 87. Karancı AN and Dirik G. Predictors of pre- and postoperative anxiety in emergency surgery patients. Journal of Psychosomatic Research 2003;55: 363–369 88. Karlsson AK, Lidell E, Johansson M. Depresed mood time after open heart surgery impacts patient well-being. European Journal of Cardiovascular Nursing. 2008;7: 277–283 89. Kehlet H. Çeviri: Özmen T. Postoperatif ağrısı olan hastaya yaklaşım. In: Souba ve ark. Özmen M, Özmen V, çeviri editörleri. ACS Cerrahi İlkeler ve uygulamalar. Güneş tıp kitabevi. İstanbul.6. Baskı. 2012: 87-101 90. Kervan Ü, Koç O, Özatik MA, Bayraktar G ve ark. Türkiye’deki kalp damar cerrahisi kliniklerinin dağılımı ve hizmetlerinin niteliği. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2011;19(4):483-489 91. Khan RS, Skapinakis P, Ahmed K, Stefanou DC et al. The association between preoperative pain catastrophizing and postoperative pain ıntensity in cardiac surgery patients. Pain Medicine 2012; 13: 820–827. 92. Knauert MP, Haspel JA and Pisani MA. Sleep loss and circadian rhythm disruption in the ıntensive care unit. Clin Chest Med. 2015;36:419– 429 http://dx.doi.org/10.1016/j.ccm.2015.05.008 93. Kocabaşoğlı N. Anksiyete bozukluklarına genel bir bakış. Türkiye’de sık karşılaşılan psikiyatrik hastalıklar sempozyum dizisi 2008;62:175-184 94. Koivula M, Tarkkaa MT, Tarkkab M, Laippala P et al. Fear and anxiety in patients at different time-points in the coronary artery bypass process. International Journal of Nursing Studies. 2002;39: 811–822 95. Koivula M, Tarkkaa MT, Tarkkab M, Laippala P et al. Fear and in-hospital social support for coronary artery bypassgrafting patients on the day before surgery. International Journal of Nursing Studies 2002;39:415–427 65 96. Kol E, Ecevit Alpar Ş and Erdoğan A. Preoperative Education and Use of Analgesic Before Onset of Pain Routinely for Post-thoracotomy Pain Control Can Reduce Pain Effect and Total Amount of Analgesics Administered Postoperatively. Pain Management Nursing. 2014;15(1):331-339 http://dx.doi.org/10.1016/j.pmn.2012.11.001 97. Koplay M ve Erol C. Koroner Arter Hastalığı. Trd Sem 2013; 1: 57-69. doi:10.5152/trs.2013.007 98. Koranyi S, Barth J, Trelle S, Strauss BM et al. Psychological interventions for acute pain after open heart surgery (Review). The Cochrane Collaboration. 2014 99. Krannich JHA, Weyers P, Lueger S, Herzog M et al. Presence of depression and anxiety before and after coronary artery bypass graft surgery and their relationship to age. BMC Psychiatry 2007;7(47):1-16 doi:10.1186/1471-244X-7-47. 100. Kurt S ve Enç N. Yoğun bakım hastalarında uyku sorunları ve hemşirelik bakımı. Türk Kardiyol Dern Kardiyovasküler Hemşirelik Dergisi. 2013;4(5) http://adminwebcast.tkd.org.tr/Files/Pdf/derleme1..pdf 101. Kutlu Y. Ağrı ile ilgili problemler. In: Öz F. Demiralp M, editörler. Psikososyal hemşirelik. 3. baskı. Ankara: Akademisyen kitabevi, 2014; 292-293 102. Lahtinen P. Pain after coronary artery bypass grafting surgery. Publications of the University of Eastern Finland Dissertations in Health Sciences. 2012:1-55 103. Landis CA and Heitkemper MM. Chapter 9. Sleep and Sleep Disorders. İn: Levis SL, Dirksen SR, Heitkemper MM, Bucher L, editors. Medıcal-Surgıcal Nursıng: Assessment And Management Of Clınıcal Problems. 9th edition. Elsevier Mosby; 2014. p.99-113 104. Le Grande MR, Jackson AC, Murphy BM and Thomasond N. Relationship between sleep disturbance, depression and anxiety in the 12 months following a cardiac event. Psychology, Health & Medicine. 2015:1-7 http://dx.doi.org/10.1080/13548506.2015.1040032 105. Leegaard M, Naden D and Fagermoen MS. Postoperative pain and self-management: women’s experiences after cardiac surgery. Journal of Advanced Nursing. 2008;63(5): 476-485 doi: 10.1111/j.1365-2648.2008.04727.x 66 106. Leung JM, Sands LP, Newman S, Meckler G et al. Preoperative sleep disruption and postoperative delirium. J Clin Sleep Med 2015;11(8):907– 913. http://dx.doi.org/10.5664/jcsm.4944 107. Liao WC, Huang CY, Huang TY ve Hwang SL. A systematic review of sleep patterns and factors that disturb sleep after heart surgery. Journal of Nursing Research. 2011;19(4):275288 . DOI: 10.1097/JNR.0b013e318236cf68. 108. Lombana WG and Vidal SEG. Pain and gender differences: a clinical approach. Rev Columb Anestiol. 2 0 1 2;40(3):207–212 109. Lopez V, Sek Ying C, Poon CY and Wai Y. Physical, psychological and social recovery patterns after coronary artery bypass graft surgery: A prospective repeated measures questionnaire survey. International Journal of Nursing Studies 2007;(44);1304–1315 doi:10.1016/j.ijnurstu.2006.06.005 110. Mahdavi A, Esmaeili R, Heidari-Gorji MA, Mohammadi-Tazeh F et al. Anxiety and hope to life in open heart surgery patients-A cross sectional study. J Cardiovasc Disease Res. 2016; 7(1): 23-26 DOI : 10.5530/jcdr.2016.1.3 111. Mathai AT and Sams LM. Assessment of quality of pain and contributing factors affecting level of pain among patients who had undergone cardiac surgery in selected hospitals, Mangalore. Asian Pacific Journal of Nursing. 2015;2(1):8-11. 112. Mazzeffi M and Khelemsky Y. Poststernotomy pain: a clinical review. Journal of Cardiothoracic and Vascular Anesthesia. 2011;(6)25:1163-1178 doi:10.1053/j.jvca.2011.08.001 113. Mello LC, Rosatti SFC, Hortense P. Assessment of pain during rest and during activities in the postoperative period of cardiac surgery. Rev. Latino-Am. Enfermagem. 2014;22(1):13643 DOI: 10.1590/0104-1169.3115.2391 114. Milgrom LB et al. Pain levels experienced with activities after cardiac surgery. American Journal Of Critical Care, 2004. 13(2): 116-125 115. Moser DK. “The Rust Of Lıfe”: Impact Of Anxıety On Cardıac Patıents. American Journal of Critical Care. 2007;16:361-369. 116. Mourad G, Strömberg A, Johansson P and Jaarsma T. Depressive symptoms, cardiac anxiety, and fear of body sensations in patients with non-cardiac chest pain, and their relation 67 to healthcare-seeking behavior: a cross-sectional study. 2015 DOI 10.1007/s40271-015-01250 117. National Library of Medicine Erişim Tarihi: 15.06.2015 Güncelleme Tarihi: 06.02.2014 http://www.nlm.nih.gov/medlineplus/ency/article/002950.htm 118. Navarro-Garcia MA, Marın-Fernandez B, Carlos-Alegre V, Martınez-Oroz A et al. Preoperative Mood Disorders in Patients Undergoing Cardiac Surgery: Risk Factors and Postoperative Morbidity in the Intensive Care Unit. Rev Esp Cardiol. 2011; 64(11) : 10051010 119. Nerbass FB, Feltrim MIZ, De Souza SA, Ykeda DS et al. Effects of massage therapy on sleep quality after coronary artery bypass graft surgery. CLINICS. 2010;65(11):1105-1110 DOI:10.1590/S1807-59322010001100008 120. Neupane I, Arora RC and Rudolph JL. Cardiac surgery as a stressor and the response of the vulnerable older adult. Experimental Gerontology. 2016; doi:10.1016/j.exger.2016.04.019 121. O’Brien L, McKeough C and Abbasi R. Pre-surgery education for elective cardiac surgery patients: A survey from the patient’s perspective. Australian Occupational Therapy Journal. 2013;60, 404–409 doi: 10.1111/1440-1630.12068 122. Oflaz F ve Varol H. Yatan hastaların anksiyete ve depresyon düzeyleri ve ilişkili faktörlerin incelenmesi. S.D.Ü. Tıp Fak. Derg. 2010;17(1):1-7 123. Okanlı A, Özer N, Çevik Akyıl R, Koçkar Ç. Cerrahi kliniklerinde yatan hastaların anksiyete ve depresyon düzeylerinin belirlenmesi. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 2006;9(4):38-44 124. Öz F. Anksiyete problemleri. In: Gorman LM, Sultan DF. Öz F, Demiralp M, editors. Psikososyal hemşirelik. 3. Baskı. Ankara: Akademisyen tıp kitapevi: 2014. p.57-72 125. Özer N, Karaman Z, Özlü S and Günes N. Effect of Music on Postoperative Pain and Physiologic Parameters of Patients after Open Heart Surgery. Pain Management Nursing. 2010:1-9 DOI: 10.1016/j.pmn.2010.05.002 126. Özkaya BÖ, Yüce Z, Gönenç M, Gül A ve ark. Ameliyat sonrası erken dönemde hastanede yatan hastaların uyku düzenini etkileyen etmenler. Bakırköy Tıp Dergisi 2013;9:121125. Doi: 10.5350/BTDMJB201309305 68 127. Öztürk O. Uluşahin A. Ruhsal etkenlere bağlı olan fizyolojik işlev ya da yapı bozuklukları II. ruh sağlığı ve bozuklukları. 11. baskı. Ankara: Nobel tıp kitabevi; 2008. p.629-631 128. Öztürk OM ve Uluşahin A. Uyku bozuklukları. Ruh sağlığı ve bozuklukları. 13. baskı Ankara:Tuna Matbaacılık: 2015. p.476-484 129. Parizad R, Abdolahzadeh F and Shabestari MM. Pain after cardiac surgery: a review of the assessment and management. Crescent J Med & Biol Sci. 2014;1(4): 113-117 eISSN: 21489696. 130. Parry M, Watt-Watson J, Hodnett E, Tranmer J et al. Pain experiences of men and women after coronary artery bypass graft surgery. Journal of Cardiovascular Nursing. 2010;25(3): E9E15 131. Parvan K, Zamanzadeh V, Dizaji SL, Shabestari MM et al. Patient’s perception of stressors associated with coronary artery bypass surgery. Journal of cardiovascular and thoracic research, 2013; 5(3) :113-117 132. Patricia H. Rosenberger, PH, Jokl P, Ickovics J. Psychosocial factors and surgical outcomes: an evidence-based literature review. J Am Acad Orthop Surg 2006;14:397-405 133. Peric V, Borzanovic M, Stolic R, Jovanovic A et al. Predictors of worsening of patients' quality of life six months after coronary artery bypass surgery. J Card Surg. 2008;23:648-654. doi: 10.1111/j.1540-8191.2008.00667.x 134. Pierson MG. Nursing management: Patients with coronary vascular disorders. Chapter 14. In: Pellico LH, editors. Focus on: Adulth Health. Medical Surgical Nursing. Wolters Kluwer Health. Lippincott Williams & Wilkins: 2013. p.396-424 135. Pignay Demaria V, Lesperance F, Demaria RG, Frasure-Smith N et al. Depression and anxiety and outcomes of coronary artery bypass surgery. Ann Thorac Surg 2003; 75: 314 – 321 136.Protogerou C, Fleeman N, Dwan K, Richardson M et al. Moderators of the effect of psychological interventions on depression and anxiety in cardiac surgery patients: A systematic review and meta-analysis. Behaviour Research and Therapy. 2015;73: 151- 164 http://dx.doi.org/10.1016/j.brat.2015.08.004 137. Pröpper J, Van Valen R, Van Domburg RT, Brunott M et al. Quality of sleep at the ward after cardiothoracic surgery. Open Journal 537. http://dx.doi.org/10.4236/ojn.2015.56056 69 of Nursing, 2015;5:529- 138. Ranjbaran S, Dehdari T, Sadeghniiat-Haghighi K and Majdabadi MM. Poor Sleep Quality in Patients after Coronary Artery Bypass Graft Surgery: An Intervention Study Using the PRECEDE-PROCEED Model. J Teh Univ Heart Ctr 2015;10(1):1-8 139. Robley L, Ballard N, Holtzman D and Cooper D. The experience of stress fpr open heart surgery patients and their caregivers. Western Journal of Nursing Research. 2010;32(6):794813 doi: 10.1177/0193945910361469. 140. Rodrıguez L. Pathophysiology of pain: implications for perioperative nursing. AORN Journal.2015;101(3): 338-344 http://dx.doi.org/10.1016/j.aorn.2014.12.008 141. Rosenbloom JIR, Wellenius GAW, Mukamal KJ and Mittleman MA. Self-reported anxiety and the risk of clinical events and atherosclerotic progression among patients with Coronary Artery Bypass Grafts (CABG). American Heart Journal. 2009;158(5):867873. http://dx.doi.org/10.1016/j.ahj.2009.08.019 142. Rosiek A, Kornatowski T, Rosiek-Kryszewska A, Leksowski L et al. Evaluation of stress ıntensity and anxiety level in preoperative period of cardiac patients. BioMed Research International. 2016:1-8 Article ID 1248396 http://dx.doi.org/10.1155/2016/1248396 143. Rymaszewska J, Kiejna A, Hadrys T. Depression and anxiety in coronary artery bypass grafting patients. European Psychiatry. 2003;18:155–160 DOI: 10.1016/S0924- 9338(03)00052-X 144. San Türgay A. Ameliyat öncesi, sırası ve sonrası bakım. İn: Akça Ay F, editör. Sağlık uygulamalarında temel kavramlar ve beceriler. 6. Baskı. İstanbul: Nobel tıp kitabevi; 2015. p.702-723 145. Santos BDMM, Martins JCA and Oliveira LMN. Anxiety, depression and stress in the preoperative surgical patient. Revista de Enfermagem Referência.2014; 4(3):7-15 146. Sarıkoç G ve Demiralo M. Hastalığa psikososyal yanıt. . Gorman LM, Sultan DF. Ed: Öz F, Demiralp M. Psikososyal hemşirelik. 3. Baskı. Ankara. Akademisyen tıp kitapevi. 2014:714 147. Sattari M, Baghdadchi ME, Kheyri M, Khakzadi H et al. Study of Patient Pain Management after Heart Surgery. Advanced Pharmaceutical Bulletin, 2013;3(2):373-377 doi:http://dx.doi.org/10.5681/apb.2013.060 70 148. Scott A. Managing anxiety in ICU patients: the role of pre-operative information provision( review). British Association of Critical Care Nurses. Nursing in Critical Care 2004: 9 (2) ; 72-79 149. Sethares KA, Chin EC and Costa I. Pain intensity, interference and patient pain management strategies the first 12 weeks after coronary artery bypass graft surgery. Applied Nursing Research. 2013;(26) 174–179 http://dx.doi.org/10.1016/j.apnr.2013.07.005 150. Shabestari SM and Parizad R. Stressors in patients undergoing cardiac surgery and attitudes of nurses and patients. Crescent J Med & Biol Sci 2014; 1(1): 1-3. 151. Sharif F, Shoul A, Janati M, Kojuri J et al. The effect of cardiac rehabilitation on anxiety and depression in patients undergoing cardiac bypass graft surgery in Iran. BMC Cardiovascular Disorders 2012:12:40 doi:10.1186/1471-2261-12-40 152. Sidar A, Dedeli Ö, İhsan İşkesen Aİ. Açık kalp cerrahisi öncesi ve sonrası hastaların kaygı ve ağrı distresi: ağrı düzeyi ile ilişkisinin incelenmesi. Yoğun Bakım Derg 2013; 4: 1-8 153. Sjoling M, Nordahl G, Olofsson N and Asplund K. The impact of preoperative information on state anxiety, postoperative pain and satisfaction with pain management. Patient Education and Counseling. 2003;51:169–176 154. Sorensen EA and Wang F. Social support, depression, functional status, and gender differences in older adults undergoing first-time coronary artery bypass graft surgery. Heart Lung. 2009;38:306–317 doi:10.1016/j.hrtlng.2008.10.009 155. Sönmez B ve Kasım İ. Diabetes mellitus’lu hastaların anksiyete, depresyon durumları ve yaşam kalitesi düzeyleri. Türk Aile Hek Derg 2013;17(3):119-124 doi:10.2399/tahd.13.00004 156. Şendir M, Acaroğlu R, Kaya H, Erol S et al. Evaluation of quality of sleep and effecting factors in hospitalized neurosurgical patient. Neurosciences 2007;12 (3): 226-231 157. Tamdoğan S. Açık kalp cerrahisi uygulanan hastalarda ağrının uyku ve yaşam kalitesine etkisi. Bahçeşehir Üniversitesi. Hemşirelik Yüksek lisans tezi. İstanbul. 2015 158. Taşdemir A, Erakgün A, Deniz MN ve Çertuğ A. Preoperatif bilgilendirme yapılan hastalarda ameliyat öncesi ve sonrası anksiyete düzeylerinin state-trait anxiety ınventory test ile karşılaştırılması. Turk J Anaesth Reanim 2013; 41: 44-9 DOI: 10.5152/TJAR.2013.11 159. Thibault P, Loisel P, Durand MJ, Catchlove R et al. Psychological predictors of pain expression and activity intolerance in chronic pain patients. Pain. 2008;139: 47–54 doi:10.1016/j.pain.2008.02.029 71 160. Tully P, Winefield HR, Baker RA, Denollet J et al. Depression, anxiety and major adverse cardiovascular and cerebrovascular events in patients following coronary artery bypass graft surgery: a five year longitudinal cohort study. BioPsychoSocial Medicine. 2015;9(14):1-10 DOI 10.1186/s13030-015-0041-5 161. Tully PJ, Baker RA, Knight JL. Anxiety and depression as risk factors for mortality after coronory artery bypass surgery. Journal of Psychosomatic Research. 2008; 64: 285-290 162. Tully PJ, Baker RA. Depression, anxiety, and cardiac morbidity outcomes after coronary artery bypass surgery: a contemporary and practical review. Journal of Geriatric Cardiology. 2012;9:197−208 163. Tully PJ, Bennetts JS, Baker RA, McGavigan AD et al. Anxiety, depression, and stress as risk factors for atrial fibrillation after cardiac surgery. Heart & Lung: The Journal of Acute and Critical Care. 2011;40(1):4-11 http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0147956310000038 164. Tully PJ, Pedersen SS, Winefiel HR, Baker RA et al. Cardiac morbidity risk and depression and anxiety: A disorder, symptom and trait analysis among cardiac surgery patients. Psychology, Health & Medicine. 2011;16(3):333–345 Doi: 10.1080/13548506.2011.553960 165. Türk Toraks Derneği. Polisomnografi dışı tanı yöntemleri-anketler. İn: obstrüktif uyku apne sendromu tanı ve tedavi uzlaşı raporu. Ed: rapor editörü ulukavak çiftçi t. 2012:30-32 166. Türkçe Psikoloji Ölçüm Araçları Veritabanı http://tupov.org/OA_AOKO.html Erişim tarihi: 09.04.2015 167. Uğurlu T. Yoğun bakım ünitesinde yatan ve serviste takip edilen hastaların uyku kalitesi ve sorunlarının değerlendirilmesi. Haliç Üniversitesi. Yüksek Lisans Tezi. Hemşirelik. Danışman Prof. Dr. Necmiye Sabuncu. İstanbul. 2012 168. Ulaş MM, Çağlı K, Lafçı G, Gedik S. ve ark. Koroner bypass cerrahisi ve psikiyatrik komplikasyonlar. İÜ Kardiyol Enst Derg. 2007;6(2):33-37 169. Vargas PVT, Maia EM and Dantas RAS. Patient feelings during the preoperative period for cardiac surgery. Rev Latino-am Enfermagem 2006; 14(3):383-8 72 170. Vatansever E. Açık kalp ameliyatı geçiren ve mekanik ventilatöre bağlı erişkin hastaların işlemsel ağrı düzeyleri. Dokuz Eylül Üniversitesi. Acil ve Yoğun Bakım Hemşireliği Yüksek lisans tezi. İzmir. 2009 171. Vaughn F, Wichowski H and Bosworth G. Does preoperative anxiety level predict postoperative pain. AORN J. 2007;85(3): 589-604. 172. Velioğlu P. Yaşam aktiviteleri. İn: Hemşirelikte kavram ve kuramlar.1. baskı. İstanbul. Akademi basın ve yayıncılık. 2012:194 173. Viars J. Anxiety and Open Heart Surgery . Medsurg Nursing. 2009;18(5):283-291 174. Vural F. Koroner arter bypass greft uygulamasında düşleme ve müziğin iyileşme sürecine etkisi. Marmara Üniversitesi. Hemşirelik. Doktora tezi. İstanbul. 2006 175. Weinhouse G and Schwab RJ. Sleep in the critically ill patient. Sleep. 2006;29( 5): 707716. 176. Widmaier EP, Raff H ve Strang KT. İn: Özgünen T, çeviri ed. Vander İnsan Fizyolojisi: Vücut fonksiyon mekanizmaları. Mc Graw Hill. Ayrıntı Kitabevi. Ankara. 2014;362-439 177. Williams JB, Alexander KP, Morin JF, Langlois Y et al. Preoperative anxiety as a predictor of mortality and major morbidity in patients aged >70 years undergoing cardiac surgery. Am J Cardiol 2013;111:137e142 http://dx.doi.org/10.1016/j.amjcard.2012.08.060 178. Williamson A, Hoggart B. Pain: a review of three commonly used pain rating scales. Journal of Clinical Nursing 2005;14:98–804 179. Yang PL, Huang GS, Tsai CS, Lou MF. Sleep quality and emotional correlates in taiwanese coronary artery bypass graft patients 1 week and 1 month after hospital discharge: a repeated descriptive correlational study. Plos One. 2015;1-16 DOI:10.1371/journal.pone.0136431 180. Yıldız D. Ameliyat öncesi ve sonrası dönemde hastaların kaygı düzeylerinin belirlenmesi. Yakın Doğu Üniversitesi. Hemşirelik programı. Yüksek lisans tezi: Lefkoşa 2011;64 181. Yılmaz E. Cerrahi süreç: ameliyat öncesi hazırlık ve bakım. In: Eti Aslan F, editors. Cerrahi bakım vaka analizleriyle birlikte. İstanbul: Akademisyen Kitapevi; 2016. p.319-345 182. Yilmaz H and Iskesen I. Follow-up with objective and subjective tests of the sleep characteristics of patients after cardiac surgery. Circulation Journal. J 2007; 71: 1506 – 1510. 73 183. Yilmaz M, Sayin Y and Gurler H. Sleep quality of surgical patients. Nursing Forum. 2012:47(3):183-192 184. Yilmaz M, Sezer H, Gürler H and Bekar M. Predictors of preoperative anxiety in surgical inpatients. Journal of Clinical Nursing. 2011;21:956–964 74 8. Ekler Ek 1. Hasta Tanıtım Formu Sayın Katılımcı: Bu araştırma açık kalp cerrahi öncesi anksiyetenin, ameliyat sonrası ağrı ve uyku kalitesine etkisini belirlemek amacıyla yapılmaktadır. Araştırma sonuçlarının sağlıklı olması için samimi cevaplar vermeniz oldukça önemlidir. Katılımınız için teşekkür ederim. Arş. Gör. Eda Ayten DUMAN Katılımcı no: Protokol no : Ameliyat sonrası ……….gün 1.Planlanan cerrahi girişim b. Kalp Kapak Değişimi/Onarımı a. Koroner Arter Bypass Greft c. Koroner Arter Bypass Greft+Kapak değişimi/onarımı 2.Yaşınız: 3.Cinsiyetiniz: a. Kadın b. Erkek 4.Eğitim durumunuz: a. Okuryazar b. ilkokul c. Ortaokul d. Lise e. Üniversite 5.Medeni Durumunuz: a. Evli b. Bekar 6. Sosyal Güvenceniz: a. Yok b. Var 7. Mesleğiniz: a. Ev Hanımı b. Memur c. Emekli d. İşçi e. Serbest meslek f. Öğrenci 8.Ameliyatınız ertelendi mi? a. Evet b. Hayır 9.Kaç kez ertelendi? ………………… 10. Kronik hastalıklarınız nelerdir? a. Hipertansiyon b. Diyabet c. Hipertansiyon+Diyabet d. Diğer e. Yok 11. Ameliyattan önce hastanede yattığınız gün sayısı : ………………………. 12. Hastanede yattığınız toplam gün sayısı 75 : ………………………. Ek 2. Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği (AÖKÖ) Aşağıda, ameliyat olan kişilerin yaşadıkları bazı duygu ve düşünceler ile ilgili ifadeler yer almaktadır. Her bir ifadeyi dikkatlice okuyun. Her bir ifadeye ne kadar katıldığınızı aşağıdaki 5’li derecelendirmeyi kullanarak belirtin. 1 = Hiç katılmıyorum 2 = Katılmıyorum 3 = Kararsızım 4 = Katılıyorum Hiç katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Tamamen katılıyorum 5 = Kesinlikle katılıyorum 1. Ölüm düşünceleri sık sık aklıma geliyor. 1 2 3 4 5 2. Bana bir şey olursa ailemin ve çocuklarımın ortada 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 7. Ameliyat sonrası çok ağrı çekeceğimi düşünüyorum 1 2 3 4 5 8. Ameliyat sonrası tüm ağrı ve sorunlardan 1 2 3 4 5 9. Sakat kalmaktan korkuyorum. 1 2 3 4 5 10. Ameliyat esnasında ağrı çekeceğimi düşünüyorum. 1 2 3 4 5 kalacağını düşünüyorum. 3. Ameliyat için bayıltıldıktan sonra uyanamamaktan korkuyorum. 4. Ameliyat sırasında kanama ya da başka bir sorun yüzünden öleceğimi düşünüyorum. 5. Ameliyat sonrası yara yerimin iltihap kapması ya da başka bir sorun çıkarak tamamen iyileşemeyeceğimi düşünüyorum. 6. Ameliyat sonrasında yürüyememekten ya da eskisi gibi tüm ihtiyaçlarımı karşılayamamaktan korkuyorum. kurtulacağımı düşünüyorum. 76 Ek 3. Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) 1. Geçen hafta geceleri genellikle ne zaman yattınız? .......................genel yatış saati 2. Geçen hafta geceleri uykuya dalmanız genellikle ne kadar zaman ......................dakika (dakika) aldı? 3. Geçen hafta sabahları genellikle ne zaman kalktınız? 4. Geçen hafta geceleri kaç saat uyudunuz? (bu süre yatakta geçirdiğiniz süreden farklı olabilir) .........................genel kalkış saati ..........................saat (bir gecedeki uyku süresi) 5. Geçen hafta aşağıdaki durumlarda belirtilen uyku problemlerini ne sıklıkla yaşadınız? (a) 30 dakika içinde uykuya dalamadınız. a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (b) Gece yarısı veya sabah erkenden uyandınız. a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (c) Banyo yapmak üzere kalkmak zorunda kaldınız. a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (d) Rahat bir şekilde nefes alıp veremediniz. a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (e) Öksürdünüz veya gürültülü bir şekilde horladınız. a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla 77 (f) Aşırı derecede üşüdünüz. a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (g) Aşırı derecede sıcaklık hissettiniz a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (h) Kötü rüyalar gördünüz a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (i) Ağrı duydunuz a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (j) Diğer nedenler lütfen belirtiniz ……………………………………… Geçen hafta diğer nedenlerden dolayı ne kadar sıklıkla uyku problemi yaşadınız? a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla 6. Geçen hafta uyku kalitenizi bütünü ile nasıl değerlendirirsiniz. a) Çok iyi b) Oldukça iyi c) Oldukça kötü d) Çok kötü 7. Geçen hafta uyumanıza yardımcı olması için ne kadar sıklıkla uyku ilacı (reçeteli veya reçetesiz) aldınız? a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla 8. Geçen hafta araba sürerken, yemek yerken veya sosyal bir aktivite esnasında ne kadar sıklıkla uyanık kalmak için zorlandınız? a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla 78 9. Geçen hafta bu durum işlerinizi yeteri kadar istekle yapmanızda ne derecede problem oluşturdu? a)Hiç problem oluşturmadı b)Yalnızca çok az bir problem oluşturdu c)Bir dereceye kadar problem oluşturdu d)Çok büyük bir problem oluşturdu 10. Bir yatak partneriniz veya oda arkadaşınız var mı? a)Bir yatak partneri veya oda arkadaşı yok b)Diğer odada bir partneri veya oda arkadaşı var c)Partneri aynı odada fakat aynı yatakta değil d)Partner aynı yatakta 11. Eğer bir oda arkadaşı veya yatak partneriniz varsa ona aşağıdaki durumları ne kadar sıklıkta yaşadığınızı sorun. (a) Gürültülü horlama a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (b)Uykuda iken nefes alıp verme arasında uzun aralıklar a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (c)Uyurken bacaklarda seğirme veya sıçrama a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (d)Uyku esnasında uyumsuzluk veya şaşkınlık a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla (e)Uyurken olan diğer huzursuzluklarınız; lütfen belirtiniz.......................... a)Geçen hafta boyunca hiç b)Haftada birden az c)Haftada bir veya iki kez d)Haftada üç veya daha fazla 79 Ek 4. Sayısal Ağrı Ölçeği Ameliyat sonrası ağrı durumunuzu düşünerek size uygun olan sayıyı işaretleyiniz. 80 EK 5. Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu Tarih:…../…../2015 BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM FORMU Sayın Bay/Bayan Ben Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Cerrahi Hastalıklar Hemşireliği Yüksek Lisans Programında öğrenci Eda Ayten DUMAN. Danışmanım Yrd. Doç. Dr. Özlem BİLİK ile birlikte tez çalışması yürütmekteyiz. “Açık kalp cerrahi öncesi anksiyetenin (kaygının), ameliyat sonrası ağrı ve uyku kalitesine etkisi” isimli Yüksek Lisans tez çalışmamız açık kalp cerrahisi öncesi anksiyetenin, ameliyat sonrası ağrı ve uyku kalitesi üzerine etkisini belirlemek için planlanmıştır. Araştırma Ege Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Servisinde ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Servisinde açık kalp ameliyatı (Koroner Arter Bypass Greft, Kalp Kapakları Değişimi/Onarımı) planlanan ve uygulanan, yoğun bakımda 48 saatten fazla kalmayan ve araştırmaya katılmak isteyen siz gönüllüler tarafından yürütülmektedir. Araştırma Haziran 2015-Mart 2016 tarihlerinde yapılacaktır ve sizlerden sosyo-demografik özelliklerinizi, kaygı düzeyinizi, ağrı durumunuzu ve uyku kalitenizi ölçmemiz için formları doldurmanız istenmektedir. Formları doldurmanız yaklaşık olarak sizin 10 dakikanızı alacaktır. Vereceğiniz bilgiler sadece bilimsel veri oluşturmak amacıyla kullanılacaktır. Bu araştırma kapsamında sizlere hiçbir girişim yapılmayacaktır. Sorulara doğru veya yanlış cevap verme durumu söz konusu değildir. İstediğiniz zaman soruları cevaplamayı bırakabilirsiniz. Araştırmaya katılmak zorunlu değildir. Çalışma herhangi bir yayın ve raporda kullanılırken bu yayında isminiz kullanılmayacaktır. Verdiğiniz bilgilerin gizliliği sağlanacak, bilgileriniz üçüncü şahıslarla paylaşılmayacaktır. Araştırmaya katılmaktan dolayı herhangi bir ödül, ücret ya da ceza verilmeyecek sizden de herhangi bir ücret talep edilmeyecektir. Araştırmadan doğacak herhangi bir risk bulunmamakta olup olası riskler araştırmacının sorumluluğundadır. Bununla birlikte araştırma sonuçlarının sağlıklı olması için samimi cevaplar vermeniz oldukça önemlidir. Araştırma sonunda elde edilen veriler doğrultusunda ameliyat öncesi anksiyetenin, ağrı ve uyku kalitesini etkisinin belirlenmesi, ameliyat sonrası en çok yaşanan problemlerden olan uyku ve ağrının yönetimi konusunda katkı sağlayacaktır. Ben ………………………. katılmam istenen bu çalışmanın kapsamı ve amacında gönüllü olarak üzerime düşen sorumlulukları tamamen anladım. Çalışma hakkında soru sorma ve detaylı bilgi alma fırsatı buldum. Bu çalışmayı istediğim zaman ve herhangi bir neden belirtmek zorunda kalmadan bırakabileceğimi ve bıraktığım zaman herhangi bir ters tutum ile karşılaşmayacağımı anladım. Bu koşullarda söz konusu araştırmayı kendi rızamla, hiçbir baskı ve zorlama olmaksızın kabul ediyorum. Bireyin Adı Soyadı:…………………………………………İmzası:……………………………….................... Adresi (Telefon No, varsa Faks No):………………………Tarih (gün/ay/yıl)… ……………………………… Araştırmacının Adı-Soyadı:………………………………………………………………..................................... İmzası:……………………………………………………………………………...…............................................. Adresi (Telefon No, varsa Faks No):…………………………………………………........................................... Tarih (gün/ay/yıl):……………………………………………………………………............................................. Onam alma işlemine tanık olan kişinin Adı- Soyadı:………………..………………......................................... İmzası:…………………………….....Adresi (Telefon No, varsa Faks No): …………………………………… 81 Ek 6. Ölçek Kullanım İzni 82 Ek 7. Kurum İzinleri 83 84 85 Ek 8. Etik Kurul İzni 86 87 88 Ek 9. Özgeçmiş Adı Soyadı :Eda Ayten DUMAN TC Kimlik No / Pasaport No: 54073155662 Doğum Yılı: 1990 Yazışma Adresi : Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Balçova-İZMİR Telefon : 02324124792 Faks : - e-posta : edayten@gmail.com EĞİTİM BİLGİLERİ Ülke TC Üniversite Fakülte/Enstitü Öğrenim Alanı Derece Mezuniyet Yılı Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Lisans 2012 AKADEMİK/MESLEKTE DENEYİM Kurum/Kuruluş Ülke Şehir Bölüm/Birim Görev Türü Görev Dönemi Özel Akay Hastanesi TC Ankara Kardiyovasküler Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesi Hemşire 2012 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi TC İzmir Göğüs Kalp Damar Cerrahi Yoğun Bakım Hemşire 2012-2015 Dokuz Eylül Hemşirelik Fakültesi TC İzmir Cerrahi Hemşireliği Arş. Gör. 2015-devam ediyor 89 DİĞER AKADEMİK FAALİYETLER Üye olunan mesleki dernekler Türk Cerrahi ve Ameliyathane Hemşireleri Derneği Türk Hemşireler Derneği Yer aldığı bilimsel programlar 1. Kuzey Hemşirelik Günleri Sempozyumu 2016 (Davetli Konuşmacı) 15. Cerrahi Hemşireliği Kongresi 2016 (Katılımcı) 1. Omurga Cerrahisi Semopzyumu 2015 (Katılımcı) İnternational Symposıum On Innovative Expert Hepatobiliary Surgery 2015 (Katılımcı) Ege Cerrahi Günleri 2015 (Katılımcı) 90