TOPLUMSAL BİR KALKlNMA MODELİ OLARAK İSMAİL HAKKI

advertisement
Ç.
O.
İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı2, Temmuz-Aralık 2003
TOPLUMSAL BİR KALKlNMA MODELİ OLARAK
İSMAİL HAKKI BALTACIOGLU'NUN DİN EGİTİMİ
ANLAYIŞI ÜZERİNE BİR DEGERLENDİRME
Yard. Doç. Dr. Nebahat GÖÇERi*
Makalenin Konusu: Bu çalışma ülkemizin ilk sosyologlarından biri olan;
eğitim ve din meselelerine yakın ilgi duyan, dini eğitimi Türk milleti için asli bir
eğitim
sayarak onun kültürel hayatımızdaki yeri ve önemini tam olarak belirlemeyi
amaç edinen İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun toplumsal bir kalkınma modeli olarak
din eğitimine ilişkin fikirlerini ortaya koymaya çalışacaktır.
Makalenin
muhtemel
Amacı:
açılımlarını
Bu
çalışma
din
eğitiminin sınırlılıklarını,
görevlerini ve
bir eğitim sosyologunun nasıl ortaya koyduğunu belirlemeyi
amaçlamaktadır.
Makalenin Önemi: Din eğitimi ve öğretimi arasındaki karşılıklı ilişkilerin
incelenmesi ve buna bağlı olarak Din Eğitimi Biliminin gelişmesine katkıda
bulunan bir
eğitimeinin
Din
Eğitimine nasıl
bir fonksiyon
yüklediğini
görmemizi
kolaylaştıracaktır.
Problemin Önceki Durumu: Toplumsal kalkınma ile eğitim arasında bir
ilişkinin olup olmadığı meselesi öteden beri tartışılmaktadır. Bu tartışma Osmanlı
aydınları arasında başlamış,
oradan günümüze
uzanmıştır.
• Çukurova Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı.
Bu
tartışma esnasında
'1
1
Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun
Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme
kalkınma
toplumsal
ile eğitim
ilişkilerin bulunduğu
tespit
arasında
olumlu ya da olumsuz nitelikte kayda değer
edilmiştir.
Bu
ilişkilerin
incelenmesi sonucu
eğitim
sistemimiz içinde genel eğitimin önemli bir kısmını oluşturan dini eğitim ile
toplumsal kalkınma arasında yakın bir ilişkinin olduğu tespit edilmektedir. Buna
göre din ve dinin
ve din
eğitimi
eğitimi
a)
gelişmenin
ilerlemenin ve
ve ilerlemenin önünde bir engeldir, b) din
gelişmenin
itici gücüdür. Böylece bu iki temel tez
aydınlarımız arasında tartışılarak açıklığa kavuşturolmaya çalışılmıştır.
Ancak İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun toplumsal kalkınma ile din eğitimi
arasında kurduğu
ilgiyi anlayabilmek için öncelikle bu tezlerin ortaya
sebep olan tarihi v~ sosyal
şartların
bilinmesi önem taşımaktadır. Bu yüzden mese-
lenin tam olarak tespiti için Türk toplumunun tarihsel
bakış açısı
çıkmasına
geçmişine
panoramik bir
Osmanlı
Devletinde de
ile bakmak gerekmektedir.
Bilindiği
üzere XIX. yy. tüm dünyada
önemli siyasi, sosyal ve kültürel
önemlidir. . Bu
yüzyıl
da değişimlere tanık
olduğu
değişikliklerin olduğu
Avrupa'da meydana
gelen
.
olunciuğu
kültür ve medeniyeti
bir yüzyıl
karşısında
gibi
değİşınelerin
olmuştur.
yenilgiye
bir devir olmak itibariyle
etkisi ile
Genelde Osmanlı
uğradığımız
kanaatini
Osmanlı'da
aydınları Batı
taşımaktaydılar.
Bu sebeple Batı kültür ve medeniyeti karşısındaki yenilgiyi önlemeye yönelik olarak Osmanlı aydınları arasında çeşitli fikir akımları ortaya çıktı. Bu fikir akımları
bilindiği üzere Türkçülük, İslamcılık, Osmanlıcılık ve Batıcılık olarak adlandırıl­
maktadır.
Bu akımlar kültür ve sosyal meselelere kendi
yaklaştılar
ve
Osmanlı
dönemde Türk
Devletini bunaltan sorunlara çözüm aramaya
aydınının
den birisi toplumsal geri
düzeyde
yakın
olmaması
bakış açılarından
hareketle
giriştiler.
Bu
önündeki sosyal ve kültürel meselelerin en önemlilerinkalmışlık
idi. Geri
ile Türk
kalmışlıktan
halkının eğitim
kurtulmak
seviyesinin istenilen
amacıyla eğitim
meselelerine
ilgi duyan aydınlarımız vardı. Bu aydınlarımızdan birisi olarak İsmail Hakkı
Baltacıoğlu'nu
görmekteyiz. O, toplumsal ve kültürel kalkınma, din ve
meselelere yakın ilgi duydu.
meşhur
Aslında
Tabii Bilimler eğitimi
eğitim.gibi
almış olmasına rağmen
Türk sosyologu Ziya Gökalp'in de tavsiyesiyle İçıimaiyat (Sosyoloji) ve
Terbiye-i İçtimaiyat (Eğitim Sosyolojisi) ile ilgilendi. O, sosyoloji anlayışı itiba-
46
Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri
riyle Durkheimci bir çizgiyi takip etti. Ancak o, Durkheim sosyolojisinin
Türkiye'deki temsilcisi olan ve kültür ve medeniyet kavramları üzerinde hala önemini kaybetmeyen fikirlere sahip olan Ziya Gökalp'i takip etti: Böylece Durkheim
ve Gökalp onun fikir hayatında önemli tesirler yaptılar. O kültür ve medeniyet kavramları arasında ayının
~avramlara
yeni
yapan Gökalp'in
açılımlar
düşüncelerini
kabul etti. Zamanla bu
getirmeye çalışınakla birlikte yine de Gökalpçi bir çizgi-
yi devam ettirdi. O, Gökalp'in Türkçü düşüncelerinin
gelişim
seyrinin ilk basama-
ğında ilkeleştirdiği "Türkleşmek, İslamiaşmak Muasırlaşmak"
diği,
ancak daha sonra
düşünce
ile
"Batılılaşmak"
nin temeline
Doğru"
de
"Türkleşmek"te
yerleştirdi.
ile
düşüncelerine
Gökalp'in
ve
kalkınmamn
aslında
Batıya Doğru
çağdaşlaşma bağlamında
yerleştirerek
gerçekleştirmek amacıyla
düşüncesi­
Türk kültürü
kalkınınayı
"Batıya
isimli eserin-
inceledi. Türke
temelini atmak istedi. Böylece o, "Türke
temelinde kültür bulunan toplumsal bir
sosyolojik
benzer bir biçimde
ve "Türke Doğru" isimli eserlerini kaleme aldı.
Batılıtaşınayı modernleşme
bunu
kıldığı
"Kültürleşmek'' kavramiarım
isimli eserini ise kültürel bir zemine
bir
karar
biçiminde dile getirfikri düşüncesine benzer bir
vasıtasıyla
Doğru" adlı
hedefledi.
Doğru
kültürel
eserinde
Baltacıoğlu
"Kültürel Kalkınmanın Sosyal Şartları" isimli ese-
rini meydana getirdi.
çalışmaların
Bu
bir
kalkınma
eğitimine
eğitimi
hamlesi olarak
büyük bir yer
kalkınması
yaşanan
konumuz
olacaksa bu
bakımından
anladığı
ayırmaktadır.
kalkınma
biçimiyle yer alan
önemine gelince:
toplumsal
Ona göre
kalkınma
eğer
kültürel
projesinde dine ve din
toplumsal nitelikli bir Türk
süreci içinde Türkler
Müslümanlığın
Baltacıoğlu
tarafından anlaşılan
ve
önemi büyük olacak, bu süreçte din
büyük bir fonksiyon ifa edecektir. Ancak onun bu konudaki fikirlerini belli
bir sistematik örgü içerisinde vermeden önce
mektedir.
Eğitim,
itibaren inceleyen
şu noktanın
toplum, kültür gibi meseleleri fikri
Baltacıoğlu'nun çalışmaları
tespit edilmesi gerek-
gelişim
seyrinin
başlarından
Cumhuriyetten önce ve Cumhuri-
yetten sonra olmak üzere iki ana dönem içerisinde ele
alınabilir.
Cumhuriyetten
sonra yazdığı eserler ise Cumhuriyetin ilk yıllarında yazdığı eserler ve 1950'lerden
sonra yazdığı eserler olarak tasnif edilebilir.
47
Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun
Din Eğitimi Anlayışı Ozerine Bir Değerlendirme
Onun Cumhuriyetten önce
yazdığı
tespitine yöneliktir. Bunlar 1910'lu
eserler daha ziyade toplumsal problemierin
yıllardan
düşmektedir.
sonraya denk
Bu
yıllardan itibaren İsmail Hakkı Baltacıoğlu din, eğitim, kültür; toplum arasındaki
eğitiminin
meseleleri daha ziyade sosyolog gözü ile inceleyerek din
bir anlamda
sosyolojisini yapmıştır. Bu meyanda Terbiye-i Avam (1914), Terbiye ve İman
sayılabilir.
(1914) ile Din ve Hayat (1918)
hayattaki yerini tespite
ortaya
koymuştur.
lumsal
gelişme
ettiği
sonucunu
yönelmiş,
tahliller
Bu eserlerde o, dinin toplumsal
yapmış,
eğitiminin fonksiyonlarını
din
Bu tespitierin bir sonucu olarak din
eğitiminin
o
yıllarda
top-
ve ilerlemenin önünde önemli ölçüde engelleyici bir fonksiyon ifa
v!karmıştır.
dinin toplumsal hayattaki
Zira o, dinin topluma
eğitimi tembelliğin,
Daha sonraki
fonksiyonlarını
sinmiş
ataletin,
biçimini
yıllarda
tersine çevirmenin
eleştirmektedir.
kaderciliğin, akıl
temellerini atmakta ve bütün
gelişme
köreltmektedir. Böylece o, din ve
bu tespitlerini de kullanarak
ve
Onun tespitlerine göre din
mantık
ve ilerleme
yollarını aramıştır.
harici bir hayat sürmenin
eğilimlerini
eğitimin karşılıklı ilişkileri
daha
işin başında
içinde dinin
geliş­
meyi engelleyen bir biçimde anlaşıldığını tespit etti ve bunu değiştirmenin yollarını
daha sonraki yıllarda ortaya koyduğu eserlerde
Onun Cumhuriyetten sonra
mümkün
artık
olmaktadır.
iyice sistematize
yazdığı
aradı.
şunları
eserlerine gelince
Cumhuriyetin ilk
yıllarında yazdığı
etmiş olduğu eğitim anlayışını
tespit etmemiz
eserlerde
Baltacıoğlu
ortaya koymuştur. Bu yıllarda
o İçtimai Mektep (1933, genişletilmiş ikinci baskı, 1942) ismini verdiği ve Türk
eğitim
tarihinde önemli bir tutan en önemli eserini
yazdı.
Bu eser ile o, Talim ve
Terbiyede İnlalab (1912) isimli eserinden itibaren geliştirdiği "Şahsiyet Pedagojisi"
anlayışını
ilkesini
ortaya koydu.
"kişilik, çalışma,
Anılan
eserde o,
çevre, verim ve
şahsiyet
başlatma"
pedagojisinin
beş
temel
ilkeleri olarak belirlemektedir.
Ancak Baltacıoğlu İçtimai Mektep'te ortaya koyduğu pedagojİk anlayışında dine,
dinin
fonksiyanlarına
ister olumsuz
ve
eğitimdeki
fonksiyonları
yerine dair bilgiler vermez. Din ister olumlu,
ile olsun
anılan
eserde yer
alınaz.
Kanaatimizce bu
durumu ülkenin o gün içinde bulunduğu sosyal ve siyasal şartlarda aramak gerekir.
Gökalp'in erken yaşta vefatından (1924) sonra Türkçülüğe dayanan ve Türk kültü48
Yard Doç. Dr. Nebahat Göçeri
rüne
değer
düşüncenin
veren
Batı
yerini daha ziyade
şına
terk
etmiş olması,
azaltılması,
sonra
'özellikle
1940'lı yıllardan başlayarak
kültür ve medeniyetinin temel
din
eğitiminin
kaldınlması,
okullarından
devlet
toplumsal
alındığı
değişirnde
zaman içinde
bir Batıcılık
anlayı­
bile zaman içinde önce
dine ve din olgusuna fazlaca
yer vermeyen bir düşüncenin egemen olması, dinin gittikçe toplum hayatının
d.a
bırakılmaya çalışılması
açıklaması
lumsal
için uygun bir
gelişme
denebilir. Bu dönemde dinin topolduğunu
ve ilerleme yönünde olumsuz etkileri
Pozitivist fikir
akımı
yılında yapılan
üniversite reformu
görevi sona
eğitimi hakkındaki görüşlerini
kanaatimizce onun din
zemin.yaratmamıştır
ermiştir.
ağırlığım
ülkede
hissettirmekte idi. Zaten
sırasında
Bunun üzerine o
üzere 1978'de ölünceye kadar
dışı kalmış
kadro
emeğinin çoğunu
yayınladığı
dışın­
kabul eden
Baltacıoğlu
1933
ve Darül:fünun'daki
1934
yılından başlamak
"Yeni Adam" gazetesine verir. Ancak
bu arada 1941 'de Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde yeniden görev alır ve fakültenin ilk pedagoji profesörü olarak
hayatında
dinin toplum
bir dönemin
eğitiminin
artar. Onun din eğitiminin
dığı
sırada
isteyen toplumsal ve siyasal
başlamasının
geçişle
Türkiye' de çok partili demokratik hayata
eserlerde de din
devam ettirir. Ancak bu
almasını
daha fazla yer
farklı
talepler Türkiye'de
çalışmalarım
birlikte
yolunu açar. 1950'de
Baltacıoğlu'nun yazdığı
problemlerini tespitten öte çözmeye yönelik çabalar
amacı
ve hedefine
ilişkin görüşleri
son dönemlerde yaz-
eserlerde açıklık kazanır.
Böylece o
anılan
sosyal ve siyasal sebeplerden
dolayı
dinin toplumsal
ma yönünde itici bir güç olduğu tezini yeniden gündeme getirmeye
kendisi 1946-1950
yılları arasında
başlar.
kalkın­
Nitekim
milletvekili olarak TBMM'ye girer. Meclis
kürsüsü de dahil olmak üzere fikirlerini
açıklamak
için nispeten daha rahat siyasal
bir ortamdan yararlandığı anlaşılmaktadır. Çünkü Pedagojide ihtilal (1964) isimli
eserinde din eğitiminin fonksiyonlan önemli bir tutar. Bu eser sadece İçtimai
Mektep
jisi
adlı
eserinin
olgunlaşmış
hali
değil aynı
adını verdiği pedagojİk anlayışında
zamanda onun
Sosyal
Şartları
Pedago-
dinin yerini ve önemini ortaya koyan
eseridir. Onun din ve kültür meselelerini inceleyen
Kalkınmanın
Şahsiyet
(1967) ismini
49
diğer
taşımaktadır.
önemli eseri Kültürce
Bu eserde o, Türk
Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun
Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme
sosyoloji
·kültür
geleneğinde
kavramım
Gökalp'le birlikte önemli bir
incelemektedir.
Baltacıoğlu'na
tartışma
milletleşme
Bu manada Türk kültürü de Türk toplumunun
sürecinde önemli bir görev yüklenecektir. Din de bu
leme
işlevi yapacaktır.
sağlamak amacıyla
çalışır.
O
aynı
aynı
Kalkınacaktzr''
ve toplumsal
kalkınma
kalkınma
sürecinde kültürkalkınınayı
amaçla yani toplumsal
Türk Yurdu (1958) dergisinde dinin
koyan "Türkiye Dinle
meye
Nitekim o, yine
konusu haline gelen
göre kültür bir millet yaratabilir.
fonksiyonlarını
ortaya
isminde makaleler yazarak temel tezini
işle­
amaçla Kur'an (1958)'in Türkçe'ye çevirisini yapar. Bu çevi-
ride o, "gelenekli dif'
dediği
bir dil ve üslup
kullanır.
Yunus Emre, Süleyman
Çelebi gibi İslami Türk edebiyatımn en önemli temsilcilerinin diline benzer bir dil
kullandığı iddiasıncfadır. Bununla da yetinmeyen Baltacıoğlu Kur'an tefsirini de
yapmaya çabalar ve Büyük Tefsir I (1961) adında bir eser kaleme alarak İslam
dininde Allah
kavramını
inceler. Bu
sıralarda
da Din Yolu
adlı
bir derginin
baş
yazarlığını yapar. ı Bütün bu din konulu eserler vasıtasıyla o, Türkiye' de temelinde
din bulunan bir sosyal kahnma hamlesinin öncülüğünü yapmak ister. Ancak burada
Baltacıoğlu'nun
sosyoloji
anlayışında
önemli bir rol oynayan toplum, kültür,
gelenek ve din kavramıarına onun yüklediği
anlamı
bilmek gerekmektedir.
B. BALTACIOGLU'NA GÖRE TOPLUM, KÜLTÜR, GELENEK
VE DİN KAVRAMLARI
Baltacıoğlu'nun
sosyoloji
Bunlar din ve kültür
anlayışında
i.ki önemli kavram çok önemlidir.
kavramlarıdır. Baltacıoğlu
da
tıpkı
Z. Gökalp gibi E.
Durkheim sosyolojisinin Türkiye'deki temsilcilerinden biridir. Ancak o, fikir hayatının başlangıç safhalarında
bu iki sosyologun fikirlerini ana hatlarda
etmekle birlikte zaman içinde
tır.
bazı açılardan
Bu sebeple onun sosyoloji
anlayışında
Durkheim ve Gökalp'ten
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 108-109.
50
kabul
eksik bularak tamamlamaya çalışmış­
hususlara dikkat etmek gerekmektedir.
1
doğru
farklılaşan
Yard Doç. Dr. Nebahat Göçeri
1) Baltacıoğlu'na Göre·Toplnm Kavramı:
Durkheim, toplumu on iki tane sosyal kurumdan ibaret bir birlik olarak kabul
etmektedir. Bunlar; din, dil, ahlak, hukuk, bilgi, sanat, teknik, ekonomi, aile,
eğitim
devlet,
ve sosyal morfolojidir. Durkheim bunlar arasında sosyal morfolojiyi
en geniş olgu kabul ederek diğer olguları bu kavram ile açıklamak ister. Durkeim'e
göre bu
olguların
hepsi hemen hemen
olgu" (institution sociale)
adını
verir.
aynı değerdedir.
O, bu olgulara "sosyal
Baltacıoğlu'nun anlayışına
göre Gökalp de
toplumu Durkheim gibi anlamaktadır. Ancak onun sosyoloji anlayışına göre ise bu
olguların bir kısmı "kuvvef' (force), bir kısmı "kurum" (institution), bir kısmı da ne
bir kuvvet ne de bir kurum olmayıp oluşmakta olan "olgu ve idealler"dir. 2 Onun
yaptığı
tasnife göre sosyal olgular üç kata yerleştirilebilir. Alt katta sosyal
kuvvetler, orta katta sosyal kurumlar, üst katta ise idealler bulunur. 3 O, din, dil ve
sanatı
sosyal kuvvet kabul ederek
onların
toplumun
onları
toplum
yapısının
yaratıcı varlıkları olduğuna inanır.
temeline koyar. Zira
Devlet, hukuk, aile, teknik,
ekonomiyi ise bu sosyal kuvvetlerden üreyen kurum olarak kabul eder. Sosyal
kurumların
var olabilmesi için de sosyal kuvvetlerin bir toprak
parçası
üzerinde
birleşmesi gerektiğini kabul eder. Bu üç kuvvet (din, dil, sanat) toplumlar için ana
4
varlıklar
işbölümünün
olup sosyal
kurumların doğacağını
ilerlemesiyle bu kuvvetlerden
savunur. Bu
Cemiyetinin XV. kongresine
sunduğu
anlayışını
ilk defa
diğer
Uluslararası
"Lange, nationate, et tradition"
sosyal
Sosyoloji
adlı
bildi-
ride açıklar.
Bu teze göre sosyal olgular, kuvvet
(faits d'anatomie); görev
olguları
olguları
(faits de force); anatomi
(faits de fonction); ülkü
d'aspiration) ve genel olgular (faits generau:x) olarak
Bunlar içinde kuvvet
olguları
temelde yer
alır,
beş
olguları
bölümde ele
bunlar din, dil ve
olguları
(faits
alınabilir.
sanattır.
Bunlar
olmayınca ötekiler olamazlar. Böylece o, din, dil ve sanatı toplumun temeline
5
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları,
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları,
4
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları,
5
Baltacıoğlu, Kültiirce Kalkınmanın Sosyal Şartları,
2
3
51
s.
s.
s.
s.
16.
17.
17.
17
Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun
Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme
yerleştirir.
Onun sosyoloji
anlayışında diğer
önemli kavramlar ise kültür ve gele-
. nek kavramlarıdır.
2) Kültür ve Gelenek Kavramlan:
Baltacıoğlu,
kalkınma
Türkiye'nin
gerektiğine inarımaktadır.
Zira sosyoloji sosyal
belirleyebilir. Ona göre sosyal
açıklarımasına bağlıdır.
kalkınınayı
cevaplaması
sorununu sosyoloji biliminin
kalkınmanın
kalkınmanın
hareket
noktası
hareket
"ulus"
noktasını
kavramının
Çünkü sosyal bir kalkınmadan söz edebilmek için önce bu
yapacak bir ulustan söz etmek gerekir. Esasen Gökalp başta olmak üze-
re Baltacıoğlu da ~ncelikle bir ulus yaratma idealine sahiptirler.
Baltacıoğlu
ulus olgusunu önceleri Gökalp sosyolojisine
bağlı
kalarak
anlamıştır.
Gökalp, Durkheim'e dayanarak ulusu Jaymet hükümleri Gugements de
valeur) ve
şe 'niyet
hükümleri Gugements de re alite )nden
oluşan
"din
birliği
ve dil
6
birliğt' olarak tanımlamıştır. Ancak Gökalp daha sonraları bu tanımdan vaz geçe-
rek ulusu "kültür
birliği"
olarak açıklamıştır. Gökalp'e göre kültür, toplumun bilin-
cinde yaşayan değer yargılarıdır. Din, dil, sanat gibi değer yargıları kültürü meydana getirir. Medeniyet (uygarlık) ise toplumun aklında yaşayan gerçek yargılarının,
teknik kuralların tümüdür.
Ancak Baltacıoğlu Gökalp'in kültür ve medeniyet tanımlarını yetersiz bulmaktadır.
Çünkü bu
tanımlar
onun zihnindeki ulus olgusunu tam olarak tarif edeme-
mektedir. O,
doğru
bir ulus
tabiat bilimi
olması
sebebiyle
kanununa göre
değişmeden
tanımı
yapabilmek için biraz da
Lamarck'ın
evrim kanununun etkisinde
başarısı
kalmak
asıl öğretim sahasının
gösteren unsurlar
kalır.
canlıların
Evrim
nesiini
devam ettirmesi için önemlidir. Bu yüzden o, bir toplumda, bir ulusta "değişen ve
değişmeyen" unsurları
tespit etmenin
doğru
bir ulus
tanımı
yapmak için gerekli
olduğuna inanmaktadır.
Buradan hareketle o, kendi ulus
tanımını
yapar. Ona göre "ulus, bir gelenek
7
birliğidir." Gelenek (tradition) ise bir "toplumun tarih boyunca değişrnek bilmeyen
6
7
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 5
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 5
52
c-"-
Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri
değer yargılarıdır."
vivance)
Gelenek kavramı adet (coutume) görenek ve kaZıntı (sur-
kavramlarıyla karıştırılmamalıdır.
Ona göre gelenekler hep iyi olup ulus,
kavim veya klanın özünü meydana getirirler. Dili, dini ve
sanatı
bir olan toplumla-
rın bir ulus olmalarının temel nedeni din, dil ve sanat geleneklerinin bir olmasıdır. 8
İşte Baltacıoğlu'na göre milliyet (ulusluk) sosyolojisini yanıltan düşünce "kültür"
denilen "değer yargılarının" bir sosyal tipten
Ona göre bu durum her
değer yargısı
değişmeyen değer yargıları
sosyal tipe
için
diğerine değişiyor
doğru olmayıp
da vardır. Bunlar şu
Efsaneler, masallar, dilin cinsiyet takıları ve ekleri, cümle
ve bezerne motifleri, mimik ve komik
geleneklerdir.
sonra
Baltacıoğlu'na
toplumların
anlayışı
göre gelenekler
kolektif bir
kalttı
olarak
kabul edilmesidir.
bir sosyal tipten
şekilde
yapısı
ve halk felsefesi
diğer
tespit edilebilir:
(sentaks), melodi
değişmeden
kalan
toplumların bilinçaltına yerleştikten
varlıklarını
"milliyet" (ulusluk) bir gelenek birliğidir, millet (ulus) de
sürdürürler. Bunun için
aralarında
gelenek birliği
olan bireylerin meydana getirdiği ruhsal (tinsel) birliktir. Anlaşılan onun "sosyal
9
tip" ifadesi millet yada milletleşme sürecine giren toplumları kastetm~ktedir.
yandan onun gelenekleri
toplumların bilinçaltına yerleşen
kabul etmesi ilgi çekicidir.
Bilindiği
üzere
bilinçaltı
kolektif
kalıtlar
ve kolektif bilinç
Diğer
olarak
kavramları
psikolojinin kavramlarıdır.
Baltacıoğlu
kavramına
sosyolojik fikirlerini daha net olarak
iki farklı
açıklayabilmek
tanım getirildiğini hatırlatmaktadır.
için "kültür"
Bu tanımlardan birine göre
kültür, bir sosyal tipten diğerine değişen yargıları demektir. İkinci tanımlamaya
göre kültür, bir sosyal tipten diğerine değişmeyen değer yargıları demektir. 10
Baltacıoğlu
"kültür"
ikinci
dediğine
tanımı
kabul etmektedir. Bu yüzden
başka sosyologların
"gelenek" (tradition) demekte, kültür dememektedir.
böyle yapmakla toplumlarda
değişen
hükümleri, jugements valeur)
ve
değişmeden
arasında
zihninde
istemektedir.
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 7.
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 8.
10
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 10.
8
9
53
kalan
Anlaşılan
o,
değer yargıları (kıymet
oluşan
çelişkiyi
gidermek
Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarakİsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun
Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme
Diğer
.
taraftan o, gelenek
muğlaklığı
kavramını
kabul etmesi ile zihinlerde
da gidermek istemektedir. Zira o gelenek
kavramına
oluşacak
özel bir önem
atfetmektedir. Bu yüzden gelenek ile gelenekçilik kavramlarının net olması gerekmektedir. Ona göre gelenekçilik denen olguyu gericilik ve
muhafazakarlık
ile ka-
rıştırmamak gerekmektedir. Bu kavramlar birbirinden farklı şeylerdir. Üstelik
gelenek (tradition)
kavramını
kavramı
görenek (routin)
ile de
karıştırılmamalıdır.
Baltacıoğlu'na göre görenek "yaşama hakkı kalmamış olan değer yargılarıdır."ıı
Bu
ayrımla
o, önemini
yitirmiş
görenekierin yenileriyle
değiştirilebileceğini
söyle-
mek istemektedir. Yine o ısrarla gelenek (tradition) denen kavramın; töre (moeurs),
adet (couteme) ve:görenek (routin) denilen
tiğini
değerlerle
karıştınlmaması
de
gerek-
belirtmektedi!f. Çünkü onlar, Baltacıoğlu'nun anlayışına göre bir sosyal tipten
diğerine değişmektedir.ı 2
Baltacıoğlu'nun
değildir.
masının
"ulusların dağmaları
Zira ona göre
Ulusların kalkınması
durması
bu terimler üzerinde bu kadar hassas
geleneklerine
sebepsiz
gibi ölmeleri de gelenekleri ile olur.
kavuşmaları
ile
başlar.
temel sebebi onun geleneklerinden kopmuş
Türkiye'nin
olmasıdır.
kalkınama­
Bu sebeple Türkiye,
gelenek birliği ve bütünlüğünü sağlamadıkça kalkınınayı sağlayamayacaktır."ı 3
Anlaşılan
ona göre Türk toplumu
lerine dönünce
kalkınma dediği
değişmeyen değer yargılarından oluşan
nasıl dönüleceği
Ancak bu gelenekiere
değişme
sosyal
sorusunun
ve ilerleme
gelenek-
gerçekleşecektir.
cevaplanması
gerekmektedir.
İleride açıklayacağımız üzere o, bu değişimin bir reform hareketi ile mümkün
olabileceğini düşünmekte
ve bu reformun nasıl
yapılacağını
da açıklamaktadır.
Baltacıoğlu toplumları yaratan geleneklerin nasıl doğduğunu da açıklamak­
tadır.
Ona göre
ulusların doğması, yaşaması
etken rolünü oynayan
varlıklar akılla
bilinçaltıdır. Bilinçaltını
var eden şey
ve
kalkınmasında
ilintili olan bilinç üstü
akıl, mantık,
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 10.
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 12.
13
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 12.
11
12
54
ilk faktör,
yaratıcı
varlıklar değildir,
bilim ve felsefe
değil
birer içsel
Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri
oluş olan din, dil ve sanattır.'
ettiği
kabul
14
Bu noktada biz, onun birer sosyal kuvvet olarak
bu üç unsurdan en önemlisi saydığı dini nasıl anladığı sorusuna cevap
arayabiliriz.
3) Baltacıoğlu'nun Din Olgusuna Yaklaşımı:
Baltacıoğlu'na
göre din olgusuna iki türlü
yaklaşılabilir.
Birincisinde din, bir
inceleme, düşünme, açıklama k?nusudur. İkincisinde din bir inanma ve yaşama
konusudur. Birincisi bilim adamım, ikincisi dine inanan bir insanı ilgilendirir.
Bilimsel inceleme bir
akıl işi
yapılabilir.
olup belli teknik ve metotlarla
Bu
durumda bilim dini üç türlü inceleyebilir:
a) Din sosyal bir
varlık,
sosyal bir kurum olarak Din Sosyolojisi
tarafından
incelenir.
b) Din tek insan bilinci olarak, tek
insanın
ruhunda
yaptığı
etkiler
bakımın­
dan Din Psikolojisi tarafından incelenebilir.
c) Din
dış
belirtileri
bakımından değil doğrudan doğruya
olarak incelenebilir Burada dinin
din
nasıldır
denir.
15
sorusuna
değil,
dış
karakterleri
değil,
din nedir sorusuna cevap
kendisi ve tümü
özü kavranmaya
aranır.
Buna din
çalışarak
metafiziği
Bu üçlü tasnif onun din metafıziğini de işin içine katması ile zaman içinde
Durkheim'dan gittikçe
ayrılarak
dini toplum kökenli
değil,
vahiy kökenli
saydığına
bir delil olarak değerlendirebilir.
İkinci inceleme biçimi ise inançla ilgili olandır. İnanç duygu ve sezgiyle olur.
Bütün
gibi
insanların düşünmeden,
olduğu
doğruya
bir din
eleyip
yaşayışı vardır,
bir ilgi ve Hintisi yoktur. Bu
eleştirmeden duyduğu,
Bu
yaşayışın akıl
yaşantı
içsel olup
kendi
varlığını
duyar
ve
mantıkla doğrudan
sırri
ve mistik bir gerçek
ifade etmektedir.
Dinin metodolajik bir
Baltacıoğlu
14
15
bakımdan
incelenmesi
işini
önemli
saydığı anlaşılan
din olgusunun objektif olarak tanımlanmasını toplumsal
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 16.
Baltacıoğlu, Kültiirce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 23-24.
55
kalkınma
için
Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun
Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme
hayati önemde kabul etmektedir. Ona göre dinin tarafsız bir bakış
mesi sonunda dinin
nasıl
bir
varlık olduğu,
olduğu,
dini var etmek yada yok etmenin
(irtica),
saftahğın muhafazakarlığın
"Reforma" denilen hareketin ne
dincilik, dinsizlik ve
melidir.16
laikliğin
din
olduğu
sosyal
insanın
ne demek
ile incelen-
varlıklar arasında
ne demek
uluslarının
yerinin ne
olmadığı, gericiliğin
elinde olup
coşkunluğunun
ve dünya
açısı
dine
olduğu araştırılınalı
olduğu
tarihte
karşı durumları,
ve cevaplar veril-
Nitekim Baltacıoğlu buradan hareketle -kendisi dini tanımlamaya ve anlamaya
çalışmaktadır.
4) Baltacıoğiil;na GöreDinin Tanımı:
Baltacıoğlu,
lere ait ve
olan ve
Sosyoloji (1939) isimli
münakaşası
asla caiz olmayan
değiştirilmesi asla
manevi birli!Ç' olarak
dini, Durkheim gibi "kutsal şey­
inançları taşıyan
caiz olmayan ayinleri yapan
tanımlamaktadır.
olan" ve "kutsal olmayan"
ettiği alanların
kitabında
ve bu inançZara
insanların
vücuda getirdiği
bakımından
"kutsal
ayrımı yapılmaktadır. Baltacıoğlu, kutsal'ın
tezahür
inanç ve törenlerle
Bu
tanımlamada
din
sınırlı kalmayıp hayatın
ifade etmektedir. Bu haliyle din, son derece
yaygın,
sosyal bir kuvvet olup sosyal hayatin her yerinde
her yönünü
tanımında
yer alan
vardır.
Din her yere
"kutsal" toplumsal
Durkheim'e göre bir sosyal olayın sebebi başka bir sosyal
daki kutsal
kavramını il~i
kökenli dinlerdeki kutsal
kuşattığını
son derece nüfuz edici bir
ahlak, hukuk, dil, mimarlık, bezeme, hattatlik, müziğe vb. sinmektedir.
Durkheim'in din
bağlı
olaydır.
yayılarak
17
kökenlidir.
Bu yüzden bura-
kavramından ayrı düşünmek
gerekmektedir. Nitekim sonraki yıllarda Baltacıoğlu İslam dininin kutsal anlayışına
uygun tanımlar yapar. İslam dinini Allah'ın gönderdiği din, Kur'an'ı Allah'ın
kitabı,
şım
Hz. Muhammed'i en büyük peygamber olarak kabul etmektedir. Bu yakla-
onu Durkheim'ın din tanımından
uzaklaştırınaktadır.
16 Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 22-23.
17 Baltac1oğlu, Pedagojide ihtilal, s. 108.
56
Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri
Aslında Baltacıoğlu'na
göre din, aşağıda belirteceğimiz iki temel karakteri ile
eğitimde önemli bir yeri olan dilli kişiliğin oluşması ve edinilmesinde belirleyicidir.18
a) Bunlardan biricisine göre dinin
kısmı
Din Psikolojisinin
bilinçaltı
araştırma alanına
fonksiyonlarını bilinçaltına yaptığı
bir
varlığı vardır.
Dinin
bilinçaltı
girmektedir. Din, birey üzerindeki
tesirlerle göstermektedir. Buna göre din, bir
takım olumsuz tesirlerine rağınen genelde olumlu bir nitelik taşır, olumlu bir
fonksiyon ifa eder.
dinsiz
Baltacıoğlu'na
sanılan insanların
bile
göre
bilinçaltında
bilinçaltıarında
din
vardır
kimse dinsiz olamaz. En
akıl
ve bu din
ve
mantıkla
çarpışmaktadır.
b) Dininikinci temel karakteri onun son derece yaygın ve girgin (nüfuz edici)
olmasıdır. Din toplumun her kurumu üzerinde etki yapar. Dinin dil, hukuk, ahlak,
sanat gibi toplumu ilgilendiren kısunları Sosyolojinin araştırma alanıdır.
Baltacıoğlu'na
göre dinin toplum üzerindeki
toplumunda geri
kalmışlığı
fonksiyonlarından
körükleyen bir fonksiyon ifa ediyor
lik toplumsal tezahür ve tesirleri ile ortaya çıkabilir. Bu durum
19
biri onun Türk
olmasıdır.
aslında
Dinsiz-
dinin yanlış
ve eksik anlaşılması ile meydana gelir. Bu durumda din toplumsal geri kalışa sebep
olur.
Burada
ettiği
şu
tespiti yapmak mümkündür. Onun sosyal birer kuvvet olarak kabul
din; dil ve sanatta birlikte bilinç
oluş değişmeyen
bir gelenek
Dolayısıyla bilinçaltındaki
Onun
itirazı,
yaratmaktadır.
saydığı
18
19
ve
dinin özüne ve
kaynağına
olumlu bir gözle
doğru
olan dinin sosyal
fonksiyonlarının yanlış
olumsuz neticeler meydana getiriyor
anladığı
Ona göre gelenekler hep iyidir.
sosyal bir kuvvet olarak iyi ve
kurumlar üzerindeki etkisinin ve
mun
sürdürmektedir. Bu var
dil, din ve sanat yaşayışı iyidir. Bu yüzden o, bu sosyal
kuvvetler içinde en önemli
bakınaktadır.
altlarında varlığını
yaşadığı şeylere
olmasıdır.
Yani o, dine
itiraz etmekte, dinin
Baltacıoğlu, Pedagojide İhtilal, s. 90.
Baltacıoğlu, Pedagojide İhtilal, s. 90.
57
ve eksik anlama sonucu
değil,
dinden toplu-
fonksiyonlarını
sorgula-
Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun
Din Eğitimi Anlayışı Ozerine Bir Değerlendirme
maktadır.
Bu sebeple o, gelenek kavramına bu
çelişkiyi gidereceği inancıyla
fazla-
·ca önem vermekte, zaten bu yüzden Durkheim'ın sosyal kurumlar hakkındaki
mını değiştirerek
sosyal kuvvet ile sosyal kurum
arasında
bir
ayrım
yapma
tanı­
gereği
duymaktadır.
Şimdi
biz bu noktadan hareketle onun sosyal bir kuvvet olan dinin
yaratacağını
da bir ulus (milliyet)
yaratılacak, arkasından
nasıl
olup
incelemeye geçebiliriz. Çünkü önce ulus
toplumsal kalkınma gerçekleşecektir.
C. DİNİN FONKSİYONLARI İLE TOPLUMSAL KALKlNMANIN
GERÇEKLEŞMESi
1) Dinin Milliyeti Yaratması Nasıl Olmaktadır?
Baltacıoğlu'nun
sosyal kuvvetler olarak kabul
ettiği
din, dil ve sanat ona göre
milliyeti oluştururlar. Ancak o, bu fikre itiraz edilebileceğini hesaba katarak açıkla­
malarını
buna göre yapar. Bu itirazlara göre din;
değer,
inanç ve törenlerden
oluş­
maktadır. Dinin bu yönü tartışılamaz ve değiştirilemez. Öte yandan bu inanç ve
törenleri benimseyenler bir "ümmet"
oluşturur.
törenleri yaparlar. Bu durumda dinin görevi ile
dır.
Din birleştirici, milliyet ise
ları birleştirici
olan din
nasıl
ayırıcıdır.
Bunlar
aynı
milliyetİn
ve
aynı
görevi birbirinden
ayrı­
dine
inanır
Böyle olunca bir tirnınetten olan toplum-
olur toplumlan birbirinden
ayıran
dil ve sanat gibi
milliyetin yapıcı ve yaratıcısı olur? sorusu sorulabilir.
20
Onun bu soruya
cevabı şudur:
Böyle
düşünmek insanların
üzerine kapanmış bir sosyal kurum olarak anlamalarından
sosyolojisi ile
uğraşanlar
din psikolojisi ile
dini hep kendi
kaynaklanmaktadır.
uğraşmadıkları
Din
için sosyal ve kolektif
bir kuvvet olandinin insan ruhundaki. bilinçaltı yaşayışını incelemezler. 21
Ancak
Baltacıoğlu,
dinin milliyeti yaratan en önemli unsur
eder. Ona göre toplumsal kurumlar bir diğerinden
Bu sebeple dini milliyetten, milliyeti dinden
20
21
ayrı
ayrı
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 99.
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 99.
58
olduğunda ısrar
ve birbiriyle ilgisiz değildir.
olarak
düşünenler
toplumsal
Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri
kalkınmanın
kalkınma
milliyet
sadece milliyet ile
olmaz, dinsiz
değil
olabileceğine inanırlar.
kalkınma
Ona göre ise milliyetsiz
ise hiçbir zaman olmaz. Din olmadan sadece
toplumlar bile var olamaz. Zira ona göre millet biyolojik bir gerçek,
milliyet ise sosyal bir gerçektir ve bu
dinin sadece sosyolojik bir
varlığı
ayrım
ona göre önemlidir.
taraftan
yoktur. Din ayni zamanda insan ruhunda derin
etkiler yapan bir kuvvettir. Toplumlar dinlerinin etkisini
yüzden her kavim, her toplum
Diğer
aynı
ruhlarında
hissederler. Bu
dini.kendine göre anlar, kendine göre duyar ve
kavrar. Bunun için de din milliyeti ortadan
kaldırmaz,
etkisini kuvvetlendirir. Bu
sebeple bir Türkün, bir Arabın, bir Afrikaimm İslam dinini anlayışı aynı değildir.
Dinin kavramlarına, inançlarına rengini ve benliğini veren şey milli ruhtur.
Onun bu fikirlerinin ortaya
böyle düşünmüş
olduğunu
çıktığı
anlayabiliriz.
Cumhuriyet önce bir Türk ulusu
paylaşan insanların
Gökalp
haklı
savunuyordu.
döneme
Osmanlı
yaratmayı
kısaca
22
bir göz atarsak onun niçin
Devletinin mirası üzerine kurulan
hedefledi. Ulus bilinci ise
meydana getirdikleri ümmet bilincinden çok
farklı
aynı
dini
bir bilinçtir.
olarak ümmet birliğinden ayrılma ile ulus bilincinin ortaya çıkacağım
Baltacıoğlu
tarafından anlaşılan
ve
ise ulus bilincinin temeline dini
yaşanan
yerleştiriyor,
onun ulus
biçimini tercih ediyor, ancak ortada henüz sosyo-
lojik manada bir ulus yoktur. Esasen millet olma süreci modern deviriere özgü bir
sosyal gerçekliktir. Bu sebeple
Baltacıoğlu'nun sık sık
sözünü
İslamiaşmak millileşrnek olmuştur tezi bir hayli tartışmalıdır.
milletleşme
Müslümanlzkla birlikte
bilincinden
ayrılma
ile
sürecine
milliyetİn oluştuğunu
girmiştir.
varlık
Ona göre Türkler
Diğer
ce toplumsal idealleri sosyoloji
anlayışı
içine
taraftan o, dini
yerleştirirken ayın
olarak kabul etmek suretiyle toplumsal
üstüne yerleştiriyor. Her toplumun bu ideal varlıktan
Türkler için
Halbuki Gökalp ümmet
söylemektedir.
sosyal kuvvetlerden biri olarak toplumsal bilincin temeline
daha sonra ideal
ettiği
beslendiğini
dini
katmanların
en
söylüyor. Böyle-
yerleştirmeye çalışarak onları
sosyal
bir alt yapı değil, üst yapı kurumu olarak ele almaktadır. Bu ise kanaatimizce sosyolojik anlayışında ortaya çıkan bir
22
çelişkidir.
İsmail Hakkı, Din ve Hayat, s. 12.
59
Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak !smail Hakkı Baltacıoğlu 'nun
Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme
Anlaşılan
o, Gökalp'ten
ayrılırken
sosyal bir gerçeklik olan milliyet olgusunu
dini anlamayı ve yaşamayı farklılaştıran bir olgu olarak hesaba katmaktadır. Ona
göre ayrı uluslar aynı dine mensup olmalarına rağmen aynı dindarlık biçimine
sahip
değillerdir.
varlıktır.
Esasen din ideal bir
Bu ideal
varlıktan
güç alan her
kavim, her ulus aynı dini ancak kendine göre kavrar, kendine göre gerçekleştirir.
Onun için din birliği milliyet birliğini ortadan kaldırmaz, tersine kuvvetlendirir.
Din kavramlarına, din inançlarına bütün rengini, bütün benliğini, bütün özelliğini
veren milli ruhtur. 23 Onun bu şekildeki sosyolojik savunmasını belki de dini toplum hayatından tamamen çıkararak bir milliyet oluşturmaya çalışanların aşırı
görüşlerine verilmiş
bir cevap olarak da anlamak mümkündür.
Ancak ona göre dinin fonksiyonları milliyet yaratma ile de
sınırlı değildir.
Din
denilen varlık, dil ve sanatla birlikte bütün öteki toplum kurumlarını var etmekle
kalmamış, onları
içinde de yer
var ettikten sonra
etmiştir.
onların kaynağı
ve
Bir toplumun dini o toplumun
yaratıcı
ahlakı,
özü olarak
onların
hukuku, felsefesi ve
mimiklerinden apayrı bir varlık çieğildir. İşte bütün bu sebeplerle ona göre din kalkınması olmadıkça
toplum
kalkınması
da olamaz. Tarih bu sonucun
doğruluğunu
göstermektedir. Ancak bunun olabilmesi için bir din reformasma ihtiyaç vardır. 24
Çünkü. böyle bir reform hareketi onun çok önem
verdiği
milli
kişiliği oluştu­
racaktır.
2) Milli Kişiliğin Oluşması
Baltacıoğlu'na
uygun
göre
eğitim
sistemi bir yandan her milletin kendi kültürüne
insanlarını yetiştirmek, diğer
taşımalıdır.
Bunun yolu ise
yandan da teknik eleman
yetişmekle
yetiştirınek amacını
olan nesle bir yandan milli
kişilik, diğer
yandan teknik kişilik kazandırmak ile olur? Millf kişilik ise dinf kişilik olmadan
5
oluşturulamaz.
Çünkü din
kişiliği
bütün
kişiliğin
özüdür. Bu yüzden "din
eğitimi­
nin amacı (kişiye) din kültürünün verilmesi, onda dini kişiliğin yaratılmasıdır." 26
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 99.
Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 98.
25
Baltacıoğlu, Pedagojide Ihtilal, s. 83.
26
Baltacıoğlu, Ziya Gökalp, s. I 94.
23
24
60
Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri
Fakat ne yazık ki ülkemizde yapılan eğitim neticesi oluşturulmaya çalışılan kişilik­
ler zarar görmekte ve parçalanmaya uğramaktadır. Bu ise temelde milli kişilik ile
din! kişilik arasında bir ayrıkhk görmekten kaynaklanmaktadır. Aslında ona göre
ayrılık
ortada böyle bir
Baltacıoğlu'na
yoktur.
Kişilik parçalanına
göre milli kişilik dini
dil ve sanat kişiliğinden
kişilikten bağımsız değildir.
oluşmaktadır.
kişiliğinin oluşturulmasında
kabul etmeyen bir "bütün"dür.
Dinin toplumdaki olumlu
kişilik
din,
fonksiyonları
din
Milli
hesaba katılmalıdır.
Ona göre sosyolog ve psikologlar
şimdiye
kadar bir
şahsiyet
pedagojisi
geliştirememiştir.
sındadır.
Bu durum önemli bir eksikliktir. O, bu eksikliği giderdiği iddiaBu iddiaya göre sosyoloji bilgisi eksik pedagoglar "içtimai şeniyet" yani
"sosyal objektijlik:' fikrinden uzak kalmışlardır. Bu sebeple
eğitimin
gaye ve felse-
fesinde büyük bir eksiklik göze çarpmaktadır? Ona göre eğitimin hareket noktası
7
insanın
psikolojisi
olmayıp
sosyal
kişiliği olmalıdır. Eğitim
problemleri biyo-
sosyoloji ile değil, sosyo-psikoloji ile açıklanmalı ve eğitim sosyal gerçeklik fikrinden hareket etmelidir. 28 Ancak Baltacıoğlu'nun her meseleyi sosyoloji ile açıkla­
maya
çalışması
insanın
kanaatimizce bir sosyolojizm tehlikesi
psikolojik
gerçekliğini
göz
ardı
Ona göre her millet kendi
insanı farklıdır. Baltacıoğlu
koşmak
suretiyle kültürel
kalkınmada
tavır
yetiştirmeyi
fikirleri için odak nok-
insanı yetiştirir.
Bu itibarla her milletin
kalkınma
toplumsal
Zira bu
etmekle sonuçlanabilir. Neticede o, sosyo-
lojik bir tarafgirlikle "cemiyetin istediği adam"
tası yapmaktadır.
taşımaktadır.
için din, dil ve
sanatı eğitimde işe
kültürü itici bir motor güç olarak devreye
sokmak istemektedir. Ona göre her millet tüm din, dil, sanat gibi sosyal kuvvetleri
kendine göre anlamakta ve
yorumlamaktadır.
Böylece
anlaşılan,
duyulan, hayata
sinen din kültürel ve toplumsal gelişmenin başlangıcını teşkil edecektir.
3) Toplumsal Kalkınmanın Hareket Noktası
Baltacıoğlu, kişilik anlayışı
kişiliğin
27
28
cemiyet için
içinde önemli bir yer
yetiştirilmesini
istedikten sonra bu
Baltacı oğlu, İçtimai Mektep, s. 6.
Baltacıoğlu, Pedagojide İhtilal, s. 73.
61
tuttuğuna inandığı
kişiliğe
milli
sahip bireylerin
Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak ls mail Hakkı Baltacıoğlu 'nun
Din Eğitimi Anlayışı Ozerine Bir Değerlendirme
toplumsal
·göre
kalkınma
yapılması
yapması gerektiğinin
için neler
gereken ilk
şey
din
vasıtasıyla
tespitini
toplumsal bir
yapmaktadır.
Ona
kalkınma sağlayan
milletierin tarihini incelemektir. Bu yolla kalkınmanın
nasıl
lenmeli ve bunun bir benzerinin bizim ülkemizde de
yapılmasının
bir süreç
olduğu
ince-
temini yoluna
gidilmelidir.2 Baltacıoğlu'nun tespitlerine göre Batıda kalkınma demokrasi ile,
9
sanat ve hatta okul ile başlamamış
başta
din kitabı olmak üzere dil ve sanatla başla­
mıştır. XVI. yy.da Luther, İncil' i ana diline çevirmiştir. Böylece halk arasında milli
edebiyat doğmuştur. Milli edebiyat politikayı etkilemiş, milli devlet doğmuş, milli
devlet ekonümiyi
etkilemiş,
endüstri
doğmuştur.
Endüstri
kişilik
ve hürriyet fikir30
lerini beraberinde getirmiş bu hal de demokrasiyi ortaya çıkarrnıştır •
Onun tespitlerine göre Türk toplumunda din önemli bir yer tutmakta ve
toplumsal
hayatımızı
derinden etkilemektedir. Dini
nasıl anlıyorsak
hayata da
öylece uygulamaktayız. Onun Terbiye-i Avam'da açıkladığı üzere din (1910'lu yıl­
larda) toplumda son derece engelleyici, frenleyici, toplumsal
kapayıcı
bir biçimde
anlaşılmakta
ve
rumlarda yaygın olarak yapılan dini
yaşanmaktadır.
eğitim
o günkü
tamamen yoksundur. Aksine topluma ataleti,
gelişmelerin
diğer
Camilerde ve
şekli
önünü
dini ku-
ile dinamik bir özellikten
tembelliği, miskinliği
telkin etmekte
ve bu haliyle son derece olumsuz bir fonksiyon ifa etmektedir. Bu tespitleri yapan
Baltacıoğlu'na
göre dini terbiyede meydana gelecek her türlü uyanma
doğrudan
doğruya toplumun dini hayatında meydana gelecek bir uyanma demektir.
ona göre problemin nerede
edilmiş
Dini
olduğu
tespit edilince
demektir. Bu tespitten sonra
eğitim
toplumsal
sıra
toplumsal
kendisinden beklenen toplumsal
hayatın
zaruretlerinden yola
kendisinde bir takım
değişiklik
işe
nereden
başlanacağı
uyanışı sağlamaya
uyanışı sağlamak
çıkmalı
Zira
da tespit
gelecektir.
için öncelikle
ve bu zaruretlere
ve düzenlemelere gitmelidir.
31
bağlı
olarak
Yapılacak şey kalkın­
manın hareket noktasını tespit etmektir. Bunlar İsmail Hakkı Baltacıoğlu'na göre
din, dil ve sanatta reforma gitmektir. Toplumsal
29
30
31
Baltacıoğlu, Ziya Gökalp, s. 67-68.
Baltacı oğlu, Ziya Gökalp, s. 68.
İsmail Hakkı, Din ve Hayat, s. 45.
62
kalkınmanın
yolu budur. Bu re-
Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri
formlar olmadıkça kalkınma· değil kımıldanma bile olamaz. Ancak burada şu
tespiti yapmak gerekmektedir. Bu devrin
insanının
öncelikli
ve bidatlerden temizlemektir. Bu sebeple "reforma"
düşüncesi
kavramı
dini hurafe
ile ifade ettikleri
şeyi
böyle anlamak kanaatimizce daha doğru olacaktır.
Ona göre din reformu din
kitabımız
olan
Kur'an'ın doğru
geİeneklerine uygun olarak çevrilmesi dernektir.
32
hem de Türk dil
Baltacıoğlu Gökalp'in de etki-
siyle din kitaplarının, hutbe ve vaazların Türkçe olmasını istiyordu. Bu yolla milletin dinin hakiki rnahiyetini
olacağına inanıyordu.
olan şey din
33
öğreneceğine
heyecanın, uyanışın
Bu noktada dini toplumsal bir itici güç haline getirecek
eğitimi olacaktır.
geçmektedir. Din
ve halkta dini bir
Bunun yolu da din eğitiminin
eğitimi amacına ulaşırsa
amacına ulaşmasından
kalkınma
toplumsal
ve ilerleme müm-
kün olabilecektir. Din bütün toplumsal kuvvetleri etkilerne gücüne sahiptir.
sıyla
toplurnun ilerlemesi ve gerilernesi dini
göre din bütün toplumsal
eğitiminde
konular çözümlenmelidir. Bunun için dinin
nasıl
Dini doğru
öğretrnek
sıfatları
ile birlikte
için dedinin kutsal
toplumsal problem
bir gerçek
Bu sebeple dinintemel konusu olan Allah
mesi gerekmektedir. Allah,
için dinde meydana gelecek
sağlayacaktır.
Ancak ona göre evvela ülkerniz din
rnalıdır.
anlamasına bağlıdır. Baltacıoğlu'na
kurumların yaratıcısı olduğu
bir kalkınma topyekun kalkınınayı
Dolayı­
olduğu
inancının doğru
doğru
bir biçimde
kitabının öğretilmesi
teşkil
eden
ortaya konulolarak
öğretil­
öğretilrnelidir.
gerekir. Bunu yapar-
ken İslam dininde önemli bir yer tutan mucizeler de öğretilrnek durumundadır.
Türk toplumunda çalkantı ve çatlamalara sebebiyet veren mezhepler konusu
tilrnelidir. Milliyet ile kavrniyet
yaşanan
din
bulıranının
arasındaki ilişki, kadın
giderilmesi, gençlerin bu
sine önem verilmelidir. Bütün bunlar
olduğu
oradan başlanır.
32
33
Baltacıoğlu, Kültiirce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 100.
Gökalp, Türkçülüğiin Esasları, s. 176.
63
eşitliği,
toplurnda
bulırandan kurtarılması
doğru yapılırsa
meydana gelecektir. Zira problernin nerede
erkek
ona göre toplumsal
tespit edilirse
öğre­
mesele-
kalkınma
iyileştirmeye
de
Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun
Din Eğitimi Anlayışı Uzerine Bir Değerlendirme
E. SONUÇ
Baltacıoğlu'na
göre din, kültürün en önemli
etkilemektedir. Türk milletinin kültürel
mektedir. Milletler dini
gelen geriliğe
bağlı
anladıkları
gibi
yapısı
unsurlarından
dini anlama ve
yaşamaktadır.
biri olarak her
yaşamasına
şeyi
etki et-
Din bazen kültürde meydana
olarak toplumsal geriliklere sebebiyet vermektedir. Bu toplum-
sal gerilikten kurtulmanın yolu kültürel unsurları harekete geçirerek toplumsal ilerlemenin önünü
açmaktır.
Türk toplumu din ile
eğitim arasındaki ilişkiyi
iyice
kavrayabilirse din sayesinde toplumsal ilerleme de mümkün olacaktır.
F.KAYNAKÇA
Baltacıoğlu, i. 'iiakkı: İçtimai Mektep, Nazariyeleri ve Prensipleri, Suhulet
Kütüphanesi, İstanbul 1933.
Baltacıoğlu, İ. Hakkı: Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları,
Milli Eğitim
Basımevi, İstanbul 1967.
Baltacıoğlu,
i. Hakkı: Pedagojide İhtilal, İstanbul 1964.
Baltacıoğlu,
i. Hakkı: Sosyoloji, Sebat Basımevi, İstanbul 1939.
Baltacıoğlu,
i.
Hakkı:
Ziya Gökalp, Diyarbakır'ı Tanıtma ve Turizm Derneği
Yayınları, İstanbul1966.
İsmail Hakkı (Baltacıoğlu): Din ve Hayat, Kader Matbaası, İstanbul 1339.
Gökalp, Ziya:
Türkçülüğün
Esas/arz, (Haz. Mehmet Kaplan), 2.
Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Yayınları, İstanbul1972.
64~
Baskı,
Download