Ç. O. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı2, Temmuz-Aralık 2003 TOPLUMSAL BİR KALKlNMA MODELİ OLARAK İSMAİL HAKKI BALTACIOGLU'NUN DİN EGİTİMİ ANLAYIŞI ÜZERİNE BİR DEGERLENDİRME Yard. Doç. Dr. Nebahat GÖÇERi* Makalenin Konusu: Bu çalışma ülkemizin ilk sosyologlarından biri olan; eğitim ve din meselelerine yakın ilgi duyan, dini eğitimi Türk milleti için asli bir eğitim sayarak onun kültürel hayatımızdaki yeri ve önemini tam olarak belirlemeyi amaç edinen İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun toplumsal bir kalkınma modeli olarak din eğitimine ilişkin fikirlerini ortaya koymaya çalışacaktır. Makalenin muhtemel Amacı: açılımlarını Bu çalışma din eğitiminin sınırlılıklarını, görevlerini ve bir eğitim sosyologunun nasıl ortaya koyduğunu belirlemeyi amaçlamaktadır. Makalenin Önemi: Din eğitimi ve öğretimi arasındaki karşılıklı ilişkilerin incelenmesi ve buna bağlı olarak Din Eğitimi Biliminin gelişmesine katkıda bulunan bir eğitimeinin Din Eğitimine nasıl bir fonksiyon yüklediğini görmemizi kolaylaştıracaktır. Problemin Önceki Durumu: Toplumsal kalkınma ile eğitim arasında bir ilişkinin olup olmadığı meselesi öteden beri tartışılmaktadır. Bu tartışma Osmanlı aydınları arasında başlamış, oradan günümüze uzanmıştır. • Çukurova Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı. Bu tartışma esnasında '1 1 Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme kalkınma toplumsal ile eğitim ilişkilerin bulunduğu tespit arasında olumlu ya da olumsuz nitelikte kayda değer edilmiştir. Bu ilişkilerin incelenmesi sonucu eğitim sistemimiz içinde genel eğitimin önemli bir kısmını oluşturan dini eğitim ile toplumsal kalkınma arasında yakın bir ilişkinin olduğu tespit edilmektedir. Buna göre din ve dinin ve din eğitimi eğitimi a) gelişmenin ilerlemenin ve ve ilerlemenin önünde bir engeldir, b) din gelişmenin itici gücüdür. Böylece bu iki temel tez aydınlarımız arasında tartışılarak açıklığa kavuşturolmaya çalışılmıştır. Ancak İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun toplumsal kalkınma ile din eğitimi arasında kurduğu ilgiyi anlayabilmek için öncelikle bu tezlerin ortaya sebep olan tarihi v~ sosyal şartların bilinmesi önem taşımaktadır. Bu yüzden mese- lenin tam olarak tespiti için Türk toplumunun tarihsel bakış açısı çıkmasına geçmişine panoramik bir Osmanlı Devletinde de ile bakmak gerekmektedir. Bilindiği üzere XIX. yy. tüm dünyada önemli siyasi, sosyal ve kültürel önemlidir. . Bu yüzyıl da değişimlere tanık olduğu değişikliklerin olduğu Avrupa'da meydana gelen . olunciuğu kültür ve medeniyeti bir yüzyıl karşısında gibi değİşınelerin olmuştur. yenilgiye bir devir olmak itibariyle etkisi ile Genelde Osmanlı uğradığımız kanaatini Osmanlı'da aydınları Batı taşımaktaydılar. Bu sebeple Batı kültür ve medeniyeti karşısındaki yenilgiyi önlemeye yönelik olarak Osmanlı aydınları arasında çeşitli fikir akımları ortaya çıktı. Bu fikir akımları bilindiği üzere Türkçülük, İslamcılık, Osmanlıcılık ve Batıcılık olarak adlandırıl­ maktadır. Bu akımlar kültür ve sosyal meselelere kendi yaklaştılar ve Osmanlı dönemde Türk Devletini bunaltan sorunlara çözüm aramaya aydınının den birisi toplumsal geri düzeyde yakın olmaması bakış açılarından hareketle giriştiler. Bu önündeki sosyal ve kültürel meselelerin en önemlilerinkalmışlık idi. Geri ile Türk kalmışlıktan halkının eğitim kurtulmak seviyesinin istenilen amacıyla eğitim meselelerine ilgi duyan aydınlarımız vardı. Bu aydınlarımızdan birisi olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nu görmekteyiz. O, toplumsal ve kültürel kalkınma, din ve meselelere yakın ilgi duydu. meşhur Aslında Tabii Bilimler eğitimi eğitim.gibi almış olmasına rağmen Türk sosyologu Ziya Gökalp'in de tavsiyesiyle İçıimaiyat (Sosyoloji) ve Terbiye-i İçtimaiyat (Eğitim Sosyolojisi) ile ilgilendi. O, sosyoloji anlayışı itiba- 46 Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri riyle Durkheimci bir çizgiyi takip etti. Ancak o, Durkheim sosyolojisinin Türkiye'deki temsilcisi olan ve kültür ve medeniyet kavramları üzerinde hala önemini kaybetmeyen fikirlere sahip olan Ziya Gökalp'i takip etti: Böylece Durkheim ve Gökalp onun fikir hayatında önemli tesirler yaptılar. O kültür ve medeniyet kavramları arasında ayının ~avramlara yeni yapan Gökalp'in açılımlar düşüncelerini kabul etti. Zamanla bu getirmeye çalışınakla birlikte yine de Gökalpçi bir çizgi- yi devam ettirdi. O, Gökalp'in Türkçü düşüncelerinin gelişim seyrinin ilk basama- ğında ilkeleştirdiği "Türkleşmek, İslamiaşmak Muasırlaşmak" diği, ancak daha sonra düşünce ile "Batılılaşmak" nin temeline Doğru" de "Türkleşmek"te yerleştirdi. ile düşüncelerine Gökalp'in ve kalkınmamn aslında Batıya Doğru çağdaşlaşma bağlamında yerleştirerek gerçekleştirmek amacıyla düşüncesi­ Türk kültürü kalkınınayı "Batıya isimli eserin- inceledi. Türke temelini atmak istedi. Böylece o, "Türke temelinde kültür bulunan toplumsal bir sosyolojik benzer bir biçimde ve "Türke Doğru" isimli eserlerini kaleme aldı. Batılıtaşınayı modernleşme bunu kıldığı "Kültürleşmek'' kavramiarım isimli eserini ise kültürel bir zemine bir karar biçiminde dile getirfikri düşüncesine benzer bir vasıtasıyla Doğru" adlı hedefledi. Doğru kültürel eserinde Baltacıoğlu "Kültürel Kalkınmanın Sosyal Şartları" isimli ese- rini meydana getirdi. çalışmaların Bu bir kalkınma eğitimine eğitimi hamlesi olarak büyük bir yer kalkınması yaşanan konumuz olacaksa bu bakımından anladığı ayırmaktadır. kalkınma biçimiyle yer alan önemine gelince: toplumsal Ona göre kalkınma eğer kültürel projesinde dine ve din toplumsal nitelikli bir Türk süreci içinde Türkler Müslümanlığın Baltacıoğlu tarafından anlaşılan ve önemi büyük olacak, bu süreçte din büyük bir fonksiyon ifa edecektir. Ancak onun bu konudaki fikirlerini belli bir sistematik örgü içerisinde vermeden önce mektedir. Eğitim, itibaren inceleyen şu noktanın toplum, kültür gibi meseleleri fikri Baltacıoğlu'nun çalışmaları tespit edilmesi gerek- gelişim seyrinin başlarından Cumhuriyetten önce ve Cumhuri- yetten sonra olmak üzere iki ana dönem içerisinde ele alınabilir. Cumhuriyetten sonra yazdığı eserler ise Cumhuriyetin ilk yıllarında yazdığı eserler ve 1950'lerden sonra yazdığı eserler olarak tasnif edilebilir. 47 Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun Din Eğitimi Anlayışı Ozerine Bir Değerlendirme Onun Cumhuriyetten önce yazdığı tespitine yöneliktir. Bunlar 1910'lu eserler daha ziyade toplumsal problemierin yıllardan düşmektedir. sonraya denk Bu yıllardan itibaren İsmail Hakkı Baltacıoğlu din, eğitim, kültür; toplum arasındaki eğitiminin meseleleri daha ziyade sosyolog gözü ile inceleyerek din bir anlamda sosyolojisini yapmıştır. Bu meyanda Terbiye-i Avam (1914), Terbiye ve İman sayılabilir. (1914) ile Din ve Hayat (1918) hayattaki yerini tespite ortaya koymuştur. lumsal gelişme ettiği sonucunu yönelmiş, tahliller Bu eserlerde o, dinin toplumsal yapmış, eğitiminin fonksiyonlarını din Bu tespitierin bir sonucu olarak din eğitiminin o yıllarda top- ve ilerlemenin önünde önemli ölçüde engelleyici bir fonksiyon ifa v!karmıştır. dinin toplumsal hayattaki Zira o, dinin topluma eğitimi tembelliğin, Daha sonraki fonksiyonlarını sinmiş ataletin, biçimini yıllarda tersine çevirmenin eleştirmektedir. kaderciliğin, akıl temellerini atmakta ve bütün gelişme köreltmektedir. Böylece o, din ve bu tespitlerini de kullanarak ve Onun tespitlerine göre din mantık ve ilerleme yollarını aramıştır. harici bir hayat sürmenin eğilimlerini eğitimin karşılıklı ilişkileri daha işin başında içinde dinin geliş­ meyi engelleyen bir biçimde anlaşıldığını tespit etti ve bunu değiştirmenin yollarını daha sonraki yıllarda ortaya koyduğu eserlerde Onun Cumhuriyetten sonra mümkün artık olmaktadır. iyice sistematize yazdığı aradı. şunları eserlerine gelince Cumhuriyetin ilk yıllarında yazdığı etmiş olduğu eğitim anlayışını tespit etmemiz eserlerde Baltacıoğlu ortaya koymuştur. Bu yıllarda o İçtimai Mektep (1933, genişletilmiş ikinci baskı, 1942) ismini verdiği ve Türk eğitim tarihinde önemli bir tutan en önemli eserini yazdı. Bu eser ile o, Talim ve Terbiyede İnlalab (1912) isimli eserinden itibaren geliştirdiği "Şahsiyet Pedagojisi" anlayışını ilkesini ortaya koydu. "kişilik, çalışma, Anılan eserde o, çevre, verim ve şahsiyet başlatma" pedagojisinin beş temel ilkeleri olarak belirlemektedir. Ancak Baltacıoğlu İçtimai Mektep'te ortaya koyduğu pedagojİk anlayışında dine, dinin fonksiyanlarına ister olumsuz ve eğitimdeki fonksiyonları yerine dair bilgiler vermez. Din ister olumlu, ile olsun anılan eserde yer alınaz. Kanaatimizce bu durumu ülkenin o gün içinde bulunduğu sosyal ve siyasal şartlarda aramak gerekir. Gökalp'in erken yaşta vefatından (1924) sonra Türkçülüğe dayanan ve Türk kültü48 Yard Doç. Dr. Nebahat Göçeri rüne değer düşüncenin veren Batı yerini daha ziyade şına terk etmiş olması, azaltılması, sonra 'özellikle 1940'lı yıllardan başlayarak kültür ve medeniyetinin temel din eğitiminin kaldınlması, okullarından devlet toplumsal alındığı değişirnde zaman içinde bir Batıcılık anlayı­ bile zaman içinde önce dine ve din olgusuna fazlaca yer vermeyen bir düşüncenin egemen olması, dinin gittikçe toplum hayatının d.a bırakılmaya çalışılması açıklaması lumsal için uygun bir gelişme denebilir. Bu dönemde dinin topolduğunu ve ilerleme yönünde olumsuz etkileri Pozitivist fikir akımı yılında yapılan üniversite reformu görevi sona eğitimi hakkındaki görüşlerini kanaatimizce onun din zemin.yaratmamıştır ermiştir. ağırlığım ülkede hissettirmekte idi. Zaten sırasında Bunun üzerine o üzere 1978'de ölünceye kadar dışı kalmış kadro emeğinin çoğunu yayınladığı dışın­ kabul eden Baltacıoğlu 1933 ve Darül:fünun'daki 1934 yılından başlamak "Yeni Adam" gazetesine verir. Ancak bu arada 1941 'de Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde yeniden görev alır ve fakültenin ilk pedagoji profesörü olarak hayatında dinin toplum bir dönemin eğitiminin artar. Onun din eğitiminin dığı sırada isteyen toplumsal ve siyasal başlamasının geçişle Türkiye' de çok partili demokratik hayata eserlerde de din devam ettirir. Ancak bu almasını daha fazla yer farklı talepler Türkiye'de çalışmalarım birlikte yolunu açar. 1950'de Baltacıoğlu'nun yazdığı problemlerini tespitten öte çözmeye yönelik çabalar amacı ve hedefine ilişkin görüşleri son dönemlerde yaz- eserlerde açıklık kazanır. Böylece o anılan sosyal ve siyasal sebeplerden dolayı dinin toplumsal ma yönünde itici bir güç olduğu tezini yeniden gündeme getirmeye kendisi 1946-1950 yılları arasında başlar. kalkın­ Nitekim milletvekili olarak TBMM'ye girer. Meclis kürsüsü de dahil olmak üzere fikirlerini açıklamak için nispeten daha rahat siyasal bir ortamdan yararlandığı anlaşılmaktadır. Çünkü Pedagojide ihtilal (1964) isimli eserinde din eğitiminin fonksiyonlan önemli bir tutar. Bu eser sadece İçtimai Mektep jisi adlı eserinin olgunlaşmış hali değil aynı adını verdiği pedagojİk anlayışında zamanda onun Sosyal Şartları Pedago- dinin yerini ve önemini ortaya koyan eseridir. Onun din ve kültür meselelerini inceleyen Kalkınmanın Şahsiyet (1967) ismini 49 diğer taşımaktadır. önemli eseri Kültürce Bu eserde o, Türk Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme sosyoloji ·kültür geleneğinde kavramım Gökalp'le birlikte önemli bir incelemektedir. Baltacıoğlu'na tartışma milletleşme Bu manada Türk kültürü de Türk toplumunun sürecinde önemli bir görev yüklenecektir. Din de bu leme işlevi yapacaktır. sağlamak amacıyla çalışır. O aynı aynı Kalkınacaktzr'' ve toplumsal kalkınma kalkınma sürecinde kültürkalkınınayı amaçla yani toplumsal Türk Yurdu (1958) dergisinde dinin koyan "Türkiye Dinle meye Nitekim o, yine konusu haline gelen göre kültür bir millet yaratabilir. fonksiyonlarını ortaya isminde makaleler yazarak temel tezini işle­ amaçla Kur'an (1958)'in Türkçe'ye çevirisini yapar. Bu çevi- ride o, "gelenekli dif' dediği bir dil ve üslup kullanır. Yunus Emre, Süleyman Çelebi gibi İslami Türk edebiyatımn en önemli temsilcilerinin diline benzer bir dil kullandığı iddiasıncfadır. Bununla da yetinmeyen Baltacıoğlu Kur'an tefsirini de yapmaya çabalar ve Büyük Tefsir I (1961) adında bir eser kaleme alarak İslam dininde Allah kavramını inceler. Bu sıralarda da Din Yolu adlı bir derginin baş yazarlığını yapar. ı Bütün bu din konulu eserler vasıtasıyla o, Türkiye' de temelinde din bulunan bir sosyal kahnma hamlesinin öncülüğünü yapmak ister. Ancak burada Baltacıoğlu'nun sosyoloji anlayışında önemli bir rol oynayan toplum, kültür, gelenek ve din kavramıarına onun yüklediği anlamı bilmek gerekmektedir. B. BALTACIOGLU'NA GÖRE TOPLUM, KÜLTÜR, GELENEK VE DİN KAVRAMLARI Baltacıoğlu'nun sosyoloji Bunlar din ve kültür anlayışında i.ki önemli kavram çok önemlidir. kavramlarıdır. Baltacıoğlu da tıpkı Z. Gökalp gibi E. Durkheim sosyolojisinin Türkiye'deki temsilcilerinden biridir. Ancak o, fikir hayatının başlangıç safhalarında bu iki sosyologun fikirlerini ana hatlarda etmekle birlikte zaman içinde tır. bazı açılardan Bu sebeple onun sosyoloji anlayışında Durkheim ve Gökalp'ten Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 108-109. 50 kabul eksik bularak tamamlamaya çalışmış­ hususlara dikkat etmek gerekmektedir. 1 doğru farklılaşan Yard Doç. Dr. Nebahat Göçeri 1) Baltacıoğlu'na Göre·Toplnm Kavramı: Durkheim, toplumu on iki tane sosyal kurumdan ibaret bir birlik olarak kabul etmektedir. Bunlar; din, dil, ahlak, hukuk, bilgi, sanat, teknik, ekonomi, aile, eğitim devlet, ve sosyal morfolojidir. Durkheim bunlar arasında sosyal morfolojiyi en geniş olgu kabul ederek diğer olguları bu kavram ile açıklamak ister. Durkeim'e göre bu olguların hepsi hemen hemen olgu" (institution sociale) adını verir. aynı değerdedir. O, bu olgulara "sosyal Baltacıoğlu'nun anlayışına göre Gökalp de toplumu Durkheim gibi anlamaktadır. Ancak onun sosyoloji anlayışına göre ise bu olguların bir kısmı "kuvvef' (force), bir kısmı "kurum" (institution), bir kısmı da ne bir kuvvet ne de bir kurum olmayıp oluşmakta olan "olgu ve idealler"dir. 2 Onun yaptığı tasnife göre sosyal olgular üç kata yerleştirilebilir. Alt katta sosyal kuvvetler, orta katta sosyal kurumlar, üst katta ise idealler bulunur. 3 O, din, dil ve sanatı sosyal kuvvet kabul ederek onların toplumun onları toplum yapısının yaratıcı varlıkları olduğuna inanır. temeline koyar. Zira Devlet, hukuk, aile, teknik, ekonomiyi ise bu sosyal kuvvetlerden üreyen kurum olarak kabul eder. Sosyal kurumların var olabilmesi için de sosyal kuvvetlerin bir toprak parçası üzerinde birleşmesi gerektiğini kabul eder. Bu üç kuvvet (din, dil, sanat) toplumlar için ana 4 varlıklar işbölümünün olup sosyal kurumların doğacağını ilerlemesiyle bu kuvvetlerden savunur. Bu Cemiyetinin XV. kongresine sunduğu anlayışını ilk defa diğer Uluslararası "Lange, nationate, et tradition" sosyal Sosyoloji adlı bildi- ride açıklar. Bu teze göre sosyal olgular, kuvvet (faits d'anatomie); görev olguları olguları (faits de force); anatomi (faits de fonction); ülkü d'aspiration) ve genel olgular (faits generau:x) olarak Bunlar içinde kuvvet olguları temelde yer alır, beş olguları bölümde ele bunlar din, dil ve olguları (faits alınabilir. sanattır. Bunlar olmayınca ötekiler olamazlar. Böylece o, din, dil ve sanatı toplumun temeline 5 Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, 4 Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, 5 Baltacıoğlu, Kültiirce Kalkınmanın Sosyal Şartları, 2 3 51 s. s. s. s. 16. 17. 17. 17 Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme yerleştirir. Onun sosyoloji anlayışında diğer önemli kavramlar ise kültür ve gele- . nek kavramlarıdır. 2) Kültür ve Gelenek Kavramlan: Baltacıoğlu, kalkınma Türkiye'nin gerektiğine inarımaktadır. Zira sosyoloji sosyal belirleyebilir. Ona göre sosyal açıklarımasına bağlıdır. kalkınınayı cevaplaması sorununu sosyoloji biliminin kalkınmanın kalkınmanın hareket noktası hareket "ulus" noktasını kavramının Çünkü sosyal bir kalkınmadan söz edebilmek için önce bu yapacak bir ulustan söz etmek gerekir. Esasen Gökalp başta olmak üze- re Baltacıoğlu da ~ncelikle bir ulus yaratma idealine sahiptirler. Baltacıoğlu ulus olgusunu önceleri Gökalp sosyolojisine bağlı kalarak anlamıştır. Gökalp, Durkheim'e dayanarak ulusu Jaymet hükümleri Gugements de valeur) ve şe 'niyet hükümleri Gugements de re alite )nden oluşan "din birliği ve dil 6 birliğt' olarak tanımlamıştır. Ancak Gökalp daha sonraları bu tanımdan vaz geçe- rek ulusu "kültür birliği" olarak açıklamıştır. Gökalp'e göre kültür, toplumun bilin- cinde yaşayan değer yargılarıdır. Din, dil, sanat gibi değer yargıları kültürü meydana getirir. Medeniyet (uygarlık) ise toplumun aklında yaşayan gerçek yargılarının, teknik kuralların tümüdür. Ancak Baltacıoğlu Gökalp'in kültür ve medeniyet tanımlarını yetersiz bulmaktadır. Çünkü bu tanımlar onun zihnindeki ulus olgusunu tam olarak tarif edeme- mektedir. O, doğru bir ulus tabiat bilimi olması sebebiyle kanununa göre değişmeden tanımı yapabilmek için biraz da Lamarck'ın evrim kanununun etkisinde başarısı kalmak asıl öğretim sahasının gösteren unsurlar kalır. canlıların Evrim nesiini devam ettirmesi için önemlidir. Bu yüzden o, bir toplumda, bir ulusta "değişen ve değişmeyen" unsurları tespit etmenin doğru bir ulus tanımı yapmak için gerekli olduğuna inanmaktadır. Buradan hareketle o, kendi ulus tanımını yapar. Ona göre "ulus, bir gelenek 7 birliğidir." Gelenek (tradition) ise bir "toplumun tarih boyunca değişrnek bilmeyen 6 7 Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 5 Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 5 52 c-"- Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri değer yargılarıdır." vivance) Gelenek kavramı adet (coutume) görenek ve kaZıntı (sur- kavramlarıyla karıştırılmamalıdır. Ona göre gelenekler hep iyi olup ulus, kavim veya klanın özünü meydana getirirler. Dili, dini ve sanatı bir olan toplumla- rın bir ulus olmalarının temel nedeni din, dil ve sanat geleneklerinin bir olmasıdır. 8 İşte Baltacıoğlu'na göre milliyet (ulusluk) sosyolojisini yanıltan düşünce "kültür" denilen "değer yargılarının" bir sosyal tipten Ona göre bu durum her değer yargısı değişmeyen değer yargıları sosyal tipe için diğerine değişiyor doğru olmayıp da vardır. Bunlar şu Efsaneler, masallar, dilin cinsiyet takıları ve ekleri, cümle ve bezerne motifleri, mimik ve komik geleneklerdir. sonra Baltacıoğlu'na toplumların anlayışı göre gelenekler kolektif bir kalttı olarak kabul edilmesidir. bir sosyal tipten şekilde yapısı ve halk felsefesi diğer tespit edilebilir: (sentaks), melodi değişmeden kalan toplumların bilinçaltına yerleştikten varlıklarını "milliyet" (ulusluk) bir gelenek birliğidir, millet (ulus) de sürdürürler. Bunun için aralarında gelenek birliği olan bireylerin meydana getirdiği ruhsal (tinsel) birliktir. Anlaşılan onun "sosyal 9 tip" ifadesi millet yada milletleşme sürecine giren toplumları kastetm~ktedir. yandan onun gelenekleri toplumların bilinçaltına yerleşen kabul etmesi ilgi çekicidir. Bilindiği üzere bilinçaltı kolektif kalıtlar ve kolektif bilinç Diğer olarak kavramları psikolojinin kavramlarıdır. Baltacıoğlu kavramına sosyolojik fikirlerini daha net olarak iki farklı açıklayabilmek tanım getirildiğini hatırlatmaktadır. için "kültür" Bu tanımlardan birine göre kültür, bir sosyal tipten diğerine değişen yargıları demektir. İkinci tanımlamaya göre kültür, bir sosyal tipten diğerine değişmeyen değer yargıları demektir. 10 Baltacıoğlu "kültür" ikinci dediğine tanımı kabul etmektedir. Bu yüzden başka sosyologların "gelenek" (tradition) demekte, kültür dememektedir. böyle yapmakla toplumlarda değişen hükümleri, jugements valeur) ve değişmeden arasında zihninde istemektedir. Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 7. Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 8. 10 Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 10. 8 9 53 kalan Anlaşılan o, değer yargıları (kıymet oluşan çelişkiyi gidermek Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarakİsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme Diğer . taraftan o, gelenek muğlaklığı kavramını kabul etmesi ile zihinlerde da gidermek istemektedir. Zira o gelenek kavramına oluşacak özel bir önem atfetmektedir. Bu yüzden gelenek ile gelenekçilik kavramlarının net olması gerekmektedir. Ona göre gelenekçilik denen olguyu gericilik ve muhafazakarlık ile ka- rıştırmamak gerekmektedir. Bu kavramlar birbirinden farklı şeylerdir. Üstelik gelenek (tradition) kavramını kavramı görenek (routin) ile de karıştırılmamalıdır. Baltacıoğlu'na göre görenek "yaşama hakkı kalmamış olan değer yargılarıdır."ıı Bu ayrımla o, önemini yitirmiş görenekierin yenileriyle değiştirilebileceğini söyle- mek istemektedir. Yine o ısrarla gelenek (tradition) denen kavramın; töre (moeurs), adet (couteme) ve:görenek (routin) denilen tiğini değerlerle karıştınlmaması de gerek- belirtmektedi!f. Çünkü onlar, Baltacıoğlu'nun anlayışına göre bir sosyal tipten diğerine değişmektedir.ı 2 Baltacıoğlu'nun değildir. masının "ulusların dağmaları Zira ona göre Ulusların kalkınması durması bu terimler üzerinde bu kadar hassas geleneklerine sebepsiz gibi ölmeleri de gelenekleri ile olur. kavuşmaları ile başlar. temel sebebi onun geleneklerinden kopmuş Türkiye'nin olmasıdır. kalkınama­ Bu sebeple Türkiye, gelenek birliği ve bütünlüğünü sağlamadıkça kalkınınayı sağlayamayacaktır."ı 3 Anlaşılan ona göre Türk toplumu lerine dönünce kalkınma dediği değişmeyen değer yargılarından oluşan nasıl dönüleceği Ancak bu gelenekiere değişme sosyal sorusunun ve ilerleme gelenek- gerçekleşecektir. cevaplanması gerekmektedir. İleride açıklayacağımız üzere o, bu değişimin bir reform hareketi ile mümkün olabileceğini düşünmekte ve bu reformun nasıl yapılacağını da açıklamaktadır. Baltacıoğlu toplumları yaratan geleneklerin nasıl doğduğunu da açıklamak­ tadır. Ona göre ulusların doğması, yaşaması etken rolünü oynayan varlıklar akılla bilinçaltıdır. Bilinçaltını var eden şey ve kalkınmasında ilintili olan bilinç üstü akıl, mantık, Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 10. Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 12. 13 Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 12. 11 12 54 ilk faktör, yaratıcı varlıklar değildir, bilim ve felsefe değil birer içsel Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri oluş olan din, dil ve sanattır.' ettiği kabul 14 Bu noktada biz, onun birer sosyal kuvvet olarak bu üç unsurdan en önemlisi saydığı dini nasıl anladığı sorusuna cevap arayabiliriz. 3) Baltacıoğlu'nun Din Olgusuna Yaklaşımı: Baltacıoğlu'na göre din olgusuna iki türlü yaklaşılabilir. Birincisinde din, bir inceleme, düşünme, açıklama k?nusudur. İkincisinde din bir inanma ve yaşama konusudur. Birincisi bilim adamım, ikincisi dine inanan bir insanı ilgilendirir. Bilimsel inceleme bir akıl işi yapılabilir. olup belli teknik ve metotlarla Bu durumda bilim dini üç türlü inceleyebilir: a) Din sosyal bir varlık, sosyal bir kurum olarak Din Sosyolojisi tarafından incelenir. b) Din tek insan bilinci olarak, tek insanın ruhunda yaptığı etkiler bakımın­ dan Din Psikolojisi tarafından incelenebilir. c) Din dış belirtileri bakımından değil doğrudan doğruya olarak incelenebilir Burada dinin din nasıldır denir. 15 sorusuna değil, dış karakterleri değil, din nedir sorusuna cevap kendisi ve tümü özü kavranmaya aranır. Buna din çalışarak metafiziği Bu üçlü tasnif onun din metafıziğini de işin içine katması ile zaman içinde Durkheim'dan gittikçe ayrılarak dini toplum kökenli değil, vahiy kökenli saydığına bir delil olarak değerlendirebilir. İkinci inceleme biçimi ise inançla ilgili olandır. İnanç duygu ve sezgiyle olur. Bütün gibi insanların düşünmeden, olduğu doğruya bir din eleyip yaşayışı vardır, bir ilgi ve Hintisi yoktur. Bu eleştirmeden duyduğu, Bu yaşayışın akıl yaşantı içsel olup kendi varlığını duyar ve mantıkla doğrudan sırri ve mistik bir gerçek ifade etmektedir. Dinin metodolajik bir Baltacıoğlu 14 15 bakımdan incelenmesi işini önemli saydığı anlaşılan din olgusunun objektif olarak tanımlanmasını toplumsal Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 16. Baltacıoğlu, Kültiirce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 23-24. 55 kalkınma için Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme hayati önemde kabul etmektedir. Ona göre dinin tarafsız bir bakış mesi sonunda dinin nasıl bir varlık olduğu, olduğu, dini var etmek yada yok etmenin (irtica), saftahğın muhafazakarlığın "Reforma" denilen hareketin ne dincilik, dinsizlik ve melidir.16 laikliğin din olduğu sosyal insanın ne demek ile incelen- varlıklar arasında ne demek uluslarının yerinin ne olmadığı, gericiliğin elinde olup coşkunluğunun ve dünya açısı dine olduğu araştırılınalı olduğu tarihte karşı durumları, ve cevaplar veril- Nitekim Baltacıoğlu buradan hareketle -kendisi dini tanımlamaya ve anlamaya çalışmaktadır. 4) Baltacıoğiil;na GöreDinin Tanımı: Baltacıoğlu, lere ait ve olan ve Sosyoloji (1939) isimli münakaşası asla caiz olmayan değiştirilmesi asla manevi birli!Ç' olarak dini, Durkheim gibi "kutsal şey­ inançları taşıyan caiz olmayan ayinleri yapan tanımlamaktadır. olan" ve "kutsal olmayan" ettiği alanların kitabında ve bu inançZara insanların vücuda getirdiği bakımından "kutsal ayrımı yapılmaktadır. Baltacıoğlu, kutsal'ın tezahür inanç ve törenlerle Bu tanımlamada din sınırlı kalmayıp hayatın ifade etmektedir. Bu haliyle din, son derece yaygın, sosyal bir kuvvet olup sosyal hayatin her yerinde her yönünü tanımında yer alan vardır. Din her yere "kutsal" toplumsal Durkheim'e göre bir sosyal olayın sebebi başka bir sosyal daki kutsal kavramını il~i kökenli dinlerdeki kutsal kuşattığını son derece nüfuz edici bir ahlak, hukuk, dil, mimarlık, bezeme, hattatlik, müziğe vb. sinmektedir. Durkheim'in din bağlı olaydır. yayılarak 17 kökenlidir. Bu yüzden bura- kavramından ayrı düşünmek gerekmektedir. Nitekim sonraki yıllarda Baltacıoğlu İslam dininin kutsal anlayışına uygun tanımlar yapar. İslam dinini Allah'ın gönderdiği din, Kur'an'ı Allah'ın kitabı, şım Hz. Muhammed'i en büyük peygamber olarak kabul etmektedir. Bu yakla- onu Durkheim'ın din tanımından uzaklaştırınaktadır. 16 Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 22-23. 17 Baltac1oğlu, Pedagojide ihtilal, s. 108. 56 Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri Aslında Baltacıoğlu'na göre din, aşağıda belirteceğimiz iki temel karakteri ile eğitimde önemli bir yeri olan dilli kişiliğin oluşması ve edinilmesinde belirleyicidir.18 a) Bunlardan biricisine göre dinin kısmı Din Psikolojisinin bilinçaltı araştırma alanına fonksiyonlarını bilinçaltına yaptığı bir varlığı vardır. Dinin bilinçaltı girmektedir. Din, birey üzerindeki tesirlerle göstermektedir. Buna göre din, bir takım olumsuz tesirlerine rağınen genelde olumlu bir nitelik taşır, olumlu bir fonksiyon ifa eder. dinsiz Baltacıoğlu'na sanılan insanların bile göre bilinçaltında bilinçaltıarında din vardır kimse dinsiz olamaz. En akıl ve bu din ve mantıkla çarpışmaktadır. b) Dininikinci temel karakteri onun son derece yaygın ve girgin (nüfuz edici) olmasıdır. Din toplumun her kurumu üzerinde etki yapar. Dinin dil, hukuk, ahlak, sanat gibi toplumu ilgilendiren kısunları Sosyolojinin araştırma alanıdır. Baltacıoğlu'na göre dinin toplum üzerindeki toplumunda geri kalmışlığı fonksiyonlarından körükleyen bir fonksiyon ifa ediyor lik toplumsal tezahür ve tesirleri ile ortaya çıkabilir. Bu durum 19 biri onun Türk olmasıdır. aslında Dinsiz- dinin yanlış ve eksik anlaşılması ile meydana gelir. Bu durumda din toplumsal geri kalışa sebep olur. Burada ettiği şu tespiti yapmak mümkündür. Onun sosyal birer kuvvet olarak kabul din; dil ve sanatta birlikte bilinç oluş değişmeyen bir gelenek Dolayısıyla bilinçaltındaki Onun itirazı, yaratmaktadır. saydığı 18 19 ve dinin özüne ve kaynağına olumlu bir gözle doğru olan dinin sosyal fonksiyonlarının yanlış olumsuz neticeler meydana getiriyor anladığı Ona göre gelenekler hep iyidir. sosyal bir kuvvet olarak iyi ve kurumlar üzerindeki etkisinin ve mun sürdürmektedir. Bu var dil, din ve sanat yaşayışı iyidir. Bu yüzden o, bu sosyal kuvvetler içinde en önemli bakınaktadır. altlarında varlığını yaşadığı şeylere olmasıdır. Yani o, dine itiraz etmekte, dinin Baltacıoğlu, Pedagojide İhtilal, s. 90. Baltacıoğlu, Pedagojide İhtilal, s. 90. 57 ve eksik anlama sonucu değil, dinden toplu- fonksiyonlarını sorgula- Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun Din Eğitimi Anlayışı Ozerine Bir Değerlendirme maktadır. Bu sebeple o, gelenek kavramına bu çelişkiyi gidereceği inancıyla fazla- ·ca önem vermekte, zaten bu yüzden Durkheim'ın sosyal kurumlar hakkındaki mını değiştirerek sosyal kuvvet ile sosyal kurum arasında bir ayrım yapma tanı­ gereği duymaktadır. Şimdi biz bu noktadan hareketle onun sosyal bir kuvvet olan dinin yaratacağını da bir ulus (milliyet) yaratılacak, arkasından nasıl olup incelemeye geçebiliriz. Çünkü önce ulus toplumsal kalkınma gerçekleşecektir. C. DİNİN FONKSİYONLARI İLE TOPLUMSAL KALKlNMANIN GERÇEKLEŞMESi 1) Dinin Milliyeti Yaratması Nasıl Olmaktadır? Baltacıoğlu'nun sosyal kuvvetler olarak kabul ettiği din, dil ve sanat ona göre milliyeti oluştururlar. Ancak o, bu fikre itiraz edilebileceğini hesaba katarak açıkla­ malarını buna göre yapar. Bu itirazlara göre din; değer, inanç ve törenlerden oluş­ maktadır. Dinin bu yönü tartışılamaz ve değiştirilemez. Öte yandan bu inanç ve törenleri benimseyenler bir "ümmet" oluşturur. törenleri yaparlar. Bu durumda dinin görevi ile dır. Din birleştirici, milliyet ise ları birleştirici olan din nasıl ayırıcıdır. Bunlar aynı milliyetİn ve aynı görevi birbirinden ayrı­ dine inanır Böyle olunca bir tirnınetten olan toplum- olur toplumlan birbirinden ayıran dil ve sanat gibi milliyetin yapıcı ve yaratıcısı olur? sorusu sorulabilir. 20 Onun bu soruya cevabı şudur: Böyle düşünmek insanların üzerine kapanmış bir sosyal kurum olarak anlamalarından sosyolojisi ile uğraşanlar din psikolojisi ile dini hep kendi kaynaklanmaktadır. uğraşmadıkları Din için sosyal ve kolektif bir kuvvet olandinin insan ruhundaki. bilinçaltı yaşayışını incelemezler. 21 Ancak Baltacıoğlu, dinin milliyeti yaratan en önemli unsur eder. Ona göre toplumsal kurumlar bir diğerinden Bu sebeple dini milliyetten, milliyeti dinden 20 21 ayrı ayrı Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 99. Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 99. 58 olduğunda ısrar ve birbiriyle ilgisiz değildir. olarak düşünenler toplumsal Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri kalkınmanın kalkınma milliyet sadece milliyet ile olmaz, dinsiz değil olabileceğine inanırlar. kalkınma Ona göre ise milliyetsiz ise hiçbir zaman olmaz. Din olmadan sadece toplumlar bile var olamaz. Zira ona göre millet biyolojik bir gerçek, milliyet ise sosyal bir gerçektir ve bu dinin sadece sosyolojik bir varlığı ayrım ona göre önemlidir. taraftan yoktur. Din ayni zamanda insan ruhunda derin etkiler yapan bir kuvvettir. Toplumlar dinlerinin etkisini yüzden her kavim, her toplum Diğer aynı ruhlarında hissederler. Bu dini.kendine göre anlar, kendine göre duyar ve kavrar. Bunun için de din milliyeti ortadan kaldırmaz, etkisini kuvvetlendirir. Bu sebeple bir Türkün, bir Arabın, bir Afrikaimm İslam dinini anlayışı aynı değildir. Dinin kavramlarına, inançlarına rengini ve benliğini veren şey milli ruhtur. Onun bu fikirlerinin ortaya böyle düşünmüş olduğunu çıktığı anlayabiliriz. Cumhuriyet önce bir Türk ulusu paylaşan insanların Gökalp haklı savunuyordu. döneme Osmanlı yaratmayı kısaca 22 bir göz atarsak onun niçin Devletinin mirası üzerine kurulan hedefledi. Ulus bilinci ise meydana getirdikleri ümmet bilincinden çok farklı aynı dini bir bilinçtir. olarak ümmet birliğinden ayrılma ile ulus bilincinin ortaya çıkacağım Baltacıoğlu tarafından anlaşılan ve ise ulus bilincinin temeline dini yaşanan yerleştiriyor, onun ulus biçimini tercih ediyor, ancak ortada henüz sosyo- lojik manada bir ulus yoktur. Esasen millet olma süreci modern deviriere özgü bir sosyal gerçekliktir. Bu sebeple Baltacıoğlu'nun sık sık sözünü İslamiaşmak millileşrnek olmuştur tezi bir hayli tartışmalıdır. milletleşme Müslümanlzkla birlikte bilincinden ayrılma ile sürecine milliyetİn oluştuğunu girmiştir. varlık Ona göre Türkler Diğer ce toplumsal idealleri sosyoloji anlayışı içine taraftan o, dini yerleştirirken ayın olarak kabul etmek suretiyle toplumsal üstüne yerleştiriyor. Her toplumun bu ideal varlıktan Türkler için Halbuki Gökalp ümmet söylemektedir. sosyal kuvvetlerden biri olarak toplumsal bilincin temeline daha sonra ideal ettiği beslendiğini dini katmanların en söylüyor. Böyle- yerleştirmeye çalışarak onları sosyal bir alt yapı değil, üst yapı kurumu olarak ele almaktadır. Bu ise kanaatimizce sosyolojik anlayışında ortaya çıkan bir 22 çelişkidir. İsmail Hakkı, Din ve Hayat, s. 12. 59 Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak !smail Hakkı Baltacıoğlu 'nun Din Eğitimi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme Anlaşılan o, Gökalp'ten ayrılırken sosyal bir gerçeklik olan milliyet olgusunu dini anlamayı ve yaşamayı farklılaştıran bir olgu olarak hesaba katmaktadır. Ona göre ayrı uluslar aynı dine mensup olmalarına rağmen aynı dindarlık biçimine sahip değillerdir. varlıktır. Esasen din ideal bir Bu ideal varlıktan güç alan her kavim, her ulus aynı dini ancak kendine göre kavrar, kendine göre gerçekleştirir. Onun için din birliği milliyet birliğini ortadan kaldırmaz, tersine kuvvetlendirir. Din kavramlarına, din inançlarına bütün rengini, bütün benliğini, bütün özelliğini veren milli ruhtur. 23 Onun bu şekildeki sosyolojik savunmasını belki de dini toplum hayatından tamamen çıkararak bir milliyet oluşturmaya çalışanların aşırı görüşlerine verilmiş bir cevap olarak da anlamak mümkündür. Ancak ona göre dinin fonksiyonları milliyet yaratma ile de sınırlı değildir. Din denilen varlık, dil ve sanatla birlikte bütün öteki toplum kurumlarını var etmekle kalmamış, onları içinde de yer var ettikten sonra etmiştir. onların kaynağı ve Bir toplumun dini o toplumun yaratıcı ahlakı, özü olarak onların hukuku, felsefesi ve mimiklerinden apayrı bir varlık çieğildir. İşte bütün bu sebeplerle ona göre din kalkınması olmadıkça toplum kalkınması da olamaz. Tarih bu sonucun doğruluğunu göstermektedir. Ancak bunun olabilmesi için bir din reformasma ihtiyaç vardır. 24 Çünkü. böyle bir reform hareketi onun çok önem verdiği milli kişiliği oluştu­ racaktır. 2) Milli Kişiliğin Oluşması Baltacıoğlu'na uygun göre eğitim sistemi bir yandan her milletin kendi kültürüne insanlarını yetiştirmek, diğer taşımalıdır. Bunun yolu ise yandan da teknik eleman yetişmekle yetiştirınek amacını olan nesle bir yandan milli kişilik, diğer yandan teknik kişilik kazandırmak ile olur? Millf kişilik ise dinf kişilik olmadan 5 oluşturulamaz. Çünkü din kişiliği bütün kişiliğin özüdür. Bu yüzden "din eğitimi­ nin amacı (kişiye) din kültürünün verilmesi, onda dini kişiliğin yaratılmasıdır." 26 Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 99. Baltacıoğlu, Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 98. 25 Baltacıoğlu, Pedagojide Ihtilal, s. 83. 26 Baltacıoğlu, Ziya Gökalp, s. I 94. 23 24 60 Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri Fakat ne yazık ki ülkemizde yapılan eğitim neticesi oluşturulmaya çalışılan kişilik­ ler zarar görmekte ve parçalanmaya uğramaktadır. Bu ise temelde milli kişilik ile din! kişilik arasında bir ayrıkhk görmekten kaynaklanmaktadır. Aslında ona göre ayrılık ortada böyle bir Baltacıoğlu'na yoktur. Kişilik parçalanına göre milli kişilik dini dil ve sanat kişiliğinden kişilikten bağımsız değildir. oluşmaktadır. kişiliğinin oluşturulmasında kabul etmeyen bir "bütün"dür. Dinin toplumdaki olumlu kişilik din, fonksiyonları din Milli hesaba katılmalıdır. Ona göre sosyolog ve psikologlar şimdiye kadar bir şahsiyet pedagojisi geliştirememiştir. sındadır. Bu durum önemli bir eksikliktir. O, bu eksikliği giderdiği iddiaBu iddiaya göre sosyoloji bilgisi eksik pedagoglar "içtimai şeniyet" yani "sosyal objektijlik:' fikrinden uzak kalmışlardır. Bu sebeple eğitimin gaye ve felse- fesinde büyük bir eksiklik göze çarpmaktadır? Ona göre eğitimin hareket noktası 7 insanın psikolojisi olmayıp sosyal kişiliği olmalıdır. Eğitim problemleri biyo- sosyoloji ile değil, sosyo-psikoloji ile açıklanmalı ve eğitim sosyal gerçeklik fikrinden hareket etmelidir. 28 Ancak Baltacıoğlu'nun her meseleyi sosyoloji ile açıkla­ maya çalışması insanın kanaatimizce bir sosyolojizm tehlikesi psikolojik gerçekliğini göz ardı Ona göre her millet kendi insanı farklıdır. Baltacıoğlu koşmak suretiyle kültürel kalkınmada tavır yetiştirmeyi fikirleri için odak nok- insanı yetiştirir. Bu itibarla her milletin kalkınma toplumsal Zira bu etmekle sonuçlanabilir. Neticede o, sosyo- lojik bir tarafgirlikle "cemiyetin istediği adam" tası yapmaktadır. taşımaktadır. için din, dil ve sanatı eğitimde işe kültürü itici bir motor güç olarak devreye sokmak istemektedir. Ona göre her millet tüm din, dil, sanat gibi sosyal kuvvetleri kendine göre anlamakta ve yorumlamaktadır. Böylece anlaşılan, duyulan, hayata sinen din kültürel ve toplumsal gelişmenin başlangıcını teşkil edecektir. 3) Toplumsal Kalkınmanın Hareket Noktası Baltacıoğlu, kişilik anlayışı kişiliğin 27 28 cemiyet için içinde önemli bir yer yetiştirilmesini istedikten sonra bu Baltacı oğlu, İçtimai Mektep, s. 6. Baltacıoğlu, Pedagojide İhtilal, s. 73. 61 tuttuğuna inandığı kişiliğe milli sahip bireylerin Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak ls mail Hakkı Baltacıoğlu 'nun Din Eğitimi Anlayışı Ozerine Bir Değerlendirme toplumsal ·göre kalkınma yapılması yapması gerektiğinin için neler gereken ilk şey din vasıtasıyla tespitini toplumsal bir yapmaktadır. Ona kalkınma sağlayan milletierin tarihini incelemektir. Bu yolla kalkınmanın nasıl lenmeli ve bunun bir benzerinin bizim ülkemizde de yapılmasının bir süreç olduğu ince- temini yoluna gidilmelidir.2 Baltacıoğlu'nun tespitlerine göre Batıda kalkınma demokrasi ile, 9 sanat ve hatta okul ile başlamamış başta din kitabı olmak üzere dil ve sanatla başla­ mıştır. XVI. yy.da Luther, İncil' i ana diline çevirmiştir. Böylece halk arasında milli edebiyat doğmuştur. Milli edebiyat politikayı etkilemiş, milli devlet doğmuş, milli devlet ekonümiyi etkilemiş, endüstri doğmuştur. Endüstri kişilik ve hürriyet fikir30 lerini beraberinde getirmiş bu hal de demokrasiyi ortaya çıkarrnıştır • Onun tespitlerine göre Türk toplumunda din önemli bir yer tutmakta ve toplumsal hayatımızı derinden etkilemektedir. Dini nasıl anlıyorsak hayata da öylece uygulamaktayız. Onun Terbiye-i Avam'da açıkladığı üzere din (1910'lu yıl­ larda) toplumda son derece engelleyici, frenleyici, toplumsal kapayıcı bir biçimde anlaşılmakta ve rumlarda yaygın olarak yapılan dini yaşanmaktadır. eğitim o günkü tamamen yoksundur. Aksine topluma ataleti, gelişmelerin diğer Camilerde ve şekli önünü dini ku- ile dinamik bir özellikten tembelliği, miskinliği telkin etmekte ve bu haliyle son derece olumsuz bir fonksiyon ifa etmektedir. Bu tespitleri yapan Baltacıoğlu'na göre dini terbiyede meydana gelecek her türlü uyanma doğrudan doğruya toplumun dini hayatında meydana gelecek bir uyanma demektir. ona göre problemin nerede edilmiş Dini olduğu tespit edilince demektir. Bu tespitten sonra eğitim toplumsal sıra toplumsal kendisinden beklenen toplumsal hayatın zaruretlerinden yola kendisinde bir takım değişiklik işe nereden başlanacağı uyanışı sağlamaya uyanışı sağlamak çıkmalı Zira da tespit gelecektir. için öncelikle ve bu zaruretlere ve düzenlemelere gitmelidir. 31 bağlı olarak Yapılacak şey kalkın­ manın hareket noktasını tespit etmektir. Bunlar İsmail Hakkı Baltacıoğlu'na göre din, dil ve sanatta reforma gitmektir. Toplumsal 29 30 31 Baltacıoğlu, Ziya Gökalp, s. 67-68. Baltacı oğlu, Ziya Gökalp, s. 68. İsmail Hakkı, Din ve Hayat, s. 45. 62 kalkınmanın yolu budur. Bu re- Yard. Doç. Dr. Nebahat Göçeri formlar olmadıkça kalkınma· değil kımıldanma bile olamaz. Ancak burada şu tespiti yapmak gerekmektedir. Bu devrin insanının öncelikli ve bidatlerden temizlemektir. Bu sebeple "reforma" düşüncesi kavramı dini hurafe ile ifade ettikleri şeyi böyle anlamak kanaatimizce daha doğru olacaktır. Ona göre din reformu din kitabımız olan Kur'an'ın doğru geİeneklerine uygun olarak çevrilmesi dernektir. 32 hem de Türk dil Baltacıoğlu Gökalp'in de etki- siyle din kitaplarının, hutbe ve vaazların Türkçe olmasını istiyordu. Bu yolla milletin dinin hakiki rnahiyetini olacağına inanıyordu. olan şey din 33 öğreneceğine heyecanın, uyanışın Bu noktada dini toplumsal bir itici güç haline getirecek eğitimi olacaktır. geçmektedir. Din ve halkta dini bir Bunun yolu da din eğitiminin eğitimi amacına ulaşırsa amacına ulaşmasından kalkınma toplumsal ve ilerleme müm- kün olabilecektir. Din bütün toplumsal kuvvetleri etkilerne gücüne sahiptir. sıyla toplurnun ilerlemesi ve gerilernesi dini göre din bütün toplumsal eğitiminde konular çözümlenmelidir. Bunun için dinin nasıl Dini doğru öğretrnek sıfatları ile birlikte için dedinin kutsal toplumsal problem bir gerçek Bu sebeple dinintemel konusu olan Allah mesi gerekmektedir. Allah, için dinde meydana gelecek sağlayacaktır. Ancak ona göre evvela ülkerniz din rnalıdır. anlamasına bağlıdır. Baltacıoğlu'na kurumların yaratıcısı olduğu bir kalkınma topyekun kalkınınayı Dolayı­ olduğu inancının doğru doğru bir biçimde kitabının öğretilmesi teşkil eden ortaya konulolarak öğretil­ öğretilrnelidir. gerekir. Bunu yapar- ken İslam dininde önemli bir yer tutan mucizeler de öğretilrnek durumundadır. Türk toplumunda çalkantı ve çatlamalara sebebiyet veren mezhepler konusu tilrnelidir. Milliyet ile kavrniyet yaşanan din bulıranının arasındaki ilişki, kadın giderilmesi, gençlerin bu sine önem verilmelidir. Bütün bunlar olduğu oradan başlanır. 32 33 Baltacıoğlu, Kültiirce Kalkınmanın Sosyal Şartları, s. 100. Gökalp, Türkçülüğiin Esasları, s. 176. 63 eşitliği, toplurnda bulırandan kurtarılması doğru yapılırsa meydana gelecektir. Zira problernin nerede erkek ona göre toplumsal tespit edilirse öğre­ mesele- kalkınma iyileştirmeye de Toplumsal Bir Kalkınma Modeli Olarak İsmail Hakkı Baltacıoğlu 'nun Din Eğitimi Anlayışı Uzerine Bir Değerlendirme E. SONUÇ Baltacıoğlu'na göre din, kültürün en önemli etkilemektedir. Türk milletinin kültürel mektedir. Milletler dini gelen geriliğe bağlı anladıkları gibi yapısı unsurlarından dini anlama ve yaşamaktadır. biri olarak her yaşamasına şeyi etki et- Din bazen kültürde meydana olarak toplumsal geriliklere sebebiyet vermektedir. Bu toplum- sal gerilikten kurtulmanın yolu kültürel unsurları harekete geçirerek toplumsal ilerlemenin önünü açmaktır. Türk toplumu din ile eğitim arasındaki ilişkiyi iyice kavrayabilirse din sayesinde toplumsal ilerleme de mümkün olacaktır. F.KAYNAKÇA Baltacıoğlu, i. 'iiakkı: İçtimai Mektep, Nazariyeleri ve Prensipleri, Suhulet Kütüphanesi, İstanbul 1933. Baltacıoğlu, İ. Hakkı: Kültürce Kalkınmanın Sosyal Şartları, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1967. Baltacıoğlu, i. Hakkı: Pedagojide İhtilal, İstanbul 1964. Baltacıoğlu, i. Hakkı: Sosyoloji, Sebat Basımevi, İstanbul 1939. Baltacıoğlu, i. Hakkı: Ziya Gökalp, Diyarbakır'ı Tanıtma ve Turizm Derneği Yayınları, İstanbul1966. İsmail Hakkı (Baltacıoğlu): Din ve Hayat, Kader Matbaası, İstanbul 1339. Gökalp, Ziya: Türkçülüğün Esas/arz, (Haz. Mehmet Kaplan), 2. Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Yayınları, İstanbul1972. 64~ Baskı,