MEVDÜDİ HAYATI, GÖRÜŞLERİ VE ESERLERİ Doğumunun Yüzüncü Yılı Anısına Sempozyum EDITÖR ABDÜLHAMİT BİRIŞIK Bu kitap, İnsan Yayınları ve Kur'an Ar<ı§tırmaları Vakfı (KURAV) işbirliği ile hazırlanmıştır. 1 insan < . yayınlafi insan yayınları : 473 dü§ünürler dizisi: 18 birinci baskı: 2007 isbn 978-975-574- 469-8 mevdıidl hayatı, görii~leri ve eserleri editör abdülhamit bin§ı.k içdiizen insan kapak diizeni nevzat özkaya baskı-cilt bilge. m:ltbaacılık www.bilgematbaacilik.com.tt insan yayınları kerestecil er sitesi, mehmet akif cad. kestane sok. no: 1 merter/istanbul tel: 0212. 642 74 84 faks: 0212. 554 62 07 www.insanyayinlari.com.tt insan@insa nyayinlari.com.tr MEVDÜDİ VE İSLAM HUKUKU* I. GİRİŞ int Alt Kıtası'nda son dönemde yetişen önemli düşünürlerden biri ol~n Mevdudl, döneminin fikri, siyası, sosyal ve iktisadr sorunlarıyla olduğu kadar dini-hukuk! meseleleriyle de ilgilenmiş­ tir. Mevdudl'nin yaşadığı tarihsel süreçte, gerek dünya ölçeğinde gerekse Hint Alt Kıtası bölgesel ölçeğinde siyası ve sosyal alanlarda önemli gelişmelerin ve hızlı değişimierin meydana geldiği görülmektedir. Hem Mevdudl'nin hem de Hint Yarımadası'nda yaşa­ yan diğer düşünür ve entelektüellerin fikrt alt yapılarının oluşma­ sında bu gelişmelerin önemli etkilerinin olduğu inkar edilemez. Hint Yarımadası'ndaki İngiliz hakiriıiyetinin sona ermesi, II. Dünya Savaşı ve bölgenin ikiye bölünerek Hindistan ve Pakistan devletlerinin kurulması bu süreçte dikkat çeken en önemli olaylardır. Mevdudl faal bir düşünür olarak bu gelişmelere kayıtsız kalmamış, siyasi, sosyal ve dini alanlarda özellikle kendi yaşadığı coğrafyada ortaya çıkan meseleler hakkında fikir üretmiş ve teklifler sunmuş­ tur. Bu bakımdan Mevdudl'nin entelektüel kişiliğini tek bir keli- h Dr. M. Kamil YAŞAROGLU, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ara§ttrmaları Merkezi (İSAM), İstanbul. mkamily@hotmail.com 90 • MEVDODi oldukça zo~dur. Nitekim kendisi hakkında yade, onun "reformist", "düşünür", entelektüel", "ideolog", "lider şahsiyet" gibi kelimelerle tanımlandığı görülmektedir. Bu tanırnlar arasındaki farklılığın ortaya çıkmasında, onun birden fazla alanda faaliyet göstermesi ve görüşler ortaya koymasının yanı sıra, dini-siyası nitelikli bir hareketin lideri olmasının da öneiiıli bir rolü vardır1 4 6. Bu yazıda Mevdfıdl'nin İslam hukukuna bakışı ve fıkht meseleler hakkında görüş belirtirken izlediği yöntem hakkında bilgi verilecektir. meyle tanımlamak zılanlar incelendiğinde II. MEVDÜDİ'NİN FIKHİ GÖRÜŞLERİNİN YER ALDlGI ESERLER MevdO.d!'nin İslam hukuku ile ilgili fikir ve yaklaş~arının eserlerinin önemli bir kısmı, ele alınan konu hakkında hazırlanmış müstakil birer telif olmaktan daha çok, çeşitli makale ve konuşmaların bir araya getirilmesinden meydana gelmektedir. Diğer taraftan Mevdfıdl'nin İslam hukuku ile ilgili fikirlerinin yer aldığı eserleri, içinde yaşadığı dönemde ortaya çıkan meseleler ve bu meselelerle ilgili tartışmalardan bağımsız düşünmek mümkün değildir. Nitekim MevdO.d1, özellikle Pakistan Devleti'nin bağım­ sızlığını kazanma sürecindeki hukuk! ve siyasi şartların neticesinde ortaya çıkan tartışmalar bağlamında İslam anayasa hukuku, İslam idare hukuku ve İslam devletler hukuku ile ilgili fikirlerini, öncelikle kendisinin editörlüğünü yaptığı Tercümiinü'l-Kuriin dergisinde yayımlamış, ayrıca bu kpnularda çeşitli konferanslar vermiştir. Bu konulardaki makale ~~ konferanslarının bir kısmı Hurşid Ahmed tarafından İngilizce'ye tercüme edilerek Islamic Law and Constitution adıyla derlenmiş ve bu eserin pek çok baskısı yapıl- yer ı46 aldığı Mevdiidi'nin eserlerinden bir kısmını İngilizce'ye tercüme eden ve kendisini yakın· dan tanıyan ~şilerden biri olaıi Hurşid Ahmed, Mevdiidi ·hakkında şunlan söyle· mektedir: Mevdiıdi kendisini İslam'ın sosyo-politik ve sosyo-kültürel yönlerine adamış ve bu alanlarla ilgili sorunlar üzerinde fikir üretmiştir. O ayrıca Bao'nın en· telekrüel meydana okumasına karşı koymayı ve İslam'ı günümüz d!liyle sunmayı hedeOemiştir. Mevdiidi, Islamic Law aııd Coııstitıttion, Lahor 1990, s. 33-34: MEVDÜDİ ve mıştır islAM HUKUKU • 91 (Lahor 1955, 1960, 1967, 1986, 1990). Mevdı1cü'nin 1933-1934 yıllarında Hint Alt Kıtası'nda ortaya çıkan aile hukuku ile ilgili sorunlar hakkındaki tartışmalarla bağlantılı olarak Tercümanü'l-Kur'an dergisinde !1\iJ.e Hukuku" başlığı altında yayım­ ladığımakaleleri, bazı ilavelerle birlikte İslam'da Aile Hukuku (tre. Memiş Tekin, Konya 1990) başlığıyla kitap halinde yayımlamıştır. Bu eserde aile hukuku ile ilgili hükümlerin hedefleri ve ;unaçları­ na yer verilmiş, ayrıca o dönemde yaşanan bazı güncel sorunlarla ilgili teklifler sunulmuştur. Mevdı1di'nin, İslam hukukunun ikinci kaynağı Sünnet'e dair Sünnetin Anayasal Konumu (tre. Durmuş Bulgur - Halid Zaferullah Daudi, Konya 1997) isimli eserinde, Hint Alt Kıtası'ndaki Sünnet karşıtlarının iddialarına cevaplar yer almaktadır. Bu eserdeki yazılar da, Tercümanü'lKur'an dergisinde yayırolanmış olan makalelerin bir araya getirilmesinden oluşmaktadır. Eserde Sünnet'in teşrü yönünün yanı sıra, Pakistan'daki anayasa hazırlık sürecinde Sünnet'in yeri ile ilgili olarak ortaya çıkan tartışmalara da değinilmektedir. Mevdı1di'nin fıkhi görüşleri, yorumları ve tercihlerini yansıtması bakımından önemli olan bir diğer eseri ise, Resait u Mesai/'dir. Bu eser Tercümanü'l-Kur'an dergisinde yayımlanan İslam'ın inanç esaslarının yanı sıra siyasi, iktisadi, sosyal ve fıkhi meseleler hakkında okuyuculardan gelen sorulara verilen cevaplardan oluş­ makta olup İtikadf, İktisadi, Siyasf, Sosyal ve Fıkhf Mesele/ere Fetvalar (tre. Mahmud Osmanoğlu, A. Harndi Chohan, İstanbul I-Iv, 1992) ve Meseleler ve Çözümleri (tre. Yusuf Karaca, İstan­ b.ul 1990) olmak üzere iki ayrı Türkçe çevirisi yapılmı§tır. Bu eserlerin dışında Kur'an Açısından Kadın (tre. Necmeddin Gevr!, İstanbul 1985), Hilafet ve Saltanat (tre. Ali Genceli, İstan­ bul 1980), Hicab (tre. Harun Ünal, İstanbul ts., Şura yay.), İs­ lam'da Hükümet (tre. Ali Genceli, İstanbul ts. Hilal yay.), Faiz (tre. M. Hasan Beşer, Hilal yay. ts.), Mürted ki Seza İslamf Kanun me (İslam Hukukunda Mürtedin Cezası, Lahor 1953) isimli eserlerinde Mevdı1di'nin, İslam hukuku ile.ilgili çeşitli konulara ilişkin görüşlerini bulmak mümkündür. Ayrıca Mevdı1di'nin meşhur Kur'an tefs!ri Tefhimü'l-Kur'an'ın alıkarn ayetleriyle ilgili bölümlerini.iı tefs!rinde de fıkhi yorumlar yer almaktadır. 92 • MEVDÜDİ Mevdudl'nin İslam hukuku ile ilgili fikir ve yaklaşımlarına bakıldığında, onun akademik anlamda bir İslam hukukçusu ve araş­ tırmacısı kimliğinden çok, içinde yaşadığı toplumun kaqılaştığı diw-hukuki nitelikli sorunlara dikkat çeken ve bu sorunlar hakkın­ da görüşler belirterek teklifler öne süren bir fikir adamı hüviyetiyle öne çıktığı söylenebilir147• Diğer taraftan o sadece hukukl sorunları tespit etmek ya da bu sorunlara işaret etmekle kalmarruş, aynı zamanda bu tür sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlayan sosyal sebepleri de incelemiş ve çözüm yolları teklif etmiştir. III. İSLAM HtJKUKU İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ A isLAM HUKUKUNUN GENEL KARAKrERİS1İGİ 1. Genel olarak Mevdudi herhangi bir hukuk sistemini dayandığı kaynak ya da kaynaklardan bağımsız olarak değerlendirmenin mümkün olmadığı görüşündedir. Dolayısıyla çeşitli toplumların hukuk sistemleri arasındaki farklılıklar da esas olarak o hukuk. sistemlerinin oluşmasında etkili olan kaynakların farklılığından doğ­ maktadır. Bununla bağlantılı olarak bir toplumun hayat sistemini meydana getiren arka plan ve kaynaklar dikkate alınma­ dan, o toplumda yürürlükte olan hukuk sistemindeki emredici hukuk kurallarının anlaşılmasının da mümkün olmayacağı görüşündedir.148 Mevdudi din ve şeriatın birbirinden farklı kavramlar olduklaifade etmektedir. Din Jıiitün peygamberlerin getirdikleri mesajların ortak niteliği olm-~ üzere, inanç esaslarından ve hayatı Allah'a teslim olarak sürdürebilmek için uyulması gereken düsturlardan oluşmaktadır. Şeriat ise ibadet şekilleri, emredici ve yasaklayırını ı 47 Nitekim MevdOdi İsitim'da Aile Hııkıtkıt isimli eserinin dördüncü baskısına yaz· dığı önsözde _bu kirapra yer alan görü~lerinin fetva değil birer teklif olduğunu ve ı4S islam alimlerinin bu teklifleri §er'i deliliere uygun bulmaları balinde kendi fetva· lannı bu yönde yenilemeleri için açıklandığını ifade etmektedir. Bk. Mevdüdi, İs­ ldm'da Aile Hııkıtkıı (tre. Memi§ Tekin, Konya 1990), s.16. ' Mevdudi, Islamic Law and Constitution, s.45-46. MEVDÜDİ ve islAM HUKUKU cı, • 93 iyi ve kötüyü belirleyen kurallardan müteşekkildir. Bu hukuki kuralların dönemden döneme değişikliğe uğradıkları görülmüştür. Aynı dini tebliğ etmelerine rağmen, farklı dönemlerde yaşayan peygamberlerin farklı şeriatları olmuşturl 49. Mevdudl, İslam hukuk sisteminin gerçekleştirmek istediği temel hedefin; insan hayatını, insan fıtranna uygun olan şeyler (ma'riifat) üzerine inşa etmek ve insan fıtranna aykırı olan şeylerden (miinkerat) uzakla§tırmak olduğunu ifade eder 150. Hukuk sisteminin hukuk normu olarak ifade ettiği hususlar ma'rCtf ve münker olarak kabul edilen konuların düzenlenmesinden ibarettir. Ma'rCtfat; farz/vacib, matlub ve m~bah olmak üzere üç; münkerat ise hararn ve rnekruh olmak üzere iki kategoriden meydana gelmektedir151 • Mevdudl'ye göre statik değil, dinamik bir yapıya sahip olan İslam hukuku, hangi çağda olursa olsun bütün toplumların ihtiyaçlarına ve sorunlarına cevap verecek bir niteliğe sahiptir 152. Mevdudi'nin dikkat çektiği hususlardan biri de, İslam hukuk sisteminin toplumun iktisadl ve sosyal hayat şartları ile yakın iliş­ ki içinde. ·olduğudur. Buradan hareketle, ceza hukuku alanındaki herhangi bir hükmün, o hükmün uygulanacağı toplumun sosyal ve iktisadi şartlarından bağımsız düşünülemeyeceğini ve suç olarak belirlenmiş bir fiilin ortaya çıkması11a zemin hazırlayan iktisadi ve sosyal şartlar ortadan kaldırılmadıkça, o fiili işleyen kimse için öngörülmüş olan cezanın uygularımasıyla hedeflenen amaca ulaşıla­ mayacağını ifade eder. Ona göre toplumdaki bireylerin eğitim seviyesi de bu hususla yakından. bağlantılıdır 153 . Mevdudl bu konuda İslam ceza hukukundaki hırsızlık ve zina suçlarıyla ilgili hükümleri örnek olarak zikreder. Bireylerin maddi ihtiyaçlarının tam olarak karşılanmadığı ve zekat mükelleflerinin zekat borçların( gerektiği şekilde ödemedikleri bir toplumda, hırsızlık suçu için öngörülen cezayı uygulamanın, bu cezanın uygulanmasından amaçla149 ıso ısı ısı lSJ Mevdudi, Towards Understanding Islam, New York 1993, s. 126. Mevdudi, Islamic Law and Coııstitııtioıı, s. 50. a.e., s. 50-51. a.e., s. 44. a.e., s. 53-55. 94 • MEVDÜDİ nan gayeye ulaşmayı engelleyeceği görüşündedir. Aynı şekilde evilgili düzenlernelerin gerçekleştirilmedi­ ği ve bireyleri gayr-i meşru i lişkilere yönlendiren şartların ortadan kaldırılmasına yönelik herhangi bir redbirin alınmadığı bir toplumsal yapıda, zina suçu için öngörülen cezanın uygulanması durumunda, hedeflenen amaca ulaşmak mümkün olmayacaktırl54. Wiğin kolaylaştmlmasıyla 2. İslam hukukunun kaynaklan Mevdıidl, Kur'an'ı İslam hukukunun ana kaynağı olarak kabul etmekle birlikte, Kur'an-ı Kerim'in birtakım hukuki emirler ihtiva etmesini göz önünde bulundurarak onun bir kanunlar mecmuası ya da anayasa olarak tanımlanmasının doğru olm~yacağını; en doğru ifadeyle Kur'an'ın mükemmel bir hidayet kitabı olarak nitelendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir155 . O'na göre, Kur'an'ın belirli bir tarihsel dönem içinde, belirli bir topluma belirli bir dille nazil olmasının, sadece o ;9plum ve zaman dilimi için geçerli olduğu anlamına gelmez. Mevdudi, Hz. Peygamber'in peygamberlik vasfının Kur'an'ı tebliğ ettikten sonra bitmediğini; onun sözlerinin ve fiillerirıiıi de hukuki değer taşıdığını ifade ederek Sünnet'i, · İslam hukukunun ikinci kaynağı olarak kabul eder. 156 Hz. Peygamber'in peygamberlik görevi gereği söylediği sözler ile fiilierini ayrı kategorilerde değerlendirir ve birincisini uyulması gerekli (viicibü'l-ittiba) şeklinde nitelendirirken, ikincisini saygı duyulması gerekli olmakla birlikte bağlayıcı özellik taşımayan habe~ler olarak görür157. Sünnet'in mutlaka Kur'an'a uygun olması gerektiğini ifade ederek, Hz. Peygamber'den nakledilen rivayetler içinde Kur'an'la uyum içinde bulunmayan rivayetlerin Sünnet olarak nitelendirilemeyeceği görüşündedir158. Mevdudl ayrıca Sünnet'in Kur'an dışında bir teşri 1.!4 IH 156 I.S7 158 a.e., s. 53-54. Mevdiidi, Fetv11lar (tre. Mahmud Osmanoğlu-A. Harndi Chohan), 1-IY, İStanbul 1992, ı, 349. Mevdiidi, Siimıetiıı Anayasal Kommm (tre. Durmuş Bulgur-Halid Zafarullah Daudi), Konya 1997, s. 18, 162-163. a.e. , s. 34-35. a.e., s. 36. MEVDÜDİ ve İSLAM HUKUKU • 95 kaynağı olmasının, Kur'an-ı Kerim'deki hükümlerin eksik olduğu sonucuna götürmeyeceğini ifade eder159. Mevdfıdl, icma konusunda Hulefa-yi Raşidin dönemi ile daha sonraki dönemler arasında bir ayrım yaparak, Hulefa-yi Raşidin döneminde icmaa dayalı olarak verilen hükümlerin güvenilir rivayetlerle sabit olduğunu; fakat daha sonraki devirlerde ise şura sisteminin de bozulması sebebiyle hangi hususun icma ile ortaya konulduğunun, hangisiıiin icmaa dayanmadığının belli olmadığını ifade eder. Dolayısıyla Hulefa-yi Raşidln dönemi sonrasında bir kimsenin herhangi bir mesele hakkında icmaın bulunduğunu ifade etmesi durumunda, bu sözün doğruluğunun iyice araştırılması gerektiğini belirtir. ı6o Mevdfıdl'nin İslam hukuk metodolojisindeki kıyas, istihsan ve mesalih-i mürse/e konularındaki görüşleri genelde klasik fıkıh usu- lündeki görüşlerle paralellik arzetmektedir. 3. Fıkhi din3:mizmin asli unsuru: İctihad Mevdfıdl'ye göre İslam hukukunun dinarnizmini sağlayan en önemli unsur ictihaddır 1 6 1 . "Son derece gayret ~dip çalışarak bi~ mesele h,akkında İslam dininin hükümlerini, bu hükümlerin kaynağını ve sebeplerini araştırmak" 162 olarak tanımladığı ictihadın amacının, kanun koyucunun maksadını gerçek anlamıyla kavramak ve hukuk sistemine dinamizm kazandırmak olduğunu ifade 159 ı60 ı6ı 162 Mevdüdi bu konuyu pozitif hukuk açısından §U §ekilde örneklendirmektedir: Kanun yapma yetkisini elinde bulunduran makamın müemel bir hüküm veya fii· li emrederek kendisinden daha alt seviyede bulunan bit makam ya da ~ahsa bu hükmün ayrıonları hakkında tüzük ve yönetmelikler hazırlaması için yetki ver mesi durumunda, bu kanundan ayrı bir i§lem olmayıp kanun yapıcının amacı koyduğu ilkelere uygun ayrınnlı kanunlar hazırlanmasını ve verilen müemel hükmün amacının açıkl~nmasını sağlamaktır. Mevdüdi, Siimıeti1ı Aıtayasal Ko· 111111111, s. 62. Mevdüdi, İslam'da Hiikiimet, s. 586. Mevdüdi, Islamic Law aıtd Co1ıstit11tioıt, s. 76; Sarwat Saulat, Ma11laııa Maudır di, Karaebi 1979, s. 142. Mevdüdi, İslam'da Hiikiimet (tre. Ali Geneeli), Hilal yay., İstanbul, rs., s. 565; Server Armağan, "İslam'da Hükümet", İstaıtbul Üıtiversitesi H11k11k Fakiiltesi Mecmuası, XUV/1-4 (İstanbul 1978), s. 318. 96 • MEVDÜDi eder 163 • Ayrıca ictihad kapısırun kapandığı §eklindeki görüşü de reddeder ve bu tarz bir dü§üncenin İslam düşüncesine donukluk getireceğini belirtir164 . Mezhep taassubuna da Şiddetle kaqı çıkan Mevdudi, bu taassubun İslam hukukunun dinamizmini engellediğini ifade eder. Fakihlerin kanun koyucu olmadıkianna dikkat çekerek, onlardan herhangi birisinin görü§üne muhalefet etmenin sakıncası olmadığıru söyler. Delilleri aniştırrnadan körü körüne taklitçiliğe de karşı olan Mevdudi, bu tarz bir taklidin herhangi bir §er'i delile dayarunadığım; ayrıca hiçbir alimin bilinçsizce bir alimi ya da mezhebi taklid etmeyi tavsiye etmediğini belirterek, bu konuda Hanefi mezhebinin imamları arasındaki ictihad farklılıkları­ nı delil olarak gösterir165• Zorunluluk halinde başka mezheplerin görüşlerine göre amel etme ya da kendi mezhebi içindeki ruhsatlardan yararlanma konusunda herhangi bir sakınca olmadığı belirtir ve dinin kolaylaştırıcı özelliğine dikkat çekerek gerekli durumlarda aiimlerin Müslüman toplumun)htiyaçlarını karşılarnamaları durumunda çaresiz kaları Müslümanların dirıden uzaklaşmaları tehlikesinin doğabileceğine işaret eder166. Mevdı1di ayrıca hilafetin saltanata dönüşmesiyle İslam hukukunda yüzyıldan fazla bir süre devam eden bir boşluğun ortaya çıktığını; dört halife döneminde meseleler hakkında icma ile verilen kararların genel bir nitelik kazandığını; ancak daha.sonraki dönemlerde ortaya çıkan meseleler hakkında kadıların ve müftülerin verdikleri kararların kendi yetkileri dahilinde uygulandığını; bu dağınık fetvalar ve kararlar sebebiyle hukukl bir düzensizliğin oluştuğunu ifade eder 16~: _ Klasik fıkıh literatürünün sistematiği ile modern hukuk sistematiği arasındaki farklılıklara vurgu yapan Mevdı1di, klasik eserlerde konuların dağınık bir şekilde ele alındığına; üslubun çok es~ ki ve dilin anlaşılmaz olduğuna dikkat çekmektedir. Bunun aksine 163 1&-1 165 166 167 Mevdfidi.,lslamic Law mrd Coııstilııtioıı, s. 70. Mevdfldi, fslôm'da Aile Hııkııkıı, s. 95. a.e., s. 95. a.e., s. 96-97. Mevdfldi, Siimıetiu Anayasal Kommm, s. 236-238. MEVDÜDi ve isLAM HUKUKU • 97 modern hukuk kitaplarındaki sistematiğin daha farklı ve daha modern bir üsluba sahip olduğunu; konuların maddelere ve fıkralara ayrılarak her maddenin altında ayrı ayrı özel yorumların yapıldı­ ğını ve böylece kanunun kolayca anlaşılınasına yardımcı olunduğunu ifade eder. Ayrıca doktrindeki yorumlara ve daha önceki mahkeme kararlarına da yer verilı:liğini belirtir168 . Bu bakımdan klasik fıkıh literatürünün sistematiğinin modern hukuk sistematiğine göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Diğer taraftan Mevdudi, klasik fıkıh metinlerindeki hükümlerio ortaya konulduğu toplumların iktisadi, sosyal, ahlaki ve kültürel yapıları ile bağlantılı olduğuna dikkat çekerek, söz konusu toplumların sahip oldukları değerlerin ve bireylerin yaşadıklari çevrenin bu hükümler üzerindeki etkisinin gözden uzak turulmaması gerektiği görüşündedir 1 69 . Görüldüğü gibi Mevdudi, burada bir anlamda hukuk sosyolojisinin inceleme alanına girebilecek bazı faktörlere di~at çekmek suretiyle geliŞtirdiği bakış açısıyla, hukuki hükümlerin ortaya çıktıkları sosyal çevrenin şartlarından ve değerlerinden bağımsız düşünülemeyeceğini ifade etmektedir. Ortaya çıkan güncel meseleler hakkında, ilim adamlarının bilgi ve yeteneklerini kullanmak suretiyle fıkıh kitaplarında~ metinlerio dı­ şına çıkarak farklı yaklaşımlar getirme cesaretine sahip olmaları gerektiğini ifade eder170. Güncel meselelerin, çağın ihtiyaçları ve yeni ortaya çıkan şart­ lar doğrultusunda yeniden ele alınmak suretiyle ilgili fıkıh hükümlerinin tekrar yorumlanmasını isteyen Mevdud1171, bu tür bir faaliyetin yapılmaması durumun,da, Müslüman bireylerin çok büyük sıkıntılarla karşılaşacağına dikkat çekmektedir. Mevdudl bu konuyla ilgili olarak o dönemde Hint Alt Kıtası'nda görülmekte olan bir uygulamayı örnek olarak vermektedir. Hanefi mezhebine göre, kocanın kötü muamelede bulunması kaza! boşarnayı gerektiren bir 168 169 170 171 Mevdüdi, İslam'da Aile Hııkııku, s. 90; a.mlf., a.mlf., İslam'da Devlet Ni:dimı (Ankara 1967), s. 10·11. Mevdüdi, İslam'da Aile Hukııku, s. 91. a.e., s. 93. a.e., s.. l12., 98 • MEVDÜDİ sebep olarak kabul edilmediği için, kocaları tarafından bu tarz bir muameleye maruz bırakılan kadınlar, evliliği sona erdirebilmek için irtidad yoluna başvurmaktadırlar. Böyle bir nedene dayalı olarak meydana gelecek olan irtidadın önüne geçmeyi tasarlayan Hint Alt Kıtası'ndaki alimler, kadının dininin terk etmesindeki amacın evlilik birliğini sona erdirme düşüncesi olması durumunda, irtidad etmesinin evliliğine hiçbir etkisini olmayacağı yönünde fetva verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bir diğer ifadeyle kadının dinden çıkması evliliğin sona ermesini gerektirmez. Mevdudi bu şekildeki bir fetvanın pek çok sakıncaları bulunduğunu belirterek, niyetin kalple ilgili bir husus olduğuna ve tespitinin mümkün olmadığına dikkat çeker. Ayrıca şiddetli geçimsizlik ve kötü muamelenin söz konusu olduğu bir evlilikte kadına böyle bir hak verilmemesinin, aile birliğinin hedeflediği gayelerle çeliştiğini belirtir. Burada önemli olan konunun, kadınların dinden çıkış sebeplerinin tespit edilmesi olduğunu ifade ederek, bu tarz fetvalar ile önü kapanan kadınların tek çare olarak intiliarı düşündlikıerine dikkat çeker ve bu konudaki hükümlerin eldeki veriler ışığında yeniden düzenlenmesini gerekli görür. Mevdı1di'ye göre burada ilgi çekici· olan nokta ise, insanın mutluluğunu ve huzurunu hedefleyen hukuk düzeninin nasıl olup dinden çıkmaya sebep olduğudur172. B. FIKHI METODOLOJİSİ Mevdudi fıkhi meselelerle ilgili görüşlerini açıklarken, bir taraftan geleneksel fıkıh birikimi ve mirasını değerlendirmekte, diğer taraftan da güncel hay_;ıtın gerçekliğini dikkate almaktadır. Ele aldığı meselelere getirdiği yaklaşırnlarda, İslam hukuk mezhepleın a.e., s. 114-115. Mevdadi'nin bu konuda ele aldığı konulardan bir diğeri de zor layıcı velayet (velayer-i icbar) ile ilgilidir. Mevdudi ergenlik çağına gelmemiş olan bir kızın babası veya dedesi tarafından evlendirilmesi durumunda, kızın bulOğa erdikten sonra nikahı kabul veya reddemıe hakkını kullanamayacağı ~eklindeki görü~ün ne Kur'an'da ne de Sünnet'te herhangi bir delilinin bulunmadığını ifade ederek, bu görü~ü nakli ve akli deliller kullanarak eleştirir ve baliğ olmayan kız ve erkek çoculdara büluğa erdikleri zaman muhayyerlik hakkının mutlaka verilmesi gerel.:tiği görü~ündedir. MevdOdi, İslam'da Aile Hıtkıılw, s.ll?-122. MEVDÜDİ ve İSLAM HUKUKU • 99 rindeki ictihad ve görüşleri deliUeriyle ortaya koyarak değerlen­ dirmenin yanı sıra, yaşadığı gerçekliği göz önünde bulundurmak suretiyle bu görüşleri yorumlayarak açıklamaktadır. Mevdud1 herhangi bir fıkhl meseleyi ele alırken, öncelikle Kur'an ve Sünnet'te o mesele ile ilgili bir açıklama olup olmadığına bakar; daha sonra sahabe ve müctehid imamların önde gelenlerirıirı Kur'an ve Sünnet'e dayanarak ortaya koydukları fikirleri inceler; günün koşulla­ rına ve ihtiyaçlarına en uygun olaruru seçmeye çalışır 173 . Mevdudt gerek tefstrinde gerekse hukuki meselelerle ilgili görüşlerinde sadece belirli bir mezhebin kaynaklarım kullanmamış, konuyla ilgili fikri olan bağımsız müctehidlerin görüşlerini de aktarmışnr. Mevdudl'nin fıkhl meseleleri ele alırken izlediği yöntem ile ilgili şu tespitleri yapmak mümkündür: 1. AkJi delillere başvurma Mevdud1 herhangi bir meselede nakl! delillerin yanı sıra, çoğu zamanakli deliHere d~ başvurur. Nitekim Kur'an'daki abdest ayetinin yorumlanması ve abdestte ayakların meshedilmesi ve yıkan­ ması ile ilgili olarak sorulan bir soruya verdiği . cevapta, önce konuyla ilgili olarak nakit delilleri zikrettikten sonra meseleyi akü yönden de ele alarak ayaklan yıkamanın daha makul ve Kur'an'ın amacına daha yakın olduğunu ifade etmektedir. Abdesc suasında temizlenme hükmü verilen uzuvlar içerisinde kirlenme ihtimali en fazla olan uzuvların ayaklar, kirlenme ihtimalinin en az olduğu uzvun ise baş olduğuna dikkat çekerek, diğer uzuvlar için yıkama hükmü söz konusu olduğu halde ayakları başla birlikte mesh hükmünün içine sokmayı garip karşılarlığını ifade etmektedir. Ayrıca ayakların abdestin sonunda meshedilmesi durumunda ıslak elle mesh edileceğini, bu durumda ayakların üzerinde bulunan toz toprak, çamur vb. 'nin ıslak elle dokunmadan dolayı daha da fazla kirleneceğini belirtir. Diğer taraftan, eğer bir kişi ayaklarını sadece meshetmekle yetinirse, o zaman ayetin iki muhtemel manasından biri (ayakların yıkanması) mutlaka terk edilerek sadece biri ile amel edilmiş olur. Öte yandan ayaklarını yıkayan ve elleriyle iyice I?J Mevdudi, İsl6m'da Aile Hıtlwku , s. 153. 100 • MEVDÜDi temizleyen bir kişi, ayetin muhtemel iki manası ile de tam anlamda amel etmiş olmaktadır. Çünkü bu durumda hem yıkama hem de mesh cem edilmektedirl74 • 2. Farklı görüşler arasında tercih Mevdudi zaman zaman herhangi bir fıkhi mesele hakkında klasik fıkıh literatüründe yer alan görüşlerden birini tercih eder. Sözgelimi bir kadının yaıunda mahremi olmadan hacca gitmesiyle ilgili olarak tabitn 'alimleri ve daha sonraki İslam hukukçulannın görüşlerini zikrettikten sonra; bu görüşler içerisinde İmam Malik ve İmam Şafii'nin görüşünü tercih ederek bir kadının yaıunda ko~ cası veya herhangi başka bir mahremi olmaması durumunda güvenilir kişilerle birlikte yola çıkabileceğini; kocasız ve mahremi olmayan birkaç güvenilir kadının bir araya gelip mahremleri olan bir toplulukla yola çıkması durumunda, tek olan kadırıın da onlara katılabileceğini ifade etmektedir. Mevdıidi bu görüşü tercih{ettikten sonra, bu durumda bir farzın yerine getirilmesinin mümkün olduğunu ve bir kadının tek başına hacca gitmesiyle doğabilecek · fitne ihtimalinin de ortad~ kaldırdığını ifade etmektedir. 175 3. İslam hukukunun genel gayelerini (makasıdü't-teşrl') gözetme Mevdudi herhangi bir fı.khl mesele hakkında görüşünü beyan ederken, sadece o konudaki delilleri zikretmekle yetinmez; aynı zamanda o konudaki hükmün ortay.a konmasıyla şariin maksadının ne olabileceğini de dikkate alarakverilecek hükmün bu maksada uygun olmasına önem verir. Sözgelimi çorap üstüne mesh ile ilgili olarak bir soruya verdiği cevapta, bu konuda fakihlerin görüşlerinde yer alan şartları zikreder ve Sünnet'te bu şartları bulamaclığını ifade ettikten sonra sadece çoraba, sadece ayakkabıya ve çorapla birlikte giyilmiş ayakkabı üzerine meshedilmesinin mest üzerine mesh gibi caiz olduğunu belirtir. Ayakları saran bir şey üzerine mesh yapmanın teyemt74 m Meirdüdi, Fetvalar, II, 169-170. a.e., I, 293. MEVDÜDi ve İSLAM H1JKUKU • 101 mürnde olduğu gibi kişiye bir kolaylık sağlamayı hedeflediğini söyleyen Mevdı1dl'ye göre soğuk, toz-toprak veya ayaktaki yaraların korunması için giyilen her şeyin üstüne mesh yapılabilir. Dolayısıyla yün çorap, pamuklu çorap, deri ayakkabı, süet ayakkabı hatta ayağı iyice saran bir kuma§ üzerine de mesh yapılabilir 176 . 4. Eşit derecedeki görüşlerin uzla§tınlması . Mevdı1dt'nin fıkhl meseleleri ele alırken takip ettiği bir diğer yöntem de, ilgili mesele hakkında ortaya konulmuş olan farklı görüşlerin delillerini zikredip değerlendirdikten sonra, görüşlerden ikisinin de eşit derecede kuvvetli olması durumunda delilleri uzlaş­ tırma yolunu tercih etmektir. Bu konuda evlendirme velayeti ile ilgili görüşü örnek olarak zikredilebilir. Mevdı1cü, nikahda icap ve kabul nikahın tarafları arasında gerçekleşeceği için, kadının rızası­ nın bulunmadığı bir nikahın geçersiz olduğunu ifade ettikten sonra, kanun koyucunun kadının nikahı için hem kendisinin hem de velisinin rızahlrını gerekli gördüğünü; kadının velinin rıiası bulunmaksızın, velinin de kadının rızası olmadan nikah kıymalarının caiz olmadığını; velinin kadına danışmadan nikah kıyması durumunda, o nikahın kadının isteğine bağlı olarak askıda kalıp kadının kabul etmesi durumunda geçerli olacağını; aksi takdirde konunun mahkemeye intikal edeceğini ve mahkemenin kadının rızasının bulunmadığını tespit etmesi durumunda nikahı feshedeceğini belirtir. Kadının velisinin izni olmaksızın kendisinin nikahlanması durumunda ise, n.ikahın velinin isteğine bağlı olarak askıda kalacağını; velinin kabul etmesi durumunda nikahın kabul olacağını; aksi takdird~ ise konunun yine mahkemeye intikal edeceğini ve mahkemenin velinin itirazının makul bir sebebe dayandığını tespit etmesi durumunda, bu nikahı feshedebileceğini; velinin kasıtlı olarak nikahı geciktirmesinin tespit edilmesi durumunda ise, mahkemenin nikahı tescil edeceğini belirtir. 177 Diğer taraftan zorunlu durumlarda kolaylık prensibinin uygulanması gerektiğini ifade eden Mevdı1dl'nin, vakit darlığı sebebiy176 177 a.e., I, s. 313-315. a.e., I, 281. 102 • MEVDÜDi le namazların birleştirilerek kılınmasına taraftar olmaması dikkat çekicidir. Nitekim İngiltere'deki bir öğrencinin bu konuda sorduğu bir soruya verdiği cevapta, iki namazı birleştirerek kılmanın ihtilaflı bir konu olduğunu; Ehl-i Sfuinet alimlerinin hemen hepsinin iki vakit namazı birleştirip !almayı adet haline getirmeyi caiz görmediklerini; bu durumda beş vakit olan namazm pratikte üç vakte ineceğini ifade ederek namazları birleştirıpek yerine kaza etmenin daha uygun olacağını belirtmektedir. 178 rv. SONUÇ Mevdudi İslam hukuku ile ilgili görüş ve yaklaşımlarını ortaya koyarken, öncelikle içinde yaşadığı toplumun karşı karşıya bulunduğu şartları dikkate almış ve bu şartlara uygun çözümler teklif etmeyi hedeflemiştir. Mezhep taassubuna ve körü körüne taklide karşı olmuş, İslam hukukunun dinamizmini ancak ictihad faaliyeti sayesinde sağlayabileceğini belirtmiştir. Fıkhl meselelere ·Yaklaşımında mevcut görüşlerin delillerini araştırmış; zaman zaman bu görüşler arasında tercihlerde bulunmuş; bazen de ayrn derecede kuvvetli gördüğü iki görüşü uzlaştırmaya çalışmıştır. Mevdudi'nin İslam hukukuna yaklaşımında dikkat çeken bir diğer özellik de, onun fıkıh birikiminin yeniden yorumlanması yönündeki düşünceleridir. Diğer taraftan içinde yaşadığı toplumun gerçekliğini göz ardı etmeden mevcut sorunların sebeplerini tahlil etmeye çalı­ şarak bu sorunlara uygun çözüm önerileri getirmiştir. 178 a.e., I, 319.