Din kültürü ders notları

advertisement
Din kültürü ders notları
Aras Anadolu Lisesi 2014-15
OTUZ İKİ FARZ
İMANIN ŞARTLARI
1. Allah Teala'ya inanmak
2. Allah'ın meleklerine inanmak
3, Allah'ın kitaplarına inanmak
4. Allah'ın peygamberlerine inanmak
5.Ahiret gününe inanmak
6. Kader ve kazaya inanmak
İSLAMIN ŞARTLARI
1. Kelime-i şehadet getirmek
2. Namaz kılmak
3. Oruç tutmak
4. Zekat vermek
5.Hacca gitmek
NAMAZIN FARZLARI
Dışındakiler :
1. Hadesten taharet
2. Necasetten taharet
3. Setr-i avret
4. İstikbal-i kıble
5. Vakit
6. Niyet
İçindekiler :
1. İftitah tekbiri
2. Kıyam
3. Kıraat
4. Rukü
5. Sücud
6. Kade-i ahire
ABDESTİN FARZLARI
1. Yüzü yıkamak
2. Kolları dirsekleriyle beraber
yıkamak
3. Başının dörtte birini meshetmek
4. Ayakları topuklarıyla beraber
yıkamak
 Şafiilerde: uzuvları sırayla
yıkamak ve niyet etmek de
farzdır. Hanefilerde bunlar
sünnettir.
GUSLÜN FARZLARI
1. Ağıza dolu dolu su vermek
2. Buruna dolu dolu su vermek
3. Bütün bedeni yıkamak
 Şafiilerde niyet de farzdır )
TEYEMMÜMÜN FARZLARI
1. Niyet etmek
2. Temiz toprağa vurup yüzü ve
kolları meshetmek.
SEHiV SECDESİ
sehiv secdesi, yanılma, unutma veya
dalgınlık gibi durumlar yüzünden namazın
vâciplerinden birini terk veya geciktirme ve
namazın içindeki farzı geciktirme
durumunda, namazın sonunda yapılan
secdelere denilir.
Sehiv secdeleri sayesinde namazda
meydana gelen kusur ıslah edilmiş, eksiklik
telâfi edilmiş olur.
Sehiv secdesi gerektiği halde bunu
yapmayan kişi günah işlemiş olur; fakat
namazı bâtıl olmaz. Şâfiîler'e göre sehiv
secdesi namazın sünnetlerinden bir veya
birkaçının terkedilmesi durumunda yapıldığı
için, sehiv secdesi yapmak sünnettir.
Sehiv Secdesinin Yapılış Biçimi
Hanefilere göre :
Son oturuşta "Tahiyyât" duası okunup iki
yana selâm verildikten sonra iki secde daha
yapılır ve oturulur. Bu oturuşta Tahiyyât
duası, "salavat (Salli ve Bârik)" ve "Rabbenâ
âtinâ" duası okunarak, her zamanki gibi
önce sağa sonra sola selâm verilir .
Şafiilere göre;
Son oturuşta "Tahiyyât" duası okunup iki
yana selâm verildikten sonra iki secde daha
yapılır ve oturulur. Bu oturuşta Tahiyyât
duası, "salavat (Salli ve Bârik)" ve "Rabbenâ
âtinâ" duası okunarak, her zamanki gibi
önce sağa sonra sola selâm verilir .
Din nedir? : akıl sahibi insanları kendi istekleri
ile iyiliğe ve mutluluğa ulaştıran ilahi bir
kanundur.
Hak din: Allah tarafından peygamber aracılığı
ile insanlara bildirilen hiçbir değişikliğe
uğramadan günümüze kadar gelen dindir.
Şuan İslam dinidir.
Muharref din : Allah tarafında peygambere
bildirilen ve sonradan değiştirilen
dindir.hıristiyanlık ve Yahudilik.
Batıl din: insanlar tarafından uydurulan dindir.
Hinduizm , Budizm gb.
2
İNANÇ YÖNÜNDEN İNSANLAR
MÜ’MİN : Allahın varlığına ve birliğine, hazreti
Dört büyük kitap:
Muhammedin (sas) Allahın peygamberi olduğuna
kalbi ile inanan ve dili ile de söyleyen kişi. Kurtuluşa
 Tevrat ,
eren ve cennete giren sadece müminler olacaktır.
 Zebur
 İncil
MÜNAFIK: Müslüman gibi görünerek kalben Allahı
 Kuran
ve HZ.Peygamberikabul etmeyenler. Bunlar
kurtuluşa ermezler. Cehennemde kafirlerden daha Suhuf (sahifeler):
aşağı derecededirler. Ebedi azapa olacaklar.
 10 shife
KAFİR: hem kalben hem de dille , Allahı ve HZ.
 50 sahife
Peygamberi kabul etmeyenlerdir. Bunlar da
 30 sahife
kurtuluşa ermezler. Ebedi azap görecekler.
 10 sahife
Melekler
KİTAPLAR
HZ musa (as)
HZ davud(as)
Hz. İsa (as)
HZ. Muhammed(sas)
HZ.Adem (as)
HZ.Şit (as)
HZ.İdris (as)
HZ.İbrahim(as)
AHİRET
Cebrail: peygamberlere vahiy getirmekle vazifelidir. Allah cennet ve cehennemi yaratmış, fakat şu an
cennet ya da cehennemde kimse bulunmamaktadır.
Mikail: tabiat olayları görevidir.
çünkü tüm insanlar öldükten ve kıyamet koptuktan
sonra sonra ameller tartılacak. Herkes ameline
İsrafil: kıyametin kopması ve tekrar haşrin (diriliş)
göre ceza ya da mükafat alacak.
olması ile görevlidir.
Yani hz. ademden hz.muhammede (sas) ve ondan
günümüze kadar ölenlerin ruhları kabir denen
Azrail: vakti tamamlanan insanların ruhunu teslim yerde kıyameti bekliyorlar. buna berzah da denir.
almakla görevlidir.
ölümden sonra kabirde ilk sorguyu münker ve nekir
melekleri yaparlar. kıyamete kadar da ameline göre
Kiramen katibin: iki melektir. Sağdaki iyi
kabir azabı çekecektir.
allahın takdir ettiği zaman geldiğinde görevli melek
amellerimizi , oldaki kötü amellerimizi amel
israfil sur denilen bir şeye üfürecek ve bundan
defterimize kaydetmekle görevlidir.
çıkacak müthiş bir sesin tesiri ile bütün canlılar
ölecek, yer ve göklerin düzeni bozularak kainat yeni
Münker ve nekir: öldükten sonra kabir aleminde
bir şekil alacak, buna da kıyamet diyoruz.
insanlara soru sormakla görevlidirler.
kıyametten sonra bir süre geçecek ( kaç yıl allah
bilir) ve allahın emri ile israfil (as) tekrar sura
Rıdvan: cennetteki diğer meleklerin başkanıdır.
Malik: cehennemde görevli meleklerin başkanıdır. üfürecek bütün insanlar tekrar dirilecek, buna da
haşir diyoruz.
Bunların dışında etrafımızı sarıp bizi kötülüklerden Yeniden diriliş ile başlayan ve sonsuza kadar devam
eden zamana ahiret günü denir.
koruyan başka işlerle görevli sayısız melek
insanlar dirildikten sonra mahşer meydanı denilen
vardır.Faku şu husus iyi bilinmeli ki ; büyük ve küçük
bir yerde toplanılacak. burada sorguya çekilecekler.
tüm melekler Allahın izni olmadan kendi başlarına kiramen katibin meleklerinin dünyada iken
bir şey yapamazlar. Onlar sadece vazifeli
yaptığımız bütün davranışlarımızı kaydettiği amel
memurlardır.
defterimiz açılacak , gizli ve açık tüm sevap ve
günahlarımız çok hassas bir terazide tartılacak.
Hadisi-şerif : efendimiz şöye buyuruyor; hem şeytan
buna da mizan diyoruz. hiç kimse haksızlığa
hem melek insanın kalbine bazı şeyler getirirler.
uğratılmayacak.
Şeytanın işi kötülüğe çağırmak, haktan
Müslüman olarak ölen ve sevabı günahından fazla
uzaklaştırmaktır. Meleğin işi hakka , iyiliğe çağrmak ve olanlar ceza görmeden sırat köprüsünden geçip
kötülükten uzaklaştırmaktır.
cennete girecek.
Müslüman olarak ölen ve sevabı günahından az
Kim içinde iyiliğe çağıran bir ses duyarsa bilsin ki o,
olanlar sırat köprüsünden geçemeyip ceza
meleğin sesidir. Hemen ona uysun ve Allaha
gördükten sonra cennete girecek.
şükretsin.Kim de içinde kötülüğe çağıran bir ses
Kafir olarak ölenler sırat köprüsünden geçemeyip
duyarsa bilsin ki o,şeytanın sesidir. Ondan uzaklaşsın
cehenneme girecek.
ve Allaha sığınsın.
3
GUSLÜN SÜNNETLERİ
 Elleri üç defa bileklere kadar yıkamak
sünnettir.
Gusle başlarken kalp ve dil ile niyet etmek
Boy abdestidir. Fıkıhta abdeste küçük temizlik, sünnettir.
abdest almayı gerektiren hallere küçük kirlilik ,
 Tenasül organını ve çevresindeki
gusle büyük temizlik, guslü gerektiren hallere
pislikleri gidermek sünnettir.
de büyük kirlilik denilir. Ancak bu durumun dinî Namaz abdesti gibi abdest almak sünnettir.
literatürde büyük kirlilik olarak anılması, bu
 Önce başından sonra sağ omzundan
durumdaki kimselerin dinen necis sayıldığı
sonra da sol omzundan üçer defa su
anlamına gelmez. Mümin necis olmaz.
dökerek, her seferinde vücudu ovarak
Cünüp kimsenin namaz vaktine kadar
suyun vücuda temasını sağlamak.
yıkanmayı geciktirmesi günah sayılmaz.
Guslederken suyu israf etmeden gerektiği
namazın kılınabileceği vakit öncesinde
kadar kullanmak sünnettir.
gusletmesi farz görülmüştür.
 Kimsenin görmeyeceği bir yerde
yıkanmak sünnettir.
GUSLÜN FARZLARI
Guslederken avret mahallini kapalı tutmak
Hanefi mezhebine göre guslün farzı üçtür.
sünnettir. Avret mahalli açık olanın kıble
Bunlar:
tarafına dönmemesi gerekir.
 Ağzı yıkamak
Guslederken Dikkat Edilecek Hususlar
 Burnu yıkamak
 Guslederken, altına su geçirmeyen
maddelerin vücuttan temizlenmesi
 Tüm vücudu hiç kuru yer kalmayacak
gerekir. Örneğin balık pulu, oje gibi
şekilde yıkamaktır.
maddeler altına su geçirmez. Bu
Şâfiîlere göre ;
nedenle gusül veya abdestten önce
 Gusülde niyet ve
çıkarılmaları farzdır.
 bütün vücudu yıkamak , farzdır.
Ağza alınan suyun ağzın her tarafını
ıslatmasına dikkat edilmelidir. Ağızdaki ufak
 Gusül mutlak su denilen nehir, pınar,
kırıntılar, suyun ağız içine temasını engellese
kuyu, deniz, kaynak ( çeşme ) ve
de gusül caiz görülmüştür.
yağmur suları ile yapılır.
 Burnun yıkanmasına da dikkat etmek
Saç, sakal, bıyık ve kaşların yıkanıp diplerine
gerekir. Burnun farz olan kısmı içinde
suyun ulaşması, kadınların örgülü olmayan
is, kuru sümük gibi maddeler varsa ve
saçlarını yıkamaları ve saç diplerine suyun
bunlar altına su vermiyorsa
ulaşması gerekir. Örgülü saçın çözülmesi şart
giderilmelidir. Aksi halde gusül sahih
olmayıp sadece diplerine suyun ulaştırılması
olmaz.
yeterli olur.
Kulaktaki küpeler, yüzük gibi aksesuarlar
 Gusül esnasında, bedendeki yara
oynatılarak altına su geçirilmesi sağlanmalıdır.
üzerinde sargı varsa bakılır; şayet
(Bu hüküm erkekler içindir. Kadının saç
yıkama yara için zararlı olmayacaksa
örgüsünü
açması gerekmez, saç köklerinin
sargı çözülüp yıkanır, değilse sargı
ıslanması yeterlidir)
üzerine mesh edilir . İlmihal türü
 Guslederken göbek çukuruna da su
kitaplarda yer alan, boy abdesti alan
gitmesi sağlanmalıdır. Bunun için
kimsenin vücudunda iğnenin deliği
parmağı kullanmak vaciptir.
kadar kuru yer kalmaması tavsiyesi
Vücuttaki
kıvrımlı bölgelere de su gitmesi
gerçek manada değil, vücudun su ile
sağlanmalıdır.
iyice yıkanması gerektiği şeklinde
anlaşılmalıdır.
CÜNÜP BİRİNE HARAM VE MEKRUH OLAN
Diş dolgusu ve kaplama, ayrıca deri üzerinde
ŞEYLER
olup suyun deriyle temasını önleyen ve
 Bir ayet miktarı dahi olsa Kur’an
izalesinde de güçlük bulunan boya ve benzeri
okumak haramdır. Ancak dua kastı ile
maddeler, yukarıda da açıklandığı üzere gusle
okunabilir (mezarlıkta yada toplu
mani değildir. Bu sebeple vücudun maddî
dualarda). Zikir ve tespih yapılabilir.
temizliğini imkân ölçüsünde ve sabun
kullanarak yaptıktan sonra deri üzerinde kalıp Kur’an-ı Kerim’e dokunmak haramdır. Ancak
Kuran ayrı bir kılıf, bir bez parçası veya kap
suyun deriye ulaşmasına mani olan boya,
içinde olursa caiz olur.
hamur gibi maddeler guslün sıhhatine engel
Kâbe’yi nafile de olsa tavaf etmek haramdır.
olmaz. Diş dolgu ve kaplaması da böyledir.
Namaz kılmak ve tilavet secdesi yapmak
haramdır.
Mazeretsiz olarak Cami veya mescitlere
girilmez.
GUSÜL
4
ABDESTİN FARZLARI
Hanefi mezhebine göre abdestin farzı
dörttür.
 Yüzü bir kez yıkamak
 Elleri dirseklere kadar bir kez
yıkamak
 Başın ¼’ünü mesh etmek (başın
herhangi bir tarafı olabilir)
 Ayakları topuklarıyla beraber bir kez
yıkamak
 Şafi mezhebine bunlara ilaveten
Abdeste niyet ile başlamak ve
abdestte tadil-i erkân ( sıra ile ) de
almak farz olarak kabul edilmiştir.
Yani bu ikisi ile birlikte altıdır.
ABDESTİN SÜNNETLERİ
 Abdestte başlarken misvak kullanmak
, ya da dişleri fırçalamak.
Abdestte başlarken niyet etmek (Şafi’de
farzdır). (Niyeti alma zamanının yüzü
yıkamak olduğu bildirilmiştir). Bu niyet kalp
ile yapılır. Dil ile niyet unutulsa da abdest
olur.
 Besmele çekmek Ağza üç kere su
vermek Burna üç kere su vermek
Ağza ve burna suyu sağ el ile vermek. Sol el
ile sümkürmek
 Azaları yıkarken sıraya riayet etmek.
(Şafi’de farzdır)
Abdest azalarını üçer kez yıkamak
 Abdest azalarını yıkarken ara
vermemek ve başka bir şey ile meşgul
olmamak
El ve ayakları yıkarken önce sağdan
başlamak.
 Kulakları mesh etmek.(demek ki
kulakları mesh etme şart değildir.)
Enseyi ve boynu mesh etmek (Boğazı mesh
etmek ise yanlıştır.)
ABDESTİ BOZAN BAZI HALLER
İnsan vücudundan çıkan ve ağır pislik olan
her şey abdesti bozar. (Kan, irin, idrar, dışkı,
sarı su, meni, mezi, vedi.)
 Arka taraftan çıkan yel abdesti
bozar.
Tükürükte bulunan ve tükürüğe eşit veya
daha fazla olan kan abdesti bozar. Az olursa
abdeste zarar vermez.
 Ağız dolusu kusmak abdesti
bozar.(boğazdan geri giden kusmuk
abdesti bozmaz).
Kendini bilemeyecek şekilde bayılmak
abdesti bozar
Namazda kahkaha ile gülenin abdesti
bozulur.
 Vücuttaki bir yara veya sıyrıntı
üzerine çıkıp topaklanan kan aşağı
doğru inip akarsa abdest bozulur.
Gözdeki bir iltihap sebebiyle akan gözyaşı
abdesti bozar.
 Teyemmüm etmiş birinin, suyu
görmesiyle abdesti bozulmuş olur.
Tam yeri tutmadan bir şeye dayanarak veya
yan yüzükoyun yatmak abdesti
bozar.(dizüstü ve bir şeye dayanmadan
uyuma abdesti bozmaz.
ABDESTİ BOZMAYAN BAZI HALLER
Ağız veya burundan çıkan pıhtılanmış kan
abdesti bozmaz.
 Ağlamak veya gülmekten dolayı akan
gözyaşı abdesti bozmaz.
Yara üzerinde olan ve yara hudutlarını
taşmamış tümsek hale gelmiş kan ve sarı su
veya irinler abdesti bozmaz.
 Yaralardan kopan deri veya yara
parçaları abdesti bozmaz.
Tükürükte bulunan ve tükürükten daha az
miktarda olan kan abdesti bozmaz.
 Bedendeki yaralardan çıkan kurt
abdesti bozmaz.(sert sivilce)
Ağız dolusundan az olan kusuntular abdesti
bozmaz.
 Haşaratın vücuttan kan emmesi
abdesti bozmaz.
Kulaktan ağrı vermeden çıkan kan veya sıvılar
abdesti bozmaz.
El ayası ve parmaklarla cinsel organı tutmak
abdesti bozmaz. Şafi mezhebinde bozar.
Kan akıtmamak şartı ile tıraş olmak, tırnak
kesmek abdesti bozmaz.
 Isırılan bir yiyecekte beliren kan
izinin akmadığı görülürse abdest
bozulmaz.
Kadına dokunmakla abdest bozulmaz. Ancak
Şafi mezhebinde bir erkeğin hanımına veya
bir kadına dokunması abdesti bozar.
5
NAMAZIN FARZLARI
2) Kıyam
 Kıyam "doğrulmak, dikelmek, ayakta durmak"
demektir. Namazı oluşturan ana unsurlardan biri
Namazın on iki farzı vardır. Namazın dışındaki farzlar,
olarak kıyam, iftitah tekbiri ve her rek‘atta
namazdan önce ve namaza hazırlık mahiyetinde olduğu
Kur'an'dan okunması gerekli asgari miktarı
için “namazın şartları” olarak adlandırılır. Namazın
okuyacak kadar bir süre ayakta durmak
içindeki farzlar ise, namazın mahiyetini oluşturduğu için
anlamına gelir.
“namazın rükünleri” adını alır. Bunlar namazı oluşturan
3)
Kıraat
unsurlardır.
 Kıraat , Namazda bir miktar "Kur'an okumak"
Namazın farzlarından herhangi birinin eksikliği
demektir. Namazda Kur'an, kıyam halinde iken
durumunda namaz sahih olmaz.
yani ayakta dururken okunur. Namazda
Buna göre;
okunması gereken asgari miktar, kısa üç âyet
 Namazın Şartları [dışındaki farzlar]
veya buna denk bir uzun âyettir. Kıraat
1) Hadesten tahâret
konusundaki bu kurallar, Hanefî mezhebinde,
 Hadesten tahâret namaz abdesti olmayan bir
imam olan için ve tek başına kılan için söz
kimsenin abdest alması, gusül yapması gereken
konusudur. İmama uyan kişinin kıraat
bir kimsenin gusül etmesi yani boy abdesti
yükümlülüğü yoktur; kılınan namaz açıktan
alması demektir.
okunan namaz ise imamı dinler, değilse susar.
2) Necâsetten tahâret
(Hanefilere göre )
 Necâsetten tahâret, vücut, elbise ve namaz
Şafiilerde
ise kıraatin asgari miktarı her rek‘atta Fâtiha
kılınacak yerin, -insan kanı ve idrarı, at, koyun
sûresinin
okunmasıdır.
İlk iki rek‘atta Fâtiha'dan sonra
gibi hayvanların idrar ve dışkıları gibi- dinen pis
Kur'an'dan
bir
sûre
veya
birkaç âyet daha okumak
sayılan şeylerden temizlenmesi demektir.
(zamm-ı sûre) sünnettir. Bu mezheplerde kıraat, imam ve
3) Setr-i Avret
yalnız başına kılan için olduğu gibi imama uyan için de
 Avret, insan vücudunda başkası tarafından
geçerlidir. Şu var ki imama uyan kişi, sessiz namazda
görülmesi ayıp ya da günah sayılan yerlerdir.
Fâtiha'yı ve ardından eklenecek bir sûreyi, sesli namazda
Setr-i avret, avret sayılan yerleri örtmek
demektir. Avret yerlerinin namazda olduğu gibi, ise Şâfiîler'e göre sadece Fâtiha'yı okur; Besmele Şâfiî
mezhebine göre besmelenin okunması da namazın
namaz dışında da örtülmesi ve başkalarına
farzlarındandır.
gösterilmemesi gerekir.
 Fâtiha sûresinin ve diğer sûrelerin namazda dili
4) İstikbâl-i Kıble
kıpırdatmaksızın ve ses çıkarmaksızın zihinden
 İstikbâl-i kıble, namaz kılarken kıbleye yönelmek
tekrarlanması okuma (kıraat) sayılmaz . kendi
demektir. Müslümanların kıblesi, Mekke'de
duyabileceğimiz bir sesle, fısıldar gibi, harfleri
bulunan Kâbe'dir. Kâbe'nin bulunduğu noktadan
yerlerinden çıkartmak ve niteliklerini uygulamak
45 derece sağa ve sola sapmalar kıbleden
suretiyle kıraat etmek en doğrusudur. Aksi halde
(Kâbe yönünden) sapma sayılmaz. Sapma
namaz doğru olmaz.
derecesi daha fazla olursa "kıbleye yönelme"
şartı aksamış olur.
4)Rüku
5) Vakit
 Namazın her rekatında el avuçları dizleri alacak
 Bir farz namazın vakti içinde kılınması edâ,
şekilde ve gözler ayak parmakları hizasında
vaktinin çıkmasından sonra kılınması da kazâ
(sübhane rabbiyel azim ) denecek kadar
olarak adlandırılır. Bir namazın özürsüz olarak
durmak.
vaktinde kılınmaması ve ileriki bir vakitte kazâ
5) Secde
edilmek üzere ertelenmesi doğru değildir ve
 Hz. Peygamber'in uygulamasına en uygun
günahtır. İlgili hadisten hareketle, unutma ve
secdeYüz , eller, dizler ve ayak parmaklarının
uyuma gibi önemli mazeretler nedeniyle
üzerine olmak üzere yedi uzuv üzerinde
vaktinde kılınamamış olan namazın daha sonra
yapılanıdır.(alın ve burun yerde parmaklar
kılınması gerekir
kıbleye bakmalı) ( sübhane rabbiyel a’la )denir.
6) Niyet
Namazın geçerli olması için niyetin gerekli olduğunda
İslâm bilginleri ittifak etmişlerdir. Niyetin kalp ile yapılması 6) Ka‘de-i Ahîre
 Ka‘de-i ahîre “son oturuş” demektir. Namazın
esas olup dil ile söylenmesi şart değildir. Kalpten geçirilen
sonunda bir süre (teşehhüt miktarı) oturup
ile dil ile söylenen birbirine uymuyor ise, kalpten
beklemek namazın rükünlerindendir.
geçirilene itibar edilir.
Son oturuştaki süre Hanefîler'e göre"teşehhüt"
miktarıdır. Teşehhüt miktarı ise, "Tahiyyât"
 Namazın Rükünleri [içindeki farzlar]
duasını okuyacak kadar bir süredir. Şâfiîler'de
ise farz olan oturuş süresi teşehhüt miktarına
1) İftitah Tekbiri
ilâveten bir de Hz. Peygamber'e salavat
 İftitah "başlamak, kapıyı açıp girmek"
getirilebilecek (“Allahümme salli alâ Muhammed”
anlamındadır. İftitah tekbiri , namaza başlarken
diyecek) kadardır.
alınan tekbir olup "Allahüekber" cümlesini
söylemektir.
6
NAMAZIN VÂCİPLERİ
Namazın vâciplerinden herhangi birinin
terkedilmesi namazı bozmaz. Namazın
vâciplerinden biri sehven (yanlışlıkla, unutarak
) terkedilmişse sehiv secdesi yapılması, eğer
kasten terkedilmişse namazın iade edilmesi
yani yeniden kılınması gerekir.
Namazın vâciplerinden biri bilerek terkedildiği zaman
namazı yeniden kılmak (iade), bilmeyerek (sehven)
terkedildiği zaman ise sehiv secdesi yapmak lâzım
gelir.
 Sehiv secdesi yapılmadığı zaman ise,
eksikliğe rağmen namaz borcu düşmüş
olurFarz olan bir şey terkedildiği zaman
namaz geçersiz olur

namazın sünnetleri
İftitah ( başlama )tekbirini alırken ellerin yukarı
kaldırılması ve bu esnada ellerin açık ve
parmakların normal halleri üzere bulunması ve
içlerinin kıbleye yönelik tutulması. Erkekler
ellerini kulaklarına, Kadınlar göğüsleri hizasına
kadar kaldırırlar. (elleri kaldırma unutulmuşsa
tekrar tekrar elleri kaldırıp tekbir almaya gerek
yoktur.)
Başlama tekbirinin hemen ardından el bağlamak .
(elleri salıverip sonra bağlamak yoktur). Erkekler göbek
altından ve kadınlar göğüs üstünden el bağlarlar. Sağ el
sol elin üzerine konulur. Erkekler sağ elin serçe ve baş
parmaklarını sol bileğin iki tarafından halka yaparlar.
Kadınlar halka yapmayıp, sağ ellerini düz bir şekilde sol
elleri üzerine koyarlar.
 Ayakta iken ayakların arasını dört parmak kadar
Namazın vâcipleri şunlardır:
açık bulundurmak.
 Ta‘dîl-i erkâna riayet etmek, vâciptir.
Sübhâneke başlamak sünnettir.
Farz namazların ilk iki rek‘atında, vâcip ve nâfile
 Tek başına namaz kılan için sadece ilk rekatta
namazların her rek‘atında Fâtiha'dan sonra, Kur'an'dan
ve Sübhâneke’den sonra Eûzü billâhi
kısa bir sûre veya buna denk düşecek bir veya birkaç
mineşşeytânirracîm demek. Cemaatle namaz
âyet okumak (zamm-ı sûre).
kılma durumunda sadece imam "eûzü…" çeker,
 Fâtiha'dan sonra bir sûre daha okumak
imama uyan kişiler Sübhâneke'den sonra imamı
Şafiiliğe göre sünnettir.
dinler.
Fâtiha'yı, eklenecek sûreden önce okumak.
Tek başına namaz kılan kişinin ve cemaatle namaz
 Tek başına namaz kılarken öğle ve ikindi
durumunda imamın, her rekatın başında Fâtiha'dan önce
besmele çekmesi. İmama uyan kişilerin besmele okuması
namazları ile gündüz kılınan nâfile
gerekmez. şafiiler okur
namazlarda gizli okumak . Gizli okumanın
Rükûa varırken tekbir almak, yani Allahüekber demek.
ölçüsü, sadece kendisinin duyabileceği kadar
 Rükûda üç kere "Sübhâne rabbiye'l-azîm"
kısık bir sesle okumaktır. Sabah, akşam ve
demek.
yatsı namazları ile gece kılacağı nâfile
Rükûdan
doğrulurken "Semiallahü limen hamideh"
namazlarda kişi serbesttir; isterse sesli ,
demek
.Bunu
imam ve tek başına namaz kılan söyler;
isterse alçak sesle okuyabilir.
imama
uyan
kişi
söylemez.
Cemaatle kılınan namazda imam, sabah namazı ile
 "Semiallahü limen hamideh" dedikten sonra,
akşam ve yatsı namazlarının ilk iki rek‘atında sesli
"Rabbenâ velekel-hamd" veya "Allahümme
okumalıdır. Cuma namazında, bayram namazlarında,
rabbenâ velekel-hamd" demek. Bunu tek başına
cemaatle kılınan teravih namazında, teravihten sonra
namaz kılan ve imama uyanlar söyler.
cemaatle kılınan vitir namazında da imam kıraati
Erkeklerin, rükû durumunda dizlerini dik ve arkalarını
yüksek sesle yapar.
düz tutmaları, dizlerini elleriyle kavramaları, dizlerini
 Secdede alın ile birlikte burnu da yere
tutarken ellerini açık bulundurmaları. Kadınlar ise ellerini
koymak.
dizleri üzerine koyarlar, dizlerini tutmaz ve parmaklarını
Üç ve dört rek‘atlı namazlarda ikinci rek‘atın sonunda ayrık bulundurmazlar.
oturmak (ilk oturuş).(ilk oturuş unutulmuşsa; vacip terk
 Rükûda başını aşağı, yukarı eğmeyip doğru
edildği için sehiv secdesi gerekir.)
tutmak.
 Namazın sonunda sağ ve sol tarafa selâm
Secdeye varırken yere önce dizlerini, sonra ellerini, daha
vermek
sonra yüzünü koymak ve secdeden kalkarken, secdeye
Farz olan fiillerin sırasına riayet etmek (kıyamdan varış sırasının tersini yapmak; secdeye varırken ve
sonra rükûa gitmek, iki secdeyi peş peşe yapmak secdeden kalkarken "Allahüekber" demek.
 İki secde arasında kısa bir ara oturuşu yapmak.
gibi). (önce ruku değil de önce secde yapılmışsa ;
Secdelerde başını iki eli arasında yere koyup ellerini
eksik olan ruku yapılır ve sıraya uyulmadığı için
yüzünden uzak tutmamak ve parmaklar bitişik ve el ayası
sehiv secdesi yapılır.)
yere yapışık olmak.
 Farz olan fiili geciktirmemek. Meselâ, birinci
Secdelerde üçer defa "Sübhâne rabbiye'l-a‘lâ" demek.
oturuşta Tahiyyât'ı okuduktan sonra,
 Erkeklerin, secdede iken karnı uyluklardan,
"Allahümme salli alâ Muhammed" diyecek
dirsekleri yanlarından ve kolları yerden uzak
kadar bir süre bekledikten sonra üçüncü
tutması. Kadınlar ise, secdede alçalıp kollarını
rekata kalkılacak olursa farz geciktirilmiş
yanlarına bitiştirir ve karnı uyluklarına
sayılır ve sehiv secdesi gerekir.
yapıştırırlar.
Vitir namazında Kunut duası okumak vâciptir.

7
Secde arası oturuşta ellerini uylukları üzerine
koymak.
erkekler sol ayaklarını yere yayıp üzerine oturur ve sağ
ayaklarını parmaklar kıbleye gelecek şekilde dikerler.
Kadınlar ise ayaklarını sağ yanlarına yatık bir şekilde
çıkarıp, öyle otururlar.
 Tahiyyât’ın teşehhüdünde "lâ ilâhe" derken sağ
elinin şahadet parmağını yukarı kaldırıp
"illallâh" derken indirmek.
Tahiyyât'ı gizli okumak.
 Selâm verirken başı önce sağa sonra sola
çevirmek ve her iki tarafa selâm verirken "esSelâmü aleyküm ve rahmetullâh" demek.
(önce sol sonra sağa selam verilirse namaz eksik olmaz.)

NAMAZA AYKIRI DAVRANIŞLAR
NAMAZIN MEKRUHLARI
Namazda mekruh sayılan şeyler namazı bozmaz ;
fakat makbuliyetini azaltır:
 Bir zararın giderilmesi veya namazın
tamamlanması amacı olmaksızın namaz dışı
bir davranışta bulunmak. parmak
çıtlatmak, giysisinin kolunu kıvırmak, bunu
gerektiren bir özür olmadığı halde -peş
peşe olmamak üzere- birkaç adım
yürümek, sinek vb. haşeratla meşgul olmak
gibi davranışlar mekruhtur.
Bir özrü olmaksızın duvar, direk, baston vb. bir
şeye hafifçe yaslanmak; daha dizleri yere
koymadan elleri yere koymak, secdeden kalkarken
dizleri ellerden önce kaldırmak; erkekler için secde
esnasında kolları tamamıyla yere yapıştırmak
böyledir.
 Kıyam, rükû ve secde aralarındaki tekbir ve
zikirleri kendi yerlerinden sonraya
bırakmak. Meselâ kıyamdan rükûa
vardıktan sonra “Allahüekber” demek,
rükûdan doğrulduktan sonra “Semiallahu
limen hamideh” demek mekruhtur.
Namazda esnemek, gerinmek ve boğazı açıyormuş
gibi yapmak. esnemek durumunda kalınca sağ el ile
ağzı kapatmalıdır. Nezle vb. sebepten burnu akan
kişi, burnunu mendille siler. Grip olan kişi de
öksürecek olduğunda ağzını eliyle veya mendiliyle
kapatmalıdır. Bu durumda olan kişilerin mescide
gelmeleri de mekruhtur.
 Namazda iken verilen selâmı el veya baş
işaretiyle almak mekruhtur.
Namazda gözleri yummak, gözleri sağa sola veya
aşağı yukarı çevirmek, başı hafifçe bir tarafa çevirip
bakmak.
 Abdesti sıkışık olduğu halde namaz kılmak.
Elbise, vücut veya namaz mahallinde
namazın geçerliliğine engel olmayacak
miktarda necâset bulunduğu halde namaz
kılmak. Dinen necis sayılmamakla birlikte
kirli elbise ile namaz kılmak da mekruhtur.
Ateşe ve puta tapma inancını çağrıştırması
düşüncesinden hareketle ateşe, insan veya hayvan
tasviri bulunan resim ve heykele karşı namaz
kılınması mekruh sayılmıştır Aynı şekilde bir insanın
yüzüne karşı namaz kılmak da mekruhtur.
 Dişlerin arasında kalmış yutulması namazı
bozmayacak miktardaki yiyecek kırıntısını
yutmak. Yutulan şey nohut tanesi
büyüklüğünde olursa namazı bozar.
Cemaatle namaz kılınırken, imamdan önce rükû ve
secdeye gitmek veya ondan önce rükû veya
secdeden doğrulmak.
NAMAZI BOZAN ŞEYLER
Aşağıda geçen durumları yaşayan kişilerin namazı
bozulur. Namazlarını tekrar eda etmeleri gerekir.
 Sabah namazını kılarken, güneşin doğması
namazı bozar.
Yara iyileştiği için sargının düşmesi namazı bozar.
Namaz esnasında bilerek veya farkına varmadan az
veya çok konuşmak namazı bozar. Bu sesi sadece
söyleyen duysa, başkaları duymasa dahi namaz
bozulur.
 Namaz kılan kimse başkasına selam verirse
namaz bozulur.(sesli olursa, baş ve göz
işareti namazı bozmaz fakat mekruhtur.)
Namaz esnasında bir şey yemek veya içmek bilerek
veya bilmeden olsun namazı bozar.
Namaz esnasında dişler arasında kalan ve nohut
tanesi büyüklüğündeki bir kırıntıyı yutmak namazı
bozar. Dişler arasındaki kan, şayet tükürük
miktarından az ise yutulduğunda namaz bozulmaz.
Eşit veya fazla ise namaz bozulur.
 Namaz esnasında göğsü kıble yönünden
çevirmek, namazı bozar. (kıble yönünde
olmayan birinin fark ettiğinde yönünü
kıbleye dönmesi namazı bozmaz.)
Namaz içinde dünyalık bir nedenlerden dolayı
inleyen veya ahlayan birinin namazı bozulur. Ancak
uhrevi şeylerden dolayı ağlarsa (cennet veya
cehennem gibi) namaz bozulmaz.
 Özürsüz olarak öksürmek namazı bozar.(
çevredekileri uyarı için olursa ). Ancak
öksürme bir özürden dolayı olmuş ise
namaz bozulmaz.
Ezberinde olmadığı halde Kuran-ı Kerim’e bakarak
okumak namazı bozar. Ezberinde olduğu halde bir
yerde yazılı olan Kuran ayetini okuyan kimsenin
namazı bozulmaz. Namazda iken gözüne takılan bir
kitaba baksa ya da ne yazıyormuş diye bir göz atsa
namaz bozulmaz.
Namaz esnasında görülen yılan veya akrep gibi
zararlı haşereleri öldürmek namazı bozmaz.
Ancak bunların korku veya eziyet gibi bir
nedenden dolayı öldürülmesi gerekir
8
NAMAZ ÇEŞİTLERİ
FARZ NAMAZLAR
Farz olan namazlar, farz-ı ayın ve farz-ı kifâye
olmak üzere ikiye ayrılır. Farz-ı ayın olan
namazlar yükümlülük çağındaki her
müslümana farz olup, her biri ayrı ayrı bunu
yerine getirmekle mükelleftir. Farz-ı ayın olan
namazlar, her gün beş vakit namaz ve her
hafta cuma günleri kılınan cuma namazından
ibarettir. Farz-ı kifâye olan namaz ise, bir
müslüman öldüğünde başta yakınları,
komşuları ve tanıyanları olmak üzere
müslümanlarca kılınması gereken cenaze
namazıdır.
VÂCİP NAMAZLAR
Yatsı namazından sonra kılınan üç rek‘atlık
vitir namazı ile ramazan ve kurban bayramı
namazları. Tilâvet secdesi , küsûf namazı
(güneş tutulduğunda kılınan namaz) bu gruba
girer.
Şafii mezhebine göre vacip olmadığı için
bunlar sunnet kabul edilir.
Günlük namaz şeması
İlk
sünnet
farz
Sabah
2
2
öğle
4
4
4
4
3
2
4
2
ikindi
akşam
yatsı
4
Son
sün
net
vitir
toplam
4
10
8
5
2
3
13
42
NÂFİLE NAMAZLAR
Farz veya vâcip olan namazların dışındaki
namazlara nâfile namazlar denir ve farz
namazların öncesinde veya sonrasında kılınan
sünnet namazlar nâfile namaz kapsamında yer
alır.
9
NAMAZLARIN ŞEMATİK KILINIŞI
4 REKAT
SABAH NAMAZI
İKİ REKAT SÜNNET
1.REKAT
Niyet
Tekbir
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
2.REKAT
Besmele
Fatiha
Bir sure
Rüku
Secde
İKİ REKAT FARZ
SON oturuş
1.REKAT
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
Rabbena
Duaları
Niyet
Tekbir
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
Selam
ÖĞLE NAMAZI
2.REKAT
ARAoturuş
1.REKAT
2.REKAT
besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
4.REKAT
Besmele
Fatiha
Bir sure
Rüku
Secde
Ettehiyyatü
Kamet
Niyet
Tekbir
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
3.REKAT
4.REKAT
SON oturuş
3.REKAT
Besmele
Fatiha
Bir sure
Rüku
Secde
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
Rabbena
Duaları
Selam
DÖRT REKAT FARZ
Niyet
Tekbir
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
SON oturuş
10 REKAT
DÖRT REKAT İLK SÜNNET
1.REKAT
2.REKAT
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
Rabbena
DualarI
Selam
besmele
Fatiha
Rükû
Secde
besmele
Fatiha
Rükû
Secde
ARAoturuş
Ettehiyyatü
SON oturuş
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
Rabbena
DualarI
Selam
SON SÜNNET: sabah namazının ilk sünneti gibi kılınır.
10
NOT: Gördüğünüz gibi farzların son iki rekatında fatihadan sonra bir sure
okunmaz ; fakat sünnet gibi tüm nafile namazların son iki rekatında da
fatihadan sonra bir sure okunur.
İKİNDİ NAMAZI
8 REKAT
DÖRT REKAT İLK SÜNNET
1.REKAT
Niyet
Tekbir
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
2.REKAT
ARAoturuş
Besmele
Fatiha
Bir sure
Rüku
Secde
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
3.REKAT
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
4.REKAT
Nsonoturuş
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
Rabbena
DualarI
Selam
besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
DÖRT REKAT İKİNDİ FARZI
1.REKAT
Niyet
Tekbir
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
2.REKAT
Besmele
Fatiha
Bir sure
Rüku
Secde
ARA oturuş
Ettehiyyatü
3.REKAT
besmele
Fatiha
Rükû
Secde
AKŞAM NAMAZI
4.REKAT
SON oturuş
besmele
Fatiha
Rükû
Secde
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
Rabbena
DualarI
Selam
5 REKAT
SON SÜNNET
ÜÇ REKAT FARZ
1.REKAT
Niyet
Tekbir
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
2.REKAT
Besmele
Fatiha
Bir sure
Rüku
Secde
araoturuş
Ettehiyyatü
3.REKAT
son oturuş
besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
Rabbena
DualarI
Selam
İKİ REKAT
Sabah
namazının
İlk sünneti
Gibi
kılınır
11
13 REKAT
YATSI NAMAZI
DÖRT REKAT İLK SÜNNET
1.REKAT
Niyet
Tekbir
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
2.REKAT
Besmele
Fatiha
Bir sure
Rüku
Secde
ARAoturuş
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
3.REKAT
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
4.REKAT
besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
Nsonoturuş
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
Rabbena
DualarI
Selam
NOT: yatsı namazının ilk sünneti arada selam verilerek ikişer rekatlı da
kılınabilir.
DÖRT REKAT FARZ
1.REKAT
Niyet
Tekbir
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
2.REKAT
Besmele
Fatiha
Bir sure
Rüku
Secde
ARA
oturuş
Ettehiyyatü
3.REKAT
besmele
Fatiha
Rükû
Secde
4.REKAT
besmele
Fatiha
Rükû
Secde
SON oturuş
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
Rabbena
DualarI
Selam
İKİ REKAT SON SÜNNET: saban namazının ilk sünneti gibidir.
ViTiR NAMAZI
3 REKAT
Şafiilerde sünnet , hanefilere göre vaciptir.
1.REKAT
Niyet
Tekbir
Sübhaneke
E.besmele
Fatiha
Bir sure
Rükû
Secde
2.REKAT
Besmele
Fatiha
Bir sure
Rüku
Secde
ARA oturuş
3.REKAT
Son oturuş
Ettehiyyatü
Besmele
Fatiha
Bir sure
Ara tekbir
1.kunut duası
2.kunut duası
Rüku
Secde
Ettehiyyatü
Allahümme
salli
Allahümme
barik
Rabbena
dualar
Selam
12
Cuma Namazı
Cuma namazı,
hutbe
dört rekâtlık
iki rekâtlık farz
ilk sünnet
dört rekâtlık son
sünnet
Sünnetleri tıpkı öğlenin ilk sünneti şeklinde kılınır.
Bir kimseye Cuma namazının farz olması için şu şartların olması gerekir;



Akıllı olmak
Baliğ Olmak
Erkek Olmak. Kadına Cuma namazı kılmak farz değildir. ama Cuma namazını
kılarsa o günkü öğle namazının farziyeti üzerinden düşmüş olur.


Hür olmak
Vücut sağlığı yerinde olmalıdır. Körün kötürümün Cuma namazı kılması farz
değildir. Bu kimselerin mescide götüreceği kimseleri olsa dahi hüküm
değişmez.

Yolcu olmamak. Seferi birinin Cuma namazı kılması farz değildir. Ayrıca Cuma
günü Cuma vaktinden önce yola çıkmanın herhangi bir sorumluluğu yoktur.
Cumayı kılamadıysa öğle namazını kılar.
CUMA NAMAZININ KILINIŞI

Cuma günü öğle vaktinde ezan okunur (dış ezan).

Camiye girince vakit uygunsa iki rekat tahiyyetü'l-mescid namazı kılınır,
ardından dört rekat sünnet kılınır. Bu, cumanın ilk sünnetidir. Hatip minbere
çıkmadığı sürece bu namazlar kılınabilir. Ama hatip minbere çıkmış
ise, onu dinlemek daha uygundur.

Sonra cami içinde bir ezan daha okunur (iç ezan), arkasından minberde
imam, cemaate hutbe okur.(namaza geç kalan kişi hutbe başlamışsa sünnete
durmamalı)

Bu hutbeden sonra kamet getirilerek cuma namazının iki rekat farzı cemaat
halinde kılınır ve imam açıktan okur.

Bundan sonra dört rekat sünnet kılınır. Bu dört rekat, cumanın son sünnetidir.
Hutbeye yetişemeyen kişinin
öğle namazını kılması gerekir, çünkü hutbe
cumanın farzıdır. Hutbenin son birkaç cümlesini dahi duymuşsa hutbeye
yetişmiş olur ve Cuma namazını kılabilir.
İLK VE SON SÜNNETLER : niyet hariç , ÖĞLE namazının ilk dört rekat sünneti gibidir.
FARZI : niyet hariç ,sabah namazının farzı gibidir.
13
CENAZE NAMAZININ KILINIŞI
Cenazeye karşı ve kıbleye yönelik saf bağlanır ve niyet edilir.İmam ve
cemaat tekbir alarak ellerini bağlarlar.
Tekbirden sonra imam ve cemaat içlerinden, “ve celle senâüke” cümlesiyle
Birlikte “Sübhaneke” duasını okurlar.Ardından imam ellerini kaldırmadan
tekbir alır,
Cemaat da içinden tekbir alır ve içlerinden “Salli” ve “Barik” dualarını okur.
Tekrar aynı şekilde tekbir alırlar ve bilenler cenâze duasını, bilmeyenler
kunut dualarını veya dua niyetiyle “Fatiha” suresini okur.
Son olarak aynı şekilde tekbir alınır ve arkasından sağa ve sola selam verilir.
 Niyet
 Tekbir (eller bağlanır )
 Sübhaneke (vecelle senaük)
 Tekbir (eller kaldırılmadan)
 Salli , Barik okunur
 Tekbir (eller kaldırılmadan)
 Cenaze duası( bilmeyen kunut
duası , Fatiha olabilir)
 Tekbir (eller kaldırılmadan)
 Selam
selamdan sonra ellerimizi
serbest bırakabiliriz.
14
SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZ’İN HAYATI
İslam dininden önce Arabistan’da insanlar
kabileler halinde yaşıyorlardı. Bunların bir
kısmı şehirlerde yerleşik hayata geçtiyse
de çoğu çöllerde göçebe olarak yaşıyordu.
Arapların çoğunluğu putperestti, yani
kendi elleriyle yaptıkları cansız heykellere
tanrı diye tapıyorlardı. Bunların dışında
Yahudiler, Hıristiyanlar ve ateşe tapanlar
vardı. Hz. İbrahim’in dinini benimsemiş ve
tek Tanrı inancında olan çok az sayıdaki
kimselere ise ‘’Hanif’’ deniliyordu. Araplar
arasında okuma yazma bilenlerin sayısı yok
denecek kadar azdı. Can ve mal güvenliği
yoktu, kabileler arasında savaşlar eksik
olmazdı. Soygunculuk, tefecilik, zenginleri
üstün fakirleri hor görme, fuhuş, içki ve
kumar düşkünlüğü, kan dökme gibi çok
çirkin adetleri vardı. Kölelere ve kadınlara
insan değeri verilmezdi. Kadınların miras
hakkı yoktu ve erkekler istedikleri kadar
kadınla evlenebilirdi. Kız çocuk sahibi
olmak utanç verici bir durum olarak kabul
edildiği için bazıları kız çocuklarını diri diri
toprağa gömerlerdi. İslamiyet’in doğuşu
sırasında yalnız Araplar değil tüm dünya
zulüm ve cehaletin karanlığı içindeydi. Bu
karanlık döneme İslam tarihinde ‘’Cahiliye
Dönemi’’ adı verilmiştir.
HZ MUHAMMED’İN ÇOCUKLUĞU VE
GENÇLİĞİ
Hz Muhammed (sav) 571 yılında
Arabistan’ın Mekke şehrinde dünyaya
geldi. Dedesi Abdülmuttalib ona
‘’Muhammed’’ adını verdi. Hz.
Muhammed’in (sav) dünyaya geldiği gece
birtakım olağanüstü olaylar meydana
gelmiştir. O gece İran hükümdarının
sarayının 14 sütunu yıkılmış, ateşe
tapanların bin yıldan beri yanmakta olan
ateşleri sönmüş, kutsal kabul edilen Save
gölü kurumuş, Kâbe’de bulunan putlar
yüzüstü yere serilmişti. Hz.
Muhammed’in (sav) babasının adı
Abdullah, annesinin adı Amine’dir.
Babası peygamberimizin doğumundan iki
ay önce vefat etmiştir. 4 yaşınada :
Dedesi de Hz Muhammed’i daha iyi
yetişmesi için bir sütanneye vermiş, O da
sütannesi Halime’nin yanında 4 yaşına
kadar süt kızkardeşi Şeyma ile birlikte
büyümüştür.
6 yaşında: Daha sonra annesine teslim
edilen peygamberimiz 6 yaşında
Medine’den dayılarını ve babasının
mezarını ziyaretten dönerken annesini
Ebva kasabasının yakınlarında
kaybetmiştir.
8 yaşına: Annesi ölen peygamberimiz 8
yaşına kadar dedesi Abdülmuttalib’in
yanında kalmış, Abdülmuttalib
hastalandığında ölmeden önce onu
amcası Ebu Talib’e emanet etmiştir.
Peygamberimizin 25 yaşına kadar
amcasının yanında kaldığı döneme
‘’gençlik devresi’’ denir. Ebu Talib
yeğenini çok sever ve yanından hiç
ayırmazdı.
Mekkeliler ticaretle uğraşırlar, ticaret için
kervanlarla yazın Şam’a Kışın Yemen’e
seyahat ederlerdi. Ebu Talib bir defasında
ticaret için Şama giderken Hz.
Muhammed’i de yanında götürdü.
Peygamberimiz bu esnada 12 yaşındaydı.
Peygamberimiz bunun dışında 17
yaşındayken de amcaları Zübeyr ve
Abbas’la birlikte Yemen’e ticaret
yolculuğu yapmıştır.Hz Muhammed (sav)
20 yaşındayken amcalarıyla birlikte
Mekke’de haksızlıkları önlemek,
haksızlığa uğrayan kişilerin hakkını
savunmak ve adaleti sağlamak amacıyla
kurulan Erdemliler Cemiyeti’ne (Hılfu’lFudûl Cemiyeti) üye olmuş ve bu
cemiyetin toplantılarına katılmıştır
15
HZ. MUHAMMED’İN EVLİLİĞİ VE
ÇOCUKLARI
Peygamberimiz ticaret hayatında
dürüstlüğü ve güvenilirliği ile
tanınmıştı. Mekkeliler onun bir kere
bile yalan söylediğine, bir kimseyi
incitecek herhangi bir davranışta
bulunduğuna şahit olmamışlardı. Bu
nedenle ona Muhammedü’l Emin
(Güvenilir Muhammed)
diyorlardı.
Mekke’nin ileri gelen ve soylu bir
ailesine sahip olan Hz Hatice
peygamberimizin güzel ahlakını
öğrenmişti. Ona sermaye vererek
ticaret ortaklığı teklif etti. Böylece
Peygamberimiz ve Hz. Hatice
arasında ticaret ortaklığı başladı. Bu
ortaklık sırasında Hz Hatice
peygamberimizin çalışkanlığına,
dürüstlüğüne ve güvenilirliğine
hayran oldu ve ona evlenme teklif
etti.
Temizliği ve güzel ahlakı sebebiyle
Hz. Hatice’ye de Mekkeliler
tarafından Tahire (temiz) ismi
verilmişti. Peygamberimizin Hz.
Hatice ile 25 yıl süren çok mutlu bir
evliliği olmuş ve bu evlilikten dördü
kız ikisi erkek olmak üzere altı
çocuğu dünyaya gelmiştir.
Çocuklarının isimleri sırasıyla
Kasım, Zeynep, Rukiye, Ümmü
Gülsüm, Fatıma ve Abdullah’tır.
Hz. Fatıma dışında diğer çocukları
peygamberimiz henüz hayattayken
vefat etmiştir. Hz Muhammed Hz.
Haticenin vefatından sonra Mısırlı
bir hanım olan Mariye ile evlenmiş,
bu hanımdan da İbrahim adında bir
oğlu olmuştur. Ancak İbrahim de
henüz iki yaşına gelmeden vefat
etmiştir.
Peygamberimizin soyu kızı Hz
Fatıma ile devam etmiştir. Hz
Fatıma peygamberimizin amcası
Ebu Talib’in oğlu Hz Ali’yle evlenmiş
ve peygamberimizin çok sevdiği
torunları Hasan ve Hüseyin’i
dünyaya getirmiştir.
İLK VAHİY
Hz Muhammed (SAV) 40 yaşına
yaklaştığında kendisinde birtakım
değişiklikler görülmeye başladı. Yanına
yiyeceğini alıp Mekke yakınlarında
bulunan Nur dağındaki bir mağaraya
çekiliyor ve burada yalnız kalmayı tercih
ederek Allah’ın büyüklüğünü düşünüyor,
vaktini bu düşüncelerle ve ibadetle
geçiriyordu. Ayrıca gördüğü rüyalar
aynen gerçekleşiyordu.
Hz. Muhammed 610 yılının Ramazan
ayında bir gece yine Nur dağındaki Hira
mağarasına çekilmiş ibadet ediyordu. Bu
sırada vahiy meleği Cebrail kendisine
göründü ve ona peygamberliğini
müjdeleyerek Alah’tan aldığı ilk mesajları
getirdi. Bunlar Alak suresinin ilk beş
ayetiydi:
‘Oku, yaratan Rabbinin adıyla oku, O
insanı bir kan pıhtısından (embriyo)
yarattı, Oku Rabbin sonsuz kerem
sahibidir, Kalemle yazmayı öğreten Odur,
İnsana bilmediklerini O öğretti.’
Peygamberimiz yaşadığı olayın
şaşkınlığıyla eve döndü ve başından
geçenleri eşi Hz. Hatice’ye anlattı. Hz
Hatice onu şu sözleriyle teselli etti: ‘Hiç
korkma, çünkü sen akrabalık haklarına
riayet edersin, sözünde durursun,
sabırlısın güçlüklere dayanırsın,
cömertsin misafirlerini en iyi şekilde
ağırlarsın, fakirlerin ve zor durumda
olanların yardımına koşarsın. Allah hiç
böyle bir kulunu yalnız bırakır mı?’
Hz Hatice daha sonra onu amcası
Varaka’ya götürdü. Varaka b. Nevfel
Tevratı, İncili ve eski dinleri çok iyi bilen
bir kimseydi. Hz Muhammed’i
dinledikten sonra onun son peygamber
olduğunu anladı. Ona: ‘Sen bu ümmetin
peygamberi olacaksın, milletin seni
yalanlayacak sana eziyet edecek ve seni
yurdundan çıkaracak. Çünkü milleti
tarafından eziyet edilmeyen hiçbir
peygamber yoktur. Keşke o günleri
görsem de sana yardım edebilsem.’ Dedi.
İlk vahyin gelişinden sonra
peygamberimize vahiy gelmeye devam
etmiş ve bu vahiylerle Kur’an-ı Kerim 23
yılda tamamlanmıştır.
16
İLK MÜSLÜMANLAR
Hz. Muhammed peygamberliğini önce
güvendiği kişilere söylüyor, en yakınlarını
İslam’a davet ediyordu. İlk Müslümanlar
ibadetlerini gizli yapıyorlardı. İslam
tarihinde Peygamberimize iman eden ilk
dört kişiye ‘İlk Müslümanlar’ denir.
Bunlar Peygamberimizin eşi Hz. Hatice,
Arkadaşı Hz. Ebu Bekir, amcasının oğlu
Hz. Ali ve evlatlık oğlu Hz. Zeyd b.
Harise’dir.
İlk üç yıldan sonra Allah Hz
Muhammed’e İslam dinini açıkça
anlatmasını emretti.
Peygamberimiz bunun üzerine bir gün
Safa tepesinin üzerine çıkarak Mekkelileri
buraya çağırdı. Onlara : ‘ Size şu tepenin
arkasında Mekke’ye saldırmak üzere
hazır bekleyen bir düşman ordusu
bulunduğunu söylesem bana inanır
mısınız?’ Diye sordu. Onlar: ‘Evet inanırız,
çünkü bugüne kadar yalan söylediğine
hiç şahit olmadık.’ Diye cevap verdiler.
Bunun üzerine Peygamberimiz: ‘Yemin
ederim ki, Allah'tan başka ibâdete lâyık
tanrı yoktur. Ben de Allah'ın size ve
bütün insanlara gönderdiği
Peygamberiyim..’ diyerek Mekke halkını
İslam dinine davet etti. Fakat amcası Ebu
Leheb peygamberimize hakaret ederek
orada bulunan insanları dağıttı. Ebu
Leheb İslam’ın en büyük düşmanlarından
biridir. Kuran’da yer alan Leheb Suresi
ondan bahsetmektedir ve Allah
tarafından cezalandırılacağını
bildirmektedir.
İslam dinini kabul etmeyenlere ve putlara
taparak Allah’a ortak koşanlara müşrik
adı verilir. Mekke putperestliğin merkezi
sayılırdı. Kâbe’de tam 360 tane put
bulunuyordu ve Mekke her gün bu
putları ziyarete gelenlerle dolup
taşıyordu.
Bu sayede Mekkeliler büyük itibar
kazanıyor ve ticaret yoluyla zengin
oluyorlardı. Mekke’de Müslümanlık
yayılırsa bu menfaatleri ellerinden
gidecekti. Ayrıca Müslümanlık herkesi
eşit sayıyor insanlar arasında soy, asillik,
zenginlik-fakirlik farkı gözetmiyordu. Bu
nedenle Mekke’nin ileri gelenleri
İslamiyeti kendi çıkarları için tehlikeli
görüyorlardı. Bunun için İslamiyetin
yayılmasını önlemek için her çareye
başvurdular.
Başlangıçta Müslümanlarla alay ederek
onları küçümsemeye başladılar.
Peygamberimizin amcası Ebu Talib’e
gelerek: ‘Yeğenin tanrılarımıza hakaret
ediyor, dinimizi aşağılıyor, onu
korumaktan ve himaye etmekten
vazgeç!’ dediler. Ebu Talib durumu
peygamberimize anlattı ondan tatlı dille
dinini anlatmaktan vazgeçmesini istedi.
Amcasının bu isteği peygamberimizi çok
üzdü. ‘Ey amca, Allah’a yemin ederim ki
onlar sağ elime Güneş’i, sol elime Ay’ı
koysalar ben yine de davamdan
vazgeçmem.’ Dedi.
Bu sözler karşısında çok duygulanan Ebu
Talib yeğenine ne olursa olsun onu
korumaya devam edeceğine dair
güvence verdi. Bunun üzerine Mekkeliler
peygamberimize gelerek yaptığı işten
vazgeçmesi karşılığında ona servet, itibar
ve liderlik teklif ettiler. Vazgeçmediği
takdirde ise onu öldürmekle tehdit
ettiler.
Peygamberimiz bu tekliflerin hiçbirini
kabul etmedi. Mekkeli müşrikler bu
şekilde amaçlarına ulaşamayınca bu defa
Müslümanlara türlü eziyet ve
işkencelerde bulunmaya başladılar.
Özellikle kimsesiz ve fakir Müslümanlara,
kölelere vahşet derecesinde işkence
ediyorlardı. Onları kızgın kumlar üzerine
yatırıyor saatlerce güneşin altında
bekletiyorlar, ayaklarına ip bağlayarak
Mekke sokaklarında sürüklüyorlar,
bayıltıncaya kadar dövüyorlardı.
Dininden dönmedikleri için öldürülen ilk
Müslümanlar Hz. Sümeyye ve eşi
Yasir’dir. Böylece onlar İslam’ın ilk
şehitleri olmuşlardır. Peygamberimize de
mecnun, falcı, şair, sihirbaz diyorlar,
hakaret ediyorlardı. Geçtiği yollara
dikenler döküyorlar, kapısına pislikler
bırakıyorlardı.
17
HABEŞİSTAN’A HİCRET
Müşriklerin yaptıkları kötülükler giderek
dayanılmaz bir hale gelmiş, Müslümanlar
Mekke’de barınamaz hale gelmişlerdi.
Peygamberimiz Müslümanların
Habeşistan’ a hicret etmelerine (göç
etmelerine) izin verdi. Önce 16 kişilik bir
grup Habeşistan’a gitti. Onların iyi
karşılandığını duyan Müslümanlardan 80
kişilik bir grup da bir yıl sonra göç etti.
BOYKOT
Mekkeli müşrikler İslamiyet’in 7. yılında
toplanıp Müslümanlara karşı boykot
kararı aldılar. Bundan sonra
Müslümanlarla hiç kimse görüşmeyecek,
onlarla alışveriş yapmayacak ve kız alıp
vermeyecektir. Alınan kararları yazıp
imzalayarak Kâbe’nin duvarına astılar.
Boykot üç yıl devam etti. Müşrikler
Müslümanların toplu olarak sığındığı
mahalleye yiyecek içecek sokmamak için
ellerinden geleni yaptılar. Müslümanlar
her türlü sıkıntıya açlığa susuzluğa
katlandılar. Ağaç yapraklarını yiyerek
yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldılar.
Küçük çocuklardan bazıları gıdasızlıktan
öldü. Bu insanlık dışı davranışlarıyla da
müşrikler bir sonuç alamadılar. Üç yıl
sonra ağaç kurtları Kâbe’nin duvarındaki
anlaşma metnini yiyerek, ‘Allah’ kelimesi
dışındaki bütün yazıları yok ettiler. Bu
durumu gören bazı müşrikler insafa
gelerek boykotu kaldırdılar.
HÜZÜN YILI
Boykotun kaldırılmasıyla Müslümanlar
rahat bir nefes aldılar. Ancak aradan çok
geçmeden Peygamberimizin çok sevdiği
amcası Ebu Talib ve eşi Hz. Hatice üç gün
arayla vefat ettiler. Hz. Muhammed
kendisine daima destek olan bu iki
değerli insanı kaybetmekten büyük
üzüntü duydu. Bu nedenle bu yıla ‘Hüzün
Yılı’ adı verilmiştir.
AKABE BİATLARI
. Muhammed Hac mevsimlerinde Mekke
yakınlarında kurulan panayırlara gider,
Kâbe’yi ve putları ziyarete gelen
kabilelerin arasında dolaşır, onlara Kuran
okuyarak İslam’a davet ederdi. Bir gün
Akabe denilen yerde Medine’den gelen
altı kişilik bir topluluğa rastladı ve onları
İslam’a davet etti.
İslam dininin 10'uncu yılında gerçekleşen
bu olaya "Birinci Akabe Görüşmesi",
burada İslâm'ı kabûl eden altı kişiye de
"İlk Medineli Müslümanlar" denir. Bunlar
Medine’ye döndüklerinde orada İslam’ın
yayılmasına çalıştılar. Ertesi yıl
Medine’den gelen 12 kişilik bir grup yine
Akabe denilen yerde peygamberimizle
görüşerek Allah’a ortak koşmamak,
hırsızlık yapmamak, kız çocuklarını
öldürmemek, yalan ve iftiradan
sakınmak, peygambere karşı gelmemek
hususunda peygamberimize biat ettiler
yani söz verdiler. Bu olaya 1. Akabe Biatı
denir. Peygamberimiz İslam’ı öğretmesi
amacıyla bu kişilerin yanında Hz. Musab’ı
Medine’ye gönderdi. Hz. Musab onlara
Kur'ân-ı Kerîm ve din bilgileri öğretti,
güzel ahlâkı, nezâketi ve kibarlığı ile
burada İslam’ın yayılmasına katkıda
bulundu. Bir yıl sonra Medine’den bu
defa 75 kişilik bir grup gelerek ailelerini
nasıl koruyorlarsa peygamberimizi de
öyle koruyacaklarına dair söz verdiler. Bu
olaya da 2. Akabe Biatı denir. Akabe
Biatları İslam’ın yayılmasında bir dönüm
noktası olmuştur.
HİCRET
İslam tarihinde Müslümanların
Mekke’den Medine’ye göç etmelerine
Hicret denir. (Hicret olayı hicri
takvimin başlangıcıdır.) Müşriklerin
baskı ve zulümleri dayanılmayacak
hale gelince Peygamberimiz
Müslümanların Medine’ye gitmelerine
izin verdi.
622 yılında Müslümanlar doğup
büyüdükleri yurtlarını, mal ve
mülklerini kısacası sahip oldukları her
şeyi bırakarak Medine’ye gruplar
halinde hicret etmeye başladılar. Bir
süre sonra Mekke’de Hz Muhammed,
Hz Ebu Bekir ve Hz. Ali’den başka
kimse kalmadı. Müşrikler Medine’de
kuvvetli bir İslam topluluğunun
oluşmasından korktular ve hicret
etmeden önce peygamberimizi
18
öldürmeye karar verdiler.
Peygamberimizin evini kuşatarak onun
evden çıkmasını beklediler.
Peygamberimiz kendisinde olan
emanetleri Hz Ali’ye verdi ve onu
kendi yatağına yatırdı. Allah’a dua
ederek evinden çıkıp gitti. Müşriklerin
hiçbiri Allah’ın yardımıyla onu
görmedi. Peygamberimiz Hz. Ebu Bekir
ile birlikte yola çıktı. Müşrikler de
onların peşine düştüler.
Peygamberimiz ve Ebu Bekir Mekke
yakınlarındaki Sevr dağında bir
mağaraya gizlendi. Müşrikler
mağaranın önüne kadar geldiler fakat
mağaranın ağzına bir örümceğin ağ
yaptığını ve güvercinlerin
yumurtalarını bıraktıklarını gördüler.
Bu Allah’ın bir mucizesiydi. Ağ
bozulmadan içeri kimsenin
giremeyeceğini düşünerek içeri
bakmadan geri döndüler.
Peygamberimizin hicreti bir hafta
sürdü. Medine yakınlarındaki Kuba
köyünde konakladı. Burada kendisi de
bizzat taş taşıyarak yapımına katkıda
bulunduğu ve İslam tarihinin ilk
mescidi olan Kuba mescidini
yaptırdı.Paygamberimiz Medine’de
büyük Bir sevinç ve sevgi gösterisiyle
karşılandı, Ebu Eyyub el Ensari’nin
evinde yedi ay misafir oldu. Bu süre
zarfında bir mescit ve etrafında
kendisinin oturması için odalar
yaptırdı. Bu mescidin adı ‘Mescid -i
Nebevî’ dir.
Mekke’den Medine’ye göç edenlere
Muhacir (göç edenler), Medine’de
onları karşılayan ve onlara yardım
eden Müslümanlara da Ensar (yardım
edenler) denir. Peygamberimiz
muhacirlerden her birini ensardan
biriyle kardeş ilan etti. Ensardan
Müslümanlar sahip oldukları her şeyi
muhacir kardeşleriyle paylaştılar.
Bütün dünyaya örnek olan bu olay
İslam kardeşliğinin en güzel eseridir.
ASHAB-I SUFFA
Mescidi Nebevi’nin yan tarafında üstü
kapalı olarak yapılan yere suffa burada
barınanlara da ashab-ı suffa denir.
Burada evi olmayan fakir ve kimsesizler
kalır, günlerini ilim öğrenmekle
geçirirlerdi. Tüm Müslümanlar burada
toplanır peygamberimizin derslerini
dinlerdi. İslam’da ilk eğitim ve öğretim
kurumu Suffa okuludur.
MEDİNE SÖZLEŞMESİ
Medine’de Müslümanlardan başka
değişik inançlar mensup insanlar
yaşıyordu. Peygamberimiz
Medine’ye geldikten sonra burada
bulunan Yahudilerle bir anlaşma
imzaladı. Bu anlaşmaya Medine
Sözleşmesi denir. Bu sözleşmeye
göre herkes dinini serbestçe
yaşayacak, dışarıdan bir saldırı
olduğunda Medine’yi birlikte
savunacaklar, aralarında çıkan
anlaşmazlıklarda peygamberimizi
hakem kabul edeceklerdi. İki
taraftan biri üçüncü bir tarafla
savaşırsa diğer taraf yardımcı
olacaktı. Bu anlaşma
peygamberimizin toplumsal barış
ve kardeşliğe verdiği önemi
gösterir.
MÜŞRİKLERLE YAPILAN SAVAŞLAR
Müslümanlar Medine’ye yerleştikten
sonra Mekkeli müşrikler
düşmanlıklarından vazgeçmediler.
Müslümanlarla Müşrikler arasında Bedir,
Uhud ve Hendek savaşları yapıldı. Bu
savaşlarda müşrikler sayı ve silah
bakımından Müslümanlardan çok daha
üstün olmalarına rağmen istedikleri
sonuçları alamadılar.
Bedir savaşında Müslümanlara esir
düşen müşrikler hiçbir kötü muameleyle
karşılaşmadılar, bir kısmı fidye
karşılığında serbest bırakıldı.
Peygamberimiz fidye ödeyemeyenleri on
Müslüman a okuma yazma öğretmeleri
karşılığında serbest bıraktı.
Peygamberimizin bu davranışı İslam
dininin bilgiye, bilgi sahibi olmaya ne
kadar önem verdiğini gösterir.
19
HUDEYBİYE ANLAŞMASI
Hicret edeli 6 yıl olan Müslümanlar doğup
büyüdükleri Mekke’yi çok özlemişlerdi.
Kabe’yi ziyaret etmek istiyorlardı.
Peygamberimiz Kâbe’yi ziyaret etmek
için 1400 kişiyle birlikte Mekke’ye hareket
etti. Müşrikler bu haberi duyunca onları
Mekke’ye sokmamaya karar verdiler.
Bunun üzerine Müslümanlar Hudeybiye
denilen yerde durdular ve Hz Osman’ı
elçi olarak gönderdiler. Maksatlarının
savaş değil yalnızca Kâbe’yi ziyaret
olduğunu bildirdiler. Fakat müşrikler
Mekke’ye girmelerine izin vermediler,
bunu gelecek seneye bırakmalarını
istediler. Uzun görüşmelerden sonra
Müslümanlarla müşrikler arasında
Hudeybiye anlaşması imzalandı.
Anlaşmaya göre Müslümanlar o yıl
Kabe’yi ziyaret etmeden geri dönecekler ,
ertesi yıl üç gün süreyle ziyaret edecekler
bu ziyaret sırasında yanlarında silah
bulundurmayacaklar, Mekkelilerden biri
Müslümanlara sığınırsa buna izin
verilmeyecek, Medine’den biri
Mekkelilere sığınırsa kimse
karışmayacaktı. Ayrıca diğer Arap
kabileleri istedikleri tarafla anlaşmaya
katılma imkânına sahip olacaktı.
Müslümanlar bu anlaşma üzerine
Mekke’ye girmeden Medine’ye geri
döndüler. Bir yıl sonra ise üç gün süreyle
Kâbe’yi ziyaret ettiler. Bu anlaşma
Mekkeliler Müslümanları resmen
tanıdıkları ilk anlaşmadır.
MEKKENİN FETHİ
Peygamberimizin tüm barış
girişimlerine rağmen Mekkeliler
Hudeybiye anlaşmasını bozdular. Bunun
üzerine peygamberimiz 10.000 kişilik
bir orduyla Mekke üzerine yürüdü. Hz
Muhammed askerlerine kesinlikle kan
dökmemelerini, silahlı çatışmaya
girmemelerini söyledi. Mekkelilerin
Müslümanlara karşı koyacak güçleri
yoktu. Böylece Mekke 630 yılında kan
dökülmeden fethedildi. Peygamberimiz
Kabe’yi putlardan temizledi. Kendisine
ve Müslümanlara dayanılmaz eziyet ve
işkencelerde bulunan Mekkelileri
serbest bıraktı. Onun bu hoşgörüsü ve
affediciliği karşısında Mekkelilerin
çoğu Müslüman olduğunu açıkladı.
VEDA HACCI VE VEDA HUTBESİ
Mekke fethedildikten sonra İslam dini
hızla yayıldı. 632 yılında peygamberimiz
100.000 den fazla Müslümanla birlikte
hacca gitti. Hac esnasında yaklaşık
124.000 Müslümana meşhur hutbesini
okudu. Hz Muhammed (sav) nazil olan
bir ayetle vefatının yaklaştığını ve bir
daha hac edemeyeceğini anladığı için
burada Müslümanlara veda etti. Bu
nedenle peygamberimizin bu haccına
Veda Haccı, burada okuduğu hutbeye de
Veda hutbesi denir.
Veda hutbesinde peygamberimizin
üzerinde durduğu konulardan bazıları
şunlardır: İslam’dan önceki bütün cahiliye
gelenekleri ve batıl inançlar kaldırılmıştır,
Bütün insanlar eşittir, bir insan diğerinden
ancak güzel ahlakı ve Allah’a olan
saygısı ile üstün olabilir, emanetler
sahiplerine verilmelidir, faiz haramdır,
kan davaları kaldırılmıştır, erkekler
kadınların kadınlar da erkeklerin
haklarına riayet etmelidir, bütün
Müslümanlar kardeştir.
PEYGAMBERİMİZİN VEFATI
Peygamberimiz veda haccını
tamamladıktan sonra Medine’ye döndü
ve bir süre sonra hastalandı. Hastalığı
günden güne artıyordu. Ölümüne iki gün
kala arkadaşlarını yardımıyla mescide
gitti ve minbere çıkarak Müslümanlara
şöyle hitap etti: ‘ Ey Müslümanlar! Şayet
birinize karşı kötülük yapmışsam onun
karşılığını almaya hazırım, kimin bende
alacağı varsa işte malım, gelsin alsın.’
Hz Muhammed (sav) 8 Haziran 632
tarihinde 63 yaşında iken vefat etti.
Müslümanlar çok büyük üzüntü yaşadılar
ve Onun öldüğüne inanmak istemediler.
Hz Ebu Bekir onları yatıştırıcı sözler
söyleyerek teselli etti. Hz Muhammed
(sav) vefat ettiği yerde defnedildi.
Medine’de kabrinin bulunduğu yere
‘Ravza-i Mutahhara’ denir. Sevgili
Peygamberimizin 23 yıllık peygamberlik
hayatının 13 yılı Mekke’de 10 yılı ise
Medine’de geçmiştir. O insanlara
dünyada ve ahirette mutlu olmanın
yollarını göstermiştir, öğrettiği ahlak
ilkelerini önce kendisi yaşayarak en güzel
örnek olmuştur.
20
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ Hz. Ali ve ondan sonra gelen tüm
imamlar masum , günahsızdır. İmamlar hata
yapmaz ve günahsızdır .
 imamı tanıyıp ona inanmak imanın
şartıdır.
Veraset yoluyla gelen 12. İmam murtaza
SİYASİ
İTİKADİ
kaybolmuş , bir gün çıkacak ve dünyayı
FIKHİ
MEZHEPLER
MEZHEPLER
MEZHEPLER
adaletle yönetecek.
MATURİDİLİ
ŞİİLİK
 Şiaya göre gerçek İslam kuran
K
HANİFİLİK
ayetlerinin açık anlamlarının altında gizlidir.
HARİCİLİK
Bu gizli manaları ancak imamlar bilir.
EŞARİLİK
ŞAFİİLİK
Şiilik tarih boyunca İslam dünyasında devam
MUTEZİLE
etmşitir. Şuan iranın resmi mezhebidir.
MALİKİLİK
(KADERİYE)
CEBRİYE
HANBELİLİK
caferilik
İLK MÜSLÜMANLARIN İHTİLAF ETMESİNİN
SEBEPLERİ
1. Arap ırkçılığı.
2. Halifelik anlaşmazlığı.
3. Müslümanların eski din mensuplarına
komşuluğu ve bunlardan bir kısmının
islama girmesi.
4. Felsefenin tercüme edilmesi.
5. Allahın fiil ve sıfatlarının tartışılması
6. İnsanın seçme özgürlüğü ve kader
tartışması.
7. Eski dinlerden kalma hikayelerin
İslam dininden bilinmesi.
8. Kuranı kerimde anlamı gizli (
müteşabih ) ayetler ile ilgili farklı
yorumlar.
9. Ayetlerden alimlere göre farklı
hükümlerin çıkartılması.
SİYASİ MEZHEPLER
ŞİİLİK ( ŞİA) : (taraftar) Hz. Peygamberin
vefatından sonra halifeliğe Hz. Alinin
getirilmesi gerektiğini savunan , sonraki
halifelerin de Hz. Alinin soyundan olmasını
gerekli gören kişilere şia denir. Hz. Ali
taraftarlığı ile başlayan şia zamanla sistemli
bir siyasi mezhep haline gelmiştir.mezhebin
temelini hilafet ve imamet konuları
oluşturuyor.
Görüşleri :
HARİCİLİK : HZ.ALİye halifeliği döneminde
karşı çıkmış ve bazı konularda
tartışmışlardır.sıffin savaşında hz.ali bu
gurubu kovduğu için bunlara harici
(dışlanmış) denmiştir.
Bunlar samimi fakat islamı tam bilmeyen
köylü fanatik insanlardır.
Görüşleri:
 hariciler, büyük günahları işleyenleri ;
namaz , oruç , gibi farzları terk edenlerin
dinden çıktığını kabul etmişler.
Haricilik ; tarih boyunca zaman zaman etkisini
gösterse de , sistematik bir mezhep olarak
günümüzde varlığını sürdürmemektedir.
İTİKADİ MEZHEPLER
EŞARİLİK : Ebu hasan el Eşari tarafından 900
lü yıllarda bağdatta sistemleştirilmiştir.
Görüşleri :
 insanların fiilleri Allaah tarafından
yaratılır, insanlar tarafından
kazanılır.İnsan davranışlarının
sorumlusudur.
 İman; allahı bilmek ve kalben tasdik
etmektir.
 Büyük günah işleyenler dinden
çıkmaz. Günahkar Müslüman olur.
 ümmetin imam seçmesi vaciptir ve
seçimle yapılır.
 Eşarilere göre herhangi bir şeyin iyi
yada kötü olduğunu belirleyen akıl değil
vahiydir.
21
MATURİDİLİK : maturidi es semerkandi
tarafından 900 lü yıllarda maturidilik
ekolünü sistemleştirmiştir.
Görüşleri:
 İman dil ile ikrar kalp ile tasdiktir.
 İnsanın fiillerini yaratan allahtır. Kul
kendi iradesiyle davranışlarını kazanır.bu
sebeple insan kendi davranışlarının
sorumlusudur.
 Büyük günahları işleyen dinden
çıkmaz.
 Bir şeyin iyi ya da kötü olduğu akıl ile
bilinebilir.
MUTEZİLE : (kaderiye) Abbasiler
zamanında etkili olan mezhep , daha
sonra etkisini kaybetmiştir. Günümüzde
sistemli bir mezhep değildir.
Görüşleri;
 Allahın zatı ve sıfatları birbirinden
ayrı düşünülemez.
 Büyük günah işleyenler ne mümindir
ne de kafir.
 İyiliği emredip kötülükten alıkoymak
her müslümana farzdır
 İnsan davranışlarında tamamen
özgürdür.
Kadericilerin fiillerde tamamrn özgür olma
düşünceleri birçoğunu sapkınlığa
götürmüştür.
CEBRİYE : Abbasiler zamanında etkili olan
bu mezhep , daha sonra etkisini
kaybetmiştir. Günümüzde sistemli bir
mezhep değildir.
Görüşleri ;
 Fiilin ( davranışın ) gerçekte kulla
ilişkisi yoktur. Kul davranışlarında isteme,
seçme ve güç sahibi değildir. İnsan Allah
tarafından yazılan fiilleri işlemeye
mecburdur.
Cebriyecilerin kulun iradesini tamamen
devre dışı
bırakmaları çoğunu sapkınlığa
götürmüştür.
( İslam alimleri itikadi (inanç) konularda
maturidi ve eş’ari düşünce ekolünü
benimsemişlerdir. Özellikle kaderle ilgili
konularda cebriye ve mutezile düşüncesini
tehlikeli görmüşlerdir. Çünkü mütezile kulun
fiillerinde tamamen özgür olduğunu , cebriye
ise kulun fillerinde tamamen iradesiz ve
özgür olmadığını belirtmiştir.)
FIKHİ ( AMELİ ) MEZHEPLER
HANEFİLİK : imam azam ebu HANİFE nin
görüşleri çerçevesinde ortaya çıkmış ameli
düşünce ekolüdür. İmam azam
kendisinden önceki nesillerin ortaya
koyduğu görüşleri , dinin ilkeleri ve
insanların ihtiyaçları doğrultusunda
yeniden değerlendirmiştir.
Hanefi mezhebinde dini bir konuda hüküm
verirken şu hususlara dikkat edilir; kuran ,
sünnet , icma (din alimlerinin görüşleri) ,
sahabenin söz ve uygulamaları , kıyas
(fıkhi bir hükmü bilinen ; başka bir
hâdiseye benzetmekle hüküm vermektir ),
örf ve adetler.
ŞAFİİLİK : Muhammed bin idris EŞŞAFİİnin
düşünceleri etrafında oluşmuştur.
İmam Şafii dini bir konuda hüküm verirken
sırasıyla kuranı kerime , sünnete ,
sahabelerin görüşlerine , ve kıyasa bakar.
MALİKİLİK: Malik bin enesin görüşleri
etrafında ortaya çıkmıştır.imam malik dini
bir konuda hüküm verirken nakle çok
önem veir. Medine halkının uygulamaları
ve kıyası dikkate alırdı.
HANBELİLİK : Ahmet bin hanbelin görüşleri
etrafında ortaya çıkmıştır. İmam hanbel
dini bir konuda hüküm verirken kuran ,
sünnet ve sahabe görüşlerini dikkate alır.
CAFERİLİK
Caferi sadık ın görüşleri çerçevesinde
oluşmuş bir mezheptir.Hz. alinin
torunlarından ve 12 imamdan biridir. Dini
bir konuda hüküm verirken kuran sünnet
ve akıl dikkate alınır. Caferiler öğle ile
ikindi , akşam ile yatsı namazını
birleştirerek kılarlar. Abdest alırken çıplak
ayak üzerine mesh ederler. Muta nikahını
normal görürler. Caferiler namaz kılarken
kerbela toprağından yapılmış mühür
denilen toprak üzerine secde yapıyorlar.
SONUÇ:
İslam dünyasında çıkan gerek siyasi-itikadi
gerek fıkhi mezhepler dinin temel
esaslarıyla ilgili değildir. Tüm mezhepler
imani esaslar ve islamın şartlarında değil
uygulamadaki farklılıklardır. Bu farklılıklar
ayrılık değil düşünce çeşitliliğinden ortaya
çıkmış
22
KISKA SÜRELER
FATİHA: Elhamdü lillâhi rabbil âlemîn.
Errahmânirrahîm. Mâliki yevmiddîn.
İyyâkena’büdü veiyyâkenesteîn. İhdinas
sirâtel müstakîm. Sirâtellezîne en’amte
aleyhim ğayril mağdûbi aleyhim veleddâllîn.
(Amîn)
FELAK: Kul eûzu birabbil felak. Min şerri
mâ halak. Vemin şerri ğâsikin izâ vekab.
Vemin şerrin neffâsâti fil ukad. Vemin şerri
hâsidin izâ hased.
NAS: Kul eûzu birabbin nâs. Melikin nâs.
İlâhin nâs. Min şerril vesvâsil hannâs. Ellezî
yüvesvisü fî südûrin nâs. Minel cinneti
vennâs.
DUALAR
SÜBHANEkellahümme ve bihamdik. Ve tebârekesmük.
ASR: Vel asri innel insâne lefî hüsr. İllallezîne
âmenû veamilüs sâlihâti vetevâsev bilhakki
vetevâsev bissabr.
Ve teâlâ ceddük (ve celle senâük) velâ ilâhe ğayrük.
ETTEHİYYÂTÜ lillâhi vessalavâtü
vettayyibâtü esselâmü aleyke eyyühen
FİL: Elem tere keyfe feale rabbüke biashâbil
fîl. Elem yec’al keydehüm fî tedlîl. Ve ersele
aleyhim tayran ebâbîl. Termîhim bihicâretin
min siccîl. Fece alehüm keasfin me’kûl.
nebiyyü verahmetüllâhi veberekâtüh.
KUREYŞ: Li îlâfi Kureyşin îlâfihim rihleteş şitâi
vessayf . Felya’büdû rabbe hâzel beytillezî
et’amehüm min cûin veâmenehüm min havf.
ALLAHÜMME SALLİ alâ Muhammedin veâlâ
Esselâmü aleynâ vealâ ibadillâhis sâlihîn.
Eşhedü enlâ ilâhe illalâh. Ve eşhedü enne
Muhammeden abdühû veresûlüh.
âli Muhammed. Kemâ salleyte âla İbrâhîme
vealâ âli İbrâhîme inneke hamîdün
mecîd.ALLAHÜMME BÂRİK alâ Muhammedin
MÂÛN: Era eytellezî yükezzibü biddîn.
Fezâlikellezî yedu’ul yetîm. Vela yehuddu alâ
teâmil miskîn. Feveylün lil musallîn.
Ellezînehüm an salâtihim sâhûn. Ellezînehüm
yürâûne veyemneûnel mâûn.
vealâ âli Muhammed. Kemâ bârekte alâ
ibrahîme vealâ âli İbrâhîme İnneke hamidün
Mecîd.
RABBENÂ âtinâ fiddünya haseneten vefil
âhireti haseneten vekinâ azâbennâr.
KEVSER: İnnâ a’teynâkel Kevser. Fesallî
lirabbike venhar. İnne şânieke hüvel ebter.
RABBENÂĞFİRLÎ veli vâlideyye velil
KÂFİRÛN: Kul yâ eyyühel kâfirûne lâ a’büdü
mâ ta’büdûn. Velâ entüm âbidûne mâ a’büd.
Velâ ene âbidün mâ abettüm. Velâ entüm
âbidûne mâ a’büd. Leküm dinüküm veliyedîn.
KUNUT:1Allâhümme innâ nesteînüke
venestağfirüke venestehdîke venü’minü
bike venetûbu ileyke venetevekkelü aleyke
venüsnî aleykel hayra küllehû neşkürüke
velâ nekfürük. Venahleu venetrükü men
yefcürük.2Allâhümme iyyâkena’büdü
veleke nüsallî venescüdü veileyke nes’â.
venahfidü nercû rahmeteke venehşâ
azâbeke inne azabeke bilküffâri mülhik.
NASR: İzâ câe nasrullahi velfeth. Vera
eytennâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ.
Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirhu İnnehû
kâne tevvâbâ.
TEBBET: Tebbet yedâ ebî Lehebin veteb. Mâ
ağnâ anhu mâluhû vemâ keseb. Seyeslâ
nâren zâteleheb. Vemre etuhu hammaletel
hatab. Fî cîdihâ hablün min mesed.
mü’minîne yevme yekûmül hisâb.
ÂYETEL KÜRSİ: Allâhu lâ ilâhe illâ hüvel
hayyül kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün velâ
nevm. Lehû mâ fissemâvâti vemâ fil ard.
Menzellezî yeşfeu indehu illâ bi iznih.
Ya’lemu mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm.
velâ yuhîtûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ
şâe Vesia kürsiyyuhüs semâvâti vel ard.
İHLAS: Kul huvallâhu ehad. Allâhus samed
Lem yelid velem yûled Velem yekün lehu
küfüven ehad.
Velâ yeûduhu hifzühumâ vehüvel aliyyül
azîm
23
MÜ'MİNUN SURESİ
1 - Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir,
2 - Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler,
3 - Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler,
4 - Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler,
5 - Ve onlar ki, iffetlerini korurlar,
6 - Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu hariç. (Bunlarla
ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir.
7 - Şu halde, kim bunun ötesine gitmeyi isterse, işte bunlar ,
haddi aşan kimselerdir.
8 - Yine onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler,
9 - Ve onlar ki, namazlarını muhafaza ederler,
10 - İşte asıl onlar varislerdir.
11 - Ki, Firdevs'e (cennete)varis olan bu kimseler orada ebedî
kalırlar.
12 - And olsun biz insanı, çamurdan, bir sülâleden (süzülüp
çıkarılmış çamurdan) yarattık.
13 - Sonra onu emin ve sağlam bir karargahta (rahimde) nutfe
(sperma) haline getirdik.
14 - Sonra nutfeyi bir alaka (embrio) yarattık, derken o alakayı bir
mudga (bir çiğnem et parçası halinde) yarattık, derken o mudgayı
bir takım kemik yarattık, derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra
onu diğer bir yaratık olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yaratanların
en güzeli olan Allah, pek yücedir.
15 - Sonra siz bunun ardından, muhakkak ki öleceksiniz.
16 - Sonra da siz, şüphesiz, kıyamet gününde tekrar
diriltileceksiniz.
24
Download