EFSANELERDE SOSYAL NORMLAR: YOZGAT EFSANELERİ ÖRNEĞİ Berna AYAZ1, P. Nurdan GÜMÜŞTEPE2 Bir toplumsal grubun kendisi için ilke edindiği ve grup üyelerinin eylemlerini yönlendiren davranış kurallarının tümü olarak açıklanan norm kavramı, ifade ettikleri toplum için vazgeçilmez bir önemi haizdir. Sosyal normlar yazılı değildir, ancak toplumun her bir üyesi tarafından bilinmektedir. Birey, yaşadığı toplumun sosyal normlarına aykırı davranış sergilenmesi durumunda ciddi yaptırımların uygulanacağı konusunda emindir. Sosyal normların amacı, bireyin toplum içerisindeki uyumsuz davranışları sergilemesini engellemektir. Bu bağlamda sözlü gelenek içerisinde toplumun sosyal normlarının toplumun bireylerine benimsetilmesi, öğretilmesi ve birlikte yaşanılan toplum içerisinde herhangi bir olumsuz davranışın çıkmaması noktasında efsanelerin önemi büyüktür. Bu bildiride sosyal normlar kavramı, Zekeriya Karadavut tarafından hazırlanmış olan “Yozgat Efsaneleri” başlıklı yüksek lisans tezinde yer alan efsanelerden hareketle Yozgat özelinde değerlendirilmeye çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: norm, sosyal norm, efsane, Yozgat. Abstract Socıal Norms In Legends: Example Of Legends Of Yozgat The concept of norm described as the whole of the behavioral rules that are accepted as principles by a social group, and that orient the actions of the group members has an irreplaceable importance for what it means to the society. Social norms are not in written, but known by each member of society. Indviduals are sure that serious sanctions will be applied if they exhibit behaviors contrary to the social norms of the community they live in. Aim of social norms is to prevent the individual from exhibiting inappropriate behaviours in society. In this context, legends are important in that they help make the social norms of a community adopted and learnt by the individuals in the society within the verbal tradition, and prevent any negative behaviors in society, where individuals live together. In this declaration, the concept of social norms will be in an effort evaluated as specific to Yozgat, with the starting point being the post graduate thesis titled “Legends of Yozgat” prepared by Zekeriya Karadavut. Key Words: norm, social norm, legend, Yozgat. 1. Sosyal Norm ve Efsane Kavramı Norm “kural olarak benimsenmiş, yerleşmiş ilke veya kanuna uygun durum (Türkçe Sözlük, 2005, 1480), “kural, kaide, kanun (Ülgen, 1969, 215), “belirli bir kurala uygun olan” (Hançerlioğlu, 1993, 274) anlamlarına gelmektedir. Belirli bir grupta veya toplumda standartlaşmış, yol gösterici ve idare edici davranış şekilleridir. Bireylerin davranışlarının başkaları tarafından nasıl değerlendirileceğinin rehberidir. Bireyin davranışlarının tasvip edilip edilemeyeceğini ortaya koymaktadır (Erkal, vd, 1997, 253). Aynı toplumun üyeleri arasında belirli olaylara karşılık, bireysel ya da birbirlerine vermiş oldukları tepkiler, sosyal norm adı verilen kavramları oluşturmuştur. Toplumsal yaşam içerisinde bireylerin birbirleriyle olan ilişkisinin belli kurallar çerçevesinde olması gerekmektedir. Modern toplumlarda bireylerin hakları anayasa çerçevesinde devlet tarafından korunmakla Yrd. Doç. Dr., Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, berna.ayaz@beun.edu.tr, bayaz10@gmail.com 2 Arş. Gör. Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, nurdangumustepe@gmail.com 1 410 birlikte yazılı olmayan kuralların da varlığı göz ardı edilemez. Sosyal normlar, sosyal alışkanlıklardan örf, adet, teamül, anane, gelenek, görenek, töre ve kanunlara kadar genişleyen bir tabloyu ele almaktadır (Örnek, 2014,171). Sosyal norm kavramı çerçevesinde üzerinde durulması gereken en önemli konu ise yaptırımdır. Devlet tarafından, anayasa çerçevesinde belirlenen suçlar ve cezaları ya da kişilere verilen haklar ve bunlara uyulmaması noktasındaki yaptırımlar bellidir. Dini olarak da inanılan dinin kuralları başlangıçta belirlenmiş ve bu noktada kişi bu kurallara uymak zorunda bırakılmıştır. Din tarafından belirlenen kurallara uyulmadığı takdirde yine yaptırımları belirlenmiştir. Bütün bunların dışında toplumun kendi içerisinde belirlemiş olduğu kuralları bulunmaktadır. Bu kurallar toplumun bireyleri tarafından uymakla yükümlü oldukları ve bir şekilde uymaya zorlandıkları davranış kalıplarının tümünü içine alan kurallardır ki, sosyal normlar içerisinde töre başlığı altında değerlendirmek daha uygun olacaktır. Töre kelimesi sözlüklerde “sosyal hayatı düzenleyen normlar toplamı, aile ve fert hayatında “yol”, “yordam”, “görenek”, “yaşam tarzı” olarak ifade edilmektedir (Erkal, vd, 1997, 289). Türkçe Sözlükte ise “Bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, âdet. Bir toplumdaki ahlaki davranış biçimleri, adap”; Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğünde “eğitim, görgü, mahkeme, geline verilen armağan, adet, ahlak, usul, gelenek”; Budunbilim Terimleri Sözlüğü’nde ise “Toplumuna göre, yasa ve aktöre yerine geçebilen, ama gerçekte yasa olmayan davranış kalıbı, Toplumun, iyi ya da kötü saydığı yolların, aldığı durumların ve yordamların tümü” şeklinde tanımlanmaktadır (http://www.tdk.gov.tr/index. php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.570273590c45d5.72987397). Divanü Lügati’t-Türk’te sosyal normları karşılamak üzere “törü” kelimesi “atalardan kalan ve yazılı olmayan kurallar” şeklinde açıklanmış ve kelimenin Arapça karşılığı “resm” olarak verilmiştir. Bununla birlikte “ögreyük” kelimesi de adet karşılığında kullanılmıştır. “Resm” kelimesi “usul, kural, düzenleme” anlamlarında kullanılmıştır. Kaşgarlı, eşanlamlı kabul ettiği “adet” ve “ögreyük” kelimelerini ise “önceki kuşaklardan aktarılan kalıplaşmış davranışlar” anlamında kullanmaktadır (Düzgün, 2007, 212). Ziya Gökalp, töre kelimesinin anlamının kanun kelimesindeki gibi sınırlı olmadığını belirtmekte yazılmış yasalardan başka yazılmamış uygulamaların da törenin içinde yer aldığını söylemektedir (Ziya Gökalp, 2014, 20). Öcal Oğuz, yazılı ve sözlü hukukun mukayesesini şu şekilde yapmaktadır: “Yazılı hukukta anayasa, toplumsal mutabakatın en üst metni olarak yasa ve yönetmeliklerle düzenlenebilecek ayrıntılardan arındırılmış özlü ve daha güçlü bir toplumsal mutabakat metni olarak tanımlanabilir. Sözlü kültürdeki töre veya onun toplumsal işlevselliğini ve gerekliliğini vurgulayan yeni bir bakış açısıyla adlandıracak olursak kamuoyu da böyledir. Yani töre denilen üst uzlaşma fikri veya mantığı, gelenek ve görenek denilen ve görece daha az bağlayıcı alanlarda tanzim edilebilecek konu ve ayrıntıları içermez. Tıpkı yazılı hukukun anayasası gibi sözlü hukukun töresi, gelenek ve göreneklerden daha güçlü ve esasa yönelik toplumsal mutabakatlara işaret etmektedir.” (Oğuz, 2012, 105). Efsane kavramına bakıldığında ise Batı dillerine Latince legendus kökünden geldiği bilinmektedir. Efsanenin en iyi bilinen ve pek çok tarife de kaynaklık eden tanımını Grimm Kardeşler “ Gerçek veya hayali muayyen şahıs, hadise veya yer hakkında anlatılan bir hikâyedir” şeklinde yapmıştır. Efsane tanımlarından çok onun sahip olduğu vasıfları konumuz çerçevesinde önem arz etmektedir ki bu noktada en önemli özelliğinin inandırıcılık vasfı olduğu görülmektedir (Sakaoğlu, 2009, 19-20). Toplumun koyduğu yazılı olmayan kurallara uyulmadığı takdirde ne olacağının uygulaması sözlü gelenek içerisinde efsanelerde kendisini göstermektedir. Toplum, geçmişten getirdiği ilkeler çerçevesinde koymuş olduğu kuralları masal, efsane, halk hikâyesi, destan gibi anlatı türleri içerisinde toplumun bireylerine 411 uygulamalı olarak anlatır. Bu anlatıların içerisinde toplumun normlarına uymayan kahramanın başına gelenler, o toplumun yaptırımlarının göstergesidir. Bu bağlamda toplumun kuralları yani töresi inandırıcılık vasfını bünyesinde barındıran ve dinleyiciyi inandırmak için de anlatı içerisinde kanıtlar sunan anlatı türü olan efsanede kendisini göstermektedir. Toplumsal normlar, bireyi yaşadığı toplum içerisinde “ben” konumuna getirmekte ve kendisini başka toplumlardan ayırt etme yetisini de kazandırmaktadır. Sosyal normlara uymamak ya da aykırı davranmak ise toplum içerisinde bireyin ötekileştirilmesi sonucunu da beraberinde getirmektedir. Toplumların kolektif hafızalarını oluşturan anlatılar içerisinde bu kurallar sıkça bireylere hatırlatılmakta ve kurallara uyulmadığı takdirde törenin ya da sosyal normun nasıl bir ceza uygulayacağı da örnekleriyle birlikte verilmektedir. 2. Sosyal Normlar ve Yozgat Efsaneleri Yozgat efsaneleriyle ilgili kaynağımız, 1992 yılında Saim Sakaoğlu danışmanlığında Zekeriya Karadavut tarafından hazırlanmış bir yüksek lisans tezidir. Bu çalışmada Yozgat yöresinden 101 adet efsaneye yer verilmiş, bu efsaneler üzerinde tip ve motif esaslı değerlendirmeler yapılmıştır. Bu çalışmada, sosyal normların Yozgat yöresinden derlenen efsanelerdeki yansımaları tespit edilip yorumlanmaya çalışılacaktır. Zekeriya Karadavut’un derleyip incelediği Yozgat efsanelerinde anlatılan olayların ana fikirlerine bakıldığında; sevenlerin kavuşamaması (5), namusun korunması (2), anneye/büyüğe saygı (3), din büyüklerine saygı (Hz. Muhammed, Hz. Ali, veli, Hızır, Hz. Nuh ) (33), açgözlülüğün kötülüğü (1), Tanrı’ya verilen sözün tutulması (adak, yemin vs) (1), Tanrı misafirinin kabul edilmesinin gerekliliği (1), zalimliğin kötülüğü (5), dürüstlük/ iyi niyet (3), zinanın kötülüğü (1), sabır (1), kutsal yerlere saygı (4), evlat sevgisi (2), gurur/onurun önemi (1), kutsal kişilerin/şehitlerin duasının önemi (3), yardım isteyeni geri çevirmeme gerekliliği (2), tecrübeye/ustaya saygı duyulması (2) konularının işlendiği görülmektedir. Bu temalara baktığımızda hemen her dinin söylediği temel ve evrensel ilkelerin yer aldığı görülmektedir. Bu temalar, toplumun normları, yani töreleridir. Anlatı çerçevesinde bu törelerin ihlali çeşitli cezaları da beraberinde getirmiştir. Örneğin karısının isteği üzerine annesini öldürmeye götüren genç, tam baltayı kaldırdığı sırada baltayla birlikte taş olmuştur. Oğlan kayası denilen bu yerde elinde baltayla taşlaşmış oğlanın şekli bulunmaktadır. Efsane, görsel olarak da doğruluğunu somut olarak ispatlamaktadır. Ana-babaya saygı, hem dini hem de evrensel bir ilkedir. Türk toplum töresi içerisinde de annenin yeri ve önemi büyüktür. Efsane metninde anneye yapılan saygısızlık cezalandırılmıştır. Efsaneyi dinleyen kişi, töreyi ihlal ettiğinde başına geleceği çok net bir şekilde bilmektedir. Bir efsanede kızı sevip de alamayan biri gelin alayının yolunu keser. Alayda bulunan tüm erkekleri öldürür, yalnız kalan kız Allah’a yalvarır ve kendisini bir kuş yapmasını ister. Başkasına verilmiş ve baba evinden çıkarılmış olan kız artık evlenmiştir. Evli olan bir kadının da başkasıyla birlikte olması düşünülemez. Çaresizlik içindeki kadın kuş olmayı tercih etmiş ve yine de başkasına varmamıştır. Bu noktada namus kavramı ön plana çıkmaktadır. Başka bir anlatıda birkaç sene sürecek kıtlık için önlem almaya karar veren bir adam erzak depolamaya gider. Yolda karşısına çıkan veli ona gideceği yerdeki eskiciye verilmek üzere para verir. Adam parayı eskiciye götürür, eskici kabul etmeyerek başka bir fakire gönderir. Fakir de dul bir kadına gönderir. Dul kadın da öğleye kadar hazırlığı olduğunu daha mağdur birine vermesini söyler. Adam parayı kimseye veremeden geri döner. Veliye parayı veremediği anlatır. Veli de kadın bir günlük ihtiyacını düşünmüyor da sen üç beş seneyi nasıl düşünüyorsun der ve açgözlülüğü neticesinde onun taş olması yönünde beddua eder ve adam da taş olur. Bu efsanede de açgözlülüğün kötülüğü üzerine vurgu yapılmıştır. Tanrı’ya verilen sözün tutulması da bir başka önemli noktadır. Bir bey üç gün üst üste kötü rüya görür. 412 Allah’a bu rüyayı bir daha göstermemesi için dua eder. Bir daha bu rüyayı göstermezse de deve keseceğine dair söz verir. Aradan aylar geçer adam deveyi kurban etmez. Yine aynı rüyayı görmeye başlar. Yine kurban vaat eder. Bir süre yine rüyayı görmez. Kurbanı kesmeyince yine aynı rüyayı görmeye başlar. Üçüncü defa da kurbanı vaat eder ama yine kesmez. Bunun üzerine bey çobanıyla birlikte develer de yanlarıydayken yemek yiyecekleri sırada taş kesilirler. Tanrı’ya verilen sözler tutulmalı, adaklar yerine getirilmelidir. Yukarıda örnekleri verilen efsanelerden de anlaşılacağı gibi, efsane metni içerisinde oluşturulan kurgu da toplum için önemli olan değer yargılarının vurgulandığı bu değer yargılarının ihlali noktasında da cezasının da ilahi bir adalet tarafından verildiği görülmektedir. Sosyal normlara uymamak, Tanrı’nın hoşuna gitmemektedir. Bunun sonucunda verilen cezalar metin içerisinde somut örnekler olarak sunulmaktadır. Bu noktada efsaneler, William Bascom’un folklorun dört işlevi olarak belirtmiş olduğu eğitme, kültürün sürekliliğini sağlama ve toplumun ve kişilerin kabul ettiği davranış kalıplarına uygun davranmayı ve bu yolla toplumsal ve kişisel baskılardan kurtulmayı sağlayan kaçış işlevlerini yerine getirmektedir (Bascom, 2005, 125-146). Yozgat efsanelerinde öne çıkan temalar, aile ve din büyüklerine saygıyı, yani atalar kültüne olan bağlılığı göstermektedir. Tanrı’ya verilen sözün tutulması ona karşı olan sorumlulukların yerine getirilmesi gerekliliği ortaya konmaktadır. Kutsala olan saygıyla birlikte namus, onur, iyi niyet, dürüstlük gibi ahlaki kurallara da dikkat çekilmektedir. Yozgat efsanelerinde öne çıkan temalar, toplumun değer yargılarını ve normlarını ortaya koyması bakımından önemlidir. Yozgat merkezinde yapılan bu değerlendirme Türk dünyası geneline yönelik bir çalışmada çok daha fazla veri sunacak ve Türk töresinin bir bütün olarak gözler önüne serilmesine katkıda bulunacaktır. 3. Kaynakça Bascom, William. (2005). Folklorun Dört İşlevi, (Çev. Ferya Çalış). Halkbilimde Kuramlar ve Yaklaşımlar 2 (Edt: M. Öcal Oğuz, Selcan Gürçayır). Ankara: Geleneksel Yayıncılık. Düzgün, Dilaver. (2007). Düvanü Lügati’t-Türk’te Sosyal Normları Karşılayan Kavramlar, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, C. 14, S. 35, 201-215. Hançerlioğlu, Orhan, (1993). Felsefe Ansiklopedisi: Kavramlar ve Akımlar. İstanbul: Remzi Kitabevi. Karadavut, Zekeriya. (1992). Yozgat Efsaneleri (İnceleme-Metin). (Dan. Saim Sakaoğlu), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Oğuz, M. Öcal, (2012). Yazılı Hukuk ve Sözlü Hukuk Açısından Evlenme Pratikleri ve “Töre Cinayetleri”, Milli Folklor, 2012, Y. 24, S. 95, 103-113. Örnek, Sedat Veyis, (2014). Türk Halk Bilimi. Ankara: BilgeSu Yayıncılık. Türkçe Sözlük, (2005). (10. Basım). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Ülgen, Hilmi Ziya, (1969). Sosyoloji Sözlüğü. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları. Ziya Gökalp, (2014). Türk Töresi. (Haz. Halil İbrahim Şahin), İstanbul: Ötüken Yayınları. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK. GTS.570273590c45d5.72987397 (4.4.2016) 413