Ayrımcılıkla Mücadele

advertisement
Herkes için
İnsanca
Çalışma.
Göçmen Gençlere
Daha fazla ayrımcılık
Konferans Söylüyor
2
Herkese 13. Aylık
Unia lokanta işkolu
Konferansı istiyor
3
Genç İşsizlere Tavsiyeler
Unia genç işsizler için bir
Broşür yayınladı
4
Nr. 3 | April 2007 | türkisch
Erscheint als Beilage zur Zeitung «work» | Redaktion T +41 31 350 21 11, F +41 31 350 22 11 | redaktion@unia.ch | www.unia.ch
Sendikaların göçmen komisyonları
1 Mayıs 2007’de SGB’nin Çağrısı
Ayrımcılıkla Mücadele
Saygı!
Vahşileşme Yerine
Adil Çalışma!
İş insanın yaşamını düzenler. İş refahın temelidir. Bu
nedenle iş daha fazla saygıyı hak eder.
Sendikalar 1 Mayıs 2007’de «herkes için insanca çalışma»yı talep
ediyor. Sendikalar tüm dünyada ve
İsviçre’de saygı talep ediyor:
Herkese iş, daha iyi iş koşulları, adil
ücret ve sosyal güvenlik.
«Herkese iş» İsviçre’de de ekonominin yeniden ilk hedefi olmalıdır. Daha uzun iş zamanı talep etmek yerine, iş daha fazla kişi
arasında dağıtılmalıdır. Çalışanların kendilerine de saygılı olmalarını talep ediyoruz. Herkese iş talep ediyoruz.
Göçmen komisyonu üyeleri konferansta.
2006 Kasım ayında yapılan
İsviçre Sendikalar Birliği Kongresinde alınan kararlar arasında, çalışma hayatındadki
ayrımcılıkla sistematik olarak mücadele etmede bulunuyordu. Bunun nasıl yapılası
gerektiği konusunda bir konferansa katılan İsviçre Sendikalar Birliği’ne bağlı sendikaların göçmen komisyonları üyeleri, bu konuda ilk
adımları atmayı kararlaştırdılar.
Olten’de 17 Mart 2007 tarihinde
yapılan bu konferansa 60 göçmen
temsilcisi katıldi.
Ayni gün Lugano’da toplanan ırkçı
SVP partisinin kongersinde ise, ‘çok
kültürlü şiddet’ adı altında göçmenlere karşı yeni bir kampanya
Fibbi, göçmenlerin sadece çalışma
hayatında ayrımcılıkla karşılaşmadıklarını, daha bailangıçta, çalışma
hayatına girerlen ayrımcılıkla
yüzyüze geldiklerine dikkat çekti.
Buna karşı mücadele etmek için
Uluslaraarası Çalışma Kurumu
(ILO) tarafından önerilen bir
ayrımcılığa karşı yasa çıkarılması
için bugün İsviçre’de uygun bir ortam bulunmamakta.
Buna karşın işverenlerin bizzat kendilerinin bu ayrımcılığa tavır almasının bir çıkış yolu olabileceği gibi sorunlarda konfrens tarafından
dile getirild,, ancak bu tartışmaları
sonuçlandırmak mümkün olmadı.
Konfernsta konuşan 30 yıldır göçmen hareketi içinde yer alan Jean
Kunz gibi tanımış isimlerde ellerinde hazır reçetelerin bulunmadığını
dile getirdiler. Ancak J. Kunz’un be-
Konferanstan bir an.
başlatılıyordu. Öte yandan göçmen
temsilcileri kendi aralarında,
çalışma hayatında ki ayrımcılığa
karşı neler yapılaması gerektiğini
tartışmaya başlırorlardı. Bu elbette
bir tesadüf, SVP göçmenlere karşı
ayrımcılığı sistematize etmek için
harekete geçerken, sendikalarda genel olarak eyrımcılığa karşı bir kampanya başlatmayı kararlaştırıyorlar.
Ortak Konferansa konuşmacı olarak
davet edilen Neunburg Üniversitesi öğretim görevlilerinden Rosita
lirtiiği gibi, tek ççıkış yolu, göçmelerin bizzat kendilerinin bu mücadele içinde aktif olarak yer almaları
gerektği.
Ayrımcılığa karşı
Bu tartışmaların, bu güne kadar göçmenlerin verdikleri mücadeleyi ve
bu mücadele ile alınan hakları gölgelememesi gerektiğine dikkat
çeken J. Kunz, sezon işçiliği statüsünün kaldırılması, oturma izni
hakkına bağlı olmadan her çocuğun
okula gitme hakkının elde edilmesi
gibi başarıların unutulmaması gerektiğinide söyledi. Son olarak
ayrımcılığın sadece göçmenlere
karşı yapılmadığını, göçmenlerin
kendi
aralarında
ayrımcılık
olduğunada dikkat çekildi.
Konferansın ikinci bölümünde ise,
‘şans eşitliği ve ayrımcılığın ortadan
kaldırılması’ kampanyası konusunda gelen önerilerin tartışılmasına
geçildi. Bu konuda özellikle sendikaların ‘en büyük göçmen kurumları olduklarına’ dikkat çekilmesi gerektiği dile getirildi. Sendikaların göçmenleer yönelik
eğitim imkanlarının arttırılması ve
sendikaların üst düzey yöneticileri
arasında göçmenlerin daha fazşa
temsil edilmeside gelen önerler
arasında yer aldı.
SGB Sekreteri Daniel Lampart’ta
ayrımcılıkla mücadelenin okul öncesinden başlayarak mesleki eğitime
kadar genişletilmesi gerektiğini dile getirdi. Lampart sendikaların
yürütüğü asgari ücret kampanyalarında özellikle göçmenlere yönelik taleplerinin olması gerektğinede
dikkat çekti. SGB Göçmen Komisyonu başkanı V. Alleva ise, konfrens tarafından kabul edilen karar
doğrultusunda SGB nin bir kampanya başlatacağını belirterek, konferansa katılanlara bu kampanya ya
aktif olarak katılma çağrısında bulundu.
Karar
’21 Mart ırkçılıkla mücadele günü
dolayısıyla, Göçmen Komisyonları,
İsviçre Sendikalarından, her türlü
ırkçılık ve yabancı düşmanlığına
karşın etkin bir mücadeleye çağırır.
Sendikalar özellikle ücret, çalışma
hayatına katılma, mesleki eğitim
konularında ayrımcılıkla öncelikle
mücadele etmelidir.!
Unia sendikası tarafından
inşaat işkolunda yapılan
büyük bir araştırma, çalışanların en büyük sorunlarından
birininde sürekli stress altında çalışmak olduğunu ortaya
çıkardı.
1456 yapı işçisine doğrudan sorulan
bir soru katalogunun değerlendirilmesi ile ortaya çıkan bu gerçek
herkes tarafından bilnmekte, ancak
bu konuda yaygın bir susuş hala
etkşnlğini sürdğrmekte.
Yedi ayrı dilden hazırlanan soru katalogları Unia çalışanları tarafında
inşaatlara yapılan düzenli ziyaretlerle bizzat işçiler tarafından cevaplandırılması ile gerçekleşen bu
araştırma ayni zamanada bir işkolunda bu konuda yapılan en kapsamlı araştırma olma özelliğide
göstermekte. Çalışanlar verdikleri
cevapta işyerinde enbüyük sorun
olarak stressli çalışmanın yanısıra,
gürültü, duman ve hava şartlarını
gösterdiler.
Gerek çalışma koşullarının giderek
ağırlaşması gereksede sürekli olarak
yapılan inşaatların daha kısa sürede
bitirilmesinin şart olarak koşulmaya
başlanması yapı işçilerini sağlıklarının giderek bozulmasının bir nedeni. Zaten ağır olan bu işkolundaki
çalışma koşulları bu yeni gelişmelerle daha da zorlaşmakta.
Araştırmanın tanıtıldığı basın toplnatısına katılan uzmanlar sorunun
çözümü için sendika tarafından getirilen önerilerin ciddiye alınmamasının bu işkolu açısından önemli sonuçlara neden olacağını özel-
likle belirttiler. Unia sendikası yapı
işkolu sorumlusu H. Scheiddegger
ise Unia sendikası olarak bu konuda talepleri tesbit ettiklerini belriterek, bunların toplu iş sözleşmeleri
çerçevesinde hayata geçirmek isteriklerini söyledi. Unia sendikasının
bu konuya ilişkin talepleri ise şi
şekilde açıklandı,
I Baskılara son: Akort çalışma, taşaronlaştırma, temporer çalışmaya
son verilmesi veya en az düyeze
indirilmesi ile çalışanları sağlıklarına zarar veren önlemlerin etkin
bir şekilde hayata geçirilmesinin
sağlanması
I İnşaat işi bir firmaya verilirken,
çalışanların sağlık koşullarının garanti altına alınması şartının getirilmesi,
I Çalışanların sağlıklı olarak işlerini yapabilmeleri içim gerekli önlemlerin toplu iş sözleşmesi kapsamına alınması
I Özellikle iş kazalarının önlenmesi için işyerlerinde alınması gereken önlemlerin ciddiye alınması ve yaygınlaştırılması
I Çalışanları bu konularda en
azından söz haklarının tanınması
I Bu önlemleri almayan işyerlerinin
cezalandırılması
Unia sendikası yapı işkolu sorumlusu H. Scheiddegger ayrıca bunların gerçekleşmesi için gerekli
yatırımların işverenler tarafından
bir zarar olarak görülmemesi, tam
tersine bu önlemlerin iş üretkenlğini arttıracağınada dikkat çekti. Bu
araştırma ile ilgili ayrıntılı bilgileri
bir sonraki Horizont’de sizlere aktaracağız.
horizonte
Kɩsa kɩsa
Ems Chemie
Unia sendikası Ems Chemie işyeri
önünde yaptığı bir eylemle işyerinin
çalışma süresini arttırmasını ve ücret
poltikasını protesto etti. İki yıl önce
haftalık çalışma süresini 42 saatten
43 saate çıkaran işyeri yönetimi benzer şekilde işyerinde ki ücret artışını
tamamen keyfi bir yöntemle yapmakta. 2005 yılında karlarını rekor bir
düzeye yükselten Ems Chemi geçen
yılda karlarında ki artışı sürdürdü.
Bunun sonucu olarak işyerinin sahibi olduğu Blocher ailesinin kasalarını
milyonlar girereken, çalışanlar işyerinde daha çok çalışmak zorunda
kaldılar. İsviçre hükümetinin Adalet
bakanı olan C. Blocher’ın sahip olduğu bu işyerinın yönetimi Adalet
Bakanı’nın kızı tarafından yapılmakta.
İşyeri önünde çalışanlara birer şekerleme dağıtan Unia sendikası, bununla hem işyerindeki dayanılmaz
çalışma koşulların dikkat çekmek
isterken bir yandan da çalışanlara
hayatı biraz tatlılandırmayı amaçladıkları açıkladı. Bilindiği gibi işyerinde çalışanların sendika üyesi olmasına karşın işyeri yönetimi sendikalarla bir toplu iş sözleşmesi yapmaya kabul etmemekte, çalışma
koşullarını tek taraflı olarak belirlemektedir. Ayni zamanda Adalet
bakanı ve tescilli yabancı düşmanı
olan bir bir kişinin bu davranışları ibret
verici olsa gerek. Ems Chemie sahibinin tutumu, yabancı düşmanlığı ile
işçi düşmanlığının ikiz kardeler olduklarınında somut bir göstergesi.
Swiss Life
Emeklilerin cepinde para çalma alma
olarakta kabul edilebilecek yöntemlerle karların geçen yılda önemli oranda arttıran sigorta şirketi Swiss Life’ın
bu poltikası Unia sendikası tarafından
yapılan bir eylemler protesto edildi.
2006 yılı karını geçen yıla oranla %9
arttırarak 954 Milyon Franka yükselten Swiss Life yötecilerin aldıkları
ücretlerde 1.85 Milyon Franka yükseldi. Başka bir deyişle emeklinin cepinden aşırılan paralar doğrudan
doğruya şirket yöneticilerin kasalarına akmakta.
Swiss Life sigorta şirketi geçtiğimiz
yıllarda da benzer yöntemlere emeklilerin hakların kısmak için yeni yöntemler geliştirirken, emekli sigortası
primlerine verilmesi gereken faizlerin
düşürülemsi için çaba sarfedenlerin
başında yer almıştı. Bunun sonucu
olarak İsviçre hükümeri geçtiğimiz
yıllarda özellikle bu primlere verilmesi gereken faizleri düşürme kararı
almış, böylece emekli aylıklarının
düşürülmeye başlanmıştı.
Unia sendikası, büyük sigorta şirketlerinin hükümetle anlaşarak bu tür
manevralarla emeklilerin haklarının
aşırılmak istenmesine tepkini göstererek geçtğimiz dönemde de çeştili girişimlerde bulunmuştu.
2
Nr. 3 | April 2007 | türkisch
Göçmen Gençlere Ayrımcılık
Resmi kurumlar tarafından
yapılan yeni bir araştırma
göçmen gençlerin özeelikle
küçük ve orta büyüklükteki
işletmelerde daha fazla ayrımcılığa uğradığını ortaya
çıkardı. Meslek eğitimi ve
çıraklık eğitimi için küçük ve
orta büyüklükte ki işletmelerin çeşitli nedenlerle göçmen gençlere bu imkanı
tanımadıkları araştırma tarafından bşr kez daha doğrulandı.
Freıburg Universitesi tarafından
yapılan bu araştırma, kücük ve orta
büyüklükteki işletmelerin çıraklık
eğitimi için müracat edenler arasından nasıl bir tercih yapıldığının ülk
bakışta anlaşılamıyacak kadar karmaşık yapıya sahip olduğunu göstermekte. Bu çerçevede göçmen
gençlere şans tanınmasının altında
yatan, ancak açıklanması zor görünen gerekçe ise, göçmenlerin bu
işyerlerin uyum sağlamasının zor
olacağı düşüncesi. Bu işletmelerde
en çok ayrımcılığa maruz kalanların balkan ülkeleri ve Türkiye
kökenli gençler olması ise uyumdan
çok önyargıların bu kararlarda etkin
olduğunu göstermekte. Red gerekçesinin çoğu kez dil veya eğitim
Göçmen gençlerin şansını önyargılar engelliyor.
yetersizliği
olması
elbette
düşündürücü. Çünkü yapılan
araştırmalar, ayni düzeyde okul
başarısı olan göçmen gençlere şans
verilmediğini de göstermekte. Bu
nedenle işyerlerinin bu cevapları
gerçekleri yansıtmak çok uzak. Göçmen gençlere şans tanımama,
gerçekçi nedenlerden çok, duygusal
bir tabana dayanmakta. Toplum
içinde yaygın olan ‘göçmen gençlerin şiddete daha ok eyilimli’ olduğu
önyargısı sonucu, bu işyerleri göçmen gençleri, beraberlerinde sorunları getireceği düşüncesi ile işye-
rine sokmama tercihine götürmekte. Ancak yapılan bu araştırma benzer eğilimin genç erkekelere yönelik
olduğunada dikkat çekmekte, bundan hareketle pek çok işyeri çıraklık
eğitimi için genç kadınları tercih etmeye başlamış! Genc kadınlara yeni bir şans getiren bu durum, göçmenler için tam tersi bir durum yaratmakta.
Erkek/Kadın Mesleği
Bu durumda genç erkeklerinde giderek geleneksel kadın meslekleklerine yönelmesi söz konusu olma-
makta, örneğin bir doktor muayenesinde erkek sekreterler karşılaşmak diye bir şey söz konusu olmamakta.
Unia sendikası ise daha önce defalarca genç göçmenlere yönelik
ayrımcılığa dikkat çekmiş ve bu
alanda somut adımlar atılmasını
önermişti. Gene bu çerçevede sendika pek çok işyeri aleyhine
ayrımcılık yapıldığı konusunda dava açmış vu bunları başarı ile sonuçlandırmıştı.
Hilmi Gashi
Reformvorschlag für Krankenkasse abgelehnt
Hastalık Sigortası Sorunlu!
Geçen ay, sendikalar ve ilerici kuruluşlar tarafından lanse edilen yasa tasarısının
halkoyu ile reddedilmesinin
ardından, İsviçre’de hastalık
sigortası konusunda yeniden
reform tartışmaları başladı.
Oylamaya katılanların çoğunluğunun, hastalık sigortası konusunda
oldukça rahatsız olduklarını, ancak
bu konuda getirlen çözüm önerilerinede şüpheyle yaklaştıklarını gö-
steriyor. Red edilen yasa teklifi bu
tartışmaları bir kere daha gündeme
getirdi. Hastalık sigortası primlerinin yüksekliği ve hasatlık sigortalarının kendi aralarında ki anlamsız
rekabeti. Red edilen yasa teklifine
karşı çıkanların bu durum karşısında, oylama öncesi halka verdikeleri sözleri tutmaları gerekmekte.
Her şeyden önce hastalık sigortası
primlerini ödemekte güçlük çeken
dar gelirli ailelere verilen yardımların arttırılması ilk elden ele alınması
gereken bir sorun. Önümüzdeki dönemde bu durumda olan ailelerin
daha fazla güö durumda kalması önlenmesi gerekli. Bunun yanısıra hasatlık sigortaları arasında ki riziko
dağılımı daha izi düzenlenmeli, hastalık sigortaları arasında ki anlamsız rekabet sona erdirilmelidir.
Hemen hemen ayni görevleri yerin
getiren sayıları 87 olan hasatlık sigortalarında ki bürokrasiye son verilmelidir. Hastalık sigortasının hizmetlerinde kısıntıya gidilmeksizin
masrafların artmasının önğne geçilmelidir. Yasa teklifini halkoylamasına sunan İsviçre Sendikalar Birliği, çalışanların sağlıkları açısından
son derece önem taşıyen bu konudaki çalışmalarını sürdürmekte kararlıdır. Yasa teklifini red edilmesinden sonra bir açıklama yapan sendikalar birliği, İsviçre’de çalışanların sağlık sorunlarının halledilmesi için başka girişimlerde bulunma kararında olduğunu açıkladı. Bu
konuda hazırlanan yeni bir program önümüzdeki günlerde kamuoyuna duyurulacak.
Kar Patlaması
Ücret Artışları Kar Artışlarının Çok Gerisinde
Kağıtsızlar
2006 yılı karlarının açıklanması ile geçen yılın İsviçre’nın büyük firmaları için
çok karlı bir yıl olarak gerçekleştiği ortaya çıktı. Benzer
şekilde geçen yıl ücretlerinde arttığı ancak kar artışları
yanında ücret artışlarının çok
düşük düzeyde kaldığı anlaşıldı.
Yeni Göçmen Yasası’nın kabul edilmesinin ardından bu yasanın 2007
yılı sonunda yürülüğe gireceği
açıklandı. Bilindiği gibi bu yasa İsviçre’de oturma izni olmayan göçmenlerin durumuna bir çözüm getirmek yerine onların durumlarını daha kötüleştirecek. Unia sendikasının kağıtsızla için daha önce çeşitli dillerde
hazırladığı broşür bu anlamda yeniden önem kazandı. Bazı dillerde ki baskıları tamamen biten bu broşür bu
nedenle Unia sendikası tarafından yeniden basıldı. Unia sendikası bürolarından bu broşürü ücretsiz olarak temin edebilirsiniz.
İsviçre’nin 100 büyük firması ile ilgili olarak yapılan bir araştırma,
geçen yıl içinde bu firmaların kar
artışlarının %30 civarında yükseldiğini gösteriyor. İsviçre Frankı’nın
değerinin uluslarası piyasada düşük
kalması ile daha elverişli ihracaat
şanşı bulan endüstriyel firmaların
yanısıra borsanın yükselişida bankaların karlarının önemli oranda
arttığını göstermekte.Buna ek olarak gerek ilaç gereksede saat endüstrisi ihracatlarını belirgin bir miktarda arttırma imkanı bulmaları sonucu açıklanan karların önemli
oranda artmasının asıl nedenleri
olarak gösterilmekte. Borsa’da
kayıtlı 120 firmanın açıklanan karları ise geçen yıla oranla %28 artarak toplan 93 Milyar Frank’a yükseldi. Gene rekor düzeyde ki kar
artışının sağlandığı 2000 yılı karları
ile karşılaştırıldığında ise, bu firmaların son 6 yıl içinde karlarını %80
oranında arttırmış. Sadece en büyük
5 Firmanın UBS, Credit Suisse, Roche, Nestlé ve Novartis toplam karları ise 50 Milyar doların üstünde.
Başka bir deyişle bu 5 büyük firma
toplam karların yarısından çoğunu
elde etmiş. Ancak küçük ve orta
büyüklükteki firmaların durumlarıda oldukça iyi, söz konusu işyerlerin %80 ne yakını geçen yıl içinde karlarını arttırırken %12 geçen
yıldan daha az kar etmiş. Araştırma
kapsamında ki sadece 6 işyeri geçen
yıl içinde zarar göstermekte. İsviçre
firmaları için bu yıl yapılan öngörüler ise her ne jadar geçen yılın gerisinde olsa bile büyük firmaları gene
bu yılki karlarını ortalama %10
arttırmaları bekleniyor. İlaç ve kimya işkollarında en yüksek kar artışı
bekleniyor, bankaların karlarının
artışı ise ikinci sırada görülmelte.
Özeelikle büyük firmalarında ki kar
artışlarının İsviçre dışında elde ettikleri bu nedenle İsviçre’de ki ücret
artışlarının oldukça mütavazi sınırlarda kaldığıda yapılan araştırmada
ek bir not olarak belirtilmekte.
Iş imkanları artmıyor
Öte yandan resmi rakamlara göre
2006 yılında ki ekonomik büyüme
ise İsviçre’de %3.8 oranında gerçekleşirken ücretlerdeki artış ortalama
olarak %4.4 oranında olmuş. Ancak
bu ücret artışlarının özellikle yüksek
ücret kategorilerinde olanların çok
daha fazla oranda arttığı dikkate
alındığında düşük ücretlerdeki
artışın geçen yıl içinde enflasyona
yakın oranda yani yaklaşık %1.5 civarında arttığı tahmin edilmekte.
Bu nedenle sendikaların bu yıl için-
de de özellike düşük ücretlerin artması için bir kampanya başlatması
bir gereklilik olarak görülmekte.
Karlarda ki bu patlamaya karşın
işyerlerinin açtıkları yeni iş imkanları oldukça sınırlı sayıda, 2006
yılında 40.000 civarında yeni işçiye
iş imkanları yaratılmış, başka bir
deyişle iş imkanlarında ki geçen
yıldaki artış %1 e bile ulaşmamış.
horizonte
3
Nr. 3 | April 2007 | türkisch
Gastgewerbe
Çalışanlara Yeni
Haklar
Herkese 13.Aylık!
Bu yılın başında toplanan
Unia sendikası Otel Lokanta
İşkolu Konferansı, işkolunda
yeni bir sözleşme için öncelikleri şu şekilde kararlaştırdı.
Bu yıl işverenlerle yapılacak olan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde,
herkese 13. Aylık talebi mutlaka
hayata geçirilmeli
Benzer şekilde en az pahalılık
zammı kadar ücret artışı sağlanmalı
İşkolunda ekonomik durumunun
beklenenden daha iyi gerçekleştiğine dikkat çeken delegeler, çalışnaların bundan hak ettikleri payı almaları gerektiğine dikkat çektiler.
Otellerdeki geceleme miktarının
geçen yıl %6 oranında, lokantalarda ise cironun %3.5 oranında
artttığını belirten delegeler, gelecek
içinde bu olumlu gelişmenin devam
edeceğinin bildiklarini dile getirdiler. Özellikle bir yıl sonra yapılacak
olan Avrupa Futbal şampiyonasının
bu işkoluna olumlu yönde etki etmesi beklenmekte.
Konferensta söz alan bir delege,
‚2008 yılında işlerin söz konusu nedenle daha da artacak, bu nedenle
diğer işkollarında olduğu gibi her
çalışanın 13. aylık hakkı olması
gerekli’ dedi. Gerçektende satış ve
temizlik işkollarında 13. aylık
hakkının kazanılmasından sonra bu
işkolundada ayni haklar artık kabul
edilmeli.
13. aylık için kampanya
Gerçekten de son toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde 13. aylık hakkı
çalışanların çoğunluğu için bir hak
haline gelriken, bu işkolunda yeni
çalışmaya başlayanların tam 13.
aylık hakkı elde etmesi sözkonusu
değil. Bu işkolunda ücretlerin diğer
işkollarına göre en az %30 civarında
düşük olduğu dikkate alınırsa, bu
durumun ortadan kaldırılması için
ilk atılması gereken adımın, herkese 13. aylık hakkı olduğu hemen ortaya çıkmakta. Böylece ücret eşitsizliğinin giderilmesi konusunda
önemli bir adım atılmış olacak.
Unia sendiakası bu konuda
önümüzdeki günlerde bir kampanya başlatma kararı almış bulunuyor. Bu çerçevede bu yıl içinde
yapılacak görüşmelerde, ücret
zammı yanısıra 13. aylık konusunda da son adımın atılması söz konusu olacak.
5’den fazla işçi çalıştıran tüm işyerlerinde geçerli.
Tessiner Bauarbeiter
Bu yılın başında yürürlüğe giren ve üç yıl (2007-2008)
geçerliliği olan yeni Temizlik
İşkolu Toplu İş Sözleşmesi Almanca konuşulan tüm kantonlarda ki beşten fazla işçi
çalıştıran tüm temizlik firmaları için geçerlidir. Yalnızca bundan daha az işçi
çalıştıran işyerleri bu sözleşme kapsamı içinde değildirler.
Tessin’de Yapı İşçiler Eylemde
Tam gün çalışmayanlarda bu sözleşme kapsamı içindedir ve bu sözleşmedeki tüm haklar onlar içinde
geçerlidir.
Yeni olarak, hastanalerde ki temizlik işçileri içinde bu sözleşme gerçerlidir. Ayrıca bakım temizliği yapan
işçiler için 13. aylığın kademeli olarak yürürlüğe girmeside öngörülmektedir.
Gerek toplu iş sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilmesinin kontrolu, gerekse de bu işkolunda
çalışanların mesleki eğitimlerine
yardımcı olmak için, sözleşme kapsamında çalışan tüm işçilerden
%0.4 oranında bir mesleki kesinti
yapılmaktadır. Sendika üyesi işçilerin bu mesleki kesintiyi geri alma
hakları vardır.
Çalışanlar açısından bu yeni sözleşme yeni haklar, daha fazla sosyal
haklar getirmektedir ve gelecek konusunda mesleki eğitim konularında imkanlar sunmaktadır.
13. Aylık
Özel Temizlikçi ve Hastane temizlikçileri kategoriside olanlar tam bir
aylık olarak 13. Aylık hakkına sahiptirler. Bakım Temizlikçileri 2007
yılında dörtte bir, 2008 yılında
yarım, 2009 yılında dörtte üç miktarında 13. aylık hakkına sahiptirler.
2010 yılından itibaren ise tam bir
aylık olarak 13. Aylık hakkına sahip
olacaklardır. Daha önceki sözleşme
çerçevesinde yarım 13 Aylık alma
hakkı kazanan bekim temizlik işçileri 2007 yılında da bu haktan yararlanacaklardır.
Çalışma süresi
Haftalık çalışma süresi en fazla 42
saattir. Fazla mesailer en geç bir
sonrakı yılın 31 Mart tarihine kadar
hesaplanarak tatil hakkı olarak kullanılmalıdır. Eğer bu şekilde kullanılma mümkün değilse %25 zamlı
olarak ödenir.
İşe Gitme Zamanı
Normal çalışma yerinden, başka bir
çalışma yerine gidilmesi durumunda, bu işe gitme zamanı çalışma zamanı olarak kabul edilir ve ücreti
ödenir. Normal çalışma yerine gitme süresi ise çalışna zamanı olarak
kabul edilmez ve ücreti ödenmez.
Başka bir yerde çalışma durumunda
ise, işe gitme süresi ve yol masrafları,
normal toplanma yerlerinden, böyle bir yerin olmaması halinde ise
işyerinin bulunduğu yerden itibaren hesaplanarak ödenir.
Öğle Yemeği
Günlük normal çalışma süresinin
en az 6 saat olması ve öğle
yemeğinin normal çalışılan yerin
dışında yenme durumunda ise
günlük olarak 14 Fr. (2007) 15Fr.
(2008) 16 Fr. (2009) öğle yemeği
ücreti ek olarak ödenir.
Sözleşme kapsamında kazanılan haklar şu şekildedir
Asgari Ücretler
Frank olarak saat ücreti
Bakım temizlikçileri I
Bakım temizlikçileri II
Bakım temizlikçileri III
Özel Temizlikçi I
Özel Temizlikçi II
Özel Temizlikçi III
Hastane temizlikçileri I
Hastane temizlikçileri II
Hastane temizlikçileri III
2007
16.60
16.80
17.10
18.70
21.20
25.30
16.70
17.10
17.50
2008
16.65
16.85
17.15
18.90
21.40
25.60
16.90
17.30
17.70
2009
16.70
16.90
17.20
19.10
21.60
26.00
17.10
17.50
17.90
Geçen yıl inşaat işkolunda
ücret artışı konusunda sendikalarla işverenlere arasında bir anlaşma sağlanamaması sonucu Unia sendikası
eylemlerini sürdürmekte.
Mart ayı sonunda Tessin kantonunda yapılan çeşitli eylemlere katılan 2000 yapı
işçisi bir günlük işi bırakma
eylemi gerçekleştirdi.
Sendika tarafında talep edilen 100
Frank lik ücret artışı işveren sendikası tarafından kabul edilmeyerek, yıl sonunda keyfi ücret
artışlarının yapılmasına karşı Unia
sendikası proteto eylemlerine Tesin’de yapılan kitlesel iş bırakma eylemleri ile devam etti.
Yapı işverenleri bu yılın başında
ücret artışı olarak aylıkların 50
Frank civarında arttırılması tavsiyesine uyan pek çok işyeri ücretleri bu
miktarda arttırmayı kararlaştırmıştı.
Ancak gerek pahalılık oranı gereksede hastalık sigortası gibi giderlerdeki artış çalışanlar açısından bu
artışı yetersiz bırakmakta. Bunun sonucu Tessin kantonunda pek çok iş
yerinde iş bırakma eylemlerine
katılım yüksek oranda olurken Bodio, Faido ve Sedrun daki NEAT
işyerlerinde 100 Frlık ücret artışı verildiğinden iş bırakmak eylemleri
yapılmadı.
İş bırakma eylemelri sonunda, yapı
işçileri sözleşmeye taraf olan Unia
ve OSCT sendikalarına, ücret artşı
için verilen mücadelenin sürdürülemsi ve bu yıl bailayacak olan toplu iş sözleşmelerinde, işverenlerin
çalışanların haklarını kısma planlarına geçit vermemeleri taleplerini
verme kararı aldıklarını açıkladılar.
Bu eylemlere ayni zamanda yeni toplu iş sözleşmesi ile mücale
başlatılmış olmakta.
Çıraklık Eğitimine Çözümler
İsviçre Gençlik işsizliği ile
mücadele komitesi (SKJA)
ve gençlik kurumlarının çatı
kurumu (SAJA) ile birlikte
düzenlediği çıraklık yeri bulma konusunda ki konferans
24 Mart 2007 tarihinde Bern’de yapıldı.
Gelecek şimdi, herkese meslek eğitimi sloganı altında yapılan konferansta, gençlik içinde yaygınlaşan
işsizliğe karşı gençlerin bşzzat kendileri tarafından hazırlanan projeler
görüşüldü. Komite başkanı ve Unia
sendikası gençlıks sorumlusu Jean
Christophe Schwaab, konferansta
yaptığı tanıtma konuşmasında, getirilen öneri ve projelerin başta sendikalar olmak üzere tüm kurumlar
tarafından dikkate alınması gerektiğine vurgu yaptı.
Proje Yarışması
Konferansa sunulan projeleri değerlendiren bir Juri ise hangi projelerin
ödül
alacağını
kararlaştırdı.
Schaffhausen’den bir grup gencin
BOA-Motivationssemester
adı
altında sunduğu proje büyük ödüle
layık görüldü. Bu proje ile kurulacak
bir ‘çıraklık evi’ aracılığı ile çeşitli
çıraklık
eğitim
imkanları
yaratılması öngörülmekte. Juri
başkanı ve SGB eğitim sorumlusu
Peter Siegrist, proje ilgli olarak ‘böylece bizzat gençlerin kendileri
çıraklık eğitimi yeri yaratılması için
aktif hale gelmektedirler’ dedi.
Yarışmada diğer bir ödülü ise Zwingen’den 7. Sınıfı öğrencilerinin
hazırladığı, daha üst sınıflarda ki
öğrencilerin, çıraklık eğitim yapmaya hazırlananlara yardımcı olmasını öngören proje oldu.
Yarışmaya katılan tüm projeler, bu
konuda girişimler yapmak durumunda olan resmi kurumlara iletilmesi kararı alan Konferans’ta bu tür
girişimin sürdürülmesi gerektiğinede dikkat çekildi.
Konferans’ta bir konuşma yapan SP
li milletvekili, ayni zamnada Juri
üyesi olan Géraldine Savary ise
‘artık politikacılar, gençlerin bu sorunun çözümü için kararalı olduklarını görmeleri’ gerektiğini söyledi.
SAJV başkanı Elena Obreschkow’ta
sorundan doğrudan etkilenenlerin
katılımı ile çıraklık eğtğmğne bir
çözüm bulunması için önemli bir
adım atıldığını söyledi. Ayni zamanda Juri üyesi olan Elena Obreschkow, sadece konudan etkilenenlerin çözüm için başarılı düşünceler
üreteceğinide anlaşılması gerek dedi.
SKJA bu girişimler sonunde pek çok
gencin çıraklık eğitimi bulma
şansına kavuşmasını beklediğini belirterek, resmi makamlarından getirilen önerileri ciddiye almalarıni
istedi. Eğitim’den sorumlu devlet
bakanı Luethard’a bir çağrıda bulunan Konferans, gençlik arasında hala yaygın olan işsizlik ve çıraklık
eğitimi konusunun öncelikle halledilmesini istedi. Bütün gençler ekonominin iyiye gittiği bu fırsattanda
yararlanması gerekli.
horizonte
Bir Soru Bir Cevap
Şu anda 45 yaşındayım ve 20 yıldan fazla
bir süredir inşaatlarda çalışmaktayım.
Sırtımda ki rahatsızlık nedeni ile bir yıldır
çalışamıyorum. Ev doktorumun tavsiyesi ile
Maluliyet Sigortasına başvurdum. Bu durumda maluliyet aylığı alma imkanım
varmıdır?
Sorunun bu şekilde doğrudan cevapladırılması zordur. Her şeyden önce Maluliyet
Sigortası sizin başvurunuzu inceler. Eğer tedavi imkanları sonuçlanmışsa ve yeniden
kendi işinizde veya sağlığınıza uygun bir işte
çalışma imkanı söz konusu değilse, o zaman
maluliyet aylığı gündeme gelir. Maluliyet
aylığına hak kazanma içinse belli şartlar gereklidir. Öncelikle hastalık veya başka bir nedenle iş yapamamanın belli bir oranın üstünde olması ve bu durumun belli bir süre devam etmiş olması gerekir. Genel olarak bu
durumun devamlı olarak en az bir yıl sürmüş
olması ve iş görememe oranının %40 ın
üstünde olması gerekir. Başka bir deyişle
bekleme süresi 1 yıldır.
Belirtildiği gibi en az %40 oranında iş görememe durumunun sürekli hale gelmesi ise
maluliyet aylığı bağlanır, iş görememe durumunun oranına görede maluliyet aylığının
miktarı şi şekilde tesbit edilir,
I 70 % ten fazla ise tam aylık
I 60 % tan fazla ise dörtte üç aylık
I 50 % tan fazla ise yarım aylık
I 40 % tan fazla ise çeyrek aylık
İş görememe durumunun oranı ise, sağlık durumunun el verdiği olası çalışma imkanı ile,
tam sağlıklı olma durumunda elde edebileceğiniz geir durumu kıyaslanarak tesbit edilir. Başka bie deyişle iş görememe durumunun ortaya çıkmasından önce çalıştığınız zamanda elde ettiğiniz kazançla, mevcut durumda çalışma imkanı bulursanız elde edeceğiniz kazanç kıyaslanır. İlki ‚sağlıklı kazanç’
ikincisi ise maluliyet kazancı olarak adlandırılır. İkisini oranı ayni zamanda maluliyet
oranıdır. Buna şöyle bir örnek verilebir.
Tam sağlıklı olduğunuz dönemde yıllık kazancınızın 65.000 Fr. olduğunun tesbit edildiğnğ göz önüne alalım. Maluliyet sigortası
tarafından yapılan tesbitler sonucu, şu andaki durmunuzla (yani hastalık veye başka
bir nedenle çalışmanız sınırlanmış olması sonucu) inşaatta çalışmanız söz konusu
değilken, daha hafif başka bir işte
çalışmanızın mümkün olduğunu ortaya
çıkardı. Böyle bir iş bulup çalışmanız halinde yıllık gelirinizin 52.000 Fr. olduğunu
düşünelim. Bu durumda gelirinizde ki
13.000 Fr. lık düşme maluliyet oranıdır.
Başka bir deyişle 13.000 Fr. 65.000 Fr. ın
yaklaşık %20 si olacağından maluliyet
oranınızda bu kadardır ve yukarda belirtildiği
gibi bu oran %40 ın altında olduğu için maluliyet aylığına hakz kazanmanız söz konusu
olmayacaktır.
Maluliyet Sigortasının aldığı kararlara
itiraz etme mümkünmüdür? Mümkünse
nasıl yapılmalıdır?
Maluliyet sigortası sağlık durumunzla ilgili
gerekli araştırmaları yaptıktan sonra size bir
ön karari yazılı olarak bildirir. Bununla sizin
müracaatınızla ilgili olarak ne kararın alınacağı size bildirilmiş olur. Bunu takiben 30 gün
içinde sizin bu konuda ki düşüncelerinizi
yazılı veya sözlü olarak bildirmeniz gereklidir.
Bunu takiben size karar yazılı olarak bildirilir. Bu kararı kabul etmek istemiyorsanız 30
gün içinde sigorta mahkemesine itirazda bulunma hakkınız vardır. İtiraz davası ortalama
iki yıl sürebilir. Şu anda ücretsiz olan bu itiraz, kabul edilen yeni yasa ile 1 Temmuz
20007 den sonra ücretli hale gelecektir. İtiraz için ödenmesi gereken miktar ise, davanın kapsamına göre 200 ila 1000 Fr.
arasında değişecektir. Kanton Sigorta mahkmesinin aldığı kararada federal sigorta
mahkemesinde itiraz hakkı mevcuttur ve bu
itirazda yeni olarak ücretli hale gelecektir.
Kitapta iki önemli gözlem aktarılıyor. Birincisi, yukarıdaki dağlık yörelerden Basel’e gelen bir üniversite öğrencisi, birkaç ay sonra
içinde korku, heyecan, huzursuzluk duymaya
başlamış. Sonra zamanla kulağına sesler gelmeye başlamış. Zamanla hezeyanlar göstermeye başlamış. Ve giderek bilinci bulanıklaşmış ve artık iyiden iyiye kendisinden ümit
kesilir bir duruma gelmiş. Bu arada, sadece Basel kentinin güngörmüş yaşlıları olayın
farkına varmışlar. Teşhisi hekimlerden biraz
daha önce koyup, «bunu elden geldiğince
hızlı bir şekilde geldiği köye geri göndermek
lazım, yoksa kaybederiz» demişler. Delikanlı
hemen köyüne gönderilmiş ve gerçekten de
bir kaç hafta sonra tümüyle düzelmiş.
İkinci örnek bir genç kız. O da çevre köylerden Basel’e çalışmaya gelmiş. Benzer şikayetler, korkular, sıkıntılar, kulağına sesler gelmeler, hezeyanlar ve kusma, ishal gibi gözlemlenebilir belirtiler. Kız köyüne gönderilmiş
ve onun da şikayetleri son bulmuş. O günden
bu yana «Heimweh» ya da Fransızca «nostalgia» denilen olay «İsviçre hastalığı» olarak geçmeye başlamış. Bugün bile kimi literatürde
Tipps von der Gewerkschaft Unia für junge Arbeitslose
Genç İşsizlere
Tavsiyeler
Unia sendikası ‚Genç ve İşsiz? Haklarım neler’ adı ile genç işsizler için
yeni bir broşür yayınladı. Bu broşürde genç yaşta işsiz kalnaların ne gibi hakları olduğu ayrıntılı bir biçimde açıklanmakta.
Ekonomide ki olumu gelişmelere rağmen
genç işsizlerin sayısında hatırı bir düşme olmadığı açıklanan son rakamlarla ortaya
çıkmış bulunuyor. Ocak 2007 de genç işsizlerin sayısının hala 22.000 den fazla olduğu
açıklanan rakamlar arasında. Gene en az bu
kadar gencinde çıraklık eğitimi imkanı bulamadığıda biliniyor. Çıraklık eğitimini bitiren gençlerinde hemen iş bulma şansı oldukça düşük. Genç işsizlerin her gün
karşılaştıkları sorunları nasıl halledilebilecekleri
konusunda
Unia
sendikası
tarafından hazırlanan bu broşür ise, genç
işsizlere bu konuda önemli bir yardım sunmayı amaçlamakta. Genç bir işsiz olarak ne
gibi haklarım, sorumluluklarım var sorularına bu broşür gerekli cevapları vermekte.
Günlük hayatta karşılaşılan sorunları adım
adım ele alarak nasıl davranılması konusunda tavsiyelerde bulunan bu broşür, ayni
zamanda genç işsilere ne gibi imkanlardan
yaralanabşleceklerinide göstermekte. Esas
olarak işsizlik sigortası ve sosyal yardımlar
konularında yasal belirlemelerinin gençlere yönelik uygulmaları broşürün içeriğini
Ein Ratgeber
Jung und arbeitslos?
Meine Rechte.
belirlemekte. Okul sonrası veye askere gitme konularında nelere dikkat edilmesi
ayrıntılı bir biçimde anlatılmakta. ‚Genç ve
İşsiz? Haklarım neler’ brışüründe ayrıca ihitiyaç duyulan bütün adresler ve telefon numalarıda yer almakta.
Bu brışürü jugend@unia.ch adresine bir Mail gönderek istiyebilir veya
www.unia.ch/jugend adresinde
PDF olarak indirebirisiniz. Ayrıva
bütün sendika bürolarında ücretsiz
olarak alablirisiniz.
Değerli Okurlarımız, Dergimizin bir önceki sayısında pek çok hatanın olduğunu
görmüşsünüzdür. Tamamen teknik nedenlerden kaynaklanan bu hatalardan dolayı okuyucularımızdan özür dilemek istiyorz. Yabacı dillerdeki harflarin matbaada basımı sırasında ortaya çıkan bu tür hataların en aza indirilmesi için Yayın
kurulu olarak gerekli çabaları artırmak istediğimizide size duyurmak istiyoruz.
Bu konuda bizleri uyaran arkadaşlarımızada teşekkür ederiz.
Horizonte Yayın Kurulu
İsviçre Hastalığı
Basel göç sorunuyla ilgili ilginç bir
şehir. Altını gerçekten çizmek isterim,çünkü araştırabildiğim kadarıyla
edebiyatta göçmenlik sorununu
işleyen ilk hekimce yaklaşım,ciddiye
alınan ilk büyük çalışma, Johannus
Operius adlı Baselli bir hekim tarafından 1678’de yapılmış. Düşünün
1678’de «Nostalgia oder Heimweh»
adında bir kitap çıkmış. Göçle ilgili ilk
tıbbi çalışma.
4
Nr. 3 | April 2007 | türkisch
«İsviçre hastalığı» olarak geçebiliyor.
Konu hakkında çok malzeme var. Zaman bol
olsa da, sizlere çoğunu sadece tebessüm etmeniz için anlatabilsem. Denmiş ki, «dağ köylerindekiler hayvan pisliğine çok alıştıkları
için şehrin temiz havasında hastalanıyorlar.»
Ya da «çan sesine alıştıkları için bunlar çan sesi olmayan yerlerde hastalanıyorlar ya da tekrar bir yerde çan sesi duydukları zaman hastalanıyorlar.» Bu açıklama öyle yaygın bir hal
almış ki, Avusturya ve Fransız ordularında bu
tür belirtiler çok sık görülmeye başlandığında,
ordular hareket halindeyken hayvanlara çan
bağlanması yasaklanmış. Ola ki, bu işe meyilli, yurt özlemi içinde olan insanlar çan sesi
duydukları zaman hastalık başlar… Bu konuda yüzlerce spekülasyon var.
Kökten kopma sendromu
Bu konuda ikinci ünlü isim ise Fransız Doktor Larey. Larey, dünya tıp literatüründe bir
günde en optimal bir şekilde 250 bacak ya da
kol keserek insanları ölümden kurtarmasıyla
da ünlüdür. Sadece bununla kalmamış doktor
Larey; aynı zamanda Fransız ordularında
«yurtsama», yani yurdundan uzaklara giden
askerlerin gösterdikleri psişik bozuklulukları
da incelemiş. İnsan bugün bile bunları şaşırarak okuyor. O kaos içinde bunları nasıl tespit
etmiş, nasıl anlatmış?
Olayın böyle bir gelişmesi var. Hekimce daha
ciddi yaklaşımlar Birinci Dünya Savaşı’nda
oluyor. Birinci Dünya Savaşı’nda tesadüf üçü
de Müslüman kökenli Tatar, Avusturya askerlerine tutsak olmuşlar ve Viyana Askeri Hastanesi’ne yatırılmışlar. 1920 yıllarının
başında Alain adında Avusturyalı bir hekim
bunları birbirlerinden ayırıp da, Avusturya
askerlerinin yanına koyduğunda, yani kendi
dillerini konuşamadıkları duruma geçtiklerinden bir süre sonra üçünde birden ağır depresyon, korku, hezeyanla karışık bir tablo
gözlemlemeye başlamış.
Sendromun tarihi çok eski
Bundan beş ay sonra ise ünlü alman psikiyatrı Grepellin, ilk defa, «kökten kopma sendromu» diye bir olayı en anlaşılır, radikal bir
biçimde açıklayan tıbbi tebliğini sunuyor
dünyaya… 1920’den bu yana pek çok
araştırmacı, bizim gibi göçmenlik sürecine
katılan insanların gösterdikleri ruhsal bir
takım gerginlik olaylarını ya da rahatsızlıkları,
genellikle «kökten kopma sendromu» olarak
da değerlendirebiliyor.
Bu olayın nasıl geliştiği, bugün biraz daha
değişik açılardan değerlendiriliyor. Aslında
şöyle de bir şey saptamak mümkün:
Günümüzden 2600 yıl evvel bile, yani tarihin
ünlü babası denilen Herodod, yazılarında,
«kendi kentinden başka yerlere gidenlere
görülmeyen şeytanın eşlik ettiği söylenir»
diye not almış. Demek ki, kentini bırakıp da
başka bir yere giden insana bir tuhaflıklar
oluyor ki, «şeytan eşlik etti» diye düşünülüyor.
Ama bundan daha önce de, din kitaplarında
da, yani Adem ile Havva’nın ünlü elma macerasından sonra insanın cennetten kovulması da, özellikle Hıristiyan din kitaplarında
devamlı bir yurt hasreti olarak değerlendiriliyor ki, yabancı düşmanı hareketlerde kilise
hep böyle bir temelden yola çıkarak yabancıların yanında yer alıyor; eğer alırsa…
«Biz hepimiz anayurttan kovulmuşuz, biz hepimiz yeni bir yurt arayışı içindeyiz,
dolayısıyla da yabancı yoktur, hepimiz yabancıyız bir anlamda» diye. Böyle güzel, kökten hoş bir davranışları var.
Aşağı yukarı beş altı tane İsviçre kökenli yurt
hasreti sözcüğü var. İsviçre’de, özellikle bu Basel merkezli yörelerde yurtsamaya verilen
çeşitli adlar var. Sonradan bu kelimler Almanca «Heimweh» çatısı altında birleşmişler.
Bu dinsel kitaplardaki yurt arayışından sonra, edebiyat alanındaki en büyük özlem Homerus’un kitabındaki meşhur Odiseus’unkisi… Hatırlamak istiyorum, biliyorsunuz Odiseus yirmi sene kendi yurdunu arama, kendi
yurduna kavuşma çabası içinde kan ağlamış.
Tanrılar tarafından yurduna dönmesi önlenir,
ama Odiseus yılmadan, yirmi yıllık bir macerayla yurduna dönme çabası içindedir ve kulağına sürekli yurdundan sesler gelir.
Beilage zu den Gewerkschaftszeitungen work, area, Événement syndical | Herausgeber
Verlagsesellschaft work AG, Zürich, Chefredaktion: Marie-José Kuhn; Événement syndical
SA, Lausanne, Chefredaktion: Serge Baehler; Edizioni Sociali SA, Lugano, Chefredaktion:
Françoise Gehring Amato | Redaktionskommission M. Akyol, M. Pereira, M. Komaromi,
H. Gashi, M. Martín | Sprachverantwortlich Mehmet Akyol, Mehmet Özler | Koordination
Mira Komaromi | Layout Simone Rolli, Unia | Druck Solprint, Solothurn | Adresse Redaktion «Horizonte», Postfach, 8021 Zürich, mehmet.akyol@unia.ch
www.unia.ch
Download