PROF. DR. AL‹ ‹HSAN DOKUCU De¤erli ‹stanbul’da Sa¤l›k okurlar› Sa¤l›k hizmetleri ve buna ba¤l› endüstri, dünyan›n her yerinde oldu¤u gibi Türkiye’de de h›zla gelifliyor. Günümüz dünyas›nda bu geliflim “inovasyon” ad› alt›nda tan›mlan›yor. ‹novasyon tüm dünyada yeni ve faydal› fikirlerin yarat›lmas› ve uygulamaya geçirilmesi aç›s›ndan son derece önemli bir kavram. Bu tan›m, sa¤l›k hizmetlerinde kaliteyi iyilefltirici ve hasta güvenli¤ini sa¤lay›c› yöntem ve yeniliklerin oluflturulmas› aç›s›ndan büyük önem arzediyor. ‹novasyon kapsam›nda yürütülen her tür çal›flma ve bulufl ülke insan›m›z›n sa¤l›¤›na önemli ölçüde katk› sa¤l›yor. Bu geliflim ve de¤iflim sürecinden sa¤l›k profesyonellerimizin de oldukça faydaland›¤›n› görmek, tüm sa¤l›k camias› gibi bizleri de son derece mutlu ediyor. Yak›n tarihte hemflirelik hizmetlerini gelifltirmek amac›yla düzenlenen bir yar›flman›n ödül töreninde bulunma f›rsat› buldum. ”Hemflirelik hizmetlerinde inovasyon” bafll›kl› yar›flmada 8 projenin ödül almas›, bizler için ayr› bir gurur vesilesi oldu. Hemflirelik hizmetlerinde yenilik ve klinik hizmetlerinde pratikli¤i amaçlayan projelerin hepsi birbirinden baflar›l›yd›. Sektörümüzün vazgeçilmezleri hemflirelerimizin bu denli k›ymetli çal›flmalar yürütüyor olmas›, takdire flayan bir durum. Bu aç›dan yar›flmaya kat›lan tüm hemflirelerimizi can› gönülden tebrik ediyor, böylesi yarat›c› fikirlerinin tüm t›bbi branfllara yay›lmas›n› temenni ediyorum. 2012 y›l› tüm Türkiye’de oldu¤u gibi ‹stanbul’da da sa¤l›k alan›nda de¤iflim y›l› olarak bafllad›. Bu de¤iflim kapsam›nda yak›n zamanda aram›za yeni kat›lan çal›flma arkadafllar›m›z oldu. Bakanl›¤›m›z teflkilat yap›s›n›n de¤iflmesi ile birlikte kurulan Türkiye Halk Sa¤l›¤› Kurumu’nun ilimizdeki temsilcisi atand›. Koruyucu sa¤l›k hizmetleri, laboratuvar hizmetleri, aile hekimli¤i gibi temel sa¤l›k hizmetlerinden sorumlu olan kurumun ‹stanbul Müdürü Marmara Üniversitesi Halk Sa¤l›¤› Anabilim Dal› Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Tafldemir oldu. Tafldemir hocam›za yeni görevinde kolayl›klar ve baflar›lar diliyorum. Bu say›da dergimizde yine sa¤l›k alan›nda bir çok de¤iflik konu ve çal›flmay› sizlerle paylaflt›k. Kapak sayfam›zda beyin, böbrek ve kalp gibi hayati organlara zarar vererek felç ve ölüm riski do¤uran kronik bir hastal›¤›, hipertansiyonu iflledik. Toplumda yayg›n görülen hastal›klar aras›nda yer alan hipertansiyonun tan›, tedavi ve korunma yöntemlerine yönelik bilgileri sizlerle paylaflt›k. Bununla birlikte mesle¤ine dair her tür fedakârl›¤› ve özveriyi sunan, gece gündüz demeden ne olursa olsun hepimizin derdine çare olmak için u¤raflan sa¤l›k çal›flanlar›m›za yönelik fliddet olaylar›na yönelik çal›flmalar›m›za daha da a¤›rl›k verdik. “Hastalar niçin sa¤l›k çal›flan›n› hedef al›yor?” sorusunun cevab›n› bulmak için çeflitli haber çal›flmalar› yapt›k. Ayr›ca yay›lma gösteren ve ölümcül olabilen hastal›klar›n bafl›nda gelen kanserin tan› ve tedavisine yönelik son t›bbi yaklafl›mlar› sizlerle paylaflt›k. Bu ay kanser haftas› olmas› sebebiyle kansere yönelik haber çal›flmalar›m›za da önemli ölçüde a¤›rl›k verdik. Bu sebeple 2005 y›l›nda tiroit kanseri tedavisi gören oyuncu Arzum Onan’la konuya iliflkin bir sohbet gerçeklefltirdik. Ayn› zamanda bu ay ‹stanbul’da en zor organ nakli olarak bilinen akci¤er naklinde, 4 baflar›l› operasyon gerçeklefltirdik. Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi ile Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi'nde, son bir y›l içinde 4 akci¤er nakli gerçeklefltirerek büyük bir baflar›n›n alt›na imza att›k. Bu nakillerde eme¤i geçen tüm arkadafllar›m› huzurunuzda tekrar tebrik etmek istiyorum. Ellerine ve yüreklerine sa¤l›k. Bu ay her y›l oldu¤u gibi sa¤l›k çal›flanlar›m›z›n meslek günlerini de kutlad›k. Kutlamalar›m›z sadece bunlarla s›n›rl› kalmad›. Kuruldu¤u günden bu yana geçmifli, misyonu ve kurumsal kimli¤i ile tarihe tan›kl›k eden ‹stanbul’un 4 köklü hastanesinin, kurulufl y›ldönümlerini de¤iflik etkinlikle kutlama f›rsat› bulduk. ‹stanbul’un köklü sa¤l›k ç›narlar›na hep beraber “Nice y›llara” dedik. Her say›da oldu¤u gibi bu say›da da uzmanl›k dallar›n› tan›tan röportajlar›m›z› sürdürdük. Bu kapsamda vücudumuzun en gizemli ve en kusursuz organ›n›, beyni keflfetmek için çal›flan nöroloji uzmanlar›m›z›n çal›flmalar›na mercek tuttuk. Bununla birlikte de¤iflik hastal›klar hakk›nda haber çal›flmalar› yapmay› da sürdürdük. Bu kapsamda menopozdan sonra kad›nlarda ciddi sa¤l›k sorunlar›na yol açan osteoporoz, tedavi edilmedi¤i takdirde böbrek yetmezli¤ine sebep olan Akdeniz atefli de konular›m›z aras›nda yer ald›. Bu itibarla dergimizde yer alan haberler vesilesiyle merak etti¤iniz bir çok konuya cevap bulaca¤›n›z› ümit ediyoruz. Söz konusu çal›flmalar›m›z›n sa¤l›kl› bir hayat sürmenize katk› sa¤lamas› temennisiyle sa¤l›k, mutluluk ve huzur dolu günler dilerim G 4 Tuzu azalt›n hipertansiyondan korunun 28 Arzum Onan: Kanserde aile deste¤i çok önermli Tedavi edilmeyen Akdeniz atefli böbrek yetmezli¤ine sebep oluyor 8 22 Hasta hakk›ndan ne anl›yoruz? 12 Bol su tüketin obeziteden korunun 16 Beynimize göz kulak olan uzmanlar: “Nörologlar” 46 Osteoporozdan korunman›n 3 alt›n kural›: Kalsiyum, egzersiz, D vitamini SAH‹B‹ ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü ad›na ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu SORUMLU YAZI ‹fiLER‹ MÜDÜRÜ Selcan Yücel YAZI ‹fiLER‹ Hacer Çokluk “Kanserle mücadele hasta olmadan bafllamal›” YAYIN KURULU Uzm. Dr. Fetin Rüfltü Y›ld›z Uzm. Dr. Mehmet Erbakan Uzm. Dr. Abdulkadir Tabo Doç. Dr. Serap Gencer Hediye Ünver 36 B‹L‹MSEL DANIfiMA KURULU Prof. Dr. Fahri Oval› Prof. Dr. Hamit Okur Prof. Dr. Murat Elevli Prof. Dr. Recep Özturk Prof. Dr. Selami Albayrak Prof. Dr. Yüksel Altuntafl Doç. Dr. Adem Akçakaya Doç. Dr. Mustafa Bilici Doç. Dr. Özgür Yi¤it Op. Dr. Sadiye Eren 56 Varis kozmetik bir sorun de¤il t›bbi bir hastal›kt›r TASARIM VE YAYINA HAZIRLIK Onüç Reklam Prodüksiyon San. Ve Tic. Ltd. Şti. Nisbetiye Mahallesi Hakk›flehithan Sokak No13 B blok, D2 34377 2.Ulus, ‹stanbul Telefon +90 212 270 54 50 Faks +90 212 270 13 59 www.13reklam.com ED‹TÖR Serpil Ergün FOTO⁄RAF Umut Erflah REKLAM VE SATIfi PAZARLAMA Tolga Dumrul tolga.dumrul@13reklam.com Tel: +90 212 270 54 50 66 40 Düzenli temizlenen cilt sa¤l›k ve gençlik vadeder Renkler insan psikolojisine yön veriyor BASKI MATAfi MATBAACILIK AMBALAJ SAN. VE T‹C. A.fi. Yüzüncüy›l mah. Matbaac›lar Ambalajc›lar Sitesi 2. Cadde No:193 -194 34204 Ba¤c›lar - ‹stanbul Telefon: 0212 629 00 95 (pbx) Faks: 0212 629 00 99 e-mail: info@matas.gov.tr YAZIfiMA ADRES‹ Bas›n Bürosu ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü Peykhane Caddesi No10 Çemberlitafl ‹stanbul Telefon 0212 453 07 15 Faks 0212 638 30 36 www.istanbulsaglik.gov.tr Yaz›lar›n sorumlulu¤u yazarlar›na aittir. Bu dergide yer alan yaz›lardan kaynak gösterilerek al›nt› yap›labilir. Bu dergi tamam›yla reklam gelirleri ile 3 ayda bir yay›nlanmakta ve ücretsiz da¤›t›lmaktad›r. 3 DOÇ. DR. AL‹ MET‹N ESEN KARTAL KOfiUYOLU YÜKSEK ‹HT‹SAS E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / BAfiHEK‹M Tuzu azalt›n hipertansiyondan korunun! Beyin, böbrek ve kalp gibi hayati organlara zarar vererek felç ve ölüm riski do¤uran hipertansiyon, toplumda yayg›n görülen hastal›klar aras›nda yer al›yor. Hipertansiyonun önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastal›k oldu¤unu ifade eden Doç. Dr. Ali Metin Esen, hipertansiyonu olanlar›n yaln›zca yar›s›n›n hastal›klar›n›n fark›nda oldu¤unu, fark›nda olanlar›n ise ancak yar›s›n›n ilaç kulland›¤›n› söyledi. Hipertansiyonun tan› ve tedavisinin toplumumuzda önem verilmesi gereken önemli sa¤l›k problemlerinden biri oldu¤unu belirten Esen, “Türkiye'de her 3-5 kifliden biri yüksek tansiyon hastas›d›r. Oysa yüksek tansiyon, tan› ve tedavisi kolay bir hastal›kt›r. Yüksek tansiyonun yol açt›¤› birçok ölüm, erken tan› ve tedavi ile önlenebilir. Önemli olan hastal›¤›n çok önemli oldu¤unu kabul etmek ve risk faktörlerinden uzak durmakt›r.” dedi. Hipertansiyonun hedef organlar›n›n kalp, böbrek, göz ve beyin oldu¤unu söyleyen Doç. Dr. Esen, “Hipertansiyon damarlarda damar sertli¤i ile darl›k ve t›kan›kl›klar›n geliflmesine, böbreklerde böbrek yetmezli¤ine kadar giden hasara, kalpte kas kal›nlaflmalar›na ve kalp yetmezli¤ine, gözlerde körlü¤e, beyinde ise kanama ve bunun sonucunda felce neden olabilmektedir. Bu nedenle toplumumuzda erkeklere oranla kad›nlarda daha fazla görülen hipertansiyonun takip ve tedavisi konusunda hasta bilinci büyük önem tafl›yor.” bilgisini verdi. Hipertansiyonun geç fark edilmesi ve kontrol alt›nda tutulmamas›n›n ciddi bir toplum sa¤l›¤› sorunu ortaya ç›kard›¤›n› kaydeden Esen, sa¤l›kl› her bireyin y›lda en az bir kez, hipertansiyon hastalar›n›n ise günde bir kez kan bas›nc› kontrolü yapt›rmas› gerekti¤ini söyledi. “fiiflmanl›k, sigara, tuz, stres ve hareketsiz yaflamdan uzak durarak, tansiyonu önemli ölçüde kontrol alt›na almak mümkün.” diyen Doç. Dr. Esen, konu hakk›nda flu bilgileri verdi: 5 Tansiyonun 140/90 mmHg ve üzerinde olmas› hipertansiyon teflhisi için yeterli Halk aras›nda sinsi katil olarak nitelendirilen hipertansiyon nedir? Vücudumuzda tansiyon neden yükselir? Hayat›m›z› sürdürebilmemiz için doku ve organlar›m›zda kan dolafl›m›n›n sa¤lanabilmesi gerekir. Kan dolafl›m› sayesinde atardamarlar, vücudumuz için gerekli olan oksijen ve besin maddelerini doku ve organlar›m›za getirirken; toplardamarlar, karbondioksit ve at›k maddeleri doku ve organlar›m›zdan uzaklaflt›r›r. Kan dolafl›m›n›n düzgün bir flekilde sa¤lanabilmesi için kan bas›nc›n›n normal s›n›rlarda olmas› gerekir. Kan bas›nc› ölçülürken iki kan bas›nc› de¤erine bak›l›r: Büyük tansiyon (sistolik kan bas›nc›) ve küçük tansiyon (diyastolik kan bas›nc›). Kalbin kas›lmas› s›ras›nda ölçülen kan bas›nc› büyük tansiyon, kalbin gevflemesi esnas›nda ölçülen kan bas›nc› ise küçük tansiyondur. Büyük tansiyon ve/veya küçük tansiyonun normalden fazla olmas›na hipertansiyon denir. Normal tansiyon de¤erleri, büyük tansiyon için 120 mmHg, küçük tansiyon için 80 mmHg’dir. Büyük tansiyonun 140 mmHg ve üzerine ç›kmas›, küçük tansiyonun 90 mmHg ve üzerine ç›kmas› hipertansiyon olarak tan›mlan›r. Tansiyonun 180/120 mmHg ve üzerinde olmas› ciddi hipertansiyondur ve bu durum oldukça risklidir. Stres, afl›r› beslenme ve afl›r› tuz tüketimi hipertansiyonu tetikleyebilir Hipertansiyonun nedeni yüzde 90-95 hastada bilinmemektedir. Bu gruba primer (birincil) hipertansiyon veya esansiyel hipertansiyon denir. Yani bu grupta hipertansiyon, tan› konulmufl belli bir hastal›¤a ba¤l› de¤ildir. Primer hipertansiyonun olas› nedenleri aras›nda; yafl›n ilerlemesinden kaynaklanan damarlardaki esneklik kayb›, mükemmeliyetçi kiflilik, heyecanl› ruh hali, fliflmanl›k, yaflam biçimi, ailede hipertansiyonlu kiflilerin bulunmas›, stres, afl›r› beslenme, afl›r› tuz tüketimi say›labilir. Yüzde 5-10 hastada ise hipertansiyon baflka bir hastal›¤a ba¤l›d›r. Bu gruba sekonder (ikincil) hipertansiyon denir. Sekonder hipertansiyona yol açan hastal›klar›n en önemli k›sm› böbrek kaynakl›d›r. Hem böbre¤in kendisinde olan hastal›klar, hem de böbrek atardamarlar›nda olan daralma hipertansiyona neden olabilir. Hormonal (endokrin) hastal›klar da önemli di¤er bir grubu oluflturur. Sekonder hipertansiyona neden olan hastal›klar›n büyük bir k›sm›n›n tedavi edilebilir nitelikte olmas› ve hastal›klar›n tedavisi ile hipertansiyonun büyük oranda önlenmesi nedeniyle, hipertansiyonu olan hastalar bu aç›dan de¤erlendirilmelidir. Ço¤u zaman belirti vermiyor Hipertansiyonun belirtileri nelerdir? Teflhis nas›l konur? Hipertansiyon ço¤u zaman belirti vermeden y›llarca devam edebilir ve kalp, böbrek, göz, beyin gibi organlarda hasar yaratt›ktan sonra tan› konabilir. Bu nedenle risk grubundaki kiflilerin düzenli tansiyon takibi yapt›rmalar› önemlidir. Hipertansiyonun bafll›ca belirtileri özellikle sabahlar› olan bafl a¤r›s›, bafl dönmesi, kulak ç›nlamas›, çarp›nt›, s›k idrara ç›kma, halsizlik ve yorgunluk, bacaklarda flifllik, burun kanamas› olarak say›labilir. Tansiyonun çok yükselip hayati organlarda hasara yol açmas› durumunda ise hasar gören organa göre baz› flikâyetler görülebilir. Örne¤in, kan bas›nc› çok yükselip beyin kanamas›na yol açarsa, dilde peltekleflme, vücudun tek taraf›n›n tutmamas›, bilinç kayb› gibi flikâyetler olabilir. Kan bas›nc› uzun süre yüksek seyrederse zamanla damar sistemine zarar vererek, damarlar›n besledi¤i organlarda da problemler oluflmas›na neden olabilir. Bu durumda kalbi besleyen damarlarda t›kan›kl›k olursa hastada gö¤üs a¤r›s›, nefes darl›¤› flikâyetleri gözlenebilir, hasta kalp krizi geçirebilir. Dinlenmifl halde 3 ölçüm, teflhis konmas› için yeterli Hasta dinlenmifl halde iken 3 veya daha fazla say›da yap›lan ölçümlerde büyük tansiyonun 140 mmHg veya küçük tansiyonun 90 mmHg’nin üzerinde olmas› veya her ikisinin bu de¤erlerin üzerinde olmas› hipertansiyon teflhisi için yeterlidir. 1 kere yap›lan ölçüm sa¤l›kl› olmayabilir ancak, ciddi hipertansiyon (tansiyonun 180/120 mmHg ve üzerinde olmas›) dedi¤imiz fliddetli hipertansiyon vakalar›nda ilk ölçümde teflhis konulabilir. Hipertansiyon teflhis edildikten sonra bir tak›m kan ve idrar tetkikleri istenir. Tetkikler bir hastal›¤a ba¤l› hipertansiyon durumunu iflaret ediyorsa o hastal›¤a yönelik bir tedaviye bafllan›r. E¤er tüm tetkikler normal s›n›rlarda ise birincil hipertansiyon teflhisi konur. Hastalar›n bir k›sm› sadece hastane koflullar›nda kan bas›nc›n›n yükseldi¤ini söyler. Bu duruma beyaz önlük hipertansiyonu denir. Beyaz önlük hipertansiyonu, hekim veya hekim d›fl› sa¤l›k personelinin bulundu¤u ortamda kan bas›nc›n›n yükselmesi, buna karfl›n ev koflullar›nda yap›lan kan bas›nc› ölçümlerinin normal olmas› fleklinde tan›mlanabilir. Hipertansiyonun organlar›m›z üzerindeki etkileri Hipertansiyonun bafll›ca kalp, beyin, böbrek, göz ve atardamarlar üzerine olumsuz etkisi vard›r. 1. Kalp üzerindeki olumsuz etkileri: Kalbi besleyen damarlarda daralma, kalbi besleyen damarlarda t›kanmaya ba¤l› kalp krizi, kalp at›mlar›nda düzensizlik, kalpte tekleme, kalp yetmezli¤i, kalp büyümesi 2. Beyne olan olumsuz etkileri: Beyin damarlar›nda kanama, daralma, t›kanma ve y›rt›lma. Bunlara ba¤l› olarak bilinç kayb›, bay›lma, felç, konuflma bozuklu¤u. 3. Böbre¤e olan olumsuz etkileri: Kanda üre, kreatin gibi zararl› maddeler birikmesi, böbrek yetmezli¤i, diyaliz gereksinimi. 4.Göze olan olumsuz etkileri: Gözü besleyen damarlarda daralma ve kanamalara ba¤l› görmede azalma ve körlük. 5. Atardamarlar üzerindeki olumsuz etkisi: Baflta aort damar› olmak üzere bütün damarlarda geniflleme. Damarlar›n bu genifllemelere ba¤l› olarak y›rt›lmas›; damarlarda daralma ve t›kanmaya ba¤l› olarak bu damarlar›n besledi¤i doku ve organlar›n ifllevlerinde bozulma. Hipertansiyon tedavi edilebilir bir hastal›kt›r, erken teflhis ve tedavi ile bu zararlar önlenebilir veya minimuma indirilebilir. Hipertansiyona sebep olan hastal›klar Yüzde 90-95 olguda hipertansiyonun nedeni bilinmemektedir. Geriye kalan grupta (ikincil hipertansiyon) ise en s›k neden böbrek hastal›klar›d›r. Böbrek Hastal›¤›: Kan ve idrar tahlilleri, doktor gerekli görürse yap›lacak olan böbrek ultrasonu ile böbrek hastal›klar›na tan› konabilir. Böbrek atardamarlar›ndaki daralmalar da hipertansiyona neden olabilir. Aort Koarktasyonu: Aort damar›n›n daralmas› sonucu ortaya ç›kar. Hipertansiyonun düzeltilebilir nedenlerindendir. Feokromasitoma: Böbrek üstü bezinin bir tümörüdür. Adrenalin, noradrenalin gibi tansiyon ve kalp h›z› yükselmesine neden olan maddelerin fazla salg›lanmas›na yol açar. Bu hastal›kta hipertansiyon aral›kl› nöbetler fleklinde ortaya ç›kar. Bu hastalarda çarp›nt›, hipertansiyon, ani bafllayan bafl a¤r›s› ve terleme s›k görülür. Hiperaldesteronizm: Böbrek üstü bezinden kaynaklanan kitleden aldesteron ismi verilen hormonun afl›r› salg›lanmas›yla ortaya ç›kan bir hastal›kt›r. Hipertansiyona neden olur. Hipertansiyon riskini art›ran sebepler • Yüksek miktarda tuz tüketimi • fiiflmanl›k, obezite • ‹nsülin direnci, fleker hastal›¤› • Kolesterol ve kan ya¤lar›n›n yükselmesi • Stres • Afl›r› sigara ve alkol kullan›m› • Ailede hipertansiyon olmas› • ‹leri yafl • Uyku apne sendromu Tuz hipertansiyon hastal›¤›n› ciddi oranda körükleyen bir faktör Türk toplumunda tuz tüketimi ve kan bas›nc› çal›flmas› olan SALTURK çal›flmas›nda, normalde tuz tüketiminin günde 5-6 gram› geçmemesi gerekirken, Türk toplumunun günde ortalama 18 gram tuz tüketti¤i belirlenmifltir. Tuz tüketimimizin yüksek olmas› nedeniyle hipertansiyon ülkemizde önemli bir sa¤l›k sorunu haline gelmifltir. Hipertansiyon tedavisinde yaflam tarz› de¤iflikli¤i flart Hipertansiyon tedavisi hakk›nda da bilgi verebilir misiniz? Tedavi ile yüzde yüz baflar› sa¤lamak mümkün mü? Hipertansiyona neden olan hastal›k tespit edilebiliyorsa bu hastal›k iyilefltirilmeye çal›fl›lmal›d›r. Nedeni bilinmeyen primer hipertansiyon olgular›nda tedavi, yaflam tarz› de¤iflikli¤i ve hipertansiyon ilaçlar›n› içermektedir. Hipertansiyon tedavisinde yap›lmas› gereken en önemli fley, hastan›n yaflam tarz› de¤iflikli¤inin sa¤lanabilmesidir. Yaflam tarz›n›n de¤ifltirilmesi hipertansiyonu tek bafl›na kontrol edebilece¤i gibi ilaç gereken durumlarda ilaç dozunun azalt›lmas›na da olanak sa¤lar. Günlük al›nan tuz miktar›n› azaltmak, sigaray› b›rakmak, afl›r› alkol tüketiminden kaç›nmak, diyet ve düzenli egzersiz yapmak, kilo vermek, sa¤l›kl› sebze-meyve a¤›rl›kl› beslenmek ve yemeklerde kat› ya¤ yerine s›v› ya¤ kullanmak tedavinin ilk aflamas›n› oluflturur. Hipertansiyondan korunmak için öneriler 1. Hastalar belli aral›klarla kan bas›nçlar›n› takip etmeli, risk tafl›yan hastalar mümkünse kendi tansiyon aletlerini al›p kendi kan bas›nçlar›n› ölçmeyi ö¤renmelidir. 2. Dinlenmifl haldeyken ölçülen 3 kan bas›nc› de¤eri 140/90 mmHg ve üzerinde ç›kan hastalar doktora baflvurmal›d›r. 3. Sa¤l›kl› ve dengeli beslenme oldukça önemlidir. • Vücut a¤›rl›¤›n› dengede tutmak, kilo almamak için az karbonhidratl› besinler tercih edilmelidir. • Tuz ve sodyum al›m› k›s›tlanmal›d›r. Sodyum al›m› 1,5-2,5 gr aras›nda (4-6 gr tuz) olmal›d›r. • Kullan›lan ya¤ türüne dikkat edilmelidir, kat› ya¤lar yerine doymam›fl ya¤ asidinden zengin bitkisel s›v› ya¤lar (zeytinya¤›, ayçiçe¤i ya¤›, m›s›rözü ya¤› vb.) tercih edilmelidir • Taze sebze ve meyve yenilmeli, kuru baklagillerin tüketimine özen gösterilmelidir. • Alkol al›m› kan bas›nc›n›n yükselmesine neden olur. Hipertansiyon hastas›n›n alkolü b›rakmas› tavsiye edilmelidir. 4. ‹deal kilo korunmal›d›r. Fazla kilo hipertansiyon için önemli bir risk faktörüdür. E¤er fazla kilodaysan›z uygun a¤›rl›¤a gelene kadar zay›flamal›s›n›z. Beden kitle indeksinin (vücut a¤›rl›¤›/boy) 25 kg/m ve üzerinde olmas› fazla kilolu oldu¤unuzun bir göstergesidir. Bu de¤er 30 kg/m ve üzerinde ise kifli obez kabul edilir. ‹deal kilo, beden kitle indeksinin 18,5-24,9 kg/m aras›nda olmas›d›r. 5. Düzenli fiziksel aktivite yap›lmal›d›r. Haftada en az 3 gün 30 dakikal›k yürüyüfl, kan bas›nc›n› dengelemek için gereklidir. 6. Sigara kesinlikle içilmemelidir. 7. Mümkün oldu¤unca stresten uzak durulmal›d›r. Tedaviye genellikle tek ilaçla bafllan›r. Tek ilaçla kontrol alt›na al›namayan hipertansif olgularda 2’li, 3’lü ilaç kullan›m›na geçilebilir G 7 Arzum Onan: Kanserde aile deste¤i çok önemli Y›llar onu hiç eskitemedi. Yüzünü ayd›nlatan s›cak bir gülüfl, herkesi ve her fleyi sevebilen kocaman bir yürek ve sevimli içten bir bak›fl. Hep zarif, hep naif, hep müflfik bir taraf› oldu Arzum Onan’›n 2005 y›l›nda tiroit kanseri tedavisi gören Onan, yaflam› boyunca her tür zorlu s›nav› atlatt›¤› gibi kanseri de atlatmay› baflard›. Bu dönemi “Oldukça zor günlerdi.” diye nitelendiren ünlü manken, eflinin ve ailesinin manevi deste¤ine minnettar oldu¤unu söylüyor. Kanser hastal›¤›nda psikolojik deste¤in önemine iflaret eden Onan “Kansere karfl› sadece bedenen de¤il ruhen de bir savafl veriliyor. Bu süreçte yüksek morale ve pozitif düflüncenin önemine inanc›m sonsuz. Kanseri ancak inanarak, sevgiyle yenmek mümkün.” dedi. Gayet mazbut ve bir o kadar huzurlu bir aile hayat› olan ünlü manken ile hayata dair güzel bir söylefli gerçeklefltirdik. 7 y›ld›r heykel yap›yorum Bize Arzum Onan'dan biraz bahseder misiniz? Arzum Onan özel yaflam›nda nas›l biridir? Aile hayat›nda nas›l vakit geçirir? Evde ve bir arada olmay›, birlikte vakit geçirmeyi hem çok seviyoruz hem de önemsiyoruz. Do¤ald›r ki Can’›n do¤umundan bu yana onun merkezinde oldu¤u her alandan ayr› bir keyif al›yoruz. fiu aralar oyunculuk yapmad›¤›m için (tercih etmedi¤imden) bereketli zamanlar yafl›yorum. Yaklafl›k 7 senedir heykelle u¤rafl›yorum. Sene sonuna do¤ru sergi açmay› planl›yorum. Zaman zaman çok yo¤un oldu¤umuz dönemler oluyor gerçekten! Ama hiç bir zaman sa¤l›k kontrollerimizi aksatm›yoruz. Her fleyin bafl›n›n sa¤l›k oldu¤unu, geri kalan her tür yo¤unlu¤un asl›nda bofl oldu¤unun bilincindeyiz flüphesiz. Bildi¤imiz kadar›yla 2004 y›l›nda günümüzde yayg›n olan sa¤l›k problemlerinden birine, kansere yakaland›n›z. Kanser her insan›n korktu¤u bir hastal›kt›r ama ço¤u insan kontrollerine dikkat etmez, bu hastal›¤a kendisinin de yakalanabilece¤ini düflünmez. Siz bu konuda hep bilinçli bir sanatç› profili çizdiniz. Bu nedenle de hastal›¤›n›z oldukça erken bir evrede teflhis edildi? Tiroit kanseri ile nas›l tan›flt›n›z? Benden yaklafl›k befl y›l önce anneme tiroit kanseri teflhisi konmufltu. Dolay›s›yla tan›d›k bir süreçti benim için. Evet, üst bafll›¤›n kanser oldu¤unu ama di¤er türlerle k›yaslay›nca o kadar da önemli olmad›¤›n›n bilincindeydim. Dolay›s›yla genetik faktörleri de düflünerek, tiroit kontrolünü ihmal etmedim. Böylesi yo¤un tempolu bir yaflam içinde düzenli sa¤l›k taramas› ve check up yapt›rmaya vakit bulabiliyor musunuz? Genelde sa¤l›k aç›s›ndan ne tür taramalar yapt›r›rs›n›z? 9 Teflhisi önce eflim Mehmet ö¤rendi. Bu durumu metanetle karfl›lad›m. Mehmet hastal›¤›m s›ras›nda müthifl bir efl, sevgili ve destekçimdi. Hastal›¤›n›z› ö¤renmeden önce herhangi bir fiziksel belirti var m›yd›? Demin de bahsetti¤im gibi rutin kontrolde ç›kt›. Öncesinde hiçbir belirti hissetmemifltim. Halime hep flükrettim Hastal›¤›n›z›n tedavisine yönelik tüm süreci baflar›yla atlatm›fl ve sa¤l›¤›na tamamen kavuflmufl birisiniz. Bu anlamda oldukça mutlu ve pozitif gözüktü¤ünüzü de söylememiz gerek. Bu süreç hayat›n›zda neleri de¤ifltirdi? Öncesinde annemde ç›km›fl olmas› hastal›¤› tan›mam için önemliydi. Ayr›ca konuya hâkim olmam (ki bu konuda doktorlar›m aç›s›ndan çok flansl›yd›m) daha dayan›kl› olmam› sa¤lad›. Ama en önemlisi "Bu benim bafl›ma neden geldi?" diye sorgulamay›p, dirayetli olmak ve morali yüksek tutmak çok önemli. Birçok insan›n ne hastal›klar yaflay›p, ne ac›lar içinde olduklar›n› düflününce benim bafl›ma gelen bu hastal›¤›n gerçekten önemsiz oldu¤unun fark›ndayd›m. Ama yine de sevdiklerimin deste¤i ve eflimin her daim yan›mda olmas› tabii ki daha pozitif olmam› sa¤lad›. Benim böyle fleylerde, ölüm haberi bile ald›¤›mda görünüflümden çok farkl› metanetli bir taraf›m vard›r. O yüzden, her fleyin beteri oldu¤unu, onun için her daim halimize flükretmemiz gerekti¤ini düflünüyorum. Hiçbir zaman diyet yapmad›m Gelelim tüm kad›nlar›n merak etti¤i soruya. Günümüzde hemen hemen tüm insanlar›n flikâyet etti¤i ana konulardan biri beslenme al›flkanl›klar›? Siz bu konuda da hep iyi bir örnek oldunuz. Y›llard›r form kaybetmeyen ünlülerimizden birisiniz. Günlük yaflam›n›zda nas›l beslenirsiniz? Öncelikle genetik olarak flansl›y›m san›r›m. Özellikle çok yo¤un çal›flt›¤›m›z zamanlarda maalesef kötü besleniyorum. Ama yo¤un olmad›¤›m zamanlarda, özellikle flu aralar beslenmeme dikkat ediyorum. Hiç bir zaman diyet yapmad›m. Çok yedi¤im zamanlar oluyor elbette ama kendime göre dengeledi¤imi düflünüyorum. Bir gün çok yediysem sonraki gün daha az yemeye çal›fl›yorum. En önemlisi ö¤ün atlamamaya dikkat ediyorum. Mant›ya tok olsam bile hay›r demem Peki, yemek yapmay› sever misiniz? En sevdi¤iniz yemek hangisi? Küçüklü¤ümden beri yemek yapar›m. Özellikle daha önce denemedi¤im, de¤iflik yemekler yapmay› severim. Hamur ifllerinin tamam›na bay›l›r›m. ‹yi yap›lm›fl bir mant›ya tok olsam bile hay›r demem! Sporla aran›z nas›l? Ne tür sporla ilgilisiniz? Beslenme gibi sporda yo¤un oldu¤um zamanlarda istedi¤im disiplinde olam›yor maalesef! Çal›flmad›¤›m zamanlarda ise en çok yürümekten keyif al›yorum. Onun d›fl›nda pilates yap›yorum. Ara s›ra da yüzüyorum. Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n son y›llarda yürüttü¤ü “Dumans›z Hava Sahas›”, “Aile Hekimli¤i” ve “Obezite” kampanyalar›na ünlülerimizden büyük destek geldi. Bu projeler halk›n sa¤l›kl› yaflam› benimsemesinde önemli katk›lar sa¤lad›. Bakanl›¤›m›z›n yürüttü¤ü bu çal›flmalar› nas›l buluyorsunuz? Halk› bilinçlendirmek için sevilen ünlülerle yap›lan dirsek temas› ilgi çekmek konusunda son derece önemli. Sa¤l›kl› yaflam ad›na yap›lan her tür çal›flmay› gönülden destekliyorum. Birçok yabanc› dil konuflmak isterdim Geçmiflte çok isteyip de yapamad›¤›n›z bir fley oldu mu? Geç olmad›¤›n› biliyorum ama yine de birçok yabanc› dili çok iyi konuflabiliyor olmay› isterdim. E¤er oyuncu olmasayd›n›z, flu an ne yap›yor olurdunuz? Kendimi çok fazla oyunculuk yap›yor gibi görmüyorum asl›nda. Ama yine mutlaka sanat›n bir dal›yla ilgileniyor olurdum. Son olarak sa¤l›kl› yaflam için siz neler önerirsiniz? Sa¤l›¤›m›z› ihmal etmemek, rutin kontrollerimizi aksatmamak, ortalama bir beslenme düzeni oluflturmak ve sporu (en az›ndan yürüyüfl yapmay›) hayat›m›zdan eksik etmemek uygulanabilecek en do¤ru yaflam biçimidir G DOÇ. DR. DEDE fi‹T BA⁄CILAR E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / ‹Ç HASTALIKLARI KL‹N‹⁄‹ E⁄‹T‹M ve ‹DAR‹ SORUMLUSU Bol su tüketin obeziteden korunun! Su tüketiminin faydalar› hakk›nda bilgi veren Doç. Dr. Dede fiit, günde 8 bardaktan fazla su içen bireylerde, baflta obezite ve diyabet olmak üzere birçok kronik hastal›¤›n görülme riskinin önemli ölçüde azald›¤›n› söyledi. Suyun organizmay› birçok patolojik olaya karfl› korucuyu bir rol üstlendi¤ini kaydeden Doç. Dr. fiit, dengeli bir vücut yap›s›na sahip olmak için günde en az 2-3 litre su içilmesini önerdi. “Su içerdi¤i organik bileflikler ve elektrolitler nedeniyle insan bedeninin g›das›d›r.” diyen fiit, birçok hastal›¤a karfl› koruyucu olan suyun, cildin sa¤l›kl› olmas›na da büyük katk›s› oldu¤unu belirtti. fiit, “‹nsan organizmas› yemeden yaln›z su içerek yaklafl›k 5 hafta yaflayabildi¤i halde, susuzlu¤a ancak 7–12 gün dayanabilir. Bu nedenle düzenli su tüketen bireylerde yorgunluk, kas–iskelet isteminden kaynaklanan a¤r›lar, kab›zl›k, dikkat güçlü¤ü ve haf›za bozuklu¤u gibi belirtiler daha nadir görülür.” bilgisini verdi. Meyve sular›, gazl› meflrubat, çay, kahve gibi içeceklerin asla suyun yerini tutmayaca¤›n› ifade eden fiit, “Bu içeceklerin su gibi böbreklerden idrar yap›c› etkileri yoktur ve asla suyun yapt›¤› etkiyi oluflturamazlar.” dedi. Doç. Dr. fiit, konu hakk›nda flu bilgileri verdi: ‹nsan bedeninin en önemli g›das› sudur Su içerdi¤i organik bileflikler ve elektrolitler nedeniyle insan bedeninin g›das›d›r. Vücudumuzdaki yaflamsal öneme sahip hemen tüm metabolik olaylar›n temel katalizörüdür. Su, kan ve tüm vücut salg›lar›nda bulunur. Bu özelli¤i nedeniyle su; • Kan›n ak›flkanl›¤›n› sa¤layarak dolafl›m›n sa¤lanmas›; • Solunum ifllevinde oksijen–karbondioksit de¤ifliminde transport ve katalizör olarak rol oynamas›; • Kanda bulunan karbonhidrat, ya¤, protein ve hormonlar›n perifer dokulara nakledilmesi; • Besinlerle al›nan protein, karbonhidrat, lipid, vitamin ve nükleik asit gibi moleküllerin sindirimde, emilimde ve vücutta kullan›lmas›; • Metabolizma sonucu oluflan at›k maddelerin idrar, d›flk›, ter ve solunum yoluyla vücuttan uzaklaflt›r›lmas›; • Vücut ›s›s›n›n kontrol alt›nda tutulmas›; • Hücrelerin, dokular›n, organ ve sistemlerin düzenli çal›flmas›; • Y›pranan dokular›n onar›lmas›; • Eklemlerin kayganl›¤›n›n sa¤lanmas› ve vücutta elektrolitlerin tafl›nmas› gibi birçok önemli görev üstlenir. Ayr›ca su, insan vücudunun d›fl aynas› olan cildin sa¤l›kl› olmas›n› sa¤lar, cilde gerginlik ve parlakl›k kazand›r›r. Ba¤›rsak hareketlerini düzenler, kab›zl›¤› önler. Su organizmay› birçok patolojik olaya karfl› koruyucu olabildi¤i gibi dengeli bir vücut yap›s›na sahip olmam›z› da sa¤lar. Örne¤in, yeterli su içen bireylerde obezite daha az görülür. Su, kas-iskelet isteminden kaynaklanan a¤r›lar› önler, birçok hastal›klara karfl› koruyucudur ve ‘ageing’ dedi¤imiz yafllanmay› geciktirir, yani anti-ageing etkilidir. 13 Vücudumuzun dengesi için günlük asgari 8-12 bardak kadar suya gereksinimimiz var Bir yetiflkinin vücudundan idrar, sindirim, deriden terleme ve nefes alma yoluyla sürekli su kaybolmaktad›r. Bu miktar 70 kg a¤›rl›¤›ndaki bir eriflkin için yaklafl›k 2,5–3 litre (10 su barda¤›) kadard›r. Bu kayb›n yerine konmas› gerekir. Günlük al›nan kaloriyle su aras›nda bir dengeden söz edilebilirse; her bir kilokalori için 1 litre hesab› ile su gereksiniminin günlük 2,5–3,0 kilokaloriye karfl›l›k 2,5–3 litre (8–12 su barda¤›) düzeyinde olabilece¤i tahmin edilebilir. ‹nsan, fizyolojik gereksinimi olan suyun yaklafl›k yüzde 50'sini içeceklerden, yüzde 35'ini yiyeceklerden ve yüzde 15'ini de oksidasyon yoluyla vücuttaki g›dalar›n yak›lmas›ndan sa¤lar. Yine fazla su içmek böbreklerin ifl yükünü art›rarak özellikle böbrek hastalar›nda böbrekleri yorar ve böbrek hastal›¤›n›n h›zlanmas›na yol açabilir. Sizce Türk insan› yeterince su içiyor mu? De¤ilse neden? Toplum olarak Do¤u Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde oldu¤u gibi su yerine çay içiyoruz. Özellikle bat› tipi yaflam ve beslenmenin ülkemizde yayg›nlaflmas›yla su yerine kola, meyve suyu, gazoz ve bira gibi alkollü içecekler içilebilmektedir. Ancak gerek çay ve kahve gibi flekerli s›cak içecekler gerekse gazoz, kola, flekerli meyve sular› ve alkollü içecekler kanda osmotik yükü de¤ifltirerek ve içerdikleri alkol ve kafein nedeniyle hem afl›r› su kayb›na neden olurlar, hem de susuzlu¤u körelterek su içilmesine engel olurlar. Bu nedenle bu tarz içecekler suyun yerini tutmaz, e¤er tüketileceklerse miktar›na dikkat edilmeli ve beraberinde yeterli su içilmelidir. Su içmenin kilo kontrolü sa¤lamada ne kadar rolü vard›r? Gerçekten bol su içmek kilo vermeyi kolaylaflt›r›r m›? ‹htiyac›n bir k›sm› muhtelif yiyeceklerle al›nsa bile bir yetiflkinin günde en az 1,5 litre su içmesi gerekmektedir. Bu nedenle susuzluk hissi oluflmadan vücudumuzun metabolik dengesi için günlük asgari 8–12 bardak kadar suya gereksinim vard›r ve bu miktarda su içmeye özen gösterilmelidir. Yeterince su içip içmedi¤imizi nas›l anlar›z? Yeterince su içip içmedi¤imizi anlamak çok zor de¤ildir, asl›nda. Bunu birkaç flekilde anlayabiliriz. En basiti idrar kontrolüdür. Böbrek fonksiyonlar› normal olan bir kiflinin idrar› koyu sar› renkte, az miktarda ve al›flk›n olunan s›kl›kta de¤ilse bu kifli yeterli miktarda su içmiyor demektir. ‹nsan sa¤l›¤› için yeterli su içmek ne kadar önemli ise afl›r› su içmek de su zehirlenmesi dedi¤imiz, bazen yaflam› tehdit edebilen sonuçlara neden olabilir. Su zehirlenmesi afl›r› su içilmesine ra¤men yeterli miktarda mineral (sodyum) al›namamas›na ba¤l› geliflir. H›zl› ve etkin tedavi gerektirir. Yemekten önce içilen bir bardak su mideyi doldurur; tokluk hissi oluflturarak ifltah› azalt›r; hem g›dalar›n sindirimine katk›da bulunur hem de daha az kalori al›p kilo al›m›n›n önüne geçilmifl olur. Yeterli su al›nmay›nca vücuttaki su miktar› azal›r, böbrekler yeterli düzeyde çal›flamaz. Böbrekler yoluyla metabolize olmas› gereken baz› moleküllerin karaci¤er yoluyla metabolize olmalar›n› körükler. Karaci¤erde bu ifllevler s›ras›nda ya¤ sentezi artar, vücutta depolanan ya¤ miktar› artmaya bafllar, bu da obezite ile sonuçlanabilir. Yeterli miktarda su içmek ise tersine bir ifllev görür ve bedenin depolanm›fl ya¤lar›n›n metabolize olmalar›na yard›mc› olur. Kilolu olanlar›n vücuttaki ya¤ kütlesinin fazlal›¤› nedeniyle daha fazla suya ihtiyaç duyduklar›n› da göz ard› etmememiz gerekir. Bu nedenle kilo kontrolü için, yemekten önce mutlaka su tüketilmeli, günlük yeterli miktarda su içilmeli, gece su al›nmad›¤› için sabah uyanıld›¤›nda ilk ifl iki bardak su içilmeli ve bunlar al›flkanl›k haline getirilmelidir. Su içmekle ya da yeteri kadar s›v› tüketmekle sadece kilo kontrolü sa¤lanmaz, ayn› zamanda belki de daha önemli olmak üzere obezite ile iliflkili diyabet, hipertansiyon ve kalp–damar hastal›klar› da önlenebilir. Yemeklerden 15 dakika önce ve sabah uykudan kalk›nca su içmeli Kaç saat aral›kla su içmeliyiz? Söyleflimizin bafl›nda yeterli su içenlerde obezitenin daha az görüldü¤ünü söylemifltim. Obezite günümüzde toplumumuzun yaklafl›k yüzde 35’ini etkileyen diyabet, hipertansiyon, kalp ve böbrek hastal›klar›na zemin haz›rlayan önemli bir halk sa¤l›¤› sorunudur. Yap›lan çal›flmalarda yeterli su içerek obezitenin önlenebildi¤i, hatta obez olanlar›n yeterli su içtiklerinde zay›flayabildikleri görülmüfltür. Su gece açl›¤›n› giderir. Asl›nda bunun net bir yan›t› yoktur. Günlük su ihtiyac› birçok faktör taraf›ndan etkilendi¤i için tüm insanlar için geçerli bir oran söylemek zordur. Ancak günlük al›nmas› gereken su miktar›n› tüm güne yaymal›d›r. Bireyin su içme al›flkanl›¤›na göre de¤iflmekle birlikte yemeklerden 15 dakika önce ve sabah uykudan kalk›nca su içmeli ve bu durum al›flkanl›k haline getirilmelidir. Yemek ö¤ünleri s›ras›nda veya aralar›nda su al›nabilir. Kural olmamakla birlikte uykuda geçen zaman dilimi d›fl›ndaki zaman diliminde 2–3 saat ara ile bir bardak su içilmesi önerilebilir G UZMAN DR. AR‹FE Ç‹MEN ATALAR ‹STANBUL E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / NÖROLOJ‹ KL‹N‹⁄‹ Beynimize göz kulak olan uzmanlar: NÖROLOGLAR Onlar vücudumuzun en gizemli ve en kusursuz organ›n›, beyni keflfetmek için çal›fl›yorlar. ‹nsan beyninin gördüklerine, duyduklar›na, dengede kalmas›na, k›saca gerçeklefltirdi¤i fonksiyonlar›n tamam›na dair her tür farkl›l›k nöroloji uzmanlar› taraf›ndan takip ediliyor. Afla¤› yukar› 100 milyar nörondan oluflan muazzam bir yap›y› inceleyen nöroloji uzmanlar›, keflfe ç›km›fl seyyah gibiler. Beyin, omurilik ve sinir sistemimizde ortaya ç›kan her tür aksakl›¤›n tan› ve tedavisini üstlenen nörologlar, oldukça yo¤un bir mesai ile hizmet veriyor. Basit bir bafl a¤r›s›ndan, çeflitli kas hastal›klar›na kadar çok genifl bir alanda hizmet veren nörologlar›n çal›flmalar› hakk›nda Nörolog Dr. Arife Çimen Atalar ile konufltuk. Nörologlu¤un bir çeflit matematik dehas› gibi hareket etme yetisi kazand›rd›¤›n› söyleyen Atalar, “Bizler bir nevi bulmaca veya problem çözer gibi insan beynini çözmeye çal›fl›yoruz. ‹nsan beyni çok denklemli bir problem gibi. Her an ilginç bir durumla karfl›laflabilece¤imiz çok bilinmezli bir oluflum. Böylesi bir sistemin nas›l çal›flt›¤›n› anlamak oldukça büyük bir özveri ve çaba gerektiriyor.” dedi. Nörolojinin psikoloji ve fizyolojinin ayr›lmaz bir alt dal› oldu¤unu kaydeden Atalar, “Beynin yap›, içerik ve ifllem mekanizmas›nda ortaya ç›kan her aksakl›ktan öncelikli olarak biz sorumluyuz.” dedi. Nörolog Dr. Atalar, nöroloji alan›nda en s›k karfl›laflt›klar› problemin ise hasta talepleri oldu¤unu belirtti ve ekledi: “Poliklini¤e baflvuran bir hasta hastal›¤›n›n de¤erlendirilmesi konusunda hekimine güvenmelidir. Bize gelen her 3 hastadan biri ‘MR çektirmek istiyorum’ talebiyle geliyor. Hâlbuki bu tetkik ilgili uzman hekimin gördü¤ü lüzum üzerine çekilebilecek bir tan› yöntemidir. Bu konuda hastalar›m›z›n daha bilinçli hareket etmesi gerekti¤i kanaatindeyim.” diye konufltu. Uzman Dr. Atalar konu hakk›nda flu bilgileri verdi: “Beyin, sinir ve kas hastal›klar› ile ilgileniyoruz” Öncelikle nörolog ne demek? Bize bu konuda k›sa bir bilgi verebilir misiniz? Nöroloji, beyin, sinir ve kas hastal›klar›n›n tan›s› ve t›bbi tedavisi ile u¤raflan t›p dal›d›r. Eskiden asabiye olarak isimlendirilirdi. Nörolog ise ad› üstünde nöroloji bilim dal›yla u¤raflan t›p doktorlar›na verilen isimdir. Nöroloji eskiden noröpsikiyatri olarak tek dald›. Daha önce ise dahiliyenin içinde de¤erlendiriliyordu. Nöroloji sinir sistemi hastal›klar› olarak alg›land›¤› için halen bir tak›m rahats›zl›klarda ilk olarak dahiliye poliklini¤ine baflvuran bir hasta grubumuz var. Ama flu anda art›k çok daha spesifik bir dal olarak hizmet veriyoruz. Nörologlar›n görev, yetki ve sorumluluklar› hangi alanlar› kaps›yor? Bizler nöroloji hekimleri olarak epilepsi, hareket bozukluklar›, beyin damar hastal›klar›, bunamalar, uyku bozukluklar› gibi çok genifl bir alan› kapsayan bir görev alan›na sahibiz. Hastalar›m›z bize bafl a¤r›s›, bafl dönmesi, inme, fluur de¤iflikli¤i ile seyreden hastal›klarda (epilepsi=sara vs.) ve el ayak uyuflmalar›, çeflitli kas güçsüzlükleri gibi yak›nmalarla baflvuruyor. “Ad›m ad›m ilerleyerek yap-bozun eksik parças›n› tamamlamaya çal›fl›yoruz” Nöroloji uzmanl›¤› bizce t›p dallar›n›n en gizemli ve en zor alanlar›ndan biri? Zira insanlar›n en gizemli ve keflfi en zor organlar›na, beyne yönelik araflt›rmalar ve tedaviler uyguluyorsunuz? Böyle bir dal› tercih etmenizdeki sebepler neler? Geliflmeye aç›k bir dal olmas› en önemli tercih sebebim oldu. Sinir sistemi sürekli yeni çal›flmalara ve araflt›rmalara konu olan bir branfl. Alan›m›zda her yeni gün yeni tedavi olanaklar› ortaya ç›k›yor. Bu bizim gibi genç hekimler için çok cazip bir durum. Nöroloji uzman› olmak bir çeflit matematikçi olmak gibi. Bence güzel taraf› da bu asl›nda. Zira ortada bir kördü¤üm, bir keflif var. Bize bir tak›m belirtilerle gelen hastan›n durumunun neyle iliflkili olabilece¤ini düflünmeye bafll›yoruz. Bu iliflkiyi kurabilmek için bir dizi tetkikten faydalan›yor, sonuca ulaflmak için çabal›yoruz. Bir nevi matematik denklemi kuruyoruz. Bence bu oldukça zor ama bir o kadar da ilginç bir durum… Zira beynin birçok bölgesi var. Her bölgenin ifllevi ve bizde yaratt›¤› etki bambaflka. Bu nedenden dolay› bizim dal›m›zda hastay› dinlemek çok önemli. Hasta göz kapa¤›mda düflüklük oldu diye geliyorsa biz ona öncelikli olarak çift görme durumu olup olmad›¤›n› soruyoruz. Yahut epilepsi nöbeti geçirmiflse nöbet öncesi herhangi ola¤and›fl› bir fley yaflay›p yaflamad›¤›n› araflt›r›yoruz. Ad›m ad›m ilerleyerek yap-bozun eksik parças›n› tamamlamaya çal›fl›yoruz. Hasta durumu hakk›nda bilgi vermeden bizim t›bbi bir yaklafl›m ortaya koymam›z mümkün olmuyor. Tabii beyni ve sinir sistemini görüntüleyen tetkiklerin de yard›m›yla teflhis koyuyoruz. “Silvan’da Kürtçe ve Türkçe 2 ayr› dilde bilgi notu haz›rlad›m” Mesle¤inize dair en etkilendi¤iniz hat›ran›z› bizimle paylafl›r m›s›n›z? Asistanl›k döneminde acil serviste nöroloji konsültan hekimi olarak görev yapt›¤›m s›rada bafl›ma gelen bir olay› anlatmak isterim. Acile baflvuran 40’l› yafllarda ayaklarda güçsüzlü¤ü olan ve Guillan Barre sendromu tan›s› koyup h›zla yo¤un bak›ma gönderdi¤imiz bir kad›n hastam›z vard›. Hastay› ertesi gün tüm çabalara karfl›n kurtaramad›k ve kaybettik. Buna ra¤men hastan›n bir yak›n› beni bulup hastas›na tan› koydu¤um için teflekkür etti. Bu durum beni epey duyguland›rm›flt›. Bir di¤er hat›ram ise Diyarbak›r Silvan’da mecburi hizmet yapt›¤›m döneme ait. Silvan’da hastalar o güne kadar hiç nöroloji uzman› görmemifllerdi. Dolay›s›yla da nörolojinin hangi tür hastal›klara bakt›¤›n› ve neyle ilgilendi¤ini bilmiyorlard›. Bu nedenle ilk zamanlar odamda hasta bekleyerek geçirdim. ‹lk birkaç gün sadece beni izlediler diyebilirim. Ben bir sabah Kürtçe ve Türkçe olmak üzere iki ayr› dilde nöroloji hastal›klar›n› anlatan bir yaz› haz›rlatarak muayene girifli yap›lan bankolara ast›rd›m. Nörolojinin hangi tip hastal›klara bakt›¤›n› belirten bu yaz› oldukça ifle yarad›. ‹nsanlar bu yaz›y› gördükçe gelmeye bafllad›lar. Ben mecburi hizmetimi bitirip ayr›ld›¤›m dönemde günde 90 poliklinik yapan bir poliklinik olmufltum. Benden sonraki nörolog arkadafl bu nedenle çok rahat etmifl. Hala beni soran hastalar varm›fl. Bu beni hep mutlu eden bir hat›rad›r. Hastalarla pozitif iletiflimin önemini o dönem çok daha iyi anlam›flt›m. Sizce ‹stanbul’da nörolog say›s› yeterli mi? Yetersizse bu konuda çözüm önerilerinizi bizimle paylaflabilir misiniz? Yeterli oldu¤u kan›s›nda de¤ilim. Nöroloji çok genifl bir hasta toplulu¤una hitap eden bir branfl ve hasta say›m›z oldukça fazla. Bizler ne kadar yo¤un flartlarda ve özveriyle çal›flsak da talebi yeterince karfl›layabildi¤imizi düflünmüyorum. Daha kaliteli hizmet verebilmemiz aç›s›ndan özellikle devlet hastanelerine yeni nöroloji kadrolar› aç›labilece¤ini düflünüyorum. “Hekimlerin tan› ve tedavi konusunda sergiledi¤i inisiyatife sayg› gösterilmeli” Son olarak mesle¤inizi icra ederken en s›k karfl›laflt›¤›n›z problemler neler? K›saca bunlardan bahseder misiniz? En çok karfl›laflt›¤›m›z problem hasta ve hasta yak›nlar›n›n hekime yeterli güveninin olmamas› ve kulaktan dolma bilgilere inanarak kendisinin tetkik istemesi. Bu biz nörologlar›n karfl›laflt›¤› ciddi bir problem. Gelen hasta ve yak›n› taraf›ndan ciddi bir psikolojik bask›yla karfl› karfl›yay›z. ‘Ben bir MR isterim ve doktor bunu yapt›rmak zorunda’ fikriyle gelen bir y›¤›n hastam›z var. Hekimin hastal›¤› hakk›nda inisiyatif sahibi oldu¤unu kabul etmek istemeyen bir tav›r var. Bu konuda bence bir bilgi kirlili¤i bulunuyor. Zira insanlar internet ve televizyondan duydu¤u her hastal›k haberinde hastane hastane gezer duruma getirildi. ‹nsanlar yanl›fl yönlendiriliyor. Her kanal bir sa¤l›k program› yap›yor. Bu programlar insanlar› gereksiz endifleye itiyor. Bu nedenle bizler s›rf hastan›n içi rahat etsin diye gereksiz gördü¤ümüz bir tetkiki bile yapmak zorunda kalabiliyoruz. ‹nsanlar›n en zor zamanlar›nda yanlar›nda olan biz hekimlerin böylesi bir bask›ya maruz b›rak›lmas› ciddi sorun teflkil ediyor G 17 UZMAN DR. CANAN YUSUFO⁄LU ERENKÖY RUH VE S‹N‹R HASTALIKLARI E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / ÇOCUK PS‹K‹YATR‹ UZMANI Çocu¤unuzla oynay›n! Hem zekas›n›, hem de hayal gücünü gelifltirin Erken çocukluk dönemindeki çocuklar›n en önemli faaliyetlerinden biri olan oyun, çocu¤un e¤itiminde ve kiflili¤inin gelifliminde önemli yer tutuyor. Çocuk için çok ciddi bir u¤rafl olan oyun, ayn› zamanda bir e¤lence, e¤itim ve geliflim kayna¤› olarak görülüyor. Uzmanlara göre oyun oynayan çocuk sosyalleflme ve biliflsel becerilerini gelifltirmenin yan›nda, psikomotor becerilerini de üst seviyelere ç›kar›yor. Oyun oynarken çocu¤un, çevresiyle daimi bir iletiflim ve etkileflim halinde oldu¤unu söyleyen Çocuk Psikiyatri Uzman› Dr. Canan Yusufo¤lu’na göre oyun, çocuk için fiziksel, zihinsel, dil, psikomotor ve sosyal geliflim alanlar› aç›s›ndan oldukça önemli bir g›da rolü üstleniyor. Çocuklar›n oyun sayesinde arkadafllar› ile uyumlu ve karfl›s›ndakinin haklar›na sayg›l› olmay›, paylaflmay›, yard›mlaflmay›, kazanmay› ve kaybetmeyi ö¤rendi¤ini söyleyen Yusufo¤lu, “Oyun, çocuklar›n giriflimci olma, karar verme ve problem çözme yetene¤inin geliflmesine yard›mc› olan önemli bir unsurdur. Çocuklar›m›zla mümkün oldu¤unca kaliteli zaman geçirerek, onlarla oyunlar oynayarak, zekâlar›n› ve hayal güçlerini gelifltirmek mümkün.” dedi. “Oyun anne, baba ve çocuk aras›ndaki güven ba¤›n› pekifltirir. Çocu¤unuza bilgi vermek ve özgüven afl›lamak istiyorsan›z, en do¤al yol olan oyuna baflvurun.” diyen Yusufo¤lu, konu hakk›nda flu bilgileri verdi: Yap-boz, dama ve satranç zihinsel geliflimi olumlu yönde etkiliyor Çocuklarda, düflünmenin geliflmesi farkl› bir problemle karfl›laflmalar› sonucu gerçekleflir. Çocuklar oyunda sürekli farkl› problemlerle karfl›lafl›r. Herhangi bir problemle karfl›laflan çocuk, bu problemi çözmek için u¤raflacak, böylece farkl› çözüm yollar› üretecektir. Çocu¤a bilgiyi vermenin en do¤al yolu oyundur. Oyunda çocuk uygulamaya dönük oldu¤u için ö¤renme daha kal›c› olur. Oyun çocu¤un ö¤renimini kamç›layan, zihinsel becerilerini ve yarat›c›l›¤›n› uyand›ran bir etkinliktir. Zihinsel aktiviteye dayal› oyunlar; küçük yafllarda oynanan renk-flekil koordinasyonu gerektiren efllefltirmeler ile yap-boz, dama ve satranç oyunlar›d›r. Bu oyunlar bireyin zihinsel geliflimini olumlu yönde etkiler. Çocuk için gördü¤ünü tan›yabilmek, haf›zas›nda tutabilmek ve bunlar› adlar› ile sayabilmek kolay de¤ildir. Ancak bu çal›flmalar› oyun içinde iflleyebilirsek çocukta ilgi ve istek oluflabilecektir. Çocuklar, 3 yafl›ndan itibaren hayal gücüne dayal› oyunlar› oynamay› severler. Çocuk bu tür oyunlarda kendini baflkas›n›n yerine koyarak, gizli duygu ve düflüncelerini a盤a vurur. Oyun çocu¤un yaratma ortam›d›r. Çocuk ne kadar çok oyun oynarsa yarat›c›l›¤› artar. Unutulmamal›d›r ki, çocuklar en çok e¤lendikleri zaman ö¤renirler, oyun da bu e¤lencenin en büyük ve vazgeçilmez parças›d›r. Çocu¤umuzla oyun oynamak ona neler kazand›r›r? Oyun oynarken çocuk mutlu olur. Çocu¤un büyümesi ve geliflmesi için beslenme, sevgi, bak›m ne kadar gerekliyse oyun da o kadar gereklidir. Oyun esnas›nda sevinç duygusunun yan› s›ra disiplin, düzen, tak›m arkadafl›na ve gruba uyma, fedakârl›k gibi al›flkanl›klar da kazan›l›r. Özellikle oyunu kendileri kurgulad›klar›nda kurallara uymay›, eylemi bafllatmay› ve yönlendirmeyi ö¤renirler. Çocuklar› oyuna sevk eden en önemli duygulardan biri mücadele etmek ve baflarmakt›r. Oyun çocu¤a ö¤renme zemini haz›rlarken, bu etkinlikler sayesinde çocuk, objeleri tutma ve kullanma, bedenini kontrol etme, nesnelerin iflleyifl tarzlar›n› kavrama yetene¤i kazan›r ve iletiflim becerilerini gelifltirir. 19 Oyun bu nedenlerden dolay› bofl zaman u¤rafl›s› de¤il de yetiflkinlik yaflam›na önemli bir haz›rl›kt›r. Çocuk oyun arac›l›¤›yla birikmifl enerjisini toplumsal aç›dan kabul edilen bir flekilde boflaltma olana¤› bulur. Böylece oyun, çocu¤un en güçlü ve en do¤al dürtülerinden sald›rganl›¤› d›flar›ya olumlu yönde harcamas›na yard›mc› olur. Oyun, çocu¤a kurallara uymay› ö¤retir Oyun, her fleyden önce anne, baba ve çocuk aras›ndaki güven ba¤›n› pekifltirir. Çocu¤un özgüveninin pekiflmesini sa¤lar. Oyun içinde anne-baba rolüne giren çocuk, ebeveynin tutumunu ve davran›fl›n› çocuk bak›fl aç›s›ndan gözlemleyebilir. Arkadafllar›yla oynamak çocu¤a iflbirli¤i ve toplu yaflam için gerekli kurallar› ö¤retir. Oyun yoluyla sosyalleflen, “ben” ve “baflkas›” kavramlar›n›n bilincine varan çocuk, vermeyi ve almay› oyun arac›l›¤›yla ö¤renir. Çocuk okulda ve çevrede do¤ru ve yanl›fl kabul edilen olaylar› görür ve yaflar. Ancak bu kurallara uyma zorunlulu¤u oyunla birlikte kazan›l›r. Oyun, çocu¤a kurallara uymay› ö¤retir. Çocu¤umuzla ne s›kl›kla oyun oynamal›y›z? Çocu¤un ilk 2-6 ay›nda uyan›k oldu¤u sürenin yüzde 9’unu oyunla geçirdi¤i, 7-8 ayl›kken bu sürenin yüzde 50'ye ç›kt›¤›, 11 ay-2 yafl aras›nda yüzde 75’e yükseldi¤i ve okul ça¤›na kadar bu sürenin devam etti¤i, ancak 7-8 yafllar›nda oyuna ayr›lan sürenin düfltü¤ü saptanm›flt›r. Bu durum çocu¤un çevrenin sunduklar›na tepki verme al›flkanl›¤› kazanmas›d›r. Oyun çocu¤un iflidir; oyunun çocu¤un bofl zaman›n› dolduran, onu oyalayan u¤rafl oldu¤u düflünülmemelidir. Çocuklar›n zihinsel, bedensel, sosyal ve dil geliflimleri birbirlerinden farkl›d›r ve çocuk oyunda zaman› ve mekân› kendi s›n›rlar. Oyun oynamas›na s›kl›kla s›n›r getirilen çocuklarda nedensiz sinirlenme, karfl› gelme, huzursuzluk gibi durumlar gözlenebilir. Çocu¤un oyunu bitirmesi ya da oyuna mola vermesi gerekti¤inde bu durum ona önceden bildirilmeli, “5 dakika sonra oyuna ara vermelisin çünkü yemek vakti” gibi her fleyde oldu¤u gibi oyun aralar›nda da çocu¤a yapmas› gereken eylemin nedeni aç›klanmal›d›r. Erken çocukluk döneminde çocuklar sürekli hareket etmek isterler. Anne ve baban›n, oyunun ve hareket ihtiyac›n›n çocuk için ne kadar önemli oldu¤unu bilmeleri gerekir. Oyun çocu¤un en do¤al meflguliyetidir. Sa¤l›kl› bir çocuk daima oynamak ister. Ebeveynler, çocuklar›n yafllar›na, ihtiyaçlar›na, becerilerine, ilgilerine ve geliflim düzeylerine uygun bir oyun ortam› haz›rlamalar›, oyunlar›na sayg› göstermeleri ve çocuklar› birlikte etkin zaman geçirmeleri konular›nda bilinçlendirilmelidir. Oyuncaklar›n fiziksel ve zihinsel aç›dan çok fonksiyonlu olmalar›na dikkat edilmeli Ebeveynler çocuklar›yla oyun oynarken nelere dikkat etmelidir? Yetiflkin gözüyle oyun, çocu¤un e¤lenmesine ve oyalanmas›na yönelik bir u¤rafl ve çocu¤u bafl›ndan savmak için bir meflguliyet olarak görülmektedir. Çocuklar›n oyunu oyun de¤il, onlar›n en ciddi u¤rafl›d›r ve yetiflkinlerin de çocu¤un bu ciddiyetini önemsemesi gerekir. Çocu¤a emir vermekten, çocu¤u s›k s›k yönlendirmekten, oyunu küçümsemekten ve çocu¤un oyuncaklar›n› ondan habersiz baflkalar›na vermekten kaç›n›lmal›d›r. Ebeveynler oyuncak seçiminde, oyunca¤›n, çocu¤un d›fl çevreyi keflfetmesine ve yarat›c› faaliyetleri teflvik edici nitelikte olmas›na, hayal gücünü uyarabilmesine, do¤rudan do¤ruya fiziksel ve zihinsel geliflimine yard›mc› olmas›na dikkat etmelidir. Sürekli ayn› materyalle oynayan çocuk için materyal çok fonksiyonel olsa bile ilk cazibesini kaybeder. Bu nedenle materyallerin belirli zamanlarda de¤ifltirilmesinde yarar vard›r G OYUN NEDEN ÖNEML‹D‹R • Oyun kendili¤inden ortaya ç›kar, mutluluk ve rahatl›k oyuna efllik eder. • Oyun duyu organlar›nda, sinir ve kaslarda, zihinsel düzeyde oluflur ve bu üç düzey birlikte ifller. • Oyunda deneyimler tekrarlan›r, çevreyi taklit görülür, yeni fleyler denenir, keflfedilir. • Oyun zaman ve mekân› kendi s›n›rlar. • Oyun çocu¤un iç dünyas›n› sosyal dünya ile birlefltirmesine yard›m eder. • Oyun düzenli geliflim aflamalar› gösterir. • Oyun çocu¤un korkular›n›n engellenmesine, sosyal çat›flmas›n›n üstesinden gelmesine, sosyal olgunlaflmas›na ve öz benli¤ini bulmas›na yard›mc› olur. Anadolu yakas›n›n en donan›ml› onkoloji merkezi törenle hizmete aç›ld› Dr. Lütfi K›rdar Kartal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi "Onkoloji Merkezi ve Palyatif Bak›m Ünitesi" 22 May›s 2012 tarihinde törenle hizmete aç›ld›. Aç›l›fl törenine ‹stanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu baflta olmak üzere çok say›da baflhekim ve sa¤l›k çal›flan› kat›ld›. Törende konuflan ‹l Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, Dr. Lütfi K›rdar Kartal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi'nin, ‹stanbul'un önde gelen 14 hastanesinden birisi oldu¤unu söyledi. Dokucu: “340 bin metrakarelik kapal› alan üretece¤iz” Prof. Dr. Dokucu, önümüzdeki bir kaç y›l içerisinde gerek il özel idarenin katk›lar›yla, gerekse bakanl›¤›n iradesi ve TOK‹'nin marifetiyle bu 14 büyük hastanenin tamam›n›n yenilenece¤ini belirterek, “Zannediyorum 5 y›l içerisinde ‹stanbul içinde her tür t›bbi tan› ve tedaviyi yapabilen 14 sa¤l›k merkezimizin tamam› yenilenmifl ve her aç›dan güvenli bir ortama kavuflmufl olacak” dedi ve ekledi: “Önümüzdeki birkaç ay içerisinde ihalelerin tamamlanmas›n› planl›yoruz. Bu yenilenmelerle birlikte yaklafl›k 340 bin metrakarelik bir kapal› alan üretece¤iz” Vali Mutlu: “Art›k sa¤l›k hizmeti aramak için gözümüz d›flar›da de¤il” ‹stanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ise, ‹stanbul'un markalar› içerisine, 'bir tarih, kültür, medeniyet, ticaret, sanayi, turizm flehridir; derken, mutlaka ve mutlaka 'sa¤l›k flehridir' markas›n› da yerlefltirmeleri gerekti¤ini bildirdi. Vali Mutlu, sa¤l›k aramak için, s›hhat bulmak için art›k Avrupa, ABD yollar›na gidilmedi¤ini belirterek, "fiimdi flifay› ‹stanbul'un içerisinde ar›yoruz. 'Acaba hangi hastanemizde teknoloji çok daha ileride? Kartal'a m›, Çapa'ya m› veya özel alandaki bir hastaneyi mi gidelim?' diye kendi flehrimizin hastane ve hekimlerine yöneliyoruz. Bu çok önemli. Art›k sa¤l›k hizmeti aramak için gözümüz d›flar›da de¤il. Bunu gelifltirmek için de çaba sarf ediyoruz" dedi. Dokucu, Dr. Lütfi K›rdar Kartal E¤itim ve Araflt›rma “90 milyon vakan›n Hastanesi'nin bir önderlik içerisinde 90 milyon vasf› oldu¤unu belirterek, doktor var” onkoloji tedavisi aç›s›ndan Son günlerde sa¤l›k çal›flanlar›na yönelik sald›r›lar›n herkeste üzüntüye sebep Anadolu yakas›n›n en verdi¤ini belirten Mutlu, "3-4 kiflinin hatalar›, hiçbir zaman kabul edilemeyecek bu büyük referans durufllar›, sa¤l›k teflkilat›m›z› üzmesin. merkezlerinden biri ‹stanbul'da 2011 y›l› içerisinde hastanelerimizde toplam 90 milyon poliklinik konumunda oldu¤unu hizmeti verildi. 90 milyon vakan›n içerisinde 90 milyon doktor var. Hasta aras›ndaki söyledi. münasebetin içerisinde iki tane vakay› al›r da flayet toplumun doktorlara bak›fl› fleklinde lanse ederseniz bu do¤ru olmaz" diye konufltu. Hastane Baflhekimi Doç. Dr. Recep Demirhan da, hizmete aç›lacak olan Onkoloji Merkezi içerisinde, Radyasyon Onkoloji Klini¤i, T›bbi Onkoloji Klini¤i ve Palyatif Bak›m Ünitesi'nin bulundu¤unu belirterek, bugün ayn› zamanda 2009 y›l›nda inflaat› bitirilen Yara ve Yan›k Tedavi Merkezi'nin de aç›laca¤›n› söyledi. Vali Mutlu ve beraberindekiler, daha sonra Onkoloji Merkezi ile Yara ve Yan›k Tedavi Merkezi'ni hizmete açarak gezdiler G 21 DR. ÖMER TULU ‹STANBUL ‹L SA⁄LIK MÜDÜRLÜ⁄Ü / HASTA HAKLARI B‹R‹M SORUMLUSU Hasta hakk›ndan ne anl›yoruz? Mesle¤ine dair her tür fedakârl›¤› ve özveriyi sunan, gece gündüz demeden ne olursa olsun hepimizin derdine çare olmak için u¤raflan sa¤l›k çal›flanlar›na yönelik fliddet olaylar› tepkiyle karfl›lan›yor. Gaziantep’te Dr. Ersin Arslan’›n öldürülmesiyle tekrar gündeme gelen fliddet olaylar›n›n nedenlerini saptamaya yönelik bir dizi çal›flma yürütülüyor. Hastalar niçin sa¤l›k çal›flan›n› hedef al›yor? Ya da sa¤l›k hizmeti al›rken neden bu denli h›rç›n davran›yor? Bu sorulara cevap olarak ilk akla gelen fley, hastalar›n haklar› konusunda yanl›fl bir alg›ya sahip olmalar›. Sa¤l›k çal›flanlar› için bafll› bafl›na bir meslek riski halini alan fliddet konusunda hasta bilincinin önemine iflaret eden ‹l Sa¤l›k Müdürlü¤ü Hasta Haklar› Birim Sorumlusu Dr. Ömer Tulu ’ya göre, sorunun kayna¤›nda hastalar›n haklar› ve sorumluluklar› konusunda yeterince bilgi sahibi olmamalar› yat›yor. Sa¤l›k hizmeti verilirken her iki taraf›n da empati yapma mecburiyetinde oldu¤unu belirten Tulu, amaç aç›s›ndan bak›ld›¤›nda hastalar›n istekleriyle doktorlar›n isteklerinin birbiriyle ayn› oldu¤unu söylüyor. Dr. Tulu, “Örne¤in, hasta hekimin kendisiyle yeterince ilgilenmesini, hekim hastas›na yeterince vakit ay›rmay› ister. Hasta temiz ve modern bir ortamda sa¤l›k hizmeti almak, hekim temiz bir ortamda çal›flmak ister. Hasta bir an önce iyileflmek, hekim hastas›n›n bir an önce flifa bulmas›n› ister. Hasta hekimine güvenmek, hekim de kendisine güvenilmesini ister. Yani çerçevenin bütününe bakt›¤›n›zda amaç ve talepler ayn›d›r.” diyor. Toplumsal bir sorun olmaya bafllayan fliddet hakk›nda sorunu de¤il, çözümü gösteren bir anlay›flla hareket edilmesi gerekti¤ini kaydeden Dr. Ömer Tulu, hastalar›n hem hasta hem de hekim haklar› konusunda bilgisiz oldu¤unu belirtiyor. Tulu, hasta haklar› yönergesinin bizzat hekim ve sa¤l›k çal›flanlar› taraf›ndan ortaya at›l›p desteklenen bir süreç oldu¤unu kaydederek, hasta ve yak›nlar›n›n sa¤l›k problemlerinin çözümünde anlay›fll› olmas› gerekti¤ini vurguluyor. “Sa¤l›k çal›flan›n› darp eden bir hasta ya da yak›n›na hasta haklar›ndan ne anlad›¤›n› sormak gerek.” diyen Tulu, “Sa¤l›k çal›flanlar› ve hastalar rakip de¤ildir. Hiçbir hastan›n somut olay ve belgelere dayanmadan sa¤l›k çal›flanlar›n› ve kurumlar› y›pratacak flekilde hakaret ve suçlay›c› beyanda bulunmaya hakk› yoktur.” diye konufltu. Sa¤l›k çal›flanlar›n›n toplumun inand›¤›, her zaman de¤er ve destek verdi¤i, gönül borcu duyarak sayd›¤› ve sahiplendi¤i kifliler oldu¤unu belirten Dr. Tulu, flu bilgileri verdi: Her birey eflit imkânlarda sa¤l›k hizmeti alma hakk›na sahiptir 23 Hasta hakk› nedir? Bireyin var olmas› nedeniyle sahip oldu¤u hak ve hürriyetler vard›r. Yaflam hakk› bu haklar›n bafl›nda gelir. Kifli toplumdan, devletten sa¤l›¤›n› korumay› ve hasta oldu¤unda tedavi edilmeyi isteyebilmelidir. Bu sa¤l›k hakk›d›r. Hasta haklar› uygulamas› ise kiflinin hasta oldu¤unda insan haysiyetine yak›fl›r flekilde hasta haklar›ndan faydalanabilmesine, hak ihlallerinden korunabilmesine ve gerekti¤inde hukuki korunma yollar›n› fiilen kullanabilmesine dair usul ve esaslar› düzenlemek amac›yla yürütülmektedir. Birey hasta olarak baflvurdu¤u sa¤l›k kurumunda hizmetten faydalanma, eflit olarak hizmete ulaflma, bilgilendirilme, sayg›nl›k, mahremiyet, kuruluflu ve personeli seçme ve de¤ifltirme, r›zas›n›n al›nmas›, tedaviyi reddetme ve durdurma, güvenlik, refakatçi bulundurabilme, dini vecibelerini yerine getirebilme, flikâyet etme ve dava açma hakk›na sahiptir. Hastalar, somut olay ve belgelere dayanmadan suçlay›c› beyanda bulunamazlar Bildi¤imiz kadar›yla her hastan›n hasta hakk› oldu¤u gibi tan› ve tedavi süresince yerine getirmesi gereken baz› sorumluluklar› da var. Bu sorumluluklar neler? Hastan›n bir sa¤l›k kurulufluna baflvurmadan önce ve baflvurduktan sonraki süreçte yerine getirmesi gereken ödev ve yükümlülükler vard›r. Kifliler sa¤l›kl› bir yaflam için verilen tavsiyelere uymal›d›r. Hasta sa¤l›k, sosyal güvenlik ve kiflisel bilgilerindeki de¤ifliklikleri zaman›nda bildirmelidir. Hasta teflhis ve tedavi sürecinde hekim ve di¤er sa¤l›k personeli ile her aflamada iflbirli¤i yapmal›d›r. Hasta verilen randevulara uymal›d›r. T›bbi gereklilik olmadan ve gerçe¤e ayk›r› belge, rapor veya doküman düzenlenmesini isteyemez. Hastane personelinin, di¤er hasta ve ziyaretçilerin haklar›na sayg› göstermelidir. Hasta hastaneyi bar›nma, beslenme ve sosyal bak›m eksiklerini gidermek amac›yla kullanamaz. Hasta gereksiz t›bbi giriflim ve tedavi talebinde bulunamaz. Hastane malzemelerine verdi¤i zarar› karfl›lar. Hastalar somut olay ve belgelere dayanmadan sa¤l›k çal›flanlar›n› ve kurumlar› y›pratacak flekilde hakaret edemez ve suçlay›c› beyanda bulunamazlar. Hasta; yak›nmalar›, geçirdi¤i hastal›klar, kullanmakta oldu¤u ilaçlar ve sa¤l›¤› ile ilgili konularda yanl›fl ve eksik bilgi veremez. Hastalar bu yükümlülükleri yerine getirdikleri zaman daha h›zl›, kolay ve kaliteli hizmet alacaklard›r. Hekim sayg›l› davran›lmay› ve güvenilmeyi hak eder Hekim hakk› nedir? Hekimin ça¤dafl t›p imkânlar›ndan yararlanma hakk›, mesle¤ini özgürce yapabilme hakk›, temiz ve ça¤dafl sa¤l›k kurumlar›nda çal›flma hakk› ve ücret isteme hakk› vard›r. Hekim istedi¤i tedavi yöntemini seçme hakk›na sahiptir. Hastalar›yla ilgili olarak baflka bir meslektafl›na dan›flabilir. Hekim tedaviyi üstlenmeme, üstlendi¤i tedavide de iyilefltirme garantisi vermeme hakk›na sahiptir. Mevzuat›n belirledi¤i durumlarda tedaviyi yar›da b›rakabilir. Hekimin hastas›na gerekli zaman› ay›rabilme hakk›, sayg›l› davran›lma ve güvenilme hakk› vard›r. Uygulamay› suistimal eden bir hasta ve hasta yak›n› grubu var Bir hasta olarak hasta hakk›ndan ne anlamal›y›z? Ne anl›yoruz? Hasta haklar›ndan ne anlad›¤›m›z› tan›mlad›k. Ne anl›yoruz sorusuna gelince, asl›nda tan›mlarda bir sorun yok. Uygulamada sorun yafl›yoruz. Hastalar haklar›n›n da sorumluluklar›n›n da bilincinde. Uygulamay› suistimal eden bir hasta ve hasta yak›n› grubu var. Bu grup istedikleri her fleyin hak oldu¤unu iddia ediyor ve yap›lmas›n› istiyor. Örne¤in biz birim olarak birçok kanaldan baflvuru al›yoruz. Bunlar flikâyet, talep ve önerileri içeriyor. Karfl›m›za ilk kez ç›kan bir sorunla hasta yak›n› gibi ilgileniyor ve ne gibi sorunlar yaflanabilece¤ini tespit etmeye çal›fl›yoruz. Di¤er birimlerimizi de bu konuda bilgilendiriyoruz. Birimlerimizde buna hassasiyetle yaklafl›yor. Uygulamay› suistimal etti¤ini belirtti¤imiz bu grup bizlere çok fazla zaman kaybettiriyor. Bu en çok di¤er hastalar› ve hasta yak›nlar›n› zarara u¤rat›yor. Burada sorun haklar› bilmemek de¤il. Mevzuat belli, sistem ve imkânlar belli. Sa¤l›k çal›flanlar› olarak en iyi flekilde hizmet vermeye çal›fl›yoruz. Ortada bir alg› sorunu var. Sadece sa¤l›k alan›nda de¤il toplumun her alan›nda önümüze ç›kan bir sorun. Ben insanlar›n haddini bilmesi gerekti¤ini düflünüyorum. Sa¤l›k çal›flanlar› ve hastalar rakip de¤ildir Son olarak son dönemlerde sa¤l›k çal›flanlar›na yönelik fliddet olaylar›na de¤inmek istiyoruz? Bir hastan›n hakk› sizce fliddet yoluyla savunulabilir mi? Bu konuda hastalar›m›za neler söylemek istersiniz? Bu olaylar› üzüntüyle izliyoruz. Hangi alanda yaflan›rsa yaflans›n insanl›k d›fl› bir durum. Sa¤l›k çal›flanlar› ve hastalar rakip de¤il. Aksine ayn› amaç için çal›flan bir ekip. Hastan›n amac› sa¤l›¤›na kavuflmak, hekimin amac› hastay› sa¤l›¤›na kavuflturmakt›r. Bu amaca ancak ortakl›kla ulaflabiliriz. Birbirimizi sevmeli ve sayg› göstermeliyiz. Bu insan olman›n gere¤i. Güven duygusu oluflmadan hiçbir hekim-hasta iliflkisi iyilik hali ile sonuçlanamaz. Di¤er taraftan bu fliddet olaylar›nda sa¤l›k çal›flan›na, hastalara, siyasetçilere, toplum önderlerine, hepimize ödevler düflüyor G ‹stanbul’da akci¤er naklinde büyük baflar› ‹stanbul’da, en zor organ nakli olarak bilinen akci¤er naklinde 4 baflar›l› operasyon yap›ld›. Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi ile Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi'nde, son bir y›l içinde 4 akci¤er nakli gerçeklefltirilerek büyük bir baflar›n›n alt›na imza at›ld›. Vücudumuzdaki her hücre iflini yapabilmek için oksijene ihtiyaç duyar ve bu ihtiyaç temel solunum organ›m›z olan akci¤erler taraf›ndan karfl›lan›r. Akci¤erler nefes ald›¤›m›zda havadaki oksijeni içeri, vücutta a盤a ç›kan karbondioksiti de d›flar› tafl›r. Bu olay›n sürekli olarak yap›lmas› gerekir, çünkü organizma için çok önemli bir madde olan oksijenin vücutta herhangi bir deposu yoktur. Çeflitli nedenlerden dolay› hasar gören akci¤erler bu döngüyü sa¤layamaz. Kiflinin hayat›n› devam ettirebilmesi için, tedaviyle düzelemeyecek kadar ileri derecede hasar gören akci¤erlerin yerine sa¤l›kl› akci¤er nakledilmesi gerekir. Akci¤er nakli, en zor organ nakillerinden biridir. Bu ameliyat›n yap›labilmesi için modern t›bb›n tüm gereklerini yerine getirebilecek bir hastane ortam› ve bu konuda deneyimli bir doktor kadrosu gereklidir. Bu koflullar› sa¤layan, kalp ve gö¤üs hastal›klar›nda ülkemizin önde gelen hastanelerinden olan Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi ile Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde son günlerde ard›fl›k akci¤er nakilleri gerçeklefltirildi. Yedikule EAH’de 3, Kartal Kofluyolu EAH’de de 3 nakil operasyonu yap›ld›. Baflar›l› nakiller sonras›nda Kartal Kofluyolu’daki 1 hasta taburcu olurken, Yedikule’de tedavileri devam eden hastalar taburcu olacaklar› günü bekliyor. Yap›lan bu baflar›l› nakiller hakk›nda kamuoyuna bilgi vermek amac›yla 4 May›s 2012 tarihinde Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu’nun kat›l›m›yla bir bas›n toplant›s› düzenlendi. Toplant›ya ayr›ca Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi EAH Baflhekimi Prof. Dr. Sedat Alt›n ve akci¤er nakillerinden sorumlu Doç. Dr. Adnan Sayar ile Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas EAH Baflhekimi Doç. Dr. Ali Metin Esen ve akci¤er nakillerinden sorumlu Doç. Dr. Cemal As›m Kutlu kat›ld›. Dokucu: “Ba¤›fl Olmazsa Nakil de Olmaz” ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, toplant›da yapt›¤› konuflmada, akci¤er naklinin, hastal›¤›n›n son döneminde olan akci¤er hastalar›n›n kurtar›lmas› için tek çare oldu¤unu, dolay›s›yla naklin yap›lmamas› durumunda bu hastalar›n kaybedilmesinin kaç›n›lmaz oldu¤unu belirtti. ‹ki hastanede son bir y›l içerisinde 6 akci¤er nakli gerçeklefltirdiklerini ifade eden Dokucu, “Akci¤er nakillerinin Türkiye flartlar›nda e¤itim ve araflt›rma hastanelerinde yap›l›yor olmas› bizim için büyük önem arz ediyor. Akci¤er naklinin yap›labildi¤i merkezler çok iyi bir tak›m ruhunun oldu¤u, çok iyi yo¤un bak›m imkânlar›n›n bulundu¤u ve mutlak suretle disiplinin sa¤land›¤› bir yap›y› gerektirir.” dedi. Dokucu, 2011 y›l›nda Türkiye genelinde 1319 hastada beyin ölümü gerçekleflti¤ini ve bunlardan 343'ünün donör oldu¤unu, ancak bu rakamlar›n çok düflük oldu¤unu söyledi. Prof. Dr. Dokucu, “Yunanistan bu alanda Türkiye'den 3 kat, ‹spanya ise 12 kat fazla donör üretebiliyor. Bizim hastalar›m›z kadavradan ba¤›fl donör bulamad›klar› için, maalesef sessiz sedas›z köflelerinde, yo¤un bak›mlarda kaybedilmekle karfl› karfl›ya kal›yorlar.” diye konufltu. Dokucu, akci¤er nakli olmak için Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi EAH’de 10, Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas EAH’de de 7 hastan›n bekleme listesinde oldu¤unu bildirdi. “Yeniden Do¤mufl Gibiyim” Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi EAH’de akci¤er nakli gerçeklefltirilen 28 yafl›ndaki Abdül Emrah Demirci, 1,5 ay önce akci¤er nakli oldu¤unu belirterek, “Yeniden do¤mufl gibiyim. Art›k havay› ci¤erlerimde hissedebiliyorum. Bugün taburcu olmam planlan›yor. Herkese çok teflekkür ederim.” dedi. Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas EAH’de nakli gerçeklefltirilen 37 yafl›ndaki Ali Özdemir de nakilden önce çok hasta oldu¤unu ifade ederek, “Ben yata¤a ba¤l›, solunum cihaz›yla nefes al›yordum. Allah'a çok flükür flimdi çok iyiyim. Tüm hastane ekibi bana çok iyi davrand›. Kendilerine teflekkür ediyorum.” diye konufltu. Ba¤›fllanan Organlarla Yedikule’de 3 Hastaya Akci¤er Nakli Yap›ld› Avrupa yakas›n›n tek gö¤üs hastal›klar› hastanesi konumundaki Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’nin Organ Nakli Merkezi’nde 3 baflar›l› akci¤er nakli yap›ld›. Nakiller, Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Gö¤üs Cerrahisi Uzman› Doç. Dr. Adnan Sayar, Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Hüseyin Y›ld›r›mo¤lu, gö¤üs hastal›klar› uzmanlar› Uzman Dr. Levent Dalar ve Uzman Dr. Nur Dilek Bakan, gö¤üs cerrahisi uzmanlar› Doç. Dr. Adalet Demir, Uzman Dr. Songül Büyükkale, Uzman Dr. Serda Kanbur, Uzman Dr. Özgür ‹flgörücü, anestezi ve reanimasyon uzmanlar› Uzman Dr. Zeynep Nilgün Ulukol, Uzman Dr. Hayriye Nur Solmazer, Uzman Dr. Nurgül Pekdemir Bilgin, Uzman Dr. Betül Polat Akdemir’den kurulu ekip taraf›ndan gerçeklefltirildi. Yedikule’de gerçekleflen ilk nakilde, “amfizem” tan›s› konan 28 yafl›ndaki Abdül Emrah Demirci’ye, 44 yafl›ndaki erkek donörden al›nan sol akci¤er nakledildi. 3 y›ld›r solunum s›k›nt›s› yaflayan ve son alt› ayd›r tek bafl›na fiziksel ihtiyaçlar›n› gideremeyen Demirci, Eylül 2011 tarihinden itibaren Yedikule EAH Organ Nakli Merkezi taraf›ndan takip ediliyordu. 14 Mart 2012 tarihinde tek tarafl› sol akci¤er nakli yap›lan Demirci’nin önümüzdeki günlerde taburcu olmas› bekleniyor. Yedikule’de gerçekleflen ikinci nakilde, Bursa Uluda¤ Üniversitesi T›p Fakültesi’nde beyin ölümü gerçekleflen 34 yafl›ndaki kad›n donörden al›nan sol akci¤er, 2002 y›l›ndan bu yana “sarkoidoz” tan›s›yla takip edilen 50 yafl›ndaki Nevruz Erdemir’e nakledildi. 4 y›ld›r ileri derecede solunum s›k›nt›s› yaflayan ve A¤ustos 2011 tarihinden itibaren Yedikule EAH Organ Nakli Merkezi taraf›ndan takip edilen Erdemir’e, 9 Nisan 2012 tarihinde tek tarafl› sol akci¤er nakli yap›ld›. Organ Nakli Merkezi’nde takip edilen Erdemir’in bir ay içinde taburcu olmas› planlan›yor. Yedikule’de gerçekleflen üçüncü nakilde, Marmara Üniversitesi Pendik E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde beyin ölümü gerçekleflen kad›n donörden al›nan akci¤er, “amfizem” tan›s›yla 2005 y›l›ndan bu yana oksijene ba¤›ml› olarak yaflayan 59 yafl›ndaki Murat Cesim’e nakledildi. Birçok kez yo¤un bak›ma kald›r›lan ve son 10 ayd›r noninvaziv mekanik ventilasyona (CPAP) ba¤›ml› olan Cesim, 13 Ocak 2012 tarihinden itibaren Yedikule EAH Organ Nakli Merkezi taraf›ndan takip ediliyordu. 14 Nisan 2012 tarihinde tek tarafl› sa¤ akci¤er nakli yap›lan Cesim’in tedavisi Organ Nakli Merkezi’nin ara yo¤un bak›m›nda devam ediyor. Kartal Kofluyolu EAH’deki ‹lk Akci¤er Nakli Silikozis Hastas›na Yap›ld› Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ndeki ilk akci¤er nakli de 26 Mart 2012 tarihinde gerçekleflti. Antalya E¤itim Araflt›rma Hastanesi’nde kafa travmas›na ba¤l› beyin ölümü gerçekleflen donörden al›nan sa¤ akci¤er, “silikozis” hastas› olan 37 yafl›ndaki Ali Özdemir’e nakledildi. Operasyon Doç. Dr. Cemal As›m Kutlu, Opr. Dr Erdal Taflç›, Opr. Dr. M. Ersin Çardak, Kalp-Damar Cerrah› Altu¤ Tuncer, Anestezist Rezzan Acar ve Anestezist Tuncer Koçak taraf›ndan gerçeklefltirildi. Özdemir, tedavisinin tamamlanmas›n›n ard›ndan taburcu edildi. Ayn› hastanede bu y›l içinde acil bekleme listesinde olup acil akci¤er nakli yap›lan iki hasta ise hayat›n› kaybetti. Kaybedilen her iki hasta da t›bbi terminolojide terminal dönem olarak tarif edilen hastal›¤›n son aflamas›nda olan hastalard›. Y›lda 7 Bin Kifli Organ Beklerken Ölüyor Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas EAH ve Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi EAH’de gerçeklefltirilen nakiller, y›lda 7 bin civar›nda kiflinin organ yetmezli¤inden ve organ beklerken öldü¤ü ülkemizde organ ba¤›fl›n›n önemini bir kez daha ortaya koydu. Tedavisi sadece organ nakli ile mümkün olan hastal›klar, tüm dünyada oldu¤u gibi, ülkemizin de en önemli sa¤l›k sorunlar›ndan biri. Organ nakli bekleyenlerin say›s› her geçen gün art›yor, uygun organ bulunamayan hastalar bu nedenle hayatlar›n› kaybediyor, ancak çeflitli nedenlerle yeteri kadar ba¤›fl yap›lm›yor G 27 DOÇ. DR. HAYR‹YE ESRA ATAO⁄LU HASEK‹ E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / DAH‹L‹YE KL‹N‹⁄‹ E⁄‹T‹M GÖREVL‹S‹ Tedavi edilmeyen Akdeniz atefli böbrek yetmezli¤ine sebep oluyor Gö¤üs, kar›n, eklem a¤r›s› ve periyodik atefl ile kendini gösteren ailesel Akdeniz atefli AAA, tedavi edilmedi¤i zaman böbrek yetmezli¤ine sebep oluyor. Vücudun kar›n içindeki, kalp çevresindeki, akci¤erdeki ve eklemlerdeki zarlar›n iltihab›ndan dolay› periyodik zamanlarda atefllenmesi olarak tan›mlanan AAA’da belirli zaman aral›klar›yla tekrarlanan ataklar dikkat çekiyor. Belirtileri sebebiyle apandisit ve akut eklem romatizmas›yla kar›flt›r›lan AAA hakk›nda bilgi veren Doç. Dr. Hayriye Esra Atao¤lu, hastal›¤›n daha çok 20 yafl öncesi çocuk ve ergenlerde görüldü¤ünü söyledi. Özellikle Akdeniz’e k›y›s› olan Cezayir, Tunus, Türkiye, Fransa gibi ülkelerde görülen AAA’n›n teflhisinde, hekimler kadar hastalar›n da dikkatli olmas› gerekti¤ini ifade eden Doç. Dr. Atao¤lu, “Tekrarlanan ateflle birlikte kar›n a¤r›s›n›n yan› s›ra gö¤üs ve eklem a¤r›s› belirtileri olan tüm hastalar, klinik ve laboratuvar özellikleri aç›s›ndan incelenmelidir.” dedi. Atao¤lu, konu hakk›nda flu bilgileri verdi: Hastal›¤›n s›k görüldü¤ü bölgelerde, evlenmeden önce genetik test yapt›r›lmal› AAA genetik geçiflli kal›tsal bir hastal›kt›r. Tafl›y›c› anne ve baban›n yüzde 25 olas›l›kla AAA hastas› çocuklar› olabilir. AAA’de etkilenen genin ad› MEFV’dir ve 16. kromozomun k›sa kolundad›r. En yayg›n gözlenen mutasyonlar M680I, M694V, M694I, V726A’d›r. Bu gen hastal›¤›n oluflmas›nda yüzde 98 etkilidir. Türkiye'de bu genetik bozuklu¤u her 6 kifliden biri tafl›maktad›r ve her 1000 kifliden 1-3'ü AAA hastas›d›r. Bu nedenle hastal›¤›n s›k görüldü¤ü bölgelerde evlenmeden önce genetik test yap›lmas› ve genetik dan›flma al›nmas› önerilmelidir. Hastan›n hikayesi teflhisi h›zland›r›yor AAA için kesin tan› koyduracak bir test yoktur. AAA hastal›¤›n›n tan›s› esas olarak hastan›n hekime verdi¤i hikaye ile konulur. Atak s›ras›nda baz› laboratuvar bulgular› anormal olarak tespit edilebilir ancak hiçbirisi tan› koydurucu de¤ildir. Tan› koyarken hastal›¤›n ataklar halinde seyretmesi ve ataklar›n özelliklerinin iyi analiz edilmesi çok önemlidir. AAA’da görülen klinik bulgular pek çok hastal›kta görülebildi¤i için hastal›¤a tan› koymak ço¤u zaman gecikebilmektedir. AAA hastal›¤›nda genetik inceleme ve kanda özellikle atak s›ras›nda iltihap de¤erlerinin yükselmesi (fibrinojen, CRP ve lökosit) tan›ya yard›mc› olabilir. Klinik özellikleri, hastal›k için tipik, etnik yap›s› uygun ve ailesinde AAA hastal›¤› olan hastalarda genetik analiz tan› için gerekli de¤ildir. Ancak yak›nmalar› AAA için tipik olmayan, hastal›k flüphesinin tam giderilemedi¤i hastalarda genetik analiz yap›labilir. AAA tan›s› konmufl olan hastalar›n tamam›nda bilinen genetik testlerin her zaman pozitif olmad›¤› ve genetik testleri pozitif olanlar›n tamam›n›n da AAA hastas› olmad›¤› unutulmamal›d›r. Düzenli ilaç kullananlarda böbrek fonksiyon bozuklu¤u geliflmesi riski kalm›yor Hastal›¤›n›n bafllang›c›ndan beri yeterli dozda kolflisin kullanan hastalarda AAA’n›n istenmeyen bir bulgusu olan amiloidoz (böbrek ve baflka organlarda fonksiyon bozuklu¤una neden olan bir hastal›k) geliflme riski çok düflüktür. Bu nedenle AAA tan›s› kesin olan olgularda kolflisin tedavisine yeterli cevap al›nsa da al›nmasa da hasta yeterli dozda ve sürekli olarak ilaç kullanmal›d›r. Ataklar üzerinde tedavi edici etkisi çok iyi olmayan veya böbrek amiloidozu geliflmifl olan hastalarda bile kolflisin böbrek fonksiyonlar›n› koruyucu etki göstermektedir. Tek doz ilac›n atlanmas› bile ata¤› tetikleyebilir Atak s›ras›nda kolflisin dozunu artt›rmak fayda göstermeyecektir. Ataktan eminsek, a¤r› kesici ilaç al›p ata¤›n sonlanmas›n› bekleyebiliriz. Tek doz ilac›n atlanmas› ata¤› tetikleyebilir. Bu nedenle en önemli nokta ilac›n düzenli kullan›lmas›d›r. ‹laç al›nmas›na ra¤men ataklar sürüyorsa tan› gözden geçirilmelidir. Gebelik öncesinde ve gebelik s›ras›nda kolflisin kullan›m›n›n bebekte bir anormallik oluflma riskini art›rmad›¤› bilinmektedir. fiu anki genel e¤ilim gebelikte de ilaca devam edilmesi gerekti¤i yönündedir. Gerekirse bebek gelifliminin de¤erlendirilmesi için önerilen testler yap›lmal›d›r. Hastal›¤›n tedavisi mutlaka ilgili uzman taraf›ndan düzenlenmeli ve takibi yap›lmal›d›r G Günümüzde, hastal›¤›n tedavisinde 1972 y›l›ndan beri kullan›lan çi¤dem çiçe¤inden elde edilen kolflisin isimli ilaç tek seçenek gibi gözükmektedir. Bugün için AAA hastal›¤›n›n k›sa süreli ilaç kullan›m› ile “tam flifa” anlam›nda bir tedavisi yoktur ve hastal›¤›n tedavisi süreklidir. AAA tan›s› konmufl her hasta ilac›n› yeterli dozda kulland›¤›nda hastalar›n yüzde 65’inde yak›nmalar tamamen düzelmektedir. Hastalar›n yüzde 30’unda ataklar›n fliddeti ve s›kl›¤› azalmaktad›r. Yüzde 5 gibi az bir oranda ise hastalar ilaca cevap vermemektedir. 29 ‹stanbul’un sa¤l›k ç›narlar›, kurulufl y›ldönümlerini kutlad› Kuruldu¤u günden bu yana geçmifli, misyonu ve kurumsal kimli¤i ile tarihe tan›kl›k eden ‹stanbul’un 4 köklü hastanesi, kurulufl y›ldönümleri de¤iflik etkinlikle kutlad›. Siyami Ersek 50 Yafl›nda Dr. Siyami Ersek Gö¤üs Kalp ve Damar Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, kuruluflunun 50. Y›l›n› 12 May›s 2012 tarihinde düzenledi¤i program ile kutlad›. Oditoryum Salonu’nda düzenlenen kutlama program›na Sa¤l›k Bakanl›¤› Müsteflar› Prof. Dr. Nihat Tosun, ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, Hastane Baflhekimi Prof. Dr. ‹brahim Yekeler baflta olmak üzere sa¤l›k müdür yard›mc›lar›, baflhekimler ve sa¤l›k çal›flanlar› kat›ld›. Kutlama program›nda konuflan Sa¤l›k Bakanl›¤› Müsteflar› Prof. Dr. Nihat Tosun, kendisi 2,5 yafl›ndayken bu hastanenin kuruldu¤unu belirterek, burada çok de¤erli hoca ve bilim insanlar›n›n yetiflti¤ini söyledi. Tosun, “Kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi alan›nda hizmetleri tüm Türkiye’ye yayg›nlaflt›rmak için belli merkezler belirlemifltik. Bu merkezlerin hepsine birer koordinatör hastane olmas› gerekiyordu. Bunlar›n bafl›nda bu hastanemiz geliyor” dedi. ‹l Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu da hastanenin ‹stanbul’un en yüksek binalar›ndan biri oldu¤una dikkati çekerek, bir kurumun büyüklü¤ünün, içindeki insan kayna¤›, yapt›¤› iflin kalitesi ve yetifltirdi¤i insanlar›n hem bireysel hem de akademik alanda yapt›klar› faaliyetlerle ortaya ç›kt›¤›n› söyledi. Hastane Baflhekimi Prof. Dr. ‹brahim Yekeler de 12 May›s 1962’de Haydarpafla Gö¤üs Cerrahisi Merkezi ad›yla kurulan hastanenin 50. y›l›n› kutlad›¤›n› hat›rlatarak, hastanenin, deneyimli hekimleri, yüksek t›bbi donan›m›, sahip oldu¤u fiziki kapasitesi ve gerçeklefltirilen ifllem hacimleri itibar›yla hastalar taraf›ndan öncelikle tercih edildi¤ini anlatt›. Yekeler, bugüne kadar binlerce hastaya kalp sa¤l›¤› hizmeti verdiklerini de sözlerine ekledi. Etkinlikte, hastane personelinin oluflturdu¤u Siyami Ersek Türk Sanat Müzi¤i Toplulu¤u, Semra Ç›t›r yönetiminde 50. Y›l Özel Konseri verdi. Zeynep Kamil 150. y›l›n› kutlad› Cumhuriyet öncesi ve sonras› önemli olaylar›na tan›kl›k eden; ‹stanbul'un en eski sa¤l›k kurumlar›ndan biri olan Zeynep Kamil Kad›n ve Çocuk Hastal›klar› E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, 150. y›l›n› görkemli bir dizi etkinlikle kutlad›. Etkinliklerin aç›l›fl› 17 May›s’ta gerçeklefltirilen bir törenle yap›ld›. Törene hastanenin 150. y›l için bestelenen sürpriz “Zeynep Kamil Marfl›” damgas›n› vurdu. Törende konuflan ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, Zeynep Kamil Hastanesi’nin Türkiye’nin tarihi yüzy›llara dayanan birkaç hastanesinden biri oldu¤unu belirterek, “Bu hastane, ço¤umuzun do¤umuna tan›kl›k etmifl, Kurtulufl savafl›nda dahi aral›ks›z hizmet vermeyi sürdürmüfl son derece köklü hastanelerimizden bir tanesidir. Böylesi bir hastanenin bir buçuk as›rd›r ayakta duruyor ve halen hizmet veriyor olmas›ndan dolay› gururluyuz” dedi. Törende Hastane Baflhekimi Doç. Dr. Ayflenur Celahir’de hastanenin kuruluflundan bu yana çal›flmalar›n› anlatan bir sunum yapt›. Celahir, sunumunda 150 y›ll›k foto¤raf ve belgeleri konuklar› ile paylaflt›. Celahir, sa¤l›k kurumlar› aç›s›ndan fluana kadar 150. yafl›n› kutlayan herhangi bir hastanenin olmad›¤›n› belirtti. Törende ayr›ca, Baflhemflire Dr. Yeliz Do¤an Merih’in organize etti¤i “Hemflirelik Hizmetlerini Gelifltirmek Amaçl› En ‹yi Uygulama” isimli proje yar›flmas›n›n ödülleri de sahiplerini buldu. Hemflirelik hizmetlerine yenilik getirmek, hemflirelerin klinik hizmetlerinde pratik, ve uygulanabilir projeler planlamak amaçl› yar›flmaya, 29 proje kat›ld›. 8 proje ödül ald›. fiiflli Etfal, 113 yafl›na girdi fiiflli Etfal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi 113 y›ld›r halka hizmet vermenin hakl› gururunu 24 May›s 2012 tarihinde düzenledi¤i törenle kutlad›. Hastane geçmiflleri asistanl›kla bafllayan Dr. Feyza Boneval ve Dr. Cengiz Miro¤lu konuflmalar›nda hastanenin dünden bugüne de¤iflimini ve yaflan›lm›fl hastane an›lar›n› paylaflt›lar. ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu da yapm›fl oldu¤u konuflmas›nda “Geçti¤imiz 8,5 y›l içinde bulundu¤um fiiflli Etfal Hastanesi’nin nas›l bir tarihten geldi¤ini ve hangi flahsiyetlerin geldi¤ini de¤erli hocalar›mdan dinlemekten büyük bir keyif ald›¤›m› belirtmek isterim. Etfalli do¤ulmuyor, Etfalli olunuyor sözünün do¤rulu¤unu flimdi daha iyi görebiliyorum. Büyük bir okul olarak gördü¤üm Etfalin bilgiyi, beceriyi ve ahlak› nas›l nesilden nesile bir flifre gibi aktard›¤›n› gördük. De¤erli hocalar›ma katk›lar›ndan dolay› teflekkür ederim. Etfalin gönlümde ayr› yeri vard›r. Böyle bir okulun içinde olmaktan gurur duyuyorum.” dedi Programda; fiiflli Etfal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’nin foto¤raflar› ile “ Dünümüz, bugünümüz ve yar›n›m›z” adl› belgesel yay›nland›. Hastanede yeni doçent olanlara Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu taraf›ndan plaket verildi. Eyüp Devlet Hastanesi 60. Yafl›n› kutlad› Eyüp Devlet Hastanesi’nin 60. y›ldönümü kutlamas› nedeniyle 26 May›s 2012 tarihinde Haliç Kongre Merkezi’nde kutlama töreni düzenlendi. ‹stanbul Milletvekili Op. Dr. Haldun Ertürk, ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, Ünlü tarihçi Prof. Dr. ‹lber Ortayl›, Eyüp Kaymakam› Osman Kaymak ve hastane baflhekimi Op. Dr. Hasan Karaman’›n kat›ld›¤› törene hastanede görev yapm›fl eski baflhekimler, Eyüp Devlet Hastanesi’nden emekli olan, halen görev yapan sa¤l›k çal›flanlar› ve ‹stanbul hastane yöneticileri kat›ld›. Hastane baflhekimi Hasan Karaman taraf›ndan yap›lan teflekkür konuflmas›n›n ard›ndan sözü alan ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, Eyüplü oldu¤unu ve çocuklu¤unun tamam›n›n Eyüp’te geçti¤ini belirterek “‹stanbul’un müstesna semtlerinden biri oldu¤una inand›¤›m Eyüp semti benim çocuklu¤umun geçti¤i, sakin ve huzurlu halinden büyük keyif ald›¤›m bu semtten ve Eyüp Devlet Hastanesi’nden hep hoflnut oldum” dedi. Ünlü tarihçi ve sosyolog Prof. Dr. ‹lber Ortayl› da yapm›fl oldu¤u konuflmas›nda özellikle son günlerde gündemden düflmeyen sa¤l›k çal›flanlar›na uygulanan fliddetle ilgili olarak “Sa¤l›k alan›nda yaflad›¤›m›z bu son vakalar tarihinde büyük ifller yapan bir memleket için utan›lacak bir durumdur. Ben t›p adam› de¤ilim, hastanelerdeki son geliflmeleri bilmiyorum. Ancak bir sosyolog olarak toplumumuzun ahlak›nda ve zihniyetindeki de¤iflimleri görebiliyorum. ‹nsan›m›zda ciddi davran›fl bozuklu¤u gözlemliyorum ve bu çok vahimdir. Sa¤l›k çal›flan›na, doktora sald›r› ve tehditler bafllad›. Ölümün sorumlusu onlar gösterilmeye baflland›. Kanunlar bu konuda kesinlikle zay›ft›r. Hastane vakalar› için özel ihtisas› olan yarg›ç ve savc›lar›n yetifltirilmesi gerekir ve bu konuda taviz verilemez. Medeni toplumlar adli, t›bbi ve e¤itim hizmetleri gören insanlar› korumak için teflkilatlar› var ve kanunlar› da ona göre ç›kar›rlar. Ülkemizde de bu konuda ciddi tedbirler al›nmas› gerekir.” dedi. Konuflmalar›n ard›ndan hastaneye 25 y›l üstünde hizmet veren ve emekli olanlara plaketler verildi. Tören, ‹stanbul’da ilk defa sahnelenen; Kültür ve Turizm Bakanl›¤›, Devlet Halk Danslar› Toplulu¤u’nun sundu¤u sanat yönetmenli¤ini Kemal Sekmen, koreografisini Y›ld›z Çankaya ve müzi¤ini Can Atilla’n›n yapt›¤› “Dört nala gelip Uzak Asya’dan, TÜRKLER” adl› dans gösterisiyle son buldu G Hastane yönetimi taraf›ndan haz›rlanan törenin aç›l›fl konuflmalar› hastaneye eme¤i geçen Dr. Feyza Boneval, Dr. Cengiz Miro¤lu, hastane baflhekimi Doç. Dr. Abdulkadir Ünsal ve ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu taraf›ndan gerçeklefltirildi. . 31 PROF. DR. ‹PEK AKMAN MARMARA ÜN‹VERS‹TES‹ TIP FAKÜLTES‹ VAKFI ‹fiT‹RAK‹ ACADEM‹C HOSP‹TAL / ÇOCUK SA⁄LI⁄I VE HASTALIKLARI VE YEN‹DO⁄AN UZMANI Dikkat! Bebe¤inizin kab›zl›k flikayeti ciddi hastal›klar›n habercisi olabilir Yenido¤an bebeklerde ortaya ç›kan kab›zl›k problemlerinin dikkatli takip edilmesi gerekti¤ini belirten Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› ve Yenido¤an Uzman› Prof. Dr. ‹pek Akman, bu dönemde kronikleflen kab›zl›¤›n baz› metabolizma hastal›klar›n›n habercisi olabilece¤ine dikkat çekti. Yenido¤an döneminde en s›k görülen kab›zl›k nedenlerinin bebekte zihinsel gerili¤e sebep olan hipotiroidi ve kal›n ba¤›rsaklarda t›kan›kl›k olarak tan›mlanan hirschsprung hastal›¤› oldu¤unu ifade eden Akman, bu hastal›klar›n erken tespitinin hayati önem tafl›d›¤›n› söyledi. Akman, söz konusu iki hastal›¤›n da t›bben tedavi edilebilir hastal›klar oldu¤unu belirterek, “Yenido¤an bebek ilk 48 saat içinde d›flk›s›n› yapamad›ysa mutlaka inceleme yap›lmal›d›r. Böyle durumlarda aile muhakkak bir çocuk hekimine baflvurarak gereken tetkikleri yapt›rmal›d›r.” dedi. Haftada iki defadan daha seyrek ve sert k›vaml› kaka yapmak kab›zl›¤a iflaret eder Yenido¤anda kab›zl›k seyrek görülür. ‹lk ay anne sütü ile beslenen bebek çok say›da d›flk›lar, alt›nc› haftadan itibaren günlük kaka yapma say›s› azalabilir. Bu kab›zl›k olarak yorumlanmamal›d›r. Haftada iki defadan daha seyrek ve sert k›vaml› kaka yapmak kab›zl›k kabul edilmelidir. Yenido¤an bebek ilk 48 saat içinde d›flk›s›n› yapamad›ysa mutlaka inceleme yap›lmal›d›r. Yenido¤an bebeklerde d›flk›lama problemlerinin bafll›ca nedenleri Yenido¤an döneminde en s›k görülen organik konstipasyon nedenleri hirschprung hastal›¤› ve hipotiroididir. Tiroidin az çal›flmas› (hipotiroidi) durumuna erken tan› konmas›n›n hayati önemi vard›r. Tiroid hormonu yetersizse bebekte zihinsel gerilik riski de vard›r. Bebekten al›nan topuk kan›nda bu hormonun düzeyi ölçülmekte ve hipotiroidi saptan›rsa hemen tedaviye bafllanmaktad›r. Hirschsprung hastal›¤›, kal›n ba¤›rsaklarda hareket bozuklu¤u nedeniyle ortaya ç›kan t›kan›kl›kt›r. Sindirilmifl besinler ba¤›rsak duvar›ndaki kaslar›n ritmik kas›lmalar›yla ba¤›rsaklar içinde ilerletilir. Bu kas›lmalar ba¤›rsak duvar›nda bulunan ve “gangliyon” ad› verilen sinir hücreleri taraf›ndan sa¤lan›r. Hirschsprung hastal›¤›nda ba¤›rsaklar›n bir bölümünde gangliyon hücreleri yoktur. Gangliyon hücreleri olmayan ba¤›rsak k›sm›nda ritmik kas›lmalar gerçekleflemez. Bu hareketsizlik nedeniyle ba¤›rsak içeri¤i ilerletilemez ve t›kan›kl›k geliflir. T›kan›kl›¤›n gerisinde ba¤›rsak içeri¤i birikir, kar›nda flifllik geliflir. Hastal›¤›n a¤›r oldu¤u durumlarda yenido¤an bebek do¤umdan sonraki ilk günlerde d›flk› yapamaz, kusar. Hirschsprung hastal›¤› yavafl yavafl anormal büyüklükte ya da genifllemifl kal›n ba¤›rsak oluflmas›na neden olur. Kesin tan› rektal biyopsi ile konulabilir. Tedavi için bebe¤in ameliyat olmas› gerekir. Yenido¤an bebeklerde kab›zl›k nas›l tedavi edilir? Bebe¤e anne sütü veriliyorsa annenin diyetinde kab›zl›¤› önleyici besinlere öncelik verilmesi, ald›¤› s›v› miktar›n› art›rmas› gerekir. Formül mama ile beslenen bebeklerin d›flk›lama say›s› daha az ve d›flk›lar› daha koyu k›vaml›d›r. Formül mama ile beslenenlerde kab›zl›k da daha s›k görülür. Probiyotik dedi¤imiz anne sütünün yap›s›nda bulunan besinsel lifleri içeren formül mama tüketimi ile bebe¤in rahat ve kolay d›flk›lamas›na yard›mc› olunabilir. Bebek 3 gün boyunca d›flk›layamad›ysa zeytinya¤›na bat›r›lm›fl bir termometre ile rektal atefl ölçümü yap›lmas› anüs uyar›s› sa¤layarak bebe¤in d›flk›lamas›n› bafllatabilir. Bu da yetersiz kal›rsa gliserin fitil uygulanabilir. Problemin devam etti¤i olgularda çocuk hekiminden yard›m istenmelidir G 33 Expomed 2012 Fuar› gerçeklefltirildi Bu y›l 19. kez düzenlenen Expomed ve Labtek Fuar›’n›n aç›l›fl› Sa¤l›k Bakan› Prof. Dr. Recep Akda¤’›n kat›l›m›yla 12 Nisan 2012 tarihinde TÜYAP’ta gerçeklefltirildi. Fuar›n aç›l›fl konuflmas›n› yapan Recep Akda¤, Türkiye'de son 9 y›l ciddi de¤iflim ve dönüflümün yafland›¤›na iflaret ederek, istikrar ve huzur ortam›nda olan Türkiye'de ekonomiyle birlikte sanayi, ihracat›n ve ithalat›n da geliflti¤ini söyledi. 12-15 Nisan 2012 tarihleri aras›nda düzenlenen 19. Expomed ve Labtek Fuar›, 79 ülkeden 2000’in üzerinde firmaya ev sahipli¤i yapt›. Önceki y›llarda oldu¤u gibi bu y›lda sa¤l›k alan›nda faaliyet gösteren firmalar›n kat›ld›¤› fuarda, kamu kurum ve kurulufllar› da faaliyetlerini sergileme f›rsat› buldu. Birçok özel hastane ve medikal firman›n kat›ld›¤› fuarda 26 kamu hastanesi ve ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü’ne ba¤l› 20 flube stant açt›. Medikal alanda faaliyet gösteren firmalar›n en son ürün ve hizmetlerini sergileyerek yeni pazar f›rsat› sa¤lamalar›n› amaçlayan fuar, yurtd›fl›ndan da yo¤un ilgi gördü. Sa¤l›k harcamalar›n›n 4’te 3’ünü Sa¤l›k Bakanl›¤› karfl›l›yor Fuar›n aç›l›fl›nda konuflan Sa¤l›k Bakan› Prof. Dr. Recep Akda¤, sa¤l›k hizmetlerine yönelik de¤erlendirmelerde bulundu. “Türkiye'de sa¤l›k hizmetinin ödeyicisi büyük ölçüde devlet taraf›d›r.” diyen Akda¤, genel bütçe ve Sosyal Güvenlik Kurumu ödemeleriyle Türkiye'de sa¤l›k harcamalar›n›n 4'te 3'ünden daha büyük k›sm›n›n Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan karfl›land›¤›n› söyledi. Türkiye'den çok daha zengin, sosyal güvenlik sistemleri oturmufl, sa¤l›k sigortac›l›klar› çok daha eski ülkelerde bile vatandafl ödemelerinin daha yüksek oldu¤unu vurgulayan Akda¤, sosyal adalet ve refah anlam›nda g›ptayla bak›lan Kuzey ülkelerinde dahi vatandafl›n sa¤l›¤a ödedi¤i paran›n oransal olarak Türkiye'dekinden daha yüksek oldu¤unu bildirdi. Türkiye'de kifli bafl›na yaklafl›k olarak 550 dolar civar›nda sa¤l›k harcamas› oldu¤unu, bunun yaklafl›k 400 dolarl›k k›sm›n› kamunun gerçeklefltirdi¤ini, 50 dolarl›k k›sm›n› ise özel sektörün yat›r›m olarak gerçeklefltirdi¤ini anlatan Akda¤, vatandafl›n cebinden ç›kan paran›n y›lda kifli bafl›na 100 dolar civar›nda bir rakam oldu¤unu söyledi. Dokucu: “Sektördeki yenilikleri yak›ndan takip ediyoruz” ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu ise fuar hakk›nda yapt›¤› aç›klamada, sa¤l›k sektörünün bütün elemanlar›n› bir araya getiren ve sektörün geliflimi için büyük önem tafl›yan fuar› Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n da destekledi¤ini bildirdi. Fuar›n yenilikleri takip eden ve geliflen teknolojilerden yararlanan bir sa¤l›k sektörü oluflturulmas› için büyük önem tafl›d›¤›n› ifade eden Dokucu, Türkiye'de sa¤l›k sektörünün h›zla büyüdü¤ünü, buna paralel olarak sa¤l›k turizminin de geliflti¤ini söyledi. Dokucu, dünyada her y›l 6 milyon kiflinin sa¤l›k tedavisi için gitti¤i alternatif ülkeler aras›nda Türkiye’nin son y›llarda öne ç›kan ülkelerin bafl›nda geldi¤ini belirtti. Dokucu, ‹stanbul’un bu noktada çok önemli bir yeri oldu¤unu, yap›lan yat›r›mlar›n h›zla artt›¤›n›, bununla birlikte teknoloji kullan›m›n›n da geliflti¤ini bildirdi. ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü’nün ve devlet hastanelerinin sa¤l›k sektöründeki son geliflmeleri ve teknolojileri yak›ndan takip etti¤ini belirten Dokucu, ‹stanbul genelinde 26 devlet hastanesinin ve Sa¤l›k Müdürlü¤ü’nün 20 flubesinin fuara kat›ld›¤›n› söyledi. Dokucu, t›bbi konulardaki son yeniliklerin sergilendi¤i, dünyan›n her yerinden önemli firmalar›n kat›ld›¤› ve gelece¤e yönelik t›p sanayi e¤ilimlerinin tan›t›ld›¤› fuara kat›lan firma say›s›n›n da her y›l art›fl göstermesinin önemli bir geliflme oldu¤unu ifade etti. ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü, çocuklar› ev kazalar›na karfl› bilgilendirdi ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü, Ekspomed 2012 Fuar›’n›n ikinci günü çocuklar› ev kazalar›na karfl› bilinçlendirmek için bir etkinlik düzenledi. Çocuk cerrah› olan ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, fiair Erdem Beyaz›t ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencileri ile bir araya gelerek “Çocuklar› Tehdit Eden Ev Kazalar› ve ‹lk Yard›m” konusunda bilgi verdi. Çocuklarla tek tek ilgilenen ve çocuklar›n sorular›n› yan›tlayan Ali ‹hsan Dokucu, tüm yaralanmalar›n yüzde 54’ünün ev kazalar› oldu¤unu söyledi. Çocuklar için yap›lan 112 acil ça¤r›lar›n›n yüzde 80’ini de ev kazalar›n›n oluflturdu¤unu belirten Dokucu, “Çocukluk ça¤› ev kazalar›n›n yüzde 34’ünü zehirlenme ve yan›klar oluflturur. Çocuk acil servis baflvuru nedenlerinin yüzde 36’s› düflme sonucu yaralanmalar ve bo¤ulmalard›r. Bu kaza ve yaralanmalar›n ço¤u önlenebilir ya da bu yaralanmalar basit ilk yard›m uygulamalar›yla tedavi edilebilir.” dedi. Ebeveynlerin bu konuda bilinçli ve dikkatli olmas›n›n önemine dikkat çeken Ali ‹hsan Dokucu, evlerin bebek ve çocuklara göre düzenlenerek ve gerekli önlemler al›narak, güvenli¤in büyük ölçüde sa¤lanabilece¤ini vurgulad› G 35 PROF.DR. MAHMUT GÜMÜfi KARTAL DR. LÜTF‹ KIRDAR E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / ONKOLOJ‹ KL‹N‹K fiEF‹ “Kanserle mücadele hasta olmadan bafllamal›” Yay›lma gösteren ve ölümcül olabilen hastal›klar›n bafl›nda gelen kanserin tedavisine yönelik çal›flmalar aral›ks›z sürüyor. Peki 100’den fazla tipi bulunan ve vücudun her bölümünü etkileyebilen kanser hastal›¤› hakk›nda ne kadar bilgiliyiz? Adeta DNA’lar›m›zda yaz›l› olan genetik kodlar› mutasyona u¤ratan kansere iliflkin bireysel olarak bir korunma politikas› gelifltirebildik mi? Bu sorular›n cevab›n› Onkolog Prof. Dr. Mahmut Gümüfl verdi. Bedenimizde çok say›da hücre bulundu¤unu ve bu hücrelerin oluflumu s›ras›nda tüm özellikleri, nas›l çal›flacaklar›, nas›l de¤iflecekleri, hatta nas›l öleceklerinin dahi DNA’lar›ndaki genetik koda yaz›ld›¤›n› belirten Gümüfl, bu hücre DNA yap›lar›nda ortaya ç›kabilecek herhangi bir olumsuzlu¤un kanseri ortaya ç›karabilece¤ini kaydetti. Tüm bilim camias›n›n kanserin tedavisine yönelik araflt›rmalara kanalize oldu¤unu ifade eden Gümüfl, “Son 15 y›ld›r kansere yönelik ümit verici geliflmeler yaflan›yor. Ancak burada önemli olan kanserin tedavisinden de önce kanser olmamak için savafl vermektir. ‹flte bu noktada kanseri tan›man›n önemi ortaya ç›k›yor.” diyor ve ekliyor: “Bizler toplum olarak kanseri yeterince tan›m›yoruz. Kulaktan dolma bilgilerle bu denli ciddi bir hastal›ktan korunmak mümkün de¤ildir. Ailesinde kanser hastal›¤› bulunan, beslenme al›flkanl›¤›na dikkat etmeyen, sigara ve alkol tüketen bireyler kanser olma riski aç›s›ndan ideal bünyeye sahiptir. Bu bireylerin kanser hastal›klar›na yakalanmamak için gerekli tedbirleri almalar› ve en ufak bir flüphede hekime baflvurmalar› zaruridir.” Prof. Dr. Gümüfl konu hakk›nda sorular›m›z› cevapland›rd›. Kanser nedir? ‹nsan vücudu yaflam boyunca kendini yenileyerek fonksiyonlar›n› yerine getirir. Görevini yapamayacak hale gelen hücreler y›k›l›r ve yerine yenileri yap›larak bu tazelenme süreci dengeli bir flekilde yaflan›r. Bu süreç çeflitli yollarla kontrol alt›nda tutulur. Genetik veya çevresel etkenler arac›l›¤›yla bu süreci kontrol eden mekanizmalar›n etkilenmesi sonucu denge bozulur, gere¤inden fazla ve ço¤u zaman görevini yapma yetene¤i olmayan hücreler kontrolsüz olarak ço¤al›r. Bu hücreler bulundu¤u çevrenin de dengesini bozan yumrular fleklinde kendini gösterir. Biz oluflan bu duruma kanser ad›n› veriyoruz. Her kanser türünde farkl› belirtiler ortaya ç›kar Hangi durumlarda kanserden flüphelenmeliyiz? Kanserde en s›k görülen belirtiler nelerdir? Öncelikle flunu belirtmek gerekir ki kanserin belirtisi olarak sayaca¤›m›z durumlar ço¤u zaman kanser d›fl› hastal›klar›n belirtisi olarak da karfl›m›za ç›kabilir. Bu nedenle bu belirtilerin görülmesi kanser oldu¤umuz anlam›na gelmez. Sadece bu konuda baz› incelemeleri yapt›rmam›z›n gereklili¤i ortaya ç›kar. Kanserin genel belirtileri kilo kayb›, halsizlik, atefllenme, vücutta nedensiz morarmalar ve s›rad›fl› fliflliklerdir. Bunun yan› s›ra kanserin olufltu¤u organa özgü belirtiler görülür Örne¤in geçmeyen kuru öksürük, kanl› balgam, s›rt ve yan a¤r›lar› s›kl›kla akci¤er kanserinde görülen belirtilerdir. Meme kanseri memede ve koltuk alt›nda beliren flifllikle kendini gösterirken; kal›n ba¤›rsak kanserlerinde kar›n a¤r›s›, büyük abdestte kan görülmesi, kans›zl›k ve d›flk›lama de¤ifliklikleri görülür. Bu nedenle özellikle makattan kanama olan durumlarda bunun basur belirtisi olarak geçifltirilmemesi ve gerekli incelemenin yap›lmas› önemlidir. Yine ciltte önceden var olmayan, “ben” olarak tan›mlanan yeni lezyonlar›n görülmesi veya daha önceden var olanlarda kanama, büyüme, renk de¤iflikli¤i ve ülserleflme gibi de¤iflikliklerin olmas› cilt kanserinin belirtisi olabilir. Vücudun tüm organlar›nda kanser geliflebilir Hangi organlarda kanser olur? Vücudun hemen hemen tüm organlar›nda kanser geliflebilir. Erkeklerde akci¤er kanseri, kal›n ba¤›rsak kanseri, mide kanseri ve prostat kanseri s›k görülen kanserlerdir. Kad›nlarda ise meme kanseri, akci¤er kanseri, kal›n ba¤›rsak kanseri s›k görülen kanserlerdir. . 37 Kanser görülme s›kl›¤› ülkelere ve bölgelere göre de¤ifliklik gösterebilir. Özellikle ülkemizde Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu’da yemek borusu ve mide kanseri s›kça görülmektedir. Bu durumun özellikle tuzlu ve hayvansal g›dalardan zengin beslenme ile ilgili oldu¤u düflünülmektedir. Bafll›ca neden kalitesiz beslenme, sigara ve alkol Kanser hastal›¤› aç›s›ndan kimler daha çok risk alt›nda? Herfleyden önce sigara içenleri en riskli grup olarak belirtmeliyiz. Akci¤er kanseri baflta olmak üzere yemek borusu, mide, pankreas, kal›n ba¤›rsak ve mesane kanserlerinin sigara ile iliflkisi oldu¤u bulunmufltur. Bu duruma alkol al›flkanl›¤›n›n da eklenmesi özellikle bafl-boyun ve yemek borusu kanserlerinde riski hayli art›rmaktad›r. Özellikle ya¤dan zengin, bitkisel liflerden fakir dengesiz beslenenler, günefl ›fl›¤›na kontrolsüz flekilde maruz kalanlar ve fazla kilolular daha fazla risk alt›ndad›r. Ayr›ca kanserlerin yüzde 5-10’u genetik özellik göstermektedir. Ailesinde özellikle 40 yafl alt›nda kanser görülenlerde kanser geliflme riski di¤er kiflilere göre daha yüksektir. KETEM’ler kanserin erken tan›s›nda oldukça önemli merkezler Kanserde erken tan›n›n hayati önem tafl›d›¤›n› biliyoruz. Bu anlamda erken tan› ile ilgili hangi tarama yöntemlerinden faydalanmal›y›z? Erken tan› kanserde hastal›¤›n tedavisi ve beklenen yaflam süresi aç›s›ndan hayati önem tafl›r. Baz› kanser türleri maalesef erken belirti vermez ve bu türlerin yararl› bir erken tan› ve tarama yöntemi yoktur. Bunun yan› s›ra meme, kal›n ba¤›rsak ve rahim a¤z› kanserlerinin uygulanacak tarama programlar› ile erken tan›nmas› ve tedavi edilmesi mümkündür. Meme kanserine karfl› 40-50 yafl sonras› y›lda bir kez yap›lacak mamografik tetkikin yararl› oldu¤u ortaya ç›km›flt›r. Rahim a¤z› kanserinde ise cinsel yaflamla birlikte belirli aral›klarla yap›lacak jinekolojik muayene ve smear testi, hastal›¤› erken tan›mada önemlidir. Yine kal›n ba¤›rsak kanserine karfl› yap›lacak gaitada gizli kan testi ve 50 yafl sonras› yap›lacak rektosigmoidoskopik incelemelerle kal›n ba¤›rsaklar›n ›fl›kl› bir tüp vas›tas›yla de¤erlendirilmesi yararl› olacakt›r. Bu konuda Sa¤l›k Bakanl›¤› Kanser Erken Tan› Merkezleri (KETEM) taramalarla ilgili hizmet vermekte ve bu konuda oldukça yararl› bir ifllevi yerine getirmektedir. Kanserden korunmak için risk faktörlerinden uzak durun Kanserden tamamen korunmak mümkün mü? E¤er mümkünse nas›l korunabiliriz? Kanser birden fazla etkenin neden olabilece¤i bir hastal›kt›r. Ve ço¤u zaman hangi olumsuz etkenin kansere yol açaca¤›n› kestirmek mümkün olmayabilir. Biz bu konuda etkisi olan faktörlerden uzak durursak en az›ndan kansere yakalanma riskini azaltm›fl oluruz. Peki, bunun için neler yapabiliriz? Sigara içmemek, alkolden uzak durmak, dengeli beslenmek, spor yapmak ve bunlar›n sonucu olarak afl›r› kilo almamak hemen bir ç›rp›da sayabilece¤imiz olumlu yaklafl›mlar. Fakat akl›m›zda tutmam›z gereken nokta, tüm bu önerilerin tek bafl›na veya belirli bir zaman diliminde gerçeklefltirilmesi yerine bunlar› bir yaflam tarz› olarak benimsemenin gereklili¤idir. Zay›fl›¤a ve fliflmanl›¤a yol açmayacak flekilde beslenmeli Beslenme ve yaflam tarz› ile kanser aras›nda do¤rudan veya dolayl› bir iliflki var m›d›r? Zay›fl›k ve fliflmanl›k durumu ile kanser geliflimi aras›nda iliflki oldu¤u saptanm›flt›r. Bu konuda dengeyi tutturmak oldukça önemlidir. Fakat özellikle beslenme ile ilgili olarak, tek bir yiyecek veya içece¤in az veya afl›r› tüketilmesi kansere neden olmayaca¤› gibi kanseri önlemede de etkili de¤ildir. Bu nedenle beslenme al›flkanl›klar›m›z› yaflam tarz› haline getirmeli, zay›fl›¤a veya fliflmanl›¤a yol açmayacak flekilde sebze, meyve, hayvansal ürünler, karbonhidrat ve vitamin içeren yiyecekleri mümkün oldu¤unca do¤al flekilde tüketmeliyiz. Kanserin tan› ve tedavisine yönelik araflt›rmalar ümit verici Kanser nas›l tedavi edilir? Günümüz t›bbi tedavileri göz önüne al›nd›¤›nda kanserden yüzde yüz kurtulmak mümkün müdür? Kanser korkutucu ve ölümcül bir hastal›k olarak bilinmekle birlikte son 1-15 y›lda ümit verici geliflmeler sözkonusu olmufltur. Yap›lan araflt›rma ve geliflmelerle hastal›¤›n tan›s›nda ve tedavisinde hayli yol al›nm›flt›r. Tedavi yöntemleri olarak, cerrahi yolla tümörün ç›kar›lmas› özellikle erken dönemde oldukça yüz güldürücüdür. Bu ameliyatlar sonras›nda adjuvan tedavi olarak and›¤›m›z koruyucu kemoterapi ve radyoterapi uygulamalar› tedavinin baflar› flans›n› art›rmaktad›r. Cerrahi tedavinin uygun veya gerekli olmad›¤› durumlarda kemoterapi ve radyoterapi ile hastal›k kontrol alt›na al›nmaktad›r. Son y›llarda ad›ndan s›kça sözedilen ve halk aras›nda “ak›ll› ilaçlar” olarak adland›r›lan kanserin olufl mekanizmalar› üzerine etkili ilaçlar›n tek bafl›na veya kemoterapi ile birlikte uygulanmas› da birçok hastal›kta olumlu sonuç do¤urmufltur. Bilinmesi gereken fludur ki cerrahi tedavi, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik ak›ll› ilaç tedavileri birbirlerinin alternatifi de¤ildir, bu tedaviler ço¤u zaman ayn› hastal›kta ard›fl›k olarak veya birlikte uygulanabilmektedir. Her kanser türünün tedavisi farkl›l›k gösterebilir. Bu noktada hastalar›m›z hastal›klar›n› ve tedavilerini çevredeki benzer hastalar›n tedavileri ile karfl›laflt›rmamal›d›r. Bu konudaki karar doktorlarla tart›fl›lmal› ve bu de¤erlendirme sonras›nda hasta ve doktor birlikte karar vermelidir. Sonuç olarak, onkoloji uzman› arkadafllar›m ve flahs›m ad›na tüm hastalar›m›za ve yak›nlar›na Allah’tan flifa diler, tan› ve tedavinin s›k›nt›l› olabilecek süreçlerinde onlarla her zaman birlikte olaca¤›m›z› bilmelerini isterim G Sa¤l›kta fliddet k›nand› ‹stanbul ‹l Sa¤l›k Müdürlü¤ü, Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi'nde bir sald›r› sonucu a¤›r yaralanan Gö¤üs Cerrahi Uzman› Dr. Ersin Arslan'›n hayat›n› kaybetmesiyle sonuçlanan menfur olay› k›nad›. ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü’nde düzenlenen törene, Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, doktorlar ve sa¤l›k çal›flanlar› ile müdürlük çal›flanlar› kat›ld›. Kat›l›mc›lar, “Sa¤l›kta fiiddete Hay›r”, “fiiddetin Her Türüne Hay›r”, “Doktoruna Sahip Ç›k Türkiye” ve “Sa¤l›k Çal›flan›na fiiddete Hay›r” pankartlar› tafl›d›. ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Dokucu, anma töreninde yapt›¤› konuflmada, Dr. Ersin Arslan'a yönelik sald›r›ya tepkisini dile getirdi ve sa¤l›k çal›flanlar›na yönelik fliddet olaylar›n› k›nad›. Sa¤l›k camias›n›n en ac› günlerinden birini yaflad›¤›n› belirten Dokucu, “Halen olay›n derin flokunday›z. Çünkü zaman ve mesai kavram› gözetmeksizin insanlar›n hayat›n› kurtaran, ac›s›n› dindiren meslektafl›m›z Dr. Ersin Arslan öldürüldü. Bu olay› sa¤l›k camias› olarak fliddetle k›n›yoruz. Unutmayal›m ki bizler, "insan› yaflat ki devlet yaflas›n” diyen bir neslin torunlar›y›z. Oysa bugün hayat›n› insan› yaflatmaya adayan hekimlerimizin canlar›n› alabiliyoruz.” dedi. “Meslektafl›m›z arkas›nda genç bir efl ve henüz do¤mam›fl bir bebek b›rakt›. Bizler meslektafllar› ve hepsinden önemlisi birer insan olarak, bu olay›n derin hüznünü ve flokunu yaflamakta ve bu olanlara inanmakta hala güçlük çekmekteyiz.” diyen Dokucu, vatandafllar› sa¤l›k çal›flanlar›na sahip ç›kmaya ça¤›rd›. ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü olarak bugüne kadar tüm sa¤l›k çal›flanlar›n›n yan›nda olduklar›n› ifade eden Dokucu, bundan sonra da gerek idari gerekse hukuki olarak, bu tür olaylarda sa¤l›k çal›flanlar›n›n yan›nda olacaklar›n› vurgulad› G 39 DR. M. SEV‹NÇ EL‹NÇ ASLAN BEYKOZ DEVLET HASTANES‹ / DERMATOLOJ‹ UZMANI Düzenli temizlenen cilt sa¤l›k ve gençlik vadeder Dermatolog Dr. Meryem Sevinç Elinç Aslan, güzel ve sa¤l›kl› bir cilt için, sabah ve akflam olmak üzere günde iki kez düzenli cilt temizli¤i yap›lmas› gerekti¤ini söyledi. Cildin erken yafllanmas›n› önlemek için güneflten korunmak kadar, temiz tutman›n da önemli oldu¤unu kaydeden Elinç, kullan›lan temizleyicilerin cilt tipine göre seçilmesi gerekti¤ini hat›rlatt›. Cildi makyaj kal›nt›s›, kir ve ya¤dan ar›nd›rman›n cilt kalitesi aç›s›ndan büyük önem tafl›d›¤›n› kaydeden Elinç, temizlenmeyen cildin sivilce ve bakterilere daha yatk›n oldu¤una dikkat çekti. Elinç, temizli¤in yaln›zca derinin ar›nd›r›lmas› anlam›na gelmedi¤ini, ayn› zamanda derinin kendi kendini yenilemesini de h›zland›rd›¤›n› belirterek, “Do¤ru temizlenen cilt, uzun y›llar deforme olmayan bir gençlik vadeder” dedi. Elinç, konu hakk›nda flu bilgileri verdi: Temizlenen cilt Cildimizi ne s›kl›kla hücreleri yenilenmeye temizlemeliyiz? Cilt temizli¤i her gün, sabahlar› ve bafllar Cildimiz gün içerisinde hava kirlili¤i, toz, ellerimizden bulaflan bakterilere maruz kal›yor. Bu gibi zararl› çevresel faktörlerden korunmada yap›lmas› gereken en önemli ad›m cildin temizli¤inin yap›lmas›d›r. Temizlik yaln›zca deriyi kirleten bu çevresel kirleticilerden derinin ar›nd›r›lmas› anlam›na gelmez. Ayn› zamanda derinin kendi kendini yenilemesi s›ras›nda canl›l›¤›n› kaybeden ölü hücrelerin at›lmas› için de gereklidir. Bu temizlik ifllemi derinin havalanmas› ve d›flar›dan alaca¤› maddelerin deriye geçmesini de sa¤layacakt›r. ‹deal cilt temizli¤i, do¤ru ürünle düzenli yap›land›r Cilt temizli¤inin ve günlük bak›m›n›n ilk ad›m› cildin uygun bir temizleyici ile y›kanmas›d›r. El ve vücut için kullan›lan temizleyiciler her zaman yüzümüz için uygun olmayabilir. Bu nedenle do¤ru temizleme ürününü seçmek çok önemlidir. Cildinizi kurutan bir temizleyici cildin koruyucu tabakas›na zarar verirken, çok etkin olmayan bir temizleyici de bakterileri ve sebumu (ya¤ salg›s›) gerekti¤i gibi gidermeyerek ya¤l› bir görünüme sebep olabilmektedir. Cildin temizli¤inden sonra uygun bir ürün kullan›larak nemlendirilmesi cilt bak›m›nda yap›lmas› gereken ikinci önemli ad›md›r. Cildi nemlendirme için çok ucuz bir yöntem olan bol su içmeye de özen gösterilmelidir. Ayr›ca cildi güneflten korumak gerekir. Bunun için flapka, günefl gözlükleri ve güneflten koruyucu kremler gibi güneflten koruyucu ürünler mutlaka kullan›lmal›d›r. Derinin do¤al pH'›na yak›n bir temizleyici kullan›lmal› akflamlar›, günde iki kez olacak flekilde yap›lmal›d›r. Düzenli temizlenmeyen ciltte oluflabilecek problemler Temizlenmeyen bir cilt bir süre sonra ölü hücreler ve sebum ile kaplan›r. Ciltte biriken ölü hücreler cildin kal›nlaflmas›na sebep olur. Bu kal›nlaflm›fl tabaka bakteri ve mantarlar›n üremesi için uygun zemin oluflturarak çok say›da deri hastal›¤›na sebep olabilir. Cilt temizli¤inin düzenli yap›lmaz ise cildin mantar, uyuz ve bitlenme gibi insandan insana bulaflabilen parazitlerle oluflan mikrobik hastal›klar›, akne (sivilce) gibi afl›r› ya¤lanmaya ba¤l› cilt hastal›klar› ve baz› allerjik hastal›klar gibi pek çok hastal›¤›n s›kl›¤› artacakt›r. Uygun vücut temizli¤i birçok deri sorununu ve hastal›¤›n› önleyici ve ortadan kald›r›c› bir önlemdir. Temizleyiciyi cilt tipinize göre seçin Bilindi¤i üzere 3 farkl› cilt tipi vard›r. Tabi 3 farkl› cilt tipi olunca bu cilt tiplerinin de temizli¤i ve bak›m› kendine göre farkl› olacakt›r. Cilt tipine göre özel olarak gelifltirilmifl temizleyiciler kullan›lmal›d›r. Örne¤in kuru ciltlerin temizli¤inde daha yumuflak örne¤in köpük formunda temizleyiciler seçilirken, ya¤l› ciltler için s›v› örne¤in jel formunda bir temizleyici kullan›lmal›d›r. Sizin için hangi ürünün en uygun oldu¤unu bir uzman›n önerisiyle belirleyebilirsiniz. Temizlik suyla fiziksel olarak yap›l›r. Çeflitli temizleyiciler bu ifllem s›ras›nda temizlenme ifllemini kolaylaflt›rman›n yan›nda baz› kirletici maddeleri çözerek bir anlamda kimyasal bir temizlenmeyi de sa¤larlar. Cildi fazla kurutmamak için pH de¤eri, derinin do¤al pH'›na yak›n (5.5 civar›nda) bir temizleyici kullan›lmal›d›r. Cilt fazla h›rpalanmadan düzenli olarak y›kanmal›, cildi tahrifl edebilecek keseleme, afl›r› s›cak ve afl›r› so¤uk su gibi faktörlerden kaç›n›lmal›d›r. 41 DT. YAKUP KASAPO⁄LU OKMEYDANI A⁄IZ VE D‹fi HASTALIKLARI HASTANES‹ / D‹fiHEK‹M‹ Çürük difl hastal›klara davetiye ç›kar›yor Dt. Yakup Kasapo¤lu, difllerin vücudumuzda korunmas› zorunlu hassas sa¤l›k dengesinin en etkin elemanlar›ndan biri oldu¤unu belirterek, difllerde oluflan çürüklerin bu denge üzerinde negatif bir etki oluflturdu¤unu kaydetti. Önemsenmeyen difl çürükleri ve iltihaplanmalar›n orta ve daha yukar›s› yafl grubu için kalp krizi riskini art›rd›¤›n› ifade eden Kasapo¤lu, her 6 ayda bir difl muayenesinin önemine vurgu yapt›. Ülkemizde a¤›z ve difl sa¤l›¤›na yeterince önem verilmedi¤ini belirten Dt. Yakup Kasapo¤lu, Türkiye’de çocuklar›n ve yetiflkinlerin yüzde 80-90’›n›n a¤z›nda çürük difl oldu¤unu bildirdi. Dt. Kasapo¤lu, a¤›z ve difllerde oluflan iltihapl› hastal›klar›n›n kalbin sa¤l›¤›n› bozarak, kalp hastalar› için ciddi tehdit oluflturdu¤unu belirterek, flu bilgileri verdi “Difl ve difl eti hastal›klar›, toplumun çok büyük bir bölümünü hayatlar›n›n bir döneminde mutlaka etkileyen bir hastal›k gurubudur. Sa¤l›ks›z difller tedavi edilmedi¤i takdirde vücuttaki tüm sistemleri olumsuz etkiler ve sürekli enfeksiyon oda¤›na dönüflür. Günümüzde kalp hastal›klar›n›n 7'de 1'inin difl kaynakl› oldu¤u bildirilmektedir. Sa¤l›ks›z a¤›z ve çürük difller, kalbin ve di¤er organlar›n enfeksiyon riskini art›rmakta ve kalbin normal ritminden daha farkl› çal›flmas›n› tetiklemektedir. Bu aç›dan kalp hastalar›n›n, difl doktoruna gittiklerinde muhakkak hastal›klar›n› iletmeleri gerekiyor” Difl çürüklerinin en önemli sebebi flekerli g›dalar Difl hastal›klar›n tamam›na yak›n›n›n önlenebilir hastal›klar gurubunda oldu¤una dikkat çeken Dt. Kasapo¤lu, flunlar› söyledi: “Duyarl› bir difl yüzeyi, mikroorganizmalar için elveriflli yiyecek art›klar› ve asit oluflumuna yol açacak mikroorganizmalar›n varl›¤›, difl çürü¤ü oluflumunun bafll›ca sebepleri aras›ndad›r. Besinler içinde difl çürümesine en çok neden olan g›dalar karbonhidratlar, yani kabaca, flekerli g›dalard›r. Difller düzenli olarak f›rçalan›r ve bak›mlar›na özen gösterilirse, mikroorganizmalar onlara zarar veremezler. Difl çürü¤ü, diflte oyuklar yaparak diflin yap›s›n› bozan ve kendi kendine iyileflmeyen bir hastal›kt›r. E¤er difl hekimi taraf›ndan daha bafllang›c›nda tedavi edilmeyecek olursa çürük difl için daha zor, karmafl›k ve pahal› tedaviler gerekebilir. Difl pla¤›, difl etlerinin önemli hastal›k nedenlerinden biridir. Yemeklerden sonra difllerin f›rçalanmas› ve difl ipi kullanarak yemek art›klar›n›n ç›kar›lmas› difllerin çürümesini, difl eti hastal›klar›n›n oluflumunu ve ilerlemesini önler.” A¤r›m›yor diye ‘Sa¤l›kl› difllerim var’ zannetmeyin Difllerin a¤r›mamas›n›n sa¤l›kl› oldu¤u anlam›na gelmeyece¤ini söyleyen Dt. Yakup Kasapo¤lu, flöyle devam etti: “Difl a¤r›s›n›n olmas› için difl çürü¤ünün çok ilerlemifl olmas› gerekir. Difl çürüklerinin tedavi edilebilir dönemde belirlenmesi için a¤r› oluflmas›n› beklemeden senede en az iki kez difl hekimine giderek difllerin muayene ettirilmesi gerekir. Difl hekimleri gerekti¤inde difllerin filmini çekerek gözle görünmeyen difl oyuklar›n› da belirleyebilirler. D‹fi SA⁄LI⁄IMIZI KORUMAK ‹Ç‹N NELER YAPMALIYIZ? • Çal›flan kiflilerin özellikle ifl yerinde çok fazla çay, kahve molas› verdiklerini biliyoruz. Bu gibi içeceklerin sürekli tüketimi a¤›zda asit salg›layan bakterileri aktive etmektedir. Bu bakteriler de difl çürüklerine neden olmaktad›r. Bu yüzden çay ve kahveyi oldu¤unca flekersiz tüketmeli ya da bu içeceklerin yerine süt ve süt ürünleri tercih edilmelidir. • Yap›lan hatalardan biri de sigara kullan›m›. Sigara a¤›z kurulu¤una, a¤›z kokusuna, difllerde lekelenmelere ve bu lekelenmelerin difl yüzeyinde tutulumuna sebep oldu¤undan dolay› çürüklere neden olmaktad›r. Hatta a¤›zda, a¤›z kanserlerine kadar varan genifl yelpazede birçok hastal›¤a neden olmaktad›r. Bu nedenle sigaradan her flekilde uzak durulmal›d›r. • Difl f›rçalamak tabii ki difller için çok önemli bir koruyucu önlemdir. Fakat difl f›rças›n›n da ulaflamad›¤› yerler vard›r. Bu yüzden difl ipi kullanmak gerekti¤ini bilmek gerekli. Etkili bir difl ipi ve difl f›rças› kullan›m› için difl hekimlerine dan›flmak çok önemlidir. • Difl f›rçalamak dedi¤imiz gibi belki de difl sa¤l›¤› aç›s›ndan en önemli fleylerden biridir. Fakat onu da do¤ru kullanmak çok önemli. Örne¤in difl f›rças› üç ayda bir de¤ifltirilmesi gereken bir araçt›r ve difllerimizi f›rçalarken f›rçan›n kuru olmas› gerçe¤ini de göz ard› etmemek gerekmektedir. • Tatl› tüketimini s›n›rlamak da difl sa¤l›¤› aç›s›ndan önemlidir. Zira; tatl› difl minesinde çok çabuk deformasyonlar yaratabilmektedir. Tatl› tüketimi yemek ö¤ünleri içerisinde yap›lmal›d›r. Gün içerisinde sürekli tatl› fleyler tüketmek difllere zarar verecektir. “Difl çürüklerinin erken dönemde tan›nmas› difllerin kaybedilmesini engelleyebilir veya en az›ndan geciktirebilir. Bu hem sa¤l›k aç›s›ndan, hem de sosyal ve ekonomik aç›dan önemli katk›lar sa¤lar.” 43 ‹stanbul Halk Sa¤l›¤› Müdürü atand› 2 Kas›m 2011 tarihli Resmi Gazete 663 Say›l› Sa¤l›k Bakanl›¤› ve Ba¤l› Kurulufllar›n›n Teflkilat ve Görevleri Hakk›nda Kanun Hükmünde Kararname yay›nland›. Bu kararnameye göre Sa¤l›k Bakanl›¤›’na ba¤l› kurumlar, Türkiye Halk Sa¤l›¤› Kurumu, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Türkiye Hudut ve Sahiller Sa¤l›k Genel Müdürlü¤ü, Türkiye ‹laç ve T›bbi Cihaz Kurumu olarak ayr›ld›. Yap›lan de¤iflikli¤in ard›ndan ‹stanbul Halk Sa¤l›¤› Müdürlü¤ü’ne Marmara Üniversitesi Halk Sa¤l›¤› Anabilim Dal› Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Tafldemir atand›. Göreve atanmas› dolay›s›yla sa¤l›k muhabirleriyle bir araya gelen Tafldemir, ‹stanbul Halk Sa¤l›¤› Müdürlü¤ü’nün görevleri ve önümüzdeki dönemde yürütülecek çal›flmalar hakk›nda bilgi verdi. Bakanl›k teflkilat yap›s›n›n de¤iflmesinin ard›ndan Türkiye Halk Sa¤l›¤› Kurumu’nun ildeki temsilcisi olarak görev yapaca¤›n› belirten Tafldemir, kurumun ildeki yap›lanmas› hakk›nda flu bilgileri verdi: ‹stanbul Halk Sa¤l›¤› Müdürlü¤ü, Halk Sa¤l›¤› Kurumu’nun ildeki yönetim teflkilat›d›r. Koruyucu sa¤l›k hizmetleri, laboratuvar hizmetleri, aile hekimli¤ini de içine alan temel sa¤l›k hizmetlerinden sorumludur. ‹stanbul Halk Sa¤l›¤› Müdürlü¤ü’ne Marmara Üniversitesi Halk Sa¤l›¤› Anabilim Dal› Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Tafldemir atand›. ‹lde ki 39 toplum sa¤l›¤› merkezi, 5 halk sa¤l›¤› laboratuvar›, 32 ana çocuk sa¤l›¤› ve aile planlamas› merkezi, 880 aile sa¤l›¤› merkezi, 32 verem savafl dispanseri, 21 sa¤l›k evi, ‹stanbul Halk Sa¤l›¤› Müdürlü¤ü’ne ba¤l› olarak faaliyetlerine devam edecek Halk Sa¤l›¤› Müdürlü¤ü taraf›ndan verilecek hizmetler • Aile hekimli¤i hizmetleri • Koruyucu a¤›z difl sa¤l›¤› hizmetleri • Cezaevi sa¤l›k hizmetleri • Adli tabiplik hizmetleri • Kanser takip ve tarama hizmetleri • Bulafl›c› olmayan hastal›klar ve kronik durumlarla mücadele (kalp damar hastal›klar›, kronik solunum yolu hastal›klar›, trafik kazalar› ve ev kazalar›n›n önlenmesi, bedensel ve zihinsel engellili¤in engellenmesi vb.) • Obezite, Diyabet ve Metabolik hastal›klarla mücadele • Koruyucu ruh sa¤l›¤› hizmetleri • Çocuk, ergen, kad›n ve üreme sa¤l›¤› hizmetleri • Bulafl›c› hastal›klarla mücadele • Tüberkülozla mücadele • Afl› programlar› ve afl›lama hizmetleri • Çevre sa¤l›¤› hizmetleri • Çal›flan sa¤l›¤› hizmetleri • Tütün ve di¤er ba¤›ml›l›k yap›c› maddelerle mücadele PROF. DR. NURTEN ESK‹YURT ‹STANBUL ÜN‹VERS‹TES‹ TIP FAKÜLTES‹ / F‹Z‹KSEL TIP VE REHAB‹L‹TASYON ANAB‹L‹M DALI Ö⁄RET‹M ÜYES‹ Osteoporozdan korunman›n 3 alt›n yolu: Kalsiyum, egzersiz, D vitamini Kemik yo¤unlu¤unun azalmas› ile menopozdan sonra kad›nlarda ciddi sa¤l›k sorunlar›na yol açan osteoporoz, kemiklerde çabuk k›r›lmalara neden oluyor. 50 yafl›n üzerindeki her dört kad›ndan birinde görülen osteoporozun, sinsi bir hastal›k oldu¤unu söyleyen Prof. Dr. Nurten Eskiyurt, hastal›kla mücadelede düzenli egzersiz ve beslenmenin önemine iflaret etti. Prof. Dr. Eskiyurt, “Kalsiyumdan zengin ürünler tüketerek, düzenli D vitamini alarak ve egzersiz yaparak osteoporoz riskini önemli ölçüde azaltmak mümkün.” dedi ve ekledi: “Günümüz flartlar›nda osteoporoz, tedavi edilebilir bir hastal›kt›r. Ancak burada önemli olan henüz hastal›k geliflmeden gerekli tedbirleri alarak, riski en aza indirmektir.” Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? 21. yüzy›la damgas›n› vuran osteoporoz önemli bir toplum sa¤l›¤› problemidir. Düflük kemik kütlesi ve kemik dokusunun mikro mimari yap›s›n›n bozulmas› sonucu kemik k›r›lganl›¤›nda art›flla karakterize olan bir iskelet sistemi hastal›¤› olarak tan›mlan›r. Ne tür flikâyetlere sebep olur ve nas›l tan› konur? Osteoporoz, k›r›k ortaya ç›kana kadar herhangi bir bulgu vermeyen bir hastal›kt›r. Kol ve bacaklardaki k›r›klar klinik olarak ortadad›r. Fakat omur k›r›klar› sessizdir. Böyle k›r›klar s›kl›kla alt s›rt ve üst bel bölgelerinde oluflur. A¤r› aniden ortaya ç›kabilir ya da yavafl yavafl mikro k›r›klarla geliflir. Osteoporozda öksürme veya hapfl›rma bile k›r›¤a neden olabilir Genel durum de¤erlendirilmesinden sonra da rutin sistem muayeneleri ve ayr›nt›l› bir kas iskelet sistemi muayenesi yap›l›r. Sekonder osteoporoz ay›r›c› tan›s› için laboratuvar testleri ve D vitamini bak›ld›ktan sonra hastaya DXA tetkiki uygulan›r. Kesin tan›, kemik mineral yo¤unlu¤u ölçümü ile konur Osteoporozun tan›s› “dual enerji x-ray absorbsiyometri” (DXA) yöntemi kullan›larak konur. DXA dünyada en yayg›n olarak kullan›lan ve Dünya Sa¤l›k Örgütü taraf›ndan da osteoporoz tan›s›nda alt›n standart olarak önerilen tekniktir. DXA ile yap›lan kemik mineral yo¤unlu¤u ölçümünün amaçlar›; tan›sal kriterleri sa¤lamak ve tedavinin izlenmesi içindir. Ölçümler omurga, kalça, tüm vücut ve koldan yap›labilmektedir. Baz› tiroit ilaçlar›n›n kullan›m›, kemik erimesini h›zland›rabilir Osteoporozda kemik kitlesinin azalmas›n› h›zland›ran faktörler nelerdir? Öyküde kemik kayb›na yol açabilecek hastal›klar, baz› ilaçlar›n kullan›m›, kalça de¤erlerinin lomber bölgeden daha düflük olmas› gibi nedenler ile hipertroidi, hiperparatroidi gibi hastal›klar ve yüksek dozda tiroit hormonu kullanan olgularda TSH bask›lanmas› kemik y›k›m› art›fl›na neden olur. Steroid kullan›m› gibi baz› ilaçlar›n kullan›m› da kemik y›k›m›n› art›rarak osteoporoza neden olur. Osteoporozda düflme, a¤›r obje kald›rma ya da bunun gibi günlük aktiviteler ile k›r›k oluflur. Bazen öksürme, hapfl›rma gibi minör bir travma, omurlarda k›r›¤a neden olabilir. Di¤er bulgular ise kamburluk ve boy k›salmas›d›r. Osteoporozda kronik s›rt a¤r›s›n›n en önemli sebebi, boy k›salmas› ve paraspinal kaslar›n progresif olarak k›salmas›d›r. Kad›nlar erkeklere göre daha az kemik kütlesine sahip Ön tan›da en belirleyici flikâyet, kronik a¤r›d›r Osteoporoz, 65 yafl›na kadar 4 kad›na 1 erkekte, 65 yafl›ndan sonra 2 kad›na 1 erkekte görülme s›kl›¤›ndad›r. Kad›nlarda, özellikle menopozdan sonra görülen h›zl› kemik kayb›, kemik yap›s›n›n zay›flamas›na ve osteoporozun ortaya ç›kmas›na neden olabilir. Osteoporoz hastalar›nda tan›, a¤r› sorgulamas› ile bafllar. Risk faktörlerinin sorgulanmas›ndan sonra fiziki muayeneye geçilir. Osteoporoz neden kad›nlar› daha fazla etkileyen bir hastal›kt›r? 47 Kad›nlar menopozu takip eden befl y›l içinde h›zl› bir flekilde kemik kaybederler. Menopozda östrojen düzeyi düflerek kemik kayb›n›n h›zlanmas›na neden olur. Osteoporoz için risk faktörleri Osteoporoz hastal›¤›na ait risk faktörlerini de¤ifltirilemeyen ve de¤ifltirilebilen risk faktörleri olarak iki grupta ele alabiliriz. De¤ifltirilemeyen risk faktörleri: ‹leri yafl, kad›n cinsiyet, aile öyküsü (annede kalça k›r›¤›), daha önceki k›r›k öyküsü, ›rk, etnik köken, erken menopoz (45 yafl öncesi), histerektomi, uzun süreli glukokortikoid tedavi, romatoid artrit, erkekte primer/sekonder hipogonadizm. De¤ifltirilebilen risk faktörleri: Al›flkanl›klar (alkol ve sigara tüketimi, bir fincan›n üzerinde kahve içmek), düflük vücut kütle indeksi, beslenme sorunlar›, vitamin D yetersizli¤i (günlük ihtiyac›n 30 nmol alt›nda olmas›), yetersiz egzersiz, diyet ile düflük kalsiyum al›m›, s›k düflmeler. Osteoporozdan korunmak için bilinçli beslenme ve fiziksel aktivite flart Osteoporozun önlenmesinde iki yaklafl›m söz konusudur. Primer korunma Topluma yönelik korunmad›r. Bunun için çocukluk ça¤›ndan bafllayan ve genç eriflkin dönemine kadar olan sürede kemik gelifliminin yüksek düzeyde tutulmas› gerekir. Topluma yönelik korunma, kalsiyum ve D vitamininden zengin beslenme ve fiziksel aktiviteden yo¤un yaflam biçimi esas›na göre planlan›r. Sekonder korunma (Yüksek risk yaklafl›m›) Sekonder koruma ise risk grubunda olan kiflilerin saptanmas› ve bunun için öncelikle e¤itim programlar›n›n uygulanmas›yla gerçekleflir. Osteoporozun önlenmesi çocukluk, ergenlik ve gençlik dönemlerinde optimal kemik geliflimi ile bafllar. Bunun için yeterli kalsiyum ve yafla uygun yeterli D vitamini almak, yeterli protein almak, günefl ›fl›¤›ndan yararlanmak, düzenli fizik aktiviteye kat›lmak, süt ve süt ürünlerinin kalsiyum kayna¤› olarak diyette yer almas› ve sigaradan uzak durmak gerekir. Osteoporoz ve k›r›k gelifliminin engellenmesi için 50 yafl üzeri eriflkinlerde günlük 1200 mg kalsiyum al›m› önerilir. D vitamini de kemik sa¤l›¤›, kalsiyum emilimi, kas gücü ile denge ve düflme riski aç›s›ndan önemli role sahiptir. 50 yafl üzeri eriflkinlerde önerilen günlük D vitamini dozu 800-1000 IU’dir. Diyetle yeterli miktarda al›nmas› mümkün olmad›¤› için destek tedavisi verilmesi önerilir. Düzenli egzersiz her yaflta k›r›k riskini azalt›r Düzenli olarak, vücut a¤›rl›¤› ile yap›lan kas güçlendirme egzersizleri ile denge egzersizleri düflme ve k›r›k riskini azaltmak için önemlidir. Bu egzersizler ile postür ve dengede düzelme sonucu düflme riski azal›r. Ayr›ca egzersizler kemik yo¤unlu¤unu orta derecede artt›rabilir. Düzenli fizik aktivite hem osteoporozdan korunma hem de genel sa¤l›k için tüm yafllarda önerilir. Osteoporoz, tedavi edilebilir bir hastal›kt›r Günümüz flartlar›nda osteoporoz tedavisi ile tamamen flifa bulmak mümkün müdür? Tedavi sonras› kemikler normale dönebilir mi? Osteoporoz günümüz flartlar›nda tedavi edilebilir bir hastal›kt›r. Kalsiyum ve D vitamininden yeterli beslenme, vücut a¤›rl›¤› ile yap›lan aerobik, kas kuvvetlendirici egzersizler ve hastaya göre verilmifl ilaç tedavisi ile flifa bulunur. Ancak zamana ihtiyaç vard›r. Y›ll›k yap›lan DXA ile kontrollerde BMD (kemik mineral yo¤unlu¤u) de¤erlerinin ve t skorlar›n›n ayn› kalmas› veya çok az olumlu de¤iflikli¤i tedavinin baflar›l› oldu¤unu göstermektedir. Son olarak osteoporoz ve sa¤l›kl› yaflam hakk›nda önerileriniz neler? Uygun beslenmek, yeterli fiziksel aktivitede bulunmak ve yaflam› sevmek G Kad›n flefkatinin sembolü: Haseki Darüflflifas› Kad›nlar›m›z tarih boyunca yapt›klar› darüflflifalar (hastaneler) ve sosyal yard›m kurumlar›yla hastalara ve düflkünlere yard›m etmifllerdir. Bunlardan biri de Kanuni Sultan Süleyman'›n hasekisi, II. Selim'in annesi "Hürrem fiah" yani "Haseki Sultan"d›r. Haseki Sultan, bugün Haseki Hastanesi'nin bulundu¤u Avratpazar› mevkiinde, Mimar Sinan'a cami, medrese, imaret, sübyan mektebi ve darüflflifa ihtiva eden bir külliye infla ettirdi. Haseki Külliyesi'nin flöhreti semtin ad›n› afl›nca bölge "Haseki" ad›yla an›lmaya baflland›. ‹nflaat› 456 y›l önce tamamlanan Haseki E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi 843 y›l›nda kad›nlara tahsis edildi. Bir dönem kad›nlar hapishanesine dönüfltürülen ve bak›ms›zl›ktan harap olan merkez, tekrar onar›ld›. Deprem ve yang›n gibi nedenlerle çöktü, yeniden diriltildi. Bugün, yeni aç›lan modern ek binas›yla birlikte Sa¤l›k Bakanl›¤›'na ba¤l› tam teflekküllü bir e¤itim ve araflt›rma hastanesi olan merkez, Türk halk›n›n ve Türk t›bb›n›n hizmetinde. Haseki Sultan Darüflflifas›'n›n inflaat› 1550 y›l›nda tamamland›. Zaman içinde de¤iflen fonksiyonuna uygun olarak isim de¤ifltirdi. 1551 tarihli vakfiyesinde, darüflflifan›n genel bir tedavi kurumu oldu¤u aç›kça belirtilir. Vakfiyede sa¤l›k personeli olarak iki doktor, bir kehhal (göz hekimi), bir cerrah, bir eczac›, dört hastabak›c› ile idrar fliflelerine bakan iki hizmetli öngörülmektedir. Vak›f koflullar›na göre, idari ve yard›mc› görevliler ile birlikte darüflflifada çal›flanlar›n say›s› 28’dir. Bu say› zamanla artm›flt›r. 1558 y›l›nda görevlilerin ücretleriyle birlikte Haseki Darüflflifas›'n›n gideri 114.550 akçeydi. 1843’te kimsesiz, bak›ma muhtaç kad›nlar› tedavi eden bir kad›n hastanesi oldu Darüflflifa, 1843 y›l›nda kad›nlara tahsis edildi. Bu tarihten sonra kimsesiz, bak›ma muhtaç, evsiz barks›z hasta ve çaresiz kad›nlar› tedavi eden bir kad›n hastanesi oldu. 1869'da Zaptiye Müflirli¤i'nin yönetimine geçti ve "Nisa Tevkifhanesi" ad›n› ald›. Art›k halk aras›nda "Haseki Zindan›" ad›yla tan›n›yordu. Bir ara tevkifhanenin iki ko¤uflu boflalt›l›p 30 yatakl› bir hastane haline getirildi ve tutuklu hasta kad›nlara ayr›ld›. Resmi yaz›flmalarda, “Haseki Tevfikhanesi’nde Bulunan Nisa Hastanesi" ad› kullan›l›yordu. Zaptiye Müflirli¤i'ne ba¤l› oldu¤u y›llarda, yatan hastalar, zaptiye hekimleri taraf›ndan tedavi ediliyor, zaman zaman da d›flar›dan baflvuran kad›n hastalara poliklinik hizmeti veriliyordu. Bir odas›nda muhtaç ve aciz kad›nlar bar›n›yor, di¤er bir odas› ise kad›n tutukevi olarak kullan›l›yordu. Bu dönemde, hekimler baflka görevleri nedeniyle hastaneye 10-15 günde bir gelebildikleri için düzenli tedavi yapam›yordu. ‹lk olarak 1871 y›l›nda bir eczac› ile Dr. Kiyako, 1872'de de ikinci bir hekim daimi olarak görevlendirildi. Yurdumuzda asepsi ve antisepsi ilk kez burada uyguland› Mart 1880'de hastanenin yönetimi fiehremaneti'ne (belediye) geçti. Hastalar ile mahkûm kad›nlar, Sultanahmet'te yeni yapt›r›lan Nisa Tevkifhanesi'ne nakledildi. Bak›ms›zl›ktan harabeye dönen darüflflifaya da düflkünler kabul edilmeye baflland›. fiehremaneti 1884'de Moral› Ali fiefik Bey'in kona¤›n› sat›n al›p onard›. Böylece 1885'te yatak kapasitesi 100'e yükseldi. Bir süre sonra eski bir bina olan bu konak da ihtiyaca cevap veremez oldu. 1889'da y›kt›r›ld›, yan›ndaki Salih Pafla Kona¤›'n›n bahçesinden bir bölüm istimlâk edildi. Bu arsa üzerinde, Mimar Patrocle Kompanaki'nin plan›na göre, o y›llarda Avrupa'da çok revaçta olan pavyon sisteminde modern bir hastane yap›lmaya baflland›. Bu plana göre, hastanede 12 ahflap ko¤ufl, ameliyathane, sterilizasyon odas›, iki katl› bir memurlar dairesi ile bir düflkünler pavyonu yer alacakt›. Ocak 1891'de, dahiliye ve hariciye pavyonlar› ile ameliyathane, memurlar dairesi ve baz› müfltemilat hizmete girdi. Son derece modern ameliyathanesi sterilizasyona çok uygun bir flekilde tavan› kubbeli olarak infla edildi, ya¤l› boya ile boyand›, duvarlar› da camla kapland›. Yurdumuzda asepsi ve antisepsi ilk kez burada uyguland›. Yatak say›s› 200'e ç›kt› ve 1893 y›l›nda pavyonlara hasta kabul edilmeye baflland›. 10 Temmuz 1894 günü meydana gelen büyük depremde darüflflifa binas› büyük hasar görünce boflalt›ld›. Hastane, 1908'de, II. Meflrutiyet'in ilan›ndan sonra belediyeye ba¤l› olarak kurulan, Müessesat-› Hayriye-i S›hhiyye Müdüriyeti'ne ba¤land›. Burada bar›nan düflkünler ile sakatlar Darülaceze'ye nakledildi. Böylece yatak say›s› 250'ye yükseltildi. Sulu konak aras› hastaneye dahil edilerek cadde üzerindeki mutfak poliklinik haline getirildi. Arka tarafta da büyük bir mutfak ve müstahdem lojman› yap›ld›. Birçok bilim adam›, siyasetçi ve sanatç›ya yuva oldu 1910'da ahflap pavyonlar, 1911-1913 y›llar›nda bofl olan darüflflifa binas› onar›ld›. Tarihi darüflflifa binas›, "Haseki Meccan›n Müflahedehanesi" ad›yla ak›l hastalar›n›n gözlem ve tecridi için kullan›lmaya baflland›. Cumhuriyetin ilk y›llar›nda hastanenin ad› "Türkiye Cumhuriyeti ‹stanbul fiehremaneti Haseki Nisa Hastanesi", 1930'larda ise "Haseki Kad›nlar Hastanesi" idi. 1933 Üniversite Reformu'nda, Haydarpafla'da bulunan t›p fakültesi ‹stanbul yakas›na nakledilince fakültenin kad›n-do¤um, tedavi ve farmakoloji ile II. hariciye klinikleri Haseki Hastanesi'ne yerlefltirildi. Kad›n do¤um klini¤inin 1967'de Cerrahpafla'ya tafl›n›ncaya kadar yapt›¤› çal›flmalar hastaneye bir do¤um hastanesi görünümü kazand›rd›. 51 1930’lu y›llardan bu yana uzmanl›k e¤itimi veren Haseki Hastanesi birçok bilim adam›, siyasetçi ve sanatç›ya yuva oldu. Hastane 1994 y›l›nda imzalanan bir protokolle Sa¤l›k Bakanl›¤›’na devredilerek Haseki E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi ad›n› ald›. 2006 y›l›nda son teknik imkânlarla donat›lm›fl ek bina hizmete aç›ld› 2006 y›l› bafl›nda aç›lan ek hizmet binas›n›n temeli, 1985 y›l›nda Opr. Dr. Alaattin Yavaflça’n›n baflhekimli¤i döneminde at›ld›. 21 y›l boyunca kaba inflaat olarak bekleyen proje, Opr. Dr. Haldun Ertürk’ün baflhekimli¤i döneminde yeniden canland›r›ld›. Gerekli protokollerin imzalanmas›n›n ve ‹l Özel ‹daresi’nden gerekli ödene¤in ayr›lmas›n›n ard›ndan nihayet 09.07.2004 tarihinde, 9.818.500 YTL bedelle ihale edilerek k›sa bir zamanda bugünkü halini ald›. Ek hizmet binas›nda ortopedi ve travmatoloji, kulak burun bo¤az, beyin cerrahisi, göz, üroloji ve genel cerrahi klinikleri ile 114 adet banyo, tuvalet, telefon ve televizyonlu hasta odas›, 206 hasta yata¤›, 14 ameliyathane, 16 yo¤un bak›m ve reanimasyon ünitesi, biyokimya, klinik biyokimya ve mikrobiyoloji laboratuvarlar›, son sistem sterilizasyon birimi, tam otomatik merkezi ›s›tma, so¤utma ve havaland›rma sistemi bulunuyor. Y›lda 1 buçuk milyonu aflan muayene, 20 binin üzerinde ameliyat gerçeklefltiriliyor Opr. Dr. Haldun Ertürk’ün görevden ayr›lmas›ndan sonra Ortopedi Klinik fiefi Doç. Dr. Mahmut Ercan Çetinus 10.03.2011’de Haseki E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ne Baflhekim Vekili olarak göreve atand›. Çetinus, halen Klinik fiefi ve Baflhekim Vekilli¤i görevini yürütüyor. Y›llarca sa¤l›k hizmetlerinde lokomotif görevi üstlenen hastane, 52 yo¤un bak›m yata¤›, y›lda 1 buçuk milyonu aflan muayene say›s›, 250 binin üzerinde acil hasta kabulü ve 20 binin üzerindeki ameliyat say›s›yla sektörünün lokomotifi olmaya devam ediyor G Hemflirelik Haftas› bir dizi etkinlikle kutland› Hemflireler Günü nedeniyle bir kutlama töreni ve gala gecesi düzenleyen ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü, bu y›l ki kutlamalarda kan›ta dayal› hemflirelik uygulamalar›n› masaya yat›rd›. 1964 y›l›ndan itibaren her y›l 12 – 18 May›s tarihleri aras›nda kutlan›lan ”Hemflirelik Haftas›” ‹stanbul’da de¤iflik organizasyon ve etkinliklerle kutland›. Her y›l oldu¤u gibi bu y›lda etkinliklere ev sahipli¤i yapan ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü, hemflirelere bir kutlama töreni ve gala gecesi düzenledi. Semahat Arsel Hemflirelik E¤itim ve Araflt›rma Merkezi iflbirli¤iyle Pendik Divan Hotel’de düzenlenen etkinlikler, 25 May›s 2012’de kan›ta dayal› hemflirelik uygulamalar›n›n konu edildi¤i bir sempozyumla bafllad›. Kamu hastanelerinden oldukça genifl kat›l›mla gerçeklefltirilen sempozyuma de¤iflik üniversitelerden ö¤retim görevlileri, kamu ve özel kurulufllardan hemflirelerin yan› s›ra ‹stanbul Vali Yard›mc›s› Ahmet Deniz, ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu ve Vehbi Koç Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan› Semahat Arsel kat›ld›. Söz konusu sempozyumda dünyada hemflirelik, hemflirelikte insan gücü ve hemflireli¤in e¤itim, araflt›rma, bak›m, yönetim rollerine iliflkin bilgiler verildi. Prof. Dr. Dokucu: “Hemflirelik hizmetlerinin kalitesi sürekli art›r›l›yor” Sempozyumun aç›l›fl›nda konuflan ‹l Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, hemflirelik mesle¤inin çok eskilere dayanan bir geçmifle sahip oldu¤unu söyledi. Temelinde insan sevgisi, flefkat, bilgi ve beceri bulunan hemflireli¤in geçmiflten günümüze t›p biliminin ilerlemesinde çok büyük rolü oldu¤unu kaydeden Dokucu, “Günümüzde hemflire; lisans ve lisansüstü e¤itimlerle donan›m kazanm›fl, yüksek teknolojiyi çal›flmas› s›ras›nda kullanabilen, kan›ta dayal› hemflirelik uygulamalar› ile bak›m etkinli¤ini, hasta ve çal›flan güvenli¤ini hedefleyen, araflt›rmac›, sürekli kendini gelifltiren, uygulama alanlar›nda branfllaflarak, kazand›¤› profesyonel tecrübesini sa¤l›k hizmeti kalitesini yükseltici çal›flmalarda kullanan, sa¤l›k ekibi içinde önemli ve vazgeçilmez bir yeri olan sa¤l›k ekibi üyesidir” dedi. Prof. Dr. Dokucu, hemflirelerin gerek koruyucu sa¤l›k hizmetlerinde gerekse tedavi edici sa¤l›k hizmetlerinde çok önemli görevler üstlendi¤ini belirterek, “‹nsan sevgisini esas alan bir yaklafl›mla, sa¤l›k hizmetlerinin tüm vatandafllara kaliteli ve yeterli düzeyde ulaflt›r›labilmesi hedefinin gerçeklefltirilmesinde hemflirelerimizin pay› büyüktür. Hemflirelerimiz meslek bilinci ve sorumluluklar› ile hemflirelik hizmetlerinin kalitesini sürekli gelifltirmek üzere çal›flmalar›n› yürütmektedir. Sa¤l›k alan›ndaki ilerlemeler süreklilik göstermekte, hemflirelerimiz bu baflar›lar›n infla edilmesinde çok önemli roller üstlenmekte; kaliteli iletiflim ve uygun akademik mesleki bilgileri ile 24 saat hastalar›m›za hizmet vermektedirler” fleklinde konufltu. Arsel: “Bu toplant›lar hemflirelik mesle¤inin ilerlemesi aç›s›ndan son derece önemli” Vehbi Koç Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan› Semahat Arsel ise hemflireli¤in dünü, bugünü ve yar›n› aç›s›ndan bu tarz toplant›lar›n önemine vurgu yapt›. 12 May›s’ta hemflireli¤in kurucusu Florance Nightingale do¤du¤u için, ona izafeten hemflirelik haftas›n›n bu gün kutland›¤›n› hat›rlatan Arsel, “‹yi ki Florance Nightingale bu tarihte do¤mufl ve iyi ki hemflirelere böyle bir hafta ayr›lm›fl. Aksi halde hemflirelik mesle¤inin sorunlar›n›n ve çözüm önerilerinin böylesi toplant›larda ele al›nmas› mümkün olmazd›. Bu toplant›lar› hemflirelik mesle¤inin ilerlemesi aç›s›ndan son derece önemli buluyorum” dedi. Hemflirelere seslenen Arsel, “Uluslararas› hemflirelik standartlar›n› bir an evvel Türkiye’ye adapte edip, tüm ülkede yayg›nlaflt›rabilirseniz bir çok sorunun önüne geçebilirsiniz.” dedi. Arsel’den sonra kürsüye gelen Anadolu Sa¤l›k Merkezi Hasta Bak›m ve Hemflirelik Hizmetleri Direktörü John D. Crossley ise Uluslararas› hemflireli¤in mevcut durumu hakk›nda bir sunum yapt›. Crossley, söz konusu sunumunda Türkiye’deki hemflirelerin e¤itim ve çal›flma olanaklar›n› içeren istatistliklere de yer verdi. Hemflireler canl› müzik eflli¤inde e¤lendiler Akflam saatlerinde sona eren toplant›n›n ard›ndan sempozyuma kat›lanlara tek tek plaket verildi. Törende ‹stanbul’da y›l›n hemfliresi seçilen Gönül Erkmen’e de Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu taraf›ndan bir plaket takdim edildi. Törenin ard›ndan hemflireler canl› müzik eflli¤inde geç saatlere kadar e¤lendiler G 55 PROF. DR. ‹BRAH‹M YEKELER DR. S‹YAM‹ ERSEK GÖ⁄ÜS KALP VE DAMAR CERRAH‹S‹ E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / BAfiHEK‹M Varis kozmetik bir sorun de¤il, t›bbi bir hastal›kt›r. Kan›n kalbe dönüflünü sa¤layan toplardamarlar›n genifllemesi olarak tan›mlanan varis, toplumda oldukça s›k görülen flikâyetler aras›nda yer al›yor. Ostrojen hormonu varis oluflumunu tetikledi¤i için kad›nlarda erkeklere oranla 5 kez daha fazla görülen rahats›zl›k, obezlerde, kab›zl›k flikâyeti çekenlerde ve gebelerde de s›kl›kla görülüyor. Varis flikâyeti olan hastalar›n daha çok estetik kayg›lar nedeniyle hekime baflvurdu¤unu söyleyen Kalp Damar Cerrah› Prof. Dr. ‹brahim Yekeler, bu durumun kozmetik bir sorun de¤il, hastal›k oldu¤unu belirtiyor. Cilt yüzeyinde art›fl gösteren varisli damarlar›n tedavi edilmedi¤inde giderek daha ciddi dolafl›m bozuklu¤una dönüflebilece¤ini kaydeden Prof. Dr. Yekeler, “Varis ilerledikçe bacaklarda ve ayaklarda a¤r›lara, yorgun bacaklara ve zor iyileflen yaralara sebep olabilir. Bu nedenle yak›nma hissedildi¤i anda bir uzmana baflvurmak gerekiyor. Aksi durumda varisin tedavisi güçlefliyor.” dedi. Prof. Dr. Yekeler, konu hakk›nda flu bilgileri verdi: Varis Nedir? Kan› kalbe do¤ru tafl›yan toplardamar çal›flma sisteminin bozulmas› sonucu özellikle vücut alt k›sm›nda ve bacaklarda yüzeysel toplardamar›n genifllemesi, uzamas› ve büklümler oluflturmas›yla geliflen bozukluk ‘varis’ olarak adland›r›l›r. Kad›nlarda erkeklere oranla 5 kat daha fazla görülmektedir. Nedenleri Variste ailesel yatk›nl›k, obezite, gebelik, kab›zl›k, uzun süre ayakta bekleme, derin ven trombozu nedeniyle oluflan damar hasarlar› ve tümörler s›k görülen nedenler aras›nda yer al›r. Varis Çeflitleri 1. Spider (Örümcek)-Telenjiektazik varisler Örümcek a¤› ya da y›ld›z› and›ran yüzeyel yerleflim gösteren 1 mm veya daha küçük çaptaki varislerdir. K›rm›z› ve mavimsi çizgilenme tarz›nda görülürler. 2. Retiküler varisler Cilt alt›nda a¤ tarz›nda yay›l›m gösteren varislerdir. 1-4 mm aras› büyüklükte ciltten hafif kabar›k mavi, mor renkli ve ele hissedilebilir flekilde görülür. 3. Yüzeyel ve büyük toplardamar varisleri Cilt alt›nda seyreden, elle ve gözle kolayca fark edilebilen varislerdir. 4 mm’den büyük çapta olurlar. BEL‹RT‹LER • Görüntü rahats›zl›¤› • S›zlama ve ac›ma hissi • A¤›rl›k ve gerilme hissi • Yorgunluk • Rahats›z bacaklar • Gece kramplar› • Kafl›nt› gibi flikayetler Varisin tedavi yöntemleri 1.T›bbi Tedavi ‹laçla tedavide amaç belirtilerin hafifletilmesidir. Oluflan varisleri yok edici taraf› yoktur. ‹lerlemifl olgularda (yara geliflen) t›bbi tedavi önem kazan›r. Pentoksifilin, hidroksietilrutosid, at kestanesi tohumu özütü gibi ilaçlardan yararlan›l›r. 2.Varis Çorab› (Kompresyon) Tedavisi Varis teflhisi konulan hastalar›n büyük ço¤unlu¤unda ilk olarak akla gelen tedavi yöntemidir. Operasyondan ve müdahaleden sonra da belirli bir süre kullan›lmas› büyük önem tafl›r. Varis çoraplar›; ba¤ dokusuna destek sa¤layarak, ödemi azaltarak ve ödemin geliflmesini önleyerek, damar kan ak›fl›n› h›zland›rarak, emboli ve trombozdan koruyarak, kapak yeterli¤ini önleyerek, venöz hipertansiyonu bask›layarak ve diz alt› kas gücünü art›rarak faydal› olur. 3. Skleroterapi ‹nce ve orta kal›nl›ktaki varislerde çok ince i¤nelerle damar içine sklerozan (kurutucu) madde verilerek varislerin ortadan kald›r›lmas› yöntemidir. 4. Mikrofoam (Köpük) enjeksiyonu ile skleroterapi Varisleri kurutucu ilac›n havayla köpürtülerek damar içine verilmesi yöntemidir. 5. Ekzo-Venöz Lazer Küçük ve orta boy varislerin lazerle ortadan kald›r›lmas› yöntemidir. 6. Endo-Venöz Lazer Varis ile birlikte derin venöz yetmezli¤i bulunan hastalarda uygulanan damar içi lazer tedavisidir. 7. Klasik Cerrahi Tedavi ‹leri evre varislerde s›kl›kla uygulanan tedavi yöntemidir. Lezyonlar›n durumuna göre küçük cilt eksizyonlar› ile sa¤l›ks›z damarlar›n ç›kar›lmas› metodudur. Her varis tedavi edilmeli midir? Varis zamana ve flartlara göre ilerleyebilen bir hastal›k oldu¤undan herhangi bir flikâyete sebep olmasa da veya kifli görüntüden rahats›zl›k duymasa da koruyucu önlemlerin uygulanmas› önemlidir. Bu konuda uzman kalp ve damar cerrahlar›na baflvurarak uygun tedavi seçilmelidir. Tedavi edilmeyen varisler; kronik venöz yetmezlik, lipodermosklerozis, bacak ülserleri, kanama ve tromboflebit gibi komplikasyonlara yol açabilir. Bu durum tedaviyi zorlaflt›rd›¤› gibi kiflinin hayat kalitesini de düflürür. Varis bir kalp ve damar hastal›¤› m›d›r? Yayg›n olarak alg›lad›¤›m›z ve anlad›¤›m›z anlamda kalp-damar hastal›¤›ndan ziyade toplardamar hastal›¤›d›r. Kalp damar hastal›¤›; aterosklerozun neden oldu¤u, daha çok atar damarlar› tutan, damar t›kan›kl›klar›na, enfarktüse ve hayat kayb›na yol açan bir durumdur ve bu nedenle ak›lda tutulmal›d›r. Varisten korunma yollar› Günlük yaflant›m›zda hareket ve yaflam tarz› de¤ifliklikleri bu konuda çok önemlidir. Özetlemek gerekirse; • Bol hareket etmeli (yürüme, yüzme, bisiklet vs.) • Bacaklara ayaklardan yukar›ya do¤ru olmak üzere so¤uk dufl uygulamas› yapmal› • Çok s›k› olmayan bol giysiler giymeli ve kemerler çok s›k› olmamal› • Yüksek topuklu ayakkab›lardan uzak durmal› • Bol s›v› tüketilmeli • Sigara içilmemeli 57 D‹YET‹SYEN EL‹F TU⁄BA Ç‹L‹NG‹R ‹STANBUL SA⁄LIK MÜDÜRLÜ⁄Ü Ya¤lar Ya¤lar insan vücudu için gerekli olan enerjinin en önemli kaynaklar›ndan biridir. Her 1 gram ya¤da 9 kalori bulunur. Vücudumuz beslenme ile ald›¤› ya¤› depolar ( vücudun ya¤ depolama kapasitesi s›n›rs›zd›r), enerjiye gereksinimi oldu¤u zaman bu depolar› kullan›r. Ya¤lar ayr›ca A, D, E ve K vitamini gibi ya¤da eriyen vitaminlerin emilimini sa¤lar, vücut ›s›s›n›n ve organlar›n d›fl darbelerden korunmas›n› sa¤lar. Ancak ya¤›n fazlas› obezite, kalp hastal›klar› ve kansere neden olabilir. Önerilen günlük ya¤ al›m› günlük gereksinim duyulan kalorinin yüzde 25-35’ini karfl›layacak miktarlarda olmal›d›r. Ya¤lar ya¤ asitleri denilen temel ünitelerden oluflur. DOYMUfi YA⁄LAR Genel olarak hayvansal g›dalarda bulunan doymufl ya¤lar fazla al›nd›¤›nda kolesterol düzeyini yükseltir, kalp hastal›klar›, kanser ve fliflmanl›k için risk faktörü oluflturur. Hiç ya¤ yenmese bile bu tip ya¤ asitleri karbonhidrat ve protein metabolizmas› ile oluflan moleküllerden sentez edilebilir. Ette, tam ya¤l› mand›ra ürünlerinde (peynir, süt ve dondurma), kümes hayvanlar›n›n derisinde ve yumurta sar›s›nda bulunur. Doymufl ya¤lar oda s›cakl›¤›nda kat› haldedir. Ancak zeytinya¤›, ayçiçe¤i ya¤›, kanola ya¤›, soya ya¤›, yerf›st›¤› ya¤› gibi s›v› ya¤lar da çok küçük miktarlarda olsa bile doymufl ya¤ içerirler. Doymufl ya¤lar vücutta hem toplam kolesterolün, hem de kötü kolesterol olarak bilinen LDL’nin (düflük yo¤unluklu kolesterolün) yükselmesine neden olur. Bu da kalp hastal›¤› riskini art›r›r. Bir günde al›nan toplam kalorinin en fazla yüzde 7’sinin diyetteki doymufl ya¤lardan gelmesi önerilmektedir. Örne¤in, günlük 2000 kalori alan bir kifli en fazla 140 kaloriyi diyetindeki doymufl ya¤larla alabilir. Ya¤›n her bir gram›nda 9 kalori oldu¤u düflünülürse günlük al›nacak maksimum doymufl ya¤ miktar› 15-16 gr civar›nda olmal›d›r. DOYMAMIfi YA⁄LAR Doymam›fl ya¤lar vücudun gereksinim duydu¤u zorunlu ya¤ asitlerinin en iyi kaynaklar›d›r. Oda s›cakl›¤›nda s›v› haldedirler ve büyük ço¤unlu¤u bitkisel kaynakl›d›r. Doymam›fl ya¤lar tekli (monoansatüre) ve çoklu (poliansatüre) ya¤lar olarak ikiye ayr›l›rlar. Tekli doymam›fl ya¤ asitleri insan vücudunda sentez edilebilir. Doymufl ya¤lar›n yerine tekli doymam›fl ya¤lar›n konmas› HDL kolesterol azalmas›na karfl› koyarken hem total hem de LDL kolesterolü azaltacakt›r. ÇOKLU DOYMAMIfi YA⁄LAR Diyette doymufl ya¤ asitlerinin yerine çoklu doymam›fl ya¤lar›n konmas›yla LDL'de düflme sa¤lanabilir. Çoklu doymam›fl ya¤ asitleri, omega-3 ve omega-6 ya¤ asitleri olmak üzere iki ana gruptur. Omega-6 ya¤ asitlerinden (major omega6 ya¤ asidi linoleik asittir) zengin bitkisel ya¤lar m›s›r özü, ayçiçe¤i, soya fasulyesi ya¤›d›r. Omega-3 ya¤ asitlerinin major ya¤ asidi alfa linoleik asittir. So¤uk su bal›klar›nda (somon, sardalya, uskumru, ton bal›¤›) bol miktarda bulunmaktad›r. Bal›klardaki bu ya¤ asidinin kayna¤› beslendikleri deniz yosunlar›d›r. Omega-3 ya¤ asitleri trigliserid düzeyini düflürürler ve yemek sonras› trigliserid art›fl›n› da engellemekte çok etkindirler. Bu nedenle haftada en az 2 defa bal›k yenilmesi (300 g) önerilmektedir. Omega-3 ya¤ asitleri ya¤l› deniz bal›klar›ndan baflka baz› bitkilerde, keten tohumu ve ya¤›nda, kanola ya¤›nda, soya ya¤›nda ve f›nd›kta bulunmaktad›r. TRANS YA⁄LAR Trans ya¤lar, s›v› bitki ya¤lar›n›n hidrojenizasyonu ile oluflan ya¤lard›r. Ya¤ ne kadar hidrojene ise oda s›cakl›¤›nda o kadar kat› olacakt›r. Trans ya¤lar, hidrojenize bitkisel ya¤lar ile piflirilen yiyeceklerde bulunur. Krakerler, margarinler, patates cipsleri, patlam›fl m›s›r, kremal›-karamelli bisküviler ve flekerlemelerde bulunur. Trans ya¤lar baz› et ve mand›ra ürünlerinde de do¤al olarak bulunabilir. Trans ya¤lar en tehlikeli ya¤lardand›r. Vücuttaki LDL (kötü kolesterol) düzeyini yükseltti¤i gibi HDL (iyi kolesterol) düzeyini de düflürür. Ayr›ca kanser riskini (özellikle gö¤üs kanseri) artt›rd›¤› düflünülmektedir. Kaç›n›lmas› gereken ya¤lard›r G TEKL‹ DOYMAMIfi YA⁄LAR Zeytin ve kanola ya¤lar›, kabuklu yemifller (f›nd›k, f›st›k, ceviz), kabuklu yemifl ya¤lar› (yer f›st›¤› ve badem ya¤lar›) ve avokado tekli doymam›fl ya¤lar› çok miktarda içerir. Bu ya¤lar oda s›cakl›¤›nda s›v› halde kal›rken buzdolab›na kondu¤unda yavaflça kat›lafl›r. 59 Çilekli tiramisu Zeytinya¤l› enginar Malzemeler Patl›can kebap Malzemeler 6 adet dolgun enginar 2 kahve fincan› zeytinya¤› 2 çay kafl›¤› un 2 limon suyu 1 adet orta boy havuç 2 adet orta boy patates 20 adet arpac›k so¤an 1 tatl› kafl›¤› tuz 1 çay kafl›¤› fleker 1 su barda¤› su Malzemeler Yar›m kilo kuflbafl› et 1 kilo patl›can 2 adet iri domates 2 adet so¤an 3-4 adet sivri yeflil biber 1 çorba kafl›¤› m›s›rözü Yeteri kadar tuz, biber Haz›rlan›fl› Haz›rlan›fl› Enginarlar› sapl› olarak ay›klay›n. Havuç ve patatesleri soyup zar gibi do¤ray›n. So¤anlar›n bafllar›n› hafif keserek soyun. Tencereye enginarlar› yanyana yat›rarak daire fleklinde dizin. Patates ve so¤anlar› y›kad›ktan sonra üzerine ilave edin. Bir kab›n içerisine tuzu unu flekeri ve suyu koyarak iyice kar›flt›r›n. Bu kar›fl›m› enginarlar›n üzerine ekleyin. A¤›r ateflte 30 dk piflirin. Alt›n› söndürdükten sonra 15 dk daha kapa¤›n› kapatarak demlenmesini sa¤lay›n. Bir tencerede m›s›rözü ya¤›n› k›zd›r›p çentilmifl so¤anlar› hafifçe pembelefltiriniz. Kuflbafl› etleri y›kay›p ilâve ediniz. 5 dakika kadar harl› ateflte etleri kavurunuz. ‹çine kabuklar› ç›kar›lm›fl, ufak ufak do¤ranm›fl bir adet domates ve az salça ilâve ediniz. Bir bardak s›cak su ile kapa¤›n› kapatarak yar›m saat düdüklü tencerede pifliriniz. Öte yandan kabuklar› alaca flekilde yol yol ay›klay›p, halka halka kesilmifl patl›canlar›, bolca tuzlu suda 15 dakika beklettikten sonra suyunu s›k›n›z. Tavada k›zd›r›lm›fl ya¤da altl› üstlü pembe pembe k›zart›p, delikli kepçe ile bir tepsiye al›n›z. Piflen etleri patl›canlar›n orta k›sm›na döfleyiniz. En üstte kalan domatesi halka halka kesip diziniz. Yeflil biberleri uzunlamas›na ortadan ikiye kesip ilâve ediniz. Tencerede kalan et suyunu üstüne gezdiriniz. Tuzunu biberini ve yar›m bardak s›cak su koyarak f›r›nda 25 dakika pifliriniz. Kakaolu haz›r kek 3 yemek kafl›¤› un 3 yemek kafl›¤› fleker 1 adet yumurta 2 su barda¤› süt 1 paket labne peynir 1 paket vanilya (iste¤e ba¤l›) 2 tatl› kafl›¤› granül kahve 1 fincan s›cak su 2 çorba kafl›¤› toz fleker Jöle, çilek, parça çikolata Haz›rlan›fl› ‹lk önce haz›r kek taban›n›n birini pastay› yapaca¤›m›z kaba alal›m. 1 fincan s›cak suyun içine granül kahve ve 2 çorba kafl›¤› flekeri ilave edip eritelim. Kekin taban› haz›rlad›¤›m›z kahve ile ›slatal›m. Un, fleker, yumurta ve sütü ocakta muhallebi k›vam›na gelinceye kadar piflirip ›l›mas› için ocaktan alal›m. Muhallebi ›l›n›nca içine labne peyniri ilave edilip mikserle iyice ç›rpal›m. Önceden ›slat›m›fl kekin üzerine muhallebinin yar›s›n› koyal›m aras›na çilek ve parça çikolatalar› yerlefltirelim. Kekin üst k›sm› da kahve ile ›slat›p di¤er kekimizin üzerine yerlefltirelim. Kalan muhallebiyi de üzerine dökelim ve yine çilek ve parça çikolatalarla süsleyelim. Jöleyi tarifine göre haz›rlay›p so¤umaya b›rakal›m. So¤uyan jöleyi yine so¤uyan muhalebinin üzerine döküp buzdolab›nda iyice so¤umas› için bekletelim. ‹stedi¤iniz zaman dilimleyip çay ile afiyetle yiyebilirsiniz. UZM. DR. CAV‹T ERKAN ZOR ‹STANBUL ÜMRAN‹YE E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / GÖ⁄ÜS HASTALIKLARI UZMANI Dikkat! Polen alerjisi hasta ediyor Bahar›n gelmesi ve havalar›n ›s›nmas›yla birlikte, d›flar›da geçirdi¤imiz süre epey artt›, bir de flu s›k s›k öksürten ve hapfl›rtan bahar alerjileri olmasa keyfimize diyecek yok. Baharda çimen, ot, çiçek ve a¤açlar sayesinde polenler atmosfere yay›l›yor ve böylece alerjik reaksiyonlarda h›zl› bir art›fl meydana geliyor. Rüzgârl› havalarda daha da belirginleflen bu etkiye karfl› önlem al›nmazsa ciddi solunum problemleri bafl gösteriyor. Alerjik yatk›nl›¤› olan bireylerin bahar aylar›nda çok dikkatli olmalar› gerekti¤ini söyleyen Gö¤üs Hastal›klar› Uzman› Dr. Cavit Erkan Zor, bu dönemlerde polenlerin s›k oldu¤u park ve bahçelere gidilmemesi veya koruyucu tedbirler al›nmas› konusunda uyar›yor. “Alerjik hastal›klar›n tedavisinde temel kural duyarl› olunan antijenlerle temas› önlemektir.” diyen Uzman Dr. Zor, bu dönemlerde yap›lmas› gerekenler konusunda flu bilgileri veriyor: 63 Y›l boyunca de¤il, sadece bahar aylar›nda ortaya ç›k›yor Bahar aylar›nda a¤aç, çimen, ot ve çiçek polenleri, iklim koflullar›ndaki de¤iflime ba¤l› olarak da havada bulunan küf mantarlar› ve ev tozlar› atmosfere yay›l›r; göz, burun, a¤›z ve akci¤erlere kadar ulaflan polenler baz› kiflilerde alerjik reaksiyonlara yol açar. Polen mevsimi bitti¤inde alerjik reaksiyonlar ortadan kalkar. Y›l boyunca olmayan sadece mevsimsel (bahar aylar›nda) olan alerjik reaksiyonlara bahar alerjisi denir. Alerjiye en çok neden olan polenler: 1. A¤aç Polenleri: Hufl a¤ac›, k›z›la¤aç, mefle, f›nd›k, selvi, kay›n, sö¤üt, ›hlamur, zeytin ve kavak a¤ac›. 2. Çay›r Polenleri: ‹ngiliz çimi, domuz ayr›¤›, çay›r salk›m›, tatl› ilkbahar otu. 3. Yabani Otlar: Pelin otu, yap›flkan otu, sinir otu, kuzukula¤›. 4. Hububatlar: Arpa, bu¤day, yulaf, çavdar ve m›s›r. A¤aç polenlerinin fiubat ay› ortas›ndan Nisan ay› sonuna kadar, çim polenlerinin May›s ay› ortas›ndan Temmuz ay› sonuna kadar, yabani ot polenlerinin ise Temmuz ay› ortas›ndan Eylül ay› sonuna kadar etkileri sürer. Hangi belirti ve flikâyetler alerji oldu¤umuzu gösterir? Bahar alerjisi solunum yollar›nda alerjik rinit ve ast›m olarak ortaya ç›kar. Hapfl›rma, burun t›kan›kl›¤›, burun ak›nt›s›, gözlerde kafl›nt›, burunda kafl›nt›, damak ve bo¤azda kafl›nt›, öksürük, h›r›lt›l› solunum, gö¤üste s›k›flma hissi ve nefes darl›¤› alerjik bulgulard›r. Ayr›ca konjonktivada, burun ve a¤›z mukozas›nda da k›zar›kl›k ve ödem olabilir. Afl› yap›l›p yap›lmamas›na hekim karar vermeli Bahar alerjisinde afl› etkili oluyor mu? Herkes bu afl›y› yapt›rabilir mi? Alerjik flikâyetler ilaç tedavisi ile geçmiyor ve kontrol alt›na al›nam›yorsa alerjisi tespit edilen hastalara afl› tedavisi (immünoterapi) uygulan›r. Afl›lar›n içeri¤inde alerjiye neden olan alerjenler vard›r, afl› vücuda giderek artan dozda verilerek alerjenlere karfl› vücudun duyars›zlaflmas› sa¤lan›r, böylece alerjik reaksiyon önlenmifl olunur. Uzun süre uygulanan (4-5 y›l) afl›lar›n baflar› flans› yüksektir. Afl›n›n baflar›l› olup olmamas›na tedavinin bafllang›c›ndan 1,5 y›l sonra karar verilir; tedavi 4-5 y›l kadar koruyuculuk sa¤lar. Bahar alerjilerinde k›sa süreli immünoterapi ile mevsim öncesi 7-8 hafta afl› uygulamas› yap›larak mevsimin rahat geçirilmesi sa¤lanabilir, tedavinin her y›l mevsim bafllamadan tekrarlanmas› gerekir. Afl› riskli bir tedavi yöntemidir, hafif alerjik reaksiyonlardan bafllayarak yaflam› tehdit eden anaflaktik reaksiyonlara da neden olabilir. Hangi hastaya hangi yöntemle afl› yap›laca¤›na bu konuda e¤itim alm›fl uzmanlar taraf›ndan karar verilmeli ve hastane flartlar›nda uygulanmal›d›r. Genel olarak 5 yafl›ndan küçüklere, immün yetmezli¤i olanlara, kanser hastalar›na, a¤›r psikolojik hastal›¤› olanlara, tedaviyi düzenli yapt›ramayacak olanlara afl› yap›lmaz ve çok say›da alerjene alerjisi olanlarda tedaviden beklenen fayda görülmeyebilir. Bahar alerjisinden kurtulmak mümkün mü, yoksa hastal›k her y›l tekrarlar m›? Alerjenlerle temas edildi¤i sürece her y›l tekrarlar, immün yan›t›n zaman içerisinde de¤iflimine ba¤l› olarak nadirde olsa geçme ihtimali vard›r. Tedavi edilmedi¤i takdirde ciddi solunum hastal›klar›n› tetikleyebilir Bahar alerjisi tedavi edilmezse ciddi sorunlara yol açabilir mi? Mevsimsel alerjiler uygun flekilde tedavi edilmez ise sinüzit, adenoid, tonsil hipertrofisi, dental geliflim bozuklu¤u, efüzyonlu otitis media, üst solunum yolu enfeksiyonu, obstrüktif uyku apne sendromu oluflmas›na neden olabilir G Alerjenlerden Korunmak ‹çin Yap›lmas› Gerekenler Alerjik hastal›klar›n tedavisinde temel kural duyarl› olunan antijenlerle temas› önlemektir. Bu nedenle yap›lmas› gerekenler: 1) Polenlerin yo¤un oldu¤u dönemde kap› ve pencereleri kapal› tutmak. 2) Evin içinde hava filtreleri kullanmak, araba polen filtrelerini s›k de¤ifltirmek. 3) Özellikle polenlerin yo¤un oldu¤u sabah saatlerinde d›flar› ç›kmamak. 4) A¤›z ve burun koruyucu maske kullanmak. 5) Polen mevsiminde aç›k havada spor yapmaktan kaç›nmak. 6) Yeflil alanlarda mümkün oldu¤unca bulunmamak. 7) D›flar›dan eve gelindi¤inde k›yafetleri yatak odas› d›fl›nda ç›karmak ve dufl almak. 8) Polen mevsiminde çamafl›rlar› mümkünse d›flar›da kurutmamak. 14 May›s Dünya Eczac›lar Günü ‹stanbul’da kutland› Vali Yrd. Deniz: “Sorun odakl› de¤il, çözüm odakl› bir yönetim anlay›fl›yla hareket ediyoruz” Türkiye’de bilimsel eczac›l›¤›n›n bafllamas›n›n 173. y›ldönümü olan 14 May›s Dünya Eczac›lar Günü, ‹stanbul’da düzenlenen bir yemekle kutland›. ‹stanbul ‹l Sa¤l›k Müdürlü¤ü ve ‹stanbul Eczac›lar Odas›’n›n iflbirli¤iyle düzenlenen yemekte, sa¤l›k hizmetlerinin en önemli halkalar›ndan biri olan eczac›l›k mesle¤inin sorunlar› masaya yat›r›ld›. Büyükflehir Belediyesi Topkap› Tesisleri’nde düzenlenen yeme¤e ‹stanbul Vali Yard›mc›s› Ahmet Deniz, ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, SGK Bölge Müdürü Ramazan Y›ld›z, ‹stanbul Eczac› Odas› Baflkan› Semih Güngör ve il sa¤l›k müdür yard›mc›lar›n›n yan› s›ra çok say›da kamu eczac›s› kat›ld›. Dokucu: “300 yeni eczac› atamas› yap›lacak” Yemekte konuflan ‹l Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, sa¤l›k sektörünün temel tafllar›ndan olan eczac›lar›n sa¤l›k alan›ndaki görev, yetki ve sorumluluklar›n›n fark›nda olduklar›n› söyledi. Son 5 y›l içinde kamu eczac›l›¤› alan›nda ciddi geliflmeler yafland›¤›n› kaydeden Dokucu, “Eczac›lar›m›z›n ne denli yo¤un ve büyük bir ifl yükü ile karfl› karfl›ya kald›klar›n›n fark›nday›z. ‹nsan kayna¤› say›s›n›n istenilen noktada olmad›¤›n›n da bilincindeyiz. Bu sebeple Sa¤l›k Bakanl›¤›m›z›n merkezi teflkilat› taraf›ndan yeni al›mlar›n yap›lmas› gündemde. Zannediyorum yak›n tarihte Türkiye genelinde 300 yeni eczac› arkadafl›m›z›n atamas› yap›lacak. Sizler klinik eczac›l›k dikkate al›nd›¤›nda gerek temel sa¤l›k hizmetleri, gerekse hastaneler aç›s›ndan devletin çok önemli bir ifl yükünü üstlenmifl durumdas›n›z. Bu aç›dan elaman say›n›z›n yetersiz oldu¤unun fark›nday›z. Ancak yak›n tarihte yap›lacak yeni al›mlarla birlikte, geçti¤imiz dönemlere k›yasla ciddi bir rahatlama yaflayaca¤›n›z kanaatindeyim.” diye konufltu. Prof. Dr. Dokucu, eczac›l›k mesle¤inin evrak ve otomasyon takibi yapan bir meslek gibi lanse edilemeyece¤ini belirterek, “Böyle bir alg›n›n oluflmas› klinik eczac›l›k aç›s›ndan çok büyük bir haks›zl›kt›r. Eczac› arkadafllar›m›z, hastanelerimizin ve sa¤l›k hizmetlerimizin vazgeçilmez meslek gruplar› aras›ndad›r. ‹lac›n üretiminden hastaya en do¤ru flekilde ulaflt›r›lmas›na kadar birçok aflamada hizmet vermektedirler. Bu itibarla yaflad›klar› tüm zorluklara ve s›k›nt›lara ra¤men ülkenin her köflesinde, gece gündüz demeden insanlar›n sa¤l›¤› için gayret gösteren eczac›lar›m›z›n gününü kutluyorum.” fleklinde konufltu. ‹stanbul Vali Yard›mc›s› Ahmet Deniz de temel uzmanl›k alan› ilaç olan eczac›lar›n sa¤l›k alan›ndaki emeklerinin yads›namayaca¤›n› söyledi. Eczac›l›¤›n, sa¤l›k hizmetinin olmazsa olmaz halkalar› aras›nda yer ald›¤›n› belirten Deniz, “Mensubu oldu¤unuz meslek grubu, insanlar›n derdine derman olan, yaflama ba¤layan son derece önemli ve ulvi bir meslektir. Bu aç›dan icra etti¤iniz mesle¤i son derece önemli buluyorum. Eminim ki sizlerin mutlulu¤u da hizmet verdi¤iniz kesimin mutlulu¤u ile orant›l›d›r. Sonuçta insanlar›n sa¤l›klar›n› onlara geri sunabilme gayretindesiniz. Bu konuda bir kamu görevlisi olarak hep yan›n›zda olaca¤›z. Sorun ve s›k›nt›lar›n›z›n çözümü aç›s›ndan her tür deste¤i vermeyi sürdürece¤iz.” dedi. Güngör: “6197 say›l› kanun tüm meslektafllar›m›za hay›rl› olsun” ‹stanbul Eczac›lar Odas› Baflkan› Semih Güngör ise bu hafta meclis genel kuruluna gelmesi planlanan 6197 say›l› Eczac›lar ve Eczaneler Hakk›nda Kanun’un kabul edilmesiyle birlikte 20 y›ll›k bir hayalin gerçek olaca¤›n› söyledi. Güngör, “6197 say›l› kanuna iliflkin çok zahmetler çektik. Çok defa taslaklar de¤iflti. Ancak gelinen noktada söz konusu yasan›n eczac›lar›m›z›n çal›flma flart ve olanaklar›na büyük katk› sa¤layaca¤› kanaatindeyim. Ümit ediyoruz ki ilgili yasa hasta odakl› bir eczac›l›k hizmetinin yayg›nlaflmas›na fayda getirir.” dedi. Konuflmalar›n ard›ndan ‹stanbul ‹l Sa¤l›k Müdürlü¤ü bünyesinde 20 y›l›n› dolduran 5 eczac›ya hizmet plaketi, organizasyona verdi¤i katk› ve destekten dolay› ‹stanbul Eczac›lar Odas› Baflkan› Semih Güngör’e ise teflekkür plaketi verildi. Plaket alan isimler: Eczac› Behiye Alk›fl Eczac› Faz›la Berna Yurtsever Eczac› Fatofl Yener Eczac› Ayflen Barça Eczac› Salime Sezgin Ozan 65 DOÇ. DR. SERM‹N KESEB‹R ‹STANBUL ERENKÖY RUH VE S‹N‹R HASTALIKLARI E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / PS‹K‹YATR‹ UZMANI Renkler insan psikolojisine yön veriyor Günümüzde modada, reklamlarda ve tan›t›mlarda en etkili araç olarak kullan›lan renklerin insan psikolojisi üzerinde de etki yaratt›¤›n› biliyor muydunuz? Uzmanlara göre s›cak renkler, olarak tan›mlanan renk gruplar› anlama kabiliyetimizi h›zland›r›yor. Rahat, s›cak, samimi duygular oluflmas›na yol aç›yor. Daha mat renkler ise sakin ve huzurlu olmaktan tutun da hüzünlü ve içe kapan›k olmaya kadar de¤iflik duygusal etkiler ortaya koyabiliyor. Bilim çevrelerince yürütülen beyin görüntüleme çal›flmalar›, renklerin beyinde farkl› merkezleri harekete geçirdi¤i tezini do¤ruluyor. Renklerin insan psikolojisi üzerinde de¤iflik etkileri oldu¤unu söyleyen Doç. Dr. Sermin Kesebir, bu durumu renklerin beyin sistemi üzerindeki etkisine ba¤l›yor. ‹bni Sina, mavi rengin rahatlat›c› bir etkisi oldu¤unu, Bireyin s›kl›kla dolafl›m› yavafllatt›¤›n›, k›rm›z› rengin üreme artt›rd›¤›n› ve dolafl›m› h›zland›rd›¤›n› ileri kulland›¤› renklerin ifllevlerini sürmüfltür. Günümüzde beyin görüntüleme çal›flmalar› farkl› renklerin beyinde farkl› merkezleri onun duygu durumu harekete geçirdi¤ini ortaya koymufltur. Bu iliflkinin genel ilkeleri oldu¤u kadar kadar bireysel konusunda bir iflaret farkl›l›klar›n da olabilece¤i üzerinde durulmaktad›r. verdi¤ini kaydeden Hangi renkten nas›l Kesebir, “Renklerin etkileniyoruz? Renklere yüklenen anlamlarla, oluflturduklar› her biri farkl› duygu etki her zaman ayn› de¤ildir. ‹kinci olarak ortak noktalarda buluflulabilse de her rengin her insanda yans›malar› yarat›r. oluflturdu¤u etki de ayn› olmayabilir. Sa¤l›k, temizlik, safl›k kadar tarafs›zl›¤›n Bu aç›dan renklerin Beyaz rengidir, kullan›ld›¤› yerde günefl ›fl›¤›n› yans›t›yorsa nefleli, uyar›c› bir etki yaratabilir. kullan›ld›¤› yer ve Siyah: Kederi vurgulayan siyah, ›fl›k enerjisinin zaman büyük önem vücuda girmesini engeller. K›rm›z› Kullan›ld›¤› yerde uyar›c›, heyecanland›r›c› tafl›r.” dedi. “Renkler, bir etki yaratan k›rm›z›, enerji ve gücü ifade eder. Cana yak›n ve samimi bir etki uyand›rd›¤› söylenir, anlamlar›n› bir araya ancak k›rm›z› rengin yaratt›¤› etkinin farkl› yafl gruplar›nda farkl› farkl› olabilece¤i de ileri sürülmektedir. geldiklerinde Sar› Sar› genifllemeyi, iletiflimi ifade eder, kazan›rlar.” diyen neflelendiren, uyaran, dikkat çeken bir etki yarat›r, ayn› zamanda dikkati yo¤unlaflt›r›r. Doç. Dr. Kesebir, Turuncu Turuncu mizah ve cesaret ile iliflkilendirilmifltir. Di¤er s›cak renkler gibi konu hakk›nda flu neflelendirici yan› vard›r. bilgileri verdi: Mavi Koyu tonlarda kasvetli bir etki b›rakan mavi, Renkler, insan psikolojisi üzerinde farkl› roller üstlenirler Renk görsel olarak alg›lanan, duygusal etkinli¤e sahip, estetik amaçlara hizmet eden bir görüngüdür. Rengin duygusal etkinli¤i yap›sal niteliklerine göre ortaya ç›kar. Örne¤in bir mekânda parlak renkler heyecan ve nefle, pastel renkler de dinlendirici bir etki yarat›r. Tek renk ve s›cak ya da so¤uk ayn› gruptan renkler bütünlü¤ü ça¤r›flt›r›rken, aksi çeflitlili¤e vurgu yapar. Renkler, maddenin özüyle ilgili fikir verir. Örne¤in koyu renkler kompakt bir maddeyi, uçucu tonlar s›v› ya da gaz gibi daha az yo¤unluklu maddeleri ça¤r›flt›r›r. Benzer etki maddenin a¤›rl›¤› ile ilgili olarak da ortaya ç›kar. Renklerin birlikte kullan›m› oran ya da ölçekle ilgili yan›lsamalara da izin verir. aç›k tonlarda ve beyazla kar›flt›r›ld›¤›nda yat›flt›r›c› ve güven vericidir. Korumay› sembolize etti¤i öne sürülmektedir. Yeflil Nefle ve sükûneti ça¤r›flt›ran yeflil, bar›flç›l ve yumuflak bir etki uyand›r›r. Mor Yarat›c›l›kla efllefltirilen mor, maviye benzer flekilde koyu tonlarda moral bozucu, aç›k tonlarda huzur vericidir. Pembe Pembe genifl alanlarda rahats›z edici bir etki yaratabilir. Dar alanlarda ise dikkati yo¤unlaflt›rabilir. Kahverengi Melankolik bir etkisi olan kahverengi, sar› ve beyazla birlefltirildi¤inde dinlendirici ve rahatlat›c› olabilir. Z›t renklerden uyumlu birliktelikler yarat›n Evde ya da iflyerinde motivasyon ve iç huzuru Beyinde farkl› merkezleri için hangi renkleri harekete geçiriyorlar önerirsiniz? Renkler duygu ve davran›fllar üzerinde belirleyici olabilir mi, psikolojik ve fiziksel etkileri ne boyuttad›r? Hipokrat, Yarat›l›fl Doktrini’nde bedenin farkl› bölgelerindeki renk farkl›l›klar›na bakarak çeflitli hastal›klardan haber vermifltir. Renkler anlamlar›n› bir araya geldiklerinde kazan›rlar ya da kullan›ld›klar› yere anlam kazand›r›rlar. Renk iliflkileri ya bir uygunluk ya da bir z›tl›k içinde oluflur. Genel olarak etkili, estetik ve anlafl›l›r armoniler, z›t renklerin birlikteli¤inden do¤an renk uyumlar›d›r G 67 Kamu hastanelerinde iflaret dili e¤itimleri verilmeye baflland› Özürlü bireylerin ve özel ihtiyaç grubunda yer alan kiflilerin, sa¤l›k hizmeti talepleri ve beklentilerinin tam ve sürekli karfl›lanabilmesi için yürütülen çal›flmalar aral›ks›z sürüyor. Bu kapsamda ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü ve Büyükflehir Belediye Baflkanl›¤› Sa¤l›k ve Sosyal Hizmetler Daire Baflkanl›¤› Özürlüler Müdürlü¤ü'nün iflbirli¤iyle 13 Eylül-10 Aral›k 2011 ve 07 fiubat-12 Nisan 2012 tarihleri aras›nda kamu hastanelerinde görev yapan personele yönelik “‹flaret Dili Temel E¤itimi” düzenlendi. Avrupa yakas›nda fiiflli Etfal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, Anadolu yakas›nda Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi ve Ümraniye E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde düzenlenen e¤itimlerde toplam 113 sa¤l›k çal›flan›na ‹flaret Dili E¤itimi verildi. E¤itimlerini tamamlayan sa¤l›k çal›flanlar›na 12 Haziran 2012 tarihinde fiiflli Etfal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde sertifika töreni düzenlendi. ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü Hasta Haklar› ‹l Koordinatörlü¤ü’nde gerçeklefltirilen törene, baflta ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu olmak üzere Büyükflehir Belediye Baflkanl›¤› Sa¤l›k ve Sosyal Hizmetler Daire Baflkan Vekili Bekir Köksal, sa¤l›k müdür yard›mc›lar›, hastane baflhekimleri ve sa¤l›k çal›flanlar› kat›ld›. Törende konuflan Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, kamu hastanelerinde engellilere verilen sa¤l›k hizmetinin her aç›dan etkinlefltirilmesi gerekti¤ini söyledi. Dokucu, hastanelerin iç ve d›fl mekânlar›n›n, mimari ve çevresel düzenlemelerinin TSE standartlar›na uygun olarak yap›lmas›; asansör, tuvalet, lavabo, müracaat bankosu gibi ortak alanlar›n ise her özür grubuna hitap edecek flekilde düzenlenmesi gerekti¤ini vurgulad›. Dokucu “Hastanelerde tekerlekli sandalye transferini kolaylaflt›racak ve tekerlekli sandalye manevras›na imkân verecek düzenlemelerin yap›lmas› bir engelli aç›s›ndan çok büyük kolayl›klar getirmektedir. Sa¤l›k kurulufllar›m›zda özürlü ve yafll› hastalar›m›z›n hizmet al›mlar›n› kolaylaflt›racak, ifllemlerinde yard›mc› olacak refakatçi personelin temin edilmesi art›k bir zorunluluktur” dedi. Sa¤l›kta bu yönde yürütülecek daha bir çok iflimiz var. Ancak bu anlamda sa¤l›k çal›flan›m›z›n göstermifl oldu¤u refleksi olumlu bir geliflme olarak görüyorum. Eme¤i geçen herkese teflekkür ediyorum” dedi. Büyükflehir Belediye Baflkanl›¤› Sa¤l›k ve Sosyal Hizmetler Daire Baflkan Vekili Bekir Köksal da ‹stanbul’da 105 bin engellinin oldu¤unu ve bunlar›n istihdam edilmesi ve rehabilitasyonlar›n›n sa¤lanmas› yönünde çal›flt›klar›n› kaydetti. Köksal, bu amaçla hem kamu kurumlar›yla hem de sivil toplum örgütleriyle iflbirli¤i içinde çal›flt›klar›n› belirterek, “Verdi¤imiz iflaret dili temel e¤itimleri, hasta haklar› aç›s›ndan da engelli hastalara yard›mc› olacakt›r” dedi. Program, ‹stanbul Özürlüler Merkezi X Müzik Grubu taraf›ndan verilen konserle son buldu. Sa¤l›ktan k›sa k›sa SEZARYEN ORANLARINDA DÜNYADA ‹LK ÜÇTEY‹Z YAPIfiIK ‹K‹Z‹NDEN 4 YIL SONRA AYRILDI ÜZÜNTÜ VE STRES ASTIMA NEDEN OLUYOR En yüksek sezaryenle do¤um oran›na sahip 5 ülkeden biri olan Türkiye, Brezilya ve Çin’den sonra üçüncü s›rada yer al›yor. Sa¤l›k Bakanl›¤› Türkiye Halk Sa¤l›¤› Kurumu Baflkan Yard›mc›s› Doç. Dr. Mustafa Öztürk, Türkiye’de sezaryenle do¤umlarla ilgili aç›klamalarda bulundu. Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün (DSÖ) sezaryenle do¤umla ilgili yüzde 5-15 oran›n› esas ald›¤›n›, ancak yüzde 20’yi da kabul edilebilir buldu¤unu anlatan Öztürk, flunlar› belirtti: ”Ülkemizde son üç y›ldaki sezaryenle do¤um oranlar› yüzde 45’in üzerinde. Bu oran devlet, üniversite ve özelde farkl›l›klar gösteriyor. En yüksek oranlar özelde ve üniversite hastanelerinde. Özel hastaneler genelde sezaryenle do¤um yapmak isteyen kifliler taraf›ndan tercih ediliyor. Üniversite hastanelerinde de daha çok riskli gebelikler takip edildi¤i için sezaryen yap›l›yor. Hatta bazen devlet hastanelerinde bile t›bbi gereklilik olmasa bile sezaryen yap›ld›¤›n› düflünüyoruz. Dünyada sezaryenle do¤um oran› en yüksek 5 ülkeden biriyiz. Türkiye, Brezilya ve Çin’den sonra üçüncü s›rada yer al›yor. Bizi Meksika ve ‹talya izliyor.” Kilis'te 4 y›l önce yap›fl›k ikiz olarak dünyaya gelen, do¤du¤u günden bu yana Adana'daki Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) T›p Fakültesi Balcal› Hastanesi'nde tedavi gören ‹lknur ‹ncirli, 'parazit' olarak tan›mlanan, kalbi ve bafl› olmayan ikizinden ameliyatla ayr›ld›. Akraba evlili¤i yapan Lütfiye ‹ncirli ile Ahmet ‹ncirli çiftinin üçüncü çocu¤u olan ‹lknur ‹ncirli, 4 y›l önce Kilis'te karn›nda yap›fl›k ikiziyle birlikte dünyaya geldi. ‹lknur, o günden buyana Adana'daki Çukurova Üniversitesi T›p Fakültesi Balcal› Hastanesi'nde yaflam›n› devam ettirdi. Hayatta kalabilmesi için hastanede kalmaya devam eden ‹lknur, 4 çocuk cerrah›, 3 anestezi uzman›, 1 çocuk kalp damar cerrah› ve 4 plastik cerrah olmak üzere 20 kiflilik ekip taraf›ndan 2 May›s'ta ameliyat edildi. 10 saat süren operasyonla ‹lknur, karn›na yap›fl›k gövdesi, kol ve bacaklar› olan kardeflinden ayr›ld›. ‹lknur'un karn›nda oluflan aç›kl›k ise, parazit ikizinin derisiyle kapat›ld›. Dünyada en s›k görülen kronik akci¤er hastal›klar›ndan biri olan ast›ma, üzüntü ve stresin neden olabilece¤i bildirildi. Ast›m hastal›¤›n›n son y›llarda büyük art›fl gösterdi¤ine dikkat çeken Gö¤üs Hastal›klar› Uzman› Doktor Sami fiahan, ast›m›n, soluk almay› güçlefltiren, akci¤erleri etkileyen bir hastal›k oldu¤unu, genellikle aral›kl› krizler biçiminde görüldü¤ünü belirtti. Krizlerin, kimi zaman ani olarak gelip k›sa sürede geçti¤ini anlatan Dr. fiahan, bu hastal›¤›n kimi zaman y›l›n belli zamanlar›nda ya da belli yerlerde görülebilece¤ini söyledi. fiahan üzüntü ya da heyecan›n neden oldu¤u stresin de, ast›ma neden olabilece¤ine dikkat çekti. TIP TAR‹H‹NDE B‹R DEVR‹M! Amerikal› bilim adamlar› çocuk felcinden gribe tüm virüs çeflitleriyle bafl edebilen, t›p dünyas›nda 盤›r açabilecek önemli bir buluflun efli¤inde. Bu buluflun ad› "Draco" Massachusetts Teknoloji Enstitüsü araflt›rmac›lar›ndan Todd Rider’e göre 'Draco', tüm insafs›z virüs çeflitlerine karfl› etkin olan bir etken madde. Rider, "Draco’yu bugüne kadar 15 farkl› virüse karfl› test ettik. Bunlar aras›nda grip virüsü, domuz gribi H1N1, mide-ba¤›rsak gribi, çocuk felci ve dang virüsünü sayabilirim. Ve ilaç hepsinde etkisini gösterdi. Daha test etmemiz gereken birçok virüs çeflidi var. Umar›m Draco bütün virüs çeflitlerine karfl› etkili olur" diye konufluyor. Peki, bu ilaç nas›l birbirinden farkl› bu kadar virüse karfl› etkili olabiliyor? Cevab› çok basit. Çünkü ilaç virüsün kendisine de¤il, virüsün bulaflt›¤› insan hücrelerine karfl› sald›r›ya geçiyor. Rider, bunu flu sözlerle aç›kl›yor: "Virüsler canl› hücre içerisinde ço¤al›r ve sonra da o hücreleri öldürürler. Ard›ndan da bir di¤er hücreye s›çrarlar. ‹flte Draco da virüsün ilk bulaflt›¤› hücreyi, daha virüs ço¤almaya f›rsat bulamadan yok ediyor. Böylece di¤er hücrelere bulaflmas›n› da önlüyor" ÖLDÜRÜLEN DOKTORUN ADI PARKTA YAfiAYACAK Gaziantep’te bir hasta yak›n›n›n b›çakl› sald›r›s› sonucu hayat›n› kaybeden Dr. Ersin Arslan’›n ismi törenle bir parka verildi. Doktorun efli Sibel ile anne ve babas› tören s›ras›nda gözyafllar›na bo¤uldular. Binevler Mahallesinde 15 bin metrekare alana sahip olan park›n yap›m›n› tamamlayan fiahinbey Belediyesi ald›¤› meclis karar› ile Dr. Ersin Arslan’›n ismini verdi¤i park›n aç›l›fl›n› yapt›. Duygulu anlar›n yafland›¤› aç›l›flta, hayat›n› kaybeden doktorun efli baflta olmak üzere tüm ailesi gözyafllar›na hakim olamad›. 14 AYLIK ÇOCU⁄A KALIN BA⁄IRSA⁄INDAN YEMEK BORUSU YAPILDI Burdur'da yaflayan Havva Göçer (21) ile mobilyac› Bilal Göçer (30) çiftinin tek çocuklar› olan Hamza, 31 haftal›kken 1 kilo 200 gram olarak dünyaya geldi. Do¤duktan sonra yap›lan muayenede Hamza'n›n do¤ufltan yemek borusunun olmad›¤› belirlendi. Pamukkale Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edilen çocu¤un midesine beslenebilmesi için tüp tak›ld›. Daha sonra ailesi taraf›ndan Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne getirilen Hamza'ya, gerekli araflt›rmalardan sonra kal›n ba¤›rsa¤›ndan yemek borusu yap›lmas›na karar verildi. Hamza bir yafl›na gelince ameliyat için haz›rl›klara baflland›. Çocuk Cerrahisi Anabilim Dal› Baflkan› Prof. Dr. Mustafa Meliko¤lu ve ö¤retim üyesi Prof.Dr. Güngör Karagüzel baflkanl›¤›ndaki ekip taraf›ndan ameliyata al›nan çocu¤a, kal›n ba¤›rsa¤›ndan al›nan yaklafl›k 20 santimetrelik parça ile yemek borusu yap›ld›. GÖRMÜYOR AMA SATRANÇTA BAfiARIYA KOfiUYOR BACA⁄I YANA⁄I, KEM‹⁄‹ ÇENES‹ OLDU Adana'da gazi 39 yafl›ndaki ‹brahim Dal, gözleri görmemesine ra¤men hayal gücünü kullanarak oynad›¤› satranç ile yeniden yaflama tutundu. Yeniden görebilmek için bir çok ameliyat geçirmesine ra¤men sonuç alamayan gazi ‹brahim Dal, çocu¤una Görsem ad›n› verdi. Uluslararas› satranç turnuvalara kat›lan gazi ‹brahim Dal’›n hedefinde Hindistan’da düzenlenecek turnuva var. Van’da görev yaparken, bomban›n elinde patlamas› sonucu gözlerini ve bir elini kaybeden ‹brahim Dal, hayal gücünü kullanarak oynad›¤› satrançla ödüllü satranç turnuvas›na kat›ld›. Gazi Dal, Satranç Federasyonu Adana ‹l Temsilcili¤i taraf›ndan Optimum Outlet Adana’da düzenlenen turnuvada hiçbir engeli bulunmayan rakipleriyle yar›flt›. Adana'da 10 y›ld›r duda¤›nda sürekli uçuk ç›kan bir kad›n›n dudak kanseri oldu¤u anlafl›l›nca çenesi, diflleri ve duda¤› ameliyatla al›nd›. Yafll› kad›n, yeni çenesine, duda¤›na ve yana¤›na baca¤›ndan al›nan doku ve kemikle kavufltu. Adana'n›n Tufanbeyli ilçesinde yaflayan Elife Pars (58), 10 y›l önce duda¤›nda uçuk ç›kmaya bafllay›nca ilçedeki sa¤l›k oca¤›na ve daha sonra aç›lan devlet hastanesine giderek merhem ald›¤›n› belirtti. Merhem ald›ktan sora duda¤›nda ç›kan uçu¤un geçti¤ini ancak bir süre sonra yeniden ç›kt›¤›n› ifade eden Pars, "10 y›l böyle yaflad›m. Bu dönemde duda¤›mda hiç a¤r›da olmad›. Bir rahats›zl›k hissetmedim bu nedenle önemseyip doktorada gitmedim. Ancak geçen y›l duda¤›ma kahvalt› yaparken çatal batt›ktan sonra ac›s›na dayanamad›m. Bu nedenle Erciyes Üniversitesi T›p Fakültesi'ne gittim. Burada yap›lan kontrollerde dudak kanseri oldu¤um ortaya ç›kt›" dedi. Kanser oldu¤u anlafl›ld›ktan sonra 3-4 kez ameliyat oldu¤unu anlatan Pars, "Tümor çok ilerledi¤i için ameliyatlarla kesip tümörlü yeri ald›lar. Ancak erken teflhis olmad›¤› için bir türlü durdurulamad›. En son ameliyattan önce difllerimi, çenemi, duda¤›m› ve yana¤›m›n bir bölümünü ald›lar. Daha sonra baca¤›mda ald›klar› doku ile dudak ve yanak yapt›lar. Yine baca¤›mdan al›nan kemiklerle çene yapt›lar" diye konufltu. SINAV KAYGISI, AMEL‹YAT KAYGISINI GEÇT‹ Mersin Devlet Hastanesi Çocuk Geliflimi Uzman› Derya Çavufl, günümüzde s›nav kayg›s›n›n ameliyat kayg›s›n› geçti¤ini belirterek, hem ö¤rencileri hem anne-babalar› uyard› ve “Kayg›, stres, panik; bu üç yanl›fl bir s›nav› götürür.” dedi. Çavufl, s›nav kayg›s› yaflayan ö¤rencilerin; çal›flmalar›n› planlamakta, do¤ru düflünmekte, konsantre olmakta ve çal›flt›¤› konular› hat›rlamakta güçlükler çektiklerine iflaret etti. Bu kayg›n›n mide bulant›s›, bafl a¤r›s› gibi fiziksel rahats›zl›klar›n ortaya ç›kmas›na neden oldu¤unu da vurgulayan Çavufl, ö¤rencilerin; Acaba s›nav› kazanabilecek miyim?, Arkadafllar›m kazan›r da ben kazanamazsam, onlar›n aras›nda nas›l dolafl›r›m?, S›nav› kazanamazsam annemin, babam›n yüzüne nas›l bakar›m? gibi düflüncelere kap›ld›klar›n› anlatt›. ALERJ‹K NEZLEYE TEKNOLOJ‹ ÇARE BULDU! Hem mevsimsel, hem de tüm y›l süren alerjik nezle ile bo¤uflanlar, çareyi en yeni teknolojik tedavi “rhinolight” yani ›fl›k tedavisinde buluyor. Özellikle bu mevsim çok rastlanmas›na karfl›n kimi hastalarda y›l boyunca süren ve ilaç tedavisi gerektiren alerjik nezlenin neden oldu¤u hapfl›r›k, kafl›nt›, fliddetli burun ak›nt›s› gibi flikayetler art›k birkaç dakikal›k seanslarla uygulanan ›fl›k tedavisi ile a¤r›s›z bir flekilde ortadan kald›r›l›yor. KBB, Bafl ve Boyun Cerrahisi Uzman› Doç. Dr. Teoman Dal, “Alerjik nezle özellikle çal›flan ve aktif sosyal hayat› olan insanlar› periflan eden bir hastal›k. Hayat kalitesini ciddi flekilde bozan ve hastalar›n sürekli ilaç ve sprey tedavisi kullanmalar›n› gerektiren bu problemden Rhinolight ile bir y›l boyunca hiç ilaç kullanmadan kurtulmak mümkün. Bahar alerjisinde iki hafta içinde 6 seans, tüm y›l devam eden alerjide ise bir ay içinde toplam 8 seans yap›lan birkaç dakikal›k Rhinolight uygulamas› ile kafl›nt›, ak›nt›, hapfl›r›k gibi her türlü alerji kökeni flikayet bir y›l süre ile baflar› ile azalt›lmakta ya da yok edilmektedir.” dedi. Not: ‹lgili haberler ‹hlas Haber Ajansından alınmıfltır YAfiLANDIKÇA MUTLU YAfiAMANIN FORMÜLÜ, ‹STANBUL'DA MASAYA YATIRILDI Nüfusu giderek yafllanan Türkiye, üç k›tadan uzman hekimlerin kat›ld›¤› bir e¤itime ev sahipli¤i yapt›. Avrupa Geriatri Derne¤i ve Abbott Nutrisyon'un, uzman hekimler aras›nda beslenme hakk›nda bilgi düzeyini art›rmak amac›yla organize etti¤i "Yafll› Hastalarda Tam ve Dengeli Beslenme" E¤itim Program›, ‹stanbul'da gerçeklefltirildi. Programda, Türkiye'deki yafll› bak›m› ile ilgili de çarp›c› sonuçlar ortaya kondu. Araflt›rmalara göre, Türkiye'deki Geriatri Merkezleri'nde 65 yafl›n› geçmifl yetiflkinlerin yüzde 33,5'inde kötü beslenme belirtileri görülüyor. Yine yafll› yetiflkinlerde kötü beslenme (malnutrüsyon), hastal›k veya yaralanmadan sonra iyileflmeyi geciktirme, adale kayb›na ve zay›flamas›na sebep oluyor. Malnutrisyon, ölüm riskini ve enfeksiyon tehlikesini art›rarak, yaflam kalitesinin azalmas›na neden oluyor. AZ UYKUYA D‹KKAT! Süleyman Demirel Üniversitesi’nde (SDÜ) fareler üzerinde yap›lan araflt›rmada, kesintisiz uykunun haf›zay› güçlendirdi¤i, uyku sorunu yaflayanlar›n ise alzheimer’e yakalanma ihtimalinin artt›¤› belirlendi. SDÜ T›p Fakültesi Fizyoloji Anabilimdal› Ö¤retim Görevlileri Prof. Dr. M. Fehmi Özgüner, Doç. Dr. Önder Öztürk, Yrd. Doç. Dr. Duygu Kumbul Doguç, Arfl.Gör. Mustafa Sayg›n ve Arfl.Gör. ‹lter ‹lhan’›n 1 y›ld›r fareler üzerinde yapt›¤› araflt›rma uyku ve beyin aras›ndaki iliflkiyi ortaya ç›kard›. Araflt›rma, kesintisiz ve düzenli uyuyan farelerin daha güçlü bir haf›zaya sahip oldu¤unu, az uyuyan ya da uykusu bölünen farelerin ise daha önceden tan›d›¤› cisimleri hat›rlamad›¤›n› ortaya koydu. Konu hakk›nda aç›klamalarda bulunan uzmanlar, karanl›kta 7 saatlik aral›ks›z uykunun beyin üzerinde olumlu etki yaratt›¤›n› belirterek, ideal uyku saatinin ise 23.00 ile 06.00 aras› oldu¤unu söylediler ‹fiYER‹NDE UYGULANAN PS‹KOLOJ‹K fi‹DDET, ‹NT‹HAR SEBEB‹ Çal›flanlara iflyerinde uygulanan psikolojik fliddetin (mobbing) intiharlara kadar varabilecek sonuçlara yol açt›¤› bildirildi. Adli Bilimciler Derne¤i, Acil Hemflireleri Derne¤i ve Ege Üniversitesi (EÜ) T›p Fakültesi Acil T›p Anabilim Dal› taraf›ndan EÜ Atatürk Kültür Merkezi’nde "Mobbing: ‹flyerinde Psikolojik fiiddet" konulu sempozyum düzenlendi. Sempozyumda konuflan Mu¤la Üniversitesi T›p Fakültesi Halk Sa¤l›¤› Anabilim Dal›’ndan Yard. Doç. Metin P›çakç›efe, mobbingin çal›flanlara yönelik fiziksel sald›r›lar ve sald›r› tehditleri içeren davran›fllar oldu¤unu söyledi. P›çakç›efe, y›ld›rma, psikolojik fliddet olarak da tan›mlanan mobbingin son y›llarda daha çok gündeme geldi¤ine dikkat çekerek, geliflmifl ülkelerde mobbinge karfl› eflitli çal›flmalar›n yürütüldü¤ünü anlatt›. GÖZYAfiI KURUYAN HASTAYA TÜKRÜK BEZ‹ NAKL‹ Bursa Uluda¤ Üniversitesi T›p Fakültesi Göz Hastal›klar› Klini¤i’nde fliddetli göz kurulu¤u sebebiyle gözleri görmeyen bir hastan›n a¤z›ndan al›nan tükrük bezi, gözkapaklar›na baflar›yla nakledildi. Dünyada flimdiye kadar sadece dört merkezde ve s›n›rl› say›da hastaya uygulanan tükrük bezi nakli, Türkiye'de ilk kez Bursa’da 40 yafl›ndaki F.O. adl› hastaya yap›ld›. Tükrük bezi gözkapa¤›na çok iyi uyum sa¤layan hasta, Prof. Dr. Bülent Yaz›c› ve ekibi taraf›ndan Uluda¤ Üniversitesi T›p Fakültesi Göz Hastal›klar› Klini¤i’nde gerçeklefltirilen baflar›l› operasyonla tekrar gözyafl›na kavufltu. 71 Bunlar› biliyor musunuz? ‹nsan dili 14 günde tuzsuz tada al›fl›yor. Bilim adamlar›na göre IQ'nuz ne kadar yüksekse o kadar çok rüya görürsünüz. Koyunlar, kar›n alt›nda yaklafl›k 4 ila 9 gün kalabilir. zü Yunuslar bir gözü aç›k uyur. Burnunuzu t›karsan›z Bu an m›r›ldanamazs›n›z. m Örne¤in burnunuzu Ö kapatt›ktan sonra k So¤an do¤rarken düflen göz yafl› ile duygusal bir durumdan dolay› a¤land›¤›nda düflen gözyafl›n›n kimyasal yap›lar› farkl›d›r. Bir kar›ncan›n koku alma yetene¤i en az bir köpe¤inki kadar geliflmifltir. Akrepler ömürlerinin yüzde 90'›n› hareketsiz geçirir ve 1 y›l boyunca beslenmeden yaflamlar›n› sürdürebilir. Dünyan›n en temiz miz h havas› Tazmanya’da ’da bu bulunur. Hatta buralara l ast›m hastaneleri aç›l›r. as Bugüne kadar ölçülmüfl en büyük buz da¤›, 200 mil uzunlu¤unda ve 60 mil geniflli¤indedir ve Belçika'dan daha büyüktür. Köpek bal›klar› r› hasta anl›d›r olmayan tek canl›d›r ve su içinde dik nde yüzdüklerinde ölürler. Develerin 3 tane kafl› vard›r. ‹nekler merdiven ç›kabilir, ama inemezler! Zürafan›n ses telleri yoktur. I. Murad, özel bir kütüphanesi olan ilk Osmanl› padiflah›d›r. Erkeklere y›ld›r›m çarpmas› olas›l›¤› kad›nlara göre 6 kat daha fazlad›r. Ay'da s›cakl›k gündüz 130 derece iken gece -173 dereceye kadar düfler. Ölümden hemen önce kiflilik, daha sonra duyular ve refleksler kaybolur. Ölümün üçüncü haftas›na kadar sindirim devam eder.