ORTAÖĞRETİM TARİH 10 YAZARLAR Vicdan TURAN İlhan GENÇ Mehmet ÇELİK Celal GENÇ Şenol TÜREDİ DEVLET KİTAPLARI ALTINCI BASKI ..........................................., 2014 MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YAYINLARI.......................................................: 4657 DERS KİTAPLARI DİZİSİ............................................................................: 1353 14.?.Y.0002.3830 Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Kitabın metni, soru ve şekilleri kısmen de olsa hiçbir surette alınıp yayımlanamaz. Editör : Doç. Dr. Osman KÖSE Görsel Tasarım Uzmanı : A.Suat KEÇECİOĞLU A.Hamdi KAMA M.Fatih TEKTAŞ Dil Uzmanı : İsa ABANOZ Program Geliştirme Uzmanı : Berna OTUZ Rehberlik ve Psikolojik Danışma Uzmanı : Mustafa KARA Ölçme ve Değerlendirme Uzmanı : Elif SEYLİM ISBN 978-975-11-3213-0 Millî Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulunun 04.05.2009 gün ve 67 sayılı kararı ile ders kitabı olarak kabul edilmiş, Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 28.03.2014 gün ve 1310094 sayılı yazısı ile altıncı defa 1.223.341 adet basılmıştır. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı: Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl. Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli. Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeliEbedî yurdumun üstünde benim inlemeli. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar? O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım, Her cerîhamdan İlâhî, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden na’şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım. Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın; Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyyet; Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl! Mehmet Âkif Ersoy GENÇLİĞE HİTABE Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve hâricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Mustafa Kemal Atatürk İÇİNDEKİLER I. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE (1300 - 1453) 1. KONU: OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU (1300 - 1453) 1. XIV. YÜZYIL BAŞLARINDA YAKIN DOĞU VE AVRUPA 2. KAYILARIN ANADOLU’YA GELİŞİ VE YERLEŞMESİ a. Kayılar Anadolu’da b. Beylikten Devlete c. İlk Osmanlı Fetihleri 3. BALKANLARDAKİ FETİHLER a. Çimpe Kalesi’nin Alınması (1353) b. Edirne’nin Fethi (1363) c. Sırpsındığı Savaşı (1364) d. Çirmen Savaşı (1371) e. I. Kosova Savaşı (1389) f . İstanbul’un Kuşatılması g. Niğbolu Savaşı (1396) PROJE ÖDEVİ 4. ANADOLU’DA SİYASİ BİRLİĞİ SAĞLAMA FAALİYETLERİ 5. ANKARA SAVAŞI VE FETRET DEVRİ (1402 - 1413) a. Ankara Savaşı (1402) b. Fetret Devri (1402 - 1413) 6. ANADOLU’DA SİYASİ BİRLİĞİN YENİDEN SAĞLANMASI 7. BALKANLARDA OSMANLI HÂKİMİYETİNİN GÜÇLENMESİ a. Edirne - Segedin Antlaşması (1444) b. Varna Savaşı (1444) c. II. Kosova Savaşı (1448) 2. KONU: OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ (1300 - 1453) 1. OSMANLI’DA DEVLET ANLAYIŞI 2. OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI 3. OSMANLI ORDUSU a. Kara Ordusu b. Deniz Kuvvetleri (Donanma) 4. OSMANLI EKONOMİSİ a. İnsan b. Toprak c. Üretim ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 4 5 6 6 6 8 11 11 12 12 13 13 14 15 18 19 20 20 21 22 22 23 24 24 26 27 28 30 30 33 33 33 33 34 36 II. ÜNİTE: DÜNYA GÜCÜ : OSMANLI DEVLETİ (1453 - 1600) 1. KONU: İSTANBUL’UN FETHİ 1. İSTANBUL’UN FETHİ Yapılan Hazırlıklar 2. İSTANBUL’UN FETHİNİN SONUÇLARI 3. ASKERÎ VE SİYASİ GELİŞMELER(1454 - 1480) 2. KONU: OSMANLILARDA YÖNETİM, ASKERÎ TEŞKİLAT VE EĞİTİM 1. OSMANLILARDA YÖNETİM a. Merkezî Yönetim b. Taşra ve Eyalet Yönetimi 2. OSMANLILARDA ASKERÎ TEŞKİLAT 3. OSMANLI’DA EĞİTİM a. Meslekî Eğitim b. Saray Eğitimi c. Askerî Eğitim d. Medrese Eğitimi 3. KONU: AVRUPA’DAKİ GELİŞMELER 1. COĞRAFİ KEŞİFLER a. Coğrafi Keşiflerin Nedenleri b. Coğrafi Keşiflerin Sonuçları 2. RÖNESANS 4. KONU: I. SELİM (YAVUZ) DÖNEMİ (1512 - 1520) 1. OSMANLI - SAFEVİ İLİŞKİLERİ 2. OSMANLI - MEMLUK İLİŞKİLERİ 40 40 41 43 44 47 47 47 50 52 55 55 55 56 56 58 58 59 60 60 62 62 63 VII 5. KONU: OSMANLI DEVLETİ’NDE EKONOMİK GELİŞMELER VE TOPLUM YAPISI 1. EKONOMİK GELİŞMELER 2. TOPLUM YAPISI a. Yönetenler (Askerîler) b. Yönetilenler (Reaya) 3. GÜNLÜK YAŞAM 4. VAKIF SİSTEMİ 6. KONU: KANUNİ DÖNEMİNDEKİ SİYASİ OLAYLAR 1. XVI. YÜZYILDA AVRUPA 2. BATI’DAKİ GELİŞMELER a. Osmanlı - Macar İlişkileri b. Osmanlı - Avusturya İlişkileri 3. DOĞU’DAKİ GELİŞMELER 4. KANUNİ DÖNEMİNDE DENİZLERDEKİ GELİŞMELER a. Osmanlı Deniz Gücü b. Rodos’un Fethi (1521) c. Cezayir’in Osmanlı Devleti’ne Katılması d. Preveze Deniz Savaşı (1538) e. Trablusgarp’ın Fethi (1551) f. Cerbe Deniz Savaşı (1560) g. Malta Kuşatması (1565) h. Sakız Adası’nın Fethi (1566) ı. Kanuni Dönemindeki Hint Deniz Seferleri 5. FRANSA’YA VERİLEN KAPİTÜLASYONLAR 7. KONU: OSMANLI’DA HUKUK, BİLİM, TEKNOLOJİ VE SANAT ALANINDAKİ GELİŞMELER 1. HUKUK ALANINDAKİ GELİŞMELER 2. BİLİM VE TEKNOLOJİ 3. EDEBİYAT 4. GÜZEL SANATLAR 5. MİMARİ 6. OSMANLILARDA OYUN, EĞLENCE VE ŞENLİK 8. KONU: REFORM HAREKETLERİ 1. REFORMUN NEDENLERİ 2. REFORMUN GELİŞİMİ 3. REFORMUN SONUÇLARI 4. REFORMUN OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİLERİ PROJE ÖDEVİ ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME III. ÜNİTE: ARAYIŞ YILLARI (XVII. YÜZYIL) 1. KONU: XVII. YÜZYILDA ASYA VE AVRUPA 1. XVII. YÜZYILDA AVRUPA, ASYA VE OSMANLI DEVLETİ’NİN DURUMU a. Avrupa’nın Genel Durumu b. Asya’nın Genel Durumu c. Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu 2. XVII. YÜZYILDA OSMANLI-AVUSTURYA VE OSMANLI - İRAN İLİŞKİLERİ a. Osmanlı - Avusturya İlişkileri b. 1555 Sonrası Osmanlı - İran İlişkileri 3. İÇ İSYANLAR a. İstanbul Ayaklanmaları b. Celali Ayaklanmaları c. Eyalet Ayaklanmaları 4. AVRUPA’NIN GELİŞİMİNE SEYİRCİ KALAN OSMANLI a. Coğrafi Keşiflerin Osmanlı Devleti'ne Etkileri b. Avrupa’'ya Tavizler Verilmesi c. Yeni Ekonomik Model: Merkantilizm 2. KONU: XVII. YÜZYIL ISLAHATLARI 1. II. OSMAN (GENÇ OSMAN) DÖNEMİ VE ISLAHATLAR 2. IV. MURAT DÖNEMİ (SİYASİ OLAYLAR - ISLAHATLAR) 3. XVII. YÜZYILDA AVRUPA’DA SİYASİ DURUM 4. XVII. YÜZYILDA AVRUPA’DA BİLİM VE TEKNİK ALANDAKİ GELİŞMELER 3. KONU: IV. MEHMET DÖNEMİ (1648 - 1688) 1. IV. MEHMET DÖNEMİ ISLAHAT ÇALIŞMALARI VIII 64 64 65 65 66 68 69 71 71 72 72 72 73 73 73 74 75 75 75 75 75 75 76 76 77 77 79 82 82 83 84 86 86 87 88 88 89 90 94 94 94 95 96 96 96 97 98 99 100 101 102 102 102 103 104 104 105 107 108 110 110 2. IV. MEHMET DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI a. Osmanlı - Venedik İlişkileri b. Osmanlı - Avusturya İlişkileri c. Osmanlı - Lehistan İlişkileri d. Osmanlı - Rusya İlişkileri e. İkinci Viyana Kuşatması (1683) f . Kutsal İttifak g. Karlofça Antlaşması (1699) h. İstanbul Antlaşması (1700) 3. XVII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDE KÜLTÜR, BİLİM, SANAT VE MİMARİ PROJE ÖDEVİ ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 112 112 113 113 113 114 114 115 116 116 119 120 IV. ÜNİTE: XVIII. YÜZYILDA DEĞİŞİM VE DİPLOMASİ 1. KONU: XVIII. YÜZYILDA AVRUPA VE OSMANLI DEVLETİ'NİN GENEL DURUMU 1. AVRUPA DEVLETLERİNİN GENEL DURUMU 2. OSMANLI DEVLETİ VE AVRUPA DEVLETLERİNİN DIŞ POLİTİKASI 2. KONU: III. AHMET DÖNEMİ 1. III. AHMET DÖNEMİ a. Osmanlı - Rus İlişkileri b. Osmanlı - Venedik İlişkileri c. Osmanlı - Avusturya İlişkileri d. Osmanlı - İran İlişkileri e. III. Ahmet Dönemi Islahatları 3. KONU: AVRUPA’DA DÜŞÜNCE VE EKONOMİ ALANINDAKİ GELİŞMELER 1. AVRUPA’DA DÜŞÜNCE ALANINDAKİ GELİŞMELER 2. AVRUPA’DA SANAYİ İNKILABI 4. KONU: RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİ 1. RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİ a. Rus-Avusturya İttifakı ile Osmanlı Devleti Arasındaki Savaşlar (1736 - 1739) b. Lehistan Sorunu ve Osmanlı-Rus Savaşı (1768 - 1774) 5. KONU: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ 1. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI 2. FRANSIZ İHTİLALİ (1789) a. Fransız İhtilali’ni Hazırlayan Nedenler b. İhtilalin Başlaması ve Genişlemesi c. Fransız İhtilali’nin Sonuçları d. Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne Etkileri e. Fransız İhtilali’nin Avrupa ve Dünya Ülkelerine Etkileri 6. KONU: III. SELİM DÖNEMİ 1. III. SELİM DÖNEMİ (1789 - 1807) a. Osmanlı - Rus ve Osmanlı - Avusturya Savaşları (1787 - 1792) b. III. Selim Dönemi Islahatları c. Osmanlı - Fransız Savaşı (1798 - 1801) 7. KONU: XVIII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR 1. OSMANLI DEVLETİ’NDE DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR a. Osmanlı Devleti’nde Yönetim b. Taşra Teşkilatı 2. XVIII. YÜZYIL ISLAHATLARININ AMACI VE ÖZELLİKLERİ a. XVIII. Yüzyıl Islahatların Osmanlı Toplumu ve Kültürüne Etkileri b. Islahatlar ve Osmanlı Eğitim Sistemi c. XVIII. Yüzyılda Islahatlar ve Osmanlı Sanatı PROJE ÖDEVİ ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 124 124 125 126 126 126 127 127 127 128 130 130 133 136 136 137 137 140 140 142 142 143 143 143 144 145 145 146 146 148 149 149 149 150 151 152 153 153 154 155 V. ÜNİTE: EN UZUN YÜZYIL (1800 - 1922) 1. KONU: XIX. YÜZYIL BAŞLARINDA ASYA VE AVRUPA 1. ASYA VE AVRUPA’DAKİ DEVLETLERİN GENEL DURUMU 2. II. MAHMUT DÖNEMİ ISLAHATLARI a. Senediittifak (1808) b. Yönetim Alanında Yapılan Islahatlar c. Askerî Alanda Yapılan Islahatlar d. Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan Islahatlar e. Ekonomi Alanında Yapılan Islahatlar 158 158 160 160 161 161 162 162 IX 2. KONU: II.MAHMUT DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI 1. MİLLİYETÇİLİK HAREKETLERİ VE İSYANLAR a. Sırp İsyanı b. Yunan İsyanı (Megalo İdea) 2. DEĞİŞEN ŞARTLARA GÖRE AVRUPA DEVLETLERİNİN OSMANLI POLİTİKALARI a. Viyana Kongresi b. Şark Meselesi (Doğu Sorunu) 3. MISIR SORUNU VE MEHMET ALİ PAŞA İSYANI 4. BOĞAZLAR SORUNU 5. SANAYİ İNKILABI’NIN OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİSİ 3. KONU: TANZİMATTAN MEŞRUTİYETE 1. TANZİMAT FERMANI (3 Kasım 1839) 2. KIRIM SAVAŞI (1853 - 1856) 3. ISLAHAT FERMANI (1856) 4. KONU: OSMANLI DEVLETİ'NDE ANAYASAL DÜZENE GEÇİŞ VE SİYASİ GELİŞMELER 1. I. MEŞRUTİYETİN İLANI 2. 1877 - 1878 OSMANLI - RUS SAVAŞI (93 HARBİ) a. Berlin Kongresi ve Sonrası b. Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı c. Kıbrıs’ın İngiltere Yönetimine Bırakılması d. Tunus’un Fransızlar Tarafından İşgali e. Mısır'ın İngilizler Tarafından İşgali 3. II. MEŞRUTİYET VE SİYASİ GELİŞMELER a. II. Meşrutiyetin İlanı b. 31 Mart Olayı 4. DAĞILMAYI ÖNLEME ÇABALARI 5. KONU: XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ KÜLTÜREL GELİŞMELER 1. XIX. YÜZYILDA OSMANLI’NIN TOPLUM YAPISINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER 2. OSMANLI DEVLETİ’NDE BASIN - YAYIN HAYATINDAKi GELİŞMELER 3. OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİM ALANINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER 4. AZINLIKLAR VE YABANCI OKULLAR 5. XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDE KÜLTÜR-SANAT VE MİMARİ ALANINDAKİ GELİŞMELER 6. MÜZİK, EĞLENCE VE SPOR 6. KONU: XX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ VE SAVAŞLAR 1. TRABLUSGARP SAVAŞI 2. BALKAN SAVAŞLARI a. Dömeke Meydan Savaşı b. I. Balkan Savaşı c. II. Balkan Savaşı 3. I. DÜNYA SAVAŞI VE OSMANLI DEVLETİ’NİN SONU a. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na Girmesi b. Osmanlı Devleti’nin Savaştığı Cepheler c. Savaşın Sona Ermesi ve Yapılan Antlaşmalar d. Savaş Sonrası (1918 - 1922) OKUMA METNİ: ATATÜRK’ÜN KİŞİLİĞİ ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 201 203 205 205 206 206 206 207 208 209 210 219 220 221 222 SÖZLÜK KAYNAKÇA KRONOLOJİ 223 227 230 X 163 163 164 164 169 169 169 170 172 172 174 174 177 179 181 181 185 186 187 189 190 190 190 190 191 196 197 197 198 199 201 ORGANİZASYON ŞEMASI HAZIRLANALIM Konuya girerken öğrenciyi derse motive etmeyi amaçlar. ? Metinlerin içindeki önemli noktaların irdelenmesini amaçlar. ETKİNLİK Şiir, harita, metin ve görsellerin yorumlanmasını amaçlar. BİLGİ NOTU BİLGİ NOTU Konu ile ilgili bilgiler verir. CANLANDIRMA Metnin drama olarak canlandırılmasını amaçlar. ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME Ünite ile ilgili soruların cevaplandırılmasını amaçlar. BEYİN FIRTINASI Metinlerin sonunda öğrencilerin konuyu tartışarak irdelemesini amaçlar. RESİM - HARİTA SORGULAMA Resim ve haritaların incelenmesini amaçlar. PROJE ÖDEVİ Öğrencilerin gruplar hâlinde veya bireysel olarak tarihle ilgili yapması istenen çalışmaları içerir. EŞ ZAMANLILIK Aynı zaman diliminde meydana gelen önemli olaylar hakkında bilgilendirmeyi amaçlar. a Seçmeli Tarih ARAŞTIRMA 10. sınıf seçmeli tarih dersini alan öğrencilere yönelik araştırma etkinliğini kapsar. ETKİNLİK 10. sınıf seçmeli tarih dersini alan öğrencilere yönelik etkinlikleri kapsar. 10. sınıf zorunlu ve seçmeli tarih dersi ortak konuları zemin rengiyle belirtilmiştir. 10. sınıf seçmeli tarih dersi ortak tarih dersi esas alınarak hazırlandığından ders işlenişinde de ortak tarih dersi ders kitabı esas alınacaktır. Ancak 10. sınıf seçmeli tarih dersi program kazanımları uygulamaya yönelik olarak hazırlanmış olduğundan kazanımlar öğrencilerin tarihsel araştırma yapmalarını ve tarihsel ürünler ortaya koymalarını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle çalışmalar yapılırken öğrencilerin ders kitabı yanında zümre öğretmenlerinin belirleyeceği farklı kaynaklara ulaşmaları sağlanmalıdır. Öğretmen öğrencilerin çalışmalarında rehberlik etmeli, tarihsel düşünme becerilerinin gelişmesinde ve tarihsel araştırma metodolojisinin kullanılmasında yardımcı olmalıdır. 1 I ÜNİTE I. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE (1300 - 1453) 1. KONU: OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU 2. KONU: OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ TEMEL KAVRAMLAR TEKFUR FÜTÜVVET VOYVODA İSKÂN KOLONİZASYON YÖRÜK FETRET DEVRİ HANEDAN SALTANAT ÖRF ÇIKMA DİRLİK HİRFET LONCA GEDİK MİRÎ ARAZİ TAHRİR 2 3 1 KONU OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU (1300 - 1453) HAZIRLANALIM U 1. Devletlerin kurulduğu bölgenin siyasi durumu ve coğrafi konumu devletlerin gelişimleri üzerindeki etkileri neler olabilir? 2. Tarih boyunca kurulmuş olan bazı Türk Devletlerinin kısa sürede bir imparatorluk hâline gelmesinin sebepleri neler olabilir? 3. www.bursakultur.gov.tr adresinden “Bursa Belgeseli”ni izleyiniz. S 29 27 U 28 25 H 26 A Z A R N K A R A D E N İ Z 22 D 23 E İ Z A N 242 İ Y A K D E N İ Z O K FA S 30 I Z S K 11 I L E A D N L İ Z HİNT T 14 A 0 1000 OKYANUSU 13 12 2000 Osmanlı Devleti’nin en geniş sınırları Devlet sınırları 3000 km XVII. Yüzyıl Osmanlı Devleti’nin En Geniş Sınırları 1- GÜRCİSTAN 2- ERMENİSTAN 3- AZERBAYCAN 4- NAHÇIVAN ÖZERK CUM. (AZERBAYCAN) 5- KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ 6- GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ 7- LÜBNAN 8- İSRAİL 9- ÜRDÜN 10- KUVEYT 11- BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ 12- SOMALİ 13- CİBUTİ 14- ERİTRE 15- HIRVATİSTAN 16- BOSNA HERSEK 17- SIRBİSTAN 18- KARADAĞ 19- KOSOVA 20- MOLDOVA 21- BULGARİSTAN 22- MAKEDONYA 23- ARNAVUTLUK 24- YUNANİSTAN 25- MACARİSTAN 26- SLOVENYA 27- AVUSTURYA 28- SLOVAKYA 29- ÇEK CUMHURİYETİ 30- FAS (BAĞLI DEVLET) 1. Osmanlı Devleti’nin en geniş sınırlarının gösterildiği haritayı inceleyerek bu coğrafyada günümüzde hangi devletlerin olduğunu belirleyiniz. 2. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” sözünden yola çıkarak Osmanlı tarihini öğrenmenin günümüz için önemini açıklayınız. 4 1. XIV. YÜZYIL BAŞLARINDA YAKIN DOĞU VE AVRUPA Altın Orda Devleti (1227 1502): Cengiz Han’ın torunu Batu Han tarafından Hazar Denizi ile Karadeniz’in kuzeyinde kuruldu. Güçlü olduğu dönemde Moskova ve Kiev Knezliklerinin Karadeniz’e inmelerine engel oldu. XIV. yüzyıl sonlarında Timur’un düzenlediği seferler sonunda ağır yenilgiler aldı ve parçalandı. 1502’de yıkılmaları üzerine, Moskova Knezliği güçlenerek Rus Çarlığı hâline geldi. Balkanlar ve Avrupa: XIV. yüzyıl başlarında Avrupa devletleri, henüz siyasi birliklerini gerçekleştirememişlerdi. Özellikle Batı Avrupa’da derebeylik (feodalite) rejimi hüküm sürmekteydi. Bizans İmparatorluğu, Marmara kıyılarındaki bazı şehirler, Kocaeli Yarımadası, Trakya, Makedonya ve Ege Adalarının bir kısmı dışında diğer topraklarını kaybetmişti. Anadolu’da Türkiye Selçuklu Devleti ve beyliklerle, Balkanlarda da Sırplar ve Bulgarlarla mücadele hâlindeydi. Bulgar Devleti, sınırlarını Bizans yönünde genişleterek özellikle Karadeniz kıyısındaki Bizans şehirlerini ele geçirdi. Sırbistan da sınırlarını Bizans aleyhine genişletti. Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasında mücadele yaşanıyor, Katolik Macarlar, Balkanları ele geçirerek Ortodoks Balkan devletlerini mezhep değiştirmeye zorluyordu. Bu da bölgede siyasi ve dinî çatışmalara neden oluyordu. İngiltere ve Fransa, Avrupa’nın önemli devletlerindendi. İSVEÇ ESTONYA KRALLIĞI MOSKOVA KNEZLİĞİ BALTIK DENİZİ LİTVANYA DÜKALIĞI POLONYA KRALLIĞI İRLANDA İNGİLTERE KRALLIĞI ATLAS OKYANUSU A V U P A MACAR KRALLIĞI BOĞDAN PRENSLİĞİ EFLÂK PRENSLİĞİ K A R A D E N İ Z BULGAR KRALLIĞI İstanbul TRABZON BİZANS İMP. İMPARATORLUĞU A İR D Zİ EM K Nİ AP AR A DE TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ ANADOLU BEYLİKLERİ İ L H A N L I KIBRIS GİRİT E N İ Y A R İZİ EN ED EG SİCİLYA S ZA RP I SI LLIĞ A SARDİNYA KRALLIĞI Cebelitarık FAS SULTANLIĞI R HA FRANSA VENEDİK KRALLIĞI CUMHURİYETİ PAPALIK CENEVİZ BOSNA I KRALLIĞI KRALLIĞI IĞ ALL KR KORSİKA ON AG NAPOLİ AR KASTİL KRALLIĞI KR PO K R RTEK AL İ L IĞ Z I ROMA - GERMEN İMPARATORLUĞU T İ L E E V D A R D N O T I L A IRAK Z D E V L E T İ LİK İ R A N Rİ LE BA Kahire SR A KÖ RF E Zİ MISIR K I Z I F R İ K A L A Mekke HİNT OKYANUSU D E 300 600 900 1200 N 0 1500 Km İ Z XIV.Yüzyılın Başında Yakın Doğu ve Avrupa Türkiye Selçuklu Devleti (1077 - 1308) ve Beylikler: Süleyman Şah’ın kurduğu bu devlet, 1243’te Kösedağ Savaşı sonrasında İlhanlılara bağımlı hâle gelerek siyasi ve askerî gücünü tamamen kaybetti. Bu dönemde İlhanlıların egemenliğini kabul etmek istemeyen Türkmen beyleri çoğunlukla Anadolu’nun batı bölgelerinde beylikler kurdular. Böylece Anadolu’da Türkiye Selçuklu Beylikleri Dönemi başladı ve Anadolu Türk siyasi birliği bozuldu. Beylikler arasında Türkiye Selçuklu Devleti’nin yerini alabilme mücadelesi başladı. İlhanlı Devleti egemenliğinde yaşayan Türkiye Selçuklu Devleti, 1308’de Sultan II. Mesut’un ölümüyle sona erdi. ? Memluk Devleti (1250 1517): Aybek tarafından Mısır’da kurulan Memlukler; Hicaz, Filistin, Lübnan, Suriye ve Güney Anadolu’ya kadar genişleyerek XIV. yüzyılın en güçlü devletlerinden biri oldular. Abbasi halifesinin Mısır’da bulunması, Memluklere, İslam dünyasında dinî üstünlük sağlıyordu. Baharat Yolu’nun Memluk topraklarından geçmesi de ekonomilerine büyük yarar sağlıyordu. İlhanlı Devleti (1256 - 1335): Cengiz Han’ın torunu Hülâgû tarafından İran’da kurulan İlhanlı Devleti; Irak, Kafkasya ve Anadolu’ya egemen oldu. 1258 yılında Bağdat’ı işgal ederek Abbasi hâkimiyetine son verdiler. 1335’te de yıkıldılar. XIV. yüzyıl başlarında Avrupa’daki siyasi ve dinî çatışmalar Osmanlı Devleti’nin kurulup gelişmesindeki etkileri nelerdir? 5 2. KAYILARIN ANADOLU’YA GELİŞİ VE YERLEŞMESİ a. Kayılar Anadolu’da Osmanlı Devleti’ni kuran Kayı boyu, Oğuzların Bozok kolundandır. Kayı sağlam, güçlü ve kuvvetli anlamına gelmektedir. Moğolların Orta Asya’yı istilası üzerine buradan Anadolu’ya doğru büyük bir Türk göçü başladı ve özellikle Anadolu’nun batısında Moğol etkisinden uzak, Bizans sınırında yoğun bir Türk iskânı yaşandı. Anadolu’ya gelen boylardan biri olan Kayılar, önce Ahlat yöresine yerleştiler. Türkiye Selçuklu sultanı I. Alâeddin Keykubat bu sırada göçebe hayatı yaşayan Kayıları Ankara yakınlarındaki Karacadağ yöresine yerleştirdi. Daha sonra ise Bizans üzerindeki baskıyı artırmak ve sınır güvenliğini sağlamak amacıyla Bizans sınırındaki Söğüt ve Domaniç yörelerine yerleştirildiler. Bu sırada Kayıların başında Ertuğrul Bey bulunmaktaydı. Söğüt’ü kışlak, Domaniç’i yaylak olarak kullandılar. Damgaları (sembol) da Kayıların Kullandığı Sembol ok ve yaydı. K A R A D E N İ Z Kırklareli Edirne Sinop Kastamonu İstanbul BİZANS İMP. Sakarya Samsun CANDAROĞULLARI RI LA Çanakkale UL Karacadağ OĞ Bilecik N KARESİOĞULLARI Söğüt MA Ankara S Domaniç Balıkesir O I E G E D E N İ Z İ SARUHANOĞULLARI Kütahya UL Manisa OĞ N A İzmir İY Muğla Beyşehir HAMİTOĞULLARI Alanya K O N A M A R A I R Konya Isparta Sivas Kayseri M R GE MENTEŞOĞULLARI Tokat ERETNA BEYLİĞİ R LA AYDINOĞULLARI Aydın Trabzon TRABZON İMPARATORLUĞU A LL O N M A R A ZA LL I Ahlat Van DULKADİROĞULLARI U Ğ Erzurum Harput Diyarbakır R A U Niğde Ğ Bayburt Maraş Midyat Adana R LE K LU EM M A K D E N İ Z KIBRIS XIV. Yüzyıl Başlarında Anadolu ve Balkanlar 0 90 180 270 km XIV.Yüzyılın Başında Anadolu 1. Haritaya göre Anadolu’nun siyasi durumu hakkında neler söyleyebilirsiniz? 2. Osmanlı Beyliği diğer beyliklerle kıyaslandığında kurulduğu bölgenin coğrafi konumunun avantajları neler olabilir? b. Beylikten Devlete 1243 Kösedağ Savaşı’ndan sonra Anadolu Türk birliği bozuldu, bu durum Anadolu’da siyasi boşluk meydana getirdi. Türkiye Selçuklu Devleti’nin siyasi otoritesini kaybetmesinden sonra, Anadolu’da kurulan Türk Beylikleri, özellikle Karamanoğulları Beyliği, Türkiye Selçukluları’nın bıraktığı boşluğu doldurma mücadelesi vermişlerdir. Osmanlı Beyliği ise Türk Beylikleri arasındaki mücadeleye karışmayarak yönünü Bizans’a çevirmişti. Böylece Osmanlı Beyliği de Türkiye Selçukluları gibi Bizans’a karşı mücadele etti. 6 Ertuğrul Bey’i Gösteren Temsilî Resim Osmanlı Beyliği, uyguladığı bu politikayla Anadolu’da esnaf teşkilatı olan Ahilerin ve Anadolu’ya gaza yapmak için gelen Gaziyanırum adı verilen Türkmen topluluklarının desteğini alıyordu. Bizans’a karşı yapılan bu mücadelede Bizans’ın içinde bulunduğu durum da Osmanlı Devleti’nin işini kolaylaştırıyordu. Bizans, Anadolu ve Balkanlardaki topraklarının büyük bir kısmını kaybetmişti ve elinde kalan toprakları da idare etmekte zorlanıyordu. Bizans imparatorları ve şehirlerin başında bulunan tekfur adı verilen yöneticiler halka aşırı baskı uyguluyorlardı. Bundan dolayı ülkenin nüfusunu oluşturan Rum, Ermeni ve Yahudiler Bizans yönetiminden hoşnut değildi. ? Bizans’ın içinde bulunduğu siyasi durumun, Osmanlı Beyliği’nin güçlenmesindeki etkileri nelerdir? 1281 yılında Ertuğrul Bey’in ölümü üzerine oğlu Osman Bey, Kayı Boyu’nun başına geçti. Osman Bey, ilk yıllarında Eskişehir yakınlarındaki Karacahisar’ı alarak burayı beyliğin merkezi yaptı. Ayrıca Osman Bey, uçlardaki Türkmenler üzerinde büyük nüfuza sahip olan Ahi liderlerinden Şeyh Edebali’nin kızı Bala Hatun ile evlendi. Osman Bey bu suretle Ahilerin gücünden yararlandığı gibi Ahiler de Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda önemli rol oynadı. OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞUNDA AHİLERİN ETKİSİ Ahlak ile zanaatı birleştirmiş bir meslek örgütü olan Ahiler, Osman Bey’in manevi destekleyicisi oldular. Osman Bey bir bölgeyi ele geçirdikten sonra burada nasıl bir yönetim uygulayacağını Ahilerden sormaktaydı. Ahiler; beyliği teşkilatlandırma, sosyal hayatı düzenleme ve beylere danışmanlık yapma gibi önemli görevleri üstlendiler. Prof. Dr. Halil İNALCIK, “Osmanlı Uc’undaki Ahiler ve Fakılar” Osmanlı Ansiklopedisi, C I, s.56 (Özetlenmiştir.) Ahilerin Osmanlı Devleti’nin kuruluşundaki katkıları neler olabilir? ŞEYH EDEBALİ’NİN OSMAN BEY’E NASİHATİ Yıllardır kendisini yetiştiren ve bir devlet kurmaya doğru adeta adım adım ilerleyen Osman Bey’e Şeyh Edebali, tarihe geçen şu çarpıcı nasihatleri yaptı: “Ey oğul! Beysin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, katlanmak sana. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana. Geçimsizlikler bize, çatışmalar bize, anlaşmazlıklar bize; adalet sana... haksız yorum bize; bağışlama sana… Ey oğul! Bundan sonra bütünlemek, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana. Ey oğul sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allahuteâlâ yardımcın olsun…” Ahmet ŞİMŞİRGİL, Kayı I, s. 25 (Düzenlenmiştir.) Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e yaptığı nasihati dikkate alarak Osman Bey’i nasıl bir yönetim anlayışına yönlendirdiğini tartışınız. 7 OSMAN BEY Babası : Ertuğrul Gazi Annesi : Hayme Hatun Doğumu : 1258 Vefatı : 1326 Saltanatı : 1299 - 1326 Yirmi üç yaşında Osmanlı Beyliği’nin başına geçen Osman Bey, iyi yönetimi, ileri görüşlülüğü, duruma göre sakin oluşu, yüksek yeteneği, rakiplerine kendini sevdirmesi, mücadelesinde planlı hareketi, sabırlı ve hoşgörülü olması ile diğer oymakları da yönetimi altına almıştır. Tarihçi Gibbons (Gibıns), Osman Bey hakkında şunları söylemiştir: “Şüphesiz ki Osman Bey bir padişah oğlu değildir. Hayatında ancak küçük bir malikâneye sahip olmuştur. Osman Bey’in hükûmeti seneden seneye büyümüştür. Devletin büyümesi özellikle onun devamına ve geleceğinin büyüklüğüne olan önemden ileri geliyordu. Bu da devleti kuran adamın büyüklüğünü gösterir.” Fransız yazar Lamartin ise Osman Bey hakkında şunları söylemiştir: “Osman Bey yavaş yavaş ilerledi. Fakat hiçbir zaman geri dönmedi. Büyük devletlerin kurucularının özelliklerine sahipti.” Fahrüddin lakabıyla anılan Osman Bey, 1326’da Bursa’da öldü. Vefat ettiğinde geriye sadece bir at zırhı, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kılıç, bir mızrak, bir tirkeş (sadak), birkaç at, üç koyun sürüsü, tuzluk ve kaşıklık bırakmıştı. www.ttk.gov.tr c. İlk Osmanlı Fetihleri Osman Bey’in giderek güçlenmesi Bizans tekfurlarını rahatsız etmeye başladı. Tekfurlar Osman Bey’i ortadan kaldırmak için plan yapıyorlardı. Durumu öğrenen Osman Bey, 1298’de Yarhisar ve Bilecik’i fethettikten sonra beyliğin merkezini Bilecik’e taşıdı. Bilecik’in fethedilmesi önemliydi. Osmanlı Devleti sonraki dönemlerde buradaki demir madenini işleyerek ordunun silah ihtiyacını karşılamıştır. ? Bilecik’in fethedilmesi Osmanlı Devleti’ne ne gibi katkılar sağlamıştır? Bu fetihlerin gerçekleştiği dönemde Osmanlı Beyliği, Türkiye Selçuklu Devleti’ne bağlı bir uç beyliğiydi. Türkiye Selçuklu sultanı III. Alâeddin Keykubat’ın İlhanlı hükümdarı tarafından tahttan indirilerek İran’a götürülmesi üzerine Anadolu’da iktidar boşluğu oluştu. Bu boşluktan yararlanarak güçlenen Osman Bey, Anadolu Selçuklu yöneticilerinden bazılarının kendi hizmetine girmeleri üzerine 1299’da bağımsızlığını ilan etti. Yundhisar ve Yenişehir topraklarını da fethedip İzmit’e kadar yaklaştı. ? Türkiye Selçuklu Devlet adamlarının Osmanlı Devleti’nde görev almalarının faydaları nelerdir? Osman Bey, Türk töresinde olan “Fetheden fethettiği yerin sahibidir.” anlayışına dayanarak elde edilen yerleri kardeşi, oğulları ve silah arkadaşlarına dirlik olarak verdi. Osman Bey ile kardeşi Gündüz Alp arasında beyliğin genişletilmesi ile ilgili şöyle bir konuşma geçmektedir: Kardeşim bu ülkeleri nasıl fethedelim, nasıl hareket edelim? Yapılması gereken komşularımızla iyi geçinip dostluk kurmaktır. Fethettiğimiz yerleri mamur hâle getirmektir. Gündüz Alp’i Gösteren Temsilî Resim Osman Bey’i Gösteren Temsilî Resim Yukarıdaki konuşmadan Osman Bey’in fetih politikası ile ilgili hangi çıkarımlarda bulunabilirsiniz? Nitekim bu tedbirden önce Bilecik tekfuru ile daima dostluk ederlerdi. Yaylaya gittiklerinde emanetlerini Bilecik Kalesi’ne bırakırlardı. Yayladan dönüşte ise tulumla peynirler, yağlar, kaymaklar, iyi halılar ve kilimler gibi hediyeler getirirlerdi. Onlar da Osman Gazi’ye çok güvenirdi. Bunun için aralarında herhangi bir geçimsizlik yaşanmadı. Osman Gazi Eskişehir’de pazar kurdururdu. Bilecik’ten bu pazara Bizanslılar mal satmaya gelmişlerdi. Germiyanoğullarından birisi bir bardak almış, ücretini vermemişti. Bizanslı tüccar, durumu Osman Gazi’ye şikâyet etmiş, Osman Gazi de o kişiyi getirterek cezalandırmış ve ücreti ödetmişti. Atsız, Âşık Paşaoğlu Tarihi, s.20 (Sadeleştirilmiştir.) Osman Bey’in hoşgörülü politikasının devletin büyümesindeki etkileri neler olabilir? 8 Bursa’nın Fethi (1326): Osman Bey’in asıl amacı Bursa’yı almaktı. Bu amaçla şehri kuşatma altına aldı. Onun hastalanması üzerine, kuşatmaya oğlu Orhan Bey devam etti. Orhan Bey, Mudanya Limanı’nı ve Orhaneli’ni fethederek Bursa’nın Bizans İmparatorluğu ile bağlantısını kesti. Aralıklarla on yıl süren kuşatma sonunda yardım alma umudu kalmayan Bursa tekfuru şehri teslim etti. İpek üretim ve ticaret merkezi olan Bursa, Osmanlı Devleti’nin başkenti yapıldı. Böylece Bizans İmparatorluğu’nun Marmara’nın güneyindeki etkinliği kırılmış oldu. Koyunhisar Savaşı (1302): Bursa tekfurunun öncülüğünde birleşen Rum tekfurları, Bizans’tan aldıkları yardımla Osman Bey’i yöreden atmak için harekete geçti. Koyunhisar’da yapılan ilk OsmanlıBizans Savaşı’nı Osmanlı Devleti kazandı. Kazanılan zaferle Türklere İzmit yolu açılmış, Bursa’nın üç taraftan yolu kesilmiştir. BULGAR KRALLIĞI K A R A D Kastamonu İzmit E G ED E N İ Z İ S I R P K R A L L I Ğ I Z CANDAROĞULLARI İstanbul Maltepe 400 İ Amasra BİZANS İMPARATORLUĞU 200 N Sinop Edirne 0 E Gelibolu İznik Bursa O Midilli Koyunhisar S M SARUHANOĞULLARI Sakız A N LI D Kütahya R GE M AYDINOĞULLARI V NO İ YA H 1345’te Osmanlı Devleti Ğ L UL İD AM Amasya ERETNA BEYLİĞİ Söğüt İzmir 600 Km E Tİ LE AR OĞ I KA U LLA RA RI M AN O Ğ Kayseri UL LA RI Haritadan yararlanarak 1345’deki sınırları karşılaştırarak Osmanlı Devleti’nin hangi yöne gelişme gösterdiğini söyleyebiliriz. Pelekanon (Maltepe) Savaşı (1329): Bursa’nın fethedilmesinden sonra Osmanlı kuvvetlerinin Kocaeli Yarımadası’ndaki kalelerini fethedip İstanbul Boğazı’na yaklaşması ve İznik’i kuşatması üzerine Bizans imparatoru III. Andronikos karşı saldırıya geçti. İznik’i kuşatmış olan Orhan Bey, kuşatmayı kaldırarak Bizans üzerine yürüdü. Maltepe’de yapılan savaşta Osmanlılar, Bizans ordusunu büyük bir yenilgiye uğrattı. Bu savaştan sonra hem Bizans hem de Anadolu’daki Türk Beylikleri, Osmanlıların faaliyetlerini daha yakından izlemeye başladı. ? İznik (1331) ve İzmit’in (1337) Fethi: Maltepe Savaşı’ndan sonra tekrar kuşatılan şehir direnemeyerek Orhan Bey’e teslim oldu (1331). Şehri teslim alan Orhan Bey, isteyenlerin şehirden ayrılabileceklerini, isteyenlerin de cizye (baş vergisi) ödemek şartıyla, kendi inanç, âdet ve törelerini aynen koruyup yaşamlarını sürdürebileceklerini bildirdi. İznik, Bizans’a karşı yapılacak seferlerde askerî üs olarak kullanılmak amacıyla merkez yapıldı. İznik’ten sonra İzmit de kuşatıldı ve Osmanlı egemenliğine alındı (1337). Karesioğulları Beyliği’nin Osmanlı Topraklarına Katılması (1345): Orhan Bey, 1345 yılında karışıklıklar içerisinde bulunan Karesioğulları Beyliği üzerine yürüyerek topraklarını ve donanmasını Osmanlı Devleti’ne kattı. Böylece Osmanlı Devleti’ne katılan ilk beylik Karesioğulları Beyliği oldu ve Anadolu Türk siyasi birliğinin sağlanması yolunda ilk adım atıldı. Osmanlılar Karesioğulları’nın denizcilik alanındaki deneyimlerinden ve donanmalarından da yararlanarak Rumeli’ye geçtiler. İznik ve İzmit’in fethinin kalıcı hâle gelmesini sağlayan unsurlar neler olabilir? 9 Seçmeli Tarih KURULUŞ VE DEVLETİN DOĞUŞU SÜRECİ Birinci elden Selçuklu ve Osmanlı kaynaklarını kullanmayan tarihçiler, mesela H. A. Gibbons ve onu izleyen A. Toynbee, garip bir teorinin Batı literatüründe yayılmasından sorumludurlar. Bu yazarlara göre, Osman bir Türkmen göçebesi olduğundan bir devlet kurucusu olamazdı. Osmanlı Devleti’ni kuranlar Müslümanlığı kabul etmiş yerel Rumlardır. Buna karşı, orijinal tarihî kaynakları yakından inceleyen, Osmanlı devlet ve kültürünün ana kaynağını Anadolu Selçuklu tarihinde gören ilim adamları, bu teorinin bir spekülasyon olduğunu göstermişlerdir. Nihayet Türk kültür ve edebiyat tarihinin kurucusu Fuad Köprülü 1932'de Paris'te Sorbonne Üniversitesi’nde verdiği bir seri konferansta sorunu gerçek tarihî çerçevesine oturtmuştur (Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Ankara: TTK, 1984). Köprülü her şeyden önce eski Osmanlı anlayışına, yani: “Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten” anlayışına karşı çıkmış, Osmanlı Devleti’nin doğuşunu XIII. yy. Anadolu tarihinin bir parçası, uzantısı olarak ele almış, Uc’lara özgü kültür üzerinde durmuştur. Aynı tarihlerde Paul Wittek, Osmanlı Devleti'nin eski İslam gaza/cihad ideolojisi ve sınır teşkilatından doğduğu tezini savunuyordu. Wittek'e göre Osmanlı Devleti’ni doğuran dinamik ideolojik faktör gazadır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra tarihte ideolojilerin rolünü ikinci plana atan marksist görüş egemen olunca gaza teorisine karşı tamamen inkârcı bir tutum ortaya çıktı ve bu teze esassız bir iddia olarak bakıldı (bkz. C. lmber, The Ottoman Empire. 1300 - 1481, İstanbul: ISIS, 1990). Halil İnalcık, Doğu Batı Makaleler 1, s. 127-128 Yukarıda Halil İnalcık’ın Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ve devletin doğuşu adlı makalesinden bir bölüm verilmiştir. Bu makaleden yaptığınız çıkarımlar nelerdir? a Sınıfta dört gruba ayrılarak Osmanlı Devleti’nin gelişimini etkileyen faktörleri açıklayan H. Gibbons, F. Köprülü, C. Imber ve H. İnalcık’ın tezlerini araştırarak bir sunum yapınız. Osmanlı Devleti’nin gelişimini etkileyen faktörleri açıklayan sunumların sonunda aşağıdaki yazılan görüşlerin hangi tarihçiye ait olduğunu belirten eşleştirmeleri yapınız. 1. 1916’da yayınladığı “Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu” adlı kitabında Osmanlılar gerçekte Müslümanlığı kabul etmiş Yunanlı ve Balkanlı Slavlarla Türklerin bir araya gelmesinden oluşan yeni bir ırktır tezini savunmuştur. H. A. Gibbons 2. Sarbonne’de verdiği bir dizi derste Osmanlı Devleti’nin saf Türk oluşumunu iddia ederek Gibbons’ın tezine karşı çıkarak Selçuklu ve İlhanlı etkenlerini ortaya koydu. 3. Gazanın Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve gelişmesindeki rolünü açıklayarak Gibbons’ın tezini dayanıksız spekülasyon olarak reddetti. F. Köprülü 4. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda; Moğolların baskısı sonucu Anadolu’ya göç eden Türkmenlerin, Selçuklu Devleti’nin zaafa düşmesi neticesinde Anadolu’da Beyliklerinin kuruludğu ortamda gaza ruhu ile Bizans topraklarında Dar’ül İslam yapmak üzere harekete geçtiklerini açıkladı. 5. Osmanlı Devleti, Osmanlı’nın 27 Temmuz 1302’de Yalova yakınında Hersek - Dili mevkiinde Yalak - Ova’da Bizans İmparatorluk ordusuna karşı kazandığı Bapheus (Koyunhisar) zaferi sonucunda kurulmuştur. H. İnalcık 6. Osmanlı Beyliği hiç de belirli bir ideolojiyi gerçekleştirmek için kurulmadı. Moğol istilasının yol açtığı kargaşa ortamından tıpkı diğer beylikler gibi bir hanedan olarak ortaya çıktı ve temelde bir hanedan devleti olarak tarih sahnesinde yerini aldı. 7. Numizmatlara göre ilk Osmanlı Sikkesi Orhan’a ait 1327 tarihli sikkedir. Osman’a ait bir sikke bulunduğu iddia edilmişse de bu sikkenin sahte olduğu ortaya çıkmıştır. 10 C. Imber Aşağıda verilen fetihler ve savaşların Osmanlı Devleti için kazanımlarını yazınız. Koyunhisar Savaşı (1302) Bursa’nın Fethi (1326) Maltepe Savaşı (1329) İznik (1331) ve İzmit’in Fethi (1337) ORHAN BEY Karesioğulları Beyliği’nin Alınması (1345) 3. BALKANLARDAKİ FETİHLER Osmanlı Devleti, kuruluş aşamasından itibaren Anadolu Türk Beylikleriyle çatışmaya girmemeye özen gösterdi. Yönünü Batı’ya çevirerek Balkanlarda fetihler gerçekleştirdi. Karesioğulları Beyliği donanmasının Osmanlı Devleti’ne katılmasıyla Rumeli’ye geçiş ve fetihler kolaylaşmıştır. BULGAR KRALLIĞI S I R P K R A L L I Ğ I Sofya K A R A İ N E D Z Amasra Edirne BİZANS İMPARATORLUĞU Selanik İstanbul M A R M A R A D E N İ Z İ İ Z İ Çimpe Biga İznik E N N D OS E G 200 400 Bergama 600 Km ERETNA BEYLİĞİ Eskişehir Ankara Kütahya Midilli E 0 MA Bolu RI LA UL OĞ Söğüt Bursa Balıkesir Ereğli Kartal İzmit CANDAROĞULLARI Filibe GERMİYANOĞULLARI KARAMANOĞULLARI SARUHANOĞULLARI 1345’te Osmanlı Devleti Haritadan yararlanarak Osmanlı Devleti’nin Balkanlara geçebilmesi için öncelikle nereleri fethetmesi gerektiği söylenebilir? a. Çimpe Kalesi’nin Alınması (1353): Bizans imparatoru III. Andronikos’un 1341’de ölümü üzerine oğlu Yuannis ile taht mücadelesine girişen saray bakanı Kantakuzenos (Kantakuzen) amacına ulaşabilmek için Orhan Bey’den yardım istedi. Orhan Bey, bu durumun Türklerin Rumeli’ye geçişini kolaylaştıracağını düşünerek Kantakuzen’in istediği yardımı gönderdi. Bu yardımla Kantakuzen, Bizans imparatoru oldu. Bizans imparatoru Kantakuzen, Balkanlarda çıkan ayaklanmaların bastırılmasında, Sırp ve Bulgarlara karşı mücadelesinde Orhan Bey’den tekrar yardım istedi. 11 Babası : Osman Bey Annesi : Malhun Hatun Doğumu : 1281 Vefatı : 1362 Saltanatı : 1326 - 1362 Orhan Bey, babası Osman Bey’in 1320’de hastalanması üzerine devleti yönetmeye başlamış, 1324’ten itibaren de tahta geçmiştir. Orhan Bey, 1346’da Bizans imparatoru VI. Kantakuzen’in kızı Teodora ile evlenmiştir. Gençliğini babasıyla beraber Bizans tekfurlarına karşı savaşarak geçiren Orhan Bey, göstermiş olduğu gayret ve başarıdan dolayı devlet adamlarının takdirini toplamıştı. Osmanlı Devleti’ni Osman Bey kurmuştu. Fakat onu teşkilatlandıran ve devlet hâline getiren Orhan Bey idi. Teşkilatçı, toparlayıcı ve askerî bir deha olan Orhan Bey’i ünlü seyyah İbni Batuta, “Türkmen hükümdarlarının en ulusu” olarak nitelendirmektedir. Osmanlı Devleti yöneticileri içerisinde ilk defa “Sultan” unvanını kullanmıştır. Bizanslı tarihçi Halkondil’e göre Orhan Bey; gayet nazik ve bilhassa gazilere, sanatkârlara ve ihtiyaç sahiplerine karşı cömertti. O derece ki hiç kimseden sadakayı esirgemezdi. Dindar, adaletli, askerlerine karşı hürmetkârdı. Bunlara evler yaptırır, geçimlerini sağlardı. Âlimlere rağbet gösterirdi. Fikri gayet inceydi. Devlet işlerinde yeniliklere açıktı. www.ttk.gov.tr Orhan Bey oğlu Süleyman Paşa’yı yardıma gönderdi. Kantakuzen, yapılan yardımlara karşılık Gelibolu Yarımadası’ndaki Çimpe Kalesi’ni Osmanlılara verdi (1353). Böylece Süleyman Paşa 20.000 kişilik kuvvetle Rumeli’ye geçti. Kaleye asker bırakan Süleyman Paşa, Gelibolu Kalesi’ni alarak Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye yerleşmesini sağladı. Süleyman Paşa daha sonra Tekirdağ, Bolayır, Keşan, Malkara, Çorlu ve Lüleburgaz’ı fethetti. Osmanlı Devleti, bu fetihlerle Bizans’ın Batı devletleriyle bağlantısını kesmeyi hedefledi. Devleti’nin Çimpe Kalesi’ni alarak Rumeli’ye yerleşmeye başlaması Balkanlar ve ? Osmanlı Avrupa’daki etkileri neler olabilir? b. Edirne’nin Fethi (1363): Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda ilerleyebilmesi için öncelikle Edirne’nin alınması gerekiyordu. Orhan Bey’den sonra padişah olan I. Murat, ilk iş olarak Bizanslıların ve Sırpların Edirne’ye yardım göndermelerini engellemek için önemli yolları ele geçirdi. Daha sonra Osmanlı ordusu Sazlıdere Savaşı’yla Bizans ve Bulgar birleşik ordularını yenerek Edirne’yi fethetti. Edirne, I. Murat döneminde Osmanlı Devleti’nin başkenti yapıldı. ? Osmanlı Devleti’nin başkenti Bursa’dan Edirne’ye taşımasının amaçları neler olabilir? EDİRNE “Selimiye” derler, “Edirne” derler Tatlı bir gariplik duygusu gelir. Kemerler, çeşmeler, minarelerle Bir eski eserler kamusu gelir. Minarelerden en tatlı ezanlar, Dallardan güvercin “hu hu” su gelir. Ayşekadın’a gül ve Yıldırım’a Üç şerefeli’nin kumrusu gelir. Şu Selimiye’dir, şu Muradiye Çinilerden sümbül kokusu gelir. … Arif Nihat ASYA Günümüzde Edirne Şiirde geçen Türk - İslam kültürüne ait unsurlar nelerdir? Edirne’nin fethedilmesinden sonra Filibe ve GümülKIRKPINAR GÜREŞLERİ cine’nin alınması ile de Bizans’ın Sırp ve Bulgar Anadolu’da bulunan Osmanlılar, devletleriyle kara bağlantısı kesildi. Böylece Bizans, Edirne’nin fethedilmesinden önce, Orhan Bey Osmanlı toprakları ortasında kaldı. Ayrıca Balkanların devrinde, oğlu Süleyman Paşa komutasınkapısı Osmanlılara açılmış ve Osmanlı Devleti’ne karşı da Rumeli’ye geçerler (1353). Osmanlı Haçlı ittifaklarının oluşmasına neden olmuştur. akıncıları,burada yaptıkları akınlar sırasında, Rumeli’de daha önce Süleyman Paşa’nın fethettiği savaşmadıkları ve mola verdikleri günlerde, yerleri Bizans’ın geri alması üzerine, I. Murat, Lala zamanlarını, aralarında çeşitli sporlar yaparak Şahin Paşa ile birlikte sefere çıkarak Dedeağaç, değerlendirirlerdi. Lüleburgaz, Dimetoka, Kırklareli ve Çorlu’yu fethetti. Bir keresinde güreşe tutuşan 40 yiğit içinden Osmanlı Devleti, Rumeli’de fethettiği topraklarda, ikisi, tutuştukları güreşi gece yarısına dek sadece askerî önlemlerle tutunamayacağını bildi- sürdürdükleri hâlde sonuçlandıramazlar ve ğinden imar ve iskân faaliyetlerini başlattı. Fethedilen orada hayatlarını kaybederler. yerlere Türk-İslam kimliği kazandırmak için öncelikle Edirne’nin fethedilmesinden sonra Osmanlı buralarda Türk nüfusun artırılmasına önem verdi. akıncıları Ahırköy çayırlığına geldiklerinde, bu Anadolu’dan göç ettirilen Türkler buraya yerleştirildi. iki yiğidin güreştikleri yerde bulunan incir c. Sırpsındığı (I. Çirmen) Savaşı (1364): Edirne ve ağacının civarında billur kaynaklı bir suyun, Filibe’nin Osmanlı Devleti’nin eline geçmesiyle Papa V. çayırlığa doğru aktığını görürler ve bu nedenle Urban’ın teşvikiyle Avrupa’da bir Haçlı ordusu de “Kırktı bunlar. Bu yakaya ilk ayak basanlardı oluşturuldu. Macar kralı Layoş’un öncülüğünde bunlar.” diyerek o yere Kırkpınar adını verirler. www.edirne.gov.tr Edirne’ye kadar yaklaşan Haçlıları Hacı İlbeyi gece baskını ile bozguna uğrattı. İlk Osmanlı - Haçlı Savaşı olan Sırpsındığı (I. Çirmen) Savaşının sonunda: Ü Edirne ve Batı Trakya daha emniyetli hâle geldi. Ü Meriç Irmağı tamamen Osmanlı’nın kontrolüne girdi. Ü Balkanlarda kolay ilerleme imkânı ortaya çıktı ve fetihler hızlandı. Ü Macarların Balkanlardaki etkisi azaldı. BİLGİ NOTU 12 d. II. Çirmen Savaşı (1371): Sırpsındığı yenilgisini telafi etmek isteyen Sırplar Osmanlı kuvvetlerine karşı harekete geçti. Çirmen’de yapılan savaşı Osmanlı ordusu kazandı. Çirmen Savaşı sonucunda: Ü Makedonya’nın fethi kolaylaştı. Ü Bulgar kralı, ayrıca Makedonya’daki Sırp prensleri ve Bizans imparatoru Osmanlı üstünlüğünü tanıdı. e. I. Kosova Savaşı (1389): Osmanlı Devleti, Çirmen Savaşı’ndan sonra Balkanlarda yeni fetihlere başladı. Ancak Lala Şahin Paşa komutasındaki Osmanlı akıncıları, Ploşnik’te Sırp ve Bosnalı kuvvetlere yenilince Balkan devletleri yeni bir Haçlı ordusu hazırladılar. Çandarlı Halil Hayrettin Paşa, kumandasındaki bir ordu ile Şumnu, Tırnova, Silistre ve Niğbolu’yu alarak Bulgar krallığını savaş dışı bıraktı. I. KOSOVA SAVAŞI’NDA TÜRK BİRLİĞİ Kastamonu hâkimi İsfendiyar Bey’e Germiyan hâkimi Yakup Bey’e, Saruhan, Menteşeli, Hamidili hâkimlerine, Haçlıların saldırıya geçtiğini bildirmek ve gazaya çağırmak, İslam padişahına yardımın başta gelen farzlardan oluğunu bir kere daha hatırlatmak üzere mektuplar yazıldı. İslam’ın dayanışması, insanların efendisinin dininin yüceliği gereği, çevredeki beyler el birliği ederek gaza yolunda yardımda bulunmak üzere, askerlerini gönderdiler. Hoca Saadettin Efendi, Tacü’t - Tevarih, C 1, s. 176 - 177 (Sadeleştirilmiştir.) Osmanlı Devleti’nin Türk Beyliklerine karşı izlemiş olduğu politikanın bu beyliklerin I. Kosova Savaşı’ndaki tutumu üzerine etkileri neler olmuştur? I. KOSOVA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI SAVAŞ MECLİSİ Sultan I. Murat, I. Kosova Savaşı’ndan önce devlet erkânını son bir durum müzakeresi yapmak üzere topladı. I. Murat: Evrenos Gazi, bugüne kadar Allah’ın yardımıyla çok asker çekip savaştım. Amma bu savaş evvelkiler gibi değildir. Düşmanlarımızla nasıl savaşmak gerektir? Bu işin kolayı nasıl olur? Evrenos Gazi: Ey Hüdavendigâr! Ben âciz bir hizmetçinizim. Benim fikrimin ne önemi var ki? Asker sevk etmek ve savaş durumunu bilmek sultanımın işidir. I. Murat: Danışarak karar almak gerekir. Nice zamandır seni bu uçta koydum. Bunları tanıdın, durumlarını iyi bilirsin. Senin fikrin diğerlerininki gibi değildir. Evrenos Gazi: Önce yapılması gereken savaş yerine onlardan evvel varmak ve orada savunmaya elverişli bir yer seçmektir. İşin ikinci kısmında saflar bağlandığı zaman savaşta acele etmemek gerekir. Zira o takdirde düşman, gök demirden bir duvar gibi olur. Bu durumda zafer bulmak kolay olmaz. Oysa başına buyruk, savaş meydanına düşen, saflardan kopan düşmanla savaş kolaydır. I. Murat, Şehzade Bayezit ve Çandarlızade Ali Paşa da bu fikri uygun bulunca Osmanlı ordusu, Üsküp ile Priştine arasındaki Kosova sahrasına gelerek düşman birlikleriyle karşılaştı. Yazarlar tarafından düzenlenmiştir. I. Murat’ın I. Kosova Savaşı öncesinde devlet adamları ve komutanlarının fikirlerini almasının nedenleri neler olabilir? 13 I. MURAT Babası : Orhan Bey Annesi : Nilüfer Hatun Doğumu : 1326 Vefatı : 1389 Saltanatı : 1362 - 1389 Hüdavendigâr ve Gazi Hünkâr lakaplarıyla anılan I. Murat, babası Orhan Bey’in başlattığı teşkilatlanma çalışmalarını daha da ileriye götürmüştür. I. Murat; Osmanlı Devleti’ni Çandarlı Halil Hayrettin Paşa ve Ali Paşa gibi değerli komutanlarının çabaları ve etkileriyle adli, ekonomik ve askerî alanlarda çok iyi teşkilatlandırmış, bir devlet hâline getirmiştir. I. Murat, az ve öz konuşurdu. Kibar, nazik, ilim adamlarına karşı saygılı olarak bilinirdi. Devlet adamı olarak ise çabuk ve isabetli karar verebilme yeteneğine sahip, planlı, disiplinli, sözüne sadık bir padişahtı. Görevde ihmali hoş görmezdi. Padişahlığı döneminde emrindeki komutan ve devlet adamlarıyla anlaşmazlığa düşmemiş, dinî hoşgörüsü sayesinde Katolik ve Ortodoksların takdirlerini kazanmıştır. Tarihçi Gibbons “Padişahlığı boyunca Hristiyanlara papalıktan daha iyi muamele etmiştir.” diyerek I. Murat’ın engin hoşgörüsünü vurgulamıştır. I. Murat, planlı ve isabetli politikalarıyla Balkanlarda fetihler gerçekleştirerek Osmanlı Devleti’nin Balkan hâkimiyetinin temellerini atmıştır. www.ttk.gov.tr Osmanlı Devleti’ni Balkanlardan çıkarmayı amaçlayan Haçlı ordusu, Kosova’da I. Murat komutasındaki Osmanlı ordusuyla karşılaştı. I. Murat Haçlı kuvvetlerini büyük bir bozguna uğrattı. I. Kosova Savaşı, Osmanlıların bu kadar büyük bir orduya karşı kazandığı ilk savaştır. I. Murat, Kosova’da savaş alanını gezerken bir Sırp askeri tarafından hançerlenerek şehit edildi. Kosova Zaferi’nin sonucunda: Ü Sırplar yeniden Osmanlı’nın üstünlüğünü kabul ettiler. Ü Kuzey Sırbistan yolu Osmanlılara açıldı. Ü Bu galibiyetten sonra Tuna’nın güneyindeki Balkan topraklarında Osmanlılara karşı koyacak önemli bir güç kalmadı. I. Murat’ın şehit edilmesi üzerine yerine Yıldırım Bayezit geçti. Yıldırım Bayezit Osmanlı topraklarına saldıran Eflâk voyvodası Mirçe’ye karşı harekete geçti ve ordusunu bozguna uğratarak Eflâk’ı Osmanlı Devleti’ne bağladı. Balkanlarda fetihlere devam eden Osmanlı akıncıları Macar kralı Sigismund’u yenilgiye uğrattı. Arnavutluk ve Karadağ’ın Osmanlı üstünlüğünü kabul etmesini sağladılar. EFLÂK BULGARİSTAN Priştine S M Kroya Drama Manastır Ohri Sinop Filibe A Çirmen Edirne N Me Ne riç hr i O Köstendil Üsküp K A R A D E N İ Z Burgaz Sofya Kosova Dıraç Silistre Niğbolu Selanik Amasra Kastamonu Çorlu L I MARMARA D E V Bursa Yanya Ereğli BİZANS İstanbul CANDAROĞULLARI İznik L Tırhala E arya Sak Ankara İ rahisar Akşehir Eğridir Kayseri Afyonka İzmir AYDINOĞULLARI GERMİYANOĞULLARI MORA ri Neh Eskişehir T SARUHANOĞULLARI Atina hri k Ne Amasya ırma Kızıl İzmit i hri ehr Niş Ne Denizli KARAMANOĞULLARI Beyşehir MENTEŞOĞULLARI HAMİDOĞULLARI Muğla Antalya TEKEOĞULLARI 0 100 200 300 km A K D E N İ Z nN SIRBİSTAN yha Tun a Se Vidin BOSNA DOBRUCA Belgrad Yıldırım Bayezit’in Tahta Çıkışını Gösteren Minyatür Silifke Alanya Osmanlı Devleti Bizans İmparatorluğu Anadolu Türk Beylikleri Balkan Devletleri 1389’da Osmanlı Devleti 1299’da bağımsız olan Osmanlı Devleti’nin 1389 yılı itibarıyla gösterdiği siyasi gelişim hakkında neler söylenebilir? f. İstanbul’un Kuşatılması: Bizans’ın Osmanlı Devleti’ne karşı Avrupa devletlerini kışkırtması ve Karamanoğulları Beyliği ile ittifak hâlinde olması üzerine Yıldırım Bayezit, İstanbul’u kuşattı.Haçlı ordusunun Bizans’a yardım etmek amacıyla Niğbolu Kalesi’ni kuşatmasından dolayı kuşatma kaldırıldı. Niğbolu Savaşı’ndan sonra İstanbul tekrar kuşatıldı. Bizans’a gelebilecek yardımları engellemeyi amaçlayan Yıldırım Bayezit, Anadolu Hisarı’nı yaptırdı. Osmanlı ordusundaki toplar, İstanbul surlarını yıkmada yetersizdi. Ayrıca Anadolu ve Rumeli’deki Osmanlı topraklarında karışıklıklar çıkmıştı. Bunların üzerine İstanbul kuşatması kaldırıldı. Bizans’ın Avrupa devletlerini tekrar kışkırtması nedeniyle 1400 tarihinde İstanbul bir kez daha kuşatıldı. 14 Bu kuşatma ise doğuda Timur tehlikesinin görülmesi üzerine kaldırıldı. Buna rağmen Bizans ile istenen şartlarda bir antlaşma yapıldı. Bu antlaşmaya göre: Ü İstanbul’da bir Türk mahallesi kurulacak ve bir cami yaptırılacaktı. Ü İstanbul’da Türklerin davalarına bakmak için bir kadı tayin edilecekti. Ü Bizans, Osmanlı Devleti’ne her yıl vergi verecekti. g. Niğbolu Savaşı (1396): Yıldırım Bayezit 1393’te Bulgar krallığını ortadan kaldırarak Bulgaristan topraklarının büyük bir kısmını Osmanlı Devleti’ne kattı. Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda ilerlemesi ve İstanbul’u kuşatması üzerine Papa IX. Bonifas’ın girişimleriyle Macar kralı Sigismund komutasında yeni bir Haçlı ordusu hazırlandı. Haçlılar Niğbolu Kalesi’ni kuşattılar. Bu sırada İstanbul’u kuşatmış olan Yıldırım Bayezit, durumu haber alır almaz kuşatmayı kaldırarak hızla Niğbolu’ya hareket etti.1396 yılında yapılan savaşta Osmanlı ordusu Haçlıları yenilgiye uğrattı. BRE DOĞAN! Yıldırım Bayezit, düşmanın Niğbolu Kalesi’nin giriş ve çıkışını sıkıca tuttuğunu öğrenince gayet huzursuz oldu. Gece vakti atına atlayarak içkili Haçlı devriyeleri arasından geçerek kale surlarının altına geldi. Kale komutanına seslenerek: “Bre Doğan! Bre Doğan!” diye haykırdı. Gece gündüz kale surlarının üstünde tetikte duran, düşmanı kollayan kale kumandanı Doğan Bey bu sesi duydu. Ama bir anlam veremedi. Bu ses hünkârın sesine benziyordu. Ancak yüz binden fazla Haçlı ordusu ile kuşatılmış bir kalenin yanına nasıl gelinebilirdi? Hayal olduğunu sandı, kulaklarına inanamadı. Fakat aynı ses, daha hâkim, daha vakur bir şekilde bir daha tekrarlanınca Doğan Bey ne yapacağını şaşırdı. Kaleden aşağıya baktı. Karanlıkta hünkârın atı üstünde nasıl dikildiğini gördü. Göğsünde hıçkırıklar düğümlendi. Böyle bir hünkâra nasıl hizmet edilmezdi? Padişahın durumunu sorması üzerine: “Kalemizin kapı ve surları sağlam ve muhafızları gece gündüz uyanıktır. Zahiremiz yeterlidir.” cevabını verdi. Yıldırım Bayezit Han ile Doğan Bey arasındaki konuşmayı düşmanın devriyeleri de duymuş fakat bir anlam verememişlerdi. Ahmed Refik, Osmanlı Zaferleri, s.58 (Özetlenmiştir.) Yıldırım Bayezit’in tutumu Niğbolu Kalesi’nin savunulmasını nasıl etkilemiş olabilir? Niğbolu Zaferi sonucunda: Ü Halife, Niğbolu Savaşı’nı kazandığı için Yıldırım Bayezit’e Sultanıiklimirum (Anadolu’nun Sultanı) unvanını verdi. Böylece Osmanlı Devleti’nin İslam dünyasındaki etkinliği ve saygınlığı arttı.Osmanlı Devleti’nin Türk Beylikleri üzerindeki etkinliği artarak Anadolu Türk siyasi birliğinin sağlanması kolaylaştı. Ü Osmanlı Devleti’nin Avrupa üzerindeki baskısı arttı. Ü Avrupa’da Osmanlı aleyhine en büyük güçlerden biri olan Macarlar etkisiz duruma geldi. Ü Eflâk ve Boğdan Osmanlı üstünlüğünü tanıdı. Bulgar krallığına tamamen son verildi. Ü Balkanlarda güvenliği sağlayan Yıldırım Bayezit, Türk birliğini sağlamak için Anadolu’ya yöneldi. YILDIRIM BAYEZİT Babası : I. Murat Annesi : Gülçiçek Hatun Doğumu : 1360 Vefatı : 1403 Saltanatı : 1389 - 1402 Savaşlarda hızlı hareket ettiği için Yıldırım unvanıyla tanınan Bayezit, azim ve irade sahibi, çok hareketli, çevik, çok cesur ve üstün askerî yeteneklere sahip bir padişahtı. Yıldırım Bayezit çocukluğunu Bursa Sarayı’nda kardeşleriyle birlikte geçirdi. İyi bir eğitim gördü. Devrin en büyük âlimlerinden dersler aldı. Gençliğinde Kütahya sancağında valilik yaptı. Sultan Murat Hüdavendigâr’ın vasiyeti gereği 1389 yılında padişahlığa getirildi. Sinirli ve hırçın bir mizaca sahip olarak bilinmesine rağmen, ülkedeki çeşitli ırktan ve dinden halka karşı son derece adil ve hoşgörülü davranırdı. Savaşlarda elde ettiği ganimetlerle cami, darüşşifa, medrese, imaret, hamam, misafirhane gibi pek çok sosyal tesis yaptırmıştır. Bunlardan en önemlileri Bursa’da yaptırdığı Ulucami ve Şifahane’dir. Yıldırım Bayezit, devlet teşkilatının gelişimi için de önemli işler yapmıştı. Vilayet tahriri, gelişmiş maliye usulleri ve merkezî hazine ile başkentte ülkenin her tarafında devlet denetimini sağlayan bir bürokrasi kurmuştu. www.ttk.gov.tr 15 Aşağıda Osmanlı Devleti’nin kısa sürede gelişimini etkileyen faktörlerden bazıları verilmiştir. Örnekten yola çıkarak boş bırakılan yerleri doldurunuz. Osmanlı Devleti’nin Beyliklere Karşı Tutumu ............................................. ........................................... ................................ ............ Padişahların Özellikleri İyi eğitim almış, yetenekli, adaletli ve teşkilatçıydılar. Ahilerin Desteği ................................. .................................... ...................................... .............................................. .......................................... ............................... ............... Adaletli ve Hoşgörülü Politika .................................... ...................................... .............................................. ..................................... ............................... ............... Anadolu’nun Siyasi Durumu .................................... ...................................... .............................................. ..................................... ............................... ............... Bizans’ın ve Balkanların Siyasi Durumu ...................................... .............................................. .......................................... ............................... ............... SIRP KRALLIĞI İLHANLI DEVLETİ BULGAR KRALLIĞI KARAKOYUNLU DEVLETİ MEMLUK DEVLETİ 1200 1300 1250 1350 1400 1450 1500 1550 ALTIN ORDA DEVLETİ TİMUR DEVLETİ AKKOYUNLU DEVLETİ TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ SAFEVİ DEVLETİ MACAR KRALLIĞI BİZANS İMPARATORLUĞU OSMANLI DEVLETİ 1400 yılından sonra Osmanlı Devleti’nin ilişkide olabileceği devletleri aşağıdaki tabloya yazınız. Bizans İmparatorluğu, 16 1600 OSMANLI DEVLETİ’NİN BALKANLARDAKİ İSKÂN SİYASETİ Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye geçmesiyle birlikte devlet, ele geçirdiği topraklara Anadolu’nun çeşitli yerleşim yerlerinden önemli miktarda Türk nüfusunu yerleştirmiştir. Bu durum bir yerde yeni fetihlere de zemin hazırlamıştır. Çünkü her yeni fethedilen yöreye nakledilen nüfus sayesinde ordunun daha ileri mesafelere gitme imkânı doğmakta ve bu yerleştirilen nüfus orduya gıda, barınma, binek hayvanı gibi lojistik destek sağlamaktaydı. Bu cümleden olarak Osmanlı iskân politikasının bu ilk devresi, devletin genişlemesiyle paralel olarak dışa dönük bir iskân şeklinde adlandırılabilir. Kuruluş devrinde birçok tarikat mensubu dervişin önderliğinde başlayan bu ilk iskân hareketleriyle birlikte, yeni alınmış yerlere ahali yerleştirildi. Çeşitli yerlerde vakıflar tesis edildi. Derbent tesisleri kurulup buralara ahali yerleştirmek suretiyle özetlenebilen bir metotla iskân siyaseti gerçekleştirildi. Ordunun ardından veya onlarla birlikte hareket eden tarikat mensubu dervişlerin ıssız yerlerde, yolların geçtiği önemli yerlerde zaviyeler ve tekkeler inşa etmesiyle başlayan teşebbüsler, ilk iskân çekirdeğini oluşturmuştur. Osmanlı Devleti buraya göç ettirilenlerin yakın yerlerden olmasına çalışmıştır. Bunun yanında Anadolu’da aralarında anlaşmazlık bulunan ailelerden bir kısmı da Rumeli’ye göç ettirildi. Bunun dışında devlet tarafından kendilerine zengin topraklar verilmek, bütün akrabalarıyla göçecek olanlara yurtluk, toprak, tımar gibi ayrıcalıklar tanınmak suretiyle göç teşvik edilmiştir. Rumeli’ye ilk iskân Sultan Orhan zamanında gerçekleştirilmiş ve Osmanlı kaynaklarında göçer evler veya Kara Arap olarak adlandırılan Karesi halkından bir grup Türk göçebesi, 1357’de Gelibolu yöresine ve daha sonra da Hayrabolu’ya göç yoluyla yerleştirilmiştir. İskân siyaseti sonucunda Rumeli’ye göç edenler, yerleştikleri yerlere, bağlı bulundukları boyun veya önceki yaşadıkları yerin ismini verdiler. Canikli, Geredeli, Saruhanlı, Oğuzlar, Menteşeli, Balabanlı, Tatarlar gibi. İlk Osmanlı fetihlerinin gerçekleştiği Gümülcine, Ferecik, Çirmen, Zağra, Hasköy kazalarında 1485 - 1530 tarihleri arasındaki çeşitli tahrir defterlerine göre nüfusun önemli ölçüde Türkler lehine geliştiği aşağıdaki tabloda görülmektedir. 1800 1600 1400 Hane Sayısı 1200 1000 Müslüman 800 Gayrimüslim 600 400 200 0 Gümülcine Ferecik Çirmen Zağra Hasköy Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU, Türklerde İnsani Değerler ve İnsan Hakları 2. Kitaptaki Osmanlı Toprak Düzeni ve İskan Politikası Adlı Makale, s. 216 - 223 (Özetlenmiştir.) Metinde anlatılanlar ve grafik dikkate alındığında Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki iskân siyasetinin sonuçları hakkında neler söylenebilir? Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda uyguladığı iskân siyasetinin amacını, gerekçesini ve yöntemlerini aşağıdaki tabloya yazınız. Amacı Gerekçesi Yöntemi 17 PROJE ÖDEVİ Osmanlı Devleti’nin Balkanlara hâkim olmaya başlamasından sonra burada meydana getirdiği mimari eserler (cami, han, hamam, köprü, medrese) hakkında araştırma yaparak bulduğunuz eserleri tanıtıcı bilgileri ve resimleri içeren bir albüm hazırlayınız. Bu çalışmayı başarıyla tamamlayabilmeniz için aşağıdaki adımları izlemelisiniz. (Grup çalışması yapılacak.) 1. İş bölümü yapınız. 2. Çalışma planı hazırlayınız. 3. Konuyla ilgili araştırma yapınız. 4. Yapılan araştırma sonuçlarını sınıflandırarak kullanmaya karar verdiğiniz görsel ve bilgilerden oluşan bir albüm hazırlayınız. (Albümde hangi görseli ve bilgiyi kullanacağınızı belirleyiniz. Albüm her bir eser için en az üç resimden oluşmalıdır.) 5. Ödevi hazırlama süreniz iki aydır. Not: Bu ödevin değerlendirilmesinde Proje Değerlendirme Formu kullanılacaktır. PROJE DEĞERLENDİRME FORMU Projenin adı : Öğrencinin adı ve soyadı : Sınıfı : Numarası : Çok İyi İyi Orta Zayıf Çok Zayıf 5 4 3 2 1 DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ I. PROJE HAZIRLAMA SÜRECİ İş bölümü yapıldı. Projeye uygun çalışma planı hazırlandı. Araştırma yapıldı. Proje, plana göre gerçekleştirildi. TOPLAM II. PROJENİN İÇERİĞİ Türkçe doğru ve etkili kullanıldı. Bilgilerin doğruluğuna dikkat edildi. Toplanan bilgiler sınıflandırıldı. TOPLAM III. ALBÜM HAZIRLAMA Albüm eksiksiz olarak hazırlandı. Kaynak gösterildi. TOPLAM IV. SÜRE Ödev zamanında teslim edildi. TOPLAM GENEL TOPLAM 18 4. ANADOLU’DA SİYASİ BİRLİĞİ SAĞLAMA FAALİYETLERİ Anadolu Türk siyasi birliğini kurma çalışmaları Orhan Bey döneminde başladı. Bu amaçla ilk olarak Karesioğulları Beyliği Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlılar, I. Murat döneminde, Anadolu Türk birliğini sağlamada barışçı bir politika izledi. Karamanoğullarına karşı güç kazanmak isteyen Germiyanoğlu Süleyman Şah, kızını I. Murat’ın oğlu Yıldırım Bayezit ile evlendirdi. Bu evlilikle Kütahya, Emet, Simav, Tavşanlı çeyiz olarak Osmanlılara geçti. I. Murat, Hamitoğulları’ndan da para karşılığı Akşehir, Beyşehir, Yalvaç, Seydişehir ve Isparta’yı aldı. Anadolu Türk siyasi birliğini sağlamak için yapılan faaliyetler, Yıldırım Bayezit döneminde daha da hızlandı. Yıldırım Bayezit döneminde Türk birliği savaş yoluyla sağlanmaya çalışıldı. Bu amaçla, Saruhanoğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Germiyanoğulları, Karamanoğulları, Hamitoğulları, Eretna Beyliği ve Candaroğulları’nın Kastamonu kolu Osmanlı topraklarına katıldı. Böylece Anadolu Türk birliği büyük ölçüde sağlanmış oldu. ? Orhan Bey ve I. Murat döneminde Anadolu Türk birliğini sağlamaya yönelik faaliyetler nelerdir? Yıldırım Bayezit, 1399’da Memluklere bağlı olan Dulkadiroğulları Beyliği’nden Malatya, Besni, Darende ve Elbistan’ı alarak sınırlarını Orta Fırat’a kadar genişletti. Bunun üzerine Osmanlı Devleti’yle Memluklerin arası açıldı. Anadolu’da Timur tehdidinin başladığı sırada yaşanan bu gerginlik Osmanlı Devleti’nin aleyhine oldu. Bu sebeple Memlukler, Ankara Savaşı’nda Timur’a karşı Osmanlı Devleti’ne destek vermedi. ? Haritadan da faydalanarak Osmanlı Devleti’nin Memluklerle arasının açılmasının nedenleri neler olabilir? K A R A Süzebolu Amasra N İ Z Samsun Bizans İmp. İzmit Trabzon TRABZON İMP. Amasya AKKOYUNLULAR Ankara Bursa Sivas Balıkesir Harput Kütahya Kayseri Manisa DULKADİROĞULLARI Maraş Konya İzmir RAMAZANOĞULLARI E G E D E N İ Z İ E CANDAROĞULLARI Edirne Antalya KARAKOYUNLU DEVLETİ TİMUR İMPARATORLUĞU MEMLÛK DEVLETİ A 0 D Sinop 200 400 K 600 D E N İ Z Osmanlı Devleti Candaroğulları Trabzon İmparatorluğu Bizans İmparatorluğu Ramazanoğulları Dulkadiroğulları Ceneviz Kolonisi Kıbrıs Km Ankara Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti’nin Sınırları Haritaya göre Yıldırım Bayezit’in Anadolu Türk birliğini sağlama çabasının sonuçları hakkında neler söylenebilir? KARAKOYUNLU DEVLETİ (1365 - 1469) 1365 yılında kurulmuş bir Türkmen devletidir. Başkenti Erciş olan bu devlet, yükselişe üçüncü hükümdarı Kara Yusuf döneminde geçti. Yine bir Türkmen devleti olan Akkoyunlular tarafından 1469 yılında yıkılan Karakoyunlular yaptıkları pek çok eserle Anadolu’nun Türk - İslam kimliği kazanmasına önemli katkılarda bulundular. Osmanlı Devleti ile doğu sınırında bulunan Karakoyunlu Devleti dostça ilişkilerde bulunmuşlardır. Karakoyunlu Devleti Timur’a karşı Osmanlı Devleti’ni desteklemiştir. Mücadele hâlinde bulundukları Akkoyunlular tarafından ortadan kaldırılmıştır. BİLGİ NOTU İslam Ansiklopedisi, C 24, s. 434 - 435 (Özetlenmiştir.) 19 BİLGİ NOTU AKKOYUNLU DEVLETİ (1350 - 1502) XIV. yüzyılda kurulmuş bir Türkmen devletidir. Akkoyunlular, Oğuzların Üçok kolunun Bayındır boyundan geliyordu. Akkoyunlu Devleti’nin kurucusu Kara Yülük Osman Bey’dir. Akkoyunlu hükümdarları, bilginleri ve sanatçıları korumuştur. Ali Kuşçu, Celaleddin Devvani ve İsa Savcı gibi bilginler, bu dönemde önemli eserler vermişlerdir. Akkoyunlular hâkim oldukları bölgeye Türk-İslam kimliği kazandırmak için önemli mimari eserler inşa etmişlerdir. Osmanlı Devleti’nin Anadolu’daki topraklarının genişleyip Akkoyunlular ile komşu olmasından sonra iki devlet arasında Doğu Anadolu’da egemenlik kurmak için mücadeleler başlamıştır. Akkoyunlular, Osmanlı Devleti ile mücadele içerisinde bulunan Timur’un yanında yer almışlardır. İslam Ansiklopedisi, C 2, s. 270 - 271 (Özetlenmiştir.) 5. ANKARA SAVAŞI VE FETRET DEVRİ (1402 - 1413) a. Ankara Savaşı (1402) Yıldırım Bayezit’in Anadolu’daki fetihleri sonucunda Osmanlı Devleti ile Timur devleti sınır komşusu hâline geldi. Çin üzerine sefer düzenlemek isteyen Timur, arkasında güçlü bir devletin olmasını istemiyordu. Bu sorunu çözmek için Anadolu’ya sefer düzenledi. ANKARA SAVAŞI ÖNCESİ YILDIRIM BAYEZİT - TİMUR MEKTUPLAŞMASI TİMUR’UN YILDIRIM’DAN İSTEKLERİ Bizden kaçarak devletinize sığınan Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf ile Celayiroğlu hükümdarı Ahmet Celayir’in, aileleriyle birlikte ülkeme gönderilmesi, Devletimize sığınan Anadolu beylerinden alınan yerlerin yine kendilerine verilmesi, Şehzadelerinizden birinin bizim yanımıza gönderilmesi, Üstünlüğümüzü gösteren külah ile kemerin kabul edilmesi. YILDIRIM BAYEZİT’İN CEVABI Devletimiz diğer devletlere benzemez. Bu nedenle kendisine sığınanları asla geri vermeyecektir. Mektuplarınızda sertlik, kabalık, kibir ve gururdan başka bir nesne yoktur. Âl-i Osman (Osmanlılar), hile ile ülkeleri kendisine mülk edinmemiştir. Mektuplarımız da akıllı devlet adamlarımızla yapılan görüş alışverişi sonrası yazılmıştır. Şerefemiz, istiklalimiz ve karşı koyacak gücümüz vardır. Sizin bu isteklerinize tabi olamayız ve istiklalsiz yaşayamayız. Yıldırım Bayezit ve Timur arasında yapılan mektuplaşmalar sürecinde Timur, Sivas üzerine sefer düzenledi. Hiç kimsenin hayatına dokunulmayacağı sözü verilmesine rağmen şehir yakılıp yıkıldı. Sivas halkının büyük bir kısmını Timur, ülkesine götürdü. Timur, yazdığı mektuplardaki küçük düşürücü ifadeler ve Anadolu’da yaptığı tahribatlarla Yıldırım Bayezit’i tahrik etmeye çalışmıştır. Sivas halkına yapılan zulüm ise iki tarafın savaşmasını kaçınılmaz hâle getirmiştir. Ord. Prof. İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI, Osmanlı Tarihi, C I, s. 303 - 307 (Özetlenmiştir.) İki hükümdarın birbirlerine karşı üstünlük kurmak istemelerinin temel nedeni ne olabilir? 20 İki hükümdar arasındaki mektuplaşmaların TİMUR DEVLETİ sonuç vermemesi ve Timur’un yenilgiye uğrattığı (1369 - 1507) Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf ile Bağdat Devletin kurucusu olan hükümdarı Ahmet Celayir’in, Yıldırım’ı; Yıldırım’ın Timur, 1369 - 1405 yılları Anadolu Türk birliğini sağlamaya çalışırken arasında yaptığı seferlerle, beyliklerine son verdiği Anadolu Türk Beylerinin de Harezm, Doğu Türkistan, İran, Timur’u kışkırtmaları sonucunda savaş kaçınılmaz Azerbaycan, Hindistan Delhi Timur Devleti Bayrağı hâle geldi. sultanlığı, Irak, Suriye ve Altın Sivas’tan ayrılan Timur, daha sonra Ankara’yı Orda Devleti ile Osmanlı Devleti’nin topraklarının kuşattı. Bunun üzerine Yıldırım Bayezit de bir kısmına hâkim olmuştur. Onun fetihleri, Ankara’ya geldi. Sonuçta iki ordu Ankara’nın sonuçları açısından, Türk tarihini olumsuz Çubuk Ovası’nda karşılaştı (1402). Osmanlı etkilemiştir. Altın Orda Devleti üzerine düzenlediği ordusundaki Anadolu Türk Beyliklerinden oluşan seferler (1391) bu devletin Kırım, Kazan, Küçüm, bazı birliklerin ve Karatatarların Timur tarafına Ejderhan, Kasım ve Nogay Hanlıkları olarak geçmesi, Timur’un ordusunda asker sayısının fazla parçalanmasına neden olurken Moskova olması, zırhlı süvarilerin ve fillerin olması Osmanlı Knezleri ’ nin güçlenmesini de beraberinde getirmiştir. Böylece, XVI. yüzyıldan itibaren ordusunun yenilmesine yol açtı. Rusya’nın Kafkaslar ve Kıpçak Bozkırları’na Yıldırım Bayezit, Timur’a esir düştü. Sekiz ay doğru yayılması söz konusu olacaktır. Anadolu’da kalan Timur, gittiği her yere Yıldırım’ı Ankara Savaşı’ndan sonra ülkesindeki da götürdü. Akşehir’e geldiklerinde Yıldırım karışıklıklar sebebiyle Anadolu ’ da fazla Bayezit hastalanarak öldü (1403). Timur ise kalamayan Timur, ülkesine döndü. 1405’te ülkesine döndükten sonra çıktığı Çin seferinde ölümünden hemen sonra devlet, Timur’un oğlu ve hastalandı ve Otrar kentinde öldü (1405). torunları arasında paylaşılmıştır. Zamanla daha Ankara Savaşı sonucunda: da güç kaybeden bu devlet 1507’de yıkılmıştır. Ü Anadolu Türk siyasi birliği bozuldu. İslam Ansiklopedisi, C 17, s. 202 - 204 (Özetlenmiştir.) Ü Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki fetihleri durdu. Ü Anadolu’da sosyal ve ekonomik düzen bozuldu. Ü Uzun süredir kuşatma altında olan İstanbul’un fethi gecikti. Ü Yıldırım Bayezit’in oğulları arasında 11 yıl süren ve Fetret Devri adı verilen taht mücadeleleri başladı. Ü Timur’un çekilmesiyle Anadolu’nun doğusunda güçlenen Akkoyunlu Devleti Osmanlıları tehdit etmeye başladı. BİLGİ NOTU ? Timur’un Türk devletleri üzerine düzenlediği seferlerin Türk dünyasına etkilerini tartışınız. b. Fetret Devri (1402 - 1413) Yıldırım Bayezit’in Ankara Savaşı’nda Timur’a esir düşüp bir süre sonra da ölmesi üzerine Anadolu’da taht kavgaları yaşanmaya başladı. Timur, Yıldırım Bayezit tarafından Osmanlı Devleti’ne bağlanan Anadolu beyliklerini tekrar eski beylerine vererek önemli ölçüde gerçekleştirilmiş olan Anadolu Türk birliğini bozdu. Ayrıca Osmanlı Devleti’ni parçalama siyaseti güderek Osmanlı topraklarını Yıldırım’ın oğulları Süleyman Çelebi, İsa Çelebi, Mehmet Çelebi ve Musa Çelebi arasında paylaştırdı. ? Timur’un Osmanlı topraklarını Yıldırım Bayezit’in oğulları arasında paylaştırmasındaki amacı neler olabilir? FETRET DEVRİ (1402 - 1413) Anadolu Balkanlar Ü Padişah yok. Ü Padişah yok. Ü Taht kavgaları var. Ü Taht kavgaları var. Ü Toprak kaybı var. Ü Toprak kaybı vok. Fetret Devrinde Anadolu ve Balkanların durumu karşılaştırıldığında Anadolu’da toprak kayıplarının yaşanmasının nedenleri neler olabilir? 21 Osmanlı tarihinde, 1402’den 1413 yılına kadar süren ve taht kavgaları ile geçen döneme Fetret Devri denir. Yıldırım’ın oğulları arasında yaşanan bu mücadeleyi Mehmet Çelebi kazandı ve 1413 yılında tek başına Osmanlı tahtına oturdu. Osmanlı Devleti, Fetret Devrinde Balkanlarda fazla bir toprak kaybıyla karşılaşmadı. Ancak Anadolu’da maddi ve manevi birçok kayba uğradı. Yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. ? Fetret Devrinde Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda önemli bir toprak kaybı yaşamamasının nedenleri neler olabilir? 6 . A N A D O L U ’ D A S İ YA S İ B İ R L İ Ğ İ N Y E N İ D E N SAĞLANMASI Mehmet Çelebi, Anadolu’da Türk birliğini yeniden sağlamak düşüncesindeydi. Bu konuda en büyük rakibi Karamanoğlu Mehmet Bey’di. Aralarında aynı zamanda akrabalık bağları da vardı. Mehmet Çelebi’nin halasının oğlu olan Karamanoğlu Mehmet Bey, Fetret Devrinde yaşanan yönetim boşluğundan yararlanarak Osmanlı topraklarından bir kısmını ele geçirmişti. Bunun üzerine sefere çıkan Mehmet Çelebi, önce Aydınoğulları’ndan İzmir’i; sonra Karamanoğulları’ndan Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir’i aldı. Daha sonra Menteşeoğulları ve Tekeoğulları da Osmanlı’ya bağlılıklarını bildirdiler. Saruhanoğulları Beyliği’ni ortadan kaldıran Mehmet Çelebi, Candaroğulları’ndan da Samsun’u aldı. Osmanlı Devleti böylece doğudaki Akkoyunlu ve Karakoyunlu Devletleriyle komşu oldu. Mehmet Çelebi döneminde Anadolu’da meydana gelen olaylardan biri de Şeyh Bedrettin İsyanı’dır. Şeyh Bedrettin, Fetret Devrinin getirdiği karışıklıklardan faydalanarak kendi düşüncelerini yaymaya başladı. Şeyh Bedrettin’in düşünceleri Osmanlı Devleti’ndeki İslam anlayışına tersti. Müritlerinin İzmir ve Manisa’da çıkardığı ayaklanmalar bastırıldı. Daha sonra Rumeli’ye geçerek başlattığı ayaklanma da bastırıldı. Şeyh Bedrettin yakalandı ve yargılandıktan sonra idam edildi (1420). Mehmet Çelebi döneminde, içte yaşanan karışıklıklardan biri de kardeşi Mustafa Çelebi İsyanı’dır. Mustafa Çelebi Bizans İmparatorluğundan aldığı destekle tahtı ele geçirmek için isyan etti. Mehmet Çelebi, Rumeli’ye gelerek Mustafa Çelebi’yi yenilgiye uğrattı. Bunun üzerine Mustafa Çelebi Bizans’a sığındı. Mustafa Çelebi, Mehmet Çelebi öldükten sonra II. Murat döneminde Bizans’ın kışkırtmasıyla tekrar ayaklandıysa da bu ayaklanma II. Murat tarafından bastırıldı. II. Murat’ın uğraştığı diğer bir ayaklanma ise kardeşi Şehzade Mustafa İsyanı’ydı. II. Murat’ın İstanbul’u kuşattığı sırada Bizans, Şehzade Mustafa’yı kışkırtarak ayaklanmasına neden oldu. İstanbul kuşatmasını kaldıran II. Murat, Şehzade Mustafa’yı yakalayarak ayaklanmaya son verdi. ? Bizans’ın, şehzadeleri Osmanlı Devleti’ne karşı isyan ettirmesinin nedenleri neler olabilir? 7. BALKANLARDA OSMANLI HÂKİMİYETİNİN GÜÇLENMESİ Mehmet Çelebi, Anadolu’da Türk birliğini büyük ölçüde sağladıktan sonra, Balkanlarda Osmanlı otoritesini daha da güçlendirmek için harekete geçti. Erdel, Macaristan ve Mora’ya akınlar düzenledi. Akçahisar ve Avlonya fethedildi (1417). Eflâk ve Bosna’da Osmanlı egemenliğini kurdu. 22 MEHMET ÇELEBİ Babası : Yıldırım Bayezit Annesi : Devlet Hatun Doğumu : 1389 Vefatı : 1421 Saltanatı : 1413 - 1421 Mehmet Çelebi; azimli, sabırlı, yüksek ahlaklı ve erdemli olması, verdiği sözü yerine getirmesi ve nezaketiyle tanınırdı. Tahsilini Bursa Sarayı’nda tamamladı. Daha sonra babası tarafından Amasya sancak beyliğine tayin edildi ve bu sırada devlet işlerini öğrendi. Mehmet Çelebi; devlet işlerinde aşırılığa gitmeyerek durumu değerlendirir, planlı ve programlı hareket eder, herhangi bir tehlikeye karşı uyanık bulunarak süratli hareket ederdi. Bu sayede parçalanmış olan Osmanlı Devleti’ni bir yönetim altında toplamayı başarmıştı. Mehmet Çelebi, siyasi başarılarının yanı sıra imar kültür faaliyetlerine de büyük önem verdi. Bursa, Edirne ve Amasya’da pek çok eser yaptırdı. Bizanslı tarihçi Halkondil, Mehmet Çelebi için şu ifadeleri kullanmıştır: “Mehmet Çelebi, Osmanlı tarihçileri gibi Bizans tarihçileri tarafından da adaletli, şefkatli, civanmert, dostluğunda sağlam, gerek Türklere gerek Rumlara karşı hayır sahibi olarak bilinen bir padişahtı.” Yine Bizanslı Tarihçi Dukas: “Türk olsun Hristiyan olsun herkese iyilikle muamele ederdi.” demiştir. www.ttk.gov.tr İLK OSMANLI - VENEDİK DENİZ SAVAŞI (1416) Akdeniz’de Venediklilere bağlı olan Andros Adası gemilerinin Osmanlı ticaret gemilerine saldırması üzerine Çalı Bey kumandasındaki Osmanlı donanması Akdeniz’e gönderildi. Çalı Bey, adada tahribat yapıp Venedik gemilerine saldırılar düzenleyerek geri döndü. Bunun üzerine ertesi yıl Venedikliler Ege Denizi’ne geldi. Gelibolu açıklarında yapılan savaşı Venedikliler kazandı ve Çalı Bey şehit oldu. Osmanlı Devleti bu savaşta yenilmesine rağmen deniz savaşlarında tecrübe kazandı. BİLGİ NOTU Prof. Dr. Yaşar YÜCEL-Prof. Dr. Ali SEVİM,Türkiye Tarihi, C 2, s. 80 - 81 (Özetlenmiştir.) Mehmet Çelebi’den sonra Osmanlı tahtına oğlu II. Murat geçti. II. Murat döneminde tehlike oluşturan ülkelerden biri de Venedik’ti. Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda kalıcı olabilmesi için Venediklilerin egemenliğindeki Selanik ile Makedonya’nın tamamını alması gerekiyordu. Bu durum Osmanlı Devleti ile Venedikliler arasında 1430 yılına kadar süren savaşların başlamasına neden oldu. Bu savaşlar sonucunda Selanik, Yanya ve Serez Osmanlı topraklarına katıldı. Orta ve Güney Arnavutluk’ta Osmanlı yönetimi oluşturuldu ve Venedik’le barış yapıldı. Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki ilerlemesinden rahatsız olan Bosna Krallığı,Sırp Krallığı, Macar Krallığı ve Eflak Prensliği Osmanlı’ya karşı birlik oluşturdular. Macar kralının ölmesi üzerine karışıklık yaşayan Macaristan’a sefer düzenleyen II. Murat, bazı kaleleri ele geçirdi. Bu kalelerden biri de Sırplara ait olan Semendire Kalesi’ydi. Daha sonra II. Murat Anadolu’ya dönerek Balkan devletleriyle ittifak yapan Karamanoğulları isyanını bastırdı. a. Edirne - Segedin Antlaşması (1444) Karamanoğulları isyanını bastırdıktan sonra tekrar Balkanlara geçen II. Murat Sırpların üzerine yürüdü. Belgrad hariç Sırbistan ele geçirildi. Bu sefer sırasında Erdel’e giren Osmanlı akıncıları Erdel voyvodası Hünyadi Yanoş’a yenildi. Osmanlı ordusunun yenilmesiyle cesaretlenen Avrupalılar bir Haçlı ordusu kurdular. II. Murat, Haçlılarla yapılan savaşın kaybedilmesi ve aynı anda Karamanoğulları sorunuyla uğraşılmasından dolayı barış isteğinde bulundu ve 1444’te Macarlarla Edirne - Segedin Antlaşması’nı imzaladı. EDiRNE - SEGEDiN ANTLAŞMASI’NIN MADDELERİ Ü Sırp Krallığı yeniden kurulacaktı ve Sırplar Osmanlı Devleti’ne vergi verecekti. Ü Eflâk, Osmanlılara vergi vermek koşuluyla Macaristan’ın himayesine bırakılacaktı. Ü Antlaşma 10 yıl geçerli olacaktı. Ü Tuna Nehri sınır olacaktı. Ü İki taraf antlaşmaya uyacaklarına dair kutsal kitapları üzerine yemin edeceklerdi. Ord. Prof. İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI, Osmanlı Tarihi, C 1, s. 426 - 427 (Özetlenmiştir.) Antlaşma maddeleri incelendiğinde bu antlaşmanın Osmanlı Devleti açısından önemi neler olabilir? Balkanlarda güvenliği sağladıktan sonra Anadolu’ya dönen II. Murat, Balkanlardaki fetihleri sırasında Osmanlı topraklarına saldıran Karamanoğulları üzerine devrin âlimlerinden fetvalar 23 II. MURAT Babası : Mehmet Çelebi Annesi : Emine Hatun Doğumu : 1402 Vefatı : 1451 Saltanatı : 1421 - 1451 ll. Murat çocukluğunu Amasya'da geçirmişti. On dokuz yaşında tahta çıktı. Şair, hattat ve çok iyi bir askerdi. Halkının kendisine karşı duyduğu sevgi ve saygıdan dolayı Koca Murat Gazi ismiyle andığı II. Murat, ince ruhlu, hassas, lütufkâr, adil, merhametli olup sözüne sadık, cesur ve tedbirli, kumanda kabiliyeti yüksek bir devlet adamıydı. İlmî sohbetleri sever, âlimleri korur ve onların ihtiyaçlarını karşılardı. Hemen hemen bütün ömrünü savaş meydanlarında geçirdiği hâlde imar işlerine de önem verip pek çok eser bıraktığı için Hayır Babası diye anılırdı. Bizanslı tarihçi Dukas, II. Murat hakkında şu ifadeleri kullanmıştır: “Halka karşı daima alçak gönüllü ve ihtiyaç sahiplerine karşı cömert idi. Bu lütuflarını yalnız kendi dininden olanlara değil Hristiyanlara da gösterirdi. Hristiyanlarla yaptığı antlaşmaların hükümlerine uyardı.” Onun döneminde askerî alanda önemli gelişmeler olmuş, yeniçerilerin sayısı artırılmış, yeni silah ve toplarla orduya modern bir nitelik kazandırılmaya çalışılmıştır. www.ttk.gov.tr alarak bir sefer daha düzenledi. II. Murat’ın düzenlediği seferden çekinen İbrahim Bey, Osmanlılarla antlaşma imzaladı. Karamanoğulları Seferi’nden sonra II. Murat, tahttan kendi isteği ile çekilerek tahtı oğlu II. Mehmet’e bıraktı. ? II. Murat’ın Karamanoğulları üzerine sefer düzenlerken devrin âlimlerinden fetva almasının nedenleri neler olabilir? b. Varna Savaşı (1444): II. Mehmet’in küçük yaşta tahta geçmesinden yararlanmak isteyen Avrupa devletleri, EdirneSegedin Antlaşması’na uymayarak Macarlar ve Lehlilerin önderliğinde Haçlı birliği kurdular. Haçlı tehlikesi üzerine Osmanlı devlet adamları II. Mehmet’in babasının tekrar tahta geçmesini istediler. Bunun üzerine II. Murat ordunun başına geçti. Osmanlı ordusu 1444’te Varna’da karşılaştıkları Haçlı ordusunu büyük bir yenilgiye uğrattı. Macar kralı Ladislas, savaş sırasında öldü. Erdel voyvodası Hünyadi Yanoş kaçtı. Varna Zaferi’yle, Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda daha önce aldığı yenilgilerin etkisi ortadan kalktı ve buradaki Osmanlı egemenliği daha da arttı. Stanislaw Chlebowski: Varna Savaşı c. II. Kosova Savaşı (1448) II. Murat, Varna Zaferi’nden sonra Rumeli’deki ilerleyişini sürdürürken Arnavutluk’ta İskender Bey isyan etti. Osmanlı Devleti’nin bu isyanla uğraşmasından yararlanmak isteyen Avrupalılar, Varna yenilgisinin intikamını almak ve Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki ilerleyişini engellemek için yeni bir Haçlı ittifakı oluşturdular. Erdel voyvodası Hünyadi Yanoş komutasındaki Haçlı ordusu ile Kosova Meydanı’nda karşılaşan Osmanlı ordusu, büyük bir zafer kazandı. Bu zaferle, Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki hâkimiyeti kesinleşti. Balkanlarda Osmanlı Devleti’nin ilerleyişini engelleyebilecek önemli bir güç kalmadı. Tarih şeridinden faydalanarak Osmanlı Devleti’nin Anadolu’da ve Balkanlarda hâkimiyetini sağlayan faaliyetlerini tablodaki yerlerine yazınız. 1326 Bursa’nın Fethi 1331 İznik’in Fethi 1302 Koyunhisar Savaşı 1302 1345 Karesioğulları Beyliği’nin Alınması 1326 1329 1331 1337 1363 Edirne’nin Fethi 1345 1353 1363 1353 Çimpe’nin Alınması 1329 Maltepe Savaşı 1396 Niğbolu Savaşı 1364 1389 I. Kosova Savaşı 1371 Anadolu’da hâkimiyeti sağlamaya yönelik faaliyetler Balkanlarda hâkimiyeti sağlamaya yönelik faaliyetler 24 1396 1371 Çirmen Savaşı 1364 Sırpsındığı Savaşı 1337 İzmit’in Fethi 1389 OSMANLI HOŞGÖRÜSÜ Anadolu’da özellikle de Balkanlarda yaşayan Hristiyan halk, Osmanlı fatihlerini kurtarıcı ve koruyucu olarak karşılamışlardı. Osmanlı yöneticilerinin sağladığı din ve vicdan hürriyeti, can ve mal güvenliği buradaki Hristiyan halkı kısa zamanda yeni yöneticilerine alıştırmıştır. Bizans imparatorlarının, Bizans’a ait toprakları ele geçirmek isteyen Frankların ve Venediklilerin zalimce uygulamalarından bıkan halk için Osmanlı Devleti kurtarıcı olarak görülmekteydi. Çünkü Bizans yönetimi halkı devamlı soyuyor, vergileri toplayan tahsildarlar halka eziyet ediyordu. Türkler ise Hristiyan tebaaya çok hoşgörülü davrandı, vergi adaleti sağladı. Yerli halkın inançlarına, dillerine, gelenek ve göreneklerine karışmayarak onları, kültürlerini yaşamalarında serbest bıraktı. Hatta sert mizacıyla tanınmış olan Yıldırım Bayezit bile Hristiyanlara karşı alçak gönüllülük göstermiş, geniş özgürlükler tanımış ve onları huzuruna kabul etmekle kalplerini kazanmıştı. II. Murat, ülkede tam bir adaletin hüküm sürmesi için elinden gelen her şeyi yapmış, daha önceki Bizans imparatorlarının döneminde meydana gelen yolsuzlukların izlerini silebilmek için kanunlar çıkarmıştı. Hem Müslümanlar hem de Hristiyanlar için tamamen tarafsız bir adalet sağlanmıştı. Osmanlı yönetiminde halktan alınan vergiler, Bizans imparatorlarının, Frankların koyduğu vergilere kıyasla pek hafif kalıyordu. Osmanlı idaresindeki memleketler, Avrupa Hristiyanlığı’nın pek çok memleketinden daha iyi idare ediliyor, daha fazla huzur ve refah bulunuyordu. Çoğunlukla toprak işleriyle uğraşan Hristiyan halk, o devirde Avrupa’nın diğer Hristiyan hükümdarlarının tebaalarına oranla daha geniş bir özgürlüğe sahipti ve çalışmalarının karşılığını fazlasıyla alabiliyordu. Bizans imparatorluğu yönetiminde Rum tüccarları yabancı limanlardan kovulmuşlarken Osmanlı yönetimine girdikten sonra gemilerine Türk bayrağı çekip ticari sefere çıktıklarında daha önce görmedikleri saygıyı ve ilgiyi Osmanlı tebaası olarak Avrupa devletlerinden görürlerdi. T. W. ARNOLD, İntişar-ı İslam Tarihi, s.156 - 158 (Özetlenmiştir.) 1. Osmanlı Devleti’nin Balkanlara hâkim olmasında burada uyguladığı hoşgörü ve vergi adaleti politikasının etkileri neler olabilir? 2. Osmanlı Devleti’nin uyguladığı hoşgörü politikasından yola çıkarak çevrenizde farklı düşünce ve inançlara sahip insanlara karşı nasıl davranılması gerektiği konusundaki düşüncelerinizi söyleyiniz. 1426 Aydınoğulları Beyliği’nin Alınması 1402 Ankara Savaşı 1402 1429 Germiyanoğulları Beyliği’nin Alınması 1448 II. Kosova Savaşı 1425 Menteşeoğulları Beyliği’nin Alınması 1410 1414 1425 1426 1410 Saruhanoğulları Beyliği’nin Alınması 1429 1444 1444 Varna Şavaşı 1414 Hamitoğuları Beyliği’nin Alınması 1444 Edirne - Segedin Antlaşması 25 1448 2 KONU OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ (1300 - 1453) HAZIRLANALIM 1. Osmanlı kültür ve medeniyeti hangi medeniyetlerden etkilenmiş olabilir? 2. Osmanlı devlet teşkilatı içinde yer alan kurum ve kuruluşların farklı zamanlarda ortaya çıkmış olmasının nedenleri neler olabilir? Orhan Bey’in Bastırdığı Akçe Yeşil Medrese - Bursa Sofya Camisi - Bulgaristan Topkapı Sarayı Adalet Kulesi - İstanbul Yukarıdaki görsellere bakarak kısa sürede kurulup gelişmiş olan Osmanlı Devleti’nin kültür ve medeniyeti hakkında neler söylenebilir? 26 1. OSMANLI’DA DEVLET ANLAYIŞI Türkiye Selçuklu Devleti döneminde uç beyliği olarak Söğüt ve Domaniç yöresine yerleşen Osmanlılar, kısa süre içinde Anadolu’nun dışında, Avrupa’da da egemenlik kuran güçlü bir devlet konumuna geldi. Geniş alanlara hâkim olan Osmanlı Devleti, bünyesinde ırk, dil, din ayrımı gözetmeksizin barındırdığı milletleri yüzyıllarca başarıyla yönetti. Bu başarıyı gösterebilen Osmanlı Devleti’nde hükümranlık anlayışı, İslam hukukuna ve eski Türk geleneklerine dayanıyordu. Bu unsurların karışımıyla Osmanlı devlet anlayışı ortaya çıkmıştır. İslam hukukuna göre hâkimiyet, Allah’a aittir. Hükümdar, Allah’ın vekili olarak halkı adaletle yönetmek, yönetilenler de hükümdarın emirlerine uymak zorundaydı. Türk geleneklerine göre ise İslamiyet öncesi Türk devletlerinde hükümdarlara devleti idare etme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanılıyordu. Tanrı’nın verdiği siyasi iktidar kut kavramı ile açıklanıyordu. Ayrıca ülke, hanedanın ortak malı sayılır ve hükümdarın oğulları arasında paylaştırılırdı. Bu durum, eski Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmalarına sebep oluyordu. Osmanlı Devleti’nde ise hükümdarlığa hanedan ailesinden kimin geçeceği konusunda bir kural yoktu. I. Murat’tan itibaren “Ülke hanedanın ortak malıdır.” anlayışının yerini “Ülke padişah ve oğullarınındır.” anlayışı aldı. Bu uygulamayla taht kavgalarının sınırlandırılması ve merkezî otoritenin korunması hedeflenmiştir. Şehzadelerin devlet yönetiminde deneyim kazanmaları için sancaklarda vali olarak görevlendirilirlerdi. Sancağa çıkma uygulaması III. Mehmet tarafından kaldırılmıştır. ŞEHZADELERİN SANCAĞA ÇIKMA UYGULAMASI Şehzadeler belli bir yaşa gelince sancağa çıkardı. Sancaklara gönderilen şehzadelere bu görevlerinde, lala adı verilen bilgili ve deneyimli kişiler yardımcı olurlardı. Şehzadeler bu uygulama ile yönetimde deneyim kazanıyor ve devletin başına geçince bu deneyimlerinden yararlanıyorlardı. İlk zamanlarda İzmit, Bursa, Kütahya, Manisa ve Amasya önemli şehzade sancaklarıydı. Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU, Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, s. 4 (Özetlenmiştir.) Şehzadelerin sancağa çıkma uygulamasının devlet yönetiminde sağlayacağı avantajlar neler olabilir? Osmanlı Devleti’nde hükümdar, ülkenin mutlak hâkimidir. Ancak bu durum onun her istediğini yapabileceği anlamına gelmezdi. Devleti yönetirken şeri (dinî) ve geçmişten gelen geleneksel kurallara uymak zorundaydı. Padişahın görevleri ise halkı korumak ve onlara karşı adaletli olmak, kanunlara uygun olarak ülkeyi yönetmek, sınırları güvenlik altına almak, seferlere çıkarak ülkenin topraklarını genişletmek ve halkın ekonomik ve sosyal refahını sağlamaktı. Halkın görevi ise kanunlara ve padişahın emirlerine uymaktı. Osmanlı devlet yöneticileri, I. Murat dönemine kadar bey ve gazi unvanlarını kullandılar. I. Murat ile beraber hüdavendigâr unvanını da kullanılmaya başladılar. OSMAN BEY’İN, OĞLU ORHAN BEY’E VASİYETİ Tarihçi Lamartine göre Hoca Sadettin Efendi doğulu yazarlara özgü bir dil zenginliği ile Osman Bey’in Orhan Bey’e vasiyetini şöyle bildirir. ... Ama budur vasiyetim güzelce kulak tut Bundan böyle dünya mihnetini sen de unut Dileğim bu, ey devlet ve ikbalin sahibi Kaptırmasın asla zulmün yoluna kendini Adaletle eylegel bu dünyayı abad Edilmelisin Rum ülkesinde daima yad Cihad uğruna harca emeklerini durma Gaza töresinden adımı unutturma Bilginlere eksiksiz eyle saygını tamam Allah’ın hükmü böylelikle bulsun nizam Bir bilginin adını nerede duymuş olsan Sevgini ilgini göstermelisin ona sen Bil ki nizamdır esası şahlığın, hem aslı Kanuna aykırı işlerde olma hevesli Alphonse De Lamartine, Osmanlı Tarihi, s. 50 Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t Tevarih I, s. 51 Osman Bey’ e göre yönetimde başarılı olabilmek için hangi konulara dikkat etmek gereklidir? 27 2. OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI Osmanlı hükümdarları yasama, yürütme, yargı yetkilerini kendilerinde toplamışlardı. Ancak padişahlar uygulamanın kolay ve seri olabilmesi için görev dağılımına gitmişler ve yetki verdikleri görevlilerin, yaptıkları işlerde son söz hakkını yine ellerinde tutmuşlardı. Orhan Bey döneminden itibaren toprakların genişlemesi, nüfusun çoğalıp devlet işlerinin yoğunlaşması üzerine idari, askerî, ekonomik ve hukuki düzenlemeler yapılarak devlet teşkilatının kurulup gelişmesini sağlamaya çalıştılar. Orhan Bey zamanında başkentte, devlet işlerinin görüşülüp karara varılması amacıyla Sasaniler, Araplar, Selçuklular ve diğer Türk Divanıhümayun Toplantısını Gösteren Minyatür devletlerindeki uygulamaları örnek alınarak Divanıhümayun kuruldu. Padişahın başkanlığında toplanan divanda siyasi, askerî, adli ve ekonomik işler görülür, davalara bakılırdı. Divan; din, dil, ırk, cinsiyet, meslek vb. ayrımı yapılmaksızın herkese açıktı. Divanıhümayun toplantılarına veziriazam, vezirler, kazaskerler, defterdar ve nişancı katılırdı. Devletin sınırlarının genişlemesiyle I. Murat zamanında beylerbeyilik kurularak ülke yönetim bölümlerine ayrıldı. Böylece ülke eyaletlere, eyaletler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar ise köylere ayrıldı. İlk olarak Rumeli Beylerbeyliği daha sonra da Anadolu Beylerbeyliği kuruldu. Askerî alanda düzenli ordunun kurulmasına çalışıldı. Bu amaçla Orhan Bey zamanında Yaya ve Müsellemler, I. Murat zamanında da Kapıkulu Ocağı kuruldu. Osmanlı Devleti, ilk olarak Karesioğulları Beyliği’nin donanmasını alarak denizcilik faaliyetlerine başladı. Bu doğrultuda önce Karamürsel ve Edincik’te daha sonra da Yıldırım Bayezit zamanında Gelibolu’da birer tersane kuruldu. Ekonomik alanda ise bilinen ilk Osmanlı akçesi Osman Bey zamanında bastırıldı. Orhan Bey zamanında ise akçenin ekonomi alanında kullanımı yaygınlaştı. Ekonomisinin temeli tarıma dayanan Osmanlı Devleti’nde Orhan Bey döneminde Tımar Sistemi ilk kez uygulandı. I. Murat döneminde ise sistemli bir şekilde uygulanmasına devam edildi. Bu dönemde hukuk ve eğitim alanında da eyalet, sancak, kaza ve köylere davalara bakması için kadılar görevlendirildi. İznik’in alınmasıyla birlikte burada ilk Osmanlı medresesi kuruldu ve başına dönemin en önemli müderrislerinden olan Kayserili Davut atandı. Daha sonra Bursa ve Edirne’de de medreseler yapılarak eğitimin geliştirilmesine çalışıldı. İlk Osmanlı Akçesi İznik Medresesi ? Osmanlı Devleti’nde zaman içerisinde yeni kurumların oluşturulmasının sebepleri neler olabilir? 28 SEYYAH VE TARİHÇİLER OSMANLI DEVLETİ’Nİ ANLATIYOR TARİHÇİ ÂŞIK PAŞAOĞLU: Söğüt’te Osman Gazi’yi babasının yerine layık gördüler. Osman Bey birçok kale fethetti. Ülkesini adaletle yöneten Osman Gazi fethettiği beldelere kadı ve subaşı tayin etti. Hutbe okutarak vergi ve kanunları düzenledi. Tımar uygulamasını başlattı. Orhan Gazi Bursa’yı fethettikten sonra en büyük kiliseyi camiye, en büyük manastırı medreseye dönüştürdü. Medreseyi Davudi Kayserî’ye verdi. Orhan Gazi halka yardım amacıyla imaret yaptırarak burada eliyle yemek dağıttı. Atsız, Âşık Paşaoğlu Tarihi, s. 30 - 51 (Ötüken Neşriyat) SEYYAH İBNİ BATUTA: Balıkesir’den sonra Bursa’ya hareket ettik. Şehrin sultanı Osmancık Oğlu İhtiyarüddin Sultan Orhan Bey ile görüşme yaptım. Orhan Bey Türkmen hükümdarlarının en büyüğü olduğu gibi, toprak, asker ve varlık bakımından da onların en üstünüdür. Yüz dolayında kalesi vardır. Aralıksız olarak Biladirum’un kâfirleriyle savaşır ve kalelerini kuşatır. (s. 223 - 225) İbni Batuta, Büyük Dünya Seyahatnamesi, Yeni Şafak Kültür Armağanı TARİHÇİ ORUÇ BEY: Orhan Bey ülkesinin sınırlarını Anadolu’da genişleterek Rumeli’ye geçti. Rumeli’de fetihleri başlattı. Orhan Bey döneminde kardeşi Ali Paşa’nın önerisi ile padişahların ve devlet adamlarının ak börk giymeleri gelenek oldu. Orhan Gazi zamanında Anadolu’da yaya askeri yazılmaya başlandı. Bu dönemde padişahlar ve beyler kardeşleriyle danışırlar, birbirlerilerine saygı gösterirlerdi. Atsız, Oruç Bey Tarihi, s. 30 - 32 (Ötüken Neşriyat) TARİHÇİ HOCA SAADETTİN EFENDİ: Orhan Gazi, İzmit’i fethedip ülkesini genişlettikten sonra Bursa’yı başkent hâline getirdi. Kardeşi Alaaddin Paşa’nın önerisi ile sınırları gün geçtikçe genişleyen Osmanlı ülkesi için yasalar geliştirildi. Selçuklu Devleti’nden kalan paraların kullanılmasına son verilerek Orhan Bey adına para bastırıldı. Hutbelerde adı okunmaya başlandı. Devletin güçlenmesine paralel olarak devlet adamları ve askerler için özel kıyafet ve üniforma uygulaması başlatıldı. Kalelerin fethinde gerekli olan atlı askerin yanında yayalardan oluşan askerî birlikler oluşturuldu. Atlı asker olan sipahilerin beyaz külah giymeleri uygulaması Sultan Bayezit dönemine kadar sürdü. Sulatan Bayezit döneminde askerin sayısının artması birtakım karışıklıklara neden olunca askerler için sınıflara göre farklı üniforma uygulaması başlatıldı Fatih Sultan Mehmet döneminde ise devletin artan gücüne orantılı olarak devlet adamlarının ve askerlerin başlık ve kıyafetleri çeşitli şekillerde süslendi. I. Murat döneminde artan asker ihtiyacını karşılamak üzere Türklerden oluşan Tımarlı birlikler kuruldu ve başlarına komutanlar atandı. I. Murat döneminde ortaya çıkan ihtiyaç sonucunda Hristiyan halkın çocuklarının yetiştirilmek üzere orduya alınması kararlaştırıldı. Yeniçeri adı verilen bu askerlere maaş bağlandı. Yeniçeri ve Tımar askerlerinin kanunları belirlendi. Sultan I. Murat, ülkesini Anadolu ve Rumeli’de genişletti. Edirne’yi fethederek kendisine başkent yaptı. I. Murat, halkın ve askerlerin ihtiyaçlarını giderdi. Ülkede düzeni sağladı. Asker sayısının ve fetihlerin artması sonucunda kazaskerlik makamını oluşturdu. Lala Şahin Paşa’yı beylerbeylik makamına getirdi. Savaşta alınan esir ve ganimetlerin beşte birinin sultana yani devlete verilmesi işlemi olan pençik uygulaması Karamanlı bilgin Mevlana Rüstem’in önerisi ile başlatıldı. Ordu sistemi geliştirildi. Bilimin yayılması için medrese ve eğitim kurumlarını geliştirdi. Bilim adamlarına önem verilerek konaklamaları için imaretler yaptırıldı. Şehirlerin imarına önem verildi. Şehzadelerin sünnet düğünleri için belli kurallar oluşturuldu. Halkın her türlü ihtiyacını karşılamak üzere imaretler yapıldı. Hoca Saadettin Efendi, Tacü’t - Tevarih, C I, s. 64 - 70, 109 -161, Kültür Bakanlığı Yayınları, ESKİŞEHİR Yukarıda verilen anlatımlardan yola çıkarak beylikten imparatorluğa geçişte devlet anlayışındaki, kurumlardaki değişim ve sürekliliği açıklayıcı kısa bir metin yazarak sınıf ortamında arkadaşlarınızla paylaşınız. 29 3. OSMANLI ORDUSU Kuruluş yıllarında Osmanlı Beyliği’nin düzenli askerî birlikleri yoktu. Gerektiğinde, gazilerden oluşan ve tamamı atlı olan aşiret kuvvetleri, alperenler ve gazi akıncıların tellallar vasıtasıyla bir yerde toplanması sağlanır ve sefere çıkılırdı. Savaş bitince bu kuvvetler dağılır, herkes işinin başına dönerdi. İlk fetihleri yapanlar bu uç kuvvetleridir. Sınırların genişlemesiyle birlikte bu kuvvetlerin yetersiz olduğu görüldü ve devamlı savaşa hazır, yaya ve atlı bir kuvvetin kurulmasına karar verildi. OSMANLI ORDUSU KARA KUVVETLERİ DENİZ KUVVETLERİ (DONANMA) EYALET ASKERLERİ KAPIKULU ASKERLERİ KAPIKULU SÜVARİLERİ KAPIKULU PİYADELERİ ? ? ? ? Acemi Ocağı Yeniçeriler Cebeciler Topçular ? ? ? ? ? ? Tımarlı Sipahiler Yayalar ve Müsellemler Azaplar Akıncılar Silahtarlar Süvariler a. Kara Ordusu § Yaya ve Müsellemler: Orhan Bey zamanında ilk düzenli yaya birlikleri ve atlı birlikler kuruldu. Bu birliklerin piyade askerlerine yayalar, atlı askerlerine de müsellemler dendi. Orhan Bey ile I. Murat dönemlerinde büyük başarılar sağlayan Yaya ve Müsellem kuvvetleriyle aşiret kuvvetleri olmuştur. Yaya ve Müsellemlere savaş zamanlarında gündelik iki akçe verilir, diğer zamanlarda ise kendilerine verilen çiftlikleri ekip biçerlerdi. § Kapıkulu Ocakları: Rumeli’ye geçildikten sonra Yaya ve Müsellemler de ihtiyaca yetmedi. Bunun üzerine I. Murat döneminde Çandarlı Halil Hayrettin Paşa’nın teşvikiyle devşirme usulüne dayalı olan Kapıkulu Ocakları kuruldu. Kapıkulu Ocakları piyadeler ve süvariler olmak üzere iki bölümden oluşmaktaydı. Kapıkulu Piyadeleri: Acemi Ocağı: Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de fetihlerinin artmasına paralel olarak askere olan ihtiyaç daha da arttı. Bunun için 1363 yılında çıkartılan Pençik Kanunu gereğince savaş esirlerinden yararlanılma yoluna gidildi. Bu kanuna göre, savaşlarda alınan esirlerden beşte biri vergi karşılığı devletin olacaktı. Önceleri bunlar kısa bir eğitimden sonra Yeniçeri Ocağı’na alınırlardı. Bunun sakıncaları görülünce, savaş esiri Osmanlı Ordusu Sefere Giderken gençlerin Anadolu’daki Türk ailelerin yanına verilmesi kararlaştırıldı. Böylece esirler küçük bir ücret karşılığı hem çiftçilik yapacaklar hem de Türk - İslam âdet ve geleneklerini öğreneceklerdi. Fakat bunlar asıl askerî eğitimlerini Acemi Ocağı’nda alırlardı. İlk Acemi Ocağı I. Murat zamanında Gelibolu’da kuruldu. Bir askerî okul statüsündeki bu ocak bu ocak sadece yeniçeri değil, bütün Kapıkulu ocaklarının asker ihtiyacını karşılardı. Acemi Ocağı asker ihtiyacını; Pençik Kanunu gereğince savaş esirlerinden, daha sonra çıkarılan Devşirme Kanunu gereğince Hıristiyan tebaadan olmak üzere iki yoldan sağlardı. Ankara Savaşı’ndan sonra fetihlerin durması yeni asker kaynağı aranmasına yol açtı ve bu da “devşirme” sistemini doğurdu. Daha önceki Türk-İslam devletlerinde pek uygulanmayan bu sistem, 30 Çelebi Mehmet zamanında uygulanmaya başladıysa da, kanunlaşması II. Murat zamanında gerçekleşti. Devşirme Kanunu’na göre Osmanlı tebaası Hıristiyan çocuklarından (belli yaşlardaki çocuklardan özellikle 14-18 yaş arasındakilerden) şartları elverişli olanlar belli bir eğitimden geçirildikten sonra Kapıkulu askeri yapılmıştır. İçlerinden saraya alınarak Enderun’da eğitilenler sadrazamlık gibi en yüksek dereceli devlet kadrolarına getirilmişlerdir. Başlangıçta sadece Osmanlının Balkanlardaki topraklarında uygulanan kanun XV. yüzyıl sonlarından itibaren Anadolu’da da uygulanmıştır. Devşirme yapılacak bölgede, öncelikle çocuklarının devşirilmesini isteyen ailelerin çocukları değerlendirilmiştir. Kanuna göre çocukların, iki veya daha fazla çocuğu bulunanın en sağlıklısı tercih edilir, tek çocuğu olanın oğlu alınmazdı. Acemi oğlanları yedi sekiz yıl kadar bu ocakta eğitildikten sonra yeniçeri veya öteki Kapıkulu Ocakları’na geçerlerdi ki buna bedergâh veya kapıya çıkma denirdi. Acemi Ocağı varlığını 1826 yılına kadar sürdürmüştür. BİLGİ NOTU ACEMİ OĞLANLARIN KAPIYA ÇIKMALARI Kapıya çıkma deyimi ile genellikle acemilerin Yeniçeri Ocağı’na geçmeleri ifade edilirdi. Buna “bedergâh” da denirdi. Bu çıkmalar, emekli olan veya ölen yeniçerilerin boşluklarını doldurmak için ya da doğrudan doğruya askere olan ihtiyaç dolayısıyla yapılırdı. Yeniçeri Ocağı’nın asker ihtiyacını, yani eksikliklerini yeniçeri ağası Divan’da arz eder, bu arz üzerine yeteri kadar acemi, yeniçeri alınırdı. Bu çıkmalarda, en kıdemli acemiler tercih edilirdi. Acemi oğlanların, Yeniçeri Ocağı’na yeni kaydedilmiş olanlarına “düzen akçesi” adıyla ikişer altın verilirdi. Osmanlı Ansiklopedisi, C 4, s. 33 (Özetlenmiştir.) Yeniçeri Ocağı Yeniçeriler, Kapıkulu Ocaklarının en temel ve en kalabalık grubuydu. I. Murat zamanında ilk önce Edirne’de kuruldu. Yeniçeriler, padişahın merkezî otoritesinin temelini oluşturmuştur. Yeniçeriler sayesinde padişah, uç beylerinin nüfuz ve otoritesini dengelemiştir. Yeniçeriler sıkı bir eğitim görürler; ok, yay, kılıç, balta ve gürz gibi çağın silahlarını en iyi şekilde kullanırlardı. Yeniçeriler, yaya olarak savaşırlar ve savaş sırasında merkezde, padişahın yanında bulunurlardı. Yeniçeri Ocağı’nın komutanına yeniçeri ağası denirdi. Yılda bir elbise ve üç ayda bir ulufe denen maaş alan yeniçeriler, Kapıkulu ordusunun en itibarlı birlikleri arasındaydı. Merkezde ya da yakın kışlalarda yaşarlar, askerlik dışında başka işlerle ilgilenmezler ve emekli olana kadar da evlenmezlerdi. Cebeci Ocağı Yeniçerilerin askerlikten başka işle Yeniçeri askerlerinin silahlarının yapımını, bakımını ve uğraşmamalarının nedenleri neler onarımını sağlayan teknik sınıftır. olabilir? Tartışınız. Topçu Ocağı Top dökmek, top mermisi yapmak ve top atmak için kuruldu. Osmanlı ordusunda ilk top, I. Murat zamanında 1389’da I. Kosova Savaşı’nda kullanılmıştır. Yıldırım Bayezit tarafından da gerek İstanbul muhasaralarında gerekse Niğbolu kuşatmasında top kullanılmıştır. Kapıkulu Süvarileri: Süvari (atlı asker) olan bu bölükler, Kapıkulu ordusunun itibarlı birliklerindendi. I. Murat zamanında, sipahi ve silahtar adıyla iki bölük olarak kurulmuştur. Seferde padişahın yanında bulunur, onun tuğ ve silahlarını taşır, güvenliğini sağlarlardı. Derece olarak yeniçerilerden daha yüksektiler ve maaşları daha fazlaydı. ? § Eyalet Askerleri Tımarlı Sipahiler Tımar Sistemi: Osmanlı Devleti, Türkiye Selçuklularında ikta olarak bilinen bu sistemi alarak geliştirmiş ve tımar sistemi adıyla uygulamıştır. Orhan Gazi zamanından itibaren uygulanan tımar sistemi, I. Murat döneminde devletin sınırlarının genişlemesiyle yaygınlaşmış ve gelişmiştir. Bu sistemle Osmanlı Devleti bazı topraklarının gelirlerini, hizmet karşılığı olarak askerlerine ve memurlarına vermiştir. Bu sisteme göre, tahrir sonucunda belirlenen devlete ait vergi gelirlerinin bir bölümü, padişah hasları adıyla merkeze ayrılır, geri kalanı ise dirlik denen çeşitli birimlere ayrılırdı. Dirlikler, gelirlerine göre has, zeamet ve tımar olmak üzere üçe ayrılıyordu. HAS Geliri yüz bin akçeden fazla dirliklerdir. Padişaha, hanedan üyelerine, veziriazama, beylerbeyine, sancak beyleri ve üst düzey devlet görevlilerine verilirdi. ZEAMET Gelirleri yirmi bin ila yüz bin akçe arasında olan dirliklerdir. Eyalet merkezlerinde oturan üst düzey yöneticilere (hazine ve tımar defterdarlarına, sancaklardaki alay beylerine, kale dizdarlarına, divan kâtiplerine vs.) verilirdi. TIMAR Senelik gelirleri üç bin ila yirmi bin akçe arasında olan dirliklerdir. Osmanlı Devleti’ne hizmeti olan bir bölüm asker ve memurlara verilirdi. 31 Tımar sahipleri her üç bin akçe için, zeamet ve has sahipleri ise her beş bin akçe için cebelü adı verilen atlı asker beslerlerdi. Tımarlı sipahiler denen eyaletlerdeki bu atlı birlikler, Osmanlı ordusunun en büyük bölümünü oluşturuyordu. Tımarlı sipahiler kanunlara uyduğu sürece tımarı elinden alınmazdı. Ancak sefere gitmeyen sipahinin dirliği elinden alınır, başkasına verilirdi. Bütün dirlik sahipleri kullanım hakkına sahip oldukları toprakları korumak ve yönetmekle görevliydiler. Bu işleri kadıların denetiminde yaparlardı. Bu toprakları ekip biçenler, devlete ödemeleri gereken vergiyi, devletin göstereceği memurlara ve sipahilere öderlerdi. Üç yıl üst üste mazeretsiz olarak üretim yapmayanların toprakları işletme Üç yıl üst üste toprağını ekmeyenlerin hakkı elinden alınırdı. Dirlik toprağının vergisini dirliklerinin alınmasının nedeni neler olabilir? alan kişiler bu topraklar üzerinde yaşarlar ve devlet adına buraları yönetirlerdi. Tımar sistemi sayesinde devlet, hazineden para harcamadan, her an savaşa hazır büyük bir atlı askerî birlik yetiştiriyordu. Toprağın boş kalması engellenerek üretimin artırılması ve devamlılığı sağlanıyordu. Aynı toprak üzerinden köylü, tımar sahibi ve yetiştirdiği askerlerin ihtiyaçları karşılanıyordu. Tımarlı sipahiler bölgelerinde huzur ve güveni sağlayarak jandarma görevini üstleniyorlardı. Böylece devletin merkezî otoritesi, ülkenin en uç noktalarına kadar gücünü ulaştırabiliyordu. ? Tımar sisteminin Osmanlı Devleti için sağladığı faydaları aşağıdaki tabloya yazınız. İDARİ ASKERÎ EKONOMİK Yeniçeri askerleri ile tımarlı sipahilerin özelliklerini maddeler hâlinde yazınız. YENİÇERİ ASKERİ Yaya askerlerdir. TIMARLI SİPAHİ Atlı askerlerdir. Azaplar Azap, bekâr anlamına gelir. Bunlar, Anadolu’dan toplanan, savaşa yararlı, dinç ve kuvvetli bekâr Türk gençlerinden oluşuyordu. Azaplar, Osmanlı ordusunun hafif yaya askerleridirler. Akıncılar Sınırların güvenliğini sağlamak için kurulmuş olan atlı askerî birliklerdir. Çok hızlı hareket ettiklerinden dolayı bu adı almışlardı. Bunların görevi düşman ülkelerine akınlar düzenleyerek bilgi toplamak, askerî ve ekonomik kaynaklarına zarar vermek, orduya yol açmak ve pusu kurulmasını önlemekti. Akıncı beyleri Avrupa dillerinden pek çoğunu bilirler, şehir ve kasabalarını tanırlardı. 32 Doğrudan padişaha bağlı olan ve Türklerden seçilen akıncılar, babadan oğula geçmek üzere bir ocak meydana getirmişlerdi. AKINCILAR Şimşek gibi, bir semte atıldık yedi koldan, Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik, Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan. Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla, Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle! Birden yedi kat arşa kanatlandık o hızla... Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle. Yahya Kemal BEYATLI Şiire göre akıncılarla ilgili neler söylenebilir? b. Deniz Kuvvetleri (Donanma) İlk Osmanlı donanması Karesi Beyliği’nden geçen küçük çaptaki bir deniz kuvveti idi. Bununla birlikte Osmanlılar, ilk zamanlarda küçük de olsa Karamürsel, Edincik ve İzmit’te, ilk tam teşekküllü tersaneyi ise Yıldırım Bayezid Gelibolu’da kurmuştu. Ayrıca denizde kıyısı olup donanması bulunan ve Osmanlı idaresine alınan Saruhan, Aydın, Menteşe Beyliklerinin tersanelerinden faydalanılmıştır. Özellikle Yıldırım Bayezit zamanında Osmanlı donanması büyük bir gelişme göstermiş, Sakız ve Eğriboz Adalarıyla Yunanistan’ın doğusuna akınlar düzenlemiştir. Osmanlı donanmasının ilk ciddi çatışması Mehmet Çelebi zamanında oldu. Çalı Bey kumandasındaki Osmanlı donanması 1415’te Venediklilere yenildi. Bu mağlubiyetler Osmanlı denizciliğinin gelişmesini yavaşlatsa da donanmaya olan ihtiyacı göstermiş ve bu husustaki çalışmalar hızlanmıştır. Nitekim donanma, II. Murat zamanında Karadeniz’de Trabzon imparatorluğunu tehdit edecek bir duruma ulaşmıştır. Seçmeli Tarih Osmanlı Devleti’nin askeri teşkilat yapısını gösteren anlam haritası çiziniz. Anlam haritası metindeki bilgilerin şematik olarak gösterilmesidir. Oluşturulacak anlam haritasını görsellerle zenginleştiriniz. Anlam haritası oluştururken aşağıdaki açıklamalara dikkat ediniz. 1. 2. 3. 4. Konu metni dikkatli bir şekilde okunmalı Ana başlıklar belirlenmeli ve kısa açıklamalar eklenmeli Alt başlıkları belirlenmeli ve kısa açıklamalar eklenmeli Oluşturulan şema konunun tümünü açıklamalı. 4. OSMANLI EKONOMİSİ a. İnsan Osmanlılarda reaya diye adlandırılan insanlar, yaptıkları işlerin özelliğine göre şehirlerde, kasabalarda ve köylerde yaşarlardı. Bu insanlar akıl ve beceriyle ekonominin temel amacı olan üretimi gerçekleştirir, karşılığında da kendisine imkân sağlayan devlete vergilerini vererek görevlerini yaparlardı. Osmanlı ülkesinde yaşayan insanların oluşturdukları ekonomik güç, nüfusa orantılı olarak artmıştır. Osmanlı Devleti’nde nüfus sayımı yapılmamıştı ancak ülke topraklarının ve üzerinde yaşayan insanların kaydedildiği tahrir defterlerinden, Osmanlı nüfusu hakkında birtakım bilgiler edinmek mümkün oluyordu. Bu defterlere fethedilen yerlerin ve burada yaşayan insanların yazımı yapılırdı.Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında kıtlık, salgın hastalık ve savaşlar yüzünden Anadolu’daki genel nüfus azdı. Osmanlı Devleti güç kazandıkça ve yeni yerler fethettikçe nüfus arttı. Bunun nedeni ekonomik durumun iyileşmesi ve güvenli ortamın oluşturulmasıydı. b. Toprak Osmanlı ekonomisinin en temel kaynağı topraktı. Osmanlılarda ekilebilen toprakların çoğu devletin malıydı. Bu toprakları kullanma hakkı ise reayanındı. Devlet malı olan topraklara mirî arazi denirdi. Devlet, topraklarının işlenmesini reayaya bırakarak ekonomik hayatı düzenlerken köylerde yaşayanların ailesinin geçimini sağlayacak toprağa sahip olmasına dikkat etmişti. Tımar sistemi içinde köylülere dağıtılan bu topraklara çift denirdi. Toprak mülkiyeti devlete ait olup kullanma hakkı reayanındır. Reaya toprağın kullanma hakkını çocuklarına miras olarak bırakabilirdi. Ayrıca toprağın sahibinin devlet olması nedeniyle ortaya büyük hanedanların çıkması engelleniyordu. Bu uygulama Avrupa’daki feodalite denen sistemin Osmanlı’da Osmanlı toprak sisteminin sağladığı görülmesini engellemiş, bu nedenle de Osmanlı faydalar nelerdir? Tartışınız. Devleti içinde köle çiftçi sınıfı meydana gelmemiştir. ? 33 OSMANLI TOPRAK YAPISI MÜLK ARAZİ Kişilerin elinde bulunan ve tamamen kişilere ait olan topraklardır. Fetihler öncesinde halka ait olan bu topraklar, fetihler sonrasında yine o yöre halkına bırakılırdı. MİRÎ ARAZİ (Devlet Arazisi) Osmanl ı topraklar ı n ı n büyük çoğunluğunu oluşturuyordu. Bu toprağın sahibi devletti. Mülkiyeti devlete ait olan bu topraklar, ekilip biçilmesi ve işlenmesi amacıyla reayaya bırakılmıştı. ÖŞRÎ TOPRAK Mülkiyeti Müslümanlara ait olan topraklardır. DİRLİK Gelirleri yararlılığı görülen kişilere verilen topraklardır. HAS PAŞMAKLIK OCAKLIK Gelirleri padişah kızlarına, annelerine ve eşlerine ayrılan topraklardır. ZEAMET Gelirleri kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılan topraklardır. MALİKÂNE HARACÎ TOPRAK Mülkiyeti Müslüman olmayanlara ait olan topraklardır. YURTLUK Üstün Gelirleri s ı n ı r hizmetlerine boylar ı ndaki askerlere karşılık, bazı verilen devlet topraklard ı r. görevlilerine Bu ş ekilde verilen s ı n ı rlar ı n topraklardır. güvenli ğ i sa ğ lan ı yord u. VAKIF MUKATAA Devlet hazinesine ait olan ya da kişilerin mülk arazi gelirlerinin sosyal kurumların masrafları için ayırdığı topraklardır. Gelirleri doğrudan doğruya devlet hazinesine gitmek üzere ayrılmış topraklardır. TIMAR c. Üretim § Tarım Ekonomisi büyük ölçüde toprağa dayanan Osmanlı Devleti’nin en önemli gelir kaynağını tarım oluşturuyordu. Devlet tarafından ekilip biçilmesi için toprak verilen köylü, kullanım hakkına sahip olduğu bu toprakları ekip biçerek kendi geçimini sağlar, öldüğünde ise toprakları çocuklarına geçerdi. Köylü; toprağı satamaz, vakfedemez ve devredemezdi. Bu durumdaki köylünün devlete karşı sorumlulukları vardı. Bunlar; toprağı habersiz terk etmemek, sebepsiz olarak üç yıl üst üste ekmemek ve ürettiği ürünün vergisini sipahiye ödemekti. Tımar sahibi sipahinin ise köylünün güvenliğinin ve düzeninin sağlanmasında, üretim araçlarının temininde, ihtiyaçlarının karşılanmasında yardım etmek gibi yükümlülükleri vardı. Tımar sistemi sayesinde toprağı işleyen halk, devletin denetimi ve koruması altındaydı. Devletin bu topraklar üzerindeki görevi ise halkın huzur ve güvenini sağlamaktı. Devlet, sağladığı imkânlar karşılığında tımarlı sipahiden asker yetiştirmesini, köylüden de üretim yapmasını beklerdi. § Hayvancılık Osmanlı Devleti’nde ekonominin en önemli unsurlarından biri de hayvancılıktı. Hayvancılıktan ulaşım ve taşımacılığın yanında; et, süt ve yün gibi insanların temel ihtiyaçlarının karşılanmasında da yararlanılmaktadır. Ayrıca hayvancılık dokuma sanayisinde de önemli bir yere sahiptir. Bunun yanında balıkçılık ve arıcılık da gelişmiştir Osmanlı Devleti’nde, hayvancılıkla uğraşan en önemli halk grubu, konargöçerlerdi. Konargöçerler (yörük) özellikle küçükbaş hayvancılık ile uğraşırlardı. Devlet hayvancılıkla uğraşanlardan âdetiağnam adlı vergi alırdı. Bu dönemde hayvancılık faaliyetleri en fazla, Balıkesir, Manisa, Aydın ve Bursa çevresinde yapılmaktaydı. Konargöçerlerin dışında köylüler de hayvan besliyordu. Osmanlılarda hayvancılık, devlet tarafından her dönemde desteklenmişti. Hayvancılığın önem kazanması sonucu Bursa’da ipek, Selanik’te çuha, Bulgaristan’da aba, Ankara’da tiftik üretim merkezleri olarak ün kazandı. 34 § Ticaret İç Ticaret Osmanlı Devleti’nin kurulduğu topraklar, doğudan ve batıdan gelen ticaret yollarının birleştiği yerdi. Bu nedenle Osmanlılar, kuruluş yıllarından itibaren, ticaretin gelişmesine önem verdiler. Ticaret, devlet tarafından teşvik edildi. Bu amaçla, ticaret eşyasından alınan vergiler, son derece düşük tutuldu. Osmanlı Devleti içinde, Osmanlı vatandaşlarının yanı sıra, yabancı ülkelerin tüccarları da ticaret yapabiliyordu. Ticaret yolları üzerindeki menziller arasında at, katır ve deve kervanlarının sefer yapmaları için gerekli imkân hazırlanmıştı. Menziller arasındaki uzaklık, atın ortalama hızına göre belirlenmişti. Ana yollar ve geçitler derbentçilerin gözetimi altındaydı. Şehirlere gelen mallar, bedesten, çarşı ve kapan hanlarında toplanır ve satışa sunulurdu. İlk bedesten, Orhan Bey zamanında Bursa’da, ikincisi ise Mehmet Çelebi zamanında yine Bursa’da İpek Hanı adıyla yapıldı. Kapan hanları, her biri tek cins ticaret maddesinin toptan satışı ya da dağıtımının yapıldığı kapalı pazar yerleridir. Kapan hanları, toplayıp dağıtma işini yaptıkları malın adını alırdı. Örneğin, satılan mal un ise, un kapanı, yağ ise yağ kapanı gibi... Bedestenler, çarşı ve kapan hanlarında hem ürettiği malı satan hem de ticarete aracılık eden esnaflar, Ahiliğin birer kolu olan lonca teşkilatlarına bağlıydılar. Hirfet adı verilen kunduracı, demirci, duvarcı, marangoz gibi pek çok meslek grubuna ayrılan esnaflar ayrı ayrı loncaya kayıtlı olur, loncasının koruması ve denetimi altında bulunurdu. Osmanlı Devleti’nde birer esnaf Dükkân açma hakkına gedik denirdi. Gediğe sahip örgütü olan loncaların günümüzdeki olmak için çıraklık, kalfalık yapıp ustalık belgesini benzerleri neler olabilir? almak gerekirdi. Kapalı pazar yerlerinin dışında, büyük şehirlerde, açık pazarlar da vardı. Yılın, ayın, haftanın belirli günlerinde kurulan bu açık pazarlar, bütün malların alıcı ve satıcılarını bir araya toplayan daha çok, geniş yer kaplayan maddelerin ve hayvanların satıldığı yerlerdi. Bu pazar yerleri de satılan ticari malın adıyla anılırdı. Örneğin; saman pazarı, odun pazarı, at pazarı, balık pazarı gibi... Çarşı ve pazar yerleri, muhtesip ve eminlerin denetimi altındaydı. Muhtesip ve eminler çarşı ve pazarda satılan malların kalitesini ve fiyatını kontrol ederlerdi. ? Dış Ticaret Osmanlı Devleti’nin, Anadolu’da egemenlik alanını genişletmesi, egemen olduğu topraklarda güvenliği sağlaması ve liman şehirlerini ele geçirmesi, XIV. yüzyılın sonlarından itibaren dış ticaretin gelişmesini sağladı. Yıldırım Bayezit zamanında Erzincan’a kadar olan toprakların alınması sonucu, İran ipek kervanları, Trabzon yolu yerine Bursa yolunu tercih ettiler. Bu dönemde, Hint ve Arap mallarının Anadolu’ya giriş limanları olan Antalya ve Alanya alındı. Böylece, tüccarların güven içinde Bursa’ya ulaşmaları sağlandı. Devlet tarafından ticaretin geliştirilmesi ve ticaretle uğraşanların güvenliğinin Osmanlı Devleti’nin ticarete verdiği önemin ve ihtiyaçlarının sağlanmasına çalışıldı. Bu amaçla sebepleri neler olabilir? ticaret yolları üzerine kervansaraylar yaptırıldı. ? Seçmeli Tarih Aşağıda belirtilen Osmanlı Devleti’nin XIV. - XV. yüzyıllardaki ekonomisinde kullanılan terimlerin anlamlarını bulunuz ve alfabetik şekilde bir “Ekonomi Sözlüğü” hazırlayınız. Ekonomi Mülk Arazi Malikâne Tımar Sistemi Kapan han Kervan Reaya Üretim Öşrî Toprak Yurtluk Adetiağnam Lonca Çiftbozan Zeamet EKONOMİ SÖZLÜĞÜ Vergi Tahrir Defteri Haraci Toprak Dirlik Vakıf Mukataa Ticaret Menzil Hirfet Gedik Derbentçi Çuha Mirî Arazi Paşmaklık Has Bedesten Muhtesip Aba Çift Ocaklık Tımar Çarşı Emin Ahilik Sizler de bu döneme ait başka ekonomik terimler bulursanız sözlüğe ekleyebilirsiniz. Sınıfta dörder kişilik gruplara ayrılınız. Her grup hazırlamış oldukları ekonomi sözlüğündeki terimleri kullanarak o döneme ait bir ekonomi programı (televizyonda yayınlanacakmış gibi) hazırlayınız ve sınıfta sunumunu gerçekleştiriniz. Hazırlanan ekonomi programında o dönem Osmanlı Devleti’ne ait ekonomik terimler yanında günümüze ait ekonomik terimleri de kullanabilirsiniz (Örneğin cari açık, iç dış ticaret hacmi, para kurları, enflasyon, gümrük vergileri vs). Programı destekleyici görseller, slaytlar ve videolar kullanabilirsiniz. Seçmeli Tarih 35 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME A. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplandırınız. 1. Osmanlı Devleti, kuruluş döneminden itibaren Balkanlarda fetih hareketlerine başlamış, bunun sonucunda sınırlarını hızla genişletmiştir. Ayrıca Osmanlı Devleti Türk ve Müslüman olmayan bu bölgede tutunmak için bazı önlemler almıştır. Bu önlemlere aşağıdakilerden hangisi örnek olarak gösterilebilir? A) Bölgeye despot yöneticiler atamak B) Zorla İslamlaştırma politikası uygulamak C) Bu bölgenin idaresini tamamen özgür bırakmak D) Anadolu’da bazı Türk gruplarını Balkanlara yerleştirmek E) Halka baskı uygulayarak sindirmeye çalışmak 2. Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde Anadolu’daki beyliklerle ilişkiler dostane bir şekilde devam etmiştir. Yıldırım Bayezit döneminde ise beyliklerin pek çoğu Osmanlı himayesine girmiştir. Osmanlı siyasetindeki bu değişme, I. Osmanlı Devleti’nin Anadolu’da askerî ve siyasi açıdan güçlenmesi II. Balkanlardaki Türk hâkimiyetinin kesinleşmesi III. Osmanlı Devleti’nin Avrupalı devletlere karşı karada ve denizde gücünü ispatlaması durumlarından hangileriyle açıklanabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III 3. Fetret Devrinde Osmanlı Devleti özellikle Anadolu’da büyük toprak kaybetmiş ve şehzadeler arasında taht kavgaları yaşanmıştır. Bu dönemde Balkanlarda Osmanlı’ya karşı bir isyan çıkmamış, bölge Osmanlı’ya sadık kalmıştır. Balkanlarda Osmanlı’ya karşı isyan çıkmamasının temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Osmanlı’nın iskân politikası uygulaması B) Balkanlarda Türk nüfusunun fazla olması C) İpek ve Baharat Yolları’nın Osmanlı’nın denetiminde olması D) Osmanlı’nın adalet ve hoşgörü anlayışı E) Avrupa ile olan siyasi ilişkilerin iyi olması 4. Orhan Bey döneminde Bizans’a yardım yapılması karşılığında Çimpe Kalesi’ni alan Osmanlı Devleti, Rumeli fetihlerini yönlendirmek için buraya asker yerleştirmiştir. Osmanlı Devleti’nin Çimpe Kalesi’ne asker yerleştirmesi aşağıdakilerden hangisine yöneliktir? A) Balkanlarda ekonomiyi canlandırmaya B) Askerî harcamaları azaltmaya C) Düzenli ordu kurmaya D) Rumeli fetihlerinde üs olarak kullanmaya E) Vergileri artırmaya 5. Osmanlı Devleti’nde I. Murat’a kadar “Ülke hanedan üyelerinin ortak malıdır.” anlayışı varken I. Murat döneminde “Ülke padişah ve oğullarının ortak malıdır.” anlayışı benimsenmiştir. I. Murat dönemindeki bu değişiklikle aşağıdakilerden hangisi hedeflenmiştir? A) Devletin gelirlerini artırmak B) Taht kavgalarını bitirmek C) Hanedanı kutsal saymak D) Toplumsal birliği sağlamak E) Türk siyasi birliğini kurmak 1. 2. 3. 4. 5. B. Aşağıdaki soruları cevaplandırınız. Osmanlı Devleti’nin kısa sürede büyümesinin nedenleri nelerdir? Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de uyguladığı iskân politikasında belirlediği ilkeler nelerdir? Ankara Savaşı’nın sonuçları nelerdir? Osmanlı devlet anlayışının dayanakları nelerdir? Tımar sisteminin Osmanlı ekonomisine etkileri nelerdir? 36 C. Aşağıdaki ifadelerin doğru olanların başına (D), yanlış olanların başına ise (Y) yazınız. ) Osman Bey, devletin kuruluşunda Ahilerin desteğini almıştır. ) Osmanlı Devleti, Ankara Savaşı sonucunda yıkılma tehlikesiyle karşılaşmıştır. ) Osmanlı Devleti’nde ülke, padişahın oğulları arasında paylaştırılırdı. ) İlk Osmanlı parası, Orhan Bey zamanında bastırılmıştır. ) Tımar sistemi sayesinde hazineden para harcamadan savaşa hazır atlı birlikler oluşturuluyordu. ( ( ( ( ( 1. 2. 3. 4. 5. D. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız. Osmanlı Devleti’ni kuran Türkler, Oğuzların Bozok kolunun …………………. boyundandır. Osmanlı Devleti’ne katılan ilk Türk beyliği ………………………….. Beyliği’dir. Osmanlı Devleti’nde devlete ait topraklara …………..…………….. denirdi. Osmanlı Devleti’nde ana üretim kaynağı olarak hayvancılıkla uğraşan halk grubuna ….........………… denirdi. Osmanlı Devleti’nde esnafların bağlı bulundukları meslek birliklerine..........………….................. .......…………………….. denirdi. E. Aşağıdaki soruların cevaplarını kutucuklara yazınız. 14 8 5 10 15 13 6 11 4 2 12 9 16 1 3 7 BULMACA 1. 1402 - 1413 arasında taht mücadeleleriyle geçen dönem. 2. Hükümdar, devlet büyüğü vb. bir kişiye dayanan soy, büyük aile. 3. Hükümdarlığın hanedan ailesine ait olduğu yönetim şekli. 4. Yasalarla belirlenmeyen, halkın kendiliğinden uyduğu gelenek. 5. Anadolu’daki Bizans valilerine verilen ad. 6. Eflâk ve Boğdan beylerine verilen unvan. 7. Bir yere insan yerleştirme, yurtlandırma. 8. Acemi ocağından Yeniçeri Ocağı’na geçiş işlemine verilen ad. 9. Devlet hizmetleri karşılığı (maaş) tahsis edilen gelir kaynağı, belirli miktarda vergi toplanan toprak parçası. 10. Kunduracılık, duvarcılık, demircilik, marangozluk, dokumacılık ve bunun gibi küçük el sanatlarına verilen genel ad. 11. Anadolu’da İslam inançları çerçevesinde oluşmuş üretici yardımlaşma birliği. 12. Belli bir iş kolunda usta, kalfa ve çırakları içine alan meslek birlikleri. 13. Esnafa zanaatlarını uygulayabilmeleri için verilen bir tür ayrıcalık. 14. Devlete ait olan topraklara verilen ad. 15. Konargöçer. 16. Yeni fethedilen toprakların yazım işi. 37