İkinci Basamak Ergen ve Genç Erişkin Psikiyatri Polikliniğine

advertisement
Araştırmalar / Researches
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi 2011;24:253-264
DOI: 10.5350/DAJPN2011240401
İkinci Basamak Ergen ve Genç
Erişkin Psikiyatri Polikliniğine
Başvuran Hastalarda Kasıtlı
Kendine Zarar Verme
Davranışının Yaygınlığı ve
Sosyodemografik Özelliklerle
İlişkisi
Gülhazar Saçarçelik1,
Ahmet Türkcan2, Hülya Güveli3,
Dilek Yeşilbaş2
Psikiyatrist, Afşin Devlet Hastanesi,
Kahramanmaraş - Türkiye
2
Psikiyatrist, Bakırköy Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman
Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, İstanbul - Türkiye
3
Psikiyatrist, Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Rize - Türkiye
1
ÖZET
İkinci basamak ergen ve genç erişkin psikiyatri polikliniğine başvuran hastalarda kasıtlı
kendine zarar verme davranışının yaygınlığı ve sosyodemografik özelliklerle ilişkisi
Amaç: Bu çalışmada, ikinci basamak ergen ve genç erişkin psikiyatri polikliniğine başvuran hastalardaki kasıtlı
kendine zarar verme davranışının yaygınlığı ve sosyodemografik özelliklerle ilişkisi araştırıldı.
Yöntem: Bakırköy Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Ergen ve Genç Erişkin Psikiyatri ikinci basamak polikliniğine bir ay boyunca ardışık başvuran, toplam 300 hasta,
kasıtlı kendine zarar verme açısından sırasıyla sosyodemografik veri formu, kasıtlı kendine zarar verme ve
niyet etme tarama formu ve kasıtlı kendine zarar verme davranışı saptananlar, kasıtlı kendine zarar verme
anketi aracılığıyla değerlendirildi.
Bulgular: Çalışmaya katılan tüm hastalarda kasıtlı kendine zarar verme oranı %50 (n=150) idi. Kasıtlı kendine
zarar verme davranışı kızlarda (%56.8) erkeklere (%28.8) göre anlamlı olarak daha yüksek oranda saptandı. En
fazla görülen kasıtlı kendine zarar verme türü, kızlarda yüksek dozda ilaç içme (%73.3) iken, erkeklerde vücudunu kesme (%66.7) idi.
Sonuç: Çalışmamızda psikiyatri polikliniğinde tedavi gören her iki ergenden birinde kasıtlı kendine zarar verme davranışı mevcut olup, bu davranış kızlarda erkeklerden daha fazla oranda görülmekteydi.
Anahtar kelimeler: Kasıtlı kendine zarar verme, ergen, davranış
ABSTRACT
The prevalence of deliberate self-harm behavior and its association with
sociodemographic features in patients referred to secondary care psychiatric clinic for
adolescents and young adults
Object: In this study, the prevalence of deliberate self-harm behavior and its association with
sociodemographic features in patients referred to secondary care psychiatric clinic of adolescents and
young adults was researched.
Methods: Overall 300 patients, who successively referred to the secondary care clinic for adolescents and
young adults in Bakırköy Research and Training Hospital for Psychiatry, Neurology and Neurosurgery
throughout a month were evaluated by using a sociodemographic form, a deliberate self-harm and intent
screening form, and those who were found to perform a deliberative self-harm, were assessed with a
deliberative self-harm inventory.
Results: The ratio of deliberate self-harm in all patients participated in the study was 50% (n=150). Behavior
of deliberate self-harm was found to be 56.8% (n=129) in girls and 28.8% (n=21) in boys, and the difference
was significant. The most frequent deliberate self-harm type was taking high dose pill (73.3%) in girls and
body cutting in boys (66.7%).
Discussion: In our study, in one of the two adolescents treated in psychiatry clinic, a deliberate self-harm
behavior was observed and this was higher among girls than boys.
Key words: Deliberate self-harm, adolescent, behavior
Yazışma adresi / Address reprint requests to:
Psikiyatrist Gülhazar Saçarçelik, Afşin Devlet
Hastanesi, Afşin, Kahramanmaraş - Türkiye
Telefon / Phone: +90-344-511-5305
Elektronik posta adresi / E-mail address:
gulhazar@gmail.com
Geliş tarihi / Date of receipt:
04 Nisan 2011 / April 04, 2011
Kabul tarihi / Date of acceptance:
02 Haziran 2011 / June 02, 2011
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
253
İkinci basamak ergen ve genç erişkin psikiyatri polikliniğine başvuran hastalarda kasıtlı kendine zarar verme davranışının yaygınlığı...
GİRİŞ
S
on epidemiyolojik çalışmalar ergenlerde kasıtlı kendine zarar vermenin yüksek bir orana sahip olduğunu göstermektedir. Kasıtlı kendine zarar verme (KKZ),
bir hastalık olmayıp “kişinin açık bir intihar niyeti olmadan kendine fiziksel olarak zarar verme amacıyla gerçekleştirdiği bir davranış” olarak tanımlanmaktadır (1,2).
Kendine zarar verme yöntemleri; yüksek dozda ilaç
alma, kendini zehirleme, kendini kesme, dövme, çimdikleme, deriyi kazıma, ısırma, asma, yakma, kendine ateş
etme, yüksekten atlama ve kuyuya atlama olup (3,4), en
yaygın kullanılan yöntemler yüksek doz ilaç alma, kendini zehirleme ve ölümcül olmayan kendini kesmedir
(2,5). Kendini yaralama girişimi tipik olarak geç ergenlik
döneminde ortaya çıkmaktadır. Kendini yaralama girişim yaşları 6’dan 75’e kadar değişirken, %78’i 30 yaş
altında olup, %60’ı 16 ile 25 yaş arasındadır (6,7).
Ergenlerle yapılan birçok çalışmada kendine zarar
verme davranışının kadınlarda daha yüksek oranda
olduğu bildirilmesine rağmen, cinsiyet farkı olmadığını
bildiren çalışmalar da mevcuttur ve kendine zarar verme
davranışı düşük eğitim düzeyi ile ilişkili bulunmuştur
(7,8). KKZ ciddi ve intihar öngörücüsü (9) olabilmesine
rağmen kendine zarar veren az sayıda hasta profesyonel
bir kuruma başvurmaktadır (1,10). KKZ’de açık intihar
girişimi için yüksek risk faktörleri; güçlü bir intihar fikri
olması, birlikte psikiyatrik hastalık bulunması ve öldürücülüğü yüksek bir yöntemin kullanılmasını içerir (2,4).
Sınır kişilik örgütlenmesi, alkol ve madde kullanımı,
olumsuz arkadaş ve aile ilişkileri, depresyon, kötü okul
performansı, kronik psikososyal ve davranış problemlerinin varlığının ergenlerde tekrarlayan kendine zarar verme ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Kendine zarar verme
davranışı ve sınır kişilik örgütlenmesi tanısı arasında,
ergenlerin yanı sıra erişkinlerde de yüksek bir ilişki gösterilmiştir. Benzer şekilde depresyon, bipolar bozukluk,
madde kötüye kullanımıyla yatan kendine zarar veren
gençlerin oranı son birkaç yıldır artmıştır (1,11).
Araştırmalar, toplumdaki ergenlerin %14-39’unun ve
psikiyatrik yatılı ünitelerdeki ergenlerin %40-61’inin bu tip
davranışları gösterdiğini belirtmektedir (12-15).
Günümüzde 600 kişiden en az birinin kendini tedaviye
gereksinim duyacak şekilde yaraladığı bildirilmektedir (16).
254
Amerika’da 500 öğrenciyle yapılan bir çalışmada
%14’ünün en az bir kez de olsa kendine zarar verdiği belirtilmiştir (17). Kanada’da ergenlerle yapılan toplum temelli
bir çalışmada kendine zarar verme oranı %17 bulunmuştur (18). Ülkemizde, sokakta yaşayan çocukların %20.6’sında kendine zarar verme davranışı saptanmıştır (7). Yine
ülkemizde lise öğrencileriyle yapılan bir tez çalışmasında
bir kez kendine zarar verenlerin oranı %18.1 olarak bulunmuştur (6).
Miller (19) ve Favazza (20), kişilerin kendilerini kesme davranışlarının nedenlerini şu şekilde sıralamışlardır:
1. Boşluk duygusu, depresyon ve gerçekçi olmayan
duygulardan uzaklaşmak,
2. Rahatlama duygusuna sahip olmak,
3. Duygusal acıları bastırmak,
4. Boşluk duygusundan uzaklaşarak kendilerinin yaşadıklarını göstermek (16).
Kendini yaralama davranışı gösteren hastalarda
çocukluk istismarı ve disosiyasyon düzeyleri yüksek
olarak bulunmuştur (21,22). Zoroğlu ve arkadaşları (23),
lise öğrencilerini kapsayan çalışmalarında; istismar veya
ihmal edilmiş ergenlerde, edilmemiş olanlara göre intihar girişiminin 7.6 kat, kendini yaralama davranışlarının
2.7 kat fazla olduğunu ve travma türü sayısındaki artışın, aynı zamanda, kendini yaralama, intihar davranışlarını ve disosiyasyon seviyesini de artırdığını saptamışlardır.
Bu çalışmada ergen ve genç erişkin psikiyatri polikliniğine başvuran hastalardaki kasıtlı kendine zarar verme
davranışlarının yaygınlığının, klinik ve sosyodemografik özelliklerinin araştırılması amaçlanmıştır.
YÖNTEM
Bu araştırmaya, Bakırköy Ord. Prof. Dr. Mazhar
Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Ergen ve Genç Erişkin Psikiyatri
ikinci basamak polikliniğine bir ay boyunca ardışık başvurarak takip ve tedavi edilen bütün hastalar alındı.
İkinci basamak ergen psikiyatri polikliniği, birinci basamak ergen psikiyatri polikliniğinde muayene edilen ve
bir süre takip edildikten sonra farmakoterapinin yanında psikoterapiden de faydalanacağı düşünülen, psikotik
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
G. Saçarçelik, A. Türkcan, H. Güveli, D. Yeşilbaş
bozukluğu olmayan, terapiye uyum sağlayabilecek
ergenlerin takip ve tedavi edildiği bir birim olarak görev
yapmaktadır. Görüşmede, çalışmaya katılanlara kendisi
ile ilgili her türlü kişisel bilginin gizli kalacağı, çalışma
içerisinde isminin geçmeyeceği, çalışmaya katılmaktan
herhangi bir zamanda ayrılabileceği ve katılıp katılmamasının tedavi programını hiç bir şekilde etkilemeyeceği bildirildi.
Araştırma hakkında bilgilendirildikten sonra katılmayı kabul eden, halen aktif psikotik bulguları olmayan, anketleri okuyup anlayabilecek zeka düzeyine
sahip 14-20 yaş aralığındaki 300 hasta çalışma grubuna
alındı. Bu süreç içerisinde 1 kadın hasta okuryazar olmadığı, 13 kadın ve 3 erkek hasta çalışmaya katılmayı kabul
etmediği için gruptan çıkarıldı.
Ergen ve genç erişkin psikiyatrisi ikinci basamak
polikliniğinden izlenen olgulara, ardışık olarak kasıtlı
kendine zarar verme ve niyet etme tarama formu uygulandı. KKZ davranışı olanların bu davranışları da KKZ
anketi ile ayrıntılı olarak değerlendirildi.
GEREÇLER
1. Sosyodemografik Veri Formu: Cinsiyet, yaş,
eğitim durumu, çalışma durumu, anne babanın birliktelik durumu, kardeş sayısı, evde yaşayan kişi sayısı, bakıp
büyüten kişi, anne ve babanın eğitim durumları, psikiyatrik tedavi süresi, ailede psikiyatrik hastalığın varlığı sorgulandı. Ayrıca takip edildiği International Classification
of Diseases (ICD) tanısı klinisyen tarafından not edildi.
2. Kasıtlı Kendine Zarar Verme ve Niyet Etme
Tarama Formu: Bu form, Avrupa’daki çocuk ve ergenlerde kendine zarar verme davranışını araştıran, çok
merkezli bir çalışmanın üyeleri tarafından hazırlanan,
uluslar arası düzeyde geçerli, standardize, anonim bir
anket formu olup, çalışmanın yapıldığı tüm merkezlerde veri toplanması için kullanılmıştır. Çalışmanın yapıldığı merkezlerden biri olan İrlanda’ da, Morey ve arkadaşlarının 2008 yılında yayınlanan makalesinden alınan
anket formu, bu çalışmanın yazarları tarafından
Türkçe’ye çevrilerek, KKZ ve niyet etmeyi taramak için
kullanılmıştır. KKZ’nin tanımı şu şekildeydi: Bir bireyin,
ölümcül bir sonuç olmadan, aşağıdakilerden bir ya da
daha fazlasını gerçekleştirme eylemi.
• Kendilerine zarar vermeyi amaçladıkları girişimsel
davranışlar (kendini kesme, yüksekten atlama gibi).
• Reçeteli maddelerin aşırı ya da genellikle fark edilebilir terapötik dozda içilmesi.
• Eğlence amaçlı ya da yasadışı ilaçların kendine zarar
verme amacıyla içilmesi
• Sindirilemeyen bir maddenin ya da nesnenin yutulması
KKZ’yi tanımlamak için aşağıdaki sorular kullanıldı:
“Hiç kasıtlı olarak yüksek dozda ilaç içtiniz mi veya kendinize herhangi bir şekilde zarar vermeyi (örneğin kendinizi kesmeyi) denediniz mi?” Yanıt için “hayır / evet,
bir kere / evet, birden fazla defa” seçenekleri kullanıldı.
KKZ ile ilişkili olduğunu doğrulayanlar için son eyleminin zamanıyla ilgili ileri sorular vardı. Kendine zarar verme niyeti aşağıdaki sorular kullanılarak araştırıldı:
“Geçtiğimiz ay veya yıl içinde yüksek dozda ilaç içmeyi
veya kendinize zarar vermeyi (örneğin kendinizi kesmeyi) ciddi bir şekilde düşündüğünüz ama gerçekleştirmediğiniz oldu mu?”. Yanıt seçenekleri şöyleydi: “hayır /
evet, en son geçen ay / evet, en son bir aydan uzun ama
bir yıldan az bir süre önce” (24).
3. Kasıtlı Kendine Zarar Verme Anketi
(Deliberate Self-Harm Inventory-DSHI): DSHI,
KKZ davranışını değerlendirmek için Gratz (25) tarafından 2001 yılında geliştirilen, davranış temelli, kişilerin
kendilerinin doldurduğu bir anket formu şeklindedir.
Anketin Türkçe çevirisi araştırmacılar tarafından yapılıp
araştırmada kullanılmıştır. DSHI; KKZ’nin kavramsal
tanımına dayanarak hazırlanmıştır. Bu anket KKZ davranışının sıklık, süre, şiddet ve türü gibi özelliklerini değerlendirir. Ankette listelenen KKZ davranışı türleri klinik
gözlemlere, kendine zarar verme davranışında bulunan
bireylerin ifadelerine ve literatürde geçen yaygın davranışlara dayanarak hazırlanmıştır. Bu anket ile, başka yöntemlerle kolayca doğrulanamayan intihar düşünceleri gibi
durumlarla ilgili güvenilir bilgiler sağladığına dair çok fazla kanıt mevcuttur. Ayrıca, bireylerin, intihar girişimleri ve
kendine zarar verme gibi davranışları hakkında bilgi verirken öz-bildirim yönteminde klinik görüşmeden daha
rahat olabileceği saptanmıştır (26,27). Bazı kendine zarar
verme davranışları, eğer özel olarak tarif edilmedilerse,
olduğundan az bildirilmiş olabilir (28). Bu nedenle; daha
yüksek bir duyarlılık arzu edildiğinde ve/veya kendine
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
255
İkinci basamak ergen ve genç erişkin psikiyatri polikliniğine başvuran hastalarda kasıtlı kendine zarar verme davranışının yaygınlığı...
zarar verme davranışının farklı formlarının araştırılması
planlandığında DSHI tercih edilebilir.
Çalışmamızda KKZ ve Niyet Etme Tarama
Formundaki “Hiç kasıtlı olarak yüksek dozda ilaç içtiniz
mi veya kendinize herhangi bir şekilde zarar vermeyi
(örneğin kendinizi kesmeyi) denediniz mi?” sorusuna
evet yanıtını aldığımız hastalara bu anketi uyguladık.
Anketin sonunda KKZ davranışının motivasyonu her
davranış için ayrıca soruldu.
İstatistiksel Değerlendirme
Tüm istatistiksel değerlendirmeler için SPSS 13.0
yazılım programı kullanıldı. Sosyodemografik ve tanısal
değişkenler sayısal ve yüzde değerleri ile gösterildi.
Sayısal ve kategorik değişkenlerin biyoistatistiksel
değerlendirmesi sıklık ve yüzde oranlar temelinde
ki-kare testi ile yapıldı. Ortalama kıyaslamalar bağımsız
örnekler t testi ile değerlendirildi. Anlamlılık düzeyi
p<0.05 olarak kabul edildi.
BULGULAR
Toplam 300 hastanın %75.7’si (n=227) kız, %24.3’ü
(n=73) erkekti. Yaş ortalaması 17.35±1.62 (14 - 20 yaş
aralığı) idi. Olguların çoğu (%62.7, n=188) ortaokul
mezunu idi. Büyük kısmı (%71.3, n=214) öğrenci idi.
Olguların %50’sinde (n=150) kendine zarar verme
Tablo 1: Kendine kasıtlı zarar verme davranışı olan ve olmayanlarda sosyodemografik özellikler
KKZ yok (n=150)
Cinsiyet
Kız
Erkek
Eğitim durumu
İlkokul
Ortaokul
Lise
Yüksekokul
Çalışma durumu
Öğrenci
Düzenli çalışıyor
Düzensiz çalışıyor
Çalışmıyor
Anne-baba durumu
Beraberler
Boşandı/ayrı
Anne ölü
Baba ölü
Anne ve baba ölü
Babanın eğitimi
Okuryazar değil
İlkokul
Ortaokul
Lise
Yüksek okul
Annenin eğitimi
Okuryazar değil
İlkokul
Ortaokul
Lise
Yüksek okul
Kardeş varlığı
Kardeşi yok
Kardeşi var
Psikiyatrik tanı
Depresif bozukluk
Davranım bozukluğu
Somatoform bozukluk
Anksiyete bozukluğu
KKZ var (n=150)
n
%
n
%
χ2
p
98
52
43.2
71.2
129
21
56.8
28.8
17.398
<0.001
7
93
50
0
4.7
62.0
33.3
0.0
8
95
46
1
5.3
63.3
30.7
0.7
1.255
0.740
113
13
3
21
75.3
8.7
2.0
14.0
101
16
6
27
67.3
10.7
4.0
18.0
2.733
0.435
127
17
1
4
1
84.7
11.3
0.7
2.6
0.7
118
19
2
11
0
78.7
12.7
1.3
7.3
0.0
5.042
0.283
1
60
36
38
15
0.7
40.0
24.0
25.3
10.0
2
73
29
39
7
1.3
48.7
19.3
26.0
4.7
5.280
0.260
8
75
35
22
10
5.3
50.0
23.3
14.7
6.7
12
83
25
25
5
8.0
55.3
16.7
16.7
3.3
4.730
0.316
13
137
8.7
91.3
20
130
13.3
86.7
1.668
0.196
24
16
22
88
16.0
10.7
14.7
58.6
62
27
28
33
41.3
18.0
18.7
22.0
45.325
<0.001
KKZ: Kendine kasıtlı zarar verme davranışı, χ2: Ki kare test
256
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
G. Saçarçelik, A. Türkcan, H. Güveli, D. Yeşilbaş
davranışı saptandı. Kendine zarar verme davranışı bulunanlar ile bulunmayanlar sosyodemografik açıdan karşılaştırıldı ve Tablo 1’de özetlendi (Tablo 1). Bu davranış kızların %56.8’inde (n=129) ve erkeklerin %28.8’inde (n=21)
vardı. Bu fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.001).
Çalışmada, anne babanın beraberlik durumu, anne
ve babanın eğitim düzeyleri ve ailede herhangi bir psikiyatrik hastalık öyküsünün varlığı açısından gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı (Tablo 1).
Çalışmaya katılan hastaların ICD-10 tanıları şu şekildeydi. Depresif bozukluk (n=86), fobik bozukluk (n=14),
diğer anksiyete bozuklukları (n=77), obsesif kompulsif
bozukluk (n=30), uyum bozukluğu (n=25), konversiyon
bozukluğu (n=19), somatoform bozukluklar (n=6),
yeme bozukluğu (n=1), dürtü kontrol bozukluğu (n=1),
davranış bozukluğu (n=40), tik bozukluğu (n=1).
İstatistiksel olarak homojen bir grup oluşturabilmek
amacıyla, ICD-10 sınıflamasının ana başlık tanıları altındaki tanı grupları birleştirilerek daha geniş bir tanımlamada hastalar değerlendirildi. Buna göre fobik bozukluk
+ diğer anksiyete bozukluğu + obsesif kompulsif bozukluklu hastalar, anksiyete bozukluğu; uyum bozukluğu +
konversiyon bozukluğu + somatoform bozukluklu hastalar somatoform bozukluk; yeme bozukluğu + dürtü
kontrol bozukluğu+tik bozukluğu + davranış bozukluğu
olan hastalar davranım bozukluğu tanıları altında birleştirilerek istatistiksel değerlendirmesi yapıldı. Buna göre
kendine zarar verme davranışı olan olguların %72.1’inde
(n=62) depresif bozukluk, %62.8’inde (n=27) davranım
bozukluğu tanısı, %56.0’sında (n=28) somatoform
bozukluk ve %27.3’ünde (n=33) anksiyete bozukluğu
saptandı. Depresif bozukluğun varlığı istatistiksel olarak
anlamlı idi (p<0.001) (Tablo 1).
KKZ davranışının yaş ve psikiyatrik tedavi süresi ile
olan ilişkisi Tablo 2’de gösterilmektedir (Tablo 2). Buna
göre yaş ortalaması kasıtlı kendine zarar verme davranışı olan grupta 17.42±1.50, olmayan grupta 17.28±1.74
olarak saptandı. İstatistiksel olarak gruplar arasında
anlamlı fark yoktu (t=-0.745, p=0.457). Uygulanan psikiyatrik tedavi ortalama süresi kasıtlı zarar verme davranışı olan grupta 17.01±16.98 ay, olmayan grupta tedavi
süresi 14.72±16.74 ay olarak saptandı. Kendine zarar
verme davranışı olan grubun tedavi süresi ortalamasının
daha fazla olduğu dikkati çekmekle birlikte bu istatistiksel olarak anlamlı değildi (t=-1.176, p=0.241) (Tablo 2).
İntihar girişimi varlığı açısından değerlendirildiğinde
KKZ davranışı olan olguların %78.0’inde (n=117) intihar girişimi varken, %22.0’sinde (n=33) intihar girişimi
varlığı olmadığı saptandı. Kendine zarar vermeyen gruptaki olguların hiçbirinde intihar girişiminin rapor edilmediği gözlendi. Bu fark, istatistiksel olarak anlamlı
bulundu (p<0.001). KKZ davranışı olan grupta kasıtlı
kendine zarar verme niyeti %70.0 oranında bulunurken, KKZ davranışı olmayan grupta %22.0 bulundu.
Tablo 2: Kendine kasıtlı zarar verme davranışı olan ve olmayanlarda yaş ve psikiyatrik tedavi süreleri
KKZ yok (n=150)
Ortalama
S.S.
KKZ var (n=150)
Ortalama
S.S.
t
p
Yaş dağılımı (yıl)
17.28
1.74
17.42
1.50
-0.745
0.457
Tedavi süresi (ay)
14.72
16.74
17.01
16.98
-1.176
0.241
KKZ: Kendine kasıtlı zarar verme davranışı, S.S.: Standart sapma, t: Student t test
Tablo 3: Kendine kasıtlı zarar verme davranışı olan ve olmayanlarda intihar girişimi, zarar verme niyeti, bedensel
bulgu, piercing ve dövme varlığı
KKZ yok (n=150)
n
KKZ var (n=150)
%
n
%
χ2
p
İntihar girişimi varlığı
0
0.0
117
78.0
191.803
<0.001
Kendine zarar verme niyeti
33
22.0
105
70.0
69.565
<0.001
Bedensel bulgu varlığı
0
0.0
70
46.7
91.304
<0.001
Kalıcı dövme varlığı
0
0.0
9
6.0
9.278
0.002
Piercing varlığı
3
2.0
7
4.7
1.628
0.202
KKZ: Kendine kasıtlı zarar verme davranışı, χ2: Ki kare test
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
257
İkinci basamak ergen ve genç erişkin psikiyatri polikliniğine başvuran hastalarda kasıtlı kendine zarar verme davranışının yaygınlığı...
Gruplar arasındaki KKZ niyeti oranlarının farkı istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı idi (p<0.001). Kalıcı
dövme varlığı açısından gruplar arasında anlamlı fark
varken (p=0.002), piercing varlığı açısından bir fark saptanmadı (p=0.202) (Tablo 3).
Kendine kasıtlı zarar veren ergenlerin cinsiyete göre
dağılımına bakıldığında %86’sını (n=129) kızlar,
%14’ünü (n=21) erkekler oluşturuyordu. KKZ davranışı
olanlarda KKZ davranışının başlama yaşı 14.70±2.15
iken, kızlarda KKZ davranışının başlama yaşı 14.74±2.11,
erkeklerde 14.43±2.46 olarak belirlendi.
Kendine kasıtlı zarar veren 150 olguya “KKZ anketi”
uygulandı. Buna göre; KKZ türlerine bakıldığında yüksek dozda ilaç içme %73.3 (n=110), vücudunu kesme
%58.7 (n=88), deriye kelimeler kazıma %38.0 (n=57),
deriye cam sürtme %33.3 (n=50), iz bırakacak veya
kanatacak kadar tırmalama %32.7 (n=49), sigara ile yakma %18.7 (n=28), deriye keskin cisim saplama %18.7
(n=28), yaranın iyileşmesini önleme %16.0 (n=24) oranında görüldü. Çalışma grubunda deriye asit damlatma
ve deriyi çamaşır suyu ya da deterjan ile ovalama şeklinde KKZ davranışı saptanmadı. KKZ türlerinin oranını
cinsiyete göre değerlendirdiğimizde erkeklerde en fazla
(%66.7) vücudunu kesme görülürken, kızlarda yüksek
dozda ilaç içme en çok (%77.5) görülen kendine zarar
verme davranışıydı. Kendine zarar verme türleri arasında yüksek dozda ilaç içme dışında (p=0.004) cinsiyetler
arasında fark yoktu (Tablo 4) .
Tablo 4: Kasıtlı kendine zarar verme davranışı türlerinin cinsiyete göre dağılımı
Kız
KKZ türleri
Vücudunu kesme
Sigara ile yakma
Çakmak / kibritle yakma
Deriye kelimeler kazıma
Deriye resim / şekil kazıma
İz bırakacak / kanatacak kadar
tırmalama
Deriyi tahriş edecek kadar ısırma
Vücudu zımparalama
Deriye asit damlatma
Deriyi çamaşır suyu / deterjan ile
ovalama
Deriye keskin cisim saplama
Deriye cam sürtme
Kemiklerini kırma
Berelenmeye neden olacak kadar
kafayı vurma
Berelenmeye neden olacak şekilde
zımbalama
Yaranın iyileşmesini önleme
Yüksek dozda ilaç içme
İçilmemesi / yenilmemesi gereken
şeyi içme / yeme
Yüksek yerden atlama
Çok yüksek doz yasadışı uyuşturucu /
uyarıcı madde kullanma
Diğer
Erkek
Toplam
n
%
n
%
n
%
χ2
p
74
25
7
52
9
57.4
19.4
5.4
40.3
7.0
14
3
1
5
2
66.7
14.3
4.8
23.8
9.5
88
28
8
57
11
58.7
18.7
5.3
38.0
7.3
0.644
0.309
0.016
2.087
0.172
0.422
0.578
0.900
0.149
0.678
45
34.9
4
19.0
49
32.7
2.059
0.151
20
1
0
15.5
0.8
0.0
2
0
0
9.5
0.0
0.0
22
1
0
14.7
0.7
0.0
0.516
0.164
-
0.473
0.686
-
0
0.0
0
0.0
0
0.0
-
-
25
43
1
19.4
33.3
0.8
3
7
1
14.3
33.3
4.8
28
50
2
18.7
33.3
1.3
0.309
0
2.182
0.578
1.000
0.140
20
15.5
1
4.8
21
14.0
1.731
0.188
1
0.8
0
0.0
1
0.7
0.164
0.686
20
100
15.5
77.5
4
10
19.0
47.6
24
110
16.0
73.3
0.169
8.257
0.681
0.004
8
6.2
1
4.8
9
6.0
0.066
0.797
3
2.3
0
0.0
3
2.0
0.498
0.480
3
2.3
1
4.8
4
2.7
0.413
0.520
7
5.4
1
4.8
8
5.3
0.016
0.900
KKZ: Kendine kasıtlı zarar verme davranışı, χ2: Ki kare test
Tablo 5: Kasıtlı kendine zarar verme çeşitliliğinin dağılımı
KKZ çeşidi
n
%
KKZ çeşidi
n
%
1
2
3
4
5
6
40
33
14
19
15
9
26.7
22.0
9.3
12.7
10.0
6.0
7
8
9
10
11
12
6
5
5
1
2
1
4.0
3.3
3.3
0.7
1.3
0.7
KKZ: Kendine kasıtlı zarar verme davranışı
258
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
G. Saçarçelik, A. Türkcan, H. Güveli, D. Yeşilbaş
Tablo 6: Kasıtlı kendine zarar verme davranışının motivasyonu
KKZ çeşitlerine göre motivasyonlar
n
Vücudunu kesme
Ölmek istedim
Üzüntü ve depresyondan kurtulmak istedim
Bastıramadığım ve istemediğim hatıraları, geçmişteki olayların birden aklıma gelmesini ve kabusları durdurmak istedim
Sigara ile yakma
Kendime olan öfkemi göstermek istedim
Çaresizlik hislerini durdurmak istedim.
Bastıramadığım ve istemediğim hatıraları, geçmişteki olayların birden aklıma gelmesini ve kabusları durdurmak istedim.
Mutlu olmak istedim.
Çakmak/kibritle yakma
Kendime olan öfkemi göstermek istedim
Mutlu olmak istedim
Deriye kelimeler kazıma
Mutlu olmak istedim
Üzüntü ve depresyondan kurtulmak istedim.
Biri veya birilerinin dikkatini çekmek istedim.
Deriye resim/şekil kazıma
Mutlu olmak istedim
Kendime olan öfkemi göstermek istedim.
İz bırakacak/kanatacak kadar tırmalama
Üzüntü ve depresyondan kurtulmak istedim.
Bastıramadığım ve istemediğim hatıraları, geçmişteki olayların birden aklıma gelmesini ve kabusları durdurmak istedim.
Aşırı sıkıntıdan kurtulmak istedim.
Stresten kurtulmak istedim.
Kendime olan öfkemi göstermek istedim.
Deriyi tahriş edecek kadar ısırma
Stresten kurtulmak istedim.
Üzüntü ve depresyondan kurtulmak istedim.
Kontrolü yeniden kazanmak istedim.
Kendime olan öfkemi göstermek istedim.
Vücudu zımparalama
Kendime olan öfkemi göstermek istedim.
Deriye keskin cisim saplama
Kendime olan öfkemi göstermek istedim.
Mutlu olmak istedim.
Üzüntü ve depresyondan kurtulmak istedim.
Hissedememekten kurtulmak istedim.
Deriye cam sürtme
Üzüntü ve depresyondan kurtulmak istedim.
Mutlu olmak istedim.
Kendimi cezalandırmak istedim.
Öfkemi başka birine de göstermek istedim.
Kemiklerini kırma
Bastıramadığım ve istemediğim hatıraları, geçmişteki olayların birden aklıma gelmesini ve kabusları durdurmak istedim.
Biri veya birilerini korkutmak istedim.
Berelenmeye neden olacak kadar kafayı vurma
Kendimi cezalandırmak istedim.
Kendime olan öfkemi göstermek istedim.
Berelenmeye neden olacak şekilde zımbalama
Stresten kurtulmak istedim
Yaranın iyileşmesini önleme
Kendimi cezalandırmak istedim.
Üzüntü ve depresyondan kurtulmak istedim.
Mutlu olmak istedim.
Yüksek dozda ilaç içme
Ölmek istedim.
Üzüntü ve depresyondan kurtulmak istedim.
Çaresizlik hislerini durdurmak istedim.
Bastıramadığım ve istemediğim hatıraları, geçmişteki olayların birden aklıma gelmesini ve kabusları durdurmak istedim.
İçilmemesi/yenilmemesi gereken şeyi içme/yeme
Ölmek istedim.
Aşırı sıkıntıdan kurtulmak istedim.
Yüksek yerden atlama
Ölmek istedim.
Biri veya birilerinin gerçekten beni sevip sevmediğini anlamak istedim.
Çok yüksek doz yasadışı uyuşturucu/uyarıcı madde kullanma
Ölmek istedim.
Umutsuzluk hislerini durdurmak istedim.
Diğer
Ölmek istedim.
Üzüntü ve depresyondan kurtulmak istedim.
88
28
8
57
11
49
22
1
28
50
2
21
1
24
110
9
3
4
8
%
27.3
15.9
12.5
17.9
14.3
10.7
10.7
37.5
37.5
26.3
10.5
10.5
18.2
18.2
22.4
14.3
10.2
10.2
10.2
22.7
13.6
13.6
13.6
100.0
14.3
14.3
10.7
10.7
14.0
14.0
14.0
10.0
50.0
50.0
14.0
14.3
100.0
20.8
12.5
12.5
58.2
6.4
6.4
6.4
77.8
22.2
66.7
33.3
75.0
25.0
87.5
12.5
KKZ: Kendine kasıtlı zarar verme davranışı
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
259
İkinci basamak ergen ve genç erişkin psikiyatri polikliniğine başvuran hastalarda kasıtlı kendine zarar verme davranışının yaygınlığı...
KKZ davranışı olan grupta sadece bir şekilde kasıtlı
kendine zarar verenlerin oranı %26.7 (n=40), iki şekilde
zarar verenlerin oranı %22.0 (n=33), dört şekilde zarar
verenlerin oranı %12.7 (n=19) saptandı (Tablo 5). Bir
kişide en fazla 12 çeşit KKZ davranışı (%0.7) belirtildi.
Kendine zarar verme davranışı motivasyonları arasında, vücudunu kesen 88 kişinin %27.3’ünde; yüksek
dozda ilaç alan 110 kişinin %58.2’sinde; içilmemesi/
yenilmemesi gereken şeyi içen/yiyen 9 kişinin
%77.8’inde; yüksek yerden atlayan 3 kişinin %66.7’sinde; çok yüksek doz yasadışı uyuşturucu/uyarıcı madde
kullanan 4 kişinin %75.0’inde; tüp gazı açma, kasten arabayı çarpma gibi diğer KKZ girişiminde bulunan 8 kişinin %87.5’inde ölme isteği ilk sırada yer aldı. Kendini
sigara ile yakan 28 kişinin %17.9’unda; kendini çakmak/
kibritle yakan 8 kişinin %37.5’inde; derisine resim/şekil
kazıyan 57 kişinin %18.2’sinde; vücudunu zımparalayan 1 kişide (%100.0); derisine keskin cisim saplayan 28
kişinin %14.3’inde kendine olan öfkesini gösterme isteği ilk sırada yer aldı. Kendini iz bırakacak/kanatacak
kadar tırmalayan 49 kişinin %22.4’ünde; derisine cam
sürten 50 kişinin %14.0’ünde üzüntü ve depresyondan
kurtulmak isteğinin ilk sırada yer aldığı saptandı.
Berelenmeye neden olacak kadar kafasını vuran 21 kişinin %14.3’ünde; yarasının iyileşmesini önleyen 24 kişinin %20.8’inde kendini cezalandırma isteği ilk sırada yer
aldı. Derisini tahriş edecek kadar ısıran 22 kişinin
%22.7’sinde ve berelenmeye neden olacak şekilde
zımbalayan 1 kişide (%100) stresten kurtulma isteği ilk
sırada idi. Kemiklerini kıran 2 kişinin %50.0’sinde bastıramadığı ve istemediği hatıraları, geçmişteki olayların
birden aklına gelmesini ve kabuslarını durdurma isteği
ilk sırada yer alırken, derisine kelimeler kazan 57 kişinin %26.3’ünde mutlu olma isteği ilk sırada yer aldı
(Tablo 6).
TARTIŞMA
Ergen ve genç erişkin psikiyatri polikliniğine başvuran hastalardaki KKZ davranışlarının yaygınlığının, klinik ve sosyodemografik özelliklerinin araştırılması
amaçlanan bu çalışmada, çalışmaya katılan hastalar,
KKZ ve niyet etme tarama formu verilerek KKZ davranışı olanlar ve olmayanlar şeklinde iki gruba ayrıldı.
260
KKZ davranışı olan ergenlerin oranı %50 bulundu.
Ergenlik, intihar düşünce ve girişimlerinde olduğu gibi,
kendini yaralama davranışında da artan bir risk dönemi
gibi görünmektedir. Başka çalışmalarda bildirilen oranlar daha farklıdır. Ergenlerin geneli için kendini yaralama
davranışının yaygınlığı %1 olarak rapor edilmiş, psikiyatrik problemler nedeni ile hastaneye yatırılmış ergenler için bu şekildeki davranışın hayat boyu yaygınlığı
yaklaşık olarak %61 olarak bildirilmiştir (29). Bizim
çalışma grubumuzun psikiyatrik tedavi gören olgulardan oluştuğu düşünüldüğünde bulduğumuz KKZ oranının yüksekliği bununla açıklanabilir.
KKZ davranışı gösteren kızların %56.8’inde, erkeklerin ise %28.8’inde saptandı. Birçok araştırma yazılarında kendine zarar verme davranışının kadınlarda daha
sık görüldüğü gösterilmiştir (1,30-34). Bu cinsiyet farkının kadınların agresif davranışlarının daha az olmasından kaynaklanabileceği öne sürülmüştür (35,36).
Bununla birlikte kendini yaralama davranışlarının ortaya çıkmasında cinsiyet farkı olmadığını bildiren çalışmalar da mevcuttur (37,38).
KKZ davranışı olan grupta yaş ortalaması 17.42±1.50,
KKZ davranışı olmayan grupta yaş ortalaması
17.28±1.74 saptandı.
Kendine zarar verme davranışının çoğunlukla ergenlik döneminde başladığına dair görüş birliği vardır ve
ritüeller kültürlere göre değişmektedir (39-44). Kendine
zarar verme davranışının genellikle 13 - 19 yaşlarında
başladığı belirtilmektedir. Bu konuda yapılan bir çalışmada kendini kesen 240 kadınla görüşmeler yapılmış ve
14 yaşında kendilerini kesmeye başladıkları belirtilmiştir (40). Ülkemizde yapılan bir çalışmada ise, 16-20 yaşları arasında kendini kesme davranışının başladığı belirtilmiştir (45). Genellikle ergenlik döneminde başlayan
kendine zarar verme davranışının zamanla artma, azalma ya da süregenleşme ile seyredip birçok kişide 10- 15
yıl sonra sonlandığı görülmektedir (41,46).
Anne babadan biriyle yaşayan kızlarda KKZ’ye daha
sık rastlandığı bildirilmişse de (10), çalışmamızda elde
edilen sonuçlara göre, anne baba kaybı ya da boşanmasının, tek çocuk olmanın, düşük anne ve baba eğitim
düzeyine sahip olmanın, ailede psikiyatrik hastalığın
olmasının kasıtlı kendine zarar verme davranışında
anlamlı düzeyde etkili olmadığı bulunmuştur.
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
G. Saçarçelik, A. Türkcan, H. Güveli, D. Yeşilbaş
Çalışmamızda KKZ davranışı olan hastalarda en fazla depresif bozukluk (%72.1), ikinci sıklıkta davranım
bozukluğu (%62.8) saptandı. Literatürde depresif
bozukluğu olan ergenlerde kendine zarar verme davranışları, intihar düşüncesi ve girişiminin arttığı bildirilmektedir (47-49). Wood ve arkadaşları (50), yılda en az
iki kez kendine kasıtlı olarak zarar vermiş ve yaşları 12
ile 19 arasında değişen ergenlerle yapılan grup terapisinde bu ergenlerde depresyon ve intihar girişimi olduğunu saptamışlardır. Serviste yatarak tedavi gören, kendini yaralama davranışında bulunan 40 hasta üzerinde
yapılan bir araştırmada bu hastaların 37’sinin (%92.5)
depresyonda olduğu belirtilmiş (51); başka bir araştırmada kendini yaralama davranışında bulunan ergenler
için depresyon risk faktörü olarak görülmüştür (52).
KKZ ile ilgili mevcut literatürdeki başlıca zayıf noktalardan biri KKZ’nin tutarlı ve uzlaşılmış bir tanımı olmamasıdır (54). Tutarsızlık nedenlerinden biri; KKZ (deliberate self-harm), kendine zarar verme (self-injury) ve kendini yaralama (self-mutilation) terimlerinin aynı fenomeni anlatmak için birbirlerinin yerine kullanılmasıdır
(22,54-57). Bir diğer önemli problem ve tutarsızlık nedeni; KKZ teriminin doğaları farklı davranışları tanımlamak
için kullanılmasıdır. Örneğin; çoğu araştırmacı KKZ terimini kendine zarar verme ve intiharla ilişkili davranışları
ayırt etmek, kendine zarar vermenin intihar girişimlerinin antitezi olduğunu kavramlaştırmak (43,58,59) için
kullanmakta iken diğer araştırmacılar kendine zarar verme amacı ile ölme amacının ayrımını yapmamışlardır
(10,60-65). Bu nedenle intihar girişimini, kendine zarar
verme davranışı kavramı içine dahil ederler. KKZ terimi
intihar girişimi ya da parasuisid terimlerine tercih edilmektedir çünkü bu davranış için motivasyonlar çeşitlidir
ve intihar ile ilişkisiz niyetleri de içerir. Kendine zarar
veren ergenler ölmek istediklerini belirtebilirler, ancak
çoğunda motivasyon sıkıntının ifade edilmesi ve zorlayıcı durumlardan kaçış arzusundandır. Kendine zarar verme davranışı ölümle sonuçlansa dahi kişi tarafından
buna niyet edilmemiş olabilir. Kendine zarar vermenin
fiziki ciddiyeti intihar niyeti için iyi bir gösterge değildir.
Genel olarak KKZ, ölüm niyeti olsun veya olmasın kendini yaralayacak kesme, vücudunu yakma, derisini kazıma, aşırı doz alımı, asma, kendini boğma ve kendini trafiğin önüne atma gibi davranışların herhangi bir şekli
olarak tanımlanmaktadır (66).
Bizim çalışmamızda da KKZ davranışı olan ergenlerin %78’i intihar girişiminde bulunduğunu belirtmiş,
kendine zarar verme davranışı olan %22’lik grup intihar
girişimi bildirmemiştir. Bu da KKZ davranışının intihar
girişiminin bir öngörücüsü olduğunu göstermekle birlikte aynı tanımlama içinde değerlendirilmemesi gereğini göstermektedir.
KKZ davranışı olan grupta KKZ niyeti %70 bulunurken KKZ davranışı olmayan grupta bu oran %22’ydi.
Bu sonuç, KKZ davranışı olanların tekrar bu davranışı
yapma olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir.
Çalışmamızda uyguladığımız KKZ anketi sonucu
sadece bir şekilde kasıtlı kendine zarar verenlerin oranı
%26.7, birden fazla şekilde kendine kasıtlı zarar verenlerin oranı %73.3, dört ya da daha fazla şekilde kendine
kasıtlı zarar verenlerin oranı %42 olarak saptandı. Bir
kişide en fazla 12 çeşit KKZ davranışı (%0.7) görüldü.
Kendine zarar veren bireylerin %60’ı birden fazla kendine zarar verme davranışı şekli denediğini bildirdi ve
%21’i dört ya da daha fazla farklı davranış bildirdi.
Morey ve arkadaşlarının (24) okullarda yaptıkları çalışmada ergenlerin %12.2’si yaşam boyu KKZ öyküsü bildirmiş, kendine zarar verenlerin %45.9’u bu eylemi birden fazla kez gerçekleştirmiş ve kızların erkeklere oranı
üç kat fazla bulunmuştur.
Çalışmamızda, KKZ oranları literatürde bildirilen
oranlardan daha yüksek bulundu (6,7,17,18). Bu durum
bizim hasta popülasyonuyla çalışmamız ve KKZ davranışı için daha geniş bir tanımlama kullanmış olmamız ile
açıklanabilir.
Literatürde en sık bildirilen davranışlar, kendini kesme ve yüksek doz ilaç alımı idi (2,5,25). Bununla birlikte; diğer kendine zarar verme davranışlarının oranları
için çalışmalar arasında belirgin fark saptanmadı. Morey
ve arkadaşlarının (24) yaptıkları çalışmada kendini kesme, hem kızlar hem de erkekler tarafından en çok kullanılan yöntemdi. Kendine zarar veren ergenlerin çoğu ya
kendini kesme (%66) ya da aşırı doz alımı (%35.2) yöntemlerini kullanmıştı. Bizim çalışmamızda yüksek dozda ilaç içme %73.3, vücudunu kesme %58.7, deriye
kelimeler kazıma %38, deriye cam sürtme %33.3, iz
bırakacak veya kanatacak kadar tırmalama %32.7, sigara ile yakma %18.7, deriye keskin cisim saplama %18.7,
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
261
İkinci basamak ergen ve genç erişkin psikiyatri polikliniğine başvuran hastalarda kasıtlı kendine zarar verme davranışının yaygınlığı...
yaranın iyileşmesini önleme %16 oranında görüldü.
KKZ türlerinin oranını cinsiyete göre değerlendirdiğimizde erkeklerde en fazla (%66.7) vücudunu kesme
görülürken, kızlarda yüksek dozda ilaç içme en çok
(%77.5) görülen kendine zarar verme davranışıydı.
Kendine zarar verme türleri arasında yüksek dozda ilaç
içme dışında cinsiyetler arasında fark yoktu.
Çalışmamızda KKZ motivasyonlarını her davranış
için ayrı ayrı değerlendirdik. KKZ davranışı olanlara bu
davranışı niçin yaptıkları sorulduğunda vücudunu
kesenlerde, yüksek dozda ilaç alanlarda, içilmemesi/
yenilmemesi gereken şeyi içen/yiyenlerde, yüksek yerden atlayanlarda, çok yüksek doz yasadışı uyuşturucu/
uyarıcı madde kullananlarda ve tüp gazı açma, kasten
arabayı çarpma gibi diğer kasıtlı kendine zarar verme
türlerinde ölme isteği ilk sırada yer aldı. Kendini sigara
ile yakanlarda, kendini çakmak/kibritle yakanlarda, derisine resim/şekil kazıyanlarda, vücudunu zımparalayanlarda ve derisine keskin cisim saplayanlarda kendine
olan öfkesini gösterme isteği ilk sırada yer aldı. Kendini
iz bırakacak/kanatacak kadar tırmalayanlarda ve derisine cam sürtenlerde üzüntü ve depresyondan kurtulma
isteği, berelenmeye neden olacak kadar kafasını vuranlarda ve yarasının iyileşmesini önleyenlerde kendini
cezalandırma isteği, derisini tahriş edecek kadar ısıranlarda ve berelenmeye neden olacak şekilde zımbalayanlarda stresten kurtulma isteği, kemiklerini kıranlarda
bastıramadığı ve istemediği hatıraları, geçmişteki olayların birden aklına gelmesini ve kabusları durdurma isteği, derisine kelimeler kazanlarda mutlu olma isteği ilk
sırada yer aldı. Ölme isteği sık yazılan neden olmasına
rağmen çalışmamızda kasıtlı kendine zarar veren 10 kişi
(%0.6) dışında bu nedenin KKZ için tek bir neden
olarak yazılmamış olması önemlidir, çünkü bu ergenin
üstesinden gelmekten kaçtığı derin anksiyeteyi ifade
ettiği bir davranışı yansıtır. Ayrıca bu bulgular, tüm KKZ
olgularının, intihara eğilim nedeniyle olmadığı görüşünü de desteklemektedir.
Bu çalışmanın sadece psikiyatri polikliniğine başvuran ve belli bir tanıyla tedavi gören olgularla yapılmış
olması araştırmamızın kısıtlılıklarından birini oluşturmaktadır. Ayrıca çalışmada ergenlerin soruları kendilerinin cevaplandırmasına rağmen bazılarının poliklinik
görüşmelerine ebeveynleriyle birlikte gelmiş olabileceği
göz önüne alındığında, bu durumun, kendine zarar verme davranışlarının gerçek bildirimine engel olacak bir
baskı yaratması olasılığı bulunmaktadır. KKZ anketinin
Türkçe çevirisi uygulanmakla birlikte geçerlik güvenirlik
çalışmasının yapılmamış olması bir kısıtlılık olarak
değerlendirebilir.
SONUÇ
Bu çalışmada psikiyatri polikliniğinde tedavi gören
her iki ergenden birinde KKZ davranışı saptanmıştır. Bu
davranış kızlarda erkeklerden daha fazla oranda tespit
edilmiştir. KKZ davranışı olan ergenlerin önemli bir
bölümünde kendine zarar verme niyetinin var olması
bu davranışın tekrarlanma olasılığının yüksek olduğunu
göstermesi nedeniyle, çocuk ve ergen psikiyatristlerinin
kendilerine başvuran olgularda kendine zarar verme
davranışını ve niyetini araştırmaları, bu olgularda mevcut psikiyatrik bozukluğun tedavisi yanında kendini
zarar verme davranışını önleme ve ergene problem çözme yetisinin kazandırılmasıyla ilgili programlar oluşturulması gereğini ortaya koymaktadır.
KAYNAKLAR
1. Brunner R, Parzer P, Haffner J, Steen R, Roos J, Klett M, Resch
F. Prevalence and psychological correlates of occasional and
repetitive deliberate self-harm in adolescents. Arch Pediatr
Adolesc Med 2007; 161:641-649.
2. Greydanus DE, Shek D. Deliberate self-harm and suicide in
adolescents. Keio J Med 2009; 58:144-151.
3. Lowenstein LF. Youths who intentionally practice self-harm:
review of recent research 2001-2004. Int J Adolesc Med Health
2005; 17:225-230.
262
4. Skegg K. Self-harm. Lancet 2005; 366:1471-1483.
5. Vajani M, Annest JL, Crosby AE, Alexander JD, Millet LM.
Nonfatal and fatal self-harm injuries among children aged 10-14
years— United States and Oregon, 2001-2003. Suicide Life
Threat Behav 2007; 37:493-506.
6. Lüleci S. Kendini yaralama davranışı olan ergenlerin psikiyatrik
ve sosyokültürel özellikleri. Uzmanlık Tezi, Bakırköy Ruh ve
Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul, 2007.
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
G. Saçarçelik, A. Türkcan, H. Güveli, D. Yeşilbaş
7. Aksoy A, Ögel K. Sokakta yaşayan çocuklarda kendine zarar
verme davranışı ve madde kullanımı. Anadolu Psikiyatri Dergisi
2005;6:163-169.
8. Fliege H, Lee JR, Grimm A, Klapp BF. Risk factors and
correlates of deliberate self-harm behavior: a systematic review. J
Psychosom Res 2009; 66:477-493.
9. Olfson M, Gameroff MJ, Marcus SC, Greenberg T, Shaffer D.
Emergency treatment of young people following deliberate selfharm. Arch Gen Psychiatry 2005; 62:1122-1128.
10. Hawton K, Rodham K, Evans E, Weatherall R. Deliberate self
harm in adolescents: self report survey in schools in England.
BMJ 2002; 325:1207-1211.
11. Olfson M, Gameroff MJ, Marcus SC, Greenberg T, Shaffer D.
National trends in hospitalization of youth with intentional selfinflicted injuries. Am J Psychiatry 2005; 162:1328-1335.
12. Darche MA. Psychological factors differentiating self-mutilating
and non-self-mutilating adolescent inpatient females. Psychiatry
Hosp 1990; 21:31-35.
13. DiClemente RJ, Panton LE, Hartley D. Prevalence and correlates
of cutting behaviour: risk for HIV transmission. J Am Acad Child
Adolesc Psychiatry 1991; 30:735-739.
14. Nock MK, Prinstein MJ. A functional approach to the assessment
of self mutilative behavior. J Coult Clin Psychol 2004; 72:885890.
15. Osuch AE, Noll JG, Putnam FW. The motivations for self-injury
in psychiatric inpatients. Psychiatry 1999; 62:334-346.
16. Aksoy A, Ögel K. Kendine zarar verme davranışı. Anadolu
Psikiyatri Dergisi 2003; 4:226-236.
17. Favazza AR. Repetitive self-mutilation. Psychiatric Ann 1992;
22:60-63.
18. Nixon MK, Cloutier P, Jansson SM. Nonsuicidal self-harm in
youth: a population- based survey. CMAJ 2008; 178:306-312.
19. Miller D. Women Who Hurt Themselves. New York: Basic
Books, 1994.
20. Favazza AR. Bodies Under Siege. Second ed., Baltimore: John
Hopkins University Press, 1996.
21. Nijman HL, Dautzenberg M, Merckelbach HL, Jung P, Wessel I,
del Campo JA. Self-mutilating behavior of psychiatric ınpatients.
Eur Psychiatry 1999; 14:4-10.
22. Brodsky BS, Cloitre M, Dulit RA. Relationship of dissociation
to self-mutilation and childhood abuse in borderline personality
disorder. Am J Psychiatry 1995; 152:1788-1792.
23. Zoroglu SS, Tüzün U, Şar V, Tutkun H, Savaş HA, Öztürk M,
Alyanak B, Kora ME. Suicide attempt and self-mutilation among
Turkish high school students in relation with abuse, neglect and
dissociation. Psychiatry Clin Neurosci 2003; 57:119-126.
24. Morey C, Corcoran P, Arensman E, Perry IJ. The prevalence
of self-reported deliberate self harm in Irish adolescents. BMC
Public Health 2008; 8:79.
25. Gratz KL. Measurement of deliberate self-harm: preliminary data
on the deliberate self-harm inventory. J Psychopathol Behav
Assess 2001; 23:253-263.
26. Erdman HP, Greist JH, Gustafson DH, Taves JE, Klein MH.
Suicide risk prediction by computer interview: a prospective
study. J Clin Psychiatry 1987; 48:464-467.
27. Greist JH, Gustafson DH, Stauss FF, Rowse GL, Laughren TP,
Chiles JA. A computer interview for suicide-risk prediction. Am J
Psychiatry 1973; 130:1327-1332.
28. Zlotnick C, Shea T, Pearlstein T, Simpson E, Costello E, Begin A.
The relationship between dissociative symptoms, alexithymia,
impulsivity, sexual abuse, and self-mutilation. Compr Psychiatry
1996; 37:12-16.
29. Kumar G, Pepe D, Steer RA. Adolescent psychiatric inpatients’
self-reported reasons for cutting themselves. J Nerv Ment Dis
2004; 192:830-836.
30. Portzky G, van Heeringen K. Deliberate self-harm in adolescents.
Curr Opin Psychiatry 2007; 20:337-342.
31. Hawton K, James A. Suicide and deliberate self-harm in young
people. BMJ 2005; 330:891-894.
32. Kirkcaldy BD, Brown J, Siefen R. Disruptive behavioural disorders,
self harm and suicidal ideation among German adolescents in
psychiatric care. Int J Adolesc Med Health 2006; 18:597-614.
33. Lipschitz D, Winegar R, Nicolaou A, Hartnick E, Wolfson M,
Southwick S. Perceived abuse and neglect as risk factors for suicidal
behavior in adolescent inpatients. J Nerv Ment Dis 1999; 187:32-39.
34. Sourander A, Aromaa M, Pihlakoski L, Haavisto A, Rautava P,
Helenius H, Sillanpää M. Early predictors of deliberate self-harm
among adolescents: a prospective follow-up study from age 3 to
age 15. J Affect Disord 2006; 93:87-96.
35. Alao AO, Yolles JC, Huslander W. Female genital self-mutilation.
Psychiatr Serv 1999; 50:971.
36. Krasucki C, Kemp R, David A. A case study of female genital selfmutilation in schizophrenia. Br J Med Psychol 1995; 68:179-186.
37. Briere J, Gil E. Self-mutilation in clinical and general population
samples: prevalence, correlates, and functions. Am J
Orthopsychiatry 1998; 68:609-620.
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
263
İkinci basamak ergen ve genç erişkin psikiyatri polikliniğine başvuran hastalarda kasıtlı kendine zarar verme davranışının yaygınlığı...
38. Tuisku V, Pelkonen M, Karlsson L, Kiviruusu O, Holi M, Ruuttu
T, Punamaki RL, Marttunen M. Suicidal ideation, deliberate
self-harm behaviour and suicide attempts among adolescent
outpatients with depressive mood disorders and comorbid axis I
disorders. Eur Child Adolesc Psychiatry 2006; 15:199-206.
39. Feldman MD. The challenge of self-mutilation: a review. Compr
Psychiatry 1988; 3:252-269.
40. Favazza AR, Conterio K. Female habitual self-mutilators. Acta
Psychiatr Scand 1989;79: 283-289.
41. Favazza AR, Rosenthal RJ. Diagnostic issues in self mutilation.
Hosp Community Psychiatry 1993; 44:134-140.
42. Herpetz S. Self-injurious behavior: Psychopathological and
nosological characteristics in subtypes of self-injurers. Acta
Psychiatr Scand 1995; 91:57-68.
43. Pattison EM, Kahan J. The deliberate self-harm syndrome. Am J
Psychiatry 1983; 14:867-872.
44. Favazza AR. The coming of age of self-mutilation. J Nerv Ment Dis
1998;186:259-268.
45. Tarlacı N, Yeşilbursa D, Türkcan S, Saatçioğlu Ö, Yaman M. B
kümesi kişilik bozukluklarında kendini yaralamanın özellikleri.
Turk Psikiyatri Derg 1997; 8:29-35.
46. Hawton K, Catalan K. Attempted Suicide: A Practical Guide
to Its Nature and Management. Second ed., London: Oxford
University Pres, 1987.
47. Demir T, Demir DE, Kayaalp L, Büyükkal B. Ergenlerde depresif
bozuklukların yaygınlığı ve depresif bozukluğu olan ergenlerin
özellikleri. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi 1999; 6:3-11.
48. Erdoğan İ, Tamar M, Erdoğan E. Major depresif bozukluk tanılı
çocuk ve ergenlerde belirti dağılımının karşılaştırılması. Çocuk ve
Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi 2002; 9:144-154.
49. Pelkonen M, Marttunen M. Adolescent outpatients with
depressive disorders: clinical characteristics and treatment
received. Nord J Psychiatry 2005;59:127-133.
50. Wood A, Traınc G, Rothvvell J, Moore A, Harrington R.
Randomized trial of group therapy for repeated delibarate selfharm in adolescents. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 2001;
40: 1246-1253.
51. Haw C, Houston K, Tovvnsend E, Hawton K. Deliberate selfharm patients with alcohol disorders: characteristics, treatment
and outcome. Crisis 2001; 22:93-101.
53. Romans SE, Martin JL, Anderson JC, Herbison GP, Mullen
PE. Sexual abuse in childhood and deliberate self-harm. Am J
Psychiatry 1995; 152:1336-1342.
54. Baral I, Kora K, Yuksel S, Sezgin U. Self-mutilating behavior of
sexually abused female adults in Turkey. J Interpers Violence
1998; 13:427-437.
55. Dulit RA, Fyer MR, Leon AC, Brodsky BS, Frances AJ. Clinical
correlates of self-mutilation in borderline personality disorder.
Am J Psychiatry 1994; 151:1305-1311.
56. Simeon D, Stanley B, Frances A, Mann JJ, Winchel R, Stanley
M. Self-mutilation in personality disorders: psychological and
biological correlates. Am J Psychiatry 1992; 149;221–226.
57. Winchel RM, Stanley M. Self-injurious behavior: A review of the
behavior and biology of self-mutilation. Am J Psychiatry 1991;
148;306-317.
58. Boudewyn AC, Liem JH. Childhood sexual abuse as a precursor
to depression and self-destructive behavior in adulthood. J
Trauma Stress 1995; 8:445-459.
69. Sabo AN, Gunderson JG, Najavits LM, Chauncey D, Kisiel
C. Changes in self-destructiveness of borderline patients in
psychotherapy: a prospective follow-up. J Nerv Ment Dis 1995;
183:370-376.
60. Goddard N, Subotsky F, Fombonne E. Ethnicity and adolescent
deliberate self-harm. J Adolesc 1996; 19:513-521.
61. Gupta K, Sivakumar K, Smeeton N. Deliberate self-harm:
acomparison of first-time cases and cases with a prior history. Ir
J Psychol Med 1995; 12:131-134.
62. Martin G, Waite S. Parental bonding and vulnerability to
adolescent suicide. Acta Psychiatr Scand 1994; 89:246-254.
63. Myers ED. Predicting repetition of deliberate self-harm: a review
of the literature in the light of a current study. Acta Psychiatr
Scand 1988; 77:314-319.
64. Pettigrew J, Burcham J. Characteristics of childhood sexual abuse
and adult psychopathology in female psychiatric patients. Aust
N Z J Psychiatry 1997; 31:200-207.
65. Pillay AL, Pillay YG. A study of deliberate self-harm at a
Pietermaritzburg general hospital. S Afr Med J 1987; 72:258-259.
66. Fortune SA, Hawton K. Deliberate self-harm in children and
adolescents: a research update. Curr Opin Psychiatry 2005;
18:401-406.
52. Groholt B, Ekeberg O, Wichstrøm L, Haldorsen T. Young
suicide attempters: a comparison between a clinical and an
epidemiological sample. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry
2000; 39:868-875.
264
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 4, Aralık 2011 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 24, Number 4, December 2011
Download