TÜRKøYE’DE KADIN HAKLARI Küresel ölçekte hızlı de÷iúim ve dönüúümlerin yaúandı÷ı 21. yüzyılda, kadınların eúit haklar ve imkanlar elde etmek için on dokuzuncu yüzyılda vermeye baúladıkları mücadele yirminci yüzyılın iki büyük savaúından sonra uluslararası düzeyde bir önem ve resmiyet kazanmıú olsa bile, dünyanın birçok ülkesinde kadınlar e÷itimden sa÷lı÷a, istihdamdan karar alma mekanizmalarına hemen her alanda eúitsizliklerle karúı karúıyadır. Yaklaúık iki yüzyıllık bir örgütlü mücadeleye, pek çok somut kazanımlara, tüm uluslararası sözleúmelere girmiú kadın-erkek eúitli÷i ilkesine ve ba÷layıcı hükümlere ra÷men cinsiyet ayrımcılı÷ı en geliúmiú toplumlarda bile varlı÷ını sürdürmektedir. Ancak az geliúmiú ve geliúmekte olan ülkelerde kadınların önüne çıkan engeller geliúmiú ülkelerle kıyaslanmayacak kadar büyük, kadının insan hakkı ihlalleri ise çok daha yaygındır. Tek umut verici geliúme ise 20. yüzyılda toplumsal yaúamın her alanında kadının statüsünü geliútirmek için hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde yo÷un bir çaba gösterilmiú olması ve özellikle geride bıraktı÷ımız yüzyılın son çeyre÷inde yükselen kadın hareketlerinin etkisiyle toplumsal ve ekonomik hakların gündeme taúınmasıdır. Bu çerçevede Birleúmiú Milletler tarafından düzenlenen ve uluslararası toplumu "toplumsal cinsiyet eúitli÷i, kalkınma ve barıú" ortak hedefleri etrafında birleútiren dört Dünya Kadın Konferansı’nın birinci önemli sonucu toplumsal cinsiyet eúitsizli÷i konusunun küresel gündeme oturtulması ise di÷eri de söz konusu konferanslarla birçok ülkede resmi mekanizma oluúturulmasının temelinin atılmıú olmasıdır. Bugün Türkiye úu üç kritik kategoride hem iç hem de dıú dinamiklerin etkisiyle önemli geliúmeler kaydetmiútir: Bunlardan birincisi toplumda kadın nüfusun güçlenmesinin vazgeçilmez koúulu olarak düúünülen e÷itim, sa÷lık ve istihdamı içermektedir. økincisi, Türkiye’ye özgü tarihsel deneyim tarafından önemi açıkça kanıtlanmıú olan, konuya devletin öncü ve fiili katkısının sa÷lanmasıdır. Üçüncü kategoride ise kadınla karúı ayrımcılı÷ın toplumsal-kültürel de÷erlerle meúrulaútırılmasında ve yeniden üretilmesinde önemli rol oynadı÷ı bilinen töre, gelenek ve “özel alan” de÷erlerini dönüútürmek için etkili olaca÷ı düúünülen uygulamalar bulunmaktadır. Bu geliúmeler ıúı÷ında Türkiye’ye bakıldı÷ında Cumhuriyetin ilanından sonra yürürlü÷e giren yasalarla baúlayan kadın-erkek eúitli÷ine iliúkin düzenlemelerin günümüze kadar geliúerek ve son yıllarda çok önemli yasal düzenlemeler ve uygulamaya dönük adımlarla ivmesini arttırdı÷ı görülmektedir. Kadınlara yönelik politikalarda yaúanan de÷iúim, en anlamlı ifadesini Anayasa’da yapılan düzenlemelerde bulmuútur. Daha önce de kadın-erkek eúitli÷i ilkesi Anayasa’da bulunmakla beraber 2004 yılında yapılan bir ilave bu eúitli÷in zeminini oluúturmakta; devleti bu eúitli÷in hayata geçirilmesi için düzenlemeler yapmak ve gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılmaktadır. Yine CEDAW Sözleúmesi de dahil olmak üzere insan hak ve özgürlüklerine iliúkin bütün uluslararası belgelerin normlar hiyerarúisi bakımından tüm kanunların üzerine çıkarılması da yapılan di÷er önemli düzenlemelerden biridir. Böylelikle birbiriyle uyumlu Anayasa ve CEDAW kombinasyonu ile kadın-erkek eúitli÷i yolunda daha güçlü bir hukuki zemin oluúturulmuútur. 2001 yılında yürürlü÷ü giren yeni Medeni Kanun ile genelde toplumun, özelde ise kadınların çoktandır bekledi÷i de÷iúim talebini ve örgütlü çabalar sonuç vermiú; böylelikle toplumsal hayatın çok gerisinde kalmıú ve pratikte geçerlili÷ini yitirmiú hükümler ortadan kaldırılmıútır. Baúta Anayasa olmak üzere Medeni Kanun, Türk Ceza Kanunu, øú Kanunu gibi alanlarda çok önemli yasal düzenlemelerle kadın-erkek eúitli÷inin hukuki zeminini güçlendiren Türkiye gerek uluslararası platformdaki geliúmeleri yakından izlemesiyle, gerekse uluslar arası insan hakları ve kadın hakları alanında imzaladı÷ı belgelerle gerçek bir uyum süreci ortaya koymaktadır. Kuúkusuz tüm bu geliúmelerde Türkiye’nin en büyük toplumsal projesi olan Avrupa Birli÷i’ne üye olma hedefinin çok önemli bir payı bulunmaktadır. Türkiye’de kadınlar; kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eúitli÷inin topluluk müktesebatının çok önemli bir parçasını oluúturmasını ve bu müktesebatın benimsenmesinin AB’ye katılmak isteyen her ülke için bir zorunluluk olmasını memnuniyetle karúılamaktadır. Avrupa Birli÷i’nin getirdi÷i normlara uymak Türkiye’ye çok büyük kazanımlar sa÷layaca÷ı gibi, hiç kuúkusuz Avrupa Birli÷i’ne de bu geliúmelerin çok önemli bir katkısı olacaktır. Ülkemizde kadınların e÷itim, sa÷lık, istihdam,siyaset, aile içi úiddet gibi birçok alanda karúı karúıya oldu÷u sorunların çözümü için devlet, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler ve medya ortak bir çabanın içindedir. Avrupa Birli÷i’nin 2010 yılına odaklı yeni bir yol haritası ile toplumsal cinsiyet eúitli÷i çıtasını yükselterek önüne yeni hedefler koydu÷u bir süreçte, Türkiye de uygulamaya dönük adımlarını hızlandırmıútır. Do÷u ve Batı arasında bir kavúak noktasında olan Türkiye, ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda yaptı÷ı reformlar ile gelece÷i oluúturacak demokratik toplumların arasında yer almaya adaydır. Nimet ÇUBUKÇU Devlet Bakanı