ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ Fatma Aysun UĞUR KİL MİNERALLERİNİN RADYOAKTİF MADDELERİ TUTMA ÖZELLİKLERİNİN, KİLİN YAPISINA VE İŞLEM KOŞULLARINA BAĞLILIĞININ İNCELENMESİ FİZİK ANABİLİM DALI ADANA, 2005 ÖZ DOKTORA TEZİ KİL MİNERALLERİNİN RADYOAKTİF MADDELERİ TUTMA ÖZELLİKLERİNİN, KİLİN YAPISINA VE İŞLEM KOŞULLARINA BAĞLILIĞININ İNCELENMESİ Fatma Aysun UĞUR ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FİZİK ANABİLİM DALI Danışman : Prof. Dr. Gülten GÜNEL Yıl : 2005, Sayfa : 182 Juri : Prof. Dr. Gülten GÜNEL Prof. Dr. Zehra YEĞİNGİL Doç. Prof. Dr. Hamide KAVAK Doç. Prof. Dr. Fikret ANLI Yrd. Doç. Dr. Mehmet TEKDAL Bu çalışmada, Türkiye’nin dört farklı kil yatağına ait kil örnekleri üzerinde sezyum adsorpsiyonunun özellikleri, sezyum 137 izotopu kullanılarak radyoaktif izleme tekniği ile incelenmiştir. Adsorbant miktarının, çözelti başlangıç derişiminin, parçacık büyüklüğünün, temas süresinin ve yapının adsorpsiyona etkileri araştırılmıştır. Kil örnekleri, X ışınları kırınımı ile karakterize edilmiş ve beş farklı parçacık boyutuna ayrılmıştır. Kolon ve banyo yöntemi olmak üzere iki yöntem kullanılmıştır. Saf su ve sezyum klorür ile hazırlanan çözeltilerin başlangıç konsantrasyonları 1,68×10-4 M; 2,56×10-4 M; 3,63×10-4 M; 4,20×10-4 M; 5,04×104 M ve 5,88×10-4 M olarak alınmıştır. Ölçümler bir gama spektrometresi kullanılarak yapılmıştır. Adsorpsiyon verileri Langmuir, Freundlich ve D-R adsorpsiyon modelleri kullanılarak analiz edilmiştir. D-R izotermlerinden serbest enerji değişimleri, Kil I, II, III ve IV için sırasıyla 6,32×10-5 J/mol ile 7,07×10-5 J/mol; 7,07×10-5 J/mol ile 5,47×10-5 J/mol; 5,47×10-5 J/mol ile 6,32×10-5 J/mol; 4,47×10-5 J/mol ile 5,47.10-5 J/mol değerleri arasında bulunmuştur. Kolon deneyi sonuçları kullanılarak salıverme eğrileri çizilmiştir. Kolon dekontaminasyon faktörü ve maksimum adsorbat miktarı hesaplanmıştır. Veriler kıyaslanmış ve yorumlanmıştır. Banyo deneylerine ait yüzde adsorbsiyon değerlerinin, kolon deneylerine ait olanlardan daha büyük olduğu bulunmuştur. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, incelenen kil örnekleri arasında Denizli(Sepiolit) kili en büyük adsorbsiyon kapasitesine sahiptir. Anahtar Kelimeler : Kil, Gama Spektrometresi, Adsorpsiyon I ABSTRACT PhD THESIS INVESTIGATION OF THE RADIOACTIVE MATERIAL SORPTION PROPERTIES OF THE CLAY MINERALS AND ITS DEPENDENT ON THE STRUCTURE AND PROCESS CONDITIONS Fatma Aysun UĞUR DEPARTMANT OF PHYSICS INSTITUTE OF NATURAL APPLIED SCIENCES UNIVERSITY OF CUKUROVA Supervisor : Prof. Dr. Gülten GÜNEL Year : 2005, Pages: 182 Jury : Prof. Dr. Gülten GÜNEL Prof. Dr. Zehra YEĞİNGİL Assoc. Prof. Dr. Hamide KAVAK Assoc. Prof. Dr. Fikret ANLI Assist. Prof. Dr. Mehmet TEKDAL In this work, the adsorption characteristics of cesium on the clay samples from four different clay deposits of Turkey were studied by “radiotracer technique” using Cs-137 isotope. The effect of the amount of adsorbent, initial solition concentration, particle size, contact time and structure of the clay was investigated. The clay samples were characterized by x-ray diffraction and separated into five different particle size ranges. Two methods namely column and batch methods were used. The initial concentrations of the solutions prepared with distilled water and CsCI2 were 1,68×10-4M, 2,56×10-4M, 3,63×10-4M, 4,20×10-4M, 5,04×10-4M and 5,88×10-4M. Radiocesium solution containing 430400 Bq radiocesium per liter was used as radiotracer. The measurements were performed by using a gamma ray spectrometer. The adsorption data were analyzed by using the Langmuir, Freundlich and D-R adsorption models. The parameters related to the adsorption process were determined. From D-R type isotherms, free energy changes were found to be between the values 6,32×10-5 J/mol and 7,07×10-5 J/mol; 7,07×10-5 J/mol and 5,47×10-5 J/mol; 5,47×10-5 J/mol and 6,32×10-5 J/mol; 4,47×10-5 J/mol and 5,47×10-5 J/mol; for clay I, II, III, IV, respectively. Breakthrough curves were drawn using the data of column experiments. The column decontamination factor and maximum amount of adsorbat were calculated. The data were compared and discussed. It was found that percent adsorption values of batch experiments were greater than that of column experiments. According to the results of this investigation Denizli (sepiolite) clay had the maximum adsorption capacity among the tested clay samples, Key Words: Clay, Gamma Spectrometry, Adsorption II TEŞEKKÜR Öncelikle tezimin her aşamasında değerli, destek ve yardımlarıyla bana yol gösteren, tezimin yazımı aşamasında değerli ilgi ve alakalarını esirgemeyen, çok zor günlerimde yanımda olup bana sahip çıkan Sayın Hocam Prof. Dr. Gülten GÜNEL’e, Beni bu günlere getirip, hala fedakarlıklarını esirgemeyen canım annem ve babama, çalışmalarım sırasında her türlü maddi ve manevi desteğini esirgemeyen değerli eşime, bilgisayarda yazım sırasında çok yardımını gördüğüm canım oğlum Alperen’e, çoğunlukla çalışmalarım sırasında ihmal ettiğim canım kızım Bilgenur’a, Çukurova Üniversitesitesine atandığım günden bu yana her türlü destek ve arkadaşlığını gördüğüm oda arkadaşım sevgili Güzide ÜNLÜ’ye Deneysel çalışmalarım sırasında kapılarını sonuna kadar açan TAEK, Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi çalışanlarına, özellikle deneysel aşamalar sırasında kıymetli yardımlarını esirgemeyen Dr. Bektaş Karakelle’ye, Dr. Gönül Keçeli’ye, Mehmet ve Hasret Altunkaya’ya, Dr. Ahmet Varinli’ye ve Sağlık Fiziği’nin tüm çalışanlarına, MTA’dan killerin temin edilmesini sağlayan, Sayın Haşim Ağrılı’ya, Ç.Ü Maden Mühendisliği bölümünde killerin öğütülmesine yardımcı olan Doç.Dr. Alaattin Kılıç’a Doktora tezim sırasında her türlü moral desteğini esirgemeyen arkadaşlarım, Dr. Halide Şahan ve eşi Dr. Muhittin Şahan’a, çalışma arkadaşım Meltem Değerlier’e ve Türker Tüzemen’e teşekkürü bir borç bilirim. III İÇİNDEKİLER SAYFA NO ÖZ.......................................................................................................................... I ABSTRACT.......................................................................................................... II TEŞEKKÜR.......................................................................................................... III İÇİNDEKİLER...................................................................................................... IV TABLOLAR DİZİNİ... ....................................................................................... VII ŞEKİLLER DİZİNİ.............................................................................................. VIII 1. GİRİŞ.................................................................................................................. 1 1.1 Radyoaktif Atıklar………………………………………………………... 3 1.2 Radyoaktif Atıkların Kaynakları…………………………………………. 3 1.3 Radyoaktif Atıkların Sınıflandırılması…………………………………… 5 1.4 Genel Sınıflama…………………………………………………………... 5 1.5 Atıkların Maddenin Üç Haline Göre Sınıflandırılması…………………... 7 1.5.1 Gaz Atıklar…………………………………………………………. 7 1.5 2 Sıvı Atıklar…………………………………………………………. 8 1.5.3 Katı Atıklar…………………………………………………………. 10 1.6 Kullanılmış Nükleer Yakıtın Radyoaktivitesi……………………………. 11 1.7 Nükleer Atık Yönetimi ve Kullanılan Yöntemler………………………... 11 1.7.1 Düşük Düzey Atık Yönetimi……………………………………….. 16 1.7.2 Yüksek Düzey Atık Yönetimi……………………………………… 17 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR…………………………………………………… 19 3. MATERYAL VE METOD………………………………………………….. 34 3.1 Kil Mineralleri ve Çeşitleri……………………………………………… 34 3.1.1 Genel Özellikler…………………………………………………… 34 3.1.1.1 Kristal Yapısı……………………………………………… 36 3.1.1.2 Silikat Tabakalarının Yükü………………………………... 41 3.1.2 Toprakların Kil Mineralleri………………………………………... 42 3.1.2.1 İki Tabakalı Mineraller…………………………………….. 43 3.1.2.2 Üç Tabakalı Mineraller……………………………………. 43 3.1.2.1.(1). İllitler………………………………………….. 44 3.1.2.1.(2). Vermikulitler………………………………….. 45 IV 3.1.2.1.(3) Smektitler……………………………………… 46 3.1.2.1.(4). Kloritler………………………………………... 47 3.1.2.1.(5). Paligorskit ve Sepiolit…………………………. 49 3.1.2.1.(6). Allofonlar ve İmogolitler……………………… 49 3.1.2.1.(7). Değişken Tabakalı Mineraller…………………. 51 3.1.3 Kil Minerallerinin Oluşumu ve Değişimi………………………….. 51 3.1.3.1 Tabakalar Arası Materyalin Değişimi İle Tabakalı Silikatlardan Oluşma……………………………………... 52 3.1.3.2 Silikatların Ayrışma Ürünlerinden Oluşma………………... 54 3.1.3.3 Kil Minerallerinin Dönüşümü……………………………... 55 3.2 Adsorpsiyon……………………………………………………………... 56 3.2.1 Adsorplanan Madde (Adsorbat)…………………………………… 58 3.2.2 Adsorplayıcı Maddeler…………………………………………….. 59 3.2.3 Adsorpsiyon Mekanizmaları………………………………………. 60 3.2.3.1 Fiziksel Adsorpsiyon………………………………………. 60 3.2.3.1.(1). Polar Yüzeylerde Adsorpsiyon………………... 60 3.2.3.1.(2). Polar Olmayan Yüzeylerde Adsorpsiyon……... 61 3.2.3.1.(3). Kimyasal Adsorpsiyon………………………... 61 3.2.3.1.(4) İyonik Adsorpsiyon……………………............. 62 3.2.4 Adsorpsiyon Tipleri………………………………………………... 62 3.2.5 Adsorpsiyon İzotermleri …………………………………………... 64 3.2.5.1 Freundlich Adsorpsiyon İzotermi………………………….. 65 3.2.5.2 Langmuir Adsorpsiyon İzotermi…………………………... 65 3.2.5.3 Dubinin Radushkevich(D-R) Adsorpsiyon İzotermi………. 66 3.2.6 Dağılım Katsayısı………………………………………………….. 68 3.2.7 İzleme Tekniği……………………………………………………... 69 3.2.8 Gama Spektrometresi……………………………………………… 70 3.5 Deneysel Aşamalar………………………………………………………. 72 3.5.1 Deneyde Kullanılan Malzemeler…………………………………... 72 3.5.2 Deneyde Kullanılan Radyoizotop…………………………………. 72 3.5.3 Kullanılan Adsorbanlar……………………………………………. 73 V KAYNAKLAR…………………………………………………………………. 178 ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………………. VI 182 TABLOLAR DİZİNİ SAYFA NO Tablo 1.1 Nükleer Atık Tipleri ve Kaynakları…………………………...... 7 Tablo 1.2 Gaz Atıkların Sınıflaması ………. …………………………….. 8 Tablo 1.3 Sıvı Atıkların Sınıflandırılması………………………………… 9 Tablo 1.4 Katı Atıkların Sınıflandırılması…………………………............ 10 Tablo 1.5 Atık Yönetiminde, Yeraltı Gömülme Sürecini Esas Alan Sınıflama………........................................................................... Tablo 1.6 12 Kullanılmış Yakıt İçindeki Temel Fisyon Ürünlerinin Radyoaktivitesi……..................................................................... 13 Tablo 1.7 Kullanılmış Yakıttaki Temel Aktinitlerin Radyoaktivitesi…...... 14 Tablo 3.1 Topraklarda Yaygın Olarak Bulunan Tabaka Strüktürlü Kil Minerallerinin Sınıflandırılması……………………................... 34 Tablo 3.2 Bazı Kil Minerallerinin Kimyasal Bileşimi(Ağırlık %si)………. 35 Tablo 3.3 Yaygın Kil Minerallerinin Ortalama Yapı Formülleri…………. 35 Tablo 3.4 Kristallerdeki Değişik Minerallerin Efektif Çapları…………… 36 Tablo 4.1 I. Kile Ait Deneysel Bulgular ve Değerler……………………... 95 Tablo 4.2 II. Kile Ait Deneysel Bulgular ve Değerler…………………...... 96 Tablo 4.3 III. Kile Ait Deneysel Bulgular ve Değerler……………………. 97 Tablo 4.4 IV. Kile Ait Deneysel Bulgular ve Değerler…………………… 98 Tablo 4.5 I. Kile Ait Langmuir İzoterm Değerleri………………………… 107 Tablo 4.6 II. Kile Ait Langmuir İzoterm Değerleri……………………...... 116 Tablo 4.7 III. Kile Ait Langmuir İzoterm Değerleri………………………. 126 Tablo 4.8 IV. Kile Ait Langmuir İzoterm Değerleri………………………. 134 Tablo 4.9 Killere Ait Freundlich İzoterm Değerleri……………………..... Tablo 4.10 Killere Ait Langmuir İzoterm Değerleri………………………... 140 Tablo 4.11 Killere Ait Dubinin İzoterm Sabitleri…………………………... Tablo 4.12 II. Kile Ait Kolon Deney Sonuçları…………………………...... 154 Tablo 4.13 IV. Kile Ait Kolon Deney Sonuçları …………………………... 154 Tablo 4.14 II. Kile Ait Hacim ve Zaman Desorpsiyon Çalışması …………. 164 Tablo 4.15 IV. Kile Ait Hacim ve Zaman Desorpsiyon Çalışması………… 164 VII 139 141 ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA NO Şekil 1.1 Radyoaktif Atık Deposu Planı………………………………….. Şekil 3.1 Bir SiO4- Tetrahedralinin ve Al(O, OH)6 Oktahedralinin Yapı 4 Modeli…………………………………………………………... 37 Şekil 3.2 Bir Tetrahedral Tabakasında, Oksijenin Ağ Örgüsü…………… 38 Şekil 3.3 Tetrahedral ve Oktahedral Tabakalarının İki Tabakalı Mineralerde ve Üç Tabakalı Minerallerde Diziliş Şekli………... Şekil 3.4 Kaolinit, illit, Smektit ve Kloritin Strüktür Modeli ile Bunların Tabaka Arası Açıklığı ………………………………………...... Şekil 3.5 39 40 M2/Al3Mg)(Si7Al)O20(OH)4 Bileşiminde Bir Dioktahedrik Üç Tabakalı Mineralin Elementer Hücre Modeli…………………... 41 Şekil 3.6 Bir Sekonder Kloritin Yapı Modeli ……………………………. 48 Şekil 3.7 İmogolitin Yapısı……………………………………………….. 50 Şekil 3.8 Bir Mikanın Şeması ……………………………………………. 53 Şekil 3.9 Kil Minerallerinin Oluşum ve Değişim Yolu………………….. 56 Şekil 3.10 Adsorpsiyon İle Absorpsiyon Arasındaki İlişki………………... 57 Şekil 3.11 Adsorpsiyon İzotermi Tipleri…………………………………... 64 Şekil 3.12 Gama spektrometresinin Şeması……………………………….. 71 Şekil 3.13 Radyoaktif Sezyum-137’ye Ait Dikey Şeması…………………. 72 Şekil 3.14 Quartz Mineralinin Şekli……………………………………….. 74 Şekil 3.15 Klorit Kristalinin Yapısı………………………………………... 75 Şekil 3.16 Sanidin Mineralinin Şekli………………………………………. 76 Şekil 3.17 Sepiolitin Kristal Yapısının(001)Üzerine İzdüşümü…………… 77 Şekil 3.18 I. Kile(illite) Ait XRD Spektrumu……………………………… 80 Şekil 3.19 II. Kile(Klorit)Ait XRD Spektrumu……………………………. 81 Şekil 3.20 III. Kile(Söğüt Seramik) Ait XRD Spektrumu…………………. 82 Şekil 3.21 IV. Kile(Sepiolit) Ait XRD Spektrumu………………………… 83 Şekil 3.22 Model Grafik…………………………………………………… 88 Şekil 4.1 I. Kilin Beş Farklı Tanecik Boyutu İçin Dengeye Erişme Süresi Tayini…………………………………………………………… VIII 89 Şekil 4.2 Şekil 4.3 Şekil 4.4 Şekil 4.5 2.Kilin Beş Farklı Tanecik Boyutu İçin Dengeye Erişme Süresi Tayini…………………………………………………………… 3.Kilin Beş Farklı Tanecik Boyutu İçin Dengeye Erişme Süresinin Tayini………………………………………………… 4.Kilin Beş Farklı Tanecik Boyutu İçin Dengeye Erişme Süresi 90 Tayini…………………………………………………………… 91 1. Kilin Sezyum Adsorpsiyonunda, V/m Oranı İle Dağılım Katsayısı Kd’nin Değişimi……………………………………… Şekil 4.6 93 4.Kilin Sezyum Adsorpsiyonunda V/m Oranı İle Dağılım Katsayısı Kd’nin Değişimi……………………………………… Şekil 4..9 92 3.Kilin Sezyum Adsorpsiyonunda V/m Oranı İle Dağılım Katsayısı Kd’nin Değişimi……………………………………… Şekil 4.8 92 2.Kilin Sezyum Adsorpsiyonunda V/m Oranı İle Dağılım Katsayısı Kd’nin Değişimi……………………………………… Şekil 4.7 90 93 (+120)Boyutunda, Altı Farklı Başlangıç Konsantrasyonu İçin, Kildeki Sezyum Konsantrasyonu İle Dağılım Katsayısının Değişimi……………………………………………………….. Şekil 4.10 99 (-120+100)Boyutunda, Altı Farklı Başlangıç Konsantrasyonu İçin, Katıdaki Sezyum Konsantrasyonu İle Dağılım Katsayısının Değişimi………………………………………….………… Şekil 4.11 99 (-100+70) Boyutunda, Altı Farklı Başlangıç Konsantrasyonu İçin Katıdaki Sezyum Konsantrasyonu İle Dağılım Katsayısının Değişimi………………………………………………………… 100 Şekil 4.12 (-70+45) Boyutunda, Altı Farklı Başlangıç Konsantrasyonu İçin, Katıdaki Sezyum Konsantrasyonu İle Dağılım Katsayısının Değişimi……………………………………………………. Şekil 4.13 100 (-45+30) Boyutunda, Altı Farklı Başlangıç Konsantrasyonu İçin, Katıdaki Sezyum Konsantrasyonu İle Dağılım Katsayısının Değişimi…………………………………………... 101 Şekil 4.14 I. Kil(+120) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi………………... 101 Şekil 4.15 I. Kil (+120-100) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi…………... 102 Şekil 4.16 I. Kil (-100+70) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………. 102 IX Şekil 4.17 I. Kil (-70+45) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………... 103 Şekil 4.18 I. Kil (-45+30) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………... 103 Şekil 4.19 I. Kilin Beş Farklı Boyutunda Freundlich İzotermi…………….. 104 Şekil 4.20 I. Kil(+120)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi………………….. Şekil 4.21 I. Kil(-120+100)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi……………... 105 Şekil 4.22 I. Kil(-100+70)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi………………. 105 Şekil 4.23 I. Kil(-70+45)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi………………... 106 Şekil 4.24 I. Kil(-45+30)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi………………... 106 Şekil 4.25 I. Kil Langmuir Beş Boyut Bir Arada………………………….. Şekil 4.26 I. Kil(+120)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi……………………. 108 Şekil 4.27 I. Kil(-120+100)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi………………. 108 Şekil 4.28 I. Kil(-100+70)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi………………... 109 Şekil 4.29 I. Kil(-70+45)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi…………………. 110 Şekil 4.30 I. Kil(-45+30)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi…………………. 110 Şekil 4.31 I. Kil Beş Ayrı Boyutta Dubinin İzotermi……………………… 111 Şekil 4.32 II. Kil(+120) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………….. 111 Şekil 4.33 II. Kil(-120+100) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi ………….. 112 Şekil 4.34 II. Kil(-100+70) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………. 112 Şekil 4.35 II. Kil(-70+45) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………... 113 Şekil 4.36 II. Kil(-45+30) Boyutua Ait Freundlich İzotermi………………. 113 Şekil 4.37 II. Kil İçin Beş Farklı Boyutta Freundlich İzotermi……………. Şekil 4.38 II. Kil (+120) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi………………... 114 Şekil 4.39 II. Kil(-120+100)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi……………. 115 Şekil 4.40 II. Kil(-100+70)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi……………... 115 Şekil 4.41 II. Kil(-70+45)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi………………. 116 Şekil 4.42 II. Kil(-45+30)Boyutuna Ait Langmuir ………………………... 117 Şekil 4.43 II. Kilin Beş Farklı Boyut Bir Arada Langmuir İzotermi………. 117 Şekil 4.44 II. Kil(+120) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi………………….. Şekil 4.45 II. Kil(-120+100) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi……………... 118 Şekil 4.46 II. Kil(-100+70) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi………………. Şekil 4.47 II. Kil(-70+45) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi………………... 119 X 104 107 114 118 119 Şekil 4.48 II. Kil(-45+30) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi………………... 120 Şekil 4.49 II. Kilin Beş Boyut Bir Arada Dubinin İzotermi……………….. 120 Şekil 4.50 III. Kil(-120)Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………….. 121 Şekil 4.51 III. Kil (-120+100)Boyutuna Ait Freundlich İzotermi…………. 121 Şekil 4.52 III. Kil (-100+70)Boyutuna Ait Freundlich İzotermi…………... 122 Şekil 4.53 III. Kil (-70+45)Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………. 122 Şekil 4.54 III. Kil (-45+30)Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………. 123 Şekil 4.55 III. Kil Beş Boyut Bir Arada Freundlich İzotermi……………… 123 Şekil 4.56 III. Kil(+120)Boyutuna Ait langmuir İzotermi…………………. 124 Şekil 4.57 III. Kil(-120+100)Boyutuna Ait langmuir İzotermi……………. 124 Şekil 4.58 III. Kil(-100+70)Boyutuna Ait langmuir İzotermi……………... 125 Şekil 4.59 III. Kil(-70+45)Boyutuna Ait langmuir İzotermi………………. 125 Şekil 4.60 III. Kil(-45+30)Boyutuna Ait langmuir İzotermi………………. 126 Şekil 4.61 III. Kil Beş Boyut Bir Arada Langmuir İzotermi………………. 127 Şekil 4.62 III. Kil(+120)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi………………….. 127 Şekil 4.63 III. Kil(-120+100)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi……………... 127 Şekil 4.64 III. Kil(-100+70)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi………………. 128 Şekil 4.65 III. Kil(-70+45)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi…....................... 128 Şekil 4.66 III. Kil(-45+30)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi………………... 129 Şekil 4.67 III. Kil Beş Boyut Bir Arada Dubinin İzotermi………………… 129 Şekil 4.68 IV. Kil(+120) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………… 130 Şekil 4.69 IV. Kil(-100+70) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi…………... 130 Şekil 4.70 IV. Kil(-70+45) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………. 131 Şekil 4.71 IV. Kil(-45+30) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi……………. 131 Şekil 4.72 IV. Kil Beş Boyut Bir Arada Freundlich İzotermi……………... 132 Şekil 4.73 IV. Kil(+120)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi………………... 132 Şekil 4.74 IV. Kil(-120+100)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi…………… 133 Şekil 4.75 IV. Kil(-100+70)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi…………….. 133 Şekil 4.76 IV. Kil(-70+45)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi……………… 134 Şekil 4.77 IV. Kil(-45+30)Boyutuna Ait Langmuir İzotermi……………… 135 Şekil 4.78 IV. Kil(+120)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi………………….. 135 XI Şekil 4.79 IV. Kil(-120+100)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi…………….. 136 Şekil 4.80 IV. Kil(-100+70)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi……………… 136 Şekil 4.81 IV. Kil(-70+45)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi……………….. 137 Şekil 4.82 IV. Kil(-45+30)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi……………….. 137 Şekil 4.83 IV. Kil Beş Boyut Bir Arada Dubinin İzotermi………………… 138 Şekil 4.84 II. Kile Ait (+120)Boyutunun Kolon Grafiği(Konsantrasyon 5.88.10-4M)……………………………………........................... Şekil 4.85 II. Kile Ait Kolon Çalışması ( Zaman, C/C0) (Konsantrasyon, 5,88.10-4M)(+120) ...................................................................... Şekil 4.86 146 II. Kile Ait (-45+30)Boyutunun Kolon Gra.(Konsan, 1,68.10-4M)…………………………………………………….. Şekil 4.96 145 II. Kile Ait Kolon çalışması(Zaman, C/C0) Gra. (Konsan, 1,68.10-4M)……………………………………………………... Şekil 4.95 145 II. Kile Ait(-100+70)Boyutunun Kolon Gra.(Konsan, 1,68.10-4M) ……………………………………………………. Şekil 4.94 145 II. Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman, C/C0)(Konsan, 1,68.10-4M)……………………………………………………... Şekil 4.93 144 II. Kile Ait(+120)Boyutunun Kolon Grafiği(Konsan, 1,68.10-4M)……........................................................................... Şekil 4.92 144 II. Kile Ait Üç Farklı Boyutun Toplu Kolon Grafiği(Konsa, 5,88.10-4M)……………………………………………………... Şekil 4.91 144 II. Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman, C/C0)(Kon, 5,88.10-4M) (-45+30)........................................................................................ Şekil 4.90 143 II. Kile Ait (--45+30) Boyutunun Kolon Grafiği(Konsa, 5,88.10-4M)…............................................................................... Şekil 4.89 143 II. Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman, C/C0)(Kon, 5,88.10-4M) (-100+70)……………………………………………………….. Şekil 4.88 143 II. Kile Ait (-100+70) Boyutunun Kolon Grafiği(Konsantrasyon 5,88.10-4M)…………………………………………………….. Şekil 4.87 142 146 II. Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman, C/C0)Gra.(Konsan. 1,68.10-4M)……………………………………………………... XII 146 Şekil 4.97 II. Kile Ait Üç Boyutun Toplu Kolon Gra.(Konsantrasyon 1,68.10- 4M).................................................................................. Şekil 4.98 II. Kile Ait(+120) Boyutunun İki Farklı Konsantrasyonda Kolon Gra……………………………………………………… Şekil 4.99 149 IV. Kile Ait(-45+30)Boyutunun Kolon Gra.(Konsan, 5,88.10-4M)…….......................................................................... Şekil 4.106 149 IV. Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman, C/C0)(Konsan, 5,88.10-4M)…….......................................................................... Şekil 4.105 148 IV. Kile Ait(-100+70)Boyutunun Kolon Grafiği(Konsan, 5,88.10-4M)……………………………………………………... Şekil 4.104 148 IV. Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman, C/C0)(Konsan, 5,88.10-4M)…….......................................................................... Şekil 4.103 148 IV. Kile Ait(+120) Boyutunun Kolon Grafiği(Konsan, 5,88.10-4M)……………………………………………………... Şekil 4.102 147 II. Kile Ait(-45+30)Boyutunun İki Farklı Konsantrasyonda Kolon Gra..................................................................................... Şekil 4.101 147 II. Kile Ait(-100+70)Boyutunun İki Farklı Konsantrasyonda Kolon Gra……………………………………………………… Şekil 4.100 147 149 IV. Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman, C/C0)(Konsan, 5,88.10-4M)…………………………………………………….. 150 Şekil 4.107 IV. Kile Ait Üç Boyutun Kolon Grafiği(Konsan, 5,88.10-4M)... 150 Şekil 4.108 IV. Kile Ait(+120) Boyutunun Kolon Grafiği (Konsan, 1,68.10-4M)…………………………………………… 150 Şekil 4.109 IV. Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman, C/C0) (Konsan, 1,68.10-4M)……............................................................ 151 Şekil 4.110 IV. Kile Ait(-100+70) Boyutunun Kolon Gra. (Konsan, 1,68.10-4M)…………………………………………… 151 Şekil 4.111 IV. Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman, C/C0) (Konsan, 1,68.10-4M)……............................................................ 151 Şekil 4.112 IV. Kile Ait(-45+30) Boyutunun Kolon Gra. (Konsan, 1,68.10-4M)…………………………………………… 152 XIII Şekil 4.113 IV. Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman, C/C0) (Konsan, 1,68.10-4M)……........................................................... Şekil 4.114 152 IV. Kile Ait Üç Boyutun Kolon Grafiği (Konsan, 1,68.10-4M)…………………………………………… 152 Şekil 4.115 IV. Kilin (+120)Boyutuna Ait İki Farklı Konsantrasyonda Kolon Gra………………………………………………………. Şekil 4.116 IV. Kilin(-100+70)Boyutuna Ait İki Farklı Konsantrasyonun Kolon Gra………………………………………………………. Şekil 4.117 156 -4 II. Kilin Kolon Desorpsiyon çalışması(5,88.10 M) (-100+70)……………………………………………………….. Şekil 4.120 153 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması (5,88.10-4)(+120)……………………………………………….. Şekil 4.119 153 IV. Kilin(-45+30)Boyutuna Ait İki Farklı Konsantrasyonda Kolon Gra………………………………………………………. Şekil 4.118 153 156 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(5,88.10-4M) (-45+30)………………………………………………………… 156 Şekil 4.121 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68.10-4M)(+120)……. 157 Şekil 4.122 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68.10-4M)(-100+70)… 157 Şekil 4.123 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68.10-4M (-45+30)….. 157 Şekil 4.124 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman, Sayım)……….. 158 Şekil 4.125 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çal. (Zaman, sayım)(5,88.10-4M).. 158 Şekil 4.126 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çal.(Zaman, Sayım)(5,88.10-4M)... 158 Şekil 4.127 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çal.(Zaman, Sayım)(1,68.10-4M)... 159 Şekil 4.128 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çal.(Zaman, Sayım)(1,68. 10-4M).. 159 -4 Şekil 4.129 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çal.(Zaman, Sayım)(1,68.10 M)... 159 Şekil 4.130 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(5,88.10-4M)(+120)…... 160 Şekil 4.131 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(5,88.10-4M)(-100+70).. 160 Şekil 4.132 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(5,88.10-4M)(-45+30)… 160 Şekil 4.133 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68.10-4M)(+120)…... 161 Şekil 4.134 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68.10-4M)(-100+70... 161 Şekil 4.135 -4 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68.10 M)(-45+30)… XIV 161 Şekil 4.136 IV. Kilin Kolon Desorp. Çal.(Zaman, Aktivite)(5,88.10-4M)….. -4 162 Şekil 4.137 IV. Kilin Kolon Desorp. Çal.(Zaman, Sayım)(5,88.10 M)……. 162 Şekil 4.138 IV. Kilin Kolon Desorp. Çal.(Zaman, Sayım)(5,88.10-4M)……. 162 Şekil 4.139 IV. Kilin Kolon Desorp. Çal.(Zaman, sayım)(1,68.10-4M)…….. 163 Şekil 4.140 IV. Kilin Kolon Desorp. Çal.(Zaman, Sayım)(1,68.10-4M)……. 163 Şekil 4.141 IV. Kilin Kolon Desorp. Çal.(Zaman, Sayım)(1,68.10-4M)……. 163 Şekil 5.1 II. Kilin Kolon Çalışması(Boyut, XC Arasındaki İlişki)……….. 171 Şekil 5.2 IV. Kilin Kolon Çalışması(Boyut, XC Arasındaki İlişki)……… 171 Şekil 5.3 II. Kile Ait Kolon Çalışması(VC, XC Değişimi)……………… 172 Şekil 5.4 IV. Kile Ait Kolon Çalışması(VC, XC Değişimi)……………... 172 Şekil 5.5 II. Kile Ait Kolon Desorpsiyon Çalışması(Boyut, V(ml))……... Şekil 5.6 IV. Kile Ait Kolon Desorpsiyon Çalışması(Boyut, V(ml))…….. 173 Şekil 5.7 II. Kile Ait Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman, Hacim)……. 174 Şekil 5.8 IV. Kile Ait Kolon Desorpsiyon Çalışması ……………………. 175 XV 173 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR 1. GİRİŞ Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki kil yataklarından sağlanan kil örneklerinin, düşük aktiviteli radyoaktif atıkların arıtılmasında kullanılabilirliğinin saptanması ve bunun kilin yapısına ve işlem koşullarına bağlılığının araştırılmasıdır. Bu nedenle giriş bölümünde radyoaktif atıklar, radyoaktif atıkların kaynakları ve nükleer atık yönetimi konularında gerekli bilgiler verilecektir. Nükleer santrallerden çıkan radyoaktif atıkların yalnız üretildiği anda değil, daha sonraki aşamalarda da sıkı bir şekilde takip edilmesi gerektiği açıktır. Radyoaktif atıkların yer altı suları yoluyla biyosfere, oradan da besin zincirine geçmesi ihtimali, insan ve çevre sağlığı açısından son derece sakıncalıdır. Günümüzde radyoaktif atıkların toprağa gömülmesi giderek yaygınlaşmaktadır. Atıkların depolandığı bölgenin yer altı suyu ile etkileşimi durumunda paslanma ve aşınma sonucunda çevreye radyoaktivite sızıntısı olmaktadır. Radyoaktif atıkların gömüldükleri yerden çevreye yayılmalarını önlemek için doğal ve yapay olmak üzere çok yönlü engeller oluşturulması gerekmektedir. Atığı oluşturan radyoizotopların cinsi ve çevrenin jeolojik yapısı, atığın hareketini etkileyen en önemli etkenlerdir. Çevreye dağılma yolları içinde düfizyon ile dağılma yavaş, yer altı suyu ile dağılma ise en hızlı olanıdır. Burada radyoaktif atıkların toprak ile su arasındaki dağılımı yani toprağın radyoizotopu adsorplama özelliği çok önemli rol oynamaktadır. Radyoaktif elementlerin çevreye sızmasını önleyen ve en azından geciktiren mekanizmaların en önemlisi bu elementlerin jeolojik mineraller üzerindeki adsorpsiyon ve desorpsiyon özellikleridir. Kil mineralleri radyoaktif atık depolanmasında uygun bir katkı maddesi olarak kullanıldığından dolayı, radyoaktif elementlerin kil mineralleri üzerindeki tutulma özellikleri bir çok deneysel ve teorik çalışmanın konusu olmuştur. Yapılan çalışmalar öncelikle uranyumun fisyon ürünleri içinde en fazla bulunan radyoaktif stronsiyum ve sezyumun uzaklaştırılması ile ilgilidir. Fisyon ürünleri, gerek nükleer denemeler gerekse nükleer reaktörlerdeki kazalar ve nükleer atıklardaki sızıntılardan dolayı çevreye yayılan radyoaktivitenin en önemli kaynağıdır. Uzun yarı 1 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR ömürlerinden ve yüksek fisyon verimlerinden dolayı en etkili radyoizotoplar 137 Cs 90 (t1/2 ≈ 30.17 yıl), Sr (t1/2 ≈ 28.8 yıl) dur. Yeryüzü için büyük bir sıkıntıya neden olan radyoaktif atıklar dediğimiz sıvı atık grubunun daha az hacim kaplaması için katı hale getirilmesinde ve atığın aktifliğinin azaltılmasında en sık başvurulan yöntem adsorpsiyondur. Sezyum, metallerin en reaktif grubu olan alkali metallerden biridir. Bir çok izotopları arasında en önemlileri Cs137 ve Cs134 dür. Her ikisi de fisyon ürünü olup foton enerjileri ilkinin 662 keV; ikincisinin ise 569-604-796 keV’dir. Cs137’nin radyotoksisitesi orta olarak sınıflandırılır ve radyoümmünolojik testler, radyoterapik kullanım, endüstri araştırmaları gibi önemli uygulama alanlarına sahiptir. Bunun yanında nükleer güç endüstrisinde atık formundaki en önemli radyoaktif kaynaktır. Yüksek çözünürlüğü nedeniyle, yer altı suları yoluyla biyosfere göçebilen çok zararlı bir nükliddir. Sezyumun bu hareketliliği, önemli ölçüde nükleer atık depolarının etrafındaki mineraller ve kayalar tarafından adsorpsiyon yolu ile önemli ölçüde azaltılır. Çevrede sezyum radyoizotopunun bulunmasının bir önemli nedeni de, nükleer silah testleri ve Çernobil örneğinde olduğu gibi nükleer kazalardır. Çeşitli araştırmalar, yiyecek zincirine geçmeden, sezyumun toprak tarafından tutulması için yapılmaktadır. Sezyumun adsorpsiyon çalışmalarının çoğu kayalar, topraklar ve sedimentlerle yapılır. Saf minerallerle araştırma sınırlıdır. Mineraller, kayaların ve sedimentlerin önemli bileşenleri oldukları için özellikle seçilmelidir. Sezyumun taşınım davranışını değerlendirmek için, seçilen minerallerin adsorpsiyon özelliklerini belirlemede, dağılım katsayısı (Kd) en sık kullanılan parametredir. Sezyum konsantrasyonu, pH, iyonik şiddet ve alt tabaka özellikleri, sezyum adsorpsiyonunda Kd (Dağılım katsayısı) değerini etkileyen en önemli parametrelerdir. Toprak ve sedimentlerin maruz kaldıkları ağır hava koşulları, Cs137’nin hareketliliğini arttırır (Evans ve arkadaşları, 1983). Bu artış toprakta yüksek oranda bulunan kaolinit, düşük orandaki semektit ve illitik kil minerallerinin varlığına dayandırılır. Bunlar sezyumu kuvvetle bağlarlar. Nükleer sanayiinin gelişmiş olduğu ülkelerde tuz havzaları atık deposu olarak kullanılmaktadır. Bu bölgelerde yer altı suları doymuşluktan başlayarak çeşitli kosantrasyonlarda tuz içerebilmektedir. Yer altı suyunun pH’ı, tuz konsantrasyonu, radyonüklidin 2 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR adsorpsiyon davranışını etkileyen en önemli faktörlerdendir. Bu konular son yıllarda önemli araştırma konularından birini oluşturmaktadır (Altun ve arkadaşları, 1996). Bu çalışmada radyoaktif izleme tekniği kullanılarak, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden sağlanan dört değişik türdeki kil mineralli ile sezyumun adsorpsiyon davranışı incelenmiştir. Yöntem olarak kolon yöntemi ve banyo yöntemi, altı farklı konsantrasyon değeri için ayrı ayrı çalışılmış ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. Saf minerallerden oluşan killer, radyoaktif atık depoları planlanırken çok önemli bir rol oynamaktadırlar. Radyoaktif atık deposunun hem iç duvarları hem de dış duvarları belirli kalınlıklarda adsorpsiyon özelliği yüksek olan killerle desteklenmektedir (Şekil 1). İlerideki yıllarda ülkemizde kurulacak olan nükleer santrallerden çıkacak olan radyotoksitesi yüksek fisyon ürünü radyoaktif atıkları depolamak üzere, bu tür planlamaların bir an önce yapılıp organize edilmesi gerekmektedir. 1.1. Radyoaktif Atıklar Nükleer reaktörler ve bunların yakıt çevrimi tesislerinde oluşan veya katı, sıvı ve gaz halinde olup kullanılmayan, radyoaktif olmaları nedeni ile de çevreye bırakılmaları mümkün olmayan maddelere ‘Radyoaktif Atıklar’ denir. 1.2. Radyoaktif Atıkların Kaynakları Radyoaktif atıkların en önemli kaynağı radyoaktif yakıt elemanlarıdır. Bunlardan Uranyum, enerji üretimi sırasında nispeten kısa ömürlü ve yüksek düzeyde radyoaktif fisyon ürünleri ile Uranyum ötesi bazı ağır çekirdeklere dönüşür. Yapı malzemelerinin ışınlanması sonucu olarak, yakıt dışında da bazı radyoaktif atıklar oluşur. Yılda yaklaşık olarak 1000 kg/Gwe’lik, 600 çeşit izotop, fisyon ürünü olarak oluşmaktadır ve bunların 40 kadarı doğal olarak mevcut elemanlardır. Bir nükleer reaktör kalbindeki radyoaktivitenin % 95 kadarı fisyon ürünlerinden ileri gelir. Fisyon ürünlerinin çoğunun yarı ömrü kısadır ve 10 yıl içinde bunların çoğu 3 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR 4 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR bozunarak kararlı çekirdeklere dönüşür. Sr-90 ile Cs-137 kararsız bir şekilde kalır. Bunlar yaklaşık 300 yıl sonra başlangıç aktivitelerinin 1/1000 oranında azalır. Nükleer reaktörlerde, U-238’in nötron yutması sonucu, 300kg/Gwe.yıl kadar Pu, Am, Cm ve Nb gibi ağır elementler oluşur. Bunlar fisyon ürünleri kadar aktif olmamakla beraber, çoğunun yarı ömrü uzundur ve bu nedenle çevreden binlerce yıl uzak tutulmaları gerekir. Yapı malzemelerinin ışınlanması ile oluşan radyoaktif malzemeler, son depolama bakımından önemli olmamakla beraber, nükleer reaktörlerin servisten çıkartılmaları esnasında, radyoaktif olmayan elementlerle beraber bulunurlar. Bunların içinde yarı ömrü 5 yıl olan Co-60 önemli rol oynar. 1.3. Radyoaktif Atıkların Sınıflandırılması Radyoaktif atıklar çeşitli şekillerde sınıflandırılabilirler; i) Orijinlerine göre (Savunma atıkları, ticari atıklar), ii) İçindeki atığın tipine göre (Kullanılmış yakıtlar, transuranik atıklar vb.), iii)Radyoaktivite düzeylerine göre (Yüksek düzeyli, orta düzeyli gibi). iv) Maddenin haline göre gaz, sıvı ve katı atıklar. Daha genel bir sınıflama ise aşağıda verilmiştir (Tang, Saling,1990). 1.4. Genel Sınıflama -Yüksek Düzeyli Atıklar (YDA); bir savunma veya ticari reaktördeki kullanılmış yakıtın yeniden işlenmesi sürecinden sonra meydana gelir. Çözeltilerin içinde kalan plutonyum ve diğer ağır izotopların miktarı küçüktür. (Orijinal plutonyum ve uranyumun %0,5’i) , kalan kısım tamamen fisyon ürünlerini kapsar. -Kullanılmış Nükleer Yakıt (KNY); reaktörden alındıktan sonra reaktörün olduğu yerde bekletilir (A.B.D’de planlandığı gibi) ve yeniden kazanım sürecine girmeden nihai atık deposuna yerleştirilir. Bu durumda kullanılmış nükleer yakıt (KNY) gelecek bir zamanda yeniden çıkarılıp, yeniden kazanım sürecine gönderilmediği sürece yüksek düzeyli atık muamelesi görür. 5 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR -Uranyum Ötesi Atıklar (UÖA); yeterince uzun süreli (>20 yıl) alfa yayıcıları içeren, atom numaraları 92 yada daha büyük olup konsantrasyonları gramda 100 nanoküri’den büyük olan elementlerdir. Transuranik atıkların sınıflaması, 241 Pu hariç bütün transuranik nüklitleri ve 233 238 Pu ve U ve onun bozunma ürünlerini içerir. -Düşük Düzeyli Atıklar (DDA); nispeten düşük radyoaktiviteye sahip olup, pratik olarak transuranik atık elementleri içermezler. Birçok DDA hiçbir zırhlama istemez, direk temas ile muamele edilebilirler. Bazı DDA’lar özel bir işleme ve zararsız hale getirme işlemine alınacak kadar yüksek bir radyoaktiviteye sahip olabilirler. Bu tür atıklar, Avrupa devletlerinde orta düzeyli atıklar (ODA) olarak sınıflandırılmaktadır. -Öğütme Tesisi Atıkları (ÖTA); uranyum öğütme tesislerinde düşük düzeyli radyoaktiviteye sahip başka bir tip atık meydana gelir fakat bunlar genellikle düşük düzeyli atık olarak sınıflandırılamazlar. Bu tür atıklar değirmende sıvı bir çamur olarak kalırlar, kurumalarına izin verilir ve kapalı haldeki yığınlar oluşturulur. Yer altı suyuna karışmalarını ya da toz halinde havayı kirletmelerini önlemek için önlem alınması gerekir. Bu tür atıkların yönetimi için birçok ülkede özel tüzükler hazırlanmıştır. Nükleer Atık tipleri ve çıkış kaynakları Tablo 1.1’de gösterilmiştir. Nükleer endüstri, insan ve çevresini korumak için uygun bir şekilde işlenmesi gereken radyoaktif atık üretir. Radyoaktif atıklar diğer endüstriyel atıklardan iki yönüyle ayrılırlar. Birincisi, insanları etkileyen riski zamana bağlı olarak azalır. İkincisi, aynı miktardaki üretim birimi başına nükleer atıkların hacmi, diğer endüstrilere nazaran oldukça düşüktür. 6 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR Tablo 1.1. Nükleer Atık Tipleri Ve Kaynakları Atık Kaynakları KNY YDA Ticari Reaktörler X Enstitüler, UÖA X DDA X X X X Endüstri X X X Savunma X X X X X Araştırma merkezleri, Üniversiteler, Hastaneler X Faaliyetleri Yakıt Çeviriminde dekontaminasyon ve sökme 1.5. Atıkların Maddenin Üç Haline Göre Sınıflandırılması 1.5.1. Gaz Atıklar Yeniden kazanım sürecinin ve nükleer güç tesislerinin gaz çıkışlarından oluşurlar. Bu atıklar genellikle 85 Kr, 3 H, 131 I gibi radyo nüklidleri içerir. Gaz atıkların işlenmesi havadaki bu tür radyo nüklitlerden çevreyi korumak için ayrı bir öneme sahiptir. Gaz atıkların bileşimi ve aktivite düzeyleri oldukça farklılık gösterir. Bunlar birim hacimdeki aktivite değerleri ile tanımlanmakta olup, IAEA tarafından yapılan sınıflama Tablo 1.2’de verilmiştir. 7 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR Tablo 1.2. Gaz Atıkların Sınıflaması (IAEA, 1974) Sınıfı Aktivite Düzeyi A, (Ci/m3) Notlar 1 A<10-10 Genellikle İşleme Girmez 2 10-10<A<10-6 Filtrasyon 3 10-6< Diğer Yöntemler Sınıf 1. Radyonüklit konsantrasyonu 10-10 Ci/m3’den düşük olan gaz atıkları kapsar. Bu tür atıklar, genellikle işlenmez ve doğrudan havaya bırakılır. Sınıf 2. Radyonüklit konsantrasyonu 10-10 Ci/m3’den büyük ve 10-6 Ci/m3’e eşit ya da düşük olan gaz çıkışlarını kapsar. Radyoaktivite esasen taneciklerle bağıntılıdır ve genellikle filtrasyona tabi tutulur. Sınıf 3. Radyonüklit konsantrasyonu 10-6 Ci/m3’den yüksek olan gaz atıkları kapsar. Radyoaktivite esasen gaza bağlıdır ve gaz atık genellikle filtrasyon ile birlikte diğer yöntemler kullanılarak işlenir. 1.5.2. Sıvı Atıklar Çoğunlukla kullanılmış yakıtların yeniden kazanım sürecinde meydana gelirler, Örneğin, kullanılmış yakıtın işlenmesinde birinci çevrim kazanım sisteminde meydana gelirler. Reaktör tesisinin değişik kısımlarından ya da buhar jeneratörlerinden deşarj edilen sıvı da yine sıvı atıktır. Sıvı atıklar genellikle, ‘düşük’, ‘orta’ ve yüksek aktiviteli olarak sınıflandırılırlar. Bu sınıflamada; aktivite, deşarj için dekontaminasyon faktörleri ya da Maksimum Müsaade Edilen Konsantrasyon (MPC) değerleri esas alınmaktadır. Bu nedenle sıvı atıkların sınıflaması ülkeler arasında değişiklikler göstermektedir. Aktivite değerlerine göre yapılan sınıflama 1970). 8 Tablo 1.3’de gösterilmiştir (IAEA, 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR Tablo 1.3. Sıvı Atıkların Sınıflandırılması (IAEA, 1970) Aktivite Değeri Kullanılan Yöntemle A( µ ci/ml) İlgili Bilgiler Sınıf 1 2 A<10-6 10-6<A<10-3 Normal Olarak Dışarı Atılır Zırhlama Yapılmaz Alışılmış Yöntemler Kullanılır 3 10-3<A<10-1 Zırhlama Yapılabilir Alışılmış Yöntemler Kullanılır 4 10-1<A<104 Zırhlama Gereklidir Alışılmış Yöntemler Kullanılır 5 104<A Soğutma Gereklidir Sınıf1- Radyonüklit konsantrasyonunun 10-6 µ Ci/ml’ye eşit veya daha az olduğu sıvı atıkları kapsar. Bu tür atıklar normal olarak bir işleme alınmaz ve doğrudan çevreye bırakılır. Sınıf 2- Radyonüklit konsantrasyonunun 10-6 µ Ci/ml’den büyük ve 10-3 µ Ci/ml’ye eşit veya daha az olduğu sıvı atıkları kapsar. Bunlar genel yöntemlerle (Buharlaştırma, iyon değişimi veya kimyasal işlemler) ele alınır. Zırhlama gerektirmez. Sınıf 3- Radyonüklit konsantrasyonu 10-3 µ Ci/ml’den büyük ve 10-1 µ Ci/ml’ye eşit veya daha az olan sıvı atıkları kapsar. Atık alışılmış yöntemlerle işlenir, bazen zırhlama malzemesine ihtiyaç duyulur. Sınıf 4- Radyonüklit konsantrasyonu 10-1 µ Ci/ml’den büyük ve 104 µ Ci/ml’ye eşit veya daha az olan sıvı atıkları kapsar. Atık alışılmış yöntemlerle işlenir ve zırhlama yapılmalıdır. Sınıf 5- Radyonüklit konsantrasyonu 104 µ Ci/ml’den büyük olan atıkları kapsar. Sıvı atıklar depolanır. Soğutma gereklidir. 9 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR Tablo 1.4. Katı Atıkların Sınıflandırılması (IAEA, 1970) Atıkların Sınıf 1 Yüzeyindeki Kategori Radyasyon Dozu, D,(R/s) D<0,2 Beta-Gama Yayıcıları Önemsiz Alfa Yayıcıları 2 0,2<D<2 Beta-Gama Yayıcıları Önemsiz Alfa Yayıcıları 3 2<D Beta-Gama Yayıcıları Önemsiz Alfa Yayıcıları 4 Alfa aktivitesi Ci/m3 olarak Alfa Yayıcıları İfade edilen yayıcıları Beta Güçlü, önemsiz olup kritik değil 1.5.3. Katı Atıklar Uranyum ve toryum madenciliğinden ve öğütme tesislerinden, atık çözeltileri içeren bekletme tankı çamurlarından ve kontamine olmuş ekipman ve malzemelerden oluşur. Katı atıkların sınıflaması, farklı ülkelerde farklı bazlarda ele alındığından daha karmaşıktır. Fransa’da katı atıklar konteynır tipine göre sınıflandırılmıştır. Japonya’da birim hacimdeki aktiviteye göre sınıflandırılmışlardır. Rusya’da ise birim ağırlıktaki aktiviteye göre sınıflama yapılmıştır. IAEA tarafından önerilen, atıkların yüzeyindeki radyasyon dozuna bağlı olarak yapılan sınıflama Tablo 1.4’de verilmiştir. Sınıf 1- Beta ve gama yayan ve yüzeyindeki radyasyon dozu 2,2 R/s’den yüksek olmayan önemsiz miktarda alfa yayan katı atıkları kapsar. Bu tür katı atıklar genellikle özel önlemler alınmadan taşınabilirler. Sınıf 2- Beta ve gama yayan ve yüzeyindeki radyasyon dozu 0,2 R/s’den yüksek ve 2 R/s’e eşit veya düşük olan, önemsiz miktarda alfa yayan katı atıkları kapsar. Bu tür atıklar genellikle ince bir tabaka beton veya kurşun ile zırhlanmış konteynırler içinde taşınabilirler. 10 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR Sınıf 3- Beta ve gama yayan ve yüzeyindeki radyasyon dozu 2 R/s’den fazla olan, önemsiz miktarda alfa yayan katı atıkları kapsar. Bu tür katı atıklar sadece özel önlemler alınmış ise taşınabilirler. Sınıf 4- Güçlü alfa yayıcıları ve kritik olmayan önemsiz miktarda beta ve gama yayan katı atıkları kapsar. Aktivitesi Ci/m3 olarak ifade edilmelidir. I.6. Kullanılmış Nükleer Yakıtın Radyoaktivitesi Yakıt reaktörde kullanıldıktan sonra genel olarak üç grup radyoizotop oluşur; fisyon ürünleri, aktinitler ve aktivasyon ürünleri olmak üzere 350’den fazla nüklit, fisyon ürünü olarak tanımlanmıştır. Bunların çoğu çok kısa ömürlüdür. Tablo 1.6 ve Tablo 1.7, tipik bir basınçlı su reaktörü (PWR)’ndeki fisyon ürünleri ve aktinitleri göstermektedir. Tam miktarlar, deşarj sonrası geçen süreye ve yakıtın miktarına bağlı olacaktır. Herbir izotopun konsantrasyonunu, diferansiyel eşitlikler yardımıyla bulmak mümkündür. Tablo 1.6’da, aktivite, yıllık küri olarak verilmiştir. Atık Yönetiminde, yer altı gömülme sürecini esas alan önemli bir sınıflama Tablo 1.5’de verilmiştir. 1.7. Nükleer Atık Yönetimi ve Kullanılan Yöntemler Çevreye bırakılması sakıncalı görülen radyoaktif atıkların doğdukları andan son depolamalarına kadar, geçici depolanma, reproses, taşıma ve son depolama gibi tabi tutuldukları işlemlerin tümüne birden ‘Radyoaktif Atık Yönetimi’ adı verilir. 11 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR Tablo 1.5. Atık Yönetiminde, Yeraltına Gömülme Sürecini Esas Alan Sınıflama Atık Kategorisi Özellikleri Yüksek Düzey Yüksek beta-gama Uzun Ömür Önemli alfa Yüksek Radyoaktif Zehirlilik Yüksek Isı Çıkışı Orta Düzey Orta beta-gama Uzun Ömür Önemli alfa Orta radyoaktif Zehirlilik Önemli Isı Çıkışı Düşük Düzey Düşük beta-gama Uzun Ömür Önemli alfa Düşük/Orta radyoaktif zehirlilik Düşük ısı çıkışı Orta Düzey Orta beta-gama Kısa Ömür Önemsiz alfa Düşük radyoaktif zehirlilik Düşük ısı çıkışı Kısa Düzey Düşük beta-gama Kısa Ömür Önemsiz alfa Düşük radyoaktif Zehirlilik Önemsiz ısı çıkışı 12 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR Tablo 1.6. Kullanılmış Yakıt İçindeki Temel Fisyon Ürünlerinin Radyoaktivitesi (Bu tablodaki değerler 1000MW(e) PWR Reaktörü ve 33000 MWD/MTU içindir.) Nüklit Yarı Ömür Deşarjdaki Aktivite (1.106 Ci/yıl) 1,92.10-2 H 12,3 yıl 85 Kr 10,8 yıl 0,308 90 Sr 27,7yıl 2,11 95 Zr 65,5 gün 37,3 106 Ru 368 gün 14,8 125 Sb 2,7 yıl 0,237 129 I 1,7.107yıl 1,01.10 −6 131 I 8,05 gün 23,5 133 Xe 5,27 gün 43,9 134 Cs 2,05 yıl 6,7 137 Cs 30,0 yıl 2,94 144 Ce 284gün 30,2 147 Pm 4,4 yıl 2,78 151 Sm 87 yıl 3,41.10-2 154 Eu 16 yıl 0,191 155 Eu 1,81 yıl 0,204 3 13 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR Tablo 1.7. Kullanılmış Yakıttaki Temel Aktinitlerin Radyoaktivitesi (Bu değerler 1000MW(e) PWR, 33000 MWD/MTU, deşarjdan 150 gün sonra) Nüklit Yarı Ömür Ci/yıl Kg/MTU 238 2,47.105 19,4 0,12 236 2,39.107 7,22 4,18 237 2,14.106 14,4 0,75 236 2,85 yıl 134 9,2.10-6 238 86 yıl 1,01.105 0,22 239 24400 yıl 8,82.103 5,28 240 6580 yıl 1,30.104 2,17 241 13,2 yıl 2,81.106 1,02 242 3,79.105yıl 37,6 U U Np Pu Pu Pu Pu Pu Pu 0,35 241 458 yıl 4,53.10 0,05 243 7950 yıl 477 0,09 242 1630gün 4,40.105 4,9.10-3 244 17,6 yıl 7,38.104 3,3.10-2 Am Am Cm Cm 3 14 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR Özellikle nükleer enerjiyi yoğun olarak geçtiğimiz kırk elli yıl boyunca kullanmış olan ülkeler, nükleer atık yönetimi konusunda çeşitli yollar ve yöntemler bulma gayreti içindedirler. Bunlar arasında, özellikle yüksek düzey nükleer atıklar konusunda doğrudan üzerinde araştırmalar ve uygulamalar yapılan yöntemler olduğu gibi sadece düşüncelerde kalan yöntemler de mevcuttur. Nükleer artıkların okyanus tabanına gömülmesi uygulanmış olan; kutuplardaki buzullara gömülmesi, dış uzaya gönderilmesi veya transmutasyon yöntemi, düşünülmüş veya araştırılmış yöntemlere örnek olarak verilebilir. Ancak son yıllarda nükleer güce sahip olan ülkelerde, yüksek düzeyli nükleer atıkların derin yer altı depolarına gömülmesi tercih edilen bir yöntem olarak görülmektedir. Günümüzde Nükleer Atık Yönetiminin teknik adımları şöyle sıralanmaktadır: i) Atıklar nükleer uygulamaların çeşitli aşamalarında üretilirler. Bunlar, oldukça fazla türdedir ve değişik düzeylerde zararları vardır. ii) Atıklar, hacimlerinin küçülmesi ve kimyasal yapıları ile fiziksel formlarının stabilizasyonu için toplanarak atık işleme tesisine gönderilirler. iii)Her ülkenin kendi koşulları içerisinde, atıklar uygun bir şekilde biyosferden izole edecek bir yere yerleştirilirler yani gömülürler. Yukarıda çok genel olarak verilen bu üç aşama, bugün için geçerli olan oldukça yaygın bir sıradır. Belirtilen her aşama daha alt gruplara ve farklı yönetim şekillerine ayrılırlar. Bugüne kadar, yüksek düzeyli radyoaktif atığın depolanması için bir tesise sahip olan bir ülke yoktur. Ancak birçok ülke, nükleer enerji programları ile birlikte yüksek düzeyli atık depolaması için teknoloji geliştirme ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Atık yönetimi uzmanları arasında, atığı izole etmek için doğal ve teknik bariyerlerin kombinasyonunun bir arada kullanıldığı, derin jeolojik depolama konusunda bir görüş birliği vardır. Bu, günümüzde bu amaçla tercih edilen bir teknolojidir. Bazı ülkeler, yer seçimi ve araştırma programları sürdürmektedir. Ancak, gelecek yüzyılın başlarında uygun depo alanlarının seçilmesinde, toplum tarafından kabul görememe sorunu vardır. Bu nedenle, yüksek düzey atık depolarının yer seçimi konusu günümüze kadar uzanan önemli bir sorun olarak durmaktadır. 15 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR Birçok uzman tarafından, atığın tekrar geri çıkarılma ihtimali olmadan derin depolanması, bir kesin çözüm olarak görülmekle birlikte, atığın tekrar çıkarılmasının mümkün olabilirliğinin de bazı yararları olabileceği düşünülmektedir. Kapatılma süreci sonrası geri çıkarım ciddi miktarda kaynak gerektirecek olsa bile, atığın geri alınması, hem deponun işletme sürecinde hem de kapatma sonrası süreçte yapılabilmektedir. Bu uygulama için atığın yeniden çıkarılmasında, sistemin güvenliği tehlikeye atılmadan yapılabilirliliğinin gösterilmesi önem kazanmaktadır. Atıkların bekletilmesi, kesin bir çözüm olmadığı gibi, derin depolamaya da bir alternatif olarak görülmemektedir. Diğer taraftan jeolojik depolama geri çıkarılma olasılığı ile birlikte, kesin bir çözüm sunmaktadır. Süresi, güvenlik ve çevre ile etkileşimi, geri çıkarılma düzeyi gibi konuların daha fazla araştırılması gerekmektedir. Radyoaktif atıkların depolanmasında, insan sağlığı açısından taşıdığı risk uzun dönem radyasyon dozlarının değerlendirilmesi ve belirsizlikler taşımaktadır. Radyoaktif atıkların jeolojik depolanmasındaki uzun dönem güvenliğinin sağlanması, radyoaktif olmayan toksik atıkların ki ile benzer sorunlara sahiptir. Bu nedenle bu iki konuda çalışanlar arasındaki teknolojik bilgi alış verişi ile önemli yararlar sağlanabilir. Uzun dönem atık depolama konusunda geçmiş deneyimler göstermektedir ki; uzmanlar, başka bir çözüm alternatifinin bulunmadığı, tek olduğu iddiası ile özel çözümler sunmaktan kaçınmalıdırlar. Açık bir ifade ile farklı radyoaktif atıkların farklı depolama gerektirdiği gerçeğini unutmamak gerekmektedir. 1.7.1. Düşük Düzey Atık Yönetimi Düşük düzey atık yönetimi, düşük düzey katı ve sıvı atıkların üretildiği andan itibaren, bunların işlenerek depolandığı son tesisin yapıldığı sürecin tamamını kapsar. Bu tür atıklar, daha çok nükleer güç tesisi bulunmayan ülkelerde, araştırma merkezleri, üniversiteler, sanayi tesisleri ve hastane gibi kuruluşlarda kullanılan radyoaktif malzemelerin, kullanım dışı kalması ile ortaya çıkarlar. Düşük düzeyli atıklara genel olarak katı, sıvı ve kapalı kaynakların işlenmesi olarak üç ayrı süreç 16 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR uygulanır. Buradaki temel amaç; atığın boyutunu küçültmek veya kimyasal ve fiziksel olarak stabil hale getirmektir. Sıvı atıklar için uygulanan çeşitli yöntemler vardır. Bunlar, i) Seyrelt ve dağıt ii) Konsantre et ve sakla iii) Sulandır ve deşarj et Şeklinde özetlenebilir. Bu yöntemlerin her birisinin uygulanması sırasında en kapsamlı olarak karşımıza çıkan yöntem ise, sıvı atığın çeşitli kimyasallar yardımıyla bir tank içerisinde çöktürülmesi veya sıvı atığın bir reçine kolonundan geçirilerek içerisindeki radyoizotopların reçine tarafından tutulmasıdır. Bu yöntemler, birçok ülkede oldukça yaygın olarak uygulanmaktadır. Her iki yöntemin de temel amacı, sıvı atığın konsantre halde elde edilmesidir. Birincisinde çöktürme tankının tabanında toplanan çamur, diğerinde ise içerisinden sıvı atık geçirilen reçine, atığın yoğun hale getirilmiş durumudur. Bundan sonraki aşama, bu konsantrenin stabil hale getirilmesini sağlayacak sabitleyici işlemdir. Bu amaçla da, çeşitli yöntemler uygulanmakta ancak en yaygın olanları çimentolama yada bitümleme uygulamalarıdır. Her iki yöntemde de, önceki süreçte elde edilen konsantre atık, bir varil(standart 200 litrelik varil) içerisine alınarak ya çimento ile veya bitümleme ile karıştırılarak matrks oluşturulur. Daha sonra katılaşması beklenir ve kapağı kapatılarak hazır hale getirilir. I.7.2. Yüksek Düzey Atık Yönetimi i) Nükleer santrallerden çıkan ve içerisinde tekrar kullanılabilir düzeyde Plutonyum ve Uranyum içeren ‘kullanılmış yakıt’lar, ve yeniden işleme (Reprocess) tesisi olmayan ülkelerin veya ilk etapta bu işlemin bugün için tehlikesini göze alarak, gelecekte tekrar kazanılması planlanıp bir yer altı deposunda bekletilmesini uygun gören ülkelerin santrallerinden çıkan atıklardır. ii) Harcanmış yakıtların yeniden işlenmesi sonucu ortaya çıkan yüksek düzeyli radyoaktif atıklardır. Bu tür atık üreten ülkelerde, nükleer santrallerden çıkan harcanmış yakıtlar tekrar işlenerek içerisindeki Plutonyum ve Uranyum yeniden 17 1.GİRİŞ F.Aysun UĞUR yakıt olarak değerlendirilirken geride oldukça yüksek radyoaktivite içeren sıvı artık kalır. Bu sıvı artık, çeşitli yöntemlerle katılaştırılarak nispeten stabil olan katı forma getirilir ve yer altı depolarına alınır. Her iki atık da, zaman içerisinde azalma gösteren oldukça yüksek radyoaktivite ve yüksek sıcaklığı sahiptir. Yer altı deposunun özellikleri, atıklardan yayılan ışınları engellemesi ve radyonüklitlerin yeryüzüne taşınmasını engelleyen jeolojik bariyerin sağlanması açısından önemlidir. Depolanmış atıklardaki radyonüklitlerin, depo ortamından taşınması için gereken tek taşıyıcı yer altı suyu olduğundan, yer altı suyu akışı ayrıca önem kazanmaktadır. Bu nedenle kaya-atık-yer altı suyu ilişkisinin belirlenmesi jeolojik bariyerin performansı açısından önemlidir. 18 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Schulz (1965) tarafından yapılan, toprak kimyası prensipleri kullanılarak toprağın dekontaminasyonu çalışmasına göre, K+, Rb+, Cs+ gibi toprak alkali elementler toprakta NH +4 iyonu ile benzer hareketleri yaparlar. Cs+iyonu toprakta yüksek adsorpsiyon enerjisi ile bağlanır, sezyumdan sonra Rb+gelir. NH +4 ve K+’un toprakta tutulma eğilimleri eşittir. Toprakta adsorplanmış makro miktardaki Cs+ iyonu ile yer değiştirmede, Ca+2 gibi iyonlar Cs+ iyonunun kendisi kadar etkilidir. Fakat taşıyıcısız Cs+ iyonu toprakta adsorplanmışsa, Ca+2 ve diğer iki değerlikli iyonlar yer değiştirmede etkisizdirler. NH +4 , K+, Cs+ iyonlarla yer değiştirirken çok daha etkilidirler. Toprakta çok sıkı bağlı sezyumu çözen veya serbest hale getiren iyonlar iki gruba ayrılır. Birinci grup sulu H+ ve Na+, Ca+2 ve Mg+2 dur. Bunlar ilave edilen taşıyıcısız Cs137’nin ancak %10 nunu çözebilirler. İkinci gruptaki, NH +4 , K+, Cs+ tutulan Cs137’nin %20-80’ini serbest hale getirirler. Hakkine, Lakenen (1973), 137Cs’nin adsorpsiyonunu, Finlandiya killeri; kum ve çamur üzerinde incelenmiştir. K+ içerikli topraklarda, potasyumun sezyumun adsorpsiyonunu pozitif olarak etkilediği gözlenmiştir. Rafferty ve arkadaşları (1981), Sr2+’un kil mineralleri üzerinde adsorpsiyonuna, tuz konsantrasyonu, yükleme ve pH’ın etkisini incelemişlerdir. Sabit pH ve tuz konsantrasyonunda, düşük yükleme bölgesinde adsorpsiyon izotermleri lineer çıkmıştır. Montmorillonit için pH=5-7 aralığında dağılım katsayısının pH ile değişmediği, fakat illit ve kaolinit için dağılım katsayısının pH ile arttığı görülmüştür. Frissel ve arkadaşları (1981), Toprakta sezyum, plutonyum ve stronsiyum radyoizotoplarının tutunması ve taşınımına ilişkin bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmada, 35 cm çapında ve 100cm yüksekliğinde boru ile lizimetrik çalışmalar yapılarak taşınım hızı, geciktirme katsayısı ve su akış hızı tayini yapılmıştır. Bachhuber ve arkadaşları (1982), çok katlı toprakta 137 Cs ve 90 Sr dağılımını incelemişlerdir. Bu çalışmada 1m yüksekliğinde ve 30cm çapında kolonlarla çalışılmış ve bu radyoaktif maddelerin taşınım hızı tayini yapılmıştır. 19 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR Bunzl ve arkadaşları (1985), Kil humat karışımlarında yaptıkları araştırmada + Cs iyonu adsorpsiyonunun dağılım katsayısı (Kd) değerlerini ölçüp, saf bileşenler için hesaplanan Kd değerleri ile karşılaştırmışlardır. Çözeltideki Cs+ iyonu konsantrasyonu 1.10-6-0,01 M arasındadır. Hesaplanan ve gözlenen Kd değerleri arasındaki fark, Cs+ iyonu adsorplandığında daima negatif olmuştur. İyon değiştirici karışımları için hesaplanan Kd değerleri, çözeltideki karşı iyonlarla bileşenin rekabetini gösterir. Bu Kd değerleri, iki iyon değiştirici arasındaki girişimden etkilenmezler. Halbuki humat yüzeyinde ya da kil minerali ara tabakalarında adsorpsiyon olabilir veya çözülebilen katyon-humat kompleksleri oluşabilir. Bu girişimler hem kilin hem de humatın adsorpsiyon özelliklerini değiştirir ve kil/humat karışımı için hesaplanan ve deneysel Kd değerleri arasında sapmalara neden olur. Kil/humat karışımının deneysel Kd değerleri eğrisi, hesaplananın altında çıkmıştır. İnert elektrolit (0,01 M CaCI2) varlığında da durum aynıdır. Çok düşük konsantrasyonlarında ise birbirine yaklaşır. Bu da sapmaların derecesinin çözelti konsantrasyonuna bağlı olduğunu göstermiştir. Nikashina ve arkadaşları (1986) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, Sodyum, kalsiyum ve amonyum formlarındaki farklı clinoptilolit topraklarda Cs+ ve Sr++ iyonlarının iyon değişim dengesi çalışılmış ve statik iyon değişim kapasiteleri tayin edilmiştir. Adsorpsiyon izotermleri çizilerek dağılım katsayıları hesaplanmıştır. Belli plast topraklarındaki clinoptilonit diğer zeolitlerle karşılaştırıldığında en yüksek kapasiteye sahiptir. Bulgaristan topraklarındaki clinoptilonit seçiciliği adsorbanın katyonik formundan bağımsızdır. Halbuki Georgian clinoptilolitlerinin seçiciliği tamamen katyonik formla değişir. Amonyum formundaki Tedzami adsorbanının seçiciliği en yüksek değerde bulunmuştur. Misaelides ve arkadaşları (1987) tarafından, Çernobil kazasından sonra Yunanistan’ın Selanik bölgesinden alınan toz örneklerinde, Cs137 ve diğer fisyon ürünlerinin dağılımı tayin edilmiştir. Yüksek konsantrasyonda radyonüklid içeren örnekler, yüksek oranda kil mineralleri içerenler olmuştur. Kalkerli materyallerdeki sezyum izotopunun sorpsiyonu, kil içeren örneklerinkinden düşük çıkmıştır. Radyonüklid tutulması, materyalin ince partikülleri ve vermikülit miktarı ile, yani ince partiküllerin büyük yüzey alanı ve vermikülitin katyon değiştirme ve tutma 20 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR kapasitesi ile ilişkilidir. Desorpsiyon ve liçing çalışması 0,5M’lük NaCI, KCI, CaCI, MgCI musluk suyu ve distile su kullanılarak yapılmıştır. Sezyumu uzaklaştırmada NaCI ve KCI çözeltileri etkili olmuştur. Ogawa (1987) tarafından yapılan çalışmada, çok ince toprak parçacıkları tarafından adsorbe edilmiş olan Cs137’nin bir toprak tabakası içindeki göçünün nicel tanımını elde etmek için, Cs’un adsorbe edildiği ince toprak parçacıkları çözeltisi doymamış kumlu toprak tabakasına dökülmüş ve toprak tabakası ile çıkış çözeltisinin Cs137 konsantrasyonu tayin edilmiştir. Toprak tabakası, çıkış çözeltisi içindeki Cs137 konsantrasyonunu azaltmış fakat göçünü geciktirmemiştir. Toprak tabakası içinde kalan Cs137 konsantrasyonu, kullanılan Cs137 miktarıyla orantılı olarak artmıştır. Ayrıca Cs137’nin yüzeyine tutunduğu ince toprak parçacıklarının büyüklük dağılımının ölçülmesinden; çıkış çözeltisi içindeki Cs137 konsantrasyonunun (tek dağılımlı durum) tabakanın uzunluğu ile eksponansiyel olarak azaldığı bulunmuştur. Cremers (1988)tarafından, toprak ve sedimentlerdeki Cs137’nin davranışı, katı-sıvı dağılım katsayısının ölçümlerine dayanılarak yapılmış ve tutulma, çok az sayıda, oldukça seçici konumların varlığı ile açıklanmıştır. Kd değerlerinin, radyosezyumun hareketliliği hakkında da bilgi verdiği görülmüştür. Eser miktarda zayıf hidrate K+, Rb+, ve Cs+ gibi katyonlar seçici olarak kil parçacıklarının aşınmış kenarlarında tutulmaktadır. İllitteki sezyum adsorpsiyonu üç tip konumun varlığı ile açıklanmıştır. İki tip konum kenarlarda bulunur ve toplam CEC’sinin (katyon değiş tokuş kapasitesinin) %2’sine sahiptir. Diğer tip konum ise oldukça yüksek Cs+/K+ seçiciliğine sahiptir. Erten ve arkadaşları (1989) tarafından, radyoaktif sezyum ve baryum iyonlarının adsorpsiyon ve desorpsiyon özellikleri Türkiye’nin değişik yöresinden edinilen kil mineralleri ve toprak örnekleri üzerinde incelenmiştir. Sezyum ve stronsiyumun adsorpsiyon çalışmalarında yer altı suyu, baryumda ise kil örneklerinin edinildiği yörenin yer altı sularına benzer sentetik sular kullanılmıştır. Çalışılan iyon konsantrasyonları 10-8 ile 10-3 mol/L arasında değişmiştir. İyonun sıvı katı fazları arasındaki oranını tayin eden dağılım katsayısı Kd’nin; kil mineralinin ve toprak örneğinin çeşidi, denge zamanı, çalkalama hızı, iyon konsantrasyonu, hacim/ağırlık oranı ve pH parametrelerine bağımlılığı incelenmiştir. Dağılım katsayısının zaman 21 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR ile arttığı ve kilin yapısına göre belirli bir süre sonra sabit bir değere ulaştığı görülmüştür. Dağılım katsayısının katıdaki iyon konsantrasyonuna bağımlılığı, ters S şeklinde eğriler vermiştir. Bu eğriler en az iki tip tutulma mekanizmasının varlığını göstermiştir. Kaolin tipi killerde adsorpsiyon tersinir, montmorillonit tipi killerde ise kısmen tersinir olmuştur. İyonların, çalışılan killer üzerindeki adsorpsiyonu, pH ve hacim/ağırlık oranına az bir bağımlılık göstermiştir. Adsorpsiyon izotermleri Freundlich ve Dubinin- Radushkevich izoterm modellerine uymaktadır. Genelde sezyum iyonu, stronsiyum ve baryuma kıyasla daha iyi tutulmuştur. Fahad ve arkadaşları (1989), Kalkerli topraklardaki Cs137 mobilitesini, kolondan nehir suyu, NH4Oac, KCI, CaCI2, ve EDTA geçirerek araştırmıştır. Cs+ iyonunun kolonda fraksiyonlaşması, 60 gün süreyle toprağa taşıyıcısız Cs137 ilave edilerek bekletilip üzerinden çözeltiler geçirilerek tamamlanmıştır. CaCI2 ve nehir suyu ile 90 gün sonunda ilave edilen Cs137’nin %97’si toprak kolonunun 1 cm üzerinde bulunmuştur. NH4Oac ile Cs+ iyonu konsantrasyonunun, KCI ile %18’i, EDTA ile %10-%25’i azalmıştır. K+ ve NH +4 kil minerallerinin kristal örgüsünde tutunmuş olan Cs+ iyonu ile yer değiştirerek sezyumun salınmasını sağlarlar. NH +4 iyonunun daha fazla rekabetçi olmasının nedeni, K+iyonuna göre daha az hidrate olması ve konumlardaki büyük Cs+iyonları ile yer değiştirmeye uygunluğudur. Sezyumun tutulmasından sorumlu toprak bileşenleri kil, çamur ve demir oksitlerdir. Süzme işlemiyle kil minerallerine bağlanan fraksiyonlar artmış, suda çözünen yer değiştirebilen karbonat ve organik madde fraksiyonları azalmıştır. Montmorrilonitli topraklarda Cs+ iyonu adsorpsiyonunun tersinmez olduğu gösterilmiştir. Ahmad ve arkadaşları (1989), Geothit, hemetit, magnetit, quartz, bauxit ve sepiolit gibi mineral karışımları üzerinde sezyum ve stronsiyumun adsorpsiyonunu, adsorban ve adsorbat konsantrasyonları ve pH’a bağlı olarak incelemiştir. Adsorpsiyon yüzdesi, pH artışı ile artmış ve pH=2-3 değerinde maksimuma ulaşmıştır. Kalevi(alkalik) bölgede adsorpsiyon yüzdesinde düşüş görülmüştür. Mineral karışımının yükleme kapasitesi farklı konsantrasyonlar için incelenmiş ve Cs+iyonu için Sr++iyonundan daha çok yükleme kapasitesine ulaşmıştır. 22 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR Shenberg (1989) tarafından, sezyum bağlayıcı mineral olarak bilinen ve ekilebilen topraklardaki radyosezyum konsantrasyonunu azaltmak amacıyla kullanılan zeolit ile Kd değerini bulmak amacıyla yapılan çalışmaya göre Kd, taşıyıcı sezyum konsantrasyonu arttıkça artmış ve 3.4 meg/L den sonra düşmüştür. Bu konsantrasyonun altında her gram zeolitte 5-10 mg sezyum adsorplanmıştır. Çözeltiye 10 meg/L K+ iyonu ilavesi Kd’de azalmaya neden olmuş; 10 meg/L NH +4 konsantrasyonu daha da düşmüştür. Her iki iyon da daha yüksek konsantrasyonlarda Cs+ iyonu adsorpsiyonunu aynı derecede düşürmüştür. Adsorpsiyon kapasitesi peat toprağında zeolite göre, rekabetçi iyon ilavesi olmadığı halde 50 defa daha düşük gözlenmiştir. Peat toprağının adsorpsiyon kapasitesi K+ ve NH +4 iyonu konsantrasyonlarına zeolitten daha duyarlı olmuştur. Buna neden peat toprağında kil minerallerinin bulunmayışıdır. Böylece zeolit minerali, seçici sezyum bağlama ajanı olarak düşünülebileceği ve sezyum yağmurları alan toprağa katman olarak döşenebileceği ileri sürülmüştür. Benes ve arkadaşları (1989), Nehir yataklarındaki sedimentlerde radyosezyum tutulması, pH, sulu faz kompozisyonu, sulu katı kompozisyonu, sudaki sezyum konsantrasyonu gibi faktörleri göz önüne alarak sulu toprağın Cs+ iyonuyla etkileşmesi ile nehirlerde radyosezyum göçünü incelemiştir. pH 5-9 aralığında tutulma etkisi ihmal edilebilir bulunmuştur. Katının yapısı ve konsantasyonuna bağlı olarak pH 3-5’in altındaki değerlerde adsorpsiyon düşmüştür. Düşmede 0,001M0,01M- 0,1M rekabetçi katyonların baskısı K+>Na+>Ca++sırası ile görülmüştür. Sezyum konsantrasyonunun artışı da, adsorpsiyonun düşmesine neden olmuştur. Çok düşük sezyum konsantrasyonlarında adsorpsiyon sezyum konsantrasyonuna bağlıdır. Karbonatların, oksitlerin ve organik maddelerin uzaklaştırılması, sedimentin sorpsiyon özelliklerinde etkili olmamıştır. Sezyum esas olarak nehir yataklarındaki kil minerallerinde tutulmuştur. Oruç (1989), Çernobil kazası sonrası değişik düzeylerde yağış alan yörelerde işlenmiş sahalarda toprağın iki ayrı derinliğinde (0-5 cm ve 5-10 cm) Cs134 ve Cs137 birikimini belirlemek üzere toprak örnekleri almış ve ölçüm sonuçları; Trakya Bölgesinin, Doğu Karadeniz Bölgesine ve bazı Avrupa ülkelerine kıyasla daha düşük düzeyde radyoaktif madde aldığını ortaya koymuştur. Bu bölge topraklarındaki kil 23 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR yüzdesinin yüksekliği ve kil içerisindeki montmorolonit kil minerallerinin varlığı ile radyoaktif sezyum elementi yüzey toprağında sıkıca tutulmuş ve böylece bölgedeki kirlenme yayılımı en az düzeyde olmuştur. Asidik karakter gösteren ve kil yüzdesinin Trakya topraklarına oranla düşük olduğu Karadeniz Bölgesinde, sezyum elementinin toprakta sıkıca tutulamadığı ve bölgedeki yüksek yağış nedeniyle alt katmanlara doğru yıkanarak taşındığı gözlenmiştir. Trakya topraklarında sezyum aktivitesi 158 bequerel/kg toprak iken Karadeniz topraklarında 1687 bequerel/kg topraktır. Ohnuki ve arkadaşları (1989), İşlenmiş ve işlenmemiş toprakta radyoizotopa ilişkin geciktirme faktörü tayini yapmışlardır. Ayrıca, konsantrasyonun derinlikle değişimini de araştırmışlardır. 30 cm çapında ve 120 cm yüksekliğinde borularla deneysel lizimetrik çalışma yapmışlardır. Lizimetre çalışmalarının giderek artmasının bir nedeni de, radyoaktif atıkların saklanmasına ilişkin çalışmalar için taşıdığı önemdir. Aksoyoğlu (1990), 3.2.10-8- 5.10-4 M Cs+ iyonu konsantrasyonlarında Grimsel Mylonitte yapılan deneyinde adsorpsiyonun, tersinir ve lineer olmadığı bulunmuştur. Sezyum konsantrasyonuna bağlı olarak, iki farklı adsorpsiyon konumlarının varlığı ortaya çıkmıştır. Dengedeki çözeltide mevcut yüksek konsantrasyonlu potasyum için, sezyum adsorpsiyonundaki düşüşe neden olarak, adsorpsiyon konumlarındaki rekabeti göstermiştir. Düşük sezyum konsantrasyonlarında adsorpsiyon, mikanın kristal kenarlarındaki konumlarda olmuştur. Sezyum ile potasyum arasındaki yer değiştirme için konum dağılım fonksiyonunun hesabında Freundlich parametreleri kullanılmış ve yer değişmenin tek bir konum ile kısıtlı olmadığı görülmüştür. Konumların çoğunun potasyuma afinitesi, sezyuma göre daha fazladır. Az sayıda konum, sezyuma yüksek afinite göstermiştir. Dubinin Raduskevich izoterm parametrelerinden ortalama adsorpsiyon enerjisi yaklaşık 12 KJ/mol bulunarak sezyum adsorpsiyonunun iyon değişimi ile olduğu sonucuna varılmıştır. Aynı parametrelerden mylonitin toplam katyon değişim kapasitesi %95 olarak bulunmuştur. Balwant (1990) tarafından yapılan araştırmaya göre, düşük yer değiştirme kapasitesine sahip kaolinitli topraklar, Ca+2 ve Na+ iyonlarına göre çözeltideki 24 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR konsantrasyonu düşük Cs+ iyonunu tercih ederek adsorplarlar. İllitik ve semektit topraklar, kaolinit toprağına göre daha çok Cs+ iyonu adsorplarlar ve tuz çözeltileri ile bir dizi reaksiyondan sonra, adsorplanan sezyum iyonunun %50 sinden fazlası tutulur. Kaolinit toprağında tutulma azdır, fakat toprakta bulunabilecek kadar Cs+ iyonu konsantrasyonunda, Cs+ iyonlarının çoğunun tutulduğu görülmüştür. Böylece Cs-137 tekniği, Kuzey Avustralya topraklarının çoğu için toprağın erozyonu ve depozisyonu ölçümlerinde güvenle kullanılabilir. Al-Suhybani (1992), yüksek Mg++ ve Ca++ içerikli topraklarda Cs+ iyonu yer değiştirmesinin çok zayıf, düşük içerikli olanlarda fazla olduğunu bulmuştur. pH, çalkalama zamanı gibi farklı deney şartlarında adsorpsiyon çalışması yapılmış, ısıtma ve asit uygulamaları, kilin tutma kalitesini arttırmada başarısız olmuştur. Orjinden geçen izotermlerin verdiği n parametreleri ile ∆ Gads değerleri hesaplanmıştır. Serbest enerjinin negatif olmasından açıktır ki kil ile Cs+ iyonu arasında sıkı bir girişim vardır. Ayrıca kille ilgili safsızlıklar reaksiyon mekanizmasında etkili olmuştur. Sulu çözeltilerdeki metal oksitler çözeltinin pH’sine bağlı olarak yüzey yükü taşımaktadırlar. Mimura (1992) ,radyoaktif atık çözeltilerinden Cs+ iyonunun uzaklaştırılması için spesifik iyon değiştirme özelliklerinden dolayı çeşitli zeolitler kullanmıştır. Ferierit küçük porlu 3.9 Aº dar kanal sistemi içeren yüksek silika zeolitidir. Büyük hidrate katyonlar için iyon eleme özelliği vardır. Bu spesifik özellik ferierite Cs dağılımı izni verir. Bu çalışma Na-Cs, K-Cs ikili sistemlerinde iyon değişim dengesi ve ferieritin Cs+ iyonu seçiciliği ile ilgilidir. Sentetik ferierit (HS2-KOA 200 mesh) kireçli yapıdadır ve kil içermez. K+ ve Na+ ile sature edilmiş ferierit (K-F, Na-F) 0.1M KNO3 ile temas ettirilerek hazırlanmıştır. Ferieritin Na+ formundaki Na+-Cs+ dengesi iyon değişimi izoterminin konveks profili, sulu fazdaki sezyum için yüksek seçimliliği gösterir. Konveks profil, aynı zamanda adsorpsiyonun Langmuir eşitliğine uyduğunu gösterir. Seçicilik katsayısı log KCs/Na nın pozitif oluşu Ferieritin, Cs+ iyonu için yüksek seçicilikte olduğunu göstermiştir. ∆ Gº= -10.7 olup Chabalit ve Clinoptilolit zeolitlerinin ∆ Gº değerlerinden daha azdır. K-Cs ikili sistemlerinde ise log KCs/Na’nın değeri pozitif olmasına karşılık, Na+-Cs+ sistemine göre daha küçüktür. Bu da küçük çaplı hidrate K+ un, büyük çaplı Na+ iyonundan 25 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR ferierit için daha fazla afiniteye sahip olduğunu göstermiştir. ∆ Gº = -4.11 KJ/mol olup, Clinoptilolit’teki benzer sisteminkinden daha düşüktür. Böylece radyoaktif likit atıklardan Cs+ iyonu uzaklaştırılmasında, ferieritin’in diğer zeolitlere göre üstünlüğü vardır. Samanta (1992) tarafından, oldukça tuzlu radyoaktif çözeltilerden, fenolik iyon değiştirici reçinelerle Cs+ iyonunun seçici uzaklaştırılması için çalışma yapılmış ve çok miktarda Na+ iyonlarının varlığına rağmen, basit fenolik polimerlerin etkili olduğunu görülmüştür. Fenol, resorcinol, catechol, catechol+ resorcinol+ fenol karışımlarından oluşan fenolik reçineler, alkali şartlar altında formaldehit ile kodanse edilerek sentezlenip, açık ve kapalı şartlarda ısıtılarak kurutulmuştur. Açık kurutma işlemi görmüş reçine daha kararlılık göstermiştir. Resorcinol formaldehit reçine, en yüksek sezyum tutulmasını sağlamıştır. Tutulma, iyon değişim mekanizması ile yürümüştür. Farklı Cs+ iyonu derişimleri ile elde edilen veriler Freundlich eşitliğine uymuştur. Çözeltideki NaOH konsantrasyonunun artışı ile Cs+ iyonu tutulması azalmıştır. İyon değişim kapasiteleri, geleneksel politiren-divinilbenzen içerikli reçinelerde bulunanlarla karşılaştırıldığında daha düşüktür. Buna kuru reçinelerdeki fenolik-OH gruplarının varlığı neden olmuştur. Düşük nem, reçinelerin şişmesini engelleyip kapasiteyi düşük tutmuştur. Resorcinol, reçineye yüksek sezyum afinitesi verir. Aynı şartlardaki geleneksel sulfonik ve karboksilik reçineler hiç Cs+ iyonu tutulması yapmazlar. Catechol reçineler, zayıf Cs+ iyonu tutulması göstermiştir C-RF reçine karışımında ise resorsinol içeriği yüzünden tutulma artmıştır. Cornell (1992), Quartz, kalsit ve kil içerikli farklı kireçli toprak örneklerinde Cs+ iyonu adsorpsiyonu deneylerini, pH’si 7.3 olan sentetik yer altı suyu ve 0.1M inert elektrolit kullanılarak yapmıştır. Başlangıç Cs+ iyonu konsantrasyonu 10-8-10-4 aralığında, adsorpsiyon hızlı, tersinir fakat lineer değildir. Dengede, 10-8’den düşük Cs+ iyonu konsantrasyonunda adsorpsiyon, izotop değişim reaksiyonu ile; daha yüksek konsantrasyonlarda ise iyon değişimi reaksiyonu ile gerçekleşmiştir. Kaya/su oranı ile dağılım katsayıları, 23-995 ml/g arasında farklılık göstermiştir. Bu farklılık, Cs+ iyonunun lineer olmayan izotermleri ile açıklanabilir. İki örneğin kompozisyonlarının farklılığına rağmen, Cs+ iyonu tutulmaları aynı değerlerde 26 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR bulunmuştur. Bunun nedeni, her iki örnekte de adsorplayıcı bileşenin (illit) içeriğinin aynı olmasıdır. Shenber (1993) tarafından, doğal killerle, sulu çözeltilerden Cs+ iyonu adsorsiyonunun çok hızlı bir reaksiyon olup, film difüzyon mekanizmasına dayandığı görülmüştür. Yüksek oranda Ca+2 ve Mg+2’lu kil içeren farklı topraklarla yapılan, Cs+ iyonu adsorpsiyon davranışı oldukça kompleks olmuştur. Dağılım katsayısı değerleri kararlı sezyum konsantrasyonu arttıkça düşer. Aynı zamanda adsorpsiyon, K+ ve NH +4 iyonu konsantrasyonlarına da hassastır. Kil miktarı yüksek topraklarda, Kd değeri bağıl olarak yüksek çıkmıştır. Kil içeriği az olan kumlu topraklarda, Kd değeri 6-7 defa düşük olmuş ve Cs+ iyonu adsorpsiyonu toprağın kil oranı arttıkça artmıştır. Toprak parametreleri ile Kd değerleri arasında kesin bir ilişki vardır. Mimura ve arkadaşları (1993), doğal zeolitler, cliptonit ve mordanit üzerinde, Cs ve Sr iyonlarının adsorpsiyonunu, etkileşme zamanı ve pH’a bağlı olarak incelemiştir. Dağılım katsayısı Kd, her iki iyon için de asidik bölgede doğrusal olarak artmıştır. Cs için bulunan Kd değeri, cliptonit ve Sr için bulunan değerden 10 kat daha büyük bulunmuştur. Adsorpsiyon reaksiyonunun Langmuir izotermine uyduğu gösterilmiş ve adsorpsiyon kapasiteleri hesaplanmıştır. Yücel (1993), 137 Cs radyoizotopunun topraktaki adsorpsiyonunu ve düşey ilerlemesini baç ve kolon deneyleri ile incelemiştir. Bu çalışmada, toprakta radyoizotopun dağılma faktörünün, geciktirme faktörü kadar, düşey ilerlemeyi yavaşlattığı gözlemlenmiştir. Ayrıca düşey ilerlemenin eksponansiyel olarak azaldığı görülmüştür. Chang ve Hsu (1993), Cs+’nin adsorpsiyonunu, humic asit içeren bazı toprak örnekleri üzerinde humic asit bileşimine bağlı olarak incelemiştir. Dağılım katsayısı Kd’nin, humic asit miktarı arttıkça azaldığı gözlenmiştir. Bu süreç, humic asit tarafından bazı adsorpsiyon konumlarının tutulması olarak yorumlanmıştır. Sinha (1994), Zeolit-13X kullanarak, Cs137 izotopu içeren radyoaktif atık uzaklaştırma işlemlerinde, Kd değerlerinin çözeltide bulunan Cs+ iyonu konsantrasyonuna bağlı olduğunu gözlemlemiştir. Karıştırma işlemi denge zamanını 48 saatten 2 saate indirmiştir. 0.005-0.1N arasındaki yüksek Cs+ iyonu konsantrasyonlarında, karıştırma sonucu 27 tutulma, tanecik tutulma kontrol 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR mekanizması ile; seyreltik konsantrasyonlarda film difüzyonu mekanizması ile olmuştur. Denge çalışmasında, %50 oranında Na+ iyonlarının varlığında ve çözeltideki toplam iyonik konsantrasyon 0.1N iken, Na+ iyonlarının Cs+iyonları ile yer değiştirdiği görülmüştür. Hsu ve arkadaşları (1994), Sezyum ve stronsiyumun adsorpsiyonunu toprak fraksiyonlarının yapısına bağlı olarak, radyoaktif izleme tekniği ile incelemişlerdir. Montmorillonit ve kaolinit yapıdaki örneklerin sezyumu ve stronsiyumu illit yapıdaki örneklerden daha fazla adsorpladığı görülmüştür. Ayrıca sezyumun, her iki toprak örneği için de stronsiyumdan daha iyi adsorplandığı görülmüştür. Sonuçlara Freundlich ve Langmuir izotermi uygulanmış ve sonuçların Freundlich izotermine daha iyi uyduğu görülmüştür. Freundlich izoterm sabiti n değeri, her iki toprak örneğinde stronsiyum için 1’e yakın , sezyum için ise 1’den küçük bulunmuştur. Deneysel sonuçların 1. mertebe kinetiğe uyduğu gösterilmiş ve hız sabiti değeri, sezyum için stronsiyumdan daha büyük bulunmuştur. Apak ve arkadaşları (1995), Cs137 ve Sr90 iyonlarının kırmızı çamur üzerinde adsorpsiyonunu, radyoaktif izleme tekniği ile adsorbantın tanecik büyüklüğü, çözeltinin pH değeri ve sıcaklığa bağlı olarak incelemiştir. Cs137 ve Sr90’un adsorpsiyonu adsorban yüzeyindeki SOH konumlarına bağlı olarak yorumlanmıştır. Deneysel sonuçlar Cs için B.E.T tipi izoterme, Sr için B.E.T Langmuir tipi izoterme uygulanmıştır. Çözeltinin pH değerinin artması ile stronsiyumun iyon değişimi artmış, fakat bu sezyumun spesifik adsorpsiyonunu azaltmıştır. NaCI gibi elektrolit ilavesi, sezyumun adsorpsiyonunu azaltmış fakat stronsiyumun adsorpsiyonunu belirgin olarak etkilememiştir. Yücel ve Özmen (1995), kontamine çaylardan elde edilen 137 Cs ekstraksiyonunun, kumlu killi toprakta ilerlemesini araştırmışlardır. Bu araştırmada, çalışılan toprak için göç hızı tesbiti yapılmıştır. Lai ve arkadaşları (1996), Tayvan’da seçilmiş orman bitkileri ve topraktaki 137 Cs’un konsantrasyonlarını incelemişlerdir. Bu alan çalışmasında, 5-10, 10-15, 15- 20 cm toprak kalınlığındaki radyoaktiviteyi ölçerek, toprak yoğunluğu ile konsantrasyonun ilgisi olduğunu gözlemlemişlerdir. Ayrıca bitki köklerindeki radyoaktiviteyi ölçerek topraktan geçişi izlemişlerdir. 28 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR 137 Cs tutulmasını Bulgakov ve Konoplev (1996), Toprak tarafından araştırmışlardır. Bu çalışmada, heterojen toprak fazı için difüzyonel modelde yapılan değişiklik ile uygun sonuçlara ulaşıldığı belirtilmiştir. Atun ve arkadaşları tarafından (1996.a), Montmorillonit kilinde Cs+ iyonunun adsorpsiyon davranışı, adsorbanın özellikleri ve çözeltinin iyonik şiddetinin fonksiyonu olarak incelenerek, Cs+ iyonunun adsorpsiyon kapasitesinin, iyonik şiddet arttıkça azaldığı gözlenmiştir. NaCI konsantrasyonu arttıkça Cs+ iyonunun adsorpsiyonun düşmesi, montmorillonit kilinin adsorpsiyon konumlarının Na+ iyonları ile kaplanması, sonra da adsorplanan Cs+ iyonlarının uzaklaşması ile açıklanmıştır. Cs+ iyonun iyon değişim adsorpsiyonu, rekabetçi iyonlara çok bağlıdır. Küçük boyutlu hidrate Cs+ iyonunun, büyük boyutlu hidrate Na+ iyonuna göre montmorillonit kiline affinitesi fazladır. Kirchner (1997), Toprağın içinde, radyoizotopun taşınımının matematik modellemesi için üç metod kullanılmasını önermiştir. Bu modelin taşınımı tam realize etmeyen yönleri mukayeseli olarak incelenmiştir. Arapis ve arkadaşları (1997), Beyaz Rusya toprağındaki 137 Cs ve 90 Sr’un etkin göç hızı üzerinde çalışmışlardır. Bazı topraklarda Cs ve Sr’un göç hızlarının aynı olduğu gözlenmiştir. Toprağın ilk 10 cm’sinin, ilerleme hızı bakımından önemli olduğu, 50 cm ve sonrasının ise radyoizotopun ilerlemesi için ihmal edilebilecek mertebede olduğu belirtilmiştir. Ayrıca göç hızının hidrolojik şartlara bağlı olduğu ve radyoizotopun düşey hareketliliğinin toprağın cinsine bağlı olduğu bir matematik model ile gösterilmiştir. Ivanov ve arkadaşları(1997), Çernobil nükleer reaktör kazasını takiben Ukrayna, Beyaz Rusya ve diğer Rusya topraklarında 137 Cs ve 90 Sr dağılımını, bir bileşenli yarı düfizyon modeli kullanarak araştırmışlardır. Böylelikle, Çernobil nükleer reaktör kazasının Rusya’daki kirliliğini değerlendirmişlerdir. Bu çalışmada da toprağın 20 cm derinliğinden sonra hata artmaktadır. Schuller ve arkadaşları (1997) tarafından Güney Şili’deki zirai topraklarda, 137 Cs’nin dikey ilerlemesi araştırılmıştır. Konvektiv-yayınım denklemi kullanılarak bir boyutlu akış ve sabit toprak nemi ile radyoizotop konsantrasyonu tayini yapılmış 29 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR ve dikey ilerleme, 1m3 toprak için bu şekilde incelenmiştir. Ancak, bu çalışmada da realiteden sapmalar bir hayli fazladır. Ekpo (1997), Nijerya’nın Akwa Ibom eyaletindeki yüzey toprağını incelemiştir. Bu çalışma ile, çevre radyoaktivite ölçümleri yapılarak söz konusu çevre için radyoaktivite sınırları belirlenmiştir. Shahwan ve arkadaşları (1997) tarafından, Cs+ ve Ba+ katyonlarının, magnesit üzerinde adsorpsiyonu, zamana, konsantrasyona ve sıcaklığa bağlı olarak izleme tekniği ve X-ışınları fotoelektron spektroskopisi (XPS) yöntemi ile incelenmiştir. Adsorpsiyon verileri, Freundlich tipi izoterme uygulanmış ve Freundlich parametreleri k ve n değerleri, sıcaklığa bağlı olarak yorumlanmıştır. Termodinamik parametre değerlerinden adsorpsiyon reaksiyonunun ekzotermik olduğu anlaşılmış ve negatif bulunan ∆ H, ∆ S ve ∆ G değerleri yorumlanmıştır. Kirchner (1998), radyoizotopların topraktaki dağılımını, transfer modelleri kullanarak incelemiştir. Bu çalışmada, konuyla ilgili iki önemli metod olan konvektif dağılım ve konvektif stokastik modellerin çeşitli durumlarda birbirlerine göre üstünlüklerini ortaya koymuşlardır. Lizimetre deneyi olarak, 25 × 25 × 70 cm3 boyutlarında borularda toprak ile çalışılmıştır. Ancak, her iki hesaplamada da 20 cm toprak derinliğinden sonra hatanın önemli ölçüde arttığı gözlemlenmiştir. Sanford ve arkadaşları (1998), 100 cm’lik lizimetrik boruya doldurulmuş atık kumda, radyosezyum ve stronsiyumun göçü ile ilgili olarak radyoizotop salınımının analizini yapmışlardır. Lizimetrik borunun ortasına cinsi bilinmeyen kökler yerleştirilerek kökteki ve kumdaki 137 Cs ve 90 Sr konsantrasyonunun düşey ilerlemesini takip etmişlerdir. Isakson ve Erlandson (1998), yerdeki 137 Cs’nin düşey ilerlemesi için model çalışmasını, saha çalışmasıyla gerçekleştirmişlerdir. Çernobil kazası ve nükleer silah testleriyle ilgili, 137 Cs radyoizotopunun düşey ilerlemesinin, üç farklı model kullanarak takibi yapılmıştır. Sonuçta, modellerde yüzeye çok yakın taşınımlar için uygun, diğer farklı derinliklerde farklı sonuçlar bulunduğu belirtilmiş ve ayrıca kompartman modeli ile de sonuçlar test edilmiştir. Rajek ve arkadaşları (1998), doğal zeolitlerden Clinoptilolit ve Mordenit içeren 10 ayrı bölgenin topraklarında, radyoaktif çözeltilerden Cs+ iyonu 30 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR uzaklaştırılması çalışması yapmışlardır. Clinoptilolitin yer değiştirebilen katyonları Ca+2- K+, Mordenitin Ca+2- K+- Na+ dur. Cs+ iyonu adsorpsiyonunda, K+ iyonu etkisi, uygun, Cs+ iyonu konsantrasyonları ve 0.005mol/L KCI konsantrasyonu sabit olmak üzere ayarlandıktan sonra çalışılmış ve CEC tayini için 5mol/L NH4CI ilave edilmiştir. Farklı Clinoptilolitik materyallerde Cs+ iyonu adsorpsiyonu, dengedeki Cs+ iyonu konsantrasyonlarına bağlı olmuştur. Gözlenen maksimum kapasite, Cs+ iyonunun CEC ile ilgili değildir ve en yüksek Cs+ iyonu adsorpsiyonu BeliBlast toprağında görülmüştür. Teblice toprağı düşük Cs konsantrasyonunda (1.10-4M) en yüksek dağılım katsayısını vermiştir. Bu maddenin zeolit bolluğu %50 ve K+ iyonu içeriği diğerlerinden farklı bulunmuştur. Bütün Clinoptilolitikler için Kd, 0.005 mol/L KCI konsantrasyonunda düşük bulunmuştur. Kd değerinin, gerek rekabetçi iyonların varlığı gerekse artan Cs+ iyonu konsantrasyonu ile düştüğü, bu çalışmada da gözlenmiştir. En yüksek Kd, BeliBlast ve Metaxades topraklarında bulunmuştur. Tüm topraklarda katyonlar Cs+ iyonu ile yer değiştirmiş, sadece Metaxades’de kısmi yer değiştirme olmuştur (CEC %50). Clinoptilolitierde Freundlich izotermi uyduğu için çoklu konum adsorpsiyonu göstermiştir. Deney sonuçlarına göre CEC %28 olan BeliBlast’da bulunan mineraller en etkili adsorpsiyon konumlarına sahiptir. En seçici konumlar yer değiştirilebilen K+ iyonuna ait olanlardır ve Kd leri yüksektir. Kirchner ve arkadaşları (1998), radyoizotopların toprak içindeki hareketini kompartman modeli ile incelemişlerdir. Toprakta radyoizotopların dağılımının eksponansiyel olduğu ve buna karşın adsorplamanın lineer olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada difüzyon katsayısı, moleküler düfizyon ve yatay yayınım olarak iki kısımda değerlendirilmektedir. Ayrıca, geciktirme katsayısı fonksiyonel olarak kullanılmıştır. Dyer ve arkadaşları (1999), Sezyum ve stronsiyumun Pillard killeri üzerindeki adsorpsiyonunu, 10-1-10-4 M konsantrasyon aralığında ve Na+, K+, NH +4 , Ca++, Mg++ gibi iyonların etkisi bakımından incelemişlerdir. Dağılım katsayısı Kd, rekabetçi iyonların değerliğine göre azalmıştır. İyon çapı ve değerlik arttıkça sezyumun adsorpsiyonunda azalma görülmüştür. A.Nispet ve R.F.M. Woodman (2000), farklı toprak ve çeşitli bitki kombinasyonu ile çalışmışlardır. Bu çalışmada, lizimetre ve alan çalışmaları karşılaştırılmaktadır. Alan çalışmasında elde edilen 31 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR transfer faktörünün, lizimetre çalışması ile elde edilenden daha küçük olduğunu belirlemişlerdir. Ancak, Cs ve Sr’un transfer faktörü bakımından farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Ayrıca, toprak karekteristiğinin ve potasyumun varlığının, transfer faktöründe %30’dan fazla değişiklik yaratmadığı, organik madde miktarının ise transfer faktörünü artırdığını gözlemlemişlerdir. Gillett ve arkadaşları (2000), çalışmalarında Cs-137 radyoizotopunun transferi konusunda toplanmış veriler üzerinden değerlendirme yapmışlardır. Bu değerlerden hareketle, yöresel toprak yüklenmesi konusuna açıklık getirmeye çalışmışlardır. Akyüz ve arkadaşları (2000), Sivrihisar-Eskişehir bölgesinden alınan kırmızı kil örnekleri üzerinde sezyum ve stronsiyum iyonlarının adsorpsiyonunu, EDXRF spektrometresi kullanarak, 20-400 mg/L konsantrasyon aralığında incelemişlerdir. XRD yöntemi ile kilin montmorillonit, illit, klorit ve kuvars içerdiği belirlenmiştir. Deney sonuçları, Freundlich ve D-R izotermlerine uygulanmış ve D-R izoterminden adsorpsiyonun ortalama enerjisi hesaplanılarak adsorpsiyon makanizması yorumlanmıştır. Wang ve arkadaşları (2000), radyoaktif sezyumun, kırmızı toprak ve bu toprakla ilgili toprak bileşenleri tarafından alınması ve bırakılması konusunu incelemişlerdir. Bu konuyla ilgili göreceli bir değerlendirmeye gitmişlerdir. Tsai ve arkadaşları (2000)tarafından, JH bentonitinin, Cs ve Sr’un tutma davranışları batch yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. Sonuçlar göstermiştir ki JH bentoniti, Cs ve Sr için iyi bir tutma kapasitesine ve hızlı bir tutma hızına sahiptir. JH bentonitinde Cs ve Sr’un difüzyon davranışları through-difüzyon tekniği kullanılarak araştırılmıştır. Düşük difüzyon sabiti ve yüksek geciktirme faktörü nedeniyle bu bölgesel JH bentoniti ile yapılan çalışma göstermiştir ki, bentonit Cs ve Sr’un çevreye salıverilmesini sınırlamakta etkin bir bariyer olarak kullanılabilir. Difüzyon deneylerinden elde edilen görünür difüzyon sabiti ve geciktirme faktörlerinin ikisi de, değerlendirme ve performans belirleme amaçları için uygun ve geleneksel seçimlerdir. Alternatif olarak eğer yalnız batch tutma deney sonuçları mevcut ise, geciktirme faktörü değerleri, bir büyüklük mertebesi küçültülmelidir. 32 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR F.Aysun UĞUR Murali ve Mathur (2002), Sr2+, Am3+ve Cs+ iyonlarının adsorpsiyon özelliklerini, bentonit ve granit üzerinde, pH, adsorban miktarı ve adsorbat konsantrasyonuna bağlı olarak incelemişlerdir. Bentonit üzerinde iyonların adsorpsiyon sırası Am>Cs>Sr olarak bulunmuştur. Na+, K+, Ca2+ ve Mg2+ iyonlarının, bentonit üzerinde sezyum ve stronsiyumun adsorpsiyonuna etkisi incelenmiştir. Adsorpsiyon verileri Freundlich ve Langmuir izotermlerine uygulanmış ve Langmuir eşitliğinden yararlanılarak tek tabaka adsorpsiyon kapasitesi Vm ve bağlanma enerjisi K hesaplanmıştır. Stronsiyum ve sezyum iyonlarının granit üzerinde adsorpsiyonu bentonit üzerindeki adsorpsiyonundan daha düşük bulunmuştur. Serbest enerji değişmesi ∆G ’nin değeri negatif bulunmuş ve adsorpsiyonun kendiliğinden olduğu gösterilmiştir. Shahwan ve Erten (2002) tarafından, sezyumun kaolinit, klorit-illit ve bentonit gibi doğal killer üzerindeki adsorpsiyonu zamana, konsantrasyona ve sıcaklığa bağlı olarak radyoaktif izleme tekniği ile incelenmiş, adsorpsiyon verilerinin Freundlich ve D-R izotermlerine uyduğu görülmüştür. Dağılım katsayısı Kd değerleri, yüksek iyon yüklemesinde büyük, düşük iyon yüklemelerinde ise klorit- illit karışımı için yüksek bulunmuştur. Yükleme eğrilerinin biçimine göre adsorpsiyon mekanizması, katının yüzeyindeki adsorpsiyon konumlarının varlığına bağlı yorumlanmıştır. Deneysel sonuçların 1. mertebe kinetiğe uyduğu gösterilmiş ve hız sabiti değeri, sezyum için stronsiyumdan daha büyük bulunmuştur. 33 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR 3. MATERYAL VE METOD 3.1. Kil Mineralleri Ve Çeşitleri 3.1.1. Genel Özellikler Toprağın ayrışması sırasında ortaya çıkan mineraller arasında en önemlileri kil mineralleridir. Bu nedenle toprakların ve sedimentlerin önemli kısmını oluştururlar ama püskürük kayalarda bulunmazlar. Kil mineralleri iyi kristalize olmuş, OH içeren alüminosilikatlardır. Yaprakçık şeklinde kristal yapıya sahiptirler ve bu nedenle mikalar gibi tabakalı veya fillosilikatlardandırlar. Yaprakçıkların çapı çoğunlukla 2µm’den küçüktür, kalınlığı ise 2-50 nm kadardır. Bu nedenle çoğunlukla kil fraksiyonunda bulunurlar. Kil mineralleri kilce zengin olan topraklara, plastiklik, şişebilme ve büzülebilme, iyonları ve molekülleri adsorbe ve desorbe etme yeteneği kazandırırlar. Tablo 3.1. Topraklarda yaygın olarak bulunan tabaka strüktürlü kil minerallerinin sınıflandırılması Tabaka arası dolgusu Negatif yük1 Tabaka Tipi 1:1-veya iki tabakalı mineraller Si2O3(OH)4 2:1-veya üç tabakalı mineraller Si* 4O10(OH)2 * kısmen Al Grup adı Kaolinit Yok Tek tek katyonlar çıplak veya Hidratize 0,2-0,6 0,6-0,9 1,0 Smektit Vermikulit Mikalar** Hidroksit Tabakası Değişken Klorit ** İllitler için bak. Böl IV 2b (1) 1Her yarım formül birim için 34 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Tablo 3.2. Bazı kil minerallerinin kimyasal bileşimi (ağırlık %si) Kil minarelleri Kaolinitler Smektitler İllitler Vermikulitler Kloritler SiO2 Al2O3 Fe2O3 TO2 CaO MgO K2 O Na2O 45-48 42-55 50-56 33-37 22-35 38-40 0-28 18-31 7-18 12-24 0-0,2 0-30 2-5 3-12 0-15 0-0,3 0-0,5 0-0,8 0-0,6 ------ ----0-3 0-2 0-2 0-2 -----0-2,5 1-4 20-28 12-34 ----0-0,5 4-7 0-2 0-1 -----0-3 0-1 0-0,4 0-1 Tablo 3.3 Yaygın Kil Minerallerinin ortalama yapı formülleri (x= değişebilir katyonlar ekivalen olarak, y=H2O’ların değişken katılımı, dioktaedrik, triok=trioktaedrik Oktaederin Merkez Katyonları (Al1,9Fe3+0,04Ti 0,04) Al1,96 Tetraederin Merkez Katyonları Anyonlar Ve Su Tabaka Arasındaki Maddeler Kaolinit X0,04 Halloysit X0,04 İllit (diokt) K0,64X0,10 Glaukonit K0,72X0,06 Vermikulit (triokt) X0,71 (Mg2,40Fe3+0,34 Fe2+0,09Al0,14) (Si2,87Al1,13) O10(OH)2.yH2O Montmorilloni X0,39 t(triokt.) (Al1,50Fe3+0,12F e2+0,01Mg0,38) (Si3,95Al0,05) O10(OH)2.yH2O (Si1,95Al0,05) (Si1,95Al0,05) (Al1,46Fe3+0,21F e2+0,08 (Si3,55Al0,45) Mg0,28) (Al0,48Fe3+0,96F e2+0,17Mg0,41) (Si3,74Al0,26) Klorit Mg1,23Fe2+0,63 (Mg1,62Fe2+0,90 (Si2,62Al1,38) Al1,09 F3+0,22Al0,23) Paligorskit X0,08 (Mg1,35Al0,46F e3+0,24TiO0,03) 35 Si4 O5(OH)4 O5(OH)4.H2O O10(OH)2.H2O O10(OH)2.yH2O O10(OH)8 O10(OH)(OH2)2.2H2O 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Kil mineralleri, tabakalı silikat oldukları sürece, tabaka tiplerine, tabaka arasındaki maddelere ve formül birimine düşen net negatif yüke göre kaolinit, smektit, vermikülit, mika ve klorit gruplarına ayrılırlar (Tablo 3.1). Kimyasal bileşimleri, özellikle de yan maddeler içerikleri aynı mineral tipinde, geniş sınırlar içinde değişimler gösterebilir (Tablo 3.2). Kimyasal bileşim yapı formüllerinde de görülebilir, bunlardan tipik olanlar Tablo 3.3’da liste halinde verilmiştir. 3.1.1.1. Kristal Yapısı Kil minerallerinin oluşumunu, değişimini ve özelliklerini anlayabilmek için kristal yapısını bilmek gerekir. Kristal yapı elementleri, kolay ifade etmek için, iyon şeklinde gösterileceklerdir. Aslında kil minerallerinde iyonik bağ yanında, kovalent bağda vardır. Kristal örgüsündeki değişik iyonların çapları, Tablo 3.4’de verilmiştir. Kil minerallerinin kristal örgüsü sıkı bir şekilde paketlenmiş O ve OH iyonlarının (ligandlar) tabakalarından ve bu tabakaların aralarında oksijene oranla küçük Si, Al, Fe ve Mg gibi katyonlardan (merkezi katyon) oluşmuştur. Merkezi katyonlar, O ve OH iyonlarının negatif yüklerini nötrleştirirler. Si (aynı zamanda Al) gibi küçük iyonlara 4 oksijen iyonu (koordinasyon sayısı Ks= 4), daha büyük olan Al, Fe ve Mg iyonlarına ise 6 oksijen ya da OH iyonu bağlanmıştır (Ks= 6). Oksijen ve OH iyonlarının orta noktaları birbirine bağlandığında iki farklı yapı oluşur; Ks4’de (SiAL)O4 formülünde bir tetrahedral Ks6’da ise (Al, Mg, Fe)(O, OH)6 formülünde bir oktahedral ortaya çıkar. Tablo 3.4. Kristallerdeki değişik minerallerin efektif çapları (A) (eğer değer verilmemişse koordinasyon sayısı IV de (C,Si,Ti,S) veya Vı’ye(diğer bütün elementler) ifade edilmiştir.(Shannon, 1976) Na K NH4 Mg Ca 1,02 1,38 1,47 0,72 1,00 AlıV AlVı Fe+2 Fe+3 Mn+2 Mn+4 C+4 Si Ti 0,39 0,535 0,78 0,645 0,83 0,53 36 0,15 0,26 0,42 P+5 O OH Si+6 Cl 0,38 1,40 1,37 0,12 1,53 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.1 Bir SiO4- tetrahedralinin (solda) ve Al(O,OH)6 oktahedralinin (Sağda) yapı modeli. Büyük küreler O ve OH iyonlarını küçükler ise merkez katyonlarını temsil etmektedir. Si tetraederde, Al oktaederde. Bütün tetrahedral merkezleri, merkez iyonları tarafından doldurulmuşlardır. Oktahedral merkezleri ise ya aynı şekilde tamamen veya 2/3 oranında doldurulmuşlardır. Son durumda her üçüncü iyon eksik demektir.(Şekil 3.5). Bütün oktahedrallerin doldurulduğu minerallere (3/3) trioktahedrik, 2/3 oranında olanlarına ise dioktahedrik denir. Ancak her ikisi arasında geçit durumlar vardır. Tabaka silikatları içinde tetrahedraller ve oktahedraller ortak O ve OH iyonları ile tabaka şeklinde bileşirler. Şekil 3.3’de tetrahedral tabakasında oksijen iyonlarının ağ şeklinde örülmesi şematize edilmiştir. Her üç oksijen iyonunun arasında bir boşluk görülmektedir. Bu oksijenler tetrahedralin tabanını oluşturur. Bu boşluğa silisyum iyonu girer; ayrıca 6 oksijen tarafından daire biçiminde çevrilen daha büyük serbest bir boşluk vardır. Tetrahedralin tepesini oluşturan dördüncü oksijen iyonu burada gösterilmemiştir. 37 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.2 Bir tetrahedral tabakasında, oksijenin ağ örgüsü. Büyük küreler oksijeni, küçükleri ise tetrahedralin merkez katyonlarını (Si, Al) temsil etmektedir. ( Marshall, 1964) Tetraeder ve oktaeder tabakaları ortak oksijen iyonları sayesinde birbirlerine bağlanmışlardır (Şekil 3.3). Tetrahedral ve oktahedral tabakalarının üstüste sıralanma şekillerine göre (Şekil 3.3-3.4 ) 2 türlü kil minerali ayırt edilir; (1) İki tabakalı veya (1:1)-mineralleri, (2) üç tabakalı (2:1) mineralleri. İki tabakalılarda düzenli olarak bir tetrahedral bir oktahedral birbirini izler. Üç tabakalılarda ise, tetrahedral- oktahedral- tetrahedral şeklinde bir dizilme vardır. Böyle oluşan bir dizilime silikat tabakası denir. Buna göre 1:1 silikat tabakası 3(O, OH) tabakasından oluşur(Şekil 3.4), bunlardan dış tarafta bulunanlardan birisi tamamen tetrahedral tabakasına, diğeri de tamamen oktahedral tabakasına, ortadaki ise her iki tabakaya aittir. 2:1 tipi minerallerde 4(O, OH) tabakaları vardır(Şekil 3.4); bunlardan en dışta bulunan ikisi tamamen tetrahedral tabakasına, ortada bulunanlar ise hem tetrahedral hem de oktahedral tabakalarına aittirler. O ve OH iyonlarının tabaka halinde dizilişleri, kil mineralinin yaprakçık biçiminde oluşmasına nedendir(Fillosilikatlar). Silikat tabakaları ile bunların arasındaki bölgenin kitle yoğunluğu farkı nedeniyle, kil minerallerinin tabaka yapısı çok büyütülerek elektron mikroskopta görülebilir. 38 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.3 Tetrahedral ve oktahedral tabakalarının iki tabakalı minerallerde(yukarıda) ve üç tabakalı minerallerde(altta)diziliş şekli(Jasmund, 1979). Tetrahedral ve oktahedralin daha iyi görünmesini sağlamak için O ve OH iyonları çok küçük gösterilmiştir. Gerçekte bunlar o kadar büyüktür ki, merkez katyonlarını tamamen kapatırlar. 39 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.4 Kaolinit, illit, smektit ve kloritin strüktür modeli ile bunların tabaka arası açıklığı (X= silikat tabakaları arasında hidrate olmuş değişebilir katyonlar). Tabaka yapısı periyodik olarak tekrar eder ve nitekim sadece düşey yönde tabakalara doğru ; ayrıca tabakaların arasında ortamın diğer yönlerine de devam eder. Kristalin bütün yönlere doğru periyodik şekilde var olan birimlerine birim hücreler denir. Bunların büyüklüğüne ve bileşimine göre mineral tanımlanır. Tablo 3.2’de verilen bileşimler, bir elementer hücrenin yarısına aittir. Tabakaların birbirine tutunması 1:1 minerallerinde hidrojen köprüleri ile (OH......O), 2:1 minerallerinde ise negatif yüklü 2:1 silikat tabakaları arasına katyonların veya pozitif yüklü hidroksit tabakalarının(Tablo 3.1)tutunması ile gerçekleşmektedir. Gerçek kristal levha birçok(10-40)silikat tabakasının bir araya gelmesi ile oluşur. İki silikat tabakasının bazal yüzeyleri arasındaki aralığa bazal aralık denir(d001); bu aralık X ışınları ile ölçülebilir ve mineral tipinin tespit edilmesini sağlar. Silikat tabakaları arasındaki bağlanma, silikat tabakasının içindeki bağlanmaya oranla daha zayıf olduğundan, kil mimeralleri mikalar gibi kolaylıkla tabakaya paralel bir biçimde yarılabilirler. 40 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.5 M2 (Al3Mg) (Si7Al) O20(OH)4(M= bir değerli, tabakalar arası katyonlar) bileşiminde bir dioktahedrik üç tabakalı mineralin elementer hücre modeli. 3.1.1.2. Silikat Tabakalarının Yükü Bir silikat tabakası içinde bütün merkez iyonlarının pozitif yükü, bütün anyonların(O ve OH)yüküne eşitse, silikat tabakasının yükü yoktur. Örneğin bu durum dioktahedrik üç tabakalı mineral pyrofillit’de(Al2Si4O10(OH)2)ve trioktahedrik üç tabakalı mineral talk’ ta(Mg3Si4O10(OH)2) vardır; ancak bunlar topraklarda ender olarak bulunan minerallerdir. Buna karşılık daha kil minerallerinin oluşması sırasında, tetrahedral veya oktahedral boşluğuna sığabilen, ancak yükleri farklı merkez katyonları yer alır(izomorf yer değişim). Bu sırada yüksek değerlikli bir katyon yerine daha düşük değerlikli katyon geçerse, örneğin bir tetraeder içinde Si+4 yerine Al+3 veya bir oktaeder içinde Al+3 yerine Mg2+ geçerse, tetrahedralde veya oktahedralde pozitif bir yük eksik kalır; bu da, O ya da OH iyonlarının sayısı ve buna bağlı olarak negatif yük sabit olduğundan, fazladan bir negatif yük bulunmasına neden olur. Bu olayın tersi olduğunda, örneğin Mg+2 yerine Al+3 geçerse, bu defa bir pozitif yük açığa 41 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR çıkar. Silikat tabakasının net yükü(tabaka yükü)her defasında izomorf yer değişiminin cinsine ve derecesine göre değişir. Toprakların kil minerallerinde tam (net) yük daima negatiftir. Negatif fazla yük, silikat tabakaları arasına yerleşen ve bunların birbirlerine tutunmasını sağlayan katyonların veya pozitif yüklü hidroksit tabakalarının pozitif yükleri ile dengeleşir, nötrleşir. Birbirlerine komşu olan silikat tabakalarının tutunma güçleri yük büyüklüğü ile artar. Bazı üç tabakalı minerallerde tutunma o kadar zayıftır ki, tabakalar arası katyonların çevresinde bir su tabakası vardır (hidratasyon) ve bu durum silikat tabakalarını birbirlerinden uzaklaşmaya zorlar (kristal içi şişme). Bu göstermektedir ki, tabakalar arası katyonların hidratasyon enerjisi, tabakaları bir arada tutan enerjiden daha büyüktür. Şişmenin derecesi tabaka yüküne ve tabakalar arası katyonların cinsine bağlıdır ve üç tabakalı minerallerin ayırt edilmelerinde tabaka yükü yanında, belli başlı kriterdir. Eğer silikat tabakaları arasında bir hidroksit tabakası varsa mineral şişmez. Bir üç tabakalı mineralin yük durumuna örnek Şekil 3.5’te görülmektedir. Burada silikat tabakasında 44 negatif ve 42 pozitif yük vardır. Fazla olan 2 negatif yük, 2 pozitif yükle nötrleşir ve nitekim bunları karşılayan (örneğin 2 tane 1 değerli katyon) katyon miktarının silikat tabakası arasına tutunması ile bu durum gerçekleşir. 3.1.2. Toprakların Kil Mineralleri Genel olarak toprakların pedojen kil minerallerinin kristalleri, saf olanlarınkinden daha küçüktür.ve tam oluşmamışlardır. Kristallerde bozuk yerler vardır. Kısa bir uzaklıkta, hatta tabakadan tabakaya bazal aralık tabaka yükleri farklı olur; yani kristalinite azdır. Bunun nedeni her şeyden önce oluştukları ortamla ilgilidir. Parçacıkların küçük ve kristalitenin az olması topraktaki kil mineralinin, tabaka yükü yanında yüksek derecede reaksiyona eğilimli olmasına neden olur. 42 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR 3.1.2.1. İki tabakalı mineraller En çok yaygın olan dioktahedrik iki tabakalı mineraller kaolinit ve halloysit’tir; buna karşılık trioktahedrik serpantin Mg6Si4O10(OH)8 ve Fe(II) bakımından zengin form olan berthierin ender görülürler. Kaolinit kaolinlerin esas kısmını oluşturur ve seramik yapımında kullanılır. Kaolinit ve halloysitte her silikat tabakası bir tarafında O, diğer tarafında ise OH iyonları ile sınırlamıştır. Kaolinitte silikat tabakaları oktaederin OH iyonları ile buna komşu silikat tabakası tetraederinin O iyonları arasındaki OH....O hidrojen köprüleri sayesinde birbirine tutunurlar. Halloysitte ise silikat tabakaları arasına bir H2O tabakası tutunmuştur. Kaolinitin bazal aralığı 7,0Aº (Şekil 3.4), halloysitin ise H2O tabakası nedeniyle 10 Aº kadardır. Isıtma, hatta havada kurutma sonunda su uçar ve yaklaşık 7Aº’a büzülür (metahalloysit). Tetraederde, Si’un yerine Al’un geçmesini sağlayan izomorf yer değişim ve buna bağlı olarak silikat tabakalarındaki yük, kaolinitte ve halloysitte düşüktür. Oktaederlerde bir miktar Al’un yerine Fe+3 geçmiştir, fakat her iki katyonun aynı değerlikli olması nedeniyle, bir tabaka yükü oluşmaz. Kaolinit çoğunlukla 6 köşeli yaprakçıklar , halloysit ise borular, yuvarlanmış yaprakçıklar ve hatta içi boş kürelerden oluşur. Toprakta ayrışma sonunda oluşan kaolinit kristalleri, çoğunlukla kaolin ocaklarınkinden belirgin şekilde daha küçük (mm’nin onda biri) ve daha belirsiz sıralanmışlardır. Fe bakımından daha zengindirler. Fe çoğaldıkça kristal büyüklüğü ve kristalinite düşer (Robert, 1986). Kristalinitesi düşük olan kaolinitlere Fire-Clay mineraller de denir. 3.1.2.2. Üç tabakalı mineraller Çeşitli üç tabakalı mineraller, izomorf yerdeğişiminin şekli ve kapsamı ile tabakalar arası iyonların durumuna göre birbirinden ayırt edilirler (Tablo 2.1). Kimyasal bileşim, negatif yükün yüksekliği ve şişebilme derecesi birbirinden farklıdır. 43 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR 3.1.2.1.(1). İllitler İllitler her iki mika cinsi ile, yani dioktahedrik muskovit ve trioktahedrik biyotit ile yakın akrabadır. Her iki mikanın tetraeder tabakalarında her üç silisyum iyonuna 1 alüminyum düşer. Bu nedenle silikat tabakalarının artık negatif yükü her yarım formül için 1,0’dir ve yük dengelemesi silikat tabakaları arasına K iyonlarının tutunması ile sağlanmıştır. Oktaeder merkezleri muskovitte Al3+ ile, biyotitte ise Fe+2 ve Mg+2 tarafından doldurulmuştur. Buna göre muskovitin formülü Kal2(Si3Al) O10(OH)2, biyotitinki ise K(Mg, Fe+2, Mn+2) (Si3Al)O10(OH)2 dir. Mikaların bazal aralığı yaklaşık 10Aº’dur. Silikat tabakalarının güçlü tutunması yüksek tabaka yüküne ve K iyonunun büyüklüğüne ve iyi polarize olmasına (Tablo 2.5) dayanmaktadır. K’nın büyüklüğü oksijen halkasının (Şekil 3.2) boşluğuna tam anlamıyla uymaktadır. Bir katyonun polarize olma gücü ne kadar büyük olursa, diğer faktörler eşit olmak koşuluyla, tutunma o kadar güçlü olur. Tabakaların güçlü tutunması trioktaedrik biyotitte, dioktaedrik muskovite oranla düşüktür; bu nedenle bitkiler için yararlı (alınabilir) K biyotitte muskovite oranla daha fazladır. Bu farklılık şu şekilde açıklanabilir: (a) Trioktaedrik mineralde K-O bağlantısı daha uzundur ve bu nedenle de dioktaedrik minerallerinde olduğundan daha zayıftır, (b) trioktaedrik üç tabakalı minerallerde OH bağlantısının vektörü tabaka tabanına hemen hemen dik durumdadır, buna karşılık dioktaedrik minerallerde 74º’lik bir açı göstermektedir. Bunun sonucu olarak trioktaedrik mikalarda H iyonları K iyonlarına daha yakın bulumaktadırlar, bu nedenle bunlarda dioktaedriklere oranla K ve H iyonları arasındaki itme daha güçlü, K bağlanması daha zayıftır. Bununla şu durum açıklanabilir: Fe+2- OH- grupları oksidasyonla Fe+3O- gruplarına dönüşürlerse K çok daha güç verilir. İllitler de silikat tabakalarının negatif yükü öncelikle tetraederlerde Si-Al yer değişimi ile oluşur ve burada tabakalar K iyonları sayesinde sıkı sıkıya tutunurlar ve bazal aralık mikalar gibi yaklaşık 10Aº’dur. Her ne kadar illitlerle mikalar arasında sürekli geçit mineralleri varsa da, birbirlerinden bazı noktalarda farklılık gösterirler. Çoğunlukla dioktahedrik olan illitler, kötü kristalize olmuşlardır ve parçalar daha 44 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR küçüktür (< 2mikrometre). Bunlarda izomorf yer değişimi ve K miktarı (% 4-6) daha azdır, H2O miktarı ise daha çoktur. Ayrıca, kristal levhacıklarda K’suz ve bu nedenle genişlemiş kenar kısımlar veya tek tabakalar vardır (Şekil 3.8); bu suretle K miktarı daha düşük olur. Elektron mikroskop altında illitler, düzensiz şekilde sıralanmış yaprakçıklar gösterirler. Kristalleri çoğunlukla sadece 10-30 elementer tabakadan oluşur. İllitler tamamen genişlemiş tabakalar içeriyorsa, bu durumda illit, vermikulit veya simektitin değişken tabakalaşmasından söz edilir. Genişlemiş tabakalar, genişleme sırasında yükleri aşırı derecede düşmemişse, K iyonlarının eklenmesi ile (örneğin gübreleme) yeniden 10Aº’a büzülebilir. Bu arada ara tabakadaki Ca, Mg ve diğer katyonlar K’la yer değiştirirler ve böylece su girmez. Eklenen bu potasyum iyonları güç değişebilir duruma geçerler, yani fikse edilirler. Yeşil renkli glaukonitler illitlerle akrabadırlar. Bunlar deniz sedimentlerinde ve bunlardan oluşan topraklarda yaygındırlar ve illitlerden , oktaederlerinde yüksek miktarda Fe içermeleriyle ayırt edilirler. Bunlarda da K’ca fakirleşmiş tabakalar vardır. 3.1.2.1.(2). Vermikulitler Vermikulitler yeşil kahve renkli, genişleyebilen üç tabakalı kil mineralleri olup yarım formül başına tabaka yükü 0,6-0,9’dur ve bu yük, tabakalar arası katyonlarla nötralize edilir. Tabaka yükleri yüksek olduğundan K eklendiği zaman 10Aº’a büzülürler. Tabaka yükü 0,6-0,8 olan ince taneli vermikulitler (<2mm) Güney Almanya’daki lös topraklarında K fiksasyonuna neden olurlar (Rünlicke, 1985). Ara tabakalardaki su molekülleri, silikat tabakalarındaki oksijen iyonları gibi altılı halka şeklinde düzenlenmişlerdir ve hem kendi aralarında hem de silikat tabakasının oksijeni ile hidrojen köprüleri sayesinde bağlanmışlardır. H2O altılı tabakası içinde tabakalar arası katyonlar yerleşmiştir. Vermikülitler çoğunlukla biotitten oluştuklarından, negatif tabaka yükleri tetraedrik Al’dan gelmektedir. Buna karşılık trioktaedrik oktaeder tabakası çoğunlukla pozitif yüklüdür, çünkü değişim sırasında bir miktar Fe+2, Fe+3’e okside olur. 45 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Vermukilitler ısıtıldıkları zaman hacimlerinin birkaç katı yapraklar halinde büyürler ve bu durumda izolasyon ve paketleme malzemesi olarak kullanılırlar. 3.1.2.1.(3). Smektitler Smektitler, vermikulitler yanında ikinci grup şişebilen 2:1 tipi minerallerdir ancak tabaka yükleri yarım formül birimi başına 0,2-0,6 kadardır. Bu nedenle daha çok su tutarlar ve daha çok genişlerler: 2H2O tabakası ile şişmiş bir smektit Şekil 3.4’de görülmektedir. Şişmenin boyutu, tabaka yükü ile kesirsel su buharı basıncından başka, tabakalar arası katyonların cinsine de bağlıdır. Ca ve Mg ile doymuş bir simektit, basamaklı olarak =10Aº kalınlığında olan silikat tabakaları arasına yaklaşık 2,5 Aº kalınlığında 4 su tabakası tutar ve böylece bazal aralık 20Aº’a yükselir (10Aº+42,5Aº). Bir Na smektit ise çok daha fazla genişler ve sonra kendi elementer tabakalarına parçalanabilir. Bu durum sodik topraklarda (sodyumlu topraklar) yapı dağılımına neden olur ve asıl nedeni adsorbe edilmiş sodyumun, adsorbe edilen Ca ve Mg iyonlarına oranla daha çok hidrate olması ve daha zayıf bağlanmasıdır. Bundan dolayı, hidratasyon nedeniyle ileri düzeyde genişleme silikat tabakaları arasındaki çekim güçlerini o kadar zayıflatır ki, sonunda silikat tabakalarının tutulması ortadan kalkabilir. Bu durum sodik topraklarda su verildiği zaman yapının parçalanmasına neden olur. Tabakalar arasında su birikmesi, smektitçe zengin topraklara su verildiği zaman büyük ölçüde şişmelerine, kurudukları zaman da büzülmelerine neden olur. Değişik kaynaklardan oluşan simektitlerde, tabaka yükü, oktaeder ve tetraederin yükleri, ayrıca kimyasal bileşimde, farklı olur. Oktaeder yükleri fazla olan Mg bakımından zengin şekillerine montmorillonit, buna karşılık, Al bakımından zengin ve yüklerin çoğunluğu öncelikle tetraederden gelenlere beidellit, Fe+3’ce zenginlere nontronit denir. Depozit halinde bulunan smektitler, söz konusu edilen şekillerin kimyasal yapısını gösterirler. Çoğunlukla depozitlerdeki montmorillonitlerden daha fazla Fe ve daha az Mg içerirler. Yükü yarım formül birimi için 0,3-0,4 arasındadır ve % 40-80 arasında tetraedrik olarak lokalize olmuştur. Yani bunlara Fe’ce zengin, beidelitik smektitler olarak bakmak gerekir. 46 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Elektron mikroskopta smektitin kristalleri çok ince ve katlanmış veya yuvarlanmış yapraklar şeklinde görünürler, düzensiz bir biçimde sınırlandırılmışlardır ve birçok yapı bozuklukları vardır. Smektitler ekonomik olarak önemli bir yeri olan bentonitlerin ana mineralleridir; örneğin Federal Almanya’nın Aşağı Bavyera bölgesinde, ABD Wyoming ve Missisippi’de doğal kaynaklar halinde bulunurlar ve çok yönlü olarak kullanılmaktadırlar (Adsorbant, yapıştırıcı, derin sondalarda temizleyici gibi). 3.1.2.1.(4). Kloritler Kloritler, çoğunlukla yeşil renkli üç tabakalı mineralleri kapsar ve bunlarda silikat tabakalarının arasına bir trioktahedrik hidrosit tabakası yerleşmiştir (Şekil 3.4). Kloritlerin tetraeder tabakalarında, Si’un yerine kısmen Al geçmiştir. Bu sayede oluşan negatif yük, trioktaedrik oktaeder tabakası ve hidroksit ara tabakası içinde Mg ve Fe+2 yerine Al ve Fe+3 yerine Al ve Fe+3 geçmesi ile kazanılan pozitif yükle dengelenir. Tablo 10’deki formül örneğinde tetraeder tabakasının yükü –1,38, oktaederinki +0,39 ve hidroksit tabakasındaki ise +0,99, yani toplam +1,38 dir. Böylece yük toplam olarak eşitlenmiştir ve bu nedenle değişebilir katyonlar bağlanmıştır. Silikat tabakaları ile hidroksit tabakaları arasındaki oldukça sıkı bağlanma, zıt yüklerin yardımından başka, hidroksit tabakasının OH grupları ile buna komşu tetraeder tabakasının O iyonları arasında gerçekleşen hidrojen köprüleri sayesinde sağla,nmış olur. Bu nedenle kloritler suda şişmezler. Bazal aralıkları 14Aº’da fikse edilmiştir. 47 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.6 Bir sekonder kloritin yapı modeli (Dixon, Jackson, 1962). Açıklanan strükleredeki kloritler primer formda daha çok metamorfitlerde, örneğin klorit şistlerde bulunurlar. Bununla beraber kloritler toprakların içinde de oluşurlar (sekonder veya Al- kloritler). Silikat tabakaları smektitik veya vermukilitik doğaya sahiptir ve bunların arasına ada şeklinde Al hidroksit tabakaları birikmiştir (Şekil 3.6). Bu adalar polimer Al hidroksi katyonlardan oluşmuşlardır ve OH/Al oranları üç’ün altındadır ([Alx(OH)3x-y]). Bunlar pozitif yüklüdürler ve primer kloritlerde olduğu gibi silikat tabakalarının negatif yükünü nötralize ederler Al hidroksit adalarının birikmesiyle daha önce şişebilen üç tabakalı minerallerin özellikleri değişir: K ilave edildiği zaman şişme ve büzülme özelliklerini kaybederler ve bazal aralığı 14Aº’da fikse edilir. Bunun için az miktarda Al hidroksit yeterlidir (değişim kapasitesinin yaklaşık 1/6 sı kadar). Birikme artarsa değişim kapasitesi düşer. NaOH, NaF veya Na- sitrat (100ºC) ile işlem yapılırsa, Al-adaları çözülür ve yukarıda açıklanan olaylar tersine döndürülebilir. Kireçleme de aynı şeyi yapar; eğer 48 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR kil parçacıkları çok büyük (ince kil) ve kloritleşme derecesi yüksek değilse, pH’nın yükselmesi sonunda polimer Al hidroksi katyonlar nötralize olur (OH/Al=3; y yukarıdaki formülde = 0) ve bu nedenle artık negatif yüklü silikat tabakaları tarafından bağlanamazlar. Sekonder kloritler doğal olarak asidik topraklarda oluşurlar, çünkü bu topraklarda H iyonları sayesinde kil minerallerinden yeterli Al açığa çıkar. Birikme için en uygun pH bölgesi 4-5 dir ve organik madde çok fazla olmamalıdır çünkü organik madde Al’u kompleks halinde bağlar ve böylece hidroksit şeklinde silikat tabakalarının arasına girmesine engel olur. Çok daha düşük pH’da, silikat tabakaları arasında Al, hidroksilasyona uğramaz. 3.1.2.1.(5). Paligorskit ve Sepiolit Mg bakımından zengin trioktaedrik iki kil minerali olan paligorskit (eskiden attapulgit denirdi) ve sepiyolit kısa 2:1- silikat tabakaları parçalarından oluşmuşlardır. Bu silikat tabakası parçaları bir tabaka kalınlığı kadar düşey olarak tabaka düzleminde birbiriyle yer değiştirmişlerdir. Böylece silikat bantları amfibollerdeki gibi oluşmuşlardır. Her iki mineral sadece bandların genişliği bakımından farklılık gösterirler (Her bandda paligorskit’te 5, sepiolit’de 8 oktaeder). Bu band strüktürü dış görünümde iğne şeklinde kristallerle belirginleşir. Bantlar arasında H2O molekülleri ile dolu kanalları vardır; bu H2O molekülleri kısmen oktaedrik katyonların koordinasyonunun tamamlanmasını sağlarlar, kısmen de serbest moleküller halinde bulunurlar. Oktaederler çoğunlukla Mg tarafından işgal edilmişlerdir, bununla beraber kısmen Al, Fe ve Ti da bulunur. Negatif yük fazlalığı düşüktür. 3.1.2.1.(6). Allofanlar ve İmogolitler Allofanlar sekonder silikatlardır ve Si/Al mol oranı 0,5-1,0 arasındadır. Öncelikle volkanik camların ayrışması sırasında oluşurlar. Bunlar içerisi boş küçük kürecikler şeklindedir ve dış çapları yaklaşık 3,5-5 nm kadardır. İçi boş kürelerin 49 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR duvarları bükülmüş bir Al-O-OH oktaederinden oluşmuştur ve bunun iç ve dış tarafına oksijen köprüleri ile Si-O-OH tetraederi bağlanmıştır. Dış kısımdaki tetraeder miktarı değişkendir ve bu durum Si/Al mol varyasyonunu açıklar. Buna göre kristal yapı taşlarının düzenlenmesi, diğer kil minerallerinin aksine sadece çok küçük birim parçacıklar üzerinden olur. Bu nedenle allofonlar uzun süre amorf olarak kabul edilmişti. Şekil 3.7 İmogolitin Yapısı (Farmer, Adams, 1983) Çoğunlukla allofonlarla beraber bulunan imogolitler ince borular oluşturup, dış çapları 2 nm, iç çapları 1 nm, uzunlukları ise birkaç µ m kadardır. Boruların dış kısmında bir dioktaedrik Al-hidroksit tabakası vardır ve bu içerde izole olmuş SiO3OH tetraederleriyle bağlanmıştır. Bu nedenle boruların dış yüzeyi Al-OH grupların, iç yüzeyleri ise Si-OH grupları ile oluşmuştur (Şekil 3.7). Buna göre strüktür formülleri dışardan içeriye doğru sıraya göre (HO)3Al2O3SiOH şeklindedir. 50 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Analitik olarak da Si/Al oranı yaklaşık 0,5 olarak bulunmaktadır. Kötü bir dizinim gösteren imogolitlere protoimogolitler denir. Bileşimleri imogolitinkine benzer ama değişkendir, aynı IR- spektrumu gösterirler ve pH<5’de sol haline geçerler. 3.1.2.1.(7). Değişken Tabakalı Mineraller Toprakların kil mineralleri kristalleri sık sık homojen olmayan, değişken bir tabaka sıralaması gösterirler. Böyle minerallere değişken tabakalı mineraller denir. Bunların içinde, değişken tabakalar farklı oranlarda düzenli veya düzensiz bir şekilde birbirlerini izleyebilirler. K iyonlarının yerine başka katyonların geçmesiyle önce kenar kısmı genişlemiş tabakalar oluşur; daha kuvvetli bir K kaybı sonunda illitik, vermikulitik ve smektitik değişken tabakalaşma, K’un tamamıyla verilmesi ile de büsbütün şişebilen mineral oluşur. Düzenli 1:1 oranında bir değişken tabakalaşma biyotit ile vermukulit (hidrobiyotit) veya klorit ile simektit (korrensit) arasında görülür. Değişken tabakalaşma, sadece ara birikimlerin kaybedilmesi, yani parçalanması ile oluşmaz. Kil minerallerinin oluşması sırasında da değişik yüke sahip silikat tabakaları çözeltisinden de bir kristal oluşturabilirler. Elektron mikroskopta da ince kesitlerde tabaka yüzeyine dik olarak bu şekilde düzenli ve düzensiz değişken tabakalar görülebilir. Toprakta sık sık meydana gelen, çoğunlukla düzensiz değişken tabakalaşmalarda, bir tarafta klorit veya illit diğer tarafta da vermikulit ve smektit bulunur ki bunlar çoğunlukla klorot ve illitin kısmi ayrışması sonunda ortaya çıkarlar. Kaolinit ve smektit arasında da değişken tabakalaşma görülmektedir. Değişken tabakalaşma ile oluşmuş minerallerin özellikleri bileşenlerin çeşitlerine ve katılma payına bağlıdır. 3.1.3. Kil Minerallerinin Oluşumu Ve Değişimi Kil Mineralleri ya üç tabakalı silikatlardan (öncelikle mikalar ve kloritler) ara tabakalardaki materyalin değişimi ile, veya silikatların ayrışma ürünlerinden yeniden oluşurlar. 51 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR 3.1.3.1. Tabakalar Arası Materyalin Değişimi İle Tabakalı Silikatlardan Oluşma Kil minerallerinin oluşmasında tabakalı silikatlardan her iki mika, muskovit ve biyotit sık bulunduklarından, en önemli yeri alırlar. Fiziksel ayrışma ile, özellikle don etkisiyle, büyükçe mika levhacıkları yatay ve düşey olarak parçalanırlar ve kil fraksiyonuna kadar küçülürler. Bu “kil mikaları”hemen illit grubuna sokulabilir. Yüzeyin artması sonunda kimyasal ayrışma yoğunlaşır ve bu arada kenar kısımlarındaki K iyonları ayrışma sonunda çözülür ve yerlerine Ca ve Mg katyonları geçer. Ancak bu katyonlar K iyonu gibi oksijen altılı halkasının çanak şeklindeki çukurluğuna çekilmezler, etraflarını su halkası sarar. Bu sayede kristalin kenarlarında önce kısmen gelişmiş ve daha çok K kaybı durumunda tamamen genişlemiş tabakalar oluşur. Genişleme, negatif tabaka yükünün azalması sayesinde kolaylaşır (veya ancak ozaman gerçekleşebilir). Fe+2 içeren mikalarda (biyotit) bu olay Fe+2’nin Fe+3’e oksidasyonu, yani pozitif yüklerin artması sonunda meydana gelir. Kural olarak yük azalması, Fe+2’nin Fe+3’e oksidasyonundan daha düşüktür, çünkü Fe+2OH grupları kısmen H katbederek Fe+3-O gruolarına dönüşürler (yani sadece pozitif değil negatif yük de artar) ve/veya oktaederin bir kısım Fe+3 ve Mg+2’u mineralden dışarı çıkar ve bunun dış yüzeyinde hidroksit şeklinde çöker (Fe) veya değişebilir formda (Mg) bağlanır. Dioktaedrik mikalarda yük, iyonlarına protonların tutunması ile düşer. 52 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.8 Bir mikanın şeması: tabakalardan birisi genişlememiş, birisi kenardan genişlemiş, diğeri de boydan boya genişlemiş (vermikulit veya smektitik). Bu olay sonunda tamamen K’suz, genişlemiş üç tabakalı mineral oluşur, bu da yük yüksekliğine göre vermikulit veya klorit olabilir. Buna benzer şekilde primer kloritler vermikulite veya smektite dönüşürler, böylece hidroksit tabakaları protonlarla reaksiyona girerek çözülürler. Bu dönüşümde karakteristik olan, silikat tabakalarının kendilerinin kalmasıdır. Mikaların toprakta genişleyebilir üç tabakalı minerallere dönüşmesi, toprak çözeltisinde K konsantrasyonu, mikaların denge-K- konsantrasyonunun ne kadar altında olursa o kadar hızlı olur; denge –K- konsantrasyonu biyotitte yaklaşık 10-15 mg/l, muskovitte ise yaklaşık 0,01 mg/l’dir. Laboratuvarda yapılan denemeler göstermiştir ki, gerek K alan bitki kökleri gerekse K fikse edici kil mineralleri K konsantrasyonunu o kadar çok düşürürler ki, biyotit oldukça kısa bir süre içinde vermikulite dönüşür. 53 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR 3.1.3.2. Silikatların Ayrışma Ürünlerinden Oluşma Kil minerallerinin, feldispatların, piroksenlerin, amfibollerin hatta tabakalı silikatların ayrışma ürünlerinden oluşması sırasında ana strüktür korunmaz, kendisini oluşturan elemanlara parçalanır ve bunlardan da yeniden kil mineralleri oluşur. Yeni oluşanlar ya ana materyalin içinde (pseudomorfoz) veya hemen yakınında, hatta ayrışma ürünlerinden sulara (nehirler, göller, denizler) taşınmasından sonra meydana gelebilirler. Böylece mika benzeri minerallerin (illitler, glaukonitler) deniz suyu içinde oluşması, nehir suyunda 0,37 olan K/Na oranının deniz suyunda 0,04’e düşmesi sonucu gerçekleşebilir. Kil minerallerinin ve oksitlerin ayrışan ana materyalin bulunduğu yerde oluşması raster elektronmikroskopu ile çok iyi incelenmektedir. Bunlar morfolojilerinden kesin olarak tanımlanamazlar. Çok ince preparatlarda mikroskopta güçlü bir büyütme yapıldığı zaman yeni oluşan mineraller sadece stürktürlerinden tanınmazlar, ayrıca bunların parçalanmamış ana materyale bağlı olabilecekleri de görülür. Adasilikat, olivinin ayrışması sırasında yeni oluşan smektit ve goethit doğrudan ayrışan olivine yapışıktırlar. Bu durumdan ana materyalin strüktür akrabalıkları olan parçaları, örneğin olivinin oktaedrik olarak düzenlenmiş Mg ve Fe’i smektit ya da goethit tarafından doğrudan alınır. Buna karşılık feldispatlarda böyle bir olay olası değildir, çünkü bunun değişimi sırasında, örneğin kaolinite dönüşürken tetrahedrik Al’un oktahedriğe çevrilmesi ve bu sayede (Si, Al)-tetraeder bandının çözünmesi zorunludur; yani strüktürel akrabalık azdır. Strüktürel yakın bir akrabalık, bundan önceki bölümde açıklandığı gibi, primer filosilikatlarla (mikalar ve kloritler) kil mineralleri arasında vardır. Hangi kil minerallerinin oluşacağı, pH ve çözeltinin bileşimi ile her mineralin çözünürlük ürününe bağlıdır. Söz konusu edilen son faktörden, çözeltide bulunan maddelerin (Si, Mg, K, H) konsantrasyonu hesap edilir; bu konsantrasyon, bir mineralin bir başkasına karşılık stabilitesi yönünden önemlidir. Stabilite diyagramları, nötrden zayıf alkaline kadar ortamda ve yüksek Si ve Mg konsantrasyonu bulunması halinde smektit, yüksek K konsantrasyonunda illit, asit ortamda orta derecede Si konsantrasyonunda kaolinit ve çok düşük Si 54 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR konsantrasyonunda (yaklaşık 10-5M) gibbsit oluştuğunu gösterebilir. Buna göre smektit ve smektit ve gibbsit bir arada bulunmazlar. Doğada yapılan gözlemler bunun sık sık doğrulamaktadır. Bundan sapmalarda, termodinamik gözlemlerin, dengenin kurulmasından sonraki durumu tanımladığını düşünmek gerekir. Bununla beraber, toprak veya genel olarak yeryüzü koşullarında dengeler, sıcaklığın düşük olması ve alçak basınç nedeniyle çoğunlukla çok yavaş kurulur. Bu nedenle stabil son ürünler yerine kinetik bakımdan uygun meta ve stabil olmayan ara ürünler oluşur, bunların çözünürlüğü yüksektir ve çok yavaş olarak stabil son ürünlere dönüştürülür; aynı nedenle bir defa oluşmuş minerallerin, örneğin iklim değişikliği nedeniyle koşullar değişmiş olsa bile dönüşüme sekteye uğrar. Bu bakımdan termodinamik gözlemler, sadece değişikliklerin yönü hakkında bilgi verir. 3.1.3.3. Kil Minerallerinin Dönüşümü Kayacın toprak oluşması için ayrışması sırasında meydana gelen kil minerallerinin dönüşümleri, değişimleri devam eder, çünkü ayrışma ilerledikçe koşullar da değişir. Örneğin humid bölgelerde doğal haldeki topraklarda asitleşme derecesi yüzeye doğru artar. Bunun sonucunda alüminyum çeşitli minerallerden açığa çıkar, genişlemiş üç tabakalı minerallerin tabaka aralarına girebilir ve bunları sekonder kloritlere dönüştürür. Ana materyalde biyotitin yanında vermikulit de bulunuyorsa, vermikulit biyotitin kaybettiği potasyumu alır ve illite dönüşür (illitasyon). Tropik topraklarda toprak oluşması sürecinde kil minerallerinin oluşum sırası toprak çözeltisinin Si konsantrasyonuna bağlıdır. Bazik kayaçların yanında önce smektit oluşur, toprak profilinin üst kısmında Si kaybı ile kaolinite (desilifikasyon) ve sonunda çok düşük Si konsantrasyonunda kısmen gibbsit’e (Al(OH)3) dönüşür. Yeniden Si verilirse, örneğin lateral olarak, gibbsit olasılıkla yeniden kaolinite dönüşebilir. 55 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.9 Kil minerallerinin oluşum ve değişim yolu. 3.2. Adsorpsiyon Atom, iyon ya da moleküllerin bir katının ya da bir sıvının sınır yüzeyinde tutunmasına adsorpsiyon denir. Başka bir deyişle, akışkan fazda çözünmüş haldeki belirli bileşenlerin, bir katı adsorban yüzeyine tutunmasına dayanan ve faz yüzeyinde görülen, yüze tutma olayına adsorpsiyon denir. Katı örgüsü içinde bulunan iyonlar çekim kuvvetlerince dengelenmiştir. Ancak katı yüzeyindeki atomların dengelenmemiş kuvvetleri, çözeltideki maddeleri katı yüzeyine çekerler, ve yüzey kuvvetleri dengelenmiş olur. Bu şekilde çözeltideki maddelerin katı yüzeyine adsorpsiyonu gerçekleşir. Katı faz üzerinde gaz adsorplanıyorsa basınç, sıvı adsorplanıyorsa konsantrasyon değişir. Yüzeyde tutunan maddenin katı içine yayılmasına absorpsiyon, absorpsiyon ve adsorpsiyon aynı anda meydana geliyorsa veya kısmen yüzey çökelmesi oluyorsa sorpsiyon, tutunan taneciklerin yüzeyden ayrılmasına desorpsiyon denir. 56 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.10 Adsorbsiyon ile absorpsiyon arasındaki ilişki Katı üzerinde adsorplanan maddeye adsorbat, adsorplayan katıya ise adsorbant ya da adsorban denir. Adsorpsiyon iki boyutlu, absorpsiyon üç boyutlu bir tutunmadır. Adsorsiyon adsorbat ile adsorban arasındaki çekim kuvvetlerinden meydana gelir. Bu kuvvetlerden Van der Waals çekim kuvvetleri fiziksel adsorpsiyona, valens bağ çekim kuvvetleri ise kimyasal adsorpsiyona neden olur. Eğer gaz veya katının yapısı polar ise elektrostatik kuvvetler de görülür. Bir adsorbanın yüzeyinde derişiminin artışına pozitif adsorpsiyon, azalışına da negatif adsorpsiyon denir. Sabit sıcaklık ve sabit basınçta fiziksel adsorpsiyonda adsorplama olayı kendiliğinden olduğundan, adsorpsiyon sırasındaki serbest entalpi değişimi yani adsorpsiyon serbest entalpisi ∆G daima eksi işaretlidir. Diğer taraftan, gaz ya da sıvı ortamında daha düzensiz olan tanecikler katı yüzeyine tutunarak daha düzenli bir hale geldiğinden dolayı, adsorpsiyon sırasındaki entropi değişimi yani adsorpsiyon entropisinin daima eksi işaretli olması ∆H = ∆G + T∆S (3.1) eşitliği uyarınca, adsorpsiyon sırasındaki entalpi değişiminin yani adsorpsiyon entalpisi ∆H ’nin daima eksi işaretli olmasını gerektirmektedir. Adsorpsiyon ısısı da 57 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR denilen adsorpsiyon entalpisinin eksi işaretli olması, adsorpsiyon ısısının daima ısı salan yani ekzotermik olduğunu göstermektedir. Adsorpsiyon ısısı katı yüzeyindeki doymamış kuvvetlerle adsorplanan tanecikler arasındaki etkileşimden doğmaktadır. 3.2.1. Adsorblanan Madde (Adsorbat) Adsorplayıcının bir gramında adsorplanan madde miktarı için genellikle x/m oranı kullanılmaktadır. Buradaki m deneylerde kullanılan adsorplayıcının kütlesini, x ise bu kütlede adsorplanan maddenin kütlesini, molar miktarını veya normal koşullara indirgenmiş gaz hacmini göstermektedir. Adsorplanan madde miktarı, adsorplayıcının birim yüzeyinde tutunan maddenin molar miktarı olarak tanımlanan, Gibbs adsorpsiyonu şeklinde verilmektedir. Ayrıca adsorpsiyon, adsorbanın birim yüzeyinde tutunan madde miktarı olarak da gösterilebilir. Çözeltilerden adsorpsiyon sırasında birim miktar adsorban tarafından adsorplanan madde miktarı, çözeltinin derişimine bağlıdır. Sabit sıcaklıkta adsorplanan madde miktarının derişimle değişimini veren eğrilere adsorpsiyon izotermi denir. n(mol g-1)= f(c) ya da n(mol g-1)= f(C/C0) (3.2) Burada C çözeltinin adsorpsiyon sırasındaki denge derişimini ve C0 ise aynı çözeltideki başlangıç derişimini göstermektedir. Buna göre adsorbanın birim kütlesinde adsorplanan madde miktarıyla, çözeltideki denge derişimi arasında adsorpsiyon izotermleri çizilir. Sabit basınçta adsorplanan madde miktarının sıcaklıkla değişimini veren eğrilere adsorbsiyon izobarı denir. Adsorplayıcı ve adsorplanan yanında, hacim de sabit tutulduğunda, adsorplanan madde miktarı yine yalnızca sıcaklığa bağlıdır. Bu durumda, adsorplanan madde miktarının sıcaklıkla değişimini veren eğrilere adsorpsiyon izokoru denir. 58 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Bir gram adsorplayıcının yüzeyinin bir molekül tabakası ile yani monomoleküler olarak kaplanabilmesi için gerekli madde miktarına tek tabaka kapasitesi denir ve genellikle; nm(mol g-1) veya Vm(cm3 g-1) (3.3) olarak verilir. Bu tabakanın alanı adsorplayıcının bir gramının sahip olduğu alana eşit alınır. Adsorplanan bir molekülün yüzeyde kapladığı alan am olduğuna göre tek tabakanın ve dolayısıyla bir gram katının sahip olduğu yüzeyin alanı A= (Vm/ 22400) Nam= nmNam (3.4) eşitliğinden bulunur. Bulunan değere “özgül yüzey” alanı denir. 3.2.2. Adsorplayıcı Maddeler Adsorplayıcı madde veya adsorban gaz veya sıvıyı adsorplabilecek olan katıdır. Adsorbanlar doğal veya sentetik olabilir. En önemli doğal adsorbanlar, killer, zeolitler ve ağartma toprağı, en önemli sentetik ise aktif karbon, aktif alümina, silikajel ve iyon değiştirici reçinelerdir. Hemen hemen bütün katılar sıvı ve gazları adsorplayabilirler ancak adsorban olarak kullanılanların adsorpsiyon yetenekleri diğer katılarınkinden daha yüksektir. Bunun sebebi adsorbanların, büyük tanecikler ve topraklar yerine gözenekli, petek yapıda olan tanecik ve topraklardan oluşması ve yüzey alanlarının oldukça büyük olmasıdır. Adsorbanların yüzey alanı, onları daha da küçük parçalara ayırarak arttırılabilir. Taneciklerin ortalama çapı için sınır yaklaşık 1.10-7cm’dir. Bu değer atomik boyutlara çok yakındır. Yüzey alanı ve spesifik yüzey alanı terimi genellikle yarıkları ve porları da kapsayan geometrik alana karşılık gelir. Bununla birlikte maddenin molekülleri, adsorbanın yarık, çatlak ve porlarında adsorplanabilecek bir büyüklük ve şekle sahip olabilir. İkinci durumda etkin yüzey alanı, geometrik yüzey alanından daha küçüktür. Bu durumda yarık, çatlak ve porların çapları adsorban tarafından seçimli adsorpsiyonu önceden belirleyen bir faktördür. Seçimliliği önceden belirleyen diğer 59 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR bir faktör de kimyasal bileşimidir. Örneğin; polar ve polar olmayan adsorbanlar, polar ve polar olmayan sıvıları adsorplarlar (Pattersen. S, 1970). 3.2.3. Adsorpsiyon Mekanizmaları 3.2.3.1. Fiziksel Adsorpsiyon Adsorplanmış moleküller adsorban yüzeyine Van der Waals çekim kuvvetleri ile bağlanır ve bu adsorpsiyon polar ve polar olmayan yüzeylerde meydana gelir. Fiziksel adsorpsiyon, kimyasal adsorpsiyona göre çok daha zayıf bir kuvvetle meydana gelir. Adsorplanmış tabaka tek ve çok katlı olabilir. Adsorpsiyon dengesi tersinir ve çabuktur. Fiziksel adsorpsiyon da kimyasal adsorpsiyon gibi 5 tip ara yüzeyden oluşur. Katı-katı, sıvı-sıvı, sıvı-gaz, katı-sıvı, katı-gaz. Bunlardan en önemlisi katı-gaz ve katı-sıvı ara yüzeyidir. Örneğin bir gazın bir katı yüzeyde tutunması ile oluşan bir fiziksel adsorpsiyonda, gazın fiziksel tutunma kuvveti, yerçekiminden büyük ancak kimyasal kuvvetten oldukça küçüktür. Fiziksel kuvvetlerin etkin aralığı yaklaşık olarak 10-5 cm’dir. Fiziksel kuvvetle tutunan molekül, yüzeyde belli konumlara bağlanmaz. Fiziksel biçimde adsorbe olmuş bir taneciğin yüzeyden ayrılması kolaydır ve bu ayrılma, diğer bir molekülün yerine geçmesi ile olur. Bu da fiziksel ve kimyasal adsorpsiyon arasındaki temel farktır. Fiziksel olarak adsorplanmış molekülü oldukça düşük vakumda bile (10-5 mm Hg) yüzeyden uzaklaştırmak mümkündür. 3.2.3.1.(1). Polar Yüzeylerde Adsorpsiyon Bazı moleküllerde elektronlar atom etrafında simetrik değil asimetrik olarak dağılmıştır. Yani molekülün bir ucu negatif, bir ucu pozitif olur. Böyle moleküllere polar moleküller denir. Bir katının yüzeyi polar olabilir ve yüzeyce polar bir katı ile polar bir sıvı veya gaz adsorbat arasındaki çekim, pozitif ve negatif yükler arasındaki çekim kuvvetlerine dayanır. Polar bir yüzeyde sıvının adsorpsiyonu sıvıdaki yüklü tanecikten kolaylıkla etkilenir. Örneğin; hidrojen iyonları, hidroksil iyonları, 60 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR tuzlardan gelen iyonlar yüzeyde adsorplanır ve sıvının adsorplanan miktarını değiştirir. 3.2.3.1.(2). Polar Olmayan Yüzeylerde Adsorpsiyon Molekülde elektronlar atom etrafında simetrik olarak dağılmışsa bu molekül kutupsuzdur. Bunlara polar olmayan (apolar) molekül denir. Örneğin; petrol bir apolar maddedir. Apolar maddeler arasındaki çekim kuvveti kolaylıkla açıklanamaz. Apolar moleküllerle apolar adsorbanlar arasındaki adsorpsiyon mekanizması, ilk bakışta elektrik yükleri farkının olmamasından ötürü açıklanması zor olsa da, aslında apolar durumun, belli bir zaman diliminde tamamlanması gerçeği ile açıklanabilir. Yani polar olmayan pozitif ve negatif yüklerin sürekli olarak değişim içerisinde olması ve belli bir zaman aralığında, molekülün her bir kısmının pozitif ve negatif olarak değişmesinden dolayı apolar fiziksel adsorpsiyon mekanizması ile açıklanabilir. Bu açıklamalara göre polar yapılar ve apolar adsorpsiyon sistemleri seçimlidir. Yani aynı türden adsorban- adsorbat ikili sistemleri en iyi adsorpsiyon verimini verir. Bir adsorpsiyon olayının veriminde elektrik yükünün benzer yapıda olması seçiciliği; endüstride, ayırma veya saflaştırma işlemleri açısından büyük yarar sağlar (Pattersen ve arkadaşları, 1970). 3.2.3.2. Kimyasal Adsorpsiyon Adsorplanan madde ile katı yüzeyi arasındaki fonksiyonel grupların kimyasal etkileşimi ile oluşan adsorpsiyondur. Adsorpsiyon sırasında açığa çıkan ısı, reaksiyon ısısından daha büyüktür. Fiziksel adsorpsiyona göre çok daha kuvvetli bir adsorpsiyon türüdür. Kimyasal olarak adsorplanmış bir molekülü yüzeyden koparmak büyük enerji gerektirir ve bu, adsorbanın deformasyonu ile sonuçlanabilir. Kimyasal kuvvetlerin etkin aralığı, adsorbe edilen molekülün boyutlarındandır. Yani adsorplanan molekülün boyutları örneğin 10-7cm ise, yüzeyden bu kadar uzakta, kimyasal kuvvetlerin sayısal değeri sıfıra düşer. Yüzey, kimyasal etkileşime uğramış 61 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR tek molekül tabakasına sahip ise, bundan sonra sıvı veya gaz fiziksel olarak adsorbe olur. Bir molekül kimyasal olarak adsorplandığında, adsorbanın bir kısmı ile molekülün bir kısmı elektron alışverişi ile birbirine bağlanır. Kimyasal adsorpsiyon, düşük gaz basınçlarıda olur. Eğer tek tabaka adsorplanmış ise, adsorplanan miktar gaz basıncından bağımsız olur. Kimyasal olarak adsorplanmış gaz veya sıvıyı uzaklaştırmak genellikle çok güçtür. Bunun için, sistem çok yüksek sıcaklığa kadar (bazen katının hemen, hemen erime noktasına kadar) ve ısıtılmalıdır. Eş zamanlı olarak yüksek vakuma ( ≈ 10-6mmHg) tabi tutulmalıdır. Kimyasal adsorpsiyon, en çok katı-gaz, katı-sıvı ikili sistemlerde görlür (Pattersen ve arkadaşları, 1970). 3.2.3.3. İyonik Adsorpsiyon Elektrostatik çekim kuvvetlerinin etkisi ile iyonlar yüzeyindeki yüklü bölgelere tutunur. Burada adsorplayan ile adsorplananın iyonik güçleri önemlidir. İyonlar eş yüklü ise daha küçük olan tercihli olarak yüzeyde tutunur. Çoğu adsorpsiyon olayında bu üç tür adsorpsiyon mekanizması birlikte veya art arda görülür (Pattersen ve arkadaşları, 1970). 3.2.4. Adsorpsiyon Tipleri Çözeltilerden adsorpsiyonda sıvı-buhar, sıvı-sıvı ve sıvı-katı olmak üzere üç tip ara yüzey bulunmaktadır. İlk ikisi temelde çok basittir. Eğer saf maddeler uygun şartlar altında kullanılırsa adsorplanmış faz homojen olmalıdır. Ancak adsorban olarak kullanılan çoğu katıların heterojen oldukları görülmüştür. Çözeltiden adsorpsiyon çalışmalarının çoğu aşağıdaki gibi olmasına rağmen, farklı şekilde izotermler de vardır. Giles, çeşitli adsorpsiyon izotermlerini incelemiş ve dört grupta toplamıştır. Bunlar; L-,S-, H-, ve C- tipleridir. Bu gruplama, orijinde izoterm eğrisinin başlangıç eğimine dayanır. Ancak yüksek konsantrasyonlarda alt sınıfları vardır (Kipling, 1965). 62 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR L-tipi: Langmuir izotermi olarak adlandırılır. Bu tipte, başlangıç eğimi çözeltideki madde konsantrasyonu ile artmaz. Bu özellik, adsorbatın yüzey fazlası arttıkça adsorpsiyon yüzeyinin artan miktarı ve düşük konsantrasyondaki maddenin, adsorbana yüksek rölatif ilgisinin bir sonucudur. İzoterm derişim eksenine konkavdır. S-tipi: Katı çözeltisi içindeki maddenin konsantrasyonu ile artan bir başlangıç eğimiyle karakterize edilir. S-tipi izotermi şu şekilde meydana gelir: a) Çözücü kuvvetle adsorbe edilirse, b) Adsorplanmış tabakalar içindeki moleküller arası çekim kuvvetli ise, c) Adsorbat monofonksiyonel ise, Mono fonksiyonel ile kastedilen, bir aromatik veya beşten fazla karbon atomu olan alifatik sistemde molekülün tek bir bağlanma noktasına sahip olmasıdır. S- tipi izoterm tercih edilmeyen bir adsorpsiyon tipidir. H-tipi: L- tipi izotermin aşırı uç şeklidir. Çok seyreltik çözeltide bile adsorban ile adsorbat arasında çok yüksek ilgi vardır. Bu izotermde, başlangıç eğimi çok büyüktür. Adsorbe edilen madde ile katı faz arasındaki yüksek ilgi, aralarındaki spesifik etkileşim veya adsorpsiyon sistemine katkıda bulunan Van der Waals etkileşimleri ile oluşur. C-tipi: Mümkün olan maksimum adsorpsiyona kadar, katı çözeltisinde madde konsantrasyonundan bağımsız ve sabit kalan eğim ile karakterize edilir. Bu tip izoterm, maddenin ara yüzey ile dışındaki çözelti arasında sabit dağılımı ile veya adsorbatın yüzey fazlarının artışı ile adsorpsiyon yüzeyinin orantılı olarak artmasından elde edilir (Kipling, 1965; Sposito, 1984). 63 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.11 Adsorpsiyon İzotermi Tipleri 3.2.5. Adsorpsiyon İzotermleri Sabit sıcaklıkta adsorban tarafından adsorplanan madde miktarı ile denge basıncı veya konsantrasyon arasındaki bağıntıya adsorpsiyon izotermi adı verilir. İlk olarak Von Soussere (1814) tarafından, adsorpsiyon sürecini detaylı olarak inceleyerek, adsorplanan gaz miktarı ile gaz basıncı arasındaki ilişkiyi veren grafikler çizilmiştir. Von Soussere’in çizdiği bu grafikler, daha sonra adsorpsiyon izotermleri adıyla adlandırılmıştır (Masel, 1996). 64 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR 3.2.5.1. Freundlich Adsorpsiyon İzotermi Freundlich adsorpsiyon izotermi aşağıdaki biçimde verilir. (Stumm, Morgan, 1995). X = kC dn (3.5) X , adsorban tarafından adsorplanan madde miktarını gösterir ve mol g-1 olark ifade edilir. C d , çözeltideki adsorbatın denge konsantrasyonudur ve mol dm-3 olarak verilir. Freundlich eşitliği maksimum adsorplanan madde miktarını vermez. k ve n sabitleri adsorplayıcı bağ kuvveti ve bağ kuvvetlerinin dağılımıyla ilgilidir. Bu eşitlik, k ve n sabitlerinin kolayca tayin edilebilmesi için lineerize edilirse, LnX = Lnk + LnC d (3.6) haline gelir. LnX ile LnC d arasında çizilen grafiğin eğimi n sabitini ve kesme değeri de k sabitini verir. n 〈 1 olduğunda bağlanma enerjisi, artan yüzey konsantrasyonuyla azalır. Bu olay, her biri farklı bağlanma enerjilerine sahip farklı yüzey konumlarının varlığı nedeniyledir. Bu farklı yüzey konumları yüzeyde adsorplanan madde konsantrasyonu arttıkça, en kuvvetli bağlayıcı yerlerde, sonra daha zayıf bağlayıcı yerlerde olacaktır. Bundan dolayı ortalama bağlanma kuvveti azalacaktır. n 〈 1 olması; adsorpsiyonun tercih edilen bir adsorpsiyon olduğunu gösterir (Reed, Cline, 1994). 3.2.5.2. Langmuir Adsorpsiyon İzotermi Tek tabakalı fiziksel adsorpsiyon ve çözeltiden adsorpsiyon durumlarında kullanılır. Langmuir adsorpsiyon izotermi bazı kabullerden yola çıkmaktadır. Bunları şu şekilde sıralanabilir: -Yüzey sınırlı sayıda yerleşkeler içerir. -Yüzeyde tek tabakalı adsorpsiyon vardır. 65 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR -Yüzeyde adsorbat- adsorbat etkileşimi yoktur. Langmuir eşitliği aşağıdaki formda yazılmaktadır. X= K l Cd 1 + al C d (3.7) K l ve a l sabitlerini bulabilmek için bu denklem, Cd a 1 = + l Cd X Kl Kl (3.8) şeklinde düzenlenirse, Cd ile C d arasında çizilen grafik lineerdir ve kesme noktasının tersi K l ’ye ve eğimi X de al ’ye eşittir. Doğrunun eğim değerinin tersinden, maksimum adsorpsiyon Kl kapasitesi bulunur (McKay G., El-Geundi M, Nassar M.M, 1997). 3.2.5.3. Dubinin-Radushkevich (D-R) Adsorpsiyon İzotermi D-R adsorpsiyon izotermleri, adsorpsiyon enerjisini hesaplamak için kullanılır. Bu izotermlerin eğiminden, adsorpsiyon enerjisi bulunur. Ayrıca bulunan bu enerji değerleri, adsorpsiyonun mekanizması hakkında bilgi verir. D-R adsorpsiyon izotermi, 1 mol iyonun, çözeltiden adsorbant tarafından adsorplanması sırasında açığa çıkan enerji olarak tanımlanır. Freundlich adsorpsiyon izotermine bir alternatiftir. İlk defa Polanyi tarafından ileri sürülmüştür. Daha sonra DubininRaushkevich tarafından, adsorpsiyon potansiyeli A ile uyumlu olan ampirik bir eşitlik geliştirilmiştir. 66 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR ⎛C ⎞ A = RTLn⎜ 0 ⎟ = −∆G ⎝C ⎠ (3.9) R: Gaz Sabiti T: Mutlak sıcaklık ⎛ C0 ⎞ ⎜ ⎟ : Bağıl konsantrasyon ⎝C ⎠ (3.10) ∆ G: Gibbs serbest enerjisi Dubinin- Radushkevich (D-R) eşitliği şu şekildedir: X = X me ⎛ A ⎞ ⎟⎟ − ⎜⎜ ⎝ βE ⎠ 2 (3.11) X m : 1 gram adsorban tarafından adsorplanan madde miktarı (mol/g) E: Adsorpsiyon enerjisi (kJ/mol) β : Çözeltiye ait afinite katsayısı Yukarıdaki eşitliğin doğrusal şekli; ⎛ RT LnX = LnX m − ⎜⎜ ⎝ βE olur. LnX ile Ln 2 C0 Cd ⎞ ⎟⎟ ⎠ 2 ⎛ Ln 2 C 0 ⎜ ⎜ C d ⎝ ⎞ ⎟ ⎟ ⎠ (3.12) arasında grafik çizildiğinde, belli konsantrasyon aralığında doğru elde edilirken bazen elde edilmeyebilir. ⎛ 1 ⎞ ⎟⎟ LnX = LnX m − ⎜⎜ ⎝ βE ⎠ ⎛ ε = RTLn⎜⎜1 + ⎝ 1 Cd 2 ⎛ R 2 T 2 Ln 2 C 0 ⎜ ⎜ Cd ⎝ ⎞ ⎟⎟ ⎠ ⎞ ⎟ ⎟ ⎠ (3.13) (3.14) 67 3.MATERYAL VE METOD K = X m e − Kε F.Aysun UĞUR 2 (3.15) şeklinde yazılabilir, bundan dolayı yukarıdaki eşitliğin doğrusal şekli, LnX = LnX m − Kε 2 (3.16) olur. LnX ile ε 2 arasında grafik çizildiğinde elde edilen doğruların eğiminden ve kayma noktasından, adsorban kapasitesi X m ve adsorpsiyon enerjisi sabiti K elde edilir. Ortalama adsorpsiyon enerjisi, tek bir mol iyonun çözeltide katının yüzeyine geçişi sırasındaki serbest enerji değişmesidir. E’nin büyüklüğü, oluşan adsorpsiyonun çeşidi konusunda aydınlatıcı bilgi verir (Aksoyoğlu, 1990; Dubinin, 1947; Polanyi, 1914). 3.2.6. Dağılım Katsayısı Dağılım katsayısı, aşağıdaki şekilde tanımlanabilir: KD = (C 0 − C d ) V Cd m (3.17) Burada; C0: Başlangıç konsantrasyonu (mol/L) Cd: Denge konsantrasyonu (mol/L) V: Çözelti Hacmi (mL) m: Adsorban miktarı (g) Dağılım katsayısı, adsorbatın adsorban ve çözelti fazlarındaki denge konsantrasyonları olarak tanımlanır. Doğrusal adsorpsiyon izotermleri dışında dağılım katsayısı, konsantrasyona bağımlılık gösterir. Adsorpsiyon olayında dağılım katsayısı, denge sabiti ile aynı anlama gelmektedir (Khan, Reman, 1995) . 68 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR 3.2.7. İzleme Tekniği İzleme tekniği, bir elementin izotoplarının fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçlerde değişmediği temeline dayanır. Bu izotopların davranışları, aynı kimyasal yapı içinde bulunan aynı elementin diğer atomları ile benzer olacaktır. Bu konuda iki kesin varsayım vardır: 1. Varsayım; radyoizotoplar aynı elementin kararlı izotopları ile kimyasal bakımdan özdeştir. Bir karbon bileşiğinde 12 C yerine 14 C konursa, bileşiğin tipinde, ve kimyasal bağının şiddetinde, ve fiziksel özelliklerinde bir değişme olmaz. Bu varsayımın geçerliliği fiziksel ve kimyasal özelliklerin kesin ölçümlerine dayanır. Çeşitli izotopların kütleleri arasıdaki fark, bu özelliklerde değişiklik oluşturmaz. 12C ve 14C arasıdaki kütle farkı %15 olmasına rağmen, izotop etkisi ölçülemeyecek kadar küçüktür. 2. Varsayım; radyoaktif parçalanma olana kadar radyoaktif atom, kararlı izotopundan ayırt edilemez ve sayılabilir. Daha sonra, aynı element değildir ve aynı kimyasal davranışları göstermez. İyi düzenlenmiş izleme tekniğinde, radyoaktivite seviyesi doğru veri almayı sağlayacak kadar yeterli, fark edilir radyasyon etkileri oluşturmayacak kadar azdır. Aynı zamanda kullanılan radyoizotopun yarı ömrü, kimyasal araştırmaya izin verecek kadar uzun olmalıdır. Aksi halde işlemin farklı noktalarında sonuçları karşılaştırmak için bozunma tablolarından düzeltme yapılmalıdır (Choppin, Rydberg, 1980) İzotop izleme yönteminin avantajlarını şöyle sıralayabiliriz: 1) Radyoaktif izleyiciler kolaylıkla dedekte edilir. 10-16 ve 10-6 hassasiyetle kesin olarak ölçülebilirler. 2) Radyoaktivite; basınç, sıcaklık ile kimyasal ve fiziksel halden bağımsızdır. 3) Radyoaktif izleyiciler sistemi etkilemezler ve tahribatsız tekniklerde kullanılırlar. 4) Eğer izleyici kimyasal olarak safsa, diğer elementlerle girişim ortaya çıkmaz. 5) Ortamda bulunan diğer radyoaktif maddelerden dolayı bir hata oluşmaz. 6) Atomik seviyede izleme yapmak mümkündür. 69 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR 7) Radyoaktif izleyiciler hemen hemen her element için elde edilebilir. 8) Rutin çalışma şartlarında uygulanabilir. 9) Radyoaktif izleyicilerin ölçülmesi nispeten kolay ve basittir. Olumsuz yönleri ise şunlardır. 1) Uygulaması uzmanlık ister. 2) Nükleer güvenlik kurallarına dikkat etmek gerekir. 3) Pahalıdır. 3.2.8 Gama Spektrometresi γ spektrometresi, sintilasyon sayıcısı olup, çalışması iyonlaştırıcı radyosyanların bazı maddelerin kristalleri ile veya bir fosfor ile etkileşmesi sonucu meydana gelen lüminesans olayına dayanır. X veya γ ışınları için NaI (Tl), ya da lityum ile aktive edilmiş, Germanium, Ge (Li) kristalleri kullanılır. Kristal içinden geçen ışınları, kristal atomları ile yaptıkları etkileşmeler sonucu enerji kaybederek absorplanırlar. Fotoelektrik olay, Compton olayı ve çift tabaka oluşumu meydana getirirler. Germanium kristalindeki yüksek atom numaralı iyodun, γ ışınları ile etkileşme tesir kesiti oldukça yüksektir. Etkileşme sonucu meydana gelen iyonize tanecikler (foto-elektronlar, Compton elektronları ve pozitron elektron çiftleri), kendi kinetik enerjilerini kristalin atomlarına vererek bu atomları iyonlaştırır ve uyarırlar. Uyarılan atomlar tekrar eski durumlarına bir ışık fotonu yayarak dönerler. Işığı geçirgen bir madde olan kristalden çıkan bu fotonlar, fotomültiplikatör tüpünde çoğaltılarak birbirine bağlı bir dizi diskriminatör sistemine gelirler ve sadece belirli enerji aralığındaki pulslar geçirilir. Bu arada kristaldeki bir fotoelektrik etkileşme tek enerjili fotoelektronlar meydana getirir. Meydana gelen aynı şiddetdeki ışık pulsları, aynı büyüklükte çıkış pulsları oluştururlar. Diğer taraftan Compton saçılmasında meydana gelen elektronların enerjileri, çarpmadan sonra saçıldıkları açıya bağlı olarak farklılık gösterir ve sürekli bir enerji spektrumu meydana gelir. Gelen gama ışınının enerjisi 1.02 MeV’dan daha büyük ise kristal atomu içine giren fotonların enerjisi, atom 70 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR çekirdeği yakınında tamamen kaybolur ve yerine biri negatif diğeri pozitif yüklü olan iki elektron çifti ortaya çıkar. Gamma ışınlarının dedeksiyonunda dikkat edeceğimiz husus, ortamdaki etkileşmelerde compton etkisini azaltmak, fotoelektrik enerjiyi artırmak olacaktır. Yüksek atom numaralı kristalleri kullanmamız amacımıza uygun olacaktır. Fotoelektrik etkileşmeden oluşan çıkış pulsu büyüklüğü, kristale gelen gamma ışınlarının enerjisi ile orantılıdır. Bir gamma spektrometresi kaydedilen bir radyonüklid tarafından yayılan γ fotonlarına karşılık gelen pikler, fotopikler olarak adlandırılır. Böylece sistem, bilinmeyen gamma fotonu yayan radyonüklidlerin tanımlanmasında ve enerji spektrumu elde edilmesinde kullanılır. Foto pikin altında kalan alandan integral sayım sayısı hesaplanarak aktivite belirlenir (Friendlander G, Kennedy J.W, Macies E.S, Miller). Şekil 3.12 Gama Spektrometresinin Şeması 71 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR 3.5 Deneysel Aşamalar 3.5.1 Deneyde Kullanılan Malzemeler CsCI(Merck) NaOH(Merck) HCI(Merck) 3.5.2 Deneyde Kullanılan Radyoizotop Şekil 3.13 Radyoaktif Sezyum-137’ye Ait Dikey Şeması Sezyum metallerin en reaktif grubu olan alkali metallerden biridir. Birçok izotopları arasında en önemlileri Cs137 ve Cs134 dür. Her ikisi de fisyon ürünü olup foton enerjileri Cs137’nin 662 kev; Cs134’ün ise 569 kev,604 kev ve 796 kev’dir. Cs137’nin radyotoksitesi orta olarak sınıflandırılır ve radyoümmünolojik testler, radyoterapik kullanım, endüstri alıştırmalrı gibi önemli uygulama alanlarına sahiptir. Yüksek çözünürlüğü vardır. Nükleer güç endüstrisinde atık formundki en önemli rdyoaktif kaynaktır. 72 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR 3.5.3 Kullanılan Adsorbanlar 1. Kil: Ordu(Uzunisa) yöresinden elde edilmiştir. XRD çekimlerinde içinde saf illit minerali gözlemlenmiştir. Bu kil numunesinin gözenekliliği(porosity)%56’dır. Yoğunluğu 3,10 g/cm3 dür. Yüzey alanı 165 m2/g olarak tespit edilmiştir. İllit mineralinin hipotetik dizilimi şöyledir. İllit [Kal2(Si3Al)O10(OH)2] 2. Kil: Söğüt seramik kilidir. XRD çekimlerinde içinde Quartz, Klorit ve İllit minerallerinin bulunduğu tespit edilmiştir. Bu kil numunesinin gözenekliliği(porosity) %50’dir. Yoğunluğu 2,77 g/cm3 dür. Yüzey alanı Quartz için 2,8 m2/g, Klorit için 24 m2/g ve İllite için 165 m2/g olarak tespit edilmiştir. Söğüt seramik kilinin hipotetik dizilimi şöyledir. Quartz [SiO2] Klorit [(Mg, Al, Fe)6(Si, Al)4O10(OH)8] İllite [(K, H3O)Al2Si3AlO10(OH)2] Quartz Kristalografisi α Quartz : Trigonal, 32 Uzay grubu: C322 veya C312 a= 4,913 c=5,405 z=3 a:c=1:1.100 β Quartz : Hekzagonal, 622 Uzay grubu: C622 veya C642 a=4,99 c=5,45 z=3 a.c=1: 1.094 Fiziksel Özellikleri: Dilinim yoktur. Kırıklık koloidal. Sertlik: 7. Yoğunluk: 2,65. Parlaklık: cam, Renk: Renksiz, beyaz ve çeşitli renkler. Piozoelektrik ve piroelektrik özellikleri gösterir. Optik özellikleri: Saydam, renksiz. Kimyasal Bileşimi: % 46,75 Si, % 53,25 O. Doğal kuartz içinde katı eriyik halinde bulunan başlıca elementler: Li, Na, Al, Ti, Mg, (OH). Kimyasal bileşiminde değişimler çok azdır, fakat önemlidir. Renkli olanlar gaz, sıvı ve katı kapanımlar içerirler. Bunlar CO2, H2O, hidrokarbon, NaCI ve CaCO3 ve rutil, aktinat gibi bazı minerallerdir. Quartz kayaç oluşturan önemli bir mineraldir. Doğada çok miktarda ve yaygın olarak bulunur. Litosferin hemen hemen %12’si SiO2 dir. Çeşitli kökenlerden 73 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR gelir. Magmatik, metamorfik ve tortul kayaçların pek çoğunun esas bileşenidir. Büyük quartz kristallerine pegmatikler içinde çok rastlanır. Quartz çözünemez olduğu halde yer kabuğu içinde hareketli(mobil) dir. Kumtaşları içinde tekrar kristalleşerek kırıntı tanelerini çimentolar. Şekil 3.14 Quartz Mineralinin Şekli Klorit Kristal yapısı: Kloritler, talk veya profillit ve brusit veya jipsit tabakalardan oluşurlar. Kristal yapısı d001= 14,30A0 da bir tekrar eder. Görünüm: Kristaller psödohekzagonal ve (001) boyunca yassıdırlar. Genellikle ince tabakalı kitleler veya pullar halinde bulunurlar. Fiziksel Özellikler: Saydam, renksiz veya yeşil. Pratik olarak tek eksenli görülür. Pleokroizm: Hafif. Kimyasal bileşimi: Klorit talk ve brusit tabakalarından oluşur ki, bunların hipotetik bileşimi Mg6Si8O20(OH)4+ Mg6(OH)12 şeklinde yazılabilir. Kloritlerde her iki tabakada geniş ölçüde substitüsyonlar görülür. Silisyum yerine (Si7Al) veya (Si4Al4) oranlarında Al gelebilir. 74 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Tanınması: Kloritler yeşil renkleri, dilinimleri mika gibi görünümleri ile karakterize olurlar. Dilinim tabakaları elastik değildir. Kloritler birbirinden optik özellikleri ve X ışınları difraksiyon çizgilerinden ayrılırlar. Bulunuşları: Kloritler düşük sıcaklıkta kararlı olan (Mg, Fe, Al) silikatlardır. Doğada yaygın olarak bulunurlar. Düşük sıcaklık başkalaşım kayaçlarında bulunurlar. Ayrıca hidrotermal ayrışmaya maruz kalmış magmatik kayaçlardaki ferro magnezyen minerallerden türerler. Kloritlerin killi kayaçların bozunma ürünü olarak oluşurlar. Bundan başka demirce zengin tortullar içinde de bulunurlar. Şekil 3.15 Klorit Kristalinin Yapısı 3. Kil: Ordu yöresinden elde edilmiş Klorit türü kildir. XRD çekimlerinde Klorit ve Sanidin minerali gözlemlenmiştir. Bu kil numunesinin gözenekliliği(porosity)%58 dir. Yoğunluğu 2,75 g/cm3 dir. Kloritin yüzey alanı 24m2/g dır. Sanidinin ise 56 m2/g dır. Hipotetik dizilimi ise şöyledir. 75 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Sanidine [(Na, K)(Si3Al)O8] Klorit [(Mg, Al, Fe)6(Si, Al)4O10(OH)8] Kloritlere ait diğer bilgiler iki numaralı kil örneğinde verilmiştir. Sanidine Ani soğumuş olan trakit ve riyolitler içinde bulunur. Alkali feldspattır. Monoklinik, C2/m a=8,564 b=13,030 c=7,175 β=1150592 Yüksek sıcaklıkta oluşan sanidinde optik eksenler düzlemi (010). Kristaller renksiz, cam gibi {010} a paralel yassıdır. 3.16 Sanidin Şekli 4. Kil: Denizli yöresinden elde edilen sepiyolit türü kildir. XRD sonuçlarına göre Sepiyolitin yanı sıra, Palygorskite minerali gözlemlenmiştir. Sepiyolitin gözenekliliği %72 dir. Yoğunluğu ise 2,39 g/cm3 dür. Yüzey alanı 89 m2/g dır. Hipotetik gösterilişi şöyledir. Sepiyolit(Lületaşı): Mg4(Si6O15)(OH)24H2O Paligorskit(Atapulkit): (Mg, Al)2(Si4O10)(OH).2H2O+2H2O 76 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Sepiyolit Kristalografi: Ortorombik, 2/m 2/m 2/m. Uzay Grubu: pncn Kristal Yapısı: a=5,28 Kristal b=26,8 yapısı c=13,4 z=2 amfibollerinkine benzer, fakat silisyum dörtyüzlülerinden oluşan zincirler arasındaki boşluklarda su molekülleri bulunur. Yapı silisyum oksijen dörtyüzlülerinin oluşturduğu üçlü zincir içerir. (Si12O31) ve böylece tabakalı ve zincir yapılı silikatlar arasında bir geçiş teşkil eder. Sepiyolitin lifsel özelliği elektron mikroskobu altında görülür. Görünüm: Kompakt veya süngerimsi kitleler halindedir. Fiziksel Özellikler: Sertlik:2-2,5, Yoğunluk: 2,2 g/cm3 Gözenekli olan numuneler su üzerinde yüzerler. Parlaklık: Toprağımsı, bazen mum. Renk: Beyaz, pembemsi beyaz, sarımsı. Kimyasal Bileşimi: Oldukça değişkendir. Al, Fe+2, Fe+3, Ni içerebilir. HCI asit ile jelatinleşir. Tanınması: Kompakt olduğu zaman dokunumu pürüzsüzdür. Fakat kırılma indisi daha küçüktür. Bulunuşu: Serpantinlerin ayrışma ürünü olarak bulunur. Şekil 3.17 Sepiyolitin Kristal Yapısının (001) Üzerine İzdüşümü Paligorskit Kristalografi: Ortorombik veya monoklinik. 77 Uzay Grubu: A2/m 3.MATERYAL VE METOD a=5,2 b=2.9,0 F.Aysun UĞUR c=13,4 β=90-930 z=2 Kristal yapısı: Sepiolit gibidir, yalnız zincirsel üniteler daha geniştir. Elektron mikroskobunda lifsel kristaller görülür. Fiziksel özellikler: Sertlik: 2-2,5 Yoğunluk: 2,2 Renk: Beyaz, gri-beyaz, sarımsı beyaz, ıslakken gri yeşil Kimyasal Bileşimi: Kimyasal formülde gösterilenlerin yanında az miktarda Fe+2, Fe+3, Ca içerebilir. Mg’un Al’a oranı geniş ölçüde değişir, fakat Mg genellikle daha fazladır. 3.5.4 Kullanılan Aletler X-Işınları Difraksiyonu(XRD) X-Işınları Fluoresan Spektrumu(XRF) Yüzey Alan Ölçümü Cihazı(Quantachrome) Gama Sayıcı(Canberra) Termostatlı Çalkalayıcı(GFL 1083) Jenway 3040 İon Analyser Santrüfij(Janetzki T 32 A) Etüv(max 220 °C) Terazi(Mettler H 10), Elek 3.5.5 Adsorbanların Hazırlanışı Ve Özelliklerinin Belirlenmesi Dört farklı yöreden MTA aracılığı ile temin edilen killer, elenerek beş ayrı tanecik boyutuna(mash) ayrıldı. MTA laboratuarlarında XRD çekimleri ve yüzey analizleri yapıldı. XRD spektrumları Şekil 3.17, 3.18, 3.19, 3.20 da verilmiştir. 78 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR 3.5.6 Deneyin Yapılışı 3.5.6.1. Solüsyonun Hazırlanması Deneylerde kullandığımız solüsyonların hazırlanması sırasında, yürütücü ve aynı zamanda solüsyonun içindeki iyonların homojen olarak dağılmasını sağlamak amacıyla CsCI tuzu kullanılmıştır. Solüsyon içinde CsCI’ün değişik konsantrasyonlarda kullanılması adsorpsiyonu hızlandırıp, yavaşlatan en önemli parametredir. Banyo deneyleri aşamasında birbirine yakın altı ayrı düşük konsantrasyon hazırlanmıştır(1,68.10-4, 2,52.10-4, 3.36.10-4, 4,20.10-4, 5,04.10-4, 5,88.10-4). Kolon deneyleri sırasında bunlardan en düşük ve en yüksek olanları, olmak üzere iki ayrı konsantrasyon hazırlanmıştır. Kullanılan radyoaktif Sezyum 137 Amersham firmasından alınmıştır. Ocak 2000 tarihinde aktivitesi 12 MBq/l dir. Deneyin yapılış tarihi Ağustos 2003’tür. Bu durumda aktivite hesabı yapıldığında, A = A0 (− exp λt ) = 12.10 6 Bq (− exp) 0,693 3,58 yıı = 11MBq / l 30 yıı olduğu hesaplanır.. 3.5.6.2. Dedektör Verimi Hazırlanan 110000Bq/10 ml standart solüsyon HpGe dedektörde sayıldı. Sonuçta 430400/300 s bulundu. Buradan dedektör verimi hesabına geçilirse Verim = Sayıa Aktivite.Zaman.Olasılas Verim = 430400 110000 Bq.300s.0,8666 Verim = %15 elde edilir. 79 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.18 I Kile(İllite) Ait XRD Spektrumu 80 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.19 II.Kile(Klorit) Ait XRD Spektrumu 81 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.20 III. Kile(Söğüt Seramik) Ait XRD Spektrumu 82 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Şekil 3.21 IV Kile(Sepiyolit) Ait XRD Spektrumu 83 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR zaman süresinde üç yıl yedi ay’lık bir dikey söz konusudur. Bu durumda aktivite hesabı yapıldığında, (3.18) A = A0 ( − exp λt ) = 12.10 6 Bq (− exp) 0,693 3,58 yıı 30 yıı = 11MBq / l (3.19) (3.20) olduğu hesaplanır.. 3.5.6.3. Banyo Deneyleri Daha önce beş ayrı tanecik boyutuna ayrılmış olan dört farklı kil örneğinden 0,02 g adsorban örneği alınarak, üzerine 5 ml sezyum çözeltisi ilave edildi. 20 °C de bir dakika ile 16 saat arasında değişen, farklı sürelerde termostatlı çalkalayıcı su banyosunda çalkalandı. Daha sonra katı ve sıvı fazlar 3500 rpm’de 30 dakika santrifüj ile ayrıldı ve süzüldü. Sezyumun adsorpsiyonunu tayin etmek üzere sıvıdan 2 ml alınarak sayım yapmak için özel tüplere konuldu. Daha sonra sezyumun adsorpsiyon miktarını hesaplayabilmek için örnekler gama spektrometresinde sayıldı. Bu ölçümlerde yüzde adsorpsiyon miktarı şöyle hesaplandı. % Ads = ( A0 − A f A0 (3.24) ) × 100 Burada; A0 : Standart çözeltinin dakikadaki sayım sayısı A f : Adsorpsiyondan sonra ölçülen çözeltinin dakikadaki sayım sayısı. 84 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR % Ads : Yüzde adsorpsiyon oranı ⎛ A0 − A f Kd = ⎜ ⎜ Af ⎝ ⎞V ⎟ ⎟m ⎠ (3.25) ⎛ V⎞ X m = % Ads⎜ C 0 ⎟ ⎝ m⎠ (3.26) %Adsorpsiyon, dağılım katsayısı(Kd) ve adsorplanan madde miktarı(Xm) değerleri yukarıdaki eşitlikler yardımıyla hesaplandı. Daha sonra Freundlich, Langmuir ve Dubinin Raduskevich adsorpsiyon izotermleri çizilerek, bu izotermlere ait gerekli sabitler hesaplandı. Langmuir adsorpsiyon izotermlerinden sorpsiyon kapasitesi (tek tabakada adsorplanabilecek maksimum sezyum miktarı) en küçük kareler metodu ile hesaplandı. Elde edilen değerler Tablo 4.5, Tablo 4.6, Tablo 4.7, Tablo 4.8’de gösterildi. 3.5.6.4. Kolon Deneyleri Bu yöntemde akış hızı sabit tutularak, kolon içine yerleştirilen bir adsorbanın, ağırlıkça belirli bir birim miktarı üzerinden, solüsyon geçirilir. Bu yöntemde solüsyonun akış hızı tamamen adsorbanın, hidrolik geçirgenliği ile ilgilidir. Hidrolik geçirgenlik ise adsorbanın tanecik büyüklüğü, miktarı ve doğal yapısından etkilenmektedir. Adsorban maddenin, solüsyon ile teması doğal haline bırakılmıştır. Zaman parametresi doğadaki adsorpsiyon olaylarında olduğu gibidir. Kolon deneyleri sırasında çapı 4 cm, boyu 25 cm olan cam kolonlar kullanılmıştır. Bu kolonların dibine, kilin solüsyonla birlikte akmasını önlemek amacıyla, su geçirebilen membran filtreler yerleştirilmiştir. Kolonların alt kısmında bulunan musluk yardımıyla, solüsyonun alttaki beherlere kontrollü olarak akması sağlanmıştır. Daha önce hazırlanmış olan radyoaktif maddenin 10 ml’lik hacmi alınarak kolon deneylerinin adsorpsiyondan sonraki çıkış hacimlerinde referans olarak 85 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR kullanılmak üzere standart kaynak hazırlanmıştır. Standart kaynak olarak kullanılan örnek, dedektör kristalini 360 derecelik, dört π geometride görecek tarzda küçük bir silindir şekline sahiptir. Kolon adsorpsiyonu elde edilen radyoaktif süzüntüler 10’ar mililitrelik bu standart plaxiglas kaplarda sayılmıştır. Bu sayede kaynak geometrisinden ortaya çıkabilecek sayım hataları engellenmiştir. Ayrıca kullandığımız radyoaktif Sezyum 137’nin uzun yarı ömrü sayesinde(30,17 yıl) radyoaktif maddenin dikeyinden oluşabilecek hatalarda minimuma indirilmiştir. Önceden temizlenip hazırlanmış olan kolonlar ayaklı bir tutucu yardımıyla dikey halde hazır hale getirildiler. Daha sonra boyutlarına göre ayrılmış olan I numaralı kilin en büyük boyutu olan +120 boyutundaki örnekten, hassas terazi yardımıyla 5 g ölçülerek alındı. Kolon içine yüzeyin her tarafına homojen olacak şekilde bu kil huni yardımıyla yerleştirildi. Bu sırada kolonda oluşturduğu yükseklik kaydedildi. Rutin olarak kalibrasyonu yapılan mikropipet yardımıyla 20 ml’lik iki kez distile edilmiş su ile kil ıslanmaya bırakıldı. Bu sırada kilin yüzeyinin bozulmaması amacıyla, pipet kolonun iç cidarlarından süzülecek şekilde kil ıslatıldı. Zaman kaydedildi. Bu sırada kolonun musluğu açılarak kilden süzülen suyun geçmesine izin verildi. 20ml hacminde su tamamen kili ıslatıp kil yüzeyinde sıvı kalmayana kadar beklenildi ve zaman kaydedildi. Daha sonraki aşamalarda, hazırlanan radyoaktif solüsyon mikropipet yardımıyla 20’şer ml’lik hacimler halinde kolona aynı teknik ile verildi. Bu sırada kil yüzeyi bozulmamaya ve kil üzerindeki sıvı tabakasının tamamen bitmemesine dikkat edildi. Her 20 ml’lik hacim verildikten sonra musluk altındaki bir önceki beher alındı. Her defasında pipet ucu değiştirilerek kontaminasyona izin verilmedi. Her alınan beher hassas terazide ölçüldü. Bunların içindeki solüsyondan standart ölçüm kaplarına her defasında 10 ml’lik numune alındı ve bunlara numara verildi. Bu standart ölçüm kapları sayım geometrisi hep aynı olacak şekilde HpGe dedektöründe sayıldı. Bu sayımlar, geçirilen solüsyon hacmi ve zamanın değişimini gösterecek şekikde tablolar hazırlandı. Başlangıçta tespit edilen standart sayım değerine yakın değerler elde edilmeye başlandı. Bir süre daha deneye devam edildi. Ölçüm değerlerinin sabit 86 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR kaldığı değerlerde deneye son verildi. Daha sonraki aşamalarda aynı kilin diğer iki boyutu aynı metotla çalışıldı. Bu çalışmalarda doğal olarak her kil boyutu için solüsyonun dengeye gelme süresi ve bu süreye bağlı hacim değerleri farklı olarak elde edildi. Genel olarak elde edilen sonuçlarda, kil boyutu küçüldükçe dengeye gelme süresinin uzadığı ve buna bağlı olarak da solüsyon hacminin arttığı tespit edilmiştir. II.Kil(Klorit) Kolon Çalışması IV.Kil(Sepiolit) Kolon Çalışması Desorpsiyon Banyo Deneyleri 87 3.MATERYAL VE METOD F.Aysun UĞUR Daha sonra kolon deneylerinin deneysel verilerini değerlendirme aşaması gerçekleştirilmiştir. Burada esas olarak kil üzerinden süzülen çıkış çözeltileri ayrı ayrı sayıldı. Bu sayımlara karşılık gelen hacim ve zaman parametreleri ile grafikler çizildi. Kolon verimi (dekontaminasyon faktörü) hesaplandı. Bu hesaplamalar sırasında aşağıdaki model grafik kullanılmıştır. 1,2 1 Vc C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 Vb 0 -0,2 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 Effulent Hacim(ml) Şekil 3.22 Model Grafik Bu model grafik, adsorpsiyondan sonra elde edilen denge konsantrasyonunun başlangıç konsantrasyonuna oranının, çıkış hacmi ile ilişkisini gösteren bir grafiktir. Vb= Effulent hacimde aktivitenin ilk dedekte edildiği hacim(ml) Xb= Vb ile V= 0 arasında 1kg kil başına adsorbe edilmiş olan sezyum miktarı(mg) VC= Grafik üzerinde C/C0 oranının sabit olduğu ilk hacim değeri (ml) t = Deneyin süresi (saat) Q = VC hacmine kadar kolondan geçen toplam sezyum miktarı (mg) XC = Kapanma noktasında(sayımların sabit olduğu değer)1kg kil başına adsorbe edilmiş olan sezyum miktarı (mg) RC = Kolonun toplam sezyum uzaklaştırma etkinliği(Dekontaminasyon faktörü) RC=(XC/Q).100 (3.27) Bu grafikler her boyut için ayrı ayrı çizilerek kolon adsorpsiyonunda hesaplanması gereken değerler bulunmuştur. 88 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 4.BULGULAR VE TARTIŞMA 4.1 Banyo Deneylerine Ait Bulgular 4.1.1. Adsorpsiyonun Dengeye Erişme Süresinin Tayini Dengeye erişme süresini tayin etmek için 25°C de 4,20.10-4M radyoaktif sezyum kullanılarak, 1 dakika ile 16 saat arasında çalışıldı. Dengeye gelme süresi 60 dakika olarak belirlendi. Dört kil örnek üzerinde sezyumun yüzde adsorpsiyon değerlerinin zamanla değişimi Şekil 4.1, Şekil 4.2, Şekil 4.3 ve Şekil 4.4’de gösterildi. 0,8 0,7 %Adsorpsiyon 0,6 0,5 0,4 0,3 120 0,2 -120+100 -100+70 -70+45 0,1 -45+30 0 0 200 400 600 800 1000 Zaman(Dakika) Şekil 4.1 1.Kilin Beş Farklı Tanecik Boyutu İçin Dengeye Erişme Süresi Tayini 89 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 0,8 0,7 %Adsorpsiyon 0,6 0,5 0,4 -45+30 0,3 -70+45 -100+70 0,2 -120+100 120 0,1 0 0 200 400 600 800 1000 Zaman(Dakika) Şekil 4.2 2.Kilin Beş Farklı Tanecik Boyutu İçin Dengeye Erişme Süresi Tayini 0,9 0,8 %Adsorpsiyon 0,7 0,6 0,5 0,4 -45+30 0,3 120 -70+45 0,2 -100+70 -120+100 0,1 0 0 200 400 600 800 1000 Zaman(Dakika) Şekil 4.3 3.Kilin Beş Farklı Tanecik Boyutu İçin Dengeye Erişme Süresinin Tayini 90 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 1 0,9 0,8 %Adsorpsiyon 0,7 0,6 0,5 0,4 -45+30 -70+45 0,3 -100+70 0,2 -120+100 0,1 120 0 0 200 400 600 800 1000 Zaman(Dakika) Şekil 4.4 4.Kilin Beş Farklı Tanecik Boyutu İçin Dengeye Erişme Süresi Tayini 4.1.2. Katı-Sıvı Oranı Tayini Sezyum çözeltileri ile dört kil örnek üzerinde yapılan adsorpsiyon çalışmalarında, katı/sıvı oranını tayin etmek için hacim sabit tutularak kil miktarları değiştirildi. 25 °C’de 4,20.10-4M sezyum çözeltisinden 5 ml alınarak 0,01g, 0,02g, 0,04g, 0,1g, 0,2g, 0,4g tartılan kil örnekler üzerine ilave edildi. Dört kil örnek için logKd ile V/m arasında çizilen grafikten, V/m’ nin 250ml/g olan değeri katı sıvı oranı olarak alındı. Şekil 4.5, Şekil 4.6, Şekil 4.7, Şekil 4.8. 91 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 3,5 LogK(d)(ml/g) 3 2,5 2 -45+30 1,5 120 -120+100 1 -100+70 -70+45 0,5 0 0 100 200 300 400 500 600 V/m(ml/g) Şekil 4.5 1. Kilin Sezyum Adsorpsiyonunda, V/m Oranı İle Dağılım Katsayısı Kd’nin Değişimi 3 LogK(d)(ml/g) 2,5 2 -45+30 1,5 -70+45 -100+70 -120+100 1 120 0,5 0 100 200 300 400 500 V/m(ml/g) Şekil 4.6 2.Kilin Sezyum Adsorpsiyonunda V/m Oranı İle Dağılım Katsayısı Kd’nin Değişimi 92 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 3 Log K(d)(ml/g) 2,5 2 1,5 -45+30 1 -70+45 -100+70 -120+100 0,5 120 0 0 100 200 300 400 500 V/m(ml/g) Şekil 4.7 3.Kilin Sezyum Adsorpsiyonunda V/m Oranı İle Dağılım Katsayısı Kd’nin Değişimi 3 Log K(d)(ml/g) 2,5 2 1,5 -45+30 -70+45 -100+70 1 -120+100 120 0,5 0 100 200 300 400 500 600 V/m(ml/g) Şekil 4.8 4.Kilin Sezyum Adsorpsiyonunda V/m Oranı İle Dağılım Katsayısı Kd’nin Değişimi 93 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 4.1.3. Başlangıç Konsantrasyonu İle X/m, %Adsorpsiyon ve Kd Değerlerinin Değişmesi Sezyum çözeltilerinin başlangıç konsantrasyonları 1,68.10-4M, 2,52.10-4M, 3,36.10-4M, 4,20.10-4M, 5,04.10-4M, 5,88.10-4 M olarak hazırlandı. Başlangıç konsantrasyonu ile adsorplanan madde miktarı X/m, dağılım katsayısı KD ve %adsorpsiyonun değişmesi Tablo 4.1, Tablo 4.2, Tablo 4.3 ve Tablo 4.4’de verilmiştir. En yüksek % Adsorpsiyon miktarı dördüncü kilde bulunmuştur. Bu sıra sezyum için 4.Kil>3.Kil>2.Kil>1.Kil şeklindedir. Başlangıç konsantrasyonunun artmasıyla yüzde adsorpsiyon değeri azaldı. Buna karşılık adsorplanan madde miktarı arttı. Aynı şekilde dağılım katsayısı da azaldı. 94 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Tablo 4.1 I.Kile Ait Deneysel Bulgular ve Değerler Boyut +120 -120+100 -100+70 -70+45 -45+30 Af(Bq) 5565 6270 6820 7273 7531 7878 4542 4874 5509 6342 6820 7059 3334 3913 4411 4660 5624 5726 2943 3600 3851 4279 4352 5380 1628 2074 2301 2828 3581 4285 C0(mol/l) 1,68E-04 2,52E-04 3,36E-04 4,20E-04 5,04E-04 5,88E-04 1,68E-04 2,52E-04 3,36E-04 4,20E-04 5,04E-04 5,88E-04 1,68E-04 2,52E-04 3,36E-04 4,20E-04 5,04E-04 5,88E-04 1,68E-04 2,52E-04 3,36E-04 4,20E-04 5,04E-04 5,88E-04 1,63E-04 2,52E-04 3,36E-04 4,20E-04 5,04E-04 5,88E-04 Cd(mol/l) 8,49E-05 1,43E-04 2,08E-04 2,77E-04 3,45E-04 4,21E-04 6,93E-05 1,11E-04 1,68E-04 2,42E-04 3,12E-04 3,77E-04 5,09E-05 8,96E-05 1,34E-04 1,77E-04 2,57E-04 3,06E-04 4,49E-05 8,24E-05 1,17E-04 1,63E-04 1,99E-04 2,87E-04 2,48E-05 4,75E-05 7,02E-05 1,07E-04 1,64E-04 2,29E-04 95 X(mol/g) 2,0753E-05 2,0709E-05 3,1922E-05 3,5584E-05 3,9742E-05 4,1733E-05 2,4660E-05 3,1359E-05 3,6984E-05 4,4469E-05 4,7880E-05 5,2689E-05 2,9271E-05 4,1821E-05 5,0320E-05 5,8236E-05 6,4668E-05 7,0506E-05 3,1047E-05 4,2381E-05 5,4593E-05 6,4155E-05 7,1916E-05 8,4395E-05 3,5787E-05 5,1126E-05 6,1283E-05 7,3369E-05 8,4988E-05 7,4728E-05 %Ads 49,41 43,02 38,01 33,88 31,54 28,38 58,71 55,69 49,92 42,35 38,00 35,83 69,69 64,43 59,90 57,64 48,87 47,95 73,25 67,27 64,99 61,10 60,44 51,10 85,20 81,15 79,08 74,29 67,45 61,05 Kd(l/kg) 244 189 153 128 115 99 356 314 249 184 153 140 575 453 373 340 239 230 685 514 464 393 382 261 1439 1076 946 722 518 392 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR C0(mol/l) Cd(mol/l) X(mol/g) Af(Bq) 4050 1,68E-04 6,1857E-05 2,6535E-05 4896 2,52E-04 1,1216E-04 3,4962E-05 +120 5610 3,36E-04 1,7136E-04 4,1161E-05 6113 4,20E-04 2,3532E-04 4,6175E-05 6710 5,04E-04 3,0744E-04 4,9141E-05 6600 5,88E-04 3,5282E-04 5,8800E-05 3200 1,68E-04 4,8871E-05 2,9782E-05 3510 2,52E-04 8,0413E-05 4,2900E-05 -120+100 4400 3,36E-04 1,3400E-04 4,3228E-05 5238 4,20E-04 2,0000E-04 5,5000E-05 5830 5,04E-04 2,6712E-04 5,9220E-05 6005 5,88E-04 3,2098E-04 6,6727E-05 2455 1,68E-04 3,7497E-05 3,2625E-05 3633 2,52E-04 8,3235E-05 4,2191E-05 -100+70 4137 3,36E-04 1,2636E-04 5,2407E-05 4513 4,20E-04 1,7232E-04 6,1918E-05 4663 5,04E-04 2,1364E-04 7,2588E-05 5557 5,88E-04 2,9705E-04 7,2735E-05 1796 1,68E-04 2,7434E-05 3,5145E-05 2379 2,52E-04 5,4507E-05 4,9378E-05 -70+45 3032 3,36E-04 9,2601E-05 6,0856E-05 3950 4,20E-04 1,5082E-04 6,7296E-05 4167 5,04E-04 1,9091E-04 7,8273E-05 4529 5,88E-04 2,4207E-04 8,6488E-05 2394 1,63E-04 3,6556E-05 3,6556E-05 2323 2,52E-04 5,3200E-05 5,3200E-05 -45+30 2086 3,36E-04 6,3700E-05 6,3700E-05 2113 4,20E-04 8,0661E-05 8,0660E-05 2076 5,04E-04 9,5104E-05 9,5104E-05 1892 5,88E-04 1,0113E-04 1,0113E-04 Tablo 4.2 II.Kile Ait Deneysel Bulgular ve Değerler Boyut 96 %Ads 63,18 55,49 49,00 43,97 39,00 40,00 70,91 68,09 60,01 52,38 47,00 45,41 77,68 66,97 62,39 58,97 57,61 49,48 83,67 78,37 72,44 64,09 62,12 58,83 82,80 81,13 80,79 81,04 78,88 78,24 Kd(l/kg) 429 312 240 196 160 167 609 533 377 275 222 208 870 507 415 359 340 245 1281 906 657 446 410 357 898 934 1069 1052 1075 1204 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Tablo 4.3 III.Kile Ait Deneysel Bulgular ve Değerler Boyut +120 -120+100 -100+70 -70+45 -45+30 Af(B q) 3753 4302 5590 5760 6542 7214 7214 3307 4309 4541 5248 5606 2247 3187 3224 3318 4026 4960 1859 2273 2456 2902 3714 4084 810 966 1317 1637 2114 2978 C0(mol/l) Cd(mol/l) X(mol/g) %Ads Kd(l/kg) 1,68E-04 2,52E-04 3,36E-04 4,20E-04 5,04E-04 5,88E-04 1,68E-04 2,52E-04 3,36E-04 4,20E-04 5,04E-04 5,88E-04 1,68E-04 2,52E-04 3,36E-04 4,20E-04 5,04E-04 5,88E-04 1,68E-04 2,52E-04 3,36E-04 4,20E-04 5,04E-04 5,88E-04 1,63E-04 2,52E-04 3,36E-04 4,20E-04 5,04E-04 5,88E-04 5,73E-05 9,85E-05 1,70E-04 2,19E-04 2,99E-04 3,85E-04 4,03E-05 7,57E-05 1,31E-04 1,73E-04 2,40E-04 2,99E-04 3,43E-05 7,30E-05 9,84E-05 1,26E-04 1,84E-04 2,65E-04 2,83E-05 5,20E-05 7,50E-05 1,10E-04 1,70E-04 2,18E-04 1,23E-05 2,21E-05 4,02E-05 6,24E-05 9,68E-05 1,59E-04 2,7669E-05 3,8360E-05 4,1311E-05 5,0022E-05 5,1067E-05 5,0500E-05 3,0190E-05 4,3873E-05 5,1097E-05 6,1600E-05 6,5935E-05 7,2088E-05 3,3419E-05 4,4748E-05 5,9379E-05 7,3332E-05 7,9884E-05 8,0710E-05 3,4902E-05 4,9977E-05 6,5242E-05 7,7300E-05 8,3462E-05 9,2418E-05 3,8908E-05 5,7468E-05 7,3945E-05 8,9376E-05 1,0170E-04 1,0720E-04 0,6588 0,6089 0,4918 0,4764 0,4053 0,3442 0,7597 0,6994 0,6083 0,5872 0,5233 0,4904 0,7957 0,7103 0,7069 0,6984 0,6340 0,5491 0,8310 0,7933 0,7767 0,7362 0,6624 0,6287 0,9264 0,9122 0,8803 0,8512 0,8078 0,7293 483 389 244 229 171 132 792 582 391 357 275 241 974 613 604 583 435 305 1234 962 870 705 491 424 3165 2601 1840 1433 1052 675 97 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Af(Bq) C0(mol/l) Cd(mol/l) X(mol/g) 2346 1,68E-04 3,583E-05 3,583E-05 4388 2,52E-04 1,007E-04 1,007E-04 +120 4583 3,36E-04 1,738E-04 1,738E-04 5057 4,20E-04 2,462E-04 2,462E-04 6787 5,04E-04 3,109E-04 3,109E-04 6938 5,88E-04 3,708E-04 3,708E-04 1870 1,68E-04 2,856E-05 2,856E-05 2384 2,52E-04 5,460E-05 5,460E-05 -120+100 3645 3,36E-04 1,113E-04 1,113E-04 4390 4,20E-04 1,676E-04 1,676E-04 4927 5,04E-04 2,257E-04 2,257E-04 5807 5,88E-04 3,104E-04 3,104E-04 1431 1,68E-04 2,185E-05 2,185E-05 2055 2,52E-04 4,707E-05 4,707E-05 -100+70 2212 3,36E-04 6,756E-05 6,756E-05 2812 4,20E-04 1,073E-04 1,073E-04 3532 5,04E-04 1,618E-04 1,618E-04 4296 5,88E-04 2,290E-04 2,290E-04 766 1,68E-04 1,169E-05 1,169E-05 1624 2,52E-04 3,719E-05 3,719E-05 -70+45 1989 3,36E-04 6,074E-05 6,074E-05 212,9 4,20E-04 8,143E-05 8,143E-05 2865,5 5,04E-04 1,312E-04 1,312E-04 3809 5,88E-04 2,030E-04 2,030E-04 3608 1,63E-04 5,510E-06 5,510E-06 682 2,52E-04 1,562E-05 1,562E-05 -45+30 821,7 3,36E-04 2,500E-05 2,500E-05 1026 4,20E-04 3,918E-05 3,918E-05 1464 5,04E-04 6,708E-05 6,708E-05 1844 5,88E-04 9,854E-05 9,854E-05 Tablo 4.4 IV.Kile Ait Deneysel Bulgular ve Değerler Boyut 98 %Ads 0,7867 0,6013 0,5834 0,5403 0,3830 0,3693 0,8300 0,7833 0,6686 0,6009 0,5521 0,4721 0,8699 0,8132 0,7989 0,7444 0,6789 0,6095 0,9304 0,8524 0,8192 0,8061 0,7395 0,6537 0,9672 0,9380 0,9253 0,9067 0,8669 0,8324 Kd(l/kg) 922 375 233 176 155 146 250 903 505 376 308 224 1672 1088 993 729 529 392 3343 1444 1133 1039 710 474 7373 3783 3110 2430 1628 1242 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Dört kil örneği için 25°C de logKd ile katıdaki konsantrasyonlar arasında çizilen yükleme(loading) eğrileri Şekil 4.9, Şekil 4.10, Şekil 4.11, Şekil 4.12, Şekil 13 de verilmiştir. Konsantrasyon(mol/l) 0,00E+ 1,00E- 2,00E- 3,00E- 4,00E- 5,00E- 6,00E- 7,00E00 04 04 04 04 04 04 04 -2,6 -2,7 LogK(d)(L/kg) -2,8 -2,9 -3 1.Kil 2.Kil -3,1 4.Kil 3.Kil -3,2 Şekil 4.9 (+120)Boyutunda, Altı Farklı Başlangıç Konsantrasyonu İçin, Kildeki Sezyum Konsantrasyonu İle Dağılım Katsayısının Değişimi Konsantrasyon(m ol/l) 0,00E+ 1,00E- 2,00E- 3,00E- 4,00E- 5,00E- 6,00E- 7,00E00 04 04 04 04 04 04 04 -2,65 -2,7 LogK(d)(L/kg) -2,75 -2,8 -2,85 -2,9 -2,95 4.Kil -3 3.Kil -3,05 2.Kil -3,1 1.Kil Şekil 4.10 (-120+100) Boyutunda, Altı Farklı Başlangıç Konsantrasyonu İçin, Kildeki Sezyum Konsantrasyonu İle Dağılım Katsayısının Değişimi 99 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Konsantrasyon(mol/l) 0,00E+ 1,00E- 2,00E- 3,00E- 4,00E- 5,00E- 6,00E- 7,00E00 04 04 04 04 04 04 04 -2,6 -2,65 LogK(d)(L/kg) -2,7 -2,75 -2,8 4.Kil 3.Kil -2,85 2.Kil 1.Kil -2,9 -2,95 Şekil 4.11 (-100+70) Boyutunda, Altı Farklı Başlangıç Konsantrasyonu İçin, Kildeki Sezyum Konsantrasyonu İle Dağılım Katsayısının Değişimi Konsantrasyon(mol/l) 0,00E+ 1,00E- 2,00E- 3,00E- 4,00E- 5,00E- 6,00E- 7,00E00 04 04 04 04 04 04 04 -2,6 -2,65 LogK(d)(l/kg) -2,7 -2,75 4.Kil -2,8 3.Kil 2.Kil -2,85 1.Kil -2,9 Şekil 4.12 (-70+45) Boyutunda, Altı Farklı Başlangıç Konsantrasyon İçin, Kildeki Sezyum Konsantrasyonu İle Dağılım Katsayısının Değişimi 100 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Konsantrasyon(m ol/l) 0,00E+00 2,00E-04 4,00E-04 6,00E-04 8,00E-04 -2,55 -2,6 LogK(d)(l/kg) -2,65 -2,7 -2,75 -2,8 1.Kil -2,85 2.Kil -2,9 3.Kil -2,95 4.Kil Şekil 4.13 (-45+30) Boyutunda, Altı Farklı Başlangıç Konsantrasyon İçin, Kildeki Sezyum Konsantrasyonu İle Dağılım Katsayısının Değişimi 4.1.4 Adsorpsiyon Sonuçlarının Adsorpsiyon İzotermlerine Uygulanması LnC(d)(mol/l) -9,6 -9,8 LnX(mol/g) -10 y = 0,4403x - 6,6368 R2 = 0,995 -10,2 -10,4 -10,6 -10,8 -11 -9,5 -9 -8,5 -8 -7,5 (+120) Şekil 4.14 1.Kil (+120) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi 101 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9,6 -9,8 y = 0,4429x - 6,3551 R2 = 0,9969 ln(X/m) -10 -10,2 -10,4 -10,6 -10,8 -9,8 -9,3 -8,8 -8,3 -7,8 lnC(d) (-120+100) Şekil 4.15 1.Kil (+120-100) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi -9,3 ln(X/m) -9,5 -9,7 y = 0,4786x - 5,6595 R2 = 0,9849 -9,9 -10,1 -10,3 -10,5 -10,3 -9,8 -9,3 -8,8 -8,3 -7,8 lnC(d) (-100+70) Şekil 4.16 1.Kil (-100+70) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi 102 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9 -9,2 ln(X/m) -9,4 y = 0,5516x - 4,8555 R2 = 0,996 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -10,6 -10,3 -9,8 -9,3 -8,8 -8,3 -7,8 lnC(d) (-70+45) Şekil 4.17 1.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi -9 -9,2 LnX(mol/g) -9,4 y = 0,448x - 5,4485 R2 = 0,9929 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -10,9 -10,4 -9,9 -9,4 -8,9 -8,4 lnC(d)(mol/l) (-45+30) Şekil 4.18 1.Kil (-45+30) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi 103 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -8,7 LnX(mol/g) -9,2 -9,7 -10,2 -10,7 (-45+30) (-70+45) -11,2 (-100+70) -11 -10 -9 -8 (-120+100) (+120) LnC(d)(mol/l) Şekil 4.19 1.Kilin Beş Faklı Boyutunda Freundlich İzotermi 12 y = 17520x + 2,7643 10 R2 = 0,9963 C(d)/X(g/l) 8 6 4 2 0 0,00E+0 1,00E0 04 2,00E04 3,00E04 4,00E04 5,00E04 C(d)(mol/l) 120 Şekil 4.20 1.Kil (+120) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 104 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR C(d)/X(g/l) 8 7 y = 14151x + 1,9879 6 R2 = 0,9931 5 4 3 2 1 0 0,00E+0 1,00E-04 2,00E-04 3,00E-04 4,00E-04 0 C(d)(mol/g) (-120+100) Şekil 4.21 1.Kil (-120+100) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 5 y = 9935,1x + 1,3384 4,5 4 R2 = 0,9974 C(d)/X(g/l) 3,5 3 2,5 2 1,5 1 0,5 0 0,00E+00 1,00E-04 2,00E-04 3,00E-04 4,00E-04 C(d)(mol/g) (-100+70) Şekil 4.22 1.Kil (-100+70) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 105 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 4 y = 8291,7x + 1,101 3,5 C(d)/X(g/l) 3 R2 = 0,9881 2,5 2 1,5 1 0,5 0 0,00E+00 1,00E-04 2,00E-04 3,00E-04 4,00E-04 C(d)(mol/l) (-70+45) Şekil 4.23 1.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 3 y = 8682,1x + 0,5123 2,5 R2 = 0,9989 C(d)/X(g/l) 2 1,5 1 0,5 0 0,00E+00 5,00E-05 1,00E-04 1,50E-04 2,00E-04 2,50E-04 C(d)(m ol/l) (-45+30) Şekil 4.24 1.Kil (-45+30) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 106 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 12 11 10 9 C(d)/X(g/l) 8 7 6 (-45+30) 5 (-120+100) 4 120 3 (-100+70) (-70+45) 2 1 0 0,00E+00 1,00E-04 2,00E-04 3,00E-04 4,00E-04 5,00E-04 C(d)(mol/l) Şekil 4.25 1.Kil langmuir İzotermi Beş Boyut Bir Arada Tablo 4.5 1.Kile Ait Langmuir İzoterm Değerleri Boyut(mash) +120 -100+70 -45+30 Xm(mg/kg) 6,39.103 11,52.103 15,26.103 107 b(l/mg) 0,014 0,020 0,026 R(%) 49 69 85 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9,6 LnX(mol/g) -9,8 -10 -10,2 -10,4 -10,6 -10,8 y = -4E-09x - 8,5173 R2 = 0,9974 -11 3,00E+0 3,50E+0 4,00E+0 4,50E+0 5,00E+0 5,50E+0 8 8 8 8 8 8 2 2 2 E (J /mol ) 120 Şekil 4.26 1.Kil(+120)Boyutuna Ait Dubinin İzotermi -9,4 -9,6 LnX(mol/g) -9,8 -10 -10,2 -10,4 -10,6 -10,8 3,00E+08 y = -4E-09x - 8,284 R2 = 0,9982 4,00E+08 2 5,00E+08 2 6,00E+08 2 E (J /mol ) (-120+100) Şekil 4.27 1.Kil (-120+100) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi 108 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9,2 -9,4 LnX(mol/g) -9,6 -9,8 -10 -10,2 y = -5E-09x - 7,7895 R2 = 0,9906 -10,4 -10,6 3,00E+ 3,50E+ 4,00E+ 4,50E+ 5,00E+ 5,50E+ 6,00E+ 08 08 08 08 08 08 08 2 2 2 E (J /mol ) (-100+70) Şekil 4.28 1.Kil (-100+70) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi -9 LnX(mol/g) -9,2 -9,4 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 y = -5E-09x - 7,3536 R2 = 0,997 -10,6 3,00E+08 4,00E+08 2 5,00E+08 2 6,00E+08 7,00E+08 2 E (J /mol ) (-70+45) Şekil 4.29 1.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi 109 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9 LnX(mol/g) -9,2 -9,4 -9,6 -9,8 -10 y = -4E-09x - 7,6285 R2 = 0,995 -10,2 -10,4 3,50E+ 4,00E+ 4,50E+ 5,00E+ 5,50E+ 6,00E+ 6,50E+ 7,00E+ 08 08 08 08 08 08 08 08 E2(J2/mol2) (-45+30) Şekil 4.30 1.Kil (-45+30) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi -8,5 (-45+30) LnX(mol/g) -9 120 (-120+100) (-100+70) -9,5 (-70+45) -10 -10,5 -11 3,00E+08 4,00E+08 5,00E+08 2 2 6,00E+08 7,00E+08 2 E (J /mol ) Şekil 4.31 1.Kil Beş Ayrı Boyutta Dubinin İzotermi 110 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 2.Kil Freundlich İzotermi -9,4 LnX(mol/g) -9,6 R2 = 0,9588 -9,8 -10 y = 0,4352x - 6,3596 -10,2 -10,4 -10,6 -10,8 -9,9 -9,4 -8,9 -8,4 -7,9 -7,4 LnC(d)(mol/l) (+120) Şekil 4.32 2.Kil (+120) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi -9,3 LnX(mol/g) -9,5 -9,7 y = 0,3523x - 6,8475 R2 = 0,9145 -9,9 -10,1 -10,3 -10,5 -10,7 -10,6 -9,6 -8,6 -7,6 LnC(d)(mol/l) (-120+100) Şekil 4.33 2.Kil (+120-100) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi 111 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9 -9,2 LnX(mol/g) -9,4 y = 0,4236x - 6,0366 R2 = 0,9716 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -10,6 -10,4 -9,9 -9,4 -8,9 -8,4 -7,9 -7,4 LnC(d)(mol/l) (-100+70) Şekil 4.34 2.Kil(-100+70) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi -8,8 -9 LnX(mol/g) -9,2 -9,4 y = 0,4701x - 5,4308 R2 = 0,9991 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -11,4 -10,4 -9,4 -8,4 -7,4 LnC(d)(mol/l) (-70+45) Şekil 4.35 2.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi 112 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -8,5 -8,7 -8,9 LnX(mol/g) -9,1 -9,3 y = 0,4938x - 4,8673 R2 = 0,9691 -9,5 -9,7 -9,9 -10,1 -10,3 -10,5 -11 -10 -9 -8 LnC(d)(mol/l) (-45+30) Şekil 4.36 2.Kil (-45+30) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi LnX(mol/g) -8,9 -9,4 -9,9 (-45+30) (+120) (-120+100) -10,4 (-100+70) (-70+45) -10,9 -13 -12 -11 -10 -9 -8 -7 LnC(d)(mol/l) Şekil 4.37 2.Kil İçin Beş Farklı Boyutta Freundlich İzotermi 113 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 7 y = 13564x + 1,7059 R2 = 0,9593 6 Cd/X(g/l) 5 4 3 2 1 4,00E-04 3,50E-04 3,00E-04 2,50E-04 2,00E-04 1,50E-04 1,00E-04 5,00E-05 0,00E+00 0 Cd(mo/l) (+120) Şekil 4.38 2.Kil (+120) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 6 5 y = 12040x + 1,1083 R2 = 0,9189 Cd/X(g/l) 4 3 2 1 0 0,00E+00 1,00E-04 2,00E-04 3,00E-04 4,00E-04 Cd(m ol/l) (-120+100) Şekil 4.39 2.Kil (-120+100) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 114 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 4,5 4 3,5 Cd/X(g/l) 3 2,5 y = 10412x + 0,941 R2 = 0,9717 2 1,5 1 0,5 0 0,00E+00 1,00E-04 2,00E-04 3,00E-04 4,00E-04 Cd(m ol/l) (-100+70) Şekil 4.40 2.Kil (-100+70) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 2,00E+00 1,80E+00 1,60E+00 Cd/X(g/l) 1,40E+00 1,20E+00 1,00E+00 y = 7268x + 0,4925 R2 = 0,9478 8,00E-01 6,00E-01 4,00E-01 2,00E-01 0,00E+00 0,00E+00 5,00E-05 1,00E-04 1,50E-04 2,00E-04 Cd(mol/l) (-70+45) Şekil 4.41 2.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 115 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 2 1,8 1,6 Cd/X((g/l) 1,4 1,2 1 0,8 0,6 y = 7311,4x + 0,4537 R2 = 0,9896 0,4 0,2 0 0,00E+0 5,00E-05 1,00E-04 1,50E-04 2,00E-04 0 Cd(m ol/l) (-45+30) Şekil 4.42 2.Kil (-45+30) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi Tablo 4.6 2.Kile Ait Langmuir Değerleri Boyut(mash) +120 -100+70 -45+30 Xm(mg/kg) 9,83.103 11,99.103 16,53.103 116 b(l/mg) 0,0160 0,0204 0,033 R(%) 63,18 77,68 82,80 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 7 6 Cd/X(g/l) 5 4 3 (-45+30) 2 (-70+45) (-100+70) 1 (-120+100) (+120) 0 0,00E+00 1,00E-04 2,00E-04 3,00E-04 4,00E-04 Cd(mo/l) Şekil 4.43 2.Kil Beş Farklı Boyut Bir Arada Langmuir İzotermi -8,8 LnX(mol/g) -9 -9,2 y = 5E-09x - 11,83 R2 = 0,805 -9,4 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 3,00E+0 3,50E+0 4,00E+0 4,50E+0 5,00E+0 5,50E+0 6,00E+0 8 8 8 8 8 8 8 2 2 2 E (J /mol ) 120 Şekil 4.44 2.Kil (+120) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi 117 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9,2 -9,4 LnX(mol/g) -9,6 -9,8 y = 4E-09x - 11,48 R2 = 0,8046 -10 -10,2 -10,4 0,00E+00 2,00E+08 4,00E+08 6,00E+08 8,00E+08 E2(J2/mol2) (-120+100) Şekil 4.45 2.Kil (-120+100) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi -9,2 LnX(mol/g) -9,4 -9,6 -9,8 -10 y = 3E-09x - 11,468 R2 = 0,76 -10,2 -10,4 0,00E+00 2,00E+08 2 4,00E+08 2 2 E (J /mol ) 6,00E+08 8,00E+08 (-100+70) Şekil 4.46 2.Kil (-100+70) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi 118 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9,4 -9,5 -9,6 LnX(mol/g) -9,7 -9,8 -9,9 -10 -10,1 y = 3E-09x - 11,388 R2 = 0,8255 -10,2 -10,3 -10,4 -10,5 0,00E+00 2,00E+08 4,00E+08 6,00E+08 8,00E+08 E2(J2/mol2) (-70+45) Şekil 4.47 2.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi 2.Kil Langm uir E2(J2/m ol2) 0,00E+0 2,00E+0 4,00E+0 6,00E+0 8,00E+0 0 8 8 8 8 -9,6 -9,7 LnX(mol/g) -9,8 -9,9 y = 3E-09x - 11,637 R2 = 0,8481 -10 -10,1 -10,2 -10,3 -10,4 -10,5 -10,6 (-45+30) Şekil 4.48 2.Kil (-45+30) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi 119 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9 -9,2 -9,4 LnX(mol/g) -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -10,6 (-45+30) -10,8 3,00E+08 4,00E+08 5,00E+08 6,00E+08 7,00E+08 8,00E+08 120 (-120+100) E2(J2/mol2) (-100+70) (-70+45) Şekil 4.49 2.Kil Beş Boyut Bir Arada Dubinin İzotermi -9,4 y = 0,3179x - 7,3109 R2 = 0,9033 -9,6 LnX(mol/g) -9,8 -10 -10,2 -10,4 -10,6 -10 -9 -8 -7 LnC(d)(mol/l) -120 Şekil 4.50 3.Kil (-120) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi 120 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9 -9,2 LnX(mol/g) -9,4 y = 0,4046x - 6,2333 R2 = 0,9875 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -10,6 -11 -10 -9 -8 -7 LnC(d)(mol/l) (-120+100) Şekil 4.51 3.Kil (-120+100) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi -8,8 -9 y = 0,4756x - 5,3894 R2 = 0,9283 LnX(mol/g) -9,2 -9,4 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -10,6 -10,1 -9,6 -9,1 -8,6 -8,1 -7,6 LnC(d)(mol/l) (-100+70) Şekil 4.52 3.Kil (-100+70) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi 121 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -8,6 -8,8 LnX(mol/g) -9 y = 0,4728x - 5,2383 R2 = 0,9595 -9,2 -9,4 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -11 -10,5 -10 -9,5 -9 -8,5 -8 LnC(d)(mol/l) (-70+45) Şekil 4.53 3.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi -8,6 -8,8 y = 0,3983x - 5,5423 R2 = 0,9486 LnX(mol/g) -9 -9,2 -9,4 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -12 -11 -10 -9 -8 LnC(d)(mol/l) (-45+30) Şekil 4.54 3.Kil (-45+30) Boyutuna Ait Freunlich İzoterm 122 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -8,6 -8,8 (-45+30) LnX(mol/g) -9 -120 (-120+100) -9,2 (-100+70) -9,4 (-70+45) -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -10,6 -12,5 -11,5 -10,5 -9,5 -8,5 -7,5 -6,5 LnC(d)(mol/l) Şekil 4.55 3.Kil Beş Boyut Bir Arada Freundlich İzotermi 9 8 y = 16696x + 1,0107 R2 = 0,9891 7 C(d)/X(g/l) 6 5 4 3 2 1 0 0,00E+ 1,00E00 04 2,00E- 3,00E04 04 4,00E04 5,00E04 C(d)(mol/l) -120 Şekil 56 3.Kil(-120) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 123 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 4,5 4 y = 11105x + 0,91 R2 = 0,9899 3,5 C(d)/X(g/l) 3 2,5 2 1,5 1 0,5 0 0,00E+0 1,00E0 04 2,00E04 3,00E04 4,00E04 C(d)(mol/l) (-120+100) Şekil 57 3.Kil (-120+100) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 3,5 3 y = 9146,9x + 0,7415 R2 = 0,9625 C(d)/X(g/l) 2,5 2 1,5 1 0,5 0 0,00E+0 5,00E0 05 1,00E04 1,50E04 2,00E04 2,50E04 3,00E04 C(d)(mol/l) (-100+70) Şekil 58 3.Kil (-100+70) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 124 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 2,5 y = 8258,5x + 0,5658 R2 = 0,994 C(d)/X(g/l) 2 1,5 1 0,5 0 0,00E+0 5,00E-05 1,00E-04 1,50E-04 2,00E-04 2,50E-04 0 C(d)(mol/l) (-70+45) Şekil 4.59 3.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 1,6 1,4 y = 7919,9x + 0,2065 R2 = 0,9988 C(d)/X(g/l) 1,2 1 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0,00E+00 5,00E-05 1,00E-04 1,50E-04 2,00E-04 C(d)(m ol/l) (-45+30) Şekil 4.60 3.Kil (-45+30) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 125 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 9 8 7 C(d)/X(g/l) 6 5 4 (-45+30) -120 3 (-120+100) 2 (-100+70) 1 (-70+45) 0 0,00E+00 1,00E-04 2,00E-04 3,00E-04 4,00E-04 5,00E-04 C(d)(mol/l) Şekil 4.61 3.Kil Beş Boyut Bir Arada Langmuir İzotermi Tablo 4.7 3. Kile Ait Langmuir İzoterm Değerleri Boyut (mash) +120 -100+70 -45+30 Xm(mg/kg) 8,39.103 13,41.103 17,56.103 126 b(l/g) 0,015 0,022 0,038 R(%) 65,88 79,57 92,64 4. BULGULAR VE TARTIŞMA -9,7 F. Aysun UĞUR y = -3E-09x - 8,6971 R2 = 0,9172 -9,8 LnX(mol/g) -9,9 -10 -10,1 -10,2 -10,3 -10,4 -10,5 -10,6 3,00E+0 3,50E+0 4,00E+0 4,50E+0 5,00E+0 5,50E+0 6,00E+0 8 8 8 8 8 8 8 E2(J2/mol2) (+120) Şekil 4.62 3.Kil (+120) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi -9,4 -9,5 y = -4E-09x - 8,0693 R2 = 0,9894 -9,6 LnX(mol/g) -9,7 -9,8 -9,9 -10 -10,1 -10,2 -10,3 -10,4 0,00E+00 2,00E+08 4,00E+08 6,00E+08 8,00E+08 E2(J2/mol2) (-120+100) Şekil 4.63 3.Kil (-120+100) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi 127 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9,2 LnX(mol/g) -9,4 -9,6 -9,8 -10 y = -4E-09x - 7,5747 2 R = 0,937 -10,2 -10,4 0,00E+00 2,00E+08 4,00E+08 6,00E+08 8,00E+08 2 2 2 E (J /mol ) (-100+70) Şekil 4.64 3.Kil (-100+70) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi -9 -9,2 LnX(mol/g) -9,4 -9,6 -9,8 y = -4E-09x - 7,4445 R2 = 0,97 -10 -10,2 -10,4 0,00E+00 2,00E+08 4,00E+08 2 2 2 E (J /mol ) 6,00E+08 8,00E+08 (-70+45) Şekil 4.65 3.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi 128 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -8,8 -9 LnX(mol/g) -9,2 -9,4 -9,6 y = -3E-09x - 7,509 R2 = 0,9638 -9,8 -10 -10,2 -10,4 0,00E+00 2,00E+08 2 4,00E+08 2 6,00E+08 8,00E+08 2 E (J /mol ) (-45+30) Şekil 4.66 3.Kil (-45+30) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi -9 -9,2 (-45+30) -9,4 LnX(mol/g) (+120) -9,6 (-120+100) (-100+70) -9,8 (-70+45) -10 -10,2 -10,4 -10,6 0,00E+00 2,00E+08 4,00E+08 6,00E+08 8,00E+08 E2(J2/mol2) Şekil 4.67 3.Kil Beş Boyut Bir Arada Dubinin İzotermi 129 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9,7 LnX(mol/g) -9,8 y = 0,2007x - 8,3026 R2 = 0,9447 -9,9 -10 -10,1 -10,2 -10,3 -10,4 -11,2 -10,2 -9,2 -8,2 -7,2 LnC(d)(mol/l) (+120) Şekil 4.68 4.Kil (+120) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi -8,8 LnX(mol/g) -9 -9,2 y = 0,3917x - 5,9453 2 R = 0,9511 -9,4 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -11,8 -10,8 -9,8 -8,8 -7,8 LnC(d)(mol/l) (-100+70) Şekil 4.69 4.Kil (-100+70) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi 130 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -8,6 -8,8 LnX(mol/g) -9 y = 0,4092x - 5,4837 2 R = 0,9825 -9,2 -9,4 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -12 -11 -10 -9 -8 LnC(d)(mol/l) (-70+45) Şekil 4.70 4.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi -8,6 -8,8 y = 0,3959x - 5,3066 R2 = 0,9878 LnX(mol/g) -9 -9,2 -9,4 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -12,6 -11,6 -10,6 -9,6 -8,6 LnC(d)(mol/l) (-45+30) Şekil 4.71 4.Kil (-45+30) Boyutuna Ait Freundlich İzotermi 131 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -8,6 (-45+30) -8,8 (-100+70) (-120+100) LnX(mol/g) -9 (+120) (-70+45) -9,2 -9,4 -9,6 -9,8 -10 -10,2 -10,4 -10,6 -13 -12 -11 -10 -9 -8 -7 LnC(d)(mol/l) Şekil 4.72 4.Kil Beş Boyut Bir Arada Freundlich İzotermi 8 7 y = 17719x + 0,7525 R2 = 0,9879 C(d)/X(g/l) 6 5 4 3 2 1 0 0,00E+00 1,00E-04 2,00E-04 3,00E-04 4,00E-04 C(d)(mol/l) (+120) Şekil 4.73 4.Kil (+120) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 132 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 5 4,5 y = 12840x + 0,4529 R2 = 0,997 4 C(d)/X(g/l) 3,5 3 2,5 2 1,5 1 0,5 0 0,00E+ 1,00E00 04 2,00E04 3,00E04 4,00E04 C(d)(mol/l) (-120+100) Şekil 4.74 4.Kil (-120+100) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 3 2,5 y = 9248,6x + 0,4095 R2 = 0,9967 C(d)/X(g/l) 2 1,5 1 0,5 0 0,00E+ 5,00E- 1,00E- 1,50E- 2,00E- 2,50E00 05 04 04 04 04 LnC(d)(mol/l) (-100+70) Şekil 4.75 4.Kil (-100+70) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi 133 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 2,5 C(d)/X(g/l) 2 1,5 1 y = 8999,3x + 0,267 R2 = 0,9884 0,5 0 0,00E+00 1,00E-04 2,00E-04 3,00E-04 C(d)(m ol/l) (-70+45) Şekil 4.76 4.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Langmuir İzotermi Tablo 4.8 4.Kile Ait Langmuir İzotermi Değerleri Boyut(Mash) +120 -100+70 -45+30 Xm(mg/kg) 8,85.103 15,09.103 20.103 134 b(l/mg) 0,016 0,025 0,062 R(%) 78,67 86,99 96,72 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 8 7 6 C(d)/X(g/l) 5 4 (-45+30) 3 (-100+70) (+120) 2 (-70+45) (-120+100) 1 0 0,00E+00 1,00E-04 2,00E-04 3,00E-04 4,00E-04 C(d)(mol/l) Şekil 4.77 4.Kil Beş Boyut Bir Arada Langmuir İzotermi -9,7 -9,8 LnX(mol/g) -9,9 -10 -10,1 -10,2 -10,3 -10,4 0,00E+00 y = -2E-09x - 9,2679 R2 = 0,8711 2,00E+08 4,00E+08 2 2 6,00E+08 8,00E+08 2 E (J /mol ) (+120) Şekil 4.78 4.Kil (+120) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi 135 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9,4 -9,5 -9,6 LnX(mol/g) -9,7 -9,8 y = -3E-09x - 8,5118 R2 = 0,9574 -9,9 -10 -10,1 -10,2 -10,3 0,00E+ 1,00E+ 2,00E+ 3,00E+ 4,00E+ 5,00E+ 6,00E+ 7,00E+ 00 08 08 08 08 08 08 08 2 2 2 E (J /mol ) (-120+100) Şekil 4.79 4.Kil (-120+100) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi -9 -9,2 LnX(mol/g) -9,4 -9,6 -9,8 -10 -10,2 y = -3E-09x - 7,7912 R2 = 0,9627 -10,4 0,00E+0 2,00E+0 4,00E+0 6,00E+0 8,00E+0 0 8 8 8 8 E2(J2/mol2) (-100+70) Şekil 4. 80 4.Kil (-100+70) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi 136 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -9 -9,2 LnX(mol/g) -9,4 -9,6 -9,8 y = -3E-09x - 7,9401 R2 = 0,9601 -10 -10,2 -10,4 0,00E+00 2,00E+08 4,00E+08 6,00E+08 8,00E+08 1,00E+09 E2(J2/mol2) (-70+45) Şekil 4. 81 4.Kil (-70+45) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi -8,8 -9 LnX(mol/g) -9,2 -9,4 -9,6 y = -3E-09x - 7,3976 R2 = 0,9903 -9,8 -10 -10,2 0,00E+00 2,00E+08 4,00E+08 6,00E+08 8,00E+08 1,00E+09 2 2 2 E (J /mol ) (-45+30) Şekil 4.82 4.Kil (-45+30) Boyutuna Ait Dubinin İzotermi 137 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR -8,8 -9 -9,2 LnX(mol/g) (-45+30) -9,4 (+120) (-120+100) -9,6 (-100+70) (-70+45) -9,8 -10 -10,2 -10,4 0,00E+0 2,00E+0 4,00E+0 6,00E+0 8,00E+0 1,00E+0 0 8 8 8 8 9 E Şekil 4.83 4.Kil Beş Boyut Bir Arada Dubinin İzotermi 138 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Tablo 4.9 Killere Ait Freundlich İzotermlerinin Değerleri Kil Numarası I II III IV Boyut(mash) k(mol/g) n(l/g) R2 +120 4,82E-05 0,4403 0,9950 -120+100 6,00E-05 0,4429 0,9969 -100+70 1,01E-04 0,4786 0,9849 -70+45 1,05E-04 0,5516 0,9960 -45+30 1,18E-04 0,4480 0,9929 +120 6,90E-05 0,4352 0,9588 -120+100 7,30E-05 0,3523 0,9145 -100+70 1,05E-04 0,4236 0,9716 -70+45 1,33E-04 0,4701 0,9991 -45+30 1,47E-04 0,4938 0,9691 +120 7,19E-05 0,3179 0,9033 -120+100 1,16E-04 0,4046 0,9875 -100+70 1,23E-04 0,4756 0,9283 -70+45 1,20E-04 0,4728 0,9595 -45+30 1,63E-04 0,3983 0,9486 +120 5,82E-05 0,2007 0,9447 -120+100 8,96E-05 0,2831 0,9449 -100+70 1,23E-04 0,3917 0,9511 -70+45 1,56E-04 0,4092 0,9825 -45+30 1,63E-04 0,3959 0,9878 Deneysel sonuçlar Freundlich izoterminin doğrusal şekline uygulandı. Ln X/m ile log Cd arasında çizilen grafiklerin eğiminden ve ordinatı kesme değerinden n ve k sabitleri hesaplandı. Sezyum adsorpsiyonu için n<1 olarak bulundu. 139 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Tablo 4.10 Killere Ait Langmuir İzoterm Sabitleri Kil Numarası I II III IV Boyut(mash) k(g/mol)10-3 Xm(g/l) R2 1/k(mol/g) +120 17,520 2,76 0,9963 5,70.10-5 -120+100 14,151 2,00 0,9931 7,06.10-5 -100+70 9,935 1,30 0,9974 1,00.10-4 -70+45 8,291 1,08 0,9881 1,20.10-4 -45+30 8,682 0,50 0,9989 1,15.10-4 +120 13,564 1,67 0,9593 7,37.10-5 -120+100 12,040 1,10 0,9189 8,30.10-5 -100+70 10,412 0,94 0,9717 9,60.10-5 -70+45 7,268 0,49 0,9478 1,37.10-4 -45+30 7,311 0,45 0,9896 1,36.10-4 +120 16,696 1,01 0,9891 5,98.10-5 -120+100 11,105 0,91 0,9899 9,00.10-5 -100+70 9,146 0,74 0,9625 1,00.10-4 -70+45 8,258 0,56 0,9940 1,21.10-4 -45+30 7,919 0,20 0,9988 1,26.10-4 +120 17,719 0,75 0,9879 5,64.10-5 -120+100 12,840 0,45 0,9970 7,78.10-5 -100+70 9,248 0,40 0,9967 1,08.10-4 -70+45 8,999 0,26 0,9884 1,11.10-4 -45+30 6,956 0,13 0,9912 1,43.10-4 Adsorpsiyon sonuçları Langmuir adsorpsiyon izoterminin lineer şekline uygulandığında Cd/X ile Cd arasında çizilen doğruların eğimlerinden ve ordinatı kesme değerlerinden adsorpsiyon denge sabiti k, adsorpsiyon kapasitesi Xm ve korelasyon katsayıları bulundu. Ayrıca 1/k değerinden maksimum adsorplanan madde miktarı bulundu. 140 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Tablo 4.11 Killere Ait Dubinin İzoterm Sabitleri Kil Numarası I II III IV Boyut(mash) K(J2/mol2) Xm(g/l) R2 E(J/mol) +120 4E-09 1,99E-04 0,9974 6,32.10-5 -120+100 4E-09 2,52E-04 0,9982 6,32.10-5 -100+70 5E-09 4,14E-04 0,9906 7,07.10-5 -70+45 5E-09 6,40E-04 0,9970 7,07.10-5 -45+30 4E-09 4,86E-04 0,9950 6,32.10-5 +120 5E-09 7,28E-06 0,8050 7,07.10-5 -120+100 4E-09 1,03E-05 0,8046 6,32.10-5 -100+70 3E-09 1,04E-05 0,7600 5,47.10-5 -70+45 3E-09 1,13E-05 0,8255 5,47.10-5 -45+30 3E-09 8,83E-06 0,8481 5,47.10-5 +120 3E-09 1,67E-04 0,9638 5,47.10-5 -120+100 4E-09 3,13E-04 0,9700 6,32.10-5 -100+70 4E-09 5,13E-04 0,9370 6,32.10-5 -70+45 4E-09 5,84E-04 0,9894 6,32.10-5 -45+30 3E-09 5,48E-04 0,9172 5,47.10-5 +120 2E-09 9,44E-05 0,9879 4,47.10-5 -120+100 3E-09 2,01E-04 0,9970 5,47.10-5 -100+70 3E-09 4,13E-04 0,9967 5,47.10-5 -70+45 3E-09 3,56E-04 0,9884 5,47.10-5 -45+30 3E-09 6,12E-04 0,9912 5,47.10-5 Dubinin-Radushkevich(D-R) izoterminin doğrusal şekli LnX/m ile E2 arasında çizilen grafikler ile elde edildi. Bu grafiklerde doğruların eğiminden ve kayma noktasından, adsorpsiyon kapasitesi Xm ve adsorpsiyon enerjisi sabiti K elde edildi. 141 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 4.2 Kolon Deneylerine Ait Bulgular 4.2.1 Adsorpsiyon Çalışmaları Kolon deneyleri sırasında iki ayrı tür kil örneği kullanıldı. II. Kil numunesi olarak isimlendirilen kil örneği Ordu yöresine ait Klorit türü kildir. IV. Kil numunesi olarak isimlendirilen kil örneği Denizli (Serinhisar) yöresine ait Sepiolit türü kildir. Kolon çalışmalarına başlarken, çapı 4cm ve boyu 25cm olan cam kolonlar, ayaklı bir tutucu yardımıyla dikey halde hazır hale getirildi. Daha sonra boyutlarına göre ayrılmış olan II numaralı kilin en büyük boyutu olan +120 boyutundaki örnekten, hassas terazi yardımıyla 5 g tartılarak alındı. Kolon içine yüzeyin her tarafına homojen olacak şekilde bu kil huni yardımıyla yerleştirildi. Bu sırada kolonda oluşturduğu yükseklik kaydedildi. Rutin olarak kalibrasyonu yapılan mikropipet yardımıyla 20 ml’lik iki kez distile edilmiş su ile kil ıslanmaya bırakıldı. Bu sırada kilin yüzeyinin bozulmaması amacıyla, su kolonun iç cidarlarından süzülecek şekilde kil ıslatıldı. Zaman kaydedildi. Bu sırada kolonun musluğu açılarak kilden süzülen suyun geçmesine izin verildi. 20ml hacminde su tamamen kili ıslatıp kil yüzeyinde sıvı kalmayıncaya kadar beklenildi ve zaman kaydedildi. Daha sonraki aşamalarda, hazırlanan radyoaktif solüsyon mikropipet yardımıyla 20’şer ml’lik hacimler halinde kolona aynı teknik ile verildi. Bu sırada kil yüzeyinin bozulmamasına ve kil üzerindeki sıvı tabakasının tamamen bitmemesine dikkat edildi. Her 20 ml’lik hacim verildikten sonra, musluk altındaki bir önceki beher alındı. Her defasında pipet ucu değiştirilerek kontaminasyona izin verilmedi. Her alınan beher hassas terazide ölçüldü. Bunların içindeki solüsyondan standart ölçüm kaplarına her defasında 10 ml’lik numune alındı ve bunlara numara verildi. Bu standart ölçüm kapları sayım geometrisi hep aynı olacak şekilde HpGe dedektöründe sayıldı. Bu sayımlar, geçirilen solüsyon hacmi ve zaman tablolar halinde düzenlendi. Başlangıçta tespit edilen standart sayım değerine yakın değerler elde edilmeye başlandıktan sonra bir bir süre daha deneye devam edildi. Ölçüm değerlerinin artık 142 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR hiç değişmediği değerlerde deneye son verildi. Daha sonraki aşamalarda aynı kilin diğer iki boyutu aynı metotla çalışıldı. Kolon deneylerinin hesaplamaları Bölüm 3.5.6.4’de anlatıldığı üzere yapıldı. C/C0 (Effulent konsantrasyon/Başlangıç konsantrasyonu) nun effulent hacme karşılık gelen değerleri ile çizilen grafik, model grafik olarak tanımladığımız grafiğe karşılık gelmektedir. Her iki kil örneğinin üç ayrı boyutu için kolonda adsorpsiyon çalışması yapıldı. Bunlar için ayrı ayrı model grafik çizildi. Bu model grafikler üzerinde, her kil numunesinin kolona ait Vb (Effulent hacimlerde aktivitenin ilk dedekte edilmeye başlandığı hacim değeri), Vc (Effulent hacimlerdeki aktivite değerinin, başlangıç aktivitesine eşit olduğu hacim değeri) değerleri tespit edilmiştir. Vb ve Vc hacimlerinin olduğu noktalarda eğri altında kalan alan değerleri hesaplanarak, Xc (Vc hacminin bulunduğu noktaya kadar, 1kg kil başına adsorbe edilen toplam sezyum miktarı(mg)) ve Q (Vc hacmine kadar kolondan geçen toplam sezyum miktarı(mg)) değerleri bulundu. Ayrıca bu değerler kullanılarak R (kolon verimi veya dekontaminasyon faktörü) değeri hesaplandı. Kolon deneylerine ait grafikler Şekil 4.84 ile Şekil 4.117 arasında verilmiştir. Bu grafiklere ait deneysel bulgular Tablo 4.8 ve Tablo 4.9’da verilmiştir. y = -2E-18x6 + 7E-15x5 - 9E-12x4 + 2E-09x3 + 3E-06x2 - 0,0007x + 0,0278 R2 = 0,998 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 -0,2 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 Effulent Hacim(ml) Şekil 4.84 II.Kile Ait (+120)Boyutunun Kolon Grafiği(Konsantrasyon 5,88.10-4M) 143 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 500 1000 1500 2000 2500 3000 Zaman(Dakika) 120 Şekil 4.85 II.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman,C/Co)Grafiği(Konsan: 5,88.10-4) y = -2E-18x6 + 7E-15x5 - 9E-12x4 + 2E-09x3 + 3E-06x2 0,0007x + 0,0278 1,2 1 R2 = 0,998 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 -0,2 0 500 1000 1500 2000 Effulent Hacim(ml) -100+70 Şekil 4.86 II.Kile Ait(-100+70)Boyutunun Kolon Grafiği(Konsan: 5,88.10-4M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 1000 2000 3000 4000 Zaman(Dakika) 5000 6000 7000 8000 -100+70 Şekil 4.87 II.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman, C/Co)Grafiği(Kons, 5,88.10-4M) 144 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR y = -2E-18x6 + 7E-15x5 - 8E-12x4 + 1E-09x3 + 3E-06x2 - 0,0008x + 0,0295 R2 = 0,998 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 -0,2 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 Effulent Hacim(ml) -45+30 Şekil 4. 88 II.Kile Ait(-45+30)Boyutunun Kolon Grafiği(Konsan: 5,88.10-04M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 7000 Zaman(Dakika) 8000 9000 -45+30 Şekil 4.89 II.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman,C/Co)Grafiği(Kons, 5,88.10-4M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 -0,2 0 200 400 600 Hacim(ml) 800 1000 1200 -45+30 -100+70 120 Şekil 4.90 II.Kile Ait Üç Farklı Boyutun Toplu Kolon Grafiği.(Kons,5,88.10-4M) 145 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR y = 4E-16x6 - 6E-13x5 + 3E-10x4 - 4E-08x3 + 2E-06x2 - 4E-05x - 0,001 R2 = 0,9988 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 -0,2 0 100 200 300 400 500 600 700 Effulent Hacim(ml) 120 Şekil 4.91 II.Kile Ait (+120) Boyutunun Kolon Grafiği (Konsantrasyon 1,68.10-4M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 500 1000 1500 2000 2500 Zaman(Dakika) 120 Şekil 4.92 II.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman,C/Co)Grafiği(Kons,1,68.10-4M) y = -2E-18x6 + 5E-15x5 + 2E-12x4 - 1E-08x3 + 1E-05x2 - 0,0025x + 0,0922 R2 = 0,9944 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 Effulent Hacim(ml) -100+70 Şekil 4.93 II.Kile Ait(-100+70)Boyutunun Kolon Grafiği(Konsant: 1.68.10-4M) 146 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 500 1000 1500 2000 2500 3000 3500 4000 4500 Zaman(Dakika) 5000 -100+70 Şekil 4.94 II.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman,C/Co)Grafiği(Kons,1,68.10-4M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 200 400 600 800 1000 1200 Hacim(ml) -45+30 Şekil 4.95 II.Kile Ait(-45+30)Boyutunun Kolon Grafiği(Konsantrasyon 1,68.10-4M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 500 1000 1500 2000 2500 3000 3500 4000 Zaman(Dakika) -45+30 Şekil 4.96 II.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman,C/Co)Grafiği(Kons,1,68.10-4M) 147 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 200 400 600 800 1000 1200 -100+70 120 Hacim(ml) -45+30 Şekil 4.97 II.Kile Ait Üç Boyutun Toplu Kolon Grafiği(Konsantrasyon 1,68.10-4M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 200 400 600 800 1000 1200 5,88E-04 Hacim(ml) 1,68E-04 Şekil 4.98 II.Kile Ait(+120)Boyutunun İki Farklı Konsantrasyonda Kolon Grafiği 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 200 400 600 800 Hacim(ml) 1000 1200 1400 1,68E-04 5,88E-04 Şekil 4.99 II.Kile Ait(-100+70)Boyutunun İki Farklı Konsantrasyonda Kolon Grafiği 148 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 Hacim(ml) 5,88E-04 1,68E-04 Şekil 4.100 II.Kile Ait(-45+30)Boyutunun İki Farklı Konsantrasyonda Kolon Gra. C/Co y = 1539x6 - 2433,5x5 + 1397,6x4 - 367,64x3 + 49,828x2 - 1,7222x + 0,0033 R2 = 0,999 1,2 1 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 0,1 0,2 0,3 0,4 0,5 0,6 Effulent Hacim(L) 120 Şekil 4.101 IV.Kile Ait(+120) Boyutunun Kolon Grafiği (Konsant, 5,88.10-4M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 500 1000 1500 Zaman(Dakika) 2000 2500 3000 120 Şekil 4.102 IV.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman,C/Co)(Konsantrasyon, 5,88.10-4M) 149 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR y = 40,975x6 - 173,09x5 + 279,62x4 - 215,77x3 + 77,852x2 - 8,8837x + 0,2349 R2 = 0,9883 1,2 1 0,8 C/Co 0,6 0,4 0,2 0 -0,2 0 0,2 0,4 0,6 0,8 1 1,2 Effulent Hacim(L) -100+70 Şekil 4.103 IV. Kile Ait(-100+70)Boyutunun Kolon Grafiği(Konsantras, 5,88.10-4M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 7000 Zaman(Dakika) 8000 -100+70 Şekil 4.104 IV.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman,C/Co)(Konsantrasyon, 5,88.10-4) 1,2 1 y = 62,715x6 - 192,91x5 + 223,74x4 - 122,98x3 + 33,028x2 - 2,6277x + 0,052 R2 = 0,9983 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 -0,2 0 0,2 0,4 0,6 Effulent Hacim(L) 0,8 1 1,2 -45+30 Şekil 4.105 IV.Kile Ait(-45+30)Boyutunun Kolon Grafiği(Konsan, 5,88.10-4M) 150 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 7000 8000 Zam an(Dakika) 9000 -45+30 Şekil 4.106 IV.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman,C/Co)(Konsantrasyon, 5,88.10-4) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 -0,2 0 0,2 0,4 0,6 0,8 1 1,2 -100+70 -45+30 Effulent Hacim(L) 120 Şekil 4.107 IV. Kile Ait Üç Boyutun Kolon Grafiği (Konsantrasyon, 5,88.10-4M) y = 50,054x6 - 106,5x5 + 78,641x4 - 27,18x3 + 6,8224x2 + 0,1687x - 0,0171 R2 = 0,9981 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 0,1 0,2 0,3 0,4 0,5 0,6 0,7 0,8 0,9 Effulent Hacim(L) 120 Şekil 4.108 IV.Kile Ait(+120) Boyutunun Kolon Grafiği (Konsant, 1,68.10-4M) 151 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 200 400 600 800 1000 1200 Zaman(Dakika) 120 Şekil 4.109 IV.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman,C/Co)(Konsantrasyon,1,68.10-4M) y = -17,502x6 + 59,787x5 - 73,041x4 + 36,84x3 - 5,7862x2 + 0,5431x 0,0193 R2 = 0,9984 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 -0,2 0 0,2 0,4 0,6 0,8 1 1,2 1,4 Effulent Hacim(L) -100+70 Şekil 4.110 IV.Kile Ait(-100+70)Boyutunun Kolon Grafiği(Konsantras, 1,68.10-4M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 200 400 600 800 1000 Zaman(Dakika) 1200 1400 1600 1800 -100+70 Şekil 4.111 IV.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman.C/Co)(Konsantrasyon,1,68.10-4M) 152 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR C/Co y = 10,815x 6 - 50,66x 5 + 88,77x 4 - 72,389x 3 + 27,997x 2 - 3,8816x + 0,1284 R2 = 0,9935 1,2 1 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 0,5 1 1,5 Effulent Hacim(L) -45+30 Şekil 4.112 IV.Kile Ait(-45+30)Boyutunun Kolon Grafiği (Konsant, 1,68.10-4M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 500 1000 1500 2000 Zaman(Dakika) 2500 -45+30 Şekil 4.113 IV.Kile Ait Kolon Çalışması(Zaman,C/Co)(Konsantrasyon,1,68.10-4M) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 -0,2 0 0,2 0,4 0,6 0,8 Effulent Hacim(L) 1 1,2 1,4 1,6 120 -100+70 -45+30 Şekil 4.114 IV.Kile Ait Üç Boyutun Kolon Grafiği (Konsantrasyonu, 1,68.10-4M) 153 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 0,1 0,2 0,3 0,4 0,5 0,6 0,7 0,8 Effulent Hacim(L) 0,9 5,88E-04 1,68E-04 Şekil 4.115 IV.Kilin (+120) Boyutuna Ait İki Farklı Konsantrasyonun Kolon Gra. 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 0,2 0,4 0,6 0,8 1 1,2 1,4 5,88E-04 Effulent Hacim(L) 1,68E-04 Şekil 4.116 IV.Kilin(-100+70)Boyutuna Ait İki Farklı Konsantrasyonun Kolon Gra) 1,2 1 C/Co 0,8 0,6 0,4 0,2 0 -0,2 0 0,2 0,4 0,6 0,8 1 Effulent Hacim(L) 1,2 1,4 1,6 1,68E-04 5,88E-04 Şekil 4.117 IV.Kilin (-45+30) Boyutuna Ait İki Farklı Konsantrasyonun Kolon Gra) 154 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Tablo 4.12 II.Kile Ait Kolon Deneyleri Sonuçları Boyut +120 -100+70 -45+30 +120 -100+70 -45+30 Kons(g/l) 5,88E-04 5,88E-04 5,88E-04 1,68E-04 1,68E-04 1,68E-04 VB(ml) 40 60 100 80 160 220 VC(ml) 440 500 820 720 1120 1280 XC(mg) 3,63E+03 6,23E+03 13,6E+03 2,53E+03 4,71E+03 11,4E+03 Q(mg) 14,88E+03 20,51E+03 25,66E+03 9,836E+03 13,21E+03 18,60E+03 R 0,24 0,30 0,53 0,25 0,35 0,61 t(Zaman) 2745 7488 9042 2244 4176 8634 Q(mg) 27,97E+04 44,87E+04 34,49E+04 33,31E+04 86,24E+04 339,8E+04 R 0,21 0,33 0,46 0,38 0,44 0,57 t(Zaman) 1073 2009 2354 1000 1708 2345 Tablo 4.13 IV.Kile Ait Kolon Deneyi Sonuçları Boyut +120 -100+70 -45+30 +120 -100+70 -45+30 Kons(g/l) 5,88E-04 5,88E-04 5,88E-04 1,68E-04 1,68E-04 1,68E-04 VB(ml) 50 130 210 100 130 280 VC(ml) 430 1310 1360 480 1310 1540 XC(mg) 5,87E+05 1,48E+05 1,57E+05 1,29E+05 3,79E+05 19,3E+05 4.2.2 Kolon Adsorpsiyon Deneylerinin Yorumlanması Kolon adsorpsiyon deneylerinde iki kil örneğinin üç farklı boyutu çalışılmıştır. Bu boyutlar (+120, -100+70, -45+30) boyutlarıdır. Esas olarak iki farklı CsCI konsantrasyonu kullanılmıştır. Yapılan tüm kolon çalışmaları yaklaşık üç aylık bir zaman periyodunda çalışılmıştır. Öncelikle CsCI konsantrasyonları düşük düzeyde tutulmuştur. Litaratür çalışmaları sırasında elde edilen deneysel bilgiler, CsCI konsantrasyonunun yüksek tutulduğu ve farklı konsantrasyonlarda çalışıldığında, konsantrasyon farklarının oldukça yüksek seçildiği yolundadır. Konsantrasyon farklarının oldukça yüksek seçildiği deneysel çalışmalarda, kullanılan kilin sezyum tutma oranı hissedilir derecede farklı olarak gözlemlenmiştir. Düşük konsantrasyonlarda ve konsantrasyon değerlerinin birbirine yakın alındığı deneylerde bu değişimin nasıl olduğunu incelemek bu tezin ana temasını oluşturmaktadır. Bu nedenle düşük ve birbirine yakın değerlerde konsantrasyonlar seçilmiştir. 155 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Kullanılan kolonlar 25cm uzunluğunda ve 4cm çapındadır. Bu kolonlar daha önceden temizlenip, hazırlanmıştır. Kolonların içine kil numunelerinden 5gr konulmuştur. Kolonlara yerleştirilen killerin yükseklikleri ölçülmüş, hacim ve kütleleri arasındaki ilişki incelenerek, yığın yoğunlukları kabaca tespit edilmiştir. Bu incelemelerde killerin boyutları küçüldükçe yığın yoğunluklarının da düştüğü gözlemlenmiştir. Kolon deneyleri II ve IV numaralı kil örnekleri için gerçekleştirilmiştir. Kil üzerine verilen her 20 ml’lik solüsyonun geçiş süresi tespit edilmiştir. Bu süreler her kil örneği için değişik değerlere karşılık gelmektedir. Böylece radyoaktif sezyum solüsyonunun kolondan geçiş hızı göreceli olarak tespit edilmiştir. Ayrıca, bu geçiş sürelerinin, kil boyutu küçüldükçe uzadığı bulunmuştur. Bu beklenilen bir sonuçtur. Kolon çalışmalarında model grafik olarak tanımlanan grafiklerin çizilmesi esas alınmıştır. Bu grafikler üzerinde, radyoaktif solüsyonun kil üzerinden geçirilirken, radyoaktiviteyi bıraktığı ilk hacim değeri (Vb), radyoaktiviteyi tamamen bırakmaya başladığı ilk hacim değeri (Vc) ve bu hacim değerlerine karşılık gelen, adsorplanan madde miktarı, Xb ve Xc değerleri hesaplanmıştır. Bu değerler Tablo 4.8 ve 4.9’da verilmiştir. 4.2.3 Desorpsiyon Deneyleri Adsorpsiyon çalışmaları sonuçlandıktan sonra ek bir çalışma olarak desorpsiyon çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalarda amaç, kil örneklerinin adsorpladıkları radyoaktif sezyumu ne kadar zamanda ve hacimde geri bırakacaklarını tespit etmektir. Desorpsiyon çalışmalarında, ilk aşamada iki kez distile edilmiş su kullanılması planlanmıştı. Ancak yapılan ön deneysel çalışmalar, bu yol izlendiğinde çalışılan killerin, verilen radyoaktif sezyumu çok uzun periyotlarda bıraktığını (desorpsiyon) göstermiştir. Üç farklı boyutta ve iki ayrı konsantrasyonda çalışıldığı için, deneylerin sonuçlanmasının zaman açısında ayları bulabileceği göz önüne alınarak, desorpsiyon çalışmalarında, iki kez distile edilmiş su %5’lik HCI ile birlikte kullanılmıştır. Asit ilavesinin amacı, desorpsiyon olayında kilin aktiviteyi 156 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR bırakmasını çabuklaştırmaktır. Desorpsiyon çalışmaları ile elde edilen sonuçlar, effulent hacim (ml) ile sayım (Bq)’in bir fonksiyonu olarak, ayrıca sayım (Bq) ile Zaman (Dakika)’nın bir fonksiyonu olarak Şekil 4.118 ile Şekil 4.141’deki grafiklerde gösterilmiştir. Ayrıca sonuçlar Tablo 4.10 ile Tablo 4.11’de verilmiştir. Aktivite(Bq) 20000 10000 0 0 100 200 300 400 Effulent Hacim (m l) 120 Şekil 4.118 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(5,88E-04)(+120) Aktivite(Bq) 20000 15000 10000 5000 0 0 100 200 300 400 500 600 Effulent Hacim(ml) -100+70 Şekil 4.119 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(5,88E-04)(-100+70) 25000 Aktivite(Bq) 20000 15000 10000 5000 0 0 100 200 300 400 500 600 700 800 900 1000 Effulent Hacim(ml) -45+30 Şekil 4.120 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(5,88E-04)(-45+30) 157 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 16000 Aktivite(Bq) 12000 8000 4000 0 0 50 100 150 200 250 300 Effulent Hacim(ml) 120 Şekil 4.121 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68E-04)(+120) 16000 Aktivite(Bq) 12000 8000 4000 0 0 100 200 300 400 Effulent Hacim(ml) 500 -100+70 Şekil 4.122 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68E-04)(-100+70) 16000 14000 Aktivite(Bq) 12000 10000 8000 6000 4000 2000 0 0 200 400 600 800 1000 Effulent Hacim(ml) -45+30 Şekil 4.123 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68E-04)(-45+30) 158 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 6000 Aktivite(Bq) 5000 4000 3000 2000 1000 0 0 200 400 600 800 1000 Zaman(Dakika) 1200 120 Şekil 4.124 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman,Sayım)(5,88E-04) 12000 Aktivite(Bq) 10000 8000 6000 4000 2000 0 0 500 1000 1500 2000 Zaman(Dakika) -100+70 Şekil 4.125 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman,Sayım)(5,88E-04) 16000 Aktivite(Bq) 12000 8000 4000 0 0 500 1000 1500 2000 Zam an(Dakika) 2500 3000 -45+30 Şekil 4.126 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman, Sayım)(5,88E-04) 159 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 5000 Aktivite(Bq) 4000 3000 2000 1000 0 0 200 400 600 800 1000 1200 Zaman(Dakika) 120 Şekil 4.127 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman,Sayım)(1,68E-04) 10000 Aktivite(Bq) 8000 6000 4000 2000 0 0 200 400 600 800 Zam an(Dakika) -100+70 Şekil 4.128 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman,Sayım)(1,68E-04) 20000 Aktivite(Bq) 15000 10000 5000 0 0 50 100 150 Zaman(Dakika) 200 250 300 -45+30 Şekil 4.129 II. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman,Sayım)(1,68E-04) 160 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Aktivite(Bq) 20000 10000 0 0 100 200 300 400 Effulent Hacim(ml) 120 Şekil 4.130 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(5,88E-04)(+120) 20000 Aktivite(Bq) 16000 12000 8000 4000 0 0 100 200 300 400 500 Effulent Hacim(ml) 600 -100+70 Şekil 4.131 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(5,88E-04)(-100+70) 25000 Aktivite(Bq) 20000 15000 10000 5000 0 0 200 400 600 Effulent Hacim (m l) 800 1000 -45+30 Şekil 4.132 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(5,88E-04)(-45+30) 161 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 16000 Aktivite(Bq) 12000 8000 4000 0 0 50 100 150 200 250 300 Effulent Hacim (m l) 120 Şekil 4.133 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68E-04)(+120) 14000 12000 Aktivite(Bq) 10000 8000 6000 4000 2000 0 0 100 200 300 Effulent Hacim(ml) 400 500 -100+70 Şekil 4.134 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68E-04)(-100+70) Aktivite(Bq) 16000 12000 8000 4000 0 0 200 400 600 800 1000 Effulent Hacim(ml) -45+30 Şekil 4.135 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(1,68E-04)(-45+30) 162 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 20000 Aktivite(Bq) 16000 12000 8000 4000 0 0 50 100 150 200 250 300 Zaman(Dakika) 350 120 Şekil 4.136 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman, Aktivite)(5,88E-04) 20000 Aktivite(Bq) 15000 10000 5000 0 0 100 200 300 400 500 Zaman(Dakika) 600 700 -100+70 Şekil 4.137 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman,Sayım)(5,88E-04) 25000 Aktivite(Bq) 20000 15000 10000 5000 0 0 500 1000 Zaman(Dakika) 1500 -45+30 Şekil 4.138 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman,Sayım)(5.88E-04) 163 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR 16000 Aktivite(Bq) 12000 8000 4000 0 0 100 200 300 400 500 Zaman(Dakika) 120 Şekil 4.139 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman,Sayım)(1,68E-04) 16000 Aktivite(Bq) 12000 8000 4000 0 0 100 200 300 400 500 600 700 800 900 Zaman(Dakika) -100+70 Şekil 4.140 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman,Sayım)(1,68E-04) 16000 Aktivite(Bq) 12000 8000 4000 0 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000 Zaman(Dakika) -45+30 Şekil 4.141 IV. Kilin Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman,Sayım)(1,68-04) 164 4. BULGULAR VE TARTIŞMA F. Aysun UĞUR Tablo 4.14 II. Kile Ait Hacim ve Zaman Desorpsiyon Çalışması Boyut +120 -100+70 -45+30 +120 -100+70 -45+30 Kons(g/l) 5,88E-04 5,88E-04 5,88E-04 1,68E-04 1,68E-04 1,68E-04 V(ml) 600 760 960 540 660 920 t(Dakika) 247 700 960 1107 1607 2438 Tablo 4.15 IV. Kile Ait Hacim ve Zaman Desorpsiyon Çalışması Boyut +120 -100+70 -45+30 +120 -100+70 -45+30 Kons(g/l) 5,88E-04 5,88E-04 5,88E-04 1,68E-04 1,68E-04 1,68E-04 V(ml) 340 520 900 280 460 820 165 t(Dakika) 306 520 1395 1000 1708 1912 5. TARTIŞMA VE SONUÇ F. Aysun UĞUR 5. TARTIŞMA VE SONUÇ Adsorpsiyon deneyleri, banyo deneyleri ve kolon deneyleri olarak iki farklı yöntemle gerçekleştirilmiştir. Bu deneylere ait sonuçlar, önce banyo deneyleri için daha sonra da kolon deneyleri için yorumlanmıştır. Son aşamada, tüm sonuçlar karşılaştırılmış ve birlikte yorumlanmıştır. Katı/sıvı oranını tayin etmek için sezyum çözeltileri ile dört farklı kil örneği üzerinde yapılan adsorpsiyon deneylerinde, başlangıçta KD’nin V/m’ye bağlı olarak hızla arttığı ve bu artışın V/m’nin maksimum olduğu (250ml/g) değerine kadar devam ettiği, bu değerden sonra V/m’nin artmasına karşılık KD’nin değişmediği görüldü. Bu sonuç hacmin kütleye oranı arttıkça kil örneklerinin sıvı içinde daha iyi dağıldığı ve katının iç yüzeylerinde daha fazla adsorplandığı şeklinde açıklanabilir. Bütün uygun yüzeyler sezyum ile kaplandıktan sonra V/m’nin daha fazla arttırılmasının KD değerinde önemli bir değişiklik oluşturmayacağı(Assemi, Erten, 1994)gerçeği burada da geçerli olmuştur. XRD yöntemi sonuçlarına göre; I. numaralı kil örneği İllit üzerinde sezyumun davranışı; çok konumlu iyon değiştirme modeli(multi site ion exchange model ) ile açıklanmaktadır(Brouwer; 1983). Sezyum yüklemesine karşılık çeşitli sezyum/katyon çiftleri için toplam seçicilik eğrileri göstermiştir ki, adsorpsiyon konumları heterojendir yani sorpsiyon enerjisi ve seçicilik katsayısı, konumun tabiatına bağlıdır. İz sezyum konsantrasyonlarında yalnız enerjik olarak en gözde konumlar işgal edilir. Gözde konumların oranı tüm kullanılır konumların yaklaşık % 0,1 ine karşılık gelir ve kilin CEC sine %5’den daha fazla katkıda bulunmaz. Sezyum yüzey yüklemesi arttıkça, enerjetik olarak daha az gözde olan konumlar işgal edilecektir. İllit için, değişim serbest enerjileri ile, seçicilik katsayısı ile ve kil içindeki gerçek yerleşimi ile birbirinden ayırt edilebilen üç çeşit adsorpsiyon konumu vardır. Bu konumlar a) Yüksek seçicilikte tabakalar arası kenar konumları b) Orta seçicilikteki konumlar c) Düşük seçicilikteki konumlar. Bu konumlar en dış bazal yüzeyler üzerinde yerleşmişlerdir. Yüksek enerjili konumlardaki değiştirme serbest enerjisi özellikle önemlidir. İllit minerali geniş yüzey alanına rağmen, genişlemeyen kafes grubundaki killerden olduğu için, diğer killere nazaran sezyum adsorpsiyonda %Adsorpsiyon ve Kd değeri açısından düşük olarak gözlenmiştir. 166 5. TARTIŞMA VE SONUÇ F. Aysun UĞUR II numaralı kil Ordu yöresine ait Klorit tipi kildir. % 58’lik gözenekliliği ile diğer killer arasında % Adsorpsiyon ve Kd değerlerinin büyüklüğü açısından ikinci sıradadır. Klorite ait bilgiler III numaralı kil örneğinde açıklanmıştır. Sanidinin yüzey alanı 56 m2/g’dır. Kloritin düşük yüzey alanı yanında sezyum adsorpsiyonunu arttıran bir faktör olarak yorumlanabilir. III numaralı kil örneği söğüt seramik kilidir. İçinde bulundurduğu Quartz minerali yüzey alanı olarak çok düşük bir değere sahiptir. Quartz dağılım katsayısı açısından düşük yüzey alanı nedeniyle zayıf mineraller içindedir. Sezyum tutmadaki farklılık bir ölçüde, katyon değiş tokuş kapasitelerindeki(CEC) farklılıklara , yapılarına mineralin bileşimine ve yüzey alanı veya parçacık büyüklüğüne bağlıdır. Quartz SiO2 bileşiğidir. Silikat yapısı üzerindeki negatif yükü dengelemek için kil mineralleri üzerinde sezyum adsorplanır. Bu yük, çoğunlukla kil yüzeylerinde adsorbe edilmiş olarak veya tabakalar arasında bulunan Na+, K+, Ca+2 veya Mg+2 gibi karşı iyonlarla kompanse edilir. Bu karşı(zıt işaretli) iyonlar, sezyum ile değiş tokuş edilirlier. III numaralı kile klorit açısından bakıldığında Kloritin yüzey alanı 24m2/g dır. Kloritin düşük yüzey yüklemelerinde adsorpsiyon davranışı lineer değildir ve bu durum yüzey sitelerinin heterojenliğine atfedilir. Maksimum adsorpsiyon %2’lik bir çökme, düşme görülmüştür. İç tabakalardaki çökme yüksek seçicilikte siteler oluşturur. İç tabakalar bitişik komşu yüzeylerdedir ve muhtemelen sulu bölgeleri temsil eder. Sezyum desorpsiyonu ve maksimum bölgede sezyumun yüzey bağlaması da izotop değiş tokuşunu geciktirir. Düşük yüzey alanı nedeniyle Kloritin dağılım katsayısı oldukça düşüktür (5 ml/g). İllit ile ilgili bilgiler I kil de verilmiştir. III numaralı kil hem banyo yöntemi ile hem de kolon yöntemiyle çalışılmıştır. IV numaralı örnek Denizli (Serinhisar) yöresine ait Sepiyolit türü kil mineralidir. Sepiyolit karışık kil türüdür. Bu kile ait gözeneklilik bulguları %72 dir. Yoğunluk ise 2,39 g/cm3 dür. Yüzey alanı 89 m2/g dır. Yüzey gözenekliliği nedeniyle, çalışılan killer içinde en yüksek %Adsorpsiyon ve Kd değerini vermiştir. Mineral olarak klorit grubu içinde bulunduğundan bu grubun tipik özelliklerini sezyum adsorpsiyonunda gözlemek mümkündür. Ayrıca sepiyolit içinde bulunan Paligorskit(atapulgit) karışık katlı kil grubuna girer. Zincir yapılıdır. Kimyasal olarak 167 5. TARTIŞMA VE SONUÇ F. Aysun UĞUR içinde bulunan Mg yanında az miktarda Fe+2, Fe+3 ve Ca bulundurur. Katyon exchange açısından Ca bulunması bir avantaj sağlar. Başlangıç konsantrasyonunun adsorpsiyon reaksiyonu üzerine etkisini incelemek için 1,68.10-4M ile 5,88.10-4M arasında sezyum çözeltileri ile dört kil örneği üzerinde yapılan adsorpsiyon sonuçları Tablo 4.1, Tablo 4.2, Tablo 4.3 ve Tablo 4.4 de verilmiştir. Başlangıç konsantrasyonu arttıkça % adsorpsiyon ve KD değerlerinin azaldığı, buna karşılık adsorplanan madde miktarının arttığı görüldü. Bu durum enerjetik açıdan daha uygun olanların öncelikli olarak doldurulması veya kaplanması şeklinde açıklanabilir. Sezyum adsorpsiyonunda sezyum iyonlarının kildeki konsantrasyonları ile dağılım katsayısı KD’nin logaritmik değerleri arasında dört kil örneğinin beş farklı boyutu için Şekil 4.9, Şekil 4.10, Şekil 4.11, Şekil 4.12’den görüldüğü gibi altı farklı konsantrasyon için yükleme(loading)eğrileri elde edildi. Bu eğriler kil üzerinde iki farklı adsorpsiyon yerleşkesinin(sitesinin)bulunduğunu gösterir. Banyo yöntemi ile çalışılan dört kil örneğine ait adsorpsiyon verileri, Freundlich, Langmuir ve D-R izotermlerine uygulandı. Bu izotermlere ait bulunan değerler Tablo 4.1, Tablo 4.2 ve Tablo 4.3’de verilmiştir. Freundlich adsorpsiyon izotermi, adsorbanın doygunluk kapasitesinin hesaba katılmadığı yüzeyi çok katmanlı doğal maddelere uygunluk gösterdiğinden dolayı çok sık kullanılan bir izotermdir. Sezyumun dört farklı kil örneği üstünde adsorpsiyon sonuçları Freundlich izoterminin doğrusal şekline uygulandığında elde edilen doğruların eğiminden n’in değeri 1’den küçük fakat 1’e yakın bulundu. n’in 1’e yakın olması yüzeyin homojen olduğunu gösterir. Şekil 4.19, I.Kile ait beş farklı boyutta Freundlich izotermini göstermektedir. Tüm boyutlarda n<1 olarak bulunmuştur. n<1 olması adsorpsiyonun tercih edilir olduğunu ifade eder (Reed, Cline, 1994). Yüzeydeki metal konsantrasyonu arttıkça, ilgisi yüksek yerleşkeler önce dolar, bunu zayıf ilgili yerleşkeler takip eder. Böylece ortalama bağlanma şiddeti azalır. n bağlanma kuvvetlerinin dağılımı ile ilgili bir sabittir. k adsorplayıcı bağ kuvvetleri ile ilgili bir sabittir. Kil boyutu küçüldükçe k değerinin arttığı gözlemlenmiştir. 168 5. TARTIŞMA VE SONUÇ Şekil 4.37, II.kile F. Aysun UĞUR ait beş ayrı boyutta, Freundlich izotermlerini 2 göstermektedir. (+120) ve (-120+100) boyutlarında R ’nin değerlerinin, 0,96’dan küçük olduğu ve n değerinin bu izotermlerde kil boyutu ile lineer olarak artmadığı gözlenmiştir. Bu durum, sözü edilen boyutlarda bağ kuvvetlerinin dağılımının bazı dengesizlikler gösterdiğini açıkca ortaya koymaktadır. Şekil 4.55, III. kile ait Freundlich izotermidir. Bu kil örneğinde k değerinin (-70+45) boyutunda lineer davranışı bozduğu gözlenmiştir. Bunun nedeni, öğütme ve ayırma işlemlerinden kaynaklanan hatalar olarak değerlendirilebilir. Şekil 4.72, IV. kile ait Freundlich izotermidir. Bu kil örneğinde (+120) (-120+100) ve (-100+70) boyutlarında izotermden çok küçük kaymalar gözlenmektedir. Bu sonuç, adsorpsiyon yerleşkelerinin daha düşük boyuttaki kil örnekleri kadar homojen olmadığını göstermektedir. Ancak R2 bu örneklerde de yeterince küçüktür. Adsorpsiyon sonuçları, Langmuir adsorpsiyon izoterminin doğrusal şekline uygulanmıştır. Langmuir teorisinin temel varsayımı; adsorpsiyonun, adsorbatın adsorban üzerinde spesifik bölgelerde oluştuğudur. Bir adsorbat molekülü bir bölgeyi işgal ettiğinde doygunluk değerine ulaşıldığı ve başka ilave adsorpsiyonun yer alamayacağı düşünülür ve adsorplanan tabakanın tek molekül kalınlığında olduğu varsayılır. Moleküller içi çekim kuvvetlerinin uzaklık ile hızla azaldığı düşünülür. Şekil 4.25, I. kile ait 5 boyutta değişen Langmuir izotermini göstermektedir. Adsorpsiyon mekanizması, adsorbatın fizikokimyasal özellikleri ve denge zamanına bağlı olarak doğrusal ve doğrusal olmayan izotermler ile açıklanabilir. (Dachs, Bayona; 1997, Dachs, Eisenreich, Langmuir; 1999). Örneğin düşük kimyasal ilgide adsorbat molekülleri, iç tabakalarda sınırlı bir limit adsorpsiyon reaksiyonu gösterir. Bu durum doğrusal izotermler verir. I.kile ait Langmuir adsorpsiyon izotermi doğrusaldır. Bu nedenle I.kil için iç tabakalarda sınırlı bir adsorpsiyon reaksiyonu oluşmuştur. Şekil 4.43 II.kile ait Langmuir adsorpsiyon izotermini göstermektedir. Burada kilin (-45+30) boyutu ile (-70+45) boyutu doğrusal izoterm vermektedir. Tanecik boyutu küçük olan örnekler için bu izotermlerin doğrusal çıkması, bu boyutlarda sınırlı bir adsorpsiyon reaksiyonu olduğunu göstermektedir. +120, (-120+100) ve (- 169 5. TARTIŞMA VE SONUÇ F. Aysun UĞUR 100+70) boyutlarında ise izoterm doğrusal bir eğri göstermekte yani doğrusallıktan sapmaktadır. Bu nedenle izoterm iki bölgeye ayrılabilir. Langmuir izoterminin q m sabiti, katının yüzeyi tek tabaka ile kaplandığında adsorplanan madde miktarının bir ölçüsüdür. Bütün elverişli tek tabaka yerleşkeler kaplandığında, katının iç yüzeylerinde yeni yerleşkeler oluşur(Giles, Smith, Huitson; 1974, Giles, D’silva, Easton; 1974). Yeni ilave yüzeyler adsorbat moleküllerinin makropor ve mikropor yapıya baskı yapması sonucunda oluşur. Bu işlem, adsorpsiyon kapasitesinin artmasına ve 1/qm’in azalmasına neden olur. Gerçekte bu olay adsorban üzerinde geri dönüşümü olmayan bir bozulma olmadan yürüyemez. Tersine sınırlı difüzyon, doğrusal olmayan adsorpsiyonlara yol açar. Önce bir molekül, adsorbanın dış tabakalarında adsorplanır ki, bu başlangıçtaki hızlı reaksiyonu oluşturur sonra da molekül adsorbatın içine yavaşca difüzlenir ve iç tabakalarda adsorplanır. Bu durum adsorpsiyona, uzun denge süresinde daha büyük katkı sağlar. III.kile ait Langmuir izotermlerinde ise; en büyük boyut olan +120 de doğrusal izoterm gözlenmiş ancak diğer boyutlarda doğrusallıktan kayan izotermler gözlenmiştir. En büyük boyutlu kil örneğinde, düşük kimyasal ilgi gözlenmiştir. Diğer boyutlarda ise tersine sınırlı difüzyon gözlenmiştir. IV. kile ait Langmuir izoterminde ise kısmen doğrusal adsorpsiyon izotermi gözlenmiştir. Adsorpsiyon sonuçları D-R adsorpsiyon izoterminin lineer şekline uygulanmıştır. D-R adsorpsiyon izotermleri, adsorpsiyon enerjisini hesaplamak için kullanılır. Bu izotermlerin eğiminden adsorpsiyon enerjisi bulunur. Adsorpsiyon enerjisi, 1 mol iyonun, çözeltiden adsorbat tarafından adsorplanması sırasında açığa çıkan enerji olarak tanımlanır. Bulunan bu enerji değerleri, adsorpsiyon mekanizması hakkında bilgi verir. D-R adsorpsiyon izotermi, I.kil için Xm değerleri beş boyut için sırayla, 1,99.10-4 mol/g , 2,52.10-4 mol/g , 4,14.10-4 mol/g, 6,40.10-4 mol/g , 4,86.10-4 mol/g olarak bulunmuştur. Boyut küçüldükçe Xm değerleri lineer olarak artmıştır. D-R izoterminden hesaplanan adsorpsiyon sabiti K’dan yararlanılarak adsorpsiyon enerjisi hesaplanmıştır. Hesaplanan adsorpsiyon enerji değerleri I. kilde 6,32.10-5 J/mol ile 7,07.10-5 J/mol arasında değişmektedir. 170 5. TARTIŞMA VE SONUÇ F. Aysun UĞUR II. kil için Xm değerleri boyutlara göre, 7,28.10-6 mol/g , 1,03.10-5 mol/g , 1,04.10-5 mol/g , 1,13.10-5 mol/g , 8.83.10-5 mol/g olarak bulunmuştur. Enerji değerleri ise 5,47.10-5 J/mol 7,07.10-5 J/mol, 6,32.10-5 J/mol, 5,47.10-5 J/mol, 5,47.10-5 J/mol, olarak bulunmuştur. III.kil için Xm değerleri boyutlara göre, 1,67.10-4 mol/g, 3,13.10-4 mol/g , 5,13.10-4 mol/g , 5,84.10-4 mol/g , 5.48.10-4 mol/g olarak bulunmuştur. Enerji değerleri ise 5,47.10-5 J/mol ile 6.32.10-5 J/mol arasında bulunmuştur. IV. kil için Xm değerleri, boyutlara göre, 9,44.10-5 mol/g, 2,01.10-4 mol/g, 4,13.10-4 mol/g, 3,56.10-4mol/g, 6,12.10-4 mol/g olarak bulunmuştur. Enerji değerleri ise 5,47.10-5 J/mol ile 4.47.10-5 J/mol arasında değişmektedir. D-R izoterm çalışmalarında, kil boyutuna bağlı adsorblanan madde miktarı(Xm) ve enerji değişimi, konsantrasyon değerlerinin çok düşük olması ve birbirine çok yakın değerlerle çalışılmasına rağmen, yeterli hassasiyette elde edilmiştir. Kolon çalışmalarında, banyo çalışmalarında kullanılmış olan en düşük ve en yüksek CsCI konsantrasyonu kullanılmıştır. Bu deneylerde 4cm çapında, 25cm uzunluğunda cam kolonlar kullanılmıştır. Kolon deneylerinde kullanılan adsorbat miktarı(kil) 5gr olarak alınmıştır. Bu deneyler sırasında effulent hacim ile C/C0 ve zaman ile C/C0 arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Kolondan solüsyonun akış hızı her örnek için ayrı ayrı gözlenmiştir. Akış hızları kilden kile değişmekle birlikte, kil boyutu küçüldükçe akış hızının küçüldüğü dolayısıyla başlangıç aktivitesine ulaşıncaya kadar, daha çok zaman ve solüsyon gerektirdiği bulunmuştur. CsCI konsantrasyonunun büyük olduğu değerlerde, kolonda adsorplanan madde miktarı Xc’nin, düşük konsantrasyonlarda adsorplanan madde miktarından daha düşük olduğu gözlenmiştir. Konsantrasyonun yüksek olduğu değerlerde, başlangıç aktivitesine ulaşmak için kullanılan solüsyon hacminin, düşük konsantrasyonlardaki hacimden daha küçük olduğu bulunmuştur. Mevcut bilgilerin çoğu, adsorpsiyon yüzdesinin sezyum konsantrasyonu arttıkça azaldığını gösterir. Adsorplanan sezyum yüzdesi, çözeltideki Cs+ iyonu konsantrasyonuna bağlıdır. Yüksek konsantrasyonlarda (>0,1M Cs) düzgün süzülme ile tutulma, partikül 171 kontrol mekanizması; düşük 5. TARTIŞMA VE SONUÇ F. Aysun UĞUR konsantrasyonlarda film mekanizması ile yürür (Sinha ve ark, 1994). Düşük sezyum konsantrasyonlarında (<10-8M, gerçek limitler mineralden minerale değişir) dağılım katsayısı sezyum konsantrasyonlarında konsantrasyonundan adsorpsiyon bağımsızdır. lineer değildir Yüksek yani tutulma sezyum sezyum konsantrasyonu ile orantılı değildir(Cornell, 1993). Tablo 4.5 ve Tablo 4.6 kolon çalışmaları sırasında elde edilen sonuçları göstermektedir. Bu sonuçların gafiksel yorumları aşağıda yapılmıştır. 9,00E+05 8,00E+05 7,00E+05 Xc(mg) 6,00E+05 5,00E+05 4,00E+05 3,00E+05 2,00E+05 1,00E+05 0,00E+00 0 1 2 3 4 5,88E-04 Boyut 1,68E-04 Şekil 5.1 II.Kilin Kolon Çalışması (Boyut, XC arasındaki ilişki) Şekil 5.1, II. kilin boyutu ve XC arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Grafikte de görüldüğü gibi kil boyutu küçüldükçe XC artmaktadır. XC deney bitiminden sonra kolon tarafından alıkonulmuş olan toplam sezyum miktarını gösterir. Ayrıca yüksek konsantrasyonda XC değerinin yükseldiği açıkca gözlenmektedir. 2,50E+07 Xc(mg) 2,00E+07 1,50E+07 1,00E+07 5,00E+06 0,00E+00 0 1 2 Boyut 3 4 5,88E-04 1,68E-04 Şekil 5.2 IV Kile Ait Kolon Çalışması (Boyut, XC grafiği) 172 5. TARTIŞMA VE SONUÇ F. Aysun UĞUR Şekil 5.2, IV. Kile ait boyut ve XC arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Grafikte de görüldüğü gibi kil boyutu küçüldükçe XC artmaktadır. XC, deney bitiminden sonra kolon tarafından alıkonulmuş olan toplam sezyum miktarını göstermektedir. Ayrıca yüksek konsantrasyonda XC değerinin yükseldiği açıkca gözlenmektedir. 9,00E+05 8,00E+05 7,00E+05 Xc(mg) 6,00E+05 5,00E+05 4,00E+05 3,00E+05 2,00E+05 1,00E+05 0,00E+00 -1,00E+05 0 500 1000 1500 5,88E-04 Vc(ml) 1,68E-04 Şekil 5.3 II. Kile Ait Kolon Çalışması(Vc, Xc değişimi) Şekil 5.3, II.kile ait hacim ve bu hacim değerinde adsorplanan madde miktarı arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Düşük konsantrasyonda adsorplanan madde miktarı, yüksek konsantrasyondaki adsorplanan madde miktarından çok düşüktür. Her iki konsantrasyonda da hacim ile adsorplanan madde miktarı lineer olarak değişmiştir. 2,50E+07 Xc(mg) 2,00E+07 1,50E+07 1,00E+07 5,00E+06 0,00E+00 0 500 1000 Vc(ml) 1500 2000 5,88E-04 1,68E-04 Şekil 5.4 IV.Kile Ait Kolon Çalışması(Vc, Xc Değişimi) 173 5. TARTIŞMA VE SONUÇ F. Aysun UĞUR Şekil 5.4, IV. Kile ait hacim ve bu hacimlere bağlı adsorplanan maksimum madde miktarı değişimini göstermektedir. Düşük konsantrasyonlarda, adsorplanan madde miktarı ile hacim değerinin lineer olarak değiştiği gözlenmiştir. Yüksek konsantrasyonda da bu değişimin lineer olmadığı bulunmuştur. Ancak yüksek konsantrasyonda, adsorplanan madde miktarının daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Desorpsiyon deneylerinde, % 5’lik HCI kullanılmıştır. Bunlara ait deneysel veriler aşağıda sunulmuştur. 1200 1000 V(ml) 800 600 400 200 0 0 1 2 3 4 5,88E-04 Boyut 1,68E-04 Şekil 5.5 II. Kile Ait Kolon Desorpsiyon Çalışması(Boyut, V(ml)) Şekil 5.5, II.kilde desorpsiyon aşamasında, kil boyutu ile hacim arasındaki değişimi vermektedir. Yüksek konsantrasyonda kili aktiviteden temizlemek için daha fazla hacimde asitli su kullanıldığı bulunmuştur. 1000 V(ml) 800 600 400 200 0 0 1 2 Boyut 3 4 5,88E-04 1,68E-04 Şekil 5.6 IV. Kile Ait Kolon Desorpsiyon Çalışması(Boyut, V(ml)) 174 5. TARTIŞMA VE SONUÇ F. Aysun UĞUR Şekil 5.6, IV. kilde desorpsiyon aşamasında, kil boyutu ile hacim arasındaki değişimi vermektedir. Yüksek konsantrasyonda kili aktiviteden temizlemek için daha fazla hacimde asitli su kullanıldığı bulunmuştur. 1200 1000 V(ml) 800 600 400 200 0 0 1000 2000 Zaman(Dakika) 3000 5,88E-04 1,68E-04 Şekil 5.7 II.Kile Ait Kolon Desorpsiyon Çalışması(Zaman,Hacim) Şekil 5.7, II kile ait desorpsiyon çalışmasını zaman ve hacim bazında göstermektedir. Düşük konsantrasyondaki Cs’u kil üzerinden uzaklaştırmak için daha uzun bir zaman gerektiği görülmektedir. Bu durum düşük konsantrasyonlarda çalışıldığında, sezyumun kil içinde daha kesin yerleşkelerde difüzlendiğini, yüksek konsantrasyonda ise, konsantrasyonun bu yerleşkeleri işgal etmesinin ardından, daha kolay uzaklaştırılabileceği yerleşkelerde tutunduğunu göstermektedir. Hacim değerlerinde ise, küçük de olsa konsantrasyon farkından doğan bir değişiklik gözlenmektedir. 175 5. TARTIŞMA VE SONUÇ F. Aysun UĞUR 1000 V(ml) 750 500 250 0 0 500 1000 1500 Zaman(Dakika) 2000 2500 1,68E-04 5,88E-04 Şekil 5.8 IV. Kile Ait Kolon Desorpsiyon Çalışması Şekil 5.8, IV. kile ait desorpsiyon çalışmasını, zaman ve hacim bazında göstermektedir. Düşük konsantrasyondaki Cs’u kil üzerinden uzaklaştırmak için etmek için daha uzun bir zaman gerektiği görülmektedir. Bu durum, düşük konsantrasyonlarda çalışıldığında sezyumun kil içinde daha kesin yerleşkelerde difüzlendiğini, yüksek konsantrasyonda ise, bu yerleşkelerin işgal edilmesinin ardından, daha kolay uzaklaştırılabileceği yerleşkelerde tutunduğunu göstermektedir. Hacim değerlerinde yine, küçük de olsa, konsantrasyon farkından doğan bir değişiklik gözlenmektedir. Yapılan tüm kolon çalışmalarında, kil boyutu küçüldükçe yüzey alanının büyümesinden dolayı, başlangıç aktivitesine ulaşmak için daha fazla solüsyon kullanılması gerekmiştir. Kolon çalışmaları ve banyo çalışmaları verileri kıyaslandığında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. Kolon çalışmaları sonucunda bulunan adsorplanan madde miktarı ve kolon verimi sonuçları, banyo deneyleri sonuçları ile kıyaslığında, banyo deneylerine ait bulguların sezyum adsorpsiyonu üzerinde daha etkili olduğu görülmüştür. Kolon deneylerinde 5gr kil kullanılırken, banyo deneylerinde 1gr kil kullanılmıştır. II. kile ait kolon deneyleri sonucunda hesaplanan dekontaminasyon faktörleri ile, banyo deneyleri sonucunda bulunan, % adsorpsiyon değerleri karşılaştırıldığında, banyo deneylerine ait % adsorpsiyon sonuçlarının daha büyük olduğu görülmüştür. 176 5. TARTIŞMA VE SONUÇ F. Aysun UĞUR Bu deneysel çalışmalar sonucunda Denizli yöresinden elde edilen kile ait Sepiyolit mineralinin, gerek kolon yönteminde gerekse banyo yönteminde maksimum adsorpsiyon değerini sağladığı bulunmuştur. Bu çalışma ile Türkiye’nin değişik yörelerinde bulunan kil yataklarının, radyoaktif atıkları temizleme konusunda kullanılabilirliği saptanmıştır. Daha sonraki çalışmalarda, Türkiye’deki değişik kil yataklarından sağlanan örnekler üzerinde araştırmalara devam edilecektir. 177 KAYNAKLAR AHMAD S., QURESHI I.H., 1989, Separation of Radionuclide from Liquid Waste Using a Minral Mixture. Sep. Siien and Tech. 24 (7&8), 569-579. AKSOYOĞLU S., (1990), Cesium Sorption on Mylonite, J. Of Radional And Nucl. Chem., Articles, Vol. 140, no.2, 301-313. AKSOYOĞLU S., (1990), Cesium Sorption on Mylonite, Journal of Radioanal. And Nucl. Chem., Articles, Vol. 140, no.2, 301-313. AKYÜZ T., AKYÜZ S. And BASSARI A., 2000, The Sorption of Cesium and Strontium Ions onto Red Clay from Sivrihisar- Eskişehir (TURKEY), Journal of Inclusion Phenomena and Macrocyelic Chemistry, 38: pp. 337-344. AL- SUHYBANI A. A (1992) Removal of Cs-137 By Some Suudi Natural Clay Asian Journal of Chemistry 4, 77-92. APAK R., ATUN G., GÜÇLÜ K., TÜTEM E. And KESKİN G., 1995, Sorptive Removal of Cesium-137 and Strontium-90 from water by Unconventional Sorbents. I. Usage of Bauxite Wastes (red Muds), Journal of Nuclear Science and Technology, 32 (10), pp. 1008-1017. ATUN G., KAPLAN Z.(1996). Influences of Salt Concentration, Loading and pH on Strontium Adsorption.. J.RadioAnal. Nucl.Chem. 211(2),425-434 BALWANT, SINGH and GILKES R. J, (1990), Sorption Desorption Behavior of Cesium Some Western Australiasn Soils. Aust. J. Soil Res., 28, 929-46. BENES P., RAMOS P. L., POLİAK R., (1989) Factors of Effecting Interaction of Radiocesium with Fresh Water Soils I. pH, Composition of Water and the Soils. J. Radioanal. Nucl Chem. 133 (2), 359-376. BUNZL K., SCHULZ W. (1985) Distribution Coeffcient of Cs-137 and Sr-85 by Mixtures of Clay and Humic Material. J. Radional. Nucl. Chem. 211/2, 435442. CHANG Kwo-Ping, HSU chun-Nan, 1993, Journal of Nuclear Science and Technology, 30 (12), pp. 1243-1247. CHOPPIN G. R., RYDBERG J., 1980, Nuclear Chemistry Theory and Application. 1 st Edition, Pergamon Press, Oxford. 178 CREMERS A., ELSEN A., PRETER P. D., MAES A., (1988), Quantitative Analysis of Radiocesium Retention in Soils. Nature (Macmillan Mag. Ltd) 335, (6187) 247-249. DUBININ M.M, and RADUSHKEVİCH, L. V., 1947, Proc. Acad. Sci. USSR, 55, 331. DYER A., JAMES N. U., TERRİL N.J., 1999, Uptake of Cesium and Strontium Radioisotopes onto Pillard Clays, Journal of Radioanalytical and Nuclear Chemistr, Vol. 240, No.2, 589-592. E. GONZALES-PRADAS, M. VILLAFRANCA-SANCHEZ, A. GALLEGOCAMPO, D. URENA-AMATE&M. SOCİAS-VICIANA., 1996, J. Chem. Tech. Biotechnol, Vol 69, 173-178. ERTEN H. N., GÖKTÜRK H, HATİPOĞLU S., EYLEM C. (1989), Radyoaktif Cs+, Sr++ ve Ba++ İyonlarının Kil Mineralleri ve Toprak Fraksiyonları tarafından Adsorplanması. Radyoak. Atık. Çevre ve Sağlık Semp. Bildirileri (Boğaziçi Ün. Yay.) 451- 464. FAHAD A.A., Alı A. W., SHIHAB R.M., (1989) Mobilization and Fractional of Cs137 in Calcareus Soils. J. RadioAnal. Nucl. Chem. 130 (1), 195-201. FRIENDLANDER G., KENNEDY J. W., MACIES E. S., MILLER J. M., 1981, Nuclear and Radiochemistry, 3 rd Edition ISBN-0-471-9. John Wiley& Sons INC. USA. HAKKİNE U. L., LAKENEN E., 1973, The Adsorpsiyon and Extraction of Sr-90 and Cs-137 in Finnish Soils. OPEC sym. IAEA-SM-175 (37), 249-258. HSU CHUN- NAN, LIU DAI- CHIN and CHUANG CHI- LUNG, 1994, Equilibrium and Kinetic sorption Behaviors of Cesium and Strontium in Soils, Applied Radiotion and Isotopes Vol. 45, No. 10, 981-985. KEÇELİ G., 2004, Sezyum ve Stronsiyum İyonlarının Toprak Fraksiyonları Üzerine Adsorpsiyon Kinetiği ve Termodinamiği. Doktora Tezi, İstanbul Üniv. KHAN A. S., REMAN R., KHAN A.M., 1995, Adsorption of Cs (I), Sr (II) and Co (II) on Al2O3. Vol. 190, No. 1, 81-96. KIPLING J., J., 1965, Adsorption from solutions on Non- Electrolytes, Academic Press London and New York, The Whitefriars Press Ltd. London. 179 MASEL R.L., 1996, Principles of Adsorption and Reaction on Solid Surfaces, Wiley Series in Chemical Engineering, John Wiley& Sons Inc., 108-110, 235-252, ISBN 0-471-51185-4. Mc Kay G., EL- GEUNDI M., NASSAR M.M., 1997, Equilibrium Studies for the Adsorption of Dyes on Bagasse Pith, Adssorption Science and Technology, Vol. 15, no.4, 251-270. MIMURA H., and AKIBA K., 1993, Adsorption Behavior of Cesium and Strontium on Synthetic Zeolite P, Journal of Nuclear Science and Technology, 30 (5), pp. 436-443. MIMURA H., TACHIBANA F., AKIBA K. (1992) Ion Exchange Selectivity for Cesium in Ferierites. J. Nucl. Sci. And Tech. 29 (2), 184-186. MISAELIDES P., SIKALIDIS C., TSITOURIDOU., ALEXIADES C., (1987) Distrubition of Fission Product in Dust Samples from the Region of Thessaloniki, Greece, after the Chernobyl Nuclear Accident., Environ. Pollut. 0269-7491/87/S0350. Elsevier Appl. Sci. Publ. Ltd.England. 47., 1-8. MURALI M. S., MATHUR J. N., 2002, Sorption Characteristics of Am (III), Sr (II) and Cs (I) on Bentonite and Granite, Journal of Radioanalytical and Nuclear Chemistry, Vol. 254, No.1, 129-136. NIKASHINA V. A., TYURINA V. A., SENJAVIN M.M, (1986) Comparative Characteristic of the Ion Exchange Properties of Natural Clinoptilalites from Bulgaria and the USSR for the Purpose of Purification of Liquid Wastes from Nuclear Power Plants. Part I: Study of the Equilibrium Sorption of Cesium and Strotium Ions from Solution of Different Composition. J. Radional. Nucl. Chem. Lett. 105 (3), 175-184. ORUÇ N., 1989 Çernobil Kazası Sonrası Bazı Toprak Örneklerinde Cs-134 ve Cs137 Dağılımı., Radyoaktif Atık. Çevre ve Sağlık Semp. Bildirileri (Boğaziçi Ün. Yay.) 201-212. PATTERSEN S., MURRAY H., 1970, Clays, Industrial Minerals and Rocks, American Institute of Mining, Metallurgical and Petroleum Engineering 185200. 180 POLANYI M., 1914, Verb. DEutsch. Phyrik Ges., 16, 1012. R.M.CORNEL. (1993) Adsorption of Cesium on Minerals.: A Review. J. Radioanal. and Nucl. Chem. Articles, 171(2), 483-500 RAFFETY P., SHİAO S.Y., BINZ C. M., MEYER R.E., 1981, Adsorption of Sr (II) on Clay Minerals: Effects of salt Concentration, Loadind and Nuclear Chemistry, Articles, Vol. 43. 797-805. REED B. E., CLINE S.R., (1994), Retention and Release of Lead by a Very Fine Sandy Loam. I. Isotherm Modeling, Separation Science and Technology Vol. 122, 1529-1551. SAMANTA S.K., RAMASWAMY M., (1992), Studies on Cesium Uptake by Phenolic Resins. Sepa.Sci. Tech. 27(2) , 255-267 SCHULZ, R. K. (1965) Soil Chemistry of Radionuclides Health Physics Pergamon Press. 11, 1317-1324. SHAHWAN T., ERTEN H.N., 2002, Thermodynamic Parameters of Cs+ Sorption on Natural Clays, Journal of Radianalytical and Nuclear Chemistr, vol. 253, No.1, 115-120. SHAHWAN T., SÜZER S. And ERTEN H.N., 1998, Sorption Studies of Cs+ and Ba2+ Cations on Magnesite, Appl. Radiat. Isot. Vol.49, No. 8, pp. 915-921. SHENBERG M. A., ERIKSON A., (1989) Cesium Sorption Capasity of Zeolit ans Soils. Freshverb Strahlensehutz (Ber). Fs-89-48T, 250-255. SİNHA P.K.; LAL K.B.; PANİCKER P.K., (1994) Aplication of Comercial Zeolit-13X in the Tratement of Simulated and Actual Radioactive Effluent Containin Cesium . 181 Indian J. Chem. 33A, 924-928 ÖZGEÇMİŞ 1964 yılında Adana’da memur bir ailenin çocuğu olarak doğdu. 1988 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümünden mezun oldu. 1988-1992 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde sağlık fiziçisi olarak görev yaptı. 1992 yılında Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümüne naklen atandı. 1997 yılında aynı bölümde Yüksek Lisans öğrenimini tamamladı. Halen aynı kurumda çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk annesidir. 182