İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Cerrahi Aciller Sempozyum Dizisi No: 37 • Aralık 2003; s. 65-70 Cerrahi Aciller Doç. Dr. İsmail Hamzaoğlu Kanser hastalarında acil cerrahi girişim gerektiren durumların olması nadir değildir. Böyle bir durumda hastalığın primer yada metastatik olup olmadığı, tümörün türü, hangi organdan kaynaklandığı ve hastalığın evresi tedavi planlanırken dikkate alınmalıdır. Bunun yanında hastanın kendisi ile ilgili faktörler de önemlidir. Hastanın metabolik ve hematolojik bozuklukları mortalite ve morbiditeyi arttırabilir. Hastanın bağışıklık sistemi ile ilgili sorunları cerrahi acil girişim gerektiren durumlar nedeniyle daha fazla bozulabilir. Hastanın kanser nedeniyle gördüğü tedaviler ve bunların yaratabileceği potansiyel sorunlarda titizlikle ele alınmalıdır. Acil olarak tedavi edilen kanser hastalarının prognozları da elektif koşullarda tedavi edilen hastalara göre daha kötüdür. Bu sonuçlarda tümörün kendi davranışının etkisi yanında cerrahi tedavinin optimal olmayan koşullarda yapılması ve yeterli onkolojik cerrahi yapılamamasının da payı vardır. Bu nedenle kanserli hastaların acil cerrahi tedavilerinden mümkün olduğunca kaçınmak ve kesin cerrahi tedaviyi elektif koşullarda yapmaya çalışmakta fayda vardır. Bu yaklaşımı uygularken hastanın genel durumunun daha fazla bozulup ek sorunlar çıkmamasına da özen göstermek gerekir. Örneğin tıkanmaya yol açan kolon tümörünü elektif şartlarda ameliyat edebilmek için ameliyat dışı tedaviler uygulanırken, tümörün perforasyonu sonucu daha kötü sonuçlarda elde etmek mümkündür. MİDE TÜMÖRLERİ Kanama Mide kanseri olan hastaların yaklaşık %10’u akut üst gastrointestinal kanama yakınmasıyla ortaya çıkar. Genellikle tümör hacmi büyük olan tümörler kanamaya meyillidir. Kanama çoğunlukla çok şiddetli değildir. Kanamaya yaklaşım diğer üst gastrointestinal sistem kanamalarından farklı değildir. 65 • İsmail Hamzaoğlu Endoskopik olarak tanı konulduktan sonra genel destek ve kan replasmanı tedavisi yapılmalıdır. Endoskopik koagülasyon ve anjiografi ile vazopressin infüzyonu veya embolizasyon olanakları değerlendirilmelidir. Temel yaklaşım olarak acil gastrektominin mortalite ve morbiditesi yüksek olduğu için elektif şartlarda ameliyat yapmaktır. Kanama için yapılan ameliyatta cerrahın ana amacı hastanın hayatını kurtarmaktır. Günümüzde mide kanserinin cerrahi tedavisinde geniş alanda yapılan lenf disseksiyonu (D2 disseksiyon) önemli bir yer tutmaktadır. Acil şartlarda uzun zaman alan böyle bir cerrahi girişimi sağlıklı olarak yapmak oldukça zordur. Ancak eğer kanama şiddetli ise ve endoskopide kanayan damar görülüyor ise ameliyat kararı geçiktirmeden verilmelidir. Hastaya yarar getirmeyeceği düşünülen girişimler için çok değerli olan zaman kaybedilmemelidir. Bunun yanında zaman kaybı ile beraber hastanın genel durumu daha da kötüleşeceği için mortalite ve morbidite daha fazla olacaktır. 65 yaşın üstündeki ve ameliyata alındığında derin anemisi olan hastalarda gastrektomi sonuçları daha kötüdür. Gastointestinal stromal tümörü olan hastalarda mukoza erozyonuna bağlı olarak kanama daha sık olarak görülür. Mide lenfoması olan hastalarda kemoterapi başlanmasından sonra hızlı ve dramatik tümör lizisi nedeniyle hem kanama hem de perforasyon olasılığı yüksektir. Bu hastalarda kemoterapi öncesi bu komplikasyonun önlenmesi amacıyla cerrahi rezeksiyon önerilebilir. Perforasyon Mide tümörlerinin perforasyonu %0,5-4 arasında görülür. Perforasyonda yaygın peritonit hali görülür. Perfore mide ülserlerinin %6-15 kadarının malign olduğu göz önüne alınarak mutlaka doku tanısı yapılmalıdır. Yaygın peritonit nedeniyle ameliyat mutlak gereklidir. Perforasyon nedeniyle acil gastrektomi yapılan hastalarda mortalite %7-16 arasındadır. 5 yıllık sağkalım ise hastalığın evresine göre paralellik gösterir. Erken evre tümörlerde (Evre I-II) %75 oranında sağkalım bildiren çalışmalar mevcuttur. Perfore gastrik kanserlerde önce mide rezeksiyonu ve peritonit halinin tedavisi yapıldıktan sonra ikinci bir ameliyat ile lenf disseksiyonu yapılması düşünülebilir. Hastaların yaşlarının 65’in üzerinde olması acil gastrektominin mortalite ve mobiditesini arttırır. Perforasyon sırasında kanser hücrelerinin peritona dökülmesi ve implantasyon metastazları yapması teorik olarak düşünülmüş ancak vaka sayılarının sınırlı olması nedeniyle varlığı kanıtlanmamış bir olgudur. Son yıllardaki çalışmalarda erken evre kanserlerde prognozun iyi olması nedeniyle bu olgunun ileri evre tümörlerde görüldüğü yönünde görüş birliği vardır. 66 Cerrahi Aciller • KOLO-REKTAL TÜMÖRLERİ Kolorektal tümörlerinin acil ameliyatları sonucu mortalite, morbidite ve hastanın sağkalım oranları elektif ameliyatlara göre daha kötüdür. Son yıllarda kolorektal cerrahide uzmanlaşmış cerrahların çalışmalarında daha iyi sonuçlar bildirilmesi bu kötü oranların önemli oranda cerrah ve yapılan cerrahi işlem ile ilgili olduğu kanısını uyandırmaktadır. Tıkanma Kolorektal kanserlerin %15-20’si akut barsak tıkanması bulguları ile ortaya çıkar. Tıkanma yapan kolorektal kanserler tıkanma yapmayan kanserlere göre daha ileri evrededirler ve daha sık oranda uzak metastazları vardır. Tıkanma yapan kolorektal kanserli hastaların mortalite oranları %5-23 arasında değişen oranlarda görülebilir ve elektif kolorektal cerrahiden daha yüksektir. Kolon temizliği yapılmamış ve fekal yükün çok olduğu bir ortamda cerrahi yapmak oldukça güç ve riskli bir işlemdir. Böyle bir çalışma ortamında onkolojik prensiplere uygun davranmak çalışma koşullarını iyice güçleştirir. Tıkanma yapan sağ kolon kanserlerinin cerrahi tedavisi konusunda fikir ayrılığı yoktur. Onkolojik prensiplere uygun sağ hemikolektomi uygun ameliyat şeklidir. Ancak tıkanma yapan sol kolon tümörlerinin uygun tedavisi konusunda tartışma vardır. Yapılabilecek olan ameliyatları kolostomili ve kolostomisiz olarak ikiye ayırmakta pratik fayda vardır. Acil şartlarda anastomoz yapmanın güvensiz olduğu düşünülerek anastomoz yapmadan tıkanmanın proksimalinden kolostomi yapılarak ameliyata son verilebilir. Tümörlü kolon bölgesinin rezeksiyonu ile birlikte proksimal kolonun kolostomisi ve distal kolonun kapatılması (Hartmann ameliyatı) yapılabilir. Ancak bu işlemler sonucu ikinci veya üçüncü ameliyatlar gerekebileceği ve bu işlemlerin mortalite ve morbiditelerinin fazla oluşu yanında hastanede kalma süresinin fazla olması cerrahları tek seanslı ameliyatlar yapmaya yöneltmiştir. Kolostomi yapmadan tek seanslı ameliyat olarak subtotal kolektomi ve ileorektal anastomoz yapılabilir. Böylece hastada senkron kolonik tümörlerde ortadan kaldırılmış olur. Ameliyat sırasında kolon temizliği yaparak fekal yükü azaltıp primer anastomoz yapmak diğer bir cerrahi seçeneğidir. Ancak ameliyatın uzun sürmesi, metabolik ve elektrolit dengesizliklerine neden olması, peritoneal kontaminasyona yol açma olasılığı gibi olumsuz yönleri vardır. Son yıllarda tıkanma yapan tümörler için endoskopi ve fluroskopi yardımı ile uygulanan kendi kendine genişleyebilen metalik stentlerin (Self-expanding metallic stents_SEMS) uygulanması yeni bir tartışma alanı yaratmıştır. Bu yöntemde metalik stent uygulaması ile tıkanma ortadan kalktığı için acil cerrahi girişim gereği kalmaz ve hastalar elektif cerrahi girişim için hazırlanabilirler. Böylece ek medikal sorunları olan 67 • İsmail Hamzaoğlu hastaların tedavisi mümkün olur, kolon temizliği yapılarak güvenli operasyon yapılabilir. Ameliyat sırasında genişlemiş kolon ile ameliyat alanı kapanmayacağı için yeterli onkolojik cerrahi yapmak için engel kalmaz. Acil ameliyatlar nöbetler sırasında deneyimsiz cerrahlar yerine daha deneyimli ve kolorektal cerrahide uzmanlaşmış cerrahlar tarafından yapılabilir. Bunun yanında tıkanma yapan tümörün cerrahi olarak kür şansı bulunmuyor (peritoneal disseminasyon, yaygın uzak metastazlar) ve palyatif rezeksiyon yapılacak ise kullanılan stent ile bu işlem tamamlanmış ve ek bir cerrahi girişime gerek kalmamış olur. Tümörün lokalizasyonuna göre metalik stentler hastaya kolostomi yapma olasılığını ortadan kaldırabilir. Bu özellikleri nedeniyle tıkanma yapan sol kolon tümörlerinde metalik stent uygulaması giderek artan oranda kabul görmektedir. Eğer bu olanak bulunmuyorsa kolostomisiz primer anastomozlu ameliyatlar tercih edilmelidir. Hastada ek medikal sorunlar veya tıkanma nedeniyle genel durum bozukluğu varsa kolostomili ameliyatlar yapılabilir. Perforasyon Kolorektal tümörlerde perforasyon olasılığı %1-9 arasında değişen oranlarda görülmektedir. Tümörün kendisi perfore olabileceği gibi sol kolon tipi bir tıkanmanın ileoçekal valvin iyi çalışması sonucunda kapalı urve tıkanma oluşturması ve çapı en yüksek yer olan çekum duvarında basıncın en yüksek değere ulaşması sonucu çekum rüptürleri de görülebilir. Hastalarda seçilecek cerrahi tedavi hastanın genel durumuna, perforasyondan sonra geçen süreye, tümörün yeri ve evresine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Perfore olan tümör eğer üzerinden fazla zaman geçmemiş ve fekal peritonit oluşturmamış ise primer rezeksiyon ve anastomoz ile tedavi edilebilir. Çekum rüptürüne neden olan sol kolon tümörlerinde subtotal kolektomi ve ileorektal anastomoz uygun tedavidir. Yaygın fekal peritonit varlığında rezeksiyon ve proksimal barsağın ostomisi ve distal barsağın mukoz fistül şeklinde ostomi yapılması uygun yaklaşım olur. Kanama Kolorektal tümörlerin ameliyat gerektirecek kadar şiddetli kanamaları nadirdir. Böyle bir durumda primer rezeksiyon ve anastomoz uygun yaklaşımdır. HEPATOMA Spontan rüptür Hepatosellüler karsinom dünyanın belirli bölgelerinde oldukça sık olarak görülen bir kanser türüdür. Hepatomaların spontan rüptürü sonrası intraperitoneal kanama olması %1-25 arasında oldukça değişken oranlarda görülebilir. 68 Cerrahi Aciller • Kanamanın şiddeti, karaciğerin sirotik olup olmadığı ve tümörün evresi tedavi ilkelerini belirlemede yol göstericidir. Acil karaciğer rezeksiyonu veya ileri evre tümörlerde hepatik arter ligasyonu yapılabileceği gibi, anjiografi ile trans arteryel embolizasyon (TAE) yapılabilir. Karaciğer reservi iyi olan non-sirotik hastalarda erken karaciğer rezeksiyonu denenebilir. Sirotik hastalarda ve ileri evre tümörlerde TAE iyi bir seçenektir. Acil şartlarda TAE yapıldıktan sonra uygun vakalarda rezeksiyon yapılabilir. Akut süpüratif kolanjit Mekanik ikterin önemli nedenlerinde birisi primer veya metastatik tümörlerdir. Bu tümörler rezetabl veya irrezektabl olabilirler. Mekanik ikter varlığında kolanjit gelişmesi bazen hayatı tehdit eden şiddetli süpüratif kolanjit tablosuna yol açabilir. Böyle bir durumda püy basınç altında olduğu için acilen drenaj gereklidir. Hastalarda sepsise bağlı olarak trombositopeni gelişmesi ve protrombin zamanının ileri derecede uzaması yapılacak her türlü girişimi riskli hale sokar. Endoskopik olarak nazobilier dren takılması en uygun yaklaşımdır. Nazobilier dren takılamayan hastalarda sfikterotomi ve bilier stent uygulaması yapılabilir. Hastaya önceden yapılan ameliyatlar (Billroth II rezeksiyon) endoskopik girişimleri güçleştirebilir. Endoskopik olarak safra drenajının yapılamadığı hastalarda intrahepatik safra yolları genişlemiş ise perkütan transhepatik safra drenajı yapılabilir. İntrahepatik safra yolları genişlemeyen hastalarda bu işlem septik tabloda olan hasta için riskli olabilir. Bu durumda zaman geçirmeden safra yolları cerrahi olarak drene edilmelidir. Hastaya ve tümörün durumuna göre değişen drenaj için en uygun yer koledoğa T dreni yerleştirilmesidir. Drenajdan hemen sonra hastanın genel durumu ve septik tablosu hızla düzelir. Ek olarak hastalarda geniş spektrumlu antibiyotik tedavisi yapılmalıdır. Yaygın peritoneal karsinomatozis Pek çok kanser hastasının son döneminde hastalar yaygın peritoneal karsinomatozis tablosu içinde görülebilir. Böyle bir hastalık tablosunun tedavisi hem hekim hem de hasta için oldukça zor bir durumdur. Hastalar barsak tıkanması ve kontrol edilemeyen assit tablosu ile acil cerrahi yardıma gereksinim duyabilirler. Böyle bir durumda tedavi yaklaşımı hastanın genel durumuna ve tümörün evresine göre bireyselleştirilmelidir. Seçilmiş hasta grubunda agresif yaklaşım ile radikal tümör cerrahisi yapılması düşünülebilir. Hastaların çoğunda cerrahi olarak yapılacak girişimler sınırlıdır ve non-operatif yaklaşım daha uygun olur. Somatostatin ve analogları barsak tıkanması durumunda palyatif tedavide yardımcı olabilir. Palyatif by-pass cerrahisi ve tıkanmanın proksimaline yapılacak olan ostomi hastalarda yaşam kalitesini yükseltebilir. 69 • İsmail Hamzaoğlu Sürekli kusması olan hastalarda perkütan endoskopik gastrostomi (PEG) yapılması düşünülebilir. 70