ŞOK, HEMŞİRELİK BAKIMI VE RESÜSİTASYON Ögr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge Eylül 2016 Şok, vasküler yatak ile dolaşan kan hacmi arasındaki akut dengesizliktir. Kalp debisinin dokuların gereksinimlerini karşılamaya yeterli olmayışı ile ortaya çıkan akut dolaşım yetersizliğidir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 2 Şokun Sınıflandırması Vazojenik Şok Kardiyojenik Şok Hipovolemik Şok Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 3 Hipovolemik Şok (Hematojenik Şok): Kan, plazma veya elektrolit içeren sıvıların damar dışına sızması veya vücut dışına çıkması ile gerçekleşir. Peritonit, pankreatit, yaygın doku yaralanması (yanık) gibi durumlar sonucu damar permeabilitesinin bozulması ve damar dışına sıvı sızması sonucu kan volümü düşer ve şok tablosu gelişir. Pankreatitte, hücre nekrozu, kinin salınması sonucu damar dışına sıvı kaybı olmaktadır. Temel sorun sıvı ve elektrolit kaybıdır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 4 Kardiyojenik Şok: Akut olarak kalp debisinin çeşitli nedenlerle azalması ile gelişen dolaşım yetersizliğidir. Miyokard infarktüsü, kalp tamponadı, şiddetli aritmilerde ve ciddi akciğer embolisinde kalp debisi azalarak kardiyojenik şok tablosu gelişmektedir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 5 Vazojenik Şok: Periferik dolaşım regülasyonunun bozulması sonucu oluşan şoktur. Bu tip şokta neden damarların genişlemesi yani vasküler tonüs yetersizliğidir. Kan hacmi yeterli olduğu halde damar genişlediği için vasküler alan dramatik olarak artmıştır. Buna bağlı kan basıncı düşer, kalbe venöz dönüş ve kardiyak debi azalır. Sonuçta doku anoksisi ve hücre harabiyeti meydana gelir. Septik, anaflaktik ve nörojenik şok bu sınıfta yer almaktadır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 6 Nörojenik şok tablosu; Uzun süre ayakta durma, postüral hipotansiyon, sıcak, ağrı, öksürük, korku ve psişik nedenlerle gerçekleşebilir. Bu tür şoka psikojenik şok veya senkop denir. Adams stokes sendromu ve karotis sinisün tümör ya da lenf bezlerinin basısı altında kalması ile de senkop gelişebilir. Karotis sinüsün basınç altında kalması ile buradaki reseptörler beyin sapına uyarı gönderir ve kan basıncı artar. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 7 Senkop, genel serebral iskemiye bağlı olarak gelişen bayılma olayıdır. Santral sinir sistemi hasarı kan basıncının kontrolünü sağlayan merkezleri de etkileyerek nörojenik şoka yol açabilir. Spinal kord herhangi bir seviyeden yaralandığında, yaralanan bölgenin altında kalan tüm vücutta duyarlılık ve motor refleksler kaybolur, felç meydana gelir ve tansiyon düşer. Bunun nedeni yaralanmanın altındaki bölgelerde, medulla vasıtasıyla inen vazomotor implusların aşağı segmentlere ve efektif organa erişememesidir. Ayrıca genellikle otonom sinir sistemi impluslarının ani olarak arteriyollere boşalması sonunda vazodilatasyon meydana gelir ve kan basıncı düşer, serebral kan akımı azalır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 8 Senkopta belirti ve bulgular; başlangıçta yüz ve boyunda sıcaklık hissi, göz kararması, baş dönmesi ve kulak uğultusu, esneme, gerinme, salivasyonda artma, bulantı, bağırsak peristaltizminde artma, el ve ayak soğuması, halsizlik dikkati çeker. Kısa süreli hipotansiyon, pupillerde midriazis, kornea refleksinde kaybolma, tendon reflekslerinde azalma ve adale kasılmaları görülür. Senkop durumunda hastaya derhal şok pozisyonu verilmeli, sıkan giysileri gevşetilmeli, özellikle karotis sinüs üzerine baskı varsa ortadan kaldırılmalıdır. Hastanın takma dişi varsa üst solunum yollarını takamaması için çıkarılmalıdır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 9 Anafilaktik Şok Anafilaktik şokta antijen antikor reaksiyonu doğrudan kalbe veya damarlara etki etmektedir. Alerjik reaksiyon sonucu açığa çıkan histamin, damar permeabilitesini arttırarak sıvının damar dışına sızmasına ve hipotansiyona neden olur. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 10 Septik Şok Septik şokta genellikle gram (-) veya gram (+) bakterilerin endotoksinlerin, virüs, parazit ve mantarlar neden olmaktadır. Septik şok ölüme neden olan ciddi bir durumdur. Yoğun bakım ünitesine alınan sepsise sekonder hipotansiyonu olan hastaların yaklaşık %50’si yaşar. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Septik şokun daha çok enfeksiyonun kana karışarak kapiller endoteline zarar vermesi sonucu kan ve plazmanın doku arasına sızması ile gerçekleşmektedir. 11 Şokun Belirti ve Bulguları Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 12 Şokun Belirti ve Bulguları Aynı zamanda; Periferal siyanoz Apati, uyku hali Oligüri, anüri Metabolik asidoz, Kan şekerinde yükselme, BUN ve ürik asitte artış Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 13 Şokun Evreleri ve Fizyopatolojisi Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 14 Hipovolemik Şokta: Total kan volümünün %15’inden azının kaybı: • Komplikasyon yokluğunda yalnızca minimal taşikardi vardır. • Genellikle kan basıncı, solunum sayısı ve nabız dolgunluğu değişmez. Total kan volümünün %1530’unun kaybı: • Taşikardi (> 100/dakika), takipne, nabız dolgunluğunda azalma, soğuk ve nemli deri ve hafif anksiyete vardır. Kapiller geri dolum hala 2 saniyeden azdır. • Kapiller dolum 2 saniyeden kısadır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü • Nabız basıncı azalır, katekolamin cevabı sonucu periferik vasküler direnç ve diastolik kan basıncı artar. 15 Hipovolemik Şokta Total kan volümünün %30-40’ının kaybı: • Başka bir yaralanma veya sıvı kaybı olmadığı sürece sistolik kan basıncında azalmaya yol açabilen minimum kan kaybı %30-40’tır. • Bu noktada, hastanın genellikle belirgin taşikardi ve takipnesi vardır. Sistolik kan basıncı azalmış, oligüri ve mental durumda belirgin değişiklik (konfüzyon, ajitasyon) olmuştur. • Bu hastaların çoğuna kan transfüzyonu yapılması gerekir. Ancak transfüzyon kararı, başlangıçtaki sıvı resüsitasyonuna olan cevaba göre verilmelidir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 16 Total kan volümünün %40’ından fazlasının kaybı: • Belirgin taşikardi, sistolik kan basıncının düşmesi, periferik nabızların alınamaması, diyastolik basıncın ölçülememesi, idrar çıkışında belirgin azalma veya anüri, bilinç kaybı, soğuk ve soluk deri ile karakterizedir. Bu miktarda bir kanama her an ölümcül olabilir Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 17 Kompanse Evre Şokun üç evresi bulunmaktadır: Dekompanse Evre İrreversible Evre Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 18 1.Kompanse Evre: Kalp debisi ve kan basıncındaki ilk düşüş kompansasyon mekanizmaları ile dengelenmiştir. Bu dönemde organ fonksiyon bozukluklarına ilişkin bulgu yoktur, anksiyete dikkati çekebilir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 19 2.Dekompanse Evre: • Kompanzasyon mekanizmaları, hayati organların perfüzyonunu sağlamakta yetersiz hale gelmiştir. Bilinç durumu bozulmuş, kan basıncı düşmüş, nabız hızlı ve zayıf, idrar miktarı azalmış, deri terli ve soğuktur. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 20 3. İrreversible Evre: • İleri derecedeki vazokonstriksiyon ve kalp debisi düşüklüğü sonucu metabolik asidozun gelişmesi ve toksik maddelerin birikimiyle myokart deprese olur ve vasküler tonüs kaybolur. • Bu aşamada organizmada büyük ölçüde geriye dönüşü olmayan hasarlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu dönemde hiçbir tedavinin yararı yoktur. • Hastanın tedavisine, 2. evreden önce başlanması, yaşamı güvence altına alabilme açısından çok önemlidir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 21 Şokun Evreleri ve Patofizyolojisi Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 22 Şokta Kompenzasyon Mekanizması Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 23 Böbreğe Gelen Kan Akımı Azaldığında ADH ve Aldesteron Salınımı Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 24 Şokun Tedavisi ve Hemşirelik Bakımı Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 25 Tedavinin iki önemli hedefi vardır. Bunlar, şokun geri dönüşümsüz organ hasarına neden olmasından önce tedavinin başlaması ve şokun nedeninin saptanmasına yönelik değerlendirmenin yapılmasıdır. Dokuların hızlıca yeniden oksijenlenmesi sağlanmalı ve organ yetmezliğinin önüne geçilmelidir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 26 Şok tedavisinde genel prensipler: • Pozisyon: Serebral kan akımının maksimum düzeyde olması için hasta sırtüstü yatırılır ve ayakları yükseltilir. • Sıcak Tutma: Hastanın üzeri pike ile örtülerek sıcak tutulur. Ancak aşırı eksternal ısıtma periferal vazodilatasyona neden olacağı için kaçınılmalıdır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 27 Oksijen tedavisi: Hastanın solunum yolları açık tutularak maske veya nasal katater ile 5-10 litre %100’lük oksijen verilir. Kan gazı ölçümü yapılmalıdır. PaO2 60 mmHg altında ise dispne ve siyanoz varsa oksijen miktarı arttırılır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 28 Analjezik verilmesi: Şoktaki bir hastada eğer şiddetli ağrı varsa analjezik tedavi gerekebilir. Morfin sülfat 2-4 mg IV yolla yavaş bir şekilde verilir. Şoklu hastalarda deri altı absorbsiyon azaldığından bu yol tercih edilmemelidir. Morfin, bilinç düzeyi düşük, kafa travması olan ve solunum güçlüğü olan hastalarda verilmemelidir. Laboratuvar incelemeleri: Eritrosit, lökosit, hemoglobin, hematokrit değerlerine bakılmalıdır. Kan şekeri, karaciğer enzimleri, üre ve kreatin, elektrolitler, kan gazı değerlendirilmelidir. Gerekli olan vakalarda kan kültürü ve DDimer’e bakılmalıdır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 29 Diürez: Şoktaki hastanın idrar miktarı vital organ perfüzyonunu yansıtan en iyi göstergedir. * Bilinç kapalı ise mesane katateri takılarak saatlik idrar takibi yapılır. * Saatlik idrar miktarı 20-25 ml’den az ise renal dolaşım ve perfüzyonun yetersiz olduğunu gösterir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 30 Monitörizasyon: Şoktaki bir hastanın EKG alınır. Gerektiği taktirde sürekli monitörize edilir. Deri rengi, bilinç düzeyi, kapiller dolumu, kan basıncı değerlendirilir. Santral Venöz Başınç (SVB, CVP): CVP’nin 8-12 cm H2O arasında olmalı, 10cmH2O’nun altında tutulmamalıdır. CVP 12cm H2O üzerine çıktığında aşırı sıvı yüklenmesi ve akciğer ödeminin habercisi olabilir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 31 Sıvı verilmesi: Verilecek parenteral maddenin seçimi (kan, plazma, dekstroz, ringer laktat, volüm genişleticiler) miktarı, şokun sebebine, tablonun ağırlığına ve süresine, HCT ve Hgb değerlerine, CVP sonucuna, kardiyak ve renal fonksiyonların durumuna göre farklılık gösterir. Parenteral sıvı tedavisi yapılırken CVP yol gösterici olmalıdır. İlk 30 dakika 250500ml Ringer Laktat verilir, tekrarlamak gerekli ise 30ml/kg/st şeklide idame ettirilir. Kristaloidler, intravasküler elektrolitleri içeren sıvılardır.kan volümünü arttırırlar (SF, RL vd.).Laktat aynı zamanda vücutta bikarbonata dönüştüğü için asidozu tamponlamak için de kullanılmaktadır. Kolloidler, onkotik basıncı arttırarak plazma volümünü arttıran yapay oksijen taşıyıcı sıvılardır (Albumin, Mannitol vd.). Bu sıvılar hipertonik sıvılarla aynı etkiye sahiptirler. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 32 Vazoaktif İlaçlar (Levopher, aramine, wyamine): Vazopresör etki ile periferik direncin artmasına bağlı olarak arteriyel damar basıncının yükselmesine yardımcı olurlar. Ancak hayati organ perfüzyonunun bozulmasına, periferik direnç artışı nedeniyle sol ventrikül diyastol sonu basıncının artmasına sebep olurlar. Anaflaktik şokta vazodilatasyon olduğundan vazopresör ilaçlar yararlı etki gösterirler. Özellikle sıvı tedavisi yapılmadan ve yeterli intravasküler volüm sağlanmadan vazoaktif ilaç kullanılması prognozu kötüleştirir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 33 Norepinefrin, alfa ve beta adrenerjik reseptörleri uyarırlar. İsoproteranol yalnız beta adrenerjik reseptörleri uyarır. Deri ve böbrek damarlarında hafif bir dilatasyon yapar. Son yıllarda daha çok dopamin ve dobutamin gibi katekolaminler şok tedavisinde kullanılmaktadır. Dopamin, renal damarlarda vazodilatasyon yaparak renal kan akımını ve idrar yapımını artırır. Kalp debisini arttırarak kan basıncının yükselmesini sağlar. Aşırı taşikardiye yol açmaz. Sıvı tedavisine rağmen hipotansiyon devam ediyorsa ve/veya kardiyak atımı yükseltmek amacıyla dopamin dozu 2-8mcg/kg/dk kullanılmaktadır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 34 HEMŞİRELİK BAKIMI Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 35 Şoktaki hastaya bakım veren hemşirenin en önemli fonksiyonlarından birisi; Kompanzasyon mekanizmalarına gerek olmaksızın, bedenin homeostatik dengesini korumasına yardımcı olacak tedavi istemlerini hızla uygulamaktır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 36 Şoktaki hastaya bakım verilirken genel olarak akılda bulundurulması gerekenler: • Kardiovasküler ve solunum fonksiyonları hızla değişebileceğinden ve tedavi bu değişikliklere göre uygulanacağından, hastanın sürekli izlenmesi ve gözlenmesi zorunludur. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 37 Gereken tüm araç, gereç ve malzemeyi (Örneğin acil ilaçları gibi) temin edilmelidir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 38 • Hastanın fiziksel ve psikolojik yönden rahat etmesine yardımcı olmak. Böylece oksijen ihtiyacı azalacaktır. Hastanın yapılanlara, kullanılan araç ve gereçlere ilişkin korku ve endişesini azaltmaya çalışmaktır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 39 Şokta Hemşirelik Bakımı Akciğerlerin şoktan etkilenmesini, önlemek için hava yollarının açık ve temiz olması sağlanır, gerekiyorsa oksijen verilir. Şok nedenine göre hastaya uygun pozisyon verilir, takma dişler varsa çıkartılır. Vital bulgular monitörize edilmelidir. Hastanın bilinç durumu yakından takip edilmelidir. Şok nedeni kan ve sıvı kaybı ise bu kayıplar durdurulur ve damar yolu açılarak hemen sıvı tedavisi başlatılır. Genel olarak hastanın kaybı ne ise (kan, elektrolit sıvı vb.) laboratuvar tetkikleri yapılarak kayıp aynı sıvı ile karşılanır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 40 Periferik ısı takibi önemlidir. Laboratuvar tetkikleri için gerekli örnekler alınır Hastanın aldığı-çıkardığı takibi önemlidir. Saatlik idrar çıkışı takibi yapılmalıdır. Takip mesane kateteri takılarak sağlanır. Kardivovasküler fonksiyonlar hızla değişeceğinden hasta sürekli izlenir, yaşam bulguları 15 dakikada bir dikkatlice alınarak kaydedilir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 41 Hastanın üzeri hafif, yünlü bir battaniye ile örtülür, hastanın vücut ısısı korunur. Verilen kan, sıvı veya ilaçların hastada herhangi bir reaksiyona neden. Olup olmadığı izlenir. Hasta yalnız bırakılmaz. Ağrısı varsa giderilir, psikolojik destek sağlanır. Hastanın ailesine yapılan işlemlerle ilgili bilgi verilir. Yatmaya bağlı olarak gelişebilecek tüm komplikasyonları önlemek için gerekli bakım uygulamaları yapılır. Tüm bu süreçlerde aseptik teknik ve ilkelere uyulmalıdır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 42 KARDİYOPULMONER RESÜSİTASYON Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 43 Resüsitasyon kelimesinin anlamı yeniden canlandırmadır. CPR (Cardio Pulmoner Resusitation), kalp durması saptanan bir hastada, oksijenlenmiş kanın yaşamsal organlardaki dolaşımını sağlamak; kararlı bir kalp ritmi ve hemodinamik durumu yeniden oluşturmak için, acil olarak uygulanan tedavi girişimlerinin tümünü ifade eder. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 44 CPR’ın ABCD’ si nedir? A: Airway (havayolu açıklığının sağlanması) D: Defibrilation (veya Drugs: IV yol, adrenalin, antiaritmik, bikarbonat, sıvı) B: Breathing (solunumun sağlanması) C: Circulation (dolaşımın sağlanması) Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 45 İleri Yaşam Desteği İşlem Basamakları Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 46 İleri Yaşam Desteği İşlem Basamakları CPR’da geçerli olan Airway-BreathingCirculation sıralaması yerini 2010 kılavuzunda; CirculationBreathing-Airway’e bırakmıştır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 47 • Göğüs kompresyonu sternumun ½ alt yarısına uygulanır. Kompresyon en az 100/dk olacak şekilde yapılır. Derinliği en az 5 cm olmalı, mümkün olduğunca aralıksız yapılmalı ve dekompresyona izin verilmelidir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 48 • Kompresyon: Kalbin ve akciğerlerin kompresyonu intratorasik basıncı arttırır. • Dekompresyon: Kalbin ve akciğerlerin yeniden dolması, intratorasik basıncın azalması durumudur. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 49 • 2005’te yayınlanan kılavuzda Asistol gibi şok verilmeyen ritimlerde Atropin 1mg 3- 5 dk bir uygulanmakta idi. Ancak 2010 kılavuzu atropin kullanımını önermemektedir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 50 Asistolde; Adrenalin 1 mg IV 3-5 dk bir tekrar ya da Vazopresin 40 Ü IV verilir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 51 • Ventriküler fibrilasyonda defibilatör kullanılır. Şok verildikten maksimum 5 sn içinde göğüs kompresyonuna devam edilmelidir. • Ritm düzelmedi ise antiaritmikler verilir. (Amiodarone 300mg IV puşe, Lidakoin 11.5mg/kg IV puşe, Magnezyum 1-2 gr IV) Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 52 Hiperpotasemi veya bikarbonata yanıt veren asidoz ya da uzamış arrest vakalarında NaHCO3 1mEq/kg verilir. SaO2 %94-98 arasında tutulmalıdır. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Kardiyak arrest sonrası kan şekeri 180mg/dl üzerinde ise tedavi başlanmalı, hipoglisemiden kaçınılmalıdır. 53 • IV yol bulunmayan hastalarda intraosseöz (kemik içi) yol kullanılmalıdır. Trakeal tüp ile ilaç verilmesi önerilmemektedir. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 54