Vesayeti davet etmemeliyiz! Artık son dönemece girdiğimiz genel kurul sürecinde adaylar birer birer ortaya çıkmaya ve çizgiler belirginleşmeye başladı… Bu dönemin en önemli farklılığı, uzunca bir zamandan sonra birden fazla listeyle TÜRMOB seçimlerine gidiyor olmamız. Herşeye rağmen bunu sevindirici bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Keşke bu durum nispi temsil fırsatçılığı şeklinde ortaya çıkmasaydı, daha değerli, daha anlamlı olurdu. Odalarımızın kurulduğu günden beri mesleki mücadelenin içinde Çağdaş Demokrat Grup ve Meslekte Birlik Gruplarını görmemize rağmen, TÜRMOB’da Meslekte Birlik Grubunu mesleki mücadele içinde hiç göremedik. Bu durumu mesleki gelişim açısından eleştirilmesi gereken ciddi bir eksiklik olarak değerlendiriyorum. Mesleki mücadele sadece yönetim erkine sahip olmak için değil, yönetimlere katkı sunmak, yol göstermek, doğru bildiğini söylemek adına da yapılabilmelidir. Geç de olsa bugün bu noktaya gelinmesini mesleki açıdan bir kazanım olarak görüyorum. Ama Meslekte Birlik Grubu’nun seçim yarışına halen daha kendi adıyla girmeyip, Değişim Grubu adıyla girmesini, yani kendisini tam olarak ortaya koyamamasını da doğrusu yadırgıyorum. Çağdaş Demokrat Grup, 20 yıldır TÜRMOB’ da mesleki mücadeleyi yalnız başına sürdürmek ve tüm sorumluluğu tek başına taşımak zorunda kalmıştır. Geçen 20 yıla bakıldığında çok önemli mesafeler kat edildiğini görmek isteyen gözler görür. 20 yılda çözüme ulaşan pek çok sorun olmasına rağmen, süreç içinde bazı yeni sorunlar ortaya çıkmış, bazı sorunlar ise biçim değiştirmiştir. Bazı dönemlerde hedeflenin çok üzerinde bir performans gösterilmiş, bazı dönemlerde ise hedefler tutturulamamıştır. Ancak şu hakkı teslim etmek gerekir: Bu süreçte TÜRMOB yönetiminin vizyonu, meslektaşın ve toplumun hep bir adım önünde olmuştur. Bir meslek örgütü üst birliğinden beklenecek en önemli mesleki katkı da budur. Bu yazıya başlık olan cümle ise bana ait değil. “Vesayeti davet etmemeliyiz” uyarısı, İzmir SMMMO tarafından düzenlenen ‘XIV. Muhasebe Standartları Sempozyumu’nun açılış konuşmasını yapan TÜRMOB Genel Başkanı Sayın Masum Türker’den geldi. Sayın Türker, aynı konuşmada ‘Devlet gölgesinde muhasebe uygulamalarının devri geçmiştir’ sözüyle de meslek örgütünün bugünkü vizyonunu çok net ortaya koymaktadır. Aynı toplantıda söz alan TÜRMOB eski Genel Başkanı Sayın Mustafa Özyürek’ de mesleğin 20 yılını değerlendirirken, bu camianın kendi sorunlarını çözme konusunda her zaman istekli ve yetenekli olduğunu belirtmiş ve bazı örnekler vermiştir. 3568 Sayılı Yasa’nın çıkışını, “Tek Düzen” hesap planının getirilişini ve Türkiye’de “Muhasebe Standartları”nın dünya ile eşzamanlı olarak uygulamaya konulmasını meslek camiasının sağladığını belirtmiştir. Genel başkanların kendine ve meslek mensubuna güven duyan bu yaklaşımına karşı, seçim sürecinde genel başkanlığa aday olan Sayın Arıoğlu’nun “devletle kavga eden, dayak yer” sözü ise oldukça düşündürücüdür. Meslek örgütünün olgunluk dönemine girdiği bu süreçte “devlet gölgesinde ve güdümünde bir meslek örgütünden” mesleki gelişime katkı beklemenin, hayatın olağan akışına aykırı olacağını düşünüyorum. Bu genel kurulda kimin seçileceğinden ziyade, sanırım delegenin vermesi gereken en önemli karar bu olacaktır. Saygılarımla… Mesut TOPCU Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bursa SMMM Odası Başkanı yonetim@bursa-smmmo.org.tr 128 / Eylül - Ekim 2010 Geçen sayıda TÜRMOB genel kurul sürecine bir sonraki sayıda değineceğimi söylemiştim. Çünkü süreç henüz yeni başlamıştı ve bazı belirsizlikler mevcuttu. B başkan’dan başkan’dan 3 26 Doğru sanılan yanlışlar var Yıl 13 Sayı 128 BSMMMO’da bayram buluşması 13 Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Adına Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni MESUT TOPCU Ailemiz büyüyor 128 / Eylül -Ekim 2010 Sorumlu Yazı İşleri Müdürü SERVET KURU 4 Yürütme Kurulu Mesut TOPCU Özcan DİLEKYİĞİT Servet KURU Erdinç DOĞAN Yazı Kurulu Doç. Dr. Mehmet YÜCE Doç. Dr. Sait KAYGUSUZ Doç. Dr. Adnan GERÇEK Dr. Şükrü DOKUR Öğr. Gör. Adem YILDIRIM Editör İbrahim ÖGE Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Sinem KARABULUT Görsel Yönetmen Nazlı ÖZCAN Matbaa AKMAT Akınoğlu Matbaa San.ve Tic.A.Ş. 0 224 243 29 29 Basım Tarihi: 20/10/2010 10 Sanlı TÜRMOB için avantaj olur 18 Yeşil sahada ince hesaplar Apollon kelebeği için yeni bir umut 36 38 İÇİNDEKİLER Haber.... Güncel... Mevzuat.....Akademik Bakış... HABER / TÜRMOB’da listeler yarışı Sf.14 HABER / Büyük zafere coşkulu kutlama Sf.15 GÖRÜŞ / Demokratikleştik mi? Sf.16 HABER / Evet: Yüzde 58, Hayır: Yüzde 42 Sf.20 HABER /5.’ yılında TFRS uygulaması Sf.21 HABER /Muhasebe tarihi masaya yatırıldı Sf.22 HABER /AYÖP’ten destek çağrısı Sf.23 HABER / Birikmiş borçlara taksit kolaylığı Sf.24 HABER / Önce eğitim Sf.25 HABER / Yeni bir muhasebe kültürü şekilleniyor Sf.26 HABER / Torba değil, çorba yasa Sf.28 HABER / Doğru sanılan yanlışlar!.. Sf.30 HABER / Herkes korkuyor! Sf.31 HABER / Güçlü muhasebe, özgür Türkiye Sf.32 RÖPORTAJ / Hesabın stresine kulaç atıyor Sf.35 HABER / Kademeli emeklilik gelebilir Sf.36 SPOR / Yeşil Sahada İnce Hesaplar Sf.42 YENİ ÜYELER Sf.46 Sf.48 Sf.50 Sf.52 GÜNCEL/ Afosia’dan Avşa’ya Sf.54 MEVZUAT/ Disiplin Cezaları ve uygulanması-2 Sf.57 MEVZUAT/ KDV İadesi Devlet tarafından verilen bir hibe midir? Sf.59 MEVZUAT/ Konsolidasyon Yöntemleri ve Yorumlayıcı Taslak(ED)9 Sf.62 MEVZUAT/ Fazla Çalışma ve Tatil Ücretleri Sf.66 MEVZUAT/ 4857 Sayılı Kanunda Geçici İş İlişkisi Sf.68 MEVZUAT/ Doğum Borçlanması Sf.70 AKADEMİK BAKIŞ/ Yargı Kararlarına Karşı Kanun Yolları Sf.74 AKADEMİK BAKIŞ / Kamu Alacaklısının Vergilendirme ve Tahsil Yetkisi Sf.78 MEVZUAT / Sf.84 MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLERİ Sf.90 İDARE KARARLARI Sf.96 YARGI KARARLARI Sf.101 SORU CEVAP GÜNCEL/ Haksız Rekabetle Mücadelede Yeni Dönem Sf.104 PRATİK BİLGİLER GÜNCEL/ Nikah Şekeri Sf.120 VEFATLAR GÜNCEL/ Marka Değeri 128 / Eylül - Ekim 2010 Sf.6 5 haber B haber TÜRMOB’da listeler yarışı TÜRMOB, 20. Olağan Genel Kurulu’na hazırlanıyor. Mevcut Başkan Masum Türker’in aday olmayacağı seçimli genel kurulda, ‘Çağdaş Demokrat Muhasebeciler Grubu’ adına Nail Sanlı, ‘Meslekte Birlik Grubu’ adına ise Osman Arıoğlu’nun listeleri yarışacak. T ÜRMOB, 20. Olağan Genel Kurulu, 23-24 Ekim 2010 tarihlerinde, Ankara’da gerçekleşecek. Seçimlere sayılı günler kala, TÜRMOB Genel Başkanı Masum Türker, yeni dönemde aday olmayacağını açıklarken, TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı Nail Sanlı, ‘Çağdaş Demokrat Muhasebeciler Grubu’ adına, Gelir İdaresi eski Başkanı Osman Arıoğlu ise ‘Meslekte Birlik Grubu’ adına, genel başkanlık için yarışacağını bildirdi. İki listeyle girilecek seçimlerde ülke genelindeki SMMM ve YMM Odaları’ndan gelen delegasyon üyeleri, genel kurulda oy kullanacak. GÖREV SÜRESİ 3 YIL Bu arada 3568 Sayılı Meslek Yasası’na göre; üç yıl süresince görev yapacak olan yeni yönetim kurulu, dokuz asıl, dokuz yedek üyeden oluşacak. Yönetim kurulu üyelerinden beşinin yeminli mali müşavir olması zorunlu kılınırken, üst üste iki seçim döneminde iki defa TÜRMOB Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilmiş olanlar, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe yönetim kurulu üyeliğine seçilemeyecekler. Birlik Disiplin Kurulu ise, beş asıl ve beş yedek üyeden oluşacak. Oda disiplin kurullarının kararlarına karşı yapılacak itirazları incelemekle görevli olacak olan disiplin kurulu, bu konularda gerekli kararları da verecek. Birlik Denetleme Kurulu ise üç asıl ve üç yedek üyeden oluşacak. En az birinin yeminli mali müşavir olması zorunluluğu olan denetleme kurulunda, süresi dolan üye yeniden seçilebilecek. 128 / Eylül -Ekim 2010 Sanlı :“TÜRMOB’u mesleği icra edenler yönetmeli” 6 TÜRMOB’un birikimlerini iyi bilen biri olarak genel başkanlığa aday olduğunu ve kendini şanslı hissettiğini söyleyen Nail Sanlı, “Ya buraların Maliye Bakanlığı’nın bir şubesi gibi çalışmasına, ya da meslek örgütünün bu mesleği yapan kişiler tarafından yönetilmesine müsaade edeceğiz. İhtiyacımız olan tek şey sizlerin desteğidir” dedi. TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı Nail Sanlı, İstanbul SMMM Odası Başkanı Yahya Arıkan ile birlikte BSMMMO’yu ziyaret etti. TÜRMOB’un 23-24 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek olan genel kurulu ve seçimi öncesi başkanlığa aday olduğunu açıklayan Genel Başkan Yardımcısı Nail Sanlı, seçimlerde oy kullanacak BSMMMO üyesi meslek mensuplarıyla buluştu. “SİHİRLİ DEĞNEK YOK” Konuşmasında Masum Türker’in genel başkanlık sürecinden de bahseden İstanbul SMMM Odası Başkanı Arıkan, şunları söyledi: “Türker, genel başkanlık koltuğuna oturduğunda hepimiz çok umutlanmıştık. Başlarken de siyaseti bırakacağını ifade etmişti. Ama süreç O’nu bir anda genel başkanlığa götürdü. Biz anlayış itibariyle iki ayrı şapkanın meslek örgütünde yürüyeceğine inanmıyoruz. Ama Türker’in bu görev süresini tamamlaması gerekiyordu. Ve tamamladı. Şimdi de bu dönem bürodaki çilelerin ne olduğunu iyi bilen, yaşadığımız sorunları bizim adımıza tek başına kurtarıcı olarak değil arkasındaki kadrosuyla, 73 SMMM ve 8 YMM Odası ile ve en önemlisi siz değerli üyelerimizin desteğiyle bir yönetim anlayışını sunmak üzere genel başkanlığa adaylığını açıklayan Sanlı’nın yanındayız.” Yahya Arıkan, camiaya bürokrat gözüyle bakanları değil, sorunlarını bilen, yaşayan bir ekiple yola devam etmek istediklerini sözlerine ekleyerek, “Elimizde sihirli değnek yok. Bu meslek mücadelesine gönül koyan herkesin desteğini bekliyoruz” diye konuştu. ÖNEMLİ PROJELER Arıkan’dan sonra söz alan TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı Nail Sanlı ise gruplarının 20 senedir iktidarda olduğunu söyledi. Seçimlere grupla girdiklerini ancak, seçimlerin ertesi günü grup şapkasını bir kenara bırakarak çalışmaya başladıklarını söyleyen TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı Sanlı, “Burayı yönetecek arkadaşlarımızın, yönetim iddiasında olan arkadaşlarımızın önce bu meslek örgütüyle bir bağ kurması gerektiğine inanıyorum” dedi. TÜRMOB’un önündeki sürece ilişkin ciddi çalışmaları olduğunu dile getiren Nail Sanlı, şöyle konuştu: “Üzerinde 7-8 aydır çalıştığımız konu başlıklarını hazırlarken, yalnızca tespitlerle de sınırlı kalmadık. 34 başlıkta topladığımız bu sorunların çözüm yollarını da hazırladık. Haksız rekabet ve tahsilat sorunundan zaman endeksli ücret tarifesine, Damga Vergisi’nin kaldırılmasından kariyer planlama merkezine, uzmanlıkların oluşturulmasından ortaklık yapılarına, büro yönetim rehberinden e-finans siteminin kurulmasına, üye çağrı merkezinin kurulmasından yardımlaşma sandığının oluşturulması ve müşteri eğitim programlarının hayata geçirilmesine kadar pek çok farklı konu başlıkları altında çalışma hazırladık.” “YÖNETİMDE REVİZYON” “Ben 20 yıllık süreçte dernek mücadelesinden gelen bir arkadaşınızım” diyen TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yönetim anlayışımızda revizyona gideceğiz. Birtakım değişiklikler yapacağız. Mesela, Oda başkanlar kurulu ve toplantılarının ciddi anlamda formatı değişecek. Bu kurulu, sadece başkanların bir araya geldiği değil, TÜRMOB’un önüne iş koyan, iş programını denetleyen, takip eden, sonuçlara ulaştıran ve karara bağlayarak, TÜRMOB Yönetim Kurulu ile eşgüdüm içersinde çalışan bir kurul haline getireceğiz.” 128 / Eylül - Ekim 2010 BSMMMO Başkanı Mesut Topcu’nun ev sahipliğinde Oda Hizmet Binası’nda gerçekleşen ziyarette konuşan İstanbul SMMM Odası Başkanı Yahya Arıkan, “Biz mesleği fiilen yapan, benim bürodaki çilemin ne olduğunu bilen, yaşadığım sorunları bilen, angaryanın nasıl bir şey olduğunu tadan, tahsilat sorununun nasıl bir şey olduğunu bilen insanların yönetici olmalarını istiyoruz” dedi. B haber haber 7 haber B haber “KENDİMİ ŞANSLI HİSSEDİYORUM” Kendini yönetim konusunda şanslı hissettiğini ifade eden Sanlı, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Ben, üç genel başkanla birlikte çalıştım. TÜRMOB’un birikimlerini, gerek arşivsel gerekse üretimsel ve raporlama kısmını, kamu kurum ve kuruluşlarla ilişkilerini, hangi işin nerde kaldığını, hangi işe ağırlık vermemiz gerektiğini, hangi işin daha öne çıkması gerektiğinin kıyaslamasını iyi yapabilecek bir arkadaşınızım. Projelerimizi hayata geçirebilecek kadrolarımız, bunları planlayıp başaracak ekiplerimiz var. Belki de içinde bulunduğumuz bu seçim dönemi, 20 yıllık sürecin yan yana, kol kola durmamızı gerektiren en ciddi sürecidir. Ya buraların Maliye Bakanlığı’nın bir şubesi gibi çalışmasına müsaade edeceğiz,ya da meslek örgütünün, bu mesleği yapan kişiler tarafından yönetilmesine müsaade edeceğiz. Dik duracağız ve bundan taviz vermeyeceğiz.” Arıoğlu :“Devletle kavga eden dayak yer” 128 / Eylül -Ekim 2010 T 8 ÜRMOB 23-24 Ekim tarihlerinde yapılacak seçimli genel kurulu öncesi adaylığını açıklayan Gelir İdaresi eski Başkanı Ymm. Osman Arıoğlu, beraberindeki TÜRMOB eski Genel Başkanı Ymm. Mehmet Timur ile BSMMMO’yu ziyaret etti. BSMMMO Başkanı Mesut Topcu ve yönetiminin ağırladığı Ymm. Osman Arıoğlu, mesleğin ve meslek mensuplarının sorunlarını çözmek için TÜRMOB’un 23-24 Ekim tarihlerinde yapılacak genel kurulunda başkanlığa aday olduğunu açıkladı. bize ölçü olmamalı. Biz dünyanın en iyisi olmayı hedeflemeliyiz. Hedef, gündelik problemleri çözmek değil. Dünya ile rekabet edebilmek. Büyükler pastayı alıyor zaten. İstediğiniz kadar siyaset yapın. Yarın yabancı meslek mensupları Türkiye’ye gelir ve pasta kalmaz ise o zaman iş iyice değişir. Atı alan Üsküdar’ı geçtiğinde ‘Ya biz hata yapmışız’ demeyelim diye, bu mesleğin bir mensubu olarak, meslek örgütümüzü dünyaya örnek bir örgüt haline getirmek için yola çıktık” şeklinde konuştu. ÖRNEK OLMALIYIZ ÇÖZÜM KOLAY “Ne yaptığın değil, nasıl yaptığın önemlidir” diyen Ymm. Osman Arıoğlu, “Barolar, mimarlar, mühendisler Konuşmasında, Maliye Bakanlığı ile işbirliğinin günümüzdeki halini değerlendiren Ymm. Arıoğlu, şunları söyledi: “Devletle kavga eden dayak yer. Kamu, meslekle ilgili kavga etme değil, çözüm üretme yoluna gidiyorsanız, sizi dinler. Size itibar eder. Dediklerinizi değerlendirir. Burada karşılıklı güven önemlidir. Burada, kişilerin yapabilecekleriyle ilgili plan ve programları önemlidir. Şu anda sorun olarak gördüğüm birçok şeyin çözümünün çok kolay olduğunu düşünüyorum. Kendimden emin olarak söylüyorum. Sorun ve sıkıntıları çok kolay çözüme kavuşturabileceğimizi düşünüyorum.” Adaylığını da değerlendiren Arıoğlu, “Ben Gelir İdaresi Başkanlığı yapmış biriyim. Genel başkanlık için geliyorum. Bunun ötesinde bir şey düşünmüyorum. Aksi bir ihtimalini de görmüyorum. Ben girdiğim işe iddialı girerim” dedi. 128 / Eylül - Ekim 2010 haber haber B 9 röportaj B röportaj “Sanlı TÜRMOB için avantaj olur” TÜRMOB seçimlerine sayılı günler kala, gündemi genel başkanlık, yeni yönetim kadrolarının kimlerden oluşacağı konuları epeyce sarmış sarmalamışken, soluğu Ali Ekber Kartum’un yanında aldık. K artum’la TÜRMOB’u, seçim sürecini enine boyuna masaya yatırdık… Mesleği, meslek mensuplarını, sorun ve sıkıntıları, geleceğe dönük planlamaları ve seçimleri konuştuk… 128 / Eylül -Ekim 2010 Geride bırakılan iki yıllık dönemi irdelerken, döneme damgasını vuran icraatları sorduk Kartum’a… SMMM ve YMM Odaları’nın çalışmalarını bir de TÜRMOB gözüyle izledik. 10 Odamız hakkındaki düşüncelerini de almadan salmadık Kartum’u… Ve… Elbette ki seçim sürecine yönelik düşüncelerini… İşte,Masum Türker hakkında, “Keşke DSP Genel Başkanı olmayıp, TÜRMOB Genel Başkanı olarak, görevine devam etseydi de tecrübelerinden daha fazla istifade edebilseydik” derken, Nail Sanlı’nın adaylığı hakkında ise “Sanlı’nın baş- kanlığı TÜRMOB için avantajdır” yorumunu yapan ve sorularımızı tüm içtenliği ile yanıtlayan Kartum ile kritik bir süreçte yaptığımız samimi söyleşimiz… -Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Mesleğe ilk, 1989 yılı eylül ayında başladım. Serbest muhasebeci olarak uzun yıllar faaliyet gösterdikten sonra şu anda mali müşavir olarak mesleğime devam ediyorum. Oda’nın kuruluşundan bu yana örgütsel çalışmanın içindeyim. Oda’nın çeşitli kurul ve komisyonlarında başkanlık ve üyelik görevlerinde bulundum. BSMMMO’da bir dönem saymanlık ve sekreterlik de yaptım. Son iki yıldır da TÜRMOB Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapıyorum. BAKANLIĞA ELEŞTİRİ -TÜRMOB nasıl bir dönemi geride bırakıyor? TÜRMOB Yönetim Kurulu’na aday olurken, oluşan ekipten beklentiler son derece yüksekti. Bu beklentilerin de kısmen karşılandığını düşünüyoruz. Beklentiler çok yüksek olduğu için belki bu dönemde Odalar ve meslek mensupları faaliyetlerden çok memnun kalmamış olabilir. Birtakım eleştiriler de var elbette ki döneme dair. Ama biz yine de hü- kümetten kaynaklanan bazı sorunlar nedeniyle Maliye Bakanlığı ile yeterli ilişkiler kuramadık. Maliye Bakanlığı bizim yönetimimize çok sıcak bakmadı. Zamanında, yapmak istediklerimizin hep önüne geçtiler. Hala da birtakım şeyleri ortak olarak yapamıyoruz. Böyle olunca da ‘Çok iyi bir dönem geride kaldı’ demek çok mümkün olmuyor. Ama her şeye rağmen TÜRMOB yönetimi çok başarılı. “BİNALAR YENİLENDİ” -Bellibaşlı ve döneme damgasını vuran en önemli icraatlar hakkında bilgi verebilir misiniz? Biz, TÜRMOB’un kurumsal yapısını tamamlatmaya uğraştık. Bu dönemde TÜRMOB’a iki yeni bina aldık. Sadece TÜRMOB’a da değil. Mali müşavir ve yeminli mali müşavir, bütün meslek odalarının hepsinin kendi bina ve tesislerine sahip olmalarını sağlayan projeyi de hayata geçirdik. Şu anda YMM odaları da dahil bütün odalarımız, kendi yerlerinde. Bunların dışında, uluslararası düzeyde TÜRMOB’un Türkiye’yi temsili konusunda çok başarılı bir dönem geçirdiğini düşünüyoruz. En önemli çalışmalarımızdan biri de SM’den SMMM’ye geçiş süreciydi. Bu süreci de başarıyla tamamladığımızı düşünüyoruz. Şu anda tahmin ediyorum, SM’lerin yüzde 50’si “ÖNEMLİ ÇALIŞMALAR VAR” -Devam eden projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Önümüzde daha pek çok proje var. Kendi sınav merkezimizi kurma gibi bir çalışmamız var mesela. Önümüzdeki dönemlerde kendi sınavlarımızı artık TESMER bünyesinde yapacağız. Bu da çok önemli bir proje. SPK ile ilgili süreç ve görüşmeler de devam ediyor. Mesleğin alanının genişletilmesiyle ilgili yine önemli çalışmalar var. Ücret tarifesi çalışmamız da devam ediyor. Projelerimizin çoğunu tamamladık ama devam eden projelerimiz de var. ÖNE ÇIKAN ODALAR -TÜRMOB gözüyle SMMM ve YMM Odalarının çalışmalarını, faaliyetlerini nasıl görüyorsunuz? Odalarımızın çoğunun kendi illerinde önemli çalışmalara imza attıklarını düşünüyorum. Ama Türkiye’yi ve mesleği etkileyecek, önemli projeler ağırlıklı olarak, birkaç odamızdan çıkıyor. Bunların başında İstanbul, Bursa ve İzmir SMMM Odalarımız geliyor. Bu odalarımız proje bazında da öne çıkıyorlar. Bursa Odası’nın öne çıkan bazı çalışmaları oldu. Ba-Bs formlarıyla ilgili açtığımız bir dava vardı. Mahkeme bunu en son taraf olarak kabul etmişti. Bu da çok önemli bir gelişme aslında. Yine, tahsilat sıkıntısına ilişkin de bir çalışma vardı. Aslında tahsilat ve haksız rekabetle ilgili problemlerinin çözümü, 3568 Sayılı Meslek Yasası’nın içinde var. Ama elbette ki meslek yasamızda olması, sorunun çözümü için yeterli değil. Öncelikle üyenin haksız rekabet ve ücretin tahsil edilememesi konularında çok hassas olması lazım. Ücretini üç ay üst üste almadığı kişi- nin işini yapmayacak. Aslında herkes bu kurala uyarsa, hem bir süre sonra saygınlıkları artacak. Hem de gelir ve refah düzeyleri yükselecek. Ücretleri zamanında tahsil ettikleri için çok mükellef tutmak zorunda da kalmayacaklar. Böylelikle mükelleflerin bir kısmı yeni meslek mensuplarına da kaymış olacak. Meslek mensuplarımız, tahsilat ve haksız rekabet konusunda daha duyarlı olduğunda eminim önümüz daha da aydınlık olacak. AVANTAJ -Mesleğe olan talep ve meslek mensuplarının sayısı her geçen gün artıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Aslında çok meşakkatli girilen bir meslek. Lisans eğitimi aldıktan sonra bir lisans eğitimi süresince daha staj yapmanız gerekiyor. Ama mesleğimize giriş alanları çok fazla. Bu yüzden de talep çok fazla. Ama bunun da bir takım avantajları var. Ne kadar büyük örgüt olursanız, lobiniz o kadar güçlü olur. Siz de o kadar güçlü olursunuz. Meslek mensuplarına yeni iş alanları iş kolları yaratabilirseniz, büyüme her zaman olumludur. Belki önümüzdeki süreçte denetim işi yapanlarla muhasebe işi yapanlar, aynı meslek içinde farklı dalları tercih etmek zorunda kalabilirler. İş alanı yaratırsanız, sayınız ne kadar fazlaysa o ölçüde güçlü bir örgüt olursunuz diye düşünüyorum. Meslek mensubu sayısının çok olması, başta dezavantaj gibi görülse de aslında avantajdır. “YAPILMASI GEREKENLER” -Mesleğin ve meslek mensuplarının belli başlı sorunları hakkında neler söylemek istersiniz? Mesleğin geleceğiyle ilgili yapmamız gereken şeyler var. Çözemediğimiz en önemli sorunlardan bir de haksız rekabet. Bu da uzun zamandan beri ayağımıza dolanıyor ama yasal bir yolu da yok. Aslında haksız rekabeti önümüzdeki süreçte, mecburi meslek içi eğitim kapsamına alabiliriz. Ben zannediyorum ki zorunlu meslek içi eğitim geldiği zaman bu konuyla ilgili daha düzenli, disiplinli eğitimler yapabiliriz. İnsanlara haksız rekabet ve ücret meselesini de anlatabiliriz. Bugün kime giderseniz gidin, avukata, mühendise, doktora… Paranızı almadan hiçbir işinizi yatıramazsınız. Herkes bilmeli ki artık mali müşavirin ücretini ödemeden bu işleri yaptıramayacaklar. röportaj SMMM oldu. Bunun dışında SGK ile olan çalışmalarımız da vardı. SGK işlemelerinin birleştirilmesiyle ilgili. Bu proje de bizim dönemimizde tamamlandı. Şu anda meslek mensuplarımızın kurumla ilgili sorunlarının yüzde 70’e yakın kısmı çözülmüştür. B 128 / Eylül - Ekim 2010 röportaj 11 röportaj B röportaj “ÇOK TEHLİKELİ” -Seçimler hakkında genel bir değerlendirme yapmanızı istesem… Sürece ilişkin neler söylemek istersiniz ? Ben ilk defa TÜRMOB seçimlerinde, bir başkan adayının ulusal kanallara çıkarak meslekle ilgili yorum yaptığını görüyorum. Hükümetin sivil toplum örgütlerini baskı altında tutup, bu örgütleri kanatları altında tutma gibi bir çabası var. Bunun çok büyük dezavantajları var. Toplumsal muhalefeti yok etmeye çalışıyorlar şu anda. Bu da çok tehlikeli bana göre. 128 / Eylül -Ekim 2010 “AVANTAJ OLACAKTIR” Nispi temsil olduğu için TÜRMOB’un yeni yönetiminde biz yer alamayabiliriz. Büyük olasılıkla TÜRMOB’un denetim kurulunda yer alırız. Nispi temsil var oldukça biz de denetim kurulunda olacağız gibi görünüyor. Bursa’nın bu yapının dışında olması çok doğru bir şey değil. Çağdaş Muhasebeciler Grubu Türkiye Örgütlenmesi de bu şekilde düşünüyor. Bursa’nın yönetim kadrolarında yer alması gerektiğini düşünüyor. “TEŞEKKÜR EDİYORUM” -Sanlı’nın adaylığını TÜRMOB için avantaj olarak mı görüyorsunuz? -Röportajımızı sonlandırırken, iki yıllık sürece dair neler söylemek istersiniz? -Seçim sürecinde son viraja girilmişken, TÜRMOB’un son iki yılına Kesinlikle öyle… Örgütlerin hafızalarını iyi bilmek lazım. Hafızalar da böyle Bu süreçte Bursa Odamızı, gerek yerelde gerekse ülke çapında yürütmüş bizzat tanıklık etmiş biri olarak, düşüncelerinizi alabilir miyiz? örgütlerde tecrübeli insanların bulunmasından kaynaklanıyor. Sanlı’nın başkanlığı, daha önce alınmış kararların uygulanmasından devam eden projelerin tamamlanmasına kadar pek çok konuda avantaj sağlayacaktır. Nail Bey’in genel başkan olması TÜRMOB için yönetimsel bazda, odalar bazında, meslek ve meslek mensupları bazında avantaj olacaktır. olduğu çalışmalardan ötürü ben tebrik etmek istiyorum. Başta başkanımız ve yönetim kurulu üyelerimiz olmak üzere, kurul ve komisyonlarda görev yapan arkadaşlarıma, Oda çalışanlarımıza sizlerin aracılığıyla teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Başarılı bir süreç geçirildiğini düşünüyorum. 20 yıldır bu örgütün içindeyim. Her zaman da olacağım. Nerede görev verirlerse, görevim olmasa da yine ben bu meslek camiasının içinde olacağım. Elimden gelen katkıyı da arkadaşlarıma vereceğim. “TÜRMOB SİVİLLEŞİYOR” 12 ağırlıklı olarak, vergi ve öğretim görevlileri ile gelirler kontrolörleri aday oldular genel başkanlık için. Ama artık, TÜRMOB’ta da bir sivilleşme dönemi yaşanıyor diyebiliriz. TÜRMOB’da ikinci defa serbest kökenli bir genel başkan adayımız olacak. Nail Bey, çok deneyimli bir meslektaşımız. Odaları, mesleği, meslek mensuplarını, örgütü, mesleğin uluslararası ilişkiler boyutunu iyi tanıyor. O yüzden Sanlı’nın genel başkan olması, TÜRMOB için de bir avantaj olur. Bu dönemde genel başkanımız aday olmayacak artık. DSP Genel Başkanı olarak görevine devam etmek istiyor. Yeni dönemde de Çağdaş Muhasebeciler Grubu’nun Türkiye örgütlenmesi, genel başkan yardımcımız Nail Sanlı’yı aday olarak uygun gördü. Serbest kökenli ilk genel başkanımız Masum Türker olmuştu. Bu dönem de inşallah ikincisi oluyor. Bu da meslek açısından çok önemli aslında. Daha önceleri “DENETİM KURULU” -Seçimlerde Bursa’nın temsili hakkında ne düşünüyorsunuz? BSMMMO’da bayram buluşması B haber haber Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın (BSMMMO) BAOB Yerleşkesi’ nde gerçekleştirdiği geleneksel bayramlaşma töreni, meslek mensuplarını bir araya getirdi. Ailelerin de katıldığı bayramlaşma töreninde, hoş sohbetlere imza atıldı. ursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) Yerleşkesi BSMMMO Hizmet Binası’nda bayramın ikinci günü gerçekleştirilen geleneksel buluşmaya, meslek mensuplarının yanı sıra aileleri de büyük ilgi gösterdi. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Ekber Kartum ve BSMMMO yönetim kurulu üyelerinin de katılımıyla gerçekleşen bayramlaşma töreninde konuşan Oda Başkanı Mesut Topcu, tüm meslek- taşlarının ve ailelerinin bayramını kutladı. İYİ BİR FIRSAT Bayramların dayanışma ve kaynaşmayı artırdığını dile getiren Topcu, “Meslektaşlarımız bir nebze olsun yoğun iş temposundan uzaklaşarak eşi, çocukları ve sevdikleriyle beraber oluyor. Bir araya gelerek sevinçlerini paylaşıyor. Bayramın, barış ve kardeşlik ortamına kat- kı sağlamasını temenni ediyor, bu vesile ile tüm meslektaşlarımın ve Bursalı hemşerilerimin Şeker Bayramı’nı kutluyorum” dedi. Bu arada, tatlı ve içecek ikramının da yapıldığı bayramlaşma töreni, hoş sohbetlere sahne oldu. Özellikle meslek duayenleriyle gençleri bir masada buluşturan bayramlaşma töreni, uzun süredir bir araya gelemeyen birçok meslek mensubu için iyi bir fırsat oldu. 128 / Eylül - Ekim 2010 B 13 haber B haber Büyük zafere coşkulu kutlama Büyük Taarruz’un 88’inci yıldönümü, tüm yurtta olduğu gibi Bursa’da da coşkulu törenlerle kutlandı. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Atatürk Anıtı önünde gerçekleştirilen kutlama coşkusuna, BSMMMO üyeleri de ortak oldu. 128 / Eylül -Ekim 2010 Z 14 afer Bayramı, tüm yurtta olduğu gibi Bursa’da da coşkuyla kutlandı. Kutlama programı, 30 Ağustos sabahı Heykel’deki Atatürk Anıtı’na çelenk sunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Devlet Bakanı Faruk Çelik, Vali Şahabettin Harput, Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Zeki Es, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin yanı sıra kamu kurum ve kuruluşlarıyla sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin de katıldığı törende, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Mü- şavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Ekber Kartum, Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (BSMMMO) Başkanı Mesut Topcu, yönetim kurulu üyeleri Servet Kuru, Ali Çevdir ve üyeler de hazır bulundu. Vali Şahabettin Harput, Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Zeki Es ve Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin törene katılan birliklerin ve halkın bayramını kutlamasıyla devam eden program, Orduevi’nde tebriklerin kabul edilmesiyle sürdü. COŞKULU YÜRÜYÜŞ Program daha sonra tekrar Atatürk Anıtı önünde yapılan törenlerle devam etti. Heykel’de vatandaşların da katıldığı törende, Vali Harput, Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Es ile Başkan Altepe, tören alanında askeri araçla tur atarak Bursalıların zaferini kutladı. Saygı duruşu ve Büyükşehir Belediye Bandosu’nun eşliğinde seslendirilen İstiklal Marşı ile başlayan tören, günün anlam ve önemine ilişkin yapılan konuşmalarla devam etti. Konuşmaların ardından Büyükşehir Belediye Bandosu, Işıklar Askeri Hava Lisesi öğrencileri, Türkiye Muharip Gaziler Derneği ile Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimler Derneği Bursa Şubesi üyeleri, Bursa Mehter Takımı, Bursa Kılıç Kalkan Halk Oyunları Derneği ve Jandarma ekiplerinin tören yürüyüşü gerçekleşti. “COŞKUYU YAŞIYORUZ” Bu arada, günün anlam ve önemine ilişkin bir açıklama yapan BSMMMO Başkanı Mesut Topcu da “Bu yıl 88’inci yılını kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın coşkusunu yaşıyoruz” dedi. BSMMMO olarak, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına ortak olduklarını kaydeden Mesut Topcu, “İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi ve ülke topraklarının geri alınmasını temsil eden Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal bayramı 30 Ağustos Zafer Bayramı, herkese kutlu olsun” diye konuştu. görüş Burada aslında sürece ilişkin de değerlendirme yapmamız gerekiyor. Çünkü anayasa değişikliğine dair tartışmaların önceden yapılıp Meclis’e gelmesi ve oradan geçmesi gerekirken, TBMM çalışmasını ancak eksiği, fazlası, yanlışı doğrusu ile tamamladı. Sonra kamuoyu konuyu detayları ile öğrenmeye başladı ve süreç giderek hükümete güvenoyu tartışmasına döndü. Muhalefetimizin anayasa değişikliği ile neleri elde edip, neleri elde edemeyeceğimizi daha iyi anlatması gerekirken, nedense eleştiri konusu yapılanlar hükümetin icraatları oldu. Oysa anayasa paketinde “yargı reformu” diye sunulan bölüm, ayrı tartışılıp oylanabilse idi sonuç yine böyle mi çıkardı? Burada şöyle bir soruyu da seslendirmemiz gerekiyor: Sonuçlar alındı referanduma göre demokratikleşme gerçekleşti, tamamlandı mı? Oysa biz biliyoruz ki demokrasi ilerlemedir, gelişimdir. Peki ilerleme ve gelişim kimlerle, nasıl olacaktır? Devlet yönetiminde söz sahibi olanlar bunu siyasi tercihleri doğrultusunda, hakim olma adına değil, ilerleme, gelişim ve demokrasi adına yapmalı ortaya koymalıdırlar. Bakın bugün biz; YÖK’ün hala yerinde durduğu, Yüzde10 seçim barajının hala devam ettiği, Parti kapatmalarının hala yaşandığı, Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılamadığı, Tek parti devleti ve dayatmalarının tekrar görülmeye başlandığı, Laiklikten ve Avrupa Birliği’nden uzaklaşan, Gittikçe muhafazakarlaşan, Siyasi iktidarın yargı kararlarını açıkça eleştirdiği ve yargı sistemi üzerinde etkinliğinin giderek yoğun Servet KURU Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bursa SMMM Odası Sekreteri yonetim@bursa-smmmo.org.tr laştırdığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Bu anlayışta yukarıda bahsettiğim durumların yaşandığı Türkiye’mizde gelişim ve ilerlemeden nasıl bahsedeceğiz? Ülkemizde farklı grup ve kimliklerin olduğu gerçeğini asla inkar edemeyiz. Tüm kesimlerin özgürce tartışabildiği, yönetimlere katılabildiği, devlet kademelerinde yetkili olarak görev aldığı, hiç kimsenin dışlanmadığı ve ötekileştirilmediği, baskı ve dayatmaların olmadığı, sansürsüz ve yönlendirilmeyen objektif haber alma hakkının olduğu, tarafların birbirlerine düşman olmadığı ve yok etme amacı gütmediği bir yaşam varsa, demokratik bir devletten bahsedebiliriz. Demokratik bir devlet için talimatla bir anayasa yapılmaz, yapılamaz… Çünkü anayasalar, toplumsal ihtiyaçların karşılanması için halkın isteğiyle hazırlanan uzlaşı metinleridir… Kaldı ki bunun adı çağdaş dünyada tam demokrasi ve gerçek halk idaresidir… Burada hiç unutmamamız gereken bir başka önemli konu ise demokrasinin durağan olmadığı gerçeğidir. Yaşam devam ettikçe gelişmektedir ve gelişmelidir de. Demokratikleşme de devam etmelidir. Olanla yetinmek değil, olanı geliştirmek idealimiz olmalı. “Ayranımız bu, yarısı su” demeyeceğimiz günler dileğimle mutlu ve sağlıklı kalın... 128 / Eylül - Ekim 2010 Oldukça ilginç bir referandum sürecini hep birlikte izledik. Bir tarafta daha demokratik bir anayasa yapma iddiası ile yola çıkan siyasi irade, diğer tarafta bugüne kadar değişiklik isteyen, daha fazla demokrasi diyen ve siyasi kutuplaşma neticesinde kalmış karşı taraf. Başka bir ifade ile siyasi iktidar ve yanında olanlar ile karşısında olanlar. Demokrasinin özü bireysel ve toplumsal özgürlüktür. Bu özgürlüğü kurumlarda ve bireylerde kısıtlamak demokrasi anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Yapılan değişiklikler her zaman daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi adına yapıldığı iddia edilir. Anayasa değişikliği gündeme geldiğinde hangi platformlarda, hangi sivil toplum örgütlerinin görüşleri alındı. Kamuoyunda yeterince tartışıldı mı? TBMM iradesi tam olarak bu değişikliğe yansıdı mı? Ya da “biz anayasada sadece bunları değiştirmek istiyoruz ve böyle yapmak istiyoruz” şeklinde mi halkın önüne kondu? Burada ilginç olan durumlardan biri de bugüne kadar değişiklik isteyenlerin, değişikliğe karşı duruşu idi. Acaba neden? Bir başka ilginç durum ise hukukçu bilim adamlarının anayasa değişikliğini yorumlarken taraf oldukları kişi ve partilerin görüşünü ifade etme, destekleme çabaları idi. Siyaset yapan insanlar, kaliteli bir üretim için sivil toplum örgütlerinin görüşünü öncelikli olarak almalı, onların talepleri doğrultusunda değişiklik yapmalıydı. Toplumsal mutabakata önem verilmeliydi. Bir ilin yüzde75 ile “hayır” dediği, başka bir ilin yüzde75 ile “evet” dediği konuda mutabakat sağlanmış mıdır, Ya da değişiklik yeterince özümsenmiş midir? görüş Ayranımız bu yarısı su!.. B 15 haber B haber Evet: Yüzde 58, Hayır: Yüzde 42 Türkiye tarihi bir referandum daha yaşadı. 30 yıl sonra yine bir 12 Eylül’de bu kez hükümet tarafından hazırlanan anayasa metni halk oylamasına sunuldu ve değişiklik paketi Türkiye genelinde yüzde 58, Bursa’da ise yüzde 56 oy oranıyla kabul edildi. 12 128 / Eylül -Ekim 2010 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda halkın Türkiye genelinde yüzde 58’i, Bursa’da ise yüzde 56’sı anayasa değişikliğine “evet” dedi. Türkiye’nin 81 vilayetinden 63’ü anayasa deği- 16 şikliğine “evet” derken, 18’inde ise “hayır” oyları belirginleşti. Bu 18 ili ise, son yerel seçimlerde AKP’nin kaybettiği Batı ve Akdeniz sahilindeki kentler oluşturdu. Güneydoğu illerindeki evet oylarının oranı oldukça yüksek, referanduma katılım oranları ise oldukça düşüktü. Bursa’da referandum sonuçları ise ilçelere göre farklılık arz etti. Bursa ve Türkiye ortalamasının üzerinde anayasa değişikliğine Büyükorhan yüzde 81, İnegöl 73, Keles yüzde 73, Gürsu yüzde 70, Harmancık yüzde 67, Orhaneli yüzde 66 ve Yıldırım yüzde 63 ile “evet” dedi. DİĞER İLÇELER Osmangazi yüzde 56 oy oranıyla Bursa ortalamasını tuttururken, anayasa değişikliğine Kestel yüzde 57, Orhangazi yüzde 52, İznik yüzde 52, Yenişehir yüzde 50.46 ve Gemlik yüzde 50.15 oy oranıyla yeşil ışık yaktı. Anayasa değişik paketine “hayır” diyen ilçeler ve oy oranları ise şöyle: “Karacabey evet yüzde 45-hayır 55, Mustafakemalpaşa evet yüzde 49.6-hayır yüzde 50.4, Mudanya evet yüzde 39- hayır yüzde 61, Nilüfer evet yüzde 42, hayır yüzde 58.” BAOB, “HAYIR” DEDİ Hayrettin ÇAKMAK AKP Bursa Milletvekili Bu arada referandum öncesi Bursa Akademik Odalar Birliği Yerleşkesi’nde (BAOB) yer alan 21 oda temsilcisi, ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, anayasa değişikliğine ‘hayır’ diyeceklerini açık- toplum kesimlerinin de görüşlerine başvurulmamıştır” dedi. ÖYMEN’DEN UYARI Referandum öncesi CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen de CHP Bursa İl Başkanı Gürhan Akdoğan ve il yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nı (BSMMMO) ziyaret etti. Hükümetin referandumla Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üzerinde etkili olmaya çalıştığını iddia eden Onur Öymen, “Yargının tarafsızlı- ğı, bağımsızlığı tehlikeye düşer ise demokrasi de tehlikeye düşecektir. Bunlar yargı bağımsızlığından, yargı denetiminden, Danıştay’dan rahatsızlar. Referandumdaki 26 maddenin 24’ü süs madde. İstemediğimiz, karşı çıktığımız diğer iki maddenin etrafını elma şekeri gibi sardılar. Adeta demokrasiye kelepçe takma operasyonu yapılıyor” dedi. AKP ZİYARETİ Onur ÖYMEN CHP Bursa Milletvekili CHP gibi AKP Bursa Milletvekili Hayrettin Çakmak da beraberinde, AK Parti Osmangazi İlçe Başkanı Refik Özen ile birlikte referandum öncesi BSMMMO’yu ziyaret etti. Ziyarette yaptığı konuşmada muhasebeci ve mali müşavirlerin referandum ile ilgili görüşünü önemsedik- lerini söyleyen AK Parti Osmangazi İlçe Başkanı Refik Özen, parti olarak da oyların evet yönünde olmasını arzu ettiklerini kaydetti. Milletvekili Hayrettin Çakmak ise “Referandum öncesi yaşanan süreçte, muhalefetin bir başarısı var. Olayı vatandaşa seçim gibi anlattılar. Bu mecrada işin aslı tartışılmaz oldu. Sürecin bu şekilde olmaması, biraz daha ciddi boyutta olayın tartışılması lazımdı. Aslında ciddi şekilde tartışılsaydı, Meclis’te paket bu haliyle de kalmazdı” dedi. ÇÖZÜMÜN ADRESİ Öte yandan siyasi ziyaretlerde konuşan BSMMMO Başkanı Mesut Topcu da referandumun iktidar partisine güvenoyu haline dönüştüğünü dile getirerek, “Türkiye’de çözüm üretemeyen bir siyaset yapısının olduğunu düşünüyorum. Anayasa değişikliği, parlamentoda çözüme kavuşturulmalıydı. Parlamento bunu başaramıyor ve halka gidiyorsa, halk yetkisini eksiksiz kullanabilmeliydi. Madem yetki halkın, o zaman hangi maddelere evet deyip demeyeceğine de halk karar vermeliydi. Sorun, parlamentoda çözüme kavuşturulsaydı, Türkiye bu kadar gerilmezdi” dedi. 128 / Eylül - Ekim 2010 lamıştı. Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Mesut Topcu, Oda Yönetim Kurulu Üyeleri Özcan Dilekyiğit, Servet Kuru ve TÜRMOB Yönetim Kurulu Üyesi Ali Ekber Kartum’un da katıldığı ortak basın açıklamasını okuyan BAOB Dönem Sözcüsü Remzi Çınar, “Şu anda referanduma sunulan Anayasa değişiklik paketi, ne yazık ki siyasal iktidarın kendi anayasasını topluma dayatma anlayışının bir ürünüdür. Değiştirilmek istenen anayasa değişiklikleriyle ilgili meslek örgütlerinin, sendikaların ve diğer örgütlü B haber haber 17 haber B haber Ailemiz büyüyor 128 / Eylül -Ekim 2010 BSMMMO tarafından BAOB Yerleşkesi’nde düzenlenen tören ile ruhsat almaya hak kazanan 117 serbest muhasebeci mali müşavire belgeleri verildi. 18 B ursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (BSMMMO) yorucu tempo ve eğitim sürecinin ardından ruhsat almaya hak kazanan 117 meslek mensubu için BAOB Yerleşkesi’ndeki hizmet binasında tören düzenledi. BSMMMO Başkanı Mesut Topcu ve yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı etkinliğe ruhsat almaya hak kazanan meslek mensupları ve aileleri de büyük ilgi gösterdi. Ruhsat töreninin açılış konuşmasını yapan BSMMMO Başkanı Mesut Topcu, muhasebe mesleğinin günümüzde en gözde mesleklerden biri haline geldiğini kaydetti. MESLEKİ GELİŞİM “Bir meslek ancak o mesleği icra eden meslek mensupları tarafından yüceltilebilir” diyen BSMMMO Başkanı Topcu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesleği yüceltmek her meslek mensubunun en temel görevidir. Ve göreviniz bugünden itibaren başlamış bulunmaktadır. Yani mesleği daha üst noktalara taşımak konusunda şu andan itibaren bizlerle aynı sorumluluğu paylaşıyorsunuz. Sizler, mesleğin uluslararası standartlarda yapılmasını ve uluslararası arenada meslektaşın rekabet edebilmesini sağlayacak mesleki gelişimi sağlayacaksınız.” B haber haber Konuşmasında mesleğin sorunlarından da bahseden Mesut Topcu, yeni meslek mensuplarına şu tavsiyelerde bulundu: “Çok zor şartlarda elde ettiğiniz bu ruhsat, sizin ayrılacağınızdır. Ruhsatınızı başkalarına kullandırmayın. Meslek etik kurallarına uygun davranın. Müşteri kazanmak adına fiyat rekabeti yapmayın.” Tören, düzenlenen kokteyl ve açılış konuşmalarının ardından ruhsat almaya hak kazanan meslek mensuplarına ruhsatlarının verilmesiyle sona erdi. 128 / Eylül - Ekim 2010 AYRICALIĞINIZ 19 haber B haber 5’inci yılında TFRS uygulamaları zorunlu TFRS Uygulamasının İlk 5 Türkiye Muhasebe StandartYılına İlişkin Değerlendirmesi’ koları Sempozyumu’nun 14’ünnusu masaya yatırılırken, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ercan cüsü, İzmir SMMM Odası ev Bayazıtlı’nın başkanlığını yaptığı sahipliğinde, ‘Türkiye Zorunlu ikinci oturumda ise ‘Dünyadan ve Ülkemizden UFRS Araştırmaları: TFRS Uygulaması’nın 5’inci Temel Bulgular’ konusu ele alındı. Yılı, Kazanımlar, Sorunlar, Beklentiler ve Öneriler’ başlığı FARKLI KONU BAŞLIKLARI altında, Kıbrıs’ta gerçekleşti. Sempozyumun üçüncü oturumu T 128 / Eylül -Ekim 2010 ÜRMOB Yönetim Kurulu Üyesi Ali Ekber Kartum, BSMMMO Başkanı Mesut Topcu, Oda Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çevdir, Denetleme Kurulu Üyesi Rıdvan Demir ve Disiplin Kurulu Sekreteri Nesrin Yezer’in de katılımıyla Girne’de gerçekleşen sempozyuma meslek mensupları büyük ilgi gösterdi. Sempozyumun açılış oturumunu TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı Nail Sanlı gerçekleştirdi. İlk oturumda, ‘TMSK’nın ülkemizdeki 20 İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cengiz Erol’un başkanlığında ‘Düzenleyiciler Gözüyle Ülkemizdeki Zorunlu TFRS Uygulamasına Genel Bakış’, dördüncü oturumu Ankara SMMM Odası Başkanı Mehmet Koç’un başkanlığında ‘TMS-1’e Göre Kapsamlı Gelir Tablosu’, beşinci oturumu BSMMMO Başkanı Mesut Topcu başkanlığında ‘TMS-7-Nakit Akış Tablosu-Açıklamalar ve Örnek Uygulama’, altıncı oturumu İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan’ın başkanlı- XIV. Muhasebe Standartları sempozyumunda 5. oturum başkanlığını Oda Başkanımız Mesut TOPCU yaptı. ğında ‘Uygulayıcılar ve Kullanıcılar Gözüyle Ülkemizdeki Zorunlu TFRS Uygulamasına Genel Bakış’, yedinci oturumu ‘TMS 21-Kur Değişiminin Etkileri’, sekizinci oturumu ‘TMS 27-Konsolide ve Bireysel Finansal Tablolar’, dokuzuncu oturumu Prof. Dr. Tuğrul Tüfekçi’nin başkanlığında, ‘Türk Üniversitelerinde TFRS Eğitimi’, son oturumu ise Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nergis Tek’in başkanlığında ‘Dünyada UFRS Gündemi’ başlığı altında gerçekleşti. Sempozyum, ‘Sürdürülebilir ve Güvenilir Finansal Raporlama Sistemi’nin Gereklilikleri’ konulu panel ile sona erdi. B haber haber Muhasebe tarihi masaya yatırıldı Muhasebe ve Finansman Öğretim Üyeleri Bilim ve Araştırma Derneği (MUFAD) tarafından düzenlenen, ‘2. Balkanlar ve Ortadoğu Ülkeleri Denetim ve Muhasebe Tarihi Konferansı’ İstanbul’da gerçekleşti. ‘ Türkiye genelindeki SMMM ve YMM Oda temsilcileri ile meslek mensuplarının büyük ilgi gösterdiği konferans, 40 ülkeden yaklaşık 600 konuğun katılımıyla gerçekleşti. Sempozyumun konferans başkan- lığını ve açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Oktay Güvemli, eğitim programının iki ana gündem maddesinden ilkinin iktisadi-mali küreselleşmenin daha da önemli kıldığı muhasebe denetimi, diğerinin ise muhasebe tarihi olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Güvemli yaptığı açıklamada, İstanbul’un 2010 yılında Avrupa’nın Kültür Başkenti olarak ilan edilmesinin, konferansın bu kentte yapılması kararlarını etkilediğini belirtti. Prof. Güvemli, “21. yüzyıla girildiğinde ekonomik küresel- leşme, Balkanları ve Ortadoğu’yu, Avrupa Birliğindeki gelişmeler bağlamında, muhasebe kayıt ve denetim düzeninde değişim sürecine yönlendirmiştir. Afrika, Orta Doğu ve Güneydoğu Asya ülkeleri de benzer ihtiyaçlar ile karşı karşıyadır. Bu sebeple konferans, geniş bir coğrafyada duyulan ihtiyaca yönelik düzenlenmektedir” diye konuştu. 128 / Eylül - Ekim 2010 Dünden Bugüne Muhasebe Denetimi ve Kültürü’ teması çerçevesinde İstanbul Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde gerçekleştirilen ‘2. Balkanlar ve Ortadoğu Ülkeleri Denetim ve Muhasebe Tarihi Konferansı’nda BSMMMO’yu temsilen Başkanı Mesut Topcu katıldı. BSMMMO Yönetim Kurulu Üyeleri Özcan Dilekyiğit, Servet Kuru, Erdinç Doğan, Ali Nazım Tekelioğlu ve Ali Çevdir’in de bulunduğu konferansa, Denetim Kurulu’ndan Doğan Yılmaz, Bircan Kılıç ve Rıdvan Demir, Disiplin Kurulu’ndan ise Ahmet Süleyman Güzey ve İmdat Atak da katıldı. 21 haber B haber AYÖP’ten destek çağrısı Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu (AYÖP) Şube Sözcüsü Ümit Varol, yaklaşık 320 bin öğretmenin kadro beklediğini belirterek, “Yasal yoldan sürdürdüğümüz mücadelemiz başarıyla sonuçlanana kadar eylemlerimize kararlılıkla devam edeceğiz” dedi. 128 / Eylül -Ekim 2010 Ç 22 eşitli eylemlerle kamuoyunun dikkatini çeken AYÖP üyeleri, kangrene dönüşen sorunlarına çözüm bulmak için destek turlarını sürdürüyor. Bu çerçevede sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve basın kurumları nezdinde destek arayışına giren ataması yapılmayan öğretmenler, Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nı (BSMMMO) da ziyaret ederek sıkıntılarına dikkat çekti. BSMMMO Başkanı Mesut Topcu ev sahipliğinde, Oda Hizmet Binası’nda gerçekleşen ziyarette konuşan AYÖP Şube Sözcüsü Ümit Varol, Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre 254 bin öğretmen açığının bulunmasına rağmen, yaklaşık 320 bin öğretmenin kadro beklediğini belirtti. Bakanlığın yılda 30 bin öğretmen atayabileceğini açıkladığını da kaydeden Ümit Varol, “Mademki 254 bin öğretmen açığınız varsa niçin bizim gibi bekleyen 320 bin öğretmenin atamasını yapmıyorsunuz? Bununla ilgili bir açıklama bekliyoruz. Bizim asıl amacımız, KPSS sınavında kopya çeken veya soruları sızdıran kişilerin bulunması” dedi. EYLEMLERİMİZE DEVAM EDECEĞİZ Platform üyesi Ayça Topsakal`ın da katıldığı ziyarette kadrolu öğretmenlerin yaklaşık 3`te biri oranında ücret aldıklarını dile getiren Varol, kadro ve geçim sıkıntısı nedeniyle çok sayıda arkadaşlarının intihar ettiğine işaret etti. Bursa ve Türkiye genelinde çok sayıda öğretmenin güvenceden yoksun bir şekilde ücretli olarak çalışmak zorunda kaldığını ifade eden Ümit Varol, bugüne kadar yaptıkları gibi haklarını almak için mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı. Çeşitli eylemlerle seslerini duyurmaya çalıştıklarını ve imza kampanyası başlattıklarını söyleyen Varol, taleplerini ise şöyle sıraladı: “Ücretli öğretmenliğin ve benzeri esnek üretim biçimlerinin koşulsuz olarak kaldırılmasını, Bakanlığın açıkladığı öğretmen açığının acilen tam gün kadrolu ve güvenceli biçimde istihdamının sağlanmasını istiyoruz. Bu süreçte bizim durumumuzda olan veya destek vermek isteyen herkesi meşru ve haklı mücadelemizde yanımızda olmaya davet ediyoruz. Yasal yoldan sürdürdüğümüz mücadelemiz başarıyla sonuçlanana kadar eylemlerimize kararlılıkla devam edeceğiz.” EĞİTİM PAYI ARTIRILMALI Makamına gerçekleşen ziyaretten memnun kaldığını söyleyen Oda Başkanı Mesut Topcu da bütçeden eğitime ayrılması gereken payın artırılması gerektiğini bildirdi. Topcu, “Öğretmensiz okullar varken, 320 bin öğretmenin atamasının yapılmaması düşündürücüdür” diye konuştu. Birikmiş borçlara taksit kolaylığı B haber haber BSMMMO’nun borçlu üyelere yönelik sunduğu, birikmiş aidat borçlarının taksitle ödenmesini sağlayan kolaylık, üyelerden ilgi gördü. Birikmiş borçlarını taksitle ödemek isteyen 917 üye Oda’ya gelerek, aidat borcunu taksitlendirdi. ursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın (BSMMMO) 20. Olağan Genel Kurulu’nda alınan karar doğrultusunda, 31 Mayıs 2010 tarihi itibariyle aidat borcu bulunan üyelerin birikmiş borçlarına sağlanan taksitle ödeme kolaylığı, 2 Ekim tarihinde sona erdi. 31 Mayıs 2010 tarihine kadar olan birikmiş tüm borçlarını aylık eşit taksitler şeklinde ödemek isteyen meslek mensuplarının bu haklarını kullanmalarını değerlendiren BSMMMO Saymanı Erdinç Doğan, “Ekonomik krizin etkisiyle aidat borcu biriken üyelerimizin durumları dikkate alınarak, 20. Olağan Genel Kurulumuzda Odamıza vadesi geçmiş borcu bulunan üye- BSMMMO Saymanı Erdinç Doğan, aidat borçlarını taksitlendirme işlemini gerçekleştiren üyelere teşekkür etti. lerimize yönelik, ödeme kolaylıkları getirilmişti. Buna göre, 31 Mayıs 2010 tarihi itibariyle borcu bulunan üyelerimiz, asıl borçlarına, bu tarihe kadar tahakkuk etmiş faiz borçlarının eklenmesi suretiyle hesaplanan toplam borç tutarını 31 Mayıs 2011 tarihine kadar aylık eşit taksitler halinde ödeyebileceklerdi. Bu fırsattan yararlanmak isteyen 917 meslek mensubumuz, bizzat Fomara ve BAOB Yerleşkesi’ndeki Oda Hizmet Binamıza gelerek, bu im- kandan yararlandı” dedi. Birikmiş borçlara yönelik yapılan bu uygulamanın, gerek üyeler gerekse Oda açısından büyük önem taşıdığını ifade eden Erdinç Doğan, “Genel Kurulumuzda aldığımız karar ile üyelerimiz birikmiş borçlarını 31 Mayıs 2011 tarihine kadar taksitle ödeme kolaylığı bulurken, Odamız da tahsilatın hızlanması konusunda avantaj sağlamış oldu” dedi. Doğan, aidat borcu bulunan üyeleri, önümüzdeki süreçte borçlarını zamanında ödemeleri konusunda duyarlı olmaya davet etti. Birikmiş borçlarını taksitle ödemek isteyen üyeler, Fomara ve BAOB Yerleşkesi’ndeki Oda Hizmet Binasına gelerek bu imkandan yararlandı. 128 / Eylül - Ekim 2010 B 23 haber B haber Önce eğitim BSMMMO- 2010 yılı ikinci dönem ‘Staja Başlama Hazırlık Kursu’ Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Öğretim Görevlisi Adem Yıldırım’ın ‘Finansal Muhasebe’ dersiyle başladı. Y 128 / Eylül -Ekim 2010 eni dönemde de BSMMMO tarafından düzenlenen eğitim programları hız kesmedi. Bu çerçevede planlanan BSMMMO- 2010 yılı ikinci dönem ‘Staja Başlama Hazırlık Kursu’, BSMMMO Fomara Hizmet Binası’nda start aldı. Kursun açılışında TESMER Başkan Yardımcısı Ş. Nuri Acı da hazır bulundu. Ders öncesi kursiyerlere sınav ve staj hakkında kısaca bilgi veren Ş. Nuri Acı, “Başarılı olmak tamamıyla sizin elinizde. Gerekli özen ve dikkati gösterir, ciddi olarak bu sınava hazırlanırsanız, başarılı olmamanız mümkün değil. Tabi ki sınavda zorluk derecesi 24 yüksek ve çok basit sorularla da karşılaşacaksınız. Ama iyi hazırlanırsanız, bu sınavı rahatlıkla aşarsınız. Süreç zor da olsa, sona ulaştığınızda bütün bunlara değecek olduğunu göreceksiniz” diye konuştu. BU BİR YARIŞ UT İİBF Öğretim Görevlisi Adem Yıldırım da mali müşavirlik mesleğinin günümüzde kariyer mesleği haline geldiğini söyledi. Mali müşavirliğin herkesin yapabildiği değil, belli aşamaları geçenlerin yapabildiği bir meslek olduğunu dile getiren Adem Yıldırım, “Bu yüzden günümüzde intiba gören, kazanan ve kazancı iyi olan bir meslek” dedi. Kursiyerlere sınav hakkında da bilgi veren Yıldırım, “Bildiğiniz gibi bu sınav bir yarışma sınavı. Birbirinizle yarıştığınız ve çan eğrisinin uygulandığı bir sınav. Siz herkes kadar çalışırsanız bu sınavı kazanamayacak, herkesten biraz fazla çalışırsanız bu sınavı kazanacaksınız. Bu iki aylık süreçte yoğun bir çalışma temposuna girip de sınavı kazanamayan kişiye pek rastlamadım” diye konuştu. SINAV 6 KASIM’DA Oda bünyesinde düzenlenen kursta, derslerin üniversite camiasından konusuna hakim akademisyenlerce işlendiğinden bahseden Yıldırım, “Yıllardır Odanın kurslarında görev almış ve bu işi kendilerine dert edinmiş akademisyenler derslerinize girecek. Eğitimler de hedefe uygun. Çalışanlar kolaylıkla başarılı olacaktır” dedi. Bu arada, BSMMMO Fomara Hizmet Binası’nda 2 Eylül 2010 tarihinde başlayan 2010 yılı ikinci dönem ‘Staja Başlama Hazırlık Kursu’ 1 Kasım 2010 tarihinde ‘Mali Analiz’ dersiyle sona erecek. Toplam 184 saatten oluşan kurs programının sonunda kursiyerler, 6 Kasım 2010 tarihinde İstanbul ve Ankara’da gerçekleşecek olan ‘Staja Başlama Sınavı’na katılacak. B haber haber Yeni bir muhasebe kültürü şekilleniyor Sakarya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın (SMMMO) Serdivan ilçesinde yaptıracağı hizmet binasının temeli, düzenlenen törenle atıldı. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Genel Başkanı’nın yanı sıra SMMM ve YMM Odalarının yöneticilerin de katıldığı temel atma töreninde, BSMMMO Başkanı Mesut Topcu, yönetim kurulu üyeleri Servet Kuru ve Ali Çevdir de hazır bulundu. Hiz- met binasının temel atma töreninde konuşan TÜRMOB Genel Başkanı Masum Türker, dünyada yeni bir muhasebe kültürünün şekillendiğini belirtti. Oluşan yeni muhasebe kültürünün yalnız yerel veya ulusal faaliyetle yetinmediğini, uluslararası düzeyde faaliyet gerektirdiğine işaret eden Türker, ‘’Sakarya’da kredi alan bir kişinin finansal tabloları kredi aldığı bankanın tablolarını etkilediği gibi o banka da dünyada bulduğu fonlardan dolayı Sakarya’daki bir işletmenin varlığını etkilemektedir. Yeni kültüre baktığınız zaman en önemli yapısı şeffaflık, açıklık ve kamu yararını sağlamaktır’’ dedi. MUHASEBE KÜLTÜRÜNDE dikkati çeken Türker, ‘Bu yeni kültürün nasıl pekiştirilip, yaygınlaşacağı konuşulacak. Türkiye’de 23 ve 24 Eylül’de Ankara’da ‘Güçlü ve Özgür Bir Ülke İçin Muhasebe Kültüründe Devrim’ başlığı altında muhasebe kongresini topladık. Buradaki sonuçları Malezya’da sunacağız’ diye konuştu. Konuşmaların ardından Türker, Sakarya Valisi Mustafa Büyük ve protokol üyeleri, hizmet binasının temelini attı. 700 metrekarelik temel üzerine inşa edilecek bina, bin 600 metrekarelik kapalı alanıyla hizmet verecek. 3 kat olarak inşa edilecek binada 300 kişilik konferans salonu da bulunacak. Birkaç ay sonra Malezya’da 7 bin muhasebecinin bir araya geleceğine 128 / Eylül - Ekim 2010 TÜRMOB Genel Başkanı Masum Türker, dünyada yeni bir muhasebe kültürünün şekillendiğini belirtti. 25 haber B haber Torba değil, çorba yasa 128 / Eylül-Ekim 2010 Vergi Usul, Gelir Vergisi, Damga Vergisi ve Gider Vergileri Kanunları’nda yapılan değişiklikleri değerlendiren TESMER Bursa Şubesi Başkan Yardımcısı Smmm. Şahap Nuri Acı, “Çıkarılan yasa torba yasa değil, adeta çorba yasadır. Yasa koyucuların daha dikkatli davranmaları gerektiğini düşünüyorum” dedi. 26 Smmm. Ş. Nuri ACI S mmm. Şahap Nuri Acı ve Smmm. Tolga Bacak, “6009 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” konulu düzenlenen seminer programının konuşmacısı oldu. BSMMMO Hizmet Binası’nda meslek mensuplarının yoğun katılımıyla gerçekleşen seminerde BSMMMO Başkanı Mesut Topcu, Yönetim Kurulu Üyeleri Özcan Dilekyiğit, Servet Kuru ve Ali Çevdir de hazır bulundu. Seminerde ilk olarak söz alan Smmm. Şahap Nuri Acı, “6009 Sayılı Yasa ile özellikle Torba Kanun şeklinde çıktığı için gözden kaçabileceğine inandığım Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu, Damla Vergisi Kanunu ve Gider Vergileri Kanunu’nda yapılmış olan değişikliklerle ilgili genel bir değerlendirme yapacağım. Sayısal olarak bakıldığında çok fazla değişiklik olmasa da örneğin, Vergi Usul Kanunu’nda mükellef haklarına yönelik yapılmış değişikliklerle ilgili meslektaşların dikkat etmesi gereken birtakım hususlar var” dedi. İNCELEME HÜKÜMLERİ “Örneğin incelemelerde birtakım değişiklikler yapıldı” diyen Şahap Nuri Acı, şöyle devam etti: “İncelemenin başladığı tarihte tutanağa bağlanması noktasında birtakım hükümler getirildi. Böylece incelemelerin ne zaman başladığı konusundaki tereddütler ortadan kalkacak. Ancak bununla ilgili bir netlik olmaması eleştiri konusu. Diğer bir eleştiri konusu da incelemeler süreye bağlandı. Sınırlı olanlarda 6 ay, B haber haber İPTAL EDİLMİŞ MADDELER Smmm. Tolga Bacak da 3 maddede üç adet önemli değişiklik olduğunu dile getirerek, “Bunların tamamı Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş maddelerin yeniden düzenlenmiş şekilleri. Bunlar ücret tarifelerindeki değişiklikler, yatırım indirimi konusundaki değişiklik ve sermaye piyasası araçlarındaki stopaj yükümlülüğünün sıfıra indirilmesiyle ilgili değişikliklerdir” diye konuştu. 128 / Eylül - Ekim 2010 tam incelemelerde 1 yılda bitirme zorunluluğu getirildi. Ama mesela, yasa hükmünde bu sürelere uyulmaması durumunda ne türden bir yaptırım uygulanacağı konusunda bir açıklama yok. Bu da bence bu yasal düzenlemenin şekli bir yasal düzenleme olarak kalacağını gösteriyor.” Soru-cevap şeklinde devam eden seminerin sonunda, BSMMMO Başkanı Mesut Topcu, Şahap Nuri Acı’ya, BSMMMO Sekreteri Servet Kuru da Tolga Bacak’a günün anısına plaket takdim etti. Smmm. Tolga BACAK 27 haber B haber Doğru sanılan yanlışlar !.. Gelirler Başkontrolörü İrfan Vural, AR-GE mevzuatıyla ilgili, yalnızca mükellef ve muhasebeciler nezdinde değil tüm uygulayıcılar nezdinde bir algılama sıkıntısı olduğunu söyledi… 128 / Eylül -Ekim 2010 Serdar AKIN Gelirler Kontrolörü 28 G elirler Başkontrolörü İrfan Vural ve Gelirler Kontrolörü Serdar Akın, Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (BSMMMO) tarafından düzenlenen ‘AR-GE Faaliyetlerine Yönelik Vergisel Teşvikler’ konulu seminerin konuşmacısı oldu. BAOB Yerleşkesi’ndeki hizmet binasında, BSMMMO yönetim kurulu üyelerinin de katılımıyla gerçekle- şen seminerin açılış konuşmasını Oda Sekreteri Servet Kuru yaptı. Meslek mensuplarının da yoğun katılımıyla gerçekleşen seminerde ilk olarak söz alan Gelirler Kontrolörü Serdar Akın, AR-GE faaliyetleri kapsamında, Türkiye’de uygulanmakta olan vergi mevzuatındaki teşviklerden bahsetti. Konuşmasında, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nda düzenlenen Servet KURU Bursa SMMM Odası Sekreteri vergisel teşviklere değinen Gelirler Kontrolörü Akın, Kurumlar Vergisi Kanunu ve Gelir Vergisi Kanunu kapsamındaki AR-GE indirimleri hakkında bilgi verdi. DİKKAT VE ÖZEN 5746 Sayılı Kanun kapsamında, AR-GE indirimi, Gelir Vergisi Stopa- İrfan VURAL Gelirler Baş Kontrolörü B haber haber var. Dolayısıyla mükelleflerin, uygulayıcıların ve muhasebecilerin özellikle uygulama yaparken çok dikkatli ve özenli davranmaları gerekiyor. Uygulayıcıların, konuyla ilgili tüm düzenlemeleri, araştırmaları gerektiğini söyleyebilirim” dedi. Konuşmasında, mevzuatla ilgili bir algılama sıkıntısı olduğunun da altını çizen Gelirler Baş- kontrolörü Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece mükellef ve muhasebeciler nezdinde değil. Genel olarak, tüm uygulayıcılar nezdinde karşılaşılan bir sıkıntı bu. O yüzden, mutlaka ve mutlaka AR-GE teşvikleriyle ilgili bir durum varsa muhasebecilerimizin buna ayrıca bir özen göstermesi gerekir.” 128 / Eylül - Ekim 2010 jı Teşviki ve sıklıkla karşılaşılan uygulama hatalarıyla dikkat edilmesi gereken hususların masaya yatırıldığı seminerde söz alan Gelirler Baş Kontrolörü İrfan Vural da, “Özellikle mükelleflerimizin dışarıdan, kamu kuruluşlarından ve vakıflardan aldıkları destekleri değerlendirmede hata yaptıklarını görüyorum. AR-GE Mevzuatıyla ilgili olarak, ciddi şekilde doğru sanılan yanlışlar 29 haber B haber Herkes korkuyor! Doç. Dr. Murat Erdoğan, özellikle eğitim programlarıyla Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) konusunda şirketlere destek verdiklerini söyleyerek, “Bu süre zarfında gördüğümüz tek şey korkmak. Herkes korkuyor. Ama önemli olan UFRS’nin nasıl yönetileceğini bilmek” dedi. D 128 / Eylül -Ekim 2010 oç. Dr. Murat Erdoğan, özellikle eğitim programlarıyla 30 Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) konusunda şirketlere destek verdiklerini söyleyerek, “Bu süre zarfında gördüğümüz tek şey korkmak. Herkes korkuyor. Ama önemli olan UFRS’nin nasıl yönetileceğini bilmek” dedi. Doç. Dr. Murat Erdoğan, BSMMMO’nun BAOB Yerleşkesi’ ndeki hizmet binasında, ‘UFRS Nedir? Nasıl Yönetilir?’ konulu bilgilendirme toplantısı düzenledi. Oda yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra meslek mensuplarının da yoğun katılımıyla gerçekleşen toplantıda konuşan Doç. Dr. Murat Erdoğan, UFRS hakkında önemli bilgiler verdi. Doç. Dr. Erdoğan, UFRS yönetimiyle ilgili yaklaşık 3 yıldır üzerile- rinde çalıştıkları ve tamamladıkları yazılım hakkında bilgi verdi. VUK ÜZERİNE KURULU Türkiye genelinde altı yıldır UFRS’ye yönelik, seminer ve konferans gerçekleştirdiklerini, şirketlere destek verdiklerini dile getiren Erdoğan, “Bu süre zarfında ise gördüğümüz tek şey korkmak. Herkes korkuyor. O yüzden bugünkü toplantımızı UFRS nedir ve nasıl yönetilir üzerine kurduk. Asıl önemli olan UFRS’nin nasıl yönetileceği konusu” diye konuştu. Erdoğan, UFRS’yi bilmek için gerekli olan en önemli şeyin VUK’u bilmek olduğunu kaydeden Erdoğan, sözlerine ekledi. B Güçlü muhasebe, özgür Türkiye T ürkiye Muhasebe Kongresi’nin 18.’si, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin (TÜRMOB) organizasyonuyla Ankara’da gerçekleşti. BSMMMO’yu temsilen Oda Başkanı Mesut Topcu, Oda Yönetim Kurulu Üyeleri Ali Nazım Tekelioğlu ve Ebubekir Şimşek’in de katıldığı etkinlikte, Disiplin Kurulu Başkanı Halil Erdoğan, Denetim Kurulu Üyesi Bircan Kılıç, TESMER Yönetim Kurulu Üyesi Nalan Can ve Haksız Rekabetle Mücadele Kurulu Üyesi Ayşe Şahin de hazır bulundu. HER ŞEY ŞEFFAFTIR SMMM ve YMM Oda temsilcileri ile meslek mensuplarının yoğun katılımıyla gerçekleşen kongrenin açılış konuşmasını yapan TÜRMOB Genel Başkanı Dr. Masum Türker, önceki dönemlerde denetçi kimliğinin geri plana itildiğini, herkesin denetçi olabileceğinin düşünüldüğünü, ancak dünyadaki gelişmelerin bu anlayışın ne kadar yanlış olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti. Meslek mensuplarının bugün gerek Türkiye’de, gerekse uluslararası alanda ekonomik gelişmelerde önemli adımlar attığını kaydeden Türker, özgür ve güçlü bir Türkiye’ye giden yolun da muhasebe kültüründen geçtiğini belirtti. “Bir ülkede muhasebe mesleği güçlüyse sermaye piyasaları da güç- lüdür” diyen Türker, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Muhasebe mesleği güçlüyse bankaları kimse hortumlayamaz. Ticaret erbabına kimse baskıda bulunamaz. Çünkü muhasebe mesleği güçlüyse her şey şeffaftır. Kamuoyuna açıktır. Çünkü bu meslekte ne yaparsak yapalım kamu yararını, çıkarını ön planda tutuyoruz.” 128 / Eylül - Ekim 2010 TÜRMOB Genel Başkanı Dr. Masum Türker, “Bir ülkede muhasebe mesleği güçlüyse sermaye piyasası güçlüdür. Bankaları kimse hortumlayamaz. Ticaret erbabına kimse baskıda bulunamaz” dedi. haber haber 31 B röportaj röportaj B 128 / Eylül - Ekim 2010 ilanço Dergisi, ruhsatıyla hesaba gömülenlerin değil, hayata kulaç atanların, müziği hayatının baş köşesine oturtanların, renkleri hayatına yansıtanların, sesiyle mest edenlerin özetle farklı beceri ve sanatı yaşamıyla bütünleştiren meslek mensuplarının hayatlarına yolculuğa çıkıyor. Eğer, “gelin hayatıma bir de bu pencereden bakın”, “yaşadıklarım anlatılmaya, paylaşılmaya değer” diyorsanız, ruhsatınızla değil, hikayelerinizle sizleri sayfalarımızda konuk edelim. Emin SEZGİN “ 32 Elde ettiği mesleki ruhsatını alıp, daktilo ve hesap makinesiyle hayatın bir kenarına çekilmemiş O… Hayatın O’nu ertelemesine, kulaçlarıyla karşı çıkmış… 66 yıllık ömrüne yüzme şampiyonluğu ve 21 madalya sığdırmış… “ Hesabın stresine kulaç atıyor... elin hep birlikte, kazandığı bütün madalyaları tek torunu olan Ayça’ya adayan, torununun adı her geçtiğinde gözleri dolan Emin Sezgin’in hayatına 2 sayfalığına da olsa konuk olalım… “SERBEST MUHASEBECİYİM” - Öncelikle bize ve Bursa Bilanço okurlarına kendinizi tanıtabilir misiniz? Emin Sezgin kimdir? -1944 yılında Mudanya’da doğdum. İlk ve ortaokul tahsilimi Mudanya’da tamamladım. O zamanlar Mudanya’da lise olmadığı için Bursa’ya geldik. Lise öğrenimimi Bursa’da tamamladım. Yine benim dönemimde Bursa’da üniversite olmadığı için mecburen üniversite eğitimim için İstanbul’a gittik. Üniversite hayatım İstanbul’da geçti. Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldum. Üniversite eğitimimin ardından İktisat Fakültesi’nden işletme ve muhasebe üzerinde sertifika aldım. Şu an da serbest muhasebeci olarak görev yapıyorum. Biri kız, biri erkek iki çocuk babasıyım. “OKURKEN DE ÇALIŞTIM” -İş hayatına nasıl adım attınız? -Okulum devam ederken, bir muhasebe bürosunda yardımcı eleman olarak iş hayatına adım attım. 1981 senesine kadar İstanbul’daydım. İstanbul’da bazı özel firmalarda muhasebe müdürlüğü yaptım. 1981 yılında Bursa’ya geldim. Ağabeyim (İsmail Hakkı Sezgin) o zaman yanına yardımcı olarak beni ve kardeşimi (Mustafa Metin Sezgin) almak istedi. Sonra Bursa’daki büromuzda muhasebe ve avukatlık üzerine çok güzel işler yürüttük. Bu zaman içersinde binlerce şirket kurduk. 2002 yılında ben özel bir fabrikada idari ve mali koordinatörlük vazifesi yapmak üzere, bürodan ayrıldım. 2009 yılına kadar görevimi sürdürdüm. “BİZİ DENİZE ATTILAR” -Sporla tanışmanız nasıl oldu? -Benim sporla tanışmam aslında çocukluğa dayanıyor. En büyük hobim olan yüzme ile tanışmam ise ilginç bir olaya dayanıyor. Ağabeyim ve arkadaşı, kardeşimle beni bir gün Mudanya’da sandala bindirdi. Denizde epey bir açılmıştık ki birden bizi denize attılar. Yüzme bilmiyorduk. Kardeşimle suda öylece kalakaldık. Yüzmekten başka çaremiz yoktu. Mecburen yüzmeyi öğrendik. Hatta sahile kadar yüze yüze gittik. Böylece yüzmeyi o an, orada öğrenmiş olduk. “KULÜBE ÜYE OLDUM” -Peki mecburiyetle başlayan bu hobi, derecelere, madalyalara kadar nasıl uzandı? -O olaydan sonra ben devamlı yüzmeye başladım. Özellikle de yazları. O zamanlar havuz olmadığı için kışları yüzme gibi bir imkanımız da olamıyordu. Sonra, 2008 tarihinde bir kulübe üye oldum. Ve kulübe üyeliğimle beraber lisanslı sporcu olarak, müsabakalara katılmaya başladım. Lisans aldıktan kısa süre sonra Türkiye Yüzme Federasyonu’nun düzenlediği yarışmalara da katıldım. Çeşitli illerde pek çok yarışmaya katıldım. Şimdi de 29 Ekim’de Ankara’da ‘Atatürk’ü Anma Kupası’ yarışı var. Ona katılacağım. Her gün oturduğumuz sitenin havuzunda antrenman yapıyorum. “AKINTI OLUMSUZ ETKİLİYOR” -Yüzerken ve müsabakalarda zorlandığınız anlar oluyor mu? 128 / Eylül - Ekim 2010 G B röportaj röportaj 33 röportaj B röportaj -Yarış parkurlarını tamamlıyorum. Sadece beklenmedik durumlarda mesela akıntı olduğunda olumsuz bir sonuçla karşılaşıyorum. Onun dışında katıldığım müsabakalarda, olumsuz bir durum çıkmadığı hallerde parkuru MADALYALAR AYÇA’YA -3 yıla sığdırdığınız bu onlarca madalya sizin için ayrı bir gurur kaynağı olsa gerek… -Hepsinin yeri, hikayesi, yaşattıkları “Aman tren kaçarsa kaçsın” demiştim ki müsabakada üçüncü olduğumu öğrendim. Milli Yüzücü Behçet Kurtiş birinci, Fransız yüzücü ikinci, ben de üçüncü olmuştum. Bu benim için çok gurur verici bir sonuçtu. Trene de yetişmiştim. “O ANI UNUTAMAM” Bazı ferdi müsabakalara da katıldım. Mesela katıldığım bir müsabakanın sonunda 10. Yıl Marşı’nı çaldırtmıştım. O bitiş benim hayatım boyunca unutamayacağım bir andı. Çok madalyam var ama o gün, o an benim için unutulmazdı. “DOSTLARIMI GÖRÜYORUM” tamamlıyor ve dereceyle yarışı bitiriyorum. “YAŞAM TARZIM OLDU” -Yüzmek, hayatınızın vazgeçilmezlerinden biri diyebilir miyiz? -Kesinlikle öyle. Yüzünce insan tüm stresini, yorgunluğunu atıyor. Yüzmek, bende hobinin ötesinde bir yaşam tarzı haline geldi. Yüzmediğim zaman kendimde bir eksiklik hissediyorum. Yaşadığım sürece yüzeceğim. 128 / Eylül -Ekim 2010 “İDEALİM TÜRKİYE BİRİNCİLİĞİ” 34 -Bir de ‘yaşam tarzım oldu’ dediğiniz bu hobinizin ödül tarafı var… -60-65 yaş kategorisinden, birincilik, ikincilik ve üçüncülüklerim var. 21 civarında madalyam var. Şimdiye kadar girdiğim 50, 100, 200, 400 metrelik bütün müsabakalarda madalya aldım. İdealim ise dalımda Türkiye birinciliğini elde etmek. Bunun için çalışıyorum. İnşallah bu idealim de bir gün gerçekleşecek. farklı… Bir de bu madalyaların hepsini ben torunum Ayça’ya hediye etmek istiyorum. Henüz 2 yaşında. “Torun çok sevilir” derlerdi. Torun sahibi olunmadan bu duygunun anlaşılamayacağına inanıyorum. İnşallah O’nu da yüzücü olarak yetiştireceğim. “SONUÇ GURUR VERİCİYDİ” -Bizimle paylaşmak istediğiniz ilginç bir olay yaşadınız mı? -Geçen sene Ankara’da gerçekleşen Cumhuriyet kupasında ilginç bir şey yaşadım. Yarışmada Milli Yüzücü Behçet Kurtiş ile Fransız bir yüzücü de vardı. Yarışma bitti ve sonuçlar bekleniyordu. Ben de sabırsızlıkla yarışmada dereceye girip giremediğimi merak ediyordum. Ama yarışma Ankara’da olduğu için trenle gitmiştim. Ve trenle dönmem gerekiyordu. Son trene yetişebilmem için de sonuçların açıklanmasını beklemeden oradan ayrılmam gerekiyordu. Yoksa treni kaçıracak, dönemeyecektim. Erken çıkabilmek için hakemlere gidip sürekli dereceye girip giremediğimi sormuştum. Tam, -Yeni dostluklar, arkadaşlıklar da ediniyorsunuzdur? -En güzel taraflarından biri de o. Gittiğim yarışlara eşimi de götürüyorum. Şu anda Türkiye’nin dört bir yanında dostlarımız var. Ve o kadar güzel dostluklar ki bunlar… Hiçbir menfaatin, çıkar ilişkisinin olmadığı dostluklar… Sadece dostlarımızı görmek için bile müsabakalara katıldığımız oluyor. Müsabakalar bizim buluşma nedenimiz oluyor. Dostlarımızı görüyor, mutlu oluyoruz. “STRESİNİZİ ATIN” -Röportajımızı okuyan meslek mensuplarına öneri ve tavsiyeleriniz var mı? -Muhasebe işi, hesap kitap işi, çok stresli bir iş. Muhakkak o stresin bir şekilde atılması lazım. Onlara yüzün demek istiyorum. Fırsat buldukça yüzsünler… “BAŞARILAR DİLİYORUM” -Son olarak, mesleğin mensubu olarak, Odamızın çalışmalarını nasıl buluyorsunuz? -Başkanımız, sekreterimiz, yönetim kurulu üyelerimiz olsun çok güzel işlere imza atıyorlar. Ben de Odamızın faaliyetlerini dergimizden takip etmeye çalışıyorum. Hepsine, yürüttükleri çalışmalar ve Oda faaliyetlerinde başarılar diliyorum. Yıldız: Kademeli emeklilik gelebilir B SMMMO TESMER Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Kahve ve Yönetim Kurulu Üyesi Nalan Can, SGK İl Müdürü Ramazan Yıldız’ı makamında ziyaret etti. Fomara SGK Hizmet Binası’nda gerçekleşen ziyarette konuşan Ali Kahve ve Nalan Can, SGK İl Müdürlüğü görevine başlayan Ramazan Yıldız’a hayırlı olsun dileğinde bulundu. Muhasebeci ve mali müşavirler olarak, sosyal güvenlik kurumu ile sıkı bir işbirliği içinde olduklarını söyleyen Kahve ve Can, iki kurum arasındaki ilişkilerin önem taşıdığını vurguladılar. Ziyarette, BSMMMO’nun BAOB Yerleşkesi’ndeki yeni hizmet binasına taşınması ile Fomara’daki hizmet binasının boşaldığını dile getiren Ali Kahve, “Fomara’daki binamızı şimdi akademi olarak kullanacağız. Bu binamızı, meslek mensuplarımızın farklı uzmanlık alanlarında eğitim görerek, sertifika alacakları bir akademiye dönüştüreceğiz. Onun hazırlıklarını sürdürüyoruz. Gerek dersliklerimizi, gerekse eğitim programlarını planlamaya çalışıyoruz” dedi. Konuşmasında, eğitim programlarını planlarken, SGK ile ilgili ortak çalışmalar yürütebileceklerini ifade eden Kahve, eğitim programı ile ilgili karşılıklı fikir alışverişinde bulunabileceklerini de sözlerine ekledi. “İŞBİRLİĞİNİ ÖNEMSİYORUZ” Makamına gerçekleşen ziyaretten memnun kaldığını söyleyen SGK İl Müdürü Ramazan Yıldız ise mali müşavirlere, işlerini kolaylaştıran, paydaşları olarak baktıklarını bildirdi. Kurumları için muhasebeci ve mali müşavirlerin büyük önem taşıdığını söyleyen SGK İl Müdürü Yıldız, karşılıklı işbirliğini de önemsediklerini vurguladı. Ramazan Yıldız, BSMMMO’nun eğitim amaçlı kurulacak olan akademideki programlarına da destek verebileceklerini belirtti. Ziyaret sırasında, 1 Ekim 2008 itibari ile ilk defa işe girenleri kapsayacak olan 65 yaş emeklilik düzenlemesinden bahseden Yıldız, şunları söyledi: “2009 yılı istatistiklerine göre, Türkiye’de erkeklerin ortalama yaşam süresi 70, bayanların ise 75. Eskiye göre bakıldığı zaman, ortalama yaşam süresinin ciddi oranda arttığı görülüyor. Yaşam kalitesin artması, ortalama yaşam süresinin artmasında büyük etken. İstatistiklere göre, 2040 yılında bayanların ortalama yaşam süresinin 83, erkeklerin ise 80 yıl olacağı öngörülüyor. 1 Ekim 2008 itibari ile ilk defa işe girenleri kapsayacak olan 65 yaş emeklilik düzenlemesi de buna dayanılarak yapıldı.” 65 yaş emeklilik düzenlemesinin Türkiye’de tepkiyle karşılandığının altını çizen Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu düzenleme, istatistiklere göre ve ilerisi düşünülerek yapılmış bir çalışmaydı. Emekliliğin dünyada farklı uygulamaları var. Erken emekli olmak isteyenler, maaşlarında indirim yapılarak emekli olabiliyorlar. Mesela kişi, 55 yaşında emekli olmuş 800 Euro maaş alıyor. 65 yaşında olsaydı bin 500 Euro maaş alacaktı. İlerleyen zamanlarda, bu tarz kademeli emeklilik de olabilir. Bunlarla ilgili altyapının oluşturulması gerekiyor.” 128 / Eylül - Ekim 2010 SGK İl Müdürü Ramazan Yıldız, 65 yaş emeklilik düzenlemesinin Türkiye’de tepkiyle karşılandığını belirterek, “Emekliliğin dünyada farklı uygulamaları var. İlerleyen zamanlarda, kademeli emeklilik gündeme gelebilir” dedi. B haber haber 35 spor B spor Yeşil sahada ince hesaplar 128 / Eylül -Ekim 2010 BSMMMO Geleneksel Sonbahar Halı Saha Futbol Turnuvası, Asya Spor Tesisleri’nde 16 takımın katılımıyla başladı. Muhasebeci ve mali müşavirlerin yeşil sahadaki çekişmeli hesabı, izleyenlere de keyifli anlar yaşattı. 36 B SMMMO 2010 Yılı Sonbahar Futbol Turnuvası, 25 Eylül Cumartesi günü, 16 takımın katılımıyla başladı. Asya Spor Tesisleri’nde gerçekleşen turnuvanın açılışında konuşan BSMMMO Başkanı Mesut Topcu, “Geleneksel hale gelen turnuvada tekrar birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu turnuvalar, meslektaşlarımın biraz olsun yoğun iş temposundan uzaklaşmalarını sağlıyor. Maçların centilmence geçmesini temenni ediyor ve tüm takımlara başarılar diliyorum” dedi. Organizasyon hakkında da kısaca bilgi veren BSMMMO Başkanı Topcu, İhsaniye Vergi Dairesi karşısındaki Asya Spor Tesisleri’nde düzenlenecek turnuvadaki karşılaşmaların, cumartesi günleri 13.00 ila 17.00 saatleri arasında oynanacağını belirtti. Konuşmasında, BSMMMO’nun kendi bünyesinde gerçekleştireceği organizasyonun önemine de işaret eden Topcu, şunları söyledi: “Futbol kalitesi ve centilmen oyuncularıyla seyir zevkinin yüksek olacağı turnuvamızı izlemeye herkesi bekliyoruz.” “BAŞARILAR DİLİYORUM” Turnuva hakkında konuşan BSMMMO Sağlıklı Yaşam ve Sportif Faaliyetler Komisyonu Başkanı Ayhan Erken de “Meslek mensupları olarak, işimizden kaynaklanan yorgunluk ve stresi, düzenleyeceğimiz sportif faaliyetlerle bir kenara itip, meslektaşlar arası iletişim ve kaynaşmayı güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Futbol turnuvası da bu faaliyetlerimizden biri. Tüm meslektaşlarıma ve takımlara başarılar diliyorum” dedi. B spor spor Turnuvaya katılan takımlar 1. Hafta sonuçları A GRUBU Matrahszılar 5 Altın Mizan 11 Derman Baba 2 Aktif 11 Bağımsızlar V.U.K.371 Dayanışma Denetim 1 0 3 2 Mali United Karacabey Yeşil İnciler Mavi Mizan 0 3 2 1 Mali Çözüm 5 Mali Yıldızlar 12 Gemlik Mizan 2 Genç Meslektaşlar 14 127 / Ağustos 2010 B GRUBU 37 güncel B güncel Apollon kelebeği için yeni bir umut 128 / Eylül -Ekim 2010 Asit yağmurlarının durması nedeniyle dünyada sadece Uludağ’a özgü bir kelebek türü olan Apollonlar için yeni bir umut doğduğunu vurgulayan Türkiye’nin en saygın lepidopteristi Dr. Oktay Onaran, Bursa’yı bu değerine sahip çıkmaya çağırıyor… 38 D r. Oktay Onaran… 1926 yılındaki mübadelede Selanik’ten Bursa’ya gelen bir ailenin oğlu… Bugünkü Zafer Plaza’nın hemen arkasındaki Apolyont Han’daki evlerinde 1954 yılında doğdu. Bursa’nın yerlilerinin yakından tanıdığı Hancı Halil Ağa’nın 3 çocuğundan biri olan Oktay Onaran, ilkokulu Hoca İlyas’ta, ortaokulu Süleyman Çelebi’de lise eğitimini ise İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nde tamamladı. Sonrasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 128 / Eylül - Ekim 2010 güncel güncel B 39 güncel B güncel bitiren ve dahiliye uzmanı olarak Sivas’ın Gemerek İlçesi’ne bağlı Sızır Beldesi’nde göreve başlayan Doktor Oktay Onaran’ın en önemli özelliği ise Türkiye’nin en önemli lepidopterist yani kelebek koleksiyoncusu olması… Güzelyalı’daki çeşit çeşit, renk renk binlerce kelebeğiyle adeta bir müzeye dönüştürdüğü evinde Şehrengiz’i ağırlayan Dr. Oktay Onaran’a önce kelebek koleksiyonculuğuna nasıl başladığını ardından Uludağ’a özgü bir kelebek türü olan Parnassiyus Apollo Grassini’yi sorduk. Doğaya olan tutkusunun Bursa’dan kaynaklandığını anlatan Dr. Oktay Onaran, “İlkokul çağlarında arkadaşlarımla Uludağ’a yürürdük. Maksem’den Uludağ’ın yamaçlarına tırmanırdık. bir sezonda oluşturduğum koleksiyonu Atıf hocamla paylaştım. Çok beğendi ve beni ödüllendirmek istedi. ‘Seni İngiltere’ye gönderelim’ dedi. Yeşile doğaya bayılırdım. Patika yollarda uçuşan kelebekleri ise merakla takip ederdim. Sonra hatırladığım kadarıyla İngiltere-ABD ortak yapımı ve başrollerini Terence Stamp ile Samantha Eggar’ın paylaştığı dramatik gerilim türünde bir film olan The Collector, yani ‘Korkunç Koleksiyoncu’yu izledikten sonra kelebeklere olan ilgim arttı. Hatta filmi izledikten sonra ben de bir koleksiyon yapma kararı aldım. Ancak Türkiye’de kaynak yoktu ve kelebek familyaları hakkında bilgi de yoktu. Zaten koleksiyon yapmayı da bilmiyordum, üstelik koleksiyon yapmaya malzeme de bulmak imkansızdı” diyor. PARNASSİYUSLARLA TANIŞMA BRITISH MUSEUM’DA STAJ 128 / Eylül -Ekim 2010 “Ancak içimdeki koleksiyon merakını bir türlü bastıramıyordum” diyen Oktay Onaran, sonrasını şöyle anlatıyor: 40 “Henüz lise birinci sınıf öğrencisi iken İstanbul Üniversitesi Zooloji Bölümü’nün kapısını çaldım. Burada Prof. Dr. Atıf Şengün ile tanıştım. Sağ olsun Atıf hocam bana çok yardımcı oldu. Birkaç yayın verdi, hatta kelebek türlerinin saklandığı bölüme girme izni verdi. Ben de aylarca okul çıkışı, fakülteye giderek hava kararana kadar kelebeklerin saklandığı özel bölümde çalıştım. Artık bilgi sahibiydim ve ilk olarak İstanbul kelebekleri adı altında Ben de kabul ettim hatta yolculuk masraflarımın yarısın Atıf hocam, yarısını ailem karşıladı ve ben 1974 yılında İngiltere’ye gittim. Burada Atıf hocamın beni yönlendirdiği böcek galerisinin yetkilisi Donald’ın yanında tam 2.5 ay kadar staj yaptım. Bu staj benim için çok yararlı oldu çünkü British Museum dünyanın en büyük ve en zengin müzesi idi ve ben burada kelebeklerin bir sistematiği olduğunu, hangisinin hangi familyaya ait olduğunu, koleksiyonun nasıl yapıldığını ve hepsinden önemlisi nasıl korunduğunu öğrendim.” İngiltere’den çok sayıda kitap ve koleksiyon malzemesi ile döndüğünü anlatan Dr. Oktay Onaran, İstanbul’da kısa süre sonra Türkiye kelebekleri adı altında oluşturduğu koleksiyonu sergiye açtıklarını belirtiyor. Ancak daha fazlasını yapma noktasında sürekli araştırmalarda bulunduğunu belirten Onaran, lise ikinci sınıftayken İstanbul’da iyi bir koleksiyoncu olan Alman Nikodemus ile tanıştığını ifade ediyor. “Alman konsolosluğunda görevli olan Nikodemus o tarihte “Parnassiyus” tür kelebeklerden bahsedip, bu türün Uludağ’da yaşadığını anlatınca çok heyecanlanmıştım” diyen Oktay Onaran, şöyle devam ediyor: “İşte bu tarihten itibaren iyi bir koleksiyoncu olma yolunda adımlar attım. Hemen koşa koşa Uludağ’a çıktım ve burada Parnassiyus Apollo Grassini türüyle tanıştım. Bir çoğumuzun Apollon kelebeği olarak bildiği tür, beni o kadar etkiledi ki… Bu kelebeklerin türü aynıydı ama hiç biri birbirine benzemiyordu. Tıpkı insandaki parmak izi gibi… Ardından Parnassiyus türüne yoğunlaştım ve bu türün Türkiye’de değişik lokalizasyonlarda uçtuğunu öğrendim. Sonrasında geçen 40 yılda 13 tane alt türünü yakaladım…” APOLLAN ONARANİ Uludağ’dan sonra sırasıyla SivasÇamlıbel’de Perenereus, KarsSarıkamış’ta Dubius, Batı Toroslarda Taurus, Doğu Toroslarda Ausperji, İspirKaçkarlarda Trabzonicus, ErzurumAşkale-Kopdağı’nda Hkasthucovi, Ağrı-Ağrı Dağı’nda Kaşhenskovi ve Afyon-Sultan Dağı’nda Anotolicus olmak üzere diğer Parnassiyus türleriyle tanıştığını dile getiren Dr. Oktay Onaran, “Tüm bu Parnassiyus türleri hakkında birçok bilimsel yayın mevcut. Ancak Erzincan-Akarsu’da bulduğum Parnassiyus ile ilgili hiçbir yayın mevcut değildi. Hatta bölgedeki 250 kilometre mesafedeki yükseltilerde yaşayan diğer Parnassiyuslar ile benzerlik arz etmiyordu ve morfolojik olarak çok farklıydı. 1988 yılında Japonya’dan bulduğum Parnassiyus’un gövdesini istediler ve bunun yeni bir alt tür olduğunu bildirdiler ve literatüre Onarani olarak geçirdiler. Yani Erzincan’daki Apollon kelebekleri Parnassiyus Apollo Onarani olarak isimlendiriliyor. Ama bendeki Apollon sevdası bitmedi. Avrupa ve Asya türlerini merak ediyordum. Özellikle Tibet ve Himalayalar türünü… Bunları da her yıl ekim ayında dünyadaki tüm lepidopteristlerin Çek Cumhuriyeti’nde gerçekleştirdiği buluşmalardan temin ettim…” Geniş koleksiyonunda sadece Türkiye’den değil, Güney Amerika’dan Uzakdoğu’ya kadar Dünya’nın 5 kıtasından toplam 30 bin çeşit kelebek bulunduğunu anlatan Dr. Oktay Onaran, her meslekte olduğu gibi kelebek koleksiyonculuğunda da emeğin çok önemli olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Sadece bir kelebeği görme umuduyla aynı yerde 12 ay bekliyorsunuz. Ben bu umudu yıllarca içimde taşıdım. Sonuçta 35 senedir kelebeklerle yaşıyorum” TÜRKİYE VE ULUDAĞ ‘Parnassiyus Apollonlar’ın, Avrupa’ “Bugün Parnassiyus Apollon’un Avrupa’da yaşayan türleri birbirine benzer türler. Dünya üzerinde sadece iki tane topotype yani alt tür soyu devam ediyor ve bunların ikisi de Türkiye’de... Biri Bursa-Uludağ’da yaşayan P. A. Graslini, diğeri de Ağrı Dağı zirvesinde yaşayan P. A. Kaşenskovi… 9-11 cm kanat mesafesiyle bunlar aynı zamanda dünyanın en büyük Apollonları... 120-150 milyon yıl öncesinde şu an bulundukları yerde oluşmuş ve hala da yaşamlarını sürdüren türler. İnsan türünün dünya üzerindeki varlığı sadece 7 - 7.5 milyon yıla kadar gidiyor. Birkaç günlük ömrü olan bu kelebek türünün, 150 milyon yıl öncesinden beri yaşadığı düşünülürse değeri daha iyi anlaşılabilir.” Avrupa’da sanayileşmenin bu kelebek türüne büyük zarar verdiğine dikkati çeken Onaran, “Hızlı sanayileşmesi sonucu, asit yağmurları ve çevre kirliliği Avrupa’daki ekolojik zinciri kırdı. Tırtılın yediği sedum bitkisi çok azaldı hatta yok oldu. Ve bu değer Avrupa’da yok oldu. Bu yüzden Parnassiyus Apollon, 1978 yılında Soyu Tükenme Tehlikesindeki Türlerin Ticaretine Dair Uluslarası Konvansiyon (CITES) listesinde ilk sırada korunma altına alındı ve ticareti yasaklandı. Koleksiyoncular bu türü çok seviyor ve bu türün en önemli iki üyesi şu anda Türkiye’de yaşıyor. Yani bu konuda lider ülkeyiz ve bu araştırmanın gözbebeğiyiz” diyor. ASİT YAĞMURLARI DİNDİ Uludağ’daki Parnassiyus Apollon Graslini türünün asit yağmurları nedeniyle yok olma tehlikesi yaşadığını da anlatan Dr. Oktay Onaran, “İlk kez 1972’te Uludağ’da karşılaştığım Apollon kelebekleri o yıllarda örneğin gittiğim bir bölgede 200- 300 tane birden uçuyordu. Ama sonrasındaki yıllarda asit yağmurları ve hava kirliliği yüzünden apollon kelebeklerini gözlemleyebilmek çok zor oldu. Hatta 1-2 tane zor görebiliyorduk. Şimdi asit yağmurları durdu. Bu yönde uluslararası yaptırımlara gidildi. Bu da Apollon kelebeklerini yok olma tehlikesinden kurtardı. Son yıllarda gözlemleyebildiğim kadarıyla apollon kelebeklerinin sayısında bir artış var. Ama tehlike tam anlamıyla geçmiş değil” diye konuşuyor. Son olarak elindeki 30 bin kelebeklik koleksiyonu Bursa’da kurulacak bir müzeye bırakmaya hazır olduğunu anlatan Onaran, “Açıkçası geçtiğimiz günlerde İzmir-Konak Belediyesi’nden beni aradılar. Kelebekler için bir müze yapmaya hazır olduklarını belirttiler ama ben bu müzenin Bursa’da açılmasını istiyorum. Çünkü Apollon kelebeği Bursa’ya has bir tür ve bu kelebeğe Bursa’nın sahip çıkması gerekiyor. Dolayısıyla yerel yönetimlerden bu noktada bir adım atmasını bekliyorum” şeklinde konuşuyor. 128 / Eylül - Ekim 2010 nın değişik dağlarında, Türkiye’de, Kafkasya’da ve Himalayalar’a kadar uzanan dağ zincirindeki 2 bin metrenin üzerinde ‘Paleatric’ bölge olarak isimlendirilen alanlarda yaşadığına işaret eden Onaran, şunları kaydediyor: B güncel güncel 41 yeni üyeler yeni üyeler B Aramıza 2476 Oda Sic. No Smmm. Nihal ATUNKAYA 1975 Ardanuç doğumlu. 2002 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/2. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 2477 Oda Sic. No Smmm. Semra TABAK 1982 Ankara doğumlu. 2004 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/2. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 2479 Oda Sic. No Smmm. Meltem NARGELEÇEKENLER 1978 Mardin doğumlu. 2001 yılında Uludağ Üniversitesi’nden mezun oldu. 2008/1. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 42 Smmm. Barış DOĞAN 1983 Kiğı doğumlu. 2006 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. Oda Sic. No 2481 Smmm. Ensar KARAMAN Oda Sic. No 128 / Eylül - Ekim 2010 2480 1982 Bursa doğumlu. 2005 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/2. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. B yeni üyeler yeni üyeler Hoş Geldiniz 2482 Oda Sic. No Smmm. Şenol KELEŞ 1978 Trabzon doğumlu. 2001 yılında Uludağ Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/2. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 2483 Oda Sic. No Smmm. Yasemin KUMRU 1985 Bursa doğumlu. 2007 yılında Uludağ Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 2484 Oda Sic. No Smmm. Nurcan BİLGİN 1979 Domaniç doğumlu. 2006 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. Oda Sic. No 1970 Bursa doğumlu. 1993 yılında Uludağ Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/2. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 2486 1981 Kırcali doğumlu. 2005 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. Oda Sic. No Smmm. Gülbahar ÖZTÜRK 128 / Eylül - Ekim 2010 2485 Smmm. Abdullah KÜTAHYA 43 yeni üyeler yeni üyeler B Aramıza 2487 Oda Sic. No Smmm. Neslihan KOÇAK 1977 Bursa doğumlu. 2000 yılında Dumlupınar Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 2488 Oda Sic. No Smmm. Şerife KAHRAMAN 1983 Bulgaristan doğumlu. 2006 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 2489 Oda Sic. No Smmm. Nihal YILDIRIM 1981 Bursa doğumlu. 2006 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 44 Smmm. Serpil SAVAŞ 1975 Borçka doğumlu. 2002 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Şubat 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. Oda Sic. No 2491 Smmm. İsa GÜN Oda Sic. No 128 / Eylül - Ekim 2010 2490 1984 Aybastı doğumlu. 2005 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Mart 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. B yeni üyeler yeni üyeler Hoş Geldiniz 2492 Oda Sic. No Smmm. Dinçer ÖNER 1977 Elazığ doğumlu. 2005 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Mart 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 2493 Oda Sic. No Smmm. Erdem KAMİL 1977 Bursa doğumlu. 2004 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Mart 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 2494 Oda Sic. No Smmm. Temel KARAMAN 1973 Arsin doğumlu. 1998 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Mart 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. Oda Sic. No 1969 İnegöl doğumlu. 2005 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Mart 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. 2497 1969 Yalova doğumlu. 2004 yılında Anadolu Üniversitesi’nden mezun oldu. 2009/3. dönemde SMMM Yeterlilik sınavını kazanarak Mart 2010’ da Odamıza kaydını yaptırdı. Oda Sic. No Smmm. Bilgin ALTIPARMAK 128 / Eylül - Ekim 2010 2495 Smmm. Mümtaz ÜLGEN 45 güncel B güncel Haksız Rekabetle Mücadelede Yeni Dönem Değerli Bilanço okurları… 128 / Eylül -Ekim 2010 Yeni dönemde Haksız Rekabetle Mücadele Kurulu olarak çalışmalarımıza, kurulumuzdaki tecrübeli arkadaşlarımızdan önceki dönemde gerçekleştirilen 2 yıllık faaliyetin aktarımlarını alarak başladık. 46 Görev paylaşımından sonra gelen dosyaların değerlendirilmesine yoğunlaştık. Geçen dönemden farklı olarak, soruşturmalara en az 2 ve daha fazla kurul üyesi ile katılmaktayız. Ayrıca kurulumuzu temsilen 1 üye Yönetim Kurulunun ve Disiplin Kurulunun toplantılarına katılarak dosyalarla ve işleyişle ilgili bilgilendirme yapmaktadır. Haksız Rekabetle Mücadele Kurulu’nun görev tanımlaması kısaca BSMMMO Yönetim Kurulu’na gelen şikayetleri kovuşturmak, ön soruşturmaları yürütmek ve sonuçlandırarak tavsiye kararı vermek (Ya dosyayı işlemden kaldırmak ya da disiplin kuruluna sevk etmek) şeklindedir. Kurulun 2 yıllık faaliyeti ve göreve geldiğimiz yaklaşık 2 aylık süreyi de- ğerlendirirsek çalışmalarımız daha çok; Müşteri şikayetleri, Meslek mensuplarının haksız rekabetin alanına giren defter alış verişlerindeki uyuşmazlıkları, Vergi idaresinin sözleşmelere dayalı Damga Vergisi beyanı vermemekten dolayı meslektaşları şikayetleri, Kurumlar Vergisi ya da Gelir Vergisi beyannamelerini vermediği halde vergi levhası tasdik etme iddialarına ilişkin şikayetler, SGK’dan gelen şikayetler şeklinde sıralayabiliriz. Tabi burada SGK’dan gelen şikayetlerin konusunu da açmamız gerekiyor. Bu kurumdan müşterilerin haberi olmadan işçi girişi yapılmasının yanı sıra, yasadan faydalanmak için 2008/Nisan ayında yoğunluklu olarak küçük yaştaki çocukların sigortaya giriş yapılması ile ilgili şikayetler yoğunluk arz etmekte.. Ahmet Hikmet SÖNMEZ Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Haksız Rekabetle Müc. Kurulu Bşk. ahs963@hotmail.com HAK VE HUKUKU KORUMAK Genel olarak özetlemeye çalıştığım yukarıdaki konu ve konularda gelen şikayetlerin 21.11.2007 tarih ve 26707 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Mesleklerine İlişkin Haksız Rekabet ve Reklam Yasağı Yönetmeliği’’ kapsamında değerlendirip, mesleğini layıkıyla yapmakta olan üyelerimizin hak ve hukukunu korumak, şikayeti yapanın iddiaları ışığında, tarafsız bir bakışla suç atfedilenin kendisini en rahat bir şekilde savunabildiği koşulları oluşturarak, ön soruşturmaları gerekçeli karara bağlayabilmek için her türlü kanıt ve belgeyi bir araya getirerek, kurulumuzdan sonraki sürecin daha rahat işlemesi için çaba sarf etmekteyiz. Hedefimiz şikayete dayalı olmaksızın genel konularda da denetim planlamaları yapmak ve gerçekleştirmektir. Haksız rekabetin en aza indirilmesi için elimizden geleni yapmak, gelemeyeni zorlamaktır. Mesleği yürütürken uyulması gereken kuralları ve mecburi meslek kararlarını şöyle sıralayabiliriz : - Tüm meslek mensupları; Dürüstlük, Tarafsızlık, Mesleki Yeterlilik ve Özen, Gizlilik (Sır Saklama), Mesleki Davranış gibi mesleğin etik kurallarına uymalı ve bu kuralların gönüllü takipçisi olmalıdırlar. - Çalışanlar kütüğüne kayıtlı olan meslek mensupları büro açmak zorundadırlar ancak birden fazla büro açamazlar. - Adres değişiklikleri 15 gün içinde bildirilmelidir. - Serbest çalışan meslek mensupları, Ortaklık bürosu veya şirket kurup mesleki faaliyette bulunabilirler. - Meslek mensupları, Mecburi Meslek kararı gereği meslek kaşesi almak ve kullanmak zorundadır. - Odalar arası nakilde kaşenin değiştirilmesi gerekmez. - Meslek mensubu olmak için aranan şartların sonradan kaybedilmesi meslekten çıkarılma nedenidir. - Meslek mensuplarının, basılı evrakları reklam niteliği taşıyacak şekilde düzenlenemez. - Meslek mensuplarının kurduğu mesleki şirketler, tasfiye kararı aldıktan sonra en geç 3 yılda tasfiyeyi tamamlamaz iseler çalışanlar listesindeki şirketler bölümünden silinir. - Unvanlar hiçbir sıfat altında marka olarak tescil ettirilemez. - Meslek mensupları Meslekle bağdaşan işlerden olan Marka ve Patent vekilliği, Bilirkişilik, Tasfiye memurluğu vb. gibi konularda Limited ve Anonim şirketlerde ortak olabilir. - Meslek mensuplarının, mesleki konularda yazılan kitapları bastırıp satması yayıncılık faaliyeti sayılmaz. - Meslek mensuplarının, Tacir ve Esnaf sayılmayı gerektirecek faaliyetleri yürütmeleri yasaktır. - Meslek mensupları, mesleki faaliyetlerine son verseler bile önceki faaliyetlerine ilişkin bilgi ve sırları ifşa edemezler. - Meslekte Nispi ve Maktu olmak üzere 2 aidat türü vardır. - Meslek mensupları, başka meslek mensubunun sözleşmeli olduğu gerçek ve tüzel kişilere hizmet veremezler. - Serbest çalışan her meslek mensubu tabela asmak zorundadır. - Meslek mensupları, gerçeğe aykırı belge düzenleyemez ve onaylayamazlar. - Meslek mensupları mesleki konularla ilgili faaliyetlerinden dolayı sözleşme yapmak zorundadır. - Her Meslek mensubu mesleki dayanışma sorumluluğu taşımalıdır. - Tazminat hakları genel hukuk kurallarına tabidir. - Meslek mensupları, üçüncü kişilere ve iş sahiplerine menfaat sağlayamazlar. - Ücret sözleşmesi sözlü yapılırsa Disiplin cezası uygulanır. - Ücretin tespitinde tarifeye uyulması zorunludur. - Meslek mensupları, müşterilerini odalara 6 ayda bir bildirilmek zorundadır. - Bürosunu kapatanlar Çalışanlar listesinden(Meslek kütüğünden) silinir. - Meslek mensupları, iş elde etmek için reklam yapamaz ve yaptıramaz. - Meslek mensubu, bürosunun tanıtımı için broşür bastırabilir. - Meslek mensuplarının, asılsız ihbar ve şikayet te bulunmaları Haksız Rekabet sayılmaktadır. - Mesleki ortaklıklarda, ortaklığın unvanının yazılması zorunludur. - Tanıtıcı yayınlarda müşteri isimleri açıklanamaz. - Meslek mensupları, büro açılışlarını basın ve yayın yoluyla duyuramazlar. - Meslek mensupları, internette yer alabilir. - Meslek mensupları sahip olmadıkları unvanları kullanamaz. - Meslek mensupları, çalışanlar listesine kayıt olmadan birden fazla beyanname imzalayamazlar. - Meslek mensupları, ücret veya çıkar sağlanması veya vaat karşılığında iş alamazlar. GÜVEN DUYGUSU Yukarıda öne çıkarmaya çalıştığım başlıklar belki de bir çoğumuzun bildiği kural ve mecburi meslek kararları olup ortak hukukumuzu korumak amacıyla oluşturulmuşlardır. Genel kurullarda tartışılarak bağıtlanmışlardır. Bu kuralları tekrar tekrar okumak ve uygulamak bizi haksız rekabetten uzaklaştırdığı gibi mesleki bütünlüğümüzü sıkılaştırıp yan yana gelip ortak sorunlarımızı çözme noktasında birbirimize güven duygularımızı da kuvvetlendireceğine olan inancımla. Hepinize rekabet değil, dayanışma ve örgütlenme duygularımızı geliştirdiğimiz önümüzde duran sorunlarımıza saldırıp onlarla baş edecek güce ulaştığımız bir örgüt yapısına kavuşmayı diliyorum. 128 / Eylül - Ekim 2010 MECBURİ MESLEK KARARLARI B güncel güncel 47 güncel güncel B Nikah şekeri Tanımadığımız bir sürü hanım yanımıza yaklaşıp, “Affedersiniz ama nikâh salonu nerede?” diye sordu... Biz ise birkaç arkadaş sıcaktan dumanımız tüterken hanımlara bakakaldık.. Hemen hemen hepsinin ellerinde Oda seçimlerine giren grupların şapkaları, bloknotları, dosyaları ve kalemleri vardı. 128 / Eylül - Ekim 2010 Biz, hiç görmediğimiz bu insanları seçimden seçime ortaya çıkan Oda üyeleri sanmıştık. 48 Nikâh salonunu sorunca yeri karıştırdıklarını anladık daaa… Ellerinde sıkı sıkıya sahiplendikleri seçim propaganda aksesuarlarına takıldık kaldık bu sefer de… Şimdi bu hanımlar nikâha gidiyorsa ellerindekileri ne yapacaklar, yok oy vermeye geldilerse nikâh salonunu niye soruyorlar? Sonunda olayı çözdük. Aslında nikâh salonuna gelen va- E.Gülhan ATTİL Serbest Muhasebeci Mali Müşavir eminegulhan@ttmail.com tandaşlarımız farklı kapıdan girince, yanlışlıkla seçim masalarında görevli arkadaşları ziyaret etmişler ve lâzım olan yerde “hayır!” demeyi bilmeyen yurdum insanları olarak dosyalarını, şapkalarını alıp karşımıza kadar gelmişlerdi. Ama neye sahip çıktıklarını bilmeden. Aldıkları şeylerin üzerini okumamışlar ve sorgulamamışlardı. “Benden sonrası tufan” diyenler mi yoksa eline her tutuşturulanı bakıp sorgulamadan kabullenenler mi? Herhalde zamane nikâhlarında, nikâh şekeri yerine bunların verildiğini düşünmüşlerdi! Ama şeker sorununu çözdükten sonra ortada gelin ve damat göremeyince bir terslik olduğunu hele şükür! Anlamışlardı. Biz durumu açıklayınca hiç bozuntuya vermeden nikâh salonuna yönlendiler ama ellerindekileri sımsıkı tutarak. Aslında meslektaşların çoğunun sahip çıkmadığı kadar sahip çıkarak. “Olsun o kadar kusur kadı kızında da var ” Hepsi ayrı bir çelişki. Çık çıkabilirsen işin içinden. O nikâhtan sonra, muhtemelen eve dönen hanımların çocukları seçim propaganda malzemelerini kullanmışlardır. Ama ezkaza üzerlerini okudularsa bir sürü değişik grup ismi görmüş ve akıl sır erdirememişlerdir sanırım. Sahi bu kadar grubun bu camiada ne işe yaradığını ya da aralarındaki farklılıkları bilen var mı aramızda? güncel B güncel Marka Değeri -3 Marka Değerini Hesaplama 128 / Eylül - Ekim 2010 Araştırma yazımızın 1 ve 2. bölümlerinde “Marka ve marka değerinin ne olduğunu”, “Marka değerinin firmalar açısından finans ve yöneticilikte ne kadar önemli olduğunu” genel ve ülkemiz açısından örneklerle ifade etmiştik. 50 Bugün işletmelerin mali durumlarına, faaliyet sonuçlarına, finansman olanaklarına etki yapan fakat para birimi ile ifade edilemeyen, bir işletmenin kuruluş yeri, işletmenin sahip olduğu müşteri kitlesi, kamuoyunda bıraktığı imaj, personelin işletmeye bağlılığı, yöneticilerin ve personelin yetenek, beceri, yeterliliği, işletmenin piyasadaki itibarı, diğer işletmeler ve çevre ile iyi ilişkileri, hammadde, malzeme sağlama olanakları, uzun vadeli satış bağlantıları gibi etmenler nicel olarak değerlendirilip mali tablolarda gösterilemezler. Bu anlamda bir entelektüel varlık unsuru olan marka değerinin de bilânçoda sunulması, günümüzde işletmelerin marka değerine verdikleri önemden dolayı son derece gerekli olmaktadır. Marka değeri ile ilgili yapılan farklı tanımlamalar, marka değerinin hesaplanmasında kullanılan yöntem sayısının artmasına neden olmakta, dolayısıyla da, hesaplanan marka değerleri arasında büyük farklar ortaya çıkmaktadır. Bu farklar, marka değerinin muhasebeleştirilmesi ve bilânçoya yansıtılmasında sorunlar yaratmaktadır. Marka Değerleme Yöntemleri: Marka değerlemede geliştirilen yöntemler üç ana bölümde toplanabilir. Parasal yöntemler, Parasal olmayan yöntemler ve Karma yöntemlerdir. 1) Parasal Yöntemler: Parasal yöntemler, markanın muhasebeleştirilmesi, marka sahibi işletmenin bir başka işletme tarafından satın alınması/ başka bir işletmeyi satın alması ve franchising gibi durumlarda, markanın finansal değerinin hesaplanması ya da tahminlenmesi amacına yönelik olan yöntemlerdir. Başlıca kullanılan parasal yöntemler a) Maliyete Dayalı Yöntem: Tarihi Orhan AYDIN Serbest Muhasebeci Mali Müşavir o.aydin@blacktech.com maliyet yöntemine göre, marka değeri, işletme tarafından marka için yapılmış tüm harcamalardan oluşmaktadır. Değiştirme maliyetine göre, marka değeri, markaya benzer yeni bir marka yaratılmasıyla katlanılacak toplam maliyete eşittir b) Piyasa Değeri Yöntemi: Piyasa değerine yöntemi, aynı ürünü üreten piyasadaki diğer markalarla yapılan kıyaslama ile sonuca ulaşma esasına dayanmaktadır. Bu yöntem, markalar için gerçek bir piyasanın var olduğunu ve bu piyasada emsal alınabilecek işlemler gerçekleştiğini varsaymaktadır. c) Sermaye Piyasası Yöntemi: Marka değerini, gelecekte elde edilecek, sadece markaya dayandırılabilen gelirlerin bugünkü değeri olarak tanımlayan bu yöntem, sermaye piyasalarının etkin olduğu yerlerde işletmelerin bir piyasa değerine sahip olduğu ve bu piyasa değerinin işletmenin tüm maddi ve maddi olmayan varlıkların gelecekte elde edeceği gelirleri yansıttığı görüşü esasına dayanmaktadır. B güncel güncel e) Fiyat Pirimi Yöntemi: Fiyat primi yöntemi, markalı bir ürüne sahip işletmenin, aynı ürünü markasız olarak üreten veya daha güçsüz bir markaya sahip başka bir işletmeye göre daha fazla fiyat talep edebileceği varsayımından hareket etmektedir. 2) Parasal Olmayan Yöntemler: Parasal Olmayan yöntemler, tüketici ve davranışını dikte alan modellerdir. a) Aaker Yöntemi: Bu yöntemde marka değerini oluşturan beş unsur olduğu ileri sürülmektedir. Bu unsurlar, diğer marka varlıkları (patent, ticari marka vb.), algılanan kalite, marka çağrışımı, marka farkındalığı, marka bağlılığı, olmak üzere beş tanedir b) Keller Yöntemi: Keller’e göre marka değeri, marka bilgisinin kavramsallaştırması ile oluşur. Marka bilgisinin, marka farkındalığı ve marka imajı olmak üzere iki marka farkındalılığının da, marka tanınması ve hatırlanması olmak üzere iki boyutu bulunmaktadır. Keller’in yönteminde de, Aaker’in yönteminde karşılaşılan sorunlar bulunmaktadır. Her iki yöntemin en büyük eksikliği, hesaplamaya ilişkin sayısal bir örneğin bulunmayışıdır. 3- Karma Yöntemler: Bu yöntemler, parasal ve parasal olmayan yöntemlerin sakıncalarını ortadan kaldırmak için geliştirilen yöntemlerdir. Karma yön- temler arasında en çok kullanılan InterBrand ve Brand Rating yöntemidir. a- InterBrand Yöntemi : En çok kullanılan yöntemlerden biri olan InterBrand Yöntemi, 4 aşamadan oluşmaktadır • Finansal tahmin(bu aşamada maddi olmayan varlıklardan kaynaklanan gelir tespit edilmektedir), • Markanın rolü (Finansal tahmin sonucu elde edilen değerin ne kadarlık kısmının markaya ait olduğu hesaplanmaktadır). • Marka gücü (marka gücünü hesaplamak için 7 kriter bulunmaktadır. Bu kriterler önemlerine göre ağırlandırılmaktadırlar.Bu kriterler, pazar (yüzde25), istikrar (yüzde15), liderlik (yüzde10), pazarlama desteği yüzde25), trend (yüzde10), markanın uluslar arası erişimi (yüzde10), korunma(yüzde10)’dır. • Marka değerinin hesaplanması b- Brand Rating Yöntemi : Brand Rating, GmbH adlı bir işletme tarafından, marka değerini müşteri bakış açısından belirlemeyi amaçlayan 3 parçalı bir değerleme yöntemidir. Yöntemin ilk parçası, “Aysberg(Buzdağı)” modelidir. Bu aşamada markanın gücü hesaplanmaktadır. İkinci bölümde markanın yarattığı fiyat farkı hesaplanmaktadır. Fiyat farkı, aynı endüstrideki bir markasız ürünle son 3 yılı kapsayacak şekilde fiyatların kıyaslanması ile tespit edilmektedir. Yöntemin 3. bölümü markanın gelecekteki performansını tahmin etmeye yöneliktir. Markanın gelecekteki performansı,markanın gelişme potansiyeli ve markanın sahip olduğu mev- cut kanuni korunmaya göre hesaplanmaktadır Tüm yöntemlerin ortak amacı, marka değerini sayısallaştırmak ve marka değerinin mali tablolarda yansıtılmasına yardımcı olarak, işletmeye marka değeri kullanım alanları için fayda yaratmaktır. Marka değeri, 38 numaralı “Maddi Olmayan Varlıklar” konulu Uluslararası Muhasebe Standardı’nda incelenmiş, bu standartta markalar maddi olmayan duran varlıklar arasında sayılarak, varlığın, işletmenin gelecekte maddi olmayan bu varlıktan ekonomik fayda elde etmesinin muhtemel olması ve maddi olmayan duran varlığın maliyetinin güvenilir bir biçimde ölçülebilmesi halinde mali tablolara alınacağı belirtilmiştir. Marka değerini hesaplamak için çeşitli yöntemler geliştirilmiş ve uzman kuruluşlar kurulmuş, bu yolla, marka değeri sayısallaşmıştır. Karma yöntemlerde yaşanan sorunlardan biri, her kuruluşun aynı işletme için farklı bir değer hesaplamasıdır. Muhasebenin tam açıklama, önemlilik, sosyal sorumluluk kavramlarının gereği olarak, yapılan düzenlemelerle, marka değerinin bilânçolarda gösterilmesi yukarıda değinilen kurullarca yasal zorunluluk olarak getirilmelidir. Ama bunun öncesinde Türkiye için Sermaye Piyasası Kurulu veya Türkiye Muhasebe Standartları bünyesinde oluşturulacak bir komisyon tarafından yapılacak çalışma ile objektif, ortak, kabul edilebilir bir yöntem belirlenmesi gerekmektedir. Kaynaklar: David AAKER, -1991, Robert SHAW -2006, Hüseyin Sabri KURTULDU- Çiğdem ŞAHİN-2006, Refik Yaşar DURUSOY -2005, Carol J SIMON- Mary W SULLIVAN-1993 Yusuf KAYA-2006, Duygu FIRAT-A.Cemkut BADEM Araştırma Yazısı, www.interbrand.com, 128 / Eylül - Ekim 2010 d) Telif Hakkını Devretme Yöntemi: Telif hakkını devretme yöntemi, markaya sahip olunmayıp, markanın kullanımı karşılığında, bir telif ödendiği varsayımına dayanmaktadır. 51 güncel B güncel Afosia’dan Avşa’ya Marmara Denizi’nin güneyinde tamamı Balıkesir’e bağlı, Kapıdağ Takımadaları olarak adlandırılan adalardan biri Avşa. 128 / Eylül - Ekim 2010 Ve bu adalar içinde turizm açısından en gelişmişi en tanınmışı. Turizmin başlaması ve sonrasında da yaygınlaşması üzerine bağcılık ve balıkçılıkla geçimini sağlayan ada halkı bağlarını, zeytinliklerini satarak yeni turistlik işletmeler kurmaya başlamışlar ve adada ev pansiyonculuğuyla başlayan turizm faaliyeti böylece konforlu müstakil pansiyonlar, daireler ve otellerle devam etmiş. 52 Şimdi o bağların üzerinde yazlık villalar, ada halkının eski evlerinin yerinde de büyük pansiyonlar yer alıyor. Bağcılık, zeytincilik kısmen devam etse de eskiyle kıyaslanamayacak kadar az. Balıkçılığı saymıyorum bile… Çünkü bir çok yerde olduğu gibi buradaki denizde de balık sayısı ve çeşitliliği çok azalmış. Çok önceleri balıkçıların kalan balıkları denize döktüğünü söylemem kıyaslama açısından yeterince fikir sahibi olmanızı sağlar sanırım. Trajikomik bir durum ama adada satılması için başka yerlerden balık bile getiriliyor. Bütün bunların yanında adanın diğer tarafında yer alan Yiğitler Köyü’nde (Bu köy artık Avşa Belediyesi’ne bağlı bir mahalle) ise tarım hala öncelikli durumda. Burada yetiştirilen üzümler yine burada kurulu fabrikalarda ve küçük imalathanelerde şarap haline getiriliyor ve o meşhur Avşa şarapları çıkıyor ortaya. (Adakarası, Mavikoy, Bortaçina, Büyülübağ…) Bağcılıktan bahsetmişken, çok kısa olan turizm sezonunu uzatmak için neden “Bağbozumu Şenlikleri” düzenlenmez diye de düşünmüyor değilim. Hatta ‘Tarım Turizmi’nin yayılmaya başladığı bu dönemde kasım ayı gibi başlayan Mehmet ÇETİNKAYA Serbest Muhasebeci mehmet@cetinkaya.biz zeytin hasat döneminde bile böyle bir organizasyon yapılsa fena mı olur?) Adada tarihi kalıntıya rastlamak pek mümkün değil. Büyük ihtimalle korunmamış. Bu yüzden adanın tarihiyle ilgili çok ayrıntılı bilgi yok. Kısa bir araştırma yapıldığında hemen tüm internet sitelerinde aynı metinle karşılaşıyoruz. “Kizikoslu Diogenes, Propontis Marmara Adaları’ndan bahsederken OFİOUSA ile FİSİA”yı birbirinden ayırıyor. Pilinius bu adaya OPHİUSSA diyar diyor. Bizans tarihinde adanın ismi AFOUSİA olarak geçiyor. Toprak durumu yüzünden hiçbir zaman zengin olamamış ve bağımsız idareye kavuşamamış olan bu ada, tarihi akışına göre çevresinde hakim olan kuvvetlerin egemenliğine girmiş. Ada Hıristiyan din adamları için sürgün yeri olarak kullanılmış. Ve GEDEON’un iddiasına göre ortaçağda boş kalmış.” Avşa’nın tarih boyunca büyük B ğer tarafında yer alan Yiğitler Köyü’nde ise Türkler. Yunanistan’la yapılan mübadele sonrası Girit’ten gelen vatandaşlar yerleştirilmiş buraya. Yiğitler köyünde yaşayan Türklerden bir bölümü de Avşa’ya taşınmış. Burada hakim olan kültür de anlaşılacağı üzere Rumlarla Türklerin oluşturduğu karma bir kültür. Bu kültür kendini dilde de gösteriyor, yemekte de törenlerde de. güncel güncel Dilde hafif bir aksan var, balık hala sofraların baş tacı ama Girit kültürünün etkisi olsa gerek ot yemekleri de çok özel. Turp, gelincik, ebegümeci, hindiba, labada daha neler neler. Tören demişken evlilik törenine de bizzat şahit oldum. Sizi bilmem ama bana çok ilginç geldi. Adayı gezerken gördüğüm ilginç düğün sonrası yöre insanları bana yok olmaya yüz tutan gelenek ve görenekleri hala devam ettirdiklerini söyledi… Nedir bu ilginç gelenekler diye sorarsanız; Fakat yapılan kazılarda ortaya çıkan kemikler, pişmiş topraktan yapılmış çanak-çömlek, çakmak taşı gibi ka- lıntılar, genel bilgilerin aksine adanın tarihinin çok daha eskilere kadar gittiğini gösteriyor. Fakat günümüzde bir manastır ve bir de şapel harabesinden başka kalıntıya rastlanmamaktadır.” Burada da belirtildiği üzere adada tarihi yapı yok denecek kadar az. O yüzdendir ki adayla ilgili bilgiler kalıntıların araştırılması sonucu değil tarihçilerin ulaşılabilmiş belgelerine dayalı. Bütün adalar gibi bu adada da bir zamanlar Rumlar yaşıyormuş. Adanın di- Düğün yapılır, eğlenilir lakin gelin babasının evine döner… Ertesi gün çalgı eşliğinde gene bayrak ve zeytin dalı takılı sopanın eşliğinde gelin damadın evine götürülür v.s Unutmadan, adaya gitmişken zeytinyağının tadına bakmadan dönmeyin. 128 / Eylül - Ekim 2010 gelişmeler göstermediği genel geçer bir kanıdır. Hıristiyanların sürgün yeri olarak kullanıldığı düşünülen adada bir tane de manastır bulunuyor. Bizans dönemindeki kayıtlarda adanın ismine ‘Ofousia’ olarak rastlanıyor. Daha sonra bölgeye göç ettikleri düşünülen Rumlar ise adaya ‘Afissia’ adını vermişlerdir. Avşa ise bu adın Türkçeleştirilmiş hali. Düğün günü uzun bir çubuğun ucuna bayrak ve zeytin dalı takılarak çalgı eşliğinde ada gezilir, evlerinin balkonuna uzatılır para takılır ve toplanan paraları sağdıç ve arkadaşları arasında eğlence için harcanır… Kendi evi olmayan nişanlı olarak bekler. Ta ki ev sahibi olana dek… 7 yıl bekleyenler bile olmuş bu uğurda 53 mevzuat mevzuat B Disiplin Cezaları ve uygulanması-2 128 / Eylül - Ekim 2010 Yazarın, Bursa Bilanço Dergisi, “Haziran-Temmuz-Ağustos” sayısındaki yazısının devamıdır. 54 i) Çalışanlar listesine kaydolmadan unvan kullanarak, mesleki faaliyette bulunulması. j) Yeminli Mali Müşavirlerce, kendi defterleri hariç, defter tutulması, muhasebe bürosu açılması veya muhasebe bürosuna ortak olunması. k) Başka bir meslek mensubu ile sözleşmesi bulunan müşterilere, bilerek iş önerilmesi ve diğer meslek mensubu hakkında olumsuz yorumlarda bulunulması. l) Aynı unvan sahibi meslek mensubunun sorumluluğundaki işlerle ilgili, görev ve sorumluluk almadan, bir başka meslek mensubunun görüş bildirmesi, uygulamaları hakkında iş sahiplerine karşı olumsuz eleştiriler yapması. m) Mesleğin gereği gibi yürütülmesin! sağlayacak şekilde; şubenin bağlı bulunduğu odanın çalışanlar kütüğüne kayıtlı sorumlu ortak görevlendirmeden ve bu ortak sayısından fazla şube açılması. n) Meslek mensuplarınca, kasıt olmaksızın gerekli özen ve titizlik yetirince gösterilmeden; yasal dü- zenlemelere ve ilan olunmuş norm ve standartlara aykırı olarak beyanname ve bildirimlerin imzalanması, denetlenmesi ve tasdik edilmesi. o) Oda ve birlik kurulları başkan ve üyelerinin; bu görevleri dolayısıyla kanun ve yönetmeliklere aykırı davrandıkların in tespit edilmesi. p) Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce; çalışanlar kütüğüne kayıt olmadan birden fazla beyanname imzalanması. r) Bu Yönetmelikte yer almayan; 3568 Sayılı Kanuna aykırı diğer eylemlerde bulunulması ve Birlikçe çıkarılmış diğer yönetmelik hükümlerine ve zorunlu meslek kararlarına uyulmaması. s) 27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 3. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.09.2007) Büro Tescil Belgesi alınmaması, süresinde vize ettirilmemesi. ş) 27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 3. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.09.2007) Birlik Genel Kurulunca belirlenen “büro standartları”na uyulmaması, açılan işyerlerinin bağımsız büro şeklinde olmaması, başka bir serbest meslek faaliyeti veya ticari faaliyet ile İmdat ATAK Serbest Muhasebeci Mali Müşavir BSMMMO Disiplin Kurulu Üyesi imdat_atak@hotmail.com iç içe olması, ev olarak kullanılan ikametgâhların aynı zamanda büro olarak kullanılması, bir meslek mensubunun (ortaklık durumu hariç) birden fazla bürosunun olması. t)27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 3. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.09.2007) Stajını tamamlayarak mesleği yapmaya hak kazanan meslek mensuplarının, meslek ruhsatlarını aldıkları tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe staj yaptıkları meslek mensuplarının rızası olmadan onların müşterilerine hizmet vermesi. u) 27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 3. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.09.2007) Meslek mensubunun, kendisi, hizmetleri ve faaliyetleri hakkında gerçekdışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunması. ü) 27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 3. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.09.2007) Üçüncü kişilere ücret ya da herhangi bir çıkar sağlanması veya vaat edilmesi sureti ile iş alınması. v) 27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan mal edilmesi veya emanetin inkar edilmesi. e) Ticari faaliyet yasağına uyulmaması. f) Meslek mensuplarınca, beyanname ve bildirimlerin imzalanması ve denetimi ile ilgili yasal düzenlemelerdeki ilke ve kurallarla, ilan olunmuş norm ve standartlara kasten aykırı davranılması veya beyanname imzalama ve denetim yetkisinin kasten gerçeğe aykırı olarak kullanılması. g) Yeminli mali müşavirlerce, tasdike ilişkin yasal düzenlemelerdeki ilke ve kurallarla, ilan olunmuş norm ve standartlara kasten aykırı davranılması veya tasdik yetkisinin kasten gerçeğe aykırı olarak kullanılması. h) Geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezası kesinleştiği hâlde, mesleki faaliyete doğrudan devam edilmesi. GEÇİCİ OLARAK MESLEKİ FAALİYETTEN ALIKOYMA CEZASI YEMİNLİ SIFATINI KALDIRMA CEZASI Mesleki sıfatı saklı kalmak koşuluyla altı aydan az, bir yıldan fazla olmamak üzere mesleki faaliyetten alıkoymadır. Yeminli mali müşavirin yeminli sıfatının kaldırılması ve mührünün geri alınmasıdır. Yeminli mali müşavirlerin, mükerrer şekilde, tasdike ilişkin yasal düzenlemelerdeki ilke ve kurallarla, ilan olunmuş norm ve standartlara kasten aykırı davrandıklarının veya tasdik yetkilerini mükerreren kasten gerçeğe aykırı olarak kullandıklarının anlaşılması ve bu durumun mahkeme kararı ile kesinleşmesi halinde, yeminli sıfatını kaldırma cezası verilir ve mührü geri alınır. 27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 4. maddesiyle değiştirilen madde; Yürürlük: 27.09.2007) (7) Geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezası, her bir eylem için altı aydan az, bir yıldan çok olmamak üzere aşağıdaki hâllerde uygulanır: a) Üç yıllık bir dönem içinde kınama cezası gerektiren herhangi bir hâl ve eylemin yinelenmesi. b) Çalışanlar listesinde kayıtlı bulunan meslek mensuplarınca sahip olunan unvanla kanunun 2’nci maddesinde yer alan işlerin yürütülmesi amacıyla gerçek veya tüzel kişilere bağlı ve onların işyerlerine bağımlı olarak açık veya gizli hizmet sözleşmesi ile çalışılması. c) Meslek mensuplarınca; meslek mensubu olmayan veya mesleği yapmaları yasaklanmış kişilerle Kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı olarak işbirliği yapılması. d) Müşterilerden makbuz düzenlemek veya her türlü yöntem ile topladıkları para veya para hükmündeki değerleri kendisine veya bir başkasına (7) (Değişmeden önceki şekli) Madde 7a) Üç yıllık bir dönem içinde kınama cezası gerektiren hallerin ve eylemlerin yinelenmesi, b) Çalışanlar listesinde kayıtlı bulunan meslek mensuplarınca sahip olunan unvanla kanunun 2’nci maddesinde yer alan işlerin yürütülmesi amacıyla gerçek ve tüzel kişilere bağlı ve onların işyerlerine bağımlı olarak açık veya gizli hizmet sözleşmesi ile çalışılması, c) Meslek mensuplarınca mesleği yapmaları yasaklanmış kişilerle işbirliği yapılması, d) Ticari faaliyet yasağına uyulmaması, e) Meslek mensuplarınca, beyanna- B me ve bildirimlerin imzalanması ve denetimi ile ilgili yasal düzenlemelerdeki ilke ve kurallarla, ilan olunmuş norm ve standartlara kasten aykırı davranılması veya beyanname imzalama yetkisinin kasten gerçeğe aykırı olarak kullanılması, f) Yeminli Mali Müşavirlerce, tasdike ilişkin yasal düzenlemelerdeki ilke ve kurallarla, ilan olunmuş norm ve standartlara kasten aykırı davranılması veya tasdik yetkisinin kasten gerçeğe aykırı olarak kullanılması. MESLEKTEN ÇIKARMA CEZASI Meslek mensubunun ruhsatnamesinin geri alınarak bir daha mesleği yürütmesine izin verilmemesidir. Meslekten çıkarma cezası aşağıdaki hallerde uygulanır: a) Beş yıllık dönem içinde iki defa mesleki faaliyetten alıkoyma cezası ile cezalandırılmasından sonra bu cezayı gerektiren eylemin yeniden işlenmesi. b) Mesleğin yürütülmesi sırasında, meslek dolayısıyla işlenen suçlardan dolayı ağır hapis cezası ile cezalandırılmış olunması. c) Meslek mensuplarının kasten vergi zıyaına sebebiyet verdiklerinin mahkeme kararı ile kesinleşmesi. d) 27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğin 3. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.09.2007) (8) Meslek ruhsatnamesinin bir başkasına kiraya verilmesi, herhangi bir şekilde bir başkasına kullandırılması veya meslek mensubunun mesleki konulardaki yetkilerini genel vekâletname ve/veya düzenleme şeklinde vekâletname ile veya muvazaa yoluyla yahut da başka kanunlardaki düzenlemeleri kötüye kullanarak, mesleğini bizzat yapmayıp, yetkilerini devamlı ya da geçici olarak meslek mensubu olmayan kişilere kullandırması, kendi adına müşteri kabul etmesine, resmî belgelerde mühür ya da kaşesinin kullanılmasına izin verilmesi. e) Başka meslek mensuplarının ad ve unvanları kullanılarak, beyanname düzenlenmesi ve imzalanması. f) Meslek mensuplarının kanunun 4’üncü maddesindeki koşulları taşımaması veya bu koşulların sonradan kay- 128 / Eylül - Ekim 2010 Yönetmeliğin 3. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.09.2007) Mevzuat hükümlerinin emredici kurallarına aykırı davranmak sureti ile rekabette avantaj yaratılması. y) 27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 3. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.09.2007) Diğer meslek mensubu hakkında, ilgili kuruluşlara asılsız ihbar veya şikâyette bulunulması. z) 27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 3. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.09.2007) Bir diğer meslek mensubunun çalışanlarına ve vekillerine onları işlerini yerine getirirken yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek çıkarlar sağlayarak veya önererek doğrudan veya dolaylı olarak menfaat sağlaması. mevzuat mevzuat 55 mevzuat B mevzuat bedilmesi. g) 27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğin 5. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.09.2007) Affa uğramış, ertelenmiş veya paraya çevrilmiş olsa dahi Kanunun 4 üncü maddesinde sayılan suçlardan biri ile hüküm giymiş olunması. Ayrıca, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Serbest Muhasebecilik Staj Yönetmeliği uyarınca, kanunun ve bu yönetmeliğin meslek mensupları hakkında düzenlemiş olduğu disiplin esasları aday meslek mensuplarına da uygulanır. Üç yıllık bir dönem içinde iki veya daha fazla disiplin cezasını gerektiren davranışta bulunan meslek mensubuna her yeni suçu için bir öncekinden daha ağır ceza uygulanabilir. Ancak, disiplin cezası kesinleşip ilgiliye bildirildikten sonra, aynı cezayı gerektiren bir eylemin yinelenmesi durumunda bir üst ceza uygulanır. 128 / Eylül - Ekim 2010 Disiplin kurulları, her iki durumda da; yaptıkları incelemeler sonucu bir derece ağır veya bir derece hafif disiplin cezası uygulanmasına karar verebilirler. 56 (27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 6. maddesiyle değiştirilen fıkra; Yürürlük: 27.09.2007) (9) Uyarma ve kınama cezaları hariç diğer disiplin cezaları; Maliye Bakanlığı ile diğer ilgili kurum ve kuruluşlara duyurulur. Duyuru yapılan ilgili kurum ve kuruluşlar gerekli önlemleri alırlar. Geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma, meslekten çıkarma ve yeminli sıfatının kaldırılması cezaları; Resmî Gazete’de ve meslek mensubunun bağlı olduğu Oda ve Birlik internet sayfasında yayımlanır ve yöresinde uygun araçlarla ilan olunur. Disiplin cezaları, meslek mensubunun dosyasında saklanır. (8) (Değişmeden önceki şekli) Madde 9/d- Meslek ruhsatnamesinin bir başkasına kiraya verilmesi veya herhangi bir şekilde bir başkasına kullan- dırılması, (9) (Değişmeden önceki şekli) Madde 12/ikinci fıkra- Uyarma ve kınama cezaları hariç diğer disiplin cezaları; Maliye Bakanlığı ile diğer ilgili kurum ve kuruluşlara duyurulur. Duyuru yapılan ilgili kurum ve kuruluşlar gerekli önlemleri alırlar. Geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma.meslekten çıkarma ve yeminli sıfatını kaldırma cezaları; Resmi Gazete ve yöresinde uygun araçlarla ilan olunur. Disiplin cezaları, meslek mensubunun dosyasında saklanır. Geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma, meslekten çıkarma veya yeminli şifalının kaldırılması cezasını alan meslek mensubu; elindeki işlerini, cezasının kesinleşme tarihinden itibaren 60 gün içerisinde bağlı bulunduğu odaya teslim eder. Oda bu iş veya defter ve belgeleri iş sahiplerine geri verir. İş sahiplerinin isteği halinde; Odaya yönetim kurulunca görevlendirilecek bir meslek mensubuna, bu iş veya defter ve belgeler teslim edilir. (27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 6. maddesiyle değiştirilen fıkra; Yürürlük: 27.09.2007) (10) Geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma, yeminli sıfatının kaldırılması ve meslekten çıkarma cezalarının, bu Yönetmeliğin 29’uncu maddesine göre kesinleşmesinden sonra serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler iş kabul edemez ve mühür ya da kaşe kullanamazlar. Bu konuda Odalarca, Maliye Bakanlığı ile diğer ilgili kurum ve kuruluşlara bildirim yapıldıktan sonra önlem olarak yeminli mali müşavirin mühürlerinin, serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin ise ruhsatlarının ve kaşelerinin geri alınması sağlanır. 27.09.2007 tarih ve 26656 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 6. maddesiyle eklenen fıkra; Yü- Yararlanılan Kaynak: 3568 Sayılı Meslek Yasası ve Son Değişikliklerle Yönetmelikler TÜRMOB Yayınları - 330 rürlük: 27.09.2007) Mesleki faaliyetten alıkoyma, yeminli sıfatının kaldırılması ve meslekten çıkarma cezalarının yargı organlarınca iptal edilmesinin kesinleşmesi ve ilgilinin istemi hâlinde durum ilgili kurum ve kuruluşlara bildirilerek Oda ve Birlik internet sayfasında yayımlanır. Meslekten çıkarılanlar, yeminli sıfatı kaldırılanlar ve geçici olarak mesleki faaliyetten alıkonulanlar; bu yasakların gereklerini derhal yerine getirirler. Bu gerekleri yerine getirmeyenler hakkında odalar ve Birlik tarafından Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulur. Meslek mensuplarının, ilgili kanun ve yönetmelikler çerçevesinde mesleki faaliyetlerine devam etmeleri ve yukarıda açıklamaya çalıştığım disiplin cezaları ile karşılaşmamaları en büyük temennimiz olmaktadır. Fakat yine de; BSMMMO Haksız Rekabetle Mücadele Kurulu’nun yapmış olduğu çalışmalar sonucunda, bazı meslek mensuplarının disiplin cezaları aldıklarını görmekteyiz. Bu durumları önlemek için, böyle davranan meslek mensuplarından ve ruhsatsız çalışanlardan, mesleğimizin çok büyük zarar gördüğünü, mesleki dayanışma sorumluluğu bilinci ile bu kişiler, odamızdaki yetkili yerlere yazılı veya sözlü bildirilirse, bu bildirimde bulunan kişiler kendi adlarına ve mesleğimiz adına çok doğru bir davranış yapmış olacaklardır. (10) (Değişmeden önceki şekli) Madde 12/dördüncü fıkra- Uyarma ve kınama cezaları dışındaki geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma, yeminli şifalının kaldırılması ve meslekten çıkarma cezalarının, bu yönetmeliğin 29’uncu maddesine göre kesinleşmesinden sonra Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirler iş kabul edemez ve mühür kullanamazlar. Bu konuda odalarca Maliye Bakanlığı ile diğer ilgili kurum ve kuruluşlara bildirim yapıldıktan sonra önlem olarak Yeminli Mali Müşavirin mühürlerinin. Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin ise ruhsatlarının geri alınması sağlanır. B mevzuat mevzuat İhracatı teşvik ederek, döviz girişini artırmak için ihracatçıya “ton başına” havadan para ödendiği zamanların üzerinden çeyrek asır geçti. Devletten KDV iadesi alacağı olan kişi ve kurumların sıkıntılarından söz açılınca, “hikmeti avam” ile söylersek “Tüyü bitmemiş yetimin hakkı” har vurup harman savruluyor gibi bir izlenim hakim. Halbuki gerçekler bunun aksini söylüyor. Mal ve hizmetlerin, nihai manada tüketildikleri veya faydalanıldıkları memlekette KDV’ye tabi tutulması, KDV’nin uygulandığı tüm ülkeler tarafından benimsenen ve “destination ilkesi” (varış yerinde vergileme ilkesi) adı verilen temel ilkelerden biridir(1). Bir şirket, ürettiği veya satın aldığı ürün bedeline ilave olarak tedarikçilerine Katma Değer Vergisi ödemektedir. İmalatçılar, bir mamul üretmek için yüzlerce çeşit hammadde tedarik ederler. Bunları bilgisiyle, makineleriyle işler ve yeni bir ma- mul haline getirir. Dolayısıyla ürün bedelini ve KDV’sini içeren fatura bedelini tedarikçi firmalara ödemek zorundadırlar. Katma Değer Vergisi oranının yüzde 18 uygulandığı ürün gamında faaliyet gösteren imalatçıihracatçı firma, üretim maliyeti dışında, yaklaşık yüzde 15 oranındaki KDV maliyetini de yüklenmek durumunda kalmaktadır. Bununla birlikte, yüzde 18 KDV ödeyerek ürettiği veya satın aldığı ürünleri ihraç ettiği zaman yukarıda değindiğimiz “destination ilkesi” gereği, yurtdışındaki müşterisinden hiç KDV tahsil edemez. Dolayısıyla aylarca süren çalışma sonunda elde edilen ticari mal veya mamül adına bir de KDV ödenmek suretiyle ihraç edilir. Bu ihraç konusu ürünler adına katlanılan ek mali külfetin oranı günümüzdeki ortalama yüzde 10’luk enflasyon ile kıyaslandığında önemli bir maliyeti temsil eder. Özellikle kâr marjlarının KDV oranından daha az olduğu dönemlerde, ihracatçı firmalar otomatik olarak zarar etmektedirler. Avrupa Birliği EU27 bölgesindeki son beş yılda gerçekleşen enflasyon oranları baktığımızda; 2005 yılı: 2,2; 2006 yılı:c2,2; 2007 yılı: 2,3; 2008 yılı: 3,7; 2009 yılı: 1,0(2) seviyesinde gerçekleşmiş olup, ülkemizdeki son beş yılın tüketici enflasyon oranları ise 2005 yılı: 7,72; 2006 yılı: 9,65; 2007 yılı: 8,39; 2008 yılı: 10,06; 2009 yılı: 6,53(3) şeklinde gerçekleşmiştir. KDV iadesi tutarının mali külfete dönüşümü İhracatçı firmalara ödenen KDV iadelerinin, gerçekte nasıl bir finansal yük oluşturduğu aşağıdaki kısa örnek yardımıyla daha kolay anlaşılabilir. Örnek:1 100 birim maliyeti olan ve 18 lira KDV ödeyerek satın alınmış bir ticari mal, yurtdışına yüzde 10 brüt kâr marjıyla satılmış olsun. İhracatçının tahsil edeceği bedel toplamı 110 liradır. Fakat 100 lira mal bedeli, 18 lira KDV’si olmak üzere toplam maliyeti (finansal yönden) ise 118 liradır. Görüleceği üzere ihracat yapan şirket, yurtiçinde mal aldığı firmaya ödediği KDV tutarını devletten alamaz ise, yaptığı ticaretten 8 lira zarar edecektir. 128 / Eylül - Ekim 2010 Dursun Ali YAZ Serbest Muhasebeci Mali Müşavir aliyaz@suadiyedenetim.com.tr KDV İadesi Devlet Tarafından Verilen Bir Hibe midir? 57 mevzuat B mevzuat Zaten “KDV İadesi” tamlamasındaki, “iade” kelimesinden, daha önceden bir şekilde verilmiş/ödenmiş bir değerin veya tutarın geri alındığının anlaşılması gerektiği çok açıktır. Küresel ekonomik coğrafyada, müşteri bulmak çok zorlaştı. Ancak yurtdışında müşteri bulmak, ihracat yapmak daha da zor. KDV iadeleri mükelleflere devlet tarafından karşılıksız verilen bir hibe değildir. Mükelleflerin ihracatları nedeniyle sırtında biriken finansman kamburudur. Sözkonusu iade uygulamasından devletin cebinden ekstra bir bedel çıkmaz. Önceki safhalarda ödenmiş KDV bedelleri devletin kasasına zaten girmiştir veya girecektir. Bu kısmı da başka bir örnek yardımıyla açıklayalım. Örnek:2 Katma Değer Vergisi, nihai tüketicinin ödediği bir tüketim vergisidir. Vergi literatüründe muamele vergisi olarak geçer. Mekanizma ise şöyle işler: 128 / Eylül - Ekim 2010 İmalatçı şirket, bir adet mamül üretimi için toplam 10 lira KDV öder. Ödediği KDV’ler tedarikçiler tarafından Hazine’ye aktarılır. Üretici ise mamülünü 13 lira KDV ile toptancıya satar. Toptancı 13 lira KDV ödeyerek tedarik ettiği ürünü, perakendeci mağazaya 14 lira KDV tahsil ederek satar. Perakendeci ise tüketiciden 18 lira KDV tahsil ederek malını satar. Ve zincirle- 58 me reaksiyon tamamlanır. Şimdi devletin Katma Değer Vergisi’ni nasıl tahsil ederek kasasına koyduğuna örnek yardımıyla bakalım. İmalatçıya satış yapan tedarikçilerden 10 .-TL. KDV devlete aktarılmış olur. İmalatçı aşamasında (=13-10) 3.- TL. KDV devlete aktarılmış olur. (=14-13) Toptancı aşamasında 1.- TL. KDV devlete aktarılmış olur. Perakendeci aşamasında (=18-14) 4.- TL. KDV devlete aktarılmış olur. Yukarıdaki vergileme zincirinde, Hazine’ye aktarılan toplam KDV tutarı 18 TL olmuştur. Bu tutar aynı zamanda nihai tüketici tarafından perakende satış mağazasına ödenen bedele eşittir. Herhangi bir malın veya hizmetin nihai tüketiciye ulaşacağı safhalarda yer alan ithalatçı, imalatçı, toptancı, perakendeci aslen vergi yükümlüsü olmayıp bir nevi taşıyıcı durumundadır. Tekrar edersek, ihracatçı firmaların devletten KDV iadesi talepleri hibe veya destek değildir. Yukarıdaki minik örneğimizdeki nihai tüketicinin yabancı ülke pasaportu taşıyan birisi olması durumunda, perakendeciye (ihracatçıya) 18 liralık KDV’yi ödemeyecekti. vergi miktarı ise (10+3+1=) 14 TL olacaktı. Perakendeci (ihracatçı) ise, toptancıya ödediği katma değer vergisi miktarı olan 14 lirayı hazineden KDV iadesi olarak talep eder. Sonuç olarak iadeyi talep eden ihracatçı (perakendeci) daha önce ödediği KDV’nin iadesini devletten alır. Vergi yönünden herhangi bir kâr /zararı yoktur. Hatta aylar öncesinde ödediği KDV’nin finansman yükünü üzerinde taşıdığı gibi bir de onu geri alabilmek için masraf ve çaba sarfeder. Devlet ise daha önceki safhalarda tahsil ettiği KDV’yi ihracatçıya ödemiş olur. Onunda vergi yönünden herhangi bir kâr /zararı yoktur. Sadece tüketiciden tahsil edebileceği KDV’den mahrum kalır. Bunun karşılığında kendi sınırları içerisinde üretilerek üzerinde katma değer taşıyan ürünün yurt dışına satılmasının kanunen önünü açarak, istihdama, gayri safi milli hasılanın yükselmesine katkı sağlar. Katma Değer Vergisi’nin uygulandığı tüm ülkelerde ihracatta KDV istisnası düzenlemesi mevcuttur. Ve ülkelerinde kahraman gibi algılanan ihracatçıların, zaten hak ettikleri iadeler, çok hızlı bir şekilde sonuçlandırılır. Bizde ise KDV iadesinin yersiz olduğunu savunanların, sahaya “yüzde 18 oranında vergi yüküyle” yenik çıkan ihracatçılara, nasıl mal satabileceklerini anlatması gerektiğini düşünüyorum. Bu durumda devlete intikal etmiş KAYNAKÇA; (1) Mehmet MAÇ, KDV-5 (e-kitap) Denet Bağımsız Denetim Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş (2)http://epp.eurostat.ec.europa.eu/tgm/table.do?tab=table&language=en&pcode=tsieb060&tableSelection=1&footnot es=yes&labeling=labels&plugin=1 (3) http://www.yaklasim.com/malibilgiler/pratikbilgiler/maddeler/039.htm Bayram EROL İstanbul Aydın Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi bayramerol@gmail.com Özet Bu makalede konsolidasyon yöntemlerine kısaca değinilmiş ve IASB’nin 6 Ağustos 2009’da sunulan, IAS32’ye yapılan değişikliklerle ilgili yorumlayıcı taslağın (ED 9) bir özeti, yorumu ve bu uygulama değişikliğinin Türkiye’de bulunan holdinglerdeki etkileri anlatılmıştır. Konsolidasyon yöntemlerini tam konsolidasyon, oransal konsolidasyon ve özkaynak yöntemine göre konsolidasyon olarak 3 temel başlık altında toplamak mümkündür ve ED 9 oransal konsolidasyon yönteminin kaldırılmasına ilişkindir. Anahtar kelimeler: Konsolidasyon, Konsolidasyon yöntemleri, ED 9, oransal konsolidasyon ED 9; IASB tarafından sadece yorum amaçlı yayımlanmıştır. Bu teklifler uluslar arası finansal raporlama standardı olarak yayımlanmadan önce alınan öneriler ışığında modifiye edilebilecektir. (1) ED 9’a göre bir şirketin belli sayıdaki kendi özkaynak kalemlerini herhangi bir para biriminde sabit bir tutardan elde etme hakkı, eğer şirket bu hakları aynı sınıftaki türev olmayan özkaynak araçlarının var olan sahiplerine oransal biçimde teklif ediyorsa, özkaynak kalemidir. (1) Bu değişiklikle birlikte IAS 32’nin izin verdiği iş ortaklıklarına uygulanabilen oransal konsolidasyon yöntemini kaldırmakta ve sadece tam konsolidasyon ya da özkaynak yöntemi ile konsolidasyona izin verilmektedir. Konsolide mali tabloların düzenlenme amacı, bir kurumlar topluluğuna dahil ana ortaklık ile kontrolü ana ortaklıkta olan bağlı ortaklıkların, iştiraklerin ve sınırlı iştiraklerin aktif, pasif, gelir ve giderleri ile gayri nakdi yükümlülüklerini tek bir ortaklığa aitmiş gibi göstererek, topluluğun bir bütün olarak finansal durumu ve faaliyet sonuçları hakkında tasarruf sahiplerine, finansal yatırımcılara, denetim mercilerine ve ilgili diğer kişilere bilgi vermektir. (2) Finansal raporlama standartlarına göre farklı ortaklık yapısındaki şirketler farklı muhasebeleştirilme işlemine tabi tutulmalıdır. Konsolidasyon yöntemleri ile ilgili uluslararası muhasebe standartları; IAS 27 (Konsolide ve Bireysel Finansal Tab- lolara İlişkin Uluslararası Muhasebe Standardı), IAS 28 (İştiraklerdeki Yatırımlara İlişkin Uluslararası Muhasebe Standardı) ve IAS 31 (İş Ortaklarındaki Paylara İlişkin Uluslararası Muhasebe Standardı)’dir. IAS 27; bir ana ortaklığın kontrolü altında bulunan bir grup işletmenin konsolide finansal tablolarının hazırlanmasına ve sunumuna ilişkin esasları belirler. (3) IAS 28; iştiraklerdeki yatırımların muhasebeleştirilmesinde uygulanır. Ancak risk sermayesi (girişim sermayesi) kuruluşları ve yatırım fonları ve yatırım amaçlı sigorta fonlarını kapsayan benzer işletmeler tarafından elde bulundurulan ve “IAS 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme” Standardı uyarınca muhasebeleştirilerek, ilk muhasebeleştirmeyi takiben gerçeğe uygun değeri ile değerlenip kâr veya zararla ilişkilendirilen veya alım-satım amaçlı elde bulundurulan iştirak yatırımları IAS 28 kapsamında değildir. Bu tür yatırımlar, TMS 39 uyarınca gerçeğe uygun değerlerinden ölçülür ve gerçeğe uygun değerde meydana gelen değişimler, değişimin gerçekleştiği dönemde kâr veya zararda muhasebeleştirilir. (4) İş ortaklıklarındaki payların muhasebeleştirilmesi ve iş ortaklıklarının mevzuat Konsolidasyon Yöntemleri ve Yorumlayıcı Taslak(ED)9 B 128 / Eylül - Ekim 2010 mevzuat 59 128 / Eylül - Ekim 2010 mevzuat B 60 mevzuat yapılarına ve faaliyetlerinin gerçekleştirilme şekline bağlı olmaksızın; iş ortaklığının varlık, borç, gelir ve giderlerinin ortak girişimcilerin ve yatırımcıların finansal tablolarında raporlanması IAS 31 hükümlerine göre yapılır. (5) Tek Düzen Muhasebe Sistemi’ne göre finansal yatırımların muhasebeleştirilmesinde tek kıstas sahiplik oranı iken; Uluslararası Muhasebe Standart’larına göre sahiplik oranının yanı sıra kontrol gücü de belirleyici bir etkendir. Sahiplik ve kontrol gücü beraber düşünülmek kaydıyla; bir şirket üzerinde yüzde50-yüzde100 arasında etki söz konusuysa bağlı ortaklık; yüzde50 etki söz konusuysa iş ortaklığı; yüzde20yüzde100 arasında etki söz konusuysa iştirak ve yüzde20’nin altında etki söz konusu ise bağlı menkul kıymet olarak muhasebeleştirilir. Bağlı ortaklıklar tam konsolidasyon yöntemine; iştirakler öz kaynak yöntemine; iş ortaklıkları oransal konsolidasyon ya da öz kaynak yöntemine ve bağlı menkul kıymetler makul değerleri ile konsolidasyona tabi tutulur. Görüldüğü üzere iş ortaklarının muhasebeleştirilmesinde iki yöntem söz konusu olmakta ve ED9 iş ortaklarında oransal konsolidasyon yönteminin kaldırılmasına ilişkin görüş sunmaktadır. İş ortaklıkları her ne kadar kendi varlıklarını ve yükümlülüklerini ve oluşan gider ve kazanılan gelirlerini kendileri kontrol eden bağımsız yasal kuruluşlar olsalar da bütün önemli kararlar ortakların onayı alınarak verilmektedir. Ortaklık anlaşmasında ve iş ortaklıklarının kuruluş sözleşmesinde ortakların iş ortaklığının yönetiminde ve karar almada ne şekilde etkilerinin olacağı belirtilmektedir. Genellikle, ortakların iş ortaklıklarının yönetim kurulunda eşit sayıda temsilcileri bulunmaktadır ve her iki taraf da yönetim ve karar almada eşit koşul ve haklara sahiptir. İş ortaklıkları hisse sahipleri tarafından bağlı ortaklık gibi görülmekte ve buna göre davranılmaktadır. Ortaklar özellikle iç denetim ve finans birimleri ile iş ortaklıkları üzerinde çalışmakta ve ortakların yönetim birimleri iş ortaklıklarının yönetiminde etkili olmaktadır. Bunun yanı sıra, yatırımcılara yapılan bütün sunumlar ve müşterilere yapılan bütün reklamlar iş ortaklıklarını yerel holding şirketinin bir parçası olarak göstermekte olduğu için yatırımcılarda ve müşterilerde de bu yönde bir izlenim bulunmaktadır. İş ortaklıklarında alınan kararlarda ve yapılan işlerde şirket sahiplerinin “ortak kontrol hakkı” bulunması, bir şirketin iştirakinde “önemli etki”ye sahip olmasından daha etkin bir kontrol gücü olduğunu gösterir. Ortaklar “ortak kontrol”de daha etkin bir şekilde yönetime katılım sahibi ve operasyonel ya da yönetim kurulu düzeyinde daha büyük etki sahibi olmaktadır. İş ortaklıklarında iştiraklere nazaran ortakların onayı olmadan önemli kararlar alınamaması durumu oransal konsolidasyon yöntemi ile daha iyi yansıtılmaktadır. ED 9, iş ortaklıklarındaki finansal ve operasyonel politikaların JV ortakları tarafından yönetildiğini belirtir. Bu durum iş ortaklıklarının kendi varlık ve yükümlülüklerini ve oluşan gider ve kazanılan gelirlerini kendilerinin kontrol etmesiyle ile ilgili durumla çelişir. ED9 özkaynak yöntemi ile konsolidasyonun neden daha uygun ve tercih edilebilir bir yöntem olduğunu açıklamamaktadır. Şu anda yürürlükte olan IAS 31 p40’da “Bu standart özkaynak yönteminin uygulanmasını önermemektedir, çünkü oransal konsolidasyon bir ortağın bir iş ortaklığındaki payının ekonomik durumunu yani ortağın gelecekteki ekonomik faydalarındaki payını daha iyi yansıtır. Bununla beraber, bu standart iş ortaklıklarındaki payların tanımlanmasında özkaynak yönetiminin alternatif bir yöntem olarak kullanımına izin vermektedir” denilmektedir. Bu değişikliğin arkasındaki rasyonalite iyi anlaşılamamaktadır. Özkaynak yönteminin zayıflıkları Özkaynak yönteminde, yatırımcı ile yatırım yapılan şirket arasındaki işlemlerin eliminasyonu sadece gerçekleşmeyen karlar ile sınırlı iken oransal konsolidasyon yönteminde şirketler arasındaki tüm işlemler elimine edilmektedir. Özkaynak yönteminde, yatırımcı yatırım rakamı sıfır olduğu durumda yatırımdaki zararlarının kaydını durdurur. Fakat oransal konsolidasyon yönteminde bu şekilde bir kısıtlama yapılmamaktadır. Oransal konsolidasyon yöntemi finansal tablo kullanıcılarına ayrıştırılmış bilgi sağlamaktadır. Yatırımcılar, yatırım yapacakları şirketin iş ortaklıklarının bu şirketin operasyonları ve konsolide finansal tabloları üzerindeki etkileri hakkında yeterli bilgiye sahip olamayacaklardır. Özellikle de iş ortaklığı bağlı bulunduğu Grup’un faaliyet gösterdiği temel endüstriyel bölümlerden birisinde önemli etkiye sahipse özkaynak yöntemiyle konsolidasyon yapıldığında yatırımcılar, bu endüstriyel bölümün risk ve faydalarını değerlemede zorluk yaşayacaklardır. Oransal konsolidasyon finansal tablo kullanıcılarının temel stratejik kararları ve ana şirket konumunu daha iyi anlamasını sağlar. Bundan da öte finansal tablolarda yer alan tüm varlıkları, yükümlülükleri, nakit akışı ve riskleri dahil ederek gelecekteki nakit akışlarının projelendirilmesini sağlar. Kullanıcıların karşılaştırma ve gelecek analizleri yapması bir bölümde yoğunlaşan veriyi değerlendirmekten daha kolaydır. Ortak girişim ve ortak kazancın toplanması, ortak girişim gelirleri ve giderlerinin toplanması ilgili bilgi tahmini değerlemesinin kaybolmasına yol açar. Böylece özkaynak metodu kullanıcının gelecekteki kazançları öngörmesini ve paylaşım fiyatlarını açıklamak gibi bilgi gizleme riskini içerir. Gelişmekte olan piyasalarda doğru mesajı vermek potansiyel yatırımcılar için özellikle önemlidir. Özkaynak yöntemi ortakların tüm faaliyetlerini yansıtır mı? Şirketin sahip olduğu iş ortaklıklarının önemli faaliyetleri ve önemli miktarlarda finansal rakamları olduğu durumlarda, iş ortaklıkları grubun operasyonlarında önemli rollere sahip Finansal kaynaklar, karlılık, varlık verimliliği (aktif karlılık), nakit akımı, kaldıraç oranı gibi konularda iş otaklıklarının finansal tablolarının daha anlaşılır olması için oransal konsolidasyon gereklidir. Notlarda yer verilecek olan bir takım detaylar bunları finansal tablolara yansıtmaktan daha iyi değildir. Ortakların iş ortaklarında kontrol hakkına sahip oldukları tek varlık kalemi yatırımları değildir. Ortaklar genellikle iş ortaklarını kendi faaliyetlerinin bir parçası gibi görüp yönetirler. Finansal tabloların sunumundaki kalite düşüklüğü İş ortaklığı için oransal konsolidasyonun yürürlükten kaldırılması, finansal bilginin kalite, işe yararlık ve alakalılığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olacaktır. Karar verici taraflar için bilginin kalitesi düşecek ve bu durum özellikle iş ortaklığı sayısı ve miktarsal olarak bakıldığında iş ortaklıklarının konsolide finansal tablolara etkisi büyük olan işletmeler için önemli boyutlarda olacaktır. Yönetimin karar oluşturma süreci ve risk yönetimi, sadece net sonuçlardaki paylara değil; operasyonlar, varlıklar, yükümlülükler, nakit akışları ve risklerin detaylı bir şekilde kavranmasına dayanmaktadır. İş ortaklıkları riskin girişimciler arasında paylaşılması amacı ile kurulurlar; fakat oransal konsolidasyonun ortadan kaldırılmasıyla riskler finansal bilgilere yeteri derecede yansıtılama(1) (2) (3) (4) (5) yacaktır. Bu yöntem aynı zamanda kurumsal yönetim prensiplerinden olan şeffaflık ilkesiyle de çelişmektedir. Analistler trend ve büyümeleri anlamakta zorlanacaklar, girişimcilerin değerlemeleri olumsuz bir şekilde etkilenecektir. Çifte Raporlama ED 9’un kullanımı zorunlu hale getirilse bile yerel ve uluslararası kurumsal yatırımcılara ve şirket içi hissedarlara yapılan raporlamada oransal konsolidasyon yönteminin kullanılması daha maliyetli olacak olsa da daha sağlıklı olacaktır. Yatırımcılar ortaklıkların performansını yakından takip ettiği için ek finansal bilgilere ihtiyaç duyacaklardır. Yatırımcılar bağlı ortaklıkların yanı sıra iş ortaklıklarıyla ilgili de sorular yöneltmektedirler. Bu nedenle yatırımcılar için iş ortaklıklarının performanslarını açıklayıcı ek raporlar hazırlanması gerekebilir. Finansal bilgi finansla alakalı olmayan taraflarca kullanıldığında ortaya bir karışıklık çıkacaktır. Türkiye’deki çoğu girişimci şirket için iş ortaklıkları önem arz ettiğinden anlaşılır değerlendirmeler için iç raporlama yönteminin değiştirilmemesi uygundur Bu da çifte raporlamaya sebep olmaktadır. Türkiye’de ED 9’un (Oransal Konsolidasyonun Kaldırılması) etkileri formlarındandır. Bunun başlıca sebebi global bir şirketin Türkiye’deki yerel bir şirketle ortaklık kurarak Türkiye pazarına girmesidir; nitekim Türkiye’deki iş ortaklıklarının önemli çoğunluğu da bu tür yabancı-yerel ortaklık yapısına sahiptir. Bazı durumlarda yabancı-yerel ortaklık yapısı yasal bir zorunluluktur, örneğin Türkiye’de nükleer enerji sektöründe şirket kurmak için yabancı bir şirketle ortak olunması zorunludur. Türkiye’deki holdinglerin sahip olduğu iş ortaklık sayısının fazla ve toplam varlık ve gelir rakamlarının payının yüksek olması nedeniyle ED 9’un onaylanmasıyla Türkiye’deki holdinglerin finansal tablo sunumunda zorluklarla karşılaşabileceği düşüncesindeyim. ED 9 ile ilgili varılan sonuç Yukarıda adı geçen sebeplerden dolayı oransal konsolide yöntemi ortakların ekonomik gerçekliğini yansıtmada daha doğru bir yöntemdir. IMKB’ye kote olan şirketlere 01.01.2005 tarihinden itibaren UFRS’yi kullanma zorunluluğu getirilmiştir. Türk Ticaret kanunu taslağının yürürlüğe girmesinden itibaren de tüm anonim şirketler finansal tablolarını UFRS’ye uygun olarak hazırlayacaklardır. IASB’nin gelişmekte olan piyasalardaki iş yaşamını, var olan gerçekleri ve şirket yönetimlerinin iş ortaklıklarına yaklaşımını göz önünde bulunduracağını düşünmekteyim. Yukarıda da açıklanan nedenlerden dolayı ED 9 onaylanmayıp; mevcut durumun devam ettirilmesinin gerektiği düşüncesindeyim. Türkiye gibi gelişmekte olan pazarlarda iş ortaklıkları çok sık görülen şirket Exposure Draft ED 9 Joint Agreements, International Accounting Standards Board, September 2007 http://archive.ismmmo.org.tr/docs/malicozum/59MaliCozum/19yüzde20-üzde2059yüzde20HADIyüzde20EKICI.doc International Accounting Standards 27, Consolidated and Separate Financial Statements, paragraph 1 International Accounting Standards 28, Investments in Associates, paragraph 1 International Accounting Standards 31, Investments in Joint Ventures, paragraph 1 128 / Eylül - Ekim 2010 olmasına rağmen konsolide finansal tablolarda gelir, brüt kar, faaliyet karları ve yükümlülüklerde etkileri olmamaktadır. B mevzuat mevzuat 61 mevzuat mevzuat B Fazla Çalışma ve Tatil Ücretleri Eski İş Kanunu olan 1475 Sayılı Kanun’un 61’inci maddesinin “a” bendine göre “haftalık çalışma süresi en fazla 45 saat olmakla” fazla çalışma “… haftanın 6 günü çalışılan işyerlerinde günlük 7,5 saati aşan çalışmalar” olarak tanımlanmıştır. Şu anda yürürlükte olan 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 63. Maddesinin 1. Fıkrası ile ise yine “genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok 45 saat” olarak düzenlenmiştir. yönelik ilke kararları verilmiştir. 1475 Sayılı Kanun ile günlük 7,5 saati aşan çalışmaların fazla çalışmadan sayılacağı açıkça belirtilmişse de yeni İş Kanunu olan 4857 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 10 Haziran 2003 tarihinden önceki son 5 yıl içerisinde Yüksek Yargıtay işçinin fazla çalışmasını hesaplarken günlük değil, haftalık çalışma saatlerinin toplamına göre fazla çalışma saatlerinin hesaplanmasını ilke kararı olarak benimsemiştir. İşte 4857 Sayılı Kanun ile de bu ilke kararı kanunlaştırılarak uygulamada ortaya çıkan aksama ve hak kayıplarının önüne geçilmiştir. İki kanun arasındaki açık farklardan birisi fazla çalışma saatleri konusundaki düzenlemedir. Zira 1475 Sayılı Kanun dönemindeki düzenleme uygulamada işçi ve işveren arasında fazla çalışma saatlerinin ve ücretlerinin hesaplanması konusunda problemlere sebep olmakta idi. Bu sebeple Yargıtay tarafından fazla çalışma saatlerinin hesaplanması konusunda işçi lehine olmakla birlikte temelde uygulamadaki sorunları gidermek için 1475 Sayılı Kanun’un yürürlük tarihi döneminde 4857 Sayılı Kanun’da yer alan düzenleme paralelinde uygulamaya 4857 Sayılı Kanun’un düzenlemesi 1475 Sayılı Kanun’a göre esneklik taşımaktadır. Çünkü buna göre yine 63’üncü maddede düzenlendiği üzere, “Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde on bir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz.” Burada düzenlenen denkleştirme 128 / Eylül - Ekim 2010 Fazla çalışma, genel olarak; kanunun belirlediği çalışma sürelerini aşan süreler ile yapılan çalışmalar olarak tanımlanabilir. 62 Av. Naciye UÇAR İş Hukuku Enstitüsü ishukuku@ishukuku.org çalışmasıdır, bu düzenleme ile iş hukuku uygulamamıza “denkleştirme çalışması” kavramı girmiştir. Ayrıca 41’inci madde ile işçiye, yaptığı fazla çalışma karşılığında ücret almak yerine “fazla çalıştığı her saat karşılığında bir saat otuz dakikayı, fazla sürelerle çalıştığı her saat karşılığında bir saat on beş dakikayı serbest zaman olarak kullanabilir” şeklindeki düzenleme ile işçinin yapmış olduğu fazla mesaiden dolayı dinlenme olanağını da tercihli hak olarak işçiye sunmaktadır. İşçi fazla çalışma ücreti yerine serbest zaman kullanmak isterse, bunu fazla mesai yaptığı tarihten itibaren altı ay zarfında, çalışma süreleri içerisinde ve ücretinde bir kesinti olmadan kullanır. 4857 Sayılı Kanun’un 63’üncü maddesinin son fıkrasına göre; “Sağlık kuralları bakımından günde ancak yedi buçuk saat ve daha az çalışılması gereken işler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.” İşte bu yönetmelik ile düzenlenen işlerde fazla mesai yapılmaz. Aynı şekilde 69’uncu maddede düzenlenen “Gece Süresi ve Gece cazip olmakta ve hatta fazla çalışma talepleri birçok zaman işçilerden de gelebilmektedir. Yine kanunda düzenlendiği üzere fazla saatlerle çalışmak için işçinin onayının alınması gerekir. Bu kurala uyulmadan fazla çalışma yaptırmak isteyen işverene karşı işçinin haklı nedenle fesih hakkı bulunmaktadır. Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre şayet işyerinde denkleştirme çalışması yapılmakta ise ve işçi bu çalışmaya ses çıkartmaksızın katılıyorsa açık bir onay olmasa da işçinin denkleştirme çalışmasına zımni onay verdiği kabul edilmektedir. Yargıtay’a göre; işçi işyerinde denkleştirme çalışması yapıp fazladan çalıştığı zamanı diğer bir zaman diliminde dinlenmek suretiyle kullanıyor ve yaptığı bu fazla çalışma ve dinlenme ile ilgili herhangi bir itirazda bulunmuyorsa denkleştirme çalışmasının şartları oluşmuş, işçi yaptığı çalışmanın karşılığında dinlendirilerek yaptığı çalışma denkleştirme çalışmasına dönüştürülmüştür. Dolayısıyla işçinin yazılı yahut açık bir denkleştirme çalışması kabulü beyanına ihtiyaç yoktur, işçi işyeri uygulamasına göre hareket ettiği sürece denkleştirme çalışmasına zımni de olsa onay vermiştir. Her iki tarafın da faydasına olmasına rağmen tatil günlerinde ya da haftalık 45 saatin üzerinde yapılan çalışmalarda ücretlendirme konusu her zaman işçi ve işverenler arasında ihtilaflara sebep olmuştur ve mahkeme önüne en çok taşınan konulardan biri halini almıştır. Üzerinde en büyük ihtilafların yaşandığı konular ise yapılan çalışmanın niteliği, hangi ücretin esas alınacağı ve hesaplamanın nasıl yapılacağı gibi hususlardır. İş Kanunumuz, hesaplama konusunda farklı nitelikteki çalışmalar için farklı usul ve esaslar getirmiş, hafta tatili çalışmalarında ücretlendirmenin nasıl yapılacağını ise belirtmemiştir. Hafta tatilinde yapılan çalışmaların ücretlendirilmesi konusunda Yargıtay kararları belirleyici rol oynamaktadır. 4857 Sayılı Kanun ile fazla çalışma kurumu düzenlenirken, kanunen yapılabilecek fazla çalışma sürelerine de sınırlama getirilmiştir. Buna göre; “fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda iki yüz yetmiş saatten fazla olamaz.” Fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışmaların ne şekilde uygulanacağı ise İş Kanunu’na ilişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği ile belirlenmiştir. İş Kanunumuzdaki düzenleme bu şekilde iken, gerek ülke yararı gerekse işin niteliği veya işyeri şartları ve tabii ki en önemlisi de ekonomik sebepler ve küresel rekabet sebebiyle işverenler ayakta kalabilmek için haftalık çalışma süresinin üzerinde, ulusal bayram ve genel tatillerde veya hafta tatilinde çalışmalar yaptırmaktadır. Bu çalışmalar işverene verimlilik ve karlılık açılarından girdiler sağlarken, ücretleri artırımlı ödendiği için işçiler açısından da Hesaplamalarda dikkate alınacak ücret: İster fazla çalışma olsun, hafta tatili çalışması veya ulusal bayram ve genel tatil günü çalışması olsun, hesaplamaya esas alınacak ücretin çıplak mı yoksa giydirilmiş ücret mi olacağı hususu da önemlidir. İşçinin iş sözleşmesinde belirtilen ücret, “çıplak ücret”tir. Bu çıplak ücrete “kök ücret”, “esas ücret”, “temel ücret” ya da “dar anlamda ücret” de denilmektedir. İkramiye, prim, bonus, sosyal yardım gibi ödemeler çıplak ücretin dışındaki yan ödemelerdir. Bu yan ödemelerin çıplak ücrete dahil edilmesine “giydirilmiş ücret” ya da “geniş anlamda ücret” denilmektedir. İş Kanunu’nun 50. maddesine göre ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmaların ücretlendirilmesinde; fazla çalışma ücretleri, primler, hazırlama, tamamlama ve temizlik işleri için ödenen ücretler ile sosyal yardımlar dikkate alınmayacaktır. Yani, ulusal bayram ve genel tatil günü yapılan çalışmalar için hesaplanacak tutar sadece çıplak ücretten dikkate alınacaktır. Aynı şekilde, fazla çalışmaların ücretlendirilmesinde de sadece çıplak ücret dikkate alınacaktır. İş Kanunu’nun 41. maddesi; her bir fazla çalışma için verilecek ücretin, normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde 50 yükseltilmesi suretiyle ödeneceğinden bahsederken, saat başına düşün ücretten, çıplak ücreti kastetmektedir. Yerleşik Yargıtay kararları da bu yöndedir. Çalışma hayatında işçi ve işveren ilişkileri iş barışının temelini oluşturmaktadır. Çalışma mevzuatı iş barışının sürdürülebilir olmasını sağlayacak düzenlemeleri ihtiva etmelidir. Bu nedenle, kanun maddeleri yorumlanırken hukuki gerçeklikten uzaklaşılmamalı ve çalışma hayatının taraflarını asgari müşterekte buluşturmalıdır. Ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmaların hesaplanması: 2429 Sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’da hangi günlerin genel tatil hangi günlerin ulusal bayram olduğu düzenlenmiştir. Buna göre; ulusal bayram 29 Ekim günüdür ve tatil 28 Ekim günü saat 13.00’den itibaren başlar. 1 Ocak, 23 Nisan, 1 Mayıs, 19 Mayıs, 30 Ağustos ile resmi ve dini bayramlar “genel tatil günleri”dir. Kurban ve ramazan bayramları tatili, arife günleri saat 13.00’den itibaren başlamaktadır. Dikkat edilirse, hafta tatili bunların arasında sayılmamıştır çünkü hafta tatili 394 Sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Aynı şekilde, İş Kanunu’nda da hafta tatilinde yapılan çalışmalar ayrı maddede düzenlenmiştir. Bu nedenle, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmaların hesaplanma usul ve esasları, hafta tatili çalışmaları için geçerli değildir. Ulusal bayram ve genel tatil günü çalışmalarında hesaplama usulü, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun “Genel tatil günü ücreti” başlıklı 47. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde, mülga 1475 Sayılı İş Kanunu’nun yaratmış olduğu tartışmaları sona erdirmesi açısından isabetlidir. Şöyle ki; mülga İş Kanunu’nun 42. 128 / Eylül - Ekim 2010 Çalışmaları” başlığı altında düzenlenen gece çalışmalarında da fazla çalışma yapılamaz. B mevzuat mevzuat 63 mevzuat B mevzuat maddesinde, ulusal bayram ve genel tatil gününde çalışılması halinde, buna ilişkin ücretlerin “bir kat fazlasıyla” ödeneceği düzenlenmekteydi. Bu düzenleme, söz konusu günlerde çalışılmaması halinde zaten işçinin bir günlük ücretinin ödenmesi gerektiğine ilişkin hüküm nedeniyle, çalışılan zamanlarda toplamda 2 yevmiye mi yoksa 3 yevmiye mi ödenmesi gerektiği sorununu ortaya çıkarmıştı. Her iki görüş de kendi içinde tutarlı olduğundan, Yargıtayımız da bir dönem çelişkili kararlar vermiş, sonunda bugünkü düzenlemenin temeli olan yerleşik görüşünü oluşturmuştu. 128 / Eylül - Ekim 2010 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 47. maddesine göre; “Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere, kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazlarsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri tam olarak…ödenir”. Mülga İş Kanunu’nda da olan bu hüküm uyarınca, işçinin söz konusu günlerde çalışmadan dahi 1 yevmiye alacağı doğmaktadır. Aynı madde devamla; “tatil yapmayarak çalışırlarsa ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir.” İfadesine yer vermektedir. Yani, söz konusu günlerde çalışan işçilere artırımlı ücret olarak 1 yevmiye hesaplanacak; zaten çalışmadan hak kazandığı 1 yevmiye ile birlikte toplamda 2 yevmiye ödenmesi gerekecektir. 64 Uygulamada Ulusal bayram ve genel tatil hesaplamaları yapılırken artık günler sayılmaksızın yıllık 12 gün üzerinden hesaplanır. Buna göre ulusal bayram ve genel tatil ücreti hesaplaması formülü: Günlük ücret x çalışılan ulusal bayram ve genel tatil günlerinin sayısı x 2 olmaktadır. Somut örnek ile açıklamak gerekirse örnek vermek gerekirse 2.250.-TL. ücret ile 17.06.2009 – 17.06.2010 döneminde günde 12 günlük ulusal bayram ve genel tatil ücreti hesaplaması: 75.-TL. x 12 gün x 2 = 1.800.-TL. ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı bulunmaktadır. Kanaatimizce, maddenin bu şekilde açıkça düzenlenmesi hem Türkçe açısından hem de tartışmalara sebebiyet vermemesi açısından son derece isabetlidir. Zaten Yargıtay’ın 1475 Sayılı İş Kanunu dönemindeki uygulamaya ilişkin yerleşik görüşleri de maddenin bugünkü haliyle aynıdır. Fazla çalışmaların hesaplanması 4857 Sayılı İş Kanunu’nun fazla çalışmaları düzenleyen 41. maddesi uyarınca, haftalık 45 saati aşan çalışmalar fazla çalışmalardır. Fazla çalışmalar için verilecek ücret, normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde 50 artırılması suretiyle ödenecektir. Yani, bir günlük fazla çalışma karşılığında toplamda 1,5 yevmiye ödenmesi sonucu doğmaktadır. Fazla çalışılan saat başına saat ücretinin 1,5 katının ödenmesi halinde hesaplama formülü: Saat ücreti x hafta olarak fazla mesai süresi x haftalık fazla mesai saati x 1,5 olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu formülde söz edilen “fazla mesai süresi” işçinin fazla mesai talebinin bulunduğu zaman dilimini ifade etmektedir. Ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin hesaplanması konusunda örnek verdiğimiz işçi için 17.06.2009-17.06.2010 tarihleri arasında yapılan haftalık 6 saatlik fazla mesai için : 10,00.-TL. x 52 hafta x 6 x 1,5 = 4.680,00.-TL. brüt fazla mesai ücreti alacağı bulunmaktadır. Esasında hafta tatilinde yapılan çalışmalar da haftalık 45 saatin üzerinde yapılan çalışmalar olduğundan, bir nev’i fazla çalışma gibi görülebilse de, hukuken hafta tatilinde yapılan çalışmalar fazla çalışma değil hafta tatili çalışmasıdır ve ücretlendirmesi farklı usul ve esaslara göre yapılmaktadır. Hafta tatilinde yapılan çalışmaların hesaplanması: 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesi “Hafta tatili ücreti” başlığını taşımaktaysa da, ilginç bir şekilde bu madde, hafta tatilinde yapılan çalışmaların ücretlendirmesine ilişkin bir düzenleme içermemektedir. Maddeye göre, “çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenir”. Yani, aynı ulusal bayram ve genel tatil gününde olduğu gibi, işçinin hafta tatili gününde çalışmadan dahi 1 yevmiye alacağı doğmaktadır. Madde, hafta tatilinde çalışılması halinde ilave ücretin nasıl hesaplanacağını düzenlememektedir. Bu husustaki hukuki boşluğu Yargıtay kararları doldurmaktadır. Yargıtayımızın yerleşik görüşüne göre hafta tatilinde yapılan çalışmalar, aynı fazla çalışmalar gibi yüzde50 artırımlı ödenmelidir. Ancak, buradaki hesaplama fazla çalışmalardakinden farklıdır. İşçi, 46. madde uyarınca, hafta tatili gününde çalışmadan dahi 1 yevmiyeye hak kazanmaktadır. Yüzde 50 artırımlı hesaplanan ücret, bu 1 yevmiyenin üzerine ilave edilmelidir. Yani, hafta tatili günü çalışan işçi çalışmasa dahi 1 yevmiye alacağından, çalıştığı zaman 1,5 yevmiye daha alacaktır ve kendisine hafta tatili çalışması için toplamda 2,5 yevmiye ödenecektir. Hafta tatilinde fazla çalışılan saat başına saat ücretinin 2,5 katının ödenmesi halinde hesaplama formülü: Saat ücreti x çalışılan hafta tatillerinin sayısı x hafta tatilinde çalışma süresi x 2,5 olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu formülde söz edilen “çalışılan hafta tatillerinin sayısı” işçinin hafta tatili çalışması ücreti talebinin bulunduğu zaman dilimini ifade etmektedir. Yine aynı işçinin hafta tatilinde de 4 saat çalıştığını varsayarsak: 10,00.-TL. x 52 hafta x 4 x 2,5 = 5.200,00.-TL. brüt hafta tatili çalışma ücreti alacağı bulunmaktadır. Yukarıdaki açıklamalarda da görüldüğü üzere, işçi ulusal bayram ve genel tatil günü çalıştırılırsa, çalıştığı her gün için toplamda 2 yevmiye alacak, hafta tatilinde çalıştırılırsa daha fazla yani toplamda 2,5 yevmiye alacaktır. Burada hakkaniyet açısında durum tartış- İşçinin hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil gününe denk gelen günlerde çalıştırılması : Uygulamada karşılaştığımız bir başka sorun ise Hafta tatili gününün aynı zamanda ulusal bayram ve genel tatil gününe denk gelmesi halidir. Böyle bir gün çakışmasında, işçi bir de aynı gün çalıştırılırsa o zaman artırımlı ücretin nasıl hesaplanacağı halen işçi ve işverenler arasında sorun olmaya devam etmektedir. Hafta tatili günüyle ulusal bayram ve genel tatil gününün çakıştığı anda işçinin çalıştırılması halinde, artırımlı ücretin hesaplanması konusunda üç ayrı görüş bulunmaktadır. Birinci görüşe göre; söz konusu gün ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilirse işçi toplamda 2 yevmiye, hafta tatili çalışması olarak kabul edilirse toplamda 2,5 yevmiye alacağından, işçi lehine yorum ilkesi gereği bu günü hafta tatili çalışması olarak kabul etmek ve söz konusu günde yapılan çalışmalarda toplamda 2,5 yevmiye ödemek gerekecektir. İkinci görüşe göre; söz konusu günde yapılan çalışmalarda hafta tatili çalışması ve ulusal bayram ve genel tatil günü çalışması hükümleri birlikte uygulanmalıdır. Bu görüşe göre söz konusu günde çalışan işçiye toplamda 4,5 yevmiye ödenmelidir. Üçüncü görüşe göre; işçinin hafta tatili günü her zaman için esneklik hükümleri uyarınca değiştirilebildiğinden, ulusal bayram ve genel tatil gününü ise değiştirebilme imkanı bulunmadığından, söz konusu çalışmayı ulusal bayram ve genel tatil günü çalışması olarak kabul etmek gerekecektir. Bu görüşe göre hafta tatilinin ulusal bayram ve genel tatil gününe denk gelmesi tamamen bir “takvimsel tesadüf”tür ve hafta tatili haftanın herhangi bir günü olabileceğinden, bu günde ya- pılan çalışmalarda işçiye toplamda 2 yevmiye ödenmesi gerekecektir. Kanaatimizce, ilk ve son görüş kendi içinde tutarlı olmakla birlikte, ikinci görüşün işçiyi koruma ilkesinin amacı ve sınırlarını aştığını söylemek yanlış olmayacaktır. Aynı çalışma günü aynı anda iki farklı çalışma şekline sokmak hukuken kabul edilebilecek bir yorum değildir. Buradaki en önemli sorunu ise Yargıtay’ın konuya ilişkin bir yerleşik görüşünün bulunmamasıdır. Akademik alanda ağırlıklı olarak üçüncü görüşün savunulduğu görülmektedir. Bu görüş her ne kadar ağırlıklı olarak kabul görmekte ise de işçinin toplamda sadece 2 yevmiye ücret alabilmesi sonucu bakımından eleştiriye açık görülmektedir. Yargıtay 9. HD, Basın İş Kanunu uyarınca açılmış olan bir davada, bu görüşü destekleyebilecek bir karar vermiştir. Karara konu olayda, işyerinde uygulanan TİS gereği ulusal bayram ve genel tatil günü yapılan çalışmalarda ayrı bir artırımlı ücret, hafta tatili günü yapılan çalışmalarda ise ayrı bir artırımlı ücret düzenlenmiştir. Olayda işçinin hafta tatili günü ulusal bayram ve genel tatil gününe denk gelmiş ve işçi çalışmıştır. Yargıtay 9. HD, ulusal bayram ve genel tatil gününün hafta tatiline denk gelmesi halinde, söz konusu günün “ulusal bayram ve genel tatil günü” olarak kabul edilerek hesaplama yapılmasına karar vermiştir. Kanaatimizce, hafta tatilinin ulusal bayram ve genel tatil gününe denk gelmesi tamamen bir “takvimsel tesadüf”tür. Bilindiği üzere, İş Kanunu’nun 63. maddesi uyarınca çalışma süreleri işveren tarafından haftanın çalışılan günlerine serbest olarak dağıtılabilir ve Yargıtayımızın yerleşik kararları doğrultusunda işveren hafta tatili gününü de serbestçe belirleyebilme hakkına sahiptir. Oysa ki ulusal bayram ve genel tatil günleri, 2429 Sayılı Kanun’da tanımlanmıştır ve bu günleri değiştirmek tarafların anlaşmasıyla dahi mümkün değildir. Yani örneğin, 29 Ekim gününü 20 Ekim’de kut- lamak ya da Ramazan Bayramı’nın tarihini değiştirmek mümkün değildir. Kanunla getirilen emredici bir düzenlemeyi, tarafların ihtiyarına bırakılan diğer günlerden üstün tutmak gerekir. Bu nedenle de, hafta tatiliyle çakışan ulusal bayram gününü “genel tatil günü” olarak kabul etmek ve o gün yapılan çalışmayı da İş Kanunu’nun 47. maddesine göre hesaplamak hukuken daha uygun olacaktır. Sonuç olarak; hafta tatili ulusal bayram ve genel tatil gününe denk gelen işçi aynı gün çalışırsa, toplamda sadece 2 yevmiye ücret ödenmelidir. Sonuç olarak; hesaplamaların özetini yapmak gerekirse; fazla mesai ücreti için işçinin saat ücretinin 1,5 katı ödenirken ulusal bayram ve genel tatiller için işçinin saat ücretinin 2 katı, hafta tatili çalışması için ise işçinin saat ücretinin 2,5 katı ödenecektir. 4857 Sayılı İş Kanunu ile fazla çalışma şekilleri, süreleri, ücretleri vs. konularda ayrıntılı düzenlemeler yapılmış, 1475 Sayılı Kanun’da yer alan bir takım boşluklar da doldurulmuştur. Bu yasal düzenlemelerin yanı sıra Yargıtay’ca da bir takım prensip kararları oluşturulmuş ve fazla mesai konusunda içtihatlardaki tutarlılık yerleşmeye başlamıştır. Fazla mesai çalışmasının prensipleri kanunda düzenlenmesine rağmen uygulamada maalesef işveren ve işçi tarafları arasında çatışmalara yol açmaktadır. İşçisine fazla mesai yaptırmasına rağmen işçilik haklarını daha az ödemek isteyen işveren ile işçi lehine yorum ve kararların yaygınlaşması sonucu hak etmediği halde mahkeme nezdinde diğer alacak taleplerinin yanına fazla mesai kalemini de sıkıştırıveren işçinin önüne bu yasal düzenlemeler ile geçmek oldukça zor olmaktadır. Oluşan içtihatların ve yasal düzenlemelerin yanı sıra ancak çalışma ahlakının gelişerek işveren ve işçinin çalışma barışına yönelik tutum ve tavırlarının artması ile bu sorunların ya da hak ihlalleri ve suiistimallerin önüne geçilebilecektir. 128 / Eylül - Ekim 2010 maya açık olmakla beraber, Kanun’un düzenlemesi ve yerleşik yargı kararları bu yöndedir. B mevzuat mevzuat 65 mevzuat mevzuat B 128 / Eylül - Ekim 2010 4857 Sayılı Kanunda Geçici İş İlişkisi 66 Geçici iş ilişkisi 4857 Sayılı Yasa ile iş hayatına giren esnek çalışma modellerinden biridir. Konuyu anlamak için önce bu ilişki türünün iş hukukuna neden getirildiğini anlamak gerekir. Geçici iş ilişkisinin amacı; işverenlerin belirli bir süre devam edecek ve yeni bir personel istihdam edilmeden işletmede ortaya çıkan personel ihtiyacının giderilmesidir. Yine bir diğer önemli amaç da aynı şirketler topluluğunda, bir şirketin iş yükündeki artmaya karşın aynı şirketler grubu ya da holdinge bağlı diğer bir şirketin iş yükündeki azalma nedeniyle personelin işten çıkarılmasını önlemeye ve personel fazlalığı olan şirketin deneyimli elemanlarından faydalanma ve iş gücünü üretime dönüştürme olarak sayılabilir. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTA Örnek olarak işyerinde fazla çalışma yapmak suretiyle yerine getirilmesi mümkün olmayan bir siparişin hazırlanması,mevsimlik işler ve mevsimsel dalgalanmalar,işyerinde bir veya birkaç işçinin sürekli hastalığı,kadının ücretsiz doğum iz- nine ayrılması ya da işyerinin önemli bir işçisinin yıllık izine çıkması ve buna benzer hallerde geçici işçi çalıştırılması mümkündür. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, geçici iş ilişkisinin işletmenin sürekli faaliyetlerinde ucuz iş gücü çalıştırma yöntemi olmadığıdır. Yasanın amacı, işletmenin arızi veya özel hallerde ortaya çıkan geçici iş gücü ihtiyacının giderilmesidir. İşletmenin normal ve sürekli faaliyetlerinde ise kural, işverenin belirsiz süreli sözleşme ile işçi çalıştırmasıdır. Uygulamada kimi zaman görüldüğü üzere geçici işçi adı altında iki grup işçinin altı ay gibi belirli sürelerle münavebeli olarak çalıştırılması yasanın amacına aykırıdır. İşletmenin konusunu teşkil eden ve daimi işçi çalıştırmak gereken işlerde sürekli olarak geçici işçi çalıştırılması, geçici işçiler yasada öngörülen sürelerde çalıştırılsa bile muvazaalı bir işlem ve kanuna karşı hile teşkil eder. Bu durumda, mahkemenin işçiyi fiilen çalıştıran kişinin asıl işveren ve söz konusu işçilerin işletmenin asli ve sürekli işçisi olduklarına hükmetmesi beklenir. Hayrettin SALDI Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı - İş Müfettişi hayrettinsaldi@hotmail.com İŞVERENİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜĞÜ İşveren, devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi; holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde veya yapmakta olduğu işe benzer işlerde çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisi gerçekleşmiş olur. Bu halde iş sözleşmesi devam etmekle beraber, işçi bu sözleşmeye göre üstlendiği işin görülmesini, iş sözleşmesine geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı yerine getirmekle yükümlü olur. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren işçiye talimat verme hakkına sahip olup, işçiye sağlık ve güvenlik risklerine karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlüdür. Geçici iş ilişkisi altı ayı geçmemek üzere yazılı olarak yapılır, gerektiğinde en fazla iki defa yenilenebilir. İşverenin, ücreti ödeme yükümlülüğü devam eder. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden işveren ile bir- ilişkisine gerek duyulan neden temelde çalışma hayatında esneklik gereğini ortaya çıkaran nedenle aynıdır. İşletmelerin ekonomik gelişmeler ve mevsimlik olarak artan talep karşısında geçici olarak duyduğu işçi ihtiyacını anında karşılamak, işverenin vasıflı iş gücüne olan talebine hemen cevap vererek üretimin aksamamasını sağlamak temel amaçlar arasındadır. TİS, GREV VE LOKAVT HALLERİ SİGORTA BİLDİRİMLERİ İşçiyi geçici olarak devralan işveren grev ve lokavt aşamasına gelen bir Asıl işveren, işçi, devir alan şeklinde ortaya çıkan ve kazanç amacı güdül- toplu iş uyuşmazlığının tarafı ise, işçi grev ve lokavtın uygulanması sırasında çalıştırılamaz. Ancak, 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun 39’uncu maddesi hükümleri saklıdır. İşveren, işçisini grev ve lokavt süresince kendi işyerinde çalıştırmak zorundadır. Toplu işçi çıkarmaya gidilen işyerlerinde çıkarma tarihinden itibaren altı ay içinde toplu işçi çıkarmanın konusu olan işlerde geçici iş ilişkisi gerçekleşmez. meyen geçici iş ilişkisi, şirket topluluklarında ve holdinglerde, şirketlerin vasıflı iş gücü ihtiyacının karşılanmasında veya üst düzey yöneticilerin yetiştirilmesinde ya da aynı gruptan olmayan şirketlerin birlikte bir iş üstlenmelerinde ortaya çıkabilmektedir. Bunun yanı sıra mali güçlükle karşılaşan bir işverenin işçisini işler düzelene kadar bir başka işverene vermesi de geçici iş ilişkisi çerçevesinde değerlendirilebilir. Ödünç ya da 4857 Sayılı Kanun’daki adıyla geçici iş ilişkisi işverenin kendisine hizmet akdi ile bağlı bulunan işçisinin iş görme edimini geçici ve belirli bir süre ile bir başka işverenin emrine vermesini ifade etmektedir . Geçici iş Geçici iş ilişkisinin uygulanmasında dikkat edilmesi gereken hususlarda biri de geçici iş ilişkisi ile iş görme edimini yerine getirmek üzere başka bir işverene devredilen işçinin sigorta bildirimlerinin nasıl yapılacağı konusundadır.Bu konuya Sosyal güvenlik Kuru- munun 16-294 sayılı Genelgesi ile yön vermiştir.Buna göre; B İşverenin, sigortalıyı, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 7’nci maddesine göre başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devretmesi halinde, sigortalıyı devir alanın, geçici iş ilişkisi süresine ilişkin prim belgelerini bir ay içinde asıl işverene ait tescilli işyerinden Kuruma vermesi gerekmektedir. Bu durumda, prim belgelerinin verilmesinden sigortalıyı devir alan işveren, asıl işveren ile birlikte müteselsilin sorumlu tutulacaktır. Sigortalının devrine ilişkin yazılı olarak yapılmış sözleşmenin Kuruma ibraz edilmesine rağmen, bu sigortalılar ile ilgili prim belgelerinin sigortalıyı bizzat çalıştıran (devir alan) tarafından Kuruma verilmemesi halinde, uygulanacak idari para cezalarının öncelikle devir alana tebliğ olunması, ödenmemesi durumunda ise sigorta primlerinde olduğu gibi, sigortalıyı devir eden asıl işverene de tebligat gönderilmek suretiyle ve müteselsil sorumluluk esası nazara alınarak, idari para cezasının bu defa asıl işverenden tahsiline başvurulacaktır. mevzuat likte sorumludur. İşçi, işyerine ve işe ilişkin olup kusuru ile sebep olduğu zarardan geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı sorumludur. İşçinin geçici sözleşmesinden aksi anlaşılmıyorsa, işçinin diğer hak ve yükümlülüklerine ilişkin bu Kanundaki düzenlemeler geçici iş ilişkisi kurulan işverenle olan ilişkisine de uygulanır. 128 / Eylül - Ekim 2010 mevzuat 67 mevzuat mevzuat B Doğum Borçlanması I- GİRİŞ 128 / Eylül - Ekim 2010 Doğum borçlanması hakkı, kadın sigortalılar için 5510 Sayılı Yasa’nın 41. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendiyle getirilmiştir. Ancak maddenin uygulanmasıyla ilgili çıkarılan tebliğ ve genelgelerle doğum borçlanması zorlaştırılmış, kadın sigortalılar da borçlanma hakları için mahkemeye gitmek zorunda kalmışlardır. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından çözüm için çıkarılan 01.07.2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlana tebliğ ve 16.09.2010 tarih 2010/106 Sayılı Genelge’nin de yeterli olmayacağı kadın sigortalıların yine haklarını neden mahkemede arayacağı aşağıdaki irdelemeden anlaşılacaktır: 68 II-YASADAKİ DOĞUM BORÇLANMASI 5510 Sayılı Yasa 41. maddesinde (değişik 17.4.2008-5754-67. madde) “Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izin süreleri ile 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden iş yerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri” borçlanabileceğini hüküm altına almıştır. Görüleceği üzere kadının doğum borçlanması için ; - 4/a sigortalısı olarak tescil edilmiş olması - Çocuğunun yaşaması - İki doğum için olmak üzere borçlanma talebinde bulunulan sürenin, doğum tarihinden sonraki iki yıllık süreyi geçmemesi - Bu süre içinde iş yerinde çalışmaması, yeterlidir, başkaca bir şart yoktur. III-(28.04.2008 tarihli) TEBLİĞ ve (2008/111 Sayılı) GENELGEDEKİ DOĞUM BORÇLANMASI a- 5510 Sayılı Yasa’nın 41. maddesinin uygulanmasına dair çıkarılan 28.09.2008 tarih 27011 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hizmet Borçlanma İşlemlerinin Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’de “sigortalı kadının ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihten sonra” Niyazi YAMAÇ Emekli SGK Başmüfettişi BSMMMO Danışmanı nyamac@hotmail.com B mevzuat mevzuat ibaresine yer verilerek, kanunda belirtilen şartlar dışında, kadınların sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonraki yapmış olduğu iki doğum için borçlanma yapabilecekleri esası getirilmiştir. 28.09.2008 tarihli Tebliğ ve 2008/111 Sayılı Genelge ile doğum borçlanması için kanunda olmayan şartların getirilmesi, kamuoyunda çok tenkit edilmiş, davalar açılmıştır. tarih ve 27628 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan yeni Tebliğ de “ sigortalı kadının ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihten sonra” ibaresi kaldırılmıştır. b-Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan 2008/111 Sayılı Genelge ile de 4/a kapsamındaki sigortalı kadının, doğum borçlanması yapabilmesi için doğumdan önce sigortalı çalışmaya başlamış olması şartına ilave olarak doğumun işten ayrıldıktan sonra 300 gün içinde gerçekleşmesi şartı getirilerek doğum borçlanması zorlaştırılmıştır. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi (25.02.2010 tarih ve E. 2009/8312 K. 2010/2516 Sayılı Kararı) doğum borçlanmasının kanunun yürürlük tarihinden önceki borçlanmalarda da uygulanabileceği, doğum sırasında aktif sigortalı olma şartı aranmayacağı, hizmet akdine istinaden iş yerinde çalışmaması, çocuğunun yaşaması ve iki yıllık süreyi geçmemesi dışında başka bir şart aranmayacağı hususlarında karar vermiştir. Yargıtay’ın vermiş olduğu bu karar doğrultursunda 01.07.2010 V- 2010/106 SAYILI GENELGE’DEKİ BORÇLANMA SONUÇ 5510 Sayılı Yasa’nın 41. maddesinde olmadığı halde 28.09.2008 tarihli Uygulama Tebliği ve 2008/111 Sayılı Genelge ile istenmekte olan kadın sigortalının doğum nedeniyle çalışmadığı, en fazla iki defa olmak üzere ikişer yıllık sürelerin borçlandırılmasında, sigortalının doğumdan önce 4/a kapsamında tescil edilmiş olması şartı 01.07.2010 Sayılı Tebliğ ile kaldırılmış olmasına rağmen, 16.09.2010 Sayılı Genelge ile yeniden uygulamaya konulduğundan; kadın sigortalılar 4/a sigortalısı olarak tescil edilip pirim ödedikleri tarihten önceki doğum yaptığı bir veya iki doğum için borçlanma yapabilme haklarını yeniden mahkemede arayacaklardır. NOT: Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 25.02.2010 tarih ve E. 2009/8312 K. 2010/2516 Sayılı Kararı, yargı kararları bölümünde yayımlanmıştır. 128 / Eylül - Ekim 2010 IV- (01.07.2010 tarihli) TEBLİĞ’DEKİ BORÇLANMA 16.09.2010 tarih 2010/106 Sayılı Genelge’de 01.07.2010 tarihli tebliğde kaldırılmış olan “sigortalı kadının ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihten sonra” ibaresi muhafaza edilerek sigortalı kadının 4/a kapsamında tescil edilmiş olması ve adına kısa ya da uzun vadeli sigorta kolları yönünden pirim ödemiş olması istenmiş, doğumun çalıştığı işten ayrıldıktan sonra 300 gün içinde gerçekleşmesi şartı kaldırılmıştır. 69 akademik bakış akademik bakış B Yargı Kararlarına Karşı Kanun Yolları 128 / Eylül - Ekim 2010 1. GİRİŞ 70 Kanun yolu, davanın taraflarına tanınan bir hukuki yol olup, bununla yanlış olduğu iddia edilen kararların tekrar incelenmesi ve değiştirilmesi sağlanır. İlk derece mahkemeleri tarafından verilen nihai kararlardaki hataların, usulsüzlüklerin ve bunlar gibi diğer hukuka aykırı hususların düzeltilmesi, bunların hukuka ve kanunlara uygunluğunun sağlanması amacıyla bu kararların bir üst mahkemede incelenebilmesi için taraflara tanınan hukuki başvuru yollarına genel olarak “kanun yolu” denilmektedir.(1) Kanun yolu, mahkemelerce verilen nihai kararların üst derece yargı organları veya doğrudan doğruya kararı veren yargı organı tarafından yeniden incelen- mesi, hukuki denetimin yapılması ve gerekli görülürse değiştirilmesi amacıyla kural olarak davanın taraflarına tanınmış çeşitli başvuru yollarını ifade eder. (2) Böylece davanın tarafları, dava sonucunda verilen ve yanlış olduğunu düşündükleri kararın değiştirilmesi veya düzeltilmesi için bir üst mahkemeye başvurarak ilgili karara ilişkin hukuki denetimin yapılması imkânı elde etmiş olurlar. Mahkemelerin vermiş oldukları nihai kararların kesinleşmesini önleyen kanun yollarına olağan kanun yolları, kesinleşmiş hükümlere karşı tanınmış olan kanun yollarına ise olağanüstü kanun yolları denir. Kanun yoluna başvurulmakla yargılamanın daha üst bir mercie intikal ettirilmesi ve şekli an- Doç. Dr. Mehmet YÜCE Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. Maliye Bölümü Öğretim Üyesi mpyuce@yahoo.com lamda kesin hükmün engellenmesi sağlanmaktadır. II. KANUN YOLARI Kanun yolu, davanın taraflarına tanınan hukuksal bir yoldur. Bu yol ile ilk derece mahkemelerince yanlış veya hukuka aykırı olarak verildiği iddia olunan kararların, hukuka aykırı olup olmadıklarını tespiti ve varsa oluşacak haksızlıkların giderilmesi açısından yeniden incelenmesi sağlanır. İdari yargıda kanun yollarına davanın tarafları başvurusu üzerine işletilir. Yoksa ceza yargılamasında olduğu gibi doğrudan ve kendiliğinden kanun yolu işlemez. İdari yargıda “olağan kanun yolu” ve “olağanüstü kanun yolu” olmak üzere iki tür kanun yolu vardır. Vergi Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolları Olağan Kanun Yolları Olağanüstü Kanun Yolları - İtiraz (Bölge İdare Mahkemesine) - Kanun Yararına Bozma (Danıştay’a) - Temyiz (Danıştay’a) - Yargılamanın Yenilenmesi (Esas kararı vermiş olan mahkemeye) - Kararın Düzeltilmesi (İtiraz ve Temyiz kararı veren yere) 1- Zehra Odyakmaz, Türk İdari Yargılama Usulünde Kararlara Karşı Başvuru Yolları, İstanbul, 1993, s. 6. 2- Yusuf Karakoç, Vergi Sorunlarının/Uyuşmazlıklarının Çözüm Yolları (Vergi Yargılaması Hukuku), Yetkin Yayınları, Ankara, 2007, s. 204. Vergi mahkemelerince verilen nihai kararlara karşı uyuşmazlığın niteliğine bağlı olarak nihai karar, tek hâkimle verilmişse Bölge İdare Mahkemesi nezdinde “itiraz” yoluna, kurul olarak karar verilmişse Danıştay nezdinde “temyiz” yoluna giderler. İtiraz ve temyiz müesseselerinin temel amacı vergi mahkemesi kararlarının üst (yüksek) mahkeme konumunda bulunan itiraz itibariyle Bölge İdare Mahkemesi’nce, temyiz itibariyle de Danıştay’ca hukuka uygun olup olmadığı yönünden denetlenmelerinin sağlanmasıdır. 1. İtiraz Yolu Vergi mahkemelerinin tek hâkimle verdiği nihai kararlara, başka kanunlarda aksine karar bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çerçevesindeki Bölge İdare Mahkemesinde itiraz edilebilir. İtiraz başvurusu vergi mahkemesinin yargı çevresindeki Bölge İdare Mahkemesine, mahkemenin kararının tebliğ tarihini izleyen 30 gün içinde yapılır. (3) İtirazda bulunan kişi doğal olarak aleyhine karar verilen kişi olmak durumundadır. İtiraz, yetkili Bölge İdare Mahkemesine hitaben yazılmış dilekçeyle olur. Dilekçeler vergi mahkemesine dava açmada geçerli olan yerlere de verilebilir. Bölge İdare Mahkemesine itiraz yoluyla başvurulduğunda, vergi mahkemesinin kararıyla tahakkuk eden vergi ve cezalara ilişkin süreç hakkında yürütme kendiliğinden durmaz. Karara göre düzenlenen ödeme emrinin hükümlerini durdurmak için itiraz yoluyla da yürütmenin durdurulmasının talep edilmesi gerekir. Vergi mahkemesi itiraz eden tarafından verilen itiraz dilekçesi ve ek- lerinin bir örneğini karşı tarafa tebliğ eder. Karşı tarafta bu tebliği izleyen 30 gün içinde itiraz dilekçesine cevap verebilir. Cevap veren, süresi içinde itiraz etmemiş olsa bile itiraz üzerine vereceği cevap bu defa kendisinin itiraz dilekçesi yerine geçer. Vergi mahkemesi tekemmül eden dosyayı Bölge İdare Mahkemesine gönderir. Yürütmeyi durdurma talepli itiraz dilekçesi karşı tarafa tebliği edilmeden vergi mahkemesince Bölge İdare Mahkemesine gönderilir. Bu şartlarda tebligat ve cevaplamalar Bölge İdare Mahkemesince yerine getirilir. İtiraz incelemesi kural olarak evrak üzerinden yapılır. İtiraz başvurusunda bulunanın duruşma yapılması yönünde talebi varsa Bölge İdare Mahkemesinin bu yönde karar vermesi halinde duruşma yapılır (İYUK md. 17/2). Bölge idare mahkemeleri, vergi mahkemesinin kararlarını onaylar, bozar veya bazı hallerde esas hakkında karar verebilir. Bölge idare mahkemesi itiraz incelemesi sonucunda maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya itiraz sadece hukuki noktalara ilişkin ise veya itiraz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Maddi olaylar yeterince incelenmemiş ise bölge idare mahkemesi gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir. Ancak, bölge idare mahkemesi ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan itirazı haklı bulması veya davaya görevsiz hakim tarafından bakılmış olması hallerinde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu kararları kesindir. Bu kararlara karşı, itiraza konu kararı veren hâkim, ka- rarında ısrar edemeyeceği gibi bu kararlar aleyhine temyiz yoluna da gidilemez. 2. Temyiz Yolu Vergi mahkemelerinin kurul halinde verdiği kararlara karşı temyiz yoluyla Danıştay’a başvurulur. Temyiz taraflardan birinin temyiz talebi üzerine gerçekleşir. Bu nedenle, taraflardan herhangi biri kararı temyiz etmediği sürece Danıştay’ın kararı temyizen incelemesi söz konusu olmaz. Temyiz süresi nihai kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gündür. Vergi dairelerinin temyiz yoluna gidebilmeleri için Maliye Bakanlığın onayını almaları şarttır. Bu onay alınmadan vergi daireleri vergi mahkemelerinin kararları aleyhine temyiz davası açamazlar (VUK md. 377/3). Temyiz başvurusu vergi mahkemesinin kararının yürütülmesini durdurmaz. Kararın yürütülmesinin durdurulması isteniyorsa bu yönde talepte bulunulması gerekir. Şartların var olması halinde yürütmeyi durdurma kararı verilebilir. Temyiz başvurusu Danıştay başkanlığına hitaben yazılmış imzalı bir dilekçe ile yapılır. Temyiz dilekçesi kararı veren mahkemeye, Danıştay’a veya vergi mahkemesine dava açmada geçerli olan yerlere verilebilir. Vergi mahkemesi ya da Danıştay ilk olarak temyiz dilekçesi ve eklerinin bir örneğini karşı tarafa tebliğ eder. Karşı taraf tebliği takip eden 30 gün içinde cevap verir. Cevap veren kararı temyiz etmemiş bile olsa bu cevap dilekçesiyle temyiz isteminde bulunabilir. Bu takdirde cevap dilekçesi temyiz dilekçesi yerine geçer (İYUK md. 48/3). Vergi mahkemesi cevap dilekçesi verildikten veya ve 3- Takdir komisyonlarının arsa ve arazilere ait asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin takdir veya yeniden takdir (VUK mük. md. 49/b-2) kararlarına karşı açılan davalar üzerine vergi mahkemelerince verilecek kararlar aleyhine onbeş gün içinde Danıştay’a başvurulabilir (VUK mük. md. 49/b-3). 128 / Eylül - Ekim 2010 A. OLAĞAN KANUN YOLLARI B akademik bakış akademik bakış 71 akademik bakış B akademik bakış 128 / Eylül - Ekim 2010 rilme süresi geçtikten sonra dosyayı Danıştay’a gönderir. 72 Temyiz dilekçesinde yürütmenin durdurulması talebi varsa dosya, temyiz dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden yürütmenin durdurulması hakkında karar verilmek üzere Danıştay’a gönderilir. Danıştay’ın görevli dairesi yürütmeyi durdurma talebi hakkında karar verdikten sonra tebligat bu daire tarafından yapılarak dosya tekemmül ettirilir. Danıştay’da yapılan temyiz incelemesi üç açıdan yapılır (İYUK md. 49/1): - Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış mı? - Hukuka aykırı karar verilmiş mi? - Usul hükümlerine uyulmuş mu? Temyiz incelemesi sonucunda Danıştay, dosyayı esastan ele alarak yeni bir karar vermez. Danıştay aşağıdaki kararlardan birini verebilir: Vergi Mahkemesi Kararının Onanması: Onama tam onama ve düzelterek onama şeklinde olabilir. Danıştay vergi mahkemesinin hüküm altına aldığı kararın bütünüyle hukuka uygun olduğu kanaatine varırsa kararı tam onamış olur. Danıştay’ın mahkeme kararının onanmasına karar vermesi halinde, dava dosyası mahkemesine gönderilir ve olağan yargılama süreci tamamlanmış olur. Vergi mahkemesi kararında maddi yanlışlıklar yapıldığı bunların düzeltilmesi imkanı varsa kararın düzeltilerek onanmasına karar verilebilir. Onanan karara karşı aleyhine karar verilen taraf Danıştay’ın kararının vergi mahkemesince tebliğinden itibaren 15 gün içinde “karar düzeltme” talebinde bulunabilir. Karar düzeltme istemi temyizin yapıldığı da ire tarafından incelenir ve reddi halinde karar kesinleşir. Vergi Mahkemesi Kararının Bozulması: Vergi mahkemesi kararının bozulması tam ve kısmen bozulma şeklinde karşımıza çıkar. Bozulan kısımlar için dosya vergi mahkemesine geri gönderilir ve onun karar vermesi beklenir. Onaylanan kısım için tahsil işlemleri sürdürülmeye devam eder. Vergi mahkemesi kendisine gelen bozmaya ilişkin Danıştay kararının bozulan kısımları (tamamı bozulmuşsa tamamı) için inceleme yapar ve inceleme sonucuna göre yeni bir karar verir. Vergi mahkemesi yapılan yargılama sonucunda ya Danıştay’ın bozma kararına “uygun” ya da aksi Vergi Mahkemesinin Danıştay Dairesinin Bozma Kararına Uymaması: Vergi mahkemesi Danıştay dairesinin bozma kararına uymaz, ilk kararında “ısrar” eder veya direnebilir. Mahkemenin kararı, aleyhine olan kişi kararın tebliğini takip eden 30 gün içinde kararı temyiz edebilir. Bu durumda temyiz makamı Danıştay dairesi değil, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu olur. Vergi Dava Daireleri Kurulu, Danıştay dairesinin verdiği bozma kararını uygun bulursa vergi mahkemesinin kararını bozar, aksi halde onar. Bu karara vergi mahkemesi artık uymak zorundadır (İYUK md. 49). yönde “ısrar” kararı verir. Vergi mahkemesi Danıştay’ın bozma kararına uymaya mecbur değildir. Vergi Mahkemesinin Danıştay Dairesinin Bozma Kararına Uyması: Vergi mahkemesi Danıştay’ın bozma kararına uyarsa, yeniden yargılama yapmak suretiyle bozma kararı doğrultusunda yeni bir karar verir. Bu durumda aleyhine dava sonuçlanan taraf, vergi mahkemesinin verdiği bu yeni karara karşı ilk karar üzerine yaptıkları gibi temyiz yoluna başvurmaları mümkündür. Bu durumda Danıştay’ın bozma kararına uygun olarak verilen mahkeme kararını onaması beklenir. Danıştay’ın onama kararı üzerine, karar aleyhine verilen taraf için onama kararının tebliğini takip eden 15 gün Vergi Dava Daireleri Kurulu kararı onarsa, aleyhine karar verilen taraf onama kararının kendisine tebliğ edildiği tarihi takip eden 15 gün içinde “karar düzeltmesi” yoluna gidebilir. Karar düzeltme talebi Vergi Dava Daireleri Kurulu tarafından karara bağlanır. 3. Kararın Düzeltilmesi Yolu Karar düzeltme yolu, Danıştay Dava Daireleri ve Vergi Dava Daireleri Kurulunu’nun temyiz talebi üzerine verdikleri kararlar ile Bölge İdare Mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlara karşı tanınmış olan olağan bir kanun yoludur. Bir hüküm hakkında Danıştay’ın temyiz incelemesi ve Bölge İdare Mahkemelerinin itiraz sonucunda vermiş olduğu kararlara karşı karar düzeltme yolu açık ise, o hüküm ancak karar düzeltme yoluna başvurulmaması veya başvurunun reddi ile ke- sinleşir. Karar düzeltme yolunda, karar düzeltme talebi, bu kararı vermiş olan Danıştay Dava Dairesinde / Danıştay Dava Dairesi Kurulunda ya da Bölge İdare Mahkemesinde incelenip karara bağlanır. Bu nedenle karar düzeltme yolu ilgili yargı yerlerinin temyiz ya da itiraz incelemesi sırasında yapmış olduğu hatalardan dönmesini sağlayan kendine özgü bir kanun yoludur. - İlk derece mahkemesi olarak verilen kararlara, - Ara kararlara, - Yürütmenin durdurulması kararlarına, - Görev ve yetki açısından mercii tayini kararlarına, - Yargılamanın yenilenmesi kararlarına, karşı karar düzeltme yoluna başvurulamaz. Diğer taraftan karar düzelme talebinde bulunabilmek için İYUK md. 54’te belirtilen gerekçelerden birine dayanmak gerekir. Bu gerekçeler şunlardır: - Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların, kararda karşılanmamış olması, - Bir kararda birbirine aykırı hükümler bulunması, - Kararın usul ve kanuna aykırı bulunması, - Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekarlığın ortaya çıkmış olması. Karar düzeltme talebi üst yargı yerine ulaştırılmak üzere vergi mahkemesine verilir. Kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçe vergi mahkemesi tarafından karşı tarafa tebliğ edilir. Karşı taraf 30 gün içinde cevap verebilir. Tekemmül eden dosya karar düzeltilmesine karar verecek Danıştay’a veya Bölge İdare Mahkemesine gönderilir. Karar düzeltmeye başvurmak yürütmeyi kendiliğinden durdurmaz. Karar düzeltmesini inceleyen yargı yeri daha önce verdiği eski kararında ya değişiklik yapar ya da yapmaz. Kararın değiştirilmesi yani düzeltilmesine karar verirse eski kararını kaldırarak yerine yeni bir karar verir. akademik bakış içinde gidilebilecek “karar düzeltme” yolu öngörülmüştür. B 128 / Eylül - Ekim 2010 akademik bakış 73 akademik bakış B akademik bakış Kamu Alacaklısının Vergilendirme ve Tahsil Yetkisi GİRİŞ 128 / Eylül - Ekim 2010 Kamu hukuku alanında gerçekleşen borç – alacak ilişkisinde bir tarafta kamu alacaklısı veya aktif taraf olarak devlet, diğer tarafta kamu borçlusu veya pasif taraf olarak kişi ve kurumlar bulunmaktadır. Bu ilişkide devlet daima üstün durumdadır. Bu nedenle, devlet daha çok yetkisini kullanmakta ve kamu borçlusu veya sorumlu olanlara ise ödevler yüklemektedir. Bu ödevlerin başında vergi borcunun kanuna uygun surette ödenmesi gelmektedir. 74 Kamu alacağından doğan hukuki ilişkinin aktif tarafını oluşturan “kamu alacaklısı”, yeni mali yükümlülükler koyma, değiştirme veya kaldırma yetkisine sahip ve bunların uygulanmasından sorumlu olan devlet ve ilgili kamu idareleridir. Kamu borcu koyma yetkisini kullanan devlet, il özel idaresi ve belediyeler “alacaklı kamu idaresi”, 6183 Sayılı Kanunu uygulama ve kamu alacaklarını tahsil etme görevi verilen idare, servis veya memurları ise “tahsil dairesi”dir (AATUHK, md. 3). I. ALACAKLI KAMU İDARESİ VE VERGİLEME YETKİSİ Vergileme yetkisi, devletin ülkesi üzerindeki egemenliğe dayanarak vergi alma konusunda sahip olduğu hukuki ve fiili gücüdür. Devlet bu vergilendirme yetkisini, kural olarak, yasama organı aracıyla kanun çıkararak kullanmaktadır. Vergilerin kanuniliği ilkesi olarak adlandırılan bu kural Anayasamızın 73. maddesinde düzenlenmiştir.(1) Günümüzde, alacaklı kamu idaresi olarak devlet, maliye hakimiyetine sahip yegane kurumdur.(2) Dolayısıyla gerçek kamu alacaklısı devlet veya onun tüzel kişiliğinin mali yönü olan Hazinedir. (3) Devlet vergileme yetkisini yasama organı ve merkezi devlet idaresin- 1- Sadık Kırbaş, Vergi Hukuku, 16. baskı, Ankara: Siyasal Kitabevi, 2004, s. 75. 2- F. Neumark, Maliyeye Dair Tetkikler, 4. b., İstanbul: İ.Ü. Yayını No: 118, 1951, s. 68. 3- Orhan Şener, a.g.m., s. 218. 4- Uluatam, a.g.e., s. 90. Doç. Dr. Adnan GERÇEK Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. Maliye Bölümü Öğretim Üyesi agercek@uludag.edu.tr ce kullanabileceği gibi Anayasa’nın 73/4. maddesinde çizilmiş sınırlar içinde, kısmen Bakanlar Kurulu’na, yerel yönetimlere ya da bağımsız kamu kuruluşlarıyla meslek örgütlerine de devredebilir.(4) Bakanlar Kurulu’na vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi verilebilmektedir. Görüldüğü gibi, Bakanlar Kurulu’na verginin sadece dört temel öğesi ile ilgili ve kanunla belirlenen sınırlar içinde yetki devredilmiştir. Yerel yönetimler, Anayasa tarafından yasama organına ve Bakanlar Kurulu’na tanınan yetkiler dışında vergilerin tarh, tahakkuk ve tahsil gibi yönetsel işlemlerini kanunun çizdiği yetki sınırları içinde yapabilmektedir. Nitekim Anayasamızın 127. maddesinde yerel yönetimlerin; il özel idareleri, belediyeler ve Belediyeler, 5393 sayılı Belediye Kanunu(6) ile 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nda(7) tahsili kendilerine bırakılmış olan vergi, resim ve harçları tahsil etmekle görevlidirler. Köylere ise, 442 sayılı Köy Kanunu’nda belirtilen birkaç kalem vergiyi tahsil etme yetkisi verilmiştir. Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Ticaret ve Sanayi Odaları, Barolar gibi kamu yararına görev yapan kurum ve kuruluşlar, özel kanunlara göre mensuplarından prim, aidat, ödenek adları altında çeşitli kesintiler yapma yetkisine sahiptirler. Kanunla alınmalarına rağmen, genel bütçe dışında kaldıkları için, bu kesintilere “vergi benzeri” (parafiskal) gelirler adı verilmektedir.(8) Vergilendirme yetkisinin yasama organı ve merkezi idare tarafından kısmen Bakanlar Kurulu’na ve yerel yönetimlere devredilmesi kamu alacaklısı açısından bir yenilik doğurmamaktadır. Çünkü, AATUHK’nın 3. maddesine göre alacaklı kamu idaresi kavramı “devleti, il özel idarelerini ve belediyeleri” ifade etmektedir. Keza, vergilerle ilgili temel usul hükümlerini düzenleyen VUK’un 1. maddesinde, bu kanun hükümlerinin sadece genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlarla il özel idaresine ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında uygulanacağı vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, vergi alacaklısı olarak asli vergilendirme yetkisine tek başına sahip bulunan devletin yanında, başta yerel yönetimler olmak üzere, devredilmiş vergilendirme yetkisine sahip kamu tüzel kişilerin de sayılması gerekmektedir. II. KAMU ALACAKLARININ TAHSİLİNE YETKİLİ TAHSİL DAİRELERİ A. Merkezi İdare Tahsil Daireleri Devlet genel bütçeye dahil kamu alacaklarının tahsilinde Maliye Bakanlığı’na bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı’nı birinci derecede yetkili ve sorumlu kılmıştır. Nitekim 5345 Sayılı Kanun(9) ile kurulan Gelir İdaresi Başkanlığı’nın diğer görevlerinin yanı sıra “Devlet alacaklarının tahsilini sağlamak ve bu konuda gerekli tedbirleri almak, tecil ve terkin işlemlerini yerine getirmek” görevi de vurgulanmıştır. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı bulunmaktadır. Merkez teşkilatı kendi içinde ana hizmet, danışma ve yardımcı hizmet birimlerinden oluşmaktadır. Taşra teşkilatı ise, doğrudan merkeze bağlı vergi dairesi başkanlıkları, vergi dairesi müdürlükleri ve vergi dairesi şubelerinden oluşmaktadır. Bugün itibariyle Türkiye’de 29 ilde Vergi Dairesi Başkanlıkları ve ayrıca İstanbul’da Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı bulunmaktadır. Vergi Dairesi Başkanlıklarına bağlı olarak il ve ilçelerde vergi daireleri, bazı semtlerde ise vergi dairesi şubeleri tahsilat işlemini yürütmektedirler. Geriye kalan 52 ilde ise eski yapıdaki Defterdarlıklar ve bunlara bağlı vergi dairesi müdürlükleri ve mal müdürlükleri görev yapmaktadır. 5- 04.05.2005 tarih ve 25745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 6- 13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 7- 29.05.1981 tarih ve 17354 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 8- Akif Erginay, Vergi Hukuku, 16. baskı, Ankara: Savaş Yayınları, 1998, ss. 57-58. 9- 16.05.2005 tarih ve 25817 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. AATUHK’nın 3. maddesinde tahsil dairesi teriminin “alacaklı kamu idaresinin bu yasayı uygulamakla görevli idaresini, servisini, memur veya memurlarını ifade edeceği” belirtilmiştir. Diğer taraftan VUK’un 4. maddesinde vergi dairesi “mükellefi tespit eden, vergiyi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairelerdir” şeklinde tanımlanmıştır. Ayrıca, 24.12.1994 tarih ve 22151 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Vergi Daireleri Kuruluş ve Görev Yönetmeliği”nin 4. maddesinde vergi daireleri AATUHK hükümlerine göre aynı zamanda “tahsil dairesi” olarak sayılmış ve 5. maddesine göre “vergi kanunları ve özel kanunlar ile bu kanunlara dayanılarak Maliye Bakanlığı’nca belli edilen kamu gelirleri ile ilgili mükellefi tespit, tarh, tebliğ, tahakkuk, tahsil, tecil, terkin, ödeme, iade ve muhasebe işlemlerini yürütme” işleri ile görevlendirilmişlerdir. Görüldüğü gibi, tahsil dairesi terimine göre vergi dairesi tanımı daha dar anlamdadır. Aslında vergi dairesi de kanunu uygulanan bir daire olmak sıfatıyla tanıma uygun bir tahsil dairesidir. Ancak, tahsil dairesi olmak için 6183 sayılı Kanunu uygulamakla görevli bulunmak yeterli görüldüğünden, gerektiğinde vergi dairesinin dışında başka bir idare de tahsil dairesi olabilmektedir . Nitekim ülkemizde, merkezi idare adına kamu alacağı tahsil eden daireler olarak Vergi Daireleri, Gümrük İdareleri, Tekel İdaresi, Hazine Saymanlıkları ile Askeri ve Mülki Saymanlıklar sayılabilir. Ayrıca, AATUHK’da servis veya memurlara kadar inilerek bunlara da tahsil dairesi sıfatı verilmiştir. Kamu borçlularının hangi vergi dairesine bağlı olacakları, ilgili kanunlarda belirlenmiştir. Örneğin Gelir Vergisi Kanunu’nun 106. akademik bakış köylerden oluştuğu belirtilerek, bu idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynaklarının sağlanacağı hüküm altına alınmıştır. İl özel idareleri, 5302 Sayılı İl Özel İdareleri Kanunu(5) hükümlerine göre yönetilmektedir. Bugün 81 ilimizin her birinde ayrı tüzel kişiliğe sahip birer il özel idaresi bulunmaktadır. Bu idareler hasılatı önemsiz sayılabilecek birkaç vergi, resim ve harç tahsil etme yetkisine sahip oldukları için, görevlerinin birçoğu fiilen genel idare tarafından yürütülmektedir. B 128 / Eylül - Ekim 2010 akademik bakış 75 akademik bakış B akademik bakış maddesine göre gelir vergisi, mükellefin ikametgahının bulunduğu yerdeki vergi dairesince tarh edilir. Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre ise, tam mükellefiyette kurumun kanuni veya iş merkezinin bulunduğu yerdeki (KVK, md. 14), dar mükellefiyette kurumun Türkiye’deki işyerinin veya daimi temsilcisinin bulunduğu yerdeki (KVK, md. 25) vergi dairesi görevli ve yetkilidir. Dolayısıyla, AATUHK’nın 5. maddesi uyarınca yapılacak uygulama ve takip kural olarak kamu alacağını tarh ve tahakkuk ettiren vergi dairesi tarafından yapılmaktadır. Borçluların rızaen ve süresinde kamu borcunu ödememeleri halinde vergi daireleri tıpkı bir icra dairesi gibi ve fakat re’sen hareket etmek suretiyle icra takibi yapmaktadırlar. 128 / Eylül - Ekim 2010 Tahsil dairelerinde cebren takibat ve tahsilat işlerini yürütmek üzere icra ve satış servisleri bulunmaktadır. Cebren takibat ve tahsilat sürecinde haciz uygulaması ve taşıma işleri ile borçlunun aciz durumunu tespit etmek ve izlemek icra servisinin görevidir. Haczedilen malların korunması, satışla ilgili hazırlıkları yapılması ve satış işlemlerinin yürütülmesi ise satış servisinin görevidir. 76 B. İl Özel İdareleri Tahsil Daireleri İl özel idareleri, üstlenmiş oldukları görevleri yerine getirebilmeleri için bazı gelirlerle donatılmışlardır. Bunlar öz gelirler, genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylar ve diğer gelirlerden oluşmaktadır. (11) İl özel idarelerinin öz gelirleri, taşocakları resim ve harçları, iskele resmi ve çeltik resmidir. Bunların dışında il özel idareleri; kira gelirleri, hizmet karşılığı ücretler, faiz ve ceza gelirleri, bağışlar vb. gelirler de tahsil etmektedirler. İl özel idareleri gelirlerinin en önemli kısmı ise genel bütçeden vergi gelirlerinden ayrılan paylardan oluşmaktadır. Bunlar İller Bankası aracılığıyla aylık olarak il özel idareleri hesabına gönderildiğinden, bunların tahsil edilmesi ile ilgili il özel idaresine herhangi bir görev düşmemektedir. İl özel idarelerinin öz gelirleri ile diğer gelirleri, il özel idareleri Mali Hizmetler Birimi içinde yer alan Gelir Müdürlükleri tarafından tahsil edilmektedir. Dolayısıyla il özel idarelerinin yetkili tahsil dairesi, Gelir Müdürlükleri olmaktadır. Uygulamada gelir müdürlükleri tarafından düzenlenen belgelere bağlı tahsilatlar bankalar aracılığıyla yapılmaktadır. C. Belediye Tahsil Daireleri Belediyeler, yerel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olarak üstlenmiş oldukları görevleri yerine getirebilmek için bazı gelirlerle donatılmışlardır. Bunlar öz gelirler, genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylar ve diğer gelirlerden oluşur. (12) Genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan pay, belediyelerin toplam gelirleri içinde önemli yer tutmaktadır. Bunlar İller Bankası aracılığıyla aylık olarak belediye hesabına gönderildiğinden, bunların tahsil edilmesi ile ilgili belediyelere herhangi bir görev düşmemektedir. Belediye Gelirleri Kanunu ile belediyelere tahsis edilen öz gelirler; belediye vergileri, belediye harçları ve harcamalara katılma paylarından oluşmaktadır. Belediye vergileri; İlan ve reklam vergisi, Eğlence vergisi, Haberleşme vergisi, Elektrik ve havagazı tüketim vergisi, Yangın sigortası vergisi, Çev- re temizlik vergisi ve Emlak vergisi olarak sayılabilir. Belediye harçları ise şunlardan ibarettir: İşgal harcı, Tatil günleri çalışma ruhsatı harcı, Kaynak suları harcı, Tellallık harcı, Hayvan kesimi, muayene ve denetleme harcı, Ölçü ve tartı aletleri muayene harcı, Bina inşaat harcı, İmarla ilgili harçlar ve çeşitli harçlar. Harcamalara katılma payları, belediyeler tarafından yol, kanalizasyon ve su tesisleri inşası sonucunda bu hizmetlerden yararlanan gayrimenkul sahiplerinden alınan paylardır. Belediyelerin elde ettiği diğer gelirler olarak ise; kira gelirleri, hizmet karşılığı ücretler, faiz ve ceza gelirleri, yardım ve bağışlar ile borçlanma gelirleri sayılabilir. Belediyelerin öz gelirleri ile diğer gelirlerin tahsili ve takibi ile ilgili uygulama yetkisi Belediye Gelir Şube Müdürüne aittir. Gelir şube müdürü, vergi incelemesi hariç vergi dairesi müdürü sıfat ve yetkisine sahiptir. Gelir şube müdürü olmayan yerlerde Belediye Hesap İşleri Müdürü, hesap işleri müdürü olmayan yerlerde Belediye Muhasebecisi yetkilidir.(13) III. DİĞER TAHSİL DAİRELERİNİN YETKİLİ KILINMASI Kamu alacağının hangi tahsil dairesince takip edileceği hususu, 6183 sayılı Kanunun 5. maddesinde tespit edilmiştir. Genel ilke, takibatın alacaklı kamu idaresinin bulunduğu yerdeki tahsil dairesince yapılmasıdır. Dolayısıyla tahsil dairelerinin yer itibariyle yetki alanları, kuruldukları il veya ilçe sınırları ile sınırlıdır. Aynı il sınırları içinde bazen birde fazla tah- 10- Hasan Şener, “6183 Sayılı Kanunun Uygulama Sorunları ve Yapılan Son Değişiklikler”, a.g.m., s. 16. 11- İl özel idarelerinin gelirleri hakkında geniş bilgi için bkz. Özhan Çetinkaya, Mahalli İdareler Maliyesi, Bursa: Ekin Basım Yayın Dağıtım, 2009, ss. 176-179. 12- Belediye gelirleri hakkında geniş bilgi için bkz. Çetinkaya, a.g.e., ss. 127-137. 13- Belediye Gelirleri Kanunu, md. 102. Tahsil daireleri, takibat ve tahsile ilişkin yetkilerini bazen kullanamamaktadır. Bu durum genellikle borçlu veya mallarının başka yerde bulunması halinde ortaya çıkmaktadır. İşte böyle zamanlarda alacaklı tahsil dairesi, borçlunun veya malların bulunduğu yerde yapılacak takipleri o yerdeki aynı idareye ait tahsil dairelerine temsilen (niyabeten) yaptırır (AATUHK, md. 5). A. Temsilen Yetkili Kılma Şartları Takibatın temsilen yaptırılması için borçlu veya mallarının (yahut her ikisinin) başka bir yerde bulunması gerekir. Başka yer kavramı, esas itibariyle tahsil dairesinin yetki alanı dışında, yani başka bir şehirde bulunmasını ifade etmektedir. Çünkü tahsil dairelerinin yetkileri, bulundukları il veya ilçe sınırları içinde kullanılabilmektedir. Bu durumda, örneğin Bursa il merkezinde bulunan Uludağ Vergi Dairesi ile Nilüfer Vergi Dairesi’nin yapacakları takibat için birbirini temsilen yetkili kılmaları söz konusu değildir. Takip ve tahsil işlemlerini bizzat alacaklı tahsil dairesinin yapması gerekir. Oysa, Bursa’da bulunan Uludağ Vergi Dairesi’nin takip ettiği borçlunun veya mallarının İzmir’de bulunması halinde, oradaki Bornova Vergi Dairesi’ni temsilen yetkili kılması gerekmektedir. Başka şehir deyimi özellikle İstanbul, Ankara gibi çok büyük merkezlerin ayrı belediye sınırları içinde bulunan tahsil daireleri bakımından yeterli açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu nedenle, örneğin İstanbul’da Beyoğlu Vergi Dairesine ait bir alacak için Kartal Vergi Dairesinin yetkili kılınması mümkündür. Esasen tahsilat ve takibatın temsilen yapılması borçlu hukukunu etkileyen bir unsur olmayıp, daha çok idarelerin kendi birimleri arasındaki iş bölümü ile ilgilidir.(15) Diğer taraftan temsilen yetkili kılma, ancak aynı idarelere ait tahsil daireleri arasında mümkündür. Buna göre, örneğin Bursa’daki bir vergi dairesi, kamu borçlusunun veya mallarının İzmir’de bulunması durumunda İzmir’deki vergi dairesine kamu alacağını takip ettirebilir. Ancak, Bursa’daki bir vergi dairesi İzmir il özel idaresi tahsil dairesine veya İzmir belediyesi tahsil dairesine kamu alacağını takip ettiremez. (16)Bir başka ifadeyle, devlete ait bir tahsil dairesi özel idare veya belediye tahsil dairesine temsilen yetki veremez. liğ ettirildiğinde, mal beyanının da tebliği yapan daireye yapılması gerekir. Bununla beraber, alınacak mal beyanı, asıl alacaklı tahsil dairesine de bildirilmelidir. Çünkü, borçlunun durumunu en iyi bilecek ve takip edecek olan alacaklı tahsil dairesidir. (19) Diğer taraftan, cebren takibat ve tahsilat sürecindeki işlemlere karşı açılacak davalarda, yetkili vergi mahkemesi asıl alacaklı tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesidir (İYUK, md. 37). Bunun nedeni, vergi mahkemelerinde yetki alanının asıl alacaklı tahsil dairesine göre belirlenmiş olmasıdır. Buna karşılık temsilen uygulanan haciz ve ihtiyati haciz işlemlerinde borçlu teminat gösterdiğinde, haczi kaldırıp teminat haczi koyacak olan temsilen görev yapan ve uygulamayı yürüten tahsil dairesidir . Buna karşılık devlet alacaklarının takibinde Gelir İdaresi Başkanlığı’na bağlı vergi daireleri, Muhasebat Genel Müdürlüğü’ne bağlı mal müdürlükleri ile Gümrük İdarelerine bağlı tahsil daireleri arasında temsilen yetkili kılma yoluyla takip ve tahsil işlemleri yürütülebilir.(17) B. Temsilen Yapılacak Tahsil İşlemleri Temsil yoluyla yapılacak tahsil işlemleri, cebren takibat ve tahsilata dayalı olarak yapılabilecek işlemlerdir. Cebren takibat ve tahsilat işlemleri, ödeme emri tebliği ile başlayıp, teminat isteme, ihtiyati haciz ve haciz uygulamalarından sonra haczedilen malların satışına kadarki tüm işlemleri kapsamaktadır.(18) Ödeme emri normal olarak, posta yoluyla taahhütlü olarak gönderilir. Ancak ödeme emri temsilen teb- 14- Bayraklı, Vergi İcra Hukuku, a.g.e., s. 22. 15- Özbalcı, AATUHK Yorum ve Açıklamaları, a.g.e., s. 116. 16- Çelik, a.g.e., s. 44. 17- Seri: A Sıra No: 1 Tahsilat Genel Tebliği, s. 2, 30 06.2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. 18- Bayraklı, Vergi İcra Hukuku, a.g.e., s. 24. 19- Özbalcı, AATUHK Yorum ve Açıklamaları, a.g.e., s. 116. 128 / Eylül - Ekim 2010 sil dairesi bulunabilir. Bu durumda, bunların yetki alanları il sınırları ile çevrilidir.(14) B akademik bakış akademik bakış 77 akademik bakış B akademik bakış Vergi Kabahatlerinde ve vergi suçlarında tekerrürün incelenmesi I. GİRİŞ 128 / Eylül - Ekim 2010 Toplumsal düzenin devamı için hukuk sisteminin varlığı ve buna bağlı olarak hukuk ihlalleri sonucunda ceza yaptırımlarının düzenlenmesi kaçınılmazdır. Bu yaptırımlarla ulaşılmak istenen en önemli amaç kişileri, işledikleri kabahat ve suçlardan ötürü cezalarını çekerek ıslah etmek ve onların tekrar aynı fiilleri işlemelerini önlemektir. 78 ma, vergi kabahatleri ve vergi suçları açısından şartları, yaptırımları ve diğer bazı hususlarda farklılıklar arz etmektedir. Özellikle Yeni Türk Ceza Kanunu ile getirilen tekerrür hükümleri ve VUK’da yapılan değişikliklerle vergi kabahatleri ve suçları açısından yeni bir durum ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, ortaya çıkan bu yeni durum dikkate alınarak öncelikle ve kısaca tekerrür kavramı ortaya konulacak, daha sonra ise vergi kabahatlerinde ve vergi suçlarında tekerrür uygulaması ayrıntılı bir şekilde incelenecek ve bunların karşılaştırmalı değerlendirilmesi yapılacaktır. Vergi hukuku alanında da öyle durumlar vardır ki, kanun hükümlerini ihlal eden bireyler cezalarını çektikten sonra aynı veya farklı nitelikte kabahat ve suçları tekrar işlemektedirler. Bu kişilere ilk kez vergi kabahati veya suçu işlemiş gibi yaptırımlar uygulamak, onların hukuka aykırı fiillerde bulunma eğilimini göz ardı etmek anlamına gelir. Bu nedenle, sonraki defalar vergi kabahati veya suçu işleyenlere öncekinden daha ağır yaptırımlar uygulanması adalet anlayışına uygun düşmektedir. Tekerrür kelime anlamı olarak; tekrarlanma, bir daha meydana gelme demektir. Hukuk dilinde tekerrür ise, kanunların suç veya kabahat saydığı bir fiilden dolayı cezalandırılan kişinin aynı suçu veya kabahati tekrar işlemesini ifade eder.(1) Tekerrür olarak bilinen bu uygula- Diğer bir tanıma göre tekerrür, II. TEKERRÜR KAVRAMI Feride BAKAR* Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. Maliye Bölümü Araştırma Görevlisi feridebakar@uludag.edu.tr daha önce işlemiş olduğu bir suç veya kabahatten dolayı verilen ceza kesinleştikten sonra, kanunun belirtmiş olduğu süreler içinde tekerrüre esas olacak yeni bir fiil işleyen kişinin durumudur.(2) Bu duruma düşen kimseye “mükerrir” denir.(3) Tekerrür durumunda, kişinin gerçekleştirdiği hukuka aykırı bir fiilden sonra eylemlerine devam etmesi söz konusu olduğundan, yasa koyucu ilk defa suç veya kabahat işleyen kişiye göre daha ağır yaptırımlar uygulamak yoluna gitmektedir.(4) Yaptırımın ağırlaştırılmasına gerekçe olarak; kişinin yeni bir suç veya kabahat işleme olasılığının fazla olması, hukuka aykırı eylemlerine devam eden bireyin toplumda sosyal endişe doğurması, bu kişilere verilen cezanın yeterli olmaması gibi sebepler ileri sürülmektedir.(5) Hukuk sistemlerinde uygulanan tekerrür farklı açılardan sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır. Buna göre; gerçek – varsayılan,(6) genel – özel,(7) süreli – süresiz(8) ve milli * Uludağ Üniversitesi, İİBF Maliye Bölümü 1- Süleyman Hayri Balcı, “Vergi Suç ve Cezalarında Tekerrür”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı 235, (Mart 2001), s. 134. 2- İlhan Üzülmez, “Suçta Tekerrür”, AÜEHF Dergisi, Cilt IV, S 1-2, (2000), s. 298.; Hasan Hüseyin Bayraklı ve Ahmet Bozdağ, “Türk Ceza Hukukunda ve Vergi Ceza Hukukunda Tekerrür”, Afyon Kocatepe Üniversitesi İİBF Dergisi, S II, (2008), s. 378. 3- Çetin Arslan ve Murat Kayançiçek, Suçta Tekerrür, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2009, s. 23; BALCI, a.g.m., s. 134. 4- Memduh Aslan, “Türk Vergi Sisteminde Cezai Yaptırımların Etkinliği”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi SBE, İzmir, 2008, s. 58. 5- Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku (Genel Hükümler), 3. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2005, s. 515. 6- Varsayılan tekerrürde, tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki cezanın kesinleşmiş olması yeterli görülmektedir; gerçek tekerrürde ise kabahatler için cezanın ödenmesi, suçlar için ise cezanın infaz edilmiş olması da aranır. 7- Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, ilk hukuka aykırı eylemle sonraki arasında bir ayniyet aranıyorsa özel tekerrür; eğer bir ayniyet aranmıyorsa genel tekerrür söz konusudur. 8- Süreli tekerrür sisteminde tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, kişinin ilk fiilden sonra belli bir süre içinde tekrar hukuka aykırı bir fiil gerçekleştirmesi gerekir; eğer böyle bir süre düzenlemesi yoksa kişiye ilk fiilinden sonra her zaman tekerrür uygulanabiliyorsa süresiz tekerrürden söz edilir. Vergi Ceza Hukuku’nun konusuna giren vergi kabahat ve suçlarına ilişkin hükümlerin büyük bir bölümü 213 sayılı VUK’un 4. kitabında ve çeşitli vergi kanunlarında yer almaktadır. Vergi kabahatlerine ilişkin düzenlemeler VUK’da yapılmış iken, vergi suçlarının sadece fiilleri ve cezaları VUK’da yer almakta, diğer düzenlemeler için ise genel ceza hukukundan yararlanmak gerekmektedir. Bu durumda, vergi kabahatleri ile ilgili tekerrür için VUK’un tekerrür hükümleri, vergi suçları için ise bu konudaki genel kanun olan TCK’daki tekerrür hükümleri uygulanır hale gelmektedir.(10) Bunun içindir ki tekerrürden bahsederken vergi kabahatlerindeki ve vergi suçlarındaki tekerrürü ayrı ayrı ele almak gerekmektedir. III. VERGİ KABAHATLERİNDE TEKERRÜR Hukuka aykırı eylemlerin bazılarının hukuk düzenine karşı ağır ihlaller yarattığını bazılarının ise daha hafif nitelikte olduğunu söyleyebiliriz. Hukuk düzenini ihlal eden eylemlerden ağır nitelikli olanlar suç sayılırken, daha hafif olanlar kabahat olarak adlandırılır. Günümüzde kabahatlerin ceza kanunlarından çıkarılarak ayrı bir sistem içinde yaptırıma tabi tutulmaları birçok hukuk sisteminde kendini göstermektedir. Nitekim 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda sadece suç sayılan fiiller ve bunlara ilişkin ceza hükümleri düzenlenmiş, kabahatler bu kanun kapsamı dışında tutulmuştur.(11) Kabahatler ile ilgili düzenlemelere ve yaptırımlara ise 5356 sayılı Kabahatler Kanunu’nda yer verilmiştir.(12) Vergi kabahati, vergi ödevlerinin yerine getirilmemesi sonucunu içeren ve kanunların cezalandırdığı fiillere verilen isimdir.(13) VUK’da vergi kabahatleri; “vergi ziyaı kabahati” ve “usulsüzlük kabahatleri” olarak iki ana grupta düzenlenmiştir. Usulsüzlük kabahatleri de kendi içinde biri “genel usulsüzlük”, diğeri “özel usulsüzlük” olmak üzere iki alt gruba ayrılmıştır. Genel usulsüzlük kabahatleri için ise birinci derece ve ikinci derece şeklinde derecelendirmeye gidilmiştir. Vergi kabahatlerinde tekerrürü düzenleyen VUK md. 339’a göre; “Vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmi beş oranında artırılmak suretiyle uygulanır”. İlgili madde metninden yola çıkarak tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için bazı şartların arandığını söyleyebiliriz. Bunları tek tek ele almakta yarar vardır. A. VERGİ KABAHATLERİNDE TEKERRÜRÜN ŞARTLARI 1. Kabahatin Vergi Ziyaı veya Genel Usulsüzlük Olması Kanun metninde tekerrür kapsamına giren kabahatler olarak vergi ziyaı ile usulsüzlükten bahsedilmiştir. Bu ifadede vergi ziyaı kabahati ile anlaşılması gereken açıktır. Fakat “usulsüzlük” ifadesinin genel ve özel usulsüzlük kabahatlerinden sadece birini mi, yoksa her ikisini mi kapsayıp kapsamadığının tespiti bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Özel usulsüzlük cezasını gerektiren fiilin yeniden işlenmesinin tekerrür hükümlerine göre artırım imkanı vermemesinden dolayı, özel usulsüzlük fiil ve cezaları VUK’un tekerrüre ilişkin 339. madde hükmü kapsamında değerlendirilmez. Özel usulsüzlük cezalarında fiilin yeniden işlenmesi halinde verilecek ceza VUK’un 353. madde hükmünde özel düzenlemeye bağlanmıştır. (14) Buradan yola çıkarak, tekerrürden dolayı cezanın artırılmasının kabahatin vergi ziyaı veya genel usulsüzlük olması halinde mümkün olduğu sonucuna varılır. Tekerrürün uygulanması için önceki kabahat ile sonraki kabahatin aynı olmasının aranıp aranmayacağı yönünde iki görüş vardır. Bunlardan biri, yeni işlenen kabahatin tekerrür sayılabilmesi için ilk kabahatle aynı olmasını, yani ilk kabahat vergi ziyaıysa ikincinin de vergi ziyaı ya da ilk kabahat usulsüzlükse ikincinin de usulsüzlük olmasını aramaktadır.(15) Bir diğer görüşe göre tekerrür uygulaması için, ilk kabahatle ikinci kabahat arasında herhangi bir ayniyet aranmasına gerek yoktur.(16) B Bizce 4369 sayılı VUK’da yapılan tekerrür düzenlemesinde önceki kanundaki “aynı neviden bir fiili” ibaresinin kaldırılması karşısında, yasa koyucunun kabahatler arasında bir ayniyet aranmasını şart koşmadığı görülmektedir. Dolayısıyla önceki kabahat ile sonraki kabahat arasında aynılık aranmadığından sınıflandırma açısından genel tekerrürün varlığı söz konusudur. Yani, vergi ziyaı veya genel usulsüzlük kabahatinde hangisinin önce işlendiği önemli olmaksızın sonraki fiilin vergi ziyaı veya genel usulsüzlük olması halinde tekerrür hükümleri uygulanır. Bu durumda “kabahatin aynı olması” yerine “belirli kabahatlerin farklı olması” anlayışı benimsendiğinden, “yarı özel” tekerrürden söz edilebilir.(17) 2. Yeni Bir Ceza Kesilmiş Olması Tekerrürden söz edebilmek için, daha önceki bir vergi kabahatinin cezası kesinleşen kişiye tekrar bir vergi kabahati cezası kesilmesi gerekir. Yasa koyucu, vergi kabahatinin önceki kabahatin kesinleşmesinden sonra işlenmesini bir şart olarak aramamış, bunun yerine ne zaman işlenmiş olursa olsun, önce kesilen cezanın kesinleşmesinden sonra yeni ceza kesilmesini yeterli görmüştür.(18) İlgili maddedeki hüküm nedeniyle işlenen bir kabahatin kesinleşmesinden sonra, daha önceki bir zaman diliminde başka bir kabahatin işlenmiş olmasının tespit edilmesi durumunda, kesilen cezalara tekerrür hükümleri uygulanmaktadır.(19) Kanunda “yeni bir kabahat işlenerek ceza kesilmesi” durumunun değil de “yeni bir ceza kesilmesi” durumunun dü- 9- Fiillerin benzerliği veya farklılığı ayrımına girilmeden tekerrüre esas olacak hukuka aykırı önceki eylemin cezasının milli kurumlarca verilmiş olması koşulunu arayan sisteme milli tekerrür sistemi denir. Milletlerarası tekerrürde ise ceza kararının milli kurumlarda verilmiş olma şartı aranmaz, kararın menşei dikkate alınmadan tekerrür hükümleri hukuka aykırı sonraki eylemlere uygulanır. [Bkz. Yusuf Yaşar, “Tekerrür Çeşitleri-TCK Sistemi”, http:// www.e-akademi.org/makaleler/yyasar-2.htm, (15.12.2009).] 10- Doğan Şenyüz, Vergi Ceza Hukuku, Ekin Basım Yayın Dağıtım, 4. Baskı, Bursa, 2008, s. 14-15. 11- Şenyüz, a.g.e., s. 2-4. 12- Adnan Gerçek, “Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Yapılan Değişikliklerden Sonra Vergi Cezalarının Durumu”, Yaklaşım, Sayı: 183, (Mart 2008), s. 274. 13- Şenyüz, a.g.e., s. 11. 14- Şenyüz, a.g.e., s. 143. 15- Bkz. M. Ezhan Doğrusöz, “Vergi Ceza Hukuku’nda Tekerrür-I”, Yaklaşım, Sayı 155, (Kasım 2005), s.259; Bumin Doğrusöz, “Vergi Cezalarında Tekerrür Karmaşası”, http://www.bumindogrusoz. com/artikel.php?artikel_ id=14, (10.01.2010); Balcı, a.g.m., s. 137; Y. Burak Aslanpınar, “Vergi Suç ve Cezalarında Tekerrür-I”, E-Yaklaşım, Sayı 193, (Ocak 2009). 16- Bkz. Şenyüz, a.g.e., s. 143; Hasan Hüseyin Bayraklı, Vergi Ceza Hukuku, Külcüoğlu Kültür Merkezi Yayınları, 3. Baskı, Afyonkarahisar, 2006, s. 167. 17- Şenyüz, a.g.e., s. 143-144. 18- Bayraklı, Bozdağ, a.g.m., s. 387. 19- Y. Burak Aslanpınar, “Vergi Suç ve Cezalarında Tekerrür-II”, E-Yaklaşım, Sayı 194, (Şubat 2009). 128 / Eylül - Ekim 2010 – milletlerarası(9) tekerrür çeşitleri ile karşılaşılmaktadır. akademik bakış akademik bakış 79 akademik bakış B akademik bakış zenlenmiş olması, daha önce işlenmiş olan kabahatin tespitinin daha sonra yapılması durumunda bile tekerrür uygulanmasına yol açtığından, cezaların caydırıcılığı ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı bir durum yaratmaktadır. (20) 3. Önceki Cezanın Kesinleşmiş Olması VUK, md. 339’da belirtildiği gibi, tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için kişinin öncelikle bir vergi kabahati işleyip, bunun kesinleşmiş olması gerekir, fakat kesilen cezanın tahsili aranmaz. Bu açıdan varsayılan tekerrürden söz edilir.(21) Tekrarlanmanın varlığı için aranan en önemli şartın önceki kabahatin kesinleşmesi(22) olmasının nedeni işlediği vergi kabahati nedeniyle cezası henüz kesinleşmemiş birine “vergi kabahatlisi” olarak bakılamayacağıdır. Vergi cezalarını kesmeye, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi yetkilidir. Kesilen ceza “ihbarname” aracılığıyla muhataba tebliğ edilir. Tebliğ ile birlikte cezanın kesinleşmesine doğru giden bir hukuki süreç başlar. Cezanın kesinleşmesi için şu durumlardan birinin meydana gelmiş olması gerekir: mükellefin kesilen cezaları dava yoluna gitmeden kendi rızasıyla ödemesi; cezaya karşı dava açma süresi içinde (tebliğden itibaren 30 gün) dava açılmaması; uzlaşma yoluna gidilip uzlaşma sağlanması;(23) cezaya karşı, süresinde dava açılmasına rağmen dava reddedilmiş ve bunun üzerine hukuk yollarının tüketilmiş olması.(24) 4. Sonraki Kabahatin Belirli Sürede İşlenmesi Tekerrürün uygulanabilmesi için ce- zanın, önceki kabahatin kesinleştiği tarihi izleyen yılın başından başlamak üzere, sonraki kabahat vergi ziyaı ise beş, genel usulsüzlük ise iki yıl içinde kesilmesi gerekir. Hukukumuzda süreli tekerrür benimsenmiştir. Yani öngörülen süreler içinde işlenen kabahatte tekerrür hükümleri uygulanacak, bu sürelerin geçmesi halinde ise normal ceza verilmekle yetinilecektir.(25) Kanun metninde tekerrür ile ilgili sürelerin başlangıcı, kabahatin kesinleştiği tarihi takip eden takvim yılının başı olarak düzenlenmiştir. Bu durum, tekerrür hükümlerinin kabahatin kesinleştiği tarih ile izleyen yılın başına kadar geçen süre içinde uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir çelişki doğmasına sebep olmaktadır. Konuyla ilgili iki görüş vardır. Birincisi, hükmün sürenin başlangıç tarihini değil bitiş tarihini vurgulamak için konulduğunu belirtmektedir ve bu süre içinde de tekerrür hükümlerinin uygulanacağını savunmaktadır.(26) Diğer bir görüşe göre ise kanun metninde sürenin başlangıcının izleyen yılın başı olarak belirtilmesiyle ortaya çıkan sonuç, kabahatin kesinleştiği tarih ile izleyen yılın başına kadar olan sürede yeni bir kabahat söz konusu olsa bile tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağıdır.(27) Bizce, kanun metnindeki “takip eden yılın başından…” ibaresinin, tekerrür uygulamasında bitiş tarihini vurgulamak için yapılmış olması daha yerindedir. Hukuk kurallarının yorumlanmasında evleviyet ilkesi dikkate alındığında, daha sonra işlenen bir fiil için tekerrür uygulanması söz konusu olduğuna göre, daha önce işlenen bir fiil için tekerrür uygulanmasının haydi haydi gerekeceği sonucuna varılacaktır. Buradan yola çıkarak, önceki cezanın (vergi ziyaı veya genel usulsüzlük) kesinleştiği tarihten izleyen yılın başına kadar, izleyen yılın başından itibaren de beş yıl içinde vergi ziyaı, iki yıl içinde de genel usulsüzlük cezası kesilmesi halinde tekerrür durumunun söz konusu olacağı söylenebilir. B. VERGİ KABAHATLERİNDE TEKERRÜRÜN SONUÇLARI Vergi kabahatlerinde tekerrürün cezası, sonraki fiilin cezasında belli oranlarda artırıma gidilmek suretiyle bulunmaktadır. Tekerrür cezası kesilmesi durumunda vergi ziyaında % 50, genel usulsüzlükte % 25 oranında bir artırım yoluna gidilmektedir. Bu durum aşağıdaki tabloda şu şekilde özetlenebilir: Eskiden gelir idaresinde otomasyon sistemi yetersiz olduğundan tekerrür durumunun tespit edilmesinde sorunlar yaşanmaktaydı. Ancak VEDOP çerçevesinde E-VDO sisteminin tüm vergi dairelerine yaygınlaştırılması ile birlikte artık mükelleflerin kayıtları net bir şekilde takip edilebilmekte ve tekerrür halinin tespiti ile tekerrür hükümlerinin uygulanması otomatik olarak sistem tarafından yapılmaktadır. IV. VERGİ SUÇLARINDA TEKERRÜR Genel anlamda suç kavramından; kamu düzenini bozan, ceza mahkemesinde yargılanan ve Türk Ceza Kanunu’na göre cezai yaptırım uygulanan eylemleri anlarız.(28) Yargılanması ve cezalandırılması Ceza Muhakemeleri Kanunu hükümle- 128 / Eylül - Ekim 2010 Tablo 1: Vergi Kabahatlerinde Tekerrür Uygulaması 80 Önceki Vergi Kabahati Sonraki Vergi Kabahati Tekerrür Süre Artırılacak Oran Vergi Ziyaı Vergi Ziyaı Var 5 Yıl % 50 Genel Usulsüzlük Vergi Ziyaı Var 5 Yıl % 50 Vergi Ziyaı Genel Usulsüzlük Var 2 Yıl % 25 Genel Usulsüzlük Genel Usulsüzlük Var 2 Yıl % 25 Kaynak: Şenyüz, a.g.e., s. 144; www.malihukuk.net/pdf/idari_suc_ve_cezalar.pdf, (02.01.2010). 20- Ayrıntılı bilgi için bkz. Doğrusöz, “Tekerrürde Yeni Sorunlar”, http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx? HBR_KOD=114988&YZR_KOD=156, (10.01.2010); Aslanpınar, a.g.m. 21- Şenyüz, a.g.e., s. 145. 22- Danıştay 3. D.’nin, 08.11.1993 tarih ve E. 1992/2643, K. 1993/3305 sayılı Kararı: Kaçakçılık sebebi ile tekerrür cezası kesilebilmesi için aynı fiil nedeniyle daha önce kesilen kaçakçılık cezasının kesinleşmiş olması gerektiği hk. 23- Sağlanan uzlaşma sonucunda vergi cezasının tutarı “sıfır” olarak tespit edilmişse, bu durumda cezanın sadece parasal yönü ortadan kalkmış olacağından, suç fiili ve ceza bütün sonuçları ile varlığını sürdürmektedir. Bu durumda da tekrar bir suç işlenmesi halinde tekerrür hükümlerinin uygulanacağı açıktır. [M. Ezhan Doğrusöz, “Vergi Ceza Hukuku’nda Tekerrür-II”, Yaklaşım, Sayı 156, (Aralık 2005), s. 249.] 24- Şenyüz, a.g.e., s. 144-145; Suat Taş ve Şerafettin Karakış, “Vergi Suç ve Cezalarında Tekerrür (II)”, Mükellefin Dergisi, Sayı 91, (Temmuz 2000), s. 120. 25- Şenyüz, a.g.e., s. 146. 26- Bkz. Şenyüz, a.g.e. s. 146; Bayraklı, a.g.e., s. 167; Nihat Edizdoğan, Metin Taş ve Ali Çelikkaya, Vergi Ceza ve Yargılama Hukuku, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, 2007, s. 38. 27- Bkz. M. Ezhan Doğrusöz, a.g.m., s. 250; Bumin Doğrusöz, “Vergi Cezalarında Tekerrür Karmaşası”. 28- Süheyl Donay, Ceza Mahkemesinde Yargılanan Vergi Suçları, Beta Basım, İstanbul, 2008, s. 8. Ceza mahkemesinde yargılanacak VUK’daki vergi suçları şunlardır:(29) - Kaçakçılık suçu (VUK md.359) - Vergi mahremiyetini ihlal suçu (VUK md.362) - Mükelleflerin özel işlerini yapma suçu (VUK md.363) - Haysiyet ve şerefe tecavüz suçu (VUK md.5) - Ekim sayım beyanlarını denetlememe suçu (VUK md.246/2). VUK’da, vergi suçlarında tekerrüre ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından bu konuda TCK md. 58’deki genel hükümler uygulanır.(30) İlgili maddenin gerekçesinde belirtildiği üzere, tekerrür kişinin daha önce işlediği suç nedeniyle belli bir cezaya mahkum edilmiş olmasına rağmen suç işlemede gösterdiği kararlılıkla toplum açısından tehlikeli olmasını ifade etmiş, bu durum kişi hakkında hükmolunan cezanın infazı sırasında dikkate alınması gereken ve hatta infazdan sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasının bir nedeni olarak görülmüştür. A. VERGİ SUÇLARINDA TEKERRÜRÜN ŞARTLARI 1. Önceden İşlenen Suçtan Dolayı Verilen Hükmün Kesinleşmesi Vergi suçlarında tekerrür, önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde söz konusudur. Burada cezanın infaz edilmiş olması şartı aranmaz. Dolayısıyla vergi suçlarında da varsayılan tekerrür geçerlidir.(31) Bu durumda, bir kimsenin farklı zamanlarda işlemiş olduğu birden fazla suçun sonradan ortaya çıkması halinde tekerrür hükümleri uygulanamaz. Benzer şekilde henüz sanık hakkında ceza yargılaması devam ederken veya verilen mahkumiyet kararı kesinleşmeden sanığın başka suç işlemesi halinde de tekerrürden söz edilemez.(32) Önceki hükümlülüğün varlığını tespit ederken, “adli sicil kaydı ”(33) ve “arşiv kaydı” doğru kimlik bilgileri ile adli sicilden -gelişen uygulamaya göre UYAP (34)portalı üzerinden- temin edilerek kullanılmaktadır.(35) Ceza mahkemesinin vermiş olduğu kararın kesinleşmesinden söz etmek için, süresi içinde kanun yollarına gidilmemesi, ikinci olarak da temyize gidilmiş olsa bile temyiz merciinin verdiği kararın bir daha temyize gidilmeyecek hale gelmesinin gerçekleşmiş olması gerekir.(36) 2. Yeni Bir Suçun İşlenmesi Vergi suçlarında tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için failin yeniden bir suç işlemesi gerekir. İşlenmiş vergi suçları arasında bir benzerlik aranmadığı için “genel tekerrür” kabul edilmiştir. İşlenen suçların her ikisinin de TCK hükümlerine aykırı fiillerden olması da aranmamaktadır, TCK’nın kapsadığı ve suç niteliğindeki fiillerden olması yeterlidir. Örneğin, failin daha önce işlediği suç zimmete para geçirmek, ikinci işlemiş olduğu suç vergi mahremiyetini ihlal ise diğer şartların yerine gelmesi durumunda tekerrür hükümleri uygulanabilecektir.(37) 3. İkinci Suçun Belirli Bir Süre İçinde İşlenmesi Kişi hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararından sonra, bu kişinin ilelebet tekerrür hükümleri ile karşı karşıya olması hukukumuz tarafından kabul edilmemiş ve belli bir süre sınırı getirilmiştir.(38) Bu uygulama bize “süreli tekerrür”ün kabul edildiğini göstermektedir. Tekerrürün uygulanabileceği süreler önceki suçun cezasına bakılarak B belirlenmektedir.(39) TCK’nın 58. maddesine göre; beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezasına mahkumiyet halinde, tekerrür süresi bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıldır. Vergi suçları açısından en uzun belirlenen hapis cezası süresi beş yıl olduğundan,(40) bunlar için de üç yıllık tekerrür süresi esas alınacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu sürelerin hesaplanmasında cezanın işlendiği tarih değil, infazın tamamlandığı tarihin esas alınmış olmasıdır.(41) B. VERGİ SUÇLARINDA TEKERRÜR İLE İLGİLİ HUSUSLAR Vergi suçlarında tekerrür hükümlerinin uygulanması ile ilgili ortaya çıkan özel bazı durumlar söz konusudur. Bu durumların ortaya çıkmasının sebebi ceza hukukunun kendine özgü kuralları ve müesseselerinin bulunmasıdır. Dolayısıyla suçlarda tekerrür uygulaması açısından önemli olan aşağıdaki hususlar üzerinde durmak gerekir: - Hapis cezaları bir tedbire çevrilmişse, asıl mahkumiyet çevrilen adli para cezası olmaktadır (TCK md.50/5). Bu durumda, tekerrür uygulanmaz.(42) - Kabahatler ile suçlar arasında tekerrür ilişkisi kurulamaz.(43) - Kasıtlı suçlar ile taksirli suçlar, sırf askeri suçlar ile diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz (TCK md. 58/4). - Genel af, önceki hükümlülüğü bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırdığından, affa uğrayan ceza tekerrüre esas alınmaz. Özel af ise, sadece cezanın yerine getirilmesi olanağını ortadan kaldırdığı ve önceki mahkumiyet diğer sonuçlarıyla varlığını sürdürdüğü için, sonradan işlenecek suça tekerrür hükümleri uygulanır.(44) - Ön ödeme, kamu davasının açılmasına veya açılmışsa ceza verilmesine engeldir. Bu nedenle, ön ödemede bir mahkumiyet hükmünden söz edile- 29- Şenyüz, a.g.e., s. 223. 30- Bayraklı, Bozdağ, a.g.m., s. 385. 31- Şenyüz, a.g.e., s. 268; Balcı, a.g.m., s. 135. 32- Engin Akın, “Yeni Ceza Sistemine Göre Suçta Tekerrür”, Yaklaşım, Sayı 159, (Mart 2006), s. 272-273. 33- 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 4. maddesinde, adli sicile kaydedilecek bilgilere yer verilmiş; aynı kanunun 9. maddesinde, sicile kaydedilen bilgilerin infazla ve diğer sayılan hallerde silinip arşive alınacağı ifade edilmiştir. 34- Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP): Adalet Bakanlığı ve bağlı kuruluşları bünyesinde yürütülen faaliyetlerin ve yargı sistemi ile ilgili işlevlerin bilgisayar yardımıyla tam entegre bir şekilde otomasyona geçirilmesidir. Ayrıntılı bilgi için bkz. www.uyap.gov.tr 35- Arslan, Kayançiçek, a.g.e., s. 70-71. 36- Bayraklı, a.g.e., s. 161. 37- Bayraklı, a.g.e., s. 161. 38- Akın, a.g.m., s. 273. 39- Şenyüz; a.g.e., s. 269. 40- Kaçakçılık suçunun cezası VUK md. 359/a’daki birinci grup fiiller için bir yıldan üç yıla kadar hapis; VUK md. 359/b’de yer alan ikinci grup üç fiil için üç yıldan beş yıla kadar hapis; yine aynı maddedeki üçüncü grup anlaşmalı olmayan matbaaların belge basmasıyla ilgili fiil için iki yıldan beş yıla kadar hapistir. Bir diğer vergi suçu olan vergi mahremiyetini ihlal suçunun cezası, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasıdır. Haysiyet ve şerefe tecavüz suçu için üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası düzenlenmiştir. Mükelleflerin özel işlerini yapmanın cezası ise bir yıldan üç yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir. Ekim sayım beyanlarını denetlememe suçunun cezası görevi kötüye kullanma fiiline verilen ceza olarak bir yıldan üç yıla kadar hapistir. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Şenyüz, a.g.e., s. 291-308, Gerçek, a.g.m., s. 276-278.) 41- Akın, a.g.m., s. 273. 42- Şenyüz, a.g.e., s. 268. 43- Arslan, Kayançiçek, a.g.e., s. 85; Balcı, a.g.m., s. 134. 44- Şenyüz, a.g.e., s. 269; Arslan, Kayançiçek, a.g.e., s. 96-97; Üzülmez, a.g.m., s. 304. 128 / Eylül - Ekim 2010 rine göre ceza mahkemelerince yapılacak yargılama sonucu olan vergi suçları ve bunlara ilişkin cezalar VUK’un IV. Kitabının 2. Kısmının Üçüncü bölümünde düzenlenmiştir. akademik bakış akademik bakış 81 128 / Eylül - Ekim 2010 akademik bakış B 82 akademik bakış mez ve tekerrür hükümleri uygulanmaz.(45) - Cezanın ertelenmesi halinde, denetim süresinin yükümlülüklere uygun ve iyi halle geçirilmesi durumunda, ceza infaz edilmiş sayılır (TCK md. 51/8). Bu durumda, cezanın ortadan kalması gibi bir durum söz konusu değildir ve ceza tekerrüre esas alınır.(46) - Koşullu salıverilmenin deneme süresi içerisinde yeni suç işlendiğinde tekerrür hükümleri uygulanır.(47) - Yeni bir kanun hükmü önceki bir fiili suç olmaktan çıkarırsa, mahkumiyet hükmü kendiliğinden kalkacağından (TCK md.7/1) tekerrür hükümleri de uygulanmaz.(48) - Tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adli para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur (TCK md.58/3). - TCK’da ceza zamanaşımı sürelerinin geçmesinin, cezayı ve dolayısıyla hükümlülüğü ortadan kaldırmayacağı, sadece bir “infaz engeli” oluşturacağı kabul edilmiştir (md. 68/1). Bu durumda, kesinleşmiş mahkumiyet ortadan kalkmadığı için sonraki suçlar “tekerrür”e esas alınacaktır. Dava zamanaşımının varlığı halinde ise, mahkumiyet kararı verilemeyeceğinden, sonraki suç nedeniyle tekerrür de söz konusu olamaz.(49) - Hüküm kesinleşinceye kadarki süre içinde şikâyetten vazgeçme söz konusu olursa, mahkûmiyet şartı gerçekleşmediğinden, tekerrür hükümleri uygulanmaz. Ancak hükmün kesinleşmesinden sonra gerçekleşen şikâyetten vazgeçme, cezanın infazına engel olmaz ve ortada mahkûmiyet söz konusu olduğundan tekerrür hükümleri uygulanır.(50) C. VERGİ SUÇLARINDA TEKERRÜRÜN SONUÇLARI 5237 sayılı TCK ile birlikte tekerrür, sonraki suçun ağırlaştırıcı nedeni olmaktan çıkartılmış, bunun yerine cezanın infazında fail aleyhine bir takım değişikliklere gidilmiştir.(51) Buna göre, yeniden suç işleyen kişiler hakkında ağırlaştırılmış infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri öngörülmüştür.(52) TCK md. 58/6’da öngörülen mükerrire özgü infaz rejimi 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (CGTİHK) md. 108’de(53) düzenlenmiştir. Aslında maddede özel bir infaz rejiminden ziyade, tekerrür halinde, suçlunun, koşullu salıverilmeden yararlanabilmesi için infaz kurumunda geçirmesi gereken süreyi uzatan, tekerrürden sonra bir defa daha tekerrür durumunda ise koşullu salıvermeden yararlanma olanağını ortadan kaldıran bir düzenleme yapılmıştır.(54) Aynı maddede tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktarın, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamayacağı da hükme bağlanmıştır. Bununla birlikte CGTİHK’nın md. 108/4, 108/5 ve 108/6’da mükerrir hakkında denetim sürelerine yönelik düzenlemelere de yer verilmiştir. Buna göre hakim, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak üzere denetim süresi belirler. Belirlenen süre bir yıldan az ve beş yıldan fazla olamaz ve bu süreler boyunca koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler uygulanır. Denetimli serbestlik uygulaması ile ilgili kurumlar ve yaptırımlar 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu’nda (DSYMKKK) düzenlenmiştir. Buna göre, denetim süresini iyi halle geçirmesinin yanında, hükümlünün bu süre içinde kamu kuruluşlarında veya bir başkasının yanında ücretli olarak çalıştırılması, aynı zamanda bir uzman kişi denetiminde izlenerek davranışlarının raporlanması söz konusudur. Hükümlüden denetim süresi içinde yükümlülüklerine uyması ve kasıtlı bir suç işlememesi beklenmektedir.(55) V. VERGİ KABAHATLERİNDE VE VERGİ SUÇLARINDA TEKERRÜRÜN KARŞILAŞTIRILMASI Vergi kabahatleri ve vergi suçlarında tekerrürün niteliği ve uygulanmasındaki benzer ve farklı yönlerini net bir şekilde ortaya koyabilmek için, çeşitli kriterlere göre bir karşılaştırma yapılmasında yarar vardır. Karşılaştırmada kullanılacak kriterler; tabi oldukları kanunlar, tekerrür çeşitleri, tekerrürün geçerliliği, tekerrür hükümlerinin uygulanabileceği süre ve uygulanacak yaptırımlar olarak belirlenmiştir. Karşılaştırma ile ilgili şu şekilde tablo yapılabilir: Kriterler Vergi Kabahatlerinde Durum Vergi Suçlarında Durum Tabi Oldukları Kanunlar Bakımından Tekerrür VUK hükümlerine tabidir. Tekerrür TCK hükümlerine tabidir. Gerçek -Varsayılan Tekerrür Kesilen cezanın tahsili aranmaz. Varsayılan tekerrür söz konusudur. Cezanın infaz edilmiş olması aranmaz. Varsayılan tekerrür söz konusudur. Genel - Özel Tekerrür Sadece vergi ziyaı ve genel usulsüzlük dikkate alınır. Yarı özel tekerrür söz konusudur. Her türlü vergi suçu dikkate alınır. Genel tekerrür söz konusudur. Süreli -Süresiz Tekerrür Tekrar kesilecek ceza için belli bir süre öngörülmüştür. Süreli tekerrür vardır. Tekrar işlenecek suç için belli bir süre öngörülmüştür. Süreli tekerrür vardır. Milli -Milletlerarası Tekerrür Milli tekerrür esas alınmaktadır. Milli tekerrür esas alınmakla birlikte kanunda belirtilen istisnai haller söz konusu olduğundan karma sistem olduğu söylenebilir . Tekerrürün Geçerliliği Bakımından Sonraki cezanın kesilmesi yeterlidir. Kabahatin ne zaman işlendiği önemli değildir. Önceki suça verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlenmesi halinde tekerrür geçerlidir. Tekerrür Uygulanmasında Zamanaşımı Bakımından Cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından itibaren vergi ziyaında beş yıl, genel usulsüzlükte iki yıl Önceki suça verilen hükmün infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl Uygulanacak Yaptırımlar Bakımından İkinci kabahate verilecek cezada artırım yoluna gidilmektedir. İkinci suçun cezasında artırım yoktur. Cezanın infazında ve sonrasında ağırlaştırılmış tedbirler uygulanır. Tekerrür Çeşitleri Bakımından Vergi kabahatleri ile vergi suçlarının hukuki nitelikleri ve tabi oldukları cezalandırma sisteminin birbirinden farklı olması nedeniyle, bunlara uygulanan tekerrür hükümlerinde de çok önemli farklılıklar görülmektedir. Bu farklılıkların temelinde vergi kabahatleri ile ilgili tekerrür hükümlerinin VUK’da düzenlenmiş olmasına karşılık, vergi suçları ile ilgili tekerrür hükümlerinin TCK, CGTİHK ve DSYMKKK’da düzenlenmiş olması yatmaktadır. Buna bağlı olarak tekerrür uygulamasının hukuksal sonuçları da vergi kabahatleri ve vergi suçları aşısından farklı olmaktadır. Vergi kabahatleri ve vergi suçları açısından tekerrür hükümlerinin uygulanmasındaki en önemli fark; KAYNAKÇA vergi kabahatlerinde ikinci kabahate verilecek cezada artırıma gidilirken, vergi suçlarında ikinci suça verilecek cezada artırım yapılması yerine ağırlaştırılmış bir infaz rejimi ve denetimli serbestlik uygulamasının söz konusu olmasıdır. Diğer çarpıcı bir fark da tekerrürün uygulanabileceği sürelerin hesaplanmasında ortaya çıkmaktadır. Vergi kabahatleri açısından bu sürenin başlangıcı olarak kesinleşmeyi takip eden yılın başı dikkate alınırken, vergi suçlarında sürenin başlangıcı olarak cezanın infazı dikkate alınmaktadır. Vergi kabahatlerinde tekerrürün uygulanabileceği sürelerin cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından itibaren başlıyor olması, ilk kabahatin kesinleştiği yıl içinde tekerrürün uygulanıp uygulanmayacağı sorununu gündeme getirmektedir. Bizce, ilk kabahatin kesinleştiği tarihten itibaren tekerrür hükümleri uygulanabilecektir. VUK’un 339. maddesinde yer alan “cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından …” şeklindeki düzenleme tekerrürün uygulanabileceği tarihin bitişini tespit etmek amacıyla yapılmıştır. “Türk Ceza Hukukunda ve Vergi Ceza Hukukunda Tekerrür”, Afyon Kocatepe Üniversitesi İİBF Dergisi, AKIN, Engin, “Yeni Ceza Sistemine Göre Suçta Tekerrür”, Yaklaşım, Sayı 159, (Mart 2006). ARSLAN, Çetin ve Murat KAYANÇİÇEK, Suçta Tekerrür, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2009. S II, (Aralık 2008). DOĞRUSÖZ, Bumin, “Tekerrürde Yeni Sorunlar”, http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx? HBR_KOD=114988&YZR_KOD=156, (10.01.2010). B Bir diğer tartışmalı konu ise, kabahatlerde tekerrürden söz edebilmek için, mutlaka aynı kabahatin işlenmiş olmasının şart olup olmadığıdır. VUK’un 339. maddesinde “vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten” bahsedildiğine göre, kanaatimizce bu kabahatler açısından ilk ve sonraki kabahatte bir ayniyet aranmasına gerek yoktur. Bu tartışmalı konularla ilgili yaşanabilecek sorunları önlemek için, Maliye Bakanlığı’nın bir tebliğ ile bu konuları açıklığa kavuşturması gerekmektedir. Ayrıca, kabahatlerde tekerrürden söz edebilmek için “tekrar ceza kesilmesi” yeterli görülmüştür. Bu durumda, daha önce işlenmiş olan kabahatin tespitinin daha sonra yapılması halinde bile tekerrür hükümleri uygulanmaktadır. Bu ise cezaların caydırıcılığı ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı bir durum yaratmaktadır. Bu nedenle VUK’un 339. maddesine “yeni bir kabahat işlenerek tekrar ceza kesilmesi …” ibaresinin eklenmesinde yarar vardır. larının Durumu”, Yaklaşım, Sayı 183, (Mart 2008). KALPAK, Ahmet, sı”, “Tekerrür ve Uygulama- http://www.adalet.org/makale/xysbekran. php?idno=6823, (15.12.2009). SOYASLAN, Doğan, Ceza Hukuku (Genel Hükümler), 3. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2005. ASLAN, Memduh “Türk Vergi Sisteminde Cezai DOĞRUSÖZ, Bumin, “Vergi Cezalarında Tekerrür ŞENYÜZ, Doğan, Vergi Ceza Hukuku (Vergi Kaba- Yaptırımların Etkinliği”, Yayınlanmamış Doktora Karmaşası”, http://www.bumindogrusoz.com/arti- hatleri ve Suçları), Ekin Basım Yayın, 4. Baskı, Bursa, Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi SBE, İzmir, 2008. kel.php?artikel_id=14, (10.01.2010). 2008. ASLANPINAR, Y. Burak, “Vergi Suç ve Cezalarında Tekerrür-I”, E-Yaklaşım, Sayı 193, (Ocak 2009). ASLANPINAR, Y. Burak, “Vergi Suç ve Cezalarında Tekerrür-II”, E-Yaklaşım, Sayı 194, (Şubat 2009). BALCI, Süleyman Hayri, “Vergi Suç ve Cezalarında Tekerrür”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı 235, (Mart 2001). BAYRAKLI, Hasan Hüseyin, Vergi Ceza Hukuku, Külcüoğlu Kültür Merkezi Yayınları, 3. Baskı, Afyonkarahisar, 2006. BAYRAKLI, Hasan Hüseyin ve Ahmet BOZDAĞ, DOĞRUSÖZ, M. Ezhan, “Vergi Ceza Hukuku’nda Tekerrür-I”, Yaklaşım, Sayı 155, (Kasım 2005). DOĞRUSÖZ, M. Ezhan, “Vergi Ceza Hukuku’nda Tekerrür-II”, Yaklaşım, Sayı 156, (Aralık 2005). DONAY, Süheyl, Ceza Mahkemesinde Yargılanan Vergi Suçları, Beta Basım, İstanbul, 2008. EDİZDOĞAN, Nihat, Metin TAŞ ve Ali ÇELİKKAYA, Vergi Ceza ve Yargılama Hukuku, Ekin Basım Yayın, Bursa, 2007. GERÇEK, Adnan, “Temel Ceza Kanunlarına Uyum TAŞ, Suat ve Şerafettin KARAKIŞ, “Vergi Suç ve Cezalarında Tekerrür (II)”, Mükellefin Dergisi, Sayı 91, (Temmuz 2000). ÜZÜLMEZ, İlhan, “Suçta Tekerrür”, AÜEHF Dergisi, Cilt IV, S 1-2, (2000). YAŞAR, Yusuf, “Tekerrür Çeşitleri - TCK Sistemi”, http://www.e-akademi.org/makaleler/yyasar-2. htm, (15.12.2009). www.malihukuk.net/pdf/idari_suc_ve_cezalar. pdf, (02.01.2010). Amacıyla Yapılan Değişikliklerden Sonra Vergi Ceza- 45- Şenyüz, a.g.e., s. 269; Arslan, Kayançiçek, a.g.e., s. 106; Üzülmez, a.g.m.,s. 305. 46- Şenyüz, a.g.e., s. 269; Arslan, Kayançiçek, a.g.e., s. 89. 47- Şenyüz, a.g.e., s. 269; Arslan, Kayançiçek, a.g.e., s. 108. 48- Şenyüz, a.g.e., s. 269; Arslan, Kayançiçek, a.g.e., s. 101. 49- Arslan, Kayançiçek, a.g.e., s. 103-104. 50- Ahmet Kalpak, “Tekerrür ve Uygulaması”, http://www.adalet.org/makale/xysbekran.php?idno=6823, (15.12.2009). 51- Akın, a.g.m., s. 273. 52- Mahkûmiyet kararında ağırlaştırılmış infaz ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilmelidir (TCK, md. 58/7). 53- CGTİHK’nın 107. maddesinde koşullu salıverilme için düzenlenen ve vergi suçları için esas alacağımız süre cezanın üçte ikisinin infazı iken; aynı kanunun 108. maddesinde tekerrür durumunda esas alınacak süre cezanın dörtte üçüne çıkmaktadır. 54- Arslan, Kayançiçek, a.g.e., s. 157. 55- Bayraklı, a.g.e., s. 165. 128 / Eylül - Ekim 2010 VI. SONUÇ Tekerrürü, hukuka aykırı eylemlerden kabahat işleyen bireyin, cezası kesinleştikten sonra tekrar kabahat işlemesi veya suç işleyen bireyin bu suçu kesinleştikten sonra tekrar suç işlemesi durumu olarak tanımlayabiliriz. Mükerririn kabahat veya suç işleme eğiliminin varlığı, sonraki eylem için ayrı bir düzenleme yapılmasının sebebi olmuştur. akademik bakış akademik bakış 83 B mevzuat değişiklikleri Mevzuat Değişiklikleri 25.07.2010 tarih ve 27652 Sayl Resmi Gazete’de ÖTV Kanunu’na Ekli (I) Sayl Listenin (B) Cetvelinde Yer Alan Mallarda Uygulanan ÖTV Tutarlarna İlişkin BKK No: 2010:668 yaymlanmştr. Bu Karar ile; söz konusu mallara ilişkin açklamalara yer verilmiştir. 128 / Eylül - Ekim 2010 27.07.2010 tarihinde Gelir İdaresi Başkanlğ tarafndan Özel Tüketim Vergisi Sirküleri/13 yaymlanmştr. Bu sirkülerde; ÖTV Kanununun 8 inci maddesinin (1) numaral fkras uyarnca (I) sayl listenin (B) cetvelinde yer alan mallar için G.T.İ.P. numaralar itibariyle uygulanacak yürürlükteki ÖTV, tecil ve tahsil tutarlarna ilişkin bilgilere yer verilmiştir. 29.07.2010 tarih ve 27656 Sayl Resmi Gazete’de 2 Seri No'lu 3218 Sayl Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği yaymlanmştr. Bu Tebliğinde; 12.03. 2009 tarihli ve 27167 sayl Resmi Gazete’de yaymlanan 1 Seri No.lu 3218 Sayl Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği uyarnca mükelleflerin öngörülen şartlar sağlayp sağlamadklarnn tespit edilmesi amacyla düzenlenmesi gereken Serbest Bölge Faaliyet Tasdik Raporunun ibraz süresine ilişkin açklamalara yer verilmiştir. 84 ile; zorunlu karşlk oranlar; Türk paras yükümlülüklerde yüzde 5, yabanc para yükümlülüklerde yüzde 10 olarak yeniden belirlenmiştir. 28.07.2010 tarih ve 27655 Sayl Resmi Gazete’de 4904 Sayl Türkiye İş Kurumu Kanununun 20 nci Maddesine ve 4857 Sayl İş Kanununun 108 inci Maddesine İstinaden Uygulanacak İdari Para Cezalar Hakknda Tebliğin Değiştirilmesine Dair Tebliğ yaymlanmştr. Bu Tebliğ ile; ilgili Tebliğlerin baz maddelerinde değişiklik yaplmştr. 29.07.2010 tarih ve 27656 Sayl Resmi Gazete’de Zorunlu Karşlklar Hakknda Tebliğde Değişiklik Yaplmasna Dair Tebliğ (Say: 2010/7) yaymlanmştr. Bu Tebliğ sayl Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yer alan gelir vergisi tarifesi 01.01.2010 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş olup, 01.01.2010 tarihi ile 6009 sayl Kanunun Resmi Gazete’de yaymlandğ tarih olan 01.08.2010 arasndaki ücret ödemeleri için 6009 sayl Kanunun yaymndan önceki tarifeye göre yaplmş olan ancak, yeni tarifeye göre fazla kesilen gelir vergisi tevkifat tutarlarnn ödenecek vergilerden mahsubu veya red ve iadesi ile eksik kesildiği tespit edilen vergilerin ilave olarak kesilmek suretiyle ödenmesi işlemlerinin nasl yerine getirileceğine ilişkin açklamalara yer verilen 274 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği yaymlanmştr. 01.08.2010 tarih ve 27655 Sayl Resmi Gazete’de Gelir Vergisi Kanunu ile Baz Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yaplmasna Dair Kanun No: 6009 yaymlanmştr. Bu Kanun ile; Gelir Vergisi Kanunu, Baz Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklikler yaplmştr. 05.08.2010 tarih ve 27663 Sayl Resmi Gazete’de Belgesiz İhracat Kredileri İle Vergi Resim Ve Harç İstisnas Belgeleri Hakknda Kararda Değişiklik Yaplmasna İlişkin BKK No: 2010/709 yaymlanmştr. Bu Karar ile; ilgili kararn baz maddelerinde değişiklik yaplmştr. 04.08.2010 tarih ve 27662 Sayl Resmi Gazete’de 274 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği yaymlanmştr. 6009 sayl Gelir Vergisi Kanunu ile Baz Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yaplmasna Dair Kanunla 193 07.08.2010 tarih ve 27665 Sayl Resmi Gazete’de Yatrm Fonlarna İlişkin Esaslar Tebliğinde Değişiklik Yaplmasna Dair Tebliğ (Seri: VII, No: 39) yaymlanmştr. Bu Tebliğ ile; ilgili Tebliğlerin baz maddelerinde değişiklik yaplmştr. B mevzuat değişiklikleri 22.08.2010 tarih ve 27680 Sayl Resmi Gazete’de Dahilde İşleme Rejimi Kararnda Değişiklik Yaplmas Hakknda BKK No: 2010/ 768 yaymlanmştr. Bu Karar ile; ilgili kararn baz maddelerinde değişiklik yaplmştr. 25.08.2010 tarihinde Gelir İdaresi Başkanlğ tarafndan Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi Sirküleri/4 yaymlanmştr. Bu sirkülerde; 1. Seri No.lu Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi Sirkülerinin ithalatçlar için bandrol uygulamasnn yaplacağ tesislerin adreslerine ilişkin açklamalarn yer aldğ bölümünde değişiklikler yaplmştr. 26.08.2010 tarih ve 27684 Sayl Resmi Gazete’de Türkiye Muhasebe Standartlar Kuruluna Ait Tebliğler (Sra No: 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207) yaymlanmştr. Bu Tebliğler ile; ilgili tebliğlerin baz maddelerinde değişiklikler yaplmştr. 26.08.2010 tarih ve 27684 Sayl Resmi Gazete’de 275 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği yaymlanmştr. Bu Tebliğler ile; 5258 sayl Aile Hekimliği Pilot Uygulamas Hakknda Kanun uyarnca görevlendirilen aile hekimlerinin temizlik, sekreterlik, şoförlük gibi hizmetler için yanlarnda çalştracaklar hizmet erbabna yaplacak ücret ödemeleri, serbest meslek işleri dolaysyla yaplan ödemeler ile işyerine ilişkin kira ödemeleri ve esnaf muaflğndan yararlananlardan mal ve hizmet almlar karşlğnda yaplan ödemelerden 193 sayl Gelir Vergisi Kanunu uyarnca yaplacak gelir vergisi tevkifatna ilişkin açklamalara yer verilmiştir. 28.08.2010 tarih ve 27686 Sayl Resmi Gazete’de Mükelleflerin İzahat Taleplerinin Cevaplandrlmasna Dair Yönetmelik yaymlanmştr. Bu Yönetmeliğin amac, mükelleflerin ve vergi sorumlularnn vergi durumlar ve vergi uygulamas bakmndan müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakknda yaz ile isteyecekleri izahatn özelge tayin edilmek veya sirküler yaymlanmak suretiyle cevaplanmasna ilişkin usul ve esaslar belirlemektir. 01.09.2010 tarihinde 293 sra numaral Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 1/B bölümü ve 398 sra numaral Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre 30.06.2010 tarihi itibariyle ödenmemiş ve toplam miktarlar 850.000 TL’ yi aşan vergi ve cezalar bulunan mükellefler listesi ile 293 sra numaral Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 1/A bölümü ve 398 sra numaral Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre 01.06.2009 ile 31.05.2010 tarihleri arasnda kesinleşen ve toplam miktarlar 850.000 TL’yi aşan tarhiyatlara ilişkin liste Maliye Başkanlğnn internet sayfasnda yaynlanarak kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. 01.09.2010 tarihinde Gelir İdaresi Başkanlğ tarafndan Serbest Bölgeler Kanunu Sirküleri 3 yaymlanmştr. 3218 sayl Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesi uyarnca, serbest bölgelerde istihdam edilen personelin ücretlerinin gelir vergisinden istisna edilmesine ilişkin açklamalar 12.03.2009 tarih ve 27167 sayl Resmi Gazetede yaymlanan 1 Seri No.lu 3218 sayl Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliğinde yaplmş olup, Tebliğin baz bölümlerinde yer alan çeşitli ibareler ve örneklerin iptali için açlan dava hakknda Danştay tarafndan verilen karara ilişkin açklamalara 01.09.2010 ta- rihli 3218 SBK-3 /2010-3/ Ücretler Sayl 3 Seri No.lu Serbest Bölgeler Kanunu Sirkülerinde yer verilmiştir. 04.09.2010 tarih ve 27692 Sayl Resmi Gazete’de Gümrük Genel Tebliği (Gümrük İşlemleri) (Seri No: 77) yaymlanmştr. Bu Tebliğin amac; menşe ispat belgelerinin basm, dağtm, düzenlenmesi ve onaylanmasna ilişkin Gümrük Müsteşarlğnca yetki verilecek kişi, kurum, kuruluşlarn belirlenmesi ile bunlar tarafndan yaplacak işlemlere ilişkin usul ve esaslarn tespit edilmesidir. 07.09.2010 tarih ve 27695 Sayl Resmi Gazete’de 36 Seri No'lu Motorlu Taştlar Vergisi Genel Tebliği yaymlanmştr. Bu Tebliğde 6009 sayl Gelir Vergisi Kanunu ile Baz Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yaplmasna Dair Kanunun Geçici 5 inci maddesiyle 5838 sayl Kanunun Geçici 2 nci maddesinde yaplan değişikliklerin uygulanmasna ilişkin usul ve esaslara yer verilmiştir. 12.09.2010 tarih ve 27697 Sayl Resmi Gazete’de Gümrük Genel Tebliği (Tarife-Snflandrma Kararlar) (Seri No: 12) yaymlanmştr. Bu Tebliğin amac, Türk Gümrük Tarife Cetvelinin yeknesak olarak uygulanmasn sağlamak amacyla, baz eşyalarn Türk Gümrük Tarife Cetvelinde snflandrlmasna ilişkin Gümrük Müsteşarlğnn snflandrma kararlarnn duyurulmasdr. 23.09.2010 tarih ve 27708 Sayl Resmi Gazete’de Zorunlu Karşlklar Hakknda Tebliğde Değişiklik Yaplmasna Dair Tebliğ (Say: 2010/9) yaymlanmştr. Bu Tebliğ ile zorunlu karşlk oranlar; Türk paras yükümlülüklerde yüzde 5,5, yabanc para yükümlülüklerde yüzde 11 olarak tespit edilmiştir. 128 / Eylül - Ekim 2010 mevzuat değişiklikleri mevzuat değişiklikleri 85 mevzuat değişiklikleri B mevzuat değişiklikleri mevzuat değişiklikleri 274 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ 04.08.2010 Tarih ve 27662 Sayl Resmi Gazete 1. Giriş 6009 sayl Gelir Vergisi Kanunu ile Baz Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yaplmasna Dair Kanunla1, 193 sayl Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yer alan gelir vergisi tarifesi 1/1/2010 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş olup, 1/1/2010 tarihi ile 6009 sayl Kanunun Resmî Gazete'de yaymlandğ tarih olan 1/8/2010 arasndaki ücret ödemeleri için 6009 sayl Kanunun yaymndan önceki tarifeye göre yaplmş olan ancak, yeni tarifeye göre fazla kesilen gelir vergisi tevkifat tutarlarnn ödenecek vergilerden mahsubu veya red ve iadesi ile eksik kesildiği tespit edilen vergilerin ilave olarak kesilmek suretiyle ödenmesi işlemlerinin nasl yerine getirileceği hususlar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadr. 2. Konu ile İlgili Mevzuat 128 / Eylül - Ekim 2010 6009 sayl Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesi yeniden düzenlenmiş ve yaplan değişiklikle gelir vergisine tabi gelirlerin; 86 8.800 TL'ye kadar %15 22.000 TL'nin 8.800 TL'si için %20 1.320 TL, fazlas 50.000 TL'nin 22.000 TL'si için %27 3.960 TL (ücret gelirlerinde 76.200 TL'nin 22.000 TL'si için 3.960 TL), fazlas 50.000 TL'den fazlasnn %35 50.000 TL'si için 11.520 TL (ücret gelirlerinde 76.200 TL'den fazlasnn 76.200 TL'si için 18.594 TL), fazlas orannda vergilendirileceği belirtilmiştir. Öte yandan, 6009 sayl Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 78 inci maddede, "2010 takvim ylna ilişkin olarak yaplmş ücret ödemeleri için bu Kanunun yaymlandğ tarihe kadar yaplmş olan gelir vergisi tevkifat tutarlarnn, 103 üncü maddede bu Kanunla yaplan değişiklik hükmü uyarnca hesaplanan vergiden fazla olmas halinde, fark vergi tutar terkin edilir, tahsil edilmişse mükelleflerin sonraki dönemlerde ödeyecekleri gelir vergisinden mahsup edilir, mahsup imkânnn olmamas halinde ise red ve iade olunur. Eksik olmas halinde ise bu fark, vergi sorumlular tarafndan bu Kanunun yaymlanmasndan sonra yaplacak ilk ücret ödemesinden kesilerek bu ödemenin ait olduğu döneme ilişkin muhtasar beyannamenin verilme ve ödeme süresi içinde topluca (muhtasar beyanname verme yükümlülüğü olmayanlar hariç) verilecek ayr bir beyanname ile beyan edilir ve ödenir. Bu beyanname için ayrca damga vergisi hesaplanmaz. Anlan sürede düzeltilen söz konusu fark için gecikme faizi ve vergi cezas aranmaz; eksik tahakkuk etmiş olan verginin bu süre içinde tamamlanmamas halinde bu tarihte vergi ziya doğmuş olur. Bu hükmün uygulanmasna ilişkin usûl ve esaslar Maliye Bakanlğnca belirlenir." hükmüne yer verilmiş olup, bu hükmün vermiş olduğu yetkiye istinaden aşağdaki açklamalarn yaplmasna gerek duyulmuştur. 3. Mahsup İşleminin Yaplmas 3.1. 2010 Yl Temmuz Ayna Ait Olup Ağustos Aynda Muhtasar Beyanname Verecek Olan Mükellefler Temmuz ayna ait olup Ağustos aynda muhtasar beyannameyi verecek olan mükellefler, yeni tarifeye göre 1/1/2010 tarihinden itibaren kendi hesaplar üzerinde gerekli düzeltmeyi yaparak, beyanname ekinde toplam çalşan bazndaki tevkifat ve fazla yaplan tevkifat tutarlar ile aradaki fark gösteren Ek-1'deki listeyi ekleyecek ve sadece ödenmiş vergileri, beyannamenin Tablo-1 "Matrah ve Vergi Bildirimi" bölümünün "Mahsup Edilen Vergiler" ksmnn (20) no'lu satrndan (KVK 34/8 Mad. Uyarnca KVK 15/3 Maddeye Göre Yaplan Vergi Kesintisinden Mahsup Edilecek Kesinti Tutarlar) sonra gelmek üzere "GVK Geçici 78 inci maddeye göre yaplan mahsuplar" ifadesi ile göstererek mahsup etmek suretiyle beyannameleri düzeltilmiş tutarlara göre vereceklerdir. Ödenmiş olan verginin ilk muhtasar beyannameden mahsup edilememesi durumunda, kalan tutarn sonraki dönemlerde de ayn şekilde mahsup edilebileceği tabiidir. Fazla yaplan tevkifat tutarlarnn tahakkuk etmesine rağmen ödenmemiş olmas halinde ise mahsup söz konusu olmayacak, muhtasar beyanname ekinde verilecek olan her bir aya ilişkin toplam çalşan baznda yaplan tevkifat ile fazla yaplan tevkifat tutar ve aradaki fark gösteren Ek-1'deki listeye dayanlarak, vergi dairelerince ilgili dönem tahakkuklarnda gerekli düzeltme yaplacaktr. B mevzuat değişiklikleri Örnek: Aylk muhtasar beyan mükellefiyeti olan (A) Ltd. Şti.'nin çalştrdğ 2 işçinin ücretlerine ait aylk vergi matrah tutarlar 40.000 TL olup, aylar itibariyle kanuni düzenlemenin yapldğ tarihten önce ve sonra geçerli olan tarifeler üzerinden yaptğ tevkifat tutarlar aşağdaki gibidir: (TL) Ocak Şubat Mart Nisan Mays Haziran Temmuz - Değişiklik öncesi hükme göre kesilen gelir vergisi 7.120 10.520 12.400 14.000 14.000 14.000 Yeni hükme göre hesaplanan gelir vergisi 7.120 10.520 10.800 11.408 14.000 14.000 0 0 1.600 2.592 0 0 (A) Ltd. Şti. Mart ve Nisan aylarna ilişkin olarak ücretlilerden fazladan kesilip vergi dairesine beyan edilen ve tahakkuk ettirilerek ödenen 4.192 TL'yi, Ağustos aynda verilecek muhtasar beyannamede, ödenecek vergiden mahsup ederek kalan tutar olan (14.000 4.192=) 9.808 TL'yi vergi dairesine ödeyecektir. Dolaysyla, Temmuz aynda ücretlilerden yaplacak tevkifat tutar toplam 9.808 TL olacaktr. 3.2. 2010 Yl Temmuz Ayna Ait Muhtasar Beyannamesini Vermiş Ancak Tahakkuk Eden Vergiyi Henüz Ödememiş Olan Mükellefler Muhtasar beyannameyi vermiş ancak tahakkuk eden vergiyi henüz ödememiş olan mükellefler tarafndan beyanname verme süresinin sonuna kadar düzeltme beyannamesi verilmesi halinde; bu beyannameye Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mays ve Haziran 2010 aylarna ilişkin beyannamelerdeki tutarlar ayrntl olarak gösteren Ek1'deki liste eklenecek ve bu Tebliğin 3.1. bölümünde açklandğ şekilde işlem yaplacaktr. 14.500 0 3.3. 2010 Yl Temmuz Ayna Ait Muhtasar Beyannamesini Vermiş ve Tahakkuk Eden Vergiyi Ödemiş Olan Mükellefler ye göre yaplan mahsuplar" ifadesi ile gösterilecektir. Muhtasar beyannameyi vermiş ve tahakkuk eden vergiyi ödemiş olan mükelleflerin fazladan ödemiş olduklar vergi tutarlar, sonraki dönemlerde verecekleri muhtasar beyannamelere göre ödenecek gelir vergisinden mahsup edilecektir. Muhtasar beyannameyi üçer aylk olarak veren mükellefler, fazladan ödenmiş olan vergi tutarlarn Ekim aynda verilecek muhtasar beyannameden, Tebliğin 3.1. bölümünde yaplan açklamalar çerçevesinde mahsup edeceklerdir. Sonraki dönemlerde verilecek muhtasar beyannamelerde, çalşanlara ait ücret matrahlar beyan edilerek bunlara ilişkin yeni tarife üzerinden hesaplanan vergilerin tahakkuk ettirilmesi sağlanacaktr. Her bir aya ilişkin toplam çalşan baznda yaplan tevkifat ile fazla yaplan tevkifat tutar ve aradaki fark gösteren Ek-1'deki liste muhtasar beyanname ekinde verilecek ve fazla hesaplanmas nedeniyle mahsup edilecek tutar, muhtasar beyannamenin Tablo-1 "Matrah ve Vergi Bildirimi" bölümünün "Mahsup Edilen Vergiler" ksmnn (20) no'lu satrndan (KVK 34/8 Mad. Uyarnca KVK 15/3 Maddeye Göre Yaplan Vergi Kesintisinden Mahsup Edilecek Kesinti Tutarlar) sonra gelmek üzere "GVK Geçici 78 inci madde- 3.4. Muhtasar Beyannameyi Üç Aylk Olarak Veren Mükellefler 3.5. Beyannamelerini Elektronik Ortamda Verecek Mükelleflerin Yapacaklar İşlemler Beyannamelerini elektronik ortamda veren mükellefler fazla ödedikleri tutarlar Tebliğin 3.1. bölümünde açklanan şekilde tespit ederek, e-beyannamede bu işleme münhasr olmak üzere açlmş bulunan "Mahsup Edilen Vergiler" ksmnn "GVK Geçici 78 inci maddeye göre yaplan mahsuplar" satrnda göstereceklerdir. Ayrca, her bir aya ilişkin toplam çalşan baznda yaplan tevkifat ile fazla yaplan tevkifat tutar ve aradaki fark gösteren Tebliğ ekinde yer alan liste (EK:1), elektronik ortamda muhtasar beyanname ekinde verilecektir. 128 / Eylül - Ekim 2010 FARK mevzuat değişiklikleri mevzuat değişiklikleri 87 mevzuat değişiklikleri B mevzuat değişiklikleri mevzuat değişiklikleri 4. Yaplmş Olan Gelir Vergisi Tevkifat Tutarnn Yeni Hükme Göre Hesaplanan Vergiden Az Olmas Durumunda Yaplacak İşlemler 1/1/2010 - 1/8/2010 tarihleri arasndaki ücret ödemelerinden, yeni tarifeye göre hesaplanmas gerekenden daha düşük tutarda tevkifat yaplmş olmas durumunda oluşan fark tutarlar, vergi sorumlular tarafndan 6009 sayl Kanunun Resmî Gazetede yaymlanmasndan sonra yaplacak ilk ücret ödemesinden kesilerek, bu ödemenin ait olduğu döneme ilişkin muhtasar beyannamenin verilme ve ödeme süresi içinde topluca (muhtasar beyanname verme yükümlülüğü olmayanlar hariç) verilecek ayr bir muhtasar beyanname ile beyan edilecek ve ödenecektir. Söz konusu beyanname e-beyanname vermek zorunda olanlarca elektronik ortamda verilecektir. Bu düzeltme beyannamelerinde de mevcut muhtasar beyanname kullanlacak ve söz konusu beyanname için ayrca damga vergisi hesaplanmayacaktr. Süresinde düzeltilen söz konusu fark için gecikme faizi ve vergi cezas aranmayp, eksik tahakkuk etmiş olan verginin bu süre içinde tamamlanmamas halinde ise bu tarihte vergi ziya doğmuş olacaktr. Birden fazla ayda oluşan farklarda her bir ay için ayr ayr muhtasar beyanname verilmeyecek, tek bir beyanname ile kesilen vergiler beyan edilerek ödenecektir. 5. Emeklilik, İşten Ayrlma, İşyerinin Kapanmas, Ölüm vb. Durumlarda Fazla Kesilen Vergi Tutarlarnn İadesi Emeklilik, işten ayrlma, işyerinin kapanmas, ölüm gibi haller nedeniyle fazla kesilen vergi tutarlarnn hak sahiplerine iadesi, vergi dairelerince yerine getirilecektir. Söz konusu mükellefler, işverenden alacaklar ve kendilerinden yaplan tevkifat tutarlarn ayrntl olarak gösteren bir yaz ile en son çalştklar işverenin muhtasar beyanname yönünden bağl olduğu vergi dairesine başvuracak olup, gerekli düzeltme işlemleri ilgili vergi dairesince yerine getirilecektir. Tebliğ olunur. 275 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ 2.08.2010 Tarih ve 27684 Sayl Resmi Gazete 128 / Eylül - Ekim 2010 1. Giriş 88 5258 sayl Aile Hekimliği Pilot Uygulamas Hakknda Kanun uyarnca görevlendirilen aile hekimlerinin temizlik, sekreterlik, şoförlük gibi hizmetler için yanlarnda çalştracaklar hizmet erbabna yaplacak ücret ödemeleri, serbest meslek işleri dolaysyla yaplan ödemeler ile işyerine ilişkin kira ödemeleri ve esnaf muaflğndan yararlananlardan mal ve hizmet almlar karşlğnda yaplan ödemelerden 193 sayl Gelir Vergisi Kanunu uyarnca yaplacak gelir vergisi tevkifatna ilişkin açklamalar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadr. 2. Yasal Düzenleme ve Tevkifat Uygulamas Aile Hekimliği Pilot Uygulamas Hakknda Kanunun 1 inci maddesinde, "Bu Kanunun amac; Sağlk Bakanlğnn pilot olarak belirleyeceği illerde, birinci basamak sağlk hizmetlerinin geliştirilmesi, birey ihtiyaçlar doğrultusunda koruyucu sağlk hizmetlerine ağrlk verilmesi, kişisel sağlk kaytlarnn tutulmas ve bu hizmetlere eşit erişimin sağlanmas amacyla aile hekimliği hizmetlerinin yürütülebilmesini teminen görevlendirilecek veya çalştrlacak sağlk personelinin statüsü ve malî haklar ile hizmetin esaslarn düzenlemektir." hükmüne yer verilmiştir. Ayn Kanunun 3 üncü maddesinde de "Sağlk Bakanlğ; Bakanlk veya diğer kamu kurum veya kuruluşlar personeli olan uzman tabip, tabip ve aile sağlğ eleman olarak çalştrlacak sağlk personelini, kendilerinin talebi ve kurumlarnn veya Bakanlğn muvafakat üzerine, 657 sayl Devlet Memurlar Kanunu ile diğer kanunlarn sözleşmeli personel çalştrlmas hakkndaki hükümlerine bağl olmakszn, sözleşmeli olarak çalştrmaya veya bu nitelikteki Bakanlk personelini aile hekimliği uygulamalar için görevlendirmeye yetkilidir. ... Sözleşme yaplan aile hekimi ve aile sağlğ elemanlarna, 657 B idare kararlar Konu ile ilgili olarak yaymlanan Aile Hekimliği Pilot Uygulamas Kapsamnda Sağlk Bakanlğnca Çalştrlan Personele Yaplacak Ödemeler ve Sözleşme Şartlar Hakknda Yönetmeliğin1 17 nci maddesinde aile hekimlerine yaplan ödemelerin unsurlar saylarak, maddenin (C) bendinde, "Aile sağlğ merkezi giderleri: Sözleşmeyle çalştrlan aile hekimine hizmet verdiği merkezin kira, elektrik, su, yakt, telefon, internet, bilgi-işlem, temizlik, büro malzemeleri, küçük onarm ve tbbi sarf malzemeleri gibi giderleri için her ay tavan ücretin %100'ü ödenir." açklamasna yer verilmiştir. Ayrca, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin2 4 üncü maddesinin (1) numaral bendinde, "Aile hekimi, aile sağlğ merkezini yönetmek, birlikte çalştğ ekibi denetlemek ve hizmet içi eğitimlerini sağlamak, Bakanlkça yürütülen özel sağlk programlarnn gerektirdiği kişiye yönelik sağlk hizmetlerini yürütmekle yükümlüdür.", 18 inci maddesinin (4) numaral bendinde "Aile hekimleri, sağlk hizmetlerine yardmc olmak amacyla ebe, hemşire, sağlk memuru, tbbi sekreter gibi ilave sağlk hizmetleri personeli ile güvenlik, temizlik, kalorifer, sekretarya vb. hizmetler için ferden veya müştereken personel çalştrabilir ya da hizmet satn alabilirler.", 22 nci maddesinde de "Aile sağlğ merkezinde birden çok aile hekimi hizmet veriyor ise, aile hekimleri kendi aralarnda bir yönetim plan oluşturarak yönetici belirler ve yönetici ismini müdürlüğe bildirirler." açklamalar yer almaktadr. Buna göre, aile hekimleri ile aile sağlğ elemanlarnn Sağlk Bakanlğnn emir ve talimatlar doğrultusunda ücretli olarak çalştrldklar, ayrca aile hekimliği hizmetlerinin yürütülmesi srasnda yaplacak giderlerin karşlanmas ve aile sağlğ merkezinin yönetimine ilişkin yükümlülüğün de Sağlk Bakanlğnca aile hekimlerine verildiği anlaşlmaktadr. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fkrasnda, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklklar, dernekler, vakflar, dernek ve vakflarn iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatrm fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbab, zirai kazançlarn bilanço veya zirai işletme hesab esasna göre tespit eden çiftçiler maddede bentler halinde saylan ödemeleri nakden veya hesaben yaptklar srada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur olduklar hükme bağlanmş olup, maddenin devamnda da hangi mal ve hizmetlerden hangi oranda tevkifat yaplacağ saylmştr. Ayrca, ayn maddenin son fkrasnda, "Maliye Bakanlğ, vergiye tâbi işlemlere taraf veya arac olanlar verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir." hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm ve düzenlemelere göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin son fkrasnn Maliye Bakanlğ'na verdiği yetkiye istinaden, ayn maddenin birinci fkrasnda tevkifat yapacaklar arasnda saylmayan aile hekimlerinin, aile hekimliği hizmetlerinin verilmesiyle ilgili olarak temizlik, sekreterlik, şoförlük gibi hizmetler için yanlarnda çalştracaklar hizmet erbabna yaplacak ücret ödemeleri, serbest meslek işleri dolaysyla yaplan ödemeler ile işyerine ilişkin kira ödemeleri ve esnaf muaflğndan yararlananlardan mal ve hizmet almlar karşlğnda yaplan ödemelerden maddede belirtilen oranlarda tevkifat yapmalar uygun bulunmuştur. Birden çok aile hekiminin görev yaptğ aile sağlğ merkezlerinde ise bu yükümlülük yönetici olarak belirlenen aile hekimi tarafndan yerine getirilecektir. 3. Diğer Hususlar Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi kapsamnda yapacaklar ödemelerden vergi tevkifat yapmak zorunda olan aile hekimlerinin, ilgili vergi dairesinde muhtasar yönünden mükellefiyet kayd yaptrmalar ve yapmş olduklar tevkifat tutarlarn muhtasar beyanname ile beyan ederek ödemeleri gerekmektedir. Aile hekimlerinin bu Tebliğ uyarnca yapacaklar tevkifatlara ilişkin olarak verecekleri muhtasar beyannamelerinin, 3403 ve 3464 Sra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda verilmesi zorunludur. Bu zorunluluğa uymayanlara, 213 sayl Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi uyarnca durumlarna uygun özel usulsüzlük cezas kesilecektir. Bu Tebliğle getirilen düzenlemeler, Tebliğin Resmi Gazete'de yaymlandğ tarihi takip eden ay başndan geçerli olmak üzere yürürlüğe girer. Tebliğ olunur. 128 / Eylül - Ekim 2010 sayl Kanunun 4 üncü maddesinin (B) bendine göre belirlenen en yüksek brüt sözleşme ücretinin aile hekimi için (6) katn, aile sağlğ eleman için (1,5) katn aşmamak üzere tespit edilecek tutar, çalşlan ay sonuçlarnn ilgili sağlk idaresine bildiriminden itibaren onbeş gün içerisinde ödenir..." denilmiştir. mevzuat değişiklikleri mevzuat değişiklikleri 89 idare kararları B idare kararları idare kararlar İdare Kararlar MÜKELLEFLERİN İZAHAT TALEPLERİNİN CEVAPLANDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK 28.08.2010 Tarih ve 27686 Sayl Resmi Gazete BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanmlar Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amac, mükelleflerin ve vergi sorumlularnn vergi durumlar ve vergi uygulamas bakmndan müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakknda yaz ile isteyecekleri izahatn özelge tayin edilmek veya sirküler yaymlanmak suretiyle cevaplanmasna ilişkin usul ve esaslar belirlemektir. (2) Bu Yönetmelik, mükelleflerin ve vergi sorumlularnn yapacaklar izahat taleplerine cevaben Gelir İdaresi Başkanlğ veya diğer yetkili makamlarca tayin edilen özelgeler ile Başkanlkça yaymlanacak sirkülerleri kapsar. 128 / Eylül - Ekim 2010 Dayanak 90 MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayl Vergi Usul Kanununun 413 üncü maddesine dayanlarak hazrlanmştr. Tanmlar MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Bakan: Maliye Bakann, b) Bakanlk: Maliye Bakanlğn, c) Başkan: Gelir İdaresi Başkann, ç) Başkanlk: Gelir İdaresi Başkanlğn, d) Kanun: 213 sayl Vergi Usul Kanununu, e) Komisyon: Gelir İdaresi Başkanlğ bünyesinde 213 sayl Vergi Usul Kanununun 413 üncü maddesinin üçüncü fkras uyarnca teşekkül ettirilen Komisyonu, f) Özelge: Mükelleflerin ve vergi sorumlularnn vergi durumlar ve vergi uygulamas bakmndan, kendilerince açk olmayan ve tereddüt ettikleri konular hakknda yazl olarak açklama talebinde bulunmalar üzerine yetkili makamlarca kendilerine verilen yazl görüşü, g) Sirküler: Vergi durumlar ve vergi uygulamas bakmndan açk olmayan ve tereddüt edilen konular hakknda ayn durumda olan tüm mükellef ve vergi sorumlular için uygulamaya yön vermek ve açklk getirmek üzere Gelir İdaresi Başkanlğnca yaymlanan görüşü, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Komisyonun Teşekkülü ile Çalşma Usul ve Esaslar Komisyonun teşekkülü MADDE 4 – (1) Komisyon, Başkanlk bünyesinde, Gelir İdaresi Başkan veya tevkil etmesi hâlinde gelir yönetimi daire başkanlklarndan sorumlu olan bir başkan yardmcsnn başkanlğnda, üç kişi- den az olmamak şartyla gelir yönetimi daire başkanlklarndan sorumlu daire başkanlarndan teşekkül eder. (2) Komisyona, gelir yönetimi daire başkanlklar dşnda bir daire başkanlğ tarafndan özelge taslağ sevk edilir ise taslağ sevk eden daire başkan da sevk edilen bu taslakla snrl olmak üzere üye sfatyla Komisyona katlr. Komisyonun görevi MADDE 5 – (1) Komisyon, mükelleflerin ve vergi sorumlularnn özelge taleplerine uygun olarak özelge tayinine yetkili makamlarca hazrlanan özelge taslaklarn değerlendirerek tayin edilecek özelgeleri ve gerekli görmesi halinde vergi uygulamalarna ilişkin olarak tüm mükellefler bakmndan uygulamaya yön vermek ve tereddüt edilen hususlara açklk getirmek amacyla yaymlanacak sirkülerleri oluşturur. Özelgelerin onaylanmas MADDE 6 – (1) Komisyon, özelge taslaklarn oy çokluğu ile aynen veya değiştirerek onaylar. Sekretarya hizmetleri MADDE 7 – (1) Komisyonun sekretarya hizmetleri, Komisyona özelge taslağn sevk eden daire başkanlğ tarafndan yerine getirilir. B idare kararlar Özelge Özelge talebinin kapsam MADDE 8 – (1) Özelge, mükelleflerin ve vergi sorumlularnn vergi durumlar ve vergi uygulamas bakmndan müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkndaki izahat taleplerine ilişkin olarak verilir. (2) Mükelleflerin aşağdaki başvurular özelge kapsamnda değerlendirilmez: a) Başkalarnn vergi durumlar hakknda bilgi ve izahat talepleri. b) Yargya intikâl etmiş olaylara ilişkin izahat talepleri. c) Hakknda vergi incelemesi yaplmakta olan mükelleflerce veya vergi sorumlularnca incelemeye konu olan işlemlerle ilgili izahat talepleri. ç) Somut bir olaya dayanmayan, teorik hususlara ilişkin bilgi ve izahat talepleri. d) Mücbir sebep hâli ilan, vergi borçlarnn terkini, belge düzenine ilişkin yetkilerin kullanlmas gibi kanunlarla uygulamann tespitine dair Maliye Bakanlğna yetki verilen konulara ilişkin talepler. e) Mükelleflerin ve vergi sorumlularnn vergi uygulamalar ile ilgili işlemlerinin gerçekleşmesinden sonra yaptklar başvurular ile Kanunun 122 nci maddesine göre vergi hatalar ile ilgili yaplan düzeltme talepleri ve 124 üncü maddesine göre Maliye Bakanlğnca incelenecek olan şikâyet yoluyla müracaatlar. f) Sözlü veya yazl olarak veya internet araclğyla, 3071 sayl Dilekçe Hakknn Kullanlmasna Dair Kanun ve 4982 sayl Bilgi Edinme Hakk Kanunu uyarnca yaplan talepler. Özelge talep edebilecekler MADDE 9 – (1) Özelge talepleri, mükellefler ile vergi sorumlular, bunlarn mirasçlar, yetki belgesine sahip kanuni temsilcileri veya vekillerince yaplr. (2) Odalar ve birlikler gibi mesleki kuruluşlar, kendi mükellefiyetleri ile ilgili olanlar hariç olmak üzere, üyelerine ilan etmek amacyla özelge talebinde bulunamazlar. Ancak, bu kuruluşlar Başkanlktan, vergilendirme ile ilgili konularda özelge niteliğinde olmayan görüş talep edebilirler. Özelge talep edilecek merci MADDE 10 – (1) Özelge, mükelleflerin gelir veya kurumlar vergisi bakmndan sürekli mükellefiyetlerinin bulunduğu vergi dairesi başkanlklar ile vergi dairesi başkanlğ bulunmayan illerde defterdarlklardan talep edilir. (2) Diğer mükellef veya vergi sorumlular özelge talepleri için, ikametgâh veya kanuni merkezlerinin bulunduğu vergi (Ş.Abac) dairesi başkanlklar ile vergi dairesi başkanlğ bulunmayan illerde defterdarlklara; ikametgâh veya kanuni merkezi bulunmayanlar ise Ankara, İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi başkanlklarndan herhangi birine başvurur. (3) Özelge talepleri, Başkanlğn internet sitesinde bir örneği yer alan Özelge Talep Formu kullanlmak suretiyle yaplr. Söz konusu form kullanlmakszn yaplacak özelge talepleri kabul edilmez. Taleplerin değerlendirilmesi ve özelge tayini MADDE 11 – (1) Vergi dairesi başkanlklar ile vergi dairesi başkanlğ bulunmayan illerde defterdarlklar özelge taleplerini, 8 inci, 9 uncu ve 10 uncu maddelerde yer alan hükümler bakmndan değerlendirir. Söz konusu maddelerde yer alan hükümlere aykr bir durumun varlğ hâlinde, başvuru sahibine yazl ve gerekçeli olarak gerekli bildirim yaplr. (2) Birinci fkrada belirtilen makamlarca; konu, kapsam ve ilgili olduğu mevzuat bakmndan ilk defa özelge talep edilen hususlara ilişkin olarak özelge taslağ hazrlanarak, Başkanlğa gönderilir ve Komisyonun onayndan sonra özelge tayin edilir. (3) Komisyonca onaylanmş özelgeler emsâl teşkil etmek üzere Özelge Otomasyon Sisteminde bu amaçla hazrlanan emsâl özelge havuzuna konulur. (4) Vergi dairesi başkanlklar ile vergi dairesi başkanlğ bulunmayan illerde defterdarlklar, Komisyonda oluşturulmuş sirküler veya özelgeler ile konu, kapsam ve ilgili olduğu mevzuat bakmndan tamamen ayn mahiyeti taşyan bir hususta özelge talebinde bulunulmas hâlinde, Komisyon tarafndan oluşturulan sirküler veya emsâl özelge havuzunda yer alan özelgelere uygun olmak şartyla özelge verebilir. Özelge Otomasyon Sistemi MADDE 12 – (1) Başkanlk, özelge talebinde bulunulmas, özelge taslaklarnn; hazrlanmas, Başkanlğa iletilmesi, Komisyonca onaylanmas ve tayin edilmiş olan özelgelerle ilgili emsâl özelge havuzu oluşturulmasn sağlamaya yönelik olarak bir Özelge Otomasyon Sistemi kurar. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Sirküler Sirküler MADDE 13 – (1) Başkanlk, mükelleflerin ve vergi sorumlularnn 128 / Eylül - Ekim 2010 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM idare kararları idare kararları 91 idare kararları B idare kararları idare kararlar vergi durumlar ve vergi uygulamas bakmndan müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakknda tüm mükelleflere yönelik olarak uygulamaya yön vermek ve açklk getirmek üzere sirküler yaymlayabilir. (2) Komisyonca hazrlanarak Bakan veya Başkan tarafndan im- zalanan sirkülerler Başkanlğn internet sitesinde yaymlanr. yaplmş müracaatlara cevaben tayin edilecek özelgeler için de bu Yönetmelik hükümleri uygulanr. Yürürlük BEŞİNCİ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Cevaplandrlmay bekleyen izahat talepleri GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yaymlandğ tarihe kadar MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelik yaym tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Maliye Bakan yürütür. Gelir İdaresi Başkanlğ ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ SİRKÜLERİ/13 Tarih: 27.07.2010 Konusu: Tecil Edilecek Özel Tüketim Vergisi Tutarlar İlgili olduğu maddeler: ÖTV Kanunu Madde 8 ve 12. Maddeler 25/07/2010 tarihli ve 27652 sayl Resmi Gazete'de yaymlanan 07/06/2010 tarihli ve 2010/668 sayl Bakanlar Kurulu Kararnn 1 inci maddesi ile 4760 sayl Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (I) sayl Say: ÖTV-1/2010-4 listenin (B) cetvelindeki mallarn ayn Kanunun 8 inci maddesinin (1) numaral fkras uyarnca tesliminde, birimi itibariyle bu mallar için yürürlükte olan özel tüketim vergisi tutarnn uygulanacağ ve bu tutarn söz konusu cetveldeki mallarn karşlarnda gösterilen orana göre hesaplanacak vergi tutarnn tecil edileceği hükme bağlanmştr. Buna göre söz konusu kararname kapsamnda ÖTV Kanununun 8 inci maddesinin (1) numaral fkras uyarnca (I) sayl listenin (B) cetvelinde yer alan mallar için G.T.İ.P. numaralar itibariyle uygulanacak yürürlükteki ÖTV, tecil ve tahsil tutarlarna ilişkin tablo aşağda yer almaktadr. (I) SAYILI LİSTE (B) CETVELİ 128 / Eylül - Ekim 2010 G.T.İ.P. NO. 92 MAL İSMİ 2707.10 Benzol (Benzen) 2707.20 Toluol (Toluen) 2707.50.90.00.11 Solvent nafta (Çözücü nafta) 2710.11.21.00.00 White spirit 2710.11.25.00.00 Diğerleri 2710.11.90.00.11 Diğer solventler (Çözücüler) (Petrol eteri) 2710.11.90.00.19 Diğerleri (Petrol eteri) 2710.19.29.00.00 Diğerleri (Petrol eteri) 2901.10.00.90.11 Hekzan ÖTV TUTECİL TAHSİL TARI (TL) (TL) (TL) Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 BİRİMİ Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 B idare kararlar 3811.21.00.10.00 3811.29.00.10.00 3811.90.00.10.12 3814.00.90 3824.90.40.00.00 2710.19.71.00.00 2710.19.75.00.00 2710.19.81.00.00 2710.19.83.00.00 2710.19.85.00.00 2710.19.87.00.00 2710.19.91.00.00 2710.19.93.00.00 2710.19.99.00.25 2710.19.99.00.21 2710.19.99.00.22 Heptan Pentan Benzen (Benzol) Toluen (Toluol) Metil tersiyer bütil eter (MTBE) (Petrol yağlar veya bitümenli minerallerden elde edilen yağlar içerenler) Mineral yağlar veya mineral yağlar gibi ayn amaçla kullanlan diğer sv yağlar için diğer müstahzar katklar (Petrol yağlar veya bitümenli minerallerden elde edilen yağlar içermeyenler) Mineral yağlar veya mineral yağlar gibi ayn amaçla kullanlan diğer sv yağlar için diğer müstahzar katklar Hafif mineral yağlar için müstahzar katklar Tarifenin başka yerinde belirtilmeyen veya yer almayan organik karma çözücüler ve incelticiler; boya ve vernik çkarmada kullanlan müstahzarlar Diğerleri (Esas bütil asetat olanlar hariç) Vernikler ve benzeri ürünler için anorganik karma çözücüler ve incelticiler (Yağlama yağlar; diğer yağlar) Özel bir işleme tabi tutulacak olanlar (Yağlama yağlar; diğer yağlar) 2710.19.71.00 Alt pozisyonunda belirtilen işlemlerden başka bir işlemle kimyasal değişime tabi tutulacak olanlar (Yağlama yağlar; diğer yağlar) Motor yağlar, kompresör yağlama yağlar, türbin yağlama yağlar (Yağlama yağlar; diğer yağlar) Hidrolik amaçlara mahsus sv yağlar (Yağlama yağlar; diğer yağlar) Beyaz yağlar, sv parafin (Yağlama yağlar; diğer yağlar) Dişli yağlar ve redüktör yağlar (Yağlama yağlar; diğer yağlar) Metal işlemeye mahsus bileşikler, kalp çkarma yağlar, aşnmay önleyici yağlar (Yağlama yağlar; diğer yağlar) Elektrik izolasyonuna mahsus yağlar (Yağlama yağlar; diğer yağlar) Diğer madeni yağlar (Yağlama yağlar; diğer yağlar) Spindle oil (Yağlama yağlar; diğer yağlar) Light neutral Kilogram Kilogram Kilogram Kilogram Kilogram 2,0135 2,0135 2,0135 2,0135 2,0135 1,9984 1,9984 1,9984 1,9984 1,9984 0,0151 0,0151 0,0151 0,0151 0,0151 Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 Kilogram 2,0135 1,9984 0,0151 Kilogram 0,0650 0,0499 0,0151 Kilogram 0,0650 0,0499 0,0151 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 128 / Eylül - Ekim 2010 2901.10.00.90.12 2901.10.00.90.13 2902.20.00.00.00 2902.30.00.00.00 2909.19.90.00.13 idare kararları idare kararları 93 idare kararları B idare kararları idare kararlar (Yağlama yağlar; diğer yağlar) 2710.19.99.00.23 Heavy neutral (Yağlama yağlar; diğer yağlar) 2710.19.99.00.24 Bright stock (Yağlama yağlar; diğer yağlar) 2710.19.99.00.98 Diğerleri (Yalnz baz yağlar) 2710.19.25.00.11 Gazyağ 2710.19.25.00.19 Diğerleri (Yağlama müstahzarlar) Dokumaya elverişli maddelerin, deri ve köselenin, post 3403.11.00.00.00 ve kürklerin veya diğer maddelerin işlenmesine mahsus müstahzarlar (Yağlama müstahzarlar) Esas madde olarak kabul edilmemek şartyla, ağrlk iti3403.19.10.00.00 baryla %70 veya daha fazla petrol yağlar veya bitümenli minerallerden elde edilen yağlar içerenler (Yağlama müstahzarlar) Makine, cihaz ve taştlarn yağlanmasnda kullanlan 3403.19.91.00.00 müstahzarlar (Yağlama müstahzarlar) 3403.19.99.00.00 Diğerleri (Yağlama müstahzarlar) Dokumaya elverişli maddelerin, deri ve köselenin, post 3403.91.00.00.00 ve kürklerin veya diğer maddelerin işlenmesine mahsus müstahzarlar (Yağlama müstahzarlar) Makine, cihaz ve taştlarn yağlanmasnda kullanlan 3403.99.10.00.00 müstahzarlar (Yağlama müstahzarlar) 3403.99.90.00.00 Diğerleri Duyurulur. Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Kilogram 1,0560 0,7550 0,3010 Litre Litre 0,7605 0,7453 0,0152 0,7605 0,7453 0,0152 Kilogram 0,3000 0,2850 0,0150 Kilogram 0,3000 0,2850 0,0150 Kilogram 0,3000 0,2850 0,0150 Kilogram 0,3000 0,2850 0,0150 Kilogram 0,3000 0,2850 0,0150 Kilogram 0,3000 0,2850 0,0150 Kilogram 0,3000 0,2850 0,0150 128 / Eylül - Ekim 2010 Gelir İdaresi Başkanlğ 94 TÜTÜN MAMÜLLERİ VE ALKOLLÜ İÇKİLERDE BANDROLLÜ ÜRÜN İZLEME SİSTEMİ SİRKÜLERİ/4 Tarih: 25.08.2010 Konusu: Bandrolü Ürün İzleme Sisteminin Uygulamas İlgili Olduğu Maddeler ve Tebliğler: Vergi Usul Kanunu Mükerrer Madde 257/ 6 Say: ÜİS/ 2010 -IV 1.Giriş Bilindiği üzere, 17.03.2007 tarih ve 26465 sayl Resmi Gazetede 1 Seri No.lu Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi Genel Tebliği yaymlanarak yürürlüğe girmiş; 20.09.2007 tarihinde ise, bu tebliğde yer alan düzenlemelerle ilgili olarak 1. Seri No.lu Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi Sirküleri yaymlanmştr. Söz konusu sirkülerde, ithalatçlar için B idare kararlar bandrol uygulamasnn yaplacağ tesislerin adreslerine ilişkin açklamalarn yer aldğ bölümde aşağdaki değişikliğin yaplmasna gerek duyulmuştur. 2.Açklama 1 Seri No'lu Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi Genel Tebliğinin Sistemin Devreye Alnmas ve İşletilmesi başlkl (3.1.2) bölümünün son paragrafnda "İthal edilecek tütün mamulleri ve alkollü içkiler için İstanbul, İzmir ve Mersin illerinde kurulacak olan tesislerin yerleri ve faaliyete geçiş tarihleri Gelir İdaresi Başkanlğnca duyurulacaktr." denilmektedir. 20.09.2007 tarihli 1 Sra No'lu Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi Sirkülerinin İthalatçlar İçin Bandrol Uygulamasnn Yaplacağ Tesislerin Adresleri başlkl (2.2) bölümünde ise İstanbul ili için "SS Kadköy Ağaçişleri Küçük Sanayi Sitesi Muallimköy-2000 ada 6 nolu Gebze/KOCAELİ" adresine yer verilmiştir. Söz konusu adres bundan böyle "Yayla Mahallesi D-100 Karayolu Rüya Sokak No:2 Tuzla/İSTANBUL" olarak değiştirilmiştir. idare kararları idare kararları Duyurulur. Gelir İdaresi Başkanlğ SERBEST BÖLGELER KANUNU SİRKÜLERİ/ 3 Konusu: 3218 sayl Serbest Bölgeler Kanununda yer alan Gelir Vergisi Stopaj teşvikinin uygulanmasna ilişkin Danştay Karar İlgili Olduğu Maddeler: Serbest Bölgeler Kanunu Geçici Madde 3 İlgili olduğu kazanç türleri: Ücretler 1.Giriş 3218 sayl Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesi uyarnca, serbest bölgelerde istihdam edilen personelin ücretlerinin gelir vergisinden istisna edilmesine ilişkin açklamalar 12.03.2009 tarih ve 27167 sayl Resmi Gazetede yaymlanan 1 Seri No.lu 3218 sayl Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliğinde yaplmş olup, Tebliğin baz bölümlerinde yer alan çeşitli ibareler ve örneklerin iptali için açlan dava hakknda Danştay tarafndan verilen karara ilişkin açklamalar bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadr. Say: 3218 SBK-3 /2010-3/ Ücretler 2. Konu İle İlgili Mevzuat ve Yarg Kararlar Anlan Genel Tebliğin baz bölümlerinde yer alan çeşitli ibareler ve örneklerin iptali ve dava sonuçlanncaya kadar yürütmenin durdurulmas talebiyle açlan dava sonucunda Danştay Dördüncü Dairesi tarafndan 08.10.2009 tarihli ve Esas No:2009/5196 sayl karar ile söz konusu Genel Tebliğin "İs- tisna Şartlarnn Gerçekleşmemesi" başlkl 5 inci bölümünde yer alan "213 sayl Kanun hükümlerine göre düzeltme işlemi yaplarak mükellefe gelir vergisi kesintisinin red ve iade edilmesi durumunda, tahsil edilen gecikme zamm iade konusu olmayacaktr." şeklindeki açklama hakknda yürütmeyi durdurma karar verilmiş ve bu karara yaplan itiraz ise Danştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 25.12.2009 tarih ve YD İtiraz No:2009/59 sayl karar ile reddedilmiştir. Bu karar üzerine, davann esasna ilişkin hüküm verilinceye kadar, anlan düzenlemenin uygulanma- snda, yukarda açklanan yürütmeyi durdurma kararnn dikkate alnarak işlem yaplmas gerektiği hususu Başkanlğmzca yaymlanan 1 Sra Numaral Serbest Bölgeler Kanunu Sirküleri ile duyurulmuştu. Danştay Dördüncü Dairesi davann esasna ilişkin olarak, 07.04.2010 tarihli ve E:2009/3570 K:2010/1900 sayl karar ile söz konusu Genel Tebliğin "İstisna Şartlarnn Gerçekleşmemesi" başlkl 5 inci bölümünde yer alan ‘213 sayl Kanun hükümlerine göre düzeltme işlemi yaplarak mükellefe gelir vergisi kesintisinin red ve iade edilmesi durumunda, tahsil edilen gecikme zamm iade konusu olmayacaktr.' şeklindeki açklamann iptaline karar vermiştir. Buna göre, anlan düzenlemeye ilişkin olarak uygulamada, yukarda açklanan iptal karar dikkate alnarak işlem yaplmas gerekmektedir. Duyurulur. 128 / Eylül - Ekim 2010 Tarih: 01.09.2010 95 yargı kararları B yargı kararları idare kararlar Yarg Kararlar DANIŞTAY 4. DAİRESİ Tarih: 25.05.2009 İNDİRİMLİ KDV ORANI UYGULAMASI İÇİN BİNA İNŞAAT RUHSATININ KOOPERATİF ADINA OLMASI GEREKMEDİĞİ 128 / Eylül - Ekim 2010 Kat karşlğ inşaat işlerinin özelliklerinden kaynaklanan nedenlerle bina inşaat ruhsatnn kat karşlğ inşaat işi yapan konut yap kooperatiflerinin adna düzenlenmesi söz konusu olmadğndan, bina inşaat ruhsatnn konut yap kooperatifleri adna alnmamas nedeniyle iade isteminin reddi yolunda tesis edilen işlemde yasaya uyarlk bulunmadğ ve indirim imkan bulunmayan KDV’nin iadesi gerektiği hk. 96 İstemin Özeti: 2006 ylnda gerçekleştirdiği indirimli orana tabi işlemler nedeniyle indirim konusu yapamadğ katma değer vergisinin ret ve iadesi yolundaki başvurusu reddedilen davac, söz konusu işlemin iptali istemiyle dava açmştr. Vergi Mahkemesi, mal teslimi ve hizmet ifalarnda uygulanacak katma değer vergisi oranlarnn 3065 sayl Kanun’un 28. maddesinin verdiği yetkiye dayanlarak Bakanlar Kurulunca belirlendiği, buna göre çkarlan 97/10465 sayl Bakanlar Kurulu Karar ile % 1 oranl teslimlere konut yap kooperatiflerine yaplan inşaat taahhüt işlerinin de eklendiği, konut yap kooperatiflerine yaplan inşaat taahhüt işlerinde indirimli oran uygulamasyla ilgili Esas No: 2008/2967 Karar No: 2009/2641 olarak 66 seri no.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde % 1 orannn uygulanmasnda inşaat taahhüt işleri açsndan 49 seri no.lu Kalma Değer Vergisi Genel Tebliğinde yer alan açklamalarn geçerli olduğunun belirtildiği, 49 seri no.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde ise, konut yap kooperatiflerine yaplan inşaat taahhüt işlerinde %1 orannn uygulanabilmesi için, kooperatifin konut yap kooperatifi olmas, işin konut yap kooperatifine yaplmş olmas, yaplan işin inşaat işi olmas ve taahhüde dayanmas şartlarnn aranacağnn belirtildiği, 3065 sayl Kanunda ve 3065 sayl Kanun’un 29. maddesinin 2. fkrasnda verilen yetkiye dayanlarak Maliye Bakanlğnca çkarlan genel tebliğlerde, indirimli oran uygulanmas için yap ruhsatnn münhasran kooperatif adna düzenlenmesi gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadğ, olayda inşaat yap ruhsatlarnn inşaat yapacak kooperatif adna alndğ, söz konusu inşaatlarn ad geçen kooperatif tarafndan yaptrldğnn yasal olarak kantlandğ, fiilen de söz konusu inşaat maliyetinin kooperatif ve dolaysyla üyeleri tarafndan karşlandğnn anlaşldğ, üyelerini daha ucuz konut sahibi yapmay amaçlayan konut yap kooperatiflerinin bu amaçlarn başkalarnn arsalar üzerine kat karşlğ inşaat yapmak suretiyle gerçekleş- tirmelerinin de normal ve mutad bir yol olduğu, bu şekilde yaplan inşaatlara ilişkin bina inşaat ruhsatnn arsa sahibi adna olmasnn kat karşlğ inşaat işlerinin özelliği olduğu, bina inşaat ruhsatnn da yap ruhsatn veren Belediyeler tarafndan arsa sahibi adna düzenlendiği, özel mülkiyete ait arsann kat karşlğ müteahhide verilmesinde taraflar yapmay ve vermeyi taahhüt ettiklerini gösteren bir sözleşme yaptklar ve bu sözleşmeye göre arsa sahibinin müteahhide vermeyi taahhüt ettiği bağmsz bölümlerin arsa paylar üzerine kat irtifak hakk tesis ettirerek müteahhide devretmekte veya vekâletname vermekte, ancak kendisine verilecek bağmsz bölümlerin arsa paylarn ise kendi uhdesinde braktğ, inşaat tamamlandğ zaman gerek arsa sahibi gerekse müteahhit veya alc durumundaki üçüncü şahslarn yap kullanma için belgelerini belediyeden kendi adlarna müracaat etmek suretiyle aldklar, müteahhitlerin çoğunlukla kendilerine ait bağmsz bölümleri inşaatn başlangcnda kat irtifak ile üçüncü şahslara sattklar, baz arsa sahiplerinin ise arsa paylarnn tamamn kendi uhdelerinde tutup müteahhide sözleşme ile verilen bölümlerin satşn tapuda müteahhit adna kendilerinin yaptğn, kat karşlğ inşaat işlerinin belirtilen özelliklerinden kaynak- B idare kararlar lanan nedenlerle bina ruhsatnn kat karşlğ inşaat işi yapan konut yap kooperatiflerinin adna düzenlenmesinin söz konusu olmadğn, dolaysyla bina inşaat ruhsatnn konut yap kooperatifleri adna alnmamas nedeniyle davacnn iade isteminin reddi yolunda tesis edilen işlemde yasaya uyarlk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, indirim imkan bulunmayan katma değer vergisinin davacya iadesine karar vermiştir. Daval idare, tesis edilen işlemin yasal olduğunu ileri sürerek kararn bozulmasn istemektedir. Karar: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulmas istenilen kararn dayandğ gerekçeler karşsnda, yerinde ve kararn bozulmasn sağlayacak durumda görülmemiştir. yargı kararları yargı kararları Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, Vergi Mahkemesinin kararnn onanmasna, oybirliğiyle karar verildi. DANIŞTAY 13. DAİRESİ Not: 03 Ağustos 2010 Tarih ve 27661 Sayl Resmi Gazete’de yaymlanmştr. İstemin Özeti: .... Limited Şirketi’nin lisans almakszn bayilik faaliyetinde bulunduğundan bahisle verilen idarî para cezasnn tahsili amacyla adna düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açlan davann süre aşm nedeniyle reddi üzerine 6183 sayl AATUHK’nn 58. maddesi uyarnca, ödeme emrinin konusu olan idarî para cezasnn %10’u orannda haksz çkma zammnn tahsili amacyla düzenlenen 12.3.2007 tarih ve 19 sra nolu ceza ihbarnamesinin iptali istemiyle açlan davada, Bursa 1. İdare Mahkemesi’nin 21.10.2008 tarih ve E:2007/713, K:2008/1017 sayl karar ile, davac şirket adna düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açlan davann süre aşm nedeniyle reddine ilişkin Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin 16.02.2007 tarih ve E:2006/2522, K:2007/197 sayl kararnn temyizi üzerine Danştay Onüçüncü Dairesi'nin 28.01.2008 tarih ve E:2007/6037, K:2008/1610 sayl karar ile onandğ, 6183 sayl Esas No: 2010/733 Karar No: 2010/3678 Yasa'nn 58. maddesi uyarnca, davasnda haksz çkan davacdan ödeme emrine konu alacağn % 10'u orannda haksz çkma zammnn tahsilinde hukuka aykrlk bulunmadğ, davann esastan veya süre aşm nedeniyle reddedilmesinin ayn hukukî sonucu doğuracağ gerekçesiyle davann reddi yolunda verilen karara yaplan itirazn Bursa Bölge İdare Mahkemesi'nin 14.04.2009 tarih ve E:2009/893, K:2009/1187 sayl karar ile reddedilmesi ve kararn düzeltilmesi isteminin Bursa Bölge İdare Mahkemesi'nin 24.09.2009 tarih ve E:2009/ 3136, K:2009/3113 sayl karar ile reddedilerek kesinleşmesi üzerine, Danştay Başsavclğ tarafndan Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin 21.10.2008 tarih ve E:2007/713, K:2008/1017 sayl kararnn hukuka aykr olduğu ileri sürülerek 2577 sayl İdari Yarglama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarnca kanun yararna bozulmas istenilmektedir. Danştay Başsavcsnn Düşüncesi: İdari yargda açlan bir iptal davasnda, davacnn hakl olup olmadğ ancak davaya konu idari işlemin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuki denetiminin yaplmas suretiyle ortaya konulabilmektedir. Uyuşmazlkta, idari para cezasnn tahsili amacyla davac şirket adna düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açlan davada, 2575 sayl Yasann 14 üncü maddesi uyarnca yaplan ilk inceleme sonucu, davada süre aşm bulunduğu nedeniyle anlan Yasann 15 inci maddesi uyarnca davann süre yönünden reddine ilişkin karar verilmiş olup, dava konusu idari işlemin 6183 sayl Yasann 58 inci maddesinde saylan itiraz nedenleri yönünden esasa ilişkin olarak incelenmediği, söz konusu kararda, davacnn iddialarnda hakllğnn veya hakszlğnn tespitine esas olacak bir hükme yer verilmediği anlaşldğndan, ödeme emrinin iptali istemiyle açlan davada, davacnn haksz çktğndan bahisle, 6183 sayl Kanunun 58 inci maddesi uyarnca haksz çkma zammnn tahsili amacyla ceza ihbarnamesi düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadr. 128 / Eylül - Ekim 2010 Tarih: 03.05.2010 97 128 / Eylül - Ekim 2010 yargı kararları B 98 yargı kararları idare kararlar Bu durumda; İdare Mahkemesi'nce, davann reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadr. Nitekim benzer bir uyuşmazlk nedeniyle Danştay Dördüncü Dairesince verilen E:2005/ 1164, K:2005/2267 sayl kararda da, davann süre aşm nedeniyle reddi yolundaki kararla davacnn davasnda haksz çkma durumunun gerçekleşmediği kabul edilmiştir. Açklanan nedenle, niteliği bakmndan yürürlükteki hukuka aykr sonuç ifade eden, Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin tek hakimle verdiği 21.10.2008 günlü, E:2007/713, K:2008/1017 sayl kararnn; 2577 sayl İdari Yarglama Usulü Kanunu'nun 51 inci maddesi uyarnca kanun yararna bozulmasnn uygun olacağ düşünülmektedir. Danştay Tetkik Hâkiminin Düşüncesi: 6183 sayl Yasa'nn 58. maddesinin 5. fkrasnda, itiraznda tamamen veya ksmen haksz çkan borçludan itiraznn reddolunduğu miktardaki alacağn % 10 zamla tahsil edileceği kurala bağlanmştr. Uyuşmazlkta ise, davac şirket tarafndan, adna düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açlan davann süre aşm nedeniyle reddedildiği tartşmasz olup, davacnn tamamen veya ksmen haksz çktğ yönünde bir saptama mevcut olmadğndan, kamu alacağnn davac şirketten % 10 zamla tahsil edilmesinin hukuki dayanağ bulunmamaktadr. Açklanan nedenle, idare mahkemesi kararnn kanun yararna bozulmas gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA 2577 sayl YUK'un "Kanun yararna bozma" başlkl 51. maddesinde, bölge idare mahkemesi kararlar ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danştay'ca ilk derece mahkemesi olarak verilip, temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakmndan yürürlükteki hukuka aykr bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlklarn göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavc tarafndan kanun yararna temyiz olunabileceği, temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde kararn kanun yararna bozulacağ, bu bozma kararnn daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danştay kararnn hukuki sonuçlarn ortadan kaldrmayacağ, bozma kararnn bir örneğinin ilgili bakanlğa gönderileceği ve Resmî Gazete'de yaymlanacağ kural bulunmaktadr. Dosyann incelenmesinden, davac şirketin lisans almakszn bayilik faaliyetinde bulunduğunun saptandğndan bahisle 5015 sayl Petrol Piyasas Kanunu'nun 19. maddesi uyarnca verilen idarî para cezasnn tahsili amacyla adna düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açlan davann Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin 16.02.2007 tarih ve E:2006/2522, K:2007/197 sayl karar ile süre yönünden reddedilmesi sonucu, davacnn ödeme emrine karş açtğ davada haksz çktğndan bahisle ödeme emrine konu kamu alacağnn % 10 zamla birlikte tahsili için düzenlenen 12.03.2007 tarih ve 1/19 sayl vergi/ceza ihbarnamesinin iptali istemiyle açlan davann, Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin 21.10.2008 tarih ve E:2007/713, K:2008/1017 sayl ka- rar ile reddedildiği, davac şirketin itiraznn Bursa Bölge İdare Mahkemesi'nin 14.04.2009 tarih ve E:2009/893, K:2009/1187 sayl karar ile reddedildiği ve kararn düzeltilmesi isteminin Bursa Bölge İdare Mahkemesi'nin 24.09.2009 tarih ve E:2009/3136, K:2009/3113 sayl karar ile reddedildiği anlaşlmaktadr. Uyuşmazlkta, davac şirkete verilen idarî para cezasnn tahsili amacyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açlan davann işin esasna girilmeksizin süre aşm yönünden reddedilmesi nedeniyle, ödeme emrinin, 2577 sayl Yasa'nn 2. maddesinde öngörülen yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden hukukî denetiminin yaplmamş olmas karşsnda, davac şirketin, 6183 sayl Yasa'nn 58. maddesinin 5. fkrasnda düzenlenen anlamda tamamen veya ksmen haksz olduğu veya hakl olduğu hususu saptanmadğndan, tamamen haksz çktğndan bahisle düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesinde ve bu ihbarnamenin iptali istemiyle açlan davann reddine ilişkin idare mahkemesi kararnda hukuka uyarlk bulunmamaktadr. Açklanan nedenlerle; 2577 sayl İdari Yarglama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarnca Danştay Başsavclğ'nn kanun yararna temyiz isteminin kabulüne, Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin 21.10.2008 tarih ve E:2007/713, K:2008/1017 sayl kararnn kanun yararna ve hükmün sonuçlarna etkili olmamak koşulu ile bozulmasna, kararn bir örneğinin Maliye Bakanlğ ile Danştay Başsavclğ’na gönderilmesine ve Resmî Gazete'de yaymlanmasna, 03.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. yarg kararlar YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Tarih: 15.02.2010 İŞÇİLİK ALACAKLARINA İLİŞKİN ISLAH TALEBİNE KARŞI İŞVERENİN ZAMAN AŞIMI DEF’İ İşçilik alacaklarna ilişkin slah talebine karş işverenin süresinde zamanaşm def’inde bulunmas halinde, bu def’i nazara alnmadan sonuca gidilmesinin hatal olduğu hk. B yargı kararları yargı kararları Esas No: 2008/16847 Karar No: 2010/3342 İstemin Özeti: Davac, ikramiye alacağ, vasta yardm, hizmet zamm, sosyal yardm, giyim, konut yardm, fazla mesai, genel tatil ücret alacaklarnn ödetilmesine karar verilmesini istemiş, yerel mahkeme isteği ksmen hüküm altna almş, hüküm süresi içinde daval avukat tarafndan temyiz edilmiştir. Karar: Davacnn hükmedilen alacaklar 26.06.2002 tarihinden itibaren hesaplanmştr. Davacnn 05.12.2007 günlü slah talebine, daval işveren süresinde zaman aşm def’inde bulunduğu halde bu def’i nazara alnmadan sonuca gidilmesi hatal olup, temyiz olunan kararn bozulmasna oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ SİGORTALININ İKİ ÇOCUGUNDAN DOLAYI, DOĞUMA DAYALI BORÇLANMA YAPABİLMESİ Sigortalnn iki çocuğundan dolay, doğuma dayal borçlanma yapabilmesi ve dava tarihi itibariyle yaşllk aylğ bağlanmas istemine ilişkindir. İlgili Maddeler: 506 - Sosyal Sigortalar Kanunu 60 / 60 / 60 / 60 / 60 / 60 / 60 5510 - Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlk Sigortas Kanunu 4 / 41 / 82 / 41 / 4 / 82 / 4 / 41 / 82 / 41 506 - Sosyal Sigortalar Kanununun Yürürlükten Kaldrlmş Hükümleri 60 /60 / 60 / 60 / 60 / 60 / 60 İSTEMİN ÖZETİ: Sosyal güvenlik hukukunun özel ve kamusal niteliği itibaryla ve sigortallarn lehine olan bu borçlanma hakknn, kanunun yürürlüğünden önceki doğum olaylarna uygulanmasn engelleyen bir düzenlemenin olmadğ gözetilmelidir. Davacnn, gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle, ancak doğum tarihinden sonra iki yllk süreyi geçmemek kaydyla, hizmet akdine istinaden işyerinde ça- Esas No: 2009/8312 Karar No: 2010/2516 lşmamas ve çocuğunun yaşamas şartlarnn dşnda, başkaca bir şart aranmakszn borçlanma hakkna sahip olduğu kabul edilmelidir. önceki doğum olaylarna uygulanp uygulanmayacağ, doğum srasnda aktif sigorta" olma şartnn aranp aranmayacağ noktalarnda toplanmaktadr. DAVA: Dava, davacnn iki çocuğundan dolay, 5510 sayl Kanunun 41/1-a maddesi gereğince, doğuma dayal borçlanma yapabilmesi ve dava tarihi itibariyle yaşllk aylğ bağlanmas istemine ilişkindir. 5510 sayl Kanunun, "Sigortallarn borçlanabileceği süreler" başlkl, 41/1-a maddesinde; Mahkemece, düzenlemenin yürürlüğünden önceki vakalara uygulanamayacağ gerekçesiyle davann reddine karar verilmiştir. Hükmün, davac vekili tarafndan temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşldktan ve Tetkik Hakimi E.P.A tarafndan düzenlenen raporla dosyadaki kağtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağdaki karar tespit edildi. KARAR: Uyuşmazlk, öncelikle 5510 sayl Kanunun 41/1-a maddesi ile hukukumuzda ilk kez düzenlenen ve ksaca "doğuma dayal borçlanma" olarak nitelendirilebilecek borçlanma hakknn, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden "Bu Kanuna göre sigortal saylanlarn; Kanunlar gereği verilen ücretsiz doğum ya da analk izni süreleri ile 4’üncü maddenin birinci fkrasnn ( a ) bendi kapsamndaki sigortal kadnn, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yllk süreyi geçmemek kaydyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalşmamas ve çocuğunun yaşamas şartyla talepte bulunulan süreleri, …... kendilerinin veya hak sahiplerinin yazl talepte bulunmalar ve talep tarihinde 82’nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst snrlar arasnda olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancn % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şart ile borçlandrlarak, borçlandrlan süreleri sigortallklarna saylr..," hükmü düzenlenmiştir. 128 / Eylül - Ekim 2010 Tarih: 25.02.2010 99 128 / Eylül - Ekim 2010 yargı kararları B 100 yargı kararları yarg kararlar Kural olarak her kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuçlarn doğurmaya başlar ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanr. Bu kuraln doğal sonucu da, kanunlarn geriye yürümemeleridir. Ancak sosyal güvenlik hukukunun özel ve kamusal niteliği itibaryla ve 5510 sayl Kanunda, anlan hükümle getirilen, sigortallarn lehine olan bu borçlanma hakknn, Kanunun yürürlüğünden önceki doğum olaylarna uygulanmasn engelleyen bir düzenlemenin olmadğ gözetildiğinde, 5510 sayl Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelmiş doğum olaylarna da uygulanabileceğini kabul etmek gereklidir. Zira maddi hukukun her zaman, hayatn değişen sosyal akş içinde gelişen tüm olaylar ve ayrntlar kurallaştrma gücüne sahip olmadğn da dikkate alp, çkarlar dengesi ve adalet duygularn gözeterek toplumun gereksinmelerini karşlamakla yükümlü bulunan yarg organlar, sigortallarn lehine hükümler içeren düzenlemelerin yürürlüğe girdiği durumlarda, kanun koyucunun amacn da göz önünde bulundurarak, söze oranla öze üstünlük tanyan bir yorumla sonuca varmaldr. Doğuma dayal borçlanma hakkndan yararlanabilmek için doğum srasnda aktif sigortal olma şartnn aranp aranmayacağ hususunda ise, geçmişte hizmet akdine dayal olarak zorunlu sigortallk tescilinin yaplmş olmas, bu haktan yararlanabilmesi için yeterli saylmaldr. Kadnn fiziksel yaps, doğurganlk işlevi, aile yükümlülükleri ile çalşma yaşamndaki konumu yannda, doğum borçlanmasyla amaçlanan sonucun tam olarak elde edilebilmesi için, bu tip borçlanmalarda aranan doğum öncesi sigortallk, herhangi bir süre snrna tabi tutulmamaldr. Konuyla ilgili olarak 5510 sayl Kanunda değişiklik yapan 5754 sayl Kanuna ilişkin TBMM alt komisyon raporunda bu değişiklik hakknda, "Ücretsiz doğum ya da analk izin sürelerinin de borçlanla- cak sürelerden sayldğ, bu sürelerde kadn çalşanlarn doğum ve çocuk bakm gibi özel bir durum nedeniyle izin kullandğ, bunun sonucunda doğum yapan kadnn sosyal güvenlik alanndaki bir hakk kullanmasndan dolay emeklilikle ilgili sürelerini tamamlamak için ortaya çkan bir maliyete katlanmak zorunda kalacağ, oysa çocuk bakmnn ayn zamanda toplumsal olarak devletin de üstlenmesi gereken bir sorumluluk olduğu ... " görüşlerine yer verilmiştir. Bu yaklaşm, cinsiyeti sebebiyle sosyal güvenlik şemsiyesinde farkl muamele görmesi gereken ve başta yaşllk aylğ olmak üzere çeşitli sosyal güvenlik haklar yönünden de bu şekilde değerlendirilen kadnlar için karş cinsle eşitliği sağlayc bir bakş açs getirecektir. Böylelikle, prim yatrma imkan bulunamadğ halde yasa koyucunun çeşitli Saiklerle sigortallk imkan sunmak ve prim süresine eklemek istediği bu gibi dönemlerin telafisine yönelik getirilen borçlanma müessesesinin amac da gerçekleşmiş olacaktr. Aksine bir yorum, kanunda bu yönde bir snrlamann olmadğ da gözetildiğinde, sosyal güvenlik hakkna aykrlk oluşturacaktr. Hukuk Genel Kurulunun 27.4.2006 gün ve 10-367/386 sayl kararnda da vurgulandğ üzere sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti tanm içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Sosyal güvenlik alannda oluşturulacak tüm kurallarn, özde, sosyal hukuk devleti anlayşna uygun olmas zorunludur. Sosyal güvenlik, insanlğn en derin gereksiniminin bir sonucudur. Bu gereksinim, bireyin karşlaşacağ ve yaşam için tehlike oluşturan olaylara karş bir güvence arayşnn ürünüdür. Tehlikeye ve yoksulluğa düşen birey için asgari bir güvence sağlamak, sosyal güvenliğin varoluş koşulu, diğer bir ifadeyle, olmazsa olmazdr. Önemli olan yön, sosyal güvenlik kavramna, işlevsel olarak temel bir insanlk hakk görünümü yaratmaktr. Doğuma dayal borçlanma talep tarihinde sigortal olmann gerekip gerekmeyeceği noktasnda ise kanun koyucunun bahis konusu düzenlemede, doğuma dayal borçlanma hakkn verdiği kişinin borçlanma talep tarihinde sigortal olmasn gerekli gören bir ifadeye yer vermediği ve bu düzenlemeye göre sigortal olanlarn yannda, hak sahiplerinin de, yazl talepte bulunmalar halinde borçlanabilecekleri dikkate alndğnda, böyle bir şartn var olmadğ belirgindir. Somut olayda, ilk kez 506 sayl Kanun kapsamnda 01.6.1982 tarihinde zorunlu sigortal olduğu anlaşlan davacnn, 3.3.1987 ve 21.3.1988 tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle, ancak doğum tarihinden sonra iki yllk süreyi geçmemek kaydyla, hizmet akdine istinaden işyerinde çalşmamas ve çocuğunun yaşamas şartlarnn dşnda, başkaca bir şart aranmakszn borçlanma hakkna sahip olduğu kabul edilmelidir. Yaplacak değerlendirmede, zorunlu sigortal olarak tescil edildikten sonra ilk doğumu yapan ve iki yllk süre dolmadan ve tekrar çalşmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadn sigortalnn, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yllk sürenin toplam kadar geçen süreyi borçlanabileceği gözetilmelidir. Mahkemece, anlan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmakszn eksik inceleme ve yanlgl değerlendirme ile yazl şekilde hüküm kurulmas usul ve yasaya aykr olup bozma nedenidir. O halde davac vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlar kabul edilmeli ve sair yönler incelenmeksizin hüküm bozulmaldr. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcnn istek halinde davacya iadesine, 25.02.2010 günü oybirliği ile karar verildi. B soru cevap soru - cevap idare kararlar Soru - Cevap SORU: Kurmakta olduğumuz fabrikada kullanacağmz makine ve tesisatn bir bölümünü ithal ediyoruz. Ancak bu makine ve tesisatn bir ksmn Türkiye'de temin ettiğimiz montörlerle, diğer bir ksmn ise mal satan firmalarn montörleri vastasyla işler hale getireceğiz. Yurt dşndan ithal yolu ile edinilen makine ve tesisatta maliyete dâhil etmek zorunda olduğumuz giderler nelerdir? CEVAP: Vergi Usul Kanunu ge- reği gayrimenkuller ile gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kymetler maliyet bedeli ile kaytlara intikal ettirilmektedir. Bu bağlamda ayn Kanun’un 269. maddesi uyarnca ‘tesisat ve makinelerde gayrimenkul' olarak kabul edilmiştir. Yasal düzenleme gereği olarak ‘makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri'nin maliyete eklenmesi zorunludur. Buna karşlk noter, mahkeme, kymet takdiri, komisyon ve özel tüketim vergilerinin maliyete intikal ettirilmesi seçimlik hak olarak belirlenmiştir. Buna göre ithal edilen makine ve tesisatta ithalatla ilgili olarak ödenen gümrük vergileri maliyet bedeline dâhil edilecektir. İsmen vergi olmamakla birlikte gümrükte ödenen ‘Fon'lar ile kaynak kullanm destekleme fonu ve benzeri fonlar ile harç veya çeşitli kamu kurumlarnn ya da bunlar tarafndan kurulan vakflarn bağş ad altnda yaptklar tahsilâtlarn da maliyete dâhil edilmesi gerekmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 270. maddesinde yer alan maliyete dâhil edilmesi zorunlu olan ‘Makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj' giderleri sözü edilen makine ve tesisatn çalşr hale gelene kadar yaplan tüm harcamalar içermektedir. Ancak ithal edilen maln ithalat srasnda ortaya çkan sorunlar dolaysyla ödenen cezalarn maliyete intikal ettirilmesi mümkün değildir. Gümrükleme işlemlerinin tamamlanmasndan sonra yaplan beyandan kaynaklanan uyuşmazlklar nedeniyle ödenen ceza ve faiz de bu kapsamda maliyete dâhil edilememektedir. Apartman duvarna alnan reklâm SORU: Ana cadde üzerindeki apartmanmzn duvarn bir banka kiralamş bulunmaktadr. Banka tarafndan yaplan kira ödemeleri nasl vergilendirilecektir? CEVAP: Apartmanda bulunan bağmsz birimlerin her birinin söz konusu kira gelirinden pay aldklar varsaylarak, kira gelirini elde edenlerce değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere apartman yöneticiliğinin gerçek veya tüzel kişilik olmas durum değiştirmemektedir. Dolaysyla apartmanlarn dş yüzeylerinin kiralanmas suretiyle elde edilen gelirler kat maliklerine ait olup, elde edilen kira gelirlerinin kat maliklerinin hisseleri orannda elde ettikleri gayrimenkul sermaye irad olarak kabul edilir. Söz konusu gelirden kat maliklerine düşen payn 22.000 TL'yi aşmas halinde, elde edilen gelirin gayrimenkul sermaye irad olarak beyan edilmesi gerekmektedir. Gayrimenkulde ticari amaçla kullanlan bir işyeri sahibinin bulunmas halinde, söz konusu işyeri sahibinin Vergi usul Yasas'nn 187 nci maddesi gereğince söz konusu gayrimenkulü envanterine almak zorunda olduğundan, reklam amacyla ödenen kira bedelinden hissesine düşen pay ticari kazancna dahil etmesi gerekmektedir. Diğer yandan yaplan kiralama işlemi ticari amaçla olduğu için Gelir Vergisi Yasas'nn 94/5 inci maddesi hükmü gereği olarak %20 orannda gelir vergisi kesintisine tabi tutulacaktr. Apartman duvarna verilen ilan nedeniyle elde edilen gelirlerin vergilendirilmesinde kat maliklerinin vergi yasalar açsndan mevcut durumlar önem arz etmektedir. Dolaysyla vergilendirilmeleri de bu özelliklerine göre farkllaşmaktadr. Avans senetleri reeskonta tabi tutulamaz SORU: Sözleşmeli olarak yapacağmz bir iş için başlangçta avans olarak almş bulunduğumuz senetler reeskonta tabi tutulabilir mi? Söz konusu senetleri muhasebe kaydmza almş bulunuyoruz? CEVAP: Maliye Bakanlğ'nca, avans olarak senet alnmas halinde bu senetlerin reeskonta tabi tutulmas, gelir kaydedilmemiş bir 128 / Eylül - Ekim 2010 Makine ve tesisatta maliyet 101 soru cevap B soru - cevap idare kararlar haslat için gider yazlarak dönem matrahnn azaltldğ gerekçesi ile uygun bulunmamaktadr. Bu konuda 1993/1 sayl Vergi Usul Kanunu İç Genelgesi'nde yer alan açklamalar çerçevesinde; ticari kazancn elde edilmesinde tahakkuk esas geçerli olup, dönem kazancnn tespitinde, gelir ve giderlerin tahakkuk esasna göre muhasebeleştirilmesi; haslat, gelir ve kârlarn ayn döneme ait olan ticari kazancn elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle ilgili maliyet, gider ve zararlarla karşlaştrlmas esastr. Dolaysyla gelecek dönemlerde teslimi gerçekleşecek bir hizmet veya mal için avans olarak verilen senetler; gelecekte gerçekleşmesi muhtemel bir kazancn bir anlamda teminat altna alnabilmesi içindir. Söz konusu işlemin gerçekleşmemesi halinde iş veya mal isteminde senet borçlusu ile senet alacakls arasnda ortaya çkmas muhtemel uyuşmazlklar taraflarn mevcut sözleşmeye uyumluluğu ve/veya uyumsuzluğuna göre çözümlenebilecektir. 128 / Eylül - Ekim 2010 Diğer yandan Vergi Usul Kanunu’nun 281'inci maddesi uyarnca "Vadesi gelmemiş olan senede bağl alacaklar, değerleme gününün kymetine icra olunabilir" hükmünde mevcut senetlerin mutlaka yaplmş bir iş veya satlmş bir maldan kaynaklanmasna yönelik bir açklk mevcut değildir. 102 Vergi Usul Kanunu’nun 287'nci maddesi gereği olarak "Gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşin tahsil olunan haslat ile cari hesap dönemlerine ait olup henüz ödenmemiş olan giderler mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenir." Bu hüküm gereği olarak avans mukabili alnan nakit, menkul kymet, kymetli evrak ve mal, Vergi Usul Kanunu’nda yer alan kendi değerleme ölçülerine göre değerlendirilmek zorundadr. Böyle bir durumda avans olarak alnan yabanc para nedeniyle ortaya çkan kur farklar da muhasebeleştirme açsndan sorun yaratmaktadr. Ancak Maliye Bakanlğ bugüne kadar avanslarla ilgili olarak yaşanan sorunlar giderici bir yasal düzenlemeye gerek görmemiştir. Bir başka açdan "Bir alacak senedinin reeskonta tabi tutulabilmesi için ilk önce bu alacağ doğuran bir teslim veya hizmetin bulunmas ve bu teslim ve hizmet dolaysyla elde edilen (tahakkuk eden) haslatn dönem kazancna ilave edilmesi gerekmektedir." Bilgisayar programlarnn yenilenmesi gider midir? SORU: Bilgisayar programlarn yeniletmemiz halinde ödenen bedeller giderleştirilebilir mi? Yoksa söz konusu ödemelerin amortismana tabi tutulmas m gerekir? CEVAP: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 2/1'inci maddesi uyarnca "Herhangi bir şekilde dille ve yaz ile ifade olunan eserler ve her biçim altnda ifade edilen bilgisayar programlar ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurmas koşuluyla bunlarn hazrlk tasarmlar", ‘Fikir ve Sanat Eseri' olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle uygulama programlar gayri maddi hak olarak kabul edilmektedir. Dolaysyla işletmelerin kullandklar iş bilgisayar için yaptrdklar bilgisayar programlarnn (software) iktisadi ve teknik ömrünün bir yldan uzun sürmesi ve değerlerinin Vergi Usul Kanunu’nun 313'üncü maddesinin son fkrasnda yazl tutar aşmas halinde, bunlarn genel esaslara göre itfa edilmeleri bir başka ifade ile amortismana tabi tutulmalar gerekmektedir. Uygulamada bilgisayarlar kullanabilmek için gerekli yazlmlar iki gruba ayrlmaktadr. - İşletim sistemleri; işletim sistemi bilgisayar kullanmak için zorunlu bir yazlmdr. Bu programlar olmadan bilgisayar kullanmak mümkün değildir. Örneğin, MS DOS ve Windows. Ancak bu tür sistemler bilgisayarn kendisi ile birlikte satlmakta, daha sonra yeni versiyonlar üretildiğinde değiştirilebilmektedir. Baz hallerde de bilgisayarn kullanm için zorunlu olmayan programlarda satş aşamasnda verilebilmektedir. Her iki halde de bilgisayarla birlikte verilen programlar satn alma bedeline dahil olduğu için bilgisayarla birlikte amortismana tabi tutulmaktadr. - Programlarn yeni versiyonunun bilgisayara yüklenilmesi halinde bu yüklenim nedeniyle ödenen bedelin maliyet bedeline eklenmesi dolaysyla amortismana tabi tutulmas gerekmektedir. Bankadan ödenmeyen kirann cezas kime kesilir SORU: Sahibi bulunduğum daireyi kiraya vermiş bulunuyorum. Ancak kiracm kira bedelini bankalarn almş olduğu masraf nedeniyle banka araclğ ile göndermekten imtina ediyor. Konuyu Vergi Dairesi yetkilileri ile görüştüm. Yetkililer size ceza keseriz diyor. Böyle bir durumda ben dairemi kiraya vermekten mi vazgeçeyim? CEVAP: Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257'nci maddesinin birinci fkrasnn (2) numaral bendi hükmü olarak ‘Mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini, banka, benzeri finans veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik zorunluluğu getirmeye ve bu zorunluluğun kapsa- B idare kararlar Bu yetkiye dayanlarak Maliye Bakanlğ tarafndan işyeri ve konut kiralama işlemlerine ilişkin yaplacak tahsilat ve ödemelerin banka veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsikine (kantlanmasna) ilişkin usul ve esaslar belirleyen 268 seri no'lu Gelir Vergisi Genel Tebliğ yaymlanmş bulunmaktadr. Söz konusu tebliğin ‘Tevsik Zorunluluğunun Kapsam' başlkl (1) inci bendinde; Bakanlğ verilen yetkiye istinaden, - Konutlarda, her bir konut için aylk 500 TL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin, - İşyerinde, işyerini kiraya verenler ile kiraclarn kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin 01.11. 2008 tarihinden itibaren banka veya Posta ve Telgraf Teşkilat Genel Müdürlüğü (PTT) tarafndan düzenlenen belgelerle, tevsik zorunluluğu getirilmiştir. Ayn tebliğin tevsik zorunluluğu kapsamnda olmayan tahsilat ve ödemelerin yer aldğ 3'üncü bendinde, her bir konut için aylk 500 TL'nin altndaki konut kira gelirleri ile mahkeme ve icra yoluyla yaplan konut ve işyeri kira gelirlerine ilişkin tahsilatlarn ve ayni olarak yaplan ödemelerin, tebliğ ile getirilen zorunluluk kapsamnda olmadğ belirtilmiştir. Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257'nci maddesinin birinci fkrasnn ikinci bendi ve buna dayanlarak çkarlan 268 seri numaral Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarnca, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumlar veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğu getirilmiş olduğundan tevsik zorunluluğuna uyulmamas halinde, söz konusu belgeleri ibraz edemeyenlere cezai hüküm uygulanmayacaktr. Dolaysyla mesken kira gelirlerinde tevsik zorunluluğunu kendi kusuru bulunmakszn yerine getiremeyen ev sahibi hakknda da cezai müeyyide uygulanabilmektedir. Konunun bu açdan değerlendirilerek yaplan kira sözleşmelerine kira bedellerinin başlangçta banka, finans kuruluşlar veya posta idarelerince gönderilmesi koşulunun da konulmas gerekmektedir. Belediye harcamalarna katlma pay giderleştirilebilir SORU: İş merkezimizin yaknna belediye tarafndan yaplan geçit ve düzenlemeler dolaysyla talep edilen miktar ödedik. Ancak bu ödemenin Gelir Vergisi Yasas'nn 40'nc maddesinde yer almamas nedeniyle vergi dairesine sorulmas önerildi. Biz Kurumlar Vergisi mükellefiyiz. Belediyelere yaplan katlma pay ödemeleri gider olarak kaytlara intikal ettirilebilir mi? CEVAP: Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6'nc maddesi uyarnca Kurumlar Vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazanc üzerinden hesaplanmaktadr. Bu bağlamda safi kurum kazancnn tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkndaki hükümleri uygulanmaktadr. Diğer yandan Belediye Gelirleri Kanunu’nun ‘Yol Harcamalarna Katlma Pay' başlkl 86'nc maddesine göre; "Belediyelerce veya belediyelere bağl müesseselerce aşağdaki şekilde inşa, tamir ve genişletilmeye tabi tutulan yollarn iki tarafnda bulunan veya başka bir yola çkş olmamas dolaysyla bu yoldan yararlanan gayrimenkullerin sahip- lerinden Yol Harcamalarna Katlma Pay alnr. - Yeni yol açlmas, - Mevcut yollarn yüzde 40 nispetinde veya daha fazla genişletilmesi, - Kaldrmsz ve bakmsz bulunan yollarn, kaldrm veya parke kaldrm haline getirilmesi veya asfalt yaplmas, kaldrm veya şose halindeki yollarn da parke, beton veya asfalta çevrilmesi, - Mevcut kaldrm veya parkelerin sökülüp yeniden düzenlenmesi, Yollarn kaldrmlar da dahil olmak üzere (15) metreden fazla genişliklerine düşen giderler, belediyelere ait olup harç payna konu teşkil etmez. İki ve daha fazla yol kenarnda bulunan gayrimenkuller için asl cepheyi teşkil eden yoldan düşen pay tam, diğer yollara ait pay ise yarm olarak hesaplanmaktadr. Ayn kanunun ‘Kanalizasyon Harcamalarna Katlma Pay' başlkl 87'nci maddesi uyarnca da "Belediyelerce ve belediyelere bağl müesseselerce, belirlenen şekilde kanalizasyon tesisi yaplmas halinde, bunlardan faydalanan gayrimenkullerin sahiplerinden, kanalizasyon harcamalarna katlma pay" alnmaktadr. Dolaysyla mülkiyeti şirketinize ait bulunan iş merkezinizin çevresinde belediyece yaplan yeni düzenlemeler için ödemiş bulunduğunuz katlma paynn gider olarak kaytlarnza intikal ettirileceğine dair Gelir Vergisi Kanunu’nun 40'nc maddesinde açk bir hüküm bulunmuyorsa da yapmş olduğunuz ödemeler Belediye Gelirleri Kanunu gereği tarafnzdan ödenmesi zorunlu bir bedel olduğundan, söz konusu ödemeleri yapmş ve belgelendirmiş olmanz koşuluyla gider olarak kaytlarnza intikal ettirebilirsiniz. 128 / Eylül - Ekim 2010 mn ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarn belirlemeye' Maliye Bakanlğ yetkili klnmştr. soru cevap soru - cevap 103 pratik bilgiler B pratik bilgiler pratik bilgiler Pratik bilgiler MALİ TAKVİM (EKİM 2010) 16-30 Eylül 2010 Dönemi (I) Sayl Listedeki mallarn ÖTV beyan ve ödemesi Eylül 2010 Dönemi BSMV ve Özel İletişim Vergisi beyan ve ödemesi Eylül 2010 Dönemi II (Tescili olmayan), III ve IV S.L. ÖTV beyan ve ödemesi Eylül 2010 Dönemi KKDF kesintisi bildirimi ve ödenmesi Eylül 2010 İlan ve Reklam ile Şans Oyunlar Vergisi beyan ve ödemesi Eylül 2010 Dönemine ait Stopajlarn ve Damga Vergisinin beyan Eylül 2010 Dönemi SGK Aylk Prim ve Hizmet Belgelerinin verilmesi Eylül 2010 Dönemine ait Katma Değer Vergisinin beyan 1-15 Ekim 2010 Dönemi (I) Sayl Listedeki mallarn ÖTV beyan ve ödemesi Eylül 2010 Dönemi Stopajlarn ve Damga Vergisinin ödemesi Eylül 2010 Dönemine ait Katma Değer Vergisinin ödemesi Eylül 2010 Dönemi SGK (SSK ve Bağ-Kur) Prim Borçlarnn ödemesi Eylül 2010 Dönemi İşsizlik Sigortas Prim Bildirgelerinin beyan ve ödemesi Eylül 2010 Dönemi Ba ve Bs Formlarn verme süresi 11 Ekim 15 Ekim 15 Ekim 15 Ekim 20 Ekim 25 Ekim 25 Ekim 25 Ekim 25 Ekim 26 Ekim 26 Ekim 1 Kasm 1 Kasm 1 Kasm 128 / Eylül - Ekim 2010 ÜCRETLERLE İLGİLİ BİLGİLER (01.07.2010 – 31.12.2010) 16 yaşndan büyükler için asgari ücret – 760,50 SGK Primine Esas Taban ve Tavan Snrlar 16 yaşndan küçükler için asgari ücret – 648,00 Aylk Taban Snr: – 760,50 Aylk Tavan Snr: – 4.943,25 Asgari ücretten kesintiler 16 yaş + Asgari ücrete göre işçilik maliyeti 760,50 Brüt Ücret Asgari Ücret 760,50 148,30 Sigorta Primi İşçi Pay (%14) Sigorta Primi İşveren Pay (%19.5) 106,47 15,21 İşsizlik Sigortas Primi (%1) İşsizlik Sigortas İşveren Pay (%2) 7,61 924,01 Gelir Vergisi Matrah Toplam Maliyet 646,42 Gelir Vergisi 96,96 Vergiden Müstesna Yemek Bedeli 10,00 Damga Vergisi 5,02 Vergiden istisna yurtiçi harcrah tavan 39,00 AGİ Tutar (Bekarlar için) (-) 54,68 Kdem Tazminat Tavan 2.517,01 Kesintiler Toplam 216,06 Çocuk Yardm 15,21 Net Ücret 599,12 İşs. Sig. Kes.: İşçi - % 1; İşv. - % 2; Devlet - % 1 Aile Yardm (AÜ x 10) 76,05 104 50 VE DAHA FAZLA İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİNDE ÇALIŞTIRMA ZORUNLULUĞU ORANLARI VE CEZALARI Kamu işyeri Özel Sektör işyeri Çalştrmama Cezalar Özürlü İşçi Çalştrma Oran %4 %3 1.552,00 Eski Hükümlü Çalştrma Oran %2 1.552,00 4/a (SSK) KAPSAMINDA SİGORTALILARIN PRİM ORANLARI (01.10.2008’den itibaren) Sigorta Kolu İşçi Pay (%) İşveren Pay (%) Toplam (%) Ksa Vadeli Sigorta Kollar Prim Oran 1 – 6,5 1 – 6,5 (İş Kazas ve Meslek Hastalklar Primi) Malullük, Yaşllk ve Ölüm Sigortalar Prim Oran 9 11 20 Malullük, Yaşllk ve Ölüm Sigortalar Prim Oran 9 12 - 14 21 - 23 (Fiili Hizmet Süresi Zamm Uygulanan İşyerleri İçin) Genel Sağlk Sigortas Prim Oran 5 7,5 12,5 Toplam 14 19,5 - 28 33,5 - 42 B pratik bilgiler 4/b (Bağ-Kur) KAPSAMINDA SİGORTALILARIN PRİM ORANLARI (01.10.2008’den itibaren) Sigorta Kolu Toplam (%) Ksa Vadeli Sigorta Kollar Prim Oran 1 – 6,5 (İş Kazas ve Meslek Hastalklar Primi) Malullük, Yaşllk ve Ölüm Sigortalar Prim Oran 20 Genel Sağlk Sigortas Prim Oran 12,5 Toplam 33,5 - 39 pratik bilgiler pratik bilgiler 4/c (Devlet Memurlar) KAPSAMINDA SİGORTALILARIN PRİM ORANLARI (01.10.2008’den itibaren) Sigorta Kolu İşçi Pay (%) İşveren Pay (%) Toplam (%) Ksa Vadeli Sigorta Kollar Prim Oran 1 – 6,5 1 – 6,5 (İş Kazas ve Meslek Hastalklar Primi) Malullük, Yaşllk ve Ölüm Sigortalar Prim Oran 9 11 20 Malullük, Yaşllk ve Ölüm Sigortalar Prim Oran 9 14,33 - 21 23,33 - 30 (Fiili Hizmet Süresi Zamm Uygulanan İşyerleri İçin) Genel Sağlk Sigortas Prim Oran 5 7,5 12,5 Toplam 14 19,5 - 35 33,5 - 49 İSTEĞE BAĞLI SİGORTALILARIN PRİM ORANLARI (01.10.2008’den itibaren) Sigorta Kolu Toplam (%) Malullük, Yaşllk ve Ölüm Sigortalar Prim Oran 20 Genel Sağlk Sigortas Prim Oran 12 Toplam 32 4/b (Bağ-Kur) KAPSAMINDA ÇALIŞAN EMEKLİLERİN SGDP ORANLARI (01.10.2008’den itibaren) 2008 Y2009 Y2010 Y- 2011’den SGDP Kesintisine Tabi Emekli Aylğ lnda (%) lnda (%) lnda (%) İtibaren (%) 4/b Sigortallarna ilgili yl Ocak aynda ödenen en yüksek yaşllk aylğn geçmemek üzere, emekli aylğ üzerinden 12 13 14 15 SS ve GSS KANUNU’NA GÖRE UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI (TL) ( 01.07.2010 – 31.12.2010) Sigortal işe giriş bildirgesini süresinde ve Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler hakknda, her bir sigortal için aylk asgari ücret tutarnda Sigortal işe giriş bildirgesinin verilmediğinin, mahkeme kararndan veya Kurumun denetim ve kontrol ile görevli memurlarnca ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarnca yaplan tespitlerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alnan bilgi ve belgelerden anlaşlmas halinde, her bir sigortal için aylk asgari ücretin iki kat tutarnda Sigortal işe giriş bildirgesinin verilmediğinin, bir yl içinde ikinci kez mahkeme kararndan veya Kurumun denetim ve kontrol ile görevli memurlarnca ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarnca yaplan tespitlerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alnan bilgi ve belgelerden anlaşlmas halinde, her bir sigortal için aylk asgari ücretin beş kat tutarnda 760,50 1.521,00 128 / Eylül - Ekim 2010 4/a (SSK) KAPSAMINDA ÇALIŞAN EMEKLİLERİN SGDP ORANLARI (01.10.2008’den itibaren) İşçi Pay (%) İşveren Pay (%) Toplam (%) Çalşlan işin iş kazas ve meslek hastalğ 7,5 23,5 - 29 31 – 36,5 prim oranna göre 3.802,50 105 pratik bilgiler B pratik bilgiler pratik bilgiler Sigortal işe giriş bildirgesinin, mahkeme kararna, Kurumun denetim ve kontrol ile görevli memurlarnca yaplan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarnca yaplan soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alnan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, yasal süresinden sonra ilgililerce kendiliklerinden verilmesi halinde, her bir sigortal için asgari ücretin üçte ikisi tutarnda 507,00 GSS giriş bildirgesini süresinde ve Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler hakknda, her bir sigortal için aylk asgari ücret tutarnda 760,50 İşyeri bildirgesini yasal süresinde Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenlere: - Kamu idareleri ile bilanço esasna göre defter tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin üç kat tutarnda 2.281,50 - Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin iki kat tutarnda 1.521,00 - Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için asgari ücret tutarnda 760,50 İşyeri bildirgesini, mahkeme kararna, Kurumun denetim ve kontrol ile görevli memurlarnca yaplan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarnca yaplan soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alnan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere yasal süresinden sonra ilgililerce kendiliklerinden verilmesi halinde, yukardaki cezalar üçte iki orannda uygulanr. 128 / Eylül - Ekim 2010 Aylk prim ve hizmet belgesini süresinde ve Kurumca belirlenen şekil ve usulde vermeyenlere her bir fiil için: 106 - Belgenin asl olmas halinde aylk asgari ücretin iki katn (1.521,00 TL’yi) geçmemek üzere, belgede kaytl sigortal says başna aylk asgari ücretin beşte biri tutarnda 152,10 - Belgenin ek olmas halinde aylk asgari ücretin iki katn (1.521,00 TL’yi) geçmemek üzere, her bir ek belgede kaytl sigortal says başna aylk asgari ücretin sekizde biri tutarnda 95,06 - Ek belgenin sigortallarn otuz günden az çalştğn gösteren bilgi ve belgelerin süresi içinde verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin Kurumca geçerli saylmamasna bağl olarak Kurumca re’sen düzenlenmesi halinde aylk asgari ücretin iki katn (1.521,00 TL’yi) geçmemek üzere, her bir ek belgede kaytl sigortal says başna aylk asgari ücretin yars tutarnda 380,25 - Belgenin mahkeme karar, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarnca yaplan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarnca yaplan soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alnan bilgi ve belgelerden hizmetleri veya kazançlar kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşlan sigortallarla ilgili olmas halinde, belgenin asl veya ek nitelikte olup olmadğna, işverence düzenlenip düzenlenmediğine baklmakszn, aylk asgari ücretin iki kat tutarnda 1.521,00 Kurumun defter ve belge incelemeye yetkili denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlar tarafndan veya SMMM ile YMM’lerce düzenlenen raporlara istinaden kuruma bildirilmediği tespit edilen eksik işçilik tutarnn mal edildiği her bir ay için, aylk asgari ücretin iki kat tutarnda 1.521,00 İşyeri defter, kayt ve belgelerinin Kurumun denetim ve kontrol memurlarnca incelenmek üzere Kurumca yaplan yazl ihtara rağmen 15 gün içinde mücbir sebep olmakszn tam olarak ibraz edilmemesi veya defterlerin tasdiksiz olmas halinde: - Bilanço esasna göre defter tutmakla yükümlü olanlar için aylk asgari ücretin oniki kat tutarnda 9.126,00 - Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için aylk asgari ücretin alt kat tutarnda 4.563,00 - Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için aylk asgari ücretin üç kat tutarnda 2.281,50 Defter ve belgelerin tümünü verilen süre içinde ibraz etmekle birlikte, defter kaytlarnn geçersiz saylmas halinde, geçersizlik hallerinin gerçekleştiği her bir takvim ay için: - Bilanço esasna göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, asgari ücretin oniki katn (9.126,00 TL’yi) aşmamak üzere aylk asgari ücretin yars tutarnda 380,25 - Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, asgari ücretin alt katn (4.563,00 TL’yi) aşmamak üzere aylk asgari ücretin yars tutarnda 380,25 B pratik bilgiler - Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için, asgari ücretin üç katn (2.281,50 TL’yi) aşmamak üzere aylk asgari ücretin yars tutarnda 380,25 Bilanço esasna göre defter tutulmas gerekirken işletme hesab esasna göre defter tutulmas halinde, aylk asgari ücretin oniki kat tutarnda 9.126,00 Geçersiz saylan her bir ücret tediye bordosu için aylk asgari ücretin yars tutarnda pratik bilgiler pratik bilgiler 380,25 İşyeri defter, kayt ve belgelerinin ibraz süresi geçirildikten sonra ibraz edilmesi halinde geçersizlik fiilleri için ayrca idari para cezas uygulanmakszn: 9.126,00 4.563,00 - Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için, aylk asgari ücretin üç kat tutarnda 2.187,00 Asgari işçilik uygulamas ile ilgili olarak Kurumca istenilecek bilgileri ve belgeleri yazl olarak en geç bir ay içinde vermeyen kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar ile bankalara, aylk asgari ücretin iki kat tutarnda 1.458,00 Aylk prim ve hizmet belgesinin işyerine aslmamas halinde, aylk asgari ücretin iki kat tutarnda 1.458,00 Kendi mevzuatlarna göre kayt ve tescilini yaptklar 4/b (Bağ-Kur) kapsamndaki sigortallar için sigortal işe giriş bildirgesi düzenleyerek Kuruma vermeyen kurum ve kuruluşlar ile tüzel kişilere aylk asgari ücret tutarnda 729,00 Faaliyetinin sona erdiğini bildiren 4/b sigortallarn Kuruma bildirmeyen kuruluşlar ve vergi daireleri ile kendilerine, aylk asgari ücret tutarnda 729,00 Vazife malûllüğüne sebep olan olay süresi içinde Kuruma bildirmeyen kamu idarelerine, aylk asgari ücret tutarnda 729,00 İhale yolu ile yaptrdklar her türlü işleri üstlenenleri ve bunlarn adreslerini süresi içinde Kuruma bildirmeyen kamu idareleri ile döner sermayeli kuruluşlara ve 5411 sayl Bankaclk Kanunu kapsamndaki kuruluşlara, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlara, aylk asgari ücret tutarnda 729,00 Kurumca belirlenecek işlemlerde, işlem yaptğ kişilerin sigortallk bakmndan tescilli olup olmadğn kontrol edip, sigortasz olduğunu tespit ettiği kişileri Kuruma bildirmeyen kamu idareleri ile bankalara, sigortal başna aylk asgari ücretin onda biri tutarnda 72,90 Şirket kuruluşu aşamasnda, çalştracağ sigortal saysn ve bunlarn işe başlama tarihini Ticaret sicili memurluklarna bildiren işverenlerin, bu bildirimlerini süresinde Kuruma bildirmeyen Ticaret sicili memurluklarna, her bir bildirim yükümlülüğü için aylk asgari ücret tutarnda 729,00 Yap ruhsat ve diğer tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa bunlarn verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgileri, süresinde Kuruma bildirmeyen valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişilerine, her bir bildirim yükümlülüğü için aylk asgari ücret tutarnda 729,00 Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarnn 5510 sayl Kanun’dan doğan inceleme ve soruşturma görevlerini yerine getirmeleri srasnda görevlerini yapmasna engel olan işverenler, sigortallar, işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişilere, aylk asgari ücretin beş kat tutarnda 3.645,00 Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarnn görevlerini yapmasn engellemek amacyla cebir ve tehdit kullanan işverenler, sigortallar, işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişilere, aylk asgari ücretin on kat tutarnda 7.290,00 5510 sayl SS ve GSS Kanunu’nun 100. maddesi kapsamnda Kurum tarafndan istenen bilgi ve belgeleri belirlenen süre içinde mücbir sebep olmakszn vermeyen kamu idareleri, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler hakknda, aylk asgari ücretin beş kat tutarnda 3.645,00 5510 sayl SS ve GSS Kanunu’nun 100. maddesi kapsamnda Kurum tarafndan istenen bilgi ve belgeleri geç veren kamu idareleri, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler hakknda, aylk asgari ücretin iki kat tutarnda 1.458,00 128 / Eylül - Ekim 2010 - Bilanço esasna göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylk asgari ücretin oniki kat tutarnda - Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylk asgari ücretin alt kat tutarnda 107 128 / Eylül - Ekim 2010 pratik bilgiler B 108 pratik bilgiler pratik bilgiler 4857 SAYILI İŞ KANUNU’NA GÖRE UYGULANACAK PARA CEZALARI (01.01.2010’dan İtibaren) Kanun Mad. 3/1-2 Ceza Mad. 98 3/2 98 3, 85 98 5 7 8 14 28 29 30 30 99/a 99/a 99/b 99/b 99/c 100 101 101 32 102/a 32 102/a 39 37 38 102/a 102/b 102/b 52 102/b 41 102/c 56 57 103 103 59 103 60 103 63 64 68 104 104 104 69 104 71 72 104 104 73 104 74 104 75 76 77 104 104 105/c 78 105/a 78 105/c Cezay Gerektiren Fiil İşyeri bildirim yükümlülüğüne aykr davranş (çalştrlan her işçi için) İş Kanunu’nun 3. maddesinin ikinci fkrasnda tanmlanan işyerinin muvazaal olarak bildirilmesi (asl işveren ile alt işveren için ayr ayr) Ağr ve tehlikeli iş kapsamndaki işyerinin bildirim yükümlülüğüne aykr davranmak (çalştrlan her işçi için) İşçilere eşit davranma ilkesine uyulmayan her işçi için Geçici iş ilişkisi hükümlerine aykr davranlan her işçi için Çalşma koşullarna ilişkin belge verilmeyen her işçi için Çağr üzerine çalşma usulüne ilişkin hükümlere uyulmayan her işçi için Çalşma belgesi verilmeyen veya belgesine yanlş bilgi yazlan her işçi için Toplu işten çkarma hüküm. aykr davranarak işten çkarlan her bir işçi için Çalştrlmayan her özürlü ve çalştrlmayan her ay için Çalştrlmayan her eski hükümlü ve çalştrlmayan her ay için Ücret ile Kanundan veya TİS’den veya iş sözleşmesinden doğan ücretin kasten ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde her işçi ve her ay için Ücret, prim, ikramiye vb. her çeşit istihkakn zorunlu tutulduğu halde özel olarak açlan banka hesabna ödenmemesi halinde her işçi ve har ay için Asgari ücret ödenmeyen veya eksik ödenen her işçi ve her ay için Ücret hesap pusulas düzenlememek Yasaya aykr olarak ücret kesme cezas vermek Yüzde usulü uygulanan işyerlerinde, her hesap pusulasnn genel toplamn gösteren belgeyi işçilerin seçtiği temsilciye vermemek Fazla çalşma ücreti ödenmeyen, hak ettiği serbest zaman alt ay içinde kullandrlmayan, onay alnmadan fazla çalştrlan her bir işçi için Yllk ücretli izni yasaya aykr olarak bölünen her işçi için Yllk izin ücretini yasaya aykr şekilde veya eksik ödenen her işçi için İş sözleşmesinin sona ermesinde kullanlmadğ iznin ücreti ödenmeyen her bir işçi için İzin yönetmeliğine aykr olarak izin kullandrlmayan veya eksik kullandrlan her işçi için Çalşma sürelerine ve buna ilişkin yönetmelik hükümlerine uymamak Telafi çalşmasna ilişkin yasa hüküm. uyulmadan çalştrlan her işçi için Ara dinlenmelerini yasa hükmüne göre uygulamamak İşçileri geceleri 7,5 saatten fazla çalştrmak, gece ve gündüz postalarn değiştirmemek Çalştrma yaş ve çocuklar çalştrma yasağ hüküm. aykr davranmak 18 yaşn doldurmamş erkek ve her yaştaki kadnlar yer ve su altnda çalştrmak Gece çalştrma yasağna ilişkin kanun ve yönetmelik hükümlerine aykr davranmak Doğum öncesi ve sonras sürelerde kadnlar çalştrmak veya ücretsiz izin vermemek İşçi özlük dosyalarn düzenlememek Çalşma sürelerine ilişkin yönetmelik hükümlerine uymamak İş sağlğ ve iş güvenliğinin gerektirdiği koşullara uymamak İş sağlk ve güvenliği yönetmelik hüküm. göre alnmayan her iş sağlğ ve güvenliği önlemi için (alnmayan önlemler için izleyen her ay ayn miktarda) İşletme belgesi almadan işyeri açmak veya belgelendirilmesi gereken işler veya ürünler için belge almamak Ceza Miktar (TL) 114 11.446 1.144 100 100 100 100 100 411 1.552 1.552 114 114 114 411 411 411 204 204 204 204 204 1.034 204 1.034 1.034 1.034 1.034 1.034 1.034 1.034 1.034 1.144 228 1.144 B pratik bilgiler Faaliyeti durdurulan işi izin almadan devam ettirmek veya kapatlan işyerini izinsiz açmak İş sağlğ ve iş güvenliği kurullarnn kurulmas ve çalştrmas ile ilgili hükümlere 80 105/c aykr davranmak, iş sağlğ ve iş güvenliği kurullarnca alnan kararlar uygulamamak İşyeri sağlk ve güvenlik birimi oluşturma, işyeri hekimi ile diğer sağlk personeli gö81 105/c revlendirme, iş güvenliği uzman olan mühendis veya teknik eleman görevlendirme yükümlülüğünü yerine getirmemek Ağr ve tehlikeli işlerde çalştrlan 16 yaşndan küçük her işçi ve yönetmelikte gös85 105/d terilen yaş kaytlarna aykr çalştrlan her işçi için Ağr ve tehlikeli işlerde çalştrlan çalştğ işle ilgili mesleki eğitim almamş her işçi 85 105/d için 86 105/b Sağlk raporu alnmadan ağr ve tehlikeli işlerde çalştrlan her bir işçi için 87 105/b Sağlk raporu alnmayan 18 yaşndan küçük her bir işçi için 88 105/c Gebe veya çocuk emziren kadnlar hakkndaki yönetmeliğe uymamak 89 105/c İş Kanununa göre çkarlan çeşitli yönetmeliklere aykr davranmak 90 106 İş-kur’dan izin almakszn iş ve işçi bulma faaliyetinde bulunmak İş müfettişlerinin davetine gelmemek, ifade ve bilgi vermemek, gerekli belge ve de92/2 107/1-a lilleri göstermemek, kendilerine gerekli kolaylğ göstermemek İş müfettişleri tarafndan ifade ve bilgilerine başvurulan işçilere telkinde bulunmak, 96/1 107/1-b işçileri gerçeği saklamaya sevk etmek veya zorlamak İşçilerin gerçeğe aykr haberler vererek işvereni gereksiz işlemlerle uğraştrmalar 96/2 107/1-b veya haksz yere kötü duruma düşürmeleri, denetim ve teftişin yaplmasn güçleştirmeleri, kötü niyetli davranşlarda bulunmalar İş müfettişlerinin teftiş ve denetim görevlerini yapmalarn ve sonuçlandrmalarn 107/2 107/2 engellemek İdari para cezas miktarlar; (2010 ylnda %2,2 Yeniden Değerleme orannda artrlmştr ) 79 105/c AYLIK SAKATLIK İNDİRİMİ TUTARLARI (01.01.2010’dan itibaren) I. Derece Sakatlar (Çalşma gücünün asgari % 80’ini kaybetmiş olanlar) II. Derece Sakatlar (Çalşma gücünün asgari % 60’n kaybetmiş olanlar) III. Derece Sakatlar (Çalşma gücünün asgari % 40’n kaybetmiş olanlar) 1.144 1.144 pratik bilgiler pratik bilgiler 1.144 1.144 572 228 228 1.144 1.144 11.446 9.157 9.157 9.157 9.157 680 TL 330 TL 160 TL BAZI ÖNEMLİ ORAN VE MAKTU HADLER Reeskont işlemlerinde iskonto oran (22.12.2009’dan itibaren) ........ % 15 Avans işlemlerinde faiz oran (22.12.2009’dan itibaren) ................... % 16 2008 yl için uygulanacak Yeniden Değerleme Oran ....................... % 12 2009 yl için uygulanacak Yeniden Değerleme Oran ................. % 2,2 2009 ylnda uygulanacak Enflasyon İndirimi Oran ......................... % 16,7 Fatura kullanma mecburiyetinin alt snr ......................................... 680 TL Amortismana tabi iktisadi kymetleri gider yazabilme snr ............ 680 TL Konut istisnas tutar (2009 yl için) ............................................... 2.600 TL Konut istisnas tutar (2010 yl için) .......................................... 2.600 TL Bankalar araclğyla yaplmas zorunlu tahsilat ve tediye snr 8.000 TL Zam ve Faiz Oranlar Aylk % 1,95 Gecikme zamm % 1,95 Pişmanlk zamm % 1,95 Gecikme faizi % 1,58 Tecil faizi oran Ay kesirlerine isabet eden Gecikme Zamm günlük olarak hesaplanr GEÇİCİ VERGİ ORANLARI Gelir vergisi % 15 Kurumlar vergisi % 20 128 / Eylül - Ekim 2010 BİRİNCİ SINIF TÜCCAR OLMA HADLERİ (01.01. 2010’dan itibaren) 1. Mal alm satm işiyle uğraşanlar için, almlarn 120.000.TL ve satşlarn 170.000 TL’yi aşanlar 2. Hizmet işiyle uğraşanlar için, elde ettikleri gayrisafi iş haslat 68.000 TL’yi aşanlar 1. ve 2.’deki işlerle uğraşanlar için, iş haslatnn 5 kat ile satşlarn toplam 120.000 TL’yi aşanlar 109 128 / Eylül - Ekim 2010 pratik bilgiler B 110 pratik bilgiler pratik bilgiler GELİR VERGİSİ STOPAJ ORANLARI Ödemenin Türü TİCARİ KAZANÇLAR • Yllara yaygn inşaat ve onarm işi yapanlara ödenen istihkak bedellerinden ....................... • Mallar kap kap dolaşarak tüketiciye satanlara bu faaliyetleriyle ilgili olarak yaplan komisyon, prim ve benzeri ödemelerden …. • Baş bayiler hariç olmak üzere Milli Piyango İdaresince çkarlan biletleri satanlara yaplan komisyon, prim ve benzeri ödemelerden ............................................................... • PTT acenteliği yapanlara, bu faaliyetleri nedeniyle ödenen komisyon bedeli üzerinden ………………………………….……….. • Vergiden muaf esnafa yaplan ödemelerden - Havlu, çarşaf, çorap, hal, kilim, dokuma mamulleri, örgü, dantel, her nevi nakş işleri ve her nevi turistik eşya, hasr, sepet, süpürge, paspas, frça, yapma çiçek ve benzeri emtia bedelleri veya bu emtiann imalinde ödenen hizmet bedelleri üzerinden ..... - Hurda almlar için ........................................ - Diğer mal almlar için .................................. - Diğer hizmet almlar (mal ve hizmet karşk) için ……………………….………………...… ZİRAİ KAZANÇLAR • Ticaret borsalarna tescil edilmeden - Çiftçilerden alnan bitkisel ürün satş bedellerinden …………………….………………… - Çiftçilerden alnan hayvan ve hayvan ürünleri satş bedellerinden ................................. • Ticaret borsalarna tescil ettirilerek - Çiftçilerden alnan bitkisel ürün satş bedellerinden ………………………………………. - Çiftçilerden alnan hayvan ve hayvan ürünleri satş bedellerinden ................................. • Zirai faaliyet kapsamnda Orman İdaresine karş sunulan hizmetler ………………..…… • Zirai faaliyet kapsamnda diğer hizmetler için ................................................................ • Çiftçilere yaplan doğrudan gelir desteği ve alternatif ürün ödemeleri için ...................... Oran %3 % 20 % 20 % 20 %2 %2 %5 % 10 %4 %2 %2 %1 %2 %4 %0 ÜCRETLER GVK, • Ücretlerden (istisnadan fayd. hariç) ............. md. 103 • TJK’ca organize edilen yarşmalara katlan atlarn jokey, jokey yamaklar ve antrenörlerine ödenen ücretlerden ………………….… % 20 • Sporculara ücret olarak yaplan ödemelerden; - En üst ligdekiler için ………………..….……. % 15 - En üst alt ligdekiler için ………………..…… - Diğer liglerdekiler için ………………….…… - Milli sporculara uluslararas müsabakalara katlmalar karşlğnda yaplan ödemelerden ………………………………………….... SERBEST MESLEK KAZANÇLARI • Telif niteliğindeki ödemelerden .................... • Telif niteliğinde olmayan ödemelerden (noterlere yaplan ödemeler hariç) .................... • Dar mükellefiyete tabi olanlara telif ve patent haklarnn satş dolaysyla yaplan ödemelerden ................................................ GAYRİMENKUL SERMAYE İRATLARI • Normal kira ödemelerinden ......................... • Vakf ve derneklere ait gayrimenkullerin kiralanmas karşlğ bunlara yaplan kira ödemelerinden ………………………..…….. • Kooperatiflere ait gayrimenkullerin kiralanmas karşlğnda bunlara yaplan kira ödemelerinden ................................................... MENKUL SERMAYE İRATLARI • Tam mükellefler tarafndan elde edilen; - Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklğ İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çkarlan menkul kymetlere sağlanan gelirlerden …. - Diğerlerinden ………………………..……… * Dar mükellefler tarafndan elde edilen yukardaki yatrm araçlar gelirlerinden…………. • Mevduat Faizlerinden ……………………….. • Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar paylar ile kar - zarar ortaklğ belgesi karşlğ ödenen kar paylarndan ….……………….… • Repo gelirleri ................................................ • Sermaye Piyasas Kanununa göre kurulan menkul kymet yatrm fonlar ve yatrm ortaklklar kazançlar üzerinden ………….….. • Menkul kymet yatrm fonlar ve ortaklklarnn portföy işletmeciliğinden; risk sermayesi veya gayrimenkul yatrm fonlar ve ortaklklarnn kazançlarndan ………………… • Tam mükellef kurumlar tarafndan tam veya dar mükellef gerçek kişiler ile GV ve KV’den muaf mükelleflere dağtlan kâr paylarndan (kârn sermayeye eklenmesi kâr dağtm saylmaz) ...................................................... • Bireysel emeklilik sisteminden; - 10 yl süreyle prim ödemeden ayrlanlardan - 10 yl süreyle prim ödemiş, ancak emeklilik hakk kazanmadan ayrlanlardan ................... - Emeklilik hakk kazananlar ve zorunlu haller nedeniyle ayrlanlara yaplan ödemelerden . % 10 %5 %5 % 17 % 20 % 20 % 20 % 20 % 20 %0 % 10 %0 % 15 % 15 % 15 %0 % 15 % 15 % 15 % 10 %5 B pratik bilgiler pratik bilgiler pratik bilgiler KVK Md. 15’E GÖRE STOPAJ ORANLARI (TAM MÜKELLEFLERLE İLGİLİ) Ödemenin Türü 1. Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim ylna yaygn inşaat ve onarm işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yaplan hakediş ödemelerinden ……………...………………………….. 2. Kooperatiflere ait taşnmazlarn kiralanmas karşlğnda bunlara yaplan kira ödemelerinden ................................................................. 3. Her nevi Tahvil ve Hazine Bonosu Faizi ile TOKİ ve Öİ Menkul Kymet Gelirleri; - Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile TOKİ ve Özelleştirme İdaresince çkarlan menkul kymetlere sağlanan gelirlerden .... - Diğerlerinden ……………………………...… 4. Mevduat faizlerinden .................................... 5. Katlm bankalar tarafndan katlma hesab karşlğnda ödenen kâr paylarndan ................ 6. Kâr ve zarar ortaklğ belgesi karşlğ ödenen kâr paylarndan .......................................... 7. Her nevi Tahvil ve Hazine Bonosu Faizi ile TOKİ ve Öİ Kymet Gelirlerinin Geri Alm veya Satm Taahhüdü (Repo) Gelirlerinden ….. 8. Vergiden muaf kurumlara dağtlan (kârn sermayeye eklenmesi kâr dağtm saylmaz) aşağda belirtilen gelirlerden; - Her nevi hisse senedi kar paylarndan ......... - İştirak hisselerinden doğan kazançlardan ….. - Kurumlarn idare meclisi ve üyelerine verilen kar paylar ………………………………. 9. Türkiye'de kurulu (emeklilik yatrm fonlar hariç) menkul kymetler fonu ve menkul ky- Oran %3 % 20 %0 % 10 % 15 %15 % 15 % 15 % 15 % 15 % 15 metler ortaklklar kazançlar üzerinden dağtlsn veya dağtlmasn; - Menkul kymetler yatrm fonlarnn veya ortaklklarnn portföy işletmeciliğinden doğan kazançlar ....................................................... - Portföyü Türkiye'de kurulu borsalarda işlem gören altn ve kymetli madenlere dayal yatrm fonlar veya ortaklklarnn portföy işletmeciliğinden doğan kazançlar …………...…. - Girişim sermayesi yatrm fonlar veya ortaklklarnn kazançlar ........................................ - Gayrimenkul yatrm fonlar veya ortaklklarnn kazançlar …………………………………. - Konut finansman fonlar ile varlk finansman fonlarnn kazançlar ....................................... - Menkul kymetler yatrm fonlarnn veya ortaklklarnn GVK. geç. md. 67/1,2,3,4. bentlerinde belirtilen gelirleri ................................. • Menkul kymet ve diğer sermaye piyasas araçlarnn elden çkarlmas veya elde tutulmasndan kaynaklanan dönemsel getiriler üzerinden (Bankalar ve arac kurumlar tarafndan menkul kymet veya sermaye piyasas araçlarndan takvim ylnn üçer aylk dönemleri itibaryla yaplacak kesinti); - Alm satmna araclk ettikleri menkul kymetler ile diğer sermaye piyasas araçlarnn alş ve satş bedelleri arasndaki fark üzerinden ......... - Almna araclk ettikleri menkul kymet veya diğer sermaye piyasas araçlarnn itfas halinde alş bedeli ile itfa bedeli arasndaki fark üzerinden ....................................................... - Menkul kymet veya diğer sermaye piyasas araçlarnn tahsiline araclk ettikleri dönemsel getirileri üzerinden .................................... - Araclk ettikleri menkul kymet veya diğer sermaye piyasas araçlarnn ödünç işlemlerinden sağlanan gelirler ……………………… - Tam mükellef kurumlara ait İMKB’de işlem gören bir yldan ksa süre elde tutulan hisse senetlerinden ................................................. - Portföyünün en az %51’i İMKB’de işlem gören hisse senetlerinden oluşan yatrm fonlarnn bir yldan ksa süre elde tutulan katlma belgelerinin elden çkartlmasndan sağlanan gelirler ............................................................ - Vadeli işlem ve sözleşmelerden doğan kazançlar ........................................................... • - Menkul kymet veya sermaye piyasas aracnn elden çkarlmasndan kaynaklanan gelirleri üzerinden .............................................. %0 %0 %0 %0 %0 %0 % 10 % 10 % 10 % 10 %0 % 10 %0 %0 128 / Eylül - Ekim 2010 DİĞER KAZANÇ VE İRATLAR • Tam mükellef kurumlara ait İMKB’de işlem gören ve bir yldan ksa süreyle elde tutulan hisse senetlerinin (Gayrimenkul ve menkul kymet yatrm ortaklklar hisse senetleri dahil) elden çkarlmasndan sağlanan kazançlar …………………………………….…. %0 • Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen gelirlerden …….………………… % 0 • Her nevi tahvil ve Hazine bonolarnn (eurobondlar hariç) elden çkarlmasndan sağlanan kazançlardan ……………………... % 10 • Menkul kymet yatrm fonu katlma belgelerinin ilgili fona iadesinden sağlanan gelirler . % 10 * Dar mükellefler tarafndan elde edilen yukardaki yatrm araçlar gelirlerinden ................... % 0 111 128 / Eylül - Ekim 2010 pratik bilgiler B 112 pratik bilgiler pratik bilgiler KVK Md. 30’A GÖRE STOPAJ ORANLARI (DAR MÜKELLEFLERLE İLGİLİ) Ödemenin Türü 1. Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim ylna yaygn inşaat ve onarm işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yaplan hakediş ödemelerinden ............................................. 2. Serbest Meslek Kazançlarndan; - Petrol arama faaliyetleri dolaysyla sağlanacak kazançlardan ............................... - Diğerlerinden ............................................. 3. Gayrimenkul Sermaye İratlarndan; - Finansal kiralama kapsamndaki faaliyetlerden ……………………………………… - Diğerlerinden ............................................ 4. Her nevi Tahvil ve Hazine Bonosu Faizi ile TOKİ ve Öİ Menkul Kymet Gelirleri; - Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile TOKİ ve Özelleştirme İdaresince çkarlan menkul kymetlere sağlanan gelirlerden ... - Diğerlerinden ……………………………..… 5. Her nevi alacak faizlerinden; - Yabanc devletler, uluslararas kurumlar veya yabanc banka ve kurumlardan alnan her türlü krediler için ödenecek faizlerden (katlm bankalarnn yurt dşndan sağladklar fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kâr paylar dahil) .................. - Bankalarn ikincil sermaye benzeri kredileri ile yurt dşnda menkul kymetleştirme yöntemiyle temin ettikleri kredilerinin faizlerinden ………………………………………….. - Katlm Bankalarnn mal tedarikinden kaynaklanan vade farklar üzerinden ………… - Diğerlerinden .............................................. 6. Mevduat faizlerinden ................................... 7. Her çeşit senetlerin skonto bedellerinden .. 8. Katlm bankalar tarafndan katlma hesab karşlğnda ödenen kâr paylarndan .. 9. Kâr ve zarar ortaklğ belgesi karşlğ ödenen kâr paylarndan ……………………. 10. Her nevi Tahvil ve Hazine Bonosu Faizi ile TOKİ ve Öİ Kymet Gelirlerinin Geri Alm veya Satm Taahhüdü (Repo) Gelirlerinden . 11. Ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadğna baklmakszn telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvan, marka ve benzeri gayrimaddi haklarn satş, devir ve temliki karşlğnda nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden 12. Tam mükellef kurumlar tarafndan, Türkiye'de bir iş yeri veya daimi temsilci araclğyla kâr pay elde edenler hariç olmak üzere dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağtlan kâr paylar üzerinden …………….. Oran %3 %5 % 20 %1 % 20 %0 % 10 %0 %1 %5 % 10 % 15 % 10 % 15 13. Türkiye'de iş yeri ve daimi temsilcisi bulunmayan mükelleflerin, yetkili makamlarn izniyle açlan sergi ve panayrlarda yaptklar ticari faaliyetlerden elde ettikleri kazançlardan …………………………………… 14. Yllk veya özel beyanname veren dar mükellef kurumlarn, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancndan, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan ksmdan ana merkeze aktardklar tutar üzerinden ……………………… • Bakanlar Kurulunca “vergi cenneti” ilan edilen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara nakden veya hesaben yaplan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödeme üzerinden......................................................... • Menkul kymet ve diğer sermaye piyasas araçlarnn elden çkarlmas veya elde tutulmasndan kaynaklanan dönemsel getiriler üzerinden (Bankalar ve arac kurumlar tarafndan menkul kymet veya sermaye piyasas araçlarndan takvim ylnn üçer aylk dönemleri itibaryla yaplacak kesinti); - Alm satmna araclk ettikleri menkul kymetler ile diğer sermaye piyasas araçlarnn alş ve satş bedelleri arasndaki fark üzerinden ............................................................ - Almna araclk ettikleri menkul kymet veya diğer sermaye piyasas araçlarnn itfas halinde alş bedeli ile itfa bedeli arasndaki fark üzerinden ...................................................... - Menkul kymet veya diğer sermaye piyasas araçlarnn tahsiline araclk ettikleri dönemsel getirileri üzerinden ................................... - Araclk ettikleri menkul kymet veya diğer sermaye piyasas araçlarnn ödünç işlemlerinden sağlanan gelirler üzerinden ………… - Vadeli işlem ve sözleşmelerden doğan kazançlar üzerinden ......................................... • - Menkul kymet veya sermaye piyasas aracnn elden çkarlmasndan kaynaklanan gelirleri üzerinden ............................................. %0 % 15 % 30 %0 %0 %0 %0 %0 %0 % 15 KAÇAKÇILIK SUÇU VE CEZASI % 15 % 20 % 15 Suçun Çeşidi Cezas Hesap ve muhasebe hilesi yapmak, Uydurma isimlere hesap açmak, 18 aydan Çift defter kullanmak, Defter, kayt ve 3 yla kadar belgelerde tahrifat yapmak, Yanltc belHapis ge düzenlemek veya kullanmak Defter, kayt ve belgeleri yok etmek, 3 yldan Defter sayfalarn yok etmek, Sahte 5 yla kadar belge düzenlemek veya kullanmak, Hapis 2 yldan Anlaşmasz matbaalarca belge basmak 5 yla kadar ve kullanmak Hapis B pratik bilgiler Vergi ziya, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamannda yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamannda tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder. Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakknda gerçeğe aykr beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksz yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziya hükmündedir. Vergi ziya, mükellef veya sorumlu tarafndan 341 inci maddede yazl hallerle vergi ziyana sebebiyet verilmesidir. Vergi ziya kabahati işleyenlere, ziyaa uğrattklar verginin bir kat tutarnda vergi ziya cezas kesilir. Vergi ziyana 359 uncu maddede yazl fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanr. Vergi incelemesine başlanlmasndan veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarnca kesilecek ceza yüzde elli orannda uygulanr. USULSÜZLÜK CEZALARINA AİT CETVEL Mükellef Gruplar Sermaye Şirketleri I. Snf Tüccar ve S.M. Erbab II. Snf Tüccarlar Yukardakiler dşnda Gelir Vergisi beyannda bulunanlar Basit Usule Tabi Olanlar Gelir Vergisinden Muaf Esnaf I. Derecede U. 90,00 57,00 28,00 II. Derecede U. 50,00 28,00 14,00 14,00 7,70 7,70 3,50 3,50 2,00 UZLAŞMA KOMİSYONLARININ YETKİ SINIRLARI Vergi Daireleri Koordinasyon Uzlaşma 3.000.000 Komisyonu BMVD Başkanlğ Uzlaşma Komisyonu 2.000.000 A) VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI KURULAN YERLERDE 1. Vergi Dairesi Başkanlğ Uzlaşma Komisyonu İstanbul Vergi Dairesi Başkanlğ 900.000 I. Grup: Ankara ve İzmir 750.000 II. Grup: Adana, Antalya, Bursa, Kocae600.000 li, Mersin, Konya III. Grup: Aydn, Balkesir, Denizli, Eskişehir, Hatay, Gaziantep, Kayseri, Mani450.000 sa, Muğla, Samsun, Tekirdağ IV. Grup: Diyarbakr, Edirne, Erzurum, Kahramanmaraş, Malatya, Sakarya, Trabzon, Şanlurfa, Zonguldak 300.000 2. Vergi Dairesi Müdürlüğü Uzlaşma Komisyonu İstanbul Vergi Dairesi Başkanlğ 35.000 I. Grup: Ankara ve İzmir 30.000 II. Grup: Adana, Antalya, Kocaeli, Bur25.000 sa, Mersin, Konya III. Grup: Aydn, Balkesir, Denizli, Eskişehir, Hatay, Gaziantep, Kayseri, Mani20.000 sa, Muğla, Samsun, Tekirdağ IV. Grup: Diyarbakr, Edirne, Erzurum, Kahramanmaraş, Malatya, Sakarya, 15.000 Trabzon, Şanlurfa, Zonguldak 3. Mal Müdürlüğü Uzlaşma Komisyonu I. Grup: Ankara ve İzmir 6.000 II. Grup: Adana, Antalya, Bursa, Kocaeli, 5.000 Mersin, Konya III. Grup: Aydn, Balkesir, Denizli, Eskişehir, Hatay, Gaziantep, Kayseri, Mani4.000 sa, Muğla, Samsun, Tekirdağ IV. Grup: Diyarbakr, Edirne, Erzurum, 3.000 Kahramanmaraş, Malatya, Sakarya, Trabzon, Şanlurfa, Zonguldak B) Vergi Dairesi Başkanlğ Kurulmayan Yerlerde Defterdarlk Uzlaşma Komisyonu 50.000 Vergi Dairesi Uzlaşma Komisyonu 3.000 Mal Müdürlüğü Uzlaşma Komisyonu 3.000 BAZI DAMGA VERGİSİ ORANLARI VE MAKTU TUTARLAR 1. Mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknaBinde 8,25 meler 2. Kira mukavelenameleri (Mukavele süresine göre Binde 1,65 kira bedeli üzerinden) 3. Kefalet, teminat ve rehin senetleri Binde 8,25 4. Tahkimnameler ve sulhnameler Binde 8,25 5. Fesihnameler (Belli paray ihtiva eden bir kâğda Binde 1,65 taalluk edenler dahil) 6. Ücretler Binde 6,6 Yllk Gelir Vergisi Beyannamesi ............................... 27,90 TL Kurumlar Vergisi Beyannamesi ................................. 37,25 TL Katma Değer Vergisi Beyannamesi …………….….. 18,55 TL Muhtasar Beyanname ............................................... 18,55 TL Diğer Vergi Beyannameleri ....................................... 18,55 TL Gümrüklere verilen beyannameler ............................ 37,25 TL Belediyelere verilen beyannameler ........................... 13,75 TL SSK’ya verilen sigorta prim bildirgeleri……………… 13,75 TL Bilançolar ................................................................... 21,55 TL Gelir Tablolar ............................................................ 10,55 TL İşletme Hesab Hülasas ........................................... 10,55 TL 128 / Eylül - Ekim 2010 VERGİ ZİYAI KABAHATİ VE CEZASI pratik bilgiler pratik bilgiler 113 pratik bilgiler B pratik bilgiler pratik bilgiler ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARININ MAKTU HADLERİ (01.01.2010 – 31.12.2010) Fatura, Gider Pusulas, Müstahsil Makbuzu, Serbest Meslek Makbuzu verilmemesi, alnmamas veya eksik düzenlenmesi halinde her bir belge için 160,00 TL’den az olmamak üzere, bu belge% 10 lerde yazlmas gereken meblağ veya meblağ farknn Not: Bir takvim yl içinde her bir belge nevine ilişkin kesilecek cezann toplam 77.000 TL’yi geçemez. Perakende satş fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi, giriş ve yolcu taşma bileti, sevk irsaliyesi, taşma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlğnca düzenleme zorunluluğu getirilen belgelerin düzenlenmemesi, kullanlmamas, bulundurulmamas veya gerçeğe aykr düzen160,00 lenmesi halinde her bir belge için Not: Her bir belge nev'ine ilişkin olarak her bir tespit için toplam ceza 7,700 TL’yi, her bir belge nev'ine ilişkin bir takvim yl içinde kesilecek toplam ceza tutar ise 77.000 TL’yi aşamaz. (Nihai tüketicilere – 32,00 TL) Maliye Bakanlğnca tutulma ve günü gününe kayt edilme mecburiyeti getirilen defterlerin, bulundurulmamas, günü gününe kayt yaplmamas, yetkililere ibraz edilmemesi ile levha bulundurma ve 160,00 asma mecburiyetine uyulmamas Belirlenen muhasebe standartlarna, tek düzen hesap planna ve mali tablolarna ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar programlarnn üretilmesine ilişkin kural ve standartlara 3.500,00 uyulmamas Kamu kurum ve kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişilerce yaplacak işlemlerde kullanlma zorunlulu190,00 ğu getirilen vergi numarasn kullanmakszn işlem yapanlara (Her bir işlem için) Belge basm ile ilgili bildirim görevini yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine 570,00 Not: Bu bent uyarnca kesilecek özel usulsüzlük cezasnn toplam bir takvim yl içinde 114.000 TL'yi aşamaz. Vergi kimlik numaras kullanma zorunluluğu getirilen kuruluşlardan yaptklar işlemlere ilişkin bildi770,00 rimleri belirlenen standartlarda ve zamanda yerine getirmeyenlere Maliye Bakanlğnn özel işaretli görevlisinin ikazna rağmen durmayan aracn sahibi adna 570,00 Tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumlar veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayanlara %5 Not: Bu bent uyarnca kesilecek özel usulsüzlük cezasnn toplam bir takvim yl içinde 770.000 TL'yi aşamaz. Bilgi vermekten çekinenler ile 256, 257 ve mükerrer 257. Madde hükmüne uymayanlar için ceza 1- Birinci snf tüccarlar ile serbest meslek erbab hakknda ......................................................... 1.000,00 2- İkinci snf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazanc sabit usulde tespit edilenler hakknda .... 500,00 3- Yukardaki bentlerde yazl bulunanlar dşnda kalanlar hakknda ........................................... 250,00 Yukardaki Elektronik ortamda Beyanname verme mecburiyetine uyulmamas halinde verilecek cezalar cezalarn 128 / Eylül - Ekim 2010 1/10’ü - Kanuni süresinin sonundan itibaren elektronik ortamda 30 gün içinde verilmesi ......................... 1/5'i - Kanuni süresinin sonundan itibaren elektronik ortamda ikinci 30 gün içinde verilmesi ................ 1/1’i - Yukardaki sürelerden sonra verilmesi veya Kağt ortamnda verilmesi ………………………...... E-bildirim veya E-formlara ilişkin olarak süresinden sonra düzeltme amacyla verilmesi halinde - Kanuni sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde ........................................ Ceza Yok - Takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezasnn 1/5'i 114 Bildirilmesi Gereken Olay İşe Başlama Adres, İş veya İşletme Değişikliği İşi Brakma, Nakil, Ölüm Tasfiye ve İflas Ödeme Kaydedici Cihaz Satn Alma Ödeme Kaydedici Cihaz Bildirme Kendi İsteği İle Ö.K.C. Kullanmaya Başlama İşi Brakmada Ö.K.C. Mühürletme Tekrar Ö.K.C..Kullanmada Mührü Açtrma BİLDİRİM SÜRELERİ Bildirim Süresi Gerçek Kişilerde İşe Başlama Tarihinden İtibaren 10 Gün İçinde Kendilerince veya 3568 Sayl Kanuna Göre Yetki Almş Meslek Mensuplarnca , Şirketlerin Kuruluşlarnda İşe Başlama Bildirimleri ise Başlama Tarihinden İtibaren 10 Gün İçinde Ticaret Sicil Memurluğunca İlgili Vergi Dairesine Yaplr. Olayn Vukuundan İtibaren Bir Ay İçerisinde Olayn Vukuundan İtibaren Bir Ay İçerisinde Olayn Vukuundan İtibaren Bir Ay İçerisinde Ö.K.C. Kullandrmay Gerektiren Tarihten İtibaren 30 Gün Satn Alndğ Tarihten İtibaren 15 Gün Kullanmaya Başlama Tarihinden İtibaren 30 Gün İşi Brakma Tarihinden İtibaren Bir Ay İşe Başlama Tarihinden İtibaren 30 Gün pratik bilgiler Dava Konusu Vergi veya Ceza İhbarnamesine İhtirazi Kaytla Verilen Beyannameye Mahkeme DAVA AÇMA SÜRELERİ Dava Açma Süresi Vergi Mahkemesine Tebliğden İtibaren 30 Gün İçinde Vergi Mahkemesine Tahakkuk Tarihinden İtibaren 30 Gün İçinde Ödeme Emrine Vergi Mahkemesine Tebliğden İtibaren 7 Gün İçinde Haciz Varakasna Vergi Mahkemesine İhtiyati Hacze Vergi Mahkemesine Temyiz Davas Danştay'a Haciz Tarihinden İtibaren 7 Gün İçinde Haciz Tarihinden İtibaren 7 Gün İçinde Kararn Tebliğinden İtibaren 30 Gün Dayanağ Vergi Usul Kanunu 2577 S.K. İşlem Yönergesi B pratik bilgiler pratik bilgiler 2577 S.K. İşlem Yönergesi 6183 Sayl Kanun 2577 S.K. İşlem Yönergesi 6183 Sayl Kanun 2577 S.K. İşlem Yönergesi 6183 Sayl Kanun 2577 S.K. İşlem Yönergesi 2010 GELİRLERİNE UYGULANACAK GELİR VERGİSİ TARİFESİ 8.800 Türk Lirasna kadar ................................................................................................ % 15 22.000 TL’nin 8.800 Türk Liras için 1.320 TL, fazlas için ................................................ % 20 50.000 TL’nin 22.000 Türk Liras için 3.960 TL, fazlas için .............................................. % 27 50.000 TL’den fazlasnn 50.000 TL için 11.520 TL, fazlas için …………………………... % 35 2010 ÜCRET GELİRLERİNE UYGULANACAK GELİR VERGİSİ TARİFESİ KATMA DEĞER VERGİSİNDE TEVKİFAT USULÜ Tevkifat Yapacak Kişiler Tevkifata Tabi İşlemler Tevkifat Oran Mükellefin Türkiye’de ikametgahnn, işyerinin, kanuni KDV’nin tamam veya iş merkezinin bulunmamas halinde hizmet satn KDV konusuna giren işlemler alan veya faydalananlar Belgesiz Mal bulunduran veya Hizmet satn alanlar KDV konusuna giren işlemler KDV’nin tamam Telif hakkn satn alan vergi sorumlular (süreklilik) S.M.K. çerçevesindeki telif faaliyetleri KDV’nin tamam GM dşndaki mallar kiralayan KDV mükellefleri Sorumluluk kapsamnda kiralamalar KDV’nin tamam KDV mük. olmayanlara reklam veren KDV mükellef. Sorumluluk kapsamnda reklamlar KDV’nin tamam Fason iş yaptran tüm KDV Mükellefleri Fason tekstil ve konfeksiyon işleri KDV’nin 1/2'si Turizm acentesi vb.’ye ödeme yapan alşveriş mrk. Sorumluluk kapsamndaki bedeller KDV’nin 2/3'si Tüm KDV Mükellefleri ve kamu kurumlar Sorum. kapsamnda akaryakt alm KDV’nin 9/10’u Genel ve özel bütçeli idareler, 1) Makine, teçhizat, demirbaş ve taştlara ait KDV’nin 1/3’ü İl özel idaresi, belediyeler, tadil, bakm ve onarm hizmeti alm Kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşlar, (İMKB şirketleri hariç) Devlet üniversiteleri, 2) Yapm (inşaat) işleri alm KDV’nin 1/6’s Bankalar ve Katlm Bankalar, 3) Temizlik hizmetleri alm KDV’nin 2/3’ü KİT’ler, Borsalar ve OSB’leri 4) Bahçe ve çevre bakm, yemek servisi / KDV’nin 1/2’si Hisse senetleri İMKB’de işlem gören şirketler / danşmanlk ve denetim (İMKB şir. hariç) Alm yapan tüm KDV Mükellefleri Özel güvenlik hizmeti alm KDV’nin 4/5’i Alm yapan tüm KDV Mükellefleri Büyük ve küçükbaş hayvan etlerinin alm KDV’nin 1/2'si Alm yapan tüm KDV Mükellefleri Hurda metalden elde edilen külçe teslimi KDV’nin 9/10’u Pamuk, tiftik, yün ve yapağ ile Ham post ve Alm yapan tüm KDV Mükellefleri KDV’nin 9/10’u deri alm Tüm KDV Mükellefleri + Saylan Kuruluşlar İş gücü temini şeklinde hizmet alm KDV’nin 9/10’u Bakr, çinko ve alüminyum ve bunlarn alaşmndan mamul; anot, katot, her çeşit takoz, platina, kütük, filmaşin, granül, slab, levha, bo- KDV’nin 9/10’u Alm yapan tüm KDV Mükellefleri ru, lama, pirinç çubuk, tel (bakr kablo ile alüminyum profil ve levha hariç) İşlem veya teslim bedeli KDV dahil, fatura düzenleme snrn aşmadğ takdirde tevkifat uygulamas yoktur 128 / Eylül - Ekim 2010 8.800 Türk Lirasna kadar ................................................................................................ % 15 22.000 TL’nin 8.800 Türk Liras için 1.320 TL, fazlas için ................................................ % 20 76.200 TL’nin 22.000 Türk Liras için 3.960 TL, fazlas için .............................................. % 27 76.200 TL’den fazlasnn 76.200 TL için 18.594 TL, fazlas için …………………………... % 35 115 mevzuat mevzuat B pratik bilgiler KDV İADE VE MAHSUPLARINA İLİŞKİN TABLO İade Hakk Doğuran İşlem Teminatsz ve Raporsuz Nakit İade Snr 11 / 1 - a 4.000.TL 84 No.lu GT Mal İhrac 11 / 1 - a 4.000.TL 84 No.lu GT Hizmet İhrac 11 / 1 - b 4.000.TL 84 No.lu GT Yolcu Beraberi 11/1-b Taşmaclk, fuar, panayr 1.000.TL 90 No.lu GT 11 / 1 - c 4.000.TL 84 No.lu GT İhraç Kaytl Teslim (3) 13 / a 200.TL 73 No.lu GT Liman ve Hava Meydan araç teslimi 13 / b Liman ve Hava Meydan hizmet- 4.000.TL 73,93 No.lu GT leri 13 / c 200.TL 73,93 No.lu GT Araçlar (Petrol Aramalar) Miktarna baklmakszn te13/c minat mektubu, inceleme Altn Gümüş, Platin Arama İşraporu veya YMM raporu 93, letme Zenginleştirme 107 No.lu GT 13/c 4.000.TL 93 No.lu GT Rafinaj Faaliyetlerinde İstisna Uygulamas 128 / Eylül - Ekim 2010 Snrsz ( SGK-ithalat nedeniyle doğan vergi borcu ) 28, 84, 86,107 No.lu GT Snrsz ( SGK-ithalat nedeniyle doğan vergi borcu ) 28,84,86,107 No.lu GT Snrsz ( SGK-ithalat nedeniyle doğan vergi borcu ) 28,84,86,107 No.lu GT Yok Snrsz ( SGK-ithalat nedeniyle doğan vergi borcu ) 28,84,86,107 No.lu GT Teminat Mektubu Snrsz 73,81,83,86, 107 No.lu GT (SGK- ithalat nedeniyle doğan vergi borcu) Snrsz 73,81,83,86,93,107 No.lu GT (SGKithalat nedeniyle doğan vergi borcu) 4.000.TL 93 No.lu GT Snrsz 73,81,83,86,107 No.lu GT (SGKithalat nedeniyle doğan vergi borcu) 13/f Ulusal güvenlik amaçl teslim (4) 4.000.TL 93 No.lu GT Snrsz 73,81,83,86,107 No.lu GT (SGKithalat nedeniyle doğan vergi borcu) 29 / 2 İndirimli Oran (Yllk İade) 4.000.TL 74 No.lu GT 29 / 2 İndirimli Oran (Aylk Mahsuben İade) Nakit İade Yok 29/2 İndirimli Orana Tabi Mallarn İhraç Amaçl Teslimi (aylk) Nakit İade Yok Yok Miktarna baklmakszn teminat mektubu, inceVar 93 Seri No.lu leme raporu veya YMM raporu 93, 107 No.lu KDV Genel Tebliği GT 13/e Liman ve Hava Meydan inşaas 200.TL 73,92 No.lu GT G.B. Teyidi Teminat Mektubu DAB Teyidi Teminat Mektubu DAB Teyidi Özel Fatura Teminat Mektubu G.B. Teyidi Teminat Mektubu Snrsz 81,83,86,107 No.lu GT (SGK- ithalat Var 8, 23No.lu YMM nedeniyle doğan vergi borcu) Tebliği Snrsz 73,81,83,86,107 No.lu GT (SGKithalat nedeniyle doğan vergi borcu) 200.TL 73,92 No.lu GT Teyit Yaplan Belgeler Teminat Mektubu 4.000.TL 72, 73 No.lu GT 1.000.TL 81,92 No.lu GT YMM Tasdik Raporu ile İade Alma Hakk (2) Var 1, 23,31 No.lu YMM Tebliği Var 1, 23,31 No.lu YMM Tebliği Var 1,15,23,31 No.lu YMM Tebliği Yok Var 1, 23,31 No.lu YMM Tebliği Snrsz 73,81,83,86,107 No.lu GT (SGK- itha- Var 8, 23,31 No.lu lat nedeniyle doğan vergi borcu) YMM Tebliği 13 / d Yatrm Teşvik Belgeli teslim 14 Transit Taşmaclk 15 / 1-a Diplomatik istisna 15 / 1 – b Diplomatik istisna 116 Kendi Borçlarna Mahsup Snr (1) Snrsz 50,81,83,86,107 No.lu GT (SGKithalat nedeniyle doğan vergi borcu) Snrsz 73,81,83,86,107 No.lu GT (SGKithalat nedeniyle doğan vergi borcu) Snrsz 10,81,83,86,107 No.lu GT (SGKithalat nedeniyle doğan vergi borcu) 4.000.TL 81,83,86,99 ve 101 No.lu GT (SGKithalat nedeniyle doğan vergi, elektrik, doğalgaz borcu ) Elektrik ve doğalgazn %51'i veya daha fazlas Kamuya ait kuruluşlardan temin edilmesi şartyla 4.000.TL 81,83,86,99 ve 101 No.lu GT (SGKithalat nedeniyle doğan vergi, elektrik, doğalgaz borcu) Elektrik ve doğalgazn %51'i veya daha fazlas Kamuya ait kuruluşlardan temin edilmesi şartyla SINIRSIZ 81,83,86,99 ve 101 No.lu GT (SGKithalat nedeniyle doğan vergi, elektrik, doğalgaz borcu) Elektrik ve doğalgazn %51'i veya daha fazlas Kamuya ait kuruluşlardan temin edilmesi şartyla Var 93 Seri No.lu KDV Genel Tebliği Var 72 No.lu KDV Tebliğ 31 No.lu YMM Tebliği Var 72 No.lu KDV Tebliğ 31 No.lu YMM Tebliği Var 72 No.lu KDV Tebliğ 31 No.lu YMM Tebliği Var 6, 23, 31 No.lu YMM Tebliği Teminat Mektubu Teminat Mektubu Teminat Mektubu Teminat Mektubu Teminat Mektubu Teminat Mektubu Teminat Mektubu Yok Teminat Mektubu Var 19, 23,31 No.lu GTi Teminat Mektubu Var 9, 23,31 No.lu GTi Teminat Mektubu Var (Mahsuben İade) 9,23,31 No.lu GT Teminat Mektubu Var 99,101 No.lu GT Yok B mevzuat mevzuat pratik bilgiler 29/2 İndirimli Orana Tabi Mallarn İhraç Amaçl Teslimi (yllk) 4.000.TL 99 No.lu GT 4.000.TL 99 ve101 No.lu GT (SGK-ithalat nedeniyle doğan vergi, elektrik, doğalgaz borcu ) Var 99,101 No.lu GT Teminat Mektubu Elektrik ve doğalgazn %51'i veya daha fazlas Kamuya ait kuruluşlardan temin edilmesi şartyla 29/2 İndirimli Oran (Tekstil Kon- Miktarna baklmakszn saMiktarna baklmakszn sadece vergi inceleme Yok feksiyon İşlerinde Fason Hiz- dece vergi inceleme raporu raporu (107 No.lu GT) met) (107 No.lu GT) 9 Atk Kağt, Hurda Plastik, HurVar 9, 23,31 No.lu 2.000.TL 72,92 No.lu GT Snrsz 53,58, 81,86,107 No.lu GT da Metal GTi 9 Pamuk, Tiftik, Yün ve Yapağ Var 1,23,31 No.lu Snrsz 28,84,86,107 No.lu GT (SGK-ithalat 4.000.TL 107 No.lu GT ile Ham Post ve Deri TeslimleYMM Tebliği 107 nedeniyle doğan vergi borcu) rinde Tevkifat No.lu KDV Tebliği Miktarna baklmakszn teYapm işlerinde minat mektubu ve inceleme 1.000. TL 95 No.lu GT Aşan ksm teminat 9, 91, 95, 96 Seri No.lu KDV mektubu ve inceleme raporu 91, 95 No.lu GT YMM raporu 96 raporu 91 No.lu GT Tebliği ile Getirilen Tevkifatlar (Yapm işlerinde 1.000 TL'yi (Yapm işlerinde YMM Raporu 95 No.lu No.lu GT GT ile) (Mahsup ve nakit) aşan iadelerde YMM raporu ibraz ile 96 No.lu GT) Yok Teminat Mektubu Yok Teminat Mektubu Notlar: (1) KDV iade alacaklar, öncelikle hak sahibinin ithalde alnanlar dşndaki vergi borçlarna mahsup edilecek, artan bir miktar olursa mükellefin isteğine bağl olarak kendisinin, ortaklarnn veya mal ya da hizmet satn aldğ mükelleflerin ithalde alnanlar dahil vergi borçlarna veya SGK prim borçlarna mahsup yaplr. 61 Seri No.lu KDV Genel Tebliği uyarnca Türkiye’de ikamet etmeyenlere döviz karşlğ özel fatura ile satş yapanlara ihraç kadyla teslimde bulunanlarn iade talepleri sadece mahsup yoluyla yerine getirilir, nakden iade yaplmaz. (2) 37 No.lu SM, SMMM ve YMM Tebliğine göre, KDVK’nn 11/1-a-c, 13/d, 14, 15/1-b maddeleri kapsamnda doğan iadelerin YMM Tasdik Raporuna göre yaplmasnda, süresinde yaplmş tam tasdik sözleşmesi varsa üst iade snr bulunmaz, süresinde yaplmş tam tasdik sözleşmesi yoksa üst iade snrlar dikkate alnr. (3) KDVK’nn geçici 17. maddesi kapsamndaki tecil-terkin, iade ve mahsup işlemleri, ayn Kanunun 11/1-c maddesindeki usul ve esaslara tabidir. (4) Bu esaslar, istisna kapsamndaki işlemin tamamlanmasndan sonra ya da işlemin sonuçlanmas beklenilmeden vergilendirme dönemleri itibariyle yaplacak nakden ve mahsuben iadeler için geçerlidir. Ayn esaslar, anlan istisna kapsamnda yurt dşnda yerleşik firmalara yaplan teslim ve hizmetlerden doğan iadeler için de geçerlidir. Yllar 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Yllar 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Ocak 96,99 107,17 118,64 124,70 136,39 145,18 156,65 166,52 Ocak 94,77 104,81 114,49 123,57 135,84 146,94 160,90 174,07 İNDİRİMLİ ORANA TABİ İŞLEMLERDE KDV İADE SINIRI İade Snr Yllar İade Snr Yllar 10.000 2006 10.000 2007 11.600 2009 13.000 2010 Şubat 99,12 107,40 118,77 125,02 137,68 148,90 158,48 169,29 Şubat 96,23 105,35 114,51 123,84 136,42 148,84 160,35 176,59 Mart 100,84 108,03 120,27 125,33 139,02 153,62 158,94 172,58 ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSİ (ÜFE) (2003 = 100) Aylar Nisan Mays Haziran Temmuz Ağustos 100,02 99,04 98,80 99,16 99,70 110,49 115,50 116,43 115,56 116,69 121,72 121,96 121,38 120,48 121,73 127,76 131,30 136,58 137,76 136,73 140,13 140,68 140,53 140,62 141,82 160,53 163,93 164,46 166,51 162,62 159,97 159,89 161,40 160,26 160,93 176,64 174,61 173,73 173,46 175,46 Mart 98,12 106,36 114,81 124,18 137,67 150,27 162,12 177,62 TÜKETİCİ FİYAT ENDEKSİ (TÜFE) (2003 = 100) Aylar Nisan Mays Haziran Temmuz Ağustos 99,09 100,04 100,12 99,93 100,09 106,89 107,35 107,21 107,72 108,54 115,63 116,69 116,81 116,14 117,13 125,84 128,20 128,63 129,72 129,15 139,33 140,03 139,69 138,67 138,70 152,79 155,07 154,51 155,40 155,02 162,15 163,19 163,37 163,78 163,29 178,68 178,04 177,04 176,19 176,90 İade Snr 10.800 13.300 Eylül 99,61 117,53 122,68 136,41 143,26 161,16 161,92 Ekim 100,66 120,43 123,52 137,03 143,07 162,08 162,38 Kasm 102,80 120,43 122,35 136,63 144,35 162,03 164,48 Aralk 103,28 119,13 122,30 136,46 144,57 156,29 165,56 Eylül 101,44 109,57 118,33 130,81 140,13 155,72 163,93 Ekim 102,38 112,03 120,45 132,47 142,67 159,77 167,88 Kasm 103,68 113,50 122,14 134,18 145,45 161,10 170,01 Aralk 104,12 113,86 122,65 134,49 145,77 160,44 170,91 128 / Eylül - Ekim 2010 Yllar 2005 2008 117 pratik bilgiler 128 / Eylül - Ekim 2010 pratik bilgiler B 118 döviz kurlar Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankas Günlük Döviz Kurlar MART Tarih 01.03.2010 02.03.2010 03.03.2010 04.03.2010 05.03.2010 06.03.2010 07.03.2010 08.03.2010 09.03.2010 10.03.2010 11.03.2010 12.03.2010 13.03.2010 14.03.2010 15.03.2010 16.03.2010 17.03.2010 18.03.2010 19.03.2010 20.03.2010 21.03.2010 22.03.2010 23.03.2010 24.03.2010 25.03.2010 26.03.2010 27.03.2010 28.03.2010 29.03.2010 30.03.2010 31.03.2010 ABD DOLARI Alş Satş 1.5361 1.5435 1.5353 1.5427 1.5315 1.5389 1.5323 1.5397 1.5380 1.5454 1.5383 1.5457 1.5234 1.5307 1.5325 1.5399 1.5310 1.5384 1.5286 1.5360 1.5190 1.5263 1.5210 1.5283 1.5198 1.5271 1.5090 1.5163 1.5154 1.5227 1.5244 1.5318 1.5379 1.5453 1.5368 1.5442 1.5348 1.5422 1.5344 1.5418 1.5266 1.5340 1.5236 1.5309 1.5215 1.5288 EURO Alş Satş 2.0861 2. 0962 2.0875 2.0976 2.0707 2.0807 2.0894 2.0995 2.1020 2.1121 2.0896 2.0997 2.0803 2.0903 2.0806 2.0906 2.0811 2.0911 2.0873 2.0974 2.0896 2.0997 2.0869 2.0970 2.0823 2.0923 2.0786 2.0886 2.0723 2.0823 2.0691 2.0791 2.0786 2.0886 2.0762 2.0862 2.0525 2.0624 2.0478 2.0577 2.0423 2.0522 2.0536 2.0635 2.0523 2.0622 NİSAN Tarih 01.04.2010 02.04.2010 03.04.2010 04.04.2010 05.04.2010 06.04.2010 07.04.2010 08.04.2010 09.04.2010 10.04.2010 11.04.2010 12.04.2010 13.04.2010 14.04.2010 15.04.2010 16.04.2010 17.04.2010 18.04.2010 19.04.2010 20.04.2010 21.04.2010 22.04.2010 23.04.2010 24.04.2010 25.04.2010 26.04.2010 27.04.2010 28.04.2010 29.04.2010 30.04.2010 ABD DOLARI Alş Satş 1.5157 1.5230 1.5115 1.5188 1.5106 1.5179 1.5083 1.5156 1.5042 1.5115 1.4933 1.5005 1.4975 1.5047 1.4827 1.4899 1.4789 1.4860 1.4840 1.4912 1.4740 1.4811 1.4720 1.4791 1.4685 1.4756 1.4877 1.4949 1.4815 1.4886 1.4761 1.4832 1.4750 1.4821 1.4699 1.4770 1.4751 1.4822 1.4984 1.5056 1.4804 1.4875 EURO Alş Satş 2.0405 2.0503 2.0395 2.0493 2.0475 2.0574 2.0331 2.0429 2.0174 2.0271 1.9964 2.0060 1.9921 2.0017 1.9863 1.9959 2.0120 2.0217 2.0168 2.0265 2.0086 2.0183 1.9958 2.0054 1.9882 1.9978 1.9992 2.0088 1.9985 2.0081 1.9800 1.9896 1.9716 1.9811 1.9599 1.9694 1.9660 1.9755 1.9773 1.9868 1.9601 1.9696 MAYIS Tarih 01.05.2010 02.05.2010 03.05.2010 04.05.2010 05.05.2010 06.05.2010 07.05.2010 08.05.2010 09.05.2010 10.05.2010 11.05.2010 12.05.2010 13.05.2010 14.05.2010 15.05.2010 16.05.2010 17.05.2010 18.05.2010 19.05.2010 20.05.2010 21.05.2010 22.05.2010 23.05.2010 24.05.2010 25.05.2010 26.05.2010 27.05.2010 28.05.2010 29.05.2010 30.05.2010 31.05.2010 ABD DOLARI Alş Satş 1.4739 1.4810 1.4862 1.4934 1.4911 1.4983 1.5096 1.5169 1.5291 1.5365 1.5603 1.5678 1.5117 1.5190 1.5282 1.5356 1.5213 1.5286 1.5107 1.5180 1.5229 1.5302 1.5370 1.5444 1.5291 1.5365 1.5727 1.5803 1.5756 1.5832 1.5647 1.5722 1.5871 1.5948 1.5728 1.5804 1.5607 1.5682 1.5514 1.5589 EURO Alş Satş 1.9616 1.9711 1.9669 1.9764 1.9577 1.9671 1.9548 1.9642 1.9536 1.9630 1.9882 1.9978 1.9663 1.9758 1.9411 1.9505 1.9294 1.9387 1.9050 1.9142 1.9023 1.9115 1.8939 1.9030 1.8978 1.9070 1.9439 1.9533 1.9717 1.9812 1.9426 1.9520 1.9404 1.9498 1.9359 1.9452 1.9155 1.9247 1.9216 1.9309 HAZİRAN Tarih 01.06.2010 02.06.2010 03.06.2010 04.06.2010 05.06.2010 06.06.2010 07.06.2010 08.06.2010 09.06.2010 10.06.2010 11.06.2010 12.06.2010 13.06.2010 14.06.2010 15.06.2010 16.06.2010 17.06.2010 18.06.2010 19.06.2010 20.06.2010 21.06.2010 22.06.2010 23.06.2010 24.06.2010 25.06.2010 26.06.2010 27.06.2010 28.06.2010 29.06.2010 30.06.2010 ABD DOLARI Alş Satş 1.5665 1.5741 1.5799 1.5875 1.5732 1.5808 1.5659 1.5735 1.5772 1.5848 1.5936 1.6013 1.5978 1.6055 1.5928 1.6005 1.5889 1.5966 1.5727 1.5803 1.5611 1.5686 1.5697 1.5773 1.5600 1.5675 1.5566 1.5641 1.5499 1.5574 1.5438 1.5512 1.5539 1.5614 1.5580 1.5655 1.5708 1.5784 1.5750 1.5826 1.5643 1.5718 1.5747 1.5823 EURO Alş Satş 1.9273 1.9366 1.9208 1.9301 1.9235 1.9328 1.9214 1.9307 1.9170 1.9262 1.9056 1.9148 1.9071 1.9163 1.9068 1.9160 1.9142 1.9234 1.9064 1.9156 1.9084 1.9176 1.9193 1.9286 1.9177 1.9269 1.9216 1.9309 1.9189 1.9282 1.9155 1.9247 1.9099 1.9191 1.9134 1.9226 1.9307 1.9400 1.9373 1.9466 1.9327 1.9420 1.9217 1.9310 döviz kurlar ABD DOLARI Alş Satş 1.5737 1.5813 1.5770 1.5846 1.5675 1.5751 1.5582 1.5657 1.5522 1.5597 1.5536 1.5611 1.5447 1.5522 1.5431 1.5505 1.5506 1.5581 1.5501 1.5576 1.5358 1.5432 1.5316 1.5390 1.5254 1.5328 1.5331 1.5405 1.5286 1.5360 1.5202 1.5275 1.5177 1.5250 1.5118 1.5191 1.5126 1.5199 1.5051 1.5124 1.5031 1.5103 1.5032 1.5105 - EURO Alş Satş 1.9292 1.9385 1.9400 1.9494 1.9621 1.9716 1.9530 1.9624 1.9533 1.9627 1.9540 1.9634 1.9543 1.9637 1.9554 1.9648 1.9490 1.9584 1.9474 1.9568 1.9523 1.9617 1.9601 1.9696 1.9779 1.9874 1.9857 1.9953 1.9770 1.9865 1.9524 1.9618 1.9478 1.9572 1.9528 1.9622 1.9536 1.9630 1.9576 1.9670 1.9550 1.9644 1.9644 1.9739 - AĞUSTOS Tarih 01.08.2010 02.08.2010 03.08.2010 04.08.2010 05.08.2010 06.08.2010 07.08.2010 08.08.2010 09.08.2010 10.08.2010 11.08.2010 12.08.2010 13.08.2010 14.08.2010 15.08.2010 16.08.2010 17.08.2010 18.08.2010 19.08.2010 20.08.2010 21.08.2010 22.08.2010 23.08.2010 24.08.2010 25.08.2010 26.08.2010 27.08.2010 28.08.2010 29.08.2010 30.08.2010 31.08.2010 ABD DOLARI Alş Satş 1.5045 1.5118 1.4918 1.4990 1.4862 1.4934 1.4933 1.5005 1.4952 1.5024 1.4904 1.4976 1.4815 1.4886 1.4902 1.4974 1.5028 1.5100 1.5145 1.5218 1.5065 1.5138 1.5054 1.5127 1.4912 1.4984 1.4912 1.4984 1.4943 1.5015 1.5068 1.5141 1.5110 1.5183 1.5253 1.5327 1.5200 1.5273 1.5168 1.5241 1.5153 1.5226 EYLÜL Tarih 01.09.2010 02.09.2010 03.09.2010 04.09.2010 05.09.2010 06.09.2010 07.09.2010 08.09.2010 09.09.2010 10.09.2010 11.09.2010 12.09.2010 13.09.2010 14.09.2010 15.09.2010 16.09.2010 17.09.2010 18.09.2010 19.09.2010 20.09.2010 21.09.2010 22.09.2010 23.09.2010 24.09.2010 25.09.2010 26.09.2010 27.09.2010 28.09.2010 29.09.2010 30.09.2010 ABD DOLARI Alş Satş 1.5209 1.5282 1.5155 1.5228 1.5054 1.5127 1.4994 1.5066 1.4936 1.5008 1.5033 1.5106 1.4884 1.4956 1.4922 1.4994 1.4861 1.4933 1.4847 1.4919 1.4887 1.4959 1.4888 1.4960 1.4845 1.4917 1.4773 1.4844 1.4809 1.4880 1.4786 1.4857 1.4686 1.4757 EURO Alş Satş 1.9278 1.9371 1.9361 1.9454 1.9298 1.9391 1.9241 1.9334 1.9252 1.9345 1.9179 1.9272 1.9068 1.9160 1.9194 1.9287 1.9292 1.9385 1.9387 1.9481 1.9526 1.9620 1.9489 1.9583 1.9486 1.9580 1.9717 1.9812 1.9753 1.9848 1.9803 1.9899 1.9778 1.9873 EKİM Tarih 01.10.2010 02.10.2010 03.10.2010 04.10.2010 05.10.2010 06.10.2010 07.10.2010 08.10.2010 09.10.2010 10.10.2010 11.10.2010 12.10.2010 13.10.2010 14.10.2010 15.10.2010 16.10.2010 17.10.2010 18.10.2010 19.10.2010 20.10.2010 21.10.2010 22.10.2010 23.10.2010 24.10.2010 25.10.2010 26.10.2010 27.10.2010 28.10.2010 29.10.2010 30.10.2010 31.10.2010 ABD DOLARI Alş Satş EURO Alş Satş 1.9596 1.9691 1.9499 1.9593 1.9657 1.9752 1.9728 1.9823 1.9713 1.9808 1.9651 1.9746 1.9662 1.9757 1.9608 1.9703 1.9587 1.9681 1.9470 1.9564 1.9325 1.9418 1.9291 1.9384 1.9205 1.9298 1.9196 1.9289 1.9166 1.9258 1.9212 1.9305 1.9194 1.9287 1.9245 1.9338 1.9237 1.9330 1.9275 1.9368 1.9268 1.9361 Alş EURO Satş - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Not: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankas tarafndan açklanan döviz kurlarna geçerli olduklar tarihler itibariyle yer verilmiştir. 128 / Eylül - Ekim 2010 TEMMUZ Tarih 01.07.2010 02.07.2010 03.07.2010 04.07.2010 05.07.2010 06.07.2010 07.07.2010 08.07.2010 09.07.2010 10.07.2010 11.07.2010 12.07.2010 13.07.2010 14.07.2010 15.07.2010 16.07.2010 17.07.2010 18.07.2010 19.07.2010 20.07.2010 21.07.2010 22.07.2010 23.07.2010 24.07.2010 25.07.2010 26.07.2010 27.07.2010 28.07.2010 29.07.2010 30.07.2010 31.07.2010 B pratik bilgiler pratik bilgiler 119 128 / Eylül - Ekim 2010 Başımız Sağ Olsun... 120 Odamız üyesi Smmm. Remzi KONAK’ ın babası Ahmet KONAK’ın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Odamız üyesi Smmm. Mehmet YILMAZ’ın annesi Merzuka YILMAZ’nın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhume’ye Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Odamız üyesi Sm. Murat GÜNER’in babası Ethem GÜNER’in vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Odamız üyesi Sm. Serdar İNCE’nin annesi Hayriye İNCE’nin vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhume’ye Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Odamız üyesi Sm. Mehmet ALANBEL’in babası Ahmet ALANBEL’in vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Odamız üyesi Sm. Yaşar BAYRAM’ın annesi Fatma BAYRAM’ın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhume’ye Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Odamız üyesi Smmm. Mustafa TARIM’ın babası Halil TARIM’ın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Odamız üyesi Smmm. Hikmet BAHÇİVAN’ın annesi Ayşe BAHÇİVAN’ın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhume’ye Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Odamız üyesi Smmm. Ercan DEMİRKIRAN’ın babası Hayrullah DEMİRKIRAN’ın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Odamız üyesi Smmm. Mevlüt AKTAŞ’ın babası Ahmet AKTAŞ’ın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. BURSA SMMM ODASI YÖNETİM KURULU